ben de samsung ve nokia arasında kalıp sonra nokia 6288 almıştım. kesinlikle samsung almayın. şarjı çok çok az gidiyor. sakın almayın.
nokia varken samsung attan inip eşeğe binmek olur. o 200 ytl fark da kullanacağınız süre için düşünüldüğünde çok da fazla diil.

nokia...

Hangisi daha kaliteli foto ceker bilemiyorum ama samsung teknik servis ve bozulan urunleri konusunda berbat. Kapak mentesesi kirilan telefonu alip icinde ki boarda kadar kirilmis oldugunu ve tamirinin telefon maliyetinden fazla tutacagini, telefonun garanti kapsaminda tamir edemeyeceklerini soylerek o sekilde iade etmeye kalktilar. Telefonu geri almayip ugrastim arastirdim ettim bi sonucta alamadim. PArcalari uzak doguda bi yerlerden getirildigi icin ve pahaliya maloldugu degistirmeye yanasmadiklarini bile duydum . Normalde sorunu olmayan boardun kirik oldugunu da, benim boardumu baska makineyle degistirerek yaptiklarini bile dusunuyorum. Servise gidince zorluk cikaran bi markayi ben olsam almazdim ki ben samsung un diger bazi urunlerini severim.

samsung u bilmem ama uzun süredir n73 kullanıcısıyım. daş gibi telefon yani. fotograf çekimi iyi, video kötü. 6 gün filan şarjı gidiyor, 1.5 sene olmasına rağmen. 1-2 kere düşürdüm -dengesiz insanım- ama bişi olmadı. hafif bi yavaşlık bütün symbianlarda var, öyle çok oyun moyun kurmassan bişi olmaz. tavsiye ederim şiddetle

muhitin kulağa güzel gelmesinin aksine (foça falan hesabı), eğitime gelenleri kanırttıklarını duydum ben.

ayrıca (bkz: yeni foca 7nci jandarma komando egitim alayi)

geçmiş olsun...

foca yi görebileceginiz bir mekan degil diye biliyorum.

iyi eglenceler!

yokmudur ben ordaydım diyen biri? :)

Bu sınava birçok öğrenci çalışmaz bile. Korkmana gerek yok, ortalamanın biraz üzerinde bir öğrenciysen yüksek bir puan alabilirsin rahatlıkla.
Başarılar,
Bol şans :)

ales'e çalışılmaz, çalışılsa da pek bir şey farketmez. hız kazanmak için geömiş yıllardan iki test çözseniz yeter.

1 hafta yeterli bir süre çalışmak için sanırım.

Ben de kitap defter açmadım henüz ama 1-2 güne başlarım diye planlıyorum :)

kpss genel yetenek için kitapçıklar var onlardan edinip basit formüller hatırlanabilir. ya da benzeri formül kitaplarıyla.
böylece; mesela 30-60-90 üçgeninin kenarlarının oranlarını hatırlamak için sınavda ispata girişip amerika'yı yeniden keşfetmek zorunda kalmazsınız.

anasını satayım ben de çalışmadım daha :(

valla ben biraz çalışmayı denedim (yalnız bunu matematiği epey zayıf olan biri olarak söylüyorum) geometri ve grafik soruları hariç bana çok kazık geldi. önceden sağlam bir temeliniz varsa ne ala, ama yoksa bence pek kolay bir sınava benzemiyor.
bir de giriş formları hala adresime postalanmış değil. size geldi mi? bu hafta gelir mi acaba?

geometri yoktu son ales'te. çıkarsa kenarortay, teğet, kiriş vs bakmak faydalı olur tabii.

ben seneye girecem bu sınava ve ciddi ciddi sabahlara kadar çalışmayı düşünüyodum. üniversitenin son demlerini yaşayan biri olarak sorabilir miyim neden çalışılmaz ales'e?

Eski puan sisteminde, çalışınca 69 çalışmayınca 70 alan bir kişi olarak söylüyorum ki, ALES'e çalışılmaz. Zaten çalışılacak bir şey de yok, en fazla bilgi gerektiren soru çarpanlara ayırma olarak çıkıyor. O gün size denk gelir veya gelmez, bir de A1 kitapçığı gelecek kadar ballı bir insansanız süper olur mesela (o zaman sorular makul sırada geliyor). ALES'ten iyi puan almanın şartı sayısal bölümdeki ilk 20 soruyu 10 dakikada halledebilmektir, eğer ilk 20 soruda 20 dakika harcarsanız hayatta yetişmez.

Neden çalışılmaz ? Çünkü burada çıkan sorular çok genel nitelikli sorulardır. Bir nevi genel kültür diyelim, derken hafif açalım. Örneğin sözel bölümde soru olarak şu tarz sorular çıkar: Paragrafın anlam bütünlüğüne göre sonuna şıklardan hangisi eklenmelidir ? gibi. Sayısal bölümde de mesela sudoku tarzı kutucuklar olur,işte boş olan kutuya hangi sayı gelmelidir der. Yanlış anlaşılma olmasın soruların tümü bu şekilde değildir. İşlem soruları vs de vardır. En iyisi bir ales kitabı edinip şöyle üstün körü göz gezdirmek. O zaman daha rahat anlayacaksınız.

Bir de son not: master demek çok fazla şey demektir. Davulun sesi uzaktan hoş gelir, Lisansa benzemez uyarmadı demeyin, iyi düşünün :)) Ama bir yandan da uzmanlaşmak, bilgi birikimi edinme fırsatı var ki en güzel yanlarından biri de şüphesiz bu.

Neyse,çok uzatmayalım herkese başarılar.

kayıtlar bitti mi ?

evet, yaklasik 1 ay once

çok sıkışırsanız ve gelmez ise üsküdar'daki ösym binasına giderek alabilirsiniz. istanbul'da olduğunuzu umarak yazıyorum tabi bunu.

sorunun ikinci kısmını görmemişim. sınava giriş belgesi olmadan gitmeyin, almazlar sınava hiçbir şekilde.

bana da gelmedi, telaş edecek bir şey yok demek ki...

ben yarın kpds'ye gircem.. benimki perşembe günü geldi.. iki gün kalıncaya kadar gelir merak etmeyin :)

Bana ve bir arkadaşıma dün geldi. Ankara'dayız ama biz. Size de yakında gelir herhalde...

1 hafta kadar önce gelir o belge. eger gelmezse osym bürolarından 3 ytl karsılıgında yenisini veriyorlar.

Yarınki KPDS'nin belgesini perşembe gidip merkezden aldım, bugün gelmiş. Zahmet etmişler. Ev arkadaşımın ÜDS sonucu da gelmiş ama benimki gelmemiş, bir de onu almaya gitmem gerekiyor.

Ve ALES giriş belgem de gelmedi henüz. ÖSYM bürosundan değil, merkezlerden alınabiliyor. İstanbul'da bir tek Üsküdar'da var. Cumartesi günleri de alınabiliyor, sanırım, 17.00'a kadar.

izmir'de nerde ki bunun merkezi???

sony reader ve amazon kindle yeni bir görüntüleme teknoloji kullanıyorlar (e-ink). bir de irex iliad var evlere şenlik (630 yuro).

ucuza en iyi ebook okuma yolu laptopunuzu yan koymak şu an için.

iphone da okunuyor. books diye bir application var.

nokia 6600 alabilirsin. 90 liraya fln satıyorlar artık, ve repligo ya da pdf viewer applicationlarını küçük bir araştırma ile bulman mümkün.

dandik mp4ler de iş görür.

yok boyle bisi. cep telfonunda ebook okunmaz, okunmuyor da. her 3 cumle de ekrani yukari asagi hareket ettirince ebook mu okunur allasen?

series 60 bir aletten okunmuyor. denedim vaktinde n gage ile. bir cep telefonu için kallavi bir ekrana rağmen okunmuyordu.
belki psp gerekli programlar varsa işe yarar.

bunun dışında kapağını kıvırıp erkanı dışa dönük kullandığın notebooklar vardı onlara bir bak derim ama pahalıdırlar.

sony psp ve 1 adet application ile 4" ekranda canavar gibi okursun

evet psp...

ben pspdeki ni bile beğenmiyorum..
e book bilgisayarda okunur sadece, yolda kıpır kıpır olurken gözbebeklerinin yorulmaması için 10-15 saatlere alışık cerrah fln olmak lazım

profesyonel yorum değil, hatta sebebini bile bilmiyorum ama ben cowon seçerdim.

ayrıca ses kalitesi diyorsan philips derim.

eskiden iriver dı ama artık cowon deniyor...

ses kalitesi için creative. diğer herşey için ipod. üçüncü tercih cowon. iriver'i boşverin.

bugune degin kullandigim mp3 calarlar : creative, iriver, cowon, apple (su anda iphone kullaniyorum)
soyle ozetleyebilirim, cowon'u direk salla (ben en ust modeli olan a2'yi kullandim, begenmedim cunku cihazda dip ses vardi, arka planda hep bir hisirti duyuluyordu. ses uzerinde 150 tane ayar yapabiliyor olmak seni yaniltmasin) digerleri arasinda da seste dogallik ariyorsan apple'i veya creative'i (bence apple burun farkiyla onde), daha az dogal ama daha derin bas frekanslarina inebilen bir ses ariyorsan da iriver'i sec. (tabi kulaklik da onemli, 20 milyonluk bir kulaklikla dinleyeceksen bu cihazlarin hic bir farki yok)

son çıkardıkları modellerde gördüm ki iki marka da ses kalitesinden ödün vermeyip multimedia'yı coşturalım demiş. cowon ses kalitesinde bir adım önde (snr oranı, bbe, ses geliştirme teknolojileri vs). iriver ise tasarımıyla bu farkın üstesinden geliyor(clix gen2). başa baş yani. ozaman fiyat öne çıkıyor. ses önemli demiştim ya. video kesinlikle şart değil. dokunmatik ekran hakeza.
velhasıl 721 kere fikir değiştirdikten sonra cowon iAudio 7 diyorum ben.

weeping guitar: cx300 var onunla kullanmayı düşünüyorum. bi de apple'ın da kopya koruması var o yüzden sıcak değilim kendilerine.

cowon'daki efektler, teknolojiler (hepsi a2'de de fazlasiyla bulunuyordu) isim olarak guzel olmasina guzel de, sesin dogalligina pek de birsey katmiyorlar. eger bu iki marka arasinda kalmis olsam ben iriver'i secerdim. (bu arada ben de sennheiser ie4 kullaniyordum a2 ile beraber)

dişçiye gitsen mesela?

bildiğim kadarıyla 20 yaş dişi çektirdikten sonra, (hemen sonra değil, daha sonra) hayvani bir şişlik olması çok anormal değil, eğer kısa sürede geçmediyse derhal dişçinize en azından telefon etmeniz çok iyi olur. bu akşam dişçi bir arkadaşımı göreceğim, hatırlarsam ona da sorarım.

çok normal bir şey bu... durumda bir anormallik yok. ha bazı insanlarda o kadar şişmiyor, o da doğrudur...

sıvı şeyler yiyin, katı şeyleri öğütücüden geçirin, kamışla emin...

Ben 4 adet 20 yaş dişi çektirdim birkaç ay önce.. Alt çenede olanları davul gibi şişirmişti.. Yani gayet normal.. Benim morarmadı, ama moraranları da mevcut imiş.. Dişçiye falan gitmene gerek yok.. 1 hafta en geç 10 güne iniyor.. Sonra da sakız çiğneyecek kıvama geliyorsun zaten. Geçmiş olsun.

teşekkürler cevaplar için..şiş biraz indi çabucak geçer umarım..:)

alerji nin kalıcı tedavisi çok zor (uzun süreli ve garantisiz demek istedim) ve tutmayabiliyor malesef. antihistaminik veya kortizol ile geçici tedavi mümkün fakat onu da hayat boyu kullanmak gerekiyor. eğer eşinizin durumu ciddi ise kronik bronşite ve daha ciddi hastalıklara çevirme durumu olabilir asıl risk o zaten. ben de bir kedi sever olarak durumunuzun çok zor olduğunu düşünüyorum ama insanın sağlığı daha önemli..

Evcil hayvan tüylerinin nefes darlığı yaratması olayı bende de vardı. Alsancak Özel Sağlık Hastanesi'nin yan tarafındaki bir alerji doktoruna (branşı tam olarak neydi hatırlamıyorum zira 10 seneden fazla bi süre geçti gitmemin üstünden) gitmiştim. Şu anda mümkün olmasa da yakın zamanda ismini ayrıca öğrenip mesaj atabilirim ama tabi hala orda mıdır bilmiyorum. Gerçi o civarda bir çok alerji uzmanı var.

Alerji teşhis ve tedavisi uzun süren ama herhangi bir zorluğu olmayan bişey. (Yöntemlerin benim tedavi olduğum döneme göre daha gelişmiş olabileceğini unutmamak lazım) Teşhis için alerji sahibi kişinin dirseğiyle bileği arasına şeker ilaçlarında kan numunesi almaya yarayan iğneli sisteme benzer bi sistemle yaklaşık 20 delik açılıp (bu işlem kesinlikle can acıtmıyor, tırsmaya gerek yok) her birine alerjiye sebep olduğu bilinen farklı bir madde sürülüp yarım saat beklendikten sonra vücudun farklı maddelere verdiği tepki seviyelerine göre aşı hazırlanıyor. Bu aşı alerjinin şiddetine göre periyot ve sürelerde olunuyor. (Örneğin ben ilk 3 senesinde haftada 1 olmak ve sonradan seyrekleşmek üzere 5 sene boyunca aşı oldum - neredeyse nefes alamayacak hale geliyordum)

Alerji olayının tehlikesine gelince, benim gittiğim alerji uzmanı da yüksek dozdaki nefes darlığının üzerine gidilirse (yani tedavi olunmayıp kedi köpekle haşır neşir olunursa) astıma çevirebileceğini söylemişti ama tekrar hatırlatayım, yazdıklarımın hiçbirinin hiçbi şekilde bilimsel bi yanı yoktur.

Ancak şunu söylemekte yarar var, tan vakti'nin de söylediği gibi tedavinin kalıcı olmasının veya alerjiyi %100 geçirmesinin hiçbi garantisi yok, hatta genellikle çok azalmış olsa da alerji tedaviden sonra da devam ediyor. Örneğin benim halen bir miktar nefes darlığı şikayetim bulunmakta. Kalpsiz gibi görünmek istemem ama en azından tedavi boyunca kedinizden ayrılmanız eşiniz için daha yararlı olabilir. Tedaviden sonra da "nasılsa tedavi oldu" diye alerjinin üstüne gitmemek lazım.

capa da feyza erkan hoca var. bu islerin piridir kendileri. onu bir ziyaret edin derim.

şimdi ben de kedileri çok seviyorum ama muhtemelen bilgi eksikliğinizden dolayı çok yanlış düşünceler içindesiniz...

bilmediğiniz şey şudur ki, allerji öyle grip, nezle, su çiçeği falan gibi bir şey değildir.tedavisi neredeyse yoktur... ancak, dikkat etmek ilaçlarla bastırmak gibi şeyler vardır. siz sanırım iyi bir doktora gitmeyi, doktorun eşinize 2-3 ilaç yazmasını, eşinizin birkaç ay bu ilaçları kullanmasının ardından allerji sorununu ömür boyu çözmeyi falan bekliyorsunuz?

yukarıda arkadaşımız olası tedavi yolunu söylemiş, 2-3 senelik bir aşı tedavisi var (tabii arada yine kortizonlu ilaçlarını da kullanacak ve dikkat edecek) onun da garantisi yok, işte bir ihtimal düzelebilir ya da daha iyi olabilir... hadi diyelim daha iyi oldu, yine de önceden de olsa olumsuz etkileniyorsa kediyle aynı evde kalmak gibi bir lüksü olmayacak beklediğinizin tersine...

velhasıl yapmayın etmeyin... kedidir nihayetinde; büyütmeyin, eşinizin sağlığından önemli tutmayın... sokağa atın demiyorum, kedinizi bir aileye ya da iyi bakabilecek birilerine verin. aksi takdirde (tabii ki beni ilgilendirmez ama) eşinize karşı suçlusunuz ve hatalısınız bunun tartışması bile olmaz...

samimiyetimiz olmadığı halde böyle açık açık konuştuğum için de lütfen kusura bakmayın. bazen bazı şeyleri açıkça söylemek gerekiyor, başka türlü yeterince anlaşılmıyor...

ha bu arada... çok ararsanız size yaranmak için "tamam o zaman kediyi göndermenize gerek yok, şu spreyleri kullansın bi şey olmaz" diyen doktor da bulursunuz, emin olun...

ben yanlış anlaşıldım galiba.
Eşim tabi ki benim için kediden önemli, kıyaslanabilir mi?
Bizim iki kedimiz vardı, birini zorla , eşimden gizli gizli verdim.
Ama o kediyi verdikten sonra, alıp bakacagını söz veren insan,başkasına verdi arkadaşlar.
Neticede biz kedinin izini kaybettik, ve bana yalan söylendiginden şüpheliyim, başkasına verdim diyip, o kişinin şu an nerde oldugunu bilmiyorum deyip, sokaga attıgından.
İşte bütün bu olayların sonucunda alanında uzman bir doktora görünüp, tıbbi bir sonuctan sonra "evladım siz bu kedi ile yaşayamazsınız, bunu vermek zorundasınız" lafını duymak istiyoruz, bunu duymadan kediyi verirsek vicdanımız asla rahat etmeyecek.

Zaten rehberi acıp herhangi bir alerji uzmanına gitmememin ve buraya yazmamın sebebi de budur, sizin tavsiyeleriniz ve tecrubeleriniz ile, bana "tamam o zaman kediyi göndermenize gerek yok, şu spreyleri kullansın bi şey olmaz" diyen bir doktor degil de gerçegi söyleyecek bir doktor bulmak.

Kedigende alerji tedavisi uygulayıp kedi ile yaşamayı başardıgını anlatan insanlar oldu, bu konudaki fikirlerimizin kaynagı budur yani, bir umuttur, çünkü alerji herkeste farklı farklı oluyormuş,

Sözün özü, İZMİRDE, güvenilir, para yolmak veya bizi mutlu etmek için tedavi edecek degil, tedavi olma şansımız varsa, sağlıkla ilgili riskimiz olmayacaksa, bize yardım edecek bir doktor arıyoruz.

buna benzer bir sorunda ben yasadim. yavruyken aldigim kedi 1 yasina dogru yaklasirken bende alerji durumlari azmaya basladi. tabi ben nefes alamama durumlari ve gogsumde olusan garip agridan dolayi kalp rahatsizligim oldugunu dusunerek doktoruma anlattim durumu. o da bazi kan testleri yaptirdiktan sonra alerji degerlerinin 3 kati kadar fazla ciktigini gordu ve beni hastanedeki alerji uzmanina yonlendirdi(ankaradayim o yuzden doktor konusunda yardimci olamayacagim). sonuc olarak kediye, kopege alerjim oldugu ortaya cikti.

yaklasik 3 senedir devamli olarak her sabah alerin adli(buna benzer baska haplarda var örn;fexofen) bir hap kullanmaya basladim. tabi bende sizin gibi hassas davrandim. gercekten severek alacak ve bakacak birini bulamadigim gibi hayatta sokaga da atamam(tabi bir de kedide buyuk olunca isteyen sayisi azaliyor). ilk baslarda hap almama ragmen biraz sıkıntım gene oluyordu. ama bir sure sonra tamamen alistim diyebilirim. su anda hala evde kedim var ve deli gibi hasir nesir olmadigim surece alerjim oldugunu bile hatirlamiyorum. ancak kedisi olan bir arkadasimin evine gittigim zaman ilac falan fayda etmiyor gene bogulmaya basliyorum. bu konuda dikkat etmek gerekiyor. bilmiyorum belki de bende durum boyle oldu ve sizde olmayabilir. bir garantisi elbetteki yok.

ayrica bir durum daha basima geldi. kis gununde telefonla konusucam diye sokakta montsuz bir sure durdugum icin cok kotu bir hastalik gecirdim ve sonucunda acile yatirildim. koyduklari teshis ise bronsiyel astim oldu. nedeni ise ben her ne kadar alerji hapi kullansam da vucudumun alerjik bir halde oldugu gercegini degistirmiyor. kotu bir usutmeyle de bronsiyel astim etkisi gostermis. astim oldugumdan degil ama. kisacasi dikkatli olmak da gerekiyor. bu acile yatma durumlari oldugunda ayni hastanede baska bir doktorla gorusturuldum. o da bana sunlari anlatti ozetle;

"daha yeni, isvec'te ki bir konferanstan geliyorum. konu da alerjiler uzerineydi. orada cikan kadinlardan biri isvec'te alerji riskine karsi butun halki uyarip, cocuklarini temiz tutmalarini, sokaklarda, orada burada herseyle cok hasir nesir olmamalari gerektigini soyluyoruz. ancak gene de bir cok cocukta hala alerji olmakta. isin komik yani ise bu soylediklerimize uymayan en cok turk aileleri ve cocuklari oldu ve onlarda daha az alerjiye rastlaniyor(gene turk'e birsey olmaz mantigi biraz ama isin asli birazcik da cocukken herseye bulanip sonrasinda rahat etmekte geciyor). sonuc olarak onlarda tam ne yapilmasi gerektigine karar verememisler. o yuzden ben sana kedini at da diyemem atma da diyemem. ama kediyi evden uzaklastirmayacaksan dikkat etmen gereken seyler var. ortalikta tuy tutabilecek seylerden kacin. ortada cok fazla toz ve tuy tutacak sey olmasin. odanda halin varda onu kaldir. yatagina kediyi alma. hatta odana alma. vb."

biraz uzuncana bir yazi oldu ama umarim birazcik olsun yardimci olabilmisimdir.

teknosa'da 2gb'lık philips mp3 playerlar var.. radyosuzu 99 ytl idi, radyolusu da fiyatını tam hatırlamamakla birlikte az biraz daha pahalıydı

budur: www.encholay.com

olması gerektiği gibi olan bir cihaz, tek sıkıntısı sonic stage ismindeki yazılımının kullanışsızlığı.

iriver t10 t20 t30 40 50 vs vs... önerebilirim. ses kalitesi iyi (hatta cowon lardan sonra en iyisi hala iriver sanırım) , radyo mevcut çoğunda, ince kalem pil ile çalışma avantajı ile şarj sorunu yok, ekrana boş yere para vermezsiniz, ses kaydeder mikrofon girişi bile vardır...

sony dir ipod dur bunlara kendi programları ve çevirme işlemi olmadan direkt mp3 atamazsınız bilginiz olsun... ayrıca pillerinin ömrü bittiğinde kendi ömürleri de biter...

150 ytl ye 1 aydır kullandığım ipodu mu satacağım cillop gibi istiyorsan onu verebilirim. 4gb kapasiteli.

apple, creative veya iriver
bunların dışındakiler ikinci sınıftır(sony ve philips de dahil)

sandisk'in sansa express modelini alabilirsin.2 gb hafızası var.ama hafızsı micro sd olduğu için neşeye göre arttırılabilir.15 saat gibi bi pil ömrü var.türkiyede satılanlarda radyo yok.çünkü radyo olduğunda trt bandrolü yüzünden gümrükte farklı vergilendiriliyor.ancak nette bulabileceğin bi yazılımla radyolu hale getirebiliyorsun. diğer özellikleri için www.sandisk.com(2387)-SDMX6R-2048K-A18-Sansa_Express_MP3_Player_2GB.aspx

ben 120 ytl ye almıştım.geri kalan parayla da güzel bi kulaklık alırsın çiçek gibi olur.misal sennheiser cx 300 .

iriver t10 bulabilsen de alsan keske, ama cok zor bulursun bu vakitten sonra. cowon u3 ve g3'lere bakabilirsin. bahsettigim tum aletlerin ses kaliteleri ortalamanin uzerinde olmakla birlikte sahsen iriver'larin ses karakteristiklerini ozellikle begeniyorum.

edit: yeni nesil t10 diyebilecegimiz iriver t50'leri de dusunebilirsin.

playstation alcam diye ben senin yerinde olsam arçelik almazdım. 32inch atıyorum lg al yanınada ps3 al.

arçelik? hiç tavsiye etmem. arçelik'in elektronik hiçbir şeyini tavsiye etmem. yaptık bir mallık aldık elimizde patladı.

evet sakın...ps3 için o paraya arçelik lcd almayın. ayrıca ps3 alın daha iyi... herkes çok şikayetçiydi arçelik lcd'lerden...

full hd ready yazıyorsa 1080p hd ready yazıyorsa 720p ve 1080i dir.
ha arçelik lcd filan bilmem ama ps3 almayın bence ama zevkler ve renkler tartışılmaz tabii

sağolun arkadaşlar. arçelik'ten tamamen vazgeçtim artık. başka bir yerde de sorduğumda aman uzak dur dediler.

arçelik bin senedir çamaşır makinesi yapıyor, geçenlerde servis gittikten sonra biri evde alev aldı tüm ev yandı arkadaşımın.
şimdi aynı firma 3 gündür lcd tv yapıyor. bu matematikle alma kararını siz verin...

yandık o zaman. buzdolabı, çamaşır makinesi, bulaşık makinesi ve ocak + fırını arçelikten aldık.

diğer eşyalara bir şey olmaz bulaşık makinesi siemens'in, camasır baska firmanın,sofben demirdokum,tv bekonun... sagına soluna dikkatlice bak arceliklerin hepsi baska firmadan alınmıştır.

hemen evi sigortalat derim. ev sigortalı olmasa 100 milyar üzerinde zarardaydı arkadaşım yoksa... sigortalatırken de aynı gurubun firmalarından birine sigortalatma...

fiyatlarını cidden hiç bilmiyorum ama pocket pc düşünürsen onlara da bakabilirsin.500-600'e bulunabilir sanki ama yanılıyor muyum?marka dersen htc'nin modelleri var, memnun da kalmıştım.

pocked pc pda falan dusunmuyorum. telefon olsun lutfn,

tavsiyem: 2.el e60 bulursunuz, 250 ytl civarına... n91 de falan da olacaktı, o da 2.el 350 ytl civarı bulunur. nokia 9500 ya da 9300i olabilir...

ama 0 alacağım derseniz e65 uygundur, daha ucuzu da yok diye biliyorum.

valla getirtebiliyorsan iphone getirt. 400$. telefon degil bu bambaska bisey.

1) yani tabii kablonet in mantığına göre çok kullanıcı hız düşmesi demek ama eski kablonetçilerden kim kaldı? az kullanıcı var artık... sanmıyorum o açıdan sorun olsun.
2) elektrik kesildiğinde gider... ama bilgisayar da çalışmaz zaten:) belediye çalışmaları da etkileyebiliyor
3) adsl2 erken düşünmek için...
4) hiç sanmıyorum
5) istediğiniz zaman değişir. kablonet başlığında yazdım nasıl yapıldığını... çok nadir de (arızalarda falan) istemsiz değişebilir.
6) yok sanırım.
7) motorola'lar iyi herhalde... bi de kablonet in dağıttığı mavi modemler vardı adını unuttum onlar da iyiymiş. velhasıl amerikan malı olacak kablo modem...

*** mümkünse kablonet alın bence... n.ş.a. hız düşmesi bağlantı kopması gibi şeyler çok daha az olur adsl ye göre... arıza olunca hemen gelip düzeltmeleri de cabası...

1) evet, darboğaz yaratacak bir durum yok gibi. uncap de engellenince rahatlamıştır hatlar.

2) laptop kullanıyorum ve bu yıl ayva ve kestanenin çok olmasından dolayı bu kış elektirk kesintisi çok olacak gibi. ama kesintide sağdan soldan ups'li wireless bulurum herhalde :)

3) evet, turbonet de daha oturmamış gibi.

4) ben de sanmıyorum :)

ip değişmesi ve sözleşme iptali sorunu olmaması güzelmiş. büyük ihtimal kablonet alacağım, teşekkürler.

valla eskiden öyleydi de (intel-ms işbirliğine yorumlardım windows göçerdi mesela durup dururken ya da bir oyun kodundan dolayı çalışmayabiliyordu-oyunda çakıyordu falan) yenilerini kullanıyorum sorunsuz.

vallahi ben i$yerinde amd athlon x2 ile cali$iyorum.
bir cok dilde programlama yapiyorum/yapiyoruz. hic sorun cikmadi $imdiye kadar.

bende ki nuh nebiden kalma(9sene) 1 kere öyle bir sorun yaşamadım.

Yok öyle bir şey, bir örnek veremeyiz. :)

intel'den daha fazla kar ediyorlarsa o yüzden diyolardır belki..

onu diyen bilgisayarcıların hepsi düz adam.

yok öyle bi şey...

orjinali nerede satılır bunun diyim bende soruya ek olarak ?

hayır çakma değil...

zaten çakması 5 ytl falan...

evet oyle, ba$ka teklif veren olunca otomatik artiriyor.
50ytl vermek istiyorsan zannederim tek tek arttirman gerekiyor.

doğru anlamışsın. sistem öyle işliyor. dediğin türde bir artisliği de asser h'nin dediği gibi arka arkaya teklifler vererek yapabilir misin bilmiyorum. teklifler hep senden (aynı kullanıcıdan) geldiği için sistem yine göstermeyebilir, araya bir başkasının karışmasını bekleyebilir. deneyip görmen lazım.

evet doğru anlamışsınız...

ama o tip açık arttırmalarda sezercik'in ablası gibi teklif verebilme ihtimali yok...

bahsedilmemiş ama şöyle de bişey var, satıcı isteğe bağlı olaraktan ürüne bir "hemen al" fiyatı koyabilir. bu durumda "hemen al" fiyatını ödeyip sezerciğin ablası moduna yelken açabilirsiniz.

yamuluyor muyum ey ahali?

dexter dexter dexter

edit: how i met your mother da eglence icin birebir.

Oz.. Oz mukemmeldir.

BLACK BOOKS!!!

ve it sektörüyle uzaktan yakından bir alakan varsa: the it crowd

black books mükemmel bir dizi ama türkçe altyazısı mevcut değil şimdilik

24 öneririm kesinlikle. Hem sürükleyici hem gerçekçi...

Eh gerçekçi denmiş, Spaced derim o zaman.

24 olsun... gerçekçi dediniz ya o bakımdan...

Oz Oz Oz

24 de bambaska..

yes, mr. president

ha bir hatırlatma yapayım. genelde ingiliz diziler 6 bölüm oluyor bu da demektir ki komedi dizilerinin bir sezonu 2 saat eder*, izlemesi kolay olur

*the it crowd, black books, spaced, office vs... hepsi birbirinden kıymetli.

dexter derim tek geçerim. zaten denmiş.

www.hepsiburada.com
www.eksenerji.com
www.upsci.com
(bkz: powercom)

ve çekiliyorum...

nihi vatan'dan 60 ytl'ye tunçmatik aldım, daha önceki 2 ups'm ile karşılaştırarak söylüyorum sanki bu biraz daha iyi gibi... zaten en alt sınıfta en iyi marka tunçmatik'le teknosa'da satılan powercom mudur nedir oymuş... gerisi her yönden aynı gibi... çakma çin malı mp3 player lar hesabı...

sistemi 30 dk götüren ups için en az 120-150 ytl yi gözden çıkarman lazım... 600va lik olanlar kutusunda yazdığı gibi 15 dk'ya yakın götürürse öp de başına koy öyle söyleyeyim...

ups işinde en iyi markalar dersen apc, siemens falan var ama onlar da yine fiyat yönünden bize gelmez...

forum.donanımhaber'de ups'ye iyi bakma yöntemleri yazıyor, bi incele istersen...

bir de alırken şeye dikkat edebilirsin, elektirik kesildiğinde pc ye bağlantısı ve özel programı vasıtasıyla sistemi kapatabilen (sen bilgisayarın başında yoksan) bir cihaz olursa iyi olur... ama onlar da düz ups lerden biraz daha pahalı tabii...

ups dedik de ayağımın dibinde mavi kıvılcımlar saçarak patlayan hayvanoğlu hayvan ups'm geldi aklıma... olbim'den almıştım, starcom muydu neydi o da...

teşekkürler. bakıcam. o yazılımla kendini kapatabilen olsa hakkaten tadından yenmez. erke dönergeci gibi fikirlere de açığım.

şöyle olsun böyle olsundan çok ben şunu kullandım ve süper demenizi bekliyorum arkadaşlar.

merlingerin ve apc alınabilecek en iyi markalar. alakasız olabilir ama 1000va ve üzerindeki modellerideki fan sesi bilgisayardan daha gürültülü olabiliyor. buna da dikkat etmek gerekebilir.

60 YTL'lik tunçmatik'lerden kullanıyorum, aynı fiyattaki powercom'lardan daha iyi olduğu söyleniyor. Hiç sonuna kadar kullanmadım içindeki enerjiyi, ama elektrik gittiğinde bilgisayarı kapatacak fırsatı rahat rahat veriyor. 5 dakika yeter de artar bile bana.

valla ben de anlamam ama 299 ytl samsung 7 megapixel satiliyodu dogubank'ta gecen hafta gordum. koca koca kagitlara yazmislardi sok fiyat diye.
yine de bunu umursama, fotocu arkadaslardan ciddi tavsiye al : )

minton mudur nedir onunla ilgili sürekli şikayet duyuyorum bilgin olsun.

nikon L4
sony s650
canon 430
hp genelde her modeli

yeni başlangıç icin işini görür... tercih bu sıraya göre de olabilir

nikon l10: ~200 ytl
samsung s630: ~ 150 ytl
sony dsc s650: ~250 ytl

aman aman minton, orite gibilerini düşünme.

çok teşekkürler arkadaşlar.

Ucuz olması çok önemliyse Nikon l10 olabilir evet... Nikon sonuçta...

Yok değilse bütçenizin elverdiği bir Canon modelini almanız daha iyi olur...

Canon ve Nikon'un uygun fiyatlı makineleri de varken, aynı paraya 1 mp fazla olacak diye gidip Samsung falan gibi markalar almanın hiçbir mantığı yok...

Bir de gittigidiyor'a da bakın, ciddi fiyat farkıyla 0 makineler satan referans sahibi güvenilir satıcılar var...

Aynı soruyu ben de sormak istiyorum... Yapıkredi 1,5 euro'mu kesmiş yine...

ziraat bankasi kesmiyor zannederim.

ziraat bankası aylık 3 YTL hesap işletim ücreti keserek beni yılda yalnızca bir kere hatırlamadığını gösteriyor.

finans kurumları, katılım bankaları kesmiyor sanırım

jole kullanmamaya calis, kullanirsanda sac tiplerine fazla temas etmesin ve her aksam saclarindaki joleyi temizle.

soru.2.
zaten her sabah yıkıyorum saçları bir de akşam yıkayınca sorun olmaz mı?

--
jöle değil şu bildik markaların şekillendiricilerinden kulanıyorum. saç diplerime değiyor epeyce sanırım. üstünde de saç dibine gelmesin yazıyor zaten ama zor o tabi.
keşke çok zararlı değil sen bilirsin yazsalarmış üzerine paketin :)

bir kelden tavsiye ;) şampuanını sık sık değiştirme hep aynı şampuanı kullanmaya çalış, şapka çok takıp terletme ve de stresden varsa kurtul bi şekilde. ilk mesajım da sana nasip oldu ekşi duyurudaki :) hemen yayınlanıyor mu bakalım

yahu 3te 3 yapmışım gene.
şampuan değiştiririm
şapka takarım (akşamları soğukken özellikle)
stres? ahahah gülerim buna. yok ondan kurtulamıyoruz :)

şampuan + saç kremi kombinasyonlu ürünlerin de saça iyi gelmediği söylenir.

şampuanla, jöleyle falan neredeyse alakası yok... Genetiktir çok büyük ihtimalle...
Tek başına şampuan değiştirmek, zeytin yağı sürmek, her gün yıkamak, saç kremi vs. gibi basit ve yüzeysel şeylerle genetik nedenli bir süreci durduramazsınız...

Önce bir dermatolog a gidin, sürpriz bir nedenden dökülmüyorsa ve genetik derse propecia falan önerir muhtemelen... Propecia başlığını okuyun kullanacaksanız da şu
şekilde ucuza getirebilirsiniz:(bkz: #11350033)

Propecia yanında Rogaine (minoxidil) sürebilirsiniz her gün... Kuaförlerde eczanelerde satılan çeşitli markalardaki aminexil kürlerinin ise bir faydası olduğuna inanmıyorum.

Bunun yanında erkek için multivitamin kullanın isterseniz bir de... Ve temiz tutun, havasız bırakmayın tabii...

İkisinin de (propecia & rogaine) faydası vardır, istisna değilseniz saç dökülmesini kısa vadede durdurabilir, uzun vadede de gözle görülür bir miktarını geri alabilirsiniz...

Bunlarla uğraşamam diyorsanız da kazıtın komple... :)

Geçmiş olsun...

olayı pek bilmiyorum ama adam istediğin parayı ödemiş olmuyor mu zaten? adam çakma dedi diye sana ödenmiş olan para adama iade mi ediliyor? yoksa adam ürünü aldıktan sonra mı para satıcıya gönderiliyor?

ürünü aldıktan sonra "tamamdır" diye onaylarsa para satıcıya aktarılıyor.

e o zaman katakulliye gerek yok. hiçbir şey yapmazsın. girip onaylamazsın satıcıya para gitmez? ben gittigidiyor'dan yaptığım bir alışverişten sonra hiçbir yere tıklamadım. para da gitti, ürün de geldi ama?

abi sen bu sefer anlamadın sanırım boşver en iyisi. ortama hakim birileri cevaplasın benim sorumu.

abi açık söylüyorum, hiçbirşey yapamazsın, soğuk suyunu içersin...
hatta (bkz: #9727860) ve (bkz: #10481948)

@kibritsuyu radio satıcı, sen alıcı olarak cevap veriyorsun. eğer ürünü alan hile rapor eder ve ürünü kargoyla geri iade ederse, para satıcının hesabına aktarılmıyor.

abi o durmlarda senin de onay vermen gerekiyor, yani ürünü iade aldım, işlemi iptal edebiliriz diye, eğer sen de onay vermezsen, benim ürünü değiştirip geri iade yapmış dersen o zaman işler karışıyor ve kim ikna edebilirse ona parayı yatırıyorlar.

o gibi durumlarda genelde satıcı lehine düşünüyorlar fakat gerçekten karışık durum, burda gerçekten senin söylediğin gibi mağdur olan biri de olabilir. bence yönetime msj at, ama şunu biliyorum iki tarafta onay vermeden blokeli parayı kolay kolay iade etmiyorlar

hahah ulan iğrenç bi şey ha. hevesim kursağımda kaldı.

simdi bu kadar karamsar olmaya gerek yok,gitti gidiyor'a kuruldugu gunden beri gayet basarılı bir sekilde hakimim ve yaklasık 400 kusur alım ve satımım oldu,simdiye kadar bahsettiginiz gibi bir olayla karsılasmadım ve sizin de karsılasmanız cok zor,bunu ancak sizden nefret eden bir insan parasını feda ederek yapabilir.

Cunku site sadece alıcı'yı degil satıcıyı da korur ve tahmin edersiniz ki sizin bu aklınıza gelen cin fikir Turkiye'de yasadıgımız icin binlerce insanın aklına gelmistir coktan (ben de aklına gelen binlerin icerisindeyim)

Ama size soyle anlatayım,gitti gidiyor boyle bir anlasmazlık durumunda gerekirse alıcının parasını iade etmez,aranızda anlasana kadar hesabında tutar,sizden konuyla ilgili bilgi ister,alıcıdan konuyla ilgili bilgi ister,uzattıkca uzatır,dogal olarak da bu isi yapmak isteyen bir kurnaz hem parasını alamama riskine girer hem de geri yolladıgı cakma ipod'dan olma riskine

Sonuc olarak korkmaya gerek yok,bu riske girecek adam cıkmaz ya da cıkarsa bile bahsettiginiz kadar kolay bedava konamaz orijinal ipod'a,hatta asla konamaz,ben kefilim : ) Olursa boyle bir olay yaz bana hemen cozeriz beraber

işte o arada anlaşma kısmı sancılı olabilir. ha kapısına dayanarak anlaşma sağlayabilirim öyle bi şey yapabilirim ben de ama hukuk devletinde yaşadığımızı düşünürsek karşı taraf 1000 liralık ürünü 50 liraya getirmek için kanırttığında (ki hakikaten yaparlar, burası türkiye) elimde sana mesaj atarak halledebileceğim ne gibi bir done olabilir onu merak ediyorum. gittigidiyor.com'a olayı mahkemeye taşıyacağı ve tüketici derneklerine ihbar edeceği blöfünü yaparsa sanmıyorum ki gittigidiyor.com hala satıcının lehine değerlendirsin olayı. güven kaybetmektense beni kaybetmeyi tercih eder sanırım böyle bir site. mail ile mahkemecilik oynayan bu konuları değerlendiren birimde de çürük elmalar olabilir pekala.

senin iyi niyetine çok teşekkür ediyorum ama şöyle de bir durum oluşuyor bu sefer, hani gittigidiyor.com senin referansınla bu işi çözecekse, bu da suistimale fazlasıyla açık bir durum. seninle anlaşarak alıcı konumunda olabilirim ve bu şekilde milletin iphone'larını ipod'larını yiyebiliriz. ya da bir başka kullanıcı fake hesaplarla kendinden alışveriş yapıp güvenilirlik sayısını artırabilir.

her haulkarda ortada ciddi bir suistimal açığı var gibime geliyor. tamam dallandırıp budaklandırdım ama en son baktığımda türkiye çok cici bir memleket değildi.

haklılık payım var gelmeyin üstüme.

gitti gidiyor benim referansımla isi cozecek diye birsey demedim, ki zaten boyle bi referansım oldugunu sanmıyorum.

Sen dersen ki ben super bi cete kurarım gitti gidiyor uzerinden ipod'ları iphone'ları bedava'ya gotururum,oyleyse lutfen beni de dahil et.

Ben sadece bunun cok kolay olmayacagını soyluyorum,yani bahsettigin sekilde dolandırmak kolay bir is degil ve bunu yapabilecek insan,bu emege uc bes kurusluk bir ipod icin girmez.

Gitti gidiyor'un avukatı degilim kesinlikle,site hakkında onceden girdigim entry'lerde siteden ne denli nefret ettigimi de gorebilirsin.Haksız bir sekilde her satılandan %10 alarak yattıkları yerden,cozum uretmeden parayı goturduklerini ve bunu haketmediklerini dusunuyorum ama kurdukları sistem (bunu ilk bu adamlar mı bulmus onu da bilmiyorum) gayet guzel tıkır tıkır calısıyor.

Bahsettigin dolandırılma riski her turlu ticaret sisteminde var ama sonucta sen haklısın ve uzerine gelmiyorum hatta bundan sonra karsı cıkanlar olursa yanındayım.

Dedigin gibi burası Türkiye,her an herseye hazır olmalıyız.

"çözeriz beraber" demiştin ya ondan dedim. hani sen bi şey yapmıcaksan, tek başıma da çözerim galiba sdfljksdfklsdf.

türkiye'de başlı başına ilklermiş ve dünyada da açık artırtmada bu sistemi kullanan ilk site kendileriymiş bilemicem doğruluğunu. bence dediğin gibi aldıkları fahiş komisyon karşılığı bunlara baskı yapıp daha güvenilir bir sistem için yatırım yapmalarını sağlamak lazım. anlaşmalı oldukları kargo şirketiyle özel bir teslim protokolü gibi basit bir çözümle bile halledilebilir belki. kargo teslim alınırken taahhüt edilen mal netlik kazanabilir. ardından kutunun ağzına gittigidiyor.com sticker'ı yapıştırılabilir, onaylandıktan sonra açılmadığına dair. bundan sonra artık alıcı bikbik ederse derdini kargoyla çözer mesela. bu konuda bir mail atayım bakalım ne diyecekler.

gittigidiyor ürünün sağlam şekilde geri gönderildiğine emin olmadan yani satıcıdan onay almadan, alıcıya parasını kesinlikle geri iade etmez... bakın dikkat edin: hangi dolandırıcı parasını, kontrol edemediği bir mekanizmaya emanet edip ardından o mekanizmayı dolandırmaya çalışır?

peki alıcı gelen ürünü gönderdim deyip göndermezse ne olur? kargo yetkililerine zabıt tutturma söz konusu olabilir. alıcı illa ki bi kargo gönderecek... çünkü satıcıya kargo gönderdiğini bile ispatlayamazsa parasını geriye "nah" alır. işini bilen satıcı da kargo görevlisiyle beraber açar gelen kutuyu... kutunun içeriğine dair zabıt tutulur... fotoğraf, video bile çekilir o arada... ki gerektiğinde bu yollara da başvurabiliyorlar... hem nasıl olsa alıcının kredi kartı bilgileri sitede mevcuttur. en ufak bi yamuğunda gereken neyse yapılır... ayrıca 1-2 referansı olup bu işlere bulaşan adamın da bellidir kötü niyetli olduğu...

fake referans yapma hadisesi o kadar kolay değil... bir adamın referansında sadece 1 ya da 0 işlemli kullanıcıların referansı varsa zaten fake olduğu bellidir. ayrıca her referans için siteye %10 komisyon ödemek ve farklı farklı alıcılardan farklı farklı kredi kartları kullanmak gerekir...

keza alıcı da her türlü ürünü kargo ücretini ödemek kaydıyla keyfi sebeplerden bile olsa geri iade etme hakkına sahiptir... alıcı da mağdur olmaz yani kolay kolay...

bu şartlar altında kim kimi nasıl dolandıracak bi açıklayın hele canlar? bomba bir fikriniz varsa beni de alın aranıza; yatalım milletin ipod'unun, iphone'unun üzerine...

şartları net görememişsin. sana gönderilen kargonun fake olması söz konusu. iadeden çıkan çakma ipod'un zaptını tuttursan n'olur tutturmasan n'olur.

bence sen şartları net göremiyorsun... kırılma noktası şu: benden onay almadan asla alıcının parasını geri iade etmezler...

satıcı olarak; konuyu gittigidiyor'a iletirim, kargo görevlisinin yanında içinden çıkan aletin fotosunu, hatta videosunu çerekirim... ortada bir dolandırıcılık olduğunu belirtirim... benim referanslarım bellidir, yaptığım alım-satımlar bellidir... öyle kolay değil o işler...

ve tekrar ediyorum sonuçta alıcı "nah" alır parasını geri...

hayır bir de kim gerçek ipod la çakma ipod u değiştirmek için gerçek ipod parasını peşin peşin verip bu riske girer ki?

çok tereddütün varsa düşük işlem sayılı kullanıcılara ürünü göndermezsin olur biter... satıcı olarak verilen teklifleri iptal etme hakkın mevcuttur.

bak bir de şu var...

sitenin bi yerlerinde denir ki: " mutlaka ürünü kargo görevlisinin yanında açıp kontrol edin"

yani alıcı ürünün kargosunu kabul etmişse büyük oranda ürünü de kabul etmiştir aslında... "ee bu çakmaymış" diye site yönetimine giden bir alıcıya: "peki o zaman neden kargoyu kabul ettin gönderene aynen geri göndermedin/iade etmedin?" diye sorarlar...

çünkü alıcı kargoyu kabul etmeden önce açıp kontrol etmek zorundadır...

sdlkfjsdkljdklf peki

yok yok tatmin olmadın sen... üstünden geçelim bi daha:

alıcı, gönderdiğin gerçek ipod u sahtesiyle değiştirmişse gelen kargoyu kabul etmeden kendisine geri gönderirsin...

o, gelen kargoyu daha önceden kabul ettiğine göre (yoksa nasıl sahtesi ile değiştirecek?) şüpheli duruma da o düşer...

sevgili radioheadbanger bu kadar katakulli düşünüyorsun, karşındaki insanın bu kadar katakulli (yemin ediyorum sırf şu katakulli kelimesini 4 kere yazabilmek için yazıyorum bu yorumu) çevireceğini tahmin ediyorsun. malı sattığın insanın katakulli(aha etti 4 ahah) çevirememesi için malı kargolarken muhteviyatın niye fotoğrafını çekmiyorsun? günlük gazete yanına koyup kargo elemanıyla birlikte gülümseyerek poz ver. al imzasını da elemanın istediğin zaman böyle bir şey yapmak zorundalar ki zaten sana çıktığın kargoyla ilgili bilgiyi faturada yazmak zorundalar (ipod- orjinal gibi). olmadı kargolarken videoya çek anasını satayım bu sefer sırıtma el salla kameraya bana öpücük gönder? al sana 1. dereceden kanıt. bunu mu düşünüyorsun? yapma gözünü seveyim zeki adamsın lan sen.

(gerçi piçlik yapacaksam o gönderdiğin ipodun içini söküp sana içinde çakma ipod bulunan orjinal ipod kasası da gönderirim ben olsam video çeker bi kere de açıp kapatırım kameraların karşısında)

not: kızılkayalar hamburgerini özledim.

adamın kargo gorevlisinin yanında açıp zabıt tutturması gerekiyor zannedersem. eğer kargo görevlisini katekulliye getirip, "la aha bak açıom bu çıkıtı içinden" i yedirtebilirse üstüne bi bardak su içiyorsun

poşedi veriyorlar, "ne gönderdiğinizi yazın şuraya da" diye de bir kağıt veriyorlar dolduruyorsun kendi kendine. ki yani oradaki insanlar ne anlar ipod'dan iphone'dan neticede. tombik tombik ablalar. tam tersini yapıp, "5. nesil 200000 gb ipod gönderdim" şeklinde zabıt da tutturabilirsin mesela sklfjsdklfs öylesinde de satıcı giydirebilir "ben gönderdim" şeklinde. yani zabıt da bi boka derman değil, o bile suistimal edilebilinir.

hadi sen hiç kargo göndermemişsin de, ben gönderdim çok, teslim de aldım. gördüğüm kadarıyla diğer arkadaşlar da almış. o yüzden sormak istiyorum: yahu siz imzayı aldıktan sonra orada duran, bekleyen kargocu gördünüz mü hiç? sdlfkjsdklfsdf adama "iyi günler" bile diyemiyorsun, yok olmuş oluyor. ne diyeceksin, "abi az bekle, bi yanlış olursa zabıt tutturcam" mı? muhtemelen hayatında hiç tutmamıştır, nasıl tutacağını da bilmiyordur zaten. laptop aldığını farz et, "bi dakika bi windows'u açayım özelliklerine bakcam" mı diyeceksin.

sdfkljsdklf hülasa, zabıt falan da yalan yani.

amma yaptınız ha! gören de gittigidiyor'u altivi falan sanacak...

arkadaşım; kontrol etmeden kargo kağıdına imza atmayın işte, bu kadar basit... bi durum varsa almazsınız, aynen geri yollarsınız sahibine... hatta bi şey oldu mu da zabıt tutturursunuz. en azından "bakın gelen kutuyu aynen geri yolluyorum" diye şey ettirirsiniz. hayır bi de sanki sırf kapınıza geldi diye gelen şeyin parasını vermek zorundasınız. öyle olsa birbirine kaktıran kaktırana olur ya! hem bu işler o kadar kolay olsaydı gittigidiyor un bu kadar müşterisi olmaz, batardı herhalde di mi?

günde 1000 lerce kişi alışveriş ediyor gittigidiyor'dan... çoğu da halinden memnun. bi ara hit sayısına bir bakınız gittigidiyor'un... yetersiz bir sistem bu kadar başarılı olamaz. adamların sitesi tıkır tıkır işliyor da siz sistem üzerine paranoya yapıyorsunuz... referansı var bilmem nesi var... adam 1000 tane alışverişte olumlu yorum almış da tutup sizi mi dolandıracak?

hayır zaten bahtsız deve gider teknosa'dan bile çakma ipod alırmış di mi?

hem konu mp3 çalardan açıldıysa; bugüne kadar gittigidiyor'dan bi tane creative muvo, bi tane de iriver t30 aldım neredeyse piyasanın yarı fiyatına... bakın bi şey olmadı hala yaşıyorum...

rahat olun gençler... madem içinize sinmiyor; siz de gider teknosa'dan, bimeks'ten, apple'dan, yalçınlar'dan falan alırsınız ... alırken de ellersiniz, koklarsınız, kasasına vurunca çıkan sesin tonuna falan bakarsınız...

ne yapalım bu işler böyle... bir malı piyasa fiyatından ucuza alabilmek için bazı riskleri göze almak zorundasınız. hem dükkandan aldığınız şartlar altında hem de daha ucuza olmaz. aynı şekilde satıcıysanız da malınızı gerçek değerinde satmak istiyorsanız ya da sadece satmak istiyorsanız da yine mecburen bazı riskleri göze alacaksınız... misal telefonculardan birine götürün telefonunuzu, uyanık telefoncu kaç para önerecek bi bakın... sonra gittigidiyor'da aynı telefon kaça gidiyor onu araştırın...

yani kimse keyfinden uğraşmıyor kargosuyla, kargo masrafıyla, paketlemesiyle, onay vermesiyle, kredi kartıyla, %10 komisyonuyla vs.


radioheadbanger'a not:

o kadar yazı yazdık hiçbirini kabul etmedin, bari bunun yanına çek işareti koy, emeğe saygı dostum... çek'leri unutmayalım pls...

iyi de alıcının ne zararı olabilir ki? adam zaten baştan parayı peşin vermiş oluyor...

ancak verdiğiniz "uç" örnek gibi malı sahtesiyle değiştirip geri gönderme hadisesi olabilir ki onun da çözümünü, savunmasını vs. sini yukarıda bir değil, birkaç defa yazdım.

bu arada örn. telefon ilanlarının çoğunda "parça değişiğimi riskine karşın kesinlikle geri iade alınmayacaktır" yazar... bi de o var yani...

sonra düşük işlem sayılı kullanıcıların açık arttırma sırasında tekliflerini iptal edebilirsin...

gördüğünüz gibi biraz siteyi kullanmayı ve kuralları bilmek gerekiyor işte... ha olmaz olmaz değil yine de bir şekilde dolandırılabilirsiniz (gittigidiyor un yanlış karar vermesi ve parayı alıcıya geri iade etmesi halinde) , ancak bu ihtimal öyle sandığınız kadar yüksek değil...

forrestgum kazın ayağı göründüğü gibi değil, sen satıcı olarak kendinden emin olduğun için alıcı nah alır parasını diyorsun. kendini gitti gidiyor yerine koy ve alıcı gerçekten mağdur olmuş olabilir. sen satıcı olarak fake ipod göndermiş, ve ben kargoyu kabul etmiş, incelemiş, fake olduğunu arkadaşlara sorarak öğrenmiş, ardından da iade etmiş olabilirim.

kargoyu kabul ettiysem almış anlamına gelmez, kargoyu almadan nası anlayacağım sahte olduğunu, ki gittigidiyorun bence en güzel tarafı o, ikinci el bi ürün bile olsa alıyorum, 2 gün kullanıyorum inceliyorum, sorun arıza yoksa onay veriyorum.

radio burda güzel bi konuya parmak basıyor,bu suistimale çok açık. ve satıcı kendini ispat edemezse cok zor

kargo elemanını yanında foto video diyorsun, ben de arkadaşıma bi şapka takıp kargo elemanı diye foto çekebilirim, sahte ipod olan bi kutuyu bana teslim ederken...

sen sahte ipdou kabul etmeden bana geri gönderirsen, ben de kabul etmeden sana geri gönderirim. bu ipod sahte paramı istiyom ben deyip gittigidiyora baskı yaparım, ortada gezmekten kargo ücreti katlanan bi paket dolanıp durur.

kargo görevlisinin yanında açmak sadece taşınırken kırılma var mı yok mu tesbit için, yoksa adam bilirkişi değil ki ne anlar sahteymiş orjinalmiş. konu karışık gerçekten ve bence çözüm, sitenin de dediği gibi en büyük referans, kullanıcı altındaki yorumlar.

hocam çok ısrarcısın da,

"arkadaşım; kontrol etmeden kargo kağıdına imza atmayın işte, bu kadar basit..." yazmışsın ama bu kız zenci. imza atmadan kargo görevlisi sana o pakedi açtırır mı? lütfen yani. ayrıca kargoyu kabul etmemen sana giren bir şey olur. adam kargo numarasını girmiş 3 günün geçip parasının otomatik olarak yatmasını bekliyor haldedir. ki bizim burada tartıştığımız dürüst satıcının mağduriyeti, alıcının değil. alıcının yapacağı olası bir çakallığa karşı elinde geçerli hiçbir savunmanın olmaması, olamaması.

"gittigidiyor dolandırıcı" diyen de yok, "en güvenli sistem bu çünkü mükemmel!!!" dediği mekanizmada ozon tabakasıyla yarışabilecek derecede bir deliğin bulunması. aldığı komisyon da düşünülürse, bu yüzden "gittigidiyor.com sorumsuz" da diyebilirim. senelerdir bu sistemle güvenli ticaret sağladığını söylemesi hoşuma gitmez. altyapı da geliştirilmeli. "en güvenli" demekle "çok güvenli" olmuyor, ikisi farklı şeyler. benzerleri arasında en iyisi buysa, "en güvenli" denir. çünkü diğerleri iyi değildir. fakat bu çok güvenli olduğu anlamına gelmez. bir illüzyon bu. "beğenmiyorsan kullanma!" da bir çözüm değil, memleketi olduğu yerde saydırıyor bu mentalite.

fark ettiğim kadarıyla da önce paranoyaklık addedmişsin, sonra sonlara doğru ufak ufak "gençler bu işler böyle risk alcaksınız" seviyesine inmişsin slkfjsdlf. gönlün olsun diye tikledim cevabını.

akabindekinde de "uç" örnek falan da demişsin. bakkaldan danone meyveli yoğurt isteyince "var var" deyip ülker meyveli yoğurt gönderiyor. görüşlerin yine çürütülebilir ama senin gittigidiyor.com'dan alışveriş yapmaya devam etmeni istiyorum. hayatında bu tip bir güvensizlikle hatırlanmak istemiyorum... ama tik bekleme benden lütfen.

benim mal alıp satarken kullanıcı yorumlarında referans aldığım puştluk oranı (tek yıldız-kötü yorum vs.) %5 filan, bunun üstüne çıkan adamla alışveriş yapmam. dürüst kullanıcı kendini belli ediyor zaten

crysisteki performansı için tabiki sisteminin diğer özelliklerini de bilmek lazım. tek çekirdekli 1 gb ram'e sahip bir sistemin varsa x1650 pro ile grafikler en düşük seviyede 80-90 arası bir fps değeri alırsın. grafikler en yüksekteyken en fazla 8 fps'yi görebilirsin.

ayrıca sistemlerinde crysis çalışır mı öğrenmek isteyenler için ea'nın şöyle bir uygulaması var: ww1.electronicarts.co.uk

sistem p4 2.8, 1,5gb ram
Video RAM: Required - 256 MB , You have - 128.0 MB
Video Card 3D Acceleration: Required - Yes , You have - Yes
Video HW Transform & Lighting: Required - Yes , You have - Yes
Vertex Shader Ver.: Required - 2.0 , You have - 1.1
Pixel Shader Ver.: Required - 2.0 , You have - 1.4
bu da test sonucu.

o zaman aşağı yukarı ilk cvbımda yazdığım değerlere sahip olursun.

edit: testi, şuan kullandığın ekran kartı ile gerçekleştirdin sanırım. şuanki ekran kartı yerine x1650pro gelecek. ekran kartından geçersin böylece.

peki bu fps değerlerinin ölçümü nasıl oluyor?programı falan varmı mesela?

crysis'in kendi benchmark test'i olması lazım

vuu enteresan bir özellikmiş teşekkürlerimiz sofistike maymun a gidiyor ayrıca:
You Have: 2 processors running - Intel(R) Core(TM)2 Duo CPU E6750 @ 2.66GHz
You Have: 2.0 GB ram
You Have: Microsoft Windows Vista Professional
You Have: NVIDIA GeForce 8600 GT (GeForce 8600 GT)
bu sisteme oyundaki testi yapınca 1024*768 çözünürlük ve medium ayarda 22-23 gibi fps aldım.fazladan hig ve very high modları mevcut oyunun.belki fikir edinebilirsin burda.

sanırım ben bu kartı alıp taksam + oyunun ayarlarını orta seviyeye getirirsem akıcı bir şekilde oynayabilirim? mi acaba? (çözünürlüğü de varsın 800*600 olsun)

30 fps'nin üstünü akıcı kabul edersek hayır diyebilirim. tabi bana göre ağır gelen bir performans sana yeterli gelebilir. ben 30 fps ile bazı oyunlara katlanamazken bir arkadaş 20 fps ile "dünyalar benim oldu" diyor.

senin alacağın performans da 25 fps gibi olur diye tahmin ediyorum. yani akıcı sayabileceğimiz değere yakın bir değer.

birde 800*600 de oynadım 40 fps lere kadar çıktı.açıkçası oyun biraz dişli çıktı.bende kartı aldığımda pek güveniyordum fakat oyunda alias gibi görüntüyle ilgili başka özelliklerde var çözünürlük dışında.ama söylediğin kartta düşük çözünürlükte oynarsın gibi.

www.youtube.com
burdaki elemanın da sistemi
p4 3.2 x1650 pro kullanıomuş videoda yazdığına göre. çok da fena değil sanki?

sana kesin bilgi vereyim low ayarlarda hemen hemen akıcı oynarsın 40 50 fps, çatışmalarda düşer tabi... medium ayarlarda 15-25 arası oynarsın ki 20'nin altına düştüğünde sorun olur. bu oyun işlemciye ya da ram'e tahmin ettiğiniz gibi yük bindirmiyor. tek olayı nvidia ekran kartı sattırmak olduğu için ekran kartına eşşek gibi yük veriyor ne işlemciye ne de rame giden pek bir şey yok. oyunu doğru düzgün oynamak istiyorsan en aşağı bir 8600gt almanı tavsiye ederim. fiyatı 190 200 milyon civarı. hem de dx10 desteği var ve performansı dx9 ortamlarında x1950pro'dan daha iyi! biraz daha para biriktir öyle ekran kartını (sadece crysis oynamak için almak istediğini düşünüyorum) al hem geleceğe yatırım olur. bu zamanda bu parayı vermek pek mantıklı değil.

en düşük ayarlarda akıcı şekilde oynayabilirsin...
oyunu bitirenler bilirler; mesele sadece adada gezmek değil, adamlar 10-15 kişi saldırmaya başlayınca veya ahtopottan bozma uzaylılar çıkınca sistem ihtiyacı birden bire yükseliyor bunu da göz önüne almak lazım...
hadi ben de yazayım hangi sistemle ne şekilde akıcı oynadığıımı:
-fizik ve su kalitesi kalitesi yüksek, diğer her şey orta, 800x600 çözünürlük...
-sistem: 4200x2, 2 gb ram, 8600gt/512mb, win xp

atrin 8600gt demiş ama 8600gt nin agp versiyonu yok diye biliyorum. varsa bir link verebilir misiniz?

boyle yuksek seviye bir kart alirsaniz psunuzu kesinlikle degistirin.

fsp gibi gercek degerleri verenleri tercih edin.

aynı kartla oynadık tüm ayarlar açık değil ama medium falan 1024 de sorunsuz oynattı. anti alias falan hak getire tabi hepsi kapalı. zevk nasıl zevk dersen iyi tabi ne diyeyim sonuçta oyun yani.

ben crysis'in yüksek detaylarda oynanmadıkça bir esprisi olmadığını düşünüyorum. grafikler low iken sıradan bir fps gibi geliyor bana. tek özelliği suit olayı. sırf bu yüzden ofisteki test sisteminde oynuyorum sadece. evimdeki sistemi upgrade etmeden medium details'da oynamak içime sinmiyor.

rentts kardeşim biraz geç görmüşüm kusura bakma www.gigatek.com.tr al burada 1650pro var. senin gönderdiğin ilandaki fiyat gayet uygun ama "256mb ddr2" yazıyor buraya dikkat etmeni öneririm.

eğer yazım hatası varsa bimeksten almak iyi bir seçim olur ama şunu söyleyeyim ddr2 ise sen crysis'i unut. detaylı araştırma yapman lazım ddr2 seçeneği var mı bu kartın diye...

cevap yazan herkese teşekkürler. atrin kardeş bimeksi bugün aradım 2-3 şubesini elimizde yok dediler. aynı ipneliği zamanında vatan bilgisayar da yapmıştı. nette var gözüküyor ama mağazaya gidince bırak aradığın modeli, koskoca mağazada (bostancı vatan) bir tane numunelik agp slot lu ekran kartı bulamıyorsun. yazımı ben böyle aşkın ızdırabını... diyerek bitiriyor, gözlerinizden öpüyorum.

az önce bir forumda agp 1950pro satan bir ilan gördüm bilgine...

forum.donanimhaber.com

atrin baktım o dediğin ilana. elemana da mesaj attım ne fiyat istiyo diye, ancak 300 ytl civarı falan o kartlar sanırım, ve ben o kadar veremem. piyasada da x1650 pro bulamıyorum sanırım exa dan x1600 e razı olcam. o da eğer sitesinde yazdığı gibi stoklarında varsa. 112 ytl kdv dahil.
tinyurl.com

1950pro'nun şu an için 2. el fiyatı 150 ytl civarında dolaşıyor hocam 300 ytl'ye 8800gts'ler var ne yaptın sen =))))

buyur burdan bak istersen,
urun.gittigidiyor.com
millet karaborsacı olmuş yahu, piyasada agp bulunmuyor diye. (bu gt ymiş yahu sonradan farkettim)

gt pro'dan düşük bir model pro'dan yukarı olan modeller xt ve xtx'dir. gt'nin overclock yapılmış değerlerini pro normal haliyle alıyor. 1 önceki kartım 1950proydu o yüzden detaylı bilgim var. sen şu forumdaki elemanı kafalamaya çalış yoksa zor düşer öyle agp 1950pro bir daha. muhabbet etmek istersen "[email protected]" adresinde msn'deyim.

www.aral.com.tr buraya göre crysis ayın 23ünde dağıtılacak. hl2 orange box'ı da steam dışında alan görmedim. yurtdışından getiren oldu en fazla

sağol. mesele şu ki, türkiye'deki fiyatı steam ve yurtdışı fiyatına göre daha ucuz :)
sozluk.sourtimes.org

donanımhaberde çocuğun teki crysis'i ayın 17'sinde nautilus bimeks'ten almış ama hala ellerinde var mıdır diye bilmiyorum.
istersen telefonla bir sor.
www.bimeks.com.tr

orange box'ın satıldığını öğrendiğim iyi oldu. donanımhaberdeki çocuğa ise pek inanasım gelmedi, resmi ithalatçı aral çünkü, adamlardan gizli getirmiş olabilirler mi?

valla o kadarını bilemem ama sanırım fotosunu da koymuştu, ben tekrar bir bakayım.

edit:
tekrar baktım da sitede oyunu satın alan birçok kişi var. aral'ın siteden baktım orda da 23 ve 27sinde çıkacak diyor. valla nasıl bulmuşlar bilemiyorum, ben sadece söyledim.

crysis in turkcesini hizlial 12 taksitle bedava kargo olarak satiyordu.

edit: bitmis. ayin sonunda tekrar stoklarda olacakmis :(

çoğu insan d&r dan aldı... siz gittiğinizde bitmiştir yani...

crysis 16 kasım'da dağıtıldı 17'sinde bayilerdeydi. ama yağmalandığı için ilk parti aynı gün içinde bitti. bir sonraki partinin dağıtımını bekleyerek mavishop ve dr'ın internet sitesinden edinirseniz en hızlı şekilde elinizde olacağına inanıyorum.

ps: bu arada crysis süper evet.

orange box türkiye'ye hatalı gönderilmiş, ingilizce yerine ne başka bir dilde gelmiş. dolayısıyla geri gitmiş. aralık ortasında gelecek ve 50 YTL olacak diye aral'ın forumunda söylemişti forumun admini.

kozyatağı carrefour bimeks'te ise boyumdan yüksek crysis reklamları vardı. çalışanları da pek bilgili telefonla yardımcı olabilirler.

ben kesinlikle pes derim, her ikisini de oynayan birisi olarak..

fakat söyle bir sey de var.. l ve r tuslari benim elime oturmuyorlardi.. haliyle alet kücük oldugu icin, hep geride kaliyorlardi ve adam degistirmek, depar atmak icin avuclari sekilsiz bir sekilde sikmak gerekiyordu.. oynamayi da oldukca zorlastiran bir durum bu..

bu yüzden psp de genel olarak bir futbol oyunu önermem.. killzone alin, gta alin ve hatta hatta tekken alip, uykuya veda edin..

bence psp'de fifa pes'ten kat kat daha iyi bir futbol oyunu. ikisini de oynadim.

bu işin üstatları pes derler. ama ben fifa tercih ediyorum.

psp'deki fifa normal konsollardaki fifa değil... çok daha dandik...

ama pes bildiğimiz pes... onun için tabii ki pes...

illa fifa olacaksa fifa street 2 yi deneyebilirsin...

iki oyun da "konsollarda bildigimiz" oyun degil bence. konsolda pes'i tercih edecek olmama ragmen psp'de fifa'yi tercih ediyorum. pes epey basarisizdi psp'de.

samsung e840 diyebilirim. ereyon.com.tr de 1 gb hafiza kartli 401 ytl ye satiliyor.
2.0 mp kamera
gprs
wap
radyo
gibi bircok ozellikte var.samsungun piller cabuk bitiyor ama dikkat.

nokia 6300

şık, 1 cm inceliğinde gayet kullanılabilir... 375 civarına alırsınız...

SONY ERICSSON W810i .. 365 ytl fiyatı. performansı harika. ses mükemmel.

nokia 5300 daha yeni aldım 360 ytl'ye cahs verdim taksitlisi birazcık daha yüksek, sözlükte incelemde var bu isimle efenim bakınız...

sıfır xbox bulamazsınız herhalde... bu arada iyi araştırmışsınız tebrik ederim, xbox aynı zamanda çok iyi bir divx player'dır...

bu arada smartmedia'lar var aradığınız gibi...

Var elbette, yaklaşık 1 sene önce aldık hem de babama. Sony'nin fala var ama çok uçuk fiyatlı, Vestel öneririrm. Sanırım 80GB HDD var mis gibi. Kaydet izle sil, çok istersen yazarsın DVDye...

kolaylık olsun: john locke tekerlekli sandalye ile olan flashback'lerinden birinde söylüyordu herhalde... bu halinizle ava/safariye/geziye artık neyse... katılamazsınız falan dedi adama bu da böyle söyledi... ama sonra bir yerde daha aynı şeyi söylemişti sanırım..

abi ben rahat 15-20 yerde vardır diyorum. belki de daha fazla. hatta bi bölümde sırf o replik geçiyordu. o yüzden böyle bir şeyi düşündümdü zaten.

sırf john locke zaten tek başına 10 kere kurmuştur o cümleyi.

Kısaca John Locke'la özdeşlemiş bir cümle o evet. Jonh Locke'un John Locke olması zaten bu cümledendir: )

Bu günlerde 3. sezonun son bölümlerini izlemeye başlıcam abi. Yardımcı olmaya çalışırım. Arada hatırlat bana; )

bi kere de ben söylüyordu o lafı john a, gönderme yapmak için.

Ahah evet hatta baya da iyi koyuyodu lafı

--- spoiler olabilir---

şimdi de ben senin durumundayım anlasana lan beni

--- spoiler olabilir---

gibisinden bir şeydi.

Ha bir de "live together, die alone" da yine baya sıkça tekrarlanan ve diziye uyumlu bir laf. Bunu da doktorumuz boyuna söylüyodu eheh: )

izlerken yakalamaktansa ingilizce altyazı dosyalarının içinde aramak daha kolay ve çabuk olmaz mı?

haklısın öyle yapacağım sanırım.

-------------01x04-----------

00:21:34,561 --> 00:21:36,548
don't tell me what I can't do.

00:22:29,187 --> 00:22:31,108
Don't tell me what I can't do.

00:40:15,274 --> 00:40:17,235
Don't tell me what I can't do!

-------------01x19-----------

00:09:03,141 --> 00:09:04,400
Don't tell me what I can't do.

-------------01x20-----------

00:30:43,947 --> 00:30:45,677
Don't tell me what I can't do!

------------01x24-25----------

00:29:42,241 --> 00:29:44,743
- Hey, Claire, listen --
- Don't tell me what to do, okay?

-------------02x03------------

00:07:40,893 --> 00:07:43,665
- Jack, you should let him up.
- Don't tell me what to do!

-------------03x19------------

00:32:50,738 --> 00:32:53,818
- After everything, you can't just...
- Don't tell me what I can't do, John.

Ben de zamanında araştırmıştım bunu, telefonla alakası yok bunun aslında, şebekenin izin vermesi lazım, öyle bir yazılım bulsan bile işe yaramaz diye düşünüyom.

symbian telefonlarda vardı bunun programı ama o telefonda çalışmaz. sadece bi ayar vardı galiba o kişiler arayınca çalmıyordu ama ekranda gösteriyordu.
profiller>gör ve düzenle>cagrı kabulü (üşenmedim baktım)

@divit in söylediği yöntem var, yani engelleyemiyorsun ama seni haberdar etmeme seçenekleri var bazı telefonların. arar aramaz meşgule alanlar da var.

ilkel yöntemlerle rahatsız eden numaraya sessiz bir ton atarsan, o çalarken duymazsın

sanırım nokia'larda kullanıcı grubu ile falan yapılabilir de k750 yi bilemeyeceğim...

sony ericsson m600i'de arama engelleme var, sadece rehberdekilerin veya kendi oluşturduğunuz bir listenin sizi arayabilmesini sağlayabiliyorsunuz, engellenenlere de meşgul veya hata sinyali gönderme gibi seçenekler var ve gerekli olduğunda çok işe yarıyor :) operatörle alakalı bişi de değil, belki aynısı k750i'de de vardır. "çağrı ayarları" altında, "çağrı kabulü"nde.

ben de senin konumundayım. eskilerden tavsiye edeyim sana, twin peaks, indir abi.
onun dışında lost severler genelde prison break'i de takdir ediyor. filmlerden vakit bulursam ben de başlamayı düşünüyorum. heroes sorunluymuş ben hiç başlamayayım dedim o yüzden. 4400 de bi yerden sonra bozulmuş.

dexter

son zamanlarda sıçtı ama prison break'i kafadan herkese tavsiye ediyorum, 1.sezonunu istisnasız herkes beğeniyor... izlenir...
muhafazakar bir insan değilseniz nip/tuck yeterince gerçektir, favorimdir...
keza six feet under da öyleymiş... hiç izlemedim ama...
şimdilik heroes'a bulaşmasanız da olur... birkaç sezon yayınlansın öyle izlersiniz, hiç acelesi yok...
daha çok çizgi roman tadında ama smallville'i de 7 sezondur izliyorum.
yine gerçek bi şeyler arıyorsanız 24'e başlayabilirsiniz...
komedi olarak da scrubs ve how i met your mother herhalde...

polisiye seviyorsanız monk çok eğlenceli bir dizi
how i met your mother sitcom olarak kısa süresi ve eğlenceli olmasıyla ilginizi çekebilir
doktorumuz house m.d. var bir de ki klasik olay örgüsüne rağmen her bölümünü duraksamadan izliyorum
heroes çizgi roman seviyorsanız kaçırmamanız gerekenlerden
dexter abimiz de güzel kesip biçiyor, bu da farklı bir polisiye drama türevi
eskilerden the kingdom var riget orjinal adı belki ilginizi çekebilir ama yarım kalmış olması biraz üzücü
lost room kısa ve öz dizi ihtiyacınızı karşılayabilir
weeds var, ot satan bir annenin acılı öyküsü ; )9

bir klasik olan "oz" tavsiye olunur.

Fantastik değil ama "chicago hope" var mesela eskilerden mükemmel. Sonra bir de sanırım hop diye bitiveren çok güzel bir "millennium" isimli dizimiz vardı. Sonra "As If" isimli yine harika bir gençlik dizimiz var idi ama sanırım o da çok uzun soluklu değil idi. Sonra "Frasier" var idi yine müthiş. Var tabi daha çok

devamı çekilmemiş olsa da carnivale ayrı güzeldir.

heroes veya the 4400 arasında secim yapmayi dusunuosan heroes derim. zaten her iki baslik altindaki entry sayisindan da anlayabilirsin.
ya da battlestar galactica.

3 ü de gerçek hayat hikayelerine uzak ama tad verir.

ben de 24 diyorum..

şımarıklıktan da olabilir, ihtiyaçları da olabilir...

Bildiğim kadarıyla oyuncular bütün bir sezon boyunca bir adada çekim yaptıkları için iki sezon arası bu kadar uzun tutuluyor. Evden o kadar uzakta çekim yaptıkları içindir..

Edit:Hawaii de çekiliyomuş ama gene de uzak.

geçen sezon hatırlarsınız,sezon başlamış 10 bölüm yayınlanmış sonra 2 aya yakın bir ara verilmişti. bu sezon öyle sezon ortasında ara verilmesin diye bu kdr uzun ara verildi diye biliyorum. sanıyorum ki bu uzun aradan sonra da zamansal olarak yapım ekibi sorun çekmeden sadece klasik yaz arası bırakarak sezonlar devam edecektir.(yani eylül-mayıs arası dizi devm edecektir.)

ben hiç özlemiyorum. eski sevgili gibi bişey lost. uzun süre ayrı kalınca unutuyosun ama bi kere karsılasınca eminim aynı şeyleri hissedeceğiz. yeni mi ayrıldın yoksa?

"uygarlıktan uzak, ıssız bir ada mı? hawaii değil mi orası? hawaii'de olmaktan kolay kolay sıkılacaklarını sanmıyorum... hem de tanınmayan oyuncularken bu kadar şöhret olup, para kazanırken...

bir de bildigim kadariyla bu sezon 24 bolum olmayacak

len zaten 3 yil oldu. diznin ba$ini unuttuk.

yok ya ne yenisi ama tak etti canıma bu kadar ara verilmesini merak ettim

bundan sonra her sezon 16 bölüm olacakmış.. kesintisiz yayınlamak için biraz geç başlayacak.

16 bölüm olacak ocak sonu yanılmıyorsam başlayacak ve 4 ay aralıksız sürecek benim gibi aaralık ta askere gidip biriktirerek izlemenizi tavsiye ederim.

biz askere gidelim diye yapılmış bir güzellikmiş bu. bitirip gelince bilgisayarınızdan izlersiniz mis gibi toplu halde.

kalan maksimum 2 sezonluk malzemeyi 3 sezona sündürüp gereksiz bölüm eklemek işlerine gelmedi ama hazır iş yapan popüler projeyi 2 sezon daha oynatıp sonlandırmak da kazançlı değil böyle bir orta yol bulundu hem kazanç 3 yıl sürdürülecek hem de konu sündürülmeyecek 16 şar bölümden ara verilmeden oynatılacak 3 sezon (tabi her sezon arası yine 8 ay ara sadece sezon iç, ara yok artık.) ha olan seyirciye oldu o ayrı

8 gb ms mi çıktı?

bu arada orijinal ms'den çok daha fazla taklit ms in olduğunu hatırlatmak isterim... ucuz olur da taklit olur dikkat etmek lazım... sandisk falan olursa taklit olma ihtimali daha az bu arada...

kacak olanlar buyuk ihtimal cin'den gelecektir. cin mali kartlarda da fake olma sorunu var abicim. horoz'un ba$ina geldi daha gecenlerde. adam tekrar cin'e karti gonderecek.
260ytl civari gorunuyor tr fiyati. sandisk biraz daha ucuz olabilir, yurtdi$indan gelecek birileri varsa iste bence. ya da duyuru ekle yurtdi$indan gelen sozlukcu olursa getirsin :)

www.hepsiburada.com

Yeni yazar alımını kontrollü şekilde yapacak bir yol buldukları zaman yapacaklarmış...

ssg'nin keyfiyet faktörünü de göz önüne almak lazım her zaman...

okurlara da moderasyona da kolay gelsin. yeni bir miğferdibini kaldırabilirler mi acaba ?
(bkz: eksi sozluk yazar alimlari acildi )

Alakasız olacak ama ben de kendimce bir tüyo vermek isterim, yazar alımı açıldığında sözlükte uzun süreli kalmak isteyen okurlara:

Sakin ve temkinli olunuz. Zaten başta verilecek "okunması gereken şeyler" benzeri kuralları/öğütleri gözden geçirmeyi ihmal etmeyiniz. Başlarda az ama öz entry giriniz. Yine en azından başlarda "eller havaya" ruh halinden ve bunu entry'lere yansıtmaktan kaçınınız. Sözlük kurallarını diğer sözlük kurallarıyla karşılaştırmayınız. Mesela yanılmıyorsam Uludağ Sözlük'te hala "... dediğim başlık" ve benzeri, Ekşi Sözlük'te affı olmayan kalıplar kullanılabiliyor, aman dikkat edin. Tanımlamalara ve aradaki farklara çalışınız (sınava giriyoruz sanki ha). Hatta namazı karıştıranların yaptığı gibi eski nesillerden bir yazar gözünüze kestirin ve takıldığınız yerlerde onun entry'lerini inceleyin.

Niye bunları yazdım? Eğer yine toplu yazar alımı olursa, yine birçok aday ilk başlarda küçük hatalar yüzünden dahi uçurulacaktır. Biraz dikkatle ilk zamanlardaki harala gürelede araya kaynamaktan kurtulunabilinir.

Ssg'nin doğum gününde(21 aralık) açılacakmış yazar alımı, dikkatli olunuz..

gerrain trt radyo'da yazar aliminin $eklinin belirlendigini soyluyordu. geriye kod yuku ve gerekli alt yapinin hazirlanmasi (server falan i$te) kaldi diye biliyorum ben de.

peki meraktan soruyorum, yazar alımı açıldı diyelim. bu olay günün belirli saatlerinde olacak (diyelim 21 aralıkta saat 12:00'dan 12:30'a kadar sadece) bir şey mi yoksa tüm gün boyunca açık olacak bir şey mi? ilk başta "ahahah belli saatler arası alım mı olur lan" diye gülünebilir fakat düşününce, tüm gün açık kalması da en az 50bin kişinin başvurması demek oluyor. belirli saatler açık olacaksa da 7/24 siteyi kontrol eden 16-18 yaş arası saykolar girer, akşamları işten / okuldan anca gelip sözlüğü okuyan kişiler kaçırır falan filan bin ton sorun. bir açıklama durumu getirilebilir mi şu an için buna?

AN ITIBARIYLE ACILDIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIII!!!

şimdiye kadar hiç belirli saatler arasına sıkıştırıldığını hatırlamıyorum genellikle alım süreci bir kaç gün sürmüştür.

@hlathguth. açılmamış. yani yine kayıtlı okur alıyor?

@can c yapma be gözüm ya yeme şunların numarasını adamların tuzu kuru bide espirik yapıyo ayıptır ya bizim gibi garibanlara

edit: bkz:bir an heyecan yaptın itiraf et. evet bende görünce heyecanlandım:)

önce "chars" klasörüne sonra da karakterin klasörünün içine girin, muhtemelen readme dosyası vardır, orada yazar... yoksa da bu paketi indirdiğiniz web sitesinden araştırın ya da paketi hazırlayan kişiyle temasa geçin... adam kafasına göre hazırladıysa/değiştirdiyse başkası nereden bilsin?

hayır bi de paketi hazırlayan adam da bilmeyebilir hepsini, o da karakteri başka bi yerden almış, eklemiştir belki... bu defa da karakteri yaratanı bulmak lazım...

Tamam kızma abi. Yeter abi vurma ,)

yok abi, ben oyle biliyorum.

Dreamcast emulatoru ile pc'de oynarsınız, %99 ihtimalle pc versiyonu yok diye biliyorum...

cihazın marka ve modeli? ayrıca ne kadar zamandan beri kullanılıyor?

bence uğraşmaya değmez, çok sorun çıkarıyorsa değiştirin... cd writer+dvd-rom lar 25, writer'lar 40 ytl civarı oldu...

illa uğraşacağım diyorsanız da:
- bios update yapın
- temizleyici setlerle lensini temizleyin
- araştırın cihazınıza en uygun boş medya neymiş, arkadaşlarınız o medyaya yazsın.

başka da yapacağınız bir şey yok...

laptop benimkisi. MATSHITA DVD-RAM UJ-820S modeli

firewall'dan internet erişimini engelleyin kendisinin...

vlc'nin son versiyonunlarına sürükle bırak yöntemiyle alt yazı eklenebiliyor... ayrıca öncekilere de seçeneklerden eklenebiliyordu... bir de ekran kartınızın görüntü özelliklerindeki konsolunda "görüntüyü 180 derece çevir" vardır muhtemelen

film ters capture edilmişse vidyo edit programı ile sen de ters çevirip riplemeyi deneyebilirsin

ahahaha gülmekten aklıma ancak bu kadar geldi

haha flip output diye seçenek vardır kullandığınız ffdshow ise mesela onun ayarlarına bakın. yani tekrar edeyim kullanılan video codec ayarlarını kontrol edin. video output- flip output gibi bir seçenek açık kalmıştır. vlc kendi codeclerini kullandığı için düz göstermesi normaldir. o zaman gomplayer ı indirin onun da kendi codecleri olduğu için düz ve altyazılı gösterecektir.

ben her şeyi vlc ile izliyorum, alt yazı da koyuyor çok mutluyum... bsplayer ile izlerken eğer aşada saatin olduğu yerde (system tray) yeşil bi ok icon'u çıkıyorsa ona sağ tıkla onun seçeneklerinin içinde "flip" olayı vardı diye hatırlıyorum...

Gom player - nihai çözüm. Şu an Good Shepherd var diskte aynen ters bilimum playerla, gom'la açıyorum herşey yolunda.

niye amuda kalkıyorsun yahu monitörü ters çevir =) şaka bir yana tekrar kur codecleri bir kere başıma gelmişti.

beyler hepinize teşekkür ederim akşam evde sırayla deniycem bunları..

@atrin: monitörü ters çevirirsem üzerindeki dantel yer değiştireceği için anam beni oyar.. bilmem anlatabildim mi ahahaha..

512MB sınırdır bence. Tabi bu sadece XP mi çalıştırdığınla da ilgili. Şöyle ki; bende 2GB RAM var ve arkada FTP Server, Antivirus, Firewall, Ekşi Sözlük CPU Power için gereken WCG Agent, Bluetooth, IP yönlendirici zımbırtı, NetLimiter, MSN, IE7 ve yazmaya üşendiğim bir kaç program daha çalışrken yaklaşık 1GB RAM gidiyor. Bu durumda kaba bir hesapla arkada çok program çalıştırmamak şartıyla 512MB stabil bir sistem ile şart. Yoksa 256MB ile de XP çalışır ama sürünerek çalışır...

pekala,
öncelikle win98 çıktığında dialup ile indirip kurmuş biri falan olduğumu belirteyim. xp'yi 256, 512 ve 768 ram ile kullandım. şu anda laptopta 1024+256, iş yerinde ise 768 mb ram ile kullanıyorum. açıkçası işyerindeki alet firefox ve işim gereği olan bazı yazılımları da açınca takas dosyasına fazla yüklenerek geberik bir performans sergiliyor. en büyük performans artışını ise 256 dan 512 ye çıktığımda yaşamıştım. resmen uçuyor gelmişti.
olay tamamen ne kullandığına bakıyor ama 1,25 gb ram ile sorunsuz her şeyi çalıştırabiliyorum. şu an 758 mb free ram varmış mesela ki sadece firefox açık.
çok özel yazılımlar kullanmadığını ve firefox'da meebo benzeri ram yiyen uygulamaları da kullanmadığını varsayarsak (eklentiler bile etkiler bunu ama en çok açık tab sayısı ve içeriği etkiler) 1 gb ram civarı uzun süre idare edecektir. hatta işyerinde 768 ile de ben kaşınmasam bek kasılmayacağını düşünürsem 768 mb süper olabilir derim. en azından böyle daralma durumları olmaz. ben yine de masaüstü wallpaper vs disable edip tek renk kullanmayı, xp temalarını kapatıp windows classic olarak kullanmayı ve açılışta çok program yükletmemeyi (avast hariç) tercih ediyorum. yine de şu an sql server olarak kullanmak zorunda kaldığımdan ve performansın dibini gördüğümden hiç bahsetmemek daha iyi olur sanırım :) eğer düşük ram ile performans ve sağlamlık istiyorsanız windows server 2003 tavsiye ederim. 2 sene 512 ram ile hiç sorunsuz kullandım ve performans olarak xp'ye göre her daim tercih ederim. tek kötülüğü vardır oyunlar falan sorun çıkartabilir o yüzden xp ile devam ediyorum. htpc olarak kurduğum sistemde de vista kullanıyorum (ultimate). umarım bu deneyimlerim yardımcı olmuştur. zaten ne demek istediğimi anlamışsınız min ram ile de çalışmasına çalışır.

128 ile kullandım uzun süre.

öncelikle ne yaptığınıza bağlıdır. ben 1gb ile kullanıyorum ve kimi zaman yine kasıyor. ama her zaman browserımda 10-20 arası tab açık, winamp,msn,emule açık pek tabi. bazen kapamaya üşenip oyuna girdiğim de oluyor.benim gibiler için 1gb de yeterli olmaz tabi. ha siz sadece çalışsın diyorsanız 256 yeter elbette.

256 ram ile sp1 kullanıyordum, pekçok şey için yeterliydi... antivirüs , divx, emule, oyunlar, grafik programları,net tarayıcıları vs vs... bi gün sims 2 yi kurdum, ram yetmedi kastı sonra olaylar gelişti. bu arada herkes söylemiş ben de söyleyeyim: ben; xp yi 256, 512,1 gb ve şu anda da 2 gb ram ile kullanan/kullanmış birisiyim, tanıştığımıza memnun oldum...

yalnız şu anda sistemin 357 mb ram kullandığını da belirtmek isterim... sadece firefox 81 mb kullanıyormuş. yani xp 256 ile de kabul edilebilir şekilde çalışır (sürünmez) ve fakat minimum için 512 uygun gibidir.

çok alengirli işler yapmıyorsan 512mb ile 2gb ram arası farkı çok nadiren hissedersin.

test ortamı:

512mb ram + win XP sp1
(vs)
2gb ram + win XP sp2.

80 (32+32+8+8) mb ram ile yaklaşık 1.5 sene sorunsuz kullanmıştım.

steam üzerinden evet.

yurtdışında bile yeni yeni çıkmaya başladı. türkiyeye gelmesi 1 ayı en az bulur bence.yeminim var korsan indirmeyecem bu adamlara saygımdan dolayı. çatlayacam ama.

orange box 'ı satın alıp, indiriyorlar... ama kargoyla herhangi bir şey gelmiyor. yanlış mı biliyorum?

team fortress 2'yi almayı düşünüyorum ben de... 25 usd imiş herhalde... hl2, tf2, ep1 ve ep2 ise topluca 50 usd imiş...

bu arada ben de valve'dekilere çok saygı duyuyorum. adamlar 2-3 sene çalışıp hl2 gibi oyun yapıyorlar, beleş beleş oynamak doğru gelmiyor. geçen yine bitirdim, hl2 gerçekten başarılı bir eser... bioshock falan deyip duruyorlar, da bir sürü şey hl2 den arak, buna rağmen hl2 nin zevkini vermiyor.

half life 2 nin taaa 2004 senesinde çıktığını hatırlatalım...

bu arada 0v3rm1nd ın sana bi mesajı var:

selam soyle abi nihilanth'a. isteklerini yerine getiremedik adamin. mahcupmu$ de. ama hala istiyorsa yelken yapmak bizim cocuklar ba$licaklar yakinda. ayarlarim hala izmir'deyse. hadi bi iletiver be :)

burdan ilettim ama ayıp olmadı inşallah... msn'de yoksun, maksat mesaj ulaşsın...

ben kutu olarak çıkacak diye biliyorum? ki zaten ismi de cismi de o şekilde görünüyor sitede. ama denildiği gibi önce steam üzerinden dağıtılmaya başlandı.

abi valve'a saygı tabiki sonsuz orası ayrı ama benim orjinal alma niyetim hem ucuz olması hem 5 oyun olması hem de babalar gibi HL arşivi yapmış olmak. bulunmaz hint kumaşı gibi bir şey bu büyülü kutu.. o yüzden rastlasam da alsam diyorum hemen.. bir de korsanlarda sorun çıkartıyor crackdir bilmemnedir oyun takılıyor dellendiriyor uğraşılmaz yahu.

abi sen de selam söyle overmind'a. aslında msn'deydim bugün akşamdan beri ama.. yapmak da istiyorum da nasıl haberleşicez nasıl olacak hiç bilmiyorum .)

29 ekim'de mavi bilgisayar'da satışa sunulacakmış.

www.mavishop.com

Aral İthalat'ın forumunda söylediklerine göre oyun cumaya kadar satışa çıkacakmış. Fiyatı ise henüz belli değilmiş, ama MaviShop'un linkinde de 50YTL deniyor. Öyleyse gayet harika bir fiyat.

bizim okulda bi kız iskelet gibiydi(kemikleri belli olurdu o derece) kortizonu bi verdiler balon gibi oldu kız, etli butlu. resmi olsa da göndersem :)

edit: haa bu arada bu kız kilo almak icin gormustu tedaviyi.

tuz kullanırsanız vücudunuz su tutar balona dönersiniz. ortaokul/lise civarında bir kız arkadaş kullanmak zorunda kaldı. kız güzeldi, ideal sayılabilecek bir kilodaydı. kortizondan sonra afedersin koca popolu teyzelere döndü.

fiziksel olduğu kadar piskolojik olarak da etkiliyor insanı, doktorun bütün önerilerini dinleyip minimum zarar, maksimum faydayla atlatın derim

doktor hiçbir şeye dikkat etmemi uyarmadı sadece kullan dedi, sorayım bir niye uyarmamış. deltacortril diye bir ilaç, iğne değil bu arada.

Annem hiç tuz kullanmayan biri. Kortizonlu ilaç kullandıktan sonra baya kilo aldı ve hala kilolu üzerinden 10 küsur sene geçmesine rağmen. Bir doktora danışın derim neler yapmanız gerektiğiyle ilgili. İlacın muadili bir şey varsa onu da bi sorun belki kortizonsuz vardır.

kortizon en son çare olmalı diye biliyorum. doktorunuza bir danışın isterseniz. benim de ablam 50 kilonun üzerine çıkmamış minyon tipli çok güzel bir kızdı bundan 3-4 yıl önce, kortizon tedavisi gördü ve o zaman 90 kilolara kadar çıktı. şu anda sanırım 80'den aşağıya düşemiyor. yani çok kötü durumda lütfen başka bir doktora daha danışın bu tip önemli kararları en az 3 doktora sormak gerekiyor.

kortizon başlığı altında şöyle yazılmış sizin ilaç için:
(bkz: kortizon/#2085649)

tabii bir de şu var:
(bkz: deltacortril)

valla belki de biraz yapıyla alakalıdır bilemiyorum ama 2 aylık yoğun kortizon tedavisinden sonra babamda kilo bakımından hiçbir değişiklik olmadı. ama kendisi aynı zamanda tansiyon ve guatr hastası da olduğu için sadece iyotsuz sodyum oranı düşük tuzlardan kullanıyor, fazla yağlı şeyler yiyebildiği de söylenemez.

Geçmiş olsun, rahatsızlığınız nedir bilmiyorum ama doktorların bir kısmı ağzınızı açsanız "kortizon" diye atlıyorlar. Doktor değilim, olayın kimyasına da hakim değilim ama bir kaç otoimmün rahatsızlık sahibi olduğumdan bu teklifle(kortizon tedavisi yapacağız demediler, teklif ettiler) bir çok kez karşılaştım. Fakat bu "son çare" olarak denenmeli bence, yan etkilerine değecek bir şey sağlayacaksa insana kullanılmalı. Ki bana edilen tekliflerde de dönen muhabbet bu olmuştu. "Değer mi?" çerçevesinde.

yüz felci olduğum zaman 7 tane mi ne kortizon iğnesi yemiştim.

öncelikle kesinlikle tuzlu şeyler yemeyin... kortizon tedavisi çok ciddi bir tedavidir. Tuzlu yerseniz , sadece kilo meselesi değil, başka etkileri de olabilir. kendi doktorunuz bir şey demediyse başkasına danışın, araştırın...

bu arada kortizon insanı aşırı derecede karamsarlaştırıyor ve depresyona meyilli hale getiriyor, bu noktaya da dikkat...

kisiye baglidir.
adanada kimlerle olacagina,
izmirde kimleri birakacagina baglidir biraz.

bana sorarsaniz, mekanlari guzel yapan insanlardir.
ama ote yandan, yine de ben izmiri birakip veya istanbulu birakip adanada yasayamazdim, o da bir gercek.

soruyu biraz genişlettim :(

insanları sıcaktır ceplerindeki son parayla yemek ısmarlar, ama havası da çok sıcaktır öldürür adamı. yazın kaçabileceksen yaşanır.

izmirde de yaşamış bir adanalı olarak;
1 - duyduklarınıza inanmayın yaşayarak öğrenilir bazı şeyler.
2 - çekinmeye gerek yok adanada bir çok sarı saçlı mavi gözlü insan mevcut bakar bakmaz kimse aa sen adanalı değilsin gel ulan buraya muamelesi yapılmıyor.
3 - girilmeyecek mahalleleri var evet ama izmirde de bu tip mahalleler mevcut oranlama yaparsak adana ve izmir arasında bu konuda çok fazla uçurum yok.bu tip mahalleler her şehirde mevcut.adanada huzurla yaşayabileceğiniz bir dünya mahalle mevcut.
4 - sözlükte yazılan bu konuyla ilgili çoğu entry önyargıyla yazılmıştır bunu burada yaşadıktan sonra anlayabileceğinize inanıyorum.
5 - insan heryerde insandır siz kimseye bulaşmadığınız sürece kimsede size bulaşmayacaktır.kötü niyetli insan heryerde mevcuttur buna rastlama ihtimaliniz diğer şehirlerde yaşama ihtimalinizden pekde fazla değildir.
6 - aslanın olduğu heryerde çakallarda mevcuttur adanada aslanlarda vardır çakallarda..tıpkı istanbul gibi izmir gibi..
velhasıl burada çekinmenize gerek duyacağınız hiçbirşey yoktur olumlu yönden bakmaya çalışın ortalama bir gelirle rahatlıkla yaşayabileceğiniz hayat pahalılığının çokda vurmadığı,su sorununun olmadığı,kış aylarının kasım aralık aylarında uğradığı bir şehire geleceksiniz..rahat olun ve keyfini çıkarın..

15 sene adana'da yasamis biri olarak sunlari soyleyebilirim;

- adana'da sirf tipinden dolayi ayri muamele gordugunu iddia eden varsa yalan konusuyordur, zira adana'da 72 cesit millet vardir ve hepsi gayet uyumlu bicimde yasamaktadirlar.

- marlboro muhabbetindeki gibi "ne yalvariyon lan adam gibi istesene" olayi ise sanirim paralel evrendeki bir adana'da gerceklesmis olsa gerek. cunku adana'nin esnafi, tam anlamiyla esnaftir ve musterisine karsi kirici degildir. adana'yi bilenler bilir, kizilay caddesindeki tatlicilarin onunden gecerken "goz hakkidir, buyur" denilerek az tatli ikramina maruz kalmadim.

- adana'da girmemeniz gereken mahalleler vardir evet, ama bu mahalleler zaten sapa yerlerdedir ve ozellikle isiniz olmadigi muddetce zaten gitmezsiniz, kaldi ki oralarda isiniz de olmaz. sahsen 15 sene boyunca 1 kere bile o tip yerlere gitmedim ve gitme ihtiyaci da hissetmedim.

- adana'da dikkat etmeniz gereken tek sey trafiktir. soforler tam anlamiyla "delice" kullanir ve gereksiz klakson had safhadadir. bir yerden sonra ona da alisiyor insan.

- adana dili ve edebiyati demissiniz, onun da pek bir olayi yoktur. her yorede oldugu gibi adana'da da bir agiz vardir ve adana agziyla konusan insanlar mevcuttur. ama adana agziyla konusmayan insanlara (orn: ben) "aaa? nasi gonusuyo lan bu?" demezler.

- 15 senenin sonunda ankara'ya gelmis bir insan evladi olarak, ankara'nin memur sehri oldugu ve adana'ya gore nispeten duzenli sehir yapisi vesaire goz onune alindiginda bile adana'yi ozledigimi rahatlikla soyleyebilirim. adana'nin insani harbidir, delikanlidir. o "metrekare basina yuz delikanli" muhabbeti ise "kurtlar vadisi delikanlilari" degil, "sozunun eri kisiler" anlamindadir.

- nufusunun onemli bir kismini araplar ve kurtler olusturur. ulku ocaklari vesaire de eksik kalmamistir tabi. ancak buna ragmen adana'da irkcilik minimum duzeydedir, hatta yoktur diyebilirim. istasyon caddesinde bir gun dehaplilar miting yaparken, ertesi gun ayni mekanda ulku ocaklarinin yuruyus yaptigina tanik olabilirsiniz.

*** size soyleyebilecegim tek sey, kafa dinlemek istiyorsaniz adana gayet uygundur bunun icin.

teneke mahallesi'ne, kadifekale'ye ne kadar işiniz düşüyorsa o "girilmeyecek mahalleler"le de o kadar iç içe yaşarsınız, çok abartı bir şey değil.. halkının çoğunluğu da küfürlü konuşur ama bir adanalı için küfür hakaret değildir, yemek yemek, su içmek gibi bir şey sayılabilir.. istanbul'la kıyaslarsanız izmir'in övündüğü o "hepimiz kardeşiz, hepimiz içteniz" havasını izmir'e en yakın hissedebileceğiniz yerlerden biridir diyebilirim..

izmir'i özleme gibi izmir dışına çıkan herkesin yaşadığı bir problem dışında çok zorlanacağınızı sanmıyorum yani..

Adana'da trafik çok rahattır.
Her yerde market ve pazar bulunabilir ve diğer büyük şehirlere göre daha ucuzdur. Suyu bitmez kanımca.
Kar yağmaz. Dolu yağabilir. Kışın soğuğu keser adamı ama kış uzun sürmez. Yazın sıcağı da pişirir.
Otobüsler ve dolmuşlar kendilerini yolların hakimi sanar. Ama heryerde böyle zaten.
Her evin güneş enerjisi vardır. Çatılı ev yoktur heryer damdır.
Çok lüks ve piyasa yerler de vardır, çok ücra ve girilmemesi gereken mahalleler de var ve dendiği gibi oraya gitme ihtiyacı duyulmaz hiç.
Çukurova Üniversitesi çok güzeldir :)

Adana'da yaşayan ve İzmir'de de uzun süre bulunmuş biri olarak Adana'da yaşayabilirsiniz diyorum.

adana ve adanalılarla ilgili önyargılara, genellemelere aldırmayın, adana güzel şehir, adanalılar da gayet dost canlısı insanlar. izmir'den sonra huzur içinde yaşayabilirsiniz. adana'da yaşamadım ama çeşitli nedenlerle sık sık gittim, üstelik hem tekinsiz sayılabilecek mahallelerine hem de yol iz bilmediğim halde şehir merkezinden uzaktaki köylerine. her seferinde de, üstelik zorda kaldığım durumlarda adanalıların yardımseverlik ve konukseverliklerini gördüm.
insanları agresif değil ama biraz coşkulu, sıcakkanlı.
hayat, diğer büyük şehirlere kıyasla daha ucuz.
yaşamak için gayet uygun, düzenli bir şehir.

adana'da tam 4 sene yaşamış bir izmir'li olarak...

- fena bir şehir değil aslında, insan aradığı her şeyi bulabiliyor... deniz de olsa iyiydi ama baraj gölü var işte...

- insanı sıcakkanlıdır falan diyorlar da, sormak istiyorum onlara: sıcakkanlılık ile laubalilik arasındaki çizgiyi kaç tanesi aşmıyor? hatta laubalilik sınırını da aşıp, hanzoluk ve öküzlük mertebesine ulaşan da çok adam var... velhasıl, izmir halkına benzeyen bir halk beklemeyiniz... maalesef alakaları yok... sıcak, mıcak hikaye... yalnız insanı da izmir insanı / büyük şehir insanı kadar entrikacı, kurnaz, bencil ve içten pazarlıklı değildir haklarını yememek lazım... misal bir adam belki kalantorun önde gideni olabilir ama zararsızdır...

- çok sıcaktır... izmir ile ciddi fark var... hava deyip geçmemek lazım o yaz sıcağını sabah-öğle-akşam-gece yiyince anlar insan bu konunun da ne kadar önemli olduğunu...

- bir ömür geçer mi bilmiyorum ama (izmir'e göre küçük ve imkanları daha kısıtlı) şartlar uygun olsaydı adana'da yaşamayı deneyebilirdim. severim ben adana'yı... ikinci memleketimdir.

*** son olarak; bir şehire anlam katan, oradaki arkadaşlarındır, dostlarındır , yakınlarındır, sevdiklerindir... o şehirle ilgili olan diğer her şey sadece teferruattır...

. seyhan, gayet yaşanabilir huzur dolu bir ilçedir.
.. adana nın denizi de vardır.
wowturkey.com

ben yarın bir rtük ün arşivine bakarım.arşivleri kaç yıl saklıyorlar bilgim yok.ama yine de bulabilirsem size haber veririm.

edit:rtük arşive baktım,şikayet olmayınca kasetlerin üzerine çekim yapıyorlarmış.ayrıca kasetleri , kanal ,tarih ve günlere göre sıralıyorlar. a kanalı, 10 eylül saat 20-21 arası gibi.bu yüzden reklamları bulamadım,kusura bakmayın.

lütfen biri bunları bana da gönderebilir mi??

evet hoca da görmüş onları ve o yüzden istedi :( ben de bulurum dedim ama ne youtube'da ne de reklamlar.tv'de var. kanallarda ya da rtük arşivinde belki vardır umarım bulabilirsin marcelorios cevabını bekliyorum.

Ben de aç kapa var, okuldaki CDlere bakmam lazım yalnız. Bu başlığı takip etsin isteyenler.

çok eskiden bir egos reklamı vardı, finalinde adam bir çerçeve içinde saçlarını geriye yatırıyordu. böyle bir reklam hatırlıyormusunuz, yoksa hayal mi bütün bunlar?

uzun süreli hafızam mamak çöplüğü gibi oldu.

nokia (ngage olabilir) reklami bulursaniz onu da ben istiyorum bak, hani "... yaptigim yer" seklinde bos mekanlar gosteriyorlardi

Rapid çalışmıyormuş burdan, başka bi yer bulana kadar fıtık oldum. Neyse:
uploaded.to

Burada aç-kapa artema bir de ford transit reklamı var. Gerçi Ford transit diye yazmamışsınız ama, o listede o da vardı.

Bu arada hoca da beleşçiymiş ha. Kendi arasın bulsun, kızdım bak şimdi.

Ben Lacie kullandim, kutusu 2 yil sonra oldu, diski calisiyor. Su anda Cavalary diye bir eSata disk kullaniyorum, fena degil. Maxtor'un disklerini kullanan cok gordum, Western Digital'inde 2.5 inch diskleri guzel.

2.5" lerde o kapasite olsa bile çok pahalı. gerçi lacie olmazsa bakacağım markalar philips, wd. bide firewire çok farkediyo mu gerçekten? fiyat direk 100ytl artıyo işin içine firewire girince de.

bildiğin dümdüz dikdörtgen prizma kutu yapmışlar, DESIGN BY F.A PORSCHE yazmışlar, çok komik gerçekten...
bu arada ben internal hdd lardan yola çıkarak seagate derim...

Daha önce verdiğim bir cevapta söylediğim gibi günde bir ürün tarzı siteler hdd konusunda çok bereketli bir süre onları takibe almanızda yarar var. Güzel bir fırsat çıkabilir. Ben Firewire bağlantılı 500GB Lacie harici diski 200YTL'ye almıştım. Firewire ve USB 2.0'ın teorik maksimumlarını dikkate almayın önemli olan sustained değerleri. USB'de bu değer 33MBit/sn Firewire'da ise 41MBit/sn. Dolayısıyla Firewire daha yüksek performans veriyor fakat günlük kopyalama işlemleri için aradaki farka değmez gibi. Bir de şimdi eSata diye bir olay çıktı bilgisayarınızda varsa bu port çok yüksek hız sağlıyormuş ama test etmedim bilmiyorum doğrusu.

seagate'i pek düşünmüyorum. işyerinde kullanıyorduk onu, 1 sene sonra çöp oldu, para iadesi yaptılar. eSata için port yok, laptop kullanıyorum çünkü. lacie mi diye sormamın sebebi de fiyatı 170 küsür ytl. ama dediğim gibi şöyle 30-50 ytl farkla daha iyi birşey alınabiliyorsa neden almayayım ?

Konfigürasyonunuzu yazarsanız sisteminizin vista için yeterli olup olmadığı hakkında yorumlar gelebilir.

ben de vistaya geçmeyenlerdenim. sistemi ciddi kasıyor.

oncelikle ben de versin diyorum. hem de allahina kadar. ama sistem oturana kadar... ama xp den vista ya geci$ win98 den xp ye geci$ten daha sancili olacak gibi sanki. bu yuzden $imdilik "ne gerek var..." diyorum.

komple ubuntu kur rahatla.

ram yetmezliginden yava$ belki

versin... versin... ara sürüm zaten...

Service Pack 1 cikti cikacak.

Tavsiyem minimum 1 gb ram, cok saglam bir ekran karti (dx10 olmasi sart degil). ram 2gb olursa daha iyi hatta.

ram 1 gb. laptop u yeni aldım kardeşim, çok anlamam ama, çift çekirdek falan, asus.
ama görev yöneticisinden performansa bakıyorum, belleğin %80ini kullanıyor sadece msn açık olsa bile.

bir de ekşideki başlığında okudum, yavaşlatıyor diyordu.
internet sayfasını şak diye açmıyor, benim de iyi bilgisayardan anladığım tek şey hızlı olması. win98 falan kurayım en iyisi yani, bu mudur son durum :)

öf diyorum.
cevaplara teşekkürler.

1 gb ram+core2duo+256 ekran kartı yetmiyor onu soyleyim.

ben bugün vistalı bir sistem alsam 2gb ram alırım ve ekran kartını da yüksek tutarım. core2duo falan var ama ramin yok ekran kartın yok arkadaş söyle ben nere gidem?

o makinada yapilacak en iyi $ey vista'yi kaldirip xp kurmaktir evet.

eger illa ki vista kullanmak istiyorsaniz sisteminizdeki 2x512 ddr2 ram'i sati$a cikarip kingston marka 2x1gb ddr2 satin alin derim. bi de eger i$lemciniz t2450 falan ise (yani $u 1mb onbellikli olanlardan) raminiz 4x1gb olsa dahi iyi performans beklemeyin.

kisacasi o pc icin xp optimum olur.

Edit: bi de allah vista'dan once, uzerinde 1gb ram olan pc'yi vista ile birlikte satanin belasini versin bence. zira vista'nin donanim gereksinimleri belli.

.de ye artik dosya yuklenemedigi icin (artik bayadir gecerli bir artik) pek link bulabileceginizi sanmiyorum. .de accountunu .com a aktarma gibi bir sey de yok, biraz kasip hic yoktan bir seyler bulmayi deneyin ama cok fazla umut beslemeyin.

rapidreactor'de .de linkleri de indexleniyor.
advanced search'ten secebilirsiniz, ya da listede cikan linklerde RD yazanlar rapidshare.de uzerinden.

Yirim.
Assert h başta olmak üzere teşekkür ederim teknoloji yakını gençler.

.de 'nin server'lari tamamen dolmus durumda oldugu icin sadece eskiden yuklenmis -2006'dan once- dosyalara ulasabilirsin. paran biraz bosa gitti denebilir. saglik olsun.

geçmiş olsun delikan abimiz...

izmir'in esnafı biraz hödüktür... önce "displex ney?" diye sorarlar, ne olduğunu öğrenip meraklarını giderirler, sonra da "hee yok bizde ondan" derler... ben de bu tip şeyler aradığım zaman aynı senaryoyu yaşıyorum oradan biliyorum. hiç uğraşmayın:

urun.gittigidiyor.com

hiç emin değilim ama (bkz: dr. who) olabilir

en.wikipedia.org

www.imdb.com

bu olabilir mi ?

hiç biri değil malesef

süper baba?

evet süper babaydı sağol.... .... ... .. . yok ya süper baba ne yapancı ne mini ne de bilim kurguymuş.

bildiğim kadarıyla; hava aşırı nemli olursa akciğer su ile dolacağı için boğulabiliriz... ayrıca nem hissedilen sıcaklığı arttırıyormuş.

Havadaki nem, hava sıcaklığını artırmaz. Artan şey hissedilen hava sıcaklığıdır.

tamam ben de öyle dedim...

grafigi vardı bunun bi ordan nem oranına gore hissedilen sıcaklıgı buluyorsun fln.

www.rsm.gov.tr

Şimdiye kadar nemden dolayı karşılaşılmış en uç durumları merak ediyorum aslında.

çok zahmetli ama bunun cevabı için temmuz-ağustos ayında bi gün antalyaya gidip 24 saat geçirin. nemden buhardan hayattan tiksiniyosunuz. ne yatmaktan uyumaktan, ne çalışmaktan ne dinlenmekten bişey anlayamıyorsunuz. hiç koşuşturmasanız, terlemeseniz, direkt güneş ışınına maruz kalmasanız bile vücudunuz yapış yapış vıcık vıcık oluyor sürekli.günde 4 kere banyo yapsanız faydasız.

yaşlılar bu durumda rutubetten romatizma tansiyon vs. olabiliyor. hatta bir deyiş vardır: antalya'nın sıcağından neminden dolayı antalya'da bastonlu yaşlı göremezsin deyü.

Adana'da da aynısı oluyor merak etme :)

havanın belirli bir nem tutma kapasitesi var. uç durum diye bir şey olamaz çünkü bağıl nem sınır değeri geçerse yağmur yağar.

doldurmuştur. 2 seneden uzun kullandıysanız normaldir...

aha burdan.. #8532485

peki acaba ben serap mı gördüm kendim denerken...

valla seni bilemem de, ben kaynak tuketimlerine baktigimda pek serap gormuyorum.

azureus icin fake ratio yapabilen eklentiler var bundan kelli kimi sitelerde banlanıyor fln fln. bitcomet de aynı akıbete ugramıstı.

utorrent ben de açtığımda bi kaç saniye sonra çekmeye başlıyor, seedlerle ilgili o söylediğin

torrentle tanışınca azureusla da tanıştım. çok dosya çektim sağolsun.. ben de uttorent kullanmam diyordum. noldu?

nolacak.. anlayınca olayı kayıt defterinden bile silercesine yok ettim. gözüm gönlüm açıldı. umarım bir daha karşılaşmayız. :):)

valla her şeyi geçtim de ben ve benim gibi 512 ram kullanan arkadaşlar uzak dursunlar. ha ben de 2 gb ram var diyorsanız kesinlikle azureus, utorrent de neymiş..

isimden kazanıyor bir de... µtorrent. (alt+0181=µ). Azureus demek kasıyor insanı.

yıllardır azureus kullanıyordum ama ben bile vazgeçtiysem herkes vazgeçer. sistem kaynaklarını sömürüyor resmen, ona ses çıkarmıyordum ama(bkz: azureus/@kimlanbu)

programların verdiği performans sistemden sisteme farklılık gösterebilir... herkesin donanımı, bağlantısı, kullandığı diğer programlar farklı...
azureus sizin sisteminizde daha iyi performans veriyorsa ve siz onu seviyorsanız onu kullanın...

utorrent Bittorent Inc. tarafından satın alındıı. Hepimiz Bittorent Inc.'iz hepimiz drm'iz