Yiruma - Kiss The Rain (daha çok River Flows In You ile biliniyor ama bence Kiss The Rain daha hoş)

evgeny grinko- valse

(git: youtu.be)

(git: youtu.be)

En sevdiklerim.

Al sana en bilinmeyeninden muhteşem bir eser. Bu adamın diğer şarkılarına da bak.
youtu.be

www.youtube.com evgeny khmara - element

Tigran Hamasyan şüphesiz

Parça ismi: Drip
İkinci eser: Kars1

ludovico einaudi - the earth prelude
niklas paschburg - tuur mang welten
george davidson - mariage d'amour

Ólafur Arnalds - www.youtube.com

Philip Glass +1
Joep Beving
Maria Joao Pires
Stimming

Erik Satie +1

Bu cevap için giriş yaptım.
(bkz: deli vahit)

erik satie

@kumandanım şimdiden favorim oldu. Aydınlandım. İçimdeki sanat aşkı körüklendi. Çok müteşekkirim.

yemedik.

Goodz+1

Yıllar evvel suriyeden bi akrabam getirmişti. Hafif ısıtıp yemiştik ben çok beğenmiştim.

Yedim (Dubai'de yemiştim), berbattı bence. Hem kalite olarak, hem lezzet olarak bizimkiler bin basar.

Vejetaryenken cok yemistim Suriye ve Lübnan baklavalarini. Cok üst düzey tatli yapiliyor Lübnan´da, zaten mutfaklari da cok iyidir, siz kotusunu yemissinizdir.

En son Israil ve Filistin´de yedim, yine bizimkilerden cok daha iyi malzeme kullandiklarini gordum. Zaten Israil´deki fistik bizimkilerden cok daha lezzetli, bagimlilik yapan bir sey. Türkiye´de de iyi yapan yerler var ama sayilari cok cok az.

Yedim, güzel degildi. Ama bu bir genelleme oluşturmaz. En az 5 günlüktü benim yediğim.

Bizim baklavalar araplarinkine tur bindirir kesinlikle. Ayni sey doner falan icin de gecerli, araplarin yaptigi seyleri yiyip bizimkinde iyi dedigim hicbir sey olmadi.

Ama ikisini de bilmeyen birine yedirsen araplarinkini de begenebilir. Agiz tadi, aliskanlik meselesi.

Farklı zamanlarda çokça yeme fırsatım oldu.
Bana hepsinin tadı aynı gelmişti nerede yesem hep aynı ağır tat vardı.

twitter.com

fıstığın hası ve kökleri levant*-halep hattında olduğu için şüphesiz en iyisi oralarda. lübnan mesela. hem zaten bunlar arap değil, levant halkı.

Yemedim ama suudlar, körfez ülkeleri Arapları ve suriyeliler hem İstanbul'da hem de Mersin/Adana'da tatlıcıdan çıkmıyor, kilo kilo tatlı alıyorlar sürekli. Demek ki bizimkiler daha iyi :)

Suriye, lübnan baklavaları tatlıları ve yemekleri bizim baklavalarımızı cebinden çıkarır zaten baklavanın ve Türk mutfağının orjinali Araplara ait. Baklava, künefe, kadayıf, burma vs. Şerbetli tatlılar hepsi aslen Arap işi ve hakikisi bizimkilerden çok daha güzel. İstanbul'da salloura ve senyora dan denenebilir.

Ürdün'de yedim, mükemmeldi.

Misir, suudi baklavasi vs kesinlikle sevmiyorum ama suriye, lübnan, ürdün tatlilari cok iyi.

Ben de bir iki yerde yedim. Türkiye'deki kaliteli bir baklavanın yanına yaklaşamaz.

www.thespruceeats.com

şu tarifi bulabildiğim en kaliteli malzemelerle yapıyorum. oluyor.

sarelle.

sarelle son zamanlarda cok bozmus ama yine de daha iyisi yok

fiskobirlik - NUGA

Palm yağı insan sağlığına diğer yağlardan daha fazla zararlı değil. Palm yağının üretim biçimi çevreye zararlı, o hasssiyetle başlamıştı palm yağını tüketmeme şeyi ama sonra bilgi kirliliği doldu.

Ben Nutella diyeceğim. Şu an evde Fiskobirlik nuga var ve hiç sevmedim :/ Torku daha iyiydi Fiskobirlik'ten.

Milka en iyisi ama iki kat pahalı.

Nutella tabii ki

çokokrem

Sarelle, torku, nuga hepsini denedim. Nutellaya geri dondum, zevk meselesi tabi.

Epeydir krem çikolata yemiyorum, değiştiyse bilmem ama Sarelle.

Nutella'da hala palm yağı var. %90'ını yağ oluşturuyormuş gibi bir tadı var zaten.
içerik: www.nutella.com
ve
bu da Palm yağı kısmını da içeren SSS: www.nutella.com


Sarelle>Çokokrem>Nutella>Torku

Benim sıralamam.

Torku banada şeker oranı normal ve lezzeti güzel.
Eskiden doldurma olarak alıyorduk diye hatırlıyorum hayal meyal o lezzeti bulamıyorum gerçi

Ben sarelle diyorum, yerli girişim düzgün iş yapıyorlar.

Bunlar dışında Tadıbu yu tavsiye ederim.

Torku yiyeceğime çamur yerim. Torku geri kalanlardan en kötüsünün getir götürünü bile yapamaz.

Diğer üçü ile sarelle'yi kesinlikle ayırmak lazım. Arada inanılmaz fark var, özellikle şekersizi çok iyi.

Fiskobirlik nuga
Gürsoy

Nutellanın üstüne tanımıyorum.

Raf ömrü var dolan çöpe gidiyor, mahalle esnafınınki gibi aşırı bayat olmaz ama en fazla biraz bayatlamaya başlamış mı bu ya olur.

aslinda bu tarz cafeler su siralarda paket servisle cosuyor o yuzden cok da bayat urun olmaz gibi, bir cok yer cilginlar gibi pakete calisiyor, cok dag basi biir sube degilse sorun olmaz bence

Mado'dan bişey almamda. Bu tarz yerler pandemi döneminde satış ortalamasına göre üretiyorlar. Evet belki günlük ürüne denk gitmeyebilirsiniz.

mado protestosu nedeniyle kesinlikle almayınız. mahalle dondurmacısı en iyisi :-)

mado franchise. her şube bir değil, ne protestosu

Alınır.Birkaç kere almıştım tazeydi ama fotoğraftaki pastadan farklı pasta gönderiyorlar.Bende öyle olmuştu.

bunu ben de baya merak ediyorum. linkedin sık sorulanlarda da bu duruma cevap bulamamıştım.

küçük bir uyarı: kendinizi private moda alsanız bile çalıştığınız şirket bilgisi baktığınız kişiye gidiyor. (x şirketinde çalışan biri diyor.)

ben gizliyorum sonrasinda bakiyorum ardindan profili aciyorum. benim girdigimi gormuyorlar.

@makarna, onu secebiliyorsun gizledigin yerden. hic gitmemeye de ayarlayabiliyorsun.

Gizliyken baktıkların, gizlemeyi sonlandırdığında onlara baktıklarını anlamıyor. Kesin bilgi.

Keşke ben de bilseydim.İlk üye olduğum zamanlar herkesin profiline bakmıştım sazan gibi.
Gizledikten sonra bakın.

ya bende bu sorundan muzdaribim de bende cevap dönem dönem değişiyor. bi ara eti burçak fıstık ezmeli kremalı diyebilirdim. bi ara mesela haylayf gibiydi. bazen yeşil paket doritos bu hissi veriyor. ama hepsini bir süre tüketince herhalde doyuyorum, unutuyorum yememeye başlıyorum :D

Eti Form mısır ve pirinç patlağı

biskremi çok seviyorum ben

Ülker Çikolatalı Gofret
Cino

eti ahenk sutlu cikolata ya da eti ahenk cikolatali gofret
tadelle (klasik olan kirmizi paket)

4 senedir Yunanistan'da yasiyorum ve ozledigim tek sey Tadelle oluyor. onu da nihayet buldum getiren bir yer (tanesi 1 euro olsa da)

Geldigim zaman tadelle stoklayip gidiyorum. Laviva bir de. Cizivic de severim. ustteki yazinca aklima geldi bak Haylayf da guzel. Biskrem'i de severim.

onun disinda sunu soyleyebilirim ki Turkiye abur cubur cenneti burda cok az cesit var. ama rulokat papadapoulos caprice'in eline su dokemez...

Turkiye abur cubur cenneti +1 , kalitesini suyunu buyunu bilmem ama cok cesit var.

benim favorim haylayf ve negro

Eti cin
Eti puf

eti bidolu, bayılıyorum.

Tadellanın gofreti.Yeni keşfettim tadı güzel ve baymıyor.

Turkiye abur cuburlari harika, les oldugu nerden cikti:/
Abur cubur denilen sey zaten dogasi geregi icerigi bktan oldugu icin zaten bu sifati almis bir sey.
Eti brownie (eski tip ve visnelisi)
Eti burcak
Ustu cikolata kapli eti burcak
Gofrik (fistikli)
Kucuk eti cin (portakalli)


Tek urun sececek olsam eti brownie derim

Artık tüketmiyorum ama tatlı olarak en güzeli Rulokat ve Çokonat bence. Tuzlu da paprikalı Pringles. Bunu hala bayılarak yiyorum.

tadelle diyorum.

Tadelle +1, negro da çok güzel.

tatli halley,
tuzlu cizi,
biskuvi olarakta biskrem secerdim.

Rulokat
Çifte kavrulmuş petit beurre (Eti olma şartı var)

doritos nachos.
bonus: browni intense.

(gerçi bunlar türkiye'ye özgü sayılmaz ama tam bilemedim)

Kimse yazmamış, cevizli sucuk tabii ki buram buram türkiye kokuyor ne brownisi nachosu.
Ayçekirdeği, kuru kayısı, çizmeci time rulokat, eskiden abc bisküvisi vardı bi de o.

Almanya da pek biskuvi olayi yok galiba, guzel olanlarda italyandi.

Paketini görünce aldiklarim,
Ulker cikolatali gofret
Antep fıstıklı cikolata
Burcak

Çokomilk

Ülker'in tükettiğim tek ürünü: Coco Star
Eti hoşbeş çikolatalı gofret var. Her markete gittiğimde 8 tane alırım.

Bu ikisi favorim. İkisinden yalnız birini alabilecek olsam coco star alırım.

Torku tam çikolatam
Biscolata pia
Eti karam
Gofrik fıstıklı

encrypted-tbn0.gstatic.com

eti tutku

aga yurtdisinda bildigimiz biskuvi yok aq ya.
hakikaten abur cuburda cok iyiyiz.

rulokat
cokonat
nestle damak
eti sultani
eti hosbes visnelisi muthistir
eti kakaolu
ulker antep fistikli cikolata

bunlar muthistir.

Turkiye'nin abur cuburlarinin eline kimse su dokemez.

Kahve icin:
Tek urun: Eti Karam
Ikinci alternatif: Eti Hosbes
Ucuncu alternatif: Eti tutku.

Diger nefis aburlar:
Eti Puf (pofidik sipsirin bisey)
Eti Pop Kek (cikolatalisindan)

- eti cin (orijinal portakalli)
- ulker cikolatali gofret, olmadigi yerde cokonat
- ulker biskrem
- ulker cizi
- ulker dankek
- eti negro

bunlarin hepsini abd'de aliyorum. gofretin 36'li karton olarak amazon'dan alip is yerinde dagittigim oldu. millet bayiliyor bizim markalara.

olala sufle

burada Türk marketinden 6li pakette alip, kendim yapmis gibi davraniyorum.
suflegirl

güzel cikolatalarimiz var ama bizdeki cesitliligi özellikle bisküvi konusunda yurtdisinda görmedim.

Bu işin temeli perspektif çalışmasıdır. O da en kolay ve doğru şekilde kurşun kalem ile çalışılır. İşin matematiğini öğrendikten sonra istediğiniz boya ile istediğiniz tarzda çalışabilirsiniz.
Resim çalışmayı istemek ne demek onu anlamadım ama herhangi bir boya ile soyut resim yaparak, boyalara, kağıda veya tuvale alışabilirsiniz başlangıç olarak.

"Resim çalışmayı istemek" = yetenekli mi değil mi bilmeden sadece içini boyalarla kağıda mânâlı bir biçimde dökebilmeyi öğrenmek istemek. Hiç değilse bu konuda ne durumda olduğunu görebilecek bir süreç geçirmek yani.

Şimdi anladım. Kağıda çizdiğiniz şeylerde mana olacaksa perspektif çalışmanız şart zaten.

Problem şu, çalışacak arkadaş karakalemi sevmiyor, hoşlanmıyor ve beceremiyorum diyor. Fakat kendisinin çok fazla ayrıntıcı ve mükemmeliyetçi olduğunu da ben çok iyi biliyorum. Belki de hiç çalışmasa daha iyidir, yani karakalemden önce mesela suluboya veya ne bileyim başka bir teknik kullanmasına izin yoksa demek istiyorum.

Karakalemle başlanması gerekiyor.Çizgileri ,perspektifi halletmeden diğer boya çeşitlerine geçilmesi doğru değil.

hobi amaçlıysa gerçekten neden sevmediği karakalemle uğraşsın ki.
ben çok uzun süre güzel sanatlar çizim eğitimi aldım, sonra ara verdim tekrar yağlı boya çalıştım. ikisi de bambaşka şeyler; ama şunu çok net söyleyebilirim ki fırça tutmak ile kalem arasında çok fark var. ben kursa başlamadan evvel iyi çizerim diyordum; ama kalem tutmayı çizgi çizmeyi en baştan öğrendim yıllarca yanlış çiziyormuşum. ölçü alma ve eğim, perspektif en zor ama en temel şeyler tabi ki ama hobi amaçlı yağlı boya çalışacaksa bence hiç gerek yok. zaten yağlı boya öncesi örneğin seçtiğiniz parçayı tuvale grafit ile aktarılır burada hiç çizim yeteneğine gerek yoktur.
yağlıboyada renk bilgisi- fırça teknikleri- ışık temel bilgileri kesinlikle gereklidir. bunun için de online eğitim alınabilir.
sulu boya mesela kolay sanılabilir; ama gerçekten çok hızlı çalışılması gereken yağlı boyanın tam tersi teknikleri içerisinde barındırır.
akrilik evde yeni başlayanlara daha uygundur. bir çok yüzeye rahatlıkla uygulanır hem de su bazlı olduğundan temizlemesi de kolaydır. bence suluboyadan daha kolaydır, hatalarınızı kapatabilirsiniz vs.

karakalem bilmeden resim yapmak alfabeyi bilmeden kitap yazmak istemek gibi bir şey. eğitimciyim her türlü sorunuz için bana yazabilirsiniz.

Tamamen hobi amaçlı. Okuldaki hocası da amatör ressammış, bugün vefat etmiş hocası, kendisi de bir arayış içindeymiş, hocasını yaşamaya devam etmek ve sadece içini dökebilmek istiyormuş. Kendi yaptıklarını hiç beğenmiyor. Bence depresyonda, kaçıp saklanacak delik arıyor.

Doyumsuzluk, amaçsızlık vs. her şey olabilir.
Mesela Freud sevgi ve çalışma yoluyla mutluluk aramamız gerektiğini öneriyor.Ben mutlu olup olmadığıma odaklanmadan yaşıyorum ve iyi hissediyorum.
Herkes için geçerli bir mutluluk reçetesi yoktur ayrıca.Durumunuzu bilmeden yorum yapmak zor.

neden mutlu olamıyorsun? anam dünyanın en zor sorusu bu be. yapmaktan keyif aldığın şeylere odaklan diyim de bari bi cevap olsun.

schopenhauer hayatın atlatılması gereken bişey olduğunu söyler, okuduğumdan beri hiç unutmam bu sözü yıllardır :)

değişiklik olmadığı için.
hayata farklı bir alışkanlık katınca onunla birlikte yeni hedefler planlar geliyor. bir kısmını gerçekleştirip mutlu oluyor veya gerçekleştirmeye çalışıp duruyorsunuz.
eğer stabil, rahat, konforlu, sınırlı bi hayat yaşıyorsanız mutluluk gelmez. sürekli bozmanız gerek, bozdukça yeniden (ve mümkünse daha iyisini) yaparak mutlu olacaksınız. bunu hayatınızdaki her detaya uygulayabilirsiniz. arkadaşlarınız, eviniz, hobileriniz, uyuduğunuz yastık, yediğiniz yemekler, fiziksel görüntünüz, okuduğunuz kitaplar vs vs.

cevabım: atalet. ve olduğunuz yerde durmayı tercih ettiğiniz için.

geçen yıl 2 milyon insan sanki ortaçağdaymışız gibi gripvari bir hastalık yüzünden öldü.
bak ÖLDÜ diyorum ÖLDÜ. hayatta kaldığımıza neden şükretmeye gayret etmiyoruz?
bu zamanda kimse zaten adamakıllı mutlu olamaz. uzun bir süre olmayacak da.

Maalesef bu durum bende de var. Asla kendimi mutlu hissetmiyorum yada yaptığım şeyler beni mutlu etmiyor. Sanki asla mutlu olamayacakmışım gibi düşünüyorum :) alıştım ya böyle gidiyor işte... Belki bir gün biri denk gelir hey dur bakalım artık mutlu olmalısın bunun için sana rehberlik edeceğim der o zaman mutlu olmak için adım atarım :D :D tabi bu bir şakaydı kimse senin mutluluğun için ekstra çaba sarf etmez :)

Varoluşsal sıkıntılara hoşgeldin. Arada gelir, geçiyor merak etme.

günümüzde gerçekten mutlu olabilmek çok zor. ya mutsuzluğu kabullenip geçici hazlarla (beş duyusal hazlar, kısa vadeli hedefler) yetineceksiniz, ya da kendinize bir yaşama amacı bulacaksınız. hayatın bir anlamı yok, bu anlamı öznel olarak sizin, kendiniz için bulmanız gerekiyor.

eczaneden, reçetesiz. haftada 2-3 gün kullan ketoral sonrası normal şampuanını kullanmaya devam.

etkisini pek göremedim. onun yerine head&shoulders clinical strength öneririm.

Ben de pek faydasını görmedim.

Ben fazlasıyla etkisini gördüm diyebilirim. Ne için kullanacağınıza bağlı tabii ki. Hekime danışırsanız daha iyi bilgilendirebilir kullanımı açısından.

+1 clinical strength dışında hiçbir şey işe yaramaz.

Futura italic bold.

4 gün 3-5 binden başlar tabi bu çok asgari şartlarda olacaktır, takım kiralama, günde 1 saat ders, şehirde konaklama vs gibi düşünmeli. 4 günde başlangıç düzeyinde kayılır genellikle. akıldaki soruların cevapları için: www.skiciyiz.biz

Kartepe’ye gittiğimde hemen pistin orada bir hoca vardı 45 dk lık bir süre ile öğretiyordu.300 lira vermiştim.Hiç bilmeyen biri olarak en azından kayabilmiştim.

Herşeyi kiralayın bence, satın almayın

Roket, epeydir gitmedim ama her şeyi kirala. İstersen kıyafetini kendin al. Başta ucuza başlamak için sadece salopet alsan bile olabilir.
Kayak daha kolaydır. Günlük kiralar büyük paralar değil.
Kalemler şöyle,
Kayak, bot, kıyafet kirası
Hoca
Konaklama
Teleski/telesiyej ücreti
Bazen bu konaklamaya dahil olur.

Kayak için 2 saatte düşmeden acemi pistinde boydan boya kayacak hale gelirsin. Yorar başta ama gerçekten coknguzeldir.

aklıma geldikçe yazıyorum :)
günübirlik turlar ile başlama, çok yorucu oluyor. bir ya da iki gece kalacağın bir zaman ayarlarsan çok iyi olur. mümkünse bu işi haftaiçi yap. ciddi bir kalabalık, yukarı çıkmak için can sıkan bir yoğunluk olabilir.ben uludağ da, beceren tarafında osman yüce nin pistinde öğrenmiştim (yanlış hatırlamıyorsam) fakat hocalar her yerde rahatça öğretir. aklına şunu yerleştir, kayakta bacakların ayrılmaz :)

Ben uludağ'da bilen arkadaşlarımdan 1 saatte öğrenip ilk gün kar sapanı tekniğiyle, ikinci gün büyük slalom, küçük slalom tekniğiyle kayıp ikinci günün ortalarında cehennem pistinden aşağı inmiştim.

Bacaklar güçlüyse, azıcık da gözü karaysan 1 güne çözersin. Yalnız bir kaç gün sonra bol kara girip öyle bir düştüm ki bir yerim kırıldı mı diye değil, nerelerim kırıldı acaba diye sağımı solumu yoklamıştım. Bilen birisinden ders alıp neler yapılmamalı konusunda nasihatleri iyice dinlenmeli.

Takım kiralarken wax yapalım bla bla diyenlere para kaptırma, zaten acemisin hiç gerek yok, sürat rekoru kırmayacaksın.

Teleski civarlarında kayma, yerler takır takır buz oluyor bir acemi için kontrolü oldukça zor ve yön vermesi zor olduğundan çıkış yapanlara veya direklere toslama ihtimali büyük.

Ders alırken de bireysel değil, grup şeklinde alırsanız çok daha ucuza gelir, sonuna kadar pazarlık edin, her yer hoca dolu.

Güncel fiyatlar nedir bilmiyorum ama illa uludağ'da otel bulmaya gerek yok bence. Aşağıda 5'te biri fiyatına kalıp araç varsa günübirlik çıkıp inebilirsiniz. Teleferik çalışıyor mudur güncel bilgiyi alırsanız araç olmadan da çıkabilirsiniz.

kayağı bilmem ama snowboardu öğrenmenin tek yolu götü kırmaktır.
ciddiyim.
o göt kırılacak ki bidaha düşmemek için beynin %100'ünü kullanabilesin.

Yaşadığınız yere ve hayat tarzına göre değişir. Ben mesela kesinlikle almam çünkü dağa bayıra hele soğuk havada 2 yılda 1 falan çıkıyorum, şehir içi giyerim desem hava artık bu kadar soğumuyor.

kesinlikle değer. çoğu ülkenin özel kuvvetlerinin giydiği markadır lowa.

Değmez. Bizim bi watertight model isimli markamız vardı o şahanedir bundan hiçbir farkının olmadığından eminim.

Erkeklere bu botları yakıştırmıyorum.Zevk meselesi dedikleri gibi.Ama sağlam görünüyor.

Faaliyet için kullanmayacaksanız gereksiz pahalı.

doğmamış bebeğe don biçmek (olumsuz yönde)

İnsanın ilkel hayatta kalma içgüdüsü, sürekli kötü bir şey olacak kaygısı ve her an tetikte olmanın getirdiği gerginlik.

insanoğlu yıllardır bu temel içgüdüyü bu zamana kadar taşıyor ve hayatı tehdit eden unsurlar(yırtıcı saldırısı, mevsim şartları vb..) ortadan kalkmış olmasına rağmen yerine gereksiz şeyleri koyarak bu içgüdüyü devam ettiriyor.

anksiyete bir hastalıktır. çok kötü bir hastalık hem de. insanın hayat kalitesini sıfıra düşürür. şimdi insanların bahsettiği anksiyete bu anlattığım değildir. ufak tefek moral bozukluğudur. anksiyete şiddetine göre ilaç tedavisi ve psikoterapi gerektirir.

öf. berbat bir şey. kelimelerle anlatmak gerçekten çok zor. ben ağır bir anksiyete hastasıyım. günlük ihtiyaçlarım için gittiğim süpermarkette bile korkuyorum. birisi ters bir şey söylerse, kasiyer beklemediğim bir laf ederse, ya paramı evde unuttuysam... böyle abuk sabuk onlarca korku söz konusu. hiçbir zaman kafam rahat değil. hep bir şeylerden korkuyorum. bazen korktuğum başıma geliyor ve korktuğum şeylerin aslında o kadar da korkunç olmadığını fark ediyorum. böyle olunca daha çok sinirleniyorum.

mesela ben "çıkıp yürüyüş yapayım" diye düşündüğümde aklımda direkt olarak "umarım bıçaklamazlar" düşüncesi beliriyor. "bıçaklasalar hastaneye yetişebilir miyim?" diye düşünüyorum. "ölürsem annem çok üzülür mü? kardeşim ne yapar?" falan gibi düşünceler geliyor aklıma.

şaka yapmıyorum maalesef. bir nevi AŞIRI farkındalık hali diyebiliriz. kafada kötü senaryolar dönüp duruyor. şöyle arkana yaslanıp kahve içecek olsan, "acaba çin amariga'ya savaş ilan etti mi??? ya şu an nükleer bombalar dünyanın bir ucundan diğer ucuna uçuyorsa??" diye düşünüyorsun.

benim tedavi olacak param yok açıkçası, yavaş yavaş kafayı yiyorum böyle. acayip saçma ve lüzumsuz düşünceler olduğunu biliyorsun ama kafa kendi kendine çalışıyor işte, durduramıyorsun. kafasına eseni yapıyor.

sonuç itibariyle çok ürkek, her türlü deneyimden kaçınan, sıradan bir insan için "sıradan" olan eylemler için ekstra efor sarf etmek zorunda olan birine dönüşüyorsun.

inanılmaz boktan bir şey. bazı insanlar öyle topluluk önünde konuşurken heyecanlanmayı anksiyete zannediyor... anksiyete öyle bir şey değil. aslında belli düzeyde anksiyete zaten insana gerekiyor. hepimiz bazı şeylerden korkuyoruz, bazı şeylere karşı temkinliyiz. anksiyete bu "korkaklık" halinin seni tümüyle ele geçirmesi, her şeyden korkar hale gelmek.

ben bazen patronumun yaptığım işi hiç beğenmediği için çok sinirlendiğini düşünüyorum mesela. telefon sessizde. "aramış mı?" diye bakıyorum. aramamışsa bile kendi kendine çok sinirlendiğini, benim de hassas olduğumu bildiği için kalbimi kırmamak adına ses etmediğini düşünüyorum misal. halbuki adam "bak şunu yanlış yapmışsın" derken bile beni öven, her zaman iyi davranan, benimle çalışmayı kendisi istemiş bir insan.

anksiyete korkunç ve bombok bi şey. tüm dünyanın yükünü omuzluyorsun, yatıp uyumak da dahil hiçbir eylemi KAFAN RAHAT gerçekleştiremiyorsun.

çok kahve tüketimi tetikliyormuş diye okumuştum.

Anormal bir şekilde kaygılı hissetmek.
Bende belirsizliğe katlanamama gibi durumlar da olmuştu.
Mesela bir süre evde yalnız kalmam gerekiyordu.10 gün boyunca eve hırsız girer diye doğru düzgün uyuyamamıştım.
Uykusuzluktan ölsem de gece uyanıp sabaha kadar ayakta duruyordum.En ufak bir ses duyunca bir daha uyuyamıyordum.

İnsanın hayatını cehenneme çeviren bir hastalık yani, tedaviden sonra demiştim ki “dünyadaki cehennemde yaşıyormuşum.”

Diger insanlarin normal karsiladigi durumlarda (senin de gecmiste 100% normal karsiladigin durumlarda) biri kafana silah dayamis ve seni oldurmek uzereymis gibi bir vucut / zihin tepkisi verdigini dusun. Bunun sacma oldugunu rasyonel olmadigini tum benliginle bildigin halde bu tepkini durduramadigini dusun. Hatta durdurmaya calistikca kotulestigini dusun. Senin kontrolun disinda, ve seni kontrol eden, beyninin primal taraflarinin kontrolden cikmasi sonucu ortaya cikan bir korku. gereksiz oldugunu bildigin, ama bilginin isine yaramadigi bir teror.

Bunun sonucu zamanla o acilari hissetmemek icin o durumlardan kacmak, normal hayatta fonksiyonunu yitirmek, belki isini - iliskilerini kaybetmek, bazen artik evden cikamayacak duruma gelmek. Kontrol altina alinmazsa.

Düzeyleri de var sanıyorum, ben yukarıda arkadaşların bahsettikleri şiddette değil ama daha hafifini yaşıyorum birkaç senedir. Kadınlarda hormonal döngüyle birlikte de zaman zaman şiddetlenip hafifleyebiliyor, benimki öyle.

Yanlış teşhis koyulan (alerjik astım dediler alakası yok) bir nefes darlığım vardı mesela. Meğer kaygıdan dolayı ağızdan nefes alıp verdikçe nefes açlığı oluşuyormuş, tam nefes alamıyormuş gibi hissedip ağızdan daha derin nefes almaya çalışıyordum (esnemeyle mesela), bu da kısır döngüye sokuyormuş iyice. Nefes egzersizleri, yoga, meditasyonla çözdüm.

Sonra mesela uçağa binmekten hiç korkmazdım, korkar oldum. O da uçma anksiyetesiymiş, bağlantılı diğer kaygılı halimle. Uçağa binince özellikle kalkana kadar kalbim atıyor, karnım ağrıyor, ellerim terliyor. Havalandıktan sonra uçak sakin uçmaya başlayınca geçiyor :) Gereksiz bir korku olduğunu bilsem de engelleyemiyorum, alkol yardımcı olabiliyor.

Bazen de mesela sevdiklerime bir şey oldu / olacak kaygısı yaşıyorum, alakasız durumlarda. Atıyorum eşim markete gittiğinde bile gelebiliyor bu korku, halbuki ne alakası var? Bunun gibi şeyler.

Sürekli olumsuz düşüncelere sahip olma. Herşey yolunda gittiğinde bile başına felaket gelecek hissi. İşler yolunda gitmediğinde depresyonla beraber görülüyor bende.

Babamlarin haylaz ve garip bir kedisi var, 8-9 aylık falan. Kedinin garipliği bir şekilde garip olmadik bir yere saklanıp bulunamaması ve uzun süre oradan cikmamasinda, yani 1 gün boyunca bulunamayabiliyor.

Geçenlerde de bunu yapmış, işte konusuyoruz telefonda, dedim ki ya o girmiştir saklanmıştır bir yere cikar. Ama çıkmamış bir yerden. Ama 24 saat bile geçmemesine rağmen (ki diyorum ya kedinin huyu da bu) 70 türlü senaryo yazmışlar, ölmüş camdan atlamış araba çarpmış, zehirlenmiş, bir şeyden elektrik çarpmış kablo kemirirken ama evin içinde bulamıyoruz, dışarı atladı ama evi bulamıyor... ama o kadar yazmışlar ki annemle beraber dinlerken "e öldü herhalde yapcak bir şey yok" moduna geçtim.

işte anksiyete budur, olmayanı olmayacağı olmuş; ölmeyeni ölmeyecegi ölmüş yapar.

ha sonra kediye noldu, buzdolabının arkasında herhalde sıcak hoşuna gitmiş uyumuş, sabah da uyandırmış bizimkileri.

Aşık olmak için öyle çok anlamlı sebepler aramaya gerek yok. Fakat ilişki konusunda emin değilim. Kendinden bir şeyler bulmuştur diyelim

evet kanka özellikle ekşi duyuru kullanıcısı olup nicki k ile başlayanları daha çok seviyorlarmış :D

sırf içe kapanık diye değil ama hoşlandığı kişi içe kapanıksa "ben onu açarım" diye düşünüp kendisi bile adım atabilir.

yani, elbette aşık olur. ama karşısındaki kişi içe kapanık olduğu için değil, ona aşık olduğu için.

yoksa tek başına "içine kapanık erkek" pek rağmen gören bir tür değil.

Hoşlananlar var ama erkeklerin genelde dışadönük olanları rağbet görüyor.

Söz konusu erkekten daha fazla içe kapanık bir kız olabilir bu. Aksi durumlar pek uzun süre yürümez.

beğenmedim

3ü de tarzım değil, daha ne olduğu belli ayakkabılar tercih ederim.

Sadece 2, reebok dmx taban nispeten rahattır diğerlerini boşver

1. Kanim cekildi
2. Makul
3. Moralim bozuldu

1. GORA’da oturuyorsanız olur.
2. En gideri olan bu ama bu bile çok çirkin.
3. Benim de moral bozuldu.

Çirkinler.

üçü de birbirinden kötü.

Üçü de aşırı kötü bunlara bu para verilmez.

Hepsi kötü.

1.olana o para verilmez, yazik ve kotu
2.olan daha iyi
3.olani da ben olsam almazdim

3unu alicagina toplam paraya 1 tane daha guzel bi sey al bence ya:/

instagram'dan alışveriş yapmamaya dikkat etmek yeterli.

Hesaba girince sağ üstte 3 nokta var. Oraya tıklayıp bu hesap hakkındaya girin. Instagrama ne zaman katıldığı ve isim değiştirip değiştirmediği yazıyor. Uzun zamandır instagramda olan ve hesap adını değiştirmeyenler biraz daha güvenilir.

"bir fotoğraf paylaşım sitesinden alışveriş yapacaksam kutudan salatalık çıkmasına razı olacağım." cümlesini birkaç kere tekrar etmen yeterli.

Yapmamaya dikkat etmelisin dedikleri gibi.

Butiğe göre değişir. İlk seferde 1-2 parça al. İade işlerini sor. @jazzabel, Hesap hakkında güzel fikir, oraya bak.

@jazzabel verdiği bilgi çok önemli, ayrıca iletişimde gerçek bir mağaza adresi ve telefon bilgileri yoksa, yani bu hesap gerçek bir butiğin/mağazanın hesabı değilse ben uzak dururum.

marcus aurelius-düşünceler
epiktetos-düşünceler ve sohbetler

Yanlış yazmışım marcus aurelius olacak zaten. O yazdiklarin dedigim gibi kisa kisa ozdeyis formatinda, ben uzun uzadiya bir sorgulama denemw istiyorum, sanirim anlatamadim.

Ahmet arslan ilkçağ felsefesi serisinden ilgili cilde bakabilrisiniz.

üstteki anchor point tool'a tıklayıp fare ile sürükleyerek değiştirebilirsiniz.

Teşekkürler

y harfi

evet. 23 yilim bir yük.

Evet

Evet. Daha doğrusu sadece annemle ilgili olanlara üzülüyorum (veya şöyle diyeyim, tarifine sadece o konu uyuyor). Onun dışında gayet gamsız insanım.

Evet, her zaman olmasa da evet.

Değiştiremeyeceğim şeyleri eskisi kadar düşünmüyorum.
Hatta biraz kabullenince eskisi kadar sorun olmaktan da çıkabiliyor bazen.

Kendi adıma çok güzel ve dolu dolu yaşayacağım hayatımı boşa geçmesine üzülüyorum. Son birkaç senedir bir şey yapıyorum, yapmaya çalışıyorum. Ama lise ve üniversite senelerimin boş boş geçmesine çok üzülüyorum.

eskiden üzülürdüm. hatta fazla üzülürdüm. üzüldüğüm şeyler benim elimde olmayan ve değiştiremeyeceklerimdi. artık değiştiremeyeceğim hiçbir şeyi takmamaya çalışıyorum. bir anlamı yok, üzülünce daha iyi hale gelmiyorlar.

Hayır, hayat o kadar uzun değil.

üzülmek değil kaygı duyuyorum ve sürekli stress halindeyim bu sebeplerle.

Ben YouTube dönüştürücü kullanıyorum.

4k video downloader

Apple Music ile 3 ay bedava kullanabilirsiniz. İptal etmeyi unutmayın ama.

flvo yotube dönüştürücü direk sitesinden

Fotoğraf makinesi ve telefon alırdım. Uygun fiyatlı 2-3 bin lirayı geçmeyecek bir Samsung işinizi görür. Kalan parayla da fotoğraf makinesi alabilirsiniz.

Samsung kaliteli fotoğraflar çekmiyor. Kamera ve pil kalitesi cihaz kullanılmaya başladıktan sonra yavaş yavaş ölüyor. 7 bin liram olsa samsung telefon almazdım.

ben olsam 7 bin liraya iphone 11 alırdım bu bütçe ve isteklerle.(pil performansı da baya iyi görünüyordu, kamerası da gayet güzel)

Diğer türlü 4500 liralara Samsung S10e vb. S10 serisinden bir telefon bakabilirsin bence.

sadece telefon alinabiliyor bu parayla oyle bir secim sansi yok, sadece onu almasin demeyelim sunu alabilir diyelim.

Samsung Note 10.

s10e güzel telefon, boyutu da büyük sayılmaz. fotoğraf konusunda da fena değil, bir iphone değilse de kamerası kesinlikle iyi. fiyatı 4500 civarıydı en son baktığımda.

iphone 11 alırdım.
samsung note 10 da internette o fiyattan ucuza bulunuyor.
ama en önemlisi ne olursa olsun artık androidden vazgeçsin. en uzun ömürlü ve kaliteli iphone, boş yere inat etmesin.

@Cesario o laf abarti biraz. 2014'ten beri aktif olarak kullandigim bir android telefonum var (samsung galaxy alpha) ekim ayinda 6. yili dolacak hala catir catir calisiyor. o nedenle o tarz genellemeleri pek dikkate almiyorum acikcasi.

oppo ve redmi'yi onerme sebebi nedir bir de? o ozellikleri inceleyelim.

iPhone 11.

güncellemelerle çöp olan iphone'dur. 3 sene sonra uygulamarın açılmasını 5 saniye beklemek zorunda kalırsın. snapdragon işlemçili kamerası iyi bir android alabilirsin f/p için. önerim xiaomi note 10 lite 3500 tl, şu an piyasanın en iyi f/p'si.

illa 7 bin vereyim bir tık üst özellikler olsun diyorsan samsung s20 plus veya samsung note 10.

Normal resim kağıdı işe yarar.

Kaliteli bir kağıt olmasını istiyorsanız canson ya da schoeller kullanabilirsiniz.Ama bu söylediğim kağıtlar daha çok suluboya ve guaj için.

keceyi bilmiyorum ama tahminimce gramaj olarak 200 gr ustu bir sey sizi memnun edebilir. puruzsuz olsun istersiniz herhalde, o da sizin tercihinize gore.

pastel icin su tarz seyler kullaniyordum:
www.ankasanat.com

kırtasiyelere ucuz canson muadili sorabilirsin, fazlasıyla iş görür.

After effects en iyisi bu konuda neden kullanmıyorsunuz merak ettim.

Ben bu iş için kullanmıyorum ama Blender kullanılabilir. Ayriyeten Apple'ın Motion var AE rakibi olarak

@Fiyu After Effects kullanmaya daha doğrusu yemi öğrenmeye başladım. Daha basit arayüzlü bir alternatif var mı diye merak ettim.

basitlik açısından (ve 2d işler yapacaksan) kesin vardır hatta online servisler olabilir araştır derim.

Fakat normal şartlarda AE hayal ettiğin çoğu şeyi yapabilmene izin verir. Davinci Resolve'un içinde gelen Fusion da güzel ama o da ayrı bi öğrenme gerektiriyor. Apple Motion hiç kullanmadım ama eminim daha kullanıcı dostudur. Motion'a bir bak.

Ben inface için araştırırken buna çok denk geldim,genel olarak işe yarayan bir alet olduğu yönünde bütün yorumlar.

Bende inface var. Bazen jel ile bazen dermalogica'nin peeling ile uyguluyorum. Son zamanlarda the ordinary'nin hyaluronic acid ve niacinamid'ini kullaniyorum. Esim cildimin cok fark ettigini soyledi. Gozeneklerm kuculmus. Ben de cildimin daha parlak oldugunu goruyorum. Hulasa, ben memnunum inface'ten. Tavsiye ederim.

Bir de ekleme yapayim. Inface, xiaomi'nin urunu degil galiba. Xiaomi'nin sitesinde oyle bir urun yoktu. Ucuz yollu muadilleri de var inface'in. Teknoloji ayni. Fazla para vermek istemezsenin onlardan da alabilirsiniz.

@marcelorios

Teşekkürler yanıtınız için. Araştırdığım sitelerde inface modeli hep Xiaomiye ait. Sizinki farklı mı acaba?

Sorudan bagimsiz inface xiaomi nin. Mi store da satiliyor magazada. Bir foreo degil ama foreo cok pahali oldugu icin xiaomi alinabilir.

Ben minisodan almıştım, ben de memnunum. Yüz temizleme jeli ile kullanıyorum.

Aldım pişmanım kullanmayı beceremedim sanırım. Bende damar çatlaması yaptı

Trendyoldaki luna cakmasından aldım tavsiye üzerine. Muazzam memnunum. Sürekli yüzümü yıkayasım var. Cildimi cok daha temiz hissediyorum. Yüz yogasında gösterilen yönlere doğru kullanıyorum.

Hayatımın en harika yüz temizleme ürününü de cok tavsiye edilen kore markası misshadan aldım. Bu arada yüz kremimi de yine bu aletle sürüyorum.

Cok düzenli kozmetik kullanamayan, üşenen bir insan olduğum için zevkli hale getirdi diyebilirim.

Çok gereksiz bir alet.Olmasa da olur diyebilirim.
Aldıktan 1 hafta sonra kenara attım.

O alet yerine yüz kesesini tavsiye ederim sebebi ; bu aleti kullanınca cildim ekstra yağ üretmeye başladı ve sivilce çıkarttı.

Freepik’te bulabilirsiniz belki.

shutterstock'ta şu an ilk 10 görsel ücretsiz, normal üye olur gibi üye oluyorsunuz kredi kartı bilgilerinizi girerek. herhangi bir para çekmiyor.

üye olduktan sonra 10 fotoğrafı indirebiliyorsunuz, istediğiniz zaman da hesabınızı iptal edebiliyorsunuz.

www.pexels.com

unsplash.com

Pexels demeye geldiydim

Adobe Illistrator, indesign

Photoshop evet.

foto haricinde metin vs eklenecekse, photoshop tek başına yeterli gelmeyecektir.

çok ilginç bir öneri yapayım. powerpoint'i biraz kurcalayın. ufak tefek ilan afiş etiket işleri için yeterince kullanışlı bir program. sonuçta vektörel (dışarıdan eklediğiniz fotolar hariç tabii ki) foto dekupe edebiliyorsunuz, ufak tefek gradyan efektleri verebiliyorsunuz. (fotonun en dışa doğru solması gibi)

hepsinden güzeli de, neredeyse her bilgisayarda var.

daha ne isteyeceksiniz ki?

@co2s2 zaten yıllardır paint ve powerpointi sömürüyorum, artık yetmiyor o nedenle biraz daha yetenekli bir programa ihtiyacım var :)

Ben little ceasertan alıyorum genelde.

Papa jonesta fena değil.

Lokasyon yazmadığınız için sevdiklerimi sırasıyla yazıyorum
Beppe moda,miss beyoğlu,locale akaretler ,eatlay zorlu

@Crufy

little sezar ile kötü hatıram var, hayatta yemem ordan, ve eminim oradan 10 kat güzel yapan bilyon tane yerler vardır.

zincirlerden pizza bulls, papa johns fena değil.

Pizza Locale

Pizza bulls.

Zincir: Pizza Station

Restoran: Çukurcuma 49 (cihangir)

yediğim en kötü pizzalardan birini pizza locale'de yedim. o sebeple bir daha da kapılarından girmem. yani onu da bir güzel elemek gerek bence.

zincirlerden pizza bulls

fornello ve donatello fena degil. kadikoy.

fornello ve çukurcuma 49 +1
Miss pizza (şişhane)
Zucca pizza (kurtuluş)

benim evin sokağında var bi pizzacı
istanbulda yediğim en iyi pizza sanırım.

Pizzeria 14, nişantaşı

zincir restoran pizzası sevmiyorum ben

fornello +5

Hem Kadıköydeki hem küçükbakkalköydeki güzeldir.

beylikduzune servis yoktur herhalde ama dilim pizza - yesilkoy malzeme kalitesi olarak cok iyidir. Suflesi de harikadir.

sıfır bilgiyle söylüyorum, belki bilimsel bir temeli vardır ve cidden işe yarıyordur, araştırmak lazım.

bu tarz şeyler bana para tuzağı gibi geliyor. eskiden telemarketing olayları vardı, işe yaramayan tonla egzersiz aleti, mutfak gereci vs. satılırdı televizyonda şovları yapıla yapıla. bu foreo'lar da aynı hedenin zamana ayak uydurmuş hali, televizyondan değil de instagram "influencer"ları ve youtuberlar üzerinden satıyorlar mallarını. fiyatların pahalı olmasının nedeninin de ürünün "trend" bir ürün olması diye düşünüyorum.

Ben aldığımda en fazla 1-2 hafta kullanıp bırakmıştım.Gerçekten çok gereksiz bir ürün.Uzun vadede hiçbir faydası yok.Sadece yaptığınız an yüzü yumuşatıyor o kadar.

Yüz keseleri de aynı işlevi görüyor.
Üstteki yazara katılıyorum.

Ben kullanıyorum. Yüzü ellerle ovalanan temizleyiciden daha derinlemesine temizliyor bunu çok net hissediyorum. Yüz keselerinin yapmayacağı bir şey değil Fiyu'nun da dediği gibi ama etki ediyor mu ediyor. Bu arada ben 50-60 liraya satılan Foreo muadillerinden aldım. Biri gelip Foreo kullanıyorum, etkisi bambaşka derse bilemem.

86 falan. sonrası bu topraklar için uzun

195

86 ortalamanın biraz üstünde boy. 92 üstü gereksiz uzun.

190

1.95’ten sonrası “fazla” uzundur benim için ve tercih etmem. Böyle bir adamla görüştüğümde kendimi çocuk gibi hissediyorum.

190 ve üzeri.

erkeğim, 180 boyum var, erkek yada kadın olarak "fazla uzun/kısa" olmak kıyafet/hizmet vb. alanlarda zorluk yaşamaya başladığı yerde başlıyor. geri kalanı kişisel estetik kaygılar, toplum gözündeki statü vs. ile ilgili şeyler.

Yakın dostlarımdan bir tanesi 2.02, onunla tanıştıktan sonra anladım ki hiçbir boy benim için fazla değil. Belki de ondan uzununu görmediğim için böyle diyorum, bilemedim.

190 uzeri.

86 ortalamanın biraz üstünde diyen arkadaş karantinada sokağa çıkmaya çıkmaya türk erkeklerinin boylarını unutmuş sanırım.

1.95 ve yukarısı.

188im, 188 üstü fazla uzun, kesin bilgi.

Valla ne kadar uzunsa o kadar iyi. Fazla uzun diye bir şey yok erkek için.

kafası duşbaşliğının duvarda asılı halini hayli hayli geçip dik durarak eline başlığı alıp kendini yıkayamadiğı vakit. Bir de yemek yaparken aspiratöre sarılmak zorunda kaldığı vakit.

2 metre'nin üstüdür. Kendimi baz almıyorum. Kısa boylu bir kadınım. Bahsettiğim arkadaşlar fiziki ve ergonomik problemler yaşıyorlar. 2 metre'yi bu sebeple ölçü olarak verdim.