nerede kaybettiğiniz hakkında bir fikriniz var mı? misal takside unutulan şeyler için şöför odası mı neyse oraya başvuruyorsunuz, telsizle falan soruyorlar şöförlere arabanızda şöyle bişey buldunuz mu diye...

polise gidip kaybettiğine dair tutanak tuttur. sonra hemen herhangi bir gazeteye ilan ver eğer ücretsiz olsun istiyorsan tüketici gazetesine ilan ver ki hükümsüz olsun. ama daha sonra evde falan bulursan seninde bir işine yaramayacaktır. ikisini de ilgili yerlerden yeniden çıkartabilirsin ama senden tutanak ve/veya ilanı isteyeceklerdir.

Kadıköy'de KAdıköy Pasajı içinde gümüşçüler var ama opal tesbih var mıdır bilemiyeceğim. Bu tür ürünler için en uygun yer Beyazıt meydanındaki dükkanlardır, bir de Kapalıçarşı'nın üst tarafında sırf böyle taşlar falan satılan bir pasaj var, aradığın her taşı bulabilirsin oralarda.

otogardan metroyla taksim'e geç, oradan kabataş'a füniküler ile geçersin, oradan da tramway tam önünden geçer. karışık göründüğüne bakma, her birinde indiğin yer, bir sonraki araca bineceğin yerle bağlantılı zaten, yani taksim'de inip füniküler nerede diye aramayacaksın. ğer sistem değişmediyse bunların hepsini de tek bir biletle yapabilirsin.

mimar sinan'ın başka kampüsü var mı bilmiyorum da fındıklı'dakini baz alarak şu şekillerde olabilir;
istanbul'a otobusle gelecekseniz geleceğiniz firmanın büyük ihtimalle taksim'e ya da beşiktaş'a servisi vardır. taksim'den fünikuler ile kabataş'a geçip oradan fındıklı'ya doğru yürüyerek gidebilirsiniz. beşiktaş ise de üskğdar iskelesinin ordan 28t otobusleri kalkıyor onlara binerek fındıklı'da inebilirsiniz. veya anadolu yakasında kadıköy veya üsküdar'da indiniz diyelim, vapurla eminönü, oradan da tramvayla fındıklı'ya gelebilirsiniz.

edit: @brainfour, otogardan metroyla taksim'e geçmek pek mümkün değil bildiğim kadarıyla.

brainfour'un cvbı okuyunca bir alternatif daha geldi aklıma ki bu çok daha kolay olur sanırım. otogardan metroya binip zeytinburnu durağında ineceksiniz. oradan da tramvaya binip (tramvay için sadece üst geçitten geçiliyor diye hatırlıyorum) fındıklı durağında inersiniz.

teşekkürler...

istanbul da böyle bir okul yok.

mimar sinan güzel sanatlar üniversitesi var ama belki odur. :):)

28o ya bin beşiktaş a gel. oradan da eminönü tarafına giden herhangi bir otobüse bin tam önünde inersin.

otobüs firmasının servisi yoksa otogardan metroya binersin aksaray yönüne doğru. aksarayda inip hafif tramvaylar var yine aksarayda. kabataş yönüne olana binersin. okulun önünden geçiyor onlar. kısaca: otogar --> aksaray + aksaray --> kabataş şeklinde formülize olur. olmadı alırız seni yaws burdan 3 5 arkadaşla :)))

veterinere yeterince para verirseniz gelip sizin orada aşılayabilir. ayrıca bu kafesten, yolculuklardan hoşlanmayan hayvanlar için bi damla veriyor veterinerler ağzına bir damla damlatıyorsun yarım saat sonra hırçınlık falan kalmıyor, veterinere danışın o size yol göstersin...

bir adet kafes alıyorsunuz hayvanların hastası olduğu mama, sosis salam üçlüsünden işinize geleni sepetin içine koyuyorsunuz, hop kedi girince kapatıyorsunuz... basit kesin net... iğne yapmayı bilmeyen insan olarak nasıl kendi başınıza böyle şeyler yapmaya kalkıyorsunuz!!
insana yapar mısınız da hayvan olunca tek şüpheniz kaçması oluyor kasaplık resmen

@ilse

Bu konuda hiçbir bilgim yok.. Daha önce ne bir sokak hayvanı besledim, ne de aşılattım.. Bu gün bulunduğum ilçede başvurduğum bir veterinerin "hayvanı bir kafese koyup bize getiriyorsunuz, ya da biz size aşıyı veriyoruz siz aşılıyorsunuz ama böyle olunca karneye işleyemeyiz" demesine istinaden böyle bir duyuru yaptım.. Acaba bu konuda bir bilgisi olmayan kişinin veterinerin söylediklerinden yola çıkarak bir şeyler paylaşması ve onun ışığında kafasına yatmayan birşeyleri burda sorması benim kasaplığım mı yoksa veterinerin işgüzarlığı mı ?

cevap veriyorum b şıkkı veterinerin işgüzarlığı.
o nasıl iş al aşıyı kendin yap. deneme tahtası mı bu hayvanlar?
sen en iyisi ilse'nin tavsiyesiyle kafesle kediyi ve (tercihen başka) bir veterinere götür. bahsettiğim sakinleştirici damla, kedinin yol boyunca kendini hırpalamasını engelleyebilir ama adını hatırlayamadım, telefonla falan sorarsanız veteriner söyleyebilir size. bizim kedi kafese koyulunca kendini parçalardı miyavlaya miyavlaya kendini ordan oraya atardı, mecburen kullanıyorduk bu tip durumlarda...

kafesi taşırken üstünü bir örtüyle kapatırsan hırçınlığı azalır.

@brainfour

Sonuçta bu hayvanlar sokak hayvanı, yani direkt ağzına damlatmak zor bir ihtimal ama acaba yemeğine ya da sütüne ağzına damlatılması gereken dozda damlatırsakta aynı işi görür mü ?

evet örneğin bir dilim sosisin üzerine damlatıp verirdik biz, tabi ilacın tadını alınca yüzü biraz ekşiyordu yine ama sosisin geri kalanını verince ses çıkarmıyordu bu duruma :)

bu gerçekleşmesi güç bir olaydır. yaşlarını çok kolay büyütebilirler, yani biz 86'da doğmadık aslında 83'de doğduk diyebilirler. ancak biz 86'da değil aslen 88'de doğduk diyemezler. hakim onları ne olursa olsun, o tarihte yani 88 tarihinde ya da 87'de dünyaya gelmiş ve 1-2 yaşına basmış olarak kabul eder. kısaca yaşlarını büyütebilirler lakin yaşlarını küçültemezler. yok biz yine de uğraşırız, derlerse; asliye hukuk mahkemesine dilekçelerini verip, dava açsınlar sonra hakime dertlerini anlatsınlar. ama olacak iş değil, paraları çoksa uğraşsınlar. bir de askerlik mevzuları kaynaklı da yaş küçültmeye pek sıcak bakmazlar.

Biri hastane doğumluymuş. Bu bilgiyi de göz önüne alalım :)

@wesiye teşekkürler.

hastaneden verilen doğum kağıdı ellerinde ise mahkeme onu kabul eder, diğer türlü zor...

hastane kayıtlarında gerçek doğum tarihi yazıyorsa, dava açılarak o kayıt düzeltilebilir. yalnız hastanede doğmuş ve haliyle raporu olan birisi, dava açıp yaşı ile herhangi bir oynama yapamaz. ama yanlış varsa hastane kaydına göre yeniden düzenlenir. size şöyle anlatayım; örneğin siz 88 doğumlusunuz ve hastane kayıtlarıda bunu doğruluyor. siz dava açıp yaşınızı hiçbir şekilde ne büyütebilirsiniz ne de küçültebilirsiniz, o kayıt isteminiz doğrultusunda aleyhinizde kullanılır. ancak yanlış bir nüfusa kayıt işlemi varsa, bu sefer hastane raporu sizin lehinize olur ve hiç zorluk çıkarılmadan yaşınızı, raporda yazan doğum tarihine göre mahkemenin kararıyla düzenlerler.

@se7enbullet önemli değil.

erkekse, askerlik yapmadan çok zor diyorlar ama emin de değilim.

e benim kuzen geçenlerde cıktı mahkemeye bu mevzu sebebiyle ve hemen düşürdüler yasını(askerligi gelmesine ragmen)
cok zorlanmadı yani

Start - Accessories - System Tools - System Restore
Başlat - Donatılar - Sistem Araçları - Sistem Geri Yükleme

kaldırdığınız programları geri getirmez ama sistem dosyalarını ve ayarlarını geri yükleyeceğinden IE ve Firefox düzelir büyük ihtimalle.

gömlek + kumaş pantolon olmazsa olmaz kurumsal firmalar için, çaycı kadrosuna başvurmuyorsun sonuçta. ceket giyip kravat takıp takmamaya sen karar ver, yazın şu sıcağında kabul edilebilir. bu arada gömleğin, düz renk ve tercihen beyaz olsun. janjanlı bişi olmasın yani.

edit:ulan ben de en kurumsal firmada çalışyorum. sdgfsadfasdfsda

büyük bir kurumsal şirkette çalışan olarak naçizane görüşüm:
gabardin pantolon, tek renk bir gömlek okdir. uzun saç problem değil IT için. ancak küpe konusunda bazen tutucu olabilirler. çalışırken bizde erkeklere yasak örneğin.

Ülkenin en ciddi kurallarından en taviz vermez kurumsal firmalarından birinde çalışan olarak naçizane görüşüm:
Küpeden taviz vermeyin bence o kadar hödüklerse başka kapıya dersiniz. Görüşmede takmazsanız sonra takmak istedinizde hedehödö demesinler.
Gabardin pantolon ve gömlek (bence düz beyaz olmamalı öyle olursa kravat ister çünkü) daha spor şöyle ince çizgili bişiler falan olabilir. Saçları da arkadan düzgünce topladınız mıydı iş sizin...

dosya read only imiş geri aldım düzeldi.

@rocko, muhtemelen dosyada bir format bozukluğu oldu, bir virgül fazla koyuldu vs, ilk haline döndürün, zaten hosts dosyasıyla da uğraşmayın, (bkz: opendns)

sitenin guvenlgıını bılmem ama kart guvenlıgı ıcın sanal kart ı kullanırsanız hıc bır sorun olmaz. hemencık ınternet bankacılıgı ıle halledın, kafanız rahat olsun ;)

teşekkürler=) aynı sebepten yıllardır internet bankacılığı da kullanmayı reddetmişti kendisi. ben de geçen bir girişmiştim ve iş bankası'nın müşteri hizmetlerine sövüp olayı orada noktalamıştım. bakalım en olmadı tekrardan o yola gireceğim..

bence siteden çok bilgisayarınızın güvenilirliği önemlidir sakata gelebilirsiniz olmadı eft ile halledin işinizi babanızıda üzmeyin uykularını kaçırmayın..

evet, sanal kartın işleyiş mekanizmasını anlatırsan ve tam güvenli olduğuna ikna edebilirsen olur o iş. ben de önce kendimi sonra da annemi mağlup etmiştim bu yolla.

soruya tam olarak bir çözüm değil ama bunlardanistiyorum.com gibi bir site var. oradan powerball alırsanız kapıda ödeme şansınız da var, yemeksepeti'ndeki gibi.

babanın upgrade imkanı veya firmware güncellemesi yok mu?
işin şakası bir yana, yazdığınız siteyi hiç bilmememe rağmen, 3DSecure desteklediklerini gördüm, bu sistem ile yapılan alışverişlerde kredi kartı onayını kartınızın ait olduğu banka yaptığı için güvenlik eski sisteme göre (siteye kart no+cvc vermek) oldukça güvenli, babanızla o adıma kadar birlikte gidin adım adım, gelen sayfanın bankadan geldiğini görünce ikna olur belki...

Kullanıcı profiline bakmak lazım. Aslında en güzeli donanimhaber forumlarından almak. Çünkü kapalı devre ve herkes birbirini tanıyor. Ama çalıntı oldu gibi bir ihtimal olmaz, sanmıyorum.

Gelelim yamuk ihtimallerine

1- Üründe arıza olabilir. Kullanıcı "imei numaram kopyalandı" diyerek ürünü geri almaz.
2- Telefonun imei'si başka bir telefondan kopyalanmıştır; aldığın telefon elinde kalabilir.
3- Sonradan çıkacak ufak arızalar için teknik destek alamazsın.

faturasini da gonderdikten sonra oyle bir sikayet de bulunamaz. ustune gg daki iletisimleri ve diger seyleri mahkemede vs de kanit olarak gosterebilirsiniz.

gg dışından iletişim kurmayın, öyle bir teklifle gelirse direk uzaklaşın bu arada tabi...

o dikey olan morali diye biliyorum.

edit: yanlış biliyorsam bi daha insan yüzüne çıkıp da "gel bi pes atak da kafana koyayım" diyemem. yapamam bunu.

1-2 olarak görünen şeyler taktik ile alakalı olmalı, kanattan atak yap, kontratak önceliği, göbekten yardır gibi. diğer kısım da atağa ne derece katılacağı diye biliyorum. yeşilse çok defansif oynar, kırmızı ise her topta atağa çıkar gibi.

Eski pesçi yeni fifacı olarak yanıtlayayım; sayılar, counter attack, side attack gibi taktikler makina tarafından uygulandığında çıkar. Manual olsaydı l2+ kare, üçgen vs. ile yapılıyordu sanırım... Ve cro magnon u pesten emekli edecek kısım :D .. O yeşil bar takımın hücum-savunma dengesini gösteriyor, moralini değil. Onu ise l2+ r1 vey r2 ile ayarlıyor olman gerek.

Not: Kombinasyonları playstationa göre yazdım, bir yıldır pes oynamıyorum eksik olabilir ama açıklamalar doğru.

Şimdi ben Become a Legend modunda oynuyorum. Normalde fazlaca futbol oyunu seven bir insan değilim ama kariyer modu hoşuma gittiği için başladım. O zaman bunlar tamamen taktiksel şeylerse ben sadece bir futbolcuyu oynadığım için benim müdahale edebileceğim şeyler değil muhtemelen.

dikey olan, sarı içerisindeki yorgunluk derecesi diye biliyorum ama fena yanılıyormuşum.

sarı çizelge atak seviyesi yani bir sağında yazan mevkinin çizelgelenmişi. onu kaldırıp yorgunluk seviyesini yerleştiriyorum, daha güzel oluyor. en azından faydalı bilgi. diğerinin taktik olduğunu arkadaşlar da açıklamışlar zaten.

edik: tekrar alta soru yazılmış, evet become a legend modunda senin değiştirebileceğin şey değil fakat takımının taktiğinin iyi olması senin de ona göre oynamanı, eğer forvetsen daha kolay gol atmanı sağlar. eğer forvet arkasıysan taktiği center yaparak topların sana gelmesini sağlayabilir, atağa yön verebilirsin.

bunlar l2 r2 ye aynı anda basılıp bir de r1 ya da r1 e basıldı mı renk değiştiriyor yani kullanıcının deiğiştirebileceği bir şey. heralde atak ya da defans oynamak ile ilgili renklerden dolayı öyle geldi bana mavi yeşil kırmızı olarak.

@aidiyetsiz cok guzel aciklamis ama bir de soyle oluyor. o yandaki 1 2 halinde gozuken rakamlarinin taktik kismindan ayarlayip onlarin neyi ifade edecegini belirleyebiliyorsun. diyelim sag kanat agirlikli atack ya da sIkI baskI ya da defans hattinin defans cizgisine yakin oynamasina yonelik bir taktik olarak belirliyorsun. oyunun icinde belli anlarda ornegin 4-0 gerideyken butun takimi hucuma yigip burdan da merkezi atak ya da kisa pas kombinasyonunu secerek daha etkili bir sonuc alabilirsin.

o kenardaki yesilli kirmizili derece cubugunu da buna bagli olarak kullanabilrisin yine. diyelim ki rakip uzerinde bir turlu silkinemedigin bir baski kurdu ve gol kesin geliyor gibi, sen yine 1 ve 2 seklinde gosterilen taktiklerden defans olanini secip, L2+R2 ye basarak o dereceyi tam kirmiziya getirebilirsin. Boylece takim tum hatlariyla defansa cekilmis olacaktir.

yenerim olm hepinizi.

edut saati: kirmizi mavi olacak, ben PS gore yazmis idim.

1)sanmıyorum beyaz saçların kaybolacağını. neticede saç tellerinizde pigment kaybı oluşuyor, kökten uca yani.

2)yani beklentiye bağlı bir şey. saçlarım bakımsızlıktan çok kötü hale geldi derseniz sıfıra vurdurup baştan uzatmak sağlıklı bir seçim olabilir lakin kazıtılan saçın çok gür ve siyah çıkacağı gibi şeyler efsaneden ibarettir. ne saçınız gür çıkar ne de sert. sadece uçları küt olduğu için ilk etapta öyle gelir size.

1. hayir, beyazlar kaybolmaz.

2. sagliklidan ne anladigina bagli. sifira vurdurmanin saca bir zarari yok. ama yarari da cok yoktur.

beyaza tek çare saç boyasıdır.

eskiler saçları sıfıra vurdurduktan sonra çıkan saçların daha sık ve sağlıklı olduğunu söylerler.

tek yararını gördüm, banyodan sonra ciddi zaman kazanıyor insan, saçlara bi hayrı yok sanılanın aksine...

beyazlar gider mi bilmiyorum, lakin ben saçlarimi 2 sene arayla 2 kere kazıttım, çok gür ve simsiyah ciktilar, sizde de oyle olur mu bilmiorum ama ben kuaföre gittigimde sacinda siyah boya var di mi diorlar bir de ne kadar gür die hayret nidalari atiorlar (sacimda beyaz yoktu)

peki başka soru yaş 16 len bir sürü beyaz var kafamda .anladıgım kadarıyla bunlarda kazıtmayla gitmiyor. ne yapcam ben:) kızlar hoşlanır mı?

bir corç kuluniy, bir riçırd gir havası katıyor, kadınlar hasta oluyor diye kendini avutavilirsin. ben öyle yapıyorum.

boya boya :)

beyoglu belediyesi ucretsiz asi ve kisirlastirma yapiyor.

Evet evet demek bunu görmüşüm yolda. İkamet şartı var mıdır peki, ben Kadıköy'de oturuyorum da.

Taksim'deki (GS Lisesinin önünde asılıydı) Beyoğlu Belediyesi'nin ilanıydı. Ordan bir araştırın isterseniz.

ortaköy yolunda hayvanları koruma derneğine ait bir yer vardı (çok uzun zaman oldu artık orada olmayabilirler gerçi) onlar da çok düşük bedeller karşılığında yapıyordu bu aşılama işini, ikametgah falan da istemiyorlar :)

ikamet sarti varsa da beyoglu'nda oturan bi tanidik bulunup yaptirilabilir.

ortakoy'deki Sokak Hayvanlarini Koruma Dernegi ucretli yapiyo, ordan bi defa yaptirmistim asi, veterinerle ayni fiyata yapmislardi.

kedimin veterineri 40-45 e yapıyor. bira arkadaşım ümraniyede bir veterinerde 20 TL ye yaptırıyor. ilgilenirseniz tam adresini öğrenirim.

bir de Beşiktaş Yıldız Parkının girişinde bir veteriner varmış, o da piyasadan çok düşük fiyata yapıyor, gelirini de sokak hayvanlarının masraflarına aktarıyormuş diye duymuştum. Kedimin mamasını aldığım yer söylemişti, hiç gidemedim oraya gerçi. Bakma şansınız olursa bir bakın isterseniz.

bedava LAN messenger'lar mevcut ya da office communicator kullanabilirsiniz.

(bkz: office groove)

local networkdeki sunucunuza jabber servisini kurabilirsiniz.

daha sonra pidgin ile bağlanabilirsiniz. www.pidgin.im

exchange server varsa en iyi çözüm office communicator olacaktır

Windows 98 sürümlerinde Winpopup, Windows Xp üzerinde WinChat uygulaması hbalihazırda var aynı network üzerindeki pclerde pek güzel mesajlaaşabilirsiniz. 3. parti bir yazılıma ihtiyaç duymadan

ancak durum şudur ki hem mac hem de pc var burada. yani dolayısıyla her ikisine de uyumlu olması lazım.

12 saat.

Anında! Ben 1 mibt 2 mbit değişikliği yaptım tamama basınca bağlantı resetlendi :) Geldiğinde 2 mibt olarak geldi. Sonunda iyi birşey yapmışlar.

8mbps hızı garanti etmiyor ttnet. o ulaşılabilecek en yüksek hız. yani hız olarak 1mbps de görebilirsiniz 5mbps de. bulunduğunuz yere göre değişir. ayrıca 15gb'ı geçtiyseniz hızınız ay sonuna kadar 512kbps olacak.

evet, arkadaşım da 8'e geçti, geçiş sırasında hiç bir sorun çıkmadı ancak bağlantı hızını haal 1 görünce ttnet'i aradı, "santralle aranızdaki uzaklıktan dolayı 1'in üstüne çıkamayacağı" söylendi ancak paketi hala 8 görünüyordu. biraz çemkirdi falan düzelttiler, tekrar 1 sınırsız'a aldılar tarifeyi.

(bkz: #16432998)

2 sokak arkamdaki kuzenim de anında değiştiğini söyledi , bu kadar farketmez ki yahu ... adam 8mbit kullanıyor hem ?!

mkv'lerin altyazıları video dosyasının içinde gizli oluyor, gömülü olmuyor. şöyle yapabilirsiniz, internetten o filmin altyazısını ayrı olarak bulup convert işleminde videoya gömebilirsiniz.

mkv'nin kendi içindeki altyazı işinize yaramaz. ya da bir yerden çıkartılıyor mu bilmiyorum.

mkvextract ile mkv içindeki altyazıyı alabilirsin. google'a da altyazı gömmek diye sorarsan bulabilirsin. belki altyazı birleştirme programları mkv kabul etmiyordur bilemiyorum. o zaman bi convertora ihtiyacın olacak. belki mkvextract'te video avi olarak çıkıyordur.

ben altyazıyı pocketdivxencoder ile gömüyorum, mp4'e çevirme işini de format factory ile yapıyorum.

not: avi kullanıyorum, mkv'ye uzağım.

pocketdivxencoder +1

film den çok animelerden bahsettiğim için altyazıyı ayrıca bulma ihtimalim çok zor. oyüzden direk altyazı+video yu çevirmeye çalışıyorum.

o zaman yukarılda söylendiği gibi mkvextract ile altyazıyı önce ayrı bir dosya olarak çıkar sonra programla convert ederken göm. ancak böyle olur.

www.gyzem.com
araştr siteyi kesinlikle bulabilirsin

verdiğiniz sitede en üstte
SİTEMİZ PARAPSİKOLOJİ, METAFİZİK VE GİZEMLER ÜZERİNEDİR. OYUN BULUNMAMAKTADIR.
yazıyor...

ctrl+f5 yapinca duzeliyor mu?

javascript engelleyen bir addon (gerçi farklı browserlar demişsiniz ama) veya bir program (bazı işgüzar antivirus yazılımları işi bu noktaya kadar getirmiş olabilir, kullanmadığım için bilmiyorum) var mı? Bazı siteler javascript evgellenince css falan yükleyemiyo şekil şemal olarak o duruma benzettim resimden.

ctrl+f5 yapıyordum zaten ama normalde de bir açıyor bir açmıyor.

engelleyen herhangi bir şey olduğunu düşünmüyorum. avira premium kullanıyorum, önceden normal versiyonu vardı, daha önceden norton vardı, bir ara hiçbir şey yoktu :).

gallery.live.com
burada bir sürü arama gadgetı var ama tahminim hepsi internette arıyr. Benim sana tavsiyem (bkz: launchy) programını kurup onu da gadgetların olduğu gibi sağa yaslarsan ctrl+space ya da atayacağın başka tuş ile bu işleve ulaşabilirsin. bir sürü de araüzü(skin) mevcut.

bi de google desktop yapıyor masaüstü araması, outlook maillerini falan bile arıyor, acaip bişey

(bkz: opendns)

sözlükteki aynı başlıkta var açıklaması.
(bkz: an error occurred please try again later)

master password diye bir şey olması lazım istediğinizi yapan.
"Tools -> Options -> Privacy -> Passwords -> Set Master Password" diye yazıyor ama eski versiyonlar için geçerli olabilir, bu makinada kurulu olmadığı için de teyit edemedim.

@brainfour: ben yazdığımı zannediyordum ama şimdi bakınca yazmadığımı farkettim; master password'ü de üstüste 2 defa cancel'layınca onu sormayı da bırakıyor ve yine inbox'ı görebiliyorsunuz,istediğiniz iletiyi okuyabiliyorsunuz.

kazanılır tabii ki..

yani öyle kandırıyorlar bizi:)

alınıyor. tabiki pozisyonunun da yükselmesi gerek.

7-8 sene çalışmış bir insanın zaten hangi üniversiteden mezun olduğu değil, o ana kadarki (diyelim ki mühendis olsun) mühendislik tecrübesi, proje yönetimi tecrübesi, üst düzey yöneticilik tecrübesi önem kazanır. Pozisyona da bağlı olarak üstte belirttiğin rakama yakın ücretler alabilirler. Tabi şu da vardır ki üstte saydığın firmalar ülkemizin "iyi" üniversitelerinden mezun olan, üst düzeyde yabancı dil(ler) bilen mezunları tercih edecektir işin başında.

30.000 lira maaş alıp, üstüne yıllık 200.000 tl prim alanlar da var :)
hemde bu insanlar üst düzey yönetici falan değil. yabancı bir şirkete kapağı attınız mı tamamdır.

hem evet hem hayır.

gerçekten yetenekliyseniz ve çalışkansanız, şansınız da varsa evet.
diğer yetenekli, şanslı, çalışkan insanları geçemezseniz hayır.

böyle beklentileri olmamalı insanın, veya hayalkırıklıklarına alışkın bir bünyesi olmalı.
44 yaşıma giriyorum, 17 yaşımdan beri kendi ekmeğimi kazanıyorum, dünyanın bir sürü yerinde bir sürü yabancı ve türk şirketinde çalıştım, kendi işimi de yaptım 5-6 sene. genelde gençlerde gördüğüm çok yüksek beklentiler ve sebat eksikliği.. söylemeden edemedim.

Procter & Gamble veriyor o parayı. 7-8 sene çalışmana da gerek yok. çok iyi bir referans, çok iyi not ortalaması, çok iyi staj ve hatta makale yayınladıysan girersin yeni mezun olarak bile. zaten böyle bir köleliği ancak yeni mezunlar yapar. bir tanıdığım çalışıyordu ancak çoğu zaman haftasonları dahil günde 12-14 saat kadar çalışman gerekiyor. ve en fazla 3-4 sene içinde parayı biriktiren istifa ediyor diyordu. kendisi de istifa etti eşiyle görüşemiyorlardı. Türkçesi kaliteli kölelik. bu kimya-kimya mühendisi olarak. yoksa yöneticiler tabi ki daha az çalışıp daha çok kazanırlar.

aslında oraya girebilecek yetenekteki insanlar ve daha da iyileri, zaten, akademik kadroda çok daha rahat bir yaşam sürüp dünyayı da bedavaya gezerek, hem kendileri daha mutlu hem toplum için daha da üretken yaşıyorlar. tercihlerine tekrar göz at diyebilirm

@efe

akademik kariyerde maddi açıdan(akademik ortamın manevi açıdan kat kat verimli olduğu su götürmez bir gerçek, ben de hemfikirim) rahat bir ortam oluyor mu?(akademide hiç tanıdığım yok, hiç bilgim de yok, o açıdan soruyorum)

tabi ki, eğer zaten çalışkan ve meraklı isen (ki istek, zekadan daha önemli) dünyanın her yerinde, yüksek lisans ve doktora sırasında kendi evini kiralayacak, sosyal hayatta gezecek, kendine birşeyler alacak ve belki yılda bir defa tatile gidecek parayı kazanırsın. doçent ve profesörler ise zaten iyi para alıyorlar Türkiye'ye göre.

yani şunu demek istiyorum örneğin Türkiye'de yüksek lisans yapan yetenekli bir öğrenci, aylık 2 bin liraya yakın para alır (hem asistan maaşı/tübitak bursu hem projelerden) , yapacağın ise lisans öğrencilerine haftada bir gün lablarına eşlik etmek, raporlarını okumak. kendi ders sayın az olur zaten. düzenli çalışma alışkanlığın varsa zorlanmazsın. kendi deneylerini haftanın istediğin saati istediğin günü gelip yaparsın, zorlama olmaz kafan rahat olur ve bu paha biçilemez. yurtdışına çıkarsın, kariyer yapıp türkiyeye döndüğünde para önemliyse özel üniversiteler devlet üniversitelerinin 2-3 katı para veriyorlar. bir profesörün maaşı yaklaşık 4-5 bin lira olması lazım. özel üniversitelerde 10 bin lirayı rahatlıkla alırsın. çok iyi bir hayatın olur bu şirketlerdekine kıyasla

@divit: 10bin alman için 30binden çok daha fazlasını kazandırıyor olman gerekir, malum vergiler, diğer şirket giderleri falan o 30binin zaten 15'i kuş olur uçuverir...

staj yaparken 2200 tl mezun olunca da 4400 tl verdiklerini duydum..hea olabilir mi olur tabii..

sadece %10 1,5 milyarin uzerinde maas aliyor.
7-8 sene calisma ile 10 bin almak icin mudur gibi bir pozisyon lazim, o mudur yardimcilari filan bu parayi alamaz.

10 yillik bankacilar 2 ye calisiyor sube mud. 4-5 aliyor

10 katını kazandırıyorsan alırsın. bunlar da genelde satış ve pazarlamacı olur.

üstün yetenekli ve üstün şanslı bir adamsan olur tabi. özel şirketlerde istanbul için 1200-1300 izmir falan için 900tl'ye çalışırsın. dil öğrenmen lazım, sonra bir dil daha. tüm öğrenim hayatın boyunca harika yerlerde staj yapman lazım ki bu şanstır. falan filan derken belki o zaman düzgün bir mevkide alırlar tabi. elin yüzün de düzgün olacak mutlaka.

ciddi diyorum, bunlarla uğraşacağına 2 sene kpss çalış a grubu mesleklerden birini edin.

bende olmuştu. hatta soymaya başlamıştım kanatmıştım ama kendiliğinden geçti.

sakallarını yıka
aynen saçlarını yıkar gibi yıka
hatta şampuanla yıka
uzun uzun yıka
günde bir kaç defa yıka

göreceksin 3 vakte düzelecek.

sakallarınızı dalin'le yıkayın.

saç egzaması tarzı bişey o. kepekten farkı dökülen derinin geniş ve tek parçalar halinde olmaları. çoğu insanda olan birşey. şampuan etki etmezse Betnovate merhem al eczaneden, çotank diye geçirir.

bu da bildiğin seboreik dermatit zaten. ayrıca bu hastalık geçmez, bazen uyur, bazen uyanır, daha önce hangi yöntemle geçirdiysen onları dene, en olmadı 1-2 kür m furo ile geçer...

Hımm ben konazol şampuanla geçirmiştim sakalada mı sürsem acaba?Bide sakal iltihabı diye birşey duyudm bu nasıl oluyorki?

Minimum konfigurasyonlar sanırım bunlar. Bu haliyle oyun açılmaz. Ram yetmiyor. Ayrıca ekran kartı hakkında bilgi yok. Ekran kartı en önemli bileşenlerden biridir.

çok teşekkürler. açıkçası "bilgisayarım"a sağ tıklayıp "özellikler" kısmını açınca çıkanları yazdım. ama ram zaten yetersizmiş, ekran kartı yeterli olsa bile ram yetersiz olduğundan bir şey değişir mi artık? eğer değişirse eve gidince bir bakayım...

Tahminimce 128 mb'dan daha yüksektir ama maalesef değişmez.

Aslında 1 GB RAM var sizde, ancak ekran kartınız paylaşımlı olduğu için 256 MB o yiyor, geriye kalıyor 768 (768+256=1024). Büyük ihtimalle çalıştırır sanki ama oynadığınıza pişman olursunuz, 1 GB RAM takviyesi ile canına can katabilirsiniz bilgisayarınızın.

yurtdışında yeteri kadar oynamadığı için uzun dönem yapıcak

bide futbolcular için askerlik yaşının 38e çekilmesi gibi bir durum vardı o da olmayınca futbolu bırakıp askere gitmek zorunda

cnone sağol her sorduğumuza yanıt veriyorsun da sanki herkes yurtdışında mı oynuyor.şimdi her futbolcunun başına neden tünemiyolar da bu adamı buluyolar.?

Yaş haddi geldiğinden askere gitmemek için son dakikada y.dışında bir kulüp buldu ve kaçarcasına y.dışına gitti. Gittiği kulüp de sallama bir kulüptü. Şimdi de bildiğim kadarıyla bir takımla anlaşması yok ama y.içine geldiğinde askere alınacağını bildiğinden kendine kulüp arıyor.

Klasik askerden kaçış hareketleri. Tercih meselesi elbette.

Edit: Her futbolcu yapıyor ama uzun dönem yapıyor. Genellikle yaz aylarına denk getiriliyor.

nasıl olur ya şimdi futbolculardan kim futbolu bırakmadan daha 32 yaşlarında uzun dönem askerlik yapmış ben hiç bilmiyorum.

Sabri daha birkaç sene önce askerden geldi. Hatta Hasan Şaş'ı da çok iyi hatırlıyorum ben uzun dönem yapan.

tugay kerimoğlu aynı anda hem a milli, hem genç milli hem de ordu milli takımında oynamıştı bir ara. bir çok futbolcu kariyerinin hızlı dönemlerine girmeden hallediyor bu işi, o yüzden tümer'inki göze batıyor.

nasıl ya sabri ne zaman askerlik yaptı da 15 ay boyunca futbol oynamadı??

keşke bi daha gitse sabri =)

www.eksiduyuru.com

linke bakmaya üşenirseniz diye bide ben yazayım; cunda adası, bir köprü mesafesinde ayvalık'a. uzak değil yani.

bir de gitmek isterseniz sarımsaklı diye bir yer var, ayvalık'a bağlı yine. birkaç dakika sürüyor. şeytan sofrasına gidin o manzaranın tadını çıkarın.

biz bazen yuruyerek bile gidiyorduk cunda'ya ayvaliktan, otobus kalmayinca.
lakin gece biraz ruzgarli oluyor o yol, sonra bizim gibi traktore otostop cekmek zorunda kalirsiniz : )

ayvaliktaki pansiyonlarda kalabilirsiniz. bonjour pansiyonu tek gecerim misafirperverlik konusunda.

ayvalık'dan daha sakin, kafa dinleyecek bir yer bilmiyorum zaten, gitmişken tüm tatilinizi oralarda geçirin güzel güzel :)
tatil anlayışınız deniz-güneş tadındaysa sarımsaklı tarafında kalacak yer bakın kendinize, yok kafa dinleyeceğim diyorsanız sahilkent mahallesi (şirinkent olarak da bilinir) tarafından bir ev kiralayın (güneyde tutacağınız dandik pansiyonlarla aynı paraya gelir).
özellikle gün batımlarını şeytan sofrası, cennet tepesi, cunda gibi yerlerde geçirmeye bakın, hayatınıza anlam katın :)

çok teşekkürler arkadaşlar, bir de ayvalıkda
www.taksiyarhispension.com
bu pansiyon baya ünlüymüş sanırım :)

sahile inerseniz mutlaka seyyar bulursunuz. fakat sanmıyorum ki bir yerde takım logosuz bulasınız..anca intertoy ucurtmalarında takım logosuz olur..

kilyosta bir bakkal amca var, sanırım pazarın oralarda bir yerlerde,
sadece 3 liraya çok güzel, dengeli, klasik 6 gen uçurtmalardan yapıyor,
malzemesi filan güzel kaliteli. üstelik kilyosta da sürekli esen tek yönlü rüzgar sayesinde çok rahat uçurtma uçurulabiliyor.

valla ben de küçükken çok uçurdum ama hayatımda hiç hazır almadım uçurtmayı. bir kaç çıta, uzun bir ip, sağlam defter kabı ve biraz bantla kolaylıkla yapılır uçurtma dediğin şey zaten. hatta o kırtasiyeden hazır alınanlardan da daha iyi uçar bunlar. tam uçurtma yapmalık çıtalar var bauhaus'da.

yeşilköy sahili'nde cokca var.

kendin yapsana hocam, ne guzel boyle citalari falan alirsin yapi marketten. hem zaman gecer, hem de kendi emegin olur.

kırtasiyeden aldığınız uçurtmanın terazi dengesi %99 bozuk olacağı için uçurtmanın ( affedersiniz , kıçı ayrı başı ayrı oynayacaktır.)

bende de tuttu geçenlerde bi uçurtma sevdası. dandik bi uçurtma vardı onu uçuramayınca içimde kaldı gittim ebay den bisparis verdim 5$ falan olması lazım. gayet güzel bişeye benziyor. naylon kumaştan oldugu içinde yırtılmaz. linki de bulayım.

cgi.ebay.com

bakalım bekliyorum postacıyı dört gözle :)

Bende yaparım ama denge unsurlarını yerine getiremem diye endişe duyuyorum. Sonra "Lan noluyooo oran buran oynuyo" demek istemiyorum açıkcası. Birde ben yapınca daha pahalıya geliyor herşey. Model uçak yapayım dedim piyasanın üstüne mal oldu daha tamamlanmadan.

@quadropol un aldığı(alacağı) gibi birşey arıyorum ve tercih olarak elden almak istiyorum.

@elanor marin

hehe :) İnternette fiber çubuk, şöyle kumaş, böyle ip derken epey masraflı olmalı diye düşünmüşüm. Denge konusu aklıma takılmış durumda. Nasıl birşey olduğunu arkadaşlara biraz büyülü bir biçimde anlattım sanırım. Bir iksi benimle gelmek istedi. İyi birşey olması önem kazandı tabii. 2 metre havalanamayıp yere çakılan bir uçurtmayla hayallerini yıkmak istemem :)

Sorununuza bir çözüm değil ama belirtmek istedim, Vista'nın öyle bir sorunu yok, milletin kolayına geliyor her türlü sorunu Windows'a bok atarak sunmak. Donanım veya driver kaynaklıdır büyük ihtimalle, işletim sisteminin bu tür cihazlara müdahalesi çok azdır zaten. Bazı cihazların driverları ile gelen wireless manager programları da kötü olabiliyor (US Robotics çok iyi bir örnektir buna), eğer öyle bir program varsa onu aradan çıkartıp Windows'un Wireless Zero Configuration servisini açıp onunla deneyebilirsiniz.

modemine reset atman gerekıyor benımde başıma gelmıstı
kendi pc'im ve laptopum baglanıyor ama arkadasımınki girmiyordu.
boku herzmanki gibi windowsa atıyordum ama sorun modemden kaynaklanıyor.
modemıne hard reset atarsan düzelir

@cokobon Sizin bağlantıda şifreli miydi arkadaşının bağlanamadığı?

cağaloğlu'ya çıkarken solda bi sokak var, o sokakta gümrük malları sattığını iddia eden bi dükkan var (gerçek gümrük malları satan tasiş'in hemen yanında). işte o dükkanda werder bremen'den salzburg'a hemen her forma vardı geçen sene. hemi de orijinal. üstelik neredeyse imitasyon fiyatına. geçen sene 25 milyondu birçok forma. hala var mıdır, aynı fiyata mıdır bilemem.

maltepe pazarı...

celtic mi ararsın stuttgart mı?

gerçi bunlar çakma. ankara'da ülkealan iyidir.

www.kitbag.com

muhtemelen dayanak noktası şudur...
sıcak çay ağız içi mukozasını, boğazı falan tahriş eder, bu da sigaranın bu bölgelere nüfuz etme oranını yükseltir.
ancak çay aynı zamanda iyi bir antioksidan, detoks falan şeysiymiş ya, ona dayarak da 2. teoriyi desteklemişlerdir.
tamamen uydurduğum senaryolar bunlar ama o haberleri yazanların da bu konuları benden daha çok bildikleri yok, muhtemelen böyledir yani.

geçenlerde yolda sigara içerek giderken yaşlı bi amca çevirdi. tam olarak şöyle dedi:

1. Yatarken sigara içme(bilmiyorum)
2. Bişey içerken sigara içme(metabolizmayı hızlandırırmış)
3. Koştuktan sonra sigara içme(ciğerler iyi çalıştığı için zararı daha fazlaymış)
4. Tatlı yedikten sonra sigara içme(bilmiyorum)

amcaya soramadım artık doktor musun be adam diye ama mantıklı şeyler söyledi gibi

www.nenehatunhastanesi.com

tukuruk bezleri normal insanda dil uzerinde agirlik olur ise normal zamanda urettiginden daha fazla salya uretmeye baslar. agzin kapali iken dilinin ortasina agirlik verecek bir sey yapiyor musun?

opusurken dilini kullanarak masaj yaptigin sirada tukuruk olustugunu dusundum, (french kiss) oyle ise dilin ucuyla takilmaya bak. eger sen dilini hareket ettirmiyorsan da (!) karsi taraf ortasina surekli baski uyguluyorsa bu da salya uretimini arttirabilir. bu durumda karsi tarafa ayni bolgeye degil, farkli bolgeye (tercihen yine uc ve yan kisimlar) baski uygulamasini soyleyebilirsin.

bir de tabii bir kac durumda asiri salya uretimi, veya yine bazi saglik problemleri nedeniyle uretilen salyanin yutulamamasi durumu da olabilir (hamilelik, bazi ilaclarin kullanimi, dis/agiz hastaliklari, reflu, alerji vb. nedeniyle dogal akinti yollarinin daralmasi, sinir sistemi bozukluklari vb..)

@bunubenyazdim hayır dilimin ortasına ağırlık verecek bir şey yapmıyorum, ama sorun öpüşürken değil öpüşmeden önce de böyle hep böyle,sürekli yutuyorum ama öpüşürken yutamadığımdan aşırı ıslaklık oluşuyor.. dil kurutucu diye birşey yok mudur acaba veya leblebi falan mı yesem..:)

peki normalden fazla olduğunu nereden biliyorsunuz? belki hepimizle aynı durumdasınız?

bazı çantalarda da çanta o butonu basılı tutup yeni şifreyi girip bıraktığınızda o şifre seçilmiş oluyor. çantaya göre uygulama değişiklikleri olabilir.

şifre kısmının altında, kenarında bir tırnak olur bazılarında ise...

bazılarında kapak açıkken yeni şifreyi girip kapatıyorsunuz.

ben deliklisini görmüştüm. bir iğne sokuyorsunuz delikten ayarlıyorsunuz. sonra o şifre kalıyor öyle.

kıyısından köşesinden smartphone'a niyetlenildiyse ne yapılıp edilip iphone alınması lazım.

sony ericsson'un w serisinden herhangi bir telefon alın. tüm dediklerinizi karşılar bu seri.

sanırım arkadaş smartphone'ları takip ettiğini dolayısı ile diğer telefonları pek bilmediğini söylüyor. yani sorduğu telefon smartphone değil, diğer modellerden...

yakın zamanda asus'un telefonunu denedik. beğendik. küçük, şık, kullanışlı, işlevli ve 4 gb hafıza kartı hediyesi. fiyatı da ortalama.

fotoğrafın küçük resim versiyonu cachelenirken o siyah kare yokmuştur. yani küçük resimde gördüğün fotoğrafın kendisi değil, windowsun daha önce bi köşeye kaydettiği küçük bir versiyonu. netice olarak orjinali o şekilde görmen mümkün değil malesef.

sizin durumunuzun bu olduğunu sanmasam da, bilimsel bir not olarak düşeyim
bahsettiğiniz durum olabiliyor, bir imajın içine başka bir imaj özel bir kodlama tekniği ile gömülebiliyor, resmi farklı bir çözünürlükte gördüğünüzde (bahsettiğiniz küçük resimlerde olduğu gibi) tamamen farklı bir resim görebiliyorsunuz. sanmıyorum o kadar uğraştıklarını ancak.
yalnız şu kafama takıldı, size bu resmin sansürsüz hali gönderildi mi hiç, eğer gönderilmedi ise windows'un sansürsüz halini cachelemesi de imkansız. bir iş var bu işin içinde ama neyse...

benim de kafama takılan buydu. çünkü daha önceden bu resmin sansürsüz versiyonunu almamıştım. çok karışık çok..

sivi yag ve istedigin baharatlari karistirip tavuklara yediriyorsun ve tavuklari firina atiyorsun, al sana en guzel tavuk yemegi..

ayrica:
(bkz: marine etmek)
(bkz: avcarlamak)
(bkz: en lezzetli tavuk yemekleri)

Tavuk göğsü kuru bir ettir, bundan sonra aynı menüyü yapmak istersen tavuk but yada kanat yapmanı tavsiye ederim, eti daha yağlı olduğu için lezzetli olur.

göğüs eti bi halta yaramaz, en fazla haşlayıp yaptığın pilavla karıştırırsan bir gideri olur, aksi halde (hele de fırında) kuru kuru bişeyler olur, istediğin kadar marine et...

hacım kalça eti denen bişey var. elindeki göğüs etini pilavda kullan. tavuklu bi yemek yapmak istiyosan kalça etinden yap. yağlı et olduğundan yemesi de güzeldir. baharatlarla ve yağla marine edersin, hatta içine soya sosu katarsan da leziz olur. sonra da teflon tavada bi güzel pişirirsin. cillop olur.

1.köri sosa bulayın tavukları, az yağda kızartın tavada, tavanın kapağını kapamayı unutmayın (hem et kurumaz hem de tüm ocak sarı sarı köri olmaz).
2. severseniz mantar + halka halka doğranmı biber (kırmızı ya da sarı renkliler süper oluyor) + isterseniz küp doğranmış domates ve kuş başı doğranmış tavuk etlerini kısık ateşte çevirin birkaç kez. tavuk eti tamamen beyaz olana kadar pişireceksiniz. yine tavanın kapağını kapamayı unutmayın.
3. tavuk etini, zeytin yağı + baharat + soya sosu karışımına yatırın, yarım saat kadar beklesin. sonra az yağda kızartın. bu karışımı soya sosu yerine şarap ya da sirke ile de deneyebilirsiniz.
4. pane harcı alın marketten, galeta ya da mısır unu da olur. tavuk etlerini önce süte ya da yumurtaya bulayın sonra da bu harca ve kızartın. bunun yağsı biraz bol olabilir. çok da sıçrar dikkat edin.

bir kaşık sıvı yağ, bir kaşık yoğurt, iki kaşık su, sarımsak, köri(az), kekik, karabiber ve tuzu karıştırarak yapacağın sosta eti yarım saat beklet. sonra tavada bile yumuşacık olur. sebzeyle beraber fırın torbasına da atabilirsin istersen ama tavada yap bana sorarsan. yanına rokalı, marullu bir salata... oyyyyşşhh mis;)

duyuruda yemek sormak yasaklansın artık!

@zihua, böyle duyuruları fav yapıyorum, sonra kullanıyorum. bence yasaklanmasın.
ehm.. tavuğu suda az haşlayıp, sonra az salçaya bulayıp tavada kızartabilirsiniz pembe oluncaya kadar. çok lezzetli oluyor.

göğüs etinden yaptığım 3 ayrı çeşit yemek var. göğüs etinden bir bok olmaz diyenler halt etmiş.

1- baharatlı tavuk sote: önce göğüs etimizi boyuna ve enine doğrayarak ufak sote haline getiriyoruz. tavaya kısık ateşte atıp beyazlaşana ve suyunu salana kadar çeviriyoruz. saldığı suyunu döküp tekrar tavaya atıyoruz. bu kez bir miktar sıvı yağ (mısır ya da ayçiçek) koyup kızartmaya başlıyoruz. bu sırada 2 çorba kaşığı salçayı bir kabın içinde su ile karıştırıp eritiyoruz. tavuklarımız orta ateşte kızarırken salçayı tavaya atıp üzerine tavukların seviyesine yakın olacak şekilde su ekliyoruz. bu sırada bir miktar tuzunu da atıyoruz. yüksek ateşte suyu buharlaşıp salça sosu kıvamına gelene kadar işleme devam ediyoruz. bu sırada tavuklarımız yumuşuyor. buharlaşma tamamlanmadan bir süre önce tuzot, pul biber, kara biber, kimyon gibi baharatlarımızı atıp karıştırıyoruz. servis ederken üzerine bir miktar kaşar rendeleyerek fantazi yapabilir ya da yanına küp patates kızartması hazırlayabilirsiniz. afiyet olsun.

2- kordon buluğumsu tavuk: göğüs etlerimizi yatay şekilde ortasından ikiye ayırıyoruz. tamamen değil arka taraftan tutacak kadar kesmemiz gerekiyor. açtığımız bu aralığa kaşar ya da eriyen başka bir peynir koyuyoruz. bir yandan da ince dilimler halinde kestiğimiz mantarı tereyağı ve kısık ateşte soteleyip peynirlerin üzerine bir miktar yerleştiriyoruz. daha sonra yumurta sarısı ve galeta ununa buladığımız tavuklarımızı orta ateşte içindeki peynir eriyene kadar üstlü altlı kızartıyoruz. servis ederken ince dilimler halinde kesersek enfes oluyor.

3- kalamar taklidi yapan tavuk: göğüs etlerini ince şeritler halinde dikine kesiyoruz. bu şeritleri önce yumurtaya sonra da pane harcına bir güzel buluyoruz. bir miktar kürdanı 2'ye kırıp, halka şeklinde yuvarladığımız tavuklarımızın iki ucundan geçirerek tutturuyoruz. hafif kızgın sıvı yağın içine atıp kısa sürede kızartıyoruz. çıkarttıktan sonra kağıt üzerinde yağını aldırıp kürdanları çıkartıyoruz. bunun servisinde de yanında bir miktar mayonez ile karıştırılmış konserve garnitür ile evde hazırlayacağınız mis gibi rus salatası öneriyorum. en favorim de bu.

çerkez tavuğu da göğüs etinden yapılıyor :)
kasarım derseniz, tarifini yazalım.

www.subsidesports.com
www.uksoccershop.com

www.kitbag.com

becerebilirmisin bilmiyorum ancak

patates ile soslu fırında tavuk var

haşla suyuna pilav + çorba var

en muhteşemi çelik bir tencereye (öğrenci evinde olur mu bilmiyorum ama bu yemeğin sonunda tencereyi bulaşık teliyle temizlemek zorunda kalacaksın diğer tencereler dayanmaz) tavuğu koyacaksın, içine (evet şaşırtıcı belki ama) başka hiç bir şey (su, yağ dahil) koymayacaksın. altını çok az açacağın ocakta 1,5 saat pişireceksin kapağı kapalı olarak. şu tenekede tavuk denen şeye benzeyecek tavuk yumuşacık pişecek.
bu esnada bir teflon tencerede biraz tereyağ (margarin de olur ama tavsiye etmem) ısıtıp üstüne adam başı 1 su bardağı pirinç koyacaksın. pirinçleri karıştırarak hafifçe kavuracaksın, pirinçler şeffaflaşmaya başlayınca her 1 bardak pirinç için 1,5 bardak soğuk su koyacaksın (tuz da koy bu arada), su kaynamaya başlayınca altını kısıp kapağını kapatacaksın, suyunu çekince öğrenci işi pilavın da hazır, afiyet olsun.

not 1: öğrenci evi demişim ama bekar eviymiş, teçhizat olarka pek farketmez gerçi
not 2: yok pirinci önceden ıslat, yok soğuk suyla pilav mı olurmuş bik bik diyenler çıkacaktır, kulak asma

yemek yapmakta iyi değilseniz haşlayın gitsin. yanına hazır satılan soslar alınca gayet yeniyor. ben öyle yapıyorum en azından.

Kuşbaşı doğramalısın..Sonra onu bol baharatla terbiye yap..yani mıncıkla..Sonra içine bir çay bardağı su koy tencerenin. Tavuklar haşlansın..Suyunu çeke çeke..Süper bir sote seni bekliyor olacak..Yarısına gelmeden zaten ben bunu çiğ çiğ yerim kokuları salınacak bir dünya'ya..:)

soya sosu varsa güzel vir tarif var. soya sosu, sirke, birazcık karbonat ve ortaya karışık baharat gerekiyor. tadı 10 numara, wok tavası(yoksa teflon) iş görür.

buzluktan cıkar yarım saat beklet buzları erisin..
sonra gogus kısmındaki etleri uzun uzun kes ve tost makinasına koy hafif hafif pişsin iyice piştiğine emin olduktan sonra pizza baharatları vardır boyle ufak poşetler icerisinde onlardan varsa bul ve üstüne serp.süper bi ziyafet sana üstüne 1 de soğuk efes extra bira aç enfessss...
ertesi günde tavugun butlarını bir tavaya ayçicek yağı koyup kızart.

buzunu çözdür.
tencerenin yarısına kadar su doldurup, tavuğu bu suda haşla + bir çay kaşığı tuz ile (bir saat falan sürer, çok da kötü kokar).
sonra suyunu kenara ayır, tavuğu fırına koy (fırın varsa, yoksa tavuğu ortadan ikiye kes tavada) kızarsın. üstüne de margarin sürüp baharat koyabilirsin. istersen fırındaki tavuğun yanına patetes, domates ve biber de ekleyebilirsin (soyup yıkamayı unutma).
sonra tavuğun haşlama suyuyla bir de pilav yap.

driverını bulun netten yükleyin düzelecektir. google da model ismi yazarak internet sayfasına gidip orada driverlarına ulaşabilirsiniz. bir takım driver ve yazılım yüklemesi ile eski özelliklerine yeniden ulaşabilirsiniz.

ingilizce sorusunun cevabı (bkz: bitch)

üstad bende de koç gibi lenovo y530 var, sizde one key recovery özelliği var mı bilmiyorum, ama bilgisayarı aldığım zaman format atmamam, atacağım zaman ise sadece one key recovery ile yapmam gerektiği söylendi. belki alakaladır.

@galahad yalan o. kustahlik. Compiteri nerden aldin bilemeyore ama. Ben aldigim da, ,haci, internet var bizim evde baktim ordan bunun bi de rikoveri cidisi varmis, dedikten sonra, aa biz onu unuttuyduk deyip, 200 dolerlik cidiyi cikarip verdiler. obur turlu, o novo tusuna basarsan acI formatI kayIyor makinaya ne var ne yok siliyor. bendeki cidi ile sadece windowsu adam ediyor pornolora sey yapmiyor.

ama bu tuslar nasil kendine gelecek hala bilmiyorum. cok kullanisliydi olm ya. buhu

bi de yok mu su mis, li gecmis zamanin ingilizce karsiligi ya hazretler?

- She had gone to become/be an actress.

Şimdi böyle tek başına olunca pek akla yatmıyor ama şöyle düşün; "I have heard that she had gone to become an actress." Bu örnekte oturuyor misal. Ben böyle biliyorum.

@ o s c a r yanlis bilmiyor isem, ki kuvvetle muhtemel bunu da yanlis biliyorumdur:

She had gone -kafadan turkcedeki misti oluyor. ikinci cumle de ise nasil iki farkli zamani ayni cumle icinde kullandin onu anlamadim?

Pre perfect- past perf?

İki farklı zaman şu şekilde aynı cümle içinde kullanılıyor.

O eve geldiğinde ben çoktan uyumuştum --> When She got home, I had already slept.

Bu çok yaygın bir kullanım. İngilizce isimlerini sorarsan zamanların karıştırabilirim , ama kurallarını bildiğimi düşünüyorum:)

www.ingilizceturkce.com

Bak burada görebilirsin örnekleri. Kopyalıyorum ne olur ne olmaz;

She told me his name after he had left.
(Ayrıldıktan sonra ismini bana söylemişti)

They thanked me for What I had done.
(Yaptıklarım için bana teşekkür ettiler)

@o s c a r sabrin ve yardimin icin sagol ama ben derdimi anlatamadim ondan boyle oldu.

benim sorum su:

dun uc kisi kaybolmus.

ayse evdeymis.

bugranin bacagi kirmis.

gunlerin kopegi hava bugun cok sicak diyormus.

yani benim istedigim bunlarin cevirisi.

you should say that bugra,s leg has been broken. ama iste bu zalim cumlenin turkcesi, bugranin bacagi kirilmis. burda sorun yok.

ama bana ayse evdeymis,in mantiksal cevirisi nedir? evet budur ve bu da aciklamasidir i ogrenmek istiyorum. iki farkli zamanin ayni cumle icerisinde kullanilmsina dair verdigin ornek, When She got home, I had already slept. iki farkli zaman degil ayni zamanin gecisleri. past-past perfect.

verdigin siteye baktim. ornekleri de inceledim. tesekkur ederim. ama bu yine de benim sorumun cevabi degil. cunku,

She told me his name after he had left.
(Ayrıldıktan sonra ismini bana söylemişti)

gecmisin gecmisi durumu bu cok acik. bununla ilgili sorunum yok zaten. benim derdim turkce,deki hikaye zaman olan -mis-in kullanim sekli sadece -mis-, (misti degil).


Bulacam. Umarim.

Ben anlayamadım belki de sorunu ilk başta, neyse.

Aradığının ingilizce karşılığının tek cümlede olduğunu açıkçası sanmıyorum. Anca ilk cevabımda dediğim gibi "I've heard that..." kalıbıyla girildiğinde o zaman türkçedeki hikaye zamanlı -miş kullanımının anlamı ortaya çıkar.

Eğer yanılıyorsam, aradığın gibi bir kalıp ingilizcede varsa buraya yazarsan sevinirim. Biz de öğrenmiş oluruz.

caterpillar botlar hoştur iyidir candır. ama ağırdır. fakat dayanıklıdır şık bir görünüme sahiptir. özellikle bu dönemlerde baya da ucuza bulursun gibi geliyo bana.

bot için önereyim: Adidas TERREX. feci dayanıklıdır. gore-tex diye bir (özellik midir nedir bilmiyorum) hedesi var o özel kılıyor bu modeli. hafif ve şıktırlar..

bot için camel active de önerebilirim, çok hafif ve yumuşak tabanlı olmalarına rağmen kara kışa herşeye dayanıyorlar.

levi's outleti bostancı köprüsünün hemen yanında var. docker ve diğer mmarkaların da outlet mağazaları hemen yanında. e-5 üzerinde herhangi bir araçla gidersen bostancı köprüsünde ineyim dersin hemen yanında zaten.

bulabilirsen (bkz: salomon) ne istiyosan al bu markadan pişman olmazsın dandik şeylere para harcama.gaza gelip bi botunu aldım okadar sıcak tutuyorki giyemiyorum.çok fazla kar olmadığından dolayı.

Bu sıcaklarda kışlık bulmak epey zormuş bunuda öğrenmiş oldum. Ama yılmadım, azmettim aradığım ürünleri buldum. Benim gibi başka arayan arkadaşlar olursa diye yazıyorum reklama girerse lütfen modlar bir elden geçirsin. Normalde kışlıklar eylül ayında çıkıyormuş.

İlk olarak botu Lafuma Rando 4 Goretex aldım eve geldim bağcık kancası fırladı :)) değişime götüreceğim. Macera Cumhuriyetinden aldım.
www.maceracumhuriyeti.com

Mont olarak lafuma roy twin almak için arayışa çıkmıştım ki. Satıcınında büyük indirimleri ve yardımları sayesinde "ki çok memnun kaldım ilgilerinden" everest outdoor'dan The North Face All Terrain aldım.
www.everestoutdoors.com

Arkadaşlara tavsiyem ürünleri gidip elden almaları birebir pazarlıkta söz konusu internette aldığınız ürünleri deneyip test edemiyorsunuz ki bu ürünlerde beden diğer ürünlere nazaran biraz farklılık gösterebiliyor.

bilgisayar iş yerinin ise admin yetkisi gerekebilr.

pc benim. admin benim.

ön taraftan bağlıyorsan güç yetmiyor olabilir arkadan dene?

pc açılırken bios'dan "usb legacy support"u değiştirin. enabled ise disabled yapın. disabled ise de enabled yapın. bir deneyin bunu.

taşınabilir disk elektriği kendi şebekeden alıyor. hem önden-arkadan denedim ayrı ayrı.

arızalı bir taşınabilir diskiniz olmuş hayırlı olsun, benimki de 1 haftadır serviste yatıyor aynı nedenden ötürü...

@brainfour
disk diğer bilgisayarlarda çalışıyor.
@raj
bios'ta usb legacy support'u bulamadım?

bulamadıysanız yoktur. her bios da olmuyor o ayar. o zaman arızalı diye servise götüreceksiniz, geçmiş olsun

yani canini sIkmak istemem ama iyi kontrole gir ve iyi bir doktora gorun. eklemlerinden bagimsiz cok daha ciddi bir problemin olabilir.

benim de basketbol kaynaklı bir gevşeklik (tamamen benim uydurduğum bir tabir) var bileğimde en ufak ters harekette burkulur. habitüel burkulma diyor doktorlar buna sanırım. güçlendirmek için kültür fizik yapman gerekebilir.

yalama olmuş.aynı yer bir den fazla kez olursa artık iş işten geçmiş demektir.yapacak birşey yok. :(

benim notebook'ta da ati kart var, hem is yerinde hem evde dual monitor calisiyorum, bir sikintim yok. (monitorlerin boyutlari, haliyle cozunurlukleri de farkli)
ati'nin sitesinden radeon driver'i indirip (mobility radeon degil) inen driver'i "mobility modder" ile modifiye ettikten sonra yuklersen guncel driver'i kullanmis olursun. catalyst center'dan da ayarlayinca bir problem kalmamasi gerekir.

mobility modder'dan bihaber olduğum için yanıt ilaç gibi geldi, hallettim problemi sağolasın. ben de 2 gündür driver yükleyebildiğimi sanıp uğraşıyormuşum meğerse, yüklüyormuş gibi yapıp yüklemiyorumuş hayırsız...

hürriyet emlak?

sahibinden

bjk'nin serencebey, abbasaga gibi semtlerinde 2+1 arıyorsanız, 1200 civarına gayetle güzel evler bulursunuz.

mecidiyekoy- gulbagda tutun daha uygun olur besiktasa gore

daha uygun diye kasmayın 3 kuruş fazla verin beşitaş'ta oturun bence. böylece:
taksimden yürüyerek bile eve gitme şansınız olur, son paranıza kadar içki içebilirsiniz
gecenin kör vakti bile (3-4 gibi) sokakta insan görürsünüz, tecavüze uğrama ve soyulma riskinizi azaltırsınız mecidiyeköy taraflarına oranla.
hatta hala oralardaysa şair nedim caddesindeki abiden köfte ekmek alıp yiyebilirsiniz, alkolün üzerine iyi gider.
hasılı, eğer sosyal bir hayat sürmek niyetinde iseniz üniversite yıllarınızda, ve bu sosyalleşmeyi taksim civarında yaşayıp alkol eşliğinde sürdürecekseniz en uygun yer beşitaş olacaktır, kadıköy fikrini de çöpe atabilirsiniz.
ayrıca olmaz ya sabah 8'deki derse gideceğiniz tuttu o gün ve kadıköy iskelesine gittiğinizde sis yüzünden vapur seferlerinin yapılamadığını öğrendiniz, onca hevesiniz de boşa gider, bu nedenle en iyisi yıldız teknik + beşiktaş ikilisidir :)

yıldız teknik te okuyacaksanız davutpasa kampusunude hesaba katın. besiktastan ananız aglar.

800e 1+1 bulursunuz iki hafta içinde.
ağustos ayında zam biner, söyliyeyim.

Bildiğin Cartel. Ama eksikler/değişiklikler elbette var. Kabus Kerim yok bildiğim kadarıyla.

Ya hu ben hayatımda bir kere bi kızın zorlamasıyla konsere gittim, onun dışında da hiç konsere gitmedim gitmekte istemedim. Ama konsere gidip gitmemeyi düşündüren haberlerden biri de bu oldu bu benim için.

Bu Cartel'in desteklenmesi lazım. Geçen fifti sent gelmiş, kapıda bizim Türk ocukları, boynuna bi zincir takmış, işte orasına burasına bi şeyler takmış, spiker soruyor bu ne? o da diyor "bu işte zencilerin köleyken yaşadığı falanca şeyi simgeliyor" diyor, çekip iki tokat atası geliyor adamın :-) Arkadaşım sen kendi derdini çözdün de zencilerin derdine göre mi yaşaman kaldı? Sanki BM barış elçisisin.

Rapse rap fifti sent piyasada yokken bak ne güzel rap yapmış senin insanın, ırkçılığa karşı. Kimseyi ezme ama kendini de ezdirme demiş, sen tutmuş vay efenim zenciler köleyken şöyle böyle.

Fifti senti de seveceksen sev de öyle karaktersiz karektersiz gezme di mi?

Galiba bu cartel yeniden birleşiyor, Kabus Kerim yokmuş, başka kim var kim yok acaba yok mu bu abilerin telefonu kimsede?

Aha buldum Alper Ağa'nın bir videosunu, sahiden geri dönüyor herifler.
www.youtube.com

Yalnız videoya bakılırsa kabus kerim de olacakmış, sonra ne olmuş da ayrılmış?
Ekipte tam olacak diyorlar o zenci arkadaş falan da gelecek demek değil midir bu?

benim bildiğim konser vs.den sonra manga ile birlikte bir albüm yapacaklar, yalnız sözlükte bununla ilgili sadece 1 entry görebildim, manga forumlarından bakılırsa daha ayrıntılı bilgiye ulaşılabilir.

edit: manga'nın sitesinden baktığım kadarıyla ortak albümün adı carma olacakmış ve 2010'da piyasaya sürülecekmiş

ek bilgi:
manga'nın son albümü olan şehr-i hüzün'de manga, alper ağa ile birlikte evdeki ses'i yorumladı. dinlemediyseniz dinleyiniz yıllar sonra gayet güzel geldi bana şahsen...

Eh sonuçta biz de bu ülkede Kemalistlerin/Atatürkçülerin zincirleri altında yıllardır inlediğimize göre bize de yakışır o zincirler.

@pichoscosama:

siktir git o vakit. bi sürü yere vize istenmiyor. gittikten sonra sığınmacı olmak için de başvur. zincirinden başka kaybedecek bişiyin yok anladığım kadarıyla. 2 3 ayda da alışırsın. mis.

1-) Sen işini çok iyi yapıyorsan ve sana verilen sorumluluk bir senior'a verilen sorumlulukla aynıysa, yeni mezun da olsan ya da ilk işin de olsa senior sıfatı alabilirsin ama yaşın küçükse vermeyebilirler çünkü küçük yaşta bu sıfatı almanmın sana yarardan çok zararı olur, hedefini kaybedersin, brn oldum dersin falan... Yani böyle düşünüp vermeyebilirler.

2-)Part time öğrenci dediğin tiplere asla Jr. demezler. Onların maksimum sıfatı stajyer olur. Ben 5 yıl stajyer sıfatıyla çalışan insanlar tanıyorum. Yeni mezuna da genelde jr demezler. Jr. sıfatını bile almak için biraz çalışman lazım...

Umarım yardımı dokunur...

b.

Teşekkürler, tam istediğim gibi:)


O zaman Junior olmanın tanımı nedir; yani yeni başlamış birisine Jr. demiyorlarsa, kadrolu olması mı gerekiyor; yoksa başka bir durum mu var, yeni başlayan birisine ne deniyor ayrıyeten

Tamamen göreceli bu durum, çalıştığın şirketin bu sıfatları ne anlamda kullandığına bakar. Yeni başlayan birine junior da denebilir, kelebek de denebilir, belli tanımları, belli sınırları yok bu sıfatların senin sorduğun gibi.

spesifik konuda 1-2 senelik deneyimle junior sundur. onun da kademeleri var. mesela eşimin şirketinde 5 seviyeli. ilk girdiginde juniour engineer dı ama 1. seviyede. şimdi 5 e kadar geldi. (zamla terfiyle falan alakalı tabi)
senior olmak istiyor ama öyle hemen yapmıyolarmış herhal. arada maaş farkı oldugundan olabilir bilemiyorum

Sektörünü bilemediğim için çok açık cevap veremiyorum, örneğin reklam sektöründe Jr Art Director olmadan önce Grafiker derler. Müşteri Temsilcisi olmadan önce asistan diyebilirler. Bir de bunların çok önemi yok bana sorarsan. İşini iyi yapıp hakkını verdikten sonra, insan ilişkilerin de iyiyse gerisi gelir. Mesela bana misal 20 lira veriyorlarsa isterlerse asistan asistanı desinler. Böyle şeylere kafanı takarsan hem iş arkadaşların seni sevmezler hem de sen kendin mutsuz olursun. Gir çalış işine bak. Sıfatları da .... :)

b.

(jr olmak için kadrolu olmak gerekmez heralde, sözleşmeliysen den jr yada sr olabilirsin. Bir de 3 aylık deneme süresi diye bir olay vardır, sigortanı yapmazlar falan, aman ona dikkat et o 3 ay 2-3 yıla uzamasın. 3 ay çalış sonra maaşına bakarız dedilerse tam 3 ay sonra git konuş maaş zammı olayını, böyle söylemiştiniz de. Demezsen elini kaptırmış olursun 2 yıl sonra da işten kolsuz çıkarsın...)

insanin istedigi seyi yapmasi kadar onemli bir sey yok. sayet mimarlik istiyorsaniz etraftan duyduklariniza cok kulak asmayin.

ayrica her iste ara ara yogunluktan oturu bu tarz okulda/iste calisma durumlari olur. siz ne istediginize/arzuladiginiza bakin.

bahsettiğin açılardan mühendislik de doktorluk da daha iyi değildir mimarlıktan...
"bazen sabahlara kadar proje çalışmaları oluyormuş" demişsin, bizim meslekte (bilgisayar müh.) öyle işler var ki gece yarısı yapılır sadece (database bakımı, sürüm yükseltme vs).

evet odtü'de öyle. hocalar da feci zorlaştırıyor işi..

şu da hoş olmayan bir örnektir ve okulun yarasıdır: (bkz: odtü'de intihar)

buraya ekleyeyim dedim: mimar sinan üniversitesi mimarlik bolumu başlığına entry giren kişilere mesaj da atabilirsiniz, mesela son entry'i giren kişi size yeterli derecede bilgi verebilir, bana öyle geldi..

kendi isteklerine kulak ver derim ben. çogu insan bilmeden, desteksiz sallar çogu şeyi. benim yıldız teknik makinada okuyan bir arkadaşım 3 senedir okula ilk girdigi gibi egitim durumuna sahip, ailesinin istegi ile bu bölüme girdigini söylüyor. asıl istedi itü mimarlık ya da mimar sinanda okumakmış, fakat aile tarafından engellerle karşılaşmış. istemedigi bir bölüme 3 sene boyunca devam etti ve hiçbir şey katamadı. okulu bırakma noktasında, sadece kendi iç sesine ve isteklerine kulak vermedigi için.

projeler oluyor ya da ödevler çok yogun veyahutta sabaha kadar nefes almadan çizim bile olsa o meslegi bilerek ve isteyerek seçtigin için senin gözüne pek zor gelmeyecektir ne kadar zor olsada.bir de bu zorluklar ile istemedigin bölümde karşılaştıgını düşün! hangisi işine gelir?

aldığım duyumlara göre mimar sinan'ın mimarlık bölümü daha çok sanatsal mimarlar yetiştiriyormuş. itü, odtü vs. teknik üniversiteler daha çok teknik mimar yetiştiriyor. Sizce sanatsal mimarlıkta karar kılarsam iş bulma olanağım var mıdır?

piyasanın o günki şartları önemli bir rol alır bu durumdada. ikisinde de yetenek her zaman daha önemlidir, fakat sanatsal mimar biraz daha bireyselleşme alanında ön plana çıkar. iş bulma konusunda da senin yetenegine, kendi iş potansiyellerine uyup uymadıgını kontrol ettikten sonra bakarlar.

proje zamanlarında bitkisel hayata geçiyorsunuz, onun dışında gayet güzel bir hayatları var.
okuldan sonra da paraya para demiyorsunuz tutunabilirseniz.

genelde bu tür uğraş isteyen bölümlerde en çok zorlananlar o bölüme puanı yettiği için girmiş, rastgele okumayı kabul etmiş insanlardır. eğer aklında mimarlık varsa, zorlukları hakkında az çok fikir sahibiysen, kaldırabileceğini düşünüyorsan elbette okuyabilirsin. evet sabahlara kadar proje çalışmaları olur, bir çok mimarlık okuyan arkadaşım var ve çoğu mezun olmak üzere. yani bitirilebiliyor. ama hiç bir bölüm kebap değildir, kendine göre zorlukları vardır. ben de vakti zamanında mimar sinan mimarlık'ı çok istemiştim. yeterli puan da almıştım. ama istanbul'da okumayı ailem kaldıramayacağını söylemişti. odtü mimarlık'ı da bir kaç puanla kaçırıyordum. gazi'de de okumak istemediğim için odtü inşaat seçtim. ama mimarlık'ta da başarılı olabileceğimi, zorlukları göze alabileceğimi düşündüm hep. çok da güzel okurdum derim kendi kendime. hala o bölümün yakınından geçerken kendimi bir garip hissederim =)

edit: o değil de aynı şeyleri hayal etmişiz. ben de mimarlık okurken bir yandan da grafik dersleri alırım diye hayal ederdim lisede. umarım hedeflediğin şeye ulaşırsın =)

"toplumsal bir çalışma yapmak istiyorsunuz" ama aklınızda birşey yok oyle mi?

bir de siz kimsiniz?

geçenlerde yeni bir iş kurmak için çok parlak, karlı fikirler isteyen bir arkadaş vardı. o siz misiniz?

insanları sevginin çiçek, böcek, hediye almakla gösterilmeyeceğine ikna edin.

kısa film yapın. sony vegas iyidir. filmde fon müziği beggin olsun. konu olarak da mesela kız erkeği arasın evine çağırsın. erkek de kızın yanına gidip bilgisayarı combofix'le taratsın. sonra da izmirde gezilecek yerlerde gezsinler.

sevgilisi olmayanlara sahip çıkın.

abazan genç kız ve erkekler biraraya toplanılıp bir günlüğüne de olsa birbirlerine match edilsin efenim.ille de sexual intercourse şart değildir yane
bu matchmaking sonucunda en azından bir günlüğüne de olsa gün yüzü görsün yavrucaklar

hapishanedekilerin manitalarıyla görüşmesi sağlansın.

toplu öpüşme ve swinger seansı olabilir mesela?

Sen sordugunda sallamis olabilirler ama havalimanlarinda trafik oldugu icin ucaklarin beklemesi dogaldir. Ucak oldugu yerde bekleyemedigi icin de tur atar.

Ayni sekilde inisi tehlikeye atacak ruzgarlar varsa onlarin dinmesi de beklenebilir.

Çok çeşitli sebepleri olabiliyor. Mesela o an pist herhangi bir rötardan dolayı dolu oluyor ve havadaki uçak pisti pas geçip bir dahaki sefere iniş yapıyor. Sonuçta Antalya gibi büyük havalimanlarında 5 dakikada bir uçak inip kalkıyor. Rüzgar da bir etken olabiliyor elbette.

Not: hostes değilim, olmaya niyetim yok, istesem de olamam.

yok sallamıyorlardır. gayet normal yani trafiğe göre.

izmir'den istanbul'a 50-55dk suren yolculuklarda trafik yuzunden bu turlamalara 1 saat 10dk maruz kaldigim bile oldu. ozellikle ataturk havaalani kapasitesinin uzerinde kullanildigi icin surekli oluyor bu.

ayrıca bir pilotun ilk seferinde iniş yapmadan bir tur es geçip ardından iniş yapması gelenekmiş falan diye bir şeyler duymuştum zamanında.

ayrıca uçağın fiziksel kapasitesi ve yolcu konforu için geniş bir daire çizmek zorundalar. sonuçta 5-6g yemek istemezsin durup dururken uçakta değil mi?

bi ara gece gelecek uçağı unutup havaalanını kapatıp gitmişti havaalanı yetkilileri bi şehrimizde, hangisiydi hatırlayamadım ama, uçak naapsın di mi ama.
bir kez de gece yarısı konya'ya inecekken pist ışıkları yanmamıştı bir konya turu yapmıştık ekstradan. bu arada yeri gelmişken belirteyim ki gece vakti konya aynı bir örümcek ağına benziyor, aladdin tepesi merkez olmak üzere.

İneceği pisti hizalıyor da olabilir ayrıca. Rüzgarın durumuna göre iniş/kalkış yapılan pist ve yönü değişiyor. Örneğin güneyden kuzeye doğru inmesi gerekiyorsa kuzeyden gelen bir uçağın havaalanını geçip tekrar geri dönmesi normal.

bir de uçaklar sırayla iniyorlar piste. bazı aklı başında pilotlar yolcular için anons yapıyorlar 'piste iniş için 9. sıradayız. 15 dakida içinde inebileceğiz.' gibi.

pistin inişe uygun olması bekleniyor, e beklenirken de daireler çiziliyor. iststatus.com'da 8 çizen bile gördüm (emirates 777). bahsettiğim siteye bakarsanız trafik yoğunluğunda inişte peş peşe 6 7 uçak göreceksiniz sıra sıra.
bunun dışında sorunlar da olabilir , ama %90 budur...

Mimosa pudica (küstüm cicegi).

fekat, küstüm çiçeği saksı bitkisi değil midir? orta boy dediysem 2 metre var bunun boyu. ayrıca yaprakları benziyor ama denedim, dokununca küsmüyor bununkiler.

yaprak yapisi ve cicekleri mimosa bitkisine benziyor. boylari ekildigi yere gore degisiklik gosterebilir. dokununca kapanma kustum ciceginde tipiktir. ama bu baska bir mimoza turude olabilir.

gülibrisim efendim yaprak dizilimleri ve sekilleri benzese de cicekleri farklı

Banu Avar'ın kitaplarıyla başlayın o halde.
(bkz: avrasyalı olmak)
(bkz: sınırlar arasında)
(bkz: hangi avrupa)