sağdaki daha iyi. soldakinin o dantel tül kısmı pek güzel değil

sagdaki cicekli daha uygun bence.

soldaki elbise en ufak fazlalıkları çok belli eder. riskli baya. sağdaki daha uygun.

sağdaki elbisenin peplum gibi şeyleri var ya hani. daha önce hiç giymedim kalçayı geniş mi gösterir?

eğer karnın ve kalçan varsa oraları kapatır. güzel durur

Soldaki ama bele parlak renk bir kemer lazım

sağdaki.

verdikleri beden tablosuna göre güya 36 bedenim ama mankenin üstündeki 36 imiş. 36 mı almalıyım 38 mi sizce.

bence çok küçük bir kasabada falan değilseniz, netten almayın bu tür bir elbise. her şehirde artık koton, zara var. istanbuldaysanız zaten forever new var. çok özelliği olan değişik bir elbise değil ikisi de.bu markalarda aynısını benzerini bol bol bulursunuz hem deneme şansınız olur.

Bence 38 almalısınız. Sağdaki daha hoş olacaktır.

peplum elbise daha güzel model olarak ama kumaş/renk olarak seçeneklerin varsa. aslında evde yapılacaksa ve kilo varsa vücuda yapışandan ziyade uçuş uçuş şeylere bakmak daha iyi olur bence.

Herkes sağdaki demiş ama o kalçadaki zımbırtılar artık banal oldu iyice. Soldaki de dantel mantel ı-ıh. Daha güzelleri çarşıda vardır bence de.

Bence ikisi de kötü. Siz bilirsiniz elbette.

38 beden ama sıkıysan siyahı, göbek falan varsa çiçekliyi al derim. siyah olan kusurları baya belli eder bence.

parmak vücudumuzdaki dış tepkilere(acı, sertlik vs.)en hassas yani algının en yüksek doku olmasıyla alakalı olabilir. ilginç bir obsesyon cidden.

dediğini tam olarak anlayamasam da bende de ona benzer bir durum var, parmaklarımın uçlarına tırnaklarımla bastırırım ben de. bir de çok fazla yolarım tırnaklarımın kenarlarını, hatta artık yolacak deri kalmadığı için en ufak oynamamda kanar. mazoşist olduğumu hiç düşünmemiştim, hala da düşünmüyorum. bunlar ufak takıntılar bence. kurtulmak için yapabileceğin şey ise bu eylemi yapma ihtiyacını hissettiğin anda daha cezbedici başka bir şeye yönelip o isteği geri plana atmak. artık o senin için ne olur bilmiyorum, orasına sen karar vereceksin.

eski sevgilim bana ait bir eşyayla dişli toka mesela parmağını sıkıştırırdı. ne biliyim var tabi böyle insanlar ama pek normal değil gibi.

çocukken ben de kalemtıraşın yedek jiletiyle parmak uçlarımı keserdim.o şekilde kalem tutmak çok acı verirdi acayip hoşuma gidiyordu.hala toka gibi parmağımı sıkıştırabileceğim bir şey olursa sıkıştırırım zevk alıyorum gibi.ama onun dışında acı çekmekten hoşlanan bir yönüm yok.bu kadarcık şeyden mazoşist sayılmayız bence,mazoşizm daha ciddi geliyor kulağa

hazır yoğurtsa eğer evet zararlı.yarım kilo yoğurt zararlı mıdır değil midir orasını bilemem.

düz yoğurtla yapma o işi.süzmeyle yap.ben de bi ara yaptım.500 gram süzme yoğurt yiyordum her akşam.cilt tertemiz oluyor bi süre sonra ama.benim sivilcem yoktu yoğurt sevdiğim için yiyordum.zarar sayılmaz ama karnım gıdıklanıyordu içten içten sürekli.aynen gıdıklanıyodu bağırsaklarım sanki.artık prebiyotiklerden midir nedendir bilmem.başka da bir zararını görmedim.

peki kaç hafta sürdü bu her akşam yoğurt yeme süreci

hazır yoğurt karaciğere zararlıymış sanırım. ankaradaysan hiç olmazsa aoç ye.

1 buçuk ay.kesintisiz.sonrası kesintili(bazen dışardan yiyordum.kız arkadaşımla yemeğe çıkıyordum yemeğe davet ediliyordum.).sabah ve öğlen serbest yiyordum ama spor yaptığım için protein alıyordum.

bir doktordan duymuştum.hazır yoğurdu o bir sürü faydası olan yoğurt tanımından saymayın diyordu.ayrıca şunu da mehmet özden duydum.yoğurt süzme yoğurdun 6-7 kay seyreltilmiş hali.o kıvamda tutmak için de farklı işlemler katkılar oluyor.o yüzden deneyerekten çok ekşi olmayan süzme yoğurtları öneriyorum.

yaşlanmak. yiyip yiyip kilo almayan ne adamlar gördüm 23ten sonra g*t göbek bağladılar.

doktora git

spor yap.

metabolizmanın yarısına talibim.

onun adına, nefret ve tiksinmenize yol açan davranışlara makul açıklamalar getirin. yapabiliyorsanız iyi bir nedene bağlayın.

edemez. tecrübeyle sabit.

umarım edilebiliyordur ama ben edemedim.

bunu bir hastalığına dayandırın.

yanlız affetmek iyi bir yöntem olabilir ama nefret ettiğinize göre muhtemelen hayvanın teki. affetmek de zor oluyor.

kadın kişiyseniz, affetmezsiniz, sadece hatırlamamayı tercih edersiniz.

yazmayi unutmusum bi de her yemegin yaninda yoğurt. 1 hafta içinde 1 kere bozdun o da sadece 1 bardak kola içtim

normali haftada 1 kilodur ama rakamlara fazla takılma. Eğer dediğin gibi beslendiysen vücudunun yağ oranı azalmıştır , böyle devam edersen kilo vermesen bile(kesin verirsin)yağ oranı azalacağı için şekillenmeyi sıkılaşmayı farkedeceksin.

Daha birinci haftada diyet bozmuşsun.

Bu duyuruyu bir oku.

www.eksiduyuru.com

her sey bir bardak koladan sebep diyorsun yani ben o duyurudaki seyleri yesem duba gibi olurum. d

Haftada bir tartilma
Ayda 2 5 kilo arasi verilir zaten
Anormal bi durum yok

Ama kola icme kesinlikle


Sebzeyi azcik artiralim bence


Erkeek misin bagyan misin, onceden spor yapar miydin
Belki vucudun spora alisik yurume hic geldi

sizinki biraz protein diyeti gibi olmuş. muhtemelen yağlar kasa dönüşüyor şu anda ama en iyisi diyetisyene gitmek.

bayanım. daha önce hiç spor yapmadım. diyetisyene gelince devlet hastaneleri şişman olmayanları kabul etmiyor. ya bir sağlık sebebinden ötürü diyet programı vesilesiyle olması lazım ya da şişman olmak lazım. özele de gitmek istemiyorum.

özel çok para değil. 2-3 ayda bir 100 lira bayılırsınız yeter. sağlık önemli.

Ben de ilk ay 1.200 gram vermiştim diyetle, diyetisyene gittiğim halde. İsyan etmiştim baya ama daha sonra 15 günde 2 kilo olarak kilolar beni terk etmeye başladı üstelik çoğunu da yağdan verdim. Vücudun diyete alışıyor olabilir, vazgeçme derim. Ama bence diyetisyene gitmende yarar var.

Bir de sabah kahvaltılarında 2 tane ceviz, kuru incir ya da kuru kayısı ye. Bağırsaklarını çalıştırır.

Ceviz+kuru meyve.

bir öğün etse diğeri sebze olursa, biraz da zeytinyağı içerirse daha verimli olur. aralarda meyve de ye. tiroidine baktır.

akşamdan kasıt 6-7 sonrasıysa 1 tabak yemek bile etkili olur. akşam yemeği yerine mümkünse salata yiyin bol suyla beraber. yaşa ve kiloya bağlı olarak değişebiliyor kilo kaybı.

cardio+diyet 2 litre su

9 günde 1 kilo yalnız değilsin

i.imgur.com

içinde salınan yar olan

güneyde
bahçeli.
havuzlu.
bol ağaçlı.
bahçesinde minyatür kale var. ufaklık şut çekiyor ben kurtarıyorum.

lan:(

çizimlerini yaptım lakin arsa ve parası daha hazır değil.

ayrıca hayalimdeki ofisi de çizdim <3 ofis daha bi yakın zamanda yapılabilitesi var

celeron ve female demon kombosu.

enpundit.com
yapıcam kendime bi tane bundan

kocaman bir arazi içinde tek katlı, yüksek tavanlı, taş bina bir ev. içinde bir de asma kat olacak. tuvalet banyo dışında oda şeklinde bir yer olmayacak. stüdyo gibi olacak. bahçede ağaçlar, hamak, çimen, havuz ve sebzelerin olduğu bir kısım olacak. mümkünse deniz kenarı bir arazide. etrafta sadece birkaç ev olsun yakınlarda. şehre de çok uzak olmasın. 15 dakika yarım saat falan olabilir.

edit: bir de yar olsun tabi, onsuz olmaz. hatta çocuklarımız da olsun sonra.

edit2: deniz yerine göl veya dere de olabilir.

edit3: loft deniyormuş böyle asma katlı eve. kırmızıkaşekaban'dan öğrendim. teşekkür ederim kendisine buradan.

öyle doğa ile iç içe falan sikseler istemem. börtü böcek, fare vs uğraşamam.

ben bir otelin penthouse denen çatı katlarından istiyorum. son derece lüks, her gün temizlenen, düzenlenen, özel anahtarla çıklabilen :/

şu tarz www.trumphotelcollection.com

şöyle: u1309.hizliresim.com
ama ruh halime göre değişebiliyor..

female demon +1

media.gta-series.com
images1.wikia.nocookie.net
img20.imageshack.us
media.moddb.com
görüntülerin oyundan olduğuna bakmayın, gerçekte var olan bir şehir oyuna aktarılmış.

sokağında ağaçların olduğu küçük tek katlı bahçeli bir ev. ancak şehir merkezinden kopuk bir yer değil aynı zamanda. bu mümkün değilse müstakil seçeneği olmayadabilir. güzel bir balkonu olsun iki ağaç göreyim yeter.

içinde birlikte olmaktan mutluluk duyduğum insanları olan

www.youtube.com

3.bp.blogspot.com

Duz insan evi

Kapisi kitlenirken diger el ile itistirip cekistirilen, pencerelerden birinin mandali bozuk oldugu icin her yagmurda altina paspas bezi bastirilan, banyonun baktigi duvar nemlendigi icin boyasi kabaran, alt komsusu gurultuden rahatsiz teyze olan ....

Duygulandim

kesinlikle loft bir daire. www.haftalikhaber.com yani iki katlı değil de merdivenle asma kata çıkılan. gayet yüksek tavanlı. iki şey arasında kararsızım. apartmanda mı olsun, yoksa sadece bana ait mi? bana ait olursa doğanın içinde olacak bu sefer de böcekler gelecek, ben çok korkuyorum. apartmanın son katı olsa da bu sefer aklım diğerinde kalıyor. böyle deniz görecek falan.
bu arada hangisi olursa olsun lemmiwinks +10586 diyorum oda falan istemiyorum tuvalet hariç.

birde mutfagı da metalik her yeri ankastrelerle dolu olmasın şöyle olsun: 1.bp.blogspot.com
sıcak,samimi olsun yani.
banyoda da mutlaka küvet olsun. küvet de gömülü değil şöyle bir şey olsun; www.evtasarimi.com

seninki nasıl ermanen?

edit: cevap gelmiş. denizin içinde havuz olacakmış neredeyse. :)

denizi görecek,sahile yürüyüş yapılabilecek mesafede olacak.balkonu olacak.
sessiz sakin bir ortamı olacak,gürültücü sürekli zırlayan velet olmayacak yakında. günde 3 kere düğün olmayacak mahallede.fazla insandan ne kadar uzak o kadar iyi. ama şehre de çok uzak olmayacak.(bunlar olmazsa olmaz.)

çok büyük olmayacak temizlemek zor olur.mümkünse aparman dairesi olmayacak.1+1 yeter.ya da çatı katı da olabilir.
evin içinde puf,salıncak koltuk türü bişey olacak arada yorulduğumda sıkıldığımda vs. gidip kendimi atıcam.
kedi veya köpek besleyebileceğim bir ev olacak.

büyük bir bahçe içinde etrafı zeytin ve meyve ağaçları ile çevrili eski köy evleri gibi taştan bir bina olacak,deniz manzarası olmadı mutlaka orman veya göl manzarası olacak,bahçede bir çardak ve ufak bir tandır fırın olsun .
imgur.com

freshome.com
freshome.com
freshome.com
freshome.com
freshome.com

and the oscar goes to:
freshome.com

evlat edinmek daha iyi.mutlaka kendi çocuğum olsun düşüncesi bana çok bencilce geliyor.yeni bireyler dünyaya getirmektense varolan insanların hayatını değiştirmek daha kutsal.o çocuklar da bir yere ait olmak istiyorlar,anne baba sevgisini yaşamaya ihtiyaçları var.hem de o çocukların geleceği için de iyi birşey yapılmış olur.kendini kurtaramayabilir çünkü.

mantıksız değil. ama ne bileyim, öz kardeş daha iyi olur gibi. bir hastalık durumunda birbirlerinin bedeninden faydalanabilirler. öz olmayan bir kardeşle beden uyuşması ihtimali, öze göre daha düşük. bunun dışında birinin hayatını güzelleştirmek istemek elbette ki çok güzel, katılıyorum fazlasıyla.

evlatlık olsaydım ergenlikten sonra öğrenmek isterdim sanırım. biraz daha aklım başıma gelince yani. ama öğrenmek isterdim ille.

ben istemem elalemin piçine ben mi bakıcam gibi bir düşüncem var.

bence garipsenecek bir şey değil. ancak çocuklar arasında sorun olur diye düşünüyorum aralarında 10 yaş falan olmadığı sürece. kardeşler zaten hep birbirini kıskanır, bizi öz biri evlatlık olursa bu sürekli sorun haline gelir bence. "o öz/evlatlık olduğu için öyle dimi"

yarın öbürgün o öz çocukla evlatlığın arasında bir sürtüşme yaşansa (tipik kardeş kavgaları) ve öz olan ötekinin evlatlık olduğuyla ilgili olumsuz şeyler söylese pek de hoş olmaz sanırım.

the imp,bu kadar sevgisiz olmak seni hasta eder.'elalemin piçi'çok çirkin bir laf.

Evlatlık olma konusunun iki kardeş arasında sorun çıkarabileceğini söyleyenler olmuş, bu yüzden ya ikisi de küçükken bu iş halledilecek (mesela kendim çocuğum oldu, o 4 yaşını bitirmeden bie vlat edineceğim) ya ya kendi çocuğum büyüyüp, o konuyu gündeme getirmeyecek kadar anlayışlı olabileceğini düşündüğüm zaman ya da ilk önce evlat edinilecek bebeyi alacağım, o biraz büyüyecek sonra kerdeşi doğacak.

yaşları yakın da olabilir birbirlerine. Hatta öylesi daha iyi. Ama şöyle bişy var ki anne ya da babadan biri istemeden aralarında ayrımcılık yapabilir. "isteyerek" olacaksa zaten evlat edinmezler ama, benim bahsettiğim örneğin biyolojik anne/babası olmadığın çocuğa "aman belli etmeyelim, hissettirmeyelim" diyerekten davranaraktan bir nevi "pozitif ayrımcılık" yapılması. Bunu iyi kontrol edebilmek ve bu kararı vermeden önce bunun olmayacağına şahsen emin olmak gerek.
İkincisi de yaşları yakın olmasa da kıskançlık triplerine girmeyecek denli yaş farkı olması. Örneğin evlatlk olan çocuk hem öyle olduğunu öğrenmiş, hem de bunun yaratacağı -varsa- hassas psikolojik süreci atlatmış olmalı ki kendi çocuğunu yapsın ebeveynler. Bu da aralarında 15 yaş kadar fark olması demek ki yaşlarının aynı olması buna göre daha iyi. Mesela öz çocuğunuz 6 aylıkken 6 aylık-12 aylık civarı yaşta bir bebeği evlat edinmek. İkisi de bunu kaldırabilecek yaşa eriştiğinde de birlikte öğrenirler bunu.
Olası ağızdan kaçırma vakalarına karşı çok yakınlar dışında kimsenin öğrenmemesi -nasıl olur fikrim yok- taraftarıyım ayrıca mümkün olduğunca. Yani durumu dedeler, babaanne, anneanne; varsa da amca teyze hala dayı tayfasından sadece yetişkinler bilmeli.

ya da şöyle bişye şahit olmuştum ben; erken ebeveyn olan çiftler (25 yaş ve öncesi) öz çocukları kendi başının çaresine bakacak hale geldiklerinde 40-45 yaşlarında oluyorlar. O aşamada evlatlık alınan bir çocuk ya da çocuklar (kardeş de olabilirler hatta) kimse açısından herhangi bir sorun yaratmaz tahmin ediyorum ki.

hiç çocuk en iyisi. ama illa evlatlık da olsa olsun derseniz, dışarıdan desteklemek en iyisi. illa da evde olsun derseniz öz evlat tabii ki.

bence dusuncen cok güzel. ben illa benim cocugum olsun demiyorum ama sevdiğim bir insanin cocugu olsun isterim. mantikli hicbir aciklamasi yok. nden boyle istediğimi gercekten bilmiyirum. bir de sut emzirmeyi yabana atmamak lazim. cocukla bag kuruyor. bir anne inkar etse de iz cocuklari arasında bile sevgisi esit olmuyor. bilemedim ama dusunceniz gercekten cok naif ve guzel

evlatlık fikri çok güzel ama gerçekten kanından olana bile tahammül etmek bazen çok zorken, gerçekten bir ömür boyu kanından olmayan birine sevgi besleyebilecek misin bunu düşünmen lazım. aynı şekilde erkek arkadaşının, kocanın da. hiç çocuk olmaz bir o olursa, ya da ikisi de evlatlık olursa sorun olmaz gibi geliyor bana ama bir öz bir evlatlık illa ki istemeden birinin diğerinden değerli olacağına inanıyorum. içgüdüsel olarak da öyle zaten. çok maddi durumu iyi bir ev olmazsa o eve 2 çocuk 1i evlatlık girmemeli. çünkü yarın bigün öz evlada çeşitli imkanlar sunmak isterken diğerinin de sorumluluğu olduğu için bi çocuğunuzun imkanlarından kısacaksınız ki bu onu deli etmeye yeter bile. kısmasanız biri arkadan baksa bu da onu üzmeye yeter. biri birine vursa istemeden öz çocuğunuzu savunur diğerine kızarsınız. bunlar öyle kolay işler değil. niyet çok güzel ama işte hiç kolay değil.

evlatlık almayı hiç düşünmem,
bunun sebebi ise herhangi bir konuda mutlaka eşit davranamayacağım ve öz çocuğumun tarafını tutacağıma emin olmamdan dolayıdır.
öz ile üvey mutlaka aynı olmaz diye düşünüyorum.
bağları gevşek bir aile ise ek bir sorun olmaz üvey ile öz.
yani amerika-avrupadaki aileler ve bizim toplumun aile ve yaşayışı arasında dünyalar kadar fark var.
bu arada çocuk gibi bir isteğim yok ama olacaksa öz olmalı derim.

fikriniz çok güzel, ancak çocuk esirgeme yuvalarında kalan çocukların çoğu, annesi babası belli ama annesi babası bakamadığı için orda kalan çocuklar, bunlar zaten evlat edinmeye verilmiyori ancak koruyucu aile olarak alabiliyorsunuz, anne babası istediğinde geri alıyor.
onun dışında terk ediilmiş bebekler/çocuklar açısından da şöyle bir sorun var. çoğu genelde çocuk sahibi olamayan ana-baba henüz 1 yaşını tamamlamamış bebek evlat edinmek istiyor, kanundaki şartlara sahip olsanız bile, uzun bir süreçten geçip bekleme listesine giriyorsunuz, ancak 2-3 yaş ve üzeri terk edilen çocukları kimse evlat edinmek istemiyor genelde, bebek istedikleri için, yani ister istemez çocuğa evlatlık olduğunu açıklayana kadar neden kardeşinin bir dolu varken kendinin bebeklk fotoğrafı olmadığını açıklamak zorunda kalıyorsunuz.
bir de çevremde, kuzenlerimde gördüğüm şöyle bir durum var, ay ama çocuk size benzemez, sonuçta sizin kanınızdan değildir diyenlere karşı. benim kuzenlerim, bebek yaşta evlat edinildiler, tabi atıyorum esmer bir bebek anne babası sarışın diye sarışınlaşmaz, ama kendini büyüten insanların tavılarını, alışkanlıklarını, çevresel faktörlerini edinir, yani kuzenlerim anne babalarından daha uzun/ daha beyaz tenli vs. oldular ancak yemek yeme alışkanlıkları, konuşma tarzları, giyinme tarzları, gülüşleri, ağlayışları, tavırları birebir kendilerini yetiştiren insanlardan aldılar. hatta aynı beslenme, aynı hayat tarzı nedeniyle göt göbek oranları oturup kalkmaları bile aynı oldu. o kadar çok duyuyorum ki benim kuzenler hakkında ay şuna bak aynı anasına çekmiş falan diye. ister istemez küçük bir çocuğu büyüttüğünüzde kendinize benzer, sizi örnek alır, sizin gibi olur.

kesinlikle para varsa yapılmalı. bir angelina ve brad çifti bunların en iyi örneği. hiçbir çocuğa hak geçmiyordur kesin. öyle bi ortamsa neden olmasın. kanun kadar zengin de olmasanız da olur da iki çocuğu yaşatacak ucu ucuna ayı geçirmeyecek gelirde bi ev olması lazım. özel bi okula 2 çocuk gönderip gerekirse yurt dışına çıkaracak kadar paralardan bahsediyorum. bi çocuğa aile vericem derken diğerinin iyi bi hayat sürmesini engellemek olmaz.

Arkadaşlar, maddiyat konusunda eğer iki çocuk yetiştirebilecek imkanım varsa ancak öyle bir işe kalkışırım. Aksi taktirde ülkemizde zaten 1 çocuğu bile doğru düzgün yetiştirebilmek, okutabilmek, ihtiyaçlarını karşılayabilmek zor.

Benzeme konusundaysa, fiziksel benzerlik açıkçası benim umrumda olmaz. @alice practice'e katılıyorum. Zaten çocuğum da benim kopyam olsun istemem ama haliyle yetiştirildiği kişiler ve çevre olarak bize benzeyeceğini düşünüyorum.

Kıyaslamak belki saçma ama kedim de benim kanımdan değil ama kardeşlerim kadar seviyorum :D

her gün 50 dakika yürü. o spor aletlerini yapmana gerek yok.

yürüyüş problem olmaz.
kas hareketleri gün aşırı olsa daha iyi olur, o spor aletleri çok efektif değil katılıyorum.

yaş kaç? eğer sağlıklı olduğunuza inanıyorsanız hiç bir sıkıntı olmaz 20 dk spor aletlerini kullanmanız. varsayın ki güç gerektiren bi işiniz var. vücut alışır, zihniniz alıştıktan sonra.

hic hareket etmemekten iyidir.

kendini daha iyi hissedeceksin

yas 24 sağlıklı olduğuma inanmıyorum. bi kaç gün önce koşmaya çalıştım, ölecektim sanırım. kesin kalbimde sorun var.

Bir sey olmaz. Sabahlari 1 saat hafif tempo yürüyüş aksamlaei 1.30 spor salonunda spor yapan biri olarak söylüyorum. Pazar haric.

40 dakika orta-yüksek tempo koşu + 40 dakika o spor aletlerindekine benzer alet yardımsız hareketler şeklinde 1 yıldır devam ediyorum. Bir zararını görmedim. 10 günde bir falan bir günlük ara veriyorum bazen.

uzun bir süre koşmadıysanız hele bir de yaşınız 24 ise büyük bir ihtimalle kalbinizde hiç bir sorun yoktur. olur öyle.

kondisyonunuz yerlerde sürünüyordur, yürüyüş ve hafif tempo ile düzenli olarak yürüyüp/koşmanız lazım.

şöyle anlatayım, aylarca spor yapmamış bir 25'ligin 60 yaşında düzenli jogging yapan birine geçilmesine hiç şaşırmam, ki ben de her sabah koşuyorum. ilk seferlerde yanımdan hızla geçen dedelere şaşardım ben de.

moralini bozma,bacak çok kolay eriyen bir bölgeymiş.diyet sporla çok zorlanmazsın.

ya bi de şu var ama. ben çok zayıfken bile, ki o dönem 65 kiloydum filistinliler gibiydim, bacaklarım yine kalındı. ha şu son dönem anormal bir hale geldi, zaten aşırı şişmeden her yerde çatlaklar falan oldu ama.

umarım erir ya. şimdilik uğraşmayacam gerçi bu işlerle, neticede arada 6 aylık bi askerlik girecek, orada ne olup ne biteceği belli olmaz.

doktora gitsen olmaz mı? belki başka bir sorun vardır.

yalniz hakikaten bu isimde hastalik var ve ameliyat ile duzeliyomus sanırım

@cilekli krep, yok yav o hastalığı biliyorum. ben öyle değilim de aşırı kalın yani :) en kalın bacaklı futbolcuyu düşünün, onun gibi.

çilekli krep haklı.fil hastalığı var.ayak bileklerin falan da şiş mi?

en kalın bacaklı futbolcu o bacak için yıllarca çalışıyor, kastan kalınlaşıyor o bacaklar kendiliğinden değil...
bacak kası yapmaya abanıp yıllarca sadece squat-leg press- leg extension vs. yapmadıysan en kalın bacaklı futbolcu bacağı normal sayılmaz yani...

bir şey yapamazsın.

bir kere yanlış yapıyor. yani sağlık falan zaten hak getire de, öğlen yesin sadece. akşam değil. daha çok kilo verir.

ve evet çok kilo verir. 4 ayda 20 - 30 kilo arası gider.

4 ayda 18 kilo verdim o şekil.ama şimdi hastalık sahibiyim.

emin olmamakla birilikte daha yavaş.
Akşam metabolizma hızı düşüyor birincisi, ayrıca akşam yemeğinden sonraki aktivitelerine de bağlı. yediklerimizin tam sindirimi bayağı sürüyor zaten, sonra yatışa geçiyorsa zor.
Bari tam tersini yapsın, sabah yemek, sonrası sadece içecek.
Bir de içecek olarak şekersiz kahve tercih edilirde metabolizma hızını artran bir etkisi var, o da hızlandırır kilo vermeyi.

sağlıklı bi diyete göre daha hızlı olur tabii ki. bünyeye göre değişir ama tahminimce ayda en az 5 gider. ama verilme hızı gibi geri alınma hızı da yüksek olur onu söyleyeyim.

on iki günde bu şekilde beslenerek 7 kilo verdim. Dişiyim. Normal yeme düzenine geçince 3 kilosu geri geldi o ayrı.

metabolizma hizin duser ve kilo vermen yavaslar hatta bir sure sonra almaya baslarsin.
aksam belli bir saatten sonra yeme daha iyi. gun icinde de glisemik indeksi dusuk seyler yersen daha iyi olur.

vücut en çok kaloriyi ilk uyandığı saatlerde yakar. uyanmanın üzerinden ne kadar zaman geçerse kalori yakma hızı da o kadar düşer. yani akşam saatleri yediklerinin en az yakılacağı ve hatta depolanacağı saattir.

normalde doktorlar diyor ki metabolizma zayıflar, vücut kıtlığa girdiğini düşünüp akşam yediğini depolar vs. ancak ramazanda millet 1 ayda 10 kilo veriyor.

ben aldım da. sabah sabah soruyu anlayamadım galiba ben, öncelikle kusuruma bakma. cama ve çerçeveye göre değişiyor mesela devletin tamamını odediği çerçeveler var. ama mesela bir rayban bir osse buna dahil değil. fark ödersin 200tl kadar. veya işte colormatik camların farkı 20tl gibi bir şeydi ama normal cam alırsan o fiyat farkını da vermiyorsun. ben atasundan aldım çok güzel kampanyalar vardı.
2 sene içinde cam çerçeve hakkını kullanmadığını varsayarak yazdım.

50 lira mı 60 lira mı ne öyle bir şey biliyorum ama. yani gözlük fiyatlarına göre cüzi bir rakam. ama yine de devletin verdiği paraya denk gelen gözlük çerçeve ve camları da var.

Numarali gozluk alacagim.
Elimde goz muayene recetesi var. Devlet hem cerceve hem de cam masrafini karsiliyor, fakat yas sinirindan dolayi ekstra para verir miyim onu merak ediyorum? @kirmizikasekaban.

bence vermezsin çünkü öğrencisin ama tamamen şahsi fikrim. rastgele bir gözlükçüyü ararsan söyleyebilir.

İlk başta biraz sadece tempolu yürüyüş yap. 1-2 hafta içinde kısa depar-uzun yürüyüş intervalleri yap. 1 tur koşu, 2 tur yürüyüş gibi. Sonra da deparları uzatıp, yürüyüşleri kısalt zamanla.

yavaş yavaş, sakin sakin,...
koşma hemen.
www.livestrong.com arada oku. ufak tefek ipuçları öğren.
esneme, ısınma yapmaya çalış. yaz internete, bir sürü yöntem görürsün.

peki yürüyüş-koşu yaptıktan sonra şu parklardaki spor aletlerini kullansam bir faydası olur mu? çünkü kimisi o tür aletlerin yağları yaktıktan sonra işe yaradığını söylüyor.

Kullanabilirsin. Yağ yakımını da hızlandırır.

ben 10 dakika yürüyüş 3 dakika koşu şeklinde yapıyorum. spor yaparken bol bol su içmek ve sporun hemen ertesinde de protein ağırlıklı yiyecekler tüketmek vücudun kastan ziyade yağ yakmasını hızlandırıyor.

telaş yapmayın.. birkaç gün gecikme olur bir ay bile gecikebiliyor. bekleyin olacaktır.

2 ay öncesinde ayın 12sinde oldu. geçen ay 17sinde. bu ayda böyle gecikmesi normal mi?

kan testi yaptır şüphe varsa.

adet 10 gün geciktiyse idrar testi kabak gibi sonuç verir. negatif çıktıysa içiniz rahat olsun. yine de garanti olsun diyorsanız kan testi yaptırabilirsiniz.

ayrıca stres de gecikmeye neden oluyor. bu yüzden 15 gün gecikmiş, hamilelik testi yaptırır yaptırmaz regl olmuş birini tanıyorum. telaş yapmayın ama testleri de ihmal etmeyin. sevgiler.

sadece 3 gün gecikmiş bir şey olmaz. gebelik testi ilişkiden 10 gün sonra doğruyu göstermez ama siz nişanlınıza evet doğruymuş falan deyin. stres yapmasın ki bir an önce regl olsun ve rahatlayın. şehir değişimi, mevsim değişimi, stres regl gecikmesine sebep olur.

tuplu tv kullaniyorsaniz bu sorunla karsilasacaksiniz demektir.

Televizyonumuz 106 ekran LCD. Diğer kanallarda problem yok. Bu yüzden kablolu tv den şüpheleniyoruz ama emin olamıyoruz.

ya tüplülerde de kanal d bi acayip, görüntünün yarısı yok. demek ki lcd lerde de öyle gözüküyor.

bizde de kablo tv var. büyük lcd televizyonda o siyah bantlar yok, 16:9 formatında tam düzgün dolduruyor. mutfaktaki 4:3 tüplü televizyonda siyah bantlar var.

16:9 zaten lcd tvlerin formatidir. sizin boyle bir sorunla karsilasmaniz gercekten enteresanmis.biz de 107 ekran kullaniyoruz ve hicbir sorun yok. belki tv ile alakalidir diycem.

Diğer kanallarda olmadığına göre kablo tv'den olamaz.

Eğer uydu kullanıyorsanı ekran ayarlarını uydudan yapın tv den değil

mat2 hiç görmediyse iktisat zor olur.

teknik ünversite de iktisat okuyan biri olarak sayısal işlemlerle çılgınlar gibi haşır neşir olduğumuzu söylersem, mat2'yi görmemiş biri için fikir vermiş olurum sanırım.

lakin görmemiş olabilir ama sayısal yeteneği var ise ve çalışacaksa bence iktisat seçsin derim.

git baska bolum oku o zaman panpa

işletme "eşeği bağlasan mezun olur" lafını doğrulayan bir bölüm. matematikte sıkıntı çeksen bile rahatça okursun.

mat2 yi hayatında hiç görmeyip nasıl ingilizce iktisat-işletme bölümünde okuyosun

aralarındaki fark azımsanacak gibi değil. toplumda sanki aynı bokun lacivertiymiş gibi bir intiba olsa da iktisat inanılmaz sayısal bir bölüm işletmeye nazaran.

hiç bişey çıkmaz.

çalışma ve sosyal güvenlik bakanlığı iş teftiş kuruluna bildirebilirsiniz. ülkede iş kanunu var. bir şey çıkmayabilir ama çıkabilir de.

bu elbisenin aynısı ankarada var zaten gormustum, yanlış hatırlamıyorsam mango outlet olabilir.

bu tarz elbiseler cokca satılıyor.bi iki mağaza gezseniz ya da markafoni,trendyol fln takip ediyorsanız illa ki denk gelir.

aradım bulamadım. o yüzden sordum.

geçen sezonların kış modellerinden oldugu için bulamamış olabilirsiniz,mevsim dolayısıyla.
outletlerde fln kalmış olabilir belki.

silverdin kullanmaya devam et ve bepanthen ekle kullanımına bir de. elime kızgın ütü düşürdüğümde ciddi bir yanığı bu sayede atlattım ben. bir de madecassol kullanmıştım ben.

ki senin ki güneş yanığı daha basit bir şey. benim çok hafif izim kaldı. sende kalmaz diye düşünüyorum.

bepantene güven. bol bol sıvı almaya bak. aynısı benim başıma da geçen sene gelmişti, iz kalmadı

güneş yanığından iz kalmaz. vitiligo gibi bir hastalığınız yoksa.

1- yoktur, onları kağıda basıp eline veriyor makine. muayene sırasında bilgisayarlı sisteme girmemişlerse yoktur yani.
3- Dediğin göz hastaneleri yerine Mayagöz'e gidebilirsin. Göz merkezi olduğu için ödeyeceğin farklar daha ucuzdur ama kalitesi doktorları vs gayet sağlamdır. Yalnız sadece ölçme değil o ölçümü doktorun da kontrol etmesi lazım bence. Muayene olurken sgklı isen 12 lira veriyorsun işte katkı payı (muayene için fark veriliyormuydu unuttum hatırlayınca yazarım)

diğerlerini bilemedim ben.


edit: muayene farkı 6 liraymış. Toplam 18 lira işte.

1. Eski muayene sonucunuz su an artik isinize yaramaz bulsaniz bile, oynamalar kesin olmustur.
2. Sizin de dediginiz gibi genelde oyle ve de 21 derler hatta. Ama o yaslari da gecebiliyor. Sizin gelisiminiz ilerledikce (boy uzamasi, kemik yapisindak degismeler vb) gozlerinizin de ilerleme ihtimali mevcut. Benim doktorum durmus da olabilir, birkac sene daha ilerleyebilir de, belli olmuyor, kisiden kisiye degisir demisti. (ben de 20 yasindayim)
3. Ozel kurumlarda sigortanin karsiladigi bir kisim var, fakat sizin de ek ucret odemeniz gerekebiliyor. Kimi ozel kurum cok ek alirken, kimi 20 tl gibi cuzi bir miktar aliyor. Hastaneyi arayip onceden ogrenmekte fayda var.
4. Lens kullanmayi goz kurulugu, ya da uyum sorunu yasamayan herkese oneriyorum ben. Bunu da muayene esnasinda ogrenebilirsiniz ancak. Ha, sorun cikmazsa su takma cikarma, gozumdeyken kasima, ruzgar eserse firlama gibi uyduruk bahanelere takilmayin. Dunyanin en rahat seyi. Ayrica surekli kullanmak onerilmiyor zaten. Gozluk de kullanmak gerek. Disarda lens evde gozluk gayet mantikli.
5. Lazer icin aldiginiz tavsiyeler dogru. Ilerleme durmadigindan simdi yapmaniz ise yaramaz, 1-2 seneye yine ilerler. Genelde lazeri 30 civari oneriyorlar.

Umarim yardimci olabilmisimdir.

çizdirme olayı biraz riskli diye biliyorum.şimdi yapınca rahatlarsın sıkıntı yok ama gelecekte olur da katarakt olma ihtimalinde ameliyat olamıyosun çizdirdiğin için.
hatta doktor demişti kardeşime bak ben göz doktoruyum oldum olası gözlüklüyüm misal verirsem.

derinlik alısı gerektiren mesleklerde çizilmez lazerle. ondan göz doktorları, cerrahlar, mikroskopla uğraşanlar ve sporcular asla çizdirmezler

bir de senin göz numarna hakketen çok düşük, bilmiyorum bu riske grmeye değer mi

lens için önerilen zaten sürekli değil ara ara takmaktır (bu ara kısmı lensine göre değişkenlik gösterebilir)

benim 18 yaşında başladı 24 yaşındayım hala durmadı miyop. lensi tabii ki ara ara kullanabilirsin hatta daha iyi olur. gözüne uygun bir lens aldığında lazer seçeneğini erteleyebilebilirsin, gerçekten çok rahat. göz dereceni ölçtürdüğünde lens için göz çapını da ölçtürtmeyi ,istemeyi unutma. 1.75 az buz bir derece değil. muhtemelen gözlük veya lensi taktığın anda ben dünyayı görmüyormuşum diyeceksin.

böyle olmayacağını düşünüyorum çünkü:
1- eğitim seviyesi yükseldikçe akp'ye oy düşüyor evet ancak Akp ile veya ilerde o günün iktidarı olacak liberal parti ile ittifakta olacak sistem içinde asimile olmuş, sistemden ekmek yiyen kürt iş adamları vs. var.
2- BDP siyasi olarak evet güçlü ancak tek başına değil.İlrleyen zamanda kürtleri temsil eden sadece BDP'nin olacağını sanmıyorum. Kürt toplumsal yapısı da yekpare değil. Onlar da kendi içinde bölüneceklerdir.
3- BDP bu işin siyasi kanadı, askeri kanadı da var bu işin ve BDP veya siyasi olarak kürtleri temsil ettiğini söyleyen siyasi arenadaki tüm parti ve oluşumlar PKK'dan sonra kuruldular bu işin başlangıcında temelinde onlar var. Onların konumu barış süreci ile birlikte değişti ancak hep BDP ile paralel politikaları yok bilindiği üzere ayrıştıkları noktalar oluyor. İlerleyen süreçte onların da aktif olarak hem siyaset içinde hem askeri boyutta evrileceklerini (güç kazanacaklardır) düşünüyorum.

sonuç olarak, Kürtler yekpare değil BDP ya da kürt oyları bölünecektir ona eminim. Tek kalsalar dahi etkinlikleri ilerleyen süreç içinde değişecektir.

eğitim seviyesi arttıkça merkez sağ oy oranının azalması özellikle türkiye'de biraz farklı okunmalı diye düşünüyorum. bu anketler yapılırken biliyorsundur bir örneklem alınıyor ve bu örneklemde orta yaş, orta yaş üstü insanlar var. türkiye'nin siyasi geçmişinde eğitime yönelen kesim genelde atatürkçü, laik, refah düzeyi yüksek kesim oldu. bu kesim de genelde sol partilere oy verdi. bugün bir istatistik hazırlandığında orta,orta yaş üstü bütün kesim eğitimli ve chp'li çıkıyor.

ancak bundan çok değil 5 sene önce odtü'ye gittiğinde sağcı belki bir tane adam bulamazken, bugün cemaatçi kesimin çok fazlalaştığını görürsün. tüm iyi üniversitelerde sağcılar cemaatlerde örgütleniyor. bundan altmış yıl sonra da eğitim arttıkça merkez sağa yönelimin azalacağını bence söyleyemeyiz. hele hele türkiye gibi bir yerde.

eğitim kalitesi yüksek okullarda özgür düşünce hakimdir. aslında oradikiler tam anlamıyla talebedir. talep ederler bilgiyi, özgür düşünürler. ham odun olarak girdikleri okuldan yontulmuş olarak çıkarlar. kendi yetiştiği ekolden farklı bir birey olurlar. ancak bugünkü üniversiteler eski zamanın fen liseleri kadar bile bir kaliteyi yakalayamadılar. bu kalitesiz üniversitelerde insanın yetiştiği ekolden farklı bir biçimde düşünmesi, kendini düşünsel anlamda geliştirmesi zor gibi.

ütopya? işte ben buna çok gülüyorum.

pattis var mı pattis, sovan sarmısak?

tuz+pul biber+kekik üçlüsüyle güzelce terbiyele (yağı da unutma) çok lezzetli olur.

patates soğan da yok.

yoğurt var mı

fırın torbası varsa baharat ve yağla marine edip fırın torbasına tık, acayip lezzetli oluyor.

yoksa tavuğu haşla ve didikle , sonra yağda kavur, içine de kavururken baharatları at gitsin. yanına da pilav. ;)

beymen business. o araliga optimum outlette gomlek kravat ve takim elbise alabilirsiniz beymen magazasinda.

gomlek kumasi seklinde olanlari cok terleyenlere onerilir, fakat cabuk kirisir uzun sure kullanamazsiniz. polyesterin cok oldugunu takim elbisenin cok parlamasindan anlarsiniz. canli tonlar gayet iyidir. lacivert-gri. cizgi, kare, kup benzeri sekiller olmadan duz takim iyidir yine.

ikinci (iki dugmeli favorimdir) dugmeyi kapadiginizda omuzlariniz ve karin bolgesi rahatsiz olmuyorsa iyi olacaktir.

polyester naylondur yakar ve kalitesiz olur uzak dur alacağın takım mutlaka pamuk karışımı olmalı yün takımlarda çok kullanışlı değil açıkçası muhafazası da zor

optimum outlette altınyıldız çok şık bir takımı 260 civarı bir şeye aldım.

Bu bütçede alacağınız takım elbise pamuk-polyester karışımı olacaktır, ne kadar yüksek pamuk oranı o kadar iyi diyelim. Üstteki arkadaşların tavsiyelerine katılıp ayrıntı ekleyelim, şişman değilseniz dar kesim tercih edin, şu sıralar italyan kesim zarif modeller moda. İnce kravat, açık yaka gömlek, koyu renk takım tercih edin, paça yapılırken paçasını da daraltmanızı tavsiye ederim, hemen hemen hepsinin paçası biraz bol duruyor, 20-22 cm paça genişliği olsun, zıpkın gibi çıkın dışarı

güvenilir derken? çalıştığım yerde bir amcamız böyle bir işle iştigal ediyor.
dernekten, tanesi 2 liradan 100 dergi alıyor, 5 liraya satıyor. dernek 200 lira kazanmış oluyor. amca da, 40 dergiden sonra kara geçiyor. win-win.

marcelorios: Her zaman 5 lira vermiyorum. 10 lira verdiğim de oluyor. Yardım için yapıldığını, bu arkadaşları da gönüllü zannediyordum.

asla güvenilir değiller... aradık bir ikisinin verdiği yerleri tanımıyorlar bile...
sen de telefonla sor ondan sonra ver...

inanmazsan inanma: Valla ayak üstü görüyorum, karşıma çıkıyorlar; ben de pek sorgulamasını yapmıyorum.

güvenilirlik değilde, sonuçta o dergiyi satan insanlar parayla çalışıyor. gönüllü değiller yani. ne bileyim dergi 5 lira mı 2 lirası onlara kalıyor. aynı şekilde greenpeace de mesela gönüllüler değil çalışanlardan oluşuyor. ben bu yüzden hiç almıyorum o dergilerden. çünkü verilen paranın tamamı gitmiyor engellilere ama tabii ki bir kısmı gidiyor. bu tür stk ürün satışlarında gönüllü çalışan olarak bildiğim sadece lösev var.

bir kaç kere ben de satmıştım. derginin asıl fiyatı 2 lira. onlar 5 liraya satıp 3 lirayı cebe atıyorlar. yani sen 10 lira verdiğinde satan kişinin cebine 8 lira giriyor. engellilere değil satana yardımcı olmuş oluyorsun.

vicdanının sesine kulak ver.

bence özel bir sebebin yoksa duyuruyu silme, bu konuyu araştıran insanlar faydalanabilir.

Engelsiz Yaşam Platformu'na ait bir billboard reklamı diyor ki: "Bizim adımıza satılan dergi, kitap, kırtasiye ürünlerini satın almayın. Biz yardım istemiyoruz, haklarımızı istiyoruz."

Ayrıca söylendiği gibi, banka hesapları veya şehirlerdeki şubeleri varken bu tip aracılar gereksiz.

lisede okunmadıysa okunmalı.
ama boğaziçi hazırlığı ise her türlü okunmalı.

universitesine gore degisir.

bence okunmalı. rahat geçen bir yıl ve az buçuk öğrenilen ingilizce.

Boğaziçi hazırlığın bu kadar overrated olması çok düşündürücü. Daha yeni 2 tane stajyer geldi bize hazırlık okumuş 3. ve 4. sınıf öğrencileri. Konuş dediğimizde bakakalıyorlar.

Bence okulunuzun önemi yok. İmkanınız varsa okumayın, erasmusa gitseniz bu iş tamamdır.

hazırlık okuyanlar değişik fakültelerden öğrencilerle arkadaş oluyor ve sosyal hayatlarına katkı sağlıyor bu durum gibi bir gözlemim var. akademik açıdan değil ama olsun. sonuçta öğrencilik yılları geri gelmiyor. hemen okulu bitirmek için maddi manevi bir sebebiniz yoksa yayın derim ben. mis.

Boğaziçi hazırlığı okunmalı.Speaking adına size pek bir şey kazandırmaz ama temeliniz üzerine yurt dışına çıkıp pratik yaparsanız epey yararlı olur.

bölümünüz ingilizce değilse asla.

hatta ingilizceyse bile yarım ağızla asla...

top üniv. de zaten geçme puanı yetemeyeceği için (çoğu zaman diyelim) orda zaten el mahkum...

(bkz: #13237209)

teknik olarak ise veritabani sunucusu hala 32-bit ise 2^32-1, 64-bit ise 2^64-1 tane baslik acilabilir.

resmen sözlükte aramayı düşünemediğime inanamıyorum :) teşekkürler.

demokrasi o zaten herkes esit.

coban da olsan, prof de olsan 1 tane oyun var.

ha teyze abartmis citayi cok yuksege koymus o ayri

sence ne olmalıydı demokrası, kime neye göre oy hakkı vereceksin, exlibrisin dediği gibi demokrasi o işte, sen bu ınsanlarlar eşit olmak istemiyorsan senden üstlerde senle eşit olmak istemez falan filan

Demokraside herkes eşit şartlarda yönetime müdehale edebilir. Ancak ülkemizde demokrasi denilince çoğulculuk algılanıyor. Tayyip boşuna mı diyor benim %50'lim diye çünkü o insanları kendisine oy verdikleri ve çoğunluğu oluşturdukları için her dilediklerini yapma hakkı olduğuna inandırıyor.

Oy hakkına gelirsek, çobanlık ve mühendislik sadece birer meslek. Ben şimdi bir mühendisim, belki ileride güzel bir çiftlikte çobanlık yapabilirim, bu durumda oy verdiğim zaman "çoban" statüsünde mi sayacaksın beni. Asıl sorun insanlara eğitim, kendilerini geliştirme, ifade edebilme imkanının tanınması ki bunun sonucunda düşünen, sorgulayan insanlar oluşur. Türkiye siyasi yapısı düşünen insan istemiyor ki, ne yöne götürsen gelecek, seni körü körüne destekleyecek insanlar istiyor. Dolasıyla seçimin, oy vermenin bir değeri kalmıyor.

Bugün örneğin "Ben başbakanın götünün kılıyım" diyen kadın kendi kendine en aşağılık hakareti ettiğini farkında mıdır acaba ? Benim aklıma bile gelmeyen sözleri kendine yakıştırabilmiş, maalesef bu saatten sonra oturup işin aslını nasıl anlatabilirsin ? Seni dinlemez ki bile...

demokrasi=çoğunluk her zaman haklıdır demek sanıyor maalesef bazıları bu demokrasi değil çoğunluk diktası arkadaşlar yani çoğunluk bok yiyelim dese oturup bok yiyecek halimiz yok. ayrıca bu bahsedilen %50 nasıl çoğunluk oluyor hala çözebilmiş değilim

bir cevap yazdım ama gitmedi galiba düzenlemenizle çakıştı sayın ayn-i cemin bülbülü. şeyh şıh tarikat derviş vs zihniyetinden 90 yıldır kurtulamayıp evrilememiş insanlar bunlar sebebini ve çözümünü de lenin açıklıyor şimdi o kadar uzun yazamam öncü teoremine bakınız. demokrasi kötü yönetim biçimlerinin en iyisidir demişti biri kim hatırlayamadım. katılmıyorum, insanların yönetime ihtiyacı olduğunu düşünmüyorum ama haklılık payı olabilir. bir de şöyle bir şey derlemiş biri benzer şeyler hep benzer şeyler ah dostum:
-RTE Bizim için ikinci Peygamber gibidir.(Aydın eski akp il başkanı)
-Sayın başbakana dokunmak,inanın bence ibadettir (akp bursa vekili hüseyin şahin)
-başbakanımızın doğduğu şehirler de mübarektir.(ab bakanı egemen bağış)
-başbakanın yaptığını yapmak sünnettir(sağlık bakanı yardımcısı agah kafkas)

demokrasi bu haldeki şekline hak mücadeleleriyle geldi. bir zamanlar sadece belli bir zümre oy verebiliyordu. baktığın bakış açısıyla mantıklıydı da. siyasete kafa yoran aristokratlar, üst zümre varken, hasatından başka bir bildiği olmayan eğitimsiz köylü ne bilecekti ki. oylama sisteminin bu şeklini alması yüzyıllar aldı.

bu düşüncenin sonu yok. şu da denilebilir. ataerkilliğin ağır bastığı yerlerde kadınlar oy kullanmasın. neden? çünkü kocaları ne isterse ona oy veriyorlar. herhangi bir düşünceden yoksunlar. tek özellikleri erkeklerin oy oranını ikiye katlamak.

burada eleştirilmesi gereken demokrasinin kendisidir. şunu bilmek gerekir. halk her zaman hatta çoğu zaman doğru kararları vermez. halk muhakeme yapmaz. şu an eğitim sistemini değiştir, medyayı değiştirir türkiye'deki halk komünist de olur ateist de, anarşist de olur. bak yıllardır bir tabu olan kürt sorunu medyayla beraber nasıl analar ağlamasına dönüştü. oy veren eller ya da zihin değildir. televiztondur, radyodur, reklamdır.

bu tür oylama sistemi düşünceleriyle tepki toplamaya insanları güldürmeye gerek yok. bir sorun varsa o da demokrasidedir.

zeka özürlüymüş diğerleri einstein sanırsın. allah benim ömrümden alıp tayyibe versin diyenler ve buna amin diyen spiker'e ne demeli peki? burda milletin cahilliğiyle dalga geçecek değiliz iq oranına göre de oy verecek halimiz yok, asıl suçlu onları dini, milli değerleriyle sömüren diğer kesimi düşmanmış,vatan hainiymiş gibi gösteren,halkı ayrışmaya sürükleyenler.

Demokrasilerde herkes eşit ve ozgurdur;herkesin düşüncesini beğenmek zorunda değilsiniz ama saygı duymak zorundasınız.

Bu teyzenin hasta oldugu ortada (ciddi söylüyor)bunun gibi niceleri var bazıları sorunlu olmasa da cahil kalmış bir kesim; begenmeseniz de nefret de etseniz o da sizin gibi 'Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı'.Sizinle aynı haklara sahip olmak zorunda;sizin gibi kendisini yönetecek adamı seçme hakkı var.


Teyze oyle soyle boyle demek yerine halkı bilinçlendirmeye,dogruyu duzgunce anlatmaya,öğretmeye,bilgilendirmeye çalışmak daha akıllıca bir yaklaşım olur belki zira sizin de benim de kimseyi aşağılamaya halkımız yok.

Bir de sizinle aynı düşünmeyen insanlara karsi da saygılı olmalısınız,hareketlerinizi ona gore belirlemelisiniz.mesela sizin bu sorduğunuz sorunun dogru bir cevabı yok;düşünce sormuşsunuz.Herkes kendi düşüncesini söylemek durumunda beğenmediniz diye sınır yapmaya da hakkınız yok gibi gibi.

Ben de diyorum ki gerçek demokrasilerde Türkiye gibi ülkelerde herkes eşit olmamalı, ve hatta seçmen olabilmek için belli şeyleri bilmek zorunda olmalı insanlar , vatandaşlık sınavına tabi tutulmalı. Zira 18 yaş her şey değildir.

Ohooo bu mantıkla bakarsanız siz direkt kendi halkınızı küçümsemeye giderseniz;bunun ne kadar vahim bir durum olduğunun farkında mısınız?O kadının düşüncelerini hiçbirimiz tasvip etmiyoruz ama sizin bu düşünceniz de hic sağlıklı bir düşünce degil.

Siz insanlar arasında ayrım yapın diyorsunuz,insanları ayrıştırin,belirli kriterler koyun.Kendi halkinız icinde 'onlar,biz' ayrimi yapılsın istiyorsunuz.Kendinizi bir sekilde üstün görüyorsunuz.Zamaninda bir manken 'dagdaki çobanla benim oyum bir mı?'demişti.Biri de çıkıp demedi dağdaki çoban,koydeki çiftçi olmasa siz şehirlerinizde,havuzlu sitelerinizde bu rahat hayatı yaşayamazdiniz.

Buna benzer bir düşünceye kapılmayın lütfen zira insanlar arasında ayrım yaratmak cok tehlikeli bir durumdur.Dedigim gibi insanların cahil,gözü kapalı her seye inanan duruma gelmelerini istemiyorsanız,bu durumdakileri ayiltin,cevrenizdekileri bilinçlendirmeye çalışın.Sistem ancak bu sekilde isler,birilerini ayrıştırarak degil.

Ve tekrar söylüyorum insanların düşüncelerine saygılı olmayı öğrenin.Sevmeyin,nefret edin ama saygılı olun.

olm önce lafı düzgün anlayaydınız da sonra coşup köpüreydiniz ya hey allahım.

teyze orda kk'ya çatıyor ve en son "kk" için diyor ki "erdoğanin gödinin kılı". sözlükte gördüğünüz her yarım yamalak bilginin üstüne atlarsanız daha çok yolunuz var.

valla idrak olayını nasıl tespit edicen milleti sınava mı sokucan, teste mi tabi tutucan cok derin ve ütopik hayallerden öteye gitmez bu dediklerin herkese 1 oy 1 seçim hakkı işte, idrak olayı üzerinden oy dağıtmaktansa kişilere verilen her bir oyu toplayacak siyasi liderde bitiyor iş.oda muhalefet kanadından çıkmıyor çıkamıyor yıllardır.

son olarak @kuul'a katılıyorum olayı yine ortasından tutup değerlendirmessen söylenen cumlenın muhalefete bir gönderme olduğunun farkına varılır

vatandaşlık sınavı önerilmiş.
O da manipülasyona açık, soru servisi ve kopya skandallarının olduğu bir ülkede o sınavdan kimlerin geçebileceğini asla bilemeyiz.
Belki öyle bi sınav yaparlar ki sadece iktidar partisinin seçmenleri geçebilir.
Herkes oy versin ve eşit olsun ama seçim barajı olmasın, bir de milletvekili sayısına bir azami sınır çoğunluğun azınlığa tahakkümünü engellemek için.

faşizmin temeli böyle atıldı hep işte üstün ırk, ari ırk, kendini üstün görme vs. hitler de aynı mantıklaydı sizinle. bahsi geçen kişinin akıl sağlığı yerinde değilse oy kullanamaz zaten ama akıl sağlığı yerinde olan birinin oy hakkını aptal olduğu için almaya gelince iş e ben de senden akıllıyım daha uzağa işerim sen de kullanma oy derse biri ne yapacağız? sonuçta eşitlik aptallıkla kaybedilebilir bir şey değil lütfen ütopyalarda okuduğunuz sistemleri pratiğe dökmeye çalışmayın çalışınca böyle ayrımcılık yapıyor oluyor teoride iyi duran şeyler.

annene madonna ve ajda pekkan ın estetik cerrahlarının telefon numaralarını ver. direkt çözüm..

"Micro Plus" diye bir uygulama yaptırdım ben selülitlerime. Tamamen geçirmiyor tabii ki ama çok azaldılar. Annenizin ki henüz başlangıç aşamasında ise çok daha etkili olur diye düşünüyorum. Bir de ben diyet filan da yapmadım yani. Her sabah nutella yiyorum :) Yediğine içtiğine dikkat ediyorsa, bu işlemden çok güzel sonuç alabilir bence.

selülit gitmiyor (doğal yollarla) varsa bilen ben de bu duyurudan nemalanayım ama annenin asıl büyük sorunu psikolojik. kadın demek ki daha da yaşlanınca kırışıklıkları artınca, yaşlılık lekeleri çıkınca vs. bunalıma girecek. ünlülere özenmek için 44 fazla bir yaş değil mi? tabii ki herkes güzel olmak ister ama bugün bunu takıntı haline getiriyorsa bu ömrü boyunca sürecek demek ki

Bir dakika yanlis anlasilmasin.Takinti degil asla ben yanlis aktarmis olabilirim.Unlulere ozenmek gibi bir durum hic yok zaten. sadece baktigin zaman hakli, her yasta guzel olmak her insanin hakki ki annem kendine bakmayi,guzel gorunmeyi,saglikli olmayi istemistir her zaman.Selulitin de bir tedavisi varsa neden 44 yasinda diye bosversin ki?

kese yapsın düzenliolarak onun dışında maydanoz suyu da ödem atıyor baya,şekeri tuzu azaltsın bunun dışında birysel yapabileceği bişey yok.

44 yaş artık geçmiş ondan diye söylemedim. "takıntı" kelimesi ciddi bir sorun olarak gözüktü sadece. sen kızı olarak sorun görmüyorsan muhtemelen yoktur. sonuçta biz görmüyoruz, bilmiyoruz. bu arada krem kullanan tanıdıklar var işe yaramamıştı.

Yanlis anlasilma benim basligim yuzundendir o zaman,affola :)

vichy nin lipometric ürününü kesinlikle tavsiye ediyorum, aksatmadan kullansın. hem ben hem de annem kullandık, çok memnun kaldık ikimizde herkese tavsiye ediyorum. kısa sürede etki ediyor düzenli kullanınca.

Ayrıca 44 yaş yolun sonu değil. İnsan ömrü çok uzadı. Anneni takdir ettim. İnsanın fiziğini, kendini önemsemesi, güzel yaşlanmak istemesi en doğal hakkı.

koy görelim. oylayalım.

nolmaz. :)

çok söylüyorlarsa gülüşünle ünlüysen ama genelde senden başka birileri de bunu söylüyosa anne baba sayılmaz. olabilir.

test yap o zaman. facebookta 1 hafta içerisinde 3 somurtkan resim koy, hepsine gelen beğenilerin ortalamasını al. diğer hafta da aynı şeyi gülümsediğin fotoğraflarla dene. NE bileyim yap işte bişeyler.

gülüşün güzelse en az bir kişiden duymuş olman gerekirdi. duymuşsan güzeldir.

gözde bitiyor bence.gözlerinin içi de gülmesi lazım

engelleyince direk meşgule düşüyor. baban taşak geçiyor olmasın.

yok ya :D aradığınız kişi çağrı kabul etmiyor diyormuş, ne saçma ben anlamadım, bir şey yapsamda böyle olsa tamam da ya da telefonu ilk elime aldığımdan beri arayamasam tamam da, sonradan oldu.

çağrıyı kabul etmemenin sebebi ödenmemiş fatura, yüklenmemiş kontör olabilir.

yok sadece babam arayamıyor. nasıl bir meseledir bu ya.

Ben çekinirim. Çok kasıntı oluyor oradaki tipler, insanın kıçında dolaşıyorlar, sanki yedik mallarını.

ben de çekinirim valla, sanki kıyafetime çantama bakıp ıyy pis fakir kendini satsan alamazsın bunları fakir elleriyle yumuşacık deri çantalarımızı ellemese bari falan diyorlarmış gibi gelir.

çekiniyorum ben.
alice practice +1

@alice practice

çok güldürdün beni:)

antik.eksisozluk.com

kendimi evimde gibi hissederim.

bu saydiklarina pahali mi diyorsun sen, pahali gormemissin

giyimi kastetmiştim. say çok biliyosan.

çalışanlarının tutumu ve enerjisine göre değişiyor.

çalışanlar primle çalıştıkları için gelen insanı süzüyorlar. giyimden zengin-fakir diye ayrım yapıyorlar. genelde beni fakir kategorisine koydukları için testırlardan sıkıp sıkıp gideceğim muamelesi yapıyorlar. bu yüzden evet.

Network'e girmiştim birkaç ay önce, çok pahalı bir yer mi tam bilmem de, girerken bir acayip bakmıştı oradaki adam. Az çok anladım nedenini ama emin olmak istedim. 2-3 kıyafetin etiketine bakınca kaçtım direkt. :)

çekinirim. bu tip mağazalarda çalışan adam asgari ücretle çalışsa da içeri gireni bi süzer. mağaza ismini okumadı mı hiç diye düşünüyor olabilir. bi de böyle baştan ayağa süzer ya. görürsünüz süzdüğünü. sonra yapışır, nasıl yardımcı olabilirim, ne aramıştınız, bu nasıl, olmazsa bakın şunlar var, o olmazsa bunları beğendiniz mi.. giysiyi alır denemeye gidersin kabinin yanından ayrılmaz. nasıl olduu? iyi oldu mu? büyük bedenini getiriym mi? isterseniz dışarıda ayna var, orda bakın.

bi rahat ver lan