www.osym.gov.tr

www.osym.gov.tr

açıköğretim'de öğretim gideri + katkı payı (46 tl mi ne idi) alınıyordu. katkı payı kalksa bile min. 200-250tl'lik bir öğretim gideri ellerinden öpecek...

edit: 250-46=204tl... (mutlaka zamlanır bu sene!)

@sopiro harç dediğin zaten katkı payı. Kaldırılmasına karar verilen şey katkı payı. Öğrenim gideri değil. Örgün öğretimde öğrenim gideri yoktu zaten. Sadece katkı payı vardı. Açıköğretimde ve ikinci öğretimdeyse hem öğrenim gideri hem de katkı payı vardı. İkinci öğretimden alınan para olduğu gibi kaldı. Açık öğretiminse sadece katkı payı kalktı. İnternetten ders yayını, ders kitapları gibi hizmetlerin bedeli olan öğrenim giderleri olduğu gibi kaldı.

Birilerine "geri zekalı" diyerek başka bir zihinsel bozukluğu aşağılamaktan farklı olduğunu düşünmüyorum. Tamamen sosyal statü belirlemeyle ilgili, ego tatmini sağlamayı amaçlayan bir yaklaşım. Gerçek hastaları gördüklerinde alay ederler ama hava atmak için hastalık isimlerini kullanırlar. Sosyal yaşamın bir diğer garipliği işte.

bi ara antidepresan alarak hava atmaya çalışanlar da vardı yav.

Bunlar bebelerin kendini kanıtlama çalışmaları. Yani sanıyor ki " narsizm" bende var diyince, " ben kendimi çok beğenirim hehe" " çok güzel/yakışıklı olduğumu düşünürüm hehe " mesajını çakarım insanlara.

(bkz: psikoloji terimlerinin piç edilmesi)

evet havalı zannediyorlar. ve bazı kesimlerde havalı bir şey de zaten. bu sizin dahil olmadığınız ama görebilme izniniz olan bir kesimde/grupta da göstermiş kendini.
ayıp diye bir şey yok.

ayrıca narsisizm de oldukça yaygın, dünyadaki insanların çoğu da nevroz hastası.

ben kendi adıma batı bilimine zaten inanmıyorum.

çok saçma ama öyle. benimde facebooktan bir arkadaşım bir ilaç fotoğrafı paylaşmış üstüne de şekiller çizmiş hatta, hayatımı kurtaran haplar diye..
internetten baktım antidepresanmış. bu kişinin profilinde de obsesif insan tarzı şeyler var sürekli. bu bile övünülecek bir şey olmuş.

yok öyle bir şey. hatta bazı barlara da kolunuzdaki tatil köyü bilekliğini göstererek damsız girebilirsiniz.

Parasını verdiğiniz sürece tek başınıza kalabilirsiniz. Ayrıca bazı yerler çift olarak oda tutanlarda evlilik cüzdanı olup olmadığının kontrolünü yaparlar. Yabancı turistlerden isteyen olmaz genellikle ama yerli turistten evlilik cüzdanı soran çok yer var.

ortaklığın boyutu ve ortakların yapabilecekleri önemli. örneğin bir limited şirkette ortak olup müdürlük ve imza yetkisi olmayan bri size zarar veremez.

aynı şekilde eğer işi iyi bilmiyorsanız kötü durumları görmezden gelebilir. yüklü krediler çekip bunları batırabilir ve bu süreçte siz sürekli iyi olacak diye düşünüyor olabilirsiniz. sürüyle vergi ve kdv borcu birikebilir.

istediğiniz kadar sözleşme yapın riskin sıfırlanacağını düşünmüyorum. çünkü sürekli yanınızda ortak olan biri var ve şirkete sizin fikirlerinize yön verebilecek durumda.

vallaha çok büyük risk. şirket bilançolarını sürekli kontrol etmek lazım. ne borç var ne kredi alınmış, kime ödeme yapılmış kime yapılak bunlasr önemli. işin vergi boyutuda var atıyorum ortağın bu işlerle ilgilenir ihmal eder kol gibi vergi borcu çıkar.

sıfırlanmaz risk... işin başında duramıyor, dökümlerden anlamıyorsanız, çok tehlikelidir.

Arkadaş girmiş böyle bir işe. Ben de sizin deidklerini dedim. Ne kadar önlem alırsan al başına yine de bela sarılabilir. Hem daha önce bu şekilde kazıklandığını duyduğumuz koca iş adamlarının sanki avukatı yok muydu? Onların da vardı. Onlar da okuyup öyle imzalıyordu. Neyse. Yapmış bir kere. Umarım sonu kötü bitmez =/

Yok öyle bir şey. Kandırmışlar sizi. ÖSYM bursu kazandığınız zaman, bursun miktarı kadar indiriminiz olur.

vay be şimdi bilgisayarcıydık demek. ösymdeki kılavuzda tam burslu kazanınca her türlü para almadan kabul etmek zorundalar öyle mi?

solda ki puan esas aldığınız,y-ygs'li olanlarsa yerleştirme puanlarınız yani okul puanı dahil olanlar.

Eğer bir bölüm için şansınız olup olmadığını anlamak istiyorsanız, ilgili alandaki yerleştirme puanınız/sıralamanızla (örnreğin Y-TM 3) o bölüme en son giren kişinin puanına/sıralamasına bakmalısınız.

Ek puan kalkmadı, katsayı farkı kalktı.
Kılavuzun yenilenmesi de bu yılki puanlamanın aobp ile yapılacağı kısmı ile ilgili. Gelecek yıldan itibaren obp geçerli olacak.

Boğaziçi inşaat tabii ki.

itü end.müh.

bence itü.

ben de ne yapacağımı bilmiyorum. biraz açıklama yapabilir misiniz neden öyle düşündüğünüze dair?

arkadaşım bu ülkede marka cok onemlidir. bir itü endüstri, alt sınıf olarak tabir edilen sınıftadır ve sana ekstra bir sükse kazandırmaz. fakat bogazici inşaat öyle değil, bir kere alacagın egıtımın yabancı dil seviyesi, populerliği, okulun ortamı her şey farklı.

bogaziçi inşaat derim. başka birşey demem.

itu ye gidersen yurt disi diye ortadogu, afrika ya gidersin saha muhendisi olarak

bogazicinde gidersen muhtemelen networkun sayesinde insaatla alakasi olmayan ofis ici bir posizyonda batiya gitme sansin daha yuksek.

sadece bölümlerimiz farklıymış la, ben de aynı şeyi hedefliyorum.

rusya olur dersen inşaat mühendisliği ya da mimarlık okuyup rusça öğren. 10 sene sonra rusya'da çalışıyor olmazsan gel beni sik.

itü itü itüüü

Boğaziçi inşaatı iyi görenlere şaşırıyorum. İnşaat mühendisliğinde itü'dür. Ama bu seçim olmuyor bence. İtü endüstri olmaz bu istediğin için. Fakat inşaat okuyacaksan da boğaziçi değil itü'dür. (Ayrıca böyle meslek tercihi yapılmaz. O konuya hiç girmiyorum.)

Ek: Ayrıca inşaat mühendisliği okursan hangi okulda okursan oku batıya gitme ihtimalin en düşüktür. Kuzey, güney ve doğudur inşaatçıların yönleri. aşlsdkaşsdl bu sebeple itü endustri diyebiliriz.

Şunu söyleyeyim boğaziçi dememin eğitimle alakası yok. İTÜ iyi hoş(gerçi eskisi gibi değil, hocalar bir bok zannediyor kendini) ama oradan edineceğin imkan sıfır.

Boğaziçine gidersen iste ya da isteme yurtdışıyla bağlantıya geçeceksin, şirketlerle, orada çalışanlarla bağlantıya geçeceksin. Sonrası sana kalmış.

not: tikleri koy

turizm işletmeciliği dahi okusan boğaziçi yurtdışına gitmen için en sağlam basamak. alacağın eğitim konusunda yorum yapamıyorum ama "tek istediğim iyi para kazanıp batıya gitmek" diyorsan boğaziçi'den başka yer düşünme bile. belki koç.

Tek amacınız seçeceğiniz mesleğin batıya gitmenizi sağlaması ise, en iyi tercih "Enerji Sistemleri Mühendisliği" olur.

Herkes üniversiteden dem vurmuş. Fakat İnşaat mühendisi olup da batıya gitmen, Balkanlar'ın ötesine geçmez.

Endüstri mühendisi olursan iş alanın inanılmaz geniş olur. Aldığın eğitimin yurt dışında kaymağını yersin. İtü de çok güzel bir okul.

Yönetmelikte böyle yazmakta. Kesiliyor.

Anadolu öğretmen falan mezunuysan ek puanlı tabi. ( ek puanlı alan bölümler için )

anadolu meslek benimkisi :D

Hangi lise alanından mezunsanız, o alanın ek puan hakkı tanıdığı lisans bölümlerine yerleştirilirken ek puanlı olan dikkate alınır. Diğer bölümleri tercih ederken ek puansız olan dikkate alınır.

anadolu meslek lisesi seyahat acenteciliği mezunuyum y-dil-1 e ek puan vermiş dil-1 le alan yerleri tercih ederken ek puanlıyı mı dikkate alayım?

Sonuç sayfanızda okul türü ve bölüm kodunda ne yazıyor?

aynı sorun bende de vardı hatta zagrep hariç tıpatıp aynısı. önce muhtara gittim bi kağıt verdi doldurdum. o kağıdı, ev arkadaşımı, kontratı ve faturaları alıp gittim nüfus müdürlüğüne. orda 5 dakika soru cevap yaptılar. ailem hakkında ve apartmanda oturan insanların isimleri falan hakkında. sonra yaptılar kaydı.

ha bu arada eğer ters birine denk gelirsen ikametini aldırmamanın cezası 300 lira mı neymiş. allahtan nüfus müdürlüğündeki adam askerliğini benim memlekette yapmış ceza falan kesmedi.

ayiadam'ın dediği ceza olayı doğru belirli süre içinde bildirmeniz gerekiyordu.

alternatif bir yol olarak ev sahibinizle konuşun, kira kontratını yenileyin. güncel tarihli kontratı direk nüfus müdürlüğüne götürün "ben buraya yeni taşındım kaydımı aldırmak istiyorum" derseniz yardımcı olacaklardır sanırım

Ben bu olayda ceza alacağını zannetmiyorum. Zira sistem mevcut yerinden başka bir yere taşındığında, senin eski yerine taşınan başka birisi nüfus'a gittiğinde sen hâlâ orada görünüyorsan ceza kesiliyor.(Her ne kadar resmiyette, kesin bir sayıyla belirtilen gün içerisinde nüfus'a bildirilmesi gerekmektedir dese de...)

Dolayısıyla senin Zagreb'deki ikametine başka birisi başvursa bile o Hırvatistan hükümetini ilgilendireceği için sana ceza gelmeyecektir. Ama bu olay, devlet işlerine bok atmaya hakkın var anlamına gelmesin... Sonuçta senin ihmalkârlığın.

burdaki acaip detay şu

2006 de zagrebe gittim 1 aylıgına tatile, konsoloslukla görüşmedim.

2008 de ikamet alırken bebekte oturuyordum.

2010 da senin ikametin yok dediler, sonra baktılar, zagreb gözüküyor.
Ulan 2008 de nasıl aldım o zaman ben?

Sakın Zagreb' de senin adına sahte kimlik çıkartılmış olmasın? Çok uçuk bir fikir ama daha mantıklısı da gelmiyor aklıma =PpP

ctrl+f den ara?ben öyle gezdim kılavuzda

teşekkür ederim ama ben üniversiteyi,fakülteyi buluyorum.
bölüm yok.
sizin yöntemlede bulamadım.

Öğretmenliklerin açıköğretim bölümleri ve ikinci öğretimleri kalktı.

bu soruyu gunde en az 3 kisi soruyor ve cevaplardan ogrendigim kadariyla 20 temmuzdan sonra.

geç bile kaldılar. her an bi gece yarısı ya da sabaha karşı açıklanabilir.

tecrübelerimden hareketle bu hafta bir haber bekliyorum, bu akşam pazartesi açıklıyoruz diyebilirler, sabaha açıklayabilirler, en kötü haftasonu yahut pazartesi hafta içine bir tarih verip o gün açıklıyoruz derler, böylece herkes rahatlar. ya da rahatlamaz asıl zurnanın deliği ondan sonra zaten...

3 farklı cevap :(

pazartesiden önce açıklanmaz.

20 temmuzdan sonra diye duydum sağlam duyum alabilecek pozisyonda birinden.

@hayaletimsi gerçekten mi :(

Mukadderat...

Yaş sınırı 18. Elini kolunu sallaya sallaya girebilirsin. Tabi öğrenci değilsen. Öğrenciysen almıyorlar. Yasak.

az önce çıktım, yaş sınırı 25'miş. küçük gösteriyorsan kimlik istiyorlar yaşını teyit eden. 20 yaşındayım ben, ilk başta zorluk çıkardılar. sonradan görevliler değişti.. "22 yaşındayım ve otelde kalıyorum." diyerek girebildim yanımda aile büyüklerimle. ısrar ve yalan her kapıyı açıyor yani.

edit: kuzenim kız mesela ve 17 yaşında. abiye bi' elbise ve ağır bir makyajla sorgusuz sualsiz girdi ben ilk geri çevrildiğimde.

yaş sınırı 24.ancak kalburüstü olmayan bazıları kimlik kontrolu yapmıyor(girnedeki liman casionoyu öneririm).biraz ciddi giyinirsen ve çok küçük değilsen girersin rahatlıkla.genelde 2 katlı gibi olur casinolar.üst kat daha çok masabaşı oyunlar ve büyük paralar.alt katta makinalar olur.benim sana tavsiyem alt katta makinada slot blackjack vb. oynaman.makinayı açtırman için görevliye kaç tl-euro-dollar kredi istediğini söyleyeceksin ve açacaklar.oynamak içinde azıcık internette tecrübe et oyunları.

ben de makinede rulet tavsiye ederim. istatistiğe oynarsan sabırla, kazanırsın kanısıyla kalktım bugün ama yalan elbet. raconu öğrenmek amaçlı küçük meblağ gittim baya, kardayken bir anda kontrolümü kaybedip 60 verdim.. kalktım. sürekli kırmızıya gitsem parayı bir buçuk misline filan katlardım mesela. kolluda da annem, yengem, teyzelerim cart curt oynadı. küçük oynamalarına rağmen bana kıyasla baya büyük (ve çok hızlı) kaybettiler. kısaca.. kazanmanın yolu yok tabii ki, sen en iyisi en yavaş kaybedeceğin türden bir makine keşfet.. onda takıl. karın yediğin içtiğin olur.

yaş sınırı 25 dediklerimi gibi sıfatına göre kimlik soruyorlar ama otel müşterisi isen "casino müşterisiyim" dersen girmeme gibi bir ihtimalin yok. takım falan zorunlu değil ama çok laubali kıyafetlerlede almazlar özellikle yazın kalabalık olduğu için biraz daha seçici oluyorlar. kimlik sorarlarsa 25 yaşın altındaysan kimliğimi unuttum de. iyi niyetle sorarlar fakat kimliğine baktıktan sonra almazla unuttum ve otel veya casino müsterisiyim dersen girersin.

masa başı oyunları pek tercih etme derim ben genelde oradaki insanlar sabırsız ve sinirli oluyor düşünmek için fırsatın klamıyor çok para kaybedersin. kaybedeceksen bari kollularda kaybet ama bir kazanç beklemeden oyna bj veya masa pokeri biliyorsan en rahat onları oynayabilirsin. rulet aslında en kolayı fakat oradakilerin çoğu rulet müsterisi ve sürekli bir curcuna oluyor. birde eline 5'lik chip alıp 25'lik masalara falan gitme üzerler :)

benzemiyor

girişi evet

çıkışı hayır

Benzemiyor.Spanish ladies tipik denizci şarkısı konseptinde.Belki Can Bonomo tema gereği bu konsepti biraz kullanmış olabilir.Ama şarkıyı değil.

girişi bariz andırıyor

Asıl şunu dinle: www.youtube.com

yerleştikten sonra 2. öğretime alıyolar öğrencileri.

2. öğretim falan yok benim bildiğm. arkadaş anadolu ünide şoför olcam ben diyo. günde 2 saat çalışıyormuşsun sonra derse gönderiyolarmış seni. üni yi bitirincede istersen çalıştığın yerde devam edebiliyormuşsun kıdem kazanarak. öyle duydum.

Yeni yapılan düzenlemeye göre çoğu kurumda çalışabilmek için "ön lisans mezunu" olmak şartı konuldu bunun sabebi de işe girenlerin çoğunun aynı zamanda üniversite öğrencisi olmasından dolayı ortaya çıkan sorunlardı (okul sebebiyle tayin isteği, okul sebebiyle mesai saati düzenlemesi isteği, vs. ) . Bu yüzden ortaöğretim mezunu kadrosu bayağı düştü. Fakat sorunlar tamamen ortadan kalkmış değil. Hala konu üzerinde düşünülüyor. Halen bir okulda okumakta olup da işe yerleştirilenlere, işverenler tarafından mümkün olduğu kadar yardımcı olunmaya çalışılıyormuş ancak burada büyük iş çalışana düşüyor. Okulu ile görüşüp ikinci öğretime geçmesi lazım. Bunun sonucunda ikinci öğretim ücreti ödemesi gerekeceğini de unutmayın.

evet hastaneye gidip aşı olabilirsin.

hala "sokak köpeği" denen bir şey var memlekette ya, 3. dünya ülkesi olduğumuzun emarelerinden biri. hayvanlara da insanlara da yazık.

durumu bildirip aşı olmanız gerekiyor diye biliyorum. hatta şüpheli durumlarda köpeğin de incelenmesi gerekiyor. ecza deposundan size özel getiriyorlar hatta bu aşıları.

sen de onu ısırmayarak efendi tavrından taviz vermemişsin ve en iyisini yapmışsın boşver.

klavyelerimiz aynı a4 tech, sağlam parçadır.

geçmiş de olsun.

istanbul haseki devlet hastanesinde kuduz aşı merkezi var diğer hastanelere yakınlarda merkez yoksa getiriyolar haseki gibi merkez varsa sevk ediyolar

toplam 3 doz aşı vurdurcan. 10 gün dolmasına rağmen ölmediyse hayvan ve 2 doz vurdurduysan 3.ye gerek yok ama hayvanı takip edemeyeceğie göre götü kolla 3 doz adam gibi yaptır

asiya gidin kesin. onceden tetanoz asiniz yoksa onu da yapacaklar. kafalarina gore yapmiyorlarsa ve siz son birkac sene icinde kuduz asisi olmadiysaniz 5 doz vuracaklar. bana oyle olmustu. daha once asiniz varsa 2'yi kafi goruyorlar. yine bana oyle olmustu.

usenmeyin, gidin. arkadas biraz hoyratca sevismek istemis sanirim. gecmis olsun.

@nop 3. dünya ülkesi olmakla ne alkası var bunun? Sokak köpeğinin, sokak kargasından ne farkı var? İkisi de besin zincirinin bir halkası değil mi? Bu mantıkla giderseniz "sokak insanı" olarak gördüklerinizin de mi itlaf edilmesi gerekiyor? Dünyanın neresine giderseniz gidin, "sokak hayvanı" diiye adlandırdığınız doğanın parçalarını görürsünüz. NY' un bağrında da Anadolu' nun eteklerinde de. Sokak hayvanlarının varlığı "3. dünya ülkesi" olunduğunu göstermez. Onlara uygulanan insanlık dışı eylemler veya onların tabiatını yok ettiğimiz halde bir kap su koymayı çok görüyor oluşumuzdur bizi üçüncü dünya ülkesi yapan.

@Green: Medeni bir memlekette metropollerde sokakta yaşayan kedi köpekler mümkün mertebe toplanırlar. Yarım yamalak kısırlaştırıp bir küpe takıp sokağa salınmazlar. Öyle olunca da o köpekler bisikletle gezen, yürüyüş yapan insanların ve çocuklarının baldırlarına dalmazlar, kamyonların altında kalıp ezilmez, gün boyu asfaltta paramparça hale gelmezler. yaz sıcağında susuzluktan, kışın donarak ölmezler. Çoluk çocuk tarafından taşlanmaz, Bally dökülüp ateşe verilmezler.

Bir köpeğin başına bunların gelmesini "bir doğa olayı" olarak görmediğim gibi köpek tarafından ısırılmayı da bir metropol için normal bulmuyorum. istanbul'daki kadar başıboş ve saldırgan köpeği gittiğim hiç bir yerde görmedim şu ana kadar. sadece içinde yaşadığımız için durumu kanıksamışız.

"Köpek gibi yaşamak" deyimi muhtemelen "sokak köpeği" kavramı ortaya çıktıktan sonra bulunmuş bir şey. Yoksa köylerde, ufak yerlerde sahiplenilmiş oldukları için çok daha rahat oldukları aşikar.

hayır aynı sistem bu sene de uygulanıyor

@shyzo öyle diyorsunuz fakat ÖSYM ve kılavuzu öyle demiyor.
osym.gov.tr

Daha kalkmadı arkadaşlar, net olayım ben konuyu açarak.

Okulların getirdiği başarı puanı kaldırıldı, yasası çıktı ve bu yıldan itibaren geçerli olacağı söylendi. Sonra bir milletvekili şimdilerde meclisin gündeminde olan torba yasaya bu yıl geçerli olmamasını bu olayın soktu-önerdi ve denilene göre pek muhtemelen bu yasa geçecek.

Hâliyle yasa henüz geçmediği için kılavuzda öyle belirtilmesi doğal.

erkekler yapmıyor, hayvanlar yapıyor.

yere tükürmeyelim de yutalım mı

ya ben kimisine hak veriyorum. kimisi öyle şeyler çıkarıyor ki adam onu tükürmese ölümüne filan sebep olabilir. bildiğin organizma tükürüyor adam. balgamı ekosistem olmuş bağımsızlığını ilan edecek neredeyse. içinde durması çok sakıncalı. tükürmezse kusmasına da sebep olabilir sokağın ortasına.

benim de geliyor sokak ortasında ama insanların geçtiği yere tükürmüyorum mesela. çöp bulup tükürüyorum genelde ya da çöp yoksa etrafta, çalı arkasına falan tükürmeye çalışıyorum. bir de etrafta biri olmamasına dikkat etmeye çalışıyorum.

genellemeye gel. demek ki ben erkek değilim.

benim hiç bir şey gelmiyor ağzıma. şaşırıyorum bu insanlar niye tükürüyor diye. ama ağız doluyorsa kimse yokken filan kuytu yerlere tükürebilirler haklılar.

kuytu yere filan artık bişey demeyeceğim de; sokağın, milletin ortasında davranışına hiç bi çeki düzen vermeden lak diye tükürüp yola aynen devam eden var. tükürüğe değil de adamına bakarım bu adam bunu yaparken nasıl bir mantıkla yapıyor diye. sokakta yürürken fıst fıst tükürük fışkırtan serseri geçinen tipler de var mesela.

ben seni erkek sanıyordum, piknik zirvesinde öğrendim olmadığını, neyse konu bu değil :)

ben de tükürdüğüm zaman zorunluluktan çöpe ya da kimsenin görmeyeceği yere hijyenik şekilde tükürüyorum.

abi çok ciddi bir problem olmadıktan sonra çok tüküren adamın varoş olduğunu, zevk için tükürdüğünü düşünüyorum. zor durumda kalırsın tamam da, diğer türlü tam bir dallama davranışı. kimse kusura bakmasın.

makineli gibi saydıranlara lafım.

ya bakın kimse soruma cevap vermemiş
ben size tükürüp tükürmediğinizi sormuyorum
neden tükürdüğünüzü soruyorum
tükürdüğün anda ağzının içi tekrar balgamla dolmaya başlicak yani nefes almak icin farkında olmadan yutulur bu yani. sokak ortasında burnunu karıştırıp fırlatmaktan bi farkı yok yani

Şöyle bir durum da var, özellikle doğu taraflarında insanlar (kadın veya erkek demiyorum bak) "içine şeytan girmiş gibi" veya "cinlerle minlerle dolu gibi" gördükleri kimselerin önünden geçer iken nazarları değmesin diye yere üç kere tükürürmüş. Zaman içerisinde o insanlar göç etmiş, çoluk çocuğa karışmış. Sonra o çocukalr da koca koca adam olmuş ve atalarından miras kalan bu batılı zamanla üç tükürükten tek tükürüğe indirmiş.
Merter Migros civarında, karşı kaldırımda travesti görünce, elinden tuttuğu oğluna "tükür hele tükür nazar deger" diyen kadına şahit oldum. O zamanlar haberim yoktu böyle bir batıldan. Aradaki bağı çözememiştim.

bugün önümde tüküren birine uçan tekmeyle ile girmek istedim.

tüm avrupa mı bilmiyorum ama, iskandinavya'da kadın erkek paso tükürürler sokakta. yani "ökküüüüz" demeden önce bunun birazcık göreceli temizlik/çirkinlik kültürüyle ilgili olduğunu gözden kaçırmayın.

Okumadım ama cevabınız burada olabilir: en.wikipedia.org

soruna cevap gelmemiş diye yakınmışsın ama cevap olmayan bazı cevapları tikleyip bazılarını es geçmişsin. sonuçta hepsi soruyla alakalı cevap. söyledik işte, ağzımıza tükrük geldiği için (tabii bu kadar basit değil olay). yutmak daha kötü oluyor. boğazını tıkayabiliyor vs. daha bilimsel açıklama istiyorsan ona göre sorulabilir :) niye erkekler daha fazla tükürüyor sorusuna da sosyolojik bir dayanakla cevaplamak lazım heralde :)

evet bazıları da insan değil, lama mübarek...

Ben yazınca hep en gereksiz oluyor tabi...
Şöyle bir höykürüp kussaydım farklı olurdu ama değil mi? Bayağı "babalar gibi" kusmuş olurdum. Daha bir lafım geçerdi. O zaman yazdıklarım noktasına virgülüne kadar kaale alınırdı. Hmm... Belki höykürerek kusarcasına tükürenlerin de amacı budur. Güç gösterisi ihtiyacına düşüyorlardır kendilerinden farklı birini gördüklerinde veya akıllarından egolarını ezen bir şey geçirdiklerinde. Dilleriyle tokat atarcasına tükürünce, memnun olmadıkları yaşamlarını dövüyor gibi hissediyorlar olamazlar mı? Hatta belki de çişle etrafı etiketlemek gibi ilkel bir dürtüdür etrafa balgam savurmak da. Kim bilir...

suç.

Bir kimseyi herhangi bir suça azmettirmek (gasp, hırsızlık, darp, birini öldürmek, birini öldürmeye -kişinin kendisi yani intihar dahil- teşebbüs, adam kaçırma ve aklına gelebilecek tüm suçlar) evet suçtur ve cezası vardır. Kişilerin mesleğine, konumuna göre ceza da katlanarak artar. Aşağıdaki linklerde de görebileceğin üzere bazı insanlara "dayağa azmettiricilik" suçundan dolayı dava açılmış veya ceza verilmiş durumda.

www.medyafaresi.com
www.internethaber.com
gundem.milliyet.com.tr
www.sabah.com.tr
www.habersok.com
yurthaber.mynet.com
haber.mynet.com
spor.mynet.com

Ceza verilmeyen bir tek istisna var azmettiriciler arasında. O davada da "alkol" söz konusu.
www.cumhuriyet.com.tr

facebook'ta isimler artık kimliğinizde yazıldığı gibi olması gerekiyor. Kimliğinizde isminiz nasıl yazıyorsa facebooka da öyle yazmanız gerek. İsim değişiklikleri 24 saat içinde onaylanıyor, hatta kimi durumda kimlik kopyası istiyorlar.

Eğer oraya gidip normalde isim olamayacak birşey yazarsanız sorun çıkartır, çünkü manuel kontrolden önce otomatik olarak sistem kontrolünden geçiyor. Eğer sorun yaşarsanız facebook yardım ile iletişim kurun

Kendi ismim zaten isim değil. Ben gerçek bir ismi ikinci isim olan kısma eklemek istedim ve anında ekte gördüğünüz tablo ortaya çıktı. Anlayacağınız, sandığınızın tam tersi.

avlanan yaban domuzlarının satısı kilosu 2-3 tl den yapılıyor.. insanlar kopek yemı olarak kullanıyor bu tarz etleri.. e haliyle piyasaya surulmek ıcın gayet ucuz bi tutar. alıp atıyolar işte kebap lahmacun kıyma artık ne denk gelırse..

kaçak kesiliyor, vergisi zartı zurtu yok.

Nedense bu tür olaylar İzmi' de oluyor genelde.Ya da İzmir'de denetimler daha istikrarlı ki yakalanıyorlar. Yıllar evvel de bir şarküteride domuz etli çiğköfte sıkandalı yaşammıştı. Millet trişinellaya yakalanmıştı.Yaban domuzu, talep olmadığı için, popülasyonunda bir artış söz konusu. Ticari değeri de yok.Dolayısıyla oldukça ucuz.E bir de lezzetli olduğu söyleniyor :)

izmir'de 10 sene önce de domuzdan kaynaklı ve insana bulaşan trişin hastalığı çıkmıştı. o bölgede sanırım bu tip olaylar hep var.

@koseli cember o bölgede "hep var" dediğiniz, daha önceki bir olay ve günümüzdeki bir olay. Denetimlerin sıkı olması sayesinde bu kadar az vaka yaşanıyor ve durum hemen tespit ediliyor. İstanbul başta olmak üzere diğer şehirlerin istatistiklerine bakacak olursanız bu tip vakaların sayısını karşılaştırabilirsiniz. Yargısız infaz yapmamak gerek.

hyr ucuz bir et domuz eti danadan ve tavuktan bile daha ucuz yurtdışında. onlarınkide kaçaktır zaten.

geçen sene 60 tl falan vermiştim aslı gibidir için notere. o civarlarda olması lazım.
her noterde aynıdır ücretler.
yüksek lisan için bu tc kimlik no beyanını yapacaksan başvuracağım bölüm sekreterliğini ara. üniversite onaylı nüfus cüzdan sureti işlerini görüyor çoğunlukla.

60 tl çokmuş ya benim bikaç tane almam lazım.
ben belgeleri başvuracağım bölümün bağlı olduğu fakülteye götürücem. muhtarlıktan nüfus cüzdanı sureti alıp gitsem yeterli olmaz mı. o fakültede bunu onaylayabilirler mi?

aslında bana kalsa ben muhtara hiç uğramak istemiyorum. yarın erken gitmem lazım çünkü ve muhtar geç açıyor.

ya ben de tek nüsha yaptırmadım zaten.
şu an tam fiyat aklımda değil ama 1 taneyi çoğaltmak 30 tl ise 3 tanesi 60tl falandı. sayı arttıkça meblağ düşüyor.
muhtarlık yerine nüfus müdürlüğünden al. ama önce fakülte öğrenci işlerini ara sor. hepsinde aynı şey geçerli olmayabiliyor.

noter asıl parayı evraka verdiği numaraya göre alır. yani kaç suret çıkartırsnaız çıkartın hepsine aynı numarayı basacağı için fiyat katlanmaz. tamamen atıyorum, tanesi 30 liraysa 2 tanesi 60, 3 tanesi 90 falan değil. tanesi 30 liraysa 2 tanesi 40, 3 tanesi 50 falan diye gider.

peki ben noterden onaylattığım belgeyi seneye de kullanabilir miyim mesela? onun süresi ne kadardır?

aslı gibidir olacağı için kullanırsın hep.
belirli bir süre sınırlaması yok yani.

@ iloushka her noterde aynı olmuyor ücretler. Yaşadık ve gördük.

Sıfırı 270- 300 civarına satılıyor. Seninki darbeli üstelik. O fiyata alıcı bulursan tutma.

nerede satılıyor acaba 270-300 liraya? oradan alayım. alıcıyım ben. tünel'e falan da baktım ama genelde şöyle fiyatı;

www.mydukkan.com

Birkaç ay öncesine kadar 280 liraya satıyordu x2' yi mydukkan. Diğer siteler rağbet çok diye fiyatı şişirince onlar da arttırdı fiyatını bir iki satış sonrası. Nette fiyatları en az elli altmış lira kadar şişiriyorlar işte böyle.
Al mesela senin mydukkanın 67,53 lira ucuzu 320 liralığı şurada: www.muzikmarket.net
Zaten netteki şişik fiyatı doğru olsaydı millet elindekini 200 liraya satabilmek için aylarca müşteri beklemezdi. www.sahibinden.com Aralarda dikkat edersen "sıfır gibi" ibaresiyle 450 liraya kakalamaya çalışanlar da var. Gördüğün gibi bu elemanların ikinci elleri, sıfırlarından bile pahalı. Tabi ki alan yok ama olur da araştırmadan atlayan biri çıkarsa ekmeklerine yağ sürülür. Ya tutarsa hesabı.

Ayrıca, bu saatte dikkatsizliğime gelmiş. Alıcıymışsın. Biraz para biriktirip daha iyi bir şey almayı düşünmüyor musun?

Anlamadık?

şimdi bir kitap var. 50 lira. dnr falan 50'ye satıyor diyelim. sonra sen bir kitapçı görüyorsun ya da bir tezgah adama diyorsun ki "ne kadar?" adam tek başına çalışıyor bu arada ve entel tipi yok. ekmeğinin derdinde. adam cevaplıyor "15 lira" diyor. sen de baskıyı kontrol edip alıyorsun. işte böyle kitapçılar var.

korsan kitap mı?

Sahaflar çarşısına git. pazarlık yap. istediğin kitabı alırsın

cıks alınmıyor. son kitaplar orada bulunmuyor benim istediklerimi bulmam da şans meselesi.

hedef koyarak

bu işlere fazla kafa yormazsan isteklerin de basit olur, ne istediğini de bilirsin.

analiz yaparak

@nasilya iyi güzel de hedef koyabilmek sorun zaten

@juusto bölüm seçmek lazım bi yerde tabi. gerçi her noktada geçerli bu sorun benim için. öyle.

@canercan nasıl?

tutku sayesinde. bir şeyi biraz olsun arzu ediyorsam (iş, aşk, ot, bok) istediğim şeye dair içimde tutku oluşuyor. kalbim hızlanıyor, içim kötü oluyor heyecan yani.

sanıyorum ki biraz içten gelen bir şey olabiliyor bu mevzu. serinkanlı olamamakla bir ilgisi olabilir.

simdi bu duyuru altinda ego patlamasi yasanicak dikkat.

bu duyuruya cevap veren cogu kisi istedigin cevaplari verebilecek kisiler olmayacaklar ben onu belirtiyim dedim bi.

akıllıyım.

zekiyim.

beni neyin mutlu, neyin mutsuz ettiğini keşfederek.

hem akıllı, hem zekiyim.

(bkz: hem penaltı hem gol)

her türlü olasılığı hesaplayıp optimali bularak

Yahu bak ne demiştim, eğer kesin bir hedefin yoksa ve zaman kaybetmek istemiyorsan, bitirebileceğin bir bölümü seçmelisin. Ben ciddiye alınacak biri değilim elbette bildiğin üzere fakat bu konuda ciddiyim.
(Yine de, 800 lirayı gözden çıkartırsan şu anda okuyor olduğun bölümde ikinci sınıfa geme şansın hala var. Yazın özel sınıflı kurs açılıyor)

"hacı sen benim üzerimden reklam yapıyon, paraları cukka ediyon, hani benim payım?"

temel neden bu tabi. ama diğer yandan da sözlüğün reklamverenlerinin hakkı söz konusu. adam parayla reklam veriyor, sen kampanyayla reklam yaptırıyorsun.

ha bana sorarsan dahil olmadım evekitap kampanyalarına ama sürmesini isterdim. bigün faydalanabilirdim.

@serabetan: kampanya lafını kendim için kullandım, senin için değil. "kampanya olayındasın" demedim ki? ikinci paragrafta "sen" derken de evekitap'ı kastettim.

en üstte mavi ilanları var. kendileri "engellendik" diyor.

dostum kampanya olayinda degilim ben,ben sansürle alakali bi entry girdim sadece bana cikarsa da yeniden yapsinlar cekilisi umrumda degil,kitabinda degilim.zaten yurtdisindayim alamam da kitabi.

@fatih..

bende ordan gördüm,kampanyayi görmüstüm gecende ama beni ilgilendiren bi kismi olmadigindan bisey yazmadim,ama eger bahsettikleri sansür var ise kapasin gitsinler sözlügü.

bence doğru. reklam için para veren ve vermeyen taraf söz konusu. reklamlara bile çoğumuz dikkat etmezken bu kampanya sayesinde sol frame'den düşmedi gitti evekitap, bu bir haksızlık.
şöyle düşün; aldığın ayakkabıyı mütemadiyen promosyon olarak dağıtıyorlar. 1.firmaya olan saygın/bağlılığın azalmaz mı, 2. ikinci kez ordan ayakkabı alır mısın? cevaplar net.

edit: sözlüğü bir şirkete benzetmekten gocunmuyorum, çünkü öyle.

bende kampanyayla ilgilenmedim. Sansür olayı doğru değil bence ama yapılması gerekiyor. Aksi taktirde önü alınamaz.

Sözlüğe reklam verenlerin de kabul etmemesi doğal.

İşin ucu kaçtığı zaman bedava kibrit olsa bile millet entry girmeye başlar.

bence de hoş değil.


sonuçta reklam için sözlük yazarlarına bok atan ünlüler var. onlara cevap veriliyor sözlükte. onların da reklamı yapılıyor. onlar da maddi gelir elde ediyor ordan. o mantıkla onların da engellenmesi gerekir.


ama reklamveren firmalar ona karışmıyor, buna kızdılar heralde.

klasik ssg. money money money...

doğru bir uygulama bence. sözlük ticari bir kuruluş. sen de çaktırmadan reklam yapıyorsan önlemini alırlar. nitekim sansür de yok pek sadece sol frame'e gelmiyor. böylece ücret ödemeden reklam yapmayı engelliyor. zekice.
ayrıca bir kitap için başlığı entry dolduranları da hiç anlamadım. garip geldi bana işte. evekitap dünya starı olacaktı da önünü kestiler :(

peki hepimiz calistigimiz sirketlerin adina iyi seyler girmiyomuyuz?reklam degil mi bu? hepimizi ucurcaklar mi?

adamlarin yaptigi bi reklamdi evet ama kimseye zorla yazdirmadilar, yeri geldi sirketler sözlüge kötü yazilardan kisileri buldular , sorunlarini giderip iyi seyler yazmalarini sagladilar reklam bu da.

tamam evekitap in olayi biraz daha farkli ama temelde ayni.

evekitap için çok akıllıca bir yöntem. günde 20 liraya ekşide çatır çatır reklam. Bir de, milletin engellediği, kanıksadığı, anında dön bebeğimlediği gibi de değil. Sol frame'de. Trollük gibi, bir yasal açık gibi. ama bunun önü alınamazdı bence bir yerden sonra. haklı mı haksız mı çekimserim o nedenle

sözlük sadece bugun butonu,bugun framinden ibaret degil denmisti zamaninda...

yanlis anlasilmasin bilen bilir beni burda,kisisel olarak taniyanlar da var sirketle alakam filan falan yok.olay yanlis,ters sözlük (sözde) bakis acisina.

valla kusura bakılmasın ama normal bir karar bence de. sonuçta maç linkçileri v.b legal olduğu halde bi şekilde abuse olduğu için nasıl uçuruluyorsa bu da normal. bedavaya reklam nerede var allah aşkına.

sansürlenmiş evet.
neden diye sorarsan geçen bizde irdelemiştik.
bu arada @dampire: 'yasal açık' olayı güldürdü. Sözlükteki 'hukukta böyle açıklar bulunuyor ve kullanılıyor' entrylerini gördüm, onlarda güldürdü.
Neyin açığından bahsediyoruz. Sözlük ssg'ye ait istediğini yapar, kendi çiftliği gibi. Yazar alımı, uçuruşu çok mu kurallara göre işliyor? E tabii ki bu da olmayacak, olmamalı da bence. Evet elitist bir tavır belki, ancak şu da bir gerçek ki bugüne kadar ekşisözlüğü farklı yapan, hepimizin okumasına sebep olan buydu.
www.eksiduyuru.com

oncelikle sunu soyleyeyim evekitap olayina entry yazanlara pek iyi gozle bakmiyorum. 20 lira icin deger mi la bunca yalakaliga?
bunun yaninda bugunden engellenmesini cok hos karsilamadim acikcasi. acik bir engelleme yasanan.

sen yapsana duyurunu reklam amacli olarak entry girenleri ucuracagim diye. olmaz, yapamazsin. niye? cunku tepedeki reklamlara yonelik "ne mal reklam la bu" falan gibisinden entry girilsin istiyorsun.
sozluk yazarlari sozluk ustunden bir sey kazandi mi olmaz, kendisi cuvalla.

donup dolasip benzer yere variyoruz. sozluk bizim ustumuzden kazaniyor, biz niye kazanmiyor/ortak olmuyoruz. en ufak bir ortak olma cabamizda cart.

daha evvel ismarlama entry giriliyor diye adam uculuyordu. simdilerde sirf kendi bloglarina, sitelerine reklam yapan adamlar dolu. ya onu birak bi ara bir tane vardi nicki web sitesi adi idi (hatirlamiyorum nicki).

Shiftdelete'İ diyorsun sanırım. Bayaa bi trafik kaldırıyolar hakkaten sözlükten ahahah, şaka gibi yani. Evekitap engelleniyorsa o hespalar da engellensin, sonuçta paralı 'kurumsal hesap' diye bir şey var, ücretli, sdn bunu beleşe bulmuş kullanıyo gibi, mesela. Bobiler de var ek bi örnek olarak. vs.

Bunun adı sansür değil, haksız kazanca dur demektir. Olguları arpıtarak hırsızı yavuzlaştırmanın alemi yok.

"Doğru mu" derken gerçek olup olmamasını soruyorsan evet denedim %100 çalışıyor.

Olay ne, "benim sözlüğümde benden başka kimsenin fayda sağlama imkanı olmasın" olayı. Adam müşterilerinden, sözlükte kendi hakkında entryler girmelerini istiyor. Bunu cazip kılmak için de kitap promosyonu yapıyor.

Eee??

Sözlüğe giren çıkan ne de bunu engelliyor?

Adamların kampanyasına da buna kapılıp entry döşeyenlere de çok gıcık olmuştum. Fakat bu yapılan daha da gıcık.

Trolller sevgili ssgmizin birincil gelir kaynağı, hadi onları anladık bir şey diyemiyorum. Peki viral reklamların başlıkları neden engellenmiyor? Hani sözlük "sadece bugün butonuyla kullanılan bir site değil"di?

Ezcümle, bedavadan para kazanmak, arkadaşlara kafayı yedirtmiş. Daha da çok yemek arzusuyla, yanıp tutuşuyorlar sanırım. Ücretli üyelikler vs. de çıkaracaktır yakında..

Bir de "Haksız kazanç" falan zaten bambaşka kafalar, onlara baybay..

evekitap'ın kendisi değil de son fotoğraf makinesi hediye edecek site yüzünden bu engeller ortaya çıkmıştır.
ki bir fotoğraf makinesi çekilişi için sözlüğün içine sıçılması doğru değil.
gayet de kötü bir uygulama.
ilgilenmeyenlerin hakkına tecavüz edildiğinde durulması gerekiyor.
ilk uygulaması kimseyi rahatsız etmeden, güzelce ilerliyorken kimse şikayet etmiyordu, populerleşip işin suyu çıkmaya başladığında bazı önlemlerin alınması gerekiyor.
şu anda evekitap için olumlu olan görüşlerim olumsuza dönmüş durumda.
aklını kullandın, reklamı yaptın, ilerliyorsun, suyunu çıkartmanın manası yok.
engellendik çağrılarına da bu yüzden olumlu yaklaşmıyorum. engellendiniz, çünkü sizi taklit edenler oldu ve işin suyu çıktı.

Şuna şöyle bir açıdan yaklaşmak geldi aklıma;

Şimdi iphone'da iap cracker diye bir uygulama var, cydia'dan geliyor. Bu uygulamayla oyunların içinde parayla satılan şeyleri (yeni bölüm olsun, cart olsun curt olsun) para vermiş gibi açıp faydalanabiliyorsunuz. Bunun için de oyunun bir açığından faydalanıyorsunuz.
Şimdi oyun firması, bu sistemden bir gelir hedeflemiş, siz de bu firmanın bir açığını kullanarak kendinize bir yarar sağlıyorsunuz ama oyun firmasına bu yararın karşılığı olan parayı vermiyorsunuz.

Ya da iphone'a cydia nın yüklenmesi, jailbreak yapılması gibi. Hatta bu örnek daha yakın çünkü jailbreak yasadışı değil. Ama her yeni sürümde apple jailbreak'ın kullandığı açıkları kapatmaya çalışıyor.

Arkasından koşar durdurur pakette ne olduğunu sorarım, çalarım paketi. Bakarım öröyin falan farsa saklarım da işime yaramayacak bir şey ise atarım paketi.

@ uzun saçlı (gerisi mühim değil) e amacı zaten paketin sende olduğunu teyit etmesi birilerinin. Yemi bile isteye yutarım mı diyorsun?

Ama şöyle düşün, hızlıyım yani ben. Paketi aldıktan sonra eve gireceğim ne malum?

İşte içinde ne olduğunu bilmeden çok bir şey yapar mıyım bilmiyorum. O anki psikolojiye bağlı bir de.

@ uzun saçlı (gerisi mühim değil) Eve girip girmemenin bir önemi var mı? Malı teslim almışsın bir kere. Evinde veya başka bir yerde olman neyi değiştirir?

Şöyle düşün, o malın sende olması ile başına gelebilecekler, evde olmamanla değişmeyecek.

Tamam da malın ne olduğuna bağlı. Aksiyon işte. Hızlıyım ben kaçarım en kötü. Ara sokaklara falan saklanırım olmadı paketi atarım.

Ama yok lan adam evimi biliyor di mi? Hmm o zaman almam ya paketi ben. Ama başıma güzel şeyler de gelebilir?

Soru da bu ya zaten. "Başıma güzel şeyler de gelebilir" dediğin kısmı açar mısın? Benim öğrenmeye çalıştığım kısım bu. Gerçek dünyadaki gerçek insanların böyle bir durum karşısında akıllarından geçirdikleri nelerdir?

denendi olmadı

usb nin olduğu bölümdeydi yanlış hatırlamıyorsam. o metal kısmın altında ya da üstünde. eğer yapamazsan evde bi vınn modem olacaktı benim. gece gittiğimde elime alınca yerini hatırlarım. yapabilirsen de bildir de boşuna uğraşmıyım :)

sustain olmayacak gibi elimde kalıcak dediğim gibi daha da kurcalarsam

üst kapağını açtınız mı acaba?

şu anda resimdeki gibi duruyor

vınn modemler nasıl emin değilim ama benim kullandığım avea jet modemde üst kapak açılıyor ve hat bu şekilde modemin içine yerleştiriliyor, vınn'da da sistem aynı olmalı.

ce1588 vs yazan kısım kapak oluyor orayı açın görürsünüz yerini.

edit görsel: www.bilgisayar-destek.com

biraz zorladım ama hiç açılacak gibi durmuyor biri açıp resmini atabilir mi

mindwars bu tek parça

Metal kısmın hemen üstündeki plastik parçayı tırnağınla (veya cımbızla) dışarıya doğru çekiyorsun. Çıkan hazneye yerleştiriyorsun kartı. Sonra kartla beraber geri itiyorsun.

usb'nin metal tarafından bakınca kaplamanın başladığı yer arasında tırnaklı bir metal kızak var. bu kızağı çekersen, içine sim kart koyulabilecek bir metal kılıf çıkacaktır. sim kart şekline göre çizilmiş şablona oturtup sim kartı metal zarfın içine yerleştirip itersen. işlem tamamdır.

alttaki resimde kaplamanın başladığı yerdeki metal tırnaktan dışarı çek
3.bp.blogspot.com

@uyumaz metal değil o plastik.

beyler herkesi tikledim gövde ikiye ayrılıyormuş halloldu ilginiz için teşekkürler

deride de oluyor. saçlar koyu renk olduğu için dikkat çekiyor

edit: (bkz: iktiyoz)

ben saçlı deriden başka bir yerinde kepeğe sahip olan birini görmedim hiç.

sen görmemiş olabilirsin ama ben haftada 25 tane falan görüyorum

Kaşlarında kepek olanlar var. ayrıca bende de seboreik dermatit var, stress artarsa göğüs kıllarımda hafif bir kepek gözlüyorum.

seboreik dermatit demedim. normal kepekten bahsediyorum. ayrıca saçlı deri derken yoğun kıllı kısımlardan bahsediyorum işte. saçlı kaşlı diye ayırmadım.

Demedin de seboreik dermatitnaynı zamanda bir kepek problemi. Yoğun kıllı dediğin yer ki bu kaş ve göğüs olabiliyor, oralarda da olabiliyor bu meret. Ötesinde, Porsuk gibi kıllı birini bilmiyorum. Ama seyrek tuylü bölgede ki benim gögsüm öyle oluyor da rahatsız etmiyor saçın tek olayı onu bloke edip biriktirmesi. Adamın bacağı kepeklenir ne sen görürsün ne adam farkeder. Sadece sac dikkat cekiyor.

Kepek dediğin ya mantar enfeksiyonudur ya da hafif seyirli seboredir. (bkz: seboreik dermatit) Bu yüzden üstünde "kepekli saçlar için" diye yazan kozmetik şampuanlar işe yaramaz. Eczanelerde satılan süspansiyonlar ile tedavi edilir.

Tok gitmelisin.

ihtiyacı olan birine ver.

bir sürü okul kampanyası oluyor. Bir okula gönderin.

yak. bwahahahahaha!

Okullara bağışlamalısın.

Eski sistem ile yeni sistem değiştiği sırada fizik kanunları da değişmedi ya... Tabi ki işlerine yarar.

yeni bir insanın doğmasına sebebiyet verebilecek bir davranış. şayet zina serbest olsa, ailesi olmayan çocuk sayısı çok daha fazla olacak. ayrıca cinsel yolla bulaşan hastalıklar da azımsanmayacak şekilde. günümüz şeklinde değil de o döneme bakınca bana gayet mantıklı geliyor hastalıkların yayılması ve ebeveynsiz çocukların doğması.

evlilikte ise bir sözleşme var. eşlerin birbirini terketmemesi, ortada bırakıp kaçmaması için yapılmış bir sigorta var. islam bu sbeple izin vermiyor zinaya.

İslam tek eşliliği özendirir bunun ön koşulu olarak da ilişkinin resmi otorite tarafından onaylanmasını şart koşar ki taraflardan biri kuvvetle muhtemel kadın maddi zarar görmesin.

Aklıma şu geliyor: İslam(ve diğer dinler) toplumun nasıl yaşaması gerektiğini de anlatan bir din olduğu için, herkesin önüne gelenle yatıp hamile kalması ve ailesiz(anne+baba) büyüyecek çocukların olmaması için böyle bir düzenleme olabilir. 600'lü yıllarda zaten prezervatif vs. yok, şimdiyi düşünürsek de prezervatif olsa bile kullanmayan-unutan-o anda almaya üşenenler var. İstenmeyen hamilelikler-çocuklar, bulaşıcı hastalıklar vs. bir yerden kötü bir durum çıkabilir. Bu nedenle iki insan evlensin, sonra tek eşli şekilde hastalık-hamilelik derdi olmadan sevişsinler denmiş olabilir.(çocuk olursa da ona bakacak-büyütecek bir aile var)

Yorum yaptım, böyle "olabilir" gibisinden.

İnsanın fıtratına ters bir durum değil mi bu zaten? Bence zina insandaki bazı duyguları köreltiyor, sevgi olsun utanma olsun, zaten haya dediğimiz şey islam'da çok önemlidir.

Ne kadar tatmin edici bilmiyorum ama kendimce cevaplamaya çalıştım.

@evronos gazi

Şimdi islam dışındaki ülkelerde kim kimin çocuğu belli değil mi? Oralarda zina dinen ve yasal olarak yasak değil?

gayrimeşru çocukları, hastalıkların yayılmasını ve aile kavramının yitirilmesini önlemek için.
not: alkol, zina vb günahlar sadece islamda değil semavi dinlerin hepsinde günahtır. bir çok diğer dinde de günahtır.

korunma yöntemi olsa mesela ne çocuk var ne hastalık. o zaman sorun ne oluyor?

iki ayrı pencereden bakmak gerekir. tabi öncelikle inanacaksın, inanmayanlar için ne söylesen boş.

birincisi ilahi yön. öteki dünya için imtihan meselesi. haram olan şeyleri yapmayacaksın ki, bunları yapanlardan bi farkın olacak, ve böylelikle öteki dünyada kazanacaksın. ve zina serbest olsa çocuk aldırmalar çoğalacaktı ki, bu pek bilinmese bile çok günah bir şey. zira sen allahın verdiği cana engel oluyorsun, yani allah'ın işlevini boşa sayıyorsun.o nedenle aldırılan her çocuk diğer tarafta anne ve babasının yakasına yapışacakmış diye okumuştum.

ikincisi sağlık ve gelenekler. öncelikle zina haram olmasaydı ortada aile ve sülale kavramı kalmazdı. ayrıca ortalık hastalıklı(aids) insanlarla dolup taşardı. zira inanmayıpta bu şekilde yaşayanların hali ortada. islam dini zinayı yasak ederek aslında seni sağlığın açısından koruyor ve dediğim gibi kimliğini kaybetmiyorsun.

edit: yanlış anlaşılmasın cemaatçi falan değilim.

@yetkili birine benzeyen abi

sorun sadece bu dünyada çare bulmak değil, öteki dünyayı da düşüneceksin. nefsine sahip çıkıp, çıkamama meselesi bu. yukarıdaki yazdığımı okursan cevabı orada var.

juusto +1

bi de evlilik acisindan bakmak gerek olaya diye dusunuyorum. diyelim ki onlarca kadinla beraber olmus bi insan, biriyle evlendigi zaman belki cinsel manada onceden beraber oldugu kisilerin tatminine ulasamayacak ayni uyum olmayacak vs. bu da kari-koca arasina ister istemez bi sogukluk sokabilir. zamanla kisinin akli disariya kayip aldatabilir. sonra ara iyice sogur. cocugun uzerindeki etkisine girmiyorum bile.

gecenin koru usengeclik vs derken kendi acimdan cok kisa keserek yazmaya calistim kafamdakini tam aktaramamis olabilirm kusura bakmayin :)

Tabii ki bunun lehine veya aleyhine mantıklı çıkarımlar yapılabilir fakat bu, dinin haram kılmasının "nedeni" olmaz.

(Haram konusunda)Din, yasaklar koyar. Bunun yanında koyduğu yasaklara ek olarak "bilgi" verir. "içki içmeyin sapıtırsınız", "başkasının parasını çalmayın çünkü o, o parayı hak etmiştir" gibi basitçe örneklemiş olayım. Bunun yanında "haramdır çünkü şundan ötürü" diye bir açıklama olmaz. İslamiyet, biraz da "teslimiyet" meselesidir ya..

"İslam mantık dinidir" anlayışını temele oturtup da "bak şundan şundan ötürü harammış" gibi açıklamalar yapılabilir. Bunlar iyi niyetli olsalar da hatalıdır. Haramın "çünkü"sü belirtilmez.

Saçmalama derecesinde örnek;
Yarın bir gün belirli bir miktarda (aşırı sallıyorum, 6,8392476 RCT) alkol tüketenlerin, daha bir aşkla şevkle namaz kıldıkları, oruç tuttukları, öksüz yetim besledikleri, hayır kurumları kurdukları falan ispatlansa
yahut, bir ilaç olsa ve alkolün bahsedildiği etkilerini ortadan kaldırsa, "mantık dini" anlayışıyla alkolün "haram olmaktan çıkması" gerekir. Ama ne olursa olsun, Kuran'ın tamamlanmasından sonra dinin kuralları değişmeyecek ve (en ufak miktarda bile olsa) alkol içmek her daim haram olacaktır.
(Kuran'ın indiği ilk dönemlerde alkol haram değildir sonradan haram kılınmıştır. Tutarlı gerekçelere dayatılması gibi bir durum olsa idi, ilk olarak o zamanlardan yasaklanması gerekirdi. Yani "mantık" dininde böyle olurdu)

Dolayısı ile; "şu haramdır, çünkü.." diye açıklama yapanlar (iyi niyetli bile olaiblirler ama) kendilerince ilahçılık oynamaktadırlar. Yasaksa, bitmiştir.

Ha söylediklerim halihazırda Müslüman olanlar için geçerlidir. Yoksa İslamiyet'i araştıran veya Müslüman olup dinini sorgulayanlar, böyle detayları inceleyip kendilerince mantıklı olup olmadığını kavramak için bu sorulara cevap da arayabilirler, ona sözüm yok. "Bak bu dinde bu bu yasakmış. Aslında doğru. Çünkü şöyle şöyle sonuçları var bu işin." gibi çalışmalar mesela..

Ama bunu bir (alim geçinen) Müslüman çıkıp "dinimiz şöyle iyidir böyle iyidir" çabası içinde söylerse, o zavallıdır.

Bir de bu dindeki akıl mantık olaylarına karşı verilen bilindik bir örnek vardır. Sorar ki;
"İdrar mı daha pistir, sperm mi?" Buna hemen hemen herkes "idrar" cevabını verir ki doğrusu da budur. İdrar bir atıktır. Zararlı maddeleri de barındırabilir içersinde. Vücuttan atılması, uzaklaştırılması gerekir. Sperm ise yeni bir hayatın başlangıcıdır. İçerisinde hepimizin oluşumunda bulunan hücreler, bu hücrelerin hareketini kolaylaştırması için gereken sıvılar vs. vardır..

Fakat, vücuttan, daha pis olan "idrar" atıldığında namaz abdesti bozulup, sadece namaz abdestinin tazelenmesi gerekirken; meni atıldığında boy abdesti bozulur ve tazelenmesi gerekir. "Mantık dini" bunu bugün BELKİ "orgazm olunduğunda salgılanan falanca hormonların zararlı etkilerinden, tenin suyla teması, burnun temizlenmesi" vs. ile açıklayabiliyordur ama bunu birkaç asır önceki Müslüman'a nasıl açıklayabilir?

Yahut orgazmdan sonra vücudun komple ıslatılmasının vücuda bir zararı olduğuna dair tıbbi çalışmalar ortaya koyulursa?

Kendimi tekrar gibi olacak ama özet geçeyim; haramın "neden"i olmaz. İman etmeyenin/imanından emin olamayanın, İslamiyet'i mantığı ile değerlendirerek kabul/inkar etmesi gibi bir şey olabilir.

Söylediklerimi yanlış anlamanı istemem. Sorunun biçiminde dini temellere uymayan bir üslup var. "Neden haramdır? Neden sakıncalı görülmüştür?" şeklinde değil de "dine göre zararları nelerdir" şeklinde olursa soru, ayet ve hadislerle o kısım açıklanabilir (ki orası beni aşar). Pek çok haram(belki de hepsi, bilemiyorum orasını), AYRICA kötülenmiş, zararlarıyla anlatılmıştır. Fakat dediğim gibi, bunlar "haram" olmasının nedenini açıklamaz.

(Not: İslamiyet'in, Allah tarafından gönderilmediğine; Peygamber Efendimiz tarafından toplum düzenini sağlamak adına getirildiğine inanıyorsan, sorun bu temelde ise başka tabii. Söylediklerim geçersizdir. Onun nedeni nasılı sorgulanabilir. İlahi buyrukların sorgulanması "mantık"lı olmaz.)

Umarım anlatabilmişimdir söylemek istediğimi.

"bu tarz bir cevap istiyorum" demek ile belki de sordugun sorunun cevabini duymak istemiyorsun. :)

zinanin haram olmasinin (bkz: nesep) gibi pragmatik sebeplerinin disinda daha derin sebepleri de vardir. bulmasi cok zor degil elbet. hayvan degiliz ki sadece "uremek" icin cinsel iliskiye girelim.

cinsel iliskinin sosyal ve psikolojik yonunu de dusunursen cevabini kendin de bulabilirsin. Aidiyet ve iktidar gibi cetrefilli konulara cikan yolun baslangiclarindan biri de bu cinsellik meselesi.

Bunun olcusu insana birakilamayacak kadar zor bir konu. O yuzden insani en iyi taniyan "yaraticisi" koymus olcuyu. Sinirlar belli. Bircok sey gibi azi zarar, cogu zarar. Olcusuyle yapmak lazim. Fitrat sinirini cignemeden.

Nefsi yaratan da Allah, nefsi uyandıran da Allah, nefsi haram kılan da Allah. Bu yüzden " Zina neden haram? " sorusu için ne dense boş zira cevap hakkı Allah' ın. Mantık, Alah' ın mantığı olduğundan, anlamak ve mantığını kurmak mümkün değil. Boşuna kafa yormanın lüzumu yok.

nesebin belli olması - yani çocuk olursa annesi babası kimdir bilinecek. Bir de o zamanlarda kayıt-kuyut zaten yok. Diyor ki kim kiminle evleniyor ilan etsin, bilelim. Onun için şahitler var vs.

bu sadece müslümanlıkta değil tüm dinlerde var. zinanın yasak olmasının ve nikah yapmanın mantık değil daha derin sebepleri var: miras hukuku ya da feraiz ile ilişkili. gayrı meşru çocuk mülk paylaşımından yararlanamaz.

mideyi bi kontrol ettir

nefes aldigini hatirladigin zamanlar zaten dogru bi sekilde nefes alip veremiyosun. bence de psikolojik, sürekli aklina nefes aldigin geliyor. nefes bilinçsiz alip verilen bi sey.

bence baska bi seye odaklan.

nefes egzersizleri öğrenip bunu yaşadığınız zaman yaparsanız sorun çözülür diye düşünüyorum. psikolojik bile olsa, ki zaten psikologlar da bunu öneriyor.

Derin derin nefes alamıyor olsa idin nefes darlığın var denilebilirdi. Özellikle nefes aldığını fark ettiğin anda ve bunaldığın anda yaşıyor oluşun da konunun nefes darlığı olmadığı kanısını güçlendirir nitelikte. Görünürde, ilk gittiğin doktor haklı gibi duruyor. Stres kaynaklı olması muhtemel. Nefes ölçümü, röntgen, vb. sonuçları nasıl çıktı? Ameliyattan sonra durum nüksettiğinde, burnun için kontrole gidip doktora şikayetini bildirdin mi? Bunlar dışında, spor yapmak için elverişli olup olmadığına dair kontrole girdin mi?

bende de var aynısı, çok stresli olduğum bir zamanda ortaya çıkmıştı. şimdi ne zaman strese girsem yine başlar nefes darlığı. doktorlara falan da göründüm hep.

psikolojik olduğunu varsayıyorum tabii seninkinin de. benimki psikolojik bir şey. derin derin nefes alıyorum öyle zamanlarda. kafayı boşaltmak lazım, psikiyatrist falan belki de.

Göğüs doktoruna gittiysen ve kalp problemin de yoksa çok üstüne düşme.
düşünmemeye çalış.

fransız bir filozof der ki; deizm ateizm'den bir önceki otobüs durağıdır. sonun yakın dostum.

Lisede fizik kimya biyoloji falan gördükçe insanların da atomlardan filan oluştuğunu gördüm, yani cansız maddelerden çok farkı olmadığını, sadece daha iyi bir kombinasyon olduklarını. Sonra evrimin de farkına varınca teizm söz konusu değildi artık. Elbet açıklayamadığım şeyler var ama bunun için bir tanrı olgusu yaratıp tüm sorumluluğu ona atmak mantıklı gelmedi/gereksiz geldi.

Not: Ben dahil kendisine ateist diyenlerin çoğu da 'ateist'e çok yakın birer 'agnostik'tirler. Yani emin değiliz elbette. Yaratıp bırakan, olaylara karışmayan bir tanrı olması (deizm) ile hiç tanrı olmaması (ateizm) çok uzak senaryolar değil.

Ben tanri/allah'in olup olmamasiyla ilgilenmiyorum. Dinlerin yalan oldugunu dusunuyorum ama tanri hakkinda bir fikrim yok. Ne oyle ne boyle. Bana ne deniyor bilmiyorum ama ateist olarak adlandirilmaktan da rahatsizim esasen.

bana kalırsa ateizmi de deizmi de kanıtlayamazsın, kanıtlayabileceğin tek şey varsa o da agnostizmdir. Tanrı yok diyecek birşeyle karşılaşman imkansız, ama var denecek birşeyle karşılaşabilirsin belki.

edit : @spankenstein, kutsal kitaplara inanmıyorsan sadece din yoktur diyebilirsin ama tanrı yok diye bir çıkarım yapamazsın.

"kutsal" kitapları açın bir okuyun, anlarsınız :)

"Neden teistsin?" sorusuyla aynı temelden gelmemiştir bu soru. İddiayı ortaya atan teisttir. Ateistin bir iddiası yoktur. Çünkü teistin bir kanıtı yoktur. Ateist zaten ortada olmayan bir şey için fikir beyan edip zaman kaybetmiyor o kadar. Ama bence deist de pek farklı sayılmaz teistten. Mantığınla hareket edeceksen ve bir tanrının varlığı veya yokluğu arasında net bir bilgin yoksa agnostisizm biraz daha ağır basıyor. Ha yok kardeşim ben varlığına kesin eminim ama dinleri pek sevemedim gitti dersen deizm sana uygun.

agnostik olmak ateist olmaktan iyidir sanırım ama agnostizmi savunan birinin yokluğa kayması daha muhtemel geliyor bana. arada olmak hep aklı kurcular ve rahatsız edicidir gerçekten hala sorguluyorum bazen tamam var diyorum bazen yok diyememekle beraber cevabı olmayan soruları soruyorum kendime, başka birine sorduğumda dolaylı olarak kitaptan örneklerle cevabı bu sorunun diyor ama inandığı için onun için cevap o agnostizmi savunan biri için inandırıcı değil. karışık işler yahu ...

allaha inanmamayı anlamıyorum ak. ulan böyle bir sistem böyle bir düzen var. şu dnanın yapısına fln genlere fln bir bakın. böyle birşey olabilir mi. duygular var. böyle bir sistem kendiliğinden oluşabilir mi? bunu ancak sonsuz bi varlık yapabilir. o da allahtır. bu kesindir.

yavaş gel selimisik, sakinleş.

"Evrim teorisinin gerçeklerle yeterince desteklenmediğini düşüncesizce savunanlar, kendi inanışlarının hiçbir gerçekle desteklenmediğini unutmuş görünüyorlar."

demişler, çok da güzel demişler.

@selimisik bak senin tüm sorularının cevabı aslında bir alttaki duyurunun başlığında gizli: sevgilini sevmediğin halde "seni seviyorum" demek
anladın mı?
anlamadın tabi.
anlasan da işine gelmediğinden reddedersin bu gerçeği.
hangi gerçeği?
mükemmel bir sistemin olmadığı gerçeğini.
eğer o dediğin duygular (ki kendileri henüz anne karnında ike çıkarlar doğrultusunda edinilen tepkiler bütünüdür ve daha sonrasında alışkanlık haline gelirler ve ortaya çıkan her yeni ihtiyaçla gelişerek çoğalırlar) mükemmel bir sistemin ürünü olsalardı gerçekten; bu arkadaş böyle bir duyuru açma ihtiyacı hissetmezdi.

tam tersine mükemmel bişi olduğu için bu arkadaş bu duyuruyu açtı. ya bırakın bu işleri.

feminizm kocayı bulana kadar, kominizm parayı bulana kadar, ateizmde uçak sallanana kadarmış.

@selimisik mükemmel olsaydı, uçağın sallanmasına gerek kalmazdı...

ya ne dandik bi bakış açısı bu. mükemmeliyet, senin şu anda dünyayı 100 gramlık beyninle algılayabilio olmadan meydana geliyo. newton bile allahın varlığını yüzde 100 kabul ediyor. bununla ilgili bir sürü kaynak var.

@selimisik,

Newton kabul ediyorsa bizim de etmemiz mi gerekiyor? Bu nasıl bir mantık anlayamadım ben.

nemtersis +1

başka sebep yok.

En basit tanımla : Kendi yarattığı şeye ne şekilde ve ne amaçla olursa olsun acı çektiren, işkence eden bir tanrı imajını kabul etmiyorum. Bunu sen hakettin ama! diyenlere de hiç bir bilinç hiçbir şekilde yaptıklarından dolayı ya da değil işkenceyi haketmez cevabını verebilirim.

Ama böyle bir tanrı olabilir mi? Varsa da olmaz olsun kendi yarattığı bir bilince acı çektiren güç.

NOT : Ateist değil agnostikim. Deistlikle Ateistlik arasında.

"Duygular var" diye Tanrı'yı kanıtlamaya çalışan insan var desem yeterli olur herhalde.

tanrı kavramı 2000 yıl önce değil 200.000 yıl önce mağarada yaşayan insanlar tarafından yaratıldı, avcı ve toplayıcı toplumdan toprak süren hayvan yetiştiren üretici topluma geçince ona göre güneş toprak yağmur tanrıları olarak şekillendi. 2500 yıl önce anadolu ve yunanistan'da dionysos'un kanı diye bağbozumu şenliklerinde şarap içilir, toprağın nimetleri kutsanıp yenirdi. 2000 yıl önce o şarap isa'nın kanına dönüşürken; ekin hasatının simgesi ekmek ise isa'nın eti olarak rituellerde kullanılır oldu. her din ve rituel birbiriyle etkileşerek bugüne geldi.
dinler tarihi ansiklopedisi ve tiyatro tarihi[evet dinler tarihi ile tiyatro tarihi arasında muazzam bir bağ var;) ] kitaplarına bakabilirsin. fakat bu iş bir iki kitaplık bir içeriğe sığmaz. din doğanın en vahşi canlısını dizginlemek ve kolay yönetilmesini sağlamak için uzunca bir zamandır kullanılıyor fakat 100 yıllık bir ömrü kaldı diyolla.

varlığına dair bir kanıt olmadığı için. arşivlerimizde yer almıyorsa, yok sayarız onu biz.

Genişliği ayarlanabilen modeller var. Optikçiye danışmalı.

o kadar değildir, az sabredin bugün yarın açıklanır.

%55 abartı bir rakam.35 40 deseler anlarımda ne kadar zor olsada %55 imkansız bana göre.

söz konusu dahi olamaz. bu sınavda %10-15 dir baraj altında kalma oranı, 2. baraj var gerçi, dip barajın altında en fazla %10 bilemedin 11 olur.

Kim demiş?

ikinci sorunuza cevap olarak:

diskten silinen dosyalar aslında tam olarak silinmiyor. eskiden bulundukları alan üzerine yazılmaya açık hale geliyor, bu alan üzerine bir şey yazılmadığı sürece de orada duruyorlar. bunları kurtaran programlar olduğu gibi silinen yerin üzerinden 50 kere geçerek izleri yok eden programlar da var. kısacası olay sizi izlediğini düşündüğünüz şahısların ne derece pro olduğuna bakıyor.

bi ihtimal şizofren olabilir misin?

@waryemez öyle bile olsa bu izleniyor olduğu gerçeğini değiştirmez. Unutma, sen, vekillerin, parti binalarının, parti mensubu ailelerin alanen midibüslerle ortam dinlemesine tabi tutulduğu; televizyonlarından görüntülü izleme ve dinleme cihazları çıktığı; meclis odalarından görüntü kaydeden prizlerin dahi çıktığı bir ülkede yaşıyorsun. Geri kalan meslek erbaplarını düşün; özellikle gazetecileri, televizyoncuları, radyocuları, ... Onları dinleten, izleyen ve daha da kötüsü işleri düştüğünde eşinin çocuğunun, yuvada servise binen minicik bebeğinin bile görüntülerini şantaj için kullanabiliyorlar. Kimsenin özel hayatı kalmadı. Şu anda tüm bu "haksız" şekilde özel hayata tecavüz yolu ile elde edilen ortam dinlemeleri, telefon dinelemeleri, gizli kamera ve ses kayıtlarını basında kullanmanın para cezası var ve mahkemede delil olarak geçerlilikleri bulunmamakta. Fakat bu uzun sürmeyecek. Yeni anayasayla "birey" olma özgürlüğü, "özel hayatın gizliliği" tamamen yok edilecek ve kişilerin tuvalette kaç santimlik kaka yaptığı dahi basında "ceza getirmeden" paylaşılabilecek. Anlayacağınız, siz bugün o böcekleri, ortam dinleyen ve şans eseri parti binasının gücenlik kamerasına yakalanan araçları veya gizli kameraları hayatınızdan çıkartsanız bile yarın yeniden gelecekler. Üstelik elde ettiklerini "aman beş bin lira ceza alırım" diye düşünmeden direk paylaşacaklar. bence yapmamız gereken şey tamamen soyunmamız ve toplarımızı özgürce sallayarak dolaşmamız. Bizim hayatımızı gizlice görmek isteyenler, gözlerini çıplaklığımızla doyursunlar. Bizi gizlice dinlemek isteyenler, mis gibi osuruğumuzun o pantolonsuz muhteşem senfonisini dinlesinler. Belki o zaman medeniyete erişiriz...

üşenme bro. eğer içeceksen git al büfeden.
yoksa da hiç içme. bırak şu lanet şeyi.

hem kızlar sigara içmeyen erkeklerden hoşlanır.

not: memem var..

bende meme yok ama bence de bırak panpa.

konu sigara bırakmak değildi ama neyse sizi mi kıracağım bıraktım gitti:)

şaka bir yana gerçekten -ekstra- bir zararı olur mu bunun.

bir de sigaranın bittiğini anlayınca stres oluyorum. bişey olmaz diyen biri çıksa zaten akşama kadar 2 dal içerim:)

@cakabo nasıl yok?

panpa git bi fincan kahve al onu iç. sokayım sigaraya..
kokacak üstün başın. tiksindirme kendini..

not: memem var demiştim sanırım. iki tane..

ben de yapıyorum aynısını. yalnız daha önce hiç benzin kokusu almadım. aldıysam da, tadında çok bir tuhaflık yoksa içmişimdir mutlaka :)

çözümü kendimce şu şekilde buldum.
sigaraları camın önüne bırakacağım daha sonra içeceğim.
koku uçar gider herhalde.

tüm memelilere selam olsun:)

Offtopic
Insan erkeğiyle kadınıyla memeli bi hayvan

çinde 40 yıldır benzin içen bir adam var. ona bir şey olmuyorsa sana hiç olmaz. yalnız dikkat et parlarsa yüzünü gözünü yakabilirsin.

hayır

evet. ben bir aptalım iyisinden ama bazen pazarlamacıya bile söven zeki bir zorbayım. kendimi olasılıklara pazarlarım ama yeterince kesin olmaz. ben ne dediğimi bilmiyorum.

evet,kesinlikle.

@ermanen sen aptal değil, kocaman bir çılgınsın.

@ermanen sen dev bir kedisin.
bir yere gelmiş derken, nereye gelmiş mesela?

@Demet Demetevler' e gelmiş mesela.

@greenish oraya gelmişse kesin kendini pazarlamıştır, başka türlü oluru yok onun.

@Demet belki orada doğmuştur. Ne biliyorsun?

@greenish o zaman doğuştan pazarlamacıdır kendisi.

@Demet ki bunu zaten duyurudan çıkartmıştık. Başa döndük... Bozuk plak gibiyiz seninle ikimiz.

@greenish bozuk plak bile günde iki defa doğruyu çalar ya da ben çok yanlış anlamışım.

greenish, demet'ten mesene istesene.

onun dışında, ee, cevaplar tatmin etmedi beni. daha fazla evet istiyorum. bi yerlere gelme konusu kafanıza göre, yani böyle bi kalıbı yok bi yere gelmenin, kimi sınıf birincisi diye kendini bi yere gelmiş sayar, kimi yazın çalışıyo para kazanıyo diye, kimi gitar çalıyo dye. size kalmış.

dyo.

@roket adam istese kendi verirdi. Vermedi demek ki istesem de vermez idi...
Yoksa verir miydi? Kasıyor burası ya falan deseydim, belki mi?

@roket adam artık kimse msn kullanmıyor :) gtalk, facebook falan icad oldu mertlik bozuldu.

sen soru sormuyorsun ki cevap dayatıyorsun, ya da derdine ortak arıyorsun. "evet" yok demek ki öyle hissetmiyormuş insanlar. ne yapalım, kısmet bu işler.

Ben vesile olayım,

Demet, öncelikle duyurum altında değerli görüşlerini paylaştığın ve buna zaman ayırdığın için çok teşekkür ederim. Gördüm ki greenish ile aranızda hoş bir muhabbet vuku bulmuş ki greenish duyuru cemaatinin çok sevilen ve sayılan bir üyesidir. Dolayısıyla özele geçin artık naapıyosanız yapın sıkıldım daha yazamicam.

@roket adam kimmişim ben???

@roket adam beni başka biriyle karıştırıyorsun...

iyi kötü hiçbi yere gelemediğim için kendimi pazarlamayı bilmeyen bir aptal olarak hissediyorum genelde...

Kısırlaştırdınız ama beynini aldırmadınız ki. Beynini de aldırırsanız belki o zaman duygularını tamamen öldürebilirsiniz. Evet.

heryerde bas bas kısırlaştırılması gerektiği, çiftleşememesinin ona daha çok zarar verdiği yazıyor siz neyin derdindesiniz niye duygularını öldürelim. hayır yani verecek bir cevabınız yoksa niye laf sokma telaşındasınız

Laf sokmuyorum. Doğruları söylüyorum. Sen onun topişlerini de kestirsen o yine koku bırakacak. Tamamen ve hakikaten duygusal çünkü bu yaptığı.Bunu anlayamıyorsan... Anlayıp da kabullenemiyorsan...

grenish haklı. siz sonuçta içgüdüsel davranışlarını aldırmadınız sadece üreme yeteneğini elinden aldınız. o hala normal bir kediymiş gibi davranıyor, davranacaktır.

yazılanları gülerenk okuyorum. duyguları varmış. seks filan istermiş kediler. :)) insan mı bu?

duygu filan yok arkadaşlar. 2 yaşına kadar kısırlaştırılmamış olan bu kedi oraya buraya çiş yapma "davranışını öğrendi". bir kedi öğrendiği davranıştan zor vazgeçer.

bu davranışından vazgeçirmek için bişiler yapın. yalnız şanslısınız ki artık çişi kokmayacak. kokar da eskisi gibi kötü kokmayacak.

hayvanların duyguları yok evet. biblo çünkü onlar. çiftleşemezler çünkü evimize kapatıyoruz ve kendimize bağlamak için de kısırlaştırıyoruz. evimize neden alıyoruz? çünkü sokak tehlikeli, perişan oluyorlar, onlara iyilik yapıyoruz. sokağı onlar için yaşanmaz hale getiren de uzaylılar bu arada, biz onları bu durumdan kurtarıyoruz. bir de çoğalma sorunu var tabii, onlar çoğalmasınlar ama biz tavşan gibi çoğalalım, bizi kimse kısırlaştırmıyor nasıl olsa. dünyanın hakimi biziz evet. yaşasın insanoğlu.

evet işte kedi besleyenler ile uzaktan ahkam kesen diğerleri arasındaki fark da böyle birşey işte :)

herkesin aklı fikri kedileri seviştirmekte. ben sevişemiyorum bari kediler sevişsin. ben sevişmek istiyorum o zaman kedi de ister :)

bu konu duyuruda ve çeşitli ortamlarda belki 100lerce defa tartışıldı. ne yazayım ben şimdi buraya?

evet haklısınız kediler de sevişsin, şeker de yiyebilsinler. benim yazdıklarımı okumadınız bile. ne gerek var. sevişmek daha önemli :) sevişelim. herkes sevişsin.

evet işte kedileri kendi malı haline getirenlerle onları özgür bırakanlar arasındaki fark da böyle bir şey işte.

7 yaşından beri kedi besliyorum. hiç bir zaman da beslediğim kedileri kısırlaştırmadım. büyüdüklerinde onları bahçeye-sokağa salıp orada ilgilenmeye devam ettim. şimdiye kadar hiç birinin başına kötü bir şey gelmedi. yaşadığımız yerin de bunda etkisi var tabii, bir trafik akışı vs. yok. şu andaki kedim de sokakta yaşıyor gayet mutlu, özgür. istediği zaman geliyor gidiyor. benim anlatmaya çalıştığım buydu. sokağı onlar için yaşanmaz hale getirdikten sonra onları da kendi yaşamımıza uygun bir hale sokuyoruz ve doğalarını bozuyoruz.

@mea maxima culpa burada defalarca tartışıldığı için sonunda patladım zaten. hiç bir şey anlamamışsınız demek istediklerimden, neyse. siz onlar insan mı diye dalga geçin. buraya bir şey yazamadığınız zaman kişiliğe saldırarak işin içinden çıkıyorsunuz. cevabınızda 8 kere sevişmek sözü geçiyor, kimin sevişmekle kafayı bozduğu ortada :)
ben sevişemiyorum o zaman kediler de sevişmesin diye düşünüyor olabilirsiniz tabii, sizin mantığınızla yola çıkarsak...

sayın @demet ve diğer arkadaşlar yazdıklarımı üzerinize alınmanıza gerek yok. kaç senedir duyuruya giriyorum ve durmadan kedili duyuruları okuyor-elimden gelirse yardımcı olmaya çalışıyorum. hep aynı konular, defalarca konuşuldu. herkesin derdi aman kediler sevişsin. sanki kediler insanlar gibi bilinçli ve seksten zevk alıyor falan filan. defalarca yazıldı.

istanbulun göbeğinde, en kalabalık semtlerden birinde cadde üzerinde oturuyorum. etrafın yeşillik, çiftlik cennet gibi olduğu bir ortamda kedilerimin, köpeklerimi özgürce koşup oynayacakları, istedikleri zaman eve girecekleri ütopik bir ortamda ben de yaşamak isterdim. ama olmuyor, olamıyor.

ama bu şartlarda kedilerimi sokağa bırakmam cinayet olur. idealleriniz uğruna kedilerimi mi öldüreyim, sakatlayayım ve de her sene onlarca yavru yapıp sokağa salayım anlamıyorum ki derdiniz nedir? bunları söylüyoruz sonra nedense bir de biz kötü oluyoruz. siz mükemmel insanlar, humanist hayvanseverlersiniz, biz naziler gibiyiz kedileri kısırlaştırıp kötü emellerimize alet ediyoruz.

ayrıca evdeki kedilerimi doğurtup çoğaltıp sonra da bir de onları yuvalandırma derdine düşmektense yine sokakta aç bilaç evsiz olan başka kedilere yuva bulmayı tercih ederim.

bunları da yaz yaz bıktım artık. zihniyetler hep aynı. kedilerin bilmem nesine engel oluyorsunuz. buyrun sokakta bilmem nelerine engel olmadığım binlerce perişan yavru var. onlar için sevinin yeter.

bu ucuz laflar gerçekten beni artık kötü yapıyor.

@mea maxima culpa haklısınız, siz elinizden geleni yapıyorsunuz ama bu çözüm değil. ve onlara yardım edelim derken doğalarını bozduğumuz da bir gerçek, ne kadar kabul etmesek de. çiftleşmek içgüdüsel bir şey olabilir ki insanlarda da durum aynı öyleyse, bizim anladığımız anlamda bir duygu değil belki ama bunun dışında o hayvanlar için doğal ortamda yaşayamamak büyük bir eksiklik. hayatı boyunca başka bir kedi görmeyen, eve kapatılmış, evden dışarı çıkarıldığında travma geçiren hayvanlar bunlar.

meselenin temelinde şehirleşme sorunu var. özellikle metropollerde biz bile zor hayatta kalırken, hayvanların yaşaması mümkün değil. sokağı yaşanmaz hale getiriyoruz derken de bunu kastediyordum. eve kedi alıp kısırlaştırmak bunun çözümü değil, sonuçta en fazla kaç kedi alabilirsiniz ki evinize? bu kapitalist sistemde yoksullara yardım dağıtmaya benzer, bu meseleyi çözmez, yoksullar yoksul olmaya devam ederler ama siz vicdanınızı rahatlatırsınız. (bir bakıma bu kısırlaştırma mevzusu malthus'un yoksul nüfusu azaltmak için önerdiği faşist yöntemlere de benzer, oysa ki o iyilik yaptığını düşünüyordu) belki bir-iki kediye bakmaya, beslemeye harcadığınız emeği ve zamanı bu saçma şehirleşme politikalarına karşı mücadele etmeye harcasanız daha çok insanın ve hayvanın yaşamını mümkün kılarsınız.

evet naçizane ucuz çözüm önerilerim bunlar.

Sonralardan gelen edit: Birincisi kedim british shorthair cins bir kedi yaşam ortamının ev olduğu sokağa salınmaması gerektiği yaşayamadığı biliniyor. ikincisi kediyi durduk yere keyfimden kısırlaştırmak gibi bir niyetim de yok onun için üzülüyoruz çiftleşmesi için bir ortamı yok böyle daha mutlu olacağı inancındayız
ve son olarakta kedinin kızgınlık döneminde koku bırakma sebebi çiftleşme içgüdüleri ve etraftaki dişi kedileri çekmek, kendi bölgelerini işaretlemektir. Testosteron salgılamayan bir hayvanda neden bu tür birşeyin devam ettiğini sormuştum lakin konuyu öyle yerlere çektiniz ki bravo diyorum. Bu gün görüştüğüm bir veteriner buna sebep olan şeyin kedinin vücudundan henüz tüm testosteronun atılmadığını bunun zamanla azalacağını söylüyor. Gayet açık ve net sanırım

konu başka yerlere çekildi ama ben cevap vermiştim.

kediniz oraya buraya çiş yapma alışkanlığını kazandı ben o sebepten olduğunu düşünüyorum. kediler kazandıkları alışkanlıklardan zor vaz geçerler.

elbette ondan önce veterinerinize danışın, bir muayene etsin. bir terslik olmasın operasyondan sonra.

bir yarayi baska yerden alinan deriyle kapattiklari ameliyatlarda, derinin alindigi kisimda ayni boyda kotu bir yara kalmiyor mu?

===> hemen hemen hiç kalmıyor. derinin "gevşek - kalın - bol" olduğu yerden -genelde sırttan- alınıyor.

ve bir de adamın ağzının burnunun kesilmesi kopması gibi değil, ameliyatla ince ince kibarca deri katlarına uygun olarak alınıyor. yani kopararak parçalayarak almıyorlar.

Mesela sac transferinde de durum bu sanirim, naklin alindigi yer ne oluyor?

===> işte temiz kibar şekilde alınıyor ve öncelik sırası mantığı var. alınan yerdeki saçın azaldığını çaktırmayacak noktaya kadar alıyorlar, olmayan yere ekiyorlar.

bunun bir rakamı vardı, santımetrekarede bılmem kaç saç kökünden az olunca insan bunu "dökülmüş" olarak algılıyordu o sınıra kadar getirip aldıklarını başka yere ekiyorlar.

Estetik dikiş ile fark edilmeyecek kadar az bir iz kalıyor. Bu sebeple mantıklı bir işlem oluyor.

Saç transferindeyse durum farklı. Nakil derili saç olarak yapılmıyor. Tane tane köklü kıl nakli yapılıyor. Kafa derisi iyice geriliyor ve gözenekler genilşetiliyor. Daha sonra kıllı bölgeden alınan örnekler kafa derisine naklediliyor. Kılların alındığı bölgede de kafadaki yeni ekilen bölgede de zaman içerisinde kıllar uzuyor.

bence siz:

"yara iyileşmesi"ni okuyun.

yani

1. sırtınızı iş makinesine kaptırmanız ve bir cerrahın dikmesi.
2. sırtınızı iş makinesine kaptırmanız ve dikmeden kendi haline bırakmak.
3. sırtınızdan bir cerrahın deri alması.

1 iz bırakarak kapanır
2 kapanmaz enfeksiyon kapar büyük ihtimal ölürsünüz
3 tertemiz kapanır

@truvaiti: konu hakkindaki fikrim tamamen siradan estetik ve cici olmayan yaralarin iyilesmesini gozlememe dayandigi icin, estetik cerrahin actigi diktigi yaranin super iyilesmesi yercekimsiz ortam gibi hayal etmesi zor geliyor. Ama fikri anladim simdi, tesekkur ederim.

gerçi saç ekimi mikro cerrahiye girmiyor. mikroskop altında yapılmıyor.

saç ekiminde eskiden saç alınan bölge dikiliyordu ama yine de işte, cerrahi olarak yapıldığı için orada da iz kalmıyordu.

işin esprisi tamamen şu:

sökük ve yırtık arasındaki var nedir?

sökük dikiş yerinden olur. tekrar dikersin.

yırtık kumaşın orta yerinden olur. dikersin ama iz kalır zordur.

birincisi cerrahi olan, ikincisi günlük kazalardan sonraki dikme işlemi.

bir de:

her 3 saniyede bir ıhhh ehh diyor, tahammül edebilirseniz dinleyin:

www.youtube.com

bir arkadaşımın bacağına bu tip bir tedavi uyguladılar motor kazası sonrasında. diğer bacakta deri altına bir balon koydular, bunu bi süre içinde yavaş yavaş şişirip o bölgedeki deriyi gerdirdiler. sonra orayı kesip kullandılar yarasında.

Labneyi mi diyorsun?

e demiyorum, labne krem peynirin ace'si selpak'ı gibi bişey..

la vache qui rit

@hewit yanlışın var. Krem peynir eşit değildir labne.

lavaş da değil.

mascarpone?

cıks

İsterseniz kapattırabilirsiniz. Bunun için banka ile görüşmeniz ve bir dilekçe vermeniz lazım.

Şöyle de bir durum var ki genellikle o kartların "kredi kartı" olarak kullanılması, başvuru yapmadığınız sürece aktif olmuyor.

normal bi hesap o.yatırtabilirsin. internette arat ziraat bankası hesap iban no diye orda kart numaranı falan ister.onları girersen sonuca ulaşırsın.

tabi ki. normal bir hesaptır kendisi. içinde at koşturabilirsiniz.

iban'ı buradan öğrenebilirsiniz müşteri no vs. girerek: www.ziraatbank.com.tr

ya da kartı atm'ye takarak da iban no'suna bakabilirsiniz.

bana da devletin verdiği kart vardı. istanbul-karaköy şubesinden almıştım. o şubeye gidip öğrendim iban-no'yu. özgürce kullanabilirsin, senindir tabi hesap.

iban numarasını online öğrenmekte sıkıntı yaşarsanız (müşteri numarasını bilmiyorum, eyvah internetler kesildi, evde calgon kalmadı vs.) en yakın atm'ye gidip kartınızı takıp öğrenebilirsiniz.

Şöyle de bir durum var; size yatan krediyi üç ay boyunca çekmezseniz, para KYK'ya iade ediliyor ve krediniz iptal ediliyor. O tarihe kadar ödenen parayı da hemen tahsil etmek üzere evinize kağıt gönderiliyor.

3 ay çekmeme olayı hürafedir itibar etmeyiniz

@greenish @soluman: 1 yıl hesaba dokunulmazsa kredi iptal olur içerisindeki para çekilir geri ödeme de başlar. 3 ay değil.

sözleşmeyi didik didik okudum da oradan biliyorum :)

@cro magnon Ben de sözleşmeyi okudum. Üç ay diyordu. Daha önce çok soran oldu.

başka moderatörlere de durumu bildir. nuage ye falan mesaj at.

Bence 2. si hatalı ispiyon değil. İlk entry tarihinde sözlükte türkçe karakter olmadığı için öyle yazılmış farklı başlığa gidiyor ama yazan aynı şey aslında.

Durdenist +1

@drip nick i zaten kullanilmakta hayır ikincisi de farklı çünkü $ ile ş bir değil. yazıldığı tarihte de aynı başlığa gitmiyorlardı zira türkçe karakter ile alakası yok. ikisi farklı kelimeler. iki bakınızın içeriği de anlamı da farklı. "alma" ile "elma" nasıl ki iki farklı bakınız oluşturuyor ve iki farklı başlık oluyorsa; benim yazdığım bakınız ile ilk olanın yazdığı bakınızın içeriği de anlamı da birbirinden farklı.

@durdenist başka moderatörler, sadece ispiyonu yapan kmoderatörlerin konuyla ilgileneceğini söylediler. fakat eski artık bir moderatör değil. öbürüne mesaj attım ve cevabını bekliyorum.

Tekrar olacak ama, İlk entry yazildigi tarihte, sozlukte $ karakteri ş için sıkça kullaniliyordu. İçerik aynı üstelik başlık başlıklar birleşmiş formata uygun biçimde olmakla birlikte suistimal edip formatını bozmuş başlıkları ayırmışsın.

Bence de yaptığın uygun değil.

Ornegin turke karakter olmadigi dönemde x başliga (bkz: kilic) diye bkz verilmis olsun, aynı baslığa şimdi gidip (bkz: kılıç) diye bkz vermek gereksiz ve bence de hatalıdır. Doğrusu üsttek entryi yazana mesaj atıp ilk bkz için karakter duzeltmesi yapmasını istemektir.

@drip nick i zaten kullanilmakta iki kelime birbirinden farklı ise ve benim verdiğim bakınızın anlamı başka ise bu suistimal etmek değil, başlık açmak ya da bir başlığa bakınız vermektir. yanlı olacağım derken posasını çıkartıyorsunuz. çarpıtıyorsunuz. benim durumumda örnek alınması gereken kelimelerin "alma" ve "elma" olduğunu söyledim. görünüşte "benzer" olsalar da "aynı" değiller. "Anlamdaş" da değiller. Bu sebeple "kilic" ile "kılıç" karşılaştırması yapmak sadece taraf olmaya çalışmakltır. Kaldı ki "kilic" kelimesinin eğer "kılıç" kelimesinden farklı bir anlamı varsa, o anlam "kiliç" başlığına değil "kilic" başlığına yazılır. Hatta yazdım, oldu bile.

@drip nick i zaten kullanilmakta ayrıca burada olay bakınızın gittiği başlığın çıktığı yer değil. bakınızın kendisi. bakınızın "daha önce yazıldığı" gerekçesi ile silinmesi fakat benim yazdığım şeyin "aynısının" daha önce yazılmış olmaması.
üstelik, daha önce yazıldığı iddia edilen entrynin gittiği başlığın benim bakınızımla aynı yere "otomatikman" gittiğini iddia ediyorsunuz fakat bunda da yanılıyorsunuz zira başlık yönlendirmesi otomatikman değil bir başka "yazarın" bakınızı ile gerçekleşmiş. anlayacağınız bu savınız da geçersiz.

Yanlı olmaya calissam digerine de kulp bulurdum. Sadece fikrimi soyledim. Hala da aynı fikirdeyim 2. İspiyon hatalı değil. Neye ofkelendin bilmiyorum ama bana yoneltmene gerek yok.

hatalı ispiyonla alelacele silinmiş entry'ler, ilgili moderatörle konuşunca düzeltiliyor ve iade ediliyorlar (entry silinme istatistiklerinden kalkmıyorlar ama moderasyon tarihçenize not düşüyorlar "dikkate alınmasın" diye). döyzb ispiyonuyla üç entry'm silinmişti hatalı olarak, hepsi de iade edildiler. silinmiş entry'lerinizi göremediğimiz için ancak bunları söyleyebilirim.

ayrıca; nickaltı'nızda "planking" yazarak arattım ve ben de öyle hakaretamiz bir entry'ye rastlamadım açıkçası. ha sizinle ilgili olmayabilirler ama bu da ancak yazanların halledebileceği (sileceği) bir şey.

bir de çok ilginç, gene nickaltı entry'lerinizde gördüm; kirsten dunst'a benzetilen, dünyadaki ilk hatun olmayan kişisiniz anladığım kadarıyla.

sorunun cevabı olmasa da; (bkz: grooveshark)
fizy son günlerde oldukça sorunlu o yüzden geçiş yaptım ben bir bak istersen.

Bende de aynı problem vardı. Geçmişi temizleyince sorun da bitti.

Şöyle böl;

'the young chap could have told them, and, though that very thing was the the thing that interested the audience, would have been the only truth worth knowing.'
+
'the questions put to him necessarily led him away from what to me, for instance,'

Genç delikanlı onlara şunu söyleyebilirdi; o tek şey, ki dinleyiciyi ilgilendiren tek şey olmasına rağmen, öğrenmeye değecek tek gerçek olabilirdi.
+
ona sorulan sorular onu benden aldı, bir anlığına

Tam içime sinmedi benim de ama bir fikir verir belki.

Genç adam onlara anlatmış olmalıydı ve asıl olay, dikkatinin ister istemez bana çevrilmesini sağlayan, kendisine sunulmuş soruların, dinleyicileri de ilgilendirdiğini akıl etmiş olmalıydı, bilinmeye değer tek gerçekle ilgili olan soru gibi.

Gibi...

fiyat veremiycem ama cağaloğlu, bab-ı ali yokuşunda ve onun hemen çıkışında bir iki oldukça ucuz yer vardı.

Ucuzmuş bile. Daha ucuzunu bulman zor.

kaç sayfa?