aklıma mışkin ve nastasya filipovna geliyor ama o değildir herhalde?

@fapple

malesef. ismini biri yazsa hatırlayabilirim ama bu isimler hiç tanıdık değil.

anna karenina dan bir karakter sanki

peçorin demek istiyorum.

Babalar ve Oğullar'ın kahramanı Bazarov olabilir mi diyeceğim ama orda baloda değil sonradan görüşüyorlardı.

Babalar ve Oğullar-Bazarov

:) haberin olmamıştır.

sen asıksın dıye olmamıslar. bıraz sallamazsan onlar olur zaten.

adonisin var diye.

aşkın size göre anlamları ne, o da lazım...

slash +9000

@ermanen

olduğunu nerden biliyorsun yoksa onların olmadığını nerden biliyorsun diye mi soruyorsun?

onların olmadığını ayrılırken karşı taraftan bizzat duyuyorum. kendimin olduğunu ayrılık sonrası halime bakan herkes görebilir.

3 sevgilin olduğu içindir daha fazla olsa sankı farklı olurmuş..erkeklerin 7-11 yaş arası sevdikleri ve bunu belli ettiklerini bu yuzdende çok dalga geçildiğini kendi kendine bır daha sevmiyeceğine veya göstermeyeceğini yemin edr er kişi bence sen o dönemi sağlıklı atlatmışsın o yuzden sevme ve gösterme olayını başarılı nadır insanlardansın sen normalsın bence seni sevmeyenler utansın boşver:)))

Anadoluda 'hel hel akıllı' derler

olur,sen umudunu yitirme.

bende öleydim çok değil 1 sene önce aynı durumdaydım 3 sene sonra hayatıma birini sokmuş sonra pişmanlığını yaşamıştım şimdi nasılım dersen o 3 ay hala aklımda hala şarkılar ve anılar canımı yakıyo karşıma çıkan insanları sevmiyorum ama ilişki yaşamaya artık karşı değilim çünkü artık hissediyorum kim doğru kim yalan anlıyorum bence hayata küsme bende küstüm çok defalarca vazgeçtim herşeyden şuan diyorumki ona inadına herşeye devam bak sana bi açıklama yaparak gitmiş benden sessizce bi sabah gitmişti artık yontuluyosun ben deli gibi herkese sevdi dağatırdım sonsuz severdim gecem gündüzüm olurdu dilimden adı eksilmezdi ama artık öğrendim aşk bi oyunsa bende sanırım oynamasını öğrendim artık eskisi kadar canımı kimse yakamıyo emin ol bunlar tecrübeymiş hayatına bak girmek isteyen herkese bi açık kapı mutlaka bırak bakarsın doğrusu içlerinden çıkar canının istemediğine yol ver kendini emin ol daha iyi hissediyosun çünkü o beni böle bıraktı ama bak bunlarda bende var diebiliosun şuan eminim kendini çekiştiriosundur çirkinmiyim neyim eksik şu bu salla hepsi yalan benden çok daha alttaki birini sevdim herkes buna 5 beden büyüksn dedi ben kendimi küçük gördüm ezdim sakın bunları yapma

valla mutlu olmak illa birine çok sevmek değil ency'cim (ki karşılıksız olması daha da çekilmez). ha tamam sevgi de gerekir ama kararında sevmek de iyi. sonra göt gibi kalmak kötü oluyor işte, ha bir de bu göt gibi kalmalar çoğalırsa insanda meme yapıyor. zımparalayınca da eskisi gibi olmuyor artık. aile, arkadaş da var sonuçta, kendini sevmek var.. sonra insanı mutlu edebilecek ufak şeyler (kimine göre ufak, kimine göre büyük şeyler de olabilir), aktiveteler, hobiler vs. para da gerekiyor tabii bazı mutluluklar için, iş-kariyer gerekiyor falan..

sevme demiyorum hobi olarak yine sev.. yok be, ne hobisi :) sev işte ama hayatını da başka mutluluklarla güzelleştir tabii. bilmem anlatabildim mi, anlatamadım heralde ama aradan bişeyler kapsın herkes.

ha bir de hormonlar ve sevişme konuları var. oralara gireyim mi bilemedim :)

başlığı okudum, ilk cümleyi okudum. gerisini okumadım

mutlu olmak için aşk şart değil. mutlu olmaz çok kolaydır. bazen radyodaki salak bir şarkı mutlu eder insanı, bazen renkli bir şemsiye. mutluluğunuzu başka insanlara endekslemeyiniz, o zaman ne kadar kolay olduğunu göreceksiniz

mutluluğunu başkalarına bağladığında gerçekten zor olmalı.

bu aşk meşk meselelerinde de, hayatın diğer benzer taraflarında da insanlar sürekli ve inatla şunu atlıyorlar: mutluluk ve üzüntü de dahil olmak üzere hiçbir duygu sürekli değildir, aralıksız sürmez yani "öyle bir şey olsun ki, ben bir ömür mutlu olayım" diye bir şey yoktur, boşuna aramayın. bir şey başlar, size bir şey hissettirir, sonra biter ya da bir ara verilir, sonra başka duygular gelir. bir kere aşık olunca ömür boyu sürmesini bekliyor insanlar, hayatın doğasından haberiniz yok.

sen birisini seversin, terk eder. sonra seni birisi sever, sen onu terk edersin. aşkın hesabı, muhasebesi, gelir-gider defteri olmaz. ne yaşadıysan yaşamışsın, güzel idiyse ne ala. değilse de dersler çıkarırsın kendine dair, ötesine kimsenin gücü yetmiyor zaten.

kaçan kovalanır,bırak yaaa sen kaç onlar seni kovalasın :)

Gokch3, hehe. Kusura bakma güldüm de bu nasıl bı yazidir. Konuşma dilinizde mı boyle? Neyse qanqs takılma bunlara XD
Ency, sende kasma. Dibin dibini gor, ağlacaksan dibine kadar ağla bırakma icinde birsey
Sonrasında ben neler gördüm eyttrea bee! Diyebilirsin

gitmezsen sonradan çok pişman olabilirsin hiç değilse denedim demek için bile gidilir.

(bkz: boğulacaksan büyük denizde boğul)

+3000 olacağı kesin sanki ..

sanırım biraz daha bilgi vermek gerekli (bkz: nexum boğaziçi)nde çalışıyorum. zaten oldukça büyük bir denizdeyim.

turkcell teknoloji mi? yoksa turkcell mi? turkcell bunyesinde ucretler daha yuksek, grup sirketlerine gore.

4 yil deneyimli bi developer icin, 3000+ cok rahat olur. Hatta siz direkt ustunu soyleyin.

direk turkcell'de mi? yoksa başka bir grup şirket mi? grup şirketlerde 4000+ de. direk turkcell ise 5000+ hatta 6000+ bile diyebilirsin.
sorun varsa özelden yaz.

@kobretti maltepe plazada ama emin değilim hangisi. "User Experience & Interactive Technology Design Head" ile görüşücekmişim.

Gitmek istememe nedenlerimden biri de işi alsam bile her sabah şişliden maltepeye gitmek istememem. Cidden çekilir değil. Karşıda yaşadım daha önce ve karşıya taşınasım da yok.

Siz söylemeyin, ilk onlara söyletin.

Turkcell bunyesinde bir departman. Maas skalaniz yuksek olacaktir. Sisli - Maltepe inanin problem degil. Merter, ve oraninda ilerisinden gelen bir cok insan var.

bu arada en geç 2 seneye kartal-kadıköy metrosu açıldığında gidiş geliş baya kolay olacak (turksel e5 kenarındaydı yamulmuyorsam), eğer sırf bu sebepten gitmezsen o zaman baya pişman olabilirsin.

ency n'aptın, ne ettin? Mahsuru yoksa bize de anlatsan sonuçları olur mu?

askerlik şubenize danışın muhtemelen kendi şubenizde bu konu ile ilgili ifade verebilirsiniz

@bonjurkes

ifade şubede değil de asliye ceza mahkemesinde. şubem de Ankara'da zaten.

ankaraya gitmek 45 dk. ifade vermek en fazla 1 saat tekrar dönmek 45 dk. istanbulda dosya ara onu yap bunu yap demek 1 gününü alır. en iyisi git ankarada ver ifadeni.

e-devlet'te yazar mahkemenin nerede olduğu. duruşma günü mahkemeye gitmen yeterli. ifadeni davanın görüldüğü mahkemede verirsin. ankara'ya gitmene gerek kalmaz bu durumda.

istanbul adliyesine git, ankaradaki asliye ceza mahkemesine gönderilmek üzere bir dilekçe yaz, ver göndersinler mahkeme yazı yazar buraya, burası da sana.

php'de acemiyim de

echo $img -> getAttribute('width')."w";
$img -> removeAttribute('height');

şu satırda width yerine height yazman gerekiyor olabilir mi ?

ayrıca 647ww elde edebiliyorsan string fonksiyonları ile sondaki ww den kolayca kurtulabilirsin.

foreach'in $imgs içindeki elemanların kendisini değil, kopyasını döndürmesinden dolayı. Aslında $dom'u değil, onun içerisinden çıkarılmış kopyaları modifiye ediyorsunuz. Sadece foreach içerisindeki $img başına & koyarak, yani şu şekilde gezin:

foreach ($imgs as &$img)
{
$img->removeAttribute('width');
$img->removeAttribute('height');
}

@kimlanbu
emin ol benim kadar kötü bir programcı bulunamaz.
orada attribute silindi mi silinmedi mi kontrol için yazdırdım ki silindiği görülüyor zaten ama silinmiş gözümesine rağmen bulunmaya devam ediyor. amacım inline styleları temizlemek burada. 647 yi çekmek değil.

@valthoron
PHP Fatal error: An iterator cannot be used with foreach by reference
dedi bunu yapınca.

bu arada fonksiyonu test etmek için bir statik string yolladım, çalışıyor. dinamik bir değer gönderince yamuluyor. daha ilginç olanı ise regular expressions ile aynı işlemi yaparsam böyle bir sorun olmuyor. kötü bir programcı gibi davranıp regular expressions ile parse edecem sanırım.

getElementsByTagName array döndürmediğinden öyle diyormuş, benim hatam, pardon. Bir de şuna benzer birşey deneyin, emin değilim gerçi:

$len = $imgs->length; // Bu hesaplanıyormuş, o yüzden sadece bir kere almak daha hızlıymış
for ($i = 0; $i < $len; $i++)
{
$img = $imgs->item($i);
$img->removeAttribute('width');
$img->removeAttribute('height');
}

@valthoron
yine aynı sonuç. echo da siliniyor, resimlerde attribute hala duruyor.

sorunu çözdüm.

function setUp($content) {

TemplateHelper::resizeImages($content)
return content;

}

fonksiyonu başka bir fonksiyon içinde çağırıyordum, ama çağırmak yetmiyormuş, döndürmek gerekiyormuş.

function setUp() {

return TemplateHelper::resizeImages();

}

diyince düzeldi.

istanbul'a gel asosyal bi herif değilsen zaten çevren oluşur kısa zamanda.

soru içerisinde cevabı vermişsin zaten.
kesinlikle istanbul. ne iş yaptığını bilmiyorum ama hangi iş olursa olsun mutfağı istanbul'dur emin ol. bol sürünmeli ama bir o kadar da eğlenceli bir hayata sahip olursun.
arkadaş konusu dert edilecek bir mevzu değil. aynı şehirde olmamıza rağmen yılda 3-4 defa anca görüşüyoruz. iş-güç koşturmacasından ofis ortamına yöneleceksin zaten. çalışma arkadaşlarından çok kimseyi görmeyeceksin çünkü. hatunlar da cabası.

paraya bak önce hacı. istanbulda 1500le telef olurken ankarada idare edebilirsin. bence iki şehirde de iş ara. imkanları iyi olanı seç şehir ayırdetme bence. hatta bulabilirsen iş izmire git.

istanbul'a git.

düşünme: istanbul. arkadaş çevresi muhakkak oluşur.

sonuçta onları da doğuştan tanımadın ya hocam, burada belki daha kafa insanlarla tanışırsın, bilemezsin. istanbul daha ağır basıyor bence de.

başlığı okudum direk istanbul dedim.
içeriği okudum yine istanbul diyorum.
artıların hepsini ankara'ya yazsan bir an düşünür, sonra yine istanbul derdim.

yenibosnaya git otobüs durakları var orada iki üç hadımköy arabası var. bu arada o yola iyi dayanmalısın.. allah sabır versin şimdiden..

(bkz: kohana)

mantık sorularından falan anlamam ama doğru olması için bütün balıklar kemirgendir demesi gerekmez mi?
hani kemirgen olmayan balıklar aşıksa falan diye falan. ya da sustum ben.

bana da doğru gibi geldi.
kemirgen balıklardan daha "mantıklı" bi soru bulamamışlar mı acaba? :)

tungur eezi gibi düşünüyorum ben de.

yani "bütün kemirgen hayvanlar balıktır" demek bütün balıkların kemirgen olduğu anlamına gelmiyor. bazı balıklar aşıktır. kemirgen olmayan balıklar da aşık olabilir. dolayısıyla deyince yanlış oluyor. çünkü balıkların aşık olması ile kemirgenliklerinin bir ilgisi yok.

not: sarhoş değilim, düşündüklerimi yazıya dökmek istedim =)

bütün kemirgen hayvanlar balıktır demek balıktan başka kemirgen hayvan yoktur demektir. bu yüzden bazı kemirgenler dediğinde de bunların balık olduğu anlaşılmalıdır.
mantık kuralları kelimelerin cümledeki yerine göre değişmez.
bütün balıklar kemirgendir ile
bütün kemirgenler balıktır aynıdır.
balık=kemirgen
aşık=yalnız
bazı balıklar aşık= bazı kemirgenler aşık=bazı kemirgenler yalnız


eğer "bazı kemirgen hayvanlar balıktır" demiş olsaydı tungur ve uzun nickli arkadaş haklı olurdu.

sorular başvurduğum bir iş yerinden bana yollanan testten.

böyle abuk soruların olduğu 20 küsür soruluk bir testi 15 dakikada bitirmem lazım. p=>q şeklinde çevirmeye kalksam vakit de yetmez iyi mi. :S

tüm balıkların kemirgen hayvan olduğu söylenmiyor dendiği gibi.
lakin bazı balıkların kemirgen hayvan olduğu çıkıyor ortaya. bazı*bazı (bazıkare) kemirgen hayvanlar dünyada yalnızdır olur. bazıkare ile bazıyı aynı alırsak, mantıken doğru olsa da, konsepte göre yanlış olabilir, cevap doğru olur. muhtemelen konsepte göre yanlıştır.

şöyle düşünelim o zaman
(ben genelde mantık sorularını anlayabileceğim gibi yapıp çözerim)
bütün fareler kemirgendir. aşıklar dünyada yalnızdır. bazı kemirgenler aşıktır. dolayısıyla bazı fareler dünyada yalnızdır.

evet yine de doğru çıkıyor. ya da benim kafam durmuş. son cümlede "bütün" deseydi mantık hatalı olurdu ama bazı dediği için mantıklı çıkıyor sonuç.

mantık sorusunda konsept nasıl oluyor? merak ettiğim, bilmediğim için soruyorum :)

@kediebesi
bütün balıklar kemirgendir ile
bütün kemirgenler balıktır aynı değildir. bütün balıklar kemirgen olsa bile kemirgenlerden balık olmayanlar da olabilir.

bütün balıklar kemirgendir ile kemirgen olmayanlar balık değildir aynı şey p=>q == q'=>p'

yev bütün kemirgen hayvanlar balıktır demiş
yani balık olmayan kemirgen bir hayvan yoktur demektir bu.
evet bütün balıklar kemirgendir demekten farklıdır haklısın ama yine de çözüme götürmez.

bir yanlisim yoksa assagidaki tablo mumkundur ve onerme yanlis olabilir! yani kesinlikle dogrudur diyemeyiz.

i44.tinypic.com

edit: butun asiklar balktir gibi dusunulmesin. o kumenin birazi disari tasabilir.
edit2: tasmamasi durumuda olasiliklidir. yani bu halininde dogru olmayacagi soylenemez.

@kediebesi bir daha dusun.

edit: aa boyle silmek olmaz ama!

@kediebesi, evet "bütün balıklar kemirgendir" ile "bütün kemirgenler balıktır" aynı şey değil ki.

gece gece uykulu kafamla kendi fikrimi söyleyeyim (tabi bunu yazana kadar aynısı yazılmazsa)

"bazı balıklar aşıktır" diyor ama bu balıkların illa kemirgen olması şart değil, kemirgen olmayan balık türleri aşıktır belki de :) böyle bakarsak da aşık olup böylece yalnız kalan balıklar aslında kemirgen olmayan balıklar olabilir.

aman öf uykum var benim.

o zaman aşık balıklar kemirgen diildir dememiz gerekmez mi?

@theli
pardon, düşünmeden yazdım. :)
kümelerin doğru gibi hakikaten.

@theli
grafiğe göre haklısın. böyle kümeyle gitmek en mantıklısı olacak. teşekkürler.

@ency herzaman en kolay ve en hizli yol bu. canimsin. hıck*

@kediebesi
bunun hakkında bilgi verilmemiş. işte bu yüzden doğru olmayabilir son cümle. yani bilgi yoksa olmak zorunda değil.

allaam bayılıyorum mantık sorularına :) beynimin nöronları coşuyo vallahi.
diğerlerini de yaz çözelim :P

@kediebesi, nerde demeliyiz bunu? soruda mı cevapta mı?
soruda demeliyiz diyorsan o zaman soruyu değiştirmiş oluruz, cevap olarak demeliyiz diyorsan da onun da kesinliği yok. kesinliği olmadığı için yanlış zaten. değil mi?

1. Örnek

Bir pazarcı yalnızca Erzincan peyniri satıyorsa, Erzincan peynirinin kenarı hiç bir zaman kırmızı değilse, bu pazarcı kırmızı kenarlı peynir satmıyordur.

Cevap. Bu sunuş mantıklı olarak düşüldüğü zaman doğrudur.

2. Örnek

Boyunu olmayanlar kravat takmıyorlar. Denizyıldızının boynu yoktur. Eğer denizyıldızlarının boyunları olsaydı kravat takarlardı.

Cevap. Bu sunuş mantıklı olarak düşüldüğü zaman yanlıştır.

bu diğer örnek sorular. ben teste bir bakayım.

aha jetonum şu an itibari ile tam olarak düştü evet :)
bazı kemirgenler aşıktır deseydi olurdu ama dememiş. önermenin ne yanlış ne doğru olabileceğini bilebiliriz diye düşünüyordum ama eğer iki küme hiç kesişmiyorsa -ki bununla ilgili bir bilgi yok dediğiniz gibi- o zaman soru doğru cevaplanmış.
hepinize teşekkür ederim hehe yıllardır mantık sorusu çözmemiştim.

45 soru vardı. 15 dakikada 30 tanesini cevaplayabildim.

php degil ama arayuz tasarliyorsan xhtml ve css gibi stillendirme ve bicimlendirme kodlarina hakim olman bence en mantiklisi. ama php konusunda sonuna kadar haklisin, o tip eleman arayanlar genelde "bir kisi alayim butun siteyi o yapsin" mantigindaki firmalardandir.

sadece arayuz tasarimlarsan freelance is sansin zor ama statik kodlama da yapiyorsan yetenegine gore cesitli freelance portallarinda (99designs gibi) is kapman muhtemel. ama yine de bir tam zamanli is tecrubesi senin icin daha iyi olur. ya da web tasarım hizmeti veren firmalar seninle calisirsa avantajin olur. sadece freelance türkiyede yurtiçiyle çalışıyorsan zor, insanlar alışık olmadığı için pek saygıda göremiyor.

Ahah o ilanların daha da ötesi birbiriyle alakasız 30 dili bilen adam isteyen ilanlar :)

Arayüz tasarımcılığından gerçekten ekmek yemek istiyorsan, freelance çalışırken bile düzenli bir gelire sahip olmak istiyorsan bu konuda yetenekli olmalısın ki sürekli iş gelsin. Diyelim yeteneğin var neler bilmem gerekiyor dersen şahsi kanaatim Photoshop, HTML, CSS ve mümkünse javascript kütüphanelerinden birini kullanabilecek seviyede JavaScript bilmenin yeteceği.

Freelance çalışırken mesele iş yapmaktan ziyade sürekli iş gelmesini sağlamak ve iş geldiğinde de disiplini elden bırakmamak. İş bulmak için elance.com, getafreelancer.com, odesk.com gibi ilan sitelerine bak. İşlerin sürekliliğini sağlamak için iş yaptığın vatandaşlarla muhabbeti asla koparmamalısın ki yeni bir işte sana gelsinler.

Bi de kişisel tavsiyem yurdum insanları ile çalışma. Ne yaptığın işi takdir ederler ne de hakettiğin parayı verirler. Böyle de lanet bi milletiz işte :/

bu duyuruyu açma nedenim sadece aynı şeyleri mi yaşıyoruz diye kontrol etmek istememdi. 1 sene tam zamanlı çalıştıktan sonra yapıp yapamayacağımı görmek için freelance çalışmayı denedim ama sanırım benim sinir sistemim bunun için uygun değil. adam 1 ay sonra arayıp sitenin şurasına bir baksana diyor.

işimde oldukça iyiyim. photoshop evladım gibidir, JQuery ve mootools kullanıyorum. CSS ve html'i tabi ki biliyorum.

@lpgli tosbaga
o sitelerden nasıl iş alıyorsun yahu. bu hintli arkadaşlar 200$'a sıfırdan dinamik web sayfası yapıyorlar. şahsen ben bu sitelere hiç girmiyorum bu yüzden.

bi süre freelance çalıştım.. o ilanlar saçmalık.. öyle biyerde çalışmak zaman kaybı vs.. çok sey söylenebilir.. free calısırken tasarım css konularında kendim kodlama gereken yerlerde programcı arkadaslarımdan destek aldım.. tavsiyem freelance devam etmeyi düşünüyorsan iş yükünü hafifletmek vs kazanımlar icin coder sağlam bi arkadasla calısman.. tabii işin maliyeti de buna göre olacagı icin bunu kaldırabilecek şirketlerle calısman lazım.. ama freelance calısmak bi macera..

şuan kendi acımdan düşününce iyi biyerde calısıyorum ve yaptıgım her iş ciddi anlamda referans olusturuyor öte yandan benden beklenenler de belli.. arayüz konusunda 4/4lük iş cıkarmam.. bunun dısında yine mesai kalanında özellikle geceleri freelance işler yapıyorum ama ekstra olması icin.. eğer gercekten ps + diğer konularda iyiysen önce kendini garanti altına al... maceraya gerek yok cünkü arkadasların dedigi gibi bu memlekette istedigin kadar iyi iş cıkar karsındakinin anladıgı misal.. neyse böyle işte.. :)

@ency hocam o sitelerden iş almanın yolu teklif yaparken işi gerçekten bildiğini göstermek. Ben bir CMS üzerine çalıştığım ve işlerim genellikle modül geliştirme olduğu için teklifimde daha önce yazdığım modülleri, kullanılan siteleri gösteriyor gerekirse iletişim bilgilerini verebileceğimi söylüyorum. Zaten makul bir adamsa karar verme sürecinde benimle yazışarak işi nasıl yapacağımı soruyor. Bu süreci adım adım fakat detaya girmeden anlatıyorum, yyazcağım modülün genel hatlarını veriyorum. O noktada zaten adam işi yapabileceğimi anladığı ve referanslarım sağlam olduğu için işi bana vermekten çekinmiyor.

Hintliler konusunda ise çekinme ciddi çalışan kimse öyle ucuza çalışan hintlilere iş vermiyor zira pezevenkler yarıda bırakıp kaçmaya meyilli. Türk olmanın güzel tarafı burda çıkıyor zira adımız bu şekilde kirletilmemiş henüz. Bi de düşük bütçeli işlerle hiç uğraşmanı tavsiye etmem teklifi yazdığın zamana bile değmez çoğu. Ama başlangıçta sırf iş yapmış ve müşteri memnuniyetini sağlıyor olduğunu göstermek için ucuz işler yapabilirsin. Zaten deneyim kazandıkça 200 dolardan ziyade bikaçbin dolardan başlayan işlere teklif vermeye başlarsın. Daha da güzeli bir alanda uzmanlaşıp site içerisinde tanınırsan sen teklif vermesen dahi ciddi iş yaptıracak adamlar senden teklif isteyeceklerdir :)

bu arada, themeforest.net sitesine girip ben de bu kalitede işler yapabiliyorum diyorsan belki müşteriye bile (abartmıyorum) ihtiyacın olmayacaktır. satışlar çok yüksek, iyi geliri var. ne satacağını tahmin edip uygulayıp satman gerek..

@efendy
kesinlikle denemeye değer. daha önce joomla template'i yaptım. bu kalitede iş çıkarabilirim.

edit:
codecanyon.net
bunun benzerini kendi sitem için yazmıştım. satmak hiç aklıma gelmezdi. tuttum bu siteyi.

natro windowslarda entrenix (kendi paneli sayilir) kullaniyor diye hatirliyorum. kullanici adi 4-6 haneli bir rakam ise natro kullanici adidir adamin, direk natro.com dan panele girersin.

edit: editini sonradan gordum. root diyorsa buyuk ihtimal linux vps kiraliyor. putty ile o ipden baglanmaya calis bir.

bir freelance web sitesi zaten en az 600-700 lira. freelance iş bulabilecek kadar çevren olduğunu düşünüyorsan bence eve çıkmak mantıklı. bulamayacaksan da 3-4 ay yine eve çık, en kötü paran biterse yine döneceğin yer ev olur.

@uckac
Freelance hiç iş yapmadım. freelance sitelerden iş bakmayı planlıyorum. Ama ne kadar iş yapılıyor o sitelerden emin değilim.

madem 3-4 ay yetecek paran var, buradan ev arkadaşı ara ve iş bul. o kadar sürede bulursun bence. freelance de iş her zaman gelmez sonuçta.

istanbulda'ysan web tasarımı ile ilgili bir iş yapabiliriz, şehir belirtmediğin için istanbuldaysan dedim.

@alchemistt

ankara'dayım ama istanbul'da iş arıyorum. aslında hangi şehir olduğunun pek önemi de yok.

ency, hazırlatmam gereken 1 basit 1 tanede karmaşık ve emek isteyen web sitesi projem var, freelance dendiği için şettim ama işi yapacak arkadaşla aynı şehirde olmak istiyorum çünkü face to face görüşüp detaylandırmalı falan..

@alchemistt

İşte ankaradan ayrılmak istememin bir nedeni de bu. bilişim sektörü yerlerde sürünüyor burada. Evet bu kadar uzaktan zor olur katılıyorum sana.

O zaman daha güzel bir sorum var, köyden indim şehire modeli tası tarağı toplayıp istanbul'a taşınmak mantıklı mı?

eğer imkanın varsa tabi istanbul a taşın, hem pazarın genişler hem dediğim malum sorunlardan uzaklaşırsın. köyden indim gibi olmaz ankaralılar kızar şimdi bak :)

İstanbul' a taşınabilirsin. Taşınırken de öncelikle ev arkadaşı arayan birinni yaına çık mesela. Sonra işler istediğin gibi giderse kendin eve çıkarsın.

* Sonuçtatek başına kira ödeyeceksen şimdiden daha uygun fiyatlı bir ev aramaya başla bence. Tekrar iş bulduğunda da yalnız kalmayı planlıyorsan bu akıllıca olur.
* Çok iyi tanıdığın biri varsa ev arkadaşı adayın onunla-onlarla konuş ev arkadaşı bul kendine ama biliyorsun iyi ev arkadaşı bulmak zordur ve samimi olsan bile ev arkadaşlığı başladıktan sonra herşey değişir!
* Tek başına ev tutman kira açısınan kendini güvence altına almana yardımcı olur belki ama istediğin gibi bir iş bulana kadar sıkıntı yaşaman muhtemel sonuçta, yani aileni-o ilçeyi geçici bir süre çekeceğini, işleir yoluna koyana kadar üzerinde durman gereken bir "basamak" olarak gör, sonra işleri yoluna koyup eski düzenine dönersin! Hem ailenle olunca para sorunu daha az olur, istediğin işi bulana kadar freelance olarak en azından bir müddet idare edersin! Sanredersen bu konuda maddi açıdan karlı çıkarsın! Bir süre baba evinde depresyondan ölmezsin! Sabredersin!
*Salon üyeliğini git bir konuş, küçük bir ihtimal belki bu konuda yardımcı olabilirler sana! şehir dışında olucam felan de, çabala işte birşey elde etmeye! Gittiğin yerde spor salonuna ayrıca para vermek istemezsen (ki istemezsin bence) koşu yapmaya, bisiklete binmeye (varsa), şınav-mekik-dambıl üçlüsüyle takılmaya devam edersin bir süre...depresyonunu alır!
* İstanbul'a gel bence! ankaradan çok da pahalı değil (göreceli!). Piyasa daha canlı her alanda.
* en önemlisi de bunun geçici bir dönem olduğunu aklından çıkarma! kriz yönetimi yap yani. bu kriz döneminde biraz "yırtınman" lazım olacak...ailenle olmak, işsiz olmak, yeni bir düzen, kaçtığın yerde bir süre kalmak zorunda olmak, spor yapamamak felan üstüne üstüen gelicek ama güçlü olmaya bak, aklını salim tut ki ona çok ihtiyacın var...bol şans!


Not: Deneyim :)
*

yapmayacaksın. zorlayamazlar ya.

iş tanımıma dahil değil dersin. çok üstelerlerse açar müşteriye küfredersin :)

Kavga etmezsen (tartışmazsan) üstüne gelmeye devam edecekler. Bazı insanlar sadece bundan anlıyor maalesef. Hatırlatmadığın sürece kim olduğunu unutuyorlar, kendi kendilerine anlayacak kapasiteye sahip değiller ya da kullanmayı seviyorlar. Sert çıkmak şart. Ben de ilişkilerimde gerginlik olmasın diye uğraşırım, ezilen olurum sonra da...

istediği kadar üstelesin. ben web tasarımcısıyım, kendiniz arayın diyin. gidin ve göstere göstere aramayın bence. kapak da olur, hiç birşey de yapamaz.

İşveren, kanunen emri altında çalışanlara "görev tanımı"na uymayan bir görevi veremez. Yani sizin görev tanımınız belliyse ve işe girerken bu konuda açık kapı bırakmadıysanız(yani mesela arta kalan zamanlarda rutin büro işlerine yardımcı olmak gibi) kesinlikle sizi zorlayamazlar. Size tavsiyem; çok üzerinize gelirlerse iş hukukundan anlayan bir avukatla temasa geçip onların ağzının payını avukatınız aracılığı ile verin. Hem siz yüz-göz olmazsınız, hem de hadlerini bildirmiş olursunuz.

ankara'da bulvarda adam magazasi.

burberyy, dudaklar uçuklamazsa tabi.

Tchibo ve Starbucks ve diyorum ben..Bi de Kocatepe Kahve evi olabilir diyorum..

envai çeşidiyle meşrutiyet üstündeki kahve evi

ankamall de bulunan eski adıyla kocatepe kahve yeni adıyla kahve evi(yeni adını tam hatırlamıorum) güzeldir.. en alt katta office superstore'un orda..

@jugador

dediğin yer kahve dünyası sanırım.


eğer oraysa evet, güzel bi yer. ben de tavsiye ederim.

ya ahali, inanmayacaksiniz ama bahs ettigimiz turk kahvesi ise balgat cevizlidere girisindeki eyvan restoranda ozel ikram kahve yapiyorlar. boyle her zaman bulmak mumkun olmuyor (telefonla sormakta fayda var). cok idda ediyorum benzer tatta bir kahveyi hic bir yerde icemezsiniz... [sanki dukkan benim :) ]

ama ne de olsa restoran, o yuzden starsucks filan gibi ortami yok haliyle! yemek veya tatli uzerine dusunulebilinir belkim...

bolu-goynuk
10 numara
umarim cok kisi gormez bu cevabi :)

bencede amasra bak balık çekti canım şimdi oruç oruç..

esayıysa mbul falan nerden çıktı anlamadım ama şu formül işinizi görür umarım;

=EĞER(EĞERSAY(L:L;K4)>=1;"var";"yok")

nasıl aklıma gelmedi bu benim. 500 küsür maili tek tek kontrolden kurtuldum. teşekkürler.

hyundai coupe olmasın? www.hyundaicoupetr.com burdaki kullanıcı resimleri bi incele istersen ;)

hatta :
www.hyundaicoupetr.com

evet bu. yalnız bu logo ne olaki? hyundai logosu yerine T harfi

Hyundai Tuscani ya da Hyundai Tiburon

öncelikle babanın sana olan desteğini sadece parasal anlamda değerlendirme, belki zaten öyle değerlendirmiyorsundur, hatırlatayım dedim.

ve ayrıca, bilemiyorum babanın düzenli geliri var mıdır, yani karpuz yetiştiriciliği gibi bir iş yapmazsa gelirsiz mi kalacak.

eğer babanın zaten hayatını devam ettirebilecek geliri varsa, bence kesinlikle verme paranı, baban sana çocukluğunda çuvalla harçlık vermiş olsa bile, biriktirdiğin parayı böylesine bir macera için çarçur ettirme.

not: bu paranın senin için çok çok çok önemli olduğunu varsayıyorum.

siz zaten karar vermişsiniz gibi görünüyor, nasıl doğru biliyorsanız öyle yapın. Vicdanınız rahat olacaksa vermeyin bence. Ama uykularınız kaçacaksa belki ortak olabilirsiniz işleri denetleyebilirsiniz falan diycem ama tarım işi de öyle evden denetleyebileceğiniz birşey de değil ki.

Üstelik de karpuz yetiştirmek bence iyi bir fikir sayılmaz, iki sene önceki korkunç sıcaklardan en çok etkilenen bitkilerden biri karpuzdu malum önümüz küresel ısınma.

çok da hayati bir önemi olduğunu düşünmüyorum babanız için.vermeyin bence hayırlı işlere gidecekse(eğitim v.s.)

ben olsam kesinlikle vermezdim yani.

adam emekli ama rahat durmuyor ki, küçük bir ilçede yaşıyor zaten, emekli parası rahat yetecekken böyle şeyler yapıyor.

ben tarım işine yatırım gözüyle bakmam. hatta zarar etmek isterseniz gidin çiftçi olun. mazot pahalı, gübre pahalı, meyve sebze fiyatları da çok düşük zaten.

parayı mecburen verecem artık. hayır diyebileceğimi sanmıyorum.

Bilirim bu tipleri. (Tamam seninki öyle değildir belki.) Hayatları boyunca asalak gibi yaşarlar. Her işi batırırlar çünkü işin başında adam gibi durmazlar. Ona buna ikramı severler. Sermayeyi yer bitirirler.

Bütün bunları yaparlar çünkü çocuk ruhludurlar. Çocuklarına adam gibi babalık edemezler. Kötü olduklarından değil, dedim ya, kendileri çocuktur daha.

Sakın verme 5 kuruş. Arkası kesilmeyecektir. Eninde sonunda yetti be diyince kötü sen olacaksın yine. O zaman şimdiden kötü ol.

@pichoscosama
işin başında durmama konusunda haklısın. daha önceden oto galerisi vardı. dükkanı sürekli bırakıp okey oynamaya giderdi. dükkana bakan da ben ve kardeşim olurdu.

tarım işinden de hiç anlamıyor. ben fikir versem dinlemiyor, kendi bildiğini yapmakta ısrar edip duruyor. geçen senelerde de kavun yetiştirmeye çalışıyordu ama zarar etti.

verme. böyle yatırımlar için bankaların tarım kredileri var. özellikle ziraat bankasının. gitsin alsın. ayrıca bir baba çocuğunun geleceğini iki tane karpuzdan daha çok düşünmelidir. verme arkadaşım git doğru düzgün hayatını kur ilerde istediği kadar karpuz parası verirsin.

Böyle düşünüyorsanız vermeyin parayı. Dediğiniz doğru tarım batarken, herkes organik tarımcılık gibi çok uzmanlık isteyen işlere yönelirken karpuz yetiştirmek akıl karı değil, üstelik karpuz yükte ağır, pahada hafif birşey, hani safran falan dese bi derece. İnanmadığınız bir işe neden para yatırasınız ki? Üstelik de sizin için önemli olan bir paraysa.

Benim de dayım sizin babanız gibi o yüzden az çok tahmin edebiliyorum, sizden istediği borç bununla kalmayacak, zarar edecek borç isteyecek, tohum alması gerekecek borç isteyecek sonu gelmeyecek, ne siz mutlu olacaksınız ne de o.

Olur da parayı batırırsa bir de siz bu yüzden yurtdışına gidemezseniz önüne geçilemez sürtüşmeler ortaya çıkabilir, ona karşı duygularınız çok olumsuz bir hal alabilir, kendinize de öfkelenirsiniz ayrıyetten.

Ona güvenmediğinizi söylemek zorunda değilsiniz, bu projeye güvenmediğinizi sebepleriyle açıklayabilirsiniz.

kendisi arayıp söylemiyor, annemi aracı yapmış. böyle de bir adam işte.

parayla traktör alacak sanırım. traktörü benim üzerine yaptırmasını mı istesem?

nolucak ki traktör sizin üzerinize olunca? şimdi hayır diyemiyorsanız, işleri batırırken elinden traktörü alıp satabilecek misiniz?
Bence siz de annenizi aracı yapın ve parayı hani yatırınca uzun süre geri alınamayan hesaplar falan var ya faiz falan veriyolar, onlardan birine yatırdığınızı söyleyin.

traktörü kendi üzerine yaptırsan bile satmana bir şekilde engel olabilir. kötü bir durum cidden. farklı bir baba profili. kesinlikle bir bahane uydurup paranı geleceğin için muhafaza etmeni öneriyorum. aynı durumda olsam hiç vicdan azabı duymadan söyledigimi yapardım.

(bkz: baba)

vicdan yapılacak bir konu değil bu senin hayatınla alakalı. master yapmak için biriktirdiğin parayı niye çarçur edeceksin karpuzla kavunla? duygu sömürüsü bu.

aç olsa açıkta olsa ben bile derim yahu bak şu babana biraz ilgilen diye de anladığım kadarıyla öyle bir durum da yok. annenle birlikte bir kursa falan yazdır onları sen düşsünler yakandan. adam emeklilik sıkıntısından bulaşıyordur böyle işlere. amway'e girsin ya da. hem vakit alan bir iş hem de yatırım istemiyorlar bildiğim kadarıyla.

bu senin tüm hayatını etkileyecek bir karar. benim bir arkadaşım da benzer birşey yaşadı ve yurtdışına gidip okuyacağı parayı ailesine verdi ve pişmanlığını yaşadı. sonuçta para iki günde çarçur olabilir babanın elinde ama aynı para senin geleceğin de olabilir. ileride bir araya getiremeyebilir sonra da geç oldu diye vazgeçebilir sonra da çok pişman olabilirsin, bunu ihanet gibi düşünmemeli sonuçta sen o parayı vermedin diye açda açıkta kalmayacak kimse. o karpuz yetiştirecek diye sen hayalinden olmamalısın.

p.s. bi de neticeyide bizlerle paylaşırmısın?

bu soruyu vermeme kararınız konusundaki vicdan azabınızı hafifletecek telkinler için sorduğunuz açık. yalnız birşey dikkatimi çekti, hem "araba alma niyetiyle biriktirdiğim para" demişsiniz hem de "yurtdışı master için para" demişsiniz? ortada ikisine birden yetecek bir meblağ mı var, dönüştürmeyi mi düşünüyorsunuz birbirlerine nedir?

ek olarak ilk veya ortaokulda harçlık almamanın sorun olduğunu ilk defa duyuyorum. lise için bir miktar kabul edilibilir, olrayt. üniversitede de "harçlık almadan" derken talep etmemiş de almamışsınız gibi bir durum var. benim düşüncem üniversite zamanı özellikle bir erkeğin ailesinden göbeğini hafif hafif kesmesinin zamanı olduğu. bilgi için diyorum ben de başarı bursluydum ve okulun verdiği cep harçlığı + çalışmalardan biriktirdiğim parayla hem 4 senemi idame ettirdim hem de üzerine interrail falan bile çıktım.

demem o ki sanmayın herkesin ailesi para akıtıyor; ki bu bahsettiğim profil gayet orta-yüksek sınıf sayılabilecek skaladaki aileler için bile geçerli. dolayısıyla "onlar bana para vermedi ben de onlara vermem" prensibi çok geçerli bir mantığa büründürme mekanizması değil.

gelelim şuanki durum, şuanki paraya. ben şahsen babamın sağa sola, kredi kartına borcu olup boynu eğik dolaşacağına, bana borçlanmasını tercih edilebilir buluyorum. ha bunca borca rağmen bir de iş kurmak elbette tehlikeli. para sizin, karar sizin ama ben biraz bencillik ettiğinizi düşünüyorum. istediği meblağ nedir bilmiyorum ama en azından borçlarını kapatacak kadarını vermeniz iyi olurdu.

@lhun
parayı master için biriktiyorum ama 1 sene daha buralardayım, ancak birikecek. bu sırada da işe gidip gelirken kullanabileceğim bir araba alma niyetindeyim. farkındayım sadece harçlık hesabını ile değerlendirme yapamayacağımın. tabiki hesaplasak onlara oldukça borçlu çıkarım ama bu borç sürekli ileri kuşaklara akan birşey olarak düşünüyorum. dedemden babama geçmiş, ondan ise bana.

parayla iyi birşeyler yapacağını bilsem gözümü kırpmadan veririm. ben parayı kullanmasını bilen ince düşünüp yatırım yapmaya çalışan biriyim. babam ise tam aksi. kredi kartı borcu varken bunu ödemek yerine borçla serüvene atılan birisi.

hala hayır diyebileceğimi sanmıyorum. sabah annemle konuşup durumu anlatırım. bakalım ne olacak.

çocuk ruhlu adamlardan biriymiş baban, bende de bi tane var ordan biliyorum.
anladığım kadarıyla aç açık değiller, geçinip gidiyorlar emekli maaşlarıyla..yani hayatları bu karpuz işine bağlı değil..tamamen macera olsun diye düşünülmüş bir iş(kesin birileri gaz vermiştir bu işte para var diye)... ama senin hayatın bu paraya göre yön değiştirecek. herkes babandır bencillik yapma ver diyor ama bence bu parayı vermemek bencillik değil, bilakis babanın senin geleceğinle ilgili bir paraya göz koyması bencillik...zamanında babam, annemin çalışırken yaptığı bütün birikimi, abuk subuk işler yapmak için istediğinde ben de anneme "evlilik birbirine destek olmaktır, paranı ver bence, hem zaten fazlasıyla geri ödeyeceğini söylüyor, merak etme" demiştim..ama hiç de öyle olmuyor malesef...ne o paralar geri geldi, ne yapılan işlerden hayır geldi...abuk subuk şeylere yatırılan paralarla şu an emlak zengini bile olabilirdik öyle söyleyeyim...
sözün özü bence verme, babanın bir sezonluk eğlencesi için hayatının fırsatını riske atma...

en basit cözüm, "baba vermeyi isterdim ama maalesef hepsini $u an icin vadeli hesap/tahvil/bloke yatirimda baglamis durumdayim, cekmek istersem 60% zarar olacak geri kalan da sana yaramaz zaten, baska bir yol düsünelim" demen.

Elbette baban, maddi olaylar araniza girmemeli ama bu sabikali, demek oluyor ki bile bile lades olmaz. Ancak ve ancak dü$kün duruma gelir gibi olurlarsa elbette yardim edeceksin.

Biraz vicdansiz bir yaklasim gibi oldu ama alaturkaligin lüzumu yok.Zaten kriz ortamindayiz, bugüne kadar nasil idare ettilerse ayni sekilde devam edecektir. Para senin, nasil yatirim yapacagini belirlemen gereken de sensin, baskasi degil!

bu saatte ne karpuz yetiştirmesi ki bu... daha en az 3 ayı var karpuzun :/

@ency;

Bir kere kötü ol. Rahat edeceksin.

Baban benim babam gibi biri olsa (babam işçi emeklisidir. karısı ve çocuğu için, son 5 senesi günde 12 saat mesaili, 30 sene eşek gibi çalışmıştır.) ne istese ver derdim. Ama değil işte.

tamamdır. itiraf edeyim ki amacım şeytanın avukatlığını yapmaktı ki böylece reddederken daha kolay olabilme şansı olurdu sizin için.

şimdi gelelim reddetmeye, belirttiğim gibi kişisel fikrim ilk yorumumun aksine belki ufak bir meblağ haricinde kesinlikle reddetmeniz. ama "hayır diyemeyeceğim" dediğiniz şeyin sebebi ne tam olarak bunu düşünelim.

eğer suçluluk duygusu, ihanet hissiyse, kendinizi master vs gibi geleceğiniz için gayet önemli adımlarından mahrum bırakmak (en azından riske atmak) kendinize ihanet etmek değil de nedir? bence insan bunun için çok daha fazla suçluluk duymalıdır.

ikincisi ortalıkta hala bir suçluluk olacaksa bile bu orantılı olmalıdır. babanız iş için karar verirken sizinle oturup konuşup teati yaptı mı, fikrinizi aldı mı böyle bir yardıma ihtiyacı olacağı konusuna? sanmıyorum. öyleyse para "ihtiyacı" sizin sorumluluğunuz değil, onun sorumsuzluğu sonucu ortaya çıkmış birşey. böyle bir beklenti içine girerken kendisi ne kadar suçluluk duyuyor? çocuğum bu parasıyla geleceğini kuracak diyor mu? çocuğunun geleceğini mi öne koyuyor, yoksa ne sonuç getireceği belirsiz bir işi mi? eğer o bu kararı verirken suçluluk duymuyorsa sizin hiç ama hiç duymamanız lazım.

eğer içsel muhasebelerinizden ötürü reddedemem diyorduysanız bu saydıklarım biraz olsun reddetme kararını (ki en mantıklısı) vermenizi kolaylaştıracaktır.

ama başka ihtimallerden biri var ki bu da babanın o açıklanamaz otoriter/cezalandırıcı figürü. şayet böyle özellikleri var da bunlardan çekinip reddedemeyecekseniz işler daha zor elbette. bence yine de bunu kendinize karşı bir sınav alıp, reddedebildiğiniz takdirde başarılı hissedeceğiniz şekilde bir mindset oluşturmanız süper olacaktır.

öte yandan önceki yorumumda belirttiğim şeylerin bir önemi daha var. reddecekseniz, bunun gerekçesini bahaneler seviyesinde nispeten zayıf çıkarımlar (bana harçlık vermediler) değil de yukarıda saydığım gibi, güçlü ve mantıklı, pek suçluluk duymayan bir şekilde reddetmeniz kendinize saygı konusunda da elzem.

yani salt paranın verilmemiş olması değil, neden ve nasıl verilmemiş olduğu.

"Hayır" demeyi başarmanız herkesin yararına olur. Herkes yazmış zaten bir tür eğlence, macera babanızın atıldığı, "patron" olma sevdası, sıkıntı, bir yerlerden toparlama ve başarılı görünme hırsı bir sürü sebebi olabilir babanızın bu isteğinin.
Ama siz de görünen o ki az destekle okumuşsunuz, çalışıyorsunuz,para biriktirecek kadar akıllı ve tutumlu davranmışsınız neden bunları bir macera için çöpe atasınız ki?
Hem sonuç olarak daha önceki işlerini batırdıysa yüksek ihtimalle çok umutlu görünmeyen bu işi de batıracak, bu da bir sürü huzursuzluğa, mutsuzluğa, sürtüşmeye yol açacak. En azından bunları engellemiş olursunuz istediği borcu vermeyerek.


Hem insan neden hiç bilmediği bir işi yapmaya kalkar ve bir de traktör falan gibi büyük yatırımlarla başlar ki buna? önce bir fizibilite yapmak küçük alanlarda küçük yatırımlarla deneyip bir değerlendirme yapmak gerekmez mi?

o para uçar. %35den çok çok daha az bi ihtimal var belli.
bir iki kötü deneyim olsa, yine de düşünebilirim ama sanki baban daha çok kötü referansa sahip.
ben olsam lisan-ı münasip ile otur oturduğun yerde artık minvalli bi konuşma çeker konuyu kapatırdım.

(bkz: #9261791)

verme.

naptın???

@mahnita

bugün havale yaptım. geri vereceğini, hatta fazlasını vereceğini söyledi. inanmadım ama yapacak birşey yoktu. bakalım geri alabilirsem tekrar yazarım buraya.

gene vicdanın rahat etmedi demek ki. Allah sana daha çok para versin İnşallah, hem arabanı alırsın hem master ına gidersin rahat rahat. BAbam geri verdi mi vermedi mi derdin olmaz.

aldı mı acaba :)

kesin alamadı.

merak ettim takipteyim
umarım işleriniz düzelmiştir.

Sakın verme.

7 senelik duyuruyu nereden buldunuz yahu?

Duyuru sahibi arkadas vefat etmisti zaten, su an yazdikilarinizi okuyabildigini sanmiyorum pek...

arkadaş intihar etmiş vay be.
Yazılanlardan böyle anladım

ev'in 3 de 1 i senin istediğini yap, kimse birşey diyemez. derse üçgen vüducun ve adonis kasların işe yarayacaktır.

one night standciyi sktret de normal yenge kıvamında sevglisi olan elemanınkisine karşı efendi ol.

kendi odanda istediğini yaparsın ama ortak kullanım alanları var. oturma odası, mutfak...vs. kendi evin olmuyor malum.

edit: ha odayı 3 e böleriz dersen de adam gelir kendi kısmına sıçar gider. bi şey de diyemezsin niye sıçtın diye.

eğer ev arkadaşın adabıyla, arada sırada getiriyorsa yavuklusunu, sen de ona göre saygılı davran.
ama yok yarı-evli bir yaşam döngüsü içine girdilerse, koy götüne rahvan gitsin. takıl sen de dilediğin gibi. rahatsız olan kız arkadaşını getirmez, misal ben getirmezdim.

eğer sevgilisi adonis'lerinden rahatsızlık duyuyorsa söyle kiraya 1/4 katkıda bulunsun sonra söylesin. sen hatunla değil erkekle aynı eve çıkmışsın. ama tabii ev arkadaşını seviyorsan arada bir usturuplu gezmekte fayda var.

Bokser fazla ciplak oluyor da, sokakta giyebilecegin bir sort ile dolasabilmen lazim.

kafana göre hocam , parasıyla değilmi :)

şu açıdan da bakmak lazım tabi; ev arkadaslarında kiranın 3'te 1'ini ödüyo. Dolayısıyla onların da kız arkadaşlarıyla rahat edebilme özgürlükleri var... biraz empatiyle çözülmeyecek iş değil sanki...

bayanların koloni halinde kaldığı evlerde benzeri sortunlar mevcut. biz bunu misafir geleceği zaman birbirimize haber vererek çözüyoruz. evde misafir varken de böyle olağan dışı bir durum olduğunda birbirimizi kolluyoruz tabi ki.
arkadaşlarınız sizin çıplaklığınızdan rahatsızsa hem siz hem de arkadaşlarınız biraz daha dikkatli olarak (iki taraflı) bu durumu çözebilirsiniz. kızlar da çıplak görünce bayılıp düşmez hemen, meraklanmayın.

bence istediğiniz gibi dolaşabilirsiniz. kızların rahatsız olma ihtimali varsa bu sahneden onları korumak sizin göreviniz değildir. onu yanında getiren arkadaşın görevidir. yani sevgilim rahatsız oluyor diye düşünüyorsa ya sevgilisini getirmeyecek ya da kızla konuşup bu adam böyledir, mazur görüver diyecek. Eğer söz konusu kız sizin misafirinizse ve rahatsız oluyorsa o zaman saygı göstermek size düşer ama...

bu insanları alıştırmaya da bağlı. evlenmeden evvel uzun süreli ilişkim olan bir sevgilimin evinde bayaa vakit geçiriyordum. onlar o zaman 2 hatun olarak ev arkadaşıydılar ve ben yüzsüzlüğün dibine vurarak o evde yaz aylarında sadece boxer ile geziyordum. insanlar alışınca evin kedisi gibi oluyorsun. sizde ters tepebilir tabi, bilemem. :)

valla her şeyi geçtim, bir dişi olarak one night stand için bi eve gitsem donuyla gezen adam görsem kapıdan bile dönerim... ne o öyle sapık gibi, boxer bu paçasından görünür, darsa zaten ayrı rezalet

ev arkadasların senin bu durumundan rahatsız mı o önemli. kiranın üçte bir bölümünü veriyorum ne yaw. o zaman üçte birlik bölümünde ne halt ediyorsan et demezler mi.
evet ben boyle bi eve gittim. kalan arkadaşımın bir kız arkadası olaraktan. sevgilisi felan da değilim. eleman öyle akşam bi süre bornozla tv izledi. sonra sabah gordum koltukta boxerla uyuyakalmıştı.sen olabilir misin bu arkadaş acaba

sadece boxer ile pek dolaşmıyorum tabiki, sadece banyodan sonra odama geçerken öyleyim ki oda banyo arası 1.5 metre. normal şartlarda şortluyum. şu ana kadar gelen kızların karşısına da böyle çıkmadım ama çıkmak hakkım diye düşünüyorum.

empati yaparsak, ben kız arkadaşımı getirince onların nasıl giyindiğini pek takmam. ama tabiki boxer yerine şort giymesi daha mantıklı.

@berrak sudaki kırmızı balık
eleman süpermiş ama ben değilim :D

@ilse
adam aynı anda iki kız bile atıyo odasına, bu kızlar beni öyle görse ne farkeder onlar için.

en temizi ya hepiniz boxerlarla takılın ya da hiçbiriniz..ilse'nin dediği gibi mazallah bi kaza falan olur..biri gelir arkanızda boxerınızı indirir şakaaa diye..rezillik çıkar..ne gerek var di mi ama..

aynı bunalımsal dönemden bende geçiyorum şu sıralar hey şey boş anlamsız geliyor, sonra başka insanların ne amaçla yaşayabileceği sorusuna yöneliyorum aynı şekilde sanırım başkalarının amacından feyzalmak gibi br hedefim var, bilemiyorum , cevaplayın yahu bu soruyu aydınlatın bizi..

içgüdüler yaşatıyor. neslin devamı.

açıkçası hiçbir şey ama arada inanıyorum be yarının daha güzel olacağına, belki o tutunduruyor beni.

1-2 ay boyunca cehennem hayatı yaşıyorum gibi oluyor, sonra birgün o kadar ilginç bir şey geliyor ki başıma. anaa yaşam değişik bir şey diyorum. sonra bu döngü devam ediyor..

belki de o ilginç şeyler inandırıyor arada yarının güzel olacağına. ha belirtmeden geçemeyeceğim yarının güzel olma ihtimali %0.0000000000001..

Mutlu olmak icin yasiyorum. Illa somut bir amac mi olacak yani, amac mutlu olmak iste. Somut olanlar plan oluyor, ya da hayallerini gerceklestirmek diyorlar..

uzaylılar gelir diye bekliyorum ben kendi adıma.

sevdiğim insan(lar)dan başka birşey yok beni hayata bağlayan. kanımca insanı hayata bağlayan nesneler(maddeler) değil de insanlardır.

@dambil
usta o ihtimal ne öle ya. sen benden de karamsarsın.

@ermanen
mutlu olmak garanti değil ki. hatta ortalama bir yaşamın en fazla %24.68 i(küsüratlı verdim.) mutludur. bu kadarcık bir mutluluğa tutunmak çok zor yahu.

@mortifera
Koptum resmen. mükemmel bi neden.

@cro magnon
beni hayata bağlayacak kadar seveceğim birini uzun zamandır bekliyorum zaten.

@ency:

karamsar mıyım yoksa gerçekçi miyim ben de bilmiyorum=)

insani hayata bağlayan, yaşam denen zorluğun bir şekilde üstesinden gelinmesini sağlayan, manevi değerlerdir.

yani bu aslında, işe yaramak/üretmek ürettiğin şeyden dolayı mutlu olmak.. sanatkârlık olabilir herşey olabilir, bir projede bir iletişim ağını bile çizmek insanı mutlu edebilir yani buna kısaca çalışmak denebilir.

ama tabii ki bu üretim yapmak için yaşadığımızı değil, mutlu olmak için yaptığımız dolayısıyla mutlu olunca da yaşanabilir bir hayat sürmeyi sağlıyor.

kimisi için maneviyat tasavvufi bir anlam taşıyor, bu da dinin gerektirdiği şekilde yaratan'a olan bir hükümlülüğü sürdürmek için oluyor.

kimisi içinde çevresinde ki insanların varlığı keza bu benim içinde geçerli (sadece sevgili değil) hayatı yaşanabilir kılıyor.

hayatta mutlu olmak için nedenler arayıp duruyorum, bunun için yaşıyorum aslında..

ben meraktan yaşıyorum valla. uçan ayakkabı falan yapacaklar mı diye. veya sınırsız bi güç kaynağı bulup uzayda gezebileceğiz mi diye.

ha bi de, öldükten sonra bi bok olcak mı diye yaşıyorum. hem kendimi öldüresim olmadığından hem de üst paragraftaki faztezilerim sebebiyle vadeli hesabımın dolmasını bekliyorum. bi de natalie portman var ki, öf.

@mortifera: yok abi, ben konuştum. bi dahaki reenkarneye işalla.

şu jüriyi atlatayım, cumartesi mezunlar günü var ilkokulumun. katılamayacağım ama akşam taksimde görücem milleti. ondan sonra ne yaparım bilmiyorum, sonbahardan beri hayatım gayet boktan geçiyor, carpe diem sadece.

@kobretti: maneviyat dediğin de insanlarla birlikte gelen birşey değil mi zaten? kimse okumadıkça mükemmel şeyler yazsam, çizsem, söylesem ne yazar? kimsesiz olduktan sonra ahirete inansam ne yazar?

ben rastgele yaşıyorum açıkçası. okumam lazım, kitap açıp ders bile çalışmıyorum. kötü giderse kafama sıkar siktir olup giderim, benim mantalitem bu.

edit: ama birine bağlanırsan iş değişiyor. sadece kendi hayatından sorumlu olmuyorsun. okursam sırf onun için okurum.

gemi halatı bağlıyor beni. biraz çözülse kopup gideceğim hayattan (espri değil, felsefe yaptım).

çeşitli hobiler, ilgi alanlarıdır gerçek cevap. çocukluğumdan beri uzayla ilgiliyimdir. bok gibi olduğumda teleskobumu park'a çıkarır, o anda hangi gezegen varsa ona bakarım. gözleme uygun bir şey yoksa da merceği ters çevirir, karşı apartmandakileri dikizlerim.

sonracığıma, dslr aldığımdan beri fotoğraf çekmek, sonra photoshop'ta onlarla oynamak bağlar beni hayata.

eööv, bak mesela bir sürü film indir. ouvv hepsini izleyecem" de. sonra izleme. ama bir gün izleyeceğini bil.

uğraş bul bir tane işte.

ben her an sevişebilirim diye yaşıyorum, yoksa dakika durmam.

@cro magnon;

içerisinde yaşadığımız toplum ıssız bir ada değil dolayısıyla, bir şekilde buraya adapte olmuş herkesin, kalitesi önemli olmayacak şekilde sosyal bir hayatları var.. kimsesiz olarak kendinizi hissederseniz, dolayısıyla bu evrede yapabilecek birşey zaten yok.

yani herşey bizim elimizde nasıl istersek öyle oluyor(uyum anlamında)

şartların gerektirdiği gibi bir şekilde bir hayata adapte olunur, koşullar değiştiğinde de bir şekilde alışılır, kolay veya zor tartışılır ama kimsesiz değildir hiç kimse.

siki sikine yaşadığımı şimdi fark ettim.

kısa veya uzun vadeli hedefler oluyor sürekli, onlar hayata bağlıyor, ya da acılar, sorunlar ve onlardan kurtulma çabası. arada hedefsiz kalınan vakitler de oluyor. ama çok sürmüyor. sen de kendine hedefler belirle, onlar için çabala.

cidden çok enteresan bir evrende ikamet ediyoruz... bir dk öncesine kadar tek ve birincil derdim intel i945G/GZ chipset driver bulmak iken (yine de aklınızda olsun neyse...)bu duyuruyu görür görmez kendimi matrixteki bir bitten bile değersiz hissettim derdim eger yedi-sekiz ay önce olsa! nefret ettiğim bi okulu son senesinde bırakıp kendimi çeşitli işlerde(şişşt saçmalamayın öyle diil!) çalışırken buldum. sözde kendime meydan okuyordum,kendi kurallarımı kendim koyuyordum geç de olsa...benim yerim burası degil, ben sanatçıyım sanat gibi de yaşamımım olmalı sanrılarıyla hayat gayet de güllik gülistanlıktı benim için isyankarı oynarken... o işten çıkıp başka birine girsem de olurdu iki ay ortalıktan kaybolup backpack tatili yapsam da...öylesine fütursuzca anlayacagın...
sisteme falan karşı gelme geyiği değil bahsettiğim.başka birşey... beyin kapasitesini zorlayacak derecede çok düşünmeyle orantılı icraata geçememe sorunuydu aslında bu...ne sanatla hayatımı kazanmak için uğraş veriyordum ne de boktan okulumu bitirmekle! baktım o kadar düşünmeyle de olmuyor o zaman saldım kendimi toplumsal mantığa...bıraktım mantığımı çayıra...o gün bugündür en büyük dertlerim; bir sonraki günün dersine geç kalıp kalmayacağım, akşam hangi filmi izleyip izlemeyeceğim,arkadaşlarla akşam buluşulacağında annemi de üzmeyeyim arkadaşları da ekmeyeyim ikilemi v.b demem o ki; hayatı minicik, sığ ve düz amaçlarla yaşamak lazım geliyormuş ben geç anlamışım.şimdilik görünen o ki nefret de etsem garanti iş imkanı olan bir mesleğim olacak,ailemle eskisinden daha iyi anlaşıyorum,arkadaşlarımın sitemleri kesildi pek hatırşinas bir arkadaşım artık...yanisi o minik amaçlar toplanıp birleştiğinde gerçek amaca ve huzura(eet kalp gözü de izliyorum artık asadsada) götürüyormuş meğer insanı...düz olmaktan korkmayın(hayır % yüz düşünce gücü okumam o kadar da degil!)

ortak baglayan sey herkesi "hayaller, beklentiler" iste.. onceki yazilanlar da bu kapiya cikiyor.
herkesin bir beklentisi var,
ufo beklemek, kiz cocugu hayal etmek, evlilik, bol para kazanma arzusu, en azindan tum parami bir seylere harcayabileyim ondan sonra sona erebilir hayatim dusuncesi, hayata bir seyler birakabilmek, vs.. hatta bazen korkular.. hayatima son verirsem acaba bu hayattan daha kotu bir sey basima gelebilir mi endisesi ile bile en azindan bir sekilde surdurenler var yasamini..


size bunu soru olarak sordurcak derecede bunalimsal bir donem bence. degismesi de mumkun er ya da gec.

kendim için yaşıyorum. şu hayatımın amacı yok, ne fark yaratır vs gibi bunalım düşüncelere ben de daldım, çıkmam uzun sürmedi çünkü çok saçma. illa bişey için yaşanmaz. sorma, yaşa git arkadaşım ne kastırıyosun. bundan sonra "bunu yapmak neyi değiştirir" yerine "bunu yapmak hoşuma gider mi" diye sor. olumlu cevap alırsan deli gibi motive oluyorsun.

Uzun zaman üzerinde düşündüğüm bir soruydu: neden yaşıyoruz ki? Aynen sizin gibi insanlara sormaya başladım :) Sonra insanlar sadece mutlu olma ihtimaliyle yaşıyor diye düşünmüştüm.
Ben ise kendimi öldürecek kadar cesarete sahip olamamaktan yaşıyor olabilirim, ama hayatımın devamını merak etmiyor da değilim. Sonuç olarak merak olsa gerek.

guc ve para?

öncelikle seni nelerin mutlu ettiğini bulman lazım. benim her zaman yaptığm şey budur. beni neler keyiflendiriyor, neler enerjik tutuyorsa onlarla hemhal olmaya çalışıyorum. bunlar arkadaşlar olabilir, hobiler olabilir, değişik mekanlar keşfetmek olabilir.. önemli olan ne istediğini bilmen. kimse karamsarlık üzerine bir hayat yaşamaktan hoşlanmaz sanırım. ne demişler: "geçmişi vaad etme, geleceği murad etme, anını berbat etme."

insanı yaşatan arzularıdır.

yaptığın herhangi bir şeyin, çok istisnai durumlar hariç, uzun vadede önemsiz olduğunu kavramak ilginç bir tecrübe gerçekten. koskoca roma imparatorluğu bile yıkıldı, sen istediğin kadar 3.70 gpa yap. öbür taraf gibi masallara filan da inanmıyorsan tek yol hedonizm bence. cryogenics gibi bir opsiyon her zaman mevcut tabi.

niye yasamiim ki? gormedigim suruyle yer, taniyabilecegim zibilyon tane insan, bulgur atmami bekleyen kahverengi kumrular, sayemde hayatlarinda kucucuk olsa da bir seyler yapabilecegim canlilar, bitkiler, kendim, esyalar var. sen soyle simdi hayatta yapilcak bu kadar sey varken niye yasamiim ki? hih!

o kadar da umutsuz değilim canım. hatta zamanımın çoğu zaman arkadaşlara umut dağıtan ben oluyorum. evde yalnız geçirdiğim haftasonunun etkisi bunlar.

benim de hayallerim var. seneye yurtdışı mastera gidiyorum. belki hayatımın aşkıyla karşılaşırım sonra hep istediğim dünyalar tatlısı bir kız çocuğum olacak.

Sadece merak ettim, arkadaşlara da soruyorum bu soruyu. Herkesi bağlayan bişeyler var gördüğüm kadarıyla. sanki çoğu çaresizlikten seçilen yollar gibi.

Ömrün o büyük sırrını gör bir bak da
Bir tek kökü kalmış ağacın toprakta
Dünya ne kadar tatlı ki binlerce kişi
Kolsuz ve bacaksız yaşayıp durmakta

umutlar için yaşamak çok zor. bazen düşünüyorum da yarını yaşayacağını bilmeden umutlara sarılıyoruz. benim için en mantıklısı ölmüyorsam yaşamalıyım ilkesi.

simdi soyle bir problem var yalniz:

"benim de hayallerim var. seneye yurtdışı mastera gidiyorum. belki hayatımın aşkıyla karşılaşırım sonra hep istediğim dünyalar tatlısı bir kız çocuğum olacak."

demissin, bunlar tam olarak olmasa, hayatinin aski degil de oraya biraz yakin birisini bulsan, cocuk da dogum itibari ile kel, biyikli ve cirkin cikarsa, "napalim idare edecegiz artik" mi diyeceksin, yoksa "fuck my life" moduna mi gireceksin?

ya da gercekten hayatinin aski onune cikacak, guzel bir kiz cocugun olacak, ama 3 sene sonra askin biterse o zaman ne olacak? ("onu o zaman dusunuruz" diyebilecek birisine benzemiyorsun dediklerin ile. <3 satirdan karakter analizi: ben yaptim oldu> ) bu durumda hayatin onune cikardiklari ile mucadele etmeyi mi sececeksin, yoksa yine mutsuz mu olacaksin?

yani hayatin senin elinde degil pek, hic bir zaman da olmayacak, mesele senin buna nasil yaklastigin, umutsuzluk kisir dongusu icine girip girmedigin. mantikli olani umutsuzluk ve mutsuzluk getirse de, bazen mantikli yaklasmamak gerekebiliyor hayata, yoksa canli cikmiyorsun, bence.

basketbol.

oynadığım her saniye yer yüzünden ayrılıyorum. zaman ve mekan boyutu kayboluyor benim için.

yemin ediyorum basketbol olmasa bu yavşak ve şerefsiz dünya çekilmez. (benim için)

tabii ki başka güzel şeylerde vardır.

misal futbol-tenis-resim-müzik-dans gibi sportif veya sanatsal olaylar uğrunda yaşanmaya değecek şeyler.
ama lalak gibi gezip, güç ve para uğruna bir ömür harcamak bana göre değil.

@bunubenyazdim

aşklar hep bitiyor zaten. bitmez bu sefer dediğimde de bitiyor. onun için üzülmemeyi öğrendim.
40 lı yaşlardan sonra bir yelkenli alıp güneye yerleşirim artık. tek derdim de balık tutmak olarak mutlu mesut devam ederim.

kendini izole etmek problemini cozecek mi ama? istedigin o mu, teknede yalniz yasamak, kendi kafanin icinde dusuncelerin beynini yemesi, konusacak kimseyi bulamamak, bunlar mi cikis yolu? ya secme hakkina sahip olsa idin? "ben 40 yasinda daha zengin, daha guclu olacagim ki o zaman butun secenekler onumde olsun, ve geri donulebilir secenekler olsun" desen, bunun icin ugrassan, 40 yasinda "ben tekne alip guneye gideyim" tek secenegin olmasa, o tekneyi alip istedigin zaman hala guney'e gidebilmenin disinda istersen yapabilecegin baska 10 tane daha sey olsa? yani demek istedigim, gelecekte yapacagin tercihleri arttirmak, yanlis karar verme durumunda da alacagin zarari azaltmak ve geri donebilme sansina sahip olmak icin calissan? yeterli bir hayat hedefi olmaz mi?

ayrica tekne isleri isin dogasi geregi cok sorun cikariyor, 40 yasindan sonra ugrasilmaz yahu..

@bunubenyazdim

para bu dünyayı yaşanmaz yapan şey değil mi? Aldığın bir son model otomobil yüzünden kaç kişi aç kalıyor acaba? ben minimal yaşıyoruum.

İnsanlardan kaçmak gibi bi isteğim yok, güneyde yalnız yaşamayı da seçmiyorum zaten, sadece denize aşığım, o yüzden güney. yalnızlık yüzünden bu noktadayım, böyle devam etsin istemiyorum.

Merak etme düzenli spor yapıyorum, o yaşta da çivi gibi olurum ben.

gelinlikle sıçın, iyi gelir.
dans kursuna da başlayabilirsiniz, kan dolaşımınız falan hızlanır, hem sevgili de bulursunuz belki.

@aithra

tebrikler mutluluğun iksirini çözmüşsün. bu fikri satarsan köşeyi dönersin herhalde.

Hayal kuruyor musun?

Hayal kur(a)madığım dönemlerimde çok kötü hissederdim, çok kısa sürdü ama. Hayal kurmak aynı zamanda hedef belirlemek oluyor benim için. Ne kadar ütopik olsa da diriltici, aynı zamanda ara duraklar belirlersin (hayal ama kurgusu iyi olmalı). Şimdilerde Tansu Çiller'den sonra gelen ilk kadın başbakan mışım hayali kuruyorum. Başbakan olamk ister miyim, hayır, ama güçlü olmayı isterim o ayrı.

Kimseyi yeterince sevmediğini düşünüyorsun, acaba bunun altında "kimse beni sevmiyor" üzüntüsü olmasın. Tersi de olur çoğu zaman, insan "neden kimse beni sevmiyor" diye üzülürken kendinin kimseyi sevmediğini fark eder. Sevme kısmı ev ödevin olsun, istersen önce hayali birini sev, sevgiye alışırsın o zaman.

@ ency, büyüyünce geçer :P
şaka bir tarafa amaçsızlık gerçekten kötü bir şey.
yaşamınla ilgili bir standart belirle kafanda o zaman ve ona göre yaşamaya çalış en iyisi.
mutluluk, huzur vs. için de bir şey diyemeyeceğim çünkü bu insanın kendisiyle alakalı. 50 kere yazsak da söylesek de siz değişmedikçe değişmiyor bu gibi durumlar.

onca zaman geçmiş hala benim verdiğim ilk cevabımsıda tik yok, yaşama amacım o tiktir benim.

bu seferde son cevabımda tik yok:( hem artık burası bizim özel alanımız, mesela buradan şimdi recep tayyip erdoğana küfür etsem götümüze girmiyor,burayı kontrol eden yok, o yüzden ilk önce buradan rte'ye küfür edip sonra ekşiduyuruya dava açıp zengin olabiliriz, iyi düşün ency bu fırsat ele geçmez. iki güne kadar cevabını bekliyorum çok zengin olabiliriz:P

aynı senin durumunda bir amcam vardı , hayata bağlayacak birşeyi yoktu, hiçbirşey ona zevk vermiyordu , bıkmıştı, sıkılmıştı, en olmadık şeyleri kafasına takar oldu en sonunda geçen hafta intihar etti...
galiba sende aynısını yaptın.

Yerdeki karıncanın bile bir amacı var , o çok iğrendiğimiz sineğin bile hayattan zevk almasına neden olan şeyler var, bence bizim bu lüksümüz yok, zevk alacaksın , bir şeye bağlanacaksın zorla da olsa yapacaksın. hayat böyle ilerliyor çünkü.

zorunluluk

tabiki de doktora gitmen lazım ama üşeniyorum, zamanım yok filan diosan tantum verde sprey al eczaneden. boğazlara çok iyi geliyo. hem tadı da çok güzel =)

ha bi de alkol almayıver bi kaç gün. yada soğuk içkiler içme. illa içicem diosan şarap filan iç.

aynı şey bende de var. doktor tantum verde verdi. bi halta yaradığını söyleyemem. en çok yatarken öksürüyorum. noluyo ben de anlamadım.

sigara kullanmıyorum, alkolden o geceden beri uzağım ama yok geçmiyor.

ben de aynı dertten müzdariptim. hiç kasma kocakarı ilaçlarıyla koş eczaneye iste bir öksürük şurubu o kadar basit başka bir esprisi yokmuş gerçekten 2 günde geçiyor.

bu arada büyük ihtimalle geceleri çoşuyordur?
hızlı bir çözüm istersen bi kaşık balı boğazında tutmanı önerebilirim ayrıca iyi geliyor gibi.

ÖSS de bu soruyu yanlış yapmış birisi olarak söylüyorum ki sıvı maddenin su, alkol, meyve sunu olması bi şeyi değiştirmez he anca sıvı civa gibi hem yoğunluğu çok yüksek hem de yüzey gerilimi çok olan bir sıvı olsa değişir...

şimdi benim bildiğim su katı haldeyken sıvı haline göre daha fazla hacım kaplar. sıvı haline geçince hacmı küçülür. su buza geçerken hatta %10 gibi bir genleşme yapar. ilk dediğin olayı su seviyesi azalıyor diye biliyorum. böyle olursa her durumda azalır gibi geliyor bana yanılmıyorsam.

su olmasının nedeni katısının yoğunluğunun sıvısından küçük olması bu sayede su üstünde kalabilmesi. katısı sıvısından daha az yoğun her maddede seviye değişmez. burada sorgulanması gereken alkolün katısı sıvısından yoğun mudur? sıvısı üstünde durabilir mi?

dip not: suyun en yoğun hali +4 C'dir. ısıtır veya soğutursanız genleşir.

Öncelikle "Katı bir cisim kendi sıvısında yüzüyorsa, cisim eridiğinde sıvı seviyesi değişmez"

Yalnız durum farklı. Karışım saf değil, ayrıca üzerinde yüzen buzun içinde alkol yok (Alkol su gibi 0 derece donmaz). Şimdi içki değil de saf su diye düşünsek, buz eriyince ancak battığı hacimi dolduracak. Yani seviye sabit.

Alkol olunca işler daha da karışıyo. İçkinin yoğunluğu daha düşük ve buz daha fazla batacaktır. Eridiğinde ise battığı kısımdan daha fazlasını doldurur gibi geliyor.

Yüzen cisim ağırlığınca su taşırır. İçki yoğunluğu 0.9 g/cm3 desek 1gr lık bir buz 1.1 cm3 alkol taşırır, fakat eridiğinde 1 cm3 su oluşturur. Şu an azalır gibi geldi bana.

1 kadeh martininin başıma açtığına bak. gidip deney mi yapsam.

o iş bitmiş. ne daha fazla beklenti içine girip kendini bunalt ne de karşındakini.

Karmaşık bir şey yok. Seni sevmiyor artık. Belki hiçbir zaman sevmedi zaten. Onu geç, hayatına devam et.

dünyada en korkulacak şey "bilmiyorum" diyen kızdır, atıcağın her adım seni daha çok üzer bu durumda, kendini yormamaya bak. hayat verdiğini alıyor ne yazık ki, şu an karmakarışık olan halin, o kızın seni mutlu ettiği zamanların karşılığı=(

süre istemesi sizden daha uyugn olduğunu düşünüdüğü 2. bir kişiyle netleşmeyen bir şeyler olduğunun işareti olabilir. diğer bir deyişle o olmazsa size dönebilmek için kapıyı tam kapatmıyor.. ne yapılması gerektiğine bu durumda yine siz karar verin, beklemek de bir tercihtir gözardı etmeyin derim..

Aslına bakarsanız başka birisine karşı platonik bişeyler de olduğunu ama o kişiyle artık görüşmediğini söyledi. Bu detayı atlamışım. Dün gece "gidersem beni tekrar kazanmak için bir şey yapar mısın?" diye mesaj attı. "giden sen olduğuna göre sen beni kazanmak zorunda kalacaksın" dedim. Henüz bir cevap gelmedi.

Ona ayrılalım da dedim zaten ama hep duymamazlıktan geldi bunu. Haklısınız belki de en iyisi hiç uzatmamak. Zaten hiç hoş olmayan bir hal aldı.

"giden sen olduğuna göre sen beni kazanmak zorunda kalacaksın"

en son bu cevabı verdiysen güzel yapmışsın. bunun üzerine bişey yapma, o bir adım atarsa gelişme bölümüne girer ilişkiniz, gelmezse uğruna üzüleceğin birisi değildir zaten.

ayrılalım dediysen sallama artık, selam bile verme.

@bryan fury

sevmesem bir dakika devam etmem zaten.

-gidersem beni kazanmak icin bir sey yapar misin?

mi dedi?

meali sey olmasin sakin bunun:
-bak ency`cim, baska biri var, su an onun olmasini istiyorum, lakin seni de bi taraftan cepte tutmak istiyorum, hani senden gidersem ama o da bana gelmezse, sana tekrar ugrarim, ne dersin?

@la traviata

Bu da aklıma geldi benim. Sordum bu soruyu ona. Birisini mi seçeceksin bu iki kişiden diye. Öyle olmadığını tek istediğiniz zaman olduğunu söyledi. Beklemek sorun değil de, bu kadar bekledikten sonra çekip giderse o zaman çok kötü olur.

Bu aşk işleri adamı bozuyor. Boşuna uzak durmuyordum bu güne kadar.

bak guzel kardesim, bu hanım kızımız kesinlikle ve kesinlikle emin olmalısın ki başka birisini de istiyor ya da halen görüşüyor. yani senin anlayacağın bir ayran gönüllülük sözkonusu. "gidersem eğer..." diye başlayan tehditvari söz tamamen bunun kanıtı. lakin diğer arkadaşların da dediği gibi, son cevabı iyi yapıştırmışsın. walla ne yalan söyleyeyim kamyon arkası yazısı gibi:)
sözün özü, bence bırak gitsin, geri dönerse....*