zor, kısacası geççcen onları derim. klasik 2 fukara öss'ci kandırması vardı eskiden hala da aynıymış.

1- şimdi adana yazıyim, 2. sene odtü'ye geçerim.
2- odtü ziraat mühendisliği yazıyim, 2. sene bilgisayar'a geçerim.

zor genç, olmaz işler onlar. hedefleri küçültmekte fayda var.

çok taşşaklı ortalama yapman lazım. senin gibi düşünen bir sürü insan var ve senden daha iyi not alacak birileri de elbet hep çıkar. her bölüm diyelim ki 10 kişilik kontenjan koyar geçiş için, buna başvuranları da ortalamaya göre alır. eh sağlam bölümlere talep olunca ortalama talebi de yüksek olur. kendime güveniyorum eşşek gibi çalışırım diyorsan dene, sen bilirsin.

eşit ağırlık bölümüne geçemen büyük ihtimalle..geçişler genelde fakülte içi olur. fakülte dışı da daha zor olur. yani tarih okurken ne olursun bilemem de eşit ağırlıkçıysan örnek vereyim,
iktisat okuyosan işletmeye geçersin

Karrdanadam görüş belirtmişsin teşekkürler ama benim amacım hedef küçültüp saçma sapan universitelerden (bkz: mersin üniversitesi ) mezun olup işsizler ordusunda bayrak sallamak değil "olmaz" , "geççen" gibi mantıklarla olmuyor ne yazık ki bu işler :)

öss puanın gerekli bölüme yetmiyorsa geçemiyorsun diye biliyorum ben ama efsane de olabilir.

Çift anadal için Siyaset Bilimi bölümünün belirlediği bazı dersleri hali hazırda almış olman ve belli bir ortalamanın üzerinde olman gerekiyor. Bu ortalama 3.25 diye hatırlıyorum 4.00 üzerinden.

Tarih bölümünün dersleriyle o ortalamayı tutturman lazım, buna bir de ekstradan ders almayı ekle. Siyaset Bilimi'nin sadece birkaç kişiyi çift anadala kabul ettiği ve başka bölümlerden bir sürü insanın da o bölüme başvuracağı gerçeklerini de göz önünde bulundur.

Kısacası, 'geççen o işleri' diyebilirim ben de sana. Denemiş ve başaramamış bir insan olarak söylüyorum bunu.

Tarih bölümü zor bölüm, fazla uçarım kaçarım yapılacak bölüm değil bir de Boğaziçi'nde okuyacaksın. İyi düşün derim, ayrıca bildiğim kadarıyla fakülte dışı geçiş yapamıyorsun.

Türk Dili ve Edebiyatı bölümüne falan geçebilirsin ama mesela. Dediğin şey ancak Çift Anadal Programı ile mümkün olabilir.

şöyle bir çözümleme sunayım tarih bölümünden siyaset bölümüne yatay geçiş yapabilecek ortalamyıı tutturabilmek için çalışacağınız zamanı ve özveriyi össye aktarırsanız azalan katsayı düşürmeleri ile istdğiniz bölüme gireilirsiniz.

2. olarak gayet klasik olsa da boğaziçinden boş bir adam olarak mezun olmanız mersinden dolu bir mezununun önüne geçmenizi sağlamaz, özel sektör üniversitenize bakmaz tecrübenize bakar e kadar sizi sömürebileceğine bakar, devlet kpssden aldığnız puana ve torpilinize bakar. bğaziçinin en büyük avantajı eşedosta akrabaya hva atmanız olabilirr bu açıdan bakarsak.

bu konuda yapılan en yaygın ahmaklık, bölüm değiştirme ihtimaline güvenip, sonra olmamasıdır, haberin ola.

hehe bir bilen olarak görüş belirttim, boşuna heveslenme diye, gördüğün gibi herkes hemfikir.

kibarcana bunu anlatmaya çalışmak, hala bu fikrin üzerine gitmene sebep olabilirdi, çünkü çok eminim gerçekten zor bu tür çabalar. üniversiteye girmeden herkesin aklından böyle şeyler geçer, fakat işin içine girince bambaşka olduğunu anlarsınız.

lise değil orası, eşit ağırlıktan sözele geçmeye benzemiyor maalesef. boğaziçi gibi bir üniversitede derslerin ne kadar zor olacağını zaten öngörebilmeniz gerek.

evet, gerçekten de geççen onları. daha düşük puanlı bir üniversitede istediğin bölümleri okuman faydanadır. sonra tarihi bitirip ortada kalma ihtimalin hayli yüksek. ;)


son olarak evet mersin'den dolu dolu (her türlü sertifikalar, odayla kurulmuş dostluk bağları, hiçbir torpil olmadan sıfırdan bir sürü mesleki çevre edinmiş olmak) mezun olmuş, 4. sınıfta çalışmaya başlayarak bölüm birincisinin yana yakıla abi bana iş yok mu senin tanıdıklar vardır diye aradığı biri olarak, @birzamanlarcocuktum 'un fikirlerine de kulak kabartın...

28

kendını yaslı hıssetmeye basladıgı andan ıtıbaren.

Bitirdiniz lan beni :(((

erkek evlendikten sonra kadın ise evde kaldığını hissettiği andan itibaren yaşlanmaya başlar.

vücut yaşlanır ruh yaşlanmaz takma kafana. ha bunu söylerken 24 yaşındayım, o ayrı. :D

Pazarcılar "abla" yerine "teyze" dediğinde, anneler çocuklarına "yol ver de amca geçsin" dediğinde yaşlanmaya başlamışsınız demektir.

Dolayısıyla yaşlanıp yaşlanmadığınızı pazarcılar ve anneler belli eder.

Not: Bir de televizyonla konuşmaya başladıysanız bayağı bir yaşlanmışsınız demektir.

eğer 28 ise benim bir ayağım çukurda demektir.

ohhooo ben ölmüşüm o zaman, işin aslı olay hissiyatta bitiyor. kaçında hissediyorsan odur, şimdilerde 40 yaşında gibiyim, ileride gençleşirsem haber veririm

ruhen yaşama umudunu kaybettiğinde, fiziken de hasta olduğunda. hasta olunca umudu kaybederse hepten kaybeder zaten.

36

65

isin bi de biyolojik tarafi var tabii: yaslanma dogumla baslar.

insanın doğal hayattaki normal ömrü 35 taş çatlasın 40 yaş arası. tabi kimi şanslı ırkta, şartlar el verdiğince 120 yaşına kadar gidenler de var. ama bu büyüklükteki bir memelinin ortalama yaşı ilk dediğimdir. ona göre hesabını çıkar sen :)
ayrıca 0-3 yaş arası beyninde ne olduysa onla yaşıyosun bir ömrü. yani 3'ten sonra iş işten geçmiş. çok takma :) hiç birimiz buradan sağ çıkamayacağız nasılsa, sen yaşlanırken kimse gençleşmiycek. bugün tanıdığın insanların hiç biri 100 yıl sonra buralarda olmıycak, üstelik 100 yıl o kadar da uzun bir süre değil. insan ömrü epey kısa. bunları takma keyfine bak. :)

Bana göre; ana rahminden çıktığı vakit, insan yaşlanmaya başlar...

ne yaşadığına bağlı.. misal 22 yaşımdayım ama hayat benden geçti diyebilecek kadar yaşlanmış yorgun hissediyorum ben.

Güzel soru. Buna cevabı yakın zamanda buldum sanırım.
Ne zaman ki, bir zamanlar yanında olan ve senden yaşlı olanların yüz hatlarını, aynaya baktğında kendinde görüyorsun o zaman.
Yani 18'inde yanına oturduğun 30'lu 40'lı yaşlardaki bir tanıdığının yüz hatlarını, saç seyrelmesini, hafif kırışıklarını vb'lerini, ne zaman aynada kendinde gördün, aha o zaman yaşlanmaya başlamışsın demektir. Bu benim için 35'te oldu.

valla bence insan evlendiği gün yaşlandığı gündür!

insan yapmak istediği şeyleri,yaşı dolayısıyla yapmaktan çekiniyorsa(benden geçti,bu yaşta yakışmaz falan)yaşlanmıştır.isterse 25 yaşında olsun.
ama görüntüden bahsediyorsak...
40 a kadar genç
40-60 arası orta yaş
ve sonrası malum...

valla şunu diyim "n'aber lan dallama" bile yazsan o dakika gönderdiğin için içi bi hoş olucak. önemli olan mesajı o an göndermen içeriğinden çok.

mesaj pek soğuk olur. ancak doğumgünü kutlamayan veya kutlanmasından hoşlanmayan biri ise mesajdan memnun olabilir. (ben sevmem mesela doğumgünü muhabbetini, mesaj çekilmesine bozulmam.) öyle biri diyilse arayın, mesaj çekmeyin.

yalnız yurtdısını aramam bana fazlasıyla tuzlu olur. uzak oldugumuz ıcın mesajda yeterlıdır heralde yaa :S

bence mesaj atma.

sen 00:00 da o mesajı at adamın götü o dakka kalkar. varsayım şu ki yeni ayrııldınız.sen hala seviyorsun. bu mesaj ile bi ekşın bi adranalin bekliyosun. olay tatlıya bağlanınca ipleri veriyosun onun ellerine. mesaj atma gerek yok. ben eski sevgililerimin hepsinin doğum gününü bilirim ama hiç mesaj atmadım. ne gereği var. illa atacam diyorsan at artık ne yazarsan yaz ben daha ne diyeyim.

görüşmüyorsanız mesaj atma, görüşüyorsanız zaten nasıl mesaj atacağını sen bizden daha iyi biliyorsundur

Mesaj atma sebebiniz nedir?
Nasıl ayrıldınız?
Hala görüşüyor musunuz?
Mesajınızın içeriği bunlara bağlı değişir.

amacın tekrardan sevgili v.b olmak ise ve kötü bir şekilde ayrılmadı iseniz denenbilir bir yol, ufak samimi bir mesaj atabilirsin. ancak adamın kişiliği de çok önemli burada bir anda götünü kaldırma ihtimalin olduğunu da nutma sakın.

nazım hikmet'in münevver için yazdığı 4 dizelik bir şiir var. ilk iki dizesini ben arkadaşlar için de kullanıyorum bazen; duruma da uygun olabilir ilk iki dize; son iki dize ters düşer. ama sahiden ilk mesaj atan sen olma, şımartma.

yapraklara dallara, yeşillere, allara,
nice nice yıllara gülüm, nice nice yıllara.
yaprak dala, al yeşile yaraşır,
gayrı bundan böyle vermem seni ellere...

atarsan at bişey diyemem ama sen bu kadar takıyorsun ilgileniyorsun ya bi 7-8 saat sonra karşıdan şöyle bir cevap gelirse şaşırma: teşekkürler

Eski sevgiliye tekrar geri dönmek gibi bir şey yoksa kafanızda mesaj atmayın. Atarsanız ümitlenebilir, ya da tam tersi size ters tepki gösterebilir. Hayatında birisi varsa rahatsızlık yaratırsınız.

İlla atacaksanız da mümkün olduğu kadar sade olsun.

yazdiklarinizi simdi okudum amacim yeniden baslamak olsaydi coktan baslardim o hazir zaten buna. aksam 6 gibi mesaj attim hemen cevap geldi ve "voodoo 007" nickli arkadasin dedigi gibi sadece tesekkur ederimdi. zaten fazlasinida beklemiyordum dedigim gibi amacim sadece kutlamakti hepinize cok tesekkur ederim :)

işinize karışmak gibi olmasın ama uğraştığınızla kalırsınız. bu tarz adamlar hep var, insanlar onların dolandırıcı olduğunu bile bile çalışır. eskiyi hatırlamadan sıfırdan başlayıp iş yaparlar, iş sonunda yine pişman olurlar. çark aynı şekilde döner hep ve bu insanların utanma duygusu olmadığı için pek bir işe yaramaz bence.

doğrudur da ben istiyorum ki bu şekilde onunla iş yapmak isteyen insan sayısı azalsın sonuçta piyasada iş yapan bir adam bu. güvenilirliği sarsılsın..

ben şöyle bişey yapmıştım fikir vermesi açısından.

adisoyadi.com adresini aldım böyle afili bi saplı sultan sitesine yönlendirdim. sonra mail attım borcunu ödemedikçe bu burada duracak diye. 2 gün sonra ödedi borcunu :)

biraz masraflı olabilir ama ihbar mahiyetinde ulusal gazetelere büyük boy ilan ver.

yaşın kaç bilmiyorum fakat iş yapmış olduğun adam kelli felli biriyse başına bela da açabilir haberin olsun...

Bu da tecrübe olsun der geçerdim ben olsam. Aslında birinin işi yapılırken işe başlamadan önce anlaştığınız paranın yarısını avans olarak almak, işi teslim ederken de kalanını almak en temiz yöntem. Şimdiye kadar hiç kazıklanmadım bu şekilde.

bu tür adamlar genelde yüzzsüzdür, çok alenen bir şey yaparsanız dava açar bu tür pislikler, yani gidip gazetelere boy boy bu adam dolandırıcıdır ilanı v.b vermek zor. ama adı soyadı olan bir web sitesini alıp onun üzerinden bir şeyler yapabilirsiniz, en azından dava süreci çok uzun olacaktır, adama bu durumu da iletince büyük ihtimal sizinle anlaşma yoluna gidecektir. hele ki elinizde size ödeme yapmadığı , sizi dolandırdığına dair ufakta olsa kanıtlar varsa, bu internet sitesi ile istediğiniz gibi rezil edin adamı davada elinizi güçlendirecek bir konumunuz olur.

ama sakkın ha böyle adamların peşini bırakmayın, bu tür şerefsizler tırsan insanlardan cesaret ala ala bu hale geliyorlar. bu memlekette namussuzlar kadar şerefli inbsalarda cesur olmalı artık:) yoksa gidişat gerçekten iyi değil. bu bağlamda her ürlü destek için yanınızdayım.

Şirketinin, evinin ya da kendisinin cep telefonunu çok çeşitli forumlarda dağıt. Örneğin araba sitelerine ucuza ilan koyarak, evcil hayvan sitelerine "rottweilerım doğurdu yavruları bedava veriyorum" ilanı açarak, bilumum 2. el sitelerde fake ilan vererek ve hatta erotik siteler bile olabilir .. Örnekler arttırılabilir. Sana bir faydası olmasa bile eminim ki adamı sinirden kudurtacaktır. Canını sıkmak için süper bir yol bence.

eger kar$i taraf icin adam oldurmediysen senin yapacagin herhangi bi intikam plani nerden seni haksiz konuma du$urur ben anlamiyorum. parani alamasan da icin sogur. emek diye bi $ey var, sen sorumluluk alip i$i yapmi$sin, o da sorumlulugunu bilseydi. facebooku varsa arkada$ listesine mesaj at tek tek bana borcu vardi odemedi diye, yay i$te mumkun oldugunca, cani skilsin, bi daha yapamasin en azindan. (tekrar soyluyorum, yasa di$i bi $ey yapmadiysan.. diye, sonra azmettirmekten falan arada kaynamayayim)

dava acicaksin da, parani alicaksin da, o para senin surec icinde odedigin bedeli kar$ilayacak da...

ukalalık yapmak istemem ama sanırım, 3 boyut bahsettiğin iş. aynı şey benim de başıma gelmişti zamanında. öncelikle aldığın renderları son haliyle gönderme hiç bir zaman, resimlerin üzerine imzanı atabilirsin fotoşopta, ya da örnektir yazabilirsin üstüne, bu resimler yaptığın işi anlatacaktır ama müşteri bunları kullanamayacaktır. prensip meselesi vs. diyerek karşı taraf ikna edilebilir.
soruya gelince, yaptığın iş, senin müşterinin, kendi müşterisine yaptığı işle alakalı olduğu için bi şekilde müşterinin müşterisine ulaşma imkanın varsa, tercihine göre telefonla, yüz yüze, mail ile bu adamla iletişim kurup adamın gerçek yüzünü anlatabilirsin. bi şekilde fısıltı gazetesini kullanman daha mantıklı bence oraya buraya ilan vermekten vs.
geçmiş olsun.

ya valla eskişehir'e yakın diyince benim aklıma ilk olarak mudanya ve ondan az ileride trilye (zeytinbağı) geldi. kafa dinleme yeri olarak fena olmayabilir.

istanbul çevresinde ağva var, adalar var. ama istanbula gelip de adalara gidilmez.

bir de bolu abant var, yakın sayılır...

tarifine en uygun yer yine mudanya tarafı galiba.

kesinlikle sakarılıcaları pişman olmayacaksınız, gardan otobüsesler kalkar bu köye.

öneri yazan arkadaşların kalacak yer tavsiyeleri de varsa bilmek isterim.

sakarılıcalarında zaten bir ton pansiyon var kalacak yerde sorun yaşamassınız.

bence yani kendi manik depresif yapım diyor ki;
dostum sen zaten sorunun içinde cevabını vermişsin.
bir kere arkadaş ya da dost edinmek çevre ve edinme yaşı ile ilgilidir.
ne demek istedim. İnsan arkadaşını ya işte, ya üniversite de ya da küçüklükten gelen çocukluktan edinmiştir. ama çevre değişince bunların hepsi altüst olabiliyor. sıkıntı sen de değil bu işler öle oluyor. e bir zamandan sonra spontane arkadaşlıklar oluyor yani onlar ve hatta senin için geçici gibi düşünülüyor.
yapılacak çok bişi yok gibi. sıkıntı yapma kendine bi hobi edin. ya da yaptıklarını yapmaya devam et. acı gerçek

(bkz: yeni baslayanlar icin depresyon/@compadrito)

bi buna bak, sende bunlardan var mi?

gecici aldigin nick'in uygun olmus.

biraz girisken ol, tanimadigin insanlarla ayakustu sohbetler et, merhabalas filan. cay bahcesinde tost yiyip cay icerkene yan masalara sark mesela, sohbetlere katil filan, "yaa ceksene sandalyeni bizim masaya" dedirtmeye calis filan. sen bilgisayarin basinda mumyalasmiskene, seni sadece sivrisinekler kesfeder. senin aktif olarak arkadaslik, sohbet, muhabbet araman lazim. biraz muzikle ilgin varsa, beraber calinan, soylenen meclislere katil. orada geyik ve keriz bol olur. bi yerden kaptirip girersin mevzua sen de. cok bunaldiginda bana mesaj yaz, rahatlamak istiyosan, kufur filan da edebilirsin, iplemem. damdan dusenin halinden anlariz yani.

Yazarmışsın madem, izmir'deki ekşi sözlük tayfasıyla takılsan? Bildiğim kadarıyla üç dört kişi toplanıp "hadi bu akşam içelim" zirvesi filan yapıyorlar muhabbet için veya sen böyle bir şey talep edebilirsin. (Sözlük ortamını pek bilmiyorum, duyduğumu söylüyorum.) Sırf iş çıkışı içmek için bile birkaç insan bulursan başlangıç olur en azından.

bir kere sırf arkadaş ewdinmek için kendini zorla saçma muhabbetlerin içine sokma. bilmem yardımcı olur mu ancak yaşadıkların çok doğal, senin gibi binlerce insan var,yheni bir şehir ve eski çevreden uzaklaşma sonucu kendini yalnız hssden. ki aslında etrafında onca dostu varmış gibi görünen insanlarda gün geldiğinde aslında yalnız olduklarını anlıyorlar, neyse felsefe yamyim şimdi. aslında senin durumunda bana en mantıklı görünen seçenek yeni bir sevgili yapmakmış gibi geldi, hem sosyal olarak yeni kişini çevresi v.b derken hızlı bir sosyalleşme yaşarsın, hem de duygual olarak en azından yakınında ki biriyle bir doyuma yaklaşabilirsin. tabi bu önerim şu anki ilişkinden memnun olmadığın varsayımımdan kaynaklanıyori yoka aman diyim aldatma v.b olmaz:).

compadrito@ evet var psikiyatrist ne yapıcak bana arkadas mı bulucak daha once gıtmıstım genclıgımde hıc bı ıes yaramadı para tuzagı olarka goruyorum acıkcaıs

psikiyatr bana ne yapacak? sorusunu sorman bile depresyonda oldugunun delili. cunku depresyondaki kisi her seye olumsuz yani negatif yaklasir. kafada her sey negatiftir. karsinda konusan adamin ne kadar gereksiz konustugunu dusunur durursun, butun bunlarla benim hic bi ilgim yok diye dusunur durursun. ne gerek var? dersin, amaaaan bos ver, simdi kim kalkip .... yapacak dersin. her seye usenirsin, her sey gozunde buyur. her sey kara gorunur. kafana yorgani cekip 10 gun uyumak istersin. sana ellemesinler istersin. boyle tesbih bocegi gibi buzuldukce buzulur, kapandikca kapanirsin.

psikiyatr ne mi yapar? cok basit. bi ilac verir sana. (ama seroxat verirse, isteme ve baska ilac vermesini iste). onu duzenli kullanirsan, yani falanca ilactan her gun bir tane alacaksin, ve bunu en az alti ay kesmeyeceksin derse, o dedigini aynen yaparsan, degil insanlardan kacmak, cekinmek, tanimadigin adamin/kadinin yanagindan makas alacak hale gelirsin. kendini oyle hissedersin ki, telefonu acip o psikiyatra tesekkur edersin. simdi depresyonun etkisinden kurtar kendini, ne ise yarayacak ki filan gibi depresif sorular sormayi birak da, izmir'in en iyi psikiyatrI kimmis onu bul. bayil parayi ve yazdigi ilaci ic. antidepresan almazsan, depresyonun kroniklesir. ne arkadas bulursun, ne sevgili. buldugun adami da bunalttigin icin, 4 nala kacarlar senden.

bi sey biliyoz da yaziyoz bunlari. bagajimizdan sallamiyoz yani.

Ben diyorum ki böyle iki satır dert anlatmayla kimseye depresyon teşhisi konmaz. Hele git ilaç kullan filan demek bu kadar kolay olmasa gerek. Compadrito, elbette biliyorsunuzdur fakat doktor filan değilsiniz sanırım? Depresyon teşhisi koymaya çok hevesli gördüm sizi, artık kim ne dese 'aha işte depresyon alameti' diyecek gibisiniz.

bir zamanlar çocuktum'un dediği gibi, bence yaşadığın olağan bir durum, yeni şehir, yeni iş, yeni çevre vs. Yeni arkadaşlıklar edinmekte zorlanıyorsan -eğer şansın varsa- çok çalışanlı yeni bir işe geçmek de işe yarayabilir. İş arkadaşlıkları mecburen kurulsa da böyle geçiş dönemlerini kolaylaştırır, hem belli olmaz yıllar sürecek dostluklar bile edinirsin. (Kendimden biliyorum.)

@denizen
doktor olmadigimi nerden bildin?
(bkz: yeni baslayanlar icin depresyon/@compadrito)'yu okuduysan, ben orada "psikiyatra git, teshis koyarsa ilac al" yaziyorum. bendogarkenolmusum'a da, yeni baslayanlar icin depresyonu oku, BU BELiRTiLER SENDE VARSA, psikiyatra git, onun verdigi ilaci kullan dedim. seroxat verirse icme dedim. eczaneye dal prozac 20 mg satin al alti ay kullan demedim. O da "evet bu belirtiler bende var" diyor.

beni depresyon teshisi koymaya cok hevesli gormekte haklisin, cunku Turkiye'ye de depresyon teshisi koydum.

(bkz: sosyal depresyon/@compadrito)

bonus olarak: (bkz: otobuste yasanan dumur olaylar/@compadrito)

(bkz: #10473216)
(bkz: #9061554)

Fakat doktorsanız durum daha vahim değil mi compadrito? Hastanın kapıdan burnu girmeden antibiyotik basan ssk doktorundan ne farkınız var bu durumda? Kaldı ki psikolojik rahatsızlıkların kişiden kişiye nasıl değiştiğini, farklı hastalıkların semptomlarının birbirine ne kadar benzediğini benden iyi biliyorsunuzdur eminim. Muayene etmeden teşhis, teşhis konmadan tedavi olur mu? bendogarkenolmusum doktora filan gitmesin ne işi var demiyorum, çözülmez bir hal alırsa psikologa yahut duruma göre psikiyatra gidilsin, konuşulsun edilsin, sonuca öyle varılsın diyorum. Tek başına "psikiyatr bana ne yapacak?" diye soru sormak depresyonda olmanın delili olmasa gerek?

Doktor olduğunuzu sözlükte yazdıklarınızla kanıtlamanız komik olmuş, inanmayasım varsa ona da inanmam. Ama doktorum diyorsanız doktorsunuzdur, o kadar. Konuya hemen depresyon, ilaç filan diye atlayanlar genelde ya depresyon geçirmiş eski hastalar ya da her can sıkıntısına depresyon diyen yeniyetmeler oluyor malumunuz.

Son olarak, söylediklerim sadece size yönelik değil, 'ahanda depresyon, hemen ilaç hadi bakalım' minvalindeki bu yaygın yaklaşımı yanlış buluyorum.

Şu zamana kadar yardım eden hiç bir yazar benden ücret talep etmedi. Okulda bulunduğum zamanlar ben de göz atıp, okulun veri tabanından elde edebildiğim makaleleri yollamaktayım.

sözlükte makale için para isteyeni ilk defa bugün duydum.

rencide etmeli

Amacından saptırmışlar, siz alet olmayın.

İyiymiş :) Sırf sizin için indirdiyse aptallık etmiş çünkü birileri mutlaka bulup bedava olarak yollayacaktır.

Bugüne kadar ne ben kimseden para istedim, ne de benden isteyen oldu. O arkadaş kimse açıkla bence, rencide edelim gerçekten.

sözlük kurallarına göre, mesajları yazarın izni olmadan açıklayamazsınız.

eğer mail adresi verebilirsen elimde "kurgusal ürün yerleştirme" ve "marka yerleştirme stratejilerinin hatırlama üzerine etkisi: gora filmi üzerine araştırma" diye iki makale var, işine yarayabilir.

genelde işe yarar: (bkz: makale aranıyor duyuruları )

çetin emeci bilirsin büyük itimal, şimdi çetin emeç üzerinden sokulluya dönüşten sonraki dönüş hürriyet caddesidir. zaten çetin emeç üzerinden gelirken peynirci'yi görürsün, işte tam o köşeden döndüğün anda hürriyet caddesine girmiş olursun.

okulweb.meb.gov.tr

Ya okula telefon et ve nasil gidebilecegini onlara sor. (En saglam yol).

Ya da Kizilay Guvenpark'in arkasindan kalkan Sokullu dolmuscularina sor.

aynen öyle, finalden bağımsız. vize notunuz+büte bakılır. sallayıp sadece büte girerek geçebilirsiniz.

vize %30, final %70 etkiler. Bütünleme final sınavının yerine geçer. Dersi geçmen için final veya bütünleme sınavlarının herhangi birinden 65 civarı bir şey alman lazım.

Bu arada, 2. üniversite olarak okuyorum açıköğretimi. Fark eder mi?
edüt: Baktım az önce ve fark etmiyor sanırım.
Ve yanlış anlamadıysam, yani vizenin yüzde 30'u, bütünlemenin (finalin) de 70'i alınıyorsa, hiçbir sınava girmeyip bütünlemeden 71 almak yeterli oluyor geçmeye? İyiymiş öyleyse.

Evet vizeye girmeyip final ya da bütünlemeden 71 alırsan geçersin. Ben denemiştim o yöntemi ama finalden 67 alıp kalmıştım o dersten. Yanlışlar doğruları götürmediği için vizelere girip mantıklı bir sallama yöntemiyle 30-35 almak işten bile değil.

Peki kalınca n'oluyor tam olarak? O sene (Bütün dersler yani.) verilmemiş mi sayılıyor, yoksa 2. sene alttan alma gibi, kalınan ders veya dersler 2. seneye mi erteleniyor?

Sınıf geçemesen bile verdiğin dersleri tekrar almazsın. Sadece kaldıklarını alırsın. Eğer en fazla 2 dersten kalıp diğerlerini geçersen sınıf geçersin. Yalnız 1-3, 2-4 kuralı var. Yani atıyorum 3. sınıfa geçebilmen için 1. sınıftan dersinin olmaması lazım.

Son soru:
En fazla 2 ders demişsiniz. Sallantıda 2 dersim var. Onları bütünleme de dahil veremezsem ve bu şekilde 2. sınıfa geçersem, 2. sınıfta bunları ne zaman ve nerede verebileceğim tam olarak? Yani geçmezsem mantıken bölümü bitiremem herhalde.
2 senelik bir bölüm okuyorum bu arada.

Sınavlar zaten iki günde yapılıyor. Birinci sınıftan kalan derslerin hangi günse gider sınavına girersin. Zaten postayla gelen sınav giriş belgende girebileceğin bütün derslerin günü belirtiliyor. Birinci ya da ikinci sınıf olman bir fark yaratmıyor yani. Atıyorum sabah birinci sınıf derslerinin sınavına girersin, öğleden sonra ikinci sınıfınkilere.

Ben 4 senelik okuduğunuzu varsayarak yazmıştım ama bir fark yok sanırım.
www.anadolu.edu.tr

2 yıllıklarda bir fark olup olmadığını açık öğretim bürolarını arayıp sorabilirsin. İnternette bütün illerdeki büroların telefonları var. Emin olmak için 2-3 ilin bürosunu arayabilirsin.

Mousebreaker.com a bir bak

yok üstad böyle ayrı ayrı oyunlar değil. uzun vadeli ogame tadında birşey

travian güzeldir.

Umuyoru hoşuna gidecek :) Sanal Çiçek Büyütme Oyunu...
www.vazgectimsenden.com

paypal denen sistem ile en güvenilir ve en ucuz şekilde gönderebilirsin.
www.paypal.com

orada kulandığı bir kredi kartı v.b var ise o (tabii bu kredi kartı iş bankası, vakıfbank v.b gibi türkiye'de faaliyet gösteren bir bankaya ait olmalı) ilgili hesaba yatırın parayı, kredi kartıyla orada harcasın.

ayrica aninda cekebilecegi "nakit para" yollamanin en ucuz yolunun western union oldugunu duymustum.

citibank

arkadasin ve sen türkiye´de faaliyet gösteren bir bankanin bankomat kartina sahip olun (master, visa). bankomattan masrafsiz para transferi yapabilirsin. arkadasin da orda herhangi bir bankomattan 3 4 dolar gibi bir masrafla ceker. sözü gecen banka citibanksa olay 0 masrafla gerceklesir.

olur. bi sorun teşkil etmez. sadece link verirseniz de legal olur ama hoş olmaz bence. ki o linklerin bi süre sonra ölecegini varsayarsak.

neden olmasın?

olay kitap olduktan sonra reklamı yapılmalı bence. ki zaten yassallık konusunda bir sorun olmaz.

eğer lisans ortalamanız 3.00'ın üstünde ise teoride bu konuda önünüzde engel kalmaz, bütünleşik doktora programına başvurabilirsiniz. ancak pratikte kolay kolay bütünleşik doktora programına kabul almazlar (tabii iyi bir ğnreciyseniz, bilgi birikimizni yeterliyse ya da torpiliniz varsa bu durum değişir),, gerçi sizin durumunuzda farklı bir bölümde yapılmış yüksek lisansınız var bu durum size avantaj kazandıracaktır büyük ihtimalle bütünleşik doktora başvurusunda.

yasal hakkınız olsa bile ünilerde bu işler hocaların elinde isterseniz mahkemeye verin sonuçlanana kadar sınıfta kalmayı garantilerseniz, sonuçlanması da yıllar alır. maalesef türkiyede bu iler böyle aslında dünyanın çoğu yerinde böyle, yapabileceğiniz bir şey yok, hocayı ikna etmeye uğraşın derim

şöyle ki yaz okulunda zaten başkasından alabilirim bu dersi, okula da şu an gidemiyorum, telefonla bir şey öğrenmem zaten imkansız... bu durumlarda hocalar hakkında soruşturma açıldığını duymuştum. eğer böyle bir şey varsa dekan yardımcısına, not işlerine ve sekreterlere mail atıp hocayı şikayet edeceğim... tabi öncesinde şu an hocaya mail attım ki ortalama geri dönme süresi 2 hafta kadının.

toyrus da binbir çeişidi vardır.

toysrus da oyuncak mı kaldı azizim :)

ben en çok optimum daki loco poco yu sviyorum. en çok çeşit orada onun dışında toyz shoplar var.

hakkaten toys r us bitmiş hiç bir şey yok

nezih kitapevi.

istinye parkta en büyük lego mağazası açıldı dedilerdi ama görmedim.

şimdi gçtümden uyduruyo olmiyim ama taksim darty de gördüm galiba ben lego technicslerden

free yok oyle.

solid pdf converter var ancak tüm kullanıcılara açık bir duyuru olması sebebiyle crackli halinin linkini vermek namümkün. diğer türlü iyi sayılabilecek bütün converterların shareware sürümlerinin sayfa sınırlaması olacaktır

www.zamzar.com çeviriyor, online olarak.

free yok ama warez olarak OCR programlarıyla istediğinizi yapabilirsiniz. google ocr yaz bi arat

Arkadaşlar internet çıktısı yeterli olur mu sizce?

osym bürosunu arayın ya da ankarada bir tanıdığınız varsa iki dakikada buradaki osym bürosundan çıkartıp size postayla göndersin.

bulunduğun şehirdeki ösym bürolarından alınıyor diye biliyorum. arkadaşım belgesi gelmediğinde öyle aldı, hem de sınava bi kaç gün kala.

evet sonuç belgesini almak için ankara zorunlu. Bunu yapan şirketler de var 40 lira istiolarmış.
Ben de gelmedi gelmedi dedim, bizim işgüzar akıl deposu postacı beş üniversite bitirmiş postacımız posta kutularının altındaki kaloriferin üzerine bırakmış.

Ayrıca bağlı olduğun bir ptt bürosuna da sorabilirsin var mı yok mu diye.

3 liraya satilan radyolardan al bence. kaptirirsa falan iciniz yanmaz.

mp3 olması lazım. zaten geri getirmesine gerek yok. orda 6 ay oyalansın yeter.

ya su minton markali cihazlar var hani, ucuz oluyor diye biliyorum. radyolu modelleri de vardir illa ki. kullanir atarsiniz.

soyle seyler: www.minton.com.tr

www.dr.com.tr

radyo hariç her şeyi var. mağazada 50 liraydı.

creative muvolar vardı, hem mepe 3 hem de rediyö.

pilli bişey alın bari. ulu orta şarj edemez. gerçi pillide alsan pil dayanmaz ona. siz en iyisi ufak radyolardan alın, hap kadar olanlardan. çoğu kişide radyo oluyor zaten. nöbetteyken değil müzik cızırtı bile olsa 3 kafa tek kulaklıkta birleşip dinliyoduk, mp3 lüks orada.

obliolar var 30 milyona darttan almıştım en son gayet işine yarar

www.hizlial.com
birkaç gün önce bunun radyosuzundan aldım 40 liraya. yarın bugün elime geçecek sanırım. 2 gblığıyla bunun arasında sadece 3-4 lira fark var.
bir de minton'un şu modeli var, dahasına yine akakce.com sitesinden bakabilirsin.
www.akakce.com

askerde bunu kullandım. ebadına göre gerçekten inanılmaz ses verir. pili uzun gider. ses kaydı da yapar.

regmedia.co.uk

Güvenlik Caddesi'ndeki Overall'ın üst katında Salı geceleri yapılırdı birkaç sene önce. Bir sorun isterseniz.

- minna's bistro. arjantin'de yukarı taraflarda bi yerdeydi. ayrıca orda aşmış bi adam var, sırf onu dinlemek için bile gidilir. sanırım bu dediğim adam oranın sahibi oluyor.


- narquilla. burası da park caddesinde. ama minna's bistro kadar güzel değil. hatta karaoke konusunda aralarında dağlar kadar fark var.

overall'da perşembeydi en son. en son dediğim yaz başıydı. bi katta bildiğimiz karaoke, bi katında canlı karaoke vardı, elemanlar çalıyor sen söylüyorsun felan. ama overall pis. geçen yine fasıl sorusu sormuştunuz. meyname önerilmişti. onun yanında friends var. orda da perşembe günleri karaoke var. orayı tavsiye ederim. internet sitesi vardı galiba, bi bakın.

ben 2 sene once gitmistim. arjantin'den yukari ciktiginizda karsiniza gelen taksi duragina sirtinizi verdiginiz zaman karsinizdaki sokakta bi yer vardi. hemen 50 metre ileride solda. ismini hatirlayamadim ama.

overallda salı akşamları, ancak arkada canlı müziğinizi yapan bir grup eşliğinde söylüyorsunuz koca sahnede, bildiğimiz karoke tipi değil pek, vokaliniz olabilirim.

çevre newcastle. yalnız önceden arayın tam olarak hangi gün olduğunu öğrenmek için, değişebiliyor.

Devlerin Omuzunda Yüksel:

scholar.google.com.tr

[ Nasi' motto lan bu?! "Montla sic!" gibi... :P ]

veritabanları üyelikleri genelde eski tarihli yayınları kapsamıyor türkiye'deki üniversitelerde, o yüzden bulamıyorsunuzdur. aynı derginin 2004 yılı sayılarına ulaşabilirken 1994 yılına ulaşamamak normal yani.

google schoları zaten ilk başta denemiştim, ancak bu eski makalelere ulaşmanın bir yolu yok mudur? kiaradığım bazı makaleler yeni olmasına rağmen ulaşamıyorum, acaba yöntemde mi bir hata yapıyorum diye düşünmeye başladım, ya da bütün akademinin benden sakladığı gizli bir yöntem falan mı var bu makalelere ulaşmak için:)?

makaleyi google'a yazıp pdf yazınca buluyordum ben, bir de scribd'de çıkıyor çoğu...

Bu konuda otorite American Psychological Association (APA) benim bildiğim. Şöyle bir site buldum:

owl.english.purdue.edu

Umarım yardımcı olur.

journals.tubitak.gov.tr

Bu sorunuzun cevabı, hangi alanda makale yazdığınıza göre değişir aslında. Bizim gibi işletme alanındaki makaleler 30 sayfa falan olurken, tıp alanındaki makalelerin ortalaması 6-7 sayfa civarındadır. Neden? Çünkü bizde literatür taramasında ıncık cıncık herşey istenir falan filan. Alan belirtirseniz o konularda daha yardımcı olmaya çalışayım.

Makalenin genel gidişi şöyledir genelde:

Makalenin adı
Abstract
Introduction
Literature Review
Methodology (Fen bilimlerinde Materials and Methods denir genelde)
Findings
Discussion
Limitations and Recommendations
References

Makaleni alaninla ilgili bir konferans icin falan hazirlarsan, ne sekilde yazman gerektigiyle iligli butun aciklamalar belirledikleri standartlarda bulunur, oldukca yardimci olur.

göndereceğiniz yere göre kurallar değişir. siz böyle şeylere kafanızı takmadan makalenizi yazın, düzenleme yapmak kolay.

satarken müthiş değer kaybeder diye biliyorum ben, yapma derim, gidip satıp aynı modelin beğendiğin renigini alman daha mantıklı bence.

boyatmadan once her tarafinin resmini cekersen hatta serviste boyatip kayit ettirirsen (bazilari fotoraf cekip sakliyorlar) deger konusunda bir sikinti olmaz ancak tabi en ince detaylarini boytamak (kapi icleri, motor blogunun oldugu ic kisim gibi) gerek yoksa taksiden donme arabalar gibi olur. Ayrica ruhsata da isletmen gerekiyor o da epey para tutuyor.

gökçe - içini açar insanın.
karaca - çok hoş.
başak - güzel isim.
mavi - güzel renk, adına bolca şarkı yazılır :)

zeynep hoş isim valla. hatta elif de harika bence.

eylül

Valla çok güzel olduğunu düşündüğümden değil ama ilginç ve sık olmayan bir kız ismi:
Elis.

efsun
şebnem
nesrin

önce tebrikler,

gülru (gül tenli demekti sanırım, kuzenin adı, seviyorum. onlar da çok uğraşmıştı, annesi hamileyken başlamıştık aramaya, çocuk 1,5 ay isimsiz gezdi yanlış hatırlamıyorsam,o kadar zor oldu)

ırmak
şafak
derin (bizim erkek kuzen, ama uniseks gibi geliyor kulağa sanki)
ece (sade ve güzel)
ova (bir kişide duydum sadece, eski sözlük yazarlarından, ama hoşuma gidiyor)

bence ne olursa olsun, tek isim olsun, yasal mevzularla başını derde sokmayın çocuğun

-nihan
-derin

ve belki bir de

-bade

ayrıca evet, derin unisex isim.

e aynilari yaziliyor su anda. 200'den fazla isim yazilmisti sanirim. (abarttim heralde) benim yazdiklarim guzel ve ilgincti mesela.

felizya geldi aklima bir de.

alev...

(bkz: işrun)

-diba (bkz: farah diba) ayrıca kuzenimin adı
-damla
-derya
-feyza
-rana
-seden sevdiğim isimlerdir.
yazınca farkettim ki a ile biten isimler daha bi güzel gibi geldi.

tebriklerimi sunduktan sonra;
niye bilmiyorum ama doğa kaynaklı isimler her zaman bana güzel gelmiştir.

duru
nehir/ırmak
asya
ada gibi.

eylül de güzel isim ayrıca.

arkadaşım kızının adını buğlem koymuştu. cennette bilmem bişeymiş enteresan geliyor insana.

bu yaz magnum'un "magnum evi" diye bi kampanyası vardı, ordaki taş hatunun ismi "lidya" idi. cool bi isim, nüfus memuru arıza çıkarmaz sanırım.

derya. çok öyle egzantrik değil belki ama güzel isim bence.

azra
ece
eylül
nihal

İsim önermeyeceğim. Yalnız isim verirken, ismin soy ismi ile uyumuna, yanına gelecek(hanım, teyze, hala, yenge vb.) ile söylenişine de bakın. Büyüdüğünde de güzel durmalı o isim. Söylenişi ve yazılışı da zor olmamalı.

aybilge
ecrin
yekbun
cihan
ılgaz
nehir
janseli(güneşin dogdugu yer demek)

bilgehan ı unutmuşum her ne kadar ikicinsiyetin de kullandıgı isimleri sevmesem de..
zeynep veya zehra

hazel, delfin, eylem, rozerin, yonca, helin, şeval, ester ... belkim içinden biri hoşunuza gider ;)

hazal ada
senem
yağmur

güzel bunlar. senem (Y)

yağmur

"nisan"
sozluk.sourtimes.org

eyşan : her ne kadar dizi karakteri olarak pek bir revaçta olsada anlamı güzel. güzelliğiyle ünlü demek.

gökçe,berra, serra, eylül, rana, nisa, beril, ..

yasemin.

hep yasemin isimli bir sevgilim olsun isterdim, o yüzden severim bu ismi.

maya. bence en guzel isim.

güneş? kuzenimin adı, baya havalı ve orjinal bence

www.tdk.org.tr

"vera" var değişik ve söylenişi hoş isim deyince ilk aklıma gelen. baktım da birçok dilde bulunan ve farklı anlamları olan bi kelime. arapçada bile varmış, sondaki a harfi uzatılarak söyleniyor sanırım, Nazım Hikmet'in Vera'sından farklı olaraktan :)

burda birçok dilde anlamı var: (bkz: vera)

Zülal,
valla sebebini bilmiyorum ama her duyduğumda şöyle bi efkarlanırım,

ida
balcan
gündüz (favorim bu)

daha önceki sorunda alternatifleriniz arasında seçim yapmıştım ve cümleyide şöyle bitirmiştim; "aklımda güzel bir isim var ancak onu kendi kızıma saklıyorum"

çok ısrarla soruyosun bende söylim o zaman, kızım olursa ismini "berfe" koyacağım ben. kürtçede kar anlamında (satıştan elde edilen kar değil, kışın yağan kar)
"berfin"de bu ismin bir diğer versiyonu, anlamı aynı.
kızınıza isim koyduktan mutlaka bizide haberdar edin, buradan

ayrıca şurayada bir bakın;
(git: 110495)

bige.

(bkz: alaz)

bence cokkk da ugrasmaya gerek yok yahu
bi suru guzel isim var iste bi tanesi koy : )
eger cok takiliyosan ne biliym, soyadinla birlesince guzel dursun, hece sayisi filan uyumlu olsun cok kulagi tirmalamasin filan gibi pozitif seyler arayabilirsin
illa bisey soylemek gerekiyosa "şima" derim, niye hic bilmiyorum

ece müge, ikisini de benım:)

bazıları erkek adı gibi görünse de ben her iki cinste de severim:

dere
ekin
hayal
bulut
esmer
akasya
haziran
rüzgar
çimen
ayda

nihan. gizemli ve karizmatik bir isim olduğunu düşünüyorum.

bence nihal
yada jülide

asyak. asya değil. süperdir, harika bir karakterdir, çok güzeldir, tanıdığım tek asyak'tır. eskimo ismi galiba.

Merhaba hayırlı olsun öncelikle. Ben, kız ismi için öneri isteyenlere Zeynep ismini önerenler derneği' nin kurucu başkanıyım.

"pervin" derim ben. bence ismin söylenişi ve duruşu gayet güçlü anlamı da çok güzel. farsca bir kelime bir takımyıldızının adı.

pervini görünce aklıma geldi, piraye de çok güzel isimdir be.

sofya

Suri.

"deniz" en güzelidir. ötesi yok. düşünmeyin bence.

Ödül

Dirim

Pırıl

Sesil

Alara

Cankız

neşve duymuştum çok hoşuma gitmişti
bide hilal var çok beğendiğim

duru
doğa
azra

ayrıca "vera" da güzelmiş

sizden sonra kızı için isim soran bendim :)

arkadaşlar da sağolsunlar bir sürü isim önerildi, ama biz Dila'da karar kıldık...
bence çok zarif, güzel ve melodik bir kız ismi.

bizim duyuruya da bakın bence, ilk kez duyduğum pek çok isim önerisi olmuştu, belki biri hoşunuza gider.

hayırlı olsun bu arada :) uzun, güzel, sağlıklı bir ömrü olsun..

sahra
sena
verda (gül demek)
azra
layla ( çok aptal görünebilir ama derek and dominos şarkısı nedense bu ismi sevmemi sağlıyor)
eda
defne

dilan diye bi hatun vardı itu cevre muhendisiydi, kara gozlu kara saclı cukulata tenli narin fln bi hatundu. her gordugumde zaman dururdu fln.

Öncelikle tebrikler :)

benim tavsiyem "su"
birgün bi kızım olursa ismini kesinlekle "su" koyacağım.
ikinci tavsiyem "naz" gerçi bu çok moda oldu bi ara ama yine de on numara isim

@ tüm cevap sakinleri

her ne kadar açıklamalarım sizi yolunuzdan döndürememiş ve pek çoğunuz "kızım olsaydı" şeklinde düşünmüş ve ilk açtığım duyuruya benzer isimleri yazmışsa da emeğiniz için çok teşekkür ederim hepinize.. malesef farklı bir isimle karşılaşmadım bi tek nevşe ve asyak ı ilk kez duydum ömrümde..

@dilanın annesi hıçkıran sinek.. :))

şimdiden hayırlı olsun sağlıkla doğsun bir ömür mutlu olsun umarım.. dila çok küçükken türkan şoraydan izlediğim filmin adıydı ve orada resmen aşık olmuştum güzelliğine kız çocuğu olmama rağmen.. demiştim ki büyüyünce çocuğum olursa adını dila koyacağım.. hatta "dila hatun" koyacağım.. 5-6 sene öncesine kadar bu fikrim sabitti ama artık o kadar çok dila ile karşılaşıyorum ki hatta dilara ismindekilere de kısaca dila diyorlar.. o yüzden vazgeçtim.. hem yeğenime hem de kendi olursa kızıma koymak için.. ukte olarak kalacak ne yazık ki..

eğer izlemediyseniz dila hatun filmini öneririm bu arada..

bütün bebekler sevgi ile büyüsün yaşasın inşallah, sevgilerle..

(bkz: combofix)

sistemi geri yüklemeyi deneyebilirsin..programıda kaldırdıkdan sonra

spybot search& destroy
hijackthis

bu kadar iğrenç bişey alıcam deme sakın? git başka bir ürün al hacı ya bu nedir allasen. insan karşısındakinden soğur valla.

@vurursa gol olur
ben de biliyorum hacı ya.kız arkadaşım piskopat.her şey bu hediyeye bağlı napim.

fikir vermesi acisindan orjinal
turkiye'de uretilenler 100tl
avustralya'dan gelenler 280tl

@vurursa gol olur
orjinal türkiye'de de mi üretiliyor?ben yurt dışından geliyor sanmıştım.sizce bu ürünler orjinal midir?

bambilerde 99 liraya satılıyor.

yapmayın etmeyin almayın şu botlardan, herşey bir bota bağlıysa bence o kızı terk edin daha iyi.

hocam bu botlar capacity de orjinal olaraktan mevcuttur. istersen gez orayı 2. katta sağa dönüyosun orada bir mağaza var unuttum adını işte orda. ama abi çok kötü ya git bi sünger bob peluşu al daha sevimli olur ?:o

eskişehir çok pahalı değil diye biliyorum, zaten öğrenci şehri.
gidin değişsin biraz hayatınız, öğrenci milleti sıcak kanlıdır bir şekilde birileriyle tanışırsınız. zaten belediyesi de dsp :)

@redlinetheturk: birileriyle tanışmak şu an düşünebileceğim en son şey inan :) kendimi işe vurmayı ve kalan vaktimde ev işleriyle ilgilenirim düşünüyorum. zaten sadece pazar tatilim olacak.

Şu an nerede yaşıyosun bilmiyorum ama eskişehir türkiyede yaşanılabilecek en güzel şehirlerden. Ben de 8-9 ay kadar önce izmirden eskişehire yerleştim. Senin yaşadığın sıkıntıları ben de yaşadım. Ekonomik olarak bi sıkıntı çekeceğini sanmıyorum, gerçi bu senin yaşam standartlarına ve kalitesine bağlı. Güzel bir yerde 1+1 bi ev tutsan sana yeter de artar bile, 350 tl civarıdır fiyat. Kışın da ayda en fazla 100 tl doğalgaz ödersin o boyuttaki bir eve. Çok fazla öğrenci olduğu için de, ucuz yeme içme, giyinme, eğlence bulabilirsin. Fiyatlar öğrencilere göre belirleniyor çünkü. Söylediğin maaş bence hayli hayli yeter sana.

Eskişehir çok güzel bir şehir, bekleriz :)

bol bol kazak alın yanınıza. bana da iş bulun oralarda. çiğ börek yiyin patlayacasına.

@antidote: teşekkür ederim güzel moral oldu gerçekten. istanbul'dayım şu an. burdaki hayat pahalılığı zaten malum. yaka değiştirmek için 5,5TL dolmuş parası veriliyor.
süper yüksek bir standardım yok. her kız gibi bir kişisel bakım harcamam var, internetim olmazsa olmazım. arabam yok, benzin gideri yok. bana da yaşanılır gibi geliyor ama bir bilene sormak istedim.
izmirden eskişehire geçmek de iddialı olmuş. ama memnunsan harika.

tanışmak derken romantik/cinsel anlamda kastetmedim bu arada, arkadaş dost vs.

"YAPMA"

@babatema: "NEDEN"

Sanırım İstanbul'dasın, eğer öyleyse İstanbul'u deli gibi özleyeceksin. Eskişehirmiş İzmirmiş mizmirmiş gereksiz bunlara gitmen bence. Sevgilinden ayrıldığın için hayatında bi' değişiklik arıyorsun. Evet taşınmak, çehre değiştirmek bunun için etkili bir yoldur ama ben şu tek kelime yüzünden kesinlikle yapmazdım yerinde olsam :

"İstanbul"

İstanbul'da okumuş bir Eskişehir'li olarak diyebileceğim iki şey var...
1) İstanbul Avrupa'nın en kalabalık ve en büyük şehri...dolayısıyla Türkiye'deki herhangi bir şehri İstanbul'la karşılaştırmak haksızlık olur. Ama sanıyorum siz kaostan, hayat pahalılığından sıkılmışsınız. Eskişehir o anlamda size iyi gelecektir. Aylarca toplu taşıma kullanmadan yaşayabileceğiniz, aktivite/nüfus oranı Türkiye'nin en yüksek illerinden biridir Eskişehir. Daha uygar ve yaşanabilir geliyor bana.

2) İlk defa yalnız başınıza kalacağınız için ilk 3-4 ayın zorlu geçeceğini bilerek gelin. Farklı bir şehire, farklı bir zihniyete geliyorsunuz.

Bu iki durumun farkında olarak gelirseniz hayal kırıklığı yaşamazsınız bence.

Bol şanslar.

@only alcoholica: keşke neden olduğunu da yazsaydın... sadece istanbul benim için yeterli olmaz..

Başlarken herşey çok güzel gelecek. Güle oynaya toplayacaksın belki valizini, işe yaramaz bulduğun pek çok şeyi atıp kurtulacaksın belki geldiğin yerden ve kendini kuş gibi hafiflemiş, istediğin her şeyi yapabilecek kadar güçlü, asla bir daha hiçbir şeye bağlanmayacak kadar da özgür hissedeceksin belki.

ve başlarken pek çok şey şaşırtacak seni. yeni şeyler keşfetmekle meşgul olacaksın bir süre. İçinde deli gibi bir umut, istediğin herşeyi yapabileceğini zannedeceksin.

ve sonra sorgulamaya başlayacaksın; göreceksin ki, hiç bir mesafe yeterince yetmeyecek hiç bir şeyi arkanda bırakmaya. sadece oyalayacak seni bir süre. ta ki bu karmaşa içinde kendinle baş başa kalacak zaman buluncaya dek. sadece zaman iyi gelecek, bu zamana kadar diğer şeyler sadece seni oyalayacak. ama geride bırakamayacaksın ne kadar yol alsan da.

@babatema: sanırım senin de bu konuyla ilgili kötü anıların olmuş. yalnız benim yazdıklarıma bakarsan duygusal kısım sadece tek maddede geçiyor. diğer maddeler daha çok kişisel ve iş hayatıyla ilgili. dolayısıyal sadece duygusal bir karar olsa evet sana hak verirdim ama merak etme, o kadar duygusal biri değilim...

benim de geçmiyor, ben de "hiç" duygusal değilim.

sen, ne yaparsan yap zaten arkanda bırakamayacaksın hep peşinden gelecek diyorsun. bu durumda benim zaten yapacak bişeyim kafadan kalmadı ki :)
burda kalsam nolur, gitsem nolur, başka bişi yapsam nolur.. etkisiz eleman yaptın beni :)

şehir güzeldir ama. :b

valla şimdiye kadar hiçbir istanbullunun istanbul dışındaki şehirlere laf söylemediğini görmedim ama eskişehir güzeldir gerçekten.

aslında nerede çalışacağınızı söyleseydiniz daha uygun şeyler söyleyebilirdik ev ve yol masrafları için.

yeni bağlar tarafındaki 1+1 kiraları 450lerde olabilir ama 350 liraya da iyi yerlerden bulabilirsin. yeni bağları örnek gösterme sebebim o bölgede son zamanlarda çok fazla yeni 1+1 evler yapılmış olması ve gerektiğinde merkeze yürüyerek gidebilecek olman.
doğalgaz pahalıdır, 1+1 için ne kadar ücret ödersiniz tam bilmiyorum ama isteğinize bağlı olarak 100-150 civarında olur sanırım.

YAPMA yi goruyor bir arttiriyorum....
eskişehir çölde vaha o ayri yanlis anlama olmasin...

peşin peşin gelecek neden sorusuna ayrıntıya girmeden soyle diyeyim yedi gobek eskişehirli arkadaşimin istanbul'da yaşamaya başladıktan sonra eskişehir e gidiş ortalamasi iki senede bir... tüm ailesi orada yaşamasina ve aradaki mesafenin kisaligina bakarak bu adam neden gitmiyor olabilir sorusunun cevabi senin de cevabin olabilir... bilemedim...

ama sunu da diyebilirim tamamen kişisel bir tercih bu... yaşadigin şehirden ne beklediginle alakali... daha yeni x bir sehirden geldim kaçarak... geldigim şehirdeki taksi şöförü abim bu şehrın taaa topacını sikim dedıkten on saniye sonra sehrimiz yaşamada birinci sirada diyordu ıssız sokakların içinden geçerken... neden die sormadan mutluluklar diledim...

eskişehir genç bir birey için fazlasıyla güzeldir, moderndir, yaşanabilirdir. ancak tek nedeniniz unutabilmekse 3 yıllık sevdiceğinizi, hiç bir boka benzemeyecektir eskişehir sizin için. (şiir gibi oldu bu cümle:P)

(bkz: gitme) sen ki ailenden hiç uzakta yaşamamışsın, yaşın ne olursa olsun anlayamassın bunun ne olduğunu. belki şu an sana kolay gelebilir ama tek başına bir evde kaldığın zaman yanlızlığın o iç karartıcı karanlığı, bedenini kapladığında gözyaşların yüreğine akmaya başlar. belli ki istanbul' da büyümüşsün değil eskişehire izmir' e gitsen duvara toslayabilirsin. sana şunu söyleyebilirim sen bedenini, ruhunu ne kadar iyi tanıyorsun göğüs gerebilirmisin yanlızlığa, sakinliğe geçmişinde bıraktığın o anılara. ki o anılar aklına geldiğinde yabancı bir şehirde ne yapacaksın. insan bir hata yapsa bir yanlış yapsa yada aklı bişey de kalsa yinede o yaptığı yeri düşünür ve orda olmayı ister. benim anladığım kadarı ile duygusal birisin. bence sen bu kısa hayatta biraz daha ailenle yaşa. bana göre dünyada ki en büyük sevgi insanın ailesininin yanında olduğu sevgidir. ben 10 yıldır ailemden uzak yaşıyorum. alıştım uzaklığa belki ailemi hatırlamıyorum da diyebilirim ama hayatımda bir pişmanlık varsa o da ayrı kaldığım yaşlardaki yıllarımda ailemle güzel vakitler geçirmemektir. insan her ne kadar şunu yapmalıyım bunu etmeliyim değişmeliyim desede değişmek, yapmak zordur. belki çok umutsuz konuştum ama hakikat her zaman doğru yoldur. ayrıca yüreğim senin için büyük bir baskı ile gitmesin o diyor. sadece bir hissiyat. yine de hayat senin ve bu hayatı senden başka kimse yaşamıycak kimsenin sana karışmasına izin verme. yüreğin ve beynin ortak noktada hangi zaman ve mekanda buluştuysa oraya git. o zaman mutlu olacaksın.

dolmuşlar nizamiyede duruyor kimlk kontrolü için.güvenlikçiler kontrol ediyor.öğrenci değilsen indirip nizamiyeye kimlik bırakmanı istiyorlar,karşılığında ziyaretçi yaka kartı veriliyor..bi bahane üretmen şart değil ama illa bi bahane ararlarsa da sanat tarifi hocası dr.sacit pekak'ı ziyarete geldim de ;)

**hee bu arada indiğin dolmuş gidiyo kapıda beklemiyor seni,güvenlikçiler başka dolmuşa bindircek seni,oralı olmazlarsa rica et,bindirirler :)

Beytepe'den bahsediyorsan, evet Odtü'deki gibi hemen hemen. Girememe ihtimalin var. Girmek için bir sebebin mutlaka olmalı, bir de güvenlik görevlilerinin tutumu zamandan zamana değişebiliyor. Bazen arkadaşını görmene izin verebilirler, bazen vermezler.

şu sıralr gene sıkı sadece arkadaşı görmeye geldim demen girmen için yeterli olmayabilir, hımm bir de şu hocayı görmeye geldim vesaire dediğinde kimi zaman hocayı arayıp teyit istedikleri de oluyor belirteyim dedim.

gerek youtube'de gerekse bir çok müzik marketteki darbuka eğitim cdleri ve görüntüleri işine yarayabilir

bilgisayardan çal müziklerini arkada ritm tutturmaya çalış..sonnra bi kaç hareket izle internetlrden onları dene bence

Bundan faydalanabilirsiniz
itunes.apple.com

gerçekten bir öğrenci araştırmada yapıoyor olabilirmiş gibi geldi bana, ya da belki hırsızlık v.b yapacak bir ekiğp evde kimsenin olup olmadığı, evde bir erkeüğin bulunup bulunmadığına bakma için zilleri çalıyordur diye komplo teoriside üreteyim arada.

evet bir zamanlar cocuktum'un dediği gibi hırsızlık için bu tarz yöntemlerle araştırma yapanlar var. bizim komşuların da başına gelmiş buna benzer bir olay onlar kimlik falan sorunca afallamış polis çağırmaya kalktıklarında da kaçmış dikkat edin derim.

üstad böylesi girişimler çoğu zaman hırsızlık ataklarıyla sonlanır. amaç evi yoklamak. başkaları var mı yok mu diye. isim vermek önemli değil. onunla pek bişey yapamaz.

çoğu hırsız "hadi bu gece şuraya dalayım" diye hırsızlık yapmıyor. devir değişti. hırsızlık yapılacak eve en baştan araştırma yapılıyor zaten. "evde bu saatte insan var oluyor mu, kaç kişiymişler araştırması" olabilir.

belki istatistiki bir çalışma da olabilir. ama kaliteli bir arabanız varsa şüphenizi arttırın. ilk referans o oluyor çünkü.

ahahahaha(!) boyle arastirma odevi mi olurmus?
bence bir bit yenigi var bu iste?
zaten duzgun giyimli, sakal trasi olmus e bi de uni ogrencisiyim diyor, niye suphelenelim di mi????

bence de hırsızlık için araştırma yapmış. geçenlerde de bizim apartmanda tek tek bütün dairelerin telefonlarını arayıp, kimlerin evde olup olmadığını kontrol ediyolardı. sonuç gündüz vakti 3 daire soyuldu....

sınıf şartı vs yok. girebilirsiniz. son birkaç senenin çıkmış soruları faydalı olur. ya da öss kaynaklarından çalışabilirsiniz.

ösym'nin sitesindeki kılavuzda şöyle yazmakta:
Sınava, bir lisans programından mezun
olabilecek durumda bulunanlar, lisans programını
bitirenler ile denklik belgesi almış olmak kaydıyla yurt
dışında lisans eğitimi görmüş olanlar başvurabilirler.

edit:tamamen ösym'nin yalancısıyım. hiç girmediğim için bir fikrim de yok ama son senesinde olmayan bir insanın sınava girmesinin bir anlamı olmayacağı için bu şekilde belirtilmiş olabilir mi?

mezun olabilip olamayacağımı nasıl kontrol edebilirler ki? kayıt sırasında okul ismi ve bölüm dışında ilgili bir bilgi istenmiyor.

@burbat, ales skorunun geçerliliği 2 sene olduğu için 3te de 4te de denemeyi düşünüyorum. hangisi daha yüksek olursa onu kullanacağım. girilebilir yani, bi anlamı var.

@peki
dediğim gibi hiç bir fikrim yok sadece fikir yürütmeye çalıştım ama olmadı insan her gün yeni bir şey öğreniyor:) neyse dediğim gibi 2009 kılavuzunda yazan maddeyi aynen aktardım. isterseniz siz de osym'nin sitesinden bir göz gezdirin kitapçığa.

sıanv süresinin geçerliliği artık 2 değil 3 yıldır, bu durumda 2.sınıf öğrencisi için de girilebilir bir sınav haline gelmiştir.

çok kez ameliyat olduysan kan alıp verdiysen ve bu işleri 0 rh- olarak yapıp ölmeyip öldürmediysen git o kan gurubuna bakanların ağzını burnunu kır derim ben. siz nasıl bir öküzsünüz diye eklemeyide unutma girişirken...
ayrıca sana bir kart vermişlerdir diye tahmin ediyorum o kart ile birlikte mahkemeye ver hepsini.
bu arada sen negatif biliyordunda acep geçmişte olan tüm işlemler pozitif kan ile mi olmuştur. varmıdır öyle bir ihtimal...? yok diyorsan ağzını burnunu kır hepsinin :)

direkt sorunuza cevap değil ancak kan grubu gibi bir hususta hata yapılması müthiş riskler içerir, eğer bu hatayı yapan son yer ise en azından sağlık bakanlığında bu konuyu şikayet edebileceğiniz bir yer bulup iletin bu konuyu, belki bir kaç kişinin hayatını kurtarmış olursunuz, bu hayvanlarda biraz daha dikkatli ve titz yaparlar işlerini.

emin değilim ki belki de eskiden yanlış baktılar çünkü 0 kan grubu her gruba verebiliyor zaten ama sadece kendsiinden alabiliyor yani baskaları için sakıncası olmaz ama benim için olur. simdi doğru olan hangisi bunu öğrenmem gerek + mı - mi bildiniz güvenilir sağlam bi yer soruyorum

aynısı benim de başıma geldi. askerde test yaptılar 0 (-) çıktı künyeye islediler hatta ihtiyaç oldu kan bile verdim. sonra askerden gelince kızılaya kan bağışladım test yaptılar (+) çıktı. 5 kere deftere işlenmiş kan vermişliğim var (+) olarak bir sorn olsa ararlardı sanırım. farklı kızılay şubelerine gidip durumu anlatırsan test yaparlar sanıyorum. bir dene istersen.

özel bi hastanede de baktırıcam orda da + çıkarsa ikna olucam ama - çıkarsa hangisinin kafasını kırmak gerek işte burda naparım bilmiyorum

Benzer durum bende de var. Çocukken geçirdiğim bir rahatsızlık nedeniyle acil kan lazım olur diye test yapılmış, 0 + çıkmıştı. Daha sonra 18-19'da kan vermek için gittiğimde 0 - çıktı. Bu kadar mı zor kan grubunu belirlemek anlamadım.

duyuruyu ve alta yazılan cevapları okudum da... hahah! sizin durum yine iyi. kan grubuma ilk baktıklarında AB+ demişlerdi ama ben fena işkillenmiştim çünkü annem B+, babam 0+. benim AB olmam biraz kuşkulu bi durum hani, hastanede mi karıştım vs. :) ama sonra daha güvenilir bi yerde tekrar test yaptırdım ve 0+ çıktı. tezata gel! AB+ nere, 0+ nere? ben de az küfretmemiştim zamanında. sen sağlam bi yerde daha test yaptır da iyice emin ol. gidip onların ağzını burnunu kırman konusunda yorum yapmayayım :)

bak sen daha önce kan grubunu bilmeseydin ve bu adamların söylediklerine güvendiğin için sağlığın tehlikeye girseydi allah korusun ölseydin ne olacaktı? iyisimi şöyle yap önce taminat davası aç (avukatlar canlarını okur zaten) kazanırsan sorun yok kazanamazsan yalnız yakaladığın bir yerde ağızlarını burunlarını kır :) kalabalıkta girişme adamlara ama yoksa onlar sana dava açar :D

aynı şeyi yaşayan bir tanıdığımız var. görülme sıklığı çok az da olsa, kan grubu değişebilen insanlar varmış...

Kızılay'ınki en doğrudur.

ewt yahu nedir bu zaman zaman ben de oluyor.

(bkz: ketoral) benimde benzer sorunlarım vardı anında kesti bu şampuan tavsiye ederim.

bende de aynı durum var. bende ki kesin sedef.

eğer seninki de sedefse,

ilacı dermovate losyon.
sgk lıysan cilt doktoruna yazdır kurum ödüyor. eğer değilsen 10-12 tl falan herhalde çok pahalı olmadığından eminim ama fiyatından emin değilim.

egzama da olabilir pek tabii. gerçi öyle kan man olayları da fazla olmaz egzama da. eğer egzama olduğuna kesin kanaat getirirseniz de prozinc şampuan idealdir geçirmeye.

saçlarını daha sık yıkamayı dene bence. özellikle uzun saçta geç yıkamak da buna sebep oluyor. en azından bende öyle.

yok ya saç yıkamakla alakası yok sürekli yıkasam dahi hatta yıkadıktan sonra ya da yıkarken bile hissedebiliyorum onları.

dermatolog tavsiyeli sampuan kullan. bioderma node ds (sanirim adi bu) biraz pahali ama ise yariyor. bir de sampuanin az kopureni makbuldur demisti bir doktor. gun asiri ama ilik suyla saclarini yika. kurutma makinesi kullanma. sac derini kasima.

madem teshis koyuyoruz (bkz: seboreik dermatit)

doktora gittim seboraik dermatit dedi. ketaral verdi bi de dermovate losyon verdi. 5.5 phlı şampuan kullan normal olarak da dedi. bu head and shoulders falan kaç ph? 5.5 phlı markette satılan şampuanlardan hangisini kullanayım sizce? onu günlük olarak kullan ketoraLı haftada 2 kez dedi doktor.

sebamed ph 5.5 olan şampuan. ben kullanıyorum çok memnunum. bir kaç çeşiti var şu an hepsini hatırlamıyorum ama şunlar aklımda : sık yıkanan saçlar, kepeğe karşı, normal saçlar. varsa hassas saç derisi için olanını alın yoksa sık yıkanan kullanıyorum ben yumuşak bir şampuan memnunum.

badilerinizi moderatorler bile goremiyor olsa gerek (boyle bir sey okuduguma %100 eminim, ayrica mantiken de gorulememesi gerek).
limon'dan zirve fotograflarina bakin.

ayrica *bence* caylak oldugundan soylemiyordur. cok karsilastim bu durumla.

İlgisinin olduğu, alakasının bulunduğu başlıklara bakın. Mutlaka bir yerde açık vermiştir.

Ben senelerce gizlediğim nick'imi bu şekilde yakalatmıştım. Ayrıca entrapmen, yazma özgürlüğünün kısıtlanmaması için de söylemiyor olabilir zira benimki bu yüzdendi.

İlgisi olduğu bütün entryleri sildiği için bulamıyorum zaten. O da hırs yaptı ben de. Yani zaten rahat yazamıyor artık çok affedersiniz sidik yarışına döndü olay :) Zirve fotoları evet mantıklı.

Ben okuyorsam o da okuyor olabilir. Vakit kaybetme fotoğraflara bakmakta.

yahu yapmayın etmeyin niye kısıtlıyorsunuz birbirinizi, ikinizde birbirinizde gizli gizli yazın kavga etmeyin ayıptır, yazıktır, sonra niye bizi ab'ye almıyorlar diyorsunuz:P

valla ben degilim icin rahat olsun

Birleşik doktora diye aratın, bulacaksınız.

var evet.

süpersin kedi kardeş.

baktım, fekat "aa şu bölümde varmış, ama şu üniversite birleşik doktora yaptırmıyormuş" gibi bi şey bulamadım. bunu hangi üniversiteler yaptırıyor, hangisi yaptırmıyor, liste neyim yok :(

hadi bi el atın ya. elinize mi yapışır.

3.00 ve üstü lisans ortalamnız var ise bütünleşik doktoraya başvuru yapabilirsiniz. ancak iyi üniversiteler genelde bu tür öğrencilere bir yıl hazırlık gibin bir şey okuttturur. bunun dışında bir çok üniversite bu duruma sıcak bakmaz. ve son olarak:) eğer gerçeknten gelecek vaad eden bir öğrenci iseniz üstte yazdılarımın bir geçerliliği yoktur dilediğiniz üniversitede doktoranıza başlayabilirsiniz.

ikinci sorunuzun cevabı ; 3.00 üstü ortalamanız var ise doktora programı olan bütün üniversitelere başvurabilirsiniz. yani bu hak üniversiteler bazında tanınan bir hak değişdir, gerekli şartları sağlıyorsanız bütün ünilere başvuru yapabilrisiniz.

pek bir resmi cevap olmuş bu

okuluna ve bölümüne göre değişir. istediğin okula göre arama yapman lazım, tek tek.
yapıver, nolcek, eline mi yapışır :)

bütünlesik doktora da yine yüksek kadar tez döküyorsunuz, yüksek lisans yapmadan doktora diye birsey yok pratikte. onu da söylemis olalim.

var ama genelde sozde var cogu bolum kabul etmiyor. bilkent siyaset kabul ediyordu bir de kultur kamu hukuku. fen bilimlerini bilmiyorum.

odtü'de hemen her bölümde yapabilirsiniz, yapan-yapmakta olan-bitiren bi sürü arkadaşım var, ayrıca sadece bir tez yazılıyor, iki tezlik iş de yapılmıyor.

aslında bana mantıklı geldi bu değişiklik, sonuç itibari ile 10 entry ile ölçülmek istenen tanım yapıp yapamadığımız, imla kurallarına uyup uymadığımız v.b ancak bu gg hadisesinde olay bambaşka bir durumu içeriyor, ve bu durumdan çaylak edilene tekrar 10 entry girdirmek mantıksız diyerek sözlerim noktalarım.

bana uluslararası bir sempozyumda hissini yaşatan bu cevabı yazmaman fırsat verdiği için dambili öperim, ssgyi yalarım.

Kötünün iyisi diye bir kavram var. Kişisel bir tecrübem yok.

işin aslı kimse sorulan tüm soruları eksiksiz cevaplayaaz diye düşünüyorum. zamanında bir iş için mülakata girmiştim sanrım 8-9 soru sormuşlardı, bense 5-6 tanesine doğru cevap verebilmiştim, ona rağmen işe alındım. elbette ki konuya hakimiyetiniz önemli ancak bir diğer önemli unsur kişiliğinmiz, karakteriniz. bu özelliklerinize bakarak işveren sizi işe alıp almayacağına karar verecektir. tek unsur teknik bilginiz değildir.

56 babamın doğum yılı

56k.

siirt

el altından alışveriş. tezgah altı, kaçakçılık, kilis filan.

sayı olarak da, modemleri sadece.

kebap salonu

7x8

K:56 . öziletkenlik katsayısı.

ayak numarası geldi benim aklıma, ne büyük ayaktır diye düşündüm. yanlış anlaşılma olmasın şş jksdfjh

56k fax modem geliyor aklıma.

babamın doğum yılı x 2

tavşab

Alfa Romeo 156

soyisim: "ellialtıoğlu"

anne doğum tarihi
56k

annem evi karıştırdığımda söyler.ortalığı elli altıya verdin diye.

baba doğum yılı + 1

4
4-5-6

elli yaş altı insan

56kbps

1956 (yılı)

ortaligi 56'ya vermek

Kurtlar vadisi 56. Bölüm fragmanı
56 tane 1in toplamı

(bkz: sinasi ellialtioglu)

Teşekkür ederim herkese.

prestige english den memnundum ben duygu hoca iyidir

www.baytoefl.com

değer, gelin takılırsınız.

porsuk kenarında cafelerde oturur, çiğ börek yersiniz. eski gar da şarap içer, oradan 222 (eski doors)'ye gidersiniz. anadolu üniversitesini ziyaret etmeden ayrılmayın...

kesinlikle gidin, gezin, görün. odunpazarı'na gidin. cam müzesi' ni, lületaşı müzesi' ni ziyaret edin. porsuk çevresi çok güzel. pişman olmayacaksınız.

valla gitmeyin bence sonra üzülürüsünüz:) eskişehir fazla güzeldir demedi demeyin

Kentpark'ı ve gidebilirseniz Sazova'daki parkı gezin.

kesin hamama gidin çıkışta kokoreç yiyin bi ara da gidin pino'da hamburger yiyin.

bi de otel tavsiye edebilirseniz süper olur :)

ben kullanıyorum, adsl den bi farkı yok. ustune tv izliyoruz iste. bi de telefon kullanmıyorsan ve sabit ucret oduyorsan onu odemıyorsun ıste.

güzeldir valla. adsl'den biraz daha hızlı(bulundugunuz bölgedeki kablonet kullanıcı sayısına göre değişir bu gerçi). güzel bir 7/24 call center'ı vardır. teknik bi problem oldugunda ekip yollarlar genelde vakit geç değilse 1-2 saat içinde gelir sorunu hallederler.

6 yıldır kullanıyorum, hastasıyım.

1 ay evvel geçtim. 1-2 ufak problem dışında, 2 yıl ttnet ile süründükten sonra gayet memnunum. arıza çıktığı zaman kuruluma gelen kişi geliyor. 1 mbit sınırsızı, kablolu modem hediyeli aylık 36 lira + kurulum ücreti var şu ara. bu kampanyadan yararlandım, 120 kb/s sabit hızla download yapıyorum.

valla ankaradaysanız süperdir şukeladır kablo net teknik servis en ufak şikayetinizde hemen gelir sorunu halleder, kopmalar çok ender olur, üstüne adslden daha ucuz.

verdikleri modem kablolu. kablosuz modemleri 200 lira civarında, bir access point ile kablosuz hale çevrilebilir. notebook kullanıyorum, alırken düşündüm, fark ettim ki masada kullanıyorum sadece evdeyken(klavye, mouse, hoparlör bağlı, standın üstünde duruyor :))

o bütçe ile araba almak istesem sanırım temiz bir Golf 4 arardım buluncada servise götürür adam gibi bi ekspertize sokar sonra alırdım 18-20 arası fiyatları var sanıyorum. yada bu 20 bin kredi çekmeden varsa elinde üzerine durumun müsaitse 6-7 daha ekle yada kredi çek 2006 Golf al. fikir tabi :)

yahu işe girdim derken öyle yüksek ücretler almıyorum:) maksimum 23.000'e çıkabilirim.:S

2006-2007 model civari honda jazz alabilirsin. az yakiyor, bagaji ve ic hacmi genis.

Ben de ayni butceyle sifir otomatik vites chevrolet aveo hatchback se almayi dusunuyorum bu hafta. 2. el biraz sakat ismis gibi geliyor arabadan anlamayanlar icin. İlk sen kullanacagin icin cok sorunu da olmaz. Bakmak istersen link; www.chevrolet.com.tr

ikinci elden ağzı çook fena yanmış birisi olarak, araba aldığında belli bir miktar harcama yapacağın gerçeği ile yüzleşmen gerekli ilk önce. eğer tertemiz bir araba bulursan harcama yapmayabilirsin ama genel olarak ek masraf çıkacak aklında bulunsun ve arabayı üzerine geçirmek için de bir miktar harcayacaksın. bunları bütçeni hazırlaman amaçlı söyledim.

şimdi gelelim araba konusuna. öncelikle arabayı sahibinden satın alacaksanız sahibinin söylediklerine, galeriden alacaksanız galericinin söylediklerine katiyen inanmayın. kendileri kazasız, hasarsız, sorunsuz vs. olarak tanıttıkları araba size pek çok sıkıntı çıkartabilir. bunun için hakikaten sağlam bir ustaya referanslı oalrak gitmeniz veya sağlam bir ekspertize sokmakta fayda var. bir arkadaşıma, kendisinin yakın arkadaşı olan galericinin hasarsız diye sattığı araba takla atmış çıkmıştı, eğer arabalardan anlamıyorsanız bu tarz şeylerle karşılaşmanız olası. şimdi ufak bir aletle arabada boya olup olmadığı rahatlıkla anlaşılıyor, istanbul'daki her arabada az çok boya vardır ama ağır kaza yapmış bir arabadan kesinlikle uzun durun.

ikincisi alacağınız arabanın düşük kilometrede olması önemli. bana göre 50 bin üzerindeki arabayı almayın ama belki biraz daha üstü düşünülebilir. 50 binden sonra ağır bakımlar gerekebiliyor zira.

üçüncü olarak, alacağınız arabanın piyasasının olmasına dikkat edin. yoksa arabayı elinizden çıkarmanız gerektiğinde düşük fiyatla satıp, zarar edebilirsiniz. honda, toyota, vw falan iyidir. yedek parçaları biraz daha pahalıdır, tamam bayağı pahalıdır ama sonuçta arabaya hayatınızı emanet ediyorsunuz sağlam olmasında fayda var. hyundai vs. gibi markaların ikinci elleri hareketli, yedek parçaları da uygun ama ben kendim için şahsen tercih etmemiştim, güvenli gelmiyor bana.

az yakması önemli. hondalar benzinliler içinde en iyi, dizel alırsanız onlar da az yakıyor. bence lpg düşünmeyin, biraz fazla yaksın ama arkanızda patlarsa parçanızı bırakmayacak bir şey taşımayın. bu benim fikrim tabii. arabaların forumları vardır, orada ne kadar yaktıklarını görebilirsiniz.

uzun lafın kısası, araba rahatlıktır, güzelliktir ancak eğer sorunlu bir ikinci ele denk gelirseniz canınızı fena yakar. bu nedenle kolay elden çıkartabileceğiniz, düşük km.li, mümkünse kaza yapmamış (çizik ufak boyalardan bahsetmiyorum), çok iyi ustaya gösterilmiş (ki onlar dahi her sorunu göremeyebilirler, test sürüşüne çıkın, şanzıman, motor, beyin ve yürüyen aksamlara çok iyi baktırın, ekspertiz raporunu isteyin, biraz para tutabilir ama emin olun arabayı aldıktan sonra kapının önüne çektiğinizde ikinci seferde çalışmamasından iyidir) ve çok dikkatli olun.

içinizi karartmak istemedim, umarım güle güle kullanırsınız.

son olarak jazz kullanıyorum, tavsiye ederim. sorunsuz araç, az yakar vs.

eğer dış görünüşü le ilgili bir problemin yoksa (bmw falan dediğin için böyle söylüyorum) kesinlikle jazz al. 3-5 sene kullanır, sonra satar daha beğendiğin bir şey alırsın.

ben (git: 45425) burada sormuştum zamanında benzer bir soruyu. tabii aradan baya zaman geçti değişik faktörler devreye girdi ve 1.5 mazda2 aldım (çek memnunum) ama hem bahsettiğin fiyat aralığından biraz yukarıda (temiz ikinci el 25 falan olsa gerek) , hem de ne bileyim bagajı biraz dar belki sana hitap etmeyebilir.

uzağa git.

ayrıl gitsin ne diye ugrasıyorsun onu da anlamıs degilim. elalemin sizoidlerını iyilestirmek sana mı kaldı.

kendisiyle sevişmek bir çözüm olabilir

manfool & bryan fury; ama seviyorum.
nickini vermek istemeyen suser; zaten bi onu yapıyo.

eğlenebilceği sosyal ortamlara sokmaya çalışın,özellikle bu tür ortamlarda çakır keyif olcağı kadar alkol enjekte etmeyi sakın ha unutmayın, yoksa gene sıkıldım tripleri ile uğraşmak zorunda kalırsınız

1) Problemi neymiş, onu öğrenin.
2) Psikologa yönlendirin.

herkes zor zamanlar geçirebilir, depresyondaki siz de olabilirdiniz. sevgilinizin sizi bırakıp gitmesini istermiydiniz? siz sadece gezip eğlenmek sevişmek için mi sevgililerinizle berabersiniz kuzum? sevgili bir yerde dert ortağı, en iyi arkadaştır. hayat arkadaşının imza atmamış olanıdır bana göre.eminim o da böle yaşamaktan, sizi de bunaltmaktan hoşnut değildir. oturup konuşun, yardımcı olmak istediğinizi, bu zor dönemleri beraber atlatacağınızı söyleyin. e nasolsa bilmiyo mu her an hergün yanındayım demeyin, ona yanında olduğunuzu ona değer verdiğiniz söyleyin. bu size açılmasına ve yardım tekliflerinize sıcak bakmasına yardımcı olacaktır. daha sonra da sıkı bi terapist araştırması yapın. önünüze ilk gelen psikoloğa gitmeyin. çünkü yanlış seçim bir doktor, durumu daha da zorlaştırır ve bir daha doktor yardımı alma hevesini kırar. ailesiyle samimiyseniz onlarla konuşun. gerçekten seviyorsanız pek tabii bırakıp gitmeyin önerildiği gibi. zaten bu duyuruyu açmış olmanız da bırakıp gidecek kadar duyarsız bi adam olmadığınızı gösteriyor. ilişkisi için emek verenlere saygı duyuyorum. eminim bu çabalarınız sevdiceğiniz tarafından da normal bir ruh haline büründüğünde takdir görecek ve size minnettar olacaktır.

nerelere gitsem diye soran sendin. belki mesafe iyi gelir. dönerse senindir muhabbeti dönüyor ya sabah beri tersini uygula.

bunu şunun için söyledim üstüne epeyce gittin ve sonuç alamadığını farzediyorum. eğer sana değer veriyorsa bir süre sonra değerini anlayıp kafasını taşlara vuracak ve belki tekrar eski haline dönmek için bir motivasyon olacaktır bu.

daha cok sevisin. belki de sadece sevismek istiyordur. o zaman olmaz iste, ayrilin.

ayda en az 1 gün demissin, sonra da sürekli demissin. ayda 2-3 kere böyle şeyler normaldir, hormon falan. he diyip geçicen.

uzun zamandır sürüyorsa bu durum şok tedavisi gerekebilir..deneyimlerim kıcına tekme yiyen insanın o ani şokla afallayıp canlandığını gösterdi.ama dediğim gibi sizin yapabilceğiniz başka birşey kalmadığını düşünüyorsanız terkedin..gerçekten olmasa da blöf yapın..buna da aynı tepkiyi verirse zaten profesyonel bi destek daha faydalı olur kanımca..kolay gelsin atlatırsınız umarım bu sıkıntılı durumu bi an önce..

yaklaşık 6 ay önce, birkaç aylık bir dönem için sevgilinizle aynı profili taşımaktaydım.

aslında nitelendirebilecek çok güzel bir kelime var; damızlık. çünkü başka bir işe yaramıyordu insan.

hayattan zevk alamama, zevk alamazken bir yandan uyuşturucu müptelalarının aksine hayatın akıp gittiğinin farkında olma durumu fakat başka hiçbir şeyin farkında olamama durumu.

ne aile ne aşk ne sevgi ne sevgili.. iş ve okul zaten beşinci planda oluyordu..

sürekli bilgisayar başında olmasının sebebi ise orada huzur bulduğunu sanması, başka bir şey değil. eğer hayatında bilgisayar olmasaydı da misket oynuyor olsaydı, emin olun sadece misket oynuyor olurdu tek başına.. yani bu bilgisayarın kötülüğü değil, fakat çoğu insan bunu buraya bağlar..

size yeterince ilgi gösteremediğinin farkında, sizi mutsuz ettiğinin de, değer bilemediğinin de farkında ancak yapamıyor sadece, beceremiyor, içinde bir "hiç bitmeyen uyuşukluk" güdüsü var. bu yüzden, cinsellik dahi her şeyi paylaştığı sevgilisinden "utanıyor".

tamamen bu utanç yüzünden bakamıyor gözlerinize..

eğer kalkıp da bu gerçekleri onun suratına suratına vurursanız, olaylar çok daha kötü olur. çünkü o, bunları duymak is-te-mi-yor. eleştiriye ge-le-mi-yor. açıklama yapmak istemiyor.

evet-hayır kapsamında kısıtlaması sorularınızı, tamamen kaçaklığının eseri. çünkü derinlemesine bir şey sorduğunuzda gene yaptığı (haliyle yapmadıkları) şeyler aklına gelip ona gene acı verecek.

unutmayın; olay bilgisayarda değil, olay onun kaçakçılığında. bilgisayar amaç değil araç, bu yarın dizi de olur film de olur kitap da olur, misket de olur en basitinden.

seviyorsanız, önce tespit edip sonra ona fark ettirmeniz gerekecek, farklı şekillerde, deneme yanılma yöntemleri ile. o zaten fark edince, yeniden doğmuş gibi, her şeyin farkında olup bütün bu emeklerinizin karşılığını size verecek pozitif yönde. medyum falan değilim, kıçım büyük ama sallama yeteneğim küçüktür, tamamen verdiğiniz donelerden kendime uyarlama yapıp konuşuyorum.

seviyorsanız, bu konuya ufak ufak müdahale etmeye başlamalısınız, öncelikle onun için, sizin için ya da ilişkiniz için değil. hele ki ona bunu hissettirirseniz, yani ilişki içi, benim için düzel derseniz, zaten düzelmez.

benim bir sevgilim vardı.
beş yıl birlikteydik, en ergenlikten en olgunluğa kadar.
ben bu moda girdim, 3-4 aylık bir dönem için.

o, sizin gibi bir çözüm aramak yerine, çekip gitmeyi tercih etti geçmişi de cebine koyarak. şimdi nurtopu gibi bir nefret doğurdum, büyütüyorum..

daha fazla konuşmak isterseniz bilmiyorum buradan nasıl ulaşılınıyor vesaire, [email protected] deneyin, yardımcı olabilirsem sevinirim.



not: bunu yanlışlıkla birkaç duyuru üstteki "saksafon çalmaya başlayan" arkadaşın duyurusunun altına "işte o kişi bendim" diye yazınca, sanırım kendisi ekledi, beni saksafoncu sanıyor. hayır depresif olan bendim. neyse. saksafon da tipim değil hani bu arada.

ilk cevabı sildim kısaca şöyle düşün. geçen tvde vardı. adamın biri açıklıyodu bunu. şuna benzer birşey diyordu;

"yani siz hayatınızda iki erkekten hamile kalmış bir kadın duydunuz mu? yeryüzünde böyle bir olay var mı? iki babası olan bir çocuk olabilir mi? olamaz tabiki. ama 2 ayrı kadından sürüyle çocuğu olan bir baba olabilir. erkek 3 değil 5 değil. allah ne verdiyse, isteyen her kadından çocuk sahibi olabilir. bu da erkeklerin tek eşli olmadığının kanıtıdır"

kısaca böyle. genelde iyiyiz hoşuz ama, bazı konular sakıncalı tabi...adam güsel açıklamıştı ama:)

onun için güzel gitmiyo olabilir?

'Catir catir' sevismek icin.

yasak olanı yapmanın heyecanı üzerine cinsellik sosu

1. o ilişki düzgün gitmiyordur zaten, bir taraf hep bir şeylerin eksikliğini gizlemiş, diğer taraf ise farketmemiştir. bitmesi gerekiyordur, bitsindir.

2. bir taraf hep bir şeylerin ispatındadır. gitmiştir, arkasından bakılmaz, bitsindir.

3. daha iyisini bulmuştur. üzülünmez, bitsindir.

tek bi açıklaması var, kalanların hepsi laga luga; gerçekten aşık değildir.

CUNKİ DOGASI BOYLE.

sevmiyordur.

sevmekle sevmemekle alakası yok, dogasına genlerıne uyuyor sadece.

sori bryan ama ben bu doğasında var, genleri öyle, içgüdüsü böyle mantığını çözemiyom. meseleyi bireyin tutumundan bağımsızlaştırarak onu masum kılma amacı niye? hırsızın hiç mi suçu yok? evrime göre tecavüz de var insanın doğasında, onu napcaz. ben bu sorunun cevabının karakter bozukluğu olduğunu düşünüyorum.

her genelleme yaptığınızda, bir yerlerde, dünyalar tatlısı bir yavru kedinin öldüğünü biliyor muydunuz?

genetik bilgiler anne ile aktarılır. yani aslında bir kadının çok eşli olması genetik çeşitlilik açısından daha faydalıdır, erkeğin değil. tabi bu durum sadece birden fazla kadınla olmayı açıklar. birini bırakıp diğerine gider serial monogamy yapar adam.
aldatmak çok daha farklı bir şey.
madem diğer kızlardan hoşlanıyor erkekler, doyumsuz bir nevi, neden elindekinden vazgeçmez? yani işin doğasıydı, cartı curtuydu bir tarafa arkadaşlar. insanız sonuçta. sevmiyorsan ayrılırsın, zor mu? aldatmak neden? bence tamamen işine gelmeme durumu. duygusal konularla yüzleşmekten kaçış.

çünkü (aldatan erkekler için söylüyorum) evlenecek kız sayısı eğlenecek kızlara oranla inanılmaz düşük. eee ne oluyor o zaman zaten erkekler yapı olarak meğilli çabucak aklı çeliniyor veee tataaa tek gecelik heyecan dolu bir ilişki ama tilkinin dönüp dolaşacağı yeri hepimiz biliyoruz yani :)

ben dogası boyledır cevabından hıc tatmın olamıyorum ama bır secenek tabıı

hormonlar

sirf aldatmak istedigi icin.

ne kadın ne de erkek tek esli deigldir ki, gayet olagan bisey bu.

cunku nefsine hakim olamiyor.

valla işin bürokrasisini tam olarak bilmiyorum yanıltmak istemem ancak, yaz okulundayken bizim üniversitede açılmayan bir dersi başka b ir üniversiteden almıştım, kendi bölümüme bir dilekçeile durumu bildirmiştim daha sonra aldığım ders geçerli sayılmıştı

o dersin hocasına mezun olamama durumunu izah et, sonra dersin açıldığı okuldan o dersin içeriğini al hocana göster onaylarsa artık sorun kalmıyor.

ben de yeri gelmiş yakın bir şey sorayım. bu zorunlu seçmeli ders olayı ver hani. ama biz bir dönemde 26 kredi seçebiliyoruz. alttan derslerimle bu krediyi dolduruyorum. dolayısıyla seçmeli sadece 1 tane seçebiliyorum. halbuki 3 zorunlu seçmeli seçmen lazım diyorlar. seçmeli dersler de başka üniversitede açılabilir mi? bir de hangi üniversite yaz okulunda seçmeli ders açar merak ediyorum.

Sushi cok tehlikelidir, hemen bozulur. Denemeye degmez.

@nlextreme dogru diyorsunuz ama burda paketlenmis, uygun, sushiler var aile ferdlerine tattirmak istiyorum.cikolata goturmek yerine boyle birsey gotureyim dedim

Not:sans eseri yurtdisina cikabilmis , orta alti sinif bir ailenin evladiyiz

malzemelerini goturup kendiniz turkiyede yapabilirsiniz? youtube'da videolarina bakin, cok kolay yapmasi.

şöyle etrafını buzlarla çevreleyip götürmez iseniz sushi hemen bozulur. (pek bir havalı yazmışım)

Turkiye'nin cogu yerinde artik model model, desen desen susi bulabiliyorsunuz!

wpi'in dedigi gibi bozulmasi bir yana, et muhteviyatli bir gida oldugu icin gumrukte sorun da cikarabilirler [ eger anlarlarsa ].

Ama illede getirecem derseniz kuru buz ile ( cok dikkatli olaraktan ) bir atraksyon yapilabilir. Bu sefer de havayollari sizde "Sokma ucaga kardesim oyle kuru buz neyim!" diyebilir dikkat edile!

bildiğim kadarı ile anadolu üniversitesinde yüksek lisans için mülakat yapılmıyordu sadece ales ortalama ve abancı dil ile ilgili olarak hesaplanan bir ortalama ile alınıyorsunuz. gene de son durumda bir değişiklik var mı yok mu arayıp öğrenebilirsiniz