anladığım kadarı ile flash'a link vermek istiyorsun. mantık hatası yapmıyorsun lakin her browser kodu kendine göre farklı olarak yorumlar.
1 - eğer fla dosyası elindeyse flash içerisinden bunu kolaylıkla yapabilirsin.
2 - eğer swf dosyan varsa sadece decompile ederek fla dosyasına ulaşabilirsin. sothink swf decompiler bu iş için ideal.
3 - yok ikisi de olmaz diyorsan a yerine bir div içerisine al şöyle yap.
<div onclick="window.open('www.google.com.tr')">flash obj.</div>

<div onclick="window.open('www.google.com.tr')">flash obj.</div>

olayı benim de aklıma geldi ama firefoxta çalışmadı.

yeni bi swf yap, esas swf'yi de içine göm. üstüne de komple transparent bi sprite at. transparent sprite'ın linkini de istediğin yere ver. sayfada yeni swf'yi kullan.

swfobject'i kullanabilirsin flash'lar için code.google.com

enlemesineden kastını anlamadım ama geniş omuzlar için yüzmek lazım. lateral raise, şınav gibi egzersizleri yapabilirsin. ayrıca barfiks de omuz kaslarını geliştirir. onun dışında aletli olarak butterfly, bench press gibi hareketler de omuz kaslarını çalıştırır.

evde misin? ne gibi aletlerin var? salona gidebilir misin? bunları belirtmelisin ki yardımcı olalım.

evdeysen ve hiç aletin yoksa barfiks ve şınavdan başka birşey gelmiyor aklıma omuz için.

bu yaştan sonra omuz genişlemez. yalnız ağırlık egzersizleri ile omuz başlarınızı geliştirebilirsiniz, böylece enlemesine daha geniş durursunuz.
omuz hareketlerini internetten bulabilirsiniz, zaten hareketler fixtir. ve evet işe yarıyorlar.

yüzme

keinlikle hem gemişletir hemde dikleştirir. tabi söz ettiğim havuzda çimmek değil 3 kulaç 1 nefes şeklinde ritmik yüzmek.

22 yaşından sonra yüzerek omuzlarını genişletemezsin.

ama sırt kaslarını çalıştırıp postürünü dikleştirebilir, omuz hareketleriyle de omuz başlarını büyütüp daha geniş durabilirsin.

(bkz: #16330970)

riske etmeyin bence...süt ürünüdür sonuçta. Uğraştırır.

2 ay geçmiş ürün yenmez kesinlikle riske atmayın midenizi. :)

o yoğurtlarda uzun süre dayansın diye bir sürü koruyucu var. ben olsam yerdim (Not:midem çöplük gibidir, sizinki öyle değilse yemeyin.).

koku, tat ve renk değişmeden de mikrobiyal bozulmalar olabilir, sağlığınızı riske etmeyin bence...

yuh kardeşim çöplük müsün sen :)

@paulista: copluk degilim, turk bakkala gittigimizde orada calisanlar "isterseniz alin bu yogurdu, tarihi gecmis ama biz yedik birsey olmadi." demislerdi. biz de aldik. yani dolapta kalmis unutulmus degil.

Bilmiyorum ama süzme yoğurt olduğu, daha az su barındırdığı için normal yoğurda göre daha geç bozulur. Yani son kullanma tarihi verilirken acaba normal yoğurda göre mi vurdular?

(Umut Dünyası) :-)

Küflenmemişse yenir diyor bir ev hanımı bunu da dikkate alın.

baya geçmiş üzerinden yeme bence.

bence de riske etmeyin yiyin, dicem ama o da riskli tabi.

Yemek ne demek, yüzüne bile bakmayınız!

yiyin size bişey olmazsa biz de 2 ay bekletiriz artık yoğurtları.

beni dinlerseniz, tarihi gectikten 2 ay sonra hala tazeligini ve nefasetini koruyan bir yogurdu siz normal sartlar altinda da tuketmeyin... yogurt dedigin en fazla bir hafta icinde eksimeli...

yeme

her zaman piramit. istisna profesyonellik ve kendi teknigini bulma ya da belirli bir asama kaydetmis ve yeteri kadar guclu isen super setler.

okuduğum bir makalede 4x8'in en iyisi olduğu yazıyordu. ama 10-9-8-7 şeklinde çalışmayı daha çok seviyorum.

3x8 yapıyorum ben

Yapılan araştırmalarda ulaşılan ortak değer bir sette uygun bir ağırlıkla 8 tekrar yapılması. Yani kuvvet arttırıcı dinamik bir egzersiz için azami çalışma ağırlığının %60'i ile %90'ı arasında 8 tekrar ve 2 ila 5 set arası. 2 ve 5 set önerilerine bakarak da 3 set diyebiliriz.

Ancak bu değerler yeni başlayanlar için ulaşılan ortak değerlerken kişinin seviyesi arttıkça farklı ağırlıklar (Örneğin %110-130) farklı sistemlerle (ters piramit gibi) kullanılabilir.

Ağırlık çalışmasında benim bildiğim 30'dan fazla set ve tekrar sistemi var, piramit bunlardan sadece birisi.

4x8 yapıyorsanız 5x7 yapmadan önce amacınızı belirlemeniz ve çalışma ağırlığını belirlemeniz gerekir. Kas güçlendirmek için (lif kalınlaştırmak) yapılan dinamik bir kuvvet antrenmanında başlangıçta 5x7 ve düşük bir ağırlık seçilmesi hamlık yaşamanın önüne geçebilir. Hamlık tehlikesi ortadan kalktıktan sonra 3-4x8 ve daha yüksek bir ağırlıkla çalışılması uygun olur.

Zaman geçtikçe (1 yıldan sonra) farklı hareketlerin (bir kaç hareketin birleştirildiği hareketler gibi) yapılması ya da değişik sistemlere geçilmesi:
Yüksek ağırlıklarla (%110-130vb) cheating,
Sürekli Gerilim,
Eksiltmeli setler,
arttırmalı setler, (bunlar aralıksız, dinlenmesiz)
Dev setler
vb...

gerekir.

Ancak yeni başlayanlarda çoğu yüksek şiddette olan bu sistemler aşırı çalışmaya dönüşebileceğinden ileri seviyelerde yapılması ve sporcunun kendini yeterince tanımış olması gerekmektedir.

ben şunu istiyorum param olunca şukela bi alet

www.teknosa.com

creative zeni 5 aydır kullanıyorum ama white screen olayı hiç olmadı. sanırım yeni üretimlerde çözmüşler. saydığın tüm özelliklere de uyuyor.

javascript gibi görünüyor. firefox denediniz mi?

denemedim. ama diğer bütün makinalarda ie var. diğerlerinde sorun çıkmazken özellikle bunda çıkması neden acaba?

(bkz: #16467851)

Acayip bir yapısı var yanlız mesela duyuru sitesinde hatırı sayılır etkinliği olan kişileri ve dharmalarını incelersek

Siteye en çok giriş yapan 3 kişi
kibritsuyu
www.eksiduyuru.com
mrtksn
www.eksiduyuru.com
zeke
www.eksiduyuru.com

En yardımcı 3 okur
assert h
www.eksiduyuru.com h
ermanen
www.eksiduyuru.com
bryan fury
www.eksiduyuru.com fury

En çok ilanı olan 3 okur
kibritsuyu
www.eksiduyuru.com
ermanen
www.eksiduyuru.com
want2die
www.eksiduyuru.com fury

nasıl hesaplanıyor acaba?
benimki 1451 de ondan sordum.

daha önce duyuruya bu konuda cvp veren bir arkadaşımızın cevabını aynen aktarıyorum;

- ekşi sözlükte karmanın nasıl hesaplandıgını bilemiyorsak, duyuruda da dharma konusu muallakta kalır.

bu arada duyurulara ara ara cevap yazdıkça düşüyor bu dharma, yarın öbür gün savaş çıkarsa ve dharma'nın ekmek karnesi olarak kullanılacagı açıklanırsa ve ben aç kalırsam bunun sorumlusu kim olacak?

o düşüp yükselme olayı tick'e göre galiba..

cevaba tick koyunca soruyu soran yükseliyor 1-2, ama koymayınca da düşüyor 1-2. sdklfs

süper süper, hiç takılmamazı gösteren şeyler bunlar. ben çok sevdim dharma'yı..

şunlar da var konuyla alakalı:
(git: 83232)
(git: 83395)

sözlükteki karma muallakta da olsa kesin bilinen bir şey var. her şukelanın + değeri, çok kötünün - değeri var. oeehh ise tam bilinmiyor ama kötüye yakın. toplam entry sayısı da etkili, iyi oy alanın karması yükseliyor, kötü alanınki düşüyor. kişinin toplam entry sayısı azsa, verilen tek oy karmayı daha çok etkiliyor. yani tek şukela atıyorum +4 etkilerlen, çok entry'li adamı az etkiliyor. +0.5 etkiliyor mesela. bunları kesin olarak tahmin edebiliyoruz.

dharma ise tam belirsin.z en çok yardımcı olan adamın dharması düşükken, iki tane cevap vermiş adamınki yüksek. az sormak, çok cevap vermek desen, bunun bir numaralı örneği assrt h'nin de yüksek değil. ben de anlamadım.

çözemediğim olay bu dharma. kibritsuyu ile aynı dharma puanı var mesela bende. istatistikler ortada halbuki.

benimki -14 tü birkaç tane tiksiz cevabı sildim arttı.

esayıysa mbul falan nerden çıktı anlamadım ama şu formül işinizi görür umarım;

=EĞER(EĞERSAY(L:L;K4)>=1;"var";"yok")

nasıl aklıma gelmedi bu benim. 500 küsür maili tek tek kontrolden kurtuldum. teşekkürler.

youtubeda birçok yüzme videosu mevcut. bir göz at istersen.

caddebostan sports time diye bir yerin kapalı havuzu, telefon edip orada ders veren hocalardan bir iki ders alabilirsin. internette yüzme dersi diye aratınca bin tane hoca çıkıyor ayrıca, çoğu da burhan felek'de ders veriyor.

Hiç yüzme bilmiyorsanız ve bunu uzun vadede öğreneceğinizi düşünüyorsanız ayrıca biraz da olsa su korkunuz felan varsa ibb nin havuzlarını öneririm. uzun süreli gidiş gerekeceği için diğerleri kadar maddi anlamda zorlamaz. www.sporas.com.tr den size uygun bi yer varmı ve fiyatları neler araştırabilirsiniz.

ben de bu konularda sizden daha tecrübeli değilim ama hocası bilgili olan bir yere gitseniz size bir program çıkarırlar. şişmek istemiyorum, güçlü olayım ve kaslar belirginleşsin istiyorum deyin. ona göre ayarlar onlar. istanbul'da iseniz size salon önerecek arkadaşlar vardır.

onlar gibi şişemezsin merak etme. şişmek o kadar kolay bir şey değil. bunu vücut geliştirmeye gittikten birkaç ay sonra anlarsın.

lütfen salona gidip hocaya "fight club'daki brad pitt vücudu istiyorum" deme. komik oluyorsun emin olabilirsin.

o brad pitt vücudu için günde yarım kilo et tüketip en az 6 ay salona gidip gelmen lazım. bu da ancak kolay şekil alan bir vücudun varsa olur.

ayrıca şu an öyle kocaman kollar istemiyorum diyorsun ama emin ol bu spora başladıktan sonra asla tatmin etmeyecek seni kolların.

@ency
öyle bir vücudu yapmak için hayatta 6 ay salona gitmem dediğimi de hatırlamıyorum. ya da kolay yoldan öyle bir vücut verin bana allahsızlar da demedim. sadece geçmişten bahsetmiştim. kaldı ki estetik zevkimi biliyorum, gözlerime de güveniyorum. "çok abartıyorum" diyebileceğim noktayı görebileceğimi sanıyorum.

bunun yanında herhangi bir cevap da bulamadım ben yazdığında. neyse.

eğer bayanların vs de gittiği bir salona gidersen onlar sana daha rahat yardımcı olacaktır. ya da netten bu tarz programlar bulabilirsin. şişmek gerçekten zor vücuda istediğin şekli vermek ise iyi bir diyet ve düzenli çalışmayla elde edilebilir. nette body fat diyetleri olarak aratırsan bulabilirsin bu diyetler yağ oranını yüzde 14 ler seviyesine düşürerek brad pitt gibin bir vücuda sahip olmana beslenme yönüyle yardımcı olacaktır. ayrıca hemen her tür kasını çalıştırabiliecek bir programa ihtiyacın var. vücudu çalışarak belirli bi şekle sokarsın ama o görüntü için şart olan şey yap oranını düşürmek. bu da çalışmayla beraber iyi bir diyeti de gerektiriyor.

madem özel bir ilgin yok (3 aydan fazla devam edememenden yola çıkarak diyorum bunu) salon işlerini salla.
yamaç paraşütünden daha sık yapabileceğin ama ilgini çekecek, tercihen sosyal yönü de olan fiziksel aktiviteler araştırabilirsin.
örneğin seks, doğa yürüyüşleri, eğer doğa yürüyüşlerini seversen dağlarla ilgili varyasyonlar, belki kaya tırmanışı, kürek, tenis, dövüş sporları vs vs o kadar çok çeşit var ki.

insanların sürüler halinde salonlara kapanıp çoğunun sıkıcı bulduğu şeylere mecburmuş gibi talim etmesine üzülüyorum. eğer zevk almıyorsan belki de zevk alacağın alternatifler düşünmenin vaktidir.

vücut konusunda verdiğin siparişe gelince, bu bahsettiğim sporların profesyonel sporcularının vücutlarını inceleyip bir fikir elde edebilirsin şemalleri hakkında. öte yandan verdiğin "fine tune" detaylar pek çok şeyden önce genetiğine ve halihazırdaki yapına çok bağlı. brad pitt bilmemne gel bunları siktiret, sen kendine özgü güzel fiziğini yap kendi güzelliğini taşı, en önemlisi bunu yaparken zevk aldığından emin ol.

en iyi ihtimalle ölünce, o kaslar solucan yemeği olacak, sadece hayattan aldığın keyif sana kalacak.

öncelikle şunu belirteyim istesenizde bahsettiğiniz süreler içerisinde o salondaki herifler gibi olamazsınız.genelde hayvan gibi kol kası ve six pacleri çıkmış kişiler yıllardır spor yapan kişiler olduğundan hocu spor yapayım ama öle öküz gibi olmak istemiyorum" düşüncesi yanlış.siz kardio ve yanında vicut geliştirme yaparsanız işinize yarayabilir yaramaya da bilir vicudunuzun yapısına bağlı.o adamlar o yüzden ordalar ufakta olsa kişinin dış görünüşünden az çok neye ihtiyacı olduğunu bilecek konumda olduklarından (lisanslı antrenörlerden bahsediyor yazar burada)onlara danışmanız buraya sormanızdan daha mantıklı olur.

Şimdi ilk olarak ronaldo gibi olabilmen için haftanın 7 günü antremana çıkman yaklaşık aylık ücreti 10000 dolarlara varan özel kondüsyonerler falan tutman lazım ki evet çok zor.Sana fit kalıp şişmeme konusunda tavsiyeler verebilirim şimdi örenğin ben senin tam tersini istiyorum ve 2 senedir de bunun üstüne uğraşıyorum benim isteğim doğrultusunda yaptığım şey şudur.Çok ağır kilolarla setleri yavaş yavaş tamamlamak örneğin biceps curle girdim indirip kaldırırken 1001 1002 1003 şeklinde sayıp indiriş ve kaldırışı 6snde yapıyorum.Peki sen ne yapıcaksın bunun tam tersini çok az ağırlık takıcaksın atıyorum dumbellla çalışıyorsun 3er kiloluk alıp en az 30 seti hızlı hızlı yapman lazım.Yani senin ilaç programın şöyle bunu salona gitmeden evde yapıcağını ve en azından bir çift dumbellın olduğunu varsayarak yazıyorum:
-30dk koşu (18.dkdan sonra vücut yağ yakmaya başlar bundan daha azını yaparsan sadece ısınmış olursun
-crunch(karın sıkıştırma) normal mekikten farkı ayağımızı koltuk gibi birşeyin altına koyup dizlerimiz bükülü vaziyette mekik çekiyoruz.Bu sayede karın kaslarımız daha kolay sıkışıyor.Bunun da setlerini şu şekilde yaparsan çok faydalı olur.Örneğin 8 tane yaptın hemen içinden 1001 1002 şeklinde 8e kadar say ardından bir 8 daha yap bu şekilde 8*8 crunch yap karın kasların şekillenmeye başlar
-dumbellarla triceps ve biceps çalışıcaz.Biceps yani pazu için yapıcağın en önemli 2 hareket var birincisi ayakta dumbelları aşağı ve yukarı kaldırmak dediğim gibi sen çok şişmesin istiyosun bu yüzden çok tekrar az kilo.İkinci hareketse sandalyeye oturuyoruz hatta bürotipli koltuk daha iyi olur ellerimizde dumbell sırtımızı yaslıyoruz koltuğa dumbelları sağ ve sol boşluğa doğru indiriyoruz sonra gene ayaktaki gibi aşağı ve yukarı kaldırıyoruz çok tekrar az kilo.Triceps içinse frech triceps en temizi hem çizgileri çeker hem güç kazandırır(git: www.shapefit.com )(git:www.criticalbench.com )
-trapezsiz omuzsuz vücut kesinlikle belli olmaz.Trapez için dumbelları dümdüz aşağıda tutuyoruz boynumuzdan kaldırıp indirmeye başlıyoruz(git: media.photobucket.com ) omuz için (git:img2.blogcu.com )
-şınav kesinlikle olmazsa olmaz göğüs için daha önce de yazmıştım en temel 3 tane şınav şekli var bir herkesin bildiği yatıp kalkma iki yukarı çıkarken iki elimizi de yerden çekip birbirine çarpma üç ayaklarımız yerden yükseğe koyarak şınav çekme bu üçü alt ve üst göğüs için birebir.Göğüs içleri içinse dumbelları çapraz şekilde bir sağa sola hareket ettiriyoruz aynı anda.
-Sırt için superman uçuşu yapıyoruz nasıl dersen yere yatıyosun önce ellerini uçar gibi kaldırıyorsun sonra ayaklarını ya da şöyle söylüyeyim paraşütle atlar gibi düşün kendini bu şekilde en az 30 sn duruyoruz belimiz ve sırtımız sağlamlaşıyor.

Bu antremanı haftada 3 defa yap 2 ay içerisinde gelişmeleri görürsün yalnız şunu da söylüyeyim ben böyle başladım bu işe 2 sene önce sonra yetmemeye başladı ki sana da yetmiycektir çünkü kolunun aldığı şekli gördükçe hep daha fazlasını istemeye başlıycaksın çünkü vücut geliştirme VÜCUDUNU BEĞENMEME SANATIdır.

kusura bakma ama brad pitt vücudu denince elimde olmadan yazıyorum böyle şeyler.

spor salonlarına gidip vücut yapmak gerçekten zor. salonda geçirdiğim her dakikadan keyif almama rağmen bazen ben de sıkılıp bırakmak istiyorum.

daha önce sporu denemiş ama pek başarılı olamamışsın. ben yerinde olsam spor salonun yerine beden gücu gereken başka bir sporu denerim. mesela kaya tırmanışı.

önce farklı bilgisayarımı atacaksın acaba dedim ama aynı bilgisayara atıyormuşsun muhtemelen quick image gibi bir tuş vardır orada eğer herşeyin imagini alacaksan onunla değil de customdan uğraşıp herşeyi teker teker seçtikten sonra olur gibi geliyor. ama madem yeni hdd alıyorsun temiz windows kurup datalarını da imagele falan uğraşmayıp dvdlerle veya harddisk kutusuyla vs aktarmak daha mantıklı bence.

yok vallahi windozla beraber komple almam lazım. tonla konfigürasyon, sonra efendim yüklemiş programların tekrar yüklenmesi gerekliliği falan ı ıh.

olur gibi geliyor bana. sonuçta laptoplarla brlikte de standart bi cd veriyorlar recovery için. çalşır bence. harddiskine hemen format atma da.

acronis ile imajını alıp yeni takacağın harddiske sorunsuz atabilirsin. yapılmış ve başarıya ulaşmıştır.

ben de söyleyim acronisle o dediğin şeyin aynısını yaptım cillop gbi oldu=)

dut veya üzüm sıkarak fermantasyona bırakırsın daha sonra distilasyonla rakı'yı çekersin. Böyle söyleyince çok kolay gibi geliyor ama değildir. Ayrıca distilasyon sırasında ısı'yı ayarlayamazsan etanol yanında metanol'de distilat içine geçer ve bu rakıyı içecek olursan en iyi ihtimalle kör olursun veya kötü ihtimal ölürsün. uğraşma bu işlerle git bakkaldan al bir yeşil efe keyfine bak.

hatayda yıllardır içiliyormuş ekstrada alkol katılmıyorumuş araştırmalarıma göre nasıl körlüğe hatta ölüme gidecek duruma gelir anlamadım.?

"Damıtık alkollü içki üretiminin en önemli safhası damıtma işlemidir. Hammaddeler uygun koşullarda buharlama, mayşeleme, nötralizasyon ve ekstraksiyon ile mayşe haline getirilir. Daha sonra mayşe değişik yöntemlerle alkol fermantasyonuna uğratılarak, hammaddede bulunan şekerler, maya ile etil alkole dönüştürülür. Fermante olmuş bu alkole “olgun mayşe” denir ve alkol oranı %7-10 arasında değişmektedir. Olgun mayşe, damıtma aygıtları (imbiklerde) ile ısıtılarak buharlaştırılır, içindeki alkol, su ve diğer uçucu fermantasyon, yan ürünleri ile birlikte buhara geçer. Buhar soğuk su ile soğutularak tekrar sıvı haline getirilir. Bu işleme damıtma, elde edilen sıvıya distilat ve arta kalan alkolsüz sıvıya da “şilempe” veya “vinas” adı verilir. Normal basınç altında alkol 78,3 C。de, su ise 100 C。de kaynamaktadır.

RAKI ÜRETİMİ
Rakı; ”suma” adı verilen kuru veya yaş üzümden üretilen şıranın fermantasyonu ile elde edilen sıvıdan üretilir. Şıra fermantasyonunda saf maya kullanılmalı ve fermantasyon koşulları uygun olmalıdır. Bu amaçla ideal fermantasyon sıcaklığı 28-31 C。ve süre, kalite için en fazla 3 gün olmalıdır. Çünkü mayşe asiditesi düşük olduğu için kalite azalması ve tat değişikliği oluşabilir. Fermantasyondan sonra mayşe havalandırılmadan hemen damıtmaya verilmelidir. Özellikle rakı damıtımı için özel imbikler kullanılmakta ve elde edilen etil alkol içinde metil alkol düzeyinin düşürülmesi için özel damıtma programı uygulanmaktadır. Rakı damıtmada ilk ve son damıtık ayrılıp “orta” adı verilen, metil alkolce düşük ve insan sağlığı açısından problem olmayacak kısım, anason ile aromatize edilerek rakı üretilmektedir." (alıntıdır www.gidabilimi.com

yukarıdaki yazıdan ne anlıyoruz,damıtma işlemini düzgün yapamazsak etanol yanında metanol (metil alkol) rakımıza karışıyor. Bu durumda ne oluyor (bkz: metanol) özet olarak kör oluyor veya ölüyoruz. Bilmem anlatabildim mi.

anlatabildin teşekkür ederim.

sözlükte başlığı var (bkz: evde rakı yapmak)

teşekkür ederim arkadaşlar, benimde araştırmalarıma göre yapım şekli kolay ama dediğiniz gibi usulü iyi bilmek lazımmış deneyimli birini bulup öyle deniyeceğim.

öğrenmemin traji komik sebebide şu, bu hükümet iyi gidiyor yarın birgün rakıya yasak getirir evde yapmayı öğrensek iyi olacak.:)

Üzümde, pekmezde, şekerde methonol ne gezer?

Hükümetlerin milleti uyutmak için uydurduğu bir efsane.

Ben saçtan basit bir kazan yaptım, ucuna 5 metre bakır boruyu bağladım buzlu suya koyup distile ediyorum.

Ha birde kaznın içinde 2.000 watt çamaşır makinesi rezistansı var.

40 Liraya kattırdıkları rakının maliyeti litresi 3.5 liraya düştü.

Bir aydır içiyorum, körde olmadım, ölmedimde.

Rakınızı kandiniza yapın, sadece emniyet olsun derseniz, ilk gelen yarım çay bardağı alkolü dökün.

Odun - selüloz olmayan yerde, methonol olmaz! Şekerkamışında vardır, mesela.

bürt'ten kasıtlarına bağlı.. eğer sigortayı falan da senden keseceklerse 300'e falan düşer. hatta belki daha da aşağıya. bu da ne kadar sigorta yatıracaklarına bağlı..

en az dörtte biri kesilir diye biliyorum.

Ben staj yaparken asgari ücret alıyordum. 660 ytl brüt 470'lere falan düşüyordu, oradan hesap edebilirsin.. Firmalarda yarı-zamanlı çalışanlar (özellikle öğrenciler) genelde asgari ücret alırlar. Geldikleri saat başına asgari ücret oranlanır. Birkaç yerde öyle görmüştüm en azından.

%35 olmalı sigorta ile birlike kesintiler.

boyle sorularla gelmeyin ya... adamin cani sikiliyor harbiden... aylik brut 420 maasin... neyse kufretmeyeyim... gitsinler kendi kizlarini ogullarini calistirsinlar o paraya... ulen memlekete doneli uc saat olmadi yine saftimiz kaydi...

el cevap: min dortte biri gider... kalan nete bak ona gore kararini ver... 300 civari yani...

eger ilk amacin kilo vermekse, kardiyo ve agirlik calismayi ayni gun yapman daha iyi, kardiyoyu (ve esnemeleri) da agirlik calismadan once yapacaksin, ya da sabah ilk isin kardiyo yapmak olursa daha etkili olur.

eger ilk amacin guc ve kas yapimi ise, kardiyo ve agirlik calismayi farkli gunlerde yapmak daha iyi.

standardi: oncelikle kardiyo yaparak kaslari isitmaktir. bunu "badici abiler" tasvip etmezler cunku ilk basta cardio'ya harcanacak enerji nedeniyle maksimum bench basamayacaklarina inanirlar. ben duzgunce sporumu yapayim arnold olmasam da olur diyenler icin ideal program; esneme-> cardio -> agirlik -> kisa cardio (opsiyonel) -> esneme... [uzman degilim amatorum ama uzmanlardan okuduklarim bu yonde]

15 dk koşarak ya da bisikletle ısınma şart ya da hiç olmadı 5 dk ip atlama kalp atış seviyeni en üste taşımak ağırlıkları daha başarılı şekilde kaldırmanı sağlayacaktır.Benim yağ yakma gibi bi derdim yok diyorsan eğer gerçi yağ yakımı 18.dkdan sonra başlar hafif ağırlıklarla da ısınabilirsin.Örneğin benche mi giriceksin sadece barla 20 tekrar 2 set yap ısınırsın.Ancak dediğim gibi gene de kalp ritmini üst seviyeye taşımak her zaman daha başarılı bir antreman çıkarmanı sağlar.

@boilteau: onceki hocanin mantigi ilk basta cardioya fazla enerji harcarsan agirliga yeterince gucun kalmaz idi. 507'nin dedigi gibi...

ben de bodyci abilerden biri olarak başta kardiyo önermem. her zaman söylüyorum ağır bench sadece öküz gibi olmak için girilmez. yüksek ağırlıkla yaptığın vücut geliştirme antremanı bazal metabolizmanı yükseltir, GH salgını arttırır ve yağ yakımını destekler. manita idmanı yapan bir fitnessçı ile hardcore çalışan bir vücutçunun yaktığı yağ miktarını karşılaştıramazsın bile.

güç ve hacim için ilk hocanın dediği, kilo verip şekle girmek için 2. hocanın dediğini uygula.

Unuttuğunuz nokta ağırlık çalışmasının hızlı kasılan kırmızı liflerle yapıldığı, buna karşın sizin kardiyo dediğniz şeyin yine çizgili kas olmasına rağmen yavaş kasılan liflerle yapılmasıdır. detaylı bilgi için www.bodytr.com yazıma bakın.

Bir başka nokta ağırlık çalışması anaerobik sistemi daha çok çalıştırırken kardiyo aerobik enerji ağırlıklıdır.

Bu durumda sizin hocanızın "e enerjin yoksa ağırlık sonra nasıl kardiyo" şeysi geçersiz olur.

Bir not daha. eğer uzun bir kardiyo antrenmanıyla ağırlık çalışması aynı gün yapılacaksa önce ağırlık çalışması yapılır. önce koşu yapılırsa güzelim kırmızı hk lifler az çok yorulacağından ağırlık antrenmanından tam verim alınmaz.

Ben yukarıda yazdığım gibi biliyorum olayı.

visual basic ile makro yazmak lazım. pek zor bir şey değil aslında.

makro yazmadan da olabilir, eğer yanlış hatırlamıyorsam. forms (ya da designer) araç çubuğundan bir adet updown control (spin button) işinizi görür. bilgisayarımda excel kurulu olmadığı için doğru düzgün bilgi veremiyorum ama birileri bu noktadan alıp ileri taşır umarım.

harika olmuş mahallenindelisi.. eline sağlık

Fl studio 8 ya da 7 artık hangi versiyonunu bulursan

dance e-jay

(bkz: reason) yalnız öğrenmek ve kullanmaya başlamak oldukça vakit alır.

(bkz: cubase) + pluginler (davul idi, gitar idi)
bu arada ses derken midi halinde mi yoksa gerçek sesler mi? midiyse kolay kullanayım dersen (bkz: cakewalk) bilem olur ama cubase'de yaptıklarının çoğunu yapamazsın + ses kayıt olayı pek iyi değildi en son (baya bir sene önce).

arcadium ve panora

ankamall'da 3 boyutlu gösterim yokmuş. aşağıdakinin yalancısıyım;

www.sinetif.com

www.mybilet.com

armada'da yok mu acaba?

ankamall'da 3D var. kaynak: www.biletix.com

ankamallda 3D var ama neredeyse 1 yıldır bozuk. armada'da yok malesef.

cepa'da var..

ilki sorunun cevabı c:/boot.ini dosyasını notepad ile aç "C:\wubildr.mbr = "Ubuntu"" yazısını silip kaydet.

ikincisi için önce bi linuxun kurulu olduğu sürücüyü formatla. sonra windows cd si ile bilgisayarı açıp recovery moda geç

FIXBOOT C:
FIXMBR
BOOTCFG /rebuild

komutlarını ver.

hımm, ikinci için cd'siz bir çözüm çıkar belki demiştim(win cd'si de var ama). Ben şöyle düzeltmiştim; hiren's boot cd ile açıp "MBR (Master Boot Record) Tools" kısmındaki programlardan biriyle(Partition Table Doctor galiba)...

hidrofor şebekeden su çekmez. sadece pompolamaya yarar. şebeke suyu doğrudan depoya dolar. gelen su çok az ise yan binanın deposu dolarken size su gelmemesi normal.

maden aynı boruyla ana şebekeye bağlıymış iki ev, ayırsalardı ya boruları. ana borudan sizin eve kadar boru çekmek çok masraflı olmasa gerek.

yan apartmanın deposu dolunca debinin yükselmesi gerekir normalde. sizin ev kaçıncı katta? sıkıntı sadece sizde mi var? genel bir problemse siz de hidrofor ekleyerek çözebilirsiniz. eski boru ve musluklarda biriken kireç de debiyi düşürür onları da biraz temizleyerek paliatif bir çözüm üretebilirsiniz.

hidrofor u bi de depodan oncesine baglayabiliyorlar(bildiğin su motoru). o durumda iste sebekeyi sikertiyor. senın durum da ordan sanırım.

olayla birebir ilgilenen komşuya gidip nedir durum diye sordum öğrendim. tek boru geliyor olayı tamamen müteahhit dangalaklığıymış. bizim apartman, yan apartmanla aynı. ikiz apartmanlar. muhtemelen aynı anda, aynı müteahhit tarafından inşa edildi. bu dangalak caddeden geçen geçen su borusundan iki apartmanın tam ortasından bir tane hat çekmiş, apartmanların giriş kapısı hizasından falan daT şekilli eklemeyle ikiye ayırmış. dolayısıyla ayırmak için veya apartmanımıza ayrı hat çekebilmek için iki apartmanın da önündeki giriş merdivenlerinin, giriş yolunun olduğu gibi kırılıp yıkılıp, kavşak oluşturduğu nokta bulunup, oraya caddeden yeni boru döşenmesi gerekiyor. o iş yaş. ayırmak mümkün değil. apartman karar almış 10 tonluk depoyla hidrofor yaptıracakmış. medenileşiyoruz yani.

bulabildiklerim şöyle. yalnız hesaplamalarda hatalar var, kesin bilgi vermiyor.

---şu an---
1. toplam entry 8708979
2. toplam başlık 1568572
3. toplam kullanıcı 229488
4. ..kayıtlı okur 120
5. ..çaylak 175572
6. ..onay bekleyen çaylak 56188
7. ..kayıp 2396
8. ..yazar 21126
9. ..moderatör 8
10. ..praetor 8
11. ..hacivat 4
12. ..diğer 31916
13. başlık başına düşen entry 5
14. yazar başına düşen başlık 63
15. yazar başına düşen entry 354
16. toplam silinmiş entry 7743144
17. şaibeli entry 678669
18. praetor görüşü bekleyen entry 3

---22.10.2008---
1. toplam entry 7483952
2. toplam ba$lik 1421617
3. toplam kullanici 191276
4. ..kayitli okur 57
5. ..caylak 151446
6. ..onay bekleyen caylak 41225
7. ..kayip 1611
8. ..yazar 13856
9. ..gammaz 762
10. ..moderator 9
11. ..praetor 8
12. ..hacivat 4
13. ..diger 25141
14. ba$lik ba$ina du$en entry 5
15. yazar ba$ina du$en ba$lik 92
16. yazar ba$ina du$en entry 485
17. toplam silinmi$ entry 6748686
18. $aibeli entry 547944
19. praetor goru$u bekleyen entry 64

---2007---
1. toplam entry 6716327
2. toplam ba$lik 1313751
3. toplam yazar 92241
4. ..kayıtlı okur 11
5. ..caylak 59338
6. ..onay bekleyen caylak 13218
7. ..yazar 12242
8. ..gammaz 777
9. ..moderator 8
10. ..diger 19856
11. ba$lik ba$ina du$en entry 5
12. yazar ba$ina du$en ba$lik 96
13. yazar ba$ina du$en entry 492
14. toplam silinmi$ entry 5037306
15. $aibeli entry 18


---2005---
1. toplam entry 4900708
2. toplam ba$lik 966766
3. toplam yazar 29712
4. ..caylak 624
5. ..onay bekleyen caylak 42
6. ..yazar 21761
7. ..gammaz 878
8. ..moderator 7
9. ..diger 6454
10. ba$lik ba$ina du$en entry 5
11. yazar ba$ina du$en ba$lik 32
12. yazar ba$ina du$en entry 164
13. toplam silinmi$ entry 1988741
14. $aibeli entry 59771

---2003----
1. toplam entry 2522779
2. toplam ba$lik 601991
3. toplam yazar 5088
4. ..caylak 180
5. ..yazar 3942
6. ..gammaz 596
7. ..moderator 4
8. ..diger 370
9. ba$lik ba$ina du$en entry 4
10. yazar ba$ina du$en ba$lik 118
11. yazar ba$ina du$en entry 495
12. toplam silinmi$ entry 689666

---2002---
1. toplam entry 1436938
2. toplam ba$lik 367875
3. toplam yazar 6729
4. caylak 2224
5. aktif yazar 3838
6. gammaz 380
7. moderator 4
8. ba$lik ba$ina du$en entry 3.90605
9. yazar ba$ina du$en ba$lik 54.6701
10. yazar ba$ina du$en entry 213.544

---2001---
1. toplam entry (669206)
2. toplam ba$lik (178633)
3. toplam yazar (3101)
4. aktif yazar (2564)
5. server kasa sicakligi (13.2712°c)
6. cpu fani donme hizi (310 rpm)

(bkz: #11326688)

neredeyse uzun bir zamandir ayni seyirde gidiyor 1700+-100 baslik.

klonların saldırısından önce ( 4 kasım 2007) 800 - 900 arasındaydı. bini geçtiğini hatırlamam

sabirtasi aliminin yapildigi gun 4500 muydu 5300 muydu neydi baslik sayisi. hayvanlar demistim kendi kendime.

Cogu insanin yaslandikca yakina odaklanma kabiliyeti azaliyor. Yakina odaklanma en cok okuma icin gerekli oldugundan yaslilarin bu sorunla ilgili taktigi gozluge okuma gozlugu deniyor.

Yaslilik konusu disinda insanlarda miyop da goruluyor, hipermetrop da. Bunlar icin gozluk takanlar surekli takiyor.

oluyor da numara henüz küçük olduğu için tek gözlük yetiyor diye düşünmekteyim.

yaşlıların görme sorununun tam ismi presbitlik. yaşlandıkça göz merceği uyum özelliğini kaybedip yakına odaklanamıyor. bu nedenle 40 yaş altı kimsler okuma gözlüğü takmıyor.

20 yaşındayım ve hipermetrobum mesela ben. ama gözlük kullanmıyorum-numarası düşük. bilmem yeterince genç bir örnek oldu mu?

demir tozunun mıknatıs gibi kutupları olmadığı için sadece çekebilirsin diye biliyorum ben

Ben dün de dediğimi tekrar yazayım o halde.

Etki ile mıknatıslanma diye bir olay var, bu sayede itebilirsin diye düşünüyorum.

simdi bu işi yapman imkansız. tozlar manyetik alanda yine kutuplanacaktır ve fakat daha guzlu bi mıknatısla itmeye kalktıgınde yonunu ona gore degistirip guclu olana cekilecektir.

hmm mümkün değil yani?
sürükleyip götürmek değil de elektromıknatıs çalışınca anlık uzaklaşmasını sağlamak istiyorum.

imkansiz diye bir sey yok ama imkansiza yakin sartlar olabilir. soyle ki:

- tozlarin asimetrik yapidadir, ornegin cubuklar seklinde.
- tozlarin kuvvetli bir manyetik alanda miknatislanmasi (polarizasyonu) saglanir (kuvvetli manyetik alan=tozlarin koerzivitesinden daha buyuk)
- tozlar duzgun manyetik alan icinde kuzey-guney kutuplari boyunca bir yone dogru dizilmis vaziyetteler.
- tozlarin icinde bulundugu ortamin viskozitesi senin itmek icin kullandigin manyetik alan tarafindan yaratilacak donme kuvvetine karsi koyabilecek kadar surtunme yaratacak ama cubuk seklindeki tozlarinin sivri uclari boyunca ilerlemesini de engellemeyecek.

bu durumda tozlarini itebilirsin.

mıknatıslanma değil de elektriklenme gibi bir yöntem kullanabilirsin

nanoteknolojiye sahip değilsen çok zor.

elektriklenme ile nasıl yapabilirim. internette sorumla ilgili bilgi bulamadım

statik elektrikle alakali seylere bak, oradan bi seyler bulursun.. hatta uygulamali fikir ariyorasan baca filtreleme sitemlerine bak, hem manyetik hem de elektrostatik filtrelerle toz ayristirmanin nasil yapildigini gorebilirsin. ayrica eger tozlarin yeteri kadar kucukse (kolloidal sistem olustracak kadar) o zaman electrophoresis diye de bi arastir. hic degilse eglenirsin.

öyle yapayım. teşekkür ederim hepinize

ücretsiz olması şart mı? zira sadece opensource'lardan performans elde edebilirsin. bununla ilgili bir program var mı bilmiyorum. ücretsiz olması şart değil dersen dışarı kapalı yap, daha fazla yardım alabilirsin.

is yeri oldugu icin ücretsiz olmasi gerekiyor, lisanssiz yazilim kullanamam. ama güzel bir yazilim buldum, belki isimi görür:

www.lacie.com

yazılıma ihtiyaç yok aslında. şöyle bişey yazdım (linux üzerinde olduğum için deneyemedim.)

cd d:
Set mm=%DATE:~4,2%
Set dd=%DATE:~7,2%
Set yyyy=%DATE:~10,4%
mkdir %yyyy%-%mm%-%dd%
xcopy c:/yedek d:/%yyyy%-%mm%-%dd%

bu kodu yedekle.bat diye kaydedip zamanlanmış görevlerden günlük olarak çalıştırmak işe yarar diye umuyorum. bu kod d klasöründe tarihe göre klasör açıp c deki dosyaları kopyalıyor. dos komutlarını biliyorsan kodu isteğe göre değiştirebilirsin.

marketlerde kapı eşiklerine sıkılan bir köpük vardı. raid olmalı. böcekler geçemiyordu sıkılınca.

hatta şu
www.hepsiburada.com

çankaya belediyesini ararsan ücretsiz ilaçlıyorlar diye biliyorum. bir 100. yıl sakininden duymuştum ben de. biz ilaçlatmadık bilmiyorum o yüzden ama bir sor bence.

market değil de zirai ilaç felan satan yerlerde daha sağlamları oluyor. yine evde kullanım için olan ama konsantre olan 1e 50 karıştırılan ürünler var. onları denemenizde fayda var ilaç kutusu gibi birşeyde oluyor sprey alıp karıştırıyorsunuz. ben çok güzel sonuç almıştım. raidin böceksavarı da çok güzel onu da kullandım kapı eşiğinden geçiyorlar ama akibetleri hoş olmuyor ordan geçtikten sonra.

selam tekrar ankara da zirai ilaç nerden alabilirim, sanırım ulus civarındadır ama pek bilmiyorum oraları

zirai ilaçların birçoğu böceği öldürdükten sonra ortadan kaybolan şeyler değil mesela ddt kristaller halinde halıların arasında kalıyor, insanlar için de ev hayvanları için de zehirli.ra
bu böcek ilacı meselesi medikal ilaç meselesi kadar temkin gerektiriyor, dikkatli kullanmak lazım.

bir de duyduğum birşeyi aktarayım, bi arkadaşımın evinde böcekler tüm elektrikli aletlerin ve prizlerin içine yuva yapmışlar o yüzden evde uygulanan ilaçlamadan etkilenmiyorlarmış o yüzden şirket çağırıp ilaçlatmak zorunda kalmışlardı.

denetim masası > yönetici araçları > bilgisayar yönetimi > disk yönetimi. burada olması gerek, varsa sağ tıklayıp harf atayın

malesef orda da gözükmüyor...

format atarken her adımda doğru şeyi yaptığınıza emin misiniz?

muhtemelen c yi bastan bolmussun, c surucunun boyutu eskisinden fazla mi?

eminim... lakin insanlık hali hata olmuşsa bu nasıl sonuç verir?

aynı değişen bir şey yok c format öncesindeki ile aynı sadece içi boş

hocam format işleminden sonra windows'u yeniden yüklerken partiton atama kısmında e'yi de formatlamışsınız, yeniden biçimlendirmemişsiniz gibi geliyor bana.

partition magic programı bu sorunu çözer

partition magic, acronis disk director gibi bişey lazım.

partition magic programı bu sorunu nasıl çözer peki?

şu anda sizin e partitionunuz yok. biçimlendirirmemiş alanınız var kocaman. partition programlarında o biçimlendirilmemiş hard disk kısımlarını biçimlendireceksiniz(ntfs falan hangisini istiyorsanız).

böylece o hafızaya erişebilirsiniz. ama boş olacak yani :) e'nin içindekilere baybay.

çok sağolun ekşidaşlar ilginiz için... galiba bu E bi daha gelmiyecek (=
artık arkasından bi helva yaptırır sizlere dağıtırım...

partition magic programını internette bulup yükle, soldaki menüden create a new partition ya da buna benzer birşey var ona tıkla sonra atıyorum 80 gb harddiskin var şu anda 30 unu görüyosun ya, orda diğer 50 yi de görüyosun o boyutu ayarlayıp bitiriyosun sonra sol en altta yapılcak işlemler listesinde görülüyor o, onun altında apply gibisinden bişey yazıyo ona tıklayınca bişeyler doluyo sonra e sürücüsü gelmiş oluyor. yeniden başlatmak isteyebilir belki uygulamak için. programı yükleyince görceksin zaten kolayca yapabiliyosun. önemli nokta, eğer işlemler uygulanırken bilgisayar yeniden başlarsa format atmadan geri getirmen mümkün olmayabilir, * uzun sürse bile bekle.

dağınık anlatmış olabilirim anlamadığın yeri sorabilirsin. programı yükleyip biraz uğraş yapamazsan programı ben de yükleyip adım adım anlatıcam :)

hyundai coupe olmasın? www.hyundaicoupetr.com burdaki kullanıcı resimleri bi incele istersen ;)

hatta :
www.hyundaicoupetr.com

evet bu. yalnız bu logo ne olaki? hyundai logosu yerine T harfi

Hyundai Tuscani ya da Hyundai Tiburon

sofra tuzu, göl tuzu veya kaya tuzu da olabiliyor.

tabii her turlu tuz rafine edilip sofra tuzu yapilabilir, yani sorunuzun basitce deniz tuzu ile sofra tuzu arasindaki farklarin ne oldugu, hatta genel acidan a tuzu ile b tuzu arasindaki farklarin ne olabilecegi oldugunu varsaydim.

fiziksel olarak granul/kristal yapisi farki vardir oncelikle, yani piyasada bulacaginiz deniz tuzu genellikle rafine edilmis sofra tuzu kadar kucuk granullerde olmaz. bunun iki nedeni vardir, birincisi pazarlamadir: kaya tuzu/deniz tuzu gibi urunleri satin alanlarin cogu normal tuz alanlardan daha ust gelirli kisiler oldugundan, granulleri satistan once grind etmeyerek onlara bir "karabiber" havasi vermek istenir. ikincisi ise, bu tuzlari marketten alanlar cogunlukla buyuk granullu tuzun etkilerinden haberdar degildir, birileri "ben deniz tuzu kullaniyorum" demistir o yuzden almislardir. halbuki buyuk granullu tuzun yemeklerde bazi avantajlari vardir. bu tarz tuzlar yemegin icine girmez/yemekte cozulmez, cunku degdigi bolgede bulunan sivi kisa zamanda onu cozecek miktarda degildir. et, domates vb. gibi seylerin uzerine konuldugunda bu buyuk granuller icinde cozunmektense, uzerine konuldugu seyin icindeki suyu disariya ceker. ascilar bu nedenle kosher salt kullanirlar. bu sayede yemegin/etin icinde genellikle cozunmus bir "tuz" bulunmadigindan, yemegin tadi da fazla tuzlu olmaz, sans eseri o buyuk kristaller agiza gelirse durum farkli tabii.

bunun yaninda rafine edilmis sofra tuzu genellikle beyaz renktedir, rafine edilmemis tuzlar beyazdan siyaha, kirmiziya vb.. turlu renklerde gelebilir icinde bulunan trace minerallere gore. rafine edilmis sofra tuzu bu minerallerden ayristirilir rafine sirasinda. zaten rafine edilmis sofra tuzunun %99 u NaCl, geri kalani sodium aluminosilicate, silicon dioxide vb. gibi tuzun nemden birbirine yapismamasi icin konulan anti-caking agentlar, iyotlu sofra tuzu icin potassium iodide ya da sodium iodide ve saflastirma esnasinda geriye kalan diger kucuk miktar minerallerdir.

rafine edilmemis tuzlarda genellikle NaCl miktari %99 dan az olur, ama bunlarin tadi bu nedenle turune(icindeki minerallere) gore alisilan tuz tadindan da farkli olur. aci tuz bile vardir.

%99.99 tuz vardir bir de, eczanelerde ve baska saglik amacli kullanimlar icin uretilen tuzlar, bunlar suyla karistirilip buruna cekmek icin idealdir.

neyse, geldigimiz sonuc sudur: ozel bir tur tuz ile karsilastirilmiyor ise (mesela fleur de sel) markette bulabileceginiz bir deniz tuzu ile sofra tuzu arasindaki farkliliklar sunlar oluyor:
1- parca buyuklugu
2- Sodium chloride (NaCl) miktari
3- renk
4- iyotlu olup olmamasi

ama yemek icin kullanacak iseniz, kosher salt kullanin, gerisini bosverin. sofra tuzu (%99 NaCl + iyot + sodium aluminosilicate) ile ozel marka/urun olmayan genel deniz tuzu (%87 NaCl + sulfat + calcium + magnesium + potassium + cok az iyot) arasinda herkesin farkedebilecegi bir tat farki yoktur. sadece agizda da cabuk cozunmeyecegi icin fazla tuzlu hissi vermez yemege. bu baglamda kosher salt da yemeklerde deniz tuzuna benzer islevi gorur ve daha ucuza bulunabilir.

hatta mesela ribeye steak yapiyorsunuz diyelim, eti alip iki tarafina da bol bol kosher salt dokun, biraz bekletin. ardindan canola oil (kolza yagi?) tarzi yanma derecesi yuksek bir yag ile etin iki tarafini kaplayin. cok kizmis bir dokme demir tavada her tarafini 30 saniye pisirin. bu demir tavada pisirirken o tuzlarin orada bulunmasi guzel bir dis efekt yaratacaktir ette, ayni zamanda dis tarafinin suyu disariya cekildiginden etin cevresi (yani etkenlere en fazla acik oldugundan en cok bakteri olan kismi) hemen pisecektir. sonra en yuksek derecede isitilmis firina koyun. firin icinde konveksiyon oldugundan et yanmadan pisecektir, burada her tarafinin 2-3 dakika durmasi yeter, ama et guvenilir yerden alinmamis ya da dondurulmus ise ici 70 dereceye gelene kadar pisirin. hayatinizin en guzel eti olur.

not: ozellikle yasiniz genc ise iyotsuz tuz kullanimi yeterli iyot almamaniza neden olabilir. (bkz: hipertiroid) (bkz: guatr)

ek: isyerim sponsorlugunda (kendi bilgisi dahilinde olmasa da) sunulan bu cevaba gore iyotsuzluktan basiniza bir sey gelirse sorumululuk kabul edilmez.

gmail patlamış gibi görünüyor. ama bende böyle bi sorun yok.

baska bir bilgisayarda denedim, onda normal calisiyor. bendeki bilgisayarda sorun var galiba...

baska bir browser yukleyip onda deneyin sayet oradan duzgun giderse ki gitmesi lazim o zaman cookieleri falan temizleyip bir daha deneyin. bir yerlerde bir hata olusmustur.

cookieleri sildim ama bir degisiklik yok... isin kotusu isyeri bilgisayari oldugu icin admin olarak baglanamiyorum, herhangi bir sey yukleyip kaldirmam mumkun degil.

firefoxun portable olanı var. kurmadan deneyebilirsin.

firefox portable da calisti olay.

daha zor diye biliyorum.

değildir. hiç de kolay değil yani. tek kolaylığı yazıldığı gibi okunması olabilir -belli harf ve harf öbekleri dışında-, fransızcaya nazaran mesela. ama bir sürü de ıncığı cıncığı var bunun yanında, düzensiz fiiller, gustar kalıbı, acostarseler bilmem neler.

almancadan kolay ingilizceden zor.

ee peki ben niye internette ingilizce'den bile kolay diye okuyorum?
biri açıklasın yahu :)

ingilizceyle cok benzer
kolay ya eger ingilizce konusuyorsan sadece ispanyolcayi dikkatlice dinle mutlaka neler konustuklarini anlayacaksin.

ingilizce'den kolaylığı, eğer ingilizce'den önce ispanyolca öğrenirseniz geçerli. yoksa iyi ingilizce konusup ispanyolca öğrenmeye başladığında insan ister istemez benzerlikler aramaya başlıyor, o da işi biraz zorlaştırıyor.
bilmem kaç yıl boyunca ingilizce öğrendikten sonra 1,5 yıl önce ispanyolca'ya başladım, şu anda ispanya'da yaşıyorum ve hala bazı yerlerde konuşurken tıkanıp ingilizce konuşmaya başlıyorum, sen anla...

Benim de yaklaşık 2 yılı buldu İspanyolca serüvenim. Bilhassa grammer oldukça ağırlaştı diyebilirim. Fiil çekimlerinin her zamana göre farklı olması; geçmiş, gelecek, şimdiki zaman, perfect vs insanı oldukça zorluyor.
Yazıldığı gibi okunması tek artısı denebilir kolaylık açısından. Belki bazı kelimelerin İngilizce ile aynı olması da buna eklenebilir. Bu da okuma yaparken kolaylıklar sağlayabiliyor.
Bir süre Almanca dersi de almıştım. Zorluk açısından (kime göre neye göre?) bana göre Almanca ile dengeli. Bir Fransızca, Rusça daha zordur herhalde, bişey diyemem tabi..
Ayrıca okuması kolaydır, dinlemesi diğer dillere göre zordur. Kelimeleri yutarlar konuşurken. Sen sınava girersin dinlemeye başlarsın, metin bitmiştir ve ne konuştuklarından zerre anlam çıkaramamışsındır :) Anadili İspanyolca olan hocamı karşımda dinlerken dahi ne konuştuğunu anlamakta zorlanıyorum, aşağı yukarı sadece bildiğim kelimeleri kullansa bile.
Kısacası okuması kolay diye aldanmayınız ama eğlenceli dildir.

tek kolaylığı okunmasındadır. ingilizce biliyorsan da bi kısım kelimeyi direk anlarsın onun dışında gramer olarak (zamanlar ve fiil çekimleri) ağlatır.

kapatıp aç düzelir.

iki dirhem combofix sür. geçer.

kabloları kontrol et, muhtemelen ekrana giden kablonun pinlerinden birisi kırılmış.

ekran kartının driverını güncelle

abicim çok kere başına gelmiş biri olarak tavsiyem şudur ki git tuvalete bi güzel sıç. o zaman düzeliyor. kompil masrafsız bi çözüm üstelik.

çimenlik bir alan bulup yüzüstü uzanıp, kafanı kaldırmadan sürünmeye başlarsan bir süre sonra yeşil rengine geri döndüğünü göreceksin.

kenelere dikkat.

hala maviyim :(

bulabildiğin en sert içkiyi hızlı bir şekilde içip erkenden uyu. yarın sabah hala geçmez ise ucuzundan tibet'e uçak bileti bul, oraya git, rahip ol.

hocanın dediği gibi oblique'e dahil oluyor adonis kası denilen bölge.. adonis kası gerçekten var mı sorusuna da adonis'e inanmıyorum ama orada kas var diye cevap vereceğim..

önemli olan adı değil ki, sonuçta orada kas kendini gösteriyor, adı adonis kası veya oblik ne farkeder.

fakespeareinlove.blogspot.com
burda göstererek açıklamış.

adonis diye kas yok. obliklerle alt karın arasındaki çizgi var. adonis kası dedikleri yer bir çıkıntı değil oyuk zaten.

adonis dendiğini ben de sözlükten duydum sadece. bildiğin oblik işte.

ilginç benim spordaki hocam da bilmiyor adonis kası diye bir kas yok diyordu. bu adonis ismi nerden geliyor o zaman.

adonis yunanlı bir adamın ismi

canım kardeşlerim, suser ve okur arkadaşlarım spor hocalarına filan sorup madara olmayın. oyuna gelmeyin, sazan olmayın.

googleda aratınca "adonis kası" sözcüğünün bir tek "sözlük"lerde geçtiğini görürsünüz. :))

adonis antik yunan'da bir karakter; kısaca kadınların taptığı bir tip diyelim.

söz konusu kas demetinin kasıkta olması ve onun görünürlüğünün birkaç santim aşağısında bir cinsel organın bulunması ve muhtemelen kadınlara çekici gelmesiyle bağlantılı olarak takılmış bir isim olsa gerek, venüs tepesi gibi yani, aynı hikaye.

sözlükçülerin arkadan uydurması işte...

spor hocası bilmeyebilir. adonis kası onun literatürdeki ismi değil. sonuçta orda bir kas var. o kası belirginleştirmiş olan erkekler çok beğenildiği için ona halk arasında adonis kası deniyor. adonis mitolojide taş gibiliğiyle bilinen bir karakter olduğu için.

sağ tarafta başlık taşı/düzelt butonu var.

altına başka entry girilmediyse kendi entry'nizi silip doğru başlığa girebilirsiniz.

altına başka entry girildiyse sağ tarafta -> diye bir buton var. ona tıklayıp başlığı doğru başığa taşıtabilirsiniz. bunun için başlık moderatör onayına gidecek. hatta giderken sizden izahat girmenizi isteyeekler. orya da "tarihi yanlış yazmışım" falan diye belirtirseniz moderatörler düzeltir.

bir yolu var mı bilmiyorum ben şöyle yapmıştım. yanlış başlıktaki entry'i silmiştim (böylelikle başlık da böyle bir şey yok moduna gelmişti.) sonra yeni başlığa entry'i paste yapmıştım..

edit: başlık taşımaya verilen cevap 1-2 günü bulabiliyor. acil değilse öyle yapın, bu acilen değişmeli diyorsanız silin bence..

gizmodo.com
geek.com
cnet
tech crunch
msdn

genelde bunlar benim okuduklarim.

bildirgec.org
donanımhaber.com
shiftdelete.net

bilgisayarli alakali alakasiz butun siteler...

sözlük ve duyurudayım genellikle. bikaç da blog okuyorum günlük.

ceturk.com
csharpnedir.com
codeproject.com
bthaber.com
kariyer.net
yenibiris.com

birkaç da blog..

sanırım hep aynı yerlerde takılıyoruz hepimiz.

experts-exchange.com

slashdot
engadget
kotaku

iş çıkışı sinemaya git, 2 günde bir.

depresyondur uzun zamandır kurtulamıyorsanız bir psikolog'a görünmekte fayda olacağını düşünüyorum.

1-hemen her gün yaklaşık gün boyu süren mutsuzluk
2-hemen her gün yaklaşık gün boyu süren ilgi kaybı veya hayattan zevk almama
3-önemli derecede kilo kaybı ya da kilo alımı ya da hemen her gün iştahın azalmış ya da artmış olması
4- hemen her gün uykusuzluk ya da aşırı uyku
5- hemen her gün psikomotor ajitasyon veya retardasyon( bedensel huzursuzluk veya ağırlık gibi)
6-enerji kaybı, yorgunluk bitkinlik
7- hemen her gün değersizlik, aşırı ya da uygun olmayan suçluluk duyguları
8-hemen her gün düşünme ya da düşüncelerini yoğunlaştırma yetisinde azalma ya da kararsızlık
9- yineleyen ölüm düşüceleri(intihar düşünceleri vs)
Bular depresyonun tanı kriterleri. Burda hemen her gün, gün boyu ibaresine dikkat
1. veya 2. şıklardan en az biri olmak üzere en az 5 madde size uyuyorsa depresyonda olabilirsiniz bir psikiyatrist yardımı almakta yarar var.

bence yeni insanlar tanimaya cali$, ne bilim yardimi olur belki

@ ehbe

1,2,3,4,5,6,7,8,9 bunların hepsi uyuyor

geceleri bölük pörçük uyuyorum, sürekli uykularım bölünüyor. ölümün değişik şekillerini düşünüyorum bu çok korkunç bir şey ama sürekli aklımda bu dolanıyor. durup dururken ağlamaya başlıyorum ve durduramıyorum.

sanki kapana kısılmışım gibi. hayatta yapacak hiçbir şey yokmuş gibi

aynı durum bende de var. hatta biraz daha abartılısı. ben işe gidiyorum ama işimi yapasım dahi gelmiyor. sadece zorunda olduklarımı yapıp günü kapatıyorum genelde.

bunu değiştirmenin tek yolu hayatının gidişini değiştirmeye bir yerlerden başlamak. misal kendim için yaptığım planda ilk hamle spor yapmaya başlamak. ardından sigarayı bırakmak v.s.. kendini zorlayarak da olsa bir şeyleri değiştirmeye çabalamalısın. saldıkça daha beter hale geliyor. (sana değil aslında, kendime söylüyorum bunları)

psikolojik destek şart. sanayi toplumunun önemli kayıplarından birisi içinde bulunduğunuz durum.

direk bir psikiyatriste gitmeni öneriyorum. İlaç ve psikoterapik destek alman gerek bence bunları çekmek zorunda değilsin. Ve de kesinlikle bu sorunları kendi başına çözmeye kalkma.

yapmak istemediğiniz şeyler, alışkanlık haline gelmeden çözüm bulmanız önemli bence. yoksa ilerideki yaşamınızı etkileyebilir. biraz çevre değişikliği iyi gelebilir.

söylemekle olunmuyor ama ya aşık ol, ya da yüksek adrenalin gerektiren ilgini çekicek bişiler yap. kimyan illla ki dengelenecektir. yapay şeyler yutmaktansa önce doğal çözümleri dene baktın olmuyor o zaman bir psik.e git anti depreşen vercek iki kelam edicek yapay bir dinginlik elde edeceksindir ama senin olmayan bişi olcak ve yine daralacaksındır. her ne yapıyorsan senin istediğin, seçtiğin birşey olsun.

(git: 75826) etrafta ne çok mutsuz insan var değil mi :)

sakız çiğne.
yürüyüşe çık.
kursa yazıl.
yüksek sesle şarkı söyle evde.
kendini temizliğe ver.
en basidinden amaç edin kendine.

gel dünya turuna çıkalım seninle, olur mu?

aha aynı ben.

galiba sevgili bulmak lazım ama o da ha deyince olmuyor be. çaresizlik kötü bişi sanırım. (bkz: life sucks )

fandan dolayıdır bence. çünkü bu aralar laptoplar acayip ısınıyor havalardan kaynaklı bu yüzden fan soğutayım diye çırpınıyor garibim. benim ki de inceden bağırmaya başladı.

fanı hiç temizledin mi?

hard diskin laptopun neresinde olduğunu bi tespit et, ya da bir bilene ettir. eğer ses hard diskten geliyorsa, durum vahim, bence bir an önce yedeklemeni yap, dosyaların kaybolmasın. bence muhtemelen hard diskten geliyordur.

bir ay önce laptopumdan o "zıırr, vıırr" sesi gelmeye başladı. fanı mı bozuk dedim, düşünemedim, meğer hard disk can çekişiyormuş. e sonunda yandı gitti hard diskim.

ares öldü sayılır artık. bearshare dene.

şubat ayında canavar gibiydi kimden darbe yedi ki ?

bende de online olmuyor ilk açınca genelde kapatıp açıyorum bi kerede düzeliyo genelde, olmadı bidaha kapatıp açmak lazım.

geçen hafta kullandım bağlanıyordu. ares bazen yapıyor böyle. port açtın mı? aresi kaldırıp documents and settings/local settings/application data/ares klasörünü uçurup tekrar yükle.(bu klasörler gizli). klasör ismi değişmiş olabilir uzun zamandır bakmadım.

uninstall ettikten sonra çalıştır>regedit ordan arama yapıp bütün ares ismi geçen regleri sil. ben bu şekilde iki kez online olamama problemimi çözdüm.

Tam detayını bilmiyorum ama kesebilirsiniz istediğiniz zaman diye kalmış aklımda.Sitesinde olması lazım bilgisinin.

kesebilirsiniz. ama keserseniz kesildiği tarihten itibaren ilk bilmemkaç ay sonra taksitleri bir yıl içinde 3 ayda bir olarak ödemeniz gerekiyor...

ben iptal ettirdim. kendiminkileri 2.5 yıl mı ne almıştım işte...
şu anda taksitlerim öğrenim+katkı 3 ayda bir 1600 civarı geri ödüyorum

elanor: çok korktuğundan değil de, borç borçtur sonuçta, hem iş bulma garantisi de yok. biraz tatlı geldi sanırım havadan para, biraz daha alıp öyle iptal etttirmeyi planlıyor.

iptal edilebilir diyen ve hatta iptal ettiren bir ve denediği halde iptal ettiremeyen bir kişinin deneyimleri bizi kyk'yı arama seçeneğine yaklaştırdı, bi arayalım bakalım ne diyecekler. önce bi layer26'nın dediği gibi sitesine de bakalım tabi.

yamulmuyorsam hiç çekmezseniz geri alıyorlar hesaptan parayı. en mantıklı çözüm bu.

dilekçe ile başvuracaksın kyk'ya. benim bi arkadaşa da 5 yıllık kredi çıkmış, bu sene mezun olurken fark etti, normalde 1 yıl daha yatacak para ve, 2 yıl sonra geri ödeme başlayacak. yalnız şunu bilmekte fayda var, almayı bırakınca geri ödeme tarihini de öne çekmiş olacak, iki ucu boklu değnek yani. daha 1.sınıftaysa falan, okul bitmeden ödemeye başlayacak.

amacım oyun kurmak değil reactos bir işletim sistemi amacım reactos'u windows 98 üzerine kurmak. bunun içinde önce virtualbox gibi bir program kurmam lazım.

ama yine de teşekkürler, şu wmware'i biraz araştırayım.

reactosun live cdsi var deneyebilirsin. bu arada qemuyu dene istersen. hatta reactos imajı ile birlikte iniyordu reactosun sitesinden.

otellerin müşteri kapasitesi/sayısı da etken değil midir puanlamada?

istatistikçiler bilir bu işleri benden bu kadar...

bu ortalamayı oy kullanan kişi sayısı ile çarpıp puan diye bi sütun oluştur. bu sütuna göre otelleri sırala.

çoğu kadının erkeklerde aradığı şey ne yazık ki yakışıklılık ve zayıflık değil...
para ve kariyer.. kariyer yapın efendim...

valla öyle geçecek. alış bence. şimdi birileri gelir " aa neden öyle diyorsun, yakında karşına mükemmel biri çıkacak." falan diye hikaye anlatır. dinleme sen. ya da annenin kız bulma jokerini falan kullan. geçmiş olsun.

ic guzelligin varsa; sac, sakal, kiyafet duzgun bir sekilde efendi gorunursen seven cikar bence. ha bir de para konusu var o ayri.

Şişmanlık kötü şey. Şişmanların şansı olmaz genelde. Çirkin şansı diye bir şey vardır. Orayı da es geçmeyelim. Çirkinler hep şanslıdır. :)))
Bu arada, zayıflasanız nooneatall? Belki de şişman olduğunuz için çirkin görünüyorsunuzdur?

Karizma çirkinliği kapatabilecek bir şeydir.
Çirkin ama zeki, çirkin ama zengin, çirkin ama seksi gibi kişiler gayet de yalnız kalmaz. Çirkinlik değiştirilemez belki ama şişmanlık gayet değişebilir. Gerçi saç, sakal, giyim tarzı değiştirmek gibi şeyler daha çekici yapabilir.

@ilse: ama ben basarili biriyim zaten, yine de yalnizim. kariyerimi paylasamam, ama parayi paylasmali miyim?

@nuage: tibbi sebeplerden dolayi sismanim, sisman olmak suc mu hem?

nooneatall: Ehehe. Tamam yahu. Suç demedim ama, sonuçta şişmanlık kötü bir şey. Kötü olmasa insanlar bu kadar uğraşmazdı. Aslında her şey insanın kendisinde bitiyor ya, kendini şişman seviyorsan sorun yok. :)

Hangi yas grubuna dahilsiniz? Hanimlar bir yastan sonra gercekten de goruntuden ziyade kisilikle ilgilenirler.

Ha bir de su var, boyle seyler sans isi, yani yakisikli dahi olsaniz karsiniza yalnizliginizi paylasacak biri cikmayabilir.

Kimine bakarsiniz yakisiklidir, fakat ulasabildigi yalnizca sekstir. O'nu duygusal anlamda doyurabilecek birisi cikmamistir karsisina.

Kimi de yakisikli olmasa bile yaninda dunyanin en iyi dost/sevgilisi vardir. Yalniz degildir o adam.

bence sisman ve cirkin adam cok zeki, kulturlu ve ilgincse her zaman sansi vardir.

biriyle birlikte olmak için para jokerini kullanabilirsin her zaman, ama o ilişki seni ne kadar mutlu edebilir?

@msb: 30'umu gectim, arkadaslarim da evlendiler, yalniz bir sekilde dolasiyorum simdi, zaten beni de kimse anlamiyor, birak ki duygusal doyumu..

"Kimse anlamiyor" derken?

Eger 30 yas uzeriyseniz karsi cinsin size ilgi duymamasinin nedenini biraz da baska seylerde aramalisiniz.

Belki sıkıcısınızdır, ya da yeterince guven vermiyorsunuzdur, sosyal cevreniz yeterince genis degildir, sokaktaki kizdan ilgi bekliyorsunuzdur vb...

Yani baska bir takim sebeplerle kizlardan ilgi goremeyip "Ulan zaten sisman ve tipsiz bir adamim, kim bakar ki bana bu halimle" seklinde yaklasiyor olabilirsiniz duruma.

Yani tabi tanimadan yorum yapmak zor, hatta bir erkek olarak tanisam da dogru yorumu yapamayabilirim.

Dedigim gibi yakisiklilik/guzellik daha erken yaslarda gecerli unsurlardir bana gore. Git gide onemini yitirir, sonunda da zaten yok olur gider.

hah guzel! Peki bu durumda, ben ne yapmaliyim da, ilgi gormememin gercek sebebini bulayim, ve nasil duzelteyim bu sebepleri? (burayi iyi dinle yalniz duyuru genci, senin icin geliyor burasi)

şimdi her şeyi geçip kendimden örnek vermek istiyorum...
çok zengin çok kültürlü, çok eğitimli bir insan değilim ama, patavatsız olmak kaybettirir, ne bileyim öküzlük dediğimiz olay varsa ondan olabilir, utangaç olabilirsiniz, kadınların verdiği mesajları görmüyor olabilirsiniz elli milyon ihtimal var...

hani bir kadın karşınıza geçip atıyorum fransız edebiyatından hoşlanıyorum derse en son lisede kitap okudum derseniz,
evde rengi değişmiş yırtık eşofmanlarla oturursanız
beyaz atlet, beyaz slip ikilisi ile takılıyorsanız
en azından bi kadınla buluşunca falan, kapı açmıyorsanız ne bileyim buluşmadan sonra evine bırakmıyorsanız...
ağzınızdan yemekleri saçarak yiyorsanız falan olmaz bu işler...

ha diyorum ama yine de paranız ve kariyerinizle bulursunuz...

bir de ne bileyim acaba karizmatik mi değilsiniz?

@ilse: kariyerim ve param var, o kadar uzun sure yalniz kaldim ki, sarap ve kitap ikilisi vazgecilmez benim icin. zaten ince ruhlu biriyim, birak kapi acmayi, dogum gunlerini bile unutmam arkadaslarimin, duyarli ve duzgun biriyim.. Eksik birsey var sanki, ne o? ne ariyorsunuz siz kizlar bir erkekte de, bende o yok?

morukcuum hic canini sikma azcik gotu kasarsan arkasi kralina maden suyu. zamaninda 183 boy atmis beskiloluk bir otuzbir muhendisi olarak gonul rahatligiyla diyebilirim ki: hepsi geciyor. ama dedigim gibi gotu biraz kasicaz.

durum o ki istediklerini elde edememenin sebeplerini sismanlik ve cirkinlige baglamissin. cirkinlik konusu kirmizi bir lamhborgini murcialogo ya da f50 ile olamdi siki bir mizah yetenegiyle kolayca asilabilir. ancak isin kotusu iki seceneginde ana karninda veriliyor olmasi sismanlik ve cirkinlikten sonra canimizi sikacak ucuncu sey olabilir. zati mizah ve para seysini gelistirmek icin kendimizi kassak da bi skime yaramiyor egreti duruyor. burda oldugu gibi.

ama bedeninden -eger gercekten- sikayetciysen, bu halinden sadece 7 ay icinde hayatinin tum geri kalanini her hangi bir aynada vucudunla her karsilasinda yuzunu gulumsetecek bir sekle sahip olabilirsin garanti ediyorum. sir falan da degil bu. sadece basit bir B.D.O (buzuk daraltma operasyonu). yukaridaki o kunta kinte -yani ben- inandim ve etrafimdan yagan tasak muhabbetine ragmen hic birini ziklemeden aradim taradim buldum calistim: yedim uyudum kaldirdim. ahanda simdi bana bok atan totoslar mnskimm oha kola gel, yee olm lan o six packtan sonrasi da mi cikiyordu(eight pack i kastediyor faniler).. seklinde bu babyfacefitboy vucudu nasil yaptigimi ilac ve baska seylere dayandirmayla acilarini hafifletiyorar.

diyecegim o ki samimi gibisin. istersen buraya bi adres koy bi ordan sana antreman bilgileriyle beraber(ne yeyip ictigini vucut olculerini aldiktan sonra tabi) mumkun olabildigim kadariyla iyi bir program (yemesi icmesi uyumasi sicmasi dahil) gondereyim. yok diyorsan da sen biliin.

şişman ve yakışıklı olmayan (çirkin değilim ben kardeşim çirkinlik başka bir olay) bir erkek olarak öncelikle seni anladığımı söylemeliyim. evet çirkinlik üstüne de şişmanlık normal şartlar altında maça 2-0 yenik başlamana neden olur. ama bu durumu lehine cevirmekde açıkçası senin elinde.

tüm yorumları okumadım ama msb'nin söyledikleri akla oldukça yatkın, şişman ve çirkinsen ve bunları düzeltemiyorsan o zaman başka alanlara yönel, örneğin komik ol (palyaço olma) kendine bir ilgi alanı edin, özgüven çok önemli kafandan bu kız benimle zaten konuşmaz mitini bir çıkar önce. ayrıca giyim tarzını vücut yapına göre değiştirebilirsin.

bir de şeytan tüyü faktörü var, açıklaması tanımlaması olmayan. kendimden örnek vereyim; iskandinav tanrısı gibi arkadaşlarım badakizmin kitabını yeniden yazarken kızarkadaşım beni görmek için 15 günde bir rusya'dan geliyordu.

not: kilo olayını aştık ama boy da önemli. ben uzun bir herif olduğumdan telafisi nispeten kolay oluyor. sen george costanza tarzı bir insansan işin daha da zorlaşır. neyse sözün özü; yılmak yok, çabalamaya devam!

@gunlerin kopegi: daha once de dedigim gibi, saglik sorunu yuzunden spor yapamiyorum. ne yani, zayiflasam hersey cozulecek mi? sevilecek miyim? yataga atilmak, sevilmek mi?

@patricia teyze: eksik olan seyin adi bu demek ki; seytan tuyu. Peki bende yok diyelim, suni olarak yaratmak mumkun mu bunu?

Kendiniz cozemiyorsaniz tek yolu var:

Bir dost bulun, cinsiyeti kadin olsun, akilli olsun. Kardesiniz gibi gorebileceginiz turden biri olsun, bu nokta cok onemli, yarin obur gun "En yakin dostuma asik oldum, ne yapabilirim" turunden basliklar acmayin.

O sizin butun aciklarinizi gorecektir. Ustun gorusuyle tavsiyelerini sunacaktir. Hatta size uygun kizlari saptayacaktir radarlari vasitasiyla.

Yani once kanka edinin, sonrasini o'na birakin.

part 1: iki ata sözü var (bkz: bok boku kenefte bulur) ya da (bkz: tencere yuvarlanır kapağını bulur)

part 2: hiç olmadı, esra erol yardımcı olur bu konuda, valla ne tipler hatun kaldırıyor, hem pek ayıplanmayan bir yöntem sayılır.

edit ihtiyacı: normal kilo, uzun boy sahibi olmama rağmen ben de bulamıyom lan, para da var bok gibi ama yok işte, şans işi bence, ben de esra erol a gidicem, beraber katılalım ne çıkarsa bahtımıza.

sen an basta yanlış yola girmişsin. kendini şarap ve kitaba vermişsin işte hata bu. çok güzel bir entel ortamın olsa çok kızla beraber olurdun eminim. sen kendini dünyadan soyutlayıp kültür edinme yoluna gitmişsin büyük ihtimal. bu bir nevi savunma mekanizması yakışıklı paralı olmayabilirim ama kültürlüyüm demeye çalışmışsın. çoğu kız kültüre bakmaz. entel grup hariç. aslında onlarda kültüre balmaz. onlar biraz kültürlü insanın kendini inanılmaz özgüvenle pazarlamasına bakar. zannedersem sen de bunu yapacak adam değilsin. tarkovsky şöyle güzel böyle güzel, şu çekimleri iyi diye anlatıyorsun kendini. anlatman gereken tarkovsky'nin imgelemleri bu kadar akıcı kullanmasını, yakaladığı müthiş açıları ve varolmanın sıkıntılarını anlatmasını seviyorum demen. ama 30lu yaşlarına girmişsin artık yemez bu taktik. çünkü o tarz insanlar 22-3 yaşında akıllanıyorlar.
neyse sen özen gösteriyorsundur ama üstüne başına çeki düzen ver. özgüvenini topla, toplayamasan da diğer insanlara belli etme. burnun biraz havada olsun. bu sahte özgüven ve göt kalkıklığı bir süre sonra insanın kendi karakteri haline geliyor. ve sevme kriterlerini biraz düşür. ne sen ne de ben o sokaktan geçen müthiş kızla beraber olamayacağız.

@msb, ayni zamanda duyuru kadinlari: yani bir kadin, diger kadinlarin ne istedigini bilir mi? kadinlar birbirlerini anlayabiliyorlar mi bu durumda?

ne kotu ki yanlis anlasilmak insanligin makus kaderi. saglik sorunun nedeniyle spor yapamiyorsan uzgunum benim sihrim buraya kadar. ama sunu ekleyebilirim ki zayiflarsan kafandaki derdi azaltacak hanim kizlarimizin uzerinden su anda sana denk gelince uzerinden asirdiklari bakislarini kistirmak icin gereken esneklige kavusacaksin. onu da gec komplekslerini asmak istediklerini sana getirmeyi garanti etmese de onlari ezince erecegin mutlulugun huzuru ile daha once yapmak isteyip de yapamadiklarina daha yakin durmani saglar.
-ornekle oglum!
-tabi.

dusun ki hosuna giden cipi piti bi abla. sen maasallah tosun gibi. genel kani: olmaz. katalizor: gaz veren arkadas. sonuc: osbire devam.

hosa giden citi piti kiz. zayif fiilinta delikanli. genel kani: neden olmasin. katalizor: siktir edilen arkadas. sonuc: ajjjgimm. aradim acmadin....

az daha unutuyordum (bkz: montla sic)

@ayiadam: bu durumda seytan tuyu esasinda ozguvendir diyebilir miyiz?

heyecan ve kendine güven ararlar kesin.

zayıfla abi zayıflamak zor degil. zayıflayınca çok yakışıklı oluyon

evet abi olay özgüvendir. özgüven iki şekilde vardır: gerçek özgüven ve sahte özgüven. gerçek özgüven tanımadığı kızın masasına pat diye oturmaktır. sahtesi ise güzel bir kıza bakarken gözleri bir süre kaçırmamak, sonra onu bakarken yakaladığında öff dercesine gözleri başka yere çevirmek.
bir de uç olma. ben çok kaybediyorum bundan. esnek ol biraz. örnek gene filmden. kız diyor ki tim burton hayranıyım. benim gibi tim burton'a giydirme pat pat şöyle kötü böyle kötü diye. onu da severim de tarzı çok bana göre değil. ama şu filmi iyidir severim de. su gibi bukalemun gibi ol kısacası hemen. etrafındaki kabı şekillendirmeye çalışma çok. kendin onun şeklini al biraz. hele bir aranız olsun gerçek yüzü gösterirsin ince ince.

tamam, diyelim ki ozguvenim var, ve iliskiler de yasiyorum. ama tatmin yok, duygusal anlamda, anlamsiz geliyor iliskiler.. ne yapacagiz?

@nooneatall, benimle roportaj yapiyormussun gibi hissettim :) Umarim sonunda Kivanc Tatlitug gibi birisi cikmaz bunun arkasindan :)

Beklentiler ve begeniler degiskenlik gosterir elbette, fakat akilli bir 'karsi cins dost'un yerini hicbir sey tutamaz bu gibi konularda. Ama dedigim gibi, akilli olmali, "Cin gibi" olmali. Var boyle kizlar, bunlarla kanka ol.

kedi alın

o zaman tek çözüm var eşcinsel olmak. bununla da tatmin olmuyorsan geçmiş olsun.

@msb: ahah yok yok, zaten kendim icin sormuyorum (bkz: bir arkadasim ekolu)

@ilse: kedilerin kadinlardan iyi oldugu sonucuna mi vardik?

@başımıellerimin arasınaalıpdüşündüm: erkekler kadinlardan daha mi tatmin edici?

O zaman tam bu noktada oturup ortak duyuru acicaz.

EDIT: "tamam, diyelim ki ozguvenim var, ve iliskiler de yasiyorum. ama tatmin yok, duygusal anlamda, anlamsiz geliyor iliskiler.. ne yapacagiz?" sozune istinaden.

kedi al
dogasini coz
kadinlari anla.

@nooneatall kadınlardan iyi mi bilmiyorum ama erkeklerden daha duygusal ve sevgi dolular

nasıl para parayı çekerse kadın da kadını çeker bunu unutma. ayrıca duygusal tatmin derken tam olarak kastetmek istediğin şeyi anlamadım açıkçası. yani o kadını sevmezsem ne olacak mı demek istiyorsun_? öyleyse biraz devam et ilişkiye baktın hala sevemedin ayrıl. uzatıp hem kendin hem onun için işi zora sokma. yok ben böyle okyanus gibi fırtınalı bir ilişki istiyorum dersen aman abi öyle manyak kızlardan uzak dur. 2 senemi yedi öyle biri. şizofrene bağladım sayesinde. başka birşey mi demek istedin acaba_?

Abi yaşım 18 ve beni ne kadar dikkate alırsın bilmiyorum. Almazsan da haklısın birşey diyemem. Ancak benim nacizane fikrim MSB'nin ki gibi bir dost edinmen yönünde olacaktır. Dostlar herşeyi çözebilir. Anlattıklarına bakılacak olursa bir dişi dost sahibi değilsin. Belki uzak duruyorsundur bilerek, tam anlamadım ancak çirkin ve şişman olman sadece dezavantajdır. benden 5 yaş büyük, şişman ve tipsiz bir abim var. Çok sevimli ve güzel bir yengemiz oldu onun sayesinde. Herneyse.

Bence yaşantında köklü değişiklikler yaparsan bir şekilde, ister istemez sonuca varırsın. Nasıl şartlarda yaşadığını anlatırsan bence daha yapıcı fikirler ortaya çıkar.

Bu duyuru ahalisini bir duyuru altına böyle güzel bir konuyla çektiğin için teşekkür mü edeyim bilemedim. Abi sana en samimi düşüncelerimi iletiyorum. N'olursun allah billah aşkına derler ya, öyle sesleniyorum sana. Önceliğin karşı cins olmasın n'olur. Yaşadığın hayata bir sabaha daha uyandığın için teşekkür et. Gün içinde yüzünü güldüren herşey için. Emin ol ki ne kadar mutlu olursan mutluluk sana geliyor. Sadece birşeyler için teşekkür et. Hayatının aslında güzel olduğunu kendine itiraf et. Emin ol sonra bütün mutluluklar seni bulacaktır. Ya gözünü seviyim siktiret zayıflama. Ama mutlu ol. Arkası geldiği zaman görüşürüz :)

@ayiadam: "kadin kadini ceker" bak bu ilginc, herhangi bir ortama bir kadinla girmenin cazibeyi arttirdigi gercek mi?

nooneatall: eşcinsel erkekler için evet olsa gerek sorunun cevabı. her şey süper, ortam şahane, sen yine kadınlarla ilişkilerinden tatmin olmuyorsan, bu da kuvvetli bir ihtimal.

bir üstteki sorun için: tarihte bu kadar sağlam kanıtlarla desteklenmiş bir gerçek yok :)

edit: yanlış anlattım galiba, ecinsel erkekler daha anlayışlıdır demedim. eşcinsel erkekler için, eşcinsel erkekler kadınlara göre daha tatmin edicidir herhalde. :)

@ m3mphis : haklısın ancak ister istemez bir karşı cins hayatı farklı kılıyor bunu kendimize itiraf etmeliyiz yanlış mıyım?

@başımıellerimin arasınaalıpdüşündüm: himm, hadi bunu da soralim, duyuru ahalisi bilgilensin; escinsel ciftler heteroseksuel ciftlerden daha mi fazla arkadastirlar?

aynen oyle para gibidir kadin bu acidan bakinca: yaninda olunca diger kadinlarin daha cok ilgisini cektigin.

@başımıellerimin arasınaalıpdüşündüm,

Kadinlarla iliskilerden tatmin olmayacagini soylemiyor anladigim kadariyla. Aradigi daha duygusal bir bag, yalnizca sevismek yetmez demek istiyor herhalde.

güzel konu.

1. herkes kendine itiraf etsin : yakışıklılık falan bu devirde hikaye. caddede gördüğünüz fit gençlerin yanında gezen güzel kızlar ve hayal ettiğimiz onların kusursuz yaşamları aslında sikik bir ilişkinin mahvettiği hayatlar. hepsinin ömrü kısa.

2. şişman olmak tamam. bence yerine göre avantaj sağlar. ancak çirkin olmak bambaşka bir mevzu. 30 yaşına kadar kadınlarla şansı iyi gitmeyen birisinin kendisi için "çirkin" sıfatını yakıştırması doğaldır. belki çirkin değilsindir ha?

3. diyelim ki cidden çirkinsin. ee ne olacak? diye sorarlar adama. 30 yaşındaki biri en 25-24 yaşındaki kızlara sarkar en fazla. Bilmiyorum düşüncelerin neler. 25-26 yaşına gelen bir kız ise söylediğin gibi kariyer sahibi ve para sahibiysen seni reddetmeyecektir.

4. ortama başka bir kadınla girme konusu. bir ortama kadınla girersen diğer kadınlar sadece göz ucuyla süzer seni. o yüzden boşa efor diye düşünüyorum bu konuda.

5. arkadaş bul evet kendine, kadın olsun. kadınlardan anlayan biri olsun ayrıca. sana iyi tavsiyeler verir. sana uygun herşeyi söyler. çirkin olabilirsin ancak kendini salarsan bir o çirkinlik dipsiz kuyu gibidir. kendine bakarsan "çirkin ancak bakımlı erkek" olursun ki bu şuan düzeyli bir ilişki yaşayan çiftlerdeki %53'lük erkek kısmına denktir.

6. ne iş yaparsın ? biraz bize kendinden bahset nooneatall.

PS : sabitlensin bu konu.

msb: anladım da, cinselliği bir şekilde sağlamışsa, sanırım işin şişmanlıkla ve çirkinlikle pek bir alakası kalmamıştır artık. duygusallık boyutuna girememesi ayrı bir konu. bu tip problemler güzel/ çirkin herkesin yaşayabileceği ve hatta yaşadığı şeyler.

nooneatall: baktın ki çare yok, o zaman güzel bir kızı al. biraz onunla görün. bak nasıl ilgi çekiyorsun. sonra da uygun bir anda ayrıldım ya, şu şu özellikleri bana göre değil dersin, karizma +5 zaten :)

@türk kelekom: ben butun gencligi temsil ediyorum burada su anda, kisisel olarak ne yaptigimin onemi yok! :) (bkz: sozluk kizlarina mesaj vermeyen adam)

güzel kızla çok samimi portre çizip, ondan sonra yok yaa sadece arkadaşız demek asıl hedefe sanırım işi kolaylaştırıyormuş

eğer ortama bir kadınla girerseniz diğer kadınların ilgisi sizin üzerinde olacaktır. kadınlar hemcinsleriyle yarışmaktan zevk alır. dolayısıyla etrafındaki erkekleri de ilgiyle takip ederler. böylece siz karşı cinsten olan arkadaşınızla vakit geçirmeye başladıkça, onun tanıştırdıklarıyla arkadaşlıklar kurmaya başladıkça doğal olarak karşı cinste merak uyandıracaksınız. ister istemez etrafınızla ilgi toplayacaksınız. bu durumda şişmanlığınız ve çirkinliğiniz( sizin beyanınız ona istinaden:) arka planlara doğru kayacak, sizi siz olduğunuz için sevenler olacaktır. yakışıklı, uzun boylu ve düzgün bir vücüda sahip olmak sizin istediğinizi sadece daha hızlandıran, daha çaba sarfetmeden gerçekleştiren etmenlerdir. karakteriniz, konuşmanız, davranışlarınız kısaca dış görünüş hariç maddi(örneğin para:) manevi herşeyinizle nooneatall olarak kendinizi göstereceksiniz.

@ilse, diger duyuru kizlari, buna cevap verebilecegini dusunen duyuru erkekleri: peki, oyle ya da boyle elde ettik birini, arkadas olan guzel kiz tuzagi ise yaradi mesela, nasil elimizde tutacagiz partnerimizi, cirkin ve sisman kisiler olarak?

birbirimizi sikiyoruz şuan beyler. bence sözlük kızları döktürsün cevapları buraya.

valla üstüne kapaklanın zaten bir yere kaçamaz :)
şaka bir yana, aldatmazsanız, kibar olursanız, iki üç seviyorum der, jest yaparsanız, ne bileyim patavatsız patavaktsız yok göbeğin var, oha at gibisin, bıyıkların mı çıkmış falan demezseniz bir şeycik olmaz...
arada da arayın işte telefon falan mis gibi ilişki

@ilse: hah, aramak. simdi ben bir kizi ne siklikta aramaliyim ki, ne sikilip bunalsin, ne de "beni aramiyor bu ya!" desin? var mi bunun duyuru gencleri icin kolay hesaplanabilir bir formulu?

@jugador: var mi oneriniz olan bir koy? bu da bir oneri sonucta..

yok, kızına kalmış...
ama bi insan 1 hafta aramayıp ya naber derse, o yuh denecek bir durum, bir de her on dakikada bir ararsa...
artık arasındaki miktarı kızın size hiç ağramıyosuaan demesine göre veya sizi arama sıklığı+1 olarak belirleyebilirsiniz
oh çok bilimsel konuştum

kıza sormak bence en mantıklısı. sana "şu kadar mesaj çek" demiyecektir ancak bir fikir sahibi olmanı sağlayacak cevaplar verebilir.

wonder why, ilse: bu bizi durustluk kavramina getiriyor, bir kadin durust mudur istekleri konusunda? "beni gunde bir kez araman yeterli" diyen bir kiz, dogru mu soyluyordur?

değildir

@NOAA : şöyle ki : işte burada duygular devreye giriyor. eğer kızın duyguları sana karşı gerçekten ileri boyutta ve ciddiyse kesinlikle senin mesaj çekmenden rahatsızlık duymayacaktır. seni mesaj yağmuruna bile tutabilir. düşünsene : delicesine sevdiğin erkekten 30 dakikadır haber alamıyorsun. tak bir mesaj çekiverir kız olur biter. ha aşk değil sadece hoşlantıysa bence kızın günde 10-15 mesajdan sonra bayması doğal bir durum. dürüstlüğe gelirsek, zaten bir kızın dürüst olup olmadığını 1-2 hafta içinde davranışlarında çıkarırız, yanlış mıyım?

:) guzel cevaplar icin tesekkurler, ben bu konuya yarin in dreams yayininda da degineyim bari. reklam da yapayim hatta simdi, dinleyenlere guzel hediyeler veriyorum, yarindan itibaren 3 hafta dinleyen bir kisiye leonard cohen bileti verecegim, ilgilenen olursa :)

iyi geceler..

Haha :)

Biraz daha bilgi ver bari, Indreams nedir ne degildir? :)

radyo showu adamın. istese kız mı bulamayacak? bizi yiyor.

yemek demeyelim buna yahu, "genel bilgilendirme amacli kendini feda etme" daha guzel bir deyis :)

in dreams www.sourberry.org adresinden dinleyebileceginiz eksi sozluk radyosunda carsamba geceleri yaptigim kucuk bir yayin, bir saate sectigim sarkilari dinletiyorum insanlara, bir de elimdeki biletlerden veriyorum. simdiye kadar bir miktar verdim:

(bkz: in dreams)

bu haftadan itibaren, 3 hafta dinleyen kisilerden bir(belki 2) kisiye de leonard cohen konseri icin davetiye verecegim, olay budur :)

intihar et daha iyi bence böyle bir durumda. hem çirkin hem şişman, hayat mı bu?

milleti birbirine düşürdün reklam yapıcam diye, inşallah gizli çirkin şişmansındır eheh.

Ya saka bir yana,

Duyuru'nun boyle seyler icin kullanilmasi buradaki samimiyeti zedelemiyor mu sizce?

yedi mi sizleri yemedi mi bilemem ama benim için sormuş oldun, sevabın çok hacı :)

nooneatall bütün listeyi okumakla çok uzun zaman harcadım.

ben sizin ilgi görmediğinize tam kanaat getiremiyorum. "her körün bir topal alıcısı" muhabbetine oldukça fazla tanık olmuş biriyim.* muhakkak çevrenizdeki kadınlardan onbinde biri de olsa ilgi gösteriyordur.

vücut geliştirmek, hobi edinmek, araba sahibi olmak... bunlar o onbinde birlik oranı geliştirebilir, onda bir yapar belki. asıl problem, bir kadın size ilgi gösterdiğinde bunu algılamak ve uygun yanıt vermekten geçiyor. kendinizi kökten değiştirmek yerine ilk önce bu algı ve cevap ilişkisini geliştirin, sonrasında diğer yöntemlere geçin. nitekim çok harika bir arabanız olabilir ama doğru iletişimi kuramazsanız bu bir işe yaramaz.

kadınlarla mutlu olma hususu zaten gayet uzun bir konu; belli bir dönem mutlu olup sonra rutine geçebilirsiniz, tamamen ihtiyaca dayalı bir ilişki de yaşayabilirsiniz vs. vs.. ben tamamen mutlu olduğum bir ilişkiyi şahsen hatırlamıyorum. ama diğer insanlarla olan ilişkimi de tatmin düzeyinde düşündüğümde aynı oranda başarısızım (veya başarılıyım) o nedenle dert etmiyorum. ondan dolayı, genel olarak deneyimlerden kaçmamanızı ve varsa çekingenliğinizi biraz olsun atmanızı salık ederim. ne kadar fazla kişiyle iletişim kurarsanız o denli şansınız artar, ne kadar çok şansınızı denerseniz mutluluk yakalama olasılığınız da o derece artar. sizi cesaretlendirebilecek arkadaşlarınız varsa bu yardımcı olabilir.

kendi tercihinize bağlı. beni bu halimle isteyen olmaz ya da çok zor olr diye düşünüp kariyer, para vs elde edip, anca bu tip şeylerle ilgisini kazabileceğiniz kadınlarla ilişki yaşamak sizi tatmin edebilecek mi? ona karar vermelisiniz.
diğer türlü şansınız düşük mü? düşük. ama sıfır değil. ben çirkin ve şişman bir adamı çekici bulabildiğimi biliyorsam, benim gibi birileri daha mutlaka vardır.
ama o insanlardan birini bulmak veya beklemek size uymayacaksa, ki bu da normal, o zaman diğer ilişkilerden yaşayıp altını da fazla kurcalamayacaksınız.

var da yüzde 1 ile 10 arasındaki bir değer kadar düşük. ama zayıflarsan şansın artar. o yüzde 1 ile 10 arasındaki değeri kullanmayı bilmen lazım, para her şey demek değil, zekanı ve kültürünü ön plana çıkarmalısın.

:) insanlari "yedigimi" dusunenler icin yaziyorum, evet ben de kiloluyum (gercekten de saglik sorunlari yuzunden) ve evet yakisikli da sayilmam.. Ancak hayir, kisisel olarak ben bu soruyu soran kisi degilim, arkadaslarim var, sevgililerim de oluyor, bitiyor dogal olarak da..

bu soru, farkli sekillerde farkli kisiler tarafindan soruldu burada, eksi duyuru'da, muhtemel ki sorulmaya da devam edecek. Benim yapmaya calistigim, biraz proaktif davranmaya yonelmek, bu sorunu illa kisi bunalima girdiginde mi cevaplayacak duyuru ahalisi? fikirlerini paylasmayacaklar mi, karsilarindaki insan henuz soru isaretleri asamasindayken?

Ben bu ortamin buna cok uygun oldugunu dusunuyorum, bu yuzden arada bir (eksi duyuru moderasyonu buna karsi cikmadigi surece) bu sekilde bir duyuruyu yaratip, cevaplara gore olayi yonlendirmeyi dusunuyorum. Umarim cevaplayip, referans noktasi yaratmaya gonullu baskalari da olur benim gibi.

Saygilar,

nooneatall

izleyin: hitch

birçok insanın olaya sosyal bir boyut getirme amacıyla değil senin moralini düzeltme amacıyla yazdığını düşününce, sadece insanları test ettiğini bulguları değerlendireceğini önceden belirtirsen bundan sonraki sorularda daha samimi bir hava yakalanabilir, en azından herkes ne için yazdığını bilir. ben de şahsen birkaç birşey yazmayı düşünüyordum ciddi sanıp ama pek bir önemi olmasa gerek artık.

yine ekşi duyuru'ya yazan new york'ta okuyan kilolu bir hanım vardı. bence onla iletişime geçin ikiniz birbirinizi çok iyi anlayacaksınız. (eheh :D esra erol gibi hissettim kendimi)

iç güzellik önemlidir falan olayları tamamen hikaye. para da bir yere kadar işe yarayabilir. yaşın çok da büyük değilse zayıflarsan şansın artar herkesin söylediği gibi. spora gerek yok sadece bogazını tutsan yeter. bir de leonard cohen falan gibi depresif şeyler dinleme, insanın daha da çok yiyesi gelir bunları dinlerse.
bir de şöyle bir ihtimal var, henüz şişman ve çirkin değilken (ne bileyim lisede, yazlıkta falan) seni gerçekten sevmiş biri var idi ise, ve yeniden karşılaşırsanız seni bu halinle de sevecektir. tecrübeye dayanarak söylüyorum bunu.

ama malesef kadınlar çok fazla seçici, yani ben tanımıyorum 23-30 yaşları arasında bir kadın ki, şişman ve çirkin birine ilgi göstersin. tabi bu en baştaki ilgi için geçerli, belki bir kaç günlüğüne bile yakışıklı ve karizmatik olabilseniz, sonra eski halinize dönseniz sizden vazgeçemeyecek bir sürü kadın vardır. bunun dışında başka etkenler de var ama, ne bileyim mesela sesiniz çok güzeldir, bir enstrumanı çok iyi çalıyorsunuzdur, çok iyi fotograf çekiyorsunuzdur, resim yapıyorsunuzdur falan. bunlar şansınızı arttırabilir. böyle bir hobi edinip geliştirmeyi de düşünebilirsiniz. bülent ortaçgile aşık olan bi sürü kız tanıyorum :)

madem bir bilgi toplama olayı söz konusu, mesajlaşma kısmıyla ilgili bir şey demek istiyorum: 30 yaşındaki bir erkeğin bulacağı atıyorum 26 yaşındaki kız, elinde bütün gün cep telefonuyla gezmeyecek kadar büyümüştür herhalde.

yüzyüze görüşmeseniz bile günde max 2 kez telefonlaşırsınız, 15'er dakikadan. bu bile kafi olabilir.

karşındakine göre değişir konuşma olayı.

ben mesela karşımdaki kız beni telefona boğunca irrite oluyorum. günde bir kez konuşmak bile kafi. o da olmasa olur. özlemeli.

denetim masası-taşınabilir bilgisayar-pil ayarlarını değiştir-(solda)kapak kapatılınca yapılacaklar.

orda kapağı kapatınca standby yapması için ayarlanmış şu anda mesela. ama bende kapatmadan dar bir açıya geldiğinde yeniden başlatıyor kendini bilgisayar. yani standby da olmuyor. başka bir sorun mu var acaba?

yeniden başlıyor derken? elektrik gidip gelmiş gibi mi oluyor yoksa bilgisayar kapanıyor yazısı mı çıkıyor?

ona hiç dikkat etmemiştim. şimdi baktım da standby konumuna geçecekken (yani o açılışta masaüstüne gelmeden kullanıcı filan seçtiğimiz ekrana geliyor) ondan sonra da mavi ekran veriyorumuş. dumping physical memory to disk diyip tanımlanınca yeniden başlıyor.

standby yapamadığı için mavi ekran verip restart atıyor yani. kapak kapatılınca hiçbirşey yapma seçeneğini seçersen önüne geçersin sanırım. yada format yolu görünüyor gibi.

öncelikle babanın sana olan desteğini sadece parasal anlamda değerlendirme, belki zaten öyle değerlendirmiyorsundur, hatırlatayım dedim.

ve ayrıca, bilemiyorum babanın düzenli geliri var mıdır, yani karpuz yetiştiriciliği gibi bir iş yapmazsa gelirsiz mi kalacak.

eğer babanın zaten hayatını devam ettirebilecek geliri varsa, bence kesinlikle verme paranı, baban sana çocukluğunda çuvalla harçlık vermiş olsa bile, biriktirdiğin parayı böylesine bir macera için çarçur ettirme.

not: bu paranın senin için çok çok çok önemli olduğunu varsayıyorum.

siz zaten karar vermişsiniz gibi görünüyor, nasıl doğru biliyorsanız öyle yapın. Vicdanınız rahat olacaksa vermeyin bence. Ama uykularınız kaçacaksa belki ortak olabilirsiniz işleri denetleyebilirsiniz falan diycem ama tarım işi de öyle evden denetleyebileceğiniz birşey de değil ki.

Üstelik de karpuz yetiştirmek bence iyi bir fikir sayılmaz, iki sene önceki korkunç sıcaklardan en çok etkilenen bitkilerden biri karpuzdu malum önümüz küresel ısınma.

çok da hayati bir önemi olduğunu düşünmüyorum babanız için.vermeyin bence hayırlı işlere gidecekse(eğitim v.s.)

ben olsam kesinlikle vermezdim yani.

adam emekli ama rahat durmuyor ki, küçük bir ilçede yaşıyor zaten, emekli parası rahat yetecekken böyle şeyler yapıyor.

ben tarım işine yatırım gözüyle bakmam. hatta zarar etmek isterseniz gidin çiftçi olun. mazot pahalı, gübre pahalı, meyve sebze fiyatları da çok düşük zaten.

parayı mecburen verecem artık. hayır diyebileceğimi sanmıyorum.

Bilirim bu tipleri. (Tamam seninki öyle değildir belki.) Hayatları boyunca asalak gibi yaşarlar. Her işi batırırlar çünkü işin başında adam gibi durmazlar. Ona buna ikramı severler. Sermayeyi yer bitirirler.

Bütün bunları yaparlar çünkü çocuk ruhludurlar. Çocuklarına adam gibi babalık edemezler. Kötü olduklarından değil, dedim ya, kendileri çocuktur daha.

Sakın verme 5 kuruş. Arkası kesilmeyecektir. Eninde sonunda yetti be diyince kötü sen olacaksın yine. O zaman şimdiden kötü ol.

@pichoscosama
işin başında durmama konusunda haklısın. daha önceden oto galerisi vardı. dükkanı sürekli bırakıp okey oynamaya giderdi. dükkana bakan da ben ve kardeşim olurdu.

tarım işinden de hiç anlamıyor. ben fikir versem dinlemiyor, kendi bildiğini yapmakta ısrar edip duruyor. geçen senelerde de kavun yetiştirmeye çalışıyordu ama zarar etti.

verme. böyle yatırımlar için bankaların tarım kredileri var. özellikle ziraat bankasının. gitsin alsın. ayrıca bir baba çocuğunun geleceğini iki tane karpuzdan daha çok düşünmelidir. verme arkadaşım git doğru düzgün hayatını kur ilerde istediği kadar karpuz parası verirsin.

Böyle düşünüyorsanız vermeyin parayı. Dediğiniz doğru tarım batarken, herkes organik tarımcılık gibi çok uzmanlık isteyen işlere yönelirken karpuz yetiştirmek akıl karı değil, üstelik karpuz yükte ağır, pahada hafif birşey, hani safran falan dese bi derece. İnanmadığınız bir işe neden para yatırasınız ki? Üstelik de sizin için önemli olan bir paraysa.

Benim de dayım sizin babanız gibi o yüzden az çok tahmin edebiliyorum, sizden istediği borç bununla kalmayacak, zarar edecek borç isteyecek, tohum alması gerekecek borç isteyecek sonu gelmeyecek, ne siz mutlu olacaksınız ne de o.

Olur da parayı batırırsa bir de siz bu yüzden yurtdışına gidemezseniz önüne geçilemez sürtüşmeler ortaya çıkabilir, ona karşı duygularınız çok olumsuz bir hal alabilir, kendinize de öfkelenirsiniz ayrıyetten.

Ona güvenmediğinizi söylemek zorunda değilsiniz, bu projeye güvenmediğinizi sebepleriyle açıklayabilirsiniz.

kendisi arayıp söylemiyor, annemi aracı yapmış. böyle de bir adam işte.

parayla traktör alacak sanırım. traktörü benim üzerine yaptırmasını mı istesem?

nolucak ki traktör sizin üzerinize olunca? şimdi hayır diyemiyorsanız, işleri batırırken elinden traktörü alıp satabilecek misiniz?
Bence siz de annenizi aracı yapın ve parayı hani yatırınca uzun süre geri alınamayan hesaplar falan var ya faiz falan veriyolar, onlardan birine yatırdığınızı söyleyin.

traktörü kendi üzerine yaptırsan bile satmana bir şekilde engel olabilir. kötü bir durum cidden. farklı bir baba profili. kesinlikle bir bahane uydurup paranı geleceğin için muhafaza etmeni öneriyorum. aynı durumda olsam hiç vicdan azabı duymadan söyledigimi yapardım.

(bkz: baba)

vicdan yapılacak bir konu değil bu senin hayatınla alakalı. master yapmak için biriktirdiğin parayı niye çarçur edeceksin karpuzla kavunla? duygu sömürüsü bu.

aç olsa açıkta olsa ben bile derim yahu bak şu babana biraz ilgilen diye de anladığım kadarıyla öyle bir durum da yok. annenle birlikte bir kursa falan yazdır onları sen düşsünler yakandan. adam emeklilik sıkıntısından bulaşıyordur böyle işlere. amway'e girsin ya da. hem vakit alan bir iş hem de yatırım istemiyorlar bildiğim kadarıyla.

bu senin tüm hayatını etkileyecek bir karar. benim bir arkadaşım da benzer birşey yaşadı ve yurtdışına gidip okuyacağı parayı ailesine verdi ve pişmanlığını yaşadı. sonuçta para iki günde çarçur olabilir babanın elinde ama aynı para senin geleceğin de olabilir. ileride bir araya getiremeyebilir sonra da geç oldu diye vazgeçebilir sonra da çok pişman olabilirsin, bunu ihanet gibi düşünmemeli sonuçta sen o parayı vermedin diye açda açıkta kalmayacak kimse. o karpuz yetiştirecek diye sen hayalinden olmamalısın.

p.s. bi de neticeyide bizlerle paylaşırmısın?

bu soruyu vermeme kararınız konusundaki vicdan azabınızı hafifletecek telkinler için sorduğunuz açık. yalnız birşey dikkatimi çekti, hem "araba alma niyetiyle biriktirdiğim para" demişsiniz hem de "yurtdışı master için para" demişsiniz? ortada ikisine birden yetecek bir meblağ mı var, dönüştürmeyi mi düşünüyorsunuz birbirlerine nedir?

ek olarak ilk veya ortaokulda harçlık almamanın sorun olduğunu ilk defa duyuyorum. lise için bir miktar kabul edilibilir, olrayt. üniversitede de "harçlık almadan" derken talep etmemiş de almamışsınız gibi bir durum var. benim düşüncem üniversite zamanı özellikle bir erkeğin ailesinden göbeğini hafif hafif kesmesinin zamanı olduğu. bilgi için diyorum ben de başarı bursluydum ve okulun verdiği cep harçlığı + çalışmalardan biriktirdiğim parayla hem 4 senemi idame ettirdim hem de üzerine interrail falan bile çıktım.

demem o ki sanmayın herkesin ailesi para akıtıyor; ki bu bahsettiğim profil gayet orta-yüksek sınıf sayılabilecek skaladaki aileler için bile geçerli. dolayısıyla "onlar bana para vermedi ben de onlara vermem" prensibi çok geçerli bir mantığa büründürme mekanizması değil.

gelelim şuanki durum, şuanki paraya. ben şahsen babamın sağa sola, kredi kartına borcu olup boynu eğik dolaşacağına, bana borçlanmasını tercih edilebilir buluyorum. ha bunca borca rağmen bir de iş kurmak elbette tehlikeli. para sizin, karar sizin ama ben biraz bencillik ettiğinizi düşünüyorum. istediği meblağ nedir bilmiyorum ama en azından borçlarını kapatacak kadarını vermeniz iyi olurdu.

@lhun
parayı master için biriktiyorum ama 1 sene daha buralardayım, ancak birikecek. bu sırada da işe gidip gelirken kullanabileceğim bir araba alma niyetindeyim. farkındayım sadece harçlık hesabını ile değerlendirme yapamayacağımın. tabiki hesaplasak onlara oldukça borçlu çıkarım ama bu borç sürekli ileri kuşaklara akan birşey olarak düşünüyorum. dedemden babama geçmiş, ondan ise bana.

parayla iyi birşeyler yapacağını bilsem gözümü kırpmadan veririm. ben parayı kullanmasını bilen ince düşünüp yatırım yapmaya çalışan biriyim. babam ise tam aksi. kredi kartı borcu varken bunu ödemek yerine borçla serüvene atılan birisi.

hala hayır diyebileceğimi sanmıyorum. sabah annemle konuşup durumu anlatırım. bakalım ne olacak.

çocuk ruhlu adamlardan biriymiş baban, bende de bi tane var ordan biliyorum.
anladığım kadarıyla aç açık değiller, geçinip gidiyorlar emekli maaşlarıyla..yani hayatları bu karpuz işine bağlı değil..tamamen macera olsun diye düşünülmüş bir iş(kesin birileri gaz vermiştir bu işte para var diye)... ama senin hayatın bu paraya göre yön değiştirecek. herkes babandır bencillik yapma ver diyor ama bence bu parayı vermemek bencillik değil, bilakis babanın senin geleceğinle ilgili bir paraya göz koyması bencillik...zamanında babam, annemin çalışırken yaptığı bütün birikimi, abuk subuk işler yapmak için istediğinde ben de anneme "evlilik birbirine destek olmaktır, paranı ver bence, hem zaten fazlasıyla geri ödeyeceğini söylüyor, merak etme" demiştim..ama hiç de öyle olmuyor malesef...ne o paralar geri geldi, ne yapılan işlerden hayır geldi...abuk subuk şeylere yatırılan paralarla şu an emlak zengini bile olabilirdik öyle söyleyeyim...
sözün özü bence verme, babanın bir sezonluk eğlencesi için hayatının fırsatını riske atma...

en basit cözüm, "baba vermeyi isterdim ama maalesef hepsini $u an icin vadeli hesap/tahvil/bloke yatirimda baglamis durumdayim, cekmek istersem 60% zarar olacak geri kalan da sana yaramaz zaten, baska bir yol düsünelim" demen.

Elbette baban, maddi olaylar araniza girmemeli ama bu sabikali, demek oluyor ki bile bile lades olmaz. Ancak ve ancak dü$kün duruma gelir gibi olurlarsa elbette yardim edeceksin.

Biraz vicdansiz bir yaklasim gibi oldu ama alaturkaligin lüzumu yok.Zaten kriz ortamindayiz, bugüne kadar nasil idare ettilerse ayni sekilde devam edecektir. Para senin, nasil yatirim yapacagini belirlemen gereken de sensin, baskasi degil!

bu saatte ne karpuz yetiştirmesi ki bu... daha en az 3 ayı var karpuzun :/

@ency;

Bir kere kötü ol. Rahat edeceksin.

Baban benim babam gibi biri olsa (babam işçi emeklisidir. karısı ve çocuğu için, son 5 senesi günde 12 saat mesaili, 30 sene eşek gibi çalışmıştır.) ne istese ver derdim. Ama değil işte.

tamamdır. itiraf edeyim ki amacım şeytanın avukatlığını yapmaktı ki böylece reddederken daha kolay olabilme şansı olurdu sizin için.

şimdi gelelim reddetmeye, belirttiğim gibi kişisel fikrim ilk yorumumun aksine belki ufak bir meblağ haricinde kesinlikle reddetmeniz. ama "hayır diyemeyeceğim" dediğiniz şeyin sebebi ne tam olarak bunu düşünelim.

eğer suçluluk duygusu, ihanet hissiyse, kendinizi master vs gibi geleceğiniz için gayet önemli adımlarından mahrum bırakmak (en azından riske atmak) kendinize ihanet etmek değil de nedir? bence insan bunun için çok daha fazla suçluluk duymalıdır.

ikincisi ortalıkta hala bir suçluluk olacaksa bile bu orantılı olmalıdır. babanız iş için karar verirken sizinle oturup konuşup teati yaptı mı, fikrinizi aldı mı böyle bir yardıma ihtiyacı olacağı konusuna? sanmıyorum. öyleyse para "ihtiyacı" sizin sorumluluğunuz değil, onun sorumsuzluğu sonucu ortaya çıkmış birşey. böyle bir beklenti içine girerken kendisi ne kadar suçluluk duyuyor? çocuğum bu parasıyla geleceğini kuracak diyor mu? çocuğunun geleceğini mi öne koyuyor, yoksa ne sonuç getireceği belirsiz bir işi mi? eğer o bu kararı verirken suçluluk duymuyorsa sizin hiç ama hiç duymamanız lazım.

eğer içsel muhasebelerinizden ötürü reddedemem diyorduysanız bu saydıklarım biraz olsun reddetme kararını (ki en mantıklısı) vermenizi kolaylaştıracaktır.

ama başka ihtimallerden biri var ki bu da babanın o açıklanamaz otoriter/cezalandırıcı figürü. şayet böyle özellikleri var da bunlardan çekinip reddedemeyecekseniz işler daha zor elbette. bence yine de bunu kendinize karşı bir sınav alıp, reddedebildiğiniz takdirde başarılı hissedeceğiniz şekilde bir mindset oluşturmanız süper olacaktır.

öte yandan önceki yorumumda belirttiğim şeylerin bir önemi daha var. reddecekseniz, bunun gerekçesini bahaneler seviyesinde nispeten zayıf çıkarımlar (bana harçlık vermediler) değil de yukarıda saydığım gibi, güçlü ve mantıklı, pek suçluluk duymayan bir şekilde reddetmeniz kendinize saygı konusunda da elzem.

yani salt paranın verilmemiş olması değil, neden ve nasıl verilmemiş olduğu.

"Hayır" demeyi başarmanız herkesin yararına olur. Herkes yazmış zaten bir tür eğlence, macera babanızın atıldığı, "patron" olma sevdası, sıkıntı, bir yerlerden toparlama ve başarılı görünme hırsı bir sürü sebebi olabilir babanızın bu isteğinin.
Ama siz de görünen o ki az destekle okumuşsunuz, çalışıyorsunuz,para biriktirecek kadar akıllı ve tutumlu davranmışsınız neden bunları bir macera için çöpe atasınız ki?
Hem sonuç olarak daha önceki işlerini batırdıysa yüksek ihtimalle çok umutlu görünmeyen bu işi de batıracak, bu da bir sürü huzursuzluğa, mutsuzluğa, sürtüşmeye yol açacak. En azından bunları engellemiş olursunuz istediği borcu vermeyerek.


Hem insan neden hiç bilmediği bir işi yapmaya kalkar ve bir de traktör falan gibi büyük yatırımlarla başlar ki buna? önce bir fizibilite yapmak küçük alanlarda küçük yatırımlarla deneyip bir değerlendirme yapmak gerekmez mi?

o para uçar. %35den çok çok daha az bi ihtimal var belli.
bir iki kötü deneyim olsa, yine de düşünebilirim ama sanki baban daha çok kötü referansa sahip.
ben olsam lisan-ı münasip ile otur oturduğun yerde artık minvalli bi konuşma çeker konuyu kapatırdım.

(bkz: #9261791)

verme.

naptın???

@mahnita

bugün havale yaptım. geri vereceğini, hatta fazlasını vereceğini söyledi. inanmadım ama yapacak birşey yoktu. bakalım geri alabilirsem tekrar yazarım buraya.

gene vicdanın rahat etmedi demek ki. Allah sana daha çok para versin İnşallah, hem arabanı alırsın hem master ına gidersin rahat rahat. BAbam geri verdi mi vermedi mi derdin olmaz.

aldı mı acaba :)

kesin alamadı.

merak ettim takipteyim
umarım işleriniz düzelmiştir.

Sakın verme.

7 senelik duyuruyu nereden buldunuz yahu?

Duyuru sahibi arkadas vefat etmisti zaten, su an yazdikilarinizi okuyabildigini sanmiyorum pek...

arkadaş intihar etmiş vay be.
Yazılanlardan böyle anladım

yumuşak lastikler zannımca bu sıcakta çok çabuk deforme oluyor, ama aynı zamanda yine sanırım daha hızlı gidiyor.
sert lastik için tam tersi diyeyim.

virajlarla da ilgili olabilir, tam bilemedim.
sert lastiklerle dönüşler daha zor yapılabiliyor olabilir, olmayabilir de.

edit: böyle de bir şey varmış: answers.yahoo.com

yumuşak lastik serte göre 0.5 sn/tur hızlıdır enaz. yumusak lastikten çabuk verim alırsın ancak çabuk aşınır. sertte istikrarlı tur atarsın. sürekli yani uzun tur atacaksan sert alırsın. ama yok 4-5 tur atacaksan yumusak lastik seçersin.uzun turda yumuşak lastik seçersen tahriş olur ve arabayı yolda tutamazsın.

Yumuşak lastiğin yol tutuşu daha iyidir, ama sert lastiğe göre tutuşu sağlayan katman daha çabuk yıpranır. Tabi yukarda idda edildiği gibi 4-5 tur kadar kısa değil.

kaucuk malzemesine gore isimlendiriliyorlar. yumsak olanları yol tutusu daha iyi fekat hamuru yumsak oldugu ıcın daha cabuk asınan/ısınan bir yapıda. boyle olunca da daha cabuk omru tukenıyor. ha sen bu lastigi gunluk kullanımda 2 yılda fln o hale getirebilirsin.

sert lastik ise kaucuk malzemesi daha sert, yol tutusu gorece daha dusuk ama uzun omurlu oluyor.

@stack;
Virajlar F1 için çok önemlidir. Yol tutuşun ne kadar iyiyse o kadar hız kesmeden viraja girip iyi bir hızla virajdan çıkıp, düzlükte maximum hıza ulaşmak kolay olur.

yumuşak lastik yol tutuşu arttırdığı için viraj hızını yükseltir, düzlük hızını ise düşürür.

sert lastik içinse tam tersi.

yumuşak lastik daha çabuk aşınır, sert lastikle spin atmak viraj çizisinden kaymak yanlış frenajda lastiklerin bloke olma ihtimali daha fazladır

neden orta yumuşak lastik uretmezler peki, yada ön teker yumuşak arka sert kombinasyonu yapsalar?

simdi on farklı arka farklı olsa demısler de, on farklı arka farklı oldugunda birisi daha cabuk eskiyecegi için fazladan pite girmesi gerekecektir. o nedenle o iş yaş.

Hayati öneme sahip verileri DVD+R disklere kaydederek güvenli bir şekilde saklayın. Harici sabit diskler erişim kolaylığı içindir. Geçmiş olsun.

benim de başıma gelmişti, bir foruma yazmıştım, bir kaç kişi içindeki verileri kurtarabileceğini söyleyerek iş yerlerinin adresini falan yazmıştı ama götürmemiştim ben, o kadar da önemli değil diye. tabi hatırlamıyorum nereye yazdığımı falan ama forumtr veya donanımhaber forumlarında falan çare bulabilirsin bence. burdan da çıkabilir tabi :)

Sonsuzluğa giden verileri unuttuk diyelim, harici diskimi kurtarabilir miyim?

İçindeki bilgileri unut, garantisi varsa aldığın yere git kessin değiştirirler. Bi arkadaşım çalışırken 1 metreden düşürüp mundar ettiği harici diski bile garanti kapsamında değiştirtmişler sorunsuz...

Dur hemen heyecan yapma. Herhangi bi yere düşürme elektrik gelip gitmesi vb. herhangi bir durum yoksa büyük bir sorun olmasa gerek, belli de olmaz ama. Başka bilgisayarda falan dene fişten çıkar bekle 2-3 saat 1 gün sonra tekrar dene öyle gelip gitmeler harici disklerde olabiliyor.

içinde standart 3.5 inç disk olmalı diye biliyorum. söküp bilgisayara doğrudan bağlamak bir yol olabilir.

bence henüz paniğe gerek yok. fişe takınca hiç mavi ışık yanmıyorsa, harddisk değil, muhtemelen elektrik ünitesi bozulmuştur. servisine götür ya da söküp içinden hdd'yi çıkarıp bilgisayara direk bağla, içinde standart 3,5 inç hdd var.