Ekşi Duyuru

Yoo fark olmaz, biraz daha erken alırsınız suyun içinden, demini de öyle ayarlarsınız.

Kahve kupası 300 ml falan, ufak çay fincanları sanırım 200 ml civarında, her ikisiyle de rahat kullanıyorum ben poşet çayları.

evet aday başvurusunu geri çekti, kvkk sebebiyle bilgileri imha edin diye otomatik mail geliyor.

Skype saatte ortalama 270 MB kullanıyor video konferansta. Teams de Microsoft ürünü. Benzer tutacağını düşünüyorum.

Sitesinde şöyle diyor:

1.2 Mbps Peer-to-peer HD quality video calling with resolution of HD 720p

Saniyede 150 KB demek. Yarım saatte: 30*60*150 KB = 270 MB.

Bağlantıda sorun olsa da müşteri hizmetlerine bağlanmaya çalışırsan bağlanıyor. Otomatik yanıtta müşteri hizmetleri de ısrarla. Bağlanınca da modemde arıza var hiçbir cihaz bağlanmıyor dersin. Modemi değiştirsinler.

Benzer bir durum bizde vardı. Modeme yakınken 5G, uzakta ise normal bağlantı diye kandırdılar. Odadan odaya geçerken 2 wifi arasında geçiş yapıyor telefon/laptop sonra bağlantı olmuyor. Hatta bazen telefonumuz bile çekmiyodu. Özetle cihazlarımız 2 wifi arası geçiş yapamıyordu. Bizde yakında olduğunda çalışan 5G olanını iptal edin, uzaktaki bağlantı olsun sadece dedik. Hızınız düşer diye korkutuyolar, hiç de değişiklik olmadı. O günden beri sorun yaşamıyoruz.

@rastinon

Yoo sizi kandırmamışlar. O söyledikleri doğru. Ancak cihaz modeme bağlıyken alan dışına çıkmadığın sürece 2.4'e otomatik geçmesini bekleyemezsin. Öyle bir mantık yok. 5G'yi birincil tutup arka odalara gittiğinde 2.4'e elle geçiş yapman lazım.

tinyurl.com

linkin bozuk. link şu üstteki mi?

Güzelmiş ben beğendim

Sen mont almamis miydin ya konusmustuk sanki ben de aldim demistin.

Boyle kolsuz montlar kotu degil mi ya tupcu gibi?

Valla tum sisme montlar pazar isi duruyor, pazar gezin, daha ucuzunu iyisini bulursunuz:)

@proletarier

Başka biriyle karıştırıyorsun sanırım,hatirlamadim yazistigimizi;)

Ben de kolları baya beğendim ya:)

Ha prdon ben kolsuz sandim. Kollar oyleyse bence guzel. Zara neden boyle kotu mankenler seciyor anlamiyorum en tipsiz insan giyse daha guzel olur bence

kötü bu. 250 tl etmez.

kötü

İnce bi monta 245 tl verilmez bence, bir de denemeden alırsanız göbek kısmı çok yukarıda durabilir. Aklınızda kaldıysa çok daha ucuz versiyonları vardır, ondan alabilirsiniz.

Bu tarz şişme montlar iyi değil ya. Daha bol olanları var hani, böyle oversize olanlar. Onlardan alsana kadın erkek fark etmiyor çok tarz oluyor.

Tüm bankalarda standart 32 günden başlar faiz. 30 günde faiz bedelini almak mümkün değil ama vade dolmadan paranın bir kısmını çekmenin mümkün olduğu bankalar var. Bu durumda faiz sadece kalan paraya uygulanıyor. Yani en başta sanki kalan para kadar parayı faize yatırmış gibi faiz getirisi alırsın.

Genelde 32 gün seçince oran daha yüksek oluyor. Ama günlük faiz veren bankalar/hesaplar da var. 32 gün koymak zorunda değilsin. 1 günlük koyabildiğim gibi 4-7-15-27 (sayıları salladım) gibi günlerde de koyabilirsin. Ama işte oran değişiyor. Mesela örnek; www.burgan.com.tr

bankaların likidite rasyosu olayı var 31 gün altında mevduat aleyhine oluyor. bir tür hesaplamada 32 gün olunca lehine oluyor. aksi halde rasyoyu tutturmak için maliyete katlanmaları gerekiyor.

Klasik banka çakallığı standart vade 32 gün, ama kredi vadesi olunca 28-30 gün. Aynen faiz hesaplarken mevduatta 36.500'e, kredi faizinde 36.000'e bölmeleri gibi :)

30 gün kırık vade faiz de alabilirsiniz değişen bankalardan, ama faizi standarda göre genelde daha düşük oluyor.

Birikimlerinizi arttirarak evi pesin alamazsiniz. O hizda birikim yapilamiyor ulkede. Ev almak icin kredi kullanmalisiniz. Mart nisan gibi bir kredi muslugu daha bekliyirum. Bu surecte ev arayabilirsiniz.

istanbul'da mevcut şartlarda ev almak mantıklı değil, kiralar ev fiyatlarına göre daha uygun. bu yüzden çok da dertlenmeyin derim.


örneğin, evin değeri kadar parayı bankaya mevduat olarak yatırsanız evin kirasından daha fazla mevduat faizi alırsınız.

İstanbula çalışmaya gelene kadar kira nedir bende bilmezdim kendi evimizde oturuyorduk, ancak istanbula geldim ailemden ayrıldım kiracı olarak taşındım, çok sorgulamıyorum açıkçası sokakta mı yatıcam mecbur vercem kira. Ha ama şunu yaptım bir kaç önce memleketten ev satın aldım. Yani denilen gibi birikim ile ve standartlarını düşürmeden alman imkansız, standartını düşürülen ve krediye giricen.

Ömür boyu kirada oturabilirim. Ev almak bana mantıksız geliyor. O kadar parayla çok daha akıllı yatırımlar yapılabilir.

Şu an çok birikmişim yok. Olduğunda NASDAQ borsasından güvenilir şirketlerin (Amazon, Microsoft, Apple vb.) hisselerinden alıp uzun vadeli yatırım yapmayı düşünüyorum.

Geçenlerde bir hesap yapmıştım.
2015 Ocak ayında 100 bin liralık Microsoft hissesi almış olsaydık 2020 Ocak ayında 1 milyondan biraz daha fazla bir paramız olacaktı. Bu süretçe Microsoft 4 kat, dolar da 2,5 kat arttı. totalde 10 katına çıkan bir yatırım. Herhangi bir evin bu kadar değerlenebileceğini sanmıyorum. Bu 5 yıllık süreçte de verdiğim kirayı bugünkü kiramla hesaplayacak olsam 120 bin lira yapıyor.

ailem derken kimi kastettiniz?
anneniz babanız mı?

totalde 13k anne-baba-siz içinse ev alacak krediye girecek bir ücret değil üzgünüm.
istdan ev almak mantıklı dğeil +1
ben de aynen sizin gibi muadillere göre az vererek 2,5k kira veriyorum. evim yok diye asla üzülmem. tek derdim depreme daha dayanıklı bir eve çıkmak.

ayrıca ömür boyu anne babanızla birlikte kalmayacaksınız. kendi geleceğinizi düşünün. gelecek senelerde nerede yaşacayaksınız? ona göre küçük bir 1+1 de alabilirsiniz. başka şehirlerden yatırımlık alıp kiraya verebilirsiniz vs vs.

kendi evinizde kalan aile fertlerinden kira almıyor musunuz?
o evi satıp üstüne katıp başka bir ev alabilirsini falan.
bir sürü opsiyon mevcut ama sadece 13k gelirle -ister kredili ister kredisiz- peşinat olmadan ve istanbulda ev almak mantıklı değil.

Hocam İstanbul için sıkıntılı durumlar var. Mesela Avrupa yakasının uzak bir bölgesinden ev aldın dliyelim ki Halkalı tarafı, sonra Anadolu yakasının uç bir kısmında güzel bir iş buldun, gidip gelmen mümkün olmuyor evini satman lazım. Bu anlamda İstanbul, İzmir veya Ankara gibi değil.

Ben yaklaşık 7 senedir kirada oturuyorum, en fazla 1900 TL ödedim aylık, şu an onun da altında. Kiram makul olduğu ve oturduğum evden çok memnun olduğum için şu an bir sorunum yok. Planımı yaptım, inşallah maksimum 1,5 sene içinde oturduğum bölgeden ev alarak bu sorunu çözeceğim. Geçmiş dönemde iyi ki ev almadım diyorum; biraz sık iş değişikliği yaptığımdan yıllarca yollarda telef olacaktım, gelirimi dört duvarın kredisine bağlayıp seyahatlerime, kendime, ilgi alanlarıma para harcayamayacaktım. Bu açıdan baktığımda iyi ki ev almamışım diyorum.

Öte taraftan her sene kira zammı olayı, ev sahibiyle pazarlık vb. beni çok geriyor. İstanbul'da ev sahibi olmak lazım ama hayatının en önemli amacı gibi görme. Gerekiyorsa uygun fiyatlı, kolay satabileceğiniz, yatırımlık 1+1 evler bakın, kiraya verin. Durumlar iyi olduğunda satar oturacağınız bir eve harcarsınız. Alternatif çok açıkçası.

Ben de senin gibi düşünüyordum ve artan ev fiyatlarına rağmen kredi çekip ev aldım. Kredi oranları 0.64’ten 1.2-1.3’lere yükseldi ve geçen karşı dairem benim aldığım fiyatın 50 bin tl üzerine satıldı. Memlekette şöyle bir sıkıntı var: bir şeyin fiyatı her be sebeple olurla olsun (döviz, karaborsa vs.) arttığında, şartlar normale dönse bile düşmüyor. Bunun da sebebi memleketin çooook büyük bir kısmının “yemeyelim içmeyelim de bir evimiz olsun” demesi. Yani eve, arabaya vs. hep talep var artık.

Siz de duygusal davranmadan (daha ucuzken almadım, şimdi neden alayım mantığı) imkanlarınız da el veriyorsa bir ev almayı ciddi ciddi masaya yatırabilirsiniz.

fever +1
himmet dayi +1

bu pandemi başlangıcında içinde oturduğum evi belki alabileceğimi düşünmüştüm, o da hali hazırda içinde olduğum için.
ama anlaşamadık, iyi ki de olmamış diyorum.

istanbul depremi beklenirken, şubat'ta 600 bin lira olan evler bir milyonun üzerine çıkmışken hiç lüzum yok.
varsın ömür boyu emlak balonu patlamasın, fiyatlar hep artsın, yine de ev almamayı tercih ederim.
ev alma isteğimin tek nedeni içini kırıp döküp tadilat yapmak, istediğim hale getirip istediğim gibi bir evde yaşamak olur.
ama bunun için de milyonlarca lirayı 2 ya da 3+1 eve gömmem.

anadan babadan kalan ya da zamanında alınmış evi olanlar şanslı.
şu şartlarda ev almayı kovalamak artık çok anlamsız geliyor.
şartlarım çok iyi olursa alırım bir arazi, üzerine dikerim istediğim gibi müstakil bir ev, o ayrı.
onun dışında, hiç sanmıyorum.
ekonomik olarak şu şartlarda pek iyi bir vizyon değil bence.

Alışkanlıklar önemli. Bir kez iyi hissettiren bir şeye sahip olduğunda bunun devam etmesini istersin. Hiç ev sahibi olmamış kişilere kirada olmak koymaz. Normal şartlarda kiraya verilen paraya acırım, hele 3-5-7 bin kira verenleri hiç anlamıyorum fakat yine de ev satın almaktan yana değilim. Evimden ve kiramdan memnun olmamı bir kenara koysak bile ev almayı mantıklı bir iş olarak görmüyorum. Bunun tek istisnası var, hayatının sonuna kadar yaşayacağın şehri bulmak ve o yaşamı kurmak.

bok gibi hissediyorum. çok kazansam da elin duvarına yüksek kira ödemem. standartımı düşürür, para biriktirir en kısa zamanda ve hep oturabileceğim bir ev almaya çalışırım. şu anda da öyle yapıyorum zaten. kalanı da tabi ki kredi çekerim. ödeyeceğin kredi taksidi şu an verdiğin kiraya yakınsa zaten bana göre mantıklı olan da bu.

oturduğum evin kirası çok ucuzsa belki kiralamaya devam ederim. sahip olduğum evi kiraya veririrm böylece daha çok para geçmiş olur elime.

eğer kıraniz ev fiyatına göre düşükse kiracı kalmak mantıklı.

fakat ne olursa olsun evin parasını tamamını biriktirip alma işi hem zor hemde finansal anlamda mantıklı değil.
her türlü konut kredisi kullanmak mantıklı. şu amcayı izleyebilirsiniz;
www.youtube.com

Para biriktirerek ev almak nerdeyse imkansız; biraz birikim+bütçeyi çok sarsmayacak, olumsuz koşullar planı yapılmış kredi ile ev alınabilir.

Ev alma kafası iyidir, farklı muhitten/şehirden alınıp kiraya verilip yine istenilen yerde oturulabilir. Eve yatırım derken milyon dolarlar kazandıracak anlamda yatırım denilmiyor, geleceğiniz için elinizde olacak bir garanti anlamında yatırım deniyor. Sanırım bu anlam karmaşasından ötürü evden yatırım mı olur kafası doğuyor. Halbuki eviniz varsa iyi kötü elinizde bir şey var, yıllarca havaya verilen kiralar sonunda elinizde bir tuğla bile kalmaz, böyle düşünmek lazım.

Bütçeme göre ödeme planını da yaparak küçük bir ev aldım, kiraya verdim, hem borcunu ödemede katkı sağladı, hem de şu an oturduğum evin kirasını karşılıyor. O dönem ev almasını tavsiye ettiklerim halen kirada istedikleri yerde oturuyor, ben de istediğim yerde oturuyorum ayrıca bir de evim var. Çocuklukta hiç evim olmadı hep kiracıydık, bu yüzden ev sahibi olmanın kıymetini biliyorum. Yanlış düşünmüyorsunuz. Yalnız iyi hesap yaparak, bütçeyi darmaduman etmeden ev almak iyir.

18-35 arasi kirada gecti. 35'de ilk evimi aldim pisman degilim.

Konfor satin aliyorsun bir kere, basini sokacak bir kapin oluyor. Kimse sana cik diyemez, kontrole gelemez, vs. Ev sahibi basagrisi, kira baskasini zengin etmekten baska birsey degil.

Belki ayni parayla borsada oynasan cok kisa ya da uzun vadede daha cok para yapabilirsin ama donuna kadar kaybetme olasiligin da var. Evin uzun vadede deger kaybetme olasiligi yok.

Fazla dusunmeden butceye uygun birsey cakin bitsin..

Kira hayatinin sonuna kadar duzenli odedegin ve sonucta eline gecen somut bir sey olmayan sonuçsuz bir süreç olduğu icin kredi cekip ev almak mantikli. Ev alip kiraya verip oradan gelen kirayla evin kredisini ya da kendi oturdugun evin kirasini kapatmak da bir cozum.

oturacağın evi, evin yeni, depreme dayanıklı ve gerekli asgari şartları sağlaması şartıyla düşük faizli krediyle yakalarsan fiyatı düşünmeden direkt yapıştırırsan ondan sonrası oldukça keyifli bir şekilde geliyor. dediğin gibi kira sürekli olarak çöpe giden bir para. parayı mevduat faizine koyup kira ödemek gibi hareketler yaparsanız 10 sene sonra elinizde enflasyona karşı patates olmuş bir mevduat kalır, ev alırsanız en azından kira ödemez, ev de 3-5 değerlenirse cebinize para kalmış olur. bazı arkadaşların dediği gibi kirada oturmak çok büyük stres, birkaç kez kiradaki evim satıldı, bir keresinde taşınmak zorunda kaldım, bunların hepsi çok büyük problemler gerçekten. şimdi gencim ama ileride yaşım ilerlediğinde böyle bir durumda kalmak istemedim.

Bunu geçen bir ay yaşadım, dediğin gibi depresyona girip çıktım mevsimsel olabilir, şu an çok iyi hissediyorum, iştahım açıldı sanki midemde karadelik var

Habercilikte dahi bir kamu yararı gözetilmeli, yetişkin ya da çocukların hem haberlerde hem de sosyal medyada bu kadar çok dolaşıma sokulması yanlış ve sorunlu, bunlar üzerinden yemek ve kargo şirketlerinin kendi reklamlarını yapmaları da

www.instagram.com

Haber kuruluşların yayınları için bir şey diyemem, muhtemelen onun da bir sınırı vardır ama sıradan vatandaşın çekip yayması hem etik hem de yasal olarak hatalı bir davranış gibi geliyor bana, şov amaçlı yayınlara zaten diyecek bir şey bulamıyor insan.

etik değil ve ahlaksızca.

www.instagram.com

Köy yollarını kullanarak da çıkabilirsiniz. İlla otoyollardan gitmek yerine :)

avrupa yakasını bilmiyorum ama anadoludan gebzeye çok rahat geçersin. tuzla ile iç içe zaten artık. en garanti yol d100'ün kenarından yürüye yürüye gitmek. aralardan da yaya olarak kaçılacak yollar vardır.

izmit'e kuzeyden şile-kandıra rotası ile girebilirsiniz. ama yollar ıssız o bölgede. köpek falan saldırır mutlaka.

Yandan yandan d100
Google maps de yaya yi seçerek de olabilir sanırım

Yürüyerek kıta değiştiremezsiniz o kesin, ama anadoludayken anadoluya, avrupadayken trakyaya doğru istediğiniz kadar yürüyebilirsiniz.

Yaya girmenin yasak olduğu otobanlarda bariyerin diğer tarafından yürürsünüz, viyadüklerde de bariyer ile korkuluk arasında yürüyecek kadar yer var.

Bizde de ikinci dönem alım vardı, bedelli kalıcı hale gelince başvuru da azalınca hiç açılmıyor artık:D

Mümkün. Aralık-Şubat arası açılıyor yeni kontenjanlar ama mezun ettiği kadar öğrenci alıyorlardır tahminimce. Güze göre az olabilir

genelde özellerin de devlettekilerin de yüksek lisans başvuruları güz ve bahar dönemi olarak ikiye ayrılıyor. geçmiş yılların akademik takvimine bakabilirsiniz, büyük değişiklik olmazsa çoğu özel okul bir önceki senenin planını kullanarak ilerler.

Browserda Netflix'e girin, hesap ayarlarına gidin, profil ayarlarında kendi profilinizin izleme aktivitesi/viewing activity gibi bir şey var. Orada istediğiniz şeyleri gizleyebiliyorsunuz, eğer izlediğiniz bölümlerin hepsini gizlerseniz belki ana sayfanızdan da kaybolur. (Denemedim, emin değilim.)

Mobilde izlemeye devam et kısmında diziyi bulun. Dizinin küçük ikonları var. İ ve 3 yıldız. 3 yıldıza tıklayın ve silin

@kobuzchu kiz'in dediğini 254853 kere yaptım oluyor.

Beğenmediğiniz bir filmi/diziyi oradan kaldırabiliriniz.

parası olana güzel
merkezde kalıp, denize dolmuşla gidiyorsan çirkin
torbada, turgutreiste, türkbükünde denize 0 butik otelde kalıyorsan güzel
bu sebeple ben de bodruma 30 umdan sonra gitmeye başladım.
öyle otellerde kalınca çok güzel evet

Bodrum güzelden ziyade çeşit çeşit zevke hitap eden bir yer. Bilmeden, plan yapmadan gidersen merkezde gereksiz bir pansiyonda kalıp müthiş hayal kırıklığına uğrarsın.

Denize bedava girebilme ihtimali cok cok dusuk. Hele de toplu tasimaya bagliysaniz.

Kendi sezlongu, plaji olan otelde kalmasak denize ancak belediyenin oradan filan girerdik cunku her yer ozel mulk, site, otel ya da beach club. Biz arabaya atlayip saga sola, haritada oyle gordugumuz koylara gitmeyi cok severiz ama bodrum’da “kim gider buraya bu kadsr yol gidip” denilen her yer ozel mulk. Giremiyorsunuz bile.
Hatta sey bir tane adam koca koya villa yapmis. Koskoca koyda sadece adamin evi var. bedava girilecek yerler var, mesela gumusluk sahilde 10-20m2 bir alanda hele de sezondaysa milletle ustuste denize girilir, ya da torba’da filan belediyenin yeri var.
yoksa kici kirik oteller bile sezlonga kisi basi min 70-90tl konsumasyon istiyorlar. Bu arada eylul sonu bu bahsettigim, sezonda filan da degil yani.
Ha yapacak cok sey var, cok restoran, cok bar, cok cafe... sikilinmaz ama denize prensip olarak para vermeyi reddeden biriyseniz cok zor.

Çeşme’nin havası çok güzel, bunaltıcı değil. Soğuk deniz sevenler için Alaçatı çok güzel, ama son zamanlarda 1 milyondan fazla insan geldiğinden içine edildi. Fethiye’nin mükemmel bir doğal güzelliği var bence, ben de çok beğenmiştim. Kafamdaki algı Bodrum bunlara bin basar gibi olduğundan, büyük beklentiyle gittiğim için aşırı beğenmedim Bodrum’u. Çeşme’nin daha büyük hali gibi geldi gözüme. Çeşme mi Bodrum mu güzel karar veremedim açıkçası. Denizi çeşmeden daha sıcak, havası çok boğucu değil, çeşmeden oldukça büyük bir yer. Güzel bir otelde kalacaksanız, arabayla rahatlıkla gezebilecekseniz gidilmeli, merkezinde çok bir şey yok. Ben Türkbükü’nde kaldım, gerçekten güzeldi.

Bodrum bence tam bir beton yigini.Kesinlikle gidilesi bir yer degil benim gozumde.

authenticator local çalışır, o 2017'de Binance size bir kod* verilmiş olmalı onu authenticator'e girince o her dakika yeni kod üretiyor, verilen kodu giriş için kullanıyorsun. (*ve onu saklamalıydınız) - kırık iphone açılıyorsa resetlenmediyse ve kodu görebilecek kadar ekranı varsa o da iş görür.

fakat iyi ki centralized bir borsada yaptınız bunu. Binance desteğe yazıp/mail atıp vs 2fa iptali isteyebilirsiniz. Tahminen kimlik fotosu, kimlikle selfie falan isterler. Fakat aklınızda bulunsun, kriptoda mantığını anlamadığınız şeye girmeyin. Bir kod veriliyorsa ölümüne saklayın çünkü o olmadan paranıza bir daha ulaşamayabilirsiniz.

Bizim şu saat meselesinden dolayı olmuyor. Saati onlara uygun hale getirince oluyor.

@Buck

Nasıl yani anlayamadım?

nhk ni youkosu +1
yeni yaptım, kimliğin ön ve arka yüzü resimleri ile birlikte, selfie istiyor.
şuradan detaylara bakabilirsin:

www.binance.com

Ben de bir süre Google Auth ile giremeyince uyuz oldum, telefonun saatini ayarlayınca girdi. Siz en iyisi sıfırlamayı kimlik vb fotoğrafınız ile yapın.

2fa direkt şifremi unuttum bölümünden iptal edilebiliyor. Kimliğinizin önlü arkalı fotosu ve selfi istiyorlar. Gönderdikten kısa bir süre sonra iptal oluyor.

Colombia'nin esprisi soguga dayanikli olmasi degil mi?

50 lira etmeyecek monta 300-400 lira vermek biraz ilginc bence.

Daha uygun fiyatli bir markanin urununu alip soguklarda sicacik gezin bence :)

ben olsam almazdim ne ile boyaniyor nasil yapiliyor belli degil. orijinali de tatak zaten. adi var kendi yok.

gerçeğini alamıyorsanız, ucuz markalara gidin
hem columbia giyeyim, hem para vermeyeyim yok öyle.

decathlonun aynı işi yapan, ucuz montları var.

Yani colombia gibi markaların pahali olmasinin sebebi teknoloji vs.
Sirf markasi icin niye alasiniz ki? Gidin Decathlondan alin.

replika yerine daha uygun modellere bakin bence de... hatta amazon da filan ucuza denk geliyor bazen

zamanında Çin'den bizzat aldığım görünüşte Columbia olan hiç kullanmadığım (beden sıkıntısından ötürü) bir montum var. içinde polar içliği vb dışı kışlık baya korunaklı.. kışın dağa çıkmayı -10-20 soğukla baş etmesini beklemeyecekseniz, bi bakmanızı öneririm.

Gidiş dönüş 30 dk ortalama desek, saatte 2 servis, günde ortalama 20 servis diye sallıyorum ben.

Abi yerine göre değişiyor. Korona oncesi icin yazıyorum. evin yanındaki lokantadan birşeyler alıyordum . Yoğun zamana denk geldi mi arabali kurye 5-6 farklı kişinin paketini goturuyor. Moto kuryenin 2-3 pakedi ayni anda götürmesi normal bir olaydi. Koronodan sonra iyice artmıştır.

evet telegramda oluyor, kullanıcı adıyla konuşabilirsin

i.ibb.co

hepsinin cevabı evet

borsa üstünden satıyorsun, dilediğin zaman yatırabilir çekebilirsin istediğin miktarı, işlem basit normal btc veya her ne adresi ise oraya yolluyorsun

sertac akin +1

coinlerin hangi blokzinciri uzerinde oldugu onemli,mesela ethereum agi uzerindeki her token i (erc-20) ethereum adresinize gonderebilirsiniz. bi de ledger seed pharesinizi iyi saklayin, kimse bilmesin.

cevabı evet: çok kolay. Cüzdanına girip deposit adresi al, borsadan oraya gönder. İleride de tam tersi.

bitcoin veya ethereum ise ledger'ın kendi yazılımı üzerinden yapabilirsin. Ether için mycrypto veya myetherwallet da kullanabilirsin.

Mesela NEO ağı için NeonWallet, o3 wallet vb. kullanman gerekiyor.

NOT: çoğu kişinin düştüğü bir hatayı anlatmak istedim, coinlerin ledger'da değil aslında. Bitcoin, ethereum veya her neyse o blockchainde duruyor aslında. Ledger private key'lerin saklandığı ve fiziksel olarak tuşlara basmadan onay vermediği (yani uzaktan hacki engelliyor) bir sistem sadece.

Yani 24 kelimeyi başka yere girsen de cüzdanlarına ulaşırsın. Tüm adreslerin ve private keyleri o kelimelerden üretiliyor.

Borsa mantığına aşinaysan ve ledger vb. (veya masaüstü wallet) hiç kullanmadıysan şunu bil, şifremi unuttum yok. Kelimeler giderse para da gider.(ağda durur ulaşamazsın, kimse ulaşamaz) Fakat aynı şekilde mesela para atmadan önce ledger'a şifreni 3 kere yanlış gir resetlensin, kelimelerle geri al. Aynı walletlarının geldiğini göreceksin. İçini rahatlatmak için önce dene bir sistemi gör.

Ayrıca tek walletın yok. Ether, NEO gibi ağlarda sonsuz sayıda wallet oluşturabiliyorsun önüne liste koyuyor üret dedikçe üretiyor. Bitcoin'de de takip zor olsun diye her seferinde farklı deposit adresi verebilir korkma.

senin vermediğin hiç bir bilgiyi göremez. net bilgi.

işe giriş ekranı çok basit bir ekran. TC kimlik numarasını yazıyorsun, önüne nüfus cüzdanı bilgileri gibi ekran geliyor. meslek kodunu giriyorsun, stajyer vs seçeneklerini tıklıyorsun, giriş tarihini seçiyorsun, yallah. bu kadar. sonuçta işe giriş evrakı veriliyor. evrakta da sadece kimlik bilgilerin ve sgk numaran yer alıyor.

Başvuru yaptığın işyerinde işe başladın diyelim, 10 gün çalıştığın eski firmandan çalışma belgesi alıp yeni çalıştığın yere vermen gerekecek.

Sen o 10 günlük çalışmayı yeni işverene belirtmek istemediğin için A şirketinde çalışıyordum diyeceksin, ama işe girişte vereceğin evrak B şirketinin evrakları olacak.

Dolayısıyla burdan durumu anlayabilirler. Diğer türlü senin bilgilerini göremezler.

Burda benim aklıma takılan soru: Yeni işyerine A şirketindeki çalışma belgeni (eski, güncel olmayan) verebilir misin?

Ben de aynı durumdayım, farklı bir bilgisi olan aydınlatabilirse güzel olur.

şimdikini kaldır. buradan istediğin versionu indir. otomatik guncellemeyi kapat.

chrome.tr.uptodown.com

playstore'a gidin. Chrome yazıp kaldır deyin. Güncellemeyi kaldırır.

Uzun vadede patlamayacaginin garantisi yok hicbir borsanin, bu yuzden borsadan aldiklarinizi kendi cuzdaniniza cekin. borsada durmasinin riski disinda bir getirisi yok zaten. erc-20 tokenlarsa mew uzeridnden paper wallet yapin gecin.

2-3 sene takip etmeyeceksen kendi cüzdanına atman şart. ideal olanı koinin kendi cüzdanına atmandır.

Site değil kendi cüzdanın. Yüklü bir miktarsa ledger nano s al hatta.

Fakat private key veya 12/24 kelimeyi çok iyi sakla. Birkaç farklı kağıda yaz birini ailene bırak vs. Borsa "ay şifremi unuttum kaybettim"ciler için iyi. Kendi cüzdanında priv.keyi kaybettiğin anda o parayı da unutursun.

Crypto’nun 2-3 yil al unutluk olgun bir piyasa olmadigini dusunuyorum. Uzun vade en garanti btc olabilir ama eth bile 1500 dolardan 100 dolarlari gordu. Hodl vs gibi narrative’lerin 2016lardan kalma romantik tavsiyeler oldugunu dusunuyorum kisacasi. Oncelikle bunu belirteyim.

İkinci olarak hicbir borsanin yuzde yuz guvenli olmadigini belirtmek gerek. Daha guvenli olanlardan bahsedebiliriz o nedenle, bana kalirsa binance digerlerine kiyasla daha guvenilir ama al sat yapmayacaksam oradan alip ledger donanim cuzdanima atmayi tercih ediyorum. Tavsiyem de ayni yonde olur, alacaginiz miktar yuksekse ledger kullanin. Ayrica yerli borsalarda uzun sure para tutmanizi onermem.

Uzun uzun sebeplerini anlatmayacağım, tek diyeceğim şu: 2017 sonlarında "abi keşke bitcoin alsaymışız" diyenler 2022 civarında yine aynı hikayeyi anlatmaya başlayacaklar.

Soruna cevap, hiçbir borsa %100 güvenli değildir ancak ben güven sorunu yaşamadım açıkçası tercih ettiğim Türk borsasında. Prensip gereği kendi cüzdanıma çekiyorum. Güvenli-sağlam adres soğuk cüzdanlardır.

www.mizanplas.com
Şurayı okumak faydalı olur.

Geçen yıl, DK yayınlarından çıkan the story of food kitabini alıp okumuştum, yurt dışından almıştım Türkiye'de yoktu şu an Amazon da görülüyor, tavsiye ederim İngilizce problemi yoksa, DK yayinlarini sanırım alfa yayınları peyderpey Türkçe'ye kazandırıyor takip etmekte fayda var
www.amazon.com.tr

Ek: ingilizce prb değil ve biraz maddi durum da elveriyorsa greatcourses plus eğitim videolarında food&wine kategorisinde Ken albala gibi bu konuda üstat isimlerin eğitim serileri var onlar da baya iyi hem de PDF destekli falan.

Ek2: hem Türkçe olsun hem de ücretsiz olsun dersen aklıma tek müteveffa Anthony Bourdain reisin no reservations serisi geliyor, malum ortaklardan Türkçe dublaj ya da altyazılı izleyeceksin, ben de tüm seriyi izlemedim bir ara ben de giriseyim.

'Kitaplar harici dünya mutfakları ve ürünlerle ilgili bilgiyi nereden öğrenebilirim?'

İlginiz varsa yiyip, içeceksiniz. Damağı aşırı manipule eden, aroma arttıcıları vs. tüketmekten kaçınacaksınız. İyi yiyip içmek derken, nokta atışı yapmak bahsettiğim. Çok basit bir yiyeceği, örneğin simidi ele alın. Kaç çeşidi var? Bu çeşitler en iyi nerede temsil ediliyor? Oraları bulup, damakta referans noktaları oluşturuyorsunuz ki, diğerlerini karşılaştırabilin.

En kısa ve en sonuç veren yöntem, tadım grubu kurmak ya da bir gruba katılmak.

İçmeden şarabı anlayamayacağınız gibi yemeden de yemek tadımından anlayamazsınız.

Kitap serisi olarak, Slow Food ve Slow Wine serisini içtenlikle öneririm. İtalya için referansları hep aktüeldir.

New York Times'in Food ve Wine bölümlerini hep takipte kalarak, dönen tartışmaları, aktüel temaları takip eder hale gelirsiniz. Pete Wells ve Eric Asimov'u, Andy Hayler'i ya da Gastronomica gibi ciddi hesapları twitter üzerinden takip edebilirsiniz.

Şarap özelinde tavsiye isterseniz postcasttir, blogdur, youtube kanalıdır, kitaptır, istemediğiniz kadar yazabilirim. Kitap diyorsanız, Wine Bible, elbette şarapla çok içli dışlı olmakla beraber, o terruarın yemekleri hakkında da çok kısa bilgiler veriyor. (Ama şarapla hiç ilginiz yoksa, hiç ilerlemeyecek bir kitap.)

soğuk suya koyup kaynadıktan sonra 2 dakika bekliyorum. kayısı oluyor. 3 dakika bekliyorum rafadan oluyor.

ocağın küçük ateşinin en yüksek derecesinde yapıyorum. kullandığım kap eski salça konservesi.

süreyle alakalı bu. 2-3 denemede çok rahat bulursun ideal süreyi. yumurtayı soğuk suya at kaynatmaya başla. kaynadıktan sonra süre tut 4-5 dk kaynaması lazım. fazla ya da az olursa ona göre ayarlarsın. hatta 3 yumurta koy 2 dk aralıklarla al en iyisini seçip ideal süreyi bulursun.

Buraya gelecek her cevapta birbirinden farklı olacak,iyice kafan karışacak.

Bir sürü etken var.yumurta buzdolabında mı yoksa dışarıda mı,ocağın gözü büyük mü küçük mü,su ne kadar soğuk gibi,benim için formül şu,suyu suğukken koy yumurtaları kaynama başlayınca 2-3 dakika ya da kaynama başladı 1 dakika sonra altını kapat sofrayı kur en son gel yumurtanı sıcak sudan çıkar.

bir de sudan çıkardıktan sonra mutlaka soğuk suya atıp soğutman ya da hemen kırıp boşaltman lazım, soğuyana kadar bekletirsen pişmeye devam eder.

Nerdeyse 4 dk kaynamaya başladıktan sonra.
Böyle yapınca oluyor benimkiler.

www.google.com
işinize yarayabilir belki, ben memnunum.

Kaynamaya başladıktan 5,5 dk sonra sudan alıp soğuk su altına tutuyorum.

telefonda uygulaması var ya

kettle da su kaynatıyorum yumurtayı direk kaynar suya atıp uygulamanın dediği süre kadar tutuyorum bingo

Nike pegasus serisini cok severim, bir inceleyin

Skechers güzeldir ama uzun süreli formunu korur mu süphelerim var, Asics ile jel tabanı ile güzel diyorlar. ben bir ara tabanlık denemiş ve inanılmaz rahat etmiştim.

Skechers Go Walk 5-Qualify diye bir model aldım giyiyorum, aşırı memnunum.

Hem aşırı rahat/hafif, hem de normalde 1 yıldan uzun spor ayakkabı kullanamayan biriydim, bu 1,5 yıl oldu hala sağlam. Bozulursa aynısından bi daha alıcam.

www.nike.com

www.adidas.com.tr

Bu iki modeli aldım, ikisinden de oldukca memnunum. Nike koşu ayakkabisi aslinda ama ben disarida da giyiyorum.

Azcik sert taban seviyosan nike'in; yok biraz yumuşak olsun diyosan da adidas'in modelini oneririm.

New Balance 574 ile günde 10 km yürüyorum aldığımdan beri. Harika bir şey.

Begenmiyorum demissiniz ama Asics gel kayano Cok iyi bence. Ayakta yok hissi, 0 taban ağrısı.

Decathlon’un yürüyüş ayakkabıları gayet hafif ve rahat.

Walmart

ABD fiyatlarında vergi olmuyor ama kıyas yapacaksanız. Markette bile olmuyor kasadan geçtikten sonra son fiyatı görüyorsunuz.

wallmart / h.e.b / kroger / publix / bunlara bakabilirsiniz.

vergi için kabaca %10 ekleyebilirsin.

faizden düşecekler dediğin zaten aldığın paranın üstüne hali hazırda eklenmiş tefe-tüfe faizi mi yoksa gecikme faizinden mi bahsediyorsun? bir fikir olarak iki türlü de hesabı yap ama şöyle bir şey olabilir; toplu parayı güzel bir kaç fona yatır, aylık kar + kalanı anaparadan ödeyerek bitene kadar devam et.

vergi borçlarında, ilgili dönemde herhangi bir vergi affı olmadığı sürece peşin ödeme herhangi bir indirim sağlamıyor. sizin bugün faiziyle ne kadar borcunuz varsa, peşin olarak da o tutarı ödemek zorundasınız. yakın bir zamanda yeni bir vergi affı gelecektir, devletin para toplaması lazım. ben bir süre daha beklemenizi tavsiye ederim.

toplu öderseniz ne kadar kazancınız olacak o önemli. çok değilse
taksit taksit ödemeye başlayın. elinize geçen toplu parayı da değerlendirin

tabi ki yeni gideceğin şirket hakkında bilgi vermek zorunda değilsin. vermemek en doğrusu

çıkışımı verin diyerek el kol sallayarak gidebilirsiniz.

size bütün alacaklarınızı ödemek zorundalar tabi. genelde sonradan öderler.

Deneme suresinde hicbir sey demeniz gerekmez. Istifanizi verip gidebilirsiniz.

Normal surecte sozlesmenizde yazan sure kadar once haber vermeniz gerekir, vermezseniz tazminat odersiniz. O sartta bile istifa ettikten sonra ne yapacaginizi soylemek zorunda degilsiniz.

Bazi sirketler sozlesmede rakip firmalarda calismakla ilgili limitler koyarlar. Sozlesmenizi okuyup dikkat edin yoksa tazminat odemek zorunda kalabilirsiniz.

Rakip firma ve arge alanında şu anda bulunduğunuz firmanın arge alanında çalışmanızı kısıtlayan bir sözleşme imzalamadıysanız sorun yok böyle bir sözleşme varsa istişare edin taraflarla.

@cleric

dediklerinde haklısın ama deneme sürecinde bunların hiç biri işlemez.

Hocam ne olacağı hiç belli olmuyor. Ateşsiz de mümkün

Bende ateş hiç olmamıştı. Öksürük, halsizlik ve özellikle koku-tat kaybını takip edin. Bahsettiğiniz boğaz ağrısı klima vs kaynaklı olabilir.

bende de sadece ateş olmuştu, diğer hiçbir belirti olmadı bende

Ates en buyuk belirti.
Klima altinda kalmis olabililirsiniz, soguk icecek bile agri yapmis olabilir. Bir sure izleyin kendinizi. Bilgi hattini da arayabilirsiniz

Garip kaçmaz. Kan grubunuz ömür boyu aynı olacağı için:)
Bu arada ben ehliyette bile sözlü beyan ettim. Bence belge falan istemiyorlardır. Yazın gitsin ne belgesi...

eklentisiz bir çözüm istemiyorsanız bilgisayarınıza program kurmanız ya da farklı bir DNS üzerinden internete çıkmanız gerekiyor.

Her iki durum da eklenti kurmakla aynı güven(siz)likte.

Android kullanıyorsanız Blokada ile kendinize bir DNS oluşturabilirsiniz. Bu uygulama tarayıcıdan bağımsız olarak reklamları engelliyor. Hatta sosyal medya sitelerini de engelliyor. Bu uygulamada kendiniz Url tanımlayarak kara liste oluşturabilirsiniz.

Bilgisiyarda kullanabileceğiniz daha geniş programlar var. Bence uygulama yerine tarayıcınıza bunu kurun.
chrome.google.com
ben muhtelif sebeplerle sıkça kullanıyorum bunu.

güvenmiyorsanız -ve bu işlerden biraz anlıyorsanız- kodlarını açıp inceleyebilirsiniz:
robwu.nl

Güzel Türkçe konuşmak böyle bir şey değil yalnız. Basit kelimeler değil de araya sizin çok entelektüel ve zeki olduğunuzu ortaya koyacak kelimeler kullanmak istiyorsanız kitap okumayı önerebiliriz ama zaten okuyormuşsunuz. Zaten o kelimeler de her konuşmada kullanılamaz, yoksa gülerler arkanızdan. Kelime ezberlerseniz o kelimeler ne kadar size ait olur veya cümle içinde yapmacıklıktan ve özentilikten uzak aktif olarak kullanabilir misiniz emin değilim. Diksiyon kurslarının amaçları zaten sorudakinden farklı. Cümlenin başını unutuyormuşsunuz ki bu bambaşka bir sorun. Sizin ne istediğinizi veya sorununuzun ne olduğunu pek anlamadım. Zaten her yolu da kapatmışsınız.

Kitap okuman lazım evet ama bol bol yazman da lazım. Oturup bir konuyla ilgili kompozisyonlar yaz tıpkı lisedekiler gibi. Beyninin ilgili kısımlarını bu şekilde çalıştırmış olursun.

ya nolur konuşmasına entel gözükmek için abudik gubidik günlük kelimelerin çok dışındaki kelimeleri sıkıştırarak bir şey olmak isteyen ve çok çabalıyormuş gibi görünmek dışında bir şey olmayan o insanlardan olma. böyle çok iyisin bence.

Hmm dinleyerek pek öğrenilecek bir şey değil bence. Tabi o kelimelerin de nereden geldiğini seçmen lazım. Eski edebiyat meraklıları ve ilahiyatçılar Doğu kökenli Arapça ve Farsçadan gelen kelimeleri kullanırlar. Bilim, sosyal bilim, batı felsefesi ve batı edebiyatlarıyla ilgilenenler Batı kökenli kelimeleri kullanırlar. Bir kısım motto der bir kısım şiar yani. Seçmen lazım.

Arapça Farsça istiyorsan Tanpınar, Sabahattin Ali okumanı tavsiye ederim. Ara ara Fransızca da kullanır bunlar.

okurken aklıma tanıl bora geldi. kendisini dinlerken, "bu kelimeyi nereden buldu böyle birden, cuk da oturdu anlama ama başkasının kullandığını duymamıştım bu durum için" hissiyatı oluşturuyor bana hep. hayranlık verici bir üslubu var.

TRT radyo tiyatrolari özelikle eski olanlar kelime haznesi geliştirmek için iyidir bence. Zengin turkce doğru telaffuzla kulağınizda yer etmiş olur.

Turkcemin iyi olduğunu, duraklamadan akıcı konuşup, kendimi iyi ifade ettiğimi soylerler. Bunu ergenlikte TV seyretmekten kitap okumaktan çok tematik radyo dinlememe borçlu olduğumu düşünüyorum.

mutludur ya. parayla saadet olmaz saçma bi laf bence. sağlık önemli tabii gerçekten o ayrı. onun dışında her mutsuzluk geçici olur bence.

cevremde zengin olan yani soyle soyleyeyim paraya hic ihtiyaci olmayan insanlar sacma sapan seyleri kendilerine dert ediyorlar; o yuzden mutluluk kismi cok farkli yorumlanabilir. ama inanin dertleri filan bile bir baska :)

Kesinlikle böyle bir genelleme yapılamıyor. Zenginlik mutluluğun değil ancak konforun garantisi. Konforlu bir mutsuzluk yaşarsın yani en kötü ihtimalle.

Roket adam +1

Çevresi cogunluk ile sosyoekonomik olarak orta ve üstü insanlardan olusan biri olarak tamamen subjektif bir yorum ile ben roketadam+1 diyorum.

Bu duyuruyu görmeden 15 dakika önce londra'da yaşayan; turkiye'de ve Londra'da gayrimenkulleri olan, Türkiye'de milyonlarca liraya satılan bir evde yaşayan teyzemin neden kendine sürekli olarak mutsuzluk yarattigini konuşuyorduk mesela annem ile, gördüğüm en mutsuz insanlardan birisidir ki cani istediğinde istedigi her şeyı yapabilecek lukslere sahip. Sadece küçük bir örnek ve denk geldiği için yazdım. Bunun gibi birçok örnegim var. Ha bunun tam tersi şekilde mutlu olanları da var.

Kısacası mutluluk ya da mutsuzluk para, kariyer, imkan gibi şeylere bağlanamıyor bence; sürekli mutluluk diye bir seyin olması zaten mümkün değil.

zenginler fakirlere gore ortalamaya vurunca daha mutludur zira para bircok sikintiyi cozuyor. ben zenginlerde daha cok huzursuzluk goruyorum, fakirlerin ise kaybedecek pek birseyi olmadigindan ortalama olarak daha huzurlular.

zenginler genelde zengin olduklarini dusunmezler. onun haricinde basari kistasi daha yukari cikinca ona gore farkli endiseler, farkli hedefler olusuyor.

bir de adamin zenginliginin sebebi is adami olmasi, doktorluk, avukatlik falansa zaten senden benden cok daha fazla calisiyor oluyor.

Mutluluk hayata bakış açısı bence. Tanıdığım çok mutlu zenginler de var çok mutsuz da. Roket adam +1 konfor sağlıyor para.

Sanmıyorum. Çünkü insan sahip olduğu şeyin genelde farkında olmuyor. Fakir birinin mutluluk getireceğini düşündüğü şeyler zenginler için zaten doğuştan geliyor ve sıradan yaşamın bir parçası. Mutluluk daha çok kişilik meselesi.

işleri yolundaysa genelde mutludur

aksam vakti işten eve dönerken bmw'nin icinde aglamak metrobüste herkesin icinde aglamaktan daha iyidir.

Zenginlik mutluluk getirmez. Ama fakirlik kesin sefalet getirir

zenginliğin boyutundan bağımsız kaybedecek şeyleri olan insanlarda husursuzluk ister istemez oluyor.

altın.

thy , iş bankası, bim hisseleri belki. ytd ama iyi araştır tabiki.

şuan borsada en sağlam hisseler bile azalışta. aldığın takdirde kısa vadede azalacaktır muhtemelen. ancak bir süre sonra artabilir. hisse alacaksan bunu gözönünde bulundurmalısın.

Altın / Dolar neden hariç bilmiyorum ama İMKB'den alınacak her hisse senedi risklidir. Dolar ve altında risk o kadar yok.

gümüş.

yukarıda bahsedilen herşey yukarı ve aşağı yönlü riskleri olan yatırımlar, sadece yukarı yönlü yatırım için faiz ya da likit fonlar uygundur. bunlar tl olarak getiri sağlarlar.

Benzer şekilde düşünüyorum. Bir lider olamayacağını kanıtladı, bu saatten sonra kendisinden bir hayır gelmez. Tek şansı vardı, onu da harcadı.

18 secim kaybedip secimden
1 hafta sonra ortaya cikabilen kk en super lider su an.
Ama ince 1 gun sonra ortaya ciktigi icin siyaseten bitmistir.
Kaybedilmis secim aksami ortaya ciksa ne olacak onu da anlamis degilim

muharrem ince parti kurduğunda oyları böleceğini akıl edemeyecek kadar düşük zekalıysa bunca yıl boşuna siyaset yapmış demektir. akp nin gazlaması da bu yüzden.

katılıyorum. muharrem ince ulusalcı aragazla çalışıyor.

daha önce de benzer bir konuda şu yorumu yapmıştım:

şu an başkanlık sistemi olduğu için oyların bölünmesi, parlamenter sisteme göre çok daha az önem taşıyor. pratikte meclisin çok bir yaptırım gücü olmadığı için ve yürütme organını cumhurbaşkanı ve onun belirlediği bakanlar kurulu işlettiği için muharrem ince'nin olası partisi oyların bölünmesine yol açsa bile nihai sonuca muhalifler açısından faydası olacağını düşünüyorum.

sebebi şu: her siyasi görüş kendi içinde fikir ayrılıklarına sahip. en basit örneği deva ve gelecek partiler. akp'den kopan bu iki kurmay siyasetçi aynı tabanda birleşmeyip farklı partiler kurdular. yine eğer ince parti kurarsa chp'den biraz oy çalacağı aşikar. peki bunun muhalif partilere faydası nasıl olacak?

şöyle olacak; ekmeleddin ihsanoğlu'nun çatı adayı olarak girdiği cb seçimlerinde rte ilk turda seçimi kazanmıştı. seçimin en azından ikinci tura kalmamasının en büyük nedeni chp'li seçmenin ekmeleddin ihsanoğlu gibi partinin görüşlerini paylaşmayan ve temelde rte'den farkı olmayan bir adaya oy vermek istememesiydi. bizzat kendi çevremde de çokça gözlemlediğim partiye küsüp oy vermeme eylemi rte'nin ilk turda seçimi rahatça kazanmasına sebep oldu.

sonraki seçimlerde ise adaylara bakacak olursak rte'nin karşısında chp ve hdp adayları vardı. bu da sağ siyasetin istemese de rte üzerinde birleşmesine sebep oldu. aşırı sağcısı da ona oy verdi, merkez sağcısı da. çünkü sağ seçmen asla rte alternatifi olarak bir sol siyaset adayını görmüyordu (istanbul haziran seçimleri buna bir istisnadır. ancak sebebini hepimiz biliyoruz). dolayısıyla sağa alternatif bir aday olmadığı için yine seçim ilk turda bitti. açıkçası muharrem ince'nin seçim kampanyasındaki sivri dili de biraz oy kaybetmesine sebep oldu diyebiliriz. özellikle apolet polemiği.

özetle, ince kendi partisini kurar ise, deva ve gelecek partileri kendi cb adaylarını gösterir ise hem solda hem de sağda alternatifler çoğalacağından oy vermeyen seçmen de kendine yakın bir aday belirleyip ilk turda oyunu verecektir. böylece rte'nin aldığı oy sayısı aynı olsa bile muhalif partilere gidecek oy sayısı artacağından rte'nin oy oranı düşecektir. Ben %50'nin altında kalacağını düşünüyorum (hatta eminim). önemli olan ikinci tura kalacak adayın diğer tüm muhalif adaylardan oy alıp alamayacağı. yani gelecek ve deva'ya oy veren seçmen ikinci turda gidip rte'ye verirse rte yine kazanacaktır.

bu anlattığım mantığa göre bence hem imamoğlu hem de yavaş cb adayı olarak gösterilmeli. çünkü biri (her ne kadar sağcı aileden gelse de) chp'nin evladı, diğeri de sağ seçmene hitap edebilen biri. böylece chp bu iki aday arasında bölünmüş olabilecek tüm seçmeni oy vermeye yönlendirecektir. ikisinden biri ilk turda eleneceği için o adaya oy veren neredeyse herkes diğer adaya da oy verecektir.

Akp rakip olarak Muharrem Ince'yi istiyor. Muharremle birebirde polemik siyasetine gireriz, sonucta Reis alir diyorlar. Basortusu, Ayasofya, Muharrem Ince icki iciyor falan. Imamoglu, Mansur gibiler cikti felegini sasirdi AKP, Ocalanin mektubunu getirip, Trtye terorist cikartacak kadar beyinleri yandi. Diger gerizekali ortak da gelmis ulkede beka sorunu var diyor. Resmen AKP yonetemiyor ulkede beka sorunu var demek bu, o derece gerizekalilar bir kisi demiyor, hoop bana laf cakiyorsun diyemiyor:)

Şu anki sistemle çok dezavantajlı bir durum olmadığının bende farkındayım. Gündemde seçim kanunu değişikliği var. Eğer bu durum değişir ve yüzde 50'ye ihtiyaç kalmazsa,o zaman bu durum sorun yaratır gibi geliyor. Muhalaefetin ivme kazandığı bu dönemde yapılan bu hamle soru isaretleri barındırıyor.Büyük resim dedikleri olaya gerçekten her geçen gün daha çok inanıyorum. Bekleyelim, görelim bakalım.

seçim günü meselesi değil ki sadece. parti kurup kurmamasından ziyade sistem eleştirisi yerine kişiler ve günlük siyaset üstünden yürüme sorunu var kendisinde. tabii ki akp'nin işine geliyor. ayasofya'ya atladı, saraydaki chp'li denen deli saçmasına atladı. adam kazandı lafı da yapışmış halde kendisine. sürekli chp'deki entrikalarla kafayı bozan ahaber ve türevleri ne istesin daha.

bir emine ülker tarhan vardı, ayrıldı, parti kurdu, binde 5 oy aldı.

kabul ince biraz daha popüler ama alacağı oy tarhan'ın 2 katı bile değil.

Ve Parti kurup secime girerse chp baraj altinda %2,3 ile kalir ona da eminim.
Tarih tekerrur den ibarettir.Ecevit dsp ile nasil chp yi baraj altinda birakmis bir kontrol edin derim.

bana çocukken çocuk romatizması teşhisi kondu, her yağmurlu hava öncesi aynı tarifte sızlanmalar bacak ağrıları yaşarım.
bunun için açıkcası doktora gitmek ve tedavi olmak gibi bir girişimim olmadı.
en yakın arkadaşım fizyoterapist ve bunun yaşlılıkta çok büyük sorunlara yol açmaması için muhakkak doktor kontrolünde olması gerektiğini söylüyor.

kendi adıma şuan pandemi dolayısıyla doktora gitmeyi gerektirecek kadar elzem görmüyorum. ama ileride eklem yerlerinde ve çeşitli parmak, bacak vs gibi yerlerimde eğrilme yamulma olmasını istemediğim için elbette muayene olmak lazım diye düşünüyorum.
Sevgiler.

Esther +1 Romatologluk bir sey gibi gozukuyor. Agri kasta olsaydi fibromiyalji derdim.

Bir çevre edinin, keşifleriniz farklı yerlere ziyaretlerinizin yanında sürekli gittiğiniz bir iki cafe/bar da olsun.

Salt, ist modern sinema günleri gibi (yeniden başladığında) takip edebileceğiniz programlar oluyor. İst modern için halk günü var ama sinema için üyelik de alabilirsiniz.

Dil klüplerine katılabilirsiniz. Sembolik ücretlerle dil pratiği için toplanan gruplar oluyor bunlara bir bakın.

Adaları kışın da -hatta sadece kışın- ziyaret edin.

Sanat, yaratıcı drama ya da tamamen ilgi alanıza yönelik atölyelere katılın. Özellikle vakıfların ( yky, aksanat, yine salt, iksv vs) günlük ya da haftalık ücretsiz veya ücretli atölyeleri oluyor bir bakın.

Fotoğrafa ilginiz varsa başlayın, grupla hem gezer hem teknik öğrenirsiniz.

Müzayedelere (mesela kitap müzayedelerine) almayacaksanız bile katılın. Buralarda bulunmak bedava eğitim gibi.

Deniz sporlarına ilginiz varsa; yelken, rüzgar sörfü vs. ist iyi bir seçenek olabilir. Ya da ilginç sporlar için; su altı hokeyi, bünicilik vs.

Vaktiniz varsa gönüllük projelerine katılabilirsiniz. Stk ya da daha küçük oluşumlarda.

Akut’tan eğitim alabilirsiniz. Pek çok alanda lazım ama en başta deprem ülkesi.

Akmerkezin bahçesinde temel tarım eğitimleri oluyor ücretsiz. Orada bi sera yaptılar hatta, bir bakılabilir.


Yani sadece şehrin kendine has kültürel ve tarihi etkinliklerinin dışında bir metropolde olup başka yerlerde bulamayacağınız alanlarda uğraşabilirsiniz.

Eğer kendi ilgi alanlarınızı söylerseniz ona göre bir öneride bulunabilirim, yoksa istanbul çok geniş bir memleket, ne zaman yeter ne ömür içindekileri yapmaya

tarzınıza göre müzik festivallerine gidin, tabi pandemi nedeniyle festival olmadı bu yıl ama keşke olsa da gitsek. (+18 olanlardan bahsediyorum, onelove vs..)

tiyatro ve bazı konserler demişsiniz daha yakından takip edin, d10 yıldır devlet ve şehir tiyatrolarının bütün oyunlarına gitmişimdir, maddi açıdan da özel gibi zorlamıyorlar.

aynı şekilde devlet opera ve balesini takip edin, cemal reşit rey salonu size yakınsa sezonda her tarza uygun çok güzel etkinlikler ve konserler oluyor, fiyatlar yine üzmeyecek seviyede, mutlaka bir göz gezdirin.

sosyal etkinlik olarak sadece biletix e bakmaktan ziyade bana yakın olan mekanlarda hangi etkinlikler var diye bakıyorum ben genelde, bana yakın olan devlet şehir tiyatro sahneleri, küçükçiftlik park ya da cemal reşit rey salonu gibi.

yeme içmeyi seviyorsanız zomata gold öneririm, biz hemen hemen 2 yıldır pandemiye kadar çok kullanıp çok memnun kaldık, normalde ya biz buna bu parayı vermeyiz dediğimiz bir çok yerde farklı yemek yedik zomato gold ile.

içki seviyosanız çok güzel kokteyl atölyeleri var, farklı farklı onlara bakabilirsiniz.

mesela bu ay başlayıp 2 ay daha sürecek olan kadıköy belediyesinin sosyal mesafeli sanat festivali var, aylin aslım konserine bilet aldık, gözümüze kestirdiğimiz bazı oyunlar ve konserler daha var, haftalık olarak açılıyor biletler, açıldığında onları da alacağız, bütün biletler 25 tl.

aklıma gelirse editlerim daha. şimdilik bu kadar.

(bkz: murat belge)'yi hic sevmem ama:

(bkz: istanbul gezi rehberi)

yalniz dikkat et bunu okuyunca gezmene, yasamana gerek kalmayabilir, oylesine muazzam.

Tavsiyeler gelmiş benzer şeyleri yazmaya gerek yok o yüzden kendimden birkaç not paylaşayım.

Ben yürüyorum. Genellikle korular, boğaz kenarı yerleşim yerleri veya eski İstanbul denilecek evlerin olduğu yerleri seçerek ve her seferinde farklı sokaklara girmeye çalışarak uzun yürüyüşler yapıyorum. "Aaa burada bu mu varmış? Bu yeni mi ya? Bura nereymiş acaba?" iç sesleri ile güzel yürüyüşler yani.

Atölye kısmına yorum yapayım bir de. Yemek konusunda benim de merakım vardır. Aynı kafayla bir kez Eataly italyan yemekleri atölyesine gittim adam gibi Cannoli öğreneyim diye. Sonuç ise hüsran :( Yaptırdıkları şeyin uzaktan yakından Cannoli ile alakası yoktu. Yani yemek yemenin yanında zaten yapmaya da meraklıysanız biraz boş gelebilir. Ev ortamında rahatça kat kat güzelleri yapılabiliyor. Daha profesyonel atölyeler daha güzel olabilir tabi bilemiyorum.

Bir de bi ara Internations etkinliklerini takip ediyordum. Son zamanlarda pek sarmasa da değişik ve hoş mekanlara gittim sayelerinde.

Soruyu da izninizle takibe alıyorum. Yazmışken biraz da faydalanalım :)

İstanbulun karadeniz kıyıları pek el değmemiş, bir çok kişinin bilmediği köylerle dolu. Arabaya atlayıp turlamanı öneririm hiç yapmadıysan.

A plus hastaneler daha ziyade yurtdışı eğitimi/deneyimi ve burada kaliteli eğitim veren okullardan mezuniyet bekliyor. Kendim tıpçı değilim doktor arkadaşlarımın yorumu bu şekilde. Onlardan devlette çalışmak istemeyenler sosyal medyada iyi reklam yaparak kendi kliniklerini açmayı planlıyor.

yazacaklarımı sadece doktorların A+ hastanelerde işe alınması için değil, tüm şirketler için geçerli kabul edin.

belli bir seviyenin üzerindeki firmalar (hastaneler), başvurular arasından düzgün okullarda okuyanları, okullarında yüksek derece alanları seçme özgürlüğüne kavuşurlar. atıyorum bu iş için uygun ehliyete sahip (tıp diploması örneğin) kişilerin toplamı atıyorum 10.000 ise, bu belli bir seviyenin üzerindeki firmalar 1000 kişi arasında seçebilirler ama 1000 kişi hala çok yüksek bir rakamdır, bu yüzden de seçerken bazı kriterler belirleyip bu rakamı düşürmeleri gerekir.

en tepedeki A+ top klas firmalar (hastaneler) ise, bu kriterler üzerinden gitmezler. çünkü en tepedeki çalışanları (doktorları) almaya hakları vardır. bu en tepedeki çalışanlar (doktorlar) zaten tavsiye üzerine gelir. bir iş ilanı verip de, işe alım olacak gibi düşünmeyin yani. ''bilmem ne doktoru mu lazım oldu, bizim hüseyin'in arkadaşı var, prima doktor, onu alalım'' gibisinden. bu tavsiye üzerine gelen doktorların hangi üniversiteden mezun oldukları ya da okullarındaki dereceleri önemli değildir artık.

ANCAK tavsiye edilen doktorların çoğunluğu iyi üniversiteden mezundur, okulunda başarılıdır. bu aslında bağımsız bir konu.

Argente ve Santa Maria cips
Stute ve Ocean Sprey kızılcık suyu
Fomilk Soya Sütü
Fever ve Tomas Henry tonik
Jamie Oliver makarna sosları
Amoy tatlı ekşi sos

ben eskiden macro'dan condensed milk alıyordum. konserve formunda, tayca gibi bir dilde yazılar vardı üzerinde. onunla dondurma yapıyordum evde, bayağı fast food restoranlarının dondurmaları gibi oluyordu. hala satılıyorsa tavsiye ederim.

bazen degisik biralar, saraplar oluyor :)

Wasabili cips var çok iyi

Kaliteli istiyorsunuz ama bütçeniz yok!

irene bu iş nereye gider peşin söyleyeyim.

Bu işi yapacaklar sağlam para ister,bu da başlangıçta sizi bozar.bir öğrenci bulalım çeksin olur,onun çektiğini beğenmezsiniz.
En son bir led ışıklı mini stüdyo,bir tane kamerası iyi cep telefonu,bir kaç yardımcı app.evet fark yaratamazsınız ama herkesin başladığı yerden başlarsınız.açın youtube tutoriallerini seyredin,başkaları nasıl çekmiş bakın.işler yürüdüğünde de bir ajansla anlaşır bu işleri yaptırırsınız.

Ben inface için araştırırken buna çok denk geldim,genel olarak işe yarayan bir alet olduğu yönünde bütün yorumlar.

Bende inface var. Bazen jel ile bazen dermalogica'nin peeling ile uyguluyorum. Son zamanlarda the ordinary'nin hyaluronic acid ve niacinamid'ini kullaniyorum. Esim cildimin cok fark ettigini soyledi. Gozeneklerm kuculmus. Ben de cildimin daha parlak oldugunu goruyorum. Hulasa, ben memnunum inface'ten. Tavsiye ederim.

Bir de ekleme yapayim. Inface, xiaomi'nin urunu degil galiba. Xiaomi'nin sitesinde oyle bir urun yoktu. Ucuz yollu muadilleri de var inface'in. Teknoloji ayni. Fazla para vermek istemezsenin onlardan da alabilirsiniz.

@marcelorios

Teşekkürler yanıtınız için. Araştırdığım sitelerde inface modeli hep Xiaomiye ait. Sizinki farklı mı acaba?

Sorudan bagimsiz inface xiaomi nin. Mi store da satiliyor magazada. Bir foreo degil ama foreo cok pahali oldugu icin xiaomi alinabilir.

Ben minisodan almıştım, ben de memnunum. Yüz temizleme jeli ile kullanıyorum.

Aldım pişmanım kullanmayı beceremedim sanırım. Bende damar çatlaması yaptı

Trendyoldaki luna cakmasından aldım tavsiye üzerine. Muazzam memnunum. Sürekli yüzümü yıkayasım var. Cildimi cok daha temiz hissediyorum. Yüz yogasında gösterilen yönlere doğru kullanıyorum.

Hayatımın en harika yüz temizleme ürününü de cok tavsiye edilen kore markası misshadan aldım. Bu arada yüz kremimi de yine bu aletle sürüyorum.

Cok düzenli kozmetik kullanamayan, üşenen bir insan olduğum için zevkli hale getirdi diyebilirim.

Çok gereksiz bir alet.Olmasa da olur diyebilirim.
Aldıktan 1 hafta sonra kenara attım.

O alet yerine yüz kesesini tavsiye ederim sebebi ; bu aleti kullanınca cildim ekstra yağ üretmeye başladı ve sivilce çıkarttı.

Marka park veya deriden e bakabilirsiniz

ben bunu çok gördüm bir yerlerde yahu...
acaba nerelerde gördüm?

şimdi gönder'e basmadan bir baktım da, boyner'de kahverengisi var ama tabanı biraz daha kalınca ve birebir aynı modeli değil ama benzeri.
başka bir yerlerde de görmüş olmam lazım internette alışveriş falan yaparken.
hatırlarsam editleyeceğim.

edit:
görmüş olabileceğim yerlere baktım, yok.
hatta size ayakkabı bakarken kendime çanta aldım :)
ama bulamadım ben de.
sezonu falan bitti herhalde, çünkü her yerde vardı.
belki önümüzdeki sezon yeniden gelir.

Not:İnternet şart değil. İstanbul'da mağazası olan bir yerde olur.Eklemeyi unutmusum

1610istanbul.com

zeckie vardı www.zeckie.com güzeldir.

pandemi sürecinde olduğumuz için büyük ihtimalle online kurs alacaksın. online kurslarda da goethe'nin alternatifi yok maalesef. gelişmiş bir otonom öğrenme platformu var. yoğun kurs-normal kurs tercihine göre haftada bir ya da iki kez hocayla online dersin oluyor. platformda yaptığın ödevlere hoca aktif olarak feedback veriyor. almanya'da geçerliliği olan tek kurs da yine goethe. başka bir alternatif düşünmeye gerek yok.

bir arkadaşım goethe'ye gitmek istedi, tam saat 8'de her şeyi hazırlayıp gönder dedim öyle yaptı yine de yer bulamadı. goethe'ye de bel bağlamayın. galatasaray üniversitesi bir alternatif deniyordu bir aralar.

goethe para tuzağı, ben zamanında gitmiştim. pandemi süreci olmasa en iyi alternatifi marmara üniversitesi kursları.

www.banggood.com

www.banggood.com

Kaliteli markalardan* olacak o ilk kısım.

imkan varsa %100 pamuk olmalı. %70 pamuk da fena değil. ama %100 polyester kötü baya

Markadan çok kullanılan malzeme önemli.
LCW internet alışverişlerinde açıklama kısmında bu yazıyor. Etiketlerde de hangi marka olursa olsun, mutlaka yazar.
Özellikle yaz aylarında tercih yüzde yüz pamuklu olmalı. Daha serin zamanlar için yüzde otuz polyester kabul edilebilir.
Pamuklu giyecekler çabuk buruştuğu için, bazı kişiler tercih etmiyor. Bu nedenle içine polyester katıyorlar.
Zamanında Decathlon'un internet sitesinden son derece ucuz yüzde yüz pamuklu tişörtler almıştım. Hala sıcak havalarda kullanırım. Çok memnunum.
Markadan önce sağlıklı giyinmek önemli.

ben ozel gun degilse, kumas cok resmi, dokumlu durmayacaksa pamuklu tercih ediyorum.

polyesterler bence guzel duruyor, kolay kolay burusmuyor, salas bol seylerde hos duruyor. ama dediginiz gibi cok terletiyor. yazin giymek cok cok zor onlari.

kisin giydigimde de icimde uzun kollu ya da kisa kollu pamuklu bir tsort giyerim, boylece polyester bedenime temas etmez ve terlemem ya da zararli degil o kadar.

polyester kumaslarin kimyasal daha cok icerdiginden dolayi cilde zarar verdigini ve bazi vitaminlerin bu kumas etkisiyle vucudunuzdan aktigi hipotenizi de hatirlatmak isterim.

imkan varsa pamuklu, pamuk orani yuksek olarabilir. vizkon da guzel (vizkoz degil, viskon)

asiri dikkat ederim. mumkun mertebe 100% pamuk aliyorum. en az %90 pamuk degilse kesinlikle almiyorum.

Klasik ceket pantolonda polyester az oranda olmalı yoksa ütü tutmaz. Gömleklerin hepsi içinde aynı şey geçerli. Tişört ve pantolonda ise polyestere gerek yok. Polyester dayanıklı kalmasını ve ütüyü tutmasını sağlar. Pamuk nefes aldırır. Oranlara evet dikkat ederim. Yüz polyester oranı tişört için çok fazla. Birde deodorant yerine karbonat kullan.

polyester su emmesi düşük bir malzeme, bu yüzden çabuk kurur ama kötü kokuları tutabilir. lcw'de ucuz 14-15 tl'ye %100 pamuk tişörtler de var, ama outlet kısmında denk getirmek gerekiyor. ya da pazardan bile almak mantıklı olabilir, gerçi şu aralar covid tedbirleri nedeniyle pazarlarda kıyafet satışı yasak diye biliyorum ama. kıyafetlerde mümkün mertebe pamuk lifi oranı yüksek seçilmeli, ben çok dikkat ediyorum şahsen eğer iş-toplantı gibi bir yerlere giyeceğim bir gömlek-bluz değilse. ama pamuk da çabuk kırışır, polyester fazla kırışmaz, o durumda da kırışmaması gereken ciddi kıyafetlerde polyester tercih edebilirim. ama yine de polyester de değil de viskon (viskoz/rayon) daha tercih edilebilir. viskon lifler pamuk liflerinin kimyasal yolla işlenmiş hali, tabi yine de pamuk en doğalı ama kırışması pamuğa göre az ve tamamen sentetik lif olan polyesterden daha sağlıklı bence. o yüzden diyelim ki ciddi kıyafet alacağım, yine de polyester değil de viskon daha tercihim oluyor.

açıp etiketine çoğu zaman bakmam, kumaşa dokununca pamuk mu polyester mi ayırt edebiliyorum.

polyester hava almaz, teri emmez dolayısıyla çok terletir. birkaç tane polyester tshirtüm var, soğuk havalarda falan giymek için kullanıyorum. sıcaklarda imkanı yok giymem, giyemem.

s10 lite daha iyi

kardeş sordu aynısını ben de s10 lite dedim. düşer mi bilemem ama bu sıralar her şeye vergi zammı geliyor.

S10 lite

Abi konuşacak daha ne var hala?
Kaos kesin, izmir nüfus artar, orada da yaşam pahalılaşır ama izmir tek başına nasıl kaldırsın.
Öte yandan istanbulda kaos demek, türkiyenin bir uçtan bir ucuna ekonomik ve sosyal açıdan çok acılar çekmesi demek olur.
Sağ kalanlar ne yapar bilinmez ama büyük travma yaşayacakları, ciddi psikolojik sıkıntılar çekeceklerini biliyorum.
Bir mucize olur da küçük çapta atlatırız demekten başka teskin edici bir şey yok.

Kaos mesela nasıl olacak? Sağ kaldın,evin yıkılmadı. Evinde oturuyorsun. Silahlı kişiler gelip,hırsızlık,yağma vs olur mu? Yardim bekleyen insanlar olacak,öyle kaçıp başka sehire gitmekte doğru değil gibi. Kaosu biraz açalım demek istiyorum.

bir binanın yıkılması için binanın inşaatında, yapımında, malzemesinde çok fazla hatanın bir araya gelmesi gerekir diye bir analiz okumuştum. Evet çok bina yıkılacak muhtemelen ama çok daha fazlasına da hiçbir şey olmayacak. Bir şeyi olmayanlar zor durumdakilere yardım edecek. Diğer şehirlerden yardım ekipleri gelecek. Özetle kaos olmayacak. İlk girkaç gün olsa da çabuk toparlanacak. Tamam kendimizi çok gömüyoruz ama yardımseverlik konusunda iyi bir milletiz. Çabuk atlatırız. Dünyaya hiçbir katkısı olmayan futbol kulüpleri bile milyonluk topçularının maaşlarını ödeyebilmek için yardım çağrısı yaptığında bir sürü insan parasını esirgemiyor.

Depremi düşünerek yaşanmaz şahsi kanaatim. Tamam evim sağlam onu biliyorum ona göre ev seçtim ama geçen gün en yakın arkadaşımın evine gittim, bina 40 yıllık falan. Napayım gitmemeyim mi, bir çayını içmeyeyim mi?

İzmir’e göç konusunda, evet 7 ay önce izmir’e taşınma durumum olmuştu iş için, emlakçı bu ara istanbullular bayağı teveccüh gösteriyor şehrimize demişti. Ufak depremler oluyordu o ara sık sık istanbul’da. Büyük depremde bayağı göç olur.

Beklenen deprem, kesin olacak diye bir şey yok. Bazen enerjiler ufak deprem ile boşaltılıyor.
Beklentinin en tepe noktası 7,6 deniyor ki maks bu... yani öyle abartı bir durum yok. Nasıl tahayyül ettin bu kaosu anlamadım

bu tarz bir paylaşım vardı

seyler.eksisozluk.com

para sorunu çözülür de o kadar kişi enkaz altında kalsa, yaralansa, kaçmak isteyenler nedeni ile yollar kapansa yardım nasıl ulaşacak. zaten ilk bir kaç gün önemli.

Insanlar felaket tellalligini seviyor. Ne kaosu..
Sanki butun sehir dumduz olacakmis gibi..
Sen saglam bi ev al yeter. Istanbul bitmez, yasanmaz hale gelmez yani.

belediyenin güncel deprem tahminleri ilçe ilçe .

depremzemin.ibb.istanbul

Şener üşümezsoyu dinle,deprem birikmiş enerjisini 99 da attı zaten dedi.Bende inanmıyorum deprem risk haritaları arazi değerlerine göre bi kaç sefer değiştirildi zaten.

Geçen yıl Almanya'ya gidince valizimde marketten alınmış çeşit çeşit ve ucuz Lindt'le döndüm geri. Orada yaşayanlar daha iyi bilir, benim izlenimim Lindt'in kaliteli ama standart seri üretim bir çikolata olduğu yönünde. Lindor gibi premium ürünleri orada da düz çikolatasından daha pahalıydı.

www.dw.com
Şöyle bir yazı buldum şimdi, Lindt'in tadını daha pahalı çikolatalarla denk bulmuşlar, en pahalı olan Godiva son sırada çıkmış. Godiva şu an bizde Lindt'ten daha ucuz çünkü markayı Ülker satın aldı.

fena olmayan ortalama ucuz cikolata, en ucuz klasmanda degil ama bir seviye ustu.

Lindt İsviçre için gayet iyi bir markadır ama atölyede özel üretim olan İsviçre cikolatalari ile bir değil tabii ki; marketlerde bulunan bir marka. Bir de lindt olsa dahi seriden seriye farkediyor; özel serileri daha da farklı. Özellikle Noel döneminde çok çeşitli ürünleri çıkıyor.

Ama kimsenin yüzüne bakmadıgi, düşük kalite bir çikolata değil. Lisedeyken fabrikalarını ziyarete gitmiştik; aldıkları ödüller, ürettikleri cikolatalar çeşit çeşitti. Zaten isvicre'nin önemli markalarından biridir.

ortalama kalitede diyelim. bayramda vs. insanlar birbirine getirir goturur, bizdeki gorece iyi sayilan, guzel paketli ulker bayram cikolatalari gibi.

Düzgün cikolata bulmak zor bir is, supermarkette bulmak ise imkansiz gibi zaten.

Almanya´da cikolatinin icine ucuz urun katmayan, iyi icerikli GEPA ve VIVANI var. GEPA cikolatalari cok ust kalite degiller, ama VIVANI´nin her ürünü iyi. Premium bir urunu aslinda supermarkette bulamazsiniz, ancak hissiyatini gosterisli bir paketleme ile verebilir markalar.

Premium cikolata ya da truff el yapimidir, kucuk isletmeden cikar, sekerin on tane farkli halini kullanmaz.

Almanya´dan su manifaktürü tavsiye ederim, cok ust kalite kakao ve kakao yagi kullaniyorlar: www.edelmond.de

lindt ile ilgili cevapları avrupalı arkadaşlar vermiş zaten. şahsi görüşüm tr marketlerinde bulabileceğin guylian markasının lindt'ten daha lezzetli olduğu yönünde(eşdeğer çikolata tipleri için konuşucaksak tabii). zaten belçik çikosu alp'lerin çikosunu döver bence.

istanbul'da glories var butik üretim yaptığını bildiğim kaliteli atölye olarak, bir de jadore her ne kadar pastane ürünleriyle de bilinse çikolata üretimi yapıyor. ikisinin de el yapımı olduğunu anlıyorsun, kör tadım yapsan da fark edilir seviyedeler bence. bir de gamze baş'ın çikolataları efsanedir ama seri üretim yapmıyor o, denk gelmek lazım.

Lindt cok guzel bir marka ama pahali ya da luks asla degil. Pahali olanlar ya direkt el yapimi cikolatalar ya da lokal isvicre vs cikolatalari. Lindt de sonucta fabrikasyon bir ürün. Ama kalite olarak bir cok cikolatadan iyi.

ne satacaksınız, belki fikir veririz:)

Trendyol. Bu dördü dışındaki sitelere ihtiyacın yok.

Komisyonu bilemem ama n11 de kupon kullanımı gayet iyi alıcı için. Satıcıya değilde n11 e çıkıyorsa kupon maliyeti n11 mantıklı bence. Hepsiburada da 75 tl ücretsiz kargo sınırı bence olumsuz. GittiGidiyorda kupon az veriyor ama bugüne kadar hiç sorun yaşatmadı satıcıya soru sor kısmı var diye çok kullandım.

ev bankaya geçiyor. ev satılmaya çalışılıyor. ödediğiniz para zaten borcunuzdan düşmüş oluyor. kalan için borçlusunuz yani. o da bütün masraflar ve borçlar düştükten sonra para artarsa bankanın oluyor ama banka zararda olursa yine peşinize düşüyorlar.

sicilinize işleniyor vs.

e ödediğiniz bütün parayı ve evi kaybetmiş oluyorsunuz. daha ne olsun?

Ödeyememe durumu başladığında evi kendimiz satıp tüm borcu kapatmakta seçenekler dahilinde öyleyse.

Odeyememeyi hissettigin anda ! 90 gun dolmadan satmis olmalisin. Yasa var. 90. Gunde elkoyma baslar.

kredi borcu tamamlanmamış şekilde aldığınız evi biraz yavaş satın diğer türlü saçlarınız dağılabilir zira

Kredi borcun bitene kadar ev bankanın. Yani satamazsın. Saçlar dağılır yani arkadaşın dediği gibi.

niye satılmasın yahu? nasıl bir günaha girdik ki 10 yıl bunu ödemek zorunda olalım?

www.hesapkurdu.com

3 yıl kredi ödedikten sonra sistemden çıkarsanız zarar mı yoksa kar mı edersiniz tahmin etmesi çok çok zor.

kira ödemiyor olmak artı. 3 yıl sonra ev daha da değerlenecek. aslında gerçekten değerlenmiyor tabi ama aldığınız fiyattan daha yükseğe satacağınız garanti. bu da bir artı.

en büyük eksi ilk üç yıl hayvan gibi faiz ödenmesi. 10 yıllık kredide ancak 26. ay faiz ve ana para ödemesi kafa kafaya geliyor. kira ödememe avantajı uçuyor bununla birlikte.

ekonomi önümüzdeki yıllarda kötü gitmeye devam ederse zarar etmeden çıkarsınız bence.

Koskoca kirpi: verdiğin cevabın ilk paragrafı, kredi borcu olan evin satılamayacağı anlamına gelmiyor mu üstadım :)

Kredi borcunu kaparsan elbette satarsın.

arkadaşların kavgasına bir son vereyim.

1 ev hipotekli olur. borcu ödemeden hipoteği kaldıramazsın. yani satış yapamazsın.

2 kim tanımadığı bir insanın ev borucunu baştan ödeyip sonra gidip tapu dairesine imza atmayı kabul eder?

-bu işin simsarları, fırsatçılar, değnekçileri 5 lira eden evi 3 liraya kapatmak isteyen insanlar.
- aile bireyleri veya çok yakın tanıdıklar.

bunun dışında kimse kalkıp da tamam ben evi çok beğendim, gidelim önce senin banka borcunu kapatalım sonra da imzaları atalım demez. ne malum senin borcu kapattırdıktan sonra basıp gitmeyeceğin? belki hesabında bloke var adamın yatırdığı paraya herhangi bir vazgeçme durumunda bloke konulacak?

hele hele böyle yer gök ev doluyken çok zor o işler yani.

@koskoca kirpi, süreci genel olarak doğru anlatmış ama bir noktada hatalı o da evin bankaya geçiş süreci. ona da ben katkı sunayım, kabaca anlatayım:

kredilerinizi ödemediğinizde evinize icra gelir. yani bankanın el koyması gibi bir durum söz konusu değildir. icradan satışa çıkılır ve o icra süreçlerine bankanın avukatları/şube müdürleri de dahil olurlar. muhammen bedelin yarısıyla başlayan icra sürecinde, banka eğer evin çok ucuza gittiğini düşünür, kendisinin evi rahatça satabileceğini değerlendirir gibi sebepler varsa girer parayı öder (ödediği para da alacağına sayılır vs) evi üzerine alır. diğer türlü icradan satışı bekler, yapılan satış üzerinden alacağını alır.

diğer bir detay da, eğer ev borcunuzdan fazla bir tutara satılırsa borç+masrafların üzerinde kalan tutar size iade edilir.

Bankaların portföylerinde ev bulundurma limitleri vb olduğu için banka borcunu ödemeyenlerin hepsinin evini almaz asla.