Devamlı yanında durur ve iyi davranırlarsa dedikodularını yapmaz diye düşünüyor olabilirler bir ihtimal.

Klasik primat davranışı.

Kadının görevi yırtıcılara karşı uyarmak. ama yalan ama dogru.

velinin pipsi büyükmus, ahmet kız arkadasını aldatıyomuş, genel müdür gizli eşcinselmiş falan. ''aha da yılan vars'' ın evrimleşmiş versiyonu

yeni dedikoduları kaçırmamak istiyorlardır doğru

gözüne girmek için ve o tür kadını iyi tanımak yaptığı dedikoduları ürkütücü buldukları için, gün gelip bizde kurban seçilmeyelim neticede beşer şaşar diye, dedikodusu yapılandan farklı olmanın verdiği götü kalkmışlık v.s bilgi sahibi olmak için de. bizim muhitte de var. dedikoducu daha da coşuyor bunlar etrafında toplandıkça. alfa gibi görünüyor ama herkesçe de ucuz ve sevimsiz bulunduğuna eminim.

Çünkü insanların geneli avam ve dedikoduya bayılıyorlar. Kim ne yapmış ne etmiş en büyük meşgaleleri bu.

Alfa kadının etrafında beta kadınlar bulunur.

Yani o kadının etrafındakilerin hepsi vasat.

O yüzden, salla gitsin

köpeklere ve maymunlara hakaret etme

avrupadaki sanatçı ne yapar ? resim çizer, müzik yapar, tiyatro yapar.

ışiddeki sanatçı napar? adam keserken, öldürürken bunu şova dönüştürür, onların tek sanatı bu, başka yapacak bişileri yok.ışidin daha ne videoları var, izleseniz aklınız durur, yüzlerce kişiyi yan yana koyup, tak tak tak tak diye tek tek öldürüyorlar.

ha ama 2 askerimize yapılan bu olay gerçekten beni çok derinden etkiledi, ilk defa bir askerimizin ölümü beni öyle saatlerdir düşündürüyor.

Ne sanatı siz delirdiniz mi a.q gece gece çıldırtmayın adamı

IŞİD'in amacı terör yani kelime anlamıyla korku yaratmak. bu görüntülerle kendisine karşı savaşanlari korkutarak psikolojik üstünlük sağlıyor. bunun neticesinde şu an olduğu gibi örneğin, Türkiye'de bir kamuoyu yaratılabilir ve TSK Suriye'den çekilebilir (ideal dunyada
... şu anki dünyada askerler yalnızca kelle biliyorsun, o nedenle ölümlerin herhangi bir kıymeti yok hükümet gozunde)

Daha fazla savaş demek daha fazla askerin yakılması işkence görmesi demek. Daha ağır yasaklar demek, sefalet demek

IŞİD'in amacı islam devletini muvaffak etmek. Dünyayı münafıklardan temizledikten sonra islamın bayrağı altında birleştirmek.

Genel amaci bir yana boyle eylemler ve videolarini paylasma sebebi kurulus dokumanlarina gore soyle: Tabii ki teror ve psikolojik harp. Bir diger onemli sebep de millet baskisiyla devletleri normalde almayacaklari acele ve yanlis olma ihtimali yuksek kararlar almaya zorlamak.

kuranın hükümlerini uygulamak

Miranda kerr'deki cok guzel, kadin bayagi zayifsa caktirmadan oyle bir dokunus olabilir ama millet ucuza kacinca ortalikta dogal gorunumden ziyade cok kotu bir sekilde pornocu gibi bir meme ortaya cikiyor.

Kolunu uzattiginda filan silikonun komple kaymamasi lazim o da cerraha ve ameliyata bagli, turkiye'deki memeler firt firt oynuyor ve cok belli dolasiyla cok cirkin.

Miranda kerr'in silikonlarinj begeniyorum cok dogal duruyor. Turkiye'de meme konusunda basarili boyle is cikarabilen var mi bilmiyorum.

Doğal değil, yaptıranların çoğunlukla vücuduyla orantısız tuhaf bi görüntüsü oluyor. Bu, gören kişide "Oo ne şahane meme" değil de "Bu ne şimdi amk" hissi yaratıyor.

Onunla uğraşana kadar bir kadının belini inceltmesi kendisi açısından çok daha hayırlı olur.

erkek arkadasımdan gelsin.
İçinde bir şey oldugunu hissediyorsun iğrenç ve hiç ellemek istmiyorsun sadece bakmalık demişti.

ben mesela ısırtıyorum onları.

hiç önemli değil; yeter ki büyük olsun.

doğal/sentetik zerre fark etmiyor benim için. o yüzden silikon olması uzaklaştırmaz, bilakis çeker; çünkü düzgün yapıldığı takdirde aklını alıyor.

estetik güzel bir şeydir; estetiğin doğalı, yapması olmaz. estetik estetiktir.

hiç dokunmadım ama brazzerstaki tüm kadınların memesi silikonlu. altında ameliyat izleri var çok kötü gözüküyor.

Tahta gibi görünmektense slikon görüntü iyidir diye düşünüyorum. Tabii o da dozunda.

malum filmlerden edindiğim fikre göre ameliyat izi oluyor, o çirkin duruyor.

abartı büyük olmadığı ve vücuda uyumlu göründüğü sürece iyidir.

dokunulduğunda da çok farklı aman da bu neymiş hissi yaratmıyor.

herkese kendi vücuduna göre silikon yapılırsa güzel ama nedense gördüklerim hep aşırı büyük meme yaptırmış, bakınca direkt meme görüyorsun.
bir de her türlü estetik mutlaka belli oluyor. silikon meme, insanın önünde iki tane top gibi duruyor.
ve o kızı her gören "güzel kız ama estetikli" diyecek. ya da kızlar arkasından "aa şu beğendiğimiz kız vardı ya, onun burnu/memesi estetikmiş" diyecek.
bence insan kendiyle karışık olmalı. memesiz kadınların da gayet sevgilileri oluyor, evleniyorlar. bak behati prinsloo adam levine'i kaptı, kadında hiç ama hiç meme yok. bir kadına memesi büyük olsun memesiyle oynarım diye yaklaşan herifler için belki de hayat boyu pişman olunacak bir şey yapmak çok mantıksız.
zaten çocuk olunca memelere süt dolunca 2 beden büyüyecek. ve silikonlar zamanla çok kötü görünecek. aldırsan da meme altında bir sürü iz kalacak. değer mi ya? ya çok kötü olursa? bu riski almaya değer mi? başkası için yaptır demesi kolay...
ben bu bütün estetik isteklerini medya sektörüne bağlıyorum. benim teyzem de eskiden memesizmiş annemin dediğine göre düğününde gelinliğine pamuk doldurmuşlar, kadın şu an 40 yaşlarında, 90 beden memeleri var, hiç inanmazsın yani. ilk kızı doğunca 2 beden büyümüş memeleri.
hem büyük meme başlı başına dert, her büyük memenin ucu yukarı bakmıyor, hepsi harika bir dekolte vermiyor. o 90 beden memeler 25inden sonra sarkacak. ve inek gibi olacak. hadi onu geçtim, vücudunun önünde kaç kilo yük taşımaya değer mi?
en güzeli biraz ayrık orta boy dik meme. ama küçük meme de çok sportif bir görüntü oluşturuyor bence. (popo ve bacaklar sıkıysa)

Goruntu olarak cok iyi ama plastik gibi bir his veriyor, o hissi yasayinca butun heyecan kaciyor. Yine de karsi degilim silikona.

Genç yaşta diri meme varsa büyük değil diye estetik yapılmasına karşıyım. 50'den sonra estetik düşünülebilir.

Estetikli memeyi derinin içinde hissediyorsun, hiç hoş değil.

silikon yazılır.

bence doğru yapıldığı takdirde @neferkitty +1 mükemmel görünüyorlar.

Slikonku meme beğeniyor musunuz?
evet begeniroyurm.

Bi seda Sayan a bakın bi demet Akalın a bi beren saate bi ebru Gündeş e bi gülşen e bakın.

Seda nın ki belli bile değil adam çok iyi çalışmış, demet in arasında çift yön metrobüs hattı olur ebru nun kase kapatmış gibiydi bi ara gülşen de estetik vardı gibi bi ara ya şimdi ne yaptı bilmiyorum.
Beren de yapay durmuyor beren ı sevmem ama

Ülkemizde de süper çalışan var,
Karşı değilim yaptırma niyetim var memelerim ayak parmaklarıma değmeye başladı erol köse murat boz keçi memeli diyip uzdugu için beni görmesin :D

Kadın erkek sayısının biraz daha dengelenmesi için yapılmış bir uygulama sanırım. Konuyla alakasını göremedim.

hic ya trolluk isleri :)

turk erkegi, meme severdir farketmez. silikonlu olmasi, tahta'ya cakilmis iki civi gibi durmasindan daha iyidir. onun da seveni vardir, ama gelip gecici hevesler bunlar.

scarlett johansson'ınki hiç silikon gibi değildi, silikon olduğunu öğrendiğim zaman çok şaşırmıştım hatta. doğal durunca hiç göze batmıyor kısacası.

ya biri "behati prinsloo tahta gibi memesiyle adam levine'ı kaptı demek ki silikon önemsiz" yazmış ahauahahajzkamxlaözöaözö

arkadaşım bahsettiğin kadın şu :
www.google.com.tr

sen bu varlığa azıcık benzedikten sonra değil memen, komple sağ kolun olmasa da olur.

dikiş izleri nasıl oluyor bunlarda merak ediorum. görünüş olarak patlıcak gibi yuvarlak yapılanlar cidden kötü. fake görünen hiçbir şeyi sevmiyorum. bence düz olmak daha iyi, kıyafetlerde çok daha güzel duruyor.

ayrıca bunların hem yuvarlak hem damla şeklinde yapılanları oluyormuş. damla dahi iyi görünüyordur herhalde??

dokunuş olarak her şekilde berbat. gıck gıck ses çıkan gergin sert bir kütle? kayma falan yaptığını da ilk kez duydum o_O

yahu tıbbın ilerlediğini hiç mi duymadınız? koltuk altından yapılabiliyor iz kalmadan artık silikon olayı.

kadının istediği bir şey memelerinin büyük görünmesini istemesi. bu da ultra doğal bir his. dolayısıyla silikon da yüksek oranda sıkıntı yaratmayan ve çok etkili bir müdahale.

ekşisözlük de mübarek, küçük meme beğenme deryası. ayy... bende de var küçük meme.

Kız tarafısın sanıyorum. Çünkü genelde kadınlar en ufak sorunda konuşup çözmeye çalışırken erkekler görmezden gelmeye çalışır. Sanıyorum kadınların ilk zamanlardan itibaren ileriye dönük olarak düşünmesi, erkeklerin ise akışına bırakması sebep oluyor. Erkek olmama rağmen kendimde ve çevremde gördüğüm bu şekilde. Çok abartmıyorsan normaldir bence.

2-3 yıldır sevgilim yok ama varken de pek tartışmazdım. ben diğer herkesle tartışırım da sevgilimle tartışmıyorum pek öyle garip bir huyum var. "güvenmesem sevgilim olmazdı" deyip geçiyorum, sevgilim de manyak değilse zaten herkesin yaşadığı ufak tefek tartışmalar dışında herhangi bir arıza çıkmıyor. genel olarak sorarsan tartışmadığım, birileriyle kavga etmediğim gün yok diyebilirim. espri yapan kişiye "buna mı güldün mnı ırzını sktiğim" diye saldırmışlığım, sinire kesmişliğim var. salağım birazcık.

Kadın tarafıyım evet. Yani bir şeyleri görmezden gelmek aslında daha bir davranış şekli olabiliyor o zaman...

biz eskiden her ufak tefek şey için kavga eder uzatır ve bazen 1-2 gün konuşmazdık.

sonra bunların bir faydası olmadığını görünce haksız olan taraf alttqn almaya başladı, hemen yumuşayıp mutlu mesut devam ediyoruz. gurur yapmayın ve gerektiği zaman özür dileyebilin, pek sorun kalmaz.

sanırım çoğunlukla.
Konuşa konuşa hallediyoruz, en azından öyle yapmaya çalışıyoruz.
Trip de oluyor ama trip attım diye geçiştiriyoruz.

tartışmıyorum ben. pek uzlaşmacı değilim bu konularda, olursa oluyordur, olmazsa olmuyordur bana göre. olmuyorsa da ilişkiyi uzatmama gibi bir huyum var. kaybetmekten korktuğum kimsenin olmaması da etken tabii bunda. kaybetmek istemediğim biri var şimdi hayatımda, onunla da tartışmadık hiç. çok güzel idare ediyor beni valla, tartışasım gelmiyor.

bizzat psikologumun cevabini soyluyorum:

sen dogru olani yapiyorsun. sorun sende degil, bunlari sorunmus zannedenlerde. bir sure hayatina kimseyi sokma.


ki doktora gulmustum. bugun hakli oldugunu gordum.

sen kavga etmedikce sesini yukseltmedikce, haklisin. konusmak onemlidir zira.

Eski sevgilimle tartışmaktan nefret ederken şu anki sevgilimle tartışmaya bayılıyorum çünkü çok ciddi bir mevzu olmadıkça tartışmalarımız yumuşak tonda, hatta esprili bile oluyor. Eskiden ise tartışmalar hep beni domine edici, ağlatacak kadar şiddetli oluyordu ve bana çok zarar verdi.

Bence hissedilen, yapılmak istenen hiçbir şey içe atılmamalı ilişki sırasında. Eğer atmanız gerekiyorsa o ilişki size uygun değildir.

Tc kimlik nonuzu girdiniz zaten online bilet için; sorun çıkarmaz.

aynı durum için geçen thy musteri hizmetlerini aradım. biz yolcunun iki ismi var diye düzeltme notu yazıyoruz ama geçiş için garanti veremiyoruz, bazen güvenlik nedeni ile almayabiliyorlar dediler.

niçin böyle bir şey yaptın?

Yani bence de sorun olmaması lazım ama bugün 2 kez aradım THY'yi. İlkinde sıkıntı çıkar uçuş gerçekleştiremezsiniz dedi, diğerinde iç hat olduğu için o kadar sıkıntı olmaz dedi.

Ama yani dediğiniz gibi hem TC girmişim hem kredi kartı benim adıma. Sıkıntı olacaksa da isim düzeltemez miyim ? İsim olayını hassas olduğu okudum, fakat dediğim gibi promosyon bilet değil ve bu ufak sıkıntının düzeltilmesi zor olmasa gerek. Ne kadar hiçbi şekilde isim değişikliği yapılamaz dense de.

@sckxyss;

Açıkcası yaptığımın farkında bile değildim, uçağın saati değiştiğinde onu onaylamak için aradığımda farkettik durumu.

Hicbir sorun cikmaz. ismim var, cesitli havayolu firmalariya yurtici ve yurtdisi ucuslarda hep tek isim yazdim. Hala da yaziyorum.

abim için pegasusta bunu yaptım düzeltmedik az önce belgrad'a indi. sıkıntı yok.

Yaş ile alakalı.
20 li yaşlarda tutkulu ilişki derdim ama şimdi 30 alrımda huzurluyu tercih ettim.

tabi ki huzur. insan belli bir yaştan sonra mantığını eline alıp geçmiş bol tutkulu, sırılsıklam ilişkilerini düşününce bu sonuca varıyor. ne arkasına bakmak ne önünü görmek, sadece anı yaşamak istiyor. en azından 32 yaşında bir birey olarak ben bunu istiyorum.

Mısırı bulduk da püsküllüsünü mü arıyoruz? Bunca insan yalnızken, bunca insan neden yalnız?

Bana kalırsa ikisi de olmalı; tutkulu bi ilişki yaşadığın kişide huzuru da bulabilmelisin.

30

%60 huzurlu %40 tutkulu

Huzurlu bir ilişkide de "birbirimizden vazgeçemeyiz" diyebilirsin eğer doğru insanla birlikteysen.
O düşünce yoksa ne yapayım huzurlu ilişkiyi. Mantık ilişkisi olur öyle ancak.

Genelde çok sakin giden ilişkiler tartışmayı kaldırmıyor, ilk sorunda bitiyor benim gözlemlediğim kadarıyla ama istisnalar olur tabi.

Yaş 22- huzurlu tabiki. Cok şükür öyle bir ilişkiye sahibim de.

Şüphesiz huzur.

bir taraf iniş çıkış ve tartışma diğer tarafa tutku koyunca olay biraz değişiyor
ne yani sakin bir insansak veya kavga gürültü olmuyorsa o, tutkulu değiliz mi demek oluyor? tutku olmadıkça ilişki milişki olmaz.

tartışma yaşanmaz demiyorum bu arada, yaşansın da hatta zaman zaman, iki yetişkinin her konuda istisnasız uyumu diye bişey de çok ütopik. Tartışma olur ama belli sınırlar aşılmaz, hatta zamanla pekçok şey tartışılaz ama bu "çılgın atılmayan düzseyir bir ilişki" haline geldiğinden değil tam tersine adamı/kadına daha fazla sevip bağladıkça tartışmaya kıyamamaktan, oraları geçmekten de olabilir.

her neyse versus biraz sakat geldi bana.

ikisi bir arada tutku da önemli ama psikopatça değil
33 olucam birkaç güne, niye ama +1

Kadınlar açık denizler gibi fırtınalı ilişkileri her yaşta seviyorlar gözlemlediğim kadarıyla. Erkekler ise anne kucağı gibi huzurlu ilişkileri tercih ediyor.
yaş 30

tutkusuz ilişkiyi neyleyeyim? huzur da olsun elbet ama tutkusuz huzur eksik kalsın.

29'un son demleri.

Bir dargın bir barışık oldu mu, çok yıpranırım. Dramalı, kavgalı, tartışmalı şeyleri sevmiyorum. Kavgalardan sonra insanlarla hiç konuşamadığım, bir daha yüzüne bakamadığım oluyor. O yüzden huzur şart ama huzur olsun diye de, sunta tatlı yavan ilişkiyi n'eyleyeyim. İkisi bir arada olmadıktan sonra tek olayım zaten, ilişki niye olsun.

2.5 ay sonra 32.

Huzurlu ilişki kavramı bana hep mantık evliliği tarzı bir şey çağrıştırıyor o yüzden tutkulu olsun kavga edersek de öpüşür barışırız nedir ki yani.

25 - huzur

i.imgur.com

her ikisi de. tutku sadece kavgayla, didişmeyle olmuyor sonuçta :)

Arkadaşların yaş dedikleri libido seviyeleri sanırım. Kişilik&derinlik denen kavramlar da var hani. Derin insanların yaşlarından bağımsız derin tutkuları olabilir. Ki tutkuyla heves aynı şeyler de değil. Gençlik hevesi ile karıştırıp haksızlık etmemek lazım.

Bir ilişkinin ne kadar huzurlu ya da tutkulu olduğu insanların huzur ve tutku potensiyellerine göre değişebilir. Sanki ilişki denen şey, 3.cü bir şahısmış da her şey ondan bekleniyormuş gibi bir muhabbet dönüyor. Dayanamadım yazdım artık :) Kendinizi analiz edin, kendinizi düzeltin; tutkuyu huzuru kendinizde arayın-bulun ki ilişkide de olabilsin. İlişkiden, sıkılıp yeni arayışlara giren insanlar aslında hayatında kendine ruhsal zihinsel hatta duygusal yatırım yapmayan kişilerden oluşabiliyor. Bir süre -karşıdaki insanın yeni olması sebebiyle- hayatınızda hareketlilik varmış gibi geliyor,alışınca sıkılıyorsunuz. Esas yenileyemediğimiz kendimizden sıkılıyoruz da, haberimiz yok. İlişkisi olmadığı için bitik hisseden insanlar da kendiyle arkadaş olamamış, yüzleşmekten kaçan ve illüzyon arayan insanlar olabilir mi?

Siz kendinizi yenilerken karşıdaki olduğu yerde sayıyor ve siz bundan sıkılıyorsanız, sizlere bir lafım yok.

Zaten huzurlu ve zaten tutku dolu insanların birbirlerini bulması dileğiyle...

22'yim huzur diyorum. Ciğer kalmıyor öteki türlü.

21 kadin huzur.

uzun süreli bir ilişkiyse zaten huzur ama öyle çokta ciddi değilse yarı yarıya dağılımda yarar var

huzur 25e pm

%20 huzur
%20 tutku
%20 arkadaşlık
%40 beğeni

22. kesinlikle tutkulu iliski. Birbirimizden asla vazgecemiyoruz guveni her seyden onemli.

hem huzur hem tutku olamıyor muymuş?
huzur olmadan tutkunun hiçbir manası yok benim için. gerilmek için yeterince sebebim var, bir de ilişkiye ihtiyacım yok. yaşım da 20 bu arada.

Yaş 25 erkek
Huzur

huzur olmayınca ben bütün köprüleri yakıyorum valla had safhada cinsel çekim vs olsa bile. denge güzel şey ikisinin dengesi mutluluk getiriyor.

yaş 23

Huzur önemli.

tutkuyu iniş çıkışlı, tartışmalı ama yine de vazgeçmemeli ilişki şeklinde algılamıyorum.
benim anladığım şekliyle tutkulu ve huzurlu olmalı.
yaş 25

huzur %80 tutku %20

tenzili rütbe yap, sevgililikten fuckbuddy'liğe.

Afedersin ama oyle sey mi olur lan.

modern birey olmakla gavatlık arasında orantılı bir korelasyon var galiba.

yolla yolla

sevgilin olduğuna emin misin onun? çok zorda kalmadığı sürece böyle yapmamalı bir "sevgili".

Yuh be arkadaş utanmadan bide yobaz mı diyor? koy götüne tekmeyi aga, iş çıkmaz o kızdan. Kurtar yani paçanı, şuan aldatmıyorsa şaşarım.
Mesele sevgilisi olduğu halde başka bir erkekle ayrı eve çıkması.
Sevgilisi olmayanları eleştirmiyorum, celallenmeyin hemen.

beraber çıkma şansınız yok mu?

Benim erkek arkadaşım bir kızla aynı evdeydi. Ev arkadaşının isteklerinden ve darlamalarından bıktığı için size daha çok düşüyor.

bi' kadın ve bi' erkek birlikte yaşıyorsa bunlardan birisiyle sevgili olmaktan farkı yok gibi aslında teoride. bu durumda sevgili olur muyduk olmaz mıydık sorusunu sormalıyız sanırım kendimize. merve ile burak ev arkadaşı, biz merve ya da burakla sevgili olmak istiyoruz. pompiş yapıldığı açık bi' durum. %90 seks dönmüştür. bu durumda ne yapardık? geçmişi bizi ilgilendirmez de, yine beraber yaşamaya devam edeceklerse bu bi sorun olurdu benim için. sorunu bırak merve den hoşlanmazdım zaten böyle bi' durumda. cuchold gibi mi takılacaktık yani. cinsiyetçilik bıdı bıdı bıdı fularizmi yapmaya gerek yok.

godoşluk gibi geliyor bana. beraber çıkma şansımız yok çünkü onun okuluna terso tarafta oturmam gerekiyor.

ayrılalım en iyisi evet.

yobazsın tabii. ne kadar modern bir düşünce tarzında kız arkadaşın var(!) mesela kız arkadaşına sor bakalım; modernliğinin sınırı ne imiş? yani karşı cins ile aynı evde kalmak modernlik peki öpüşmek falan? eğer öpüşmek modernlik değilse neden değil? bu soruların cevaplarını verebiliyor mu? modernliğin sınırını o mu belirliyor? ya da yobazlığın alanlarını kız arkadaşın mı belirliyor? sonuç buna izin vermek godoşluktur, gavatlıktır nokta. hadi onu geçtim buna izin vermemeyi yobazlık olarak nitelemek de saçmalığın daniskasıdır.

Şartı falan yok. Çıkamaz

Adam gay ise problem yok da evde don sütyen dolaşamayacak mesela, kendi de rahatsız olur zaten. Taşınmaya mecbursa ona ev bulmada yardımcı olun, sadece şikayet etmekle yetinmeyin, çözüme de dahil olun, kız kendini yalnız hissetmesin.

Edit: yoksa kızı darladın mı ''uzağız'' filan diye, senin yüzünden de böyle bir şeye kalkışıyor olmasın?

ya kadın gözüyle yazayım. konuda senden bağımsız olarak şöyle söyleyeyim, işin içinde seks yoksa bir erkekle bir kadının aynı evde kalıp birbirine tahammül etmeleri çok zor. seks yapınca, sevince fln karşındakinin kusurlarını görmezden geliyosun, bi şekilde katlanıyosun da, sırf arkadaşlık ilişkisiyle hangi kız pis bi herifi çekmek ister bilemedim. sevgilin lavabodaki küvetteki kılları gördüğünde de başka bi erkekle beraber yaşamak için bu kdr hevesli olacak mı acaba? odasında tuvalete külotla gidemeyecek, ayağını istediği uzatıp oturamayacak, kendi evinde ağdaymış cartmış curtmuş yapamayacak, sütyensiz gezemeyecek....

bunları say bakalım kıza, "ben çok rahatım arkadaşımın yanında her şeyi yaparım kankim o benim" diyosa ya yollu ya lezbiyen :) ayrıl.

lafı uzatmaya gerek yok
şarkıyı dinle
gerisi sana kalmış.

www.youtube.com

ben paşa'nın hangi okula yakın olduğunu merak ettim.
c.paşa tıp ?

modernlik buysa ben yobazlığı kabul edebilirim, onlar modern modern yaşasınlar.

koy tekmeyi gitsin amk. hem durumdan rahatsızsın hem de seni kafasına göre "yobaz" diye etiketlemesine, zeytin yağı gibi üste çıkmasına izin veriyorsun. azıcık ilkeli ol. dik dur.

izin ver. özgür bir birey olarak sana sorması bile kabahat. erkek/kadın ne fark eder insanlık önemli olan gidersin akşamları yanlarına tanırsın o kişiyi kafana uymuyorsa sevgiline fikirlerini açıklarsın ve o evden ayılmasını nedenlerinle belirtirsin yine itiraz ediyorsa ya susarsın ya da ayrılırsın.

ya böyle duyurular açıyorsunuz, insanların sevgilileri falan da okuyor, heves ediyor, yapmayın çocuğum

yurtdisinda (avrupada amerikada falan) bu tip seyler cok normal (cunku herkes icin yeterince seks var ve ev arkadasina yanasmaya gerek yok) de turkiye gibi yerde insanlar cinsellik eskikligi cektigi icin ev arkadasligi durumunda birinin bireylerin birbirine hallenmesi daha olasi gozukuyor.

kim sana yobaz dedi? bence de yobazlik ama rahat hissetmiyorsan soylemelisin ayni zamanda.

yobazlıkla - gavatlık arasındaki ince çizgidesin. kesinlikle izin vermezdim.

evsiz kalsa, çok zor durumda olsa anlarım da, evine daha yakın olduğu için taşınacaksa ben bunu anlamam arkadaş. izin vermezdim demiyorum, onun kararı sonuçta ama ben istemezdim. bunun yobazlıkla bi alakası yok.

Bu tip durumlarda bu mesajı usanmadan atacağım

skip ad

eğer bu soruyu soruyorsanız bile bu durumun hala size uymadığını gösterir.


ayrıca tamamen saçmalık olarak görüyorum.

sen de işyerine okuluna yakın bir kadın arkadaşla eve çıkacağını belirt, bakalım tepkisi ne olacak. sonuçta yobazlık yapmayıp modernliği duble hale getiriyorsun kadınla eve çıkarsan.

tırsacak ne var yahu dağ başı değil burası, 24 yıldır avcılar'da yaşıyorum henüz başıma bir şey gelmedi. hele şu zamanlar hava güzelken gelirseniz sokaklar gece gec saatlere kadar kalabalık oluyor sahile gidip gelenler yüzünden, belki daha rahat hissedersiniz.

illa taksiye gerek de yok metrobüse yürürsünüz. bu arada avcılar sahile geleceğinizi farzettim, türkü evleri çoğunlukla orada oluyor. firüzköy'e falan gidecekseniz bütün yazdıklarımı unutun.

Tolga asp +1
avcilar sahilse kiz basima oraya yurumuslugum var. Ordaki türkü evlerinin birine de gitmistim bi sefer. Ama simdi sezonu acildi mi ortamlar nasıl bilemem. Yazin baya kalabalik oluyor sahil sıkıntı yok.

Kızın sahne aldığı yere sen yürümeye korkuyorsan nasıl olacak o iş : )

istanbul'dayken anadolu yakasi'nda yasadigimdan hic yolumun düstügü bir güzergah degil, dolayisiyla sormak istedim. bilgiler icin tesekkür ederim, gidebilirmisim :)

ateyizler? evrim bunu acıklayamaz. hadi eyvallah.

edit: bunu ve bunun gibi yüzlerce şeyi...

Kendi cahil oldugu icin atayizler bunu aciklayamaz diyor. Kendisinin aciklamasi da allah yapmis olmus. Niye ye yine cevabi yok. Oruncek beyinli angut

Bunu psikoloji/psikanaliz okumaları yaparak öğrenebilirsin. Bir sürü farklı teori var(kültürel, içgüdüsel şeklinde iki ana başlıkta toplanarak). Sadece şunu söyleyeyim, dil kullanabilme kapasitesine sahip bir canlının güncel davranışlarını evrimsel kökenlerde araştırmak, kolaya kaçmak olur. Daha kültürel ve yapısal noktalara bakılmalı.

edit: evrimsel kökenleri bu konuda kötüledik ama asıl mitsel hikayelerle hiç anılmaması lazım. Bazı Türkiyelilere bu hatırlatmayı her defasında yapmak gerekiyor da. Bulunan her modernizm eleştirisini mite geri dönüş gibi algılama hastalığı söz konusu.

www.evrimagaci.org

Bu sorduklarinizi sadece evrim ile aciklamaya calisarak bir yere varamazsiniz bence. Tek basina evrim konuya doyurucu bir aciklama getiremeyebilir. Ozellikle 2. soruda sorduklariniz icin soyluyorum, evrimin cozecegi is degil, farkli disiplere ihtiyaciniz var konuya kismen de olsa aciklik getirmesi icin.

ilk soprduğun sorudaki özellikler insanlara özel değil primatların ortak özelliği. memelilerin diğer türlerinde de yoğun şekilde görülüyor.

ikinci soruda sorduğun acıma öfke merhamet aşk sevgi vesaire üst temporal bölge ve hormon salgılarının karışımı. hayvanlarda olduğunu biliyorsan yanlış biliyorsun.

genel olarak bu kadar prim verebileceğim şimdilik, google gerekli araştırma ve deneyleri zaten buluyor.

ikinci soruyu görmemişim: www.evrimagaci.org
angutlar da okusun lütfen

evrim dediğin şey sadece x'in y'ye dönüşmesi değil.

cinsel birliktelikten zevk almayan canlılar daha az üremiş ve zamanla yok olmuş. bizim gibi bu işten zevk alanlara kalmış dünya. kutuplarda yaşayıp da beyaz olmayan ayılar da ölmüş, geriye sadece beyazlar kalmış vs.

cinsellikten sadece yunus ve birkaç maymun türü değil, aslanı kaplanı kurdu kuşu geyiği tüm canlılar zevk alıyor.

Soruna tam olarak cevap veremeyecek olsam da çok da ayrı bir telden çalmayacağım. Öncelikle cinsel birleşmeden zevk almak ve zevk için cinsel birliktelik kurmak başka şeyler. İnsan dışındaki canlılarda çiftleşmenin hazzını yaşıyorlar. Çiftleşirken inleyen kaplumbağaların videolarını bulabilirsin.

Evrimin doğal seçilim gibi bir çok mekanizması vardır. Bunlardan biri de seksüel seçilim. Bu konuyla ilgili en popüler örnekse tavus kuşları.

Uygun olanın hayatta kaldığı bir süreçte dikkat çekici, saklanmayı zorlaştırıcı rengarenk kuyrukları ve uçmayı, kaçmayı zorlaştıran kuyruk uzunluklarıyla kolayca av olabilen bu hayvanlar nasıl oluyor da var olmaya devam edebiliyorlar? Cevap dişi tavuskuşlarının erkeklerdeki bu "dezavantaja" ilgi duyması tabiri caizse aradaki cinsel çekim. Erkek tavuşkuşunun kuyruğuyla dişisine "av olmam bu kadar kolay olduğu halde çiftleşecek kadar olgunlaştım ve bu canlı renkleri veren proteinleri üretecek kadar sağlıklıyım" mesajı vermesi bu dezavantajın bir avantaj olduğunu gösteriyor. Bir nevi güçlü olanın ya da hızlı olanın değil seksi olanın genlerini aktarabilmesi durumu yaşanıyor.

İnsanın yaşantısı ise çok daha karmaşık. Bizim yaşantımız biyolojik temellerin üzerine kurulmuş kültürel bir program. Diğer canlıların gerektiği kadar gerçekleştirdiği eylemlerde aşırıya kaçan bir tabiatımız var. Yani üremek değil zevk için seks yapmakla doymak için değil zevk için yemek yemek aynı şey. Bunların nedeni şudur diyerek seni rahatlatmayı çok isterdim ama cevabı ben de bilmiyorum. Benim görüşüme göre insanın arsız ve haddini aşan bir yaratık olmasıyla ilgili.

İnsan hayatına dair neden sonuç ilişkilerini açıklamak için kültürel cevaplara ihtiyaç duyuyoruz. Bu da bizi toplumsal bir yaratık olduğumuz gerçeğine getiriyor.

Yaşantısını topluluk halinde devam ettiren bir canlı türüyüz. Bu kadar şeyi iş bölümü yapmaya aklımız erdiği için gerçekleştirebiliyoruz. Tek başımıza o kadar da işlevsel değiliz. Öfke çok daha ilkel bir itki. Yeryüzünde insanın öncülü yaratıklar görülmeye başlamadan önce öfke hisseden yaratıklar vardı. Ancak acıma, merhamet, sevgi, fedakarlık daha gelişmiş zihinlerin ortaya çıkardıkları olgular. Topluluğun devamlılığını sağlayan olgular.

Bu olgular bizi bir arada tuttukları için hayattayız. Bir arada olduğumuz için grubun devamlılığını sağlayan düzenler oluşturuyoruz. Düzenin ayakta tutulması lazım. Bu ekonomik bir olay. Para ekonomisinden bahsetmiyorum, soyut ve somut kaynakların yönetiminden bahsediyorum. yiyecek, su gibi kaynaklar gibi grubun liderinin de ekonomiye bir etkisi var sosyal kuvvet de bir kaynak. Cinsel haz da öyle. İnsanların yaşayış yöntemlerinde-ki bu kültür oluyor- seks gibi bir haz kaynağının üzerine bir yapı inşa edilmiş. Bu yapı sayesinde yorgun bir savaşçı bütün gün cephede savaştıktan sonra bir kadının kollarında bir nebze avuntu bularak ertesi gün yeniden savaşma motivasyonunu yitirmiyor. Bence bu tam olarak hazzın ekonomisidir.

Seksi sadece üremek için yapmayan bir tür de Bonobolar. Ama onlarda bu ekonomik yapının daha farklı kurulduğunu görüyoruz. Tam kavga esnasında sekse başlayıp işi tatlıya bağlamak gibi eylemleri var. Sevişmeleri kısa sürüyor, gün içinde bir çok birleşme yaşayabiliyorlar. Bizdeki sarılmak, tokalaşmak yerine iki sokup çıkarıyorlar mesela. Orda da seks üreme amacından sapmış ama bizdekinden daha farklı misyonlar üstlenmiş.

Toparlamaya çalışacağım. Evrim sürecinde kültür yaratabilme yeteneğini ve zeka geliştikçe biyolojik etmenler kadar kültürel ve soyut etmenler de söz sahibi oluyor.

Seksten zevk almak hep vardı zevkli diye seks yapmak kültürel süreçlerin ortaya çıkardığı bir tutum.

Acıma, merhamet, sevgi, paylaşma itkisi gibi hissiyatlar grubun devamlılığını sağlıyor. Tek başımıza çok işe yaramıyoruz.

Okşamaktan zevk alma meselesine gelirsek, tavuskuşunun dişisini renkli kuyruk nasıl azdırıyorsa insanın da bir şeyleri çekici bulmaya bir şeylerden zevk almaya yönlendiren bir itkisi var ve bu neden sonuç ilişkilerinde biyolojik olanlar kadar soyut ve kültürel olguların da etkisi var.

Fazla yazdım sanırım, dönüp baştan okumayacağım. Bir hatam olduysa affola.

Türünün devamı için en uygun kişiyi arıyorsun; bu güdüsel ama tabii ki artık kadında büyük meme erkekte geniş omuz kadar ilkel değil bakış açımız çünkü dayha sağlıklı üremeyi sağlayacak faktörler bu olmaktan öte...

Tarihine girersek, insanlık tarihinde erkeklerin büyük meme seçimini anlatmışlardı

Bebekler çok az yaşıyor, ömür çok kısa ve asıl amaç insan ömrünü uzatmak. Bunun da bol emzirmekle ilgili olcağı düşünülüyor. Aslında bir bağlantısı olmamasına karşın erkekler bol süt getireceğini düşündükleri büyük memelere yöneliyor.

Günümüzde ise bu işler değişmiş. Sperm bankasından gebe kalan kadınlarla ilgili bir belgesel izlemiştim. Alacakları spermlerin sahiplerini bilmiyorlar ama haklarındaki bilgileri okuyorlar bu kadınlar; en çok tercih edilen sperm sahipleri ise merhametli, duygusal, yardımsever olduğunu belirten erkekler oluyor.

Yani kadın kaslı bir erkektense, merhametli bir erkeğin soyunu devam ettirmeyi tercih ediyor.

Kimi çekici bulduğumuz sosyo ekonomik durum, kültür ve pek çok faktöre göre değişiklik göstebilir ama kiminle sevişmek istediğimi çok güdüsel bir şey aslında.

bulundugun akvaryum sana buyuk gozukuyor oysa ozgurluk konusunda okyanus olan ulkeler var, kuzey kore degiliz demek bile cok huzun verici bir cumle. hic uzun uzadiya yazmaya gerek yok soma'da polislerin etkisiz hale getirdigi o.c tekinin de o haldeki adama tekmeler attigi ani dusun. kac tik gerideyiz vicdanina tekrar sor.

golgi evet haklısın oyle bi olayda o kişi görevden alınmalı ..
Ama dediğin cevaplardan ziyade somut örnekler verir misin ?

Düşünce suçu var mı ne demek, tabii ki var. Sen RTE'ye ismiyle hitap ederek onun hoşuna gitmeyecek bir şey söylersen sırf söyledin diye dava açabilir ve açtı da defalarca farklı farlı insanlara. Amerika'da Obama'ya istediğini diyebilirsin bir bok olmaz, özgürlük odur bu değil.

Ya da en basitinden cep telefonlarına taksit yaptıramamak bile bir özgürlük kısıtlamasıdır.

kistasin kuzey koreyse her ulke ozgur zaten.

@i was orada parantez içinde yazılana bakar mısın ? Orada hakaret suçunun geniş yorumlaması var.Bir de tr.wikipedia.org su maddeyi okur musun ? RTE ye söyleceğin şey hakaretse yapacak bir şey yok..

@iwas ben çok ilerici olduğumu soylemedim ki ..Ama çok da geri değiliz demek istedim.

Özgürlük gününüzde basın özgürlüğüdür. Türkiye 180 ülke içerisinde basın özgürlüğü sıralamasında 154. sırada. Ben olsam arkamdaki 16 ülkeyle kıyaslayıp fena değiliz diyeceğime, önümdeki 153 ülkeden neden gerideyim diye düşünürüm.

Berbatız.

ozgurluk kavramini cok kisitlamissin, kuzey korede'de evden ise isten eve gidip hic birsey dusunmeden yasasan sana karsi cikan hop napion birader diyen cikmaz muhtemelen. ben sadece su an icin konusmuyorum tum iktidarlar kendisine tehdit olarak gordugu gruplara cogu zaman zulum ettiler bu ulkede. mevcut iktidar cok zulum gordu bunlar yapmaz dendi/dedik ama yine yanildik bende ki biraz hayal kirikligi aslinda. medya cok ciddi baski altinda mansetleri belirleyen bir sistem mevcut. ya onlarlasin ya degilsin. gozaltinda bulunun gazeteci sayisinda dunya lideriyiz al sana somut bir suru ornek.

Fark etmez, hakaret de düşünce özgürlüğüdür, ki bu arkadaşların sana dava açması için hakaret etmene de gerek yok. Kafasına göre açabiliyor. Daha geçen gün karikatür çizerleri ceza aldı çizdikleri kapaktan dolayı, neymiş eliyle daire yapmış RTE'ye doğru.

Ya da din, ekşi'de kaç kişiye dava açıldı sırf düşüncelerinden dolayı. Amerika'da İsa ile istediğiniz kadar taşak geçebilirsiniz çünkü bazı şeyleri aşmışlar, birilerinin İsa ile taşak geçmesinin onların gözünde İsa'nın değerini azaltmadığını anlamışlar. Bunun Türkiye ile direkt ilgisi yok gerçi tüm müslümanların problemi, yok olana kadar da böyle kalacaklar.

Ancak tamamen haksız sayılmazsın evet, bir Küba ya da Kuzey Kore de değiliz ama bir zahmet de olmayalım yani. Bu iki ülkeyi ve İslam ile tamamen boğulmuş ülkeleri saymazsak bizden daha az özgür bir ülke olduğunu sanmıyorum.

özgür değiliz bana göre.

birincisi aleni olarak psikolojik baskı var. hem hükümetin siyaset dili, meydan dili hem de bunun halka sirayet edişi olarak.
şöyle ki;

1) evet, muhalif basın var ama sürekli sansüre uğrayan, halkın gözünde itibarsızlaştırılmaya çalışılan bir basın var. hele ki televizyon dünyasına bakarsak artık cesur habercilik anlayışının kırıntısının olmasına bile sevinir hale geliyoruz.

2) evet yasak değil ama yine bir psikolojik baskı var burada da. kısıtlamalar var, hor görmeler var vs.

3) düşünce suçu kesinlikle var. açılan hakaret davaları olsun, eleştiriye tahammülsüzlük olsun vs. gazetede hakaret etmeden eleştirsen ertesi gün davalık oluyorsun.

4) anında bastırılıyor zaten. hele ki iç güvenlik yasasıyla bu durum iyice içler acısı hal alacak.

kuzey kore ile kıyaslamak da ölümü gösterip sıtmaya razı etmek gibi bir şey.
edit: tik almadı. sebebi neydi ki? hakaret mi ettik, hatalı bir şey mi söyledik?

bir tık, 10 kilometre yapıyor sanırım. ya hiç avrupa görmedin ya da özgürlük nedir bilmiyorsun.

- muhalif basın var mı? yok. sözcü vb. gazetler cumhurbaşkanı ya da başbakan başta olmak üzere hemen hemen hiçbir organizasyona giremiyorlar, engelliler.
- hayat tarzına müdahale var mı? var. "kızlı erkekli", "kızını serbest bırakırsan", "en az 3 çocuk", "dindar nesil yetiştireceğiz", okulların imam-hatip'e çevrilmesi, zorunlu din derslerinin gerçekten zorunlu hale gelmesi
- düşünce suçu var mı? var. karikatüristler içeri alınmaya çalışılıyor, haber kanalları, gazeteler yargılanıyor, hapishaneler gazeteci dolu, fazıl say örneği var.
- protesto yapılabiliyor mu? hayır. kamu'daysan ya da yandaş bir yerde hatta yandaş olamasa da akp'li patron olan yerde işini kaybediyorsun, kaybettiriliyorsun. sokakta yaparsan polis terörüne maruz kalıyor, yakalanırsan fişleniyorsun.

bilemedim. nasıl bir tık ise artık :)

Rteye hakaret meselesi şahsından değil cumhurbaşkanının konumundan mütevellit suç, önceki senelerden bunu bi ayırt etmek gerek.

Bi de islam dinini yok sayın kardeşim, hakaret etme dalga geçme hakkınızı diğer inançlarda kullanın, bu da dokunulmaz oluversin ölür müsünüz? Bu sebepten özgür değilsek olmayalım kardeşim.

Bu ülkede bu milletin kafası özgürlükten bunu anladıkça, adaletten kafayı silah dayamayı anladıkça, üslubunca zeki eleştiri yapamadıkça bu kadar özgürlükten fazlasını zor bulur. Hak aramanın da bi usulü var haklıyken haksız oldukça hakkını alamazsın

- Muhalif basın var mı ? (sürekli davalar ile mücadele ediyor. paşalar istemedikçe belli alanlara girilemiyor, göz altına alınıyorlar. hedef gösteriliyor, maddi olarak cezalandırılıyor ve itibarlarına saldırılıyor. yalanlanıyorlar. üstelik iki de bir yayın yasağı durumu da peydah oldu.)
- Hayat tarzına mudahale var mı ? (küçük illerin çoğunda polisler sudan sebeplerle öğrenci evlerinde arama yapıyor, alkolü/sigarayı çok çok yüksik fiyatlara satın alabiliyoruz. çoğu ilde bir çift olarak sokakta gezmek, uzun saçlı, küpeli erkek olmak cesaret istiyor. sokakta gülen kadına, çalışan kadına, kürtaja, doğum kontrolüne, hamile olarak evinin dışında olmasına saldırılıyor. türbansız kadına perdesiz ev diyorlar)
- Düşünce suçu var mı (az miktarda diyerek bence zaten soruda iyi niyetini kaybetmişsin. nedim şener, ahmet şık neden yattılar? penguen neden sürekli tazminat ödüyor. twitter kullanıcıları neden iki de bir toplanıyor?)
- Protesto yapılabiliyor mu ? (yapılamıyor, polis tarafından mağdur edilenler ölmediği sürece haklarını arama şansları da yok.)

açıkçası ilk okuduğumda saçma bir soru olduğunu, verilecek örneklerle rezil edildiğini düşünmüştüm. sonra cevaplara baktım.

telefonun taksitlendirilmesini, sigara fiyatının yüksek olmasını özgürlüğe bağlamışlar. bu kadar cehaletle nefes almanıza iyi izin veriliyor gerçekten.

içerde yatan gazetecilerin çoğu terör bağlantılarından dolayı yatıyor. gazetecilik yaptıkları için yatmıyorlar. basın mensubu olmanın gerekliliklerini yerine getirdiği için içerde değiller. bilakis, birilerinin maşası olup suç işledikleri için içerdeler.

her şeyi geçtim, ekşisözlük'ü açın bakın. tayyip erdoğan'a edilen lafları okuyun. ne kısıtlamasından bahsediyorsunuz.

soruya cevap verecek olursak, dediğin konularda haklısın. ama özgürlük demek sadece içki içebilmek, muhalif yazı yazabilmek değildir. özgürlük her şeyden önce beyinlerdedir. insanlar bir baskı hissediyorsa, özgür olmadığını düşünüyorsa, kimseye zararı olmamasına rağmen bir takım faaliyetlerde bulunamıyorsa orada özgürlük tam anlamıyla yerleşmemiştir. bu açılardan, avrupa'dan bir tık değil onlarca tık geride olduğumuzu düşünüyorum.

ama malesef, ülkemizdeki muhalefet "telefon taksitlendirmesi özgürlüğe müdahaledir" gibi bir zeka seviyesinde olduğu için bunların çözüme kavuşabileceğini pek düşünmüyorum. hala kızlı erkekli ev falan diyor adam. ne diyeceksin ki...

"insanlar bir baskı hissediyorsa, özgür olmadığını düşünüyorsa, kimseye zararı olmamasına rağmen bir takım faaliyetlerde bulunamıyorsa orada özgürlük tam anlamıyla yerleşmemiştir."

"ama özgürlük demek sadece içki içebilmek, muhalif yazı yazabilmek değildir."

ne özgürlüktür, ne değildir sizin adınıza karar veren varsa, özgürlük daha güzel oleyor.

@baal,

yazımda bahsettiğim zeka seviyesine bir örnek daha teşkil etmişsin.

soru sahibi arkadaş rahat içki içildiğini, muhalif yazı yazılabildiğini söylemiş. ben de bunlar doğru olsa bile tek başına bunlar, özgür olduğumuzun göstergesi olmaz demişim.

ha sen şu zaten küçük illerde polis baskını oluyor, uzun saçlı gezilemiyor falan yazan kişiymişsin. boşuna cevap vermişim.

ben geçen sene bulgurlu civarında 2+1 evi 1000 liraya bulmuştum. eve bağlı tabi bence şu anki piyasaya göre çok da fazla değil.

O paraya okuz alinir. Cok. Aylik 10.000 tl gelirin varsa bilemem tabi.

maalesef artık normal... iyi lokasyonların kapısı bu fiyattan açılıyor.

Oralar öyle. Yeni cıktım ferahdaki evden. 1250 ye verdi ev sahibi

normal

normal

temizse normal

çok değil, 2+1 eve 1200 veriyorum üsküdar'da, yeni bina da değil.

normal yaaa. istanbul'da toplu taşımaya yakın, yeni, nezih yerde, tertemiz ev... 1250 az bile hatta. bu saydığım özelliklere sahip evler 1500-1600 anasını satiyim. ahırlara 1000 lira çekiyorlar. eve ayda 5000 lira giriyorsa gayet de uygun yani. istanbul'da böyle, yapacak bir şey yok.

i.imgur.com

gayet iyi, ben acıbademde oturuyorum, geçen sene 1600 e girdim, şimdi 2000 TL. metroya yakınsan yeni bina için gayet iyi.

ben 2+1, bahçe katlarına bakıyordum bir ara bulgurluda, daha uygundu ama 3+1 için normal gibi geldi bana.
seneye metro açıldığında bu fiyatlar hayal olacak tabi.

Daha evlenmeden işin sonunun düşünülmesi hoş değil tabii ama hayat, her şey olabilir, herkes kendini garantiye almak ister..
Kabul ederdim..
Kadın..

Samimiyetsizlik gibi geliyor bana bu durum asla böyle bir şey istemem.
28 E

Boşanmak için evlenilmez. Yol verirdim.

dur bir soluklan derim.

(erkek)

evlenmem ki o adamla. daha evlenmeden boşanma durumunda ne olacağının planını projesini yapıyor, kaldı ki kimsenin onun parasına, malına ihtiyacı yok. beni ne olarak görüyor acaba diye düşünürüm ve ona da sorarım. kadın

Sözleşmeyi eline verir ortamı terk ederim. Kadın


Pardon da neyin güvencesi bu?

kadın olsam eyvallah der imzalar, yarın bir gün benden cocuk istediginde bir sözleşme de ben uzatirdim ona. hemde hazır bulundurur, yatakta verirdim eline al bakalim nasil oluyomus diye.

cabbar17f

edit: ha bu demek degil ki ''alcak erkek al sana bombe'' diye cakma feministlik yapıyorum erkek halimle, zira evliligi karsisindaki erkegin iligini kemigini sömürmek, kanını emmek, rahat bir hayata konmak olarak algılayan kezbanların sayısı hiç de az değil ve bunlar degil sözlesme, en aşağılık muameleleri hak eden cinsler.
üstteki yorum bu tarz kezbanlardan olmadiginiz önkabulu ile yapıldı.

olur derim. neden eşimin ailesinden kalacak olan ya da kendi kazanıp aldığı malı isteyeyim?

başlamadan sonunu düşünüyorsun diye de suçlamam. kağıdı yüzüne fırlatmak falan çok çocukça geliyor.

Bunu isteyen tarafta guvensizlik sozkonusu.
Suphe icinde gecen bir evlilik yurumez bence.

Ayıplamam. Mantıklı ve makul bulurum; hatta son bir madde de ben eklerim,

"Eğer boşanma durumunda eşlerin birbirinden bağımsız malvarlıkları arasında gözle görülür bir dengesizlik söz konusuysa, iyi niyet ve dürüstlük kuralları dahilinde, bir taraf, diğer tarafa, hakim tarafından belirlenecek miktarda nafaka vereceğini temin eder. Gelir ve malvarlığı olarak diğerinden daha varlıklı olan taraf, boşanma ya da ayrılık halinde, doğacak çocukların masraflarını da üstlenmeyi kabul eder."

E ama konusu hiç mal nafaka istenmeyecek şeklinde olan evlilik sözleşmesiydi demeyin. Daha da ilerisini için düşünerek söylüyorum. Nasıl olsa benim ekonomik güvencem az çok var. Onun olmayabilir.

23, E.

Elbette ki hayatıma girecek kadını, hayatımdan çıktıktan sonra mağdur edecek değilim.

pinkpeony, madem istemezsin boşanırken istemezsin. istememek için sözleşme imzalamak istemen ilginç bir kafaymış.

bu sözleşmeyi yapan adamlar 1. zengin oluyor 2. daha önce boşanmış oluyor. sadece bu vakalarda duyuyorum. artık adamlarda ya da kadınlarda eş 'boşanılabilen' bir şey çünkü. işim gücüm yerindeyse kabul ederim ama çocuk için madde ekletirim.
sımdı hem cocuk sorumlulugu sana vercek işinden olcaksın, hem adam senı boynuzlayacak hemde bosandın basını sokacak bır evın dahı olmayacak. öyle bir dünya yok. eger cocuktan oturu çalışamazsam atıyorum bir ev alır ve cocugun masraflarını karsılar. onun dısında cocuk olmazsa ısım gucume de karısmazsa atarım ımzayı. kadın.

biriyle evlenecek olursam zaten birlikte oturup karar veririz böyle bir sözleşmeye, getirip imzala şunu durumu olmaz yani. gayet mantıklı geliyor bana, olması gereken bir şey bence. kadınım.

neden sadece erkeğin malını koruduğu düşünülüyor ki zaten. belki ben adamdan daha zengin olcam:D boşanırsak niye paylaşıyım ki kendi kazandığımı.

öncelikle sen ne diyon la denişik derdim

ardından da

ohooo arkadaşım evleniyor muyuz, yoksa esnafız birbirimize mal mı satıyoruz onun sözleşmesini mi imzalıyoruz. ayrıca para neymiş önce onu anlat da bilelim der sadri alışık vari bir laf da sokardım. tövbe tövbe de get işine diyerek kapanışı da yapardım.

erkek olduğum için nafaka alma durumum olmaz sanıyorum gerçi de, gene de aynı şeyleri söylerim ya ne itici.

bir iki madde de ben eklerim.

mesela eşin akrabalarıyla yüz göz olmaktan korunmak gibi önlemler.

28 E

normal karşılarım - oturup sözleşmeye bakar, çift taraflı yapar sözleşmeyi ve eksik varsa tamamlar imzalardım.

burada "ama nasıl, n'ayır, kaba adamlar =/" diyen arkadaşları da garipseyerek kaçar adım uzaklaştım.

sözleşme şartlarına göre değişir
nafaka istemeyeceksin diyorsa, baybay bebişim
evlenmeden önceki malları paylaşmam diyorsa, bana uyar, ben de paylaşmak istemiyorum zaten

ayrıca sözleşmede ne yazıyor olursa olsun kanun üstündür

Kendimi kötü hissederim. "Bu ne ya seninle maddiyat için mi evleniyorum ya da sana kazık atabileceğime, çirkef biri olduğuma mı inanıyorsun?!" der ortamı ter kederim sanırım. (Kadın)

Gururum kırılır, kabul etmezdim. -kadın-

kabul ederim. Boşanma hayatın gerçeği.

Sokaklar ölene kadar eski eşiyle evli kalacağını düşünen dullarla dolu.

evlenmeyi düşünmüyorum, ama evlenecek olsam evlilik sözleşmesi isteyen ben olurdum zaten.

en başından olası bir güvensizlik kaygısı bünyeyi sarıyorsa zaten doğru insanla birlikte değilizdir.

Devir mantik devri. Bu sozlesmeyi hazirlamak ve imzalamak bosanacaginiz anlamina gelmez ya da bosanma ihtimalini arttirmaz.

Ama tek tarafli da olmamali bence. Iki tarafin da fikirleri alinmali ona gore bir sozlesme hazirlanmali

Bu şu demek değil mi ya; "Bir gün boşanacak olursak sen benim malımı mülkümü her şeyimi sömürmeye çalışırsın, hakkın olmayanı benden koparmaya çalışırsın, aman diyim." Karşısındakinin böyle biri olduğunu böyle şeyler yapacağını düşünen biri hiç evlenmesin zaten diyerek ben o evliliği iptal ederdim heralde. Böyle hesaplar yapmak çirkin geliyor.

ssyumusakg ee tamam aynısı işte. fark etmez yani, imzalarım. ayrıca yazanlara da katılıyorum, sözleşme tek taraflı olmaz, diğer tarafın da istekleri olabilir, aynı şekilde eklenmeli.

Bence bu sözleşme olayı evliliklerde gerekli standart prosedürlerden biri olmalı. gidip müstakbel karına "şuraya bi barnah bas hele bakalım" çakallığından bahsetmiyorum. ama bu sözleşme iki tarafında evlilik ve olursa evlilik sonrası haklarınıınn korunması için elzem. hele hele türkiyede.

Kabul ederdim, olabilir yani, bence bir sikinti yok

tek taraflı olmamak şartıyla imzalanabilir neden olmasın, eğer sadece kendine yontmak istiyorsa o zaman kesinlikle o iş yürümez.
kadınım
ama şunu da eklemek istiyorum çevremde bir sürü boşanmış kadın ve nafaka ödemeyen baba var. adamlar yeni genç kız arkadaslarıyla sürterken, kadınların çocuklarına yetememe duygusunu gördükçe o kadar üzülüyorum ki bazen bu psikoloji yüzünden ağır kredi kartı borcuna bile giriyorlar. iki taraflı düşünmek lazım hem kadın hem erkek de mağdur olmamalı. benim cevremde nafaka ödeyip çok mağdur olan cocuksuz bosanmıs erkek yok, tam tersine nafaka ödenmeyen cocuklu kadınlar var.

Evlilik sözleşmeleri, Türk dizilerinde de çok işlenmesiyle gündemini hep koruyan bir konu olsa da, Türk medeni kanununda aslında pek yeri yoktur.

Kadın bir şey almayacağına dair imza atmış da olsa hukukun ona boşanma ile sağlayacağını alır yani... Evlilik sonrası alınan mallarda hem kadının hem erkeğin hakkı vardır, bunu sözleşme değiştiremez.

çok mantıklı. evlenmeden önce mutlaka böyle bir sözleşme hazırlayacağım.çocuk falan yoksa tabi. boşandıktan sonra maaşın 3 de birini pis karıya vermek çok koyar zaten.

Evlenmekten sogurdum.

bunu söyleyen taraf aşık değildir, seviyordur, bu bağlamda:

eğer bunu teklif eden taraf genç ise yadırgarım, bu yaşlarda aşk evliliği yapılır ve göz hiçbir şey görmez, aşık değilsen evlenme birader, daha yolun başındasın, derim

eğer bunu teklif eden taraf 30 civarı ve üstüyse yadırgamam, çünkü evlilik treni kaçmadan son vagona atlayayım bari ama kendimi de güvenceye alayım kafası anlaşılabilir bir kafa. mantık evliliği yani. bu durumdaki birinden gelen evlilik sözleşmesi şartını anlayabilirim.

29 yaşında bir insan evladıyım. (oha lan, yaşlanmışım! en son 23tüm ne zaman 29 olmuşum)

e tabii

asla. işin ucunda ciğerden olmak var.

Evet.

hayır

her türlü

mna bile korum.

Çıkaranda ölüyo çıkarmayanda.

hayir

çıkartmışlığım var.

Yok be.

hayır

sınırsız içkiye ulaşım imkanım var ve içkiden daha da uzaklaştım.

çıkartır masaya vururum.

Hep çıkardım hep çıkarırım, tabi hasta falan degilsem.

Hayır. Sınırları zorlar doyasıya içerim ama tabii :)

kesinlikle hayır.

nerede, kimlerle olduğuma göre cevabım değişir.

Amına bile korum

sadece bira. hunharca kusana kadar.

Cık

altımda araba olup olmamasına göre değişiyor

yok çıkarmam. sarhoş olmaya yakın bırakıyorum içmeyi.

olmadan çıkarıyorum. olursa, acillik olurum muhtemelen.

evet hatta ertesi gune stok yaparim

Hayır. Sınırsız yemek olsa evet ama.

cikarmisligim var ama yine yapar misin desen hayir

Net olacak ama anuna bile koyardım o içkinin :( nerde varmış?

hayır. asla götümle içmem. rezil olmam.

30 yaşına gelene kadar cevabım evet idi. çıkarmışlığım da var. hem de bir değil iki değil. üç kişinin sırtında yatağıma kadar taşındığım oldu.

30 yaş geçti, bir olgunluk geldi. sınırsız da olsa sınırımı bile bile içer, kafam istediğim kıvama geldiğinde bırakırım.

no. ertesi günü çok kötü oluyo.

Hayır, ne gerek var.

Lise son

14

11

en yakın arkadaşımla 5-6 yaşlarında tanıştım. Hala en iyi arkadaşım. Haftada en az 2-3 gün görüşürüz.

15

3-4 diyelim. aynı mahalle de büyüdük. yaşlar 28-29

lise'de 14-15 yaşlarındaydık. diğeri ilkokul arkadaşım ama liseden sonra tekrar görüşmeye başlamıştık.

İlkokul 1. Sınıf

yaşımı hesaplamaya üşendim şu an. arkadaşlığımız lise 2'de başladı. lise 1'de tanışmıştım ama "artiste bak aq oç" demiştim tanıştığım zaman.

Belirli araliklarla degisti benim. Liseden bile kalan arkadasim olmadi. Araya mesafeler degisik sehirler vs girince yurumedi. En yakin en uzak oldu.
su an ki en yakin arkadasimla 19 yasinda tanistim.

14

3 kişi var. son 3-4 yıldır hepsinden uzak kaldım hepsi yurt dısında okuyor ben ankara'da maalesef. yılda 1 kere görüşmemize rağmen hiç kopamamış gibiyiz hala. ama yine de yetmiyor tabii 1-2 hafta görüşmek yılda. keşke aynı yerde bende okusaydım onlarla, cok daha güzel bir gençlik hayatım olurdu. yıllardır oldugu gibi evde çürüyerek geçirmezdim hayatımı. bunları yazarken ağlamaklı oluyorum o derece iğrenç bir durum ama napalım herkesin hayatı güzel olacak diye bir şey yok.

2 tanesiyle orta 1'de, sonuncusuyla ilk üniversitede okurken 1.yılımda (yurt dısında)

aramızda 2 ay var. anneler tanışmış. biz ne zaman tanıştığımızı hatırlamıyoruz. doğuştan arkadaşız diyorum.

bir diğeri ile 13, sonuncusu ile 21 iken tanıştık.

en yakın arkadaşlarımla 3 yaşımda tanıştım. mahalleye taşındığımız sene. 22 senedir de devam ediyor.

6 yaşında, şimdi olduk 26 :)

lisede okulun ilk günü otobüs durağı bulmaya çalışırken bi konuşmuştuk, sonra 3. yılda aynı sınıfa düşünce olaylar gelişti. 16 diyebiliriz yani.

11. o zamanlar ortaokuldan önce hazırlık sınıfı vardı, orada tanıştık. o zamandan beri en yakın arkadaşız.

yok malesef. öyle en yakın arkadaşı olan insanlara hep özenmişimdir.

5 yaşında tanıştık. Üst katımızda otururdu, her gün oyuncak bebeklerle oynar, o bebekleri istisnasız her gün paylaşamaz, küser sonra hemen barışırdık.

23 yıl olmuş :/

yok hiç olmadı. arkadaşlarım var ama yakın olmadı.

14.

üniversitede ilk gün tanıştık. üniversiteden sonra görüşme sıklığımız azaldı. askere gitti, izmir'de kaldı bir süre. sonra geldi ama çok değişti ve sonra evlendi. şimdi senede 1-2 görüşüyoruz.

üniversiteden sonraki dönemde en yakın arkadaşım bir kızdı. hollanda'da gece vakti, zifiri karanlıkta ormanda kaybolduk, sonra benim çabalarımla medeniyete kavuştuk, o günden sonra bana çok güvendi, ben de onu çok sevdim. çok değerliydi benim için.

onunla da geçen sene yolları ayırdık.

bu yaştan sonra en yakın arkadaş biraz zor.

en yakın arkadaşımla 1994 yılında lise 1'de, yani ne oluyor, 15 yaşında tanışmışım. şimdi yaşlar oldu 36. vay anasını 21 sene olmuş.

hala görüştüğüm daha eski yakın arkadaşlarım da var 6-7 yaşında tanıştığım ama en yakın değiller.

11

var 18 yaşında tanıştım.

15

3 yaşında tanıştık sayılır, aynı yerde doğduk büyüdük, doğru düzgün iletişim kurmamız ise daha sonraları oldu. uzunca bir süre birlikte yaşadık, sonra ben başka şehire taşındım, 3 sene sonra o da geldi. şimdi yeniden birlikte yaşıyoruz, evde olma saatlerimiz tamamen ayrı olsa da.

12

14

4 filan galiba, 27 yaşındayız.

Bir dolma, patlama noktası var. İnsanların sabirlari tasti

Dövmesi varsa aranıyordur çünkü.

nuran Dutlu'ya tepki verilse ondan önceki x'e niye verilmedi diye başlık açacaktınız.

abi deli misiniz divane misiniz?

Asıl siz deli misiniz divane misiniz? İki olay çok benzer ve çok yakın tarihlerde olduğu için karşılaştırdım ve sordum doğru düzgün düşüncenizi ifade etmekten yoksun musunuz?

nuran'da bir cinsel amaç yok, aradaki fark bu. her şekilde çok kötü elbette ama nuran kadın olmasa da öldürülürdü, çünkü parası için öldürülmüştü. kadın cinayetleri daha farklı bir kavram nuran'ınkinden.

onu bilmem ama "türkçe nasıl thanks deniyor?" diye soran yabancı arkadaşlarıma "teşekkürler" dediğimde hepsi her seferinde "teşekkürleş" diye tekrar etti, "ulan teşekkürleş değil, teşekkürler, sonunda r var" dediğimde bana birkaç sefer daha tekrar ettirdiler, sonra hepsi "e sonunda r var diyorsun ama sen de teşekkürleş diye telaffuz ediyosun" dediler. sonra kendi kendime sürekli manyak gibi yüzlerce kez "teşekkürler" dedim, evet galiba bazen r'yi ş gibi telaffuz ediyoruz.

dil bilimi ile ilgilenen arkadaşa(avusturyalı) söyledim, onay verdi. kelime sonundaki "r" 'yi farklı çıkarıyorsunuz dedi. ispanyolcadakine benzermiş(-rr-çift r'ler dışında).

hatta daha önceden "mahrem" ve "dizeler" deki r'ler farklı diye dert yanmıştı.

ama ben bunun dışında bişeyi daha "ş"'li söylüyoruz diye hatırlıyordum. bulamadım hala.

Birisi kulağına çok fazla 'ş' sesi geldiğini söylemişti... mişli geçmiş zaman buna sebep olabilir. Bir de sondaki 'r'leri r değil de ş-j arası bir ses olarak çıkardığımız yorumunu ben de aldım.

Normal değil bence.

ya özür dileyerek duyuruyu gasp ediyorum ama kadın olmak ne kadar zor bir şey? ben masturbasyon yaparken kan gelse korkudan ölürdüm sanırım.

Regl donemime daha var diyorsan tabi ki normal değil. Daha önce hic basıma gelmedi yani benim.

Erkeklerde kan gelmesi cinsel yolla bulaşan hastalıklardan birine delalet ediyordu sanırım, eminim değilim. Öyle bi'şey olabilir. Ya da farklı bi'şey. Mutlaka doktora git.

Söyle bir durum var. Kimseyle cinsel ilişkide bulunmadim. Bu tabirden hoslanmiyorum aslinda ama bakireyim boyle bi durumda var

vajinismus olayını çözemediniz demek hala ^^

içeriye bişi sokuyor musunuz dışarıdan mı yapıyorsunuz? kan ne kadar geliyor?

Hayır içeriye bi şey sokmuyorum vajinusmus gibi bi problemin var. Dışardan yapiyorum. Bir kere akıntiyla birlikte hafif şekilde geliyor. Yani regl kanamasi gibi degil

olmaması lazım. her seferinde mi oluyor? bazen kanlı akıntı gelmesi normal arada (mastürbasyondan bağımsız) ama hep oluyorsa sorun olabilir.

Hayir sürekli olmuyor zaten cok sık yapmıyorum.

Mastürbasyon yaparken akıntı bile gelmiyor, alala bi gariplik var o işte

mastürbasyon sıklığını azaltabilirseniz belki kanama durur ama akıntı için kesin bir şey söyleyemem. bizde olmuyor direk 40 cm saf bembeyaz olarak fışkırıyor. ~erkek

Yumurtalarin catlamistir regl den once olur oyle

mümkünse eğer lazer yaptır ağda hem pis hem zahmetli hemde kalıcı değil.

valla ben koluma yaptırdım aynı şekilde. şimdi sürekli yaptırmak zorundayım eskiden ne kadar güzelmiş diyorum pişmanım. üstelik sir ağdadan başka bir şey de yaptırmadım. tavsiyem imkanın varsa lazer yaptır.

lazer + 1
ağdayla dağıtıp alanı büyütürsün.
sağa sola doğru çıkıyor tüyler ve sir ağda ciltte koyulaşma da yapıyor normalde.

bu riske girme bence. bi kere alınca sürekli almak zorunda kalıcaksın. sarartmayı deneyebilirsin.

Lazer genelde koyu renkli ve sık tüylerde işe yarıyor. Kolda bile önce kontrol gerektiğinden göbeğe olmaz sanki. Senin rahatsız etse bile lazerin görebileceği sıklıkta tüy olma ihtimali çok düşük. İğneli epilasyon deneyebilirsin. Sir ağda koldaki gibi çok pütürlenme yapmıyor ama yine de sıfır etki değil; denenebilir.

Sarart ya boşver ağda ya da lazeri

Tuyler ince ise lazer ise yaramiyor. Hatun kisi isen komple sir yaptirm sir degmedik yer kalmasin ki zebra gibi gezmeyesin

sakın sarartma o tüy sarartıcılar besliyor ve daha kötü yapıyor bi süre sonra uzun uzun iğrenç oluyor.

10 things I hate about you

Dr hitch
Ask doktoru diye cevirmisler
Efsanedir guzeldir
Defalarca izlenir

just go with it
click (romantik sayılır mı tam anlamıyla bilemedim)
50 first dates

bunlar hep adam sandler.

ek olarak çok eskilerden only you var, robert downey jr.'lı, marisa tomei'li.

leap year

friends with benefits

Kim'in Adası.

Kesinlikle tavsiyedir efenim:)
cehe.net

ayakkabın yoksa, belden üstün çıplaksa sana hizmet yok demek.

www.urbandictionary.com

ing. hayır kadın ağlamak yok :p

Bi tarz kıyafet yönetmeliği diyelim. Sen düzgün usturuplu giysilerle gitmezsen, içeri alınmazsın, bizden hizmet göremezsin diyor.

Özellikle yazlık yerleri düşündüğünde anlam kazanacak.

ing; "ayakkabı yok, tshirt yok, servis yok, ne var lan it?"

insan gibi gelin bara. Kumsalda olmamız, oranızı buramızı ağzımıza sokabileceğiniz anlamına gelmiyor demek.

fakire teselli bulmak kolay ondan hep.

parayla saadet olmuyor diyenle, "ama teknoloji çok saçma birşey. mesela 3310 bana yetiyor. diyen" aynı kişi olabilir mi acaba?

eksiduyu.ru

tamamen katılıyorum.

Zengin olmadan bu saadet olayını cevaplamak zor, çevremdeki zenginler çok çalıştığı için huzuru yok kafayı yemişler, çalışmayan zenginlerde paranın kölesi olup kaybetmişler kendilerini..

parayla saadet olmuyor'u en düz haliyle anlarsak yanlış tabi. ama orada kastedilen "sadece parayla saadet olmaz". bu haliyle de doğru.

teknoloji çok saçma bir şey. çakmaktaşından el baltam bana yetiyor.

@m e b 'in duyurusuna verilen cevaplar şok etkisi yarattı bende.

birisi sakıp sabancının şeker hastası olduğu için adana kebap yiyemediğini yazmış. lan sanki rahmetli çok zengin olmasaydı şeker hastası olmicaktı. Aynı zamanda kendisi adana kebap yiyemediği için hayata küsmüştü.. Ama böyle bi durum yok. Ya da sabancının oğlu hastaydı ama zengin olmasaydı hasta olmicak mıydı? falan filan.

o parayı paylasacak kimselerin yoksa hiç bir anlamı yok.

ama yinede parasız olmaktan iyidir tabii ki lan.

Sözüm meclisten dışarı ama eşeğe altın semer vursan eşek gene aynı eşektir.

dünyanın düzeni böyle. mutlu olmanın en önemli ön koşullarından biri para.

ama yaşam kaliten değişince değişik davranan insanlar olmasının bu durumla bir alakası yok. toplumsal sınıflar arasında uçurum olan güzel ülkemizde insanlar ucundan kıyısından bile olsa sosyo-ekonomik açıdan bir üst sınıfa dahil olabilmek için götlerini yırtıyorlar.
(bkz: asgari ücretle çalışıp iphone'la gezen insan)

en başından sağlıksız olan bu sosyo-kültürel durumdan bihaber olup, farkında olmadan içselleştiren kompleksli insanlar(ımız) da "sonunda layık olduğu(!) yere" geldiğinde ne yapacağını şaşırıyor.

Benim, parayla mutlu olunmuyor, sırf parası olduğu için mutlu olan insanların mutluluğu yapay mutluluklar. Bir sürü örneğini de gördüm. En basit az önce arkadaşımla konuştum, aşırı zenginler, evli 3 senedir çocuk istiyor olmuyor, gitmedik doktor, denemedik çare kalmadı. Olmuyor. Mutsuzluğun dibinde yaşıyor.

parayı amaç haline getirenler için o.

@elikası, arkadaşınız zengin olmasaydı yine çocuğu olmayacaktı ve bunun dışında bir de geçim problemi yaşayacaktı. (erkek olduğu varsayımı ile) "ulan hem evimi geçindiremiyorum hem çocuk yapamıyorum sikerim böyle hayatı" diyerek bunalımlar vs. olabilirdi.

paran olması bazı sorunları çözer bazı sorunları çözemez eyvallah ama parasızlığın getirisi nedir bana açıklayın

Zengin bir aileden gelmiyorsun büyük ihtimalle, o yüzden şu anda yeni edindiğin imkanlar seni çok mutlu ediyor. Yalnız bunlar hali hazırda sürekli sen de olsaydı süper bir mutluluk duymazdın. İnsan takacak şey bulur...

@ t joe arkadaşım kadın, mutsuzluğunun tek sebebi çocuk değil, en kötü tüp bebek yapar aşar o sorunu, mutsuzluğu önceden beri var, şu anki mevcut sorun çocuk. Zenginliğin, paranın, varlığın mutluluk getirmeyeceğini yaşayarak da gördüm. Maddi olarak belirli bir yere ulaşmayı hedeflemiş bir insansa karşındaki, parayı bulana kadar hep değer vermişse paraya, muhtemelen para onu mutlu eder. Bir süreliğine tabii, mutluluğu paraya bağlıysa kısa bir zaman sonra yine mutsuzluğu bulur o insan. Ben parasızlığın bir getirisi var demedim, mutluluğu paraya bağlayamazsın dedim. Parasız olan insanların hepsinin mutsuzluktan ölüyor olması lazımdı o zaman.

Bir arkadaşım Karadenizli bir kızla evlendi. Sırf 10000 TL civarı nişan bohçası, ona yakın da bir gelin bohçası tuttu. Kuzenine gömlek, bununa saat, şununa parfüm almadan vermediler kızı. Ama başka bir kız arkadaşım da Doğulu bir kişi ile evlendi. Kayınvalide düğünden önce "Ama az takı ile nasıl düğün yapılır ki, rezil oluruz elaleme" dediler. Kızcağız bir kuyumcu ile anlaştı, bir gecelik mücevher kiraladı bir ton düğün için. Takısız düğün olunca düğüne gelen hemşehriler arkalarından konuşuyormuş "Fakirler herhalde bunlar" diye. Kayserili bir arkadaşım 10 sene kadar İstanbul'da yaşadıktan sonra memleketine döndü. Sapsade hatun şıkır şıkır gelince şaşırdık, "Kayserililerin olayı bu. Orada buradaki gibi giyinsem yolda 40 kişi "Neyin var, solgunsun" diye durduruyor Oradakiler parayı harcayacak yer bulamadığı için kendilerine harcıyorlar" dedi. Bunlar benim bildiğim örnekler ama karıştırsak memleketimin dört tarafından böyle şeyler buluruz bence. Sadece Karadeniz'e özgü bir durum olduğunu sanmıyorum. Gösteriş tüm illerimizde yaygın.

Standart sünni türk kültürünün etkisi. Pek fark etmiyor nereli olduğu. Fark ettiği yerelere baktığında ise hep sünni türk etkisini kıracak bir dış etken varlığı dikkat çekiyor.

sünnilik ile ne ilgisi varsa artık...


karadenizliyim, o kadar da düğünümüz oldu, o kadar da düğüne gittik ben bir kez olsun aşiret düğünlerinde yapıldığı gibi sahnelere tanıklık etmedim. kuzenlerimden, akrabalarımdan her kim evlendiyse gayet sade bir düğünle evlendiler. tabii ki geleneksel olarak gelini odadan çıkarma parası, görümlük parası, gelinin eş-dostuna kıyafet alınma süreci de vardı. ancak bunlar zaten her bölgemizde yok mu?

Karadenizlilikten ziyade kişisel ailesel bi durum. kimi aileler istek işini abartabiliyor. Karadenizli olup abartısız düğün, takı, isteklerle evlenen bildiğim de var, Bursalı olup bokunu çıkaran da. Bizde böyle diye direttilermi karşı tarafa yapacak bişey kalmıyor.

Evet. Genelde damat zengin olsun istenir ya bunlar gelinin de zengin olmasını ister. Paranın gözü çıksın.

Çalıştığım yerde bi arkadaşım 2 yaşındaki bebeğini hastane ihmali yüzünden kaybetti. "Böyle bi olay yaşarsam destek olabilecek biri mi?" Sorusunun cevabı etkili oldu bende. Biraz saçma ama gerçekten kaderde hayatın en dibini görmek varsa, o cehennemde beraber yaşayabileceğin biri mi, bunu düşünmek lazım sanırım.

Uzun biraz ama ozet gecmeye calismistim zamaninda:

eksisozluk.com

cilli olmasi en onemli etkenlerden biriydi.

İyi niyeti, nezaketi, fikirleri, cinselliği, boyu ve kilosu. Hepsi de çok önemli. Biri eksik olursa sevgilim olamaz.

sanatla ilgilenmesi ve entellektüel birikimi bence en önemli kriter. güzellik çirkinlik geçici şeyler.

gülüşleri

@chieko yazmak için girdiğim şeyi ifade edemeyeceğim şekilde, iyi, net anlatmış.

İnsan dürüst olabilir, kolay bir şey. Yakışıklılık/güzellik hem göreceli hem opsiyonel değil çoğunlukla, eğlenceli olmak da zor değil. Alışkanlıklar, tavırlar değiştirilebilir. Çoğu mühim bunların ama zamanla, uyumla halledilebilir şeyler. Zor zamanalrda, dibe vurmuşken bir insanın yanında olabilmesi, vicdan rahatlatmak için değil ama gerçekten senle güçlükleri kolaymış gibi yaşayabilmesi çok önemli.
İlk tercihim kesinlikle bu olur. Bunu yapan adam seviyordur da zaten, diğer çoğu şık tiklenmiş oluyor otomatikman.

Zamanında şöyle yazmışım, kopyala-yapıştır yapayım, çok az da modifiye edeyim.

İlk baktığım şey insan olup olmadığı. Ama bu da "Adama bakarım adam mı diye" gibi değil. Biraz kelimelere dökmesi zor olan bir şey, insancıl diyebiliriz sanırım. Merhamet sahibi mi, nazik mi, duygularını rahatlıkla paylaşabiliyor mu, başka insanlar için sorumluluk alabiliyor mu, hümanist mi; bu gibi şeylere bakıyorum. Bu da erkek olduğunu unutsun demek değil. Cinsiyetiminizin getirilerini yaşayalım sonuna kadar, ben kadın gibi hissedeyim ve o da erkekliğini hissetsin benimleyken sonuna kadar. Ama her şeyden önce insan olsun olabildiğince. Bana iyi, garsona kötü davranmasın. Mütevazi olsun. Hem olduğu insana hem de olduğu erkeğe hayran olayım.

Eğitim konusunda da etiketinden ziyade kurduğu cümleler dikkatimi çeker. İki kelimeyi bir araya getiremeyen bir insanla hayatta birlikte olamam. Cümlelerini kafamda düzeltmekten karşımdakine dikkatimi veremem.

Bazı kusurları mutlaka olsun, robotluk derecesinde mükemmel olmasın; hatalarıyla sevmek isterim ben karşımdakini. Hatta o kusurlar daha da insana özgü geldiği için çok da hoşlanabilirim. Kusur derken de "Çok çapkın" gibi ilişki bitirici kişilik özellikleri değil de "Çok sakar", "Heyecanlanınca parmakları titriyor", "Şeftaliyi tutamaz, huylanır" gibi şeyler veya belki biraz daha fazlası olabilir. Birbirimizi rahat okuyabilelim, kapalı kutu olmasın; içi dışı bir olsun. Merak edecek veya ettirecek şeylerimiz olmasın. Kişiliği olsun, o kişiliğin dışına çıkmakta zorlansın. Onu tanımlayabileceğim sıfatları olsun. Örneğin, biri "kararlı" dediğinde aklıma ilk o gelsin. Başka sıfatlar da olabilir. Kendi kişiliğini kabullenmiş olsun, kompleks sahibi olmasın. Yanında rahat olayım, kendimi olduğum gibi açtığımda o da olduğu gibi açsın. Her yanımızdan doğallık aksın. Mutlu da olabilir, mutsuz da ama ikisini de yaşamayı bilsin. Bir de ten uyumumuz olsun.

Para kazanmasa da olur ama çalışma ona batan bir şey olmasın. İşini keyifle yapsın.

Bir şeye hiç gelemiyorum, o da sinirlilik. Yüksek ses beni çok korkutur ve birinin sesi haklı veya haksız yükseldiğinde titremeye başlarım. Bu da kronik veya sık olan bir şeyse o insanın yüzüne bakamam. Bu sevgili değil, her insan için geçerli.

Bunlar yüzünden o.

Rahat olması. Ufak tefek şeylere takıp hayatımızı dar etmesin, espri kaldırsın ve şu hayatta birbirimizin yanında olduğumuzu bilelim. Ben onun tarafında olayım; o da beni desteklesin. Ohhh yazarken bile huzur doldum be!

İyi yemek ve masaj yapması.

memelerinin büyük olması.

"neden o" sorusuna cevap veremeyecek karmaşıklığı vermesi.

Biçimli vücut, güzel popo, düzgün bir zeka ve düzgün karakter. Bundan başka bişey aramıyorum. Bi kere bulur gibi oldum, elimden kaçtı. Uzun bacaklı ama gerizekalı kızların arasından sıyrılmasına sebep olan şey de bana değer vermesi ve birlikte sıkılmadan sohbet edebilmemizdi. Bi daha da denk gelmez.

Öğretmenin kadını erkeği olmaz; iyisi kötüsü olur. ''Ayyy ben kadınlarla hiç çalışamıyorum'' serzenişini de ''Benim zaten kankalarım hep erkek'' yazışına benzetiyorum.

öğretmen seksiyse daha dikkat ediyorsun.

benim not ortalamam 3.93, okul hep myfirstsexteacher doluydu :(

belki. şöyle ki 4 aydır pilates yapıyorum. hep kaytarıyoruz 3 yapıyosak 3 kaytarıyoruz dikkat etmiyoruz falan. neyse akşam bi erkek üye de derse girdi. kimse kaytarmadı dersi kaynatmadı ve düzgün bir şekilde tüm hareketleri yaptı. :) tam da üstüne siz sorunca bence etkisi var karşı cinsin öğrenmede. :)

işyerindeki kadın-kadın gerginliği cinsiyetten çok bir içgüdüsel rekabetten ötürü olabilir. hani şu ortama güzel bir kadın girdiğinde diğer tüm kadınların onu öncelikli farketmesi, derinlemesine analiz etmesi vs.

"ortamdaki 1 kadın ortamdaki erkekleri dizginler" kuralından yola çıkarak, erkeklerin yanında bir kadın olduğunda davranışlarına ve sözlerine daha çok dikkat etmeleri gerektiğini, bunun da beyin kapasitelerinin bir bölümünü buna ayırmaları gerektirmesinden ötürü performansları düşer diyorum.

hele bir de cinsel beğeni varsa oy oy. kalan kapasitenin bir kısmı da fantezilere gider. zaten cücük kadar beyin.

@screamshot biraz abartmış ama güldüm harbi :D


o söylediğin şeyler sürekli olan bir şey değil. yani 5 saatlik özel derste belki bir 20-30 dakika toplamda akıl kayması falan olur onun dısında bence cok etkilemez. yani benim gibi bir abaza bile matematik özel dersi alırken (eve gelen hoca afedersin gerçekten taş gibiydi) 6 saat süren derste sadece 1-2 kere kesiyordum veya hayal kuruyordum onun dısında derse konsantreydim yani. bence abartmamak lazım.

Az önce düşündüm, hocalarimi bi goz onune getirdim (lise son ogrencisiyim öğretmen degerlendirme konusunda sıcak kanım :) ) en ufak bir alaka bile kuramadim cinsiyet arasında. Daha duzenli, daha istekli, daha hizli, daha pratik, daha bilgili, daha sevecen, daha samimi... Yok hicbirinde fark etmedi.

beni cok net pozitifetkiliyor cekici karsi cins anlatiyorsa cok daha dikkat kesiliyorum, diger arkadaslar neden öyle düsünmüyor sok oluyorum hatta.

karşı cins olmasından ziyade güzel olması etkiler. mesela bugün vladimir kızı natalya'nın sınavı oldu. kadın 32-33 yaşında hem de doçent. normalde çok zorlamazdım kendimi ama hocaya mahcup olmayayım diye özene bezene hazırlandım. yüzü gülüyor kadının. soru sorduğu zaman yanıtlarken kolay hatırlamadığım kelimeleri daha hızlı hatırladığımı farkettim. bende hocaya karşı karizmam çizilmesin düşüncesi oluşuyor nedense :)

silsile sana hak veriyorum ama oturmayan bir şeyler var.

konu kadının seksi, güzel oluşu da değil ki. bir kadın bir kadından ders alıyorken erkek ile olduğundan daha fazla geriliyor ve konuyu anlayamıyor. ve bu bir çok defa böyle oluyor. dolayısıyla buradan kadın hocaların kötü anlattığı sonucunu değil başka bir sonuç çıkartmamız gerektiğini düşündüm.

how a teacher's gender affects boy and girls diye bir makale buldum ama bet ingilizcem ile fazla ileri gidemiyorum.

ilişkiden önce birkaç damla gresyağı damlatın tenasül uzuvlarınıza.

@let the game begin
gres yağı için sözlük'te yazılanları okudum, pek güvenemedim :(

@jugador
önerilerinizi eczaneden temin edebilir miyim? nerede bulunurlar?

durex play o durex urunun adı. su bazlı lubrikantlar kullanın. eczane, buyuk market, watson gibi yerlerde var.

anlayamadığım bir şekilde çoğunluk sadece jel v.b. önermiş lakin bir kadın olarak naçizane tavsiyem, bir jinekolağa gitmenizdir. yara,enfeksiyon v.b. olabilir.

durex play'e +1 diyorum ben de. su bazlı mucize ürün. Normaldir, bir kaç seferden sonra tahrik olma eşikleri yükseldiği için "ıslanma" konusunda sorun çıkabiliyor.

yav demin de yazdım gönderemedim galba, bir daha cevaplıyom.
Bir jinekoloğa görünmeli, enfeksiyon (bakteri ya da mantar ve dahi muhtemelen ikisi birden) olabilr. Tedavi sırasında ilişkiye girilmeyeceği gibi bazı durumalrda tekrarlaması için er kişinin de tedavi olması gerekmektedir. Bunun dışıdna "ilişkiye girememek" lübrikasyon/ıslanma eksikliği nedeni olabilir. Belki "üçüncüyü" ertesi güne bırakmanız gerekbilir. ONun da vücudunu daha iyi dinlemesi/anlaması gerekmektedir. "Ne kadar istesek de" giremiyoruz demek, yeterince sıvı olmadığı, yani psikolojik olarak istese de fiziksel olarak istemediği anlamına gelebilir. Bunun dışında genel olarak her zaman ya da en azından çoğu zaman bir tür lübrikant kullanmak mantar/bakteri enfeksiyonlarını azaltmada işe yarayabilir.

Jinekoloğa gitmesine gerek yok. Üçüncü seferde herkesin canı yanar, normal. Bunların sürtünen organlar olduğunu unutmayın. Prezervatif kullanmak işinizi kolaylaştırır. Kullanmayı seviyorsanız naçizane tavsiyem ilişkiden önce penisinizi yıkayın. Pis olduğundan değil tabii ama organlardaki terlemeler tahrişe neden olabilir.

Yani illa üçe gideceğim diyorsanız ve prezervatif kullanmak istemiyorsanız yıkanmış penis + jel

5 sene sonra nerde buldun oglum bu soruyu. cozmuslerdir herhalde 5 senede :D

Hafiften Vajinismus da olabilir.

Enfeksiyonlar da kuruluk yapar +1

Edit : 5 sene onceki soruymus hortlatilmis sorun kalmamistir herhalde :/

simdi onlar 34 yasinda :D