Ekşi Duyuru

bizdeki ege kiyilarinin daha medeni hali, yakin, yurtdisina da cikmis oluyorlar. hem de bodrum'da tatil yapmaktan daha ucuza bile gelebiliyor.

Turkiye'de ortalama para kazanan beyaz yakalinin tatil yapmak isteyecegi bir cok yerden ucuz, insanlar cok daha sempatik/guleryuzlu, hizmet kalitesi daha iyi, yemekler daha ucuza daha iyi, daha guvenli.

Çeşme'de bir restaurantta yedigini ictigini ayni ayarda bir mekanda yunan adalarında daha ucuza alabiliyorsun. Plajlarda bizde oldugu gibi mafyatik oluşumların parsellemesi yok. Karina kizina bakan laf atan tayfa yok. Çıplak guneslenenler bile rahat türkiye'de halk plajinda dusunemiyorum. Turizmi canli tutmak icin esnaf gercekten iyi niyetli ve nazik yaklasimda. Daha sayabilecegim cok sey var ama bunlar benim icin yeterli olanlar.

yakin

Bizim esnafımız deniz ürünlerini ya yapmayı bilmiyor (kalamar,ahtapot,ıstakoz) ya da fahiş fiyat alıyor.Kazıklanmak istemiyor kimse.Bir de Yunanistanda artist artist ortada gezen ciks tipler yok.Herkes daha relax

Yakın, ucuz ve medeni.

Ucuz, güzel, yakın, tanıdık, türkçe bilme ihtimalleri yüksek, türkçe menüleri var, daha temiz, free shop var falan filan

Cennet gibi ve ucuz.

İzmir'de oturuyorum. Sakız ve Çeşme'yi fiyat olarak mukayese ederseniz her türlü Sakız koyar. O taraflarda bir plajlar var ki çok iyi.

cok yakin, tekirdaga gider gibi, bir tik daha gittin tamam.

ortalama butceyle yurtdisi yapmis oluyorsun.

arabayla, motorla gidilebiliyor olmasi avantaj. ucaga mahkum degilsin.

bodrum, Antalya, mugla rotasindan sikilanlar icin alternatif

temiz deniz, medeni ortam, duzgun hizmet

ucuz degil. pahali da degil. ama o hizmet bizde olsa daha pahaliya satilirdi.

Her yunanistanli baslikta gozlerim @cekilmis gayfe yi ariyor, tuhaf bi sekilde ucurdular yeni modlar, geri gelmesini bekliyoruz artik, uzun surdu.

Soruya cevaba gelince:
Icki daha ucuz
Tesisler temiz, plaja girmeye min 30-40 tl degil, max 5€ filan veriyosun. Barzolar yok, kadinlar istedikleri gibi giyiniyor.

Ortadoguyla akdeniz harmanlamasi degil, helen ve akdeniz kulturu harmanlamasi, cok guzel oluyor.

Yemekler guzel, deniz guzel. Iki degisik insan goruyosun, gitmesi cok kolay vs vs.

koca istanbul'da bulunamayan yegane şey burdur şiş sanırım. feshanede burdur tanıtım günleri oldu orada bile yoktu doğru düzgün bi şiş yapan. florya'da varmış bilmemne usta diye ama ben deneyemeden kapanmış. anadolu adliyesinin karşısına açılmıştı bir yer. o da 6 ay anca dayanabildi sonra kapandı. güzel de değildi zaten. velhasılıkelam ben kaç senedir bulamadım, bilen varsa duyuruyu takipteyim..

aydınlandım @nawar allah razı olsun senden artık ağzıma sürmem burdur şişi. olmasaydın olmazdık. @atcapar sen de arama kardeş, boşver..

Burdur şiş kesinlikle boş bir şey. Yaptığını iddia eden herhangi bir yerde yemeniz kafi olacaktır. Tercihen herhangi bir kebapçıya gidip, "urfa istiyorum ama yağlı (kuyruk yağı olmayacak), baharatsız, tuzsuz lastik gibi olsun" derseniz, başarılı bir simülasyonunu yaşamış olursunuz.

Grown ups keyifle izlenecek kafa yormayan bir film. Tam hafta sonu yorgunluğunu alacak cinsten.

google'a paslanmaz çelik yazarsanız bir sürü şirketin websitesini göreceksiniz. onların hepsi üretiyor (hepsi olmayabilir bazıları sadece işliyorlar).

Uretiliyor.

Çeliği kromla kaplayınca paslanmaz oluyor diye biliyorum. Bunda çok zor bir şey olmasa gerek.

@ tahin pelmez
Krom ve nikel olması lazim pek emin değilim ama.

Elde etmek istediğin malzeme paslanmaz çelik ise ihtiva edecek madenler ergitilerek elde edilip işlenebiliyor karbon oranı önemli çelik olması için diğer faktörler ve içerikleride öğrenebilirsin paslanmazlık için ise krom veya nikel katılıyor ergiyik madene yani türkiyede var

selam hocam.

paslanmaz celik uretimi cok zor. su an sadece posco assan uretim yapiyor turkiyede.
maden var ama muhendislik yok, korelilerden know how aliyoruz posco assanda da.

bu kadar bombos, ama kendinden emin adami bir arada gormek gercekten uzucu oldu bu arada :)

Tavuk +1 diyorum
Çelik paslanmaz çelik karbon oranlarına göre kaliteleniyor ve ülkemizde malzeme kalitesi mühendislik bilgimiz zayıf olduğu için düşük

karbon oranlarına göre kaliteleniyor demek kestirip atmak olur.
%2 yi geçerse karbon oranı zaten çeliklikten çıkmış oluyor malzeme.
içine koyduğunuz alaşım elementleriyle değişik özellikler sağlanıyor krom %11 civarı konuyor paslanmazlık için.
su an sadece türkiye de paso assan üretim yapmıyor.
www.turkdokum.com
bomboş olduğumuza ? mühendislik bilgilerimizin yetersiz olduğu düşüncelerine nasıl vardınız ?

Biz sahsen ürettiğimiz bir ürün için tüm türkiyeyi gezdik istediğimiz mukavemette kalitede elde edemedik ve almanlardan satın aldık. Ürettiğimiz ürün dediğimde tren vagonu idi büyük malzemelerdi.

Mobilim bu arada bilgi kitabi bilgi değil sahadaki bilgi, sahadaki malzeme mühendisliğimiz ülkece çok zayıf evet biliyoruz ama tecrübemiz olmadığından istediğimizi ürrtemiyoruz

veririm +1

kasko sadece benimle eşim üstüne olduğu için kimseye veremem.

ben de vermem heralde. 100 tl verir arkadaşa bir araba kiralarım ona binsin kafam rahat olsun

Veremezdim:(
Durumu da açıklardım

ben normalde arabamı pek kimseye vermem. ama uzun zamandır tanıdığım benden iyi araba kullandığını bildiğim bir iki arkadaşım var onlara veririm mesela.

Öyle arkadaşlarını uzak tut , istemek bile abes yani , bak zor durumda kalmışım , versen bir türlü vermesen bir türlü.
İnşallaj daha önce senin için fedakarlık yapmıştır , ya değilse zor bşr karar olacak senin için .

Kalbini kırmamak ve zor durumda kalmamak için o gün arabanın lazım olduğu yalanını söyleyebilirsiniz :(

emanetin canı götünde olurmuş..

sakın verme diyorum. emanet arabayla kaza yapmış birisi olarak diyorum ki yaşadığım en rezil ve gereksiz işti bu durum.

arkadaşlığımı bitiririm.

ulan ben bi arkadaşımdan arabasını istemeye utanırım. ne demek yurtdşından misafirim geldi, bir yere götürmem gerek? ne alaka abi. bana ne? taksi tut? araba kirala?

Arkadasimla samimiysem ve soforlugune guveniyorsam verirdim.

Üff bi zahmet kiralasın ya sizi böyle sıkıntıya sokacak soruları neden soruyor?
Bikaç gün öncesinden söyleyin yaa şu çıktı bu çıktı veremicem diye, gidip kiralayabileceği kadar vakti de olur. Kimse sıkıntıya girmemiş olur.

Ben dusunmeden veririm,kaza belada olsa kaskosu var,olmasa bile akacak kan damarda durmaz ,bende de birsey olabilir,onda da,esya icin canini sikmaya degmez.

adam ''kanki iki dakika ben kullanayım zaten araba bakıyorum bunu alabilirim belki'' dedi. 100 metre gitti yandan araba çarptı benim araba pert oldu. sigortamın gunu geçmişti herif hasarı da karşılamadı. diyeceğim o ki artık günahımı vermem millete hele araba hiiiç

acil bir durum, hastalık, sağlık olsa hiç düşünmeden verirdim.

ama arkadaşınızınki böyle bir durum değil. üstelik yurtdışından misafirleri geleceğine göre havalimanına gidecek. bir zahmet oradan kiralayıversin.

en makul çözüm daha önce yazıldığı gibi "sana kiralama parası verebilirim, ama aracı vermem" gibi bir şey demeniz.

Güvenilir biriyse verilir. Araba verilecek adam var verilmeyecek adam var.

Millet ne kadar rahat araba istiyo ya. Çok lazımsa kirala gitsin. Ne araba dileniyosun?

Böyle hafiften kafanda şüphe oluşuyosa verme hocam. Belli ki güvenilir biri değil.

burada hayatta vermem, nasıl istiyor yüzsüz şeklinde yorum yapanlar arkadaşlık ilişkilerini tekrar bir gözden geçirmeli diye düşünüyorum. kanım dondu.

çok yakın arkadaşım değilse vermem.

vermem ve verme bence

Vermezdim, araç kiralayabilir. Arabamı ailem dışında kimseye kullandırtmam.

ben zamanında dayıma verdim. hem benden iyi araba kullanır hemde güvendiğim biri.
bir günde bir sürü trafik cezası yemiş filan. arabayıda pis bi şekilde geri verdi.

böyle araç isteyenlere cevap için bir yöntem buldum.
bizde at, avrat, silah istenmez diyorum. bir şey diyemiyorlar.

Valla çok sevdiğim biriyse veririm ancak, o araç kaza yapınca canı sağolsun diyebiliyosan ver yoksa verme. Benim çevremde 2-3 kişi var öyle ondan başka hiç bi allah kuluna vermem arabayı.

Kendi ihtiyacım olduğu zamanlar oldu gidip kiraladım parası neyse verdim. Kimseden istemem kolay kolay araba acil durum olmadıkca

"120 lira veriyim araba kirala ama benim arabayı isteme" de olmazsa. arkadaşınızı kırmamış olursunuz, işi de görülür. ama riski siz de almamış olursunuz. en azından borç vermiş gibi olursunuz geri dönmezse de pert arabadan iyidir.

ramazanda her gün tavuk yemeyeceksiniz herhalde? gıda zehirlenmesine bir bakın.

@patatesli yumurta, ziraat tavukları bir ay dayanmayabilir. yetişkin olarak alınırsa onu bir ay hayatta tutmak mümkün olmayabilir. aldığı hormonlardan sonra çatlayacak gibi oluyor o tavuk.

hala köy diye bir şey, köy tavuğu diye bir şey kaldıysa onlardan edinilebilir, mümkün olduğunca.

eski aboneleri kapsamiyor o diye biliyorum. yeni abonelik sozlesmesi yapanlara teklifler o sekil verilecek

Uzak doğudan çok kaliteli replikalarını alabilirsin. Donanımhaberde bunun bir konusu vardı. Eski formaları da bulabilmene imkan vardı.

Ekleme: Link

forum.donanimhaber.com

bütün gün metrobüste ağzına sıçılmış, bir de akşam evde metrobüste çile çeken adamı mı izleyeceksin? kendi hayatın bombok, empati ile zengin, süper hayatı olan birini izleyip kendini tatmin etmek istiyorsun işte. olay böyle.

behzat ç o yüzden çok tuttu, yani çok gerçekçiydi ve doğaldı dolayısıyla çok kişi sevdi.

ama bir yandan hayatımızın sıkıcı olduğu gerçeği de var ve mesela biraz farklı hayatlar görmek de kötü değil bence. o yüzden fi'yi sevdim ben. ama aşırı abartı ve zenginli dizileri sevmiyorum.

behzat ç. çok falan tutmadı. dizi defaatle gün ve saat değiştirdi ancak sosyal medyayı kullanan kişilerin ısrar ve hayranlıkları ile o dönemin star yönetiminin de desteğiyle devam ettirildi. ssg'nin bu tür yayınlar hakkında yazıları vardı yanlış anımsamıyorsam. neden devam ettirilir ya da neden bitirilir diye. ekşi dergisi üzerinden anlatıyordu.

ayrıca @ben demiştim zaten haklı. yakında yeni bir yaz dizisi çıkar ve ne demek istediğimizi daha iyi anlarsınız. bu amerikan rüyası kavramını anlayan iyi okumuş senaristlerimizin başlattığı bir furyanın ayağı düşmüş hali.


alternatif için eski dizileri ruhsar, memoli, çocuklar duymasın gibi zamanın çok tutulan hikayelerini yeniden canlandırmayı denediler patladı. türk insanı, güç arzusunun peşinde. aslında türk diye yaftalamamak lazım, nietzsche benden daha iyi bilir ama insan güç algısının peşinde ve bu yüzden amerikan filmlerinde ki o telefonu alırsan daha başarılı daha güçlü, o arabaya binersen daha güçlü olursun yaklaşımını ülkemizde tersten yedirdiler. daha güçlü insanlar. daha alengirli hayatlar.

izlemeye değer birşey olsun istiyor insanlar, yoksa sizin bahsettiğiniz diziler eskiden stv'de vardı. ev hayatı, soba, iş arayan baba gibi. günümüz dizilerinde fakirler bile istanbulda taksi ile seyahat etmek zorundalar, öyle seyahat ederler. çünkü o herhangi bir eğlence kültürü değil sosyal yaşamdan bir kaçış sunar insana.

eski türk filmleri gibi yani, ne diyordu sırrı süreyya önder; hüsnü(ah ulan müjgan)' filmin sonunda öyle konuşmaz aslında, ben size hüsnünün nasıl konuşacağını yaparım da rtük kanalı kapatır. orada senarist konuşuyor, ve izleyeni rahatlatıyor. çünkü seyirci film boyunca kendisini hüsnüyle özdeşleştiriyor. hüsnü filmin sonunda kazanıyor, tiradını atıyor ve seyirci istediğini elde etmiş oluyor. Gerçek hayatta böyle şeyler olmaz. Bu bir ekoldür, seyirci rahatlamak için sinemaya gidiyor.

Herkesin senaryosuna methiyeler düzdüğü Ezel dizisinde bile böyle olmuştur. aynen anlatıldığı gibi.

edit: ben yazarken @tolkienin hayranı'nın yazısı yoktu, aynı sırada benzer şeyleri düşünerek yazmışız.

"Ben demistim zaten" zaten demis. +1

- Türk dizileri çok hızlı ve çok uzun üretiliyor. Prime time'ın her akşam birtakım dizileri körüklüyor olması gerek ve bölüm reklamlarla birlikte üç saate, kemiksiz 90 dakikaya kadar uzun. Haliyle yaratıcı olacak zaman yok, acil dizi lazım. Haliyle kolaya kaçmak gerekiyor. Arada Elveda Rumeli, Behzat Ç gibi diziler çıkıyor ama nadiren.

- Türk halkı arabeskten, dramadan beslenir. Bu yüzden, ya bir fakirin zenginler yüzünden acı çekmesi ve bizim bu acıyı hissetmemiz gerekiyor (Öyle Bir Geçer Zaman Ki) gibi ya da zenginlerin bir türlü mutlu olamaması gerekiyor. Oysa, bu halk 20 yıla yakın Bizimkiler dizisini izledi. 20 yıl boyunca 'Katil geldi Sevim', 'Babacım, kapıcı', 'Zaptı tutuyorum şimdi' gibi replikleri yıllarca dinleyen bir iki nesil büyüdü. Başarısı da 'Halk kendi hayatı ile özdeşleştirdiği, ekranda kendini gördüğü için bu kadar tutuldu'ya bağlanmıştı. Ne oldu da, bu bu kadar değişti? Şuradan örnek vereyim. 1960-70 yapımı bir Hollywood korku filminde kanlı bir sahneyi doğru düzgün göremezsiniz. Görünen sahnelerde de kanın sahteliği bellidir ve delinen deşilen organ yoktur. Aynı şeyi izlemek seyirciyi sıkar ve her yeni ile birlikte çıta azıcık yukarı çekilir. 1980'lerde açıkta organ görmesek de Freddy Kruger'ın milleti deştiğini gördük. Korku filmleri şimdi aşırı gerçekçi. Cinayetleri rahat rahat, elimizde mısırla izleyebiliyoruz. Aynı filmi 30-40 yıl öncesine götürsen olay yaratır ve yasaklanır. Bu da beyni uyarma ile ilgili. Beyin belirli bir miktarda uyaranla uyarıldığında artık ondan düşük olanlara çok da yeni bir şeymiş ya da heyecanlandırıcıymış gibi heyecanlandırmıyor. Örneğin, Facebook'ta her atılana 100-200 beğeni gelen biri bir postuna 50 beğeni gelirse mutlu olmaz, tatmin olmaz ama her postuna ortalama 10 beğeni gelen biri 50 beğeni ile havaya uçabilir. Türk halkı için de bu beyin uyaranı drama olmuştur. Dramanın miktarı arabeskle başlayıp arta arta bugünlere geldi. Halka artık Bizimkiler'i göstersen sıkılır. Çünkü 100 like'ı olan birine 10 like'lık bir şeyle uyarmanın artık etkisi yok. Bu yüzden dizilerdeki kavgalar, dramalar, entrikalar, olaylar, vb. arttıkça artıyor. Burada zenginlik de gün geçtikçe artıyor.

- Aynı dizileri Orta Doğu, Balkan ve Güney Amerika pazarına satıyoruz. Hepsi de lüksü izlemeyi seven insanlardan oluşuyor. Orta Doğu'nun, Arapların zaten lüks ve abartı sevdası meşhur. Güney Amerika yıllarca pembe dizi üretmiş, zengin çocuk ile fakir ama güzel kızın aşkını işleyen dizilerin harman olduğu yer. Balkanlarda çok yaygın olmasa da fakir ya da orta halli ülkeler lüks hayatı görmeyi seviyor. Bir yandan Türkiye dışı pazar da düşünülüyor yani. Senin yerel hayatını izlemez bu insanlar ya da bunu o piyasaya sunmak riskli. Ne kadar zengin insan, o kadar yurtdışı yan gelir.

- Çalışmalar gösteriyor ki halk fakirleştikçe, izledikleri zenginleşiyor. Zenginin malı züğürdün çenesini youyor bir anlamda. Kendini dizide izlediği kişinin yerine kısa bir süre koyabiliyor. Televizyona odaklığında kendi çevresini görmüyor, ekrandaki çevreyi görüyor. Aslında bir şeyi izlerken kendimizi ekranın içine yerleştiriyoruz bir anda. Hatta, bazı anneler ekranla konuşur örneğin. Oyuncuya 'Ay ay ay, gitme oraya' ya da 'Aptal kız, adam seni kandırıyor' falan derler. Bu durumlar, aslında o an gerçekten kopulduğunun ve ekrandaki görüntünün o anlık kişinin gerçeği haline geldiğinin göstergesi. Bu şekilde, kişi kendi fakirliğini kısa süre unutabiliyor ya da kısa süre zengin gibi yaşayabiliyor. Aslına bakıldığında, bu tarz zengin dizileri bir anlamda kişileri uyuşturmak işine de yarıyor. Kendi fakirliğini bu şekilde bastıran kişi yaşadığından şikayet etmiyor. Hele ki zengin ailede entrikalar olunca kendi haline bile şükredebiliyor. Ama bir yan etkisi var; o da adi suçları arttırması. Ekranda kavga, gürültüyü çok gören bir nesil yetişti. Otobüslerde bazı genç kızların sevgilileri ile telefon konuşmalarını dinlerseniz diziler gibi konuşurlar genelde. Kavgası, draması bol ama anlamsız ve niye çıktığı belli değil. Aynı şekilde, televizyonda gördüğü gibi yaşayan insan elindeki şartlar o şekilde bir yaşama elvermediği için kapkaççılık, hırsızlık gibi suçlara teşvik de ediyor ama bir iki kişinin kapkaççılık yapması, bütün ülkenin fakirlikten bıkarak isyan etmesi yanında küçük bir bedel. İnsanların gazını alıyor bir anlamda. Bir anlamda ülke fakirleştikçe ya da gelir dağılımı adaletsizleştikçe, orta sınıf daraldıkça zenginlerin yaşamını ortaya seren dizi sayısı da artıyor. ben demistim zaten'in dediği 'Kendi yaşamını izler misin' de bu kapsamda incelenebilir. İsveçliler 6 saat boyunca sıradan bir tren yolculuğu izliyorlar mesela.

- Dizide gereken oyuncu sayısı tiyatrocu sayısından fazla ve tiyatro kökenli ve deneyimli oyuncular pahalı. Onun yerine, yeni mezun ya da az yüzü gözü düzgün birini ucuza oynatıyorlar; haliyle oyunculuklar genelde yerlerde. Bunun konu ile ilgisi yok ama araya iliştirmek istedim.

green card ciktiginda mulakat genellikle sende ya da ailende abd'ye karsi bir tehdit unsuru var mi ( teror ya da daha once abd'ye kacak giris gibi ) diye yapulir.

sikinti olucagini dusunmuyorum

Normal görünmüyor, aracı yikatsaniz da düzelmez muhtemelen.

Alalı daha 2 gün olmuş, garantisinin devam ettiğini tahmin ediyorum. Garanti süresi bitmeden kolay kolay hiçbir arıza için para ödememeye çalışın. Sadece sizin kusurunuz ile oluştuğu net olan arızalara ücret ödeyin. Servis işi yokuşa sürerse markanın üst yönetimine şikayette bulunun, sosyal medyadan baskı yapın, tüketici hakem heyetine gidin, en son aşamada da rezalet başlığı acabilirsiniz. :)

Haklarınızı kabaca şöyle özetleyeyim, kullanıcı hatasından kaynaklanmayan her türlü arızayı garanti kapsamında onarmak ile yükümlüler. Onarmıyorlarsa da size bunun gerekçesini açıklamak zorundalar. Bu açıklama da tatmin edici olmazsa hukuki süreç başlatır, haklıysanız söke söke alırsınız hakkınızı.

Yeni araçta vermesi normaldir, şöyle düşünelim, park sensörü olması gerektiği gibi monte edilmiş olsa idi iki gün gibi kısa bir süre içerisinde arıza vermezdi, muhtemelen rüzgar direnci veya sıvı teması ile etkileşimi sonrası hatalı montaj sebebi ile arıza verdi, götürün garantiye halletsinler, niye dert ettiniz ?

Sensörler üzerinde toz veya çamur kalıntısı olunca verebilir bu hatayı fakat öyle bir durum olmadığından emin olmak için servisin önerdiği gibi yıkatma yapmak gerekir.

Abi drekt götür. Montaj hatası büyük ihtimal.

Bu arada ekstra bilgi yikadiktan sonra falan farlarin oldugu kısım buğ yapiyorsa onu da hemen değiştir yaptir. Xenon far motoru yaniyor sonra sıvı temasindan. 1000 lira masraf çıkartıyor.

Kendi WhatsApp grupları falan var. Bölge Müdürü de istiyor kim kaç kişiyle ilgilendi seminer yaptı vs. O yüzden fotoğraf çekiliyor.

aa lisedeyken bize de yapmışlardı. yıl 2007 falandı sanırım.

işte insanlar kahve hakkında bilgilensin, gidip gelip filtre kahve sipraiş etmesinler, yeni şeyler denesinler ve starbucks kültürüne aşina olsunlar diye yapıldığını düşünüyorum. hatırladığım kadarıyla bize o seminerde karton bardağın üzerindeki kutucukların ne anlama geldiğini, standart kahvemize bir şeyler ekletip ya da çıkartırıp nasıl çeşitlendirebileceğimizi falan anlamışlardı ve ben bilmiyordum bunları, çok ilgimi çekmişti. zaten o yaşta her gün bi kahveye 10 lira verecek param olmadığı için pek alakam yoktu starbucks'la ama her gittiğimde yeni şeyler denemeye çalıştım o seminerden sonra. bir de bir çok insan beğenmiyor ama ben starbucks'ın çok iyi bir şirket olduğunu düşünüyorum. özellikle iç mekan tasarımları muh-te-şem ve gayet de kaliteli kahveleri var. belki yıllar önce bu seminere katıldığım için bir sempati oluşturmuşlardır bende, o yüzden böyle düşünüyorumdur =)

çektikleri fotoğrafımıza hiçbir yerde rastlamadım ama.

üç farklı kahveyi koy, kavrulma dereceleri arasında bariz fark yoksa kendileri bile tahmin edemiyorlar hangi kahve olduğunu. coffee master derecesi alanlar bile. söylemek istedim. eheh.

aynı durumdayım.

Az önce bir takıldı ama düzeldi, fotoğraf birkaç dakika geç gelmişti.
Şimdi de yazdım benden gitti ama arkadaşa iletilmedi henüz.

Aynen WhatsApp'da bi sorun var su an

Yani siyasi paylaşım yapan arkadaşlarını silmek, sayfaları takip etmeyi bırakmak yerine hesabı kapatmak biraz düz bir yöntem. Daha iyi sayfaları takip edebilirsiniz. Ben The Guardian Australia, The New York Times sayfalarını takip ediyorum örneğin. Türkiye ile ilgi birçok haberi ilk orada görüyorum. Yorumların altında Amerikalı çomarlar oluyor ama onları okurken de İngilizce yeni kelimeler falan öğrenmiş oluyorsun. Kısaca direkt kapatmak yerine çeki düzen vermek daha akılcı bir yol.

www.mahfiegilmez.com

fularsizentellik.com

www.dunyahalleri.com

www.mserdark.com

9gag. Gül biraz

milliyet, hurriyet gibi ana akim medyayi hicbir sekilde okumuyorum artik. cok nadiren bazi yazarlara bakiyorum, buyuk bir kismi cop zaten.

bence de alternatif medyayi takip etmelisiniz, daha az ama oz haber okuyorsunuz. o milliyet, hurriyetin igrenc resimli, karman corman haberleri gibi de yormuyor.

iyi etmişsin, kararlı ol ama.

face hesabımı kapattım. twitter'a çok alışamadım. instagram açtım, duruyor öylece. zaten çok zamanım da yok.

hürriyet, sözcü, odatv, diken, solhaber, sözlük/duyuru her gün takıldığım siteler.

Dissendium +1

küçük bir afrika ülkesinin kralı almanya'da yaşıyordu yanlış hatırlamıyorsam. karısı almanmış. hatta kraliyet tacını çalmışlardı o yüzden haber olmuştu.

www.radikal.com.tr

Seçilmiş birinin başka bir ülkede yaşadığını hiç duymadım. Monarşilerde böyle bir şey mümkün ancak. Nitekim, Birleşik Krallık Kraliçesi 2. Elizabeth, Avustralya ve Yeni Zelanda gibi ülkelerin de kraliçesi ama Londra'da yaşıyor.

Sıcak ve basınçlı suyla yıkanıyor.

basit baya,önce kartınla kredi yükle passo kartına,sonra biletler satısa acıldığında yerini beğenip satın al, sonra bileti kendi tc'ne tanımla.

site çökme garantili. 13.45 te denemeye başla.

çöktü bile.

Matematik 1304 diyor ama dur kalk, trafik vs düşünülünce 1100-1200 arası olur diye düşünüyorum.

cruise controlu ac, 110a sabitle, 1100u kesin var.

Kesinlikle arabamla giderdim. Tadını ala ala sürerdim.

Arabanı al salı günü biraz turla arıza vs varsa kendini belli edecektir.

arabanın uzun yolda kullanılmasında sakınca yok. yeni alınmış olması da bunu değiştirmez. sadece bakımlarının tam olduğundan, yağından suyundan emin olamayabilirsiniz. gerekli kontroller yapıldıktan sonra ben olsam arabamla giderdim.

öncelikle hep iyi anılarınız olsun yeni arabanızda. hep güzel yerlere gidin.

ben olsam kesinlikle arabayla giderdim. hem yakıt harcamasını bir standarta sokarsınız hem arabayı açarsınız.

araba sıfırsa doğrudan yola çıkmakta bir sakınca yok. ikinci el alınacaksa yağını değiştirip bakımını yaptırıp çıkmanızı öneririm. bir usta görse fena olmaz.

Araç sıfır ise uzun yola çıkmakda sakınca var! Rodaj süresince uzun yol tavsiye edilmez. aracın uzun süre aynı hız ve devirde gitmesi önerilmez. aracınn iniş çıkışlı devirlerine ve dur kalklarına ihtiyaç vardır. Aracınızın kitapçığını okumanızı öneririm. Henüz almadı iseniz de internette bulabilir yada alacağınız bayiden bu konuda bilgi alabilirsiniz. 2. el ise alır almaz ustana götür . baksın gerekirse suyunu yağını koy balatalara bak sonra git.

ben her türlü uzun yol öncesinde arabanın bakımlarını yaptırıyorum. ikinci el alıyorsan mutlaka yaptırıp yola çıkmalısın. zaten ikinci el alıyorsan, öncesinde bir ustaya falan göstermişsindir.
hayırlı uğurlu olsun, güle güle kullan.

Sıfır arabaysa net onla giderdim. Güle güle kullanın.

İlk 2000 km 4500 rpm ve 160km/h geçme diye uyarı var evet. Okumak kadar kavramak da mühim.

Kaynak: f30 kullanıcı kitabı.

bazen kabloları kabul etmiyor en temizi thunderbolt. 15-20 liraya aldım ben n11'den. en çok satış yapan satıcıdan yardırın gitsin.

Satıcı ile iletisim kurabileceginiz mesaj atabileceginiz bir sistem var n11 de o sekilde firmaya sorabilirsiniz

Kuşkulanacak bir şey yok, kaldı ki daha erken bile kargo bilgilerini girmek ya da kargoya vermek için. Ayrıca kargoya en geç verileceği gün de yazıyordur sitede, o geçmediyse hele hiç şüpheye yer yok.

iğnesine bakın. motora bağlı olan kayışı kontrol edin. iğnesi veya kayışı aşınmışsa sıfır değildir.

adama neden ucuz olduğunu sorun,diğer yerlere de neden pahalı olduğunu.

makinenin "ne makinesi" oldugunu nasıl anlıyorsunuz ey cevap verenler? merak ettim. fotoğraf? çamaşır? ekskavatör?

@507 +1

soruyu 4 defa okudum anasını satayım.

dıkşın dıkşın.

aşınan parçaları incelerseniz anlarsınız. ama ne makinesi bu yaw biz de merak ettik.

o makineyi biliyorum ben 2. el makine. muhabbetin gecti senin kulak misafiri oldum. anlamiyor ver gitsin dediler.

Bir tur at. direksiyonu tam tur sağ tam tur sola çevir rot başlarına bak. Direksiyonda boşluk var mı ona bak. klima çalışıyor mu arka cam buz çözücü çalışıyor mu bak.

makineler büyük makine değil ise parsiyel taşımacılık ile konteynerle gönderebilirsin.

Ancak forwarder yani aracı şirketler tamamen kitleme üzerine kuruludur. Direk konteyner denizcilik firmalarının satış departmanları ile bağlantı kurarsan daha ucuza mal olur.

makineleri yurtiçi için aliyormus gibi yap. yani KDV'li alin. ihraç kayitli is yapmak, yârin oburgun müşteri bilgilerinizin saticilarin eline geçmesine de neden olcaktir.

ama fiyatlari/faturalari simdi yine ayni firmalardan isteyecekseniz, o zaman durumu anlarlar. mümkünse başka firmalardan fiyat alin.

O çeşitlilik insanı bir anlamda cezbediyor. Tek tip olsa sempatik gelmez. Var böyle bir pazarlama stratejisi.

kaymaklı yoğurdun kaymağını görmen için kapağı şeffaf yapılıyor. çoğu insan (ben dahil) kaymağın görüntüsüne göre alıyor çünkü.

ülkenin sağlık bakanlığından, belediyesinden vs alınacak izinleri çok iyi araştırın, uzun vadeli tüm pürüz çıkarabilecek konuları göz önüne alın mümkünse şimdiden halledin, ilerde ayak bağı olmasın. bunlar dışında iyi şanslar.

satış, dağıtım süreçlerini kurgulayın. 4 ton sütü market ve son kullanıcıya nasıl ulaştıracaksınız ?
bayilikler kurmak önemli,bütün işi siz yapamazsınız. mevcut dağıtım kanalları sizinle entegre olabiliyorsa güzel bir başlangıç olur.

Buraya soracak haldeysen hiç başlamayın.

İşi kurmayın batırırsınız. Türkiye gibi değil heryer daha hiç bi fikriniz yok işinizle ilgili buraya soruyorsunuz. Yaşadığın ülkenin yoğurdunu vs ye tadına bak oma göre üretim yap yoksa çöpe gider yoğurtlar

Spesifik olarak süt işini bilmem ama pazar araştırmasını iyi yapmalısın. Müşteriler her zaman aldığı ürünü bırakıp neden sana yönelsin? Üretimde ya da halka sunma kısmında farklılıklar oluşturabilir ön plana çıkabilirsiniz. Ne onlar dersen bilmiyorum.

Ha birde bir iş kurarken batarsın diyenleri dinleme. Çok olur onlardan. Kimse birden çok başarılı olamıyor. Araştırmanı iyi yapar profesyonellerle çalışırsan olur.

4

tam bilgi vermez ama işinize yarar.

www.mgm.gov.tr


bununla ilgili üniversiteden sağlam bir kaynağım vardı ama bulamıyorum. o dersi bilgisayar ortamına aktarmamışım.

Genelde kelime başına veya sayfa basina ucret oluyor. Sayfa başına ucrette sayfasi 20 lira falan. Ama metinin puntosu icin sabit boyutlar var. Mesela 12 puntoda kac sayfa geliyorsa o miktar uzerinden fiyatlaniyor gibi.

1 gun veya 2 gunde teslim eden yerler de var. Bulacağın yere ve yogunluguna gore degisir.

Bizim tercüman karakter başına çeviriyor. Geçen 30bin karakter için 600+kdv fiyat verdi. Sayfa başına 20tl civarı yapıyor yukarıda dendiği gibi.
30 sayfayı 3 günde çevirdi ama elindeki işlere bağlı, daha çabuk teslim ettiği zamanlar da olmuştu.

Uçak indiğinde Çin'de saat 13:30 olur. +8 ile -8 arasında 16 var, SF daha geride. 13:30'dan 16 saat geri geleceksin.

2 :30da binmiş 11 saat ucmus
indiği zaman şangay saatine göre 13:30
iki şehir arası saat farkı 16
saati düzeltince san fransiscoda saat e şıkkı oluyor

amerikayi karistirmadan, yolculuk saatini cin'de gecirmis olduklarını varsayalim. yani 01.01.17 tarihinde (02:30 + 11 saat) 13:30'da yolculuklari bitiyor. amerika ise cinden toplam 16 saat geride. (cunku Greenwich'ten hem doguya dogru 8 saat, hem de batiya dogru 8 saat aliyoruz) 13:30'dan 16'yi cikarirsak, -2:30 kaliyor. 24 saate tamamlamak icin 24-2:30 dedik, 21:30 kaliyor. oradaki eksi de bir gun geri demek oluyor, yani 31.12.16 tarihi.

arkadaşlar açıklamış zaten cevap e evet.
01.01.2017 02:30 da binip 11 saat yol git 13:30(şangaya göre) da indiler. 16 saat fark var git geri haliyle bir gün önceye dönüyor.

www.mobilcadde.com

Silikon ekran koruyucu oluyor o modellere kavisten dolayı

ben samsungun kendi bayiinden aldım, silikon ekran koruyucu var dediler ama ben taktırmadım eski telefonumu da ekran koruyucusuz kullanmıştım zaten.

Bırak s7 yi s6 dan beri jelatin kaplattırıyorum
Bu radüslü ekranlar için üretilen şeffaf plastik koruyucular var ciddi paraya ilk onlardan almıştım haftasına çatlamıştı gittim karaköy alt geçitte 10 tl ye jelatin kaplattım
Yerel telefoncularda bulursun

Ufak çiziklerde 250-300 TL provizyondan keserler. Sen farketmesen de elemanlar yılan gibi inceliyor aracı. Bu arada hangi firmadan kiraladığın da önemli.

aracı bir gün daha kirala, ve bu sefer mini kasko paketi al 15-20 liraya.

500 TL ye kadar olan hasarları yapıyorlar, ikiniz de üzülmemiş olursunuz.

direk anlarlar. o yüzden @ technicalte nin taktiği dene.

havalimanından burdur'a servis olabilir çok yakın çünkü ancak emin değilim. havalimanında araç kiralama ofisi illa ki vardır.

otel olarak burdurda 1 tane 4 yıldızlı otel var. en iyisi o. 5 yıldızlı yok zaten. grand özeren otel. kötü bir yanını görmedim ben kaldığımda. tek eksisi ses yalıtımı çok iyi değildi. sözlükte de yazmış olmam lazım başlığı altında.

kolay gelsin.

büyük ikinci el yetkili servislerinde çıkmaz sanırım. misal biz arkastan 2. el alsaydik şayet baktığımız zamanlarda ekspere sokmayacaktık. zaten harici bişey olmadığının garantisini vererek o uçuk fiyatlara satıyorlar.

sıfır alınan araç bile komple boyalı veya kaputu değişmiş çıkabiliyor. siz ekspertizini yaptırın içiniz rahat etsin.

Verdikleri ekspertiz raporu bir iki günden sonra geçerliliğini kaybediyor. Dolayısıyla aracı alır almaz dışarıda bir yerde ekspertize götürün. Olası bir aksilik durumunda itiraz hakkınız saklı olur ve hukuki mücadeleniz kolay olur. Ama iki ay sonra ekspertiz yaptırıp boyalı parça bulursanız, siz boyatmışsınız deyip işin içinden çıkmaya çalışırlar, uğraşırsınız.

Yukarıda söylenildiği gibi sıfır araçlarda bile kötü tecrübeler yaşanabiliyor. Mümkünse aracı almadan, mümkün değilse aldıktan hemen sonra bir de siz baktırın.

Şimdiden hayırlı olsun.

Bayiiden aldığınız aracın faturasını da alın mutlaka. Muhtemel 15 gün içinde cayma hakkınız da oluyor. Sorun çıkarırsa iade şansımız var yani.

Sanayide ekspertiz dediğimiz olay 150-200 TL filan oluyor. Bence değer. Yaptırın, içiniz rahat etsin. Size satan adam çok mu iyi biliyor aracın durumunu zannediyorsunuz?

Meselenin garantiyle alakası yok bence. Garanti kapsamında olmayan ancak başınızı ağrıtacak çok fazla konu var.

evde yapılan domates salçası, domatesin gün ışığında kurutulmasıyla yapılıyor, tuzdan başka bir kimyasal veya katkı maddesi içermiyor. fabrikalarda yapılanları ise yapay ışıkla kurutuyorlar, bunlarda güneşten gelen vitamin desteği yok. dayanıksız olduğu için raf ömrü uzasın diye içine kimyasal koyuyorlar.

ilk önce domatesler yıkanıp 3-4 parçaya bölünüp ağzı kapaklı büyük kaplara konuyor. o kaplarda güneşin altında birkaç gün bekleyip ekşiyor. sonra bakır süzgeçlere ekşimiş ve cıvımış domates püresini azar azar koyarak sıkıyorsunuz altta kalan suyu kaynatıyorsunuz. kaynaşmaya başlayacağı zaman istediğiniz miktarda tuzu atıyorsunuz.

fabrikada nasıl yapıldığını bilmiyorum.

Biz domates salçasını kaynatmadan direkt güneş ışığında bekleterek yapıyoruz.
Önce domatesleri yıkayıp dörde bölüyoruz. Biraz tuz koyup domatesin fazla suyunu vermesi ve kabuklarından ayrışması için bekletiyoruz. Yarım gün yetiyor bu işlem için. Bir gün de bekletilebilir domates çok suluysa. Kova gibi suyun altta birikeceği derince kaplar kullanılabilir, temiz çuvallara koyup suyun akması sağlanabilir. Yapılan miktara, eldeki malzemeye göre bakarsın artık.
Sonraki aşama en zahmetli olan bölüm. Domatesler süzgeçten geçirilir. İri delikli süzgeç kullanırsan salça çekirdekli olur ince delikli kullanırsan süz süz bitmez. Ben çoğunlukla geniş delikli süzgeçten geçiriyorum çünkü çekirdek de faydalı çekirdeği atmak istemiyorum. Sonra istersem bir miktarını daha ince delikli süzgeçten geçirip yarısı çekirdekli yarısı çekirdeksiz yapabiliyorum.
Bundan sonraki aşama domates püresini güneşte kurutmak. Püreyi tuzlayıp geniş tepsilere döküp güneşe koyuyorsun. Her gün karıştırıyorsun.

Burdur'a yok. en yakin Isparta'ya var.

en yakın ısparta ama oraya da uçak az. antalya'dan bakın.

ıspartaya var havalimanından burdura direk giden dolmuşlar var.

antalya'ya gidip 1.5 saatte burdur'a gecebilirsin. 20 dakika falan da antalya havaalanından otogar sürüyordu sanırım. 3 saat civarı burdurda olursun sanıyorum.

kendi belirlediğin yere gitmekte diretin yoksa almayın.

gideceğiniz yeri de önceden söylemeyin.

Onlar göndermiyorsa siz ustayı getirin. Deneme sürüşü yaptırmazlar mı usta ile beraber dolanin.

Suyun içerisindeki değerleri bence bilmek lazım ağır metalleri arıtır mı o cihazlar bilmek lazım kontrol ettirin

Arıtma ile içme suyu olarak kullanılması uzun vadede sıkıntılı sonuçlar doğurabilir fakat bahçe sulaması için bir sıkıntı yok, dilediğin kadar kullanabilirsin.

analiz yaptir bir yerde. etrafinda cok sanayi vs yoksa ve kuyuyu temizleyip uzerini kapatirsa icilebilir.

www.yeojen.com

Ozon jeneratörü ya da üreteci.

bu araba bu sene çok şık bir kasaya geçmedi mi? bence eskisini almayın az daha sıkın yenisini alın. 85000 az para değil

alacaksan yeni kasa yoksa hiç olmasın

hyundai elantra'nın sıfırı o fiyatlarda. 84 bin lirayı pejoya gömmezdim asla.

Kia Sportage ve Dacia Duster çok farklı araçlar. Önce ne istediğini iyi belirlemelisin. Az yaksın SUV olsun dersen Duster olur. Ama konfor beklememelisin. Bide son modellerinin otomatiği var sanırım ama öncelerinde yoktu.

2014/2015 auris düşünebilirsin bence, otomatik dizel.

VW tiguan benzinli olanlar o fiyata bulunuyor bakilabilir bence.

@111111 kardes auris ne zaman suv arac oldu?

cok anladığım bir kategori değil ama son dönemde duster araçların şantiye vb yerlere yüklü miktarlarda ve uygun fiyatlarla satıldığını ve 2. ellerinde bolluk yaşandığını ancak 2. el olanlarına rağbet olmadığını duymuştum.


fiyatlarının uygun olma sebebi bu olabilir.

Ford Kuga

2011 duster satıp 2007 bi xc70 aldım. 2.4 Dizel, söylediğin fiyat aralığında düşük kmliler var. 4 çeker, altı doblo kadar falan yüksek, yani çok yüksek bi suv değil. ama konforu mükemmel. bence 2011 kia veya duster malzeme kalitesinin yanına yaklaşamaz. gerçekten sağlam ve sert bi araba, kullanırken hissettiriyor. çok şehir içi aracı değil. 10 litreyi görürsün zorlarsan. ben genelde 8 litre civarı yaktırıyorum çok trafikte kalmayıp sıkıştırmadan. şehir dışı 90-100 arası 5.8 litre ortalama gördüm. yani basmazsan dusterdan az yakabiliyor. sahibinden bi ilan bulup test sürüşü yap derim. fikrin değişebilir. saygılar.

edit: ayrıca duster'ı iki ay sürdüm. fiyat performans fena değil ama gerçekten çok zevksiz sürüşü, mesela uzun yolda giderken müzik dinleyemezsin. konuştuğunu duyamazsın. yakıt tasarufu olarak 4 çekerler nerdeyse 8 litre görüyor şehir içinde. bi de ucuz araba olarak pazarlandığı için imajı çok kötü gibi geliyor bana. şantiyeci değilsen tavsiye etmiyorum.

Sang yong kyron alabilirsin, arkadasim da var ben de kullandim tas gibi araba, 55000 civarinda bir fiyata dusuk km de deri koltuk sunroof falan full olanlari var

@atcapar suv u okumamışım pardon :/ utandım.

Yakın bir arkadaşım pasaport başvurusu için gitmiş, yoklama kaçağı çıktı diye apar topar askerlik şubesine götürülmüştü. Bence önce askerlik şubesine gidip durumu geçici olarak çözsün. Sanıyorum cezası var, emin değilim olaylardan.

hep yakın arkadaşları apar topar askerlik şubesine götürürler ben daha beni götürdüler diyeni duymadım çünkü yok öyle bir şey. oraya gittiğinde yoklama kaçağı olduğun anlaşılacak ve sana bu durumla ilgili bir tutanak imzalatacaklar. tutanakta da 15 gün içerisinde askerlik şubesine başvurup işlemlerimi gerçekleştireceğim bla bla falan yazıyor. imzayı atarsan serbestsin. direnirsen atmamak konusunda iş biraz uzar. askerlik şubesine o zaman götürülürsün orada da imza atmıyorum dersin kimliğini verir gönderirler ta ki bir sonraki yakalanmaya kadar bu döngü devam eder.

@pinman askerlik şubesine ekip aracıyla götürüldü. normalde sizin yazdığınız şekilde olması lazımdı fakat polisler olayı büyüttüler. memurların davranışları ne yazık ki her yerde aynı değil. "bir arkadaşım" ekolünü gerektiren bir olay değil. ben götürülsem beni götürdüler derdim. olanı söylüyorum, her yerde sizin yaşadığınız gibi olmuyor maalesef olaylar.

google'a "reddit stream (spor dali)" yaz. senin icin futbol.

ekrana sprey sıkmayın. çeşme suyu ile nemlendirilmiş bezle silin. kullanım klavuzunda da böyle yazıyor zaten.

yolla bakam

knk shift+f5 yapsana yaaa

knk shift+f5 yapsana yaaa

çok benzerini bahçemde kullanıyorum. çok duman çıkartır ve bayağı uğraştırır, ocaktaki gibi koy kaynasın gibi bi durum yok, içine koyduğunuz tahtalar (mecburen) hep bitiyor, ve hızlarını düşürme şansınız çok yok, dolayısıyla her defasında tekrar tahta koymanız gerekebiliyor. benim için bu büyük bir sorun değil bahçede tahta vb çok ama evde balkonda çok uğraştırır, dumanıydı temizlemesiydi hiç girmiyorum ble.

e doğal olarak çok duman çıkıyor. balkonda filan yapılacak iş değil, ha derseniz ki kimse rahatsız olmaz dumandan ben de evde rahat rahat yaparım, o zaman mis. çayı mikkemmel.

duman da zaten bir yerden sonra ateş harlı yanmaya başladığında azalıyor siz hava yolunu kapatmazsanız.

Dumanı, külü çok uğraştırır. En sonunda evin hanımı aşağı atabilir.

komşulardan kesin şikayet alırsınız.

Balkonun tavanı kapkara olur.

Mühendislik öğrencisi falansan izin alma şansın var. Süt gibi üretimde hijyenin çok önemli olduğu ortamlara herkes kolay kolay giremez. Bir de iş güvenliği konusunda sıkıntılar var. Fabrikaya girecek adama seminer şeklinde iş güvenliği kurallarını anlatman lazım. Fabrikadaki işçi nereden ne geleceğini bilir ama fabrikaya ilk defa giren biri nelere dikkat edeceğini bilemez. Ben stajda bir kere koskoca gezer köprülü vinci fark etmemiştim, işçiler arkaları dönükken vincin geldiğini anlıyorlardı. O yüzden girememe şansın da var.

kapidaki dayi sana yegen bi get basimdan dunya isim var der.tanidik amca dayida degil seninle alakali bir is degilse ne isin var icerde.tesisin icinde 2000 derece firin yaniyor,normal personeli bile sokamiyprsun hatta kimse kendi bolumunun disina misafirlige bile gitmiyor bahcede bulusuyorlar.

Onceden irtibata gecip durumunu belirten gorusme yaparsan yanina mihmandar verip gezdirirler.iletisim kurman lazim catkapi olmaz.

Ben gneelde onceden mail atip randevu/gun/izin vb aliyorum.

Ne sebeple gormek istedigimi filan da yaziyorum. Duz tuketiciyim.

tabi ki sokmazlar istersen master mühendislik öğrencisi ol:) profesyonel çalışan hiçbir firma buna müsade etmez ki artık gittiğim orta ölçekli firmalarda resim bile çektirmiyolar. yapman gereken şey ya üniversitenin gezi programlarına katılmak ya da pek çok fabrika tanıtım turları düzenliyor onlara katılman. çoğu firmada içerde kaybolursun zaten tek sokmazlar mesela ford gölcük ya da bosch bursa fabrikalarının içine ana arter, dönel kavşak, hız limiti falan konacak devasa fabrikalar

aklıma geldi içeri almamalarına bir ek sebep de yeni düzenlemeyle içeri girişlerde çok fazla evrak istenmesi. biz servis için personel gönderirken üni diploması bile istiyolar. hondada çalışacaksan yarım günlük iş güvenliği eğitimi veriyolar. anlayacağın kolay değil içeri girmek.

şimdi gelir volkswagenciler ve seatçılar. hazırlıklı ol.

seat bakabilirsin :)

www.sahibinden.com

ben de aynı özelliklerde araba bakıyorum.
fiat 500l mantıklı geliyor bana şimdilik.

siz ne yapmak istiyorsunuz ? enjeksyon makinanız mı var ? dolum makinanız mı ? bir çok firma sularını bu şekilde de satıyor

www.opackmakine.com

sunlar makinesini yapiyor

silinir içindeki veriler. disk fat32 ise ve atmaya çalıştığın dosyalar 4gb ve üzerindeyse ondan atamıyor olabilirsin.

eeger bilgiasayarin mac ise ve disk ntfs ise yazma islemi yapamazsin, sadece dosyalari okuyabilirsin.

muhtemelen o170 adaya da aynı şey söylenmiştir.

o yüzden dikkatli olmakta fayda var bence.

Bunların çoğu hikaye. 4000 bin tlden kesin diyince 2 saat laf yapıyorlar.
100 kişiden 200 tl alsak diye hesaplıyorlar. Herkese kendini özel hissettirir para kapma peşinde. Proje beklerken de sürekli şöyle oldu böyle oldu ertelendi yeni proje gelecek diye oyalıyorlar.

4 bin liradan düşsün 200 lirayı.

Şu üç kagitcilara paranızı kaptırmayın gözünüzü seveyim.

cast ajansına kayıt parası vermek de yeni çıktı. yoktu böyle bir şey. sakın vermeyin, tokatçılık yapıyorlar. gerçek bir cast ajansı kayıt parası gibi antin kuntin işlerle uğraşmaz. illa istiyorsa da üstte yazıldığı gibi kaşe fiyatından düşsün o parayı.

yaklasik 3 bin lira kadar bisey

arac sigortasi filan mi? mail order'la mi odeyeceksiniz?

muhasebelerini kim tutuyor?

bizim val'de boyle tuhaf bir is yapti, sonra daha uygun sigorta bulup odedigini geri almis. karti kapattirdi ama arada. dikkat edin yine de siz.