2. gerekli altyapi (server, bandwidth, vs) olduktan sonra 20 milyon yazar bile barindirilabilir. bunun pratikte tam bir ust limiti yok.

1. yazar alımı olayının site yönetiminin bundan sağladığı yarardan daha çok insanların yazar olmayı talep etmesiyle ilgisi var.

daha önce yaşanana toplu yazar alımları ve bunu takip eden dönemde de en ufak hatada ve yanlışta uçurmak suretiyle düzeni geri sağlama durumu.

daha önce yaşandı; belirli kriterlere göre toplu yazar alımları yapılır, sonra da bu toplu alımlardaki yazarlar en ufak hatalarında doğrudan uçurulurlar. böylece 500.000 küsür entry onunmaktan kurtulunulur, ama yeni yazarların en ufak hatalarında gözlerinin yaşına bakılmaz.

siteye daha cok girilmesi degil muhtemelen tek amac, sozlugun kutsal bilgi kaynagi olarak devam etmesi,
5. nesilden sonra yazar almayi biraktilar diyelim, tamam biz olduk boyle, bu kadar iyiyiz super tik aliyoruz cosuyoruz egleniyoruz diye karar verdiklerini dusun.
ilk yazar oldugunda ortalama yasi 18-25 arasinda degisen yazarlar, 5 yıl sonra 25-30 olacaklar, herkes mezun çalışıyor evleniyor vs, sozlukte lise ogrencisi yok,

ondan sonra sozlukte dugun dernek iş guc felsefe bilim muhabbetleri donecek hersey sahane ama millet össden, kolbastidan, kitesurfingden, teenage terminolojiden bihaber, hem sozluk bilgi kaynagi olma amacindan da uzaklasır, hem daha az tıklanır haliyle, daha az reklam alır yine haliyle, en onemlisi elitist aristokratik bi ortam olur, katilimcilik biter, sozluk yaslanir gider

yeni nesiller de sozlugu bozdugundan(!)(evet, ben de o sabirtasi caylaklardan biriyim)yeni yazar almayı kesmeyelim ama bi hatasında caylak yapalim, sozlugu koruyalim diyolar, bu da hem etik hem kutik bi cozum yolu iste, ne yalan soyliym aylardir sira bekledigim icin sovsem de bence mantikli

* siteyi düzenli okuyan birisi yazar olursa komünün gerçek bir parçası olur, haliyle daha düzenli bir 'müşteri' olacaktır. sözlüğü çekip çevirenlerin kalite gibi bir şeyi umursamadıkları zaten biliniyor. tıklanma sayısıyla alakalı bana göre. herhangi bir düzenli okur ile yazarın tıklama sayısı arasında sanıyorum uçurum vardır. sonuçta, x için sözlük olan bir yer y için ekşi şeyler teknoloji aş'dir. zaten bunu takip etmek de mümkün değil gibi bir gerekçe kabul edilemez.

* ikinci soruyu assert h net şekilde cevaplamış zaten. ben kalanına devam edeyim: neden bekliyorlar? altyapı yetersiz kalır ve sözlük hantallaşırsa asli kullanıcılar bu sefer daha az giriş çıkış yapacaktır. tabii bir de bu yazarların kontrol sorunu var. yazılan yazılar sonuçta herhangi bir editörel süreçten geçmiyor.

* yıllara yayılarak topluca alımlar yapılıyor zaten. söz gelimi 20.000 kişi büyük bir rakam. bunun için büyük hazırlıklar gerekiyordur. şu haliyle bile ekşi engine hata veriyorken, yeni yazarların kapıda bekletilmesi doğal. kaldı ki bekleyenler de komüne girince daha özenli oluyorlar diğer sözlüklere göre. çünkü beklemiş, pembe panter olmuş sözlüğe alınana değin.

ben yazarlığı beklemekten sıkıldığım bi ara klon sözlüklere takılmıştım. yaklaşık bir ay ekşi sözlüğe hiç uğramadığımı bilirim. hiç alınmayacak olsam belki de hiç işim olmazdı ekşiyle. dünyanın devamlılığı için isanın üremesine, ekşi sözlüğün devamlılığı için de yazar alımlarının devam etmesine ihtiyacı var, tehanu'nun da açıkça belirttiği gibi.

mutlaka bakmışsındır da hatırlatayım:
(bkz: periyodlar ve akımlar halinde caz tarihi )

ornette sourberry'de caz yayını yapıyor. onunla irtibata geçin derim.

mahallenindelisi'nin önerisine ek olarak 8 ortali harita metod defter'i de önereyim ben de: www.sourberry.org

wikipedia'nın ingilizce versiyonunda da çok sağlam bilgiler bulunabiliyor bazen. orayı da unutmamakta fayda var.

oltu

tamam oltu taşından alayım, nerelerde satılır peki bu meret? erzurum'a gitmek zor geldi şimdi..

tutun satan yerlerde oluyor yav.

eyvallah bakayım bi.. kızlarağası'na falan giderim artık olmazsa..

sevinç pastanesinin oralarda amerikan pasajı gibi bi yer olcaktı
vardı orda

bütün gümüş satan yerlerde vardır. ağızlık kısmı oltu ve uç kısmı gümüş olursa şık olur, belki biraz pahalı versiyonları vardır.

diplomanizin A4'e cekilmis fotokopisi is gorecektir.

-öncelikle- hönk?!

şimdi cevap: fotokopi diplomayla eş boyutta olmalı üzerine de "aslı gibidir" damgası, onayı gerek sanki!(Noter ya da mezun olduğunuz okulun öğr. iş. onaylı)

bana fotokopi yeter dediler ama?

hangi unidir bu başvurduğunuz ayıptır sorması? Şöyle olabilir diye tahmin ediyorum. Yaptığınız başvuru bir ön başvuru ise doğrudur, sadece fotokopi yeterlidir ama kesin kayıtta fotokopiyi yemezler(:

başvuruda fotokopi yetiyor. kesin kayıtta aslı lazım.

bogazicide sadece fotokopisi yetiyor aslini gostermek kaydiyla

notere para bayılma, direkt öğrenci işlerin onaylasın, mezun olduğun okuldan. fotokopisi de bildiğin a4 işte.

merhum andreas tietze'nin sözlüğü de çok çok faydalı olacaktır bu konuda.

siyasi görüşlerine katılmasam da
www.nisanyansozluk.com

açılmıyor sayfa. adresin tamamını almamışsın.

link, aşağıki duyuruda var zaten :
www.tavyatirimciiliskileri.com

acrobat'la hazırlanmış olabilir, quark express de olabilir. ancak sanıyorum bu indesign ile hazırlanmıştır. bu 3 program da bu işi yapar. çeşitli yolları var. adobe acrobat dev bir süit öncelikle, içerisinde bir sürü şey var. deneme sürümünü burdan indirin:

indesign için: www.adobe.com
acrobat için: www.adobe.com

kusra bakmayın.boyarken eksik kalmış sanırım.

ahırda silahları kuşan. bir hafif ve bir de ağır silah edin. mermiler full olsun. druganov ve türevi sniper silahların varsa at onları kullanma. süre çok az olduğu için bölüm zor. uçakları yardıma çağırdıktan hemen sonra bölgeye hızlıca akmazsan kaybediyorsun.

şöyle yap: ahırdan çıkar çıkmaz sol taraftan ilerle. bir kulübe ve patlamış bir tank olacak. bölgeye doğru ilerlerken uçakları yardıma çağır. uçaklar ortamı dağıtır dağıtmaz karşıdan ve sol taraftan saldırı olacaktır. uçağın bomba attığı yerlere de tabii yakın olman lazım. uçaklar bombalarını bıraktıktan hemen sonra sol tarafa ve karşıya el bombası at, sağ tarafı tara ve ilerle. 2 saniye bekle ve ateş ederek tankın yanındaki kulübeden sola inmeye devam et. sol tarafın az ilerisine bir uçak daha yolla, aynı anda bölgeyi silahla tara ve sağ tarafına mutlaka dikkat et.

solda birkaç tane daha milis olacaktır. onları indir ve bir uçak da aşağısına yolla çünkü rpg'lerle geliyorlar aynı anda. yani hemen aşağıdan milisler gelmeye devam ediyor olacaktır. dikkatle ve hızla, çöke kalka (zeybek modunda) saldır, karşıya geç çalıların arasından ve üst tarafa bir uçak daha yolla.

bölümü ayrıntılı olarak hatırlayamıyorum ama, gözüpek'in de dediği gibi bombardıman seçeneğini kullandıktan sonra oluşan boşluktan yararlan. ahırdan çıkışta hem sağda hem de solda küçük su kanalı gibi yerler olması lazım, siper açısından güzel ve geçmede yararlı yerler oralar :)

evet evet o su kanallarindan karsidaki evlere kadar gitmede sorun yok, down the hill dedigi andan sonra sorun basliyor. ates cemberi resmen :)
15 dakika sonra gözüpek'in talimatlarini uyguluyorum, sonuclari burada paylasirim :)

yardımcı olması açısından bir de şöyle bir şey var eheh;
www.youtube.com

link'teki videoda olduğu gibi bu bölümü geçmeye çalışırsan işin zor...
en iyisi tarla'dan depara kalk yolun olduğu yere doğru.yol'un orda el bombası ses bombası ne bulursun sol alt'taki evin oraya at..sonrada aşşağıda sizi almaya gelen uçağın oraya doğru koş...seni yolda bekleyen şerefsizlere aldırma ortalığı tara bombala ama en önemlisi seni vursalar bile koşmayı unutma...

edit=en güzel yanı uçağa bindikten sonra aşşağıdakilere bütün silahındaki şarjörü boşaltırarak hepiniz ..mına koyum lannn diye zafer nidalarıyla bağırmak:)

gözüpek ve video taktiklerini uygulayarak burayi gectim, gecis o gecis bir daha takilmadan oyun bitti. hey gidi koca price

öncelikle bu linkteki kitabı alsın.
www.idefix.com

yanına da bu linkteki kılavuz kitabı alsın.
www.idefix.com

maddi durumları iyiyse bir takım da bana hediye edebilrler. Sorun çıkartmam.;-))

Saygılarımla.

varlık ve zaman oldukça zor bir kitaptır, ben tavsiye etmem. başlangıç kitabı o değil. ama kutsal kitaplarından birisi.

aksine şeftali kabızlık yapar diye biliyorum.

şeftali ishal diyetlerinde yenilmesi tavsiye edilen bir meyve. cırcır yapmaz. kayısı cırcır yapar.

fasa fiso olmayan bilgi kısmından:

tr.wikipedia.org

www.idefix.com

bu kitap fena değildir. erişebilirseniz mutlaka bakın.

@ Jangara;

peki hangi komutları vermem gerekiyor? Bir sürü karmaşa (; Önce Java dosyasını internetten indireyim de öyle mi vereyim komutları?

1.msn live ın skydrive diye bir hizmeti var 500 MB yer veriyordu, burayı kullanabilirsiniz.
2.windowsu onarım modunda kurabilirsiniz. eski program ve ayarlarınız aynen kalacaktır.
3. zip ile sıkıştırırsanız açabilirsiniz, evet.

format atmadan xp'yi düzeltmek anlamında şunu yapabilirsin: xp cd'sini takarsın, bununla başlatırsın ve format atmadan xp'yi kurdurursun. eski sistemi bir klasöre koyup yenisini kurar. böylece sana ait dosyaları daha sonra buradan alır, yedeklersin ve sonra atarsın formatı tertemiz yapmak için (virüs falan var diyorsan).

@ laughtear,

Format atmadan, eski Xp zaten var uyarısı verecektir, o zaman yenisini mi kur dememiz gerekiyor?

humyo.com 10 gb depolayabilirsin. ücretsiz hemde.

windows xp cd sini takıp bilgisayarı başlattığında setup eski versiyonu algılıyor ve listeliyor. onarım mı, yoksa direkt kurulum mu yapmak istediğini bu noktada soruyor ve istersen ve seçtiğin windows un üstüne (diskinde birden fazla windows olabilir) kurulum yapıyor.

kutlanmaz.hem de cok yalnış bir şey yapıyorsun(millet bitanesini bile aklında tutamazken sizinki buyuk başarı)

cem yılmaz yanıtlıyor 'yok artık pilav günü'

ayrılış biçimine ve kızın karakterine bağlı bence.dışa donuk bir kızsa yanlıs bişey olmazgibime geliyor.

bence gerek yok.

ilişkiler bitebilir. insanları silmeye gerek yok. (bkz: insan) (bkz: sevgili)

eski sevgili ile arkadas kalabilmissen (evet bence kalinabilir, insanina ve iliskinin bitis sekline ve pek cok faktore gore degisir bu tabii) pek âla kutlanir efendim. mutlu yillar.

Gerek yok; çünkü hala bana değer veriyor gibi düşüncelerle birlikte hala beni unutmamış gibi yargılara varabilir insanoğlu. İlişki bitmişse "ilişki" bitmiştir yani, tabi ki uzun süreli bir ilişkiden sonra belki anormal değildir, bilmiyorum ancak; yine de gerek yok gibi.

kutlanmalı bence..

kenkes bırakın bu "arkadaş kaldık çok mutluyuz", "ve insan" tadındaki düşünceleri. ya "ahaha beni unutamamış" triplerine girer, ya "ulan hala unutamadım bu gece dibine vuruyorum" triplerine girer, ya s.klemez, ya da benim gibi "s.ktir git işine" der.

velhasıl ı kelam, teamüllere aykırıdır.

ben de karar veremiyorum. benimkisi kutlandı. acaba ben de kutlamalı mıyım şimdi diyorum. haftaya doğum günü var da...

gereksiz gerilim sebebi. nihayetinde başka bir hayata geçmişsiniz, ne gereği var. belki hatunun/adamın sevgilisi bunu duyunca hoşnut olmayacak? gereksiz bir aktivite.

ben kutlamam, benimki kutlanirsa da onemsemem pek..

'insan'sa (bak insan diyorum, tana veya 'hala unutmadın mı beni börkecaaaan.sevgilim de var ama. ihihi' diye cevap atacak 'bişi' değil ise) kutlanır. kutlanmalıdır.

Kişiler arası diyalog sekteye uğramamış ise, mutlaka kutlanmalıdır. Bu bir ananeden çok opsiyonel bir incelik olarak anılmalı... Temas halinde değilseniz gereksiz bir edim olacaktır.

sık sık görüştüğün bir arkadaşınsa kutlanmalı tabi ama 40 yılda bir görüşüp tek doğumgününde konuşuyo ya da mesaj atıyorsan çok saçma bence.

doğmasan daha iyi olurmuş gibisinden bir mesaj daha makul bence tabi ilişkide sorunlu kişi oysa.

nasıl ayrıldığınıza bakar.
kavga dövüşle, gürültü patırtıyla, birbirinizi kırarak, kazık atarak falan ayrılmadıysanız kutlanır tabii ki.

sen kafana göre takıl. ne yanlıs olacak sen dogru bulduktan sonra.

Symantec Endpoint Protection devasa bir suit. Symantec Endpoint Protection Small Business Edition ise bunun bir parçası. öyle bir versiyon yani, daha az özelliği var. İkisi de işletme çözümleri sunuyor. Birisinde daha fazla lisanslama hakkı da var. 20'ye 100 gibi.

clutch - electric worry ?

(bkz: john lee hooker)

www.youtube.com

olabilir.

www.forvo.com

play e basip dinleyebilirsiniz nasil okundugunu. (.fr)

batay şeklinde okunuyor. joğj batay. -ğ harfi gırtlaktan.

şöyle bişi var ama soruna cevap mı bilmem :)
sozluk.sourtimes.org

1 - ctrl + f yaptığında bi bar çıkar alt tarafta (ki o bar'daki alana arama yapmak istediğin kelimeyi yazıyorsun), orada "Eşleşen kelimeler" diye bir alan var, eğer şeçili hale getirirsen kelime büyük-küçük hale gelir. muhtemelen farkında olmadan seçmişsin, onu seçili olmaktan çıkart sadece yazılı olanı büyük küçük harf ayrımı yapmaksızın bulur.

@el magico

tam cevap değil tabi ama sağol yine de. nazmiye demirel'e sordum mesajla ama en son 3 yıl önce bişeyler yazmış. pek girmiyor herhalde. ya da belki girip de yazmıyordur. bakalım.

(bkz: jimi hendrix istanbul'da)

adobe after effects bu iş için mükemmel. xmp formatıyla render alırsanız flash'a da rahatlıkla import edebilirsiniz web için kullanacaksanız. ama video için adobe after effects ormanda 10 kaplan gücünde, her işinizi (3d nesne tasarımı hariç) görebilir.

sayı, ritim ve müzik eşliğinde bir şeyler için trapcode form, trapcode soundkeys ve trapcode echoshape kullanın.

sizden başka fabrika yok mu ? onlar nasıl çözüm buluyor bunu öğrenin bence, he eğer tekseniz, bol şans.

Çölde tek başımızayız. On kilometre uzağımızda şehir ve dev bir sanayi bölgesi var ama artık yılanlar ve diğer hayvanlar uzaklaşmış oradan. Diğer ufak tefek yerlerin(benzin istasyonları filan) bazıları önemsemiyor, bazıları da zehirli yumurta kullanıyorlar.

okuyun ufleyın saga sola ayetler fln asın. cok etkili.

En onemlisi yilanlarin saklanacaklari yerleri engellemek ve girebilecegi acikliklari kapatmaktir. Fabrika olunca biraz zor tabi.

Yilanlarin ilgisini ceken seyleri de ortadan kaldirmak gerekiyor ama ne fabrikasi oldugunu bilmiyorum tabi, ilgisini ceken sey kacinilmaz olabilir.

Yilani uzaklastirmak daha zordur, onun avladigi hayvanlari uzaklastirabilirsin.

Vahsi col kuslari oluyor, onlardan beslenebilir. road runner var mesela.

Ya da bu isi bir profesyonele birakirsin. Profesyonel yilan yakalayicilari oluyor, cogu bedavaya yapiyor ama fabrika gibi buyuk bir yer icin parayla tutman gerekebilir.

not: kimyasallar ve ultrasonik sesler ise yaramiyormus genelde. limon agaci ve tutun bitkisi bir nebze ise yarayabiliyormus.

bryan fury - Çok iyi fikir. En azından çalışanları sakinleştirir. Huzur verici. Lakin çok pahalı. Çalışanların içinde müslüman, hristiyan ve hindu var(eşit oranda). Hepsinin hocası, duası, ritüeli ayrıdır şimdi.

oncelikle farelerden kurtulmayi deneyin? fare yoksa yilan da gelmez besin zinciri kirildigi icin. ayrica cekirge gibi irice haseratin da yilanlarin besin listesinde olmasindan mutevellit onlara karsi yurutulecek bir mucadelenin yilanlar icin de etkili bir cozum oldugunu soyluyorlar.

akustik bir cozum olup olmadigindan emin degilim. zaten bu isler muhtemelen yilanlarin kafatasi boyutlariyla alakali bir frekansta ses uretmeyi gerektirecegi icin tek bir cihazin tum dunya yilanlarina karsi cozum uretmesini pek olasi gormuyorum. eger kimyasal yollardan da hoslanmiyorsaniz geriye besin zincirini kirmak ve dogal dusmanlarinin tarafini tutmak kaliyor. yanlis hatirlamiyorsam gelincik denen hayvan yilan (da) yiyor. belki bir koyden cok sayida gelincik edinip etrafa salabilirsiniz.

yılanların öcü diye bişey vardı. ben derim ki pek bulaşmayın bu yılan hayvanına.

onun dışında, yılanlar gerçekten ses konusuna duyarlı yaratıklar. onları rahatsız edebilecek seslere gelmiyorlar. kafa dinlemek istiyor hayvanlar. öte yandan, yılanlar ne kadar zehirli? mesela zehirsiz, tehlikesiz şeylerse bırakın uğraşmayın. fabrika çalışmaya başladığında zaten gürültü vs den hayvanlar bir süre sonra vaz geçecek. zehirli, insan yiyen boyutlardaysa işiniz iş. zaten hayvanlarda doğal termal kamera var. vücut ısınızdan buluyor sizi.

yani demem o ki,yılanların türünü belirleyin önce ve zoolog birini bulun. deyin ki acaba bizim fabrikanın gürültüsü yılanları kovar mı? yok kovmazsa, o zaman para verin.

ermanen - Fabrika boru fabrikası. Yılanların ilgisini çekebilecek hiç bir şey yok aslında(eğer boruları karşı cins yılan sanacak kadar azdılarsa bilemem). Belki kapalı alan, gölgelikler. Ama onları yok edemeyiz.

Road runner fena fikre benzemiyor. Dur yarın bir satınalmaya sipariş edeyim, iki tane örnek getirsinler. bir deneyelim bakalım. Yanlız onun bir de belalısı vardı, onu da yanında vermesinler.

Tahminen çöl fareleriyle besleniyorlar ama onları ortadan kaldırmak da kolay değil.

Fabrikadan uzağa (çok da uzak olmasın) su ve süt olan serince bir yer yaptırın. Belki oraya toplaşırlar.

feeling the blanks - Fabrika binası yeni(bir iki aylık), şimdi makinalar monte ediliyor. Fareler henüz yerleşmedi. Belki de hiç yerleşmeyecek. Öyle köşesi bucağı olan bir fabrika değil.

simdi bunu en iyi araplara sorarak ogrenırsın bence, yılan sokmasından ciddi bi sayıda olen olmaıdgına gore antin kuntin de olsa bi yontem bulmuslardır/biliyorlardır onlar. koylu fln birilerini bulup onlara danısmak en iyisi.

feeling the blanks - ne bok yedim ben - Aslında cihazların masrafı değil benim sorunum. Hatta bugün satınalma bölümüne sipariş ettim bile. Benim korkum şu ki cihazlar iki üç hafta sonra gediklerinde işe yaramadıkları görülürse o kadar zaman hiçbir önlem almadan geçmiş olacak. Giden paradan çok geçen zamana yanarım.

ya fabrika çalışmaya başladığında zaten gidecek onlar.

ya bunca sene ramses serisi okumanın bir getirisi... aklıma ne geldi... bu yılanlar soğan kokusundan tiksiniyordu kitaba göre. hatta çöle girerken üstlerine başlarına soğan sürüyorlardı. off sinekkovar gibi üstünüze yılankovar sürün siz de. kimsenin şikayet edeceğini sanmam. hiç değilse yılanların insanlara zarar vermesi engellenir bu cihazlar gelene kadar. veya fabrika çalışmaya başlayana kadar.

ne bok yedim ben - Yılanların zehirli olup olmadığından asla emin olamayacağız. Anladığım kadarıyla değişik türler var ve hepsinden örnek yakalayıp uzmanına sormak mümkün değil. Zaten mümkün olsa bile ve dahi uzman hepsinin zehirsiz olduğunu söylese bile sorun çözülmüyor. Çalışanları inandırmak mümkün olmaz. Zaten yerli halkın söylediğine göre hemen hepsi zehirli olurmuş(hatta bazıları ölümcül).

haşerat için kullanılan ultrasonik ses cihazları fare vb hayvanlar için en ufak bir etki yapmıyor. ablamın evinde bu cihazlardan 2-3 tane var. fare sayısı ise gün geçtikçe artıyor. yılan için farklı etki eder mi bilmiyorum ama benim fikrim bu cihazların etkisiz olduğu yönünde.

pichoscosama - Güzel fikir ama güvercin beslemeye benzemez. Ben nereden gönüllü bulayım böyle bir iş için. Kaplarına sütü dükerken yılanların sabırsızlıkla elinizdeki kaba atladığını düşünüyorum da... Kabus gibi.
Bir de daha uzakta yaşayan ve aslında bize bulaşmayacak yılanları da alıştırmayalım bizim oraya.

bryan fury - Burada yaşayan Suudi Araplar hep şehirli. Onlardan bir fayda yok, bilgileri benden az. Civarda bir sürü Bedevi yaşıyor. Çadırlarda diyemeyeceğim, çadırların yerini teneke binalar almış. Ama gene de göçebeler. Ancak yabancılara çok kapalılar. Ayrıca tabiiki sadece Arapça konuşuyorlar. Suudi Araplardan birini tercümanlığa ikna etmek yılanları tek tek yakalayıp 100 km öteye bırakmaktan daha zor. Yoksa eminim yılanları Bedeviler kadar iyı bilen yoktur.
Edinebildiğimiz tüm bilgiler buradaki hurdacı esnafı, benzinciler bir de dağa taşa boru döşeyen firmalardan.

ne bok yedim ben - Evet fabrika çalışmaya başlayınca motor titreşimleri yüzünden pek yaklaşacaklarını sanmıyoruz. Bir de çok fazla araç trafiği ve insan olacak. Şu soğan fikrini söyleyim. İsteyen sürünür.

Bizim de var basimizda benzer bir sorun multi milyon dolarlik tesis kuruyoruz ama her hafta birelerini yilan ya da akrep isiriyor. Ya bizim akrebimiz de var. Proje mudurunu yakalarsam sorarim napiyolarmis diye ama bizim ilk planimizda bu hayvanlarin panzehirlerini santiyede bulundurmak vardi zira medeniyete de uzak biryer adam yolda olur.

yukarıda cevaplardan biri limon ağacı demiş ama limon ağacı dibinden yılan yumurtası çıktığını gördüğüm için o konuya şüpheyle yaklaşıyorum.

katran döküldüğünü duymuştum ama yılana karşı mı akrebe karşı mı onu bilemiyorum..

edit: sordum, ikisi için de dökülüyormuş

sonik titrewşim cihazlaını bundan yıllar önce, benzer bir problem için, alakasız bir coğrafyada biz kurmuştuk. Yılanlar üzrinde etkili evet. Fakat çok büyük bir alanda etkili değiller, yüzde yüz çözüm sağlamıyor, hayvan sadece rahatsız oluyor, mesela gelip senin fabrikanın içine yuva kurmuyor. Ama delicesine de kaçmıyor.

Ancak amaç tüm hayvan/böcek grupları ise tek başına da işe yaramıyor bu aradai frekans hesabı.

Bu iş için genelde kimyasal katkılı dış çephe boyalarındanh da yardım alınır. ama o iklimde performans verebilecek derece güçlü bir ürün, bırak doğal hayatı, insan bile zehirler gibi geliyor. ÜÜreticileri ile bir görüşmek lazım.

Bu arada sakın ha sakın tutup bilmemne hayvanı bunların tüketicisi, dur 200 tane satın alıp salalım bakalım ne olacak gibi bir moda girmeyin derim. Ekosistemi değiştirdiğinde sonuç mutlaka ve mutlaka ölümcül olur. Bir anda fare salgını, çekirge istilası, tuhaf tuhaf şeyler ile uğraşırsınız.

Merhaba,
Size önerim sınır çizmenir olacaktır. Elbette rüzgar vb sebeplerle çizdiğiniz sınır kalıcı olmayacaktır onun için sınır çizeceğiniz etken maddeyi bu rüzgarlardan dağılmayacak bir şekilde muhafaza etmelisiniz. Sadece yılan değil, akrep makrep hiç bir şey girmez.

Uluslararası düzeyde yapılan ve dünya liderlerinin de katıldığı bir toplantıda da bu uygulanmıştı. Ancak tabii ki onlar bu tozu muhafaza etmek kaygısı duymuyorlardı çünkü o organizasyın bir kaç gün sürmüştü ve rüzgarı çok olmayan bir yerdeydi.

hakiki bir bedevi bulun, ya da en yakından bir köylü. gönlünü kazanın, size sistemi anlatsın. o adam son 10.000 yıldır orada çünkü. bütün yöntemleri biliyordur. hatta, herodot'un tarih'inde bile "uçan yılanların ülkesi" gibi bir benzetme bulunur arabistan için. aslında ben bir ortaçağ kaynağında daha görmüştüm günlük hayattaki yılanlarla nasıl mücadele edildiğini ama, yazık ki şimdi hatırlamıyorum. hatırlarsam yine yazarım.

eğer ki hakiki bir bedevi ile karşılaşırsanız sorununuzu düzgün bir dille anlatın ya da anlatacak birilerini bulun. kendisine pahalı olmayan hediyeler verin, o setup'ı yapacaktır.

bedeviler, mür ve adacayi yapragi yakarlar yilanlari uzaklastirmak icin. bu kucuk alanlarda ise yarar ve zaten gocebeler. fabrika olayi farkli biraz, bir profesyonele danismak lazim.

yılan sudan geçemez. çok büyük bir şantiye değilse etrafına hendek kazıp su doldurabilirsiniz. içerideki yılanları hallettikten sonra dışarıdan yılan giremez.

Ananem köyde, yılanları uzak tutmak için yumurta kabuğu yakardı teneke bir kovanın içinde. Yalnız içeriğinde başka otlar falan var mıydı onu bilemiyorum, eve gidince kendisine soruciim. Eğer işe yarıyorsa, etrafa sistematik olarak bunun dumanını püskürtecek bir sistem geliştirilebilir belki.
Belli bir süre sonra da soğurlar fabrikanızdan, gelmezler diye tahmin ediyorum.

"yilan sudan gecemez" onerisi uygulanirsa, yilanlara kalici bir yuva vermis olursunuz. Zira bu hayvanin ideal yasama alani su kenaridir :)

kibritsuyu - ermanen - demirlisomya - karluk -
Fabrika arazisi 500x700metre lik bir dikdörtgen şeklinde. Civarına duvar ya da su kanalı inşa etmemiz en azından şimdilik mümkün değil. Şu anda tel çitimiz var ama ancak civardaki bedevilerin develerini engelleyebiliyor. Zaten onlardan da bir şikayetimiz yoktu. Bu arada çölde tel çit sahibi olmak kadar fantazi bir şey yokmuş onu da öğrenmiş olduk. Bir rüzgar esiyor, ya kumları alıp başka yere götürüyor, tellerin altı iki karış açık kalıyor, zorlasalar develer bile geçer ya da başka bir rüzgar esiyor, kumlar teli örtüp elli gidiş gelişli otoban haline getiriyor.
Arazinin içinde bir sürü bina olacak. Her birinin civarında tütsü yapmaya kalkarsak(ki bazı binalar bir hayli büyük) Zerdüşt ayini yapmaktan Suudi polisi bizi kesin içeri tıkar. Zaten arazi Olimpiyat Stadı gibi, sürekli rüzgar var. Keşke fabrika yerine rüzgar türbini kursaydık diyorum ama Arabistan'da kime enerji satabiliriz ki?

allah kolaylık vermek size : )

Benim dediğim sınır bir tozla çiziliyor. Siz bu tozu rüzgarda dağılmayacak şekilde ya bir şeye hapsederek ya da birbirine yapıştırarak çizebilirseniz yılanlar burayı geçemeyecektir. Dediğim toza böyle haşereler yaklaşınca gerisin geri kaçı kaçıveriyolllar.

theconqueror, rekabet arttı iyi oldu diyorsun. ama benim sormak istediğim, bu kapitülasyonlar ile yabancı sermaye girmesi arasında benzerlik var mıdır?

bu kapitalsyon değil direk kapitalizm. türkiye borç alarak, özelleştirerek büyüyen bir ülke. ileride patlayacak mı, patlayacak. çünkü bu sermayeye gereğinden fazla avantaj verilmekle birlikte doğru düzgün bir kontrol. yarın öbür gün ekonomi kötüye gitse hepsi ben kaçıyorum dese kalacak ortada ülke.

@theconqueror

mesela şimdi dedin ki sen ülkenin dışarıda iş yapmasını hoş görüyor musun? ardından da türkiye için buna kapitülasyon adını verdin. o zaman diğer ülkeler de birbine veriyor, yani kapitülasyon tanımından çıkıyor.

şu andaki kapitülasyon değil açık ve net bir sermaye girişi bence, özal'la başlayan açılmanın uzantıları geliyor günümüze. yabancı sermaye yatırım yapıyor ama ülke bir o kadar da borç ve özelleştirme yapıyor. bu borç ve özelleştirmenin getirdiği kocaman cari açık bir yana, kriz döneminde bir çok yabancı şirket de çekildi, yabancı yatırım da düştükten sonra şu aralar birazcık daha yüksek bir seviyede.

yabancı sermayeye açılmak kapitülasyon değildir bence. sırf otomotiv gibi kârlı bir sektörün sahibi olmaya çalışan amerika'da diğer rakibi japonya'nın fabrikaları var. kendisi için iyi olan neyse onu yapıyor. ha türkiye de çarpık düşünce sistemi bu alanda da ortaya çıkıyor gerçi, yabancı sermaye saçma sapan yerlerde, türk yatırımcı ayrı yerlerde...

sermayenin girişi tek başına asla kötü birşey değildir, amma ve lakin bu girişi regüle eden, çevreleyen yasaların önemi büyüktür.
stabilitesi düşük, mali disiplini düşük, politik tutarlılığı düşük bir ülke olarak, girişi cazip kılabilmek adına imtiyazlar vermek çözümlerden biri. ama uzun vadede dediğiniz gibi zararları olasıdır.

bir de salt sermaye olarak değil, örneğin toprak alımlarında falan da, regülasyon gayet zayıf, adeta satın alarak "işgal" mümkün. güneydeki emlak piyasasının yabancı kontrolünde olması, ve son mayın temizleme işindeki zihniyet bununla ilgilidir.

öte yandan şu da var, örneğin telekom satılmadan önce siz sanıyormuydunuz ki rahatça "yabancılar" tarafından dinlenemiyor, kontrol edilemiyor.. o tür şeyler için üzülmek için geç bile.

bir de şu var. gelen sermaye geldiği yerde kar olanaklarını tükettiğinden gelmek istiyor. (unexploited profit opportunity). oysa ki bizim sermaye dışarı çıktığında gayet tüketilmiş kar olanakları için savaş veriyor. ortada bir adilsizlik sözkonusu. burada elde edilebilecek kar olanakları, daha çok yerel olarak halledilebilse, gsmh da artar, teknoloji de artar, endüstrileşme de artar, ülkenin profili de artar.
ama bunun için nispeten uzun vadeli ve istikrarlı ve sağduyulu planların yapılması lazım. mali disiplin, adil rekabet vs sağlanabilmeli. iş kurabilmek kolaylaşabilmeli. market penetrasyonu normal seviyelere gelmeli. eş dost siyasi tanıdık, torpil, vergide ssk da imtiyaz vs. bunlar ortadan kalkabilmeli.
işte bizim ülke bunu sağlayacak tabana sahip değil. hala saçmasapan davaların peşindeyiz. kültürel anlayış olarak da kabulleniyoruz böyle haksızlıkları.

özetle senin ülkene sermaye girdiğinde ekonominin en tepesine en karlı yerine yerleşiyor. sen ise dışarı çıktığında çok dandik seviyelerde mücadele ediyorsun. hem rekabet, hem regülasyonlar açısından. oysa ki kendi ülkende en tepe için mücadele etsen (edebilsen), yüksek sanayinden, bankalarına, iletişime, yüksek teknolojiye kadar en karlı noktaları elde edebilsen, zaten kendi ülkenin efendisisin.

ama o büyük ihaleleri yabancılara veren ülkemin başa getirilen söz sahipleri o sırada kaç milyon dolarlar alıyor bi bilsen...

kapitülasyonlar, özel imtiyazlar içeriyordu. zaten osmanlı belgelerinde imtiyazat-ı mahsusa şeklinde geçiyor. haliyle, bir devlete çok fazla güzellik yaparken (vergi indirimler, bazen 0 vergi vesaire) bir diğerine bu hak tanınmıyordu ve haklar karşılıklıydı. sonra işler değişti, sürekli hale geldiler ve karşılıklılık ilkesi güçten düşüşle birlikte ortadan kalktı. osmanlı'nın işi düştüğü herkes kapitülasyon isteklerini arttırdı, yerli ekonomi çok zor durumda kaldı, çünkü yerli ekonomi zayıftı zaten.

yabancı sermayeden kasıt "global çakal yavrularının" kontrol ettiği para ise doğru evet, zararlıdır. bir anda mesela borsayı manipüle edip çökertebilir, ya da yükseltebilirler. üretim de haliyle sadece küçük bir manipülasyonla yerin dibini görür.

misal, kredi notları filan veriyor ya dünyaca ünlü kurumlar, onlardan 3 tanesi türkiye ekonomisi berbat, yatırım yapmayın dese, borsa filan çöker, kaos çıkar resmen. bu şirketleri yönlendirenler de haliyle global sermayenin manipülatörleri.

en ünlüsü, eli kan dolu soros. nerede petrol var, doğalgaz hattı var, gidip orayı manipüle eder bu zat. elindeki çok sıkı keş para ile manipüle ettiği ülkelerin sayısı hiç de az değil. tabii onun da ağababaları var.

yabancı yatırımcı gelsin elbette, gelmesin değil ama, bu türlüsü gelmesin.

8'i denetim masasından kaldırmayı dener misin?

service pack'leri ve güncellemeleri yaptıysanız böyle bir hata vermiyor olması lazım. ie8'i bir de tabii microsoft'tan ya da yahoo.com'dan indirmiş olmanız tavsiye edilir.

ie8'i silmek için revo uninstaller'ı kurun. ücretsiz süper türkçe bir program. ie8'i kaldırın her şeyiyle. bilgisayarı yeniden başlatın.

Premiere'in hangi versiyonu? CS3 mü CS4 mü?

* Standart olarak Codec'lerle ilgili bir sorun olabilir. k lite codec'i, sözlükteki başlığından 386 dx'in verdiği linkten indirin. diğerini bir uninstaller programı ile (revo uninstaller süperdir) kaldırın. yenisini kurun ve en büyük paketi kurun, iyice optimize edin ayarlarından.

* Ses kartı ile ilgili bir sorun olabilir, güncelleyin.

* Programın CS3 ya da CS4 hangi versiyonunu kullanıyorsanız Adobe'nin sitesinden gerekli güncellemeleri mutlaka indirin.

* Programa kurduğunuz ekstra bir plug-in var ise eğer, CS4 uyumlu değilse sorun yaratabilir, ona bir bakın.

* Genellikle *.avi dosyaları için bu hata ile karşılaşılıyor.

* Sorun bunlarla çözülmezse ses kartı markanızı ve kullandığınız Premiere versiyonunu yazın, bir daha bakalım.

ram'iniz ne miktarda aceba?

flash ile ilgili bir sorun olabilir gibi geliyor. mümkünse plugin'i silip tekrar yüklemeyi deneyin. hatta denemeden önce sıfır bir firefox profili ile açmayı deneyin o siteleri bakalım.

Flash zaten bug yuvası, muhtemelen Flash'la ilgili bir problem olabilir. Ya da Firefox'ta çok fazla eklenti varsa o zaman da problem çıkabildiğine şahit oldum ben.

Kesin çözüm için: Opera'ya geçin. En kısa yol.

bu programların portable' olanlarını temin et bence, sistemden kaynaklanan bir sorun varsa, böyle çözebilirsin, tabi geçici çözüm bunlar. virüs taraması, chkdsk, windows repair de aklına bulunsun.

tüm windows sürümlerini denemiş biri olarak, hele birde vista kepazeliğini gördükten sonra kesinlikle xp sp3 derim.

98 kadar stabilini kullandığımı hatırlamıyorum. ha o da sıçışlardaydı ilk başlarda ama sonra sonra kendine geldi.

xp sp3 derim şahi görüşüm doğrultusunda. vista sp1 de onu geriden takip ediyor.

win7 de çıktığı zaman iyi olacak gibi ama, RC sürümünden ben çok memnun kalmadım, USB external'larımla ilgili performans sorunları yaşıyorum vs vs. xp eskidir ama güzeldir, klasiktir, candır.

vista'yı seven pek yoktur ama çok fazla beklenti içerisinde olmadan kullanılırsa vista iyidir aslında. Ama yine vista yerine xp sp3'ü tercih edenler çoğunlukta diyebiliriz.

(bkz: 2009 yılında windows xp kullanan cahil)

XP SP3 iyidir guzeldir, ama iyi bir sistem ve Vista ile oyun oynamak da bir baska guzel, malum DX10 avantajlari.

win xp sp3 ama duyumlara göre ilerleyen günlerde win7 ile durum değişecek.

windows 7 süper geliyor. ama şu an için xp sp2. tabii kullandığınız programlarla ve oyunlarla alakalı. sp3 bana sorun çıkardı ve ben de onu yok ettim.

xp, vista, 7 arasinda secim yapmam gerekirse 7'yi secerim. hala ilk cikan betayi kullaniyorum ve henuz format atmadim. 6 ay oldu mu ben bunu yukleyeli onu bile hatirlamiyorum.

7 beta hali ile ilgili dusuncem bu yonde. varin gerisini siz dusunun.

(bkz: windows 98 se) 10 dakikada kurulabiliyordu. bilgisayar çok hızlı açılıp kapanıyordu. driver sorunu sıfır düzeydeydi. tek gıcıklığı meşhur mavi ekranlardı.

bedevi kültürünün tüm türkiyeye yayılması yetmedi, bir bu kaldıydı

var.
mısırlı bir arkadaşım var ve adı mustafa, yazılışı falan değişik tabi.

moustapha $eklinde var tabii ki.

en bilineni: moustapha akkad

kesin bilmiyorum ama mezhep farklılığından olabilir.

anladım. zaten hiç yok dememştim. Bizde abartuya varan bir rakama nazaran onlarda neden seyrek kullanımdadır diye merakımı celbetmişti.Gerçi Muhammet ismi bizde az olmasına rağmen onlarda çok fazla hatta meksikalıların gonzalesi ya da carlos u gibi onlarda da bu isme çok rastlanmakta.teşekkürler.

eskiden bizde hiç muhammet ismi yomuş, peygambere saygıdan ötürü özellikle konmazmış, onun yerine mehmet ya da mahmut gibi isimler tercih edilirmiş. görgüsüz araplar ise, bu denli ince düşünmezmiş, yuh olsun onlara...

mustapha ibrahim, queen, dinlemediniz mi?

nerede yaşayan araplardan bahsediyorsunuz?

mezheple filan alakası yok ya hu, kim nereden uyduruyor bunları. işin mezhepsel kısmı türklerde muaviye ismine rastlanmaması ya da iran'da ömer isminin az oluşu. işi bedevi kültürüne indirgeyenler de kusura bakmasın 1300 yıllık kendi tarihlerini çöpe atıyorlar. tabii benim umurumda değil.

mustafa adı da sıklıkla kullanılıyor elbette.

8 mm
Nicholas Cage olabilir mi?

bahsettiğiniz film 8 mm olmakla birlikte, eğer yanlış hatırlamışsanız ya da benzeri bir film bakıyorsanız, klasik ve mükemmel bir film için: videodrome adlı filme de bir bakın.

(bkz: arkadaşımın aşkısın)

arkadaşın eğer harbiden arkadaşın ise, saniye durma arkadaşından yana oy kullan. her şey biter, ilişkiler vesaire. işin tabiatı bu yani, bitmeye programlı ve düzelmez de hiçbir zaman. ama arkadaşın eğer arkadaşınsa gitmez. onu seç, pişman olmazsın ve arkadaşlıklar düzelebilir, kadın erkek ilişkileri filan düzelmez. hem arkadaşından olma. 'ama arkadaşlar iyidir'.

"Benim kız arkadaşımın yanındaki kız" kız arkadaşınızın arkadaşına yavşamaya utanmıyor musunuz? belli utanmıyorsunuz gerçi.. ama bir de kız arkadaşınıza "ya sen de farkındasın ben de bir sorun var sevgili gibi göremiyorum, sanırım uzun soluklu bir ilişkiye hazır değilim" diye yalan atmaya utanmıyorsunuz. 2. kızla çıkınca diğer arkadaşlarınızın suratına nasıl bakacaksınız? hem sizi napsın artık o kızlar, hem gözünüz dışarda hem yalancısınız.
herneyse. dürüst olun bari. kız kabul ederse yanınıza kar kalır.

Sanırım okurken gözden kaçırdınız, benim sevgili gibi görememem tamamen ikinci kızdan bağımsız. Yani zaten o kızı hiç görmemiş olsaydım bile kendi ilişkimi sonlandıracaktım çünkü istediğim gibi mutlu değildim. İkincisi kimseye yavşamadım ben. Öyle bir duruma düşmemek için sadece mest olmuş bir şekilde izledim kızı başka da bişi yapmadım. Kimseye de yalan atmadım.

"çok kadın hiç kadındır olm, yalnızlıktır sonu."

bir bar filozofu, 1997

once arkadasınla konus gorus, biriniz cekilsin en bastan, sonra hatuna yavsama kısmına gecilir.

"cok kadın iyidir" -author

Abi onu düşündüm de çocuk dicek sen ne ara ayrıldın da benim hoşlandığım kıza yazıyorsun? Baya da değer verdiğim bir arkadaşım. İyice çıkmazlara girdik yaa.

belki demeyecek ?

Haklısın en ufak bir ihtimal varsa bile kovalamak lazım. Ama içimde bu işten ben zararlı çıkıcam gibi bir his var. Neyse hayırlısı bakalım gerçi kızın görüşlerini hiç bilmiyorum. Sevgilisi olmadığını biliyorum o kadar.

sapı copu yoksa yeterli iste, madem guzelmıs de. kalanını zamana ogrenırsın zaten bastan kısıtlama kendını.

"sen ne ara ayrıldın da benim hoşlandığım kıza yazıyorsun?"
kendi ağzınızla söylüyorsunuz, insanlar bizi sevgili biliyor, bir öyleyiz bir böyle diye.. işinize gelince sevgili, gelmeyince arkadaş ayakları..
sizin yanınızdaki kız, arkadaşınızı beğenip, sizi "hazır değilim" diye terketseydi de hemen diğerine gönül verseydi ne düşünürdünüz? ne derdiniz? ben söyliyim, "orospu" derdiniz. hah işte o ayak.
bu arada 2. kız sizi arkadaşının aşkı biliyorsa zaten sümüğünüzü çekersiniz sadece.

Abi inatla yaftalıyorsun beni ya :) Sanki ben kızı beğendim diye ayrılmak istiyorum gibi bi sonuç çıkıyor senin sözlerinden ama kesinlikle öyle değil. Öyle sevgili gibi olduk ama sonra ben netçe düşündüm ve daha sonra üzülmesin diye şimdi ayrılmaya karar verdim. Yani diğer kız beni kabul etsin ya da terslesin ben her durumda ayrılıcaktım zaten. Aslında doğru söylüyorsun sümüğümü çekmem yüksek ihtimal ama bi denemek istiyorum. Hem ayrılmayıp kızın yüzüne gülüp, vaktini çalsam daha mı etik olurdu?

herm..
iyi bir sonuç almak istersen, arkadaşlığınızı sürdür ve bir süre geçtikten sonra açıl derim ozman.

o 2. kız senin ayrıldığın kızın arkadaşıymış ya herhangi bi hareketinde anında o eski kız arkadaşına haber uçar "saldiray abi" böle böle dedi burdaymış şunu yaptı diye. Eski kız arkadaşın da seni burda yaftaladıklarından çok daha haklı bir şekilde ve daha da kötü yaftalar, elinde hiçbişi kalmaz, arkadaşına da yamuk yaptığınla kalırsın. dünyada başka kız mı yok?

Evet işlerin o şekilde ilerlememesi için tek umudum 2. kızın ona olan ilgimden bahsetmemesi. Ben de arkadaşıma herhangi bir şey söylemeyeceğim bu konuda. Zaten kızların şu arkadaşımın sevgilisiyle olmam tripleri deli ediyor beni yaa. Belki senin için doğru kişi o? Belki tam istediğin gibi biri? Ama yok zamanında arkadaşıyla iki ay çıktı diye hemen imkansız oluyor. Hey allahım yarabbim.

herkesi topla bir masada konuşmak için, threesome hatta foursome filan ikna et milleti ayarla bir şeyler bence.

arkadaşından hoşlanarak, en büyük kötülüğü yapmışsınız zaten kız arkadaşınıza, olan olmuş, bari aşk yüzünden olsun, hayallerimin kızı dediğiniz kızı kaçırmayın bence.
zaman geçirmeden, hemen bugün , gidin konuşun herkesle dürüstçe. bakın bakalım neler olacak. buraya da yazın olanları da merak etmeyelim, gereken dersleri çıkaralım :)

Arkadaşından hoşlandığımı söylemedim hem zaten benim kız arkadaşım da diyordu aramızda pek sevgili boyutu yok diye farkındaydı yani benim soğukluğumun. o açıdan hani ayrılığın pek sorun olacağını sanmıyorum. Kendi arkadaşımın da fikrini sordum benim düşüncelerim hakkında bişey demeden, finaller staj falan derken zaten memleketine gidicek, kızdan hoşlandığını ama bi ilişkinin pek de olası görünmediğini söyledi. Valla ben de merak ediyorum çok bu işin sonunu. Zaten olumlu veya olumsuz bi durumda bir şeyler yazan herkesi haberdar etmeyi düşünüyorum :)

1. kızdan hoşlanmamışsın ama takılıyormuşsun, ayrılacakmışsın.

2. kızdan hoşlanmışsın hayallerimin kızı demişsin. Peki 1. kız ile 2. kızın samimiyet derecesi ne kadar ?

Arkadaşın ile senin samimiyet derecen ne kadar. Arkadaşına durumu anlatsan hoşgörü gösterebilecek kadar samimi misiniz?

Arkadaşının 2. kıza karşı duyduğu ilginin boyutu ne kadar?

2. kızın sana karşı davranışları masadayken nasıldı?

Yaşınız kaç?

2. Kız ile birliteliğe başlarsanız 1. kızın size yapacağı en kötü muamele ne olabilir?

Arkadaşımla ben baya samimiyim, rahatlıkla konuşabiliriz bu konuyu. O sadece güzel, hoş kız, numarasını da alamadık falan dedi o kadar. Kızla masada baya sohbet ettik, gülüştük bugün de bir kaç kez mesajlaştık. O iki kız da benim arkadaşımla olduğum gibi sınıf arkadaşı. Yaş 22. Bir kötülük yapacağını sanmıyorum ya ne yapabilir ki?

blogunuzun hostu size mi ait yoksa bir blog sitesinde mi durmakta? host sizdeyse herhangi bir ftp programi ile de (filezilla da buna dahildir) roota eri$ebilirsiniz. ha yok siteniz hazir blog sitelerinden birindeyse ftp ile eri$im yapamiyorsunuz sanirim. onlarin kurmaniz icin hazirladiklari pluginlerden birini kullanabilirsiniz anca. (herhalde)

Wordpress'e herhangi bir eklentiyi kurmak için bahsettiğiniz plugin klasörüne ftp'den ulaşmanız şart değildir. Admin panelinden "eklentiler->yeni ekle kısmından zip formatındaki eklenti dosyalarını yükleyerek anında kurabilirsiniz.

@ Karluk,

eklentiler > yeni ekle gibi bir şeye rastlamadım. şöyle bir screenshot aldım, belki sen görebilirsin:

img30.imageshack.us

@ Astaroth,

sadece wordpress blog adresim var, hepsi bu. ve içerisine bu eklentiyi kurmak istiyorum. mümkün değil midir bu?

wordpress duayeni degilim ama sistem/plugin mantigiyla yazdim usttekini. karluk hakli olabilir bu konuda, illa da ftp'den girmenize gerek olmayabilir. bu arada screenshot'i goremiyoruz, imageshack'e falan atarsan linkini verebilirsin.

img30.imageshack.us

evet olay bu. bütün arayüz burada.

soldaki menude appearance veya araclar bolumlerinde bile$enler, extralar falan var. kendi pc'imde olsa kurup denerdim ama di$ardayim malesef. kesin oralardan bir yerlerden ekleniyordur.

ayrica: www.wpturkey.com

Ben de size kendi panelimden bir ekran görüntüsü göstereyim:
img43.imageshack.us

Kullandığınız versiyon ya da özelleştirilmiş arayüz yüzünden böyle bir sorun yaşıyorsunuz. Bir benimkine bakın, oh mis! :-)

Bu arada wordpress panelinden kurmak çok daha kolaydır. FTP'lere dalmaya gerek yok. Bir not daha, wordpress eklentilerini her zaman zip'li olan dosyalardan yüklemeyi tercih edin. Çünkü bazı host dosyası yönetim sistemlerinde rarlı dosyaları açmak sorun çıkartıyor (ftpden kurmak isterseniz)

@ Karluk,

peki şimdi ben nasıl halledeceğim, yani seninki gibi nasıl olacak? Theme mi değiştirmem lazım? Güncelleme mi lazım, versiyon derken? nasıl oluyor ya hu? Bu wordpress çok mu karışık?

Konuyu inceledim. Sizin durumunuz için söyediklerimiz geçersiz oldu.

Wordpress hiç karışık değil aslında. Kurulumu için türkçe bir destek sitesi vardır wordpress'in artık aktifliğini yitirse de. Oradan 2.7.1 sürümünü yükseltip yine aynı sitedeki kurulum videosu yardımıyla kurmanız lazım tabi orada hosting hizmeti alan biri için kurulum anlatılıyor.

Sizin durumunuzu ben anladım, siz wordpress.com üzerinden blog almışsınız (çok zekiyim di mi? zaten bunu söylemiştiniz ama devamında açıklıycam) buradan alınan ücretsiz bloglara eklenti kurulamıyor.

Sadece sol menüdeki "bileşenler" kısmından size otomatik yüklenmiş widget, eklentileri kullanabilirsiniz. Bunun için "bileşenler" sayfasına gidin:
- Açılan sayfada sol tarafta "Akismet"le başlayan bir liste göreceksiniz. İşte bunlar sizin kullanabileceğiniz eklentiler/widgetler
- Ekranın sağında "yan menü" yazan bir satır var
- Akismet ya da diğer eklentileri bu satırın altına "sürükle bırak" yöntemiyle sürükleyip bırakın.
- İstediklerinizi buraya sürükleyip bıraktıktan sonra değişiklikleri kaydedin ve eklentiler üzerinde gerekli ayarlamaların bir kısmını yine bu ekrandan (yan menüye aldığınız bileşenlere tıklayınca yeni bir menü açılıyor.) ya da yan taraftaki ana menünüze yeni bir kısım eklendiyse oradan ayarlayın.

Bütün eklentiler özgürce kurabilmek için bir yerde barınmanız lazım :-) hosting evet. Cjb.net gibi yerler bu hizmeti veriyor mu onu bilmiyorum ama hostinge para vermeyi düşünürseniz sizi dünyanın en uygun yerlerine yönlendirebilirim.

bu ne yahu
orda oyle dev bi obje var gibi silmek gerekiyor gibi
ama sadece zoom yaparken cikiyo olmasi sacma

ekram kartıyla alakalı bir sorun olabilir.

openGL ayarlarınızı kontrol edin ve ekran kartınızı güncelleyin. en son ihtimal aero ile sıkıntısı vardır. bunlar yardımcı olmazsa programı autodesk'in resmi sitesinden indirip bir daha deneyin, programın güncellemeleri varsa mutlaka kurun.

teşekkürler. tahminim vista olması çünkü xpde yapmıyor aynı dosya. ama her dwgde de yapmıyor işin ilginç yanı. vistada aero kapalı malum nitekim aero yavaşlatıyor autocad2008i.

valla ben de aynı durumdan muzdariptim kastım kastım upload yapcam diye ama olmadı. zaten 1024 lük bağlantıyla sanırım max 20 25 kb falan up yapabiliosun saniede. o yüzden gb larca upload yapıp ratio mu yükselteyim diyosan çoook kasman lazım. ben naptım peki? burda sormuştum yine bööle bi soru ve ratio master adlı caaanım fake upload programını tavsiye etmişlerdi ben de kulllandım. şimdi çoğu torrent sitesinde power user ım, yok efendim hd monster ım bu gbi ünvanlarım var. çünkü terrabyte larca upload um gözüküyor ama ben tabi ki 1024 le bırak terrabytelarca upload u download yapmaya kalksam bile 3-5 ayımı alır. o yüzden kasma. fake upload yap. ilerde bizim hızımızda japonyadaki, amerikadaki hızlara ulaşırsa o zaman biz de seed yaparız. bu arada demonoid zaten public tracker gbi çalşıyo orda ratio kasmana gerek yok. private tracker lara yönelmeni tavsiye ederim. bunları da duyuru da biraz araştırma yaparsan bulursun.

benim bildiğim kadarıyla o iş biraz talih meselesi. kimse sizin upload yaptığınız şeyleri indirmiyor olabilir. bi de orada bişey var upload yaptığınız kimseleri belirlemek için. mesela siz demonoidden indirmişsiniz uploada bırakmışsınız ama sizden indirenler demonoid kullanıcıları olmayabilir. o yüzden bugün iyi upload yaptık ha demenize rağmen rationuzda bi iyileşme göremeyebilirsiniz. bahsettiğim mesele nerden ayarlanıyordu bilmiyorum ama birisi kesin anlatır onu. ama ağır sıçmışta olabilirim belki de öyle bişey yoktur, öff yaman çelişkiye düştüm.

port açman yararlı olabilir.

portforward.com

ttnet'in yediği bir nanedir bu. 25 k'dan bir milim bile çıkmak mümkün değil. youtube!a sansürün ikinci nedenidir aynı zamanda bu upload/download bant genişliği. hayret ki rapidshare'in kapısına kilit vurmadılar. çünkü ona ortak olan şirket aynı zamanda telekom'a da ortak diye biliyorum.

yahu fake upload yapmayın rica ediyorum. her şeyi bıraktım demonoidde ratioya bile bakmıyorlar önemli değil elinizden geldiğini paylaşın yeter. fake upload furyası yayılmaya devam ederse şu anda türkiye'yi yasaklayan torrent sitelerine yenileri eklenecek.

@posteriti'nin dediği şey dht. kapalı trackerda dosya transferi yapıyorsanız dht'yi kapamanız lazım çünkü dht açıksa o trackerdan olmayan kişilere de dosyayı yolluyorsunuz ve yaptığınız upload siteye yansımıyor.

demet akalın, serdar ortaç gibi insanları dinle bi süre.

edit: lan benden sonra öyle tavsiyeler verilmiş ki, utandım şerefsizim. ama ben hani kafanı boşaltır bunlar diye. ühü.

the blues brothers
blues traveller
tokyo ska paradise

türkçe olarak da mirkelem

kultur shock , kurban , lady gaga . bi de kişisel eğlencelik şarkım yasemin mori - arjantin pek şükeladır.

(bkz: blink 182)

ben nil dinliyorum çok eğleniyorum şahsen.

sebastien tellier

aç şurayı dinle mesela;

www.shoutcast.com

hatta referans;

www.frenchkissable.com

queen dinle queen.. evet evet. her şarkısı değil ama. mesela who wants to live forever ya da bohemian rhapsody'den uzak dur. another one bites the dust, death on two legs, i want to break free, under pressure vs. iyi gider..

"ben klasik müzik dinliyorum hacı" havalarına girmek istemiyorum ama, mutluluk veren müzik istiyorsan "bedrich smetana'nın moldau diye bir eseri var. bir kere dinle, ikincisinde sevinçten kırda kelebeklerin içinde daltaşak koşuyor bulacaksın kendini.

hocam kesinlikle mutluluk, neşe pompalar:
afroman - crazy rap

nostalji yapalim:
katrina and the waves - walking on sunshine
cyndi lauper - girls just want to have fun
gloria gaynor - i will survive
dexys midnight runners - come on eileen
kool & the gang - celebration
stevie wonder - signed, sealed, delivered
madonna - holiday
the beatles - obladi oblada
van halen - jump
the turtles - happy together
elo - mr. blue sky
stewie wonder - don't you worry about a thing
jimmy cliff - i can see clearly now
the cure - just like heaven
o-zone - dragostea din tei
def leppard - photograph
rusted root - send me on my way
smashing pumpkins - today
rem - shiny happy people
queen - bohemian rhapsody

eh en guzelini sona sakladim...

simdilerden:
grup olarak lostprophets, travis, groove armada, arctic monkeys, the strokes, yellowcard ... rock/punk gruplar iste genelde

beirut ( postcards from italy , the akara , elephant gun)
joe satriani - flying in a blue dream
Bob Sinclar - Kiss My Eyes
Sergio Mendes Feat Black Eyed Peas - Mas Que Nada
Mandy Moore - In My Pocket
Citizen Cope-Son's Gonna Rise

bambi saidi. latcho drom'da da vardı. onu dinlerseniz kemikleriniz dahi yerinden oynayacak, garantilidir.

hocam gogol bordello derim,susarım.

squirrel nut zippers

malt'ın şarkıları da eğlenceli oluyor genelde.

lily allen

akcent
basshunter
arash
september(la la la - never gonna give up)
hepsi de cok eglencelidir.insanın dinleyince kalkıp oynayası bile gelebilir...

biftek ve güzel soslu bir makarna. biftek'in de makarnanın da yapımı kolaydır. soslar ise her süpermarkette satılıyor artık.

soslu biftek daha bir tat verir.
1. biftekleri kızartıyoruz.
2. 2 tane soğanı doğrayıp hafif kavuruyoruz. rengi değişir gibi olunca içine salça atıp, onu da pişitiroruz azık. sonra içine su atıp kaynatıyoruz. tuz vs eklemece de var tabii. (su da işte biftekleri yayvan tencere olur, tava olur borcam olur vs onun içine koyduğumuzda üstüne çıkcak kadar.)
3. elimizde kızarmış biftekler, ve de soğanlı salçalı suyumuz var.
4. bifteklerin üstüne salçalı sosu ekleyip, gönlümüzce pişiriyoruz ocakta. yani bifteğe çatalla bastırıp yumuşaklığı ayarlarsın kendince.
not: soğan dilimlemeyi beceremezsen, büyük marketlerde doğranmış soğan bulabilirsin.

soslu makarna bile yapsanız kafi.
kabuğu soyulmuş domatesleri küçük küçük doğrayıp tencereye atın, biraz tuz+ kekik+ sarımsak+ yarım bardak suyla kaynatın yarım saat, en kıral sos olur :)
biftek zor gelirse tavuk eti elıp köriye bulayıp az yağda kızartabilirsiniz (tamamen beyazlaşana kadar kızaracak et, kızartırken karıştırın arada bir).

içerisinde mantar olan bir şey yapın. özel bir makarna içerisinde olursa dadından yenmez. marketlerde var. "tortellini" sihirli kelime.

cevap değil ama uzantıları nedir ki onların? ayrıca kaliteleri ne kadar süper?

merak ettim de mazur görünüz..

1080p olsa gerek diyecegim ama onlar bile bu kadar tutmaz.

dandik bir wmv nin hatali cevrilmis halleri olabilir mi acaba diyorum?

bildiğim tek converter bu (bkz: total video converter). daha iyileri vardır mutlaka...

3 dakika ve 700 mb, hmm... time warp'un orjinal kayıtlarına ulaştınız sanırım...

format factory adlı mükemmel programı tavsiye ediyorum hemi de beleş.

ayrıca boyutlar gayet normal mini dv nin ham avi olarak görüntüsü 5dk 1gb tutmakta.

.mpg
.avi
türünde dosyalar, ha birde dvd var ama ona lafım yok, o büyük olsun tamam, onu bir şekilde ufaltırım video dönüştürme programlarında falanda. Bu 2 dakikalık görüntüler nasıl bu kadar boyut almış?
Görüntüler çok kaliteli bu arada. Bir kısa film yönetmenine ait videolar bunlar. Bildiğimiz tv dizilerindeki görüntüler gibi.

ham, işlenmemiş görüntülerdir onlar. çeşitli codec ve programlar yardımıyla makul boyutlara indirebilirsiniz.

şurayı bir inceleyin isterseniz:
forum.divxplanet.com

mac kullanıyorsanız handbrake iyidir.

her şeyi unutun. sorenson squeeze'i deneyin. Hatta bakın başlıkta yazılan entry'ye. %100 doğru birt entry'dir o. Ben sorenson squeeze'den başkasına asla elimi değmem. Böyle bir optimizasyon olamaz, enfestir.

1.5 saat.

hava şartlarına bağlı olarak 2 saate yakın da sürebilir. başıma geldi ordan biliyorum.

1 saat 45 dakikada gittim geçenlerde.

SSCB dönemi Rusya'sında böyle bir uygulama vardı. Birer veya ikişer saat farklarla ilerliyordu. USSR Zone 1, USSR Zone 2 filan diye gidiyordu. Nitekim, coğrafyanın sonsuz uzunlukta olmasının doğal sonucu. Şimdilerde nedir hiç bakmadım ama mutlaka vardır.

sorduğunuz şey şu değil galiba: "bir ülkede birden fazla yerel saat kullanımı?" evet, başta amerika, rusya ve doğu batı yönlerinde geniş toprakları olan ülkeler birden fazla yerel saat kullanır.

ama türkiyedeki bir amerikan şirketi "işe yedi saat geç başlıyacanız hüleyn" ya da yine türkiyedeki bir iran şirketi "tatiliniz cuma artık sizin" gibi bir şey diyemez herhalde.

sarm el şeyh (mısır) da kaldiğim otelde, "Turistler rahat etsin" kisvesi altında avrupa saati (yani +1) kullanılıyordu. ama tam tersine, iki ayrı saat olduğu için çok daha fazla karışıklığa neden oluyordu.

özellikle avrupa'da bilişim ve telekomünikasyon sektörlerinde müşteri hizmetleri için hindistan kullanılıyor.

(bkz: slumdog millionaire)

edit: okuyunca ben de bi halt anlamadım kendi yazdığımdan :)
yani işte, hindistan'da avrupa ülkelerine telefonla müşteri hizmeti veren şirketler var. dolayısıyla gmt veya gmt+1 kullanmak durumundalar...

abd'de kizilderililerin yogun yasadigi bazi bolgelerde o bolge icin tek bir saat kullaniliyor diye biliyorum. atiyorum x kizilderili bolgesinin hem y hem z eyaletlerinde topragi olsun. y ve z farkli time zone'larda olmalarina ragmen x'in time zone'u ortak. ozellikle arizona'da sanirim boyle bolgeler var.
dipnot: arastirmadan, aklimda kaldigi kadariyla yazdim. eksikler/hatalar olabilir.

bişiy adaları tam gün çizgisinin üzerinde yer alıyordu. bu nükleer deneme filan yapılan bikini adasının dahil olduğu grup.

orada adanın yarısı birinci gün diğer kısmı ikinci günü yaşıyordu olmasın diye gün çizgisini eğmişler.

azam ali
googosh
natacha atlas
aziza mustafa zadeh

(bkz: ghada shbeir)

sarah brightman ve loreena mckennitt'i da severek dinlersiniz sanirim.
belki sinead oconnor'i da sevebilirsiniz.

Merhaba,
Marissa Nadler çok farklı bir tür. Onu sevmeyebilirsiniz bana kalırsa. Ben ikisini de seviyorum ama, türleri çok farklı.

bryan fury'nin tavsiyeleri bana mantıklı geldi. Evet, bir de Sarah Brightman olabilir.
Kolay gelsin.

(bkz: lila downs)
(bkz: lena chamamyan)
(bkz: souad massi)
(bkz: vengo soundtrack)

martha wainwright belki.

samvel yervinyan kesin ama.

belki tür olarak ilgisiz ama (bkz: oi va voi)

firefox ise: ctrl+shift+t pencereyi acar. hem de hicbir $ey olmami$ gibi.

maalesef explorer,

ayrı bir sekmede açık halde duruyordu ve ana explorer penceresini kapatmadıysanız, yeni bir sekme açarak ulaşabilirsiniz gibi sanki.

internet explorer 8'de de böyle bir özellik default olarak var. CTRL + SHIFT + F tuşlarına basarsanız yüklenecektir. IE 7 kullanıyorsanız, IE7 Pro adında bir eklenti var, orada olacaktı diye hatırlıyorum. Ek bilgi, Opera için CTRL + Z şeklinde. Opera kullanın, çözüm bulmuş olun.

ubuntu için söylemek gerekirse, ortalama bir kullanıcı windows'dan daha kısa sürede alışır. fakat 10 senedr windows kullanan ve windows'u özelleştirme meselesinde çok ileri düzeylere gelmiş birinin alışması zor. yine de ubuntu kullanmanın windows kullanmakla aynı zorlukta olduğu inancındayım.

genel kullanım 1 gün, ofis 1 iş, detaylı kullanım 1 problem, özgür yazılım, paha biçilemez.

1 haftada windows'a dönmekte zorluk çekecek kıvama bile gelebilirsin. ahanda bunu ubuntu'dan yazıyom bak.

ubuntu icin yaklasik gunde 8 saat kullanimla bi hafta, pardus icin de 3-4 gun diyorum. ubuntuya alismakta farkeden birazcik console oluyor. bi kac komut bilmen gerekiyor.

bunu en iyisi siz gorebilirsiniz, vmware yada virtual pc gibi yazilimlara bir linux distrosu kurun, ozellikle ubuntu'yu tavsiye ederim, arada bir fark olmadigini goreceksiniz.

bahsi gecen linux distrolarinin GUI'leri microsoft'un GUI'sinden daha sukeladir.

eğer windowsa bağımlı programlara bağımlı değilsen alışması çok uzun sürmez. mesela ben sırf photoshop ve farklı bir iki program yüzünden çok istememe rağmen linuxa geçemiyorum. her ne kadar wine ile bazı programları çalıştırabilsen ya da bu programların linux alternatifleri olsa bile aynı havayı vermiyor.

tabii ki alışmaktan ne anladığımızı da bağlı ancak her yerde söylenen işte internet tarayıcı - ofis araçları - msn - müzik kullanıcısı iseniz 1-2 saat.
ancak linux'un eşsiz leziz dünyasına kendinizi kaptırmanız 1-2 ay. hani böyle script falan yazmaya başlarsanız. grub'ta windows seçerken içiniz burkulur, linux açılırken kendinizi evinizde hissedersiniz.

son olarak ümit besen'den gelsin:

(bkz: alışmak sevmekten daha zor geliyor)

Ubuntu için bir haftadan daha azdır bu süre, hemen alışırsınız ve XP'ye dönmeye üşenirsiniz, paşalar gibi lisanslı ürün kullanmış olursunuz, görselliği ve hızı mükemmeldir. XP programlarına alternatifleri de mevcut. Gittikçe de yaygınlaşıyor, güzel bir şey. Süper bir icat, misler gibi güncelleniyor, XP gibi virüslerle baş edeceğim, acaba hangi SpyWare programı şahane diye dolaşmazsınız, virüs sayısı çok çok azdır, XP'ye göre virüs yoktur denilebilir, ev kullanıcıları için en ideali. Kaldı ki profesyonel kullanıcılar için de, belirli şeylere alıştıktan sonra vazgeçemeyeceksiniz. İlk sorun daha birinci günde Üff demeden XP kurmaya kalkmak. İkinci günün sabahı daha özgür bir gün olacak.

hangi amaçla kullanacağınızı da yazsaydınız keşkem.

hatırlayabilsem hemen koyardım ama aklıma gelmiyor bir türlü.
animasyon olmasa da görsel açıdan verebileceğim yakın örnek; eski, sessiz, siyah beyaz filmlerdir. Hani onlarda belli belirsiz bir titreklik vardır, tam istediğim şey olmasa da verebileceğim yakın bir örnek budur. Hatta şu da bir link:
www.youtube.com

after effects te var öyle zibilyon tane filtre. kullanması da flash a göre kolaydır. basit bir şey yapacaksanız help e bir kaç kez bakıp kavrarsınız.

hımm, ikisini de dener sonuca göre tiklerim...
bir de bahsettiğim eski film görüntüsü değil, oradaki titreme. Yani normal görüntüye o eski filmlerdeki titrekliği verebilmek.
tabi decompiler ile sadece titreklik verecek şekilde ayarlanıyordur belki, deneyeceğim sağolun.

şimdi baktım:
Adobe After Effects CS4 Final(+content) - 1.5GB
Adobe Flash CS4 Professional v10.0 - 888.85MB
Swish Max2 - 31.96MB

İlk önce swish ile deneyeceğim; 30 saniye bile sürmeyecek bir deneme için önce en küçüğünü denemek en mantıklısı gibi geliyor...
ki şair de bana seslenmiş:
(bkz: #14865457)

Ola ki son seçenek olarak After Effects kullanırsanız, Wiggle expressions'ı kullanın. StopWatch'a ALT + Sağ Tık yapıp wiggle (2, 15, 10) yazın, küçük enter'a basın, olay tamamdır. Bunun dilediğiniz zamanda başlayıp biten bir salınım hareketi için Null Object'e Slider Control efekti atamanız gerekiyor. O işi de Pick Whip ile kolayca halledebiliyorsunuz. Zaten Pippet Pin Tool ve Masking yöntemiyle çok güzel animasyonlar yapılabiliyor. Tabii daha yüzlerce seçenek var. Bu yazdıklarım belki sizin işinize hiç yaramayacak ama, yine de bir seçenektir, arayan ulaşabilir.

(cok basarili olmasa da) gecisleri yumusatma amaci ile yapilmis bir sey o.
layer'a filter mask ekleyip, siyah-transparan gradient cekmisler.

bana direk fırça ile yapılmış gibi geldi.

eraser ile silmiş o kadar.
eraser'ın opacity'i düşürün, %20 gibi. sonra silmeye başlayın. aynı noktaya 1-2 kez vurunca istediğiniz etkiyi elde edersiniz.

opacity'nin yanında hardness'ı da düşürerek silmeyi deneyin. kayıkla denizin birleştiği bölgelerde soft tool ve smudge tool kullanılmış ayrıca.

edit : jack of hearts benden önce davranmış :)

eraser ile yapmış dooru ama araç olarak eraseri seçtikten sonra resmin üstünde sağa tıkla altta handness derecesi var o eraser in kenarını sola çektikçe (mesela % 30 iyi gibi) yumuşatır. sonra teknenin üzerine getirdiğin karpuz layerını yavaş yavaş silersin böle bişe çıkar ortaya...

Ayrıca başarılı bir çalışma olmamış zaten örnekteki...

3 tane Mask, 2 tane Erase Tool darbesi ve 3 defa Move Tool ile yapılmış, hepsi bu kadar. Photoshop'a ilk başlayanlar genellikle böyle başlarlar. Sonra gelsin uykusuz geceler (:

firefox'da greasemonkey script'i ile çözülebilinir.


(gm) addons.mozilla.org
(gm script) userscripts.org

(açıklama) www.online-tech-tips.com

p.s. bu script sadece facebook için değil bütün text temelli reklamlar için çözüm.

opera da sag tıkla icerik engelle ile yapaiblirsin.

Sevgili Büryancım, Opera'da o seçeneği kullanıyorum ama text halinde halen sinir bozmaya devam ediyorlar.

adblock ta easylist+germany kullanmayı deneyin daha sonra da adblock element hiding eklentisi var adblockplus'a eklenior ve istediğiniz yerleri tek tek engelleyebiliyorsunuz.
addons.mozilla.org

sorun yukarıda yazılanlarla firefox için hallolundu. teşekkürler.

easylist.adblockplus.org

(bkz: ad muncher)

pardon hacı, text reklamları engellemıyordu oyle.

maxthon engelliyor hem de canavar bi sekilde.

www.recovermyfiles.com bu program var duyuru açık olduğundan linki sen bulursun artık.

en süperi recover my files diyorum ben de.yalniz ücretsiz versiyonda dosyalari buluyor ama yedekle deyince şifre istiyor o yüzden önce orijinal programı alın ki o kadar süre tarattığınız süre boşa gitmesin.

çok geçmiş olsun öncelikle. Sorunuzun cevabı:

Easeus Data Recovery.

çünkü, bundan birkaç zaman önce son 8 yıldan beri biriktirdiğim verilerin tamamı buhar olmuştu. dvd yığınları evreninde allah bilir nereye kayıtlı veriler bunlar ve daima baktığım şeyler.

Piyasadaki istisnasız hemen hemen bütün programları denedim, hepsini yani. yaklaşık 20 tane recover programını denedim, hatta sinirden bazılarını iki kere kurmuşum. Bununla birlikte hiçbirisi adam gibi çare bulamadı. Bazıları dosyalara 001 gibi kafadan isimler atadı, bazıları (açık kaynak olanlar) sadece formattan sonrasını buldu.

Görünümü ortaçağdan kalma gibi görünse de Easeus Data Recovery hızır gibi yetişti, abartısız 4 format öncesi, benim varlığını bile unuttuğum dosyaları çekip çıkardı, bir klasöre aynen kaydetti. Başka bir arkadaşın bilgisayarındaki hayati ehemmiyeti haiz verileri de aynı yolla kurtardık, hem de harddiski bölünmemişti. Diğer programlar başka yere kaydederim diye trip atarken Easeus Data Recovery canavar çıktı, hepsini alt etti. % 100 test edilmiştir, şahanedir.

bu recovery programlarında şuna şahit oldum: eğer bir programla deneyip başaramayıp başka programla tekrar deneyip gene olmayıp bi başka programla daha daha daha... diye giderseniz kurtarabileceğiniz datanın kalitesi her seferinde düşüyor.

bu sebeple kişisel tecrübeme dayanarak ilk ve tek seferde r-studio tavsiye ediyorum. aynı bir üstteki cevap gibi bende ve başkalarında muhteşem bir performans gösterdi. ek olarak misal 200gb lık hdd yi kurtarmak için onu 200< boş alanı olan başka bir makinaya bağlamayı da tavsiye ediyorum.

kolay gelsin.

ferit develioğlu'nun sözlüğünde yok intisabi..

peh! o zaman güncelliyorum sorumu:

intisab sözcüğünü nasıl çekerim.
(1)neseb - (2) nesebi oluyor (sıfat yapıciim yani)

bunun simetriğini bulmam lazım

(1) intisab - (2) - ?

istediğiniz tam olarak nedir? yani nasıl bir anlam vermesini istiyorsunuz?

intisab yapan mı? intisab yapılan mı? bunun gibi?

müntesib? işinizi görür mü? intisab eden manasında olması lazım bunun.

aradığım şey "intisab ile ilgili", "intisab'dan kaynaklanan" anlamlarına gelecek, bir nevi intisab-sal gibi bir sözcük.

yani bunun intisabi olması gerektiğini düşünüyorum ama teyit ettirecek kaynağım yok. olay böyleyken böyle.

intisabi gibi bir kelime olduğunu sanmıyorum. ne yazık ki osmanlıca kelimeler öyle kafadan çekilemiyor.

komik bir şeyler yazmaktansa en iyisi mi eş anlamlı birşeyler kullanın.

osmanlıca kelimeler öyle kafadan çekilemediği için sorma ihtiyacı hissettim zaten. dikkat ettiyseniz "nasıl çekerim?" diye soru soruyorum.

valla bu aralar osmanlıca ile fazla haşır neşir değilim. o yüzden bu kadar söyleyebiliyorum. başka arkadaşlar yardımcı olabilirler diye düşünüyorum.

insitab kelimesi neseb (-nun, -sin, -be) kelimesinden kökenlerini alır. ifti'âl babında çekilmiştir. ifti'âl bâbı kelimelere (istisnaları var ama çok ileri düzey arapçayla ilgili, işinize yaramaz) evet ifti'âl bâbı kelimelere edilgenlik anlamı katar. söz gelimi kesr (-kef, -sin, -ra) harflerinden oluşan ve -kırmak anlamına gelen kesr, ifti'âl babına girince "inkisâr" şeklini alır, kırılmak olur. yani edilgenlik otomatik geliyor. bu bâb mevzusu kafanızı karıştırmışsa fonetik olarak izleyin. inkisâr, iftihâr, ictimâ vesaire. kulağa yatkın gelecektir.

ikinci konu: "intisâbi" gibi bir kelimeyi kafanıza göre yapamazsınız. arapça ziyadesiyle geometrik bir dildir, sonuçları kesindir. ve öyle bir kelime yok. "intisâba ait" anlamına erişmek istiyorsanız eğer, "müntesip" kelimesi sizin için ideal.

bir istisna olarak "intisâbî" kelimesi modern farsça'da kullanılıyor. belki işinize yarar.

diğer problematik: kelime hangi bablarda çekimlenir, hangilerinde çekilmesi gramer olarak olanaklıdır? söz gelimi arapça'da bazen 24 farklı şekilde çekimlenebilen sülasi mücerred mastarlar varken, bunların sadece 6 tanesi osmanlı türkçesi'nde kullanılmıştır. bu konuda da bir sorun varsa, buradan yine cevaplarım.

kolaylıklar, iyi çalışmalar.

elbette ki destekliyor, neden desteklemesin. yanlış yere bakıyorsunuzdur.
render alırken ayarlayın.

render alırken yani çıktı yaparken sorun yok.Ama girdi yaparken yani editliyeceğim video yu footage e eklerken 128 kb/s lik avi dosyalarının sesini görmüyor.

hiç ses gelmiyorsa codectendir o.
yani convertlemenizin sebebi 128kbps olması değil, codecli olması.
mesela 128kbps bir mp3 dosyasını alın, atın. çatır çutur oynattığını göreceksiniz.

mp3 ne drop oluyo ne import. unsupported diyo ama inanasım gelmiyo.
2 tane de resim koydum Adobe'a da yazdım 1hafta oldu cevap gelmedi

sorunu daha önce yaşamadım, ama çözüm konusunda yardımn edebilirim. işinizi becerebildiğiniz bitrate ayarlarında bitirdikten sonra export edin. videoyu sound booth ya da nuendo ile açın (cubase ya da protools da olabilir). programın time line'ında videonun ses dosyasını istediğiniz ses dosyası ile değiştirip tekrar export edin. bu durumda video dosyasında hiçbir değişiklik olmadan ses izi değişir sadece. zaten after effects, premiere ya da başka bir video programı -ideal koşullarda- ses işleme için kullanılmaz, bu programlarda ses sadece referansdır. eğer düğün çekimlerini montajlamıyorsanız, ses ile ilgili işlemleri bu amaç için yapılmış programlarda editlemek ve basit de olsa amacınıza uygun şekilde optimize etmek durumundasınız.

bir de, eğer işin acilse ve problemi çözemediysen, yine aynı programlarda (nuendo, sound booth, cubase, protools) orjinal video dosyasını açıp, audio'yu after effects in kabul edebileceği bir formatta export edip işini bu dosyayla bitirebilirsin.

demek istediğinizi anladım.Ben daha çok audio key frame üreterek frekans değişimleriyle sekronlu kamera efektleri yapmak için kullanmayı düşünüyordum.evet premier de dediğiniz gibi.tek çare 96 veya 48 kb/s işlemek.Yardımlarınız için tekrar saolun.

dert değil. audio üzerinden key frame yaratırken sesin çözünürlüğünün her hangi bir problem yaratacağını düşünmüyorum. 44.1 bile yeterli bir değer bence.

Hocam bir yanlışı hemen düzelteyim, ben After Effects'i kendim kadar iyi tanırım ve bu imajlardaki versiyon CS3 değilse ben çocuğumu kesecem. Zira Brainstorm özelliği CS3 ile geldi ve logosu CS4 ile değişti. Sizdeki logo CS3 :) nerden indirmişseniz yanlış olmuş :))) CS4 değil o. Hiç baktınız mı CS4 diye?

(bkz: after effects brainstorm)

Eğer ki screenshot'taki imajlar CS3 ama ben CS4'te de aynı hatayı alıyorum diyorsanız: yapılabilecekler:

1 - Ses kartınızı mutlak surette doğru biçimde en güncel haline getirin çünkü After Effects CS4 ileri düzey bilgisayarlar için tasarlandı.

2 - CS4'ü warez bir yerlerden indirmişseniz, çok yüksek olasılıkla beta'dır, hatta alfa bile olabiliyor. Adobe'nin sitesinden indirin. Kaldı ki elinizdeki CS3, bu kesin bir bilgi.

3 - Adobe'nin sitesinden indirmişseniz, yine aynı yerde 150 küsür mb'lık bir path (yama) yayınladılar, onu mutlak surette kurmanız gerekir. Çok önemli bir yama. Çıkmadan evvel bir sürü relase edilmemiş bug vardı, protesto edip After Effects 7'ye dönmüştüm ben, 2 sürüm önceye, evet. After Effects canım cicimdir.

4 - Bunlar tamamsa, şimdi ses kartınız ile ilgili bir problem üzerinde düşünmek icab ediyor. Ses kartınız support ediliyor mu After Effects tarafından? Edit > Prefences seçeneğinden değiştirin ve bir daha deneyin, mutlak surette olacaktır.

5 - Farz edelim ki olmadı. Yani Adobe'nin sitesinden CS4'ü indirdik, yamasını kurduk, ses kartını da ayarladık ama olmadı mı? O zaman kodek uyuşmazlığı ile ilgili bir problem vardır ya da kodekler hiçbir şekilde kurulu olmayabilir. En son sürüm K-Lite Codec Pack'i ücretsiz yükleyin. Bunun öncesinde RevoUninstaller kurmanız önerilir ki kalıntı bırakmadan bilgisayardan söküp atsın uninstall ile gitmeyen dosyaları da.

Bundan sonra da olmadı mı? İşte b planı:

b1 - Service Pack 3'ü kaldırın. Evet. Ben CS4'ü alfa ve beta sürümlerini de denedim. Service Pack 3'ün olmazsa olmaz olduğu söylenmesine rağmen, performans kayıpları, program hataları vs ile karşılaştım. Daha o zaman hata kodları da tam açıklanmamıştı. Evet, SP3'ü kaldırın eğer ki bilgisayarınız güvenli ise. Kaldı ki Windows'un olduğu yer pek de güvenli olmaz. Bu çok zorda kalınmadıkça tavsiye edilmeyen bir davranıştır.

b2 - Service Pack 2'ye döndünüz ve halen sorun giderilmediyse, bilgisayarınıza format atın ve bir daha karşılaştığınız sorunları yazın, ben mutlak surette çözüm bulacağım probleminize.

Ek: CS3'ün warez sitelerinde bu sorun sıklıkla görülüyordu. CS3 için çıkarılan yama ile giderilmişti. İhtimalle Adobe'den o yüzden cevap alamamış olabilirsiniz. ÇOk defa proje katletmiş render almamazlık yapmıştır CS3 bu Audio yüzünden. CS4 ne güzel.

umarım açıklayıcı olmuştur. Olmazsa yine yazın, çaresini kesinlikle buluruz.

lisanslı ürün mü crackli mi? ayrıca o update i neden indiriyosunuz ne gibi güncellemeler varmış?

bir çok hata düzeltilmiş vs ama daha önemlisi p2 desteği veriyor.

ürün lisanslı değil ama lisanslı olmayan premiere in ilgili update ini başarıyla yaptı.

o zaman hiç uğraşma bence cs4 ü yükle.

CS2 (7.0) ve CS3 aynı klasöre kuruluyorlar. Bu yüzden bir karmaşa olası. Ben CS4 ve 7.0'ı kullanmıştım, arada script hataları oluyor idi. Bununla birlikte, Adobe'nin lisanssız bir ürünü güncellemesi teknik olarak imkansızdır. Güncellemeyi kurar ve bir ay sonra artık bilgisayara format attığınızı görürsünüz (: Adobe de boş durmuyor haliyle. En iyisi CS4 ama tabii biraz daha sistem gereksinimi var. OpenGl desteğiniz ve 4gb ram, en az core2duo ile sorunsuz çalışırsınız. Ama büyük işler yapamazsınız bu makinayla bile.

plug-in klasörünü yedekleyip yeni enstelasyonda kullanabilirsin. yanlız serialları tekrar girmen gerekebilir. bu arada oldukça karmaşık projelerle uğraşıyor olmama rağmen cs4 e hiç ihtiyaç duymadım senin geçiş sebebin nedir merak ettim ?

ah be hocam senden hala mail bekliyorum ben=) hatrladın mı beni bi zamanlar gururlu bi genç vardı işte o benim=) valla neden cs4 e geçiyosun dersen premiere cs 4 ü kurdum herhngi bi premiere projesini ae e almak istediğimde new after effects compisition die bi seçenek var premiere de, işte ona tıklıyorum ama after effects açılıyor projeyi yükleyemiyor. cs 4 olsa bu sorun çözülcek gibi geliyor bana.

ehehe premiere cs4 ü niye kullanıyosun diye sorucam, uzayacak muhabbet. arada kafamızı kaldıramadık işlerden o yüzden mail atamadım. haftaya falan tekrar mail atarsan süper olur. ofise yerleşemedik daha.

premiere cs4 ü de encoding options ı (aslında premiere in diil de cs4 teki adobe media encoder ın encoding options ları) daha fazla, o yüzden tercih ettim. neyse size kolay gelsin. artık o kadar çok yere mail attım ki alıştım cevap gelmemesine.

installer ı olmayanları direk copy paste yapabilirsiniz ama installer'ı olanları tekrar yüklemeniz lazım bazısı o yolla çalışır options kısmında girersin keyini bazısı ise (ki yeni tip plug in ler böyle oluyor) ortak bir kalsöre atıyor kendisi hangi versiyon yüklüyse ve uyumluysa onla çalışıyor direk. ayrıca plug in klasörüne kopyalarsanız multiple copy hatası verir açlışta

Ekstra plug-in'leri en baştan yüklemeniz gerekir, yoksa problem çıkma olasılığı %1500. Çalışmazlar.

Ama "Presets" ve "*.jsx" (After Effects Scripting dosyaları) dosyalarınızı huzur ve güven içerisinde yerlerine kopyalayarak kullanabilirsiniz.

Bir de merak etttim, milyon tane plug-in'i neden kurdunuz? Yani bu işin gurularında bile en çok 4 5 tane plug-in gördüm ben. :)

der ki; "windows 7 işletim sistemi şu anda betadır, işleriniz için kullanabileceğiniz güvenirlikte değildir sadece test amaçlı kullanmanız tavsiye edilir"

After Effects CS4 olduğunu varsayıyorum. CS4 ise güncellemelerini de kurduğunuz varsayıyorum. 2.5 TB gibi bir dosyayla çalıştığınıza göre profesyönel olduğunuzu da varsayıyorum ki bu da After Effects'i warez sitelerinden indirmediğiniz anlamına gelir (:

2.5 TB çok dev bir rakam değil mi ya hu bir dosya için. G5 filan mı kullanıyorsunuz? Bugüne kadar herhangi bir XP'nin 2.5 TB'lık tek video dosyasını render alabileceğini duymuş değilim, şahit de olmadım.

Hülasa, Windows 7 gibi bir işletim sistemine emanet edilemeyecek büyüklükte işler, After Effects için konuşuyorum elbette.

Kaldı ki Adobe, Windows 7'nin esamisini dahi okumadı, ve bunda haklı da. After Effect CS4'ün yaması çıkmış olmasına rağmen yeni bir yamaya (bu sefer 150 mb boyutunda olacak kadar büyük değil) ihtiyacı da var.

Windows 7'den kaçarak uzak durmak en faydalısı. Ben de denedim Windows 7, Virtual filan da filan. Hiç stabil olmadı, içime sinmedi. Emektar XP'ciğime geri döndüm.

5 full kaset dolusu (200 dk.) full HD (1920x1080), 4:4:4, 12 bit YUV video yaklaşık olarak bu kadar tutuyor. storage olarak G-RAID, işlemci olarak 8 adet xeon kullanıyorum, Ram 6 GB. yapmak istediğim montaj, keying ve animasyonu beraber yapmaktı ama olmadı. bu arada CS3 kullanıyorum. video önce montajlandı, sonra keying işlemi yapıldı ve animasyonlar ondan sonra yapıldı. (Cilekes-Katil Dans) aslında oldukça iyi performans aldım widows 7 'den. yukarıda bahsettiğim sorun ise olduka yaygınmış ama yeni beta da bu sorun giderilmiş.

yanılmıyorsam zaten ps3'ün önizleme ile ilgili bir bugu vardı.
www.codeproject.com

acdsee programinin seceneklerinden .psd uzantisini kaldirin ve tekrar deneyin.

"always show icons, never thumbnails" secenegi secili mi ? (secili ise kaldirmak lazim)

acdsee'den unregister etsemde kar etmedi, always show iconsta ok, dediğiniz eklentiyi de kurdum edip bey o da kar etmedi.

max için autodesk'te şöyle bir şeyler var:

area.autodesk.com

font özelliklerine bi bakın, default ayarına geri çekin. pluginler oynamış olabilir. büyüklüğü 96 falansa da görünmeyebilir ilk yazışta.

Live action butonunu aktif hale getirin çalışacaktır. Brainstorm (beyin ve şimşek işareti olan) butonunun olduğu bar üzerinde, soldan ikinci. İç içe geçmiş iki kare gibi görünen buton.

Baya bir plug-in kaldıracak bilgisayarınız ve işletim sisteminiz var ise (söz gelimi Mac OS X Leopard ve G5 ikilisi gibi) hiçbir sorun olmaz. Windows kullanıyorsanız, bilgisayarınızda da 4 çekirdek yoksa, bütün plug-inleri kaldırın, tabii öğrenme seviyesindeyseniz.

alyuvarlı olan vektör tabanlı bir çizim programına benziyor, efektlere bakılırsa ilustrasyon değil de bir 3d tasarım programı kullanılmış gibi. diğeri için birşey söylemem çok zor, yoruma açık gibi. kusura bakmayın spesifik bir isim veremiyorum ama eğer ki kimse vermezse anahtar kelimelerden isteğinize uygun bir şeyler çıkarırsınız belki googledan.

böyle şeyleri vektörcüler de yapıyor, öyle çalışmak ister misin bilmiyorum ama inkscape'e bakabilirsin. free softwaredir.

duyurunun tarihi epeyce geçmiş ama, belki birisine faydalı olur, yazalım: opensource bir yazılım olan inkscape kullanılabilir.

www.inkscape.org

İlk linkteki imajın alternatif yapımı için Autodesk Maya çok daha kolay bir yol. Çizimler çok çok çok kompleks olmadığı için hemen biter ve Mental Ray render motorunun Sketch and Cell Rendering özelliği ile render alıyoruz. Olay tamamdır.