değil gibi ayırt etmek zor

edit: M harfinde hiç bir kıvrım olmadığı için shop diyorum

etrafı hafif pis, JPG tekrar save edilince bozar kendini, bu da bozmuş gibi.
yazının etrafı hariç, fotografta kırıklık, bozulma pek yok
photoshop veya başka bir edit programı olma ihtimali var.

fotosop olabilir bence. m'nin ilk bacağı hafif tümsekte kalmasına rağmen diğeriyle orantılı

daha önce her hangi bir şotofok programına girmemiş ama güvenemedim

regex.info

edit: bu exif photoshoptan çıkanları söylüyordu

Bukulme olmadigi icin tereddutsu photoshop derim.

Yüksek ihtimal Photoshop. Yazıya çok yaklaşınca etrafındaki renk bozuklukları farkediliyor.

kesinlikle evet.

yazının etrafındaki renk bozuklukları hd olmayan fotoğraflarda olabiliyor. ama burada bir boyut/derinlik oranı bozukluğu ve gölge sorunu var. photoshop.

bariz photoshop

lisans egitimini kastediyordur bence, ne icin belge isteniyor bilemedim ama, herkes yuksek lisans yapmiyor sonucta

Toefl veya yds, yani yabanci dil belgesi istiyor. Dolayisiyla ana dili ingilizce olan bir ulkede yuksek ylisans yapmis birisinden isyemezler diye umuyorum

Kuruma mail at?

Lisans demek isteniyor.

valla Kuzey İrlanda'da bir üniversitenin doktora başvurusunda gördüm bu tür bir cümleyi, yüksek lisansı "ana dili İngilizce olan" bir ülkede yapmışları sınavsız kabul ediyordu. Ama o İngilizce eğitim yapan değil, baya ülkenin de ana dilinin öyle olmasını istiyordu.

bunda da yüksek lisans geçerlidir diye tahmin ediyorum ama sormak daha iyi.

senin dediğin değil.

rer(usd/eur) = 1.35 * 200/150
rer(eur/usd) = 1.35 * 150/200

olması lazım

tek fiyat kanunu temelinde.

satın alma gücü paritesine bir göz atarsanız sindirmek daha kolay olabilir.

sizin örneğin rakamları farklı halde burada var:
danica.popovic.ekof.bg.ac.rs

ben homojenliğe takılmıştım, homojenlik gerekiyor mallar için. ayrıca işlem, taşıma maliyeti gibi maliyetler de yok sayılıyor.

her şey dahil mi 2250? vize filan. hangi kurumlara gezi? müze filan mı?

1 pound 4.2tl :)

iş gezisi müze falan yok vize falan yok..

gidip görüşeceklerini, yapacaklarını filan saymadan sadece maddi olarak bakarsak daha ucuza çıkartırsın :)

5 gün hostelde kalsan 60 pound 250 lira
5 gün kahvaltı+yemeğe ucuzundan tesco falan 15-20 pound harcasan 75 de o, 320 diyelim
5 gün günde 10 pound+ havaalanına gidiş geliş 30 pound desen yol desen 80, 340 olsun
Uçak biletleri 1000 tlye gelse gidiş dönüş

Yaklaşık 2000'e çıkarırsın.

fotoğraf seçiliyken space'e basın, sonra oklar. böyleydi yanlış hatırlamıyorsam.

Prtg+1

cmd+a yapıp fotoğrafların tümünü seç, sonra space'e bas.

Veya fotoğrafların tümünü seçtikten sonra dosyayı aç

space'le açınca tam ekran olmuyor, önizleme modunda açıyor. bir de klasörde gezinirken satır sonuna gelince alt oka, sonra sol oka falan basarak ilerlemek gerekiyor. windowstakine benzer mantıkla çalışan birşey arıyorum aslında. tam ekran görüntüleyebileceğim ve ok işaretleri ile değiştirebileceğim bir uygulama.

O zaman sorunu şöyle çözebilirsin.

cmd+a yap. Space'e bas. Sonra çıkan ön izlemenin sağ üst köşesinde tam ekran yapma simgesini göreceksin. Ona bas.

Artık tam ekran ve sadece sağ sol yaparak fotoğraflar arası geçebilirsin

neden böyle -bence gerizekalı- bir sistemi var bu mac'in anlamıyorum. her şey mükemmel neden bu yok yani?

cevap: yok

Evet mac in boyle yarak kureklikleri var malesef beni de delirtmisti zamaninda. Kolay gelsin.

Valla ben de space ile yapıyorum, ya da ctrl+a yapıyorum. Aslında mallık değil feature o da tabii windowsçulara farklı gelir doğal olarak.

cevap veriyorum, space değil. Space ön izleme yapıyor.
yapmanız gereken cmd+a ile tüm fotoğrafları seçmek, sonra cmd+o ile fotoğrafları açmak (open'ın o'su).
Ondan sonra tam ekran yaparak ilerleyebilirsiniz.

cevap veren herkese teşekkürler, fakat hiçbiri istediğimi tam olarak karşılamıyor aslında. Şimdilik picasa'yı buldum çözüm olara. Birlikte aç diyip picasada açınca sırayla bakabiliyorum. daha iyisini bulana kadar en iyisi bu gibi görünüyor :)

Lehman şirketi veriyor reklamı amerikalılara, diyor ki: "Gelin bizimle ev sahibi olun"
sonra millet bu reklamlara güveniyor, mortgage ile ev sahibi oluyor.
lehman 10 eve kredi verecekken milyon eve kredi vermeye başlıyor.
lehman vereceği krediyi temin etmek için fon toplamaya başlıyor.
talep ile konut fiyatları artmaya başlıyor. inşaatlar artıyor.
lehman kişilerin ödeme durumuna bakmadan kredi vermeye devam ediyor. ipoteklere güveniyor.
lehman açıldıkça açılıyor ancak topladığı fonları geri ödeyemeyeceğini farkediyor.
işte bu noktada sıçılıyor.
Hatta utanmazlar beyaz saray'a gidip "bize bir çare bulun yoksa tüm dünya ekonomisi çöker" diyorlar. işin kötü yanı işlerin bu raddeye gelmesinin bir sorumlusu, yasal düzenlemeleri, gerekli kısıtlamaları yapmayan beyaz saray!
insanlar evlerin borcunu ödeyemeyince, fiyatı artan şişen konutlar ipotekli de olsa, balon indiği için değersizleşiyor.
değersizleşen konutlar, inşaat sektörünün parayı çevirememesine neden oluyor.
böyle sürüp gidiyor bu olay, domino taşları gibi.
haa beyaz saray müdahale ediyor. milyarlarca doları piyasaya sürüyor ancak kayıp büyük. bu olay yüzünde 15 milyar dolar kaybediyor amerikan ekonomisi.
ardından "occupy wall street" eylemleri başlıyor.

olayı okuyunca aklına hangi ülke geliyor peki? sen ondan haber ver!

Bir çeşit repo işlemiyle aslında sahip olmadığı kadar nakit sahibiymiş gibi görünerek değerini arttırdı, bu sayede daha kolay borç alabildi. Sonra kısır döngüye girerek aynı şeyi defalarca yaptı. Bu işlemleri özellikle bilanço dönemlerinde tekrarlayarak bir balon yarattı. Durum diğer kurumlar alacaklarını tahsil etmeye çalıştıklarında ortaya çıktı. Hatta Ernst&Young dahil denetleyici kurumların bile "düzenin" içinde olduğu ortaya çıktı.

www.youtube.com
www.youtube.com

Nasil krizi tetikler, bankalar ortada donen parada onemli bir faktordur. Bankalar kredi verir, insanlar onunla bir seyler satin alir. Baskalari da kredi alanlardan bir seyler satin alir (emegini satin alarak maas odersin mesela) onlar da boylelikle kredilerini oderler. Sirketler yuklu miktarda kredi alir, buyuk yatirimlar yapar, buyuk pazarlar yaratir, yuklu miktarda hammadde alir, yuklu miktarda mal uretip satar, yuklu miktarda hareket yararitlar ekonmide. Soyle bir dusununce hepsinin birbirine bagli oldugunu gorursun. Bir bankanin iflasi bu yuzden bu dongunun tamamini etkiler, buyuk bankaysa etkisi de boyle buyuk olur, carkin birine comak soktugun zaman birbirine bagli butun mekanizma durur.
godos'un dedigi gibi piyasayi tamamen serbest biraktiginda insan faktoru isin icine eder bir noktadan sonra.

Oncelikle Lehman Brothers' in, Garanti Bankasi gibi tuketiciye direkt kredi veren bir banka(retail bank) degil, bir yatirim bankasi(investment bank) oldugunu bilmekte fayda var. Yani bu banka insanlara ne konut kredisi verdi ne de "gelin bizimle ev sahibi olun" gibi bir sey soyledi. Isi bu degildi cunku. Krizi tetikleyen de yine bu banka degildir. Sadece basina "yillarin Lehman Brothers' i batti" seklinde yansidigi icin oyle bir algi olustu. Krizin cikmasi ise 2001 sonrasi FED' in, hem dotcom balonu hem de teror saldirilari sonrasi, yavaslayan ekonomiyi canlandirma amaciyla faizleri indirmeye baslamasi ile basliyor aslinda. FED faizleri indirmeye baslayinca(en son %1 civarina kadar indi), bankalarin maliyetleri de dustugu icin konut kredisi faizlerini dusurduler ve tuketiciler de catir catir ev almaya basladi. Daha sonra kredi veren bankalar verdikleri bu kredileri paket yapip, yatirim bankalarina satmaya basladi. Yani yatirim bankalarina belirli bir ucret karsiligi tuketicilerden alacaklari konut kredisini devrettiler(buna Collateralized Debt Obligation deniyor). Yani kredi borcunu odeyen adamlarin odedikleri faiz aslinda yatirim bankalari ve dolayisiyla da onlarla is yapan devasa fonlarin cebine gitmeye basladi fakat burada fazla hafife alinan sey kredi faizini odemekle yukumlu olan tuketicilerin cogunun yuksek risk grubunda olmasiydi. Yani adam faizler dusukken, saglam bir gelir kaynagi olmamasina ragmen, ileride bir sekilde oderim mantigiyla kredi cekmis. Boyle tuketiciler bankalar tarafindan yuksek risk grubunda goruldukleri icin odedikleri faiz orani da haliyle daha yuksek cunku banka oyle bir adama kredi vererek daha fazla risk aliyor. Bankalarin dikkate aldigi bu riski, yatirim bankalari dikkate almadilar. Bunda kredi derecelendirme kuruluslarinin(haberlerde okudugunuz moodys, fitch, vs) payi da cok buyuk cunku yuksek risk tasiyan bu tur CDO' lara yuksek rating verdiler. Bir sure sonra bol paranin oldugu donemde kredi alan yuksek risk grubunda olan tuketiciler aldiklari krediyi geri odeyememeye basladilar. Normalde bu tur durumlarda yapilmasi gereken sey geri odenemeyen bu kredi ile alinan evin satilmasidir fakat son birkac yilda herkes o kadar fazla ev aldi ki piyasa artik doygunluga ulasti ve konut talebi dusmeye basladi(tabii bunda FED' in faizleri tekrar %5' ler seviyesine yukseltmesinin de etkisi var cunku faizler yukselince dolayli olarak konut kredisi faizleri de yukseldi). Talep dusmeye baslayinca kredi ile alinan evlerin piyasa degeri de ayni sekilde dusmeye basladi. Yani alacaklilar(yatirim bankalari ve dolayisiyla musterileri olan fonlar) zarar etmeye basladi. Sonra da bir panik havasi olustu ve zarar eden fonlar ellerindeki hisse senedi gibi diger assetleri de satmaya basladilar. Bu da butun dunyaya yayildi. Lehman Brothers ise bu kriz sirasinda zarar etmekle kalmadi ve iflas etti. Krizi gorece daha iyi yonetebilen diger yatirim bankalari da(goldman sachs, vb.) her ne kadar iflas etmedilerse de ciddi zarar ettiler. Sonra FED faizleri %0-0.25 araligina cekip, aylik 80 milyar dolarlik tahvil alimina baslayarak piyasalara para pompalamaya basladi. Dusuk faiz ortaminda dolarin bir degeri olmadigi ve hisse senedi piyasalari da ebelerininkini tersten gordukleri icin para "guvenli liman" olarak adlandirilan altina yoneldi ve altin deger kazandi. 2013 Nisan-Mayis gibi de FED tahvil alimini azaltmaya baslayacagini soyleyince de dolar deger kazanmaya, altin da deger kaybetmeye basladi.

yukarı da biri biraz bahsetmiş ama bir de şu var. lehmann yılın son günü elindeki toksit asetleri repo yapıyor ve bunu mali tablolarında göstermiyordu. yani atıyorum adamlar 100 milyon değerinde teksasın çölünde araziyi 95 milyondan repo yapıyor bir geceliğine. hem bilanço'da o arazi gözükmüyor hem de 95 milyon nakit fazla çıkıyor.

arkadaşların dedikleri gibi denetleyici kurumlar da işin içinde olunca, bir de haber kanalları firmada evrak yakma görüntülerini gösterince ortalık pis alevleniyor. sonrası malum.

inside job'u izleyebilir veya şu entryi okuyabilirsin

eksisozluk.com

Margin call'u izle demisler, guzel film ama bu basligi acip bu soruyu sorduysan o filmi izlemekle hicbir sey anlamazsin. En azindan burada sordugun sorunun cevabini bulamazin.

müzikhol

onlar pavyon.

büyüğü gece kulübü. hatta night clup (evet club değil clup).

evet evet müzikhol evet çok teşekkürler ikinize de:)

şu kadar

harbi o kadar.

Bizi böyle yapanlar utansın!

Ben bir hayli olmuşum.

Kasıktan dize kadar.
Palamut yani.

emre altug
bu kadar mı?

Bence en son biriyle randevuya çıkan, randevusu olan diyor.

"En son kim biriyle 'çıktıysa' ilk o başlar" diyor.

en son kim mala vurduysa önden buyursun

whimsical+1

haklısınız sanırım ben date sözcüğünün bayat, eskimiş manasında kullanıldığını düşünmüştüm.

özellikle basitleştirilmiş bir ingilizce kullanmıyorlar. metne göre değişir grammer ama kelime olarak daha basitlerini seçiyorlar gibi

anadolujet'in cevirileri kötü. thy ninkiler ileri seviye diyelim.

tutup da hiç ingilizcesini okumadım bak. bilemeyeceğim. ama metnin birebir karşılığı olmayacağını sanıyorum, anlamını koruyan bir şekilde paraphrase edilmişlerdir, çünkü o şekilde güzel olur bir metin. bir dilin kalıplarını, gramerini birebir diğer bir dilde ifade ederek kullanmanın sınırlayıcılığını dergilerine yansıtıp, yabancı okurları sıkmak istememişlerdir. ha, bu yorum ne kadar da gereksiz diyenler varsa, ingilizce öğrenmek amacıyla metinleri karşılaştırmalı okumak isteyenler bunu akıllarında bulundursun diye yazdım, sakıncası da yok bunun bu arada, anlamı çoğunlukla koruyacak şekilde çeviri yapmasını da öğrenirler. ama sonra "burada bunu demiyor ki" deyip kafa patlatmasınlar. amacın bu değilse de, aç national geographic oku, men's health oku falan, dandik uçak dergisiyle kendini ne bayıyorsun.

yarın sabah 6.

yani 12 saatten az kalmış.

bu gece 2 gibi yola cikman lazim ucaga yetismek icin

bu gece sabaha karşı 6

11 buçuk saat sonra

Zaten hep boyleleri terkedilir anasini satayim. Doganin kanunu bu. Nerde it pic onlari severler..

duyuru başlığını görünce bi an beni anlatıyor sandım ya..

terk edilmiş, genç, uysal, safkan erkek...

foto çekersen hayvan sahiplenme gruplarındarında paylaşabiliriz. umarım sahiplenilir de barınağa gitmez:(

barınak en son tercih olsun. malum canavar gibi araba ve yollarımız var ama son tercih olacaksa yedikule barınağından meral olcay hanım ile iletişime geçebilirim.

Yedikule barinagini aradim ve cevap alamadim bende mail attim. Cevap bekliyorum. Eger şahsi olarak ulasabiliyorsaniz gercekten iyi olur.

Kendime ait bi aracim ne yazik ki yok. Yani sahiplenecek kisinin onu bi sekilde ordan almasi gerekiyo.

11-12 de yatardım ben

7-4 çalışıyorum. 5 saat civarı uyuyorum.

11-12 arası yatıp 7:15te kalkıyorum.

11-12 gibi uyuyor, 5.55'te kalkıyorum.

11-11.30 yatış, 7 kalkış.
8-5 çalışıyorum.

tamam belli oldu ki 11.30'da yataga giriyoruz.

22.00 -22.30 yatış 8 kalkış

12-1 gibi yatış, 7.30 civarı kalkış.

12 gibi yatış, 9'a doğru kalkış. 9:45'te işte oluş, 17:30'da eve varış.

işim evime 7-8 dakika yürüme mesafesinde. mecidiyeköy.

11-12 yatış
5.40 alarm

8-18 çalışıyorum

-----------------------------------
en erken ben kalkıyorum amk!!!

12-12:30 yatis
7:53 ilk alarm, 7:59 yataktan kalkis
8:30 evden cikis

9-19 calisiyorum. 1-2 gibi yatarim. ama uyuyamadigim icin toplam uyku maks. 5 saatttir.

12 - 1 gibi yatış, 8 - 8.30 gibi kalkış.

1-2 arasi yatip 7:03te kalkiyorum. kalkis cok net de yatis belirsiz.

elimde freelance varsa 2-3te. yoksa 9da.

elimde freelance proje varsa min. 3 yoksa 12-2 aralıgında. sabah 8:30 kalkış.

ömrüm boyunca 12'de yatıp 7'de kalktım.

londra için 2-3 gün yeter diyenin alnını karışlarım. detayları yazıcam..

detayları bekliyorum :)

1 hafta bile yetmez. Cambridge var.

oxford'a da uğrayın.

londra için en az 1 hafta lazım. 2-3 gün sadece müzelere bile yetmez. tur otobüslerine para bayılmak yerine 15 numaralı otobüse binin.
london pass konsepti var bi bakın.

Londra'ya 2-3 gun diyen londraya gitmemis sanirim.

Her muzeye gitmek zorunda degilsiniz ama begeneceginiz 1-2 tane olacaktir kesin ve bunlarin her birine tam gun ayirmaniz gerekecek.
En az 1 hafta. Illa cok baska yer gormek isterseniz oxford ya da brighton.

Oxford icin oxford tube var, ayni gun gidis gelisler ucuz.
Brighton icin de trenle gitmistim ben. Brighton daha modern, alternatif bir sehir. Yani vintage shoplar, cafeler..
Guzel bir sahil, brighton pier, fish&chips vb.
oxfordsa tarihi bir sehir. Ilgi alaniniza gore.
Ben ikisine de gittim, ikisini de begendim.

bi kere merkez londra'yı göreceksiniz: big ben, parliament, buckingham, hyde park
thames'in karşısına geçip south bank'te de dolanın. shakepear's globe orada
tower bridge (şu mavi olan), millennium sevdiğim köprülerden
sherlock holmes seviyorsanız baker street ve regent's park
tiyatro izlemek için west end
harry potter seviyorsanız stüdyosu var, bir de king's cross'da bariyerden geçme şeysi var
var oğlu var yani, yok yok. ilgi alanlarınıza göre gitmek istediğiniz yerleri belirleyin bence :D

herkes yazmış ama, gerçekten yazamadan edemeyeceğim. en az 1 hafta.

128 gb ssd

ssd

ssd tabiki bu durumda.
ne i5'ler var i7'lerden iyi benchmark degerlerine sahip, o yuzden madem modeli iyi secin

ssd tabii ki, ama keşke 256 olsaydı. daha performanslı kullanabilirdiniz.

256 da olabilir, önemli olan fiyat bandı üç aşağı beş yukarı aynı olması.

128 ssd de o kadar yeterli değil en az 256 olmalı
i5 in modelini seçtiğiniz sürece i5 tabiki

şu an için ssd daha iyi bir seçenek ama laptop için her daim disk değişimi kolaydır ama işlemci değişimi zor hatta pek mümkün değildir; yani uzun vadede i7+ssd opsiyonundan mahrum kalırsınız.

ssdyi sonradan takarsınız. ama i7yi sonradan takamazsınız. hq,mq serisi i7 işlemcili model bakın...

i7 u serisi değilse işlemci. yarın öbür gün hdd değiştirirsiniz ama işlemci değiştiremezsiniz.

i7'yi alip ssd'sini yukseltme sansiniz yok mu? ben olsam i7 alir bir guzel upgrade ederdim.
edit; kullanim amacinizi gormemisim. ssd'nin en guzel tarafi bilgisayar mesela 13 saniye acilmis oluyor. cok super islem gucune ihtiyaciniz yokmus. eger ssd'yi bedava upgrade etmiyorlarsa i5'i alin derim ben de.

pano falan mı yapacanız, scada falan?

i7 3gz yanlıs bı tanım bu arada, i7 5xxx hq fln gibi ya da i7 6xxx serisi diye belırtın onu. 6xxx serisi daha ıyı tabi.

i5 6xxx, 5xxx serisi de işinizi gorur cok rahat.

ssd yi kendiniz alın cok mesakkatli komplike bi iş degil hdd değişimi.

saha cihazı olarak kullanacaksan röle,analizör,sayaç v.b cihazlara konfigürasyon atmak rapor çekmek v.b işler için i5 serisi bir işlemci yeterlidir 5 ve 6 serisi olursa daha iyi olur,ssd'den çok da önemli değil bu tip işler için pil ömrü ve sağlamlık çok daha önemli o yüzden lenovo thinkpad veya dell latitude serisinden bir model talep edin.

kaç adet basılacak?

4-5 adet.

cemil copyde bastırmıştı bizimkiler birkaç kitabı öyle.

beyazıt iü çevresindeki fotokopicilere bakın, net copy falan.

Şirinevler toyakta bir yer vardı. Uygundu baya.

telaffuz önemli değil. hele hele aksan hiç önemli değil. herkes amerikan aksanı ile konuşmak zorunda değil. bence grameri genelde doğru ama seviyesini anlayabilecek kadar çok izlemedim konuşurken.

Başbakan olarak yeterli bence.

en az, herhangi bir anadili ingilizce olmayan başbakanın ingilizcesi kadar iyi diyebilirim. ooo diyeceğimiz bir aksanı yok ancak bu akıcı olduğu gerçeğini değiştirmiyor.

yalnız ecevitin ingilizcesinin yanına yaklaşamaz. o ayrı.

Yederli

ben türkçesine ayrı hayranım. bi cümleyi hatasız kursun ya illa bi yerinde hızlanıp harf yutuyo ya da iki kelimeyi birleştirip fazladan harf ekliyo. hızlı konus, bagır ne dedigin mühim değil dediler herhalde berbat ya adamın türkçesi. kimse de demiyor aga bu nedir?

mükemmele yakın. senin gibi bir boku beğenmeyen artistler yüzünden insanlar ingilizce konuşmaya utanıyorlar rezil olurum duygusuyla.

hacı ne artisliğimi gördün de öyle dedin yahu.isteyen istediği dili konuşsun,benim yüzümden utanacaksa bi daha kimsenin diline laf söylemem.yeter ki konuşsun yahu.

ingilizcesi iletişim için makûl düzeyde, ama olağanüstü akıcı ve engin olduğu da söylenemez. konuşma tarzına çok takılmamak lâzım; neticede ana dili değil. ne ingilizceler duydu bu kulaklar!..

bu nick tam yirmi alti karaktere katılıyorum bu arada...

senin cebinden para çıkması çok saçma geldi bana, bilmiyorum

hayır sen ödemezsin, bi projeniz vardır zaten, hocanda belli bi bütçe vardır ordan ödeyecek. hem okul hocalara her öğrencisi için para verir biçok yerden kaynak bulabilir yani. okulunun, hocanın da adı geçecek o ödeyecek tabi, senin karışmaman gerekir. faturayı yollamak ne yani.
belki öylesine yolladı, hemen saldırmayım şimdi.

Öncelikle kağıt üstünde böyle bir zorunluluk yok, ancak doktora tezinden (hatta yüksek lisans tezinden) uluslararası saygın bir dergide yayın yapamadıysan eğer, çalışmanın değeri sorgulanır hale gelebilir. Diğer bir deyişle çalışma konunla ilgili uluslararası alanda bir makale yazman hem jüri için çok önemli, hem de bilimsel katkı anlamında önemli. Ancak bundan, yayın yapılan her tez kalitelidir diye bir şart olmadığı gibi yayın yapılmayan bir tezin de kalitesiz olacağı şeklinde bir genelleme anlaşılmasın.

Bu paragraf soruna cevap değil ama yine de yazmak istedim. Paralı (open access) yayınlayan dergilerin büyük bir kısmı bu işi ticaret gib görüyorlar maalesef ve makalen çok çok uygunsuz olmadığı müddetçe basılmama şansı yok. Çoğunun hakemler tarafından doğru düzgün okunduğunu bile zannetmiyorum. O yüzden bu dergilerde yapılan yayınları faydalı veya anlamlı bulamıyorum. Çoğu esasta bilimsel katkı haricinde bir amaç için yapılıyorlar.

Soruna gelirsek, bu işler için iki yöntem var. Ya tüm yazarlar eşit olarak yüklenecekler, ya da birinci yazar tek başına. Eğer bu dergi ulakbim dergi listesi içinde ise (ki pek zannetmiyorum), TUBİTAK teşvik'i alınabiliyor. Öte yandan hocanın hepsini senin ödemeni istemesi de pek doğru gelmedi. Hoca olarak taşın altına elini biraz koyabilir.

arastirmaya gore degisir. genelde arastirmanin fonuna yazilir o tarz giderler fon kimin adinaysa onun onayi alinarak.

onun haricinde universitelerin odeme durumu var belirli kriterlerle belirlenmis. onlari garanti altina almadan basmayin zaten. sadece senin odemen bana da cok sacma geldi bir doktora ogrencisi olarak.

Bizim üniversitemizde de benzer durum var. Eğer dergi sci kapsamında ve ücretli ise üniversitemize faturasını gönderiyoruz ve onlar ödüyor.

Adamlara mail atiosun, paper basmak icin ozel fund imiz yok die onnar da seni muaf tutuoyr. Genelde Amerika da felan makale yainlamak icin ozel kalemler oluyor butce de. Turkiye de boyle bir durum cogu zaman olmadigi icin, dergilerde bunu bildigi icin sorun olmuyor.

2. sezonun bitişi değil miydi, Langley'deki bomba olayından sonra? Ama bayrağa sarılı değillerdi diye hatırlıyorum.

2. sezon diye hatırlıyorum ben de

Haklisin aynisini ben de yasadim ama bilgisayar kullanimi serbestti hukukcu oldugum halde ceviremedm hatta shsjaj

kendi alanımı düşündüğümde elime bilimsel makale vs verdiklerinde çok rahat çeviririm bilgisayar vs olmadan.

babam bi kere bana sözleşme verdi ingilizce, onu da epey çevirdim. takıldığım yerler oldu gerçi ama bence iyiydim yani :D

hukuk büroları başvurularda bunu genellikle yapıyor, ama onun haricinde çevirmenlik görüşmesi değil ise direkt ingilizce sınavı veya konuşma mülakatıyla geçiştiriyorlar

o jargonun oturması için biraz çeviri yapmanız gerek. tabii genel bir siyaset ve hukuk bilginiz varsa ingilizceniz de iyiyse daha iyi olursunuz. zira çoğu hukuk terimi osmanlıca oluyor.

Basbayağı cahilmiş o insanlar, o bakımdan normal değil. Çevirmenlik mesleği işte bu gibi tipler yüzünden kıymet görmüyor memlekette. Ben olsam reddederdim.

şöyle geldi bana,

o gücü aldığı hayvan. mesela power rangersların da vardı ya böyle özdeşleştikleri hayvanlar öyle

ya da mesela beybladelerde vardı çıkardı özel güçler bazen ayısıydı kaplanıydı. mesela ayı dayanıklıydı kuş hızlıydı falan

"In pagan religions and systems, a spirit animal or totem is meant to be a representation of the traits and skills that you are supposed to learn or have. Online, saying something or someone is your spirit animal is a statement that said person or thing is a representation of you or what you want to be."

bire bir tercümesi yok sanırım. "temsili hayvan" denilebilir sanki.

erk hayvanı şeklinde çevrilebilir belki.

"tabiatını yansıtan hayvan" diye açıklayıcı bir şekilde çevirebilirsin, çünkü "güç hayvanı" dersen "superpower" ile bağlantı kurulabilir.

tılsımlı hayvanı?

belki bahsinin gectigi yerde gucunu aldigi bir hayvan olabilir de' aslinda oyle bir sey degil.

kendini ozdeslestirdigi hayvan anlamina geliyor. misal nazli ve ilgi seven fakat cok ilgi gostermeyen elemanlar genelde kendini kediyle ozdeslestirir, ya da sinsiler yilanla, ekip olarak takilanlar kurtla falan ozdeslestirir.

kedi deli gibi ilgi gösteren, hatta kedi sevmeyenlerce "yavşak" diye tanımlanabilen bir hayvan yalnız, o yanlışı düzelteyim. :)

star trek voyager'da vardi, akuci moya diyince beliren ruh hayvani gibi. filmin turkce alt yazilarina bakin bence.

şıkları da yazayım yazmayı unutmuşumum

1- a)-4 b)-1 c)2 d)3 E)-4

2- a)-15 b)-4 c)8 d)12 e)15

cevap vereceğim ama bi yerden kamera çıkacak ve bütün sülale toplanıp "el salla, trolledik seni. TV'ye çıktın" falan diyecek diye korkuyorum :(

@gkn allah için yaz çözemedik :(

(x^2-9)(x+1) = x+3
(x-3)(x+3)(x+1)= x+3
(x-3)(x+1)=1
x^2-2x-3=1
x^2-2x-4=0

ikinci dereceden bir bilinmeyenli denklemde (ax^2+bx+c denkleminde)
kökler toplamı=-b/a
kökler çarpımı=c/a

o zaman kökler toplamı 2



Bi sonraki de aynı mantık.
(x^2-4)(x+3) = x+3
x^2-4=1
X^2-5=0
ise kökler çarpımı c/a --> -5

1. soru:

(x-3)(x+3)(x+1) = (x+3)
(x-3)(x+1) = 1
x^2-2x-4 = 0

burda Delta formülüne gidilir. (b^2-4ac)

sonra ordan kökler bulunur.
kök1 = (-b^2+kök(delta)) / 2a
kök2 = (-b^2-kök(delta)) / 2a

soru2:
x^2 = 5
kökler çarpımı : -5

1. www.wolframalpha.com

2. www.wolframalpha.com

gkn, peace üzgünüm arkadaşlar ama 1. soru b şıkkı 2. soru e şıkkı :(

Bu sorunun cevabı iki kere iki dört eder kadar net. Taksimde 100 kişiye sor aynı cevapları verecektir :) Cevap anahtarı yanlış.


Ya da sorunun başında x -3 olabilir diyorsa o zaman işler karmaşıklaşır. Benim yaptığım cevapta x -3 olamaz diye varsayarak devam ettim. Eğer x eşit değildir 3 gibi bi kriter yok ise, wolfram linki veren cokponcik'in cevapları doğru.

tamam doğru.

2. soruda
kökler çarpımı -5 diyoruz ama bir tane denklemi yok ettik en başta. yani x aynı zamanda "-3" te olabilir.

bu durumda -5*-3 = 15

ilk soru da da yine (x+3) ifadesini yok ediyoruz. bu durumda x = -3 olabilir.
bu durumda kökler toplamı (-4-3 = -7) olmalı :) bence ilk soru yanlış :))

İlk soruda x^2-2x-4'ün kökleri çarpanı -4, buradan iki reel kök geliyor. Bir kök de x+3=0'dan x=-3 geliyor. Dolayısıyla iki tane kökünün çarpımı -4, diğer kök de -1, tüm köklerin çarpımı 12.

Aynı şekilde iki tane kökünün toplamı 2, diğer kök de -1. Toplamları 2-1=1.

Denklemin kendisi açıldığında 3.dereceden bir denklem. 3 tane de reel kökü olan bir denklem.

2a sınıfından ayçovski ve peace arkadaşlarımıza sevgilerimizi iletiyoruz. doğru cevap evet ! soru kesinlikle çok gıcıktı. cokponcik'in attığı linkte de kökleri gösteriyor zaten ona göre cevaplar da doğru. gkn arkadaşımızıda sahneden alıyoruz birdahaki sorularda görüşmek dileğiyle hepinize veda ediyoruz.

uğraşanlar için çok teşekkürler

edit: wowowowowow haram! ayçovski yanlış çözmüşsün şimdi farkettim. cevap -1 :(

not: soru günceldir 1. soru hala çözülemedi !!!!

not: o da çözüldü

ahaha tamam tamam la ilk soru da doğru tabiki... bulduğum iki kökü çarpıp son kökle topluyorum mal gibi.

ilk soruda kökler şöyle
1+kök(5)
1-kök(5)
-3

hepsini toplarsan cevap -1 yapar.

tüm sorular doğru tabiki.

Ben de -3 olan kök yerine -1 yazmışım. "Diğer kök de -3, toplamları -1" derken, "diğer kök -1" demişim. :) Gidiş yolundan oluyor mu?

@aychovski evet gidiş yolundan anladım :D

(x-3)(x+3)(x+1) = (x+3)
(x-3)(x+1) = 1
x^2-2x-4 = 0

burda Delta formülüne gidilir. (b^2-4ac)


kök1 = (-b^2+kök(delta)) / 2a
kök2 = (-b^2-kök(delta)) / 2a

x^2 = 5
kökler çarpımı : -5

esmersen ck euphoria

gece için dior homme intense

you're putting us in a tough situation.
you're making things really hard for us.

you are putting us in a very difficult situation diye de ben sallim bi tane.

you are making things even more complicated for us diye de ben salliyorum. context önemli.

dayum dude, chill the f*ck down your ass. shut the f*ck up and say nothing

air +1 asljfdnaljsfnlajsdfn

şaka bi yana

you're putting us in a tough/difficult situation.

dallandırıp budaklandırmanın anlamı yok. istediğinin karşılığı tam olarak bu.

nickinin kara listeye alınıp, gelecek duyurularına cevap verilmemesini istiyorsa siler.

mat problemini bilmem ama kimi zaman ben de duyurumu silme ihtiyacı hissediyorum.
sorunun altına not olarak yazıyorum genelde "az sonra sileceğim" diye.
birçok özel sebebi olabiliyor.

Tam bir düşüncesizlik ve bencillik örneği.

@fatihkkk o bambaşka durum. kabul edilebilir yani.
bir de bana msj atmış nasıl 40 oluyor diye. silmeseydi açıklama orada duracaktı zaten. ileride arayan da görecekti.

Bu ve benzeri bazi konular (yardimcı olmak adina pm den yazişmaların karsılıksız kalması önemsenmemesi gibi) yüzünden kendi kaydımı bile silmeyi düşünüyorum cidden.
kimin için niye uğraşiyorum, ne gerek vardı, disarida kimseyi takmayan kendi başina buyruk takilan kişilerin buradaki derdine çözüm bulmanın bir manası, anlamı var mı? gibisinden sürüden soru aklima geliyor böyle.
Biraz dikkatle kendi arkadaş grubumu da kurabilirdim belki ama aylardır gerilim yaşadiğım bazı üyeler de dahil kimse ayirdetmeden, çözüm adına bildiğimi yazdım,açıkladım. özel mesajlar yoluyla da az çok devam etti bu.
maalesef ki şimdi baktiğımda duyuruda çiçek, neşe dagitan her hangi biri aslinda öyle değil.
zaten böyle olma zorunluluğu da yok ama iki farkli karakterde davranma zorunluluğu neden o zaman ?

1adam evet hepimiz yaşıyoruz bu durumları ama ben gerçekten duyuruyu/soruyu açanın nickine bakmadan hemen cevap vermeye odaklanıyorum. troll veya değil düşünmeden. insanın içindeki iyilik yapma isteği durdurulamıyor sanırım :) silme, sen yine yardımına devam et bence. halik bilmezse malik bilir.

@safepassage doğru tabi.
bakalim, dediğin üzere devam ediyoruz.

muz ye, pekmez ye, red bull iç bir tane

pharmaton demislerdi

sıvı kaybedip göçmüş gibi geldi bana. ilk açtıysanız değiştirin bence yemeyin de.

bir sızıntı falan yok ama. suyu da iyi gibi geldi.

o salça öyle oluyor hocam, bi kaç kez benim de başıma geldi ama hiç sıkıntı yaratmadı. afiyet olsun

konserve kutusunda şişkinlik yoksa, açınca gaz çıkışı olmadıysa problem olmaz genelde ama iç rahatlığı açısından iade de edilebilir.

bimden bi şey alıp yemeyin.

le salcha zlkcxjnz

kokusunda veya görüntüsünde bi şey yoksa yenir ya nolcak.

dolum sırasında hava boşluğu olmuş sıkıntı yok.

Anadilde dusunuyorsun cunku. Filmlere agirlik verirsen cumleleri olaylariyla birlikte gorecegin icin bir sifreleme yontemi olarak degil de bir dil olarak yerlesmeye baslar beynine.

aynısı başıma geldi bir dönem.

anladığım kadarıyla ilk aldığında eline ayaküstü okuyosun doğal olarak, o yüzden çok irdelemeyip anlamını kavrayıp geçiyorsun ama eve geçip koltuğa oturduğunda tabi daha rahat bir ortamda olduğun ve zaman kısıtın olmadığı için ister istemez anlamını kendi içinde çözsen de cümleyi irdelemeye başlıyorsun, bu seni sıkıyor ve öff deyip bırakıyorsun.

fazla takılmadan devam etmen gerekiyor. her kelimeye her kalıba takılma. nasıl film izlerken cümle yapısını kafanda her cümlede çözmüyorsun, bunda da yapma.

Asıl eksiklik, geniş anlamıyla 'grammar'dan kaynaklanıyor. Diller sözcüklerin sıralanmasından ziyade, o sözcükleri sıralayan kurallar üzerinden anlaşılıyor(grammar). Bu ise bir yerden öğrenerek değil; tekrar ve taklit etme ile kazanılıyor. O yüzden ingilizce okudukça, belli bir süre sonra, sorun geçmeye başlıyor.

bence ara.

eğer ciddi ciddi tartışıyorlarsa aramalısın bence de.

ekşide milletin hayatına karışmayın size ne dediğim için tecavüzcü damgası yiyip linç edilmiştim kesin ara.

ara kesinlikle

Polisi arayın. Adamın resmini çekebiliyorsanız çaktırmadan çekin, bir durumda elinizde eşgali bulunsun.

polisi aramak muhtemelen sonuç vermez :/ malum kişi hakkında daha fazla bilgi edinme şansın olabilir mi acaba, zor ihtimal ama yine de...

molada ara bari. sen onu duyuyorsan o da seni duymasın bide. eleman doludur, belli öfkeli de. kendini sağlama al.
karısı da aramıştır büyük olasılıkla ya da evi terk eder bişey yapar.

Aldatmak ile filan suçluyor. Küfürler ediyor. Muavin ile tartışıyor. Bursaya gidiyo. Ben gemlikte inip arayacağım.

Çaktırmadan yapın ha aman diyim..

Aradım şu An.

ne dedi polis?

Polisi ara tabi ki yahu. Kisilerin sadece gorunusu/kiyafeti sebebiyle bile isidci/intihar bombacisi olabilecegi sebebiyle yapilan ihbarlarda bile sozkonusu kisi goz altina alinip sorgulaniyor. Ihbar edenler de bir sikinti yasamiyor, zaten kimliginizi ele veremezler.

Hani, "hakkinizda ihbar var, lutfen bizimle gelir misiniz?" Der ya polisler, iste tam da bu durumlar icin konusur. Yani, elinde daha fazla delil olmasina gerek yok, ki zaten kapi gibi ses kaydi var, gerekirse temin edilebilir.

bu sozleri sarfederken video veya ses kaydi alabilseydiniz iyiydi. aradiysaniz sonucu da yazarsaniz seviniriz.

Polisi aradım olayı anlattım. Muhtemelen bursa Terminal polisi sizi arayabilir dedi. Ama arayan soran yok maalesef.. Ne oldu ben böyle bi ihbarda bulunmuştum, ilgili konu ile alakalı bilgi alabilir miyim diye sorsam ters tepki alır mıyım?

Bunun akibeti ne oldu, polise sordunuz mu tekrar?

Arayıp sormadım. Ama az önce şöyle bi sey okudum. Canım sıkıldı..
www.birgun.net

line of business+1
veya field of business

itemlerden daha çok blink effect transport effect base effect vs gibi efektler gider, giyilebilen itemler kalır, mesela immortal itemler kalır treasure olarak gelen.

hangileri immortal ? bir sürü "zula" var mesela sonbahar dergisinde .

Okuduysan anlarsın.

ince diye

telifi zaman asimina ugradi. onune gelen kitabini ve bilimum seyini yapiyor yaptikca da pompaliyor

ben okudum balon bir kitap olduğunu düşünüyorum.

friends izle:)

Friends izle +1
Hatta, ben de izleyeyim.

gel beni döv belki ben de rahatlarım , benim ki 1 haftadan fazla yok

Ibrahimden cikinca ikiniz gelip beni dovun sonra da gidip birer bira icelim.

Izle izle dediniz tam rossla rachelin take a break bolumune denk geldim.

Kiziyorum.

Yoq.

siliyom valla. o kadar uğraşacaz adam tike üşenecek.

mesaj atıyorum atmaz ise siliyorum cevabı..kiziyorum tabi.. hakaret gibi birşey bence..

soruyu soran buralarda yeni mi diye bakıyorum, yeniyse işi bilmiyordur diyip toyluğuna veriyorum. ama tik atmak eyleminden haberdar biriyse bir süre sonra cevabımı siliyorum, madem doğru cevap değil durmasın boşuna yer işgal etmesin diyorum.

gıcık oluyorum bazen de siliyorum cevabı

işine gelmeyen cevapları tiklemeyenlere inat silmiyorum. onun dışında tikliyorsunuzdur. hı? di mi?

kızıyorum. +siliyorum.

Tiklemeyen çok var. Ben, yanlış bir cevap da olsa tikliyorum çoğu zaman... Zaman ayırmış ne de olsa diye. İnsanların en önemli şeyi zaman. Bu zamanından bana ayırmışsa ve kötü niyetli bir cevap değilse tikliyorum.

Hiçbir şey hissetmiyorum. Tıklanıp tıklanmamasına dikkat etmiyorum ki hiç! Cevabı yazınca benden sonra bir şey yazılmazsa, cevap verdiğimi bile unutuyorum. Her türlü silmem sanırım, onun işine yaramazsa başka birinin işine yarayabilir, hiç olmadı bir gün denk gelirse kendimi değerlendirmiş olurum. Cevap yanlışsa, o bile değerlidir. Bir gün benim gibi yanlış düşünen biri gelip kendi düşündüğü cevabın yanlış olduğunu anlayabilir.

Benim nazarımda tik çoğu zaman, "cevabınız doğru, teşekkürler "
Bazen de "vaktinizi qyırıp benim sorunumla ilgilendiğiniz için teşekkürler " anlamına geliyor.

ben önce bakıyorum, önceki cevaplara tik vermeyen adama cevap bile vermiyorum. ciddiyim. madem koymuşlar işe yarasın amk.

hiç kimseye tik vermemişse önemsemiyorum da geçerli cevap verenlerden kimine tik verip kimine vermediyse iyi düşünmüyorum soruyu soran hakkında ^^

Bunu başka başlık altında da sormuştum ama kimse cevap vermemişti.Allahını seven şu tik'in ne işe yaradığını söylesin. Mübalağ yapmıyorum ciddiyim.Tik verince ne oluyor vermeyince ne oluyor?

Biraz yukarıda kendimce cevabını yazdım. Okudunuz mu?

Gencligine verir guler gecerim.

@buffy the vampir slayer,

Tik'in alamı bu evet onu biliyorum ama çok tik alınca bir yerlerde mi gözüküyor.Forumlardaki terazi gibi bir olayı mı var anlamında sormuştum.Sanırım hiç bir olayı yok.

don't give a f*ck

Nickinin yanındaki i veya es'ya tıkladığın zaman 'Cevap bu'/Toplam cevap oranı var oradaki sayı için işe yarıyor. Yani kimse bakıyor mu bilmiyorum ama teknik olarak o sayısı yüksek olanın daha güvenilir olması lazım, boş beleş cevap yazmıyor baabında. Ben aaa tik atmamış, neyse diyorum ve geçiyorum. Benim başıma gelmedi ama işine gelenlere tik atan insanlara ben de gıcık oluyorum, hem fikir soruyorsun sonra da beğenmiyorsun o kadar mı değişik bir kavram insanların seninkinden başka fikirlere sahip olabileceği?

floydian yok demiş ama geçen bi cevabını tiklemedim diye demediğini bırakmadı özelden.

oluyorum evet.

bir de işine geldiğini tikleyen bir üst modeli var bunların. işte onları da kara listeye alıp denk geldikçe sorularını trolleyip laf sokuyorum.

Ben kendi duyurularımdaki doğru düzgün olmayan cevaplara bile tik verirken ciddiye alıp cevap yazdığım duyurulara tik gelmeyince sinirleniyorum. Bazen siliyorum yazdığımı.

sinirlenmiyorum. nötr hissediyorum. ister atsın, ister atmasın.

Sinirlenmem. Burayı o kadar önemseyemiyorum.

umrumda değil açıkcası

edildi. başıma geldi ama blöf müydü bilmem.

en uygun fiyata haftalık 120 pounda konaklasan (yurt fiyatı bu ama aile yanı hakkında bir fikrim yok) , yine haftalık bir 80 pound harcasan yeme içmeye aylık 800 pound yapar. bu da 4800 pound yapsa aşağı yukarı 20 bin türk lirası yapar. dil eğitim ücretini bilmem. 10 bin de o olsa en iyi ihtimalle 30 binlik olursun

2014 hesabı yaptım. bir 2-3 bin koyabilirsin üstüne.

vize alırken Londra için aylık minimum £1000, diğer yerler için aylık £800 para göstermeni isteyecekler. Bence gerçekçi rakamlar.

Londrada kiralar ne kadar bilmiyorum, ama yeme içme olayına günlük ortalama £10-15 (bazen 25 bazen 5 de olabilir) ayırsan cokponcik'in dediği haftalık £80 güzel çıkıyor.

En çok parayı konaklamaya vereceksin hazır ol. Ha yol masrafı da acayip olabilir. Ben Bournemouth'ta otobüse tek gidiş £2.20, gidiş dönüş £3.10 veriyordum Londrada metro yine 2-3 civarında otobüsü bilmiyorum. Aylık öğrenci kartları varsa bi nebze ucuza gelir herhalde.

6 al. burada sorduğuna göre nasılsa sadece internete girip whatsapp yapacaksın:)

paran varsa en sonuncuyu al.

Kesinlikle alınmaz. 6 ve 6s arasında bariz donanım farklılıkları var ama arada çok ciddi bir fiyat farkı yok. Şu an gördüğüm kadarıyla 16 GB'lık IPhone 6 bile 2.500 lira civarına satılıyor.

Paran yoksa, biriktirip seneye IPhone 7 al ya da dışardan 6s getirmeyi dene.

6 1gb ram 6s 2gb ram. hiç düşünme 6s al.

bütçe ne kadar tr kayıtlı olması şart mı? yurtdışında daha uygun.

pasaport ayarlayabilirsen yurtdışından aldır. ya da senin planın varsa gittiğinde sen al.

dubai'ye giden bir arkadaşa aldırdım ben 16gb 6s. pasaport ücreti dahil 2070 liraya geldi.

ygs kitabı diyorlardı en son. cevabım bulunsun benim de :D

çıkmış soruları çöz.

yapabileceğin tek şey çıkmış soruları çözmek, çözümlü bir kitap alabilirsin

Böyle dediğine göre kesin 90 üstü alırsın sen. Milletin seninle burada "üç günde nasıl 90 alacan lan dangalak ahahah" diye dalga geçmesini bekleyip sonra 90 üstü alıp sözde sen onlarla dalga geçeceksin. Yemezler.

eğer zaten kuralları yıkıp (aşıp) oyunu daha akıcı ve derin bir hisle kavrayışa hazır değilsen
ya çok önde ya da çok geridesindir
bunlar gerçek para kazanıp kaybetmeye çok yaklaşılan durumlar

Providing loan to the firms (that) can not be allocated limit to, under the authority of the branch/departmental manager

cümleyi şöyle kursanız raporunuzda? daha anlaşılır olur gibi geldi.

Şube müdürünün yetkisi dışında, firmalara kredi limiti tahsis ederek firmaları kredilendirmesi

"Providing loans to the firms with using unauthorized limit allocation rights by the branch manager" olarak çevirebiliriz sanki.

kare kod

küuuu'arr

quar

forvo.com

quar

küar diye okuyorum ben.

Kare kod diyorum ben

küar

futbolda yapılmaması gereken en büyük hatayı yaptığı için gönderildi sanırım;

umut'u öyle şiddetle ateşli bir şekilde atarlı atarlı savunmasının ardından gönderilmesi tesadüf değildir diye düşünüyorum.

taraftarı sallamıyorum dedi
umut,sabri,jem,burak hayranlığı.

bu ikisi yeter.

ergen kızlar gibi trip atıyordu taraftara.

luce sezon ortası gelmez, takımını yarı yolda bırakmaz bence. eğer onunla anlaşıldıysa tafi'yle devam edebiliriz sezon sonuna kadar. ya da ersun'la anlaştılar. bizimkilerin o kadar vizyoner olduğunu düşünmüyorum aslında, kimseyle anlaşılmamış bile olabilir.

yerli oyuncu takıntısıyla kafayı bozmasındandır. takımda denayer gibi bir adam dururken hala sabri de sabri.

Mevcut çapsız yönetimin taraftarı karşısına aldı diye göndermemiştir.

Böyle bir şey olsa sezon başından bu yana sarbi, jpk, umut, burak üzerinden taraftarla ne maytaplar geçildi.

Farklı bir durum var ama çıkar kokusu yakında.

İstifa etmiş. Evet. Belki.

ben lucescunun 10 yıldır calıstırdıgı yeri devre arasında bırakacağını düşünmüyorum

8

salladım

edit: oğlum salladım lan, cuk diye mi oturur bir maaş. aşağıdakilerin ortalamasını alsan 8 yapıyor zaten. gelin bana sorun maaşınız. sadece beni tikleyin. bana pozisyonunu söyle sana maaşını söyleyeyim.

çok. sallamadım.

5-6

salllamadım

6-10 arasında değişir.

İşveren çalışanını ücretsiz izne çıkmaya zorlayamaz. Fakat kurumlar bunu sizden onay alarak yapıyorlar. Herhangi bir şey imzalamasın, çıkartamazlar. Ayrıca buna zorlanması durumunda işveren haksız duruma düşer, çalışan dava açması ve kanıtlaması durumunda tazminatını da alır.

o zaman proje bazlı veya dönemsel sözleşme yapsalarmış uyanıklar.

@abdulrrahman+1

bazen dedigin gibi tazminat vermeden yollama amacli yapiyorlar dedigini. maksat bir sure yollamak degil tamamen yollamak. kabul etmesin kesinlike.

ben de from nature to nature diye çevirirdim.

www.earthweave.com

gayet yerinde bir çeviri gibi. sıkıntı yok.

hatta deyimleri var ya adamların.
from ashes to ashes
from dust to dust

nature to nature....

Bazı çıraklar ilgilenirler, paltonu tutarlar falan, işte onlara 5 lira veririm. Bazıları da yüzüne bile bakmaz :D, onlara yanaşıp vermiyorum doğal olarak.

hayır vermiyorum.

bayram önü veririm.

Kibar, efendi çocuklarsa veriyorum 5tl falan.

bozuk 1-2 lira veririm.

Sırf tıraş olurken dibime kadar girip suratıma tip tip bakmasın diye tıraştan önce bahşiş veriyorum.

Çocuğun davranışına bağlı. Para için gözümün içine bakana vermiyorum. Sadece işi ile ilgilenen, iş öğrenmeye çalışan ve yalakalık yapmayana veriyorum.

haftada en az 2 gün gittiğim için vermiyorum.

yok, vermiyorum.

Bozukluk veriyorum.

vermiyorum hatta vermek aklıma bile gelmedi.

Vermiyorum

yolumu gozluyor , bende çıraklık yaptıgım ıcın kucukken verıyorum :) tras 20 tl 5 lırada cıraga verıyorum

Babam verirdi eskiden, ben vermiyorum.

eğlenceli tasarım ürünlerinden alabilirsin buldumbuldum tarzında olanlardan.

www.hipicon.com burdan ilginç bişiler çıkar bence

Tuz lampasi.

www.pasabahce.com.tr

Buldumbuldum tarzı ürünleri zıpır buluyor, beğenmiyor. Klasik ve ciddi şeyleri seven bir insan. Ziyagil sülalesinden birine hediye alıyormuşum gibi canlandırılabilir.

Ben, böyle durumlarda bütçeme göre; nevresim, pijama, panduf seçeneklerinden birini seçiyorum. Her zaman, herkesin yenisine ihtiyacı vardır gibi geliyor.

plak al

Bu yeni moda sukulent veya teraryum setlerinden alabilirsiniz, misalen www.casaverdeflower.com (siteyi bilmiyorum, örnek olarak verdim). Ya da Zet.com'da da bulabilirsiniz.

Ben en çok ilgi alanlarıma yönelik hediye geldiğinde mutlu oluyorum. Kahve sehpası için bir kitap hem dekoratif, hem de kişisel olur. Mesela fotoğrafa ilgisi varsa şu (ben kendime almıştım) bence çok güzel hediye olur: www.google.com

Edit: Remzi Kitabevi'nden almıştım.

Matruşka al :)

www.bikutumutluluk.com

hayır kendileriyle bi alakam yok. ama sizin arkadaşa böyle bir hediye uygun olur diye düşündüm. sürprizli.

ya da açık bir uçak bileti.

Yeni şeyler öğrenmeye ve denemeye istekli birisiyse eğer, istediği zaman kullanabileceği (böylelikle kısıtlamamış oluruz) bir kurs alınıp hediye edilebilir. Örneğin 3 saatlik suşi yapım kursu ya da 3-4 haftalık ahşap işleme dersi.

Bizde pek yok ama İstanbul'da bu tarz imkanların daha fazla olduğunu tahmin ediyorum :)

fiyatı tl'ye çevir.

neyse buldum macar para birimiymiş. 1500 lira yapıyor 1500 liraya 2010 macbook'tan daha iyi bi laptop bulamazsın bence.

@Mcfly şaka değil mi?

yoo değil bence. ben de 2011 macbook pro var. canavar gibi hala. ne yapacağına göre değişir ama tek derdi surf film izlemek ve office programlarıysa işe yarar.

degmez, icinde core 2 duo var hdd var baya agir kalir, sene 2016 oldu
alim amaci ne oncelikle.
bu fiyata baska marka almak daha mantikli.

Türkiye'den satın aldığım tıpatıp aynı özelliklere sahip macbook pro'mu 1600 liraya sattım.
FYI.

500 civarı bir şey eklerseniz 2012 midini bulabilirsiniz. hele ssdlisini bulursanız kaçırmayın.

övmeden geçemeyeceğim mid 2012 pro'm (2,5ghz 4gbram 13" 500 hdd ) var. 2013 yılında 2.400e almıştım kendisi hala taş gibi taş. bebeğime yarın gidip ssd ve ram takviyesi de yapmayı planlıyorum, çünkü bunu çoktan haketti. ona ssd alamadığım her gece biraz daha gözüme uyku girmiyor.

Mcfly + 1.

1500 TL verip i3 işlemcili vasat bilgisayar peşinde koşmak yerine C2D da olsa bunu almak çok da mantıksız değil. Fakat bir yerde cokponcik de haklı, üzerine 500 lira ekleyince baya bir ekstralısı bulunabiliyor.

2100 liraya Macbook Pro, mid 2012, 2.5 GHz Intel Core i5, 512 GB satabilirim. Hala tas gibi ve temiz.

tamamen iki ilanın birbirine yakınlığıyla ilgili. ne kadar uzaksa o kadar "ne iş olsa yaparım" gibi negatif etki yaratır. bunu tahmin etmek için ik'cı olmaya gerek yok bence.

bu arada zaten insanlar bir pozisyon için okumuyorlar. bir alana ilgi duyuyorlar ama o alanı kapsayan birçok pozisyon olabilir. cover letterlardaki yazdıların, direkt olarak o pozisyonu istediğini belirtip belirtmediğin ve pozisyonların yakınlığı önemli.

güzel firmanın ne kadar büyük olduğuna bağlı

kurumsal bi firmaysa farklı pozisyonlar için farklı HR departmanı olabilir. öte yandan doktora seviyesinde değilsen farklı pozisyona başvurman ne iş olsa yaparım anlamına gelmez. sonuçta bazı şeyleri deneyip tecrübe kazanıyorsun sevdiğin pozisyonda bile ömür boyu çalışacaksın diye bişe yok. bence başvurmanın sakıncası yok.

@kudy ilan açılalı baya olmuş ne zaman kapatılacağını bilmeden riske atamam. Şu an hali hazırda ilk incelemeye alındım diye tahmin ediyorum ki maille ulaşıp belge istediler. Olumsuz olduğu zaman başvurular kapanmış haldeyse nasıl başvuracağım. Hakaret etmeye yer arıyorsun haa.

siyah

Siyah.