hayır. bitişik yazılır. (bkz: sıfat yapan ki)

bitişik.

bir de ayrı başlık açmadan araya bir soru daha sıkıştırıyorum,
ahmet ile mehmet birer gösteri yapacak
ahmet ile mehmet birer gösteri yapacaklar

yapacak olsa düşük cümle mi olur?

2. doğru aslında ama ilkinde de bir cümle düşüklüğü söz konusu olmaz.

pekii,

stantlarında mı
standlarında mı?

stand ingilizceden dilimize yerleşmeye çalışan bir kelime. dolayısıyla net bir doğrusu yanlışı olduğunu düşünmüyorum. yaygınlık kriteri göz önünde bulundurulduğunda "standlarında" öne çıkıyor. fakat tdk bu kelimeyi "stant" olarak kabul etmeye başlamış gördüğüm kadarıyla. stant'ın ise yaygınlığı, stand'a göre çok daha az.

stantlarında değil standlarında hiç değil, çünkü türkçe'de böyle bir kelime yok. onun yerine sergilik kullanıyorum ben.

türkçe'de kelimeler istisnalar dışında b, c, d ve g harfleriyle bitmezler.

özür dileyerek düzeltiyorum, kontrol ettim. türkçe'ye sokmuşlar standı.

bu durumda "stantlarında" doğru yazılış oluyor.

bit.ly

ben imac'imle kullandım. Gayet düzgün çalışıyordu.
Ancak aklınızda olsun ki 3G'nin hızı bulunduğunuz semte göre değişebiliyor. Bir de telefonla konuşurken internet kesiliyordu.

kullandım ben, kötü zamanda gayet faydalı oluyor.

yalnız iphone'u modem olarak kullanmak denmez tam olarak. iphone'un internetini paylaşma denebilir.

bugun kullaniyordum daha macbook air kullaniyorum gayet hizli bir sekilde baglaniyorum nete mukemmel diyebilirim.3G kalitesi tabi onemli ama.

hakaret etmezsen bence bi sey olmaz. senin gibi kac tane adam atarlaniyodur kim bilir.

blokluyor haberin olsun :)

fişlerler panpa

fişleyebilirler.

fişleme kesin yapılır, şaka değil.

www.turkishairlines.com

afiyet olsun

eline sağlık lakin logo değil hani şu barcelona reklamında oynadıkları 'top' var ya, işte o gerek.

şu var.olur mu ki ?
www.econom.de

mükemmelsin teşekkür ederim, süper ötesi bir resim özellikle de boyutu :)

bende gerçeği var

nerden aldın acaba? kaç kuruş?

satın almadım, çalışıyorum, anla işte

bu da benim aracılığımla puff daddy'den gelsin
www.youtube.com

çünkü oy kullanma bürokrasisi çok fazla
internetten anket doldururmuş gibi oy vermek istiyorum

bu daha iyi: www.eksisozluk.com

sistemi pek samimi bulmuyorum. hatta hiç. çok saçma bir sistem lan.

Hollywood'un mesajı da çok saçmaymış bence. oylamazsan kimse healthcare ile abortion ile gay rights ile ilgilenmeyecek sanki. Zaten eni sonu 2 kişi arasında olmuyor mu seçimler Amerika'da? Biri gayleri keselim, kimseye sağlık hizmeti vermeyelim falan mı diyor? Toplamışlar ünlüleri, ikna edici olsun, sonra da insanlar oy vererek bir şeyler değiştirdiğine inansın ve aslında özgür olduklarına inansınlar diye beyin yıkıyorlar heuhe.

Birinin diğerinden ne farkı var? Ha görünürde biri muhafazakar biri laik ikisi milliyetçi vs vs... ama al birini vur ötekine.

hemen içip etki edeceğini sanmıyorum, uzun süreli kullanımda işe yarayan ilaçlar bunlar.

1 haftada 3 şişe passiflora içtim, boğazın dibinde cehennem sıcaklarını böyle atlattım gündüz vakti.Bence işe yarıyor hemen.

pasifflora denen ilaç karı milletinin depresyona girdiğinde aldığı ya da aldığını iddia ettiği ilacın adıdır.

iğrenç tadı heyecanı alır psikopata bağlatır. bu yönden belki işe yarayabilir.

görüşmeden yarım saat önce, yarım "dideral" yut! yada bir saat önce bir tane de alabilirsin. ama ben bu gibi durumlarda yarım saat öncesinden yarım almayı tercih ediyorum ve kesinlikle faydasını görüyorum.emin ol çok rahatlatacak!

pasiflora daha beter yapabilir. ölü gibi kalabilirsiniz. iki bira için, çok daha sağlıklı sonuç alırsınız.

Bira içme kokarsın.

pasiflora çabuk etki eder yea. ama uyku getirir. bence boşver.

çok içme bi ölçü iç gitmeden 1 saat önce. hiç olmadı placebo etkisi gösterir. bi de bu olmazsa ben bittim modundan çık lütfen.

yok zaten bira içmek gibi delice bir şey yapmam da sabahın köründe =) öyle ayıp olmasın diye tik attım eheh.

"bi de bu olmazsa ben bittim modundan çık lütfen." --> ah işte ben de onu diyorum =/ çıkabilsem keşke. zaten gerek kalmaz passiflora'ya bilmem neye..

bi tane antihistaminik al aerius gibi. uyursun:)

neyse, hiçbir şey almadım ama görüşme olumlu sonuçlandı =) darısı ikinci ve son mülakatımın başına =D

tebirik ederim. en iyisi zaten hiç bişiy almamak böyle durumlarda.

hemen herkesle samimi olmaya çalışma, aşırı güleryüzlü olma bence. insanları iyi gözlemle, ne kadar yakın davranırlarsa davransınlar ilk günden kimseyle dedikodu yapmaya kalkışma :) çok soru sorma ve az ve öz konuş. en önemlisi ortamı iyi inceleyip kısa zamanda çok fikir sahibi olman.

iş yerinde bir duruşun, prensiplerin olsun
doğru yaz, doğru konuş
insanlar livaneli_kadir konuşunca kafasını çevirip baksın
bir de ilk zamanlarında çok heyecanlı oluyor insan
işin neresinden tutsam faydam olur diye her boku yapmayı çalışıyor
yapma, fotokopi çay getirmek senin işin değil, öyle duruş olmaz
diplomanı her daim alnında taşı, senden abuk subuk istekler olduğunda da
gardaaaaş ben bunu bunu okudum bana adam gibi iş ver deyip şak diye ortaya çıkar

işin türü hakkında fikir sahibi değilim ama mp3 player'ını yanına almayı unutma derim...

ortamı iyi gözlemle en önemlisi bu.
hemen kanka olma
her aklına geleni pat diye sorma
asla asla dedidoku yapma yanında yapılmasına müsade etme
seni eşşek yerine koymaya çalıştıklarında hemen sert bir tepki koy
yumuşak olma ezilirsin sert olma kırılırsın
ama serte yakın olmayı tercih et
benim işim değil demeyi bil
kendi işini eksiksiz ve zamanında yap
diğerlerine yardımcı olmaktan kaçma
ama diğerlerinin işini de yapma
ilk günler canın sıkılınca cep telefonunu eline alıp kurcalama.
kurumsal firmalarda hangi sitelere girdiğinin aylık veya haftalık dökümü alınır
eğer telefonun varsa sana ait, aranan numaralar dahi incelenebilir
bilgin olsun.
hayırlı olsun.

servisde günaydın ve hafif bir tebessüm yeterli.
iş yerine ilk girdiğin an şaşkın şaşkın bakma.
kendinden emin bir duruşun olsun.
çok somurtuk durma sadece tebessüm et.
ilk bir ay kimseyle arkadaş olma sadece gözlemle.
herşeyi biliyomuş gibi atlama hiçbişey bilmiyomuş gibide davranma.
ilk günden samimi olma bir hafta sonra adın yalaka olur.
bide en önemli kural iş hayatın boyunca üç maymunu oyna...

iş yerinde arkadaş edinme unutma sadece bir iş yeri orası anasınıfı değil, siyaset din ve futbol üzerinden sohbet açma. her durumda tebessüm etmesini öğren. anahtar kelime tebessüm, birde çok fazla kelime kullanarak hiç birşey söylememe sanatını iyi öğren.

herkese ve işinle ilgili departmandaki gözgöze geldiğin herkesle günaydnlaşmaktan çekinme. şimdiden sempatilerini kazanırsın böylece. sıcak olduğunu düşünüp seninle iletişime daha çabuk geçerler. sen onların içine giriyorsun, kurulu düzenlerine işleyişlere karışma ve nötr davran bu durumlara, biraz da politik ol. olur bir yıl sonra çok iyisindir çok güzel yerlere gelmişsindir e tabi hak senin düzenini göster ama bunun için en az üç yıl diyeceklerdir eğer özeldeysen. ayrıca saygılı efendi ve düzgün davran. espri yapacaksan da düzeyli olsun. çok kahkaha atacak kadar gülme. gülümse:) insanlar seni laubali ve gayriciddi bulmasınlar. ilk izlenimler (ilk bir ya belki de) çok önemlidir. bir şeyler isterken alırken verirken teşekkür ederim ve lütfen ve rica etsem...yapabilir misin lütfen gibi kalıpları mümkün olduğunca sık kullanmaya çalış. astlarına ne zaman olursa olsun emir verme. seni bir yere taşıyacak olanlar o astlar da olabilr, senin yerine geçecek olan da onlardan biri olabilir. üstlerine saygıda kusur etme ne çok yalaka ol ne de çok tutucu, tavırların net olsun. sonuçta bi yaşa gelmiş insanlarız nerede nasıl davranılacağını illa ki hepimiz az çok biliyoruz ama ilk gün heyecanı daha farklı elbette:) ilk zamanlar hep amelelikle geçiyor:) ama dayanmalısın, birisi için faxı başka bir odaya götürebilirsin işinin bir parçası değilse bile ya da kendine çay almaya giderken rica eden bir arkadaşına da çay getirebilirsin ama patrona da çay doldurmamalısın tabi (biz çay kahve yapıyoruz ama sorumlu ortalardayken siz de ister misiniz diye soruyoruz ve biraz aramızın iyiliğinden-iki yılı doldurduk). ileride güzel günler bekliyor seni. sana hakaret etmedikten sonra senin yaptığın işe mutlaka bir kulp bulacaklardır ilerleyen zamanlarda. bu iş yerlerinde hep böyle olmuştur nerede hata yaptığına bir bak, elbet vardır-kimse durup durduk yere sana azar çekmez. bunları da takma, çok üzülme yani. ayrıca en önemlisi birisi sana gerçekten hiç suçun yokken bağırıyorsa ya da kızmışsa KESİNLİKLE üstüne alınma. iş stresi çok farklı bir şey ve insan herkese kızabiliyor bazen. ayrıca kendinden de ilk günlerde çok bahsetme. genel bilgileri söyle ama sevgili anne baba çocuk kavgalarını vs kendi özel hayatını anlatma. moralin bozuk bile olsa bunu yansıtmamak çok önemldir. kimse senin asık suratını çekmek zorunda değildir ve kimse de sana özel yaşantısını yansıtmak zorunda değildir. ha bunu yapamıyorsan da soranlara kibarca kusura bakmayın sizi de rahatsız ediyorum ama ufak bir problemim var ve bir iki güne çözmeye çalışıyorum gibi cümleyle derdini anlatmadan bişiler söle, geçiştir. herkesi uzun bir dönem gözlemle. unutma herkes ispiyonculuk yapabilir:) kimseye güvenme, ama güven de tabi. senin gibi iyi insanlarla denk gelmen dileğiyle.. şimdilik aklımda bunlar var. bir de çekingen içine kapanık birisiyim demişsin. konuşurken insanların gözüne bak ama bööle gözünün içine de dik dik bakma yani. hep kibar ol. bir müddet sonra emeğinin karşılığını alacaksın. Haydi hayırlı işler :) ve de madem sabah okuyacaksın: GÜNAYDIN :)

bıdıbıdı +1

küfretme

1. (bkz: altta kaldın diye üzülme üste çıktın diye sevinme)
2. Hızlı iş yapmayın, yenileri gelir, yavaş iş yapmayın, beceriksiz sanırlar.
3. Eve iş getirmemek için elinizden geleni yapın.
4. Oranın sizin malınız olmadığını, çok çalışmanızın orayı kurtarmayacağını, az çalışmanızın orayı batırmayacağını bilin, hayatınız ona bağlıymış gibi çalışmayın.
5. İçinizden gelmiyorsa tebessüm etmeyin, güleryüzlü olmayın. Bizim memlekette asık suratlı adamı çok şey biliyor sanıp saygı gösterirler. İçinizden geliyorsa gülün tabii, yoksa strese girersiniz gülemiyorsunuz diye.
6. İşyerinden birine asılacaksanız tekrar düşünün.
7. Kimin kiminle bağlantısı olduğunu (kim kimin torpillisi) onu öğrenmeye bakın. Çaycıya sesinizi yükseltip kendinizi kapının önünde bulmayın sonra :)
8. Angarya işlerle uğraşırken "en azından bir işim var" diye düşünüp sevinin. Bunu çok düşünmeye başladıysanız yeni bir iş aramaya başlayın ve o işten kurtulmaya bakın.

Öncelikle herkese cevapları için teşekkür ederim.

İlk günde ne olduğunu merak eden arkadaşlar olmuş.
Cevap vereyim...

İlk gün olması sebebiyle heyecan tavandı tabi. İş yerine girip çalışan arkadaşlar ile tanışınca ve işin içine girince heyecan filan kalmadı.
Saatler geçtikçe sanki aylarca orada çalışıyormuş gibi oldu. Tabi acemilik tam gaz devam :) bugün ise yıllarca çalışmış gibi...

Sonuçta ilk günü atlatınca sonraki günler sıkıntı yok :)

tüm star alliance üyesi havayollarının kartları birbirinde geçer ve mil kazandırır.

şüphen kalmasın diye söylüyorum: M&S'te LH ile uçtuğunda mil kazanabilir, millerini LH'ta harcayabilirsin.

LH'ta üst seviye bir kartın varsa THY'ye gidip üst seviye bir kart da verebilirler (bu yeni bi güzellik)

özet: ikisi de geçer

kaybolmaz (tecrübeme göre xp sp3'ten win7 ultimate sürüme, benim de d sürücüm var)

win 7'yi d:'ye kurmazsan kaybolmaz.

yalnız şöyle bir sıkıntı var. d sürücüsünü de win 7 yi kurduktan sonra boşaltıp formatla. performans düşüklüğü yaşanıyor.

company of heroes serisi var bayağı sağlam onları deneyebilirsin.

lord of the rings battle for the middle earth serisi var. fantastik biraz yaşatıyor resmen.
ayrıca warcraft'dan bahsetmemişsin? warcraft 3 dota/hon internette deli gidiyor.

the battle for middle earth?

edit: 20 saniye farkla yazmışız, silmiyorum :P

cc3. bilhassa multiplayer'ı çok keyifliydi.

supreme commander 2. ilk oyunda bir seans 10 saatte bitmiyordu, ikincisinde ölçeği küçültmüşler, o da keyifliydi.

coh ve bfme'ye birer oy da benden. bfme 1 ama, ikincisi tırt.

ha bir de sins of a solar empire'ı çok övmüşlerdi zamanında ama oynamak bir türlü nasip olmadı. hani aklında bulunsun.

starcraft dicem ama

total war serisi

geçerliliği en az x ay muhabbeti vize alma aşamasında karşılaşılan bir sorundur genelde. bitiş tarihi 30 Nisan 2012'yse ve sen 30 Nisan 2012'de ülkene tekrar geri döneceğini belgeleyebiliyorsan 29 Nisan 2012'de dahi girebilirsin Amerika'ya.

vizen varsa ve pasaportunun süresi dolmadıysa yaşamazsın
bir şey belgelemene gerek olduğunu da sanmıyorum

emin olmamakla birlikte belli bir tarihten önceki eski tip pasaportlar sorun yaşatıyor. annem fransa'ya giriş yaparken geçerlilik süresi dolmamış ama eski tip pasaportunu değiştirmek zorunda kalmıştı.

Ahmet abi

Ahmet Abi

ahmet abi +1

ed: tabii özel isim olan ve yaygın kullanılan bir isim olan Ahmet büyük harfle başlayacak.

akrabalık,yakınlık anlamında kullanıyorsanız küçük,hitap amaçlı kullanıyorsanız büyük yazılır.

"Sevgili Ahmet Abi"

"yaa öyle işte Ahmet abi"

(aslında doğrusu ağabey ama ben kullanmayı sevmiyorum.)

EDIT: mesajda detaylıca anlattım :)

ahmet ABİ

bildiğim kadarıyla bu ahmetin hangi ahmet olduğu belliyse Ahmet Abi... rastgele bir ahmetse Ahmet abi.

ahmet Abi
budur...

p a t r i o t söylemiş

gerçekten abinse küçük, değilse büyük

Ahmet ağabey

amet aga

olabilir de

soruldu burada önceden uzunca tartışılmıştı

türkçeyi katletmek niyetindeysen eğer oladabilir olmayadabilir.
bu kelimeyi bu şekilde telaffuz eden karşıma çıkmaz inş.

Türkçede "oladabilir" şeklinde bir kullanım olmadığı için doğru ya da yanlış bir yazılışı da mevcut değil. Doğrusu desdinova'nın söylediği gibi olabilir de şeklinde.

ola da bilir'i kullanırsın tabii ki de, niye kullanmayasın. o birleşik bir fiil. arasına kelime gelebilir. yalnız olabilir de demek varken kasmaya gerek yok.

folyoya sarınca olur başka türlü nasıl olur bilmem.

mikrodalgada kızarmış ekmek olmaz. ya iki kez döndürürsün buğulanmış gibi olur, ya da birkaç dk bekletirsin ortasından yanar, kupkuru olur yiyemezsin. mikrodalganın orta yolu yok. kızartmak için normal fırın yoksa teflon tava daha iyi sonuçlar verir.

iki tabak arasına koyarsan sanırım nemlenmesini önleyebilirsin.

Ekmek kızartma makinası çözüm olabilir..

mikrodalga fırınlar yapısı itibariyle ısı yaymadığı için istediğiniz gibi ekmek kızartamazsınız maalesef. evimizdeki mikrodalga fırınlarda metal alet kullanmayı zaten tamamen unutun. o yüzden size tost / ekmek kızartma makinesi öneriyorum ben de! :)

veya bakın şurada yenice mikrodalga muffin tarifi vermiştim: #23303130

legal.

nasıl legal oluyor? ilk entry'de bu 6 yazarın ismi var. sen şimdi böyle bir entry girince bu adamlara orospu çocuğu demiş olmuyor musun? ben olsam öyle anlarım...

değil.

gg

ekşi'de girdiler diğer girdilere göre mi giriliyor? başlığa yönelik bu şekilde yazamaz mıyız? ssg'yi ofisinde ziyaret edecek 6 yazar ilk girdiye göre o 6 kişi olabilir, bana göre başka birileri olabilemez mi?

çok mantıklı bir soru sordun. konuyu üst mercilere taşımak lazım. galadnikov buralardaydı, görürse cevaplar.

bence legal değil ama hâlâ.

@desdinova:
ben de o tarz düşünerek öyle dedim ve öyle de olması lazım sanki. yani ortada resmi bişey yok sonuçta ben dedim oldu tarzı bişey var. ben de herhangi 6 yazardan bahsediyor olabilirim.

mesela ilk entry'de isim/nick vermeyip sadece "yarın gidecek altı kişidir" falan tarzı yazsaydı aynılarını legal olurdu. ama nick verildiği için olmaz gibi sanki.

küfürün güdümlü olması veya olmaması bişeyi değiştirmiyor sanırım.
göte girer.

tepedeki saykedelik +1

legal.

legal değil; göte girer.

(bkz: tanım devamı)
(bkz: #636661)

~legal diyen arkada$ları pistlerde görmek isteriz.

Bence gg...

ilk entry'de bahsi geçen 6 yazardan biri şikayetçi olursa gg evet.

o zaman ben ssg'yi ofisinde ziyaret edecek 6 orospu çocuğu diye yeni başlık açayım.

Alice ends up growing much larger than desired, thus leaving her nude behind a tall hedge (we only see her from the shoulders up -- and this is played as comedy as the Red Queen wonders why she's naked).

Alice istediğinden çok daha fazla büyüdüğünden bir çitin arkasında çıplak vaziyette kalıyormuş ama sadece omuzlarından yukarısı görülüyormuş. Kızıl Kraliçe de, bu neden çıplak diye merak ediyormuş.


After the Red Queen has been mad that Stayne showed some interest in Alice (and he lies that the attention goes the other way), he bursts into a room where the latter is located and orders the guards to "arrest that girl for unlawful seduction."

Kızık Kraliçe, Stayne Alice'e ilgi gösterdi diye çıldırdıktan sonra muhafızlarına, bu kızı yasadışı ayartmadan dolayı tutuklayın diye emrediyormuş.

Bu kısımlarda bir sakınca olmasa gerek.

uygun uygun

baktım. uygun.

solda katmanlar (türkçesinde öyle) var, orada her şeyi kaldır sadece arazi görürsün.

sadece araziden bahsetmiyorum, arazinin mavi yesil degil de grimsi tonlarda gozukmesinden bahsediyorum, vadilerin golgeli oldugu, yaklasilinca topografya cizgilerinin gorundugu.

web üzerindeki belirli ifadeleri sansürleyebileceklerini sanmıyorum keza bunun için site üzerinde yerel bir uygulamaya ihtiyaç var. teknik olarak böyle bir şey mutlaka meşakkatli olmalı.

"filitreleme" için kullanılabilecek en iyi yöntem belirli domain'leri yasaklamak. bu öncül önlem (belirli bir liste) veya hassas kelimeler ile kendi kendine sağlanabilir.

yani buraya yazdığım "sarışın" değil de, "www.sarisincitirlar.com" adresindeki sarışın'ı süzmek çok daha kolaydır. muhtemelen filitreleme de bu yolla sağlanabilir.

Evet genel bir yanlis anlasilma var, yasaklanacak kelimeler alan adlari ile ilgili olacak yani alan adinda o kelimler gecmeyecek, hatta .com.tr uzantili alinamayacak.

eet mesela
besiktasjk.com yasaklanacak

göz doktoru değilim fakat sanırım katarakt yırtılması belirtisi. hatta uçuşan sinekler mi ne öyle bir adı var. bana kalırsa bir göz doktoruna görünün.

bunu görmeyen olduğunu sanmıyorum

"gözlerimi tavana diktiğimde" demiş. akkor ampullere bakıldığı zaman gözün önünde oluşan şekillerden bahsediyor gibi geldi bana. tasarruflu ampullerde olmuyor öyle. ben de küçükken ampullere bakıp o şekilleri gördüğüm zaman aynen filmde denildiği gibi, gözle birlikte aşağı doğru kayışını izlerdim.

dostum görme kusuru demişsin ama bu adam tetraplejik.

(o beyaz şeyler herkeste olur. adam felçli olduğu için oyun etmiş kendine. anafikir: yaşama sevinci)

normal bu şekiller.

yorumlardan bu kısa film olduğunu anlamıştım, göz kusuru değil de daha çok yatağa bağımlılık söz konusu, kendi küçük dünyasında mutlu olmanın yollarını bulmuş işte.sosyal farkındalık amaçlı hazırlanmış bi video.

yeah de bana yazsın, ben de alayım.

"yeah dude" müydü?

www.youtube.com

bi fikir verir :D

bir tane de nihat doğan tasarla, burası sörviyvır beyler! yazılı.

görsem kesin alırım. ama şöyle geniş olcak xl fln

gurabiye canavarı, ohh yeah!

"elimle gonuş"

@repins: sadece yazı mı istiyosun?

bu gızlarnan oyun filan gazanılmaz yaz bana da bitane gönder.

favorim: "ceyda sen benim gördüğüm en ağır vasıtasın"

daçmin goş

taner silueti

3T süper güç



almayan top şerefsizim

güzel bi logoyla 3t süper güç sloganından güzel bir tişört çıkabilir.

böyle

daaçmiiiiiiiiiiin

baldur' a katılıyorum.yapsın abi şu boku biri.

dört beş sene önce kendi resmime yapmıştım
şu tarz

altına 3T POWER veya 3T SÜPER GÜÇ

img218.imageshack.us

tabi böyle benim yaptığım gibi ayı gibi olmasın.normal insan formatında süper olur

"ağaçda galdı benim şey" süpermiş:)

@terp panpa sen beni düşünme, hoşuna gittiysen, tasarlayasın varsa tasarla :)

ama nedense şöyle nihat doğan'ın fotorafıyla birlikte düşündüm. öyle olmalı yani. ama yazıyı nereye koyacağımı bi türlü hayal edemedim. bu tür işlerle uğraşanların da işi hakkaten zormuş.

@repins: yok yahu kendi bünyemde yapıcam zaten tişörtü sana da yaparım :)

vektörel çalışabilen varsa bu tarz kendi yapıp atabilir. onu da çıkarırım arada. bu arada silüet yani tek renk düşündüm ben fleks tekniği yapacağım için, çıkmıyor daha uzun ömürlü. foto olursa o teknikte soluyo renkler vs.

daçmiiin goooş olsun bence ya da ow yeah dude yazabilirsin

hocam o attığım örnekti gibi olursa veya senin yapacağın çalışmaya bağlı

alırım şimdiden diyim :)

@ole: gurbaa olmuş o link?

img140.imageshack.us


img140.imageshack.us

aga imageshack'e yükleme, değişti ya bunu kurallarını üyelik falan istiyo resmi görmek için. imgur'a yükle.

abi yapsın şu tişörtü biri
altınada 3t power falan yazsın

heryere yüklerim
imgur.com

i.imgur.com

bence tum bu ozlu sozlerinin meydana getirdigi bi taner silueti harikulade olur.

5 gibi taksiye binerseniz 5.30 gibi havalimanında olursunuz. taksi pahalı gelirse havaşlar var, havaşın sitesinden saatlerine bakabilirsiniz; sanırım 02.00'den sonra saat başı (emin değilim). bir de metro alternatifi var ki sizin için aktarmalı bir yolculuk olacaktır; ona da www.istanbul-ulasim.com.tr

1 mayıs nedeni ile kapanacak yolları unutmayın. (çok erken olsa da)

www.ntvmsnbc.com

söğütlüçeşmeden metrobüsle aktarma yaparak , oh mis ne trafik ne bişey..

korsanla

en küçük beden gömleği alacak..diktirecek kendine göre..başka kaçarı yok..yıllar önce bende aynı sorunu yaşardım..ayrıca avm ler hep standart ürün satar..avm dışında da şansını denesin bence..

xs küçük geliyorsa s, m falan denesin

sarar'ın bu tip erkeklere göre özel kesim gömlekleri falan var, bir arkadaşım da aynı durumdaydı gerçi boyu 165'di onun ama çok farketmez Sarar'ın gömlekleri oluyordu.
edit: hatta üstüne tam uyan takım elbise bile almıştı.

pull & bear'a filan baktınız mı? baya küçük oluyor kalıpları.

yok ordaki injury time o anlamda değil kayıp zaman anlamında bildiğin. aslında bana şimdiye kadar aşağı yukarı aynı gibi geldi ama 13 dakika - 4 dakika başkaymış. belli bir yüzdesini alıyor olabilirler mi?

uzatma dakikalarına karar verilirken elbette dikkate alınan topun oyunda olmadığı süre ancak kimse sana bunun 45 dakikaya tamamlamak üzere olduğunu söylemedi değil mi? sayıyı hatırlamyıorum ancak 30-35 dakika gibi bir şey yakalanmaya çalışılıyor sanırım.

edit: pardon uydurmuşum. topun oyunda olmadığı süre değil, sadece oyuncu değişikliği ve sakatlık süreleri ekleniyormuş.


Allowance is made in either period for all time lost through:

substitution(s);
assessment of injury to players;

bit.ly

@desdinova: Olur mu öyle şey ya? Maç hiç durmazsa dakika 35'te durduracak mı hakem maçı? Ya da 10 dakika durduysa hiç mi uzatmayacak?

tff'nin sitesindeki oyun kurallarından referansla:

"aşağıdaki durumlar nedeniyle kaybolan süre ait olduğu devreye eklenecektir:

oyuncu değişiklikleri
oyuncu sakatlanmalarının değerlendirilmesi,
sakatlanan oyuncuların tedavi için oyun alanından çıkarılmaları,
zaman geçirilmesi,
herhangi bir diğer neden dolayısıyla.

eklenecek süre hakemin takdirine bağlıdır."

www.tff.org

iki şey var. yapılan oyuncu değişikliği ve oyuncunun saha dışına çıkmasını gerektirecek sakatlıklar. bunların biri için 30 saniye, diğeri için 1 dakika ekleniyor. hangisi 30 saniye, hangisi 1 dakika emin olamadım. topun oyunda olmadığı an futbolun doğasında olduğundan bir veri değil. ayrıca oyuncuların kasten oyunu başlatmama durumlarında (atışı geç kullanma, çok yavaş saha dışına çıkma benzeri) hakem tribünlerinde görebileceği şekilde saatini durduruyor. ama stadyum ya da yayın saati durmadığından bir ek süre, bi nevi uzatma eklenmiş oluyor.

basketboldaki gibi değil futbolda duran dakikalar. futbolda dakika devamlı sayılır. genel anlamda sakatlıkta, oyuncu değişikliğinde, eğer serbest vuruş ve penaltı uzun sürmüşse, kırmızı kart gören oyuncu iki saat çıkmamakta ısrar ediyorsa vb.. durumlarda hakem diğer kronometresini başlatır ve devre ya da maç sonunda toplam zamana ekler. faül atışlarında, kaleci atışlarında, taç atışlarında falan durmuş sayılmaz oyun.

uzatma dakikalarını hakem kolundaki başka bir saatle ölçüyor.
ama her taç, her faul de eklenmiyor. onlar olağan durumlar. şöyle düşünelim; her taç atışında 10 saniye geçse ve maçta 20 taç atılsa toplamda 200 saniye eder. sadece taçlar 3 dakikadan fazla yani. fauller, kornerler, autlar derken 13 dakika normal bir süre.
fakat dediğim gibi bunları olağan bir durum kabul edip vakit geçirmeye yönelik durumlarda, değişikliklerde saat devreye giriyor. yoksa maç bitmez :)
bu arada maç sonunda 3 dakikadan aşağı da kimse uzatma vermiyor. 4 de ideal oluyor. bazen düşünüyorum ben de saat tutmuyorlar mı diye. standarta bağladılar artık neredeyse

ben hakemken her hakem gibi 2 saat takardım ve yukarda belirtilen durumlar olduğunda bi kronometreyi durdururdum sonra maç başlayınca yeniden başlatmak gerekirken hep unuturdum başlatmayı.sonra da ortalama bişey verirdim. genel olarak hakemler nabza göre şerbet verirler bi sakatlık tarzı bişey yoksa 6 değişiklikten 3 dk eklenir. Ekstra durumlara da ortalama 1 er dk eklenir.

crt dediğin vga sanırım, evet destekler. birazcık kaliteli bir vga kablo ile hiç bir dert tasa çekmezsin. ya da dvi kablonun ucuna vga adaptörü takıp monitöre öyle de takabilirsin, ne farkı olur bilmiyorum.

dvi çıkışı da mı yok monitörün? dvi2hdmi bağlarsın, bir şey olmaz.

full hd dediğiniz nedir ? 1920x1080

ee benim ucuz philips crt monitörüm d-sub çıkıştan 1600x900 (progressive) destekliyor. demek ki crt full hd olabiliyor. (benimki değil belki ama bundan daha yüksek crt monitörler var(dı)
şu chart çok hoşuma gider. bi gözatın.
upload.wikimedia.org

led monitorde..dvi girişi vardır..yoksa da çöpe at..boşuna üzerine fulll über hd yazmasınlar..hdmi olmayabilir..ayrı maliyet diye koymazlar fiyat hesabına..ama dvi olması lazım hertürlü..kablosu yoksada al pahalı bişey değil 10 kaat falandı..değer ama buna arada dağlar kadar fark var..rgb kablosuyla arasında..ekran kartı nedir..merak ettim bak..

bu arada hdmi yada dvi kabloların hepsi aynıdır..yani yok altın yok platinyum yok uranyum kablo olması bir anlam ifade etmez..bu kablolarda veri ya iletilir ya iletilmez...yani iyisi kötüsü yoktur..niye çünkü sinyal sayısaldır..emg lerden etkilenmez..dimi yaw

yaptım da. rakamlar falan olsun mu? ayrıntılı mı olsun yani.

tabloyu seç

alt+f1

sonra yukarıdan grafik tipini değiştirip pasta yap.

@ben smyrna rakamlar olursa daha da güzel olur

@desdinova deniyorum dediğini

dl.dropbox.com
ikisi bi arada hem jpg hem xls.

iyi ama bir ay maaşına dokunmadan bırakacak mısın? vadeli hesap açarsan belli bir süre o paraya dokunmaman lazım. garanti bankasının elma hesabı var. sana daha uygun sanki.

vadeli hesap şudur.

dersin ki bankana, bre banka, bana bir vadeli hesap aç, ben bu hesapa x lira koyacağım ve y ay bu paradan kuruş çekmeyeceğim. banka da sana dediğini yaparsan z lira faiz vericem sana der.

maaşını faizli almazsın yani, ama maaşını bu hesapa koyarsan faiz alırsın.

x ve y büyüdükçe faiz oranının artması beklenir.

şöyle yapabilirsin:

vadeli hesap açarsın.
hesabın vadesi dolana kadar, maaşınla günlük/haftalık fon alırsın, (sıkıştığında fonu istediğin zaman bozdurabilirsin)
vadesi geldiğinde diğer maaş yatana kadar yetecek parayı ayırıp, fonları bozdurup vadeliye yatırırsın.
her ay aynı döngü olur. ama en düşük vadeli hesap 29 günlük galiba. sürekli hesaplaman gerekecek, günleri kaçırmamak için.

elma hesabını tavsiye etmem. bizim maaşlarda garantiye yatrken elmadaydık. sonra bi hesapladık ki elmadan kazandığımızı paradan daha fazlası gelir vergisi, stopaj vs olarak kesiliyor. kardan çok zarar yani.

yapı kredi'nin "çalışan hesap" meselesi de ne vadeli ne vadesiz bir şeydir, maaş için iyi olabilir mesela. paranın likiditesini düşürmeden, kendiliğinden likit fon alım satımı yapıyor belli sınırlar dahilinde. istediğin zaman istediğin kadarını çekebiliyorsun. getirisi düşük ama tabii.

"elmadan kazandığımızı paradan daha fazlası gelir vergisi, stopaj vs olarak kesiliyor."

@halanne,

gelir vergisi (= stopaj) zaten kâr üzerinden kesildiğinden zarar etmiş olamazsınız.

desdinova;
şimdi hatırlamadığım başka kesintiler de olmakla birlikte, zarar etmese bile sıfıra sıfır elde var sıfır sonuçta.

tl de kal eğer miktarlar küçükse.alım satım yaparken zaten kazanacağın parayı kaybedersin.Saygılar

uzun vadede düşünüyorsan altın al ama fon değil basbayağa çil çil, bozması zor olur ve sürekli elinde tuttarsın. elektronik olarak yapılan yatırımı biz gençler löp diye bozup yiyoruz çünkü.

birkaç aylık bir vade süre.

birkaç ay düşünüyorsan tl de kal, çok paran varsa riskli fon 3 aylık.

dolar çok dengesiz izledi sanki. ama bu aralar düşüşte gördüm. düne göre düşmüş. ben geçen baktım, şimdiki değeri ona göre de düşük. ama finans uzmanı değilim.

bu sorduğunun haftasonu iddaa'da x maçı ne olurdan farkı yok.

altının fiyatının yükseleceği bilinen bir gerçek olsa, herkes altın almış ve fiyatı zaten yükselmiş olurdu. bu diğerleri için de geçerli. o yüzden burada verilen cevapları gözardı etmeni öneririm.

benimle bu linkte(iki yazım var) (git: www.eksiduyuru.com kafa bulmuşlardı gbp/usd için, fantastik demişlerdi bana , ama bakın ne oldu, ben yazdığımda 1.6180lerdeydi şimdi 1.6650 ve 1.7000 bir sonraki hedefi.(Ecb de faiz arttırımına gitti). O arada iyi bir kar yaptım. Şimdi senin için şunları söyleyeyim ; Spot piyasa haricinde türkiye de işlem yapacaksan şu an hiç bulaşma, çünkü seçim dönemindeyiz, bu iktidarın ne diyeceği ne yapacağı hiç belli değil. Zaten ülkemizde merkez bankası kafasına göre herşeye müdahale ediyor. Seçim geçene kadar tl olarak kalmanı öneririm. Ancak teknik olarak bakarsak; EUR/USD paritesi artık zirve oluşumlarını tamamladı tamamlayacak, yani aşağı yönlü yeni bir trend her an oluşabilir. Bu da USD/TL'nin 1.6000 lara dayanması hatta aşması demek oluyor(normal şartlarda) ki ben herşeye rağmen bu fiyatları görebileceğini düşünüyorum. Altın'a gelirsek , altın çok spekülatif bir emtia. Büyük oyuncuların oyuncağıdır altın(devletler gibi). Orta vadede bir birikim için altın almak pek mantıklı değil , uzun vadede de ortadoğudaki problemlemlerin çözülmesi ile sağlam düşüşler(düzeltmeler) görülebilir. Sonuç olarak, haziran temmuz'a kadar tl olarak kal, sonrası için duruma göre bakarsın.

bir yerde duymuşsundur.
kullanıldığına rastlamadım.

efsanedir katma değer şaban.

(bkz: barbaros hayrettin)

kesinlikle budur, sözlükte denk gelmissindir.

Televizyonda gördüm geçenlerde. Belki geçgeçlerken denk geldi.

çilekli freşa. süper bir içecek.

activia çilek

ülker peki çilekli

çilekli yoğurt
çilekli tofita
çilekli gofret
çilekli dankek

çilekli ayran

dev boy danone cilekli yogurt

çilekli milky way

rondo çilekli

çilekli soda. gerçi muzlusunu öneririm.

düzeltme: gerçi ilk cevap oymuş ama olsun kalsın madem.

Kellogg's Special K Kırmızı Meyveli
Nestle Nesfit Kırmızı Meyveli

çilekli eticin

çilekli yoğurt
çilekli enerji içeceği
çilekli pasta :P
çilekli çikolata fondü
çilek reçeli!
çilek aromalı su
çilekli dondurma

marka ismi yazamadım tabi ama güzel şeyler....

çilekli kefir. Hem tüm bunların arasında en yararlılarından biri olur. GÜçlü bağışıklık için, çilekli kefiri seçin :))

çilekli sütü kimse söylememiş. olmaz ama!

çilekli rondo

linkteki de başarılı bir lezzet:
www.bonnyfood.com

xuxu

çilek

usül "alo"dur, ama ben "efendim" diyorum galiba.
bi de son zamanlarda çok A9 izliyorum, bismillah'a kayıyor sanki daha çok.

ben efendim diyorum, alo demek kaba geliyor biraz.

kim o derim ben

arayana göre "ha abi naber?" "söyle aşkım?" "buyur anne?" diyorum genelde. "alo"yla "efendim" de oluyor tabi.

alo

Eğer kendimdeysem efendim diyorum.

arayana bağlı. tanımadığım numaraysa efendim.

efendim. daha kibar geliyor bana.

"Evet?" veya "Ne?"

efendim derim, tanımadığım numara ise alo

alüü

anneannemin verdiği terbiyeye göre telefon geldiğinde efendim, arama yaptığında alo ile başlamalı konuşma.

x malikânesi, buyrun?

Arayana göre, yabancıysa "Speak", bizdense "Konuş".

samimiyete göre "alo" ya da "söyle".

evet diyorum ben

Efendim diyorum ben de, alo kaba geliyor sanırım.

herhangi bi torrent tracker sitesinin rss yayınını utorrente aktarırsın, utorrent açık durur. dizi düştüğü an otomatik indirir.

tvcountdown.com

izlediğiniz dizileri seçip sık kullanılanlara kaydederseniz iş görüyor ama sizin istediğiniz kadar becerikli değil.

ms excel

www.dizibildir.com

www.dizi-takip.com diye bir site var yeni, orayı kullanıyorum tavsiye ederim..

e football manager?

(bkz: cm 03-04)

fm mi cm mi? ben en son 10 yil once oynadim. 2011 yilinda hangisi daha iyi durumda onu merak ediyorum. mesela yillardan beri sure gelen pes ustunlugu fifa 2010 ve 2011 ile bitti. onun gibi merak ettim iste. nedir son durum?

fm11

güncel kadrolarını falan bulursan cm 03-04 ü bayağı önerirler ama ben yine de football manager 2011 diyorum. seneye de 2012 derim.

fm arkadaşım, cm diye bir şey kalmadı sayılır.

cm 0304 zırvalarına da bakma. fm 2011 çıktı en son.

cm 1-2 iyidi, cm 3-4 gayet dandikti ki?

en iyisi değil ama eskilerden ultimate soccer manager 98 var. oynamak lazım. bana menejerlik oyunlarını sevdiren oyundur. maç satın almak bile mümkündü bunda.

Gianluca Vialli European Manager, yıllar önce oynardım; deli oyundu, yine bulsam da oynasam.

durumun hatalı gibi gözükmesinin sebebi, mevcut parayla borcu toplaman.

ortada gezen 50 lira var, 45'i borcunu ödediğin adamda, 1'er lira borç aldığın adamlarda, 3 lira da sende eder 50 lira. artık falan yok.

istersen varlıkları (borçları) da toplayabiliriz.

ilk durumun 45 lira borçtu.
şimdiyse 24+24 48 lira borcun var ama elinde her zaman ödeyebileceğin 3 lira var. onu da ödeyince yine 45=45 oluyor.

1 lira fazla değil zaten, siz sonucu söylerken algıyı yanlış yönlendiriyorsunuz.

Birde şöyle bakalım olaya ,

2 farklı arkadaşınızdan 25 er lira aldınız ve 45 lira olan borcunuzu ödediniz ve elinizde 5 lira kaldı.Bu 5 liradan da 25 er lira aldığınız arkadaşlarınıza 1 er lira veriyorsunuz.Şimdi arkadaşlarınıza toplam 24+24=48 lira borcunuz ve elinizde de 3 lira var.

Daha önce elinizde hiç para yoktu ve 45 lira borcunuz vardı, şimdi 48 lira borcunuz var 3 lirada elinizde var...Totalde borcunuz değişmiyor.

-

Yada şöyle bakın 50 lira aldınız 45 lira borcunuzu ödediniz , 1 er lira arkadaşlarınıza geri verdiniz.Toplamda artık 48 lira borcunuz var ve 3 lirada paranız var.

Yani arkadaşlarınızdan 50 lira değil 48 lira borç almış durumdasınız.45 lirasını diğer arkadaşınıza verdiniz elinizde de 3 lira kaldı..

45+3 = toplam borcunuz olan 48

ya hala geçmedi mi bu sorunun modası arkadaş?

(bkz: matematiğin bittiği an)

benden aldığın parayla tekrar borcunu ödersen, nerde kaldı yiğitlik, nerde kaldı borç :)

yok öyle bir şey. aynı para 2 kez işleme katılıyor.

ocanal +1

1 er Lira borc odemeden yap ayni toplama islemini. borclarin = 25 + 25 = 50 ee 5 lira da elinde var 55. Peki bu 5 Lira nereden cikiyor? =)

ayrica ocanal + 1

bununla direkt alakalı gibi geldi bana. ellerinde bu tarz veriler olan yerler, misal sigorta şirketleri, marketler, üyelik gerektiren yerler v.b. bu bilgileri satıyorlar el altından. hatta bu bilgilerin kaçıncı elden olduğu bile fiyatlarını değiştiriyor.

ama siz bunlara nasıl ulaşırsınız, bilemedim.

mesajları operatör aracılığıyla atıyorlar.

Çok soğuk ve sıcak şoklamalarında yiyeceğin yüzeyindeki asit miktarı fazlalaşıyormuş, yemeği kaşıkta üfleyerek yemenin bile zararlı olduğunu duymuştum. neresi doğru ki bu devenin.

yemeğe üflemek her zaman zararlıdır, kaşıkta, kapta, tabakta

eski bir mcdonald's'çı olarak yanıtlamak istiyorum. ancak şu var ki bu mcd savunması değil. sadece olan biteni anlatmak.

şimdi. etler basınçlı bir makinede pişmişmiyor. bildiğiniz elektrikli ızgarada pişiyor. kim dedi size basınçlı diye bilmem. (pısss diye duyduğunuz hava sesi sadece kapağı kapalı tutan pnömatik sistemin kapağı açarken bıraktığı havanın sesi)

ondan sonra etlerde yağ olmasa emin olun hiç hoşunuza gitmezdi. bir homer simpson özlü sözünü hatırlayın: "neden bütün lezzetli şeyler kilo yapıyor" yani yağ lezzetlidir. (eğer yağ sevmeyenlerden olsanız (eşim gibi) zaten mcdonald's'a gitmezdiniz)

tuz ise tuz karabiber karışımı olarak et tamamen piştikten sonra üzerine dökülüyor. yani burgerin üzerine konmadan 10 saniye önce. bu yüzden o yanmış olduğunu söylediğiniz tabakada tuz yanığı yok. ki zaten tuzun yanabildiğini sanmıyorum (en azından o sıcaklıklarda)

libadiye mcd'ye gelince. şimdi orada şöyle bir sorun var sanırım. sanıyorum orada ızgarada çalışan personele iş doğru öğretilmemiş. ve/veya öğretilmiş bile olsa o personel kendini akıllı sanıyor. ve etler ızgaradan çıktıktan sonra bir sonraki grup eti koymadan önce alt yüzeyi kazıyıcı ile kazımalı, üst yüzeydeki teflon koruyucu kısmı da lastik bir temizleyici ile (özel bir şeydir, bildiğiniz cam çekçeki sanmayın) silmeli. bunu yapmaz veya uyduruktan yaparsa bir sonraki grup eti/köfteyi ızgaraya koyduğu zaman bir önceki etin kalıntıları üzerinde pişer. et normal pişse de bir önceki partiden kalan ince tabaka yanar ve etin üzerine yapışır. bu da sizin dediğiniz kat kat tabakaya neden olur. bunu engellemek için her seferinde mutlaka ızgarayı kazımalı (temizleyici aleti vardır. 2-3 saniyede yapılır) ayrıca kalabalık saatler bile olsa 8-10 kapak et piştikten sonra (70-80 adet etten sonra) buhar temizliği denilen işlem yapmalı. buhar temizliği kalın bir ızgara bezinin ızgara yüzeyine konularak üzerine sıcak su dökülmesi ile yapılır. bu bez ızgara üzerinde dolaştırılır böylece çıkan buhar ve sürtünme ile yüzey tertemiz olur. bu gün içinde sık sık yapılır. yapılmalıdır. ancak bunun dışında gece kapanışta kimyasallar ile de temizlik yapılır. yani bu genel temizlik değildir. hani mangalda balık pişirdikten sonra et pişirecekseniz tel fırça alıp mangalı güzelce kazırsınız ya. onun gibi düşünün.

şikayetinizi restoran müdürüne yapabilirsiniz. isterseniz benim yazımı bir kağıda dökün. çünkü bunu size olduğu gibi anlatmayacak uyuz birisi de olabilir. siz ona anlatmaya kalkarsanız mcd'de bir süre çalıştığınızı düşünüp bu sefer başka türlü tavır alabilir.

özeti: yapılması gereken sık sık buhar temizilği. ayrıca HER GRUP et için ızgara yüzeyinin temizlenmesi. böyle görürseniz burgerinizi hemen geri verin. temiz bir sandviç istiyorum deyin. olmadı bu bilgiler ile merkeze şikayet etin. ama adımı vermeyin :)) (şaka şaka verin verin. beni sevmezler zaten :))

bahsettiğiniz ızgara. üstteki yüzey 220 derece civarında (tam rakamı hatırlamıyorum) alt yüzey ise 180 civarı. üst yüzeyde teflon bir kaplama olur. zaman zaman (ayda bir falan) değştirilir. oldukça kalın ve sıcağa dayanıklı bir malzemedir. her gün sökülerek yıkanır. kırmızı düğme kapağı kapadığınızda timer'ın çalışmasını başlatır. et varsa buna basarsınız. et yoksa ve sıcaklığı korumak için kapağı kapalı tutmanız gerektiği için de kapatınca stand by'a basarsınız. böylece kapak içinde et var sanıp bir süre sonra açılmaz (bu arada bu daha yeni bir model sanırım. görünüşü benim kullandığım modellerden biraz farklı. bi de bazı modeller gazlı (doğal gaz) falan oluyor. onların görünümü de farklı. türkiyeye hep elektrikli modeller geliyor. çift kapaklı. bu üçlü. alttaki renkli ekran ise programlama için kullanılan panel (olmalı.. dediğim gibi benim kullandığım cihazlar farklı idi)
www.iridis-groupe.com

(bkz: prototype)

ayrica o tur oyunlara (bkz: sandbox) deniyo

just cause var 1 ve 2. bi de polisli bi şey vardı, true crime sanki adı.

true crime diye bişe vardı.
driver 3 de olabilir.

en.wikipedia.org:Open_world_video_games

the saboteur ve godfather 2 tam aradığın oyunlar

you mean sniper elite.

godfather

araba şart değilse assassin's creed serisini öneririm şiddetle.

www.edreams.com sitesinde aratırsan istediğin gibi bir sürü sonuç çıkar.

skyscanner

orbitz.com

geçen yaz alitalia ile roma aktarmlı olarak los angeles'a gittim geldim. expedia.com'dan flight+hotel satın almıştım ve gidiş dönüş bir hafta için 2000 lira ödemiştim. otel dandikti evet ama zaten otelde sadece geceleri yatmadan yatmaya kaldığımdan sorun olmamıştı. alitalia ile de sıfır sorun yaşamıştım, giderkenki aktarma sırasında yaşadığım bir saat rötar dışında.

bu arada bileti alırken aktarmalar arasındaki süreye dikkat et, arada çok uzun süreler olabiliyor, sonra roma'da havaalanında "7 saat ne yapsam acaba?" diye bakınırken bulabilirsin kendini.

expedia.com
genelde lufthansa en ucuz fiyatı verir. neden bilmem. (alitalia ile de uçmak istemem doğrusu.)

thy hep çok daha pahalı veya lufthansa ucuz doğru saptamalar değil
vergiler eklendiğinde thy'nin fiyatının biraz daha pahalı olması beklenir (direk uçuş olduğundan)

hep dediğimi sanmıyorum. "genelde" demek sürekli değilse de sık sık karşılaşılabilecek bir şey anlamına gelir sanıyorum. defalarca abd'ye gittim. en ucuz lufthansa ile gittim. venezuela'dan türkiye'ye (frankfurt) en ucuz lufthansa ile geldim. kanada bileti bakıyordum bu günlerde. en yüksek fiyat thy'den çıkıyor ne zaman baksam. demek ki genellemeler her zaman yanlış değilmiş. :)

nivea deo roll-on

düzenli duş almak

her gün duş + body shop'un tüm roll-on'ları iyidir..

tabiki duş alınmalı. fakat daha ilk terlemede kötü kokuları engellemek için tenle uyumlu deo, roll on modeli bulmak gerekiyor. mesela benim tenime koskoca 8*4 çeşitlerinden iki tanesi uyuyor yalnızca. onbeş yirmi liralık pahalı şeyler de kullandım onlar bana iyi gelmedi ama abime uyuyorlar. yani bikaç yanlış tercih yapmadan doğru ürünü bulmak şans;)

her gün duş + axe deodorant

terlemeyi durduran seyler sagliga zararli terlemek, vucudun toksinlerini atmak icin gerekli, ozellikle kadinlarin oyle seyler kullanmasi meme kanserine neden oluyor. Temizligin guzel kokmanin tek yolu, dus almakla ve temiz camasir giymekle olur. onun disindaki hersey sagliga zararlidir.

deodorant ve türevleri terlemeyi önlemez sadece kokmasını önler, zararlı olduğunu da düşünmüyorum.

deotak krem deodorant cok cok iyidir... nanelisini (mentol de olabilir) tavsiye ederim.

biraz dayan ve 2 hafta dus alma. ondan sonra hic ter kokusu falan kalmaz.

A study published in 2003 by the European Journal of Cancer Prevention, found a correlation between earlier diagnosis of breast cancer and antiperspirant/deodorant use.[47] A 2003 study indicated "underarm shaving with antiperspirant/deodorant use may play a role in breast cancer."[47] A 2004 study reviewing the evidence for and against the possible link between breast cancer and underarm cosmetics wrote "Although animal and laboratory studies suggest a possible link between certain chemicals used in underarm cosmetics and breast cancer development, there is no reliable evidence that underarm cosmetics use increases breast cancer risk in humans."[48]
2004 and 2005 studies led by researcher Phil Darbre, hypothesizes that particular substances in deodorants, such as preservatives called parabens, or bolts such as aluminum chloride used in antiperspirants, get into the bloodstream or accumulate in breast tissue, where they enhance or emulate the effects of estrogen, which stimulates the growth of cancerous breast cells.[49][50] A 2007 study found that personal care products are a potential contributor to the body burden of aluminium and newer evidence has linked breast cancer with aluminium-based antiperspirants.[9] A 2008 study stated that no scientific evidence supports the hypothesis that deodorants and/or antiperspirants increase the incidence of breast cancer.[10] A study published in 2009 by the journal The Breast Cancer Research proposed a link between breast cancer and the application of cosmetic chemicals including phthalates and aluminum salts in the underarm region, because of their oestrogenic and/or genotoxic properties, which provides an evidence-based hypothesis capable of further research.[51]

en.wikipedia.org

kimyasal maddeler lobisini asip gelebilen arastirmalar ancak bu kadarini gosterebildi.
gidalarimiza giren sadece 50,000 kimyasal madde varken, kendi elimizle vucumuza kimyasal madde ilave etmenin anlami yok bence.

terlemeyi ameliyatla bile engellemek mümkün (yan etkileri ile tabii ki) ancak en iyisi olduğu gibi bırakmak. fakat çok çok rahatsız iseniz tereson diye bir ürün var onu kullanabilirsiniz. hiçbirşey kullanmamak en iyisi. düzenli spor terlemeyi dengeler (nacizane gözlemim)

arkadaşlar fikirleriniz için teşekürler...düzenli duşu günde 2 kere olmak üzere zaten yapıorum...ayak kokusu için deotak kullanıyorum zaten...en mantıklısı onu denemek gibi geliyor...

ilacını söylüyorum
bilgisayardaki tüm ctrl alt ve shift tuşlarına (toplam 6 adet) iki üç kere aynı anda gibi bassın, geçer...

tabiki var

ne gibi zararı var 18 yaşıma giricem 1 ay sonra

olmaz mı.

ne gibi bir zararı var biri acıklayabilir mi ?

bir kere girsem bişey olur mu ?

kararınca noluyorsa... beyaz ten iyidir göz zevkime zararı var en azından bunu biliyorum.

hafif bronz iyidir her zaman

o iş 1 kereyle olmaz, bir kere başladı mı devamı gelir :) makyaj gibi düşün :))

(bkz: solaryum)

rating'in yetmiyordur

bir odada iken sağ tarafta "oyun hazırla" diye bi buton olur. ona tıklayıp 9x9'luk oyun kur. sonra birisini bekle. geldiğinde ses ile ikaz geliyor. tamam dediğinde oyun başlar. (kısaca böyle)

Yetişemeyebilirsin. Hava durumu, kapıda sıra mıra derken... 7.00 daha garanti olur.

eger taksime birisi falan bırakacaksa rica et aksaraya bıraksın. bin metroya in havaalanının icinde, girme sıkıntıya. saati kesin en azından.

korsan rakkaz

teşekkürler

hocam 7.20'deki otobüse binersen, 9.10'daki uçuşuna çok rahat yetişirsin. muhtemelen yolculuğun 1 saat civarı sürer. alternatif bir yol istersen eğer, 72t'ye (yeşilköy - taksim) binip, merter durağında inersin, hiç e-5 trafiğine girmeden metroya binip, hava alanına gidersin. bu da takriben bir 45 - 50 dakika sürer. iett'den kontrol ettim 7.20'de kalkıyor 72t. hayırlı yolculuklar.

yoğun olabilecek trafiğin tersi istikamete gideceğin için rahat yetişirsin. otobüs ekspres zaten en fazla kırk beş dakikanı alır..

normal, birçok kişide oluyor. ama çok uzun sürüyorsa bir doktora görünmek gerekebilir. stresten falan olduğunu duymuştum.

(bkz: uyku felci)

karabasan diye bir şey yok, herkese oluyor.

felç filan yok. uydurup yanlış bilgi vermeyin insanlara. arkadaşım çok normaldir. korkmana gerek yok. yorgunken olur o. uykudayken motor sistemimiz vardır. hareket etmememiz için. sen uyanıyosun ama beden 5 6 saniye daha motor sisteminde kalıyor. senkron kayıyor yani. sen de o an gözlerin açık öyle kalıyosun. korkacak bişey yok.

bana genellikle (tesadüfi de olabilir) pazar akşamları olurdu. ben de bunu kendi kendime yorumlamıştım. bütün hafta erken yat - erken kalk şeklinde yaşıyorum. cumartesi gecesi "yarın pazar" diyerek geç saatlere kadar takılıyorum. pazar günü öğlen uyanıyorum. pazar akşamı da "sabah erken kalkıcam" diyip erkenden yatıyorum. buraya kadar herşey normal ama pazar öğlen uyandığım için vücudumun uykuya ihtiyacı olmadığını düşünüyordum ama zihnim uyumaya zorluyor. bu haldeyken kısa bir süre uykuya dalıp tekrar uyandığımda da bu olay başıma gelirdi. bi çeşit beden-beyin çatışması gibi bişey..

olmaz! sonuna kadar da destekliyorum..

bir görüntüyü daha geniş görmek varken bu dar görüşlülük nedendir?

oyunlarda karaktere yakınsa kamera görüş dar oluyo. bu sebeble bimden 160 liraya 18.5 inc 16:9 monitor aldım. 17 inclik acerimi hiç özlemiyorum artık

boş yere naralar bunlar.
4:3 zaten öldü ama belli ki ağlayanı var.
geniş ekranlar her türlü daha üstün ~kare ekranlara göre, deneyin alışırsınız.
bir zamanlar hepimiz onları kullanıyorduk sonuçta.

şöyle bişeyler de denmiş, (bkz: #12996444) bence adam haklı.

o zaman geniş düşün, geniş ekran alıp 90 derece çevirip öyle kullan, duvara sabitleyerek yapabiliyorsun. Sonra elin bir daha scrolla gitmez işte negzel. hem genişlik de yaklaşık 4:3 deki kadar olur. Mantıksız mı?

ya matlab'in üzerinden çok uzun yıllar geçti de
m file diye bir şey yok muydu, onun içine koyacan bunları sonra direk onu çalıştırıcan.

name = input('Enter the name of the input file: ','s');
inputFile = fopen(strcat(name,'.txt'), 'r');
a = fscanf(inputFile, 'a=%d'); dummy = fgets(inputFile);
b = fscanf(inputFile, 'b=%d'); dummy = fgets(inputFile);
c = fscanf(inputFile, 'c=%d'); dummy = fgets(inputFile);
fclose(inputFile);

bu yukarıdakileri m-file'da koduna ekle, bir tane de txt file açıp direk notepad'de
a=1
b=3
c=2.35
bunu yazarsan, kod bu text file'dan istediğin değerleri alabilir. Text file formatını değiştirmek istersen, koddakini de aynı satırlara, aynı karakterlere denk gelecek şekilde düzenlemen gerekiyor. İşine yarar umarım, tam cevabın oldu mu bilmiyorum ama.

Tam olarak aradığım cevabı bulamamış olsam da teşekkür ederim.
letsgogetlost'un kodunu biraz düzenleyerek kullanabilirim sanırım. Tekrar sağolunuz.

derdinin dermani surda olsa gerek:

www.mathworks.com

Ornek:

>> a=9

a =

9

>> eval('a=10')

a =

10

>> a

a =

10

tabiki almaman gerekir, yazdıklarından da farklı bir şey anlaşılmıyor.

bahsettiğin uyarı italya'ya girmek isteyenler için değil, italyan konsolosluğu'ndan vize almak isteyenler için.

bence problem yaşaman olanaksız.

idata'dan yazan şu.

vize süresi bitmeden yeni vize başvurusunda bulunamıyorsun. o nedenle vizeyi iptal edip yeniden alman gerekir.
peki bu bilgi benim ne işime yarayacak dersen eğer italya'dan dönüşün vizenin son tarihinden sonraya geliyorsa yeni vize almalısın, italyadan bunu yapabilmek için de vizeni iptal etmelisin.

vizen bitene kadar italyaya gir cık, sorun yok. multilerde, her zaman vizeyi aldıgın ulkeye ilk once bi gireceksin, sonrası bitis tarihine kadar onemli degil.

sayısız kez italya'ya girdim çıktım tamamı fransa konsolosluğundan alınmış vizelerdi, hiç bir şey olmaz, en fazla pasaport polisi bir kaç soru fazla sorar ilk girişin olduğu için, yanında otel rezerv ve uçak dönüş biletinin çıktısı olursa o soruları da rahat atlatırsın, iyi yolculuklar

İzmir-Afyonkarahisar.

ankara-çankaya

mesai saatlerinde GOSB - Teknopark, diğer saatlerde İstanbul Anadolu Yakası

İstanbul - Avrupa yakası

adana-seyhan

Ankara-Emek

donetsk

ankara merkez kafasına göre herkes. ankara çankaya aslında ama olsun.

istanbul - sarıyer

istanbul - beylikdüzü

1.ordu k.lığı/selimiye/istanbul

İstanbul Beşiktaş

istanbul - üsküdar.
ayrıca adım samuel yaşım 25.

izmir- güzelyalı

normalde istanbul - bakırköy
birkaç aylığına romanya - oradea - nufarul

adana-seyhan
istanbul-beşiktaş
çat orda çat burda

İstanbul-Etiler

ankara - keçiören.

adana-seyhan

kocaeli-derince

adana/seyhan

karşıyaka / izmir

istanbul-pendik-kavakpınar ışıklardan sağa dönün...

gız kulesine yörüme + yüzme 7dakka.

İzmir - Yeşillik Cd. civarında..

kocaeli-izmit

stuttgart

Gaziosmanpaşa/İstanbul

izmir bornova

edirne-edirne

sultançiftliği - gaziosmanpaşa

varoşun bağrından...

istanbul- avcılar
ankara- dikmen

adana-seyhan

sanirim twitter'da herkesin sayfasi kendine gibi bir durum var. mesela melih gokcek de kendine hakaret edenleri dava edecegini soyluyor.

twitter'da herkesin sayfası kendine gibi bir durum olduğunu düşünmüyorum ben pek.

ekşi sözlük'teki başlıkları, twitter'daki hash tag'ler (#) gibi düşünebiliriz. ikisinde de bu başlıklar (hash tagler) aramayla getiriliyor.

tek farkı varsayılan olarak site açıldığında birinde (twitter) kendi son entry'lerin gözüküyor, diğerinde (ekşi) rastgele bir hash tag'de milletin tweet'leri.

e çünkü ekşi sözlük'te ece erken yazıp getir demek yaygın bir şeyken twitter'da ece erken aramak öyle yaygın bir şey değil. her şeyden önce twitter belli bir tarihten öncesini getirmiyor. ayrıca google'da da şahsın kendi twitter adresi ve ekşi sözlük'teki başlığı çıkar. birinciden küfre hakarete ulaşamazsınız ama ikinciden çok kolay.

kediyi bilmem; ama köpeklerden gayet geçiyor insana. kediden de geçiyordur aynı mantıkta.

kendi kedimden değil de dışarıda sevdiğim bir kediden bana zıplamış bir pire yüzünden evimin her yanını pireler sarmıştı.
yani cevabım evet.

evet zıplar. ısırır. hatta hastalık bile transfer edebilir. ama insan üzerinde yaşamazlar.

söz konusu pire "kedi piresi" ise, bu pire cinsi insana yerleşemiyor, yani zıplar ama çoğalamaz. bunun yanında sokaktaki kedide insana çıkacak pire de olabilir sanırım, o zaman işler değişir.

kedi piresi senin üzerinde yaşayamayacağı için kısa süre üstünde kalır. misal ben apartmanın önünde kedi sevdiğim bir gün taşıyıp bizim kediye bulaştırmışım. veteriner olur öyle senin üstünde yaşayamaz zaten demişti.

insanda pire olmaz, bit olur

düzeltme: insanda pire olurmuş, ama kedi piresi olmazmış

Evet zıplar, gelir üstünüze. Ama bildiğim kadarıyla insan vücudunda 1-2 saatten fazla yaşayamıyorlar. Ancak siz yine de kedinizi veterinere götürün, kurtulun o pirelerden. Çünkü hayvanı da rahatsız eder.

www.cimri.com

Su alet nasil mesela, fazla kaliteli olmasina gerek yok acikcasi ogrenci evine alincak ama yinede bi film keyfi yapmak isteriz. Ps2 de var?

istanbul bilişim greymarketing yapar yani kendisi distribütördür kendi garantisini kendi verir. genelde tavsiye edilmez. size does matter diyen biri olarak paran hangisine yetiyorsa onu al derim bir de

lcd tv diye bir şey kaldı mı? yeni çıkan tüm tv'leri pc'ye bağlayabiliyosun zaten

22 inç 420 lira, 32 inç 600 lira. sence alınır mı 22 inç? arada 1,5^2 = 2,25, yani 2 kattan fazla fark var, eğer alınabilecek durum varsa tabi ki 32 alınır.