Sanıldığı gibi ogame'in her saniye durup da herkesin upgrade'lerinin sayacıyla uğraştığını sanmıyorum.

Bence şöyle oluyor ve olmalıdır:

1- Kullanıcı upgrade'e bastığında javascript ile bir sayaç başlatılıyor, oradaki saat real-time olarak değişiyor böylece ve tuşat ıklandığı andaki saat database'e geçiriliyor.
2- Kullanıcı kapatıyor browserını, sevgilisiyle buluşuyor, evine dönüyor vs.
3- Upgrade'ler sayfasını açıyor. Sayfa açılırken ilgili upgrade'in yapılmaya başlandığı saat database'den okunuluyor ve javascript'e veriliyor. Javascript de o saatten itibaren tekrar timerı başlatıyor. Böylece o etki yaratılmış oluyor.

sadece fredinin dedigi gibi olmaz o is. o mantikla islemi yapan kisi hic acmazsa o islem hic bitmemis gibi olur. ornegin saldiri emri verildiginde geri sayiyor ve bittiginde islem gerceklesiyor.

tclde cok basit bir mantikla oluyordu bu, timer veriliyordu timer bittiginde islem gerceklesiyordu (burada degisken degistirme oluyor) ve baska bir timer varsa o da aynen devam ediyordu vs vs.

her saniye çalışan sp ok ama data update etmiyor olman lazım her saniye. orda mantık şudur, işin bitmesi gereken tarih/saat bellidir, sistemin tarih/saati ile bu tarih/saati karşılaştırırsın o zamana henüz ulaşılmamış ise bir şey yapmazsın, ulaşılmışsa (şimdiki zaman>=işin bitmesi gereken zaman) artık ne yapacaksan o zaman yaparsın.

sql express'de sql agent olduğunu sanmıyorum dolayısıyla her saniye çalışacak sp'yi verimli bir şekilde sql express içinden yapman pek mümkün gözükmüyor. sql express'e bağlanıp yazdığın sp'yi çağıran bir windows service yazarsan işini görür.

işin client side kısmında da denildiği gibi yapman gereken şu: kullanıcı zamanlayının olduğu ekranı her açtığında database'den kalan zamanı hesaplayan bir sp çağırırsın sonra o zamanı javascript'teki yazdığın saniyede bir kendini çağıran koda verip geriye saymasını sağlarsın.

db'de de bu işi saniyede bir yapmak abartı kaçabilir. 3-5 saniye de yeterli olabilir senin için. kullanıcının ne kadar interaktif olabileceğine bakar burada yapacağın zamanlama.

daha performanslı olsun daha ileri gideyim dersen database'i saniyede bir çağırmak yerine yazdığın windows servisi içinde bu işi ayrı bir thread içinde yapıp oradan ön yüzü besleyebilirsin.

evet 3-5 saniyede bir sp çağırmak yükümü azaltacaktır, ama windows service dediğin nasıl oluyor hiç yazmadım öyle birşey ve zamanlayıcı olayını nasıl ayarlayacağım onda, hem bunun gibi bir sp en az 6-7 tabloda çalışması gerekecek, ilgili kaynak veya web sitesi varsa gönderebilir misin acaba. Analatabilirsen de iyi olur ben dinlerim..

Gerçekten sürekli çalışan bir process olmadan da yapılabileceğini düşünüyorum.

Bir upgrade'in bir kullanıcı tarafından yapılıp yapılmadığını her gerektiğinde hesaplayarak yapabilirsin.

Yani bir kullanıcının bir ugprade i yapıp yapmadığını şöyle bulursun değil mi?
if (su_anki_zaman - upgrade_e_baslanildigindaki_zaman >= upgrade_icin_gecmesi_gereken_zaman)
{
//bu adam bu upgrade i yapmis haci
}

Bunu sadece gerektiği zaman çalıştıracağından normal bir PHP/ASP/PERL/whatever scriptinden farksız olacaktır.

yalnız gerektiğinde hesaplarız da her dakika bu elemanın maden miktarı artmalı mesela, demek istediğin veri tabanında en son güncelleme tarihi gibi bişey tutup her şeyi eleman online olduğunda bu tarihe göre hesaplamaksa bu ilerde başıma baya sorun yaratmaz mı? çok fazla şeyi hesaplamak zorunda kalırım..

Valla şöyle bir yöntem olabilir, madenler saat başı veriliyordur herkese dersek;

mevcut_maden_miktarı = ((o_anki_saat * maden_katsayisi) + (maden_uretilmis_gun_sayisi * 24)) - (mevcut_binalarin_yapimi_icin_gerekmis_maden + mevcut_upgradelerin_yapimi_icin_gerekmis_maden + vs)

gibi bir formül bulunabilir sanırım.

Kusura bakmayın çok abarttım sanırım. :)

Ayrıca bu ve bir önceki mesaj hakkında: (bkz: sarhoşken girilen entryler)

neyse bu konuştuklarımızı bir deneyeyim bakalım ne olur.

google'da "windows service timer .net" diye aratırsan örnek kodlar ve nasıl yapılacağı ile ilgili bilgi bulabilirsin.
misal
www.aspfree.com
www.codeguru.com

servisin mantığı şu olacak.
Her x saniyede bir çalışmak üzere bir timer setup edecek başlatıldığında.
Bu timer her tick olduğunda servis içinde tanımlamış olduğun kod şunları yapacak.
1. Bitmiş işlerin listesini çeken sp'yi çağıracak. bitiş zamanı>=şu anki zaman.
2. Bu işlerle ilgili yapılması gereken update'leri yapacak yine yazmış olduğun sp'leri çağırarak.

Maden artışı ile ilgili Fredi'nin dedikleri kısmen doğru,
performansı sağlayabilmek için hiç update yapmadan geçen zamanı kullanarak ve oyun ile ilgili diğer parametrelere de bakarak oyuncunun mevcut maden miktarlarını hesaplaman en doğrusu ama bunun yanında oyuncunun yaptığı harcamaları, ek kazançları (savaş ganimeti vesaire) tutabileceğin detay tablolarını da işin içine katıyor olman gerekir. belki de günde bir defa veya belirlediğin X saatlik periyotlarda bunları da bir toplamda tutup artık o detaylara bakmıyor olman gerekebilir. hesap ekstresi gibi düşün, banka ay boyunca kredi kartı harcamalarını detaylı olarak değerlendirirken ay sonunda sana toplam ödemen gereken tutarı çıkarıyor böylece ilerleyen aylarda yine sadece bir aylık veri ile uğraşmış oluyor.

işi daha karmaşıklaştırırsak mesela şu olabilir,

demir madenin var ve demir madenin normalde 1 sn.'de 100 birim demir üretiyor. kademesi yükseldikçe de belli bir kritere göre üretim artıyor (misal ogame'de bu sanırım logaritmikti, kademe'nin başlarda artması çok etkiliyken ilerleyen kademe artışları daha az etkili oluyordu)

misal oyuncu şöyle bir aksiyon dizisi izledi (dışarıdan bir etki olmadığını varsayıyorum)
Zaman : Olay : Hesaplamada kullanacağın formül
T1 : Demir madeni çalışmaya başladı : Stoktaki demir + geçen zaman * birim zamanda 1. kademede üretilebilen demir miktarı
T2 : Demir madeni 2. kademeye yükseltildi. : Stoktaki demir + geçen zaman * birim zamanda 2. kademede üretilebilen demir miktarı (Stoktaki demir'i ve hesaplama zamanını başta update etmen gerekiyor)
T3 : Gemilerinden biri stoğuna demir getirdi : Stoktaki demir + son upgrade'den beri geçen zaman * birim zamanda 2. kademede üretilebilen demir miktarı (Geminin dönüşünde stoktaki demir'i update etmen gerekiyor)

Şimdi üstte bahsettiğimiz servisin filo dönüşlerini, gönderilişlerini, upgrade'leri hallettiğini düşünelim, senin ön yüzde üstte yaptığımız hesaplamaları yapabiliyor olman lazım. Ki yapabilirsin de, 5-6 tablo da olsa kullanıcı bir aksiyon almadıkça veya zamansal bir süreç dolmadıkça database'de bir update yapmıyorsun. Oyunda çok sık yapılan ve hammaddelerin toplamlarını değiştiren aksiyonları da optimize etmek için üstte söylediğim ekstre mantığını kullanabilirsin. Sonuçta okul projesi olduğuna göre bunu bir optimizasyon olarak düşünüp yapmayabilirsin.

Ben üstte her seferinde formülü değiştirdim ama senin bunu tek bir formül olarak yazman daha mantıklı olacaktır. Oyuncunun demir madeni hangi kademede olursa olsun misal GetCurrentIron(Datetime lastUpgrade, double ironInStock) şeklinde bir metodun bunu hesaplayabiliyor olması gerekir.

Ekstre mantığında hareket edersen metodun tanımı şuna benzer olacak GetCurrentIron(Datetime lastUpgrade, double ironInStock, List ironTransactions)
burda ironTransactions içinde - ve + olarak senin database'de toplama yansıtmadığın yani henüz update etmediğin sadece bir detay tabloya insert ettiğin kayıtlar bulunacak.

Okul projesinin ötesinde bunu ileri götürürüm ben falan diyorsan unutma sistemin çok kullanıcıyı handle edebilmesi için database'de mümkün olduğu kadar az update yapman ve mümkün olduğunca yaptırabildiğin kadar kısmını (oyunun güvenliğini de düşünerek) önyüze devretmen gerekir.

anladım, teşekkürler cevaplarınız için..

atomix mp3 player ile bir denemelisin. tabii her iki kartın da çalışıyor durumda olmalı. BIOS ve diğer tüm ayarları yapmalısın.

fusion ve atomixte ayni parcayi iki ses kartindan dinleyemezsin. bu programlar mix icindir. bir sarki bir ses karti uzerinden calarken diger parcaya diger ses kartina bagli kulakliktan gecis yapmak icin kullanilir

sonuçta çaldığın parçanın 10 kanal desteği yok ise ne işe yarayacak ki bu?
herhangi stereo bir parça çalacak ve analog çıkışı kullanacaksan çıkışı çoklamak iki ses kartı kullanmaktan daha makul bir çözüm. ha spdif kullanacaksan eminim onun da bir çoklayıcısı vardır.

ikisinin çıkışlarından tercih yapabilirsin ses ayarlarından ama aynı anda kullanamazsın sanırım. zira windows yada ubuntu altında ses çıkışı master ayarlarında hiç bir şekilde ikisini birden seçme opsiyonu görmemiştim ben. zaten olması da manasız.

ayrıca dendiği gibi atıyorum 5+1 bir filmi, 10+2 izlemek demek aslında sadece kolonları bir şekilde paylaştırıp her kanal için 2 kolondan aynı sesi vermektir.

cevaplar için teşekkürler, ben port çoklayıcıyla ses kartına veya onboard ses kartına yüklenmek istemedim. yoksa çok kanallı bir şeyler dinlemek gibi bir amacım yok :)

hayır bu durumda dava edilemezsiniz. suçun maddi unsurları oluşmamıştır. hakaret fiilinin, işlendiği anda kime yöneltildiği belli değildir. daha doğrusu suçun işlendiği anda hakaret fiilinin mağduru yoktur. bu nedenle de aslında bir nevi "imkansız suç" vardır.

edit: şimdi tekrar düşündüm de; mesela geçmiş zamanda yayımlanmış bir gazeteye, dergiye ifade verir, veya çıkıp sokakta hakaret ederseniz yukarıdaki cevabım hala geçerlidir.
ama eğer söz konusu fiili ekşi sözlük'te yazmak vasıtasıyla işlerseniz, o tüzel kişi kurulduğunda ya da gerçek kişi dünyaya geldiğinde dava edilebilirsiniz. çünkü ekşi sözlük, niteliği itibariyle her zaman "ulaşılabilir" bir durumda. bu nedenle siz o suçu ekşi sözlük kapanmadığı veya yazınız silinmediği müddetçe hala işlemekte oluyorsunuz.

bu durumda kendimizi "ben o tarihte kafamda şöyle bir şey canlandırdım ve ona göre bunları yazdım" diyerek savunamaz mıyız? ben kendim yanıt vereyim savunamayabiliriz sanırım zira buradaki zaman mevhumu biraz çetrefilli... online olduğu için değiştirilebilir durumda olduğu için ama bir yandan da bizim o yazdığımızı önceden okumuş olanlar bize şahit olabilirler diye düşünüyorum.

yani biz şimdi israilin 10 sene sonraki genelkurmay başkanına veya ışınlanmayı bulacak olan adama hakaret etsek o zaman geldiğinde dava edilmezmiyiz?

@ iron: önceden de dediğim gibi, hakaret fiilini eğer ekşi sözlük'te yaptıysanız, bence kendinizi hiçbir şekilde savunamazsınız. çünkü yazınız ekşi sözlük database'inde halka açık olarak aynı şekilde durduğu müddetçe o kişiye hakareti devam ettirmektesiniz.

@ etna: eğer "israil'in 10 sene sonraki cumhurbaşkanı" ya da "ilk ışınlanacak insan" gibi "bilinemez" bir kişiye hakaret ederseniz bu durumda suç unsurları oluşmaz. çünkü mağdur belli değildir.

adam değildi esas karakter kızdı ama o da karnından fırlatıyordu mermileri. giana sisters olmasın?

ya evet çok benziyor, hatta resimlerden www.classicamiga.com bunda sol alt köşedeki şey karnından attığı fındık gibi şeyse eğer %99 o. kafamdaki atılan tamamen aynı çünkü onla.

nostalji yapmak isteyene link: www.classicamiga.com

çok teşekkür ediyorum :) muhtemelen aynı çizimi atan başka bir oyun yoktur buydu heralde. emin olamadım şimdi. budur ama ya. ya aman neyse allah akıl fikir versin bana.

linkini verdiğiniz amiga versiyonu o yüzden grafikler biraz farklı gibi.
c64 versiyonu için : www.lemon64.com

1.olasılık ödüyorlar.

2.olasılık bu türkücüler aynı networke (burada akla envai çeşit ilişki türü gelebilir) üyeler ve ürün çeşitlendirmesi yapan yapımcılar masrafları üstleniyor. (olası kardan zarar ediyor). diğer yandan aslını yaşatan taklitle elindeki asıl ürünün fiyatını arttırıyor, reklamını yapıyor.

2. olasilik nanowar icin gecerli degil, onu biliyorum.

cenk erdem'in kulaklara kaçar oldum albümünü örnek olarak vermek isterim :) gerçi midi üstüne söylemişler ama.

iste ben de onu soruyorum. yasal mi bu? ya da nereye kadar olani yasal?

parasını ödüyorsanız, ya da eser sahibi ile anlaşma yaptıysanız, ya da eser sahibi (veya varisi) sizi dava etmeyecekse/edemeyecekse yasal.

peki bu nanowar manyaklari manowar'dan nasil izin alabildiler acaba? yani ben eric adams'in yerinde olsam bi araba sopa cekerdim bu adamlara, birakin izin vermeyi.(nanowar'i severim yanlis anlasilmasin :))

amazon.com'da arattım nanowar'ı bir tane bile cd'lerine ulaşamadım. taklitler aslını yaşatır gibisinden bir laf vardır ya hani o geçerli herhalde burada. nanowar bu işten doğrudan para kazanmıyor ise bir şekilde kopyaladığı grupların reklamını yapıyor ve onların albümleri satılıyor olduğundan onlara kar sağlıyor. youtube'da sevdiği sanatçının parçasını cover eden bir hayran'ın biraz daha gelişmiş bir versiyonu olarak düşünebilirsiniz bunu. para için yapmıyorlarsa istedikleri gibi kullanabilirler aynen bizim şirkette bir şarkıyı mırıldanmak için telif ödemediğimiz gibi.

simdi anladim hocam sagolasin.

daha onceleri de yazmi$tim ben;
oasis - stop crying your heart out super olabilir. ki benim de $imdiden kafamda var acikcasi :)

bu tip seromonilerin sıkça tercih edilen parçası olarak "can't take my eyes off of you" önerilebilir, binbir türlü cover'ı vardır. istersen lauryn hill istersen dolapdere big gang

bir de onlarca değişik sözlükçü önerisi için dugunde ilk dans icin en nefis sarkilar

sanırım aranan cevap şu başlık altında (bkz: dugunde calinmasi istenen giris parcasi)
aramaya inanacağımız günler de bir gün gelecek; yine de farklı bir fikri olan varsa ve bu fikir paylaşılırsa sevinirim.

The Spirit Carries On olsa fevkaladenin fevkinde olabilir. ben kendi düğünüm için Clint Mansell'dan together we will live forever düşünüyorum, ki kendisi başyapıttır. ayıca Pachelbel'in Canon D'si var fakat kendisi penguenlerle özdeşleşti maalesef.

edit: aa dur dur şunlar aklıma geldi

weezer - only in dreams
zardanadam - mucize

ocak sonu bize de lazım, bu aralar benim en çok aklımdan geçen yasmin levy'den naci el alamo, çok mu hüzünlü bilemedim.

bu arada godless commie, nothing else matters yapma taraftarı.

ben kitaro'dan journey to a fantasy'i kullandım, memnun kaldım. tavsiye ederim :)
lakin baştan bir kısmını kesmeniz lazım. 02:35'den öncesini kesmiştim sanırım ben.
sürekli yükselen bir müzik, sonradan tam dans etmelik bir hal alıyor.

aerosmith- i don't wanna miss a thing
ve
tina arena&marc anthony-I want to spend my lifetime loving you ... biraz patliyolar ama uygun mu bilemedim

Therion ya da Haggard'ın çoğu şarkısı bu ayarda; romantik görünümlü böğürük, bence enfes. Değişik bi şey olsun isterlerse, Küçük Emrah, Gülden Karaböcek vs çalabilirler.. Hatta Esengül- Aynalar, İbo - Nankör Kedi ya da Muzaffer Akgün'ün ağladığı türkülerden birini.

bmp resmi jpg olarak yüklediklerinden olabilir mi acaba

bir de bazen resim önce yükleniyor sonra pixelleri giderek düzelmeye başlıyor, sonunda tamamen netleşiyor. acaba bunla da ilgisi var mı? aradan bu soruyu da çıkarıyım müsade ederseniz :)

firefox'da direkt söylüyor zaten bmp olduğunu.

bildiğim kadarıyla dreamworks'te böyle bi hadise var, ama tam emin olamıyorum. bildiğim bişey varsa o da divit'in sorduğu sorunun cevabının photoshop olması. resmi kaydederken kalitesini belirlediğimiz yerin üstünde bir soru soruyor (soruyu hatırlayamadım bi türlü), ona göre piksel piksel açılmasını seçiyoruz.

şimdi bakıyorum da pek güvensiz bir cevap yazmışım. yok onu hatırlayamıyorum yok bunu tam bilemiyorum. yalnız hefner amcamızın keyfi de pek yerinde fotoda.

Bunun adı jpg görünmesine rağmen bu bir BMP resmi. Site üzerinde dosya uzantısını farklı göstermek çok kolaydır.

BMP resimleri (mesela paint ile yapılan standart olanlar) ise alttan yüklenir. Kodlaması (codec gibi) bu şekildedir, dosyadaki ilk bilgiler resmin sol alt kısmındaki bilgilerdir. Satır satır yükselirler.

O yüzden öyleyken öyle.

o değilde bu resimde playboy'un sahibi mi?

kofteburger : hugh hefner

interlaced dedikleri olay olmasın sakın? (divit'e)

www.youtube.com

bu mudur?

hayır Loituma - Ieva's Polka değil bu da guzel bi parça saol dostum cevap yazdığın için.benim bu tarifle bulmam çok zor galiba bu şarkıyı,aslında bilen birisi bu nakarattan çıkarabilir.

lay'lı kısımdan gidecek olursak, ikinci virgüle kadar olan kısımların aynı olması, bir cümlenin tekrar ettiği anlamına mı geliyor?

"laylala lay lay ,laylala laylay"

eğer öyleyse, daha net bişeyler söylenebilir

birlikte soyleyelim programinin (hikmet simsek'i aniyoruz) jenerik muzigi gibi bu. (bkz: #4289793)

en guzel yol,
mikrofonla bi mirildanip kaydetmen (veya yapabiliyosan azicik orgla falan kaydetmen)

bu açıklamayla bu şarkı bulunursa ekşi duyuru misyonunu tamamlamıştır artık. kapatılsın, arz ederim. (yazmadan duramadım abi ya)

ruslana - wild dance olabilir mi ? aklima gelmisken

uk.youtube.com

day-na-day-na day-na-day-na falan diyo onda gerci. sarki ingilizce ama siz "şubidi şubidi" falan gibi kelimeleri duyunca ingilizce diil demis de olabilirsiniz.


sanirim degil : )

bu sarkiyi bulmak icin son 10 dakikadir nasil ugrastigimi anlatamam : )

simdi ipuclari istiyorum,

1- parca hareketli mi, yoksa yavas duygusal bir sey mi?
2- parcanin butununde hangi lisana daha yakin gibi duyuluyor?
3- parcayi nerden dinlediniz, radyo vs. ise hangi fm?

boys don't cry olmasın?

www.youtube.com

edit: ingilizce değilmiş tüh. ama bir de boys dont cry'mış gibi okuyun laylaylay'ları, cuk oturuyo valla. belki başka dilde cover'ıdır şarkının. bence en iyi yöntem mırıldanmak. yok ben utanırım diyorsanız "bir arkadaşım mırıldandı" diyin.

hey herkese teşekkkurler,
la trviata ; şarkı da hafif bi ezgi hüzün havası var,hareketli ama club rock pop metal tarzı değil slow da değil sanki boyle goran bregovic tarzı etnik muzik gibi bişey ama lisanı tahmin edemiyorum.fransız alman gibi bilindik bi lisan değil.
parça eski olmalı .radyolarda tv'de çalmıyordur.
uğraştığınıza değecek kadar hoş bi müzik gerçekten .yoksa açmazdım bu başlığı :)

sen to chihiro no kamikakushi'nin bitiş müziği olabilir mi acaba?
(bkz: itsumo nando demo)

gülben ergen - lay la lay lalay değildir, olmasa gerek, olmamalı.. ama pek benziyor laylay diye okurken..

fiddler on the roof? damdaki kemancı? if i was a rich man/girl gibi miydi? lan bugün dinledim daha laylalar aynı onun gibi geldi :)

Buldum sonunda ya arkadaşın birinin bilgisayarında varmış o dinlerken denk geldi.merak eden varsa diye yazayım dedim harbi super bi grupmuş.
Dead can dance - saltek

detayını bilmem ama:
hiç bir bilgisayar, internet, donanım bilgisi olmayan bir girişimciye maliyeti ile 3 - 5 tane bilgisayar+internet olayını yemiş bitirmiş insanın karşılaşacağı maliyetin birbirlerine oranı %1.000.000 falan olabilir.
özetle ilgilenebilecek uzman bir kadro varsa çok çok ucuza mal edilebilir. masrafın büyük tarafıda veri güvenliği harcamaları falan olur.

içerik yönetimli sitelerin kodlaması en az 5 bin dolardan başlar bu tarzda olursa. bunun metindi, reklamdı, çalışandı giderleri var. işletme masrafı denebilir bunlara genel olarak fikrim yok boyutları hakkında.

özellikle yemeksepeti.com'sa giriş aşamasında kodlamasını sahibi yapmıştır. hatta sitenin sepeti direkt olarak sitenin sahibi tarafından siteye oturtulmuş hazır sepettir.

Ben ilk zamanlardan bahsediyorum şimdi tabiki çalışanları vardır. Sanırım boğaziçi bilgisayar mühendisiydi sahibi.

Ayrıca en büyük parayı attığı reklam maillerinden kazanır yemeksepeti.com.

masraflara gelince 9-10 dolar domain parası, en fazla 300-400 dolar da host'a verdiği paradır. kendi serverını kurduğunu sanmıyorum. çalışanların parasını da bunun üstüne koyabiliriz.

evet dediğim thefirst'ün dediği gibi. ama eğer bilgisayardan anlamayan bir girişimci isen yemeksepeti gibi bir site astronomik rakamlara malolabilir.

Yemeksepeti'nin sahibiyle bir ropörtajı okumuştum yıllar önce. Sanırım Boğaziçi Endüstri mezunu idi, Amerika'da master yaparken orada bu online yemek siparişi sistemini görüp Türkiye'ye dönünce sistem olarak aynısını yaptırıyordu.

en büyük maliyeti çalışanlar olur büyük ihtimalle.
her 20 siparişten birinde sıkıntı olduğunu varsaysak günde 10000 yemek siparişi veriliyorsa bu da gelen 500 telefon demek. bu 500 telefonu karşılayacak personeli çalıştırıyor olması lazım ya da bu hizmeti bir yerlerden alıyor olması.

ikinci büyük masraf kalemi de pazarlama elemanları olmalı. sonuçta bir sürü restoranı karlı olan bir sektörde rakiplere karşı elde tutmak için çabalaması gerekiyor.

sitenin kodunun piyasa değeri çok büyük değil zira ufak bir ekiple dahi kısa sürede hayata geçirilebilecek bir proje. böyle bir sitenin esas değeri bağladığı restoranların sayısı ve dolayısıyla tüm restoranlar içindeki oranı. restorana "yemeksepeti'ne üye olan benden % bilmem ne kadar fazla sipariş alıyor, ben de üye olmalıyım" diye düşündürüyorsa işte bu değeri ortaya çıkıyor.

ama şahsi fikrim bu katma değeri sadece geçici bir şey. bu gibi kullanıcıya aracılık eden esas işi kendisi yapmayan işlerin kazançlarını aracılık ettiklerinden değil de kullanıcılarından çıkarmaları gerektiğini, er ya da geç bunun böyle olacağını düşünüyorum.

yemeksepeti'nden gidecek olursak, onlar tarafından bildiğim birkaç reel veriyi paylaşmak isterim.

yaklaşık 1.000 küsur işletmeyle anlaşmalılar. günde ortalama 6.000 sipariş geliyor. her işletme 100 usd vererek kayıt oluyor. eğer ayrılırsa bu parasını geri alabiliyor. gelir kalemleri;

- her satışın % 10'u kendilerine kalıyor
- depozitoları çalıştırma durumu sözkonusu
- sitenin bir çok yerinde çeşitli reklam alanları mevcut ki fiyatları çok uygun. örneğin taksim, etiler, beşiktaş gibi lokal ilanlar veriyorsunuz ki özellikle lokal bazlı hedef kitlelere ulaşmak isteyenler için güzel bir fırsat.

derecelendirme kuruluşları için site içeriği hakkında bilgi veriyor olabilir.

kurcalama bozacaksın abi:)

ie7 ve firefox'da arama fonksiyonu içerisine istenen site eklenebiliyor. benzer özelliği sunan servisler kullansın diye tasarlanmış robots.txt gibi standart bir doküman gibi geldi bana.

doğru sallamışım :)

sozluk.sourtimes.org

"aminakodugum" ne alaka peki

Kaynağa bakılırsa:

img443.imageshack.us

tamamen kıçımdan sallıyorum, o tag'in içinde adult content'i de gruplayacak bir şeyler giriliyor herhalde gay pornosu ile straight porno'yu ayırmak için falan :)
bu bakımdan pek sınıflandırmak istememiş sanıyorum konfigurasyon dosyasını hazırlayan kişi. ya da esmiş yazmıştır.

www.loc.gov
burada formatı mevcut. şöyle denmiş:
Values: "false", "FALSE", "0", "no", and "NO" will all be considered FALSE, all other strings will be considered TRUE

sınıflandırma falan yokmuş yani "false","FALSE","0","no" ve "NO" dışındaki tüm string'ler için sitede adult content var anlamına geliyor.

yanilmiyorsam alamazsiniz. bunun icin 'dual' denen cift cikisli lnb'lerden kullanmaniz gerekecektir.

bir tur coklayicilar var uydu satanlarda bulunur bunlardan. onu kullanarak yapabilirsiniz diye biliyorum.

(bkz: twin lnb)

ben de biraz baktım da dc blocker denen bir zımbırtı ile aynı anda sadece birini kullanmak kaydı ile kullanılabiliyormuş sanırım. pek tavsiye edilmiyor. benim durumumda zaten apartmanın ortak çanağını kullanıyorum o yüzden bu lnb'li çözümler bana uymaz sanıyorum yanlış mıyım? lnb denen şey çanağa takılan aparatın ismi idi sanıyorum. apartmanda hali hazırda aynı çanaklardan 13 daireye (ya da 12 emin değilim) bir dağıtım söz konusu.

www.divxplanet.com
burada ingilizce olarak mevcut.

Microsoft Messenger zaten bu amaçla üretine bir program, sonra evrim geçirdi MSN Messenger oldu ama hala Microsot Messenger default olarak geliyor makinelerde...

net send. ilkel ve eğlenceli.

miranda da var bi lan protokolu de, mıranda nın genel ayarlarını oturup herkes yapar mı orası var.

intranet chat kullanabilirsiniz.
vnalex.tripod.com

çalıştığım yerde office communicator diye bir zımbırtı var microsoft'un ürünü. bir de jabber diye open source bir protokol var. sanırım miranda bu jabber'ı kullanabiliyor. bunların dışında icq'nun da lan için bir çözümü vardı yamulmuyorsam.

edit: hatta bunlardan office communicator .net ile entegre edilebiliyor.

jabber var open source. istediğin gibi kodlayabiliyon onu.

ayrıca akıllı olmak icap eder.

şimdi iki ucu da bu şekilde olan bulamazsın ama bunları rca'ya çevirenleri var. hatta bir tanesi bende yeni amfi aldığımdan boşa çıktı, istiyorsan gel al para da istemem (5li aux için olanı)

bunları ararken DIN değil alman jack filan dersen daha rahat bulursun zira alman standartıdır bunlar.

benzetiyor muyum bilmem ama eski klavyelerin girişleri de resimdeki gibiydi. hurda bilgisayar malzemeleri satan yerler işinizi görür sanırım. ayrıca bir kaç sene önce bursa elektronikçiler çarşısında dönüştürücü jack olarak görmüşlüğüm de var. bir ucu bu jacktan, diğeri ps2 olarak.

kusura bakmayın yav :( 5'li olarak aradığım 6'lıymış. c64'ün arkasındaki seri port'a bir daha baktım da.
daha spesifik olmak gerekirse,
5'li din : c64 serial port için
8'li din : c64 video çıkışı için

istanbulda yazıcıoğlundaki elektrik kabloları satan yerlerde %100 vardır. bir bak derim istanbuldaysan.

ankarada ise bimel'de bulunur kesin.

Karınca yemi adı altında satılan ilaçlar [Raid'in var böyle bir ürünü] ciddi bir kıyım gerçekleştirebiliyor karınca kolonisi üzerinde. Azalıyorlar yani. Lakin sonrasında bir daha o karınca yemi'ni yemiyorlar.

Limon suyu iyi geliyor diyorlardır.

Konvoy halinde yuruyorlarsa yurudukleri yerlere ilac sik. Ozellikle duvardan bir delikten falan geldikleri yeri bulabilirsen oraya ilac sik ve bir sey ile deligi kapat.

sıvı sabunu da sevmıyorlar, ben denedım.

Barışçıl ama işe yarayan bir öneri olarak, çıktıkları noktayı tespit edebiliyorsan, oraya tuz dökmeni öneririm. Çook eskilerden kilerleri bu şekilde korurlarmış köylerde.

Geçtikleri yerleri çamaşır suyuyla silerseniz oradan bir daha geçemiyorlar...

ilginç gelebilir ama tarafımdan test edilip onaylanan 2 yöntemi nakledeyim hemen;

i. bir kaç limon dilimini karıncaların yoğun olduğu bölgelere bırakıyorsunuz. ilk başlarda bir etki yaratmıyor. fakat bir iki gün sonra limonlar küflenmeye başlayınca ortada tek bir karınca kalmıyor:) aylarca etkili bir yöntemdir bu.

ii. bir supradyn ufalanır, karıncaların bulunduğu bölgeye serpiştirilir. karıncalar supradyn parçalarını afiyetle yer, bir kaç saate kalmaz hepsi vitamin zehirlenmesinden ölür. :( (şans eseri bulduk bu yöntemi)

karıncayiyen beslenebilir.

yazdim: (bkz: karinca istilasi/@hlathguth)

tesekkurler!

geçenlerde sözlükte biri yazmıştı tebeşir diye. aha hatta (bkz: karınca/#10891887)

yanmamış kireç döküyorsunuz tam da parkelerin ya da zeminin üzerindeki süpürgeliklerin oraya.. ancak kendisi pek zehirli olduğu için dikkatli yapıyorsunuz.. bir daha bir tane bile üremiyor..

tabi en fazla 2 yıl..

işe yarayabilecek bir yöntem biliyorum ama tamamen salt mantıkla üretilmiş bir yöntem olduğundan denerseniz sonuçlarını da yazarsanız sevinirim. şimdi bu yaratıklar aslında topladıkları besinin hepsini yemiyor bi kısmına mantar ekiyorlar o mantarlardan besleniyorlar. national geographic bilgisi işte şimdi çok süper bir mantar ilacıyla bu iş çözülebilir gibi geliyor bana deneyin olmazsa yeni çözüm bulunur..

Gecici olarak senin alis ve bid yapma sayini kisitlamislar. Hesabin yeni oldugu ve dolayisiyla feedbackin pozitif olmadigi (su an notr olmasi lazim) icin diye anladim ben verdigin linkten. Bunu asmak icin yapabilecegin bir sey yok sanirim su an. Belli bir sure icinde yaptigin alisverislerin ve bidlerin hem sayisini hem para olarak toplamini kisitliyorlar. Eger illa almak istedigin bir sey varsa baska seylere bid yapma diyecegim.

Ama yapmaya çalıştığım tek şey bu ürüne bid vermek idi, ve onu da engelledi zaten.
Herhalde sofort kaufen (hemen al) türünde ürünlerden alıp veya buna benzer bir şey yapıp geçerli kullanıcı olduğumu doğrulamam gerekiyor.

ya sanırım ebayde hızla iyi feedbacklerle dolu olmasını istiyosanız 0.1 euroya felan ebooklar satılıyormış 10 tane hemen al yapsanız düzeleceğine dair bir inanç doğdu yüreğimde.

0.1 euro'ya bulamadım e-book. en ucuz 1 euro. ingilizce olsa hadi diyeceğim 3-5 euro harcayayım ama hepsi de almanca.

hiç bir şey yapmadan kendi kendine düzeldi. herkese teşekkürler.

1. çip takılıyor. çipin olunca aynı region daki oyunlar sorunsuz. diğer region problemli olabiliyor garantisi henüz yok.
2. media konusunda çok başarısız. divx oynatma desteği yok. hatta dvd bile oynatamaz kendi kendine. ek yazılımlar mevcut ama aptal çözümler böyle pratik taş gibi yazılım nedense yok. opera üstünden film mi izlenir. izlenmez tabi olmuyor.
3. salonda daha zevkli olur ama oturma odana bağlı tabi. ben salona kuruyorum çünkü salonda yaşıyorum. ama aile ile tv izlencekse falan sorun oluyor. ailenin katılımcı olması lazım ve saat 8 oldu ajanslara bakalım diyen birinin etrafta olmaması lazım .
4. hayır. asla. ama çıtır bir hatunsan değişebilir. (olmadığını biliyorum ama zarf atayım dedim)
5. yazılımcı isen yazarsın herhalde ne bileyim? ben yazamam mesela ne işim olur. yine de hombrew konusunda çok başarılı değiller onu da ekleyeyim. iyi ki opera varmış yoksa nete bile giremeyecektik o derece.
xbox 360 ın süper medya desteği var diyorlar divx vs için ona bakmak lazım.

1- softmod yaptıktan sonra usb loader programları ile de oynayabiliyorsun çipten gayrı.
2- var ama nispeten yüksek çözünürlüklü videolardan (özellikle mkv) pek fazla performans bekleme.
3- valla biz oturma odasında kullanıyoruz, yorum yapamayacağım.
4- bende iki tane olduğu için verebilirdim ama şimdiye kadar zaten almışsındır belki de. yine de bilgi olarak burada bulunsun diye yazıyorum.
5- yanlış download. emule'den eklediğin nintendo'nun sızdırılmış official sdk'sı (oldukça eski sürüm). homebrew programlar yazmak için tamamen nintendo'dan bağımsız devkitpro adında bir sdk kullanılıyor. C/C++ biliyorsan geliştirme yapmak zor değil.
şu adreslere bir göz atıver
www.wiibrew.org (Homebrew ile ilgili merkez diyebilirim)
www.gbatemp.net (işin korsan tarafı ile ilgili merkez diyelim buraya da)
wiicrazy.tepetaklak.com (bu da benim blog, yazdığım programları görebilirsin)

Bence sozluk cevresinden reklam yapmaya baslamistir. Ya tutarsa hesabi. Alakasiz bir isim yazip kimsenin tanimayacagina bole bir taktik yapip sansini arttiriyodur gibime geldi. Belkide ssg yapti siteyi :)

kendiniz yazmışsınız zaten, arkadaşlarınızı eklemişsiniz. sözlükten olan arkadaşlarınız da ya da onların arkadaşları ssg'yi eklemişler arkadaş listesine. arkadaşınızın arkadaşı sizin de arkadaşınız olabilir mantığı yürüyor tahminimce.

listedeki arkadaşlarım sözlükle alakalı değiller ki. zaten listelerine de baktım sedat kapanoğlu yok. daha da lstedekilerin listedekilerinin listesinde varsa olabilir belki ama niye özellikle sedat kapanoğlu? milyon kişi var orada. şaşkınım hala.

orada "your school name" diye bi şey var. aynı okulu yazmış olabilirsiniz. veya diğer profil bilgilerinden biri tutuyor olabilir.

wikipedia'daki karşılaştırması şöyle,
Quicksort, however, is considered by many to be the fastest general-purpose sort algorithm. On the plus side, merge sort is a stable sort, parallelizes better, and is more efficient at handling slow-to-access sequential media. Merge sort is often the best choice for sorting a linked list: in this situation it is relatively easy to implement a merge sort in such a way that it requires only Θ(1) extra space, and the slow random-access performance of a linked list makes some other algorithms (such as quicksort) perform poorly, and others (such as heapsort) completely impossible.

bizim öğrendiğimiz mergesort'un sıralı iki diziden sıralı bir dizi elde etmenin genel ismi olduğuydu. üstte wikipedia'da bir algoritma olduğu yazıyor.

bence üstte yazan özellikler içerisinde en önemlisi paralelliğe izin veriyor oluşu.

bir bakın,
en.wikipedia.org

quicksort yazması cok daha kolay geliyor bana
merge de divide ve de merge kismi icin taklalar attirabiliyorsun.
(tabi bunlar yazokulunda olan 1.sinif ogrencisi fikri degisir herhalde ilerde)

öncelikle sorunda iki hata var. merge de pivot yoktur array ortadan ikiye bölünür.her bir array bir eleman içerince bu arrayler ikişer ikişer birleştirilir. merge sort hep nlogn olarak çalışır.

quick te ise pivot seçilir. pivottan küçük olanlar sola büyük olanlar sağa atılır. daha sonra pivottan küçük ve bülyük elemanlar için kullanılır. o yüzden quick pivot tesadüfen mesela hep en küçükler olmuşsa n^2 olarak çalışır(worst case). ama ortalamada nlogn çalışır. n^2 çalışma riskine rağmen array kopyalama gereği olmadığından tercih edilir.

evet simdi hatami gördüm ve utandim kendimden, resmen gözümün önündeymis..

o halde ikinci kisima gecmekte bir sakinca görmüyorum.. quicksort u O(nlogn) e olabildigince yaklastirmak icin bir ramdomQS olayi var.. burada pivot eleman ramdom olarak seciliyor ve bu sekilde worst-case den kacinmak hedefleniyor.. e peki secilen pivot eleman nasil hem random oluyor hem de mümkün mertebe en büyük elemanlar seciliyor da, en kücük elemanin sürekli secilmesi durumundaki O(n^2) engelleniyor? yani random nasil gidip de sürekli en büyük elemani secmeyi basariyor? random bunun neresinde?

random üç eleman seç. ortadakini pivot yap. sana kalmış. 5 7 falan seçsen daha iyi pivot olur da bu sefer de pivot seçerken zamandan kaybedersin.

arkadaşımın evinde eski bir televizyon vardı, yanlış olmasın philips ti. s bandı eksikti, bazı kanalları izleyemiyorduk. servislerde ve tamircilerde sonradan bant ekleyebiliyorlar haberin olsun.

s bandi olmasa bile, uhf + vhf3'te cikiyor kanallar.

assert h haklı. Bizim eskisinde de S-bandı olmadan UHF, VHF-1 ve VHF-2'den izliyorduk. Hatta UHF pek işini görmez senin, daha çok anten için o. VHF ve VHF-3'den kanalları izleyeceksiniz.

ilk tv'de zaten s bandı varmış.detaylarda yazıyor.öbürü de vestelin ürettiği seg.onda da kesin vardır.benim 20yıllık siemensimde yok.atv'yi seyredemiyorum örneğin.sen kanal aramaya gir o hepsini bulur dert etme.bunlar yeni tv'ler çünkü.

eski tvlerde olmayabilir ki 10 seneden eski falan diyeyim. yenilerde dert etmeyiniz kablotv destekler.

sanirim bazi kanallar (simdi hangileri olduklarini hatirlamiyorum ama atv vardi icinde) bandin sonunda oldugu icin yakalayamiyorsun. ama bizim 15 senelik sony yapiyordu bunu.olmadi televizyon tamiriyle ilgilenen kisiler tuneri degistirip halledebilir

s bandı mevcut. genel özelliklerden sondan üçüncü.

cevaplar için teşekkürler, otomatik arama yapınca vhf ve uhf bandlarında buluyormuş iki tv de. ben sony'lerde s bandından kanalların numara ile de seçilebildiğini hatırladığımdan bana garip geldi s bandı ile ilgili hiç bir seçenek olmaması tv'lerde. zaten kablo tv bağlantısını yapan eleman geldiğinde tv'leri görünce direkt bunlar destekler dedi. uyducuların sabotajına geldim diye korkmuştum :)

kendi network'ü üzerinden oynatıyor bildiğim kadarıyla, quake, counter strike gibi oyunlardaki server açayım başkaları da server'a bağlansın gibi bir şey yok anladığım kadarıyla.

oyunun elinde orjinal versiyonu varsa oynayabilirsin. bendeki kırılmış olduğu için başarısız oldu.

hamachi ile bağlantı hızına bakar oynarsın.. 256 ile imkansız, en az 1024 gerek! söz şimdi telekomda :):)

edit: pes 4-5 olabilir, yanıltmak istemem ama oynadığımı biliyorum..

hamachi ile her oyunu oynayabiliyorlar. yeter ki bir şekilde bağlantıyı desteklesin gerisi sorun değil. hızdan çok ping e bakar onu da belirteyim. paylaşım olmayan bir ağda bütün programları kapatarak(iki tarafta da böyle olmalı) oynarsanız max verimi alırsınız.

onomatopoetic?

yansıma denir. öyle bir kuralları yoktu sanki yani listesi falan var mıydı hatırlayamadım.

bi de uluslararası fonetik alfabe denen bir yazı sistemi var. bazı sözlüklerde kelimelerin yanında köşeli parantezlerle telaffuzunu bu alfabeyle verirler. (bkz: ipa)

tam olarak örtüşmesede japoncanın bu olayla ilgili bir güzelliği var. bu tip sesler katakana alfabesi ile yazılıyor ve uzatmaları da sesli harflerin küçük versiyonları ile yazılıyor. böylece esas ses ile vurgulaması vesaire ayrılabiliyor. ha esasa gelince japonların alfabesi zaten sınırlı sayıda sesi ifade edebildiği için bu soruya pek cevap değil.

ha sorunun gerçek cevabı da şudur, bu midi ile wav arasındaki ayrım gibi. konuşma seslerini midi kabul ederseniz bahsettiğiniz sesler de wav gibi düşünülebilir. yani midi'den wav'a doğrudan çevrim mümkün lakin tersi çoğu zaman mümkün olamayabiliyor.

sonuç olarak böyle bir alfabe teorik olarak mümkün değil.

esas olay dengenin bozulması. eskiden kurak olan yerleri sel basması, eskiden deli gibi yagmur yagan yerlerin kurak olması. bu sekilde devam etmesi de yaşam alanlarını değiştirmek zorunda bırakıyor ki esas problem bu.

evet o damla hep ortalıkta ama buz olacağı yerde su o yüzden kutup ayıları duracak yer bulamıyor .

komplo teorisi gibi olacak ama amerika uydularıyla mikrodalga vasıtasıyla buharlaştırıyor sularımızı (evet hakkaten bilim kurgu oldu)

günden güne daha fazla enerji tüketiyoruz, enerji üretirken de ısı açığa çıkıyor.
enerjiyi kömürle, petrolle, doğal gazla ürettiğinizde ısı açığa çıkıyor,
rüzgarın önüne koyduğunda dahi bir yerde enerji kazanırken bi yerde o rüzgarın gittiği yerde yapacaklarına engel olmuş oluyorsun.
nehirlere baraj kurduğunda yine aynı rüzgar örneğindeki gibi.

peki ben de bir soru sorayım mevcut ısı üreten teknolojilerden elde ettiğimiz enerjiyi sabit tutarak güneşten ürettiğimiz enerjiyi arttırsak bu küresel ısınmaya karşı bir çare olur mu? daha doğrusu güneş enerjisi elde ediyor olmak yaklaşık olarak o elde edilen enerji miktarınca yerkürenin soğumasına sebep olur mu?

olur tabiki ama bu OLMAZ değil O LA MAZ, malum petrol şirketleri(devleri ahtapotları izin vermez, niye versin ki)

rüzgar enerjisi de var olan yatırımların arasında en karlısı, bir panel kurmak 100bin dolardı ve 1 senede parasını çıkarıyordu(Fiyat yalandıysa bile oranlar yakın)


ben bambaşka bir soru sorucam şimdi,
ben çeşmeyi açık bıraksam suyu azaltır mıyım kuruturmuyum!

açtığım su akıp kanalizasyona veya denize gidiyor(hem fikiriz)

su gene bu bölgede ki, gene buharlaşıp su olucak akıcak bölgedeki nemi arttıracakmış gibi geliyor, yani çeşme akarken vicdanım sızlıyor ama bazen de bıraksam mı mk, iyilik mi etmiş olurum diyorum..
bilen biri yok mu

bir kac secenegi var.
icerige gore, aramaya gore vs. ne kadar cok ki$i kullanirsa ve icerik ne kadar saglamsa(reklamverenler acisindan) o kadar cok gelir getiriyor. ama a$iri hit alan bir siten yoksa kisa vadede pek de bir $ey bekleme derim.
www.google.com

icerik her sayfada degi$tigi icin ister istemez balli reklamlar da gelecektir.
$oyle ki yurtdi$indaki bazi firmalarin verdigi reklamlar, tiklama ba$ina 1$ bile verebiliyor (bir ara yapmi$tim bunu, frame icine keywordler do$eyerek :) )
tabi tiklanmazsa bir gelir elde edilmez, ama vardir bir bildikleri herhalde.

efendim aldigin hit sayisi buna gore pagerank, click per link, sitende ne kadar yazi varsa ona gore keyword e gore verilen reklam (ve icerik dili) vs. gibi bir cok katman var.
yuxel'den ornek geliyor hemen.
yuxel.net

İçerik için AdSense
sayfa gosterim: 6.353
tiklama: 51
kazanc: US$ 12,36

benimkiler boyle.

tamamen ne kadar hit aldiginiza, okurlarınızın konu ile ilgili olan linklere ne kadar tıkladığına bağlı. bununla birlikte sayfaların neresinde yer aldığı, tavsiyeler, link grupları ile na kadar düzgün reklam yaptığınıza da bağlı olarak değişiyor. Duzgun planlanir ise normal bannerlardan daha cok para getirdiği tecrube ile sabit :)

nazar degdirmeyin, ugrasin sizin de olur diyerek ornek vereyim gecen ay icin
Page impressions 2,391,738
Clicks 36,681
Page CTR 1.53%
Page eCPM $0.69
Earnings $1,660.06
Sozlugun ne kadar impression aldigini bilmiyorum ama 20 milyondan asagi degildir kanimca. Dogru orantiyi varin siz kurun :)

Bir kac kisiye sitelerine bakarak yardimci olabilirim (herkese değil o kadar zamanım yok zira) mesela eksi duyuru eger daha cok kazanmak istiyorsa her soruyu yeni bir sayfada acip bu sayfada google reklami gosterse kat kat fazlasini kazanir. Niye cunku direkt soru ile ilgili reklamlar gelecek, "ne ulan bu?" diye reklamı tıklayacaksınız.

benim de naçizane boktan bir sitem var, örnek olması açısından aşağıya şimdiye kadar kazandığım meblağı özetleyeyim.

Sayfa gösterimleri Tıklamalar Kazançlar
198.774 871 0,44% US$ 56,96

ha bu neredeyse 2 senelik bir süreci kapsıyor. 2 sene içinde de hiç update edilmedi sayfa. daha fazla içerik, daha sık güncelleme ve siteye ait bir komünite olsa idi bu rakamları 40, 50 ile çarpmak işten bile değildi.

ekşi sözlüğün de doğrudan pazarlanmış reklamlara kıyasla adsense üzerinden daha fazla kazanacağını zannetmiyorum. çünkü sayfa gösterimlerinde gösterilen reklamlardan para kazanamıyorsunuz adsense üzerinde.

google reklamları arasında gosterim ile para kazanabildiğiniz reklamlar var. velakin musteri bu sitede reklam ver deyip bu secenegi isaretlemeli. Secim zamani parti reklamlarinin buyuk cogunlugu boyleydi.

6 aydır adsense yayınlıyorum.şu seo işlerine filan da yeni başladım.şu ana kadar 35 dolarım var.pinim de geldi.sizce bu yazın sonuna kadar parayı alabilir miyim?(nah alırsın dediğinizi duyar gibiyim:))

noterden cikartacaginiz imza sirkulerini cogaltip ilgili kurum ve kurulu$lara gondermeniz gerekmekte.

ve evet, ba$bakan dahi olsaniz imzanizi pat diye degistirme hakkiniz var. ama sirkuyle bunu ispatlamalisiniz.

iş uzmanlar tarafından incelenip imza sizin mi değil mi kısmına gelecekse zaten değişik imzalar da olsa sizin attığınız anlaşılsa gerek. herkesin imzasının bulunduğu merkezi bir mekan da olmadığına göre bence değiştirmekte bir problem olmamalı. tabii değişik yerler sözleşmelerinde sizden imza değişikliğinde haber vermenizi istiyor olabilirler. bunları da ancak o sözleşmelere bakarak anlayabilirsiniz.

kendimden örnek vermem gerekirse, 2004 yılında imzamı değiştirdim ve şimdiye kadar bir problem yaşamadım.

ayrıca bkz: www.polis.gov.tr

banka gibi para çekme vs. işleri hariç olmak üzere; eğer "bu imza benim imzam değil" demeyecekseniz, istediğiniz yere farklı imzalar atabilirsiniz. kimse size "bu sizin imzanız değil" demez. siz "o benim imzam" dediğiniz sürece o da sizin imzanızdır. sadece dediğim gibi bankadan para çekerken falan kontrol ederler. diyelim ki kredi kartı slibine eski imzanızı atıp sonra imzanızı değiştirdiniz.bir ihtilafta "o benim imzam" derseniz kimse sizden imza beyannamesi istemez. beyanınız esastır.

bu arada şahıslara noter tarafından verilen belge imza sirküleri değil, imza beyannamesidir. imza sirküleri şirketi temsile yetkili kişilere verilir. şirket adına gerçekten yetkili mi kontrol edilebilsin diye.

ilkokul 5. sınıfta iş bankasında hesap açtırmıştım. kıbrısa gittim 1 sene orada kartı yenilemem gerekti. eşşek kadar adam oldum benden 5. sınıftaki imzamı atmamı istediler. haliyle beceremedim.

adam üşenmedi 10 küsur senelik imza kartımı buldu, "bari şuna benzet yahu dedi". yok gene beceremedim. neyse yeni hesap açtırdım ve imza değişikliği için yeni imza kartı açtılar.

özetle sorun çıkaracak tek yer bankalar.

hah işte aynı dert benimki de, ortaokuldan beri aynı beceremediğim imza.bankaya soracam ben de bi.teşekkür ederim cevaplar için.

kredinin geri ödeme planına sadık kaldığın sürece kimse bir şey diyemez.

ödeme yapmazsan kefilinden alırlar parayı. sana işten ayrılmışsın neden ver paramızı diyen çıkmaz

maaşının yattığı bankadan aldıysan zaten kefilde istememişlerdir senden.
ödeme planına uyduğun sürece sorun çıkacağını hiç sanmıyorum.

bir arkadaş üniversite kredi kartını yıllardır kullanıyor. okul biteli yıllar oldu. faiz avantajı mı ne varmış. onda da sorun olmamıştı.

ben eski işyerimden ayarlanmış maaş hesabını hala kullanıyorum mesela o zamanki maaşım kadar kredi imkanı sağlamışlar. sürekli arayıp soruyorlar falan banka için sadece şirket değil sen de önemlisin düzgün bir müşteri olduğun sürece tabi.

maaş alınan bankadan ne kadar güzellik yapıyorlar?

ben 1.69 dan aldım. iyi mi yapmışım?

------
hayır halt etmişim. mosmor'un aşağıda linklediği finzoom sitesi ile aslında aynı bankanın sms ile başvuranlara kampanya düzenlediğini 1.69 yerine 0.99'la kredi verdiğini, bankamın süper personelinin beni uyarmadığını öğrenmiş buluyorum.

yalnız krediyi onaylama kriterlerinden biri de kaç senedir o şirkette çalıştığın. bankadan bankaya değişebilir lakin max 2 sene gibi bir kriter var. ayrıca maaşının aldığın kredinin aylık taksidi*3'e eşit ya da fazla olması gerekiyor.

www.finzoom.com.tr sitesinden bankaların kredilerini karşılaştırabilirsin. ayrıca düşük faize direkt balıklama dalmayın. bankalar faiz dışında senelik sigorta masrafı (yıllık ~100YTL) ve dosya masrafı adı altında ücretler de alıyorlar ve bu meblağlar bankadan bankaya değişiyor. yani faizi düşük kredinin dosya masrafı yüksek oluyor bir şekilde aynı hesaba geliyor falan filan. Almadan önce üstteki siteden veya başka bir siteden mutlaka sonuçta ödeyeceğiniz aylık taksit ve masraf tutarlarına göre karşılaştırın.

@mosmor. finzoom adresini öğrendiğimiz iyi oldu. teşekkürler.
böylelikle citibank'ın kendi müşterilerine %2.50, yoldan geçen yeni olası müşterilere %1.99'dan kredi verdiğini öğrendik.

bu nasıl bir kafadır anlamadım ya neyse.

İş bankası bana 1.6'dan yaptı.

(bkz: pocket divx encoder)

nasıl bir cep telefonu? s60 ise smart movie

(bkz: pocket divx encoder) gerçekten iyidir, hatta alt yazısını bile yapıştırıyor görüntüye.

6600 gibi symbian işletim sistemi kullanan bir telefonun varsa smart movie yi öneririm. mailini verirsen upload edebilirm.

smart movie converter gerçekten çok iyi.

genellikle lisans düzeyinde okunması gereken senelerin iki katıdır. çoğu lisans programının da 4 sene olduğunu düşünürsek, 8 yıldır yani.

ama hazırlık okunmuşsa bu senelere dahil edilmez. sadece fakülte yılları hesaba katılır. kısaca; arkadaşınızın 2 senesi kalmış bence.
okulu ne kadar dondurmuş bilemem tabii. dondurulan vakitler de hesaba katılmaz.

Hazırlık ve Donsurulmuş seneler hariç olarak:
7 Sene + 2 Sene (Tecilsiz)
9 Sene sonunda 5'den fazla ders kalmışsa atılır.
5 ve daha az ders varsa 1 sene daha hak verilir.
10 sene sonunda 3'den fazla ders varsa atılır, 3 ve daha az ders varsa sınırsız sınav hakkı verilir. Tabii bunları dekanlık veya rektörlük toplanıp veriyor. Belki de vermeyebilirler...

istedigin kadar uzar, cogu zaman af cikiyor bildigim kadariyla. ya da hic ugrasmasin dondursun

1994 girisli olup galatasaray universitesi endustri muhendisliginden 2005 mezunu olan bir arkadasim mevcut. hic bolum degistirmedi, 1 yil hazirlik okudu. sonra sirasiyla 1-1-1-1-1-2-2-2-3-4 seklinde okudu.

hazırlığı bitirip normal bölümüne başlangıcından hesaplaman lazım. yıldızda maksimum öğrencilik süresi 7 sene. bunun dışında belli ders sayısının altına inildiği vakit öğrenimin devam etmesi bildiğim kadarıyla üniversite senatosu tarafından çıkarılan kararlara bağlı. misal bizim zamanımızda 5 ve 5'in altına indirdiğinde belli sayılarda sınav hakkı elde ediyordun. 1'e indirdiğinde ise sınırsız sınav hakkı elde ediyordun. mesela en son çıkan aftan sonra ben 7 olan ders sayımı 2'ye indirdim. daha sonra senato aftan gelip ders sayısını 3 ve altına indirenlere sorumlu oldukları derslerden sınırsız sınav hakkı tanıdı. her sene değişik kararlar alabiliyor yani bu senato. en kötü durumda 7 seneyi doldurduğu anda kaydı silinir, af bekler, af çıktığında devam eder falan... üniversitenin yaşı yok..

okullara göre değişiklik arzediyor anlaşılan. bize 7'yi geçerseniz şutlarız demişlerdi.

konuya farklı yerden gireyim. stresten ya da can sıkıntısından parası da önemsiz olduğu için günde 4 paket içen bir babam vardı(ayda 400 ytl sigara parası verdiğinizi düşünün millet 1 ay geçiniyor o parayla). 50 yaşını gördüğü gün kolunun ağrısı yüzünden hastaneye gittiğinde kalp krizi geçirdiğine inanamamıştı. hemen anjiyo denemişler ama damarlar aşırı tıkalı olduğundan işe yaramamış 10 gün içinde by-pass ameliyatı geçirdi. o gün bugündür sigara içmiyor. lütfen sigarayı bırakma nedeniniz bu gibi nedenler olmadan önce bırakın. karizmanıza kattığı değer sizi fazladan yaşatmayacaktır.

Freud'a sorsaydık çocukluğumuzdan geliyor derdi; ben de "haklısın froyd amca" derdim. Ayrıca övünenlerin ruh halini anlamanız açısından Ferhan Şensoy'un Eşeğin Fikri adlı kitabını öneriyorum. Çıtır çerez tadında güzel de bir kitaptır.

hepsi tütün, alkol, uyuşturucu üreticilerinin/satıcılarının piyasayı özendirme amaçlı yaptığı gizli reklamların sonucu. koca poster ata binmiş bir kovboy marlboro içiyor, e ulen en basitinden bir sağlık ocağına girince bile sigaranın içindeki maddeleri, çiğere verdiği zararı gösteren afişler var insan 1 ay korkudan ağzına sigara koyamıyor. sıkıysa bunu reklamlarda gösterseler ya ?! öyle paketin üstüne "sigara içmek öldürür" yazmakla olmuyor, içen adam "hepimiz öleceğiz nasıl olsa" diye tşk bile geçiyor üstüne.

marijuna için ise tek şey söyliyim : bilen de giyiyor, bilmeyen de giyiyor. estetik duruyor sonuçta.

valla içenlerin gurur duymaları normal. sağlıklarına zararlı olduğunu bildikleri halde içmeye devam ediyorlar. bir nevi cesaret işte, herhalde içmeyenleri de korkak olarak niteleme hakkına sahipler. aynı şekilde içmeyenler de içmemeleri ile gurur duyarlar. ama onların içmeme nedenleri sağlıktan ziyade şartlanılmış sigaranın kokusuna dayanamama, öksürük yapma vesaire gibi nedenlerdir nedense. içki içenlerde de benzer durum görünür iyi içiciler böbürlenerek anlatırlar işte kaç şişe rakıyı devirdiklerini ya da kaç ton bira içtiklerini.

ha ben de içiyorum. içtiğim 10 sigaradan 2'sini 3'ünü keyif aldığım için, geri kalanlarını da bağımlısı olduğum için içiyorumdur herhalde. (10 rakamını yüzde olması babında söyledim, yoksa gururluyum tabii bu kadar az içmiyorum :)

sigara icmiyorum ama o estetigine ben de bayiliyorum. nedeni bu .. cok estetik

marijuanayi isin icine katmayayim bu diyarlarda bulmak pek mumkun degildir.narkotik izin verse gorursun nasil poz veriyorlar.

sigara bi hayat tarzıdır. sevgilinizle, arkadaşlarınızla, eşinizle, ailenizle vs. günün belli saatlerinde bir aradasınızdır. ama sigara her zaman sice bir cep uzaklığındadır. efkar basar tellendirirsin kötü gün dostu olur, neş'elinirsin yakarsın bi tane en güzel anında yanındadır. insanı istemedikçe terketmez. işbu sebeple insan bilinçaltında sigara süper sadık, az konuşan, her türlü zorluğu beraber atlatıp her güzel şeyden beraber zevk alınan dört dörtlük bir arkadaş, can yoldaşı konumundadır. dolayısıyle insan böyle bi dostu olduğunu herkese göstermek ister. tamamen bilinçaltında olan bişi. tabi zararları idrak edilene kadar böyledir. akciğer, gırtlak kanseri olunca hassktr der insan ama iş işten geçmiştir. olana kadar zaten şaka gibi gelir.

aslında olayın daha ziyade sinemayla alakalı olduğunu düşünüyorum..
hatta thank you for smoking adlı filmde de buna değiniyorlardı sanırım,

birden en önemli artistlerin aktristlerin eline ,sırf boş durmasın diye sigara tutuşturuyorlar, zamanla çok tutuluyor devam ediyor...
sinema adım adım, özendiriyor da,
gerçekten özendiriyor..

turkish tekila ya da katılıyorum bazen gerçekten estetik olabiliyor ama
hiç görmediysem sigara içen 3000bin kişi görmüşümdür, ve aa sigara eline yakışıyor dediğim insan sayısı değil 30, 10 bile değildir

sigara içmeyip günde 1 nargile içen biriyim. (azaltmayı başardım haftada 2-3 içiyorum şimdik) olay tamamen keyif. insanların hoşuna gidiyor o yüzden içiyorlar.

sigara ile içki çok farklıdır bu arada. içkinin azı zararlı değil hatta bir miktar faydalıdır ve çevredeki insanlara düzgün içince hiç bir zararı yoktur.sigaranın sırf o kokusu insanı bitiriyor kaçacak delik arıyorum evde anne babamdan.(nargilenin dumanı pis kokmaz efendim katran filan da yoktur nargilede)

marijuana'nın olayı ise ahah bak yasak bir şey yapıyorum ne kadar cool'um olabilir. tabii sırf zevk için içende vardır ama çoğunluk cool olmak için yapıyordur.


not: sigara firmaları ayrıca dünyanın en pislik firmalarıdır.kendi ülkelerinde satamadıkları için 3. dünya ülkelerine özendirici bir nesne olarak girerler ve her tiryaki onlar için en az 10-20 yıl müşteri demektir.

Sigara içmiyorum ve bununla gurur duyuyorum

sigara icmeyenlere tek bi soru sorulabılır..

hayattan nasıl zevk alıyosunuz?

sizin yaptıgınız herseyı yapıyoruz zevk alıyoruz ustune bide sıgara ıcıyoruz..bu kadar basit bence :)

task manager dan calisan programlara bakar misiniz bir?
belki de arka planda calisan winamp benzeri bisey vardir da ekranda gostermiyordur?

messenger'da birileri sound emotion gonderiyor olmasin sakin ?

hiçbişi çalışmıyo baktım..

msn de diil..

neler oluyor..

windows'un cikardigi sesleri kapatip dene.
profillerde sessiz olmasi lazim. (ses efektleri menusunde)

algida mı? valla sözlükte netron die bişi var msnde de vivident? ama baktım onlardan ses gelmiyo.

dün sözlükte benim de başıma geldi. büyük ihtimalle o banner'ı üzerinden geçmişsinizdir.

algida banner ı ısrarla çıkmadı karşıma

ama denedim ya, katiyetle olmuyo şimdi. gerçi sesler de kesildi. bir daha olursa artık şüphelencem. evet.

gitti gidiyor'da bir çok amiga 500 ve parçası görmüştüm. bi göz at derim...

aman o gittigidiyor'daki şerefsizlere bulaşma. anormal fiyatlar çekiyorlar. nostalji seven kişileri yolunacak kaz gözüyle bakıyorlar. bilgisayar müzesi yapan bir site vardı. oraya bir bak artan martan parçalar olabilir onlarda.

parça bulmaktan ziyade, pc disket sürücüsünü ya da ide kablosunu modifiye ederek yapmanın bir yolunu anlatmıştı birisi burada. ve hatta gittigidiyor'da modifiye edilmiş disket sürücü bile satılıyor. bunun yolunu anlatabilene minnettar kalacağım.

valla ben disket sürücüsünden daha ucuza bir amiga 500 aldım gittigidiyordan bendeki a500+'ın da aynı şekilde disket sürücüsü bozulmuştu. 25 ytl tuttu.
misal bu amcam da satıyor
erdembilgisayar.ac7.org
internal 30, external 60 ytl.

mogollar film müzikleri serisi var. bir oraya bak %80 oradadır ama bende olmasına rağmen söylediğinden bir şey anlamadığım için bakamadım.

www.youtube.com
01:23'de başlıyor, ben biraz üç hürel tınısı alıyorum parçadan.

diskotek.arkaplan.com.tr

burada var ama foruma üyelik istiyor ve üye olma sayfası da çalışmıyor.

www.diskotek.arkaplan.com.tr

bu siteye uye olsan bile hemen şak diye bişiler indiremiyomuşun..adamlar bildigin kasmış ve imkansıza yakın bi olay cıkarmıs..kutlamakmı gerekır yoksa cok havalılar dıyıp cekıp gıtmekmı orasını sız dusunun..

oraya uye olan bırılerını bulmak gerek..


!!!!!
ayrıca sanırım sözlukten jon lord isimli yazar bu kişileri tanıyor..onunla bir irtibata gecirse ordan bi uyelık saglansa.manyak bi arşiv var orada..gunluk 3,5 gb limitini zorlayacak derecede bi arsiv..

dım dımdan anlayamayanlar, iron'un verdiği youtube linkinden dinleyebilirler. deli gibi cep telefonu melodisi yapma arzusu içindeyim. mp3 olarak bulursam süper olacak.

high id almayı biliyorsan (connect olunca otomatik de gelebilir belli olmaz) bekleme süresi epey bir kısalır (connect olunca 1dk içinde download başlayabilir o derece)

emule mod lari yapiyor bunu.

misal (bkz: gokhan 2604) ilk entry mesela.

ayrica (bkz: emule mods)

--
(tabi bu legal olmayan bir cevap da olmus olabilir simdi, bilemedim)

emule modlarin bazilari yasakladir. On siraya gecmeye calisip tam tersi banlanmaniz mumkundur. En guzeli official olanidir her halukarda. Olmadi desteklenen bir mod kullanin.

dosya paylaşarak kredinizi yükseltin. ben ilk otuz dk içinde 30 kb civarını bulabiliyorum dosyalarda.

tabii en az 10 şey indiriyorum falan filan.

emule cahiliyim resmen, bugune kadar şu sıra olayı yüzünden direttim kullanmadım ama aradığım çoğu şey sadece emule da var. ilk fırsatta mod deneyeceğim ama ip sabit benim banlanırsam toptan elveda derim emule hayatına. şimdilik bol upload ile geçiştirmeye çalışacağım. ama 1 saat bekliyor download daha başlamıyor bile deli edecek adamı.

1. yeterince kaynak varsa (5-10 da yetiyor bazen)
2. upload'ı kısmamışsanız
3. kad'a bağlanmışsanız

geriye indirdiğiniz dosyanın o anda kaç kişi tarafından aktif olarak indirildiği faktörü kalıyor. bir yerden sonra sizde indirmeye başlayıp paylaşıma katılacağınız için bu da önemsiz hale geliyor. şimdiye kadar mod falan kullanmadım hiç te download'da problem yaşamadım.

hele indirdiğin dizi falan ise dizinin eski bölümlerinin bir kısmını paylaşırsan çatır çatır download edersin. misal robotech serisini ben bu şekilde download ediyorum şu anda. ne kadar çok sıra olsa da ne kadar az kaynak olsa da 3-4 dakika içinde hızlı bir şekilde download edebiliyorum. tabii bunda dizinin eski olmasının da etkisi var. ama o da başlangıç için.

ban mevzusuna da aciklik getireyim. bu irc veya benzeri seylerdeki gibi ip ye gelen bir ban degil. official emule uzerindeki ban o an ki agresif taviriniza geliyor (oha!). Kisaca o konuda endiseye mahal yok. ha bazi modlarda ip ye de ban atiliyor, ama mod kullanan sayisi normal emule kullanan sayisi yaninda anilmaya bile degmez.

Mod konusuna girmeden darknum'un dedigi gibi paylasimla kredinizi yukseltin. Kredi mevzusu da soyle bir sey. Karsi tarafla ne kadar ahbap olursaniz gel kankardes olalim ben sana daha cok vereyim sen bana daha cok verdiydin olayidir. Bu zaten yasakli olan modlar bunu asiyor, fazla soruyor, sirayi abuse ediyor. Bu yuzden ban yiyorlar zaten. Bir nevi baskalarinin hakkina seediolar -emule kullanmak zaten baskalarinin hakkina seetmek olarak da gorulebilir-.

yine darknum'un dedigi gibi ben de 30dk icinde 20kb uzerine cikiyorum, 256kbps kullaniyorum. benim yaptigim seylerden birisi ornegin bir dosya indiriyorum adam bana cok iyi gonderiyorsa ben de onu arkadas olarak ekliyorum. cunku biliyorum ki ben o adama gonderebilmeyi basarirsam bana donusu cok olacaktir. ozellikle koreli dostlarda cok ise yariyor bu. yine benzer sekilde bana daha evvelden gonderi yapmis adamlar gozume carparsa onlari da arkadas olarak ekliyorum. hatta bazen tek slot acma sansim oldugundan birisine slot bile aciyorum.
256 kbps icin 6-8 dosyayi ayni anda indirmek gayet yeterli gelir. yeni baslayan birisi icin 30dk da max hiza ulasim olmaz belki ama 2-3 saat icinde en gec bu maksimum hiza ulasilir. emule sabir isidir bir de bilgisayarin kapanmamasi isidir. emule kullanirken elektrikler gittiginde pc kapanmasin diye ups alanlar oldugunu biliyorum.

oyleyken boyle.

uzun süredir emule kullanan bir arkadaşınızdan known.met ve clients.met dosyalarını isteyin. (işe yaramadığı söylenir ama nedense yarar!)


netlimiter'ın düşük bir versiyonunu edinin. (yeni versiyonlarla emule iyi geçinmiyorlarmış.) upload'u bağlantı hızınıza göre 1'e kadar indirin. (1024 kullanıyorsanız 1k upload vermek tabii hoş değil ama 256k sınırsız kullanıyorsanız hiç çekinmeyin. emule sürekli olarak bağlantıda olduğunuz kullanıcılarla bilgi paylaşımında olduğu için zaten hızınız epeyi bir düşüyor bu dosya gönderimi dışında. çok rahatsız olursanız ender bulunan dosyaları başka yöntemlerle yayın. -rapidshare filan.-) emule içinden hiçbir şekilde upload sınırlamayın.

lost, heroes gibi dizileri, güncel albümleri emule'dan indirmeyin, edinin bir utorrent, paşa paşa insin.

mümkün mertebe açık kalsın program tabii.

7/24 emule kullanan biri olarak önerebileceğim şey, listeni hep dolu tut, ben en az 70-80 dosya 15-20 gb civarında tutuyorum listeyi, ve günde ortalama 1,5/1,7 gb download yapıyorum, sıra konusunda senin yapabileceğin fazla bir şey yok, güncel bir dizi eklersin bir günde gelir, eski bir dizi indirisin bir ayda gelir, ama mutlaka gelir, kaynak durumuna bağlı. tek bir dosyaya odaklanma, genele bak, o zaman çok daha kullanışlı oluyor.

elindeki sayıların bir polinom denklemi oluşturduğunu biliyorsan nümerik analiz metodları ile denklemi çıkarmak mümkün. en küçük kareler metodunu kullanabilirsin. değişik modelleri de yine aynı şekilde polinom şekline çevirip kullanabiliyordun hatırladığım kadarıyla.
(bkz: http://en.wikipedia.org/wiki/Least_squares)

ama genel çözüm bulmak istersen yapman gereken fourier serisi benzeri seriler şeklinde ifade etmek elindeki (x,y) noktalarını.

aşağıdaki article'da referans verilen programlara bir bak derim.
(bkz: http://en.wikipedia.org/wiki/Curve_fitting)

teşekkürler, numerik analiz ve sinyal ve sistem analizi derslerinden dediğin metodları biliyorum. verdiğin linkleri uykumu almış bir şekilde inceleyeceğim. yalnız bu işi ben suya sabuna dokunmadan yapacak bir program bulursam süper olur.

matlab, mathematica vs. gibi programlar bunu yapıyor diye biliyorum. Önce grafiği çizdiriyorsun, sonra da grafiğe uyan en uygun fonksiyonu buluyor.

Genelde excel ile basit lab. deneyleri sonucu falan denkleme çevrilebilir. Önce chart çizersin yanına denklemini yazdırırsın. Ortalama çizgisini çizip eğrisini verebilir eğer değerler oynuyorsa. Eğer lineer ise(ya da x ve y aynı denklem sonucunda değişiyorsa) o daha kolay tabi tam denklemi verebilir böylece.

tam yapmak istediğim şeyi söyleyeyim de :) ogame i bırakalı yıl oldu nerdeyse ama hile hurda, bug kullanımı almış başını gitmiş. arkadaşlar bana ulaştı bir şey rica ettiler.

şu an üstünde çalıştığımız şey ogame de bir bug kullanmak.

ogame370.de

burada seisson kullanıcıyı tanımlıyor bunu çözdük, scanid gezegenin koordinatı ile alakalı, spid yi ise henüz çözemedik.

sayılar arasında basit bir bağlantı yok. diyelim birinci sayının ilk basamağını alıp bir işlemden geçirip ikinci sayının 3. basamağı falan yapıyor olabilir. işte o yüzden yaklaşık bir doğru denklemi elde etmek pek işime yaramayacak.

yaw o işleri öyle sadece bir denklemle yapmazlar bildiğim kadarıyla, en azından bir server'da random bir rakam tutar cookie ile ve o cookie ile ilişkilendirdiği bir denklem kullanır. md5 filan yapar. ki en basitinden bu. ama deneyin yine de siz. bilemem elbet.

ama böyle olmasaydı onlarca ülkede bu kadar süre barınamazdı.

1. gelir.
2. düşmez.
3. düşmez.
4. bilmiyorum, tahminen değişmez.

1.) gelmez, fenerbahçeye arada gaza gelip "giydiriyorum" karmam yerinden oynuyor resmen, ertesi gün hevesimi alıp siliyorum olan karmaya oluyor. yalnız entryi çöpten de silince karmamın arttığını da farkettim bu da ilginç bir nokta.

4.)1de de söylediğim gibi çöpe yolladığın entry sanki silmemişsin gibi etki ediyor karmana, ha canlandır ha çöpte tut. çöpte olmasının avantajı daha fazla kötülenemeyeceği için daha da fazla karma düşüşüne yol açmaması.

Verilen not geri alınmaz, o yüzden bir entryi silip silmemenin karmaya puan anlamında bir etkisi olmuyor bildiğim kadarıyla. Yalnızca toplam entry sayısı değiştiği için oynamalar yapabilir, ama entry sayısı belli bir miktarın üzerindeyse o da çok küçük bir etki yapar.

ben de bir toparlama yapayım bütün sorulara cevap olacaktır. bir entry'i tamamen sildiğinizde (çöp kutusundan da uçurduğunuzda) onunla ilgili verilen bütün oylar da geçersiz kalıyor. dolayısıyla bu entry'lerin karma üzerinde olumlu ya da olumsuz bir etkisi kalmıyor.

valla ben ssgnin yalancisiyim: bir sordugumda eskiden silince karman duzeliyordu, simdi silsende karmana etkisi devam ediyor demisti.

silinen entry, verilen oyları ve beraberinde karmaya etkiyi de götürüyor. zamanında haftanın en kötülerine girip karmamı da miken üç entrymi sildim, çöpte durdukları sürece hiçbir değişiklik olmadı ama çöpü de boşaltınca karmam epey yükseldi. yani entry çöpten de tamamen silinince oyları ve karmaya etkiyi de götürüyor. düşen karma yükseliyor, yükselen karma düşüyor. bu yüzden entry silmenin ardından karma düzeldikten sonra canlandırmak mümkün değil. gitti o entry. moderatör hala canlandırabilir fakat o zaman ne olacağını bilemiyorum.

1. kesinlikle gelmez. sildiğin mesajlarını çöğten silsen bile aslında silinmiyor. database'de oylarıyla birlikte saklanıyor. karman da silinmiş-silinmemiş tüm entrylerinle oluşuyor.
2. evet düşer. silsen bile dediğim gibi oyları kalır.
3. karman düşmez.
4. entrylerini canlandırman karmanı değiştirmez.

hmm çok çeşitli cevaplar gelmiş :)

bakalım çöpten entry sildim yarın karma ne olacak.. ona göre anlaşılacak durum.

Bu uyarı orjinal olmayan tüm windowslarda görünüyor. Microsoft'tan alınan update'ler yüzünden oluyor ki işletim sisteminin update'ini kapatsan office, onu da kapasan msn'den alıyor. Kırmak için programlar var ama ben denemedim(!) Telekomla alakası yok yani.

legal xp denen kucuk bir prg cik sayesinde xp niz mis gibi legal oluyor (daha dohrusu oyle gozukuyor). update de alabiliyorsun, ie7 de kurabiliyorsun mp11 de...

windows'un otomatik güncellemelerinden biri nedeniyle çıkıyor o yazı, #5607'de sorununuzun çözümünü bulabilirsiniz.. aynı sorun bende de vardı, reeper redeemer yardımcı olmuştu bana şimdi yaşamıyorum herhangi bir problem.

microsoft'un kibarca "lisanssız windows kullanıyorsunuz ileride ve hali hazırda sadece lisanlı kullanıcılarıma kullandıracağım hizmetleri kullanamayacaksınız." demesi. emule'de genuine windows advantage diye aratırsanız kıran programları bulabilirsiniz.

problem yaşayan mesaj vasıtasıyla ulaşabilir. :)

hiçbişeycik olmaz..
aynen devam..
rapidden parça film çekmiyorsun umarım..

soyle bır (alternatif) sey yapabılırsınız;
baslat,calistir, cmd,
ipconfig /flushdns
ipconfig /release
ipconfig /renew

@demlikposet: sırf parça çekiyorum nerdeyse niye kötü mü?

@dodocan: öyle yapınca routerı kapamamış mı oluyorum?öyleyse süper çünkü diğer türlü evdeki herkesin bağlantısı koptuğu için üzerime yürüyorlar :)

batil inanc degil bilakis modem dandikse hele ki yeni modem alma sebebidir, tecrubeyle sabittir.

bence başlı başına kötü bi yöntem rapid şarkı çekimi için..

film çekimi içinde.

ikide bir fırttı fırttı modemi açıp kapatmaktansa,
farklı yöntemler kullanmaya başlamakta fayda var bence

ipconfig komutuyla sadece network kartının ayarları yenilenir ki o da yüzde 99 ihtimalle yine aynı ip adresini size geri döndürmek dışında bir şey yapmayacaktır. Zaten ethernet kartının IP adresi değişse bile bunun modemin IP si ile bir alakası olmadığından işinizi görmez. Kısacası bu komutla (usb değilse) modemin ipsini değiştiremezsiniz. Ya telefon hattını çıkartıp biraz bekleyip takacak ya da modemi kapatıp, açacaksınız veya konsola girip, disconnect/reconnect komutunu vereceksiniz.

torrent kullanın o kadar hızınız varsa, hic kasmadan indirsin. emule da olur.

deneyeceğim diğer alternatifleri de, teşekkürler herkese :)

modem'in yönetim ekranlarından bağlantıyı kesip yeniden bağlanarak yapsanız bu işi daha temiz olur gibi. gerçi modem elinizin altındaysa düğmeyi açıp kapatmak daha kolay gelebilir.

aynen.yönetim ekranına giriyorum zaten ama işte bazen sapıtıyor girmiyor vesaire, öyle acil durumlarda mecburi fişi çıkarıp takıyorum.

Ayrıca ipconfig'le de bağlantı bir süreliğine (tekrar bağlanana kadar) gidiyor.

rapidi premium hesabım yoksa film indirmek için tercih etmezdim, resume desteği yok, eş zamanlı dosya indirme desteği yok... bağlantı gitti mi indirdiğin dosya yalan oluyor.

tabi bütün mp3leri, xxx leri rapide atıyorlar o da ayrı bir konu.

ip adresini tek tıklamayla değiştiren programlar var ama onlarda da genelde public proxy kullanıldığı için hem yavaş hem de wait 3-5 minutes yazıyor mutlaka. son dakika kasıyorsun indireyim diye ama 10 sn geç kalsan "your ip address is downloading a file" yazıyor.

Söylediğinin tam tersini yapan bir özellik mevcut, Format -> Conditional Formatting
Bildiğim kadarıyla hücre özelliklerini okuyan standart bir fonksiyon mevcut değil.

VBA kodlarına aşina isen yapabilirsin. bunu da 2. sınıfta göstermezler :)

Aşağıdaki kod, E7 hücresinin renk kodu 43 ise, A1 hücresinin değerini 1 yapar.

Sub eksi()
'by hgn

Range("E7").Select
With Selection.Interior
If .ColorIndex = 43 Then
Range("A1").Value = 1
Else
End If
End With
End Sub

hmmm. sanirim ileriki yillarda ogrencem. denedim olmadi hocam, bunun bi cikar yolu yok mudur yaw?

daha önce yapmadım ama kasılırsa yapılır herhalde,
workbook'un ilgili event'lerinden birinin içini doldurman lazım.
misal, hücre seçildiği zaman rengini algılamak istiyorsan
Workbook_SheetSelectionChange(ByVal Sh As Object, ByVal Target As Range)
metodunun içini doldurman lazım, sana seçili olan hücreleri Target parametresi ile geçiyor.

falan filan, tam olarak yapmak istediğin belli bir şey varsa yardımcı olmaya çalışırım.

teoride bulaşır. sonuçta yazılım tabanlı olarak flash programlamasına izin veriyor modemler. bilgisayarın bios'una virüs bulaşmasına benzer bir şey. bu kadar çok çeşitte modem varken hangi virüs programcısı vaktini ve emeğini böyle bir işe ayırır onu bilemem.

ha böyle bir virüs modeme bulaşırsa yapacağı şey bir şekilde network üzerindeki işletim sistemlerine sızmak olacaktır, sızdıktan sonra da istediğini yapar, zaten network de tüm ihtişamı ile elinin altında olduğundan gerisi virüsü yazan kişinin keyfine ve vaktine kalmış. virüsü yazan kişi ün peşinde ise bir zarar vermez lakin, en fazla modem'i kullanılmaz hale getirir. o da kolay bir şekilde çözülür. en iyi virüs en uzun süre varlığını gizleyebilen virüstür.

Eğer bütün modemlerin internetten şifresiz açık olabileceğine ve hepsinin ya da çoğunun aynı model olduğuna inanan bir yazarsa olabilir. yoksa her modem için ayrı firmware hazırlanacak, hepsi ayrı ayrı nete açılacak ve şifreleri bilinecek... Valla phishing yapmak daha verimlidir bunun yanında.

bizim (yıldız) labında tanımına uyan apricot marka bilgisayarlar vardı. lakin bizim zamanımızda giriş seviyesi pc 486'lardı.armstrong da amstrad'ı çağrıştırmıyor değil yalnız.

dandirik filan demeyin yahu, zoruma gidiyor. İlk göz ağrım benim amstrad. amstrad cpc464, hey gidi hey...

www.istifamektubu.com

google heryerde.

istifanızın tarihi, nedenini yazdığınız sürece istediğiniz şekilde yazabilirsiniz.
burada enteresan bilgiler var, (bkz: istifa mektubu)

misal,

hede hödö a.ş. insan kaynakları müd.lüğüne

şirketinizde hede hödö tarihinden itibaren çalışmakta olduğum hede hed görevimden hede höd sebebiyle hedehede hed tarihi itibariyle ayrılmak istiyorum, gereğinin yapılmasını arz ederim.

www.istifamektubu.com

kaymakamlığa gittim, döndüm dolaştım derdimi anlatabilecek kimse bulamadım ortalık fena halde gereksiz bürokrasi ile yığılmıştı. en sonunda kaymakam'ın sekreter'ine danıştım allahtan o bilgi verdi. dilekçe yazıp yazı işlerine götürmem gerektiğini söyledi. gittim kırtasiyeye bir kağıt kalem alıp bir dilekçe yazdım. yazı işlerine gittim eleman dilekçeye ilçe emniyet müdürlüğüne yazılı bir kaşe vurup kaymakam'ın yerine imzasını döşendi, üstüne de tarih attı. ordan ver elini ilçe emniyet müdürlüğü. fatih emniyet müdürlüğü ile aksaray emniyet müdürlüğü yanyana ben önce aksaray'a gitmişim yanlışlıkla, onlar beni fatih emn. müd.'lüğüne yolladılar oradan bayan polis kontrol etti adresi, baktı o da bi kaşe vurdu aksaray emn. müd.'lüğüne diye tekrar ilk gittiğim yere yolluyor beni. e dedim orası adrese biz bakmıyoruz diye beni yolladı siz niye geri yolluyorsunuz? alık bayan dilekçeye işlem yapmadan onlar bakmaz deyip beni kandırdı. tekrar aksaray emn. müd.'lüğünün idari işlerine gittim onlar tekrar o adrese bakmadıklarını beni yanlış yolladıklarını söylediler. tekrar fatih emn. müd.'lüğüne gittim bu sefer biraz telefon trafiğinden sonra şehremini karakoluna gitmem kararlaştırıldı. adamlar resmen routing yapıyorlar buraya kadar. kayıt kuyudat falan yok bir yere. neyse efendim şehremini karakoluna gittik. bu işlemlerin yapıldığı yerde yazıcı kılıklı bir amcaya dilekçeyi verdik. vermez olaydık, adam beğenmedi dilekçeyi, neymiş efendim olmazmış... olayların nedenini niçinini bütün detayını yazmamışmışım...böyle olduğu zaman olmaz imiş tekrar kaymakamlığa oradan emniyet müdürlüğüne vesaireye gitmem gerekiyormuş. bir sürü ısrar bir sürü rica adamı ikna edemedim. neyse dedim ben sizden daha yetkili birine danışayım, şimdiye kadar şu kadar saattir işte olmam gereken vakti bu şekilde heba ettim. dışarıda danışmadaki polis'e oradaki en yetkili kişi ile görüşme isteğimi ilettim o da babacan bir tavırla kendisi yardım etmeye çalıştı, ardından bir başka polis yardımcı oldu "buraya ekle işte şöyle böyle oldu" diyerek. dilekçenin altına ek yaptım tekrar yazıcı amcanın yanına gittim. eleman demesin mi "ben mi söyleyecem bak işte..." diye "şu yazıyı bari arz ederim'den önce aralara bir yerlere sıkıştırsaydın" diye ekledi. daha önce tekrar kaymakamlığa git diyen eleman nedense biraz da olsun yumuşamıştı. neyse sözün kısası bütün bu routing ve keşmekeşin sonunda eleman benden beraber kaldığımız arkadaşın resimli ikametgah belgesini ve kira kontratını istedi zaten orada da görüşmeler tıkandı. kendisiyle pazartesi günü tekrar buluşmak üzere randevulaştık. kafamdan ben randevulaştım haliyle.. insan en önce bilmesi gerekenleri en sonunda bir sürü vakit kaybedip öğrenince sonradan öğrenmesinin de pek bir faydası olmuyor.

mevzu budur. benzer bir durumda olan varsa kaymakamlık, emniyet müdürlüğü ile falan uğraşmadan önce en yakın karakol'a ya da muhtarlığa önce bir danışsın.

ha bugün bir şey öğrendim, hani şu network üzerinde data paketlerini route eden router dediğimiz şeylerden gerçek hayatta da istemediğimiz kadar varmış (var aslında bugün yeniden hatırlama fırsatı bulup belleğime kazıyabildim güzelce)

bildigim kadariyla evet, para almadan yapiyorlar.

altyazı sitelerindekiler tabii ki para almadan yapıyorlar.

para kazanılarak yapılan var mı derseniz dvdlerin, sinema kanallarındaki filmlerin altyazısının hazırlanması gibi alanlar var. belki bunları araştırabilirsiniz.

bence bir kısmı hobi, bir kısmı ingilizcesini geliştirmek, bir kısmı da film/dizi ortamlarında isim yapmak için çeviriyorlar.

1. Herkes film altyazısı çeviremez. Çevirmemelidir.
2. Hayrına çevirenler var. Para kazanma amacıyla yapanlar da var ama çok süper bir çevirmen değilseniz ancak korsan film çıkaranlarla çalışmanız gerekir. O da alacağınız 50-100 ytl ile zaman baskısı da düşünülünce saçma sapan bir iş çıkacaktır.
3. Altyazı çevirmekle kendinizi ne diye kısıtlıyorsunuz çevirmenlikle ve özellikle TEKNİK çevirmenlikle hayatınızı idame ettirecek kadar para kazanmanız pek mümkün.

kanallara altyazı satan birini duymuştum. orjinal dildeki altyazılardan oluşan büyük bir database'i varmış. o database'deki altyazıları çoluk çocuğa yok pahasına çevirttirip köşeyi dönmüş. şehir efsanesi gibi anlattım ama, böyle de bir durum var.

korsanlarla işim olmaz. ama bu konuda kendime güveniyorum. teknik çevirmenlik yapacak çapta değilim malesef.

+rep için yapılır...

Film altyazısı çevirmek için açıkçasıçoğu zaman filmi de izlemek gerekiyor. Sonuçta elinizde senaryo gibi bir şey olmadığı için adam orda ot mu demiş yoksa bok mu demek istemiş pek anlaşılamayabiliyor. Bir de kötü niyetli hazırlanmış altyazılar olabiliyor. A good year filminin türkçe altyazısı mesela kafadan atılma bir şekilde hazırlanmıştı. Eşimle beraber izleyelim derken bir baktım film başka bir şey anlatıyor altyazı farklı bir şey. Arkadaş geçmiş klavyeye kafasına göre fantazilerini yazmış resmen filmle alakası bile yoktu. Tamam aksan falan çok zordu beni bile zaman zaman zorlayan cümleler oldu da oturup bir günümü versem %95 hatasız dinleyerek çıkarabilecek bir altyazıyı niye böyle mahfederler bilemiyorum.

para kazanan elbette var,
(bkz: dattebayo.com)
bu adamlar direkt video üzerine ingilizce alt yazı koyup videoları torrent'lar ile yayınlıyorlar. sanırım iş modelleri japonyadaki yapımın dünyada tanıtılarak çeşitli kanallar tarafından lisanslanmasına yardımcı olmak.
böyle olmasa bile torrent kullandıkları için devasa bandwidth'e ihtiyaçları yok, dizi yayınlandığı gün büyük trafik aldıkları için reklam yayınlayıp da para kazanma şansları var. gerçi bunlar yapmıyorlar. üçüncü para kazanabilecekleri yer ise bağışlar.

özetleyelim,
1. yüksek hit ve reklam
2. dizisini yurt dışına pazarlamak isteyen bir yapımcı ile anlaşmak.
3. bağışlar.

dvd ya da kanallar için altyazı çevirmek para kazandırır ama uğraştığınıza değmez derim çevirinin diğer dallarındaki bir çevirmen olarak.. altyazı çevirenlerin hali meydanda, üç kuruş para kazanıyorlar, onu da alamıyorlar.. (o kendinii biliyooor:)

normal çeviride çok fazla para yok. genelde öğrenciler ek gelir sağlamak için yapıyor.

@ahu: öğrencilerin yaptığı normal çeviride çok fazla para yok, üç satır ingilizce okuyan her öğrenci ek gelir sağlamak için çeviri yaptığı için :)

katılıyorum, yazıcıoğlu gibi konuya ilgili esnafın bol olduğu yerlerde bulamasanız bile yaptırma imkanınız yüksektir

bu kablo tv out için kullanılıyordu sanırım. composite çıkışı olmayan eski ekran kartları için bir dönem piyasada dolandığını hatırlıyorum. bende bir tane var kullanmıyorum öylecene duruyor. müsait bir yerlerde iseniz hibe edebilirim. ayrıca teknosa, cevahirin girişindeki büyük elektronik mağazası gibi yerlerde bulma ihtimaliniz yüksek.

valla teknosa'da bulabileceğini sanmıyorum görmedim hiç oralarda.
ama yazıcıoğlunda bulunur yada yaptırılır ama düzgün yapmazlarsa (pinleri düzgün bağlamazlarsa ) renkler karışır bir halta benzemez sanırım.

hazırı var mıdır dersen hiç belli olmaz adamlar 300 tane kablo bulunduruyor yanlarında olabilirde olmayabilirde.

yaptıracaksan netten filan şemasını bul önce derim pinler için.

www.bimel.com.tr adresine bakmani öneririm, ankarali bir firma ama kuvvetle muhtemel vardir orada.

(bkz: televizyonlu sakiz)

olayın resmi ismi lenticular lens,
şuradan bilgi alabilirsiniz
en.wikipedia.org

ve ayrıca (bkz: lenticular)

firefox üzerinde web developer plugin'i ile bir yere kadar mümkün. ama çok da iç açıcı bir çözüm sunmuyor.

ikinci çözüm özel bir proxy kullanıp proxy'nin sadece css dosyası haricindeki tüm dosyalar için ekşi sözlüğe gitmesini css dosyaları/dosyası için ise sizin diskinize gitmesini sağlamak olabilir. biraz overkill olsa da canavar gibi işler. tabii biraz arge lazım bunun için.

üçüncüsünü aramaya üşendim, sırf bu amaç için yani siteler için kendi belirlediğiniz stylesheet'i kullanmak için plugin'ler ya da greasemonkey script'leri olabilir.

abi ankara'da kır pidecisi çok da mantarlısına hiç rastlamadım yahu. ilginçtir.

aklınızda bulunsun bu arada bulan olursa kaçırmasın bi denesin..

istanbulda sinem börekçisi var bunu yapan. garanti'nin olduğu sokaktan bir ya da iki sokak önce hani şu önünde eşek maskotu olan marko paşa hede hödö lokantasının ve bereketin yanında. ha bu arada mekan taksim istiklal caddesi :)

bir tane alman-türk karışımı hatun var onun söylediği şarkının alt yapısı için arak demişti. çılgın dersane şarkısını zaten fuchs söylüyor kendi kendine arak demesi saçma olur. hatta programda kız bozuldu okan da durumu düzeltmeye çalıştı. soldiers of allah grubu dediğini hatırlıyorum da şarkının ismini unuttum.

alman-türk karışımı hatun alev olabilir mi?

fuchs şarkının ismini söylemedi. kızın söylediği şarkının ismi de sanırım "why do i feel this way". kızın ismi de safiye idi.

benim bahsettiklerim iron'unkiler ile örtüşüyor. kızın ismi de safiye idi hatırladım. şarkısını da anımsıyoum.

Veri kablosu gibi bir şeyi varsa mümkündür sanırım.

veri kablosu ile yaparsın ama orijinal nokia veri kabloları 90 euro gibi bir fiyattaydı son gördüğüm de...

wap üzerinden de yükleyebiliyor olmanız lazım.
hatta bu işi amme hizmetine dökmüş şöyle bir site de mevcut.
tagtag.com

www.getjar.com

size yollanan mailde "kaynağı görüntüle" dediğiniz zaman eğer baktığınız fake mailse, muhakkak size o maili atanın mail adreside olması lazım. en azından benim aklımda öyle kalmış.

mail'in header'larından kişinin ip adresine ulaşabilirsiniz. polisiye bir duruma girmedikçe ya da sizin bir hack girişiminiz olmadıkça da bir işe yaramaz.

en güzeli bir şekilde tuzak kurmak bu kişiye. açık olması size zarar vermeyecek bir yerden içeri davet edip bir şekilde daha fazla bilgi edinmek falan.

ps: header'larda ip adresi olması durumu şifre hatırlatma olayını yollayan servisin ciddiyeti ile alakalı. hotmail, google, yahoo gibi siteler bu bilgiyi mail'in header'ına eklerler ama tamamen servis spesifik bir şey.

Bilişim yasası denilmiş de tamamen sahtesi hazırlanabilen from x ip ile millete dava açmanın ya da açabilmenin yeni bilişim kanunundaki yeri nedir acaba? Bu yöntemle canımızı sıkan kişilerin canını acıtmak oldukça olası görünüyor. Bilen eden var mı?