dişi sık be abi :(

bence yalnızca gelin hanıma tek çeyrek tak. sonra evlenince, evlerine giderken de şirin bir ev hediyesi alırsın.

2 çeğreğin anlamı yok. elikası doğru demiş.

sadece birine 50 TL tak. az ver, candan ver.

tek bir çeyrek yeter.akrabalar bile böyle takarken sen niye tribe giriosun.arkadaşın dediği gibi evlerine giderken bide ev hediyesi alırsın istersen.

elikası +1

elikası +1, daha ilgili görünür öyle yapman

ikisiyle de arkadaş olsanız da takı ayrı ayrı takılmaz, ne takacaksanız tek takın.

keseye boş kutu at. ben işsiz bir yeni mezun olarak altın almamıştım ama evinde kullanabileceği bir set almıştım. altından ucuza gelmiş, bütçemi sarsmamış, karşı tarafa elim boş gitmemiş idim. annemler buharlı pişirici alıyorlar modern gibi, herkese altın can dayanmaz ya zaten gelinler artık altın taktırmıyor kese gezdiriyor.

Bende çok merak ediyordum bu konuyu..
Özelikle hediye çeki satışını..
Misal "yilmazyildirim" nickli arkadaş sürekli olarak yüksek meblağlarda farklı firmaların hediye çeklerini satıyor.. Üst üste denk geliyorum aynı ilana..
Örneğin:
eksiduyu.ru
eksiduyu.ru

2.'yi bilmiyorum da, bbc listening videoları duyuru sahibinin dinlerken anlayamadığı yerlerdeki kelimeyi/kelimeleri sormasına dayanıyor.

adam/adamlar ingilizcelerini geliştirmek için listening egzersizi olarak dinliyorlar, anlamayınca youtube'a ekleyip, link verip soruyorlar.
zaten duyuruda da "şurada ne demiş? böyle mi demiş?" vs tarzı açıklama yapılıyor.

bazen nabız yoklama olabiliyor. farklı sitelerin çalışanları reklam yapabiliyor vs.

bende aşklı meşkli konuları açanların nasıl insanlar olduklarını merak ediyorum. şu duyuruya facebook connect gelse çooğmu şey istiyoğz.

1- insanlar videolarda anlayamadıkları kısımları buralarda soruyorlar işte.

2- herhangi bir şey değerinin altında bir fiyata almak için hediye çeki alıyor insanlar.

bir arkadaşın yaptığının reklam olduğuna inanıyorum. isim vermeyim :(

tamam da neden özellikle bbc neden özellikle listening?

www.google.com.tr

ilki deşifre yapıp çeviri yapıyo herhalde diye düşünüyorum...
hediye çeki de bi şekilde ele geçirmiş satıyor. ya da çeklerin reklamını yapıyodur belki.

bbc'yi tercih etmiş ingilizce geliştirmek için.
(doğal olarak)
bunu anlamak bu kadar zor olmamalı.

anlamak zor. çünkü sürekli bbc listening duyuruları görüyorum. linkte de paylaştığım üzere onlarca aynı duyurudan var. merak ettiğim şey acaba bbc listening'leri ielts, üds gibi sınavların müfredatında mı?

yok sanırım o bbc ci arkadaşın amacı, bbc yayınlarını türkçeye çevirmek, hem arşiv oluşturup başkaları yararlanabiliyor hemde kendine fayda sağlıyor. youtube da kanalı falan var çünkü.

docs.oracle.com

javayı unuttum unutucam ama oluşturduğun her bir obje bir instance dır işte.

Date myDate = new Date();

myDate bir instancedır, instance adın da myDate işte

Örnek olarak bisiklet isminde bi sınıf var. Ama sen bu sınıftan "benim bisikletim" diye bir tane nesne oluşturursan, "benim bisikletim" bir "bisiklet" instance'ı oluyor.

girilecek gibiyse gir bence.

Uyku hepimizin aradığı, iyi geceler :)

ben de bi bira açtım la. git çalış la.

işte freelance in donum noktası budur.son donemeçtesin vazgeçmemek lazım.

baktın işe alıyorlar e gir bakalım bi, gerisini onlar düşünsün.

kitap.radikal.com.tr

“Kölelere asla özgür olacakları kadar ödeme yapmazlar. Hayatta kalmalarına yetecek kadarını verirler ki çalışmaya devam etsinler.”

O değil de, işimde herkesin gıpta ettiği başarılı bi adamım. Alanında en iyi okuldan mezun oldum. İş bulmak pek sıkıntı olmayacaktır ama içim istemiyor lan! Sistemin çarklarında kaybolmak istemiyorum. Üç kuruşluk adamların ağız kokusunu çekip hafta sonu mesailerine kalmak istemiyorum.

Ama öte yandan freelance olayı da yordu. Bu ülkede tasarımın sanatın zerre değeri yok anasınısatim!

şu an keyfin yerindeyse girme, ama girince sana bişeyler katacak sonra sen bu kazandıklarını yine kendine olumlu yönde kullanabileceksen bi dene, benim görüşüm

@duptıs,

3 senedir o kadar direndim ki! Kusursuz işler üretip herkes ne isterse harfiyen yapmak oldu sanırım benim hatam.
Burnum boktan kurtulamadı bi türlü, elimde kalan son müşteriyle de bozuştum.

At kendini denize, seni anca o paklar! Hehe şaka şaka :) madem işe girmek zorunda degilsin gez dolaş hayatını yaşa! Biz çalısıyozda noluyo

kendini daha iyi hisset tabi :)

bu ülkede tasarımın sanatın hiç bir değerinin olmaması konusunda katılıyorum belli kalıplar, "net" işler rağbet görür bu ülkede.

ofis konusunda ise, içinden nasıl geçiyorsa öyle yap. bu arada, "ofis" hayatını düzene koymayacak, hayatını düzene koyabilecek, bu yetiye sahip tek kişi sensin. ofis sadece bu yolda adım atmanı sağlayacak bir etmen. daha fazlası değil.

ha, "düzen" dedikleri şey de çok ahım şahım bi şey değil, orası da var.

işine güveniyorsan,maddi açıdan boğulmadıysan,müşterini kaybetmen sana engel olmaz.aksine yaptığın hataları biliyorsun.derin nefes alıp yeni müşterilere saldırmalısın.gireceğin işte ilk ay mutlu olacaksın.bir kaç ay daha.sonra ya rutine mecburi alışıp gelen kadar hayat diyeceksin ya da mutsuz olacaksın.

burayı takip edenlerdensin.kaç tane duyuru çıkıyor her gün yapılan işler ve mutsuzluk üzerine.

Freelance tasarim olayi zor ozellikle Turkiyede. Ben amerikada basladim sonra turkiyede devam ettim buraya gelince resmen krize girdim ama acikcasi kendimi korumak icin musteriyi iyi gozlemleyip ona gore adam secmeyi ogrendim. Birde her zaman kontrati koydum araya, tabii sinir harbine cok etkisi olmuyor ama en kotu olasiliktan korudu hep. Ne ajansalar istedi ama simdiye kadar hic bir ajansta calismadim, aslinda biraz icimde kaldi, ajans ici arkadaslik ortami falan nasil olurdu acaba diye ama onun disinda tercih edebilecegim hicbir sebep yok ajansi. Gunde 3-4 saat calisip ajanstan kazanacagin paradan daha fazlasini kazanma ihtimalin var, tabii musteriyle direk muhattap olma kismi bazen bayiyor ama dedigim gibi adam secmen lazim, cok iyi 3-4 musteriye indirdim en sonunda portfoyumu, ben onlari taniyorum onlar beni taniyor, surekli is geliyor, odemeler aksamiyor, bu noktaya getirebilirsen freelanceden iyisi yok.

şimdi freelancerlar biraz kızacak ( bende geceleri ve haftasonları freelance yapıyorum gerçi )

insanın hayatı oturmuyor yerine her zaman ballı olmuyorsun. müşteri kaybetme değişme ödeme geçiktirme gibi şeylerin her zaman var.

ama sağlam bir işe girdiğin zaman hayatın belli bir düzene oturuyor. o doğrultuda gidiyorsun. çevren daha çok genişliyor vs. vs. kendini geliştirecek fırsatlar çıkabiliyor.

ama freelance olarak kendi yağında kavrulurum. diğer şeyler beni cezbetmiyor diyorsan özgürce takılmaya devam et.

tepe prime eskişehir yolunun hemen kenarında. O güzergahtaki araçlar -Ümitköy, Çayyolu, Beysukent otobüsleri(bunlar benim bildiklerim)- önünden geçiyor. Bunlara da meşrutiyetteki peynircinin önündeki duraklardan binebilirsiniz.

sincan etimesgut çayyolu ümitköy yazan tüm dolmuşlara da binebilirsiniz

nereden gittiğine bağlı?
ümitköy vs taraflarından ya da sincan'!dan falan gidiyorsan, kızılaya gidenlere bin, tepe prime'da in. hemen çiçekçiyi gördüğün tarafa gir :) az ilerde solda.

keçiören vs taraflarından geliyorsan önce kızılay'a gel. sonra da bin ümitköy arabalarına. tümü oradan geçer.

otobüsler durmuyor sanırım, dolmuşlara binmelisin.

facebook connect mevcut. yine facebook sayfasını 50 000 kişi beğenmiş. ortada dolandırıcılık yok gibi.

adamlar converse türkiye ithalatçısı diye biliyorum :)

daha önce burada yine sorulmuştu güvenli diye okumustum

Türkiye converse disbrütörü adamlar,onlar güvenli değilse converse konusunda başka hiçbir siteden alma zaten.

kokteyl tariflerinde bahsettikleri şurup o oluyor sanırım, içkilerle dene bence de

grenadine falan mı? meyve suyu- az şurup- votka güzel olur. tequila sunrise da olur misal. az koyacaksın ama şurubu. donmuş çilek bulursan strawberry margharita.

www.youtube.com

lavaboya dök

kırmızı meyve şuruplarına taze nane çok güzel gidiyor. buz, votka ve şurubu(şurubun oranını damak tadına göre ayarlayabilirsin)shaker'da karıştır. karışımı önceden soğutulmuş taze nane yapraklarıyla dolu bardağın için dökerek içebilirsin.

Usül öyle telaşlanma ürün varınca sen de ona ver 5 yıldızını eksik etme.

eyvallah :)

paypaldan ödemeyi yapmışsın sanırım çünkü. yanlış farketmediysem ürünü ebayde aldıktan sonra paypal ekranında bekletebiliyoruz ödemeyi, onu kastediyorlar bence. ürün sorunsuz gelirse ver tabi pozitif feedback yoksa satıcıya mesaj at anlaşmaya çalış, anlaşamazsanız paypaldan dispute açın

yoğun satıcılar otomatik feedback verici programlar kullanıyorlar. yani aslında adam yazmıyor onu, sen satın aldığın al program döşüyor nameleri(:

pay pal le ödeme yapmadım bu arada.

Ebay'de buy it now birşeye tıkladığında "ben bunu alacağım" demiş olursun, ödeme yapman opsiyoneldir. Tıkladıktan sonra ödemezsen açık arttırmayı kazanıp ödemeyen adamla aynı sıfatta olursun.

Açık arttırmaları kazanıp sonrasında uzun süre parayı ödemeyen satıcıyı bekleten insanlar olduğundan hemen parayı basanlara böyle review düşüyorlar.

denildiği gibi usül öyle, ben de alıcılarım açık artırmayı kazandıkları gün ödeme yaparlarsa öyle feedback bırakıyorum. ebay'de gittigidiyor'daki gibi alıcı ürünü beğenip onaylayana kadar paranın satıcıya geçmemesi olayı yok, direk satıcıya aktarılıyor. para eline geçmeden satıcı ürünü göndermez zaten.

paypal'da ödemenin bekletilebildiği bilgisi de yanlış, processing görünür en fazla.

@slackerbitch

para direk satıcıya aktarılmıyor yanlşın var. paypalın o parayı bi bekletme süreci var, zaten 45 günlük dispute açma süresi var alıcıların. en azından paypal parayı verse bile hesaptan çekilmesine izin vermez.

@saiko

Şu ana kadar yaptığım satışların hepsinde para anında Paypal hesabımda göründü. Sadece oradan banka hesabıma aktarmak birkaç günü buluyor. Dispute açma süresi geçene kadar bekletmiyorlar banka hesabına aktarmak için, iki günlük iş.

Bekletmezler tabi de mutlaka bi depozit ya da bi - ye düşme olayı olur. Yaş yere yatmaz paypal.

@saiko

O para her şekilde satıcının banka hesabına 1-2 günde aktarılıyor, eğer dispute olur da satıcı kaybederse kalan Paypal bakiyesinden düşüyor ya da bakiye negatif oluyor, satıcı o bakiyeyi sıfırlamazsa tahsilat yapan kuruluşlara havale ediyorlar.

sözlükte çok vakit geçirecen hacı..

1 aya kontrole girersin merak etme 6binlerdeyken olmuştum ben

Kapatmıyorum , kendimi enteresan bir biçimde daha rahat hissediyorum.

kapatmadığım oluyor. bir sebebi yok.

bazen öyle bazen böyle

-Kapatıyorum, alışkanlıktan dolayı;
-Kapatıyorum, tatmin olmak için, kapatmazsam içim rahat etmiyor;

kapatmıyorum. yalnız yaşadığım için hiçbir zaman banyo kapısını kullanmıyorum yani.

kapatmıyorum

Kapatıyorum, sebebini ben de bilmiyorum.

ben evde biri varken de kapatmıyorum

kapatmıyorum. bir şey olur kapı kilitlenir içerde kalırım falan diye korkuyorum sanırım.

tek başıma yaşadığım evde kapatmıyordum. ama başkasıyla yaşadığım evde, o an başka kimse olmasa bile kapatıyorum. bir garip.

Kapatıyorum kitliyorum da. Eve hırsız felan girerse beni o vaziyette görmesin. Bir de sebebi bu olabilir. www.thinkgeek.com

Kapatıyorum.
Hatta evde biri olsa da olmasa da kilitliyorum.

-Kapatıyorum, alışkanlıktan dolayı;

evdeki kişiye göre evde biri olduğunda bile kapatmadığım oluyor yalnızken ise refleks olmuş resmen kapının varlığını unutuyorum

Kapi mi, ben ciplak gezerim yalnizken :)

kapatmıyorum evde çıplak dolaşıyorum özgürce :D

Ben de kilitliyorum lan bak onu eklemeyi unutmuşum.

önce dış kapıyı kilitliyorum, tuvalet kapısını kapatmıyorum. kendimi daha özgür hissetmemi sağlıyor

Yıllardır ailemle yaşadığım evde kapatıyorum. (-Kapatıyorum, alışkanlıktan dolayı)
Onun dışında yazlık, arkadaşın evi gibi yerlerde tek başıma kaldığımda kapatmıyorum.

banyoya girdiğimde soğuk oluyor diye kapatıyorum, tuvalete girdiğimde kapatmıyorum.

1

-Kapatıyorum, tatmin olmak için, kapatmazsam içim rahat etmiyor;

kapatmiyorum. niye kapatiyim ki?

kamera kayitlarindan giderek x kisisini enseleyebilirler. o da sorguda oter ve y kisisi yapti benim sucum yok der.

hic bir sey olmayabilir. farketmeyebilirler.

farkederler ama bir sey yapmayabilirler.

x kisisi y kisisiyle takilmaya devam ettigi muddetce, basina daha buyuk belalar gelir, burnu boktan kurtulmaz.

bişey olmaz heralde, bugun farketmezlerse yarın bir gün farklı bir tüp görünce alla alla noldu da değişti bu diye geriye dönük kamera tarayacaklarını sanmam işsiz değillerse. polise gidilcek kadar da büyük durmuyor çünkü polisler taşak geçeceklerdir yüksek ihtimal, derdiniz ne tüp gitmiş sonra gelmiş diyeceklerdir. benim laptop çalınınca şikayet için gittiğimde bile o kadar alışmışlarki artık sen onu unut hiç uğraşma flan demişlerdi.

bir diyelim polise kamera kayıtları ile gittiler. sizce plakadan bulup eve mi gelirler, eve kağıt mı gönderirler yoksa hiçbir şey olmaz, bir çevirme anında mı çıkar?

çevirmeyi bekleyeceklerini sanmam, ilgili yasayı bilmem ama ellerinde plakadan adres varsa giderler hırsızın onlara gelmesini beklemezler. (kusra bakma hırsız dedim de yanlış anlamayın,sizinki biraz eğlence olmuş hırsızlık değil, ama onların gözünde bu olacaktır)

analiz dedin diye kolmogorov'un introduction to real analysis'ini soyleyecektim ama sen calculus'e giris demissin, o zaman apostol'un 2 ciltlik kitabini al. ama hem yuksek demissin, hem giris demissin, kafam karisti biraz, sanirim nesil farkimiz cok. :)

www.amazon.com

(bkz: thomas' calculus)

+1 d

2 farklı üniversitede 2 farklı profesör kaynak kitap olarak bunu söyledi. undergrad seviyesinde bu kitabın içinde olmayıpta karşına çıkabilecek bir şey yok herhalde.

an itibariyle bakışıyoruz karşılıklı hatta :3

asagi yukari tum universitelerde matematik bolumu disindaki bolumlere thomas' calculus okutulur zaten ama apostol daha temelden gelir, neyin neden oyle oldugunu anlatir.

thomas' -1.
bence anlatımı kötü, sorularını çözerim sadece, konuyu internetteki üniversite sayfalarından çalışıyorum

orbit...

free donwload manager

flashget eski sürüm. 1.7 1.9 falan

fdm +1, torrent te çekiyor kerata

163
119
541

tepe prime o haritadaki yer değil yalnız.

konutkent ümitköy otobüsleri önünden geçiyor

sincan dolmuşlarıda geçer, eskişehir yolu yazanı gördün mü durdur sor yüksek ihtimal geçer

haklısın tabii de, belki rahatsız olmuyordur insanlar. ben mesela yanımda istediğin kadar ses yap, bir şeye konsantre olmuşsam sikimde olmaz, duymam bile.

sen çok fazla şeysin ne denir ona hassas mı artık herneyse anladın sen onu, sınıfta konuşuşanlar için ya hocaya şikayet et ya da gerekli mercilere, kütüphane içinde aynı şey geçerli, ve olayıda genellememek lazım bi bizim ülkemizde mi böyle diye, bunlar olabilitesi yüksesk şeyler ve heryerde olmaz, bizim okulda mesela dersler sessiz kütüphane mezarlık gibidir.

herkes kendi şeyinin derdinde çünkü, bazıları var kendileri en üsttedir altındakilerini görmez ve onların rahatsız olması onu rahatsız etmez, bazıları diğerleriyle iletişime girmez girmek istemez bulaşmayım der. hangi üniversitedesin bu arada hacettepe bilkent odtü üçlüsündeysen alternatif yerler önerebilirim

Kalkıp çoğunluğu karşına alarak azarlamak özgüven, enerji ve karakter ister. Türkiye'de de çeşitli şartlardan dolayı bu üçünü bir arada bulamıyoruz. Senin gibi 5 kişi daha olsa emin ol sessizlik sağlanır.

Ben de geçen tramvaydayım tıkış tıkış gidiyoruz öküzün teki kadına: "ilerler misiniz hanımefendi orada bir kişilik boş yer var." dedi. Buraya kadar normal, sonra dönüp herkesin duyabileceği ses tonunda benden iyi çoban olurmuş ha dedi. Kadın o kadar bıkmıştı ki tek kelime etmedi bile.

Doğrudan veya dolaylı olarak devlet eliyle gerçekleştiği bilinen onlarca ölüme, haksızlığa, hakarete rağmen hala devleti insandan öte tutan bir toplumda biraz tıro viro bir yerden rahatsız olmuşsun. Haklısın ama fazlaca bireysel bir sıkıntı için gereksiz bir genelleme yapmışsın.

sen "çok şey" falan değilsin. gayet olması gerektiği gibi "normal"sin.
insanlar artık @eranicus'un dediği gibi kendi özgürlüklerinin, başkalarını rahatsız ettiği noktada bittiğini bile bilmeyecek bir cehalete boğulmuş durumda.

ha, ama diğer yandan çoğunluğu üniversitede okuyandır, eğitimini alandır, en iyi teknolojik ürünleri kullanandır, en son çıkan kitapları okuyandır, filmleri izleyendir.. yani insanı geliştirdiğine ve medenileştirdiğine inandığımız her şeyi yapandır. ama nedense bu en basit "sosyal alanda toplu yaşama alanlarındaki görgü/gelişmişlik kuralları"ndan nedense ısrarla ve gittikçe büyüyecek şekilde habersiz olandır. kendini bilmeyendir. dışına bir sürü etiket yapıştırmak için türlü taklalar atarken içindeki kendini görmek istemeyendir.

saydığın sorunlarda sana katılıyorum ve daha onlarcasını yüzlercesini de ekleyebilirim.

bir metroya veya inme binme davranışını kim nerede öğrenebilir ki yahu? okula mı ihtiyaç vardır bunun için, yoksa bir gram beyin bile yeterli midir..

veya daha basitini söyleyeyim; insanlar yolda yürümesini bilmiyor yahu? bir dikkat edin bu açıdan küçük bir gözlem yapın. herkes başkalarının ağzının içine girecek şekilde yürür. daha yolun hangi tarafından yürümesi gerektiğini bile bilmez. karşıdan gelenin üstüne çıkmaya çalışır. mutlaka sağı solu diğerine değer ama umurunda olmaz. özel alan diye bir şeyden haberi olmaz. haa, ama baştan aşağı her şeyi son modeldir.. dışı parlaktır da içi koftur.. teneke misali..

en çok anlayamadığım da, sanki insanlar yüzyıllar boyu tek başlarına yaşadılar da o yüzden şimdi toplu yaşam alanlarında birlikte olmaya henüz alışamamışlar gibi davranıyorlar. te allam yaa...

artık scotty'ler dönemine gelsek de kurtulsak.. ya da birer tardis'imiz olsa..

Gecenlerde kutuphanedeyim. (Bu olay ABD'de oluyor, bu arada). Yan masaya 5-7 civarinda ergen geldi. Okuldan cikip gelmisler. Poker oynamaya basladilar, bildigin poker. Orasi daha onceden "Sessiz calisma salonu" olarak tahsis edilmis bi yerdi. Sonradan degistirmisler, tabii bundan benim haberim yok. Oyle fisilti filan yok, en hayvanisinden ve topluca kahkahalar, cigliklar atiyolar. Sessiz olun diye uyardim. Takmadilar. Pis pis baktim. Onlar da hep beraber bana bakmaya basladiklarinda topuna birden kufrettim. Iclerindeki en hazircevap olan zilli, "Burada oturmak zorunda degilsin" dedi bana. Gittim gorevliye sikayet ettim. Kutuphanede poker oynanabiliyo mu? dedim. Caresiz bir sekilde boynunu bukerek, "Evet, orasi ergenlere tahsis edildi. Sizi isterseniz su camli odaya alalim" dedi. Göt oldum.

Ozet: Kendini ufak tefek gurultulere, seslere alistirsan iyi olur. Yarin, is hayatina atildiginda da, ya acik ofiste calismaya baslayacaksin, ya da tarif ettigin kadar sessiz bir yerin olmayacak. Yani, ortalama gurultulu bir ortamda bile yaptigin ise konsantre olabilme becerisini gelistirmen lazim. Yoksa hayatin boyunca, mutsuz ve gergin olursun.

her ne kadar yurtdışına çıkmadımsa da böyle insanların türkiye ye özgü olduğunu hiç sanmıyorum. birde şöyle bir şey var, erkek iseniz, askere gittiğinizde bu tür insanların artık uç boyutlarıyla karşılaşıyorsunuz. "neee lan bu" diye geçiyor ilk zamanlar sürekli. tabi sonradan sevmeye başlıyorsunuz biraz insanları ^^

Devlet Su İşleri'nden.

lavabonun altında bir vana vardı çevirdim işte..hala damlıyor ya

küçük tuvalette yada banyoda da ana vana vardır, evdeki bütün suyu keser ama. bilgi olsun diye söyliyim ben bide saat yönünde kapanır vanalar herzaman.

tek vana o ise o vanada da esnek demekki, ondan sonraki ilk vana da eve giren olur genelde. ondan sonrası da apartmana girendir yüksek ihtimal :D

conta yalama olmuş değişmesi lazım.

ben almazdım

Almam. Paranı sokağa atarsın.

alınmaz.
çok yakar, yayla gibi gereksiz bir genişlik,
kısacası eksisi çok hacı.

ford taunus çok yakan, kullanışsız, konforsuz ve sorunlu bir arabadır. tam bir baş belasıdır.

farketmez. düşünmen gereken kısım pc açık yada kapalı olsada sürekli şarja takılı durursa pil ölüyor, dolduktan sonra fişiniz çekiniz uzun ömürlü batarya için.

ayrıca tam doldurmayıp tam boşaltmayınız bataryayı

dolduktan sonra bataryayı çıkarabilirsiniz.. şarj edilmesinde o pek fark etmez zaten..

benim bilgisayarda %98 e gelince batarya dolmayı bırakıyor iyi bir olay galiba aydınlatmak isteyen :)

pil lityum iyonsa -ki %99 lityum iyondur- şarj ya da deşarj ile batarya ömrünü kısaltamaz ya da uzatamazsınız. onlar kimyasal yapıları gereği üretildikleri andan itibaren özelliklerini yitirmeye başlarlar. tam boşaltma, içinde çalkala, sonra ara ara taklayla şarja tak gibi saçmalıkları dinleyip kullanıcı deneyimini zehir etme kendine.

konunun ingilizcesiyle beraber "brief notes on ....Konu adı...." yada "cheat sheet ....konu adı" gibi aratırsan formül şeklinde geliyo genelde. dediğin konunun ingilizcesini bilsem arardım google da senin için

yani spesifik sadece o konuyu google dan türkçe aratıca da buldum. tek tek şu an aklıma gelmiyor, hangi soru tiplerinde formül gerekiyordu. o yüzden burada sordum.

hangi banka bilmiyorum da o tarz şeylere gerek kalmayacaktır.

4 işlemle yapabileceğiniz basit sorular çıkar. hız önemli

o sertlik acımıyorsa sorun olmayabilir. ben de bastırdım yanağıma bi sürü küçük sertlik geldi. kas mas bi sürü şey var orda. dışarıdan mı bastırıyosun içeriden mi? 20liklerin deliğinin kapanması epeeeey zaman alıyor.

acı ağrı yoksa normal. bir süre sonra tamamen unutacaksınız.

daha vücut kendini toplamasına zaman var orada dokundukça oluyorsa sorun yoktur, sürekli acıyorsa sıkıntı ama

@kediebesi

Disaridan bastiriyorum. Sag tarafla kiyasliyorum bu arada.

Aci veya agri yok. Belki de bana oyle geliyor, kimbilir... Cevap veren herkese tesekkurler!

Kısmet, garantisi yok

kutusunun üstünde 70€ civarı bi ücret işaretlenmemişse takılması zor, öbür türlü açıp bakarlar, ama fiyat düşük yazarsa zaten geçer tekstil ürünleri

arkadaş geçen 2 spor ayakkabı artı tshir falan aldı, çok net 200 tl tutmuştur.niye sorun olsun ki

haydi bakalım verdim siparişi nolacak acaba...

kizilay'dan tunus'a yurumen lazim. dunya goz hastanesi'nin az ilerisi bilkent servis duragi.

armada'dan bahceli'ye gitmen lazim eger dolmus saati degilse, dolmus gecer herhalde, asti'nin onunden biniliyorsa ordan da biniliyordur.

akşam son dolmuşlar 7.30 arası gibi geçiyoda pek güvenmemek lazım o saatlerde dolmuşa geliyo yada gelmiyo. bahçelide dsi misafirhanesinin orada durak var yada arkadaşın dediği gibi dünya göz has. hemen üstündeki tunus durağından binmen lazım. www.bilkent.edu.tr

Armada önünden dolmuş geçer lakin dolu geçebilite...

evlenirdim. 22e

hangi doktor öyle hemencecik deyiveriyormuş?
hiç mi çözüm yok yani?
tüp bebek neyin. en olmadı evlatlık alınır, aşk var ise.

herhalde evlenirim, mağazadan kazak alıp defolu diye değiştirmeye benzemez

kız arkadaş evlenmek istiyor mu peki? ya da çocuk istiyor mu? daha da önemlisi sen çocuk istiyor musun? bunlara karar vermek çok önemli. çünkü sonrasında pişmanlık falan olur, kız arkadaş kendini kötü hissedebilir hayatından birşeyler çaldım diye

kadınım.erkek olsam evlenirdim.çünkü bi insan gerçekten seviyosa o kişiyi evlenir.zaten çocuğu olmuyo diye evlenmiyosa uzak dursun.

hiç düşünmeden evlenirdim.

Soyunu devam ettirme takıntısı olan biri olmama rağmen "ciddi düşünüyorsam" -ne demekse bu?- fikrim değişmez. Değişirse ayıp zaten.

evlenirdim. doktor müneccim mi yemiş diye sorar başka doktora giderim. çocuk sahibi olamıyor da neden ama? vajinası mı yok yumurtası mı yok? zigişten zevk alıyo ama di mi? evlendikten bi kaç yıl sonra evlat da mı edinemeyecek miy mişiz? münecciminkinin tadı nasılmış? 18-25 yaş arası erkek.

evlenmezdim. bi kaç hafta sonra "tabii ki başka bi sebepten" ayrılırdım. 25 yaş üzeri erkek.

Evlenirdim. 20e - Tıp Fakültesi Öğrencisi. Hocam "induced pluripotent stem cells" denilen bir şey var sıfırdan yumurta hücresi bile yaratılabiliyor o olay gelişir ileride mesele illa çocuğum olsun ise..

Evlenirim niye evlenmeyim. Ben onu doğurganlığı için mi seviyorum?

çok seviyon ciddi düşünüyon buna rağmen durup düşünüyosun. bro o zaman sen sevmiyosun o hatunu. ben evlenirdim

düşünmek bile istemiyorum lan.

"ciddi dusunuyorsunuz, cok da seviyorsunuz" demissin ya; cok seviyor olsaydi o kisi biz suanda bu soruyu cevapliyor olmazdik. bu soru sorulmazdi bile.

evleneceğim yoksa da evlenirim. süper lan.

tabiki evlenirim çocuğa bir şekilde sahip olunur

g.tümden istatistik veriyorum. erkeklerin %90'ı, (eğer erkek kısırsa) kadınların da %97'si böyle bir durumda evlenmez.
yine g.tümden sallıyorum, evlilik, çocuk vs. benzeri anketlerde yaş ortalamasını 25-35 baz alırsanız en doğru sonuca varırsınız.
--
düşünürdünüz efendim, hem de çok düşünürdünüz.

seviyorsam gider evlenirdim. 20e

Erkek olsam evlenirdim.

En buyuk idealim evlat edinmek zaten. Evlenirsem ve o erkek de kısır olursa, evlatlik ediniriz olur biter:)

23k

evlenmem. 559c

evlenirim. işime bile gelir, çünkü ben de çocuk istemiyorum. bahanesi olur. 22k

Mutlu bile olurum, bu devirde çocuk mu yapılır, ne gerek var, oturun hayatın ve birbirinizin tadını çıkarın. İlla çocuk bakmak büyütmek istiyorsanız dünyalar kadar bakıma muhtaç çocuk var, evlat edinin ya da edinmeden ilgilenin, okutun vs vs.. 27k.

hacı sevgi karın doyurmadığı gibi üremenide sağlamaz. Çok seviyorsan bunu düşünmen bile ayıp tarzı arabesk laflara kulağını tıka. Senin için üremek önemli ise otur düşün en fazla kaç yıl sürer 2012 de ayrılık acısı ? Bide ortalama insan ömürünü düşün cevabı bulursun.

20 yaşındaki ergenlere sorarsan tabii ki hepsi evlenerim der. aynı kitle "aşıksam paramız olmasa da evlenirim soğan kırar yeriz, bir göz odada yaşarız ama en mutlu biz oluruz" çağlarındalar şu an.
çocuk evliliğin en önemli unsuru. evlenirim diyenler 1-2 sene evli kaldıktan sonra cicim ayları yılları geçtikten sonra birbirlerinden de hafiften sıkılmaya başladıklarında öyle bir ortaya çıkar ki bu çocuk olmaması hadisesi, çok can sıkar. çevresindekilerin çocuklarıyla bebekleriyle mutlu mesut tabloları her zaman içlerine dert olur. ciddi ciddi sorun teşkil eder.

evlenmem. hic evlenmemisler icin soyleyeyim ask 2 yil icinde geciyor. ondan sonra evliligin cazibesi icin coluk, cocuk, cok daha sonra da torun torba gerekli. diye dusunuyorum. ama zor bir durum tabi, cok cok seviyorsam belki evlenirdim bilemedim simdi.

evlenmezdim, evlenirim diyenlerin büyük bölümü de evlenmezdi.

ben zaten çocuğum olsun diye evlenirim.

evlenmezdim.
kişinin kendi elinde olmayan bir şey yüzünden onu terketmek adilik gibi gözükebilir ama yaratılışımızda var olan insani bir özelliktir bu.
mesela aşık olduğunuz kişi talihsiz bi kaza sonucu yüzü yansa ve tanınmayacak hale gelse yine aynı şekilde kimse evlenmezdi. çok seviyorsak eğer elimizden gelen her türlü yardımı yapardık ama evlenmezdik. franz kafka'dan dönüşüm'ü okuyanlar bunu daha kolay idrak edebilir.

olmadı ben doğururdum.

şuan öyle bir durumdayım ve 1 yıldır düşünüyorum 20 e

çocukları çok seviyorum, kendi çocuğum var ve dünyanın en güzel şeylerinden biri evlat sahibi olmak.
Sevdiğim kişi çocuk sahibi olamayacak olsa hiç düşünmem, evlenirdim, herkes çocuk sahibi olmak zorunda değil, çocuk yetiştirmek için biyolojik anne baba olmak zorunda değil, hayattaki tek hedef de bu değil. Önemli olan mutlu olmak, mutlu yaşamak, dünyada kalıcı bir şeyler yapmak.
27k

kız arkadaşımı çocuk doğuran bir madde olarak görmüyorsam evlenirdim

kanka sen evlenme ya. hiç gerek yok.

ben evlenirdim o sevdiğim kadınsa...

yakın bir arkadaşım ergenlik başında öğrenmiş anne olamayacağını. yıllarca kan ağlamış içi. sonra barıştı kendiyle. sevgililerine de söylemeye başladı. ilk duyduklarında sorun yokmuş gibi davrandılar ama kısa süre sonra onu terk etti hepsi. şu anki sevgilisi bunu duyduğundan beri en uzun gitmeyip kalanı... evlilik planı da yapıyorlar. ama nihai son farklı mı olacak henüz belli değil.

doğurganlığı olmadığı için terkedilmek çok kötü bişey olsa gerek.bi erkek sevdiceğine nasıl yapar bunu? 27 e

oho tüp bebek var taşıyıcı anne var var da var.

eskişehirden gelmiş birisiyim ve buradaki 3. senem. bence acayip dandik bi şehir hiç bir olayı yok, ben bir türlü sevemiyorum. ama eğer iyi bir çevren olursa burada çok kötü hissedceğini sanmam.

Yıllarca deniz kenarında yaşamış ve 15 yaşından sonra Ankara'ya gelmiş biri olarak şahsen sık sık Gölbaşı'na giderim.
www.resim11.com
Sahilde bir balık lokantasında yemek yiyormuş gibi hissedebilirsiniz.
Havası da eser göl kenarı, deniz kenarı hesabı :)
Balık tutanlar özellikle hafta sonları çevreler etrafını.
Kızılay Gölbaşı'nda olsa Ankara apayrı bir şehir olurdu diye düşünmüşümdür hep :)
Eskişehir'in Porsuk'unun süper değerlendirilmesi gibi...
Bunun yanı sıra Alışveriş merkezi cennetidir Ankara.
Kentpark ve Cepa benim favorilerimdir.
Bir de GOP süper semttir. Severim çok İstanbul'un bazı semtlerini hatırlatır bana. Seğmenler parkı da tam kafa dinlemelik keyif yapmalıktır.
Daha pek çok yer var sayamadığım.
Papazın Bağında kahvaltı, yemyeşil bir saklı cennettir.
Hamamönünde tarihi evleri gezmek, fotoğrafçılar için birebirdir...
Eski Ankara'da fiks Atakule, Anıtkabir, AOÇ Hayvanat bahçesi üçlemesi önerebilirdi insanlar.
Artık önerecek yerler o kdar çok ki karıştırıyor insan.
Bir de "keşfetmek" lazım şehri.
Yıllarca bir şehirde yaşarsın, tamam boktandır da belki o şehir ama biri gelir yaşadığın şehirde seni bir gezdirir, oha lan nereler vaermış dersin.
Öyle işte...
Alışırsın belki hiç sevmezsin, kişiye, o kişinin ortamına, paraya bağlı ...

menapoz teyzeler varsa, onlardan çıkar böyle şeyler.
hee de geç, sallama.

Sen geldiğinde yoksa ne yapacaksın?

Toplu yaşamın yazılı olmayan kurallarından biri bence bu. O zaman işini gördükten sonra sifonu da çekme, fırçayı da kullanma, her gelen kendisi yapsın bu işi.

Boşa dememişler, bulmak istediğiniz gibi bırakınız diye.

sana bulaşıyolar. söylediğin her söz aleyhinde kullanılacak. fevri davranma. kalp kırma. ama tuvalet kağıdını bitirirsen de yenisini koyma.

bu tuvaleti kim temizliyor. sırayla şirkettekiler mi?

Şirkette tartışacak konu kalmamış galiba. Tuvalette bir yerde bu malzemeler stok olarak mevcutsa, bulunduğu yerden alıp olması gereken yere koymak önce girenin de sonra girenin de eline yapışmaz. AYrıca en son ben kullanmışsam yenilemek aklıma gelmeyebilir ama girdiğimde eğer kağıt yoksa, dolaptan vs çıkarmam gerekirse de bunu memleket meselesi yapmam, çıkarır kullanırım.

haksizsin.

Evet arkadaşım aynen öyle tuvalet kağıdını bitirirsen iki dakika zahmet edip koyacaksın. Çünkü senden sonra girecek kişi ishal ya da kabız olmuş olabilir, tuvalet kağıdının olmadığını görse bile gidip alacak durumda olmayabilir. Bunu düşüneceksin ve koyacaksın.

Liseli misiniz, ergen misiniz amına koyayım buna isyan ediyorsunuz?

tuvalete bakan biri yok mu ne biçim yermiş orası?
istifa et bence. şu an çalıştığım yerde 30 dk da en geç birisi gelip yerleri falan temizliyor. biz girdikten sonra dezenfekte ediliyor her yer.
havlu, sabun, tuvalet kağıdı bitmesi ise hiç duymadığımız olaylar.

aynı kural bizim evde de var, inan tuvalete girdiğinde orada tuvalet kağıdı olmadığını görmek büyük bir fail oluyor.

bizim sirkette tuvaletlerde hep ekstra tuvalet kagidi ve kagit havlu vardir. genel kani bitirenin yerine yenisini yerlestirmesidir. aksama da temizlikci guruh yedekleri yenilerler falan.

he bu sartlarda dusununce biraz kadinlarla erkekler arasindaki tuvalet kapagi konusuna geliyor. Ikisi de olur yani.
Ama tuvalette ekstra tuvalet kagidi yoksa bence bitiren yenilemeli; cunku genelde insanlar bakmiyor tuvalet kagidi kalmis mi diye. Isi bittikten sonra kalmadigini gormek rezalet bir durum.

problem sende evet. banane başkasının tuvalet kağıdından diye saçma bir cümle olamaz. sen de kıçını tuvalet kağıdıyla silmiyor musun? O kağıdı başkası koymuş oluyor değil mi oraya?

Çalıştığım yerde, tuvalet kağıdı bitince, kimse kıçını kaldırıp koymadığı için ben her seferinde raftan çıkartıp koyuyorum, benden sonra gelen de benim taktığım kağıdı kullanıyor, gerektiğinde sabunluğu da dolduruyorum.

Şöyle düşün, sen oraya kağıt takmadın bu kafayla, şirketteki diğerleri de sizin gibi düşünüp davranırsa, sabunluğa sabunu, makaraya tuvalet kağıdını kim koyacak?

nasıl bulmak istiyorsan öyle bırak önermesi gereği sizin koymanız lazım bence

biz yedek tuvalet kağıdı koyuyoruz. ofisin genel bakımını yapan biri haftada bir yenilese sorununuz çözülür diye düşünüyorum.

ya da bittiğinde birine haber vermek lazım, çünkü nebliym misal ofisle daha az haşır neşir olan satışçılar tuvalete girip tam elini kağıda attığında boşlukla karşılaşıyordur, o nedenle bittiğini bilen adamın önlem almasını rica eder. kendi açından sen de haklısın aslında ama genelde tuvalete girerken ilk yaptığım iş kağıt var mı diye bakmak olmuyor. vs vs.

ulaşılır bir yere kağıt yedekleyiniz.

kesinlikle haksızsın.

haksız değil aslında adamın işi orda tuvalet kağıdının seceresini tutmak değil herkes işini yapmadığı için bu memleket ilerlemez işte tuvaletçi takip edecek aga.o zaman bu adamın elinden geçecek bi evrakta geçmesin lazım olan gelsin alsın her nerdeyse anasını satiyim.bizim ofistede var bi hizmetli çay isteyene poflar lavaboya sabun tak poflar bardak toplar oflar iyide bu aq hizmetli vatandaşı ne iş yapar. ohh be.he ama taksanda eline yapışmaz =)

hanzo musun, hayatın boyunca yalnız mı yaşadın? tabii ki kim bitirdiyse yenisini koyar. ben de onu beklerim yani.

ölmezsin bi ruloyu yerine koysan. koca koca adamlarsınız çocuk musnuz amk.

mesajlar için tşkler de ama niye bu kadar ağır konuşuyorsunuz.yapacağım varsa bile artık yapmam:)

kendi haline bırak.

nemlendirici ise sürmen güzel olmaz gibi. asiviral olaydı iyiydi

ZOVIRAX alıcaksın gerisi kesmiyor

Uçuğa bir virüs sebep oluyor. Bir işe yarayacağını sanmıyorum.

sarımsak sürün diyorlar ama ben hiç denemedim.
yalnız çok uzun süre tutma sarımsağı uçuğun üzerinde, yakar

nemlendirici yayabilir bile uçuğu. sürme. sarımsak bas bence de.

fondoten diyorlar.

ben olsam yemem.nası olsa buzlukta diye düşünme,3 yıl olmuş :)

Yiyebilirsin tabi ama sonuclari hos olmaz :)

riske girmeye değmez

buzdolabıyla birlikte mi gelmişti acaba

yenmez her türlü etin buzlukta bile olsa belirli ömür süreleri vardır.

yemekatlasi.com

tavuk için derin dondurucuda bekleme süresi 6-7 ay diyor. yok yine yirim dersen öte tarafta görüşmek üzere.

yiyip bunun cevabini bize sen ver bence :) saka bi yana yeme sakin...

at cope gitsin panpa ha yinede yiycem diyorsa belirt ruhuna fatiha okuyalım bari :)

Derin dondurucuya bile atmış olsanız, gıda gruplarına göre onun da bir son saklama tarihi var. Üç yıl çok uzun zaman, artı tavuk bu konularda zaten sabıkalıdır. Hiç değmez.

3 yıl nasıl unuttunuz bu tavuğu orda yahu ?!? Yemeyin tabi mümkünse hayvanlara bile vermeyin

paketi açarsan kokusuna göre karar verirsin.

pisirince su falan olur heralde o tavuk :) erir gider

Bence ye.

Doktorlarında yaşamak için paraya ihtiyacı var ve onlarında para kazanması lazım.

Doğanın düzeni bu

abi sebepsizce güldüm 3 yıl harika bi süre :D
tavuğun zehirlemesi kolay olurmuş diğer yemeklere göre ben olsam yemem.

yeme sakın.

Afiyet olsun, oralardan bize kart at, mail at.

canlı mı ölü mü

Ölersin

çok istersen çizilir elbette :)

çizilir.

imkansız değil.

www.youtube.com

güvenilir. 1 kaç saat içinde bilet numaramı gönderdi. ama kodu thy nin sitesinden kontol ettiğimde bulamadı, müşteri hizmetlerini aradım onaylattım. daha binmedim yanlız uçağa umarım sorun çıkmaz

son derece guvenilir. aldiydim ben zamaninda.

driver problemi diye bir şey kalmadı windows 7den sonra hele, ubuntu bile hallediyor kendi işini. olabiliyorsa tabii freedos tercih edilmeli, ben öyle yapmıştım geçen yıl. olmadı emin olmak için üreticinin sitesinden ilgili modelin tüm sürücüleri de indirilebiliyor zaten.

Geçen sene nova bilgisayardan Freedoslu bir bilgisayar aldım, tabi ödemeyi imternetten yapıp ürünü gidip teslim aldım, sakat bir yere benzemiyordu.
Freedos tabi daha uygun yapıyor fiyat açısından, donanım sorunu olacağını düşünmüyorum, yine de tek tek kontrol edebilirsin driverleri ve varsa problemleri.

tek tuşla format konusunda haklısın çok rahatmış cidden. ben de recovery klasörünü silince anladım bunu. ama home premium gelmişti pc, bense profesyonel versiyonu istiyodum ve kendim formatladım şu an idare ediyo ama sanki randımanı düştü gibi bilgisayarın, fiyat konusunda farkettirdiğinden gelecekte freedosu seçerim kesinlike.

256k word (kelime)
= 256 * 10^3 * 4 byte
= 2^8 * 10^3 * 32 bit
= 2^13 * 10^3 bit

@desdinova;
cevabın şu soruya göre doğru; 4 byte uzunluğundaki 256K word'den oluşan bellek bölgesi topam kaç bit içerir?

1 word = 2 byte
yani 256000 word = 512000 byte

byte olarak adreslemen gerekseydi 19 bit gerekirdi (19 bit ile adresleyebileceğin byte sayısı: 2^20 = 524288 byte)
kelime adreslediğin zaman 0. bit sürekli sıfır olacak, yani çift sayılı adresleri kullanacaksın sadece. bu yüzden de 18 bit yeter, kelimelere erişirken

kelime bölgesinin taban adresi + (kelime adresi shl 1)

şeklinde, yani kelime adresini bir bit sola kaydırıp kullanabilirsin. ne için kullanacağını bilmediğim için sonu biraz tahmini oldu.

not: word'ün tanımı mimariye ve bellek erişimine göre yapılır çoğu zaman, ama x86'da genelde word = 2 byte, longword/double word = 4 byte olarak geçer.

hoca şöyle bir şey demişti değişkenler için memoryden alınan hafıza compilerdan compilera değişebilme ihtimali var, sizeof(int); c++ komutu integer için kaç byte kullanıldığını döner gibi bişeydi. konuyla alakalı mı bilemedim tam ama aklında bulunsun dedim

Hayır.

sadece cinsellik amacıyla kurulan bir birliktelik ise burada her iki tarafın ahlaki gelişimleri önemli. eğer düzgün insanlarsa böyle bir şey akıllarına bile gelmez zaten. öte yandan riske girmeye, kızın sevgili triplerini çekmeye gerek var mı?

yok duygusal amaçla bir birliktelik düşünüyorsan, bugün sevgilisini aldatan yarın seni de aldatır. ayrıca gereksiz bir yığın travma kıskançlık. başka bir insanı aptal yerine koyup da huzurla bir ilişki yaşamanız mümkün değil. acısı çok fena çıkar. garanti veriyorum.

yani her iki durumda da hayır ama nedenleri farklı. işim olmaz aga.

planlı falan bir şekilde diyorsan hayır. ama bi şekilde oluvermiştir işte ne bileyim alkol malkol. olur o bazen. onun dışında hayır.

Am ugruna, bir am ugruna... O cocuga ne yazik, olse daha iyi...

kendime yapılmasın istemediğim şeyi yapmam, hayır +1.
ha ama alkol varsa garanti veremem :D

sevgilisi olan bi kıza aşık olmuştum. sevgilisi askerdeydi terk edecekti etme dedim askerden gelmesini bekle dedim. omuzlarıma yattı sabaha kadar bi şey yapmadım. askerden gelsin ayrıl bi ay düşün dedim. oğlan askerden geldi ayrılmadı. acısı da bana kaldı. belki hak ettim belki etmedim bu acıyı, sonuçta bende askere gideceğim diye düşündüm. şimdi onlar evlenecekler. onlara mutluluklar bana göz yaşı.

peki kız bunu istiyorsa ne olurdu tavrınız?

not: buradan bu soruyu sormam ve sizin cevaplarınız benimle alakalı değil. sadece böyle bir durum için ne düşündüğünüzü merak ediyorum.

sikimin azıcık ısınması için gümüşhaneye gitmişliğim var, gerekirse o kızın sevgilisine de havlet olabilirdim. Bence sıkıntı yok.

çikolat en güzeli bence.

çoklıt derim arada.

çikolata. orijinali kulağa daha tatlı geliyor bence.

genel olarak hepsine çikilop diyorum ben

hepsi itici.

çikolata+1

diğerleri yandan yemiş.

ben kısaca çÇç diyorum

Çikolata varken ne diye onlar ki?

çukulata > çikolata > çikileta > çikelata

kardeşimle beraber çikileyta deriz

çikolata iyidir.
diğerleri saray,şölen falan

Çikülat da olabilir bence.

çikoleyt.

çükületa

çikoleybüs

şokolat

1) top rated seller ise güvenilirdir.
2) kargo ücreti ürün sayfasında yazar. shipping country seçeneğini turkey yaparsan görürsün. turkey yoksa türkiyeye göndermiyordur.
3) ortalama 10 günde gelir.

14 günden önce daha ulaşmadı bana hiç (çinden). ürünün ne oldguna bağlı sıkıntı çıkıp çıkmayacağı, link yada ürün adını verirsen kesin sonuca ulaşaibliriz

ebay'deki bir saticidan aliyorsun, ebay'in kendisinden degil unutma.

o yüzden bunlarin cevabi degisiyor.

aldigin kisi güvenilirse evet güvenilir.
kargo ücreti de saticinin talep ettigi bir sey. bazilari cazip hale getirmek icin satisi kendi ödediginden daha azini talep edebiliyor veya kargoyu tamamen üstlenebiliyor (yurtdisi icin pek ihtimal vermiyorum gerci)
kac güne gelecegi de saticinin nerede olduguna, paranin eline gecmesinden kac gün sonra postaya verecegine ve hangi tip posta olarak yollayacagina göre degisiyor.

1- güvenilirlik satıcıya göre değişir. ama paypal ve ebay her zaman satıcıdan çok alıcıyı korur, bir terslik olursa çok çok istisnai durumlar dışında paranızı iade alırsınız.
2- kargo ücreti ürün sayfasında yazar, yazmıyorsa satıcıya mesaj atıp sormanız gerekiyor.
3- kaç günde geleceği nerede olduğunuza bağlı. amerika'dan gelen paketler için konuşacak olursam ebay'den istanbul'a ürün gönderttiğimde 4-5 günde geliyordu genelde, ama izmir'e gelmesi 2 haftayı geçebiliyordu.

barlar sokağında mal mal dolanırken spor kafe mi öyle bişey görmüştüm. içinde bilardo tenis vs her bok vardı sanki.

kampüse girebilirseniz yeni iletişim fakültesi binasının stüdyolara doğru olan kısmında var.

maps.google.com

burada bi kafemsi bişey var adı alara'ydı yanlış hatırlamıyorsam.
alt katında masalar var 5 6 tane, öyle çok iyi bir iç dizaynı var diyemem ama vakit geçirmek için gidilebilinir

due date

pardon

sex drive

due date ile sex drive "road trip" tarzı filmlere benziyor. O tarz düşünmüyorum.
pardon Türk komedi filmi olduğu için hiç düşünmüyorum.
ben gene hangover alayım. Tavsiyeler için sağolun.

get him to the greek

Pardon hiç de es geçilecek bir film değil. Bende tavsiye ederim.

2-3 sene rahat götürür, ondan sonra yeni oyunlar oynamak istersen sıkıntı yaratabilir, internet film müzik konusunda sorun olmaz

HP ALMA!

Daha Haziran'da aldığım HP laptop fabrika çıkışındaki problem yüzünden browser kullanırken bile kitleniyor. Garantisi devam ettiği halde oyalayıp duruyorlar. Asus al alıyosan.

max 1200 1300 civarı i5 işlemcili modeller seni baya bi süre idare eder isteklerin aynı kaldıgı sürece, hp casper exper acer gibi markalardan da uzak dur.

HP'den vazgeçtik. Dell çok övülüyor.

urun.gittigidiyor.com


www.hepsiburada.com


seçeneklerinden hangisi?

lenovo al

asus da iyidir onun dışında 2. dell iyi gibi
ve de yaşadığıöız bu bilgi çağında teknolojik bir ürünün 5-6 sene gitmesinin beklemeyellim lütfen.
bilgisinden değil de amına koyim ibneler hemen bozulsun da gelsin yenisini alsınların davasında zaten.
şerefsizlerrr...

faturalı çok şükür :) sınırsız net paketli :)

easy battery saver, adobe .pdf reader, sync navigasyon, whats up mozilla cam scanner, dear hunter

uygulama anlamında soruyorsun galiba.
youtube
türkçe klavye
turkcell yedek
yemek sepeti
taptap app
köpek savar
okey mini
önbellek temizleyici
sahibinden
akbank direkt
tavla
camera 360
imdb
hotmail
yandex
el feneri
fizy
facebook
e-posta
gmail
samsung apps
flash player
kies air
latitude
navigasyon
ve istediğin tüm oyunlar.

eksiduyuruyu da anasayfan yaparsan tadından yenmez o telefon :):)

maçkolik,
kuranı kerim,
navigasyon,
kelime avı,
ekşın,
twitter,
shazam,
aldiko,
sinemalar,whatsapp

köpek savar mı! :D:D:D:

Batarya için: Juice defender

SMS yazımında mucize için: SwiftKEy 3

Pratik SMS için Handcent SMS

GoLAuncher X

Pil için herhangi bir pil gösterge programı.

duvar kağıdı için şahsen shadow galaxy temasını indirdim, seviyorum.

(bkz: işe yarar android uygulamaları)

gugıl krom. eğer bilgisayarında da kullanıyorsan

atalet diyoruz.

ölümcül bir hastalık değildir. ölümcül olsaydı ben kaç defa ölmüştüm bu hastalıktan.

üstad ben körü körüne sınıfta kaldım. okulla da ilgisi yok, dersle de. benimki genel bir semptom, üni.ye başladıktan beri var

kalacağını bildiği halde çalışmaktan kötü olmasa gerek

üşengeçlik

umursayamama

boş kağıt vermek tembellik belirtisidir.
edit: hocaya atar yapıyor gibi görünmemek için (eskiden sanki disipline gidilir gibi bir şeyler hatırlıyorum.) bir iki sayı mayı yazın falan.

Bence aptallık belirtisidir.

değildir.

aptallık belirtisi olmayabilir illa. sonuçta sallıyorum, sınav integraldendir ve adam hayatında hiç integral görmemiştir, dersi dinlememiştir ve çalışmamıştır. boş kağıt vermeyip ne yapacak?

Niye hayatında hiç integral görmemiş oluyor, integralden sınav olacakken? Sıkıntı ne yani?

derse hiç gitmemiş olabilir mi? hastadır/özel bir işi vardır bir sıkıntısı vardır o konunu anlatıldığı hiçbir derse girmemiş olabilir.

Vay be, yıllarımı yalan yaşamışım. Matematikten anlamayınca aptal olunuyormuş. Oysa ben her insanın zekası aynı şekilde işlemez falan, sevmiyorsak matematiği çok ziyanı yok, üniversiteyi de okuduk çalışıyoruz, o kadar aptal değilimdir belki diye düşünüyordum. Yanılmışım.

aptallıkla tembellik arasında ince bir çizgi var. tembellik aptallığın bir sonucu olarak görülebilir mi bilmiyorum ama çok zeki olup da tembel olan insanlar da tanıyorum. ama onlar da hiç boş kağıt vermedi be abi.
aptallığa daha yakın gibi geliyor.

Abi matematiği anlamamak ayrı boş kağıt vermek ayrı. Hiçbir şey mi anlamaz insan hakikaten 0 mıdır yani?

Öte yandan böyle bir konuya özel durum bahane edilirse elbet durum değişir. Ayrıca derslerin hiçbirine gitmemek de pek parlak bir hareket değil bence.

Zor değil boş kağıt vermek bence. Sevmiyordum, dersi dinlemedim. Kaldım. Hakaten de 0'dım, hiçbir şey ifade etmiyordu bana limit, türev falan. Bu bana aptalmışım hissi vermedi hiç. Her dersi dinleyen zaten boş kağıt vermez ki.

of 2 soruluk matematik sınavında boş verip çıktım ve diğer sınavımla geçtim ben de. aptallık belirtisi falan değil tembel ve o an umursamazlık belirtisidir.

@whoosie: Tamam da hiç ilgilenmiyorsan neden zekanla vesaire ilgisi olsun zaten? Soruda öyle bir durumdan bahsetmiyor bence.

Edit: Öte yandan 7 soru diyerek öyle 1 soruluk 2 soruluk sınavlardaki dumur halini de elemiş.

Ben deneme ve matematik arasında ters bir durum göremiyorum bir de. Ortalama zekaya sahip bir insan ikisini de gayet yapar. Yapamamak değil de yapmamak varsa bilemem.

matematikte tam yapan deneme yazamaz belki? aptallığa bağlamamak gerekir,herkesin ilgisi isteği farklı!

aptallık değil tembellik isteksizlik belirtisidir

hayır,değildir.bence tembellik de değil.yani herkesin yatkın olduğu bir alan var.demek ki senin matematiğe yatkınlığın yok.bazı kişiler,aslında toplumun geneli böyle,zekayı matematikle ölçüyorlar.matematik yapabiliyorsan zekisin,yoksa aptalsın.zekanın türleri var.sayısalın iyi değildir,ama sözelin mükemmel olabilir.sanatsal zekan güçlü olabilir.eınstein matematik yapamadığı için aptal diye okuldan atıldı.ama dahi olduğunu biliyoruz.yani böyle bişey okumuştum.kısacası özetle aptal falan değilsin sen.

Bir kere şöyle bir şey var matematik yapamayan insan fizik dalında nasıl deha olabilir? Öte yandan yatkınlıklar köklü yatkınlıklar veya salt yollar değiller sadece isimleri gibi, yatkınlıklar. Diğerlerini yaparsın, öbürünü daha iyi yaparsın. Yapmak da salt mükemmel olmak zorunda değil. Ortada 100 almak veya 0 almak gibi düz 2 seçenek var gibi konuşuyorsunuz. Hiç yapamamak veya süper yapmak sanki mesele, sanki bütün insanlar böyle. O iş öyle değil işte. Zeka denen şey de genel olarak algıyla ölçüldüğüne ve bu işlerin; sanatın, matematiğin vs. algı yeteneği olmadan yapılmasına olanak olmadığına göre, ortada genel bir zeka olmak zorunda. Sonra yatkınlığa gelir sıra.

E tamam ama algısal problemden bahsetmk için her matematik sınavında boş kağıt vermesi gerekir. Belki sadece bu konularla ilgili sıkıntıdır?

Denemiş de mi yapamamış? Bence yapmaya çalışıp sıfır almak normal bir iş değil.

bölüm 1.siyken 4. sınıfın ikinci döneminde "olm 4 sene geçti hiç büte girmedim, bi bakim nasıl oluyormuş" diyip boş kağıt vermiştim sınavın tekinden.

daha sonra boş kağıt verdiğimi duyan başka bi hoca sınavında yanıma gelip" olm boş kağıt falan verme, efendi efendi geç dersimden. başıma iş açma. rezervasyon yaptım tatile gidecem, z.çarım ağzına" dediydi:)

yalniz bir erkek olarak yapamadigim yemek yok diyebilirim.

internetten tariflere bakarak cok basit bir sekilde tavuk sote yapabilirsin mesela. belki ilk seferde pirinc pilavini tutturamazsin ama, bulgur pilavi daha lezzetli ve kolay bu arada.

afiyet olsun. :)

bana anlatabilir misin? makarna bile yapamam da doğru düzgün. geçen buradan aldığım yardımlarla mantıyı pişirebilmiştim. yaşasın duyuru! en büyük duyuru!

(bkz: bekarlar için kolay ve leziz yemek tarifleri)

It's not a bug. It's a feature.

tekerlek varken kaydırma çubuğunu kim kullanıyor ki?

var evet. sağ klik sol klik sayısını veriyor. hatta mouse ile ne kadar yol katettiğinizi de gösteriyor ama yıllar önce bi iki gün denemiştim şimdi adı falan hiç aklımda değil

Mousotron iyi gibi duruyor

thefirstrow.eu

mirror linkler mevcut

youtube.com + www.youtube-mp3.org


duzen: yukardaki site patlamis, kontrol etmeden yollamistim pardon. www.vidtomp3.com ile indirebilirsin =)

muzebra.com

www.bearshare.com

meşrutiyette köşede bir pasaj vardı , orada yapılıyor . 3 harfli bir adı olması lazım ama çıkaramadım . Ben oradaki Elit Saat te yaptırmıştım. Otobüslerin sağa dönerek Meşrutiyete girdiği yer var ya , o köşe . Bir üst geçit var hatta , onun karşısı

kök pasajı olsa gerek

general

student visitor da oluyor

modun benim yerime tik vermesine ve verilen cevapları silmesine uyuzum.

ama verilen adam akıllı cevaba tik atılmamasına da uyuzum.

ben en çok gecen gün kedisi hakkındaki sorularına cevap verilen herifin bugün şakirdin biri çıkıp mesaj ile ağız dolusu küfür etmesine ve doğru düzgün bir moderatör iletişim kanalında kendisini şikayet olanağı olmamasından rahatsızım.

www.eksiduyuru.com

buradaki yanıtımda dediğim gibi insalık ırkı bunu tartışmaya harcadığı enerji ile afrikada 1 trilyon bebe doyururdu.

moderatörlerin sizin yerinize tik atmasına, sorunuza gelen cevapları kafalarına göre silmesine hiç mi gıcık olmuyorsunuz? :::

moderatörler bizim yerimize TİK ATIYOR MU ????????

bir de biz gariban internet kullanıcılarıyız, simit yedikten sonra kız arkadaşı ile sevişmeye giden adam gibiyiz, anketi göremiyoruz.

adam hiç tanımadığı birisi için kafa yormuş yazmış çizmiş, bulmuş göstermiş, işaret etmiş vs. soruyu soran adam da soru sormayı biliyorsa cevap veren adam için bir tik atmalıdır. bu tik hem cevap verenin gururunu okşar, hem de sorulan sorunun cevabına ilişkin olduğunu gösterir. gurur okşanmasını ise nihayetinde egosal bir durum olarak görmüyorum. çaba sarf edilmiş bir husus için nihayetinde teşekkür gibidir benim gözümde tik işareti.

moderasyon ile ilgili bir sıkıntım olmadı ancak benim yerime tik atılması beni rahatsız etmezdi. unutmuşum ki tik atmış adamlar. ayrıca ortada net bir cevap yoksa moderatörün tik atacağını da sanmam. net bir cevap varsa yine üstte dediğim gibi soru soran adamın tik atması gerekirdi.

sorulara gelen cevapların "kafaya göre silinmesi" der iseniz interaktif sözlük camiasına uzak olduğunuzu işaret edersiniz. çok küçük bir yüzde haricinde silinen tüm girişler (entry, cevap vb) kurallara uygun olmadıkları için silinirler.

burada böyle saçmalayacağına biraz nezaket öğrenip soruna verilen değer karşısında bir tik atmayı becersen süper olur. korkma, elin aşınmıyor.

hayır. mesajları 3 gün sonra falan farkediyorum. mesela bi on-off düğmesi olsa, sesi açsak, mesaj gelince bari dink donk dese ne bileyim mail gelse...

tik konusunda hassas değilim, cevaplarıma tik atılmasa olur ama soruma düzgün cevap yazanın şukusunu veririm.

ya size insan gibi teşekkür ediyorum isim vererek, mod gelip siliyor. bir de nasıl boş adamlarsa, günün 24 saati tik atıyorlar siliyorlar falan.

resmen amele gücüyle yahoo answers'a stackoverflow'a dönüştürmeye çalışıyorlar siteyi. şu an bir forumdan farklı olarak bir tek şu saçma tik zımbırtısı var ama işte bedava kas gücüyle soru cevap sitesi formatında işletmeye çalışıyorlar.

yahu ne yapacaksınız tik'leri falan, şuraya vbulletin kurun da ne olduğu belli olsun madem yazılımı kaç senedir 1 milim ilerletmediniz.

sub-etha geliştirmeye açık. istediğiniz tarzda bir yan site oluşturup ssg'ye göstermekte özgürsünüz. yıllardır az işimizi görmedi ekşi duyuru, o sebeple daha iyisi yapılana kadar en iyisi bu.

@gonion, ssg rekabete izin vermiyor. o yüzden bu site bu kadar saçma.

bu kadar sacmaysa neden kullaniyorsun ki ben onu anlamadim, hem isini goruyor, hem de sikayet ediyorsun.

ya sev ya terk et mantalitesi sitenin sisteminin kalitesini mi kanıtlıyor? yani ben siteyi kullandığıma göre eleştirilerim geçersiz çünkü eleştiriler geçerli olsaydı kullanmazdım. o yüzden dünyada sistem içinden gelen tüm eleştiriler saçmadır çünkü eleştireceğine uzak durursun. yani ekşi duyuruyu eleştirebilecek kesim hayatında ekşi duyuru kullanmamış kişiler.

saçmasapan bir şekilde yönetiliyor işte. site sahibinden gelen yanıt "ya sev ya terk et". silin bari duyuruyu, sitenizin saçma olduğnu hatırlatıp rahatsız etmesin sizi.

yillardir bir mm ilerletemediniz siteyi diyip vbulletin kurmayi onererek cok yapici elestiride bulunuyorsun kutlarim.

sitede su anda gordugun ozelliklerin %90i kullanicilarin istekleri ile sekillendi.

siteye sadece bu yil muhtemelen 200 saatten fazla zaman harcandi.

modlar senin yerine tik verebiliyor evet, senin yerine duyurunu da degistirebiliyorlar, senin eski cevaplarini da. bir tek senin ozel mesajlarini goremiyorlar.

cevaplarin silinmesi: %99 hic biri kafalarina gore silinmiyor, evet 3000 tane moderatorumuz olsa ve bu insanlar parayla calissalar o zaman "keyfii" gibi gozuken hic bir silinme olmazdi, cunku gozden kacan seyleri gosterip onlar silinmemis benim seyime keyfii siliyorsun diyemezdin, cunku hersey silinirdi.

Sitenin kurallari sitenin en altinda var, oku, silinen cevabinin neden silindi yaziyor, oradaki nedene uymadigini dusunuyorsan mesaj/mail at.

Bana gelen bu tur sorularin hepsini moderatorlere soruyorum, neden yapiyorsun diye, duzgun aciklama yapamazlarsa acikcasi moderasyondan cikaririm, bugune kadar keyfii yaptim diyen olmadi.

birisine isimle tesekkur edeceksen, bunu tum internete acik yapman gerekmiyor, ozel mesaj ozelligi olmasa haklisin ama ozel mesaj var, oradan mesaj at adama, cevapla diyip tesekkurler x yazmak, mesaj tusuna basip tesekkurler yazmak ile ayni sure suruyor.

@compumaster, bu modlar alman ırkının hangi mükemmel sınıfındandır ki bana gelen cevaplardan hangisinin benim işime yaradığını anlayabiliyorlar?

modlar ortalama bir kullanıcıdan ne kadar üstün ki, kullanıcı adına karar verebilirken, soruyu soran kişi kendi sorusuna gelen cevaplara müdahile edemiyor.

şu sitenin kuruluşunu hatırlıyorum, önce duyuru amaçlıydı. zaten o yüzden adı duyuru, sonra soru sorma ihtiyacı fark edildi ve o yönde ilerledi.

bunca yılda ilk versiyona göre gelen yenilikler özel mesaj, bildirimler, son cevaplananlar. başka da yenilik yok.(soru kategorisi sayısındaki artışı inovasyon diye anlatmazsınız umarım)

site amaca uygun işlesin diye gestapo kurulmuş. işe yaramaz tik'li teşekkür etme fonksiyonu yerine teşekkürler diyorsun gerçekten de işe yaramış cevap için ve cevabın siliniyor. oysa ki her cevap bir değildir, bir soruya 5 cevap da faydalı olup 1 tanesi acaip faydalı olabilir ama gestapo teşekküre izin vermiyor.

hesapta kurallara uygun çünkü kurallarda teşekkür etmek yasak, onun yerine hiç bir işe yaramaz, hiç bir şey ifade etmeyen şu tik sistemini kullanın deniyor. daha da kötüsü bu tik'ler modlar tarafından atılabiliyor. e modlar tik atabiliyorsa zaten ne kıymeti var ki?

nasıl bir faşizan kafadasınız bilmiyorum gerçekten. veya şu forum'u soru cevap sitesi sanmanız için ne tür maddeler kullanıyorsunuz onu da anlamıyorum. gestapo'nun zoruyla soru cevap sitesine benziyor biraz ama değil.

@compumaster, bu nasıl bir faşizm aşkıdır ki, teşekkürü bile gizli kapılar ardında yapın, tik sistemini kullanın diyorsunuz?

herkes görsün istiyorum bana yardım eden kişiyi. ödüller o yüzden törenle verilir, eve kargolanmaz.

o zaman sitenin kurallarina gore siteyi kullanmadigin icin tum tesekkurlerin yavas yavas silinir, ve sonra da ucarsin. ucuran kisi ben olmam %90.

Sitenin 2 amaci var.
1. senin soruna cevap bulmak
2. senin soruna ayni soruna sahip olan birisinin ayni cevaba erismesi.

bir cok insan 2.yi yaparken siteyi okuyor (sadece o soruyu degil).

Soru
- cevap
- cevap
- cevap
- cevap

ve hatta

Soru
- cevap
- cevap
[tikli] cevap
- cevap

mi daha iyi

yoksa
Soru
- cevap
- 2 kisi arasi konusma
- cevap
- 2 kisi arasi konusma
- 2 kisi arasi konusma
- 2 kisi arasi konusma
[tikli] cevap
- 2 kisi arasi konusma
- 2 kisi arasi konusma
- tesekkur
- 2 kisi arasi konusma
- 2 kisi arasi konusma
- cevap
- tesekkur

mu daha iyi.

eger sonuncusu daha iyi diyorsan, bu site senin icin dogru site degil, sitenin amaci forum olmak degil cunku.

bu site teknolojisi gereği bir forumdur. gestapo zoruyla yahoo answers taklidi yapmaya çalışıyorsunuz işte.

teknoloji geriliğini polislik yaparak gidermeye çalışıyorsunuz. asarım keserim, uçururum, silerim, tiklerim.

yahu ssg ile arkadaşlığınız yüzünden var bu site, kullananlar da ekşi sözlük bağlantısı yüzünden kullanıyor. ben de zaten o yüzden kullanıyorum.

o yüzden size önerim ya bu zorbalıktan vaz geçip tam anlamıyla forum gibi kullanılmasını sağlayın yada olmaya çalıştığınız şey için gerekli fonksiyonları siteye ekleyin.

amaan, yada boş verin olduğu gibi kalsın. nasıl olsa sub etha'dan size rakip gelmez, dandik sistemle aynen devam edin. iyi bir şey yapma isteği yok madem içinizde, aynen böyle devam edin ve eleştirilere kulaklarınızı tıkayın.

@compumaster, ısrarla bahsettiğim sitelerde o iki kişi arası konuşma sorunu çözülmüş. olayın sosyal yönünü koruyarak kaliteli cevapları ön plana çıkarmanın sırrı bu işi iyi yapan soru cevap sitelerinde saklı. gidin bakın.

> olmaya çalıştığınız şey için gerekli fonksiyonları siteye ekleyin.

bu pek anlami olmayan soru'yu acip onune gelene saldiracagina, gerekli fonksiyonlarin ne oldugunu eksi duyuruda x y z eksik bunlari ekleseniz daha iyi olur desen belki daha hizli sonuca ulasiriz.

nedir peki bu eksik fonksiyonlar?

@compumaster, kompleks yapıp "ya sev ya terk et" demeyen admin birinci gereklilik. kullanıcı şikayet ediyorsa kullanıcıya salak demek yerine, kullanıcı çözümü önermiyorsa bile sorunu çözmeye yönelik adımlar atabilecek olgunlukta biri lazım. bu siz misiniz bilmiyorum.

gelelim fonksiyonlara.

insanlar sorularına cevap ararken arada ufak tefek muhabbetler döner. bunun sebebi kullanıcıların IRC aşkı değildir. soruyu soran kişi kendini iyi ifade etmemiş olabilir, cevap veren kişi yanlış anlamış olabilir. veya cevap verdiğini düşünen kişi son derece hatalı olabilir(soruyu soran kişi cevabı bilmese bile gelen yanıtın hatalı olduğunu fark edebilir) ve bu gibi durumlarda insanlar konuşmak ister iletişimi düzeltmek için.

anlayacağınız, konuşmalar soruyu sorana zarar vermek zorunda değil.

örneğin, gelen cevaplardan konuşma/muhabbet olanlar ufak punto ve soluk renklerle gösterilerek asıl cevaplardan ayırt edilebilir. ileride bir gün bunu okuyan kişi, arada dönen muhabbetleri okuyarak context hakkında daha iyi bir bilgi sahibi olabilir.

ödüllendirme sistemi şu an yok. o tik'i kim ne den kullanıyor belli değil, bazıları tüm cevapları işaretliyor, bazıları hiç işaretlemiyor ve daha da kötüsü bizzat teşekkür etmek yasa.

"SITEYİ YANLIŞ KULLANIYORSUNUZ" diye bağırınacağınıza doğru düzgün bir ödüllendirme sistemi getirin.

mesela, cevaplardan bir tanesi "en doğru cevap" olarak işaretlenebilirse, en doğru cevabı ön plana çıkararak hem daha sonra bunu okuyana hem de cevabı verene faydalı olur.

diğer soru cevap sitelerindeki cevap oylama olayını da getirebilirsiniz belki. en yüksek oylanan cevap tepede, soruyu soran kişinin seçtiği cevaptan hemen sonra görünebilir örneğin.

ayrıca teşekkür et butonu falan da konulabilir eğer teşekkürederim diye muhabbet dönsün istemiyorsanız.

ha bir de tüm bunların kıymetli olması için moderatörlerin erişimine kapalı olmalı. moderatör spam'ı silsin, hakareti silsin. boyundan büyük işlere kalkışmasın.

adam üşenmemiş ilgilenmiş, adam gibi gelen cevapları belirlemiş. Bunda ne var yani? İşini yapmış. Ona bakarsanız ben de ekşi market'te gördüğüm! tüm yazım hatalarını düzeltiyorum. Kimse bize uyuz olmuyor. Bence başka bir olay var derinlerde. (Moderatör için değil senin için söyledim son cümleyi)

@t3hn0, benim adıma konuşulmasından nefret ederim. tik atmak benim yapmadığı ama ben yapmışım gibi gösterilen bir şeydir. yazım hatası düzeltmek anlamı değiştirmez ama tik atmak değiştirir.

kaldı ki moderatör hangi cevabın değerli olduğunu bilemez. lan belki herif dinci ve evrim teorisi doğrudur diyen tüm cevapların tikini kaldırıyor ve hatta siliyor? bu tür ekstremlere gitmesek bile, iyi niyetliyken de hatalar olur. ironiyi/espiriyi anlamaz dallama herif ve değer içeren cevabı boş muhabbet diye siler mesela.

Iki kez yazmissiniz dayanamadim, moderator hangi cevabi tikleyecegini suradan bilir:

- tesekkurler x arkadasim
-> x'in cevabini tikle

:)

ben de moderatör olarak cevap vereyim, gerçi compumaster söylenecek her şeyi söylemiş ama.

bu site teknolojisi gereği bir forum falan değildir. hiçbir şekilde bir forum değildir. her sakallıyı dedeniz sanmayınız. soru sorulan ve altına cevap yazılan her siteyi forum olarak görmeyiniz. teşekkür etmeyin demiyoruz, bu sitede sadece saf kemiksiz soru ve cevapları olsun diyoruz. cevaplar yanlışsa silinmez. cevaplar soruya en ufak bir ek yapıyorsa veya cevap olmasa bile cevap vermeye katkıda bulunuyorsa yine silinmez. sorulan soruyla tamamen alakasız bir yorum içeriyorsa, cevap niteliği taşımıyorsa (teşekkür olur, başka bir şey olur) o zaman silinir.

mesela az önce sildim, "fringe dizisi bu hafta niye yok" demiş soruyu soran arkadaş. altındaki cevap "fringe dandik bir dizi, bilim dediler bilim çıkmadı". şimdi bunun nesi cevap? adam "fringe nasıl bi dizi" diye mi sormuş? "niye bu hafta yok" demiş. bu yoruma gerek var mı? sorulan soruya herhangi bir katkıda bulunuyor mu? hayır. o zaman bu silinir. illa her fringe izleyene dizinin dandikliğini anlatmak isteyen bir kişi, mesaj atıp yorumunu söyleyebilir. veya fringe ile ilgili FORUMlara girip istediği yorumu yazabilir.

ben bugüne kadar hiçbir moderatörün cevaplara tik attığını görmedim. tek istisna olarak gördüğüm, moderasyonla ilgili veya sitenin tekniğiyle ilgili sorulara moderatörlerin verdiği kendi cevaplarını tiklediğine şahit oldum.

örnek: ekşi duyuru sitesinin şekli kaymış. niye?
cevap: sitede bakım çalışması var. (compumaster)

hah burada compumaster sitedeki kaymaya cevap verip kendi cevabını tikleyebilir mesela. bunun dışında hiç şahit olmadım.

lakin şahit olmamakla birlikte bazen tik atmamak için zor tutuyorum kendimi. çünkü adam tik atmayı bilmiyor veya tik fonksiyonundan hiç haberi yok. bu belli. sorusuna cevap gelmiş. adam da altına "allah razı olsun x. beni çok büyük dertten kurtardın teşekkür ederim" yazmış ama tik mik yok. bu cevabı "soruya cevap değil" diye silmek zorundayım. ama o kadar güzel bir teşekkür etmiş, o kadar minnettarlığını belirtmiş ki ilgili cevaba da tik atmamak için kendimi zor tutuyorum. böyle bir durumda tik atmayı da yanlış bulmuyorum açıkçası.

kendi beğenmediği cevabı silen, kendi beğendiğine tik atan moderatör bu sitede olmaz. böyle bir şeyler olduğunu düşünüyosanız siteyi çok yanlış tanıyorsunuz. silinen cevabınıı yanlış tarafından görüyorsunuz. bambaşka ve haklı bir nedenle silinen cevabınızın "moderatör beğenmedi" diye silindiğini falan sanıyorsunuz. kuralları okuyunuz. takıldığınız yer olursa mesaj atın.

bu şahıs trollük yapıyor açık ara.
cevap: memnunum.

@kibritsuyu, dediklerimi okumamışsın veya anlamamışsın

yazdıklarınızı okudum, gayet de anladım, ama yazdıklarınıza değil, sorduğunuz soruya moderatör olarak cevap verdim. bakın kendi sorunuzdan copy paste:

"asnket dışında, cevap verirseniz süper olur: moderatörlerin sizin yerinize tik atmasına, sorunuza gelen cevapları kafalarına göre silmesine hiç mi gıcık olmuyorsunuz?"

güzelce okursanız moderatörlerin niye tik atmış olabileceğine ve niye "kafasına göre" cevap sildiğine cevap verdim. bunu almaya çalışın yazdıklarımdan. evet yazdıklarınızla polemiğe girmedim. bunu bekliyordu iseniz yanlış şeyler bekliyorsunuz.

@kibritsuyu, şimdi teknik olarak orada moderatörlerin bu davranışlarına karşı insanların sahip olduğu duyguyu sormuşum, dolayısıyla teknik olarak senin cevabının da silinmesi lazım çünkü soruma cevap vermiyor.

yok eğer daha sonradan olaya açıklama getirerek geliştirdiğim şeylere cevap veriyorsan, o zaman da ya okumamışsın yada anlamamışsın sorunu derim.

moderatörleri itham ettiğiniz bir soruda, bir moderatörün gelip cevap vermesinden daha doğal bir şey olamaz. "cevap" hakkı denen bir kavram var (bkz: cevap hakkı) bunun cevap olmadığı için silineceğini düşünüyorsanız siz gerçekten de kuralları, hangi cevabın silinip hangi cevabın silinmeyeceği mevzusunu çok yanlış anlamışsınız.

hayır ben çıksam şimdi desem ki "buyuyup buyuk adam olacaktım kullancısı şöyle böyle bir kullanıcıdır. siz ne düşünürsünüz?" diye, siz de "ben öyle böyle değilim" demez misiniz? ha belki çok olgunsunuzdur, tenezzül etmeyip cevap bile vermezsiniz. ama en azından bu hakkınız doğmaz mı? bu hakkınızı, cevap hakkınızı kullandınız diye size "yok ben sana sormadım başkalarının fikrini sordum, o zaman seninki cevap değil" diyebilir miyim? bu size mantıklı geliyor mu?

ahaliye de soruyorum, size de mantıklı geliyor mu?

eleştirileri kişiselleştirip alınganlık yapan, ya sev ya terket diye cevap veren bir yönetimle karşı karşıya olduğumuz ortada.

buranın bir forum olmadığı delüzyonu, moderatörlerin kullanıcılar adına tik atmadığı hayalleri ile bezenmiş bir sanal mecrada yaşıyorsunuz.

yahu şu anki kafayla buraya twitter da diyebilirsiniz. ekleyin aşağı bir kural, bundan sonra herkes 140 karakterlik mesajlar atacak diye. moderatörler de 140 karakterden uzun olan yazıları silsin, insanlar birbirine @kullanıcıadi ile hitap edince moderatörler bak şu senden bahsetmşi diye mesaj atsın, soru tipleri de sadece duyuru ile kısıtlansın, al sana twitter. ben twitter yaptım diye dolaşabilirsiniz ortalıkta.

yoğun moderatör çabasıyla forumu soru cevap sitesine benzetmeye çalışıyorsunuz ve bunu yaparken saçmalıyorsunuz.

ama eleştiri kaldıramayan, kafasındaki hayallerde yaşayan insanlara anlatıyorum herhalde. kullanıcı şikayet ediyorsa sorun kullanıcıdadır kafası.

cevaplanan thread'ın en üste taşınmaması dışında ne farkı var ekşi duyurunun bir forum scriptinden? kimsenin kullanmadığı, milletin devamlı şikayet ettiği ve aslında tamamen fonksiyonsuz tik olayı yüzünden mi forum değil burası?

burayı soru cevap sitesine çevirebilecek fonksiyonlar yapılmıyor ve bu kullanıcı deneyimini zayıflatırken moderatörleri boş işlerle uğraştırıyor ama modlar bundan memnun. gerçekten çok ilginç bir kafadasınız.

siz hala inatla buranın forum olduğunu iddia ediyorsunuz. biz ise daha ilk kurulduğu günden beri forum olmadığını, buna dikkat edilmesi gerektiğini söylüyoruz. siz karşınızda forum görmek istiyorsunuz, göremeyince sitenin forumdan ayrıldığı özelliklerini eleştiriyorsunuz.

kimseyi kovmuyoruz. soru cevap yazılan her site forum değildir. ama siz forum istiyorsunuz. muhabbet geçsin istiyorsunuz. +1 reprep yapayım, teşekkür edeyim, emeğe saygı dostum falan demek istiyorsunuz. burası da forum değil. siz şeklini benzetiyorsunuz diye forum olmaya da niyeti yok. çok basit mantık. bu durumda ya seveceksiniz, ya sevmeden takılacaksınız, ya da forum sitelerine yöneleceksiniz. sevmediğiniz ve forum olmayan bir siteyi forum olmadığı için eleştirmek nedir?

@kibritsuyu, buranın forumdan farkını söyleyin bana o zaman. forum değil diye diye mindtrick mi yapacağınızı sanıyorsunuz?

burası bir forum ve benim isteğim ya tam bir forum olsun yada soru ve cevap sitesi olsun şeklinde.

tik'lierin ne işe yaradığını söylemiyorsunuz hala. sistem o kadar kötü ki, kimse ne işe yaradığını bilmiyor.

bazısı her cevabı tikliyor, bazısı hiç bir şeyi tiklemiyor, bazısı da doğru bulduğu cevapları tikliyor.

moderatörler de kendi ideallerindeki hale getirmek için amelelik yapıp milletin tiki peşinde koşuyor.

biraz gözlem yapın yahu insanlar nasıl kullanıyor siteyi diye.

bir iki fonksiyonu kırpılmış forumu soru cevap sitesi diye yutturmaya çalışmaktan vaz geçin.

farkı mesela sadece soru-cevap sitesi olması. farklı bir muhabbetin geçmesini istemememiz. hatta sadece ismi bile farklı. şekli benziyor diye illa forum mu yapalım? aa foruma benzedi o zaman +111 rep dostum emeğe saygı mesajlarına da izin vermek zorunda mıyız? şekli foruma benziyor ve forum muhabbetine izin vermedik diye siteyi mi kapatalım?

tiklerin amacı, farklı ccevaplar verilmiş bir sorunun doğru cevabının hangisi olduğunu herkesin görmesi. ihtiyacı olan başka bir kişinin de "ulan üç farklı cevap var ama hangisi doğru acaba" diye tereddüt etmemesi. aynı zamanda farklı cevapları olabilecek, yorum istenen sorularda cevabı yazana bir saygı, bir teşekkür.

bazı lokantalar kebap satar, bazısı hamburger satar. siz gelmişsiniz kebapçıya, "burada niye hamburger yok kardeşim burası da lokanta değil mi" diyorsunuz. "illa hamburger de yapacaksınız" diyorsunuz. "hamburgerciye git?" dediğimizde ise "ya sev ya terk et" oluyor.

siz bana kebapçı ile hamburgercinin farkını açıklayın. ikisinde de garson var, ikisinde de masa sandalye var, ikisinde de ızgara var. açıklayın farkını, aradığınız cevabın orada olduğunu göreceksiniz, tabii eğer görmek isterseniz.

burası kendisini dönerci sanan bir hamburgerci. müşterinin başına dikilmişsiniz, hardal, maynonez, turşu koymaya kalkışanları durdurmaya çallışıyorsunuz. oysa ki ekmeğin içindeki köfte olunca istediğiniz kadar ek malzemeyi yasaklamaya çalışın o döner olmaz.

burası aslında bir hamburgerci. ama siz dönerci sanıyorsunuz ve döner satılmayışına isyan ediyorsunuz. elinde dönerle içeri girenlere de "dışarıdan yiyecekle girilmez" dedik diye suçlu oluyoruz.

bizim ne dükkanı açtığımızı nasıl bizden daha iyi bilebilirsiniz ki? siz sadece benzetiyorsunuz. şekli diğer dönercilere benziyor diye buranın hamburgerci olduğunu kabul etmeyip illa dönerci olduğuu iddia eden bir müşterisiniz. sadece şekli dönerciye benziyor diye illa döner de satılması gerektiğinisöylüyorsunuz. öyle olmadığını söylediğimiz halde kabul etmiyorsunuz.

sanki internet mecrasında kesin ve katı kurallar varmış gibi. foruma beziyorsa illa tüm özellikleriyle forum olaccak diye bir kanun varmış gibi. burası da böyle bir site. evet foruma benziyor ama forum değil. forumdan ayrı kendi kuralları var. o yüzden bambaşka bir site.

açıklayabildiniz mi bana dönerci ile hamburgerci arasındaki farkı? demin sormuştum.

nato kafa nato mermer.

yapacak bir şey yok, sitenin iyi olduğu delüzyonu ile yaşamaya devam edin ve kullanıcıları suçlayın yanlış kullanıyorlar sitenizi diye.

nato kafa nato mermer +1.

neye inanmak istiyorsanız ona inanın.

ama hala sorduğum soruya da cevap alamadım.