1- 150 dolar diye hatırlıyorum.
2- 2 ayda bir, yılda 5 limit var deniliyor. ama ebay üzerindeki deneyimlerim üzerine bu kotayı pek de umursamadıklarını rahatlıkla diyebilirim. sonuçta tc kimliği mi var pakette, aynı isim soyadda 465465 tane insan olabilir. aynı evde yaşayan farklı isnanlar da olabilir.
3- gümrükten aranıyorsun bildiğimn kadarı ile, o zaman gel ödemeni yap al paketini diye çağırıyorlar.(tabi emin değilim). zaten öyle bir pakete

75 euro ya da 100 dolar limit.
gümrükten arıyorlar mı bilmiyorum bir iki yerde bir ay sonra eve postanız gümrükte diye kağıt gelmesinden filan bahsedenler vardı sanki.
gelen pakete de hem antrepo ücreti kesiyorlar hem de kdv, yani ürünüm fiyatı %50 ye yakın artabiliyor sanırım.

ingilteredenistegelsin.blogspot.co.uk

gecer yakinda. duzgun isinin, daha yeni basladiysaniz boyle kosturgen girismeyin her seye. yavas yavas.

o ağrıyla antremana çıkınca, kaslar ısındığında azalır zaten.
çalışmaya ara vererek belki daha bile kötü yapıyor olabilirsiniz. hafif yapın ama yapın derim ben.

doktoradan atılma kalktı.

Yani derslerimizi 4 dönem (yukarıda sene yazmışım yanlışlıkla) içerisinde, yeterliliği de 2 seferde veremesek de okula devam ediyoruz değil mi? Peki bu durumda okulun yönetmeliği mi güncellenmemiş oluyor acaba? Yoksa okuldan okula uygulama farklılığı olabilir mi?

bildiğim kadarıyla atılmıyorsun ama öğrenci de olamıyorsun. saçma sapan birşey. yani eğer 4 dönemde derslerini vermez ve yeterlilik sınavını da 2 kere geçemezsen doktoru bitime hakkını elinden almıyorlar ama süren bittikten sonra da sana bir daha öğrenci belgesi vermiyorlar. gene de öğrenci işlerine sormak gerek..

Benim anladığım da şu şekilde: (her ne kadar esas sorun olan bu 4 dönem dersler ve 2 kere yeterlilik konusunda bir düzenleme bulamamış olsam da) 6 sene sonunda mezun olunamazsa öğrenciliğin getirdiği haklardan yararlanılamıyor (paso, öğrenci belgesi..vb.) ve fazladan harç yatırılıyor. Ancak totalde 6 yıl sonrası atılmama olayı netleşse de bu 4 dönemlik ders periyodu ve yeterlilik sınavlarına dair net bir bilgi hiç bir yerde bulamadım :/

yorum üniversiteden üniversiteye değişiyor ama
benim bildiğim şu şekilde;
dersler tamamlanamazsa, baştan alınıyor,
doktora yeterlilik iki defada verilemezse, yine dersler baştan alınıyor, yine yeterliliğe giriliyor.
tez sınavında, jüri, başarısız kararı verirse, mecburi olarak danışman değiştiriliyor ve yeni tez konusu veriliyor. bütün tez süreci başa sarılıyor.

bundan emin değilim ama tez jurisi başarısız demez de uzatma verirse, herhalde onlar tamam diyene kadar uzatabilirler, ama her uzatma dönemi sonunda yeniden toplantı ve tez sınavı olur. Kaç defa uzatma kararı alabiliyorlar, kaçıncıdan sonra tez başarısız kabul edilmek zorunda kalıyor bilmiyorum

1- (bkz: travma)

2- evet.

bence kafası havada olsa belki o kadar yumruğa rağmen ölmez ama genelde kafası duvara ya da yere vs. sert bir yere çarptığı için beyinde iç kanama oluyor.

dayağı bırak kafayı sert bir yere çarptığında bile ödem mödem oluyor, hassas davranmak lazım felç bile olur insan

1) Beyin sarsıntısı - beyin kanamasından.

kafa yer ya da duvar bir engele yakın değilse, vuranına çok bağlı olarak, boyundaki esnemeden dolayı ölecek kadar sarsıntı geçirmeyebilir, ama geçirebilir de.
10-20 yumruk filmlerde olur, gerçekte bir iki yumruk ayakta birini dümdüz etmeye, hatta öldürmeye bile yetebilir.

bunun haricinde eğer darbe yeme tecrübesi varsa kişinin, ölümcül bir sarsıntı geçirmesi daha zor ama darbe yeme alışkanlığı yoksa ölebilir.
Bu sayede boksörler o darbelere dayanabiliyor, yoksa sadece eldiven olayı değil. Hatırlarsanız, geçen senelerde ağır sıklet pro (kask, göğüs, bacak korumaları olmadan) kick box karşılaşmasına çıkarılan maç deneyimi az (en azından ben öyle duydum) bir genç maalesef yediği yumrukla vefat etmişti, tv.lerde de çıkmıştı.

Eğer kafası yere duvara dayalıysa, darbenin yükü gidecek yer bulamaz, yerden kafaya geri gelir, etki tepki prensibindeki şekilde. bu durumdaki biri zaten bitmiştir.

2) genetik , mesela bir çok kardeş birbirine benzer, mesela baldwin kardeşler.
Hepsi birbirine beniyor. Ailenin baskın genetik özellikleri yüzünden bunlar, mesela 3 nesil sheen ler (charlie sheen, martin sheen ve dede sheen[ismini unuttum]) de birbirine aşırı benziyor; öyle ki martin sheen in gençlik resimleri charlie sheen in şu anki haliyle neredeyse aynı, o da kendi babasıyla aynı zaten.
bu gibi baskın yüz özellikleri varsa aileden gelen, iki kardeşte birden çıkabilir, o zaman neredeyse ikiz gibi olabilirler pek tabi.

yapamaz çok zor.

teorik olarak evet..pratikte imkansız

uzaktan uzaktan yapabilir çok çaktırmadan.

teorik olarak mümkün mü cidden ? sağlam kaynaklardan bir cevap mı ? :)

yapabılırsın de amacın ne yanı.mesela bızde mat.ogr.mezunu olan bır kız tezsız halkla ılıskıler yl sı yapmıstı.ya da endustrı muh. mezunu bır arkadsta sosoyolojıde yl yapmıstı.

öğretmen değil de mühendis olarak çalışmak için en kestirme yol gibi gözüküyor .

öyle bir dünya yok maalesef.

2 tane calculus dersi almak size inşaatta okutulan diğer dersledeki altyapıyı vermez.

inşaat müh değilim ama yüksek lisans (yl) işlerinden biraz anlarım.
Öncelikle böyle bir planınız varsa nereye girmek istiyorsanız mutlaka önceden gidip hocalarıyla görüşün.

eğer, bir şekilde, yl.a kabul ederlerse, öncelikle farklı bölümden geldiğiniz için bazı fark dersler verip öncelikle akademik denkliği sağlamanız gerekiyor, ondan sonra yüksek lisans derslerini tam anlamıyla almaya başlayabilirsiniz bu da işi biraz uzatacaktır.
Bunun haricinde malzeme mukavemet vb. dersler zorlayacaktır diye düşünüyorum,
bazı dersler de tam aksine kolay gelecektir, sonlu elemanlar analizi (sonlu elemanlarla beam, truss denklemlerini filan çözmek, displacement hesaplamak strüktür kurmak) vb.; bilmiyorum mat.öğr de bu numerik metotlar filan gösteriliyor mu?

inşaat mezunuyum kanımca çok zor. istediğiniz okullarıın master bitirmek için zorunlu olan derslerine bakın. diyelim structure dersi var, bunun için önce lisans seviyesindeki structure dersini alman gerekir onun için de mukavemet, mukavemet için de statik vs. sıfırdan lisans okuyup ders saydırsan daha temiz.

5 aydır ben de arıyorum ama bulamadım. Fıstık ezmelisini bulabileceğimiz yer var mı? Ebay'den alsak gelir mi buralara?

bende çok aradım forumlarda sordum migrosta fln var dediler yok ama hiçbir yerde yok. sahibinden.com'dan fln bile baktım.

yeşilköyde sahile inerken şarküteri tarzı bakkallar var, birinde görmüştüm geçen sene bir defa.
büyükadada şarküteride vardı
freeshoptan başka alınabileceği pek bi yer yok maalesef

Bugün Ankara da bir yerde küçük boy paketi için 24 tl dediler.(Her türüne) Fiyat fazla geldi almadım. Nedir bunun gideri.

Yalnızken tadı olmaz ki... İçme bence. Ya da eve birini çağır, onunla beraber iç...

yalnız içilen şarap ağlatır

yanına peynir meynir ayarla bari...

Durduğun kabahat. Melankoliyi abartmazsan orantılısı iyi gelir.

İç bence, guzel bi film (bkz: to rome with love ) + peynir tabağı ve şarap tam pazar gecesi için biçilmiş kaftan.

+1 ıstıosan ıstanbuldaysan gelırım ben

iceyaz

3 gündür yalnız şarap içiyorum %100 çalışıyor.

@Sskywalkeremre izmir'deyim :)

iç ya ne güzel işte

Matlabse bu, kodda birsürü hata var;
matlab in yazım stiline uygun değil, hatta uzaktan yakından alakası yok; indis atamaları filan, çok da anlamam ama C ye filan da benzemiyor.
sig değişkenine değer atanmamış.
mesh komutunun kullanımı hatalı
figure yanlış yerde açılmış....
tırnak (') sembolleri matlab yazımına göre çok uygunsuz olmuş.
böyle gider.

tabletten tablete değişiyor bu dediğin. çoğu karikatür dergisi çizimleri bu tabletler üzerinde yapılıyor. yani o kadar başarılı çizim konusunda.

(bkz: grafik tablet)
www.youtube.com

ya geçenlerde ben bunu ipad için sormuştum. tabii ki çizim yaparsın ama grafik tabletteki kalemin baskısına duyarlılık normal tabletlerde yok henüz, o yüzden grafik işleri için grafik tablet almak daha mantıklı.

çok kaliteli çizim imkanı sunmaz. karikatür dergilerinde ise hala kağıt kaleme çizilir. gözünüzden element uydurmayın.

karikatür dergilerinde kalem kağıt çizip tabletle renk atıyorlar genelde.
tablet bilgisayarla da biraz biraz çizilir ama grafik tablet bambaşkadır.
yeni wacomlar harika, bende intuos2 var, çok heves ediyorum şimdikilere. Ama çok pahalılar.
Abd den gelecek bir tanıdık varsa ona aldırın, yarı fiyatına gelir

tabletine göre değişiyor biraz. e tabi senin o tekniği ne kadar bildiğinde önemli tabii. kağıda çizmenin tadı ayrı dijital çizimin tadı ayrı bazı at gözlüklü insanlar dijital çizimden nefret ederler ve asla geleneksel kadar iyi olmayacağını söylerler ben de geleneksel üslubu seviyorum keşke bu tarz teknolojiler olmasaydı diyorum ama var bunu engelleyemeyeceğimize göre bunları kendi lehimize çevirmemiz gerekiyor. boya masrafı derdin yok hızlı ve pratik.

ama bilgisayarı amaç olarak kullanmamak gerekiyor. yani yaratıcılığı yapacak olan sensin bilgisayar senin işlerini kolaylaştıran bir araç. karakalem de oluyor yağlı boya gibi de oluyor e tabi onun aynısı olmuyor ama o da farklı bi tat

Hazırlık kursuna kesinlikle git bence, hem olaya daha iyi adapte olursun hem de değerlendirirken tekniğe baya önem veriyorlar. Bir de şevkini kırmak gibi olmasın ama hangi okulu ve bölümü istediğine bağlı, güzel sanatlar lisesi mezunu bir arkadaşım 1 yıllık full çalışmayla Mimar Sinan'a giremedi. Ki çizgisi inanılmaz kuvvetlidir. Özel üniversitelere ortalama bir çizgiyle rahat burslu girersin diye düşünüyorum.

Biraz da hangi ilde hangi gsf yi hedeflediğinize bağlı.
Mesela mimar sinan girmesi biraz zor.
Ne kadar çizersiniz, vaat ettiğiniz çalışmayı ne kadar yaparsınız, ne kadar verimli çalışırsınız, hazırlanırken hocalarınız ne kadar iyi olur, bunları bilemiyorum tabi ki ama mimar sinan gibi bir yerin sınavında yarışacaklarınız 1-2 sene full gsf ye hazırlanmış kimseler olacaktır.

"paraphrase edersen, intihal değil."

yok böyle bir şey, kaynak göstermeniz gerekiyor bu durumda da.

"...yoksa ben bu akademi dünyasını toptan yanlış mı anlıyorum?"

öyle zor bir durum değil. başka kaynaklardan okuyup da yazdığınız her şeyi ister kendi kelimelerinizle ister birebir aynı sözcüklerle (bunun kuralları var nasıl yapacağınız ile ilgili) anlatın, mutlaka ve mutlaka bu bilgiye nereden ulaştığınızı bildirmelisiniz. bütün kural bu.

Bu biraz karışık,
Paraphrase i anonim/temel sayılabilecek bilgilerde olabiliyor sanırım,
Kaldı ki anonim bilgiler bile çok zaman kaynakla veriliyor. Çok makalede görmüşümdür 1950 lere giden referanslar.

Fakat, bir fikre dayanıyorsak ve donanımımız veya içinde bulunduğumuz durum, bu metinde bu çıkarımları kendimizin yapmasına izin vermiyorsa,bilgi anonim olacak kadar temel ve genel kabul görmüş değilse o zaman işte alıntılama şart oluyor.

İçinde bulunduğumuz durum derken, aynı çıkarımı yapmaya donanımımız izin veriyorsa ve biz referans göstermek istemiyorsak, metin içerisinde o çıkarımı yeniden ıspatlamak gerekir.
Fakat temel bilgileri tek tek ıspatlamak metni bozacağından yine referans vermeye mecbur kalırız.

Kendi görüşüm bu şekilde

Peki kendim yazdığım, kendim bildiğim bir şeyi kaynaksız olarak sunarken, bir başkasının 'abi bak şurdan çalmış aynısı, sadece paraphrase etmiş, bırakmış' dese ne diyeceksiniz mesela?

atıyorum 'su, iki hidrojen ve bir oksijen molekülünden oluşur.' dedim makalenin taaaa en başında. buna da mı bir kaynak bulucam?

sanki biraz ucu açık gibi geliyor bana.

yazılan makaleyi nereye gönderdiğinize bağlı olarak değişir. özellikle türk üniversitelerindeki hocalara veriyorsanız çoğunun umrunda olmaz, yurtdışında veriyorsanız yakaladıkları zaman iyi gününüzdeyseniz bir daha değişiklik için kağıdı önünüzde bulursunuz, kötü gününüzdeyseniz makale yok hükmünde sayılır, ceza bile yiyebilirsiniz. hakemli dergilere gönderiyorsanız, o verdiğiniz bilgi suyun moleküllerinin ne olduğundan bahsetse bile (ki çok saçma bir örnek vermişsiniz, yazıyı yazma amacınız, orada savunmaya çalıştıklarınız yani işin içeriği çok önemli burada, tek başına verdiğiniz cümle bir anlam ifade etmiyor) kaynak göstereceksiniz.

Biraz ucu açık zaten.
Mesela makale yazıyorsun diyelim, genel bir bilgiyi bile sen paraphrase yaparsan, gerçekten de çalmış diyebilirler.
Ama işin ağa babalarından biri yapsa, kimse bir şey demez.

Bana söylenen, bulabildiğin her bilgiye referans bul şeklinde.
Eğer bir su molekülünün iki hidrojen-bir oksijen atomundan olduğunu ortaya koyan makaleyi bulabiliyorsan, referansına ulaşabiliyorsan, göster.
Ulaşamıyorsan işte, anonim bilgi olmasına dayanarak yaz ki bu paraphrase olmuyor, yani değiştirme yok, kendin söylüyorsun ve bu bilginin sorumluluğunu alıyorsun. Paraphrase de iyi kötü anlaşılabilen bir şey.

ne yaparsan yap baskasina ait fikri asla ve asla ve asla kullanamazsin adam gibi kaynak vermessen

bu halini dinle bir de hoca.
www.youtube.com

en iyi klasik müzik parçalarından biridir bana göre. hele 9:30'dan sonrası mükemmel.

youtu.be

dinimin farzı gibi birşey oldu bu. duyunca durup dinliyorum resmen.
arabada giderken çok güzel oluyordu bu. yavaştan artıyor ritim, sesi en yüksekte başlatırdım bu müziği, babam dk başı kademe kademe kısardı. çok gülerdim.

ravel'in kendisi hiç sevmezmiş bolerosunu ama güzel.

şınavın zilyon tane çeşidi var bacakları açıp iki eli üst üste koyup çekme var, kolları açıp, bacakları kapatıp çekme var. her çeşidini çek şınav iyidir ama tek başına yeterli olmaz.

barfiks'e de aban.

hatta mümkünse;
şınav, mekik, barfiks'i düzenli yap. mümkün mertebede de koş. bunları düzenli yaparsan ve vücudun elverişliyse vücudun forma, şekle girer.

aga 3 haftada ne olmasını bekliyordun kusura bakma da.bu işler o kadar kısa sürede olsaydı her heves eden terminator gibi dolaşırdı sokaklarda.en azından bi 2-3 ay sabredeceksin.
bir de sporu etkileyen bir sürü faktör var.beslenme,uyku,genetik yapın vs.uykuna ne kadar dikkat ediyorsun,spordan önce ve sonra protein içerikli besleniyor musun mesela?
ayrıca şınav hemen her kasını çalıştırır ve devamlı olarak çekersen üçgen vücudun olur.bildim bileli her gün deliler gibi şınav çeken kuzenim var.adam hayatında body salonuna gitmedi ama dışarıdan bakınca bu ne amk dersin.
ve son olarak bir günde 80 şınav az.sabah-öğlen-akşam devamlı 200-300 tane çekmeye çalış.o kadar da zor değil emin ol.

önce şunlardan alın, bilek çok kolay sakatlanır.
www.korayspor.com
sadece şınavla, istediğiniz vücuda ulaşmanız zor ama yine de şınavdan maksimum verim almak istiyorsanız, şunları yapabilirsiniz:
normal kol aralığında 3*12
ayaklarınızın altına bir sandalye koyun, şöyle yani t1.gstatic.com
3*12 de ondan yapın.
uygun bir yer bulun, şundan 3*12 yapın
static.oprah.com
sonra, kollar dar, 3*12 şundan
www.ibodz.com

Öyle bir demişsin ki sanki tek seferde 80 çekiyorsun abicim 3 haftayla ne vücudu olacak ya? Ciddi misin? Bir kere hatlı bir vücut için tüm vücuda yönelik hareketler yapmalısın, en ufak değişikliği en az 3 ay sonra görürsün.

tek sette 14-19 gibi rakamlar cok az ya kusura bakma ama daha cok yolun var gibi.
ben 50-50-50 cekiyorum rahat bende de bisi yok. serbest agirliklarla, duzgun bir programla en az 3 ay falan calisman lazim ki bisiler olsun.

paul chek diye bi adam var çoh acaip
sanırım pek bi çalışma olmuyor seninki.

videodaki adam gibi çekmelisiniz, yoksa bir işe yaramaz.
göğüs yere değecek ama ağırlık yere gitmeyecek, çok hafif dokunacak, bir de bence yere bakarak şınav çekmeyin, ileri bakın.
farklı şekillerde şınav çekebilirsiniz, kollar yanlara açık, kollar direkt omuz hizzasında yerde veya iki elini göğüs altında birleştirerek.
yeterki göğüs yere dokunsun.

Emin değilim ama şöyle bir şey olabilir:

Her derginin bir editorial board 'u vardır.
Anladığım kadarıyla bu makaleyi mevcur editorial board dışından birisi üstlenmiş.
Ya derginin bütün editörleri doluydu, ya da editörlerin alanı bir şekilde yollanan makaleyle tam olarak ilgili değil.

Mesela tıpta mr verilerinin görüntülenmesi ile ilgili bir çalışma bilgisayar grafikleriyle ilgili bir dergiye gidebilir. Çünkü derginin ilgi alanında fakat derginin editorial board'u içinde mr vb. tıbbi teknolojilerle alakası olmuş kimse yoktur, makaleye review yazmakta zorlanıyorlardır.
Bu durumda mr dı cat scandi bu işlerden anlayan bir editör ayarlayabilirler. Gibi...

Zoom yapip bakinca gozum elektrik tellerine takildi, 1 ve 2 icin, sanirim uzerinden elektrik hatti gectigi icin ormani kesmisler :(

elektrik hattı için ormanı kesmişler diye üzülüyorsunuz ama benim bildiğim kadarıyla olası bir yangına karşı önlem almak amacıyla açılıyor o alanlar. elektrik hattında bir problem olursa orman cayır cayır yanmasın diye yani. bütünü korumak adına ufak bir kısmın feda edilmesi gibi bir şey.

kül+1
hava şartları ve sair nedenlerle yangın söndürülemiyorsa ilerlemesini engellemek için belli bir parçasını feda ediyorlar, hatta karşı yangın çıkartıp oksijenin kesiyorlar.

kül+siyam+1
yangını ızgara hücrelerine hapsedebilmek, yangın olan bölgeye kolay ulaşabilmek için.

yol engebeli bile olsa karayollarının,orman müdürlüğünün elinde hayvan gibi unimog lar var, her yere giriyorlar.

Her iki branş da öyle bir anda başlanacak branşlar değil. Belirli bir dövüş sporları geçmişinin olması gerekir bu ikisi için de.

Örneğin kick-box kökenli olsan; yere basışı, eskivleri, ayak oyunlarını, gard almayı, sırtla beraber yumruk çıkarmayı, tekme modellerini bilirsin. Muay -Thai dediğin branşın kick-box'tan farkı; tekme ve yumruk tutabiliyor olman, belirli kontaklarda diz atabiliyor olman (full thai), dirsek ve topuk darbesi de vurabiliyor olmandır.

MMA dediğin sporun ne federasyonu ne müsabakası var. Tamamen serbest dövüş. Yerde de devam eder. Önce kurallı dövüşü bilmen gerekir ki daha sonra kuralsız dövüşesin. ''Ben direk kuralsızından başlayayım'' pek bir anlamsız geliyor kulağa.

Sana önerim, iyi bir kick-box salonu bul ve en az 6-8 ay temelini al. Ondan sonra bu branşlara geçiş yap.

Çünkü senin istediğin, hiç antreman yapmadan tam saha futbol maçı yapmak gibi bir şey.

Eşim Murat Kazgan'la da Ediz Aydın'la da çalıştı. Kendisine sordum, Anadolu yakasındaysa Murat Kazgan'a, diğer türlü Ertan Balaban'a gitsin ama her türlü MMA'e gitsin diyor.
"Her dövüş bir yerden sonra güreşe döner, yumruk mesafesi kapanıyor, o yüzden MMA gibi yakın dövüşler daha iyi" dedi. Kendi kendine bişiler anlatmaya devam ediyor ama yazamayacağım şimdi :) Daha ayrıntılı bilgi için özelden sorarsan mail adresini veririm.

MMA, güreş , brezilian jiu jitsu gibi dallardan da teknik aldığı için daha avantajlı.

Öte yandan, daha temel bir daldan başlayıp, oturmuş tekme ve yumruklarla MMA ya geçmek daha etkili de olabilir.
Çünkü eminim MMA nın sparring leri kickbox/muay thai ye göre daha zorlu geçer, hele yeni başlayan biri için. Ayarı yamuk birileri, siz de çok amatörseniz, BJJ hareketleri yapacağım derken bi' yerinizi kırabilir. Aikido gibi barışçıl dallarda bile öyle tipler şakır şakır kemik kırıyor.

Bu arada tekme demişken, MMA da tekme nispeten az kullanılıyor sanki, tekme atarken denge kaybetme olayları yaşanabildiği için sanırım.Çünkü mma da yere düşünce ağız burun kırıyorlar, kickbox/muay thai de ise rakip ayağa kalkmanızı bekliyor.

Muay Thai, çok kondisyon veriyor ve dirsek diz gibi darbeleri çalışırken gerçekten daha çekici bir hal alıyor.
Her salon aynı mıdır bilmiyorum ama bir çok salon, kick box ta müsabaka döndüğü için antremanlarda diz dirsek az kullandırıyor, önce müsabıkları düşünüyorlar. Önce onların ihtiyaçları doğrultusunda antreman yapıyorlar. Böyle bir durumda belki canınız sıkılabilir.

Düşündüm de, ben olsam hangisine giderdim, gönlüm MMA diyor ama tam bir karar veremedim, eğer MMA için ders alabileceğim bir yere yakın olsam belki ikisine birden giderdim.

Hangisine giderseniz gidin, pişman olmazsınız.

hayır tabi ki

cinayet işleyip oraya bırakırlarsa en az 20 yıl yersin. şirket kurarlar imzanı sallarlar sonra yurtdışından kaçak mal sokarlar en az 25 yıl yersin. ama üzülme af falan 2,3 sene sonra çıkarsın

üstünde aslı gibidir mühürü yoksa hiç bir şey yapılamaz.

adına telefon hattı açılabilir...

seneler önce okumuştum,
Çöpte atılan sureti, çöpleri karıştıran birisi alıyor, onunla gidiyor nüfus cüzdanımı kaybettim diye, biraz saçını sakalını ayarlayıp bir şekilde başvuruyor yeni fotoğrafla yeni nüfus cüzdanı çıkartıp dayanıyor kredi kartlarına (kimi de şirket kurup dolandırıcılık yapıyor).
Muhtemelen bu işi sosyal yollarla yapmış olmalı; ısrar ederek karşısındakini gerçekten o olduğuna bir şekilde ikna etme yöntemi.

Kimliğin gerçek sahibi bir şekilde bulduruyor bu kişiyi hapse attırıyor, hapse atılırken de bu kişi bir süre de olsa adam gibi yaşadım pişman değilim diyordu hatta.

Her zaman dikkatli olmak lazım. Üzerinizde adınız yazan her şeyi yırtıp öyle atın derim ben. Paranoyakça ama zararı yok.

aslında yakıt masrafından tasarruf amaçlı o gemi. okuduysan savaş amacıyla değil, taşıma amacı ile kullanılacağı yazıyor. yani sen dünyanın bir noktasına 100 tane uçak göndereceksen hepsini uçurmaktan ziyade gemiyle götürmek çok daha ekonomik.

o gemiler nükleer olmak zorunda diye biliyorum ben. nükleer enerji santrallerinde elde edilebiliyor diye de biliyorum onun yakıtı. tam emin değilim çok pis sallamış da olabilirim. fakat yani benzinle mazotla gitmez abi o. olmayan uçağın gemisini niye yapıyoz la biz? 55 taksitle ayfon alan ergen gibi.

"Kriz ortamlarında kullanılacak geminin TSK'nın deniz üssü olması planlanıyor" demiş ya, salt taşıma maksatlı olsa da bu demektir ki aksiyonda da işe yarayacak.

"uçakların da iniş kalkış yapabileceği şekilde düzenlenebilecek."
Bir de bizde uçak gemisine iniş yapabilecek fonksiyonda uçak var mı? Bildiğim kadarıyla yok.

onlar nükleer olmak zorunda ama bizimki olmayabilir. zaten gideceği en uzak yer akdenizin mısır tarafı falan olur. abd'nin gemileri nerden nereye geliyor ona yakıt dayandıramazsın. bizimki zaten savaş amaçlı da değilmiş. uçak gemisini napacaksak savaş amaçlı değilse onu da anlamadım.

levatto sıralı gaz tüp taktırırsak bence sorun kalmaz.

askerlikte mantık aranmaz.

savaş dışı kullanılacaksa neden alınıyor?? Türkiye sağa sola uçak gönderiyor, bunun maliyetinden kurtulmak için mi? hiç sanmam. hem savaşta "zaman" diye bir kavram vardır. ne kadar hızlı olursan o kadar iyisindir!! bence amerika, elindeki eski bir uçak gemisini çıkarıcak gibi. kaldı ki türkiye'nin elinde f-16, f-4 ve f-105'ten başka uçak yok. f-4 ve f-105 artık ömürlerini tamamlamış uçaklar.. f-4 akdenize çakıldı malum.. f-35 alıcaz deniyordu ama alınan f-35'lerin dikey havalanabilme özelliği olmayacakmış.. yani bir uçak gemisi için olmazsa olmaz. güzel yurdumun saçma sapan savunma politikaları!!!

@Bilmemkaçıncınick uçak gemileri f35 ve harrier hakkında ne biliyorsun bilmiyorum ama normal uçaklarda (f16 gibi) o gemilere iniş yapabiliyor.

Ülkede yanlış politikalar var doğru ama bunu harrier, f35 ve uçak gemisiyle bağdaştırmak mantıksız.

Ben olması gerektiğini düşünüyorum ha bunu kendimiz üretebilirsek süper ama kal olmuş eski modelleri almak ne kadar doğru ölçüp biçmek lazım.

sivil ve insani amaçlar için kullanılacağı, çin'in yağtığı gibi, uçak gemisi yaparken söylenen masum yalanlardan biri olabilir.

akulu denizlati almis bir orduyuz hic sasmazdim adam gibi ucagimiz yokken israftan baska birsey degil aselsan gibi verimsiz kurumlar fuze yapacak diye bekleyene gidip adam gibi bir merkez kurmuyoruz.

@basond harrier ve f-35'lerin diğer uçaklardan farkı dikine kalkış yapabilmeleri. ama bizim ısmarladığımız f-35'lerin dikine kalkış yapabilme özelliği yok. f-16lar da uçak gemilerine inebiliyorlar, kalkış yapabiliyorlar ama onlar dikine iniş yapamıyor. kaldı ki bizim f-16'ların iniş-kalkış kancaları mevcut mu?? bunların da olduğunu pek sanmıyorum. bizim savunma stratejimiz nitelikten çok niceliğe önem verdiği için az özelliğe sahip ucuz uçaklardan daha çok almak yönünde.

savunma sanayisi özellikle savaş uçaklarına oldukça meraklıyım. sadece f-16 ve f-35 ile bu olmaz. nereye göndereceksin bu uçak gemisini? okyanuslarda dolaşmasının sana artısı nedir?? kaldı ki amerika abin ne diyecek buna? taşeronluk mu yapacaksın. güzel yurdumun, uçan her jete f-16 diyen güzel insanları...

sen meraklı olabilirsin bu çok güzel bir olay, bende savunma sanayinde havacılık sektöründe çalışmış, hali hazırda sivil havacılık sektöründe çalışmakta olan bir insanım, uçaklar konusunda inan bana çoğu kişiden fazla bilgi ve tecrübeye sahibim, uçakları modifiye etmek zor bir olay değil zamanındada yapıldı hali hazırdada yapıyoruz. Ülkeye artısı eksisi konusunda sen yada benim fikrimizin olmadığı planlar sözkonusu olabilir. ABD taşeronluğuda olabilir.

Ama ben sonuç olarak ülke olarak bu donanıma sahip olmamız gerektiğini düşünüyorum

amerika gibi dünya imparatoruyum demiyorsan stratejik olarak gereksizdir uçak gemisi. Yanılmıyorsam amasya'da jet üssü var. Diyarbakır'da jet üssü var. Balıkesir'de, İzmir'de jet üssü var. Türkiye'nin stratejik olarak her noktasına kısa zamanda erişmeyi sağlayabilecek jet üslerimiz mevcut. Akdenizden karadenize, karadenizden akdenize bu gemi git gel yapacaksa gereksizdir diyorum ben de. Ayrıca sivil havacılıkta yapılan modifiye-geliştirmeler ile askeri anlamda yapılan modifiyeler-geliştirmeleri bir tutamayız. Yazılımları farklıdır. En basitinden "kaynak kod" diye bir şey var.. Amerika f-16'ların sadece -bak sadece diyorum- silah entegrasyonu için gerekli kodlarını daha geçen sene verdi bize. Bu da, bizim ürettiğimiz yerli füzelerin/bombaların f-16'da kullanılmasını engellediği içindi. Amerika'dan o kodları yalvar yakar almasaydık şimdi bizim kendi füzelerimizi kullanamazdık uçaklarımızda.

Uçak gemisi harcaması yerine AR-GE üzerinde çalışsınlar. Amerika'ya olan silah, teknoloji bağımlılığını minimum düzeye çekmeye çalışacak sistemler geliştirsinler. Uçak gemisine şu an için gerek yok.

yine savunma uzmanlarımız ortaya çıkmış. abicim bunun yerine argeye yatıralım parayı diyosunuz da, bu aleti kendimiz yaparken zaten araştırmış ve geliştirmiş oluyoruz, yani yine ülkeye katkısı var, bu bir.

ikincisi de uçak gemisine sadece vtol tarzı iniş kalkış yapabilen uçakların inebileceği geyiği. yani hiç mi youtube'u açıp uçak gemisinden kalkış yapan bi video izlemediniz anlamadım ki. gayet de kalkabiliyor f16'lar yatay olarak, kanca manca sıkıntı değil yani, onlar halledilir :)

üçüncüsü, türkiye kıtalararası demokrasi götüren bi ülke değil tabii, ama bu proje mantıklı, hiç kullanamazsak satarız amk, ar-ge'si yanımıza kar kalır.

@roket adam yazdıklarımı biraz dikkatli okuma zahmetine katlansaydın f-16'ların da uçak gemisine inip kalkabildiğinden bahsettiğimi görürsün. sizin anlamadığınız şey şu. f-16'yı biz her durum için kullanıyoruz ama f-16, bir f-15, bir f-22, bir f-18, bir f-35, bir f-14 değil. biz f-16'yı joker olarak kullanıyoruz. kaç tane uçağın var ki uçak gemisine bindireceksin ve bunlara görev yazacaksın? o geminin üstünde sadece f-16 mı olacak? eğer böyle bir planınınz varsa afedersiniz ama bi bok bilmiyorsunuz demektir. senin envanterinde şu anda işe yarayan f-16, f-4, f-105 var. f-4 ve f-105 ömürlerini tamamladı. f-4'ün ne olduğunu akdenize düştüğünde gördük.

bir uçak gemisi tek başına mı dolaşıyor sanıyorsunuz? üstünde 7/24 uçan uçaklar, etrafında onu koruyacak savaş gemileri... böyle bir görev gücünü ayırabilecek misiniz stratejik ve ekonomik olarak? hayallerde yaşamayın. ayaklarınız biraz yere bassın. idealist olmakla hayalperest olmak arasında çok kalın bir çizgi vardır ama siz onu aşmak için yırtınıyorsunuz.

hayır ben de belirttim, 'zaten' ihtiyaç olacağını sanmıyorum. kıtalararası saldırı yapan bi ülke değiliz ki, bizim aksiyon kıbrıs, ege, güneydoğu. ama gerekirse kullanacak uçağımız olduğunu düşünüyorum, illa vtol bulmak zorunda değiliz.

dediğim gibi türk gemi inşa sektörüne ciddi katkı sağlayacak bi olay bu. ar-ge böyle yapılır asıl.

uçak gemisi taaruz sınırının kolay arttırılması için gerekli bir araç. bugüne kadar bize hep türkiye'nin stratejisinin vatan savunması olduğu, yurtta sulh vatanda sulh anlayışıyla saldırının ikinci plana bırakıldığı öğretildi.
demek ki stratejimiz vatan savunmasından saldırı, elalem jandarmalığı olarak değişiyor.
100 tane savaş uçağını barış için nereye göndereceksin.

Uzmanı olmasam da uçak gemisi sanırım benzinli de olur, her gün maersk in dev konteyner gemilerini de görüyorum, onlar da nükleer değil sonuçta.
Ama nükleer demek, sınırsız menzil, rota üstündeki ülkelerden benzin almama özgürlüğü, başına buyrukluk demek.
+ uçak gemilerinin içinde amfibi çıkarma araçları da bulunabiliyor.

Bunun haricinde eğer 3. ülkelere uçak gemisi üretip satacak duruma gelirsek o zaman memlekete daha çok faydası olabilir.

Bilgi sahibi olmadan yazılmış bazı yanlışları düzelteyim
1 Türk Hava Kuvvetlerine f105 olamamış 104 vardı neredeyse 25 sene önce kullanımı bitti
2 f16 uçak gemisine inmez ve kalkamaz belki farklı versiyonu olabilir ama bu gövde yapısı tasarımı ile hiç zannetmiyorunm

duyuru bilmeden sallama timi yine görevde

1- dünya'da amerika ve fransa(1 adet) haricinde nükleer güçle çalışan uçak gemisi kullanan bir ülke bulunmuyor. ayrıca amerika'nın da filo taşıyıcısı olan uçak gemilerinin dışındakiler yine konvansiyonel yakıtlar ile çalışıyor.

2- f16 uçak gemisi iniş/kalkışı için üretilmemiştir. Bir uçağın uçak gemisinden inip kalkabilmesini sağlamak öyle bir çengelin takılmasından ibaret değildir. ciddi bir tasarım/revizyon gerektirir. f16 için uçak gemisi versiyonu üretilmeye çalışılmıştır ama vazgeçilmiştir.

3- ayrıca bahsedilen 24bin Ton ve 140 m ölçülerine göre bir ip, çengel ne kullanırlarsa kullansınlar normal iniş kalkış yapan bir uçağı indirmeniz mümkün değildir. stovl iniş yapılabilen uçak gemileri bile en aşağı 250m uzunluğundadır. Stobar ve catobar sistemleri 300m üzeridir.

4- ayrıca yine planlanan geminin hem uzunluğu hem de yapısı bakımından, komuta kontrol ve helikopter platformu olduğu açıktır. ancak belki dik iniş kalkış yapabilecek uçaklara göre de tasarlanabilir.

5- yine açıklamadan görüldüğü üzere "100 araç" taşımak üzere planlanmış bir platformdur. Bu araçlar 100 uçak demek değildir. Yani temel amacı bir yere kara gücünü veya karma bir gücü sevk etmek. Sevk edilen kara gücünü yakın hava desteği ile desteklemek ve komuta kontrol üssü olarak çalışmak için planlanmış bir platform olduğu anlaşılabilmektedir.

6- dik inişe uygun uçak pisti yapılsa da bu büyüklükte bir gemi en fazla 20 civarı uçak taşıyabilecektir ve bu durumda da sadece bu göreve adanmış olması gerekir. ve bu büyüklükte bir gemide f35 ve diğer yeni nesil stovl uçakları kullanmamız mümkün olmayacağı için ancak eski nesil vtol kapasitesine sahip harrier'lerden kullanılabilir. En mantıklı tercih alabilirsek v-22 osprey olur(tabiki alamayız.) ama osprey de taş çatlasa 15 tane ancak sığar. Kara destek gücü olarak da diğer güçler ile birlikte 4-5 tane ancak olur.

Neyse daha yazılır da, uzatmaya gerek yok.
Sonuç olarak planlanan gemi, doğrudan bir savaş yeteneğine sahip olmayan, ancak hem komuta kontrol hem de güç transferi konusunda görev alabilecek ileri seviye konvansiyonel bir lojistik gemisi olacak gibi durmaktadır. uçak gemisi olarak da tipi en fazla landing helicopter dock olarak geçecektir ve eğer açıklanan ölçüler doğru ise, dünyanın em küçük uçak gemilerinden birisi yapıyor olacağız.

Not: bu ancak mısır'a kadar gider derken, Mısır'ın şuan fransız mistral tipi vtol kalkış yeteneğine sahip 2 uçak gemisi olduğunu da buraya not düşmek isterim.

benden bu kadar.

gösterdiğiniz örnekler flash vb dijital animasyonlar, çekiştirip sürüklemelerle anime edildiği için o "elastik" hissi veriyorlar. şirinler bugs bunny vs gibi çizgi filmler ise el çizimidir.

o da bir sebebi doğru.
olsun yine de bilgisayarda yapılan iyi animasyonlar da var.

Bu bir stildir, yapamadıklarından değil. Çevrenin hareketi kişinin hareketiyle uyumsuz olursa öyle görünür.

Edit: Alttaki arkadaş kadar bilgim yok tabi.

Hareketlerdeki arıza genelde animasyonun zayıf olmasından kaynaklı, özellikle en alttaki linkteki öğrenciler ve öğretmen.
Mesela öğretmenin hareketleri alalım o çok bariz çünkü,
vücut bütün hareketleri aynı anda başlayıp bitiriyor mesela, oysa ki asla iki hareket aynı anda başlayıp bitmez,mesela kolunuzu sallarsanız, önce omuz hareket eder sonra kolun dirsek üstü, sonra dirsek altı en arkadan da bilek ve parmak hareketleri gerçekleşir, ve en son da yine parmaklarla bu hareket biter.
İşin içinde iki kol, baş, gözler vb. animasyona katılan unsur ne kadar çoksa, onların birbiriyle faz farklarını de ele almak gerekir, animasyonu zorlaştırır.
Bunun haricinde karakter statik pozda olsa bile vücutta hareket vardır.
Bunların hiçbiri o son animasyonda yok.
Tavşanlı olan yine fena sayılmaz, beğendim ben.

Yürüyüşlere gelirsek, yürüyüşler genelde walkcycle ile yapılıyor, yani siz iki adımın animasyonunu yapıyorsunuz (sağ adım-sol adım) sonra ardı ardına aynı animasyonu kopyalıyorsunuz. arkaplan resmini de uygun şekilde kaydırdınız mı karakter yürüyor gibi görünüyor. Ancak ikisi arasındaki koordinasyonu iyi sağlamazsanız, karakterin ayakları kayar gibi görünür vb. Mekandan kopar.
Ayrıca, iyi bir walkcycle hazırlamak ciddi şekilde zordur. Karakterden karaktere çok değişir çünkü.
Bunun haricinde yine son -okullu öğrencili- animasyonda gördüğüm:
Hareket hedefine varırken genelde yavaşlar. Hızlar lineer olursa yanlış görünür.
Mesela, bir topu sektiriyoruz diyelim. top çıkabildiği en yüksek noktada en yavaş hıza, yere çarptığındaysa en yüksek hıza sahip olmalıdır. Havada yavaşlamadan, birden düşüşe geçerse hatalı görünür. Son verilen linkte bu hatadan çokça var.

Ben tavşanlı olanı fena bulmadım yeniden söyleyeyim, iyi bile yapmışlar.

İlkinde de çok problem var.

Ya öğrencilere veya amatörlere üç-beş kuruşa yaptırılmı olsa gerek, ya da çok kısa sürede bitirmek istemişler.
Çünkü eskişehir animasyondan çıkma birkaç kişiyle tanışmışlığım olmuştu, ciddi manada iyiydi işleri.

Bir ilave de, pixar'ın animatörleri haftada 3 sn anime ediyorlar...Ama mükemmeliyetçi bir şekilde.
Bir de; Shrek 2 yi izleyin derim, ayaklara dikkat ederek.Eğer dvd vb. kopyalarında düzeltmemişlerse, sinemada izlediğimde gözüme çarpmıştı ki, bir rezalet sözkonusu.

yaparsın ama taksit olmaz.

internet şifresi alıp, oradan da parakartla aynı hesaba bağlı çalışan bir sanal kart tanımlayabilirsin.
Sanal karta alışveriş tutarında parayı hesabından aktarıp oradan da alışverişini gerçekleştirirsin. Alışveriş için para transferi tamamlanınca, tekrar sanal kart limitini 0 larsın.
İki çeşit sanal kart var, yanılıyor olabilirim ama sanırım ikisi de sanal kredi kartı olarak geçiyor, ancak sanal kartı tanımlarken bağlı olacağı hesap olarak kredi kartı hesabını değil de, parakartın bağlı olduğu hesabı seçersen, kredi kartı değil, yine parakart gibi işlem yapan bir sanal kart elde ediyorsun.
Yani alışveriş direkt hesaptan düşüyor.

Play store dan adobe flash player indirilebilir.
ios un flsh desteği zaten yok. Andoridin bu konuda artısı vardı.
Ancak, Adobe, Android için flash player geliştirmeyi de bıraktı.
Çünkü geliştirdikleri yazılımlar androidde ciddi stabilite problemlerine yol açmış ve Adobe kolay yolu seçip tamamen bıraktı andoridi.
Play Store da son sürümü hala duruyor, ancak adobe kurulmamasını öneriyor, ayrıca adobe nin sitesinde bir yerde önermiyoruz ama kurulması mümkün telefonlar listesi yer alıyor.

Play store'dan da kalktı diye biliyorum. Bir yerden apk dosyası halinde bulup kurabilirsiniz ama bildiğim kadarıyla.

(bkz: #30444188)

flash yüklüyse opera mobile ile de açılabiliyor.

imread ile imaj okunur.
rgb2gray ile greyscale yapılır.
siyah olan noktalar 0, beyaz olanlar 255.
satırlarda en çok 0 olan satır bulunur, o satırdaki 0 ların ortasındaki index x noktasını, sütunlardaki karşılıgı da y noktasını verir

[x,y]=(find(a==0))
cent=[(min(x)+max(x))/2 (min(y)+max(y))/2] ile bir nokta öbeğinin merkezi bulunabilir.

eğer resmin piksel değerlerini içeren bu "a" matrisi, rgb içeren bir matrisse
a (n,m,3) boyutundaysa yani
[x,y]=(find( a(:,:,1)==0 & a(:,:,2)==0 & a(:,:,3)==0 ))
denebilir. Böylece r,g ve b kanallarında 0 olan, yani siyah piksel koordinatları bulunabilir.
Daha sonra yine,
cent=[(min(x)+max(x))/2 (min(y)+max(y))/2]
ile merkezi bulunabilir.
Ama merkez küsuratlı çıkabilir bu formüle göre, o zaman round yapılabilir gerekiyorsa.

mesela
0 0 0 0 0 0
0 0 1 1 0 0
0 1 1 1 1 0
0 0 1 1 0 0
0 0 0 0 0 0

merkezi (3,3.5) elde edilecektir.

ctl nin değeri true (1) olduğu sürece o döngü dönmeye devam ediyor o kadar,
eğer r veya c den biri, 0 olursa, r==0 | c==0, karşılaştırması 1 veriyor onu da ctl ye atıyor. while döngünü çevirmeye devam ediyor.
eğer ikisi de 0 dan farklı olursa ctl 0 oluyor.
Böylece while komutu döngüyü çevirmeyi bırakıyor çünkü artık ctl true değil, 0, yani false.

yukarıdaki işlem r veya c üçün katları olduğu sürece, 3 bölümden remainder 0 olduğu sürece devam ediyor. Eğer hiçbir zaman iki remainder da 0 dan fark etmezse sonsuza kadar dönmeye devam eder. Fordan aslında tek farkı bu.

Bir de for döngüsünde for var=1:5 gibi, bir parametrenin her yinelemede belli bir miktar değişmesini sağlayabiliyoruz, aynı şey while da böyle olmuyor, eğer while da böyle bir değişken ihtiyacımız varsa kendimiz işi halletmeliyiz

var1=0
while var1~=60
var1=var1+1
end

While ın pek bir numarası yok.

Segmentte ne işlem yapmak istemiş bir bakışta anlayamadım ama bir çalıştırıp deneyeceğim ne iş yapıyor bu segment

"ctl" true(1) olarak tanımlanmış ve while'ın koşulu olarak verilmiş.

While(Koşul)
kod bloğu
end

koşul(ctl), true(1) oldukça kod bloğu yukarıdan aşağı tekrar tekrar çalıştırılır. her defasında başa döner for'da olduğu gibi. Koşul'un içine müdehale edecek bir ibare yoksa, sonsuz döngü oluşur. çünkü ctl hep true kalacaktır. "ctl" 1'den farklı bir değer alırsa kod bloğu tekrar çalıştırılmaz. End altındaki satırlar işlenerek akış devam eder.

while (r==0 | c==0)
B(r+1, c) = X(r+1, c) + B(r+1, c);
r=rem(r+1, 3);
c=rem(c, 3);
end

şeklinde de yazılabilirdi.

while (ctl) , parantez içindeki değer true oldukça end' e kadar olan kısım çalışır. her end e ulaşıldığında, parantez içi tekrar kontrol edilir, kod uygulanır, ta ki ctl false olana kadar.

emin değilim ama denetim masasında ses bölümünde hdmi için ayrı bir ayar olabilir
(high definition audio device)

@furciferpardalis
denetim masasından sorunu çözemedim bir türlü.

çok da bilmiyorum ama, hdmi den bilgisayarı tv ye bağlayınca denetim masası/ses deki playback bölümündeki tik speakers dan digital output a gelir, takın ondan sonra seçip properties e girin, levels a bakın.
levels yüksek olsa bile biraz değiştirin, her değiştirmede ping sesi verir,
eğer bu işlem sırasında tv den ping sesini alıyorsanız iyi almıyorsanız sorun var demek.
Ping sesi geliyor ama windows media playerda ses yoksa, media playeri kapayıp yeniden açmayı deneyin

ayrıca windowsta başlatın filan olduğu alttaki status bar var ya, onun hani en sağında saat filan var, orada ses ikonuna sol tık mixer a girin orada da kısık ses var mı kontrolünde fayda var.

if i == 0 sola kayma
if j == 0 uste kayma

matris çok büyük ve statik değil, başka bir öneri yok mu?
mesela if( matris[i-1][j-1] )
desem 1 veya 0 döner mi olup olmadığına göre?
yoksa hata mı verir [-1][-1] bulunamadı diye?

i-1,j-1 in 1,1 veya 0,0 dönmesi sorun değilse, abs(i-1),abs(j-1) al
ya da 4 köşe için de if ler aç

n satır sayısı, m sütun sayısı olmak üzere
if (i-1)<=0 | (j-1) <=0 | (i-1)>n | (j-1)>m
gitme

sürekli matris boyunu denetlemen lazım tabi

Tez tamamlanmadığı için ortada bitmiş bir şey yok herhalde, dolayısıyla şu ana kadarki ilerlemen vizede söz konusu olur.
Genede hocayla karşılıklı sözlü şeklinde gerekleşiyor, yaptığın işleri anlatırsın o da not verir.
Tez danışmanına sorsan bunu daha kolay olmaz mı?

öğretmen beleşe mi biniyormuş, ben neden binemiyorum? Öğrenciden hallice veriyoruz biz de...otobüs 1,30 metrobüs 1,60.

Asrın sorusunu sordun, nobel ödülünü hak ettin.
Tahminlerim şu şekilde;
Öğretmen bedavaya binmiyor,
Polis görev gereğide binebiliyor bunun ayrımını yapamıyorsun,
Basın özgürlüğü,halkın haber alma özgürlüğü gibi gerekçelerle habere toplu taşıma aracı ile gitme durumuna karşı ücretsiz biniyor olabilirler.
Öğrenciler zaten ucuza biniyor,
Asgari ücretlide ucuza binmeli bu noktada sana katılıyorum.

Öğretmenler beleşe binmiyor sanırım, basının beleşe binmesinin sebebi zamanında basın örgütlerinin devletten aldığı bir hak, polis ise "benim memurum" kontenjanından.

bir nobel de benden
♥öğretmen kutsaldır ana gibi
♦polisin durumunda çarpıklık var, deniz hatlarında mesela çok kötüye kullanmaya çalışıyorlar, bandırmaya gitmeye çalışan var (bu da mı görev icabı?)
♣basından otobüse binmeye tenezzül edecek birileri varsa o da gariban, namuslu ve bu sebepten adam olamamış muhabirlerdir. dokunmayın bence.
♠öğrenci zaten beleş binebilmeli, liselisi bile evet, yanlış duymadınız.
◘asgari ücretli zaten devrim yapmalı, o paraya geçinilir mi bee
ulaşım haktır, barınma haktır, su haktır, zamanında sanayine işgücü yapmak için memleketinden kopardığın garibanı kentsel dönüşüm ayağına tekrar yerinden koparıp şehir dışlarına sürüp o adamın okuyan çocuğundan, o adamın kendi temel ulaşım ihtiyacından, o adamın tek sosyalliği olan ailece gezmeye çıkmasından kısmaya zorlayamazsın. yani bence zorlamamalıyız.

öğretmen ana gibi kutsalsa o zaman annem de kutsal. annem de indirimli binsin.

benim için mesele zaten şudur, çok sembolik bir ücret ödeyeceksek ödeyelim, ya da hiç ödemeyelim.
tanıdığım öğretmenlerin önemli kısmı, değil emeklisi, istanbulda göreve başlayanları bile kısa sürede araba alıyor zaten, bunların da toplu taşımaya anca garibanları tenezzül eder. onu öyle söyledim geçtim sadece zira bence tur operatörleri de kutsaldır, dayı gibi.

ödem yapar çok maden suyu

büyükler hep miden tembelleşir yapma öyle şeyler derdi ama var mıdır bi bilimsel olayı bilemedim.

gastrit yapabilir. mideni bile delebilir, annem dedesinin bu yüzden mide kanaması geçirdiğini söyler hep. mübalağa bir yana yararlı değil.

maden suyu iyidir.

kalsiyum ve kireci yüksek mineralli sular böbrek taşı yapabilir bazı bünyelerde. herşeyi orantılı kullanmak gerek.

Duyduguma gore gun icerisinde araliklarla icilenin pek bi zarari yok ama ozellikle yemeklerin uzerine icmek, icilmedigi zamanlar mide asitinin yetersiz gelmesine sebep oluyormus. Mide tembelligi dedikleri de o sanirim.

günde ikiden fazlası pek tavsiye edilmiyor

benim diyetisyenim mineral takviyesi için 2-3 saatte bir maden suyu içiriyordu ama gazını kaçırıp içmemi tembihliyordu. diğer türlü zararlıymış.

limon la desteklersen mide delinir ölürsün, haber vardı öyle rejim ayağına ölmüş adam

kabız yapar.

alamanyada normal su pek içilmez, paso maden suyu içerler. Tabi buradakiler kadar gazlı değildir onların suları. Gazı biraz kaçırtıp içersen zarardan ziyade faydası olur bence.

her durumda itiraz edebilirsiniz. ama buranın türkiye olduğu gerçeğini gözardı etmeden. yani edersiniz ama sadece şikayet değil...

ne güzel olm işte adam derse gelmemiş, böyle hocalar yüzde 90 kolay sorar adam slayt da dağıtmış.

ders islese o slaytlari okuyacakti zaten. isinizi kolaylastirmis...

yapilmamasi gerekir ama yapacak bir sey yok. ne guzel bos zamaniniza olmus :)

cok rahatsizsan, yok'e mail at durumu. rektorlukle ugrasma.

@cosmicstring

1.ders 1 defa (son derste) yapıldı

2.gelmediği derslerde yoklama alınmadı

3.bilmiyorum

okuluna bağlı. aslında bence ülkeye bağlı. öyle bir bürokrasi var ki, o şikayet sonuçlanana kadar sürünürsünüz boş yere. itirazı falan boşverip dersi çalışın bence, daha kısa ve kolay olur geçmesi.

aynı şeyi geçen sene biz de yaşadık. Hocanın fakültede olan statüsünden dolayı kimse de bir şey diyemedi ve hâlâ da diyemiyor. Bunun korkmakla, pasiflikle alâkası yok. 2. sınıftayken hoca dersi işlemiyor diye rektöre şikayet edip fakülte yönetimi ile papaz olmuşluğum var. Güzel deneyimler değildi, hiç tavsiye etmiyorum. Slaytlarınıza çalış ve kendini kurtarmaya bak.

öğrenciler toplanıp dilekçe verirseniz rektörlüğe ve tabi ki hoca doğal olarak yoklama gösteremezse, arkası da sağlam değilse atılır gider.
Raporu kesinlikle yok, raporu olsa yerine başka hoca atarlardı derse girsin diye.
Derse girmeme nedenini bilmek mümkün değil ama ders ücreti almaya devam etmek için rapor almıyor olmalı. Belki de rapor alabileceği bir bahanesi bile yok ve keyfinden gelmiyor ya da dışarıda özel iş kovalıyor. Var çünkü öyleleri de biliyorum.

Muhtemelen bölüm başkanlığının da durumdan haberi yok. Yoksa rapor alması için zorlarlardı, ya da ders parasından olmasın diye görevlendirme olmadan rica ile başkasını gönderirlerdi.

Eğer arkası sağlamsa, timburton un dediği gibi.

yine de bölüm başkanlığı, tanıdık birkaç hoca filan el altından haberdar edilebilir
eğer arkasını kollayan azsa bölüm kurulunda ya da anabilim dalı toplantısında sopanın ucunu bi' gösterirler

en.wikipedia.org burada ilk satırda yazılan şeyi kopyalacaksınız, olacak bitecek, 1 dakikadan az sürer

hint de bi hint yok; m file ı function yap demek istemiş, o kadar.
iki yolu var,
birincisi:

det [a b c ; d e f ; g h i]= aei + bfg + cdh - ceg - bdi - afh
sadece 3x3 matriste işe yarar.

şöyle uygulanabilir:
function [sonuc]=deterrr (matris)
sonuc=(matris(1,1)*matris(2,2)*matris(3,3)) + (matris(1,2)*matris(2,3)*matris(3,1)) + (matris(1,3)*matris(2,1)*matris(3,2)) - (matris(1,3)*matris(2,2)*matris(3,1)) - (matris(1,2)*matris(2,1)*matris(3,3)) - (matris(1,1)*matris(2,3)*matris(3,2))

gibi.

Ya da daha güzeli:

LU factorization kullanarak row reduction ile hesaplamak ki matlab de bu şekilde hesaplıyordu diye biliyorum.
LU kodlamak çok basit aslında ama arkadaşın işin temelinde anladığım,o yüzden lu yu matlab e hesaplatalım; bu kod idare eder, bu kod matris boyundan bağımsız hepsini çözer:

function [sonuc]=deterrr (matris)
a=size(matris,1)
[l,u]=lu (matris)
sonuc=u(1,1)
for var=2:a
sonuc=sonuc*u(var,var)
end

bunu editore yazıp save edin deterrr adıyla,
sonra istediğiniz boy bir matrisi command window dan girin
örneğin mat=rand(3) diyebilirsiniz, 3x3 rastgele matris üretir.
sonra yine command window a
a=deterrr(mat) yazın
sonucu alırsınız.

Worldwide gonderımı yapıyorlarsa o urune ve siparişlerin 75 euro yu geçmiyorsa toplamda evet gonderıyorlar.

ebay dan al. türkiye ye geliyor. ebayde de vardır kesin

Ebaydan al +1

Ben amazondan aldım.
Hem amazon.com, hem de amazon.co.uk gönderiyor, ama hepsini değil.
Şöyle ki, bazı ürünleri amazon bizzat kendisi satarken, diğerlerini taşeronlar aracılığıyla satıyor.
Mesela benim istediğim kılıfı amazon.com yolluyordu ama amazon.co.uk göndermiyordu. O yüzden com dan aldım ama 30 usd yol masrafı çıkardı. Ben de madem yol bu kadar dedim yanına bir de kitap ekledim.
co.uk dan alınabilecek bir kılıf ise 4eu gibi bir yol masrafı çıkarıyor. 2 tane alırsanız da önemli bir artış olmaz herhalde.5-6 eu ya gelir.
Ama üçüncüyü isterseniz, gümrüğe takılırmış.
Bir de birden fazla kılıf alırsanız şuna dikkat edin; iki kılıf da aynı taşerondan olsun. Yoksa ayrı ayrı ship edileceğinden ayrı ayrı yol parası ödersiniz.

bende de o derecelerden var bol bol, sadece tanıdık vasıtasıyla öğrenci bulabilmiştim zamanında. durduk yere gelmiyorlar. evin pencerelerini yapan adamın kızı, okuldaki profesörün oğlu vs gibi öğrencilerim oldu. ilan verince bakmıyor kimse.

Ne konuda özel ders bu?

tanıdığın hocalardan yürü derim ben. genelde özel ders işlerini(en azından benim arkadaşlarım için) tanıdıkları hocalar ayarlıyor, öğrencileri yönlendiriyor. aranın iyi olduğu, seni seven hocalarla konuşursan bir şey çıkar belki.

LYS YGS ya da ilköğretim matematik, geometri..

buraya verin ilanı

40 tl az mı sence?

hocam arkadaşlarım başına boğaziçili koyup 50den aşağı vermiyorlar,
40 sizce çok mu?

ben alırım. antalya'daysan tabi.

aynen bende bulamıyorum kimseyi. buradan mı ilan versek ne yapsak? olur mu ki:)

Hangi sehir ne dersi hocam biz bulalim size ogrenci

şehir istanbul.

referans da verebilirim çokça..

dostum internet ile olabilecek bir şey değil bu malesef. misal benim kuzenim ders veriyor onun zamanı olmadığında öğrenciyi bana paslıyor. gittiğim öğrenci memmun kalırsa ear2ear sayesinde diğerleri de istemeye başlıyor. yeter ki bir tane öğrenci bul sen gerisi gelir.

özel ders verip para kazanmaya çalışan ve seninle aynı özelliklere sahip 43 milyon öğrenci o boşluğu çoktan doldurdu da ondan.

Ben lisedeyken, muhtarlık panosunda asılı bir ilandan bulmuştuk. Belki hala verimli yerlerdir bu muhtarlıklar.

doçentlik için ve profesörlük için sadece gerektirdiği puanlarlar farklı biliyorum.
ayrıca prof.luk için kitap yazma ya da çeviri şartı da yok yine bildiğim kadarıyla.

Mesela yurt içi faaliyetten 35 ve yurtdışı faliyetten yine 35 puanla yard.doç olunuyor + şu son dönemde bir komite ingilizce sınavı yapıyor sözlü ve yazılı.

Bu puanlar nereden geliyor:
Puan kazanılan unsur, çeviri, kitap olabileceği gibi, makale, sözlü ve yazılı bildiri (poster veya sözlü sunum) veya araştırmacının yayınlanan bilimsel çalışmalarına başka araştırmacılarca yapılmış atıflar da olabiliyor.
Ayrıca, makalenin yayınlandığı dergi sci (science citation index) kapsamında ise daha yüksek puan alınıyor, sci değil ama yine de hakemliyse daha az, hakemsizse daha da az puan alınıyor. Aynı şekilde bildirilerde de durum benzer, uluslararası bildiri daha çok puan yerli bildiri daha az, ayrıca yine hakemli hakemsiz ayrımı da var.
Yayın, bildiri çok isimliyse bu isimler arasında da puanın paylaşımı söz konusu.

doç luk için yard. doç.luktan daha yüksek puanlar gerekiyor (70 ten fazla) + araştırmacının tek başına olduğu bir sci kapsamına girmiş bilimsel çalışma gerekiyor (tek isimli sci makale -ki bazı bilimdallarında çok zordur bir araştırmada tek olmak) + bir komitenin bilim sınavından geçiliyor, bu komite yök tarafından atanıyor.

Prof olunurken bir sınavdan geçilmiyor ancak prof.luk için yeterli puanın sağlanması, ayrıca doç olduktan sonra min.4 sene geçmiş olması ve bir doktora öğrencisinin doktora danışmanlığını yapmış olmak gerekiyor (tabi bu öğrencinin doktorasını da başarıyla bitirmiş olması lazım).

Bu puanlar vb. koşullar, yard.doç/doçentlik/profesörlük için başvuran kişi tarafından ispat ediliyor.
Bütün bu puanları sağlayan unsurlar olan bildiriler, makaleler vb. her biri bir dosyada toplanıp tek tek incelenmek üzere başvuruyu değerlendirecek komiteye gönderiliyor.

Ve üniversiteden üniversiteye değişiklikler olabiliyor.
İstediğini üniversitenin adı+ atama ve yükselme yönergesi diye aratırsanız bir şeyler çıkar muhtemelen.

kusura bakma panpa ama boktan

kötü karşim.

kafa bi dünya mı demek oluyor bu

atlasın abdominalleri yaptırsan yeter aslında

mitolojide atlas dünyayı elinde taşımıyor. omuzlarında taşıyor.

ıyk

Tamam o zaman yaptiriyorum

vallejo mu julie bell mi bilemedim ama güzel resim, ama zor sanki...güzel yapabileceklerinden emin misiniz?

kitaplar geçer hocam o sıkıntı olmaz. ama her ihtimale karşı bunları 3-5 gün arayla iki sipariş şeklinde yaparsan sıkıntı yaşamazsın bence.

kitap, cd, film, program vs çok sorun olmuyor, tarihi eser falan değilse, ya da değerli matbuat değilse.

iki sipariş şeklinde yaparsan sıkıntı olmaz. senelik hakkın 5 ama bunu göz önünde bulunduran yok.

eğer dersen ki kargo parası haddini aşıyor iki ayrı paket ile, o zaman tek siparişte al.

eğer gümrüğe takılırsa gümrük memuruyla pazarlık yaparsın, öğrenci olduğunu ve kitaplara ihtiyacın olduğunu bir güzel anlatırsın.

3-5 gün arayla sipariş yapman işe yaramayabilir. çünkü bazı ülkelerde sık kalkmıyor uçaklar, atıyorum haftanın 2 günü kalkarsa yine aynı uçak ile aynı anda türkiye'ye giriş yapma ihtimali var.

sınır 75 euro. eğer gümrükte sıkıntı yaşarsan ödeyeceğin vergi %20, bunun yanında biraz daha ekstra masraf çıkıyor.

aklında olsun.

bu arada noel zamanında sınır biraz daha yüksek tutuluyor ancak yine yılbaşı olduğundan dolayı yoğunluk olur vs. kontrollerin sıklığı ise bir ihtimal.

bu arada gümrük vs. ile ilgili olarak, tebligatın adrese ulaşması 1 ayı bulabiliyormuş (anlatılan olaylarda okudum) o yüzden takip kodlu kargo olursa eğer, 'gümrüğe sevk edildi' yazısını gördüğün anda koşarsın böylece zaman kaybın olmaz.

veriyorum bakalım adres de okulun adresi, inşallah problem çıkmaz, iki grup yaptım siparişi de.
Kitap geçse, gerisi sıkıntı olmaz zaten de...

Vee takıldı, neyse en azından 150tl ardiye ödemeyecekmişim kitap olduğundan dolayı.
Sadece kdv ödeyecekmişim. Buna da şükür.

Bence spora giderek yanlış bir davranış yapmışsınız. Şu aşamada spor daha çok zarar verebilir. Öncelikle dizinizin durumunu öğrenin ve doktorunuzun vereceği egzersizleri yapın. Eğer zayıf biri değilseniz 4-5 kilo vererek dizinizdeki baskıyı azaltarak ağrıyı çok aza indirebilirsiniz. bir de spor malzemeleri satan bir yerden dizlik alabilirsiniz.

diz eklemleri vs,eklem ara sıvısının kötü yanı kendini pek yenileyememesi.
bildiğim kadarıyla kemik başlarında aşınmalara da sebep oluyor, sporla zorlandıkça daha kötüye gidebilir, ağrı da yapıyor, tedavisi olmazsa menisküs bile mümkün.

Benzer problem bende de var. (bkz: patellar kondomalazi) genellikle diz problemlerinde dizi zorlamamak lazım. dizinizi 90. derece bükecek ve aynı zamanda yük bindirecek hareketlerden kaçının.

koşu bandında yürüyüş iyi gelir ama eğim olmayacak düz yürümelisiniz. dizinizin bükük olduğu durumlarda bir de üstüne baskı uygulamayın yani zorlamayın. diz kapağınızın üstündeki kasları sık bırak yöntemiyle çalıştırmaya ve güçlendirmeye çalışın, benim uyguladıklarım bunlar işe yaradı.

Sıvı azalması durumunda baskı uygulamak daha da kötüye götürür diye düşünüyorum. Bence yüzme gibi aktiviteler daha uygun.

Tel sarmak jack'ı nereye soktuğuna göre değişir. Bir ihtimal çalışır, öteki ihtimal bağlanılan aletin şase çubuğu jack'ın ring kısmına kadar ulaşıyordur ve çalışmaz,en güçlü ihtimal de tel sarılı erkek jack'ı dişi jacka sığdıramazsın.

Kulaklık kablosunu aradan bir yerden kesip, 2 canlı ucu birbirine bağlayıp mono kullanabilirsiniz.

her durumda, aletin ses cikisi mono ise, kulakliklardan alacagınız ses cakma-stero [dual-mono] olur.

multimedia.journalism.berkeley.edu

mono girisli kulaklik dusunebilirsiniz mesela:

www.teachersparadise.com

ama uygunsa daha mantiklisi mono-to-stereo adaptoru olur [boylece kulakliginizi stereo sistemlerde de kullanabilirsiniz]:

www.scansound.com

Benim istediğim zaten, çakma steryo elde etmek. Sesi veren aygıt mono çıkışlı olduğu için bir şekilde iki kulaktan birden o sesi almam gerek. Eski mono kulaklıklarda oluyordu ancak yeni kulaklıklarda tek kanaldan geliyor ses.
En altta verdiğiniz link tam aradığım şey gibi duruyor.Türkiye'de bundan bulmak mümkün müdür?

1 ytlcilerde satıyorlar. (1 ytl'ci diyince hemen kaçmayın, gayet teferruatlı porselen bebekler yapıyorlar.)

bütçeniz ne kadar?
(bkz: herend)
(bkz: lladro)
bunları bağdat caddesindeki pahalı mağazalarda bulabilirsiniz.

istiklal caddesi'ndeki camiyi geçince, hemen sağda emek sinemasının olduğu sokağın köşesinde çok güzel taş bebekler var. bakın, beğenirsiniz belki.

Bütçe limitim yok, limit gökyüzü...

Söylediğiniz yerlere mutlaka bakacağım.
Teşekkürler çok.

sonuna && mi koyuyorduk, oyle bir seydi ama? Ula bill!

komutun sonuna & konabiliyormuş ama onu da programı çalıştırmadan evvel yapmak gerekiyormuş, programı da çalıştırmış bulundum bi kere ben.
nohup gibi bi şey varmış, onu da evvelden yapmak gerekiyormuş
disown-a ile pencereden ayırabilirmişim process i diye okudum ama bash kullanmıyorum csh var.O komutu da o yüzden tanımıyor

sonuna "&" koyunca oluyodu. programın ilerleme mesajlarını da bi dosyaya yazdırıp (">") ordan "tail" komutu ile de gözlemleyebilirsiniz o dosyayı gibi..

Teşekkürler, bir de nohup diye bi komut varmış,no hang up gibi bi seymiş kısaca, aradaki iletişim kopunca da devam edebiliyormuş, ama emin değilim, komut hakkında bilgisi olan var mı peki?
Teşekkürler yeniden