ayato anlamış zaten nasıl yapıldığını:

Using Point Snap and Duplicate in Illustrator.
Create Character Sequence.
Image Size 2600x1950 pixels.
Rows 50:Columns 100.
Each Cell Size 26x39 pixels.
Copy and Paste to Photoshop.

bildigin text'i convert to outline yapip sonra da secmis oyle yaptigin icin clipboard'a direk smart object olarak kopyalayabilirsin.

sorun şurada ki, ben hayatımda hiç illustrator kullanmadım, denedim ama olmadı.
bu yüzden hiçbir şekilde kafam basmadı bu durumu. ayrıca, ayato efendi'nin tutorial'ları çok acayip, 3 satırda işi bitiriyor. mübarek derrida sanki..

hülasa, ben beceremem..
daha illustrator'daki butonları bile bilmiyorum. ; ))

ama chrome'un dediğini deneyceğim, bakalım ne çıkacak.

livedocs.adobe.com

şöyle bir şey. denedim ve her bir harf bir obje halini aldı. buraya kadar süper. velakin, kutulara eşit gelmesini sağlayamıyorum, çünkü kutu yok. ; )

text i yaz veya yapıştır art board unda dursun. sonra sağ tuş tıkla convert to outline a tıkla fontu vektörele çevir. daha sonra vektörel olucaktır. karakterleri teker teker kullanmak istiyosan sağ tuş tıklayıp ungroup de. sonra istediğin şekilde kullan.

eğer bu text değilse image se herbişey ve vektörele çevirmen gerekyorsa trace i kullanman gerekir. istediğin gibi sonuç alman için ayarları biraz kurcalaman lazım. biraz uğraştırır ama yine vektörel olarak elde edersin.

flash a zaten mecbur "kare kare" import edersiniz? sorduğunuz şey acaba tam tersi olabilir mi? frame yerine keyframe ler halinde mi gelsin istiyorsunuz yani?

bu sorduğunuz şekliyle bütün decompiler programları işinize yarar.

ya da soruyu anlamadım.

kare kare'den kastınız her kare için ayrı bi file oluşturarak render almaksa tga ya da png formatında render alabilirsiniz. yanlız onları targa sekans olarak flash'a import edebilir misiniz onu bilemiyorum.

evet keyframeler halinde gelsin istiyorum mc nin içine. bu mümkün müdür ?

XMP (Adobe's Extensible Metadata Platform) formatı var kaplanlar gibi. Her şeyiyle Flash CS4'e atabilirsiniz. Yalnız, TPP kullanacaksanız eğer, bazılarını görmeyebildiği de oluyor. Bu yüzden mümkün olduğunda After Effects'in standart efektleriyle çalışmanızda fayda var. Flash için anlatmış adamlar:

help.adobe.com

premiere de color pass isminde bir efekt bu işi yapar. after effects için ise işler biraz daha komplike premiere ile halledemezsen o zaman yardımcı olurum

selamlar,

anladığım kadarıyla yapman gereken şey objeyi masklamak. after effects te editlemek istediğin videoyu timeline a at. timeline da videonun olduğu kanal seçiliyken pen tool ile mask çizmeye başla. renklendirmek istediğin objeyi maskladıktan sonra bir sonraki frame geç. bu arada video layer özelliklerinden mask path üzerinde (ilk frame de) key frame olması gerekir yoksa maskın br önceki formunu kaybetmiş olursun. bu şekilde frame frame maskladıktan sonra aynı videoyu bir kez daha bu sefer maskldığın kanalın altına gelecek şekilde timeline a yerleştir. üstte kalan ve maskladığın kanala istediğin plug-in ile istediğin rengi verebilirsin. ilk kez kullanacaksan biraz karışık gelebilir anlattıklarım ama inan çok basit bir iş. sadece frame frame çizmek biraz kasar ama zor bir iş değildir kesinlikle.

After Effects ve PP için en ideali Magic Bullet Looks kullanın. Enfestir, Stu amcam yazmıştır, Benjamin Button'da bile kullanılmıştır.

bak şu iki site var, bomba;

sinefil78.blogcu.com

400darbedesinema.blogspot.com

bunlardan gayrı "politik kamera" diye bi kitap var. aslında türler ve klişeler dışında, filmleri ideolojik açıdan inceleyen bi kitap(mış). bu kitabı bulursan bi göz at, olmadı al direkt. hatta bana da msj at, nerden bulduysan ben de alayım. piyasada pek yok bu kitap.

hollywood yapimlarinda ebeveyn profilleri

www.cilekindunyasi.blogspot.com

yukarıdaki adrese kefilim ben, çok iyi bir adres.

ayrıca: www.sinematik.blogspot.com

çok teşekkürler..politik kamera kitabını bi araştırıcam.bulursam haber veririm..

politik kamera nin yazarlari michael ryan ve douglas kellnera ait bir dolu makale bulunabiliyor internette ve özellikle media kültürü, ideoloji ve sinema üzerine cok yazmisliklari var. makalelerin cogu ingilizce bilmeyi gerektirir ama sizi bircok baska makale ve yazara da ulastirirlar ayni zamanda.

son yıllarda artık senaryolar belli yapılara göre kuruluyorlar. joseph campbell'ı araştırırsanız, bir sürü veri elde edersiniz bu konuda.

ama joseph campbell'ı direkt araştırmanız size bir sonuç vermeyecektir. onun "kahramanın yolculuğu"ndan yola çıkılarak sinema için oluşturulan bir izlek var, ona ulaşmanız gerek. bunu da daha çok syd field yapıyor...

"microsoft equation editor" var word'de. onu kullanarak ekleyebilmen lazim.

equation editor[denklem duzenleyicisi gibi bir ismi olmali] u actiktan sonra o x i subscript[altsimge] yapmadan once ustune cizgisini koy, sonra alta gecir.

equation editorde doğrudan bu ve aradığım başka bir simgeyi daha buldum.. teşekkürler..

Nette biraz ararsan bu equation editor ün daha gelişmiş hali olan math type ı da bulabilirsin. Paralı fakat...

mathtype'ta aşağı yukarı yapamayacağınız şey yok,
her işi görür.

office 2007, 2003 ile yapamadığım bir sürü şeyi yapmama olanak sağladı.. bunu da ekleyeyim belki bir okuyan çıkar..

LG / LG

tvye bağlanan için tek geçebileceğim bir alet var
PHILIPS DVP 5980/12 DVD-DIV-X OYNATICI
süper memnunum tavsiye ederim

bilgisayar için asus şahane. daha önce philips kullanıyordum ve fakat asus'tan daha bir memnunum, 57 lira şu andaki fiyatı.

ancak, tv'ye bağlayacağınız için philips alın. özellikle vestel gibi şeylerden uzak durun derim.

philips çok güzel. hem usb girişi var flash disk/hdd falan okuyor, hem de hdmi çıkışı var dvd/divx leri upscale yapıyor. modelini bilmiyorum ama teknosa da var.

öncelikle herkese yardımları için teşekkür ediyorum. yanlız bilgisayar için sorudğum hardware (donanım) olarak değil software (yazılım) olarak DVD oynatma programı. Power DVD, WinDVD minavlinde

vlc (video lan client)

yapacakların bunlarsa rahat rahat yeter,iyi de olur senin için.

etmem

www.hepsiburada.com

$una da bir bakın isterseniz.

saydiklarin icin mukemmel. fazla bile.

benim alisveris listemde fujitsu siemens son siralarda. neden derseniz, insani cildirtan fan sesi, cabuk bozulan anakarti, kaplamasinin sacma sapan eskimesi gibi seyler yasadim cevremde futisu kullananlardan.

www.kangurum.com.tr

tv out çok lazım bişiy olabiliyormuş, laptop aldıktan sonra farkettim. bunun dışında linkteki laptop'un bir benzerini kısa bir süre kullandım. linux kuracaksan intel chipsetler işkenceden başka bişiy değil.

çok uzaklara kadar kaçılması gereken bir dizüstü. aman diyim.
aynı paraya bir sürü seçenek var. vestel gibi fujitsu gibi şeylerden uzak durmak çok şahanedir, dadından yenmez.

13inch ve 14 inch ekran seçenekleriyle birlikte en uygun çözüm MSI'dır.

VR330x var bende 2gb ram'de takınca sorunsuz çalışıyor. toplam 750 ytl ye gelmişti.

donanım hakkında forumlara bakabilirsin. www.gold.com.tr adresinde bilgisayar topla seçeneği var. parçaları seçip sisteminin ne kadara gelebileceğini gösteriyor

gigatek.com.tr

pc gold, vatan bilgisayar, teknosa.. bu 3'ünden uzak dur da nereden alırsan al.
özellikle pc gold'dan bilgisayar alanın akıl sağlığından şüphe ederim!

ayrıntılı bilgi için yorumlar yeterli olur sanırım ? (bkz: pc gold)

tomshardwareguide donanım konusunda gayet iyiydir. tek basına bile yeterli.

www.teknofiyat.com dan aradığınız parçanın en ucuz nerede satıldığını bulabilirsiniz.

fiyat için www.kocpa.com a bakabilirsin. başka yerlere de bak, fiyatlar bazen 3-4 bazen 10$ a kadar oynuyor

ben ne olursa buradan alıyorum:

www.hs.com.tr

Fobi tedavilerinde benim bildiğim en iyi yöntem destekle veya kendi başına fobinin üzerine gitmektir, korkulan şey birkaç kez yüzleştikten sonra genelde anlamını yitirir. www.youtube.com

merhaba. eskiden sahip olup da artık zerre mrumda olmayan tek korkum ufolardı (yaa yaa) et ile ba$ladı, sonra o atvde ellerini iki yana açıp ıslıkla angut bi melodi tutturarak ileti$ime geçen omlet kafalı uzaylılarla tavan yaptı benim bu korkum. ama nasıl olduysa yendim bunu ben ortaokuldu sanırım :/ yani bu ufoların kurgusal oldugunu algılayamadıgım kimi zamanlardan büyümeye giden yolda ya$anmı$ bir geli$me de olabilir bilemem.

not: korkularımın üstüne gitmedim =/
edit: ya $imdi tekrar okudum da... sanki artık ufolara olan inancımı yitirdim, köpek uzaylılar gibi bi tandans yakaldım yazdıklarımda. yok öyle bi$i, ufoperver bi insanım.

ben de direk damardan tahlil için kan vermekten falan sapıkça bir zevk alıyorum, insanoğlu çeşit çeşit.

fobilerle yüzleşme meselesi sadece şu durumda geçerli bence: evet insan irrasyonel korkularından onlarla yüzleşerek kurtulabilir fakat bunu yapması için, korkunun, kişinin hayatını onu korkuyla yüzleşmeye mecbur bırakacak kadar etkiliyor olması gerekiyor. benim de bir fobim var(her türlü haşerattan ekseriyetle uzak dururum), belki en iğrencinden bir çokbacaklıyı elime alsam sevsem okşasam geçecekama bu benim için büyük bir iş, gerçekten ormanda yaşamam gerekse ciddi ciddi düşünürdüm bunu yapmayı. bir sonraki aşama böceği içime kaçırmak falan olurdu heralde. ama dedim ya, o kadar önemsiyor olmak gerekli belli ki.

kedilerden hiç korkmadım, fakat ufakken köpeklerden de inanılmaz korkardım. bir gün en büyük kabusum gerçekleşti ve bir duvarın üzerinde oyun oynarken, kapalı ve köpekli bir bahçeye düştüm. hayvan bana yapmadığını bırakmadı ama sonra korkum ciddi derecede azaldı, daha sonra da geçti. hatta şimdi evde köpeğim var, falan filan. "yüzleşme işe yarıyor ama yüzleşir misin bakalım?" gibi bir mesele sanıyorum.

fobi denmisken thy ucus fobisi olanlar icin egitime basladi. ilgilenen olursa diye ilgili duyuru soyle:
Duyuru
Uçuş Fobisi ile Başa Çıkma Eğitimleri Başladı

3 Aşamadan oluşan programın;

Birinci aşamasında yapılan teorik sınıf eğitimi ile katılımcıların öncelikle uçuş ile ilgili bir takım teknik bilgiler edinmesi ve fobiyi yenmeye yönelik teknikler hakkında bilgi sahibi olması amaçlanıyor.

İkinci aşamada kabin simülatöründe gerçekleştirilen sanal uçuş ile uçuş korkusuna karşı duyarsızlaşma sağlanıyor
Üçüncü aşamada ise gerçek bir uçuş yapılarak fobinin tamamen ortadan kalkması amaçlanıyor.
Detaylı Bilgi İçin:

THY Havacılık Akademisi
Atatürk Havalimanı, B Kapısı, 34149 Yeşilköy / IST
Tel: +90 212 463 63 63 (7702/7985/7463)
E:mail: [email protected]

www.helpguide.org
www.hurriyet.com.tr

; )

Çok kısa kısa geçerek, herhangi bir karmaşık terim kullanmadan şunları söyleyebilirim:

Bir korkunun altında illa ki, geçmişte bize korku sağlayan şeyle tehdit edilmiş olmak yatması gerekmez. Mesela köpekten korkuyorsak eğer, illa ki bir köpek tarafından korkutulmuş olmamız ya da peşimizden bir köpek koşmuş olması gerekmez, bunun başka nedenleri de vardır. Evet, fobiler düşününce insana saçma gelebilirler ama, insan fobisiz olmaz!

örnekleyeyim: köpek olduğunu bildiğim bir yerden geçmemek için 2 kilometre yürüdüğüm zamanlar olmuştur. Neden? Çünkü köpek var! Ama bunu çoktaaan aşmış bir insanım, arada cinsinden hoşlandığım köpek olursa kafasını okşayıp sevebilirim, sarılabilirim ama beni yalamasına asla izin vermem! müstakil bir evim olursa kesinlikle köpek edineceğim,, görüldüğü üzere nerden nereye.

Kedilerden tek kelimeyle iğreniyorum, tiksiniyorum! Kedi sevenlere de şüpheyle yaklaşırım, çok açık bu! Bu konumuz dışında.

Konumuza dönelim.

1 – “İlaç tedavisi”

Öncelikle ilaç tedavisi gibi bir şeyden, ne olursa olsun uzak durulması elzem. Yani ola ki sağda solda söyleyen olursa inanmayalım, itibar etmeyelim. Psikiyatrik ilaç demek, aşağı yukarı beyne balyozla vurup tedavi etmek demektir! Şizofreni filan vardır, adını herkes bilir. Gerçi şimdilerde bipolar bozukluk filan diyorlar çok moda. 80’li yıllarda adı depresyondu bunun, çok modaydı, sonra hafif yollu şizofreni moda oldu, sonra panik atak ve şimdilerde bipolar bozukluk. Ben demiyorum ki böyle hastalıklar yoktur ama bunlar ağır süreçlerdir. Misal, bir şizofren kakasını yapar, sonra onu yatağına götürür yanı başına alır ve onunla sohbet eder. Ya da bir bipolar hasta durup dururken hınçla oturduğunuz cafede ayağa kalkıp masayı devirip eline geçirdiği bir camla kolunu keser ve ardından oturup bir köşede ağlarsa, işte o zaman ki onun cidden hasta olduğuna hükmedilebilir. Psikiyatrik ilaç dediğimiz korkunç şeyler böyle zamanlarda (o da çok dikkatli bir surette) kullanılmalıdır. Yoksa, ilaç piyasasında neler döndüğünü, doktorların kimlerden ne gibi ilişkilerle çıkar sağladıkları; represantlar – eczacılar arasındaki maalesef kokuşmuş hukuk ve elbette ki dev şirketlerin yüksek çıkarları. Bunları es geçmemek gerekir. Bu ilişkilerin varlığı, sizin daha çok ilaç tüketmeniz içindir! Mümkün mertebe en ufak bir şeyde ilaç almayın, ilaçlardan uzak durun!

2 – “Korkuyla yüzleşme”

Bu biraz da söylenişi basit bir şey. Yani şimdi “hacım yüzleştin mi olay tamamdır denilebilir. Evet konu da burada başlıyor zaten, kişi yüzleşmekten çekiniyor, o korkusuyla baş başa kalmaktan. Yani ben köpekten korkarken kalbimin harbiden titrediğini biliyorum. Her ne kadar çevremdeki insanlar seferber olmuşlarsa da, hiçbir şey fayda vermemişti, bunun yanında kalp bile kırmışlığım vardır, kafa kırma noktasından çok zor döndüm. Yani yüzleşmek evet yüzleşmek,, yüzleşmek, bik bik bik! Laf çok icraat yok! Bu konuyu şahsen doğru bulmuyorum. Bir aşağıdaki konuya geçelim.

3 – “Korkunun Kökeni”

Şimdi köpekten korkuyoruz ya, işte illa peşimizden köpek koşmuş olması gerekmez, ya da köpekle korkutulmuş olmamız da.. ‘uzan da şöyle sedire senin bir geçmişine inelim’ gibi bir şeyi asla kabul etmek mümkün değil. Peki bunu nasıl çözeceğiz?
Çok basit ;)

Korkunun kökeninden önce, bilinmesi gerekenler de var.

a) Daha önce yaşadığınız hastalık varsa bilinmeli. Böbreklerle ilgili bir şey ya da vajinal kökenli bir rahatsızlık veya hormonal değişiklikler ve ama elbette ki psikolojik süreçte bir şey yaşanıp yaşanmadığı önemlidir.

b) Korkunuzu ne zamandan beri hissediyorsunuz? Bu çok çok çok önemli!!!!!!!!

c) Korku duyduğunuz nesne ya da canlıyla karşı karşıya kaldığımızda ya da karşı karşıya kalma durumu ortaya çıktığında hissettiklerimiz fevkalade önemlidir.

d) Korkulan nesneye yüklenen simgesel anlam da çok çok çok önemlidir!

e) genel bir takım veriler (bu uzun bir konu, asla içinden çıkılamaz)

Şimdi diyelim ki biz bunları çözdük. Yani soruların cevaplarını şöyle bulduğumuzu farz edelim:

a) Yaşadığımız tıbbi ya da psikolojik bir rahatsızlık yok

b) 7 yaşından beri köpekten korkuyoruz

c) Köpekle (ya da başka bir şeyle) karşılaştığımızda kalbimiz çok hızlı çarpıyor, kan beynimize sıçrıyor ve o an bütün dünyayı yok etmek istiyoruz ki köpek de o dünya ile birlikte yok olsun. Avuçlarımız terliyor, alnımızdan soğuk terler akıyor, dua filan okuyoruz, nooolur kurtulayım şundan diyoruz vs.

d) Köpek benim için bir bekçi gibi, ama dişlerinin ve ağzının yapısını araba parçalayan makinalara benzetiyorum.


İşte bu örnekler çok önemli veriler. Bunlar işlenecek ve köken bulunacak ancak, bu kökeni tutup da “ay şekerim sende elektra kompleksi varmışşşşşş” diyen bir kişiyle tartışmaya bile yanaşmayın, çantayla kafasına vurup kafasının pekmezini akıtın ve ortamdan uzaklaşın.
Köken bulunmalı ancak geleceğe getirilişi de tespit edilmeli..
Ben çok fazla uzun anlattım, yani süreci anlatmaya çalıştım çok kısacık.
İnan ol ki korkunun gidişi bundan daha kısa..
çok basit bir olay bu ;)

"Zaxwerks Pro Animator" adlı küçük bir program ilk başta iyi. 10,3 MB ama, çok şahane iş yapabiliyor. Yalnız, render alırken Adobe After Effects'ten farksız. Zaten 3d modelleme için bilgisayarınızın biraz iyi olması icab eder.

www.zaxwerks.com

Ayrıca yine başlangıç için alice 2.0 adlı bir modelleme programı var, free ve başlangıç için iyi olabilir. gelgelelim render işleminden sonra 20 gb'lık bir dosya ile karşılaşabilirsiniz ;)

alice için: www.alice.org

bence direkt olarak 3d studio max'ten başlayın.
Kullanımı hakkında bir sürü türkçe kaynak var,
tutorials var,
örnek çalışmalar var vs.
3d studio max 9 çıkmıştı en son..
Tabii ne tür modelleme olacağı da önemli..
Yani kendinizi hangi türde ileri götürmek istediğiniz..
Misal autodesk maya 2008 dahi şahanedir.

ama en iyisi 3d studio max 9 ile başlamak..
hem bol türkçe kaynak var, hem de çiçek gibi.

tabii ihtiyaçlar önemli..
marangozlar mesela KitchenDraw 5.0 kullanmalılar. ;)
umarım ki yardımcı olabilirim.
eğer olmazsa özel mesaj yazın, speşıl bir şeyler ayarlarız diye mumt ediyorum çünkü "Bu soruya verdiğiniz cevap ekşi sözlük yazarı olmayan kişiler tarafından da okunabilecektir." diyor.
;)

Şayet basitçe ev, dolap, bahçe tasarımı yapacaksanız google sketch up mükemmel bir başlangıç olur.

tabi ki lightwave.. :)

çünküm lw'de modelleme ve render yazılımları birbirinden ayrıdır. bölece düşük bi sistemde bile kasmadan modelleme yapabilir, sonra layout'a geçip render alabilirsin.

Kullanacağınız program giriş seviyesi için mutlaka "fazla profesyonelce" olmalı. Basit bir programla hem bir yerden sonra olanaklar açısından tıkanırsınız, hem de daha profesyonel bir programa geçtiğinizde monitöre bakakalma hadisesini yaşayabilirsiniz. En iyisi endüstri standardı olmuş profesyonel programlardan birini seçmeniz. Tavsiyem Cinema4D üzerine olacak. İnanın doğru yerden, doğru kaynaktan çalıştığınızda aslında pek te zor bir program değil. İkinci tavsiyem 3ds Max. Cinema4D için türkçe kaynak, www.cinema4d.tv ; kolay gelsin.

Misal ben blender ile başladım ama şu an pişmanım. Daha sonra 3DSMAX'e geçince sudan çıkmış balığa döndüm. Ne yazık ki programlar arası geçişler zor, hatta imkansız. Sıfırdan yeni program öğrenmeniz gerekiyor diyebilirim.

En temizi 3dsmax. Yapacakların hayal gücün ve yeteneğinle sınırlı. Bi de makinanın özellikleriyle (: Kaynak bol, örnek model bol, örnek animasyonlar da var.

adım atıp bırakacaksınız 3d studio max'i öneririm haa ben daha da geliştiricem diyorsanız 3d studio max ile devam edin programlar arası geçişler zordur evet az öğrenir basit şeyler yaparsınız kasarsınız en iyisini yaparsınız budur

öncelikle çok teşekkür ederim cevaplar için.

ben daha çok web tasarımında kullanmak üzere yardımcı olması için bir program düşünmüştüm. hareketsiz, üç boyutlu bir maskot yaratmak için mesela e2 kanalının maskotu ya da migros'un kangrusu gibi. bunun dışında logolarda kullanmak üzere örneğin bir çekiç logosu üç boyutlu şekilde. gibi gibi.

bu dediklerimin hepsini adobe illustrator ve freehand ile zaten yapabiliyorum ama iki boyutlu olarak tabii ki. artık üçüncü boyuta geçeyim istiyordum yani :)

bahsi geçen programları deneyeceğim, ekleme yapmak isteyen olursa lütfen yazsın eheh. tekrar teşekkürler..

tinyurl.com

filmlerden almanız sorun olmuyorsa, tonlarca film ve belgesel var. aklıma birden crossing the bridge the sound of istanbul geldi. ama tabii örnek çok.

Videolar Yasalara göre filtreleniyor, Videoları doğrudan indirebiliyorsun youtube linklerin değişmiyor watch?v.... şeklinde kullanabiliyorsun, login olabiliyorsun yorum yazabiliyorsun vs vs www.dinamiturk.com YouTube'a en hakiki çözüm :)

mutsuz sonla biten masallar başlığına baktınız mı?

mutsuz aşk hikayeleri adlı bir derleme okumuştum zamanında.. adının patates gibi olduğuna bakmayın, derlemedir, içerisinde iyi şeyler vardır.

mesela: mevlana, marquis de sade, abdülhâk hâmid ve andré breton gibi isimlerin kaleme aldıkları şaheserler var..
kesinlikle tavsiye ederim, edininiz..

agora kitaplığından çıkmış, yani benim elimdeki böyle, ilk baskı, 2004. google'a bakmağa erindim.

al Shakespeare in bütün eserlerini kendince masalımsı yap.Her seferinde mahvetti beni mutsuz hergele.

yky'nin 'her gune bir masal' diye bir kitabi var. cesitli ulkelerden derlenmis 365 tane masal ve en az yarisi uzucu bitiyor. en son esek olmustu masalda, o gunden beri yatiyor kitaplikta, uyku kacirmak icin ideal.

saga firması daha yepisyeni 3 iran filmi bastı. altyazı tercümelerini yapan kişiyi de tanıyorum, güvenle izlenebilir alınabilir..
zannedersem 3 film kutu içinde 39 lira.
baran, rüzgar alıp seni götürsün ve çilek tadı gibi üç sevdiğim filmi basmışlar.
bunun yanında, linkler filan var ama altyazısı çok nadir bulunur böyle şeylerin,
ancak ingilizce ya da orijinalinden.
bütün mağazalarda olması lazım.
yani izmir'i çok bilmem ama, iletişim kitabevi var ya,
ha işte orada bulunabilir diye umuyorum.
ben gittiğimde birçok dvd gördüm orda.

öncelikle imdb.com bütün iran filmlerine bakabilirsin. türkiyede iran filmlerini dvd şeklinde bulman çok zor.varsa varsa iki üç tane vardır. o yüzden internetden getirmeye çalış. bi dvd kiralama sitesi onu öneririm çok meşhur adını unuttum şimdi bilen varsa yazsın

ya bi de türkçe altyazılı olsun istiyorum. çok şey mi istiyorum?

büdüt: mesela internetten izlense de makbuldür, kabuldür. (iyice yüzsüz oldu bu)

türkçe altyazı bence çok zor. sadece ingilizce altyazı vardır.

iran filmleri festivali vardı istanbul da. türkçe altyazılı idi haliyle.
hani dedim belki böyle bi yerden hepsini toptan birileri.. bi şi olmuştur falan. of bilmiyorum.

ben persepolis diyorum :) ne var, o da iran filmi...

cikcikcik Persepolis Iran devrimini anlatan fransiz filmidir.

lütfen konuyu çarpıtmayalım

Dvdleri varsa ve internete koyulmussa (ki koyulmayani yoktur muhtemelen) birileri bazen cevirebiliyor. Misal soyle bir arama sonucu soyle bir seye ulasilabiliyor;

www.google.com.tr

forum.divxplanet.com (bu filme ait turkce ceviri mevcut)

biraz zahmetli ama daha iyi bir yol bilmiyorum.

edit: zahmetli degilmis pek, baktim da bayagi cevrilmis iran filmi varmis.

kadıköy'de vardı bir aralar, macid mecidi'nin filmleri (3 tane filan) vardı. ayrıca abbas kiyârüstemî'nin filmleri de mevcuttu..
aramaya inanmak lazım..

birkaç aya kadar sağlam bir film arşivi (yaklaşık 80 dvd) alacağım bir arkadaştan,
oradan çıkanları bir şekilde duyururum.
içerisinde 25'ten fazla türkçe altyazılı iran filmi olduğunu biliyorum.
ama dediğim gibi bana ulaşması lazım.

hostel filminde adamın eli titriyordu diye cerrah olmamış.bence
doğru olması gereken bir şey.

geçenlerde bu konuyla ilgili bir belgesel vardı. el titremesine karşı micro robotlar üretilmiş. aletler titreme hissettiğinde falan gücü kesiyormuş, çalışmıyormuş. bunun gibi bişeydi.

--- spoiler ---

lost'ta da jack'in babasının eli ameliyat sırasında, alkolden ötürü titriyordu ve hastanın damarını biçmişti. tabii mesleğinden olmuştu, birinin ölümüne sebebiyet vermekten.

--- spoiler ---

bunu screenshot alıp bition'a koymak açıkça iyi bi şey değildir ;)

gayet titrer.. öyle alkol almış gibi zangır zangır değil ama titrer.. by-pass yapılırken alternatif yolak olacak olan damarın ağzında, damar çeperinden eli titremeden iplik geçirecek olana tam 5000 lira veriyorum, o derece...

titrer, mesleğinde de ilerler ama titremekten kasıt 10 metre uzaktan belli olması ise o kadar değil.

işini engelleyecek kadar bir titreme olursa ameliyata girmez ama ne olursa olsun hastaya çaktırılmaz bu tarz şeyler. dr ahmet yerine dr mehmet yapar kimiz zaman, ruhunuz duymaz bazen :)

elinin titrememesi gerektiği zamanlarda hap alıyorlar gram titremiyor(muş).

4-5 yıl evvel alkol'ü bıraktığımda benimde başıma gelmişti, titreme başladığında çeyrek bira içiyorsun titremeyi kesiyor. demekki bu doktorların aldığı hap'ta alkol etkisi var.

diazepam mı ne var servo motor takmıs gibi yapıyor.

ahah, süper!

o kelime gundi'dir efendim. gundi evet. kelimenin kökenleri persçe olup,
bazı türk lehçlelerinde ve kürtçe'de de kullanılır..
arada ben de kullanıyorum bazı sevimli ama kurnazlık yapanlar için.
bir çeşit tatlı su tilkisi anlamına gelir..
ağza yakışan bir kelimedir.
ne gundiymişin lan denilir ;)

(bkz: gundi)

passiflora iyidir.

haplardan kesin olarak durmanızı tavsiye ederim, hatta bunu dilerim!
mümkünse haplardan uzak durun,
kimyasallardan hiçbir şey kullanmamaya gayret edin.
hatta, bir psikiyatr'a gitmişseniz ve size ilaç yazmışsa bile,
bir başkasına da gidin, onun da görüşlerini alın.

psikiyatrik ilaçlar bilincimize giydirilmiş deli gömlekleridir,
bunu unutmayın.

**

uykuya dalma sorunu, tastamam günlük yoğunlukla alakalı bir şey.
bu yoğunluğun düşünme süreci ile ilgili olduğunu söylememe gerek yok zannımca.
bilgisayardan uzak kalın, meyve yiyin, daha sükunetli müzikler dinleyin, bir süre alkol almayın, felsefeden uzak durun. eğer durum düzelirse rakı içeriz ; )

melisa çayı fena değil, akşamları gevşeme egzersizleriyle zihni ve bedeni rahatlatmak da işe yarayabilir.

bir gün için gereğinden 2-3 saat önce kalkın? ertesi gün uyursunuz mışıl mışıl

uyumadan bir kac saat once "lipton huzur" ic. kedi gibi uyursun.

papatya çayı ve sarı kantoron çayı da iyi gelir..

yatmadan yarım saat önce kayısı suyu bende çok etkili ama seninle ilgili ne düşünür bilemiyorum.. denemeye değer, üstelik tadı da güsel..

ilaç kullanmak zararlı bence de uzak durulmalı. benim tavsiyem uyku saatinden 1-2 saat önce bir kase yoğurt veya bir bardak süt olabilir. bende direk uyku hapı etkisi yaratır.

herkese teşekkürler.

gozupek, sorunu bi çözelim de :p

"döner ayran" çok pis uyku getiriyor. derste kafamı kaldıramıyorum yedikten sonra. ders etkisi yapması için discovery channel açın.

movie maker'in 16:9 ayari var ?
options -> advanced sekmesinde

Ulead VideoStudio var 7.0 sürümü bana samsung kamerayla gelmişti, premiere nispeten daha basit, ben avi dosyalarında (dv kameradan gelen, yüksek boyutlu, direkt ham görüntü) kes yapıştır işlemlerinin onunla yapıyorum

aslanlar gibi sony vegas var. bilgisayarı da kasmaz. tabii nasıl bir edit yapacağınıza bağlı. sadece kes yapıştır ise, sony vegas alemlerde kraldır. ve fakat özel efektler için (atıyorum color correction türü) after effects var ama, Premiere ile falan uğraşasınız olmadığına göre, after effects'le de uğraşamazsınız.

(bakınız: sony vegas)

yüzleri hatırlayamama vardı bi hastalık olarak ama adını zerre hatırlıyosam allah da belamı versin.

önce şöyle bir düzeltme yapılması kanaatindeyim:
unutma, bir süreç olarak yok olma değildir.
yani unutulan bir veri (bir kişinin yüzü ya da olay vs) yok olmaz,
bu teknik olarak imkansız.

bu ne demektir?
hafızada olan her şey yerli yerinde kalır ve doğru yol bulunursa,
hiçbir şeyin unutulmadığı görülür.
bunun içindir ki ya kullanılmayan ya da bastırılan bilgilerin unutulduğu söylenebilir ama onlar belirli bir şekilde zihinde yer işgal etmeye devam ederler ya da şekil değiştirerek bize semptom olarak geri dönebilirler.

"gösteren" ile "gösterge" arasındaki ilişkide yaşanan kopukluktandır bu. yani işin türkçesi ise, aşıksın işte, hepsi bu.

hastalıklı bir durum değil, bence sağlıklısınız.

evet var böyle bir şey. hani görsem tanırım ama görmediğim zamanlarda kesinlikle aklıma getiremem yüzünü.

genel bir cevap öncelikle, sadece hoşlandığım kişilere oluyor, mesela 2 senedir görmediğim arkadaşımı 1000 kişinin arasından 10 sn de bulurum, eğer hoşlanmıyorsam:)

benim bilimsel olarak sorduğum bir verinin yok olması değil, düşünmeye, ayrıntılandırmaya çalıştıkça görüntünün yok olmaya başlaması, ya da ayrıntılarının azalmasıydı..

ayrıca evet, aşık olmamdan ve beraberinde gelen dalgınlık hallerinden olabilir, muhtemeldir..

sade ve düz anlatacağım,
elbette konunun uzmanı olduğumu iddia edemem.

**

sevmediğiniz kişileri daha çabuk/sık hatırlamanız da hastalıklı bir durum değildir!
nefret ve cinsellik fevkalade güçlü duygudurlardır,
bazen birbirlerinin yerine geçerler.

mesela ihtirasla (ve tabii ki cinsellikle) arzulanan bir şeye erişememek,
eğer o kişinin engellemesinden kaynaklıysa,
cinsellik tabanlı sevgi nefrete dönüşür ve nefret duyguların doruğudur!
ondan daha keskini yoktur!

misal bir kadının/erkeğin peşindesiniz,
hem çok seviyor ve hem de arzuluyorsunuz.
sürekli reddedilirseniz,
bilincinizin altı ile bilinç çatışacaktır.
üstad rainer funk buna acı adını verecek ve
nefretin bu acından kaynağını aldığını söyleyecektir!

elbette yapılacak yorumlar falcılık olabilir,
o yüzden çok genel yazmağa çalışıyorum.
arzulanan bir şeye kavuşulamaması ya da ele geçirilmeye/üzerinde tahakküm kurulmaya/geçilmeye çalışılan bir şeye karşı belirli bir hırs duyulabilir.
bu duygu yoğunlaşırsa nefrete dönüşür.

**

arzuladığınız kişiyi (âşık olduğunuz diyelim) tam olarak gözünüzün önüne getirememeniz, bir çeşit kaçış.
çünkü son derece arzuluyorsunuz kendisini, olsun istiyorsunuz.
"eğer olmazsa" korkusundandır o kişinin hayaline alışmayı yadsıyor olabilirsiniz.
ama nefret ettiklerinize dair herhangi bir beklentiniz olmadığı için ve nefret son derece güçlü bir duygu olduğu için diğerlerini hatırlıyorsunuz! diyebilirim.

ama tabii ki kesin % 100 şeyler değiller.

prosopagnosia

prosopagnosia değildir problemim..

evet bende de böyle birşey vardı.yüzünü unutuyordum sevdiğim kızın.resmini veya kendisini görene kadar nasıldı ki diye kıvranıyordum.işin garibi alakasız insanların yüzünü unutmazken onun yüzünü unutmaktı tabi.

yüzlerin tuhaf bir durumu var. ben kendi yüzümü bile hayal edemiyorum bazen. ama aynaya bakınca şaşırmıyorum da. çevremdeki insanların yüzünü de hayal edemediğim çok oluyor gel gör ki bir kere gördüğüm yüzü, bir daha gördüğümde daha önce görmüş olduğumu asla unutmam(yani tanıştıysam falan). neden olur nasıl olur pek bilgim yok.

bana hep ilk buluşmadan sonra olur. ama ikinci bir defa daha gördüğümde bir daha unutmam. sanırım beyin amcıklamasıyla ilgili bir şey.

spesifik olarak belli bir dönem var mı ya da genel olarak mı? bir bilene danışıp kaynak vermeye çalışcağım da :)

çok/devasa/über aziz pyro,

islam tarihinin ana kaynakları var ve 8. yüzyıldan itibaren ortaya çıkıyor bu kitaplar. bunların çoğu islam peygamberi'nin bir sonrasındaki kuşak tarafından yazılan kitaplar, çoğu o dönemde halen yaşayan kişilerin anılarına da dayanıyor ve ilginçtir, mesela bugünkü türk-islam sentezi tarih yazımına göre süper objektif sayılırlar.

bunların çoğu tercüme edildi. benim önereceğim ibnü'l-esir'in el-kamil fi't-tarih adlı eseri. kapsamlı ve güzel bir islam tarihidir. 13. yy'a kadarki islam tarihini içerir. türkçesi de güzeldir, çeviren kuruldakilerin metin üzerinde abidik gubidik oynama yapmadıklarını biliyorum. bir de indeksi basıldı sonra, nefis.. ve kronolojik gidiyor.. bu ilk elden kaynak.

yakın dönemde yazılan eserlerden de corci zeydan ve muhammed hamidullah'ın islam peygamberi adlı kitabı çok orijinaldir.

sonrasında el-mesudi'nin mürûc ez-zeheb'i var, altın çayırlar adıyla selenga'dan çıktıydı diye hatırlıyorum. nefis bir kitaptır..
bu kitaplar, islam tarihi yazan batılı ve doğulu bütün tarihçilerin baştacıdır, ana kaynaktırlar.

bunun yanında, özel bir tarih verebilirsen, o dönenm için daha nokta atışı orijinal güzel eserler çıkarılabilir.

onbinlerce kaynak var, devlet bize dönem bildirsin ;)

cok degerli cevap veren herkes; daha net olmam gerekirse 3 hafta sonra urdun yollarindayim. lonely planet jordan aldim ve malum buralar semavi dinler acisindan kutsal topraklar. kitap ingilizce oldugu icin incil ve hristiyanlar icin hangi tarihte orda ne oldu gibi tarihsel detaylara ek olaraktan incilde orda gecen olaylara yer verilmis. yani xxx incil'de nasil anlatiliyor, o olayda ne olmus vs gibi ayrintilar. simdi oraya gitcem ama ben de bu bilgileri islamiyet ve kuran'in bakis acisindan merak ettim. yani isim biraz zor.. ozetle boyle bir sey icin kaynak/lar ariyorum.
not: onerilen kitaplar da oldukca degerli. bu bilgiler icin de ayrica tesekkur ederim tekrardan.

bernard lewis isimli bir araştırmacı var. konusu tamamen islam dünyası ve tarihi. bu adamın kitapları fazlasıyla yardımcı olur.

eğer ki "elimde hem bir meal hem bir tefsir olsun, hem de bu meal yeri geldiğinde İslam tarihine, İslam felsefesine, hangi ayetin hangi tarihi olay üzerine gönderildiğine ve genelde İslami olarak diğer ilahi dinlerdeki kıssalara ve tarihi açıdan ilahi dinlerin birbiriyle olan ilişkisine ve kıssaların / tarihi olayların hangi kitapta nasıl geçtiğine değinsin" diyorsanız;

(bkz: muhammed esed)
(bkz: kur'an mesajı)

sevgili payrocum....
hani bir arkadasimiz vardi... malazgirte gelmisti istanbuldan sizinle birlikte... sozluk nicki peter pan kendisinin... o sanirim sana bu konuda yardimci olabilecek en iyi isimlerden birisi ancak uzunca zamandir kayip kendisi. yani ben görmüyorum en azindan. belki bir şekilde iletişebilirsen kendisi ile... selamlarimi da ilet... öperim ikinizide :)

@ peter pan gezmeye gitti bir sureligine, bakiim bi donmus mu. selamini iletcem. sagol.

sevgili pyro,
bir bilene sordum ve philip hitti nin 4 ciltilik siyasi ve kültürel islam tarihini tavsiye etti. Çevirisi Salih Tuğ'a ait, Boğaziçi yayınlarından.

ben de merak ettim başka hangi kitapları varmış bu adamın diye, o coğrafyalara ait baya bir kitabı mevcut ve tabi islam tarihiyle alakalı bunlar da genel olarak, istersen şu linke bir göz at derim, belki işine yarar.

seyhan.library.boun.edu.tr&FF=ahitti+philip+khuri+1886&1,21/indexsort=-

bir de şöyle bişey var;

seyhan.library.boun.edu.tr&FF=djordan+history&1%2C10%2C/indexsort=-

petra (tedmür) harikadır, mutlaka oralara uğra.
ve philiph hıtti'nin eseri de çok iyidir, işini görecektir ama taşıması zor olabilir ;)

www.free-codecs.com
yukluyorsun sonra altyazi ve filmin ismi ayni ise otomatik aciyor,ayar yapmak icin sag altta simge ye sag tiklayabilirsin

bi codec yardımıyla oluyor o.

k lite ın icinde vardı. dosya isimleri aynı olması gerekiyor o var.

budur: k lite mega codec pack

her derde devadır kendisi.

gomplayer

tabii ki de gom player . daha iyisini bulan gelsin seyimi kesip alnima yapistiricam; boyle de iddialiyim :)

vlc'nin arabirimi değişiyor.

birkaç işlem gerekiyor, sonra mutlu ve huzurlu yarınlara yelken açabilirsiniz:

k lite mega codec pack indirip bilgisayarınıza kurun ve kurarken gelişmiş ayarları yapın..

sonra bsplayer pro bulun (ama pro olması lazım) ve bilgisayara kurun. işte bu kadar..

aşağı yukarı her türlü altyazı gösterimi ve ayarlaması için ideal, dvix izliyorsanız dadından yenmez bir yazılım bsplayer. kullanıyorum memnunum..

(bkz: km player) kullan bence türkçe desteği de var.

KMPlayer, ses çıkışını bana sormadan 5+1 olarak ayarlayarak voice'leri duymamı engelledi. Programa alışık olmadığı için ayarını bulmak için epey uğraşmak zorunda kaldım.

GOMPlayer'ı kurduğunuzda ise bir sihirbaz çalışıyor. Önemli tercihleri soruyor. Boyutu KMPlayer'ın 4'te 1'i ve kullanımı daha kolay geldi.

mv2player

(bkz: şol cennetin ırmakları)'na benzettim ben.

kesin bir şekilde şol cennetin ırmakları'dır, ta kendisidir, şüpheye mahal yok bile.

avast home edition da fena değil.beni bir kere dışında hayal kırıklığına uğratmadı.norton internet security laptopu yeni aldığımda 3 aylık deneme sürümü olarak kullandım.antivirüs,spwyare ve firewall koruması sağlıyor.

Öncelikle nortonu silerek başlayalım...
avast, avira kullandım. Avast nedense bana daha güven veriyor, Avira ise daha hızlı sanki.

Ki şurada güncel bir karşılaştırma mevcut:
blog.chip.de

Daha genişi ise şurada:
(git: 23035)
Benim bir bilgisayarda avast, diğerinde avira var ikisinden de memnunum...

bir keresinde avast'ı kaldırıp yerine kaspersky'i kurmuştum. kaspersky de avast'ın bulamadığı tam 90 tane virüsü bulmuştu. daha sonra kasper'i kaldırım avira antivir'i kurdum. bu sefer de avira kaspersky'nin bulamadığı 2-3 virüsü bulmuştu. avira olmadı nod32 kullan derim ben.

bi renk körüne öyle renki istatistik verilir mi. ilk 5-6 sıradaki bütün renkler aynı

orda norton yok en iyisi avk mi peki

avira kullandım uzun süre, bir ara ekşi sözlükle anlaşamadığı için kaldırıp avast kurmuştum. sonra avira'nın ekşiyle arası düzelince tekrar avira kurdum ve avastın ne derece kolpa olduğunu o an anladım. ayrıca avira'yı düzenli update edince (ki otomatik update ediyor kendini tahmin edebileceğiniz gibi) tıklamadan çalışıyor. yıllardır sorunsuz kullanıyorum.

nod32 bilgisayara yüklenmiyor ama her virüsü de bulamıyor. yinede kullanıyorum çünkü autorun'ları silerek virüsün çalışmasını engelliyor virüs orda dursa da bi zararı olmuyor. flaşdisk virüslerinden bıkmıştım kurtardı beni.

avast, size çökmeyecek bir makina vaad eder, hafiftir ancak italyan ordusu gibidir, pek bir hükmü yoktur. bilgisayarın vefat etmemesini sağlar. ben bir takım ağır programlar yükledim son formattan sonra, netekim bilgisayar kasılmıyor, su gibi. bunun yanında beleştir, güncellenir.

kaspersky rus ordusu gibidir, çöreklenir, ağırlaştırır makinayı. çünkü çok fazla farklı alanı tarar (ram'leri de tarıyor galiba) ve bazen bilgisayarı kitler.

nod32'yi bir türlü çözemedim. bence 5 para etmez. hiçbir şeyi yakalayamadığı gibi hiçbir şeyi de temizleyemeyen, full sürüm kullanıyorum zannedenlerin yanılmış olabileceklerini düşüüyorum. hasılı gereksizdir.

yapılabilecek en güzel şey, önce kaspersky indirmek, 1 aylık ücretsiz. makinayı güzelce taramak ve sonra kaspersky'ı uçurup avast kurmak..

bunun yanında, benim bilgilerim çok ehemmiyetli diyorsanız, işletim sisteminizden vazgeçmelisiniz, zira xp ya da vista varsa virüs vardır, trojan vardır, her şey mevcuttur.

bu yüzden kasmadan avast kullanmak en iyisi. en az 6 ay makinayı sağlam götürür ;)

nod32'nin ayarlarini dogru yapmak onemli olan.
sistemi cok yormamak adina bazi dosyalari/klasorleri manuel tarama yapmadikca taramiyor mesela kendisi.
hedefler dogru secilir, tarama ayarlarindan da "potentially unsafe applications" secenegi aktif hale getirilirse hic sorun ya$atmaz.
uzunca bir zamandir kullaniyorum ben (birden fazla bilgisayarda) hic bir sorunla kar$ila$mi$ degilim.
yani evet ben nod32 derim.
v3 cok daha etkili 2.7 serisine gore. bu bahsettigim i$lemleri kendisi otomatik yapiyor.

Nod32 v3'ü denemedim ama Symantec Antivirus'e de bir bakın derim.

nod32 yi yeni linki ile kurdum. bad link demiyor artık ama şöyle birşey çarptı gözüme

tararken bazı dosyaların içini tarayamadım gibisinden bişey diyor. mesela dbx ya da ttf dosyalarını. bu dosyaları atlıyor mu

ve bi sürücüyü taradığında bir liste çıkarıyor. misal 50 dosyanın içini tarayamadım, 3 de trojen buldum diyor.ama bu virüslere ne yapacağını sormuyor. ok diyince kapanıyor. sağa tıklayıp clean dediğimde bişey yapmıyor. ama virüslü dosyaya explorerdan girdiğimde otomatik siliyor hemen görür görmez

ah norton, görünce ya da tarayınca sorardı onarayım mı karantinaya mı alayım sileyim mi diye

avast etkisiz elemandir. antivir.

@efruz
Renkler önemli değil, en üstteki en iyi oluyor...
Ve renk körü olmayan biri olarak; ilk 8 aynı renktedir evet. Renklere takılma sıralamaya bak...
Norton "Symantec" oluyor.

nod32 kullanmama rağmen kaspersky den şaşmamak gerektiğini düşünüyorum... nod32 pc yi kasmio olabilir ama bunun nedeni update'ten başka bişey yapmaması... kaspersky bi antivirüs yazılımının kastırması gerektiği kadar kastırır pc yi... 3-4 ayda 1 format atcam diosan bence av bile yükleme sadece güsel bi antispyware bul adaware ya da spybot tadında yeterli olur bence

bu birinin bulmayıp digerinin buldugu dosyalar crack ler de olaiblir mısal kasper kendi cragini nasıl bulsun ya da oteki kendi cragini nerden bilecek.

Antivirüs yazılımları hakkında ara sıra yazılan şeylere bakıyorum da, sanıyorum ki konu hakkında yeteri kadar bilgisi olmayan kişilerin yararlanabilmesini mümkün kılmayan bir tarzımız var. bu konu hakkında yazılmış olan yüzlerce yorumu alt alta sıraladıktan sonra dahi bir sonuca varmamız mümkün olamıyor.

öncelikli olarak vurgulamak isterim, yazılımlar kişisel kullanım ve kurumsal kullanım diye ikiye ayrılmak zorundadır. ekşi duyuru-ek$i sözlük gibi benzeri yerlerde, genellikle kişisel kullanıma dair bilgiler verilmektedir. bu aklımızın bir köşesine not alınması gereken bir bilgidir; çünkü kişisel kullanım için rezalet olan bir yazılım, kurumsal kullanımda harikalar yaratıyor olabilir.(symantec buna harika bir örnektir. tabii kişisel ya da kurumsal farketmez, aynı kurulum paketini kullanan nod32, başka bir açıdan şahane bir örnektir...)

gelelim antivirüs yazılımları hakkında yapılan yorumlara.
dikkatinizi çekmiş olmalı, bir kişi bir yazılımı önerirken herhangi bir kriter, test
edilebilir bir veri sunmamakta, kendi muhteşem "hislerini" bizim veri olarak kabul etmemizi beklemektedir. "bence bu harika" bizim karar verebilmemiz için yegane kriter olarak bize sunulmaktadır. kimse üzerine alınmasın, bu genel bir eğilimdir demeye çalışıyorum.

bu konu hakkında yapılan yanlışları, belki aramaya inananlar için bir çeşit referans olur diye, sıralamak isterim:

* pc dergileri, kişisel bloglar, haber siteleri ve hatta cnet gibi portallar antivirüs yazılımları testlerinde referans olarak kabul edilmezler.

örneğin pc dergilerinde, testlerin hangi platformda, hangi virüs imzası ile yapıldığı
türünden bilgiler yer almaz; çünkü böylesi bir test yapılmaz. belki genç bir yazara "şu programları bi kuruver, ekran görüntülerini de toplayıver" denilir, o kadar. bu türden "testlerde" kimi zaman yazılımlar hakkında yanlış bilgiler verildiğine dahi şahit oluruz. kimi testlerde ise "iyi" olduğu herkes tarafından bilinen yazılımları test dahilinde göremeyiz, bunun herhangi bir açıklaması da yapılmaz.

* "makinayı kasıyor" ya da "hiçbir numarasını göremedik, boş boş oturuyor" türünden
sözlerin kıymeti yoktur. bu tür yorumları kanıtlar desteklemelidir.

çok kapsamlı bir test yaptığını iddia eden bir sitede, task manager dan bir ekran görüntüsü referans gösterilerek bir antivirüs yazılımına "aha da bakın makinamın ağzına sıçtı" manasında yorum yapıldığına şahit olmuştum. ilginç olan şey ekran görüntüsündeki çalışan servisler idi. çok iyi bilinen bir virüsün pc ye bulaşmış olduğu bahsi geçen ekran görüntüsünden anlaşılabiliyordu. yani, pc nin stabil çalışmadığını, makinanın yavaşlığının nedeninin bir virüs olduğunu dahi anlamayan kişilerin yazdıklarına aldanmayın.

gelelim sadede. #18539 numaralı duyuruda bahsettiğim gibi, antivirüs yazılımlarının güvenilirliği virus bulletin gibi kuruluşlar tarafından test edilir. dikkatli kişiler mutlaka fark etmişlerdir, antivirüs yazılımları virus bulletin sertifikalarını web sitelerinin en görünür yerlerine koyarlar. VB100 logosu her antivirüs yazılımının kazanmak istediği, gururla sergilenen bir başarı belgesidir. eğer VB testlerinin sonuçlarını görmek istiyorsanız www.virusbtn.com adresinden ücretsiz olarak üye olmanız yeterli olacaktır. 1998 yılından beri yapılmakta olan tüm testlerin sonuçları VB web sitesinde yayımlanmaktadır.

vb 100 hakkında genel bilgi vermek gerekirse eğer, iki kriterin gözetildiğini söylemek gerekir:

* in the wild denilen, karşınıza çıkma ihtimali olan virüslerin hepsini tespit edebilmek (hem erişim anında hem de manuel taramada)

* yanlış virüs uyarısı vermemek.(temiz olan verilere virüs tanısı koymamak)

bir antivirüs yazılımına "iyi" diyebilmek için nesnel kriterlerin dışında, kişiye özel kriterler de olabilir. bunlar da kullanıcı arabirimi ve kolay kullanılabilirlik gibi özelliklerdir; ancak kanımca bu özellikler antivirüs yazılımının gücünü belirtirken çok fazla önem verilmemesi gereken şeylerdir.

Bu doktora sorulmasi gereken bir soru. Buradan doktor oldugunu soyleyen biri cevap verse bile gercek dunyada doktor oldugu bilinen birine sorulmali.

diyor ki, "gebelerde kullanım güvenliği tespit edilmemiştir".

www.ilacrehberi.com

yani kullanılmasa çok daha iyi. tabii hastalığk nedir, sadece burun tıkanması ya da nezle veya sinüzit midir yoksa başka bir şey mi bakılmalı..

A script is a series of commands that tells your computer to perform a sequence of operations. You can use scripts to automate many tasks in After Effects Professional. For example, you can direct After Effects to import multiple footage files.
After Effects provides prewritten scripts to assist you in performing common tasks. Prewritten scripts appear in the File > Scripts menu. You can also write your own scripts for use in After Effects by using the Script Editor. After Effects recognizes JavaScript files (with the .jsx file-name extension). For a complete description of the scripting capabilities available with After Effects, see the Scripting Guide on the After Effects disc.

AE'nin helpinde script help var. Ordan copy paste ettim. Daha ayrıltılı bilgiyi ordan alabilirsin.

Script'i After Effects'in kurulu olduğu klasördeki "scripts" klasörüne kopyala, ardından programı kapatıp aç. File menüsünden "scrips" satırını açtığında yeni eklediğin script komutunu bulabilirsin.
iyi çalışmalar

nefis.. buldum yolunu, teşekkürler cevaplar için..

bunun yanında, hangi script ne işe yarıyor onu çözmek kaldı ;)

Elemterefiş Anadolu'da Büyü ve İnanışlar adlı kitap ilk başta iş görür. Başlangıç için idealdir. Bu kitap YKY'den çıkmıştı, hatta sergisi de vardı ıstanbul'da.

ihtimaller:

1 - hoparlörlerden birisi patlamış olabilir
2 - çaldığınız mp3 ise (ki muhtemelen öyledir) bozulmuş olabilir. başka bir şey deneyin.
3 - sistemden kaynaklı bir şey olma olasılığı zor gibi.

bu arada hiç bir şey çalmaz iken de çıkmakta bu sesler onu da belirteyim.

kabloları, kablo girişlerini kontrol edin. bi temassızlık söz konusu gibi geldi bana.

elektrik hattına bağlı bir cihaz devreye girip çıkıyor olabilir. ama 5-10 saniyede bir biraz fazla sanki bunun için.

kaliteli kablolar var ancak bu işler sterlin üzerinden dönüyor. bunun yanında, 5+1 creative ses sistemi ile stabil, böyle uyumlu hale getirilebilir mi bilmiyorum.

bilgisayarı taktığınız priz topraksız olmayabilir. olacağını sanmıyorum ya, hoparlör topraklı ise onun takılı olduğu priz de topraksız olabilir.

edit: "topraksız olmayabilir" değil, "topraklı olmayabilir" olacaktı. topraksız olmaması zaten istenen durum.

bu sesi yapan tek hoparlördür.sub olanda ve centerda değildir büyük ihtimalle.

şöyle bir deneme yaparak sonuç alacağını sanıyorum.front hoparlörlerin ikiside aynı seviyedeyse dikkatlice dinleyerek hoparlörlerden birisinin seviyesini değiştirin.bu havaya kaldırma şeklindede olabilir bulunduğu seviyeden aşağı indirmede.eğer bu grupta değilse aynı uygulamayı arka hoparlörlerde deneyin sonuç alacaksınız sesin kesildiği noktada kullanın hoparlörleri.

eğer centerdan geliyorsa kabloyu check edin olmadıysa sökün.ölece kalsın

eğer sub dan geliyorsa bu aktifsub dır.servise gönderin

kablolarıyla oynamayın çünkü o kablolar 4 ohmluk kablolar ne yapsanız sonuç değişmez.bu amatör bir ses sistemi.zaten bir bağlantısı hoparlörün iç kısmında olması lazım.değiştirmek için sökmeniz gerekir.

yan odadaki florasan açılırken geliyor bu ses bende.

herkese çok teşekkürler hiç biri bir işe yaramasa bile çok şey öğrendim ama bi şekilde düzeltmeyi başarabildim. speaker settingse girip önce bi headphones yaptım baktım çıt sesi kesildi daha sonra 6.1 e getirdim gene çıt sesi yoktu sonra sinirlendim tekrar 5.1 e aldım ilginç bir şekilde düzelmişti. belki birinin işine yarar diye yazayım dedim. çok saçma alet şu bilgisayar ama vazgeçemiyoruz işte.

Aslında en güzeli sık sık yurt dışına çıkan birini bulmak. Duty free'de hem ucuz oluyor hem de orjinal. Kıbrıs'a gidip gelen birileri de olur. Eskiden havaalanında çalışanlar ( yer ekibi) kolayca alabiliyordu ama şimdiki durumu bilmiyorum.

pyronun dedigi gibi havaalanında bir tanıdık bu isi cok guzel cozer,yer ekibi de hala kolayca girip alabilir istedigini,tabi cok gıcık bir gumrukcuye denk gelmedikten sonra,ozellikle british airways ucuslarında golden virginia cok ucuza satılır aklınızda olsun.

şöyle ki, beyazıt'ta buldum, tonlarca var ;)

one dimensional man - herbert marcuse o yillarda elden düsmeyen kitap diyor kaynaklar. ecnebi memleketler de elbette. buralarda bilemem.

ronald fraser'in "isyancı bir öğrenci kuşağı 1968" adlı belge yayınevinden çıkan çalışması işine yarayabilir.

Gofret Beyin'e bir sorsanız ya sözlük mesajından.

çok teşekkürler sağolunuz...

antonio negri & félix guattari, bizim gibi komünistler, otonom yayıncılık.

sözlük yazarı babaerenler'e de sorun, o çok fazla biliyor batı literatürünü.
türkiye için itaatsiz'e başvurun.

gofret beyin ve in nuce gibi çok kıymetli yazarlar var sözlükte, onların da fikrini almadan bir şeyler eksik kalır.

tekrardan tesekkur ediyorum. ismini verdiginiz yazarlara da ulasip danisacagim.

kasanın fanı diye tahmin ediyorum ama...
-emin değilim galiba.

speedfan programını kullanarak fan dönüş hızını düşürebilirsiniz

güç kaynağı fanı, işlemci fanı ve kasa fanlarıdır genelde sesi yapan. 2 kasa fanı 40 50, işlemci fanı 80 100 arasıdır iyileri. ha güç kaynağı fanını değiştirebiliyosan 20 25 de ona vericeksin. ha değiştiremem diyorsan o zaman güzel sessiz bir psu 200ytl civarından başlar.

şurası belki iş görür:

zalman cnps 9500/@assert h

donanımhaber e bak, forumuna bak; en sessiz kasa fani vs hangi markanin hangi modeliymis hemencik bulursun... sitelerden su sessize benziyo diye almak olmaz.

tomshardware.com daha yeni bir fan testi yapti, 80 tane fan denedi, 3 bolumde yayinladi. hala ana sayfasinda linkleri duruyor. sogutma performansi, montaj ve ses bakimindan tek tek incelemisler. oraya bi bak.

önce fanları tek te durdurarak sesi kim yapıyor bir bak. muhtemelen güç kaynağıdır. vatanda mesela 10 dolara ultra sessiz ledli falan fanlar satıyorlar. bunlardan alıp güç kaynağı fanını değiştirebilirsin. ben yaptım ve gürültüyü %80 azalttım çünkü yeni nesil işlemci fanları öyle çok gürültülü olma eğiliminde değiller. işlemci 45 dereceyi bile görmüyorken de gidip gürültülü bir kasa fanı almama gerek kalmadı. belki alır bir kenara koyarsın da yazın gerektiğinde çalıştırabilirsin. bir htpc sahibi olarak daha ucuza daha sessiz bir salon düşünemiyorum. şimdi tek sorunum sesi kısık filmlerde sesi çok açınca oluşan cızırtı problemi (bir şekilde kasanın sesini ses sistemine taşıyor sesi %90a getirince). tabi matrix falan izliyorsan sorun değil de eternal sunshine of the spotless mind gibi bir film izlerken bu cızırtı rahatsız ediyor. odadaki ses seviyesi olarak da fan sesi değil hdd sesi duyuyorum diyeyim anlayın.

Kütüphaneler arası değişim diye bir şey var. Sizin tez yaptığınız üniversitenin kütüphanesi Boğaziçi Üniversitesinden bu kitabı istetebiliyor. ILL (Interlibrary Loan) diye bir form dolduracaksınız, geliş-gidiş kargosunu ödeyeceksiniz, yaklaşık bir ay da bir hak veriyorlar size.

Boğaziçi Kütüphanesinden (Abdullah Kuran Kütüphanesi aslen) herhangi bir öğrencinin dışarıya çıkarabileceği bütün kitaplar bu sistemle size ulaşır. Eğer kütüphaneden çıkarılamayan bir kitap varsa, onu BÜ öğrencisi de çıkaramaz zaten (Referanstaki kitaplar, tezler vb. giriyor bunun içine).

Bu durumlar haricinde sizin önerdiğiniz bence riskli bir işlem, yani siz ne kadar iyi niyetli olursanız olun karşıdaki bundan fazla emin olamaz ve bu riskin altına girmez bence.

aslında kitabın adını açık şekilde yazarsanız belki e-book olarak falan çıkar bi yerlerden, ya da bulundugunuz şehri yazarsanız elinde olan olabilir (çok küçük de olsa bir ihtimal)

kütüphaneden tanımadığı biri için kitap gönderme işi bence de biraz zor olur, şahsen ben böyle bir riskin altına girmek istemem. istanbul'daysanız eğer boğaziçinin kütüphanesine gidip, (kütüphanenin içinde fotokopi çekilebiliyor) ordan fotokopisini alabilirsiniz.

bir de sui'nin belirttiği kütüphaneler arası değişim olayında istenilen kitaba 1-2 gün içinde kavuşuluyor diye biliyorum ben de.

bu kitap sadece ve sadece bou kütüphanesinde mevcut diye bi şey olamaz ki?
yani belki bende de var, nerden bilinebilir ki?
; )
bence kitabın açık adını yazın, ulaşmanız daha kolay olabilir.

evet sanırım ILL'yi deneyeceğim. kitap çok kalın, üstelik bir bölümü değil tamamı lazım ve fotokopi çekmek mümkün değil bu yüzden=(

bu kitabın pek kimsenin elinde olabileceğini sanmıyorum, Jean-Marie Klinkenberg, Précis de Sémiotique Générale diye bir kitap, yaklaşık 400sayfa=(

teşekkürler hepinize=)

Efendim ekşi duyuru'da siyaset konuşulmuyor. Hafiften de bir forum havası taşıyor sanki soru. Bilemedim ben.

bahsedilen kişi ali şeriati'nin eşidir ve teorisyen yazacakları yerde terörisyen yazmışlar. onların ayıbıdır.

şimdi diyelimki r harfi e harfinin yanında ve yalnışlıkla basılmış ozaman kardeşim bu ö harfi nerden çıktı? e ye basarken yalnışlıkla r'ye de basan adam "terorisiyen" yazar.terörisyen gayet açık kasıtlı yazılmış.

topstyle.

sanırım bir sözlük yazarının yaptığı bir şey vardı birde. program degildi ama. yardımcı oluyordu.

awef ve awef2.

gssp olabilir mi??

Yoğurt, kekik ve zeytinyağını karıştırıp eti bir gün içinde marine edin. Yoğurttaki laktik asit eti yumuşatacak, yağ ve kekik de tat ve koku verecektir...

(bkz: cafe dé paris)

şarap veya süt gerçekten mükemmel iki çözümdür. eti pambuk gibi yapacaktır ikisi de. birisi kaşer diğeri değil, keyfinize göre.

(git: 21707)
İşinize yarayabilir.

www.lezzet.com.tr

eti alırken, fazla dövülmemesini özellikle rica edin.

Iyi etle basla, ona kotu davranma, dogru pisir.

Somut olarak: Tansas'tan bonfilenin ince tarafindan al. 2-3cm kalinliginda kestir, hic ama hic dovmemelerini soyle. Tavayi isit. Etleri at. 3 ila 5 dakika arasinda pisir ne kadar pismis olmasini istedigine gore (atesi de bu surenin sonunda etin pisen tarafinda bol kahverengi ve cok az siyahlik olacak sekilde ayarla - evet bunu ogrenmen birkac deneme surebilir). Obur tarafini cevir, 2 ila 4 dakika arasi pisir. Afiyet olsun.

Eti cok pisirirsen sert olur. Az, az-orta, orta ya da en fazla pismis-orta yapmalisin. Kanli et sevmiyorsan her seferinde biraz az pisirerek en azindan orta pismise alismani oneririm.

evden çıkarken sirkeli suya yatır, akşam pişir, yumuşacık olacaktır, göreceksin.

gerçek yardımlaşma budur.

Bu beni de uzun süre meşgul eden bir soruydu. Harika bir aşçı olan annem biftek yaptığında, daha eti yemeye başlamadan dişlerim sızlamaya başlıyordu. Sonra bir gün dayım Gürmardan et alıp geldi ve biftek yaptı. Binbir türlü marine etme yöntemi kullanmış olmama rağmen başarısızlığa uğramış biri olarak, herhangi bir sosa batırılmamış o bifteği yediğimde kendimden geçtim.
Yukarıda da denildiği gibi:
1) azıcık da olsa kanlı olacak, yani az pişecek.
2) Aldığın et gerçekten de çok önemli. Bir an önce bir kasapla muhabbeti ilerletsen iyi olur (tansaş, migros, vs gibi et reyonlarında çalışan birileri süper olur, hijyen açısından). :)

bu iki kurala uymadığın takdirde istersen vernele yatır, yine de yumuşatamazsın hacım (çok iddialı oldu lan).

ie ise temp klasorundedir. boyuta gore deneyecen artık. ya da orbit kullan indiriyordu o.

normal print screen alıyordu sanki. ya da snagit kur.

flv uzantılı dosyaları mozillanın video downloader eklentisiyle doğrudan indirebilirsin. mozillanın official sitesinde vardır eklenti. ayrıca internet explorer ile izlediğin videolar da temporary internet files klasöründe tutuluyor sayfayı kapatmadan git al onu ordan kopyala güvenli bir yere at ;)

geçici dosyalarınız

C:\Documents and Settings\xxx\Local Settings\Temporary Internet Files

adlı bölgededirler. xxx ise siz ne ad vermişseniz artık. ben kendi adımı verdim mesela. oradaki dosyaları boyuta göre sıralayıp video dosyalarını masaüstüne kaydedebilirsiniz.

bu arada k lite codec pack'i yüklerseniz bir hayli iyi olur, çok çeşitli videoları izlemenize olanak sağlar.

screenshot için, bsplayer var. bsplayer'da p tuşuna basınca otomatik olarak o sahneyi screenshot olarak kaydediyor.

ama çok daha kompleks bir şey için, after effects'in png sequence render olayı var ama, onu unutun.

yuksek cozunurluk degil de ustadim, kalite kaybi olmadan alabilirsin.
max. cozunurluk sonucta senin kullandigin cozunurluk ile sinirli.

prtscn ile screenshot alinir, photoshop acilir.
file->new menusu acilir. muhtemelen "clipboard"u aktarmak isteyecektir canvas'a. o $ekilde acilir, ctrl+v 'ye basilir. screenshot'imiz canvas'a aktarilir.

daha sonra save as ya da save for web and devices secenekleri ile goruntu kaydedilir. ben $ahsen .png'yi tavsiye ediyorum. ama .jpg de i$ gorur. kalitesi 65-80 arasi olmak ko$ulu ile (boyut/kalite oranini uygun seviyelerde tutmak adina)

edit: bahsettigim i$lem tamamen masaustu ve uygulamalar icin gecerlidir.

bluray formatındaki dosyalardan alınan ss şahane kalitede oluyor.

png dene.

assert h'nin dediği gibi kalite kaybını en aza indirerek alman mümkün.Bmp zaten bunu sağlıyor.Hangi uygulamadan ekran görüntüsü almak istediğini belirtmemişsin gerçi ama oyunlardan fraps ile, web sitelerinden Firefox eklentisi Screengrab! ile görüntü alabilirsin.

Fraps: www.fraps.com
Screengrab!: addons.mozilla.org

(bkz: purrint) png gayet güzel

kurban olayım cs3'e..
photoshop nefis halledebiliyormuş bu işi..
media player 11 ve

@hunter the dayworker e sor. güzel zevklidir.

kadıkoy carsısında.

eminönü civarında satılan tütün adıyaman ve diyarbekir'den gelir çok büyük oranda ve güvenilmeyecek bir şeyi yoktur, yani alabilirsiniz oradan ve fakat bir çok türü olduğu için dikkat etmeniz gereken şeyler var. şu sebeple: bazı tütünler açık renkli bazıları da koyu renklidir. bunlar da kendi aralarında ikiye ayrılıyorlar: pamuk gibi yumuşak ve sık ilki ve ikincisi de daha sert olanı. bende şimdi bir torba tütün var ve gerçekten hayvani ağır. yani böylesini görmedim ben. nefes kesici bir tütün ama asla acı vermiyor. bir çeşit wasabi sos gibi. aynı anda acı ve sonrasında değil. eğer normal yaşamda winston ve benzeri sigara aiçiyorsanız tavsiyem açıkrenkli ve altın sarısı olan pamuk yumuşaklığındaki tütünü tercih etmenizdir. yok eğer günlük yaşamda puro ya da pipo veya captain black içiyorsanız, o zaman allah ıslah etsin ;))

ben açık tütün kullandığım zamanlarda içine captain black de katıyordum azıcık, içimini çok güzel yapıyordu, araya sıkıştırayım bu bilgiyi de :)

ben uzun zamandır açık tütün kullanıyorum. tütünü de eminönünden alıyorum. zabıtalar tütüncülere izin vermediği için tütüncü bulmak ve konuşup pazarlık yapmak, tütünleri denemek kolay olmuyordu. en sonunda bir iki tütüncünün telefonunu aldım, gitmeden önce telefon açıp siparişi veriyorum:)
numara istersen bir iki tütüncünün numarasını verebilirim sözlükten mesaj yoluyla.

tütün seçmek için bence en sağlam yol, her tütünden birer sigara hazırlayıp içmek, ve ona göre seçim yapmak. tütün çok kaliteli olabilir, ama aynı zamanda çok da ağır gelebiliyor çünkü.
bulabileceğiniz en içilebilir tütün muhtemelen LM veya viceroy ayarında içime sahip olacaktır diyebilirim. bu arada, sarma sigara kullanmak yerine, hazır satılan içi boş sigaralar kullanmanızı da tavsiye ederim. bu tütüncüler, bildiğimiz filtreli sigaranın tütünsüz olanlarından da satıyorlar. 3-5 ytl'lik ucuz da bir alet sayesinde evde kendi sigaralarınızı hazırlayabilirsiniz. bir paket sigara 300-400 liraya maloluyor..

zannımca, joel mull olması gerekiyor. yine de bu bilgiden %100 emin değilim.

ayarlarla ugrasmak istemiyorsan,
neorage i cek derim. oyunlari da kolay bulunuyor.

world heroes 1-2, super sidekicks gibi zamaninda tonla para akittigimiz oyunlar var. oyunlari bir klasore atiyorsun sonra programi calistirdiginda listede aktif oluyo o koydugun oyunlar. bir kez bile hata verdigini gormemistim.

mame32 indirebilirsin. emulatorumuz bu.
romworld.com'da ise istemeyecegin kadar rom var :)

hiçbir şekilde halledemedim. olduramadım. eğer birisinde varsa yollarsa iyi olacak gibi çünkü dosya türleri de karışıyor galiba.

bu dediğin oyunların hepsi neogeo oyunları. mame emülatörünü denemişsin sanırım. atladığın nokta bios'ları yüklememiş olman olabilir. araştır.

toplu halde olduklarında pek yollanabilecek boyutlarda olmadığından yardımcı olamıyorum. dosya türü karışmaz, romlar zip halinde olur. açmana gerek yok. bios dosyaları da zip halindedir.

cık, olmoor. hiçbir sonuç elde edemedim. :(

; )

herkeslerin emeği için teşekkür ediyorum. sorun halledilmiştir.

eğer ki babylon 6.0 adlı programı kurup netlimiter ile internet erişimini kesersen, lisanslı olarak o programı kullanabilirsin. ben kullanıyorum ve son derece memnunum. ayrıca, 100'e yakın sözlük kurabilirsin. mesela postmodernizm terimleri ya da foucault terimleri ya da bitki adları sözlüğü gibi şeyler var içerisinde. izlenecek yok şu: bilgisayara net-limiter kurulur ve akabinde ayarlar yapıldıktan sonra, babylon 6.0 sitesinden indirilir ve kurulur. bunun ardından babylon'un internete erişimi netlimiter ile yasaklanır. daha sonra babylon için ek sözlükler kurulur ve enfes bir şekilde en az 15 dilden türkçe'ye tercüme sağlanır. bunun yanında kısaltmalarla ilgili sözlükler de mevcut hem de çok sayıda giri var içerisinde. eğer ki bu yol zorlu gelmediyse, upload edebilirim gerekli dosyaları.

Bu yolu daha sonra deneyeceğim ama şimdi vaktim yok maalesef. Upload edebilmeniz mümkün müdür acaba. Teşekkürler..

hm sozlukte birisi hazır pizza patladı diye entry yazmıstı sildirmislerdi firma tarafından[pizza mı artık neyse urun net hatırlamıyorum ama gıda idi]. cepcırı dolanıyordu muzede.

www.sikayetvar.com gibi sitelerde bu yapiliyor aslinda.

Vatan Bilgisayar'in neden kotu oldugunu yazarsan altina bir o kadarini da ben yazarim, bisey olursa ikimize de olur. Rahat ol. Sahsen zamaninda saticinin suratina "siz salak oldugunuz icin mi ben bu urunu alamiyorum yani su anda?" diyip de "ehe ehe" diye cevap almisligim var.

yapilabilecek her sekilde yapmakta bence bir sakinca dogurabilecek bir sey yok. yapilmasi gerekir hatta.

edit: ayrica vatanbilgisayar'a selam olsun amnsndjsdjsdllsds.

e o zaman böyle bir girişimde bulunayım ben? ama öncelikle bir avukata filan danışmam lazım. sonra altyapı çalışmaları vs... ohoooh...

benim isteğim, "şikayetvar" gibi bir site değil. çünkü o sitede şikayetlerinizi bildiriyorsunuz ve görevliler sorunu gidermeye çalışıyor. oysa örneğin vatan bilgisayar'a artık ite kaka sorun düzelttirmeye çalışmak istemiyorum ben. beni o kadar zarara uğrattılar ki, beni ve diğer insanları daha fazla zarara sokmalarını istemiyorum. yani direkt olarak vatan bilgisayar'ın önce zarar etmesini, sonra iflas edip kapatılmasını istiyorum.

çünkü şark kurnazlığı bu... çözümü insani yollarla olmuyor maalesef.

yapmaktan zarar gelmez. hatta yapılması gerek yoksa bu dangalak firmalar (vatanla bir sorun yaşamadım ve herkesin tiksindiği gold'du çok severim) düzelmeyecek.

danone cocukları aptal yapıyor diye bir mail dolasıyordu bi ara. firma acayip zarar etmiş, anneleri fabrikaya davet etmişti bi reklamında :) hatta ingiltere ders olarak okutulacakmıs. sonucta yasal bişeyi olmadı. ama o cocuk meselesiydi pc de bu kadar hassaslık olmaz millet işine gliyorsa gidip alır. bide işin ilginci elektronik ne alsam bozuldu vatandan aldıklarım taş gibi :)

Basina gelenleri hakaret icermeyen bir sekilde Sozluk'te entry olarak girebilirsin. En harika cozum degil ama bir yontem.

modlog kayıtlarında görmüştüm bir entryi ki, o zaman modlog'^da götümüze girebilir gerekçesiyle silinen entryler görünebiliyordu. biletix ile ilgili bir iddia vardı ancak biletix'in resmi sitesi farklı söylüyordu. göte girebilir gerekçesiyle silmişlerdi. evet, böyle bir anımdır. yani bazen sözlükte de dikkatli olmak icab ediyor, şikayet üzerine de silebiliyorlar.

hah, işte... iddialarımı kanıtlayamam neticede. kanıtlamadığım halde yazarsam bana dava filan açarlar mı?

şikayet sitelerini kullanırsan en azından böyle bi kötülemeden haberleri olur bi şekilde. ama diğer türlü de bir hak iddia edemezler.

full metal alchemist diyorum,
izlemdiysen ben de var, mesaj atabilirsin.

siz de en iyileri izlemişsiniz zaten ama elfenlied'den sonra hafif kaçabilecek olsa da oldukça, değişik bir tat için, chobits'i tavsiye edebilirim.. (gerçi ben death note vakasından sonra beğenemiyorum hiçbir anime'yi..)

Bir de şöyle öneriler var, işine yarar.

(git: 8888)

(git: 7054)

eğer izlemedinse, noir ve berserk adlı iki anime de güzeldir.

noir için: #803482
berserk için: #1479899

elfen lied'in göğsünün üzerine koyduğu o ağır taşı hala kaldıramadıysan
excel saga.
gül eğlen coş biraz. yazık değil mi bizlere :)

youtube'dan "magic knight"ı takip edebilirsin, diğerlerinden daha fantastik ve de kısa (20 bölüm)

(bkz: shingetsutan tsukihime)

tabii ki cowboy bebop

bu arada yeni çıkmaya başlayan hellsing ova'larına da başlayabilirsin. zaten üç bölüm hellsing'in mangasına daha yakın; ovaların güzelim punk müzikleri yok ama senaryo daha oturaklı.

uzun dizileri sevmiyorsun sanırım; ama aksiyse one piece
neon genesis evangelion ayrıca.

bir de elfen lied'in kanlı ortamını sevdin madem blood+ ve gants(böyle mi yazılıyordu hatırlayamadım şimdi).

sitenin adı: vixy.net

başka işler de yapıyor.

şöyle bir şey de var(mış);

shiftdelete.net

opera forumlarıdna var bi liste. ekliyorsun opera dizinindeki url filter ını mı oraya. cillop. reklam neyin kalmıyor.

@ bryan fury;

işte problem şu ki, bunun hangisi olduğunu bilemiyorum. yani, duyuruya eklemeden önce çalışkanlık yapıp hazreti google´dan sordum ve bir şeyler buldu ama beceremedim. yani ne yaptımsa olmadı.

dur bakınayım ben, kendim de kullanıyorum onu.

yuxel.net

surda da var bi acıklama ve liste, burdaki liste eski olanı, guncel olanı benım kullandıgım bi kac ay oncesine ait.

@ bryan fury;

; ) her şey fevkalade tamam oldu. çok teşekkür ederim.

bu işlem, opera 9.5 [kerkenez] için de geçerlidir, ısrarla kullanınız.

benzer bir oluşum cleansozluk scripti ama bu sanki de daha iyi.

firefox'da adblock plus filtrelerini otomatik güncelleştirebiliyor ve farklı üyelikler seçebiliyorum. filtreler gerçekten çok başarılı reklam nedir bilmiyorum .aklınızda bulunsun ;)

ben adblock plus kullanıyorum. ve şimdiye kadar ekşi sözlükte hiç reklam görmedim. (2 yıldır !) saolsun göstermiyor.

muhtemelen adblock plus da yeralan urlfilter listeniz iyi yapılandırılmamış.
opera rulazzz

abi $u da var. (git: 10735)
yardimci olacaktir.

assert h, bu çok işime yaradı. indirecektim ama aklımda yoktu. ;)

paylaşım için teşekkürler. ;)

bu janti çok kral adam. female multiple orgasm konusunda delice bir mütehassıs ancak bütün bilgileri teoride. köpek doktorasını vermiş, e artık bi hatun bulup halvet olması lazım.

ahaha oğlum bir tane bir taneee

bal nedir ki şeker nedir ki, çok asil bir hayvan bu janti. tam 9 defa hacca gitmiş entelijansiya, hafif tikky ama mağrur.

opera9'un icinde AdBlock Opera varmi$ ?

öyle miymiş? nerdeymiş ki ben göremedim?

operawiki.info

biliyorum soruda bahsettim zaten "block content" var, benim istediğim kendisi bloklasın, her seferinde ben basmıyım sayfadaki farklı reklamlara..

vallahi baktigim kadariyla eklenti yok.
sanirim kendiniz liste ekleyebiliyorsunuz. engelleme icin.
$oyle bir $ey var, belki yardimi dokunur: easylist.adblockplus.org

opera-tr.com
gerçi o opera8 içindi.
Opera9'da direkt olarak urlfilter.ini diye bir dosya var (unix’lerde ~/.opera , windows’da ise Documents Settings/kullanıcı/Application Data/Opera )
oraya o listeyi eklerseniz çoğu reklam engellenmiş oluyor.
daha fazla yardım için
my.opera.com

block content ile de soyle oluyor;

reklam.milliyet.com.tr/xxyyyzzzz seklindeki adresin xxxyyzzz kısmınısilip * koyunca o uzantıdan hicbirsey goruntulenmıyor.

bir de şurada tartışıldı konu ve ben %100 çözümü buldum:

(git: 12550)