mandira urunleri kilo aldiriyo diye yasak . bir iki diyetisyenden de duymustum en baba yasak urunler bunlar , nedenini bilmiyorum .

süt göbek yapıyor ama faydalıdır vücut geliştirmeyle uğraşıyosan sütten etten uzak durucan elbet..

ee haydaa ben bu adamlar paso et yoğurt yiyo sanıyodum otla mı besleniyo bu garibanlar da?

olum onların hepsinin tuzu kuru. biz ki günde 20 milyona çalışan veya çalışacak insanlarız. sabah kahvaltısında peynir yemeyin süt içmeyin tarçınlı şökelertlar yiyin buzlu badem tüketin diyen insanlar...
yani para sıkıntısı olmayan insan ne bok yiyeceğini şaşırıyor.. o programdaki adamın kollarını görmedin mi sen?
o adam kahvaltıda 4-5 yumurta yiyor ve öküz gibi de et tüketiyor.. yani sadece havuçmuş elmaymış bunların işin teferruatları.. yani senin peynir yemenle yememen bünyende çok çok bi etki yapmaz. yemediğinle kalırsın.

dikkat etmek lazım bu besinler b12 gibi önemli bir vitaminnin kaynağı
eksikliğinde alzheimer a kadar götürür

lan ne yicez amk? tey allaam ya!!!

ye güzel kardeşim, boşver sen. adamların işi gücü yok, sabah kalkıp dayanıyolar aminoasite dayanıyolar bilmem neye. tavukları biftekleri tük tüm tutuyolar. yanına peynir yemeseler ne olur yoğurt yemeseler ne olur. boşver sen onları, katıksız ekmek mi yiycen napcan? allah ne verdiyse yemene bak, biz seni olduğun gibi seviyoruz (valla bak)

bunlara kulak asma sen. bir yetişkin için sütün pek faydası yok, hatta işlemden geçmiş sütün zararları olabileceğini söylüyor doktorlar. süt yerine yoğurt tüketilebilir.

ya yok aga harbi sabah kahvaltıda peynir yemiceksen ne yicen,bunlar ekmekde yemeyin dio merak ediom sabah kahvaltıda ne yiyo bunlar

validehotel.com

burada evlilik cüzdanı gibi bi sıkıntı yok. güzel otel. ama fiyatı 120 tl gibi bişeydi en son.

triada.com.tr
surekli giderim, istiklal caddesinin gobeginde, nefis bi butik otel.
siddetle oneriyorum.
hatta ordan zafer bey'i bulup, onunla birebir konusmanizi oneriyorum.

taksim-beşiktaş civarındaki iyi otellerin hepsi çift kişi günlüğüne en az 200 tl ister.. daha düşük fiyatlı oteller pis, salaş, bekar evi gibi odalar oluyor. üstteki mesajda verilen otelgüzel mesela çift kişi 80 euro günlük.. düşünürseniz bence güzel otel.

www.sehirfirsati.com

şöyle bi şey var ama incele istersen.

www.hemenkiralik.com

buraya bir bak istersen. ben otelleri bırakmayı düşünüyorum burayı gördükten sonra :)

www.eksisozluk.com

burda bişeyler yazılmış hatta, bi denemek lazım.

grupon'da yesnational indirim çeki satılıyodu, 47 liraya 2012 fiesta kiraladım ben. budget, sixt bunlar da iyidir, indirim kampanyaları falan var internet sayfalarında.

esat dörtyol'dan aşağı doğru inince libya caddesine çıkacaksın, sağlı sollu her taraf rent a car dükkanlarıyla dolu.

bende iki groupon satın aldım ilk kiraladığımda çok memnun kaldım yesnational rent a car tavsiye ederim güvenilir bir şirket.

tamir edilebilir pek tabi ki de. hiç yoktan iyidir.

anten alıp takabikirsin, mesela;

www.hepsiburada.com

zaten çiçeği bitince bitkisi de kurur, sonra kökten yeni soğan yapmaya girişir, seneye kadar. şimdilik böyle tutup, bu işler bitince boş bi saksıya alabilirsin, seneye açması için. çok su verme, o yüzden küfleniyodur. hafif nemli olması yeter.

haftasonu eve gidiyorum mesela, ne olacak? alttaki tabağa dolu su bıraksam o canı istedikçe içer mi?

çiçeği hep öyle kalmayacak, solunca seneye kadar olayı bitecek.

yani çiçeği geçmek üzere zaten. iki gün susuz kalabilir, haftada bir iki versen yeter. belli bir düzene göre değil de toprağın kuruma hızına göre sulamalısın. çok hafif nemli gelemsi yeterli.

güzel görünüyor. pişirip yenebilir. salatası acı olur ama bence.

toprağı az, en azından soğanını kapatacak kadar toprağı olmalı, belli ki saksı kendisine dar, bebeğe iyi davran, hassas bir şekilde değiştir saksısını, haftasonu dediğin iki gün ölmez, havalar henüz kendi neminin kurrutacak kadar sıcak değil, bir şey olmaz. senede iki kere açabiliyorlar yani ekim-kasım giibi tekrar açabilir

parayla imanın kimde olduğu belli olmaz.

bazen parasi olan ama ortaya cikarak kendilerini yipratmak istemeyen insanlar, parasi olmayan ama kendi yerlerine bunu yapabilecek kisilere destek verebilirler. cebinde paran olması gerekmiyor, ha deyince para verecek destekcilerinin olmasi yeterli.

niye çok zengin olması gerek ki? kulübü mü satın alacak? ya da kulübe 100 milyon dolar hibe etmeden başkan olunamıyor mu?

kanka kimse kulübü satın almıyor.

kulübün yöneticiliğini yapıyor o adamlar. en azından teoride öyle olması lazım.
başkanın görevi, doğru pozisyonlara doğru insanları getirmektir. para kazandıracak kişileri seçer. para kazandıracak kişiler de, para kazanmak için gerekli kişileri getirirler. onlar da, sportif başarı/para oranına göre doğru teknik kadroyu getirirler.

ama türk futbolunun anasını siktikleri için artık cebinde para olmayan adam başkan seçilemiyor.

hoş bir kaç ay sonra zengin başkan olsa nolur olmasa nolur? uefa yasak koyuyor, başkan cebinden para koyamaz, başkanın şirketleri takıma sponsor bile olamaz. başkanın görevi, kulübü mali ve sportif açıdan belli amaçların üstünde tutmaktır para vermek değildir diyor.

besiktas icin dusunursek en basarili baskani suleyman seba idi ve zengin degildi. sonradan gelen zenginler bu hale soktular

Başkan olduğunda zenginleşir belki. başkanlık maaşı alır olmadı.

türk sinemasının en iyi aktörlerinden birinin aktörlük dışı işlerle uğraşması üzücü, ben öyle düşünüyorum.

i-shift başarısız bir yarı otomatik şanzımandır. nitekim honda bu şanzımanı artık kullanmıyor. zaten vw'nin dsg'sinden sonra i-shift gibi easytronic gibi hantal yarı otomatiklerin yatacak yeri kalmadı.

sürekli sorun çıkarması konusuna yorum getiremem, ancak kullanım keyfini çok ciddi anlamda törpüleyen bi şanzımandır. sadece performans konusundan bahsetmiyorum, şehir içinde de sıkıntı yaratabiliyor hantallığı yüzünden. o yüzden otomatik şanzımanlı bir araç bakıyorsanız tam otomatik (konvansiyonel) ya da çift kavramalı yarı otomatik (dsg) şanzımanlı araçlara bakmanızı tavsiye ederim. hatta cvt de iyidir, honda'nın da kullandığı bir şanzıman türüdür.

i-shift vites geçişlerinde sarsıntı vardır ama sürekli arıza çıkarma gibi bi durum yok.

hafif eğimli ve yavaş akan trafikte çok kararsız kalıyor, vuruntu sarsıntı oluyor. ama akıcı trafikte bi sıkıntısını görmedim. hatta sollamalarda gaza yüklenip vites küçültmek zevkli bile oluyor. biraz alışmak lazım. ama adamlar cvt şanzımana geri döndüklerine göre kullanıcı yorumlarını baya dikkate almışlar demektir.

ama kronik arızaları olan bir şanzıman kesinlikle değildir. olsa bile 6 yıl/150.000 km garantisi var.

annanemin evinde vardı işte 10 bardak 10 tabak sığıyor içine
çok fazla tabak çanağın yoksa iyi bir şey tabi öbür türlü dolmadan makineyi çalıştırmak zorunda kalırdın
tablet deterjan kullanma ama çok gelir toz al biraz koy

çogözel :) güle güle kullan. bosch alaydın.

tencere falan problem. onun da küçüğünü kullanıyosan on numero iş yapmışsın hayırlı olsun.

öyle düsündügün gibi kücük degil :) biz 3 kisilik aileyken kullaniyorduk her aksam calistiriyorduk ama tüm tabak canak vs aliyordu.
cok güzel yapmissin tek kisi icin ideal arkadaslarin gelirse de hic gözün korkmasin! hayirli olsun :)

oh içim çok rahatladı hacılar... saolun. regal dish s 602 aldım. 320 liraya geldi. kamupanya.com.tr 'de...

havaş artık yok, havataş var ama aynı gibi. belediye otobüsüne istanbul kart olmadan binilmiyor, havaalanında alınabilecek bir yer vardır diye düşünüyorum.

belediye otobüsü iyidir. saatleri falan iett'nin sitesinde var. havaalanı hatları baya hızlı, başka vasıtaya gerek yok bence.

2-3 kullanımlık biletler var, ama havaalanında satılır mı bilemem. en olmadı otobüsten birine nakit olarak ücreti verip, akbilinden kendiniz için basabilirsiniz.

havalanında satılıyor bilet.

damar tıkanıklığı falan olabilir mi acaba? kan dolasımı zordur orada falan. benim de ayağımda var öyle

bende ondan şüpheleniyorum :( Allah korusun.

ben de autocadde çizim yaparken hep mouse tuttuğum elim buz gibi olur ama nedenini çözemedim.

Yok be ne damar tıkanıklığı, bende autocad kullanırken aynısı oluyor. Hatta pes oynarken ikisi de donuyor. Tamamen hareketsizlikten.

sağ eliniz sürekli havada, yukarıya doğru duruyor, kan akışı konusunda bir farklılaşma olabilir. ben de uzun süre bilgisayarda bir şeyler yaptığımda aynısı oluyor. hemen damar tınaklığı falan demeyin yahu korkutmayın adamı :)

ortam soğuksa özellikle kan dolaşımının azaldığı uzuvlar soğuyabilir, mümkündür.

aynen soğuk bir ofiste pc başında çalışıyorum. sağ elim mouse tutarken daha çok üşüyor. bence bu hareket etme durumu ve ortam sıcaklığıyla alakalı. bir de elin kalbe göre duruş pozisyonuyla beraber. hiç ağrı yaşamadım. (omuz tutulması hariç) o nedenle o kısma bir yorum getiremeyeceğim.

bende hareketsizlikten olduğunu düşünüyorum ama insan hafiften tırsmıyor değil hani :)

hepmizin eli mouse kullmanırken hdaha yüksekte duruyor ama hiç kimsede duymadım ben kan çekilmesi falan çok fazla film izliyorsunuz el üşümez öyle mouse kullanmaktan. sabahtan aksama kadar oyun oynayanların ellerini kangrenden kessinler o zaman

bende olaya şöyle bi açıklık getireyim;bende de dışarda sağ elimle çanta tuttuğumda sağ elim fazla üşüyo,çantayı sol elime aldığımda sol elim daha fazla üşüyo.bi açıklaması vardır kesin.

@cigerdelen

teşekkürler yorum için.Evet mühendisim :)

soğuk havalarda mouse tutan el hep üşür, endişelenmeyin. bende de oluyor bu. başlığı da şurada :)
www.eksisozluk.com

önce evi neden bıraktığınızı düşünüp madde madde yazın. sonra neden her şeyi bırakmak istediğinizi yanına ekleyin. bakalım bir şeyler olacak mı.

yaptım daha önce evet. ama çok uzun süre o şekilde de dayanamayacaksınız yeniden başka yerlere kaçmak isteyeceksiniz.

Dönerim, düşünmem.
Keşke diyeceğime iyi ki deme olasılığım olan her durumda cesur davranırım.

okul bitmemiş, işi bırakıyorsun, ne ala memleket otur oturdugun yerde, yada sen de git de 1 kişi eksilsin istanbul.

ayrıntılar yazılmamış ama sadece İstanbul olduğu için bile bırakıp dönerim. bol şans.

donmedim donmem. Pisman asla degilim.

dönüp ne yapacaksınız? orada geçiminizi nasıl sağlayacaksınız? ailenize yeniden yük olmak size zor gelmeyecek mi?

dönmem

okulu bitir dostum önce. bitir o okulu. bitir, okulu bitir. (eğer yüksek lisanstan falan bahsetmiyorsan eğer).

sonrası inan görece daha kolay.

silerim,daha öncede sildim.

Döndüm. Taşradayım. Daha iyi bir işim var, hatta şu an İstanbul'dan farklı firmalardan iş teklifi alıyorum.

tek yer burası değildir sanırım ama fiyat karşılaştırması için kullanabilirsiniz. ismen biliyorum firmayı, kendim alışveriş yapmadım hiç.

www.istanbulbilisim.com.tr

ben yardımcı olabilirim
isterseniz yurt dışından getirebiliriz
ne kadarlık bir ürün düşünüyorsunuz
kindle fire cihazını 500 liraya satabilirim size isteseniz

amazon.com'dan al. ben kindle almadım ama başka şeyler aldım 1 haftada geldi.

www.darty.com.tr

gitti gidiyora bakabilirsin ben oradan aldım.

İstanbul bilişim'den alabilirsin.

Ben Amazon US'den aldım. Bir arkadaş getirdi. Avrupa'daki bazı ülkelere de satışı var. Sırf Amerika'dan almanız gerekmiyor yani. Almanya'dan birisi gelirse, ona da getirtebilirsiniz. Türkiye'ye postalamıyor haliyle.

Pratik bilgi: alırken kendi Amazon hesabınızdan alın ki alet gelince "register" olduğunda size ait bir hesaba kaydolsun. Aksi taktirde hesap değişiklikleri yapılıyor mu bilmiyorum. Ama bana mesela direkt Reactor4's Kindle şeklinde geldi.

"say hello to your mom" yazmışsınız, ingilizce yazmanız durumu kurtarıyor mu sizce? neyi kastettiğiniz ortada. silinmesi gayet normal.

lig tv entry'si gg falan değil.
nick altı entrylerini de nick sahibi isterse sildiremiyor. kaldı ki sildirebilse bile gg sebebiyle silinmesi gerekmiyor.

adam haklı.

ligtv entry'ne benzer bir durumu sormuştum. kanzuk'un açıklaması da var cevaplarda. sanırım sebep aynı:(git: 361428)

nick altı entry'sinin silinmesi bana da ilginç geldi.

@esmer, tamam ilkine neyse dedik diyelim, neden ikinci de paraphrase ettiğim şey yüzünden siliniyor? gge'nin asıl amacı şahıslar tarafından dava edilmesin diye sözüğün götünü kurtarmak değil mi? durham oldies başlığına paraphrase ettiğim yazı sebebiyle ligtv dava mı edecek beni? bu arkadaşlardan yüzlerce kişi rahatsız.

@xenophobe, "say hello yo your mom" ın orjinali "say hi to your mom" dır. ananeni tanıyorum manasında söylenebilir, iyi ya da kötü amaçlarla söylenebilir. başlık latına gidipte say hello to your mom dememişim adama. hayır cidden birisi orda küfür ettiğimi, hakaret ettiğimi düşünse özel mesajla uyarırdı sanırım. en beğenilenlerin zirvesine yollamazlardı hemen. oldu ki adam özel mesajı kapatmış. hakkını arayamıyorsun. bari başlık altından takılalım biraz. onu da yapamayacaksak...

lig tv kesinlikle gge. hele hele karşınızda lig tv gibi internette önüne gelene dava acan bir kurum varken silinmesine memnun olmalısınız zira entry icin savcılığa verdikleri an entry silinse bile iş işten geçmiş olur.

hakaret olan entry başka bir entryde geçiyorsa tabi ki silinir. amaç hakaret içeren entrynin sözlükten silinmesiyken, başka bir başlıkta hakareti yinelemek legal mi sizce?

ingilizce ya da türkçe birisi sizin nick altınıza ''anana selam söyle'' diye entry girerse, ve siz de entryi ispiyonlarsanız gge'den silinir.

@kivanc1 nickaltına girilen entry ggden silinir zaten, formata uygunsa başka neden silinebilir ki?

ortada bişeyler var, bence es geçilmemesi gereken konu bu.

sıçım sıçım sıçıyor da nası bi gge ise artık.(malesef gge) ajdar'a kelimsi yazdım diye gge oldu düşünün gerisini artık, sonra saçı olmayanımsı diye düzelttim. gge şüphesi ile silinmiştir burda.

ama nick altı konusu tartışılır.

her iki entry de hiçbir suretle gge değil. bırakın bu işleri. ha şu var, lig tv ile uğraşmaktansa ilk entry silinebilir diyelim eyvallah. ikincisi resmen moderasyon yetkisinin kötüye kullanımı. sözlükte bu yıllardır yapılıyor. birileri sesini çıkarınca da bazıları gürültüye getirmeye çalışıyor. bu sözlük yazarların kollektif olarak ürettikleri veri dağarcığı sayesinde para basarken ve yazarlar bundan hiçbir pay almıyorken (almalılar demiyorum o ayrı tartışma konusu) en azından hukuki gerekçeler dışında hiçbir gerekçeyle insanların yazdıklarına müdahale edilmemeli. sen o adamı sözlüğe yazar olarak kabul etmişsen ve bu adamın sözlükteki varlığı da sonuçta sana para kazandırıyorsa silemezsin arkadaş, öyle bi keyfiyet yok. hem o adamdan nasiplen, hem de o adamı moderasyona ezdirt. oh ne ala memleket. moderatörüne sahip çıkacaksın, çıkmazsan paşa gönlün bilir kimse bu muamelenin olduğu yerde bulunmak istemez.

ekleme geldi arkadaşlar: yeni gge .. beni sözlükten atmaya ant içmiş adamlar :D

götümüze girebilir *
bu sözcük bir ünlü'nün adı ya da soyadı ile aynı entry içinde kullanırsa entry'nizin gge gerekçesi ile silinmesine sebep olabilir.
örnek: *

eee, vereceğim örnekle bile gge olabilir bu entry. o yüzden örnek veremedim. siz de biraz uyanık olun akıllı davranın hiç bulaşmayın bu işlere. kimin götüne kim giriyor, ne giriyor, neden giriyor diye kafasında binlerce soru işareti ile gge ritueline giren durham oldies kod adlı iq testinde bütün şıkları adana olarak işaretlemiş arkadaş alır entry'inizi yollar gge'ye. bir de yanına not bırakır: "gerekçeli ispiyon: eşşeğin zikinden dolayı." hangi eşeğe göre, neye göre bilemediğimiz için hakkımızı da arayamayız haliyle. binlerce yaratıcı küfür içimizde kalır, boğazımızda düğümlenir resmen.
silen: icerik yoneticisi @ 01.03.2012 16:14:55 | sebep: götümüze girebilir: " durham oldies kod adlı iq testinde bütün şıkları adana olarak işaretlemiş arkadaş "

Atarlar seni yakında.

ykm de hep görüyorum ben baktın mı oraya?

klasik esnaf yalanı. zaten ben bu avm'leri anlamıyorum, kalkıp bi dünya yol tepip alışverişe gidiyorum hiçbir şey alamadan dönüyorum. mağazalarda doğru dürüst bi şey yok, içleri bomboş.

trafik bazen hindistan gibi olabiliyor araba kullanacaksanız dikkatli olun. tamamen ilkel dürtüler üzerine kurulu bir trafik sistemi; burnunu sokan yolu kapar şeklinde vs.

kapalı çarşı gibi bi yer var, orada üst katında oturma yerleri bulunan kasaplar var. eti kendin seçiyosun, adam orada hazırlayıp yine aynı çarşı içinde bulunan fırınlarda pişiriyo önüne getiriyo. yine o fırınlarda enfes güzel ekmekler falan yapılıyo, bence deneyin bunu. zeytinyağı, nar ekşisi falan alın, ama çarşı içlerinden değil de orada gözünüzün tuttuğu esnafa falan sorun oralardan alın.

kule restorana gidin, tavuk yiyin orda.

geçen sene gittiğimizde konaklama için öğretmen evine gitmiştik. orada yer bulunmadığı için bizi aynı fiyatta başka bir yere gönderdiler. şu an adını hatırlamamakla beraber "meclis"in olduğu meydana bakıyordu otel. "ulu cami" tarafındaydı. tabelası görünüyor olması lazım meydandan bakınca. dışardan dandik bir otel gibi görünse de içerisi gayet temizdi. muhakkak pazarlık edin.

@ eyup sabri tuncer, bahsettiğiniz oteli biliyorum ismi saray otel.

hoşuna gitmiş, flört ediyor işte. bunu algılayamaman hayra alamet değil yalnız.

erkeğim.

hoşuna gitmiş orası kesin de, ötesini bilemem. elbette hoşuna gider, ama hoşuna gitmesi senden hoşlandığı anlamına gelmez. bilirim de bilirim bunu bilirim. şunu söyleyeyim, seviyorsan git konuş panpa. valla bak. ötesi yalan. konuş ne olacaksa olsun. ya da olumlu sinyaller aldım diyosan bastır biraz, ne bileyim, bu belirsizlik seni bitirir. kaybedeceğin hiçbir şey yok. emin ol yok

terp +1000

bunu anlamaman hayra alamet değil

ama bir odunluk örneği gösterip "tamam öyle olsun." gibi bir şey demedim. istediği şeyi yapmışım onu kursuna bırakana kadar. teşekkür ettim duyuru insanları. değişik bir şey diyen de varsa buyursun.

ya niye kızsın kız güzelsin dedin diye
aynısını pek çok kız yapmıştır maksat "nayır nalan sen gerçekten de güzelsin"i bir daha duymak

hoşuna gitmiş evet. kaptır gitsin

@niye ama,

hocam yavşama kapasitesi baya yüksek bir arkadaşım var da, kızın teki çok fena fırça kaymıştı buna sen nasıl bir yavşaksın utanmıyor musun böyle konuşmaya falan diye. korktum bir an. ama istediğini yapmışım sorun yok. :)

friendzone olcan. rony abim dediydi dersin.

buyur rony abi ? anlamadım da. :D

hehe, ben de bi kız olarak, "dunyanın en guzel arkadasına" cumlesının "arkadasına" bolumu ıcın "yalan soluyosun" dedıgını dusundum. "sen benı arkadas olarak gormuyosunkıı, yalan soluyosun" demek ıstedıgını çıkarıyorum. tabii siz bilmeden ne espiriler yapıyoruz biz böyle bazen ama tamamen kız mantıgı yanı ılgılenme benle. ehe.

@fenerliyim ama feneri delgado,

oha çok teşekkür ederim bunu kullanabilirim ! :) harikasın duyurunun gücü işte ya.

benim aklıma fenerliyim ama feneri delgado'nun dediği geldi. hatta yerinde olsam hangi kısmı diye sorardım. e oyun bu işte, iki kişi oynanıyor.

rony abin diyor ki;

kıza açıldığın zaman alacağın cevap şu, ben seni arkadaş olarak görüyorum, seni bir dost olarak çok seviyorum, seni kaybetmek de istemiyorum falan filan... bence ayağını denk al, çok sevdiğim arkadaşımsın, kankamsın bu laflar tehlikeli. yazacaksan açık açık yaz kıza, sevdiğini belli et...

ben de arkadaş kısmı için söylediğini düşündüm bir dişi olarak, sen cevap olarak ne dedin acaba? bence bir daha arkadaş lafı etme.

bu arada nedir bu ikide bir açıl nolcaksa olsun falan filan, bu işler böyle olmaz lönk diye söylersen lönk diye oturursun yerine. flört dönemi hoştur, güzeldir. yavaş ve emin adımlarla ilerle :)

@Demet,

beni anlayan ilk insansın. :) dillere pelesenk olmuş seviyorsan git konuş abi diye.

al sana fırsat panpa. yalan söyledim ama güzel olduğunu söylerken değil de. oradan ver ayarı. yürü bolm

lönk diye söyleyip lönk diye oturan adam benim. sakin ve usulüne göre hareket etmekte yarar var diye düsünüyorum.

boyutu ne dosyanın?

@ arden

300 mb

vlc player ile açmayı denediniz mi?
video ise kesin açar..

not defteri gibi bir dosyada açarak ilk satırlardan belki tahmin edilebilir uzantı.

aşağıdaki satırları wikipedia'dan aldım, işe yarayabilir:

Optical disc

* CCD/IMG/SUB
* CUE/BIN
* CSO
* DAA
* IBP/IBQ
* ISO
* ISZ
* MDS/MDF
* MDX
* NRG
* UIF

neroda dene bir de istersen, nrg olabilir.

@sli
vlc indirip deneyeyim.

@f2dx
dosya 300 mb o yüzden açmadı

herhangi bir hex editor ile açmayı dene, not defterinde açtığında karşına gelen şeyler gelir üstelik hex editorde dosya boyutu fark etmiyor direk açılıyor

Not defterinde açılır mı diye merak ettim dosyanın boyutunu...
Açılmaz, hex editor dene evet..

daemon tools diye bir program var. .nrg uzantılı cd imajını açmıştım ben bu programla.

300 mb ise .avi ya da .mpeg olabilir. ad değiştir deyip uzantısını da bu şekilde değiştirip deneyin şansınızı

anladığım kadarıyla bu bir iso dosyası.muhtemelen içinde bir linux dağıtımı vardır.kafam dumanlı başka yorum yapamyorum.

erkek arkadaşım bundan kullanıyor, o yaştaki her araç gibi sorunları olabiliyor ama genel olarak memnunmuş.
bir de araba 2 kişilik, arka koltuğa yetişkin insan sığdırmak zor. yine de zorda kalınca binebiliyor 2 kişi.

(gerçi ben olsam peugeot ile uğraşmak istemezdim ille de üstü açılsın gibi bir isteğim yoksa)

eğer üst segment bir araba almayacaksan ki 206 değil, fransız arabası alma.genelde malzemele kaliteleri çok düşük.

keyif arabasıdır, alınır mı alınmaz mı doğrudan bir yorum yapılmaz. normal şartlarda kesin alınmaz derim, b segmenti 11 yaşında bir peugeot sonuçta. ama km'si düşük, otomatik falan, bakımlı bi arabaysa keyifli olabilir yazları. benim tarzım değil, o bakımdan ben o paraya bambaşka arabalara bakardım, aynı yaşlarda bir üst segment ya da daha yeni model bi muadiline bakardım.

dostum ben bahsettiğin yoldan şu ana kadar onlarca kez geçtim. sivrihisar-eskişehir arası bir noktada 1-2km kadar devam eden bir durum. ilk duyduğumda ben de altıma sıçmıştım. birebir tabir ettiğin gibi "vuuu" sesinden sonra biraz yavaşlayınca müzik gibi bi ses duymaya başladım, yakınlarda düğün mü var diye bakındım ama sebebini anlayamadım. Daha sonraki haftalarda da her defaasında aynı sesi duydum. bi tanıdığım yoğun maden rezervinden kaynaklı bir çeşit indüksiyon akım olabileceğinden bahsetti.

son zamanlarda dünyanın çeşitli yerlerinde böyle çok ses duyulup, kaydediliyor. konspirisiciler bayılıyo bu işlere.. araştırabilirsiniz. www.huffingtonpost.ca

allah belamı versin ki oradan her geçtiğimde bu sesi duyuyorum. benim sesi duyduğum yer ankara'dan eskişehir'e giderken yaklaşık 40-45 km kala, eskişehir konya ayrımına gelmeden önce. ben ilk defasında arabayı servise götürdüm ses arabanın altından geliyo diye. bi şey çıkmadı. ardından aynı arabayla 3-4 kez daha bu sesi duydum. en son yaklaşık 2 ay önce başka bir arabayla yine aynı ses ortaya çıktı. yolun yapısından, asfaltın yüzeyinden dedim ama yol yeniden yapıldı ses değişmedi.

E kardeşim çekseydiniz yaz siz de telefonla felan.. bak elin gavuru çekmiş kediebesi'nin verdiği linkte.. (ilginçmiş bu arada)

1.6 cebini deler geçer. tüpsüz yanına yaklaşılmaz. 1.9 TDI nispeten ekonomiktir. parçası pahalıdır evet, orjinal olmayan parçayı da sevmez kabul etmez kolay kolay. orjinal yedek parçacılardan parça temin edip özel servislerde halletmek gerekir tamir bakım işlerini. sağlam arabadır ama temiz kullanılmamışsa çok masraf çıkartma potansiyeli var. hem 1.6 benzinli hem de 1.9 TDI dizel motor çok sağlam motorlardır. fakat TDI motor sofistike bir motor olduğundan kötü yakıt ya da bakımları aksatma gibi faktörlerden etkilenebilir, bu yüzden alırken çok dikkat etmek gerek.

şöyle söyleyeyim, temizini bulursan keyifle binebileceğin harika bir arabadır, sınıfının üzerindedir.

tuplude problemin yoksa , tavsiye ederim.. bir cok 0 arabadan daha donanimlidir.

parcalarida makul fiyattir.

vw her zaman iyidir ancak kız arkadasimda 2002 model var 14-15 lt yakıyor 100 km de.

tipik erkek modeli. kızlar şöyle kızlar böyle dersiniz. bulduğunuz on numara olsa bile gözünüz başkasınd a olur. size hiçbişey lazım değil. sizi aldatmak lazım. yalan söylemek lazım. az sevmek yada hiç sevmemek lazım. insanoğlu böyle doyumsuzdur işte. sen bu kızdan ayrıl bence. çünki sen ona layık biri değilsin. onun sevgisini haketmıyosun. sana yukarda yazdığım gibi bi kız modeli lazım. hiç uzatma ayrıl. ayrıca uzun ilşkilerde sorunlarda çok olur. belliki sevgide bitmiş. salla gitsin

biriyle aldat duygularından daha emin olursun ciddiyim.

@muhafazakar_rockci

iznin olursa yazdığın mesajın değişik bir versiyonunu ilgili duyurular altında kullanmak isterim;

"tipik hatun modeli. erkekler şöyle erkekler böyle dersiniz. bulduğunuz on numara olsa bile gözünüz başkasında olur. size hiçbişey lazım değil. sizi aldatmak lazım. yalan söylemek lazım. az sevmek yada hiç sevmemek lazım. insanoğlu böyle doyumsuzdur işte. sen bu oğlandan ayrıl bence. çünki sen ona layık biri değilsin. onun sevgisini haketmıyosun. sana yukarda yazdığım gibi bi erkek modeli lazım. hiç uzatma ayrıl. ayrıca uzun ilşkilerde sorunlarda çok olur. belliki sevgide bitmiş. salla gitsin"

@olric;

tam da bu çelişkiler içerisindeyim dostum.Hata yapmak istemiyorum.

@muhafazakar_rockci;

sana tek katıldığım nokta şu an ona layık olmamam.Ancak dikkat ettiysen "şu an"

@neysene;

Şeytan da öyle diyor :) Şaka bir yana bunu ona yapmak kendimi daha kötü hissettirir sanki.

evet. bu aldatma sonucunda gerçekten onu sevdiğin ve istediğin fikrini çıkarırsan pişmanlık duyarsın. peki ya bu fikri çıkarmazsan?

biz buna rahat batması diyoruz, sevdiğim anlaşabildiğim biri var ama canım sıkıldı durumu. bir de eğer sen de sevseydin çok zor durumda dahi olsan, işlerin başını aşsa da böyle davranmazdın. ya şımarıklığı bırak, ya da kızı bırak uzun vadede rahat etsin. çünkü böyle yapmaya devam edip ilişkiye devam edersen er geç ya aldatırsın ya dünyayı ona zehir edersin. şimdi aldatmak konusunda ise; saçmalamayın allah aşkına! aldatacağına insan gibi git de ki, ben böyle hissediyorum (tabi benim gözüm bu ara çok fena döndü, sen yanımdayken bile başkalarına bakıyorum deme, hatta bunu ima bile etme) ayrılmak istiyorum de. 5 yıllık ilişki hemen bitmez zaten. o sırada normal bir şekilde başkalarıyla takıl, naparsan yap. ama yine kızın haberi olmasın. ayrılmış dahi olsa canını acıtır! sonra baktın olmuyor, bir şekilde gönlünü alırsın seni bu kadar seven bir insanın.

dealextreme ürünleri genellikle kalitesiz oluyor herneyse 3 hafta içinde gelir
ebayden alışveriş yapmadım ama koskoca firma yani tabi ki gelir
öbürünü bilmiyorum hiç duymadım.

benim sıkıntım aslında sitelerden değil. 3'ü de daha önce alışveriş yaptığım siteler. sıkıntım ürünün fiyatı ve gümrükte takılma olasılığı.

hacı sınır 75 euro, google 75 euro gümrük yaz mevzuatı oku

75 euroyu gecmedikce sorun yok hacı
dealextreme gayet güzel paketliyor, gönderiyor, şimdiye kadar hiç sorun çıkarmadı bana, hatta 75 euro yu gecersen de şu canlı destek olayına tıkla, faturayı düşük gösterin la de, gösteriyorlar
ebay a falan kargo parası verme boşuna
bence tabi

abi 75i geçerse gidersin 100 de 20 vergi ödersin alırsın. bişey değil zaten bu ürün için.

o da kesin değil tabi takılacağı takılırsa demek istedim. ki takılmaz gibi.

DX belli bir tutari astiginda faturanin yarisini felan yazip, gift olarak isaretliyebiliyordu diye hatirliyorum. musteri hizmetlerine bir soyleseydiniz keske.

bana şu koskoca kutu geldi. www.gadgetreview.com boyutları: 24,13 x 19,81 x 7,6 cm

hatta benim yaptığım alışveriş 75'ten biraz fazlaydı bile (80 falan olabilir). ona rağmen sorun olmadı.

@kobretti

daha satın almadım. araştırma safhasındayım :)

@pokerface
siz dealextreme'den mi satın almıştınız yoksa başka bir site mi?

ben sendit'ten almıştım. yanında başka ürünler de vardı.

dealextreme'de 1 cent karşılığında hediye faturası gibi bi şey düzenliyolar, ben çok alışveriş yaptım hepsi direk geldi bugüne dek. problem yaşayacağını sanmam.

biraz uzak ama eminönünde GAZELLE diye bir marka aldım taş gibi sağlam bişey tavsiye

www.pratikev.com

ücretsiz kargo ama ben 80-90 gibi bişey e almıştım.

biz real'den 20 liraya mı ne almıştık. çok iyi bi şey değil fakat üzerine vileda'nın ütü masası örtüsü var (ne kadar bilmiyorum) ondan takınca daha iyi oldu. süper değil ama iş görüyor.

www.akakce.com

başka bir duyruda daha demiştim sanırım, aciliyetten koçtaştan aldım utu masasını 100 tl idi.. hatta hepsinin fiyatları 100+ civarındaydı... neyse daha sonra mahalledki dukkanların toplaştığı yerdeki zuccaciyecide aynı utu masasını( etiketini getirip kontrol ettim) 25 tl ye gördüm ve çıldırdım. yerel dukkanlara bakın aradığınız şey orada.

gostak sizin gönderdikleriniz de bizim baktıklarımızın seviyesinde. daha ucuzunu istiyoruz bulabilirsek sağlama. teşekkürler öneriler için.

bleda rua, evet o örtüleri de gördük, uygun ve sağlam demirli bulursak 23 lira filandı, onlar aklımızda. teşekkürler. real bulup bakalım bir de.

hah merak ettiğim de buydu eja, bulabiliriz yani. çok teşekkürler.

ben karfur'dan 35 liraya aldım, gayet sağlam. ha biraz dar nispeten ama benim için daha iyi, hem az yer kapladı hem de pantolon ütülemek daha kolay geldi bana.

real beşiktaş'la mecidiyeköy arasında tam. media markt'ı biliyorsanız fulya'daki aynı yerde.

osis mess up en şahane mat şekillendiricidir.

@want2die

yok açık kalmadı, ilk aldığım günden itibaren kokusu rahatsız ediciydi. kötü kokuyo demiyorum, ama farkedilir bi kokusu var, krem gibi yoğun bi koku yayıyo. yani kokmasın arkadaş, kokmayanı yok mu?

@kayranın kedisi

baktım, daha önce de stick olanını kullanmıştım, ama bulmak kolay değil sanırım daha çok gittigidiyor da satılıyo.

osisin sitesine girersen satıldığı kuaförlerin listesini bulursun.

Osis mess up+1 nerdeyse tum kuaforlerde vardir (mahalle berberlerinde olmayabilir)

- alcaksan 16gb al derim.

- kingston iyidir, sorunsuzdur.

bilinen markalardan 16gb al. 8gb eskidi. teknoloji magazalarinda guzel firsatlar oluyor.

8 gb eskidi diye bi şey kesinlikle yok. asıl olan yazma ve okuma hızlarıdır. alacağın modelin yazma ve okuma hızlarını kontrol etmelisin. hızlı bi şey arıyosan en önemli kriterin bu olmalı, özellikle büyük dosya transferleri yapmak isiyosan yazma hızı yüksek bir modele bak.

@khomaniac'a tamamen katiliyorum, okuma ve yazma hizi cok onemli, bende biri 4gb biri 16gb iki tane usb bellek var 4 gb'ye 4-6 dakikada attigim 1.7 gblik filmi 16 gbye 10-14 dakika suruyor
4 gb transcend
16 gb kingston

askerdeyken kullanmıştım, fena değildi.

inheritance:

kaç traşlık?

tam hatırlamıyorum ama yaklaşık bir ay kullanmıştım bir tanesini. her gün de traş oluyordum.

bim onu bildik bi markaya ürettiriyordur, o markadaki muadili nasılsa o da aynısıdır.

derby üretiyor(azmüsebat) ise belki ama eğer arkoya ürettiriyorsa berbattır.

onlar mükemmel fiyat performans olarak
daha iyisi bimin kendi jileti var 3 bıçaklı 4 tane onun da makinasını alıp ona takıyorsun mach3 gibi o biraz daha iyi.

valla hacı ben 2010 da terhis oldum 2 yıldırda hiç gitmedim ptt den şifre al hallet.

ben askerlik sürem resmi olarak dolduktan sonra gittim, gelmene gerek yoktu diye geri gönderdiler.

abi ne yapıcaksın bilmiyorum ama helal olsun nasıl bir irade varsa artık.

valla alkolden de desen, bak arkadaşlığımız bozulmasın da desen istediğini alamayınca hırçınlaşıp çirkinleşecek. fazla alttan almayın. çok uzatırsa mızmızlanmayı keyfin bilir deyişp posta koyun. daha sizin istediğiniz şekle girecektir ilişkiniz.

nuri alço'dan ders almalısın.

Kız 'arkadaş' hep var ya. Sıkıntı yok. Göm gitsin sdf.

Edit: Göm ne ya ne hayvan herifim ahahahahhaha

Edit 2: Seviştikten sonra da arkadaş olunuyo niye böyle negatifsin abicim sdlfkjsdf

Alkolden filan değil hacı, orası bahaneymiş. Kızın sana gönlü var. Kızla kesinlikle cinsellik/romantizm düşünmüyorsan, son yaptıklarını tekrar et, mesafeyi böyle koru. "Alkoldendir" dersen o da olmadığını bilecektir ama bir bahane olabilir onun için tekrar arkadaş olmak namına.

O değil de neden kızla birlikte olmuyorsun ki? "Ben ona hiç o gözle bakmadım" deme, kız güzel olunca, iki de muhabbet olunca bakılır o gözle ("o göz"ü yanlış anlama, kolay hoşlanılır yani). "Ben zaten sürekli birileriyle sevişiyorum, sevgiliye ihtiyacım yok" ya da "Ciddi ilişki sevmiyorum, boka sarıyor" filan diyorsan doğrudan söyle sebebinin bu olduğunu.

Ama bu saatten sonra kanka olmak zor biraz; kız sana ilan-ı aşk etmiş, sen de reddetmiş sayıldın.

aynısını anana bacına yapsalar hoşuna gider mi? :p

şaka bi' yana, yani eğer cidden yakınlaşmak gibi bir niyetin yoksa "kendine gel manyak karı" deyip durumu izah et. tribe girerse, "namusumsun" derse de ilişiğini kes. en mantıklısı bu gibi.

boka saracağına çok eminim, o yüzden uzun ilişki aramıyorum dediğin gibi.

bir alkolik olarak söyleyebilirim ki, alkol bilinçaltında gizlediğin şeyleri savunma mekanizmasını kırarak ortaya çıkarır. fuzuli bir cesaret verir. bu her insanda aynı reaksiyonu vermez ama bahsettiğin kızda böyle olmuş. öte yandan kalkmış küskünün imanı olmaz, eşle dostla sevişilmez "ay sevişirsem arkadaşlığımı yitiririm" tribinde de olma bence. sonunda her türlü olayın yalnızlık olduğundan ötürü, hem sevişip arkadaş da kalabilirsin hem sevişmeyip arkadaşlığını da yitirirsin.

rumuz : çilekeş

eskiyemeftun + 1
uzatırsa mızmızlanmayı keyfin bilir de koy postayı en fazla bi kaç sene görüşmez sonra gene konuşacak düzeye gelirsiniz.

önemli çok uzun zamandır süren arkadaşlıkların sonradan aslında değersiz olduğunun farkına varılması.

arkadaşın lisedenmiş, lisede çevreni sen oluşturmuyordun, random sınıf ve çevren oluşuyordu. ancak üniversite ile birlikte artık kendi çevreni sen kuruyor, yanında olmasını istediğin insanlarla biraraya geliyorsun.
bu durumda liseden beridir arkadaş olduğun ve lisede yakın olduğun bazı insanlarla aran açılabiliyor.
bunlar normal şeyler.

arkadaşlarım azalır ve biter diye korkmayın. siz var olduğunuz sürece arkadaşlarınız ve yarın eşiniz yanınızda olacaktır

keşke sikseymişsin olm, ne arkadaşlığı. yine aynı noktaya gelmişsiniz işte. neyse hala geç sayılmaz, "tabi ki bundan sonra her şey aynı olmayacak" de, kanına gir, sik, sonra "olmuyo ben sana o gözle bakamıyorum" dersin... çok ciddiyim...

x dediğimiz güzel, hoş kızla artık biraz zor arkadaş kalırsınız.

açılmaz, yetmez. fotoğrafçılık ekipmanları ziyadesiyle pahalı. kirayı, dekorasyonu, kuruluş giderlerini, vergiyi, muhasebeciyi falan hiç saymasan bile, alacağın bir tane fotoğraf makinesi ki orta format falan zaten alamazsın, en aşağı canon eos 5d mark II ayarında bir makine olmalı. stüdyo çekimi olacağından bir tane de objektif yeter. hadi iki olsun. bunların toplamı zaten 10.000-15.000 lira eder. e bunun ışığı var, spotu var, paraflaşı var, şemsiyesi var, reflektörü var, softbox'ı var (bunlardan birden fazla olması gerekeni var), fonu var, makinenin üstüne takılacağı tekerlekli kaydırgaçlı götürgeci var (tripdun stüyoda olan üç ayaklı olmayıp tekerlekli olanı, adı her neyse), işleyecek bilgisayar, baskı alacak makinesi var (hadi bu dışarıda yapılsın).

yok, cık, yetmez.

aha bi de eleman demişsin. yok hayatta yetmez. ama potansiyel varsa biraz kredi desteğiyle dükkan açılabilir. sırf bu sermayeyle olmaz bence.

aşağıdaki cevaplar sonrası edit: girişimciliğin takdir edilesi ama "yaşın genç, paran var, aç gitsin" diye düşünmeyin bence. batarsa batsın denecek bir para değil. nice yiğitler elindeki üç beş kuruşla araştırmadan, hesaplamadan, bi fizibilite yapmadan daldıkları işlerde para batırıyorlar, bir de kredi falan aldıkları için biniyor iyice sırtlarına. iyi hesaplayın.

fotoğrafçılık için gerekli olacak ekipman, teçhizat, baskı makinesi, kameralar vs. bayağı bir meblağ tutar diye tahmin ediyorum.

21 yaşında 25 milyar sermayesi olan adamsın, ne korkuyorsun, gir gitsin. stüdyo fotoğrafçılığında iyi para var ama yeri önemli, bir de yaptığın işler önemli. hiç anlamıyorsan bulaşma ama az çok merakın, ilgin, yeteneğin varsa; rötuş falan da yapabilen, bir delikanlı bulursun yanına, koyar gidersin. film satmakla para kazanmaz stüdyo fotoğrafçıları, onların işi çekim yapmaktır. düğün çekimi yaptın, kafadan birkaç bin lira alıyorsun. bilmem ne yaptın, oradan akıyor falan.

ama benim takdir ettiğim yer köftecin varmış devretmişsin, 25 bin lira sermayen var, iş yapmanın peşindesin; yaşın 21. genç iş adamı senin gibi olur, helal olsun. durmak yok, devam...

açılır demiyorum ama her mahalle fotoğrafçısında bu kadar pahalı ekipmanlar var mı acep sormak gerek? illa sıfırını mı almak gerek her şeyin, ya da devren satılık falan bi dükkan bulunabilir mi bilemiyorum. 25.000 bin lira işin bi ucundan tutmak için yeterli para bence.

istanbul'da mı?

açılmaz.

aç sen. kazandıkça eklersin. once ıkı ısık bi makine baslarsın, dısarda bastırırsın, ozel gun cekersın, kazandıkca eklersin kardesim.

açılır açılmasına da biraz zor açılır. gerçekten bu işten anlayan birini bulman ve ona maaş vermen gerekir sanırım.

ankara'da dikimevi'nin orada açmayı düşünüyorum.

orada açılmaz ankara dikimevi/kurtuluş civarının dominant ismi Peri Stüdyosudur. Baş edemezsin kaldı ki dikimevi göbekte de ismini bilmediğim büyük bir sütdyo var.
Bunlar nasip kısmet işi becerebilirim diyorsan gir.Unutma ki dünya devi Kodak bile iflas etti fotoğrafçılık işi riskli iştir.
Bu yaşına kadar visörden bakmadıysan zor yürür ticaretten ziyade sanatını satarsın fotoğrafçılıkta. Baskıdan para kazanırım diye hiç düşünme bile bence.

@ sir john, peri stüdyosu biraz kızılaya yakın kalıyo ankara hukuk'un karşısında galiba benim hatırladığım kadarı ile, benim açacağım yer mamalos ve askeriyenin yukarısında kalıyor biraz. neyse...

üstad fotoğrafçılık konusunda bilgin ne kadar bir düşün önce. ayrıca şu ara bu kadar yaygınlaşmış bir işi yapmak pek akıl karı değil. burada atıp tutanların çoğu senin ticari bilgine ve 21 yaşında 25 bin lira sermayeyi ne güçlüklerle elde ettiğini bilemez. ondan dolayı sen biraz farklı sektörler de düşün. az para değil 25 bin lira. herkesin babası milletvekili değil sonuçta. (:

gövde ve objektifler için 10-15 bin abartı bir rakam olmuş. tabi ki gerektiğinde o düzeyde ekipmanlar alınabilir ama geçenlerde bir arkadaşımın düğün için stüdyo çekimine şahit oldum. fotoğrafçı 550D kullanıyordu. yani başlangıç için 3-4 bin liralık gövde+lens vs. harcaması yeterli olabilir.

kramp ile ortaya çıkan kuvvetin kemiği kırabilmesi için karşı bir kuvvet uygulaman gerekir. elinle ayak parmağını kırabilir misin? kırabilirsin zorlarsan, e orada da o gücü uygulayan yine senin kasların.

işverenin tutumuna göre yıl sonuna kadar eline geçen net maaş azalır ya da sabit kalır.

www.eksisozluk.com

bazı işverenler ise, çalışan memnuniyeti için; çalışanın eline geçen net maaşı sabit tutmak için yıl sonu yaklaştıkça brütü (yani kendisinin devlete ödediği miktarı) arttırır. sizin işveren bu cinsten değil.

hacı vergi dilimi diye bir şey gerçekten var. :) bu ner ne haltsa yıl sonuna doğru artıyor. yılbaşında tekrar azalıyor. bu parayı alan da işveren değil aslında devlet. senin maaşını tırtıklıyor vergi diye. 80 lira normal. benden de o kadar falan kesiliyor. bu arada net maaşını da medyum memişten öğrendik: aşağı yukarı 2000-2100 lira gibi bir şey alıyorsun. :) mühendis adamsın daha çok iste:)

bir daha aklında olsun net maaşa anlaş. brüt olunca işler karışıyor. net anlaşırsan vergi dilimi artışları vs. firma verir. benimki öyle mesela. vergi dilimi değişmiş değişmemiş umrumda değil.

özellikle yıl sonları maaşının miktarına göre 100-200 tl düşme olması normal. bu vergilerle ilgili bir durum. bu yeni yılda giderek artacaktır. sakin ol. senin gb mühendis bir çok arkadaşım aynı sorunu yaşadı. panikledi. sonunda vergi düşüşü olduğunu öğrendiler.

Şöyle:

Sizin 1 yıl içerisinde alacağınız brüt maaş ücretinin toplamı (örneğin 2011 için) 25000 TL'ye kadar ise %15 gelir vergisi kesilir. 25000 TL'den sonrası için farlı bir gelir vergisi dilimine girersiniz ve maaşınız (2011 için) %20'lik gelir vergisi dilimine girer. Bu 5800 TL'den sonrası için %27 olur vs.

Şimdi sizin aylık (atıyorum) 2500 TL brüt ücretiniz var ise 10. aydan sonra ikinci vergi dilimine girmiş olursunuz (10x2500=25000). Dolayısıyla 11. ve 12. aylar için brüt maaşınızdan daha fazla gelir vergisi kesilir. İşveren de bunu sizin net maaşınızdan düşer.

2012 yılı için dilimler de 2011 ile aynı.

Sağlık sıhhat...

@curiosita çok iyimsersin yaa. keşke 25.000 olsa. birinci vergi dilimi 0-10.000 arası (%15), ikincisi 10.000-25.000 arası (%20). hatta onda da 25.000 tl'nin 10.000 tl'si için 1.500, kalanı için %20 falan diye gidiyor. yani alacağınız maksimum maaş (eğer yıl içinde prim, sağlık/ulaşım yardımı vs eklemeler olmazsa) ocak ayında alacağınız maaş olacaktır. arkadaşların dediği gibi net maaş üzerinden anlaşırsanız bunlar ağrıtmaz başınızı. firmalar da vergi yükünü omuzlamak istemediklerinden genelde brüt üzerinden belirlerler maaş politikalarını

@winstoncash doğrudur panpuk...

vakit ayıran herkese teşekkür ederim. şimdi problem şu; ben net maaş üzerinden anlaştım, altını çizdiğiniz üzere. vergi dilimi beni ilgilendirmiyor, ben her ay hesabıma yatacak parayı bilmek istiyorum.

zaten binbir dil dökerek ikna ettiler beni şu işe, sırf şu anda aldığım eğitimler yüzünden ayrılmıyorum. eğitimler bitsin çalışma saatlerinin ve çalışma ortamı ile ilgili olumsuzlukların altını çizen bir istifa dilekçesi yazıp, hatta noterden onaylatıp önlerine koymayı da bilirim.

madem net maaş üzerinden anlaştınız, patron mu muhasebe mi her neyse o kişiye bunu söyleyin. bir yanlışlık da oluyor olabilir.

net maaş üzerinden anlaştıysan son 5 aylık maaş bordrolarını iste. bordrodaki bileşenleri kıyasla. farkın nerden kaynaklandığını, nereden kesinti yaptıklarını rahatlıkla görebilirsin.

hepsiburada'da şu anda indirimde 16 gb olanı 2400 tl.

darty 2000 liraya sattı geçtiğimiz günlerde.

salla tr garantilileri 1600 e var sahibinden de.

ya 1500'e de buldum ben. kelle koltuk ama (risk budur!) o yüzden garantili aliyim dedim.

inanma. rahatlıkla yalan söyleyebildiklerini çok iyi biliyorum. o paketten kesin daha çok kazanıyorlardır. 200 lira para değil. kapat kurtul. kapatırken yaptığın ödemelerin dekontlarını sakla. borcun olmadığına ve hattının kapatıldığına dair yazılı belge iste.

yarın öbür gün karşına dağ gibi bi fatura çıkartıp icraya verebilirler yoksa. bana yaptılar ordan biliyorum. ve bunu yaparken haklı olduğumu bildikleri için bana defalarca ve defalarca türlü türlü yalanlar söylediler.

ya aslında bi kerede beni de kandırdılar hat annemin üstüne ama 65 yaşında anlamıyo bu işlerden müşteri hizmetleri yetkilisi bana anlatıyo telefonda taahütten falan bahsetmiyo onaylamak için annemi veriyorum telefona o da ben kabul et dediğim için kabul ediyo bi bakıyoruz 2 yıl taahütü var.

doğru en iyisi paçayı kurtarmak. 200 lira gitmesin diye huzurumu kaçırmayım boşuna.

superonline düşünür müsünüz bilmiyorum ama, yeni bi kampanyası var. 24 ay tahhüt verirsen ttnet taahhütünü ödüyolar. daha doğrusu sen ödüyosun, faturayı fakslıyosun, onlar da faturadan düşüyor. yani nerden baksan 4 ay fatura ödemiyosun.
modem de veriyorlar. işyeri paketinde geçerli mi bilmiyorum ama düşünülebilir.

kız seni beğeniyor aslanım saldır saldır attack attack!

öyle mi sence?

bence çok içinden anlam çıkarılacak birşey değil.tamam sana bir övgü ama daha fazla kanıt lazım harekete geçmek için.çünkü aynı işyerinden ilişkiler risklidir.olumsuz olması durumunda hergün göreceğin için zor zamanlar geçirebilirsin.emin olmadan harekete geçme derim

baska ayrıntılar ver.

@wolfware bana bi övgü gibi evet. peki aksi olabilir mi? yani bundan bahsetmesinin altında ikimiz arasında bi şey olamayacağı mesajı ya da en azından böyle bi şeyin aklında hiç olmaması olabilir mi?

Cok anlam cikarilacak bir mevzu degil bence.

@fenerliyim ama feneri delgado

vereyim ama ne gibi? bazen öyle bi gülümsüyor ki olduğum yere eriyorum falan. ben bi ara mesafeli davrandım umutsuz olduğum için. sonra yakınlaştık biraz, beraber olduğumuz kısıtlı anlarda ne konuşacağımızı şaşırıyoruz. ama beni bi arkadaş oalrak da görüyo olabilir, bilmiyorum.

@yilmazyildirim

ben de öyle olduğunu iddia etmiyorum aslında. ne biliim, bu ben değilim zaten.

-isyerinden bir kizla cikma. Basa dert oluyor.
-kadinlarin boyle gereksiz zevzekligi vardir. Hic sevmem. Zaten bu tip "senden hoslandilar. Ooo kizla hasta sana ne is" tarzinda muhabbet yapan kizdan is cikmaz. Bos geyik yapiyor. Ciddiye alinacak bir durum yok.

öyle eriyip bitiyosan kesin dışardan da belli oluyodur, anlamıştır zaten:) anlaması lazım, içinde tutma bence, 1-2 kez imalı bişeyler söyle, baktın kesin bi karşılık vermiyosa salla gitsin:)

dalga geçmek için söylemiştir... :((

seni kıskanıyorum demiş işte..

"orada güzel kızlar (şirkette ve tanıdığımız kızlar) var, bilemiyorum heralde sana torpil geçtiler" kelimesi kelimesine böyle mi dedi?

üsdat fazla ileri gitmiş olmazsam bu soruyu ciddiyetle sorduğundan büyüklenmek gibi olmasın ciddiyim yanlış anlaşılmasın üç yol var ayrıntı az ama olsun eldekiyle idare edelim

1- seni deneyip sana takılıp ne yapacağını ne diyeceğini görmek istemiş.

bu birinci ihtimal de kendi içinde üçe ayrılır hoşlandıkları erkek tipi fizikselden ziyade karakter olarak (fizik de önemli ama neyse) çeşitlilik arzeder. sonuçta onlar da bir seçim yapma sürecindeler kendilerince deneyimlerine göre hareket ediyorlar her halukarda şansın var.

a.) çekingenim diyorsun; o halde dürüst ol bu kesin işe yarar. ama yine de kendine birşeyler katmalısın konuşmayı sürdürmelisin onunla ama nasıl çok dikkatli olmalısın en ufak bir hatanda gider. olmadığın bir atılgan gibi davranırsan (eğer bir atılgan değilsen eğer) bu ona çok itici gelecektir. belli ettiysen, anladıysa (ki en azından kesinlikle tahmin etmiştir belli etmesende, takılmasından belli) her kız belli duygusal dönemlerinde bu dönemler yıllar da sürebilir günler de saatler de fizyolojik değil düşünsel bir sürecin duygusal bir sonucu bir döneme girerler bu dönem de şu an senin lehine işliyor açıl demiyorum ama sen de ciddi, salakça olmayan(bu da ne demekse kızların genel bir tabiri) takıl ona ama kesinlikle onu küçük düşürücü, aşağılayıcı, ezici olmamasına özellikle dikkat onu onure eden yücelten ama çok abartı olmayan ciddi sözler düşün birşeyler söyleyeyim diye de düşünmeden söyleme önceden düşün söylediği cümleye şöyle bir şey uyabilirdi: "güzel kızlar olmaları ya da bana torpil geçmeleri bişeyi değiştirmez benim için önemli olan insanın iç güzelliği dedin mi muhabbetin başlangıcını yaparsın. önemli olan inanması yada kollarına atılması değil buradaki amaç açtığı konuyu devam ettirmek. ilk başta inanmasa da bu cümlenin hoşuna gitmediği kız yoktur. merak edert acaba gerçekten öyle biri mi? gerçekten böyle mi düşünüyor? vs konuyu devam ettirse de ettirmese de (konuyu inanmayarak değiştirebilir veya iş yoğunluğu vs sebebiyle) ama asla unutmayacaktır asla ve bir gün mutlaka bir gün hiç ummadığın bir anda seni test edecektir. aklın hayalin durur(senin değil benim)... onun açtığı bir konu bu yüzden sen rahatsız etmiş yanlış adım atmış taciz etmiş asılmış olmazsın böylece şirkette problem olmaz. hep onun konu açmasına izin ver ve konu açılınca söyleyebileceklerini tasarla kafanda kendi görüşünü düşünceni ifade etmiş olursun sadece. kızlar karşısındaki erkekle konuşmak isterler (Kaç yaşında olurlarsa olsunlar bu konuşma yeteneği kızların en büyük ikinci silahları diyebiliriz. konuşarak hem de biz erkeklerin istemediği kadar konuşarak karşısındakinden de bieşeyler duymayı (karşısındakinden adeta zorla laf almayı ve duyduklarını da kesinlikle çok ciddi bürokratik işlemlerin yapıldığı özel bir bir bizde olmayan sanırım fiziksel de olmayan bir süzgeçten geçiriyor ve çok spesifik olarak değerlendiriyorlar. sonuç basit oluyor ama. mutlaka açtığı konuya katılmalı akıllıca birşeyler söylemelisin dürüstlük, iç güzelliği, bağlılık, aşk gibi değerler üzerine kuracağın cümleler fikirler olmalı kafanda bu gibi değerler üzerine fikirler tasarlamalısın internetten faydalanabilirsin ama konuyu kesinlikle sen açma. ipucu kızlar kaç yaşında olurlarsa olsunlar hep bir beyaz atlı prens kalplerini çalabilir.

bir deneyimden bahsedeyim (deneyim değil, deney) okulda diyelim ama okul değil anlaşılmasın kimliğim okuyan bi tanıdık çıkarsa yöntemim farkedilmesin aramızda kalsın :) hiçbir kızın yüzlerine gözlerine başka yerlerine odaklanmadan, derslere bir süre katıldım, (kızları süzmeyerek, kız gören erkek gözleri farklılaşıyor bu yüzden kızlara belli işaretler veriyor gözleri kontrol altına almak, yüz ifadesini de poker yüz yapmaya alışmak gerek, çekinmeden konuşmak da önemli) onlarla konuşuyordum ama asla öyle uyduruk bahanelerle(uyduruk bahane örneği de verecem) değil gerçekten gerekli mevzular oluşturuyordum; derslerde çok iyiydim. kızları hiç önemsemiyormuş gibi yapıp sadece sınıftaki kızlara değil ders aralarında sınıfça birlikte olurduk çevreden geçen diğer kızlara da kesinlikle göz ucuyla bile bakmadım (süzmedim yani) (bütün kızları özellikle de mini lileri kesinlikle farkediyordum ama çok zordu bakmamak) özellikle çünkü takip edildiğimi biliyordum kızlar tarafından. bakmadığım dikkatlerini çekti ilk andan itibaren bir de öyle çekingen falan davranmıyordum "o ifade" (o ifadeyi açıklamak zor ama onu da denerim) ile baktığım kızlar kısa süre sonra bana farklı bakmaya, bana farklı davranmaya başladı, asla yanında bir kız varken başka kıza bakmayacak bir erkek (sadece yanımdakiş kızlarla ilgileniyordum açtıkları konularda konuşuyor ve asla onlarlayken başka kızlara bakmıyordum. ara sıra bir anlık bir dikkat çekmesi göz kayması oluyordu da hemen toparlıyor ciddiyetimi bozmadan konuşmaya devam ediyordum onlarla. ne dediğimin bir önemi yoktu bazen onaylıyordum onları ama fırsat bulduğum her seferinde onların söylediklerinin, savunduklarının aksini söylüyor, savunuyor, ispat etiyor, mantıklı sebepler gösteriyordum fikirlerinden geri adım atıyorlardı (ki bu kolay değil, kızların fikirlerinin aksini onların mantığıyla savunarak onların fikir, düşünce ve kabullerini çürütmek, bunu yapınca da ayrı bir mest oluyorlardı. hoşlarına gidiyor, adamakıllı konuşarak sonuca ulaşabilen, hafif kaba, yanındaki kızlardan başkasına bakmayan ama onları da sıkıştırmayan, onlara daasılmayan ama konu açıldıkça ideal bir aşık olabilen bir karakter çizdim kısaca bunu yaparken en zor tarafı da kızlara bakmama süzmeme hiçbirine asılmama durumumun beni bir gay gibi göstermesine engel olmaktı bunu da abartılmış kabalık, maçoluk, yanımdaki kızlara ciddi bir erkek yakınlığıyla koruma ve güvenlik hissini vererek, yaşatarak (hikaye hikayeyi açıyor laf uzadı) aştım nihayet ilk haftanın sonunda içlerinden biri resmen sınıfta hep benim yanımı kaptı diğer kızlara dişlerini göstererek ( mecazen o da ayrı bi hikaye) daha sı da var bu anımın konuyu çok dağıttım uzattım diğer ihtimaller yerine kısaca strateji belirteyim:

hangi kız olursa olsun elde etmek istiyorsanız modern erkek zırvaları saçmalık

ciddi olunmalı elde etmek istediğiniz kızla asla arkadaş, kanka muhabbeti, yılışık cıvık muhabbetler olmaz, ciddi işleri bozar bunlar

başka kızlara asla bakılmamalı, laf arasında gelebilecek her türlü deneme test etme cümlelerine kanılmamalı hazır cevap olunmalı

her kız kendini koruyabilecek, güven verebilecek, ha bi de üstüne üstlük romantik olacak bir beyaz atlı prens arar, bekler veya taklitlerine kanar bunu kullanın; pısırık olmayın girişken, atılgan, konuşkan, olun, çekingenlik bir yere kadar ilgi çeker sonra bayar kızı üsdatlar

çok uzattım kesiyorum kusura bakmayın gaza geldim yazdım çok büyüklendikse affola

maksat çıktıyı almak değil sadece, sorunu çözmek. yoksa çok da önemli değil o çizgiler de olmayıversin de derim ama hergün güncelledikçe bu çıktıyı alıyoruz biz, ben almaya alırım da zaten bu problem benim problemim değil, birisine yardımcı olmaya çalışıyorum şirkette.

yazıcının çözünürlüğünü arttırın. veya eğer "taslak" olarak falan basıyorsanız (yazıcı ayarı) onu normal veya en iyi kalite gibi seçeneklere getirin.

gittigidiyor.com da banka kartıyla alışveriş yapılabiliyor. onun dışında başka bi sitede görmedim.

Turkiye'de yavastan yayilacak galiba bu debit kart ile online alisveris. Ben mybilet.com'da gordum. Maestro'ya ikinci bilet bedava idi.

sanal kart kullanabilirsiniz.

garanti'nin debit kartıyla her türlü alışveriş yapılıyor fakat internet şubesine girip sanal karta para aktarmak falan gerekiyor, diğerleri 3d secure'da çalışıyor sanırım sadece

card finans nakit ile 3d secure ödeme sistemi olan yerlerden alışveriş yapılabiliyor.

belli birkaç bankanın kartlarına taksit yapıyorlar. peşinat konusunu bilmiyorum.

telekom müdürlüğüne gidip taksitlendirme yapabilirsin.fakat k.kartına taksit yapılmıyor.taksit yaptırdığın anda peşinat vermen gerekicek

kredi bittikten 2 sene sonra geri ödemesi başlar. ister mezun ol, ister olma. ister askere git, ister gitme.

ödemesi 2 sene sonra onu biliyorum. lakin bu ödemeyi bildiren kağıt eve ne zaman geliyor meselem o.

Olm adam bildirim ne zaman onu soruyor

0 312 430 17 80 arayıp öğrenbilirsiniz.

bi dönem uzattım mezun olalı da 1 sen oldu, kredi borç kağıdı eve geçen ay geldi. kısaca mezuniyetinden 7-8 ay sonra gelir ama ödeme planı mezuniyet tarihinden 2 sene snra başlar

20-25 liraya rezistansı üst kısımda olan kapaklı mangallar var. rezistansa su ve yağ damlamadığı için duman ya koku olmuyor. tost makinasından bozma ızgaralar hikaye.

Philips in bir modeli var abimde ve gercekten kokusuz, dumansiz. iyi bir urun

Media markt'tan iki hafta önce Breyton marka elektrikli mangalı aldık. Pek ümitli değildim çünkü Çin'e yaptırtıyor bu marka ürünleri Media Markt ama gerçekten beklediğimden çok daha başarılı çıktı ürün. Hem ayaklı bir şekilde kurulabiliyor, malzemesi gayet kaliteli. Priz olan her yerde uğraşmadan ızgara köfte, tavuk vb. yapabiliyorsunuz. Altına konulan su ile hem platformun çok ısınmasını önlüyor hem de yemeklerin kuru olmamasını sağlıyor. Ben gayet pratik ve fiyat/performans olarak kullanışlı buldum. Tavsiye ederim.

ttnet/adana aynı sorun var.

Yazmayı unutmuşum Altunizade / İstanbul , Sorun devam etmekte . stop...

ttnette bir sorun var galiba koskoca şirketinki gidip geliyor.Anlamsız

ttnet/izmir aşırı yavaş 2 site anca açabildi

kopma yok ama lanet derecede yavas. eksi sozluk ve burasi haric neredeyse hicbir sayfa acilmiyor.

@bursa +1

tarayıcıya eksidiuyuru.com yazıp enter a bastım.tam anlamıyla 4 dakika sonra açıldı site.yine bu iyi tabi.diğer sitelere daha zor giriliyo.bu ne böyle.
ist. - bahçelievler

Yavaşlama yok / istanbul.

ttnet ankara. rezalet.

Balıkesir/Ayvalık yavaşız yavaş vaş...

ttnet/keçiören yavaş yavaş yavaş.


edit: ohaa dahada yavaşladı, tamam ttnet hızlısın aslansın şakasına dedim ben onu!

ttnet istanbul internet sıçışları yaşıyor.

İzmir pert.

ttnet adapazarı. normalin 4-5 katı sürede açılıyo bağlantılar

istanbulda da çok ciddi sıkıntı var bir anda inanılmaz yavaşlıyor.

izmir gerçekten fena.

ttnet/adapazarı bağlantı berbat

e10 numaralı otobüslerle gidebilirsin. Bunun iki çeşidi var, birisi express. TEM'den dire sabiha gökçene gidiyor. Buna binme. Diğer express olmayana bin.

16K

e10 viaport'tan gecmez. tek vesait yapacaksan eger 16k nin viaporta gidenine bin 5-6 otobusten biri viaport otobusu.direk sultanbeyli, yeni marmara hastanesi, ve viaport uzerinden sultanbeyli yapan 3 farkli 16 k var.bunun disinda cift vesait yaparim diyorsan eger pendik'e gidip oradan kurtkoy minubusleriyle viaporta gidebilirsin ya da bostanci sahilden sari dolmus duraginin ordan bostanci-viaport servisleri var ucretsiz onlari kullanabilirsin.

bostanciya git otobusle ya da dolmusla. bostanci sahilden servis var ucretsiz.

mavi iyidir, levis iyidir, ltb en son çok ucuz ve dandikti ama asıl sorun şu,

Mesela benim giydiğim tüm kotlar Mavidir, mavideki W L ölçülerim üç aşağı beş yukarı aynıdır kalıplarına uyarım.

Levis giymek isterim ama kalıpları bana uygun değildir, ya büyük ya da küçük.

Markalarla ilgili azca bilgi verdim zaten ama asıl olay dediğim gibi kalıp

levi's eskidikçe güzelleşebilen pantolonlar yapıyor. wrangler bir kere aldım, aynı özelliğe haiz değildi ama yine de dayanıklıydı. bu ikisinden daha sağlam bir marka yok bana göre, tommy falan tırt.

wrangler'ın texas slim fit mi ne öyle bir modeli var likralı, inanılmaz rahat. pijama giymiş gibi. kot giydiğini farketmiyosun bile. esnek falan. salla levis ı 2 ayda yırtılıyo.

levis eğer doğru ölçüyü bulursan rahattır. ben 10 yıldır giyiyorum. fiyatlarını hakediyorlar.

Diesel al.

levi's diyorum. maviden ne kadar kot aldıysam ya ağzı burnu yamuldu ya da pantolonu çıkarttığımda 3 gün şirinler gibi gezdim. mavi, boya konusunda hakkaten marka adının hakkını veriyor.

lcw'nin kotları da kalitelidir.

mavi fiyatını kesinlikle haketmiyor. ben lee'yi beğeniyorum çok rahat.

senelerdir kotlarımı mavi'den alırım. hepsi taş gibi çıktı, yıkana yıkana giyile giyile bir hal oldular ama ne renkleri soldu ne de formları bozuldu.

levis.
levis çok dayanıklı, mavi'den aldığım kotlar 6 ayı bulmadan diz yapıyor ve kendini salıyor. levis'tan aldığım kotları yıllarca giyiyorum. zaten levis ve mavi hemen hemen aynı fiyattalar.

uzkatan kumandalı helikopter, araba falan alın şöyle iyisinden. ne biliim, başka bi şeyler alın. eve tıkılıp şuursuzca oyun oynamaktansa dışarıya çıkabilsin, hareket etsin, dış dünyayı keşfetsin.

Hangisini aldığınız farketmez kendinden hafizalı PSPgo alabilirsiniz, biraz daha küçük bi alet yada işte klasik uzunlardan alabilirsiniz. Oynayacak bir sürü oyun da var.

kesinlikle psp. aynı yaştaki yegenimden biliyorum.

ama khomaniac haklı. almayın böyle şeyler çocuga sonra basından kaldıramıyorsunu. küçücük çocugun gözleri bozuluyor oyun oynarken içene girdiği için, sürekli oturduğu için kilo alıyor, o oyunlardan başka bir şey düşünmüyor, dersleri kötüye gidiyor. analitik düşünme yok (şimdi 8 yasında psp 6 yasındayken babası tarafından verildi)
almayın valla. yazık çocuga

ben bu cevaplara katılmıyorum. psp'nin de nintendo ds'in de, ipod touch'un da gayet elenceli, eğitici, takım oyunu oynamasını sağlayan bin tane oyunu var. benim çocuklarımın 5-6 yaşından beri nintendo ds'leri var. geçen yıl ipod'a geçti ikisi de (11 ve 8 yaşındalar). ikisi de filinta gibi, gözleri sapasağlam, sokakta saklambaç da oynarlar, futbol da, bunları da, ikisi de şahane notlar alırlar, ödevlerini de yaparlar vs vs.

burada ailenin tavrı çok önemli. bu oyuncakları "oyalama" aleti olarak görüyorsa aile (hani 10 yıl önceki "çocuüu tv önüne oturtma" muhabbeti" vardı ya) o zaman bir daha düşünün derim. ama ana babası aklı başında insanlar, 6 yaşında çocuğa gta filan almayacaksa, bence süper bir hediye, en sevilen kuzen olursunuz!

alacaksanız ailenin günlük bir zaman kısıtlaması koymalarını öneririm. bir de gamespottan filan yaşa uygun oyunlar. yaşa uygun derken, psp'de bazı oyunları oynaması çok zor, çok şiddet içeriyor, oyunları çok pahalı. ipod touch'da daha yaşa uygun şeyler var sanki, ve dokunarak oynadığı için (biz ds'leri ondan almıştık, kalem kullanıyor gbi, küçük motor kasları da gelişiyor böylece) daha kolay oynaması.

hiç de yazık filan değil - zaman aktıkça, çocukların oyun alanları azaldıkça öyle şeylere yöneliyorlar. buralar hep dutlukken, okul saatleri 9-12 arasındayken paso sokakta takılırdık. çocuklar şimdi 7de okula gibi 5'te dönüyorlar. oynayacak yerleri çok az.. kendi anneanneniz, nineniz gibi konuşuyorsunuz. onlar da on-yirmi yıl önce siz walkman dinlerken, tv izlerken böyle şeyler söylüyordu. you turned out to be ok. handheld oyuncaklarin bilişsel, motor vs gelişimine ne kadar faydası olduğunu, bşr çok oyunda multioplayer seçeneği veya campaign özelliğiyle takım ve yardımlaşma hislerini güçlendirdiğini yazan bir çok makale var.

alın alın. süper olur. ama limitli, sınırlı, yaşa uygun oyunlarla.

pamukkalenin oluyor mesela pamukyol adında özel otobüsleri onların hem koltuk ara mesafesi çok,hem koltukları daha rahat hem de bi sıra tek kişilik sıradan oluşuyor. diğer firmaların da var böyle araçları onları araştırın bence.

evet bunu hakkında bilgim var ama 2 kişi seyahat edeceğiz.

arada aman aman bir fark olduğunu sanmıyorum, şimdi hatırlayamadım hangisinin koltuğu rahattır ama yayıla yayıla gitmek istiyorsanız orta kapının hemen önündeki koltuktan alın ki koltuğu dilediğinizce yatırabilesiniz. ayrıca batıda seyahat edecekseniz anadolu turizm'i öneririm. yakın zamanda batı kesmindeki ondan fazla firmayla yolculuk yaptım, anadolu diğerlerinden daha önde duruyor. vesaire vesaire

tourliner ile starliner arasında fark yok. var tabi de sizin merak ettiginiz anlamda fark yok.

starliner larda tuvalet var mesela, görünüm farklı, motor farklı fiyat farklı gibi gereksiz şeyler.

ama neoplan otobusleri her turlu rahattır.

bir ileti paylastim'in soyledigi olayin 2 kisi seyehat etmenize engel olacagini sanmiyorum.. kamil koc'un ya da pamukkalenin rahat hatlari oluyor.. dikkatten kacmis sanirim: otobuslerin yalnizca bir tarafi tek kisilik siradan olusuyor, diger tarafinda 2 kisilik sira var..

aralarındaki kesin olan tek fark şasileri ve görünümleri. koltuk düzeni donanım gibi özellikler firmaya göre değişiyor. ama starliner zaten bir üst model oluyor. eğer standart bir starliner'a denk gelirsen rahat edersin. anadolu, pamukkale gibi firmaların otobüsleri standart starliner olur genelde. koltukları geniştir, rahattır. ama bazı çakal firmalar maliyeti düşürmek için araca uyduruk safir koltukları taktırabiliyorlar.

ben öncelikle kesin setra diyorum, olmazsa anadolu pamukkale gibi firmaları ve bazı firmalardaki 2+1 koltuk düzenli rahat hatları tavsiye ederim.

bolca yolculuk yapan biri olarak kesinlikle setra diyorum. neoplan ile karşılaştırılamaz rahatlığı

otobusun icinin nasil dosendigine gore degisir otobus firmalarinin "rahat" konseptli otobuslerine binerseniz diz mesafesi iyi oluyor obur turlu her turlu iskence. bir de bacaklar uzunsa koridor tarafinda oturmakta fayda var. muavini trollemek vasitasiyla bacaklari uzatabiliyorsunuz :)

Yazıp rahatlıyorsunuz başka da bir işe yaramıyor. Ben iki firma şikayet ettim ikisi de aradı beni. Biri bizi affetmeniz için kitap göndereceğiz dedi istemiyorum dedim önce, sonra ikna olup verdim adresimi ama gelmedi hiçbir şey. Diğer firma da gelin bir kahvemizi için dedi arayıp. Bu kadar. Sonra da müşterimizle konuştuk sorun çözüldü yazıyorlar şikayetinizin altına. Siz de hayır çözülmedi yazamıyorsunuz çünkü kapanmış oluyor şikayet kısmı hatırladığım kadarıyla.

evet, cevap beklerken ben de biraz araştırdım. maalesef bu şekilde işliyormuş. şikayet için hiç uğraşmayayım o zaman. gerektiğinde mahkemeye başvurulur. teşekkürler.

Ben rahatlamadım bile, bana mail gönderildi diye bildirmiş firma ama gelen giden yok. Ayrıca sorunum da 1,5 aydır devam etmekte. Aslında şikayet.var sitesini şikayet edecek bir site de olmalı:)

carrefour'u şikayet ettim. aldığım dolap ve şifonyeri söz verdikleri zamanda teslim etmediler, sonra farklı renk göndermeye çalıştılar, en sonunda da yanlış renk olan modeli pos çekmişiz diyerek iptal ve yeniden ödeme için beni ayaklarına çağırdılar. ben de yazdım şikayetvar'a. şöyle söyleyeyim, son durum "gelmeniz gerek, istediğiniz renk modeli de 1 hafta içinde temin edebiliriz" iken, şikayet üzerinden 24 saat geçmeden istediğim renkte ürünler evime hem de cumartesi günü olmasına rağmen teslim edildi. tabi burada keramet biraz da carrefour'da.

bence gayet iyi çalışıyor şikayetvar.com her şikayet yazdığımda, digitürk olsun hp olsun diğer firmalar olsun. sürekli geridönüş yapıldı ve sorunlarım çözüldü. sanırım sizlerde problem var.

vala en azindan firmalar ariyorlar. Cozmeseler de her zaman, bir ilgi var. Hic yoktan iyidir.

(bkz: danışıklı dövüş)

şikayet merkezi markaların ve sitelerin hatalarının kullanıcılar tarafından kaydedildiği bir çözüm platformudur. isteyen herkez üye olabir.

sikayetmerkezi.com

1-ölmek için yaşıyoruz. benim amacım o enazından:) küçük ve kısa vadeli hedefler de koyabilirsin tabi.adım adım ilerleyerek gidebilirsin. misal akşama nutella yemek için de yaşayabilirsin sonra su içmek için devam edersin falan

2-kaç yıldır okuyosun? kimse azimle çalışmıor kafadan kırıklar hariç.. herkes bi gün bitecek gözüyle bakarak ve çabuk bitsin bu işkence diye çalışıor ders(al bi kısa vadeli hedef daha).. okul bitince de bi bok olmuyor o ayrı konu.daha kötüsü oluyor hatta..

3-bi fikrim yok.

4-şansa bağlıorum.. ya da bağlama bi şeye bukadar derinlemesine düşünmemeni salık veririm.. mutlu olmak istiyorsan aptallaşıp sorgulamadan yaşa gitsin işte..

gel otur bi şey iç çay iç.

1) Allah bir can vermiş ben de yaşayıp gidiyorum. Okulu bitirdim. Şimdi bir iş bulup, para kazanıp, evlenip, çoluk çocuğa karışıp, çocuklarımı büyütüp birer meslek sahibi yapıp, evlendirip, saadetlerini görüp geberip gitmeyi planlıyorum tabi ömrüm buna yeterse.

2) Hiç de azimle ders çalışmadım ama ailemin benim eğitimim için harcadıkları parayı düşünerek ulan bu insanlar benim için çalışıp çabalıyor ben de öğlen ikiye kadar yatıp okulu uzatıyorum diye düşündüm. Bir sene uzatmayla okulu bitirdim.

3) Uzun zamandır (5-6 yıl) futbolu takip etmeyen bir Galatasaray'lı olarak bu takımdan bir cacık olacağını düşünmüyorum.

4) Bu konu hakkında bir fikrim yok. Zira henüz iş bulup çalışıp para kazanamadım. Dolayısıyla maddi düzey ile bir yorumda bulunamayacağım. Maddi konular geçince içim burkuluyor. Bir kola ve patates cipsi alıp, Murat Kekilli'nin Bu Akşam Ölürüm şarkısı eşliğinde geberene kadar içerek ölmek istiyorum.

İmza: İşsiz bir çevre mühendisi

1) hayata geldiğim için yaşıyorum. vaatler yerine gelirse cehennemde çok kalacağımı düşünmüyorum. ha bir de (kitap) okumak ve yemek yemek için yaşıyorum.
2) azimle calışmıyorum. azmimi iş hayatı için harcıyorum şu anda. o yüzden 5 yıllık eğitimimde 6. yılımı doldurdum. (diplom ingenieur olarak mezun olacam insallah). sadece iş hayatı için çabalıyorum, bu notlarımdan belli oluyor.
3) gsyi boşver, sana bir şey olmasın.
4)önemseyenler maddi düzey için çalışırlar. önemsemeyen ise, maddi düzey için çalışmadığından o kafa rahatlığıyla istediği yere gelir. amacın maddi düzey olursa, sadece ona ulaşırsın, o da şanslıysan. ama öteki türlü hem hayattan zevk alırsın, hem de istediğin yaşama sahip olursun, kafaya takmamaktan.

bu da bonus:
5) hayatta hicbir şeyi kafaya takma. iyi birisi olmaya bak. önüne bak.arkaya değil.

1- bilmiyorum. gerçekten bilmiyorum. öyle ulvi amaçlarım falan yok bu hayatta. küçük şeylerden zevk almaya bakıyorum. başka ne yapılabilir ki? hayatta kalmayı öğrendim bir şekilde, inanmasam da rol yapmayı, diğerleri gibi davranmayı ve ayak uydurmayı asgari düzeyde olsa da becerebiliyorum. bazı insanlar için inanmadığı şeyleri yapmak zordur ama bazen yapmak gerektiğine inanmak gerek sanırım.

2- okulu 8 senede bitirdim. çünkü büyük bir hevesle başladığım bölümüme daha birinci dakikadan inancımı kaybettim. motivasyonumu yitirdim ve okulla büyük oranda bağlarımı kopardım. neden sonra mezun olamama korkusu beynimi teslim alınca bir gayretle mezun oluverdim. sonunda gördüm ki, atla deve değilmiş. denemek gerek, başka bi insana dönüşmüyorsun bi kaç derse girmeyle, üç beş sayfa notu çalışmayla. hepsi bir oyun gibi, inanmasan da rol kesmeyi bilmen lazım.

3- ben bi de fenerliyim artık düşün yani.

4- aslında tam olarak öyle değil de, hayatın adaleti yok diyelim. ama şöyle bi şey var; kılıktan kılığa giren, kendini pazarlamayı bilen tipler her zaman bir ya da bir kaç adım önde olurlar. çok zor bir tartışma konusu bu. öyle mal insanlar öyle paralar kazanıyorlar ki... önemsemekle ilgisi yok, kuralına göre oynayacaksın ya da bilgi ve yeteneğine güvenip şansını deneyeceksin.

şunu bilir şunu söylerim, mutluluk diye bir şey yoktur, huzurlu olduğun anlar vardır. o huzuru nerede buluyorsan onu arayıp bul. ve ona ulaşmak için hayat denen oyunu oynamaktan çekinme.

Türkiye'de böyle birşeyin olması mümkün olmamakla birlikte imkansız ve saçma.

Kitabı ''bilerek'' okumadım. Okuyanların yorumlarına şöyle bir gözattım;posta kutusu muhabbetini görünce -çoğu kişiye de saçma gelmiş zaten- iyi ki okumamışım dedim.

Bence;
'İçinizdeki sizi keşfedin','evrene pozitif dileklerinizi yollayın','pozitif düşünün pozitif olsun', vs vs .. hepsi aynı mantığın ürünü.Böyle şeylere aldanmamak lazım. Cem Yılmaz'ın fundamentals gösterisinde bununla ilgili bir espri vardı hatta.Migrostan aldıkları kitapla evrenin sırrını çözdüklerini sanıyorlar gibisinden birşeyler söylemişti.Katılıyorum.

Benim görüşüm bu.

sıkıldım ve saçma geldi, ne alaka ? istediğim kadar pozitif düşüneyim olmayınca olmuya be ya

okudum, inanmıyorum.

denge bilekliği ne kadar gerçekse secret da o kadar gerçek...

Okudum. Okuduğumda 17 yaşında falandım, bayaa bi süre çok olumlu düşünerek Toshiba'nın 5 bin liralık bi tabletini istemiştim, elde var sıfır. Sonra inanmamaya başladım tabii sdf.

Şaka bir yana, olayın felsefesini anlamamışınız bence siz. Bir yolda yürüyorsan, yolun sonuna ulaşma konusunda ancak olumlu düşünürsen ulaşabilirsin, olumlu düşünme sana o işi yapacak gücü verir. Kitap ta abartılı bir biçimde bundan bahsediyor, yani kişisel motivasyon kitabı aslında. Evrene pozitif ışınlar yollayın falan saçmalık ta, olumlu düşün olumlu olsun'un çok faydasını görüyorum şahsen.

okudum.
her ne kadar kolpa olsa da haklılık payı var

okudum ve izledim ilk çıktığında. ilk başlarda olumlu pozitif düşüneyim ayakları yaptım. sonra baktım bende tam tersi oluyor, artık her şeyin en kötüsünü düşünüyorum. bir şeyden umudu kestiğimde ya da bir şeyin kesinlikle olmayacağına inandığımda oluyor genelde, kesin olacağını düşündüğümde pozitif mesajları demet demet yolladığımda o şey hiç olmuyor. denedim bende kesin böyle çalışıyor. ciddiyim bende tersten işliyor. en ufak şeylerde bile, benim secretım bu..

okumadım ama filmini izledim:)

bana gayet mantıklı geliyor, bir şeyi çok isteyip sürekli düşündüğünde onunla ilgili daha çok ayrıntıyı yakalıyorsun zaten(algıda seçicilik) ve farkında olarak ya da olmadan bile gerçekleştirmenin yollarını arıyorsun..

'bir şeyi kafaya koyup yapmak' denen şey gerçekleşiyor dolayısıyla bir süre sonra..

ha bir de hiçbir şey yapmadan sadece düşünerek karşına çıkan şeyler var..birini düşünüp karşına çıkması/araması gibi..güzel şeyler bunlar olsun tabi..

bunun tam tersini atalarımız seneler önce demiş zaten 'korktuğunun başına gelmesi' diye..Amerika'yı yeniden keşfetmeye gerek yok, secret mı dersin, inanç mı dersin, dua mı dersin,her ne ise..senelerdir bilinen, yaşanan şeyler bunlar..

okudum, filmi de mi varnış diye şaşırdım şimdi de, bazı doğrular nitelikte şeyler de olmuyo değil aslında, sabah aklıma gelen biriyle karşılaşıyorum gün içinde bazen,


bazen de hiç aklıma gelmicek bi şarkıyı mırıldanıyorum içimden sonra elbet bi yerde duyuyorum onu tabi çok da secret'in asıl amacı buymuş gibi değil, yani çekim yasası kısmı için dedim de çok da mantıksız gelmiyor bana sonuç olarak.


edit:kurduğum cümlelere de kafam girsin ayrıca, bu ne devrikliktir düzeltmeye üşendim .

bana aptallık gibi geliyor.
hayatında bir şeylere konsantre olmaktan, odaklanmaktan, o şey için çabalamaktan aciz bir insan nasıl bir kitapla motive olabilir ki? hadi oldu diyelim ne olacak loto mu çıkacak, holding mi kuracak? gerçekdışı kandırıkçı pazarlama ürünleri bunlar.

secret'i sanal kitap olarak indirdim, 3 sayfa okuyup sildim.

onun yerine mevlana okudum ben.

okumadım ama izlemiştim.
eski öğretilere iraz cila, yeni bi kılıf... başka bişey değil.
yeni hiçbir şey söylemiyordu bence... üstelik olanı da son derece daraltarak ve budayarak vermişti

Okumadım.Ama umutsuzluk en büyük zaman kaybıdır,düşüncesine katılıyorum. Kendimden biliyorum ki gerçekten sadece zaman kaybettirmiştir.

Ben beklentiyi düşük tutup istediklerimize daha çabuk ulaşabileceğimizi düşünüyorum. Tam tersi yani

sadece secret ı değil aynı düşünceyi destekleyen başka kitaplarda okudum, ben inanıyorum he hayatına yansıtabılıyomusun diye sorarsan o daha da geniş kapsamlı bilinçaltını temizlemek, korkuları yenmek, odaklanmak vs, 2 gün pozitif düşiniyim olsun diye bişey cok ki çogu çekim yasasına inanmayan insan da başlarda ben de dahil olmak üzere aynı seyi yapıyor, bi kitapla değişen birşey yok yani.

hayat sen bir şeyler planlarken başına gelenlerdir.

allah senin gibi hayirsiz evladi ne etsin, seni doguracagima tas dogursaydim kiziiim!

yok la saka. gitme tabii ki de. ben olsam sitseler gitmezdim. sevdicek varken, dogdugumdan beri gordugum insanlari napayim?

gitmem net. surat asmalar, laf sokmalar bi yerde biter. takmazsınız bi süre olur biter. gitmeme nedeninizi de zaten söylemişsiniz, başka bi şey söylemeye gerek yok bence.

ben olsam gitmem, kız arkadaşımla mis gibi plan yapmışım ne işim var köyde

sevdicek +1 (tereddüt bile etme)

"hem herkes hayatta iken son şansımız olabilir bu" Halan duygu sömürüsü yapmış.

Sanırım sevgilinizle gitme durumunuz da yok.(köye) Tercih sizin ama sevgilinizle olan planı daha önce yapmışsınız.Yani bir arkadaşa söz verdim deseniz yalan değil.

Sevdiceğin ve sevileceklerin birisi giderrrr,birisi gelir;allısı giderrr,pullusu gelirr.Bence siz;giderse yerine gelemeyecekleri tercih edin ve biliyorsunuz ''Hayatta insanı en çok acıtan cümleler,keşke...ile başlayanlardır''

ben her zaman ailemi tercih ederim.
ama senin aklına ne esiyorsa onu yap derim.
zaten mardin çok uzak yol adamı bayar bi kere.
evde kös kös oturmak istiyorum hiç bir yere gelmiyorum gitmiyorum de kurtul.

2 günlüğüne de olsa gitme gitme ihtimalin yokmu köye. İş sebebiyle erken gitmen gerektiğini söylersin. Biliyorum çoktan düşünmüşsündür bu ihtimali ama bence zorla bunu.

3 gün köyde geçir mesela sonra sevdiceğinle köye en yakın ilde buluşun 3 gün de onunla yurdun başka bi köşesini görmüş ol

Yoğun bir iş veya okul döneminden çıktıysanız bunu öne sürerek köyün ve o kadar insanla görüşmenin sizin için dinlendirici olmayacağını söyleyin. Belirtmenizde bir sakınca yoksa kız arkadaşınızın veya "arkadaşınız"ın da işlerini buna göre ayarladığını ve ona da ayıp olacağını ifade edin, bu planın daha önceden ve uzun zaman evvelden yapılmış olduğunu kibarca vurgulayın. Kendileri köye gittiğinde de birkaç defa arayıp tek tek oradakilerin hatırlarını sorun, gelemediğiniz için özür dileyin. Mümkünse de bir sonraki ilk fırsatta köye gidin.

@ÇERKEZBEYİ sevdiceğim öyle 2 günlük biri değil ki yıllar yıllardır var. ailem de tanıyor ama oraya götüremem.
@muratk18 ailemle birlikte çalışıyoruz işle ilgili bahanem hiç bir zaman olamadı :/
@jimicik yok bu da imkansız.

sanırım gitmeyeceğimi söyleyeceğim. umarım pişman olmam çünkü biliyorum ki çok eğleneceğim ama orada geçirdiğim 1 hafta psikolojimi alt üst edecek. dedemleri arayıp gönüllerini alayım yeter bence

ben olsam gitmem. sevdicekle de gitmem. yatar uyurum bol bol ense yaparım oh mis. hem sevdicek ne lan?

www.eksisozluk.com

:)

akraba ziyaretlerini hiçbir zaman sevmedim. ziyarete gitmiyorum diye bütün akrabalarım şakayla karışık sitem ediyorlar ama artık kafama takmıyorum.

sevgilimle planım olmasa dahi akraba ziyareti diye bir haftamı harcayamam.

hala haklı beyler. git 2 gün dur . sonra kaç

pendike gelsin feribota binsin,yalovada inicek,iner inmez yalova bursa otubuslerı var her saat basi kalkiyor en hizli bursa boyle..(sevgilim bursadaydi)

istanbul'dan anadoluya geçen otobüslerin hemen hepsi bursa'ya uğrar.

en hızlısı deniz otobüsü direkt mudanya

@jamswety peki ne kadar sürüyor toplamda?

istanbul anadolu yakasındaki terminale gitsin nilüferin her yarım saatte otobüsü var 20TL ye 3 saat sürüyor galiba

istanbul-izmir otobüslerinden bursa'da duranına binsin. 2,5 saat.

deniz otobüsüyle mudanya 75 dk. mudanyadan da bursa 30-45 dk.

clone stample belirli bir alanı başka bir alana klonlarsınız, eğer eyedropper ile seçtiğiniz rengi uygulayacaksınız, brush, fill vs kullanmanız lazım

bütün layerlarda yapınca da ayni hatayı mı veriyor

@all girls dream
layerları nasıl kullnamam gerektiğini bile bilmiyorum. photoshopu bilmiyorum fazla. yapmak istediğim koyu renk bi alandan renk kopyalayıp, açık renk alana uygulamaktı. eskiden yapabiliyordum nasıl yaptığımı unutmuşum :s

@bonjourkes
şırınga ile renk seçip history brush tool ile denedim h.b tool aracı seçiliyken uygulama alanında tıkladığımda hiçbişey değiştirmedi. bişey eksik oldu sanırım

alt tuşuna basılı tutarken kopyasını çıkaracağınız alana tıklamanız lazım önce. sonra normal fırça kullanır gibi kullanıp o ilk tıkladığınız yerin kopyasını oluşturacak orda.

önce stamp tool'unu açıp, alt+click yaparak istediğin bölgeden kopyalama yapıp, alt tuşunu bırakarak istediğin yere yapıştıracaksın. seçilecek piksel sayısını falan da ayarlayarak tabi (yani stamp ın büyüklüğünü). eğer seçili bir alanı belli bir renk ile doldurmak istiyorsan o zaman önce doldurmak istediğin bölgeyi seç, bucket tool'unu aç, eyedropper ile renk seç, ve seçili alana tıkla.