fırsat bu fırsat diyip sigarayı bırakmanızı tavsiye ederim .
www.laserways.com
bu şekilde bir destekle çok rahat bırakabilirisin.

nikotin bantları var eczanelerde satılıyor..bunlar nikotin ihtiyacını gideriyor bir nebzede olsa..

tütün çiğneyin... hem ilgili maddede belirtilmiş bir yasağı yok.

nikotin bandından ziyade, nikotin sakızı işinizi görür. çünkü bir yandan da bir şey yapmış oluyorsunuz kullanırken.

snus

nikotin sakızı çiğnerken sigara da içince başdönmesi yapıyor..ve derin bir tiksinti duygusu..faydalı bile olabilir bu bağlamda..

allen carr' ismini arastisirn

online sipariş denedin mi?

Gittigidiyor misal..Türkiyeye ayakakbı yollayan bir sürü online yer daha var,

isott gelip şimdi hepsinin adresini verir sana, konunun uzmanı kendisi sanırım(:

gittigidiyorda hiçbir zaman göremedim. adidasın istanbulda belki 10 kadar şubesine gittim "climacool serisi ayakkabılar hiç gelmedi, yakında gelicek türkiyeye. ama istersen başka serin tutan ayakkabı vereyim?" deniliyor.

urun.gittigidiyor.com
burada var efendım..

www.onlineshoes.com
burada da var..sayfanın altında bır kac modelı daha gorebılırsınız.ancak turkiyeye gonderıyolar mı bılemıyorum alısverıs yapmadım hıc..

www.footlocker.com
efendım burada da vardır.footlocker turkiyeye gonderıyo.hoş bi yer.burada bir cok cesıt de bulabılırsın..

birde www.ayakkabim.org buradan climacool ozelligi olan tum modellere bakabılırsın..

verii nays. tesekkur ederim.

bastırdığınız matbaa ile görüşün? daha karlı olacaktır hem sizin için.

yapiskan etiket alin. a4 boyutunda zaten. yerlerini ayarlayin bi kac yanilmayla bulursunuz. yazdirin, cikartip davetiyenin ustune yapistirin.

olay tamamen kağıdın kalınlığıyla alakalı. a4 kalitesinde kağıda normal printerı biraz kastırarak (want2die'ın dediği denemeleri yaparak) sonuç almak mümkün. ama klasik davetiye kalınlığındaki kağıtlar için özel printerlar (termal falan) var. bi arkadaşım bu işi yaptığı için biraz biliyorum ama sonuç hattat işinden çok daha ucuza gelmiyor.

hattat demişken, ne kadara yazıyor hattatlar davetiye basına? tavsiye edebileceğiniz biri var mı?(istanbul)

etiket yazma programı var.yazıcılara o etiketler cok rahat sıgıyo.nette bulabılırsınız o programı..
yada siz ebatlarını ölçerek exel de yazabılırsınız..

biz basiyoruz. artist bi makinemiz var. 500 grama kadar basabiliyoruz. tek tek davetiyelerin uzerine isimleri basiyoruz.

(bkz: memur masalarinin altindaki ayak koyacak yukselti)

bunu arıyorum 25 dakikadır... :)

(bkz: memur masalarinin altindaki ayak koyacak yukselti)

not: içinde yanıt yoktur.

ayaklık??

vitrin mankenin yerle temas etmemesi icin konulan tahta ya toblerone denir ve ben ne kadar böyle bir şey için gerekli bir düzenek gördüysem marangozler hep toblerone der.belki bunada öyle deniyodur..

marangoza gidip ayaklık istiyorum diyorsun yapıp veriyorlar, kışın çok işe yarıyor.

bir de ayarlısı var efenim bunların buyrun : www.hipernex.com

almak icin degil tiksindigim icin sormustum. tesekkurler...

pegasus da 49 ytl ye var o tarihde ama s.gökçen e iniyolar..birde onur air de şoyle bişey var onurair.promosyonu.com hergun 10 bilet hediye veriyolar..

www.baloncum.com bu işlerle ugrasıyo..hazır şişmiş olarak alırsan cuma gunune kadar orjinal goruntusunu kaybedebilir..sitede iletişim numarası falan var.bi arayıp fiyat hakkında bilgi sahibi olabilirsiniz..

Balon bulmak iş değil de uçucu gazla şişirmek iş. En çok kırda bahçede yapılan yaz düğünlerinde karşılaşılır bu durumla. İçinde helyum veya hidrojen olan büyükçe tüpler vardır, bunu basar basar şişirirler, uçan balon olur. Bu işi yapan şirketler vardır. Fuarcılık, düğün organizasyon şirketlerinin kendisi veya onların taşeronları... Ama onlara sormak, fiyat istemek falan sanırım tuzlu gelir. Hatta 50 balona çalışmıyoruz demeleri büyük ihtimal.

Mevsim uygun, bir haftasonu mesire yerlerine, parklara falan gidip bir uçan baloncu eleman bul, sabahları bunlar bir yere gidip, ucuz yollu dolduruyorlar balonları. Onlardan alacağın bilgi ile, onlar nereden nasıl dolduruyorsa balonları sen de öyle yap.

baloncumdan yarın telefonla fiyat alacağım bana da leventte bir yer için lazımdı zaten yerleri de leventteymiş, ama delikan76nın asıl yerini sorma fikri iyimiş ya çok sağol kırk yıl düşünsem aklıma gelmez hehe, ben de öyle ucuz yollu bir şeyler arıyorum işte, tahtakalede falan varmış galiba yerler böyle ben bir sorayım. teşkür ederim efenim

o tupler yuksek basınclıdır kullanırken dikkat etmek lazım.

hidrojen ile doldurmaya kalkmak hele mekan kapalı bir yer ise baya çılgınlıktır hep beraber havaya uçabilirsiniz. geçmişte bazı kalitesiz düğün salonlarında bu nedenden yangınlar çıkmıştı hatırladığım kadarı ile.

helyum'a göre ucuz ve elde etmesi kolay olduğu için ucuzcu salonlar organizatörler kullanırlar.

kontrat genelde standart olur, özel hükümler kısmına dikkat edin. o değil de kontratla birlikte tahliye taahhüdü (hele ki boş tarihli) imzalatmak isterlerse koşarak uzaklaşın.

Kimi sözleşmelerdeki bir özel hükme göre, kiracı, bir yılının (ya da daha uzun bir süre için yapılmış ise, kira sözleşmesinin) dolmasına bir ay kala, boşaltacağım diye ihbar göndermezse, otomatik olarak bir yıl daha uzuyor. Yani, 15. ayda, daha uygun bir yer bulursanız, imzanız var diye, ev sahibi, 9 aylık daha kirayı çatır çatır alabiliyor, evi de tutulmazsa o arada.

o yüzden, herhangi bir zamanda bir ay (ya da 15 gün) önceden ihbar kaydı ile kiracının evi tahliye edebilmesi hükmü mutlaka olmalı, sizi kollayan bir maddedir o.

evde bulunabilecek kırık kapıları, ezik duvarları vb gıbı hataları kesin yazın kontrata.evde bulunan demirbaşları (vestiyer, mutfak dolabı vb) yazın.yarın öbür gün siz evden cıkarken vay benım evimde şu şu vardı ama sen almışın demesin yada sen kırmışın buraları demesin..
yıllık kontrat yapacaksanız 1 yıllık ve 1 yıllıkda opsiyonlu yaptırmaya calısın.1 yıl sonra hadi arkadasım cık sen dedıgınde kiracı tek taraflı olarak bu opsiyonu kullanabilir ve 1 yıl daha kalabılır orada..

kapıların kollarına varana kadar yazın bunlar benim diye. bi de parayı almadan işte depozito ödendi kısmını imzalamayın derim.

gepgenc festival'de haberim olmustu benim bu tip organizasyonlardan. ozellikle avrupa birligi, unicef gibi kuruluslarin fonlariyla yurutulen binlerce organizyon grubu var. bunlari internetten bulabiliyorsun, sana ucak bileti, kalcak yer ve bazisi da cok az harclik veriyor. brosur vardi bende ama bi ogrencime verdim, her zamanki gibi geri gelmedi bana :s
bence once gitmek istedigin ulkeyi sec sonra da anahtar kelimelerle arat nette. bazi ulkelerde bu tip gonullu calisma kamplarinin toplandigi bir birim olabiliyor.
gecen yaz yolda tanistigim 2 hollandali uni. ogrencisi genc kiz hindistan'da bu tip bir projede calismaya gidiyorlardi 2 ayligina. nasil bulduklarini sorunca internetten dediler. cok nokta atisi bilgiler veremedim, kusura bakma.
iyi bir sey yapiyorsun tebrik ederim. yazin bilgisayarin onunde oturmaktan daha iyi yapilabilcek cok sey var dunyada, turkiye'de hatta mahallemizde.

uluslararası engelliler gençlik ve spor kampı,
www.alternativecamp.org
0232 628 70 52

www.bugday.org yurt içinde şöyle bişey var efendım.cok hosuma gitmişti.bi ara niyetlenmiştim ama olduramamıştım..

valla klişe mi bilmem ama buna benzer bi olayı yaşamıştım hemen aktarayım(türk genci paylaşmak ister);
bilgi üni. snde çalışırkene, bunnarın merdvenlerinden aşaa iniodum elinde bisürü kitap defter olan bi kız yanımdan geçip yukarıya dooru çıktı. (çarpışmadık) sonra tam ben merdvenin sonuna dooru gelmiştim ki kızın elindeki kitaplar defterler tam önüme düştü, dağıldı falan ben de üstünden atlamayım toplayım vereyim kızcaaza dedim. soora ben toplarken bu da gelmiş beraber topladık, "biraz axe reklamı gibi oldu" dedim. bu da böyle bir anımdır. (ama o zaman komik olmuştu ühüühü)

kesin porno filmlerden çıkmıştır efendım.kız ile erkek carpısır.erkek eğilir toplamasına yardım etmek kızın.sonra kızın dekoltesinden içeriyi görür kızda gülerek cilve yapar olaylar gelişir..

kayahan'a sormak gerek diye düşünüyorum. şayet, kayahan - bizimkisi bir aşk hikayesi. yalan mı bilmem. yada herkesin başına gelen, her an tazeliğini koruyan bir klişe olsa gerek ;)

diger bir cok klise gibi amerikan film endüstrisinden cikma diye biliyorum

bu tip durumlarda kitap, canta sacan hep yengemizdir. sakardir yani ya da canim benim yardim lazimdir, duyarli herif lazimdir vs.. bu kadina yuklenen zariflik, incelik, nezaket, kirilganlik, eziklik vs ile iliskilendirebilcek bir eylemdir.. ve ucu aciktir olayin... yani ahan da sactim bak, ne kadar duyarliliga ihtiyacim var modeli icin gayet net bir eylem. oralardan gecen bu hanim kizimiz gibi duyarli, okuz olmayan, antenleri acik ve birilerine kol kanat germek isteyen bir erkek aday varsa - ki ekranda hep vardir, ekran disinda da vardir sanirim :s - bunlar iste ideal cifttir... sozum ona her kadin ve erkegin istedigi! hih! nasil ciktigina dair olaraktan sallamam gerekirse bu muhtemelen film ya da reklam endustrisi kaynaklidir. yani ask bi senaryonun olmazsa olmazi ya onu da iste saglamalari gerekiyor yazarlarin. bi cok yontem mumkun ama bu sokaktaki bi insanin basina gelebilcek en dogal seylerden..
@rentts: abi senin olay hakket komikmis.

groundhog day bundan iyisini bulamazsin; o kadar da iddia ediyorum.

Eternal Sunshine of the Spotless Mind ve Notting Hill var bence..sanırım etkılıyodur denemedım ama..

elli ilk öpücük filmini de deneyebilirsin. fifty first dates orijinal adı.

Meg Ryan'ın envai sayıdaki filmi de aradığın tarzdadır..

"erkek tavlama sanatı" her ne kadar erkek tavlamakla ilgili gibi görünse de içinde bir bayanın nasıl tavlandığı konusunda açık seçik bilgiler mevcut ;)

love actually. özellikle ingiltere'den amerikaya kız tavlama amacıyla giden birinin hikayesi var ki evlere şenlik. biraz absurd bir ilerleyiş ama zevk alacağın kesin.

Dokunmayın Şabanıma. Tek geçiyorum.

"Sert ama kibarımdır. İyi dans ederim. Israrcıyımdır."

Hehe.

nasıl pas geçilmiş anlamadım, tabi ki somethings gotta give ve the notebook, bu filmleri izlemeden "ben romantik film izledim" demeyiniz; izleyiniz, izletiniz. hatta bu filmleri izlemek için mümkünse bir kız arkadaş bulun onunla beraber seyredin.

1.bim de gordum bi kac gun once o pil kutularından.bi pil firması yapmıs sanırım.eksi piller buraya diye yazıyodu..
2.ben bi ara anneme veriyodum o paraları.cok vardı bendede.annemde gitti kına gecelerınde gelinin başına atıyodu(bizim buralarda adettir)..cocuklarda sevınıyodu ilk once aa ne kadar para atılıyo toplayalım diye.sonra tabi eski para oldugunu anlayınca onlarda tekrardan gelinin basına atıyodu :D

@isott: annen ister mi peki? gondereyim mi sana? hem bunlar kucuk gelinin kafasini yarmaz :P

yüz elli milyon tane ülkenin bir dolu parası bende de var. en son sözlükten bir arkadaş bişiy robindi ilgileniyordu ne yazık ki benim kafamı kaşıyacak vaktim olmayan bir zamana denk geldiğinden kendisine veremedim. siz bir deneyin isterseniz.

@ darknum: bahsettigin kisi robinbook olmali. evet ona baska bi seyler daha vermek istiyorum, arada onlari da bir sorayim.
not: hibe etmek istersen bi arkadasimin oglu para koleksiyonu yapiyor. ona verebilirim. bendekiler turk parasi, onun isine yaramaz.

ben pilleri biriktiriyorum. bazen çevrecilerin düzenledikleri en çok pil getirene şu kadar ödül diye duyurduklarını biliyorum... o yüzden her yerden pil toplarım ben ev kimyasal atık deposu gibi oldu orası ayrı bir zararı dokunur mu diye soru içinde soru sorasım geldi!

carrefour'larda da oluyor atik pil kutulari

1. (git: 11603)

Video sahibide olabilir belki de artık youtube bu kapanma olaylarına kendi önlem almaya başlamış olabilir?

(bkz: this video is not available in your country)
anlamadım burdan diyorsanız çözümü de varmış aslında bunun mesela link
www.youtube.com şöyle bişey olsun
bunu
www.youtube.com şöyle yazarsanız izleyebiliyormuşsunuz,linkini verdiğim şey kaldırılmış onun yüzünden sağlamasını üzerinde yapamadım bir deneyin derim.

az önce denedim bunu login gerektiren inappropriate uyarısı olan videolarda da işe yarıyormuş,çalışıyor mu diye baktım kapattım,izlemedim tabi videoyu :P

link'i bir versene, yabancı proxy üzerinden deneyelim öğrenelim ne değilmiş

sanıyorum lisans haklarından dolayı falan boyle bişey var..bi ara Snoop Dogg -Sensual seduction videosunda bana da aynısı oldu.videoyu yapımcı sirket koymus.bende baska birinin koydugundan ızlemıstım..
kaldırmıslar sımdı onu arattımda yok bulamadım..

@raj,

www.google.com.tr
2. video burdan.

yani şu;
www.youtube.com

edit : gaza gelenin dediği gibi,

www.youtube.com değil de, www.youtube.com yapıp açılınca da we're sorry, this video is no longer available uyarsı veriyor :s

belki de video kaldırılmıştır normalde, başka çeşit videolarda dene derim aradığın neyse tekrar yaz belki başkası da aynı videoyu upload etmiştir

www.youtube.com

evet buldum hatta. ama neden orda öyle bir uyarı veriyor onu anlamadım. :s

teşekkür ederim arkadaşlar...

Videolar Yasalara göre filtreleniyor, Videoları doğrudan indirebiliyorsun youtube linklerin değişmiyor watch?v.... şeklinde kullanabiliyorsun, login olabiliyorsun yorum yazabiliyorsun vs vs www.dinamiturk.com YouTube'a en hakiki çözüm :)

1-oyuncu degisikligi hakki bitmisse sahadaki oyunculardan biri gecer kaleye, bitmemisse kaleci degiskligi yapilir.
2-normalde 5-5 ama daha erken ya da gec bitebilme ihtimali de var. 5-5 bieterse bundan sonra kim penalti kacirirsa elenir.
3-san siro daha taninmis oldugundan san siro diyorum ben.
4-tac atisindan ofsayt olmaz, kaleci topu eline de alamaz diye biliyorum yamuldugumu da düsünmüyorum.
5-hangi takimin ilk önce finale cikarsa onun adi ilk yazilir

@pyro clustic flow: soruyu yanlis anlamisim cevabi düzelttim.

1.evet farkeder. eger oyuncu degisiklik hakki bittiyse, takim icinde herhangi bir oyuncu sakatlanan kalecinin yerine girer, kaleyi korur.

2.seri penaltilar takimlardan birisinin ustunlugu olana kadar devam eder. esitlik bozulana kadar gerekirse bir hafta dahi surebilir.

4.tac atislarinda ofsayt kurali gecerli degildir. geri pasi olarak kullanilan bir tac atisini kaleci eline alimaz. eger alirsa pozisyonun durumuna gore kartlarla ve rakip takim aleyhine verilen vurusla cezalandirilir.

5.finale cikan ilk takimin ismi once yazilir.

@pembeli kiz: bolu - eskisehir super lig'e cikma maciydi istanbul'da ( tarafsiz saha) oynandi da o yuzden soruyor sanirim. bu soru icin sallama hakkimi kullanarak alfabetik sira diyorum :s

1) oyunun genel kuralları içinde bakarsak kaleci sakatlanırsa yerine oyunculardan birisi geçer.
3) hangi takım ev sahibiyse onun adıyla anılıyor.
4) taçtan ofsayt olmaz. kaleci eline alamaz topu.
5) çekilen kuraya göredir büyük ihtimal.

3) uluslararası arenada Giuseppe Meazza kullanılıyor. Ama bu eski futbolcu Interli olduğu için Milanlılar bunu kabul etmeyip San Siro demeye devam ediyorlar.

5.kupalarda kuralar cekılırken belirlenir ev sahibi statusunde kimin olacagı..
4.taç dan ofsayt olmaz.
3.2000/01 giuseppe meazza stadinda oynanmıstır final macı..isim bu sekilde gecer..

@teritori; ac milan ve inter milan'ın oynamadığı maçta hangi isimle anıldığını sormuştum, pek açık olmamış galiba..
@pembeli kız: evet normalde 5-5:) ama uzarsa kaça kadar uzar onu merak ettim, sağolsun petekdoku cevaplamış.

2- petekdoku'nun dediği gibi, bir taraf kazanana kadar atışlar devam eder. iki takımın da penaltı atışı için toplam 4 olasılık var; ya ikisi de atacak, ya ikisi de atamayacak, ya ilk takım atıp ikincisi kaçıracak, ya da ilk takım kaçırıp ikinci takım kaçıracak. her iki takımın penaltı atışından sonra maçın devam etme olasılığı 1/2. bu her ikili atış için tekrarlanır, fakat şu da var ki atışlar tek olay olarak değil de birbirine bağlı olarak düşünülürse, yani her ikili atıştan sonraki diğer ikili atışın da aynı olasılıkla bitme olasılığı giderek düşüyor (1/4, sonrakinde 1/8 vs.vs.. bunun daha anlaşılır bir açıklaması vardır da ben şimdi kafamı toplayamıyorum) yani tek atışlarda dördüncü veya beşinciden sonra maçın devam etme olasılığı çok çok düşük oluyor.

3- Tam bilmiyorum ama tahminen şöyle söyleyeyim final için başvuruyu yapan kulübün verdiği isimle anılabilir.

2. i: internet kullanicisi demek, yani yazar olarak sozluk uzerinden baglanirsaniz da nikin yaninda es yazar.
4. bazi onemli duyurular yukarda bir sure kalabiliyor. bunun icin moderasyona yazip rica ediyorsunuz.
6. yasal sakincasi yoksa ve genel ahlak, etik, saygi vs dahilinde evet.
7. soru soran cevabi tatminkar bulursa bir nevi tesekkur etme sekli ve ayni kisi kutunun icine tiklayinca ortaya cikiyor.
8. yazar degilseniz dogrudan mesajlasamiyorsunuz ama gerektigi durumlarda mail adresleri yaziliyor zaten.
9. hayir sadece istatiklerde yer alirsiniz.
not: sayfada bir yerlerde eksi duyuru da duyuru ekleme, silinmesi vs ye dair bi sey vardi ama bulamadim.

1- (git: 3773)
2- internet kullanıcısı olduğunuz anlamına geliyor. ekşi sözlük yazarlarında "es" yazar.
5- imleç olayı firefox ile ilgili bir durum. bunla ilgili bir link verilmişti velhasıl aramak lazım.
6- (git: 6274)

2- i harfi eksi duyuru kullanicisi oldugu anlamina gelir, sözlük yazarlarinin nicklerinin arkasinda es yazar.
4-"konsolosluga mektup" yazari tarafindan sabitlenmis bir basliktir.
6-burada ucmazsin ama yazdiklarin bir yerimize girebilirse silinir bildigim kadariyla (basima geldi oradan biliyorum)
7-dogrudan mesajlasma yok, ancak e-mail belirtilmisse ya da ikinizde sözlükte yazarsiniz olur bu
9-hayir böyle birsey yok

1.(git: 3773)
2.internet kullanıcılarında i yazar.sozluk kullanıcılarında es yazar..
3.yok gorulmuyo..
4. cevapla kısmında eskiden baslayarak yenıye dogru hıc cevap yazılmamıs duyurular durur..bugun ve her bişey kısmında yeniden eskiye dogru olur..
5.sanıyorum firefox dan dolayı oluyo.bendede yok
6.(git: 6274)
7.cevabını aldıgında orda bulunan kutuya tıklıyosun ve tesekkur etmıs gıbı oluyosun
8.internet kullanıcılarında msj lasma yok.
9.rutbe falan da yok buralarda..herkes eşit (:

3- diğer sub-etha gibi burada kişisel bilgiler bölümü yok. açtığınız duyurular ve cevap verdiğiniz cevaplar benimkiler sekmesi altında yazar sadece. ekşi sözlük yazarları için bu dediğim geçerli sizde de böyledir ama nasıl olcak ki başka.

1- Yok ama hazırlanıyor sanırım
2- "İnternet kullanıcısı" anlamına geliyor. es'ler de "Ekşi Sözlük Kullanıcısı"
3- Sanırım yok
4- Bazı duyurular eğer gerekli görülürlerse moderatörler tarafından yukarıda sabitlenebiliyor. Yanlarında turuncu ya da kırmızı bir şerit oluyor.
5- Bende yanıp sönüyor, kullandığınız browser ile ilgili bir sorun olabilir
6- İstediğin her şeyi soramazsın sanırım, gene Türkiye Cumhuriyeti kanunları bağlar burayı da. Uçma gibi bir şey var mı bilmiyorum, zaten hemen yeni hesap açıp tekrar yazabilirsin uçsan da.
7- Soruyu soran kişi cevabı beğenirse "onayladım" manasında check atıyor.
8- Sözlük üzerinden var ama onun dışında email yazmanız gerekiyor.
9- Sanırım değil, sadece istatistiklere giriyorsunuz gördüğüm kadarıyla.

cevaplarınız için çok teşekkür ederim.

emin olun belediye görevlilerinden önce onları oradan alan birileri çıkar. hiçbir sorun olmaz. isterseniz evi atın oraya o derece. attım oradan biliyorum :)

eminim yakınlarda bi huzur evi yada kimsesizler yurdu vardır..orayla bi gorussenız.onların kamyonetlerı falan oluyo.gelip alırlar evınızden..

abi yok mu bulunduğun şehirde öğrenci adamlar çıkar elbet taliplisi bir sor soruştur etrafına gelsinler alsınlar kullansınlar yazıktır çok hasarlı değilse! (öğrenci olduğum çok mu belli oluyor)

@solfej: yataktan kurtulmak icin cok vaktim yok ve de ogrenciler yerlesmis durumda, yeni gelenler henuz ev tutmadi vs vs.. bu nedenlerden dolayi cevremde binlerce ogrenci olsa da almak isteyen birilerini bulmam kolay degil. dedigim gibi goruntusu pek ic acici degil, almak isteyen olmaz o nedenle kurtulmanin caresine bakiyorum ama cevaplari okuduktan sonra aklima geldi. belediyede calisan bir ogrencim var, eve gelip bu tip esyalari alip, tamir edip ihtiyac sahiplerine veriyorlar. onu bir arayayim bakalim. hepiniz cok sagolun.

groups.yahoo.com adresinde bir mail grubu var, böyle eşya hibe ile ilgili, orda duyur gelir alır ihtiyac sahibi

geçen gün belediye işçileri üç kişilik koca çekyatı çöp arabasına attılar. alet de çatır çutur içine aldı koca çekyatı. ankara burası ama orada da atabilirsiniz yani bir şey olmaz.

biz izmirde bir çekyatı gündüz vakti sokağa atmıştık. 15 dk. içinde paramparça ettiler herbişeyini söktüler aldılar. pirana gibiydiler. hatta daha sonra aynı mahalde tek başıma fazla sabit durmadım. bu iş evka civarında oldu(bucadaki).
boş bulduğun arsaya bırak.ya da yeterli gördüğün genişlikteki herhangi bir alan da olur.

normal direksiyon sınavında bişey yok. siz biliyorum dediniz diye ekstra zor şeyler isteyeceklerini sanmam.

direksiyon sınavına girdiğinizde göreceksiniz ki aslında neredeyse otomobil kullanmayı bilmeyenler bile rahatça bu sınavı geçebiliyorlar.

fakat burada sürücü kursunun söyle bir uyanıklığı var; size o soruyu sormaktaki amacı sizi direksiyon eğitimlerine almamak. bu da sürücü kursunun işine geliyor. eğer direksiyon eğitimlerine girmeyecekseniz sürücü kursundan indirim yapmalarını isteyin.

biliorum indirim olayı olduunu zaten indirimli kayıt oldum.

Direksiyon sınavında yaptırılanlar fikstir. Kullanmayı biliyor musun diye sorma sebebi sana harcayacağı eğitmen ve benzin parasından kısıp kısamayacağını öğrenmek.

Biliyorum dediysen büyük ihtimalle bir miktar indirim yapmıştır. Direksiyon sınavı zor değil ama bazen zorlayabiliyorlar. Misal geri geri git şu sokağa gir vs diyebiliyorlar.

Direksiyon sınavında yetkili olan kurs değildir zaten. İki tane gözetmen not verecek sana, yani kaydolurken araba kullanmayı biliyor musun diye soran kişinin bir işlevi olmayacak, kimlanbu'nun dediği gibi sınavda yapılanlar fix'tir zaten.. Ha bir de sınavda sonlara kalırsan işin çok daha kolaylaşır, misal ben son 5 kişinin içersindeyim ,adamlar heralde bıkmış olacaklar ki geri gitmemi bile istememişlerdi. Her türlü geçersin diyeyim kısaca...

bir anımı sizinle paylasmak istedim..dusunun ki nasıl sınavdan geciriyolar diye..

zamanında kursa yazıldım.sanıyorum 1 derse girdim.dıgerlerıne hıc gırmedım.kursun onunden dahi gecmedım..gel zaman git zaman sınav geldı.gectım ondan.dedıler su gun dıreksıyon sınava gel.gittim sınavın olacagı yere.baktım arac Murat 124.ahah dedim ben bu arabayı hıc bılmıyorum yanı şahin kullanmıslıgım var ama neyse dedım.oturdum koltuga arkada 2 tane amca yanımda kursun egitmeni.laf olsun dıye aynalara baktım koltugu soyle bı kendıne getırdım adam tamam baslayalım dedı.basladım sürmeye.sanki arkadaslarla takılıyoruz oyle caddede.kursun egitmeni dediki şurdan u çek.tamam dedim donecegımız yere geldim baktım karsıdan arac gelmıyo hafif bi yavasladım sonra cok az kökledim gaza ne bileyim murat 124 in arkadasının spin atacagını..soyle bi salladım adamları filmlerdeki gibi.duzelttım arabayı adam sagda da dur dedi.durdum.geri geri git biraz dedi.anaa ugrasıyorum ama vites geriye takılmıyo.meger üstüne bastıracakmısın vitesin.adam dediki sen bu arabayı hıc surmedınmı daha once.bende dedım yok surdumde sımdı heyecanlıyım dedım..tamam inebilirsin dedi..

velhasır ben ehliyetı aldım ordan..hıc bir teknık falan sordukları yok.önceden 3. vitese at derdi hemen ardından camı ac derdı.sen eger ılk once camı acarsan alamazdın ehliyeti..ancak simdi onu bile demiyolar cunku araclar otomatık camlı..

direksiyon sınavı öyle bir şey ki, formaliteler olayın özünden daha önemli. vitese atmadan önce aynaları kontrol eder gibi yapmadın, emniyet kemerini bağlar gibi yapmadın vesaire, gitti 10 puan.

bir kız vardı ben sınava girdiğimde, arabayı kaldırmaya çalışırken motoru 7000 devire çıkarttı (ya da maksimum kaç devir çeviriyorsa, çünkü "ığığığığığı" raddesine gelmişti motor), hareket edemeden bir 10 saniye filan ortalığı inletti öyle. kalkarken de stop ettirdi sonra. sordum, "geçersin" demiş gözetmenler kıza. "ama trafiğe çıkmayacağına söz ver" diye de eklemişler eheh :)

direksiyon dersi almasanızda sınava yakın pistte 2 tur atın. hem arabaya alışırsınız hemde pisti ezberlersiniz. gerçi kurs sınavdan önce sizi götürecektir piste ama unuturlarsa hem size yazık olur hem kursa. yasal olarak direksiyon dersi vermek zorundalar çünkü.

eger bir gun olursanız eger teknik direktör takımınızın dilişilisi su sekılde olmasını temenni ederim..
4 defans 2 mc 1 aml 1 amr 2 st olarak oynatın lutfen.turk futbolu bu yapıyı ogrenmeli.maclar üst bitmeli.iddaa cılar kazanmalı..

yurt dısındada cok sayıda kurs var bununla ilgili.oralarada bi bakın derim..

kendine ufak çapta ersun yanal'ı, büyük çapta da mourinho'yu örnek alabilirsin. ikisi de futbolculuk kariyerleri olmadan belirli noktalara geldiler. çalışma, disiplin, araştırma (ersun için sıkı cm'ci derler), futbol zekası vs... oldu mu neden olmasın, tabii şans da lazım. Bence kursa başla hem orda bisürü adamla tanışırsın, hem de bu iş sana göre mi değil mi görmüş olursun.

benden sana tavsiyem lazım olan bütün kursları bitirdikten sonra avrupa'da bir yerlere kapağı atmandır. oralarda iş hem daha organize hem de yükselmek daha kolay.

türkiye'de epeyce amatör takım var, onlardan başlayabilirsin. yaşın daha genç antrenör olmak için, profesyonel futbol oynamaman dezavantaj ama engel değil. en önemlisi de bir futbol çevrenin olması şart. şart olmasa bile önemli bir etken en azından türkiye için böyle.

bildigim kadariyla bunlarin oldurucu olanlari virus tasiyor. bu virus de bir sekilde ortaya cikan diger oldurucu virusler gibi ikinci dunya savasi sirasinda bir sekilde ortaya cikmis ve gunumuzde kadar yayilmis. bin cesit kene var, bunlarin yaklasik elli altmis tanesinde virus var. kirim kenesi var kongo kenesi var, iste bunlar yakaladi mi affetmiyor. bu yuzden herhangi bir kene yapisir yapismaz hastaneye gitmeli. orada yapilan testler sonucunda virus falan olup olmadigi anlasilip ona gore tedavi uygulaniyor.

benim de bir doktordan dinlediğim kadarıyla 600 küsür kene var ve bunlardan sadece 30'u ölümcül virüs taşıyor. bunlardan korunmak için parkta bahçede çorap pantolon giyilmeli ve hatta çorapların içine sokulmalı... keneleri neden çıkarmak sakıncalı sorusuna da eğer çıkartırsanız yada yapışmışken öldürürseniz kenenin içinde ki bir madde istemeden kana karışıyor ve bu da kanamalı ateş yapıyor. ama hastahane de bunlar daha risksiz çıkartılabiliyor. ve petekdokunun dediği gibi tedavisi de ona göre yapılıyor.

okumakta fayda var, buyrun:
www.kirim-kongo.saglik.gov.tr

surda da ek bilgiler var, artmasina dair vs..
www.ntvmsnbc.com

abi bunlar hastalıgı inek den falan alıyolarmıs..elemanın teki zamanında demiş bakın arkadaslar gelin bu sorunu kökten cozelım hastalık kene de deıl inekte.yediginden dolayı ineklerde falan bu hastalık oluyo kene gidip ondan alıyo sonra taşıyo bunu demiş.turkiye geneli bi ilaclamaya gıdelım bitkilerdeki zararlı varlıkları yok edelim demiş..

tabi dedigi ile kalmıs..ben haberlerın yalancısıyım..

bir ilaç firmasının, kenelere karşı sprey ürününü satması için ajanvari insanlara verip ormanlara, hava alanlarına, şehir merkezlerine, dağıttırdığı sonra salgın bir hastalık başlattığı söyleniyor. zaten keneler biraz farklı bazı keneler var yapışıyor emiyor, emiyor fark edersen bi şekilde çıkarıyosun önlem alıyosun..
bunlar öyle değil ısırdığı an öldürüyo var bu işte bişey..

keneler daha çok kuşların göç yolları üzerinde ve hayvancılık yapılan yerlerde bulunuyor. yani kuşlar üzerinden seyehat ediyorlar çoğunlukla.

öldürme riski olan keneler "kkka" hastalıgına sebep olan virüsü taşıyan keneler. bunlar da daha çok kelkit vadisi (tokat-sivas civarında) görülüyor.

kkka virüsü taşıyan bir kene tarafından ısırılan kişinin ölme ihtimali %5 imiş.. ama ülkemizde 97 vakada 7 kişi ölmüş.

hmm allah korusun da ısırılırsanız aklınızda bulunsun özel değil devlet hastanesine gidiniz. devlet hastaneleri daha deneyimliymiş bu konuda sanırım.

bir de sizi hastahanede tutacaklar keneyi çıkardıktan sonra, belirtileri bekleyecekler. bir kaç gün içinde hiç bir belirti (kanama vs.) olmazsa bilin ki kurtuldunuz. tedaviye gerek kalmayacak yani.

bu virüse karşı ne bi aşı ne bir ilaç var. sadece mücadele için bağışıklık sisteminizi güçlendiriyorlar ve bulguları yok etmeye çalışıyolar.

bu keneler sizi ısırdığında kendiniz çıkarmaya kalkmayacamışsınız. siz çıkarırken bacakları sizin teninizde kalıyormuş, buda öldürücüymüş.
en son ölümle gerçekleşen bir vakkada, çoban bu yüzzden ölmüştü.
Bilginiz olsun.

@2day2die: yukarda yazdigim saglik bakanligi'nin sitesinde kenenin nasil cikarilacagiyla ilgili bilgi ve video var ve orda kenenin vucuda mumkun oldugunca az temas etmesi gerektigi, fark edilir edilmez cikarilmasi gerektigi yaziyor. kafam karisti :s
not: dogru cikarilmazsa bacaklari ve kafanin bir kismi vucutta kaliyor. kopeklerde mesela bu sekilde kene parcalari kopegin govdesinde kalirsa zehirleyebiliyor hayvani.

zehirsizde olsa keneyi tutup çekerek çıkartmaya çalışırsanız kenenin çenesi deride kalıyor ve iltihap oluyor oradan da bir çok mikrobik hastalık kapılabilir.

bu is icin asi bile var, hatta ben gecen ay oldum. fakat gelin görün ki bu olay memleketimiz de var mi bilemiyorum. aslinda asi ne kadar gereklidir? ben sürekli ormanlarda daglarda tepelerde gezindigim icin önlem amaci ile oldum. hic ormanla, kirlikla alakasi olmayan birine de kene kafayi gecirmis. yani bu is biraz sansa bagli. ama korunma yollari kismi olarak var.

ne sekilde olursa olsun kene´nin türünü ayirt etmeden vücuda asilmis bir keneyi asla cikarmamak gerekiyor. bunu uzman bir doktar ile cözümlemek her zaan icin en dogrusudur.


not: umarim bir mal cikip, siz söylentilere kulak asmayin keyifle yiyiniz aman cikariniz, sökünüz kopartiniz demez. ( bu aralar pek denk gelir oldum da)

konu üzerinden epey zaman geçmiş, ancak ben yinede linki vereyim dedim.
kidshealth.org

burada geniş çaplı bilgi bulabilirsiniz.

symbian os işletim sistemi sayesınde calısan bi program vardı ama sanırım senin telde symbian yok..

javada bu tur bi uygulama sanıyorum kesfedilmedi.yapılamazda gıbı gelıyo bana..

java'da öyle bir program yapılabilir aslında, ancak var mı bilmiyorum. s60'da bunu yapabilen programın adı blacklist

ben de ihtiyaç duymuştum da bulamamıştım.

hayır, bir telefonda bunu yapmak çok mu zor yahu?

bergama olabilir. berksoy otel yakınımındır. www.berksoyhotel.com

kalmayı düşünürseniz bir şeyler ayarlarız.

karaburun'u önerebilirim sessiz sakin bir yerdir denizi çok güzeldir konaklama da gayet uygun fiyatlıdır kesinlikle tavsiye ederim.

güzelbahçe/yalı yalının sırtları da olabilir bak. huzur manyağı yapıyor insanı.

urla olabılır..cok uygun pansıyonlar mevcut ve cok hos cok sakın bi yer..kafa dinlemek ıcın guzel gıbı gelıyo bana..

mordogan

yolu biraz daha uzatırsan
gökçeada
hatta adanın arkası, uğurlu köyü.

çok uzaklaşmana gerek yok.. dikili yi tek geçerim..

çandarlı

assos veyahut mordoğan hatta balıklı ova çok ideal

herkese teşekkürler
11 farklı yer söylenmiş:) bu seçenekleri bir şekilde daraltmak lazım.
bu arada gökçe ada bozulmuş diyorlar. aslında bu tatil fikrinde ilk aklıma gelen yer orasıydı,hatta sözlükteki başlığının ilk sayfalarını okuyunca feci gaza gelmiştim,ama son sayfalarda artık kalabalık bir tatil köyü olduğu yazıyordu; ki yakın zamanda giden insanlar da aynı şeyleri söylüyorlar.

aslında istediğim yer sözlükteki gökçeada başlığının ilk sayfalarındaki gibi biryer

1. arkadasimin da kalacak yeri belli degildi, nolcak lan parkta yatarim dedi, yatti, tutuklandi. bilmem kac gun ugrasti durdu. inn denilen otellerde 3-4 kisilik odalarda kalabilirsiniz. haftaligi tas catlasin 250 dolardir. belki de pahalanmistir bilemicem.

3. burdaki telefonunu kullanman daha mantikli. roaming'e actirip kullanabilirsin. yeni telefon icin ikametgah(!) tarzi bisey istiyolar orda diye biliyorum. atiyo da olabilirim. araba konusuna gelince, ben de 650 dolara bi araba almistim. pontiac bonneville,200 dolara zar zor satmistim. ikinci el piyasasi dusuk oralarda. sifirlar ucuz oldugu icin. dikkat etmen gereken bisey yok sonucta. fazla kullanmicaksin. biz chicagonun okuz sicaginda radyatoru delik arabayla hoydur hoydur gezdik. bisey olmuyo merak etme. biraz duman cikmisti aslinda bi kere. tirsmistik.

4. ucakta musaade edilen agirlik 23 kilo falandi galiba emin degilim, yanina aldigin cantan da belli bi agirligi gecemez(2kg?) cok fazla yuklenip gitmene gerek yok bence. atiyorum noodle denen bisey var. kutusu 25 centti, 6li paketlerden alirsan daha da ucuza geliyodu. sicak suyu ekliyosun ustune cillop gibi makarna iste. amerika'dan bahsediyoruz, boyle atistirmaliklar var yani.

bi de bana mountain dew getirsene abi ordan :) cok ozledim. sierra mist de olur.

1.yapabileceğinz en iyi şey daha önce aynı yerde wat yapmış türklere ulaşıp bilgi almak. sponsor firmanızda mailleri olmalı. konaklama için burdan pek bir şey yapabileceğinizi sanmıyorum. bir de bu tip. yerler ağzına kadar wat öğrencisi dolu olduğu için kalıcak yer bulmak sorun olmaz ama önemli nokta ucuz fiyata iyi yer bulabilmek o yüzden bulduğunuz ilk yere atlamayın.

2.newjersey newyorkla iç içe bir eyalet. bu yüzden bence newyorku gezmek yerine çalışacağınız yere gidip yerleşmek ve ortama ayak uydurmak sizin içi daha hayırlı olur. newyork u nasıl olsa gezeceksiniz oranın koşullarına alıştıktan sonra çok daha verimli bir şekilde şehrin tadını çıkarabilirsiniz.

3. ordaki telefon olayları hakkında bilgim yok. ailenin acil durumları için turkcell geriye kalan tüm iç dış görüşmeler için pre-paid kartlar oldukça iş görüyor.
araba alırken mümkünse düz vites alın, senelik muayene (inspection) süresini mutlaka kontrol edin araç o yılın muayenesini geçememişse kesinlikle almayın. Eğer satıcı geçebileceğini iddia ediyorsa beraber tamirciye gidip inspection a sokun. geçerse siz geçemezse araç sahibi öder muayene parasını. bir de muayene süresi ekim veya kasım gibi bir tarihte doluyorsa, muayeneye sokmanıza gerek yok. aracı teslim alırken sözleşme hazırlayın. el yazınız bile olabilir. bir de aracın register ını teslim alın. sonra bir plaka ofisine gidip yeni plaka almanız gerekecek. satamayacanız kadar kötü araba almayın, başınıza bela olur.

4. yemek abd de problem. konserve sınırdan geçermi bilmem ama götürebilirseniz götürün.

Ek: dönüş tarihinden 10 gün önce işi bırakıp gezmek için harcayabilirsiniz. abd içi uçak biletleri gayet uygun.

arabanız olacaksa iki şöförle niagara şelalesine haftasonu için gidip dönebilirsiniz. çok etkileyici bir yer değil ama yinde de görülebilir.

washington dc deki müzeleri gezin. şehir ağzına kadar müze dolu ve hepsi bedava.

polisler genelde yabancılara ceza yazmıyor ama dikkatli olun. kurallara ciddiyetle uyduğunuz sürece hiç sorun yaşamazsınız.

park cezası konusunda af yok, çatır çatır döşüyorlar cezayı. park işaretlerine harfiyen uyun. newyork a arabayla gitmeyin. (çok ciddiyim) metro ile newyork ta gidemeyeceğiniz yer yok.

ek iş yapın bulabilirseniz. çok çalışp para biriktirin ki gezerken harcamak koymasın.

newyork ta asterdam avenue üzerinde 100 numara civarı bir yerlerde hostelling international a bağlı bir hostel var, orda kalabilirsin. ama otelleri kontrol etmekte fayda var bazen çok ucuza yer bulunabiliyor.

---- ben de mountain dew istiyorum :'(( ------------

- kuru gida gecer gumrukten, et urunu gecmez. konservenin icinde ne olduguna bagli biraz da sanirsam. ben tonla irmik, bulgur, tarhana, hazir yemek paketlerini (dr. oetker vs.)sorunsuz gecirdim.
- 23'er kilodan iki bavul ucaga aliniyor. bir de ucaga giderken yanina alacagin canta var ama ona koyabilecegin $eyler sinirli. yanina alacagin cantanin agirligindan ziyade boyutlarina bakiyorlar ama agirligi da abartmamak lazim tabii.
- cep telefonu hattini telefonla beraber satiyorlar (sim kart yok) genelde, ve en az 12 aylik taksitlerle (ayda 40-50 dolar) veriyorlar o yuzden telefon kartini tavsiye ederim.

mezun calling card vardi, simdi hatirladim. sitesinden kredi gartiynan dakika satin aliyorsun, sonra numarayi arayip pin kodunu giriyosun vs vs. detaylica inceleyesin diye link veriyorum bak kiymetini bil :)

www.mezun.com

mandular iki olduu :D

Yiyecek goturmek akil kari degil. Girerken sorun cikabilir. Cikmadigi cok oluyor ama ilk defa WAT'a giderken sorun cikmasin istersiniz degil mi? Vardiginizda supermarkete gidin. Ucuz makarna, noodle, ton baligi konservesi, donmus yemekler vs var. Gayet mantikli fiyatlar. Kendinize mutfakli bir yer tutarsaniz yemege cok para gitmez.

Cep telefonu almak icin eskiden ikamet ve credit history gerekiyordu. Credit historyniz yok sizin. Ama pre-paid cep telefonu alirsaniz sorun olmaz herhalde.

Araba alirken yapmaniz gerekenler soyle: once biraz bakin, yani sadece bakin. Fiyatlari ogrenin. edmunds.com gibi ikinci el fiyatlari veren yerlere bakin. Sonra gozunuze bir araba kestirince uz'un bahsettigi muayene isini arastirin. Ben ikinci el arabaya bakmaya gitmeden once yakin bir yerde bir tamirciye ugrayip "abi bakacagim arabayi sana getirsem bir bakabilir misin?" dedim genelde. 20-30 dolara tamirci iyice bir bakip nesi var nesi yok anlatiyor. Kisa donemde tamir istemeyen bozukluklari kafana takma (ama fiyati ona gore ayarla).

1. yatacak yerinizin belli olmaması gibi bir durum imkansız bence. gitmeden önce kalacak yerinizden çalışacağınız yer, saat başına alacağınız para,kalacak yere vereceğiniz para vsvsvs aşağı yukarı belli olması gerekir. burdaki şirketlere eşşek yükü ile para wermemizin sebebi bu. şirketinizi sıkıştırmanızı öneririm. ama bildiğim kadarı ile six flags çalışanlarını kendi bünyesinde barındırıyor. lüx süit odaları filan war demişlerdi bize ama pahalı idi haliylen haftalığı 150-200$ gibi bişi idi hatırlıyorsam. ben north carolina da bi villa da 75$ a kalmıştım mesela. barınma fiyatı önemli bir mesele. kazandığınız paranın büyük kısmı oraya gidiyo.üstünde durun

2.bencede önce çalışacağınız yere gidin eşyalarınızı filan yerleştirin öle bi imkan warsa ve new yorktan önce kendi bölgenizi tanımaya çalışın, ne yenir,nerede market var? vs vs vs. erken gitseniz bile yine six flags sizi açıkta bırakmaz sanıoyorum. en fazla parasını alır kaldığınız sürenin. erken geldmişsin git diyeceğini sanmam.

3. araba filan almanız gerekmez kanımca hemen. zira new york new jersey gibi şehirler oturmuş bi toplu taşıma sistemine sahipler ve belli bir süre otobüs,metro vs ile idare edebilirsiniz. e zaten büyük ihtimalle çalışacağınız parkta kalacaksınız. sadece tatil günlerinizde gezecekseniz pek bi fiyat tutmaz bunların toplamı. araba konusununda sözlükte ki "amerikada araba almak" "amerikada yaşamak" gibi başlıkları iyi okuyun .internette bu konularda bi çok bilgi bulabilirsiniz. özellikle mezun.com da bir çok yararlı tavsiyeler bulabilirsiniz gerek orda yaşayan gerek gitmiş gelmiş kimseler tarafından. orada büyük sorun bu ikinci el araba olayı. gerçekten anlamıyorsanız arabadan bulaşmayın pek. sonra arabaya werdiğiniz paranın daha fazlasını tamire, kontrole filan weriyorsunuz.

4. ewet pek bir şey götürmeyin bence de. hele kıyafet çok az götürün. 2-3 hafta yetecek kadar olsun tamam. zaten oradaki outletlerden mall lardan herşeyin türkiyeye göre gayet ucuzunu bulabiliyorsunuz. giderken valizi doldurup dönüşte havaalanı kontrolünden geçemeyecek diye 14$ lık levi's ları nike ları alamayıp baka baka geri dönersiniz. yiyecek konusunda karar sizin. zaten orada yiyeceksiniz dönüşte pek bi sorun olmayacak ama kendinize eziyet etmeyin bence. ewet yiyecek prpblem orada buradaki gibi kahvaltı, akşam yemeği kültürü vs yok. ama kolay adapte olabilen biri iseniz her türlü süpermarket işinizi görür. tam bi tüketim toplumu olduklarından her şeyin bi çok çeşidi war ve kolay kolay aç kalmazsınız.

aslında bi çok tecrübem oldu bu konularda hepsini yazmak istiyorum.sözlükte yeni başlayanlar için wat başlığı war mı bilmiyorum ama siz gidene kadar açmaya çalışırım :) ne zamandır aklımdaydı zaten.

arkadasım beyaz bı arac almıstı wat yaparken.elınde patlamıstı araba..beyaz araba alınmazmıs meger ben onun yalancısıyım..

abi ben de chicagodaki six flags'te calismistim. saatlik asgari ucret olan 6.5 dolardan calismistik. oteli suit odalari falan yoktu. okullar acilana kadar(agustos) carthage college'in yurdunda kalmistik, sonra da otele yerlestik. okulun siz flagsle tek baglantisi, bizim otele parayi direk vermememizdi. paycheck'ten kesiyolardi.

pide çok ağır kaçar bu havada. gündelikçiye gelen kadın vs varsa bir tencere sarma yaptırılabilir, yanına kısır, bol salata, hatta adıyamanlı çiğköfteçi varsa yakınlarda 2 porsiyon çiğ köfte, rakı yanına bol buz... ne bileyim ben.

her yörede farklı boyutta oluyor ama 2 2,5 kg yeter diye düşünüyorum,1.5 kg domates 3 tane iri soğan (4 te olabilir),malzemesi olur.herkes 1.5 yer diye düşünmek lazım, artarsa bize gönder biz yeriz :) ayrıca ben kiloyu söyledim de en az 18 tane pide çıkmalı bence,
hazır mantıda alma derim içine baharat koyuyorlar sadece

beni de çağırırsanız söylerim. :p

bizde de etliekmek yaparlar kalabalıkta,hem kolay hem de ucuz oluyor.kıymayı az yağlı alarsanız ağır olmaz bence. anneme sordum,verdiği liste bu :
1 kilo kıyma ,yarım kilo domates ,yarım kilo soğan, 5-6 tane yeşil biber.

1 adet kıymalının ıcınde ortalama 100 gr malzeme makbuldur.. 10-12 kişilik yemekte sanırım 15 adet kıymalı yeterli olur.tabi bizim buralarda kıymalı dedıgımız sey biraz uzun oluyo.bazı yerlerde kucuk yapıyolar..buyuk ise 15 tane yeter..

siz 1250-1400 gram arası et alın.hatta kasap dan alacaksanız malzemesını ıstersenız o bile hazırlar..bu sayede adam yeterı kadar olculu davranarak sızı olası bır sıkıntıdan kurtarır..

ek yemek önerisi olarak: efendim fırında güveç yada fırın ağzı cok daha lezziz olur.yine kasap yardımı ile bunlar yapılabılır..gıdıp abi ben bi guvec yada fırın agzı yaptırcam dersen adam hemen hazırlar sana..
güveç yaptırmak için güveçin olmalı..

güzel bir saksı çiçeği olabilir belki. o yaştaki insanlar sever çiçekleri genelde sanki?

bence cok hos ama tabı sızın aklınıza yatar mı bilemiyorum bi onerım var benım..
herhangi bi plaketciye gidip bir plaket uzerıne
sayın .... bize yaptıgınız iyilikler, anlayış, hos goru vs gibi nedenlerden dolayı tesekkur ederız tarzında bi yazı yazdırabılırsınız..cok hos gorunur ve eminim kendi evinin en guzel yerinde yıllarca durmasına neden olur..

icindeki yazı biraz sacma oldu belki ama sız daha iyisini yaptırabılırsınız..

ucuz yağlıboya manzara. (nereli olduğunu bilirsiniz) çok da güzel olacaktır. memleket havası şöyle.

anneler günü, sevgililer günü gibi zamanlarda şöyle bir ilan çıkıyor gazetelerde.
"en iyi sevgili/anne oskarı"

bildiğin oskar heykelciğinin altına istediğini yazıyorlar.
bence,o heykellerden alıp en iyi ev sahibi oskarını verebilirsiniz.
böylelikle sizi hep hatırlar.
nerede satılıyor bulamadım ama şunu buldum

www.aksam.com.tr

olta takımı geldi aklıma

çocuklarına bir hediye alabilrsin..... ona alacağın hediyeden daha anlamlı olur gibi.

misal tuttukları takıma göre formasıdır,t-shirtüdür....vb.

frag quake te adam oldurunce o sana frag olur ona denir. hatta mesela sevdiginiz birine frag'in olayim dersen o gel oldur beni demek . ama sordugun sey frak sanırım . sadece yanlıs anlasılma varsa gidereyim dedim .

dedıgınız sey frak ise Zegna da var.. (:

benim dediğim şey şu hayu
www.stargazete.com
hani ingiliz kraliçesinin a.gül e poposuyla gülerken üstünde olan giysi.

resmi bir devlet törenine katılmayacaksınız, smokin yeter de artar bile.
onu da artık neredeyse tüm erkek mağazalarında bulabilirsiniz. network'ün outletinde bile vardı diye hatırlıyorum bir aralar.

hayır smokin olmaz frak lazım.hatta kiralamak falan değil.iki tane alıp dolaba atmak istiyorum şahsen.

@omer460 işte senın gosterdıgın resımdekı kıyafetın adı frak dır..
burada kiralık frak bulunuyomus
www.smokinkiralama.com

ayrıca Damat, Kip ve Sarar markaları frak üretimi yapıyormuş..
kaynak: www.takvim.com.tr

diger stadları bilemiyorum ama saraçoğlunda olmuyo o olay..yerinde oturmayan kişi bir kac kez ikaz ediliyo.eger hala aynı sekılde devam ederse stada girişi engelleniyo..

şükrü saracoğlu'nda herkes yerine oturur. yanlış olmasın.

edit: kale arkası hariç demekte beis görmüyorum.

@ezeriko: onca maça gittim şükrü saraçoğlunda dahi telsim ve migrosta kimse yerine oturmuyordu?

migros'ta herkes kafasına göre geçer, bilete bakılmaz pek.. telsim'de ise maçına göre değişir.. tribünün full çektiği maçlarda kombineli birisi yerine oturan biletliyi kaldırdığı zaman, o kişi de biletindeki yerine geçmek zorunda kalır..

maraton'da ise 800 liralık kombine alan adamın 1600 liralık yere oturması geçtiğimiz sene olay olmuştu.. bu yüzden bloklar arasına da camekanlar konuldu herkes yerine otursun diye.. güvenlik görevlileri sıklaştırıldı falan filan.. çakallık pek bir işe yaramaz sanırım..

sene boyu telsimdeydim, yerime oturma teşebbüsleri bir hayli oldu çevremde de oldu.
herkesi ikaz ettik yerinize oturulursa kaldırın,görevliye haber verin diye.
sezon sonuna doğru artık herkes yerli yerinde oturdu mesela.

maraton üst çeşitli grupların yer aldığı bir bölge, bu sene gfb de maraton e bloğa geçecekmiş. orada kill for you'da durduğu için tribünde bir dalgalanma mutlaka olacaktır yan bloklara doğru.

ayrıca maraton üst A ve B bloklarda Feder grubu duruyor. Grubun olduğu yerde düzen dirlik olmaz zaten, grup bir araya gelmek isteyecektir mutlaka düzen bozulacaktır.

ancak şu çakallığı yapabilirsin ucuz yerden alıp merdiven boşluğunda itiş kakış maçı izlersin devre arasında da içeri kaçarsın. 2006-2007 sezonunun maraton üst bilgisidir. Şimdi galiba cam bölme ile ayırmışlar.

yılda toplam 3-4 maçta, 52000 kişi aynı anda biletlerinde yazan yere oturur. o maçlar da avrupa maçları ve derbiler. eğer bu 3-4 maçı saçma sapan yerlerden izlemek istemiyorsa parasını versin, biraz daha fazla versin, düzgün bir yerden kombine alsın. eğer maraton üstten alıyorsa, sıra olarak aşağılardan alsın, üst taraflar çok çok üst tarafta.

tabii şöyle de bir şey var. eğer biraz uyanık bir insansa, bu bahsettiğim 3-4 maç haricinde her yere oturabilir. geçen sene çok kötü bir yerde kombinem vardı (çok üstteydi), bir kaç maç hariç her zaman istediğim yere oturdum. bir iki boşluk oluyordu ama en önemli 3-4 maçta kös kös kendi yerime gittim. en önemli maçları saçma sapan yerlerden izledim.

Otomatik vites araba almadan önce kullanma tarzım aynen böyle idi. Teknik açıdan hiçbir sakıncası yok. Hatta üstüne daha az yakıt sarfiyatı ve daha uzun ömürlü bir debriyaj baskı balatası avantajlarını da sıralayabiliriz. Tek dezavantajı ani tepki vermen gereken durumlarda (önüne yaya fırlaması gibi) sende alışkanlık olmuş olan debriyaj meselesi daha geç tepki vermene neden olabilir. Ama yaya maya dinlemem geç frenajı severim diyorsan orasını bilemiyorum.. :)

e tabi ki, debriyaj kullanımı balataları aşındırır abi. zaten debriyajın görevi ''kavrama'' olayı. gereksiz yere kullanımı balatayı aşındırıyor.hatta yarım debriyaj gitmek yani sol ayak hafifte olsa debriyajın üstünde olması kavrama noktasını siz pek alışsanızda değiştirebilir.yani gereksiz yere kullanmayın debriyajı, sol ayagınız agrı yapar hem:)

debriyaj a bastıgın zaman benzin pompalanır.benzin tuketimi artar.. diye biliyorum ama..belkide beni keklediler zamanında

bilincli yapiliyorsa sorun yok. ama yavaslamak icin her zaman tercih edilmemeli. ani bir frenaj gerektiginde, aliskanlikla fren yerine debriyaja basilirsa felakete goturur.

bir de, debriyaja basmak debriyaj balatasini kullanan bir eylem. cok debriyaj kullanimi bu balatanin omrunu azaltir, arttirmaz... gibi geliyor bana. ek olarak: surekli debriyaj kullanimi acemilerde gorulur ve araba hizlanirken bile ayagi debriyajin ustunde tutmaya neden olur. bu de balatanin siyirmasina neden olur. gereksiz yere debriyaj kullanmayalim, kullanani uyaralim.

ingiltere'de kirmizi isikta ayagi debriyajda tutmak yasaktir ornegin. vitesi bosa alip frene basmaniz gerekir.

eğer böyle bir alışkanlığınız varsa, bu alışkanlığınız geçene kadar debriyajınızın kavrama noktasını daha aşağıya aldırın, zira aracı bu şekilde kullanmak başta debriyaj balatası olmak üzere pek çok parçaya zarar verir. bunu sanayide veya serviste herhangi bir usta üç-beş dakikada yapar.

debriyaj pedalini cok fazla kullaniyorsunuz. bunun tek zarari debriyaj balatasinin eskimesi olacaktir. daha fazla benzin yakma diye bir olay olmaz, sonucta motorun devrinde bir degisme yok. kendinizi debriyaji daha az kullanmaya alistirmaniz sart bence.

debriyaji doya doya kullanmak istiyorsaniz motor freni yaparken kullanabilirsiniz, o bile sanzimana buyuk bir guc uygular.

Araç kavrama yaptıktan sonra ayak debriyajda tutulmadığı sürece (sizin kullanım şekliniz gibi) bir sorun teşkil etmez.

Ben de aynı şekilde kullanıyorum mesela. Çok fren yapmayı ve arabayı sürekli boşa atmanın önüne geçen bir uygulama.

Ancak şöyle bir durum var ki, bu daha sağlıklıdır; o da aracın viteste takılı olma ihtimali olduğu zaman, debriyaja basmak yerine daha küçük bir vitese atılmasıdır. Yakıt sarfiyatını da böylece daha düşüklere indirebilirsiniz.

Balatalara, debriyaja ve haliyle motora zarar verebilecek durum ise, arabayı özellikle kalkışlarda, gaza basıp kavradığınız andan itibaren, ayağınızı debriyajdan çekmediğiniz anlardır...

vites geçişlerini yaptıktan sonra pek üzerinde tutmuyorum ama bekleme yaptığım zaman, çoğu arkadaşım durur, vitesi boşa alır ve bekler. ben öyle yapmıyorum araba durur vaziyette iken debriyaja basılı bir şekilde bekliyorum, bu esnada herhangi bir aşınma vs. oluyor mu ? (aracın her sistemini az çok anlıyorum bir tek şanzımanın nasıl işlediği hakkında bilgim yok :)

durur vaziyette herhangi bir sıkıntı olmaz. boş viteste seyir halindeyken de debriyaja basmanız elbette bir sorun teşkil etmez. burada sorun olan şey araç seyir halinde ve vitesteyken ayağınızı debriyajda tutmak. hem baskı balata aşınacak hem de ayağınız debriyajda gaza bastığınız için (dolayısıyla gücün tamamı aktarılamadığı için) yakıt sarfiyatı olacaktır. eğer bunu devamlı hale getirirseniz aracınızın debriyajı giderek daha yukarıdan kavrayacak ve bir zaman sonra artık kavrayamaz hale gelecektir.

Bildiğim kadarıyla balata yalnızca kavrama noktasında tuttuğunuzda aşınıyor. Dolayısıyla debriyajı basılı tutmanın bir zararı olmaması lazım, ama ne gerek var.

Üstteki arkadaşa hitaben bildiğim ve anladığım kadarıyla yazıyorum. Megep'ten baktım. debriyaj üç ana sistemden oluşur.
Balata, diafram, rulman. Siz debriyaja bastığınızda çatal rulmanı iterek diyaframa yapıştırır. rulman dönmeye başlar. Diyaframa baskı yapar. Balata ayrılır. Vites boşa çıkar.

Yani vitesi boşa alıp debriyaja basılı tutmak rulmanı daha çok çalıştır. Daha hızlı aşınır.

Bu yüzden seyir halindeyken ayak pedalın üstünde durmaz. Pedala hafif dokunmak rulmanı diaframa yapıştırır. Pedalı güçlü itmek balatayı ayırır.

google. (cok da ciddiyim)

edit: (bkz: somurulesi mp3 siteleri)

#12105881.

bomba rap seklınde gelıyor..
www.mp3hanesi.net

şaka şaka herturlu muzık var..

loadingvault.com candır.

pcmuzik.org

üyelik gerektiren iyi bir site:albumbase.com

picasa web album i$ini gorebilir.
picasaweb.google.com

sadece fotoğraflarımı koyayım diyorsanız www.imageshack.us

yok daha kapsamlı birşeyler olsun derseniz msn spaces tam size göre zannımca. msn listenizde bulunan kimlerin erişip, kimlerin erişemeyeceklerini kontrol edebilir, fotoğraf albümleri oluşturabilir fotoblog kıvamında şeyler hazırlayabilirsiniz.

facebook var (:

eldeki cevaplara teşekkür ama yok facebook işime gelmez. patron da var orda, sırf eklemiş diye kabul ettiğim merhabalık arkadaşlar da. msn spacesde de aynı durum söz konusu. iş için görüştüğüm insanlar da var. belki özel foto koycam di mi :)

anlatabildim sanırsam.

aa süpermiş. haberim yoktu bundan. teşekkürler
ama durum şudur ki, resimleri paylaiacağım arkadaşların hepsinin facebook hesabı yok. hesap almamak entelektüellik belirtisi midir nedir, almıyor keratalar. baştaki soruya dönersek, şöyle bir site olsa, ben de fotolarımı yüklesem, istediğime adresi ve şifreyi versem baksalar. efendime söyleyeyim paylaşım olsa öyle bi, mutlu olsak..

picasa'da ozel album acip sifresi ile gonderiyorsun insanlara onlar mailden o linke clicklediklerinde sadece o albumu goruyorlar

flickr da da şunlar görsün bunlar göremesin ayari var.

mantıken asıl yasaklayanlar suçlu. suçun cezasını çeken biziz.

başkalarının izlemesine vesile olmadıgın sürece suç işlemiş olmazsın.

tahminime gore suç o videoları izlemek degıl o videoları yayınlamaktır mahkemeye gore..yanı sen girsen youtube a sorun olmaz..
kaldıkı bi onceki yasaktan sonra erisim baska yollarda devam ettigini ogrenen telekom yetkılılerı o siteler hakkındada suc duyurusunda falan bulunmustu diye hatırlıyorum..

Hukukçuların açıklamasına göre yasaklı sitelere çeşitli şekillerde yasağı aşıp girmek suç teşkil etmiyor.

Videolar Yasalara göre filtreleniyor, Videoları doğrudan indirebiliyorsun youtube linklerin değişmiyor watch?v.... şeklinde kullanabiliyorsun, login olabiliyorsun yorum yazabiliyorsun vs vs www.dinamiturk.com YouTube'a en hakiki çözüm :)

apatch ile o feature'i ekleyebilirsin ya da add or remove programs listesinden messenger'i onarabilirsin.

onardın ama yıne aynı sekılde..yamayı yukledım fakat yamada avatar kaldırma secenegı var..o da işe yaramadı..yinede tesekkurler..

fazla kucultmu$ olmayasin sen messenger'i ?
altindan tutup uzatmayi dene.

böyle süpermi$. ke$ke yapabilsem böyle. var mı bunun yolu? böyle yapmanın?

boyuna küçültürsen böyle olur.

soru işareti, sis, pus(piktogram gibi bi simge arıyosan uymaz tabii), hiç bi ışığı yanmayan trafik lambası, kozmik karadelik resimleri filan belki

smy başkalarına da bıraksaydın :)

bence bu olabilir..ki oyledırde..

upload.wikimedia.org

oha ben bi yerden hatırlıyorum bunu..

siyah.

onlar zaten şekil olsun torba dolsun diye kesilcek cezaları ödemeye razı olan artistik insanlar oldukları için bir sorun olacağını sanmıyorum. ama "plakasız araç kullanmak asgari ücretin yüzde 15'i kadar para ve 10 puan" ise o zaman başka birşeyler var bunun altında hepsimi mebus çocuğu bunların :s

camın orada da yoksa ceza yerler, bu kadar basit.

ama italyan arabalarına yapılan sticker gibi yan tarafa takılan plakalar oluyor, tıpkı şu skalyeti'de olduğu gibi:
en.wikipedia.org:Ferrari_612_Scaglietti_Meilenwerk.jpg

Cezası kesinlikle var ve düzeltilene kadar trafikten men edilmesi de gerekiyor aracın.
Aynı şey örneğin soldaki mavi şeridi kırmızı Türk bayraklı şeritle değiştirenler için de geçerli, ancak gördüğüm kadarıyla bunlara da hiçbir şey yapılmıyor. Ülkeye bağlılıklarını kanunlara karşı çıkarak gösteriyor kişiler, bizde hep olan bir şey tabi. Dur bunun başlığını açayım bir ara.

plakayı camın onune koymakta suctur.plaka yerine takılır..

öğrenci kimligin ile basvurdugun takdirde misafir ogrenci statusunde kalabılırsın..

parayı alma yeri olarak calıstıgınız banka subesınde bulusma saglayabılırsınız..abi hemen parayı yatırmam gerekıyoda vs gıbı bısey dersenız durust bı ınsansa zaten problem etmeden gelır.parayı alır almaz hıc sız ellemeden direk gişe memuruna parayı verıp hesaba yatmasını isteyınız.bu sadece sahte para olayı ortadan kalkar..
yada tanıdıgınız bir bankacı varsa yanınızda goturmeye calısın.alıskın oldukları ıcın parayı sayarken elleme sureti ile sahte olup olmadıklarını anlıyolar..
imkan varsa sayma makinası da goturulebilir..

yada en cok yapılan sistem olarak parayı elden değil hesabınıza havale etmesini isteyebilirsiniz..

Satistan once ya da sonra gitmek zorunda degilsiniz bankaya. Arabayi alacaksa, beraber gidersiniz. Gozunuzun onunde para yatar, siz de anahtari teslim edersiniz.

Eger bu yontemi begenmediyseniz sahte para anlamaya yarayan kalem ya da mor isik aletlerinden alin. Pahali degiller. Paralari tek tek kontrol edin. Esnaf tanidiginiz varsa onda da bu aletten olabilir.

ya sanırım adam da bana guvenmeyecegi icin parayı önce yatırıp satışı sonra imzalamayı kabul etmeyecektir.
want2die doviz burosuna gidin rica edin makineden gecirin dedi, o mantıklı geldi simdi. üç beş neyse veririz emin olmak için
o para sayma makinaları sahte parayı ayırt edebiliyor degil mi?
bir de o mor ısık aletini nerden bulurum?

alıcı kişi o kadar parayı cebinde, cüzdanında taşıyamayacağı için o da bankadan çekecektir. ben alıcıya bankadan para çekmeye beraber gitmemizi teklif etmiştim. gişeden alırken yanında durdum sonra notere gittik.

Simdi biz bir kez sattık, onda da adam parayla beraber gelmişti.
ama sizinki de iyi fikir. teklif edeyim. ama iste bazısı parayı tek parca bi yerden cekmiyor. esi dostu getiriyor bi kısım, falan filan. karışıyor.

Satacağın araba 25.000 YTL ve üstü değilse, eleman da 10-20'lik banknot getirmeyeceğine göre, 50'lik ve 100'lük'leri dediğim meblağ için saymak, bakmak, 10-15 dakika alır.
Yani kendin bak. Sandığın kadar zor ve uzun değil.

Önceden de 50 ve 100'lük banknotların sahteleri ve gerçekleri ile biraz çalış yeter.
NOT: Piyasada daha çok 50'lik sahte yaygındır.

50 ve 100 luklerde sahte olup olmadigini anlamak cok zor degil. ozellikle kagidi ve kabartmalari cok abartili oldugu icin sayarken bile belli oluyor. biraz dikkat ederseniz sorun cikacagini zannetmiyorum.
en olmadi bir tane ucuz yollu sahte para makinasi alip gidin (50 ytl idi sanirsam)

işiniz düştüğünde bir banka veya döviz bürosundaki o anda boş duran gişe görevlisine sorarsanız türk parasında neye dikkat etmem gerekir diye. size bir kaç tüyo verecektir.
o bir kaç tüyoyu uygulamanız yüzlerce banknot arasından çok iyi yapılmış olsa dahi tek bir sahteyi bulmanıza imkan sağlar.
elle kontrol mor ışıktan çok daha garantili bir yoldur. türk parasında mor ışıkta görünen meşale/ateş şekilleri bazı sahtelerde de var. o yönteme güvenmeyin.
20, 50, 100 hepsinin sahtesinden piyasada bolca mevcut. en garanti 5 ve 10 liralar :)

bir de döviz bürosunda gidip yüklü bir miktarda parayı kontrol ettirmek yasaktır. herhangi bir komisyon karşılığı da yapmazlar. onun da işine gelmez çünkü makineye attıktan sonra bu benim destem değildi demeniz de mümkündür. herhangi bir paranın sahteliğinin kontrolü sadece ilgili emniyet birimlerine aittir.

25 binden fazla ya paranoyak oldum iyicene :(

ya babamın bu islerden cok anlayan bi arkadasın da alıp gidicez
ya da adama rica edicem bankadan beraber cekecegiz.tabi o da parayı bankadan cekecekse.
veya su aletlerden bulmaya calisicam, sahte para kontrol eden aletten.

sahte para kontrol eden aletlerin en ucuzu ve en eskisi 10-15 bin dolar. mor ışığın da değil kalemine büyük makinesine bile güven olmaz. kaldı ki o para makinelerinin eskilerine de güven olmaz.
siz en iyisi beraber gidip bir bankaya parayı yatırın. zaten elden alıyorsanız olması gereken budur.

eğer sürekli çalıştığınız bankanız varsa bir yöntem de noteri bankaya çağırmak. alıcı parayı direkt bankaya öder banka parayı teslim aldığında siz de imzaları atarsınız. ama ekstra masraf tabi noter çıkartmak en sağlamı da bu olur herhalde.

para sayma makinası ve mor ışık bulunan bir notere gidiniz.

Neye bakacağınızı bildiğiniz sürece sahte banknotu tespit etmek zor bir iş değil. Biraz oturup hepsini sayabilirsiniz. Sahte para kontrol kalemi istiyorsanız sanırım 5YTL civarı bir fiyata satılıyor piyasada (Google: "sahte para kalemi"), ancak yukarıda da dendiği gibi tek bir özelliği kontrol etmek yetmez. Şu sayfaları inceleyin:

20YTL: www.tcmb.gov.tr
50YTL: www.tcmb.gov.tr
100YTL: www.tcmb.gov.tr

Alıcıdan parayı 50lik ya da tercihen 100lük desteler halinde getirmesini özellikle isterseniz işiniz kolaylaşacaktır. Her bir banknotu incelemek 3 saniyenizden fazlasını almaz zaten. Bu durumda iki kişi ne kadar süreceğini siz hesaplayın :)

Ya da diğer bir yöntem:
1- Notere gidersiniz. Parayı yatırdıktan sonra dekontla gelip alacağınızı (alıcıyla birlikte) belirterek satış sözleşmelerini imzalarsınız. Sözleşme kopyaları noterde kalır.
2- Gidip parayı bankaya yatırırsınız. Dekontun bir nüshasını alıcı alır.
3- Geri dönüp satış sözleşmelerini noterden alırsınız. Olası bir anlaşmazlık ya da itiraz durumunda ikinizde de kapı gibi dekont olur.

İlk yöntemden nispeten daha kolay ama onun kadar %100 garantili değil tabi. Zaman olarak ise kayda değer bir fark olacağını sanmıyorum (bankaya gideceksiniz, geri geleceksiniz, sıra bekleme vs.)

tüm bilgiler için cok tesekkur ederim
hepsini bi okuyup sindirip degerlendiricez =)

üstad bence bu açıyla alakalı deıl gıbı gelıyo bana..yanı bi prog vs sayesınde goruntu o tarafdayken o reklam gorunmekte..
bir zamanlar kurtlar vadisinda falan da yapmıslardı.kanal d zamanında polat yabancı bi ulkedeydı kahvaltımı ne alıyodu yerden pepsi kutusu koymuslardı..

açılı olarak reklam benım bildigim Almanya Bundesliga da var..orada seyircılerın onunde duran reklam panoları yerden bakınca hıc bısey okunmaz ancak tv den açı sayesınde okunur..

edit : bundesliga daki açılı reklamı örnekle acıklamak istedim..Burada ters açıdan cekilmiş fotoda gorunuyo..
img185.imageshack.us

hmm tamam o zaman sorumu genisleteyim, bundesliga da bu isi nasil yaptiklarini bilen varsa yardimci olabilir mi?

@isott onlar örtü gibi yere seriliyo sanal reklam değil.

@szqnn arkadas sanal olanları dıyo.evet ortu seklınde olanlarda var ancak misa iş bankasının kocalman dönen bi reklamı var.kaldıkı yere örtü seklınde serılmıs goruntusu veren 3d lerde var..

almanyadakiler üzerine bir aralar baya kafa yormuştuk. söylediğin gibi "açı" olayı olduğunda karar kıldık.

almanyadaki statlarda arka arkaya iki tane reklam panosu var. ama kameranın olduğu açıdan iki pano tek bir parça gibi gözüküyor. böylelikle hem daha büyük reklam verebiliyorlar hemde seyircilerin görmelerini engellemiş olmuyorlar.

tamamen sallama tezimize gelelim:
önce şuraya bak: img254.imageshack.us
o çok ünlü alman mühendislerimiz gidiyorlar sahaya. lazer li uzunluk ölçen cihazlarla(adını unuttum) okuyorlar kameradan ilk panoya uzaklığı sonra iki pano arasında ki uzaklığı. ikinci panonun ne kadar daha geniş olması gerektiğini hesaplıyorlar. söylüyorlar sana:
daha baskıya verilmemiş bir reklam panosu hayal edelim. açalım photoshopumuzu(!) enlemesine ortadan ikiye bölelim.alttaki parça öndeki reklam panosunun üsttekide arkadaki panonun. arkadaki pano öndekinden daha geniş olduğu için üstteki parçayı ona göre genişletiyoruz. ve bitti. ne kadar kolaymış... ve saçma değil! sadece saat çok geç oldu.

bp3.blogger.com

açıdan olsa gerek.

Satan size vergi dairesinden borcu yoktur kağıtlarını getiriyor. Üzerinde rehin varsa onu kaldırttırıyor. Beraber notere gidiyorsunuz, satış gerçekleşiyor. O esnada verirsiniz.

daha para verme noktasına gelmeden bi servise gidin derim.bir arkadaş galeriden ikinci el bmw 116 aldıydı da araba servise gidince takla atmış çıktıydı.ya yaaa...

1- alici ile bir gun belirleyip ozel servise gidin. bastan asagi kontrol ediliyor. boyasina kadar yani. asagi yukari 50 ytl gibi bir ucret odeyeceksiniz (honda icin ben bunu odemistim).

2- notere gidin. noter zaten isinin ehli birisiyse alicidan -borcu yoktur- makbuzunu isteyecektir. buna gore satis sozlesmesini hazirlayacaktir.

3- satis sozlesmesi hazirlandigi zaman imza atilmadan once aliciya -paranizi aldiniz mi?- seklinde bir soru sorar. alici almadiysa oracikta takdim edersiniz. oturup birlikte parayi sayarsiniz.

4- alici notere -parayi aldim- der. imzayi atar, el sikisip isi oracikta bitirirsiniz.

hayirli olsun.

belkı alakasız ama bişi eklemek ıstedım..

Bosch Car Service diye bi yer var..arabayı goturuyosun oraya.bi rampaya oturtuyolar neresınde ne sorun var şak dıye soyluyolar..
www.boschservice.com.tr adresınden size en yakın servısı ogrenebılırsın..

Not: reklam gıbı oldu ama alakası yok sadece paylasmak ıstedım..

arabanın sahibi borcu yoktur temizdir gibi bi kagıt alıyo
beraber notere gidiyosunuz
o size parayı veriyor saymaya basliyosunuz. iki taraf da tamam , alacagımı aldım, verecegimi verdim deyince imzalar falan atılıp islem tamamlanıyor.

- bi usta ya da servis ile anlaşıp önce aracı kontrol ettirin.
- temiz olduğuna ikna olursanız araç sahibi trafik vergi dairesinden satış için borcu yoktur yazısı alacak. bu yazı trafik cezası ve vergi borcu olmadığını gösterir belgedir. 7 gün geçerliliği vardır aklınızda olsun.
- sonra beraber notere gidip satış işlemini gerçekleştiriyorsunuz bu sırada vergisi fln ödeniyor satışın. satış masraflarını kimin ödeyeceğini önceden kararlaştırmanızı tavsiye ederim.
- parayı isterseniz bu sırada verebilirsiniz. noterde işlemlerin gerçekleştiği sırada. ya da satıcı ile anlaşırsınız, bankaya parayı yatırıp öyle notere gidersiniz. imzalar atılır. yeni aracınızı hayırlı olsun.
- kazasız belasız sürüşler dilerim.

bir cok su markası suyu kendınden almak sartıyla sebili verıyor..mesela bızım buralarda damacana 4 ytl.sebil vereyım abi hep bizden içersen diyolar ozaman fiyatta 5 lira oluyo.şehirden şehire deısır sanırım bu fiyat ama sebil cok ucuza mal edilmiş oluyor..

bildigim kadarıyla fazla yakmıyo ama soylede bi durum var.sebil oldugu zaman insanlar daha fazla kahve cay vb seyler tuketıyo benım gozlemledıgım kadarıyla..bunuda goz onunde bulundurmakta fayda var.

abi çay kahveyi bol bol içsinler.kamyonda mobil 1 insanda çay kahve.

Ayrıca su sebili olayı benim bildiğim kadarıyla sürekli bi yerden su alırsanız falan onlar getiriyolar.Eee şimdi koskoca bürosunuz sade çay kahvede içilmiyecek suda içilecek.Malum yazda geliyor.Ne güzel hem sıcak hem soğuk.Sanırım bi sucu ile konuşup ücretsiz bir sebil kapatabilirsiniz.Zira sürekli müşterisiniz.

koskoca büro değiliz 3 kişiyiz. günde 2'yi geçmiyor kendi içtiğimiz. e gelen giden de pek yok. olursa da işte 2-3 bardak da onlar içer.

kettle ile sebil'in tükettiği elektriği iyi karşılaştırmak lazım. insanlar genelde, kettle'in daha az tüketeceğini söylemiş ama tam tersi de olabilir. zira kettle çabuk ısıtmaya yönelik (instant heater) olduğu için daha fazla elektrik tüketiyor olabilir. sebil ise uzun vadede ısıtıyor ve suyu az bir enerji ile sıcak da tutuyor. ayrıca, kettle'da su israfı daha fazla olabilir çünkü insanlar kettle'ın içinde kalan suyu her zaman döküyorlar bildiğim kadarıyla.

madem 10 fincan diyorsun termos kullanin büyüğünden olsun bitsin.

sebil suyu kettle kadar ısıtmaz. yani bir fincan kahve alayım derseniz yarısında ice coffe olur mundar olur. elektrikten kısıyım derken kahveden kaybedersiniz. yoldan kazanırsanız güçten güçten kazanırsanız da yoldan da kaybedersiniz. en ekonomiği cezvede su kaynatmak basit makinalara güvenmemek lazım efem.

sebilin ısıttığı su yalandır. sebilden sıcak su kettle a koyun düğmeye basın göreceksiniz ki kettle o sıcaklığı yeterli bulmayın ısıtma işlemine devam edecektir. hatta kettleda kaynamış suyu alıp çaydanlıkla ocağa koyun göreceksiniz ki su daha kaynamamış...

termos fikrini çok mantıklı bulduğumu söylemek isterim kaliteli termoslarla 5-6 saat sürekli durumda su sıcak tutulabiliyor madem içen çok sabah ve öğlen ilk içen biraz fazla ısıtıp termosa doldursa diğerleri de dolu termosu kullansa olur sanki :) ütopik olabilir ama cazip mi cazip :)

karı koca kahve manyağıyız.. evde hem sebil var hem kettle, hem de kahve makinesi... sebilin sıcak su aparatı çalışıyor, kahve makinesi de sorunsuz... ama biz hep kettle kullanıyoruz... kettle'dan şaşmayın. nokta.

toplamda 2 adet cocugu bulunmaktaymış..
www.sinematurk.com

edit: üstad cok aradım ama bulamadım bi turlu adını sanını..aksam ıyıce bı arastırıp kendısıne bı sekılde ulasmaya calısacagım..

kimdir peki bu kişi?

bulabıldıgım sey sadece ibb şehir tiyatroları ümraniye sahnesinde sezai ve arda aydın ında rol aldıgı bi oyun varmış.Adı Tekrar Çal Sam..oraya telefon edılerek belkı ırtıbata gecılebılır..
ÜMRANİYE SAHNESİ
TEL: (0216) 634 26 70
bide Kagıthane de sahne alıyomus bu oyun..
KAĞITHANE SADABAD SAHNESİ
TEL: (0212) 321 73 95

yani bu kadar yetenekli 2 insanın biyografisi bilemi olmaz ya.nedir bu hal.menajer falanda kullanmıyolar sanırım cok arastırdım irtibata geceyim diye ama bulamadım maalesef..

aöf 3 fakülteden oluşuyor aöf, iktisat, işletme. açık öğretim hangisini soruyorsun?

anadolu üniversitesi
x fakültesi

açıköğretim ile ilgili herhangi bişi yazmaz.

aöf dedıgımız sey acıkogretım fakultesi deılmı? yanı bu fakulte altında bulunan branslarda diploma alınmıyo mu?

Eskisehir Anadolu Universitesi,
X Fakultesi yazar.
Acikogretim diye bir ibare yer almaz.

@isott
açıköğretim sistemi 3 fakülteden oluşuyor ingilizce öğretmenliği dışındaki lisans programlı iktisat veya işletme fakültelerinde. Misal benim öğrenci kimliğimde Anadolu Üniversitesi İktisat Fakültesi Kamu Yönetimi bölümü yazıyor.
(ama ve fakat örgün öğrencilerin kimlikleri mavi iken benim ki kırmızı ki delikanlıyı bozuyor)

ingilizce öğretmenliği bölümünde yazar.

ön lisans tan,
lisans tamamlamak için açık öğretime geçicem
işletme okuyacam (3 4 ) şeklinde ve bu arada diplomamda bitirince açık öğretim yazıcak mı onu soruyorum

anadolu uni. işletme yazar. kimlikte bile açıköğretim yazmıyor ki hatta 2 sene önce aof kimlikleri örgün öğretimden daha güzeldi.

ruhsatsız araba bağlanmıyor muydu?

konumuza gelince, ruhsat değilde başka bir suçtan ceza yiyipte, az bir süre sonra diğer polise yakalanınca "beni arkadaki ekip elledi demin" deyip ceza kağıtlarını gösterdiğinizde 2. ekip ellemeden yolluyor genellikle.. yani ben denedim bikaç kez.. öyle oluyor..

ne yaptın abi yaa?
ruhsatsız araç dirrreek çalıntı muamelesi görür. çok büyük işler açılabilir başına.
tabiki ülkemizde kanunler harfiyen işlemiyor. illa hapse girersin diye bir kaide de yok.
ben de bir keresinde ruhsatsız çıkmıştım trafiğe. polis amcanın elleyeceği tuttu. nerde ulen ruhsat dedi. ben de "nerde olcek, bubamdaaa" diye cevap vermiştim. sonra cep telefonu ile aradım babamı, babam telefondan okudu ruhsatın tüm gerekli bilgilerini polise. ben de az biraz yalvardım yakardım. bişi yapmadı polis amuca sağolsun.
ama her zaman böyle cici polisler denk gelmiyo maalesef.

not: bu arada yukarıdaki yazının içler acısı halindeki imla durmuna kızmayın. 5 saattir termik makinalar çalışıyorum, normaldir, mazur görün.

ruhsat muhabbeti ornek olarak alinirsa; ikinci poliste seni uygunsuz bir sekilde yakalarsa cezayi yapistirir.

misal ben alkollu yakalandim. ehliyetimi 6 ay aldilar. ama adama bazi konularda gec kalsamda biseyler soylesemde, araci ben alip eve gittim. ve polis amca beni uyardi; "baska bir polis yakalarsa yine ceza yersin"

ruhsatsız arac zaten anında parka cekılır.cekme parası(transfer ucreti) ve parkta durdugu hergun ıcın yaklasık 15-20 lıra para verırsın. hayatını sıkertır ınsanın ruhsatsızlık.

efendım eger ruhsatın yoksa yanında fotokopisi varsa sadece 50ytl cıvarında bi para ucretı kesılıyo..baskada bısı olmuyo..

zaten benımkısı bı ornektı :)

www.lacordata.it diye bi yer varmıs.gıtmedım gormedım ama iyi dıyolar..

birde [email protected] diye bi olusum var.orada genıs bı arsıv var.hem bakabılırsın hemde sorabılırsın..ben ordan baktım..

"hotel residence romana" iyiydi ben gittigimde, metro'ya da yakin. corsa di porta romana uzerinde. www.romanaresidence.com

Bence hostelworld'deki yorumlara bakın. Burada alacağınız tavsiyelerden daha doğru ve ayrıntılı olacaktır. (rezervasyonu da oradan yapın hatta, daha ucuza gelir)

madem abd deki adrese gıdecek ebay den alabılırsın..hem daha da ucuza bulabılırsın..

Stoklarda olmamasının bir sebebi olarak da hazirandaki WWDC'de iPhone 2'nin piyasaya sunulacak olması gösteriliyor. Yeni model kapıda yani aklınızda olsun.

şu an almak mantıklı değil. 2.0 çıkıyor biraz bekle bence. 3g falan da olabilir beklemek şart. ama dersen ki ben eskiyi almak istiyorum yenisi çıkınca satabilirim kılıfıyla kullanılmış çiziksiz az kullanılmış iphone bulunuyor elimde :)

temmuz ayında "iphone 2" çıkıcak. nedir bu aceleniz anlamış değilim. hayır alsanız şuan, temmuz ayı gibi yarı fiyatına bile elden çıkaramayacaksınız onu.

İstiklal caddesinin girişindeki Fransız konsolosluğu binasında EFY kitabevi var. Yakındaki fransız okullarının bütün müfredatı bu kitabevinden sağlanırdı zamanında. Başlangıç seviyesi 300-500-800 kelime gibi seçenekleri olan hikaye kitapları vardı ama yayıncıyı ve seriyi hatırlayamadım. 80 günde devri alem gibi popüler kitapların kısa versiyonları oluyordu bunlar genelde. Ayrıca akmar pasajındaki kitapçılarda da bir miktar fransızca kitap mevcut olması lazım.

www.netkitap.com
yararlı olacagını dusunuyorum..Fransızca sayfanın karsısında Turkcesi de varmıs..

urun.gittigidiyor.com
6 adet hikaye kitabı 22,50Ytl..

www.dilforum.com
burada arkadas kısa bı hakeye yazmıs kitapdan..Turkceside var..

www.ideefixe.com
Büyük Yazar Le Grand Ecrivain Fransızca Öğrenenler için Türkçe Tercümeli Basitleştirilmiş Hikayeler Derece 1 varmıs burada..

www.netpamarket.com
buradada o serinin 2.ci derecesi varmıs..

urun.gittigidiyor.com
2 adet Fransızca hikaye 5,50Ytl..

Umarım yardımcı olmusumdur..

beyoğlu civarındaysan aslı han'daki sahaflarda bulunur fransızca küçük hikaye-roman kitapları

cok arastırdım ancak bulamadım..
lakin sunları buldum..www.piposayfasi.com
bu linkte bulunan Şahin Pipo ya telefon acarak sormanızı onerırım..

olmadı Burak Demir'in mail adresi yazıyor orada..Kendisi Türkiye Pipo Klubu baskanıdır..ona mail yoluyla danısabılırsınız..kendiside pipo satıcılıgı yapmaktadır.eminim biliyordur..

kolay gelsin..

Şahin Pipo'da da yokmuş. Teşekkürler yine de :)

Kadıköy'de Jajha'ya gelmiş bunların ufaklarından.

kendin baski yaptirabilirsin ?

onu da düşünmedim değil, ama uzun ömürlü olur mu ki? bir de en iyi neresi yapar acaba?

istersen onu sıcak su koyunca gorulen sekılde bile yapıyolar..
www.porselenbaski.com burada yapıyolarmıs..

adres: Göksu Sitesi C Blok Kağıthane - İstanbul

Tel: 212 3217582
Online bilgi almak için msn: [email protected]

bi gorus derim..

vans olabilir.. soylediginiz fiyata uyarmi bilemiyorum fiyatlari hakkinda bir bilgim yok

adidas olmasın demişsiniz ama geçen bir adidas outletten 69 milyona "climacool" model bir ayakkabı düşürdüm, böyle bir rahatlık yok, sanki çorapla geziyorum..

resmi de şu : en.red-dot.org
(bu arada red-dot tasarım ödüllüymüş, oha, ben bunları giymeye kıyamam artık)

new balance şahane ama sizin fiyat hedefinizin üstünde kalıyor sanırım

onitsuka tiger derim ben.. aslında 100 ytl civarında fiyatlar ama sezon sonu falan istediğiniz fiyata bulabilirsiniz diye tahmin ediyorum. ben de aliciym hatta öyle olursa..

bulabilirsen ecco

le coq sportif de hos modeller var.bi bakın derim..

her il icin mi gecerli yoksa belirli pilot bölgeler mı mevcut ?
eger deilse ben yapabılırım gıbı geldı..(sokaklarda dolasırken gozlem yapıp bunları ayrıntılı olarak aktarabılecek)
iletişim yazmamısınız ama isott@hotm.. adresinden gorusebiliriz..messenger olarakda ekleyebılırsınız..

bana ud ve kanun gıbı geldı..pek bılmem ama (:

ud.

evet ud. ama herhangi bir şarkı değil, taksim bu. makamını öğrenebilirseniz nihavend ud taksimi, hicaz ud taksimi vs. diye aratıp benzerlerini bulabilirsiniz.

bence en iyisi o web sitesini yapanlara sormak.

www.d4d.com.tr

parcanın adı invisible lover - ara dinkjian bestesi :) baya zaman once konusulmus konu ben bugun denk geldim :).. sezen aksu da albumunde soylemis yine mi cicek adıyla..

www.youtube.com

bu aslı siyah beyaz olan bir fotograf
atatürk albümlerinde falan var.

hatirladigim kadariyla ankara'da tesk bastirip dagitmisti
eger bulursan siyah beyazini tercih etmeni öneririm.

bu resmin hiç posterini görmedim. ama dijital baskı yapan bir reklamcı bulursan çıkartır. çok da güzel olur. reklamcı arkadaşım var. oradan biliyorum.

tesk in genel merkezinde gormustum ilk olarak..ancak Derviş Günday'a soramamıştım.orada buyuk ebatta duvarda asılı bır ornegı vardı..
ebat kucuk oldugu ıcın pek net cıkmaz dıye dusunuyorum digital baskıda..
yinede tesekkurler..

bulan goren varsa yazarsa sevınırım..

cevap degil ama aldiginiz versiyona dikkat edin :) Ankara Ticaret Odasi duvar takvimi yaptirmis kocaman, ustunde de sanirim bu fotograf vardi. arkada duran adamlardan birisinin yuzunu Sinan Aygun yapmislardi, 2007 ya da 2006 idi, Ankara'da nereye gitsen Ataturk'un arkasinda Sinan Aygun :)

1)resimlerin sadece cozunurlugunu du$urmu$sun. onemli olan boyutu.
640x480 bir png var orda. 506kb. el insaf.

2)$u mouse'u takip eden zimbirtidan kurtul derim. 2000 yilinda degiliz yahu.

3)thumbnail'leri ayrica olu$tur. image'i orjinal olarak kullanip height=x width=y diye kucultme. ve tum thumbnail'leri fix bir boyutta tut. atiyorum 200x200 gibi bir boyutu olsun. gerekli $ekilde crop et.

4)background'daki resim icerik ile beraber cok yoruyor browser'i. onu fixed yerine scroll yap ki sayfa daha rahat scroll edilebilsin.

kendı fıkrım bır onceki arkaplan daha guzeldi.o ev falan olan..tabı bu benım fikrim..o ev resimini sevmiştim..

eğer tasarımı değiştirip konsepte uygun birşeyler yaparsan site daha çok ilgi çeker gibi geliyor bana. site kült korku filmleri ile ilgili ama arkada masmavi gökyüzü, pamuk gibi bulutlar falan, olmamış.

freewebs de yapmak istedigin site duzeni ile bolumde Newspaper bölümü varmış..Farm veya Country temalarını kullanarak once bi ana sayfa yapmanı öneririm.ana sayfaya yapmak istedigin ve neden yaptıgın hakkında bılgıler falan yazabılırsın..

sol kısma filmlerin linklerini koyarsın..Yazılara dikkat et ama..biri kucuk biri buyuk olmasın..Hepsinin baş harfleri buyuk olsun..
o linklerin gittigi yerdede afişi ve bi kac fotoları alt alta koyarak yanlarına konusunu oyuncularını vs. yazabılırsın..

kusura bakma akıl vermek gıbı olmasın ama sadece onerı benımkısı..

mrtksn dediklerinde haklısın yapmak istediğm girdiğim web siteleri gibi site yapmak amacındayım bende thumbnaileri sileceğim

@sofistike maymun, bence b movie konseptine gayet uygun ve yakı$an bir site bu. Yani ne biliyim çok $ık bi site irrite eder gibi sanki? Basit ve gıcık edici bi tasarım çok uygun.

@durum serserisi; şimdi güzel evet, ama daha demin bulutlar gökyüzü falan vardı o yakışmamıştı.

şimdi nasıl olmuş

bilmiyorum dikkat eden oldumu ama ingilizce gerçekten cok kötü. bir çok hata var.

halen olmamıs diyorum :) otur 0

biliyorum ingilizceyi okulda öğrenmedim okuduğum çizgi romanlar ve filmler sayesinde oldu ama biraz dilbilgisi öğrenmekte iyi olur

hocam rica ediyorum imleci takip eden o gif animasyonunu kaldır. onu görünce ister istemez önyargıyla yaklaşıyo insan zaten siteye.