türkçe altyazı konusunda çok yardım edemem ama documentaryheaven.com un psikoloji bölümü fena değil. bbc ve horizon ın çok belgeseli vardır yine hem de baya baya başarılıdır, algı hataları vs konusunda. ted.comdaki çoğu güzel belgeselin altyazısı da var. her zaman üşenmeden yazdığım children full of life var. bir de louis theraux nun belgeselleri biraz daha sosyolojik ama değişik konular, psikolojiler.

Taboo

aklıma gelen bikaç şey daha
ben: diary of a heroin addict
dr. money
welcome to the isolation tank çok yeni bir izolasyon deneyi
what is reality psikoloji ile çok ilgili değil ama hepten uçuk
only human serisi inanılmaz inanılmaz
ve en güzellerinden biri de sanırım strangest village in britain, botton
yine bbc nin body dysmorphic disorderla ilgili de çeşitli belgeselleri var too ugly for love
bir de ilgini çekerse aspergerli veya otistik çocuklarla ilgili make me normal
bunların hepsi tüylerimi diken diken etmiştir doğrusu

www.youtube.com
saklıyordum bilgisayarımda birçok başlık altında konuşmaları vardır. işinize yarar umarım.
eckhart tolle

bende ranza aldım. fakat benim aldığım sizin dediğiniz gibi demir değil aksine tahta. ama bayağı bir dayanıklı ve hala onu kullanıyorum. 100tl ye almıştım internetten bir hanımefendiden.
demir ranzaların fiyatları çok oynamaz. sadece iskelet 200 ila 250tl arası gidip gelir. yatağın fiyatını da koyarsanız pahalıya gelir. demir diye diretmeyin diye bir öneride bulunmak isterim. tabi seçim sizin.
ayrıca bulunduğunuz şehirde öğrenciler arasında ikinci el eşya satımı yapılan bir paylaşım yeri vardır garanti. facebook'ta -kendi yaşadığım yeri örneklendirecek olursak- eskişehir kelepir eşya diye bir paylaşım yerinden almıştım. illa ki sizinde yaşadığınız yerde böyle bir şey vardır. oralara bakın derim.

Daha iyi biseyler bekliyorum

ne okuyosun, ne üzerine çalışacaksın bunlar önemli, eğer mühendislik falansa en basit cad cam gibi programlar öğren, ileri derece ingilizce her yerde şart. sürekli ingilizce çalış.

çok basit bir şey söyliyeyim, ne üzerine çalışacaksan, aç kariyer neti aranan özelliklere bak. kesin orada eksiklerini göreceksin.

mesela başvurduğum bir iş vardı, çok girmek istedim özelliklerine baktığımda bende olmayan

ileri seviyede ingilizce,
iso 9001 14000 ohsas 18001 e hakim olmak
autocad kullanmak
vb vb vb...

öncelikle kimse müneccim değil. yaşını okuduğun okulu ve bölümü yazarsan "daha iyi biseyler" söylerler.

Saglık üzerine okuyorum anestezi yas18-19 ingilizce icin nasl calısabilirim ?

güzel zaten ingilizce'yi halletmen gerek ilk iş o sonrada mesleğinde seni iyi yerlere getirecek bilgisayar programlarını öğrenebilirsin. amma ingilizce'yi hal et.

merhabalar.
arkadaşların yardımları dışında, sağlıkta gelişebileceğin bir bölüm daha okumanı öneririm.
www.anadolu.edu.tr buradan 15-24. maddelerdeki bölümlerde olduğu gibi... yüksek lisans yaparak kariyerine yine artılar katabilirsin.
buraya kadar 'okumak' üzerine bir değerlendirme yaptım. bunlardan ziyade yoğunlaşacağın iş kişisel gelişim olmalıdır. 'kişisel gelişim' vermek istediği mesajla birlikte çok geniş kapsamlı bir olgudur. bildiğin gibi içerisinde hobiler, dil, uğraş, kültür, sosyallik...vd gibi türevlenebilecek çok çok kavram barındırır.
ilk olarak dil konusuna değinmek istiyorum. kursa da gidebilirsin ya da evde de çalışabilirsin. sana hangisi kolay geliyorsa onu yapmalısın. ama kesinlikle ve kesinlikle ingilizceni iyi seviyeye taşımalısın. eksiduyu.ru burada arkadaşa yazdığım cevaptan yararlanabilirsin. ingilizce öğrenmede -giriş seviye- güzel kaynaklar içerir.
bir diğeri ise bahsettiğim gibi etkin olmak. lütfen 'ben anestezi okuyorum ne işim olur etkinlikle ne işime yarar bunlar' demeyin. her yapılan yararlı işte kesinlikle bir fayda vardır. üniversitelerde gittiğin etkinliklerde -konferans, seminer, panel...vs- ummadığın şeyleri öğrenip hemen üstüne düşebilirsin. mesela: arkadaşın bahsettiği iso9001'i nasıl alacağımı, neye yaradığını ben konferansta öğrenmiştim.
bir diğeri ise hobilerin. bunda pek açıklanacak bir şey görmüyorum. 'ne seviyorsan onu yap'tan yola çıkılırsa size kalmış bir uygulamadır.
www.kariyer.net insanların istedikleri şeyler çok çeşitli. kendi alanında ne istendiğini buradan rahatlıkla anlar ve o işlerin üzerine yoğunlaşırsan herhalde seni kimse tutamaz.
hadi yolun açık olsun:)

Tesekkurler gercekten ilham verdiniz

hangi iş ?

ikisat öğrencisiyim.

www.economist.com
www.businessinsider.com
www.bloomberg.com burada iktisadi kelimeler öğrenebilirsiniz, faydalıdır.
ayrıca üniversite öğrencisi olarak ingilizce işletme, iktisat bölümlerinin derslerine girmenizi tavsiye ederim. iş ingilizcesi diye bir şey olmadığını bunların kelimelerden oluştuğunu düşünüyorum. kelime bilirseniz 'iş ingilizcesi' dediğiniz şey ardından gelecektir.

6 aydan önce fiyatı düşmez zaten o zaman da modası geçer.Paran varsa git al :)

Lumia 920 al unutursun

o hastalık bende de var iki ay önce nexus 2 alıp tövbe ettim ama
sabahtan bu yana aklıma nexus 4 düştü orası tövbesi gibi oldu

Çok fenayım a dostlar. A dostlaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaar.
Önümüzdeki iki üç gün almazsam sanırım atlatabilirim :D

Sigarayı bırakmak daha kolay amk ya olamaz böyle bir şey.

her hafta sonu vatan computer de %25 indirim var. takip et istersen bence.

psikoterapiye ihtiyacınız var.

(bkz: para harcamanın insan psikolojine etkisi)

aha bir zamanlar şunu yazmıştım. gerçekten ihtiyacım var terapiye.

çok gerekli bir şey değilse senin hayatında alma sakın. paranı başka şeylerde değerlendir. boş ver alınca ne olacak sanki. işlemlerini pc'den hallet.
ne için değerlendireceğim dersen ekstra yazarım.
radyo sunmaya da devam et.

Maddi durumun varsa al tabii de. Bence değmez Note 2 hayvan gibi büyük ve gereksiz bi alet. 5 al, Lumia 920 al.

lumia 920 alma, tam bir don düşüren. Tamam kamerası çok süper, tasarımı da güzel ama iphone un 3 katı ağırlığında

urun.gittigidiyor.com

bu tarz taytlar genelde vintage shop'larda olur. gezerseniz istediğinizi bulabilirsiniz belki. sizin için tayt olmasa da -iç çamaşırı sorununu ortadan kaldıran- tayt/pantolon örnekleri veriyorum:
www.bershka.com
www.pullandbear.com
www.bershka.com
www.zara.com
kullanış açısından çeşitlidir, diyorum.
ekleme: bu çoraplardan neredeyse her pazar pazarlarda görüyorum. eminim siz de göreceksiniz. pazar kültürünü göz ardı etmemek lazım. bahsettiğim pazarlar eski ve 2.el ürünler satan yerlerdir. istanbul'daysanız sürüsüne bereket vardır, eminim. mesela: sentetik sezar'ın ürünlerini aldığı pazarlar gibi bir örnek verebiliriz.
bkz: www.facebook.com

Ebay'de 4 dolar falan. Japan style korean style yaz , leggings'i seç bulursun. Ama geç gelir biraz.

Edit: geç gelse nolcak Zaten gittigidiyordaki de aynen böyle yapıyormuş. Free shippingle aynı sürede getirirsin adamla.

Çok güzel. Bi an önce bayanların bu şahane şeylerden temin etmelerini tavsiye ederim.

H&M'de oluyor öyle şeyler.

www.pullandbear.com
www.bershka.com
ve zara. genelde istediğiniz tarzda ürünler toptancılarda çokça bulunuyor. marka ile ilgilenmiyorsanız, mesela: ankara metro altı alışveriş yerleri gibi. nerede ikamet ediyorsanız oranın herhangi bir yere yığılmış alışveriş dükkanlarına.

c&a'da da kesin bulursun. cevahir avm'de var. fiyatları çok uygun olur.

pullandbear ve breshkada 1 hafta önce baktım fermuarlı sweatshirt, yoktu. gerçi ben normal stayla baktım :)

pull&bear veya bershkaya para harcama derim.sattıkları kaliteye göre çok pahalı bence.h&m i tavsiye ederim.dolu kotunu kullandım bişey olmadı daha.Ayrıca rap sıtayla olarak para sorun değil diyosan nike veya adidasa bak derim,daha geniş kalıp daha old school şeyler oluyo.

@jpsartre evet old school gibi geniş kalıplı olucak

katkı maddelerinin içeriğini mi merak ediyorsun yoksa aldığın ürünlerde hangi katkı maddelerinin bulunduğunu mu merak ediyorsun. Gıda kodeksine göre zaten bütün katkı maddeleri yazılmak zorunda. içeriklerini de internet üzerinden ya da Veteriner gıda hijyeni ve teknolojileri kitaplarından bulabilirsin.

kodeksin ilgili maddesi: www.gkgm.gov.tr (madde 20)

ürünlerin üstünde yazar.

ama yazmiyorsa ve bu kadar merak ediyorsaniz, telefon acip sorun.

aldığınız ürünlerin arkalarına baktığınızda 'katkı maddesi içermez.' yazısı göreceksiniz. arkadaşın da dediği gibi, bütün katkı maddeleri yazılmak -tabi bunu ihlal edenler var mıdır, elbette vardır- zorundadır. buradan anlıyoruz ki o yazıyı gördüğümüzde katkı maddesi bulunmuyor'u anlayacakmışız malum türkiye'ye göre.
diğer bir söylem ise şöyledir:
örneğin: coca-cola birçok zararlı içeriklere sahip, biliyorsunuz. bu zararlı katkı maddelerini düzgün bir dille anlatmak için sizin de verdiğiniz listenin başlığında olduğu gibi 'koruyucular, renklendiriciler, tatlandırıcılar' diye hayata geçiriyorlar. tatlı dille, hem bize geçiriyorlar hem de sağlık bilimine. yani artık o kadar kültleşmiş ki katkı maddesi sorunsalı verdiğiniz başlıklarla ambalajlarda hayat buluyor, diyebiliriz.

arkadaşlar cevaplar için teşekkürler.

bunu sormamda ki asıl sebep şuydu. aklımda, piyasada bulunan tüm ürünlerin içeriklerini madde madde bir veritabanına kaydetmek ve insanlara bunları sunmak istiyorum. belki her ürünün altında yorum bölümü olup, bu ürünler hakkında fikirler belirtilir. ayrıca insanlar filtreleme yaparak zararlı-az zararlı-zararsız gıdaları daha hızlı bir şekilde öğrenebilirler vs. vs.

sizce böyle bir veritabanı oluşturmak mümkün müdür? sizce mantıklı ve faydalı mı? amaç ticari bir kazanç değil. biraz daha bilinçlenme ve nispeten daha dikkatli olma.

kötü bir fikir.

kisa zamanda sitede ya sakirt patlamasi yasar, "xxx ,yyy markasi israile destek veriyo boykottt!!11!!" seklinde ya da abidik gubidik sacma yorumlar yazan kulaktan dolma gercekligi olmayan spam mailci tiplerin "xxx maddesi kisir yapiyomus, alien olmuyomusuz" seklidneki yorumlarla siten pic olur.

ugrastigina degmez. gereksiz.

@serabetan

tamam yorumlara kapatalım. eee içindeki ürünlerin belli bir dizine göre kaydedip, sunmak ve bilgilendirmek, gerçekten mi saçma?

bence sacma ve gereksiz. ki bunun yaninda eger yanlis bis listeleme yaparsan, o ürünün sirketinden karalama ,iftira diye dava acilma ihtimali var hakkinda.

ayrica, su anda gidalarin icinde insan sagligina direk olarak etki edecek maddeler yok 1950 lerdeki gibi regülasyonlar daha güclü ki regülasyonlara kalmadan böyle durumlarda sirketler üretmiyorlar cünkü öyle ürünler satilamiyor bundan dolayi bir cok katki maddesi cok abarti zararli olmadigi gibi zaten o katki maddesinden ne kadar kacarsaniz kacin, o vucuda girecek bir sekilde.

cikolatadaki xxx maddesinden kacarsiniz, o xxx maddesinin oldugu yem ineklere yediirili , sütünü afiyetle icersiniz.

öyle bi dünyadayiz ki su anda cogu peynirde damla süt yok.

güzel düşünüyorsun ama;
daha çok kişisel görüşler, kişisel ağlarda yapılmasını tercih ederim. eğer böyle ve bunun gibi hayata geçirecek paylaşımlarınız var ise kendi blogunuzda, web sitenizde, internet kaynaklarınızda...vd paylaşmanızı ve daha sonra buradaki arkadaşlara duyuru ile duyurmanızı tercih ederim. hem biz okumuş oluruz hem de siz yararlı bir şey yapmış olursunuz. bilgilendirmek için kişisel bir alan yaratın.

fotoğrafçılık olabilir yetenekliyse. ama tabiki stüdyo değil bir dergiye bağlı olarak ya da haber ajansınada olabilir

DSM ekibi.
bir pazarlama seminerinde karşılaşmıştım bu firmayla. o kadar eğlenceli işler yapıyorlardı ki heveslenmedim değil. geziyorlar, öğretiyorlar, tasarlıyorlar, yeri geliyor kafa patlatıyorlarmımımış... mesela iş yerine şortlu giden de varmış sandaletle de. zaten seminere de takım elbiseyle değil rahat kıyafetle katılmışlardı. o kadar değişik bir işleri vardı ki kavramak da güçlük çekmiştim. şöyle söyleyeyim, sınırları aşmış bir ekipti. aldıkları para da harikulade. türkiye'de pek yaygın olmayan ama sizin tanımlamanıza uyan bir şeydi. araştırın derim.
bkz: www.google.com.tr onlar ayarlamışlar.

erenbey,

Gerçekten çok renkli ve hareketli bir işe benziyor, benim bile ilgimi çekti :)
DSM benzeri bildiğiniz başka firmalar var mı acaba?

evet renkli bir ekip. hatırladığım kadarıyla dsm grubu hakkında birkaç anekdot daha düşeyim. bilirsiniz herhalde, bu redbul'un yelken yarışları, uçak yapıp yaptığın uçakla en uzak seviyeye -denize- atlama gibi organizasyonları var. dsm grubun da bu organizasyonlarda parmağı varmış. araştırmışsınızdır herhalde.
gittiğim seminerlerden en ilginç grup buydu. iş yapıp da sanki iş yapmıyormuş, hayatı takmıyormuş gibi bir havaları vardı:) yeşil saçlı, piercingli insanlar bu gruba dahildi. (genelde bildiğiniz gibi özel sektörde takım elbise külttür. o yüzden dipnot geçtim karşıyım gibi bir hava oluşmasın.)
katılım belgelerime baktım ve oradaki dikkat çekici şirketleri isteğiniz üzere yazıyorum. umarım işinize yarar.
sobee studios www.sobee.com.tr bu şirket ilginiz varsa çok renkli ve anlayacağınız gibi animasyon, oyun üzerine kurulmuş. seminerde konuşurken o kadar güzel anlatmışlardı ki ilgi alanım olsa burada çalışmak isterdim.
bir diğeri ping dijital ping.com.tr siteyi gezdiğiniz zaman anlarsınız. mükemmel projeler yapıyorlar. bu şirketler madalyonun arka yüzü diyebiliriz organizasyonlarda. müşteriler bölümüne tıklarsanız kimlere çalıştığını göreceksiniz. videoları izlemenizi de tavsiye ederim.
bir diğeri www.digitalyouth.com.tr dsm grubu gibi renkli olmasa da iş olarak renkli. anlattıklarına göre.
tabi renkli ve sıkıcı olmayan büyük bir şirket istiyorsanız o da 6 katlı bir binaya kurulu yemek sepeti'dir derim:)
fotogaleri.hurriyet.com.tr adamlar bilardo oynuyorlar, pes atıyorlar, langırt, bilgisayar derken iş bitiyor. resmen şirkette takılıyorlar.
şirket araştırması için bunlardan yararlanabilirsiniz.
www.pazarlamasyon.com
www.marketing.anadolu.edu.tr -şirket isimlerine bakıp araştırabilirsiniz-
umarım yardımcı olmuşumdur.

ykm'de vardı forum istanbulda.

Lee, Collins, bazen de Mavi'de oluyor bu bereler. Geçen sene çok bakmıştım oradan biliyorum, fiyatları da 30-50 arasında değişiyor, genelde 35 filan.

bu tip bereleri zara'da bulabilirsiniz.
www.zara.com
kısacası inditex mağazalarına bakın. zara, pull&bear, bershka. ekleyecek olduğum mağaza h&m ve topman.

decathlon'da da vardı böyle bikaç model

h&m'de de olabilir, geçen sene sevdiceğe almıştım.

tchibo'da var. kahveci hani.

bu matematik mi ya ?
5 yıl matematik okudum böyle bir şeyle hiç karşılaşmadım

varyans = standart sapmanın karesi.
çözmeye çalışacağım burada pek olmayacaktır ama.
sınıflandırılmış bir seri. standart sapmayı bulacaksınız. burada iki çözüm yolu karşımıza çıkıyor. birincisi normal yol: sınıflandırılmış serilerde:
toplamsembolüN(X-aritmetik ortalama)^2
bölü
toplamsembolüN bunun üzerinde komple karekök var.
şimdi arkadaşın attığından gidelim(birinci yol):
x*f toplamını bulduk 227. F'lerin toplamı ise 10'dur. 227/10=22,7 (aritmetik ortalama)
aritmetik ortalamayı bulduktan sonra formülden devam ediyoruz. X-aritmetik ortalama'yı bulacağız. arkadaştan devam edersek, her bir x'i 22,7 ile çıkartıyoruz. ahanda çıkartılmışı var. 1. sıra 20-22,7= 12,7... diye gidiyor. formülü ele alırsak bulunan sonuçların her birisinin karesi alınıyor. ahanda alınmışı var. karesi alındıktan sonra formülden N ile bunları teker teker çarpıyoruz yani N(x-aritmetik ortalama)^2 elde etmek için. çarpalım:
1.terim 161,29*2= 322,58
2.terim 44,89*1= 44,89
3.terim 7,29*4= 29,16
4.terim 0,09*2= 0,18
5.terim 1789,29*1= 1789,29
bunların toplamını alıyoruz 2185,81 oluyor. formülün üst kısmı tamamlanıyor. yani toplamN(x-aritmetik ortalama)^2 o da 2185'tir. formülde neye bölecektik toplamsembolüN'e o da N'in toplamı oluyor. neydi? N'in toplamı 10'du.
bölüyoruz: 2185:10= 218,5 ve en son olarak bunun karekökünü alıyoruz o da: 14,781... bu standart sapma i di. bunun karesi neye eşit tekrar 218,5'e yani varyans=218,5

not: anlamanız için karekökünü alıp tekrar karesini aldım umarım anlamışsınızdır.

ikinci yolu anlatamıyorum kısaca vereyim: karekök içerisinde kareli ortalamanın karesi - aritmetik ortalamanın karesi'dir. bu kolay yoldur herkes buradan yapar.
umarım yardımcı olmuşumdur. arkadaşın sonucunu düzelttim o olmasaydı zaten buralara kadar gelemezdik ona da teşekkür etmek lazım.
saygılar, sevgiler efendim.

sap kursuna gidebilirsin. dil kursuna gidebilirsin. internetten dil öğrenebilirsin. şirketlere başvurabilirsin yaz dönemi stajı için. staj değildir deme, staj ama okul kabul etmeyecek muhtemelen, isteğe bağlı staj falan de.

@roket adam teşekkürler. bu birkaç dediğinizi yapıyorum zaten, gelişim konusunda. stajı okul kabul etmezse stajlıktan çıkmıyor mu doğal olarak? çaktırma mı diyorsunuz yani:)

ya şöyle yaklaşıyorum ben olaya direkt. böyle diyorum yani:
-staj olarak başlayacağım ama okulun staj yönetmeliği biraz sıkı ve ben okul kabul etse de etmese de sizinle çalışmak istiyorum. en kötü ihtimalle isteğe bağlı staj olacak yani.

bi de böyle demek var:
-staj değil ama gelip boş boş sizde taqılsam? xD

uç bir örnek oldu ama ilki daha hoş oluyor tecrübeyle sabit :)

gelişim platformu vs tarzı yerlerde bu yönde eğitimler oluyor

Muhendislik yonetimi ve isletme yuksek lisans programlarinin ders kitaplarina bakmanizi tavsiye ederim. Netten pek cogunu pdf olarak da bulabirsiniz.

mühendisin yapmadığı iş mi var ya, kurslara git fln. bak büyük şirketlerin özelliklede bankaların genel müdürlerine alayı makine, elektrik elektronik mühendisi, bilgisayar, endüstri, inşaat mühendisi ne alaka dersin ama analitik zeka deniyor buna sanırım.

trtokul.anadolu.edu.tr ders hocamdır. dinleyin derim.
ayrıca buradan trtokul.anadolu.edu.tr istediğiniz dersi -ofis diyorsanız yönetim organizasyonu dersini izlemeyi unutmayın- izleyebilirsiniz. şunu da belirtmek isterim, pazarlama ve satış alanında profesyonel olmak istiyorsanız sertifikalı programlara başvurun. bu sizi kat be kat ilerlemenizi sağlayacaktır.

Siz, kadın gibi giyinen kadından, feminen çizgilerden hoşlanıyorsunuz, ki bu çok normal.
Arkadaşlarınıza sormak lazım "Sen hiç böyle cemaat ablası gördün mü?" diye, hele ki şu fotoğraflardan sonra.
Ben beğendiğiniz tarzları beğendim ama meydanı sorunun muhatabı erkeklere bırakayım.

kadının kadın (feminen) gibi giyinmemesi durumu var senin gözünde ancak bir çoğu rahatlığından dolayı jean+t-shirt seviyor. karışamayız.

giymese daha iyi olur.

aha sonunda benim kafada biri. işimiz zor panpa hakikaten.

bana sorarsanız; herkesin farklı bakış açısı var bu konuda. ben bunu 'tarz' diye adlandırmak istememekle beraber kolektif modaya uyan her hanımefendinin giyim tarzını seviyorum. kısacası olaya şöyle bakanlardan hoşlanmıyorum 'ben siyah giyerim öyle ise ...yım' ülkemizde çok vardır. bir şeyi adlandırmayı çok seviyoruz ya da adlandırılmışları kullanmayı. bu bölüm benim görüşüm. sevdiğim hanımefendi kuşamı:
lookbook.nu
lookbook.nu
lookbook.nu
lookbook.nu
lookbook.nu
lookbook.nu
lookbook.nu
lookbook.nu
lookbook.nu
lookbook.nu
lookbook.nu
lookbook.nu
türevlenebilir.
sizin fotoğraflarda verdikleriniz de hanımefendilerde kendini belli eden kıyafetler. sevilmemesi bana göre düşük ihtimal. sizin dediğiniz de mevzu bahis olan kot t-shirt değil, kot ve t-shirt seçimidir. size tavsiyem dar bakmamanız her kot ve t-shirt...vs giyen hanımefendiler mantıken kuşanmayı bilmiyor anlamına gelmez.

kaba ötesi.

çok çok kötü. hediye olarak verseler bile kabul etme bence.

çirkinlik o kadar fazla yoğunlaşmış ki maddeye dönüşmüş o maddelerden de bu garip nesneyi oluşturmuşlar

o kadar mı kötü ya:/

alın bunu burdan. hayırrr.

ne o ? kilo verme ayakkabısı mı ?

allah'ını seven gözüme çamaşır suyu atsın.

yanındaki nasıl peki, o da mı çok kötü?

kedili sevimli ama o kurdelesi çok anlamsız. diğerine bi şey demeye gerek yok artık zaten.

Sağdaki hayatımda gördüğüm en tipsiz ayakkabı diyebilirim.

Bunu tasarlayan, üreten, giyen insan olamaz, evet.

EK: Soldaki de kötü, bağlamında kullanılırsa giyilebilir belki.

samimi yorumlarınız için teşekkür ederim.

1.si hadi bi nebze de 2. nedir haculi? zeki müren apartman topuklusu gibi...
şimdi düşündümde 1.ninde oluru yok. bunları giyiyor olamam için ya çok sağlam paralar vermeleri ya da hayati bir bahsi kaybetmiş olmam gerekir herhalde.
çok çirkinler. özür dilerim ama çok çirkinler.

soldaki pezevenk, sagdaki de ibine (escinsel degil) ayakkabisi.

ben kediliyi sevdim ama ondan ziyade yorumlara kahkaha attım, en çok bunu yazmaya geldim :)

ucube

o ney laa igrenç kaka mı yaptın ne

yüksek tabanlı ayakkabılar hanımefendide nasıl durur? hangi kıyafet tarzına uygundur? abes bakarlar mı? her kıyafetin altına günlük giyilebilecek bir ürün müdür? diye sorarsanız hem olumlu hem de olumsuz düşüncelerimi belirteceğim. yüksek tabanlı ayakkabıya bilindik bir örnek üzerinden gitmek istiyorum ona göre siz de karar kılarsınız.
nasıl durur? hangi kıyafet tarzına gider? bu soruları örneklendirecek olursak:
lookbook.nu buna sadece bel altı olarak bakın. üst kısım kötü bence.
lookbook.nu
lookbook.nu
lookbook.nu solda verdiğiniz ayakkabıya yakın
lookbook.nu
lookbook.nu
lookbook.nu
lookbook.nu sol ayakkabı
lookbook.nu taban bakımından sol ayakkabı
lookbook.nu
lookbook.nu
lookbook.nu
lookbook.nu
lookbook.nu
lookbook.nu
lookbook.nu
lookbook.nu
lookbook.nu
lookbook.nu
tabi örnekler türevlenebilir.
bu tarz kıyafetlere uyuyor genelde. özellikle şort ve çoraba çok yakışıyor. ben iki ayakkabıyı da beğendim sadece sorun olan uydurmak, abes kaçmamasını sağlamak. soldaki ayakkabıyı daha çok beğendim. bu benim düşüncem tabi arkadaşlar yardırmışlar.
olumsuz yönü ise fazla kıyafetiniz yoksa almamaktır. günlük giyilmeyişidir. tabii soldaki hakkında öyle düşünmüyorum.
ayrıca verdiğim örnek ayakkabı da dr.martens'dir araştırabilirsiniz.
www.youtube.com

jean ve (gömlek - bluz - t-shirt)üçlüsünden biri olabilir. rahat olması önemli. kat kat giyinme, çok sıcak olacak bunalacaksın. rahat giyin yaaani. if'den bahsediyoruz sonuçta.

tayt giy.

naparsan yap @2'yi dinleme.

bakkala gitmiyorsun.

elbise giy. ya da tayt üstü gömlek giy. topuklu ayakkabı giy. ya da ne bileyim şort giy. ama gidip de kot pantolon gömlek içine tshirtle gitme. makina mühendisleri frp topluluğu tanışma toplantısına gitmiyorsun.

gerçi ankara-if nasıl bir mekandır bilmiyorum ama rock mekanıysa hiç gitme. önerim bunlar.

zıbın ve kot pantol' 'kombin'inden vazgeçme. ne olur ne olmaz. ayrıca kombin kelimesi somut bir varlığa bürünse odun motoru (elektrikli testere) ile dalardım.

if diyorsun, her gun nasil geziyorsan oyle git. herkes oyle gidiyor zaten.

ankara if; sıcak bunaltıcı ağız ağıza olacaksın. efil efil tek kat giy.

bence en rahat kıyafetini giy. kot gömlek.

hayaletiwww.google.com.tr de görürsen oralarda bi yerlerde benim için öp. (duygulandım)

eğer gitmediyseniz önerilerim şöyledir:
-asla giyilmeyecek kıyafet ve tarzlar: kot, ve gömlek hele ki tayt. kot, topuklu ayakkabı, abartı takı ve makyaj, kış olduğu için ilginç kaçacağından t-shirt ve üstüne mont (mekanda çıkartırım yanılgısına kapılmamanız için.)
parti kelimesini sevmediğim için şöyle deyim eğlence yerlerine gidilirken giyilecek kıyafet ve tarzlar: elbise, sapsız çanta, dolgu -varsa- topuklu ayakkabı yoksa abartısız topuklu; gömlek, etek, çanta, abartısız takı, klasik ayakkabı. örnekleri fotoğraflarla süsleyelim:
lookbook.nu
lookbook.nu
lookbook.nu
lookbook.nu
lookbook.nu
lookbook.nu rahat ve çekicı kıyafetler de giyebilirsiniz.
lookbook.nu kot pantolonu bu şekilde giyebilirsiniz.
lookbook.nu
lookbook.nu askısız çantanız varsa kazak üstüne mont altına tayt olabilir.
lookbook.nu
lookbook.nu elbise üstüne kalın bir kaşe uzun bir mont.
türevlenebilir. kısacası bacaklarınız güzelse etek ve türevleri. fakat kısa giymekten hoşlanmıyorsanız üstte bulunan fotoğraflardan bir kıyafet yaratın ve gidin.
iyi eğlenceler

hepinize teşekkür ederim :)

www.isbank.com.tr
economist
bloomberg
business insider
bigpara
www.mahfiegilmez.com buralara bakın. en iyi detaylı internet erişimleri.
yorumculara gelince günlük gazete takibi sizi çok bilgilendirir. örnek verecek olursak: dünya gazetesi dünya ekonomisinin takibinde, şirketlerin bilançolarını ve kaynaklarını öğrenmede iyi bir iktisadi bilginiz var ise yararlıdır. milliyet gazetesi köşe yazarı güngör uras ne biliyorsa ne varsa onu yazıyor tabii bu benim düşüncemdir.
dergi olarak kapital'i öneririm. bunları gün gün takip ederseniz profesyonel anlamda siz de genel sorulara cevap verebilirsiniz.

yukardakilere ek olarak

günlük raporları takip edebilirsiniz

www.hsbc.com.tr

www.isteyatirim.com.tr

www.kocmenkul.com.tr


vs

mükemmel

Bu tarz topuklu ayakkabılar biz erkeklere itici geliyor. Sanki kadınları ucuz gösteriyor gibi. İnce topuk olmayacaksa, hiç olmasın.

Olmamış bence.

otonomcum, kısın da yagmur falan kayıyor ince topuklar hiç giyilmiyor :/

kötü.

gangnam style klibinde oynamayacaksan alma bence. Bu senenin en kötü modası sanırım.

dehşet. çirkin. ıyy. bu ne la.
edit: vallahi darıldım. çirkin yani ben napim. kız arkadaşım giyse bu ne lan napıyosun sen derim yüzüne.

kötü. sizin verdiğiniz örnekle o tarzda örneklendireyim:
www.zara.com
www.pullandbear.com UP LEATHER SHOES
www.pullandbear.com WEDGES
www.pullandbear.com WEDGES
www.pullandbear.com WITH FRINGING
bot ve ayakkabı o fiyata bunlardan alırsınız. biraz gezin ve bakın pat diye seçim yapmayın yararlı olacaktır.
düzenleme: birkaç tane daha gözüme çarptı.
www.zara.com
www.bershka.com
www.bershka.com
www.zara.com

kötü ya. şu bi ara çok moda olan boksör botlara benziyo aynı

edit: erenbeye bak ya ideal arkadaş :)

vallahi öyle,
erenbey'e repleri alalım

komik

eğer "ben ayakkabı alırım, hiç de eskitmem, bikaç sene giyerim" diyorsanız uyarı, seneye kış dolgu topuklar demode olacak, görmek bile istemeyeceksiniz. :)

Bu isi yapan sirketler var. Onlara gidip bilgi alabilirsin. mesela www.elt.com.tr

work and travel geniş bir şey. nasıl mı? ilk olarak gideceğiniz,çalışacağınız yeri belirleyin. mesela: alaska, kanada, a.b.d'den herhangi bir eyalet... daha sonra work and tavel kapsamında bulunan şirketler vardır. her şehirde kalıplaşmış şirketler var. buradan kalıplaşmış şirket derken, işini güzel yapan sorunsuz bir şekilde work and travel'ı tamamlattıran şirket. istanbul'da nere vardır -araştırın ve bulun- bilemem.
şirket bulunduktan sonra, tercih edilen gitme zamanı elbette yaz dönemidir. bu bulduğunuz şirket vizenizi ve pasaport işlemlerinizi hallediyor veyahut yönlendiriyor. seçtiğiniz eyalette size iş sunuyor ve kalma yeri ayarlıyor. bir miktar para bayılıyorsunuz ve işleminiz tamam oluyor. size elimde bulunan bir kağıtta yazılanları aktarıyorum:
1986'dan bugüne ICEPWORLD yurtdışı eğitim ve kariyer merkezi::
kimler başvurabilir?
-devam zorunluluğu olan tüm üniversite öğrencileri
-üniversite, hazırlık sınıfı öğrencileri
-yüksek lisans, açık öretim fakültesi, ingilizce öğretmenliği bölümü öğrencileri
başvuru şartları nelerdir?
- genel ve son dönem ortalaması geçer not ve üzerinde olmak (4'lü sisteme göre en az 2.00, 100'lü sisteme göre en az 60 puan)
-en az günlük konuşmaları yürütebilecek düzeyde ingilizce bilmek
-18 ila 26 yaş aralığı
çalışma alanları nelerdir?
eğlence parkları, tatil köyleri, motel, otel ve resort işletmeleri, fastfood zincirleri ve kafeteryalar, su parkları ve plajlar, süpermarket, mağaza zincirleri, casino işletmeleri, alaska'da balık işleme fabrikası...
ne kadar kazanırsınız?
haftada ortalama 30-40 saat çalışabilir, saatte 7$ ila 12$ arası kazanabilirsiniz. bu ayın sonunda 3000 ila 6000$ anlamına gelir. tabi;
extra çalışma(overtime) uygulamaları
bahşiş(tip) gelirleri
extra primler
ikinci bir iş gelirleri de olabilir
PROGRAM ÜCRETİ HARİCİNDEKİ diğer masraflar
ön kayıt ücreti 250tl (kayıt anında ödenir)
-vize ile ilgili masraflar
SEVIS ücreti 35$ (program ücreti ile birlikte ödenir)
vize randevu ücreti 20$ (program ücreti ile birlikte ödenir)
vize başvuru ücreti 140$ (vize başvurusuna gitmeden önce TEB bankasına ödenir)
-diğer kişisel masraflar
pasaport ücreti 54tl (pasaport çıkartacağınız gün ödenir)
uçak bileti (gidiş dönüş ortalama) 600-900euro (mart, nisan, mayıs)
cep harçlığı (en az) 500$ (amerika'ya giderken yanınızda götürmeniz gerekir)
bu bilgiler ıcepworld şirketine ait genel bilgileridir. tabii hatırlamıyorum ne zaman gidildiğini ayrıca bilginiz olsun.
ek bilgi: arkadaşım alaska'da balık fabrikasına gitti. tam da balık mevsimine denk gelmişti. tamı tamına 15.000$ ile geri geldi. fakat eğlence ve gezme açısından -work kısmı- pek bir şey yapmadı diyebilirim. başka arkadaşım amerikanın göbeğine giderek gezdi, eğlendi, para harcadı -şaka yapmıyorum- 1$ + laptop ile geri -bu da travel kısmı- döndü. seçim sizindir.

headhuntering.

tr.indeed.com

www.monster.com.tr

www.yenibiris.com

Dayı

özel istihdam bürolarına kayıt olup cv'ni bırakabilirsin, alanındaki şirketlerin kariyer/ik ve Facebook/twitter sayfalarına bakabilirsin, oralara da ilan koydukları oluyor.

tabii malum en iş bulunası siteler arkadaşların ve sizin de dediğiniz gibi kariyer, linkedin, monster en önemlileridir. ek olarak pek tutulmasa da şans işidir bir göz atarsınız belki tutturabilirsiniz:
www.hemenisara.com
www.elemanonline.com
www.secretcv.com
www.yenibiriş.com
başka yöntem: günlük gazetelerin ilan sayfaları, kesinlikle işe yarar -eğer istenilen eleman sizin özelliğinize uyarsa- niteliktedir.

kariyer sitelerinde ancak deneyimin varsa veya pek kimsede olmayan eğitim/sertifika falan sahibiysen bulabilirsin. en iyi iş bulma yolu bir arkadaşının seni çalıştığı yere tavsiye edip cv'ni vermesidir. bizimle çalışır mısınız ilanları da garanti. bir de eleman online diye bir site var.

marlboro. almanyadan. made in munich. 3.90 euros. 30gr.

tarladan tarlaya bile farkediyor ben sana nasıl buradan tütün önereyim :) gidip alacağın zaman dene sar bi' tane beğendiğinden al. Adıyaman tütünü kalitelidir. Diyarbakır ve batman tütünleri de var ama onları da adıyaman diye kakalamaya çok çalışırlar..

gold virginia.

golden virginia +1

duydun mu bilmiyorum ama golden virginia

@ psartre @ low-life golden virginia nereden alınır? her şehirde var mıdır?

şöyle oluyor:
nisan'da ygs'ye -1 nisan olmasıyla aklımda kalmış- giriyorsunuz ve bekliyorsunuz. ygs puanınız -sanırım 20 gün sonra ya da bir ayı geçmemek koşuluyla- açıklanıyor.
ygs tercihi diye bir şey yoktur, tercih yapmıyorsunuz.puanınızı biliyorsunuz, geçen seneden olan kılavuzları inceliyorsunuz, hangi bölümü nereleri kazandığınıza bakıyorsunuz, kafanızda bir profil çıkarıyorsunuz.
ay oluyor tabii haziran. lys zamanları geliyor. lys'ye girin derim çünkü bir şey kaybetmeyeceksiniz. sadece lys puanınız hesaplanacak o kadar. daha sonra lys'ler hatırladığım kadarıyla haziran 20 ila 28 arasında tamamlanıyor. yabancı dil oturumu en son oluyor. daha sonra puanlar açıklanıyor(ygs ilave edilerek lys) tercih zamanı başlıyor -internetten- tercih ediyorsunuz -ygs ve lys kapsayan bütün önlisans ve lisans programları- sonucunda temmuz sonu ağustos başı açıklanıyor. yerleştirmeler de eylülde meydana geliyor yanlış hatırlamıyorsam 3 ila 7 eylül arası.
'YGS'de 2 yıllık bi bölüm için tercih yaptım diyelim, o tutmadı, aynı yıl LYS'ye girip bi yer tercih ettim, bir sorun olur mu yada YGS'de de tercih yaptığım için puan kesilmesi vs?' böyle bir şey yok anlayacağınız.
derkenar: dokuman.osym.gov.tr
sorunuz olursa özelden ulaşabilirsiniz.

bulmak tamamen şans işi midir?

Cevap: Hic bir sekilde sans isi degil, tamamen aktif olarak arama isidir. Aktif olarak arayacaksin, bulana kadar ve kararlilikla arayacaksin.

edit: erenbey + 1 yani, azimle sican, tasi deler.

çok faydalıdır. yap.

ankara'da oturan ktü'de okuyan bir arkadaşım şuan da ünlü bir inşaat firmasında çalışıyor. kısa biyoografisi:
işe başlamadan önce -ilk staj maksatlıydı şimdi para alıyor- burs alıyor ve maddi imkanı kısıtlı fakat azimli ve hırslı. 3.sınıfta ortalaması harikulade. 1.sınıfta sosyal çevre edindi aktivitelere katıldı.
2.sınıfta tamamen istediği bir inşaat firmasını gözüne kestirdi ve günlerce, aylarca hatta bir dönem boyunca uğraştı uğraştı uğraştı. girdi mi diyeceksin? hayır giremedi fakat oradan tanıştığı bir dolu adam ona farklı yerler önerdi şimdi adamların önerdiği yerde çalışıyor ve o firmada ünlü.
3.sınıf hem bölümünü okuyor hem de çalışıp para kazanıyor.
şans kapıyı çalmaz sen çaldırtırsan çalar. şans diye bir şey yok şansı yaratmak var.

hayatının sonuna kadar çalışacaksın zaten, adam gibi lisansını oku, dilini geliştir, sağlam hobiler edin, boşum diyorsan üstten ders al hiç olmadı, son sınıfta olursun 2-3 dersin kalır anlarım da tabakhaneye bir şey mi yetiştiriyorsunuz? İş hayatına erken atılmayı marifet sanan çok adam var, maddi sıkıntım var diyorsan eyvallah sözüm yok.

speedy+1, hayatını sadece muhendis olarak tanımlamamam icin lisansı sacma sapan geçirme.

@speedy fikrine hem katılıyorum hem de katılmıyorum. tartışma yaratmak için tekrar cevap vermiyorum yanlış anlaşılmasın bunu belirtmek isterim öncelikle.
'iş hayatına erken atılmayı marifet sayan var' yazmışsınız doğru da demişsiniz efendim fakat bu olaya at gözlükleriyle bakmak elbette yanlış olur. o cümlenizden yola çıkıyorum.
kişisel gelişim var bir de lisans yani okuduğunuz bölümde gelişim var. dil öğrendiniz, hobi edindiniz yaş oldu 24 mezun oldunuz ve sektörde tanıdığınız veyahut firma bilginiz yok. resmen çaylaksınız.
fakat 2.sınıftan beri sektör sektör geziyorsunuz kol gibi tanıdıklarınız ve çevreniz var işiniz hazır... kişisel gelişim her yaşta, her yaşta da hayat var. üniversite hayatı diye bir şey çıkarmışlar oradan gidiyor kafalar.
@megacracker siz koşun çevre edinin bu inşaat sektörü öyle doktorluk, eczacılık gibi bir şey değil. çevre lazım çevre. hem koşturun hem bu arada da kendinizi geliştirin. 1 gün, 24 saat, 2040 dakika, 142400 saniye.

para sıkıntısı yok arkadaşlar,parasız da olur.aslında istediğim şey okul olmayan belli gün ve saatlerde birinin yanında takılmaktı işte.belki çok katı değil ama bir yararı olabilir diye düşünüyorum.

dogru düsünüyosun, aynen devam et! okurken birinin yanında çalışmayanlar, sonra gelip suna benzer seyler sorarlar:

www.eksiduyuru.com

compadrito +1
verdiği örnekle sorduğunuz soruyu 3 kere cevaplamıştır.

üni 1'in yazında yazın boş durmayayım diye stajyer olarak bir şirkete girip 3. haftasında işe alınmıştım. hala maaş yatıyo valla çalışıyorum, mis gibi yani. şans işi değil, evde otururken kimse gelip 'al sana para eğitim' demiyor, başvurmak lazım.

compadrito'nun linki her şeyi açıklıyor. itü inşaatta okuyan adam her türlü stajyer olarak girer şirketlere, bolca yardır derim.

peki arkadaşlar bunu yapmak için şirkete gidip konuşmalımıyız ,mail mi atmalıyız ?nasıl yapılır,ne denir bilemedim ki?

www.hurriyet.com.tr

sunun ilk cumlesi:

www.hurriyet.com.tr

ekonomi.milliyet.com.tr

kapi kapi dolasacaksin ve iyi ozelliklerini anlatacaksin. sirketinizde calisabilir miyim diyeceksin. bulana kadar dolasacaksin, arayacaksin. bunlar e-mail yollamana mani degil ama, kapi kapi gezersen, daha yuksek sansin olabilir.

okurken çalışmak muhakkak yararlıdır, ama madem para ve zaman var, daha bölüm derslerini yeni almaya başlamış öğrenci halinle ciğeri beş para etmez adamlara abi abla çekeceğine git ingilizcenin yanına yeni bir dil öğren, diksiyon kursu, topluluk önünde konuşma, sunum teknikleri falan yardır, hiç bi bok bilmediği halde kendini ceo gibi pazarlayan adamlar nasıl yapıyor kısaca kendini iyi bir şekilde pazarlamayı öğren, okulda bölümün ile ilgili projelerde vb. aktif rol al, kimsenin sklemediği bir yarışmadan alınan derece, yayınlanan bir makalen bile kardır, okulda hocalarından, stajlarında müdürlerinden sağlam referans alabilmek için onların gözüne gir, iş hayatı bir yere kaçmıyor rahat ol, itü mezunusun zaten mezuniyet sonrası işsizlik için ekstra çaba sarfetmen gerekiyor:).

evet. yoksa çok boktan bir şey olur.

Evet

tripod kullanılmış.
yanlız deklanjör hızından kastınız uzun pozlama galiba. karanlıkta uzun pozlanmış. fotoshop var orası da çok bariz. yani gerçeği yansıtan bir fotograf değil tam anlamıyla. hak da yememek lazım manzara yakalanmış o da sigma lens 10-20 boru değil.

zamanlayıcı diye bir şey olmasaydı uzaktan kumanda olduğuna emin olabilirdim. ben zamanlayıcı ile çekiyordum kumandam olmadığı için.

Savaş zamanı kadınlar korunmalı çünkü nüfusu eski seviyesine çıkarabilmek için gerekli olan kadınlardır erkekler değil diyebilirsin. Düşünsene iki ülke savaşa girdi birisinde 2 erkek 98 kadın kaldı ikinci ülkede 50 kadın 50 erkek ertesiki sene bir ülkenin nüfusu potansiyel olarak 98 kişi artacakken diğeri 50 kişi artacak.

Evet 4. şıkta onu kastetmiştim. Ama diğer şıklar?

testesteron hormonunun az olmasından falan bahset. Biraz araştırırsan bu konudan bir şeyler bulursun. Kişiliğe büyük etkileri var ve askerlerde yüksek olması gerekir bence. Belkide kadınların kararsızlığının sebebi bu hormonun azlığıdır.

güzel bir düşünceyi savunuyorsunuz öncelikle. okuduğum kadarıyla tarihten bu zamana kadar olan kadın rollerini şöyle sıralayım ve örneklendireyim:
1) sosyal roller. cevap: osmanlı beyliğinde - büyümeden önce- çiftçilikte, çadır kurmada ve orayı yönetmede, iyi bir oğul yetiştirmede -savaşçı olarak- büyük rol oynuyorlarmış. yani kısacası iç yapılanmada kadınlar erkeklerden kat üstünmüş.(tarık buğra-osmancık)
2) fiziksel yapısı: piyon olarak kullanılmaması barizdir. güç konusunu ele alırsak osmanlı döneminde 10 yaşında erkekler ata binmeyi, kılıç tutmayı ve savaşmayı keza kadınlar sadece ata binmeyi öğreniyorlardı.
3) şimdi hala devam eden kadın değeri ise o zamanda aynı şekildeydi veya başka ülkelerde. doğurganlık özelliği nüfusu etkiliyor elbet. burada kadın değeri yine artıyor. ha şunu da söylemem gerek piyon olarak kullanıldığı yerlerde var olmaz mı? mesela: savaşlarda kaleleri feth etmek için, ticaret amaçlı bir anlaşma yapıldı diyelim erkekler pusu kurar arkada beklerler. kadınlar ticari malları almak için kale kapılarını açtırır kapı açılınca erkekler dalar. kadınlar kaçar:) hatta erkekler kadın kılığına girip kale kuşattığı bile vardır tarihte. bu örnekler işinize yarar belki kullanırsınız diye verdim.
4) savaş zamanı iki kısım olarak düşünelim: fethe çıkan erkekler, şehirde duran kadınlar. erkekler azalır, ölür, yaralanır. güvenlikte olan kim? kadınlar. neden? e malum söylemek istemiyorum toplum içerisinde ayıp olur.
yani aslında bütün maddeler birbirine bağlı fakat kadınlar o zamanlar sadece doğurganlık amaçlı görülmüyorlardı unutmayın bu maddeleri bu şekilde açıklamak savunmanızı sıfırlayabilir. önereceğim birçok kaynak vardır.
www.islamseli.com
birkadinfenomeni.com
tahtakalem.net

Erkek hem psikolojik hem fizyolojik açıdan savaşa ve şiddete daha yatkın.

-Ekvator Ginesi
-Gabon

İkisi de zengin petrol yataklarına sahip okyanus ülkesi. Vatandaşlık şartlarını bilmiyorum ama iş yabancılar için sorun değil, özellikle Gabon'da.

afrika ülkelerini tercih etmeyin. sıcak olmasına muhakkak laf söylenmez fakat size kucak açacak mı o önemli.
neler biliyorum gidip de sokakta yatan arkadaşlarım oldu. bu tabi benim söylemim her giden pişman olacak diye bir kaide yoktur.
bana sorarsanız sıcaklık ve bunun gibi ufak şeylerde gözünüzün olmaması. misal:
polonya. ucuzdur. avrupa devletlerine göre küçüktür. yaşanılası bir yerdir. ingilizce gayet etkindir. iş imkanları erkeklerde çok fazladır. araştırın isterseniz. bu pasaport ve vize işlemlerini bilmiyorum ona siz bakarsınız.
size şuradan seçim yapmanızı öneririm:
www.turizmtrend.com gerçekten güzel önerimlerdir. siteyi saklamıştım buluverdim sizin için.
büyük bir araştırma ve planlamadan sonra karar almanızı isterim.
iyi geceler.
ekleme:www.turizmtrend.com

hindistan'ın güney şehirleri olabilir. tayland falan da olur...

bali olabilir. sri lanka olabilir...

güney ve orta amerika'dan bir yerler de olabilir. peru, paraguay ve ekvador ülkeleri ucuzmuş baya ve başkentleri göreceli olarak yaşanılır.

avrupa istersen, bosna hersek ucuz ve yaşanılır. diğer balkan ülkelerini de düşünebilirsin.

uzak diyarları ve adaları düşünürsen, okyanusya'ya bak. vanuatu falan.. benim de gidip balıkçılık yapmayı düşündüğüm yerlerden.. hayal işte...

edit: nereye karar verdiğini de söyle :)

goa

Ben Bali'ye gitmeyi düşünüyorum.

sadece ulke yazan arkadaslar imkanları ( vatandaslık vs .) hakkında bilgi verebilir mi ?
cape town a tekrar bakacagım.
bali ilginç fikir.
bosna gezmek için daha ideal sanki.
güney amerika vatandaslık konusununda daha fazla bilgiye ihtiyacım var . arastıracagım .
siz de yazın aklınıza geldikçe . sadece benim için değil herkes için fikir verebilecek seyler cıkabilir .
cok tesekkur ettim .

tek tek cevaplamak isterim, ama erasmus süreci çok sancılı bir süreçtir. gidene kadar kan gelir götünden. gittikten sonra ise yaşadığın her sıkıntıya değer.
bu, karmaşıklığın sebebi.

çekcumhuriyeti ucuz bir yer değil. ama polonya ucuz nispeten. litvanya'ya gitmeni tavsiye ederim. hem çok güzel hem de ucuz. hem de basketbol ülkesi. hem de kızları çok güzel.

anlaşmalı olan üniversiteler için dış ilişkilere de danış. oradaki memurun telefon numarasını al. ensesinde boza pişir. sürekli ara. takipçi ol. ısrar et.

devlet burs veriyor. gittiğin ülkeye göre. minimum ücretler alıyorsun. orada yaşamaya yetecek minimum ücreti veriyorlar.

ders seçimlerini danışmanınla yap. garanti olsun. gitmeden önce yazı ile onaylat. döndüğünde ''bunları kabul etmeyiz'' demesinler.

kalacak yer problem olmaz. karşı üniversite ile iletişime geçtiğinde ''yurt hizmetinden yararlanmak istiyorum.'' diye söyle. cüzi bir miktara kalırsın.

sorun olursa yaz, ama ancak vaktim olduğunda yazarım.

yarin mesaj atarim sana, ama oncelikle soyleyeyim genel erasmus tavsiyesi iyidir hosturda.. oncesinde gidecegin yeri belirle ondan sonra tavsiye al orada yapanlardan.. ben napolide yaptim cok ucuzdu konaklamasi yemegi vs. romada yapan arkadaslar dunyanin parasini verdiler o mevzulara.. ulke olarak polonya baya ucuz diyebilirim, ama onun harci da ona gore az oluyor.. sen once ulkeni ve universiteni belirle sonrasi daha kolay olur.

teşekkür ediyorum ayrı ayrı. orada yazmayı unuttum bu burs için bir sınava giriyoruz mu yoksa otomatikman devlet sağlıyor mu ya da üniversite?

ayrıca mesajla iletişime geçeceğim sizinle. bunun içinde canı gönülden teşekkür ediyorum.

devlet burs vermiyor, erasmus avrupa birligi projesi diye biliyorum yani parayi okuluna ab gonderiyor.. ben iki sene once yarim donem icin 2000 euro almistim, donuste dersleri saydirdiktan sonra da 500 daha vermislerdi..

zaten erasmusun asil olayi harci alabilmek, bunun icin devlet universiteleri ingilizce sinav yapiyorlar not ortalamasiyla harmanlayip gitmeye hak kazananlarin listesini yayinliyorlar.. itu'de bildigin memur atamasi gibi bi sistem var, anadolu universitesinin isletme bolumunde erasmus anlasmasi olan universiteler bellidir sen sinav sonucuna gore bunlardan birine gitmeye hak kazaniyorsun, yuksek alirsan istedigin yer olur alamazsan razi olursun..

asil listede olmaman erasmusa gitmeyecegin anlamina gelmiyor, ilgili universiteye mail atip kabul alabiliyorsun cok zorlamiyorlar ama harc alamiyorsun oyle bi durumda.

selamlar; ilk olarak okula gidip sizin bölümünüz hangi ülke/okula gönderiyor onu öğren. içinde istediğin okullar varsa büyük ihtimalle not ortalaması ve yapılacak bir dil sınavına girmen gerekecek. bu ikisinin ortalamasıyla bir sıralama oluşturulacak bölümünde. bu aşamada eğer listede üst sıralardaysan bölümünde bu işlere bakan hocan seni çağıracak ve x. sıraya kadar hibe çıkar büyük ihtimalle diyecek. sen eğer hibe çıkacaklar arasındaysan okulunu seçeceksin. bundan sonra vize, ders seçimi vs gibi mevzular kalıyor ama gerisini o aşamaya geldikten sonra tekrar sorarsın.

inciswf.com böyle mi sallıyor kafasını?

hasta olmuş. bu hastalık öyle basit değil. akciğerlerini üşütmüş. kabarması da halsizliğini, neşesinin olmadığını, keyifsiz olduğunu gösteriyor.
bu hiç uğramadığı köşeye gitmesi beni biraz tedirgin etti. mesela baktığım kuşlarda gördüğüm şeylerden biri. poşetin içine girmişti hasta olduğunda düşünün. psikolojik yönden değişikler geçiriyorlar. önerilerim kesin ve mutlaka yapın kaybetmek istemiyorsanız ne olur ne olmaz:
- kafesinde dinlensin yormayın dışarı çıkarmayın fakat kafes dışından ilgilenmeyi sakın unutmayın. kendi haline bırakmayın yani
- bu saatte açık bir veteriner var mıdır bilmiyorum ama yarına en geç götürün.
- beslenmesinde destekleyici kullanın. -vitamin- satılıyor kuşçularda.
- kafasını sallaması normal konuşkan bir kuşsa ama o sorundan bahsetmiyorsunuz ağzından su çıkması kusmasını gösterir. yine veteriner size akciğer ile ve üşütmeyle ilgili bir kuş ilacı verecek tedavide birebir, gitmelisiniz.
- meyve varsa yedirin özellikle portakal ama ılık olsun.
- ballı yem alın ve o vitaminlerle destekleyin. tüy dökümünde, sağlığında çok yardımcı olur.
bu durumdan kurtulur umarım. dediklerimi yaparsanız da çok atik bir kuş yerinde duramayan bir canavar yapmış olursunuz:) lütfen veterinere gidin.
sevgi ve saygımla...

bu durumu çok iyi anlıyorum.
yazmak konusu farklı durumlar içerir. nasıl farklı durumlar içerir? yazmanın bir zamanı var mıdır? üretmenin senaryonun ya da düşünceyi kağıda geçirmenin belirli bir zamanı var mıdır? yaratıcılık her zaman mı bazı bazı mı gelir, geçiçi midir?

bu soruları bir kenara atalım ve sizin yazdıklarınıza yoğunlaşalım: 'hepsi gitti' 'kendimi yazar olarak görmüyorum' 'kendimi amaçsız hissediyorum' 'yetenekli olmadığımı kabullenmeli miyim?' gibi cümlelerden anlaşılacağı gibi karamsarlığa yatmışsınız. büyük yazarların baş belası olan karamsarlık, şu düşünceyi akıldan atamaz: 'yazdığım eser bir önceki eserden daha güzel olmalı' olmazsa, karamsarlığa kapılma -yazma esnasında- ya da olursa karamsarlık duygusu kitabın konusu olur. örnek dostoyevski... tabi birçok duygu sevilen işlerin yapılmasını engeller;yalnızlık, agresiflik, konsantre bozukluğu, moral bozukluğu, stres...

yapılması gereken bir şeyler var mıdır? vardır. aklınıza gelen konu var ise bunu hemen kağıda işlemek ve canlandırmak. yazmaya başlamak bitirmenin yarısıdır. eğer konu gelmiyor, kendinizi zorluyorsanız o gün kalemi bile elinize almayın.
umarım yetenek konusunda anlamışsınızdır. yetenek yoktur. yeteneği kullanmak vardır. belli ki önceden bir şeyler yapmışsınız ve bu soruyu bir daha kendinize sormayın ' yetenekli olmadığımı kabullenmeli miyim?'
yazdığınız mekan çok önemli. alıştığınız masanızda yazın ya da düşünün.
kitap okuyun. sürekli okuyun, heveslenin -okurken bir yazarmışsınız gibi okuyun ve eleştirin. ben olsaydım konuyu şöyle yönlendirirdim gibi. bu sizi eski halinize getirecektir-
zaman ayırın. televizyon izlerken kah gazete okurken kah yemek yerken kah arkadaşlarınızla vakit geçirirken kısacası yaşarken başınızdan geçen olayların sanki bir kitapta yazılıymış gibi hissedin. daha ve niceleri... en önemlileri: heves, yaratıcılık, ve zaman daha sonra kalem, kalemtraş ve kağıt.

Yaratıcı olmak için yaratıcı bir ortama maruz kalman gerekli. Kitap oku, film izle, sergilere, tiyatroya git.

@bilan bunlar uzun zamandir yaptigim seylerdi, ama garip birsekilde eski etkilerini kaybetmeye basladilar, yani bunlardan bile beslenemiyorum.

O zaman çok üzerinde durma, 2-3 sene bile bu şekilde devam edebilir. İnsan bir fabrika değildir, ne zaman üretken olacağını bilemezsin.

bazen kesiliyor ve kesilen zaman uzadığında insan kendine bu soruyu sormaya başlıyor. Olmayıncaolmuyoralbayım.

nikon f serisi emsalinde.(f1, f3)
pozometresi dijital ibreli değil bu bir artı. 50mm f 1.8 lens fiyatı temizine göre 80-150 arasında. orta ölçek alırsak 100tl lens 250 tl de makine desek tam anlamıyla 350 tl yapar. teknik ve fiziki olarak temiz ise -vizörden bakınca toz parçacıklarının olmaması, doğru pozlamaması, filmi sararken takılmaması, pili bulunmaması, lenste bulanıklık, f değerlerinin döndürürken kasılmaması, hafif olmaması, enstantane modlarının birinin çalışmaması vd... durumları hariç- net fiyat: 350tl

çok güzel, cidden. herkes uyumuş, yalnızlığın güvenliği hakim.

gece çok güzel de... geceden bıkıp geri dönüldüğünde yatağı ısıtan bir bedenin yatakta olmayışı yok mu; işte o, işte cehennem gibi.

değil önemli olan iç huzur. o olmayınca güzel değil ama senin adına sevindim tadını çıkar.

valla çok güzel.

ama mesela odtü'de yurtta kalırken daha güzeldi. çık dolaş gel. temiz hava. oh mis gibi. şimdi mecidiyeköy'de kaosun göbeğindeyim. hala ses geliyor dışardan. neyse. yine de gece güzel.

ahmet haşim aklıma geldi bunları yazmışsınız. evet geceler naif ve dinlendirici. hiç bir şeyi aksatmadan yaptığın tek yarı. sabah ve öğlenleri ise karmaşık, nerede ne yapacağını, nereye gidileceğini, ne ile ilgileneceğini göstermeyen bir yarı. cidden.

sorabilirim de.

doğrusu bu.

sorabilirim de

aynen ikisi de hatalı.
"sorabilirim de" doğrusu.

soradabilirim, sormayadabilirim gibi

"sorabilirim de"

evet aynı anlamı pek vermiyor,
evet tam karşılığı değil gibi.

ama sorudakilerin ikisi de yanlış.

sorabilirim de +1
senin sorduğun kullanımlar yanlış. ama konuşma dilinde kullanılan şeyler. konuşma dilinde yanlış sayılmaz sanırım.

yazarken illa bunları kullanacağım diyorsan da bence uygun olan soradabilirim.

herkese tesekkürler ama ben desifre yapiyorum, yani bilimsel bir arastirmada yapilmis röportajlari analiz ediyorum. dolayisiyle bu sözü nasil yaziya gecirecegim konusunda fikir istemistim.

can i also ask you?

olmaz mı..

soradabilirim ya da sora da bilirim diye bir şey olmaz. türkçenin özü sondan eklemeli dil. kelimeyi bölüp ortasına bağlaç olan 'de/da' yı koyamazsınız. o bizim konuşma dilimize işlemiş hatalı bir kelime ebatı.
sorabilirim. -ebilmek'e bağlanan sormak kökü gövdeyi oluşturmuş. bunu bölmek veya arasına bağlaç koymak türkçede katliama sebeptir.türevleri:
vazgeçedebilirim-vazdageçmeyebilirim.
affetmeyedebilirim-affeddedebilirim.
manyaklaşmayadabilirim-manyaklaşadabilirim...
false

Konuşma dilini yazıya dökerken nasıl yazayım diye sormuştum...

herşeye hayır deme madem, evet de takıl onlarla diyalog kur işte? sen ara sor buluş, niye devamlı hayır diyen ters bir herifle takılmak isteyip peşinden koşsunlar ki?

osbiri kesmek lazim pampa.

3 4 gün önce aynı model birisi ile tanıştım.

gülümsemeyi öğrenmelisin rahatla biraz gibilerinden şakalı neşeli bi konuşma yaptım :)
aslında şu an çok mutluyum ama gülemiyorum dedi :D

yapmacık hareketler yapma içinden geldiği gibi. seni de öyle anlayan bi arkadaş çevresi bulursun.

bu senin yapın. sana gereksiz gelenler hep öyle kalıyor. bu bir sorun değil artı. hayatında boş adamlara yer vermiyorsun.
önereceğim bir şey var sadece. hayır deme, katıl. türkçede, karşındaki insanı bir şey anlatıp bitirdiği an mutlu edecek tek kelime vardır o da 'aynen'dir:) örnek:
- sandiviç yer misin? açım da ben.
- aynen aynen...
- kolada içeriz yhaaaaa
- aynen.
- evede giderizzzz
- aynen.

alkollu kafayla ortamlara gir..şekerlen ortamlara ak.

contra mı?

yok ağa bu değil.

metal slug büyük ihtimal.yalnız onların serileri vardır. bulursun sen kolay gelsin.

metal slug?

www.itusozluk.com

kralsınız cansınız erenbey ve nargile :)

aklıma geldi ama biliyodur kesin dedim:)

şimdi önereceğim yerler size kalıp olarak uyacaktır. mesela kotlarda dikkat edin sknny fit, slim fit, regular fit, twisted fit diye kalıplar vardır. fakat lcw ya da mavi de bunların bulunması nadirdir. mudo city bol kalıp yapan bir yer. kargo dediğiniz tip de bershka mağazasında bulabilirsiniz. extra önereceğim: little big ve loft da %40 size göre olabilir. zara genelde dar kalıp yapar ama uğramanızı sormanızı isterim.

mudo da çok gördüm. ve gap, columbia, pull and bear, jack jones...
istanbul'daysanız beşiktaş pasajlarındaki mağazalarda da vardı. muhtemelen beyoğlundakilerde de vardır.

www.sporcum.com

www.mudo.com.tr

mümkün olduğunca düşük bel giyerseniz fazla sorun yaşamazsınız gibi geliyor bana.

yağmur yayınevi cilt 1 ve 2.
bilge karaca yayınları da iyidir.
yalnız tavsiyem üniversite kütüphanesinden araştırıp en güzelini ve eskisini bulmaktır. yakın üniversitelerden varsa eğer okuduğunuz okuldan temin edin derim.

evin tapusu ve adresi yeterli olur. onun metrekareye göre belli bir fiyatı var. her yerde aynı çıkar. evin olduğu yerin deprem riskine göre de değişir birim fiyatı.

suyu açtırmadana önce ilk olarak dask'ı yaptırmanız gerekiyor. eğer emlakçıdan tuttuysanız o sizi zaten yönlendirecektir sigorta şirketine orada dask'ınız yapılacak ve daha sonra su idaresine gideceksiniz kimlik fotokobiniz ile dask kağıdınızı ikametgah belgenizi verip açtıracaksınız. suyun bedeli 13 lira gibi bir şey maliyetli değildir. eğer sahibinden tuttuysanız onunla görüşün.
elektrik için eğer binanız sıfır değilse yani sizden önce biri oturduysa sorun yok. kimlik fotokobiniz, ikametgah belgesi ve sayaç numaranız. unutmayın evden çıkarken kesinlikle sayaç numaranızı alın. elektiriği açtırmak da 82 tl gibi bir şey. sahibine ait gider ise 88 tl bu size ait değil ev sahibine belirtirsiniz. tabi her abonenin farklı ödeme tutarı var.
doğalgaza gelirsek sayacınız takılı ise sorun yok. gaz şubesine istenen belgeler değişebilir. ama siz sayaç numaranızı almayı unutmayın tekrar. doğalgaz gideri ise 359 tl diye hatırlıyorum. bu fiyatlar depozitodur. abonelikleri kapatınca tekrar alacaksınız.
umarım yardımcı olmuşumdur.

dask ücreti evsahibi ödemelidir, ona dikkat edin.

eğer ikamet ettiğiniz yer ankara ise size önereceğim avukat vardır öncelikle bunu belirteyim. avukatsız olacağına da düşünmüyorum. ilk iş yerine haklıysanız dava açmanız gerekir. konumuza gelirsek yargıtay ile ilgili davaları ya da yürürlükte olan kararları www.yargıtay.gov.tr den yargıtay kanunundan bakabilirsiniz keza babanız ile aynı durumda olan başkaları tazminattan yararlandı ise-yıllar ve yükümlülükler aynı ise- siz de yararlanırsınız diye biliyorum.
umarım yardımcı olmuşumdur.

@erenbey: ben ankara'dayım babam kütahya'da ben ilgilendiğim için alabilirim avukatın ismini. bir de ben bu kararı bulu götürürsem sendika avukatı ücretsiz ilgileneceğine dair söz verdi. (böyle de garip bir olay) ayrıca ilk çalıştığı (yani tazminat almasını istediğimiz yer) çalıştığı zamanlar kamu kurumuydu, şimdi ise özelleştirilmiş bir fabrika. onun bir zorluğu olabilir mi?

kararı bulup götürürseniz ücretsiz ilgilenecek öyle mi? sizin için çok çok iyi bir şey. fakat kararı bulsanız zaten kendiniz halledersiniz. ne insanlar var ya. neyse boşverin siz ikisinin de peşine düşün. konumuza geri dönelim.
avukat gülseren tekeş. strazburg caddesi 12/7 sıhhıye-ankara. eren bulut beni buraya yönlendirdi yardımınız iyi olur derseniz ilgilenir.
özelleştirilince işler değişebilir.
bu avukata danışın. eren bulut yönlendirdi demeyi unutmayın. vakanızı en ince ayrıntısına kadar anlatın.
rast gelsin işiniz.

ne konuda bir şeyler öğrenmek istersin? onu söyle, bildiğimizi diyelim kardeş :)

ihsan oktay anar'ın tüm kitapları.

ben de aynı başlıkta soru sormuştum.kendi duyurum sandım baktım değilmiş :)

Metin Aydoğan-Bitmeyen Oyun: Türkiye'yi Bekleyen Tehlikeler (memleket meselelerine alaka duyarsan bu yani...)

@cagdas donem kuramcisi
Hayata dair farklı bakış açısı kazandırabilecek her türlü kitaplar..

@rock n roll
yalnız değilsin ;)

sıkılmadan diyosan murat menteş derim. herkese de öneriyorum zaten. koşarak al ve oku bence.

otostopçunun galaksi rehberi

o zaman abi bir iki şey önerebilirim: ali şeriati'nin insanın dört zindanı, immanuel wallerstein'ın european universalism, jared diamond'ın tüfek mikrop ve çelik, dawkins'in kör saatçi kitapları, farklı konularda, bir iki şey verir belki. tübitak'ın sicim teorisiyle alakalı bir kitabı vardı, adını unuttum şimdi, o da iyiydi. hatta fizikle aran yoksa fiziği bile sevdirebilir, öyle iyiydi :)

Çok teşekkürler arkadaşlar hepsini araştırıyorum yazın lütfen..

iskender pala'nın kitapları genelde öğreticidir tarih, edebiyat, coğrafya içerir. birçok şey katabilirsin bu yazardan kendine.
sürükleyici dersen sherlock holmes serisi var kapılabilirsin serilerine.
khaled hosseini romanları can alıcıdır, duyguludur, düşündürür.
şifrelerle boğulayım kitap beni yorsun istiyorsan elbette dan brown'u öneririm. eğer istersen mesaj atarsınız bu yazarlara ait kitap isimlerini de yazabilirim can alıcılarını.
iyi akşamlar diliyorum.

glenn meade kitaplarıyla sahalara giriş yapabilirsin.

frank herbert - dune

bölümünüz ne?

Mimarlıktayım, bu arada aldığım derslerin 4'ü seçmeli...

seçmeliler hafif derslerse olabilir ama bence 4 güne yayın. çünkü okuldan nefret eden biri derslere sabah girip akşama kadar dayanamayabilir.

aynı mantık bende de var.
ama "verimli" olur mu bilemem. öğrenciden öğrenciye değişen bir konu. mesela ben bi' kaç güne ders yığıp diğer günler yatmayı sevsem de belli bir noktadan sonra dersteyken bayılma noktasına geliyorum, algılayamıyorum.

kendini tartmalısın. o derslerden hayır gelmedikten sonra da okula gitmenin bir mantığı yok.

devamsızlık sorununuz varsa yaptığınız ilk şey doğrudur. az günde çok ders. benim derslerim aynı şekilde 3 güne sıkıştırılmıştır, böyle ayarladım. salı ve çarşamba okulum yok bunlara hafta sonunu da eklersek baya rahatlıyor keza her gün okul olduğunu düşünürsek gitmek zorunda kalacaksınız kendinizi rahat hissetmeyeceksiniz ve dersleri asmaya başlayacaksınız. kendinizi sıkıp 1 günde 6 saat farklı derslere girerseniz hem sıkılmaz hem de rahatlamış olursunuz çünkü boş günler devreye girecektir. inançlıyım böyle yaparsanız devamsızlık sorununuz kalkacaktır.
iyi günler.