[]

2 soru walking dead izleyenler ve pubg oynayanlar

bu diziye ait bölümleri bir arkadaşım için indiriyorum da dosya boyutu 2 gb'a yakın ama görüntü kalitesi leş. bu bilinçli mi böyle yoksa sorun ben de mi?

2- bir arkadaşınız var, çocuğu pubg oynuyor. kendisinin bilgisi yok. siz oynuyorsunuz. bu arkadaşınıza pubg'yi nasıl tanımlarsınız? bir mobil oyun olarak değil. iyi kötü gibisinden. aklıma direkt yaşıtlarının yeri sokak veya onun gibi bir şey mi demeliyim? derslerini aksatır mı demeliyim.(bu biraz saçma olabilir çünkü boş zamanımda oynuyor diyebilir.) mavi balina oyunu gibi düşünün. çocuğa kötü bir şey katar mı? mikrofon açıkken küfür duyar vs.

not: çocuk ilkokula gidiyor.

 
indirdiğiniz release adını mesaj atın sözlükten yorum yaparım.


  • ozdek  (25.03.19 23:07:09) 
[]

duyurunun doktorları

neyim var demeyeceğim, neyimin olduğunu öğrenmem için doktordan ne isteyebileceğimi soruyorum.

sigarayı bıraktığımdan beri, bi nefes açlığı çekiyorum. alıp da verememek, derin almak istediğimde zorlanmak. yoksa derin nefes almasam da nefes alabildiğimin farkındayım. bi koah hastası gibi değilim.

son 1 haftadır da göğüs ağrısı çekiyorum. ben kalp dedim ama sonuçta anlamıyorum. dün de dayanamayıp acile gittim. okuduğum her şey beni şimdiye kadar adını hiç duymadığım kalp hastalıklarına itiyordu, artık ne olacaksa olsun deyip gittim.

ekg yapıldı, karnıma röntgen çektiler(herhalde ciğerler falan), kan değerlerime bakıldı, parmağıma bir şey takıp monitorize edin falan dediklerini duydum 15-20 dakika da öyle durdum. ara sıra ötüp durdu anlamadım tabi.

sonra doktor bey gelip, bir iki şey daha sordu. soğuktan olabileceğini söyledi, bir şeyim yok dedi. ama sonradan da bi kardiyologa görünmemi söyledi.

sigarayı bıraktıktan sonra bi kardiyologa, bi kbb'ye bir de göğüs hastalıklarına gideyim dedim malum en önemli organlar burada neredeyse.

bir nevi check up mantığıyla ne isteyebilirim bu doktorlardan?

 
sizin özellikle bişey istemenize gerek yok. hastalığın ilgili doktoruna gidip şikayetlerinizi anlatacaksınız.

koah geldi benim aklıma.
  • elorelia  (23.03.19 17:42:50) 
Nefes açlığı çekmek psikolojik de olabilir yani panik atak durumu. Bu durumu da gözardı etmeyin derim.


  • creedwar  (23.03.19 21:29:01) 
[]

Duyurunun iddiacilari spor toto oynuyoruz vol3

eksiup.com

Arkadaşlar tek oynuyoruz.

Güzel kuponlar bekliyorum.

 
Zengin olmadik mi daha?


0,1,1,2,1,2,0,2,2,1,2,2,2,1
  • karpuzpeynirekmeksu  (22.03.19 11:04:13) 
bende yatırcam bu kuponu bu sefer:)

2-1-1-1-1-2-0-2-0-2-1-1-2-2-1
  • IcedFlames  (22.03.19 13:32:59) 
1-1-1-1-1-2-1-2-0-2-1-2-2-2-1


  • Improbable  (22.03.19 14:04:04) 
[]

akademik ortamda bulunan güzide insanlar

sci-hub aslında illegal bir şey sayılabilir mi? makale sahipleri normalde bu makalelerden para kazanacakken sci-hub, bunu ücretsiz mi sunuyor bizlere?




 
illegal olmasına illegal de, benim bildiğim benim erişimim olan bir makaleyi arkadaşımla paylaşmamın önünde yasal bir engel yok.

bir de yanlış hatırlamıyorsam ilk makalem yayınlandığında bana iki ay geçerli olacak bir link vermişlerdi ki, bu linki verdiğim kişiler makaleye ücretsiz erişebiliyorlardı. o anlarda mesela yayıncı (elsevier) teşvik ediyordu bu şekilde paylaşmamı.

bunun dışında makale sahipleri bu işten para kazanmıyor. hatta bazı yayıncılar processing cost vs. adı altında makale sahiplerinden ücret alıyor. makaleyi indirmek için ödenen paranın yanında yayıncı zaten makale sahibinden de alıyor bazen. hele open access yapmak için daha fazla ödemek gerekiyor.
  • ron dennis  (05.03.19 01:29:35) 
Makale sahibinden çok yayıncı kazanmıyor mu? Sci-hub da korsan mp3 indirmek gibi.


  • wish i could find a way to disappear  (05.03.19 03:15:44) 
Makale sahibi kazanmıyor, makalesini yayımlatmak için (hatta reddedilse bile makaleyi derginin hakem kuruluna göndermek için) para ödemiş oluyor genellikle.

Bir akademisyenin tweeti vardı, ücretsiz erişemediğiniz makaleler için yazarına ulaşın, makalemizden para kazanmıyoruz ama paylaşmamız yasak değil diye. Bulursam eklerim.
  • kobuzchu kiz  (05.03.19 09:22:17) 
etik degil, legal degil, ama ahlaki. bununla ilgili yakin zamanda cok makale yazi döndü, uluslarasi akademi camiasinda dergi işi cok karli bir iş ve suistimale cok acik, milyor dolarlar dönüyor ve bunu yazarın, hakemlerin ve editörlerin ücretsiz emegi üzerinden yapiyor. bazi dergiler gönderdiginiz yazilari hakeme göndermek icin para aliyor, eger yayinlamaya karar verirlerse bir daha para aliyor, sonra da yazınızın copyright ini aldigina dair belge imzalatiyor, onlarin izni olmadan kendi kitabinizda bile basamiyorsunuz makalenizi. sadece parasini vererek makale yayinlatabildiginiz yüzlerce dergi var, cin, hindistan ve türkiye bu işin başını cekiyor.

kendi yazdıgım makaleyi okumak icin para ödemem gerekiyorsa, sci-hub'un yaptigi bir amme hizmetidir, insanliga katkidir.
  • proteus  (05.03.19 10:35:48 ~ 11:21:04) 
Proteusa katılıyorum. Diğer türlü, yani makalelere sadece üniversitelerden vs ulaşınca bilim sadece bilimadamları için varmış gibi oluyor. Bilgi bir zümreye ait olmamalı. İnsanlar internette yazan kaynağı belli olmayan bilgilere mahkum edilmemeli. Normal vatandaşın da bilimsel bilgiye ulaşma hakkı var. Sağlık sorunlarımı internetten değil yayınlardan araştırırım mesela. Sci-hub olmasa hayatım zorlaşır. Öncelikle işim için kullanıyorum, yani bilimsel yayınlar sadece akademide değil endüstride de kullanılıyor.


  • curukturpkokusu  (05.03.19 11:10:33) 
Makalelerin yazılması için gereken kaynaklar çoğu zaman araştırmacının kendi cebinden ya da proje vb. ile belirli kurumlardan sağlanıyor. Araştırma süreci sonunda, araştırmacı makalesini yayınlatmak için bir dergiye gönderiyor.

Burada dergilerden bazıları araştırmacıdan para isteyebiliyor. Bazıları da para almazsam, makaleni başkasına parayla satarım (atıf sayını düşürür), makalen açık erişim olsun istiyorsan şu kadar para vereceksin diyor.

Derginin bu süreçteki tek rolü yazdığın makalenin bilimsel uygunluğunu garanti altına almak oluyor. Sırf bunu yaptığı için okuyucudan makale başına 10-20-30 dolar almaya hakkı var mı? Bence yok.

Peki ya editör ve hakemlerin emeği ne olacak derseniz, onlar da bu işi gönüllü yapabilirler. Sonuçta iyi bir derginin editörü olmak, editöre de prestij kazandırıyor. Belki temel giderler için araştırmacıdan cüzi bir miktar istenebilir, ama onun dışındaki abartı ücretler (200 dolar, 1000 dolar gibi) çok gereksiz.

Yani Elsevier, JSTOR gibi şirketlerin yaptığı aslında şu:

Kaynak sağlamadığı bir araştırmanın raporunu, sadece ama sadece hakemlik sürecini yürüttüğü için, mülkiyeti altına alıyor ve satıyor. Burada asıl bu şirketlerin sorgulaması gerektiğini düşünüyorum.

Ayrıca bu konu ile ilgili olarak Aaron Swartz'ı intihara götüren süreci incelemenizi tavsiye ederim. Aaron Swartz da bir üniversitenin bağlantısını kullanarak JSTOR'dan birçok makale indirip genel kullanıma açmıştı ve bunun için ciddi davalarla karşılaştı.

Son olarak, Mendeley sevenler derneği üyelerine Sci-hub'dan indirdikleri makaleleri Mendeley'e atarken dikkatli olmalarını tavsiye ederim. Mendeley, Elsevier tarafından satın alınmış. Günün birinde gel bakalım sen şöyle sci-hub sevici demeyeceğinin garantisi yok.

Sci-hub kullanmayayım derseniz, yukarıda belirtildiği gibi yazara ulaşabilirsiniz. Academia.edu ve Researchgate bu açıdan çok aktif platformlar.
  • throw down the sword  (05.03.19 11:21:49 ~ 11:25:08) 
proteus +1


  • chitosan  (05.03.19 11:23:28) 
[]

avukat arkadaşlardan bir karar istiyorum

yargıtay'ın sayfasına girdim ama ne o bana bir çözüm buldu ne de ben anladım.

pbs.twimg.com

şu fotoğrfta belirtilen kararı arıyorum.

bir avukat, 4 aylık köpeği haczetmiş, sonra böyle bir tutanak tutulmuş.

yargıtay'ın da buna dair bir kararı varmış. nedir o?

 
karar programlarına düşmemiş henüz. zaten karar tarihi de yeni, 2019 tarihli.

içeriği her zaman "şu şöyledir bu böyledir" demez bu arada. böyle bir karar varsa daha önce haczedilmezliğe ilişkin bir dava da vardır. o davadan sonra yargıtay sadece "yerel mahkeme kararının onanmasına" şeklinde karar vermiş de olabilir.
  • trajikomix  (03.02.19 19:52:19) 
icra ve iflas kanunu madde 82 de haczedilemeyecek mal ve alacaklar tek tek sayılmıştır. Köpekler veya evcil hayvanlar bunlardan biri değildir. bir malın haczedilebilmesi için i.i.k md.82 de sayılan mallardan olmaması devredilebilmesi ve ekonomik değer taşıması yeterlidir. hayvanlar da türk medeni kanunu anlamında taşınır eşya sayıldığından devredilebilir ve ekonomik değere haizdir. hatta sicile kayıtlı atların haczi için tjk'ye müzekkere yazılması çok sık karşılaşılan bir yoldur. olayda meslektaşımız kanuni herhangi bir engelle karşılaşmadığı için köpeği haczetmiş olabilir. bunu yanlış bulabiliriz. malesef kanunlarımızn düzenlemeleri bu yönde olduğundan ve müvekkile karşı sorumluluğumuzu yerimize getirmediğimizde ağır cezada yargılandığımızdan bu tarz olayların yaşanması muhtemeldir.


  • Sosyal teokrat  (03.02.19 21:29:59) 
[]

duyurunun kardeşi üniversite sınavına hazırlanan abileri ablaları

iyi akşamlar arkadaşlar;

varsa bu sınava hazırlanan onlardan yoksa kardeşi hazırlanan varsa onlardan cevap bekliyorum. kardeşlerinize sorun lütfen.

kendilerinden türkçe 1, mat1, türkçe 2, mat2 ve geo 2(varsa böyle bir şey) konu anlatımı ve soru bankası önerilerini bekliyorum. bu yayınevi iyidir, bunu kullan demenizi bekliyorum.

 
youtube’ta bir dolu kaynak önerisi videosu var yardımcı olması adına. her birinin seviyesi farklı farklı. kendi seviyesine ve hedefine göre seçim yapabilir. sınav soru tipleri değişti matematikte özellikle.


  • asaf  (22.01.19 20:58:04) 
Sayısal için konuşuyorum acil yayınları ve endemik zordur, iyidir. Sonrasında da 3-4-5 yayınları geliyor bana göre.


  • ideas worth spreading  (22.01.19 22:24:57) 
[]

dizi önerisi

şartlarım var tabiki.

20-21-22-23-24'er bölümden oluşan 4-5 sezonluk dizi olmasın lütfen. (sitcomlar hariç.)

breaking bad
dexter
spartacus serisi
sense8
fringe
pb
himym
american gods( uzun süredir sesi soluğu da çıkmıyor ya bu dizinin hadi neyse)
The Mentalist
gotham
heroes


imdb'nin 750 tanelik listesindeki filmlerden izlediklerim.

www.imdb.com

bitmeyen dizi istemiyorum çünkü takip etmek zor.

hiçbir şey izlememişim ya ben.

 
Sherlock, bölümler 1.5 saat ve her sezon 3-4 bölüm. 4 sezonu var yanlış hatırlamıyorsam. Listenize ekleyin bence.

Six feet under. Benim en en en sevdiğim dizi. Sezon ve bölüm sayılarını tam hatırlamıyorum ama 5 6 sezon olması lazım. Kesinlikle izleyin derim.
  • fraise  (12.01.19 01:03:49) 
sherlock - www.imdb.com

coupling (uk versiyon) - www.imdb.com

the IT crowd (uk versiyon) - www.imdb.com

seinfeld - www.imdb.com
  • strobist  (12.01.19 02:10:08) 
Dogs of berlin
The haunting of hill house
Maniac
Peaky blinders
  • formalite  (12.01.19 10:08:01) 
[]

muhafız hakan filminde bir sahne

dikkat:!!!!!!!!!!!!!!!!!

izlemeyenler için spoiler içerir.

izledim, izledim sildim ama şimdi de ulaşamıyorum. bu dizide ihale sürecindeki işadamının ölümü hangi bölümdeydi?

mazhar mı öldürüyordu?

 
İlk bölümde Mazhar öldürüyor.


  • angelus  (09.01.19 01:27:09) 
Mazhar merdeces içinde patronunu satıyormuş numarasıyla operation complete.


  • benibenim  (09.01.19 09:33:57) 
[]

Kamu ihalelerinden anlayanlar girenler

Metresi 78 liraya alınan hortum olayı belli bir zaman önce baya gündem olmuştu.

Bildigim; ihalelerde müteahhit firmalar bazı kalemlerde çok düşük gösterip bazi kalemleri fazla gösterebiliyor. Sonuçta en düşük bedel olmasa da o civarda veren firma kazanıyor ihaleyi.

Şimdi bu olayı savunduğunu yok. Gerekirse o hortum kalemini almayabilir kontrol mühendisi ve o pozun parasını ödemez.

İhale sürecinde anormal bir durum olmadığını varsayarsak bu hortumun 78 lira olmasında bir sakınca var mı?

Olaya siyasi yaklaşmayın. Bunu normal de karşılamıyorum. Olmaması için ne yapılabileceğini 2 üst paragrafta belirttim

 
kalemler arasındaki fiyat farklılıgını ürünlerin bazılarının komisyondan geçememe senaryolarında görüyoruz alınma ihtimali kesin olanlar yükseltiliyor geçme şansı düşük olanlar az yazılıyor ama uçurum olmaz.

eger ihaleye birileri sıkıntı soktuysa -kurumların yarısından fazlasında herkes ekmek kapma peşinde sıkıntı oluyor- mühendis vs vs sesini çıkarmıyor

anormal bir durum olmadıgı varsayımı üzerine şunu söyleyebilirim ihale dedigimiz şeyde bizim buna ihtiyacımız var en düşük fiyatlı olanınız yapsın,getirsin denmiyor illaki kurumun bu iş için bir bütçesi ve aşagı yukarı insaflı bir kar oranıyla yaklaşık ne kadara yapılabilecegini gösteren yaklaşık maliyet adında bir tutarı var eger en düşük teklif yaklaşık maliyeti geçerse düşük teklifle pazarlık yapılıyor ya kurum bütçe arttırıyor yada ihaleci fiyat düşürüyor o kabul etmezse sonraki düşük olana soruluyor
ama 1 liralık şeyi 78 liraya almak biraz devlet sömürüsü. alınan her kalemin aşşa yukarı fiyatı bilinir araştırması yapılır öyle ihaleye çıkılır insaflı bir çalışan devletin zarara ugratıldıgını kolayca fark edebilir
  • spadæs  (29.12.18 19:34:19 ~ 19:49:24) 
anlaşılmayan nokta şu; 100 kalemlik ihalede bir kalemin fiyatının abartılı yüksek olmasını engellleyecek bir şey var mı?

bir ev yaptıracağımızı düşünelim; bunun tuvalet kısmındaki mekanik tesisatı için gerekli malzemeler

bir adet kısa musluk
belli bir miktarda plastik boru
bir adet tuvalet taşı
bir adet lavabo

ev için gerekli yaklaşık maliyet 100 bin lira çıktı.

a firması 101 lira
b firması 102
c firması 103 lira teklif verdi.

a firmasına pazarlıkla bu işi 95 liraya verdik.

a firması teklifinde; ev içindeki tuvalet kısmının mekanik işine 10 bin lira biçmiş ve bu tuvaletteki tuvalet taşına yaklaşık maliyette 100 lira değer biçmemize rağmen a firması 1000 lira çekmiş.

şimdi bu 100 liralık tuvalet taşının 1000 liranın olmasında bir sakınca var mı?

Tek kalemlik bir işte yaklaşık maliyetinin üzerinde alıma tabiki hayırdır birader diye sorarlar ama bu bahsettiğim şeyde ne gibi bir durum vardır?
  • blue eyes white dragon  (30.12.18 00:30:00) 
[]

hukuki bir terim sorusu

hukuk sorusu değil, hukuki bir terim.

daha çok hakimlerin, gerekçeli kararlarında kullandığı bir terim gibi aklıma geliyor.

sokak diliyle söylemek gerekirse tanımı şuna benziyordu;

''bunu da böyle nasıl düşünmezsiniz'', "bunu boyle dusunmemen abestle iştigal''


güveniyorum sizlere, bunu hatırlarsınız.

 
"falanca filan olduğu izahtan varestedir" deriz biz. yani izah etmeye bile gerek yok o kadar bariz bir şey. bu olabilir belki?


  • loser blueser  (16.12.18 15:35:53) 
Malumun ilami?


  • alfist  (16.12.18 15:37:13) 
her gün mahkeme ilami okuyorum ancak aklimda hiçbir şey canlanmadı. Soruyu takipteyim.


  • damla sakızlı dondurma  (16.12.18 15:47:52) 
hayatın doğal akışına aykırı


  • espandon  (16.12.18 17:12:56) 
"hayatın doğal akışı" +1

veya "basiretli bir tüccar gibi davranma".
  • kibritsuyu  (16.12.18 17:58:32) 
izahtan vareste?


  • kitap arasında kalmış silgi tozu  (16.12.18 20:56:17) 
izahtan varestedir

işte bunu arıyordum.

@loser blueser ve @kitap arasında kalmış silgi tozu teşekkür ediyorum.

diğer arkadaşlar sizler de sağ olun.
  • blue eyes white dragon  (16.12.18 21:14:43) 
[]

ahmet kaya hülya avşar bedri baykamlı video

www.youtube.com

bu videodaki program nedir? kim sunucu, kim misafir? ne zamana aittir bu video?


 
Ahmet Abi'nin vapuru.


  • angelus  (26.11.18 20:04:34) 
[]

androidcilere whatsapp yedeği

öncelikle iyi akşamlar/geceler

şimdi benim bir adet telefonum vardı. beni yarıyolda bıraktı. bir yedek aldım ama sonra aldığım telefona bunu getiremedim.


şu anda da bir whatsapp kullanıyorum. eski yedekle bu birleşir mi?

 
whatsapp kendi yedegini kendisi aliyor. eger bunu whatsapp icinden aktiflestirmediysen geri gelmez.


  • crucio  (25.11.18 21:58:31) 
[]

beyaztv sayfasında gereksiz pc kasması

biliyorum çoğunuz izlemezsiniz ama bi izlemek için gireyim dedim. websitesinden açmaya çalışınca bilgisayar kendinden geçti.

kaynak kodlarından bitcoin mining mi yapılıyor diye baktım ama çıkartamadım bir şey.

bir de siz baksanız da bana dönseniz.

www.beyaztv.com.tr

izlemeyi seçtikten sonra cevap verin lütfen.

 
Yayini ne ki flash i ne olsun.

@Bisey 'e ek olarak eklentileri devre disini birakabilirsiniz
  • baldan kaymak  (24.11.18 01:44:01) 
[]

askerlik yapmış olan ve askeri sınavlara katılanlar

askerlik muayenesinin bir efsanesi vardır. tamamen soyunma.

son zamanlarda devlet hastanelerine yolluyorlar ama eskiden askrlik şubesinde doktor gözetiminde yapılırdı. orada soyun deniyormuş falan. bu doğru mu? hiç tamamen soyundunuz mu?

ben bir kere muayene oldum o da verem savaş'ta.

 
Yok öyle bi şey.

Üstümü bile çıkartmadım.
  • Delay Fuze  (29.10.18 19:32:50) 
Askeri sınavda dal daşşak soyunmuştum.


  • giovanne  (29.10.18 19:34:53) 
dona kadar soyunmayı duydum normal uzun dönem askerler için.

@giovanne; doktor karşısında mı? yoksa kalabalık bir ortamda 5-10 kişi mi?
  • blue eyes white dragon  (29.10.18 19:36:31) 
Yok oyle bir sey kesinlikle.
Domaltip gtune bakiyorlar diye bir efsane dolasiyordu bizim zamanimizda.

  • stavro  (29.10.18 19:38:05 ~ 19:39:16) 
Doktorun keyfine kalmis, ben kadin dogumcuya muayene oldum :) montu bile cikarmadim.

Ayni donemde soyup yanaklari ayir dedikleri de olmustu. Hangi yanaklar hadi bil.
  • acemi  (29.10.18 19:48:00) 
Nasil soymadilar la sizi? Uskudar askerlik subesinde dona kadar soyuyorlardi. Vay anasini.


  • eazy  (29.10.18 19:57:03) 
Lise bitince askeri okul mülakatına girmiştim, şortu indirdik havaya baktık görevli doktor da elle muayene etti takımları, tek soyunmalı tecrübem bu oldu.


  • birfincankahvedahaisteyenadam  (29.10.18 19:59:00) 
Askeri lise sınavları mülakatında komisyonda bayanlar da olmak üzere 4-5 kişi vardı.

Bize domalıp popomuzu ikiye ayırmamız söylendi. Gelip kıçımızın deliğine kadar bakmışlardı. Taaa 15 yıl öncesinden bahsediyorum.
  • caletti  (29.10.18 20:10:12) 
Doktor karşısında canım. Uzaktan bi baktı işte :) arkaya dön dedi bir de totoya baktı, tamam dedi.


  • giovanne  (29.10.18 20:17:05) 
Onca kez gittim istanbuldaki askeri hastanelere askerlik muayenesi için bir kere bile soyun don indir diyen olmadi bana da efsane gibi geliyor


  • all girls dream  (29.10.18 21:26:13) 
Askeri lise sınavını kazandığım sene 97-98 o civar olması lazım bir kaç doktordan oluşan komite önünde, 7-8 kişi sıralı olarak tam soyunuk kontrol etmişlerdi. Hatta efsane değildir, cidden domaltıp kıc deliğine kadar bakmışlardı.

Normal askerlik zamanında (kısa dönem) sene 2008, üzerimdeki gömleği bile sıyırmadım, askerlik şubesinde bir doktor adımı soy adımı sordu bir kağıda yazdı ve bana geri verdi.
  • koskoca kirpi  (29.10.18 22:03:23) 
[]

haluk levent ahbap üzerine bir başlık

son zamanlarda birisi bir şey demişti bu ahbap ile ilgili. sonra bu sözlüğe taşınmıştı, neydi o başlık? baya popüler olmuştu.

daha önce sordum ama arada kaynadı, bir daha sorayım.


 
Parasızlıktan intihar eden adam için Haluk Levent neden valiliğe gitmedi dedi, birisi de ana avrat kufretti. Ama başlığı hatırlamıyorum belki bulmana yardımcı olur.


  • captainobvious  (11.10.18 00:53:20) 
[]

outdoor montlar

su ismini sıklıkla duyduğumuz north face columbia montları ya da ceketleri kullanan arkadaşlar varsa yardim etsinler.

bu montlar ceketler gercekten ise yarıyor mu? paranin hakkini veriyorlar mi. yoksa para tuzagi mi?


şu günlerde geceleri 4 derecelere su saatte de 10 derce kışları da eksileri gören yerdeyim.

varsa başka önerilerinizi de alırım.

 
nautica'ya bakmanı tavsiye ederim


  • az icilmis izmarit  (24.09.18 21:57:47) 
Yek yea bir farkı. Outdoor da var normal bomber jacket da var. Kutba 300 km'de yaşıyorum hiç öyle outdoor falan kullanmıyorum kaldı ki sabah 6'da karanlıkta bisikletle işe gidiyorum. İçine fleece jacket giyince yanıyorsun 0 derecede bile.


  • bos gezenin bos ustasi  (24.09.18 22:02:36) 
O paranin hakkini vermiyorlar aslinda. Ben yillardir bunlari kullanan biri olarak soyleyeyim, marka takintisindan dolayi aldim hep zamaninda. 3 kati para verdigin o columbia mont sana ortalama markanin muadil montunun 3 kati performans falan saglamiyor.
KEsinlikle o paralarin hakkini vermiyor. Kotu montlar demiyor bak ama o fiyatlari hakedecek performans yok. F/P olarak dengesizler.
Yillardir botundan ayakkabisina, montundan fleece, softshell cekedine, beresine eldivenine varana kadar North face/columbia/jack wolfskin uclusunu kullanan biri olarak soyluyorum. Marka iste olay o. 4'te bir fiyatina ayni isi gorecek urun alabilirsin. Marka giyiyor desinler diye aldim hep. Ustumde bir banka muduru maasi tasiyorum diye kendimi bir b*k saniyordum iste.
  • stavro  (24.09.18 22:35:36 ~ 22:37:45) 
abi o outdoor markaları genelde dağcı montu falan yapar.

onlarda da amaç hafif olması rüzgar ve su geçirmemesidir. yani hareket etmediğin sürece ısınamazsın

ısıtacak bir mont istiyorsan eğer kaz tüyü tavsiye ederim.

2011 de kaz tüyü nike mont aldım mağaza fiyatının 3 te birine hala giyiyorum onu geçtim.

hem hafif, hem sıkıştırabiliyor çantaya, bundan daha da iyi ısıtan bir şeyle karşılaşmadım, var bi sürü montum parkam ama bu kaz tüyü başka.

2000li yıllarda kaz tüyü montlar yeni çıkmıştı bir de o zaman sağlam bi kaz tüyü montum vardı, sobaya değdirdim, ortalık tüy duman oldu yoksa o bile bu güne kadar gelirdi :)

kaz tüyü montların bazıları üstüne tam oturmazsa, kalıbına uygun olmazsa michellen bebeği gibi olma ihitimalin de var.
  • killerbee  (24.09.18 23:35:57 ~ 23:38:28) 
soğuktan koruma açısından çok bir farkları yok. esas farkları daha sıcak bir yere girdiğinde anlaşılıyor; kolay kolay terletmiyor.

ve elbette daha dayanıklı. çok uzun gidiyor...
  • babilbaligi  (25.09.18 03:33:12) 
iyi de madem overrated dağcılar nasıl ölmüyorlar o soğukta bu markalarla?


  • 2 tostos turan  (25.09.18 08:03:23) 
giyim şekilerine bak, montları oldukça portatif ama içlerine özel kumaşlardan içlik, özel kumaşlardan polar benzeri şeyler giyiyolar.

şimdi bu nano teknolojik kumaşlar zaten aşırı pahalı, hepsini almaya kalksan dolarlar havada uçuşur.

hem normal atlet, üstüne gömlek, sweetshirt, uzun kollu tişört giyen insanların giyim tarzına uymaz ki.
  • killerbee  (25.09.18 12:23:02) 
[]

ayıplı olduğunu düşündüğüm gömlek

gömlek aldım, klasik olarak da yeni alınan gömleği giymeden yıkadım, ütüledim almamın üzerinden bugün itibariyle 15 gün geçti. bugün giydiğimde kol düğmesinin ters tarafta olduğunu gördüm.

örnek olarak görsel bana ait değil. cdn.sikayetvar.com

tek düğme hatalı olsa yine kabul ederdim ama diğer iki düğme hatalı olunca düğmelemek istediğimde resmen eziyet çekiyorum.

şimdi benim durumum kabul edilir mi yoksa hayırdır kardeş 15 gündür yoksun, giymişsin, yıkamışsın, ütülemişsin yok iade falan mı derler?

 
Abi ayıplı mal zaten 0 olarak versen de tekrar satamaz herhalde ama komik olmuş sbsjsbs


  • westblack  (17.09.18 22:45:16) 
Valla mağaza müdürü inisiyatifine kalmış. Ben üzerinde yanık izi olan yıkanıp ütülenmiş bir gömleği iade almayı kabul ettirmiştim. Ama yanığı bizim yapmamızın imkansız olduğu detaylıca açıkladım. Kabul ettiler ama aynı ürün yoktu, başka ürün de begenemeyince gömleği alıp geldik boşuna uğraşmış olduk.


  • curukturpkokusu  (17.09.18 23:13:07) 
[]

deadpool 1 ve 2 izleyenler

bu arkadaşın filmlerinin bir bağlantısı var mı? yoksa birinciyi izlemeden ikinciyi izlesek bir şey kaybetmeyiz mi?




 
Baglantisi var ama cok da sey degil. Imkanin varsa birinciyi izle once bence.


  • stavro  (29.05.18 09:43:00) 
[]

kartal egitim hastanesinden istanbul sehir universitesine ulasim

hastaneden minibusle sehir uninin oraya minibus var mi?




 
134yk kodlu otobüs minibüs karışımı bir hat var.


  • nrmnm  (17.04.18 23:14:07) 
[]

adidas vs new balance

hangisini önerirsiniz. daha önce uzun süreli devam etmekte olan adidas geçmişim var.

öyle spor ayakkabı değil de günlük ayakkabı arıyorum. şekil göstereyim de anlayın. şu tip ayakkabılar


www.sporjinal.com
www.yalispor.com.tr

koyu ayakkabı arıyorum. çok da pahalı olmasın tabi:)

 
sporjinaldakini alma gibi bir hata yaptım. daha doğrusu ikinci kez new balance alma gibi bir hata yaptım. ben hayatımda bu kadar kolay deforme olan ve kıçı başı dağılan bir ayakkabı görmedim.

adidastan devam aga.

eksisozluk.com
  • teritori  (17.04.18 09:10:49) 
new balance nazlı ayakkabı fiyatının karşılığını vermiyor.


  • mikahakkinen  (17.04.18 10:21:36 ~ 11:00:37) 
İkinci model kötü kalite olarak birincisi ise iyi. New balance nin deri modelleri uzun süreli sıkıntısız kullanılabiliyor ve kalite olarak daha iyi


  • solenkol  (17.04.18 10:27:17) 
new balance günlük ayakkabıları çok kötü. performans ayakkabılarında çok iyi ama. çok hafif ve çok güzel modeller var. onlara bakabilirsiniz. bir de ben adidas'ın stan smith'lerini beğeniyorum. yeşilli olanları pek bir güzel. :)


  • naksidil  (17.04.18 10:31:36) 
[]

hummel kullanan arkadaşlar

özellikle şu tip kullanan varsa birkaç yorumunu alırım.

www.trendyol.com

diğer firmalarda 200-250 liradan aşağı ayakkabı bulamayınca hummel'a yönleneyim dedim de bir türlü işin içinden çıkamadım. tabi internette de baya bir laf söylemişler. kullanışı nasıldır bu ayakkabıların?

 
sakın alma çok rahatsız ve kalitesiz


  • freebird5406_2  (03.04.18 01:13:06) 
Sportsoulda newbalanceların bazı modellerı 150-200 bandında.Bence oraya bir bak. Hummel iyi değil pek.


  • ırene adler  (03.04.18 01:19:57) 
Tabanı çok rahat ama işaretli yerlerdeki astar maalesef çabuk bozulup yırtılıyor.
i.hizliresim.com

2 yıla yakın oldu alalı o zaman 130tl civarındaydı.
  • 1adam  (03.04.18 02:35:25) 
Ayak çok taraklı değilse ne çok rahat ne vuruyor, normal Adidas rom'dan farksız.

ama 1adam'ın gösterdiği yerin önündeki süetimsi yapı diplerden beyaza bürünüyor. Hatta resimde bürünmüş bile. Bu tam renk atma değil de soğumuş terin kumaşta bıraktığı beyazlık gibi oluyor.
  • onemoremile  (03.04.18 08:47:01) 
yaklaşık 5 senedir hummel kullanıyorum ayakkabıları çok sert ve ortapedik değil. 2 hafta üst üste gezerken giymek zorunda kaldım ve ayağım şişti.


  • mikahakkinen  (03.04.18 09:42:19) 
hummel ayakkabı çöp +1

bir kere alma gafletinde bulundum. ikinci ay bağcığı koptu.
  • sir gawain  (03.04.18 12:02:51) 
[]

taahhütsüz evde internet kullanan arkadaşlar

güzel paketleri olan arkadaşlar dinlemek isterim.

evimde telefon yok. abartı bir ücret de ödemek istemiyorum. türk.net yapayım diyorum ama başlıkta herkes bir şeyler demiş.


 
Ben kullanıyorum açıldıktan sonra sorunsuz kullandım. Açılması zaman aldı biraz.


  • westblack  (15.03.18 10:18:36) 
[]

usb mouse vs kablosuz mouse

şimdi bu iki arkadaş arasındaki fark nedir?

hadi ben biraz cahilim de bazı internet sitelerinde bunu ayrırarak yazmışlar.


 
biri kablolu diğeri kablosuz


  • nrmnm  (07.03.18 02:05:42) 
Eskiden PS/2 girişi diye bir şey vardı. Klavye ve mouse da bunlara takılırdı. Oradan gelen bir alışkanlık olsa gerek ki usb mouse diye belirtme ihtiyacı hissetmişler muhtemelen. Ha, hâlâ numunelik de olsa ps/2 girişli mouse'lar mutlaka vardır tabii.

Kablosuz mouse için, kablolulardaki gibi "usb" kablosuz mouse yazmamalarının sebebi de usb dışında bağlantısı olan bir kablosuz mouse olmaması.
  • skooma  (07.03.18 10:55:33 ~ 10:56:37) 
[]

abur cuburcular eti vs ülker ürünleri

bugün eti vs ülker başlığı gündem olunca bir bakınayım dedim de arkadaşların bazıları; ülker kopyacı falan demiş. doğru mu yanlış mı bilmediğimden araştırayım dedim ama kendi web sitelerindeki tarihçelerinden başka tarihçe olmayınca şöyle bir şey yaptım.

merak ettiğim eş değer kabul ettiğim ürünlerde yanlış olduğunu düşündüğünüz ya da örnek verebileceğiniz bir şey var mı?


i.hizliresim.com

derdimi sevenciler özel mesajla bildirebilirler:)

 
cikolatali seylerde ulker bariz onde. taraf tutmuyorum, iyi olan kazansin :)


  • fakyoras  (25.02.18 00:59:40) 
tutkuyla biskrem eş değer çikolata gibi kaçırdığım bir şey var mı onu merak ettim ben.


  • blue eyes white dragon  (25.02.18 01:00:33) 
kopyacı derken şunu kastetmiş olabilirler:

bounty ---> cocostar
oreo ---> borneo
  • tabudeviren  (25.02.18 01:03:14 ~ 01:05:33) 
  • tabudeviren  (25.02.18 01:04:16) 
eti biraz daha iyi gibi geliyor. ulker duzensiz, bir donem iyi olan urun diger donem kalitesiz olabiliyor.
ulker petibor--leibniz biscuits

ayrica, ulker= fetocu; eti=cumhuriyetci <3
  • ubi dubium ibi libertas  (25.02.18 01:12:45) 
eti hoşbeş/ülker 9kat tat
eti form ürünleri / ülker mavi yeşil- altınbaşak
eti cicibebe bisküvisi/ülker bebe bisküvisi

bence eti her zaman bir kaç adım daha önde. bana daha çağdaş geliyor. bumbo, karam,kurabi,gong ve daha fazlası. bunların yerini ülker neyle doldurabilirki. tamam büyük marka ama hep bir şeyleri eksik
  • MtKrt  (25.02.18 01:15:00) 
finger var bi de. genele vurulduğunda ülker'de sevdiğim daha çok şey var.


  • thomson'un uzumlu keki  (25.02.18 01:19:45) 
eti kremalının karşılığı ülker rondo
hero baby yeni konsept, ülker ondan öncede bebek bisküvisi satardı
ülker eskiden bakkallarda açık satılan bisküvilerde öncüydü. eti çok sonradan rekabet edebilir hale geldi.
etinin modern algısı son 30 yılda laik-dinci eksenlerinde dönen tartışmalarda kendine çok yer buldu diye. ciddi ciddi bir ara dinciler etiye, laikler ülkere el sürmezdi bu ülkede. doğal olarak hiç işi olmayan nesillere kadar taştı bu. çünkü şirketler reklam yaptığı mecraları buna göre seçti yada yer bulabildi.
  • ManikD  (25.02.18 02:48:03) 
Eti cin var en basitinden, Eti forever.


  • Uncle Sam  (25.02.18 12:18:31) 
[]

2017 ygs'ye giren veya 2018'e girecek olan

kaynak önerilerinize açığım kardeşlerim.

sağlam temel var ama olsun yine de güzel soru bankası önerilerinizi dinlerim.


 
Mat için karekök
Geo için bilginiz varsa karekök, ortaysa yüzde yüz fasikulleri.
Sözel dersler için limit ve yayın denizi.
Fen dersleri için palme ve birey soru bankaları
  • mehmed resad  (21.02.18 11:49:21) 
Apotemi varsa apotemi.


  • owaki  (21.02.18 23:07:07) 
[]

keten pantolonun altına ayakkabı

normalde spor ayakkabı giyerim ben ama şu sıralar o yasak. klasik gibi de klasik olmayan ayakkabı arıyorum.

çoğunlukla lacivert giyiyorum pantolon.

www.trendyol.com

renk olmasa da bu olur mu tip olarak? varsa başka bir şeyler de önerebilirsiniz. renk ne olabilir mesela?

 
Yalan olmasın en ifrit olduğum ayakkabı tipi. Hoşuna gidiyorsa giy tabi. Haki Chino altına genelde Dexter gibi Timberland gibi boat ayakkabı iyi gider.


  • bos gezenin bos ustasi  (18.02.18 01:17:18) 
Lacivert demişsin, lacivert altına full siyah tabanı beyaz düz bir sneaker da gider.


  • bos gezenin bos ustasi  (18.02.18 01:18:09) 
[]

takım elbise uzmanı arkadaşlar

size birkaç sorum var.

1- normal zamanlarda takım elbise giymeyen hatta şimdiye kadar hiç giymeyen. ilk iş günümde müdürle karşılacağım için formaliteden takım elbise giymem gerekecek. madem aldık arkadaş düğünlerinde de giyebileceğim türden bir şey olsun istiyorum. gerçi kumaş pantolona ayar oluyorum ama olsun.

neye dikkat edeyim? etmeliyim?

2- ayakkabı nasıl bir şey seçmeliyim? kundura ile pek işim yok. her gün giyilebilecek bir şey olsun, takımın da altına giyebilmeliyim. bu ne olabilir.

 
kişiye göre detaylara girince çok husus çıkacaktır, ama ben de tavsiye vereyim. tek başına alma, diğer bir ifadeyle satıcının gazına gelme, yanında bir kişi daha -imkan dahilinde ise eş/sevgili, abla gibi bir kadın- olsun. Bir tane olsun joker misali hem iş görüşmesi hem de düğün dernekte kullanayım diyorsan biraz paraya kıy, ucuza kaçma, polyester oranını düşük tutmaya çalış. Kravat iğnesinin modası geçti diye biliyorum ama tekrar moda olmuştur belki bilemiyorum, mendil işi falan da bana abartı geliyor ama belki sana uyar bilemem.


  • candanag  (01.02.18 17:54:58) 
1- paçaları bol eski tarz olmasın derim. yaşınızı bilmiyorum ama biraz daha spor kesimler daha iyi duruyor. ramsey, damat bakabilirsiniz. hatta pantolon, ceket aynı renk değil de kombinli takım elbise diye bişey oluyor. şık da duruyor, klasik ama spora yakın durduğu için dah çok sevebilirsiniz. şöyle bişey olabilir mesela;
www.dsdamat.com

2- yine hem klasik hem de kot altına giyilebilecek linkteki gibi bişey alınabilir.
www.incideri.com
  • contavolta  (01.02.18 17:55:16) 
Kilolu değilseniz mangoya gir ve premium olanlardan al bir tane mat siyah. Ceplerini açma, iç ceplerine bir şey kıyma.
Fiyat olarak ta mango iyidir üzmez seni

  • gameofannen  (01.02.18 20:03:43) 
yukaridaki linkteki ayakkabi takim elbise altina giyilmez cok lakayt bir ortam degilse.

takim elbiseye gelince manken degilsen kesinlikle farkli renk ceket - pantalon yapma. yelek de ayni sekilde alma. linktekini hic begenmedim, direk popcu gokhen ozen havasi var. bence altinyildiz ve sarar gibi bir yere gidip duzgun, modern kesimli ama klasige yakin bir takim al, kenarda bulunsun. kumas oyle orgu morgu olmasin.
  • hot potato  (01.02.18 20:17:21 ~ 20:24:41) 
[]

japonyada yaşayan yaşamış ya da tanıdığı olan

az önce twitter'da karşıma şöyle bir şey çıktı.

Japonya'da "Nisshoken" (güneş hakkı) diye bir kural var. Yüksek yapı yapan, komşularının güneşini keserek ısıtma giderlerini artırdığı için, yapıma başlamadan önce yüklü bir bedel öder. Bizde kimi gökdelenler neredeyse komşu mesafesi ile yapılıyor. Güneş hakkı hak getire!..

google'da araştırınca da şu linki buldum. çat pat ingilizcemle okudum ama fazla bilgi yoktu.

www.iheartjapan.ca

mümkünse birinci ağızdan öğreneyim dedim.

nedir bu olay?

 
youtube'da japonic diye bir kanal var. o orada yaşıyor ailece uzun zamandır bilse bilse o bilir diye düşünüyorum. sosyal medya hesaplarında ulaşabilirisiniz gibi.


  • c1b2k3  (31.01.18 14:23:39) 
soruna cvp değil ama bizim kanunumuzda da
"manzara kapatmama hakkı" vardır. zannederim ki aynı hakları savunuyor.

  • caletti  (31.01.18 14:25:18) 
O zaman yazın da üzerine gölge düşen evler daha az klima çalıştıracakları için, gökdelenin elektrik faturasının bir bölümünü ödesinler.

Bahsettiğiniz konular 1900'lerin ortalarına kadar olan mimari akımdan kalma şeyler. Teknoloji geliştiği için ısıtma-soğutma, aydınlatma, asansör vb. sistemler de çok gelişti ve mimari akımlar da ona göre şekillendi.
  • malheiros  (31.01.18 14:34:59) 
bizde de şu olay var
image5.sahibinden.com

manzara deniş güneş rüzgar ne varsa adamla yumruk gibi indirmiş binayı
  • güneyli çocuk  (31.01.18 14:40:23) 
Osmanlı dönemi hukuk kitaplarında odaya gelen ışığın tamamen engellenmesi zarar-ı fahiş olarak nitelendiriliyor. Yani kimsenin buna hakkı yok.


  • 1adam  (31.01.18 15:00:45) 
[]

su saçı uzatır mı

duyumlarla değil babalar gibi bilimsel bir cevap arıyorum.

saç; kıl ise sakal da kıl. vücuttaki kıl da kıl. sakalın uzadığı kadar saç uzamıyor? vücuttaki kıl(erkekler için bahsediyorum) saç gibi uzamıyor.

ailemle bunu tartışıyorduk bir noktadan sonra bıraktım.

 
çünkü belli uzunluğa gelince kopuyor. ya da mesela dar pantolon giyiyorsan calflar, quadricepsler falan oralar pantola sürtüne sürtüne kesiliyor kopuyor.


  • alperz  (30.01.18 18:52:35) 
[]

paradontax'ın acı olmayan çeşidi var mı

hasta kardeşim var. işini kendi yapamıyor, biz yapıyoruz. diş fırçalarken de acı olduğu için sorun yaşıyoruz. diş etlerinde sorun var genel olarak. bu konuda da paradontaxın iyi olduğunu biliyoruz ama tüm çeşitlerini kullanmadığımızdan bilgimiz yok.

eğer varsa böyle bir şey, söylerseniz sevinirim.


 
acı değil de tuzlu. 15 gün kadar dayanabilirseniz alışıyorsunuz. aksine öyle ferahlatiyor ki başka dış macunu kullanınca ağzına alçı bulamış gibi oluyor.


  • playasongforthelovers  (23.01.18 01:12:19) 
yok. üzerinde farklı bir tadı olduğu yazıyor zaten. kullandıkça alışılabilir. ama sizin durumunuz daha farklı.


  • sutlu nescafe  (23.01.18 01:12:51) 
uzun süre kullandınız ki yoksa bir kaç günlük mu?

hemen hepsi aynı galiba. ben surekli paradontax alıyorum ama hangisi denk gelirse onu. öyle "bunun tadi da pek hafif" dediğim olma di herhalde...
  • playasongforthelovers  (23.01.18 01:14:11) 
Beyazlık için olanın tadı daha hafif. Bir de onu deneyebilirsiniz. 2 haftada alışılıyor sonra başka marka kulllanamıyorsunuz


  • tahin pekmez yoğurt  (23.01.18 01:33:59) 
Gri renkli Beyazlatıcı özelliği olanın tadı hafif, rahatsız etmiyor, tatsız, onu deneyin.


  • mslny  (23.01.18 03:27:56) 
[]

dizi tavsiyesi

mümkünse bitmiş(bitmişse de çok uzun olmasın) bitmemişse de sorun yok. böyle beni içine çekecek bir dizi arıyorum. sıkmasın yani.

american gods
sherlock
prison break
Breaking bad
daredevil
gotham
heroes
himym
spartacus
fringe
dexter

bunları izlemiş adamım.

imdb'ye kaydederim izlediklerimi. o yüzden bunlaru yazdım. belki kaçmış bir şey olabilir.

Edit: got, walking dead ve çok bozan lost demeyin lütfen. black mirror da demeyin. bilgisayarımda 2 sezon var. birincisini izledim ama izledim öyle yani.

 
HIMYM sevdiysen Friends izle.


  • himmet dayi  (18.01.18 18:14:24) 
rome.


  • denklemci  (18.01.18 18:20:34) 
damages


  • sta  (18.01.18 18:28:35) 
stranger things,
dark,
the punisher,
mindhunter,
into the badlands,
utopia,
true detective
  • nice tnetennba  (18.01.18 18:46:14) 
Mindhunter,narcos, six feet under.


  • i m sick tired  (18.01.18 20:09:35) 
Young pope
The wire
Forbydelsen (amerikanı the killing)
  • red g  (18.01.18 21:33:46) 
11.22.63


  • unifeel  (18.01.18 23:40:32) 
got, walking dead ve çok bozan lost'u neden demeyelim. bunlar efsaneleşmiş diziler. eğer bir sebebi yoksa yani sadece önyargıysa çok şey kaybedersin sana söyleyeyim.


  • lideraydin  (19.01.18 21:02:26) 
[]

the o.c ve medcezir izlemiş olanlar

türk olanı, yabancı olandan kopuk mu? yoksa birebir mi? the o.c izlenir mi?




 
medceziri izlemedim. the o.c izlenebilir.


  • sutlu nescafe  (17.01.18 19:52:20) 
Spoiler vermek istemediğim için, sadece birebir değil diyebiliyorum.

Med cezir The o.c'ye göre daha romantik.
  • mete kudur  (17.01.18 20:22:34) 
Medcezir izlemedim ama Oc'yi zamanında severek izlemiştim. Gayet sıcak, eğlenceli bir diziydi. İzlenilir.


  • eazy  (17.01.18 20:35:41) 
müzikleri için bile izlenebilir.


  • lesemajeste  (17.01.18 22:21:48 ~ 22:22:17) 
[]

üniversitede diş hekimi öğrencisi ya da asistanı var mı aramızda

Mesai Dışı Öğretim Üyesi Muayene durumunda gerçekten hoca mı tedavi ediyor yoksa bir şekilde öğrencilere mi aktarılıyor yine?




 
Hangi üniversite . Öğrencilere aktarmiyor hoca bakıyor. Belki asistana aktarabilir bazi kolay aşamalar için.


  • biarkadastanduydum  (24.12.17 11:42:26) 
[]

herhangi bir websitesi chrome'u kastırabilir mi

çok saçma mı geliyor anlamadım ama şu an mesela %12 olan cpu, odatv'ye girince %100'e vuruyor anlamadığım bir şekilde.




 
arka planda mining yaptırıyor olabilir mi acaba?


  • sutlu nescafe  (24.11.17 23:33:32) 
nasıl anlarız böyle bir şeyi @sutlu nescafe?


  • blue eyes white dragon  (24.11.17 23:35:21) 
Yapar. Adblocker kullanın.


  • fever  (25.11.17 00:16:41) 
bildiğim kadarıyla anlaşılmıyor. belki kodları incelersen orada vardır.


  • sutlu nescafe  (25.11.17 02:31:44) 
ublock origin kur engelliyor mining yapılmasını. ayrıca gösteriyor da bir site mining yapma niyetindeyse.

edit: odatv'ye girdim şimdi evet mining yapıyor. ublock engelledi hemen tabi.
  • rotten head  (25.11.17 02:39:12 ~ 02:41:25) 
tarayıcıdan flash içerik oynatılmadan önce sor ayarını seçin.
opera'da var bu, chrome'da da vardır muhtemelen.
en azından flash abuklukları yüzünden siteye girdiğinizde yaşanan sorunlar ortadan kalkar.
  • yalnux  (25.11.17 02:41:10) 
flash ile alakası yok odatv kullanıcıya sormadan mining yapıyormuş resmen. şimdi girip baktım.


  • rotten head  (25.11.17 02:43:04) 
evet. kodlarda coinhive kodları var. mining yapıyor browser üzerinden.


  • sutlu nescafe  (25.11.17 02:53:40) 
[]

veremli gibi bakmak anlamında bir türkçe kelime

insanların sizden nefret edercesine baktığı bir bakış şekline bir hastalık ismi söyleyerek anlatıyorduk.

veremli diye aklıma geliyor ama yanılıyorum herhalde. neydi bu kelime?


 
Cüzzam?


  • Bruce  (19.11.17 00:00:11) 
Cüzzam olsa gerek.


  • doxanikee  (19.11.17 00:04:25) 
Ben genelde "boka bakar gibi" derim ama bence de cüzzam o


  • suicides underground  (19.11.17 00:07:54) 
bir cümle içinde kullansanız arkadaşlar. bir türlü bulamadım şunu.


  • blue eyes white dragon  (19.11.17 00:08:26) 
Biraz sallayacagim sanki ama "veba" mi acaba?


  • a perfect lie  (19.11.17 00:39:51) 
cüzzam değil ya doğru vebalı gibi görünmek var sanki. teşekkür ederim arkadaşlar yine de her şey için.


  • blue eyes white dragon  (19.11.17 00:45:16) 
cüzzamdır o


  • burya  (19.11.17 00:48:48) 
[]

bu botun fiyatının 100 lira olmasına bakışınız nedir

www.yesil.com.tr

geçen yıl botum dipten su almaya başlamıştı. bu sene de çalıştığım yerde-inşaatta- giyiyorum ve artık benim için yok hükmünde.

yeşil kaliteli ürünler yaptığını biliyorum. rengi hoşuma gitti, fiyatı da güzel.

bu kadar ucuz olmasının altında bir şey mi aramalıyım? ya da sizin gördüğünüz benim göremediğim bir şey mi var?

 
Kendi üretimi olduğu için fiyatı bu şekilde diye düşündüm ben.


  • sbuxny  (05.11.17 21:54:33) 
bence normal fiyatı. alınabilir ama çok beklentiniz olmasın. deri değil. tabanı da kauçuk. sıcak tutmayabilir.


  • himmet dayi  (05.11.17 22:02:11) 
deri değil dense de ayakkabı deri. nubuk bir deri türüdür.

ayakkabının fiyatının bu kadar ucuz olma sebebi de bence nubuk deri olması yüzünden. zira nubuk leş gibi koku yapıyor. he inşaatta giyeceğim zaten bana koymaz diyorsan ayakkabı güzel alınabilir.
  • fakirpislik06  (05.11.17 22:09:15) 
bence taş gibi bot!
alırsan pişman olmassın.
iki gün sonra zam geldiğinde "tüh keşke o fiyattan alsaydım" diye hayıflanmaktansa yapıştır gitsin.
  • pangea  (05.11.17 22:19:06) 
Nubuk bence ayakkabıda kullanılan en leş deri türüdür. Ne ömrü diğer deri türlerine kıyasla uzun olur ne de bakım yapabilmek, rengini koruyabilmek mümkün oluyor. Ayrıca, daha kolay su geçirir (waterproof gibi bir ibare yoksa).

Eğer ağır karda kışta kullanılmayacaksa alınır ama. Tabanının kauçuk olması bence büyük bir artı; kaymasını önler. Ama kauçuk malzeme de yumuşak olduğu için ömrü birazcık daha kısa olabilir. Fakat bu son dediğim, bu ayakkabıdan bağımsız bir durum.
  • skooma  (05.11.17 22:29:05 ~ 22:30:47) 
biz şu modellerin popi olduğu zamanlarda hep kıskanırdık giyenleri.

www.yesil.com.tr

bunu giyenlerin ayakları hep kokuyor muydu yani?

kokutması kesin mi nubuk olduğundan?
  • blue eyes white dragon  (05.11.17 22:35:23) 
Kokutma başlıbaşına nubuk deri ile alakalı değil. Hatta ben nubuk derinin kokuya sebep olduğuna pek ihtimal vermiyorum. Her ayakkabı uygun şartlarda koku yapabilir. Normal deri ayakkabı da kokar, tekstil ayakkabı da kokar. Bu, kullanım, temizlik ve malzeme ile ilgili. Bir ayakkabıyı her gün giyersin, bir noktadan sonra kokmaya başlar. Aynı çorapla günlerce giyersin, terli ayakla giyersin, kokmaya başlar. Hava almayan malzemeden yapmışlardır, birkaç kullanırsın, kokmaya başlar.

Ama nubuk, bu bahsettiğim şeylerden bağımsız olarak rezil bir deri türüdür. Onun da sebeplerini yazdım yukarıda.
  • skooma  (05.11.17 22:45:12 ~ 22:45:48) 
100 lira bir gunluk maasin, bi ayakkabi icin 1 ay mi calisman gerekiyor?


  • baldur2  (05.11.17 22:48:06) 
nubuk suyu emer, zor kurur. ayağın donar bence.


  • ghilleinthemist  (06.11.17 00:51:38) 
Bot güzel beğendim, ama inşaat demişsin kulaklarımı kabarttım alırım ama giymem, üzülürüm :<


  • Tersidüzükilec  (06.11.17 11:30:45) 
[]

erkek dayanışması bot önerisi

deri botlar hiçbir zaman ilgimi çekmedi. ben yıllardır yanlış bilmiyorsam nubuk denilen tiplerden giyen bir insanım.

az önce biraz kurcalayayım dedim interneti kafa allak bullak oldu. yıllardır dockers diye bildiğim şey aslında dockers değilmiş. zuyhahahah.

dockers by gerli diye bir firma varmış ve bunun dockers ile ilgisi sıfırmış.

marka takıntım yok ama olmuşken de iyi bir şey olsun uzun süre gitsin. ben öyle sık sık alışveriş yapan bir insan değilim. en son alışverişimi 2.5 yıl falan önce 1 spor ayakkabısı, 2 tişörtle geçiştirmiştim.

varsa alırım bir önerinizi.

outdoor bot diye bildiğim o fantastik spor ayakkabı görünümlü bot da önermeyin. bot önermeseniz de şu markaya bak diyin.

 
harley harley harley


  • sonsuzakadarozgurlukicinkandavasi  (04.11.17 00:41:24) 
Nubuk da bir deri türü oluyor. Uyarmak istedim.


  • bos gezenin bos ustasi  (04.11.17 01:23:00) 
dockers'in by gerli fln olup olmamasına takılmayın bence. gayet sağlam botları. zamanında iyi para verip aldığım bir botunu 7-8 sene fln sorunsuz giydim. en son tabanı çatladı da öyle su almaya başladı. ben de bot alacağım bu aralar. ve yine ilk bakacağım marka dockers olacak.


  • return_of_turks  (04.11.17 02:46:51) 
[]

ingilizce bilenler prison break 6. sezon olacak mı diyor burada

www.instagram.com


eğer 6. sezon gelecek diyorsanız, üst başımı giyip sokağa dökülebilirim :))

 
geleceğinden bahsetmemiş. "6. sezon için şöyle bi şeyler yazdıydım bizim patronlara ama siklemediler, olaydı güzel olma mıydı bea" gibilerinden konuşmuş.


  • Bruce  (30.10.17 21:55:56 ~ 21:56:25) 
[]

kalite ya da proje mühendisi var mı

bu ilanlardaki standart ya da FMEA, APQP, PPAP şartlarını tecrübesiz bir adam nasıl halledebilir? bunun için para verip eğitim mi almak gerek?




 
fmea için konuşuyorum, şirket içi eğitimle halledilecek bişey. bikaç projeye dahil oldunuz mu izler öğrenirsiniz. diğerlerini bilmiyorum.


  • sttc  (23.10.17 21:06:32) 
direk eğitim olursa bence pratiğe dökülmesi zor olacağı için verimli olacağını sanmıyorum. yine de iş görüşmesinde ilginiz olduğunu belirtmek açısından eğitim alınabilir. onun dışında bence çoğunlukla proje yönetimi süresince öğrenilecek ya da o sırada eğitimle desteklenecek şeyler.


  • sanal uyku  (23.10.17 22:29:57) 
[]

baba olduktan sonra ailenizin geçimini sürdürememekten korkuyor musunuz

sadece erkeklere soruyorum bu soruyu.

günün birinde işten çıkartılıp uzun bir süre iş bulamamak gibi bir korkunuz var mı? varsa bunu neyle yeniyorsunuz?


 
Benim evliliğe dair en büyük korkum belki de budur. Yenemedim, hâlâ korkuyorum.


  • gsgsgsgsgsgsgsgs  (17.10.17 20:48:56) 
benim korkum bundan ziyade sosyal haklarımın olmadığı, can güvenliğimin sağlanmadığı, tırt bir ülkede yaşamak. eşimin doğum izni alıp bebe doğduktan sonra rahat edebileceği, verdiğimiz vergilerin karşılığında bebe için destek alabileceğimiz, işsiz kaldığımda belli bir süreliğine beni idare edecek bir devletin olduğu bir ülkede yaşamak en büyük isteğim, bunu yapamamak en büyük kaygım. yaşım 23 olduğu için önümüzdeki 5-6 sene bunun derdini çekeceğim açıkçası, bunu gerçekleştirip kendimi sağlama almaya çalışacağım.

olur da türkiye'de sıkışıp kalır ve çocuk yapmak gibi fantastik bir işe girişecek olursam, o zaman bundan gerçekten korkarım elbette. babamla aram pek iyi değildir mesela ama bana sağladığı yaşamın kıymetini yeni yeni anlıyorum. kendi paranı kazanmak zorunda olmanın ne demek olduğunu, "para ver kankito" dediğinde bir kez bile "yok amk" demeyip seni besleyen birinin olmasını... "baba" olacaksam eğer her şeyden önce iyi bir eş ve iyi bir baba olmaya önem veririm, haliyle sanırım en büyük kaygım bu olur.

ben şu gün cebimde 50 lira kalsa öğrenci halimle kafayı yiyorum, dünyaya sadece ben ve eşim istedi diye gelmiş bir bebeye istediklerini sağlayamamak cidden delirtir beni. "istediklerini sağlayamamak"tan kastım gelişimi ve sağlıklı yaşaması için gereken şeyler elbette, yoksa çocuğa akülü arabanın en kralını alayım, her şeyin en güzeli onda olsun demiyorum. olmasın zaten, paramız olsa bile.
  • der meister  (17.10.17 20:52:28 ~ 20:55:05) 
hayır öyle bir korkum yok. aile kurmadan önce tabii ki işsizliği de göze almak, gerekirse sırf bu günler için birikim yapmak gerekli. ya da böyle bir güvence ya da birikim sahibi olmadan evlenmemeli. evlilik bu yüzden öyle "hadi evlenelim" diye girişilen bir şey olmamalı fikrini savunuyorum.

kaldı ki çalışmayan bir kadınla evlenmeyeceğim için benim işsiz kalmam ailenin aç kalacağı anlamına gelmez.
  • Bruce  (17.10.17 20:52:58 ~ 20:54:04) 
Hayır korkmuyorum


  • mezarkabul  (17.10.17 21:12:26) 
nasıl korkmadığınızı merak ettim doğrusu. evin ihtiyaçlarını karşılayamadığınızda iç dünyanızda bir savaş vermeyecek misiniz?


  • blue eyes white dragon  (17.10.17 21:14:36) 
Fakirler: her cocugun rizki vardir okula gitmese de olur kizlar zaten insan degildir yas 24 booo

Zenginler: paramiz yetmezse 2 cocuk bile fazla mahalle mektebine degil guzel egitim alacagi okula gidecek yabanci dil egitimi de var bu nedenle cocuk sahibi olmayi 2 yil erteleyebiliriz yas 28
  • Traveller  (17.10.17 21:27:15) 
Korkuyom. Bu yuzden evlenmemcocuk yapmam. 27.


  • brad pitt  (17.10.17 21:28:49) 
eşimin de mutlaka çalışan bir kadın olmasını istediğim için endişem bir nebze az olur diye düşünüyorum. iş ararken çocuğa bakarım, o da çalışır


  • sttc  (17.10.17 21:32:00 ~ 21:32:25) 
bu soruyu kendine soruyorsan senden baba olur.aile sorumluluğun varsa zaten yeri gelince ister istemez,her işi yaparsın.korku bu yüzden var.


  • ayaklibalik  (17.10.17 22:51:34) 
Hayir. Her turlu is bulurum. Yeteneklerim var.


  • japon askeri  (17.10.17 23:37:48) 
çifterden biri para kazanamıyorsa diğeri kazanabilir.


  • pinkpeony  (17.10.17 23:42:34) 
bazen.. bu yüzden birikim yapıyorum elimden geldiğince.


  • nuisance  (18.10.17 00:00:33) 
Sırf bu sebepten evlenmedim. yaş 34.


  • ketcapli dondurma  (18.10.17 00:19:28) 
Hayır. Maddi kaygılardan çok ülkenin ve dünyanın geleceği ile ilgili kaygılarım var.


  • iwasbornonamountainside  (18.10.17 00:38:40) 
Ailemin geçimini sürdürebilecek konuma gelene kadar baba olmayacağım? Baba olmak öyle birden olan bir şey mi? Planlı olabilirsin yani.


  • roket adam  (18.10.17 00:58:43) 
soru sanki tam anlaşılmamış gibi. her şey iyi giderken baba oldunuz, sonra bir anda ortada kaldınız. yarın ne olacağınızın kesin garantisi var mı? yok. o zamanı düşünün diyorum işte. sanki evlenir evlenmez baba olmaktan bahsediyorum gibi algılanmasın.

baba olmayı da es geçtim. evlendin ve günün birinde işsiz kalıp evini geçindirememek olarak düşünün. illa baba olmaya gerek yok.
  • blue eyes white dragon  (18.10.17 01:30:09) 
gayet basit; eşim çalışıyor ve ben arabayı satsam bana bir yıl yeter.

ille öyle fiyakalı işler yapmak zorunda değilim ki, her türlü evimi geçindirecek kadar para kazanırım galiba. yani umarım, ama kesin değil tabi.
  • babilbaligi  (18.10.17 11:38:19) 
malesef evet. tek çekincem bu


  • gazozailacatmauzmani  (18.10.17 11:43:10) 
Yakın zamanda evlilik düşünmesem de evlilikle ilgili düşündüğümde bu gibi senaryolar aklımdan geçiyor ve hafif ürperiyorum.

Mühendisim, özel sektörde çalışıyorum, mesleğimden dolayı değil de ülkeden dolayı önümü pek göremiyorum.

Bugün işten çıksam en fazla birkaç aya iş bulurum diyorum, o süreci atlatacak kadar birikimi de kenarda tutuyorum ancaaak hayatımda bir eş varken, bir de çocuk varken bu rahatlıkta olamayacağımı da biliyorum. Evet çalışan biriyle evleneceğim, belki onun da bir birikimi olacak ama çocuk bence çok çok farklı bir olay, eve bereket getirir kafasıyla hareket edilemeyecek kadar büyük bir sorumluluk yatıyor orada.
  • chicha  (18.10.17 12:35:02) 
[]

müzik aletlerinin elektronik olanı ile olmayanı arasındaki fark

örneğin; neşet ertaş'ın çaldığı bağlama ile genelde orkestralarda kullanılan elektro bağlama arasında nasıl bir fark var? sadece bağlama değil tabi, gitar da olabilir.

birini neşet ertaş çalıyor diğerini başka biri anlamında sormuyorum. ses olarak, kalite olarak.

insanların, birini birine tercih etme sebepleri ne?

 
Elektrik gitarla akustik gitar tamamen farklı aletler, karşılaştırmak yersiz (akustik/elektrik akustik ayrı tabii). Onun dışında asıl amaç sesin yüksek çıkması.


  • i was made for you  (11.10.17 13:12:01 ~ 13:12:51) 
Elektronik gitarda pedallar ile ton değiştirme şansın oluyor.


  • dissendium  (11.10.17 13:28:55) 
Kemanla cello ayni sey degil mesela. Ya da piyano ile klavye. Ayni sekilde klasik ile elektro gitar da. Tamamen farkli ses tonlari var, yaptigi muzik turune gore tercih ediyorlar iste olay bu.


  • stavro  (11.10.17 13:31:28 ~ 13:32:00) 
m.youtube.com

Aynı gitarla video nun başında dışarıdan bir miktofonla kayıt alıyor daha sonra aynı melodiyi jak ile gitardaki manyetikler üzerindenkayıt alıyor

Mikrofonlama ile daha doğal sıcak ses alırken manyetiklerle daha metalik ve parlak bir ses elde edersin temelde, tabi hem mikrofon hem de manyetik ayarlarıyla sese çeşitli müdahelelerde bulunabilinir
  • freebird5406_2  (11.10.17 13:40:18) 
youtu.be

Buradaki fark biraz daha belirgin, gitar aynı ton farklı

Mobildeyim üstteki cevaba ek yapamadım :/
  • freebird5406_2  (11.10.17 13:42:33) 
arkanda davulcu bangır bangır davul çalıyorken sen akustik kemanın sesini dinleyiciye duyuramazsın.
elektronik keman ile istenilen düzeyde ve kalitede ses elde edebilirsin mesela.
kalite olarak her zaman akustik enstrümandan yanayım fakat akustik bir sahne olmalı bunun için de.
  • nocturness  (11.10.17 18:23:36) 
[]

müzik aleti çalan kişi ve cinsiyet ilişkisi

dişi keman erkek keman olayı değil.

mesela, gitar dediğinizde, saz dediğinizde akla hemen erkek profili, keman dediğinizde, arp dediğinizde ya da viyolonsel dediğinizde kadın profili geliyor mu?

geliyorsa da hangi müzik aletini hangi cinsiyet arasında illiyet kuruyorsunuz?

 
öyle bir şey aklıma gelmiyor ama bateri denince ister istemez erkek canlanıyor gözümde.


  • tabirimekruh  (04.10.17 00:08:18) 
Arp ve yan flut haric hepsinde aklima erkek geliyor


  • nax  (04.10.17 00:19:06) 
saksafon ve maalesef bill clinton.


  • secrexv2  (04.10.17 00:20:57) 
Perküsyon erkek, çello kadın.


  • dissendium  (04.10.17 00:23:43) 
flut için sanki kadın ağır basıyor ama serdar barçın, ian anderson gibi bir ilahlar varken de kadın diyemiyorum.
ama çello kadın, arp kesinlikle kadın
davul, perküsyon, vurmalı ne denirse hepsi için erkek
  • part time pollyanna  (04.10.17 01:36:37) 
kontrabas denilince kesinlikle erkek


  • gezegen olan pluton  (04.10.17 01:39:25) 
Gitar ve yan flüt denilince kadın geliyor. Bağlama da erkek sanırım.

Genelde kadın geliyor benim aklıma.
  • kendi kendine yasayan yavrucak  (04.10.17 01:54:08) 
çello-kadın, darbuka-erkek gibi bende de ama harpo marx'tan ötürü arp dendiğinde benim gözümde kadın canlanmıyor.


  • misterturist  (04.10.17 02:02:13) 
müzik aleti kültürü bu kadar mı az ya? herkes aynı şeyleri söylemiş durmuş.

bu söylediğim şey tek benim zihnimde canlanmıyor dğil mi yani.
  • blue eyes white dragon  (04.10.17 12:33:15) 
korno - erkek.
trombon - erkek.
sipsi - erkek.
tulum - erkek.
zurna - erkek.

neden bilmiyorum.
  • babilbaligi  (04.10.17 12:42:37) 
gelmiyor, böyle saçma bi şey de duymadım.


  • nocturness  (04.10.17 22:41:04) 
Bateri diyince aklima erkek geliyor ve hakliyim. f delikli calgilari da daha cok kadinla iliskilendiriyorum. En azindan kadina daha cok yakisiyor.


  • stavro  (04.10.17 23:10:20 ~ 23:14:05) 
[]

alkollü araç kullanmayı engelleyecek bir teknoloji olabilir mi

alkollü kullanma diyen masum arkadaşlar çıkabilir biliyorum. ama biliyorsunuz işte insanoğlu inatla bazı şeyleri yapıyor. hız yapma, yaparsan ölebilirsin dedikçe hız yapıyoruz.

kemeri takmadığın zaman zırıl zırıl öten araba teknolojisi bunun için bir şeyler yapabilir mi? var mı fikri olan?


param yok, olmadığı için arabam da yok, alkol zaten kullanmıyorum. eğer buradan bana laf söyleyecek arkadaş çıkar diye baştan belirteyim.

 
buna benzer bir şey ürettiler ama devamı gelmedi sistem şu şekilde çalışıyordu
araçta alkol alan birisi varsa araç içindeki hava dolaştıkça sensörlerden içeride alkollü nefes alıp veren var mı yokmu algılıyordu ama sorun sürücü alkolsüz diğerleri alkollü ise gene ikaz ötüyordu sanırsam bunu çözemediler.

  • basond  (29.09.17 01:08:23) 
Araca alkolmetre koyup promil çıkmazsa kontak çalışır. Çıkarsa marş basmaz.

Sağda solda abi alkol yoksa şuna bi üfle de gideyim diyenler türeyebilir.

Evet imkansız.
  • eeb  (29.09.17 01:09:19) 
@eeb ben de onu başta düşündüm ama dakikasında bugunu buldum, imkansız yani o.

@basond'un söylediği fikir aslında güzel ama o da yolcular alkollü olursa olmaz. bu da onun bugu oluyor.
  • blue eyes white dragon  (29.09.17 01:11:35) 
yakın gelecekte otonom araçlarla bunlar tamamen çözülecek diye düşünüyorum.


  • emrefb1907  (29.09.17 01:15:26) 
şehirler arası otobüslerde @eeb'in bahsettiği şey var. bildiğimiz alkolmetre gibi çalışıyor. verilen nefeste alkol varsa motor çalışmıyor.


  • false pretension  (29.09.17 02:32:56) 
ya kardeşim bu arabayı kafayla süremezsin diyecek kadar gelişmiş bir araba yapılmış ise zaten otomatik pilota alır götürür o aracı, insana gerek yok, al eline çift buzlu bir bardak viski ve geç arkaya bak keyfine.


  • purple rain  (29.09.17 04:18:19) 
Kaza yapmasa bile yakaladığında 5 yıl hapse at 100 bin lirasını al önlenir işte.


  • 000000  (29.09.17 12:27:30) 
[]

behzat ç izleyenlere bir soru küçük spoiler içerir

hayalet geçmişe gittiği bir bölümde babası görünüyor babasını polisler arıyor bu gösteriyor falan. bunun babasını örgütçü olarak düşündüm ama yanılıyor muyum? sırf gecekondu dikti diye bir adamı öyle dövmek saçma sanki?




 
örgütçü değilde işçilerin hakkını savunan bu sebeple eylem yapan biriydi o meşur 78. bölümde gaza geliyordu falan hatta benim babam şunları yaptı falan diye


  • dedim dedim de kime dedim  (25.09.17 21:22:05) 
kamu görevlilileri için güvenlik soruşturması falan yeni çıktı ama askeriye ve polislikte bu yıllardır var olan bir şey. babasını öyle görünce aklıma geldi. bu adam güvenlik soruşturmasından nasıl geçti diye. o yüzden sordum.


  • blue eyes white dragon  (25.09.17 21:25:55) 
bolum 78 ile hayaletin babasinin dahil oldugu 78lilere bir gonderme yapiliyor


  • hacilaklak  (26.09.17 01:20:42) 
[]

2006 öncesi lise okumuş hatta anadolu-öğretmen ve fen lisesi okumuş olanlar

malum bu zamanlarda en popüler okullar bunlardı. hatta o zamanların anadolu liseleri bile şimdiki teog kılavuzlarında fark ediliyor. kalitelisi zaten belli oluyor ama en düşük puanlıları bile hala popüler gibi.

ben kazanamadım lgs'yi yalan yok, gittim ilçemdeki-ilçemin adıyla anılan lisede okudum- kimse bize oğlum hayatını değiştirecek bir sınav bu demedi. ben de o zamanın en popüler kitabı olan kırmızı renkli tüm dersler kitabından sorular çözerdim. neyse işte. malum artık teog anneleri falan diye bir şeyler var. baya dert ediyor insanlar.

ben dert etmediğimden/ edemediğimden sizlere soruyorum. kazanan insanlar bilinçli olanlardır belki bilinçli olup kazanamayanlar da olabilir diye okumuş olanları soruyorum.

 
soru ne pampa ?

bilinçli olup olmamak mı ? ben 94 ilkokul 5. sınıf sonrası anadolu lisesine girdim o zamanlar sadece il merkezlerinde 1 tane anadolu lisesi vardı ve her şehirde yoktu . ben anadolunun küçük bir ilçesinde okuyordum .. mahrumiyet bölgesi hala da.

ankara istanbul izmir veya kendi şehrinde varsa orayı seçebiliyordun . bana sınavdan bir gün önce yarın sınava gireceksin dediler , sınav günü erken kalkıp 3.5 saat yol giderek sınava gittim girdim bunun dışında bir şey yapmadım .

fen lisesi için yalan yok son yıl bizi ücretsiz dersaneye aldılar . o zaman çalıştık dersane sınavları ile herkes kadar. bunun dışında öyle 3 5 yıl öncesi çalışma filan yoktu .. son yıl bile gidilirse sadece dersaneye gidilirdi ki onunda yarısından fazlası kahvede okey batak bilardo oynamakla geçmiştir. aylık sınavlara girip çıkardık..

hatta şöyle söyleyeyim yaşadığım şehirdeki fen lisesini değil de farklı bir şehirdeki fen lisesi kazandığım için gitmek istemedim okuduğum anadolu lisesi daha iyiydi ordan . sonra yaşadığım şehirdekine yedekten girmiştim .

stress filan hak getire , nerde itlik pustluk var onun peşinde koşuyorduk ..

okuduğum anadolu lisesinde 100 kişilik dönemin 60'i benimle birlikte aynı fen lisesine geldi . bu işler öyle çok süprizlerle olabilecek şeyler değil , anne babalar çok anlam yüklüyor günümüzde çocuklara . çocuk neyse zaten belli ediyor kendisini.

bahsettiğimiz şeyler türkçesi 5 çok zeki oğlumuz , ingilizceden hep pekiyi alıyo olayları değil .. bu kapasitedeki çocuklar için stres yada süprizlere pek yer yok .

o yüzden her yıl öss birincisi ile konuşma yapıldığında öyle çok çalışmadım günde 3 saat filan diye cevap veriyorlar..
  • kennym  (20.09.17 19:06:53 ~ 19:22:07) 
soru ne anlayamadım.


  • sta  (20.09.17 19:07:12) 
bu kadar stres altında mıydınız? günümüzde malum baya stres altında oldukları dile getiriliyor.

özür dilerim soruyu unutmuşum.
  • blue eyes white dragon  (20.09.17 19:09:06) 
1996-2000 anadolu, 2000-02 arası da fen lisesi okudum. açıkcası hiç öyle stres altında olmadım, belki de benim rahatlığımdan diyelim. ama o dönemde de öyle stres yapanlar vardı tabi ki


  • re noreno  (20.09.17 19:17:29) 
ailemin bana kurduğu bir baskı yoktu, ben de rahat bir tip olduğum için stresten ölmedim ama ortada kazanılması gereken bir sınav olduğunun bilincindeydim. ama üniversite dönemindeki kadar bilinçli olduğumu söyleyemem, o kadar kassaydım daha iyi bir okulda okurdum. 8. sınıfta dershaneye gittim sadece, 7. sınıfta deneme testlerine başlamıştım. hiçbir zaman çok çalışkan olmadım ama yapmam gerekenleri yapan bir öğrenciydim, bu sebeple anadolu lisesi kazandım ama potansiyelimin altında kaldığımı söyleyebilirim. bunu nereden biliyorum, daha bilinçli bir halde hazırlandığım öss'de daha büyük bir atılım yaptım, lgs'ye hazırlanırken bu bilinçte olsaydım muhtemelen daha başarılı bir lisede okuyabilirdim.

burada ince bir çizgi var; çocuğu o yaşta strese sokmak vs. sınavın önemini iyice kavramasını sağlamak. bence çocuğun o yaşta bu kadar "farkında" olması, bunun için strese girmesi insani bir şey değil. tabii kimse keyfinden bu strese sokmuyor çocuğunu, zorunluluk hali var. belki de bunu çözmek lazım, yani liseler arasındaki farkları minimum düzeye indirmek lazım ki o çocuğun geleceğinin şekillenmesi bu kadar erken bir zamanda gerçekleşmesin. bu açıdan düz liselerin kaldırılıp hepsinin anadolu lisesi yapılmasını olumlu karşılamıştım(en basitinden haftalık ingilizce ders saatinin artması açısından faydalı) ama o standartların hepsi yeterince oturtulamadı.
  • Bruce  (20.09.17 19:19:07) 
ben ondan biraz daha önce anadolu lisesini okudum ki, benim okuduğum dönemi de iyi dönemlerden sayamayız esasında; anadolu lisesi efsanelerinin son dönemiydi. dersler artık türkçe mi verilsin öss de türkçe soruluyor tartışmaları başlamıştı benim dönemimde.

Eskiden anadolu-fen liselerinde öğretmen olmak için sınav yapılıyormuş biz öyle duymuştuk ve en az 5 yıllık da öğretmen olmak gerekiyormuş. yani yeni öğretmen atamaları gerçekleşmez bu yüzden de tecrübeli eğitimcilerle çalışma fırsatınız olurdu. keza dersler ingilizce anlatıldığı için de ingilizce bilen öğretmenlerden (-ki tamamı öğretmenlik mezunu değildi, aksine odtü gibi okulların fizik bölümünü bitirmiş adam formasyonla öğretmen olup o anlatırdı fizik dersini misalen) oldukları için ufukları da biraz daha geniş oluyordu (dilin bakış açısına çok büyük bir katkısı var)

Ancak anadolu lisesi stresi ilkokul 3'de başlardı o zamanlar ailelerde. çünkü anadolu lisesi demek yekten iyi bir üniversite demekti. Bizim hocamızın anlattığı kendi hayatı misalen şöyleydi (bize o hatayı yapmayın diye anlattı)

demişti ki kendileri; ben okurken inşaat mühendisi olmak istiyordum, ancak bizim sınıf karar aldı hepimiz elektrik-elektronik mühendisi olalım ayrılmayalım diye, çocukluktan salaklık ettik bütün sınıf elektrik elektronik mühendisliğinde birleştik neredeyse, bizim için üniversite de lise gibi geçti (yani şöyle düşünün bu adam 12 yaşından itibaren sürekli bu heriflerle okumuş üniversite dahil; en az 13 yıl demek oluyor bu da; arkadaşlığı düşünün.)
sonra mezun olunca mesleğin bana göre olmadığını farkettim ve yapamadım beceremedim başarılı olamadım ve sevdiğim, seveceğimi düşündüğüm bu işi yapıyorum. siz de seveceğiniz işi yapın bu hayatta aileden bile daha önemli olan tek şey yapacağınız iş...

derdi, kendisinin bahsini ettiği elektrik elektronik mühendisliği odtü bu arada, keza ankara anadolu lisesi o zamanki mezun olduğu okul da. ve başarılı olamadığım iş dediği işten aldığı cep numarası bile ''lan acaba böyle bir numara var mıdır?'' diye aranan bir cep numarasıydı. yani başarılı olamadığı doğru değildi ancak mutlu olamadığı doğruydu.

bunu anlatma sebebin anadolu liselerinin eğitimleri benden daha önce yani bu senin bahsini ettiğin tarihten çok daha önce çok çok çok iyiymiş, sonra sözlük misali günden güne nesille birlikte bozmuş.

Ama bu iyilik fikri büyüklerimizden bize öyle empoze edildi ki; ben 3. sınıfta dershane denemesine girdiğimi çok net hatırlıyorum. ankara arı dershanesi. o zamanlar 3. sınıfta bile dershaneye gitmek için paranızın olması yetmez üstüne bir de dershane sınavını kazanmanız gerekiyordu. şimdinin robert koleji mantığı gibi.
  • mete kudur  (20.09.17 19:22:11 ~ 19:25:38) 
Güzel bir ilimizin küçük bir ilçesinin parlak çocuklarındandım ortaokulda. Benim gibi olan kişilerin üstüne çok düşerlerdi. Annelerimiz bizden çok hırs yapıyorlardı. Benimki x bin soru çözdü, şu kadar net yapıyor filan. Çıldırmışlardı.

Ben hırs yapmazdım, ders dinleyip ödevleri yapardım. Buna rağmen hala bile o LGS'nin son 15 dakikası kadar stresli bir sınav anı yaşamadım. Önümde açık 2 sayfadaki bütün boşları aynı anda yapmaya çalıştım. İyice elim ayağıma dolaştı. Çok kötüydü benim için. Sonra o ilin fen lisesini kazandım. Meğer son 15 dakikaya kadar yaptıklarım yetiyormuş. Bir daha da sınavlarda stres yapmadım.

Bu arada o fen lisesine gitmedim. Liseye gitmişim ama fen lisesinde sadece sayısal alan olduğundan haberim yok. Bu kadar da şuursuzdum. Sayısal seçmemek için iyi bi Anadolu lisesine gittim. Sonra anamlar orda da sayısal seçtirdiler.
  • fallopian  (20.09.17 19:36:45) 
94 anadolu lisesi
98 fen lisesi
stres faktörleri değişik. benim için burslu kazanmak dışında okuma seçeneği olmadığı için bende belli bir sorumluluk ve bi derece stres vardı. ilkokuldan itibaren bütün sınavlarda derece yaptım -giderek iyileşti derecem ama ilk 3e giremedim ÖSSde.
ama mesela ne özel ders aldım, (hep burslu okuduğum için dersanelere de hep ücretsiz gittim zaten değilse gidemezdim), ne yazın oturup ders çalıştım. 2 ayrı dersaneye gidenler filan vardı, çünkü birinin matematikçisi birinin fizikçisi iyiydi filan. ben o kadar sistemli bir öğrenci değildim (hatta bilkentin COPE sınavı için hazırlık kursu olduğunu sınava 15 gün kala öğrendim, zaten param yoktu ve cenazemiz vardı, hiç hazırlanamadan girdim- geçtim gerçi - ama baya hazırlanan vardı gel gelelim şimdiki gibi abartı replikler sanki sınava bir kendisi giriyormuş tripleri yoktu kimsede). annem ilkokul mezunu bir kadın, dua eder yemek yapardı :) hırs yapacak bir şeysi yoktu. çok şükür illa tıp/hukuk okuyacaksın demedi. istediğim bölümü okudum. şimdi veliler 7/24 çocuğun hayatında. annem benim okulumun önünden geçmemiştir ilkokuldan sonra. ilkokulda da aynı sokaktaydı okul, beslenmeyi evden getiriyordu küçük kardeşimle gezerekten yoksa yine ne yapsın kadın okulda? "mutlaka okunacak" mottosu vardı ama annem 1 gün olsun "kaç soru çözdün" dememiştir. zaten çalışkandım. annem kapı kapı gezmezdi, hep evdeydi, evde ne yaptığımızdan cam gibi %100 haberi vardı. sormasına gerek yoktu bal gibi her şeyi biliyordu zaten. babam annemden daha stresliydi o da maddi konulardan.
şimdiki gibi anksiyete bozuluğuyla ilaç yazdırıp mala bağlamış tipler de değildik. şımarık çocuk da azdı. vardı ama azdı- ve genelde daha yüksek sosyo ekonomik düzeylerden çocuklardı, fakirin çocuğunun depresyona girecek vakti olmuyordu zaar. eğitimim için tüm öğretmenlerine tekrar teşekkür ediyorum. çocuğum olsa da senede 50 bin lira versem benim aldığım eğitimi alamaz artık bu ülkede.
anadolu lisemiz baya güzeldi bizim, dereceli çok öğrenci vardı, bilinçli de çok kişi vardı ama stres yönetimi iyiydi kimse b.kunu çıkarmıyordu. ankarada fen lisesi ortamı stres bakımından daha kötüydü.
  • niye ama  (20.09.17 20:25:43) 
[]

üniversite eğitimiyle alakalı soru varsa alırım bir hukukçu

derdim çok ilginç, isteyen laf edebilir.

şimdi önümde bir tercih yapmamı gerektirecek bir şey var. hani diyorum ki mesai saatleri sonrası yapabilirsem bir üni okuyayım, bu konuda da içimdeki ukteyi kıracak hukuk okumak var. biraz ıkınırsam kazanırım iö diye düşünüyorum. parası sorun değil, bitmese de olur.

abi, iü ile marmara'yı kenara ittiğim zaman çünkü istanbul, çalışacağım il olmayacak öyle görünüyor. konya ya da erzurum olabilir. ama içime nasıl işlediyse direkt akademik personellere bakıyorum ve hoca göremiyorum. ar gör kaynıyor bölümler. yard. doç kaynıyor.

ne bileyim bi iü hukuk'a bakınca tam istediğim yer diyorum ama yok, malasef istanbul olmuyor işte.iü hukuktaki sadece prof kadar atatürk'te hoca var.

hayır, bir halt bildiğim tabiki yok ama sanki yanlış düşünüyormuşum da gelebilir ama yanılmıyor da olabilirim. ne bileyim değişik değişik hocalardan ders almak istiyorum.

ne düşünüyorsunuz?

 
devam zorunluluğu yoksa seç beğen üniversiteyi oku ne olacak. istanbulun kalitesi elbette başka yerlerle kıyaslanamaz. ben en iyi hocalardan öğrenmek istiyorum dersen de istanbul üniversitesindeki derslerin ses kaydı notları çıkıyor onlardan alabilirsin kargoyla. veya hocaların kitaplarını alabilirsin, veya çok istiyorsan hepsini alabilirsin.


  • loser blueser  (16.09.17 00:06:12) 
bir insanın prof olması en iyi eğitimi vereceginin garantisi değil. ustel ik özellikle 80 sonrası prof olan hocalar maalesef (iyi emsalleri dışarıda tutarak soyliyorum) yetersiz. çoğu dil bilmeden yurtdışı literatür taramadan ve kolayca makale yazarak prof unvanı almışlar. (10 sene uni.de calsitim) yeni dönemde atanma kriterleri epeyce zorlastirildi. bu yüzden size uygun bir yerde eğitim almanızı tavsiye ederim. üniversite eğitimi size bir vizyon verir, asıl başarıyı bu vizyon dahilinde kendinizi geliştirerek edinirsiniz.

başarılar.
  • balik kraker  (16.09.17 02:08:56) 
mobil edit: mobildeyim. yazim yanlislarinin kusuruna bakmayın.


  • balik kraker  (16.09.17 02:09:41) 
İü hukuk daha iyidir tabi ama devam zorunluluğu yok, bazı arkadaşlarımız var sene boyunca hiiç derslere girmeden ses kaydı notlar ve kitapları okuyarak gayet iyi notlarla geçiyordu. İüde sistem şöyle; teklere prof girer, çiftlere doç, iölere yar doç. Tabi değişebilir durum, istisnalar var, mesela idarı yargılama dersinde tüm gruplara farklı profesörler ders anlattı yıl boyunca. Ama genel olarak proftan ders almak istiyosan zaten birinci öğretim-tek olman lazım.

@balik kraker haklı bence, adam prof diye çok iyi ders anlatır diyemezsin, mesela tek olan arkadaşlarımın derste çok sıkıldıklarından yakındığı olurdu, ben ikinci öğretimdim, bizim derslerimize giren hocalar daha enerjik ve sistemli ders anlatırdı, tekler bize özenirdl.

İü çektirdi bana ama eğitim kalitesi de başka yerde yoktur diye düşünüyorum açıkçası. Ama senin gelme imkanın yoksa hocaları falan düşünüp vazgeçme, bulunduğun yerde oku.

Konyada zaten hoca kalmadı 15 temmuzda hepsi gitti haberin vardır zaten. İcra dersine medeni hukuk hocası giriyor haberin olsun.

Bi de sen bu bölümü ilerde meslek olarak yapmak için mi okuyacaksın, yoksa hobi olarak mi anlamadım ben. Eğer hobi olaraksa napcan hoca kalitesini, dersleri rahat verirsin daha iyi.
  • turuncu tonlarda  (16.09.17 10:38:16) 
[]

herkes üniversite okumamalı kontenjanları azaltılmalı diyenler

işsizlik konusunda bunu söylemelerini haklı bulanlar olabilir ama bir insanın bir konuda kültürlenmek istemesine engel olmayacak mı bu?

kültürlenmeyi sadece sosyal bilimler olarak düşünmeyin. adam günün birinde oğlum şu fizik nasıl bir şeymiş diyerek fizik okumak istemesine engel olmayacak mı?


 
kültürlenmenin ön şartını üniversite diploması olarak görmek biraz sakat değil mi? bilgiye erişimin en rahat olduğu çağda yaşıyoruz neredeyse. fizik, kimya gibi alanları da dahil ederek söylüyorum.


  • zgrydn  (14.09.17 21:51:09 ~ 21:52:01) 
Universiteler liberal olsaydi evet. Koyden kente gelince degisen cok insan oluyor. Universiteye cogu insan cocuk olarak basliyor yetiskin olarak mezun oluyor.

Derken...beyin yikayan gerici universitelerle para karsiligi diploma satan okullar acildi. Normal bir insan bu universitelere gidince ya dinci oluyor ya da asiri simarik bir ergen.

Aklima gelebilecek tek iyi yani bu universitelere giden kisilerin A2 seviyesinde falan Ingilizce ogreniyor olmasi ve birkac akademisyene calismalari sirasinda para kazandiriyor olmasi.
  • Traveller  (14.09.17 21:53:01) 
kontenjanların azaltılmasına gerek yok, her okula başlayanı mezun etmesinler yeter.

Yani ben şöyle düşünüyorum. Adam mesela odtü de bilgisayar mühendisliğinde okumaya başlıyor; yıl 2018 öte yandan bir diğeri de bilecik şeyh edebali de okumaya başlıyor. yıl yine 2018. eğer bu 2'si mezun olduğunda yakın seviyelerde mezun olamıyorlarsa problem burada doğuyor. bilecikten mezun olan adam iş piyasasını etkiliyor, daha ucuza daha vasat personel olarak çalışıyor, okulların isimlerine takılmayın tamamen hayal ürünü örnek teşkil etsin diye verdim.

Eğitimde bi' ekol belirlemeli okullar ve bu ekol çerçevesinde bi' alt limitleri olmalı, misalen hep bahsedilen çok iyi okullar acaba neye göre çok iyi okullar, misalen benim tanıdığım inşaat mühendisi var mühendisliğin temel alanlarının birçoğundan bi'haber. bi' tane makine mühendisi aman allah'ım düşman başına. Bu adamlar sağda solda mühendis sıfatıyla iş arayıp buluyorlar, aslında piyasayı öldürüyorlar.

asgari ücretin altında çalışan elektrik-elektronik mühendisi var bu ülkede; kıza sordum neden diye; ee xxx iş yok ki başka. dedi. Sen bi' bilkentliyi asgari ücretin altında çalıştırmaya ''iş yok'' mantığıyla ikna edemezsin.

Mesele kontenjan değil, okulda verilen eğitimlerin uçuk derecede farklılığı ve bu sebeple de mezun olmak için gerekli yeteneklerin farklılaşması.

Yani bence kontenjanlar azaltılmamalı; fizik okumak isteyen fizik okuyabilmeli; hatta fiziksel imkan varsa( yeterli eğitim alanları, hocalar, laboratuarlar v.s) daha da arttırılmalı kontenjanlar ama bu çocuk bu okula kaydoldu kaç yıldır okuyor bunu mezun edelim mantığı yer almamalı. Dersleri herkes hakkıyla geçmeli.
  • mete kudur  (14.09.17 21:55:24) 
diploma almalı demedim zaten. fiziğin temelini öğretmeden bir insana nasıl anlatacaksınız dalgaları falan? bu en basit aklıma gelen bir olay.


  • blue eyes white dragon  (14.09.17 21:55:26) 
değişen ve gelişen teknoloji, büyüyen ekonomi oranında eğitim öğretim imkanları da geliştirilmeli.
herkes üniversite okumamalı demek yanlış.

isteyen herkes üniversite okuyabilmeli.
ancak istemeyenin de üniversite okumadan hayatını sürdürebilmesinin önü açılmalı, altyapı sağlanmalı.

bir idealdir.
  • attirmayin makedonun kafasini  (14.09.17 21:58:23) 
katılıyorum. Hatta bu yine naif kalıyor. Bir hocam üniversitelerin hepsinin paralı olmasını, yalnızca parası olanın ya da bursa hak kazananların okumasını savunur, böylelikle üniversiteye yeterince hevesli ve hırslı insanların girebileceğini söylerdi. O adam normalde de biraz zalimdi ama bu konuda haklı olabilir. Buna tam karar vermedim, -ben kimsem!

üni.siz de lisede edindiğin anahtar kelimeler üzerinden yürürsün meraklı olduğun alanda.
  • fallopian  (14.09.17 22:00:50) 
Türkiye'de ara eleman eksikliği var. Herkes üniversite okuyor. Öğrencilerin bir kısmının meslek lisesine yönlendirilmesi lazım.


.
  • kartallar yuksek ucar  (14.09.17 22:01:43 ~ 22:01:53) 
  • hayirsiz  (14.09.17 22:29:28 ~ 22:30:42) 
okula gitmeyen okumasın. başta aöf, uzaktan eğitim gibi saçmalıklar kapatılsın. kimse bir şey kaybetmez.


  • nothing in my way  (15.09.17 00:12:55) 
ben okurken okulun kontenjanları arttırıldı. alttan derslerim olduğu için değişen durumun daha çok farkına vardım. kontenjanlar arttırılırken ne okulun fiziksel yapısı değişiyor ne de akademik kadro genişliyor. sınıfa kantinden sandalyeler gelmeye başlamıştı. sığmıyorduk sınıfa. ayrıca en yüksek puan ile en düşük puan arasında ne kadar çok fark varsa derslerden alınan verim o kadar azalıyor ve kontenjanın artması da buna neden oluyor. hocalar öğrenciyi daha fazla zorlayacak klasik sınavlar yapmak yerine test yapmaya yöneliyorlar çünkü klasik sınav kağıtlarını okumaya yetişemiyorlar. dolayısıyla 40 kişi çok iyi bir eğitim alacakken 70 kişi vasat bir eğitim alıyor.


  • cilekli krep  (15.09.17 00:20:01) 
[]

intikam dolu film arıyorum

bir adamın; çocuğuna, karısına, ailesinden birine, sevdiği bir insana veya kendisine yaptığı bir kötülük karşısında filmin başrol oyuncusunun intikam aldığı filmlerden istiyorum.

taken, kızını kaçıran adama karşılıktı.

bu bir örnek olsun sizlere.

edit:

1- oldboy
2- john wick
3- punisher

bunlar izlendi arkadaşlar. başka şeyler bekliyorum :)

 
Mezarına tüküreceğim
Oldboy

  • neymis  (13.09.17 21:52:06) 
convik


  • sir gawain  (13.09.17 21:56:09) 
punisher :)


  • fakyoras  (13.09.17 21:59:50) 
Aradığın şeyin adı ''law abiding citizen'' tam onu anlatmışsın.

Birsürü patentleri olan bir adamın karısı ve çocuğu bir gece ev baskınıyla biraz yıpratılıyor. Ondan sonrası, eğlence aksiyon ve iyi kurgu.
  • mete kudur  (13.09.17 22:04:42) 
Charles bronson filmleri diyor ve gidiyorum.


  • a summer day  (13.09.17 22:13:04) 
kill bill
revenant
django
a history of violence
true grit
chan wook park'ın intikam üçlüsü (bir tanesi oldboy)
the skin i live in (verdiğin örnekler ebakılırsa bunu izlemesen de olur)

bu arada law abiding citizen +1
  • sir gawain  (13.09.17 22:16:25 ~ 22:17:58) 
  • bhdrydn  (13.09.17 22:16:49 ~ 13.03.19 10:32:30) 
  • oldtimer  (13.09.17 22:26:58) 
Son derece kaliteli ve cool bi Türk filmi, Acı Aşk
Cansu dere, halit ergenç, songül öden var başrolde. Pek kalabalık bi film değil zaten

  • megalomaniac  (13.09.17 22:34:46) 
Mel gibson'un paparazzilerden intikam aldigi bir film vardi. Adini unuttum, tavsiye ederim.


  • runagain  (13.09.17 22:53:15) 
benim siralamam su sekilde;

kill bill
django unchained
lucky number slevin
john wick
memento
the count of monte cristo
  • hybridus  (13.09.17 23:10:52) 
Hannibal Rising


  • harvey  (13.09.17 23:15:19) 
The man from nowhere de fena değildir.


  • puc  (13.09.17 23:24:37) 
Spawn


  • kreatin  (14.09.17 02:19:53) 
John wick II


  • [GODDARD]  (14.09.17 02:59:13) 
Django unchained artı bilmem kaç yüz bin milyon milyar sen ne yobtin?


  • [GODDARD]  (14.09.17 03:00:46) 
contratiempo


  • olkol  (14.09.17 03:03:44) 
Chato'nun toprakları. Western filmi.


  • komando kani var bende  (15.09.17 20:06:16) 
man on fire


  • dirilis 1209  (28.10.17 13:25:43) 
oldboy'u çeken yönetmenin iki intikam hikayesi daha var. isimlerini bilmiyorum. nette aratırsan çıkar. 3 filmlik intikam hikayesi serisiydi, bağımsız konular.


  • elorelia  (28.10.17 13:34:33) 
relatos salvajes


  • denef  (28.10.17 13:35:12) 
relatos salvajes +1


  • rahip janick  (28.10.17 13:37:01) 
[]

hic bilinmeyen bir dili anadili olandan ogrenmek zor mu?

ornegin, arapca hakkinda hicbir sey bilmiyorsunuz ve arapca anadili olan birinden ders almak zor olmuyor mu? anlasilmayan bir seyde orta noktada bulusabilmek falan?




 
Fransizcaya dair hicbir bilgim yoktu. Fransiz hocadan ogrendim. Orta noktada bulusabilmek zor oluyor fakat bu ogrenilen dili anadilde dusunmekten oturu olusuyor. Ben universitede zorunluluktan ogrendim. Uzerine dusulurse yapilmayacak sey degil. Hatta ogrenilen dili anadili olan birinden ogrenmek bence daha iyi bir sey


  • durbikonusucaz  (06.09.17 23:43:30) 
Lisede turkce bilmeyen almanca ogretmenleriyle almanca ogrendim.
Zor oluyor ama anlasacak baska yol olmadigi icin ogreniyorsun. Ve daha etkili oluyor bence. ama karsindaki kisi anadilini yabanci birine ogretmeyi bilecek egitimde/donanimda olmali.

  • kuehles blondes  (06.09.17 23:45:22) 
ilk okulda ilk denk geldik ingilizceye. hoca çıktı fill in the blanks dedi siz anlamadınız hocam/öğretmenim bu ne demek diye sordunuz o da gelip türkçe söyledi. ama işte bunu hadi şimdi ingilizceye bir şekilde aşina olduğumuzdan sıkıntı olmayacak belki ama çince öğretmeni söylese, hocanın yüzüne mal mal bakarsın yani. ne diyor diye değil mi?


  • blue eyes white dragon  (06.09.17 23:56:31) 
turkcell de çalışıyordum şirket bizi özel ve önemli bir kurs a göndermişti,hocamız kanadalıydı kurs bittiğinde adam şakır şakır türkçe konuşup gitmişti..
biz aynı.

  • jamswety  (07.09.17 01:42:49) 
başta tarzanca ilerliyor. ama sonrası çok kolay. bulmaca çözmek gibi.


  • alperz  (07.09.17 08:38:48) 
[]

doktor ya da doktor tanıdığı olan biri

sorum hastalikla ilgili bir sey değil. o yuzden saglik kismina yazmadım.

doktordan kastim da uzman doktor olmasi ve heyet olarak verilen engellilere verilen rapor sürecinde olmus biri.

bir engelli karşınıza geldiğinde ona verdiğiniz engellilik orani neye gore belirleniyor


ornek olarak? sadece görmüyor yuzde 50, sadece yürüyemiyor %60 gibi mi? bu kisi farkli bir zamanda yine heyete ciksa yine ayni orani mi alir? farkli heyetler farkli oran verebilir mi?

 
bunun ilgili bakanlık tarafından düzenlenmiş bi hesap oranı/cetveli var. doktor kafasına göre veremiyor bildiğim kadarıyla. hastalığa, engele ve miktarına/yoğunluğuna göre düzenleniyor.

diye biliyorum.
  • secrexv2  (05.09.17 01:57:48) 
Farklı heyetler farklı oran veriyor.


  • hernezıkkımsa  (05.09.17 04:29:09) 
özür oranları cetveli var (www.saglik.gov.tr) orada belirlenmiş neye yüzde kaç oran verileceği ama bu cetvelde de yoruma açık olan konular var psikiyatrik hastalıklar gibi. dolayısıyla farklı hastanelerden alınan raporlar arasında farklar olabiliyor. hatta aynı hastanede aynı branşın farklı bir doktoru farklı yorumlar yapabiliyor. bu durumlarda itiraz ediyorsun rapora, sağlık müdürlükleri seni hakem hastaneye sevk ediyor.


  • nrmnm  (05.09.17 08:28:01) 
Hakem hastanenin kararı son karar oluyor.


  • sutlu nescafe  (05.09.17 10:06:58) 
12345   « Önceki  Sonraki »
buraya yazılanların hakları Sir Anthony Hopkins'e aittir.
yazan eden compumaster, ilgilenen eden fader
modere edenler angelus, Artibir, aychovsky, baba jo, basond, compumaster, deckard, duyulmasi gerektigi kadar, fader, fraise, groove salad, kahvegibi, kaymaktutmayansicaksut, kibritsuyu, monstro, pandispanya, robin, ron dennis
bu sitede yazılanların hiçbiri doğru değildir. site içeriği küçükler için sakıncalı olabilir. yazılardan yazarları sorumludur. kaynak göstermeden alıntılanamaz. devlet tarafından atanmış bir kurumun internet üzerinde kimin hangi bilgiye ulaşıp ulaşamayacağına karar vermesi insan haklarına aykırıdır. web siteleri kullanıcıların istekleri doğrultusunda bağlandıkları yerlerdir. kullanıcılar isterlerse bir web sitesine bağlanmayabilirler. bu güçleri ve imkanları mevcuttur. bir kullanıcı bir siteye bağlanmak istiyorsa bu onun tercihi ve hakkıdır. bağlanmak istemiyorsa bu yine onun tercihi ve hakkıdır. halkın kendisine hizmet etmesi için görevlendirdiği kurumlar hadlerini aşıp halka neye ulaşıp ulaşmayacağını bilmeyen cahil cühela muamelesi edemezler. ebeveynlerin çocuklarını sakıncalı içeriklerden koruması için çok sayıda bedava ve ücretli yazılım mevcuttur. bu yazılımlar bir web tarayıcısını kullanmaktan daha karmaşık teknik bilgi gerektirmemektedir. devletin milletini küçük düşürmesi ve ebleh yerine koyması yasaktır. Skimlinks ile linkler üzerinden yönlendirme payı alınmaktadır.