1. evet
2. sanırım yok, olsa da privacy altındadır.

privacy altında yok, bayağı bir aradım taradım ama bulamadım.
keşfedebildiğim bir yolu var bunun; kişiyi limited profile e almak. ama benim istediğim bu değil, tek tuşla halledeyim, herkes buna tabi olsun istiyorum.

yine de teşekkürler cevap için.

2) oyle bir şey mumkun değil. limited profile dışında.

çok açık kalmış soru.
yapmak istediğin meslek ve senin bu mesleğe yatkınlığın becerilerin falan var mı?
almanya'ya gidip de porno aktörü olcam diyorsan vazgeç derim mesela. ben denedim almıyorlar.

porno değil ama sinema sektörü istiyorum. burada da alakasız bir biçimde işletme okudum, yani oraya gidip "sinema sektörüne girebilme şansım var mıdır?" da olabilirdi soru..

burada neden yapmak istemiyorsunuz peki?

illa gitcem türk sinema sektörü beni açmaz diyorsanız, burada birkaç kısa metraj çekip, uluslararası festivallere gönderip az çok isminizi duyurursanız bu isteğiniz daha kolay olabilir sanki.

durumun elveriyorsa(hatta bence elvermiyorsa bile zorlayarak, sadece kendinden sorumlu olduğunu varsayıyorum) bir kaç sene kaybetmemek için hayatını istemediğin bir meslek ile heba etme.

fakat strateji falan şart. damdan düşer gibi atma kendini. bilen birilerini bul, yardım al tırmala falan.

cevre ve baglanti olmadan bu isler zor..sinema sektorunu bilemem tabi cok kisa surede belki de iyi bir network yaparsin ama nerden baksan bu 6 aydan fazla surer belki de bir okulda bu tur bir egitim almaya baslasan (ing.de bu konuda milyon tane master programi var mesela) ve o sirada ufaktan adimlar atsan daha mantikli olabilir. tabi istemedigin isi yapma ama birden hevesle gidip cok cabalayip istedigin sonuclari elde edemezsen bu sefer fazlasıyla kafan bozulur bence. o yuzden onceden bir ongoru yap plan yap olmazsa sunu yaparim gibisinden en azindan alternatifin olsun..

Corel Draw işinizi görebilir belki.

Adobe cs3 serisinde flash ve photoshop uyumlu çalışıyor. Yani, p.s. ile yaptığınız çizimi psd olarak kaydedip, tüm katmanlarıyla, sorun olmadan flash'a aktarabiliyorsunuz. Belki işinize yarar diye şeettim :)

ai yi flash a import edebilirsiniz. keza entegrasyon açısından freehand flashın bir numerolu yaveridir.

tabiki illustrator

illustrator'dan başka alternatif kabul etmem ben!
ha diyosan dev gibi indirmiyim şimdi inkscape, eazydraw gibi beleşinden mac için programlar mevcut. kabiliyet açısından da (tabi çiziceen şeye bağlı ama) illustrator dan çok aşağı kalır yanı yok (sadece pen tool açısından konuşuyorum :D)

edit: pardon eazydraw bedava diilmiş, amaan inkscape daha iyi zaten :P

şeytanın görevi cehenneme toplamak değilki. o kendi çapında takılıyor buralarda. resmi bir görevi yok, kovulmuş zamanında yerinden, yurdundan.

ayrıca cehennemde yöneticilik verileceğini de sanmam. en fazla "tamam, hadi buraya kadar, görevin bitti" denilip bir iki dönüm domates, patlıcan ekeceği yer verilir belki emekliliğine.

zebaniyle aralarındaki hukuğa bağlı ama yine de. onu da kendine uydurursa kralı bile olur gibime geliyor.

barismislardir onlar bence. 1400 senelik kusluk olmaz.

-7 de azap cekecek .

e cehennem zaten seytan kovulunca ortaya cikmiyor mu? o sebeple cehennemde yoneticilige devam eder gibime geliyor.

yok edilecek diye biliyorum ama yanlıs olabilir

www.sorularlaislamiyet.com

Sağdaki sorular da ilintili

cehennemin şeytan tarafından yönetilmesi hadisesi islam'da yok. islam'da tekel var, iki tarafı da patron yönetiyo. sanırım hıristiyanlığın mezheplerinin bazısında var o şeytan'a ihale edilen cehennem işi.

zaten o i$letmiyo mu $u anda? benim bildiğim (eski ahitlerden değil de çocukken çok dü$ünürek elde ettiğim nacizane bilgiler bunlar) $eytan $u anda cehennemde zararlı kul management yapıyo, bi yandan da daha fazla murit kazanmaya çalı$ıyo. yani kıyamet kopana kadar süren bi çeki$me zaten bu bildiğim. sonra da heralde sayım yapılıcak ardından bi reset atarlar oh mis.

her şeyden önce öbür tarafta zaman kavramı biraz değişik diye biliyorum. ikinci olarak şeytan ve bazı özel günahları işleyenler (kendini Allah'a şirk koşmak vs.) hariç herkes bir gün cehhennemdeki cezasını bitirip çıkacak, onlar sonsuza kadar kalacak diye öğretildiğimi hatırlıyorum. ama söylediğim gibi, sonsuz desem de zaman kavramı biraz değişikmiş.

Zihninizde nasıl tahayyül edersiniz bilemiyorum ama,Cehennem 8 Katlı bir yer.En alt katında Münafıklar (Islamda münafık kavramı şeytanlıktan bile daha aşağı görülüyor) bir üst katında da şeytanlar yanacak. (şeytanlar: Çoğu Insan şeytan kavramını tekil olarak algılıyor ama Şeytanın da bir soyu var,çocukları,yakınları ya da en basit tabirle onun hizmetinde çalışmış kişiler diyebiliriz.

Cehennemin diğer tabakalarında da artık Günah sıralamasına göre sınıflandırılmaya gidilmiş.Cehennemin merkezini,Yerin Merkezi gibi düşünürseniz eğer, nasıl mağmaya yaklaşıldığında sıcaklık artıyorsa,cehennemin merkezine yaklaşıldığında da söz konusu sıcaklık değerlerinde değişiklikler oluor demekki.Bu 7 Kat sınıflandırılması da buradan geliyor,Sistemin sizin için düşündüğü katta Günahınız kadar yanıyorsunuz sonra içinizde Zerre kadar allah inancınız varsa oradan bir şekilde çıkabilme şansınız var.Dayanıklı olmak gerek.gerçi cehennem ateşinin,dünya ateşine kıyasla milyonlarca kat şiddetli olduğu düşünüldüğünde "dayanmak" gibi bir durum söz konusu olamıyor ama neyse.

Peki Şeytan Cenennemden çıkabilecek mi ?
-hayır böyle bir durum söz konusu değil.Kitaplarda da açıkça belirtildiği üzere Şeytan ve Tayfası Cehennemde Ebed-ül Ebed Yanmaya Mahküm edilecektir.

@thelepermessiah: merak ettigim su; seytanin cehennem de yanmasi onun icin bir ceza mi olacak?! zaten cehennem kendi yuvasi gibi dusunursek orda aci cekecek mi?

kutup ayisini kutuplara hapsetmek gibi mi yoksa kutup ayisini kutuplara hapsetip soguktan dondurmak gibi mi olacak? (yahu cok mu kotu sordum..)

Sanıyorum Zihninizi yanıltan nokta Cehennemin Şeytanın Evi gibi görülüyor olması.Zannedersem bu Cehennemin Şeytanın mekanı olarak görülme mevzusu Televizyon,Kitap,Dergi gibi görsel araçlarda geçen Cehennemde Elinde Çatalla takılan Şeytan figürüyle alakalı.Şeytanın kafasına göre birilerini cehenneme atıp alttan alevi yakabilme gibi bi olanağı yoktur.Cezalandırmakta Mükafatlandırmakta Allah (cc)'ye mahsustur.Şeytan dik başlılığından/Kendini Insandan daha üst mertebede gördüğü için secde etmemiş ve Ebediyete Kadar Lanetlenmiştir(daha öncesinde bir melekti zaten)Bu süre zarfı içerisinde Insanları yoldan çıkarmaya yemin etmiştir.Buradan şeytanın kıyamet gününe kadar "DÜNYADA" işinin başınıda olacağını da çıkartabiliriz.Yani Bir Insan Ateşe atıldığında nasıl acı çekecekse,Şeytanda Insana kıyasla katkat beterini görecektir.

ayrıca konuyla alakasız da olsa strange frequency adlı metal müziğin $ehir efsanelerini anlatan filmde güzel bir cehennem tasviri vardı. thelepermessiah söyleyince $ey ediyim dedim.

webcam, flashdisk, gaz lambası fitili, çalı süpürgesi...

barut, fişek, kevgir fiyatlarına falan bakıyor herifler.
öyle ekmeğe, benzine baksalar iki haneli bile olmaz o enflasyon, neyse.

1968 yılından günümüze dek fiyat hesaplaması yapılabilecek site. işte fi tarihinde ki paranın alım gücü ile şimdiki arasındaki fark.
www.tcmb.gov.tr

die nind eğişimlerini takip ettiği ürünler ise;

Hortum, yaş pasta, antep fıstığı, leblebi, madlen çikolata, ruj, oje,fanila, iç çamaşırı, cam,musluk, kilit, tül perde, soba borusu, böcek ilacı, çalı süpürge, gündelikçi kadın ücreti, enjektör, yara bandı, gözlük camı, patinaj zinciri, oto pastası, pinpon topu, lego, flüt, spor toto, milli piyango, hamam ücreti, ahtapot (kalamar), karides, balık yumurtası
(havyar), mermer, kireçtaşı,zımpara, yem, ciklet, ispirto, çuval, sütyen, külot, kereste, cd-kaset,kimyasal maddeler, gübre, barut, dinamit, lastik eldiven, cam yünü, tuğla, alçı, teneke kutu, fişek,oto jantı, korna, elektrik sayacı, tencere, çöp sepeti, ampul, pil, tornavida, kum, dikenli tel, dikiş makinesi, matkap ucu, kadın bağı, kiremit, yapıştırıcılar, mürekkep, kolonya, serum,demir, bakır.

beyaz esya fiyatlarina bakiyolar sanirsam. tefe tufe biseyler

antet gibi bişey yapmak istiyorsunuz sanırım. üstbilgi/altbilgi gibi birşey olmalı.

görünüm menüsündünden üstbilgi/altbilgiye tıklayın sayfanın tepesinde üstbilgi alanı açılacak oraya istediğinizi yazın.

aradigim kesme idi ama diger yanitlarda isime yariyor. Tesekkurler...

muhrusuleyman ama iç içe kare değil de iki üçgenin birleşiminden oluşan bi yıldız.

www.antrak.org.tr
bahsettiğin sembol sekiz köşeli yıldızsa, burada açıklaması var :)

www.incefikir.com

ak parti genel merkezindeki bina süslemeleri di mi bu?

evet aynen onlar. adaletin semboluymus hehehe

virtual dub

www.erightsoft.com

(bkz: en cok bakiniz verilmis basliklar)

(bkz: her basliga girilecek bkz ler)
(bkz: her başlıkta olması gereken bkzlar)

(bkz: brick top) ? :)

(bkz: alchemistt)

(bkz: en cok bkz verilen sozluk kliseleri)

(bkz: bi siktir git çay koy)
(bkz: ahahahhahahah ben buna gülüyorum ya)
(bkz: ne diyem mahmut mu diyem)
(bkz: hanım koş sözlükte kavga var)
(bkz: tutmayın küçük enişteyi)
(bkz: aa bu benim lan)
(bkz: hele otur bi soluklan yigenim)
(bkz: sürekli büyüyor efendim durduramıyoruz)
(bkz: vay anam vay neler dönmüş serhat ya)
(bkz: anladın sen onu)
(bkz: sen kaç beni tanıdılar)

dashing'in "gerzek bakiniz ekolunun yayilmasi " başlığından alıntı yaptım.

Bunları da unutursak olmaz:
(bkz: yok ebesinin amı ali sami)
(bkz: hakkında bu kadar entry girilince öldü sandım)

(bkz: ananızı sikti orospu çocukları)

(bkz: beklenen bkz)

(bkz: seni kiniyorum ve sana laflar hazirladim)
ben çok denk geldim bilemiyorum ne kadar ünlü ama?değilse de ünlü yapın lan he

(bkz: yavaş gel de saçın başın dağılmasın)
(bkz: ukteydim doldum)
(bkz: aramaya üşenmedim mamafih bulamadım)
(bkz: bunu yapan insan olamaz)

aklıma gelenleri yazarım yine.

cvplar için tşkler

(bkz: hanım koş çocuk anket dedi)

gönderme açısından güvenilir shipping hadisesi doğru airmaille gönderiyor 15-20 gün arası elinizde olur. telefonlar büyük ihtimalle gümrükte takılır. takılmasa bile pasaportunuzla yılda sadece bir telefon kaydettirebiliyorken bunun yerine "adamgibi" bir telefon almak daha mantıklı.

takıldığında ise bu telefonları 100 dolara aldığınıza inandıramazsınız gibi geliyor orjinal fiyatı üzerinden gümrük hesaplarlar gibi geliyor min 250$ gümrüğe verirsiniz.

gümrük limiti 100$ fakat 80$ takılmayacak ya da 180$ geçemeyecek diye bir kaide yok.

elbette garanti diye birşey yok.

şöyle ki, telefonlar çok ucuz, pasaport var kayıtettiririm çevremden gelenlere...
garanti olarak "Warranty information is available on the specifications section" yazıyor yok demek mi?

gümrükten geçmezse ürünün gümrük bedelini kafalarına göre mi hesaplaıyorlar ? sanırım fatura verir firma, alsak ve desek bak bu kadar normal vergisi 20% ise ve kabul ederlerse gene avantajlı..off be türkiye de yaşamak ayrı bir dert

linkteki telefonlardan alacağınıza güvercinlerle haberleşin daha iyi.

@tabudeviren, :) o kadar kötü mü hocam, 100 dolar pdf ler ? neyse vazgeçtim zaten, garanti ve gümrük olayı sakat anlaşılan

hayır kafaya göre hesaplama diye birşey yok. şimdi senin de gördüğün gibi bu ürünler orjinallerinin birebir imitasyonu. diyelim ki buradan "NCKLA 6500" telefon aldın bu telefon gümrüğe girdi, gümrükte kontrolleri yapılıyor. bu telefona "NOKIA 6500" muamelesi yaparlar. senden orjinali üzerinden gümrük isteyebilirler bu durumda satıcının faturada beyan ettiği rakama itibar etmeme hakları da var. "garanti ürün açıklmasında mevcuttur" yazıyor bu arada o yazıdada.

oradan 100$ a "PDF" alacağıma adobe un sitesine girip bedava download ederdim

mrblar... sorduğun soruyu daha dün ben sordum, kimse oralı olmadı daha doğrusu kimse bi şiy bilmiyor! bi link verdiler...
#30004

1- dealextrema güvenli ve çok bildik bir site, ona yakın alış veriş yaptım hepsi küçük mevlalardı! 20-30 dölar, bi şeycikler olmadı! ha bu ürünlerin aynısını türkiye de de bulabilirsin ammma hepsini bir arada veren tek site olduğu için benzersiz...

2- Şimdi efem bu sorular yani gümrük soruları bilmem kaç tane burada soruldu, işi aslı çok affedersiniz kimse bi bok bilmiyor! daha bugün altımdaki fotoğrafçı nikon d80 getitrti! Ne gümrük, ne bimem nereye git gağıt gelçek % bilmem kaç ödiyeceksin falan faso fiso! Getirten çayır çayır getirtiyor! Birde verdiğin tıkta gördüğün telefonlardan birini kuzenmim alamanya da aldı! nasıl diyorum? hemen bozuldumu falan çayır çayır diyor bir seneden beri kullanmakta- şu kol saati, çift hattlı olanlardan-sadece 1 gb hafıza 800 küsür mb mış birde sadece bir hat kullanabiliyormuş, alaman da 850 mhz yokmuymuş neymiş! ama bizim ülkede 900-1800 mü ne var ancak bu imei nosu mu ne o işi biraz bozar gibi geliyor...
velhasıl kelam... kimseye bakma ya adam gibi bir gümrükçüyle konuş, veya sipariş ver eline ulaşırsa paylaş da bizde verelim....

@allop, "kimse bir bok" bilmiyorsa ne demeye buraya gelip sorular soruyorsunuz. bu yaptığınız en hafif tabiriyle terbiyesizliktir. size link vermelerinin sebebi bu konunun daha önce onlarca kez sorulmuş olmasıdır. önce aramaya inanın.

burada kimse sizin özel danışmanınız falan değil.

alt katınızdaki fotoğrafçıya gelince;
gönderi kişiden kişiye yapılır, hediye olarak gönderilik ve gönderen kişi 100$ ın altında bir rakam beyan eder, gönderi yapılan adrese sık sık benzer kişilerden benzer ürünler gelmezse %99 bir sorun çıkmaz. bunları bilmeden "Ne gümrük, ne bimem nereye git gağıt gelçek % bilmem kaç ödiyeceksin falan faso fiso! Getirten çayır çayır getirtiyor!" demeniz sizin cahilliğinizdir. kulaktan dolma bilgilerle cevap yazmak zorunda değilsiniz.

tekrar mrblar efem...
babatema ya ... şimdi efemdim! "size link vermelerinin sebebi bu konunun daha önce onlarca kez sorulmuş olmasıdır. önce aramaya inanın." gibi gayet samimiyetsiz bir cavap zati bekliyordum! benim burada yaptığım bir terbiyesizlik değil sitemdi! varlığın başlangıcından beri milyarlarca aynı soru soruldu ve miliyarlarca farklı cevap verildi! benim burada istediğim " hacı 100 dölar üstü takılır! gift yazarsan geçer" geyiğini bertaraf edip isnanların gerçeklten başından geçenleri yani tecrübelerini paylaşmasıni istememdi! yani deal dan bi cep telefonu ya da 100 dölar üstü bi şiy almışsındır; geçmiştir, takılmıştır; anlatırsın ama "bu soru eep soruyuyow yağğğ arasağa" demen hakikaten saçmalık ve de insanların yarasına merhem olacak cinsten değil!
ayrıca, bir süredir gümrük müşavirlerinden, hukukçular, mali mişavirlere kadar sorup soruşturuyorum bu konuyu! yani gümrük geçişlerini... yurtsışından italat-ihracatı! bilesin ki gümrükçülerin bile bilemediği, anlayamadığı çakallıklar dönmekte ve de o 100 dölar altı fiyat ver gift yaz yok hala oğlu yolladı vallla birine bakcaz çıkcaz ayağı hiç ama hiç gerçek değil!
hemen açayım! öncelikle distiribütör- ne kelimeymiş lan!- ürünü olan (tr de bayiliği-servisi falan) ürünler farkedildilkleri vakit gümrüğü yer! örneğin 50 cent te 199 tane bi şiy aldın adına, üstüne gift yazdırdın, yıldız çaktırdın ama olmaz!
bazı gönderiler kargo nosundan girek de geçebiliyor! bunun için uğraşman gerek!
bazen de yanlış beyanda bulunabiliyor insanlar, örneğin bazı gübreler hatta kimyasallar bile direkt geçebiliyor, sen bok aldım diyorsun bi bakmışsın 3000 dolarlık elektronik cihaz!
ayrıca 100 dölar değil 100 avro limittir, ayrıca +50 ylt kargo dahil töleransı vardır! ama gümrükçülerden bazıları yoğ öle bi şiy derken bazılar heee azını da attırtım dediler
birde şu meşhuuuurrr gift olayı, buradan belirteyim bu sadece senin de yazdığın gibi bayramlarda olan ve her ürünü kapsamayan bir yasa! yani alamanydaki akraban sana bir şeyler yollayabilir amcak kosta rika da ya da çin de kimin kimsesi var ki! bunu da hemen çakıyorlar hatta konuştuklarım gümrükçüler bunu çoğu zaman es geçtiklerini de anlattı zati çoğu satıcı küçüçük gift yazısı koyuyor!
yani, bu konuda hakikaten kimse bi şey bilmiyor, bilen de zaten istediğini alabiliyor! heaaaa eğer başınzdan geçtiyse, aldıysanız o siteden bi şey takıldıysa ya da takılmadıysa diyiverin yoksa siz de kulaktan dolma konuşmayın... saygılar sevgiler...

hııı bu arada bi şeyden daha bahsedeyim! 'bilge sistemi' die bi şiy varimiş! tam olarak bende bilmiyorum...
birde şuraya bir göz atabilirsiniz!
www.ups.com.tr

güzel kardeşim, türkçeyi edebiyle yaz ki yazdıklarını herkes anlasın. sırf cevap verme telaşına girmene gerek yok.

şimdi;

(*) "50 cent te 199 tane bi şiy" elbette alamazsın. bunun ticari amaçla alındığı aşikardır. burada konumuz ticari olmayan ve hediye mahiyetinde ülkeye giren mallardır.

(*) ne alakası var anlamadım ama gümrük vergisini ödesen dahi, gübre ithal edemezsin tarım ürünlerinin ithalatı özel izinlere bağlıdır.

(*) 100 dolar "veya" 100 euro limittir. ayrıca buna zannettiğinin aksine ulaşım da dahildir. fakat kesin bir sınır değildir bu. gümrükte malın hiç açılmayadabilir. ya da açıp fiyat araştırmasına giredebilirler. bunun hiçbir kıstası yok. tamamen şansına. ama bu demek değildir ki 100$ ın üzerindeki malın gümrükte takılacak, herşeyi usturubuyla yaparsan takılmaz.

(*) şimdi biryerlerden bölük pörçük araştırmışsın, belli. ama eksik araştırmışsın. bayramların ve yılbaşının "bir ay öncesi ve bir ay sonrasına kadar" yurtdışından gelen hediye ürünlerdeki 100 euro olan limit 300 euro ya çıkmaktadır. yani bayramlar ve yılbaşlarında +200 euro daha marja sahipsin.


farkettiysen burada bir rekabet ortamı da yok, forum falan da değil zira. herkes birbirine bilgisi dahilinde yardım etmeye çalışıyor, kasma yani. aklına takılan birşey de olursa sormaktan çekinme.

saniyorum araciniz 60bin-70bin kilometre arasinda. emin olmamakla birlikte 16bin lira bunlarin piyasasi.

neyse ayni fiyata 2006-2007 peugeot 206 falan bulunabilir. ya da 2005-2006 toyota yaris. walla isterseniz 2000 vectra da olabilir. baska da bisey gelmediki aklima.

bilmem cok mu ufak olur veya illa lpg taktirmak mi istersin ama c2 1.4hdi da bir alternatif. agresif olmayan kullanım ile 5lt/100km yaktigini biliyorum, normalde 5.5 civari olsa da. 5.5 civari zaten 16-17krş yapar sanırım km başına. fabrika verileri ortalama 4.3 diyor ama yakalamak zor gibi bunu.

benzinli de honda jazz oldukca iyi 1.4 olarak veya yaris ve opel corsa 1lt benzinliler tercih edilebilir. fiyat araligi belirtmedigin icin ben hepsini yazmis bulundun ama neyse

alla alla bu kadar yakmaması gerek, normal değil. gazı köklüyorsunuz herhalde sonuna kadar ki. bu araçlarda belli bir hızın üstüne çıkmadıktan, klima açmadıktan, devirli kullandıktan sonra lpg li bi araçla üç aşağı beş yukarı aynı yakar.

2000 model civarı lpg'li ford focus'lar işini görür.

kullandığın araç düzgün kullanımda 1.5 dci ile aynı yakabilen (neredeyse) bir araçtır. kısaca senin kullanma tarzında ya da aracında bir yanlışlık mevcut. ayda 2 bin km yol yapıp sürekli hız yapıyor da olamazsın ki? 27 kuruştan anlamam ayrıca 100 km de kaç lt yakıyorsun onu söyler misin?

ilginiz için teşekkürler.
benim araç 32.000 km'de, evet sanırım gazı fazla kullanıyorum, pek sakin kullandığım söylenemez, klima açmadan önce 25 krş yakıyordu, bu ay ise 27 krş yakmaya başladı, az yakan bir araç olarak lpg li bir model almak geldi aklıma.
bu arada alabileceğim arac 23.000 ytl yi geçmezse iyi olur.

80-90 ı geçmemek gerekiyor fazla motor hacmi küçük olduğu için çok güç harcıyor. fazla ağırlık taşımadığınız sürece lpg li araçla aynı yakar bunlar. sakin kullanır, bakımlarını yaptırırsanız 170kr a kadar rahat düşer.

aha benim konum.
lpg den çekinmeyiniz montajından çekininiz. montajdan evvel iyi araştırma yapıp düzgün bi yerde monte ettirdikten sonra lpg kitini problemsiz kullanırsınız.
kendim kullanıyorum onlarca insana da ön ayak oldum herkes hayatından çok memnun.

asıl konuya gelirsek clioyu 16.500 liraya sattığınızı düşünelim. yeni araç için bütçe nasıl olacak bu önemli. başabaş bişiler düşünürseniz 15.000 liralık bir araç bakmanız lazım zira minimum 1500 lira lpg ye harcanacak.

15-20.000 lira aralığında bir değerlendirme yapacak olursak;
kompakt sınıfta opel astra, vw bora, ford focus ve renault megane var. bunların hepsi lpg ye uygun araçlar. 1.4-1.6 lt hacim arasında motorları var.

küçükleri pek bilmiyorum lpg hususunda.

ama yaşı biraz küçültüp orta sınıflar da değerlendirilebilir. vw passat, scoda octaiva, volvo s40, renault laguna da o fiyat aralığında kolayca alınabilecek otomobiller. passat'ın 1.8 turbosunda lpg uygulaması nasıl emin değilim.

ben olsam ne yapardım biraz tuhaf gelebilir ama 99 model bir volvo s70 t5 alıp biraz maliyetli de olsa (sanırım 1200€) lpg monte ettirip 225 beygirin ve konforun tadını çıkarırdım. parçası biraz pahalı yalnız. servis sorunları tamamiyle giderildi tüm büyükşehirlerde servisi bulunabiliyor.

valla 1.2 araç bu kadar çok yakması demek ya acaip çok kullanıyorsunuz ya da bir sorun var demektir. sizden kaynaklanan bişiy değilse (gazı kökleyip fren yapmak gibi) bir motora baktırın derim.

benzin ile ilgili hesaplar yaparken litre/ 100 km şeklinde ölçmeniz daha yararlı olur, zira petrol fiyatları çok oynuyor. ve de eğer km'de 27 kuruş yakıyorsanız 100 km'de 7.7 lt benzin yakıyorsunuz bugünkü 95 oktan kurşunsuz benzin fiyatına göre. bu miktar gayet düşüktür aslında.

aynen oyle.

bir bölüm 00:40 civarı. iki bölüm 01:20 yapıyor haliyle yanlışlık yok rahat olunuz.

yapımcılar 2 saatlik şov diye duyurdular da o yüzden. net 80dklik bölümü iki saate reklamla falan çıkardılar demekki

benim arkadaş besliyordu bi ara, böcek falan yakalayıp atıyodu hayvanın akvaryumuna. epey kolay ama bakımı bildiğim kadarıyla, öyle kendi kendilerine takılıyorlar. sineklere karşı iyiymiş yalnız, ben de mi alsam?

valla alıcam uyurken başıma koyucam, vızzz vızz öten sineklere yeşil çözümm!

ehua yok yav öyle raid niyetine kullanamıyorsunuz, keyifleri olursa yakalıyorlar. siz de aç kalmasın bari diye yakınlara "sinek tuzağı" kurup elemana sinek yakalıyorsunuz.

evdeki haşereler için en iyi çözüm kertenkele.

özellikle göz temasında bulunmaman gerek. sinir oluyorlar.
bir yere götürmek gerektiğinde diş macunu kutusu gibi küçük bir kutu içinde taşıma bırak evde kalsın hep dost kalın derim ben. yazın keyfi varsa yakalar sinek,kelebek vs. kışın bakımı oldukça zordur günden güne zayıflar,erir. hatta ölür. üzülürsün.
en büyük dezavantajı ise kendisi ile tanışma şerefine nail olan arkadaşlarının ev dışındaki muhabbetlere konu olarak bunu seçmesi ve kendi aralarında sana ejderha ya da ejder abi demeleri olasıdır. ama bu en büyük dezavantaj bir olasılık tekrardan hatırlatırım.

hmm öğrendiğim üzere akvaryum/camlı şeyler kesinlikle zararlı bu hayvana, gidip dallı bi bitki aliim ona yerleştirim, yakınlara bi lamba koyim ısı olayı için, gerçi antalyada da ısı sorunu olursa vay onun hayvanlığına..bide suyu yapraklara dallara spreyleteceğim bi sprey..suyu öyle içiyorlarmış..hayırlısı bakalım..

www.wikihow.com
www.ehow.com
exoticpets.about.com
www.chameleonsonline.com
reptile.fisek.com.tr

biz bi süre bakmıştık mersindeyken. şefaf bir kutusu vardı adı da buko'ydu :) ne oldu dersen bir gün kaçıp gitti. sinek yiyordu ama kanatlarını kopartıp biz atıyuorduk içine :D

ben de bulursam besleyeceğim..uzman bir arkadaşım beslemişti ona dayanarak söyleyebilirim ki; bir parça kıyma parçasını alıp parmağınzla ağzına hafifce vurun. ağzını o şekilde acıyor...daha sonra önceden hazılarmıs olduğunuz kıyma parçasını ağzına bırakn...afiyet olsun;)

ben alınca satranc tahtasının üzerine bırakacağım bakalım..

söylediğiniz şey mümkün değil. zira türkiyedeki yabancı otomobil kiralama şirketleri franchising usulu çalışır. yani burdaki avisten (ki buradakinin sahibi koç'tur) arabayı alıp, "hacı sizin paris şubeye bıraktım" deme imkanınız yok.

en fazla havaalanındaki temsilcilerine teslim edebiliyorsunuz. ülkeden ülkeye geçiş söz konusu değil yani.

ha bi de şöyle birşey var tabi. türkiyeden kiralayacağınız otomobille yurtdışına çıkmak akıl karı bi iş değil zaten. o paraya oradan araba satın alır, dönerkende bi homeless bulup "al hacı hediyem olsun" dersiniz.

yurtdışında da yok mu böyle bir olay? yani almanya-italya-fransa gibi ülkelerde franchising usülü değil de merkezi bir şirket yok mu?

ve de, araba kiralama olayına uzak olduğum için soruyorum, çok mu pahalı araba kiralamak?

avrupada şehirden şehire böyle bir imkanınız var mesela aviste genelde. ama uluslararası zor gibi, pek ihtimal veremedim.

türkiyeden kiralanıcaksa çokta ucuz sayılmaz kiralar ortalama bir aracın günlük kirası 150 ytl'den aşağı değil.

o paraya türkiyeden araba kiralayacığıma (ki türkiyeye o arabayla dönmeyecekseniz mümkün değil, hem de kiralık araçla yurtdışına çıkabilirmisiniz bilmiyorum) şöyle güzel bi chopper satın alıp püfür püfür gezerdim ben olsam.

kira ne kadar çokmuş yaa. ben o zaman kendime araba alınca giderim arabayla yurt dışına. olayın temelinde otomobille seyahat olduğu için, yani böyle bir hayalim olduğu için interrail ilgimi çekmiyor, yolları yemek istiyorum.

bir sorum daha var, avrupa'da birbirine komşu AB ülkelerinin karayolu sınırlarında pasaport vs. kontrolü var mı? yoksa hiç durmadan geçilebiliyor mu?

öncelikle araba kiralama ile ilgili olarak, bir yerden aldığınız arabayı başka bir şehirde teslim edebilirsiniz. hatta başka bir ülkede de, ancak başka ülkede teslim etmeye kalktığınızca ücretler acayip artıyor. 3 katı civarında benim gözlediğim. yani mesela almanya'dan teslim ettiğiniz arabayı bir gün içersinde yine almanya'daki bir şubeye bıraktığınızda 50 euro ise, aynı arabayı yine bir gün içerisinde hollanda'da teslim ettiğinizde 150 euro olabiliyor. burada mesafeden çok sınırlar önemli sanırım.

türkiye'den kiralayıp avrupa'da teslim etmek nasıl olur bilemiyorum.

sınırlara gelince, normalde schengen ülkeleri arasında haberlerde gördüğümüz kapıkule, habur gibi sınır kapıları artık yok. bildiğiniz yol. yalnızca "bilmem ne ülkesine hoşgeldiniz" gibi bir tabela oluyor. tabii bu demek değil ki vizesiz girebilirsiniz.
arada sırada da olsa polis arabayı durdurup vize kontrolü yapabilir. tabii bunun yabancı plakalı arabalarda daha sık yapıldığını söylemeye gerek yok herhalde.
bir de hollanda'dan çıkışta ciddi aramalar olabiliyormuş.
sınır geçişlerinde trende falan da kontrol oluyor, yalnız herkese bakmıyorlar, kafalarına göre takılıyorlar. "gözünün üstünde kaşın var" deyip pasaportuna bakabiliyorlar.

schengen vizeniz multi (çoklu) girişli ise schengen ülkeleri arasında gezebilirsiniz. kaç sınır geçtiğinizin bir önemi olmaz.

uzun süreli arabalı yolculuk düşünüyorsanız sürekli arabayla beraber olayım diyorsunuz kiralama ciddi paralar tutacaktır. onun yerine bir kaç gün bir şehirde kalıp bir günlüğüne şehir değiştirmek için araba kiralamak daha mantıklı olacaktır.

sayın burfak, aslında sizin söylediğinize göre eğer böyle bir gezi yapmaya karar verdiğimde arabam yoksa münih gibi merkezi bir yere gidip diğer şehirlere arabayla gidip münih'e dönüş yapmak, gidilen şehirdeki firmaya teslim etmekten daha avantajlı oluyor sanırım, değil mi?

eğer yeterli paranız varsa gayet de olabilicek bir şey yapmak istediğiniz.çünkü hertz gibi büyük rent a car şirketlerinin bu şekilde hizmetleri var.bir kaç sene önce bir arkadaşımla paris'ten kiraladığımız arabayla lyon,venedik senin roma benim gezdikten sonra roma'da uçağa binmeden havaalanında teslimi yapıp ülkeden ayrıldık.sadece kiralarken teslim edilecek güne kadarki ücreti kredi kartından bloke etmeleri gibi uygulamaları vardı,hala da var mı bilmem.daha önce de almanya-avusturya vb kiralık arabayla gezmişliğim var.bu güne dek sınırlar arası kontrole de rastlamadım.zaten izmir'den istanbul'a gider gibi gidiyorsunuz paris'ten roma'ya.benim tecrübem budur yani.

neslish, peki ücretlendirilmesi nasıl oluyor. avrupa'da ne civarda para veriyorsunuz?

@ tom,
benim gözlemlediğim kadarıyla teslim alış ve teslim ediş aynı ülkede olmak şartıyla önemli olan süre, yani hangi şehirden aldın hangisinde verdin değil.
şöyle diyeyim.
mesela münih'ten kiraladın arabayı berlin'i de gezmek istiyorsun.
1 gün gidiş 3 gün berlin'de kalış 1 gün de dönüş dedik mesela, toplam 5 gün. 5. günün sonunda tekrar münih'te teslim ediyorsun. 5 günlük araba kirası 200 euro civarında tutabilir. ama ilk gün arabayı kiralarsın, münih'ten berlin'e gidersin ve 1. gün dolmadan teslim edersen yaklaşık 50 euro kira ödersin. sonra berlin'de 3 gün gezersin, 5. gün berlin'den araba kiralayıp o arabayla münih'e dönersin. yine bir gün araba kiralamış olursun ve berlin gezisi için toplam kiralama ücretin hemen hemen yarısına düşmüş olur.
şehir içinde gezmek için arabaya pek ihtiyacın olmaz zaten. değmez kira ödemeye, zaten bilmediğin şehirde, trafiğine alışık olmadığın bir ülkede kafayı yedirtebilir araba. gereksiz yere ceza yiyebilirsin.

Bir yanlış bilgiyi düzeltmek istiyorum.

Schengen ülkeleri arasında pasaport kontrolü yok. Vizenin tek girişli olması da Schengen bölgesine tek giriş hakkınız olduğu anlamına geliyor. Yani vizeniz tek girişli olsa dahi Macaristan'dan girip İspanya'ya ya da Estonya'ya kadar gönlünüzce gezebilirsiniz hiçbir kontrolden geçmeden. Tabii ki bu sırada Schengen bölgesinden çıkmamanız lazım. Çok girişli vizelerde ise böyle bir sorun yok, Schengen bölgesinden istediğiniz kadar çıkıp girebilirsiniz.

Kiralama konusuna gelince, Türkiye'deki araçların yurt dışına çıkabilmesi için uluslararası trafik sigortasına ek olarak triptik gibi ıvır zıvır belgeler de gerekiyor, dolayısıyla böyle bir hizmet veren varsa bile çok daha masraflıdır.
Avrupa'da ise söylediğim gibi sınır kontrolleri olmadığından zaten her aracın uluslararası trafik sigortası oluyor. Çok daha kolay yani işiniz.

www.bookinturkey.com adresli siteden istediğiniz koşulları vererek nerden,ne kadara araba kiralayabileceğinizi öğrenebilirsiniz.Sanıyorum bir haftalığı 800-900 ytlden aşağı tutmaz ama daha uygun koşullara da bulursunuz belki belli olmaz.

senet sepet yoksa çok zor, pek ümitlenilmemeli.

@babatema: alakasi yok. tabiki de soz konusu kisi umidini yitirmemeli. ben de vakti zamaninda boyle bir durum ile karsilasmistim. gittim calisma bakanligi'na sikayet dilekcesi verdim (orada hazir dilekce bulunuyor, siz bosluklari dolduruyorsunuz). 2-3 ay icinde basvuru incelenip sonuclaniyor.

daha sonra is yerinden telefonla arandim. birlikte notere kadar gidip iceride kalan param noter huzurunda takdim edilerek -alacagim yoktur- diyerekten bana uzatilan evragi imzaladim.

hakkinizi sonuna kadar kullanin.

iscisin sen isci kaaaal laylaylom :p

trimpot, söylediğiniz şey de pek tabi mümkün. inşallah öyle sonuçlanır ama genellikle öyle olmaz. çünkü böyle bir yaklaşımı benimseyen insanlar bu işi alışkanlık haline getirmiştir genelde ve ne yapılacağını, nasıl atlatılacağını iyi biliyordur.

ayrıcana da ben ümidini yitirsin demedimki. elbette yitirmesin. fazla ümitlenmesin dedim. yani oradan nasıl olsa param gelecek gözüyle bakıp olmadık masraflara filan girmemesi iyi olur anlamında söyledim.

noterden maaşını alamadığına dair ihtar çekerek iş akdini haklı sebeple feshetmesi halinde kıdem tazminatı, içerideki maaşları, varsa haftasonu-resmi-dini bayramlardaki çalışmaları ile fazla mesai ücretlerini de talep edebilir. kazanır da muhtemelen.

çalışma bakanlığı her zaman işçinin tarafını tutar. arkadaş sigortalı mı çalışıyor? evet ise ve bordrolarda imzası yoksa bulunduğunuz ilin bölge çalışma müdürlüğüne bir dilekçe verip alırsınız. senede sepete lüzum yok. sigortalı olunca iş kolay üstelik. o işyerine sigorta girişin var, çalıştığın belli. "maaş almadım" diyorsan ve adam maaş ödediğini kanıtlayamıyorsa çatır çatır alırsın maaşını. bir de adam ceza öder üstelik devlete. ha sigortalı değilse, yani şirkette herhangibir kaydı kuydu yoksa "böyle bir adam bizimle çalışmıyor ki" diye kıvırbilirler. ama resmi belge üstünde en ufak bir kanıt buldukları anda (banka dekontunda "x'e ödenen" gibi bir yazı, fatura üstüne atılmış imza, yok edilemeyecek belgelerin birinde imza, isim, vs) tespit edilen ilk tarihten itibaren eksik maaşları da öderler, sigortanı da yaptırtıp primlerini gecikme zamlarıyla falan çatır çatır alırlar adamdan.

dava açacaksın. sonuçlanması için min 1 max 3 yıl bekleyeceksin. bu sırada maaş alamamaya devam edeceksin. mahkeme için 2 şahit yeterli ama firmanın avukatı varsa ki vardır uğraşır durursun git gel. bir davaya şahit olarak katıldım hiç sonuç alınamayıp sonraki dava tarihi 7 ay sonrasına verildi. şirket avukatı işim var dedi 9 ay sonrasına attılar.

kaldırılamaz.

bazılarını kaldıranları çok gördüm ben

simdi bazilari kalkiyo bazilari kalkmiyo senin gorduklerin friend listinde olmayanlar olabilir
yada friendsini kapamistir privacyden sende friends in other networksu gormuyosundur.
ayrica network ozelligi kalkiyo yakin zamanda zaten. bide enteresandirki ben bilkent university networkundeyim bende cikmiyor ama yil secersem bilkent university '09 gibi cikiyor ozaman. degisik. pages kalkiyo zaten sag ustteki zimbirtisina tiklayinca.. mini feed kalkmiyor diye biliyorum ama hergun 3 saniyeni ayirarak temiz tutabilirsin orasini ayrica gir privacyen mini-feed yerine ordan tikleri kafana gore kaldir orda daha az sey cikiyor, yada ne biliyim grouptan ciktin mesela arkadaslarinin newsunde cikmiyor falan filan

information derkende neyi kastettigin onemli privacye gir, profile a tikla ordan kalkiyo onlarinda cogu

bide bisi daha soliyim bilmeyen cok oluyo application invitelari geldiginde kabul ve red butonlarinin altinda block this application yaziyor ki acaip bisey. herseyi blockluyorum tam bi manyaklik. saygilar

benim information kutumda email dahil hiç bir şey yok, ona rağmen orada duruyor içinde de "Fill out your profile" yazıyor. Information'ı arkadaşlarınla bile paylaşma gibi saçma bir seçenek varsa bilmek isterim cidden.

"My pages" bloğunun sağ üstünde diğerlerinde olduğu gibi kapat düğmesi yok. Hangi zımbırtıdır bu?

informationi arkadaslarinla bile paylasma secenegini birak "only me" ve "no one" secenekleride mevcud orda gir bi bak derim ben. bence o fill out olaylarini sadece sen goruyosundur su an yani gir kapa ordan yada direk ben oyle yaptim. my pagesida applicationstan kapioduk ozaman sanirim oda kapaniyo yani cok eminim applicationsa bak bi cunku onlarin bazilari application. groups falan mesela

şimdi soru içinde soru olacak ama, friend list gizlenebiliyor mu pegi? yani benim eşimi dostumu eşim dostum göremesin istiyorum mümkün mü kü?

evet oda mumkun friend list seyini privacy, profile dan ayarlaniyo

şimdi arkadaşlar toparlıyorum biraz konuyu

information'ı denedim, hakikaten bi tek ben görüyormuşum. yani kapadım.
mini feed kapanmaz diyor herkes, peki.
friends'i de geçtik.
my pages diye bir application yok bende. nedir?

my pages icin butun fani oldugun pagelerden ayrilman lazim otomatik siliniyo. gir o pagelere tek tek altta remove falan bisey olmasi lazim

bisey olmaz. ben gazoz filan dokuyorum ara sira. aslan gibi cicekler hala.

ay yazık yapmayın.yeterli miktarda su haricinde herşey bitkiye zarar verir. unutmayın o da bir canlı .

çayla yapın o işi, çay toprağı besliyor bildiğim kadarıyla

içindeki şeker zarar verebilir. çay işe yarar ama o da şekersiz olacak.

coca cola zero dök. sekersiz.

ara sıra bende gazoz döktüğüm oluyor. merak etmeyin köklere ulaşana kadar toprak onu öyle güzel eliyor ki ama yinede kökler çok pis içiyor.
alışkanlık yapmadığınız sürece problem yok.

ayrıca bakımsızlık sebebiyle hasta olduklarını farkettiğimde hemen ufak bir aspirin içiriyorum. coşuyorlar. pokemon gibi evrim geçiyorlar.
aspirin candır.

türkiye içinde en geçerli gösterme aracı kpds sanırım.

toefl ibt, 4 ana bolumden olusan ve direk seviyenizi olcmeye yonelik bir sinavdir. bilgisayar sorulara verdiginiz yanitlarin durumuna gore seviyenizi denemek icin sorular sorar. netice de seviyenizi ortaya cikarir.
uds ve kpds sabit bir sinav formatina sahip olup karsisiniza standart sorularla gelirler. bunlarda seviye olcer lakin yonlendirme manueldir. bilmediginiz soruyu atarsiniz (4 yanlis 1 dogruyu goturmez). eger sadece akademik alanda kullanicaksaniz uds bu ikisinden uds yi tavsiye ederim. hem soru sayisi (80 adet) azdir. hemde 3 alandan (sosyal, fen, saglik) kelime bilginizin saglam olanindan sinava girme sansiniz vardir.
ama devlet kurumlarinda genelde kpds sonucu istenir. burada 100 soru vardir ve alan ayrimi yoktur. yani sorularda sanat tarihinden de gelebilir. fizikle ilgili bir paragrafta cikabilir.

tabi bi de bunlarin ucretleri var.
an itibari ile toefl ibt 175$, digerleri 40-50 ytl dir.

toefl'ı google a sorarsaniz size pek cok turkce bilgi sunacaktir.

benim için aslında önemli hangisinde en az zorlanılır?bikaç ay içinde hangisini edinebilirim?önümüzdeki aylarda sınav var mı?çok teşekkürlr

hepsi farkli tarzda sinavlar ve o sinav tarzina alismak icin de calisma, pratik gerektiriyorlar. hangisinin zor ya da kolay olacagi senin ingilizceyi kullanma egiliminle de ilgili. mesela altyazisiz film, dizi izleyip, muzik dinliyorsan (ing) toefl daha kolay gelebilir. uds ve kpds devletin istedigi ve orda gecerli sinavlar ama is icin (ozel sektor) ya da okul icin gerekiyorsa toefl alabilirsin. bir de ingilizlerin bi sinavi var; ielts. nette ornekleri vardir, her birinden cozup karar verebilirsin, bir de dil seviyeni kime ispat etmek istediginle de ilgili alman gereken sinav. toefl'a ayda bir kez parasini verip istedigin kadar, istedigin zaman girebilirsin, ielts'in detaylarini bilmiyorum ama digerleri daha az yapiliyor. yukarda da yazilmis toefl'i da 'ibt' diye arat.
ibt: internet based toefl

IELTS yeterlidir, yada iyi bir konumda yönetici adayı iseniz BULATS alın derim.

her ne kadar IELTS daha mantikli bir seviye olcme sinavi olsa da, bir cok isveren TOEFL'i biliyor malesef. Ha en kolayi TOEIC yedirebilirsen birilerine:)uc bes banka ve fransız sirketleri arasinda populer bir tek..

kpds ye gir toefldan çok daha kolay ve 5 yıl geçerliliği var sadece 40 ytl giriş ucreti oduyorsun.(toefl 2 yıl gecerli 135 dolar giriş ucreti writing listening speaking var sınavda)
KPDS ise
READING ve VOCABULARY ağırlıklı bir sınav gramer sorusu az.yani okudugunu anlayabiliyorsan buyuk ihtimalle iyi bir not alırsın
ben bu mayıstaki sınavdan 86 aldım.ve inan sadece kelime ezberledim ve kpds geçmiş sıvnav sorularını çözdüm. bol bol makale oku buyur www.voanews.com/specialenglish/
ve BBC nin english lessons diye bi sayfası olacaktı sanırsam bak oralara
bir de meşhur ustad www.seyfihoca.com işine yarar

çok çok teşekkür ederim arkadaşlar

acikogretimde nası bilmiyorum ama genelde hazırlık sınıflarında kalanlar atılır.

bilmedigim yada yanlıs bildigim icin soruyorum..hazırlık sınıfı varmı abi acıkögretimde?

@ isott
dediğim gibi myo'dan geçersen bir sene işletme, hukuk, iktisat ve muhasebe olan hazırlık sınıfı okuyorsun

şimdi şöyle oluyor;
myo bitirdikten sonra 4 dersten hazırlık sınıfı okuyorsunuz. ben okurken "2 yıl üst üste kalırsan atılırsın" diyolardı, hazırlık sınıfını geçmek için 4 dersi de vermek gerekiyordu. Ben ilk yıl üç dersi verebildim, sonra yönetmelik değiştirdiler, bir dersi alttan alarak üçüncü sınıfa geçtim.

yani benim bildiğim; 2 yıl içinde 2 ders verirseniz bir üst sınıfa geçersiniz.

windows xp'nin kendi programında bağlandı yazısı çıkıyor öyle belirli aralıklarla. vista'da görmedim böyle bir şey.

sadece bağlandı yazısı değil. bağlantı gerçekten kopuyor. ilginci wep de sorun yokken wpa da bu sorun oluyor. iki üç kere denedim hep wpa da yapıyor bunu

birisi network'üne saldırıyor olabilir. WPA kullanan wireless networklerde, paketleri topladıktan sonra client kullanan atakları çalıştırmak için bağlı bir bilgisayarı koparmak gerekiyor, birileri seni koparıyor olabilir, MAC ID filtresi kullanmayı dene, yine kopma oluyorsa başka bişidir, olmuyorsa saldıran olma olasılığı yüksek.

mac id filtresi kullansa da o kişi saldırabilecektir, aklınızda bulunsun. kismet'te hangi mac id'si bağlanmış yazıyor hepsi.

eğer şifreniz wep iken birileri saldırmışsa bu sefer de aynı şey oluyor olabilir. ne yapılablir derseniz bence şifrenizin içine -*=) gibi karakterler ekleyin. benim bildiğim kadarıyla aircrack denen kırma programı bu -'yi algılayamıyor bir türlü. bir de şifrenizi karışık karakterler yapın, sözlükte bulunabilen bir isimden olmasın.

benden başka mac id yok. saldırı ihtimali biraz düşük. burada genelde WEP le şifrelemiş saldıran onlara saldırır herhalde. ağ adını bile yayınlamıyorum ki şifrem gayet uzun.

532,533 numaralar ulkemizde prestij kaynagı oldugu icin olabilitesinin 0'a yakın oldugunu dusunuyorum.

şayet böyle bir şey olsaydı çoğu kimse "faturalı görünümlü kontörlü hat" a hucum ederdi herhalde.

tam hatırlamıyorum ama turkcell in aylık sabit ücreti 1 ytl civarında olması lazım. sadece mevcut faturalı hattınızı kontörlü hattınıza yönlendirerek böyle birşey olabilir gibi geliyor

zaten 12 ytl nin altına da turkcell fatura göndermiyor diye hatırlıyorum. yani ancak yıldan yıla 12 ytl lik bir fatura öderseniz söylediğiniz şeye sahip olabilirsiniz.

kontorlu hattın daha ekonomik olduğu kanısına nasıl vardınız bilmiyorum ama ücretlendirmeler tamamen aynı diye biliyorum.

efendım yonlendırme oldugunda yonlendırme yapılan telefona da para yazıyo.yanı faturalı hattı kontörlüye yonlendırsem faturalı hattıma para yazıyo..
kontör lü hatlarda sık sık yapılan kampanyalar(nar, sms, 500 kontör alınca 200 kontör hediye vb.) daha avantajlı gibi gorundu gozume..
yınede tesekkurler..

Turkcell'in standart paketi disindaki tarifelerine baktiniz mi? Eger gercekten kontorlu hat butun faturali seceneklerden daha ucuz cikarsa cok ama cok sasiracagim.

hayır aynı numarayla geçiş yaptırmıyorlar. geçen gün babam da aynısını yapmak istemişti kabul etmediler. sonra babam hattını kapattırmak istediğini söyledi ve işlemlere başladı. adam sonra başlamış siz bizim eski müşterimizsiniz vs. vs. her ay 17 ytl gibi bir fatura geliyordu bunun yaklaşık 15ytl si sabit ücret. babam da bundan şikayetçiydi. demiş para kazanmak bu kadar kolay mı soyguncumusunuz siz. sonra adam sabit ücreti yaklaşık 5 ytl gibi bir şeye düşürdü ve her ay 20 dk bedava ekledi.

düğün davetiyesine uygun sonuçlar alamazsınız öyle programlarla. birine çizdirseniz daha iyi.

internet üzerinden vereceğiniz effekt çözünürlük olarak çok kaliteli olmaz. baskıyı yaptıracağınız yere söylerseniz bunu yapabilirler.

facebook'un sketch me diye bir uygulaması var. belki derdinize derman olur.

www.lunapic.com varmış.

paint.net genel anlamda güzeldir gerekli karakalem eklentileri de sitelerinde var. olmadı yollayın yapıp geri yollayayım. ama karakalem. başka ne yapacaksınız bilmem.

www.dumpr.net

şöyle bir yer de var ama ne kadar memnun eder bilemem

www.ebay.com

www.amazon.com

Evdekiler atmadıysa bende vcd'si var bu filmin. Yalnız türkçe dublajlıydı sanıyorum.

1 hafta içinde memlekete gideceğim. Bulabilirsem haber vermemi ister misiniz, yoksa dublaj işi bozar mı?

benzer bi durumu ben de yasadım, 3 ay kadar kacak kullanmıstım zamanında. hic bir problem olmadı, ama bu senin yasamayacagın anlamına gelmiyor. daha sonra kablotv ye uye oldum, geldiler zaten varmis dediler, ne ugrastiriyorsun falan.. gittiler.

bi sorun olcagini sanmiyorum, sonuna kadar kacak kullan kardesim. ama birsey olursa bana gelme, tanımam.

içeri girip televizyonu kontrol etmezler, zaten buna hakları da yok. kablo tv nin yayınını kesme işlemi zaten ev içinden değil, dışından yapılıyor.

bir zaman sonra gelip kesebilirler. mesela en son kestirdiğimde iki ay sonra gelip kesmişlerdi. bir zaman sonra gelip kesmeyedebilirler. abonelik numaranızdan hala abone olup olmadığınızı ya da herhangi bir borcunuzun bulunup bulunmadığını araştırabilirsiniz.

ama başınıza herhangi bir dert açacağını sanmam. zira belli bir zaman sonra ödeme yapılmayınca zaten yayını kesiyorlar. sizde böyle bir durum da olmadığına göre kayıtlı abone olarak görünmüyor olmanız daha olası.

valla halam yaklaşık bir 3 sene kullandıydı öyle, bişey olmadıydı. Öyle bir kablo sarkıyordu, taktık görüntü geldi, bir daha da ellemedik.

cevaplar için teşekkürler. yıllarca gerek devletin gerek özel şirketlerin kucağında hoplatılmış bir türkiye cumhuriyeti vatandaşı olarak bu durumu asla atlamam. sonuna kadar sömürürüm.

ayni durumun sonunda tüm kullanilan aylarin faturasinin gelmesi ile biten versiyonu da var ama genelde kablodan birisi gelip apartman girisindeki kutuya bakip farketmedigi sürece sorun olmuyor.

hemmen iptal ettir derim.

fenerbahçedeki evimde kablo tv'yi 4 sene önce iptal ettirmiştim. zaten televizyon izlemem etmem (gerçekten izlemem) kablonet i de iptal ettirip adsl ye geçmiştim.

geçen ocak falan bir kağıt geldi kablotv bizi yayınları 4 sene kaçak izlemekle suçluyor, 4 sene yayın ücretini güncel tarife üzerinden ödememizi + gecikme fazilerini istiyor yoksa bizi mahkemeye vermekle tehdit ediyor. biz de itiraz ediyoruz falan ama yaklaşık 750 lira ödüyoruz kablonet'e.

yani adamlar akıllarınca sazan avlıyorlar. onlar kesmeyi unutsa bile sen suçlu duruma düşüyorsun. sonra fatura ve tebligat gelince de paşa paşa ödüyorsun çünkü davalı olursan bile "önce parayı ödeyin, davayı kazanırsanız geri öderiz parayı" diyorlar ve davanın başlaması demek yaklaşık 2 milyar kağıt ve bürokrasi masrafı, icra bedeli vs anlamına geliyor. aman diyeyim ben yandım siz yanmayın.

evde bulduğun kabloyu tv'ye sokup izliyorsun. hiç bir problem yok burada. aynı şey bizim arkadaşın da başına geldi. hiç para istemediler. isteyemezler de. imzan yok bir şeyin yok.

biz de ogrenci evimizde buldugumuz kabloyu tv'ye sokmustuk calisti. 4-5 yil kullandik, sonra da evden tasindik. hepimiz evlendik, hatta birimiz coluga cocuga karisti, hala bi ses yok. bize olmadi bisey. ama turkiye burasi, size olabilir de olmayabilir de.

ankamall daki koçtaşta var. almadan deneme imkanın da var üstelik

40 W'tan yüksek pek üretilmiyor, çünkü fazla ısınıyor. ısınınca da dediğiniz gibi patlamasa bile o kıvrık cam kısmı kırılıp düşüyor. bulursanız bile buna dikkat edin derim.

firmaya gönderdiğiniz mailin içeriğinde link kullanmayın.

gonderdiginiz mail in icerigindeki url ve/veya mail server saglayiciniz url si, maili gondermeye calistiginiz sunucu da kurulan sistem tarafindan kara listaye (black list) alinmis. sorun mail sunucunuzdan kaynaklaniyorsa sistem yetkililerine bildirin. mailin iceriginde ise url yi aktif link haline getirmeden gonderin.

muhtemelen bilgisayarınızın arkaplanda çalışan bir uygulama yüklendi. o uygulamayı bulup, "işlemi sonlandır" diyin. sonra da bununla ilgili bütün dosyaları bilgisayarınızdan silin.

temizsürücü olayının opendns ile bi alakası yok, o yüzden içinizi rahat tutun. "adaware" diye bi program var, onunla bi taratmayı deneyin, bulabilir-temizleyebilir belki. kolay gelsin.

Şurada çözüm anlatılmış;

www.turkeyforum.com

bu sorunun kesin cozumu superantispyware adlı programda. diğer anti spyware programları temizleyemiyor.

Videolar Yasalara göre filtreleniyor, Videoları doğrudan indirebiliyorsun youtube linklerin değişmiyor watch?v.... şeklinde kullanabiliyorsun, login olabiliyorsun yorum yazabiliyorsun vs vs www.dinamiturk.com YouTube'a en hakiki çözüm :)

kat pek farketmiyor. muhit daha önemli özellikle bazı muhitlerde daha çok vuku bulan bir hadise

evde akrep çıkması

yedek ruh sormustu benzer bir seyi. canta, pazar, manav donusu gibi yorumlar yapilmisti.

evim beşinci katta. geçen sene evdeki köpek kapı girişinde duran ayakkabımın altına patisini atıp duruyordu. napıyo lan bu diyerek gidip baktığımda ayakkabının altında siyah bir akrebin olduğunu gördüm. neyle vurduysam ölmedi hayvan.. aldım baktım inceledim, o kadarda iğrenç bir hayvan değilmiş. sonra pencereden aşağı attım gitti, herneyse;
ilk başlarda bizde anlamadık nerden geldiğini. iki ihtimal var.ilk olarak kömürlükten gelmiştir diye düşündük kapıcının taşıdığı eşyalardan. diğer bir ihtimalse o günlerde memleketten eve gelen 2 koli meyve. muhtemelen hayvan günlerce kutunun içinde seyahat edip ülkeyi boydan boya katetmiş. bu ihtimal daha mantıklı geliyor..

takmayın bence fazla. sırf o şüphe ile her gece yatağa girerken bile yorganı kontrol etmeye başlarsanız kafayı yemeye başlıyorsunuz.

Geçtiğimiz yaz, İstanbul'da arkadaşımın evinde (4. katta) akrep öldürmüşlüğüm vardır, banyoda görmüştük hatta. Valla nasıl oluyor da giriyorlar bilemiyorum ama bir şekilde geliyor namıssızlar, lokasyon tanımıyorlar..

valla ex bende öyle iğrenç bulmadım hayvanı. kıskacının kuyruğunun duruşuyla asil bir görüntü bile çizdi nazarımda. ama annem çok tırstı görünce. kadıncağızın içini rahatlatacam diye deminden beri kırk takla atıp duruyorum.bu arada babatema bahsettiğin muhitler nereler, benim ev fulyada. 1 senedir burdayım ve kimseden duymadım burada böyle bişey

bi de fulyadayım diyorum akrep olayının üssüymüş bura buyur

valla takmayın değil dikkat edin derim. kıyafetlere özellikle. benim annemin kolunu sokmuştu pardesünün içerisine girmiş.

normal direksiyon sınavında bişey yok. siz biliyorum dediniz diye ekstra zor şeyler isteyeceklerini sanmam.

direksiyon sınavına girdiğinizde göreceksiniz ki aslında neredeyse otomobil kullanmayı bilmeyenler bile rahatça bu sınavı geçebiliyorlar.

fakat burada sürücü kursunun söyle bir uyanıklığı var; size o soruyu sormaktaki amacı sizi direksiyon eğitimlerine almamak. bu da sürücü kursunun işine geliyor. eğer direksiyon eğitimlerine girmeyecekseniz sürücü kursundan indirim yapmalarını isteyin.

biliorum indirim olayı olduunu zaten indirimli kayıt oldum.

Direksiyon sınavında yaptırılanlar fikstir. Kullanmayı biliyor musun diye sorma sebebi sana harcayacağı eğitmen ve benzin parasından kısıp kısamayacağını öğrenmek.

Biliyorum dediysen büyük ihtimalle bir miktar indirim yapmıştır. Direksiyon sınavı zor değil ama bazen zorlayabiliyorlar. Misal geri geri git şu sokağa gir vs diyebiliyorlar.

Direksiyon sınavında yetkili olan kurs değildir zaten. İki tane gözetmen not verecek sana, yani kaydolurken araba kullanmayı biliyor musun diye soran kişinin bir işlevi olmayacak, kimlanbu'nun dediği gibi sınavda yapılanlar fix'tir zaten.. Ha bir de sınavda sonlara kalırsan işin çok daha kolaylaşır, misal ben son 5 kişinin içersindeyim ,adamlar heralde bıkmış olacaklar ki geri gitmemi bile istememişlerdi. Her türlü geçersin diyeyim kısaca...

bir anımı sizinle paylasmak istedim..dusunun ki nasıl sınavdan geciriyolar diye..

zamanında kursa yazıldım.sanıyorum 1 derse girdim.dıgerlerıne hıc gırmedım.kursun onunden dahi gecmedım..gel zaman git zaman sınav geldı.gectım ondan.dedıler su gun dıreksıyon sınava gel.gittim sınavın olacagı yere.baktım arac Murat 124.ahah dedim ben bu arabayı hıc bılmıyorum yanı şahin kullanmıslıgım var ama neyse dedım.oturdum koltuga arkada 2 tane amca yanımda kursun egitmeni.laf olsun dıye aynalara baktım koltugu soyle bı kendıne getırdım adam tamam baslayalım dedı.basladım sürmeye.sanki arkadaslarla takılıyoruz oyle caddede.kursun egitmeni dediki şurdan u çek.tamam dedim donecegımız yere geldim baktım karsıdan arac gelmıyo hafif bi yavasladım sonra cok az kökledim gaza ne bileyim murat 124 in arkadasının spin atacagını..soyle bi salladım adamları filmlerdeki gibi.duzelttım arabayı adam sagda da dur dedi.durdum.geri geri git biraz dedi.anaa ugrasıyorum ama vites geriye takılmıyo.meger üstüne bastıracakmısın vitesin.adam dediki sen bu arabayı hıc surmedınmı daha once.bende dedım yok surdumde sımdı heyecanlıyım dedım..tamam inebilirsin dedi..

velhasır ben ehliyetı aldım ordan..hıc bir teknık falan sordukları yok.önceden 3. vitese at derdi hemen ardından camı ac derdı.sen eger ılk once camı acarsan alamazdın ehliyeti..ancak simdi onu bile demiyolar cunku araclar otomatık camlı..

direksiyon sınavı öyle bir şey ki, formaliteler olayın özünden daha önemli. vitese atmadan önce aynaları kontrol eder gibi yapmadın, emniyet kemerini bağlar gibi yapmadın vesaire, gitti 10 puan.

bir kız vardı ben sınava girdiğimde, arabayı kaldırmaya çalışırken motoru 7000 devire çıkarttı (ya da maksimum kaç devir çeviriyorsa, çünkü "ığığığığığı" raddesine gelmişti motor), hareket edemeden bir 10 saniye filan ortalığı inletti öyle. kalkarken de stop ettirdi sonra. sordum, "geçersin" demiş gözetmenler kıza. "ama trafiğe çıkmayacağına söz ver" diye de eklemişler eheh :)

direksiyon dersi almasanızda sınava yakın pistte 2 tur atın. hem arabaya alışırsınız hemde pisti ezberlersiniz. gerçi kurs sınavdan önce sizi götürecektir piste ama unuturlarsa hem size yazık olur hem kursa. yasal olarak direksiyon dersi vermek zorundalar çünkü.

onu bilmem de alkol tiryakiliğine doğru hızlı adımlarla gidiyor bu arkadaş.

bu kisi bence bir cetele tutsun, cilingir gunlugu. gunluk soyle isliycek. cilingir aksaminin tarihi ve ertesi gun raporu.
cilingir aksami 23.05. cuma
ertesi gun durumum: aksamina da bunu kaydedecek. 'mis gibiydim ya da 'maymun etti gunumu'en az 1 ay belki daha saglikli veri icin 6 hafta ila 8 hafta arasi ertesi gun raporlarimiz hazir olduktan sonra da veriyi degerlendirmeye gelecek sira. misal hangi aralikla iyi ya da kotu hissediliyor? belli bir ritmi olabilir vucudun kendini toplamasi icin. misal iyi hissetmeler 10 gunde 1 oluyorsa bu kez, 10 gun aralikla icip duruma bakilip vucut takvimi cikartilabilir.
not: simdi uydurdum fikri ama gelistirilebilir. misal o cilingir aksamina kadar olan son gunler yorgunluk durumu vs gibi..

akşamdan kalma günlerde bi kaç tane alka seltzer atarsa sorun kalmaz.

içilen su miktarında farklılık olabilir, bol su içmek lazım

gecesi aynı ama belki bazı günler çok yorulup bazı günler az yoruluyordur.

günün yorgunluğu + alkollü akşam = bok gibi bir ertesi sabah veya
rahat sakin bir gün+alkollü akşam= günaydın kuşlar günaydın kelebekler...

ne diyeyim, azı karar çoğu zarar hoca.

metabolizmanın oyunu da olabilir. kalbin atış hızı, kanın dolaşım hızı, tuvalete gidiş periyodu, alkolün vücutta kalış süresi.

bir dilim ekmek yiyip üstüne bir duble rakı içmekle, bir duble rakı içip üstüne bir dilim ekmek yemek (örneği abartarak verdim, yeme-içme sırası diye genelleyelim) bile fark ettirebilir.

dinlenen müzik, edilen muhabbetin tatlılığı (ki tek başıma oturup iki kadeh içsem kafam beton gibi olurken, karşılıklı içtiğim adamla bizzat çalıp söyleyerek fasıl yaptığımızda 6-7 bile dokunmuyor.

morali bozuk olduğunda içtiği içkinin etkisiyle, mutlu ve neşeliyken içtiği içkinin bünyeye etkisi farklı olabilir sanki. bende olur

sızmadan evvel içilen domates suyunun miktarı ertesi gün yaşanılan içki sonrası sendromla ters orantılıdır.

karaciger alkolü parçalamak için su harcıyor. Ertesi sabahki baş agrıması ve hoşaf gibi olmanın da sebebi susuzluk. Ne kadar bol su içilirse o kadar rahat edilir.

1- rtük'e bildirilen iki logo vardir. bunlardan biri kanalin sürekli kullandigi logo, digeri ise reklamlarda kullanilan logodur. akartbant, reklam kusagi, altyazi ne olursa olsun bu durumlarda reklam logosunun kullanilmasi zorunludur. yoksa göte girebilir.

1- Kanunlarda, reklamların programdan ayrılması zorunluluğu vardır. yani bir reklam yapıyorsanız bunun reklam olduğunu bir şekilde belli etmek zorundasınız.

2. nüfus çok fazla, sefer sayısı az, dolmuşcuların kazandığı para az, dolmuş sayısı az. bu gibi sebepler yüzünden yasanın uygulanması imkansıza yakın. polisler de birini kurban ediyorlar o kadar.

1- reklam veren firma tam ekranı kullanır her pikselden istifade eder parasını verdiği için. kanal logosu ürünün reklamına mani olabilir. o yüzden silik oluyor ve reklamcı tam ekranı verimli kullanıyor.

2- bu yasak ama uygulanmasını trafik de istemez cünkü o kadar yolcu taşınamaz. soförler taşır, polisler formaliteden ceza keser. zaten dolmuşçular fazla fazla parasını çıkarmıştır taşıdıkları fazla yolcudan. ceza kesme standart iş hatta. polis ceza kesecek, abi sabah kestiler diye fişini gösteriyordu. kesilmeyenlere kesin manasında

2- polislere bu gün atıyorum 1000 ytl ceza kesin diyorlar onlarda kesip gerisini bırakıyorlar.

ama öyle değil arkadaşlar. kimi dolmuşçular kesinlikle ayakta almıyor, ola ki aldıysa ya da kapı kapanırken aradan sıyrılıp binen oluysa falan da polis görünce tam siper yere oturtturuyor. ama kimi dolmuşçular da polisin önünden geçerken ceza yemeyeceğinden o kadar emin ki ne yolcuyu yeme çömelttiriyor, ne ayakta yolcu alırken "tamam abi binmeyin, ayakta yasak" falan diyor. tıkış tıkış doldurup polisin gözüne baka baka geçiyor. olsa olsa aralarında "gün içinde bir kere ceza yiyen ne yaparsa yapsın bir daha ceza yemez, öncekinin makbuzunu gösterince yırtar" gibi bir anlaşma var ki bu kadar rahatlar. yani bilemiyorum.

omega 3 ve 6 takviyesi yani balik yagi kapsulleri.

@pyro clustic flow önceleri solgarınkileri kullandım ama plecebo etkisi bile yapmadı.

soruya soru olacak ama, pharmaton sizde konsantrasyona yonelik bir etki yapti mi? ben cok asiri uykusuz oldugum gunler icinyorum ki aksama kadar beni biraz canli tutuyor, ama sonradan normalde olmasi gerektiginden fazla bir yorgunluk cokertiyor ustume. surekli kullaninca boyle bir etkisi oluyor mu yine?

nazenin ben maksimum faydayı düzenli kullandığımda alıyorum. iki haftada bir gün filan da bir iki gün ara veriyorum. sonra tekrar başlıyorum. evet konsantrasyona bir etkisi oluyor.

beyaz peynirin on günde bozulacağını sanmam.
buzdolabı kaçıncı kademede çalışlıyor :P eğer yeterince soğutuyorsa afiyetle yiyebilirsin.
domates varsa ikisini ekmek arası yap (: afiyet olsun

not : peynirin bozulduğu suyundan anlaşılabilir. suyun rengi koyulaşmışsa bozulmuştur.

10 gün dolapta durduysa ve sıkıca kapatılmadıysa yemeyiniz... sıkıca kapattıysanız da yemeyiniz... bağırsaklarınız büzüşür...

bi şey olmaz yahu. yeşillenmemişse bozuk gibi gözüken yerlerini kesip ye. kıymayı da ye hatta hala atmadıysan.

1 ay geçse de yerim bişey olmaz.

yeme len, sen bize lazımsın. böyle tehlikeli hareketlerde bulunma.
ben sana yeme alıcam söz. yalnız o yemek sana gelene kadar bozulur. onçün ben senin yerine yerim (:

@sindustrial, geçen sefer verme demene rağmen kıymayı kedilere verdim, şimdi apartmanın önünden ayrılmıyorlar :)

@buzkran, duygulandırdın beni, çok iyisin.

@umuda, "Lorem ipsum dolor sit amet, consectetuer adipiscing elit. Sed sit amet metus nec tellus pellentesque convallis."

@kibritsuyu, @divit sizlere de teşekkürler.

kediler bu duruma yine bayılacak :)

1-2 ay kutusu ve suyu içinde beklemiş beyaz peynir yedim hiç bişi olmadı... hatta tamamen suyun içinde de değildi yarısı dışarıda, yarısı içeride idi... sağlam oluyorlar bence...

bünye işte huzursuz

abi sen de dolabı doldurdun yiyecekle sonra hep dışardan mı yedin:)..
10 günde peynire bir şey olmaz

10 günde bozulmaz peynir çok ekstrem bir durum olmadıktan sonra. "Bunun bir şeyi yoktur ama hevesim kaçtı" diyorsan omlet falan yap, yufka al arasına koy gözleme yap. Ekmeğin üzerine koy biber ek fırına ver, ne biliim.

pasaklı bir annenin hazin oğlundan kesin cevap

10güne asla bir şey olmaz
bizde 20-25gün durabiliyor gene yeniyor
sağlamız da
yiyin gari

Arda Tuna : Gitar & Vokal.
Levent Önder: Bas gitar.
İsmail Akkoyun: Davul.
Umut Güzelant: Gitar & Geri Vokal.

google da bulamadım ben. adresi varsa yazar mısın

216.239.59.104

Veoh.com veya dailymotion ı öneriyorum her ne kadar ben anime izliyorsam da bakmanda fayda olabilir zira ben 1 seneden beri download olayını kestim :)

@mikelarteta: malesef oralara rastlamamış :)

tvshack.net

www.ummlost.com buradan streaming bolumlerine girip izleyebilirsin. cok iyi sitedir.

www.kaydet.tv burada da var.

V. Murat vardı ama daha fazlaydı sanki

1876 - 5. Murat olması lazım. Tahttan indirilen abdülaziz 5 haziran'da intihar etti, çerkez hasan da kabine toplantısında bikaç kişiyi vurdu, murat da delirdi tabi haliyle. 1 sene sonra biat yemini için seraskeriye götürülürken kurtarın beni idam edecekler diye bağırıomuş söylenenlere göre. sanaçı kişiliğini hiç bilmiorum.

kaynak: modernleşen türkiye'nin tarihi - erik jan zürcher

bir günde delirmesi biraz abartı tabi ki;sorduğunuz kişi 5.murat,osmanlı tarihinin en az süre padişah kalanı bu zat imiş
kaynak: tr.wikipedia.org

hocam burda iki dolu şarjörün olsun biri tüfekte biri de elinin altında olsun demek istememiş mi

hocam türkçesi şu beyler şarjörlerinizin dolu olduundan ve bi mermiyi de ağzına verdiiinizden emin olun. tüfeğe şarjörü takıp kurma kolunu çekersin ve ancak ööle atışa hazır hale gelir. zaman kaybetmemek için de çavuş dooru olan emri vermiş. afferm çavuş bundan sora seni tokatlamadan önce 2 hatta 3 kez düşünelim ehe.

Found in the Military(Canada's, The US's and Elsewhere) This means to load your weapon, or denote that your weapon is already loaded...
E.g, The Glock-17 holds 16 rounds: 15 in the magasine and 1 up the spout.

silahın haznesi denir.

namluya sürmek de kullanılır.

oraya tam da fişek yatağı denir. halk arasında ağız veya hazne dendiği sıklıkla duyulursa da teknik olarak ismi fişek yatağıdır. fişek yatağına fişek sürmek fiili ile kullanmak gerekir ki bu durumda mermiyi de dilinizden uzak tutmalısınız. mermi değil fişek demelidir.

@ophelia: hayır yavrucuğum, öyle demek istemiyor çavuş. öyle demek istese benim burada işim ne eheheh

@babatema: o verdiğin örneği ben de bulmuştum, teşekkür ederim, ama bana türkçesi konusunda fazla fikir vermedi açıkçası.

diğer arkadaşlara çok teşekkür ederim. Rahatlattınız, aydınlandırdınız.
silahsız günler dilerim :)

mermi yatağı/haznesi
kovan yatağı/haznesi
fişek yatağı/haznesi

bunlar hep aynı şeyler..

birde yanlış bilmiyorsam eğer şöyle bişi var; up the spout tam olarak silahın dolu olduğu anlamına da gelmiyor kimi zaman. silahın kapasıtesi hakkında bilgi verirkn de kullanılıyor..

misal; x tabancası / 1 mags 15 rounds each + one up the spout = 16 rounds

''mags'' magazine'in kısaltması.

yani diyor ki; 15 tane şarjörde bir tane de namluda toplam 16 mermi...

böyleyken böyle işte...

böyleyken böyle işte..

iki satırlı saydam bir table açıp üstüne birini, altına birini koyabilirsin.

@galadnikov: microsoft denklem için ayrıca eklenti mi kurmak gerekiyor? bende office 2003 ingilizce var orada bulamadım.

Otomatik vites araba almadan önce kullanma tarzım aynen böyle idi. Teknik açıdan hiçbir sakıncası yok. Hatta üstüne daha az yakıt sarfiyatı ve daha uzun ömürlü bir debriyaj baskı balatası avantajlarını da sıralayabiliriz. Tek dezavantajı ani tepki vermen gereken durumlarda (önüne yaya fırlaması gibi) sende alışkanlık olmuş olan debriyaj meselesi daha geç tepki vermene neden olabilir. Ama yaya maya dinlemem geç frenajı severim diyorsan orasını bilemiyorum.. :)

e tabi ki, debriyaj kullanımı balataları aşındırır abi. zaten debriyajın görevi ''kavrama'' olayı. gereksiz yere kullanımı balatayı aşındırıyor.hatta yarım debriyaj gitmek yani sol ayak hafifte olsa debriyajın üstünde olması kavrama noktasını siz pek alışsanızda değiştirebilir.yani gereksiz yere kullanmayın debriyajı, sol ayagınız agrı yapar hem:)

debriyaj a bastıgın zaman benzin pompalanır.benzin tuketimi artar.. diye biliyorum ama..belkide beni keklediler zamanında

bilincli yapiliyorsa sorun yok. ama yavaslamak icin her zaman tercih edilmemeli. ani bir frenaj gerektiginde, aliskanlikla fren yerine debriyaja basilirsa felakete goturur.

bir de, debriyaja basmak debriyaj balatasini kullanan bir eylem. cok debriyaj kullanimi bu balatanin omrunu azaltir, arttirmaz... gibi geliyor bana. ek olarak: surekli debriyaj kullanimi acemilerde gorulur ve araba hizlanirken bile ayagi debriyajin ustunde tutmaya neden olur. bu de balatanin siyirmasina neden olur. gereksiz yere debriyaj kullanmayalim, kullanani uyaralim.

ingiltere'de kirmizi isikta ayagi debriyajda tutmak yasaktir ornegin. vitesi bosa alip frene basmaniz gerekir.

eğer böyle bir alışkanlığınız varsa, bu alışkanlığınız geçene kadar debriyajınızın kavrama noktasını daha aşağıya aldırın, zira aracı bu şekilde kullanmak başta debriyaj balatası olmak üzere pek çok parçaya zarar verir. bunu sanayide veya serviste herhangi bir usta üç-beş dakikada yapar.

debriyaj pedalini cok fazla kullaniyorsunuz. bunun tek zarari debriyaj balatasinin eskimesi olacaktir. daha fazla benzin yakma diye bir olay olmaz, sonucta motorun devrinde bir degisme yok. kendinizi debriyaji daha az kullanmaya alistirmaniz sart bence.

debriyaji doya doya kullanmak istiyorsaniz motor freni yaparken kullanabilirsiniz, o bile sanzimana buyuk bir guc uygular.

Araç kavrama yaptıktan sonra ayak debriyajda tutulmadığı sürece (sizin kullanım şekliniz gibi) bir sorun teşkil etmez.

Ben de aynı şekilde kullanıyorum mesela. Çok fren yapmayı ve arabayı sürekli boşa atmanın önüne geçen bir uygulama.

Ancak şöyle bir durum var ki, bu daha sağlıklıdır; o da aracın viteste takılı olma ihtimali olduğu zaman, debriyaja basmak yerine daha küçük bir vitese atılmasıdır. Yakıt sarfiyatını da böylece daha düşüklere indirebilirsiniz.

Balatalara, debriyaja ve haliyle motora zarar verebilecek durum ise, arabayı özellikle kalkışlarda, gaza basıp kavradığınız andan itibaren, ayağınızı debriyajdan çekmediğiniz anlardır...

vites geçişlerini yaptıktan sonra pek üzerinde tutmuyorum ama bekleme yaptığım zaman, çoğu arkadaşım durur, vitesi boşa alır ve bekler. ben öyle yapmıyorum araba durur vaziyette iken debriyaja basılı bir şekilde bekliyorum, bu esnada herhangi bir aşınma vs. oluyor mu ? (aracın her sistemini az çok anlıyorum bir tek şanzımanın nasıl işlediği hakkında bilgim yok :)

durur vaziyette herhangi bir sıkıntı olmaz. boş viteste seyir halindeyken de debriyaja basmanız elbette bir sorun teşkil etmez. burada sorun olan şey araç seyir halinde ve vitesteyken ayağınızı debriyajda tutmak. hem baskı balata aşınacak hem de ayağınız debriyajda gaza bastığınız için (dolayısıyla gücün tamamı aktarılamadığı için) yakıt sarfiyatı olacaktır. eğer bunu devamlı hale getirirseniz aracınızın debriyajı giderek daha yukarıdan kavrayacak ve bir zaman sonra artık kavrayamaz hale gelecektir.

Bildiğim kadarıyla balata yalnızca kavrama noktasında tuttuğunuzda aşınıyor. Dolayısıyla debriyajı basılı tutmanın bir zararı olmaması lazım, ama ne gerek var.

Üstteki arkadaşa hitaben bildiğim ve anladığım kadarıyla yazıyorum. Megep'ten baktım. debriyaj üç ana sistemden oluşur.
Balata, diafram, rulman. Siz debriyaja bastığınızda çatal rulmanı iterek diyaframa yapıştırır. rulman dönmeye başlar. Diyaframa baskı yapar. Balata ayrılır. Vites boşa çıkar.

Yani vitesi boşa alıp debriyaja basılı tutmak rulmanı daha çok çalıştır. Daha hızlı aşınır.

Bu yüzden seyir halindeyken ayak pedalın üstünde durmaz. Pedala hafif dokunmak rulmanı diaframa yapıştırır. Pedalı güçlü itmek balatayı ayırır.

camtasia iyidir. eğer e-learning amacıyla filan kullanılacaksa kaftanı hazır biçilmişi de var macromedia captivate

snag it klasiklerdendir

kırmızı : CC0000
turkuaz : 00CCCC

türk bayrağı için deneme yanılma yaloyla R230 G10 B20 değerini bulmuştum.

@weeping guitar: tahmin mi, yoksa bir yerlerde resmi olarak belirlenmiş / yazan kodlar mı?
bir de, sanki türk bayrağının rengi ile nike nin yaptığı formanın kırmızı tonları birbirinden farklı gibi geldi bana?

bunlar benim monitörümde görebildiğim en yakın değerler.

Hex: #e30a17 RGB:227-10-23; Pantone:186c; CMYK:0-90-80-K

forum.zoque.net

denmis.. ne kadar dogrudur bilmem.

winkey + L

abi, user accounts menusunden "fast user switching"i disable edersen win + L ile kilitleyebiliyorsun. evet.

etmezsen de kilitleyebiliyorsun hatta :)

Sağolunuz efendim; )

picasa web album i$ini gorebilir.
picasaweb.google.com

sadece fotoğraflarımı koyayım diyorsanız www.imageshack.us

yok daha kapsamlı birşeyler olsun derseniz msn spaces tam size göre zannımca. msn listenizde bulunan kimlerin erişip, kimlerin erişemeyeceklerini kontrol edebilir, fotoğraf albümleri oluşturabilir fotoblog kıvamında şeyler hazırlayabilirsiniz.

facebook var (:

eldeki cevaplara teşekkür ama yok facebook işime gelmez. patron da var orda, sırf eklemiş diye kabul ettiğim merhabalık arkadaşlar da. msn spacesde de aynı durum söz konusu. iş için görüştüğüm insanlar da var. belki özel foto koycam di mi :)

anlatabildim sanırsam.

aa süpermiş. haberim yoktu bundan. teşekkürler
ama durum şudur ki, resimleri paylaiacağım arkadaşların hepsinin facebook hesabı yok. hesap almamak entelektüellik belirtisi midir nedir, almıyor keratalar. baştaki soruya dönersek, şöyle bir site olsa, ben de fotolarımı yüklesem, istediğime adresi ve şifreyi versem baksalar. efendime söyleyeyim paylaşım olsa öyle bi, mutlu olsak..

picasa'da ozel album acip sifresi ile gonderiyorsun insanlara onlar mailden o linke clicklediklerinde sadece o albumu goruyorlar

flickr da da şunlar görsün bunlar göremesin ayari var.

kaç punto çıkacağını merak ettiğiniz yerden copy marifetiyle bir tutam koparın, sonra kopardığınız o tutamı wordpad e yapıştırın. wordpad de yazının üstüne geldiğinizde kaç punto olduğu yazar.

ctlr+alt+del yapıp işlemlerden çalışan programa bakın. orada, arkaplanda çalışıyor olabilir.

veya başlat, çalıştır a "msconfig" yazıp oradan "başlatma" sekmesindeki çek atılı olan babylon u kaldırın.

hala olmazsa bilgisayarınızda bir virüs taraması yapmanız uygun olacaktır.

çalıştır dan yapmış olduğum işlem işe yaradı teşekkür ederim.Babylon dışında bir metin çeviri programı önerebilir misiniz?teşekkürler..

metin çeviri online siteleri : translation2.paralink.com
babelfish.yahoo.com

başka birisi hesabınıza erişip kayıtlı mail adresini değiştirmiş olabilir, adınızı da silmiş olabilir bu kişi hem mail adresi parolanızı hemde facebook parolanızı bilen birisi olabilir.

Tavsiyem mevcut profilinizle bire bir örtüşen başka bir mail adresi ile tekrar üye olmanız ve ardından facebook anasayfasının sağ alt tarafındaki help linkinden facebook yetkililerine durumu ayrıntılı bir şekilde açıklamanız ve yardım istemenizdir. Gerçekten yardımcı oluyorlar ve bunu msn gibi günler sonra değil hemen yapıyorlar..

pişirip ye eğer zehirlenmezsen bozulmamıştır.

Bir hafta normal bölümde kaldıysa bozulmuş olması muhtemeldir. Kedi köpeğe verin sevinsin garipler.

bozulduysa pişirirken pis koku çıkar, anlaşılır.

kıymanın dolapta poşetiyle temas eden yerlerini kestim. iç tarafından küçük bir parça da denemek için ayırdım birazdan pişirip bakıcam tadına olmadı dediğin gibi sui ben üzüldüm bari onlar sevinsin

o kıymayı kavurup da hayvanlara vermeyin, hayvanlara iyilik yapacağım derken kötülük yapmış olursunuz. zehirlenmezler ama bağırsak problemi yaşarlar...

atın gitsin 1 kilo kıyma için değmez....

ben sertçe üflüyorum yanlardan. olmadı teknik servislerde vakumlar var birisine götürsen iki dakkada silip süpürür ne var ne yoksa.

ters çevirip hafiften klavyeyi tokatla ne var ne yok düşer ben öyle yapıorum ;)

üfle, vakumlat,ters çevir hafifçe tokatla :)
not:alıntıdır bkz: @babatema ve @solfej :Pp

tokatlama! klavye değil bu, notebook, unutma!...

yapışıyorsa tokatlamak, üfürmek falan yaramaz işe. çek çıkar tuşu, kolanyalı pamukla temizle altını, korkma!..

yapışmasının çözümünü bilmiyorum da, çok fazla yaklaştırmadan elektrik süpürgesiyle ne var ne yok çıkarabilirsin. ben öyle yapıyorum...

tokatlama ama salla:D

@ahali, tokatla espriydi şöyle tuşlara basarcasına şefkatle demek istemiştim yada ne bileyim hafiften demek yerine hafifçe demek daha doğru olurdu. "azcık dayaktan kimseye zarar gelmez."

ayrıca tuşları sakın çıkarma derim elinde kalabilir. sonra tuşsuz yazarsın vicdan azabı çekersin. elektrik süpürgesi çok mantıklı. 2000w'la çektin mi (tuşlar sağlamsa) heralde güzel olur. şimdi bizim evde süpürge yok ya yani 10w bile yok onun için hiç temizlerken aklıma gelemezdi bu. ben hep ilkel hep ilkel. teknolojiden faydalanmak lazım tabi. kolay gelsin.

piyasada (muhtemelen office1superstore da) bulabileceğin basınçlı hava temizleyicileri var. Bunlar genellikle şiko tipli tüpler olup. Ucunuz ince pipetler takılabilen cinsten aletlerdir. Ucuzdurlar. Klavyene dokunmadan müthiş bir hava basıncı ile içinde ne pislik varsa uçurur. Örnek resim linkini aşağıda verdim:

www.amazon.com

tuslari kaldirsam cikiyolar mi yani? hatta sonra geri bile takilabiliyolar, öyle mi?

ben çıkarmıştım tuşları tek tek temizlemek için. ama çıkarırken minik plastik tırnakları kırmışım. beş altı tuşu takamadım böylece. sonra komple klavyeyi değiştirdim. bi de laptop klavyesi daha pahalı oluyor. dikkatli ol derim.

tuşları sökme, takması çok zahmetli ve plastiklerin kırılma ihtimali çok yüksek
özellikle enter tuşu takmak saat tamiri gibi hassasiyet istiyor

sonra takıldığındna aynı randıman bile olmuyor bazen. o yüzden en iyi çözüm hava üfletmek. tüple iyi olur

basim dönene kadar üfledim, kenarlari kürdanla temizledim, süpürgeyi hafiiifce üstünden gecirdim:) suan pek sorun yok gibi... ilgi ve alakaniza tesekkür ederim.

bildiğin saç kurutma makinesi.

çeviri bürolarına gidip, iletişim bilgilerini bırakıp sayfa başı fiyatını söyleyebilir. büroların çoğu bazı çeviriler dışında genellikle en ucuz çevirene iş vermeye meyleder.

evde mümkün mü pekii

evet msnden yapıp yollayan bi dolu insan var benim gördüğüm

çevirmen olmak için tercüme yapmanın inceliklerini bilmek, işin kurdu olmak gerekir. bunun haricindekiler çevirgen olur. gerçi sözlükte çevirgenler için çok iyi şeyler söylenmemiş ama genel olarak durum böyle.

1- çevirmen olmak için yeniden öss'ye falan girip, ilgili bölüm olan "mütercim tercümanlık" ya da "çeviribilim" den mezun olması lazım. süper ingilizce bilenlerin, gerçekten bilenlerin yaptığı çeviriler bile malesef kimi zaman yetkinlikten uzak olabiliyor, göründüğü kadar kolay değil.
2- çeviri bürolarına gidip sayfasını (misal) 3 liraya çeviriyorum diyip piyasanın ucuz ve kalitesiz iş gücüne alışmasını sağlayan arkadaşlar için de çevirmenler olarak çok güzel hisler beslediğimizi belirtmeden geçemiyciğim.arkadaşına hatırlatırsan iyi olur ;)
3- arkadaşına benden tavsiye, örgü falan örsün, ne bileyim kitap yazsın kendi. ama bulaşmasın çeviri işine. zira yukarıda söylediklerimin ötesinde zaten çok getirisi olan bir iş değil, artı bir girdi mi bir daha çıkamaz, ondan sonra ne hayat kalır ne düzen... zor iş.

bu iş için halihazırda winrar varken neden word de açmak istiyorsunuz? .rar olan uzantısını .doc yaparak wordde pekala açabilirsiniz fakat pek bi işlevi olacağını sanmam.

.rar dosyaları sıkıştırılmış bir dosyadır (zip gibi) ve word'de açamazsınız.. öncelikle şu adresten www.inndir.com winrar programını indirin, daha sonra elinizdeki dosyayı bu programın yardımıyla açın ve içinden çıkan dosyayı (ki bir word dosyası ise) word programı ile açabileceğinizi göreceksiniz.

çok yüzeysel bir anlatım oldu ama yardımcı olabilmişimdir umarım.

ya ben winrar denen zimbirtinin varoldugunu tamamen unutmusum dalginligima gelmis herkese tesekkürler...