Ekşi Duyuru

Paran varsa Pro tabii ki. Zaten en büyük fark kamera. Pro'nun gece çekimleri muazzam.

pro, raw foto çekebiliyor. Bu senin için anlamlıysa al.

Şu vatandaş bu sefer 12 ve 12 pro modelinin arasında dehşetengiz farklar olmadığını 12 pro almak için genel halkın (gösteriş hariç) bir sebebi olmadığını efendilikle anlatmış.

www.youtube.com

Ben olsam mini alırdım bebek iphone müthiş :D

evet normal, cokca kez ben de denk geldim.

Ay Güneş'e olan konumuna göre Güneş'ten aldığı ışığı bazen çok daha güçlü yansıtır Dünya'ya, böyle olduğunda gündüz de belli olur, gündüz belli olmuyorsa belli olduğu döneme göre daha az ışık alıp daha az ışık yansıtıyordur, nedeni bu.

Yatak sarar, tamiri pahalıdır, o durumda genelde çıkma motor takarlar.

yanma ihtimali var. yatak sarar, motor kurtarılacak şekildeyse revize edilir ama eskisi gibi olmaz.

normal çalışmada piston ve gömlek arasında basınçla püskürtülen bir yağ tabakası bulunur. yani metal metale değmez aslında. çok ince de olsa arada yağ vardır.

motorun yağı biterse bu basınç ile kaplama olayını yapamayacağı için artık metal metale değer ve çok hızlı biçimde aşınma başlar, ısı artar duruma göre birkaç dakika içinde de motor sıkışır ve stop eder.

Son damlaya kadar bitmeden arızalanır motor. Hareketli parçaların arasındaki sürtünmeye bağlı ısı ve aşınma en az seviyede olmalıdır.
Motor yağı da bunun içindir.

pistonlar yapisabilir bile. motorun bas dusmani yagsizlik ve hararet eger bunlar dort dortluk olursa motor rahatlikla 500-600.000 km gorur rahatlikla. coguna da sahit oldum tecrube ettim.

son damlasına kadar bitmeye kalmadan zaten motor yatak sarar ve çalışamaz hale gelir motor iner rektefiye olmak zorunda kalır baya masraf yapar ve daha eski verim alamazsınız.

Alirsin direkt. Motorun yagi bitmeye kalmadan alirsin eline coktan. Yagin son damlasina kalmadan yani.
Yağı boşaltıp direkt yagsiz calistirmaya kalkarsan da max 1dk icinde motor eline alirsin.

O zaman ekleyim:

Motoru elimize aldik, evet.
Cikma volkswagen motoru taktilar.

Sadece gercekten buna tek basina sebep olabilecek kadar onemli bir sey mi diye merak etmistim.

Evet, yag eksikligi buna tek basina sebep olur. Yag eksikligi bir motorun basina gelebilecek en kotu sey diyebiliriz.

haftada bir. erkek, 37, çalışıyorum. haftada bir temizlikçi geldiğinde değiştiriyor.

İki haftada bir hepsini toparlayıp yıkayıp temizlerini koyuyorum

Kadın/31/çalışıyorum (şimdi evden)/tek başıma yaşıyorum

büdüt: cevapları okuyunca ne pismişim dedim kendi kendime :))

Çarşaf iki/üç haftada bir, havlu tek kullanımlık. Hatta el havlularına çıtçıt ekledim, kağıt havlu koparır gibi koparıp kullanıp kirli sepetine atıyorum, haftada bir de yıkıyorum.

Kadın/27/çalışıyorum

Çarsafları vs yazın 3 4 günde bir, kışın haftada bir.

Havlulari iki banyomuz var; sık kullandığımiz banyodakini 3 4 günde bir, diğerini haftada bir. Ama mesela yüz için kağıt havlu kullanıyorum ben. Coronadan beri gelen iki üç misafire de kağıt havlu verdim.

Evde iki kişiyiz, çalışıyoruz.

Haftada bir veya 10 günde bir, kadınım, çalışıyorum.

yaz dışında her mevsim haftada bir, yazın dört beş günde bir. yüz havlularını her gün değiştiriyorum tek yaşadığım halde.
kadın, 29, çalışıyorum.

Çarşafı haftada bir, havluyu 3-4 günde bir. Kadın, 24, çalışıyorum.

haftada bir.
çalışan kadınım.

Yastik kilifi iki günde bir. Boyle yapiyorum, arada cikan sivilceler sifira indi.

Carsaf, havlular haftada bir.

Calisiyorum, cis kadin.

Çarşaf 7-10 günde bir havlu 3-4 günde bir. Yalnız/çalışan/kadın

nevresim yazın 3-4 günde bir, kışın haftada bir.
el/yüz havlusu 2-3 günde bir.

35 kadın, çalışıyorum.
nevresimleri temizliğe gelen kız değiştiriyor.

Bazen 3günde 1 bazen haftada 1. Evde 4 kedim olduğu için bu sıklıkta değiştiriyorum. Kediler yokken 2haftada 1 değiştiriyordum.
Kadın çalışmıyorum 35

Atasun iyi bence, 290a mı ne geldi cam fiyatı 2 gün önce gittiğimde. Çizilmeye dayanıklı vs özellikli, mavi renk filtresi isterseniz o biraz daha pahalı oluyor.

mavi ışık filtresi oldukça faideli ve konforlu, paraya kıyıp almanızı öneririm.

Umma, küsme. Beklentilerini düşür. Kimseden bir şey bekleme.

İşinizi çok ciddiye almak, işte yükselmek etmek sizin kendi seçiminiz. Herkes o yolu izlemek zorunda değil.

Size yük olmadığı sürece umursamaz olmaya bakın.
Yük oluyor, işi başkalarına bırakıyorsa orada el atın tabii.

Size yazmaması da normal. Her insanın sosyal becerileri gelişmiş olmuyor.

Sıfırdan başlayın. Sosyal iletişiminizi gereken ölçüde tutun. “Aaa işte şuradan tanışıyorduk, nasılsın?” gibi cümleleri bırakın o kursun, sonuçta işi bilen, o departmanda daha fazla vakit geçirmiş olan sizsiniz. Soru sorması ve çabalaması gereken karşı taraf ve onun mentörü.

stajyer sozlesmesiyle calismasi falan sizi ilgilendiren bir durum degil, isterse karin tokluguna calissin alan razi veren razi olduktan sonra. Bir kere arkadas sizin departmana yeni geliyor, ise yeni baslaayanlarin oryantasyonu, islerin nasil devredilecegi gibi konularin departmanca planlanmasi organize edilmesi lazim. Sizde ise yeni girenlerin diger calisanlari sosyal medyalardan ekleyip, telefonlarinizi bir yerlerden bulup bana bunu ogretin falan diye pesinizden mi kosmasi gerekiyor anlamadim ki? Belki de rahatsizlik veririm diye dusunuyor

kendisi içe dönük ve çekingen yapıda biri olabilir bu anlattıklarına göre. elinden tutmayı deneyebilirsiniz ekipçe. eğer olur da olumlu bir geridönüş olmazsa kendisinden, o zaman bir şeyler düşünülür. çok çok erken endişelenmişsin biraz zaman geçmesini bekle bence.

çekingen olabilir +1

neverletyougodown'a da katılıyorum, ekibe yeni biri geldiğinde hoş geldin vs vs ekibin demesi gerekmiyor mu ? belki part-timea geçmeyi kendi istememiştir başka nedenlerden

@ Neverletyougodown

Sosyal medya yok, hepimizin sirket maili ve telefonu var, sirketin intranetinde de isim soyad yazinca cikiyor.

Hosgeldin seklinde yaptik zaten, biz iletisime gectik daha dogrusu. Isi devralacagi arkadas zaten toplantilari vs yolluyor. Ben de basladigimda herkese gidip ben toplanti rica etmistim.

Kisaca aslinda onyargili oldugum biraz “uzumun copu, armudun sapi” diyip her seye gicik oluyorum sanirim.
Bunun ustesinden nasil gelecegim? :( boyle olsun da istemiyorum aslinda, sonucta evet bana karsi yapilmis bir sey yok ki.

Çekinik gördüğün için ezesin gelmiş bence. Kendi işine odaklan.

biz iyi usta icin; iyi kalfa yetistirendir deriz.
sizin icin de test olur dediginiz kadar iyi misiniz. bence cok iyi olmus cok da guzel olmus.
iyi yonetim kisilere degil sistemlere bagladir kisiler degisse de isin yururse o is olmus demektir. 3 ay sonra guzel.haberler aliriz umarim.

kendin de kabul ediyorsun ki fazla önyargılısın
baya baya gıcık olmuşsun hiç bir şey yapmamış olmasına rağmen
sosyal becerileri gelişmiş değil, bu kadar yerin dibine sokman gerekmezdi.

İlla orjinali gerekli değil.beğendiğin herhangi bir kayışı takabilirsin.junkers in aksesuarını türkiye de bulmak biraz zor olabilir zaten.

Instagram'da el yapımı saat kayışı yapan hesaplar var. İnceleyin. Hoşunuza gidecek Güzel şeyler illaki vardır.

Orijinal kayış işi zor +1

@westblack

Hesap onerisi yapabilir misiniz?

Hocam takip ettiğim pek çok saat sayfası var normalde Instagram'da. Ama şu ara bir sınav durumum olduğu için kapattım o yüzden kusura bakmayın. İsimleri de hatırlamıyorum. Yardımcı olamayacağım. Zaten birini takip edince 100 tanesi istek yolluyor. Biraz bakının.

Emre leather works mu öyle bi hesap vardi tavsiye ederim

Tahtakale’de Asri Han’a bak.

bir sey dokmene gerek yok, daha giymeden bir yerinde bir leke var mi gozumden kacirdigim diye endiselenmeye basliyorum ben. auhsudasuahsda.

Sakınan göze çöp batarmış.

Bayadır bembeyaz kıyafet giymiyorum ama açık renkli kıyafetlerde dikkat etmeye çalışıyorum. Gene de lekeleniyorlar, yapacak bir şey yok. Dikkat edildiyse gene de olduysa talihsizlik.

www.bmwshoponline.com

azcık daha eklersen merso var

www.mbaksesuar.com

İkinci el karbon bisiklet. Kadro boyuna göre sahibinden'de arama yap.

@1917

Ikinci el istemiyorum :/

İkinci el neden istemiyorsunuz? Otomobil piyasası gibi çar çakal dolu değil. Temiz güzel kadro boyu uygun alınabilir. 7000tl ile full karbon temiz çiziksiz bulunabilir.

carrarobisiklet.com

tipini beğendiğini al. hepsi de güzel bisiklet.

Çok ciddi bir acı yoksa hiç ses çıkarmıyorum. Gözümü kapatıp sakince anın tadını çıkarmaya çalışıyorum. Arada erkeğe de yaptırıyorum, masaj sırasında ah oh desem yanlış anlarlar.

Bahşişten başka bir şey düşündüğünü sanmıyorum.

Ses çıkarmıyorum keyifte alsam acı da alsam.

soruya güldüm güzeldi.

acısa tepki verirdim ama sanırım buna karşılık bir açıklama beklerdim ya da uyarı.

onun dışında sal gitsin.

masaj salonları açıldımı?

bunlar masörün umrunda bile değil desem?

kuafördeyken falan da aynı şeyleri düşünüyor musun mesela? aklından "oooooh harika oldu" demezsem üzülür" gibi şeyler mi geçiyor?

@mika
Benim yasadigim ulkede acik.

@celeron
Evet :/

eğer için geliyorsa çıkar ses bir sıkıntı olmaz neden alınsın parasını alıyor nasıl olsa.

Masajı gevşemek için alıyorsun, hesap kitap yapılmaz. Sal kendini gitsin.

bacaklari yuksek bi yere kaldirip bir sure uzanmak ise yarar belki? ya da soguk suyla masaj yapsan o da iyi gelebilir gibi geldi bana.

Telefonla cıkcıkcık geziyorum böyle işte :)

Ben de martıların ötmek yerine anırmayı tercih etmesi sebebiyle 5-6 arasında uyanıyorum. 6’dan önce yataktan çıkmamaya çalışıyorum. Psikolojik sınır sanırım benim için. Sonrasında ise ses çıkarmayacak ev işlerimi yapıyorum. Camı pencereyi açıyorum sonuna kadar, sabah esintisi ve ışığı eve gelsin diye. Ütü yapıyorum mesela, arkaya hafif bir müzik açıp. Mutfağı toparlıyorum. Bunları yaparken saat 8 oluyor, gidip süt alıyorum. Sütü kaynatıyorum. Bu esnada genelde bir film açıyorum. Film akabinde kahvaltı yapıyorum bu esnada süt soğumuş oluyor, yoğurt mayalıyorum. Yoğurt mayalanırken (yaklaşık 4 saat) evi temizliyorum. Ev temizliği bittiğinde de yemek yapıyorum. Bu düzen pazar günü olduysa en az 3 günlük yemek yapıyorum hafta içi de yemek için. Böyle olunca zaten gün bitmiş oluyor.

Bu hafta özelinde yoğurt yok. Öğlenden itibaren başka planlarım var çünkü. Sabah kalkınca okumam gereken şeyleri okudum. Şimdi kahvaltı yapacağım, ardından temizlik. Ve yetişirse iş için yapmam gereken şeyler var onları sıkıştıracağım araya evden çıkmadan.
Gün fazla uzun oluyor haklısın ama olması da lazım. Hafta içi her gün akşama kadar çalışınca evin tüm işi haftasonuna kalıyor. 1’de falan uyansam hiçbir işim yetişmez :(

youtube'dan ders, podcast tarzi birkac seyi takip ediyorum bu aralar bos zamanimda (bazilari ogretici bazilari tamamen geyik) coursera'da bir ders takip ediyordum daha once. internette baska turlu de zaman oldurmek kolay. Evi toplamak her 3-4 gune bir en az 3-4 saat alan bir aktivite ustune. genelde 2 gune bir market alisverisi yapiyorum. Diger yaptigim seyler: is basvurulari, internette ev ilanlarina bakmak.

cok organize ve verimli olmadigim icin gun katiyen uzun gelmiyor. Ortalama bir haftada yapmak istediklerimin %60'ini falan yapiyorum.

Ben kısa bir süre önce - evlere tıkıldığımız ve hayatın pat diye durduğu dönemin başlarında- çok kendimle kaldım ve bir liste yaptım. Şaka yollu başlayan liste, koca bir excel tablosuna dönüştü.
Basitçe, hayatımın geri kalanında kendim için sevdiklerim için neler yapmak istediğimi ya da nerede olmak istediğimi, ya da neleri bilmeden öğrenmeden ölmek istemediğimi ya da şu bu...içerikli, kendi içinde 2 ve 5 yıllık dönemleri olan bir paper çıktı ortaya.

Liste ise, bu amaçlar için şu anda ve burada adım adım neler yapmam gerektiğini içeriyor, 7 aylık dönemler halinde. Planlamam bir 15-20 gün aldı, işte sapmalar, alternatif yollar vs.. hesapları.

Hayretle, hayatın çok kısa olduğunu gördüm.İsteklerim ya da beklentilerim için eh bir gün kıçımı kaldırırım tabii ama önce şuna bir bakayım (insert oyalanma-zamanı boşa harcama araçları here)diyerek harcadığım zamanın çok olduğunu, geri alamayacağımı, kalan zamanın çok efektif kullanılması gerektiğini vs.. gördüm. (ölüm, hastalık ayrı tabii).
7 günü içeren gündelik akış oluşturdum. Nasıl korkmuşsam artık harcanmış zamana, iki aydır, kendimin bile şaşırdığı bir disiplinle uyguluyorum. Pazarlar da bu akışa dahil. Pazar günleri bir kaç saat ev temizliği-kişisel bakım dışında, şimdilik, işimle ilgili çalışma zamanı, bir takım dersler kurslar vs.. var.

sabah erken kalkmaya alışırsanız, ki alışmışsınız aslında ama erken kalkmaya alışmayı severseniz, vazgeçilemez bir şey oluyor o.
benim bazen işlerden dolayı uyku düzenim kayınca ve erken kalkamayınca kendimi kötü hissediyorum mesela.

o yüzden youtube'dan tv'de ya da online olarak takip etmekten hoşlandığım ve kaçırdığım programların, söyleşilerin vb. tekrarlarını ya da sabah haberlerini falan dinlerken mutfakta iş yapıyorum genelde.
genel olarak evde de iş yapıyorum, makineye çamaşır atmak falan gibi.
ama mutfaktaysam, saat 10'a 11'e kadar kaç günlük zeytinyağlı meytinyağlı, bir sürü yemek bitmiş oluyor.
sonradan işimi kolaylaştıracak şeyleri de hallediyorum.
işte salata malzemelerini yıkayıp saklama kaplarına ayırmak falan gibi.
sonra 3-4 gün sadece beşer dakika mutfak işim oluyor.

bunun dışında yatakta dizi ya da film falan izlenebilir.

normalde hava aydınlıkken bir şey izleyemeyen ben, son yıllarda sabahın çok erken saatlerinde yatakta ya da normal ekran önünde ya da laptop'ta (duruma göre) bir şeyler izlemekten hoşlanmaya başladım.

çiçekleriniz falan varsa, toprağıydı, gübresiydi, suyuydu, vitaminiydi, kuru yaprağını toplayayım, "acaba yerini mi sevmedi? şuradan alayım şuraya koyayım" falan derken de zaman geçiyor, o saatler için iyi bir aktivite oluyor.

spor yapmaya üşenseniz de kulaklığı takıp uzun uzun yürüyebilir, sahilde falan oturup müzik dinleyebilirsiniz belki.

bazen böyle saç maskesi, yüz maskesi falan gibi şeyler yapıp sonra uzun bir duş almak ya da diğer kişisel bakım konularına yönelmek de iyi oluyor.
gün içinde kargo geliyor, market sipariş getiriyor ya da ben giriyorum çıkıyorum falan derken fırsat bulamıyorum bazen.
akşamları da tembellik ediyorum, yorgun oluyorum, o yüzden böyle şeyler için de sabah saatleri daha verimli oluyor benim için.

ya da mesela merakınız olan bir konuyu okulunu okur gibi derinlemesine öğrenmek isterseniz, onun için de en verimli zaman.
ders izleyerek, dinleyerek ya da gereken şeyleri okuyarak falan 2-3 saati çok rahat geçirir, sonra güne kaldığı yerden devam edersiniz.
ben bu sayede hep merakım olan ama yüzeysel olarak bilgi sahibi olduğum birkaç konuyu iyi öğrendim mesela.

gerekenden erken kalkmak bence motivasyon işi. 05:30'da kalktığınızda yapacak bir şey bulamıyor ya da uyanık olmak istemiyorsanız o kadar erken kalkmaktansa genel bir düzen oturtmayı (örneğin her gün 7'de uyanmak gibi) deneyebilirsiniz. uyku düzene girince hem güne başlamak hem de günün geri kalanında enerji seviyesini yüksek tutmak daha kolay oluyor.

ben mesela sabahın köründe dikkatimi dağıtacak hiçbir şey yokken çalışmayı daha çok seviyorum, o yüzden bana sorarsanız 06-12 arası çalışmak veya günlük işleri halletmek, günün geri kalanında da fazla baş ağrısı yaşamadan devam etmek daha cazip geliyor ama eğer işim yoksa, uyandığımda bir şey yapma isteğim yoksa o saatte kalkmayı gereksiz buluyorum, zaten istemesem de yatağa geri dönüyorum böyle durumlarda.

önemli olan 16 saat aç kalma kısmı min. yani ertesi gün 13-21 yaptıgında sonraki gün yemegini ancak yine 13'de yiyebiliyorsun. o yüzden düzende tutmak daha önemli. kalan 2 gün de 10-18 yapabilirsin bence biraz şartları zorlamaya çalış.

Kesin kurallar değil bunlar, sadece uygulamada kolaylık sağlıyor bu tip sınırlamalar. Özellikle otofaji sürecinin 16 saat sonrası başladığına dair çok yayın olması sebebiyle 16 saatin altına düşülmemesi iyi olur. Ben fastingin zıttı olarak İngilizcede yer bulan feasting tarzı durumlarda gün içindeki diğer öğünü zayif tutuyorum. Ayrıca yılın bazı ayları haftada bir bazı ayları iki gün 24 saatlik İF yapıyorum diğer 3 gün 18/6 ve 2 gün klasik üç öğün vs. Bünyeyi dinleyerek gün ve saat ayarlamalarini yapabilirsin

Çok kasma,Farketmez

cok kati kurallar degil bunlar soylenildigi gibi ama cogu makalede kadinlarin uzun sureli if yapmalari onerilmiyor; hormonlari etkileyebiliyormus.

16-8'den daha uzun yapilmamasini, yapilsa da uzun bir donem devam ettirilmemesi gerektigi soyleniyor. o yuzden araliklari ve saatleri ona gore ayarlamak iyi olacaktir.

zorla güzellik olmaz. mesafe koymaya çalışıyor işte, üstüne gitmeyin ilgilenmeyin. bazı şeyler değişmiş olabilir onun için. kabullenmek en güzeli.

Neden anlamak istemiyorsunuz bilmiyorum ama salın insanları. Kendi hayatınıza bakın.

@gaip
Normalde insan salmakla hic problemim yoktur ama sanirim eskiden cok yakin arkadas olmamizin etkisiyle biraz sorun yasiyorum bu kisiyi salmakta.

kesin bir karin agrisi vardir. bosver bence de. prenses olmasaydi bir aciklama yapabilirdi, aciklama icin de bekleme bence. birak gitsin.

Fazla takmayın; insanlar karmaşık, tuhaf. İşi düştü mü mutlaka arayacak zaten sizi.

ben olsam birakirdim dusunmeyi. o bu kadar dusunseydi gorusmus olurdunuz sonucta. gorusmek istemiyorsa kendi bilir. arayip sormazdim da bir daha, gorusmek istiyorsa o arasin sorsun.

Arkadaşının yaptığının bi benzerini ben de insanlara yapıcam :( kendi mantığımı anlatıyım belki anlamana yardımcı olur, bilmiyorum farklı mıdır durumlar ama. Korona sürecinde tedbirsizliğine ve gevşekliğine çok kızdığım insanlar oldu. Bunun yanında hayatın akışı içinde senin dertlerin varken insanların kimi diyalogları toksik geliyor, aynı kişilerde bi paterne dönüştüyse artık uzaklaşma kararı alıyorum. Dünya kendi etraflarında dönüyormuş ve benim hayatım da onların nazarındakinden ibaretmiş gibi davrandıklarını seziyorum, tek tek örneklerle açıklamak istemedim şimdi. Mesela diyo ki dönünce haber ver, sen tüm dünyayla temas etmiş ve topluma karşı sorumsuz davranmışın, ben de döner dönmez ailemden önce seninle görüşeyim oldu diye içimden sinir olduğum insanlar var. Boş bi anımı yakalayıp yine mağdurca şeyler anlattıkları için o an tepki veremiyorum, karşıdaki de anlamıyor durumu böylece. Şimdi ben bu insanlardan kaçıcam, artık diyalog, iletişim, kibarlık noktalarından geçtim yani.

Bu seni ya da arkadaşını korkunç biri yapmıyo. Benden de vazgeçen insanlar oldu. Sitem edecektim ama adam zaten yılmış ve kaçıyor, bana faydası olmayacak bir sitemle belki benim de sıktığım adamı darlamanın kime faydası var diye düşündüm. Kırıldım ama adamın gerçekten canını sıkıp karnını ağrıtmak mı istiyorum, bu beni mutlu edecek mi hayır. Arkadaşlığımızı toparlamak önemli olsa zaten kendi konuşmam için adım atardı diye artık hiç yazmıyorum. O yazınca da mesafeli pozitif arasında seyreden cevaplar veriyorum. Kendisi eski tatlışlığa dönmek isterse ve bi tık daha samimi davranırsa ancak sitemimi, sorunumu dökerim, onun dışında ilişkinin aldığı mesafeye müdahale etmem bu saatten sonra mevcut şartlar altında.

yukarıdaki bazı arkadaşlara katılıyorum.

Bence kendisi sizi hayatından çıkarmış ya da umursamıyor. Sinirlenerek, ona ulaşarak kendinize yazık etmeyin. Korona etkisi olduğunu zannetmiyorum.
Öyle olsa, siz yakın yazdığınızda, evet yakınız ama malum, görüşmesek iyi olur, virüsden endişeleniyorum, virüs geçsin acısını çıkarırız tarzında bir şey yazar.

aynı şekilde kaldığınız kasabaya gelseler, arayabilirlerdi, uzaktan görüşebilirdiniz.

onu aramanız pek bir işe yaramaz gibi, belki içinizdekileri haykırıp rahatlayabilirsiniz.

“baskalariyla gorusmeye baslayanlarla gorusmuyoruz biz cnm” kısmında olay bitmiş zaten hocam niye bu kadar direttin ki? sal gitsin kendi kaybeder de geç

Böyle insanları sen de hayatından çıkar. Israrla üzerine gitmeye gerek yok.

Arkadaşın seninle olan arkadaşlığını bitirmiş.

4 lü takılanadığınız için kocişini riske etmek istemiyor

Artık arkadaşın olmak istemiyor. Bence hiç arayıp ne oldu diye sorma.

kocasını senle görüştürmek istemiyodur. kıskançlık etkisi. sizin kendisinden daha güzel oldugunu falan düşünüyodur. vardır bir sebebi.

Ben de çocukluktan beri arkadaş olduğum insanları çok nadir görüyorum. Üstelik biriyle hala aynı yerde oturuyoruz. Bu davranış sizin arkadaşınıza ait bir şey değil. İnsanlar 'büyüdükçe' değişiyor. Bana da şu anda çok farklı geliyor o arkadaşlarım ama zerre bir sıkıntı yaratmıyorum kendimde. Yine oturur bir şeyler içerim zamanı gelince. Sevgili, eş yapan insanlarda bu tarz özellikler çıkabiliyor.

Yerinizde olsam zerre umursamam. Koy tavrını. Bu kadar can sıkıp, ilk çağrıldığında gidersen eğer ne diyeyim artık.

Eşi seninle olan arkadaşlığını onaylamiyor olabilir, kendisi de kocisinin sözünden çıkmak istemiyordur. Bu birinci ihtimal.

İkinci ihtimal, sen ona arkasında bırakmaya çalıştığı şeyleri hatirlatiyorsundur, kendine apayrı bir hayat kurmaya çalışıyordur.

Her türlü sana olan yakınlığını, ilgisini kaybetmiş görünüyor. Ben olsam hesap sormam, usulca ortamdan uzaklasirim.

Evlendi, yani evli, yani çift olarak görüşülür yada görüşülmez.

Evlenince bekar arkadasi cesitli sebeplerden istemez hale gelen kadinlardan biri gibi geldi bana

Bu durum direkt evlenildigi gibi ya da bi sure sonra gelisebiliyor.

Senden sikilmis da olabilir vs...

Her durumda bosver. Yakin arkadas olunca insan aciklama bekliyor, uzuluyor, sinirleniyor, sasiriyor falan ama unutuyosun sonra. Hic usteleme bence, birak ararsa arar o zaman sorarsin

alçak sele kitleri, direksiyon kitleri var.

ikincisi tek tarafa kalçayı kaydırıp tek ayakla tutuyolar.

advmoto-assets-advmoto.netdna-ssl.com

valla kısacık boyuyla 600lük 1000lik naked kullanan bayan arkadaşlar gördüm tanıdım.

senin gördüğün motor enduro ya da naked olabilir, büyük motorlar yüksek oluyor ve aslında göründüğünden daha ufak öyle görünüyor.

muhtemelen alacağın motor scooter tipi ortası boş olacaktır, durduğun zaman ayakta çok rahat tutabilirsin.

www.mutlual.com

abi naim süleymanoğlu bmw 3.20 kullanıyordu , koltuğu kaldırmasına rağmen görünmüyordu.

Boy 155 ise motosiklet tip seçenekleri kısıtlı, enduro ve touring çok zor, ama ss ya da naked motorlar olur. Scooterları saymıyorum zaten olur.

SS asla önermem, nakedlar bile çok agresif ama ideal güçte bir tane alınabilir.

Boydan çok, bacak boyunuz önemli.

Kullanmayı iyi öğrenme kadar boyunuza uygun motosikletle geçireceksiniz. Kısa boylu olup da yüksek motosiklet kullananlar yok değil, durunca seleden biraz kayıp ayak uçlarını yere değdirerek denge sağlıyorlar. Siz de öyle yapacaksınız. Elbette yüksek motosiklet kullanmak şehir içinde dur-kalk yapınca iyi de kullanıyor olsanız eziyet olur. Optimumu bulacaksınız. Ayrıca motosikletlerin bazılarında selelerinde yükseklik ayarı olur +-3-4 cm gibi payı vardır.

Öncelikle selam, umarım kafana göre bir motosiklet bulursun. Markaların kısa boylu arkadaşlar için de seçenekleri var. İlk aklıma gelenler;

1) Honda MSX 125 nam-ı diğer GROM
2) Kawasaki Z 125 PRO (bunun bir de pro olmayanı var o yüksek)

Bu motorların ikisi de çıplak motor tabir edilen türden. Yani uzun yolda viraj sevdam var demişsin ancak bunlarla çok fazla rüzgar yersin (istersen ileride yüksek cam takıp idare edebilirsin). Ama uzun yola bence motor hakimiyetini arttırdıktan sonra çıkmalısın. Bu iki motorda da hakimiyet kazanman oldukça kolay, ikisinin de tanıtım videoları zilyon defa çekilmiştir. Youtube'da bulabilirsin.

Tarzım bu değil dersen Kawasaki Ninja 250 SL bakabilirsin. Bu motor kadınlar arasında oldukça popi'dir. Şu video'dan bakabilirsin www.youtube.com dk 7:30'dan sora İpek yorumlarını aktarıyor, kendisi de 160'dan kısa diye biliyorum. Videonun 12. dakikasından sonra da sahibi çıkıyor onun da yorumlarına bakarsın (boyutlarını yorumluyor). Rüzgara karşı daha korunaklıdır ancak bir parça daha yüksek ilk iki seçeneğe göre.

İlerleyen yıllarda hakimiyetin arttıkça zaten sıkıntıların azalacaktır. Yüksek hacimlerde de kendine motosiklet bulacağından şüphem yok ama oralara daha 2 3 yıl var diyelim.

dengenin ve kontrolün boyla alakası yok. 160 boyla gs1200 süreb biliyorum. zaten motoru kaba kuvvet ile kontrol ediyorsanız orada büyük hata var.

ancak, bu bahsettiğim denge ve beceriye gelebilmek için geçilmesi gereken bir süreç mevcut. yani iki günde olacak iş değil. başlangıç için daha alçak bir 250cc chopper ile en az 1 yıl 10-20 bin km yaptıktan sonra bu hevese devam etmek mantıklı olur.

tersi kırık bacak, kol ve sürekli düşüp yerden kaldıramadığın bir motor olur.

honda grom al çok mantikli olur ve inanilmaz tatli bi motor.

motoru kullanirken bazen çok yavaş hızlarda denge bozulup ayagi yere koymak gerekebiliyor.

yada motoru bazen geri geri çekmek gerekiyor, hele hafif egimli ise iki topuklari yere basmadan motoru çekmek çok güç.

iki taraftan da durumu anlayabiliyorum, sonuçta o da senior olduğu için sana karşı egosunu tatmin etmek istiyor ki biraz kaba davrandığını da kabul ediyorum. bence biraz daha sabredip durumu gözle. Eğer aranızdaki o hissettiğin gerginlik geçmiyorsa medeni bir şekilde bunu anlatmanı öneririm kendisine. bu tür olaylarda iletişimi sağlam tutmak çok önemli, çünkü bi yerden buna başlamazsan geri döndürmek çok zor oluyor.

Durumu bilmiyorum ama kişinin kendi kariyeri/isi hakkinda olan endisesinin sana yansıması normal. Yasadim. Seni kendi isine rakip olarak görüyordur, is kaybi korkusu vardir.

Çözüm olarak kisiyle konustum, kendisinin işinde gözüm olmadığını vs anlattim.
Bence kisi dogru duzgun bir insansa en doğrusu açıkça konusmak.

3 ayda işleri kotarmış olman, herkesle iletişimde olman vs canını sıkmıştır. ulan ben yıllarımı verdim gibi. hani herkes yerini bilsin, senden önce ben vardım gibi bi hissiyata bürünmüş olabilir.

her seni koymadığı mailde uyar, beni de cc'le lütfen. vs diye

yavaş yavaş yola gelecektir.

selamlar, üstte bazı arkadaşların dediği gibi konuşarak çözüleceğini sanmıyorum ben böyle durumların. bir insan ne ise o dur. karakter meselesi konuşarak çözülebilecek bir konu değil bence. bunları hayatında birçok farklı sektörde, yerli yabancı birçok farklı kişiyle çalışmış biri olarak söylüyorum. benim tecrübelerime göre ego konuları konuşarak çözülemez. çünkü karakteri sıkıntılı bu kişinin. onla konuşarak, onu doğru yola getiremezsiniz. bunun iki çözümü var. ya avrupa veya abd'deki gibi direkt HR'a ya da yöneticine gidip şikayet eder bir tonda konuşmadan durumu anlatmak. ya da daha bize özgü bir yöntem olan yıldırma/misilleme taktiği uygulamak.

Bence sabir edilecek bir sey yok. Konusarak ise baslayabilirsin. Olayin farkinda oldugunu ve bundan rahatsiz oldugunu lafi dolandirmadan kendisine soyle, bu nasil cazeriz diye yapici bir tutum takin. Cozum bulamazsan makarnavodka +1

Bence zaman kollayarak ve sabrederek artı sana gelen işleri layıkıyla yaparak yöneticinden ya da yönetiminden iç rotasyon isteyebilirsin ve farklı bir takımda/departmanda devam edebilirsin. Çünkü yukarıda arkadaşların yorumlarına katılmakla beraber bu tür durumlar insanı psikolojik olarak yıpratan durumlardır. Hem senin hem onun durumunu anlıyorum ve kolay olmayacaktır.

Bir de eğer karşı taraf buna açıksa arkadaşlığını ilerletebilir ve bu sayede birbirinizin hassasiyetlerini anlama yoluna gidebilirsiniz.

sabredilecek bir durum yok evet.
maillere koymasını iste. iki kişiyiz biz i vurgula ki bunları yapmışsın zaten.
çaktırmadan yöneticine ispiyonlayabilirsin dolaylı olarak.
kendimi çok pasif, stajyer gibi hissediyorum vb. diye. yöneticinin aklı varsa x mi böyle hissettiriyor diye sorar zaten.

kendisi kusura bakmasın ama @va'ya ise kesinlikle katılmıyorum. hem beklemen anlamsız, hem de karşına çıkan her zorlukta iç rotasyon isteyemezsin. sorunlarınla yüzleşmek zorundasın.

İkinizin de durumu zor. Bana enteresan geldi 3 ay izin alabilmesi. O izne çıkmadan önce bir bilgi aktarımı oldu mu? Olmadıysa senin gelmeni hiç beklememiş olabilir, senden bağımsız olarak yöneticisiyle iş yükü sebebiyle sorun yaşamış olabilir. Belki de "bensiz bi bok yapamayacaklar" tavrıyla 3 ay izin alıp dönüşte pişman olmuş olabilir. Hepsi ihtimal ve sizin bu konuda bir suçunuz olmasa da ceremesini çekeceksiniz maalesef.

İşyeri arkadaşlığı saçma bir şeydir. İşyeri çekişmeleri insanı yıpratır. Arkanızı kollayın. Size kıdemiyle patronluk taslamaması için yöneticinizi kendinize muhatap alın. Arada ortak işleri siz planlamak üzere toplantıya çağırın.

Yapacak çok da fazla bir şey yok, Allah yardımcınız olsun.

senin menu de guzel olur. benim de aklima corba + makarnali bir seyler geldi. kremali mantarli makarna filan gibi. firinda kasarli kremali patates de cok guzel oluyor bak canim cekti simdi :)

Butun sebze yemekleri et koymazsaniz vejetaryen olur zaten ve hepsini iki saatten daha kisa surede yapabilirsiniz. Vejetaryen diyince akla falafel gelir oyle bir sey istiyorsaniz falafel de yapabilirsiniz. Kabak spagetti yapabilirsiniz makarnaya alternatif. Evde hangi malzeme varsa salata yapabilirsiniz.

Mücver güzel fikir ama fırında kötü oluyor gerçekten. Kızartmadan kaçmak için mücver harcını pancake yapar gibi pişirebilirsin, sonuç harika oluyor emin ol.

- yemek.com
Ben bu aralar buna sardım, acayip lezzetli ve çok kolay.
- Tatlı acı soslu fırında karnabahar (tarif gönderebilirim)
- Havuç ve kabak taratoru

(yukarıdakiler yaptığım şeyler, aşağıya denemek istediğim vejetaryen yemeklerden ekliyorum. İlgini çekenlerin tarifini gönderebilirim.)

- Spaghetti aglio e olio (Çok basit sarımsaklı spagetti, patates yapmazsan karbonhidrat seçeneği olabilir)
- Tatlı patates tabanlı ıspanak ve feta kiş
- Sarımsaklı mantar (garnitür niyetine)
- Konserve bakliyatlardan sebze curry
- Çiğ brokoli salatası
- Körili kabak çorbası

@olric
Bunun farkindayim, spesifik oneri istemistim. Bezelye yemegi diyebilirdiniz mesela. (Tadini sevsem yapardim, tam da mevsimi aslinda)

@alex
Aslinda daha once yaptigimda cok guzel olmustu, bu kez yumurtasini fazla kacirdim galiba dalginliktan ya da kabagi az geldi :(( Ama bir sonraki yapisimda dediginiz gibi deneyim, enteresan duruyor ^^

@kobuzchu kiz
Tesekkurler oneriler icin, harika. Linkteki tarifi inceleyim, mesajla donus yaparim olmadi:)

Gecen gun sunu yaptim ve efsane oldu. Haslanmis konserve nohut ve donmus karnabaharla yapilabilir. Hatta marketlerde karisik oluyor karnabahar havuc karisik oyle de guzel olur. Krema yerine yogurt kullandim ben.. www.budgetbytes.com

karnabahar önermeyin hiç, bir adedi 15 lira ve bütün pazarda tek bir yerde sadece bir adet vardı, sabah saat 10.00'da durum bu. mevsimi geçti yani.

Mercimek çorbası ideal, hızlı pişer. besleyicidir. ben kıvamını artırmak için içine un kavurup koymak yerine yulaf ezmesi katıyorum. mercimek havuç patates soğan yulaf ezmesi hepsi haşlanıp parçalayıcıdan geçiyor. en son biraz zeytinyağı koyuyorum. tuz biber kimyon zerdeçal. tamam.

Bu aralar enginar dönemindeyiz. öğle saatlerinde pişşe akşama lezzeti oturur.
bir soğanı doğrayıp zeytinyağında çevirin. bir bardak suya tatlı kaşığıyla şeker, tuz ve unu koyup karıştırın. bir limon sıkın içine. enginarları ve su karşımını tencereye koyun. su kaynayınca kapağı kapatıp 45 dk ocağın en en kısık gözünde kendi halinde pişmeye bırakın. 45 dk sonra hazır garnitürü kaşıkla enginarların içine koyun, tenceredeki suyu da ekleyin garnitürün üzerine. bi 5 dk'da böyle pişsin. sonra dinlendirin. çok basit ama lezzetli. enginarı ocağa koyduktan sonra diğerleri ile ilgilenebilirsiniz.

bu ikisi tatlı varsa yeter ancak arkadaşların iştahı açıksa yanına bulgur pilavı yapabilirsiniz. bu da kolay. az yağda salçayı çevirin. üzerine 1 bardak bulgur koyun onuda çevirin. ardından 2 bardak sıcak suyu ekleyip kapağını kapatın. yine ocağın en kısık gözünde 20 dakika pişmesini bekleyin ve altını kapatın.
1 bardak bulgur 2 bardak su 20 dk. çok basit.

Toplamda 1sa15dkda hazır 3 yemek olur. çoğu beklemekle geçer zaten, doğrama hazırlama en en fazla 20-30 dk.

Arkadaşınız kadın ise Adı Aylin'i tavsiye ederim, Ayşe Kulin kitabı.

Orhan pamuk diyorum adam zaten ing yazip turkceye ceviriyor kitaplarini. Yani ingilizcesi daha başarılı kendi kitaplarında ve Orhan Pamuk u cok seviyorum. Elif safak da ingilizce de akıcı ve etkili yabancilarin ilgisini cekicek mistik seyler de yaziyor.

Orhan Pamuk - Masumiyet Müzesi - aynı zamanda müzeye giriş bileti hediye etmiş olursun :-)

bilge karasu- göçmüş kediler bahçesi.
hele, hele kitapta "usta beni öldürsene" diye bir bölüm var ki aman!
bence türk edebiyatının zirvelerinden.
bunun yanında, ahmet hamdi tanpınar'dan huzur da olabilir.
şimdilerde artık esamesi okunmayan bir istanbul ve o istanbul'un nesli artık tükenmiş insanlarını anlatır.
o da çok güzel bir kitap.
hem, yabancılar sever de istanbul'u.

Polonyalı bir arkadaşım var Orhan Pamuk'a bayılıyor. Sanırım diğer dillere çok çevrilmesi nedeniyle bir nevi celebrity statüsünde kendisi.

zülfü livaneli serenad

isyerindeki insanlardan “cok kaotik biri gibi duruyosun” geri bildirimi kurumsal hayat icin iyi degil. Sakin sakin dusun, neden boyle diyorlar? Bunu engellemen lazim (kaotik biri olsan bile)
Toplantiya gec kalma durumundaki davranisin kendine guvenle ilgili gibi. Eger yaptigin iste iyiysen, insanlar sana saygi duyuyorsa, kendine guvenin yuksek olur, biraz gec kalsan bile hicbir sey degismez. Bu tarz durumlarda bilgi ve hazirlik insani sakinlestirir. Bir konuda stres oluyorsan, konuya dair tum acilardan bilgi sahibi ol, cok insanla konus. Insan bir seyi ne kadar iyi biliyorsa, ne kadar kafa yormussa, o konuda o kadar rahat olur (toplanti yapar, sunum yapar vs).

Ben her türlü işi yaparken biraz kaotik çalışıyordum. Biraz toparlamanın tek yolu benim için analog ajanda kullanmak oldu. Bir iş, sunum, proje yapacakken de önemli olan noktaları mindmap tarzında yazıyorum, yoksa ohooo... Sürekli üç ilerisindeki konuyu da kafamda kurduğumdan, öz konuşmak, ana konudan sapmamak benim için de çok zor.

DEHB gibi duruyor. Bir araştırın isterseniz.

-sorunuzu doğru anladıysam eğer- yazacağınız formülü tüm satırlara uygulayıp sonra ilgili sütunu seçip kopyalayıp değer olarak yapıştırsanız olmuyor mu?

A sutunundaki eski degerler icin B sutununa formulu yazio uygula, sonra B'yi B sutunu ustune tiklayip tamamini secip, kopyalayip A'ya yapıştırsan olmaz mi? Excel formulu yazmayi falan bilmiyorum ama teoride boyle olur.

yan tarafta yeni bir sütunda bu şekilde bir fonksiyon yazsan sonra onun değerlerini diğer tarafa kopyalasan?

edit: formül de şöyle bir şey olurdu A1'den başladığını düşünürsek =(A1*11743)+8 sonra bu hücrenin sağ alt köşesine iki kere tıkla o en sona kadar indirir zaten sonra da bütün sütunu kopyalayıp A sütununa değerleri yapıştır.

prole +1
isvicre rakisi +1

@evde liyakat kalmamis ve @isvicre rakisi ayni seyi demis, ben de onlarin dedigi gibi yaptim,

Formulu uyguladigim sutundan Kopyalayip yan sutuna sadece “deger olarak” yaapistirinca formulu almiyor, sadece o sonuc rakamlarini aliyor. Boylece formullu sutunu ve orijinal degerlerin oldugu sutunu sildigmde o sayilar oyle kaliyor.

incir vişne çilek portakal ayva sırası

tek sevdiğim annemin yaptığı çilek reçeli. peynirle yemeye bayılırım.

Böğürtlen
Portakal
Vişne

Markettekilerin hepsinde fruktoz şurubu var ama, iyisinden almak lazım

Çilekten gerisi yalan

Gül böğürtlen şeftali cilek

- karadut
- ayva
- frambuaz

incir

portakal nefis olur.
vişne de iyi.

1- gul
2- sefto
3- ayva

ayva
vişne
incir

benim sevdiğim hoş bir kıvam var, o kıvama gelen tüm reçelleri severim. koyu olmasın.

Böğürtlen
Çilek
Ayva

Ayva
Çilek
Vişne

Turunç

Çilek reçeli

Ayva.

Reçel sevmem ama en güzeli çilek bence

turunctan gayrisi yalan bence.

vişme, çilek, ayva

incir ve vişne. üçüncü yok :D

incir
çilek
erik-ayva

çilek çok seviyom

Çilek, vişne, süt.

1 - cilek/visne
2 - yaban mersini
3 - turunc

vişne
çilek
gül

1-turunç
2-ceviz
3-böğürtlen

süt reçeli
gül reçeli
çilek reçeli

political correctness olayının abartılmış versiyonu gibi geliyor bana da böyle söylemler. Dediğin gibi benim de aklıma gelmezdı, her şeyin altında bit yeniği aramaya gerek yok. Tabii ki her türlü ayrıma karsi olalım, eşitlikten yana olalım, sevelim, sevilelim vs ama fazlası reklam kokan hareketler benim için.

Aşırı lüks bir ortama gittiğimde aynısı bana da oluyor kişinin ırkı, cinsiyeti farketmeksizin. Arkadaşınınki biraz ırkçı olmuş.gizli olanından

o çalısanlar normalden daha az para alsaydı ırkcılık olurdu ama bir sorun göremedim ben.

Asıl o ırkcılık diyenlerin yaptığı gizli bir ırkçılık türü.

White guilt gibi ama tam değil

irkciliktir. tum calisanlar beyaz olsa aklina bile gelmezdi boyle bir sey. sinsi irkcilik :)

hepimiz modern köleyiz zaten. bu kadar aşırı olması tuhaf tabi. italya'da filan da hep Bangladeşli, Pakistanlı, hint, Afrikalılar çalışıyor dükkanlarda. en ucuza çalışacak adamları buluyorlar her yerde.

İş geliştirme diyorum.

edit: iş geliştirme bana daha yakın olduğu için söyledim. dinamik bir çalışma hayatı, sürekli "lan şu da şöyle olsa var ya of" diye yorumlar yapabilme, olaylara bütün gözüyle bakmayı seviyorsan yapıştır geç düşünme.

development'dan kasıt yazılım geliştirme mi ? Şahsen teknik bir geçmişi olmayan business analist'lere iyi gözle bakmıyorum.Konuya hakimliği teknik ile birleşince inanılmaz oluyor.

@josefen
Corporate development, strateji/is gelistirme imis turkcesi. Internet sozlukleri oyle dedi.

teknik gecmis derken IT gecmisi mi? Neden iyi gozle bakmiyorsunuz teknik gecmisi olmayan business analystlere? Merak ettim.

cunku bir BA'in teknik gecmisi olmadiginda, neyin yapilabilir neyin yapilamaz oldugunu anlayamayabiliyor, veya neyin ne kadar surede yapilacagini bilemeyebiliyor. hic olmadi developerlar ile aralarinda iletisimde sorunlar ortaya cikabiliyor, birbirlerinin dilinden anlamayan ve birbirlerinden cok farkli bakis acilarina sahip insan gruplari developer ve business analistler.

musteriye olmadik sozler verebiliyor, biz bunu yapariz ederiz su kadar surede teslim ederiz diyebilyor, "ben ne diyorsam o"cu olabiliyor. kendini developerlardan cok ustun gorebiliyor.

maalesef teknik gecmisi olan ba'lerde bu durumu gozlemlemezken, teknik gecmisi olmayan ba'lerde bu durumun cok yaygin oldugunu gozlemledim.

esas sorunuza strateji ve is gelistirme uzmani tam olarak ne is yapar bilemedigim icin cevap veremiyorum, bazi titlelar sadece title olarak kaliyor bir de bazi firmalarda, dikkat edin abuk sabuk, is taniminda olmayan isler kitlemeye calismasinlar :/

Ben koyuyorum hep.

Olur ben koymadan da yaptim. Lakin kabaklarin suyunu suzmek onemli:)
Afiyet olsun

Ben hiç koymuyorum, gayet güzel oluyor.

kabakların suyu kesinlikle süzülmeli+1 ben tulum loru koyuyorum, şahane oluyor onhnla

Ben kabakların suyunu süzmüyorum, kabarma tozu koyuyorum olmadan hiç denemedim, biraz haşlanmış patates koyuyorum, biraz havuç ve biraz da beyaz peynir rendeliyorum. Harika oluyor.

Bomontiada olabilir, genelde yabancilarin hosuna gidiyor.

notability ama bu her iş için.
sanırım bear daha pratik bu konuda.

keep.google.com

bear veya notion kullaniyorum ben

simplenote.com

ios ve macos cihazlar arasındaki senkronizasyonu sağlamak için handoff ayarını kullanabilirsin.

support.apple.com

Bear iyi baya

BEn de Evernote kullanıyorum. Sticky notes yerine standart notes uygulamasını kullanırsan herhangi ek bir şey kurmana gerek kalmadan da bunu elde edebilirsin.

Kendi uygulamasi “Notes” gayet yeterli, senelerdir kullaniyorum.

Baklava Antep'ten alınır.
Koçak gönderiyor Istanbul'a.

cakabo + 1
koçak'tan sipariş verin, ertesi gün yiyin.

karakoy gulluoglu'nun arkasinda koskeroglu

besiktas carsi'da kafadaroglu

denemeye deger, kosker biraz agir gelebilir ama kafadar'in sutlusu ve fistiklisi gunluk guzel gider.

ama kocak topuna girersen onunla kapismak zor.

Kargoyla getirtmek soz konusu degil. Zaten bence en iyi baklava afyonda, antepten getirdiklerimi filan dover. (Bu arada ciddiyim ama kargo soz konusu olmadigi icin getirtemiyorum)

Karakoy gulluoglu gayet duz baklava satiyor bir numarasi yok zaten.
Kargo neden soz konusu degil? Sabit bir adresin yoksa kargo subesinden teslim alabilirsin.
Kocak gercekten guzel cunku.
Hafiz Mustafa'yi da cok begeniyorlar (avr yakasi) ama denemedim. Yabanci bir kiz bana yalvarmisti gelirken hafiz mustafadan baklava getir diye.

@stavro

Bugun cuma, ben pazar gidiyorum. Soz konusu degil. Zaten soz konusu olsa ben afyondaki baklavacimdan soylerdim :D

karakoy koskeroglu
www.koskeroglu.com.tr
gullunun oldugu binada

Gaziburma pendik'te. Abartmıyorum, belki de türkiye'nin en iyisi.

pendik gaziburma +1 çok başarılı

Afyon'daki güzel baklavayı merak ettim ben.

besiktas kafadaroglu

besiktas kafadaroglu yazmaya gelmistim.

altunizade emiroğlu

hafız mustafayı tek geçerim. ondan sonra ise direk köşkeroğlu.

anadolu'ya yakın;
beşiktaş kafadaroğlu +1
karaköy köşkeroğlu +1

gaziburma pendik.

Gazi burma+1 baklava pek sevmem ama buranin baklavasini hunharca yiyiyorum..kesinlikle baymiyor.

pendik gaziburma

yazilanlar arasinda bi listeleme yapmak gerekirse

kocak
besiktas kafadaroglu
karakoy gullu
karakoy kosker

en son yurtdisina gidecegim zaman baklavayi yiyecekler olanlar nasil olsa ne oldugunu bilmiyor diye kosuyolu ceviz agacindan 1 kilo baklava getirdim, sasirtici derecede iyiydi

altunizade emiroğlu +1

pendik gaziburma +1

karakoy koskeroglu

Bir de laz usulü fındıklı baklava yedim, müthişti. Cemil Usta Akçaabat Köftecisi, Maltepe

seç baklava

1-Gaziburma
2-Emiroğlu

Besiktas kafadaroglu istanbul usulu modifiye olmus baklava yapiyor. Yerken tereyagiyla karisik bol aycicek yagi kokusunu buram buram almamak mumkun degil. Bu kosullarda, bu baklavaya iyi baklava demek, baklavaya ihanet.
Sutlu nuriyesi guzel ama sutlu nuriye zaten baklava degil, baska bir kulvarda

Mobildeyim, emiroglu antep baklavasina en yakin baklavalardan. En azindan sade yag kullaniyorlar ve iyi fistik. Ama antepteki baklava 10 ise o baklava 6 olabilir. Baklavanin alti serbete bulanik vic vic olmaz. Eger oyleyse senin ustalasman icin baya bir ekmek yemen gerekir. Emiroglu da oyle. Malzeme secimi iyi ama iscilik vasat ustu.

emiroğlu istdaki en iyi baklavadır. tek geçerim

gizli proje dışında kimseye selam bile verme.

@acemi

Sektoru takip eden biri anlar bence. Cunku baya unique bir sey.
Anlatamiyorum resmen :D

Valla dilimi tutuyorum ne yapıcam. Hele ki eski çalıştığım şirketin bazı sırlarını ifşa etsem başım epey derde girer. Ayrıca da suç.

kendini tutamayip proje disinda agzindan kaciracagini dusunuyorsan takim liderine soyle seni daha dusuk bir gizlilik deecesinde projeye alsinlar. Paylasmamamn gereken bilgiyi paylasirsan meslek hayatini bitirme riskin var.

Yok, "ben projemi seviyorum" dersen de o zaman o proje ile ilgili bosbogazlik yapmayacaksin. Bu kadar basit. Nicin illaki birilerine anlatman gerekiyor ki herseyi?

Agzinin sIkI olmasi lazim o tur projelerde calisirken. sakasi yok bu islerin. Hatta saka bir yana, takim liderin bu huyunu bir sekilde ogrense seni yuksek riskli eleman olarak mimler ve takimdan cikartir projenin basina bir kaza gelmesin diye. Sakin ola bahsetme bu huyundan.

@parcxerox

Kimseye bahsetmedim ve bahsetmem. Agzimdan da kacirmam. Boyle bir sey dusunmuyorum, yanlis anlama olmasin.

Kem kum etme sebebim kadinin yillarca orada calisiyor olmasi ve ayni ofisi paylasiyor olmamizdi. Yoksa “az daha soyluyodum” kemkumu degildi. “2 gunluk calisan gelmis, gizli bu sana yollayamam diyo” mu der vs bilemedim yeni oldugum icin. Onda da benim cevap veremedigimi duyunca koordinator cevapladi iste. Bugun mesela baska bi is arkadasina alakasiz bisey sordum ama bi monitorde bi belge acikti. Adam da nedense yerimin oraya geldi, direkt belgeyi kapattim mesela.

Bana zor geliyordan kastim, normalde acik bir insanim kendimle ilgili bir seyler paylasmakta sakinca gormem. Ilk basta pat kut gizli bilgi dunyasina dalinca buradaki kullanicilarin ne yaptigini merak ettim cunku benligime ters. Ama bu demek degil ki agzim siki degil :) yanlis anlama olmasin o konuda.

Parcxerox haklı. Gizlilik sebebiyle dava bile açılabilir. Öyle ciddi bir kurumda çalışıyorsan kullandığın bilgisayardan yaptığın işlemlere de dikkat et derim.

@ku:hles blondes -
Tamamdir. Anlasildi.
Yeni projende bol sanslar, iyi calismalar.

beatsX kullanıyorum ama bir arkadaşımda Anker'in 17 euroluk bluetooth kulaklığı var amazondan aldı ve gayet memnun.

Bluedio diye bir marka var f/p olarak efsane diyebilirim.

2-3 farklı tarz var. hangisini istediğine bi bak önce. spor yaparken dinleyeceksen 'askı' modeller iyi düşmüyor kulaktan. xiaomi sports kullanıyorum ben. tıpaçlı olanlar var, boyunluk şeklinde olanlar var, kafa üstü var vs.

Ben bunu kullanıyorum. Teslim alalı 2 gün oldu. Şimdilik memnunum.

(git: www.aliexpress.com

Bluedio kadar dandik bir marka daha yok. Sürekli kopmalar ani hareket yapınca birinin kesilmesi falan. En çok review satın alan da firmadır.

Gecikme sorun yaratmayacak diye düşünüyorum o yüzden bir tane kz - zs6 muhteşem bir kulaklık 30 dolardı sanırım - ve kz Bluetooth modül gayet yeterli. Gayet efsane. Diğer daha uygun kz modelleri de olur. Zs3 zst falan aşağı yukarı hepsini kullandım hepsi şahane. Düşmedi şimdiye kadar benim kulağımdan.

Sennheiser kulaklığım bozuldu. Almışken kablosuz alayım diye düşündüm hepsiburada'dan Anker marka bir kulaklık aldım. Ben buradan indirimli 170 liraya aldım ama aliexpress fiyatı az daha uygun.. Kulaklık olarak 123 desibel ses çıkışı var ve ben sennheiser'den daha iyi olabileceğini düşünmemiştim. Bas sesleri çok çok iyi. Şarjı 1 haftalık kullanımda bitmedi..

tr.aliexpress.com

Ankerden şaşma,her ürünü kaliteli,harika bir marka.son müzarekecinin önerdiği modelde baya iyi

art cafe şiddetle tavsiye edilir.
kadıköy'de şubeleri varmış, ben de bilmiyordum.
sipariş üzerine şekersiz de yapıyorlar.
unsuz badem ve fındık kırıntılarından çilekli bi pastaları vardı, tavsiye edilir..

Art cafe demeye geldiydim, ciftehavuzlae sahil yolunda. Yalniz fiyatlari baya tuzlu. Unsuz pastalari cok guzel ama sekerli olabilir, onun icin ozel siparis vermeniz gerekebilir.

önemli değil. kesilen hayvanın sağlıklı olmuş olması ve mutfağa girene kadar hijyenik bir süreçten geçmiş olması önemli. gerisi hacı hocaya sermaye...

Hem veganım hem de geçmişte gıda kimyası üzerine çalışmışlığım var. Zaten biraz da bu yüzden veganım.

Et konusunda hile yapmak çok kolay. Sorarsın, söylerler ama inanmaktan başka çare yok söylenilene.

Iskarta et, köpek maması vs ile sucuk, salam, sosis yapanlar var sektörde, yakalamak mümkün değil. Çalışanların anlattıkları genellikle. Biraz kan unu dökersin protein miktarı tavan yapar, ruhun duymaz.

İsveç'te helal kesim yok mesela, yasak diye biliyorum hayvan hakları ihlali olduğu için. Türkiye'den, Lübnan'dan falan helal damgalı sosis falan bulursun ancak oriental store da.

Bir de Avrupa Birliği organik kriterleri var. Bunlarda da hile yapmak son derece kolay hayvancılık için. Mesela diyor ki yılın bilmem kaç gününde hayvan dışarıda otlatılmalı. Dışarıda ama nerde söylenmiyor. Ahırın kapısını açıyor adam beslemeye devam ediyor, sonra normalin %30-40 pahalısına organik et oluyor. Bu bir çok Ab ülkesinde böyle, mesela Polonya, Bulgaristan vs.

Bazı gelişmiş olan Ab ülkelerinde çiftlikler ziyarete açıktır. Gidip bakabilirsin, yine de kesimhaneyi göstermezler. Ama ineklerle, koyunlarla çayır çimende takılabilirsin. Genelde kesim işlemi de kafaya tek perçin ile yapılıyor veya elektroşok sonrası.

Balık endüstrisi benim asıl çalıştığım alandı bırakmadan önce. O tamamen ayrı bir konudur uzun uzun anlatılır. Velhasıl ne midem, ne vicdanım daha fazla kaldırmadı.

Etin nereden geldigi etin kalitesiyle direkt ilgiliymis. Cunku stres faktoru etin kalitesini dusuren bir etkenmis ve de uzun yolculuklar hayvanlara ekstradan fiziksel stres yarattigindan(susuzluk, daha da kuculen yasama alani vs. vs.) aslinda transfer edilen hayvan kaliteli et saglayabilse de, kesimin uzun yolculuk sonrasi yapilmasi olumsuz goruluyor.

Ikincisi, etin komik derece ucuz oldugu ulkeler, mesela ABD, Almanya´da, etin kaliteli oldugunu soylemek zor: Cunku sorun, ucuz etin neredeyse imkansiz olmasindan. Hem cok uretim(?) yapacaksin, hem bu cok ucuz olacak esittir, hayvanlar cok buyuk ve kosullari cok kotu alanlarda yasatilacak, bir kisminin bu sirada olmesi hic sorun olmayacak; cunku zaten ilaclarla ve degistirilmis genetik yapilari sebebiyle, cok cabuk ama hasta buyuyecekler. E hani nerede kaliteli et? O kadar cok etken var(-mis) ki. Hayvanlarin gercekten acik alana cikabilmeleri, surekli ilaclarla canli tutulmamaya calismalari, bakimlari ve hatta kesimleri, etin kalitesini etkiliyormus. Kisacasi kaliteli et dediginiz sey neredeyse mit.

Ulkede dogan-yetisen ve kesilen, ekolojiye daha az zararlidir, ürettigi karbon izi daha azdir. Ekolojik acidan en mantiklisi, kucuk capli ciftlikler ve bu ciftliklerin direkt kendi kesimhanelerinin kendi bunyelerinde olmasi imis. Ama bu sekilde asla "ucuz" et üretilemiyor.


Hayvan yemiyorum ama hayvanlarin transfer edilmemeleri benim icin de onemli. Kesimhaneye giden buyukbas kategorisindeki hayvanlarin onemli bir kismi, sanirim 30%u sakatlaniyormus. Yani, ekstradan bir iskence daha hayvanlar icin.

Oneri de bulunabilirim bu tur sorular icin: Johann Safran´in Eating Animals kitabinda ayrintili cevaplar bulabilirsiniz.

www.youtube.com

Genelde Tarkan sarkilari icin boyle oluyor bende.

stuck in the sound - let's go

www.youtube.com

30 seconds to mars - closer to the edge

www.youtube.com

faithless/dido - one step too far

www.youtube.com

bunlar aklıma geldi..ilk dinlediğimde "peh" dedim sonra ama playlistimde yer buldular.

duman-eski köprünün altında
levent yuksel-tuana

sabaton'la tanışmamı sağlayan rise of evil,

www.youtube.com

sabaton'un ismini çok duymuş ve sevmiş ama hiç açıp da dinlememiştim. sonra bir yerde bu şarkılarına denk geldim. dinledim. sinirlendim. "bu muymuş amk sabaton dedikleri, bu ne biçim şarkı?" dedim. ekşici olduğum için şarkıyı sonuna kadar bile dinlemeden kapattım.

sonra 10-15 gün falan geçti, ulan baktım kafamın içinde rise of evil çalıyor, istemsizce sağ elim havaya kalkıyor, durduk yere START THE WAR MACHINE, THE REICH WILL RISE diye bağırıyorum. sonra açıp tekrar dinledim. yine öyle "aa çok güzel şarkıymış" demedim ama ara ara açıp dinler oldum. sonra çok sevmeye başladım. diğer şarkılarını dinleyince onları daha çok sevdim ama sabaton'la tanıştığım ilk şarkı olduğu için bende yeri hala ayrıdır. riff'e bayılıyorum. çok depresif ama aynı zamanda güçlü geliyor. çok güzel yapmış keratalar.

jamiroquai genel olarak.

Unutulacak Dünler

yok çok bellidir hepsi. filmde olur o dediğiniz anca

tahtakurusu mu acaba?

Pire isirigina da benzettim ama.

@in vino veritas

Bunlar ustume yuva filan yapar mi?! Yani mesela bit gibi ustumden mi cikar bunlar? Yoksa isirip gider mi

@uzun kulakli yalniz tavsan
Deme oyle :/ o yuva belliyo mu vucudu yoksa isirip gidiyo mu sadece

pire isirigi sismez benim bildigim. insan ustunde tahtakurusu da yuva yapmaz pire de. bulundugun ortamda yasiyordur, sen ortami terk edince orada kalir esyalarina karismadiysa. esyalarina yumurta birakirsa seninle gelebilir gittigin yere ama :( sen mumkun olan en kisa zamanda yanindaki tum kiyafetlerini bi guzel yika.

@in vino veritas

O zaman eve gider gitmez bavuldan direkt makineye gidecek kiyafetler. Tesekkurler :/

pire ısırığı şişmez mi? çocukluğum yatakta pire yakalamakla geçti ve öyle bir şişer ki aylarca geçmez. kaşıntısı en berbat şey pire ve tahtakurusudur. kanatırsınız o şişen bölgeyi.

Tahtakurusu ısırığına benziyor.

Lanet şeyler gece insan uyurken oradan buradan çıkıp yiyorlar. Sonra da 'Ooooh, kaynak burada' diye her gece yiyorlar Üstelik çok hırslı hayvanlar. Naylona tırmanamıyorlar diye naylon serince tavana tırmanıp oradan kendini aşağı fırlatıyor, böceklerin ninja olanı. Gündüz hiç görünmez. Emin olmak için yatılan yerdeki yatağın kaldırılıp yatak köşelerinin kontrol edilmesi gerek. Orada da bir bakışta görünmezler, iyice köşe kuytu yerlere bakmak gerekiyor. Yumurtaları şeffaf beyaz bir leke gibi görünür.

Bir de bulaştılar mı her yere giriyorlar. Beni ısırdıklarında küçüktüm, doktora gitmiştim. Doktor uyuz teşhisi koymuştu. Uyuz ilaçları işe yaramamıştı. Bu olaydan 1.5 ay sonra annem fark etti durumu, ki annem yatağın altını haftada bir temizler. Öyle de görünmezler. Evi toptan ilaçlayıp, giysileri haşlama derecesinde yıkamıştık.

Bir tanıdıkta aynı durum olduğunda vakumlu torbaya tüm giysilerini koyup ilaçlayıp 2 gün ilaçlı bekletip sonra çok sıcak suda yıkamıştı. Ayrıca yamyassı bir böcek olduğundan kitap sayfalarının arasına da giriyor. Evdeki kitaplara kadar havalandırmışlardı.

Umarım onlar değildir. Bu Ocak'ta benzer bir ısırık nöbeti yaşadım 3-4 gün. Hatta ev sahibim eve böcek getirdiğim için beni evden kovdu ama sonradan böceğin ondan geldiği ve tahtakurusu olmadığı anlaşıldı. Yani, başka böcekler de yapabiliyor böyle ama doktor aynı ısırıkları tahtakurusuna yormuştu.

beni örümcek ısırınca böyle oluyor. bulabilirsen amonyak sür.

@aychovsky

Anlatmayin boyle seyler cok uzuluyorum :/
Neyse artik, kiyafetler bavuldan makinaya. Bavul da direkt icindeki kitapla filan beraber ilaclanacak.
Anlasildi.

'Hemen şey yapma' diyesim var, çünkü tahtakurusu da olmayabilir. Bendeki ısırıklar da benzerdi ama tahtakurusu çıkmadı şans eseri, sende de olmayabilir. Normalde bir hafta falan beklersin ve devam ediyor mu, ne kadar devam ediyor diye bakılır ama minik ihtimal tahtakurusu ise, o da beklemeye, zaman kaybetmeye gelmiyor.

Tahta kurusu isiriklarina bak internetten. Boyle bitisik bitisik oluyor. Seninkilerde oyle ama devamlilik onemli. Baktin surekli isiriliyorsun buyuk olasilik tahta kurusu. Bir arkadasim yatagina kadar cope attida oyle tukendiler.

Pire alerjisine benzettim ben. Bazı bunyelerde pire tek bir yeri isirsa bile bir sürü başka yer de ısirilmis gibi kabarip kaşınıyor. Fenistil en azından kasintisini azaltır diye düşünüyorum

@cureforlove

Belarustayim ben de son 2 gecedir trendeydim. Ondan once minskte hostelde.

@Kuehles isirip gitmistir pireyse ama onlar bi geldi mi genelde suruyle oluyorlar. En iyisi kiyafetleri falan guzel bi yikamak. Kasinti icinde annem tuzlu su iser yarar diyor bi dene istersen. Tuzlu suyla o bolgeleri silsin ama kasimasin kasindikca kasinir delirtir dedi. Azicik abartmis olabilir.

benim bildigim pireler sisirmeden isiriyormus bugun bunu ogrendim :)

umarim sarmazlar sana kuehles blondes, biz pireleriyle birlikte eski ev arkadasimizi terk ederek kurtulmustuk pirelerden :/

worldwideinterweb.com

onedio'yu bilmem de 9gag'de namı yürümüş şöyle ibretlik bir paylaşım var, sanırım aradığınız şey tam olarak bu: 9gag.com "yerdeki çamurlu su birikintisinde seksi poz vermeye çalışan kadın, tüm duvarları halılarla kaplı oda, ne bileyim, kırık dökük küvette gül yapraklarıyla poz veren abla filan..." demişsiniz, tüm bu barzo ruslar verdiğim linkte tam kadro olarak mevcut :D eksiği yok, fazlası var :D

@godosu beklerken

Hayir hayir ama @girdaptaki ve @dissendium un cevaplari olmus :D tesekkurler burdan

reddit'te anormaldayinrussia diye bir grup var. Aradığınıza çok yakın.

"russian dating photos" diye googledan arat.

bu sınıflar hikaye. cihazın yıllık ortalama enerji tüketim değerine bakın. 463 kw/y tarzında yazar katalogunda veya üzerinde.

Karakterlerden ziyade kataloglarından elektrik sarfiyatlarını öğrenin. Daha sonra elektrik dağıtım şirketinizin kW başına ücreti ile çarparak hesaplayabilirsiniz.

Cihaz kac watt tuketiyor ona bakin. Buna gore hesaplama da yapabilirsiniz, fiyat farkina degip degmeyecegine karar verebilirsiniz.

A+ ile A+++ yıl sonunda en fazla 2 lira fark eder.

bilgisiz bir arkadaş yine sallamış. o kendini biliyor.

şuraya makale bırakayım: www.mmo.org.tr

A sınıfının günlük elektrik tüketimi 1,23 kWh iken A++ sınıfının günlük elektrik tüketimi 0,50 kWh. Görüldüğü gibi yarısından bile az. A+++ sınıfını sen düşün.

Bu arada 0,5 kWh, 40 W değerinde bir lambanın 12,5 saat yanmasıyla eşdeğermiş.

En az enerji tüketen makine bile bir lambayı günde 12,5 saat yakabiliyor.

Yıllık en fazla 2 lira değil, 30-40 lira fark eder. Bu senin için küçük olabilir, ama toplum için önemli bir sayı.

Yari yariya fark olmasi onemli degil. Kac watt'tan soz ettiginiz onemli.
10w'lik ampul yerine 5w'lik ampul kullandiginda teknik olarak yari yariya dusuk guc tuketmis olursun ama faturada hicbir fark goremezsin. 3000w'lik cihaz yerine 2500w'lik cihaz kullandiginda - bir de siklikla kullandigin bir cihaz ise - oran olarak cok fark olmadigi halde faturada fark gorursun.

hiçbir zaman ayaküstü kitap almıyorum.

önceden belirlediğim yazar/kitap ikileminden yola çıkıyorum.

o yüzden kapağı,fiyatı,arkasında yazanları,cinsiyeti,satır boşluğu,basıldığı matbaanın adresi falan umrumda olmuyor.

kapağı, türü, arkasında yazanlar ve fiyatı sırasıyla. ama genelde önceden belirlerim ben de, yani birinin tavsiyesiyle almış olurum. hiç fikrim olmadığı bi kitabı nadiren alıyorum.

Önerici sistemleri. Kitaplara puan veriyorum ve 'Sizin için seçtiklerimiz' çıkıyor ya, ilk fikrimi çelen o oluyor. Yapay zekaya inanır ve güvenirim. amazon/audible'ın sistemleri genelde iyi çalışıyor. Önerilen kitaplardan internetteki yorumlara, amazon/audible puanı ya da yerli bir kitapsa ideefix/D&R puanına bakıyorum.

Arka kapak yazısına da çok bakarım. Önerici sistemler A noktasından B noktasına götürüyorlar da, arkadaşın masasında gördüğüm kitap lap diye önüme çıkıyor. Dolayısıyla, daha önceki deneyimlere dayalı bir bilgi yok elimde. Arka kapak yazısını sevdim, çok ilginç geldi. 'Okuduysan alabilir miyim' dedim, kitap da arka yazısı kadar güzel çıktı.

Radikal bir şey olduğunda en çok satanlara bakıyorum ama şu ara en çok satanlara bakıyorum. Geçen aylarda ilk kez gizem romanı türünü denedim. Hiç kimseyi bilmiyorum, konu hakkında hiç bilgim yoktu. Aklıma esti sadece. Gizem romanında isim yapmış ve çok satmış yazarlara baktım, oradan daldım. Sonra da önerici sistemlerle ilerledim. Pişman değilim.

Kitapları ben de önceden araştırıp gidiyorum ama gitmişken arka kapağını okuyup beğendiğim kitapları almışığım da çoktur.

1. kendini kanıtlamış olması
2. okuma garantisi vermesi

yazarına göre
tavsiyeye göre
pek kapağına dış görünümüne bakmam

içeriğine bakıyorum.

yazarı ve içeriği hakkında hiçbir fikrim olmayan kitapları almıyorum, ne zaman öyle kitap alsam okuyunca beğenmiyorum. genelde hep güvendiğim yorumlar, tavsiyeler, yazarlardan yola çıkarak alırım.

klasik eserler ve çok bilinenler haricindekilerin bazıları ile bir yerlerde mutlaka karşılaşıyorum (başka kitaplarda, filmlerde, kitap okuyan tanıdıklardan, sözlük veya buradan vb.). imkanım olduğunda, sonradan almak üzere not ediyorum bunları. bazı önemli kitapların yazarlarının diğer kitaplarını da okumaya çalışıyorum (örneğin salinger çoğunlukla catcher in the rye ile biliniyor, ama franny ve zooey isimli kitabını daha çok sevmiştim). ödül almış kitaplar ve yazarları çok önemli ayrıca (nobel, pulitzer, goncourt, man booker, vb).

Goodreads'de takip ettiklerimin okudukları, Goodreads'in bana önerileri, takip ettiğim yayınevlerinden çıkanlar, bloglarda önerilenler, bir yazarın iki kitabı arasında kaldıysam çevirmenine bakıyorum. Arka kapakları neredeyse hiç okumuyorum, kitap bittikten sonra bakıyorum ne yazmış diye.

Önceden araştırmadıysam içeriğe ve yazara bakıyorum. Sonra kapağa bakıyorum. Sayfa ve yazı kalitesine bakıyorum.

Yazara bakmam. Kapagi, ismi falan da ilgilenmedigim seyler.
Turune bakarim. Roman okumuyorum.

pistteki uçaklarda olan bir tanıdığımdan duyduğum kadarıyla operasyon bitene kadar kalkış yapılmayacak. bunun dışında tahliye işlemleri başladı. yurtdışından gelenler için pasaport kontrolü başladı bi yarım saat kadar önce.

normalde jetlerin çıktığı aydın üni tarafındaki genel havacılık terminalinden çıkartılacaksınız.

Geçmiş olsun demeye geldim.

Kuehles cikis yaptiriyorlar.en son biz kalkmadan evvel izmirden gelen 777 yi tahliye ettiler ve ic hatlar gelisten cikardilar.kesin bilgi cunku arkadasim o ucaktaydi.pesine bizim ucak nasil becerdiyse arada aklakti ve gazipasaya geldik.

Sizleri sirayla tahliye edecekler.biraz uzun surecek sadece.gecmis olsun.

Saat 04.30 itibariyle eve vardim.

Su anda yorgunlhktan bayilmak uzereyim.

Beni bilmeden, tanimadan soran, gecmis olsunlari ileten kisilere cok cok tesekkjr ederim.

"Trtden gelen hicbir soruyu cevaplamicam, hicbir programiniza da cikmicam. Ok kib bye" diyip kalkti.

şu adam yüzünden sanırım www.goal.com

erman toroğlu da trt'de fatih terim'İ yerinn dibine sokmuştu.

Kadikoy'de PTT'nin arkasinda iskenderoglu var. guzeldi.

bursa'dakiyle erenkoy subesi arasinda dev fark vardi (bence) o yuzden dusunmuyorum onlarin ostanbul subelerine gitmeyi.

Ama tskler yine de.

maltepede vardı bi yer. adını hatırlamıyorum. vedat milor falan gitmişti.

sütlü nescafe'nin dediği yer Dönerci Ali Usta, güzel olmakla birlikte pek bir özelliği yok bana kalırsa.

www.zomato.com

lcha +1864, kebapçı iskender.
adını bilmiyordum, bakayım streetview'dan dedim, aynı yermiş. iskender yemiştim ve süperdi.

(bkz: bayramoğlu döner)

istanbulda yaşadığım dönem çok arayıp bulamamıştım. Hatta bazı yerlerde yedikten sonra iskenderden soğudum.

öneri; gelip bursa'da yemelisiniz :)

kavacik'ta bayramoglu var fiorentina'nin dedigi gibi, bir de oraya 1 dakika uzaklikta intiba var ki hemen hemen ayni donerleri.

intiba ayni zamanda besiktas'ta da var ama nasildir bilmiyorum denemedim oradakini.

maltepe'de denen yer muhtemelen dönerci ali usta. cevizli'de. dört katlı bi bina ve aşırı kalabalık oluyor, baya meşhur.

Sayılanların çoğunu denedim. Misafirlerimi de en iyisi olduğuna karar kıldığım bayramoğlu na götürdüm. Her giden çok beğendi döneri.

bayramoglu