Tam ''her şeyi çözdüğünü sanan cahil'' beyanı :)

''Hiçbir aşıyı yaptırmazdım'' demiş, işte tipik 3-5 literatürden kısıtlı bilgiye sahip olup da demeç veren insan modeli, bunlar da kendilerine bilinçli hasta deyip sonra da doktorlar bize tahammül edemiyor diyorlar.

Önce bi aşı tiplerini araştırın, canlı aşı, ölü aşı, toksoid aşı, rekombinant aşı nedir ne değildir.
bu kadın canlı aşıları yaptırmam dese hadi anlarım da HİÇBİR aşı deyince, kapattım, zaman kaybı :D

yaptırmayıp doğal seleksiyona katkı sağlayabilir bence problem yok.

''Şöyle yanıt vereyim, bir çocuk daha yapacak olsam hiçbir aşıyı yaptırmazdım. ''

hamileyken kızamığa yakalanıp sakat çocuk doğurduğunda da bakalım aynı şeyleri söyleyebilecek mi.

Edit:

1- referans gösterdiği kaynağın medikal anlamda hiçbir değeri bile yok,edebi olarak olabilir, kontrollü deney filan da değil.

sm.stanford.edu

hayatımda gördüğüm en saçma immunoloji kaynağı.

2- Bunun aşı ile ne alakası var anlamadım erişimi olan birisi hayrına yollasın çünkü giriş kısmının aşı ile alakasını çözemedim:

www.nature.com

3- Kaynak gösterdiği diğer makalede de aşı geçen tek bir cümle var o da daha iyi aşı gelişimine faydası olacağı yönünde :D

www.jleukbio.org

Neonatal humans and rodents are susceptible to infection with encapsulated bacteria as a result of an inability to make antibodies to capsular polysaccharides. This is partly a result of decreased production of proinflammatory cytokines by splenic macrophages (MΦ) from neonates.

----

The results from these studies are likely to have a significant impact on the development of better pneumococcal polysaccharide vaccines.

sonuç : bu kadın ne dediğini bilmiyor, Tuğçe Kazaz modeli.

bir kaç sene önce ulan modern tıp yüzünden en salak bile hayatta kalıyor doğal seleksiyon kalmadı yemin ediyorum diyordum ki şu aşı karşıtları çıktı ortaya. doğa bir yolunu buluyor arkadaş hehehe=)

İngiliz Dili ve Edebiyatı bitirip aşı konusunda sallayan mı, bunu haber yapan mı, yoksa bu tipleri ciddiye alan mı sorunlu bilemedim.

hepsi de olabilir bak, doğal seçilim önemli sonuçta.

mal beyanı. amerikada bunlardan sürüyle var. alayını göndericen afrikaya aşısızlıktan gebersinler.

(bkz: #22075104)
bunu yazmıştım zamanında. hala da aynı fikirdeyim.

çocuk felci aşı kampanyalarıyla Türkiye'de bitmişti, Suriyeliler sayesinde hortladı yeniden. İkinci çocuğunu aşılatmayıp çocuğu bu hastalık gibi bir şey yaşarsa ne hisseder onu merak ediyorum.

i.kinja-img.com

aşılarını yaptırmayanları doğal seleksiyon olarak görüyorum. ne yazık ki çocuklar/bebekler bu kararı kendileri verebilecek yaşta değiller. kendisi için konuşsa her şey süper ama, yaptırmayabilir tabii ki :)

3-5 google araştırması ile bile aşıların yan etkilerinin bu kadar medyatik olmadığı rahatça görülebilir. ama algıda seçicilik tabii ki...

hayır bi de gösterilen kaynaklar çok komik :D

bunun savunucuları için belli birkaç çalışma vardır genelde direkt o kaynak gösterilir.

işte bilmem kaç çocuk arasından otizm olduğunu savunan çalışma, ya da bunun en popüler örneklerinden birisi her hpv aşısı karşıtı sitede vardır, japonya'da rekombinant aşıda aktif virüs bileşeni bulunmuş tek bir çalışma, gibi belli demirbaş karşıt makaleler vardır.

Onlar mı diye baktım alakasız şeyler çıktı, bu kadından daha donanımlı aşı karşıtları var ABD'de :D

Buna inanan insanlar yüzünden geçen sene amerika disneyland de kızamık salgını başladı diye hatırlıyorum. sebep de çocuklarını aşılatmayan bir aile yüzünden.

@acemi beni gören zaten ilaç lobisi sanıyor paso, halbuki durum tamamen procrastination ile alakalı afsdadsaf.

i.kinja-img.com

sürü bağışıklığı olayı ve el kadar çocuğun suçsuz olması durumu olmasa gerçekten hiç umrumda olmaz bu mallar. ama malesef ebeveynin cahilliğini o çocuk ve senin benim çocuklarım çekiyor. şu anda bu ülkede çocuk felci görülmüyorsa, kızamık, kabakulak gibi hastalıklar çok nadir görülüyorsa bunun tek nedeni aşılamalar. ömer seyfettin'in kaşağısındaki çocuk, o zamanlar difteri aşısı icat edilmiş olsaydı ölmezdi.

kendi çocuğunun sağlığı bir yana, aşılanmayan çocuklar bu hastalıkları kapıp diğerlerine de bulaştırma riski taşıdıkları için normal aşılı çocuklara da risk oluşturuyorlar. aşı lobisi değil, cahillik var dünyada. yani nasıl bir insan dünyadaki bütün doktorların, bilim adamlarının savunduğu bir olguya internetten okuduğu kıçıkırık üç satır bilgiyle kafa tutmaya çalışır, aşı lobisi var :( der, anlamıyorum vallahi.

ayrıca dördüncü yaş aşısı diye bir şey yok. ne aşısı olmuş ki bu arkadaş 4 yaşında? yazının ilerisinde de homeopati denen soygunculuğu savunmuş. bazen ciddi ciddi sırf bu tipleri kazıklamak için homeopatist olasım geliyor. doldur çeşme suyunu, ver gitsin.

Yazida katildigim bircok nokta var. Son yillarda bilimsel olarak ne kadar gelismis olursak olalim vucut hakkinda genel itibariyle cok az sey bildigimiz ya da insan uzerinde daha butuncul ve ozel bir yaklasimin gerekliligi gibi. Daha da otesi, ilac sektorunun les bir sektor oldugunu, daha genel olarak saglik sektorunun de temelden yanlis dinamiklere sahip oldugunu dusunurum. Diger taraftan, ek olarak, yolsuz ve niteliksiz tc devletinin bana dayattigi asi dahil her seye supheyle yaklasirim, cunku bu dayatmalarin saglikli mekanizmalardan benim iyiligimi dusunerek ve kontrollu bir sekilde gecmek zorunda olmadigini (hatta cogu zaman oyle olmayacagini) iyi bilirim.

Ancak asilari tumden reddetmek bana da mantikli gelmiyor. Ortada bir polio, efendime soyleyeyim bir hepatit gibi gormemenin imkansiz oldugu gercekler var. Soyle ifade edeyim, ulkeden birazcik cikip doguda veya guneyde ne var bir gidip bakayim diye merak etmis olsan, karsilasabilecegin cok sayida hastalik ve bunlarin asilari hakkinda bilgi sahibi oluyorsun. Ve dunyanin bu sekilde kuculmesiyle hanfendinin ifade ettigi cozum olan cocukken bagisiklik kazanmak burada ise yaramiyor cunku senin cevrende gorulmeyen hastaliklarla baska yerlerde karsilasabilirsin. Kendine o kadar guveniyorsan asilarini yaptirmadan gez bakalim o fakir ulkeleri derdim ben. Zaten modern tibbin basarisi ortada. Tabelaya bakildiginda diger herhangi bir yaklasima karsi sayisiz tur bindirmis oldugu bariz.

Ozetle, bu kadar bilinmezin oldugu bir ortamda bize onerilen her asinin (ya da ilacin) %100 gerekli olduguna inanmak ne kadar yanlissa tum asilari hatta modern tibbi yekten reddetmek de bana yanlis geliyor.

tıpta herhangi bir maddenin yüzde 100 gerekliliği diye bir durum yoktur. Her ilaç için, her tedavi, her operasyon için kar zarar hesabı yapılır. o ilacın vereceği olası fayda zararından daha fazlaysa verilir. o yüzden çoğu karar klinik değerlendirme ile alınır, o yüzden hastalık yoktur, hasta vardır. tamamen aynı semptomları olan iki tansiyon hastasının birine tansiyon ilacı başlanır, birine başlanmaz. bir doktora gidersin tansiyon ilacı yazar, diğeri yazmaz. herkes kendine göre bir kar zarar hesabı yapar çünkü.

tıpta mutlak doğru bulmak zordur. bireysel bakıldığı zaman yanlış değerlendirmelere ulaşılabilir. oranlarla değerlendirme yapmak genelde daha doğru sonuç verir. 100 sigara içen hastanın 90 tanesi akciğer ca olurken 10 tanesi olmaz. bu olmayanlar gelip doktora ben 50 sene sigara içtim, akciğer turp gibi zaa der. bu sigaranın akciğer kanser yapmadığını kanıtlamaz. aynı şekilde 100 akciğer kanserinin 90 tanesinde sigara öyküsü varken 10 tanesi ömründe ağzına sigara koymamıştır, gelir hocam ben hayatımda bir tane sigara içmedim, neden ben yine de akciğer kanseri oldum der.

o yüzden doktor değerlendirmesi çok önemlidir. siz yılda en fazla 2-3 kere grip olursunuz ama doktor o hastalığı yılda 2000 defa görür, hangi hastada hangi ilacı verdiğin zaman en yüksek oranda fayda edeceğini de o doktor bilir. internetten vs yapılan çoğu araştırma, oradan okuduklarınız da yine bu nedenle çoğunlukla doğru sonuca ulaştırmaz.

neyse sıkıldım. öyle işte. :)

evet aşı çok zararlı. öyle zararlı ki geçtiğimiz ay ispanya'da çocuğunu aşılatmayan bir çift gerizekalı ebeveyn yüzünden ülkede 28 seneden sonra tekrar difteri vakası görüldü. işin kötüsü, tek suçu dangalak bir ana-babanın oğlu olmak olan küçük çocuk öldü. bi dönem arkadaşlarının evden çıkmasına bile izin verilmiyordu hastalık taşıyor olabilecekleri gerekçesiyle.

@fayfim, evet ben de onu diyorum.
sadece, o kar zarar hesabini tabii ki birey de yapiyor. ve mutlak dogrularin olmadigi bir alanda bireyin kararlarina da saygi duymak lazim.

ilaçlarla ilgili konularda bireyin kararına tabi ki saygı duyulur. hiçbir doktor hastanın kafasına ilaç dayayıp illa da bu ilacı içeceksin diyemez. doktor tavsiye eder, içmek veya içmemek, tedaviyi kabul etmek hastaya kalmıştır.

fakat aşı bu konuda biraz özel. sizin verdiğiniz karar sadece sizi değil, bütün toplumu etkiliyor. o yüzden bu aşılama reddi meseleleri mahkeme konusu dahi olabiliyor. ingiltere ve fransa gibi ülkelerde zorla aşılatma kararları çıkabiliyor.

Evet, bireylerin davranislari toplum sagligini etkileyebiliyor, catisma bu noktada. Isin detayina inebilecek yetkinlikte degilim ancak burada da kar zarar hesabi cok kesin gozukmuyor. Detay derken, hangi asilarin hangi kriterlere gore zorunlu olmasi gerektigi ve bunlarin ne kadar guvenilir olculdugu gibi konular.

Burada da tum asilari (butun toplumu etkiledigi yonunde) ayni kefeye koyamayiz. Ustelik esasen ilaclar da o kadar farkli sayilmaz. Asi ile ilac etik acidan ayni sey: medikal bir mudahale. Zaten bireylerin kullandigi ve kullanmadigi ilaclar (orn. antibiyotikler) da tum toplum sagligini acik sekilde etkiliyor. Buralardaki olasi bir zorlama ile asi konusundaki bir zorlamayi neden farkli degerlendirelim?

Diger bir catisma noktasi da, (belirli hata paylari dahilinde) toplum geneli icin iyi olan bir seyin (asinin) birey ozelinde iyi olmayabilecegi, hatta kotu olabilecegi. Ozeli incelemeden zorunlu tutulan asinin tartismaya acik bu noktasi da var. Proaktif bir mudahalede "hata paylari"nin sorumlulugu kimde olacak?

Baya bir açıklanmış da ben başka bir şeye dikkat edip geldim. Konuşan kişinin kim olduğuna bakmayın. Daha geçen gün de bir tane doçentin yazısını okudum, duyuruda da paylaştım hatta "Tavuklar kanser oluyor, yerseniz siz de kanser olursunuz." diyen. Doçent bu adam da.

İnsanın kromozom sayısını bilmeyen bir biyologla tanıştığımı söylersem bu haberdeki şahsa da neden güvenmemen gerektiğini anlarsın bence.

dünya sağlık örgütünce onaylanmış, çocuklara uygulanması önerilmiş bütün aşıları aynı kefeye koyabiliriz. bunların hepsi toplum sağlığını geliştirmekte çok önemli rol oynuyor. o yüzden bireysel bakmak diye bir şey söz konusu olamıyor. bir milyon çocuğu kurtarmak için uygulanan aşıdan yan etki gören 100 çocuk şansına küsmek durumunda. kar zarar ilişkisi. bu aşılardan hangisinin devletçe uygulanıp hangisinin uygulanmaması ise tamamen devlet bütçesi ile alakalı bir şey. toplum sağlığı söz konusu olduğu zaman devlet nasıl kapalı mekanlarda sigara içmeyi diğer vatandaşlara zarar verdiği için yasaklayabiliyorsa çocukların da aşılanmasını sağlayabilir. bence burada etik olarak bir sorun yok. ebeveynin çocuk üzerindeki hakları vs hukuk konuları. hukukçu değilim, o konuları mahkemelere bırakmak en doğrusu ama benim bireysel görüşüme göre bilim adamlarınca etkisi kanıtlanmış bu aşılardan hem çocuğu hem de toplumu mahrum bırakmak kabul edilemez. ebeveyn istese de istemese de çocukları aşılatmak gerekir.

antibiyotiklerle aşıların hiçbir alakası yok. antibiyotikler reçete ile satılan ilaçlardır, kimse kafasına göre gidip eczaneden kendi kafasına göre antibiyotik alamaz. ülkede bu kuralın ne kadar uygulandığı ayrı bir tartışma konusu. antibiyotik kullanmadığı zamansa toplum sağlığına negatif bir etkisi yok. sadece bireyin kendi sağlığını etkileyen bir karar. ama mesela verem gibi toplum içerisinde hızlı yayılan hastalıklarda antibiyotik kullanımı da zorunludur. hastalar her hafta gelirler, aile hekimlerinden imza karşılığı verem ilaçlarını alırlar. ben ilaçlarımı içmiyorum, benim sağlığım deme hakkı yoktur. devlet ulaşır, o ilaçları ona verir. aynı şekilde mesela bir ebola vakasında karantina uygulanır. banane kardeşim can benim canım bırakın ben gideceğim, bence ebola öldürmüyor bunlar hep amerikanın afrikayı karıştırmak için uydurduğu hastalıklar diye bir savunma yapılamaz.

aynı şeyin dediğim gibi bence aşıda da uygulanması gerekir. türkiye'de mahkemeler bunu uygun görmüyor. ama mesela fransa'da aile reddetse de zorla aşılama kararı alınıyor. almanya'da zorla aşılama uygulanmasa da kızamık aşısı olmayan çocukların derslere alınmama kararları çıkabiliyor. doktor olarak ben tavsiye ederim, reddederse tutanağımı tutarım. gerisi ülkenin hukuk sistemi ile hasta arasında :)

benim bahsettiğim öngörülen, doğal yan etkiler tabi. uygulama sırasındaki hatalar hata yapanı bağlar.

birisi de twitter'da bunun icin sunu yazmis:

"
aşı tartışması yoktur, proje çocuğu için organik beslenmeyi ve evde sabun yapmayı yeterli görmeyen canı sıkkın ebeveyn vardır.
"

ne alaka ki?

Sigara konusu bambaska. Orada, baskasina kanitli ve dogrudan bir zarar + rahatsizlik verme var. Buna karsilik bir mudahale, hele ki vucuda yok, ceza var.

Digerinde ise olasi bir riskten ve bu riske karsilik vucuduna dogrudan, zorunlu ve olasilikla yan etkili bir mudahaleden bahsediyoruz.

Su ayrimi yaparsak daha net gorulebilir. Birey aslinda asi olmadigi icin toplum sagligini tehdit etmiyor. Birey hasta oldugu takdirde toplum sagligini tehdit ediyor. Hastalik riskine karsi asi olup olmamaya da istedigi takdirde kendi karar verebilmeli. Nasil ebola oldugunda karantinaya aliniyorsa, asi olmadigi icin hastaliklara yakalanirsa yakalandigi zaman, yani ebola gibi bulasma riski acik sekilde kesinlestiginde zorunlu mudahale edilmeli diye dusunuyorum. Diger mudahaleleri mumkun oldugunca butceden, tesviklerle ve egitimle gerceklestirip zorunluluk yoluna basvurmamali.

kızamık gibi bulaşıcı hastalıklar da yakalandığı zaman derhal araştırılır, hasta çocukla temaslı olan herkes tek tek bulunur, tekrar aşı vurulur vs. ebolanın da aşısı olsaydı o da tıpkı kızamık gibi vurulurdu. bütün bulaşıcı hastalıklarda bu tedbirler zaten uygulanır. bulunduğu zaman müdahale edilsin, aşıya gerek yok yaklaşımı yine yanlış. zaten şuanda kızamığı, çocuk felcini, difteriyi ebola gibi öldürücü, çok ciddi bir hastalık olarak görmüyorsak bu aşılar sayesinde oldu.

neyse meseleyi yeterince anlattığımı düşünüyorum. selamlar.

proje çocuk yorumu çok güzel, hatta orijinal link varsa retweet etmek isterim. Gerçekten de bu neo-doğalcı akımın güzel tarafları var ama militan veganlar ve "daha nereden ne çıkartabilirim" doyumsuz deli ablaların abilerin elinde saatli bombaya dönüştü. Hele çocuk varsa ve bu çocuğu dört dörtlük, mükemmel, doğayla uyumlu, übermensch hatta 20 sene öncesinin popüler sıfatıyla indigo çocuk olarak yetiştirmek isteyen ebeveynler nereye saldıracaklarını şaşırdı.

içeride bir toplantı, çalışma vb. söz konusu ise evet, ben geldim manasında hafifçe tıklatabilirsiniz. içeriye girmek için izin istemek manasında olanından değil.

Müdür gibi birinin yanına giderken kapı açıksa, kapının eşiğini tıklatırım kafamı uzatırım ben genelde.

Samimiyet katsayısı önemli bir unsur ama nezaketen bi tıklatıp girmek daha uygun gözüküyor

kapının kenarına tıklatırım.

resmi kurumsa calman daha mantikli cunku hirbolar hep iceri daldigindan sen oyle saygi gostererek girmis gibi oluyorsun daha seviyeli geciyor konusmalar. benim gozlemim bu sekilde

girdiğin anda göz göze gelmediysen nezaketen çalarsın kapıyı veya kasasını ki odadaki dikkatini sana çevirsin

Kapı oradan sökülmediği sürece çalmak daha doğru gibi.

Kapi her zaman tiklanmali. Mudur odasiysa cevap bile beklenmeli.

Bizimkiler'de Abbas kapı açıkken kapıyı çaldığında Ergun kızıyordu diye hatırlıyorum.

(bkz: cıvık müdürüm afedersin)

i.imgur.com

yayınlanmış en iyi foto bu

bi de bu var pbs.twimg.com


kaynak: www.reddit.com

@masa penisi nin link verdiğinden daha iyisi olmayacak bildiğim kadarıyla , en yakın noktadan çekilen bu. 1 saat önce geldi bu foto uydudan.
ingilizcen varsa burada açıklıyor bundan sonra ne olacak diye;
www.youtube.com

Yani plutonun yanından hızlıca geçip gidiyor new horizon uydusu. geçerken de en yakın noktadan o fotoyu çekti.

aynen öyle oluyor.Koca koca karılar analı kızlı gidip yaptırıyorlar utanmadan.meme ucuna kadar ağda yapılıyor neresini istiyorsan artık :D
not: erkeğim

utanma sıkılma yok. açıp cart cart aldırıyorlar.

not: erkeğim yazanı bozarım.

kızlardan cevap bekliyordum eyvallah size de )

ürolog gibi tamam da kendileri yapamıyorlar mı?

not : trollük değil

ben kendim yapıyorum. hayatımda hiç ağdacıya gitmedim. rahat hissetmem kendimi herhalde.

Utanma sıkılma olmuyor, neden olsun. Zaten o işi yapan her gün insanları çıplak görüyor. Normal sohbet ediyoruz işlem sırasında.

ağdacıya gidiyoruz, bikini bölgesi olacak diyoruz (bu bölgeye paket diyen de var). kıyafetimizi, iç çamaşırımızı çıkarıp sedye gibi bir şeye yatıyoruz. sonra ağdacı gelip işe başlıyor, acıyı çok hissetmeyelim diye lafa tutuyor ve bitti bitti diye teselli ediyor.

niye utanma sıkılma olsun, tüylü mü gezelim? sonuçta o kadın o kadar kişinin genital bölgesini görüyor ki artık kol, bacak gibi bir hale geliyor. hatta bikini bölgesini almayı daha çok tercih ediyorlar çünkü hem alan küçük hem de en pahalı bölge orası.

edit: ayda bir gidiyoruz. ben 50 tl veriyorum ama muhite göre değişiyor fiyatlar. 10 dk falan sürüyordur maksimum. erkek ağdacı türkiye'de zor, kadın doğum doktorunda bile erkek doktor istemeyen kadınlar varken neden bir erkeğe ağda yaptırılsın ki?

@kay.kedi
teşekkürler. kaç dakka sürüyor? ücreti ne kadar? bir dahakine ne kadar süre sonra gidiliyor ortalama? erkek ağdacı olur mu?

bak surada bir amca bir ablaya yapiyor:

www.youtube.com

Ne kadar cok soruldu bu soru ya ahah. Sanki dunyanin en fantastik seyi.
Kendin yaparsan hem zaman kaybi gibi hem de yorgunluk. Agdacinin eli alismis 2 dk da isi bitiriyor. Utanilcak ne var ya da bunu nasil anlatabilirim bilmiyorum.

@inanıyorsan

abi o ne ya kadını şekilden şekile sokmuş. utanılmaz mı ya. elin kolun yerinde ulaşabiliyorsun yap işte.

herhangi bir bilgi paylaşma, iletişime geçme, dolandırıcı...

kesinlikle dolandırıcı. green card başvurusu için aracıya falan gerek yok. her şey tek bir linkten yapılıyor, sonuçlara da yine aynı siteden bakıyorsun. başka herhangi bir bilgilendirme yapılmıyor mail, telefon, posta gibi.

www.dvlottery.state.gov

dolandırıcılık. yani sizi çekilişe sokup, kayıt parası alıp üzerinizden para kazanacaklar. green card falan kazanmadınız yani. çekilişe girerseniz herkes kadar şansınız var.
bu insanların amacı sizi onlara komisyon vererek çekilişe sokmak. Zaten bu kendi kendinize de yapabileceğiniz birşey zaten. sakın inanmayın.

valla dosya ve kargo masrafı için 39 lira dışında bi masrafınız yok falan dedi, ne biliyim ilgili evrakların da kargoyla elime ulaşacağını söyledi falan, inandım ben de. çok mu safım lan? :D

başvuru bedava normalde, bunlar senden 39 lira alacak havadan senin anlayacağın.
saflık demeyelim de tecrübesizlik diyelim.

i lev ye ekşi duyuru <3

Vectavir.

eksisozluk.com
arkadaşın söylediği şekilde asprini eritip sürmüştüm, çıkmamıştı

vectavir krem. çıkmadan önce çıktıktan sonra etkili oluyor. bir de karadut ağız yarası ve uçuğa karşı iyi gelir.

derdinin dermanı elimdeki minicik kremde.

i.hizliresim.com

(bkz: vectavir)

Şu an elimde vectavir yok. Evsel yöntemlerden?

aseton bas hemen

bir de uçakta tanıştığım bir teyzenin bana tavsiyesi ama denemedim henüz,
kullanılmamış bir kalıp sabunun ucunu ateşte ısıtıp uçuk çıkacak yere sürüyormuşuz. çok yakmadan tabi, uçuktan kaçarken dudağımızı dağlamayalım.
tekrarlıyorum daha denemedim.
ama aseton denendi çalışıyor.

vectavir. daha dün kulandım hemen etki gösterdi.

dağlama yöntemi çok faydalı. temiz bir pamukluyu (atlet ya da t-shirt) ütü ile ısıtın. kumaşı uçuğun çıktığı yere bastırın.

kumaş soğudukça ütüyü sürüp tekrarlayın. epey geriletiyor uçuğu çok hafif geçiyor.

ancak dikkat sadece çıkma aşamasında. yara çıktıysa sakın yapmayın.

aseton da deneyin. bunu da bana bir doktor söyledi. ama denemedim. virüsün yapısı ile alakalıymış.

Abreva krem.

Vectavir yoktu çok ısrar ettiniz ama:)) dağlama yöntemi yaptım ama engelleyemedim malesef. Şimdi vectavir ya da zovirax yapcam artık:)

dağlama engellemiyor. ama epey geriletiyor. hafif geçiriyorsunuz.

herkes seni terk ediyorsa bir nedenini kendinde bir ara, kesin vardır bir şeyler.

Önce sen kendini sev ki, insanlar seni sevsin. kendini insanların beğeneceği şekle sokmaya çalışırsan insanlar elbet terkeder seni. ben de olsam terkederim.
kendin ol, kimseye kendini beğendirmeye çalışma. Bir dene bakalım bunu ne olacak?
Senin sorunun karakterinde değil kafanda, kendini böyle inandırmışsın. İnsanlar seni sevse bile bu düşüncelerle uzaklaştırırsın kendinden. Emin ol ki insanların senin bu kadar kafaya taktığından haberleri bile yoktur.
Ayrıca bu aşamaya gelmişsin psikoloğa gitmedin mi hiç?

asıl sorunun bu değil. söylediğin şey sonuç. sorunun ne?

Tedavi ol.

aynı problem bende de mevcut.

ilk önce eğer ağır bir depresyon geçiriyorlar çok hafif de olsa bir antidepresan mutlaka kullan. ileride kullanmadığın için çok zor geçirdiğin günlerine lanet edersin. daha sonra başka insanları mutlu etmeye çalışmayı bırak çünkü şu an öncelik sensin. onların durumu senden daha iyi. sen önce kendine neyin iyi geldiğini keşfetmelisin.
bir dönem beni hem arkadaşlarım hem sevgilim terk etti bir anda yapayalnız kaldım ve depresyona girip 20 kilo aldım 3 ay yataktan çıkmadım. o dönem iyileşmemi akrabalarım sağladı. hafta sonu beraber gezmeye gittik böyle bir konuşmaya başladım açıldım açıldım normale döndüm sonunda. sen de ailenle vs birileriyle kendinle ilgili olmayan bir şeyler yap. ben nasılım şöyleyim böyleyimi bırakıp bir tatile çık. sonra mesela hiç yapmadığın şeyleri dene. yemek yapmayı bilmiyorsan ona başla. kitap okumuyorsan kitaba başla. ne bileyim resimle hiç alakan yoksa şu yetişkinler için boyama kitabından al. herhangi bir şey yap daha pozitif olmaya başlayacaksın.

boyle bi duyuruda noktalama isareti kullanimi hakkinda laf sokan ruh hastasina kufrederek gecici rahatlayabilirsin.

Bırak insanlar seni terk etsin, tek başına kal. başkaları için kendini şekilden şekile sokup endişe duymaktansa bu korkunla yüzleş. Bir süre kendi kendine kal ve kendini tanı, kendini sev, kendine saygı duy.
hiç korktuğun gibi birşey olmadığını göreceksin. Ondan sonra insanlar da sana saygı duyacak ve arkadaşlığını isteyecek.

Baska insanlara muhtac olduğunu dusunerek yasamayi kes.

2 çıkış yolun var. Ya tek başına, arkadaşsız yaşamayı öğreneceksin, ya da arkadaş edinmeni engelleyen davranışlarını değiştireceksin.

Ya değişeceksin ya da değişeceksin yani.

bu şekilde güçleneceksin, gelirseniz ekime kadar, gelmezseniz sikime kadar diyeceksin. Kimseye muhtaç değilsin.

İşe kendinden sıkılma sorununu çözerek başla. Olumlu özelliklerin vardır muhakkak, onlara yönel. Kimse kusursuz değil. Az çok zevk aldığın, hoşuna giden şeyler vardır, onları çeşitlendirebilir ya da değiştirebilirsin. Kendi kendini bir noktaya kadar iyi yapamadıktan sonra birinin gelip seni iyi yapmasını bekleme. Maddi manevi herhangi birşeye bağlanmadığın sürece hayatın sıkıcı gelmesi çok doğal. Terk etmeleri onları senden üstün yapmaz. Beklentiler uyuşmuyordur sadece.Utanma, insan insana muhtaç. Yalnızlığı kötü birşey olarak görme, sev. Nefret etme, seninle mutlu olacak, sana ihtiyaç duyan birileri de vardır herhalde. Ara, dene, geç de olsa bulursun.

söyle gitsin, hediye almak ayrı bir stres zaten, vakit kaybından kurtulmuş olur o da.

söyle bence, zaten o da kıvranıyordur ne hediye alsam diye :)
Benim ailem, sevdiklerim bana ne istediklerini söyleyince mutlu oluyorum.
Direk söylemek istemiyorsan ortak bir arkadaşınıza söyle o çıtlatsın.

söyle eşine.
Seni ne mutlu edecekse o hediyeyi almak isteyecektir

Derde bak :D söyle söyle

bana bunu al deme ama resmini göster bayıldım keske benim olsa de.

eğer odun familyasındansa direkt söyleyebilirsin tabi.

bi de doğumgününde almasın şimdi alsın hemen, birbirine hediye almak mecburiyetten, zorunlu bir görevmiş gibi olmamalı. içinden geldiğide hediye almalı insanlar birbirine. doğumgünü, sevgililer günü vs. hediye almayın devamlı.

odun familyasindan evet, kadinlarin hic bir imasini, sinsirellalarin ne demek istedigini anlamaz. ah bu dogum gunu hediyesi olarak ne de harika bi kolye fln diyeyim bari :p

Soyle soyle. Onun icin de iyi bi sey. Begenirdi begenmezdi ne alsam derdi biter. Temiz temiz alan memnun satan memnun yasanir ki bu da gayet guzel zaman gecirmenizi saglar. Mutlu yillar.

eşine neden söylüyorsun ki, al kolyeyi kendine beğendiğin bir doğum günü hediyesi almış olursun :)

dusunu al bitir o sırada yumusar ayağın. ya ponza ıslak ayağın kuru olacak ya da ayağın ıslak ponza kuru olacak. yani duşta suyu kapatıp girişip işin bitince suyu açıp taşı filan temizleyebilirsin. ben de lapitak kullanıyorum ayak için olanını o da başarılı.

shea butter da iyi oluyor bence.

ponzayı hiç yapmayın diyenler de var, her gece krem sürüp çorapla uyursanız gerek kalmıyor aslında zaten.

reklamlarda çıkan scholl un ayak bakım aletini şiddetle tavsiye ederim. kuruyken kullanıyorsunuz. ölü derilerden çok çabuk temizliyor ve pürüzsüz oluyor.

08:55 te istanbulda olacaksınız ve "aynı" havaalanından 11:20 de milanoya gideceksiniz değil mi?
gayet yetişirsiniz bence.

milano'ya almanızla kendiniz aktarma yapmanız arasında büyük fiyat farkı yoksa milano olarak alın, bavullar otomatik olarak geçer. Yetişmeye yetişirsiniz de milano olarak alırsanız daha az uğraşırsınız.

Aktarmali alırsanız Milano bileti yanmaz diye biliyorum . Fiyat farkı çok değilse aktarmayı alın hem dedikleri gibi bagaj olayı da otomatik olur

@nucleon; Aktarmalı olduğunda yanmadığını biliyorum fakat aktarmalı fiyatı 400 lira iken, parça parça alınca 270 liraya mal oldu.
O yüzden parça parça almayı tercih ettim. Sonuçta gidiş/dönüğ 250 lira civarı bir kar sağlıyor.
@woosie; uğraşmak mühim değil zaten iki tane bavul olacak elimde. ve iki kişi olacağız.
@innerbliss; sefer saatlerine göre 08:55'te Sabiha Gökçen'de olacağız. 30 dk bavul beklesek, 09:25. Hadi 20 dk da ekstra koyayım; 09:45.
11:20'de kalkan uçağa yetişmek için saat 10:00 civarı havaalanında olmuş olacağız görüldüğü üzere. Tabi bunlar benim tahminlerim. Yani aksilik olmaz umarım.

Not: Biletler alındı. Değiştirme şansım da yok.

nrmal sartlar altinda yetisirsiniz ama, yaz sezonu falan istanbul yogun olabilir.

eger aktarma varsa bile ayni firma ile devam edecekseniz gene de ucuslari baglattirabilirsiniz, ki sanirim farkli bir firma oldugu icin bu kadar tedirgin oldugunuz.

sizin ilk bineceginiz havaalaninda cok yogun bi trafik olmasa bile, istanbulda yogunluk olursa sizin ucak vaktinde kalkmaz, bekletilir. al sana rotar.

thy veya atlas ise en az yarim saat kesin rotar yapar.

eger mumkunse bagaja vermek yerine el bagaji olarak yaniniza alin bagajlarinizi. size kafadan yarim saat kazandirir.

indiginiz de apronda bekleyen gorevlilere sorun. yurtdisi-yurt ici arasinda kestirme bir yol var, eger ucus saatine az kalmissa o kestirmeden gecirebiliyorlar. tabi iyi gununde olan bi gorevliye denk gelirseniz.

mutlaka her iki ucus icin de online check-in yaptirin. 72 ya da 48 saat onceden aciliyor online check-inler. size sadece bagaj teslimi kalir. yarim saat kazanirsiniz.

online olarak yurt disi cikis harcinizi yatirin onceden. 5 dakkalik islem ama 2.5 dakika ile ucak kacirmisligimiz var. (allah belani versin aeroflot)

merhaba. cevabın bu değil biliyorum ama bende ekşili celibon arıyorum. n'olur geri dön, sensiz yapamıyom.

(dip not: mayhoş falan yalan lan).

Jelibon Topik mi? Nerede bilmiyorum da, dediğin şey Topik gibi.
fc07.deviantart.net

Jelibon değil ya. Makrolarda satılıyor birde migrosta genelde çerez reyonunda. Elips şeklinde dışı sert içi yumuşak her rengi farklı bir meyve ve yüzlerce meyveli olanı var. Adını unuttum :(

elips değil ama dışı sert içi yumuşak bu var çok sevdiğim
farm4.static.flickr.com

kent elegan olsa olmuyor mu

aklıma jelly bean, skittles bir de jelly belly varmış benzer olan onlar geldi.

missbon geldi aklıma.

Ispanya vizesi 4 is gunu icinde cikiyor. Panik yapmayin.

7 is gununde cok rahat gelir vize merak etmeyin,

Bu gece eger evde varsa sutu yari yariya sulandirip vermeye calisabilirsiniz. Normalde inek sutu yavrulara yaramaz denir ama sabaha kadar ac kalmalarindan iyidir. Biz eskiden hep boyle yaparak buyuttuk annesiz kedileri. O zaman bebek kediler icin urunler yoktu. Yarin sabah acik bir veterinerden biberonla yavru kedi mamasi alirsiniz.
anneyi gozetleyin, eger yavrulari o tasimissa mutlka gelir bu arada.

Yavru kedi sutu diyecektim, mama degil. Kitty milk diyorlar sanirim.

arada sırada yaş mama verebilirsin. hill's en iyisidir (ama biraz pahalıdır). en iyi tavsiyeyi de sürekli gittiğiniz veterinerden al derim. çünkü kedidedki hassasiyetler hastalıklarla ilgili en geniş bilgiye o sahiptir.

Petburda.com da yasli kediler icin mama sekmesi var. Oradan bakabilirsiniz. Turkiyedeki en iyi kalite mamalar acana, n&d, orijen gibi tahilsiz mamalardir. Ama pahalidir.

Evet, çok kırışık olmayan her şeyde yarıyor ama çabuk bozuluyor. İki tane eskittim ben ve ikisi de maksimum 4-5 kullanımdan sonra kısa devre yaptı. Benim şansım olabilir tabi. Bir de bence ucuza kaçma, orta halliler daha uzun ömürlü oluyor.

Çalıştığım yerde kullanıyoruz. Baya işe yarıyor

Ben daha gecenlerde duyuru acmisim bunlardan almK istiyorum anneme diye, herkes bana cok ise yaramadigini, dogru durust kirisik videremedigini soylemisti ben de vazgecmistim.
Takip edecegim bu duyuruyu

@konusma ben konusuyorum
çok teşekkürler,
merhemin adı nedir acaba?

İshal ve taşıt tutması için buscopan ve metpamid de alsın yanına. Böyle yolculuklarda çok sık enterit olur insanlar. Parastemol alsın. Nolur nolmaz bir de antibiyotik alsın yanına.

Sağlıklı bir insan ise tansiyon için bir tedbire gerek yok.

Edit: bir de yaralanma durumları için bir kit hazırlaması lazım. steril gazlı bez, yapışkan bant, batticon, bandaj da alsın yanına.

ağrı kesici özelliği de var, ama antispazmodik(antikolinerjik) etkisi de var.

www.ilacweb.com

tabi başka ishal ilacı da alabilir, ( reflor gibi) isterse benim aklıma ilk bu geldi o yüzden bunu yazdım, bu ilaçları doktora danışıp da alması daha uygun olur.

backtroban antibiyotik krem
reflor (ishal için)
bir de kişisel fikrim imuneks içsin hergün günde 1 tane. bağışıklığını yüksek tutsun seyahat boyunca.

Tansiyon ilaçları öyle kafaya göre alınmıyor diye biliyorum. Benim sık sık tansiyonum biraz düşer. Şekerli ve/ya da enerji verici gıdalar yiyince geçiyor.

O vücuda sıkılan sivrisinek spraylerinden de alsın.

geniş spektrumlu antibiyotik. litvanyada gastroenterit oldum reçetesiz ilaç vermiyorlarmış baya sıkıntı oldu.

taşıy tutmasında skopalamin diye bir ilaç olması lazım antikolinerjik.

Olmaz abi.

Hoş bir tavır değil gibi duruyor.

@animalman, senin Berkin'le Ali İsmail'e küfür ettiğin gibi mi küfür eder? Birkaç örnek versene o dağarcığından?

sinyal almadığın kimseyle tanışmaya kalkma hacı.

söylediklerin çok absürt olmadığı sürece bi önemi yok. asıl önemli olan onları söylerkenki kendine güvenin.

Aksam gösterebilürim size facebookunuz var mı?
dediğin zaman zaten anlayacak benzetme hikayesinin uydurma olduğu. Hoş değil.

muhabbet açmanın daha doğal ve kolay yolları var bu ne lan. git direkt facebook'unu sor daha iyi.

yapma etma

Canım sağolasın çok vaktimi alıyorlardı derim :)

Gözüm seğirir sinirden.

yenilerini aldırırdım.

Parasi neyse verir alir.

önce intikam sonra şutlama. ucuz şeyler değil bunlar, hele de maddi durumun kötüyse çok sıkıntı oluşturur tamiri vb. aynı benzer seğerse bir şeylerini yoket sonrada terket

Taktir edersiniz ki maddi durumunuzun iyi olmadığını o da biliyordur. Sevgiliniz sonuçta. Eh, zorda kalacağınızı da tahmin ediyor olmalı. Sonuç = size verdiği değer.

blood for blood.

kıt kanaat*

kısasa kısas. kafasına sık.

tartışmayı o noktaya getirecek konu neydi önemli ama şu var ki ben adamın macbook unu kıracak raddeye gelecek kadar gözüm dönmüşse çok ciddi bi onursuz harekete maruz kalmışım demektir ve kendim o ilişkiye devam etmeyeceğim demektir zaten.
eğer devam etcekse de zaten kendisinin teklif etmesi lazım zararı karşılamayı.

makyaj malzemelerini çöpe atar en sevdiği bluzu elbiseyi keserdim ;_;

ps neyse de macbook sıkıntı aga

kırk kanaatsa sıkıntı büyük. Ödetirdim.

seviyorsan sorun olmamasi lazim. canin sagolsun der gecersin.

camdan atardım onu. birisi benim gitarıma hallenmişti bir kavga anımızda da, aklını alırım dedim de bırakıverdi elinden.

kızardım abi baska ne yapacan? muhtemelen küfürlü şekilde kızardım ama sonra ayrılırdık 10 yıl daha birini bulamadan dolaşırdım etrafta.

2 güne barışırsınız bişi olmaz.

1) KIT kanaat

2) kavga ederken aşırı sinirlenip etraftaki eşyalara zarar veren öfke kontrolsüz insanlara uyuz oluyorum. barışır, aynısını aldırtır sonra da tekmeyi basarım.

true blond+1
bugün bu kadar kıymet verdiğin eşyalarını kıran, yarın bigün burnunu çeneni kırar.
öfke kontrolü sorunu var demek ki. Olmaz öyle insanla, bile bile lades.

İki sol direk, bir sağ kroşe.

Tartismayi da yaz bi daha düsünelim.

konusuna göre değişir. hatun cinnet geçirmiş?

kadını erkeği yok bu işin.

kadınım ve sevgilim bir şeye sinirlenip playstation'ımı kırsa ben de kafasını kırarım. bir de üzerine mac'imi kıracak?! camdan atarım kendisini.

sorun şu ki, neden yaptı? sen haklı bir sebebi olduğunu düşünüyor musun? bunlar önemli.

benim gidip sevgilimin bilgisayarını camdan atmam için bana çok feci bir şey yapması lazım. gis'e katılıyorum bu konuda da, sevgilimin bilgisayarını kıracak hale gelmem için onunla bir daha görüşmeyecek/ayrılacak kadar kızmış, sinirlenmiş, hatta delirmiş olmam lazım.

Parasini isterdim vermezse ayrilirdim. Saka degil, meblag buyuk.

ulan kadına el kalkmaz, siklet farkı var kadınla doğuşulmez diyom ama benim preysteyşınımı kıracak var ya torpido gözüne sokarım öyle kızı. "seviyosan sorun olmaması lazım" diyenleri de anlamıyorum. lan o sevmiyo mu, severken pleysteyşın'ı kırmış ama? ben de onun kafasını kırayım, sorun olmaması lazım? allah allah.

ben şiddet yanlısı bi insan değilim. sevgilim ne yaparsa yapsın gidip herhangi bi şeyini kırmam. ama gelip benim pleysteyşınımı kırarsa hah işte o zaman kafasını patlatırım. ateş çıkana kadar duvara sürttürürüm o kafayı. derisini yüzerim. hain.

kırdığı şey öyle eline geçirip fırlatabileceğin bi şey değil. öyle olsa sorun etmem. ne bileyim o an elinde bardak vardır onu duvara çarpar eyvallah, "sen ruh hastası mısın beybisi" deyip sakinleştiririm falan da play station ulan. gidip bunu kaldırmak, fırlatmak, kırmak için manyak olmak lazım. kısasa kısas, kana kan, dişe diş. FAYT

Kafasini kirarim. Oyle sevgili mi olur? Nereden buluyorsunuz boyle adamlari?

yalnız milletin tikini vermiyosun gelip başka bişeyini de kırcaklar sdfs

geçmiş olsun, yani evet malın mülkün bir önemi yoktur, bugün olur yarın olmazlar; ama bu malın nasıl yok olduğu önem taşıyabilir. Yani ne bileyim macbookonuzu taşırken düşürüp kırar, "canın sağolsun senden değerli mi" der geçersin, ya da işte sakardır felan, bunlar maddi durumunun önemi olmaksızın tolere edilebilir/edilmesi gerekir şeylerdir.
Ama tartışma esnasında sinirlerine hakim olamayıp bu kadar eşya kıran bir insana halk arasında "histerik" denir, duygularını ve öfkesini bu kadar kontrol edemeyen bir insanın tedaviye ihtiyacı vardır. Bu konuda tartışmanın sebebinin hiç bir önemi yoktur, haklılığın da öyle. Bir de bu yoğun öfke nöbeti geçtikten sonra "ama" lı çokça cümleleri olabilir, siz de anlayış gösterirsiniz. Bir sonraki öfke nöbetinde kırılan şeyin kafanız olmamasına dikkat edin.

Ruh hastasına bak, suratına yapıştırırdım sağlam bir tane.

aynısını alacak. özür dileyecek.

sinirden çıldırırım heralde. macbook'umu hemde. kesinlikle parasını almadan ayrılma.

kavga sırasında kazayla mı oldu yoksa intikam alma amacıyla bilerek mi? ona göre değişir işte.

Ciddi sinirlenirim öyle böyle değil. Ama bir şey yapmam sanırım. Alıştım değişik ölçülerde sinir krizi geçirmesine ama çok olurdu o. Yine de bir şey yapacağımı sanmam.

Parasıni isterim ve sepetlerim
öfke kontrolü olmayan insandan uzak duracaksin

maddi durumu iyi olmayan adamın evinde maccbook ps nası olsun ziya.

www.youtube.com

mekbukunu kırdı ama seni selebriti yaptı;
www.eksiduyuru.com

KIZIN SANA VE SENİN SAHİP OLDUĞUN DEĞERLERE SAYGI GÖSTERMESİ GEREKİR. OYUN OYNAMAYI SEVİYORSAN BOKUNU ÇIKARMADIĞIN SÜRECE SAYGI DUYMAK ZORUNDA. BU DUYGUYU KARŞIYA GEÇİREMEZSEN BİR DAHAKİ SEFERE EŞYALARIN KAFANDA KIRILIR. ŞAHSİ TAVSİYEM KIZA YOL VER HA YOK DİYOSAN YAŞA DA GÖR .)

makarna bozulmamıstır.

balık açıldıysa bozulmuştur.

konserve açılmamışsa hiç bişey olmamıştır takdir edersin :)

konserve (AÇILMAMIŞ) zaten dışarıda durmak için tasarlanmış birşey. buzdolabında durmaz ki zaten.
Açıldıysa atın çöpe.
makarna buzdolabında günlerce durur.

Konserve açıksa bozulmuştur.
Kapalıysa yıllarca durur.

Makarna bozulmamıştır.

nil (kuzenimin adı, kızlara çok yakışıyor), zeynep, ela.

Merve, didem.

ada

büyük i olması ama küçük harfle yazınca da sıkıntı olmamasıyla yarı uygun İrem

ayla
buse
bade
mira
naz

aha kimse eda dememiş. Ama benim favorim nisa.

ada
ece
su

defne

defne, zeynep

deniz
derya
nisan
arya
bade
devrim

benim sevdiklerim.

yeğenimin adı;

(bkz: maya)

Sumeyye veya meymune koysun gelecegi parlak olur

seda
ezgi
naz
ipek

hazal

Vera
Neva
Leyla
Nil
İpek

Eda

egem
janset

amcan ya da dayınla da gidebilirsin onlar da yoksa bir komşunuz falan. erkek olmalı yani.

Oluyor. Olup olmadığını da kim onaylayacaksa artık.

Olur tabi neden olmasın. Bir büyüğün olsun yeterli, kadını erkeği yok. Cinsiyetçiliğin de luzumu yok. Sadece erkekleri insandan saymak ne kötü.

edit: eğer babayla barışmak istiyorsanız iyi bir bahane olur. Yok istemiyorsanız ve sadece anne ile gitmek uygunsuz olur düşüncesiyle istemeye istemeye çağırıcaksanız diye o açıklamayı yaptım.
babanızla neden küs olduğunuzu ve aranızdan neler geçtiğini bilmiyoruz tabi ki de, dışarıdan bu konu üzerinde fikir vermek yanlış geliyor bana. Ne yaşadığınızı siz bilirsiniz.

küsme sebebinizi bilmiyorum ama bence bu bahaneyle barışabilirsiniz de.

arkadaş şahsi görüşlerinizi sormamış ki. bana göre de erkek şart değil ama toplumda maalesef genel kanı bu yönde erkek olacak illa vefat falan olayı yoksa. küslük olması da -1000 puan tabii o başka bir konu.

yani istemeye gidilecek aileye bağlı. bizde olsa önemli değil, zaten anaerkil bir aileyiz :D

neden küstünüz bilmem ama çağırmak iyi olur gibi geldi bana ilerde pişmanlık yaşamamak için belki.

edit: ben illa erkek olsun diye çağırmak iyi olur demedim, anlatamamışım gibi geldi :D siz belki keşke olsaydı derseniz diye ilerde dedim. ama dönülmeyecek bir meseleden görüşmüyorsanız olması gerekmez.

çağrılmaz. gerek yok çünkü. baba olsaydı da bir şekilde yanında olsaydı. ben de senin durumunu yaşadım, o yüzden o durumu çok iyi biliyorum.

durumu anlatırsın sevgiline. o da gider lisan-ı münasiple ailesine, senin babanla olan durumunu anlatır. ayıp değil, günah değil. insanlık hali bu. bazı babalar böyle. çekip gidiyor...

ben de kız istemeye gittiğimde baba ile görüşmüyordum ve çağırmak aklımın ucundan bile geçmedi babamı. en büyük eniştem (teyzemin eşi) ve aile efradından yaşlılarla gittik. hiç de sorun olmadı. ne eksikliğini duydum, ne de burada olsaydı dedim. annenin yanında erkek bulunsun yine de. adet biraz da böyle zira.

ben gittiğimde babam da vardı, küslük müslük de yoktu ama kızı başkası istedi bana :) babamın mesai arkadaşı uzun boylu gür sesli bir ağabeyimiz. kızı da zaten dayısı verdi.(istedi-verdi falan biraz kaba tabirler ama n'apalım) böyle oturaklı ve düzgün konuşan herhangi bir aile büyüğü olabilir bence. baba şart değil. ayrıca benim neredeyse bütün kuzenlerime kendi babam gidip kız istemişti. kişinin öz babasının orada olup olmaması bana sorarsanız çok önemli değil.

gerek yok hacı, rezil eder.

Usülen büyük birisi olması lazım başında bu enişten bile olur. İstemiyorsan sırf kız isteme için barışmak zorunda değilsin.

Ben çevrem de hiç duymadım böyle bir şey.

türkçe pls.
doğru anladıysam çocuğu doğurmaktan başka bi çare görünmüyor. çevrenizde duydunuz mu derken? doğaüstü bi olay gibi sormuşsun. o kadar ilerledikten sonra kürtaj yaptıranı duyup duymadığımızı mı soruyorsun?

Pilav yerim.

Evet ben böyle birşey duydum. Kız kürtaj oldu. Doktora para falan verdiler, sanki erken doğum oluyormuş gibi suni sancı falan verdiler öyle kürtaj yaptılar. kaçıncı aydaydı bilmiyorum ama yasal süreyi geçmiş onu biliyorum.
yani hadi bir sorumsuzluk yapıp korunmasız ilişkiye girdin, hamile kalınca nasıl ve neden bu kadar ay bekler bir insan bilmiyorum. Belki farklı bir psikolojidir ama çok kötü birşey olmalı.

Dışına boşalıp boşalmadığını nasıl anlamaz? gebe kalıp kalmadığını 2,5 ay nasıl anlamaz? hiç duymadım böyle birşey. yasal süre geçtikten sonra yapacak birşey yok. çocuğu doğururum ve bir daha da sevişmem kimseyle. konudan bu kadar bihaber olanlar sevişmesin zaten.

Oha 6. ayda kürtaj yaptıran mı oldu gerçekten? 6 aylık doğan çocukların biçoğu yaşıyor artık, cinayetten ne farkı var bunun allahaşkına?

3 ay gebe oldugunu anlayamayabilir insan. gebe kalip ilk 3 ay adet gormek o kadar nadir gorulen bir sey degil.

tam emin degilim ama kurtajin 20li haftalara kadar yasal oldugu ulkelere gidilebilir durum varsa. yoksa alinacak illegal kurtaj riski cok buyuk.

bence anlamaması çok zor. tamam hadi kanaması devam etti diyelim. 3. ayda kendinde bir değişiklik hissetmemiş olması garip. daha 1,5 ayken bile bir gariplik olduğunu hissediyorsunuz. e bir seks hayatı da varsa bu garipliğin hamilelik olabileceği de gelir insanın aklına.

ingiltere'de 24 hafta idi. ama 20 haftaya düşürülmesi konuşuluyordu. son hali ne oldu bilmiyorum. İspanya ve Portekiz'de de 14+ hafta olmalı.

sondan başa gidelim çevremde böyle bir hikayeye tanık oldum. Kız çocuğu doğurdu çocuk şu an 6 baba 26 yaşında fakat oğlunu kabul etmiyor ve bir kere bile görmedi ülke değiştirdi.

diğer taraftan 3 aya kadar hamileliğini fark etmeyen örnek de gördüm. tüm kadınların reglleri düzenli değil arkadaşlar ve 5 kadından 3 ü pkos nerdeyse günümüzde.

ben petburada veya juenpetmarket ten alıyorum

temizmama'dan sokaktaki arkadaslara aliyoruz sadece. evdekilerin bagisiklik sistemi ile iliskili olarak oradan alamiyoruz evdekilere /:

www.toptanmama.net fiyat ve kargo olayı gayet iyi.siparişim ertesi gün elime ulaşmıştı.

solempet var bir de, sahibi eskiden burada takılırdı.

zooplus.com.tr

petburada.com

kuş gribi kimseye tavuk yemekten bulaşmıyor. hasta hayvana direkt temasla bulaşıyor. tavuk yemekle gribin bir bağlantısı yok. tavuk piştiği sürece gribin yaşayabileceği bir ortam da kalmıyor. sorun yok o yüzden. yiyorum ben.

ben gripten ziyade artık tüm tavuklar konvensiyonel diye almıyorum. çiftlikte hapla, yeme 40 gün büyütüp kesiyorlar. hiçbir markaya da güvenim yok açıkçası.

bazı insanlar organik diye alıyor bazısı kasaplardan köy tavuğu diye alıyor ama bana mantıklı gelmiyor. sözde köy tavuğu satıyorlar 20-30 liraya ama aylarca gezecek, sahibine yem, bakım yükü yapacak hayvanı kim bu kadara satar.

Tavuk pişirip yemekle kuş gribi geçmezmiş.
Ancak yumurta aldığınız zaman, yumurtanın dışını yıkamak gerekirmiş.

Yemeyin hocam alayı antibiyotikli.

Haftanın 4 günü yarım kilo kadar yiyorum.

ben tavuk ve balık dışında et yemem. balık pahalı olunca haliyle tavuğa abanırım. çok severim, her gün olsa da yerim. bana bir şey olmuyorsa kimseye olmaz.

çiğ yeme dostum, için rahat olsun.

tabii ki alıyoruz. neden almayalım ki?

abi en kötü zamanda bile gram kesmedim hiçbir şeyi. ne kuş gribi, ne deli dana olaylarında. organik sevmiyorum, o antibiyotikli tavuklar bana oldukça lezzetli geliyor. katkı maddesi de varsa var.

iki ay evvel check-up yaptırdım, şükür turp gibi çıktım. yemeye devam. çiğ olsun, çiğ yerim.

balık da, kırmızı et de tavuk etini öttürür tabi ama artık o kadar ilacın, antibiyotiğin yanında ne veriyolarsa hayvanlara, benim de sık sık canım ister oldu tavuk. kesin bi bit yeniği var amk, en az tercih ettiğim et nasıl oluyo da eve en fazla giren et oluyo bilmiyorum asjdf

offf cehalet boyu aşmış burada....45 günde kesim ağırlığı için hayvan ıslahı konu başlığınız araştırın.

antibiyotik kullanımı 2000'lerin başından beri yasak. kullanan şirketi öttürüyorlar. yurtiçi ve yurtdışı tüm ithalat vs iptaline kadar yolu var.

yem katkısı kullanılıyor yalan yok. hormon değil tabi ki onlar. pharmaton, solgar gibi bişiy ama vitamin mineral değil aminoasit (Çoğunlukla Metionin) ve mineralden oluşuyor.

köy tavuğu-organik diye bir şey yok 3-4 yaşındaki şi bitmiş yumurtacı tavukları 100 katına enayilere pazarlıyorlar (eskiden afrikaya tavuğun tanesi 0,5 liradan satılırdı şimdi enayilere 15 liraya kilosunu satıyorlar).

tabi köyden gidip alanlar da var... -şu aralar newcastle disease coştu köydekiler aşılatmadıkları hasta tavukları kakalayacak enayi arıyorlar. bugün çatalcadan 2 tanesi geldi bize mesela kesip satsak bişiy olur mu diye ağız yolluyorlardı- bilindik markalardan şaşmayın tavukta.

avian influenza diye bildiğimiz kuş gribi uzun süreli kontaminasyon haricinde insanlara bulaşmaz. raad olun.

tavuk alırken dikkat edilecek husus aldığınız ortamdaki sıcaklık. süpermarketlerdeki üstü açık tezgahlardan alıyorsanız sıcaklığına dikkat edin. içerisine elinizi sokun +4 gibiyse alın. bağzı mahalle arası süpermarketler (mesela ifa, show) elektrikten kısmak için dolabı düşük ayarda çalıştırabiliyorlar. sonra evde merhaba salmonellosis, merhama campylobacter...

bilgiyle kalın. ezbere konuşmayın...

ailenizin "atarlı" veteriner mikrobiyoloğu :)

@unique hint kumasi

budur hocam. vuruyorum gözüne gözüne market davuğunun. yemeyen yemesin :)

www.youtube.com
Birkaç kere daha paylaştım burada. Bu videodan sonra yemiyorum mümkün olduğunca, bir yere yemeğe gidince önüme konursa mecburiyetten yiyorum.

sevgili six packsiz özür dileyerek bu dingilin videosunu ne diye paylaşırsın anlamıyorum. adamın en ufak bir bilimsel kanıtı yok bu konularda. hatta kesin veri bile yok çünkü çalışmaların sonuçlanması için çok erken dönemler bunlar...

adamın temel bilimler bilgisi yok denecek kadar az... sayısız defa tezkip yedi özür dilemek zorunda kaldı akıllanmadı medyatik maymun... böyle adamları adam yerine koyan medyanın suçu sizin değil...

ayrıca kulağınızdaki cep telefonu, kullandığınız bilgisayar, sokağa çıktığınızda maruz kaldığınız güneş... hatta bazı virüsler de kanser yapıyor... kanserojen olmayan ne var acaba? peki ya genetik faktörler? tavuk eti kanser yapıyor demek cahilliğin dik alasıdır! yavuz dizdar denen dingilde bayrak taşıyanıdır. her platformda kendisi ile kapışırım! gerçi kendisi pek çıkmıyor bu tarz olaylara ama neyse... kaçtığı neyse bilemedim...

teşekkürler cevaplar için.

@unique hint kumasi, tartışmak manasında sormuyorum.sadece bilgilenmek maksadıyla soruyorum. bu piliçlerin yürüyemediklerini food inc. adlı belgeselde de belirtmişlerdi. var mı acaba böyle bir durum?

saygılar

unique +1500

keskinoğlu bu suçlamalardan o kadar bunalmış durumda ki doktorları diyetisyenleri çağırıp demo yapıyolar fabrikalarında. yavuz dizdar'ı da çağırdılar, adam da gitti, gezdikten sonra da beğendiğini söyledi. aradan 3 gün geçti yine aynı faso fiso devam. adam da bi yerde haklı, bu işten para kazanıyo :D daha fazla bu adamın adını anıp değerli vaktimi kaybetmek istemiyorum :)

ailem yem ve gıda katkısı işinde. hatta yemde daha çok tavukçuluk diyelim. o bi ton para bayılarak aldığınız probiyotikler 20 sene önce ineklere veriliyordu. yeni yeni insanlara geçti. yemlerdeki katkılarda vitamin ve mineral ağırlıklı. şirket sırrı olmasa 1-2 premix formülü paylaşırdım :D

eve her zaman tavuk almayı sürdürdük. beypiliç ve keskinoğlu gerçekten iyi markalar.

Ya arkadaslar niye boyle yapiyosunuz :'(

twitter.com

Arkadaslar cogunuz twitter kullaniyorsunuzdur saniyorum, yardim edemeseniz de su linke tiklayip bi retweet yapmaniz dahi cok ise yarayacak inanin. Bugun bir tane daha yarali ufak bir kedi bulduk, yukarida bahsettigim kedimiz Hurrem'in ihtiyaci olandan fazla toparlayabilirsek onun tedavisine de katkisi olacak. Onun icin de twitter.com linkine tiklayabilirseniz cok sevinirim. "Bir suru hayvan var, hangi birine yardim edecegiz bosver" diye dusunmeyeceginizi umuyorum, nasil ki doktorlar "bir suru hasta var, hangi birine yardim edecegiz bosver" diye dusunmuyorsa. Kendinizi onlarin yerine koyun, yardima ihtiyaci olan siz de olabilirdiniz, hayvanlarin bizden tek farklari, paralarinin olmamasi. Birbirimizden baska bir eksigimiz ya da fazlamiz yok yani. İlgilenenlere simdiden cok tesekkurler

Sevgili Hazal Hanım, bugün mümkün değil maalesef, yarın para göndereceğim Saime Hanım'a.

İnşallah başka yardım edenler de vardır da sadece buraya yazmıyorlardır. Monolog olmasın, iki kelime olsun istedim. Allah sizden de, ilgilenen hanımefendiden de, yardım eden herkesten de binlerce kere razı olsun.

Tesekkur ederim gercekten kendi kendime konustukca herhalde ortada bir duyuru yok, kimse gormuyor diye supheleniyordum :) saka bi yana cok cok tesekkurler, uygun oldugunuz her zaman gonderebilirsiniz, gonderemeyenler de bir arkadaslarina yakinlarina haber verse yeter :)
Ben durumunu size bildiririm, buraya da yazarim twitter hesabimda da surekli bilgi veriyorum insan yardimi yerine ulasinca cok mutlu oluyor, kendimden biliyorum :)
Tekrar cok cok sagolun, her sey gonlunuzce olsun :)

çorbada benim de tuzum bulunsun, kendi çapımda az bir miktar gönderdim. Umarım tedavisi güzel gider.

Cok cok tesekkur ederiz, zaten az olani paylasmak cok kiymetli, ilk ameliyattan sonra cok rahatladi umuyoruz ki ikincisi daha da faydali olacak. Ben sizi durumundan haberdar ederim, tekrar cok sagolun :)

Merabalar, kedimiz Hürrem yarın tekrar kliniğe gidecek,yukarıda bahsettiğim Hürrem'den sonra bulduğumuz minik yavruyla beraber. Onun da kafasında çok kötü bir enfeksiyon vardı, klinikte temizlendi, takip için tekrar gitmesi ve masrafların karşılanması gerekiyor. Duyurum hazır buralardayken onu da söylemek istedim, gönderebileceğiniz 10'ar liralar birleşip onlar için çok büyük bir şey oluyor. Foroğraf ve bilgi için yukarıdaki twitter linklerine ya datwitter.com buraya bakabilirsiniz ya da bana mesaj atabilirsiniz. Şimdiden teşekkürler hepinize.

sen yaz. erkeğin yazması beklenir genelde.

yaz tabii ki.

ecnebiler ilk görüşmeden sonra 3 gün bekle öyle yaz derler ama saçma gelir bana. bizim gibi kanı deli akan şıpsevdi bir topluma göre 3 gün çok uzun bir süre. yaz gitsin.

erkek tarafı yazsa daha iyi. kesin senden bekliyorsur ilk adımı senin atman lazım

Yaz ama konuşmayı ilerletmeye çalışan sen olma.

Yaz yaz yaz

Sen yaz. O da senden bekliyordur.
birlikte güzel vakit geçirdiğini, gene tekrarlamak istediğini falan yaz. Buna cevabından anlarsın zaten.

görüştüğünüz süre boyunca kızın senden hoşlanıp hoşlanmadığını anlamışsındır. hoşlandığını düşünüyosan yaz, pek hoşlanmadığını düşünüyosan yazma

güzel bi zaman geçirdiğiniz için teşekkür et. eğer öyle bi zaman geçirdiyseniz tabi :)

sanzelizeyi dinleme sen boşver :p teşekkür etme. naber napıyosun görüşmeyeli falan de geçmişe değil şu ana odaklan. sonra geçen gün güzeldi falan dersin. kız evet çogzeldi o yediğimiz dondurmanın çileklisini deneyelim bi ara gibi bi şey derse tekrarlayalım dersin. kız hı evet bu arada ben haftaya kanadaya yerleşiyorum derse senden hoşlanmamış demektir. bu durumda rehberden sil.

Sakın direkt geçmiş görüşmenizle ilgili bir şeyler yazma. Naber, nasılsın, günün nasıl geçiyor tarzında her zaman nasıl açıyorsan muhabbeti öyle normal ve sıradan bir şekilde aç. Hatunun tepkilerine göre senden gerçekten hoşlanıp hoşlanmadığını anlarsın zaten ve ona göre şekil alırsın.

sen erkeksin hatırlatırım. neden onun yazmasını bekliyorsun ki?

karşındaki türk kızı olduğu için ilk mesajı o atmayacak emin olabilirsin :)
ecnebilerin taktiği bu konuda mantıklı en azından bir iki gün geçtikten sonra -tabi çok da arayı soğutmayacak şekilde- mesajı at. olayın akışına göre de hareket edersin.

Opusme bile olmadiysa salla ugrasma binlerce kadin var

cemil ozalit var. konumuna internetten bakabilirsin.

adını hatırlamıyorum ama liberta denen mekanın yanındaki ozalitçi de iyiydi.

kırtasiyelerin olduğu sokakta bir fotoğrafçı var, ben telefonumdan oradan çıktı almıştım.

detaylı resimleri için

(git: www.facebook.com )

facebook'ta "Hayvan severler acil" grubunda payalaşabilir misiniz?

gruba dahil değildim. şimdi ekledim, onay bekliyorum sanırım. onaylanır onaylanmaz paylaşacağım ama eğer siz üye iseniz verdiğim linkten direkt paylaşabilirsiniz.

[email protected]

Buraya da konuya ACİL yazarak mail yollayın lütfen

edit: grupta paylaştım iletinizi.

hemen şimdi atıyorum maili, teşekkürler.

ne kadar vaktimiz var?

Yani belli bir zaman araligi yok. En kisa surede parayi toplamaya calisiyoruz. Uzarsa veterinere borclanıp ameliyati yaptirmaya calisacagiz...

ameliyat için para beklenmesin ya yapılsın da hocaya borçlanalım olmaz mı...
toplarız buradan da bi şeyler.

siz lütfen yalvar yakar ikna edin adamı, borç olarak yapsın hemen...

bu arada çarpan şeytan sürücünün de allah belasını versin. çarptın, tmam, bari ortada bırakma. trafik sigortası öderdi hayvanın bi takım masraflarını...

ya ben para göndermek istiyorum ama veterinerin ismi hüseyin güven, IBAN sahibinin ismi Deniz Yüksel :/

merhaba, hüzeyin abi sağolsun fakültenin hocasına cebinden verecek parayı. daha sonra biz ona vereceğiz. bir aksilik olmazsa ameliyat bugün aksam üzeri yapılacak. IBAN numarası benim kendi hesabım. Facebook linki de eşim. Sabah beraber bulduk kediyi. Eğer güvenemezseniz Hüseyin abiyle konuşabilirsiniz arayıp. Eşimin adı Göktuğ, kendisini tanır. Ama yine de içiniz rahat etmez ise onlardan bir hesap numarası isteyebilirim.

hangi banka oluyor bu? havale mi olacak eft mi onu bilmem lazım

finansbank oluyor, enpara hesabım.

normalde olabildiğince hep cebimizden karşılıyoruz, veterinerimiz de çok yardımcı oluyor. bu kez tutar büyük olunca böyle bir şeyi ilk kez yapmak durumunda kaldık. tecrübesizliğimize geldi. hızlıca olsun diye hemen kendi hesabımı yazıverdim... Şimdiye kadar yardım eden herkese de teşekkür ediyorum. gelişmelerden haberdar edeceğim. Henüz daha 10'da birini toparlayabildik ama yine de olsun... İnanıyorum toparlayabileceğimize..

kediyi iğneyle uyutun o kadar acı yaşatmaktan iyidir. kedinin dili olsa beni ötenazi yapın kurtarın bu hayattan derdi.

Ne demek iğneyle uyutun ya? Ne biçim insansınız anlamıyorum ki, o kadar acı falan yaşamayacak düzelecek o. Bir de gelmiş akıl veriyor, densiz.

Maviyazar arkadaşım, bakma sen böyle saçma sapan insanlara, bir kez daha yüreğinize sağlık eşinle birlikte.

merhaba tekrar herkese, akşam iş çıkışı kediciği ziyaret ettik. iç kanama riski dolayısı ile ameliyat için yarını beklemeyi uygun görmüş hoca o nedenle ameliyatı yarın olacak. bol bol sevdik. veteriner ona güzel yaş mama verdi, iştahı biraz yoktu. öyle güzel sevdiriyor ve purrluyordu ki, çıkardığı torr torr seslerden adını THOR koyduk :) onun o sevgi ve ilgi bekleyen halini gördüğüm için iğneyle uyutun gibi saçmalıklara merak etmeyin aldanmam.
şu ana kadar 600 tl toplanabildi. yarın da duyurmaya ve çabalamaya devam edeceğiz. işallah Thor'un da ameliyatı iyi geçecek ve yürüyebilecek. yardım eden herkese çok teşekkür ederiz. henüz hedefe ulaşmış değiliz, yardımlarınızı ve dualarınızı eksik etmeyin. gelişmeleri bildirmeye devam edeceğim...

herkese günaydın, bu sabah itibari ile yolu yarılamış bulunuyoruz masraflar konusunda. şu an 1100 TL oldu Thor'un hesabında. duyuran, ilgilenen, az çok demeden destek olan herkese çok teşekkür ederim. Biraz daha gayret, başaracağız ameliyat parasını toplamayı. Sabah son tabloyu görünce çok mutlu oldum ve sizlerle de paylaşmak istedim. Gelişmelerden haberdar etmeye devam edeceğim.
Sevgiler...

kediciğe ilginiz, sevginiz için teşekkürler, sizin gibi insanların olduğunu bilmek çok güzel:)

sizler gibi destek olan insanları da görmek oyle. 2 hafta önce yine bir kedi bulmuştuk, malesef o kafa tramvası geçirmişti ve 48 saatten sağ çıkamadı. o zaman o kediyi yol kenarında o halde bırakanlar yüzünden insanlara olan inancımı kaybetmiştim ama Thor sayesinde sizleri tanıyıp yeniden insanlığa karşı umut doldum... Yüreği büyük insanlar iyi ki varsınız...

kedi nasıl peki?

eğer kıpırdatılmazsa ağrısı olmuyor. yattığı yerden çok güzel sevdiriyor kendini, sevmeyi bırakınca miyavlıyor. bir aksilik olmazsa bu akşam ameliyat olacak. Şu ana kadar 1500 TL toparlayabildik. hepinizden son bir gayret ile aklınıza gelen herkese haber vermenizi ve az çok demeden destek olmalarını istemenizi rica ediyorum. Çok az kaldı, işallah ameliyatı da iyi geçecek ve düzelecek Thor..

Günaydın herkese... MAlesef Thor dün de ameliyat olamadı. Geçireceği operasyon 3-4 saatlik bir operasyon olacağından ciddi anlamda narkoz alması gerekiyor. Fakat bünyesi çok zayıf olduğundan bu narkozu kaldıramayacağı kanısına varmışlar. Serum verip yoğun bakıma almışlar. İştahı yok demiştim, bir şey yemediğinden zayıf düşüyor. O nedenle serumlarla kendine getirmeye ve güç kazandırmaya çalışıyorlar.
Dün yine ziyaretine gittik. Resim dün geceden.
(git:www.facebook.com
Biraz daha canlanmış ve hareketlenmişti ama ağrısı vardı ve yatmaktan çok sıkılmıştı. Ağrı kesici veremiyorlar çünkü ağrı azalınca kalkmaya hareket etmeye çalışıp kırıkları daha kötü yapmasından korkuyorlar. Bizi görünce miyavlamaya başladı hemen. Bakışları hala aklımda.. Bir süre sevdik, hareketlenmeye, çıkmaya çalıştı. Daha fazla yorulmasın diye yanında çok kalmadık. Umarım bir an önce kendini toparlar... Toplamamız gereken parayı hala toplayamadık o nedenle hala desteğe ihtiyacımız var arkadaşlar... İlgilenen herkese tekrar teşekkür ederim. Gelişmeleri bildirmeye devam edeceğim..

O son fotoğrafta anlatıyor herşeyi. garibim çok sıkılmış hakkaten. Umarım bir an önce güç kazanır da ameliyatını olur düzelir.

işallah, tek temennimiz bu. dün onu orda sıkılmış, ağrı çekerken bırakıp gitmek öyle zor geldi ki... bir an önce ameliyatını olsun evde bakalım istiyoruz...

malesef kediciği, Thor'u kaybettik :( ne kadar üzgün olduğumu tarif etmem mümkün bile değil. bu süreçte destek olan herkese çok teşekkürler. Duyuruyu burdan görüp maddi destek yollayan kişiler hesap numaralarını bana yollarlarsa gönderdikleri tutarı geri gönderebilirim. Hesapta kalan parayı başka ihtiyacı olan bir hayvanın masrafında kullanmak üzere bekleteceğim. Sonrasında da nereye kullanıldığına dair bilgi verebilirim... çok üzgünüm, gözlerimin önümden gitmeyen son bakışıyla kendimi nasıl toplayacağımı bilemiyorum...

offff hadi ya:(
o son fotoğraf içimi parçalamıştı:(

eğer parasını geri istemeyen olursa bahsettiğim "hayvan severler acil" grubunda birçok ameliyat edilecek hayvan ilanları oluyor, onlara aktabilirsiniz.

şu an çok kararsız kaldım. kendi param olsa düşünmedne başka bir cana yardım etmek için kullanırdım.. duyuruyu buradan görüp destek olanlar düşüncelerini yazarsa çok sevinirim? Parayı iade etmemi mi yoksa o para ile başka bir cana destek olmamı mı istersiniz? Buna göre hareket edeceğim...

Hocam kim hangi hesaptan ne kadar yollamış kaydı yok mu? Yoksa adamın biri çıkar "Ben 100 lira yatırdım aha hesap numaram şu" der. Kısa günün kârı.

hepsinin kaydı var, hsap noları da cıkıyormuş hepsini iade edebilirim. fakat ben hayır için yolladım geri istemiyorum, başka bir cana yardım edin diyenler oldu. o sebeple buradan sordum tekrar, ne yapmamı istersiniz diye...

şu an hüngür hüngür ağlıyorum, allah nur içinde uyutsun yavruyu. araba ile çarpanın da bin belasını versin. o son fotosundaki gözlerinin bakışını hiç unutamayacağım :'(

ya ben ne güzel gelişmeleri okuyarak aşağı inip mutlu oluyodum. gidecek ne vardı Thor. :(

İkisi de kimyasal; biri katı diğeri sıvı. Ama duş jeli daha hijyenik.

Hassas citler için olan bir sabun. Duş jellerinin içinde genelde daha ağır kimyasallar oluyor.

İngilizce biliyorsan "shower gel vs soap" diye ara Google'da. Bir sürü karşılaştırma göreceksin.

malzemesine, markasına ve içeriğine bağlıdır herhalde.

www.sebamet.com

kalıp sabun

haci sakirden sasma ...

El yapımı sabunlar, şu köylü teyzelerin yaptıklarından aldım ben. Duş jeli kullanmayalı seneler olacak neredeyse. Çok da mutluyum, cilt kuruması da yapmıyor.

ikisini de kullanıyorum. sabun + duş jeli yapıyorum.

zararlı olmalarıyla ilgilenmiyorum. bunlara gelene kadar...

Sabun cildi kurutabiliyor. Ananemin eli egzama oldu sabunla çok yıkadığından.
Ben de sabunla yıkandığım zaman cildim çok kuruyor, banyodan çıkınca hatır hutur kaşınıyorum.
O yüzden duş jeli kullanıyorum. Dove veya Niveanınkilerden bir zarar görmedim.

loccitane önerebilirim.

hacışakir bildiğin düz kalıp sabun işte.

Ben dove sabun seviyorum temizlenmiş hissi veriyor. Bi de rossmanndan sprey duş köpüğü aldım yumuşacık güzel kokulu tavsiye ederim.

Sabun diyorum ama bende Axe dus jeli var. Canim istediginde onu kullaniyorum, ayrica cok guzel kokuyor.

Bebeler icin yapilan duş jellerini oneriyorum.

Abdulla marka zeytinyağlı sabun ve ipek hanım Çiftliği sabunları.

bonsai'ye bir bak istersen. öyle bir şey mi arıyorsun?

öyle değil, daha küçük

minik sukulentler olabilir.

Nemli ortamdan kastin su dolu kavanozsa, bitkiye gerekli besini ve su kosullarini saglayabildigin surece yasar. Bitkinin turu de onemli haliyle.

akvaryumdaki bitkiyi bir süreliğine dışarı çıkarıp su dolu bir kaba koymuştum, suyun üstünde kalan yaprakları çürümüştü hemen.

öncelikle zarar veren insanların eli g.tüne kaçsın. bu insanların diğer türlerle alıp veremediği nedir ya...

ıslak mama +1

sakin, küçük hareketlerle yaklaş, mamayı elinden yerken minik minik sevmeye başlayabilirsin. Su ver mutlaka.

yemek veriyorum ama bir lokma yese hemen etrafını kolaçan ediyor

bende de öyle bir sokak kedisi vardı. 6 ay falan uğraştım sevdirsin diye. hala ürkek halde sevdiriyor. şimdi arabamı tanıdı. arabadan inen herkesi dost olarak görmeye başladı gerizekalı. sadece arabaya binenlere yaklaşıyor. sabırlı olacaksınız. yavaş yavaş güven kazanır öyle travma geçirmiş hayvanlar. hızlı hareket etmeyin onun yanında. çömelerek yaklaşın elinizi uzatın elinizden mama yedirmeye çalışın (benimki hala yemez bak). yeteri kadar sabırlı olursanız alışır size.

korkması daha iyi. siz mamasını verin ama daha fazlasını beklemeyin. insanlardan uzak dursun ve kendini korusun.
keşke bütün kediler insanlara bu kadar güvenmeseler.

kedinin 24 saati sokakta kötü şartlarda geçiyor. kim bilir başına neler geldi zavallının.

azcık yemek verip 3-4 dakika bakarak nasıl düzelteceksin ki kediyi? kedi haklı olarak sana güvenmez, güvenemez.

testi mail ile göndermelerini isteyebilirsin. parasını vermişsindir sonucta.

Vermedim işte, bir sonraki kontrolde verecektim sonra kontrole de gitmedim testi de unuttum.

o zaman parayı verip alacaksın :D bir şey çıksa aramazlardı bence. çünkü test sen alıp götürmeden doktora gitmez.

Ooh hayırlı olsun yeni karın ağrım :) teşekkürler size de

Zaten parasını vermişsindir.
İnternetten baksana sonucuna?

Anksiyete gordum biraz psikiyatra da ugra istersen :D

özel hastanelerde artık pek sonucu al doktora götür usulü kalmadı. yani doktor da aynı hastanenin doktoru ise zaten ekrandan görür.

direkt doktoru ara, sonucunu sor. ekrandan bakıp söyler. ödemesiyle falan da ilgilenmez. ama telefonda bir şey söylemeyip "kontrole gel" diyip iyice paniklettirebilir.

En mantıklısı yaptırıp kiradan düşmek.

su sızdığını tahmin ettiğin yerden hortumla falan biraz su sık. bak bakalım içeri sızıntı yapacak mı? eğer yaparsa ev sahibini çağırıp canlı gösterirsin.

Balkondan sizan su heryer kapaliyken sizmissa tekrar sizar demek. Cagir ev sahibini goster sizdigini kiradan duserek yaptir. Kapi prncereyi acik unuttuk sizmis bizim ihmalimiz ya da hatamiz diyorsan kusura bakma yaptirir tamir edersin cebinden. Ev sahibine yuklemeye gerek yok. Orta yolu bulup gel temiz temiz yenileyelim yarisi benden yarisi senden olsun diye teklif edebilirsin en fazla.

sigortası yok mu evin? eksper gelsin olayı açıklığa kavuştursun. Onlar neyin neden, en zaman gerçekleştiğini şıp diye anlıyorlar.

kiradan düşme, sen yaptır, parasını ev sahibi elden versin.
kirayı eksik yatırırsan ilerde bu adam bana kiramı az yatırdı diyip çirkefe yatmasın

Kirayı eksik yatırıp emrivaki yapma bence. Ama çağır adamı bi göster balkonun sızdırdığından eminsen (sizin hatanız olmadığından yani).

4-5

2 boynuma, 1 de bileğime sürüp bileklerimi ovuşturuyorum yetiyor.

boynuma 2 - 3 kere.

sağ kulak altına 1, sol kulak altına 1, boğaza 1, elbiseye 1.
abdest alıyomuşum gibi oldu

Boynun 2 tarafına birer.

2 boyun. 1-2 saç, 1 bilek(bilekler birbirine sürtülür)
Eğer parfüm ağır ve çok kalıcıysa 1 boyun, 1 saç, 1 bilekşeklinde.

8-10 kere, boyundan başlar fıs fıs aşağıya bacaklara kadar sıkarım.

İkiden fazlası ayılık.

Ben de diyorum niye bitiyo hemen hemen

Kendimi kaybediyomuşum anladım.
Gerçi ben yazın kullanmam boğulmıym diye

3, boynumun sağına soluna ve gögüs mesafesine doğru üçgen oluşturuyorum.

Saç uçlarına sıkıyorum bi kere bi de Üstüme, iki sanırım.

bendim o arkadaş :)
ama kuma ekemezsin, toprağa ek. marketlerde bile satılan ucuz toprağa dikebilirsin.
aktardan çimlendirmelik buğday almalısın. Daha faydalı. çimlendirme yöntemi için link göndereceğim.

www.eksiduyuru.com

www.youtube.com
ben bu yöntemle yapıyorum ama direk toprağa da eksen olur sanırım.

teşekkür ediyorum

migros'tan toprak alıp bir de aktara uğrayayım :) sevinsin garibanlar :D

Hayır.
herkesin boynunda var. Üstelik sevgilinin dini sembolleri sevip sevmeyeceğini bilemezsin.
ben mesela dini anlamı olan hiç birşeyi aksesuar veya süs gibi takmam.
Kolye fikri güzel ama daha özel ve herkeste bulunmayan daha orjinal birşey olsun derim ben.

Degil

karşı cins olunca daha kolay anlaşır diyorlardı.
Biz de yakın zamanda 2 kediyi birbirine alıştırdık, oradan aklımda kalmış.
Önce yeni kediyi ayrı bir odaya koymak gerekiyormuş. yani birden bire burun buruna gelmemeleri lazımmış. Önce birbirlerinin kokularına alışmalılarmış.
Ondan sonra karşılaştırma zamanı gelince de, tırnakları dikkatlice kesip, kendi hallerine bırakıyorsunuz. eğer çok kötü kavga eder gibi olurlarsa ayırıyorsunuz. ama en ufak hır gürde müdehale etmeyin. olacak öyle arada.
tuvaletleri ayırsanız da, kafalarına göre kullanıyolar. bizdekilere de 2 tuvalet konmuştu, sadece birini kullanmaya başladılar, öbürünü kaldırdık.
mamalar ayrı olmalı. sakın sadece 1 mama kabı koymayın, mama kavgası çıkmasın.

sırasıyla kadıköy belediye veya ibb beyaz masa'dan şikayet et. twitter hesapları çok aktif, ordan yol alabirsin.

yok diye biliyorum. ehliyet kursunda anlatmışlardı bunu.

kanunen elbet yoktur ancak empati kurmak yardımcı olabilir. bir mekanın var ve kapının önüne butun girisi kapayacak sekilde araba park ediliyor. belediye araclara park yeri gostermeyerek esnafın iş yapmasına engel oldugu icin kabahatli bence.

aynı sorun bagdat caddesi ve civarında da mevcut. üşenmedim sordum belediyeye. gelen cevabı aynen aktarıyorum:
"daimi yer tutma söz konusu olmaz. yalnızca işletmeler günlük mal indirip, bindirmeleri için geçici yer tutabiliyor. 444 55 22 den şikayet kaydı oluşturabilirsiniz."
kadıköy belediyesi bu konuda çok başarılı. yer kiralayabiliyorlar yalnız kiralandıüında bu yer bla bla tarafında kadiköy belesinden kiralanmıştır diye belirtiyorlar. ha valeleri de sormuştum onun için de aynısı geçerliydi sanırım.

Ben şundan almıştım
urun.gittigidiyor.com

ama ebayden aldım daha ucuza sorunsuz geldi. tatile gittiğimizde geyik olsun gülelim diye kullanıyoruz.

ben go pro aldım ama daha su altı testi yapamadım. youtube'dan biraz video falan baktım da filtre koymadan çok matah bir çekim olmayacak gibi duruyor.

böyle kırmızı gibi filtresi var ama o da yine para.

canon powershot d20 almıştık geçen yaz.gayet memnunuz.
türkiye satış fiyatını bilmiyorum,240 dolara almıştık yurtdısından.

oyun oynuyor :) benim dana 5 yaşına yaklaştı hala oyun oynarken ısırır, ön patileriyle sarılıp arka patileriyle tekmeler. yavrular kendi aralarında da böyle oyun oynarlar. seni çok benimsemiş bu arada. hiç bir sorun yok aynen devam :)

kedilerin tipik davranışları, fazla anlam yüklemeyin.
Önce gelir sürünürler sevgi gösterirler, sonra hiç beklemediğiniz bir anda dişlerini geçiriverirler.
Yavrular bunu oyun için yaparlar, zarar vermek amaçlı değil. Ablamın yavru kedisi de, oyun oynayacağız diye iğne gibi dişlerini elime ayağıma geçiriyor kerata. sonra da kucağa gelip gurr gurr keyif yapıyor.
Büyük kedilerin yapma nedeni ise genelde canlarının öyle istediğidir. öyle kabul edeceksiniz :)
Bonus: 9gag.com

oyun oynuyor +3

@innerbliss öldüm burda gülmekten :) hazırlıksız yakalandım çınlattım ortalığı kahkahayla

Çiçek aşısı izi o, 80 öncesi nesilde oluyor sanırım sonrasında o aşı yapılmadığı için haliyle izi de yok.

80 sonrasında olmuyor mu? Oluyor sanki.

Benim bahsettiğim aşı izi şu damga gibi olan devasa büyüklükteki aşı izi, onlar 80 sonrasında olmuyor. Şu küçük belli belirsiz aşı izleri her nesilde oluyor ama.

Ben 93'lüyüm bende var o iz. 0.o biraz küçüğü yalnız.

çiçek aşısı dünyada 78'e kadar yapıldı türkiyede 81'e kadar. türkiyede çiçek aşısı izi olanlar 81 öncesi doğumlu yani(beyler dikkat dsglhsadfs)

çiçek aşı izi:

3.bp.blogspot.com

bir de bcg aşı izi var. bu tarihten sonra doğanlardaki aşı izi de o. öncekilerde iki iz var yani muhtemelen. ama çicek eradike edildiği için bırakıldı aşılanma.

qph.is.quoracdn.net

bu da bcg

verem aşısıdır o

Bende de yok. 81 dogumluyum.

Beyaz yuvarlak aşı izinden bahsediyorsan, ben 1985 doğumluyum bende var, 2000 doğumlu kuzenimde de var. Herkeste aynı olmuyor o iz yalnız. Neden öyleyse seneler geçtikçe küçülüyor. Annemdeki iz kocaman, abimdeki daha küçük, benimki abiminkinden de küçük, kuzeniminki neredeyse nokta halinde. Sende de minicik olmasın?

Hapı kesmeden devam ettiğin sürece bir sürpriz yaşamazsın. Yönteme güvenebilirsin.

Süpersin teşekkürler :-)

dediğin gibi yapmıştım sorun yok.
yalnız yeni kutuyu da bitirmelisin, tatil bitti, ben de hapı bitireyim yapma.
2. kutuyu da bitir mutlaka, bu önemli.

Ona piç vermiş derler halk arasında :)
çığaltmak istiyorsanız sökersiniz ama durmasının da bir sakıncası yok tabi.

allah analı babalı..

böyle hoşgörünüyor ama biraz büyüyünce çiçeğin şekil bakımından dengesini bozar o. mümkün olduğunca dipten kes, bir bardak suda kökleninceye kadar beklet. kök verince başka bir saksıya ek. eşe dosta hediye verirsin.

yanlış hatırlamıyorsam arsız bir bitkiydi bu, çabuk da büyüyor.

Bir keresinde elimi yaktı diye çay kupasını yere fırlatıp bin parçaya ayırmıştım.
ama tabi ki aslında garezim çay fincanına değildi, o dönem hayatımda beni üzen ve sinirlendiren birşeyler vardı. hıncımı aslında bana çok da zararı dokunmayan birşeyden çıkarıp orantısız güç uygulamış oldum.

Oluyor... Ara ara "Birileri benimle dalga mı geçiyor acaba?" hissine kapılıyorum... Sonra "Ölüm var ya!" şeklinde bir düşünce ile sorunları önemsizleştirip, biraz 9gag'te takılıp atlatıyorum. Hala atlatamamışsam: (git: img.pandawhale.com )
Sanıyorum ki her insana oluyordur.

valla az önce sinirden elimdeki kumpası yere fırlattım ekranı kırıldı,müdürüm sorar birazdan noldu diye.. biraz daha ileri gidip bilgisayarı parçalayasım var acayip sinirliyim o kadın karşımda olsa saçını başını yolarım şuan..

yani evet.

@mantarliborek www.youtube.com

içine çok attığından bunlar.

Ayni seyleri hissediyorum bu aralar.

Siddete meyyalim, vallahi dertten.

abi kara kaplumbağası bu, suya falan koyma. dağ bayır otluk boş arazi falan varsa doğasına bırak kendi başının çaresine bakar o.