hocam benim de bir tane zen mp3 playerım vardı. Aynı şekilde bir gün kendi kendine kapandı ve tekrar açılmadı. Telefon ile servisini aradığımda " şarja takılı ilen reset tuşuna uzun süre basılı tuttun" demişlerdi.
Benim mp3 player açılmıştı öyle yaptıktan sonra. Reset tuşu iğne deliği gibi küçük bir girişin altındaydı.

benim reset tuşum şarj parçasının altında kalıyor. şarj ederken aynı anda resete basılamıyor ne yazık ki..

arkadaşı falan geç de, doktoruna danışsan daha iyi aslında. ben de 1-1.5 haftadır lens kullanıyorum, eski değilim ama okuduğum kadarıyla solüsyon da göz sağlığı açısından önemli. o yüzden arkadaştan duyulup alınacak şey değil pek.

hihi sanal uyku seni çok paranoid gördüm :)
eczanelerden alabilirsin. tarihine dikkat etmen yeterli. bir iki yere sorup ucuzunu bulabilirsin sanırım. bazen diğer markalarda kampanyalar oluyor, (1 alana 1 bedava gibi). onları da sorabilirsin. yumuşak ve sert lensler için solüsyonlar var. ciba iyi, bausch and lomb iyi. solo ile sınırlandırma derim ben.

bilinen marka lens solusyonlari 25 tl civarinda cogu eczanede. dolayisiyla seninkini de o fiyata bulursan al. birkac yerden fiyat sorabilirsin, belki birkac lira oynar fiyatlar.

doktoru falan salla. doktor hangi reprezanttan laptop almışsa onun ürününü önerir. benim lens doktorumun bağlı olduğu optikçi bausch & lomb ile anlaşmalı. ona tavsiye sonrsan en kral lens purevision, en kral solüsyon da renu. boşver doktoru. lens solüsyonu göz sağlığını doğrudan etkileyen ve kişiden kişiye değişebilen bir şey değil. solo care aqua iyidir ben de tavsiye ederim. fiyat farkı da ya eczanenin geçirme politikasındandıri ya da iki şişe 25 liraya satılanların son kullanma tarihi 2 ay sonra bitiyordur.

bu arada naaptınız yav 2 ayda 1 şişe solüsyon biter mi? biz evde 2 kişi 1 şişe solüsyonu taa ne zamandır kullanıyoruz (üç ay sonra atın diyor üstünde, üç ay doldu mu bilmiyorum ama daha şişe bitmedi). sadece kaptaki solüsyonu yeniliyoruz. no rub dediği için ayrıca ele döküp ovalamıyoruz. ondan uzun gidiyor olabilir.

Ben de iki tane 360ml Solo Care Aqua var, lenslerle hediye geldi ama günlük lens kullandığım için solüsyon kullanmıyorum. Zincirlikuyu'ya yakınsan sana 20'den bırakayım :)

elbet onun ürününü önerir de, benimkisi deneme olarak lens ve solüsyon taktı, yarım saat gözümde durdu ve sonra uygun mu değil mi diye kontrol etti. uygun olmasaydı verir miydi bilmiyorum.

bu arada ben de bir şey sorayım. lens kabını tamamen solüsyonla doldurmak önemli mi yoksa biraz doldurup bıraksak yeter mi?

atasun optik mağazalarında 3 şişe 360lığı 50 liraya satıyorlar.

google'dan aratırsanız çıkar atasun optik bayileri

neredeyse her türlü solüsyonu denemiş biri olarak alcon'un opti-free'si en rahat ettiğim oldu.

www.lensal.com a bir bakın. eskiden daha ekonomikti şimdi fiyatlar artmış ama yine de piyasaya göre daha iyi olabilir. mesela "2 kutu optifree alınırsa daha ucuza geliyor" gibi kampanyaları var.

www.lensmarket.com

@sanal uyku
olabildiğince doldurursan biraz da çalkalarsan iyi olur. lens kabın tavanına yapışıp kuruyabiliyor unutulursa öyle.

@sanal uyku: eğer lens kabı sabit duracaksa sadece lensin yüzmesi yeterli. ben lensi çıkrmadan birkaç damla koyarım, üstüne çıkarıp lensi koyarım, üstüne de lens gömülüp yüzecek kadar daha eklerim.

ama lensler kabın içindeyken seyahate falan çıkacaksan, sallanıp ters dönme ihtimali neyin varsa ağzına kadar solüsyon doldurup iyice sıkı kapat.

sağolun arkadaşlar; 20 YTL ye buldum Güngören'de (evim burada da), eskisi geçen gece bittiği için biraz alelacele almak zorunda kaldım zaten.

2 ay bence çok bile dayandı- 120 mL idi sonuçta.. bir de acemi olduğumuzu katarsanız tabi :)

Bakalım, ReNu kullanıyordum işte ilk, bir de bunu deneyeceğim.

www.lenssolusyonu.org 1 alana 1 bedava hatta. ben aldım oldukça hesaplı oluyor.

09:00

hangi migros olduğuna bağlı, kimi 10.00'da açılır kimi 09.00'da avm içindekiler 10.00'da açılır örneğin.

derhal bir doktora görünün.

kullanılan boyalara karşı alerji? evet doğru doktora..

dogru dermatolojiye

nefes boruna kaçmadıysa popondan çıkar diye düşünüyorum.

böyle oyun olmaz dikkat, nefes borusuna leblebi tozu kaçarak büyümüş bir nesil olarak birşey olmaz diyorum ben. tabi bir rahatsızlık belirtin yoksa.

patates yiyin bol bol.. selülozlu gıdalar iyidir sivri kenar ve köşesi olan parçayı sarıp sarmalarlar. bir de çıktığından emin olun : )

Albino olabilir..

maiev veya shandris

podimos

gölge

lale

kopeklerin kulaklari bazi harflere daha duyarlidir: $, j, z, t gibi. bu harfleri iceren bir isim koyarsaniz adini daha kolay ogrenir.

bir isim oneremiycem ama kedimin adini bir tori amos sarkisindan araklamistim :))

tundra

ben de sormustum zamaninda :)


maya olabilir (eight below filminden)

Osman. Şaka yapmıyorum ciddiyim.

şarap, viski.

başka şey bulursanız da iki heceyi geçmesin.

kurt

wolfgang

çeyrek

ısırgan olsun

zımba

Belka - sonra bana dua edersiniz. Ben de gelir seviveririm yavrucagi... :)

Bize de iki aylık gelen köpeğimizin adıydı, herkesin hala hatırladığı. Şu ana kadar kimseye önermedim. Belki seversiniz. Abel. Çağırırken de çok güzel. Eybıl diye çağırdık bu arada. Siz nasıl telaffuz edersiniz, bilemem. Yaşlandığı için uyuttuğumuz köpeğimizin adını söylediğimi, anladınız sanırım. Umarım köpeğinizin de seveceği bir isim verirsiniz. Bize de duyurursunuz diye umuyorum.

Sebebimyok çok büyük bir hata yapmışım. İşteyken yazdım. Dişi olduğunu şimdi okudum. Bir isim düşüneyim diyemedim, öyle utandim ki. O zaman biraz değiştirip, Mabel yapalım.

Moda'da gezdirilen bembeyaz tüylü açık mavi gözlü asalet timsali gibi görünen bir köpek vardı. sahibi "abrek" diye çağırıyordu. ilk duyduğumda epeyce gülmüştüm, şimdi merak edip baktım da "çerkes savaşçısı" demekmiş.

3 ü 5 i bilmiyorum ama parmağınıza alıp yandan baktığınızda , lensin kenarları hafif dışarı doğru dönükse terstir lens. ben böyle anlıyorum. bi deneyin bakalım.

lense bakıldığında kenarları dışa sarkmışsa terstir.

alışmak lazım bir süre. ilk zamanlar rastgele takardım ben. batarsa terstir.

o yazılara dışarıdan bakmak lazım dışarıdan bakınca düzse düzdür.. tabi lensin kenarları da önemli..

düz görürsen düzdür. ters görürsen düz olması pek ebleh olurdu =p

ben acuvue oasys kullanıyorum, 123 yazıyo' benzer şekilde. parmağına koyduğunda o yazanı normal okuyabilmen gerekiyo'.

işte o kenarların farklılığını fark edemiyorum ama gün sonu tecrübemle yazmam gerekirse "5" ve "3" dıştan bakıldığında düz görünüyorsa, yani parmağımın ucuna alıp lensin içine baktığımda rakamları ters görüyorsam lens düzmüş. hem bir yerde daha böyle bir bilgi gördüm, hem deoksiribonukleotit öyle yazmış, hem de böyle takınca çok daha rahat oldu.

sowieso olabilir mi?

deutschmobil

Bunlar değil arkadaşlar, beyaz fon üzerine renkli bir kapağı vardı. hede-1 gibi bir isim, 2. sine hiç geçemedik tabii ki.. artikelleri öğrenemediğimiz için.. hadi biraz daha..

ping pong deutschbuch

K-1 vardı, 70'lerden kalma.

nein nein nein.. Arkadaşlar buradan bulamazsam facebooktan almanca öğretmenimi bulup ona sormak zorunda kalacağım, beni buna mecbur etmeyin, bitte..

moment mal!?

themen neu

Türk yayındı galiba ama Hallo Freunde! olabilir mi ki?

Bant yapıştırın temas eden yere veya en eski ve sağlam bir yöntem olarak pamuk falan koyun?

Ayrıca ıslanırsa sanırım ayakkabılar biraz esniyor fakat kurumaya zamanınız yoksa yapacak bir şey yok tabiî.

pamuk koyun ustune, bantla da yapistirin

bu ayağı vuran sert bölge var ya? heh orayı çekikle iyice dövün. yumuşasın orası.

başka ve rahat bir ayakkabı giyin.

teramisin sürün bol bol.ayrıca enteresan bi biçimde biberiye yağı da iyi geliyor.benim de ayaklarım hep yara beredir de.akşamdan sabaha acısının dinip toparlandığını bilirim.

ayakkabının arka iç tarafına yapıştırılabilen, küçük yastıkçık gibi tarif edebileceğim bir ürün var, yanlış hatırlamıyorsam scholl'un. capitol'ün otopark katlarından birindeki ayak sağlığı mağazasında bir çifti 12 tl'ye satılıyordu.

şarap boyar doğrudur : ))

@cedric
Bir yerde:"Dilin üzerinde siyah saç renginde bir tabaka varsa o zaman bağışıklık sistemi çok zayıflamış demektir ve çok ağır bir hastalığa işarettir.Bağırsaklara yerleşen mantarların üretiği aşırı toksik madde nedeniyle bağırsaklar tahrip olmuş demektir.Mantarlar ve bakteriler tarafından üretilen toksik maddeler önlenemediğinden hasta kolon kanserine yakalanmıştır." deniliyor

Sen de böyle bi durumda karşılaştın mı,şaraptan dilin siyahlaştı mı yani?.Yoksa ihtimal mi veriyorsun?

cedric'i bilemem ama kırmızı şarabın öyle bir etkisi oluyor, dilde ve dudaklarda siyah lekeler bırakabiliyor. kendimden biliyorum. ama dilimin büyük bir kısmı hiç siyahlaşmamıştı şaraptan. daha çok dudaklarda iz bırakmıştı.
@metraj, bugün de doktora gitme imkanı olabilir. anlaşmalı hastaneleri bir dene derim. ya da acil birimlerini.

Kıllı Dil.

dil sırtındaki papillaların büyümesi ve boynuzsu çıkıntıları sebebiyle dilin siyah kıllı gibi bir görünüm alması. genelde sarı-kahverengi başlar, siyaha dek ilerleyebilir.
sebepler arasında alkol ve kötü ağız hijyeni, sigara ve bazı antibiyotikler var.

tedavide önce ağız hijyeninin düzltilmesi gerek, ek olarak oral tretinoin jeli ile fırçalama önerilebilir.

tanı için dermatoloji uzmanına görünmesi daha doğru.

İstanbul Diş Hekimliği Fakültesi Ağız Diş Çene Hastalıkları Bilim Dalı. sigortanız da varsa süper olur.. bir kaç test istenecek, muhtemelen işin içine mantar da karışmıştır. bayram sonrası gidebilir, paniğe gerek yok...

ya hep içer içer birbirimize dilimizi dişlerimizi gösterirdik. dişler siyah olmasa da dil siyahlaşıyordu ya. yani eminim oluyor. ama tabi başka bir sorun varsa bilemeyeceğim.

Sindirim sistemi sorunlarindan olur, muhtemeleb Kabizliktandir.

doğal bi olaydır. yirmilik dişler genelde çektirilir. bu konu hakkında nette binlerce bilgi var. neden burada sordun anlamadım

çektireceksin, en etkili yöntem. felaket senaryolarına inanma, 21. yüzyıldayız bir saatte bitiyor iş. herkeste vardır 20 yaş dişi.

çekilirken hissetmiyorsun bile. gecesi biraz ağrıyor fakat ilaçlar hemen hallediyor işi.

alt ve üstlerde, sol ve sağ taraflarda birer tane olarak toplam 4 tane çıkıyor bunlardan. ve evet çıkarken çok pis ağrı yapar. herkeste de çıkar ama kimisinin ki ağrır ağrıdan gebertir, kimisinde de bir aspirinlik hafif bir sızlama yapar. sanırım sendeki bağırtan cinsinden.
bunlar çıkarçıkmaz çürümeye başlıyor. o yüzden hemen çekiliyorlar. zaten önemli bir işlevleri de yok. ama çektirinceye kadar ağrırsa en azından uykunu almanı sağlayacak bir formül var. kolonyalı pamuk hazırlayıp diş etinin üstüne koyarsan ağrıyı yine hissedersin ama katlanılacak boyutlara iner. ve son olarak dişçi koltuğuna oturmadan çözülmez bu sorun.

şu diş etinin üzerine abuk subuk şeyler koymayın ne olursunuz.. diş sürmesine bağlı diş etiniz hassas olabilir bu sebeple tantum verde ve ya tanflex gibi antiinlamatuar etkili (benzidamin hcl içeren) bir sprey ya da gargara kullanabilirsiniz. ama kolonya, yani alkol mukoza için ciddi iritandır, tahriş eder, yara yapar daha beter olursunuz. sırası gelmişken söyleyeyim asprin de koyanlar var, asprin asittir, mukozada kimyasal yanık yapar. süren yirmilik mutlaka çekilecek diye bir kaide yok, dikkatli ve iyi fırçalarsanız çürümez. zaten çürümesindeki esas neden arkada olduğu için yeterince iyi fırçalanamamasıdır.

ayrıca yirmilikler çene yapımızın daralmasına bağlı olarak gömük kalma eğilimindedirler, bir panaromik röntgen ile durumunun değerlendirilmesi iyi olur.. bir zahmet diş hekimine gidiniz..

olasılıkla çürüktür. gördüğünüz eski bir dolgu olsa bile diş kırıldığına göre yenilenmesi gerekir.. demem o ki size diş hekimi yolu görünmüş.. şimdi ağrımasa da zamanla çürük ilerleyince ağrıyacak. ha evet çürük ilerleyecek..

disin ucundan kirilmis derken biraz daha inceledim üst ucunu alarak bi oyuk yaratmis orda ama nieyse hic agri yoq :S :S

ağrı olacak diye bir kaide yok, ileride ağrımayacak diye bir şey de yok, hatta büyük olasılıkla ağrıyacak.. diş çürük ve en kısa zamanda tedavi edilmesi lazım.

genetik

bir de distan duzgun gorunebilir ama icten curume var.

bildiğim kadarıyla mesele beslenme alışkanlığıyla ilgili.

diş çürümesinin temel nedeni, şeker, salya ve bakterilerin bir araya gelmesidir.
ağızdaki bakteriler, şeker'deki enerjiyi kullanarak dişlere zarar veren asit oluşturur. bu da dişleri çürütür normal olarak.

eğer yeme-içme alışkanlığımız şekerli şeylere dayanıyorsa, ağzımız normalden daha asidik olur. salyamızın standart ph seviyesine dönmesi genellikle 20-30 dakika sürer. bu süreç içerisinde dişler giderek zarar görür. eğer şekerli gıda tükettikten sonraki bu 20-30 dakika içerisinde dişlerinizi fırçalarsanız, ağzınızda şeker ve bakteri kalmayacağı için ph seviyeniz salyanızın ph ile aynı olur (ki bu genellikle nötr demektir)

kimilerinin dişlerinin diğerlerine göre daha az çürümesinin sebebi bu yeme alışkanlıkları, dişlerini çok fırçalamaları değil, doğru zamanda fırçalamaları ve tabii ki genetik (veya küçüklükteki beslenme alışkanlıklarından dolayı) diş etlerinin ve dişlerinin daha güçlü olmasıdır.

şeker ve diş çürümesi hakkında daha detaylı bilgi istersen : www.elmhurst.edu

bu arada çuvallamışsam affola, dişçi falan değilim çünkü belki daha iyi bi bileni çıkar.

her gün 3 kez falan fırçalıyorum, dişim bu güne kadar hiç çürümedi hem de eskiden sigara kullanmış olmamam ramen dişlerim bembeyaz.

kalsyum falan filanla ilgili olsa gerek. siz siz olun fırçalamaya devam edin, fırçalamazsanız daha da köt olur. bu arada fırçalamak tabi ki yararlı bir şey.

diş fırçalamak zararlı değil de beyazlasın diye abanıyorsanız zararlı diş minesine zarar veriyorsunuz. fazla macun da zararlı diyorlar, macunu da az kullanın. gerisi de beslenme alışkanlığı ve genetik faktörlerle ilgili...

tükürügün asidik veya bazik olmasina göre de degisiyor diye biliyorum.
birinde distasi çok oluyormus ötekinde çürük.
mesela benim dislerim çok zor çürür, hatta çürümez.
son 2-3 yildan önce de her gün fircalamazdim dislerimi.

Diş fırçalamak zararlı mıdır?

1- Eğer, diş fırçasını dişlerinize bastıra bastıra kullanıyorsanız zararlıdır.
2- Dişleriniz parlasın diye yemek sodası vb. gibi toz ürünler kullanıyorsanız yanlış yapıyorsunuz.

3- Diş fırçalama tekniğiniz yanlışsa fırçalama amacına ulaşamayacağı için zararlıdır. Dişler önden arkaya bir ileri bir geri fırçalanmaz.

Doğrusu ; Üst dişler için-> yukarıdan aşağıya, alt dişler için-> aşağıdan yukarıya doğru fırçalamalısınız.

4- 3 ay veya daha uzun zamandan beri kullanılan eskimiş diş fırçasının dişlere yarardan çok zararı vardır. Çünkü kılların uç noktasındaki yapı bozulmuş olduğundan diş minesini çizer.

Ayrıca, her fırçalamadan sonra anti-bakteriyel ağız gargarası kullanmanızı tavsiye ederim.

Dişlerin çürümemesi için günde en az 2 defa dişleri doğru şekilde fırçalamak şarttır.. pek az insan tükürük özelliklerinden ötürü çürüğe dirençlidirler, ağız hijyenine dikkat etmeseler de çürük ya görülmez ya da çok az görülür.. yine pek az insan tükürük özelliklerinden ötürü çürüğe dirençsizdirler, dişlerini düzenli ve doğru şekilde fırçalasalar da çürük görülebilir. bunun dışında kalan çoğunluk ağız hijyenine dikkat ettiği sürece çürükten ve diş eti hastalıklarından korunabilir. arkadaşınızda dolgu olmaması dişlerinin çürümemiş olduğu anlamına gelmez. ayrıca günde 1 defa fırçalamak yeterli değildir. dişin üzerindeki lekeler temizlendiğinde geride kalan renk dişin kendi rengidir, fırçalamayla açılmaz, genetiktir.

disleri gunde 3ten fazla fircalama derler cunku mineyi asindiriyorsun.
asitli iceceklerden sonra (portakal suyu da dahil) sakin dis fircalama yine mineyi asindirirsin.

igrenclik edip haftada 2 fircalama yeri gelir rezil olursun (anladin sen)
dis curumesi arkadaslarin dedigi gibi genetik ayni zamanda. cok huylaniyorsan her seferinde macun kullanma.

diş hekimliği fakültesinde doktora yapan bir çok insan bu bursu alıyor(du). yani kadrosuz, maaşsız sabah 9- akşam 4 asistanlık yaptıklarından, durumu iyi olmayan bir çok doktora öğrencisinin hayatını kurtarmışlığı var. baktılar baş vuran, şartları sağlayan ve hali hazırda burstan faydalanan bir sürü diş hekimi var. diş hekimlerini kapsam dışı bıraktılar. ha doktorayı yarım bırakıp da bursu elinde patlayanı hiç görmedim henüz, olmadığından değildir de ben görmedim.
kapsam dışı bırakmasalardı koşa koşa alacağım burstu. aah ah..

kısmi olanını alıp elinde patlayanlardanım.

toplam ~7000 tl'ye karşılık ~800 tl faiz ödemiştim.

lisansüstünü tamamlayacağından eminsen gir derim, aksi takdirde üzerindeki baskı seni tüketebilir.

kelime ezberle yeterli.

çıkmış soruları çözüp özellikle orada karşılaştığınız kelimeleri öğrenin. anlamı, nerde, nasıl kullanılıyorlar vs. bir nebze yardımı olabilir. sırf oturup kelime ezberlemekle zor bence.

Şehir?

evet yazmamışım, istanbul'dayım. anadolu yakası.

vallahi resimden bir sey anlasilmiyor. sorunuzu da oku oku zor anladim. iki tahminim var. artik hangisi olursa.

eger iki adet kadran varsa (dondurebiliyorsaniz yani iki parcayi ayri ayri) ilki, ufak ucgen ile gosterilen, saati gosteriyordur. o kadrani ucgen simdiki saatin uzerine gelecek sekilde ayarlayin. sonra diger kadrandan baslangic, bitis saatini ayarlayin. saati ayarlayinca hafif icine ittirin bakalim. belki ikinci kademeye inip baslangic bitis zamanlarini ayarliyordur.

eger sadece saati ayarlamak icin dondurebiliyorsaniz, o zaman acma kapama zamanlarini ayarlayacaginiz yer saatin kendi pinleridir, centikleridir. acilmasini ve kapanmasini istediginiz saat arasindaki butun centiklere basin. resimde gordugum kadariyla 15 dakikaya bolunmus. iste oralara basilabiliyor mu bir bakin? icine giriyor mu o parcalar. olmadi sonuclardan bir haberdar edin biraz daha fikir yurutelim. yalniz alet guzelmis.

Kenarında siyah bölümde küçük çentikler var onlar ile ayar yapılır.

önce okun doğru saati gösterdiğinden emin olun. saat 12 ise ok 12 yi göstermeli : ) . neyse.. sonra ışığın yanmasını istediğiniz saatin yanındaki minik siyah şeyi aşağıya indirin, şalter gibi. mesela eğer 8-9 arası 1 saat boyunca yanmasını istiyorsanız 8-9 arasındaki tüm şaltercikleri indirin.

1- Hayvanlar zayıf gördükleri yavrularına bakmazlar. Hatta bazı hayvanlar zayıf yavrularını yerler.
2- Meraktan bakmıştır, annelik içgüdüsü. Şu an sahiplenmiyorsa üzgünüm ama o kedi sizin elinize kaldı.
3- Yavru kediler ve hatta anne kedi dahil evinize alıştılar bile. 1-2 ay değil, muhtemelen birkaç kuşak evinizi yuva belleyeceklerdir, geçmiş olsun.
4- İki seçeneğiniz var: Ya doğa kurallarına uyup yavru kedinin ölmesini bekleyeceksiniz, ya da sürekli besleyeceksiniz. Siz besledikçe o kedi ev kedisine dönüşecek ve sokak kedileri gibi kendi besinini aramayı öğrenemeyecek. Siz besledikçe yaşayacak, siz beslemedikçe zayıflayacaktır. Ona model olacak bir annesi ve kardeşleri yok çünkü.

Karar sizin.

ayrıca inek sütünü doğrudan vermeyin. sulandırarak verin. internette oranlarını falan bulursunuz. zeytinyağı falan da katın deniyor. o kadar küçükse kaptan içemeyebilir. biberon yahut iğnesiz şırıngayla ağzına dökün.

ölmesine izin vermeyin yahu.

uyuyor şimdi,karnı doydu,acaba annesi yokken diğer sessiz sakin uyuyan yavrunun yanına mı koysam,belki annesi öyle kabul eder?
bu arada anneye bir iki kare peynir verdik,onun haricinde kendi besinini kendi buluyor geliyor emziriyor gidiyor.
ama bu diğer ufaklık uyandıkça ciyak ciyak bağırıyor zira çok ufak..
ölmesine izin vermeyeceğim ama napacağımı da bilmiyorum.akşama doğru diğer yavrunun yanına koymayı düşünüyorum..

bir de yavru kediyi ne kadar sürede bir süt vermem gerekiyor acaba.. neyse ben bi bakınayım nette var mı bilgi.

Diğer kardeşin yanına koysan da muhtemelen kabul etmeyecektir anne kedi yavruyu. Kokusundan tanıyor çakallar. Balonla besle günde 2-3 kere. Zaten toksa içemeyecektir. Miyavlamasının sebebi genellikle açlıktandır.

Yeni kedin hayırlı olsun.

doyurduğum halde ciyaklıyor için için.bende aldım diğer yavrunun yanına koydum az önce,uyuyan diğer yavrunun huzurunu da bozdu. ama sustu,ikisi takılıyorlar,annesi geldiğinde anlayacağım durumu.eğer beslemezse,ben annesi gün içinde yemek aramaya gittiğinde beslerim,maksat doyurmak değil,bişeyler yapıyorum ama öyle tek başına öksüz kalmasın,ona kıl oluyorum :)

bu kedi milleti tuhaf. bazen de öksüz kalmış bi kedi yavrusunu başka bi emziren annenin yanına verince kendi yavrusu belleyip emziriyo, tüylerini yalayıp temizliyo.

derler ki, yavru kedinin üzerine insan kokusu sinerse annesi onu reddeder. belkide dolabınızda kıyafetlerinizden sizin kokunuz sinmiştir. bence öz annesinin ve kardeşlerinin yanında nası muamele görüyo(anne kedi sinirlenip kovabilir de garibanı) bi bakın. eğer olmuyosa, en azından büyüyene kadar siz bakmaya çalışın veya en kötü yavruları olan başka bi anne bulabilirseniz onun yavrularının yanına memeye kaynak yapmayı deneyin :)

bu arada viyaklamasının sebebi her zaman aç olması değildir. gözü açılmamış yavrular annelerinin kokularını alamadıkları anda korkup basarlar yaygarayı. gözleri açılınca görebildikleri için bu durum azalır ama sizi de görebileceği için, onu besleyen siz değilmişsiniz gibi, korkup kaçabilir. bence yine en iyi yöntem sizin beslemeniz 1,5-2 ayı geçince de salın gitsin annesi de öyle yapıyo zaten.

şimdi ben doyurdum,koydum diğer yavrucuğun yanına biraz debelenmişlerdi,ama şimdi eve geldim baktım,ying yang gibi olmuşlar biri siyah biri beyaz,sarılmışlar nasıl bir tablo anlatamam,ama asıl derdim,anne beyazı emzirirken siyahı dışlayacak mı,tek korkum o,yoksa annesi haricinde bakımımın hem yavru için hemde benim için ne kadar zorlu olacağı konusunda en ufak bir fikrim yok :)

artık öyle olmazsa,diğer yollara başvurmaya başlayacağım.ama beni çok etkiler eğer annesi ona bakmazsa,ben yine bakarım da,annesinin onu dışlaması bende garip hisler uyandırıyor :(
sokak çok sessiz son 3-4 saattir viyaklama sesi yok,kardeşiyle uyuyorlar..

annenin cisini yavruya surersen, kendi kokusu siner bakar diye bir bilgi kalmis aklimda. hic denemedim ama mantikli gibi.

1. inek sütü vermeyin kesinlikle, yavruya gaz yapar gaz diyaframını sıkıştırır, kalp atışları yavaşlar, kaybedebilirsiniz. ayrıca ishal de yapar. onun yerine petshop ya da veterinerde kedi sütü tozu alın.. "colostum" denen maddeyi içerirse iyi olur. KMR marka konserve sütte var. biraz pahalıya gelicek ama bağışıklığının gelişmesi için o maddeyi en azından 2-3 gün alması şartmış. çünkü anne sütünden alacağı antikorları alamıyor şu an.

2-3 saatte bir beslenmesi gerekecek, gece de dahil buna. acıkınca miyavlayarak alam verir zaten dayayınız sütü. katı mama yiyene kadar ayrıca su vermenize gerek yok

2. yıkamayın sakın

3. çişini ve kakasını yapamaz. yemekten önce-sonra boşaltım organlarını ve karnını ıslak bir pamukla uyarın ki çişini kakasını yapabilsin.

4.yanında mutlaka havluya sarılmış sıcak su şişesi bulunsun. şu an vücut sıcaklığını ayarlayamıyordur.

5. kapalı bir sepette dursun, tırnakları tırmanmaya yetecek kadar sivridir, içinde bulunduğu şeyden kendini dışarı atar, görmez basarsınız mazallah.

6. her gün biraz büyümeli, varsa mutfak tartısıyla takip edebilirsiniz.

7. çişini, kakasını yapınca mutlaka temizleyin (ıslak mendille olabilir), kendisini temizleyemez.

8. pet shoplarda biberonlar var onlardan bir tane edinin rahat edersiniz. enjektörle beslemek çok kolay olmaz, hem kedinin damağı yaralanabilir hem de sütün ciğerlerine kaçma riski var.

9. 25 günlük olduktan sonra yavaş yavaş katı mamalara başlayabilir. dişleri ancak çıkmış olacak zaten. royal canine'in babay cat 34 diye bir maması var, onunla başlayın. küçük taneli kuru mama, bebekler için geliştirilmiş, anne sütüne eş değer.

10.yine aşağı yukarı o zamanlarda tuvaletini kontrol etmeyi öğrenecek. siz kum hazırlayıp ona koyarsınız, o kendi iç güdüsel olarak ona işemeye başlayacak.

11. annesi almıyorsa diğer yavrularla da temas ettirmeyin. bağışıklığı kardeşlerine göre zayıf kalacak hastalık kapabilir.

aklıma gelenler bunlar. aklıma gelmeyen bir şey olduysa çekinmeyin sorun seve seve yardımcı olurum....

ayrıca 1,5-2 aylık olunca hop diye salınamıyor o kediler.. alışıyorsunuz kıyamıyorsunuz. en önemlisi o artık bir ev kedisi, sokağa alışmasını beklemeyin, 2 ay bin bir özenle büyüttüğünüz bebeğinizin arkasından göz yaşı dökersiniz sonra.

img25.imageshack.us bügün fotoğraflarını çektim yavruların.

binbir zorlukla burda yazılanlar dahilinde hareket ettim.doyurdum,tuvaletlerini yaptırdım ama annesi geldi,uzaktan beni izledi.ben hemen balkondan içeri girdim yavruları da kutudan çıkardım,anneye de peynir verdim,süt verdim yeterki baksın diye :)

işte geldi içerden izledim ben.geldi baktı baktı yavrulara sonra gitti.uyuz oldum.sonra tekrar besledim ve tuvaletlerini yaptırdım,ama bu sefer kutudan çıkardım.sonra iki kardeş ilk geldikleri yerlerine doğru gittiler,az önce eve geldim,balkona çıkacaktım doyurmaya,ışığı açtım dışarı çıkacaktım anne karşımdaydı,bende ürkmesin diye hemen kapadım ışığı.anne yavruları halen daha bakabilecek kıvamda mıdır? yoksa neden balkonda işi var..

veterinere sordum 13-14 günlüklerdir dedi.koku değişince bakmayabiliyorlar ama belli olmaz dedi.

iade edip yenisiyle değiştirin. satıcı zorluk çıkarabilir ama değiştirmek hakkınızdır.

iade etmesi sorun değil. zaten yemek içime sinmedi. canım da yoğurt çekmişti be.

tava yoğurdu alın. dikdörtgen kutuda. o mis gibi işte.

canının yoğurt çektiyse benzin istayonuna gidip tedarik edin, çekinmeyin. meyveli de iyi gider.

Yeme bence. Bana gönder (Birgun tutacak eminim)

içim benim için bitmiştir bi daha da almam.

msb, birgün göndereceğim emin ol :)

bizim aldığımız yoğurt da öyle uzayan, ilginç kıvamdaydı. gıda mühendisi abim mayasından öyle olduğunu söyledi. yenebilirmiş. biz yedik bir şey olmadı ama insanın yoğurt yeme isteğini kaçırıyor.

3 kiloluk yoğurdunuzu atmaya kıyamıyor veyahut iade etmeye üşeniyorsanız ayran yapıp için, 4-5 litre ayran çıkar 3 kilodan.

Asıl numarası karbonat orada. Sert kristalize yapısı plağı söker ancak mineye de zarar verir. Çok zararı olacağını sanmıyorum yine de. Sık yapmamakta fayda var.

diş tozu gibi lekeleri alıyor sadece, beyazlatmıyor.

Sigara külü veya iyi yanmis odun külü. Sigara külü olursa izmarit ve küllükten uzak tutarak ayırmak lazım degılse kotu kokar... Baz ozellikli oldugu icin dislere zarar vermez, arkasından mutlaka dis macunu ile fırcalamalı ki daha etkili olsun.

diş hekimine gidip diş taşı ve leke temizliği yaptırmak en doğrusu.. kocakarı ilaçları niye yahu? leke diyip geçtiğiniz şey sağlığınızın bir parçası.


limon suyu pH'ı 2,3 , oldukça asidik yani. asitle minenin inorganik dokusunu çözdürüp ve onu 'yumuşak' ve savunmasız hale getirip bir güzel karbonat kristalleriyle ovmak hiç mantıklı bir hareket değil..

bakın, "yemeklerden sonra dişinizi fırçalayın" der ya diş hekimleri; onun aslı şudur "yemeklerden yarım saat sonra dişinizi fırçalayın."
çünkü yemekte aldığınız karbonhidratlar ve tüketilen asitli yiyecekler (yoğurt, ayran, kola, meyve suları.. vs) ağız ortamının pH'ını düşürürler ve oluşan asit diş minesinin mineral yapısını eritir. tükürük "tampon çözeltidir", yani kendi pHını olması gereken seviyeye getirebilir. minenin çözünen mineral yapısı pHın yükselmesiyle eski haline döner. ama bunun gerçekleşebilmesi için biraz zaman gerekir.

yani yemekten hemen sonra dişinizi fırçalarsanız mineral yapısının bir kısmını kaybeden dişlerinizi aşındırırsınız. yarım saat bekleyip fırçalamak en doğrusu.

şimdi reklamlarda bile "asit erozyonundan korunun" diyip duruyorlar..
siz limon karbonat ikilisiyle önce "erozyon" sonra "abrazyon" yapmış oluyorsunuz..

özetlersek,

götürüsü:
bir süre sonra koruyucu mine tabakası incelen diş sıcak soğuk tatlı ekşi gibi uyaranlarla hassasiyet yapar daha sonra da bol bol diş çürüğünüz olur.

getirisi:

yok.



ha bir de kül ne yahu?!

ek:
aşağıdaki linkte içtiğiniz meyve sularının pHını kuvvetli asit ve bazlarla karşılaştırıp asitlikleri hakkında fikir sahibi olabilirsiniz. :
www.jackeden.com

küçükkuyu otobüsleri ile önce akçay; sonrasında altınoluk'a ulaşabilirsin. Otostop işini bilmiyorum.

Minibusler sanıyorum 1'e 2'ye kadar çalışıyor. Öyleydi en azından...değişmemiştir ama. ücret 3-4 birşey oluyor.tam hatırlamıyorum.

Balikesir e otobus. Balikesirden ilk gidilecek yer Akcay a oraya degilse altinoluga otobus. Ya da Balikesir e direk canakkale uzerinden giden otobuslerle direk altinolukta inis. akcay a gece 2 bazen 3 e kadar minibus var. olmadi otostop cek illa biri duruyor.

kamil koç ankara-küçükkuyu otobüsü 50 tl. internetten kamil koç kartı edinip bileti online olarak alırsanız 45 tl oluyor. doğrudan altınoluk ya da akçayda inebilirsiniz.

truva çanakkale üzerinden gider, biraz daha ucuz olabilir.

tren gitmez, otostopu da ben bilemem : )

akçay altınoluk arası minibüs gayet sıktır, geç saate kadar çalışıyor sanırım. mesafe, hımm.. altınoluk- akçay arası 15-20 dk falan sürüyor arabayla. minibüsle biraz daha uzun sürebilir.

direkt akçay otobüsü de olur, kamyoncular kafadır, ama kamyonlar genelde manisaya gider, o sebeple istanbuldan balıkesire gidebilirsin, ama ankarayı bilemem. tren balıkesire kadar gider diye biliyorum, oradan akçay otobüsleri 10 lira falandır. gece 2ye kadar araç bulursun akçay altınoluk arası, olmazsa otostop çek, en temizi odur. ama otostopla gidersen akçay merkeze uzak kalır, otogarda inersin, geç saatte yürümek zorunda kalırsın.
kamyona da otostop çekeceksen hafif yüklülere çek. kum ya da ağır yük kamyonlarıyla o yol bitmez. ben bir kere tramva geçiriyordum adeta. yalova balıkesir arasındaki bütün kilometre taşlarını saymıştım. bence burada ayrıca gideceğin vakte bir ilan ver, o civara gidecek birisi illa bulunur.

alerji sonradan çıkabiliyor.. bir test yaptırmakta fayda var, kediciği boşu boşuna evinden etmiş olmayın sonra..
geçmiş olsun

çıkabilir, bende 8 sene sonra çıktı.

kotonda 34 beden takımlar bulunuyor. ankarada da vardır mutlaka. fiyatları da öyle çok uçuk değildi, güzel modeller de bulunabiliyor..

diş hekimiyseniz eğer yahoo groups da "dişhekimleri e-fakültesi" adındaki gruba üye olup rvg ilşe ilgili geçmiş mailleri okuyabilir ya da soruyu orada yöneltebilirsiniz. oraya üye olan firma sahipleri de diş hekimleri de size cevap verecektir.

antibiyotik. ama eczaneden al, evdeki kıyıdaki köşedekler olmaz.

antibiyotik öyle konu, komşu, arkadaş lafıyla alınacak bir ilaç değildir. sizin durumunuzda antibiyotik gerektiğini düşünmüyorum. en kısa zamanda bir diş hekimi bulmaya bakın ve dişinizi gösterin. büyük ihtimalle kaplamanın içinde kaplamanın dişe tutunmasını sağlayan "siman" erimiş, ve dişiniz kaplamanın altından çürümüş olabilir. çürük eğer çok derinleşmişse kanal tedavisini gerektirebilir. durup dururken başlayan ağrı veya sürekli gece ağrısı varsa, bu durum çürüğün çok ilerlediğini düşündürür, bu aşamada ağrı kesiciler bile bir yere kadar etki eder. tatiliniz zehir olur. siz iyisi mi bir diş hekimi bulun : )
diş ağrısı müdahalesiz geçmez çünkü..

bozcaadaya gitmeyi planlarken araştırma yapmıştım. pansiyon ve otelerin çoğu bir iki otel dışında denizden uzakta. deniz kenarında thenes otel vardı. balkonunu bilemiycem ama.
onun dışında uzaktan deniz gören yerler de vardır belki ama gitmediğim için bilemiyorum : )

yaralanmış yarası enfekte olmuş yaranın üst kısmı da nekroz olmuş olabilir. dediğim gibi bir şeyse enfeksiyon tehliklei olabilir. gidin veterinere.. benim kedimin kafasını çizmişti başka kediler. dediğim tabloyla karşılaştık, antibiyotik iğneleri, yaraya merhemler, boyunluklar falan çok uğraştım, keim de eziyet çekti..

balkona falan koyduysanız kargalar saldırmış olabilir. zamanında bir arkadaşımınkini balkona bıraktıktan 5 dakika sonra ölü olarak bulmuştuk. rahmetli çok iyi huyluydu.

yok değil balkona koymak, gözümüzün önünden ayırmadık nerdeyse. tekerleğinin kenarına filan sıkıştırmış olabilir mi boynunu acaba. veterineri aradık pomad tavsiye etti işte kullandık bakalım. :/

ben de elma böceği dediklerini duymuştum ama gerçek adı olduğuna dair hiç bir dayanağım yok : ) hatta ben de merak ediyorum adını.. bi yapışınca bırakmıyor da namussuz..

bu böceğin üstüne çorapla yanlışlıkla basmışlığım , sonra da dehşete kapılmışlığım vardır. ben de merak ettim şimdi gerçek adını. fotoğrafını görünce baya bi tırstım gene çünkü. çok dayanıklı bişeydi. üstüne başmama rağmen hiç bişi olmamıştı. elma böceği olabilir adı , çünkü o sıralar bir elma bahçesinin içindeydim.

yapışma özelliği çok etkileyici. Benim bulunduğum yerde (altınoluk) akşam vakitlerinde çıkar ve genelde o zamanlar yemek yiyenlere yapışırlar :)

Bizim burlarda hiç elma ağacı yok ama adı elma böceği olabilir. Latince ismi önemli tabii.

@deoksiribonukleotit ve @faideli bilgiler, hangi yörede gördünüz bu böceği ?

resimler biraz bulanık ama sanırım mayıs böceği bu.

@dr cucu
mayıs böceğinden hareketle bu böceğin erkek haziran böceği(Polyphylla fullo) olduğu kanısına vardım. Teşekkür ederim.

senelerce altınolukta gördüm, geçenlerde de ayvalıkta karşılaştım kendisiyle..

arkadaki dişler sürerken öndeki çekim boşluğunu doldurmuş olabilir. dişlerde öne ilerleme eğilimi vardır, özellikle çocuklarda erken çekilen sürekli dişlerin yerini arkadan yeni süren diş doldurabiliyor. ama o dişin ekseni öne doğru eğri olur bir miktar. sizin durumunuzda çekilen diş, eğer sürekli dişse, büyük olasılıkla 6 numaralı diştir. (6 yaş dişi, 1.büyük azı) ve bir kaç sene sonra çekilen dişin arkasından süren 7 numara (2. büyük azı), 6 numaralı dişin yerini doldurmuş olabilir. 3 defa diş sürmez. durum muhtemelen açıkladığım şekildedir. ya da anneniz yanlış hatırlıyordur. bir diş hekimi muayene ederek ve röntgeninize bakarak durumu açıklayabilir. yetişkinlerde de çekilen dişin yerine protez yapılmazsa arkadaki dişler zamanla boşluğa devrilirler. biraz karışık mı anlattım?

süpernümerer diş(mesiodens) olabilir, eğer doğdugunuzda ağzınızda neonatal diş var ise anneniz bunları süt dişi sanmıs olabilir ya da anneniz gercekten yanlıs hatırlıyor:)
hekim süt dişini düşük bir ihtimal de olsa sürekli diş sanmıs da olabilir.
deoksiribonukleotit in dediği en olası durum.

Çok yaşlı insanların (90 yaş sonrası) yeniden süt dişi çıkardıklarını okumuştum focus veya benzeri bir dergide, yani üç defa diş çıkabiliyor sanırım.

kanal tedavisi artık gayet acısız oluyor. bence çektirmekten daha mantıklı. ama gene de siz bilirsiniz.

Ben 4 dişim için, aynı anda kanal tedavisine başladım, bir kere gıkım çıkmadı... Artık medikal cihazlar olsun, doktorların pratiği olsun, son derece ağrısız sızısız hallediyorlar. Senin dişinin durumuna gelirsek; benim dişimin yanlızca kökleri kalmıştı, adam o köklerin içini kanal tedavisi yaptı, üstüne de yeni bir diş inşa etti, şimdi o dişle fındık falan kırıyorum :)) (şaka tabi yapmıyorum öyle bişey, ama yapsam yapılır heralde)yani bana sorarsan çektirme derim, mümkün mertebe ağzında kalmaları senin için çok daha iyi olacaktır... Geçmiş olsun.

valla kanal tedavisi bünyeye bağlı galba biraz bana 2.5 anestezi iğnesi vurdu "daha vurursam bayılıcan diye korkuyorum" dedi hala hissediyodum ben bayağı ağrılı ve acılı geçti ama gel gör ki benim 2 haftada irkilmelerle gerilmelerle sinire dokununca havaya fırlamalarla biten iş abimde 3 gün de mi ne hem de güle oynaya bitti öyle yani..

ne kadar kötü olursa olsun kendi dişin gibisi olmaz kesinlikle. çektirmek en son yapılacak işlemdir her zaman. benim ağzımda süt dişim vardı daha yeni çıktı ve ağzımı açınca kocaman bir boşluk görünüyor. yeni baştan diş yaptırıcam implant düşünüyorum ve fiyatı 2000 tl civarıymış, keşke kötü mötü bi kökü olsaydı :(

anestezi altındayken ağrı hissetmeyeceksiniz içiniz rahat olsun. dişinizi kaybetmektense birazcık sıkıntıya girmeyi göze alın.. çünkü yerine yapılacak bir protez diş hem çok maliyetli olacak, kendi dişiniz kadar özen isteyecek, hem de kendi dişinizin rahatlığını protezde bulmanız zor. kolum ağrıyor, tedavisi acıtabilirmiş, kestireyim yerine protez yaptırayım diyor musunuz: ) aynı şey değil belki ama mantığı aynı : )
geçmiş olsun diyorum.

ne kadar yavru bilemiyorum da ilk hatayı yıkayarak yapmışsınız sanki. sıcak bir ortamda bulunmasına dikkat edin, sütü su ile karıştırıp verin. tavuk yaz döneminde egzamaya sebep olur bir çok hayvanda tavuksuz mama alın ya da et verin...
pire olma ihtimali yüksek gidin ense damlası alın damlatın, bir gün boyunca dokunmayın hayvana. ne kadar pire varsa ölür iki ay gelmez...

oy anam oy. bi kere kediler yıkanmaz. derilerinin üzerindeki tabaka bozulur yıkanınca. kediler yalanarak temizlenirler. yıkanmalarına gerek yoktur. hele annesi olmayan minik kedi hiç yıkanmaz. o yavrunun çok sıcak tutulması lazım.

ikincisi pireler yıkanınca geçmez. acil veterinere götürün. pire için ilaç versin. 1 günde gider o pireler.

yemek olarak da süt vermeyin. onun midesi sütü kaldırmaz. sütü sulandırarak verebilirsiniz. eğer dişi kesiyorsa, yiyebiliyorsa kedi maması verin. başka bişi vermeyin. ağır gelmesin. zira yıkandığı için çok sarsılmış ve zayıf düşmüştür.

ölür o kedi. dışarda olsa yaşardı.

pire için ilaç gerekli ölmemiştir onlar yumurtalardan geri çıkabilirler birkaç güne kadar, muhtemelen iç paraziti de vardır, siropar şurup birebir ancak kedinin ağırlığına göre bir veteriner hangi oranda verebileceğinizi söylemeli, pek çok veteriner sokak hayvanlarını ücretsiz muayene ediyor, gözünde akıntı var mı? hapşurup tıksırma sorunu var mı? bi de yavru kediler için olan mamaları ılık suyla ıslatıp verebilirsiniz, sütten daha besleyici, çok zayıfsa kaliteli bi mama verin biraz kendini toparlayana kadar

kediye inek sütü vermeyin hem sindiremez hem de besin ihtiyacını sütle karşılayamaz, onun yerine petshoplarda satılan yavru kediler için süttozu var ondan verin. katı mama yiyebilecek kadar büyük olduğuna göre yavru kediler için hazırlanmış konserve mamalardan da alabilirsiniz. biraz toparlayana kadar bu şekilde beslenmesi daha iyi. halsizse hasta olabilir, bir veterinere gösterin, pire için ne yapmanız gerektiğini de o anlatsın. kulaktan dolma bilgilerle yavru kediyi ilaçlarsanız ona zarar verebilirsiniz. pireler sizin üzerinizde yaşayamaz endişe etmeyin. ayrıca pireler yumurtalarını kedinin yattıkları yere bırakır. kedinin altındaki örtüde siyah siyah döküntüler birikecektir bunlar pire kakası ve yumurtalarıdır (yumurtadan çıkan minik pireler önce bu kakalarla beslenir), sık sık örtüyü temizleyin. yavru kedi fazla mıncıklanmaya gelmez aklınızda bulunsun. umarım yaşar minik pıtırcığınız.

merak ettim kedi nasıl oldu?

bi başına diye aldıysanız pek doğru yapmadınız. anneleri hep başlarında beklemez. belki annesi vardı...
büyük ihtimal anne sütüne ihtiyacı var. inek sütü vermeyin, sindiremez. petshoptan kediler için süttozu ve biberon almalısınız. ne kadar küçük olduğuna göre değişir bakımı tabi. biberonla besledikten sonra karnını ve kasığını ılık ve ıslak bi mendille ovalarsanız daha rahat tuvaletini filan yapar. pire sorun olmaz, merak etmeyin. bi daha yıkamayın.

valla bende birebir aynı sorun var. muhtemelen gece sinirsel diş sıkmamdan ötürü olabilirmiş. çenemin sağ tarafı kireçlendi ve kıtır kıtır, rezalet. kaç tane doktora gittim, çene cerrahlarına film çektirdim, somut bir şey bulamıyorlar. ama en son diş doktorum çenemde yamulma olduğunu söyledi. ama çok çok azmış. sorun değilmiş.
şimdi sana iki tavsiyem var, birincisi doktora git, sana geceleri eğer dişini sıkıyorsan bir aparat versin. ben henüz kullanmıyorum, ama zamanla kullanabilirim. sağ taraftaki kireçlenme yüzünden o aparat sol tarafı da bi süre rahatsız edebilirmiş ama denemeye değebilir. ikinci tavsiyem de, yine doktorumun söyledi, geceleri 8-9 gibi kas gevşetici almak. rahatlatıyor. tüm bunlar sinir stresle alakalı demişti doktorum. ben de çok stresli bir insanım. ha bir de şu var. kalsiyum tüket, sonuçta kemiğinde benim gibi kıtırtı şu bu varsa, belki kalsiyuma gereksinim yüzündendir.

Eğer başka sorun varsa yine yardım etmeye çalışırım, tüm çene doktorlarını dolaşmıştım. Dünyanın en illet şeylerinden biridir. Yine bir tavsiye, şarap mantarını çenene koy ve beklet, her gün yap bunu, o kaslar güçleniyor. Benimki şu an bile kıtır kıtır, ama bazen daha şiddetleniyor, tamamen sinirsel...

eet zaten sanırım bunun tek kendini dinleyerek bulabileceğin belirtisi çeneyi tam açmaya kalkınca kıkırdaktan gelen tık sesi. benim sol tarafımda var sanırım, ses soldan geliyor. sesi fark etmezden evvel dişçimle konuşmuştum bunu fakat görülme oranı çok düşük olduğundan hem o çok üstünde durmamıştı, hem de eğer gerçekten kireçlenme ise de tedavisi için çok bir şey olmadığından bahsetmişti. geçen çene bağlarım ağrıdı epey, öyle uyandım, dişlerimi sıkıyorum uyurken, rahatlatmak için biraz çenemi oynattım falan, ağzımı tam açınca tık diye ses geldiğini fark ettim. hassiktir dedim kaldım. kalsiyum gereksinimiyle alakası olduğunu sanmıyorum, her gün yarım litre süt içtiğim bi çocukluğum var. yoğurt, peynir hakeza tüketiyorum öyle bokları.

o dediğin aparat da "gece plağı" sanırım. herhangi bir olumlu etkisi oluyor mu onun? geriliyor mu yani kireçlenme? bir de ekleme kortizon iğnesi yaptıklarını falan okudum, sende nasıl bir tedavi uyguladılar? bir de merak ettiğim bi şey daha var, senin ağız açıklığını da büyük ölçüde kısıtlıyor mu bu lanet şey? teşekkürler bu arada.

"kireçlenme" teşhisi mi kondu? kıkırdak problemi olabilir. bunun gibi çene eklemi rahatsızlıklarının tedavisi için diş hekimliği fakültelerine başvurabilirsiniz. istanbul üniversitesi diş hekimliği fakültesinde çene yüz protezi bilim dalı altında çene eklemi (temporomandibular eklem) hastalıklarının tedavisi yapılıyor.

eet teşekkürler önümüzdeki hafta gideceğim

bana ağız aparatı verilecek ilerde eğer düzelme olmazsa, şu an erken bulundu. kas gevşetici alıyorum, 2-3 ayda bir doktora gidip kontrol ettiricem. Her türlü çene filmim çekildi, açıkçası bunun neden olduğu muamma, bir doktorun dediğine göre(askeri hastanenin doktorlarına baktırmıştım, çok iyilerdi), yapılan dolguların fazla içeri girmiş olması, yani dişçinin hatası yüzünden olabilirmiş bu durum. benimki son 2 yıldır kıtır kıtır ötüyor. filmlerde bir şey çıkmadığı için somut bir teşhis yok, ama kıtırtıyı ve hafif kaymayı farkediyor doktorlar.

doktora gidince ne cevap vereceğini merak ediyorum, bana somut bir şey denemedi, anlaşılmadı yani günlerce doktorlara film çektir sonuç al başka doktora danış şeklinde bi gidiş geliş yaşadım, ama geçti mi, hayır. o yüzden merak ediyorum. ve çene açma konusunda bazen çenemin takıldığı tam açılamadığı oluyor ama düzeltip açıyorum çeneyi falan bi tuhaf. eskisinden iyi yine de, bi ara ciddi anlamda acıyordu yemek yerken. bana hastanedeki doktorun söylediği başka bir şey şu mesela, asla sakız çiğneme, elma ıvır zıvır yersen küçük lokmalar halinde keserek ye, çeneni zorlama vs vs.

Temporomandibuler eklem ankilozu en sık enfeksiyon veya travma sonrası ortaya çıkan bir durumdur. Manduibulanın (alt çene kemiği) kondilinin, temporozigomatik kemikte bulunan gleonid çukurla ilişkisi bu eklemi oluşturmaktadır. Normal bir kişide kesici dişler arasındaki mesafe 38-45 mm dir. Çene ankilozu gelişen hastalarda bu açıklık azalmakla beraber oral hijyeni kötü olan kişilerde ciddi sağlık problemlerine yol açar. Eş zamanlı çiğneme ve konuşma da etkilenir. Bu durumda önce düz grafiler ile çene eklem ilişkisine ağız açık ve kapalıyken bakılır. Daha sonra BT ve MR çekilmelidir. Bir ileriki aşama çene ekleminin içine opak madde verilerek grafisi çekmektir. Fizik tedaviden yarar görmeyen hastalara cerrahi işlem planlanır. Tomografi çekilmeden hiçbir doktor cerrahi işleme girmaz. Cerrahi işlemler kondilektomi, gap (açıklık) artroplastisi ve interpozisyonel artroplastidir. Plastik cerraha başvurursanız sizin için uygun yöntemler seçecektir. Tedavi masrafları devlet tarafından ödenir. Geçmiş olsun.

bu tedavilerin bir yan etkisi var mı? ben rahat bi 5-6 doktor dolaştım, şu aşamada hiçbir şey yapmaya gerek yok dediler, en fazla gece takmalık çene aparatı vereceklerini söylediler. bi arkadaşımdan duyduğum kadarıyla, onda da birebir aynı şey varmış, ama zamanla tamamen geçmiş. belki de stresle alakalıdır. belki de ciddi bi tedaviye gerek yoktur?

muhtemelen dönmesi gereken tekerlek dönmüyor. dışarıdayken kalem sokup çevirmeyi deneyin. daha da olmuyorsa götürüp geri verin.

bence kalem de sokmayın direkt götürün. kalem soktuktan sonra olmadı götürürsünüz, birader buna müdahele etmişsin garanti kapsamına girmez falan vb şeylerle karşılaşma. direkt götürün derim.

ayni sorun bende de olmustu bir zamanlar. ileri-geri sarma dugmelerine ayni anda basinca duzeliyordu bizimkisi.

pek anlamam ama galiba bazı teyplerde "kasetteki boşluğu atlama" gibi bir özellik oluyor.. sizinkinde de varsa eğer kaseti boş gördüğü için sürekli arkasını çevirmeye çalışıyordur. ama atıyor da olabilirim.

markasına göre üzerinde ismi değişik geçiyor onun için

diş pastası veya diş tozu diye sorarsan bulursun marketlerde eczanelerde mevcut.. işe yarıyor..

bleaching

sigara içmeyelim.

(bkz: clinomyn)

pearl drops smokers. 5 lira üstelik.

efendim öncelikle dişlerinizin rengi sarıya döndüyse bol fırçalama artı karbonat, sigara içenler için özel diş macunu falan gibi ürünler.

yok böyle değil dişleriniz sarı yer yer lekeler oluştuysa onu da dişçiye gidip dişlerimi temizletmek istiyorum diyerek hallediyoruz. böyle dönen bir alete acayip bir madde koyup temizliyor. ilk günkü dişlere dönüyor renk.

dişleri kendi çabanızla temizlemeniz çok zor, "sigara içenler için özel" ya da "beyazlatıcı" gibi ibareler içeren diş macunları ve diş pastaları diğer diş macunlarına göre aşındırıcı niteliktedirler ve bu yüzden diş hekimleri tarafından tavsiye edilmez.

diş taşı temizliği ve polisaj yaptırdığınız zaman o lekelerden kurtulursunuz. ancak sigara içmeye devam ettiğiniz sürece o lekeler geri gelecektir. Bu işlemi 6 ayda 1 yaptırmanız diş eti ve dişin destek dokularının sağlığının korunması için tavsiye edilir.

ayrıca kimyasal beyazlatma işlemi (bleaching) dişin üzerindeki sigara kaynaklı lekeleri çıkarmaz, dişin doğal rengini açar.

(bkz: aramaya inanmak )

2)ağaçevler iyidir, kadir ya da türkmen.

4)ışık kirliliği yok diyebiliriz, sadece ay ve yıldızlar ve sizin cep telefonlarınızın ışıkları.

5)tekrar ediyorum olimpos candır.

1- bence kalabalıksanız minibüs kiralayabilirsiniz.
3- Daha önce benzer bir etkinliğin düzenlendiğini gördüm. Kumluca belediyesine danışabilirsiniz. belki üniversite içerisindeki tübitak gözlemevi yardımcı olabilir
4- Saklıkent kadar beklemeyin ama gözlem yapmaya uygundur

2- orange pansiyon hepsinden iyidir diyorum ben de.

olimpos tarafında sahile çadır kurmak, şemsiye dikmek gece ateş ve ışık yakmak yasaktır, zaten sahilde hiç bir şekilde aydınlatmada yoktur. çünkü o bölge caretta carettaların üreme alanıdır. (giderken mutlaka yanınızda iyi bir feneriniz olsun)
çıralı sahilinde böyle bir yasak yok ancak sahile çadır kurmaya izin vereceklerini sanmıyorum, çadır kurmak için "camping" alanları vardı yanlış hatırlamıyorsam. ama çok güzel pansiyonlar da var. ben çıralı ikiz pansiyondan çok memnun kaldım(www.ikiz-pansiyon.com). bu arada çıralı olimpos arası sahilden 2 km. uzun bir sahili paylaşıyorlar ama dediğim gibi sahilin olimpos tarafı koruma altında.

orange pansiyon a bir artı da benden!

2) çadırı ağaçlığın içlerine doğru kaçak olarak kurabilirsiniz. işi sağlama almak istiyorsanız mesela kadir'in evine kurun, kahvaltı ve akşam yemeği dahil günlük 10-15 tl olması lazım.

olymposa gittiğinizde derdiniz başbaşa kalıp güzel bi tatil ise kadir yada türkmen gibi yerlerden uzak durun güzel kardeşim..yoksa 500 kişiyle beraber yemek kuyruğuna girersiniz.daha küçük ve denize daha yakın pansiyonları tercih edin.türkmende kalırsanız serdar ortaç ve türevlerini dinleyip kafayı yemeniz olası.

kadirin gece yaşamı iyidir.geceleri öküze gidersiniz.orda kalıpta gece öküzün sesinden uykusuz kalmayın.çünkü özküzün sesi sabah 3 e kadar sizi uyutmayabilir.

antalya otogardan yarım sate bir olyposa ulaşım mevcut.10 lira gibi bişe..kalabalıksanız araç tutun.çünkü bide olypos sapaktan vadiye inmek için para veröeniz gerekece ki buda 4 lira gibi.10 kişiyseniz sizi 150 liraya götürecek birini mutlaka bulursunuz.
yazır köyü muhtarlığına bağlı.bi konuşun derim ama cins bi adam.
bak dikkat edersen şurda kal demiyorum.reklam olmasın derdindeyim.özellikle türkmenden uzak durman için çaba göstermekteyim bilmiş ol.bi derdim olduğundan filan değil.hatta hamdiyi severimde.zmanında çok iş yapmışlığımızda oldu ama.özellikle son zamanlarda pansiyonu otobüs dinlenme tesisi havasına soktu.
gece kumsalda size kimsecikler bişe yapmaz merak etmeyin.ama orada kalmanıza izin vermezler hele bide çadır atmak eylemini heptewn unutun.
biraz alkol biraz uçuşturucu biraz gece...olympos candır...

bide kadire 10 lira diyen arkadaşım çok yanılıyor. kadir oranın en pahalı yeridr ve çadır konaklama bile 25 liradan başlar.sevgiler...

unutmadan, en son olymposa gittigimizde (gecen yaz) , orda tanistigimiz birileri gece ates, gitar , sohbet olayina cagirmisti bizi. biz de aksam gitmeye karar verdik.
aydinlatma yol boyunca yok. zifiri karanlik. kizlarin genelde ödü kopar o ortamda. elimizde 2 fener vardi, 1 tanesi bozuldu. cok super de aydinlatmiyordu, film gibiydi. bu riski goze almayin, ya cok kalabalik gidin ya da cok iyi aydinlatici tasiyin derim yaninizda.

akil kâri bi is gibi degil bana gore sizin yapacaklariniz.