Önce güzel bir güneş koruyucu kullanmanı tavsiye ederim, (hassas bir cildim var ve solante pigmenta kullanıyorum) fondöten olarak da estee lauder double wear tavsiye ederim, ben çok memnunum..

essence in mat köpük fondoteni çok hafif, pul pul da görünmüyor. denemek istersen.

shiseido'nun spf'li fondotenlerine bakabilirsiniz.

Jane Iredale Glow Time BB Cream.

BB krem dediğine bakma, yüksek kapatıcılık sağlayan bir fondötendir kendisi.

Lancome teint idole

Kesinlikle shiseido'nun spf'li fondötenleri.

açıkçası yasmin piyasadaki hafif haplardan biri değil, tavsiyem doktorunun başka bir marka önermesini istemen.

yıllarca gynera kullandım, çok da memnundum.

ben de yazz 24+4 kullanıyorum doktorum yan etkisi yasmin'den az demişti. hiç sıkıntım yok ilaçla ilgili aksine regl dönemim düzene girdi diyebilirim.

yasmin kullanırkena aynı yan etkiler bana da olmuştu. şimdi diane 35 kullanıorum bir şikayetim yok. bir de ilacı gece yatarken alıyorum belki ona bağlı olarak tansiyon baş dönmesi vs hissetmiyorum

myralon var yan etkisi daha az diğerlerine göre. ayrıca yasmin kullanan ve hamile kalan bir arkadaşım var koruyuculuğuda iyi değil

yaz 24+4
en az sorunlu haptır.

hangi maclar var iddaa'da, oranları nasıl bilmiyorum ama gamesliga'da soyle ıkı kupon yaptım ben:

Rapid Bucuresti v Pandurii 1 @1.55
Dinamo Bucuresti v Petrolul Ploiesti 1 @1.35
Doxa Dramas v OFI Crete 02 @1.15

Oran: 2.41


Polkowice v Fenerbahce 2 @1.20
Olin Edirne v Okapi Aalstar 2 @1.85
Bizkaia Bilbao v Pallacanestro Cantu 1 @1.25
Efes Pilsen v Armani Jeans Milano Alt 146.50 @1.80

Oran:5
(Basketbol macları handıkapsız bu arada.)

es es-antalya: a 1,70
menchester c- bayern m: 1 1,50
hull city-birmangham: ü 1,95

oran:5

554 Rapid Bükreş - Pandurii Tg.Jiu İY1: 2,10
559 Basel - Manchester Utd İY2: 1,75
563 Lille - Trabzonspor İY1: 1,70
565 Villarreal - Napoli İY2: 2,10

Oran : 13,11

ajax real hms1 1.35
basel manchester hmsX 3.40
benfica otuel hms1 1.45
zagreb lyon hmsX 3.50
inter cska çş1-X 1.30
lille ts üst 1.55

anadolu efes -milano maçı barac 9,5 üstü 1.7
galatasaray- siena 1 1.7
m.city- b.münih 1 1.5
oran 4.33

gs-fb 10ç
napoli villareal üst
lille trabzon alt
oran 4

Internetinizin hizini gosteriyor sadece. Saniyede 1 mb veri indirebilirsiniz (teoride) anlamina gelir.

Kota ile alakasi yok..

veri hızını gösterir.

(bkz: #88468)

tarifede sınırsız yazıyorsa kotasız demektir doğal olarak.

yani sadece hızı düşük ama istediğim kadar indirebilirim kota aşımı söz konusu değil öyle mi?

mbps = megabits per second

evet aynen oyle, eger sinirsiz diyorsa istediginiz kadar indiri yapabilirsiniz. 1 mbps sadece hizinizi belirtiyor.

Sinirsiz demek kotasiz demek degil, adil kullanim siniri olabilir.

Mesela 4GB veri indirdikten sonra hizinizi dusurebilirler. Gene sinirsiz veri indirebilirsiniz, veri indirmenize bir sinir koymuyorlar. Odediginiz fiyat da degismiyor ama hizinizi yavaslatiyorlar.

yilmazyildirim yanlis yazmis, 1 mbps baglantiyla en fazla saniyede 1/8 mb = 125 kb veri indirebilirsin. cunku mbps = megabits per seconds ve 8 bit = 1 byte.

benim gözümde herhangi bir yetenek yarışmasında justin timberlake taklidi yapan bi veletden farkı yok.

çünkü o yaratılmış bir medya maymunu. amerikan piyasasının ve kapitalizmin ihtiyacı olan bir objeydi ve piyasaya sunuldu. Onu oralara getiren şey ne çocuğun tipi ne çocuğun yeteneği yani. Justin bebesi olmasaydı mutlaka başkası yine olacaktı ve biz ondan da yine nefret edecektik. Şahsi bir nefretten ziyade sistemin bu tarz ürünlerinden nefret ediyoruz.

çünkü justinden nefret etmek "trend". seni cool yapıyor ahmaklar arasında. twilight dan da nefret eder bu insanlar. sadce cool olabilmek. özentilik yani. abi justin bieber i bir elime geçirsem öldürürüm valla adiyen mal bir arkadaşım var. sorsam peki hangi şarkısından nefret ediyon bilmez.

yapan var bir arkadasım ( yoksa o arkadas sen misin):):)

niye uğraşıyorsunuz ki cinsseniz(pek cins gibide gelmedi sanki biraz pintilik var işin ucunda).gidin kot pantalonlarınızla nikahınızı kıyın.sonrada eve milleti çağırın boza ikram edin evlendik diyin.

cinslik bir yana,gordugum bir sey varsa kadınların gelinlik meselesi onemli bir iş.varolmakla aynı şey gibi.eninde sonunda giyiyorlar bunu.

cevaba gelirsek ikamet olan yer zorunlu derler arada ama değil.evlendirme dairelerinde herşey hallolabiliyor.bu durumda kucukcekmece evlendirme dairesi amacınıza uygun fazlaca salonları var.bugun dediğiniz gibi bir nikaha katıldım orada.fotograf işine gelince istemiyoruz dersin olur biter.

1.sorunuzun cevabı evet maalesef.
2.sorunuz için evlendirme dairelerinde kokteyl tarzı birşey yapılamıyor. ancak özel nikah salonlarında(istanbulda yaşamadığım için örnek vermem zor ama)bu tarz bir organizasyon mümkün. ama bu tabi evlendirme dairesindeki nikahtan bayaa tuzluya mal olur.
3.hayır satamazlar. ama sanırım anlaşmalı olmayan biri tarafından profesyonel çekim yapılmasına da izin vermiyorlar. yani eş dost kendi kamerası ya da telefonuyla çekim yapabilir çok reklam yapmadan:)
bence en güzelini yapıyorsunuz bu arada. her türlü yolunma seranomisi çünkü düğün dernek. mutluluklar.

çiftlerden birinin ikameti olan yer olmalı diye biliyorum
nikah salonlarında zorla fotograf hizmeti diye bişey hiç duymadım (bu hizmeti hiç olmayan bir sürü salon bile var)çünkü belediyeye ödediğiniz ücret nikah işlemi için ekstra her hangi bişey isterseniz onu ödersiniz.
Allah mesut etsin

kusura bakma da ben samimi bulmadım bu isteğini. madem tantana istemiyorsun, gelinlik bile giymiyorsun, git sessizce kıy nikahını sonra facebook'dan fotolarını dağıtırsın.
bu davranışın ise masraf yapmayayım ama konuklar gelsin para-takı ne varsa taksınlar ben de belimi doğrultayım gibi görünüyor. vazgeç yol yakınken gel samimi ol.

1- ikamet ettiğin yerde evlenmek zorunda değilsin sadece ikamet ettiğin yerden izin kağıdı alıyosun zor bir prosedür değil.

ben yaptım biliyorum.ben de ne gelinlik giydim ne düğün tantanası çektim.tebrikler şimdiden.

@Koçak değilim sanırım
@duptıs yok hocu ben küçüklüğümde bile gelinlik düşlemedim. uğraşıyoruz çünkü o kadar cinslik de ayıp kaçar ailelere filan..
@ozdek ya evet haklı olabilirsin, bu merasim işi zaten toptan samimi değil. dediğim gibi aile ve çevreye çok da ayıp olmasın diye minimum etkinlik istiyoruz. Devlet herkesi olduğu gibi evlenecekleri de düdüklediği için var çekincelerim, ama sayenizde zorunluluk olmadığını öğrendim, sağolun varolun...

herkese iyi dilekleri için çok teşekkürler, tantanasızgillere selam! :)

bir ay pilatese gittim sabah erkenden 2 buçuk saat pilates yapıyordum doğru nefes almayı öğrendim diyebilirim.kesilmeden yokuş çıkamazdım eskiden şimdi vücudmu harap etmeden yapıorum. sana step de öneririm dans eder gbi çok eğlenceli ve inanılmaz stres atıyorsun ve zayıflıyorsun ama öncelikle kendine hareketli bir mp3 listesi yap o mükemmel oluyor

gittiğim spor salonunda plates + Aerostep vardı. Başta ikisine de iştirak ettim ama arkadaş o plates ne öyle ya. Ufacık bir minder üzerinde takılıyorsun ve ders bittiğinde vücudumda daha önce varlığından bir haber olduğum kaslarımın ağırdığını gördüm ve büyük bir hata edip bıraktım. Aerostep,step artık her ne ise 10 numara bir şey ama,45 dakika da cardioda verdiğiniz kalorinin 10 katını falan veriyorsunuz ve çok eğlenceli. Ama özellikle duruşumu düzeltmek için platese yeniden başlayacağım bende.

meditasyon gibi olan yoga değil de spor yaptığın yoga var, pilates de yaptım, aslında topsuz pilatesle benzer sayılır, hem nefes almayı öğreniyorsun, hem de ter attrırıyor, aynı zamanda da vücudunun rahatladığını göreceksin, öneririm

spinningi es geçme en güzel kardio çalışmalarından biri hatta tek.

adriana go go go diyen adam

en ilginci değildir tabi de ben ilk gördüğümde gülmüştüm: buffy de vampir sayilir

ekşi için "entrynin girildiği tarih ve saat"
tabi yanında tarih ve saat görünüyo :)

the saddest girl ever to hold a martini

paranvarsalandroverparanyoksagameover

ekşi semalarında benim gördüğüm en orijinal nick eleventh american esme has met. arada burada da görüyorum.

eskidenmegalomandımsimdimukemmelim. nedir.net den

ibrahim tatlıseks
kimlanbu
delirttiniz lan beni

ibrahimtatlıseks i bende görmüştüm unutmuşum :)))

pencere amelesi peterpan
yatagimin etrafinda nobet tutan 13 melek
julyet degilim ben beatris de degilim
salyuhatem in söylenişi ve anlamı çok hoşuma gidiyor ama benim en çok sevdiğim ottoman vampire

zımpara kağıdıyla otuzbir çeken pinokyo vardı bi ara
bi de bokkafayedibinon

zımpara kagidiyla 31 ceken pinokyo veya nukleer baslikli kiz

kakam gelmiş olamaz mı

her gördüğümde sitemsizce gülüyorum :)

condom kurşunu vardı bi ara. gördükçe kahkaha attırırdı.

edit: duyuruyu yıllar sonra hortlattım hadi bakalım :)

roxette gibi geldi ama. yok yok değildir.

malesef roxette değil

www.youtube.com kırmızı perde diyince şak diye aklıma bu geldi nolur bu olsun çok mutlu olucam :D

Güp güp güp

Üzgünüm buda degil , kadın ve erkek boş klipsiz danssiz bi platformda şarkı söylüyorlardı

I Want To Spend My Lifetime Loving You Lyrics - Tina Arena ve Marc anthony , buymuş aradığım şarkı teşekkürler

Britney Spears

bişey söylemek istiyorum buraya yazmak daha mı kolay geliyor ? google'a criminal yazınca direk

Britney Spears - Criminal çıkıyor zaten ?

@utkucbkc takdir edersiniz ki criminal yaygın kullanılan bi' kelime, yazınca lak diye çıkacağına pek ihtimal vermemiştim. haklıymışsın.

Evet yaygın ama hiç olmadı youtube var.

bayramdan önce yatırıcaz demişdi bakan. yatmıştır.

benimki yatmamış ama yatanlar var sanırım. yatmayanlarınki de yarın yatacak galiba, bu ay 5inde yatacak diyorlar.

ben baktım az önce yatmamış, biraz bekleyin en geç akşam, gece yatar mutlaka.

edit: benim ki yatmış.

bence her durumda kullanilabilir bayan kelimesi.

millet bi kroluk,bi görgüsüzlük olarak adlandiriyorlar fakat bu bence kendini sehirli sayan fazla dizi,film izlemis kadin yorumu.

yok öyle bir sey en basta,her kelimenin kendi kullanimi var,sizin verdiginiz örnekler gibi.tabii ki bayan ,kadin,hanimefendi gibi kelimeleri birbiri yerine kullaninca egreti duruyor ama dedigim gibi kendine ait kullanim yerleri var.

bence kadinlar onu kullanan kisiye göre muamele yapiyorlar.

mesela biri geldi sizi görmeye "bayani iceri alalim" dersiniz, "kadini iceri alin" olmuyo gibi.

bayan cantasi mesela aklima ilk gelen.

resmiyette kesinlikle bayan olmalı örneğin bilimsel bir spor maklesinin konusu şöyle olsun;"ilköğretim düzeyinde spor yapan bayan sporcuların.....". "bayanın " yerine "kadın" koyduğunuzu düşünsenize, "kız" da denmez.

otobüste bayan yanı diye geçer

Cinsiyetleri Erkek-Kadın diye ayırırız.Kimliklerimizde Erkek veya Kadın yazar.

Bayan ise bir hitap şeklidir.

Kullanılan isimleri tescilleyenlerin hatasıdır yazılanlar.

Federasyonların kullandığı hitaplar branşın cinsiyetini belirtme amaçlıdır. Bazıları cinsiyetten çok hitap şekli kullanmış, kimse de dikkat çekip uyarmamış.

Erkekler futbol ligi-Kadınlar futbol ligi. Dediğimizde ortada kişiye yönelik bir hitap değil ligin cinsiyetini anlıyoruz.

Voleybolcular ise cinsiyet belirtmekten çok hitaba yönelmişler yanlış olan odur.

Her tabela bire bir aynı olmalıdır diye bir yasa yok yani Wc tabelalarında pipo-şapka resimleride olabilir uzun saç,kısa saç sembolleride,ayakkabı resimleride kadın-erkek yazısıda yani burda belli bir kıstas zaten yok.

yandım sevket +1
hanım, hanımefendi ne güzel bir kelimedir.

@evegirmekistemiyorum medeni kanun kadından karı olarak bahsetmez! eski medeni kanunda evlilik birliğindeki tarafları belirtmek için karı ve koca terimleri kullanılmıştır. oradaki karı, kaba biçimde kadın yerine kullanılan sözcük değil tabii ki! evlilik birliğinin tarafı olan, kocanın karşılığı olan sözcüktür söz konusu olan. yeni kanunda ise genel olarak eşler, özel olarak erkek ve kadın olarak geçiyor.

bu arada ben de kadın demeye dili varmayıp bayan diyenleri anlamıyorum. "the male and the mrs." veya "the man and the mrs." kullanımı olmadığı gibi erkek sözcüğü rahatça kullanılan yerde kadın sözcüğünü kullanmaktan sakınmak resmen öküzlük. sanki kadın demek ayıpmış gibi. buna örnek olarak "hey! kadın bakar mısın?" demiyoruz diyorlar ya, resmen sapla samanı karıştırmak. ona bakılırsa "hey! adam/erkek bakar mısın?" da denilmiyor. kimsenin hitaplarla bir derdi yok. mesele "erkek öğretmenler ve bayan öğretmenler" gibi abuk kroluklar.

ÖZÜR: edaydin, sorunuza yanıt değil yukarıda yazdıklarım. lakin yazmadan edemedim, kusura bakmayın.

@microfiction
medeni kanunun bunu kıroluk olsun dıye veya asagılamak ıcın yazmadıgını ben de biliyorum. cok tesekkur ederım acıklama ıcın :) demek ıstedıgım bu kelımelerın baska baska yerlerde farklı olarak anılması. kaldı kı medenı kanun kadın yerıne karı demeyı tercıh etmıstır.

Yazdıklarımı nasıl okudunuz emin değilim. Ama yeniden açıklayayım. Medeni Kanun (Eski Medeni Kanun, şimdiki değil) karı sözcüğünü kadın yerine değil, eşlerden kadın olanı, yani koca karşılığı olarak kullanmıştır. Yani "Muzaffer beyin karısı doğum yapmış"taki karı gibi. "Karılar koğuşu"ndaki karı gibi değil. Yukarıda da dediğim budur. Bu terimi de yalnızca evlilik faslında kullanmıştır.

trip hop

trip hop

trance
house

bu aralar dubstep

cok sikici gelmeyecekse jazz

tirp hop
rock
pop
fuck

türkçe pop

ingiltereden çıkan indie grupları tercih ediyorum şu sıralar genelde.

arctic monkeys, the kooks, the strokes, athlete vs. vs.

dünya genelinden düşünecek olursak, mando diao, kent, the rambling wheels ilk aklıma gelenler.

psychedelic trance, dubstep, biraz radikal bir değişiklik olur kanaatindeyim

indie, alterntif rock

chill out, ambience

beirut
calexico
kings of convenience
entertainment for the braindead

böyle sakin, kendini daha güzel bir yerde hayal ettiren şarkılar.

funk'a bulaş derim.

world music dedikleri şeyi seviyorum, özellikle musicovery gibi sitelerde şahane örnekleri oluyor.
bir de tabi ki yunan müziği.

başka bir şubeyi telefonla ara ya da git orada da dene. bu arada işbankasının bayram kredisi kampanyası devam ediyor 0,69 dan oradan niye almayı düşünmedin?

maaşı ordan aldığım için işimi daha çabuk hallederim diye düşündüm. iş yerinden de çok kısa süre izin alabilmiştim işimi halletmeden çıkmak istemedim.

Hangi şube acaba?

herhangi bi sağlık ocağından da alırsın.

özel poliklinikden de alabilirsin 10 lira falan.

kızılaydan alabilirsin. üstelik, daha sonra kan bağışlamak istersen vb., kızılay çoğu sağlık kurumunun verdiği kan grubu kartını kabul etmediği için kızılaydan almak avantajlı olabilir.

türk kızılayı'nın kan grubu kartı vermek gibi bir hizmeti bulunmamaktadır.
türk kızılayı gönüllü kan bağışında bulunan bağışçılarına bilgilendirmek maksadıyla gönüllü kan bağışçısı kartı vermektedir.

KPSS A ve B olmak üzere ikiye ayrılıyor: KPSS A lisan mezunları, KPSS B lise ve önlisans mezunları için.

Bahsi geçen beyzadenin uluslararası ilişkiler bölümü mezunu olacağına göre KPSS A'ya girecektir ki, o sınav da her sene yapılır, Temmuz ayı gibi.

Yani, bir arkadaş' ya şimdi daha bölümü bitirmeden KPSS'ye girmekten bahsetmiş yani lise mezunu gibi, ya da sallamış.

İleri okumalar için şu siteyi kullanabilirsin:
forum.memurlar.net

yanlış bilgiyi düzeltmek isterim kpss-a uzman memurluk kariyer memurluğu için girilen sınavdır, iibf, hukuk vs. buna girer kpss-b lisans, önlisan ve lise düzeyinde yapılır sorular ve sınav tarihleri farklıdır. düz memur dediğimiz gurup bu sınavla atanır. üniversitenin hangi bölümünden mezun olursan ol kpss-b ye girebilirsin. arkadaşın kpss-a olara sınava hazırlanmalı c. tesi b sınavı pazar a sınavı olur puanına göre ya düz memur ya da kariyer memurluğu seçer.

bir borcun falan yoksa reklam için aramışlardır başka ne olacak :)

bir daha ararlarsa benim çağrıma cevap vermelerini rica eder misin? zira haftalardır ulaşamıyorum.

mail adresi alıyolar fatura yollamak için.

kampanya tanıtıyolar. merak etme ulaşana kadar aramaya devam ediyolar.

bni yanlıs hatirlamiosam kocnete gecmek icin aramislardi tahattüt fln yapıosn.

40

salonda 32 kücük kaliyor genelde. en azindan benim gozumde.

40 hatta 42

üstad kaç metreden izleyeceğinle alakalı biraz bu. alacağın yerdeki adamlar net olarak yardımcı oluyorlar.

boşver led tv yi o fiyata çok rahat 42 plazma alırsın hatta panasonic 42u30e modelini kullanıyorum ben diğerleri gibi çok abartılı renkler yok led tvlerde renkler hiç gerçekçi gelmiyor bana

15-20 m2 salona, 32 biraz küçük olabilir 40 iyidir. fakat yine de önemli olan izleme mesafeniz.

Salonsa 40 ın üstü bile olabilir. Ben oturma odasında 40 kullanıyorum.

bence açıköğretim işletme tarzı bir şey okuyun.KPSS belki ileride ilginizi çeker.Alımlar çok oluyor.Ben şu an ah keşke okusaydım diyorum ...

açık öğretim kamu yönetimi okuyabilirsin bence hukukla da bağlantı sayılır.

uzaktan ne okuyabilirm bilgisayar müh ilgim varda ..

açık öğretimde okusam 3 lerim dime .D

çok masraflı diyolar gerek var mı ? uzaktan eğitime ? korktum :(

okumaktaki amacini sorgula derim ben bi.

eger ögrenme istegin varsa zaten onu ögrenirsin ilgin dahilinde,yolunuda bulursun ama eger ben farkliyim dedirtmek istiyosan,annenlere "benim oglusum 3 üniversite okuyoaaa" dedirtmek istiyosan,farkli olmak istiyosan digerlerinden git nebliyim bögür bagir cagir müzik yap illaki alanin cikar.

eger soruna dönersek hukuk icin sana bisey katmaz,ama ben yazilimci olcam diyosan cok iyi güzel kurslar var,acikögretim nedir normal bi ünide okurken allaskina,eger bunu avantaj olarak algilayan firma varsa zaten o firmayla calisilmaz.ayrica yök iki üniversitede okumaya izin vermiyo.

çift anadal programları işinize yaramaz mı?

sahibinden.com da bütün fiyatlar yüksek oluyor. Pazarlık payıyla birlikte indirirsiniz bu fiyatları.Ama net ne kadar iner bilemem.

2009 model olanın f/p daha iyi gibi geldi bana. sunroof ve deri döşeme fiyata ciddi etkiyen +lar. ayrıca siyah daha çok yakışıyo bu arabaya. pazarlık konusuna gelince 37.500 e indirmen biraz imkansıza yakın. ama şansını bi zorla tabi. bence adamın iniceği 250-500 arası bi mebla.

2 numarayı öneririm pazarlık payı tamamen sen ve satıcı arasında, bir de yeni C3 ve Fiestaları incelediniz mi? Bir de fiyatların en az 1000er lira ineri var bence...

şanzıman sorunu civic de yok diye biliyorum city için söyleniyo o.

İlkini tercih eder 37.500 önerirdim, pazarlık edilip o civarlara alınabilir.

Edit: ESP yüzünden ilkini tercih ederdim, yararlı bir sistem.

www.kpssrehber.com
bu link daha yardımcı olacak size..bölümünüzü seçip nereleri tercih edebileceğinizi görebilirsiniz.

Diğer hususları bilmemde biraz çalışma ile ilgili usullerden bahsedeyim.. ben 2 sene önce dershaneye gidip her şeyin iyi olacağını düşünmüştüm ama benim açımdan hiç iyi olmamıştı bilakis sınav hezimetle noktalanmıştı.. faydasını görenler elbette vardır ama dershaneler bana kalırsa matematikte bile ezber sistemine yoğunlaştırıyorlar adamı mantığını kavratmaktan ziyade hep soru tipleri üzerinden yani işin özünü kavramaktansa soru ezberliyoruz. yaşadığım dershane tecrübesi için:

(bkz: #19229167)

Şu an sadece gk-gy'e evde bakıyorum ve dershanede en midemi bulandıran konu bile şu an en sevdiğim konu oldu. Eğer sadece gk-gy'e tabisen ufaktan ufaktan günde en fazla 3 saatini ayırarak strese girmeden başla çalışmaya derim

4001 dediğin her üniversite mezunun tercih edebildiği kadrolar. herkes başvurabildiği için puanı da oldukça yüksek oluyo.90 larla giriyo millet 4001 lere.

hepsi farklı kitaplar. bir seri değil yani.

önce melekler ve seytanlar
sonra da vinci sifresi
diğer ikisinin bi devamlılığı yok. cunku ilk iki kitabın karakterleri aynı. ben de once da vinciyi okudum ama melekler ve seytanları sonra okumus olmanın bi anlamsızlığını yaşamadım. sadece melekler ve seytanlar'da langdon'ı daha detaylı tasvir ediyor. amma uzattım..

soyle bir sey de var,
melekler ve seytanlar mantiken daha once okunmali gibi gelse de, melekler ve seytanlar'dan sonra, da vinci sifresi ayni tadi vermeyebilir.

dijital kale de ahım şahım bir kitap degil.

sıra önemli değil.

aynı zamanda dan brown'ı da biraz tahlil etme niyetindeysen sırası gayet de önemlidir.

-dijital kale
-ihanet noktası
-melekler ve şeytanlar
-da vinci şifresi

cok fark etmez hepsinin kurgusu neredeyse ayni.

(bkz: skype) (bkz: voIP)

avea kullanmanı önermem. en temizi 50 kontorlük bir türk telekom kartını 4 tl ye almak ve ankesörlü telefonun yolunu tutmaktır.

@vejeteryan vampir
skype kullanamıyorum. :)

@arboga nehrinin kiyisinda uyuyan adam

o kontor ile tahminen kaç dakika konuşabiliriz?

ev telefonu düşündüğün kadar fazla yazmıyo.ben yaklaşık 5 er dakikadan ayda 2 kere isviçreyi arıyorum. yurt dışı aram ücretim 10 tl civarı gözüküyor faturada

numaranın başına bir şey ekleyip öyle arama zımbırtısı vardı. 1095ti galiba.

yaklaşık 6-7 dakika konuşursun.

www.1045.com.tr
ispanya cep değil sabit ararsan şehir içi ücreti ile aynı.
1045 Fiyatı Mevcut Operatör Fiyatı Avantajınız
İspanya - Mobil 0.4655 0.6940 32%
İspanya - Sabit 0.0800 0.1380 42%

poketalk.com derim baska bisey demem
arama kalitesi mukemmel, hem turkce destek te var

yurtdışında yaşayanları kıskanıyordum. çünkü hayatımın bir döneminde de olsa mutlaka avrupa'da ya da new york'da yaşamam gerektiğini düşünüyordum. sonra okuduğum duyduğum şeyler, ve mutluluğun şehirlerde olmadığı gerçeğini farketmem gibi etkenlerle eskisi kadar kıskanmıyorum.

bilen bilir antalya lara'da denizfeneri vardır. önünde bahçesi, tam falezlerin bittiği yerde.

wowturkey.com

wowturkey.com

aha şurası işe. manzarası muhteşemdir. orada yaşayan adamı baya bi kıskanmıştım. üstelik fener bekçiliğinden iyi de maaş alıyormuş kendisi.

@mahnita

ben yurtdisindayim hic kiskanma, bi bok yok.

ben brad pitti kıskanıyorum lan. adam istese tüm dünyayı siker lan ama yapmıyor karısına sadık. böyle olmak istiyorum ben de. bir de o kadar zengin olmak istiyorum. yakışıklılığa gerek yok ben daha yakışıklıyım çünkü.

sabri sarıoğlu ben.

hacılar hiçkimseyi kıskanmayın.

ben zamanında kıskandığım, amaç edindiğim ne varsa. neredeyse hepsini yaptım. sonunda hiç öyle hayallerdeki gibi birşey olmuyor. hiçbirşey dışarıdan göründüğü gibi değil.

sevdiği işle uğraşanları, basit yaşayanları kıskanıyorum ben.

1-hayatını düzene sokmuş, tembel olmayan insanlar. örneğin benim başlıycam diyip bi türlü başlayamadığım spora başlamış ve düzenli olarak giden

2-sosyal hayatı yolunda giden insanlar örneğin hafta sonları arkadaş grubuyla dışarı çıkan, kafa dengi arkadaş bulabilmiş herkesi kıskanıyorum.

ha bi de sabahları enerjik kalkıp koşusunu yapıp, duşunu alan, portakal suyunu içerken gazeteye göz atan, sonrasına da işe gitmek için vakit bulan kısma imreniyorum bir de takdir ediyorum pek tabii.

ben de yurtdışına gitme fırsatı bulmuş insanları kıskanırım, ama sevdiklerinden ayrı kalamayan bir sulugöz kova olarak gitsem ve uzun vadeli kalmaya kalkışsam bin pişman olacağımı da bilirim. o yüzden kıskanma işimi kısa süreliğine gezmeye gidenlere indirgedim.

tüm dövüş sanatları sporlarıyla (boks vs hariç) ilgilenip ünlü olanları kıskanıyorum.

nat geo ve discovery tv'de hayvanlarla ilgili belgesel yapan adamları kıskanıyorum lan. adam bilmem kaç yıl boyunca komodo ejderini araştırmış amk ne güzel hayat.

hiç kimseyi kıskanmıyorum çünkü mok gibi para içinde yaşıyor, mutlu, kebaaap, vs görünen çoğu kişiden daha güzel ve huzurlu bi hayatım var çok şükür. ayrıca jugador +1.

kıskanmak demeyelim de mesela gülhan'ın galaksi rehberi'ne tv'de rastladığım zaman gülhan'a bi özenme oluyor bende. hem dünyayı gezerek para kazanıyor hem de çok tatlı dilli biri. eminim çok geniş bi arkadaş çevresi vardır. arkadaş ortamlarının aranılan tipidir falan. asosyalmişim gibi göründüm, değilim, ama ondaki sempati de yok bende hani. yani hem işi hem de eğlenceli kişiliğine özeniyorum diyebilirim. kıyafetleri hariç. biraz rüküş çünkü:)

birlikte bir kamu kurumunun mülakatına girdiğim arkadaşımı kıskanıyorum. ben ilgili alanda doktora yapıyor olduğum halde ve yazılı sınavda ilk 5'e girdiğim halde mülakatı kazanan ilgili partinin ilçe başkanı babası yani arkadaşım olmuştu.

yurtdışında okuyanları kıskanıyorum. parası olanları kıskanıyorum falan.

Yaklaşık 10 gün önceki hayatımı.

Mutlu bir insandım.

gökdoğanları imreniyorum. dünyanın en hızlı canlısı ve gökyüzünde süzülüyorlar özgürce. dert yok, tasa yok, para derdi yok, hayat derdi yok, kıskanma gibi saçma duyguları yok.. özgürce avlanıyorlar, gökyüzünün hakimleri, tek sorunları insan sanırım.. gökdoğan olarak dünyaya gelsem keşke...

hırslı, azimli insanları seviyorum. bi' de "tutkulu" dediklerini sanırım. mesela fazıl say. adamın dediklerini ters bulun, dediklerine katılmayın falan ama kendisini canlı izleyince cidden nutkum tutuldu. sevdiği , sevmek değil de tutkulu olduğu diyelim, işi yapıyor ve iyi yapıyor. bunun yanında sanatı birçok ülkede dinleyici buluyor. ayrıca zeki ve yaratıcı da. ne güzel. ve evet para da kazanıyor.

profesyoel tenis oyuncularını kıskanıyorum, özellikle de dünya sıralamasında ilk 50de filan olanları.

yakışıklı ve karizmatik olduğu için güzel kızların peşinden koştuğu tipleri bazen kıskandığım oluyor...

benim iş bulamadığım sektörümde tutunan, çalışan, düzgün geliri olan arkadaşlarımı kıskanıyorum.
hayatında direnmesi gereken hiçbir şey olmayan, ailesi, eşi dostu sevgilisi patronu hatta iktidarla hiçbir sorunu olmayan insanları kıskanıyorum.

ıslanmayacaksa balkona, rüzgar hızlandırır kurumayı diye düşünüyorum. ara ara kontrol edersin ıslanıyor mu diye de

rüzgarda daha çabuk kuruyabilir ama aşırı rüzgar varsa da çamaşırları odun gibi yapıyo.

dısarıya asın. kurur dısarda ancak biraz uzun kurur içeriye gore. benim gibi allerjisi olan varsa neme karşı o camasırlar kurudukca nemini odaya bırakcak dolayısıyla boka sarıyo hersey. dısarısı iyidir,guzeldir.

sımdı oda içindeki bağıl nem oranıyla, dısarıdaki bağıl nem oranı her daim aynı mıdır? evde soba kalorifer falan çalışmadığını düşünüyoruz bu soruda.

evet beyler, şimdi kuruma süresi her iki taraf içinde aynıdır mı diyorsunuz?

içeri as denedim daha iyi sonuç elde ediliyo.

bence de içeri as daha kuru olur.

dışarı as. evi kokutma.

içeri asınca nasıl daha kuru olabilir ki? dışarı asmanın daha seri sekilde kuruma sağlayacağını düşünmekteyim, yani en azından rüzgar faktörü var? İçeride ne var?

dışarısı yağmurluysa daha nemlidir, içerisi daha az nemlidir. rüzgar kar etmez bu havada.

Bende buun soruyorum, evdeki nem oranıyla, dısarıdaki nem oranı, herhangi bir değişken yoksa her daim aynı mıdır?
Eğer aynıysa dısarıda daha cabuk kurumalı rüzgar faktorunden dolayı.

Beyler :(

havanın nemli olduğu durumlarda içeride daha kolay kuruyor. yüzlerce yıldır çamaşır asıyorum denenmiştir.

kaç yıllık evlisiniz?

Belki kadın patatestir.

ikinciyi üçüncüyü isteyen kadının başına gelebilir, ya da adam çok yorgundur o gün. eşcinsel olduğunu kanıtlamaz, belki artık eşini istemiyordur, aseksüeldir vb.

cro magnon 5 yıl.
kimlanbu önceden de patetes değilmidir bu kadın?

zihni asiri mesguldur. tahammul sinirinin sonuna gelmistir, sinirli ve ofkelidir birseylere (illa iliskiyle ilgili olmayabilir bu). ofke/endise/sinir/rahatsizlik/stres disinda herhangi bir sey hissedemiyordur.

kadın odun gibi yatıyorsa istemiyor olabilir

başka birini bulmuştur.

bir erkeğin cinsel olarak isteksizliği ile eşine karşı isteksizliğini ayırmak lazım sanırım.

eşcinsel değildir ama bir ibnelik vardır.

eşine zamanında bir tur binebilmek için yapmadığı maymunluk kalmaz.bir süre sonra papaz her gün pilav yemeze dönmeye başlar.bu arada kadın eve mi buna mı yetişsin perte çıkmaya başlar.beyimizin keyfi yerindedir.hele ki kadının ekonomik ozgurlugunu elinden almış kendisi 3-5 kurus kazanmaya baslamıssa yanındaki sikimsonik sekreteri ayakustu muamele cektiginde kendini dunyanın en vazgecilmez adamı sanmaya başlar.

buna kısaca ibnelik,gotu bası ayrı oynamak diyebiliriz.

isteksizliğin sebebi de konu içerisinde ele alındı.

@josephine:)kandırma kendini.
@sevket,seksten daha rahatlatıcı bisey bildin mi:)istemediğin o anda karsına kitap gibi abla çıksa pamuk olursun bi anda.

eşinden soğumuştur. eşcinsel olsa kadınla evlenir miydi zamanında bilemem.

@duptıs, seks yapip rahatlamak icin once libidoyu ayaga kaldirmak gerekiyor sanirim:) adamin zihni o kdr dolu ki aklina seks gelmiyor diyorum. su an onceligi rahatlamak olmayabilir, baska isi gucu vardir kafasini mesgul eden.

depresyonda olabilir, bir derdi vardır. bence onu tekrardan heyecanlandıracak şeyler denemelisiniz. jartiyer, fantazi giyim vb..

istemiyordur. istetebilir misiniz? belki...

kadının evlendikten sonra kendini salması gibi bir durum var mı? ben öyle kadınlar tanıdım ki evlendiği hafta diş fırçalamayı, duş jeli kullanmayı, kışları ağda yapmayı, kendine yeni bişeyler almayı bırakıveriyor. ki bu saydıklarım bir erkek için yapılmamalı zaten, kişi kendisi için yapmalı.

Bir erkeğin sevişmek istememesi kulağa tuhaf geliyor. Benim gibi takıntılı bir adam için gayet normal ama, normal bir adam için yeterince tuhaf. Takıntılı değil, değil mi eşiniz ?

neden açıkça konuşmuyorsunuz?

bazen 31e alışmıs insana masturbasyon seksten daha zevklı gelir, ama bunun bir sorun olduğunu biliyorum. nereye danışmalısınız onu bilemiyorum

evlilik terapisi olabilir mesela...

coolidge etkisi olaiblir

aynı kadınla olmaktan bıkmıştır, uzaklaşmak için yol yapıyodur. kadın son zamanlarda çok kilo almıştır değişmiştir. yorum yapmak için detay lazım.

"Tercih ettiğiniz aile hekimine doğrudan başvurarak veya toplum sağlığı merkezine müracaat ederek bu talebinizi belirtmeniz yeterlidir." diyor ailehekimligi.gov.tr.

hemen değişir, dilekçe verin değişmeden de o gün bakarlar geri gönderilmezsiniz. aynı durumu yaşadım sorun olmadı

arayın kaymakamlığı ya da artık kim bakıyorsa, şikayet edin, anonim şikayet olur

kadının yanına git "tuvalette sigara içmeyin" de dön arkanı git. ben değilim ki falan derse ikimiz de "kim olduğunu biliyoruz lütfen beni farklı merciilere gitmek zorunda bırakayın" de.

bonjurkes, valiliğe bağlıyız ama oraya şikayet son noktam olmalı diye düşünüyorum, ara bi yol lazım.
mahnita, karşı karşıya gelmek çok gerer ortamı
bambum, yazı yok ama gerek yok kanunen yasak zaten kapalı erde içmek.

kişiyle bire bir kalabileceğiniz bir ortamda söylerseniz daha şık olur. ben de kamu kurumunda çalışan bir kimse olarak en doğrusu bu olur diye düşünüyorum. kamu da neyin ne olacağı belli olmaz. güzelce söyleyin bir bakalım.

5 yıl kadar paxil kullanmış biri olarak bu akşam iç ve her gün akşam iç derim.

ilacı bırakma da, ha akşam almışsın ha sabah, çok kasma, emin olamıyorsan yarım sabah yarım akşam al, çentik olacağdı onun üstünde ;)

ben de paxil kullanıyorum. ama doktorum bana sabah kullanmamı tembih etti, gece kullanmak uykusuzluk yapabilir diye. ara da ben de içmeyi unutuyorum, biraz baş ağrısı yapıyor o kadar. ertesi gün yine sabah kahvaltıdan sonra ilacımı içiyorum. yani bence ilacının saatini kendi kafana göre değiştirme. aynı saatinde al.

ben köpük tercih ediyorum, ama likid fondötenler de (5. sınıf değillerse) yapış yapış durmuyorlar... azcık şeffaf pudrayla destekleneybıl hatta.
mac kullandım ama ondan da iyisi için şuraya bakmanı tavsiye edicem, :)
(bkz: kryolan)

kesinlikle mac. cilde oturduktan sonra -yağlı bi cildin yoksa- parlama vs. yapmaz. yağlı bi cildin varsa da compact fondötenle daha rahat edersin ki onda da mac tercih edebilirsin.

maybelline dream matte mousse kullanıyorum çok memnunum.

mac marka olarak kötüdür diye haksızlık yapamam lakin bende çok kötü oldu sivilce mivilce yağlanma klasik problemler, matte mousse kapatıcılık olarak çok güzel lakin bir süre sonra yağlandırıyor sanki ama gene de ikisi arasında maybelline tenime daha iyi gidiyor (kendisi yağlanmaya ve akneye gayet meyilli)
bu cildimde yağlanmayan, akmayan bir fondöten dior nude gördüm

max factor ün var sıvı fondöteni. sürdükten sonra kadife gibi oluyor. pudralı gibi duruyor. çok güzel bütünlük sağlıyor cilt ile. ha bunlardan birini alacak olsam maybelline zaten hiç sevmiyorum. mac alırım kesinlikle.

mac sıvı kullanıyorum memnunum

mac'in kapatıcılığı daha iyi, bununla birlikte nefes almıyor gibi hissettiriyor bi süre sonra. yani günlük kullanmayı tercih etmiyorum bu yüzden, bütün gün suratımda kalınca, hele hele fazla hareket ettiğim bi günse kafamı sulara sokasım geliyor.
maybelline ise her ne kadar fiyat grubu açısından kalitesiz imajı yaratsa da fondoten ve rimel konusunda şahane. günlük kullanmak istediğimde dream matte mousse kullanıyorum, gayet memnunum.
mac'i pudrayla sabitlemek gerekebiliyor ama mousse öyle bir ihtiyaç da yaratmıyor.
kryolan evet çok güzel bu arada. kapatıcılık süper. bir de muhteşem duruyor fotoğraflarda.
mac de öyle, porselen gibi gösteriyo yani. ama ne bileyim.
parlak-yağlı durmuyor ama, sornuzua cevap olarak :)

peki, likiti tercih edenler sorum size. ne kullanıyorsunuz yaymak için? fırçanız nasıl bişey? varsa markası ne?

Bölge bölge olduğunu tahmin etmekteyim.

şehir merkezlerinde değil ama varoş mahalle okullarında seyrek de olsa vardır diye düşünüyorum.

17 yasindayim, lise 4´e geciyorum. ilkokulda kafaya defterle vurma, ortaokulda da cetvelle ele vurma ve omuz sikma gibi sakayla karisik gibi gorunen ama aci veren seylere maruz kaldik.

edit: ilkokul: Ankara - Cankaya Ilkogretim Okulu. ortaokul: Adana - Nigahi Soykan IOO. ikisi de sehir merkezindeki okullardi.

kuzenimden bildiğim kadarıyla ilkokulda hala var, ama şiddeti azaldı sanırım, artık daha insaflılar.

ortaokulda olduğunu sanmıyorum. şimdiki ortaokul çocukları hayvan gibi afedersin. insan korkar lan onları dövmeye.

tabi hepsi bir yana bölgeden bölgeye değişir.

doğuda alası var. ama ülke geneline bakınca kalmadı eskisi kadar. yavaş yavaş, olması gerektiği gibi cezalar da geliyor. mesela geçenlerde haber oldu, lisenin birinde ceza olarak "huzurevini ziyaret edin, yaşlılarla röportaj yapın" demişler.

azaldı. olan yerler var. birkaç sene önce staja gittiğim taşımalı eğitim yapan okulda öğretmen öğrencilere tekme tokat dalıyordu.

artık öğrenciler de veliler de daha bilinçlendi, dolayısıyla sıkıyor biraz dayak atmak. bu tip şeyler direk medyaya yansıyor artık

keçiörenden direkt dolmuş var keçiören- ostim hattı olabilir tam emin değilim.
ya da 2 otobüs yaparsın keçiören-kızılay, kızılay-gazi mahallesi

ostim değilde bu teknik okullara giden bi dolmuş var sarı tabelalı da teknik okullar yakınmı oraya acep

evet demek istediği dolmuş hattı o.çok yakınından geçiyor, imam hatip lisesi var, eczacılık fakültesi var orada ineceksin.

hürriyet emlak

google ==> gelişmiş arama ==> son 1 ay ==> semt/şehir adı kiralık ev ==> enter

sahibinden.

öncelikle hayırlı olsun bence aradığın gömlekleri mudo, kiğılı, koton da çok rahat bulabilirsin.

H&M den ufak yakalı gömlekler alabilirsin..fiyatları baya uygun

kiğılı sport.

klasik gibi de değil gibi de.

zara, mudo

outlet vakko yo git , hem spor hem klasik , çok güzel gömlekleri var , hem fit kesimde bulursun , 10 numara olur , fiyatları da 75 civarı ki değer , 15 lira için başka markalara yönelme ;)

outlet vakko +1

mango da da var güzel erkek gömlekleri, üstelik de yüzde 60 indirimde. tabi her mangoda değil, erkek bölümü de olanlarda.

evet mango'nun erkek markası H.E. olan markalara bak hele şu anda indirim varken.

evet, öyle bir şey var.
hem de amerika'dan türkiye'ye kadar her yerde :)
o gün tek beyazlı gelin oluyor.

var öyle bi şey.

var tabii ki. yok bir de gelinlikle gidin.

valla bnim dugunumde birisi beyaz elbise giyse bayaa sinir olurdum, kesinlikle var ole bisey.

yok öyle bir şey, latin amerika da düğünlerde erkekler hep beyaz giyinir.

var

evet var.
hatta bu kuralı düşünemeyen insanlar için bazen davetiyelerde kadın ve erkekler için renk kodları oluyor. (mesela kadınlar kırmızı, erkekler siyah)

anlaşıldıı :) beyazz yasssaah hemşerim yassahh. tememm temem giymiorum

eşimle düğünümüzde abimin eşi giymişti. tüm akrabalardan ayar üstüne ayar yemişti. pek hoş karşılanmıyor.

beyaz zaten zor renk yahu, düğünün sonuna gri çıkar o elbise :)
bunca yıllık ömrümde düğünde beyaz giyilmez diye bir şey duymadım şahsen ama yukarıdaki sebepten ötürü tercih edemiyorum zaten.

ohaa, ne kiskancmis bu kadinlar.

ne bu beyaza düşmanlık, erkeklerde beyaz gömlek giyemiyor mu yoksa?

abiye elbiseler zaten gelinlik niyetine giyelebilecek denli şatafatlı bir de bunun beyazını düşünün.. cık ayıp.

bunun aslı hem beyaz hem siyah giyilmemesi diye duymuştum, beyaz o gün gelinin rengi olduğu için, siyah da cenaze rengi olduğu için. Hatta bir amerikan filminde işlenmişti, düğünü istemeyen kaynana huzursuzluk yaratmak için beyaz giyip geliyordu.
ama kişisel fikrimce beyaz giyilmemesi mantıklı, yani ben de istemezdim beyaz giyen olsun.

giyilmezmiş.

ben kişisel batıl inançlarıma dayanarak siyah ve beyazdan kaçınıyorum, giyeceksem de başka renklerle birlikte giyiyorum. batıl inanç derken kötü bişiler olur, evlerden ırak gibi bir tarzım yok, sadece hoş olmaz gibi geliyor nedense. mesela buna rağmen bir nişana siyah-beyaz bi elbise giydim. çiçek desenli bişi. düğüne de giyebilirim. ya da kıyafetin tarzına, giyen insana göre mesela siyah bir döpiyes giyilebilir, veya hep görüyorum olgun hanımlar doğal olarak siyah tercih ediyor, öyle kasvetli de olmuyor pek. veya genç kızlar nedime modunda beyaz elbiseler giyebilir vs vs değişir yani son tahlilde.

evet var, arkadaşım abisi evlenirken, gelini pek sevmediği için, görür o bembeyaz bir elbise giyicem inadına demiş ve uzun beyaz bir elbise giymişti düğünde. gelin de ona uyuz olmuştu öyle elektrikli bakışmışlardı bütün gece.

beyaz giyerseniz, dugundeki kadinlarin yarisindan cogu sizi cekistirecektir.

giymeyin

O "kadın" dediğiniz köpeklerin annesidir!

E) Kadına üzül.

ben de hoşlanmam annecim babacım hitaplarından ama "ben bu itin nerden amcası oluyorum" çıkışı da fazla agresif ve gereksiz geldi.

hayvanlar da canlı birer varlık değil mi? ailemizin bir parçası olmuyorlar mı?
neden bu kadar rahatsızlık duyduğunuzu anlayamadım. Gerçi ben olsam eğer tanımadığım biriyse "amca" yerine "beyefendi" derdim ama kadının amca demesi de bu kadar dert edinilecek bir şey değil bence, ne güzel size yol vermişler işte..

ahahahaha sesli güldüm. kızma amcası olur öyle şeyler. kuşa da kızımız vs. diyoruz:p

kayranin kedisi(nick inizden bu konuda hasas olduğunuz anlaşılıyor zaten) onlarda canlı ailemizi parçası derken onlarda bir insan mı demek istiyorsunuz.Ben hayvanlarla bu denli içli dışlı olmayı sevmiyorum.arama bir mesafe koymuşumdur hep(eminim bu cümle hayvanlar için başka türlü kurulur ama ben bilmiyorum) Ama onun aileden biri görene de hor gözle bakmam beni işin içine bulaştırmadığı sürece

hayvanseverle öyle diyor. sevmiyorsanız anlayamazsınız. evet gerçekten çok saçma ama sevince kendin doğurmuş gibi seviyorsun. çok salakça evet ama öyle:)
ayrıca kadın ne desin dur şu adam çıksın mı desin. amca demiş işte kibarlık etmiş sanki.

nickimdeki kedi schrödinger'in kedisi'nden geliyor, o nick alınmış olduğu için kayranin kedisi oldu. (önyargı kötü bir şey bence.)

tabii ki akıl ve mantığa değer veren biri olarak hayvanlar insandır demiyorum; ancak benim gözümde hayvan da insan da can taşıyor ve aynı ölçüde önemliler. sırf bana benzemiyor diye başka bir canlıyı aşağı göremiyorum. tabii bu benim düşüncem, siz başka türlü düşünüyor olabilirsiniz..

iletişim bozukluğumun ya da sevgi eksikliğimin olduğu kanısına nereden vardınız ki? evimde bir adet psikoloji mezunu insan var, onun bile koyamadığı tanıları iki saniyede koyuverdiniz.

bundan sonra sokakta gördüğüm hayvanları tekmeleyeyim (kesin bana ısıracak gibi bakıyorlardır zaten). ben zaten bu zavallılardan çok üstünüm. hayvan ne ya, pis zavallı sefiller. kesin pire falan da vardır, ipeksi kutsal saçlarıma bulaşmasını hiç istemem çünkü. köpek giren eve melek de girmiyormuş hem :(

edit: ne yazık ki toplumumuza ışık tutacak o şahane sosyal gözleminizi ve hakkımdaki psikolojik çıkarımlarınızı silmişsiniz, üzüldüm.
postedit: bir mevlana vardır bildin mi?

Bu kadarı nor bir ruh hali gibi gelmiyor bana.Ya insanlarda göremediği sevgiyi hayvanlarda arama yada iletişim bozukluğununbir yansıması gibi.Tekrar ediyorum.Bu düzyde hayvanlarla arasındaki bağı abartmış olanları kastediyorum.

Bir yazarda şu linki göndermiş.

www.eksisozluk.com

kayranin kedisi Sizi kastedmemiştim ki zaten. siz ben tanımadığım birine amcası demezdim diyerek bu durumdan sıyırdınız.Benim kastediğim bütün dünyayı aynı düzeyde hayvanlara bağlı insanlardan oluştuğunu zanneden tanımadığı birine köpeğe amcası diyecek kadar uçmuş birisi için.

Üstelik bir fizikci olarak Schrödinger in kedisi benimde ilgi alanım dahilinde isterseniz o deneyi tartışalım.

aynını benim babam yapıyor kuş için. eve kendi arkadaşı gelsin "parmağını tut amcası, ısırmaz o" diyo kuş için. 60 yaşında adam yani, kadın da değil. kendisini kuşun babası, beni de kuşun ablası olarak görüyo. ablası aç kafesi çocuk hava alsın diyo. hayvana çocuk bile diyo. daha ne diyim. kötü bişi değil yani.

benim de iki kedim var. çocuklarım. birisi kızım, birisi oğlum. anneme anneanneleri, kardeşime teyzeleri, babama dedeleri diyorum. yeğenime de onlar da senin bir kardeşin sayılır diyorum. ne var yani :)) ben bunda garip bir şey göremedim amcası.

bizim evde kullandığım başka sözler: anneye gel, anneye kızılmaz, anneye pati kalkmaz :)

'biz seninle evde ne konuşmuştuk?' diyen kadını gördükten sonra bu tip şeylere şaşmıyorum. :) ama insan kendini kaptırıyor gerçekten. bir de öyle bir durum ki bu, mesela şöyle tarif edebilirim. çok insan vardır yalnız gömülür. benim yaşlı bir köpeğim vardı, cenazesini yapsak epey adam gelirdi. çok arkadaş edindi yani hayatında. bunun hayat kurtaranı var, savaşa gideni var, öyle bir köpeğin teyzesi olmak beni gururlandırabilir bile mesela, nikimden de anlaşılacağı gibi... ama tabi işin iletişimsizlik, yalnızlık boyutu filan çok acı. mesela be forever young'ın babasında bu acınası hal yok, adamcağız hayatından memnun, kuştan memnun.
madalyonun bir de öbür yüzü var ki o da kaldırımda köpeği gördüğü gibi sinire kesenler. fobi filan anlayabiliyorum ama kimi zaman biraz abartılı olabiliyor tepkileri. fobi bile olsa insan madem bu kadar korkuyor daha çok bilgi edinmeye çalışır başına bir iş gelmemesi için. hangi köpeğin saldıracağını filan az çok kestirmeyi öğrenir.
bir başka yönü de bu tip insanların hayvanlar aracığıyla insanlarla iletişim kurması. mesela gitmek istediklerinde görüşürüz demek yerine 'hadi amcaya baybay yapalım' gibi dolaylı konuşuyorlar, o da değişik. amma gevezeyim bugün.

he bi de ben herhalde asla asansördekine sormadan köpeği yanına sokmazdım. saldırgan köpek gibi hayvansever de gözünden anlaşılıyor neyse ki, çoğu zaman sormaya gerek kalmıyor.

beverly hills polo club

şurada benzer amblemli tişörtler var
chunkclothing.com
www.fusionswardrobe.co.uk

amblemden yola çıkarak "cycle polo/bike polo" diye aratıp benzerlerini bulabilirsiniz sanırım. ben öyle yaptım.

hangisi büyük şehirlere yakınsa orayı tercih ederdim ki adana zannedersem daha yakın

samsunlu biri olarak samsun :) ulaşımı rahat, denizi güzel. yazları çok boğmaz havası. hayat pahalı değil.. doğal güzelliklere yakın vs vs

samsunda yaşayan adanayı görmüş birisi olarak samsun. ama şehirden ne beklediğinize de bağlı.

samsun. çünkü burası her yer değil=)
samsunun havası türkiyenin en güzel havasıdır,yazları çok bunaltmaz kışın her yere kar yapar buraya azıcık yağmur=)insanı iyidir çok pahalı değildir.

adana'nın bunaltıcı havasından ötürü samsun.

duyuruda ne çok samsunlu varmış :)
samsun iyidir, rahattır, ucuz sayılır, merkezden 20 km uzakta atakent tarafında sahil yazın canlanır, sosyal aktiviteler kıttır biraz, gece hayatı zayıftır, pek eğlence vadetmez ama yaşanır yani...

adana'da hayat pahalı diyenin alnını garışlarım

samsun

ben de samsundayım bence çok güzel. numbernine da yanımda, "gelmesin sakın, yakmasın kendini" diyo. "adana'ya da gitmesin" diyo. oturcakmışın götünün üstüne :)

sıcağa dayanabilirim dersen kesinlikle adana... + memleketteki en ucuz şehirlerdendir bana göre...

tabi ki güney.kışın kuzeyde güneş namına bişey yok.

sakın adana'da yaşamayın. ulan da bugün arabanın camını kırdılar, teybi çaldılar hıyaragaları. sakın, sakın.

samsun'u bir kaç defa görmüş bir adanalı olarak kesinlikle adana diyorum.

adana samsun'a göre çok daha büyük bir şehir ve cidden çok ucuz. sanırım samsun da ucuzdur. fakat sosyal olanaklarının samsundan kat kat daha fazla olduğuna eminim.

umarım insanlar alınmaz ama karadeniz insanı tutucudur, adana'da kimse kimsenin içkisine, şusuna busuna, hayat tarzına karışmaz. daha özgürlükçü insanlar yaşadığını düşünüyorum ben adana'da. en basitiyle samsun'da çarşıda sosyalist gençler broşür dağıtsalar ya da ahmet kaya kaya şarkısı söyleseler vs dayak yemeleri çok büyük bir süpriz olmaz. akdeniz insanı vs karadeniz insanı bir yerde. benim kız arkadaşlarım, kuzenlerim yazları minicik şortlarla adana'da caddelerde dolanabilirken, samsun'da başı açık insan sayısının gerçekten az olduğunu görüp şok geçirmiştim. (ilk defa karadeniz bölgesine gidiyordum, çok şaşırtıcı gelmişti gerçekten) adana ramazanda iftar ezanı okunurken içkili bütün restoranlarda içkinizi içmeye devam edebileceğiniz bir şehirdir. kimse yan bakmaz, gıkını çıkarmaz.

sosyal hayatı bence adana'nın, istanbul'a-ankara'ya göre kıyaslanamayacak olsa da gayet iyi. tiyatrosu, konserleri, üniversitede düzenlenen etkinlikler, barları, clubları, alışveriş merkezleri, alışveriş caddeleri, gezmeye tozmaya yerleri gayet yeterli.

hava bunaltıcıdır evet ama adana'da kış yaşanmaz, çok ciddiyim. yani samsun'a göre kışları sonbahar gibi geçecektir. uzun kollular aralık'ta giyilmeye başlanır ve şubat'ta çıkartılır çoğunlukla. yani senenin yarısı ilk bahar gibi, 3 ayı sonbahar gibi, 3 ayı cehennem gibi geçiyor. ama bence artık çok da sorun değil artık her yerde ama her yerde klima var, evlerin her odasında klima var.. zaten yazları yaylalara çıkılıyor, mersine, karataş'a yüzmeye falan gidiliyor..

bence kararınızı vermek için zamanınız varsa 2 şehri de görün. en düzgün kararı böyle verebilirsiniz. ben şimdiye kadar adana'ya taşınıp mutsuz olan bir insan görmedim ama karadeniz insanı göç edip karadeniz'den kaçıyor(diye biliyorum).

edit: samsun'da da ara sıra teyplerin çalındığına eminim.

adana rezalet derecesinde sıcaktır. sakın gelmeyin. samsun daha küçük bir yer olsa da (öyledir sanıyorum) sadece bu nedenle bile ben samsunu tercih ederdim. bi de adana adı büyük şehir olsa da büyük falan değildir. büyük şehirden (istanbul izmir falan) gelirseniz çok sıkıntı çekersiniz. şort giyersiniz bakar. eşiniz askılı giyer bakar. laf atar sarkar. trafik ise türkiyenin en kötü trafiğine sahiptir (kuralsızlık anlamında)
ölün daha iyi.

tabi ki samsun.cennet cennet=)

samsun cennetse sanırım beni samsun diye başka bi şehre götürdüler.

isyanim var ulaan, yazmaya üşendiğim her şeyi yazmış. samsun ve adana karşılaştırılamaz bile. tamam adana nın eksi yanları var ama samsun o eksileri katlar, oraya göre tek sorun yaz sıcaklığı. adana yı savunacağım hiç aklıma gelmezdi.

adana'ya sadece 1 kere gittim, yaz olduğundan mıdır nedir sokakta birkaç "şalvarlı" (evet büyükşehirde insanların şalvarla dolaştığını görünce şok olmuştum) adam dışında kimse yoktu. ıssız duruyordu çok. ama elbette tek görüşte yorum yapılmaz orada yaşanır yaşanmaz diye. samsun iyidir, isyanim var ulaan sanırım daha önce karadeniz'de hiç yaşamamış. karadeniz insanı tutucu değildir. küçücük kasabalarında bile bir karış bikiniyle denize girebilir, kısacık şortla gezebilirsin. dönüp bakmazlar demiyorum (malum gençlerimiz sevgiliye muhtaç) ama sarkıntılık da etmezler. çok fazla eğlence bulamazsınız ama bu tüm orta büyüklükteki şehirlerin sorunu. samsun sanılandan daha büyüktür, aradığınız her şeyi bulabileceğiniz bir yerdir.

ben olsam adana'da kavrulmak istemezdim sonuç olarak. akdeniz'in hiçbir şehrinde yaşamak istemezdim. yazın oralara tatile denize gidilir ama sürekli yaşanmaz.

Adanada uzun sure yasadim Samsuna da bi kac kez gittim. Adana Samsunu her acidan yener sicak disinda. Ki ona da dayanabilirsin. Hayat Adanada ucuz, Samsunda gordugum kadariyla o kadar degil. Diger arkadaslarin dedigi gibi gunes yok, bu da cok karamsar bi sehir havasi veriyor ben sevmem oyle gunes parlayacak. Sehir olarak gelismis ulasimi kolay. Insanlar rahat. Daha sicakkanlilar bu yorumu yapabilecek kadar cok samsunlu ve adanali tanidim alinmayin arkadaslar. Adananin eksilerine gelirsek sicak olmasi, semte gore insanlarin acayip farklilik gostermesi. Mesela seyhan nezihtir yuregir cono doludur. Samsunu tam bilmiyorum bu konuda ama sanirim bu kadar ucurum yoktur.

Not: Su an Amasyadayim ve Adananin sicagi 50 derece olsa umrumda degil, hic gunes gormedik daha. Adanayi samsuna asla degismem.

samsun.çünkü nedense adana dendiğinde aklıma hep mafyavari adamlar geliyor.

samsun.

hem bir sürü akrabam var. hem güzel bir şehir. hem atakum gibi bir yere sahip. hem yusuf ziya yılmaz gibi bir belediye başkanı var. şehir yerleşimi de iyi. adanalılar fazlasıyla garip insanlar. ayrıca cono aşireti var orada. samsun'da da psikopat çok ama en azından kim kimin nesidir belli.

Forever Samsun!

adana. samsunlular duygusallık yapmış biraz. adana samsun'u büyüklüğü ile, eğlencesi ile, özgür ortamı ile katlar. çarpar böler yamultur. tek sorunu yazın çok sıcak olması. samsun'lu bir arkadaş samsun'da mafyatik tiplerin çok olduğunu milleti arabayla kaçırıp sonra öldürüp yol kenarına attıklarından falan bahsetmişti. yani samsun'un güvenlik konusunda da adana'dan pek geri kalır yonu yok. ayrıca adana'nın antalya'ya yakın olması, yemeklerinin samsun yemeklerinden kat kat kaliteli olması sebebiyle ben adana diyorum.

teybin çalınması dertse hiçbir şehirde yaşanmaz ki.Adana da yaşayacağın semt cok önemli belliyse bi belirt ona göre daha net yorum yapayım

aynı sorunu 2 hafta önce yaşadım dns ayarlarını değiştirmen gerekiyor.

ben de aynısını yaşıyorum, çözüm bulursanız bana da haber edebilir misiniz? teşekkürler.

korumalığın duruş şekline bir gözatın. kadının yediği g den sonraki duruşuna bir daha göz atın. biraz da heyecan, adrenalin serpin üzerine.

cinsellik "beyin"dedir bacak arasında değil. orgazm'da heyecanın zirvesidir. buradaki heyecan o kişiyi böyle etkilemiş. kişisel tercih ve düşünce tarzı mutlaka bunu kolaylaştırmıştır. yoksa her roller coastera binen orgazm olur diye bir şey yok. görmüşsünüzdür, bayılanlar da var.

pek gercek degil gibi geldi bana.

süre olarak çok çok kısa.

numara bu

@ben smyrna: yani kadin beyniyle mi orgazm oluyor?

kisisel tercih ve dusunce tarzi izin verdigi icin mi?

cok sacma bence.

kadinin orgazm olmasi icin kendini rahat ve guvende hissetmesi lazim. boyle roller coasterin tepesinde, bence hic mumkun degil. heyecan ve tahrik belki karistirilabilir ama orgazm... sanmiyorum.

(bkz: ha eşeğin semerinin kaşı ha sikimin başı ) fıkrasındaki gibi güvenlik demirinin teması etken olabilir. aynı erkeklerde taşak kamaşması olayı gibi bir şey.

amma abartmışlar. yok kadının orgazm olabilmesi için kendini güvende hissetmesi lazım falan. Sadece kimi kolay olur kimisi zor.

heyecanlanmış, uyarılmıştır ama orgazm asla

@mr fusion: Sadece kimi kolay olur kimisi zor demişsiniz de, aklının ucundan geçmiyorken bu kadar alakasız bir ortamda 30 saniyeden kısa bir sürede orgazm olabilen kadının çok çok nadir bulunması lazım. öyle olsaydı adam o kadar şaşırmazdı sanki.

geyik lan bu. hatun geyik yapıyor gayet.

negze organ bu kuku,sürtünme ve adrenalindir.

fake.

Evet, böyle bir şey mümkün. Kadın orgazmı zaten büyük bir çoğunlukla klitoral olduğu düşünüldüğünde mantıklı. Buna benzer başka şeyler de var. Sırf orgazm olabilmek için kendisini boynundan asanlar vardır. Çoğu kere ölümle sonuçlanan bu vakalara otoerotik asfiksi denilmekte. Yani orgazm olabilmenin tek yolu cinsel birleşme veya mastürbasyon değil. Yedikleri basıncı, yukarıda yazıldığı gibi klitorisin üstüne denk düşen korumalığın bağını, adrenalini, soluk alıp verişteki ani dğeişikliği falan göz önüne aldığımızda olabilecek bir şey. Videodaki de hiç de öyle feyk değil.

Ve üstelik bu alete binip de tek orgazm olan kadın bu videodaki değil. Bkz: www.youtube.com

vajinal orgazm haricindeki diğer orgazm türlerinin alayını hikaye olduğunu, vajinal orgazmdan alınan hazzın yüzde biri anca olacağını unutmamak kaydıyla.

chp

akp

akp misyonunu tamamladı sıra chp'de.

chp

ben cehape zihniyetine oy vericem. ciddiyim yahu.

hepar

ccchpcc

emek,baris,demokrasi ve ozgurluk blogu

cumhuriyet halk partisi

almanaydayım veremeyecegim ama gidebilseydim mhp, baraj yuzunden. parti tutmam, gereklilik neyse ona veririm. ha, akpye gunahımı vermem o ayrı.
ayrıca, dun ama öldü efendim dedikten sonra rusen cakır bilmem diyen adamın, ne inancı vardır bu dine, ne de saygısı vardır vatandasına.

yok.

Ülkemizde partilere üye olan kişi sayısındaki azlık, işte tam olarak bahsettiğiniz nedenden kaynaklanıyor. Zira, silinmiyor.

daha önceden parti üyesi olman memur olmana engel olmaz. bir çok devlet memuru, bürokrat seçimler için istifa edip milletvekili adayı oluyorlar ve seçilmezlerse eski görevlerine yani memuriyete geri dönüyorlar. yani bu insan bir dönem bırak parti üyesi olmayı partinin vekil adayı oluyor ve propogandalar yapıyor siyasi görüşünü bu kadar net belli etmiş bu kişi tekrar memur olabiliyo, senin durumun onunkinden çok daha masum.

senin durum daha masum ama renk belli edilimiş oluyo direkt. dezavantaj olabilir.

Laura Branigan - Self Control
bu diycem ama erkek değil

bana muhtardan talep formu aldırıp 1 foto istemişlerdi. 6 tl falandı herhalde cüzdan bedeli. 2001 den beri 10 sene olmuş. zaten değişmesi gerekiyor

cüzdan yenileme bedeli 5 liraydı 2 ay önce yenilettiğimde. ama muhtar talep formu için de 4 lira gibi bir para alıyor ve o belgeyi istiyorlar sanırım her türlü. kayıp olsun olmasın.

gerçi memur bana pasaport falan var mı demişti ilk gittiğimde belge olmadan gidince. yanımda yok deyince de o zaman yapabileceğim bir şey de kalmadı; o belgeyi alın demişti. ama siz gene de ne olur ne olmaz alın bence.

nüfüs müdürlüğüne 5 tl ve foto veriyosun sadece 2dk.da yeni kimliğin elinde oluyor. muhtarla hiç alakası yok. daha yeni değiştirdim
yer ankara

Istanbulda isen Taksim meydaninda seyyar minibus var 5dk da degistirirler. Secime kadar orda olacakmis minibus.

@josephinebrunsvik

abi nasıl istemediler muhtardan belge ya? ben de çankaya nüfus müdürlüğü'nde değiştirdim 2 ay önce ikinci kez gitmek zorunda kaldım o belge olmadığı için. gittim bir de muhtar beye para bayıldım. acaba 2 ay önce mi böyleydi? yoksa iyi kerizlenmişim yani.

fotoğrafını kap git ;)
ben de geçen sene fotoğraf değiştirmek için yenilemiştim.

muhtara felan gitmedim 10dk da verdiler yenisini.

2002 yılından sonra alınan kimlikler bilgisayarlarda kayıtlı olduğu için sadece 2 fotoğrafla gidip yenileyebilirsin. Fakat 2002'den eskileri ve kayıp kimlikler için muhtarlığından talep formu alman gerekiyor...

muhtardan talep formu almadan gittim halloldu. 2 fotograf + 5 TL + eski nufus cuzdani yeterli. sirada bekleyen kimse yoksa 2dk da bitiyor. cevaplar icin tesekkurler.

baraka diye bir yer duymuştum ama bir bakın isterseniz.

nevart akademi atakuleye yakın hoşderede
www.nevart.net

iade ediyorsunuz ürünü. paranızı da iade edecekler. yapacak başka bir şey yok. sorun çıkmaz merak etmeyin. limango ya mail atın. orada yapmanız gerekenler yazıyor.

mail atıp bildirin durumu, ilgileneceklerdir. kutuyu alır almaz açıp kontrol etme gibi bir zorunluluğunuz olduğunu sanmıyorum, o sırada siz belirtilen adreste olamayabilirsiniz, gayet normal bu.

sorun şu ki ürünü sipariş verirken ekrana gelen yazıda "kargo görevlisinin yanında kutuyu mutlaka açın aksi takdirde sorumluk kabul edilmeyecektir" yazıyordu.ben yine de mesaj attım.

kargo görevlisinin yanında açıp, tutanak tutturmadıysanız, yapabileceğiniz herhangi bir şey yok. aynı platform üzerinden sık sık alışveriş yapıyorsanız yardımcı olabilirler belki.

not: ben de, hiçbir siparişimi kontrol etmek için kargo görevlisini bekletmiyorum.

kargo görevlisine tutanak tutturmak sadece taşıma sırasında oluşabilecek hasarlar içindir. size eksik ürün göndermişler, bunun kargo şirketiyle hiçbir ilgisi yok. ürünü değiştireceklerdir.

kim kargo görevlisini tutup kutu açıyo ki var mı bunu yapan?

memlekette futbola yüklenen anlam büyük çünkü. haliyle bir kutlama ve sevincini kalabalıklarla paylaşma isteği var. kendini o camiaya ait hissediyosun, takımının başarısını kendine de mal ediyosun, tatmin oluyosun böylece, falan filan.

konvoy yapıp kornayla kafa sikmek dersen, ondan ben de nefret ediyorum. toplanın kalabalık meydanlarda bağırın, meşale yakın. ama sokak sokak gezip korna çalarak insanları rahatsız etmek hoş değil.

sizin çok sevindiğiniz bir şeyler olmuyor mu mesela? belki sizin çok sevindiğiniz şeyler onlara bir şey ifade etmiyodur, onlar için de futbol önemli.
ayrıca arkadaşlar arasında rekabet olması durumu var bir de. sonuçta şampiyonluğa seviniyorsun ama ertesi gün arkadaşlarla dalga geçmesi daha da zevkli şampiyonluktan. falan filan.

(bkz: fanatizm)

kim şampiyon oldu ki? nerede?

piyangodan büyük ikramiye çıksa bile kornaya basıp sokak sokak gezmem, bu delilik başka bişey değil.

o değil de acayip zeki, adam gibi adam, işinde başarılı, hayatında düzenini kurmuş sevdiğim arkadaşlarımın facebook'ta vs. yazdıkları abuk subuk mesajlar daha bi irdelenmeli bence. beni ciddi şekilde üzüyor durumları.

entellik yapmayın lan. 34 haftanın karşılığını alıyorsun çünkü boru mu?

futbol genelde yapay gündemi oluşturmak için ön plandadır. zamanla insanların bağlandığı ve sağlam paraların döndüğü bir kumara eğlenceye dönüşmüştür. bunu katıldığımız konvoydaki herkesin bayrak sallamasından anladık AMA olsun ne oldu fena mı oldu şimdi iki korna bastık iki marş çığırdık bayrak salladık iki saat kordonda diye hasta mı oluyoruz? evet eşşek kadarız ve ailecek konvoydaydık. bazı insanlar cidden takımlarının hastası olmuş durumda ama olmayan sadece sevincini paylaşanlar da var bizim gibi. normal bişi.

şöyle söyliyim takım tutmak kendini ait hisssetmek ve kimliklendirmektir sen artık kendini tanımlarken kendini tanımladığın yeni bir alan açıyosun kendine fenerbahçeliyim, galatasaraylıyım...gibi ve o senin bir parçan haline geliyo artık bir takım olmaktan çıkıyor onun kazandığı başarılar senin başarıların gibi algı oluşturuyor taraftarlarda özellikle de koyu olanların algılaması ve başarılarında ve başarısızlıklarında da sevinmeleri ve üzümelerini abartmaları bundan kaynaklı bir de topluluk içinde insanların sevinç ve üzüntülerinin extremeleşmesi de ayrı bi neden tabiki

aidiyet duygusu, sürü psikolojisi.

mesela 34 haftanın karşılığını aldığını söyleyen biri çıktı, kendini özdeşleştirme bu da, başka bir şey değil.

fena mı oldu diye soranlar da utanmıyorlarsa şu sorunun altında sorsunlar; (git: 256130)

@khaz insanlar eğlencelerini istedikleri gibi gerçekleştirebilirler ama saat 12ye kadar kimse bişi demez. düğünler de 12de son buluyor. bizim de kafamız şişiyor ama sadece bir gün bu. bu fb'ye özgü değil sonuçta. bjk olsun tranzon gs olsun diğerleri de böyle sevinecekti. ama insanlar 12yi geçtikten sonra buna bir son vermeliler tabi, haklısınız. izmirde bütün kordon ki 7-8 km vardır kaç saat boyunca kilitlendi. eğlenceler 12den sonra devam etti mi evet ama nerde? evlerden uzak bir yerde konak pier alt geçidinin orda.

@khaz, bir insan bir şeyi severken size mi soracak ya? bir boka da karışmasanız olmuyor mu? millete sürü psikolojisi demeden önce genelleme yapmamayı öğrenirsen daha iyi olur.

bende de oluyordu. normaldir heralde.

kaşıntı normal

tamlayanı sıfat tamlaması olan belirtili isim tamlaması.
(bkz: karma tamlama)

zincirleme isim tamlaması?

tamlayanı sıfat almış "belirtili isim tamlaması".

sunumu parcalara bolup aranizda pratik yapin. ayrica sunum yaparken aman ben x kisiye konusamam stresine gerek yok. karsindakiler de senin gibi insan, gerilmeye gerek yok.

kardeşim de senin gibi topluluk önünde heyecanlanıyordu dr. dideral diye bi ilaç verdi sadece bu gibi durumlarda içmesi için, 1-2 kere kullandı ve çok rahatladığını söyledi bi araştır istersen.

@joseph sunum yarın sabah malesef :)

1. Konuşacağınız konuyu iyi öğrenin. O konuda o an hoca sizsiniz, biraz tek kişilik gösteri olursa eğlenirsiniz. Ayrıca kimse sonra "artise bak" filan demez, merak etmeyin :)
2. Sesinizden rahatsız olmayın, zaten sizin duyduğunuz onların duydukları ses değil :) Profesyonel konuşmacı olacaksanız sesi doğru kullanmanın yolları var ama sizin için gereksiz.
3. Ortamdaki gerginlik size yansır. Karşınızda sıkılan birileri olursa siz de sıkılırsınız. "Bu güzel havada gelip dinliyorsunuz, sizi uyutmamayı umuyoruz" gibi bir giriş canlandırır, "bitse de gitsek" havasını dağıtır.

sabah eczaneye uğrayabilirisin. sunumdan 1 saat önce tek bir hap alman yeterli. ama sorun ilaç almak olabilir ben de netten tavsiye edilen bi ilacı almazdım. rahatlatıcı bitki çayı iç papatya falan.

alistirma ile gecer bu zamanla,oyle pat diye geciren birsey olcagini sanmiyorum.bende oyleydim eskiden simdi cok cok rahatim.
korkmamak lazim,karsindakilerde insan,hata yapma korkusu olur genelde ,yada cekinme ,bunlari herkesin yapabilecegini bilmek lazim.
bu durumda sanirim arkadaslar arasinda da cekingensin,bunun en guzel ilaci arkadaslarinlayken biraz daha soz alip alismak:))
sonrasi zaten corap sokugu gibi geliyor:)
birde ekstra olarak ayna karisinda konusma egzersizleri yapabilirsin,etkilidir.

konustukca olur.
ilk ogretmenlik gunumde aynisini yasamistim, ki konusmayi cok severim insanlar önünde.
zamanla duzelir.

bu aksam istersen bir ayna karsisinda kendinle göz göze gelerek anlat. takildigin yerlerde rezil oldugunu dusunme, minik ifade es'leri cogu zaman daha dikkatli dinlemelerini de saglar seni. rahat ol, dogal ol. genis ol : )