office 2007 için

değerleri yaz, yanyana 2 sütun. x değerleri solda, ppm sağda olacak. seç bu sütunları. ekle -> dağılım -> ilk seçenek.

şimdi elinde data noktaları var. bunlardan geçen bir denklem gerek. lineer olduğunu varsayıyorum. neden bahsettiğim konusunda bir fikrin yoksa (bkz: enterpolasyon)

grafiği seç. yukarda düzen sekmesinde eğilim çizgisi seçeneği var. tüm eğilim çizgisi seçeneklerine gel. doğursal seçeneğini seç, aşağıda grafik üstünde denklemi görüntüle seçenğini işaretle. kapat'a tıkla

artık elinde bu noktalardan geçen bir lineer bir fonksiyon var. arzu ettiğin x değeri ile kullanabilirsin.

fonksiyonun 6 noktasının değerini bilmen, 7. bir noktanın değerini bilebileceğin anlamına gelmiyor. grafiği bazı varsayımların varsa çizebilirsin, x=0.3842 için değeri de bazı varsayımlarla bulabilirsin.

yoksa ben sana bir fonksiyon söylerim, 6 noktada verdiğin değerlerin aynısını verirken x=0.3842'de y=pi bulursun.

belki sorun mouse'da değil bilgisayarda.(bkz: sorun sende değil bende)

başka mouse, veya mouse'u başka bilgisayarda denemek fikir verecek gibi.

başka mouselarda aynı sorunla karşılaşmadım. virus taraması vs. her türlü hededen geçti bir sorun çıkmadı bilgisayarda.

eski logitech mouse'umda da aynı şey olmuştu, donanımsal bir sorundu mouseu değiştirince bir daha yaşamadım aynı sorunu(şair mouse bozuktu demeye getiriyor). servisine verin isterseniz.

parantezler yanlış olmuş başlıkta

tinyurl.com

alin teriyle kazanilmayan para helal degil islam'a gore bildigim kadariyla.

bir de @ronaldo17'nin verdigi google sonuclarinda cikan bir sitede soyle denmis sebebine; "allah yasakladigi icin haramdir", cok mantikli.

tr.fgulen.com

şu biraz doyurucu bir yazı...

bir de islamoğlu bir şeyler diyor bu konu hakkında:

www.youtube.com

çünkü 1400 yıl önce bu dini çıkaranlar, gelecekte küresel bir ekonomi oluşabileceğini tahmin edemediler.

sen bankaya para yatırdığında banka o parayı alıp kullanıyor (kredi vermek, yatırım yapmak, vs vs.) ve sen onlara kapital yarattığın için sana belli bir ücret ödüyor (faiz dediğimiz). aslında burada banka senin müşterin gibi birşey. din iman konusunu bir tarafa bırakıp etik açısından düşünürsek banka senin paranı kiralayıp kullanıyor, bir fabrika için makine kiralamaktan bir farkı yok, o yüzden bir haksız kazanç söz konusu değil. yeşil sermaye bankaları ise faiz haram diye kar payı dedikleri birşey veriyorlar, teknik olarak bir farkı yok, sadece adı farklı, sen de günaha girmedim diye seviniyorsun.

islamiyet birnevi teslimiyettir

sırf faiz falan değil alın terinle kazanmadığın her para haramdır

bence çok geniş anlamda düşündüğünde çalışmamayı özendirdiği için haram sanırım. ancak benim de mevcut eknomik sistemde sürekli değerini yitiren para için bu tür vadeli hesap gibi yatırımların faziliğine ilişkin tereddütlerim var. faizsiz bankacılık yapıyoruz diyolar mesela 0.79 dan ihtiyaç kredisi veriyolar.nasıl iş? anlamıyorum.

house md de izledigim bi bolumden yola cikarak soyluyorum.
hapishanede bi adam toner tozu yutarak intihar etmeye calisiyodu. adama viski icirerek adami iyilestiriodu sonrasinda. senin problemin bu degil sanirim ama icmeni tavsiye ederim :)

e bundan da güzel bi cevap olmazdı:)

viski değil likör olmalı o.

valla ne likör var ne de viski :)
caktım paulaner biramı, evde bir tane kalmıs zaten.

etil alkol olan herhangi bisey olur sanirim.

house konusunda, o toner tozu değil de developer denilen başka bir maddeydi diye hatırlıyorum. sıvıydı yani. toner toz, ama developer sıvı. wikiye baktım. önce copy paste:

As a fine powder, toner can remain suspended in the air for some period, and is considered to have health effects comparable to inert dust. It can be an irritant to people with respiratory conditions such as asthma or bronchitis. Following studies on bacteria in the 1970s that raised concerns about health effects resulting from pyrrole, a contaminant created during manufacture of the carbon black used in black toner, manufacturing processes were changed to eliminate pyrrole from the finished product.

According to recent research, some laser printers emit submicrometer particles which have been associated in other environmental studies with respiratory diseases .[3]

An unpublished study at the University of Rostock in Germany is reported to have found that the microscopic particles in toners are carcinogenic, similar to asbestos. Several technicians who had been working with printers and copiers on a daily basis were observed for several years. They showed increased lung problems.[4]

özetle , astım broniş vs hastalıklarınız varsa dokunabilir ama sorun yok. ancak uzun süre "bu işi yapan" teknisyenlerde sağlık sorunlarında artış görüldüğü de eklenmiş.

-Bump

uygulama:
shazam, remote, dropbox, mayhoş, whatsapp, airmouse, speed test

oyun:
angry birds, cut the rope, doodle jump, trainyard, the incident, guerillabob, rolando 1&2, fruit ninja, minigore, flight control, colorbind, traffic rush, spider, rope'n'fly

skype

(bkz: türkçe iphone uygulamaları)
(bkz: iyi türkçe iphone uygulamaları)

daha iyi türkçe iphone uygulamalarını bulamadım.

street fighter 4 indir bi şekilde. şu an 4 doalr civarı ama ara sıra 1 doalra iniyo. eğer denk gleirsen mutlaka indir. bir de fruit ninja iyidir bağımlılık yaratır.

oyun : hiç yüklemedim o yüzden bir fikrim yok.
uygulama: echofon , stanza , igo , appbox pro , wiki pro , read it later , byline , radyo

shania twain olur gibi geldi bana.

Tina Turner, Gloria Gaynor, Barbra Streisand...

lara fabian,Barbara Straisand

gloria estefan da olur mu acaba gloria gaynor diyince esti.

eskilerden des'ree vardı.

Madonna belki.

John Legend.

içeriğini değiştirip kaydetmeden kapattıysanız ya da elektrik kesilmişse falan olabilir öyle. kendi hafızasında hayıtlı hali yoksa geri döndürmen pek mümkün olmayabilir.

" kendi hafızasında kayıtlı hali yoksa " bu ifadeyi biraz açarmısnız?

word programı ile çalışırken galiba 2007'den sonrası için geçrli olup, otomatik kaydetme özelliği vardı. yani siz çalışırken o da elektrik kesintisine karşı sallıyorum 15dk'da bir kopya alırdı hafızasına. onu da sağ tarafta bir pencere açıp gösterirdi.

ben de kaydetmediğinize eminim. veya iki pencere açıktı, siz de eski halini kaydettiniz. veya farklı bir yere/isimle kaydettiniz ve bulamıyorsunuz. söylediğiniz şeyin kendi kendine gerçekleşmesi imkansız.

"kendi hafızası" söylendiği gibi beklenmeyen kapanmalara karşı dosyanın belli aralıklarla geçici bir kaydının tutulması. ama program düzgün kapanmışs, kullanıcıya "kaydedim mi" diye sorulduysa, (ki söylediğinize göre sorulmuş) o geçici dosya kaldırılır ortadan.

otomatik kaydetme office 2000'den beri var. birleştirme veya scandisk ilgisiz.

ie 9 da var.

firefox'ta var. view menüsünden sidebar altında. firefox 4'te alt tuşu ile menüyü gösterebilirsin.

benimkinin adi "düldüle", bir arkadasiminkinin "fridolin". demek istedigim bisiklete isim koyan tek siz degilsiniz.
öneri olarak da yerli küheylan, yabanci kitt diyorum.

(bkz: çiftteker)
(bkz: emektar)
(bkz: düldül)

karakaçan

osman

sulley muntari. nedense bir anda içimden geldi.

küheylan.. derim ama kullanmayın siz onu ben kullanıyorum :)

velospet de hey gidi rahmetli dedem derdi. bi google'la derim.

nazlıkız. nerden aklıma geldi bilmem:)

bisikletle barselenodan alaska ya giden bi arkadasimin bisikletinin adi butterfly di. bence guzel isim.

sülüman

erkekse forrest, kızsa lola.

bisiklet siyahsa karakaçan olabilir.yada eğer dinliyosan pek tanınmamış yabancı bi grubun isminide verebilirsin.
edit:bu arada benim kulağıma en çok jolene ismi hoş geliyor.
okunuşu ve şarkısı için:
www.youtube.com

jorjet.

katır, beyimin motorunun adıydı. severdik adını.

yabancı dillerde sevimli kelimelerde olabilir aslında, mesela jorjeti sevdim.

kara şimşek

sukufe

teker

adana'da bisiklete teker derler :)

(bkz: rocinante)

sana özel olmasını dilediği şeye niye başkalarının isim koymasını istiyorsun anlam veremedim ama benim önerim "körüklü".

ben köpek bebek vs herşeye ismin bir süre beraber vakit geçirildikten sonra konması taraftarıyım. yani ağzından bi gün çıkırversin bence. kendin koy.

sıla-konuşmadığımız şeyler var
rihanna-loud
ozan doğulu-130bpm

müzik zevkinizi bilmediğim için öylesine yazdım.

clapton - eric clapton .

müzik zevkim iyi müzik.

kurban - sahip

the final frontier

herhangi bir klasörü döşeme haline getirin. alt tuşu -> araçlar -> klasör seçenekleri -> görünüm sayfası -> klasörlere uygula düğmesi

bir klasörün içine gir. önce sağ taraftan döşemeler olarak seç. ardından sol üstte düzen var. oraya gir. klasör ve arama seçenekleri de. görünüm de. oradan da klasörlere uygula de.

böylelikle mevcut bulunduğun klasördeki görünüm bütün hepsine uygulanır.

Dünya evrende tek başına salınsaydı dediğin doğru olabilirdi. Açıkcası konu hakkında pek bilgim yok ama momentumun korunumu ideal ortamlarda gözlemlenebilir ancak.

Edit: Tamamen kaba etimden sallıyorum; dünyanın şekliyle dönüş hızının alakası var. Belki şekli değişmiştir?

o zaman diyorum ki şekil değişikliği ile Dünya'nın kütle merkezi kımıldadı. Yoksa dünya bir depremle bir küpe dönüşse yine bir şey değişmezdi.

analojiden devam;

topun içinde kurbağa olmasa bile bıraktığın yerde kalmazdı. nerede bırakırsan bırak uzay dokusunu yamultan yani çekim gücü yaratan herhangi bir nesne topun yerini değiştirecektir.

ayrıca düşün, uzayda odandasın. ivmeleriniz aynı ya da birbirine çok yakın. bir duvara dayanıp kendini olabildiğince geri itiyorsun. ne olur? içinde bulunduğun oda onu ittirdiğin yönde yani kendini ittiğin yönün tersi yönde bir ivme kazanmaz mı? dünyanın çekim kuvvetinde iken bende oluşan ivme algısı ittirdiğin odanın ivme kazanacağını söylüyor. yani top sabit kalsaydı bile kurbağa onu içerde tepinerek hareket ettirebilirdi. sonuçta uzayda çok da olsa yok denecek kadar az da olsa kesinlikle bir çekim kuvveti altındasındır. bu evrenin özünü oluşturur. evreni bir arada tutan kütleçekimidir. dolayısıyla sürekli bir çekim kuvveti altında olacağımızdan uzayda yaptığın hareketler bir şekilde hareketini etkiler. yani olaya açısal momentumdan ziyade bir çekim etkisi altında yapılan herhangi bir hareketin şekli, yönü önemsiz olarak hareketini değiştireceği bir etki olarak bakmalısın.

tüm insanlar dünyayla aynı yönde koşsa ne olur sorusu geldi aklıma. evet, dönme hızına etki edebiliriz. burada olaya açısal momentumdan yaklaşmak sorun çıkarıyor sanırım. elektron spinini de dünyanın kendi ekseni etrafında dönüşü şeklinde düşünebiliriz ama dünya ve elektron boyutlarını ele alınca elektronun dönme hızı ışık hızını aşar. böyle bakarsan debelene debelene ışık hızına çıkabileceğini söyleyebilirsin ama buradan izafiyet teorisine geçersen bu mümkün değildir. depreme sebep olan şey de enerjidir neticede. uzayda top ve dünyayı da boyutları ihmal ederek kıyaslamak olayı karıştırmaktan başka bir şey değildir.

bunu anlayabilmek için fizik yanında jeofizik de bilmek gerekir bence.

dünya halihazırda dönmekte sonuçta, değil mi? burdan kazandığı bir momenti mevcut. şimdi depremin nasıl meydana geldiği konusuna gelecek olursak; iç katman olan astenosferin devamlı hareketinin etkisi ile alakalı, plakaların oynaması ve birbirine göreceli olarak hareket etmesi olarak açıklanabilir temel sebebi. bu plakalar birbirlerine göre sürekli bir hareket içindeler ve birbirlerine olan dirençleri nedeniyle biriken enerjinin, bir an gelip de sürtünme gibi bir ters kuvvetin gücünü aşıp bir anda açığa çıkması sonucunda deprem dediğimiz olaylar olur.

yani senin dediğin ile bağlantı kıracak olursak; deprem olayı da öncesinde biriken bir enerjinin toplamına eşittir. dolayısı ile korunan bir şey mevcut.

ayrıca uzaydaki bir odada duvara yaslanıp ittirebilmek için bile bir yerden kuvvet almak gerekir, ki etki-tepki sırasında üstün bir taraf olsun. böylece verilen tepki, yapılan etkiden az olur ki, geri kalanını tamamlayabilmek için hareket oluşur.

ya da biz de aynı şekilde geri teperiz, eşitleniriz.

top içindeki kurbağa için de aynı şey geçerli. eğer top içinde tepinecek ivmeyi sağlayabilirse, bu hareket sonsuza kadar sürer ideal ortamda. kurbağa topa, top kurbağaya, kurbağa topa, top kurbağaya........

ve lütfen rica ediyorum akşam iş çıkışına yakın böyle sorular sormayınız. kulağımdan beyaz sıvılar akıtmayınız. amin.

Gtten atmanın en yüce örneğini sunuyorum izninizle, sıfır fizik bilgimle hemi de, buyurunuz:

Dünyanın dönüş gücünün kaynağı önemli öncelikle; misal biz basit olarak Güneş Sistemi'yle kısıtlı tutuyoruz genellikle kafalarımızı. Ancak Güneş Sistemi de diğer benzer sistemlerle, tıpkı Dünya ve diğer gezegenler gibi sistemli olarak dönüyor. Bu gittikçe Samanyolu, O, Bu diye büyüyor; Dünya'nın hacminin ve kütlesinin ne kadar küçük olduğunu anlatmama gerek yok sanıyorum ancak teknik bilgim yok, biraz araştırmak gerek.

Özetle şu benim fikrim; Dünya'nın dönüşünü sağlayan massivkuvvetlerle depremi kıyaslamak pek mantıklı gelmedi bana oransal açıdan. Massivkuvvetler diye gtten attığım tabir gezegenimizi dıştan etkilerken, depremin içten etkilemesiyle kuvvetlerin çarpışımıyla birbirlerini nötrlemesi olayı da var tabiy.

@kisa bisey olsun: elbette duvara dayanıp kendimi geri itersem odanın hızını değiştiririm. burada önemli olan, ben arkamdaki duvara çarpınca verdiğim momentumu geri alıcam. hız eski haline dönecek ?

@relief: ışık hızı şart değil. 10km/s yapsam o da yeter. debelenerek hızlanabilirim diyor musun cidden ? ya da ben g.tümden anladım :\

tam ikna olmadım söyliyim.

ustası degilim ancak her cismin bir cekim kuvveti vardir, kücücük bir topu da sürtünmesiz ortamda hareket ettirmek icin minicik bir güc gerekebilir. dolayisiyla ona etkiyen cekim gücü illa ki olacaktır ve o yüzden hareket edecektir.

ki zaten uzayda sabit duran ne var ki? her şey dönüyor diye biliyorum.

öncelikle ilk durum için rölativite teorisini anlayabilmen önemli.ilk sorunun cevabı rölativite teorilerinde gizli öncelikle bunu söyleyeyim. masaya bir bardak koy ve bu bardağın potansiyel enerjisi var mı diye sor.. her fizikçi farklı cevap verebilecektir. her fizikçinin referans sistemi farklı olabilir.ışık hızına erişebilmeninde bir referans sistemi olabilmeli diye düşünüyorum. açısal momentuma hiç birşey olmadı aslında snein için kütlenin önemsiz olduğunu rölativiteden yine anlayabilirsin.
editte gelen soru içinde cevabım bu kurbağanın aynı yere düşmesi için referans neresi? sen gözlemci olarak nereden bakıyorsun kurbaganın yanındamı yoksa kurbaganın karşısındamı?

@celeron 300a

arkandaki duvara çarpana kadar geçen sürede oda hızlanacak. bu durumda p=m.v den momentumu artacak ve senin de bir momentumun olacak. ve bu anda olacak herhangi bir farklılık sonucu etlikeyecektir. eğer momentumlar eşit olursa çarpışma anında durur ve yine bir çekim etkisine kapılırsınız. ancak mutlak bie kesinlikle momentumlarınız asla eşit olmaz. * (burada kesip bir alt paragrafa da geçebilirsiniz) uzayda maruz kalacağınız çekim kuvveti de farklı olacak çünkü. ve hız, dolayısıyla momentumunuzu etkileyecek. dahası hızlandığınızda artacak olan kütlenizin yaratacağı değişiklik de söz konusu. fizikten bahsediyorsak burada en ufak değişiklikleri de dikkate almamız gerekir. yani her halükarda momentumlar korunamayacağından veya aynı olamayacağından her şey değişecek. sorduğun hız da tabii ki.

* artık burada verdiğimiz örnek işlevini kaybedebilir çünkü dünyanın içindeki enerjinin binlerce farklı şekilde dışarı çıkması mümkün. ama sizin odanız ve sizin enerjinizle karşılaştırıldığında aralarında milyonlarca fark çıkacaktır. ama bunu da analojimizden giderek devam ettirebiliriz; mesela pencerenin açık olduğunu ve duvarı ittirdiğinde sırtında olan sırt çantasının açık pencereden dışarı fırladığını düşün? ne olur sence? dünyada buna benzer veya bundan farklı birçok örnek mevcut.

eğer izafiyet teorisine bugüne kadar ihtiyaç duyulmamış olsaydı, evet yapabilirdin ama bakmışlar ki durum öyle değil izafiyeti çıkarmışlar. bir şey hızlandıkça kütle kazanmaya başlar, kütle de artınca daha fazla ivme gerekir. belki belli bir miktar hız kazanabilirsin ama bu anca senin debelenmek dediğin şey olur. yani sen debelenirken aslında bir taraftan da kütleni arttırmış olursun. bir kuvvet etki etmediği sürece de hız kazanamazsın.

www.yosemite-17-gigapixels.com

gigapixel diye aratın google'da. milyorlarca örneği var.

metal bir kovayı sabitleyin bir yere.duvara,kulübenin köşesine olur mesela.
o kovanın içine de uygun boyutta plastik bir kova koyun.temizlemesi,su değiştirmesi falan kolay olur böylece...dıştaki kova sabit olduğu için deviremez kolay kolay.

Şöyle bir şey deneyin, bunu biraz zor devirir.

www.teleskopakvaryum.com.tr

onu da döküyor malesef:)

plastikse, iki yanından delin karşılıklı, iki taraftan ip geçirip taşa bağlayıp gömün taşı. ipi çözebileceğiniz şekilde bağlayın ama kaba. süper işe yarıyordu bende

o fotoğraftakini kazayla devirmesi harbi zor yalnız. belki kulübesinde su istemyiordur ?

yok kazayla değil zaten oynamak için kullanıyo ama oynarsa susuz kalıcağını akıl edemiyo işte :)

Önce yüksek bir kovayı gömün diyecektim ama boğulma tehlikesi olur diye o öneriden vazgeçtim. Su kabının iki yanından iki demirin geçebileceği gibi delik açabilirseniz demirleri yere sabitlersiniz, kabı da bu deliklerden demirlere geçirerek yere mıhlarsınız.

dönüştürücüler filan var ama bir işe yaramaz sonuçta scart girişi yapıyorsun, televizyon eskiyse zaten yoktur hdmi, lcd ise çoğunda oluyor, arkasına bakman lazım, veya lcd markasını bir aratıp özelliklerine bakman lazım.

lcd veya plazma ise, 6 yıllık falan değilse, çok çok çook yüksek olasılıkla hdmi girişi vardır televizyonun.

kablo ediniceksiniz, bi ucu bilgisayara, bi ucu televizyona. dünya üzerindeki en rahat bağlantılardan biri belki hdmi.

arkadaşlar sagolun cok. benim tv eski o zaman scarta dönüstürücü alacagım sanırım?

hdmi-scart converter alma, zaten bulabilir misin bilmiyorum? laptop'ta mutlaka vga girişi vardır, vga-scart 'lara bak derim, çünkü bırak hdmi'ı vga'dan bile scarta dönüştürünce mükemmel bir görüntü alamayacaksın zaten.

marketlerde satılıyor. kilo konusunda bir tahminim yok ama baya sağlam oluyor.

edit:
alttaki duyuruyu da görünce bi an içimden "dexter" mı lan bu sorusu geçmedi değil? 1 kelle, 2 de kol taşır heralde bir çöp torbası.

:)) yok canım, işte bardak kırıldı görünmez kaza. evi temizledim haftasonu, çıkanları atmak için.

en yakın nalburdan alabilirsin,bayağı çeker onlar

taşınırken kitap doldurmuştum onların içine, gayet guzel taşıdılar. nalburlarda da var sanırım ama biz naylon poşet satan bı dükkandan almıştık kiloyla.

edit: benim dediğim normal poşet gibi ama büyük baya ve çok kalın siyah poşetler. bildiğin çöp poşeti formunda değil.

eminönü'nde kiloyla satıyorlar çok ucuz. toptan alabilirsin.

o açıya ß diyelim. tanß=4/10=0,4 tanjantın 0,4 olduğu ß açısını bulucaksın. yani ß=22

tanjant, karşı bölü komşu (kenar)demek olan bir fonksiyondur.

karşı bölü komşu = 4/10
tan(x)=0,4 (hangi açının (yani X) tanjantı 0,4'tür?)
tan^-1(0,4)=x (ters tanjant demek bu. tan üzeri eksi bir. tanjantı 0,4 olan açı kaçtır ?)

yani hesap makinesinde tan-1 işini görecektir.

en son izlediğim farklı diyebileceğim filmi yazıyım o zaman.
(bkz: kynodontas)

inception

Lock, Stock And Two Smoking Barrels kesinlikle.

crash, traffic, lola rennt, garden state, interstate 60.

(bkz: the man from earth)

identity

se7en
usual suspects
cesitli inarritu filmleri: Amores Perros, Babel falan.
Guy Ritchie abi'den Lock Stock yazılmış zaten, Snatch de güzeldir.

bir de Dünyayı Kurtaran Adam.

The Tracy Fragments (2007)
www.imdb.com
Bambaşka bir kurgu tekniği

süper farklı değil ama; kiss kiss bang bang.

3.20 performans farkından dolayı tercih ediliyor.
araç tasarlama olayı vardı sitede,şimdi baktım göremedim,kaldırmışlar sanırım.
standart özelliklerde satıldığını hiç sanmıyorum,en ufak opsiyonlar bile var çünkü katalogunda.
ben olsam mercedes c serisini tercih ederim.konforu ve tasarımı bu tercihimin sebebi olur.
3 serisi normal bir sedan gibi görünürken c serisi biraz daha üst düzey gibi görünüyor.

c serisi daha erkeksi değil mi? bmw sanki daha feminen kendime c serisini pek yakıştıramadım açıkcası

3.20d hem performans olarak daha iyi hem de tasarım olarak daha güzel bence. ayrıca bayansanız mercedes yerine bmw daha güzel gider.

c serisini daha erkeksi olduğu için seviyorum ben zaten :)
tasarım açısından 3 serisi hoşunuza gidiyorsa bu soruyu sormanıza bile gerek yok bence.sonuçta ikisi de birbirine yakın araçlar,ikisi de kaliteli,güvenli...
gerisi tamamen zevkinize kalmış:)

gülmeyin ama benim arabadan TÜM beklentim tasarımının hoşuma gitmesi, koltukların deri olması, soğuk günlerde popomun ısınabilmesi ve aux girişi. bir de benzini içmese bu da hoşuma gider yani.
böyle cahilce yola çıkınca da bayilerin elinde kalma ihtimali çok yükseliyor.

koltuk ısıtması büyük ihtimal opsiyoneldir,istemeyi unutmayın.
bunun haricinde 3.16'ya güvenebilirsiniz,içiniz rahat olsun:)

hayırlı olsun şimdiden...

3.16 ve 3.18 daha nadir getiriliyor bildigim kadariyla. her zaman olmayabilir ya da olsa da performans icin 3.20 tercih edilebilir.
ama 3.16 ve 3.20 arasinda motor disinda bir farklilik yok bildigim kadariyla.
ayrica isterseniz istedigin opsiyonlu araci alabilirsiniz. international sitede gordugunuz tasarlama gereci borusanda da kullaniliyor. ama tavsiyem tamamen ozel opsiyonlu almamaniz yonunde cunku hem gelme suresi daha uzun suruyor hem de normalden baya daha pahaliya geliyor. onun yerine kendilerinin farkli opsiyonlu getirdikleri araclar oluyor onlardan birini secersiniz. genelde showrooma koyulacak araclar icin standart donanim disinda ekstra bikac sey daha ekliyorlar. muzik sistemi / sunroof / idrive gibi.

hani bir dost tavsiyesi olsun;

erkek sayısı fazla bir ortamda, bmw 3 serisi gibi bir otomobile feminen demek, kabaca 0,87 saniye içinde psikolojik linç başlatabilir.

c serisinden daha feminen ama yani, ne yapayım.
bunlarla aynı ayarda ve tamamen feminen bir araba varsa siz söyleyin

para verirken "elinize sağlık" demeniz onlar için yeter de artar bile.

öyle bi baskı hissetmenize gerek yok, o insanlar çaldıkları yere renk katıyor. metro giriş çıkışında "holohohohololololo" diye bi insan uğultusu yerine müzik dinliyoruz ne güzel, sırf bu bile yeter bence o parayı haketmelerine. para vermeyi "dikkatle dinledim ve senin müziğindeki falanca tarzı beğendim ve aferim işte para" gibi düşünmeyiniz.

Vermeden önce başınızın üstünde çevirmeyin yeter :)

1- hwmonitor veya speccy edin, bi bak gpu sıcaklığına. (yük altında tabi ki. mesela oyun yine öyle bozulunca, hemen çık bak) 70-80 falan ise sıcak değil, ama 85 90 üzeri sözkonusuysa ısınma problemi. internetten 9800GT temperature diye aratarak bakabilirsin millet ne alemde, oradan kaşılaştırmak açısından.
2- 9800GT uyumlu herhangi bir tane. mesela bu www.hepsiburada.com
3- yukardaki linkten
4- böyle: www.pclabs.com.tr

bonuslar

a- sıcak olduğu halde başka bir arızası olabilir. bu demek değil ki kart soğuduğunda her şey düzelecek. ama anlattığın manzaraya göre %90 soğutma sorunu.

b- soğutucu değişmeden önce bedava çözümleri denemekte fayda var. kasayı veya fanları temizle mesela, ya da kasa nerede ? yerde kuytuda mı ? sıcak havayı atacak bol bol yeri var mı arkasında ? şöyle havadar bir yerde olsun, bi de öyle dene. olmadı daha soğuk bi odaya git, ne bilm balkona çıkar. bak bakalım orda da oluyo mu sorun ?

gpuz'nin de böyle bir fonksiyonu var. monitoring sekmesinden aşağıdaki log to file'ı seçerek sistemin kilitlense bile log'ı açıp tam o anda sıcaklığın kaç derece olduğunu okuyabilirsin.

bence nvidia için 70 C bile fazla. 60'ı geçmemesi gerektiğini düşünüyorum. celeron'un dediği gibi sorun soğutma olmayabilir ama elindeki en iyi ve kolay şans bu. fakat yine celeron'un dediği gibi %90 soğutma.

www.tinychat.com üye olmadan bir oda kurup o linki paylaşabilirsiniz.

başka işe kafa yorarlarsa sizin gibi özensiz başlık açanlara dikkat eden olmaz ve başlıkların boku çıkar. örneğin bir arama yaptığımızda "powerpoint" ile olan sonuçlar çıkarken "power point" ile olan sonuçlar çıkmaz. bu da aa açılmamış dur açayım denilerek zaten yeterince çöplüğe dönmüş sözlüğü iyice çöplüğe çevirir. mesela:
(bu örneklerin anlamı yok. sadece örnek)
power point ile yapılan sıkıcı sunumlar
powerpoint ile yapılan sıkıcı sunumlar

üsttekini bulamayan birisi alttakini de açabilir böylece aynı şeyden iki tane olur.

evet özensiz başlık açmadır. evet uçurulma için bahanedir. önemlidir. daha makul olmaz.

hayır bu bence özensiz başlık açmak falan değildir. yani tamam olması gereken bitişik yazılandır ama ayrı yazılmışsa da not alınmayı gerektirmez. hacıvat veya karagöz tarafından düzeltilir o kadar. not almak moderatörün işgüzarlığıdır. not alınacak bir hata değildir, bir özensizlik de değildir. herkes her gavurca program adının doğrusunu bilmek zorunda değildir. özensiz başlık nedir? yazdığını bi dönüp okumayan adamın açtığıdır. "kız iserken powerpoint sumunu yapmak" falan derseniz "ulan hem iserken yazmış, hem sumunu yazmış, bi kez de dönüp okumamış" diye özensiz başlık açıyor derler. ya da "galatasaray'ın rekor denemesi" yerine "gassarayın rekor denemesi" falan derseniz budur. program adını yanlış yazmak değildir. ha powerpoint yerine taşak olsun diye yiğit özgür tarzı pavırpoirt falan yazsaydınız belki olurdu.

kimse dünyadaki binlerce gavurca bilgisayar programının isminin nasıl yazıldığını bilmek zorunda değil. programın popüler olup olmamasıyla da ilgisi yok. yanlışsa düzeltilir sadece. not almayı gerektirecek hata değil. ben winzip yerine win zip de yazabilirim, photoshop yerine photo shop da yazabilirim. excell de yazabilirim. evet yanlış yazmışımdır, biri tıklar butona taşıttırır, hatta taşak bile geçebilir benle "sığıra bak excell diyor hahaha" diye. ama bu özensizlik değildir. özensizlik, doğrusunu kesin olarak bildiğin, bilebileceğin, bilmen gereken şeyi (türkçe imla kuralları da bilmen gereken, bilmek zorunda olduğun doğrulardan biridir) yanlış yazıp, dönüp de kontrol etmeden açmaktır. dolayısıyla not alınması yanlıştır.

aramadan/özensiz başlık: 200km/h in the wrong lane varken 200 km/h in the wrong lane

diye bir kaydım var benim de sicilimde. açmadan önce aradım ama birim ve sayı bitişik yazıldığı için bulamadım (ssg birim ve sayı bitişik yazılır demiş, (bkz: başlık açarken dikkat edilecek hususlar) 26. madde). sonra sözlükte ne kadar ayrı yazılmış başlık varsa (ki baya çok var, mesela "mhz" ve "km" şeklinde aramalar yaparak görebilirsiniz.) hepsine tek tek taşıma isteği gönderdim. hiç bi halt olmadı. hala duruyolar öyle.

tartışmaya bilgi olaraktan.

gayet özensiz. ayrı mı yazılıyor bitişik mi yazılıyor bilmek zorunda değil zaten. özensizlik başlık açarken onu kontrol etmemekle ilgili. üç saniyelik iş onun doğru yazımına bakmak.

bu yönetimin garip takıntılarını kafam almıyor. yani hatayı bulmalarına ve düzeltmelerine garip demiyorum ama not düşmeleri. sözlükte yüzlerce troll varken (bunu da yanlış yazmış olabilirim)celeron un dediği gibi benzeri hatalar belki binlerce iken not düşmeleri normal değil. geçmişte de onlarca kişi kibariyenin annesi için garip şeyler söylerken aynı şeyler için canan arıtman için söylediğim için uçurulmuştum. galiba galadnikov sorunu çözmüştü ama ben format için bu kadar ayrıntıya girince ister istemez moderatörlerin objektifliğini kaybettiğine inanıyorum.

yaygın bilinen yanlışlardan biri de, "sözlükte o kadar troll varken benim hatamın göze çarpmasını anlamıyorum" cümlesinde saklı. sözlükteki troll'lerin sayıca fazlalığı ile kendi halinde bir yazar olarak yaptığınız hata arasında nasıl bir ilişki kurabilirsiniz ki?

bunun özensiz başlık sayılmasının sebebi, ansiklopedik bilgi gerektirmeyen bir hata olması diye düşünebilirsiniz. yani "powerpoint" mi doğru "power point" mi doğru diye kontrol etmek için ekşi sözlük arama kutusuna birini yazmanız yeterli.

kaldı ki bu kontrol mekanizması kötü bir şey değil. tam tersi, doğru bilgiye ulaştıran sevdiğimiz bir mekanizmadır.

modesttiago: Başlık gayet özensiz ve not da son derece doğru bir not. galadnikov'un söylediğinden fazla bir şey söylemeye gerek yok gibi geliyor bana.

celeron 300a: Başlık açma kriteriyle özel isimlerin yazılışını karıştırmamak gerekiyor. Sizin sözünü ettiğiniz şey bir t.A.T.u. albümü. Dolayısıyla özel bir isim. Onu başlık açma kriterlerine uydurmanız/uydurmamız söz konusu bile olamaz. Adı ne ise öyle açılır o başlık. Özel isimler için başlık açma kriteri uygulamak gibi bir şey yok ortada.

@nuage, özel isim olmasıyla ilgisiz. wikipedia'da, amazon'da, last fm'de, hatta resmi sitelerinde ayrı yazılmış.

edit: şimdi baktım bana not düşüldükten 10 gün sonra başlık taşınmış. "200 km/h.." şeklinde şu an. hadi bakalım ne olacak benim mağduriyetim ?

@nuage: ben özel isimlerde, hatta özelin de özeli olan isimlerde (hususi olarak hatalı yazılmış şeylerde mesela) not alınmasını yanlış buluyorum. yani bu bir bilgisayar programı adı. özensizlikten çok yanlış bilme, doğru zannetme gibi bir durum var. deniyor ki "sözlükten doğrusuna bakmak üç saniye". tamam da adam doğruluğundan şüphe etse bakardı zaten. doğrusunun nasıl yazıldığını bilmek zorunda olmadığı gavurca bir özel marka ismini yanlış yazdı diye niye sicile işleniyor ki. tamam yanlış yazmışsa taşınır. yani her başlık açışımızda bir yabancı, hatta türkçe özel isim, marka falan acaba doğru mu diye tek tek bakacak mıyız? bu özensizlik değildir bence. sadece yanlışlıktır. alparslan türkeş yazmak yerine alpaslan türkeş yazmak da özensizlik değildir mesela. yanlışlıktır. bence özensizlikle yanlışlığı karıştırıyorsunuz. bütün moderatörler yapıyor bunu hatta. nedeni ne olursa olsun hatalı açılmış başlığı not alıyorsunuz ve bu yanlış. not almanız gereken şey, yazarın vurdumduymazlığıdır, siklemezliğidir, yazdığı şeye dönüp bir bakmadan çöp gibi başlık açmasıdır. alparslan türkeş yerine alparlan trükeş yazıp, kafasını kaldırıp "doğru yazdım mı lan acaba, yoksa hızlı yazarken bir hata yaptım mı" diye düşünmesi gerekir. bu ikisi arasındaki farkı da moderatörün anlaması gerekir.

tan diye bir şarkıcının albümü var. adı "yıldızlarda kayar" (da bitişik, evet aynen böyle). şimdi ben bu albümün başlığını, imla kurallarına göre düşünüp "yıldızlar da kayar" şeklinde açarsam, albümün doğru adını yazmadım, yazılışını bilemedim diye "özensiz başlık" diyip not mu alacaksınız? bence almamanız gerekir. evet, google'dan arayıp 10 saniyede albümün orijinal ismini bulabilirim. ama ben bir şarkıcının imla hatalı albüm ismi koymuş olabileceği ihtimalini düşünüp "acaba da'yı bitişik yazmışlar mıdır" diyip niye aramaya ihtiyaç duyayım ki? olması gereken doğrusunu başlık diye açarım.

ama tam tersi olsa. albümün adı "yıldızlar da kayar" olsa, ben imlayı falan siktiredip "yıldızlarda kayar" diye başlık açarsam bunu not alacaksınız elbet. zira imla kurallarını bilmek ve dikkat etmek zorundayım. bu, başlık açarken affedilmez.

Şurada kibritsuyu ve celeron 300a için epey uzun bir cevap yazmıştım ama, sunucu bağlantısı yapılamadı gibi bir şey dedi ve cevabı gönderemedim. Gitmedi mesajım. Kopyalamamışım da cevabı. O açıklamaları tekrar yazacak zaman bulabilecek miyim, bakalım. Off. Yine de, aciliyeti olan şey için hemen cevap yazayım:

celeron 300a: Notu sildik (Tartışmayı uzatmamak için editledim)

not: yazar doğru halini açtıysa "aramadan başlık" notu düşülmemesi gerekir bence.

kibritsuyu: Sözlükte hata içeren başlık açamak yasak diye bir şey yok. "Hatalı hâli" bile tanımlandığı sürece her şey yazılabilir. Bizim tek amacımızı hatalı ya da doğru bilgi ayrımına girmeden ve buna karışmadan, bilgilerin doğru yerde olmasını sağlamak. Karagözünden moderatörüne kadar birçoğunun zaman ayırıp gönüllü yaptığı bir iş için her birinin fikrini almadan yorum yapmak düzgün durmuyor. Ayrıca, yazarların suistimal edip etmediklerini ya da bunu yaparken iyi niyetli olup olmadıklarını anlamanın yolu yok. Bunu bilmek imkânsız.

galadnikov: "Daha doğru" demişim. İtirazını yapabilir yazar gerekirse.

itiraz edebileceğini biliyorum zaten?
ben başlıktaki durum söylendiği gibiyse notun yanlış olduğunu düşündüğümü belirttim. yazarın başlığın yanlış hali açılmış mıdır diye arama yükümlülüğü yok zira.

ne tartışması vardı da uzayacaktı ki? sen "aramadan başlık notu alınması doğru" dedin, ben de bence yanlış olduğunu söyledim, olay o kadar. üstelik bunu "not" diye belirttim. sonra editlemişsin çıkarmışsın o kısmı, benim neye cevap verdiğim belirsiz kalmış.

"fotoyu" derken tek bir fotoğraf ile HDR olmayacağını, yapacağınız işlemin kötü bir HDR çakmasından öte gidemeyeceğini bildiğinizi varsayıyorum.

photoshop'ta bir action kaydedip tüm dosyalar üzerinde çalıştırabilirsiniz. onu nasıl yapacağım derserniz, kolay bir işlem, internette anlatımları mevcut.

bir kaç yöntem mevcut
yalancı hdr : yalancı hdr tek kareden hdr yapılan fotolar içindir. raw formatında çekilen fotografı istedigin stop araılında ışık ekleme ve açma yöntemi yaparak 3 veya 5 kare haline getirip photomatrix programda birleştirerek
hdr: 3 veya 5 kare çekim yapılır herbirinin stop degerleri farklı olacak şekilde ışık miktarına karanlıga göre senin belirleyecegin miktarlarla photomatrixde birleştirebilirsin. ama tonemapping'i iyi yapmallısın beceremiyorsanda çok kaale alma "black eyed witch" zaten bütün hdr stogunu tek başına kullanıyor :)
saygılar bew abla.

oloneo photo engine..
ücretsiz, user friendly ve çok başarılı..

tek veya birkaç fotodan hdr yapabiliyorsun kolaylıkla.. tek kare raw da basarılı sonuçlar veriyor.

yaptığın düzenlemenin etkisini aynı anda görmek de büyük avantaj..

inverter diye bir modül var onun içinde. flörasanı o çalıştırıyor. değişecek veya onarılacak. ~75 TL bi masraf çıkarabilirler. pazarlık yap, dolaş, onarımı koaly bi durum, ucuza yapan çıkar muhakkak.

%90 ihtimalle sorun bu yüzden.

garantide ise zaten sorun olmaz. ama değilse muhtemelen yeni monitör daha ucuza gelir (tabi lambası bozulmuşsa. sadece bir temassızlık ise de daha ucuza mal olur. servise götürmeyin. nasılsa garanti yok.

static.howstuffworks.com

ispiyonanlamaz. portakalla ilgili bilgi vermiş, düşüncesini söylemiş.



heee editi: gerçi ben başlığı portakal sanmıştım, bu durumda başka başlıkta işleniyor diye ispiyonlardım herhalde.

aslında bu tam bir içerik başlıkla uyumlu değil durumu ama şimdi o kalktı. passion'ın dediği gibi başka başlık demek lazım.

bu konu baska bir baslikta inceleniyor diyebilirsiniz ama pek tabii ki baska bir baslik varsa. burada siz portakal basligini bildirebilirsiniz.

bu entry'i "bu konu başka bir başlıkta inceleniyor" diye şikayet edebilirsin. bakınız verenin ne demek istediğini bilmeyeceğin için başlıkla alakalı mı alakalı değil mi bunu yorumlamıyorlar. başlıkla alakasız bakınız verildi diye entry silinecekse günde kaç kişi uçar.

sanırım senin dediğin olay (başlıkla alakasız bakınız) itü sözlükte entry silinme gerekçesi. orayla karıştırdın sanırım.

bu konu başka bir başlıkta inceleniyor diye ispiyonlarsanız, ispiyonunuz geri döner. bu konu başka bir başlıkta inceleniyor; aramaya inanmadan başlık açmakla ilgili ispiyon gerekçesi. yapmanız gereken; entry'nin altında bulunan > butonunu kullanarak entry'yi portakal başlığına taşıtmak.

eskiden bunlar da başka başlıkta inceleniyor diye ispiyonlanırdı. yazarların başlık taşıtabilmesi açıldıktan sonra kalktı ispiyon. doğru olan, ispiyonyapmak yerine entry'i portakal başlığına taşıtmanız.

doğdum, ağlıyorum. yaşıyorum, mutsuzum. ölüyorum, yalnızım.

Satılık: Bebek patikleri. Çok az kullanılmış.

(Ben yazmadım. Ernest Hemingway yazmış zamanında)

(bkz: şeref geçen gün çok iğrenç bi insansın)
bi saylanmaz

güne uyandı. hemen canı yandı, sustu...

başlığa bakınca ermanen olduğunu anlıyorum artık.

6 :)

"adidas reklamında çalan şarkının adı nedir?"

renkler tadıyordum. doktora gittim. ayarlarım bozulmuşmuş.

kızmıştı. ananıda, ananıda al git dedi.

" daima en çok aşk satar."a inanıyorum.

bu hikaye sadece altı kelimeden oluşmaktadır.

çıkarken adama ingilizce am günü yağ.

en yaratıcı cevaba sürpriz ödül nedir?

hey! bamm, trink, muck, bye, hey!

altı kelimelik hikayesini bitirmi$ti. çok sevinçliydi.

Sadece ikisinin bildiğini, üçümüzün bildiğini öğrendi..

ne içinde, ne dışında, hem içinde, hem dışında...

sikemiyorum çünkü doğru örnek olmaya çalışıyorum.

na na hey hey good bye.

bunlar babadan oğula nesil heralde puuu

benim hatırladığım kadarıyla bu genel bir ford reklamı değil, ford focus reklamı mıydı neydi. hatta ford focus'un ilk çıktığı sene yapılan reklamı bile olabilir.

seni sevmem ama duyuru adına yardım edeyim. ford explorer o çıkan arabalar 4x4 yani. belki işine yarar.
edit: o spin atma şu baştaki mi?
www.youtube.com

evet o duyuruyu açtığım günden beri belki 20 defa falan "bu sefer bulucam" diye saatler süren aramalara giriştim, hala bulamadım.

ayrıca internette ebesi tarihte çekilmiş (50'ler) kıytırık reklamlar bile varken, hele hele böyle "büyük" reklamlar çok rahat bulunabiliyorken (mesela brian may olan bi tane var her yerden çıkıyor), the show must go on çalan bi reklamın kabak gibi bulunabilir olması gerekirdi.

şahsi yorumum, o reklam sadece türkiye'de the show must go on ile yayınlandı. belki orijinalinde jingle falan vardı, ingilizce jinge olmasın dediler, şarkı koydular bodos, mesela hani ?

tabi yanılıyor da olabilirim - umarım yanılıyorumdur yoksa o reklamı bulmak epey epey zor demek oluyor.

bu arada o mustang 94'te çıkmış.

edit: hadi elim boş gelmiş olmiyim bu da günün sürprizi
www.youtube.com

xenophobe, tesekkurler ama aradigim reklam bu değil.

cok gaz giren, "the show must go on"'un ilk saniyesi ile başlayan bir reklamdı.

evet celeron, mustang modellerini teker teker araştırdım. 94-99 arasında üretilen (ve o reklamda kullanılan) model benim favorim. demek ki 5-6 değil de 8-9 yaşında izlemişim reklamı.

sadece turkiye'de "the show must go on" ile yayinlanma olayi mantıklı geldi. unutamadığım o kopru sahnesini içeren ford reklamlarini arayacagım. arkadan da queen'i dayayip izlerim bulabilirsem.

hepinize tesekkurler

o gün bugün :) www.youtube.com

bitrate oranlari da farklidir ayni zamanda codec dts-ac3 olayi da etki eder.

720p xvid dediginiz brrip sanirim. bunlar o yukaridaki kaynaktan riplenenler oluyor genelde.

cok basit bir ornek:

bdrip:
Codec: AVC via x264
Profile: [email protected]
Bitrate: 2660 Kbps
FPS: 23.976
Rate Control: 2 pass

Audio 1:
Codec: AAC Dolby Pro Logic II
Bitrate: 160 Kbps

Audio 2:
Codec: Dolby Digital 5.1
Bitrate: 384 Kbps
(Apple TV 1st gen use TOSLINK to enable DD, or use WDTV Live, or PS3, or VLC on PC)

bluray:
video : 5525 kbps
audio : 1509 kbps DTS
resolution : 1280x720
Size: 7.98GB

videoda da seste de bitrate oranlari orantisiz bir dusus sergiliyor. bunun bir de daha dusuk xvid ripleri oldugunda bitrate 1000 ler civarina duser. kaba bir tabirle 5 te 1 kalite farki olusur (gozle gorunen kalite farki bu denli fazla olmaz)

görüntü bakımından mkv daha iyi. yani codec farkı görüntü kalitesini, dolayısıyla dosyanın boyutunu değiştiriyor.

xvid dediğiniz avi sanırım. onlar genelde mkv'nin de ripi oluyor.

filmin kaç "pe" olmasından öte bitrate önemli. saniyede ne kadar veri akıyorsa (KiloBitPerSecond) o görüntüyü hazırlamak için o kadar olanak var demektir.

6-8 gb'lık, 1280x720 çözünürlükte bir video; 6-8 gb'lık 1920x1080 bir videodan, o boyutlara büyütldüğünde dahi, daha kaliteli bir görüntü verecektir.

moderasyona sesleniyorum; hata yapmışsınız.

(bkz: hele otur bi soluklan yiğenim)

hatalı entry örneklerini falan incele önce. sonra yavaştan başla yazmaya.

ediz: heyecanını iyi anlıyorum pampa. baa da öyle olduydu aynı.

kitap yaz.

hayırlı olsun panpa. sakin ol. kendini entry girmek zorunda hissetme. her zaman yaptığın gibi başlıklarda dolaş. bir fikrin, söylemek istediğin bir şey olursa yaz gitsin. eğer kimsenin daha önce fikir belirtmediği bir konuda fikrin olursa başlık açarsın.

son söz: troll olma. troll'leri sevmiyoruz

faydalı bilgiler:

i.başlık açarken dikkat edilecek hususlar
ii.hatalı entry örnekleri
iii.legal entry örnekleri
iv.yazarların uçurulma sebepleri
v.sözlükle ilgili büyük yanılgılar

kimse söylememiş.
(bkz: format at)

hz. muhammed, atatürk, ermeni soykırımı, kürdistan, galatasaray, recep tayyip erdoğan, fenerbahçe başlıklarına 2'şer dakika arayla entry girip iddialı bir giriş yap.

sakin ol ve elindeki klavyeyi yavaşça yere bırak.

mont giy

fenerbahçe başlığına: çok sevdiğim, çocukluktan beri tuttuğum, sarı-lacivert renklere sahip takım. gibilerinden entry girme. kısacası amerika'yı yeniden keşfetme, yeter.

zirvelere katıl ve eğlencenin dibini bul

kadınlara güven olmaz,
vardır bir bildiği.

hayır; adını ve soyadını bilen herkesin, kendisi hakkında bir sürü bilgiye erişmesinin tehlikelerinin farkında olduğu anlamına geliyor.

edit: soruyu tekrar okudum da, ne kadar komik olduğunun farkında mısın ? facebook ayarların ilişkinden duyduğun memnuniyete mi endeskli ? facebook arkadaşlarının, anne babanın, köşedeki bakkalın da kulandığı bir şey değil mi ? senin facebook idrakın, tamamen üreme partneri bulmak mı ? ne farkın kaldı ismail YK'dan, o şarkıdaki insandan ?

daha önce facebooktan canı yanmıştır ondan gizlemiştir. true story bro.

@celeron
yav ne bilim. soruyoruz işte. genel olarak demişim hem.

ara kısmına cansu yazıp gelen herkesi sıradan ekleyen abazanlardan kaçmak anlamına gelir. akıllıca ve gerekli bir şey bence.

edit: erkeğim. haklı olduğumu söyleyen mesajlar atmayın.

sgbg haklı.

bazilari ismini az bucuk degistirerek girip, istedigini ekliyo. bence iliskilerle ilgili bir anlam cikmaz. isterse profili alir, foto koymaz, her seyi kapayabilir ama aramalarda cikar...hali ve durumu hakkinda hic bir bilgimiz olmaz. ya disaridaki dunyada super bir ortami vardir, cok gezip tozuyodur, cevresi genistir, bir de online sosyal ortamlar
da takilma ihtiyaci hissetmez, ya da inektir, is konsantrasyonu maximumdadir, cok vakit harciyorum, harcarim hesabi yapar. ikisi de cok benim cevremde. bir gizemi olayi yok yani

the great train robbery

kukushka

perfect creature var. güzel bir gerilim. ben çok keyif almıştım izlerken.

izlemediysen juno. birden çok defa (4-5) izleyebildiğim tek film. vıcıklaşmadan iç ısıtma potansiyeline sahip.

I'm a cyborg but that's ok
Adams aebler
Being There

japon filmi olmasın demişsiniz ama miyazaki nin çizgi filmlerini önerebilirm size bugün izlemeseniz bile aklınızda bulunsun yukarıda belirttiğiniz tüm türlerde çizgi filmi vardır miyazaki amcanın

komedi istiosan hangover izle.
romantik istiosan wicker park, atonement'te iyidir.
oscarlı filmlerden black swan, the king speech, the fighter da izlenebilir.
türk filmi istiyosan prensesin uykusu benim hoşuma gitti baya.
garden state'te iyiydi. natalie portman seviosan.
prestige izlemedysen onu izle derim son olarak.
son zamanlarda izlediğim filmlerden aklımda kalanlar.

birden fazla blogun var ve install dedikten sonraki ekrandaki kutuda yanlış blog seçili.

bildim mi ?

maalesef, tek blogum var.

o zaman customize'da theme'e tıklayınca bir sayfa kod, ve altta "disable custom HTML" yazıyor. ona tıklamak gerek.

bu sefer olmalı.

beyaz masa

Edemezsin. evini izole ettirmen en kolay çözüm yolu olur.

not: bir an yazdığıma bakınca barın sahibi sandım kendimi. şikayet et istersen şikayet edebilirsin çünkü ama sonuçlanıp sonuçlanmayacağı muamma.

kılıfı mı yıkadın anladım da. kılıfla alakası yok o kokunun. eğer plastiği toptan yıkadıysan hiç yapmasan da olurdu. o koku hep orada olacak. malzemenin plastik olmasından kaynaklanıyor çünkü sklfjd

aynen öyle. küçükken hatırlıyorum, annannemin belki 10 yıllık torbalarında bile o unutulmaz koku vardı.

Kalitesine göre oluyor o koku. Aslında kalitelilerde de oluyor başta ama sonradan geçiyor. Eğer kendiliğinden geçmezse uğraşmayın boşuna.

sıcak su torbası hassas meseledir, iyisini almak lazım medikalciden falan çünkü ucuzu kokar patlar Allah korusun su sızdırır,yanarsın Evet. Bi de uyarı, direk üzerinize koymamanız gerekiyormuş yani organlara zararı varmış. havlu veya işte o peluş meluş kılıflardan koycakmışız.

yalan söylüyor olmasın ? :)

bios'a koyduysa (yani daha açar açmaz şifre soruyorsa) kasayı yan yatırıp açtıktan sonra pili sökerek bir süre beklemek, sıfırlayacaktır.

windows'a koyduysa, XP'de (vista ve 7'de de geçerli mi bilmyorum) açılırken F8'e basarak güvenli kipte bir bakın. "administrator" görünebilir. bu hesapla içeri girip, yeni bir kullanıcı hesabı oluşturup, yeniden bşalatarak bu şifresiz hesabı kullanabilirsiniz. eski şifreli hesabın masaüstündekiler, belgelerimindekiler, sonsuza dek şifreli kalacak.

"yok ben şifreyi istiyorum, o kullanıcı hesabındakiler önemli" diyorsanız, muhtelif programlar var

pcsupport.about.com

ancak uzun sürebilir, işe yaramayabilir.

var. cia commender ile yaparsın disketten bide usb diskten çalışıyo sanırım biraz bakın program için

teşekkür ederim ama buldum :)))

başlangıçta ctrl alt delete yapıp kullanıcı adı yerine : adminstrator yazıp giriyor kullanıcı hesaplarından da diğer hesabın parolasını kaldırıyor ve olayı çözüyoruz

admin hesabında şifre olsaydı hiren's bootcd ile açıp şifreyi resetleyebilirdiniz, aklınızda olsun.

yeraltı zenginliklerinin çoğunun önümüzdeki yüzyılda tükenecek olması. (no1 petrol)

iklim anormallikleri zaten, küresel ısınma, kutupların erimesi vs. vs.

metropol hayatının, teknolojinin, sosyal yaşama darbe vurması. yalnızlaşmamız (burada karşı grup "ama feysbuuuk vaar, sosyal medya vaar" diye atlayacaktır. hazırlıklı olun. insan görmenin önemine değinin.)

kirlilik, başlı başına bi olay. ne kadar geri dönüştürsek de yaksak da kurtarmıyo. bi de bunun doğal yaşama etkisi ki oy oy.

çok gaza gelirseniz yine modern iş dünyasına, kapitalizme, küreselleşmeye, iş gücünün hunharca tüketimine, plaza köleliğine falan değinebilirsiniz.

bi de ntv yayınlarının "iyimser gelecek" diye bir kitabı var ortalıkta, karşı tarafın eline geçtiyse / geçecekse dikkat edin.

göktürk yazıtları mı ne, böylee antika bir dönemde yazılmış yazıtta gençlerin çok laubali oldukları, değerlere sahip çıkmadıkları, böyle giderse sonun çok yakın olduğu tarzı bölümler varmış. ne zaman biri zamanın kötülüğünden bahsetse, hep bu gelir aklıma.

nereden buldun üstü açık gt =)

Hayirli olsun. Kapali garaj...

@host, yok coupe canım. grancabrio değil. korumak için branda yani böle geçiriyiosun üstüne hani
@sincap, hemen yaptırıyorum

hangi şehir olursa olsun sanayide kazım usta

ev al arabaya.

bu arada kaça aldın hacı?

ben kılıf falan kullanmıyorum, iki tarafa da jelatin taktım, yeter o bana.

ben buldum buldum, bence bir kılıf almak gerek.

dealextreme.com da bir çok kılıf var.

bağdat caddesi'nde peros'un altındaki star spor dükkanının önündeki işportacıda güzel çeşitler var, 2 tanes 10 lira.

bence deneyerek al.

ben yeni iki tane ipod touch kılıfı aldım, deal extreme'den ısmarladım. onlar gelinceye kadar da bunları kullandırtıyorum çocuklara.

biostan otomatik kapanma derecesini yükseltebilirsin. bu seferde yanma tehlikesi baş gösterir en güzeli temizlik.

soğutucu alabilirsin altına. 5 liralık dandik bişey alma, paraya kıy alüminyum güzel bişe al fanlı manlı. ya buna para vereceksin, ya da en yakın "notebook tamiri yapılır" yazan dükkana para vereceksin. tavsiyem ikincisi.

öncelikle sert zeminde kullanacaksınız, öyle yastık yorgan üstünde değil.
muhtemelen biliyorsunuzdur ama varsayımlara güvenmemek lazım.

masanın üzerinde kullanıyorum evet. en güzeli temizlik derken, dosya temizliği mi içini açıp tozları temizlemek mi, başka bir şey mi anlamadım tam.

tozlar. tozlar olunca soğutma kötüleşiyor. sonra ağır kullanımda sıcaklıklar çpok yükseliyor. sistem de bakıyor gidişat kötü, çat diye kesiyor elektriği bir şeyler zarar görmesin diye.

fan bozulmuş olmasın ? öyle çat diye kapanmaması lazım.

paraya kıyacaksın zalman soğutucu alıcaksın alıaksın eğer benim gibi hp kullanıyorsan bilindiği gibi genelde hplerin bi ısınma problemi vardır bu sorunu benim laptop servise gidip harddiski değişince düzeldi sanırım laptoplarda hazır gelen harddiskler biraz eski yapım oluyor ve ısınıyor çoğu kişi ne alaka dicek ama benim kinde toshibanın bi hdd si wardı servise gidince hdd değişti western digital takıldı fanı can sıkıntısına kullanıyorum o el yakma kalmadı eskisi gibi :) işlemci gerektiğinde ısınıyo tabiki..

requiem for a dream

izledim onu. başka var mıdır

sen izlediklerini yaz, uğraşmayalım madem başka söyleyelim.

canim kardesim
lilya 4-ever
oldboy (veya serinin diger filmleri)
Chugyeogja
sleepers
agora (digerleri kadar etkili olmasa da)

Hotel Rwanda

canım kardeşim tarzında bişeyler var mıdır önereceğiniz ? biraz depresifim de... :)

ne istediginize karar verince haber edin.

(bkz: çılgın sekreter jale)

canım kardeşim dior yau.. biz de adam sandık yazıyoruz. senin rengin belli oldu..
russian institute senin pakın.

@yapacakbirseyyok : cevabı 2 kere silip 2 kere yazarak,siz kendi renginizi belli ediyorsunuz.

cashback ne alaka la?

www.imdb.com

irreversible tam senlik :)

(bkz: dünyayı kurtaran adam)
kesinlikle beyşn felci geçirirsin

donnie darko,the jacket,the machinist, oldboy... aklıma gelenler

Felon.


edit: felç etmeyebilir ama canım kardeşim diyince şey ettim.

(bkz: Mar Adentro)

The color purple.

www.imdb.com

garantili..canım kardeşim tarzına da uyar.

onun kapanması öyle :)

bu durumdayken ultra düşük bir tüketimi var, hiç farketmez yani. yanlış bilmiyorsam 24 saat sonra tam kapanıyor, o açılış zaten uzun süren açılış, elma logosuyla başlıyor.

toplu olarak halletmek için,

komut satırı aç (cmd)
c:\users\ahmet diye başlayacak muhtemelen
cd music
attrib *.jp* +h /s

tüm resim dosyalarını gizli hale getirecek. gizli dosyaları açık göstererek kullanmıyorsan görünmeyecekler. iyice kafan atarsa atrib yerine del yazarak silebilirsin de (mesuliyet almam :P)

normalde windows aramasından da yapılıyor ama 7'de değişti komple ortalık, ben bulamadım kolayını.

edit: windowsun "müziğim" klasörünü kullandığını varsaydım. eğer müziklerin "d:\osman" klasöründeyse oraya gitmek için

d:
cd osman

komutları iş görecek.

referans, başvuru.

bunu bulabileceğin en ubuz yerler, bilgisayarcılar. notebook tamiri yapılır, elektronik tamir vb. işte o tarz yerlere git. 19v 4.74 amper de, onlar sana verir uyumlu bir tane. çok para verilecek veya zor bulunan bir şey değil yani. GG çakalları bi dünya para istiyor

tunçmatik marka adaptör kullanıyorum son 8 aydır filan gayet iyi durumda kabloları temas noktalarını özensiz kullanmama rağmen her hangi bir sıkıntı çıkarmadı hala.. darty' den almıştım..

www.darty.com.tr

kredi kartına taksit imkanları filan.. tavsiye ederim..

bilgisayar gayet bence neler yapılıyodu onla.

edit: home computer diye ayrı bir kategoride incelenmiş bu ve arkrabaları.

"The Amiga 500, also known as the A500 (or its code name 'Rock Lobster'), was the first “low-end” Commodore Amiga 16/32-bit multimedia home/personal computer."

der wikipedia. bilgisayar yani.

sadece oyun kosolu kesinlikle değildi o dönem masaüstü yayıncılık vb uygulamalar için de ukllanılabiliyordu. hatta workbench uygulaması görsel olarak windows'un temelini oluşturur.

kesinlikle oyun konsolu değildi..

Amiga BASIC'le bile güzel programlar yazılırdı. Birçok iş programı vardı. Lotus 1-2-3'ün bile bir sürümü vardı, şimdiki Excel gibi bir programdı ve birçok şirkette kullanılırdı. PC'ler cırcırlarken Amiga'da gerçek müzik yapardınız, çözünürlük kaldırdığı kadar grafik işleri yapardınız. PC emülatörüyle birçok PC programını çalıştırırdınız. Internet'e bağlananlar bile vardı internet Türkiye'ye geldikten sonra.

oyun konsolu değil, zira workbench işletim sistemi falan çalışabiliyodu.

farklı tarayıcılarla aynı şey oluyorsa, flash player veya ekran kartı sürücüsünün suçu.

camendesign.com
www.macslocum.com

bunlar ile bir deneyin. eğer videolar sorun çıkarmazsa kabahat flash'ın demek. firefox 4 - ie9 - chrome ile denemenizde fayda olacaktır.

gönderdiğin linteki videoları açabildim.Zaten başka sitelerdeki videoları sorunsuz izleyebiliyorum bir tek youtube da var sorun.O da yeni çıktı eskiden herşey normaldi.Flash player dan desem sorun yeni güncelledim onu ekran kartının sucu desem eskiden izlerken ya da başka sitelerde izlerken neden yotubeda izlemiyorum anlamadım.Napıym sen söyle??

vaktinde host dosyasını düzenlediysen onu temizlemek ??? başka da bir şey gelmiyor aklıma. tüm tarayıcılarda sdece youtube'da sorun olması pek ilginç zaten.

parantez içi toplam seeder, parantez dışındaki o an aktif olanlar

toplam seeder ne demek ki? aktif olmayan offline adamı nasıl seeder olarak gösteriyor?

5 leecher - hala indirip download + upload yapanlar
4 seeder - bitmiş ve upload yapanlar

parantez içindeki sayı bağlanma potansiyeliniz bulunan toplam seed sayısı, parantez dışındaki sayı o an bağlandığınız seed sayısı.

montreal haklı

6 yıldır torrent kullanıyorum.
montreal'in dediği doğrudur.

celeron için sesli güldüm editi: 12 yaşındayım :)

stcc, montreal, minus haklı.

edit: the smoke da haklı. ve ben 6 yaşından beri torrent kullanıyorum.

youtube da var.

teşekkür ederim ama onu kastetmedim.dikkatli okursanız arka fondaki slayt tan bahsettim. :)

resmi ürün tanıtım sunumunu internete vermeyeceklerini düşünüyorum ancak ben bulurum diyorsan, ppt değil, keynote diye arayarak başlayabilirsin.

örnek: "ipad 2 official presentation keynote"