terbiyesiz çalışanlara sahip şirket. her şey `trendyol`'dan annemin aldığı ürünün yanlış gelmesiyle başladı. aradım trendyol'u, anlattım derdimi. yurtiçi kargo'nun gelip alması konusunda anlaştık. 1 hafta kadar ses gelmeyince tekrar aradım, trendyol'dan kargo şirketini uyaracağız yanıtı aldım. 4 gün
terbiyesiz çalışanlara sahip şirket.
her şey
trendyol'dan annemin aldığı ürünün yanlış gelmesiyle başladı. aradım trendyol'u, anlattım derdimi. yurtiçi kargo'nun gelip alması konusunda anlaştık. 1 hafta kadar ses gelmeyince tekrar aradım, trendyol'dan kargo şirketini uyaracağız yanıtı aldım.
4 gün sonra annem "ee yeter beklediğimiz. ben akçakoca yurtiçi kargo'dan ödemeli atarım" dedi. meğerse akçakoca'da yurtiçi kargo şubesi yokmuş. şansa bakın ki annem dönüşte çarşıda yurtiçi kamyonuna rastlayınca paketi adama verip gönderen adresini verince adam "abla, trendyol paket almam için bu adresi vermişti zaten ama ben bulamadıydım." demiş. yalana bak, yalana. adresi bulamıyor ama beni cepten aramak aklına gelmiyor.
neyse efendim, 15 gün sonra hatalı paketi gönderebilmiştik ama çilemiz daha bitmemişti. tam akşam yemeği için sofraya oturmuştuk ki cep telefonum acı acı çaldı. "buyrun ben boray eriş" diye yanıtladım arayan kişiyi. arayan yurtiçi kargo'dandı. paketi alan kişinin annemin tc kimlik numarasını almadığını, tc no olmadığı sürece paketi gönderemeyeceğini, numarayı istediğini bildirdi. kendisine telefondan tc numarasını veremeyeceğimi, ertesi gün evime gelirlerse tc no'yu alabileceğini söyledim. bunun üstüne o zaman paketi yarın bize iade edeceğini, bayramdan sonra gönderebileceğimizi bitirim bir ağızla söyledi.
benim sinirler oynamaya başlamıştı ama nazik konuşmaya çaba gösteriyordum. "bakın paketi bana getirdiğimizde zaten tc no'yu almış olacaksınız. iadeye ne gerek." var dediğimde "almamki" yanıtı aldım. o zaman içimdeki öfke dalga dalga kabardı. gözümde adeta şimşekler çakıyordu. kelimelerle anlatmam zor tabi ama
hulk'a dönüşen
bruce banner'ın yaşadığı öfke patlaması gibi dersem sanırım bir çoğunuz anlayacaktır.
o sinirle ne dediğimi tam hatırlamıyorum ama yaklaşık olarak:
- bana bak tc no'yu almak sizin görevinizdi. unuttuysanız ayağıma gelip almak da sizin vazifeniz. bana çabuk adını soyadını söyle.
diye bağırdım. karşı tarafın kafası karışmış, sadece "niye adımı istiyorsun?" lafını duyar gibi oldum. duyar gibi diyorum çünkü sinirden kulaklarım uğulduyor, denilenleri tam algılamıyordum. "seni şikâyet etmek için." dediğimde gelen yanıt "bana ne, söylemem." oldu. ardından yüzüme kapadı telefonu.
hulk'tan boray eriş'e dönmem 10 dakikamı almış, yemeğim de buz gibi olmuştu. sıcak da olsa o yemeği yiyecek keyif de kalmamıştı ya. yurtiçi kargo'nun çağrı merkezini aradım hemen.
4449999. tam 25 dakika "şu an başka müşterilerle meşkulüz" bant zırvasını dinledim.
adamın cep telefonu bende kayıtlı ve sanırım işten atılana kadar bu işin takipçisi olacağım. aslında buradan yayınlayacaktım ama
gg olur diye vazgeçtim.