moda tasarımcısıyım

Önce arkeoloji, sonra sosyoloji bitirdim. Önce organizasyoncuydum, sonra nasıl olduysa son işimde iş geliştirme uzmanıydım. Şimdi de İstanbul Üni'nin açığından çocuk gelişimi okuyorum :D Diğer yandan da işletmeci mi, aşçı mı, garson mu, barmen mi, temizlikçi mi olduğumu bilmediğim bi işim var. İleride belki kreşte çalışırım :P
Böyle bakınca, keşke yazılımcı olsaymışım diyorum, en azından ne olduğun belli işte ne güzel :D

ingilizce öğretmeniyim. bundan 6 sene önce birkaç ay çalışır, başka iş bulur istifa ederim diye başlamıştım. sınıflarımı, öğrencilerimi öyle özledim ki... tanıdığım insanlara itiraf edemediğimi burada dile getireyim ben bu işi yapmayı çok sevmişim aslında.

mühendisim. yazılımcı olsam güzel kapılar açarmış bana ama o kadar ilgim yok ki. mesleğimi seviyorum.

insaat mühendisiyim

Planlamacıyım. Bana da herkes ikcı gibi geliyor.

@ben de sektörde durum nasıl ? maaşlar tatmin ediyor mu ?

@nickimin hakkini veremedim biraz daha açar mısınız ? ne bitirdiniz mesela, ne yapıyorsunuz tam olarak ?

yayin operatoru. bana da benden baska bu isi yapan yok gibi geliyor

@garavel

türkiye piyasasini maalesef pek bilmiyorum ama maasimdan memnunum. diger sektörlerdeki corona durgunlugu ile kiyaslayacak olursam gayet iyi durumdayiz diyebilirim.

Psikoloğum. Bizden bol bol var gibi bu aralar :)

Yazılımcıyım herkes avukatmış gibi geliyor

mühendis, teknoloji yatırımları danışmanı

fikrin ve paran varsa yapmak istediğin işte mühendislik içeriyorsa arayacağın kişi benim.
satış pazarlamaya karışmam geri kalan herşeyi halleder ürün bu, fiyat bu, kazanacağın para bu, yapman gereken bu diyip mevzuyu teslim ederim. tr/eu/iskandinavya çalışıyorum.

Mimar / akademisyenim. Her ikisiyle de aşk / nefret ilişkisi yaşıyorum. Mimar olmak deli işi, akademisyen mimar olmak için tamamen keçileri kaçırmış olmak gerekiyor, özellikle tasarım alanında.

onu yazmayı unutmuşum bana da herkes influencer gibi geliyor. bir şekilde sosyal medyadan ucuza para kazanma derdinde insanların çoğu, yapana da saygı duyuyorum haksız değiller.

Bir diğer nereye baksan rastlanılan meslekteyim, avukatim

Endüstri mühendisiyim. Yazılımcı olsaydım keşke diyorum. Yazılım dillerine yatkınlığım var. Zevkle yapardım. Şu an endüstri mühendisliği beni tatmin etmiyor.

Sınıf öğretmeniyim. Ben de herkes yazılımcı sanıyordum.

çevirmenim.

herkesin mesleğinin ne olduğundan ziyade, sabah şirkete gidip akşam döndükleri monoton bir dünyadalar diye düşünürdüm.
benimkinden çok farklı bir düzen bu.
en azından 2020'ye kadar farklıydı.
artık herkes benim gibi.
kendimi yalnız hissetmiyorum :)

@himmet dayi endüstri mühendisi ne yapar ? şuanki bulunduğunuz pozisyonunuz ve iş tanımınız nedir acaba ?

Turizmciyim. Turdur, oteldir falan bakıyorum. Alaylıyım, 15 seneyi geçkin uğraşıyorum.

universite doneminde (marmara reklam) produksiyon asistanligindan baslayip amirligine kadar geldim, tv calisaniydim.. yuksek lisans doneminde (arel grafik tasarim) free lance grafik ve tv baglantilarim sayesinde cevirmenlik yaptim.. akabinde medya ve uzantilarindan daralip meslek degistirmeye karar verdim.. o sirada ogretmenlik firsati cikti karsima dil ve sahip oldugum toefl`dan oturu.. 11 yil once oylesine basladigim meslege, ogretmenlik sertifikasi ile profesyonel olarak devam ediyorum..

bana herkes issiz gibi geliyor.. asiri pesimist ruh halimden de kaynaklaniyor olabilir..

@garavel

ne iş olsa yaparız abi :d

şaka bi yana üretim ve hizmet sektörlerinin birçok alanında çalışma imkanı var. yani hastanede çalışan arkadaşım da var, trt'de de çalışan arkadaşım da var, üretim sektörü ağırlıklı oluyor genelde ama işte alternatifler de çok fazla.

ben otomotiv sektöründe kısa bir süre planlama akabinde uzun süre proje yönetimi bölümlerinde çalıştım. şu an çalışmıyorum. yeni bir iş için istifa ettim. yeni işte süreç tamamlanmak üzere. otomotiv değil bu kez. yine üretim sektörü. pozisyon satın almaya bağlı bir uzmanlık diyeyim.

Genel olarak planlama, proje yönetimi, kalite, üretim (üretim mühendisliği, yalın üretim, verimlilik vb. ile ilgili tüm bölümler), satış, satın alma, ürün geliştirme (tasarım değil) vb. gibi pozisyonlarda çalışıyor endüstri mühendisleri.

Kimya mühendisiyim. >10 yıldır boya argecisi olarak çalışıyorum.

Bana da duyurunun %85'i yazılımcı veya avukat gibi geliyordu :)

sinema & televizyon mezunu, modern tavla oyuncusuyum.

Turist rehberi & ziraat teknikeri

yazılım.(eğitimim) çiftçi.(ata mesleği) öğretmen.(bilgisayar, girdim bitirdim. bitiremem sanıyordum ama bitirdim) taksici. (baba mesleği. yapmıyorum. eskiden adam olmayınca geceye çıkardım.)

Akademisyenim, siyaset bilimi alaninda doktoraya devam ediyorum, ayni zamanda ders veriyorum.

Ameleyim (müteahhit), kat karşılığı verilecek yeriniz varsa verin yapayım :)

yazilimciyim. bana da herkes benden cok kazaniyormus gibi geliyor.

teknikerim. hep bir şeyleri tamir ettim. şimdiyse ar-ge yapıyorum. bana da herkes benden çok kazanıyormuş gibi geliyor.

finansçı/akademisyen/oyuncak tamircisi:)

Hafta içi akşam 5'e kadar memurum, sonrası ve hafta sonu tam zamanlı esnafım. Kafamın içinde 24 saat esnafım. Şu, su verenin itfaiye hortumunu sevdiğiniz esnaflardan değilim, suyumuz var :)

avukatım

Yazılımcıyım, bana da herkes yazılımcı olmaya çalışıyor gibi geliyor.

Neyse yazılımcı olun, belki ülke daha iyi bir yer olur 50 sene sonra.

youtu.be

siyaset bilimi mezunuyum, işsizim.

devlet memuruyum, düz.

Eskiden hava indirme teğmen'dim. yani paraşütçü piyade. muvafaktaname ile memurluğa geçtim.

tamirciyim bildiğin tornavida anahtar gres yağ tamir işi.

Mali müşavirim. ben de çoğunluğun yazılımcı olduğunu düşünenlerdendim.

8 kilo aldım aktif spor yapmama rağmen

20 kilo aldim, hamile kaldim :)

Pandemiden beri daha disiplinli bir şekilde spor yapmaya ve beslenmeye başladım. Kilomu bilmiyorum sonuç iyi.

Hamile kalmadım, 10 yıldır yaptığım aktif spor yaşamımı pause ettim, 10 kg aldım.

10 kilo verdim. IF yapıyordum zaten, aynen devam ettim. Toplamda da 2 yılda 20 kilo verdim.

20 kilo aldım, sabah akşam yiyip içip yatıyorum. İnşallah bir ara diyete/spora başlayacağım :)

surekli yatmama ragmen hic kilo almadim. on yildir ayni kilodayim.

nisan basindan beri evden calisiyorum. basta kilo verdim. sonra geri aldim.

sonuc olarak 1 kilo daha fazlayim sadece.

ne yaptigima gelecek olursak, pek fark yok. ise giderken de disardan cok az yerdim. simdi de oyle. bu demek degil ki borek corek yemiyorum. bayaa yiyorum hem de. 3-5 kilo daha hafif olsam iyi olur ama neyse :)

Ben 5 kilo aldım. Böyle olmayacak dedim diyetisyene gittim 13 verdim :)

10 kilo aldım, ilk defa bu kilolardayım.

çok zor kilo alırım ona rağmen hareketsizlikten ilk iki ay 3 kilo aldım. sonra adapte olunca durdu.

Ben de kasım başı gibi yurt dışından dönüp eve kapandım, ondan sonra 8 kilo civarı aldım. toplamda başından sonuna 85 den 97 oldum ama hangi kiloları ne ara aldın bilmiyorum

Mart ayinda tek basima yasadigim Amerika’dan dönüp partnerimle yasamaya basladim. Amerika’dayken kilo alma korkusuyla cok sade ve sebze, et ve tam tahillara dayanan bir beslenme seklim vardi. Abur cubur, sekerli ve yagli yiyeceklerden tamamen uzaktim. Türkiye’ye dönünce kendimi Türk mutfagina vurdum ve gelsin cigerler gitsin mantilar seklinde beslenmeye basladim. Disaridan da cok yemeye basladik, evde de denemedigim kek, pasta, börek tarifi kalmadi. Mart-Haziran arasi 11 kg aldim. Yazin 3 kg verdim, su an +10 kg ile baslangica geri döndüm. Pandemiden önce yoga, trx vs grup derslerine katilan ve her gün 8-10 bin adim yürüyen biriydim. Pandeminin ilk aylarinda günlük yürüyüslere cikmamiza ragmen su an onu da birakmis durumdayiz. Atistirmalari kestik, iki ögüne indik ve pasta börek islerini biraktik su an. Kah gram gram kilo verip kah yerimizde saymaya devam :)

Ha bir de ilk lockdown sirasinda alkol tüketimimiz acayip artmisti. Günlük kokteyl saatimizin yaninda yemeklerle sarap eslestirip icmeye falan baslamistik. Su an onu da oldukca azalttik.

Mart 2020: 79,61 kg
Ocak 2020: 76,92 kg

3 kilo verilmiş. Beslenmeye dikkat ediyorum, günde 20-30 dk yoga yapıyorum, yazın bi de bisiklet sürüyordum.

değişmedim. spor yapıyorum

6 kilo aldım :(

7 kilo verdim. Evde olunca hem spora daha çok zaman ayırabildim. Hem de daha sağlıklı beslenmeye başladım.

ilk 2-3 hafta hariç hiç spor yapmadım, 3 kilo verdim. dışarıda güzel şeyler yemeyi kesince otomatik olarak vermiş oldum. zaten 3 senedir if yapıp istediğimi yememe rağmen kilomu koruyordum, denklemdeki kalori girişi azalınca veriverdim.

8-9 kg verdim.
Noelden beri 2-3 kg aldim.

Kalori takibi yaparak verdim ki sporum salonlarin kapanmasi sebebiyle barfisk sinav kettbell ile hareketr donustu.

Kalori takibi yapmadigim icin sonrasinda aldim.

3 kilo verdim. Hiç bi zaman kilolu bi insan olmamıştım. Pandemi başında yemek ile daha az uğraşmak için IF’e başladım. Genel olarak tatlı ve abur cubur seven bi insan değilim. İlk 6 ay nike training’i çok aktif kullandım kas oranımın ciddi bi şekilde arttığını gözle görülür bi şekilde gördüm. Sonra nike training’i yapmamaya başladım bu sürede kilo değişimi olmadı ama kas oranımın azaldığını hissediyorum.

Basinda 2 kg aldim, sonra 5 kg verdim.
Havalarin isinmasiyla parka gitmeye ve disarda vakit gecirmeye basladim, sikintidan yemek yeme durumum da gecti. Net etkiyi paketli gidalardan uzak durarak almisimdir.

Evde tartı yok o yüzden kesin bir şey diyemiyorum ama kıyafetlerim hala aynı şekilde oluyor o yüzden hiç değişmedim diyebilirim.

mart 2020:82 civari

şubat 2021: 91 civari

94 e kadar çıkmıştım ancak şuan diyetteyim.hedefim yeniden 82 leri görebilmek.

5 kilo falan verdim. Evde olunca öğünleri atlıyorum, işteyken yine öğle yemeği yerdim, sabah bişeyler yerdim. Evde tek düzgün öğün yiyorum gerisi atıştırma şeklinde geçiyor :D

Terra Shiraz. Konum: Tekel

geçen oops diye bir şarap içtim bence güzeldi..
bir de moldova şarabı vardı carrefourda.. onu tavsiye ederim

Chianti tipik bir toscana şarabı. Chianti Piccini migroslarda oluyor.

Likya patara saraplari. Metro marketlerde ve carrefoursalarda satiliyor. Fiyati da yaklasik 50 tl.

Kapadokya markası olan Kocabağ’ı öneriyorum. Özel bir serileri var “K Kocabağ” diye, enfestir. İnternet sitelerine baktım online satış yok ama iletişim kısmında bilgiler var, kontak kurarsanız size yardımcı olacaklarına eminim.(yardımcı olmazlarsa gel beni bul)
Bir de yine kapadokya markası olan Turasan vardır. Meşhur ürgüp markasıdır.

likör şarap için turasan ve gallipoli harika. beyaz içilmez

izmir'deyseniz alsancakta george wine club var mesela. yerli üreticilerin şaraplarının satıldığı bir mahzen. 60 TL'ye güzel şaraplar alıyoruz oradan. Bu tarz butik yerler bulabilirsiniz bence.
Henüz denemedim ama iyi olduğunu duyduğum yanık ülke şarapları var, online satış yapıyorlar, deneyebilirsiniz.

Vedat Milör önermiş. www.instagram.com

Chianti çok iyi fakat benim bulunduğum şehirde yok. Mecburen sizin gibi denemeler yapıyorum. Denediklerim arasında Buzbağ rezerv daha iyiydi. Bir chianti değil tabi :(

casal mendes 10 numara 5 yıldız

Süryani şaraplarını seviyorum, en son manastır isminde bi şarap deneyip sevdik. Evinize en yakın tekel'e sorunuz. ^^

kocabağ kalecik karasi ve leo's. casillero del diablo cabernet sauvignon. cesitli yerlerde bulunabiliyorlar.

kocabag telefonla siparis alip kargo ile gonderiyor ama paketleri 6 sise sanirim. ya da 6 sise olunca kargo ucretsiz, oyle bir seyler.

(bkz: chateau londre)

metro markette satılıyor, fiyatı 80 tl. fransız şarabı ve içimi kolay, kalecik karası gibi. şiddetle öneririm. hatta biraz daha paraya kıyıp kimyonlu gouda peyniri ve kuru et alırsanız orgazmik yiyecek kombinasyonu oluşturmuş olursunuz. :)

Antik Narince Emir /Beyaz 50 tl ydi en son migrosta

Kavaklıdere Egeo Sauvignon Blanc - Migros'ta satılıyor.
Gelibolu'dan Suvla şarapları var. Onlar da fena değil ama satış noktalarını bilmiyorum. Bütçeniz el verirse Sarafin şaraplarını da öneririm, Tekirdağ/Saros tarafından.

O değil de ne güzel bir hafta sonu aktivitesi yapıyorsunuz. Keyfiniz bol olsun :)

Merhaba

mobile.twitter.com

Bu flood sorunuza cevap verecektir. Kabul oranları çok düşük oluyor okulların başvuru sayısının çokluğu nedeniyle. 2,88 ile şansınız imkansız olmasa da çok düşük sanırım. Master yapıp ortalamayı yüksek tutmak kapıları size açabilir. Kolay gelsin.

3.00 lisans ortalamasi sarti olan bir bölüme 2.88 ortalama ile basvurursaniz belgelerinizin incelenmesi asamasinda elenirsiniz.

Gelecek hafta Altunizade Dünyagöz’de ameliyat olacagim ve 9000 tl ödüyorum. Muayene ve test sonuclarina göre uygun olan yöntemi size bildiriyor doktor. Mesela benim korneam biraz ince bulundugu icin wavefront yöntemi uygun görüldü. Partnerim birkac yil önce ayni hastanede ilasik yöntemiyle tedavi görmüs ve gayet memnun, bir sorunu yok.

Linkedin

Fiverr

buraya da sorabilirsin. mesela ben grafik tasarimciyim, hareketli/statik tasarimlar yapabilirim.

bionluk da bir senecek.

kavaklıdere yakut, tam bir fiyat performans şarabıdır.

Sadece Carrefourlarda satılan Sava da tam bir f/p ürünü.

uygundan kasit ne kadar bilmiyorum ama casillero del diablo cabernet sauvignon guzeldir. frontera cabernet sauvignon da severim ben. frontera okuzgozu de guzeldi.

Ancyra kalecik karası seviyorum ben

içlerinde yemek kalitesi en iyi olan sunset. en kötü olan park fora.

Mikla ve Sur Balık. Mikla'nin hem manzarası hem de menusu olağanüstü...

Sifir tecrübeyle basladim, bugün ücüncü girisimde aldim. Tavsiyem parkura cok hakim olmaniz ve sakin kalmaniz bir sekilde...

2.de aldım sıfırdım.

Tek seferde aldım. Arabayı sürmekten ziyade parkuru ezberledim.

sıfır tecrübeyle girip tek seferde aldım

Sifir tecrube, 3. Giris.

sıfır tecrübe, ilk seferde aldım.

2019. Sifir tecrube- ilk sefer

sıfır tecrübe, ilk sefer.

edit:
sadece başlığı okumuşum.
2014 öncesi, manuel-otomatik ayrımı yokken standart manuel vitesle sınava girmiştim.

Hiç altyapım yoktu. 2. Denemede geçtim..

Sıfır tecrübe - 2.seferde.
İmkanınız varsa parkuru kendiniz de çalışın gece boş saatinde.

Ben 1.de kaldım, 2.de bir arkadaşım sınavdan önceki gece 1de beni götürdü, 2 kere kendim gittim. (yanımda oturdu) ertesi gün kendimi daha sakin hissediyordum, sınavı geçtim.
İlkinde stop ettirdiğim için kalmıştım. O zaman da sakindim ama başka bir arabayla kendim gidince daha hakim hissettim.

Sıfır tecrübe, ilk girişimde kendi arabamla giderek aldım.

Kardeşim Manuel’den ilk seferde aldı, sıfır tecrübe
Ben Otomatikten üçüncüde aldım, sıfır tecrübe.

Tamamen şahısın kendisiyle alakalı. Ben genel olarak beceriksiz ve sakar bir insanım. Hoca bana inanamadı. Yola çıkamıyorum. Kardeşim de aldığı gibi yollara düştü, uzun yola çıktı.

Sıfır tecrübeyle başladım, ilk girişte geçtim. Ama kurstan 22 saat direksiyon dersi almıştım. Sakin ol yeter, heyecanlanma. Sinyalleri unutma. Durunca kalkarken vitesi 1'e almayı da unutma, 1'e alıyorum diye 3'e alma. Rahat ol. Ben geçtiysem herkes geçer. İyi şanslar.

sınav zorlaşmadı, inanılmaz basit. düz yolda gidiyorsun, geri geri gidiyorsun, yokuşta kalkış yapıp bir de paralel park yapıyorsun. bunlar zor geliyorsa ehliyet almayın abi lütfen.

tavsiye: trafiğe kapalı alanda bol bol sürüş yapın.

2017'de 10 ders kurs ve sıfır altyapıyla ilk seferde aldım. Bir kez stop ettim normalde hiç etmediğim yerde (yokuşta kalkış), arabanın aküsü bitti ve çalışmadı, kurs eğitmeni geldi, arabayı çalıştırdı bana geri verdi ve devam edip bitirdim. Önceki sınavlarda tek stopta kalınıyormuş ama bizim sınavda ikinci şans vermeye başlamışlar. O sayede ilkinde aldım.

Ama sınavdan sonra bir daha araba kullanmadım. Kurs çok dandikti, tamamen sınav geçmeye yönelik anlatmıştı. Paralel parkın asıl mantığını bir kere bile anlatmadı. Tüm kurs boyunca arabanın sağ arka tekerinin üstüne bi lamba yapıştırıp aynadan o lambanın kaldırım hizasına gelmesine göre kılavuz alarak park ettik. Sınavda müfettiş lambayı çıkardı ama kafamda canlandırıp geçtim. Yoksa normalde paralel parkta ne yapmam gerektiğini bi kere bile anlatmadı kurs.

sıfır tecrübe ilk girişte- 2020. Anahtar nokta, kurs ve hocanın iyi olması. Parkur zaten ezber.

Sıfır tecrübe ilk girişte b ehliyet, 2. Girişte tır ehliyeti aldım...

2015te kursun verdiği 9 10 saat ders dışında hiçbir tecrübem olmadan girdim ilk seferde aldım.

Tekrar ekleme olsun diye yazıyorum. Kardeşim 2019 martta ben 2019 eylülde aldım ehliyeti sınav aşırı zordu bana kalırsa. Ankara incek’te girdim sınava. Üçüncüde geçtiğimi yukarıda demiştim zaten, iki sefer de sinyal vermediğim için elendim. Parkta iyiydim çünkü hoca bandı görünce tam sağ yap işte kapı koluyla duba aynı hizaya gelince direksiyonu düzelt gibi şeyleri ezberletti ve geçtim. Paralel park ve l park bu şekilde çok kolay. Bir de komisyon çok önemli. Hatta aşırı önemli öyle diyim.

Tamir edilemeyecek bir sorunu olmadıkça değiştirmiyorum

4.yıldayım bozulmazsa değiştirmem. (iphone 6s)

gittiği yere kadar gidiyor, şuan kullandığım 3. senesinde, maşallah hala ilk günkü gibi. (oneplus 5t)

Evde birisinin bozulunca kendime yeni alıp benimkini veriyorum.

Valla şimdi düşündüm de ilk telefonumdan itibaren 2011-2014-2017-2019 (hatta 2020 sayılır) yıllarında degistirmisim. Ortalama 3 yılda bir diyebiliriz sanırım.

Edit: kullanılmayacak hale gelene kadar kullaniyorum ama.

Yağını çıkarana kadar kullanıyorum, eskiden iphone un son çıkan modelini alırdım, bi maaşım yeterdi. Şimdi en ucuzun bi tık üstü bişey alıp geçiyorum.

Son raddeye gelinceye kadar. Telefon isyan ediyor artık.

4. yıldayım. bozulsa da değiştirsem diyorum ama bozulmuyor namussuz :)

Ortalama 3 yilda kullanilmaz hale geliyor (ekran kirilmasi, screen burning, pembe cizgiler belirmesi vs)

Genelde guncel bi model alirdim ama artik enayilik gibi geliyor. Orta halli bi cin mali alip gecicem (almadi)

3-5 sene

5 yılda bir

2-3

s3 mini

Ortalama 3

4+ iphone

30 ayda bir şirket yeni iPhone veriyor.

5 yıl oldu samsung note 5 kullanıyorum, batarya bitik durumda ve artık yavaşlamaya başladı, hafızası yetmiyor, bataryasını değiştirip kullanacağım, kara cuma veya yılbaşı zamanı iyi bir indirim olursa değiştirmeyi düşünüyorum.

Bozulursa ya da uygulamalar telefona yüklenmez hale gelirse falan anca. Onu dışında degistirmem ki o da bence 5-6 yili buluyor genel olarak.

hurda yapana kadar kullanirim.

Tamir edilemeyecek duruma gelene kadar.

Ortalama bes senede bir...

4-5 yılda bir. en son iphone se almıştım 4,5 yıl önce. şimdi tekrar iphone 12 siparişi verdim.

3-4

kullanılır halde satıp yenisini alıyorum.

2003-2005-2008-2012-2014-2017-2019
ortalama 2,5 senede 1'miş. en uzun kulllandığım telefon sony w810i. yukarıdaki 7 telefondan 4'ü sony'di zaten.

mobil teknolojiyi yakından takip ediyorum, yıllar içinde gelirim çok arttı ama telefonların gelirime olan oranı gelirimden daha çok arttı. o zamanlar yeni telefon alacağım zaman piyasadaki amiral gemi telefonlardan birini alıyordum, geçen sene orta seviye bir xiaomi almak zorunda kaldım. bundan sonra da amiral gemi bir cihaza para vereceğimi sanmıyorum.

2008-2012 nokia 6300
2012-2015 nokia c5-03
2015-2019 samsung s3
2019-günümüz samsung m20 ortalama 3-4 yılda bir miş o zaman hedef 2023 :(

Kullanilmaz hale gelene kadar.

2010-2013 iphone 3gs --> guncelleme almamaya basladi, eski uygulamalar acilmaz oldu

2013-2016 samsung s4 --> sim kart slotu bozuldu, degistirdim duzelmedi

2016-2017 lg g4 mini --> denize dustu

2017-2019 xiaomi mi 5s --> 2019da ulke degistirdim, yeni hat alinca telefon yaninda bedavaya geliyor diye samsung a50 aldim.

2010-2013 iPhone 4
2013-2014 Samsung Galaxy S3
2014-2018 Samsung Galaxy Note 3
2018-. Samsung Galaxy C9 Oto
Ortalama 2.5-3 yıl

kahveyi nasıl seviyorsun, onu da belirt ki ona göre önerelim. sert mi, yumuşak mı, aromalı mı nasıl?

@klassnno,

Hiç farketmez, çok acı olmadıkça kaliteli her çekirdeğe açığım. Çok da ağız tadımı biliyorum diyemem, her türlü seviyorum.

filtre kahve için rio, guetamala ve kosta rika deneyebilirsiniz. kahve dünyası kahveleri orta kalitedir, denemek için ideal.

paket tasarımları böyle, yörenin ismi yazıyor.
cdn.dsmcdn.com

Birkac aydir cekirdek seklinde alip kullaniyoruz, cok memnunuz: cafepaco.com

5-6 yıl önce buradan Curaprox önermişlerdi çok memnun kaldım, şarjlı diş fırçasına geçene kadar da hep onu kullandım; manuellerde Curaprox'tan ötesi yalan.

altin kaplama da olsa bir fircaya 40-50 lira verilme bence

ben colgate'in ultra ince uclu fircalarindan kullaniyorum, onlar da soft ya da super soft diye geciyor ve gayet memnunum. cok yumusak killari var

www.hepsiburada.com

hatta bu daha ucuzmus www.hepsiburada.com

Diger markayi kullanmadigim icin karsilastirma yapamam ama sensodyne'in extra yumusak modelini kullaniyorum, memnunum. (25 tl gibi bi fiyati vardi migrosta en son.)

yillardir curaprox kullaniyorum, memnunum. kullanmaya basladiktan bir sure sonra bastirmamayi ogreniyorsunuz aksi halde 1 aya fircanin killari duzlesiyor :D

Curaprox’un muadili yok kesinlikle, özellikle de hassas disetlerine sahipseniz ya da dislerinizi sert bir sekilde fircaliyorsaniz.

Valla duyuru sahibine tesekkurler, yorumlar sayesinde Curaprox'a gececegim gibi: bu kadar memnuniyet! :))

Curaprox demeye gelmistim ben de

Curaprox da kullanan biri olarak rosmandan bulduğum bir fırça da hiç fena değil derim. Fiyat olarak prokudent denemenizi öneririm

Tepe supreme de yumuşaktır. Tepe'nin şu çeşidi var daha ucuza gelen ama hakkında pek bilgi bulamadım, buradan da sormuştum.

www.hepsiburada.com

www.eksiduyuru.com

Belki aranızda deneyen vardır.

iceriginde glikoz sr. var mi bilmiyorum ama cikolata tadi aklabildigim en iyi market cikolatasi ritter sport

nestle, milka ulker tam rezalet, eti'nin cikolatalari guzel ama

Tadelle

www.micaochocolates.com
Her yerde bulunmuyor, en son getir’de buldum mesela ama oldukça kaliteli ve lezzetli.

Vakko (yoğrulan çikolata hamuru* ve bekleme süresi daha farklı)
Divan (elbette migros için üretilen madlenlerini kastetmiyorum)
İstanbul’daysanız baylan gibi butik yerleri de öneririm.

Daha alt kalite için;
Pelit, özsüt, mado vs .


Market ürünleri için konuşursak; ülker ve godiva tamamen kimyasal. Şurup tadını dedem bile anlar.
Eti güzel fakat kullanılan yağ ve kakao kalitesinden kaynaklı, kakao kitle halinde kalıyor. Eritirseniz kakao tozları* (ya da başka bişeyler) yüzeyde erimeden kalacaktır. Aynı şey yerken de ortaya çıkıyor.
Magnum, mika (ve diğer mondelez ürünlerinde; twix vs) palm yağı var. Bazılarında ayrıca glikoz şurubu da mevcut.
Nestel; son dönemde (gramaj azalttıklarından beri) sakız gibi tuhaf bir yapıya büründü. Yine de bitter eski/retro seri ürünleri görece daha iyi.


*mabel yazan arkadaşa katılıyorum, fena değildir.

bind çikolata da kaliteli diye biliyorum. bir araştırmanızı tavsiye ederim.

www.argosincappadocia.com

www.asuwarisuites.com sahibi baran numanoğlu harika bir insandır

@feliss hocam en uygun odası 3 gece 7 milyar :)

@bir garip melek özel balkonu yok özellikle arayıp sordum yine de teşekkürler

Ben de geçen gün ilk kez siparis verdim ve oldukca memnun kaldim. Dikisler ve kaliplar güzel, kumaslar tiril tiril. Bir ürünü beden uyusmazligi sebebiyle iade ettim, bakalim o sürec nasil olacak...

Sistemi meşrulaştırma kuramı cevap olabilir belki.

üniformaya (devlet) olan güven..

calgon reklamında 'beyaz önlük' giyen tesisatçıya da güvenirler.

Sorunun cevabı otoriteryen kişilik olabilir. Toplumumuzda da sıkça karşılaştığımız bahsettiğiniz bu güven korku temelli bence.

Türkcesini bilmiyorum, kendim cevirip yanlis yönlendirmek de istemiyorum ancak intra-group trust, cooperation, conflict literatüründe mevcut tarif ettiginiz olgu.

Aktif okuma günlük ingilizce 20-40 sayfa deniyor ingilizce forumlarda.

Siyaset Bilimi, Amerika, bir ders icin haftada 150-200 sayfa. Dönem ici 2-3 ders. Final projeleri ve kendi arastirma konularimiz buna dahil degil. Bu rakam sadece zorunlu okumalari kapsiyor. Seneye yeterlik sinavim var mesela, en az 6 ay boyunca bu rakam ikiye, üce katlanacak.

akademiye uzak biri olarak merak ediyorum haftada 200 sayfa az değil mi rutin için? ya da az olmasa da yoğun denemez bence. sonuçta ortalama günde 30 sayfa gibi bir şey. akademik metinler tabii ki farklıdır ama kitap kurdu diyebileceğimiz insanlar bile daha fazla okur.

@black mamba
Bir ders icin, haftalik zorunlu okuma ders listeleri ve dönem ici 2-3 ders diye belirtmisim yukarida. 200*2-3 ediyor yani. Bunun haricinde de kendi arastirmalarim ve final projeleri icin de okudugumu da eklemisim.

burs sonrası çalışmalarımla okulun adını duyurabilir ve yüceltebilirim diyebilirsin. ekstrem bir örnek olucak ama diyelim gidip nobel aldın, aaa maastricht'te okuyan çocuk nobel almış derler. okulun popülerliliği ve saygınlığı artar.

onun dışından yazdıktan sonra 2-3 gün bekle. ondan sonra yeni bir gözle değerlendir. yazdığın anda nedense 10 kere okusan bile bazı hataları görmezden gelebiliyorsun. 3 gün sonra okuduğun bariz hatalar varsa gözüne direkt çarpıyor.

okudugun bolum ozelinde neler dusunuyorsun, onlar onemli. O alanda sunu yapmak istiyorum, bunu etmek istiyorum falan diyebilirsin. Mesela: makale yazacagim, M. universitesinin akademik katkisi olacak, soyle bir projede calismak istiyorum vs. Yani, bolum ve uzmanlik alanina dair biraz kafa yorman iyi olur.

yazdiktan sonra benle paylasirsan, Ingilizce ve format acisindan gozden gecirebilirim.

@xportant: senin yazdiginin moral bozma disinda anlami yok. begenmediysen gec, yazma bir sey.

Gördüğüm en sık yapılan hatalardan biri Cv'de ve transkriptte olan bilgileri tekrar etmek. Bu iki dokumanda bulunmayan hikâyeleri anlatmaniz lazım.

ya orda isteneni özenle yapıp bir de sürekli iletişim kurmaya çalışıp ordan birilerini tanımanı öneririm. sık mail atmak ordan kanka edinmek vs. şansını arttıroyur şimdiye kadar ne çok bu yöntemin işe yaradığını gördüm.

Ben de var. Gayet memnunum. Her şeyi yapabilirsiniz oyun oynamak dışında

Doktora öğrencisiyim, Fire HD 10 olanını kullanıyorum. Tüm derslere götürüyorum, döküman üzerine aldığım notları vs takip edip yenilerini eklemek veya slaytların üzerine not almak için. Kitap okumak, not almak ve hatta dizi-film izlemek için oldukça uygun ve keyifli. Sanırım 10 versiyonunun ekran kalitesi daha yüksek. O yüzden eğer bir şeyler izlemek için de kullanacaksanız 10 versiyonunu almak daha mantıklı olabilir. Ama genel olarak tam bir fiyat/ performans ürünü. Öncesinde de Google Nexus kullanmıştım, en az onun kadar başarılı ama okuma konusunda büyük ekranla daha rahat ettim.

Bizim barınağımız
hayvankurtarma.wordpress.com

temizmama.com üzerinden bağış yapabilirsiniz.
www.temizmama.com bu listeden Hayvan Kurtarma olarak ararsanız bizim barınağımız çıkıyor.

Özellikle son 6 aydır barınak nüfusunun artmasıyla mama konusunda çok çok sıkıntı yaşamaya başladık. Günde 15-20 paket arası büyük boy mama gidiyor. Buna ek olarak hayvanların sağlık sorunları, barınağın bakım giderleri, veteriner ücretleri vs. derken çok ciddi bir maddi krizin de içerisindeyiz. Mama desteği süper olur o sebeple.
Daha fazla bilgi almak isterseniz bana özelden de yazabilirsiniz.

fonzip.com
Merhabalar, bu da bizzat tanıdığım bir arkadaşımın uzun süredir çalışmalar yürüttüğü bir oluşum.
İyi bayramlar.

www.ozyegin.edu.tr

www.kasibeyaz.com.tr
Zomato' dan mekandaki fiyatları ve benzer mekanları inceleyebilirsiniz.

Kaşıbeyaz' a geçen sene gittik ya. Zomato' yu kurcalayım unuttum orayı, teşekkürler.

Mia mensa (deniz kenari), gazebo (deniz kenari), mama shelter (manzara), gaja roof(manzara)

simdi buralar luks kategorisinde yerler fakat oyle menudeki en pahali yemegi secmeyip alkolun dibine vurmazsaniz 300den fazlaya cikacaginizi sanmiyorum ama tabi gitmeden menuyu incelemenizde fayda var. Iyi eglenceler

Gecen sene esimle borsa'ya gittik. Laciverti annemler katiyen onermediler. Adi var manzara var baska bisey yok dediler, ben de hizmete asiri dikkat ederim. Borsa'dan cok memnun kaldik

Bu sene de moda hilton'un ust katindaki restorana gidicez sanirim. Gecen sene organizasyon nedeniyle kapaliydi orasi

gazebo hoş olabilir. yeniköy mü oluyor orası bilemedim tam ama aşağı yukarı öyle herhalde.

şöyle bir fotoğraf da ekleyeyim,

www.gazebo-ist.com

Emek mantinin karsisi arnavutkoy balikcisinin orda. Simdi fotograflarda baya baya buyuk bi bahce falan gorunuyo ama minik samimi bi yer aslinda.

deniz kıyısı değil ama,

ferahfeza (karaköy'de)

www.baskent-ank.edu.tr

www.zomato.comüzü-merkez-istanbul

torium alışveriş merkezinin en üst katında bira içilecek bir yer vardı.
akşamları avm boş oluyor hafta içi. en üst katta da starbucks, dnr, bowling falan var o yüzden boş oluyor. ama hiç gitmedim. hatta kapanmış bile olabilir.
kız arkadaşım beylikdüzü'nde oturuyor da. ben beyoğlu'nda oturuyorum gittiğimde anca torium'a gidebiliyoruz. dışarılarda hiç mekan bulamadım. bulursan bana da haber ver :(

Geppetto. Beylikdüzü'nün en düzgün mekanı. Hafta sonu kalabalık olur ama hafta içi düzgün olur. Buluşuruz :)
tr.foursquare.com

torium üzerine ölü tozu serpilmiş gibi. güzel bi avm ama hep boş yazık. ben daha şehir içi yerleri seviyorum. gepetto güzel gibi. bu civarda oturanlarla bi zirve yapabiliriz gepettoda.

Kendim balayı için bulunmasam da asıl konsepti özel kutlamalar ve balayı üzerine olan harika bir otel olarak burayı tavsiye ederim: www.argosincappadocia.com

nivea invisible black&white

roll on sayilmaz ama gillette cool wave gel kullaniyordum bir ara.
dgc.imageg.net
ciddi anlamda ter kesebiliyor. sürekli kullanmasam da hazirde bir tane bulunur evde hep.

Kristal deodorant zimbirtisindan kullaniyorum. Memnunum.

rexona sari.
efso.

tam modelini hatırlamıyorum, 48 saat geçerli olan var. şeffaf olan. önceden memnundum ama son günlerde ter koktuğumu hissediyorum sanki. rexona denedim sevmedim ayrıca.

edit. 48h derken ürünü tanımladım, yoksa hergün kullanıyorum.

Yves Rocher kullanıyorum 6 yıldır. İçinde alkol, paraben ve alüminyum olmaması bu kadar uzun süre kullanmamda büyük bir motivasyon kaynağı oldu. Ayrıca koku olarak da çok fazla çeşidi var. Duş jeli+roll on aynı kokudan alıyorum, parfümümün kokusunu da iyice ortaya çıkarıyor. Tavsiye ederim.

bulana veya getirene 100bin lira veriyorum gilette wild rain

Bende giysilere iz bırakmasından cok rahatsızdım. Vichy kullanmaya basladım sıfır iz oluyo ama oyle muhtesem bi kokusu yok kesinlkle ter kokmuyosun ama sanki ilac gibi bi koku veriyo sana garip bi koku yani. yves rocher den memnun kalmadım cünkü kokusu kalıco degil iz bırakmıyo ama gün icinde ter kokabiliyosun

(bkz: driclor)
bu aşırı terleme olanlar için tavsiye edilen bir şey ama kullanım sıklığını düşürerek hem terlemeyi kesersiniz hem de iz leke vs kalmaz. yalnız talimata uygun kullanmanız gerekli.

eksisozluk.com
eksisozluk.com

Howth, wicklow günlük turlarına katılabilirsin

İlk gün sabah free walking toura katılın bu sayede şehirde sağda solda ne var öğrenmiş olursunuz: www.newedinburghtours.com
Mutlaka bir gece korku turuna katılın,gece Arthur's Seat ve ünlü mezarlıkları ziyaret etmiş olursunuz.
Vaktiniz var, nakidiniz de varsa kaleye çıkın
Princess Street Gardens'da yürüyüş yapın
Palace of Holyrood'a gidin ( kraliçe ve ailesinin Edinburgh'taki resmi ikamet yeri) hemen sonrasında da The Queen's Gallery'e geçin
Bu son saydıklarımın karşısında da The Scottish Parliament var, binanın mimarisi çok özel, tarihi anlamı da öyle. Ücretsiz, rehberli tura kaydolun.
Meydandaki St.Giles kathedraline gidin, giriş ücretsiz ancak fotoğraf çekimi ücretli
Viski seviyorsanız The Scotch Whisky Experience'a gidin
Old Town'dan holyrooda giderken The Museum of Childhood, People's Museum gibi yerler göreceksiniz. Kesinlikle gidin.
Hagis yiyin, en özel ve geleneksel yemekleri. Tabii ki viski için. Barlarda özel bir içkileri var hasta çayına benziyor ancak sıcak ve çok lezzetli: Viski, limon, sıcak su vb katılarak yapılıyor. Adını unuttum ancak bunları söylerseniz anlarlar.
The Fudge House'da fudge yiyin, hatta hediye olarak da alıp yanınızda götürün.
daha pek çok şey var yapılacak,gidince görürsünüz zaten. En az yarım gününüzü mutlaka alışverişe ayırın. Yün ve kaşmir konusunda çok ünlüler, harika ürünleri var. Bir de tabii viski alışverişi de tadımla falan birleşince keyifli olabiliyor.
İyi eğlenceler :)

1) Lloyds'u öneririm hesap ücreti almıyorlar. Açtırırken sanırım okuldan bir kağıt alman gerekecek öğrenci olduğuna dair ve ne kadar süre kalacağına dair. Ben çalıştığım yerden almıştım.
2) Hesap açtırır açtırmaz para yatırabiliyorsun hesap defterinle. O kadar parayı yanımda götürmek istemezdim ben olsam, aracı kurumlar var bir miktar komisyon ödeyerek gönderebiliyorsun ben kredi kartımı öyle ödemiştim, annem alıp yatırıyordu bankaya.

1) barclays atm sayısı, hesap işletim ücreti almaması açısından iyi
2) banka hesabı açtırmak için okuldan bir belge aldım ben, şu bankada hesap açtıracağım dediğinde veriyorlar hızlı bir şekilde. Bankalar appointment ile çalışıyorlar o yüzden önceden bankayı arayarak uygun bir saate randevu al. Yanında nakit parayla gidersen hesabı açtırırken parayı yatırabilirsin, kartın gelmesine gerek yok. Uluslararası para transferi için en güvenli, hızlı ve pratik çözümse swift.

1) HSBC öneririm. Uluslararası olduğu için devasa büroları var, potansiyel bir sıkıntıyla ilgili yardım alman kolay olur.
2) feliss'in dediği gibi işlemlerle ilgili olarak okulu araya sokarsan işler hızlanır, yani "kartı almadan parayı yatıramam" diyorsan okul yardımıyla o kadar parayı da uzun süre elinde tutmamış olursun.

Diz sorunlarını kronik olarak yaşayan biri olarak voltaren diyeceğim. En iyi ilaç doktorun reçete ile tavsiye ettiğidir elbette ama o ağrıyı çeken bilir diyerek voltaren edinin ve prospektüsünü dikkatlice okuyarak ve eczacıya da danışarak kullanın önerisini getiriyorum. Geçmiş olsun.

(bkz: RICE)

yazarın hangi görüşten olduğu önemli mi? bazen kitap öneriyorum "solcu bakış açısıyla yazılmış" falan diye eleştiren oluyor. eh siyasi ideoloji kitabı yazacak kapasite ve kafa da sağcılarda yok. o yüzden öneriler solcu yazarlardan olacak. kavramlar ve ideolojilerle ilgili kitap tavsiye edemem ancak kavramları öğrendikten sonraki ilk iş siyasi tarihe bakmak olmalı:

sina akşin - türkiye tarihi (5 cilt, her olaya değiniyor), kısa türkiye tarihi (bu özet gibi bir şey)

oral sander - siyasi tarih (iki cildi var 1918 öncesi ve sonrası olmak üzere. bu sadece türkiye değil de dünya siyasi tarihi hakkında. objektif.)

genelden özele gidersek bunlardan sonra ergun aydınoğlu - türkiye solu ve doğan avcıoğlu okuyabilirsin.

siyasete giriş yapmak? Introduction to politics 101 finali mi var, 'abi siyaset bilimiyle ilgileneyim biraz' mı var, yoksa burada bir politikacı adayı mı var?

münci kapani, politika bilimine giriş. temel kavramları öğrenmeniz açısından yararlıdır.

Andrew Heywood'un kitaplarını öneririm, temel kavramlar, teori, ideolojiler... hangi başlığa daha fazla ilgi duyuyorsan -ideolojiler gibi duruyor- oradan başlarsın. Münci Kapani'nin Politika Bilimine Giriş eseri de eskiden beri referans özelliğini koruyan yalın anlatıma sahip, yeni başlayanlar için güzel bir kaynak niteliğindedir.

Bence burada siyaset felsefesi tartışmak isteyen bir aday var.
Soldan bir örnek olsun. Neden sol sorusuna cevap veren hızlıca okuyabileceğin basit bir kitap : Sosyalizmin Alfabesi- Leo Huberman

Liberteryenlerde iz bırakan Ayn Rand ablamızdan :Ben
tr.wikipedia.org(roman)

İlginç bir örnek olacak ama açıklayıcı bulduğum bir kitap :
www.dr.com.tr

Ben'i okuduktan sonra bunu okursan bir şeylerin Türkiye, PKK, Gezi üzerine farklı perspektiflerin nasıl oluştuğunu sezebileceğine eminim.

Öncelikle ilgiler için teşekkürler. Cevaplar çok güzel.

Müh. Fak. öğrencisi olduğum için (kendi derslerimden dolayı) Siyaset Bilimine harcayacağım zaman pek fazla olmuyor. Hele tek başıma kitap okumakla iş biraz daha fazla zahmetli ve aşırı zaman ihtiyacına dönüyor.

Tüba’nın Açık Ders Malzemelerinden Bican Şahin’in hazırladığı Siyasal Düşünceler Tarihi I ve Steven B. Smith’in Siyaset Felsefesine Giriş derslerini takip ediyorum.

Buradaki amacım ne bir sınava hazırlanış ne de siyasetçi olmak. Günümüzdeki siyaseti daha iyi okuyabilmek yani bilinçli olmak.

Tarih ogrenmeden okuyacaginiz siyaset bilgisi havada kalir. Sevket Sureyya'dan Enver Pasa ve Falih Rifki'dan Zeytindagi'ni okuyarak baslayin. Sonra bir ozet Avrupa Tarihi cilasi atarsiniz ustune...

@molla leon zelig macmanus el ayyar kutal

bu nasil bir hasnicktir hocam? bizi neden mahrum ettiniz bunca zaman?

www.idefix.com

Fiyatı da düşmüşken kaçırmayın derim. Ağırlıklı olarak ODTÜ Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi hocalarının her birinin kendi uzmanlık alanında yazdığı genel kavramları açıklamaya yönelik yazılardan oluşuyor. Ben bu bölümde 3.sınıf öğrencisi olmama rağmen hala arada açıp yararlanıyorum çünkü genel bilgileri yüzeysel olarak verip bölüm sonlarında da daha ayrıntılı okumalar için kaynak önerisinde bulunuyorlar.

Giyiniyorum çünkü bu parçaları giyinmek kadar toplamak da bir tutku. Moda tasarımıyla ilgileniyorum, kendi çizgime uygun parçaları her zaman çok şubeli, bilinir markalardan bulamıyorum o zaman devreye vintage ürünler giriyor. Aldığım bazı parçalar orijinal vintage ürünler bazılarıysa orijinal tasarıma sadık kalınarak baştan dikilmiş kıyafetler. Hipsterların vintage ile pek alakası olduğunu düşünmüyorum, vintage daha klasik bir çizgiyi benimseyenler için bence. Türkiye' de Beyoğlu ve spesifik olarak Çukurcuma, Cihangir taraflarından alarak başladım, Facebook üzerinden satış yapan bazı dükkanlar vs de var. Artık yurtdışına çıktığımda da alıyorum ve çok daha ilginç parçalar buluyorum hem de çok daha cüzi fiyatlara. Romanya' dan bir bavul kıyafetle döndüm mesela ve çok az para harcadım. İngiltere' de de vintage pazarı çok geniş gelecek ay orada araştırmalara başlayacağım. Mesela Polonya'da da kiloyla çok uygun fiyatlara vintage ürünler almak mümkün. Chanel, Dior, Prada gibi tasarımcıların ürünlerine ulaşmaksa dükkan sahipleriyle yakın ilişkiler ve bütçe açısından da birkaç tık üste çıkmayı gerektiriyor. Bir de bu ürünlerin ilk temizliği ve sonraki bakımı da astarı kılıfından pahalıya geldi dedirtebiliyor zaman zaman. Son olarak ebay de güzel bir alternatif olabiliyor zaman zaman ancak görmeden, dokunmadan almak konusu vintageda biraz sıkıntı yaratabiliyor.

giyiniyorum ama vintage olsun diye kasmiyorum. genelde yurtdisindaki bit pazarlarindan aliyorum, bir de yilda bir anneannemin genclik gardrobunu elden gecirip parcalar seciyorum. kadinin dolabinda celine parcalar buldum niye memnun olmayayim. hem de bedava.

Bu sorunun cevabı için çok çeşitli perspektifler var ancak benim görüşümde ilki ağır basıyor çünkü ben küreselleşmeyi daha ziyade McDonaldization algısıyla yorumlayanlardanım. Aynı şekilde Westernization ve Americanization gibi kavramlar da bu savı destekler nitelikte: Eğer sadece globalleşmeyi tek boyutlu ele alıp ne güzel oradan oraya geziyoruz, değişik kültürler tanıyoruz, Batı Doğu' yu görüyor, yanlışlarımızı düzeltiyoruz dersek bu çok naif ve zayıf bir argüman kalır çünkü kültür ve hakim kültür algıları siyasi ve iktisadi alandaki domine güçlerin etkisiyle şekillenir. Kısacası dönemlerin büyük güçleri kültürü hem bu imajı desteklemek için kullanır hem de bu imaj onların gücü sonucunda da meydana çıkmış olur. Ben ne sinemada ne edebiyatta ya da giyimde, yaşam tarzı algısında kültürlerin eşit şanslarla temsil edilebildiğine inanmıyorum. Eğer biz bugün sürekli yereli, daha az görüleni ve bilineni korumaya çalışıyorsak, fair-trade gibi kavramları ortaya atıp lokale ve onun temsil ettiğine geri dönmeye çalışıyorsak çözmek istediğimiz sorun, iyileştirmeye çalıştığımı hastalık da küreselliğin sonuçlarıdır. Bence mevcut güç dengelerini iktisadi ve siyasi çerçevelerden okumakta fayda var. Bunların görünür sonuçları da birey ve toplum psikolojisine sirayet ederek hakim algılar yaratıyor ve biz bu kültürel emperyalizm, küreselleşme okumalarımızı oradan hareketle yapıyoruz.

Tabii post- modern görüşlere göz atmanızda da fayda var, çoğulculuğu ve cohabitationın mümkün olduğunu savunanlar daha çok onlar.

PS: Alanım sosyoloji değil Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi ile Uluslararası İlişkiler ancak konu hakkındaki en genel geçer bilgileri yazmaya çalıştım. Bazı kavramların tam Türkçe karşılığını bilmediğim veyahut anımsayamadığım için arattığınızda alakalı makaleleri de daha kolay bulabileceğiniz İngilizcelerini yazdım. Umarım yardımcı olur.

aslında nereden baktığına bağlı olarak, ikisi de. hatta ek alternatifler de üretilebilir. hatta bu konuda cilt cilt kitap bile yazılır kestirip atmak çok zor. bu soru "sosyal bilim" şemsiyesi altına tamamen ya da kısmen giren her şeyin konusu.
ben şöyle derim, ortaya çıkış sürecine göre değişir.
örneğin batıdan dünyaya kültür emparyalizmi olması için öncesinde kitle iletişim araçları, markalar, pop idolleri...nin önce bir üst-küresel kültür oluşturulup sonra da bunun kültür emperyalizminin aracı yapmak için kulllanılması gerekir kabaca. sınırların kalkması ise tamamen teferruat, çünkü zamanlar her yer aynı olur.
bir diğerinde yine ortak bir üst-kültür oluşur ama bu kez diğer gelenekesl kültürler özlerini de asimile olmadan korurlar. mesela bizde dini bayramlar bu üst-kültürün nesnesine dönüşmüştür ama diğer geleneksel kültürleri de herhangi bir şekilde deforme/asimile etmez. bunu dünya çapına uyarlayın işte. işçi bayramı gibi. sınırların olup olmaması yine teferruat.

ya da üstteki ikinci örneiğimi avcı-toplayıcı/göçebe dönemlere dönmüş halini düşünün, o da bir çeşit küreselleşme olarak yorumlanabilir. kavram kullanmadığımdan biraz masal gibi oldu ama hep yorum yani bunlar; net cevabı yok pek.