öncelikle sinirlenip üzülmemeye çalışın fazla, bebek etkileniyor bunlardan. o kişiyi elbette dava edebilirsiniz. kişiler arası sözleşmeler sözlü olarak da yapılsa bağlayıcıdır.

Uğraşmayın bence.
İçinizi rahatlatacaksa parayı haram edin, beddua edin.
Karşılığını bulur zaten bir yerden.

para çok da umurumda değil açıkçası ama yaptığı terbiyesizlik ve bana ettiği hakaretin yanına kar kalmasını istemiyorum.

parayı yatırdığına dair hiçbir belge yok elinde, artı karşı tarafta ne bir kurum ne de bir esnaf. Yani, parayı makbuzsuz vererek kozları eline vermişsiniz.
not:avukat değilim.

kızın adına bir blog açın :) fotografcisurtuk.com diye :)

vergi mükellefi olmadan para kazanamaz şikayet edin biraz rahatlarsınız maliyenin böyle bir telefono vardı sanırım

bence eşiniz gitsin ağzını yüzünü yamultsun.

maliyeye şikayet ettim zaten.

web sitesi falan varsa ya da ismini şikayetvar.com a yazmalısınız. başkaları mağdur olmasın en azından.

evet var, şikayet var iyi fikir. başkalarına da aynı pisliği yapmasını istemiyorum.

mail adresini aratınca facebook taki hesabı çıkıyor. incici arkadaşlara devredilebilir de mesela.

sonuçta tek taraflı dinlediğimiz bir olayda ilgili şahsın adını ifşa etmek cevap hakkı doğurur. bu konuyla ilgili profesyonel bilgi almak isterken internet gibi bir ortamda isim ifşasıyla hedef gösterme olayına girmeniz ne kadar doğru olmuş bilemem. demin gördüğüme göre birileri adres vs gibi bilgileri yapıştırıp saldırın tarzı yaklaşmış, kişisel bir problemin kişilik haklarına saldırı noktasına gelmemesine özen gösteriniz. bir avukat bürosuna gidip durumu açıklar ve gerekiyorsa ilgili kişiyle ilgili yapılacak işlem konusunda profesyonel bilgi alabilirsiniz. bahsettiğiniz kişiyi tanımıyorum sadece objektif olmak adına bir yorumda bulundum.

hayır mümkün değildir. peynir icin farklı şekilde mayalanması gerek

labne olur belki bilemedim :)

trakya köy yoğurdu almıştım, tadmaya göt yemedi ama yoğurt bildiğin ekici peynir kokusu ve kıvamında olmuş (az cıvığı diyebiliriz)

buzdolabında değil ama ekşimiş yoğurdu ocakta kaynatıp tülbentsi bir şeyin içine koyup bi süre suyunu süzerseniz çökelek benzeri bir peynir elde edersiniz. hazır yoğurtlar ne kadar elverişlidir buna bilmiyorum tabii, ev yoğurdundan yapıldığını görmüşlüğüm var.

dolabin soguk havasi fermantasyonu gerceklestirecek bakterilerin hareketini yavaslatir. zaten bu sebeple dolaba koyariz. uzun sure beklerse bir seyler olur ama bozuk olur, daha dogrusu urun bozulur.

yoğurttan peynir olmaz çünkü yoğurt zaten sütün mayalanmış halidir. ha süzer labne kıvamında süzme yoğurt elde edersiniz o ayrı.

yok

genelde onun bunun şöförü yardımcısı gibi birşey oluyolar dışarda elektrik su faturası yatırıyolar filan

ali babacan ın yeğeni şehit olmuştu.olay istisnadır.

tümgeneral bi dede yarısı vardı. öz yeğeni de askerliğini şırnak'ta yaptı. sonra dedeyi ergenekondan içeri aldılar zaten :)

edit: ben daha yapmadım a.k

babası emekli kıdemli albay bir arkadaşım şırnak'ta yaptı. (ilçe - karakola dağıtılmadan merkezdeydi). yine babası emekli albay olan bir arkadaşım mardin'de bir karakolda yaptı.

zekariya beyaz'ın oğlu babamın askeri idi, şırnak'ta :))

liseliler oy kullanamadığı için seçilemedi diyolar :/

tmm buldum:
www.haberaktuel.com

641 oy almış :)

Tekstil icin mi panpa

Dibinde Silivri var. Yaz zamanı tadından yenmez. Yaşadım, biliyorum :)

Silivri-Tekirdağ Marmara Ereğlisi-Sultan Çiftliği yazın kaçacağınız yerler..Ben de o civarda çalışıyorum (Lüleburgaz'da yaşıyorum ama..) Edirne ve Lüleburgaz'da bir nebze Çorlu'ya nazaran daha iyi (bence) haftasonu orada kalacaksanız Edirne-Kıyıköy'ü de gezi planlarınıza dahil edebilirsiniz.. Nerede staj yapacaksınız bir de?

@kredier hema makine panpa
@foto teşekkür ederim
@oligomer hema makine, çerkezköy de imiş. 30 dk imiş çorlu'ya. kıyıköy kaç dk çorluya?

çok çok çok beklentin yoksa eğer
(bkz: subanallah kardeşim ibretlik bir yer)

Kıyıköy Çorlu'dan en fazla 1 saat tutar..Ama bir hafta sonu en azından bir günlüğüne de olsa kaçmaya bak derim, sakinlik ararsan tabii ki..Hema makine ağır sanayi diye biliyorum, muhtemelen unv stajı yaparsın..Allah kolaylıklar versin.. [email protected] den ulaşıver bana, Çorlu'ya geçersem iletişiriz görüşürüz :-)

trakya'yı gezebilmen için ideal bir yerde staj yapacaksın. boş günlerinde edirne, kırklareli ve tekirdağ'ın tüm ilçelerine, istanbul'un da silivri ve çatalca ilçelerine gidersen trakya'yı öğrenirsin. alkol tüketiyorsa şaşıracağın fiyatlarda kendine güzel içki masaları kurabilirsin trakya'da. bir de tekirdağ'ın kiraz, silivri'nin yoğurt, edirne'nin kırkpınarı'nı kaçırma. trakya insanından çekinme, açık ve net olarak yaklaş yeter.

divan otel'i çorlu'ya otel açtı.
çinili fırın'da lahmacun ye.(beşiktaş balmumcu'da şubeleri var.)

1.274 TL liraya alırsan çok çok iyi

bilmiyorum ne is icin kullanacaksin ama ekran karti iyi degil kesinlikle. Bim magazasindaki bilgisayar gercekten yaramaz ve sadece paran o kadarsa al derim.

dell 5110'lara da bak (C41H43 mesela). aynı fiyata usb 3.0 ve evine gelip alan Dell teknik servisi var.

www.pcdepo.com

birebir karşılaştırınca ayrıca: Dell'in RAM hem daha büyük hem frekansı daha iyi. işlemci Dell'in yeni seri.

1300ü verdim iki yüz daha eklerim dersen sana on numara bilgisayar: www.bimeks.com.tr


aynı özellikte bir bilgisayar çok daha pahalı. ben kullanıyorum memnunum. çok süper bir hızı var. çözünürlüğü falan iyi. videolar anında açılıyor. dvd rw var. micro sd kart okuyucusu, yanlarda bir sürü usb girişine benzeyen şeyler var-kullanmadığım :) bir de her yerde servisi var.

bilimsel açıklama yapamayacağım; ama betonun çekici etkisindendir. o maddenin içindeki basıncı emiyor. nasıl ki betonda yattığımızda içimizde boşluk varmış hissiyle bi yerlerimiz ağrıyor...aynı.

Genleşme etkisiyle alakalı bi durum. Sizin normalde topun içine bastığınız hava oda sıcaklığında ama beton oda sıcaklığından daha soğuk. Normalde ısınan maddeler genleşir, soğuyan maddeler ise büzülür (örnek: elektrik telleri yazın genleşip uzar, kışın büzülüp kısalır). Bu yüzden soğuk yere koyunca topun içindeki hava büzülüp sıkışıyor, o yüzden havası inmiş gibi oluyor.

Peki sıcak betona koysak topu n'olur. Oda sıcaklığındaki betona?

sıcak betona koyarsan top şişer. nitekim bir kaç top yamulmuştu çocukluğumda.

Isı değişimi gerçekleşir; beton genellikle toptan soğuk olduğu için top soğur, içindeki hava sıkışır/büzülür.

tassaklari dusun

yazin sicakta (asfallta) normal ama denizin buz gibi sularina girince buzuluyor, ufaliyor

toplar da oyle

betonun, havadan veya toptan soğuk olduğunu söyleyemezsiniz, aynı ortamda sıcaklıkları aynı olacaktır. beton sanılanın aksine oda sıcaklığından daha soğuk değildir, insandan daha soğuktur ve ısı sığası çok yüksek olduğundan biz daha soğuk sanırız.

Bu sene benim hazırlıktaki elemanlar CardFinans GO almışlar. Netten başvuruyorsun zaten dönüyorlar 3-5 güne. Aylık geliriniz ne kadar diye sormuşlar. 750 demiş bunlar da. Kart ta 750 lira limitli gelmiş..
Bende de bundan var ama ben aldığımda 500 idi bu sene başında 750 oldu.
Ayrıca Dönem borcunun 200 lirasına faiz işlemiyor sanırsam.. şimdiye kadar kötü bi' yanını görmedim. Hatta gereksiz yere +6 gibi saçma sapan taksitleri var. Kasiyer Taksit ister isiniz diye sordu ben de en azından 2-3'e bölünsün dedim. 6+6 yapmış 40 liralık şortu 1 yıl ödetecek anasını satayım bana!
Play Card var bir de bendeYapı Kredi'nin ama internet bankacılığı iğrenç olduğu için tercih etmiyorum kullanmayı.

eyvallah hacı. yemişim,yaptım valla başvuru...

ben play'in internet bankacılığından memnunum şahsen. buna ek olarak sadece internet bankacılığını kullandığım için kazandıklarım da yanında tuzu ve biberi :P.

play card iyidir ama dikkat et sonra benim gibi 750 tl yi ödemek için mendil satmak durumunda kalırsın, abi mendil lazım mı ?

ben de play karttan memnunum, 500 tl limit verdiler, otomatik limit yükseltme talimatı verdim ama 3 aydır yükselmedi

otrivin ?

otrivin olamaz. 3-5 günden fazla kullanılmasını önermiyorlar burunda bağımlılık yaptığı için.

nazoster mi ki?

otrivine; 6 ay kullan dememiştir bu spreye, çünkü en fazla art arda 3 gün kullanılman gerekiyor bu spreyi. ama en iyi burun açıcılardan.
ve ben 6-7 aydır kullanıyorum, yasağına rağmen. tüm hayatını etkileyen bir ilaç olabiliyor zamanla.

deniz suyu spreyi olabilir mi?

deniz suyu olanın adı sterimar

flixonase da olabilir, o da baya iyi ve uzun süreli kullanım için uygun.

nasonex

nazofix?

otrivin değildi, deniz suyu da değildi, kalan ihtimaller üzerinde oylama usulü denemeler yapılacaktır. Herkese teşekkürler :)

risonel.

iliadin?

iliadin kullanıyorum otrivinden sonra, etkisi hızlı değil ama 10 dk sonra gizemli bir şekilde etkili oluyor. otrivine gibi burun deliklerini fazla açmıyor, normal bir şekilde açıyor daha uzun süre etkili oluyor.
da, benim sormak istediğim acep uzun süreli kullanılır mı bu?

the god father ile başla kanka

prince of persia ve transformers izlemedim. onun dışındakilerin hepsi iyi filmler.

goodfellas.

god father 3 prince of persia transformers dışında hepsi iyi filmler.

goodfellas veya city of god la başlayabilirsin, iyi kötü çirkin iyidir ama yavaş ilerler ve uzundur, western seviyorsan üçlemesini arka arkaya izleyip fantezi yap. :)

prince of persia iyi bi film.

the pianist.

sarsılırsın.

ykup +1
the pianist süper ötesi bir film sakın sonraya bırakma kolay kolay unutacağın bir film değil.

city of gods
schindler
piyanocu

bu sirayla izle.

piyanist sokar. god father da sokar ama önce piyanist.
truva yı izlemene gerek olduğunu düşünmüyorum.

daha önce duydum. efsane olma olasılığı yüksek gibi geldi.

yanlış olduğu %100.

%99 yalan.


%1 halüsinasyon.

islami tayfaya sevdirme olayı +1
yani yanlış

atatürk ölürken comolokko dememiş gayet senin benin ölürken diyeceğimiz bir şey.

cevap veriyorum. doğruluğu bilinemez.

horace wells +1

kesinlikle şehir efsanesi kulaktan kulağa uydurulmuş bir hikaye

"%100 yanlış" diyen arkadaşı takdir ettim, yanındaydı herhalde ölürken :)

%99 efsane oldugunu düşünüyorum tabii. %100 ateist bir adamdı sonuçta, bugün kesin olarak biliyoruz.

siktiriboktanlığı senin örümcek kafan dostum. benim araştırdığım mevzu çok ayrı birşey, bu da bir parçası. şimdi dağıl

müzik dinliyorum.

annem babam ya da abimle konuşurum.babam pek anlamaz ondan pek onla konuşmam.

Yemek yerim, yemek bulamazsam müzik dinlerim, dinleyecek bir şey bulamazsam uyurum.

(bkz: moral bozukluğu ve 31)

uyumak belki de en iyisi.uyuyunca tüm bunlar geçer mi?

(bkz: yürüyüş)

elizabeth

Dua ederim, Mesnevi okurum.

moralim bozukken yaptığım saçma şeylerden ders aldım, artık moralim bozukken oyun oynuyorum. hem zaman geçiyor, sonradan pişman olacağınız saçma şeyler yapmamış oluyorsunuz.

moralimi daha bozacak sinir beni dahada sinirlendirmeyecek insanlarla muhabbet ederim yada konuyu anlatacagım çözüm sunabilecek insanlarla konuşurum. en olmadı girerim duyuruya bildigim bütün konulara cevap veririm.

ağlıyorum...

hollanda'da yaşayan bi arkadaş söylemişti, cannabis içiyormuş morali bozukken.

yürüyüş

yoga yaparsam kısa bir süre bile, enerji ve keyif doluyorum. ama yaparsam.. yoksa friends'den sevdiğim bölümlerden sıralayıp izleyip gülüyorum. kemal sunal filmleri misali.

roman okumak da kafayı dağıtıyor.

uyurum. uyanınca ağlarım. ağlayarak yine uyurum. iyi rüya görüp uyanırsam daha kötü ağlarım. daha çok uyurum. bu yüzden bu döngü bitmiyor. bitemiyor.

ya ağlak ya da çok sert müzik dinliyorum.

oturup uzun uzun duvara bakarak dalıp gidiyorum. ( bunu epeydir yapmıyorum )

alkol

alkol +1

ama sen spor yap.

iki gece önce cidden çok moralim bozuktu, hala da düzelmiş sayılmaz, neyse. oturdum öyle bir ağladım ki saatler sürdü. sonra midem çok şiddetli ağrımaya başladı ve bu beni korkuttu. kendimi daha da bok gibi hissettim. blog yazdım biraz emodan hallice. sonra daha da çok ağladım. ve -ciddiyim- kalbim ağrımaya başladı. dedim aha ölüyoruz galba. onu bile takmayacak durumdayım ama. gecenin bi vakti sızmışım.
moral bozukluğunu aklı selim bir şekilde atlatmanın yolu varsa, ben de öğrenmek isterim.

1. sana gelecek cevapların %80 spor yap olacak ki, evet spor yap. yorul akşama adam akıllı uyu
2. çaylar var, bitkisel çaylar, uyku ile ilgili bitkisel çaylara güvenebilirsin. gerçekten etkililer. st john's worth (öyle birşey) sarı kantaron (çok etkilibelki 2si de aynı şey) kullanabilirsin. bu uyku ile ilgili 4 bitki var, araştır bul.
3. allah böyle yaratmış seçeneği de olabilir. eğer ilk 2 seçenek işe yaramıyorsa 3. seçenek ve kenara çekil

sigara içiyorsan bırak panpa.

içmiyorum kanka içmiyorum. başlayacağım ama yakında, o derece bunalttı yani bu bok. iki bira çakayım diyorum yine yok. hala ayaktayım bak, dün gece 1.5 saat uyudum, 9'a kadar çalıştım, lan şimdi bakıyorum saat 3 olmuş, 8'de tekrar kalkıcam.

korkunç. bir çözüm bulmam gerek acilen. hap map ne varsa her türlü çözüme açığım valla.

Selam panpa
Bu kiyagi da kimse yapmak haberin olsun:D horlicks, horlix (adini tam cikaramadim) diye bir toz var, icerigi bugday yulaf vs karisimi galiba ve kutu icerisinde toz halinde. Bunu sicak sutle karistiriyorsun aksam saat 11 de, 12 de uykunu getiriyor ve sabaha gune hazirsin sarkisini soylerek kalkiyorsun:) ama bu mali nerden bulursun bilemem, ingiliz mali, eger ingiliz urunleri satan dukkan varsa istanbulda bak oralara...

1)eczaneye gidilir.
2)fenotral şurup alınır. (~2tl) (ya da difenhidramin içeren başka bir antihistamin)
3)uyumak istenen vakitten 20dk önce 50ml içilir. (4 ölçek)
4)20 dk sonra oturduğunuz yerden kalkıp koşarak yatağa gideceksiniz.

bonus: sabahlara kadar rüya alemlerinde ekstra bir maceraya dalınmak isteniyorsa, uykudan önce 3mg melatonin artı bir de b vitamini kompleksi alınır.

(bkz: iran türkiye olmasın)

türkiye hiç bir zaman iran olmaz merak etme. ben merak etmiyorum. iranda etnisite problemi var. harç islamiyet. türkiye o boyutta değil. etnisite problemi olanlar da islami harcı kabul etmiyor zaten.

türkiye iran olacak muhabbeti çok bayık. internet sansürü felan bazı olaylar, engellemeler benziyor ama siksen iran olmaz türkiye. ki haritada eliyle gösteremeyecek kimseler bu muhabbeti yapıyor genelde. "ayyhhh iraaağğnn olacuuuğğkk". böh

2023 büyük israil devletinin kurulacağı yıldır. bunu tayyip sözlemeden yıllar önce "the arrivals" videolarında gördüm. gerisini alayın işte

Şöyle bir düşünürsek ;
YGS'de şifre ile badem bıyıklı kardeşlere peşkeş çekildi, polis teşkilatına uzunca bir süreden beri yerleştirdikleri adamlarını deşifre eden kitap basılmadan yasaklandı, dokunan yandı, ülkede"kendi fikirleri"ne uymayan onlarca yazarı ve eğitimciyi ( rektörler dahil ) hapse yollladılar, halkın bilinçlenmesini istemediler, engellediler, laikliğin ve Atatürk Cumhuriyeti'nin değişmez bekçisi Türk Silahlı Kuvvetleri sanki bir terör örgütüymüş muamelesi görerek, yıllarını askeriye ve Türk halkına hizmet ederek geçirmiş komutanlar, sahte belgeler ve saçma iddalarla tutuklandı, halkın özgür düşünmemesi için gözleri boyandı medya ile, ülke satıldı ve kazanılan paralarla göstermelik hizmetler yapıldı, internet halkın tek özgür platformu idi ve tehlikeliydi bu yüzden porno bahane engel şahaneydi! Yargıyı da medyayı da avuçları içlerine almayı bildiler. Olabilir gibi gözüküyor ne yazık ki çünkü zamanında başbakan "Cumhuriyet amaç mı olacak ? Yoksa araç mı ?" demişti ...

Tıpatıp İran olmamız ne mümkün ne de mantıklı.
Hatta ne kadar tiksinsem de iktidar partisinin de bunu planladığını sanmıyorum.
Ama şunu kesin olarak söyleyebilirim ki bütün ülke Ümraniye gibi olacak.

kimsenin ellemediği tek bir çekmece. düzen içinde karmaşa. karmaşa içinde bi düzen. elimi attığımı buluyorum. beyin bedava.

çok stresli olduğum zamanlarda (mesela öğrencilikte final öncesi) hepsini elden geçirip gereksizleri ayırıp atıyorum.

hah tabii aynısı garantiler için de..ve taşındığımız, eski evlere ait emlakçı kağıtları bilmemneler..doğru bak, bir fikir çıktı--ölmüş garantileri de atayım--"ilk boş günümde"..

o biraz da kişiliğinizle alakalı bir durum bence. şimdi gaza gelip süper bir sistem bile oluştursanız, çok tempolu çalıştığınız bir günde "amaan şimdi atayım sonra toplarım" dersiniz ve o ipin ucu tekrar kaçar

benim evde gelen faturalar garanti belgeleri vs vs için kalın bir klasörüm var hepsine yetiyor. ödeme yaptığım faturaları 4 5 ay sonra garanti belgelerini de süreleri dolunca atıyorum.

ben faturalar için dosya yapmıştım. içinde 8-10 sayfa poşet dosya olan evrak dosyaları var ya, onlardan. birkaç ay her şey çok güzel gitti, elektrik, su, telefon vs ayrı ayrı dosyalarda biriktirdim. ama galiba 2 yıldır falan dosyanın kapağını bile açmadım. kapağın kenarından tıkıyorum faturaları. =)

şeffaf dosyalara ya da şeffaf dosya klasörlerine koyuyorum.(20 li 40 lı felan)
önemli belgeler (google dan baktım şimdi sunum dosyası imiş adı, tinyurl.com) ha ne diyordum,
hepsini içine ayrı ayrı koy hepsi elinin altında olur, cd de koyabilirsin içine, açtığın zaman herşey gözünün önünde de olur

gerekli malzemeler:

1 adet çanta (eski el ya da sırt çantası) : buna değerli evrakları koyuyoruz, yani çok lazım olmayan ama güvenilir bir şekilde saklanması gerekenler. pasaport, tapu, diploma vs.. bunu ortalıkta değil de mesela yatağın bazasında saklıyoruz.

1 adet plastik çantamsı folder: bu da orta dereceli önemli evraklar için. garanti belgeleri ya da bir süre ne olur ne olmaz diye saklamak istediğimiz ıvır zıvırlar.. kullanma kılavuzları gibi işte.. bunu kitaplığa, çekmeceye koyabiliriz.

1 adet, küçük olmayan metal teneke kutu ( kavanozun metal versiyonu, dekoratif çay, kahve kutuları mesela) : buna da fatura, fiş gibi nisbinen acmi küçük şeyleri koyuyoruz. bunları tek tek dosyalamak yorucu olduğu için gerektiğinde içini açıp, biraz aramayla buluyoruz gereken kağıdı.

1 adet farklı desende metal, dekoratif kutu: bu da kredi kartı slipleri için. bunları yukardaki kutuya koymamak gerekiyor, o nedenle slipleri ayıklarken detaya bakmadan bu kutuya atıveriyoruz ve ortalıkta karmaşa yaratmıyorlar.

bu 2 dekoratif metal kavanozumsu kutular, görünüşleri de güzel olduğu için evin içinde farklı yerlere konabilir. kitaplığa, konsol üzerine, kapaklı dolaba vs vs...

sistem çok alengirli gözükse de aslında değil. evrağı dosyalamakla uğraşmaktansa, bir kez ait olduğu yere atıveriyoruz, sonrasında da rahat ediliyor.

bunu yazan: üşendiği için bilumum kağıt küreği çekmeceye yığıp, onları ayıklaması gereken kişi :s teneke kutuları tekrar devreye sokmalıyım sanırım :)

ya evet o da güzelmiş, yani diplomaydı evlilik cüzdanıydı pasaporttu bir arada, deprem olursa kap götür çantasında.

bayılıyorum bu duyuruya, yine güzel fikirler çıktı.

not: süslü kutulara ise hiç kıyamıyorum, 10 tane olsa, 10 tanesine çay kahve poşet çay kekik nane vs. koyasım geliyor :)

illaki tersi durumlar olabilir ancak doğru orantılıdır diye düşünüyorum.

benim babam da hep iyi mal iyi para der.

her zaman değil.

Bir genelleme yapmak imkansız, yüzlerce aksi örnek de vardır ama İngilizler "ucuz mal alacak kadar zengin değilim" derler...

istisnalar kaideyi bozmaz lakin; pahalı olan her şey kalitelidir. ucuz olan her şey pahalı olandan daha kalitesiz değildir.

evet

her zaman fiyat/performans'tan yanayım.
ve genellemenin doğru olduğunu düşünmüyorum

serdar ortac milyoner, gulben ergen'in fabrikalari var. demekki neymis? dogru orantili degilmis.

"şu şirketi kullan" tavsiyesinden ziyade metro ve kayseri süha kullanma derim.

hangi firma olursa olsun zaten anadolu yakasında iki yerde indiriyorlar bu yüzden farketmez ama rahat sorunsuz derseniz, pamukkalenin pamukyol, kamil koçun rahat hat veya ulusoyu kullanın derim.

Evet. Metro'dan uzak dur. Kamil Koç iyidir mesela. Rahat Hat da şukela.

benim kadar ankara-istanbul arası giden yoktur ve metronun istanbul içi servisleri bütün firmalarınkinden daha iyi ve sistemlidir. metroyu hiç sevmem ama sırf bu yüzden bu firmayı kullanıyorum. ankara-istanbul yolculuklarımda da metro'da hiç bir sıkıntı da yaşamadım bugüne kadar. metroyla da gidebilirsin yani diğerlerinden daha kötü değil.

(bkz: anadolu ulaşım)
metro'ya binme, dolmuş gibi.

Ulusoy. Diğerlerine göre biraz daha pahalıdır ama iyidir.

ulusoy için bir istanbul-ankara macerası :
www.eksisozluk.com

Anadolu Turizm kesinlikle. Son aylardaki keşfim. Koltukları çok rahat, şu yeni teknolojik ekranlardan var koltukların arkasında, onlara usb belleği takıp kendi şarkılarınızı dinleyebilir, filmlerinizi izleyebilirsiniz. Yoksa da onların bir sürü farklı çeşitten şarkısı, filmi var. Ayrıca ikramları da daha sağlıklı. Kapalı ambalajda sandviç veriyorlar. Bir de geçen aylarda süper bi' indirim yaptılar. Biletinizi ne kadar erken alırsanız, o denli düşük ücret ödüyordunuz. Benim 20 TL'ye 2-3 tane Ankara-İstanbul biletim var:) Servisleri de, diğer firmalara göre daha düzenli çalışır. Kısacası, bir Anadolu Kart edinin, hep öyle gidip gelin.

varan da iyidir. önerilir

başka içki karıştırmazsan bence çok bişi olmaz. bi şişe içmezsen tabi.

ölebilirsin.
ama emin ol çiğ köfte yüzünden olmaz. korkma iç yav erkek adamsın.

İbo'ya dönüşüyorsunuz, dikkat edin, kurşun murşun gelmesin kafaya.

eğer ki mide sorunun yoksa bir şey olmaz

mide sorunum olmasına rağmen 10 şat vodkayı çiğköfte yerken kaldırdı bünye. hiç birşey olmaz

bende bunlar sabah direk bilgisayara geçersem oluyor öğlene doğru.

depresyon başlangıcı belirtileri.dikkat edin.

aşk?

bana da bir anti depresan yada anti psikotik bir ilaç etkisi gibi geldi.

soruş tarzından birinde bunları gözlemlemeye başladığını varsayıyorum.
cevap: esrar kullanıyor.

başıboşluk, hedefsizlik, hayat gayesizliği
ilaçlık bir durum yok

bi gaye belirle kendine, atıyorum kafadan hacker olcam ben de, ekşiduyuruyu heklicem de. ya kapak toplayacağım günlerce, 3 tane engelli vatandaşımızın tekerlekli sandelyeye kavuşmasını sağlıcam de, böyle bir kaç hedef bul kendine sonra bu söylediklerinden hiçbiri kalmaz.
ama ilk dediğimi yapma sakın :))

yorgunluk, uykusuzluk, mevsim değişikliği, yoğun stres, kafayı meşgul eden bir düşünce. kullanılan bir ilaç vs....

(bkz: siesta)

çocuklar için; zeka gelişimini engelliyormuş

siesta 13:00 civarı olanı diye biliyorum

dinen şöyle bişii buldum www.sorularlaislamiyet.com

caps koy da şenlen... ee şey fikir verelim.

caps yok da, gözünde canlanmış olmalı biraz. yumuşak hatlı bir yüzüm var. böyle, saçlarım da gür felan. öyle bişeyler.

yandaki ve arkadaki saçlar çok çok kısa olsun, öndekilere filan hiç dokunma, dalgalı-kıvırcık saça çok yakışır.

bi tarafı kazıtıp bi tarafı uzun bırakma sakın

edit:çok küfür yersin arkandan maymun gibi derler.

3 e vurdur bence.

Komple kazıt, yüzün gözün açılsın

david bekım ın karısının saç modelini bi dene bakalım

www.kotusozluk.com
mesela şöyle bi saç süper. ince bi boynun varsa bide ne güzel olur.

bence vurdurma.

uoloop ya da juom gibi bir programı kullanarak yapabilirsiniz, fakat tab değiştirirseniz orayı yeniler öyle de bi durum var.

juom la yaparken pencere seçiceksiniz, saniyesini ayarlayacaksınız tuş olarakta haliyle f5 kullanarak yapılabilir.

opera kullanırsanız istediğiniz saniyede yeniler.

en güzeli ok by'dan, istediğimiz saniyeye ayalayabiliyormuşuz, teşekkürler

1) Yemeğine göre değişir. Pilav yapacaksan tereyağ, diğerlerinde ise fındık.

sağlık açısından mısırözü ile ayçiçeği salla.

mısırların çok fazla genetiği ile oynadılar onun için tercih etmiyorum zaten hiç almadım.

fındık yağı kullanıyorum yüksek oleik asit içeriyor zeytinyağı gibi.

zeytinyağı'nı çok severim ama sızması olacak. riveria filan olmaz sevmiyorum onların tadını.

edit:mayonez gibi nişasta kullanılan gıdalarda içindekilere bakıp "modifiye mısır nişastası" varsa almıyorum.

1)fındık yağı (z.yağına göre daha ucuz) , z.yağı, ayçiçek
2)daha sağlıklı
3)z.yağı sızma olmalı. bilindik bi marka ya da direk üreticiden.fındık olarak çotanak alıyorum gayet memnunum.yudum biryağ (a.çicek için) iyidir.

bildiğim kadarıyla tereyağı mısırözü ve ayçiçek yağından çok daha fazla doymuş yağ içeriyor. bu yüzden oda sıcaklığında katıdır kendisi. aralarında en zararlısı da odur. "hafif" yağdan kastınız doymuş yağ asidi oranı az bir yağ ise 100 gramlarının içerdiği kalori miktarlarını kıyaslayın. internette bulursunuz kolaylıkla. ama, bir de aması var, "hafif"ten kastınız yağın tadını almamak ise mevzu değişir, orasını da bilemiyorum.

fınfık yağı çok kokar çok aromalı bi yağ, zeytinle ay çiçeğini karıştırıak kullanın.

fındık yağı kullanıyoruz herşeyde. salata da zeytinyağı sadece.
marka çotanak tabi ki de

kizartmalarda findik yagi, salatalarda zeytinyagi (sızma)

1) zeytinyağı (salataya-sosa sızma, yemeklere riviera da olabilir; yahut damak tadınıza göre)

2) tereyağı (pilav, omlet, ekmeğe sürmece)

3) ayçiçeği yağı (tercih diyil ama sadece kızartmalar için olabilir)

girişi 0-5 volt mu istiyosun yoksa beslemesi tek 5 volt olan op amp mı istiyosun ?

girişi tek 5 volt da olabilir, 0 ve 5 volt da olabilir.
kuracağım karşılaştırma devresinde 0 volt ve sensör'den gelen 40-100 mV lik gerilimi opamp'a sokup 5 volt elde etmeyi planlıyorum.

opampların girişleri analogtur ve tek 5 volt 0-5 volt diye birşey yoktur. giriş aralığı olabilir sadece.

herhangi bir opampı negatif bölgede kazanç sağlaman gerekmiyor ise tek besleme ile kullanabilirsin. lm358 yada lm741 türevi bast bir opamp işini görecektir. bu entegrelerin datasheetleri içinde nasıl kullanıldıklarına dair bir sürü bilgi var.

ben de arıyorum uzun zamandır, bir sonuca varamadım..

bir zamanlar öğrenci maili ile çözülüyordu o mesele ama...

gençler yollayayım.

ekşiden mesaj atın mail adresinizi.

gegen die wand,pink flamingos

(bkz: pardon)
(bkz: ağır roman)
(bkz: hababam sınıfı)

cüneyt arkın ve kemal sunal filmleri...

in bruges <3

kemal sunal filmleri. ama coktandir izlemiyorum.

in bruges +1
amores perros

@sormaya geldim pardon'u nasıl unutmuşum ya? en az 3-4 defa izlemişimdir.

la vita e bella

forrest gump

(bkz: reconstruction)

1. (bkz: le fabuleux destin d'amelie poulain)
2. (bkz: v for vendetta)
3. (bkz: a beautiful mind )
4. (bkz: gülen gözler)
5. (bkz: forrest gump)

daha vardir da, ilk aklima gelenler bunlar.

matrix'ler, özgürlüğe kaçış, amadeus, kırmızı keman, piyanist, kuzuların sessizliği serisi (en son film hariç), gladyatör.

@06017 ??

In Bruges +2

groundhog day, it's a wonderful life, the kid (bruce Willisli olanı), family man, me myself I

pride and prejudice, persuation, emma, sense and sensibility

remains of the day, howards end, room with a view

you've got mail, shop around the corner, meet me in st louis, life with father

rapsody, giants, last time I saw paris, the fiddler on the roof, some like it hot`

ayaküstü bunları hatırlayabildim.

Lotr serisi.100 kere falan izlemişimdir ama hala aynı şevkle izleyebiliyorum.Kafamı seveyim kafamı.

entellik yapmayin. adam gibi yazin.

zubuk

atla gel saban

tosun pasa

Mary and Max
Oldboy

Sıkkın olduğumda sürekli açıp izlediklerim. Özellikle mary and max'e erir biterim.

The Notebook
Gerçi ben 2 kez izledim ama sonsuza kadar izleyebilirim.
Not : Romantik değilim.

Woody Allen, Şaban, Amadeus, Contact, Dünyayı Kurtaran Adam, LOTR, bilcümle müzikal.

bourne serisi.

korkuyorum anne

tosun paşa'yı 7-8 kere rahat izlemişimdir vaktinde, sonra harddisk yanınca yalan oldu, elime geçse yine izlerim.

man on the moon
memento
the school of rock
the truman show

fight club
persepolis
jesus christ superstar
gattaca

Bambaşka 3 film önereyim sana:

(bkz: The Prestige)
(bkz: Jungfrukallan)
(bkz: Into The Wild)

Alakasız gözükebilirler; ama hepsinin içinde bir yerlerde hayatta kalma teması var. Kimi doğaya, kimi diğer insanlara, kimi de "kendine" karşı yaşam mücadelesi veriyor üç filmde de...

the man from earth
12 angry man izlemişsin pekii; (bkz: dogtooth)

oha düşündüm de bu tam sana göre: la vita e bella - hayat güzeldir, ama bu çok biliniyor sanırım. umarım izlememişsindir. neyse,
crank dicem ama sadece hayatta kalma temalı kısma uyuyor.
bunu da izlemişssindir; lock stock and two smoking barrels

waking life
chinjeolhan geumjassi
little miss sunshine
black
network
identity

Ben Efsaneyim. Hayatta kalma bide gerilim i görünce atlatım hemen. İzlemediysen izle.

bir şey önermeyeceğim de ben efsaneyim zaman kaybı.

(bkz: sanger fran andra vaningen)
www.imdb.com
aslında bu filmi izleyeli oldu baya ve tekrar izlemeyi düşünüyordum ama unutuyordum hep. yine hatırladım, bakalım unutmazsam izliyim.
ayrıca eski filmler de olsun ya niye olmasın. böyle şeyler duyunca hüzün kaplıyor içimi. mesela jungfrukallan güzel ama eski. ama ben bunu izlerim diyorsan şunu da kesin izle o zaman (bkz: det sjunde inseglet)
www.imdb.com
eski filmlere sırt çevirmeyelim lütfen eheh.

:) teşekkür ederim şunları da ekliyim o zaman. bunu izlemiş olabilirsin ama belki.
(bkz: kynodontas) www.imdb.com
bir de türk filmi olsun.
(bkz: dokuz) www.imdb.com

oldboy.

hiç türkçe film yok listende.
ümit ünal'ın ses filmi
bir de Amenabar'ın tez filmi

Ghost Writer

hangover

Mary and Max
Dial M for Murder
Dancer in the Dark
Three...Extremes

howl's moving castle

spirited away

princess mononoke

ponyo

den brysomme mannen

taxidermia

denemelisin..

arkadaşlarıyla aynı mizah anlayışına sahip değildir, yeni insanlar bulsun kafasına göre.

ses tonu en önemli faktör. biraz da mimik.

espri tarzıyla alakalı, gavurların deadpan dediği bir ifade şekli var, çok absürd birşeyi ciddi birşeymiş gibi söylemekle gerçekleşiyor, buna alışık değilseniz kavramakta zorlanabilirsiniz

şaka ve ironi algısı beynin bi fonksiyonu galiba. çok meşhur bir (bkz: savant) vardı. adamın dehşet zekasına rağmen, şaka yapıldığında algılıyamıyordu.

@eka&obli&free; ses tonum ciddi, yani deadpan espri yaptığım zaman çevremdeki arkadaş çevrem evet esprimi anlamıyor.

mesela sanal ortamdakileri de anlamayabiliyorlar, öyle de bir durum var. hep sonuna "şaka yapıyorum lan askldhakls" yazmak zorunda kalıyor

ismail abi'nin şu video'daki evet'i ile kendi ciddiyetini birleştirebilirsen olmuşsundur.
www.youtube.com

bence ortam içerisindeki genel kültürle doğrudan alakalı bir durum bu. ortamdaki kişilerle aynı bilgileri ve kültürü paylaşmıyorsanız, kendi bilginiz ve kültürünüzü kullanarak yaptığınız espriler anlaşılmayabilir. hatta yadırganabilir.

Kültür farkı. Mesela ben bunu çok yaşarım. Arkadaş çevremin hakim ve haiz olmadığı konular hakkında espri yaptığımda "Ne diyor lan bu?" bakışını ya da o meşhur South Park sessizliğini yaşıyorum.

4chan temalı ya da ne bileyim çok alakasız ama sarcasm içeren cümleler kurduğumda anlamıyorlar bazen.

Son zamanlarda çok tekrar etti bu durum. En son Umberto Boccioni'yle alakalı bir şey söylediğimde oldu hatta... Evet, evet o bakışı şu anda bunu okuyanlarda da hissedebiliyorum. Kim lan o Boccioni dimi? Hah işte sorun burada...

bütün cevapları okumadım ama etrafındaki insanların kişiyi yeterince tanımaması olabilir. insanlar senin mizah anlayışına aşina ise ne kadar ciddi olursan ol şaka yaptığın zaman anlarlar. ya da gerçekten düz kafalı insanlarla dolu olabilir etrafı.

ekaterina +1

bi de eğer arkadaş grubunda uzun zamandır ''ağır abi'' rolünde takılıyorsan böyle olabilir. ama mesela ortam şebeğiysen her sikine gülerler. zamanla değişir gibi.

google da aradım, sonrasında;
www.youtube.com

memenizde yağ dokusu mu oluştu, nasıl bir büyümeden söz ediyoruz? göğüs kaslarınızı çalıştırmanın zararlı olmaz yağ dokusu oluştuysa bile biraz daha doğru düzgün durur.

yağ dokusu mu bilmiyorum, saç dökülmesi ile ilgili kullandığım ilaç yüzünden olabilir diye düşünüyorum.
kendisi proscar; testestoron hormonunun dth'ye dönüşmesini engelliyor, işte östrojen hormonları ardından meme büyümesi gibi bir hikaye var tam hatırlayıp tanımlayamadığım, bundan kaynaklı bir büyüme.

bu kitleyi hareket ettirip sıkabiliyor musunuz sonuç olarak yoksa yağ gibi kontrol edemediğiniz yumuşak bir kitle mi?

her halükarda, göğüs çalışmanızın herhangi bir zararı olmayacaktır, aksine, göğsünüzü doğru düzgün bir şekle sokar.

sizin durumunuz jinekomasti olabilir bunu nette arastirin meme buyumesi hic hayra elamet degildir , body cilerin korkulu ruyasidir hele ki hormanal bir sey kullandiysaniz jinekomastiyi tetiklemis olmasi cok buyuk bir olasilik.

goguslerdeki yaglari yakmak oldukca zor bir ister hele ki meme ucuna dogru olan yaglar gobekten bile zor yakilir, tavsiye edecegim hareket polaris ya da diger ismiyle butterfly dir bu hareket gogusu sikistirip yaglarin yakilmasina yardimci olur.

evet biraz ondan şüpheleniyorum ama memeyisıktığım zaman sert oluyor, yani yağ yok. hormonal kullandığım şey bahsettiğim ilaç, proscar ve etkileri arasında bulunabiliyor.

kastığım zaman sert olması;

"Üç ana tipi vardır: Glandüler, mikst tip, lipomatöz. Glandüler tipte büyümeyi gerçek meme dokusu sağlarken, lipomatöz tipte ise yağ dokusu artışı oluşturmaktadır. Mikst (karışık) durumda ise hem bir meme dokusu artışı vardır, hem de yağ dokusunda artış bulunmaktadır.Genellikle mixt tip karşımıza çıkmaktadır."

alıntısıyla incelediğimiz zaman meme dokusudur diyebilir miyiz? yoksa kas dokusu ama yaptığın hareketlerden dolayı fazla gelişmiş midir deriz?

ne kadardir spor yapiyorsunuz ki? ne kadar kas olsa da orasinin oyle sertlesmesi cok cok zordur kac seneden beri body isi icindeyim. soyle ki 1 ayi birakin 1 yil bile body yapsaniz gogusleriniz daha yeni yavas yavas biraz buyumeye baslar max 4-5 cm bir yilda buyur eger ki bir takviye kullanmiyorsaniz. sizin durumunuz kas ile yapilacak bir sey degil hem de bir sertlik var diyorsunuz.

steroid kullanan arkadaslarimin meme ucunda boyle lokal sertlesmeler buyumeler oluyordu ne yazik ki. uzunca bir zaman boyle urunler kullanmayi kesince kendi kendine bu sertlesmenin kayboldugu arkadaslar da oldu iyice kadin memesine benzemeye baslayani da oldu. bence bir doktora gorunmenizde bir fayda var.

1 ay kadar yaptım sadece, daha öncesinde spor geçmişim yok. bu yaptığım bir ay'da öylesine idi, pek ciddi birşey yapmadım.
yaklaşık bir yıldır kullanıyorum ilacı da.
bilgiler için teşekkürler, bir gözükeyim doktora.

laptop toshiba portege m800- 107
13.3'' sanırım boyle küçük laptoplarda kullanılıyor

anladım teşekkür ederim
yakın zamanda invertörü yandığı için servise göndermiştim. orda fana da baktırdım 180 tl'ye değiştirirz dediler. bende gittigidiyor veya farklı bi yerden fan bulup
tanıdığım bu işi yapablecek bi arkadasıma gödermek istiyorum bu yüzden araştırıyorum

burda var:
shop.ebay.com

Allah ne muradın varsa versin reyizzz

telefonu kulağına götürdüğün zaman suratın ekrana dokunup da birşeylere basılmasın diye
çok iyi anlattığıma çok eminim

telefonu kulağınıza yanaştırdığınızda ekran kapanıyor ve böylece konuşurken yanlışlıkla biyere basmamış oluyosunuz. bunun dışında işlevi varmıdır bilmiyorum..

arabayı park ederken tampona bantlıcaksınız.kahkihkohkoh yukardaki cevaplar yeterli

apple bu teknolojiyi iphone ile tüm ekranda kullanmayı planlıyor. yani elini/parmağını ekranın üzerinde dokunmadan gezdireceksin, uzaklaştırıp yakınlaştıracaksın vb. her haraketin işlevi hayal gücüne kalmış.
2014 yılında iphone 7 ile tanıtılacak.

iyi mi?

lauramaynard.files.wordpress.com

teşekkürler ancak çocuk ağlıyor, mızmızlık yapıyor olmalı :)

www.myportlandphotographer.com bu olur mu?

scarlettice.files.wordpress.com =)

nene olmaz
dede,baba sakin bir şekilde oğlan torununa/çocuğuna bakmalı

blogues.cyberpresse.ca

peki, düzeltelim.

bence portakal

geçen doktor söyledi televizyonda: turunçgillerin içinde en çok c vit mandalinada varmış. iki mandalinada günlük değeri alıyormuşsun.

kivide.

maydanoz

1 soğanda 13 kg kadar mandalinada bulunan c vitamini varmış diye duymuştum. 1 kg soğan da olabilir.

bir aralar da, 1 adet kivide 20 adet portakalın sahip olduğu kadar C vitamini olduğu söyleniyordu.

ne kadar ekşiyse o kadar C vitaminlidir. evet.

1 adet kivide 1 yetişkinin 1 günlük C vitamini ihtiyacı varmış.
maydanozda ise en az portakaldaki kadar varmış diye biliyorum ben..

farkındaysanız bu saydığınız meyveler aynı anda bulunabilen meyveler değil ardışık olarak birbirlerini takip ediyorlar. yani o yüzden her mevsimin her meyve döneminde mutlaka c vitamini fazla olan bir meyve var demek ki. o yüzden ooo portakaldan daha çok c vitamini varmış x meyvesinde gibi bir şaşırma çok mantıklı değil. olsunn nolcak ki yani, onu da ye onu da ye :P

www.wolframalpha.com
www.wolframalpha.com
www.wolframalpha.com

Tüm besin değerleri yazıyor burda. Bu arada en fazla çilekte varmış.

hayir.
kisi uyumadigi (sizmadigi) surece mumkun degil bence.
unutma tabii ki mumkun ama, sahne sahne de olsa bir seyler hatirlamasi lazim.
cok anlatan duydum buna benzer hikayeleri. genelde saklamak isteyecekleri veya utanacaklari bir sey yapmis oluyorlar.

benim gelmedi çünkü sızmıştım o andan sonra. olaya da blackout deniyor.

avrasya'ya katılıyorum ve bizzat başımdan geçti böyle şeyler. mutlaka hatırlıyorsan ama kare kare net bi şekilde olayları hatırlayamıyorsun

geldi, mümkün tabii. yorumum; ağzımızla içelim.

arkadaşlar, çok içmekle ilgili olmasından ziyade, herşey birden nasıl kesiliyor burayı anlamak güç, çok içiliyor olsa, her kadehten sonrasını hatırlarsın değil mi ?

körkütük sarhoş olduğum çok oldu ama hiç öyle 3-4 saatlik hafızanın gitmesi gibi bi durum olmadı, yarım yamalak da olsa hatırlarım ne yaptığımı.

karnım aç değildi.

sadece rakı içtim ve çok fazla içen birisiyim uzun süredir.

başka görüşü olan ?

"ot+alkol" dahil boyle bir etki olusturmuyor. hopeless'in dedigi cok ilginc, bilincli yapilan, kopeklere saldirmak, temizlik yapmak gibi eylemlerden bahsediyor.
blackout halde bunlar nasil olacak?

4 kadeh bu iş için az bence.

ben de hayatımda 1 kez yaşadım: akşamüstü başlayan sınırsız içkili bir düğünde önce meyveli kokteyller, hava kararırken bi kaç kadeh beyaz şarap, yemekte ve akabinde bi kaç kadeh kırmızı şarap, gecesinde şampanya ve en son bankodaki görevlinin koca şampanya şişesini bana verişini hatırlıyorum, sonra da o şişeyle ortalarda gezinmemi. sonrasında tek bir kare bile yok, sabah yatağımda uyandım.

söylediklerine göre o arada yanıma birini vermişler, otel odasına çıkıp banyoda kusmuşum vs, sonra yatmışım, sonra kalkmışız, taksiye binerken arkamdan sarılan birine zarar verecek korkusuyla saldırmışım zor almışlar elimden, falan filan.

ama tam bir blackout'tu, hiç abartmıyorum, tek karesini bile hatırlamıyorum. çok korkunç bir şey, çünkü hiç bir şey hatırlamıyorsun ve aklına bin türlü rezillik geliyor yapmış olabileceğin.

ya düşündüm de, içmene/bünyene bağlı, belki 4 kadehle de olur (ama zor).

ben en sarhoş hâlimde bile genel olarak her şeyi hatırlıyordum, sadece söylediğim bir iki cümleyi hatırlamıyordum. Bana söylediklerinde ben böyle cümleler kurmam ki dedim, ama kurmuşum işte. ben içkiden sarhoş olup tamamen bir şey hatırlamıyorum diyenlere inanmıyorum da. çünkü hatırlamadıkları şeyler avrasya'nın da dediği gibi saklamak isteyecekleri ya da utanacakları şeyler.

kuzenimin başına birkaç kez gelmiş anlatırdı kendisi, bi baktım şurda uyandım şunları şunları yapmışım ama bir kare bile hatırlamıyorum diye.
ama 4 ilginç bir rakam. yorumlayamadım

öncelikle uzun süredir sıkı bir içiçiyim (dim)

bir diğeri utangaçlıkla falan ilgisi olamaz, çünkü 3-4 saatin hepsi kayıp, o kadar ayıp birşey yapmış olamam.

bazen bir bok hatırlamadığım oluyor.içkiye göre ve ya içilenin çokluğuna göre değil random olarak bazen ertesi sabah kalktığımda bi bok hatırlamadığım oluyor.hem de hiç bir şey hatırlamıyorum.

daha gecen hafta hanim evde yokken oldu, bi büyük actim bitti, sonra dolaptan bira almaya gittigimi hatirliyorum, sabah kalktigimda bilgisayarin yaninda sadece bitmis bir bira sisesi ve bir tabak yogurt vardi, bütün mezeleri küllügü ortaligi temizlemisim, az biraz yogurt yemis yatmisim :)

ruh haline, yediklerine, alkol alma sıklığına, pek çok etmene bağlı olarak oluşabilir

kesinlikle mümkün. yaşadım. hatta tam o bıçak gibi kesilen an var videoda. en son serdar ortaç'ın karabiberim şarkısıyla dansediyordum hatırladığım. sonrası sabaha kadar yok.

bu da böyle bi anımdır.

bir arkadaşımın anısını da anlatayım :)

bu adamın sabah 6 da uçağı var. önceden nolur nolmaz diye alarmı kuruyor. içiyolar baya o gece. hatırlamıyo sonrasını. sabah bi uyanıyo saat 11 kaçmış uçak falan. kimse gece ne olduğunu hatırlamıyo. nasıl odaya gelmiş o bile belli değil. sağı solu arıyo sonra. en son bi arkadaşının odaya bıraktığını öğreniyo ama o arkadaşı bile bu adamı odaya bıraktığını hatırlamıyo.

doğum günümdü. şehrin en nezih, en itibarlı meyhanelerinden birinde benim için yer ayırtıldı. ben bu süprizi akşam öğrendim. hadi gidiyoruz dediler. e hadi gidelim dedim. içeride ambiyans süper, duvarlarda çerçeveli kupürler, nostaljik fotoğraflar, hafiften bir taş plak, cızırtılı hoş nağmeler. hemen havaya girdim. neşem tavan. bilerek fasıl tercih edilmemiş, adamımız böyle sever denmiş. her şey, her ayrıntı benim için düşünülmüş. yeni insanlar da var tanışıp sohbet edeceğiz.

herkes bir bir geliyor. ben doğum günü çocuğu herkese gülücükler, özlü sözler...hafiften bir sokrat-neyzen senteziyle bütün ilgiyi erkenden üzerimde toplamayı başarıyorum masada. mezeler çeşit çeşit, alllaaah deyip delicesine yumuluyorum şakşulara,deniz börülcesine, haydariye, envai çeşit peynirlere, favaya, sarmalara. gecenin devamında olacakların habercisi, bir alamet bu aslında. kadehler hafiften dolup boşalmaya başlıyor. rakı sofrasının ana prensibi "aheste olacaksın" olsa da ben sevindirik olmanın beni taşıdığı tüm noktaları bir bir aşıyorum delicesine, galiba biraz hızlı ilerliyorum.

sponsorumuz arkadaşımın validesi, görmüş geçirmiş bir hanım. hemen sağ yamacımda oturuyor. böyle mistik, ruhani bir hali var kadıncağızın. ona doğru dönüp en absürt en akıl almaz konulardan konuşup ha babam averaj topluyorum. burçlar, yıldızlar, mevlana, yunus derken ara ara masaya dönüp etrafı kolaçan ediyorum. karşımda biri var böyle gözlüklü ağız hafif aralanmış ilgiyle (aslında dehşetmiş o) beni izliyor. sonradan onun masanın en sağlam içicisi olduğunu öğreniyorum. sonra, kısa bir zaman sonra kadehimi hafif havaya kaldırıp "içinde durduğu gibi durmaz ehehe" gibi bir şey diyorum. sonrası koyu, zifirzindan bir karanlık...

zaman: sabahın geç vakitleri... öğleye çok yakın. mavi bir kanepe, üzerimde ağır bir yorgan. başımda yapış yapış bir ıslaklık. bez! kim koydu bunu lan. ayrıca burası neresi ben nerdeyim. başımda arkadaşım ve eşi. kızın elinde mavi bir kap! sabaha kadar kustun, kan geldi panik yaptık. doktor çağıracaktık nerdeyse ki uyudun şükür diyorlar. pehh! ulan kepazeliğe bak, rezilliğe bak. ne oldu bana anlatın diye ağlamaklı bir nidayla inliyorum yattığım yerden. ağzımın içi de afedersiniz bok gibi. dün süper şov yaptın var ya diyorlar. dur sana anlatacağız. bir sürü foto da çektik. ne biçim gülüyorsunuz ya, sahi ne oldu diye daha acıklı inliyorum yorganın altında. herhalde bir daha gidemeyiz o meyhaneye sayende ama unutulmaz bir gece yaşattın herkese diye gülüyor imalı imalı. ve ben yatağın içinde bir beden küçülüyorum utancımdan. ve bir bir anlatıyorlar yediğim haltları. ben atmayın ya, sallamayın, doğruyu söyleyin bak ünlemleriyle dalıyorum her bir lafın arasına. hatırladığım o son görüntüden sonra yaklaşık 5 saat kadar daha meyhanede kalınmış... bu süre içinde ana yemekler yenmiş, pasta kesilmiş, şarkılar söylenmiş. ben hiçbirini hatırlamıyorum. ama sen hepsinde halay başıydın maşallah diyorlar, bir türlü inanmıyorum. şaka yapmayın lan diyorum. nafile. sadede gelecek olursam yapılanlar şu maddelerle özetlenebilir.

* masadaki kadınların hepsini azarlamak, laflarını kesip erkekleri konuşturmak, siz zaten hep böylesiniz, hepiniz aynısınız türünden abuklamak. (gülüşmeler)

*ikide bir tuvalete çıkmak, kapıyı kilitleyip içerde ağlamak, garsonların defalarca çıkarma girişimleri, kısacası hepsine kabus olmak. (gülüşmeler)

* elimden kadehi almaya kalkan bir hanıma kafayı takmak ve gecenin sonuna kadar nihat doğan formatında seriye bağlamak, kadını ha babam perişan etmek ama o hanımın da (medeni biriymiş şükür) diğerleri gibi beni ciddiye almaması, takmaması (gülüşmeler)

* aynı zamanda meyhaneye adı verilen sahibinin vefatı üzerine meyhaneyi idare eden oğluyla gecenin sponsoru teyzenin taziye konuşması yaptığı esnada "baba benim, baba benim" diye masayı yumruklamam, "he he baba sensin" diye iki kişinin beni kollarıma girerek dışarı çıkarması (gülüşmeler)

* sonra benim yeniden ağlamaya başlamam, bunun epey bir sürmesi (gülüşmeler)

* takside beni arka üçlüde ortaya almaları, bu haldeyken bile şoföre karışmam, abi kusura bakmıyorsun değil mi şeklinde adamı sakinleştire sakinleştire yarım saati bulan bir yolculuk (gülüşmeler)

* bu arada "çişim var" diye tutturmam, adamın iki de bir arkaya dönüp "işemez di mi bu" deyip endişeli endişeli konuşması, zaten trafik fobisi olan kız arkadaşın şoföre "önünüze dönün" diye diye oracıkta panik atak geçirmesi, bir de onunla uğraşmalar (gülüşmeler)

* taksiden iner inmez benim pantalonu çözmem, dur yapma etme demeye kalmadan apartmanın kapısına şarıl şarıl işemem (gülüşmeler)

* arkadaş beni zaptetmeye çalışırken eşinin olayı anlayamayıp noluyor diye seyirtmesi, o halime bakakalması, bu esnada arkadaşın "sen bakma istersen!!" diye eşine şey etmesi (gülüşmeler)

* 5. kata çıkamadan sızmam, eve sürükleyerek sokmaları, sabaha kadar kusmam ve sabaha kadar kimseyi uyutmamam (gülüşmeler)

* bütün bu kepazelikleri yaşatmama, herkese kabus olmama rağmen masada beni dikkatle izleyen süper içici eleman ve ekibi tarafından takibe alınmam, rakı sofralarına ısrarla davet edilmem, tabii ki uzuuunca süre gelen tekliflerin tamamını reddetmem."abi bu var ya..." şeklinde rakı sofrası hikayelerine şakşukadan mualla meze olmam. (mütemadiyen gülüşmeler)

* sponsor teyzeyle her karşılaşmada utanmalar, tekraren özür dilemeler; onun da "olur evladım böyle, biz rakı sofralarında ne adamlaar gördük" demesi... bu iyi mi kötü mü, pek anlayamadım haliyle.

çocukları askere gitmiş.

adan freud gibi. kadın da martha freud. adam bunla ilgilenmiyor kadın derin düşünceler içinde.

Adam sükûnet istiyor, kadın rahat durmuyor. Aynı hikaye :) Başlangıç repliğini veriyorum:
- Beey bey bak şu herif bizim arabanın başında 20 dakikadır!

adamın dünyadan haberi yok ama kadın bunu aldatıyor. gözü dışarıda.

Birbirilerini pek tanımadan evlenmiş bir çift. Muhtemelen evleneli 10 yıl filan olmuştur. Erkek varlıklı, asil-yarı asil bir aileden geliyor. Muhtemelen "normal" insanların sahip oldukları bir işi asla olmadı. Kadın çoğu kadının yapamayacağı şeyi yapıp daha 2o'li yaşlarının başında mantıklı bir karar vermiş, sevmediği ama ona rahat bir hayat sürdüreceği bu adamla evlenmiş.

Erkek, entelektüel tutkusu olabilecek birisi. Büyük bir ihtimalle cinsel yaşantıları yok. Eşyalarla, ne bileyim giysileriyle filan duygusal ilişki kurabilecek, onlardan uzun sene kopamayacak birisi.

Mekan kendi evleri. Ama yeni taşınmışlar. Adamın düzgün bir işi olmadığı ve miras suyunu çekmeye başladığı için eski ve pahalı evlerini satıp daha alt sınıfın yaşadığı yeni muhitlerine taşınmışlar.

Kadın geldiği aileden de kaynaklanan nedenlerle yeni insanlara ve yeni yerlere uyum sağlamaya daha yatkın. Taşınmalarının üzerinden kısa bir süre geçer geçmez yeni birini bulacak ve hayal kırıklığına uğrayacak.

adamin erken bosalma problemi var, kadini tatmin edemiyor, ama adam kabullenmiyor da bu durumu.

kadın, kültürlü, akıllı bir insan. adamın kadında gözü var, entel ayağına yatıyor.

adam zengin tüccar, sosyal hayatı güçlü, hatta hükümet yanlısı bir politika güden parti-dernekle ilişiği var. ama yatakta başarısız. işini bitirip sırtını dönüyor. ruhsuz-tutkusuz. etliye sütlüye dokunmayan bir tip. kadın kesinlikle aldatıyor. genç bir erkekle platonik takılıyorlar, henüz icraat yok ama elektiklenme had safhada. bu genç erkek de anarşist. kadın da sosyal yardımlaşma türünden bir dernekte takılıyor, orada öğrencilere yardım etkinliğinde falan tanışıyorlar. genç erkek öğrenci. daha gider bu...

kadın kör, adam sağır.

ikilinin en dikkat cekici ozelligi ayni oda icerisinde yarim metre mesafeyle duruyor olmalarina ragmen (burdan anliyoruz ki bunlar bir sekilde yakinlar birbirlerine) iletisim kurmuyor oluslari. kadin arkasini donmus, adam okuyor...

gündüz saati ama adam evde. demek ki ya adam emekli ya da haftasonu veya tatil.
kadin bu adam madem evde iki laf etse, azicik benle ilgilense ya diyor ama adam gazetesine dalmis durumda. hos o da super vakit geciriyor gibi gorunmuyor.
perdelerin susune bakarsak hali vakti yerinde bunlarin. ve kadin ev hanimi. olumune sikilmis her seyden. paralari var ama huzurlari yok, kadin birazdan arkasini adama donmeden kavga baslatici bir diyaloga baslayabilir. veya lanet olsun, zaten yasimiz gecmis isimiz bitmis, ugrasmayayim sunla deyip susmaya devam edebilir. sonra adam kadina, bir cay koy da icelim hanim, diyecek. bunlar yine sessiz sessiz oturmaya devam edecekler.

niye sessiz olduklarina bir neden bulmak lazim.

kadın adamı aldatıo ve hatta kadın lezbiyen karşı binadaki yine çılgın bir ressam kadına aşık olmuş.

adam çok zengin iş adamı kadını mutlu etmek umrunda değil.

mekansal açıdan kadın adama bi köpek alsammı çok yalnızım felan diyo adamda bakarız diyo felan.

"- Son nefesimize kadar, olanları hiç yaşanmamış sayabilecek misin?
- Başka bir seçeneğimiz var mı?
- Artık yok Albert, ama vardı. Vardı ve biz bunu kullanmadık. Vicdanım asla rahat etmeyecek. Tek sorunum da bu değil.
- Başka ne var ki?
- Korkuyorum. Yaşattıklarımızın hesabını bir gün vermek zorunda kalacağımızdan korkuyorum.
- Şartlar böyle gerektirdi, artık kendini üzme boş yere.
- Hüzün... Hayır içimdeki bu değil. Hissettiklerim, duyduklarım, gerçeğin ta kendisi. Onu biz öldürdük. Ruhunu bedenden ayırmadık, toprağa gömmedik belki, ama elini tutmadığımız, onu oradan kurtarmadığımız her an öldürdük. Oğlumuzu düşün Albert, onun emanetiydi o, bilmiyorum. Gerçekten sevmişti onu.
- Oğlumuzun asıl emaneti içeride uyuyor. O bizim hazinemiz, pırlantamız diğeri ise sadece kutusuydu, değerli olanı aldıktan sonra, ondan kurtulduk.."

Clara 40lı yaşların sonunda, zengin bir aileden gelen kültürlü bir kadındır. Kocası Edward ise Büyük Buhran'dan sonra servetinin büyük kısmını kaybetmiş bir İngiliz tüccardır.
New Jersey'nin ücra bir kasabasına yerleştikten sonra hayat onlar için hiçte kolay olmamıştır. Alıştığı yaşam tarzından uzak kalan Clara, kocasına belli etmese de zor günler geçirmekte ve eski günlerininde ufak kaçamaklar yaptığı Alman iş adamı Robert'a duyduğu özlemi bastırmaya çalışmaktadır.

kadın için önemli olan biri evlerine gelecek lakin misafir gecikmiş. adam ise kadının ısrarı ile evde bulunuyor ama aslında gelen kişi umrunda değil. adam sakin bu durumda sevmediği biri değil herhangi bir isteksizlik endişe nefret yok. şu an sen istediğin için buradayım ama çok da tın diyen bi havası var.

araları kötü değil. tersine ılımlı bir çift gördüm ben. kadın ellerini önünde tutmuş ama sımsıkı kapamış değil. demek ki tartışma gibi bir şey olmamış. kendini iletişime kapatmamış.

çok gezen(kadın) mi bilir? çok okuyan(adam) mı bilir? resim bu soruyu soruyor. ama yine cevap yok :( iki ayrı insan, biri okuyarak, diğeri ise gezerek öğrenmek istiyor bence. ve bunlar aynı evde ve birbirlerine çok yakınlar. çünkü ortak paydaları var öğrenme isteği.

konuşulmak istenmeyen bir mevzu var.
bu sebeple üç-maymun oynanıyor.
kadın, ellerini ovuşturuyor; yalnızca kendisinin duyabileceği şeyler mırıldanıyor ve o "saklı" mevzuyu, konuşmaya istekli.
erkekse, bu konuda daha katı; daha kararlı.
"saklı" mevzuyu, cehennemin dibine gönderip; bir daha da onla ilgili bir şeyler duymak istemiyor.
Erkeğin, pek çok cephede gösterdiği bu çetin zihin savaşı, gazetenin havadan sudan yazılarının yoldaşlığı ile bir nebze de olsa ferahlıyor.

beyoğlu'nda oturan fransız kimseler onlar, r harfini 'n' olarak düşün, orası istanbul işte.

neden hep pencerede bekleyince daha çabuk gelir sanır o bekleyenler

bir pazar günü. kuşluk vakti ya da 13:00-15:00 arası bir saat. Bu çiftin kızı, damadı ve torunu gelecek, eli kulağında. adam bu vakti gazate okuyarak geçiriyor, kadın ise pencerede nerede kaldılar diye düşünerek bekliyor. hayat sıkıcı, monotonlaşmış iyice. kadının en iple çektiği gün.

şaka yapmıyorum, bakar bakmaz aklıma bu geldi.
esprika.com

okurum ama ya müzik ya da kitap dikkati daha cok ceker.. ikisinin hakkını vererek aynı anda yapmak mumkun diil.

sözsüz müzik dinleyerek mümkün. yani şahsım için

kitap okuyunca kafamı veremiyorum ama mesela dergi okuyabiliyorum. bant'la özellikle güzel gidiyor.

altyazılı film izlerken ders çalışmışlığım var sen ne diyon :)

müzikten müziğe değişir. pantera, boris, merzbow dinliyorsam, kendi düşüncelerimi bile duyamam; arvo part, satie falan dinleyerek okurum, çok da güzel olur.

hayır. konsantre bi şekilde okuyorsam zaten müzik değil dünya umrumda olmuyor genelde.

can sıkıntısından okuyorsam da müziğe odaklanıyorum, kitap süs duruyor elimde.

Hayır.

Ben şöyle bir şey farkettim, okuduğum şey türkçe ise müzik ingilizce, okuduğum şey ingilizce ise müziğin türkçe olmasında fayda oluyor. Fon müziği gibi oluyor. Aksi halde dikkat dağıtıyor.

yok cık.nickt

Denedim, oldu. Bu entry'yi de yalımdan yazıyorum.

Yurtdışında fizik üzerine akademik çalışma yapan birisi olarak bu düşüncenin tamamen saçma olduğunu söyleyebilirim. Böyle şeyleri kafana takma.

denedim oldu, quantum işine yani fizik kısmına girmeye gerek yok bence.
her zaman geçerli olur mu, hayat felsefemiz mi olmalıdır bilemem.
düşündüm de evet, denedim oldu diyebilirim rahatlıkla.

gönül verdiysen olup olmamasına takma, düşün düşün mutlu ol işte kafana koyduğun şeyi zaten yaparsın, o esnada da mutlu olmanın bir sakıncası yok.

Şarlatanlık.

fiziğe ve quantum theory'e büyük hakaret.

araya quantum falan karıştırmaya gerek yok.
düşlemek başarmanın yarısıdır. isteyeceksin, çalışacaksın, sonuç her halükarda gelir. yoksa, yok uzaya enerji gönderdim, enerji geri geldi bi tarafıma girdi... şarlatanlık.

red fiction
eski oyununu sevmiştim, guerilla versiyonu çıkmış o da iyidir
bir de freedoom fighters eski ve iyidir

portal 2 tabii ki

portal 2 de şey var galiba, zeka oyunları bulmaca gibi şeyler var.o yüzden Cod, Crysis 2 gibi aksiyon ağırlıklı bişey olabilir.

Bioshock.

kafa dağıtmak için gta tarzı oyunlar ideal.

bulletstorm'u da oynayabilirsin.

bilgisayar oyunları bu kadar az mı ya?

Mirror's Edge der çekilirim.

ya bu bütün gün oyun oynayanlar ne oynuyo ki o zaman ?

indirim yakalarsan team fortress 2 al, xkafe'de oynuyorum bayaa zevkli

edit: 9.99 dolarmış şu an

insanın aklına gelmiyor yav. gamespot'u açın, sevdiğiniz bir oyunu aratın. Onu açınca benzer oyunları çıkarır karşınıza..
crysis 1-2 var fps olarak güzel şimdi aklıma geldi son oynadıklarımdan. 2yi oynamadım daha gerçi.

"wolfenstein" ve "return to castle wolfenstein"
birkaç bölümü mumyalı falan oluyor. cidden tırsıyorum bazen.

çanta daha mantıklı daha sağlam.

kesinlikle çanta

çanta tabi ki

@inheritance link verdiğin iyi oldu bende gidip alcam iyi fiyatmış.

cake box. beleş.

video.lezzetler.com
www.tencere.tv

ben de hiç bilmiyordum, buralardan öğrendim birkaç tane

Neresi kısıtlı yahu, rüya gibi bir öğrenci evi :)

Madem çok vaktiniz yok, omlet, hazır tozla krep (bunu abartmamak lazım), sebzeli pilav.

patatesleri güzelce yıka. kabuklu olarak elma dilim şeklinde kes. ortadanikiye sonra da 4e sora da onları da ikiye işte. sonra zeytünyağının içine tuzot koy böyle ne çok sıvı ne çok bulamaç olsun. patatesleri o tasın içine sok çıkar yağlı kağıt koyduğun tepsiye diz fırına ver. istersen üzerine pul biber, kekik vs de koyabilirsin. sonra da pişir. mis gibi. pamuk gibi oluyor. kızartmadan da daha sağlılı snrm.

bunu diğer sebzelerle de çeşitlendirebilirsin tabi tuzota bulamadan. mesela biber, mantar, kabak da koyabilirsin. güzelce pişiveriolar 20 dkda falan. leziz ve sağlıklı. tabi yine sebzelerin üzerinde biraz zeytinyağı gezdir. istediğin baharatları da ekleyebilirsin.

sonra da istersen üzerine yoğurt koyarsın hafif sulandırarak çırptığın.

yağlı kağıt şart değil ama tepsi yıkama derdin olmaz.

afiyet olsun.

belki faydası olabilir:
www.ogrencimutfagi.com

@mahnita'nın tarifine ek: sosa salça da koy. patateslerin yanına başka sebzeler de koyabilirsin. havuç ve mantar güzel oluyor.

mikro dalga fırının varsa üstü kapaklı borcamlarda sebzeleri çok güzel haşlayabilirsin. bol sulu yıkadığın sebzeleri borcam içine koy. kapağını kapat. 600 derecede 8-10 dakika arasında pişir.

büyük marketlerde satılan iglo bezelyeler çok güzel, çok lezzetli. pişirmesi de çok kolay. bunları ben mikrodalgada yukardaki usulde pişirip çok az yağ ve tuzla tek başına bile yiyebiliyorum.

@hikmetkaraman aga verdiğin linklerdeki yemekler garipmiş ömrümde yemedğim yemekler var :)
@cosmicstring sebzeli pilav iyi fikir marketten harcını aldıkmı tamamdır
@mahnita uzun iş o ya kolay bişe arıyorum
@diesel cidden iyi oldu bu site

mercimek köftesi

nesi uzun yav, fırına atana kadar ki süreç 4-5 dk. ha pişirme süresi uzun, 20 dk bekleyemem diyosan o ayrı.

fırında patatese de zor demişsin. bravo

@mea maxima culpa zor değil uzun iş

içine protein tozunu ile su/süt koyup, karıştıracaksın. shaker bu işe yarıyor. ve taşıması falan pratik olduğu için önceden koyup çantana, yanında götürebilirsin idmana.

arkadaşım bi spordan önce bi yatmadan önce kullanıyor, senin de öyle olması lazım.
e madem bu kadar cahildin bu konularda, araştırıp alaydın ya.
shaker da süt ve pro. tozu koyup çalkalamak için

antrenmandan sonraki 1 saat içinde almalısın, önce değil. ayrıca sabah 8-10 arası saatler, antrenman için de pek uyugn değil. en ideal vakit aralığı akşam yemeğinden önce 4-6 arası.

kardeşim antrenmandan 30 ila 45 dakika önce al ve antrenmandan yaklaşık bir saat sonra bir daha al. en uygun yolu bu. bende zamanında araştırmıştım en çok bahsettiğim şeklini önerdiler. shaker da içine tozu suyu katıp çalkalayarak daha kolay çözündürdüğü için kullanılıyor. birde taşıması kolay antrenmandan sonra eve gitmiyorsan bir yere gidiyorsan çantandan çıkarıp kolayca içebilirsin pratik oluyor yani.

whey dandik. en iyisi hardcore. muscletech.

Protein tozu spordan önce kullanılmaz. Spordan önce karbonhidrat takviyesi kullanılır.
Spordan sonra ise KESİNLİKLE kullanmalısın.
Gece yatarken de kullanmanı tavsiye ederim.

güzel, beğendim. ama mesela müzik grupları/insanları yerine daha korkutucu ya da garip şeyler olsa daha çok beğenirdim. şunlar gibi mesela:

claudiaruckus.tumblr.com
br0seph.tumblr.com

gayet güzel resimleri çok beğendim.

başarılı ;)

older butonu sağda olsa? :)

bence solda iyi kitabı ters çevirir gibi

@tepedeki psychedelic adam : claudiaruckus.tumblr.com bu resim zaten var :)

diğerinide ekledim. güzel yorumlarınız için teeşekkürler :)

@topal : teşekkürler. :)

@hakmut : eyvallah. :)

@dieselsingle2 : onu değiştiremiyorum ne yazikki. :)

@manhita : bencede. :) teşekkürler :)

gebze'ye gelmeyin de, gerisi farketmez abi, gebzeyi geçince rahat olun.

maşukiye,sapanca,derbent taraflarının dolaşın bu mevsimde çok güzeldir

izmit içerisinde sekapark var güzel. merkezin etrafındaki güzelliklere gitmek lazım. hereke diyeyim ben de.

başka başka?
ya sanki yıllar önce bi köftecinin adını duymuştum. orada mıydı ki o? seyyardı galiba. meşhur ama...

kesinlikle sekapark diyorum çok hoş biryer.

bak mesela karnın açsa şu anda sakarya'ya geleblirsin. garın orada köfteci bilal var.akıllara zarar köfte yapar. eşlik bile ederim sana :)

sekaya baharda mutlaka git. hatta bir tek oraya gidilir diyeyim. kraldır seka. izmit'in tek özenilesi yeridir.

marina diyen oldu mu?

seyyar köfteci bulvarda, 42 evler'e girişte, anıtpark'ta gazanfer özcan park'ı mı nedir orada işte, bizim rte dahi ordan köfte yemiş, tadı öeh normaldi.
seka dışına il merkezinde bir yer yok bence de

kimse bilmiyo demekkiSen yuvacığa git asıl.Orada bi saklı vadi var akıllara zarar.Bi de maşukiye tarafları güzeldir.

seka park falan bi cacık değil.

Benim 20,8'miş, oha dedim.

Format sırasında c yi biçimlendirdiniz mi ?

evet bicimlendirdim sil yeniledim falan hepsini yaptım.