olur illa ki. kimisinde az olur, kimisinde çok olur, ama olur illa ki. çevirici bu sonuçta. çevirme işlemi yapılırken bi haller oluyo illa ki.

edit: amma çok "illa ki" demişim be.

kaliteli bir şey alırsan farkı hissetmezsin, hatta dandik bir şey alsan da farkı hissetmezsin. çevirici dediğiniz şey aktif bir rol oynamıyor. yaptığı tek şey 3 ucu (nötr, sağ,sol) dişi jack yuvasındaki iletkenlere değdirip farklı boyuttaki erkek jack olarak hazırlamak.

kulağın anlayacağı bir kayıp yaşanmaz.

hiç birşey olmaması gerekir. Sonuçta elektronik, manyetik ya da akustik vs. bir müdahale olmuyor.

konuyla ilgili detaylı bir video, bir ders;
viddeo.net

ukrayna,vize =100 dolar
ucak bileti=450 $
40 dolar gunluk ev kirasi üzerinden 10 gun =400 $
gunluk yemek içmek ulaşım en fazla 30 dolar tutar 10 gunde =300 $
eğlence mekanlarinda ne kadar harcarsın= bütçene gore ayarlarsin.
not: kizlar muhteşem falan degil hayal kırıklığına uğrayabilirsin beklentini aşağıya çek :)

orası norweç ya.

hocasız kendiniz denediniz mi araç kullanmayı? Sürüş eğitiminde süre sizinle alakalıdır. Önemli olan unsur sıkışık trafikte dur kalklarda panik yapmamak, kontrolü elden bırakmaktır.Park olayını sürüş dersinde çok öğrenemezsiniz çünkü araç park etmek kullandıkça kazanılan bir yetenektir. Aracın manevra kabiliyetine alıştıkça rahatça park eder hale gelirsiniz. Ama park konusunda da mutlaka tecrübe edin birkaç kez sonrasında şirketiniz araç verirse onunla alıştırma yapabilirsiniz.
Uzun yol, otoban gibi noktalarda sürüş kabiliyeti çoğunlukla şehir içine nazaran daha az faaliyet gerektirir çünkü sürekli manevra yapmaz, vites değiştirmezsiniz, mutlaka ve mutlaka bayır yukarı araç kaldırma, bayır aşağı durumunda geri gitme gibi noktalara da çalışın. Ani frenleme, geri gelme gibi durumları da deneyin.
belki bir iki saat daha ders almanız sizin içi faydalı olabilir.

ehliyet kursunda ki hocam,5 sene boyunca sürekli araba kullanırsanız bir nebze artık kullanmada başarılı olursunuz demişti. Ben onun yalancısıyım sadece aktarmak istedim :))

annem direksiyon hocası. ama o da hiç park etmeyi öğretmiyor. sizin bu konuda bir talebiniz var mı hocanıza? ayrıca otobana çıkmak sizin için en kolayı olacaktır, otobana çıkartırsa sizi bu sefer de neden buraya çıktım, zaten basitmiş, kazıklanmayayım demeyin:D
sizin için en temizi eğer direksiyona artık alıştım diyorsanız, hocanızdan park dersi talep etmeniz. ama unutmayın ki direksiyon hocaları aslında bir eğitimden geçmiyor. yani size vereceği park bilgisi kendi park bilgisi olabilir ve tatmin edici olmayabilir. bu konuda sizin gözlemleriniz önemli, arabanızla olan deneyiminiz önemli. mesela 2 sene şirket aracı olarak kullandığım ex aracımı giremez denilen yere sokarım, ama başka bir araç olsa çuvallarım. bu konuda mikrofon sizde olacaktır. haydi kızlar park etmeye!

her gece çıkıp kullanacaksınız, bulduğunuz her boşluğa park edip pratik yapacaksınız. başka türlü olmaz.

her gün akan trafiğe çıkıp tek başınıza sürmeye çalışın yokuşlarda durun kalkmaya çalışın tabi manuel vitesli araba kullanıyorsanız, ki asla otomatik araba ile sakın araba öğrenmeye başlamayın. yokuşlarda eğer zorlanmadan kalkıyorsanız araba kullanmayı bi nebze öğrenmişsinizdir demektir eğer yokuşta kalkamıyorsan çok çalışman gerekir, trafikte sakin olun sağ sol aynaları devamlı kullanın bence artık bi direksiyon hocasına gerek kalmadan kendiniz devamlı trafikte kullanarak öğrenebilirsiniz

üçlü priz ya da laptop adaptörüne neden erişimi var ki bu hayvancağızın? tuvalet eğitiminde ana kural köpeğin alanını kısıtlı tutmaktır. koridor gibi bir yerde başlayın. küçük tuvalet varsa sürekli oraya götürün mesela gazete kağıdı üstüne falan yapsın. sonra alanı koridora doğru büyütün. koridora yaparsa kızın kendisine anlayacaktır. ama bütün evi bir anda alanı haline getirirseniz işiniz zor öğrenemez. bunda uzmanlaşınca bir süre sonra zaten çişini söylemeye başlayacak ve dışarı falan çıkmak isteyecek. sonuçta köpek eve çiş yapmamalı. kedi gibi değildir.

8 hafta erken biraz. sabır :)

yaklasik 6aya kadar kaslari guclenmedigi icin cis tutma ozellikleri pek olmuyor kopeciklerin :)
sadece dogru yere yapmasini ogretebilirsiniz ev icinde, o da bu hastalar icin satilan yatak koruyucu pedlerden alabilirsiniz -migros tansas gibi marketlerde satiliyor canbebenin mor renk paketli bir urunu var mesela bizim kullandigimiz-.
bu bezi istediginiz yere serdikten sonra kopeginiz cisini istemediginiz yere yaparken hafif yuksek bir ses tonuyla hayır diye bagirip(cok da korkutmadan ama kizdiginizi belli edercesine) cisini yaparken tutup kopeginizi bezin uzerine koyup aferin buraya diye yumusak bir ses tonuyla severseniz, bu islemi her cis yaparken yakaladiginizda yaparsaniz kisa surede o bezin uzerine yapmasi gerektigini ogrenecektir.
Anlatabilmisimdir umarim :) bizimki(labrador retriever) boyle cozmustu.

yahu 8 haftalık hayvan daha bebek. nasıl tuvaletini hemen öğrenmesini beklersiniz yapmayın. köpekler 2.5 aylık olmadan annesinin yanından alınmamalı aslında. ki ilk tuvalet terbiyesini annesi öğretsin, böylece uyudukları sahiplendikleri yerlere tuvalet yapmazlar. siz biraz erken almışsınız köpeği. ama sabredin ona kızmayın. ödüllendirme yoluna gidin. ödüllendirme bir köpek için çok önemlidir. istediğiniz yere götürün. oraya yapınca ödül verin. 4 aylık olmadan da iç açıcı bir performans beklemeyin. tek başınıza halledemiyorsanız, serbest olarak çalışan köpek eğitmenlerinden yardım alabilirsiniz.

(bkz: kafes egitimi)

benimde yaklaşık 11 haftalık bir golden ım var erkek ve yaklaşık 1 aydır tuvalet eğitimini almış durumda.gazeteyle poposuna vurmak dahil herşeyi denedik başta ama beceremedik.işin formülünü peynirle bulduk.evet bildiğin peynir.çişini yapması için balkonda baya gazete serdik önce.çişini her gazeteye yaptığında kibrit çöpünün ucu kadar damağına koyduk.bayılıyo peynire.çişini başka yere yaptığında ise eğer hemen yakalarsanız çişini koklatıp gazetenin üstüne bıraktık.yalnız çişini koklattık diyorum burnunu sokmadık.zamanla gazeteleri azalttık ve şimdi srunumuz bitti.artık dışarıda tuvalet eğitimine geçtik :)darısı sizin başınıza.

8 haftlık, hem de golden retriever... tuvaleti öğrenmiş olmasını bekliyorsunuz. acınızı paylaşıyor ve ayıp olmasın diye gülmüyorum.

çok üst düzey okullar haricinde, çok rahat kabul olursunuz, tabi iyi bir gmat ve toefl la.

faildeli bilgiler'in dedigi gibi ivy league ve top 25 listesindeki okullari direk unut. en iyi 25-100 okul arasi sansin olur ama bayagi iyi bir ortalama, saglam refereanslar ve iyi bir gmat puani ile (650 ve ustu). 100-200 arasi bir yere kuvvetle ihtimal girersin (gmat'ten 600 almak gerek yine, 600'un ustune ciktikca siralamada 100'lere yaklasirsin). 550-600 de sokar seni bir yerlere ama kalite azalir dogal olarak. 550'nin altinda bir yere girmesen iyi edersin. tatmin etmez seni kuvvetle muhtemel. cogu kalburustu okul zaten minimum 550 sarti kosar.

cok ortalama tabi bu soylediklerim. efendim gmat'in biraz dusuk olur ama baska bir kriterden kurtarirsin. veya o sene kontenjanda yer vardir, butun requirementlari saglamasan da alirlar etc. "benim durumum soyle soyle, bu okulu da cok istiyorum, sansim ne kadar?" diye mail atip okullarini agzini arayabilirsin. bir cogu cevap vermeyecektir ama denemekten bir zarar gelmez. bazilari ozellikleriniz pozitif basvurmanizi tavsiye ederiz diyolarki, bu demektir ki kritelerini asagi yukari saglamissin. okullarin requirements sayfalaarina gir, ordaki gerekliliklerin cogunu yerini getiriyosan basvur gitsin. ben de senin durumundaydim fena sayilmayacak bir yere attim kapagi. bol sans.

genel anlamda söylüyorum, az da olsa iş tecrübesi olan birinin mba'dan aldığı ile hiç iş tecrübesi olmayan birinin mba'dan aldığı şey çok farklı ve takdir edersiniz ki, birincisinin aldığı daha fazla.

adı üzerinde iş idaresi. biraz işin içine girip daha sonra yapmakta fayda var.

bence uno gibi küçük arabaları tercih edin . heçbeg araçlar. bana sorarsan o paraya tank gibi ford taunus alırım , tabiki de kız işi değil .

eğer bütçenizi arttırabilirseniz 10-12 bin civarına çıkın. daha temiz ve daha yeni araba alın.

daha yeni araba, daha kolay sürüş demektir.

golf 2 kasa. hundai accent 8 liraya falan var o da olur.

ford ka belki?

uno o kadar da rahat bir araba değil... o paraya tipo alsanız daha iyi olur

eğer düzgün bulabilirseniz eski kasa nissan micra çok uygun olur, hem direksiyonu hidrolik, hem az benzin yakıyo, hem küçük, hem atak, hem de içi çok rahat, uno'dan bin kat daha iyi.

uno çok yakar, zaten fiat tan uzak durun ford ka tavsiyemdir.

renault twingo.

kesinlikle ford ka diyorum. ühüüüeaaa arabacım seni çok özledimmm :.(

7.000 liraya araba almayın. adamı yolda bırakır. üstüne biraz daha koyun daha iyi bişi alın. çünkü zaten bikaç ay içinde aynı fiyat farkını masraflara verirsiniz.

tata nano

o biraz denk geleceği gümrük memuruna bağlı aslında. kıllık yapar, ikincisini satmak için mi getirdin der, terso yaratabilir. vergi ödetebilir. el koyabilir de. kardeşinle sırayla oynayın uslu uslu bence :)

sırayla oynayacak bir durum yok, koskoca adamlarız, herif evleniyor önümüzdeki ay, düğün hediyesi olarak. =)

bavular bakmıyorlar mı?

kesinlikle sorun olmaz birisinin kutusunu sadece acsin yeter, icindekileri cikartmasina gerek bile yok.. ki kiz arkadasina soracaklardir neden getirdin diye, hediye desin sorun yok...

birini uçakta yanınıza alın. biri de bavulda dursun. hiçbi sorun çıkmaz.

biri benim desin, acik olan, tatil icin burada oynamaya getirdim falan. digeri de hediye.

yillardir gider gelirim, daha bir kere cevrilmedim kimse tarafindan.

alınmaz abi yüksek yakıt tüketimi ve pahalı yedek parça

alfa romeo'nun sıfırını bile almayı düşünürüm ben.çok şık çok güzel arabalar kabul.ama çok sıkıntı duydum hakkında.hele yaklaşık 10 senelik ve 120.000 km deyse iyi düşün derim ben.

alinmaz! zaten 100'i gecmis araba alacaksaniz bir dusunun, alfa alacaksaniz bir kez daha dusunun... o fiyata dusuk km'de temiz japon alinabilir yine otomatik.

aynı fiyat aralığında ben de araba almayı düşünürken benzer şekilde Alfa Romeo dikkatimi çekmişti. Alfa Romeo'ların fanatikleri var. Gerçekten bağımlılık yapabilen bir araç. Ama ciddi yakıt tüketimi ile baş edebilir misiniz bilemiyorum. Üstelik otomatik vites.Söylendiği gibi yedek parça masrafınız da fazla olacaktır ki 10 yaşındaki Romeo sizi yedek parça konusunda yavaş yavaş yormaya başlayabilir.
2 senedir kendi arabamı kullanıyorum. Şunu gördüm ki araba tercih edilirken göz önünde bulundurulacak ilk kriter EKONOMİ.

Corsa, Focus, Golf...Klasik öneriler ama inanın boşuna çok satmıyor bu araçlar.
Citroen ve Peugeot'dan da uzak durmanızı öneririm.

156 güzel arabadır ama çok yakar. otomatikse 100 km'de 13 litre falan yakar. aklınızda bulunsun. arabaya ayıracak bütçeniz bu kadarsa, yarısı kadar az yakan bir sıfır araba alabilir, ve yakınttan artacak yüzde 50 tutarındaki parayı da krediye yatırabilirsiniz.

en ucuzu Yüksel olsa gerek.. Bana sorarsan ekrem özkarpata git derim ama sadece tel takma işine 25 ytl vermen muhtemeldir.

sap ayarı işlemi zaten ortalama 20-25 liradır en az. artı bir de tel parası var.

fordunkiler 90 dı iki ay önce. ön takım servis fiyatı.

biraz daha araştırdım, nette bu fiyata yakın şeyler yazıyor, 140 civarı falan toyota için, indirim yaptırtabilirim sanırım. neyse vericez parasını artık. 16.000 km arabaya acı çektiren annem sağolsun.

www.otoyedekparca.com

aynı sitede arka balataların fiyatı 48 tl olarak geçiyor. 50 de işçilik alsalar toplamda 170 lira eder. bnece biraz fazla size verilen fiyat. yetkili servis ise eğer o fiyatlar normal ama özel servisler için yüksek.

ön ve arka balatalar + işçilik (50 tl)+ 40 tl silecek süpürgeleri olmak üzere =330 lira verdim.

normal sanırım.220 tl balataların toplamı.

16000 km için fren balatası değişimi anormal değil mi yahu? El frenini çekik mi unuttunuz acaba bir kaç sefer.

Fiyat abartı gelmedi bana bu arada. Japon arabalarının yedek parçaları hep biraz pahalı olur.

2. yazıda belli nedeni :)... evet annem sağolsun otomatik vitesli arabanın boş vitesi olduğundan ve genel olarak el freninden haberdar değil.

olympus vn-3500pc
ben çok memnunun

cenix alma ikinci günden bozuldu.

iyi kayıt cihazları pahalıdır ne yazık ki

istenebilecek derken? hediye olarak mı? eğer öyleyse benden beteri de varmış derim ama italya forması veya atkısı olabilir.

sozluk.sourtimes.org

Hayır hediye olarak değil.. Parası neyse verilmek üzere sipariş diyelim.. Ve ek olarak; futbolla pek alakam yok, o yüzden "forma, atkı vs." gibi şeyler hiç ilgimi çekmiyor..

aslında öyle italya'da ucuz olup da türkiyede pahalı olan pek bişi yok sanki.

milano'dan falan kıyafet temalı şeyler olabilir ilginiz varsa

kösele papuç

kesinlikle şarap

100 gr lık italyan peynirlerinden oluşan hediyelik bi zımbırtı

master'ı bitirdiğin anda 1 sene daha tecil hakkın var. ekstra tecil alabilmen için doktora'ya başlaman lazım...

yani öyleyse masterı bitirmeyip yenisine mi başlamak lazım ?

anlıyorum. peki yaş sınırlaması hakkında bir bilginiz var mı? yani 2010 da 27 oluyorum, bir 3 sene daha 30 eder. bu konuda bir sıkıntı var mı ?

bunu bitirmeyip yeni bir programa başlayarak erteleyemiyomuyum yani?

gidersin tabii ki. ortalaman yüksek olduktan sonra onlardan ne eksiğin var?

öncelikle mezun olduğunuz okul çok önemli. referanslardı, toefl'dı ,gre idi, bunlar da önemli. harvard, mit gibi okullara girmek malesef çok kolay değil. (zaten harvard'da mühendislikten ziyade temel bilimler okumak lazım.)
ama 3.75 ile illaki ilk 50'de bir okuldan kabul alırsınız. ortalamayı iyi tutmak kabul alma şansını ciddi bir şekilde artırır.

nıhahhah. arkadasım mit e harword a bak bakalım sart olarak ne istiyorlar. ara sor mail at sor.

pek mümkün değil. 3.90 la reddedilen çok kimse var.

bryan fury'nin cevabını pek ciddiye almamışsınız ama amerikan üniversitelerinde yüksek lisans yapabilmeniz için ihtiyacınız olan tek şey not ortalaması değil. eğer ki bu konuda ciddiyseniz başvurmak istediğiniz okulun internet sitesinden başvuru koşullarını öğrenip, o koşulları yerine getirdikten sonra da başvurunuzu yaparsınız.

kısacası not ortalaması tek kriter değil.

hangi üniversitedesin?

günde iki en az iki saat, 1 seneyi bulur. flamenko disiplin isteyen bir sistem çünkü. sağ ve sol el parmaklarınızın bağımsız hızlanıp form tutması bu kadar sürer. tabii yeterince çalışabilirseniz.

evet herhangi bir dukkanda cilartilabilir o. kendiniz cikarmaya calismayin, icinde cektikte kendini sikan bir bilya sistemi var. yani cikartirsiniz da, faturayla gitmeniz daha zahmetsiz olur.

Tel makası harcar ya o alarmın telini.

yfacık şeyi kırsanıza nolcak.

askerlik şubesine ihbar etmek?

aslında merak ettiğim, özel olarak bu insanla ilgilenirler mi? yoksa "biz zaten belli bir sırayla/prosedürle takip ediyoruz, sırası gelince onunla da ilgileneceğiz" gibisinden birşeyler mi söylerler.

"asker kaçağı" ise ilgilenirler. "yoklama kaçağı" ise çok üzerine düşmeyebilirler.

çok basit.
yoklama kaçağı ise kimse ziklemez.
bakaya ise zaten adı lsitelerde vardır, aranıyordur. ihbar ile gelirler ama geçen sene bir genelge çıktı onu uygulamaya başladılarsa sivil savcılığın istemesi gerekiyor. ama uygulanmıyor sanırım.
bizim bir akraba 40ına geldi, polis yakaladı, ama bıraktılar. ben bayramdan sonra kendim gelip teslim olucam çoluk çocuk diye zırladı işte, bu ay teslim olcak, yani insiyatif de kullanıyor polis.

kimse sormamış, neden uğraşıyosunuz asker kaçaklarıyla? ha 'asker kaçakları ihbar üzerine takibe uğrar mı?' diyosanız ayrı ama başlık gayet ispiyoncu duruyo.

insan insana bunu yapar mı?

size zarar veren adamla başka yollardan yüzleşmeli. bu iyi bir yöntem değil bence. bunun asker dönüşü de var çünkü.

bir ara alırlar onu zaten.

askerdeyken 47 doğumlu dayı vardı bizim bölükte, çürük için de yokuş yapıyolardı hastanede öyle oturuyodu bütün gün bir köşede.

tanidiginiz ya da celik gibi sinirleriniz varsa, yine isminize kalmak uzere ileri bir tarihe aldirabilirsiniz belirli bir ucret karsiligi (en azindan yurtdisi ucuslarda oluyor).

ama cogu durumda yeni bilet almakla asagi yukari ayni hesaba geliyor.

tarihi nedir? hangi havayolu? fark verip açık bilet alınmıyor mu? ya da bir umut değerinin altına satmayı deneyebilirsiniz. maksat elinizde patlamasın..

25 ekim günü izmir'e gidiş dönüş (sabah 1000, akşam 1710). pegasus'tan. hiçbir şekilde işime yaramayacak, ileri bir tarihte de. elimde kalacağına birinin işine yarasın bari diyordum ama öyle bir şey mümkün mü aslında onu sormam lazımdı sanırım.

kampanyali bilet degilse acik bilete cevirebilirsiniz belli bir fark karsiliginda. ayni guzergahta kullanmak zorunda da degilsiniz. baskasina devredilemiyor bildigim kadariyla

bilet kimin adınaysa o kişiden başkası kullanamıyor malesef.

devredilememesi çok saçma bişi.

alcohol dehydrogenase enziminiz fazla demek ki. genetik bir şey. biraz da tabi zamanla bünyenin alışmasından kaynaklı.

"daha önce hiç sarhoş olmadıysan nasıl sarhoş olduğunu anlayacaksın ki?" paradoksunu es geçiyor, cevaba geçiyorum.

sarhoş olmak başın dönmesi, gevşemek ve kimi zaman kusmaktır zaten.

daha bi şey olduğu yok yani.

anestezinin de kolay etki etmediği bir bünyeniz olmalı bu durumda. ya da başınız dönmeye başladığında mideniz bulandığı için tüm içkiyi kusup, sarhoşluğunuzu engelliyor da olabilir. ya da henüz güzelinden bir long island iced tea içmediniz :)

@kriker
tam ifade edemedim ama böyle birşey söyleniceğini biliyordum ama şöyle söyliyeyim, o kadar içsem bile hala mantıklı düşünebiliyorum öyle söyliyeyim anlatabildim mi? Yani sarhoş olan çok kişi gördüm onlardan farklı oluyorum.

@propontis
vodkayı pek sevmediğim için fazla içtiğim bir içki değil ama denedim.
hatta benim bu başlığı açmamdaki sebebin en büyüğü ise tekiladır. hayatımda hiç tekila içmemiştim ve tekila hakkında söylenenleri duydum,okudum vs. ve 1 şişe olmeca aldım(gold değil normal renksiz olanı) ben bir miktar tekila içince yığılacağımı, sızacağımı falan zannediyordum söylenenlere göre ama 1 şişe tekilayı kısa bir sürede bitirdim ve baş dönmesi dışında birşey olmadı:S kafam tamamen yerindeydi(fazlaca yerinde) yani içki içmiş gibi değil konuşmalarım falan son derece normal seyrinde bir değişiklik yok(çevremdekiler de söylüyor). anlayamadım, birkaç shot atıp yerinden kalkamayanlar falan bende öyle bir şey olacak sandım gerçekten ama sadece baş dönmesi oldu o kadar:S bu normal midir, sorun bendemidir?:)

hiç arzuladığın sarhoşluğa erişene kadar içmeyi denedin mi peki, yani 1 şişe tekila yetmediyse 2.ye geç, 3e geç vs kesin sarhoş olursun.

hangi içkileri ne kadar içtiniz en fazla örneğin?

mehem, cevap gelmemiş. varsayımlar, olasılıklar;

•genetik bir maraz
•sürekli içerek sarhoş olma eşiğini yükseltmek
•zihnen sağlam, dertsiz tasasız olmak, aşık olmamak, içerken cin gibi durmak
•o kadar da fazla içmiyor olmak, örneğin bir büyük devirin yine konuşalım
•sarhoş oluyorsunuz

aşık olup içmeyi deneyin. ve ya canınızı çok sıkan bir olayın ardından (ölüm, başarısızılık falan).

sarhoş olmak o kadar kötü bişey değildir. kendimi kendim olduğum için sevdiğim nadir anlardan biridir. yani dışardaki hayat, insanların düşünceleri, o anki dış görünüşünüzü falan hiç kafaya takmadan, eğlenebildiği, kenlendinle konuşabildiğin, kendi içinde kendinle hiç yapmadığın gibi dertleşebildiğin bi an.

bacardi 151 oneriyorum bu durumu cozmek icin.

gofret filan gibi bol şekerli bir şey yiyip üstüne içkiye abanırsanız hızla bence bir etkisi olacaktır.

ben de senelerce sarhoş olamıyorum diye ağladım ve bir gün çok güzel bi rakı muhabbetinde resmen agd oldum. bu tamamnen psikolojik bi durum. sarhoş olma amacıyla ne kadar içersen iç, kafan bir yere takılı olduğu için beceremezsin. eğer olsun ben bu şekilde sarhoş olmayı deniycem diyosan, içkileri karıştır ve arada tatlı şeyler ye, içerken sürekli belli bi yerde sabit kalmayıp hareket et, dolaşımın hızlansın

büyük rakı götürün bi tane, sonra tekrar bu başlığa bekliyoruz.

"am ifade edemedim ama böyle birşey söyleniceğini biliyordum ama şöyle söyliyeyim, o kadar içsem bile hala mantıklı düşünebiliyorum öyle söyliyeyim anlatabildim mi? Yani sarhoş olan çok kişi gördüm onlardan farklı oluyorum."

genelde tum sarhoslar boyle dusunur... disardan gozuken tabii ki cok farkli...

@kakoy: alıntının azizliğinden ötürü aklıma geldi, yazmadan edemedim:
#13068903

trakyalı mısınız? :D
sürekli ve güzel içen bir insansanız bilincinizi kaybetmeden gayet de güzel sarhoş olabilirsiniz. illa bilincimi kaybetçem, ne yaptığımı hatırlamıcam diyorsanız tekilayla karıştırın birayı falan bakalım olcak mı. ben de ne yaptığımı hatırlamıyorum seviyesine ya bir kez gelmişimdir ya da iki, o da çok karıştırarak. yoksa çok içsem ya kusuyorum ya evime gidiyorum ama hep hatırlıyorum.

Sıkı rakı içen çoğu erkek kalabalık bir masa. Bir yaz akşamı. Cunda Adası ve masadaki kadınların isteği ile erkeklerin muhalefetine rağmen, şarap içilmesi. Misafir ağırlayan kişinin özenle en iyi şaraplarını peşpeşe masaya getirmesi. Herkesin lıkır lıkır içmesi. Erkeklerin bununla mı filan alkol mü alıyoruz küçümsemeleri. Neyse bir süre böyle içildi. Herkesin aklı başında. Keyifliyiz. Sonra masadan kalkmak isteyenler oldu. Ayağa kalkan yere düştü. Kim denediyse böyle oldu. Belden aşağımız tutmuyordu sanki. Halimiz inanılmaz komikti. Asıl komiği ertesi gün bile herkes hala sarhoştu. Su içsek kafayı buluyorduk. Meğer içtiğimiz yıllanmış, çok özel ve de içimi çok güzel bir şarapmış. Hala unutamıyorum o şarabı ve etkisini. Yıllanmış çok güzel birkaç şişe şarap bulun ve deneyin. Ne kadar eski o kadar iyi. Sonucu bize de anlatın. Yarasın.

bence bunu fazla kafaya takmayın, biraz içip de kendini rezil eden yeterince insan var zaten ortalıkta. ne güzel işte efendi efendi için, hem keyif alın hem ayık kalın. şanslısınız, saçmalayıp kendinizi kötü durumlara düşürme ihtimaliniz yok demektir. yine de nasılsa bir şey olmuyor deyip de karaciğeri mahvetmeyin.

@gene mi gene
"alcohol dehydrogenase" bunu yazdın iyi de ettin ama ne olduğunu açıklasan daha bi iyi olurdu

kapı gibi kontratın olduğu için ve senin de polis baskını ile fuhuş yaptığın kanıtlanmadığı sürece kimse seni evinden çıkaramaz.

ayrıca burası Türkiye, gelenekçi bir toplumuz, kadının yaşlı olduğunu da göz önünde bulundurursak tepkisi normal bence, sonuçta ilk kez bir şey söylemiş, belki ağzını aramak ve gelen gidenin "rahatsızlık verici" kimselerden olmadığından emin olmak istemiştir...

papuç bırakmayın böylelerine lütfen, geri adım da atmayın. daha çok muhattap olduğunuz kişiye söyleyin o konuşsun kadınla da falan. sıkılıyorum bu saçmalıklardan walla.

"kendisi alzheimer hastasi ", "teyzemiz 70 lerinde"

böyle bir insandan akla mantığa sığan davranışlar beklenmeyeceği açık. Bence kendisini muhattap almayıp direkt damadı ile muhattap olun.

Bu arada terbiyeyi elden bırakmayıp haklıyken haksız duruma düşmeyin. Yerinizde olsam "arkadaşlarımın yanında beni mahçup edecek diye korkuyorum, kardeşim diyebileceğim insanlar geliyor" şeklinde serzenişte bulunursanız teyzeye gerekenleri uygun dille söylerler diye tahmin ediyorum

Yalnız teyzenin söylenenleri ne kadar süre aklında tutabileceği konusunda pek emin değilim :))

kimlanbu, sanirim yanlis anlattim yada anlasildim. teyzemiz değil eşi alzheimer ikisi birlikte yasiyorlar. 24 saatini pencerede geciren bir kadın sanirim. bugün kardesimle kuzenim gelmisti. ben evde yoktum. bana diyor ki bi oğlanla kız geldi çıkınca biri bi sokağa gitti biri öbür sokağa :) ne desem bilemedim. ayrıntılarda coşmuş durumda :)) pek serzenişte bulunmayacağım sanırım bu durumda. direkt tavır koymak en iyisi sanirim.

30 beden ama bol paça pantolon almak dururken? büyük beden pantolonu alıp, paçaları daralttırmadan sadece bel daralırsa oturmaz, tuhaf bir görüntü sunar ya da ancak iyi bir terzi düzgün gözükecek hale getirebilir. gibi geliyor bana...

Kot olunca daraltma işlemi kötü sonuç veriyor. Bunu söyledim ama, asıl interrail sebebiyle nasıl o kadar kilo kaybettiniz, ona takıldı aklım. Benim de böyle bir planım var. Önerir misiniz?

pantalonu bilmem de öyle interrail de pek kilo kaybedildiği söylenemez. he amacınız hiç bişey yemeden deliler gibi ordan oraya koşturmaksa tabiki kilo verilir. ama normal bir seyehatte kilo falan kaybedilmiyor.

15 günü geçmez. Garantisiz muhabbeti ise, kaybolursa sigortası yok anlamına geliyor.

Tracking number, takip edilmesi için verilen numara, eğer o seçenek seçildiğinde, takip opsiyonu yoksa (hani Türkiye'deki adi posta gibi düşün) o numara da olmaz normaldir.

Biraz sabret, gelir bir haftaya paketin.

hmm teşekkürler. bi de bundan sonraki ebay alışverişlerimde bu nakliye seçeneğinin olmamasına dikkat etmeliyim heralde?? anladığım kadarıyla en kötü nakliye türü bu..

Naçizane fikrim, yurtdışından bişey getirtiyorsanız ekonomik olması ön planda ise gayet doğru hareket. Ben şimdiye dek standart shippingler ile hong kong'dan, ingiltere'den ve amerika birleşik devletlerinden ürün getirttim, ebay'den genelde, en geç 15 günde elime ulaştı, biraz sabırlı olup shipping'e fazla para ödememekte yarar var diye düşünüyorum.

ingiltereden alırken Royal Mail, ABD den alırken de Express Mail seçeneği olan ürünleri tercih ederseniz, 5 güne kalmaz elinizde olur.

ebay.co.uk adresinden aldığım her ürün royal mail sayesinde istanbula 1-2günde ulaşıyor hep. 3 gün bile olmadı hiç.
tracking number istemeyi unutmayın. takip etip ptt ye dağıtıma çıkmadan bizzat kendiniz posta merkezinegidip alınız. aksi halde ptt bir hafta mı diyim, iki hafta mi diyim artık şansıza göre kapıya getirir :)

tracking numbersız kesinlikle ürün almayın. iki tane paketim ulaşmadı hiç.

ben betsson'dan oynuyordum bi ara, onlar ilk para çekmede nüfus cüzdanın fotokopisini istemişti, webcamde çekip yolladım, 1 saat sonra para yattı. süperbahiste oynamadım ama güvenlik açısından bi sorun oluşturacağını düşünmüyorum.

ben yurt dışında 100 kez netten bahis oynadım, wetten.de olsun, betandwin olsun, kimse benden böyle bir bilgi istemedi. tıkladıktan kısa bir süre sonra tıkır tıkır hesabıma geçti paralar.

bence bi puştluk var bu işin içinde... yani soy kütüğü eksik kalmış bir tek. gerekli mi gerçekten? müşterinin güvenliği için mi yapıyorlar ki? bilemedim.

benim arkadaşım eskiden süperbahiste oynuyordu (kapanıp açılmadan önce- 2 sene oluyordur rahat) çektiği paralarla laptop aldı filan ama dediğim gibi, eskidendi bu. ikametgah istendiği konusunda da hiçbir şey hatırlamıyorum. bu arkadaşla artık görüşmüyorum.

bu kredi kartı güvenliği düzgün seviyede olan şirketlerde çalışanlar müşterilerin kredi kartı numaralarını dahi göremiyorlar diye biliyorum.

ama bunlar gelmiş bir de ön ve arka yüzlü fotokopi istiyorlar? çok çok çok çok enteresan.

nüfus cüzdanı görmek isteseler bir yere kadar anlaşılabilir...

site türkiye'de yasaklanmıştı sanırım, yurtdışından hosting alıyorsa yasal bir yaptırım da zor gözüküyor. başka ortamlarda da sorun soruşturun. iddiacıların çok olduğu sitelere girip kullananlara bir danışın derim.

cok afedersin ama superbahis y....rk gibi bir yer oldugundan istiyorlar bunu ilk seferde. dediklerini yap parani al ve hesabini kapat hemen.

süperbahisin böyle huyları vardır.
allah kolaylık versin.
edit; www.bahisklavuz.com/vbulletin
adresinden bahis büroları başlığından yardım alabilirsin.

eskiden öyle bişey istemiyorlardı, saçmaymış. güvenlik riskine girmeden, sadece yatırdığınız parayı geri isteyin bence. o zaman bu şartları istemeden yatıracaklardır.

el firenını indirmemissin tamamen.

fren hidroliği seviyesi azalınca da yanar o ışık
yani fren balatalarını kontrol ettirmende fayda var

balatalardan sürekli bir ince sürtünme sesi geliyor. arakhna dediğin olabilir. peki böyle devam ederse frenlerde tutmama gibi bir durum olabilirmi?

frenlerde tutmama olabilir tabii. hortumlarda falan kaçak vardır herhalde. standart bakımda kontrol edilir bu hidrolik seviyesi ama uzun süre bakıma götürmediysen görülmemiştir haliyle. en kısa sürede servisine uğramanı tavsiye ederim.

balataların bitmiş, değiştirmen gerek. 100 lira birşey.

fren hidroliği olabilitesi çok yüksek, zira benim de başıma gelmişti. azıcık yağ eklesinler söner. ama ihmal etmeyin.

Hidrolik degismesi gerekli mi emin degilim ama frenlerden gelen cizirtili surtunme sesi uyari celiginin sesidir. Bi sure daha idare edecek olsa da bi an once gidip fren balatalarinizi degistiriniz.

İçmeyin efendim, içmemek gayet kolaydır.

Önerimsi not: Susuzluğu su da giderir.

şimdi alkolle aran yoktur senin. kola'daki asit ve yüksek orandaki şeker miktarı vücut icin zararlı. ice tea'de asit yok. lakin ne kadar az icersin o kadar faydalı. kendimi baz alırsam, benim gibi olmadıgı zaman'da kolayı yada başka herhangi asit iceren bir icecegi aramıyorum bile. karar verip, uygulamakla alakalı bişiy biraz'da. herşey sende bitiyor.

Valla ben değilde bir arkadaşım su yerine ice tea şeftali içiyor.Hatta marka takıntısı var.Mutlaka ice tea olacak nesteaye demediğini bırakmıyor.Bence bağlımlılık yapan bir madde olabilir, çünkü ben böyle bir şey görmedim.Her şeyin yerine ice tea içilir mi be.
Kolaya karşı midem aşırı tepki veriyor ama ice tea'de hiç bir sorun yaşamadım.
Kesinlikle ice tea.Bir arkadaşıma sordum oda öyle diyor.

1. ben her gün içiyorum bırakamıyorum.
2. valla bilmiyorum 3 senedir içiyorum ama var gibi :)
3. ice tea candır.

aynen kolayı bırakmak için ice tea şeftaliye başladım, işe yaradı, bağımlılık da yapmadı. içinde bağımlılık yapan bir madde olduğunu sanmıyorum.

ice tea gayet bağımlılık yapıyor evet. 3-4 sene önce 2 günde 3 tane 6lı ice tea bitirince eve alınması yasaklandı bu meretin, ben de dışarda içiyorum deli gibi de para gidiyor buna. birkaç kişi daha biliyorum bağımlılık halinde olan.

korkmaya başladım gerçekten bagımlılık yapıyor sanırım

ice tea şeftali candır, içiniz, içirtiniz...

içinde bağımlılık yapan bişeyler olmalı yoksa bu kadar sevilemez bi içecek.
Ben daha ilk tanışmamızdan sonra "dünyanın en iyi serinleticisi"diye etiketi vurmuştum.Hatta 1 kutu ice tea le 1 hektarlık orman yangını bile söndürülebilir gibime geliyor,o kadar yani.

Belki de on senedir ice tea limon içiyorum. İce tea gibisi yok paşam boşver. ( şeftaliyi de aynı derecede sevmiyorum ne hikmetse:)

Ayran'ı tek geçerim

bence de limon daha güzel ama kimse limonlusunu sevmiyor.

siz söyleyince dikkatimi çekti de bende bağımlısıyım galiba 2-3 saatte 1,5 litre şeftali ice tea yi tüketiyorum

Ya sırf burda gördüm ice tea aldim.Ben hiç beğenmedim liptonundu belki ondandir ama çok kötü tadı vardı
AYRAN

bağlantın ne kadarsa o kadar hızlandırıyor.

10mbyte/s e kadar görüyo en az. Türkiyedeyseniz sizin hız limitiniz rapidshareinkini geçemez merak etmeyin.:)

100 mbps ile bağlanan bilgisayarda dowload hızım gece ortalama 100 gunduz 50 60. bu durumda premium ne kadar etki edebilir, bi oran verebilirmisiniz?

bir de, sağda solda uygun rapid üyeliği diye ilanlar var, ne kadar güvenilirdir ?

100mbps ile gece premium sayesinde temiz en az 8-10mb/sn'yi görürsünüz. ben 50mbps ile en az 4-5 indiriyordum çünkü.

edit: yalnız 100mbps dediğiniz eğer 1mbps ve siz yanlışlıkla 100mbps yazdıysanız max hızınız 100kb/sn olur.

ben de okulda engellenmeden once en fazla 9000 kb/s civari gormustum.

sen bence 1 MBit'ten bahsediyorsun. 100-105 kb/s gorursun oyleyse.

binekarac.vw.com.tr
otomatik mi bilmiyorum ama golf ler canavardır. sonuçta alman arabası.

kia ceed'e bakmanı tavsiye ederim.

@rentts: golfler canavardır ama dizelleri değil. çok çok hantal kalıyor tdi'ları. gene de az yakar, güzel arabadır, gideri var.

vw, toyota ve honda arasında tercih yapabilirsiniz. vw'de passat, jetta, golf, honda'da civic, toyotada corolla olabilir.benim tercihim passattan yana olurdu. ama yenilerinin sıfırlarını bu fiyata alamazsınız. tavsiyem 2. ellerine bakınız. passat'ın ölüsü bile iş görür, o derece iyi arabadır. jetta'yı zaten golf'ün sedanı olarak görebilirsiniz, çok fark yoktur. honda motor konusunda süperdir. civicler de şahane arabalardır. toyota'nın da dizelleri fena değildir ama performans alamazsınız pek. performans çok da önemli değil diyorsanız, hibrid araçları da gözden geçirmenizi tavsiye ederim. toyota prius, honda civic hybrid gibi. trafikte, dur kalklarda, düşük hızlarda süper az yakıyor bu makineler.

şöyle bir sıralama da yapabilirim:
passat>honda civic hybrid> honda civic dizel>golf ve jetta>toyota corolla dizel> toyota prius

teşekkür ederim.. bir de yeni pololar çıkıyormuş. onlara da bakmak gerek galiba . gerçi onların sınıfı düşük tabi.

biraz daha bekletin, bayramda göndersinler. satış fiyatı kaç para i-phone'un bilmiyorum ama yine de takılabilir sanırım. bi de onu kayıt filan ettirmeniz gerek pasaportunuzla biliyosunuzdur sanırım. bir de bu çinden gelecek alet "gerçekten" i-phone olacak mı onu da düşünmek gerek.

telefonu (sadece cep telefonu icin konusuyorum) gumruge takilmadan iceri alman (kargo ile) loto kazanmak gibi bir sey olur. Olmaz diyelim.

Çin'de bir alışveriş sitesinde gördüm, dünyanın dört bir yanına gürün gönderiyorlar güvenilir olacağını tahmin ediyorum. Konuştuğum kişi ürünlerin seri numarasını göndereceğini böylece Apple store dan kontrol edebileceğimi söyledi.

Ürünü de hediye paketi yapabilirmiş kargoya verirken de ürün ederini dolar olarak gösterecek.Bir sorun çıkar mı sizce yine de? Hediye paketini açarlar mı?

tam bayramda gonderilmesi sart degil, 300 euro limit olayi bayramdan bir ay oncesinden bir ay sonrasina kadar gecerli. sirf limit alti olmasi yetmiyor, hediye olarak gostermesi avantaj olabilir. bunlara ragmen gumrukte takilmasi ve size verilen seri numarasina ragmen alakasiz bir urun cikmasi da muhtemel. site hakkinda forumlarda yorumlar varsa onlara gore hareket etmek saglikli olabilir. cin'den bir sey alirken olumlu tecrubelerden feyz almak sart.

Bu 300€ olayı cep telefonları icin gecerli değil kurukafa nın dediğine 1e1 katılıyorum. Bugune kadar lotodan 6 yı tutturmadıysanız bunu da denemeyin.

telefon gümrükten geçmez. unutun bu hayalleri.

2 soru daha o zaman:)

*Firmanın verdiği fiyat 320 USD , mümkün mü sizce?
*Hediye paketi olarak gelse, üzerinde de 50 dolar gibi bir fatura olsa yine de kutuyu açıp bakarlar mı? Eğer açacaklarsa o zaman iphone kutusunu atıp karton bi kutuya koydursam, üzerine de repaired mp4 player yazdırsam, 47 dolarlık da bi fatura koydursam?

Manert senin gibi bin kisi deniyro her gun bunlari, onlar neyin ne oldugunu iyi biliyorlar sen takma kafani bu islere. :)

neyi çalmak istiyorsan onunla başla tabi ki. klasik çok farklı.

gitar çalmayı bilmeyen birisinin elektro gitar alıp öğrenmeye çalışması mantıklıdır.

elektrik gitar calmak istiyorsan onunla basla. ikisi cok farkli enstrumanlar.

klasik gitarin metoduyla elektrik gitarin metodu bambaska. daha once sorsaydin parmaklarinin alismasi bakimindan klasikle basla derdim ama bi gitara alisinca digerinin klavyesi bi garip geliyor.

sen bence elektrikle basla, elektrige yogunlas.

klasikle başlaman daha faydalı olur. klasik gitarı çalabilen her gitarı çalar çünkü.

hatta kemanla basla, keman calan her seyi calar? alakasiz. ikisi farkli enstrumanlar (klasik ve elektrik gitar). hangisini istiyorsan onu cal.

bu bütçeyle levent, şişli ya da beşiktaş'ta bırak otelde kalmayı parkta bile kalamazsın.
beyoğlunda 19.sınıf bi otel bulabilirsin belki günlük 25 TL'ye lakin o da senin bahsettiğin hijyen şartlarının uzağından bile geçmez ayrıca başka riskler de içerir. yani park daha iyidir o kadar söyleyeyim.

Bence ya bütçeyi arttırın ya da eş, dost akraba gibi kapak atılmaya müsait kişileri araştırın.

Kasımpaşa'da Hotel Demircan var. Beyoğlu Belediye başkanı bu otelin sahibi. O yüzden güvenebilirsin. Öyle pislik falan çıkmaz. Ayrıca Kasımpaşa her tarafa da yakındır. Günlüğü ise çift kişi de tek kişi de 50 tl olması lazım. Bilgi almak istersen 0212 254 95 69'u arayabilirsin. Ayrıca İstanbul'un gezilebilecek her yerine ulaşım çok rahattır. Otelle ilgim yok. Veliahtı falan da değilim. Beğenmezsen yapacağın tek şey IMF'den kredi alıp bütçeyi arttırmak.

www.hostelworld.com

iyi burası. hem süper insanlarla tanışma fırsatı buluyorsun 5 günde 10 yıl da yaptığın çevreyi yaparsın.

beşiktaş merkezde öğretmen evi var. bir arayıp sorun. 50 TL civarında daha temiz bir yer bulmanız zor.

istanbul biraz pahalı malum. bu paraya zor iş.

Beyoğlu Öğretmenevi 0212 252 43 43. Meşrutiyet Cad. No:58Tepebaşı Beyoğlu / İSTANBUL
(Eski Amerikan Konsolosluğu Yanı)

Arayın, fiyatları öğrenin. Gerekirse eğer, 5 yerine 4 gün kalırsınız, ama Beyoğlu'nda ve temiz bir yerde kalırsınız.

aman hostel world'e gitmeyin. konulya ilgili ekşi sözlük başlığına bakın.

bütçeyi bilerek düşük tuttum. aslında bu işe 500 lira ayırmayı düşünüyorduk fakat daha ucuzu olsun dedik. neyse artık 500 lirayı gözden çıkartalım.

beyoğlu öğretmenevi tadilattaydı ben gittiğimde,öğretmenevinin biraz yukarısında inka hotel var orada kalmıştım ben herşeyiyle çok güzeldi.yalnız senin beklentilerine göre otel bulmak çok zor.o çevrede 30 liraya da otel buldum ben (istiklal ağa camii arkası köksal otel:)) ama gerçekten pis yerler,hayat kadınlarıyla eroinmanlarla içiçesin...sana tavsiyem pera palas çevresindeki otelleri araştır,sağlam pazarlık yap,fiyattan önce güvenliğe dikkat et..

bu arada yeni okudum 500 ü gözden çıkarmışsın..gecelik 80 liraya kalmıştım ben,sen de o civarda ayarlarsın sanırım inkayı..açık adres: meşrutiyet caddesi no:95 tepebaşı-beyoğlu. www inkahotel com

slm kalacak yer sorun değil bende kalabilirsiniz ama sizi tanımam gerek vaslan27@hotmail adresine msj atarak bana ulaşabilirsiniz, yerim beyoğlu bilginize

5oo liraya 5 gün burgazada'da yanlız yaşadığım evimde, benimle birlikte kalabilirsiniz. 1 saatte istanbul'a ulaşabileceğiniz bir yer adalar. şehir kirliliğinden uzak, sessiz, güvenli. ağaç dolu kocaman bahçe var. mangal ve hamak keyfi mümkün. yaşasın.

beylikdüzü bauhaus a baktınız mı? orada gerçekten çok kaliteli olanlar var.

yetistirme konusnda cok eskiden bilim teknik in bi syısında vardı.

Temini bilemem ama yetiştirme konusunda agaclar.net'i incelemenizi tavsiye ederim.

genelde cicekcilerde oluyor.

tohumu değil ama kendisi 444cicek'te vardı yanlış hatırlamıyorsam.

esrar mı? yasak. ilk yakalanışında tedaviye yolluyorlar, tedaviyi başarıyla bitirmeyince kodese yallah...

esrar demesek ? ot diyince daha masum oluyodu. hani ot sonuçta bunu da "bırakalım gençler keyfine baksın" mantığıyla kabul etmişlerdir diye düşünmüştüm :(

ee tamam o zaman eroinede "beyaz" diyelim bak nasılda masum oldu?! şöyle şeyleri yazarken kafanız mı güzel anlamıyorum.

bir film izlem,iştim illa ki izleyenler vardır aramızda. orda gençler eğlencesine uyuşturucu kullanırken filmin bir yerinde "ass to ass" denen olaya giriyorlardı artık uyuşturucu nasıl eğlendirdiyse, adamları o hale düşürmeyi becermişti...

neyse sinirlerim oynadı.

kastedilen şey maraş otu olması lazım.yasak olması ile ilgili birşey duymadım ama.satışı yarı el altındandır.belirli yerlerde satılır. bazen alakasız bir dükkanın camına ot var diye yazıldığı da olur. diye

masum olsun diye uyuşturucuya ne isimler takıldığını narkotiğin internet sayfasından okuyabilirsiniz. hakikaten anaokulu çocuğu düzeyinde masumiyet içeren isimleri var. ama ne derseniz diyin, sonuçta uyuşturucu bu. ot dediğiniz şey esrar. hakikaten de toprakta yetişen bir otun kurutulmasıyla elde ediliyor. esrarın da, diğer bütün uyuşturucularında kullanımı ve satışı kesinlikle yasal değildir.

"Esrar için "Ottur, zararı yoktur" diyorlar. Bu doğru mudur ?

Esrar THC (Tetrahidrocannabinol) maddesini içeren bağımlılık yapıcı maddedir. Unutulmamalıdır ki birçok öldürücü zehir içeren madde otlarda bulunabilmektedir. Demek ki kulanılan maddenin bitkisel olması zararının olmadığı anlamına gelmez." - Narkotiğin internet sitesinden.

sana otu bırak bakkaldan sigara bile vermezler bu kafayla.

edti: tesadüfün bu kadarı. bakkala sigara almaya giderken yolda çocuğun biri bildiğin evde sarmış çıkarıp yaktı. dünya nereye gidiyor vesselam?

ot derken bir şeyleri legal hale getirmek istiyorsun sanırım aklında? ot adı altında keyif verici maddeler yasaktır. arkadaş kanunu da yazmış işte. bırakalım gençler keyiflerine baksın mantığı diye bir mantık yok, o zaman düz mantıkla iş eroine kadar gider. biraz kafanızı çalıştırın.
@hayvan gibi yazar - o izlediğin filmin adı requiem for a dream ve ass to ass olayını da hatun kişi eğlence için değil malı bittiğinden ve başkasına bağlı olduğundan yapıyor, götü ver malı al hesabı.

Bu arada tesadüfün böylesi; "Requiem for a dream" bu akşam saat 21:00'de Kanal24'teymiş.
"ass to ass" olayını göstereceklerini sanmam.

anlamıyorum esrar o kadar yarak gibi bir şeyse hollanda'da nasıl serbest?
1- esrar bağımlılık yapan bir şey değildir.
2- amerika'da ve bazı ülkelerde kanser tedavisinde esrar kullanılır.
3- esrar ismini kim koyduysa çok ibneymiş. o kadar korkunç bir şey değil bu. bence ot daha uygun bir kelime.

ona bakarsan tayland'da da 12 yaşında çocuklarla seks yapmak serbest. noluyor serbest olunca mantıklı ve zararsız mı oluyor. bırakalım bunları.

tayland'da öyle bir şey serbest değil.
www.ecpat.org.uk

@hayvan gibi yazar
hayır bunu yazarken kafam gayet normaldi. ot deyince daha masum oluyordu demem ise tamamen geyikti, gerçi geyik meyik ot esrardan daha masum oluyo her durumda. ayrıca sen kendini kaybetmek istemiyorsan, kıçına hakim olmaktan korkuyosan ya da kendine zarar vermek istemiyorsan kullanmazsın.

@emrag
"sana otu bırak bakkaldan sigara bile vermezler bu kafayla." bu da ilginç. neden ot kullananlar inanılmaz zeki, inaılmaz mantıklı insanlar mı ki? benim kafamı yargılamak da sana düşmez sanırım. sigara alırken de 18 yaşımdan beri hiç sorun çıkmadı.

neyse soru açıktı. cevabımı aldım. birinden akıl ya da ayar almaya çalışsam o şekilde sorardım. bilinçsiz lise ergeni gibi "abi böyle bi şey vamış deneyelim mutlaka" mantığıyıyla yaklaşmamıştım olaya. nitekim amsterdam'da da kullandım, sadece burdaki mevcut durumu öğrenmek istemiştim. ayrıca zararlı arkadaşım biliyorum ve kendime zarar veriyorum, malım sanane. burda çemkirenler sanırım hayatında hiç sigara içmemiş, fastfood yememiş, sürekli sporunu yapan, düzenli beslenen inanılmaz insanlar galiba. neyse sonunda beni de çemkirttiniz :)

"esrar zararlı değildir, kanser tedavisinde kullanılır"

o zaman morfin de zararlı değildir amınakoyim. amerika'ya kadar gitmeye lüzum yok. türkiye'de hastanelerde falan ağrı kesici olarak kullanılır. kırmızı reçeteyle eczaneden bile alınabilir. demek ki yasal öyle mi? hem de zararsız. komik olmayın. adı üstünde uyuşturucu. zararlıdır ve de yasaktır. sigara bile zararlıyken, sigarayı hiç bozmadan içine ekilen bir tutam ot daha beter zararlıdır. hadi diyelim hiç zararsızdır. beraberinde içtiğin legal tütünün zararı ne olacak? tüm dünyanın zararını kabul ettiği sigara da mı zararsızdır? içine ektiğin bir tutam ot, tütünün zararını da mmı yok ediyor mucize gibi?

@faideli bilgiler,
mantığına osurayım. hollanda isimli ülkenin işleyişi bir çok ülkeye örnek olması gereken bir biçimdedir.

@kibritsuyu
esrarı tütünle içmek zorunda değilsin. kimse de esrar mucizedir diye bir laf etmedi burda.

içmenin serbest olduğu bazı ülkeler bunlar:

Arjantin
Avustralya
Belçika
Çek Cumhuriyet
Almanya
Hollanda

@devil.son(isme bak hizaya gel)

bahsettiğim filmi izlemediğin için "götünü koruyamamaktan korkuyorsan içme" demeni es geçiyorum. zira bahsettiğim hadisede yaşı 20-25 arası veletler esrar eroin(hadi bak senin için masum hale getiirp ot ve beyaz diyorum allahım ne mesudum) gibi maddeleri keyif ve zevk için kullanıyorlardı. sonund aise o masum uyuşturucular peşinde zenginlerin masasında göt göte olayına girmek durumund aklıyorlardı. esrar içmedim içmemde olurya içtik diyelim emin ol "gençler kafasına göre takılsın" gibi bir ifadenin uyuşturucu için kullanılmayacağını bilecek kadar olaylara hakimimdir.

eğer kötüden örnek vereceksek almanyada bazen şehrin göbeğinde eroin satışına polis göz yumar. hepsini geçtim norveç gibi ülkeler eroinmanlara gelin size tozu ben vereyim deneyimli hemşireler vursun iğneyi der. çünkü bu ülkelerde ipin ucu kaçmış durumda. devlet baş edemediği için esrar gibi nispeten zararsız uyuşturuculara göz yumuyor kim biir belkide potansiyel eğilimlilre karşı önlem alıyor. türkiyenin ebu hale gelmemsi için esrarı eğlencelik olarak göstermeye çalışan senin zihniyetindekilerin bu site gibi kaç yaşındaki elemanalrın girip çıktığı belli olmayan yerlerde yazdığı yazıları iki kere düşünmesi gerek.

bir kişinin bile kafasıan "esrar eğlenilecek bir uyuşturucudur. bak bir sürü ülke serbest bırakmış" düşüncesi yerleşirse o bile çok büyük sorundur.

@hayvan, gibi yazar (isme bak, cevap vermediği halde ısrarla saldırmasından belli)

öncelikle "ot olunca daha masum oluyor" bu geyikti. bi kere daha söylemiş olayım ama nafile. kaç kere yazsam da sen oraya takılmışsın bi kere.

evet filmi izlemedim ama şu "göt göte olayına" da pek bi takılmışsın. bütün filmden bahsettiğin tek şey şu "göt göte olayı". her ne kadar sormamış olsam da esrarın zararını ısrarla "göt göte olayıyla" açıklamak çok saçma. evet esrar zararlıdır çünkü kendimizi kaybedip "göt göte olayına" girebiliriz düz mantığını ısrarla vurgulamaktan da vazgeçmiyorsun. ayrıca şimdiye kadar "o masum uyuşturucular peşinde zenginlerin masasında göt göte olayına girmek durumunda" kalmadım. o duruma düşecek kadar aciz de değilim zaten. ha kalırsam da benim götüm, sen düşünme bu kadar.

ayrıca kötü örnek olarak da almanya ve norveç gibi dünyanın en iyi ülkelerinden ikisini vermen de büyük bi ironi olmuş sanki. esrar gibi boktan, iğrenç bi şey için (bak gençlere sosyal mesaj verdim, bilinçlendirdim) bile izledikleri politika işe yaramış o zaman. en azından bi tedbir alınmış ki bu hale gelmesini istemediğin türkiye'de hangi tedbirler alınmış??

neyse benim burda esrarı masum gösterdiğim fln da yok. tekrar söyleyeyim "ot olunca daha masum oluyor" geyikti. zararlı olduğunu da bi önceki mesajımda belirtmiştim ama tabi sen yine görmek istediğin şekilde okumuşsun. o zaman senin zihniyetine göre herkese açık olan sözlük'teki merak uyandırıcı, zaralı şeyler için de sansür uygulayalım, hepsini gizleyelim, konuşmayalım. çünkü ne kadar yasaklarsak, ne kadar gizlersek o kadar caydırıcı oluruz. zaten burdan okuyup merak eden ergen de mal, başka hiç bi yerde okuyamayacak, hayatı boyunca hiç duymayacak, bi benim sorumu görüp gaza gelecek.

son olarak da benim sorularımda, sosyal mesaj verme gibi bi zorunluluğum yok. yazı uzadı ve sen yine okuyup unutursun muhtemelen, "ot olunca daha masum oluyor" geyikti. bi de madem esrarı özendirmişim, güzel bi şey gibi göstermişim ya hemen sosyal mesajımı vereyim bi yanlışlık olmasın:

"gençler! esrar zararlıdır, kötüdür. kullananların yaptığı ise olgunluk, gelişmişlik değil, onların bok yemişliğidir!"

@devil.son(babası kadar akıllı değil. cevap yok deyip olmayan cevaba karşı satırlar döşüyor )

"ayrıca kötü örnek olarak da almanya ve norveç gibi dünyanın en iyi ülkelerinden ikisini vermen de büyük bi ironi olmuş sanki. " nesi ironi güzel arkadaşım? bu gözler almanyanın en cafcaflı şehirlerindne birinde polisin gözünün önünde eroin satışı yapıldığına ve polisinde boşver onları bizim derdimiz asıl büyük satıcılarla gibisinden olaya yaklaştığına şahit olmuştur.onlar için yok olan bir hayatın değeri yoktur ama burada işler öyle yürümüyor. ısrarla sosyal mesaj vermek gibi kalıpların arkasından laf sokmaya çalışma. eğer türkiyede de en basitinden tuvaletlerde mavi flörasan kullanıcak kadar bu bokun kullanımı yagınlaşmamoşsa hala uyuşturucu karşısanda bir şansımzı var diyorum ve senin gibi eğlencelik olsun diye uyuşturucu kullanma sevdalılarının bunu her yaştan insnaın girdiği sitelerde bu şekilde açıklamaya hakkı olmadığını söylüyorum. senin vrdiğin mesajın ne olduğu beni ilgilendirmiyor. norveç eroinmanalra "gelin uyuşturucuyu ben vereyim iğneyi hemşirelerim yapsın" diyor çünkü bakmışlar işin ucu kaçmış adamlar uyuşturucu için sağı solu soyup cinayet işleyecekler "eroini ben veriyorum siz çalmayın" demiş. "ortak iğne nedeniyle aids yayılıyor siz vurmayın gelin biz vuralım" diyor. başta alacağı önlemi sona koyduğu için dünyanın en gelişmiş ülkesi norveç ise sokayım öyle gelişmişliğe. göt göte olayını neden örnek verdik kafan mı basmıyor dalga mı geçiyorsun analamdım. oradaki gençlerde senin gibi eğlencelik ya bunlar diye olaya başlayıp milletin masasına meze oluyordu. "aaamaaaaaa ben o duruma düşmem kiiii götümü kollarım " diyerek ne kadar bencil biri olduğunu gösteriyrosun. zaten asıl sorun bu sen, ben, o düşmez ama düşen birileri illa ki bulunur işte o birilerine yanlış anlaşılır şekilde yazılarla ön ayak olmamak lazım. sen zekisin götünü kurtarırsın bu siteye gelip esrardan ismi dışında haberi olmayan saftır, adamı sikerler. temel sorun bu orta yere yazı yazıyorsan 10 kere düşün.

bu son mesajım saçma sapan yanıtlarını kendine sakla daha ne dediğinin neden bahsettiğinin farkında bile değilsin.

bir sürü ülke sayarsınz içmek serbest diye peki aynı ülkelerde üretmek serbest mi? birde ona bakıp neden niye diye sorun.

"gençler kafasına göre ot içerek takılsın" mış... alice harikalar diyarı kodumun ülkesi zaten!

@hayvan, gibi yazar (isimden de belli yazılarda en küçük bi akıl kırıntısı, mantık yok. belli ki yazılanlara karşı bu kadar saçma cevaplar verebildiğine göre beynini kullanmak yerine, ısrarla o hayvansal içgüdülerini kullanmışsın ve yine o hayvansal içgüdülerin düşünmene engel olmuş. "cevap yok" dediğim şey de sorunun karşılığı olan cevap yok. cevapların yanında tikler var. onun dışındakiler ya tam cevap değil, ya da senin mesajların gibi tamamen alakasız, dikkat çekmeye yönelik, saçmalıklar. formattan bihaber olan sen buna da atlamışsın)

ironiye gelelim şimdi. refah düzeyi oldukça üst düzeyde olan norveç ve almanya esrar konusunda da olabilecek en mantıklı yollardan birini seçmişken, senin de bunları kötü örnek olarak göstermen, bu ülkelere bok atıp, uygulamalarını saçma ve yanlış bi şekilde eleştirmen ironi oluyor. almanya'da gördüğün, eroin satışına göz yuman polisi örnek vermişsin. konuyla tamamen alakasız bi şey olmasına rağmen hadi yine basitçe bi düşünelim. burda bi sürü ihtimal olabilir. hemen aklıma gelen bir iki tanesini sıralayayım:
1)sen kötü bir yalancısın (benim aklıma yatanı bu)

2)polisler bi operasyondadır ve de asıl dağıtıcıya ulaşmak için izledikleri bi yöntemdir. (atmak serbest ya, neden olmasın bu da olur)

3)alman polisi çok kötü, işini yapmaz. eroin satana göz yumar, para yer. (artık bu da olabilecek en uç örneği göstermeyi çalıştım, böyledir demiyorum. şimdi sen çıkar bu da saçma bi açıklma getirirsin diye açıklama gereği duydum)

ha bi de demişsin ya "onlar için yok olan bir hayatın değeri yoktur ama burada işler öyle yürümüyor". buna ben daha ne diyeyim. örnek verdiğin ülkeler mi yoksa türkiye mi sosyal devlet kavramına daha çok uyuyor bi düşün bakalım. o ülkelerde mi insan hayatı daha değerli yoksa türkiye'de mi? demek türkiye'de işler böyle yürümüyor ve insan hayatına daha çok veriliyor öyle mi? :) evet alice harikalar diyarında için kendin güzel bi örnek oldun. hayır bi de esrar kullanmadığını da belirtmişsin ama bunu yazarken beynin nerdeydi? ya da bu dediğine sen gerçekten inanmışsın galiba ,ki onun vehametini tartışacak değilim, ama anlaşılan sadece evinde oturup, türkiye'yle yaşanan her türlü habere kapatmışsın kendini:)

türkiye'de bu bokun kullanımı tuvalette mavi floresan kullanılacak kadar yaygınlaşmadı ve bokun karşısında hala bi şansımız var demek. almanya, norveç sürekli artan esrar kullanımına karşı iyi ya da kötü yine de bi önlem almışken, bu bok madem türkiye'de çok yaygın değil -sanırım kullanım yaşı türkiye'de 16ydı- bizim hala bi şansımız var di mi? o yüzden o kötü ülkeler gibi aptal önlemler almaya çalışmayalım hiç. çünkü tuvaletlerimizde bile mavi floresan kullanma zorunluluğu oluşmadığına göre, kullanımı 18 yaş altında artmaya hızla devam eden esrara karşı türkiye'nin hala bi şansı var.(alice harikalar diyarında vol.2)


norveç'e saydırmaya devam etmişsin :) ama yine kendini kaybettiğin için saçmalıktan öteye gidememiş. yine adına uygun bi yorum yapmaktan çekinmemişsin, refah düzeyi, gelişmişliği türkiye'den kat kat fazla olan norveç'e sokmaktan da hiç çekinmemişsin. sok be güzel arkadaşım, sok şu dangalak norveç'e. adamların aldığı önleme bak, böyle mal böyle tırt önlem olacağına türkiye'de olduğu gibi hiç bi önlem alınmasın.

kendi götümü korurum dediğim için de bencil oldum, ne pis bi adammışım ben. ısrarla özendirici olmaya çalışmadığımı söylüyorum. ha diyosun ki ben, sen, o düşmez ama illa ki biri düşer. o düşen kişi benim burdaki basit sorumu okuyup düşmez, senin gelişmişliğine soktuğun norveç gibi bi sürü önlem almayan ülke yüzünden düşer.

daha ne kadar konudan sapıp, dallanıp budaklandıracağını beklerken son mesajın olmasına sevindim. lakin ben de bu kadar saçmalık ve çelişkiye cevap vermeden duramadığım için kendime saklamak yerine buraya yazmayı uygun gördüm.

son olarak da, sinirlendiğin, beğenmediğin yerde hemen sokmuşsun. sen ne skici bi adammışsın ya, helal olsun arkadaşım sokmadığın şey kalmadı. ama bazen gerçekten gerekli olabiliyor bu sokma eylemi. senin gibi ne dediğini bilmez, konuları birbirine karıştıran, önlem almak yerine salt yasakları savunan adamı ciddiye alıp tartışan kafama sokayım...

@devil.son
hem keşsin hem de fodul. :) allahın esrarkeşi bile uyuşturucu konusunda akıl veriyor. almanyaya hiç gittin mi b ilmiyorum ama almanyanın hala sosyal devlet olduğunu sanıyorsan sana götümle gülerim çünkü durumun onu gerektiriyor. polisin durumu san abile olağanüstü geliyor ki olması gerekende bu bir keş olan sen bile olayı yadırgıyorsun. ancak malesef durum budur evet polis siklemiyor çünkü büyük satıcılarla uğraşmak peşinde. tıpkı türkiyede torbacıların yaptıkalrını çoğu opolisin sallamadığı gibi istanbulda uyuşturucunun adreslerinin bilinmesine rağmen polisin ses çıkartmamsı gibi. sentetik uyuşturucu kullananları görmezden gelmesi gibi. biz yeni yolun başındayız almanya ise eroin satıcılarını bile görmezden gelecek kadar olayı kanıksamış durumda. yazdıklarımı dumanlı kafayla okumassan emin ol analiz-sentez gibi görevleri olan beynin çalışmaya başlıyacaktır. gelip şurada sorduğun sorunun rezilliğine bakınca senden akli dengesi yerinde yorumlar beklemiyorum, yalan yok. altı üstü uyuşturucu kullanan bir keşsin. toplum zararlısı ve kötü örnek bir bünyeden mantıklı bir hareket beklemiyorum. fakat bilmediğin mevzularda atıp tutma. almanyada son 15 yılda yaşamış birilerine sor bakalım almanyada sosyal devlet diye birşey varmıymış artık!? ben gördüğüme şahit olduğuma örnek veriyorum çok merak ediyorsan sor almayada az buçuk hayatını yaşamış olana. eğer merak ediyorsan avusturya viyanada teknik üniversitenin neresinde eroin satıldığını söyleyebilirim. bunu ben bilirken polisin bilmemsi komik olur değil mi? o yüzden bilmediğin ülkeler hakkında 3-5 satır okuyup atıp tutma.avusturyada bütün eroinmanalrın köpeği vardır bunu biliyor musun? devlet vermiştir bu hayvanalrı bu insnalara. sorumluluk duygularını kayubetmesinler diye. benim tek dileğim senin gibi keşler yüzünden birgün türkiyede böyle projeler yürütmesin.bunun içinde yazdıkalrına şiddetle karşı çıkıyorum.avrupada yapılan her bok sanki olması gereken, doğrusu olanmış gibi snamaktan vazgeç. avrupa dışardan bakınca kocaman bir ağaç gibi ama içi çürümüş halde. bunun en güzel örneklerinide hollanda ingiltere ve almanya gibi ülkelerde görebilirsin. ve inan buradaki insnalarla iyi anlaşırsın sen, çünkü sende onalr gibi bireyselliği ele almışsın, bencilsin. hareket ederken "ben" diyerek hareket ediyorsun. "biz" demediğin içinde demek istediğimi kavrayamıyorsun. devlet uyuşturucuyla elinden geldiğince mücadele ediyor senin gibiler esrar gibi narkotikleri zararsız gibi göstermekten utanmaya başlasalar eminim daha fazla mesafe alabiliriz.


yazdığın diğer saçmalıkları gülerek okudum ne de olsa keşsin senin cezai ehliyetin yok. üfle dünya toz pembe olsun. sana tavsiyem 5 lira verip bir sarımlık ot peşind ekoşacağına 5 euro ver lsd kullan. eğlenceyse eğlencenin kralı onda. çocuk ! :)

edit: aaa seni uyarıyordum bende kötü örnek oldum çoluğa çocuğa. :))

@hayvan, gibi yazar

vay be zeka kırıntılarından yoksun da olsa, mal bi espiri yapıp en azından düşünmeye çalıştığını bi nebze de olsa hissettirdin.

öncelikle keş olmadığımı belirteyim ama zaten bi "0-6 yaş aralığındaki çocukların default alay etme formatında 'keş keş keş!' " diye yazmadığın kalmış, o yüzden sana bunu açıklamaya çalışmıyorum.

"örnek verdiğin ülkeler mi yoksa türkiye mi sosyal devlet kavramına daha çok uyuyor" demişim. tabi sen yine anlayamadığın için açıklıyorum. yani burda almanya'nın, her şeyinden bihaber olarak yaşadığın, insan hayatının çok az bi değeri olduğu türkiye'ye göre sosyal devlete daha yakın olduğunu söylemiştim. o yüzden bu gibi anlamadığın, düz mantıkla yaklaştığın şeylere 'götünle gülme', gayret et 'beyninle düşün'. en azından düşünmeyi dene, düşünmek güzel şeydir. düşünmeye başladığın zaman sen de göreceksin düşünmemin güzelliğini.

yazdıklarını dumanlı bi kafayla okumuyorum ancak bu halde yazdıklarının sonunu getirmek bile işkence oluyor. çünkü senin bu gelişmemiş düşünce sistemine, alakasız yazılarına dayanabilmek normal bi insan bünyesinin kaldırabileceği türden bi şey değil.

gelelim benim keş olma durumuna. madem sana göre ben keşim, toplum zararlısı kötü örnek bi bünyeyim. peki sen nesin? ben söyleyeyim:
sen, doğru düzgün bi şey bilmeden, kulaktan dolma seylere haddinden fazla kendini inandırıp üstüne bi de bunları utanmadan savunabilen, bilinen gerçeklere karşı sadece kendi içi boş, anlamsız yorumlarını yapmaktan çekinmeyen, önce "burda yazdıklarına dikkat et, gençlere kötü örnek oluyorsun" deyip sonra burda nerde uyuşturucu bulacağımı söylemeyi teklif etmekle kalmayıp, bütün bu hıyarlığının ve kendinle çelişen davranışının üstüne bi de 5 euro'ya lsd'yi önerebilecek "hayvan", gibi yazarsın, insanımsısın...

bu içi çürümüş avrupa'daki yaşam kalitesinin ,belki 1-2 küçük ülke daha kötü olabilir, şimdi senin saçma tezin için araştıracak değilim, türkiye'nin çok üstünde olduğunun farkında bile değilsin. şimdi sen düz mantıksın ya bunu okuduktan sonra da kalkar "madem türkiye'yi beğenmiyosun, git başka yerde yaşa." dersin. amacım burda türkiye'yi kötüleyip durmak değil, senin yaşadığın yerle alakalı bi bilgin olmamasından mütevellit sana anlatmaya çalışmaktır (inan senin gibilere bi şeyler anlatmak çok zor oluyor). ve evet hollanda'da, ingiltere'de, almanya'da, senin gibi düşünmeyi çoktan bırakmış hatta hiç başlamamış insanımsılar yoksa oralarda çok iyi yaşarım, insanlarıyla iyi anlaşırım, sadece senin gibi bi insanımsının olmaması bile oralara aşık olmamı sağlar.

son olarak da, sen her ne kadar yine farkında olmasan da dediklerini çok iyi kavrıyorum aslında. daha sonra mantık, bilgi süzgecinden geçirerek eliyorum, haliyle geriye bi şey kalmıyor tabi.

bi de çoluk çocuk dediğin grup, senin yazılarını okuyup, sana tahammül edebilmek ve de senin gibi olmamak için en kısa sürede esrar başlayacak ya işte en çok ona yanıyorum.

olur, bişey fark etmez. hatta oyle konser fln vermiyeceksen akustik gitar için amfiye ne gerek var bagla bilgisayara çal gitsin :)

akustik gitar sadece konserlerde akustik amfisiyle birlikte kullanılır. kayıtlarda dahi gitarın kendi yalın sesi kaydedilir. kendi kendinize takılıyorsanız bence boşuna almayın. ama gitarınızın sesi az çıkıyorsa, daha gür sesli daha kaliteli bir gitar alabilirsiniz.

kendi capinda oylesine takilan biriysen ve gitarin sesini duymakta bir problemin yok ise ampli almana da gerek yok zaten. akustik gitar kuvvetlendirilmeden calinan bir snetruman zira normal sartlarda.

faideli bilgiler ve kurukafa: dediğiniz doğru ama ben elektriğe bağlayınca daha çok seviyorum sesini. daha zevkli oluyor. gitarım da fena bişe sayılmaz aslında, yani hem ses rengi güzel hem de güçlü bi sesi var. orta karar bir ibanez.

more than ever people: ben de öyle yaptım zaten, ses sistemime bağladım. ama son 1 aydır baslar cızırdamaya başladı. sanırım bu şey ses sistemini bozdu. kocaman hayvan gibi güçlü logitech'i bayaa bi titretiyordu zaten.

elektrik gitar amplisinin gain kati ve kabinlerinin kuvvetlendirdigi frekans araligi akustik gitara cok uymayabilir. yani bekledigin o temiz defined ses yerine briaz kirli bir ses alirsin muhtemelen. denemeden girisme derim o zaman.

belki sadece bir poweramp alirsan hos olabilir: guitars.musiciansfriend.com

o kadar zaman gezevekseniz iyi bir çanta gerekir. salewa markasını öneririm. ben seyahatimi onunla yapmıştım. pahalıdır, dağcı markasıdır ve fonksiyoneldir. bunlar da en önemli nedenlerdir.

tahtakale ptt'nin oradan sanırsam "sultanhamam" bölgesi
kapalı çarşıya yakın "çantacılar sokağı"ndan C&R&M diye B sınıfı olduğunu düşündüğüm 90+10 bir backpacki 100den aşağı olduğuna emin olduğum bi fiyata almıştım,
2 ay kullandım ve bekleğimden sağlam çıktı. memnunum

ancak fiyatı ve sağlamlığı kadar önemli olan bir başka husus da sırt çantasının
"uzun ince" olmasına dikkat et, hem yük omurgaya olabildiğince eşit dağılacak,
hem de kapılardan vagonlardan daha rahat geçeceksin.
bol şans

Bulabilirseniz vango sherpa almanızı tavsiye ederim. Hem ucuzdur hem dayanıklıdır hem de gelişmiş bir sırt destek sistemi vardır. Uzun yolculuklarda sırtınızı acıtmaz...

jack wolfskin

Bu güzide belgeselin altyazısı yok, ya da ben bulamadım. Bu güne kadar da türkçe dublajlı belgesel ripleyen de görmedim. Bilim çaresiz efendim.

nat geo 'yla irtibata geçip bir daha yayınlanmasını talep edebilirsiniz.

valla emin değilim ama toplama 1000 yazıosun kdv nin yanına da "dahil" yazıosun,öyle hepsini belirtmeye gerek yok. yani ben öyle yapıyorum muhasebeci hiç ses çıklarmadı, vergi numarası yoksa da oraya nihai tüketici yazıosun gidiyo. ama bir bilene yine sor tabi.

images.google.com.tr

zaimsuleyman.googlepages.com

öyle dahil yazmakla olmaz o işler. doğrusu bu değil. hem serbest meslek makbuzu da fatura gibi değil. bir de stopaj var.

brüt ücrete, brüt ücret üzerinden hesaplanmış kdv'yi ekleyeceksiniz, sonra bu toplamdan, brüt ücret üzerinden hesaplanmış stopajı düşeceksiniz, sonuç 1000 çıkacak.

kendimden örnek vereyim bir serbest meslek erbabı olarak.

brüt ücret: 622,45
kdv (622,45 x %18): + 112,04
stopaj (622,45 x %20): - 124,49
net ücret: 610,00

stopaj oranı %20, kdv oranım %18. bu durumda (net ücret x 100 / 98) brüt ücreti bulabiliyorum ve bu hesaplamayı yaparak makbuzumu kesiyorum. sizin oranlarınız farklı olabilir, siz de bu şekilde netten brüt bulma formülü oluşturabilirsiniz.

ben de kesiyorum ama, net rakamı 1.225 ile çarpıyorum, o rakamı alıyorum, müşteri kendi vergisini ödüyor, ben de bilahare aydan aya ödüyorum.

arkadaşlar teşekkür ederim, sanırım kibritsuyunun dediği tam olarak bana uyuyor. oranlarım da onunkiyle aynı. bende stopajı iş yaptığım firma ödüyor , daha sonra ben kdv yi kendim ödüyorum. belli dönemlerde de gelir gider hesaplandıktan sonra da gelir vergisi ödüyorum hatırladığım kadarıyla.

evet aynen. stopajı sizin adınıza müşteri öder, kdv'yi siz ödersiniz, belirli dönemlerde de kar zarar hesaplanıp gelir vergisi hesaplanır ama bu hesaplanan gelir vergisinden, müşterinin öediği stopajlar düşülür, farkı ödenir (veya stopaj daha fazlaysa devletten alacaklı çıkılıp çatır çatır geri alınır)

bujilerden biri gitmiş olabilir, otomatik şanzımana ait bi sıkıntı olabilir. ama bunların yolu daha fazla hissettirmesiyle alakası yok.
bence bu şekilde kullanarak motora zarar veriyo olabilirsiniz, bir an önce servise gitmekte fayda var.

buradan bi sey soylemek zor tabi ama benzinde bi sikinti olmus olabilir. atesleme sisteminde, arac gurultulu ve sarsintili calisiyorsa bujilerin birinde, hatta benzin pompasinda bile problem olmus olabilir. ama bence ateslemede bi sorun var.

hava veya benzin filtrelerinden birisi tıkalı olabilir.

birkaç gün içinde aracı servise bırakacağım o zaman netleşecek bakalım. vitesler de biraz geç atmaya başladı . sorunu yazacağım buraya da.. birşey kesin tıkalı gibi. hayırlısı..

bunu yapan scanerlar var faza da pahaı değil.
diğer yol, perdeye düşen görüntüyü kaydetmek.

hangi şehir için soruyorsunuz? izmir için var aktaran

pardon yazmayı unutmuşum. istanbul il sınırları çerçevesinde arıyoruz.

bu işlemin teknik terim olarak karşılığı telesine olsa gerek. Google'a "8mm telesine" yazdım. Şöyle bir yer çıktı: bidavtelesine.com
Fiyat hususunu bilemeyeceğim..

ucuza telesine yaptıramazsınız. 8mm projeksiyon bulabilirseniz karanlık odada perdeye ya da duvara yansıtıp handycam'le kaydedin.

bu aktarma makineleri oldukça ama oldukça pahalıdır zaten. ucuza yaptıramazsınız. çünkü makine ekstrem pahalı. 10 binlerce dolar diyebilirim. zaten az var. çeşitli prodüksyon şirketlerinde bulunabilir.

istiklal de galatasarayın orada pasaj da ben film alıyodum, onlar da seritli makara filmlerden cd ya da dvd ye aktarıyolardı.pasaj tam olarak galatasaray lisesinin karsı sokagında sahafların oldugu pasaj da.eger ki hala cözüm bulamadıysanız telefonunu verebilirim bu isi yapan abinin.

Selam, Şişlide evrensel bilgisayar bu işi hakkıyla yapıyor. 02122314147 www.evrenselbilgisayar.com

kendiniz keşfedin en zevklisi öyle. ama milanoya da bir gitmek lazım.

uçak biletini venedik gidiş, roma dönüş olarak değiştirin derim. fiyat farkı pek olmaz. olursa da hem değer hem kurtarır.

rota önerim şöyle

venedik : 2 gece
bologna : 1 gece
floransa : 2 gece ( pisa ve siena için burada kalınabilinir
napoli : 1 gece
roma : 2 gece

arabayı venedikten ayrılırken kiralayın. iki gün boşuna para ödemeyin.
romaya 2 gece yetmez derseniz bologna iptal.
aradaki yolların tamamı otoyol, floransa roma arasında ovieto'ya uğranılacak.

como gölü - milano kesinlikle görülmeli

yemek olarak genelde sokak aralarındaki ufak yerleri tercih edin
floransaya 1 gun yetmiyor yetmiyor yetmiyor!
veronaya kesin gidin zaten milanoyla venedik arasında cok cok guzel bir sehir
otel icin www.hotselworld.comdan faydalanın
italyanin her yeri cok guzel ya keyfini cikarin :)

Napoli'de çok vakit harcamayın bence. Pisa ya da gerek yok. En çok vakti Roma ve Floransa için harcayın, özellikle Roma'da çok fazla gezilecek yer var ve çok güzel bir şehir. Floransa da sanata doyabileceğiniz bir yer (1 gün yetmiyor gezmek için, ben de katılıyorum). Siena'ya uğrayabilirsiniz, küçük ama sevimlidir. Benim program önerim de şöyle:

- Venedik (2)
- Floransa (2) (2-3 saatliğine Siena)
- Napoli (1)
- Roma (3)

resimle ilgiliyseniz floransa'daki (bkz: galleria degli uffizi)'ye mutlaka gidin.

ne yapın edin milano'ya sakın gitmeyin, hiçbir şey yok orada. bana inanmıyorsanız bizzat gidenlere sorun, entrylere bakın. avrupa'nın en yalan şehri milano.

otelde motelde de kalmayın bence, kamp yapın.

valla kaç gün kalınacağı meselesini bilmem ama capri adasını görmeden gelmeyin bence. napoliden vapurla gidiyosunuz. bir de cinque terre de bir köyde de bir akşam kalabilirsiniz. floransada bir gece kalınıp, pisaya ordan da cinque terre diycem ama ters olabilir. ama capri bambaska bence. capri için önce arabyla positanoya gidip ordan da capriye gidip gelebilirsiniz ben oraya gidemedim ama.

bu işler için en güzel yöntem sözlüğe girip bahsi geçen şehirlerin başlıklarından tüyo toplamak.

bu arada napoliye giderseniz bi mozeralla di bufala yiyin yerime deniz kenarında,

iyi gezmeler

bu arada 386dx sonuna kadar haklı, milanoda hiçbirşey yok. zaman kaybetmeye değmez. onun yerine venedik dönüşü garda gölü kıyılarında bi yerde kalabilirsiniz. şarap bağları falan var, festivale falan da denk geldiniz mi dadından yenmez.

-Siena'ya mutlaka ugrayin.
-Siena'yi severseniz, Siena cevresindeki Arezzo, San Gimignano, Chianti gibi ufak ama guzel yerleri gezebilirsiniz.
-Kamp secenegini mutlaka degerlendirin. Olmadi bir kac arabada uyuyun, o parayla yemek yiyin- (Chianti'ye gitseniz de gitmeseniz de saraplarini mutlaka tadin.)
-Milano cok yalan ama olur da Milano'ya gelirseniz size bir kahve ismarlarim.
-Son olarak italya'da dikkatli olun, emniyet tedbirlerini elden birakmayin, iyi eglenceler.

Herkese çok teşekkürler, başta da yazdığım gibi Milano'ya gitmeyi düşünmüyorum bileti'de alitalia'nın kampanyasından çok önceden Roma'ya gidiş dönüş şeklinde ve çok uygun fiyata almıştık dolayısıyla değiştirme şansım pek yok ama ilk gün iner inmez trenle venedik'e geçmeyi düşünebiliriz. Hepsini değerlendireceğim tekrar teşekkürler.

çok geçmiş olsun öncelikle.

şu anda yapmanız gereken tek şey köpeği adam gibi bir veterinere götürmek. köpek direk reaksiyon vermez bu tip kazalarda, ertesi gün veya bir hafta sonra da semptom verebilir. çenesini vurması veya dilini ısırması problem değil. dışkı ve çişini gözlemlemeniz lazım kan geliyor mu? eklem yerlerine 3-4 farklı noktadan elinizle bastırıp köpeğin acı çekip çekmediğine bakmalısınız. sizin yapabileceğiniz bunlar. eğer kanayan bir yerde varsa, hemen bir permatik alıp etrafını traş edin. bu açık yranın iyileşme sürecini hızlandırır.

siz bir şey olacakmış gibi davranın, bir il merkezine büyük veterinere götürün.

o kadar ciddi birşeye benzemiyor, bence birşeyi yoktur ama görmek lazım tabiki. o kadar üstüne düşmeyin. en önemlisi , bu tarz durumlardan kurtulabilmek için, köpeğinize temel ve ileri itaat eğitimleri aldırın. böylece koşarken çağırdığınızda durup yanınıza gelecektir. yandan çarpmayıp tekerin altında da kalabilirdi sonuçta. eğitim şart..

ben soyle bisi yapiyorum: www.vindale.com
ne yazik ki amerika disinda calismiyo ama bunun turkiye veya avrupa icin olani da vardir, biraz arastirin.

edit: mainstream bi is olmasi lagzim'i gec okudum. neyse gene de ugrasilirsa haftada rahat 150-200 dolar kazanilir bundan.

poker,bilyoner

çevirmenlik yaparak.

Second Life'ta da bir şeyler tasarlayıp satarak para kazananlar var duyduğum kadarıyla.

leviathan nasıl?

anlamına baktım cuk die oturuo gayet iyi. mesela geçen karaköye demirlemişti sea cloud ismi onuda sevdim başka öneriler?

skala

kharon

kharonda müthiş anlam olarak örtüşüyor

parça / bölüm / kısım

deği$ik. ama $ık bence.

Ufkabakan

Teknenin sağ ve sol baş tarafına birer adet de göz çizdiriyorsunuz, süper oluyor.

çok çok güzel isimler bu kadarını beklemiyordum nasıl karar verecez

birgün ( 4 yıl sonra ) alacağım teknemin ismi "Escape" olacak.

sciopera

benim teknem yada yatım olursa gelecekte ya unicorn yada albatros koyacağım adını :) nasıl isimler?

mai
aldeniz
aydeniz
sirene
nixe

Bleda : Cengiz Han'ın Kardeşi, Prens Bleda.

Rua: İskambil'de papaz; Cengiz Han'ın öz amcasıdır. Generaldir. Döneminde Avrupa'da "ölüm neyse de Rua'nın eline düşmesek" derlermiş.

mesela şarkıcı fedon vardı. teknesine FED10 şeklinde yazmıştı. sende uydurabilirsen, böyle bişey deneyebilirsin.

parsia olabilir.

@mhm: bleda olmasın hafız, vileda der gibi, dalga geçerler :D

firar

hayatımın kadınısın'a çok takıldım da bu aralar...

deep blue

tekme ?

lokanta misali; xxxx'in yeri.
xxxx: sahibinin adi

ruzgara hasta

boat on the sea ( on ve the kucuk yazilabilir)

fire air earth water( uzun oldu bu ama )

wooden fish ( aaa, bunu begendim bak :) )

ya da dostoyesvki ( sevdigin bir yazar adi )

gök yeleli bozkurt? üç kelime oldu ama..
matador yamyamı? (ne demekse? bende anlam veremedim)

atsizcilar.com/forum

(bkz: slytherin)
çok karizmatik geliyor bana.

göğebakan
stargazer
talisman

ancak telsiz anonslarında da bu ismi kullanacağı için karışık şeylerden kaçının derim.

ahab da olabilir aslında, moby dick'teki kaptan.
ya da captain ahab

edit: gene mitolojik bir deniz yaratığı: kraken

poseidon olabilir, "yunan mitolojisinde deniz, atlar ve depremler tanrısı" diyor ekşi sözlük.

(bkz: Mare Nostrum )

Katana, ozellikle yelkenli ise, guzel ruzgarli bir havada boyle dalgalari yara yara digerse bi de...

scolarship

jengu
kappas
kraken
nessie
panlong
rusalka
naiad
avalon
abzu
duberdicus
enki
proteus

şan mezunu bir grup solistinden alabilirsin mesela. mesela pentagram ın solisti ders veriyordu bildiğim kadarıyla.

hayvanat halının altında devam ediyorsa belki bir eklembacaklıdır? çıyan belki? ama bu fotoğrafa bakıp söylemek zor cidden.

yengeç dicem ama...

halıyı kaldırın. üzerinize atlayıp yemez sizi merak etmeyin. yapabileceği en fazla şey koşarak kaçmak olacaktır. o yüzden elinizde bir terlik gazete falan hazır tutun, halıyı kaldırdığınız gibi çakın kafasına bi tane. sonra resmini çekin, biz inceleriz :)

öldürme. bir bardakla hapsetmeye çalış, sonra düzgün bir fotoğrafını çek. buradan hiçbir şey anlaşılmıyor.

tekrar ediyorum: öldürme.

iyide arkadaşım madem o kadar korkuyosun nasıl yaşamayı başardın birkaç gün onla hayret. üstteki cevaplarda güzel taktikler verilmiş üstüne basmayı göze alamıyosan al bi böcek ilaca en etkilsinden sık anasını satayım bitene kadar kapını iyice kapa uyu. diğer gün ölü olarak ele geçirebilirsin yaratığı.

sivi nitrojen sik uzerine

o evde dip köse temizlikte yapilmaz simdi...

böcek öldürmek icin sprayler oluyor ya, böcege hic yaklasmadan ondan kurtulabildigin.. onlardan alip sikabilirsin.

süpürgeylen çekin en temizi sanırım.

Eklem bacaklılardan nefret eden biri olarak, ver adresi kafasına kafasına vurayım anne terliğini. Hiç acıma geçir suratının ortasına.

Not: 2 sene önce ayağıma karafatma tırmandı, önceleri bir gıcıklığım yoktu göttenbacaklılara

bence bu en az 1 metre boyunda bisey. fotograftaki kisim da buzdaginin gorunen kismi.

o bacaklar karadul bacaklarina benziyor, altinda da kirmizi kum saati figuru varsa cok zehirli bir orumcekle karsi karsiyasiniz demektir...

haliyi tam kaldirip bir foto cekseydiniz de siz de biz de ogrenseydik tam olarak.. elinize bir edevat alin her ihtimale karsi..

onu biraz daha orda birakirsan asil, yarin bakacaksin orda yok.... ugras dur, ara ki bulasin. napacaksan yap cabuk yap. :)

abicim bir şey yap artık ya ama.

çıyan dedikleri mahluk bu.

az önce ben de odamda öldürdüm bir tane.fena ısırıyor diye biliyorum.mutlaka öldür.öldürdükten sonra üzerine benzin döküp yak.

bu kesin çıyan.. ben olsam bütün halıyı yakmıştım şimdi. iğrenç bi yaratık. evet böcek fobim var.

ben de çıyan diyorum. abi teaser tribi yaptın, göster artık şu mahlukatı :)

güneşlenmelik

gunes reflektoru?

kendiniz de yapabilirsiniz. biraz karton ve üzerine yapıştıracağınız aluminyum folyo, gayet güzel işinizi görür.

galiba köşk var içinde oranın.. ya da varmış .

Yanlış hatırlamıyorsam Şair Nefi'den inerken aynı arsanın tellerinde mütevazi bir satılıktır tabelası okunabiliyor. Merak ettim gidip bakıcam.

ben de elma böceği dediklerini duymuştum ama gerçek adı olduğuna dair hiç bir dayanağım yok : ) hatta ben de merak ediyorum adını.. bi yapışınca bırakmıyor da namussuz..

bu böceğin üstüne çorapla yanlışlıkla basmışlığım , sonra da dehşete kapılmışlığım vardır. ben de merak ettim şimdi gerçek adını. fotoğrafını görünce baya bi tırstım gene çünkü. çok dayanıklı bişeydi. üstüne başmama rağmen hiç bişi olmamıştı. elma böceği olabilir adı , çünkü o sıralar bir elma bahçesinin içindeydim.

yapışma özelliği çok etkileyici. Benim bulunduğum yerde (altınoluk) akşam vakitlerinde çıkar ve genelde o zamanlar yemek yiyenlere yapışırlar :)

Bizim burlarda hiç elma ağacı yok ama adı elma böceği olabilir. Latince ismi önemli tabii.

@deoksiribonukleotit ve @faideli bilgiler, hangi yörede gördünüz bu böceği ?

resimler biraz bulanık ama sanırım mayıs böceği bu.

@dr cucu
mayıs böceğinden hareketle bu böceğin erkek haziran böceği(Polyphylla fullo) olduğu kanısına vardım. Teşekkür ederim.

senelerce altınolukta gördüm, geçenlerde de ayvalıkta karşılaştım kendisiyle..

barcelona - kabul hostel
roma - mosaic hostel

roma'ya karışmam ama barcelona için acele et, kabul hostel'i kaçırma.

barcelona- gothic point hostel veya sahilin hemen önünde olsun diyorsanız sea point hostel
roma'da bir kamp alanı vardı, adını unuttum ama orası bayağı meşhur ve ben de memnun kalmıştım. hostelworld'de kamp olarak ararsanız en çok ratingi olan odur.
paris- aloha hostel
madrid- los amigos

madrid-saint jordi.
barcelona-bcn lofts
paris için hostel bilmiyorum ama hotel armstrong guzeldi. yeri çok iyi değil ama fiyat temizlik düzen açısından iyiydi. zaten metronun dibi.

paris için baladins otel i tavsiye ederim. ucuz , temiz ve metroya yakındır.

Milano;
La Cordata
Via Burigozzo, 11
+39 02.58314675 or +39 02.58303132
[email protected]
www.lacordata.it

bilet satılıyor türkiye'de. tcdd'den ve genç tur türevi firmalardan alabilirsiniz.

bilet türkiyede var gençtur ya tcdd sirkeciden alabiliyorsunuz.
öğrenciyseniz vizede çok sorun çıkmaz. daha önce yurtdışı çıkışınız varsa daha da rahat alırsınız. vize zamanı için hangi tarihlerde gideceğiniz de önemli.

eğer gerçekten ciddiyseniz gerekli belgeleri toplamanız iki-üç haftayı geçmez, ben italya dan 4 gün içinde vize alabilmiştim, ama araştırmanız gerekiyor tabii, rezervasyon filan istiyorlar, yapabilirsiniz yani, geç filan değil, 3 hafta sonra yola çıksanız 1 aylık geziniz yaz ortasına denk geliyor işte, ben ağustosun 10unda çıkmıştım,
ayrıca bilet gençturda satılıyor.
netten sürekli araştırmanızı öneririm, sözlükte de birsürü şey var.
kolay gelsin

kesinlikle geç değil!

biz 1 yıldır planlıyoruz, güzargah, tren saatleri oteller her şey belli ama daha hiç bir somut adım atmadık... ağustosta tatil bu uyuzluğu sürdürürsek gidemicez ama hiç bir şey için geç değil.

interrail biletinin satışı bu sene türkiye'de başlamadı. almak için internetten sipariş vermek gerekiyor.

Şurdan bilgi alabilirsin:
getir.net

geç falan değil,

ilk gittiğin ülkeden biletini alabilirsin,
yunanistandan başlayacaksanız pazartesi başvurup en geç cumaya vize elinizde oluyor, bu sırada tabi vize gereklerini araştırın her ülke için.
planınızı yapın, ekipmanı hazırlayın. ağustos sonu, eylül gibi gitseniz aslında daha bile iyidir.

@beyazgeceler, "biz" olarak nitelendirdiğin grupta iki kişi aranızda karar verip biletlerinizi alın, diğerleri de katırlır. grup genişledikçe insanlar sorumluluğu birbirine atıyor. bir yerden başlamak lazım.

biz karar verip, bir hafta sonra yola çıkmıştık, fransadan başlamıştık, iki günde şengen veriyor , bu dediğim olay da ağustosta oluyor bu arada.

Pasaport Cıkartmak : 3 gün.
Bilet : 2 günde gelir.
Vize : Belgeleri hazirlarsan maksimum 7 gün.

15 gün diyelim rahat olsun : )

yavaş giderken açın dendiğini ilk defa duyuyorum. hatta rolantideyken klimanın açılmaması tavsiye olunur...

ben de ilk defa duydum. tam tersine klima, motor devrine bağlı çalışan bir alet olduğu için hızlı (daha doğrusu yüksek devirde) giderken daha güzel soğutur. ayrıca 1.4 16V renault clio ile klima baştan sonra açık vaziyette, katalog değerleri olan şehirlerarası 100 km'de 5.5 litre benzin tüketerek 700 km. yol yaptık. ne performans düştü ne yakıt tüketimi arttı. gözle görülür bir fark bile olmadı.

eski araçlar için geçerli bu dediğiniz. yeni araçlarda klima ve motor bağımsızdır birbirinden.

çokça duydum bu öneriyi. bütün arabalar böyle değil. güçlü motora sahip arabalar pek etkilenmiyor bundan. motoru pek güçlü olmayanlar özellikle yokuşlarda çekişte ciddi problemler yaşıyor. 'yavaş giderken açın' demeleri de 'basmayacaksanız açın' gibi algılamak daha doğru olur sanırım.

klimalar bir kayışla motora bağlı yani gücünü motordan alıyor. bu yüzden 4 5 beygir gücü çeker arabanın motorundan. elinden birşey gelmez bu konuda malesef. muhtemelen sana denileni yanlış anlamışsın sen. klimayı genelde rampa çıkarken veya araba sollarken kapaman tavsiye edilir.

klimanın motor performansını, özellikle hızlanmayı düşürdüğünü herkes bilir ve aktif araba kullananlar da bunu tecrübe etmişlerdir. belki ortalama hızda bir etkisi olmaz ama ani hızlanmalarda çko farkeder.

not: 90 km'nin altında cam açmak daha tasarrufluymuş üzerinde klima açmak. mythbusters kanıtlamıştı.

ve evet 1.4 arabalarda mesela farkediyor klimayı kapatınca araba bir anda fırlıyor.

atrinin dedigi gibi yeni modellerde bu klima olayi ayrildi.
ama otomatik vitesli bazi modellerde kick down yaptiginiz vakit klima motoru devredisi kaliyor...(sadece fan calisiyor mesela)!