Bostanlının arkasında trenyolu üzerinde nergis metro duragını bostanlı istikametinde geçince sırasıyla birsürü nargileci var. Bunlardan en iyisi de Şiva Cafe. Nargileleri bir harika..

arkadaşın dediği sırada "cafe Q" iyidir.

orada bostanlıda bir tek sultan köşkünü biliyorum ama orada hem pahalı hemde köz için yalvartıyorlar resmen

küçükparktaki, sağ tarafta kalan 5. yada 6. mekan.
sağında yemek yenen bi yer kalması lazım. orasının iyi nargilesi

@female demo
fazla net bir tarif olmadımı sağol bakarım :)
Başka bi yer var mı bornovada Kalyan cafeye iyi dediler nargilesi iyidi ama ergen katsayısı yüksekçe

küçükparkta café smart var, nargilesi iyidir, yalnız sessiz sakin kısmını küçürkparkta bulman zor tabi.

Franchise fee olabilir

lisans ücreti de olabilir.

partnership ücreti olarak geçiyor olması lazım.

tv'nin ömrü dolduğu fikri çok mantıklı değil. zira geçtiğimiz haftasonu hali hazırda güvenlik kamerasına ekran olarak bağlanmış commodore 64 ekranı gördüm. hiç tamirsiz.

şöyle birşey www.reitix.com

LCD TV ile CRT arasındaki teknolojik olarak epey fark var yalnız. LCD'ler böyle sikko arızalar vermeye çok daha yatkınlar.

ikiniz ödemelisiniz. zira kimin yaptığını ve hangi zaman aralığında olduğunu bilmiyorsunuz. belki arkadaşın sana bir şey demek için geldi ve çarptı? bilemezsiniz. ikiniz ödemelisiniz.

Şöyle birşey var ;
40.000 - 90.000 saat arası. 4-10 yıl olarak yazmışlar.(Tabiki teorik)

en.kioskea.net

2007de aldığımız arçelik Lcd hala çalışıyor bu arada.Alınması itivariyle ilk 4yıl cafede günde en az 15 saat açık kaldı.

Yani philips marka bir lcd çok daha uzun süreler dayanabilir diye düşünüyorum.

darbe almış sanki.

alkolü getiren de sizle evde kalan diğer kişi değil mi?

ikiniz ortaklaşa ödemelisiniz.

Ben sadece %95 alkol oranına takıldım :) yoksa hala kendine gelemedin mi..
Şaka bir yana hatırlamadığınız bir olay var ortada belki televizyonla güreştiniz ya da yastık savaşı yaparken tvye zarar verdiniz, ben olsam arkadaşıma söylemem beraber ödeyelim diye zaten arkadaşım teklif eder.

su teması gayet bunun gibi sonuçlar doğurabilir. tv nin üzerinde su olmayıp çevresinin ıslak olması tv nin arbededen nasibini almadığını göstermiyor bence.

zaman mekan kavramını kaybedecek kadar birlikte sarhoş olabilen kişilerin sonuçlar konusunda ben odada değildim vs. gibi savunmalara girmesi asıl sorun.
sizin yerinizde olsam ev sahibinin zararını karşılar içtiğim şeye ve kimlerle içtiğime dikkat ederdim.

ev sahibinin zararını karşılamalısınız.

arkadaşlığınıza bağlı. aynısı benim başıma gelse (ben ev sahibiysem) gider kendim öderim, para çıkıp çıkmamak o arkadaşlarımın tercihine kalmış, kimsenin parası kimsede kalmaz zaten bizde.

bunu düşünmeyiz bile yani.

içkiyi üreten firmaya rücu edin

görüyorum ve artırıyorum.
su dediğiniz şey LCD tvnin kendi sıvısı olmasın sakın!!! ekranı çatlatmış ya da kırmışsanız, eh adı üzerinde zaten Likit(sıvı) Kristal Ekran :)

ayrıca şu içkiyi ben de merak ettim. link neyin varsa yollayın da haftasonu takılalım. bizim için sorun yok tvmiz crt. değiştirmiyoruz. kırılmaz.

parayı da üçe bölün. kimin ne halt ettiği belli değil sonuçta

TV'yi tamirci bir görsün, içini açsın baksın ne olmuş, belki ucuza kurtarırsınız

Sanki "Evet, oynanmıyor" cevabı için "Cenk, senin bilgisayarında call of duty oynanmıyor değil mi?" gibi sorulması lazım. Ama tamamen sallıyorum tabi..

bence evet oynanmıyor demek daha mantıklı. ama sanırım dilbilgisi olarak hayır doğru olan.
ama benim kafamı da karıştıran konuşardan biri. cevaplarımın doğruluğundan emin değilim.

Hayır oynanmıyor, soru aslında oynanıyor mu demek istiyor.

Akademik olarak doğru olanı Evet, oynanmıyor bence.

birincisi daha doğru gibi ama vurguya göre de değişebilir.

oynanmıyor öyle mi? dese cevap olarak evet derdim.

En sevdiğim sorunlardan biri bu, çok güzel kafa karıştırıyor.
Benim yöntemim şu; önce soruyu çeviriyoruz:
- Cenk, senin bilgisayarında call of duty oynanıyor mu?
+Hayır, oynanmıyor.
Bu soru ve yanıt kuşku oluşturmayacak şekilde doğru. Buradan bu soruyu tersten sorunca yanıtı da ters vermemiz gerekir diye düşünüp "evet, oynanmıyor"a oy veriyorum.

- Cenk, senin bilgisayarında call of duty oynanmıyor mu?
+ evet, oynanıyor.

oldu mu? olmadı. o yüzden "+ evet, oynanmıyor." olacak.

oynanıyor mu? evet, oynanıyor. ya da olumsuzu hayır, oynanmıyor.

oynanmıyor mu? evet, oynanmıyor. ya da olumsuzu hayır oynanıyor.

doğrusu budur.

- Cenk, senin bilgisayarında call of duty oynanmıyor mu?
+ Evet, oynanmıyor

- Cenk, senin bilgisayarında call of duty oynanıyor mu?
+ Evet, oynanıyor

Şöyle düşünmek lazım; cevabım tam tersi (oynanıyor) olsa ne diyecektim?

---------------------------------------------------------

- Cenk, senin bilgisayarında call of duty oynanmıyor mu?

+ • hayır, oynanıyor | • evet, oynanıyor..

---------------------------------------------------------

Cevap "oynanıyor" olsa "hayır, oynanıyor" diyecektik, değil mi? Çünkü "evet, oynanıyor" demek çok saçma olurdu. Bu durumda:

oynanıyorsa: "hayır, oynanıyor"
oynanmıyorsa: "evet, oynanmıyor"

şeklinde olmalı. Çünkü şöyle olması tutarsız olur:

oynanıyorsa: "hayır, oynanıyor"
oynanmıyorsa: "hayır, oynanmıyor"

Sonuç: Doğru cevap "evet, oynanmıyor.."

soru bir evet/hayır sorusu olduğundan evet ya da hayır dediğinizde sorunun cevaplama faslı tamamlanmış oldu. sonrasındaki 'oynanmıyor' kısmını ayrı düşünmek gerek, zaten bu nedenle araya virgul koymak gerekiyor.

soruya evet cevabı verdiğinizi varsayarsk, ardından oynanmıyor ile kendi içinde çelişki yarattığınızdan doğru cevap 'hayır, oynanmıyor' olmalı.

(bkz: ben sizin rabbiniz değil miyim)

yalnızlık kişinin kendine yakışanı giymesidir.

bunun çok güzel bir tanımı vardı net hatırlamıyorum ama, yalnızlık çevrende insan olmaması değil de düşüncelerini zevklerini anlatabileceğin birine yani kendi kafanda birine sahip olamamaktır gibi.

Benim için risktir.

yanlızlık seni anlayan bir kişi bile varsa yok olur bence.

Kaynak belli . Nereden çıktı şimdi bunlar diye sormayın.

Ayrıca birinci yazılanı onaylamamışsın o yüzden ayrıca kişinin kendine yakışanı da giymesidir.

why so serios?

iiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiii____i____iiiiiiiiiiiiiiiiiiiiii

gece korku filmi falan izlersem ya da aklıma cinler-periler falan geldiğinde hafiften bir tırsma oluyorsa bende, o anda evde yalnızım demektir. ve ancak o zaman hissederim yalnız olduğumu. demek ki benim için yalnızlık, gece herhangi bir vesileyle korktuğunda, evde tek başına olmak demek. ne fazlası ne eksiği.

take a minute +1500

Yalnızlık bence annem ve babam öldüğünde başlayacak benim için. Şu an yalnız hissetmiyorum hiç.

Arkadaşların veya sevgilinin gidereceği şey yalnızlık değil, getireceği şey de yalnızlığı götürebilecek bir şey değildir bana göre. Yalnız kaldım diyebilmem için ailemi özeillikle annemi ve babamı kaybetmem gerek.

Somut bir yalnızlıktan bahsediyorsan da evde tek olmak hoşuma gidiyor yalnızlıksa, bir başkasıyla yaşamak istemiyorum hiç. Sevgili ve eş de dahil. Sevgilim yokmuş, arkadaşlarım yokmuş, aramışım işleri varmış gelememişler bunları takmayı bıraktım çoktan. Kendiliğinden oldu bu. Benim şu an bi yalnızlığım yok. Tek başıma takılmayı da dert etmem daha çok severim hatta.

Şu an keşke sırf bedenen bile olsa burda biri olsaydı dediğim nadir yerlerden biri tek yemek yemek zorunda olduğum yerlerdir. O işi hiç sevmiyorum ev dışında. Bir de çok güzel bir şey yediğim veya doğal bir olaya şahitlik ettiğim zaman, muhteşem bir manzara, yıldız kayması, gökkuşağı çıkması falan ah şu da olsaydı dediğim olur o kadar.

kalabalık savunma arasında kendini unutturmakta zorluk çekmeyen forvetin hissiyatıdır bazen.

bazen sırf yalnız olduğun için gol atıyor olabilirsin.

Çok güzel bir yazı ve yalnızlık...

www.vazgectimsenden.com

yalnızlık her ne kadar birilerinin gitmesiyle yaşanıyormuş gibi görünsede bunun aksine kendi tercihlerimiz sonucunda yaşadığımız olgudur.

Sevdiklerin arasında da yalnızlık yaşanabilir. Bu duygu senin kalbinin mantığının olmak istediği yaşamak istediği yerle ve olayla ilgilidir.

yalnızlığın yapılmış tüm tanımları eksik ve hatalıdır. yalnızlık şarkıdaki giden gelmiyor acep nedendir denilen yerdir çünkü. geri dönüp tasvirini yapacak kimse olmadı daha.

insan beyni, bilinçaltı ya da psikolojisi adına ne dersen de farketmez, çok ileri çok gelişmiş. görmek istediklerini görüp kalan herşeyi saklayabilir. kendini duruma göre düzenler, c.tesi sabahı facebook hesabını açıp candy crush oynamadan önce diğer insanların kahvaltı fotoğraflarını, fotoğrafların altındaki yorumları okur ama hiç birşey hissetmezsin anlamazsın yalnız olduğunu. senin için önemli olan candy crush daki lanet bölümü geçmektir.

yalnız olmasaydım demene izin vermez kendini korumak isteyen kişiliğin. çıkmazsın o yüzden evden aramazsın hiç mekan bilmezsin de zaten.

yalnızlık budur!

www.youtube.com

Gerek yok ama bence kestirin yine de. Vize alırken kıl birine denk gelirsiniz belki.

ya ben vizesiz bir sınırdan geçerken bile o anda da sakallı olmama rağmen otobüsten indirdiler, soru sordular, yok bu sana benzemiyo dediler filan. ki bunu yapan bosna polisi. yani sakallı olacaksa bile biraz düzgün çıkacağınız bi fotoğraf olsun :)

kes baba.

bana bir şey olmadı. Avrupada 8 ülke gezdim.

ben kesmedim, sorun yaşamadım.

yurtdışına çıktığınız tarihte de benzer bir sakalınız olacaksa kesmeseniz de olur. o foto ile seni kıyaslayacaklar nihayetinde.

kestim sakalı :) parladım. yurtdışında bu uzun sakala dönmüş olucam. sorun cıkmaz umarım

1.Amerikan mandası olmamız lütfedildi.
2.ABD ile aramızda savaş çıkmaz, çıkamaz. Biricik müttefikimiz ve NATO üyesi.

incirlik üssü soğuk savaş döneminde komünizm tehlikesi(!) üzerine abd ye verildi. o dönem ki amacı, silahlanma yarışında güç gösterisi yapmasından endişe duyulan sovyetleri caydırmaktı.

1- bize herhangi bir avantajı yok..

2- o üssü sen amerikaya değil, amerika sana kapatır..

1-menderes donemi disisleri bakani fatin rustu zorlu abd ile onlarca 2'li anlasma yapmistir. O donem meclisten yetki almisti, meclise danismadan tek basina anlasmalara imza atabiliyordu. Bircogu halen gizli bu anlasmalarin hatta demirel'in 70lerde bir donem aciklamasi var ben bile bilmiyorum bazi anlasmalari diyor.(zaten fatin'in idam edilmesindeki en buyuk rol bu). Karsiliginda bence demokrat partinin yeniden secilmesi garantisi verilmiustir, truman/marshall yardimlari falan vermislerdir. Cerez yani.
2-abd ile savas cikmaz. Turkiyenin yeri her daim bellidir, nasil cin rusya iran ittifaksa, turkiye abd ile oyle tarihsel ittifaktir. Ama de ki aralari bozuldu savas cikti ussu kullandirmazlar tabii abd'ye.

ben sürekli istanbul'dan ankara'ya götürüp getiriyorum. sadece araba batıyor, şimdilik bir şey olmadı.

yalnız kafesi emniyet kemeri ile sıkıştırın ki düşmesin fren yaptığınızda.

Klima çok çabuk hasta ediyor muhabbet kuşlarını, aynı şekilde cereyanda kaldıklarında da hasta oluyorlar, klimanın direkt vurmadığı ve cam açınca cereyanda kalmayan bir yere koyarsanız sorun çıkmayacaktır. Bu arada buradan bir sormayı deneyin, belki bakmak isteyen çıkar?

klima direkt carpmazsa sorun olmaz gibi. bir de direkt gunes isigi gelmesin uzerine. kemer ile sabitleyin. hafif bir muzik de belki iyi olabilir bilemedim simdi

kuşcudan ilk kanaryamı aldığımda kucuk minicik karton bi Kutunun içine koydu hayvanı kapattı her 2 tarafınıda
nasıl olur derken bu şekilde 12 saatlik otobuse verdiğini soylemişti kuşu şaşırmıştım ama uyuyorlarmış zaten kendinide bu şekilde etrafa çarpmıyormuş arada elinize alıp su verirsiniz molada kafesine koyarsanız. evet biraz hayvana eziyet oluyor ama kuşumu çok kafeste taşıdım arabada hayvan korkuyor kafeste çırpınıyor

kafesi sağlamca yerleştirdikten sonar üzerini bir örtü ile kapatın. yeterli olacaktır.

burgcry a attimde diğeri leyla?

sağol.
ya bilemiyorum nick'i öyle görünüyordu.uçurulmuş mu yani ne olmuş?
evet, öyle demekmiş. tamam teşekkürler. :/

Merhaba,
ne nicki be aracılığı ile haberdar oldum. Sanırım bir sorunuz varmış?

elizi kolunuzu sallayarak gidip alabiliyorsunuz. ancak mafyaya yakalanma ihtimaliniz var (şaka değil) o yüzden gerçekten hiç çaktırmamak lazım.
banka müdürü konusunda da kısmen haklısnız. yani onun da onaylatma kısmı falan var. yani şube müdürü alıp kaçabilir yoksa :) ama bu kısmı bilmiyorum. ancak üstteki metod en kolayı. gidin, alın çekinizi. oradan da bi bankaya. ben geldim. cebimde de 40 trilyon (böyle söylemek daha zevkli) var deyin. sonra şubenin karışmasını izleyin! :D

@ben smyrna bence o 40 trilyon isabet eden bilet ile MP idaresine gidersiniz gitmesine de, çeki aldıktan sonra oradan şubeye kadar rahatça gidilebilir mi, onu bilemedim işte :D

ya da siz şubeye giderken arkanızdan MP'de çalışan 20 kişi koşturuyor da olabilir. 40 trilyondan bahsediyoruz :)

@1 Mesudiyeli Mesut


note+banka müdürü akarrr

önce avukatı arayıp karını boşamak üzere evrakları tamamlamasını istiyosun. sonra bi aston martin bayisine gidip en yeni modelden spor bi aston martin çekiyosun. en son olarak da milli piyango idaresine gidip, paramı verin diyosun. gayet basit yani.

benim planım hazır abi bu durum için;

önce ofis gibi bir yer bulucam(şimdiki ofisim de olabilir bu) odanın başında tek koltuk, ortada 6-7 tane rahatsız sandalye,
sandalyelerde belli başlı bankaların (hatta aynı bankanın farklı şubeleri de olabilir bu) şube müdürleri.

elimde ikramiyenin vurduğu bilet, bir yanımda avukatım, bir yanımda noter, bileti sallayarak hepsine aynı anda soruyorum sırayla cevap bekliyorum,
-40 tirilyonum var, hangi bankaya koyayım ben bu parayı? süreniz 5 dakika.

sonrası allah kerim.

@burgcry işte ben o sonrasını soruyorum, allah kerim dediğin kısmı.

harbiden nedir bu çek hikayesi. niye verdiğimiz hesaba transfer etmiyor parayı mp? napıcam ben 40trilyonluk çeki, arkasını cirolayıp, mal aldığım yere mi vericem, 40trilyonluk çek lan?!

biletin arkasıma ad soyad ımza atın. geri kalan yerleri çizin veya sadece x aittir yazıp imzalayın. Sonra banka müdürünün kapısını tekme ile açın.

mp'de adımın açıklanmasını istemiyorum dediğiniz zaman açıklanmıyor. (tecrübe ile sabittir. rakam 1979 türkiye'sinde 2.000.000 tl'dir.şimdiki 1.000.000 tl civarında bir rakama denk gelir)

(git: 116711)

zaten büyük paralar çıktıysa cart diye tahsil ettirmiyorlar. ya ciddi bir kesinti oluyor hepsini istersen ya da % bilmem kaçını şimdi kalan yarısını 6 ay diğer yarısını da 2 yıl sonra veriyorlar diye bir şey hatırlıyorum. çok emindim yılbaşında kendimden, araştırmışım demekki bunları :(

para karta iade olacak, kartın limiti geri iade edilen para ve sizin yatırdığınız para kadar artacak

taksitli bir alışveriş ise, taksit taksit geri ödeniyor.

ki bu ekstrede taksit süresi boyunca +(taksit bedeli) ve -(taksit bedeli) şeklinde görünür. tabi ki bu toplama dahil olmuyor.

@bonjurkes panpa kartin limitinin artmasiyla ilgisini tam anlamadim. Kartimin limiti diyelim 2000 tl o limit 2500 olunca param iade mi edilmis oluyor.

borcunuz - olarak görünebiliyor.
örnek; 0 borcunuz var, 250 lira para iadesi yapıldı, bakiye -250 görünür.

bir sonraki ödemenizden 250 lira düşülüyor.
parayı çekmek gibi bir durum var mıdır onu bilemem ama?!

@durdenist o aradaki 500 tl kartında artı bakiye olarak kalacak ama çekemeyeceksin demek.
500 tl lik alışveriş yaparasan bir sonraki ay ekstren sıfır gelecek para ödemeyeceksin

tam olarak şöyle oluyor. diyelim ki 1000tl limitli bir kredi kartınız var ve 1000tl tamamen açık. 500tl lik bir alışveriş yaptınız. hesap kesim geldi borcunuzu ödediniz ve limitiniz tekrar şu anda 1000 tl. sonra o işlem iptal olunca limitiniz 1500 tl olur. ayrıca yapacağınız 500tl lik alışveriş için bir nevi ön ödemeli kart vazifesi görür.

Tamam panpalar anladim sagolun. İcime kurt dusmustu, rahatladim.

manisa'yla işin yok ki? google böyle diyor: goo.gl

manisayla işin yok, aydın otobanını takip et,kuşadası tabelalarını göreceksin. ya da gaziemir -- menderes -- özdere ye gider gibi yapıp kuşadası tabelalarını takip edebilirsin. yalıkavak için spesifik bir tarif veremeyeceğim.

bodrumdan alaçatı içinde önce izmir tabelalarını takip et, ne zaman ki çeşme tabelası gördün onu izle, çeşme ve alaçatı yanyana sayılır. bulmak sorun olmamalı

bornovadan otobana girmen lazım öncelikle
otobana girdikten sonra aydın yönüne gideceksin, aydın tabelalarını takip et yani
otobanda selçuk ayrımından sonraki selatin tünelinden çıktıktan sonra "söke" ayrımından çıkacaksın
söke, milas, bodrum diye gelecek zaten

dönüşte de aynı şekilde
bodrum-milas-söke-otoban geleceksin
otobanda izmir tabelalarını takip et
gişelerden çıktıktan sonra "çeşme" tabelasını takip et
yaklaşık bir 80-90 km gittikten sonra alaçatı çıkışından çık otobandan
alaçatı gişelerinden çıktıktan sonra ilk döner kavşaktan sola dön, alaçatıya geldin.

bu 3 araçtan birini düşündüğüne göre fazla riske girmeyi sevmiyorsun araç konusunda, elden de zamanı gelince kolay çıkarayım diyorsun ben bunların hiçbirini almazdım ama illa ki birini seçeceksem sana focus derim. yol tutuşu çok iyidir, direksiyon çok direkt çalışır, kullanımı güvenli ve zevklidir. ikinci elde kolay çıkarabilirsin.
corolla da iyidir, sorunsuzdur. megane olayına bence girme

fiesta da degerlendirelebilir bence.

1. toyota
2. ford
3. renault(asla)

illa dizel demiyosan 2004-2005 kasa honda civic sedan..bunun rahatını diğer hiçbirisinde bulamazsın

@theos aynen öyle kullandıktan sonra elimden rahat çıkarmak istiyorum
@rurouni fiesta da aklımın bir kenarında ama...
@sklgl toyotonanın şu modeli fordun şu modeli gibi bir şey söyleyebiliyormusun
@kerem75 hondanın parçaları pahalı diye caydım.

model olarak söylediğin aslında donanım paketleri.

çelik jant olsun, tamponlar gövde rengi olsun vs. gibi donanım özellikleri yani.

sitelerinde hangi pakette ne özellikler olduğunu bulabilirsin.

herkese söylüyorum ama ford mondeo dizel otomatik :) bulabilirseni ghia (tabi ikinci el oluyor)

kafam rahat valla

edit:ghia yerine düşük model olup modeli 2007 yaparsanız bence daha mantıklı

bu bildirimdeki amaç yatırımcıyı bilgilendirmek esasen. ve çoğu zaman görüşmelere başlandı demek transfer bitti demek.. yoksa her görüşmeyi bildirseler zaten yer yerinden oynar.

bunu şuna benzetebilirsin "hasan çimento aş. TOKİ'nin 2012 yılı çimento ihtiyacı için açtığı ihaleye katılacaktır. yatırımcılarımıza duyurulur."

sen yatırımcı olarak hasan çimento aş.'nin her girdiği ihaleyi kazandığına eminsen basarsın bütün paranı hasan yatırım aş.'nin hisselerine...

Anonim şirketler, raa'nın söylediği amaçla duyururlar; muhtemelen kanunî bir yükümlülükleri de vardır.

bilgilendirmek amaçlı mı yoksa kanuni yükümlülük mü bunu bilmek istiyorum aslında.

kanuni yükümlülük. geçen yıl beşiktaş'ın başı bir futbolcuyla yapılan anlaşmayı boraya bildirmediği için belaya girecekti diye hatırlıyorum mesela.

e o zaman raa'nın dediği gibi her görüşülen futbolcunun adı bildirilse ortalık çarşı/pazar meydanına döner?

işte o yüzden her görüşülen futbolcuyu bildirmiyorlar, sadece anlaşılan futbolcularla doğal olarak önceden görüşülmüş olmalı ki, görüşmelere başlandı diye bildiriyorlar ve hukuki yükümlülüklerini yerine getirmiş oluyorlar.

akıllarından geçen her futbolcunun bildirilmesi manipülasyon olarak da değerlendirilebilir.
bu daha çok ön görüşmeler yapılmış olumlu ilerleyen bir transfer sürecinin borsa ve yatırımcılara bildirilmesi olayı.
ve evet yasal olarak borsada işlem gören her şirket bu tip konularda açık olmalı ve bilgilendirmelerini yapmalıdır.

tabi bu bildirim butun futbol kulupleri icin gecerli degil. sadece hisseleri borsada olan (gs,fb,bjk ve ts benim bildigim kadariyla) kulupler icin gecerli.

sedan mı hatchback mi ufak araba mı yayvan mı aileye mi gence mi? nasıl birşey düşünürsünüz? ilk tavsiyem corsa- astra hb

sedan ya da hatchback farketmez, büyük araba fazla yakar gibi bir önyargım var, aile için değil, kendim için bakıyorum.

astra hb. tek geçerim.
piyasası çok. satacak olursan satması kolay. yetkili servisi bile ucuz ki diğer özel servisler parçacılar vs dahilinde piyasada rekabet yüzünden çok ucuza hallettirirsin sorununu.

araba kaliteli. bilinen kronik bi sorunu yok (benzin pompası ve uzun/kısa far kolundaki problem dışında)(ki o da 5-6 yıllık arabada çıkar 50 liraya değiştirirsin kolu ya da 150 liraya pompayı olur biter)

motor açısından bakacak olursan da yıllardır nerdeyse aynı seri motorları kullanıyorlar, sağlamlığı kanıtlanmış yani.
yol tutuşu, performansı ve görünüşü iyidir.

daha ne diyim yani.

o zaman ısrarla corsa tavsiye ederim. malzeme işçilik yakıt fiyat tasarım kullanışlılık parça.. hepsi için ideal seçim olur.. hem çok düşük bir model de olmaz.. kanımca çok iyi bir tercih olur.. aklıma gelirse daha tavsiye ederim..

teşekkürler tavsiyeler için. opel grubu bana da cazip geliyor.

clio dizel az yakar
o fiyat aralığında 2007 model bulabilirsin sanırım.

Şüphelendiğim bir şey yok. Öylesine sordum. Hiç akla gelmeyen bir yerde kanserli doku geliştiğini varsayalım. Belirtisi falan da yok. Doktora gidip "şöyle genel bir tarama yapın da kanserli hücre falan var mı bilelim" diyebiliyor muyuz yani. Onu sormak istedim.

kan testleri genel olarak bir sorun olduğunun habercisi olabilir ancak.

kanser teşhisi için kanserli hücrenin aranıp bulunması(mr, film, baska baksa görüntüleme yöntemleri) gerekli.

ha kan kanseri bu noktada adından dolayı ayrılıyor olabilir ama emin değilim.

CA-125, 242 filan tarzı tümor marker'larını içeren kan testleri erken tespitte bir derece yararlı oluyor, check-up'larda var bu testler.

bizim kliniği de her 2-3 ayda bir arayan bir teyze vardı, hastalık hastası bir insan. Nereden duyduysa PET-CT çektirmeyi. Kafasına koymuş, ben kanser miyim, öğrenmek istiyorum diyor.
PET-CT çekiminde tamam tümörlü dokuyu çok rahat bir şekilde görebiliyoruz ama hasta gereksiz yere radyasyon alıyor. Kanser şüphesi çok kuvvetli olmayan kişilerin spor olsun diye PET-CT çektirmesi çok saçma. Kimseye tavsiye etmiyorum.

dişlerin sararır, kötü olur :(

mideye dikkat. renie, talcid taşı yanında.

evet uyuz oluyo dişler, ama evdeyim, fırçalarım. talcid de var.

fazla demli içersen bağırsaklarla ilgili sorun da yaşayabilirsin

biraz kalpte çarpıntı yapabilir kalp sorunu yoksa çok birşey olmaz. günde 10 15 bardak çaydan sonra muhtemelen bagımlılık seviyesine getirir her fırsatta içersin :) çok önemli degil yani çay iyidir.

alışkanlık haline getirince demir eksikliğine neden olduğunu duymuştum. minerallerin emilimi azalıyordu falan filan. sallıyo da olabilirim.

(bkz: the entire british empire was built on cups of tea)

logmein kullanın ücretsiz.

Teamwiever

Arkadaşlar, bahsettiğiniz iki program da ev kullanıcısına lisanssız. Lisanslamaya dikkat eden bir şirketten bahsediyoruz.

Logmein kullanıcı sayısı artınca lisans istiyor -diye biliyorum, ki öyle olmasa bile lisanslı ürünü de var-
Teamviewer evde kullanılırken bile bir süre sonra iptal oluyor.

yoo teamviewer'ı uzun süredir kullanıyorum, ev kullanıcılarına sınırlama getirmiyor. ama kurarken ticari kullanmayacağınızı taahhüt etmeniz gerekiyor. bu taahhüt sıkıntı olmayacaksa ev kullancısıyım, ticari kullanmayacağım diye taahhüt ederek, bir bakıma yalan beyanda bulunarak kullanabilirsiniz. ha ticari olarak kullanıldığını kim tespit eder, ne gibi bir yaptırımı olur bilemiyorum.

çok da pahalı olmasa gerek. lisans olayına bu kadar dikkat edecek ölçüce bir şirket de 15-20 dolar veriversin madem öyle.

Dalavere olamaz; sürekli denetleniyoruz.

500 \ 1000 kullanıcıdan bahsediyorum. Ücret ödemek istesek 40 dolara Radmin lisansı alırız. Ücretsiz bir yol arıyoruz. Zaten lisansa dikkat ettiğimiz için binlerce dolar para harcıyoruz. Buna da harcamayalım artık.

win7 nın kendı uzak masaustu baglantısı ?

Zaten yazmıştım: Windows üzerindeki uzaktan erişim işimizi görmüyor, çünkü bağlanılan bilgisayarın oturumu kapanıyor \ oturum ekranına düşüyor.

çok saçma ama belirttiğin kriterleri msn in uzaktan yardımı karşılıyor.

UltraVNC ?
www.uvnc.com

@burgcry; Şirket diyorum, 5000 \ 1000 kullanıcı diyorum, "msn" diyorsunuz.
@faithless; teşekkürler.

penis desem?

ben de "meme" diyebilir miyim?

tüm meyveler az çok girer bu tanımın içine.

giysiler. ayakkabı vs. beden beden.

buz dolabı!

bilgisayar kasası
normal kasa da olur

şişeler
kutular
yatak örtüleri yorgan nevresim
mobilyalar

Gözünün görebildiği şeylerin büyük bir kısmı (neredeyse tamamı) bu sınıflamaya girebilir. Çokta spesifik bir tanım değil açıkçası.

şemsiye, bardaklar, sigara, masa,.. her şey :)

neredeyse her şey giriyor bu tanıma. özgün nesneleri bulabilirdik mesela.

benim aklıma ilk kola geldi
adam penis demiş aq.

tikler, evet senin şu soldaki kutucuklara atmadıklarından. aynı nesne gözlük numarasına göre büyüyüp küçülüyor olabilir. mantıklı geldi.

-Modemin değişmesi gerekir modemi farklıdır ancak kampanyalar dahilinde modem veriyorlar.Piyasada var mıdır bilmiyorum.
-Genelde sitelere yada apartmanlara kurarlar yani bir daireye fiber çekmezler.Yani oturduğunuz yere fiber tesisatının çekilmiş olması gerekiyor.
-10 mbittir.10 mbite kadar olanı var mıdır bilmiyorum.
-Adil kullanım yok.
-Dediğim gibi semtte varsa bile oturduğunuz yere tesisat çekilmesi lazım.Arayıp sormalısın.
-Önceden 20 mbiti kullandım.Hiçbir sorun yaşamamıştım dehşet bişi.

Yani arayıp sadece bizim apartmana çekmelirinin mümkün olup olmadığını mı öğrenmeliyim? Bunun için ücret isterler mi apartmandan? Apartmanın tamamının mı kabul etmesi gerekir?

- modemin değişmeli. superonline sözleşme karşılığı bir adet pirelli modem vermekte.
- her yere bağlanmamaktadır. sokağınız da olması yeterli değildir. aparman içinde çalışma yapılmalı ve sokaktaki fiber eve çıkarılmalıdır. (kablo tv gibi apartmana bir kutu koyuyorlar ve tüm katlara bu kutudan dağıtıyorlar)
-10 mbit
- adil kullanım şartları var. bi limitin üzerinde hızın kısıtlanıor
- hizmet alıp alamayacağını en iyi müşteri hizmetleri söyler. genellikle sitelere yönelmiş durumdalar.
- 2 seneye yakın süredir kullanıyorum. modemi resetlemem gerekmedi bile. abartı belki ama modemin yerini unutursun o derece

evin önünden geçtiğine eminsen ve apartmanından yeterli talep olursa ücretsiz evin kapısına kadar çıkartırlar. izmirde bizim evin önünden geçiyordu. öyle site vs değildir evimiz. 3-5 müracatın sonrasında(ben müracat etmemiştim) bizim evin kapısına kadar kabloyu çekip zili çaldılar internet ister misiniz diye

-modemi bedava veriyor sonra geri alıyorlar (abonelik biterse)
-hayır. mahalle site vs de olması gerek. bizim mahalle sosyete değil. ancak var (adana) siteler ise sadece iki blok olan adı "site" olan siteler. sözleşme yaparsanız montaj ücretsiz. yoksa 150 tl.
-10 mbit'e kadar değil. öylesi yok. en az 10 mbit. hatta şimdi 10 fiyatına 20 var turkcell kampanyası ile.(www.superonline.net)
-var ama şimdilik uygulanmıyor. ne zamana uygulanacak belirsiz. ancak bi de şu var, upload hızınızın 10 katı upload yaparsanız adil kullanım olmadığı sitesinde yazıyor. (www.superonline.net)
( upload hızının 10 katı kadar GB upload yaparak Adil Kullanım Koşulu uygulamasına tabi olmadan hizmetlerimizden yararlanabilmektedir.)
-superonline arayın sorun. apartanınıza switch kuruldu ise alabilirsiniz.
-yok. süper. hele ttnet kullanıcısı iseniz ödediğiniz paralara oturup ağlayabilirsiniz.

eğer sitede oturmuyorsan muhtemelen hizmet vermiyorlardır.
superonline sitesinde başvuru formu var. nerelerde olduğu yazıyor orada.

sıçışlardasın panpa, geçmiş olsun.

pamuk, ne kadar kalın o kadar iyi, koy yara bandının üstüne ve ona bas. dikkat et pamuğu açık yaraya değdirme, sonra yapışır uğraştırır. önce bant sonra pamuk.

ha bu arada, sen unut o maçı.

sirkeli su derler ama ben koca karıların yalancısıyım.

not: uygulama sonuçtan kesinlikle sorumlu değilim. fena can yakar diye düşünmekteyim ama demek o acının ardından selamet görünmekte ki böyle bir laf etmiş kocakarılar.

pudra dök bol bol ayağını ve kuru tut.

n'oldu panpa, çıkabildin mi maça?

iğneyle çıktım valla ya :P şaka bi yana çok büyük acılara katlanarak da olsa çıktım, desteğimi verdim geldim. son 24 saatin de 16 saati uyudum. oldukça yorucuydu.

seni bizim takımda da görmek isteriz görev adamı :)

lisans bitirme tezi herhalde diye tahmin ediyorum, gerçi fark etmez. okulların kendilerine göre yazım formatları olabiliyor ama en çok kullanılan örnek şu şekilde:

abcadada birşeyler birşeyler [1].

sonra kaynaklar bölümünde

[1] ahmet mehmet, 1990, bilmemne kitabı, 70. sayfa

gibi

alıntıyı yazar, sonuna bir numara verirsin sayfa dibinde o numara ile alıntının kaynağını, yukarıdaki cümleye uymayan ama konu ile ilgili olarak vermen gereken başka bir bilgi var ise yazarsın

@burgcry söz gelimi

bugun hava cok güzel cumlesi x kitap sayfa 11'de geçiyor.

bugun hava cok güzel(1) şeklinde mi yazmam gerekmekte e o 1'i kaynakça'da belirtmem mi gerekmekte

okuldan araştırın formatı gösteren birşeyler olmalı. yoksa duyuru üzerinden tek tek örneklerle anlatması zor.

benim bildiğim kadarıyla kaynakça da belirtmezsin numara bazlı.
şöyle düşün aynı kitaptan tezinin 15 farklı yerinde alıntı yaptın. kaynakçada 15 ayrı kaynak gibi aynı kaynaktan mı bahsedeceksin??

bugün hava çok güzel[1] ... şeklinde yazdıktan sonra o sayfanın altında
[1] x kitap sayfa 11
şeklinde kullanabilirsin

fen bölümü tezlerinde numara bazlı belirtilir kaynaklar. tezinde 15 farklı yerde aynı kitaptan alıntı yapsan da 15 kere [1] yazabilirsin.
sayfanın altına kaynağı yazmak ise sözel bölümlerde karşılaşılan bir durum

O sayfada değil, kaynakçada belirtmen lazım.

O sayfanın altında kullanılan şöyle oluyor; bir şeyler anlatıyorken o noktada çok da gerekli olmayan bir ayrıntı vermek istiyorsan yıldız (*) ile işaretleyip altta açıklarsın onu. Örnek:

...Bu konuda yapılan en iyi çalışma* dahi bu durumun böyle olmadığını gösterir...
.
.
.

*: Otoriteler tarafından geçerli kabul edilen çalışmalar şunlardır. Ama falan filan kriterleri baz alındığında...

edit: Fen bölümleri için konuşuyorum aslında. Aynısı mı geçerli emin değilim.

sbe.marmara.edu.tr

Burdan dosyayı indir sayfa 76 ya bak ona göre yaz. Kolay gelsin.

hocam tam da bunu soracaktım.

bildiklerimi yazayım:

ak parti tek basına iktidar olur. ama 300 gibi bir mv sayısı olur ki, eger birilerini yanına almazsa, hicbir sey geciremez meclisten.
azınlık hukumeti bile kursa da, koalisyon yolu gozukmez bence.

ama konu su: mv dagılımları 3. partinin girişi ile allak bullak oluyor. eger mhp giremezse ki bazı anketlerde sınırda dolasıyor, o zaman ak parti yuzde 40 alsa bile istedigi her seyi gecirir. cunku neredeyse butun mvleri, ak partiye kayacak mhp gecemedigi icin
o yuzden mhpnin gecmesi sart barajı. hatta akpden nefret eden ben, mhp gecsin diye mhpye vermeyi dusunuyorum. insallah anketlerdeki gibi ch 30 bulur da, mhp de gecenki oyunu korursa veya pkk uzerinden falan yuzde 16yı gecerse, o zaman deme keyfime.

eger yanlısım varsa duzeltin ki, hem bileyim, hem de duzelteyim.
son soruya cevap: chpye verilir oy dagılımı yuzunden.

edit: deme keyfime derken, pkk nın yapacakları icin degil, mhpnin oyunun artmasıyla akp mv sayısının dusmesini kastediyorum, yanlış anlasılma olmasın, mhpli falan degilim, sadece su anki durumdan kurtulmak isteyen bir vatan evladıyım.

peki bu işin mantığı nasıl oluyor.

chp+mhp oyları yüzde 44. akp oyu yüzde 40. demek ki halkın çoğunluğu bu iki partiyi istiyor , bu iki parti de koalisyon yapmak istiyor. hükümet kurma görevi bu partilere verilmesi mi mantıklı? yoksa tek başına halktan en çok oyu almış partiye mi? bi de şu azınlık hükümeti ne demek onu bilmiyorum bir araştıracağım.

ama akp'nin yüzde 40 ile 300'e yakın mv alması(ki yarıdan fazla) ve yüzde 44 ile chp-mhp koalisyonunun akp den az mv çıkartabilmesinin nedeni ne? bana büyük bir haksızlık gibi göründü ama mutlaka siyasal bilimlerde bir yeri vardır. çok büyük konuşmak istemiyorum. neden böyle bir durum oluşuyor. yüzde on barajı ile mi alakalı? peki mhp'nin barajın altında kalması neden akp'ye yarıyor da barajı geçen iki partiye de aynı ölçüde yaramıyor? çok uzağım bu konulara , cahilim o yüzden soruyorum.

mesela burda da partilere hangi yüzdeleri versen her türlü akp bayaa karlı çıkıyor. hadi burdan yakın bi de..
www.bilinclioy.com

baraj ile alakalı.
demin eski secimlere baktım:
akp 2002de yuzde 34 almıs: 365 mv
akp 2007de yuzde 46 almıs: 341 mv

yani mhpnin aldıgı71 mv, darmadagın etmiş olayı.

ayrıca: hukumet kurulurken guevnoyu alması lazım. buldugum kadarıyla salt cogunluk lazım. salt cogunluksa bu, akp kurar, 276 lazım cunku.

ama, 1999 secimlerinde 3lu koalisyon kuruldu. toplam mv sayısı: 351.
anap olmasaydı (dsp+mhp) : 265. e o zaman neden olmadı da anapı aldılar bunlar, 367ye de gerek yokmus. burada tıhandım iste.

lan edit lan edit: ne yazmısım ben, kuramamıslar iste, 276 lazımmıs, ondan anap gelmiş. budur.

2.edit: ilkinci kardesime cok tesekkur ediyorum, mukemmel bir hesaplama aracı. eger secimler: 40/30/18 olursa tek basına olmuyor mesela.

kusura bakma editi: cok oldum ama sıkıntı su: akp 40 alsa mesela, mhp ne kadar fazla alırsa o kadar mv dusuyor chpden ve akpden, ama akp, tek basına kuramıyor boylece. veya chp 32yi falan gececek, mhp 16da kalsa da sıkıntı yok.

peki bu bilinçli oy sitesinde üç büyük partiye yüzde 20 verdim. diğer hepsine de yüzde 5 verdim.

sonuçlar;akp 198 mv
chp 152 mv
mhp 168 mv
olarak çıkıyor. bu nasıl uygulama ki? benim aklıma seçim bölgeleri , sehirlerin milletvekili sayıları gibi şeyler geldi ama , yine de gfaribime gitti eşit sayıda milletvekili çıkarmayacak olmaları. bunun mantığı ne?

bilincli oy sistemi nasıl calısır butonuna bas, anlayacaksın. adam haklı.

hükümet kurma görevi cumhurbaşkanı tarafından meclisteki grup liderlerine verilir.

cumhuriyet tarihinde bu görev ilk olarak her zaman en çok vekil sayısına sahip gruba verilir. eğer görevi alan grup hükümet kuramaz(güven oyu alamaz) ise cumhurbaşkanına görevi geri teslim eder ve cumhurbaşkanı ya aynı gruba ya da başka bir gruba verilebilir.

sanırım belli bir süre hükümet kuramayan meclis otomatik olarak seçime gitmek zorunda kalıyordu.

hacı neyin derdindesiniz anlamadım..sonuç basit işte:usa hükümeti.neyi tartışıyonuz?

sondan başa;
@mori: usa hükümeti yerine milli hükümet kurulabilir mi tartışmasıdır bu; tabi benim açımdan. benim gönlümden chp'nin hükümet kurabilmesi hukuksuzluklara son verebilmesi geçer. başka yorum yapmıycam.

bilinçli oy sitesinde denilmiş ki partilerin daha önceki iki seçimde başarılı oldukları iller göz önüne alınarak oy dağıtımları yapılır denilmiş. yani akp ve chp'ye aynı oy oranını versek de akp'nin daha yüksek çıkmasının sebebi bu. çünkü doğudaki az nüfuslu illerden bu farkı elde ediyorlar. yalnız bu eski sisteme aitti. chp'nin çok akıllıca mecliste aldırdığı bir kararla artık hangi ilin ne kadar mv çıkartacağına nüfusları belirleyecek. bu durumda akp'nin doğudan avantalarının önüne geçilecek. doğu nufusunun kaydığı büyükşehirler ise bundan böyle daha çok milletvekili çıkaracak. misal bu durumda da büyük şehirlerde oy oranları chp ile akp hemen hemen aynı oranlara sahip.

hocam tekrar diyeyim, o sayfa ne derse desin, chp yuzde 30 alsa dahi mhpye muhtac. ve akpnin en az 40 alacagını on gören ben, mhp 15 alsa bile chp mhp koalisyonu kurulamayacak diye dusunuyorum. zaten akpnin tek basına kuramaması durumumda, muhalefet bi adilik yapmayıp birleşmezse eger akp ile, akpsiz bir hukumet kurulamayacagından tekrar secime gidilir. gidilirse akpnin oyu daha da azalır hissiyatı icindeyim.

öngörüler hoş tabi ama insallah hayırlısı olur, bana göre hayırlısı chp-mhpdir. o da olursa ikinci secimle olacaktır. ha, akp gene tek basına gelse de, o zaman da kotunun iyisi deyip, bir sey gecirtmemeye bakacagız.

arabanın markası tabi önemli ama ilk akla gelenler suspansıyon koruklerı (baska bır adı var mı bilmiyorum. yayların etrafındaki zamazıngodan bahsedıorum.)
aracın dengesınde sorun yoksa, saga sola cekmıorsa akslarda bır sorun yoktur sanırım.

ön takım ile alakalıdır muhtemelen. viraj demir lastikleri diye şüpheleniyorum.

vergi dairesine gidiyorsun. sevgili polislerin vergi dairesine ulaştırdıkları ve sisteme girişi yapılmış olan cezaların oradan görüntülenebiliyor. ortalama 3 ay gibi bir sürede tüm cezalar sisteme giriyor bilgiğim kadarıyla (tabi 6ay önceki cezasını hala sistemde göremeyen arkadaşlarımda var değişik yani o kısmı)

intvd.gib.gov.tr bu adresten gerekli bilgileri girdiğinde üstte bir kaç başlık çıkacak. oradan cezalarını görebilirsin. yani bu sayfadan mtv sorgulama ve ödeme linkini tıklamalısın, sayfanın sol ortasına denk gelen sık kullanılanlarda göreceksin.

2 Mayısa kadar bağlı bulunduğun vergi dairesine başvurursan faiz indirimi ve taksit imkanından yararlanabiliyorsun.

soft copy demek istemişler sanırım dijital hali yani.

hard copy bildiğimiz fotokopi elle tutulur kağıda baskı hali, soft copy de maille vs

word excell fln hali.

formu taratıp resim dosyası olarak ya da daha afilli daha becerikli görünmek istiyorsan pdf olarak gönderebilirsin.

projenin iş ve süreç takiplerinden sorumludur.
proje süresince müşteri ile düzenli toplantılar yaparak proje ile ilgili bilgilendirme ve durum değerlendirmesi yapar.
projenin bütçesinden ve maliyetinden sorumludur.
projenin başarısından sorumludur.
proje süresince çözülmesi gereken tıkanıklıkları halleder.
varsa proje takımları arasında iletişim ve koordinasyonu sağlar.

proje yöneticisinin en önemli işi ve işini doğru yapıp yapmadığının göstergesi yönlendirme toplantıları ve bu toplantıların başarısıdır.
proje yöneticisi, düz yazı ile yazarsak, projeye en yukardan en geniş açı ile bakıp başarılı bir sonuç için nereye, hangi konuya kimin ya da kaç kişinin ağırlık vermesi gerektiğine karar veren. aldığı, alacağı ya da almayı ıskaladığı kararlar ile projeye yöne veren, projenin başarısını diğer proje elamanları ile kıyaslayınca en çok etkileyen kişidir.
projenin planlamasını ve plana uyulmasını sağlar.

Bilişim ve reklam yan yana geldiyse muhtemelen bir dijital ajans (interaktif ajans)tan bahsediliyor olmalı bu da. En azından orta (veya az da olsa) flash, css, java script, html, facebook connect gibi mevhumlardan haberdar olmayı gerektirir. Proje yöneticisi bunların kullanımı ile birebir ilgili olmasa da yapan kişinin bunları kaç günde uygulayabileceğini az çok kestirebiliyor olmalıdır. Yani bir projeyi kreatiflerden aldıktan sonra sunumunu yapar eğer ok'lenirse içeriye sokarsın. Lakin sevimsiz de olsa genellikle her şeyin teslim edilmesi gerektiği bir tarih bulunmakta. Bu noktada içerdeki teknik adamların (buna tasarımcı da dahil) işleri kaç günde yapabileğini bilmen gerekiyor (girer girmez olmasa da hızlıca öğrenmelisin). Kısaca 15 günde tamamlanması gereken bir işin AS developer'ı çıkıp 12 gün zaman istememeli. Aslında proje yöneticisini en güzel özetleyen tanım "müşteri ile çalışan arasındaki dengeyi gözeten kişi" olarak isimlendirilebilir.

1. mesai saatlerinde cemaat oldukça etkili (mesai arkadaşlarınızın çoğu cemaatten,)
2. mesai saatlerinde din oldukça etkili (mesai arkadaşlarınızın çoğu aynı dine mensup, ayrıkotu gibi hissediyorsunuz)
3. mesai saatleri içinde ibadet gibi durumlar var, teklif de var (haydi gel namaza inelim) zorlama yok. (en azından ben karşılaşmadım)
4. orta düzey bir yönetici değilim.
5. soruyu anlamadım. (bu neden yönetici olamadığımı açıklar sanırım)
6. patrona "ben dinsiz adamın tekiyim" demenize gerek yok, o size "bak ben müslümanım sonra sorun yaşamayalım" demedikçe.
7. cv'yi vereceğin yere bağlı. keyfin bilir.

5. sorunun amacı şuydu.

mesai saatleri dışında onlar ile zaman geçirmek bir aktiviteye girmek gibi bir duruma düşmek istemiyorum. bundan kaçınmak için defalarca yalan söylemek zorunda kalacakmışım ve sonrasında bu yalanlar elimde patlayacakmış gibi bir fikriyat içindeyim. bu şekilde nekadar yalan söylemem gerekecek, ne kadar sık bu duruma düşeceğim onu anlamaya çalıştım.

konserveler? konserve ton balığı falan mesela.. illa buzdolabında saklamak şart mı bilmiyorum ama dışarda da bi süre dayanır bence açılmadığı sürece.. ya da yine konserve yemekler oluyor ısıtılıp yenen. soğuk yerim derseniz onlarda olur..

@inkey kilo aldırmayan kısmından emin misin peki? yağ içinde filan yüzüyor onlar ben de düşünmüştüm ki..

sebze çorbası tüm sebzeleri haşlayıp kafana göre
onu el blendırından geçir ya aslında çok şey sayabilirim sana ama ilgini çekceğini sanmıyorum..

bal

e içlerinden birini görmezden gelip demişsin =) hem insani ölçülerde yenirse kilo yapmaz bence. neyse...

ton balığının yağını yemeden önce güzelce süzdürürsen o sorunu da aşmış olursun. ben öyle yapıyorum;)

Ton balığı alacaksan eğer light olanlarından al. İçinde yağ yerine su var.

www.kangurum.com.tr

migroslarda ya da sanal markette easyfood un diğer çeşitlerini de bulabilirsin.

saklamak için dondurucuya ihtiyacın yok.yanlış hatırlamıyorsam migrops içinde de direk kendi raflarında satıyorlar bunu. yani dolaba bile koymuyor olabilirsin. tüektim ömürleri bildiğim kadarıyla biraz kısa okadar. fiyatları da gayet uygun.

beef jerky

ana para korumalı uzun vadeli fon. her banka bunu havada kapar. çalıştığınız bankaya gidin.

faize koyarsan yani vadeli hesaba ayda 181 lira alırsın garantiden değmez ama para sağlamda durur

aylık düzenli miktar ödeme yapabilir durumda isen en iyisi gayrimenkul.
arsa da olabilir.

uzun vadede en iyi kazandıracak bu ikisi geliyor akla.

(bkz: en güzeli merkezi bir yerde büfe)

eskişehir'de 1+1 apart. eğer üniversiteye yakın bir yerden bulursanız ayık 450-500 lira kira getirisi var.

ben sesli nefes alanlardanım.
bence önem sırasına göre üç sebebim var.
1. burnumda fazla kemik bulunuyor (tıbbi adını bilmiorum burnum bildiğin sorunlu)
2. sigara
3. alışkanlık

stresten olmasına imkan yok. baya bi güçlü ağrıyor:/

neresi?

öncelikle; bende 2 yıl önce olmaya başladı. artık çok sık oluyor. şu aralar doktora gidip gastrist teşhisi konmasından korkuyorum ki eminim öyle. sık olursa bekletmeden gidin.

tavsiyem: yarım saat çok kıpırdamadan, hiç kalkmadan derin nefes alıp vererek yumuşak bir zeminde -yatakta- yüzüstü uzanın. arada uzanır halinizi bozmadan midenize masaj yapın. sanki midenizdekileri aşağı itermiş gibi. tam geçmese de büyük oranda iyileşir diye düşünüyorum.

sanırım göbek deliğimin altı en çok ağrıyor.yüz üstü yattım ama gidip biraz daha yatayım o zaman.teşekkürler :/

Umarım apandist değildir. İhmal etmeyin, ağrı karnın sağ alt kısmında doğru yayılmaya başlar ve mide bulantısı da bu sürece eşlik ederse bi acile gidin derim. Yaşadım, oradan biliyorum.

apandisit falan olmasın? mide göbek deliği altında ağrımaz gastrit mümkün deil oyüzden.

apandisit mi?midem bulanmıyor ama benim.bi de yürürken iki bacağımın üstü de ağrıyor yamuldum resmen.şansa bak :(uyurken bi kusacak gibi oldum ama şimdi mide bulantısı falan yok :/hatta şu an korkudan karın ağrısı bile hafifledi :/

kısa vadede kötü ihtimal apandist ile alakalı olması.
uzun vadede ise apandistten de beteri ailevi akdeniz ateşi olabilir.
ya da gazdır sadece. (bak bu iyi ihtimal olanı)

en son ne zaman kakanı yaptın veya osurdun?

Dublaj izleyeceğime hiç izlemem daha iyi. Oyuncuların sesleri çok önemli. Sallıyorum bir aksiyon filminde ben jason statham'ın vin diesel'in seslerini alamazsam izlediğimden tat da alamam. Hele bir de o kalıptaki adamlara incecik ses falan veriyorlar, aman aman.

filme göre değişiyor. mesela star tv de prison break'in dublajlı bir bölümüne denk geldim, kusuyordum. T-bag in o sesini duymadan o dizi izlenmez ama Ice Age de türkçe dublaj olmadan izlemem. türkler daha güzel seslendiriyor o filmi.

Alt yazılı izlemeyi tercih ediyorum.
Oyuncunun gerçek sesi benim için önemli.
Ayrıca filmdeki bir karakteri Tamer Karadağlı'nın seslendirmesi gibi bir facia ile karşılaşmak istemiyorum.

film yazı okuyarak izlenmez.dil becerin yetiyosa orjinal dilinde izlersin ama sinema yüksek oranda görüntü sanatıdır.birini feda etmek gerekirse sesi feda ederim.

Altyazıyla izlerim her daim.

dublajla izleyemiyorum. en iyi filmleri bile. duyguyu veremiyorlar.

turkiye dublaji en iyi yapan ulkelerden birisi ama yine de dublajli izleyecegime hic izlemem daha iyi... Ama gelin gorun ki abim de altyazili film sevmez. dublajlisi yok mu bunun der. diyecegim ki ingilizcem var diye ama degil. cunki animelerin de turkce yahut ingilizce dublajlilarini izleyemiyorum japonca bilmememe ragmen.... ama dedigim gibi, var dublajli filmden daha cok keyif alanlar...

filmi orijinal dilinde seyretmek gerek. dublajcı rolü oynayanın verdiği hissiyatı veremiyor ki.

animasyonlar dublajlı, geri kalan her şey için alt yazı.

aklıma sadece 2 film geliyor dublajın iyi olduğu. ice age ve lord of the rings.

oyunculuğun önemli bir kısmı sestir. aksan, espriler, küfürler, duyguların ifade şekli vb. orjinal ses olmadan uçar gider.

dublajın iyi olması diye bir şeyi ben kabul etmiyorum ama türkçe dublajlı izlenmesi keyifli olabilen filmler yok mu? var tabi. mesela sin city'nin dublajı da çok eğlenceli ama asla orjinalin yerini tutmaz.

alt yazı candır.

o kadar film söylenmiş bir kere geleceğe dönüş serisi denilmemiş.

animasyonlar da dahil, her şey orjinal dilinde, varsa alt yazılı. zorunlu değilsem, dublajlı izlemem. vcd de izlemem.

dublaj öldürür.

ihbar sureleri calısma surene gore degısıyor. is kanununa bakıver.

ssk nı yatırıyor ise sen imzalamamış olsan bile standart ssk işçi işveren sözleşmesine tabi olursun.

ihbar sürense
6 aydır çalışıyorsan 2 hafta
1 sene de 4 hafta
her bir artı yıl için 1 hafta şeklinde hesaplanıyordu yanlış bilmiyorsam.

patron ile görüşmeni tavsiye ederim. en azından işten çıkma sebeplerini bilir, seni rahatsız eden her ne ise belki haberi bile yoktur adamın/kadının ya da en azından içini boşaltmış olursun.

patronunun genel geçer kural kötü biri olduğunu varsayarsak da huyuna gitmek iyidir. ilerleyen kariyerinde gün gelir yeniden karşılaşmanız gerekebilir. o yüzden işten ayrılırken iki taraflı anlayış içinde olmak iyi olur.

iş kanunu şöyle diyor:

MADDE 17. - Belirsiz süreli iş sözleşmelerinin feshinden önce durumun diğer tarafa bildirilmesi gerekir.

İş sözleşmeleri;

a) İşi altı aydan az sürmüş olan işçi için, bildirimin diğer tarafa yapılmasından başlayarak iki hafta sonra,

b) İşi altı aydan birbuçuk yıla kadar sürmüş olan işçi için, bildirimin diğer tarafa yapılmasından başlayarak dört hafta sonra,

c) İşi birbuçuk yıldan üç yıla kadar sürmüş olan işçi için, bildirimin diğer tarafa yapılmasından başlayarak altı hafta sonra,

d) İşi üç yıldan fazla sürmüş işçi için, bildirim yapılmasından başlayarak sekiz hafta sonra,

Feshedilmiş sayılır.

Bu süreler asgari olup sözleşmeler ile artırılabilir.

Bildirim şartına uymayan taraf, bildirim süresine ilişkin ücret tutarında tazminat ödemek zorundadır.

İşveren bildirim süresine ait ücreti peşin vermek suretiyle iş sözleşmesini feshedebilir.

İşverenin bildirim şartına uymaması veya bildirim süresine ait ücreti peşin ödeyerek sözleşmeyi feshetmesi, bu Kanunun 18, 19, 20 ve 21 inci maddesi hükümlerinin uygulanmasına engel olmaz. 18 inci maddenin birinci fıkrası uyarınca bu Kanunun 18, 19, 20 ve 21 inci maddelerinin uygulanma alanı dışında kalan işçilerin iş sözleşmesinin, fesih hakkının kötüye kullanılarak sona erdirildiği durumlarda işçiye bildirim süresinin üç katı tutarında tazminat ödenir. Fesih için bildirim şartına da uyulmaması ayrıca dördüncü fıkra uyarınca tazminat ödenmesini gerektirir.

Bu maddeye göre ödenecek tazminatlar ile bildirim sürelerine ait peşin ödenecek ücretin hesabında 32 nci maddenin birinci fıkrasında yazılan ücrete ek olarak işçiye sağlanmış para veya para ile ölçülmesi mümkün sözleşme ve Kanundan doğan menfaatler de göz önünde tutulur.

defalarca cevapladım ama bir kez daha yazayım. öncelikle ihbar süreniz çalışma süreniz 6 aya kadarsa 2 hafta, 6ay-1,5 sene arasındaysa 4 hafta, 1,5-3 sene arasındaysa 6 hafta ve 3 yıldan fazla ise 8 hafta. ancak istifa eden işçi için genelde işverenler bu sürede çalışmaya devam etmesini pek istemezler. işvereniniz ile karşılıklı anlaşarak sözleşmenizi derhal fesih edebilirsiniz. işvereninizle konuştuktan sonra kendinizi sağlama almak adına yine bir dilekçe vermenizde de fayda var.

ekran kartı daha mantıklı değil midir?

bilgisayar yeniden açılınca logları inceleyin; bi ipucu olabilir...

ekran kapanıyor ama pc kapanıyor mu? onu yazmamışsınız? tamamen kapanıyorsa ana kart'da da olabilir sorun. ama ekran kartı da mantıklı. güvenli modda açın. belli bir süre öyle kullanın (ağ desteği ile açarsanız en azından internete girersiniz. ses video falan izleyemesenizde. en azından sözlüğe takılırsınız)

Kapanmıyor bilgisayar kilitleniyor sadece, fanlar falan çalışmaya devam ediyor.

power supply veya anakart olması muhtemel.

power supply diyorum ben siz gene de bi kabloları kontrol edin bakalım

ısınma problemine benziyor.

büyük ihtimal ana kartın ya da ekran kartın fazla ısınıyor. ki bu durum, fanlarının arızalı yada fazla kirlenmiş olabileceği ya da power supply ile ilgili bir sorunu refere ediyor.

kullanacağınız uygulamaya göre tapi ya da jtapi diye arayın birçok referans kaynak çıkacaktır. konu biraz karmaşık, siz biraz uzak görünüyorsunuz. haberiniz olsun :)

tapi yi biraz araştırdım.

bulduğum class larda arama geldiği an (bir çeşit object event) göremedim. statusler, client ın durumu ve diğer telefon özelliklerine(arama, aktarma, konferans vs.) erişim hakkında metodları var ancak, dediğim gibi arama geldiği anda cti tarafından otomatik olarak çalışan bir yöntem göremedim.

bu durumdan şunu çıkarıyorum, third party yazılımdan(erp, crm vs.) cti ı tetikleyip müşteri yi arayabilirim, ancak müşteri beni aradığında onun müşteri kartına(dynamics crm de yapılıyormuş) erişmekten başka bir şey yapamam, örneğin müşteri beni aradığında ona bir faaliyet kaydı yaratamam.