Android diye bir şirket yok. Android işletim sistemini yapan Google var. Bu işletim sistemini kullanan telefonlar üreten Google, Samsung, HTC, Ahmet, Mehmet bir sürü daha şirket var.

Hangisini istersin?

karşılaştırmalı reklam bana da garip geldi. yasal olmaması lazım. En azından türkiyede yasak diye biliyorum.

karşılaştırmalı reklam abd'de uzun zamandır serbest, türkiye'de de geçen sene miydi neydi serbest hale geldi ama hala kullanan yok.

yapıyor, android açık kaynaklı olduğundan toplulukdan, şirketlerden gelen fikirleri değerlendiriyorlar, iphone sadece kablo takılarak sync olduğu dönemlerde "bakın biz internet denen çok ilginç bişi keşfettik ve bunların hepsini wifi üzerinden yapıyoruz" diye çok dalga geçmişlerdi.

iphone 3g'yi paylaşmadığı dönemlerde çok dalga geçildi vs. bu dalga geçmeler sadece topluluk tarafından değil sunumlarda da yapıldı.

sanki android daha çok teknolojiyi destekliyormuş gibi geliyor bana, belki bir android kullanıcısı olduğum içindir. her üretici farklı özelliklerde telefon çıkartabiliyor bu sayede.

android official olmasa dahi uyarlayan yüzlerce gönüllü heriften dolayi her son teknolojiyi cekebiliyor. bu yüzden android +1. ama o kadar cok farkli telefona kurulabilmesi uyumuzluk ya da yazilimsal hatalara neden olabiliyor. apple gibi tek telefon üretsen sirf ona kassan daha stabil daha sorunsuz yapabilirdi. ama mantigina aykiri androidin zaten.

androidin gecirdigini gördügüm olaylardan biri store bilgilerini gelistiricilere sunmamasiydi. kim indirmis ne yapmis hangi telefonu kullaniyor bilgilerini apple storedan alamiyorsun.

ha ama su bir gercek, apple storeda uygulama yayinladiginda herifler check edip koyuyor, gplay direkt yayinliyor. bunun nedeni ise uygulama sayisinda apple storea yetismekti. bu yüzden her ne kadar sayilarda gplay önde olsa da apple store "daha kaliteli" icerige sahip. store karsilastirmasi yapmalari bence mantikli degildi zaten.

find my iphone kurulu değil miydi? :/

find my iphone kurulu ise zaten onu disable etmeden telefonu sıfırlayamıyorlar. disable etmek için de sizin apple account'un şifresi lazım onlara. nete bağlandığı an görebilir ve ya çalıntı moduna alabilirsiniz telefonu.

ha farklı bi ipnelikleri varsa bilmiyorum. ben böyle bulmuştum kaybolduğunda.

kurulu değildi, kurulu olsa da telefon çalındıktan sonra kapandı zaten. bir işe yaramazdı.

telefonu şu rıhtımda gece 12 sonrası çalıntı telefon tezgahı açan tipler çaldı. tam oralarda dolanırken oldu çünkü. fark edince hemen numarayı aradım, hırbonun biri çıktı, utanmadan ayak yaparak (telefon içinden birkaç bilgi sorup benim mi diye kontrol edecekmiş göt, doğru bilirsem telefonu karakola bırakacakmış, gidip alacakmışım) ekran kilidini açma şifresini sordu (bu nasıl bir rahatlık??). tam küfür ve tehditle karışık uzun bir cümle kurmaya başlamıştım ki şifreyi vermeyeceğimi anlayıp telefonu kapattı piç. bir daha açılmadı doğal olarak.

tam olarak %100 bi çözümü yok galiba.

google'da "iphone shows deleted messages on spotlight" filan diye aratma yapın, belki bi şeyler işe yarar oradaki sonuçlardan.

sıfırlayıp icloud ya da bilgisayarındaki yedekten tekrar kurmayı deneyebilirsin.

cevap phoneclean'mis. sorunu cozdu.

cocukken metalciydim ergenlikte rapciydim ahahah. simdi hosuma gideni dinliyorum ama genel olarak the beatles, elvis ve queen. bu ucu disina nadir cikiyorum.

çok iyidir.

bi ara sadece rock'a yöneliyordum. sonra eminem'den tut, ahmet kaya'ya kadar her tarzı dinlemeye başladım. güzel olan her türü dinlemeye çalışıyorum. bence böyle olmalı.

peki hangisi en çok dersen rock tabi.

yas <=9, tv'den eminem, ceza ve erci-e dinliyorum
yas 9-10, internet cafedeki abilerden system of a down ve mor ve otesi'ni duyuyorum, onlari dinlemeye basliyorum
sonra ortaokul basliyor, amon amarth ve sagopa kajmer dinliyorum
orta 2 gibi arch enemy, crade of filth ve children of bodom'a sariyorum, rammstein da o donem geliyor
lise basliyor amon amarth'i cradle of filth'i falan birakiyorum aq kafam agridi diye
izledigim dizilerin soundtrack'lerinden indie muzige ilgi duyuyorum, indie dinlemeye basliyorum
arada bir albumlugune falan stratovarius dinliyorum, onun disinda hep indie
bu son 1-2 yildir da muslum gurses'ten wild beasts'e, david guetta'dan bulent ortacgil'e bisuru sey dinliyorum. en mutlu ve rahat oldugum donem acikcasi muzik acisindan, onceden sanki "hmm bunu dinlerken bunu dinlemiyim aykiri gorunur" falan diye dusunuyousum gibi, hep bi ture bikac muzisyene bagli kalmisim.

müzik zevkim aslında başından beri çok basit değildi.. basitten kastım iki tıngırmır mıngırı dinlemedim hiçbir zaman..
çocukluğum 90lar popa denk geldiği için onları severdim..
ilkokulda bağlama çaldım 3 yıl.. türkü dinlemeyi babamın da etkisiyle çok severim..
orta okulda türkçe rock dinledim, mor ve ötesi, kurban gibi..
lise de johnny cash, the beatles, elvis presley, nick drake yank biraz daha rock n roll ve country dinledim..
lise sona doğru gotik metal, nightwish filan dinledim..
üniversitede klasik müzik konserlerine gittim sıkça, indie, folk, folk rock, country, soul, blues, cazz dinledim..
elektroniğe çok karşıydım ama onun da güzelinin yapılabileiceğini öğrendim iki yıldır da dinliyorum..

ne yazdım ha.. biri sorsa da yazsam diye yıllarca beklemişim amk..

ilkokul 5 lise 2 arası ağır rap dinledim
sonra bir kaç sene metal dinledim ama bu sürede rap de dinliyordum
şimdi 3-4 yıldır jazz dinliyorum çoğunlukla. ama yine de başka türlerden de dinliyorum her zaman. çeşitlilik iyidir.

10 yaşıma kadar standart dinleyiciydim. Çocuğum zaten lan, ne beklenir. :p Türkçe pop, yabancı pop,evde Türk Halk Müziği. :p
10-23 yaş arası: Metal. Hatta gide gide ağırlaşan metalcilik.
19 yaş: Metalin yanına Progressive Rock, Southern Rock, Alternative Rock, Trip-Hop falan katık etmeye başlamam.
23 yaş: Plaklara sarmam sonucu '70lerin pop müziğine, Türk Halk Müziği'ne, sanat müziğine dalış yapmam.
25 yaş: Aşk acısı. Ve Sıla manyaklığı.
Günümüz: Aşırı fazla Sıla. Azalan metalcilik. Artan Türk Halk Müziği hissiyatı. '90lar öncesi müziğe yoğun ilgi. Jazz'a, Blues'a falan ilgi. And the beat goes on...

9-11 yaslarindayken televizyonda metro diye bir kanal vardi, oralardan yabanci muzik dinliyordum hep, bir suru degisik tur caliyordu, anastasia'dan tut, mgmt'ye kadar. Rihanna daha yeni sos diye sarki filan cikarmisti.

Sonra rockci metalci bir insan oldum ergenlikte, duman, slipknot filan dinlerken buldum kendimi.

Sonra en son iste lise 3'deyken filan indie diye bisi buldum. Bi sardim indieye, hep indie ondan sonrasi.

lise hazırlık-1 civarı ağır rapçiydim. hem türkçe hem yabancı. sonra linkin park / jay-z şeyiyle birlikte hafiften tarzım değişti, merak etmeye başladım rock/metal tarzını da.

lise 2-4 arasında rock/metal ağırlıklı dinlemeye başladım. üniversiteye geçince de hafiften commercial müziğe kayar oldum, şu anda üniversiteyi yeni bitirdim, house türevleri ve edm dinliyorum.

ama eskiden dinlediğim her şeyi hala dinlerim.

sanırım arabesk rap dışında hoşuma giden her şeyi dinliyorum.

ortaokulu bitirdiğim yıla kadar rap dinledim. ortaokulu bitirdiğim yaz pentagram'la tanışıp metal dinlemeye başladım. şimdi yine metal dinliyorum ama şimdi durum bu imgim.com

bir de bu aralar 70ler rock dinliyorum. camel, black widow falan.

92-97: ilkokuldayken evde hangi kasetler varsa onlari dinledim; sezen aksu, ebru gundes, baris manco, orhan gencebay, ferdi tayfur vb. televizyonda ne cikarsa artik.

97-00: ortaokula baslayinca cok sıkı bir erkin koray, cem karaca ve baris manco hayrani oldum. anadolu rock diye kendimi kesecektim adeta. hatta erkin koray'la ayni mahallede otururduk o siralar, altin renkli 34 plaka bir ford focus'u vardi. butun kasetlerini aldim, sabahtan aksama kadar dinlerdim. firat diye de bir arkadasim vardi kulaklari cinlasin, bu saydiklarimdan baska bi sey dinleyene kucumseyerek bakardik hatta ortaokulda :) fulya diye de bir arkadasimiz vardi ortak, hem ilkokuldan hem de ortaokuldan. o da devamli sepultura, metallica falan dinlerdi. biz de kimseyi begenmezdik kendi aramizda :D hey allahim ne kafalar.

00-04: sonra tabi lisedeyken biraz daha evrildi. grup yorum, edip akbayram, mogollar, erkan ogur, hakan yesilyurt aklima ilk gelenler.

lise 3'teyken dersaneden gokhan diye bir arkadas megadeth konser cd'si verdi bana. hangi konserdi hatirlamiyorum ama cok sevmistim. ayni zamanlarda da fransiz enistem dugunleri icin turkiye'ye gelirken bana santana, guns n roses use your illusion 2 gibi kasetler getirmis. off test cozerken ne dinledim onlari. simdi bile dinlesem arada o gunler aklima gelir. sonra malmsteen, metallica falan derken oho0o0. ucu bucagi yok tabi bunun.

turk halk muzigi dinledim yine ayni donem. grup cig, oguz aksac, mustafa ozarslan; hastasiyimdir. ankara'da adres bar'da cikarlardi eskiden, orda da dinlemeye gitmistim. taa 8 sene onceki mevzular bunlar tabi.

neyse fazla uzattim, simdi de artik pek basim goturmuyo acikcasi gurultulu muzigi. downtempo, chill falan dinliyorum arada.

last.fm'i de en son 2 sene once kullanmisim. orda da bunlar varmis :)

Yngwie Malmsteen, Jefferson Airplane, AC/DC, Mötley Crüe, Motörhead, Rammstein, L.A. Guns, Guns N' Roses, Bon Jovi, Joe Stump, Oomph!, Skid Row, Die Krupps, Megaherz, Hardcore Superstar, Deep Purple, Yngwie J. Malmsteen's Rising Force, Cinderella, Megadeth, Metallica, Dio, Black Sabbath, Velvet Revolver, Eisbrecher, Accept, Dire Straits, Jon Bon Jovi, Scorpions, Danney Alkana, Rainbow, Daniel Licht, Moğollar, Michel Fugain

meyve yeme, o da kan şekerini yükseltip düşürüyor. insülini sabit tutmak lazım. kendini şişirecek bir şey ye. mesela koca bir kase salata. karnın çok dolu olunca bir şey istemezsin. ya da diyet kola iç bir tane? çok sağlıklı değil, ama zor durumda olabilir.

yoğurt artı meyve artı tarçın yemen gerekiyodu.

pescador itnesi yaptı hep bunnarı!

yarım kazandibi veya iki dilim baklava ye.

o noktada durabildiğin ve daha ileriye gitmediğin için, 1 ay sonra aynısı gene yaparsın. kendine bööle ödüller ver.

bi senede 34 bedenden 32 bedene düştüm qız! ne diyon sen?

ana öğünleri kuvvetlendirin. ara öğüne ihtiyaç kalmasın.
ayrıca meyve yerine badem yiyin.

bitter +1

ya da natureworksbest.com

buradan bakın canınız tam olarak ne çekiyorsa karşılığını bulun.

Ben yemiyorum ama proteinli çikolata adı altında gratislerde şu var, belki keser. Tadı çikolatanın aynıymış.
unique.com.tr

yorumlarda yazıyordu da görmemişsiniz herhalde.

tom rosenthal - go solo

teşekkür ederim, bakmıştım yorumlara ama denk gelmemişim.

az bas, gidecegin yere giderken koltuga yapismana gerek yok :)

canın yanınca yavaşlarsın. maddi veya manevi. hani arabayı bi yere çarparsın veya birine çarparsın falan. umarım yanmaz tabi ama bin nasihat bir musibet olayı.

initial d taktiği. bardak tutacağına içi neredeyse ağzına kadar su dolu bi bardak koyun, dökmeden sürmeye çalışın. (çukur ya da tümseklerde ne olur bilemem tabii)

ayrıca bu taktik de çok boktan, sırf yazmış olmak için yazdım. sıkıldım.

bence normal. sehir ici 7.3 deniliyorsa eger ben 8-9lt arasi bir sey beklerim. hadi 1lt'de senin kullanis tarzindan olsun.

Arabanda bulunan OGS cihazinin, sinyal yollayabilmesi icin belli bir sureye ihtiyaci var, sinyal vermesine izin vermeden gecer gidersen yuksek fpsli kameralardan plakana cezayi keserler.

100 le gectim bir kaç kez cezası yok sanırım, hiç birşey olmadı, normalde de 50 den aşağı geçmiyorum şehirler arası yolda

Gişelerde radar olduğunu sanmıyorum. En fazla sinyal vermeden geçersen kaçak geçiş cezası ödersin.

genelde 50 ile geçerim. 70'le de geçtim bi kaç kere. sıkıntı olmadı.

Hız cezası kesmedi ancak bir keresinde okumadığı için 1,80 TL yerine ay sonu faturada 18 TL ceza düşüldüğünü gördüm.

50 ile geçiyorum okuyor. üstünü pek riske atmıyorum zaten daracık gişeler. daha hızlı geçip okumadığını da yaşadım ceza gelmiyor merak etmeyin. sistemler o kadar kötü ki adamlar alışmış ceza yazmadan önce elle plakayı kontrol ediyorlar ogs/hgs'si var mı diye varsa direk hesaptan çekiyorlar. muhtemelen hgs ile ogs gişesinden geçseniz bile aynı sistemden dolayı ceza kesmezler. dalgınlık yea der geçersiniz.

ogs 180km/saat ile de gecsen okuyabiliyor. test edildi. hgs oyle degil ama hgs icin gercekten yavas gecmek gerekiyor. eger yol aciksa ogs'den genelde 100 ile falan geciyorum. hic ceza yemedim. okuyamadagina dair alarm da calmadi.

köprü gişelerinden gece saatlerinde 120-130 gibi hızlarda (yavaşlarsam hızlanmıyor araba, hafif yokuş var :( ) geçiyorum genelde, 4 senedir okumadığına şahit olmadım.

bi öğünde et yediysen diğerinde sebze yemeye gayret et. ya da 5-6 kaşık baklagil.

pilav/makarna yiyorsan o öğünde kesinlikle ekmek yeme. 1 dilim ekmek = 2-3 kaşık pilav ya da makarna.

çooooook kabaca bu planla (diyetisyen eşliğinde) 3.5 ayda 20 kilo verdim ben. 42 bedenden 36'ya düştüm, hatta iğrenç bi geçişteyim 36 bol, 34 dar geliyor.

karbonhidratlardan uzak durmaya calis. 2 dilim ekmegi 1e dusur. onun disinda pilav, makarna, hamur isleri, boyle seyleri unut kilo vericeksen. canin cok pilav cekerse azcik bulgur pilavi, veya bulabiliyorsan quinoa beyaz pilava daha iyi alternatiflerdir.

ogunlerini baklagiller, salata, sebze ve tavuk/et/balikla geciriceksin. baklagil veya et ogununun ana kismini olusturucak, ama buyuk porsiyonlar olmiycak. yaninda yedigin az yagli salata/sebze ise daha buyuk porsiyon olucak ki mideni doldursun. yemekten zevk aldigin seyler bul, oyle kuru kuru diyet yemekleri yeme. kendine iskence edersen zaten uzun sure yapamazsin. duzenli beslenmeyi hayat tarzi haline getir, diyet yapicam diye kendini zorlama.

canin tatli cekerse, meyveye yonel. kuru meyveler de cok sekerlidir kilo vermeye calisirken pek tavsiye etmem. ayni sekilde kuruyemis de cok kalorilidir, azcik yersin hic bir ise yaramaz ama kalori olur. baska alternatif olarak mesela yogurda tarcin karistirip yemeyi cok seviyorum ben, tatli gibi oluyor. veya buzlukta dondurdugun muzu cikarip tek basina guclu bir mikserden gecirince ayni muzlu dondurma oluyor.

ogunlerini nasil yayinca daha tok hissettigine bak denemeler yaparak. mesela ayni miktarda yemegi 6 ogune yayinca mi kendini daha iyi hissediyorsun, yoksa gunde 2 tane ama buyuk ogunler yiyerek mi? az az ama sik sik yiyin derler hep ama sonucta herkesin bunyesi kendine.

bir de ufak tefek seylerden fark etmeden cok kalori alabilirsin. mesela kahve iciyorsan icine koydugun sutu tam yaglidan yagsiza cevirmek fark yaratabilir. veya masanin yaninda atistirmalik birseyler tutuyorsan fark etmeden calisirken yiyorsan, onlari kaldirmak ise yarar. boyle ufak seylere dikkat et. azcik yiycem bisey olmaz diye dusunme.

yuruyus, cardio onemli. yuzme cok etkili eger imkanin varsa. ama sadece cardio ile kilo verilmez. kas yapman sart. illa bi spor salonuna yazilmak zorunda degilsin, youtube guzel kas vidyolari kayniyor. kendine begendigin birini bul, gunde 30 dakika falan karin/bacak vs. vs. kaslarini calistir.

kilo vermek insanlarin abarttigi kadar zor birsey degil ama. kendini iyi hissettiren bir saglikli duzen oturt, kararli ve iradeli ol, biraz zaman ver, zaten kolayca verirsin kilo.

spor var mı spor? yoksa diyet falan hikaye.

@gerrard hocam, benim takıldığım hususlardan birisiyle örnek vermişsin.
Kuru meyve demişsin ya da kuruyemiş ? Kuru meyveden kastın hangileri ? Kuruyemiş olarak da fındık, badem de mi yemeyelim ?
neden kas yapmam lazım ki, sadece yürüsem olmaz mı sıkıntısı nedir ?

glisemik indeks'i araştır

kilo vermek için yaptığımız en temel şey vücudun günlük ihtiaycından daha az kalori almak. bunun için de aslında güzel bir giriş yapmışsınız. ancak bir de kalori yakımını arttırmak için spor yapsanız çok daha hızlı bir şekilde kilo verebilirsiniz.

kuru meyveler, söylenildiği gibi çok şekerlidir. kaçın. (kuru kayısı, üzüm filan.)
karbonhidratları 0'lamak değil, 0'a yaklaştırmak önemli. minimuma indirin.
alkolden mümkün olduğunca uzak durun. bir 50lik 150 kalori hesabından yap.
günde 30x2 set mekik çekmek bile spor anlamında faydalı olur. ancak unutma, set sayısını ilerledikçe arttırmak da düzeni korumak için gerekir. @gerard'ın da bahsettiği gibi, spora yazılmana gerek yok, evde de yapabilirsin birçok şeyi.

her şey bir yana, irade şart. ben birbuçuk ay diyet/spor yapıp 10 kilo verdim. sonrasında bıraktım, kendimi rahatlamış hissediyorum ancak bir yandan da vizdan azabı var. düzenlilik ve irade şart. özellikle yemek ve alkol konusunda.

kuru meyve dediklerim kuru kayisi, kuru uzum, kuru incir vesaire vesaire. normal meyveden farki kurutulmus ve hacminin kuculmus olmasi. yani mesela kuru kayisiyla normal kayisinin kalorisi sekeri ayni olsa bile, kuru kayisi 1) midende daha az yer kapliyo, daha az tok tutuyor; 2) kan sekerini daha hizli yukseltiyor.

kuru yemisler de badem, ceviz, findik, popcorn, antep fistigi, cam fistigi vs. vs. vs. bunlar sekersiz, karbonhidrati dusuk yani iyi guzel hos da, asiri kalorililer. dolayisiyla mesela bir ara ogun olarak bir koca muz veya bir tabak yogurt yiyebilicekken, sadece 10-15 tane findik yesen ayni kaloriye denk geliyor. 10-15 findik mi daha tok tutar bir tam muz mu diye dusununce kuruyemis yemek cok mantikli olmuyor.

oncelikle yuriyceksen yururken kalp atisinin yukseldiginden emin ol. kosmayi dusunmuyorsan bile baya tempolu yurumen gerekir. kalp atisini ciddi sekilde yukseltmeyen sporlarin sana bir yarari olmaz kilo vermek icin. kalp atisini yukselten cardio yapmanin sebebi kalori harcamani arttirmaktir. mesela 45 dakika kosarsin 300-400 kalori arasi birsey harcarsin yanlis hatirlamiyorsam. boylece o gun 1200 kalori yediysen, normal yaptiklarinda da 1900 harcadiysan, cardio sayesinde aradaki fark bir anda 700den 1000 kaloriye cikabilir. bu sayede kas yapmasan bile kilo verirsin belki, ama vucududunun normalde yaktigi 1900 kaloriyi arttirmak daha hizli sonuclar verir. o 1900e basal metabolism denir, yani gun icinde normal aktivitelerinle yaktiklarin. kaslar otururken, dururken bile yag dokusundan daha cok kalori harcar. bu da basal metabolismini yukseltir. ayrica kas vucudunu toplar, gobek etrafini sikilastirmak gobeginin erimesine, daha kucuk gorunmesine yardimci olur toparlayarak. bunun icin abs ve olbiques calistiran vidyolar ariycaksin. zorlayabildigin yere kadar zorla kendini.

gobek etrafini eritmek onemli, elinden geleni yap. gobek etrafinda yaglanma obezite, diabet gibi hastaliklar icin davetiye..

merhaba!
yukarıdaki cevaplara şöyle bir göz gezdirdim, güzel öneriler var ama çelişkili cevaplar da gelmiş gibi.

ben de kendi bakış açımdan anlatmaya çalışayım;

şimdi öncelikle öğünleriniz protein ağırlıklı olmalı. mümkün olduğunca ve hepsi. bu niye önemli çünkü protein ağırlıklı beslenmek hem tok tutuyor hem de kas kaybını minimize ediyor. sizin amacınız da zaten yağ kaybı.
tabii bölgesel zayıflama diye bir şey olmadığından vereceğiniz atıyorum 10 kilonun 10u da göbek yağlarından gitmeyecek ne yaparsanız yapın. ama bunu maksimize etmek amacında olduğunuz için, bol protein, bol sebze, bol su, mümkün olduğunca az karbonhidrat ve ölçülü zeytin yağı tüketimine önem vermeniz gerekli.
karbonhidrat mevzuuna geleyim;
sebzelerden, yoğurttan, peynirden vs. zaten yeterince karbonhidrat geliyor. açıkçası benim mantığım şudur: bir enerji kaynağından karbonhidrat alıyorsam bunun mutlaka bir sebebi olmalı. mesela muz örneği verilmiş yukarıda. muzdaki şeker de son derece zararlı aslında. yani normal şartlarda 10-15 fındık her zaman 1 muz yemekten ÇOK daha iyidir. ANCAK şu var ki; muzdan potasyum alıyoruz. ve potasyumu da başkaca pek bir yerden alamıyoruz. dolayısıyla arada bir yemek gerekli. ama onu yerken artık mühim olan ondan gelen karbonhidrat değil, potasyumdur. yine de günlük rutine herhangi bir meyve eklenmemeli.
örneğin yoğurt. yoğurttan da karbonhidrat alıyoruz mesela. ama onun yanı sıra hem mide-bağırsak sistemimize faydalı hem de bir miktar da olsa protein de alıyoruz.
kuru meyvelere gelirsek; kuru kayısı, kuru incir bunlar da zaman zaman öğünleri çeşitlendirmek için tüketilebilir. bu enerji kaynakları da peklik sorunu için yardımcı olacak size. (protein ağırlıklı beslenmenin sonucu olarak peklik sorunu yaşanabilir, özellikle de yağı da kontrollü tükettiğimiz için)

bu temel bilgileri verdikten sonra, sorularınıza kısa kısa dönersek:
tok tutan yiyecekler: protein kaynakları (et ürünleri, yumurta, peynir)
göbek eritmek: spor + protein ağırlıklı beslenme + su
pilav yediğimde ne yemeyeceğim: aslen pilav yenmeyecek :) arada -kırk yılda bir- yendiğinde de ihmal edilebilir, bir şeyle değiştirmeye gerek yok. günlük rutinde yer almamalı.
yine de karbonhidrat kaynaklarının değişimini merak ediyorsanız kaba taslak;
1 normal dilim ekmek = 2 yemek kaşığı pilav = 1 kepçe çorba = 2 bisküvi = 1/4 simit = 1 elma gibi düşünülebilir.

kolay gelsin!

Öncelikle şöyle söyleyeyim: Spor spor diye çığlık atan manyakları dinlemeyin, 103 kiloyla ne sporu yapacaksınız? Koşacak mısınız ip mi atlayacaksınız bisiklete mi bineceksiniz ne yapacaksınız? O kısmı geçelim, oraya sonra geliriz.

Öncelikle "O gün pilav yedim, sonra ne yiyeyim" diye bir şey yok. Pilav yemeyin. Ben 3 senedir pilav yemiyorum ve henüz ölmedim. Siz de ölmezsiniz pilav yemezseniz eğer.

O gün ızgara tavuk yediyseniz eğer diğer öğünlerde herhangi bir sebze yemeği salata yoğurt gibi gıdalar alabilirsiniz. Veya proteinleri bölüp bir kısım proteini diğer öğündeki sebzelerle birlikte de alabilirsiniz. Sebze, size ihtiyacınız olan karbonhidrat kaynağı olacaktır. Sebzelerin glisemik indeksi düşük, kalorisi azdır. Karbonhidratların tahıl kaynaklarından değil de sebzelerden almak her zaman avantajlıdır. Tahıl ürünlerinin de glisemik indeksi düşüktür ama kalorisi fazladır. Fazla tüketimde kilo vermenizin önüne geçebilir. O nedenle çavdar ekmeğini de ilerleyen günlerde 1 dilime düşürüp sonrasında tamamen kesmeniz faydanıza olur. Zira bir anda bırakıp günlük 3 bin kalori alan vücudu bir anda 1000 kalorilik beslenmeye çekip delirtmemekte fayda var. Her şey sırayla.

Arkadaşlar söylemiş ama ben de tekrarlayayım, zira tekrarlamayınca anlaşılırlığı ciddiye alınmıyor: Protein ağırlıklı beslenin. Ezber bir söylem olacak ama et(tercihen beyaz et) süt yumurta yoğurt; baklagiller; çiğ kuruyemişler. Kuru meyveyi veya normal meyveyi ben pek fazla önermiyorum içindeki fruktoz nedeniyle, belki bir tane küçük elma veya muz yiyebilirsin. Sana kalmış o. Karbonhidratı, daha önce de dediğim gibi, sebzelerden alın. Tahıl ürünlerini pek fazla tüketmeyin, hatta kilo vermeye başladıkça tamamen kesin. Tarımın icadı insanlığa atılmış en büyük kazıklardan biridir.

Salatanızın üstüne zeytinyağı dökebilirsiniz, zeytinyağı iyidir.

Bununla birlikte, basit şeker konusuna hiç girmiyorum. Çikolata cips bisküvi her türlü şekerli asitli içecek işlenmiş gıdalar yasak. Su ayran ve kefir zararı olmayan tek içecek grubudur. Bunlara devam.

Bazıları haftada bir istediğinizi yiyin için derler ama bence saçma bir şey o. Belki ayda bir olabilir ama.

Göbek eritme diye bir şey yoktur; vücut nerden isterse, nereye sıra gelmişse oradan yağ yakar. Sizin buna bir etkiniz olamaz. Ama kollarınız yüzünüz bacaklarınız falan derken sıra en son göbeğe geliyor. Umudunuzu yitirmeden devam edin.

Gelelim spor konusuna. En etkili yağ yakma egzersizi hiit antrenmanıdır. 20/25 dakikalık bir hiit antrenmanı yağ yakmak için yeterlidir ama siz yapmayın. Sizin kalbinizin eklemlerinizin ve kondisyonunuzun ne durumda olduğunu bilmiyoruz, o yüzden herhangi bir sorun çıkmaması için tavsiye etmiyorum. Belli bir kiloya kadar orta tempo yürüyüşler yapın, tabii bu sokakta yürür gibi olmasın; belli bir disiplin içinde olsun yeter şimdilik. Forma girdikçe kondisyonunuz artıp kilo vermeye başladıkça yürüyüşleri koşuya/hiit'e çeviririz ama şimdi değil.

Bir de bunu yaz geldi diye yapmayın; yaşam şekliniz böyle olsun. Üç beş aylık diyetler her zaman başarısızlıkla sonuçlanır.

Kolay gelsin.

Yeşil çaya limon sıkıp içebilirsiniz.

öncelikle, herkesin yazdığı verdiği cevaba teşekkür ederim. Olayı bütünüyle değerlendirdim ama verilen cevaplara direk tek tek kendi içinde cevap verdiğim için bazı çok yerde aynı soruyu sordum, herkesin görüşü değerlidir, ondan dolayı yanlış anlaşılmasın.

@reavelyn

glisemik indeks'te neye dikkat edeceğim ? Az değerli olanlardan yemek yeterli mi ? Vücut yıkılmasın sonra ?


@klassno

üstad, mekik çek diye örnek vermişsin. bununla ilgili şimdi ben hiç spor yapmamışım. Direk mekik ve yürüyüş vücuda yükleme yapmasın, dizler ve göbek perte çıkmasın. direk yürüyüş mü yapsam, vücudu hazırlasam yoksa yav ne olacak direk koşmaya mı başla mı dersin ?


@gerard

hocam abs & obliques için dediğin hareketler bunlar mıdır ?

www.fitnessblender.com

az önce de dediğim gibi, direk koşmak ya da hızlı yürümek alışık olmayan dizleri pert etmesin başlangıç için ?

kuru meyve ve yemişler dediğine göre benim için pek iyi değil, ya da ben aptala bağladım anlamadım yani :)

@icemint

eyvallah üstad, bilgilendirici olmuş :)

@angelus

hocam, çoğu soruma cevap vermişsin çok teşekkür ederim.

ben kalori hesabını bilmiyorum. 3binden bine çekmek olayını yaptım ama ben heralde bu -2000 olayını yaptım. Çünkü öncesinde normal ekmeği eksik etmezdim, pilav-patates-ekmekle direk bir öğün yapıp, akşamına da yağlı etli ekmekli yemek yiyordum, şimdi salataya vuruyorum. pilav-patates-ekmek üçlüsünü yemiyorum.

hocam, biliyorum çoğu google'da mevcut ama ben direk isim istesem çok mu ileri giderim. Çünkü o başlık altında yararlısı da var, zararlısı da.

Protein ağırlıklı beslenme olayında, baklagiller ve çiğ kuruyemişlerden kastınız hangi yiyecekler ?

Tahıl ürünleri, ekmek mi ? Kepekli ekmek, tam buğday ekmeği, yulaf kepeği de mi giriyor ?

Yulaf kepeği yiyeyim mi ? iyi diyorlar.

Spor olayında da direk cevabımı aldım :) kalp, eklem vs hepsi hamlamış durumda, sporu bırakın, yürüyüşü bile gün içinde az yapıyorum. artık artacak mecburen.

Fasulye, nohut, soya, mercimek, bezelye baklagiller grubuna ait ürünlerdir. Bitkisel protein içirir. Protein ihtiyacınızı buradan da giderebilirsiniz lakin bu ürünlerde eksik protein vardır, hayvansal proteinlerde bulunan kimi aminoasitleri barındırmaz muhteviyatında.

Yumurta, et, süt, balık gibi besinler hayvansal proteinler içerir. Protein ihtiyacınızı buradan, tercihen beyaz etten. Daha da tercihen tavuğun göğüs etinden karşılayabilirsiniz.

Dediklerinizin hepsi tahıl ürünleridir. Daha önceden de dediğim gibi: Bu ürünler kompleks karbonhidrat içerir, karbonhidrat ihtiyacınızı buradan da karşılıyabilirsiniz fakat fazla tüketim de o da kilo problemine yol açar. Dengeli tüketmenizde fayda var. Mümkün olduğunca az tüketin yani. Öğün başına bir dilim yeter. Ben hiç yemiyorum. Yulafı bazen omlet yaparken yiyorum. Diğer türlü pek çekilmiyor ama. Siz de isterseniz o şekilde tüketebilirsiniz kahvaltıda, veya sütle birlikte. Size kalmış. Ama az tüketin. Bi arkadaşım paketin yarısını sabah yarısını da öğle yemeğinde yiyorum ama yine de kilo veremiyorum diye dert yanıyordu bana.

Çiğ badem çiğ fındık içi hem faydalı yağlar he de protein açısından zengindir, öğün aralarında tüketmenizde fayda var. Ama hep dediğim gibi; kararında tüketin. Faydalı diye tutup yarım kilo fındık yemeyin. Her şeyin fazlası zarar.

Kısaca; Hayvansal protein alın, sebze tüketin, bol bol salata yiyin, salatanıza yağ katın; Su için, yeşil çay için, ayran için. Yürüyüş egzersizlerini aksatmayın.

glisemik indeksi az olan yemekler, besin değeri olarak düşük değildir. aksine, nickini unuttuğum birisinin (kusura bakmasın tekrar bakmaya üşendim) söylediği gibi fazlasını yersen zararlı bile olurlar.

glisemik indeksin olayı kana karışma hızı. g.i yükseldikçe besin kana daha çok karışır, kan şekerindeki dalgalanmayı arttırır. kan şekerindeki dalgalanma da açlığa sebep olur.

g.i düşük olursa, besinin kanına karışması daha uzun sürer. kan şekerindeki dalgalanma az olur. daha geç acıkırsın.

soruna cevap olarak: glisemik indeksi düşük olanlardan yemen, seni daha uzun süre tok tutar. düşük g.i'si olan besinlerin de besin değerini günlük ihtiyaçlarına göre hesaplarsan hiçbir sorun yaşamazsın.

evet bahsettigim hareketler onlar. cok zorlaniyorsan beginner vidyolari olarak ariyabilirsin. zorlandigini hisset ama olme de yani kas yapicam diye :)
tabi en baslarda cok yuklenmiyceksin dizlerine, yavas yavas alistira alistira hizlanicaksin. kilo verdikce daha agir sporlar yapabilirsin.
kuru meyve ve kuruyemis kotu degil de, kilo vermeye calisirken cok yememek gerekir. ama istedigin kiloya ulasinca her turlu besinden dengeli sekilde tuketmek onemli bence.

cok da buyutme kafanda olayi, kendini strese sokma. yediklerine dikkat et, yapabildigin kadar sporunu yap zaten vermeye baslarsin kilo. baktin biyerde takildin veremiyosun, o zaman degisiklikler yaparsin diyetinde. en kotu diyetisyene danisirsin.

ben lisede fransa'da bi kadının yanında kalmıştım, onda da dediğiniz gibiydi. evi iki katlıydı, alt katta sadece klozet vardı, üst katta da lavabo + duş.

yani ya mutfakta yıkıyordu ellerini tuvaletten sonra, ya da.. :(

rusya'da da taharet musluğu yok ve küvet ile el yıkama yerinin musluğu aynı. o güzelim kızlar taharet musluksuz....

haci guzel kizlar sicmiyor, o yuzden rahat olabilirsin.

dezenfekten falan al, alternatif olarak?

türk erkeğinin taharet musluğu ile imtihanı ahahah

tr deyken bir gün arka masamda bir grup erkek oturuyordu. sohbetlerine isteyerek kulak misafiri olmuştum. rusya tatilinden yeni gelmişer. ruslarla evlenen türk erkkeler hakkında konuşuyorlardı. en son" yok abii, müslümanlığı vs. çoktan geçtim. taharet almıyorlar" diyerek noktayı koymuştu bir tanesi ve ruslarla evlenilmeyeceğine karar vermişlerdi.

neyse amerika o kadar pis değil. pis de, lavabo falan oluyo hemen klozetin yanında. amerikalıların pisliği yere tükürme ve ayakkabı ile eve girme kaynaklı sadece.

sana geçmiş olsun. ıslak mendil bulundur klozetin yanında.

Sıçayım londranıza derken :) bebekler gibi ıslak mendil usulü o zaman

islak mendil deyince aklima geldi, islak tuvalet kagitlari var. onlara bi bak. tr'dekinin ismi hobs muydu hops muydu. oyle bisi. orda da vardir.

edit: heh buldum, ufak ama olsun www.sapro.com.tr

baby wipes kullan kanka halen londradaysan. bence hem taharatten hem de kuru tuvalet kagidindan daha kullanisli. kokulu da olabilirsin gotun guzel kokar.

islak mendilin zarari nedir? yuzlerce milyon insan kullaniyor da o yuzden sordum.

kendi islatsa?

sabiha gökçen değil ama atatürk için insanlar flyinn alışveriş merkezinin önündeki banklarda dürbünleriyle oturup planespotting yapıyorlar. güzel bir yere benziyor.

bende 18-200 (1.6 crop faktörlü - eos 550d) lens var, yeterli olur mu acaba :/

l'equipe?

L'Équipe olabilir mi ?

internet sitelerine girebiliyor musunuz? ben açamadım, emin olamıyorum o yüzden. ama sanırım değildi. numaralı bir şey olabilir, öyle hatırlıyorum. hatta 24 diye hatırlıyorum ama sports24 diye bi şey var o değil.

edit: şimdi girdim, aradığım şeyi bulamadım ama arayüzü böyleydi sanki. sakat listesini arıyorum. ligue 1 bölümünde yok. normalde vardı. başka siteydi sanırım. allah allah.

www.football365.fr?

ikisi de olabilir. emin olamıyorum. ya arayüzü değiştirdiler ya ben kafayı yedim. bunlardan biri olmalı ama. ben aradığım şeyi bulamadım herhalde.

LE GAZETA DELA SPOR

az yi

Kanki 10 kilo daha versen göbek gider bence. Tabii vücut tipine de bağlı. Onun dışında sıkılaşmaya yönelik aksiyonlara da giriş. Kardiyo kardiyo nereye kadar.

Kollarım eridi biraz,ayrıca hafif göğüs yapmak istiyorum. Vücudumdan göbek dışında memnunum. 10 kilo daha versem kötü olabilir diye düşünüyorum. Ayrıca daha ne kadar az yiyebilirim.

sabah 1 simit çok ciddi bi şey eğer göbekten kaybetmek istiyorsanız. ben 121'den 101'e henüz düştüm, doğal olarak yaptığım diyeti muhtemelen siz yapsanız kilo bile alabilirsiniz ama bana bile hafif kaçamak günümde yarım simite izin var sadece.

cardio'yu da mesela aralıksız 40 dakika yapsanız ama interval olarak yapsanız daha iyi olur gibi sanki. çünkü araya hareket ekleyerek yaptığınızda nabzınız düşüyor, yağ yakım nabzını kaybediyorsunuz.

akşam yemeğini de boş geçmeyin, öğün atlamayın. en azından bi salata yapın akdeniz yeşillikleriyle, içine de mesela 2-3 ceviz ve 1 dilim ananas dilimleyin.

gobek yagin en son gidecegi bolge. o yuzden gobegi eritmek cok zor. simit yemissin, pilav yemissin sonra da gobek gitmiyor diyorsun. olmaz o is oyle.

bence satma sattigina degmez. 0 i 600tl lere satiliyo nette. senin isteyecegin 400 500tl bana sorarsan degmez. cihaz hala iyi durumda sadece pes fifa atsan bile yazin 500tl den daha degerli bi alet. kaldi ki oyun cikmaya da devam ediyo.

bende de xbox360 var. oynamiyorum ama satmiyorum da. dantes inferno, splatterhouse, forza horizon gibi bi dunya oyun var. hala da oynanir hepsi.

ya orası öyle ama bu yaz sonunda yüksek lisansa başlama ihtimalim var thkü'de, o yüzden hiç şansım kalmayacak oynamak için. iyice değerini kaybetmeden elimden çıkartayım bari diyordum.

700 edebilir olmadı 650.

forum donanımda sat hocam

oyunlar gayet güzel en az 800 e eritebilceğini düşünüyorum. hatta ayrı ayrı satarsan daha karlı olur. sadece ilk 5 oyununu 250 desen satılır move set desen 100 kağıt makinenin ederi 450-500 guitar hero gitarı ve oyunu da 70 diyelim. (en kötü ihtimaller)

bu oyunlarla direk dükkanlara bile satabilirsin donanımhaber üzerinde. elindeki oyunlar çok iyi adamlar ordan da kazanıyo..

alete ayrı oyunlara ayrı fiyat belirleyerek toplam fiyat söyle. 500 alet, oyunlar da 50 şer liradan 750 iste mesela. direk 750 yi ps3 e vermiş gibi hissetmesin alan.

Yapılır bunun oyun haline getirilmişi illa ve bence paintballdan daha fazla ilgi görür.

İlle Wessex'e mi dalalım!!? Roma'ya mı yürüyelim??!

paintballun daha üst modeli nedir merak ettim?

öyle kılıçlı kalkanlı olursa kesin varım
garanti vereyim kavga çıkar insanlar arasında.

airsoft sanırım üst modeli.

buraya bakanlar hazır konunun ilgilileri sanırım. yeni duyru açmayayım. neymiş bu kuzgun akademi böyle ya? ağzımın suyu aktı bilgisayarın başında resmen. sitelerinde anlattıkları gibi düzgün hizmet veriyorlar mı? fiyat nedir? allahını seven üzerime bilgi atsın.

edit: şu an bunları yazarken elimi buğday başakları üstünde gezdiriyorum.

"hiç uğraşmayın mount&blade var yükleyin oynayın hem daha az yorulursunuz." diyecektim ilk cevap olarak vazgeçtim sonradan :)aynen böyle yazacaktım ama ha :)

tv'de izlemiştim. millet giyinip kuşanıyor. sonra plastikten balta, kılıç, ok, mızrak, kalkan artık ne seçersen alıyorsun. bir darbe gelince ölüyorsun. geri dönüp canlandırma taşına dokunup savaşa tekrar katılıyorsun. anca ingiltere'de filan vardır muhtemelen.

biz bunun kartopu versiyonunu yaptık. capture the flag oynadık. çok zevkli olmuştu.

Lightning Bolt!!
www.youtube.com

Bu neymiş ya ?

www.youtube.com

gittigidiyor'dan alıyorum ben hep. 1 gün içinde geliyor. yazıcıoğlu gibi yerlerde dükkanı olanlar da orada satıyor.

fiyat farkını da şöyle örneklendireyim: yeni çıkan bir oyun alıcam mesela d&r'da 190 tl. ben oradan 120'ye alıyorum.

edit: mesaj attım.

gittigidiyor'dan satıcı önerebilir misin sağlam?

yazıcıoğlu'nda feza, ethemefendi'de işcan, göztepe istasyon caddesi'nde de adını unuttuğum küçük bi dükkan var.

ben hep oralardan alıyorum. takas da yapıyorlar.

sallıyorum: raportör

röportaj yapılan kişi falan gibi duruyor. kitabın diğer yazarına bak eğer gazeteciyse muhtemelen dediğim gibidir. ilber hoca'nın soru-cevap şeklinde yazılan kitapları var çünkü.

hangi radyoysa mail atın. ya da yayın akışına bakıp hangi dj yayındaymış onu öğrenin, podcastlerine göz atın.

en kötü youtube'da someone like you mashup yazıp samanlıkta iğne arayın. :/

1-kapatamazsın
2-yok edemezsin

jailbreak ile belki.

i.hizliresim.com

normalde "prosecuted"(dı galiba) yazması lazım ama prostituted yazılmış.

ha yani o typo ayrı, üstüne bunu yazan eleman yine typo yapmış, o mu olay? ben sarıyla LAGUHED'in işaretlenmesine takıldım, prostituted'a bakmadım bile o yüzden.

sarıyla işaretlenen yerde ağır ironi var. typo'ya gülen birinin typo yapması...

eksen
metro fm
rock fm
capital radio

aklıma gelenler

Hepsini çekiyor. Ama saçma sapan reklam ve pazarlama kanalları dolu. Sürekli dinlediğim 10 kadar var. Başkalarını öğrenmek istedim

100,6 joy fm
100,2 power love
96,3 radyo eksen

eksen rock çalıyor ama diğerlerinin tarzını nasıl açıklayacağımı bilemedim. bütün günüm joy fm ile geçmesine rağmen bilemedim yani...

arabamdaki hafıza: fenomen, number one, fg, power, virgin, mydonose, metro yabancı olarak.

türkçede de: joy turk, kral, number one turk, powerturk, radyo muzik (mi ne öyle bi şey unuttum), ve türkçe olmasa da rock fm.

ben de "schrodingerin kedisi" nickini alamayınca kinyas ve kayra'dan dolayı bu nicki almıştım. şimdiki aklım olsa hiçbir koşulda kedili nick almam.

gibson en sevdiğim gitar markasıdır, ondan aldım. pişman değilim ama esp kullanıyorum şu anda

Ben kendi kendime diyorum ne alaka lan simdi yani ama yerine ne secerdim onu da bilmiyorum bak.

Aklima hic orijinal nik gelmez, boyle boktan bir sey almisim, kucuktuk tabii.

Forum donanımda nickim "Ergenekondom" ve bundan utanıyorum.

bir kis gunuydu
cisimi ne kadar tuttugumu dahi hatirliyamiyordum
soguktu kar kis
iu nun merkez kutuphanesinin wc sini anca atabilmistim

bir isedim pir isedim
boyle bir sey yok bildigin buhar cikiyordu...

sonar dedim ki bunu nick yapmaliyim:)

simdi olsa asla yapmam:))

:/

bu nick'i alırken çok üşengeç bir haldeydim sanırım, sadece salladım, bu denk geldi. göze hoş geliyor bence.

ahah bence tütün kolonyası çok güzel ve orijinal bi nick, niye sevmiyosun?

ben don değiştirir gibi nick değiştiririm imkanım varsa. sözlük nickimi, değiştirmek istemediğim için, beğeniyorum. marka oldum adeta kehkehkeh.

pescador'un da hikayesi şöyle: ispanyolcaya heves etmiştim bi ara, ispanyol dili edebiyatını kazanmıştım hatta. charazay mıydı neydi öyle bi basketbol menajerlik oyunu vardı. orda ispanya ligine girdim, galiçya bölgesinden bi takım açayım dedim vigo'ya olan sempatim yüzünden.

e vigolular ne yapar? balık tutar. taraftar grubunun ismini de Los Pescadores (balıkçılar) yapayım dedim. ondan sonra "hmm ne olsun nickim" derken duyuruda yapıştırıverdim pescador'u.

@pescador

vay nickin maceraya bak baya güzelmiş ama ha :) sikiyim tütün kolonyasını yauv

bu bi fake hesaptı aslında. fake olsun inandırıcı olsun dedim.. benle alakasız bir isimi çağrıştırsın dedim.. ibo geldi aklıma.. hem ibrahim sanılır hemde, haso, hüso, ibo, memo gibi kısaltmalar itici gelir bana. benim olma ihtimalimi sıfırlar dedim.

o halde "ibo" olsun dedim. devamını da şurdan rasgele birinin nickine baktım. ilk 3 harfi işte..

ibotut, ibokay, gibi birleşti oldu bitti.

1000 kere yazdım ama neyse. 14 yaşındayken kaydoldum sözlüğe. aklıma nick gelmedi açtım ingilizce-türkçe sözlüğü rastgele seçtim. çok malca bir nick. keşke değiştirebilsem.

nickimi seviyorum

yattığım yerde elimde tığ ile(o zamanlar, tığ işi yapıp pazarda satıp para kazanma hevesim var) bez örmeye çalışırken ananem dönüp bana

-seni alan ağlasın alsın sikini çalıya bağlasın.. dedi..

bendeki şaşkınlık kısa sürede geçti çünkü ananemin küfürlü sözlerine alışığım, sonra anlatmaya devam etti..

-bi gün adam nişanlısını görmeye gitmiş, bakmış yattığı yerden el işi yapıyor. dönmüş kıza "hastaysan sana yazık, sağsan bana" demiş. seninki de o hesap..

-seni alan adama yazık, alsın sikini çalıya bağlasın.. dedi..

işte arkadaşlar nickimin hikayesi de budur..

çok iyi nicklerin hikayeleri:D kayranin kedisi'nin nicki şu an daha sempatik geliyor bir de ^^

ben kıçımdan uydurdum, afedersin. nefret etmiyorum ama bir şey de ifade etmiyor benim için.

@ senialanaglasinalsinsikinicaliyabaglasin

nick bomba

Jamal bir sevgi faresi. Evet o esnada elimin altında uykusuz vardı. Evet ismim Cemal değil.

kızıl saçlı halim powerpuff girls'deki blossom'a benzerdi. bide ben onu çok severdim.

gecenin bir vakti (herhalde 4,5-5 sene önce falandı) böyle siyaset, tartışma, haber programlar arasında muhtemelen çok yoğun bir beyin teyakkuzu yaparken kendimce de siyasi yorumlamalar falan yapıyorum. hani her normal vatandaş gibi siyasetin durumunu analiz eden, etmeye çalışan falan durumu işte.
hani akp'nin her türlü kılıfı uydurması vs.vs.vs....
sonra gece lambası, oradan tak ampül akabinde de birleşik bir lampül türedi.
oldu sana gece lampülü. bu!

not: nickimi de gayet seviyorum ulan.:)

Bi gün ev arkadaşımla oturuyoruz. Olum ekşisözlük hesabı açsana la dedi. açarım da 1-2 sene bekleniyomuş ne o öyle dedim.
bu daha önce troll olmak için bi nick almış 10 entry girmiş beğenilmemiş. Sonra da bi arkadaşı buna yazarlığa kabul edilmiş bi nick vermiş. O da troll nicki kullanmaktan vazgeçmiş. bende böyle bi hesap var daha önce 10 entry girildiği için belki daha çabuk sıra geelir al yaz 10 entry bakarsın olur dedi. Ben de yazdım 10 entryimi 4 ayda kabul aldım. O gün bugündür zenciamacalismiyor kaldı bana..
Hayır işin kötüsü ne esmerim ne zenci bakkalım ben bakkal :(
(baya kumral sarışın arasıyım yahu)

Not: troll olsun diye açılmış nick normal hesap oldu ya bana :(

astronomi mezunuyum .

Mira bir yıldız ismi , önemli bir yıldız . Taurus da baglı oldugu takımyıldızın adı

Dünya bir yana nickim bir yana. Arada nickime aşık olup mesaj atanlar bile var.

nefret ediyorum.

fade to black sevdiğim bi şarkıydı. bu sözü de severdim şarkıdan. kayıt olduğum zamanda uzun süreli bi ilişkideydim, 3. yılı filandı, değiştirmişti hatun beni bu uzun süreçte, "öyle yap böyle yapma" vs diye. ben de işte "ben artık eski ben değilim" gibisinden bunu aldım.

ahahaha senin tütün kolonyası şişesi görmen gibi bende nick düşünürken masadaki boş şişeye bakmamla sonuçlandı nick seçimim.

o an manyak gibi dinlediğim şarkıydı. azıcık nick bulma özürlüsüyüm de. baya memnunum ama. şahsen nickini garipsemedim. benim nickim bug'lı öyle düşün. tıklayamıyosun. bu durumdan hoşlanmaya başlamadım değil.

benimki en sevdiğim romanlardan birinin adı/yazarının lakabı + en sevdiğim rakam.
roman için; (bkz: papillon)
yazar için; (bkz: henri charriere)

şimdi olsa papillon7'ye ek olarak şu ikisini de alabilirdim; "me voy" ve "desaparecido"

me voy, ispanyolca gidiyorum demek,
desaparecido, ispanyolca kaybolan/yitik demek.

bunların ikisi ise şarkı. (julieta venegas, manu chao)

Hahaha cok guldum durduk yere
Sefiller sizi :))

Bicogunuzun nickini dusunup tasinip aldigini sanirdim.

Kiskanin, cok asiri memnunum.

Nickimi seviyorum / seviliyor.. Yıllardır her yerde kullanıyorum. Resmi yerlerde biraz utanıyorum ama :))

vay be ne kadar derin adamlar/kadınlar varmış duyuruda.
benimki için ekstra bi açıklamaya gerek yok sanırım.
not: surekli soruyorlar semih olanla bi bağım yok.

nick'imi çok severim gurur da duyarım dövmesi de var hatta.

Nefret ediyorum, daha doğrusu ettirildim. Ben run lola run filminden esinlenerek almıştım fakat bol fantezili lola ablamızla bağlantılı olarak aldığımı düşünüp, rahatsız edenler, gevşek gevşek konuşanlar oldu.

götürmez. götürmezdim. lokantaya girip eve sipariş veremezsin. ordan sipariş verirsin paket yaparlar sana verirler en fazla.

Ne demek esnafına göre üzerine dayak bile yersin :)

kuryeyi dışarıda bekle, 5-10 tl ver, beni de at de atar.

pizza siparişi verirken "abi gelen çocuğa bide kırmızı marlboro aldırsana" derdik, alırdı. kuryeye de bahşişini verirdik.

bizim kampüse öyle gelen arkadaşlar oluyordu. yurda pizza sipariş ediyordu, sonra kuryenin arkasına oturup gidiyordu. ama genelde 3-4 sipariş bir arada gönderdikleri için kabul ediyorlardı belki de, bilemiyorum.

Elinde jaws afişi var ama, orada falan mı oynuyor acaba..

aşağıdaki yorumlarda "The girl with the tie is carrie (stephen king)" denmiş

gabriella92.deviantart.com

"This is a collage I've made to a very dear friend called hanna :) who happens to love scary movies and who, against my better judgement, very often watch said movies with me :O Hanna is the blond girl in the middle btw ^^ holding chucky and the jaws movie :)"

ben de merak ettim. düşündüm bulamadım. carrie'yi izlemiştim ama benzemiyor onu oynayan kıza. ama o da okullu filan bi filmdi diğer yandan. belki çizen kitabı okuyup kafasına göre çizmiştir diyicem ama karakterler hep filmlerden. gerçi ikizler de ikizler olması dışında benzemiyor mesela.

hmm hanna iyiymiş o zaman eheh.

saatler sonra gelen edit: bu arada carrie 2013'te bi daha çekilmiş. ordaki kıza benziyor. ben eski versiyonunu izlemiştim de ordaki kıza benzemiyor. böyle.

genelde geri vitese atmak icin mandal vs. ekstra bir hareket gerikiyor o arabalarda. bu sayede geri vitese takarken bire takmak falan olmamasi lazim.

ama sanirim park ederken daha kolay ve hizli olsu diye olabilir. hic anlamam ama dislilerin uzerindeki yukle alakasi vardir. cunku yeni arabalarin hepsi bu sekilde artik.

artık 6 vitesli arabalar baya yaygınlaştı. e yeri nerede? 5'in altında. yani geri vitesin olduğu yerde.

peki adamın biri bi süre 6 vitesli araba kullandıktan sonra, bi gün hasbelkader 5 vitesli kullanırsa ve otobanda giderken alışkanlıktan 6'ya atmaya çalışırsa, olaylar olaylar.

bunun da etkisi var bence.

@divit hepsinde mandal yok hocam, mesela opel corsa'larınki epey rahatken, skoda octavia'da insan şüpheye düşüp 2-3 kere deneyebiliyor.

www.youtube.com ?

maalesef bu değil

maalesef :) arctic monkeys değildir büyük ihtimalle ama o sularda

e bırakın eskisin araba..

kaput maskesi almaktansa, iyi bi yerde (llumar mesela) kaputa şeffaf film çektirin, uzun vadeli olur hem?

manuele alıp deneyerek çözebilirsin. çekmeden önce evde falan dene, 30-50 enstantene, en açık (1.8 vesaire) diyaframda ince ayar yaparak istediğin tarzı bulabilirsin. denerken kendinde hareket etmeye çalış mümkün olduğunca canlandırma hesabı.

Gayet iyi:)
Lensin maks kac diyafram? Flash tetikleyici var mi?
Lensin kac mm bir de?

@yuto zaten arkadaş ortamı olacağı için oraya gidince deneme çekimleri yaparım demiştim. biraz erken gideceğim.

@ventruefox lensim sıkıntılı işte. bi adet tamron 18-200mm var 3.5-6.3 bi de canon 50mm 1.4. ama makine 550d olduğu için 50mm çok dar açı yaratırmış gibi geldi crop faktöründen ötürü. flaş tetikleyicim yok :( dahili flaş yerine takacağım flaşımı, elde tutma imkanım yok yani maalesef.

flasin onune hafif sari renkli filtre koymak iyi olabilir. olmadi raw cekip editlerken filtrelenir.

50 1.4 guzel lens ama haklisin. Flasi dogru kullanirsan ve isoyu arttirarak digeri de is gorur. Raw cekip editleyerek + iso yuksek degerde kumlanmayi goze alarak cekerdim ben olsam.

hem 18le hem 50yle dene işte, daha hareketli aksiyonlu bişeler çekmek istiyosan 18 daha iyi olur diye düşünüyorum ama

iyi eğlenceler :)
cloud.lomography.com

store.apple.com

aa sj'li. 2 alt dönemimsin galiba. ya da 1. üçünüzü de hatırlıyorum.

pek hızlı olabileceğini bilmiyorum 5-10 kilo verirsen belki

@mr fusion hızlı derken küçük bi usain bolt diilim lan. bu arada diz kapağım çıkınca üstüne 1-2 kilo falan da aldım yani vermeyi bırak :(
@nicki uzun sjli büyüğüm, selamlar

Memet sen misin la ?

www.eksiduyuru.com şu duyurudan sonra,senin bu yaptığın....

nike ,lacoste ve türevleri diyorum o zaman.

rapper şapkası yo!

@paudi memet değilim. :(

@blmnrvs alsdkfjas ya hiç farkında değilim ama manidar olmuş sanki biraz evet. bi de dediğiniz markaların şapkalarını sevmiyorum ki ben. :/

@melancholia onları nereden bulucam?

Uygulamayı silip yeniden yüklemeyi denediniz mi? Bana sanki rehbere erişime izin vermemişsiniz gibi geldi.

şimdi ben denedim oldu ios7'de. :/

ben de en çok 3'ü beğendim.

2 derim.

3

kesinlikle 3.

hiçbiri. fossil gibi kalitesi düşük ama pahalı bir saati asla almam..

saat alacaksan seiko,swatch,tissot,citizen gibi markalardan şaşmayacaksın.

3

@wide 300-400 civarı hocam

Willkommen Turkei..

benim de var böyle bi çift tanıdığım. hatta paylaştım da kızla "ne kadar kötü davranıyor sana" filan diye, "yoo, sana öyle geliyor" filan dedi. halinden memnun demek ki diyip, bıraktım kendi haline.

"kafan basmaz ki senin"
"aptal mısın"
"anlayabiliyor musun bari?"
bak eskiden hiç olmazdı böyle tipler, böyle şeylerden falan mı hoşlanıyor lan yoksa bu kadınlar*

Evlenince de siddete kadar gidiyor onun yolu. Herkes layigiyla beraber oluyor iste, baskasina karismak dusmez.

sevgililerin kendi aralarındaki konuşmaları özeldir bence, bunları bir şekilde duyarsam o kişi hakkında herhangi bir fikre kapılmam. o an çok başka şeyler düşünüyor olabilir, öyle konuşmasının başka bir sebebi olabilir vesaire... ama toplum içinde böyle barzoluklar yapılması cidden çok ilginç ve terbiyesizce. sadece kadına ya da sadece erkek tarafından değil, kim kime yaparsa yapsın çok absürt geliyor bana.

herkes dün bindiğim taksinin şoförü gibi olsa keşke. kadın ağır aksak ilerliyor önde, adam kornaya abandı, küfretmek istedi herhalde ama cam açık, millet duyar diye çekindi sanırım, "AMA HANIMEFENDİ LÜTFEN YA" diye ağlayarak bağırdı resmen skjfhsfjsk.

Kadına şiddet ve kadın cinayetleri işte bu olayın son safhası maalesef..!

İnsanlar (kadınlar da erkekler de) çok basiretsiz maalesef. Uzun sosyolojik açıklamalar yapacaktım şu an çok üşendim. Basiretsiz, özgüvensiz, özsaygısızız.

bu yalnizca turkiye'de olan bir sey degil. hollywood'ta bile, dusunun hollywood'ta bile insanlar sevgililerine surekli "fuck you" minvalinde sozler ederken "willkommen turkei" demek biraz elitist kaciyor.
bunun ulkelerle ve milletlerle bir ilgisi yok. insan olmakla ilgisi var.

'olm sen anlamıyon bu işten ya'
'ya 40 saattir 2 adım yolu gelemiyon ne uyuşuksun ya'
bonus 'sen oyuncak bebeğim, evcil hayvanım gibi bişeysin'

bunlar benim son 1 senede maruz kalıp, ay başka bişeye sinirlenmiştir, öf tamam uzatmiyim bari diyip geçiştirdiğim şeyler. sonu kadına şiddete varabiliyor, denendi onaylandı. bi yerden sonra self-serving bias ların esiri olabiliyoruz. ne kadar katlanırsak bir o kadar daha katlanmak kaçınılmaz oluyor. üstelik aileler sevgiyi çocuklarına net bir şekilde yansıtmadıklarında, kişiler bu tip iletişimi 'samimi' olarak nitelendirebiliyor. misal, ben türkiyenin en iyi üniversitelerinden birini kazandığımda annem 'noldu kaydırdın mı naptın' filan demişti...
beni de uyaran çok olmuştu, kendi içimde bi farkındalık ve bıkkınlık yaşamadan üstesinden gelemedim durumun.

sayın pescador, adam telefonumu aldı, sevgilim arayabilir miyim diye
verdim
"lan amına koyim nerdesin sen ya!?" dedi ya la
şaştım
"sikicem bekle orda amınakoyim" dedi
yine şaştım.
Abi kusura bakma gerizekalı bu kız dedi
anlamadım.
kızı da biliyorum lan, dünya tatlısı biri.
Özel değil, ortamlarda yapılıyor bu

Ben bir keresinde sevgilisini tartaklayan bir adama müdahale ettim. Adam resmen bir eliyle kızın saçından tutmuş, diğer eliyle de tokatlıyordu. Kızı daha da fazla darp etme ihtimalini göz önünde bulundurarak gayet sakin şekilde gidip müdahale ettim, adam bana diklenince kız 'sen ne karışıyorsun ya' gibi birşeyler söyledi, oğlanın koluna girdi, gittiler. Bu olay kenar mahallede falan da olmadı, bunlar Ankara'nın göbeğinde bir kampüste üniversite öğrencisiydi.

Kadınlarımıza öyle adamlar müstehak, birbirlerini bulsunlar.

sebastian bu çok garip işte

uzun süreli ilişkide bazen sevgiliyle "mahmut abi" oluyor insanlar.

K-"nerdesin amına koyyim"
E-"sus lan amcık"
K-"ananın amı yaaa acele ettirdin bak anahtarımı unutmuş.
E-"yarak vardı da iki saat oyalandın evde"
K-"ay dur çok yemişim sıçıp geleyim ben bekle"
E-"iyi tamam siktir git"

muhabbeti dönebiliyor hani sevdicek filan kısımlarını aşınca.

kadında suç, sen hiç takma kafana bence sinirlendiğine yazık. küçük çocuk olsa ya da kendini savunamayacağı bir durumda olsa durum bambaşka olurdu ama bu anlattığın gibi şeyler olduğunda erkeğe değil kadına kızıyorum ben. öküz elbette bitmez dünyada ama kadın buna sesini çıkarmadığında kendine olan saygısını gösteriyor. kendine saygısı olmayan birini ben niye önemseyim? ne bok yerlerse yesinler. hadi eskiden kadının katlanmaktan başka çaresi yoktu bilmem ne ama gencecik insanların bu halde olmaları gerzeklikten başka bir şey değil.

@ibomiu, senin bahsettiğin bambaşka bir şey, bununla ilgisi yok bence.

kadınlar bundan hoslanıyor mu diye sormussun yukarıda, cevap evet büyük cogunluk hoslanıyor bu böyle. üstünde düşünmeye gerek yok fazla.

adam yayınları, tahsin saraç, fransızca-türkçe okul sözlüğü'nü aldırmışlardı bize lisedeyken

bize de onu aldırdılar üniversitede, en kapsamlısı o sanırım.

telefonun dinleniyor. dinleyen kişi yanlış anlamış. akrabanı tanıyor heralde. ona söylemiş "aha herif kaza yaptı amuagoyyum" diye konuşmuş. dilden dile gezerken akraban duyunca aramış.

telefonumu dinleyen kişi hemen bir akrabama "kaza yaptı" diyecek kadar salak değildir. diyecekse de anama babama der, numarası bile kayıtlı olmayan birine değil.

öyle bir şey olduğunu da hiç zannetmiyorum, adam akrabadan ziyade sağlık görevlisi gibiydi yani konuşması, sorduğu sorular falan pek heyecanlı akraba konuşmasına benzemiyordu. hem hiçbir akrabamla görüşmüyorum ki, kim arayacak?

hem konuşma yanlış anlaşılamayacak kadar netti, kazayla alakam olmadığı anlaşılıyordu.

bu konuyu hemen emniyet ile paylaşın. ne olduğunu bilmiyorum ama çok şüpheli geldi. masumane bir kalite takip prosedürü de olabilir, bambaşka pisliklerin sonucu da olabilir.

ondan önce, 11880'e sorsam bu numarayı, kime ait olduğunu söylerler mi? yeni geldim eve, şimdi emniyete falan çağırırlarsa üşeniyorum gitmeye.

edit: numaranın kime ait olduğunu öğrendim. tanımıyorum. google'da aratınca da avukat çıkıyor sadece hehe.

tdp vardı bir ara, toplum destekli polis
bunlar olay sonrası olayı yaşayan kişileri ziyaret ediyorlar. onlardan biri olabilir ama günümüzde polislere güvenme.

eksisozluk.com

polisler bazen kendi hatlarından arıyorlar. telaşa mahal yok. başka bir şikayet durumda, beni normal telefonunda arayıp yer tarifi istemişlerdi. oradan biliyorum. en yakın ekibe yönlediriliyor sanırım.

Aradığın polis avukata haber vermıstır, bilirsin boyle buyuk kazalarda ve ölümlü kazalarda büyük tazminatlar döner, o da aramıstır. Kendin demıssın zaten avukat cıkıyor diye.

Breaking bad izlediysen hani orda ilan veriyolardı otobuslere falan avukatlar'' kaza mı oldu beni arayın!'' diye.

avukat ankara'da ama sanırım, böyle bir durumda istanbul'da birilerini aramazlar mıydı?

babama söyledim, çok sever polis devletini, polis kamkilerinden birine sordu da telaş yapmasın demiş o da, kalite kontrol hesabı aramışlardır diyor. neyse iyi madem, hiç emniyetle falan uğraşmayayım şimdi bunun için. hem kim niye dinlesin telefonumu, peh.

polis, sigortacı falan gibi biridir. şüpheli bi durum yok amk.

kaportacılar, serviciler, sanayiciler. polisleri dinliyo bunlar. bi olay oldu mu hemen damlıyolar. av peşindeler yani. trafik kazası mı var? hemen gelir. sen sersemken o yolunu bulur sana yardımcı olur gibi gorunerek. arabanı kendi servisine göturur. sen de dersin ki ne yardımcı ınsanlar var..

Benim eve hırsız girdikten 1 2 gün sonra da bir polis arayarak arkadaşım gibi sohbet ettiydi benimle. Var böyle bir hareket.

www.turktuccar.com

şuraya bi yaz bakalım seni arayan numarayı ne çıkıyo

biz de jandarma'ya bi şeyi ihbar ettikten sonra komutan (dı sanırım yani, öyle demişti) bizi kendi cep telefonundan aramıştı daha detaylı bilgi için. sıkıntı yoktur muhtemelen.

eğer gençlerbirliği "passolig'i beşiktaş'a (ya da diğer takımlara) tanımlı olanlara bilet satılmayacak" derse gidemiyorsun.

peki gençlerbirliği bu sen gel sen gelme açıklamasını sezon öncesi mi yapacak ya da her maç öncesi güncelleyerek mi yapacak.

gençlerbirliği yönetimi alacak alıp almama kararını. maçlardan önce almıyorum demezse girersiniz. sezon başında değil yani maç başına. çok ekstrem durumlar dışında hiç bir takım yapmaz bence böyle bir şey. ama siz yine de passo denen boku almayın, aldırmayın.

olur, abicim sen yaparsın bilgisyarcıya sakın verme. driverlarını önceden indirip ayrı bi usb belleğe atmayı unutma. ilk formattan sonra wifi kartını görmeyebilir çünkü.

torrent'ten çekeceğin şey iso zaten?

@e.s.e.a tamamdır, teşekkürler uyarı için.

@golan aynen torrentten çekeceğim iso da, hani sıkıntı olur mu diye sormak istemiştim ben. o zaman o iso dosyasını usb belleğe attıktan sonra gönül rahatlığıyla format atabilirim sanırım.

bir de aktivasyon için benim laptopun altında serial yazıyor, o yeterli olur mu?

iso'yu usb'ye şu programla at/aç (Microsoft'un kendi programı): www.microsoftstore.com

Önce usb belleği formatlıyor, sonra atıyor. Bootable(açılışta okuması için) bunu kullanın diyorlardı, ha belki direkt de oluyordur ama ben bununla yapmıştım.

peki bi şey daha eklesem: gelişmiş kurtarma yöntemleri diye bi şey var, "bilgisayarınızı fabrika durumuna döndürün" diyor. bunun farkı ne formattan?

(bkz: the xx)

cevap gelmiş mi diye açtığım anda intro çalmaya başladı the xx'den. bu da böyle bi anım olsun.

ama xx'in logosu olduğunu biliyorum. başka bi anlamı yok herhalde, yaptıranlar da hoşlarına gittiği için yaptırmışlar sanırım.

tek anlami o evet. ama evlilik oncesi seks'i ilk defa duyuyorum. o haric olsa gerek.

runesecrets.com rune olanı da var. x xtir sonuçta :P

üç tane yan yanaysa porno olabilir. yada yeni nesil ajan.

çok bilgim yok ama bunu yaptırmaktan ziyade sonrasında ruhsat, muayene işlemleri için mühendislere proje çizdirme vs şeyleri daha çok yorar gibi.

ucuza olacağını sanmam. düşürümen lazım ancak.
bmw'nin sepetli (çok eski) modelleri olayıdır bu. konunun 10-15 sene kadar evvel birkaç uzmanı diyebileceğim satıcı vardı ankarada. hala duruyor olması çok muhtemel. o satıcıları araştırmanı öneririrm. çok da güzel akıl fikir vereceklerdir.
istanbulda bu tip yerle rastlamadım.

bir seçenek daha var. bursa. kesin birşey uydururlar.
ama her durumda çok hevesli olmalısın ki bir zahmet ve masraf kesin...

dediğine benzer olan bi özellik var : puppet warp. mamafih bu özellikle dediklerini yapabileceğini sanmıyorum. manuel yapman lazım bunları.

tam anlamadım ama elde yapılabilir gibi. otomatik yapan bi özelliği olduğunu sanmıyorum.

distort'u kullanarak elle yapıyorum zaten de belki işimi kolaylaştıracak bi şey vardır diye sormuştum, yokmuş belli ki.

teşekkürler yine de.

ctrl + t diyip, sağ tıklayıp warp'ı da kullanabilirsin.

4-5 kere fransa'ya gidip gelmişliğim var uçaklarında bir sıkıntı yokta şöyle bi durum vardı eksisozluk.com

aynı tura annem gidecek bir hafta sonra filan. onur air'la ben de fransa'ya gidip gelmiştim, iyiydi yani, ne beklediğinize bağlı.

kıbrıs için uçuşlarda thy ye tercih ederim onur airi, yurtdışı gitmedim.

Ben amsterdama giderken kullanmistim, valla gayet iyiydi ne bileyim, hakkaten ne beklediginize bagli. Sag salim varmak istemistim, vardim :) su veriyorlar bir de onu soruyorsaniz.

Kasia Struss

bu mu?

yok o degil. yeni yeni boyle tum duraklarda var

marlboro
kent switch
salem
djarum
parliament aqua
lucky strike
west ice
viceroy switch

mazur gör de google'a "mentollü sigaralar" yazamadınız mı? yoksa içenlerden tavsiye mi istiyorsunuz?

malbora blue ice
kent switch
meltem mentollu

Tavsiye diyelim

Kent switch.
West ice.

tavsiye ise, ben lucky strike mentollü içiyorum, mentol var mı yok mu pek belli olmuyor artık, iyice alıştım sanırım. o yüzden arada bir parliament aqua mentollü alıyorum. yapılmış en iyi sigara filan, mentos tadında resmen.

parlement aquayı tek geçerim

skyrim çok net

dead space
walking dead

assassin's creed
edit: AC2, Brotherhood, Revelations. Diğerlerini oynamasan da olur.

skyrim oynamadıysan eğer,
skyrim'i arıyorsun.

assassins creed serisi de vardı. onu da ekleyeyim listeye.

bir de karışıklık olmasın, listedeki oyunlar bende var ama oynayasım yok.

sıkıntı hali varsa skyrim'den filan ziyade daha hareket içerikli bi oyun oynayın bence. skyrim mükemmel bir oyun ama içinde çok oraya koş, buraya git barındırıyor.

listeden: crysis, l4d, nfs filan gibi.

the walking dead çok net. oyunceviride tüm episode'ların türkçe yaması da var

metro veya walking dead

(bkz: Hitman)
(bkz: splinter cell)

beni saran dota 2.

Israrla listedeki oyunlardan öneri gelince, yineleme ihtiyacı hissettim. Liste harıcinde bir oyun olursa sevinirim. Mesela Skyrim için çok mesaj geldi, indiriyorum şu anda. Diğer önerileri de denemeyi düşünüyorum Skyrim performansına göre. Şu oyunu oynamadan ölme dedikleriniz varsa bekliyorum.

bioshock infinite oyna oynamadıysan. south park the stick of truth'u da dene derim, bazen turn-based oynanışın tekrara çok sebep olmasından dolayı sıkılsam da baya eğlendim.

istnabul için bilmiorum da, Ankara gata'da olay askerlere hizmet değil. sivil halka hizmet idi. istanbulda durum ndir bilmem. gerçi bu cevap seni tatmin etmez şimdi. ben sana şunu sorayım; hacı zaten askeri muayeneye gidion sıra beklesen ne? beklemesen ne? boşverecen o artık zamanı sen gayri

ya öyle ama asker olmamak için gidiyorum zaten. zamanımı zaten yeterince çalacaklar ileride, bari şimdi en az zararla kurtulayım. :)

fiyat sıkıntı değilse tabi ki new balance. son derece sorunlu bir ayak yapım var (taban neredeyse düz, tırnaklar batıyor) new balance kadar rahat ettiğim ayakkabı olmadı şimdiye kadar.

new balance mükemmel bi şey. +1

fiyat sıkıntı değilse asıl clarks'ı öneririm. feci rahat.

Skechers'a da bi bak

tipine takilmayacaksan new balance iyidir.

hangi new balance? bütçen ne kadar?

genelde ritm bozukluğu olan kişilere çürük raporu veriyorlar diye biliyorum. istisnası var mı bilmiyorum. eğer böyle bir durum varsa bu durumu bildirmen senin için daha iyi olucaktır.

her ritm bozukluğuna vermiyorlar ama söylesen bence de iyi olur.

askeri hastaneye sevk edecek olurlarsa fazladan 12 tane daha fotoğraf istiyorlardı. sen 20 tane çektir , bulunsun. bir de hastaneye sevk edilecek olursan yanında 5 tane daha kimlik fotokopisi götür.

belki birilerinin işine yarar. bügün gittim.

tecil için gereken belgeler - diploma ya da geçici diplomanın aslı ve 4 fotokopisi + nüfus kağıdı.

gata'ya sevk için gerekenler - 14 vesikalık + nüfus kağıdının 2 fotokopisi.

eğer boy - kilo sıkıntınız varsa (ben 5 kilo fazlalık yüzünden böyle sürünüyorum) aile hekiminiz mutlaka mutlaka dahiliye'ye sevk yazsın. yoksa boş yere git gel yaparsınız.

ya sorma kafayı taktım bi kere..yaptırıcam sanırsam..

kaskon varsa autoking e git, bedava yaparlar, kaskodan da düşmez mini hasar diye.

hocam autoking'e gitmeyi düşündüm ancak 3 gün felan tutuyorlarmış..

oradaki hasar dediğiniz sadece boya atması gibi gözüküyor fotoğrafta. eğer fazlası varsa bu dediklerim geçersizdir.

aynısı başıma geldi 3-4 kere, malum, ön tamponun altı illa sürtüyor. 2 defa sadece bi bezle sildiler ve çıktı (alkol içerikli bi şeydi de unuttum). diğer ikisinde de hiç para almadan sulu boya fırçası gibi bi fırçayla rötuş yaptılar.

bunların hepsini özel serviste yaptırdım ben bakıma gittiğimde. ama dediğim gibi sadece boyaysa, sanayi'de herhangi bi seat, vw özel servisine gidin (aracınız ibiza yanlış görmediysem) rica edin 2.5 dakikada filan yaparlar.

Hocam ibiza tahminiyle beni benden aldın:) Arabadan anlıyorsun belli. Yarın bir servise danışacağım teşekkürler.

ben çok daha büyük bir hasarı autoking'de yaptırdım. sağ arka kapıda neredeyse 2 tane A4 kağıt kadar sürtme vardı.

Autoking kusursuz yapıyor, adamlar son derece profesyonel. 2 günü geçmez diye tahmin ediyorum. Adamlar yapılabilecek en iyi şekilde yapacaklar. Çok aksatmayacaksa işinizi arabanın yokluğu, bence değer o 2 güne.

Tabi siz kendinizi daha iyi bilirsiniz :) Benim otobüs alternatifim var diye arabanın yokluğunu çok takmıyorum.