Ekşi Duyuru

banyo yaparken cikacaktir sicagin etkisiyle

çıkmıyor @jedilance

Yara olan kısma değdirmemek kaydıyla asetonlu pamukla silin

burun akıntısı için otrivine birebir. otrivinsiz geçen yıllarıma acıyorum şimdi.

kulak tıkanıklığı da otrivine bağlı olarak sümkürme azaldıkça yavaş yavaş açılır diye düşünüyorum.

onun dışında nurofen iyi geliyor. bir de ekinezya çayı rahatlatıyor.

geçmiş olsun

Limon,taze zencefil ve balla çay yap.2 günde iyilesirsin.

Hiçbirinde yoktur onların, çare mamunda.

kanada netflixinde var, turkiyede de vpnle felan izleyebilirsin sanirim.

Çünkü ailen olursa en büyük zaafın onlar olur. Sevgili de yapamazsın.

Düşmanlarına açık hedef olurlar ondan.

Sempati yapin diye, zenginler kotu fakirler iyidir gibi bir sey bu.

masallar topluma mesaj verme kaygılıdır. kahramanların yetim/öksüz oluşuyla okuyana/dinleyene ''yalnız olsan da, kimsen olmasan da hayat karşısında güçlü olabilirsin. insan isterse her şeyin üstesinden gelebilir'' gazı verir. tüm masallar, destanlar ve hikayeler bunun üzerine kurulmuştur..

@acemi, süper kahramanları sormuyorum illa ki. harry potter da bir kahraman mesela. ayrıca batman de yetim ve öksüz. süpermen de. deadpool’u bilmiyorum.

Sorduğunuz soru çok mantıklı. Cevabı ise "öykü"nün temel yapısından ileri geliyor. Aristo'nun temellerini attığı öykü kuramı bir çatışmaya dayalı kurulmuştur. Bu çatışma iç veya/ve dış kaynaklı olabilir. Kahramanı kahraman yapan şey onun mücadele ederek bir başarıya ulaşmasıdır. Bu iç mücadelede kullanılan argümanlar ise maneviyat ve maddiyattır. Genelde o yüzden kahramanlar yoksul, yetim, öksüz veya zor şartlardan gelmiş karakterler oluyor. Kahramanlar başarıya ulaşırken, siz onu izlediğinizde iç mücadelesini de takdir ediyorsunuz. Kahramanın kahraman olabilmesi için çatışmalardan galip çıkması gerekir. Bir nevi eksiden başlamak hayata. Öykünün temel yapısı da eksiden artıya doğru gider. Bugün tüm klasik kitaplar ve klasik filmlerde aynı öykü yapısını şablon olarak kullanır. İzlediğiniz filmlere ve okuduğunuz kitaplara bu açıdan bakarsanız fark edersiniz. Robert Mckee film ne demek sorusuna, sinemadan çıktığınızda "işte hayat böyle bir şey" cevabını verip vermediğinize göre sorgular. Hayatta da dürtülerimiz fakir çocukların, yetim çocukların başarıya ulaşmasını takdir eder.

İtici gelecek kadar ciddiye almamak lazım.
"Gençler eğleniyor"

Mesela bu soylediklerin de itici bir ifşa sayılır. Dalgasına bakıyor herkes.

Haklısın.

ne kadar güzel bir duyuru açmışsınız. bir çay içelim mi?

erkeğe de kadına da benzer yorumlar yapılıyor benim gördüğüm. burda defile yok sonuçta, eleştirmen de değiliz, milleti gömmeye gerek yok. maksat muhabbet.

Bana da itici geliyor. Ciddi ciddi gerçek hayatta hiç dikkat çekmeyecek ya da gerçekten hiç güzel olmayan ne kadar kadın gördüysem şu ifşalarda hepsinin ne kadar güzel olduğu yazılmış bütün yorumlarda.

İticilikten de öte garip geliyor yani bana. Gerçekten beğeniyorlar mı yoksa başka amaçları mı var anlayamıyorum.

Hmmm Beyaz ten :)))

Çok çabuk beğenen ve öven bir kitle var evet. Bunu yapmayınız

herkes ekmeğinin peşinde

ms brownstone +1

siz fotoğrafınızı koymuyorsunuz diye, fotoğrafını koyanlar beğeniliyor diye çekememezlik etmeyin. elinizi korkak alıştırmayın, siz de paylaşın :))

Instagramda 234 takipçim var. Aynı fotoyu koydum, 20 kişi beğendi altı ayda. Buradaki ifsamin altında 23 yorum var.

hadi ama kabul edelim, birçok kadının çekici gelmesinin en büyük sebebi şu an online olması. ve birçok erkeğin de çekici gelmesinin en büyük sebebi, gösterecekleri ilginin tatmin etmesi.

hemcinslerimden utandım kadın ifşalarının yorumlarında.

@femme vitale

instagram ile burayı karşılaştırmak yanlış. orada isimler varken burada nickler var. ben mesela instagramda neredeyse hiç yorum yapmam.

Kadınlar buradaki yorumları ciddiye aliyor mu acaba? Asıl cevaplanması gereken soru bu

üğpoıuy ilgiye aç olsam, övgü alasım gelse yüklerim bir tane, hadi aşırı çirkinim diyelim internet kadın fotoğrafı dolu. kendini tatmin etmek isteyen yine eder. ki burada yapılan her erkek ifşasında erkekler birbirlerini övmüyorlar, gömüyorlar genellikle.

her bir şeye "kadın çekememezliği :') eki eki" diyen samimi kadın rolü kasan kadın samimiyetsizliği apayrı tabii. hepsi dışarıda her gün gördüğümüz kadınlar, neyi çekemeyeceğim?

Birine olumsuz yorum yapmayı, özellikle fiziksel görünüşü üstüne, çok garip buluyorum ben. Yani, biri buraya fotoğraf yüklemişse demek ki bir sebepten dikkat çekmek istemiş anlık da olsa, beğenilmek istemiş. Yoksa kimsenin “ya dur fotoğrafımı koyayım da inşallah kıçıma benziyorsun derler” diyeceğini sanmam akıl sağlığı yerindeyse. O sebeple samimiyetle yapılacak bir övgü varsa, onu söylemekten imtina etmek gereksiz. “Uu göğüslerin süpermiş” gibi sınırı aşacak bir şey değil de, ne bileyim ben de dün birine “aa saçlarınız ne güzelmiş” dedim mesela, çok yakışmış bir modeli vardı zira. O kişi de “teşekkürler” dedi ve konu kapandı bütün iltfatlarda olması gerektği gibi. Bir de üslupla da alakalı herhalde, bazı kişiler ciddiyet olmadan, sadece şaka olarak “ayakkabıyı ne kadara boyuyon kardeş?” diyor komik oluyor, aynı yorumu başkası yapıyor garip oluyor. En anlamadığım gerçekten kastederek ve çekinmeden, “çirkinsin, sıfır” falan gibi kırıcı yorumlar yapmak. İnternetin insana verdiği güç çok korkutucu, o anda karşınızdakinin canını yakabileceğinizi bilince akıl gidiyor resmen.

Hem tacizci durumuna düşmekten hem de “socially awkward” olmaktan kaçınmak için tavsiye edilen bir yaklaşım vardır, “if it feels inappropriate, it probably is.” Bir şey garip geliyorsa muhtemelen öyledir yani, kaçınınız.

Amaan soruya da cevap vermedim, önemli bir şey de söylemedim. Lüzumsuz oldu.

çağrı merkezini ara, yardımcı olurlar.

Bisey olmaz. Bitene kadar ic. Ben 2012de aldigim caylari hala iciyorum

İçilir.

Küf, bozulma, garip bir koku yoksa içilir. Zaten nemli saçma bi yerde saklamadıysan bisey olmaz.

Bence içilir ya. Ben olsam içerdim.

tavsiye edilen mi, son tüketim mi? bu arada iç gitsin kasma.

epub ise dönüştürmek gerek.

koboda okuyabildiginiz kitaplarin uzantisi epub. calibre programiyla mobi uzantili hale donusturup oyle okuyabilirsiniz.

dosya formatını calibre yada farklı bir yazılım kullanarak mobi yapabildiğiniz tüm ebook larınızı kindle da okuyabilirsiniz.

Nein. Düzgün görünüyor.

Bir paçoz olmak yerine efsane olmaya karar verdiği an almalı. Çünkü bu kızda potansiyel var. Dudakları, burnu, yüz hatları düzgün. Arkadaş bu neymiş diyebileceğim kadar kötü kaşları yok ama günümüzde daha belirgin bir yüz biçimi olanlar daha önde oluyor. Doğallık falan bunlar artık pek işlemiyor.

alırsa çok ince olur,bence güzel.

bence gerek yok

oldukça düzgün, niye aldırsın ki?

Böyle kaşım olsa hayatta aldırmam.

İdo tatlıses gibi kaşım olduğu için aldırıp, biraz rengini açtırıyorum. Zulüm bence, hele o minik minik çıkmakta olan kaşlar :(

neresi düzgün ya, şu kaşa dokunmama modasının da şeyi de çıktı hani. kaş almak inceltmek demek değildir, bununkiler düzeltilebilir.

Doğallık her zaman kazanır, ben de kaşlarımı aldırmıyorum. Gayet düzgün duruyor kaşları.

almali diye bir sey yok, isterse ve kendini öyle mutlu hissediyorsa dokunmaz, hosuna gitmezse alir.

söyle olmali böyle olmali diyerek kendi güzellik anlayisimizla insanlari yorumlamak cok ama cok primitif.

hele pacoz gibi yorumlari okudukca gülüyorum.

Bence gayet güzel ve doğal

Gayet güzel bence. Ama kız da çok güzel, o yüzden kaşlar olumsuz olarak göze çarpmıyor.

Almalı almamalı diyemem. Ama boyle kaşım olsa hiç aldırmam denilecek güzellikte bir kaş degil. Biraz toparlanabilir. Normal, fazlaca daginik bir kaş tipi.

kızın yaşını bilmiyorum ama yaşlı gösteriyo sanki kaşlardan ötürü. ya da daha anaç, yaşlı mı anaç mı emin değilim ama birini gösteriyo ve bu kaşlardan ötürü. ama kötü görünmüyo.

ben toplatırdım altlar çok dağınık, özellikle sonlara doğru.

Kaşlar durmalı ama saçlar muhakkak uzamalı ki kaşların anlamı olsun. Bu saç modeli ile o kaşın havası kalmamış, ortaokul kızları gibi duruyor.

alsın bence.

alsa güzel olur bence.

Azaltmadam toplanmalı ama şekil değiştirilmemeli.

Alsin, almasın diyenler de yallah göz doktoruna.

Kızın dizideki karakteri, fiziği, hali tavrı ile falan kaşları uyumlu. Ben almasını istemezdim.

Bilmeyenler için kız bu;
www.imdb.com
www.instagram.com

Hayır gayet şekilli kaşları var.Alırsa çok incelir.böyle iyi.

alsin, diyenlerin cogu erkek, eminim.

kaslara fazla dokunmuyoruz, cunku bazen alinan killar ebediyen bizi terk eyliyor. 25 yasinda mesele edilmeyebilir; 10 sene sonra aglamaya baslariz.

fotograftaki kaslar etraftan sarartilip farla, kalemle istenilen sekile getirilebilir. kas duzeltmenin tek yolunun onlari yolmak oldugunu zannetmek salaklik... zaten fondoten gecsek, etraftaki ince killar gorunmez olur.

kizin muhtesem kaslari var. farkinda ki, dokunmuyor.

almamalı, yapay kaş dağınık kaştan daha çirkin.

almamalı.

Bu kızın yüzü çok doğal, güzel. Kaşları da olduğu gibi kalmalı.

Humus, rawbar, protein tozu, bezelye çorbası, soya kebap ne denk gelirse. Protein kaynağından çok ne var:)

ben bu aralar şeyi keşfettim. muz, badem, fıstık ve biraz sütü rondodan geçirip 1 kaselik bir karışım yapıyorum, muhallebi gibi oluyor. kaşıkla dalıyorum. üfss. hem tatlı krizini, hem karnımı doyuruyor.

gerçi vejetaryen değilim ama vejetaryenlere de uyuyor galiba bu.

bakmışsındır sen de muhtemelen ama kitap internette yok, tükenmiş.
oturduğun şehirde kitapçılara bak, ikinci el kitap satan yerlere sor bulursun diye umuyorum.

üniversite kütüphanelerine bakin. toplu katalog üzerinden bulabilirsin.

Halk kütüphaneleri de olabilir

www.toplukatalog.gov.tr

Tansiyonun düşmüş olabilir:/ Bana da çok olurdu. Eğitmenin de kalk diye ısrar etmesine anlam veremedim, ciddi bir şey de olabilirdi yani.

Dengeli beslenmeye özen göster ve bol su iç derim.

Bir anda abandiysan olabilir. Ben kendime gore cok yuksek agirliga girdigimde oluyor bazen. Kardiyoya donup on dakika sonra da bitiriyorum.

çok aç mıydın? kan şekerin düşmüş olabilir.

Kardiyolojik muayeneden geçmeden spora devam etmemeni öneririm.

ciddi bişey olduğunu düşünmüyorum bana daha da kötüsü olmuştu birden çok yüklenince oluor sanırım fazla zorlama.

eğitmenin gerizekalılığı. şekerin düşmüş,bol bol su içmelisin böyle durumlarda. sonra niye felç oldum

tez olayı sıkıntığğ

yogun okuma diyip gecme bence
okumak yetmiyor derste tartısmaya katılacaksın ve term paper yazacaksın

alanına göre değişir. ben kimyada yaptım haftanın 7 günü laboratuvarda çalışıyordum, hiç uğramadığım gün çok ender olmuştur.

okula göre değişir. dersler için konuşursak, şahsen lisanstan kat kat daha kolay bi yüksek lisans süreci geçirdim. ama tez olayı sıkıntığğ +1 (deneyi bitmeyen bxgx okuldan bildirdi)

Bence daha zor. Yoğun okuma dışında birçok şey yapabilirsin. Mühendislik okuyorsan bilgisayarla çok uğraşırsın. Programlama falan demiyorum. Makine mühendisliğinde tasarım programından tut, analiz programına kadar bir sürü bilgisayar programı var. Ödev yaparken bu programları çok sık kullandığın oluyor. Lisansta olmama rağmen bu programları aralıksız 10 saat kullandığımı biliyorum. Bir de bunları derslerle birleştiriyorsun. Diyelim tasarım yapacaksın, bölümdeki derslerden öğrendiklerinle bunu yapman gerek. Olayın bilimsel boyutu var. Danışabileceğin insan sayısı az. Uzmanlık alanı çünkü. Okuldaki hocan haricinde kimseye soru soramazsın. Bilgiye ulaşım daha zor. Lisansta staj defterinden projelere, kitap çözümlerinden vize ve final sorularına kadar her şeyi İnternet'te bulabiliyorsun. Yüksek lisansta bunları bulman zor. Tamamen tek başınasın.

bizim bölümün yükseği liseden daha kolay

Çok daha zor. Tabi yapılan üniversiteye göre de değişir.

Ödev çok fazla, derslerin hemen hepsi önemli dersler. Hocaların da tavizi olmuyor. Lisanstaki gibi anlayış olmuyor. Sınıfın geneli de hırslı oluyor. Lisanstaki gibi yatanlar yok

daha çok teori daha az laga luga demek istiyorum ben bu konuda. (laga luga olan lisans bu örnekte)

bu olay okuluna, bölümüne ve hatta çalıştığın hocana bağlı olarak değişir. ben laboratuvarda çalıştığım için haftanın 7 günü gittiğim 8, 9'dan önce çıkamadığım (haa ben bayıla bayıla yaptığım için çalışma süremi kendim de arttırmış olabilirim ama olsun:) sürekli araştırma yapıp sunum hazırladığım bir şeydi benimki kısacası çok daha zordu ama anket yapa yapa yüksek lisans bitirenleri de görüyoruz sonuçta onun için başta okula bölüme göre değişir dedim, belki bölüme spesifik sorarsan daha doğru fikir elde edebilirsin.

Fen mühendislik alanı için; lisans dersleri genelde "fundamentals of x", “introduction to x” veya “foundation of x” şeklinde, bir konunun temeli, ana bölümleri üzerinde durur. konular ana hatları ile işlenir; ders anlatılır, sonunda anlatılanları pekiştirecek örnekler yapılır, bir sonraki konuya geçilir. bu örneklerde bazı veriler vardır, ve öğrencinin bu verileri kullanarak bazı bilinmeyenleri bulması beklenir. yöntem ve kullanılacak denklemler bellidir, ancak öğrencinin nerede hangi denklemi veya yöntemi kullanması gerektiğini bulmaları beklenir. lisans derslerinde bu konuların geçtiği hacimli kitapların tamamı genellikle, vakit veya konunun detayı, zorluğu vb. nedenlerle bitirilemez. daha çok konuların ana hatları öğretilmeye çalışılır.
yl dersleri (sonrasında doktora dersleri) çok daha geniş bir spektruma dağılıdır. bunlardan bir kısmı demin örnek verdiğim "fundamentals of x" konularının artık "advanced x", "ileri x", şeklinde daha detaylı incelemesi haline evrilebileceği gibi bilimsel araştırmada kullanılacak bir yöntem, bir teknik de işlenebilir. öğrenciden öğrendiklerini tek başına veya bir sistemin bir parçası olacak şekilde bir bilimsel araştırma konusunda kullanması beklenir. ancak burada ne veriler veya yöntem önceden belli olmak zorundadır, ne de bilinmeyenler, hedefler. Tez aşamasında öğrenci bilimsel temellere bağlı kalarak kendi araştırma evrenini oluşturur, kendi test sistemini veya veri tabanını (artık ne üzerinde çalışıyorsa) kurar, ulaşılabileceğini öngördüğü bir takım hedefler belirler, bu hedeflere ulaşmaya çalışır.
özetle lisansta var olan yöntemler ve bu yöntemler ile daha önce çözülmüş problemlerin nasıl çözüleceği öğrenilir. Bilim dünyasına yeni bir bilgi katmak söz konusu değildir, daha çok varolan bilginin kaliteli bir şekilde yaygınlaştırılması ön plandadır. yl de ise bazen daha önceden bilinen, bazen de öğrencinin kendisinin geliştirmesi beklenen yöntemler kullanılarak daha önceden çözülmemiş, sonuçları bilinmeyen veya muallakta olan problemlerin çözülmesine gayret edilir. Yani mutlaka bilimsel bir katkı olmalıdır.

ekleme: soruya cevap vermeyi unutmuşum. evet uzak ara daha zor.

ben izlenmez diyorum. en kötü episode 4-5-6 yı izlemen lazım.

izlenmez hocam

seyredilmez.

Gıda mühendisi bir arkadaşım "organik gıda sertifikası' nın türkiye'den çok avrupa ile alakalı olduğunu ve bir üründe organik gıda sertifikası varsa, bir hile hurda olmayacağını söylemişti.

O sertifikayi almak öyle kolay değil ama sonuçta burası Türkiye %100 güven olmaz konvansiyonel tavuktan katbekat iyidir.

insanoğlu iste, önce önce endustrileştiriler sonra organikleştirdiler...


Hiçbir sertifikaya gözünle görmedigin muddetce ınanma.... Yetkılı kuruluşa 5 bin lira verdin mi helal haram organik inorganik caiz nacaiz istedigtin sertifikayı verir.

organik tavuk tavuğun ne ile beslendiğini ifade eder, fakat serbest gezen tavuk ile karıştırılmamalıdır.

Sahte değildir, organik kelimesi kimyasal hiçbir şey yememiş olduklarını ifade eder. Ama dediğim gibi köy tavuğu serbest gezen fln değillerdir, yine endüstriyel üretim hayvanlarıdır.

300-400 bin lira ile yargıtaydan karar bozdurabildigin ulkede, ne sertifika olursa olsun supheyle yaklasmak gerekir.

Balık etli değil de bildiğin kilolu derim. Siyah giymesine rağmen kilolu duruyor, renkli veya beyaz kıyafetlerle daha belli olurdu kilosu.
80 kg başlarında olduğunu düşünüyorum. boy 175 civarı.

ben kilolu demem. ama tanımlarsam da başka kelime bulamıyorum. hafif kilolu derim heralde. ya da "biraz toplu" :/

balık etli değil ama. balık etli olmak farklı birşey. göze hoş gelir, ne bileyim seksi vs gelir. ama bu öyle gelmiyor bana.

boydan kurtarıyor, yoksa kilolu.

edit. ben de 80 li bir kiloda olduğunu düşünüyorum.

kilolu derim. kollarından belli. kıyafeti saklamış kilolarını bence.

kilolu ve iri derim. balık et bu değil. maşallahı var ablamızın.

benim boyum ve kilom aynı, küçümen minik bir kadınım nasıl aynı olabilir boyu kilosu?

ablam baya kilolu zıplarsa her yer sallanır yani bıngıl bıngıl olur ama boyu uzun olduğu için balık etli gibi duruyor.

en az 80, ama 85 vardır diyorum.

vehbi koç ufak tefek bir adamdı ama bildiğim kadarıyla rahmi koç 1.80 var.
kız adamdan uzun duruyor -tamam, topuklu vardır yine de 1.80e yakın bence
bu tür kızlar için anadoluda "kulunçlu" deniyor. beli filan boya göre normal, iri bir kız ama esas omuz çevresi, göğüs kafesi, üst kolları geniş/kalın.

Boy 180, kilo 85-90.

Gayet kilolu hem de iri. balık etli falan degil

Abla beni alıp top gibi sektirebilir.
Kilolu insandan korkmam ama iri insandan korkarım. Yaba gibi.
Hem iri, hem kilolu bu ablamız.

Bu pehlivan. En sağdaki balık etli sayılır

boyunu bilmiyorum ama kaba bir oranla boyunun santim kısmı + en az 10-12 kilo büyük ihtimalle bize kilosunu verir hanfendinin

Hukumet gibi kari derdim

Rahat bi 90 kilo gelir bildiğin şişko işte.

obez değil ama bariz kilolu. balık etli olan bana göre en sağdaki abladır.

1.70 ise en az 85. Sırf memintolardan +10 ekleyin.
Bir de kollara bakın, o kollara sahip birinin boyu 1.50 değilse kilosu 65 falan olamaz, imkansız.

Bence sisman değil balık etli

Balık etli. Ayrıca 180 olup 70 kilo olması mümkün değil zira ben aynı kilodayim o kadar kilolu görünmüyorum.

Ben 168 boyundayım 66 kiloyum ben bile daha zayıf duruyorum oldukça kilolu rahat 75 var gibi. 180 boyu var ise 80 var rahat.

kız biraz iri.

90 kilodur çok rahat

üst bedende fazlalığı olduğu için kilolu görünüyor.

(bkz: öğrenilmiş çaresizlik )

Filleri itaat ettirmek için önce döverek aç bırakarak su vermeyerek korkuturlarmış sirklerde, sonra istedikleri her şeyi yaptırırlarmış koca koca fillere. O hesap işte.

sol seritte yolun ortasinda duran suclu. Arkadan gelenin yolda gitmekten baska bir yaptigi mi var da suclu olsun.

tabiki arkadan vuran suçlu. ister köy yolu olsun, ister otoban. önde bir araç durursa sebebi ne olursa olsun arkadan çarpan suçludur.saygı duruşu için değil, yol kenarına işemek için durmuş olsa bile arkadan çarpan tüm masrafı öder. önde duran adama ayrı olarak trafik akışını tehlikeye atmaktan ceza kesilir o kadar.

aslında herkesin o zamana dikkat edip yavaş gidip sonra durması daha etiktir ama şöyle bi durumda en azından sağa çekip durabilirdi. arkadan gelenin yapacağı başka bir şey olmadığından önde duran suçlu. gönül isterdi ki herkes yavaş gidip dursun. güzel bi manzara çıkardı hem.

edit: takip mesafesi önde duran bir şey için geçersizdir hareketli 2 aracın arasındaki mesafedir takip mesafesi. adam bildiğin duruyor. neyini takip edip ayarlicak?

acemi, kent sakini adam durup arabadan iniyor ve sol şeritte. sağ şeride çekmiyor. o da suçlu değil mi?

çarpan şuçlu. "Takip mesafesi" diye bir şey var, önümüzdeki araç bir anda dursa bile çarpmayacak kadar mesafe bırakmalıyız onunla,
pratikte kimse uygulamıyor olabilir ama kanun böyle.

öndeki 4'lüleri yakmadıysa o da suçlu. arkadan gelenleri uyaracak şekilde uyarması lazımdı. mesele siren ya da saygı duruşu da değil. o şeritte kaza olmuş da olabilir, o sırada araba arızalanmış olabilir. arkadan gelenleri uyarmaya yönelik bir işaret vermeliydi en azından. 4'lüleri yakıp durduysa sorun yok.

arkadan gelenin de arabayı fark edip yavaşlaması için gerekli zamanı var gibi duruyor.

Saygı duruşundaki temiz bir dayak hakediyor sadece. Arkadan çarpan maalesef hatalı.

mini cooperlı buyuk ıhtımal whatsapptan cerenle yazısıyordu o sırada...

öndekinin durmadıgını görmemek tam bir dangalaklık ördeği.

duran arkadaş suçlu. mesela arıza sebebiyle (saygı duruşuyla ilgili bir hüküm olduğunu sanmıyorum) duran kişi aracın arkasına belli bir mesafede reflektör koyarak ya da dörtlüleri yakarak görsel bir işaret vermek zorunda. takip mesafesi kuralı söylendiği gibi hareketli iki araç için geçerli. akan trafikte aniden durmuş bir aracın hareketsiz olduğunu arkadan bakarak o kadar kolay fark edemezsiniz. 2 saniye içinde fark edip yavaşlamaya karar vererek durabilmek lazım. herkes o kadar dikkatli değil.

arkadan vuran suclu. direk onunde lank diye de durmamis arada baya mesafe var. hic fren de yapmadan geciriyor, telefonla oynuyor olma ihtimali olabilir. ondeki belki trafik akisini bozmaktan ayri bir ceza varsa alir ama masrafi arkadaki odeyecek

öndeki araç suçlu diyenler, varsa ehliyetlerini iade etsin ve trafikten uzak dursun lütfen.

Siren sesinde durmak nedir ya! Böyle saçma sapan birşey dünyada yok. İnsanlar yürürken durabilir, saygı duruşunda bulunabilir; bulunmayanlara da kem gözlerle bakmamak üzere. Akan bir trafikte nedensiz, işaret vermeden duruyorsan genel akışı bozduğundan kesinlikle hatalıdır öndeki.

nrnm +1 öndeki suçlu diyen trafiğe çıkmasın.
araba bozuldu, önüme sinek çıktı, lastik patladı, kakam geldi her türlü duraklama olabilir. sol şerit, sağ şerit, orta şerit, tali yol, ana yol fark etmez arkadan çarpan suçludur.

araba durduğunda kırmızı fren ışıkları yanmıyor. arkadan gelen arabanın durduğunu anlaması zor!

trafikte durmak daha farklı oluyor, önündeki arabanın kırmızı fren ışıkları yanıyor ve 1 km öteden görünüyor. ama araba tamamen park haline alındıysa akan trafikte arabanın durduğunu anlamak çok zor.

faturayı arkadan çarpanın ödemesi bir nevi haksızlık. paylaştırılmalı.

pinkpeony asdfasdfasdf kendini tekzip etmişsin yoksa ruhsal sıkıntılar mı? :/ geçmiş olsun karşim

ahahahha ilk defa gördüm bunu ya. baştan söyleyeyim bence sol şeritte durup saygı duruşu yapmak aşırı saçma.

ANCAK,

arkadaki suçlu, %100.
solda durmuş, siren sesiymiş bunlar arkadakinin KUSURUNU azaltmaz. öndeki suçlu diyenler trafik kurallarını bilmiyordur. reflektör meflektör bunlara hakim götüyle güler :D adam belki kalp krizi geçiriyor, belki ani bir krize vs girdi ya da aracı bozuldu farları aküsü vs si bozuldu imkanı yok herifi, o sırada reflektörü mü düşünecek :D arkadaki efendi gibi yavaşlayacak, gündüz trafiğinde "fark etmedim" de diyemez.

@cekilmis gayfe, bana kalırsa adam da kadın da aynı derecede suçlu. oldu mu?

takip mesafesi denen nane öndeki araç çart diye durursa ona vurmamak için var, burada da öndeki araç cart diye duruyor, onun arkasındaki ilk araç kaçabiliyor sorunsuz ki takip mesafesi çok daha düşük sanırım, vuran araç ise baya arkadan gelip vuruyor, ya yola bakmıyor yada umursamıyor. durum ne olursa olsun hangi şartla olursa olsun vuran arkadan vuran suçludur. dikkat edilirse vuran araç hiç fren bile yapmıyor

Arkadan vuran suçlu.
Takip mesafesi hareketli araçlarda var diyenler de yokuşta ışıkta beklesinler ve öndeki de kaydırıp çarpsın bakalım size "imi bin hirikitsizdim" dersiniz ondan sonra.

akan trafikte, trafiğin güvenliğini tehlikeye düşürecek konumda, dörtlülerini yakmadan sol şeritte duran adam net suçludur. ister saygı duruşu yapılsın, ister deprem olsun.

---

bu aralar izmir'de eski narlıdere otoban gişelerini yıktıktan sonra asfalt çalışması yapıyorlar ve 3 şeritli yol bir anda tek şeride düşüyor. sırf arkadan gömmesinler diye o an durduğumda arkamdaki arabaları uyarmak için 4'lüleri yakıyorum ki zincirleme kaza olmasın.

ikisi de suçlu. öndeki dörtlüleri yakmadan durmuş, akan trafikte arıza olmadan durmaya kalkışamazsın, arkadaki takip mesafesine uymamış. yüzde 40 öndeki yüzde 60 arkadaki.

Arkadan gelen bir harfiyat kamyonu osaydı, gerek kalmazdı suçlu aramaya.

Ondeki sol seritte durup saygi durusu yapmaya calistigi icin asiri mal ama arkadaki %100 suclu.

iPhoneda görünüyor sanırım o isim.

eskiden iphone'da biri mesaj attiginda, bildirim ekraninda o kisinin kendi whatsappina yazdigi isim cikiyordu. artik oyle degil. senin rehberinde nasil kayitlilarsa oyle gorunuyorlar. ama rehberde kayitli olmayan biri mesaj attiginda yine onun kendisi icin whatsappa yazdigi isim gorunuyor sende. yani sen onda kayitli degilsen ve iphone kullaniyorsa, yazdigin isim neyse onu gorebilir diye biliyorum. bunun disinda gorme sansi var mi bilmiyorum. ben genelde snapchatten bakiyorum.

lastiğe bağlı

yaklaşık 1000. lastikler çok çok iyiyse 4000 e kadar çıkar.

lastik boyutuna bağlı arabaya değil. 1000 lira verirsin min.

15 jant ise 750 civarı.
16 jant ise 1000 civarı.
17 jant ise 1500 civarı.

Mercedes'in yeni modeliyse o lastikler runflat lastik olabilir. tanesini 1000 liradan alırsın.

tane fiyatlarını mı söylediniz?

benim söylediğim fiyat tane fiyatı ve biraz pahalı. çünkü runflat lastikler biraz teknolojik. patlasa da 80 km/sa hızı geçmeden aracı kullanabiliyorsun. beden önceki cevaplar toplam fiyat gibi duruyor. ama runflat olarak düşünülmemiştir.

Lastik basi 250 lira falan edecek o lastikler.

Kapana hasin girdiysen jantlar da yamulmus olabilir

Balans rot da yapilacak.

Eger emanet araba falan ise lastigin modeline bak.

lastiğin marka modelini ve boyutunu internette aratıp fiyat bakmayı denediniz mi? 80 liraya da rus malı lastik var 1000 liraya da runflat lastik var dedikleri gibi

B12 vitamini eksikliği halsizliğe neden olabiliyor. Demir eksikliği de olabilir. Dahiliyeye gidebilirsiniz. Uykunuzu alacak kadar uyuyun her zaman.

yeni tahlil yaptırdım, b12im iyi.

Allaha sığın ve ona dua et.
şaka bir yana; sporu hayatına hemen dahil et,
gece geç yatmayın, sabah geç kalkmayın.
alkol tüketiyorsan azalt, sigara içiyorsan bırak.

Kullandığın yatak, odanın havalandırması ve nemi gibi şeyler de etkiler.

Öncelikle şunu söyliyeyim solunum yollarını kontrol ettir,burnunda et kemik kıkırdak türevi birşey var ise bunlar uykuyu ve dinç olmayı acayip engelliyor.Ek olarak dönemsel depresyon belirtileri bunlar,aynı sorunlardan ben de müzdariptim,bir uzmana danışman ve yardım alman da çare olabilir.Geçmiş olsun.

en az sekiz saat uyu, proteinini sebzeni salatani ye, kardiyoyu abartma, strength training e biraz daha aban. kafa rahatligi icin de sevidigin insanlarla bir iki tek atmak, dertlesmek gulmek eglenmek en guzeli. kafa dagitan romanlar da super oluyor. kendini unutuyorsun, baska zman mekan ucup gidiyorsun.

Beslenme ve uyku

unutmaları çok zor. iplemiyorsa unutur tabi.

bağım yok sadece tahmin ediyorum ama bu işlerin atıksu analizleriyle ilgisi yok bence dostum @want ya

atıksu değerleriyle bağlantısını ben de çözemedim @want2die. biri matematiksel ve sıkıcı bir şey, diğeri hayatın içinde.

ben kesin unuturdum
hayat ama senin için hayat, psikolog için boktan bir hikayeden ibaret.
Bence bir süre sonra unutur.

Ilginc ve agir vakalari unutmuyorlar. Ancak tipik belirli kaliplar var, sorun olarak. Bu kaliplarda insanlari degerlendirdikten sonra cok hatirladiklarini sanmiyorum.

Akılda kalan kişiler değil vakalar olur genelde. Kişinin yaşı, cinsiyeti, sosyoekonomik düzeyi ve sorunu. Çok sıradan ergenlik vs. problemleriyse akılda kalmaz. Ama onun ilgisini çeken ya da sektörde ilgi çeken farkli vakalar akılda daha cok kalıcıdır.

Psikolojik danışmanım. Uzun vadeli rutin görüşmelerde gündelik problemler de olsa görüşme içeriklerini ve danışan isimlerini unutmuyorum. Kısa vadeli (2-3 seans) görüşmelerde ise isimleri unutsam bile içeriği hatırlıyorum.

bir de şu var ki; not alıyorlardır genel hatlarıyla.

benimki arada bi unutuyordu özet geçiyordum. :D

ilaç bilmiyorum ancak, ekmek içi veya çubuk kraker veya nane limon iyi geliyor.

Metpamid olabilir.

Emedur.

Edit: rennie bulantıya değil yanmaya iyi geliyor diyebiliyorum.

Emedur

emedur

ilaç değil de ot söyleyecem. karabaş otu kaynatıp içince acayip iyi geliyor.

emedur +1

Metpamid kanser hastalarına veriliyor, yaşadığım en ağır mide bulantısında kullanmıştım ve işe yaramadı. Sonrasında Emedur'u kullandım ve geçirdi. Eğer ilaç bulma imkanın yoksa da leblebi de inanılmaz işe yarıyor, 1 avuç falan ye. Leblebi geçirmezse Emedur al.

metpamid tablet

Ben iki yılda bir 6-8 ay falan bırakırım. İşe girince mecbur kullancam gibi. 1 tane arkadaşım var eskiden o da yoktu onunla da ayda bir görüşürüz yazın daha sık görüşürüz. Telefon rehberinde 3-4 kişi var. Asosyal adam işi.

Düşüncesi bile çılgın rahatlık veriyor insana ama ihtiyaç abi yapamazsın başına bir ii gelir bir şey olur ulaşman gerek insanlara. Sadece arama yapan bir telefon ile hayat geçer mi mesela bu biraz daha uygun. Bir cihazı bir kere hayatına entegre edince geri çıkarması çok zor oluyor

senin için demiyorum pinkpeony genel konuşuyorum, bu hipster saçmalıklarından tiksiniyorum ben açıkçası. ulan telefon bu, hangi amaca hizmet ettiği belli. onun için kullanırsın bu cihazı. onun haricinde kullanmazsın. daha elektronik, basit bir cihazı kontrol etmekten aciz olan insanlar "telefonsuz yaşıycam yea" diyor. teknolojiye, modernliğe bu kadar düşmansanız gidin ormanda yaşayın kardeşim telefon yok internet yok fatura yok mis. yemez di mi? internet & telefon bağımlısı ergenler vır vır konuşuyor yok telefon şöyle yok internet böyle aman modern yaşam çok kötü... yav he he.

Dusuncesi bile korkunc.ben yapamazdim.

1. IMDB oy veren üyelerin yaşları zamanla artıyor. animasyona yüksek oy vermek içlerinden gelmiyor veya zaten çok iyi şeyler izledikleri için artık daha iyisini bekliyorlar.

2. artık iyi animeler sık gelmiyor belki de? zootopia 8.2, inside out 8.3, ve finding dory 7.8 almış bunlar da kötü puanlar değil.

Animasyonlar ilk çıktıklarında konuları çok özgündü.

Shrek, Buz Devri, Tavuklar Firarda, Kayıp Balık Nemo, İnanılmaz Aile... gibi filmler içerik olarak çok başarılıydı. Belli bir süre sonra bunların tuttuğunu gören yapımcılar konuları çok dikkate almadan görüntüleri abartılmış, yapmacık yapımlar ortaya koydular. İnsanlar bu durumla karşılaşınca bu filmlerden direkt soğudu. Bunun dışında hayatımıza HD denilen şeyin girmesi animasyon filmlere olan ilgiyi azalttı. İnsanlar evlerinde capcanlı görüntüler görmeye başlayınca gerçeği daha iyi yansıtan yapımlara yöneldiler. Gelişen görüntü teknolojisi sayesinde yumuşak hatlar barındıran animasyon görüntüleri dikkat çekmemeye başladı.

çoğaldılar ve orjinallikten para kazanma endüstrisine daha çok dönüştüler.

ilk çıkan orjinaller insanlara çok ilgi çekici geliyordu şimdikiler zorlama gibi geliyor.(öyle olmasalar bile)

bütün 1.80'lerin omuz yüksekliği, bacak boyu aynı değil. teorik olarak boynunun başladığı yerden sonra 20 cm varsa dediğin doğru, ama matematiği de yok pek bence.

165 cm civarıymış. burada dursun, belki benim gibi arayan olur.

boyum 1.63
boyundan bağlamalı uzun bir elbisem var, boyun askısının başladığı yerden ölçtüm 1.40 tam boy -e çünkü göğüs... boyun değil koltukaltından ölçülce aynı elbise 115 cm
kafa+ boyun+ topuk toplam 30 cm civarında yapar ama kadın bedeni hani kıvrımlarımız var topluyor elbiseyi :)
ayrıca etek boyu da boydan olan elbiselerde topuğun üstünde kalmaz genelde topuğu da örter.

Elbisenin kesimini modelini vs gectim, kilo alinca bile normalde uzun gelen etek/elbiseler bile kısalıyor. Bu sekilde kesin bir sonuca varmanız sağlıklı olmaz.

depresyon? şeker?

tiroit

Hamileysen olabilir

Dinlenmiyorsun, kaliteli uyumuyorsun çünkü hava sıcak.

uyku apnesi.

kesin depresyon.

demir eksikliği

eskilerin bir lafı vardır, uyku mayalanırmış, uyudukça daha çok uyuyası gelirmiş insanın. mayalanan hamuru düşün nasıl her geçen saniye kocaman olup şişer, aynı hesap.

gördüğün gibi son derece bilimsel yaklaştım konuya :D

şaka bir yana günde 5-6 saat uyuduğum zamanlarda kendimi çok dinç hissederim ben (ki genelde öyle yapıyorum zaten) ama bazen kendimi kaptırıp saatlerce uyurum (bilhassa tatil dönemlerinde) işte o zaman malak gibi olurum. uyudukça uyuyasım gelir, uyku uykuyu çeker.

bence seni ayık kalmaya teşvik edecek bir güç lazım bu hayatta. artık sevgili mi olur, hobi mi olur yoksa başka bir şey mi orası sana kalmış.

şeker, nikris, gut

D vitamini, Demir, B12 eksikliği, kesin baktır.

kimse dememiş ama bence sadece tembelsin. sanırım feminen nickten ötürü.

hiç meme ya da popo yok, ne biçim bir kadın vücudu.

genetik de olabilir. az biraz kilolu olaydı keşke (kocasini düşündüğümden keh keh)

Nesi varmış vücudunun? Gayet şahane ve fit bana göre.

ben bir kusur göremedim? kolları biraz açık duruyor azıcık şişmiş gibi ama onun dışında fıstık gibi prenses. kıskanmayın. :)

omuz ve kollar çok gelişmiş.

çok kötü. ne meme var, ne göd.

yahu skinny olayının nesi beğeniliyor, anlayan beri gelsin.

"squat yapan prenses"

olabilir mi böyle bir şey?

biraz zayıf ama kötü değil vücudu. kolları da çok gelişmiş değil bence. omuzları geniş, o da güzel duruyor zaten.

Bu kadını neden begeniyorlar hiç anlamiyorum. Yuzunde zaten ekstra bir güzellik yok, fiziğine dikkat etmemiştim, fiziği de hoş değilmiş.

Hatta umarım taslanmam ama bence cirkin. ( Çoğu kadını beğenen bir kadınin beyanı)

kate'i kete okuyan biri olarak beğeniyorum. spor konusunu bilemiyciim

Son zamanlarda bulabileceğin en kötü fotoğraflarını getirmişsin. Eskiden faciaymış ama şu an gayet zarif.

Kızlar güzeldi, bundan sebeple bence vardır.

Kızlar guzelse sesini kapatip bir bolum izleyebilirim.

Medcezir izleyen erkek varsa bunu da izleyen/ izlemiş erkek vardır bence :)

var, abim.

ben izlemiştim 3 ya da 4 sezon. medcezir izlemedim bu arada. :) izlemem de. medcezir'in atası olan dizi the o.c. gözümde efsane bir iş olduğundan ona saygısızlık yapamam asla.

Ben

Çaktırma :)

evet dostum izlemiş erkek kesin vardır.

1- canı çekiyordur öyle şeyler.
2- kızın birine yürüyordur, ortak nokta ayağına falan. belki de beraber izliyorlardır.
3- denk gelmiştir.(ben) (düzenli değil tabi, konuyu bilecek kadar)

bi kızla muhabbetini yapabilmek için 2-3 sezon takip etmiştim :D

vardır ana vurduruyodur

öyle diyorlar hep.

şekeri düşen bir insan mantıklı düşünme yetisini kaybediyor. daha ilerisi koma zaten. annem diyabet hastası onun tabiriyle "o an seni mi görücek gözüm" diyor. çoğu zaman sinir yaptıklarının da farkında değiller yani. bilinçsizce oluyor.

bence şekerimiz neyimiz düştüğünden mantıklı düşünemiyoruz, hayvani dürtülerle hareket ediyoruz.

tecrübeme dayanarak çok ilgisi var.

İlgisi var. Benim hipoglisemim var, bazen saçma sapan yerlerde kan şekerim düşüyor 'açken sen, sen değilsin reklamı senin için yapılmış' diyor etrafimdakiler. Gerçekten o an elim ayağım titriyor ve dünyanın en sevimli şeyi bile gözüme çok sinir bozucu geliyor. İsteyerek yapmıyorsun tabii, erkek arkadaşımla her tartışmam aç olduğum zamana denk gelir mesela. Yemek yiyince süt dökmüş kedi oluyorum hemen.

Bir yerde rastlamadım zararlı olduğuna dair (sade maden suyu için bu rastlamama).

Bana zarar veriyor çünkü soda mideyi daha çok şişiriyor. Gerçi bana hiçbir gazlı içecek yaramıyor, senelerdir içmiyorum.

bu arada soda içmeyin derim. soda boş. onun yerine maden suyu için.

Su içmek ne kadar zararlıysa o kadar zararlı. Tabii soda değil de maden suyunu sorduğunu düşünerek söylüyorum.

türkiye'de soda bulunabiliyor mu ki? bi ara epey aradım ben ama hep maden suyu var. cevap veren arkadaşlara daha çok bu cevabım :)

midenin asidik phını alkalileştirdiği için sindirimi yavaşlatıyor olabilir. bu da besinlerin daha uzun süre midede kalmasına yol açar haliyle. iyi mi kötü mü bilemedim. ama dogru olan sindirim esnasında mide asiditesinin korunmasıdır diye düşünüyorum.

su an bir detoks smoothie kitabini bitirdim. ordaki bilgiye gore yemekten yarim once ve iki saat sonrasina kadar su icme diyor. sindirimsel sivilarin dengesini bozuyormus. mineral su detoksta zaten yasakli listesinde. neden bilemedim ama.

Sindirim süreni uzatır.

ürünleri stok durumu sebebiyle farklı günlerde gönderdikleri zaman kargo ücretini ayrı ayrı hesaplıyor sistem.

tamamen saçmalık. sepetteki ürünleri tek pakette gönderse yarı fiyatına gelir neredeyse. ama ben üç gün ayrı ayrı kargo karşıladığımı biliyorum bu salak sistem yüzünden.

kargo firmasında çalıştım. hepsiburada ile anlaşmaları vardı. şöyle söyleyeyim, sizden 18 tl kargo ücreti alıyorlar, ama kargo faturasındaki kargo bedeli 6 tl falan. yani kargoya 6 tl ödedikleri halde sizden kargo bedeli diye 18 tl alıyorlar.

2 gunde bir supurgeyle aliyorum.
Haftada 1 toz siliyorum. Ama ara ara gozume takilan olursa direkt siliyorum tabi.

Bir de cikardigimi yerine koydugum zamanlarda etraf da dagilmiyor, mutlu mesut yasiyorum.

valla ilk eve çıktığım dönem acayip zorlanmıştım. bi ev süpürmem vilada çekmem 3 saatimi alıyordu. (ev 1+1) uzun ve yorucu oluyordu. sonrasında pratikleşmeye başladım. hızlı hızlı hallolmaya başladı işler.

toz işini bilemeyeceğim.

@kuehles +1

Evde evcil hayvanlar olduğundan, tüye hafif bir alerjim olduğundan, bi de akıl hastası olduğumdan her gün temizlik yapıyorum. Her gün elektrikli süpürgeyle süpürüp toz alıyorum, antrenin mutfağın ve banyonun yerini siliyorum. Koltukları da süpürüyorum tüy olduğu için. Bazı günler evin tüy durumuna göre sabah-akşam süpürdüğüm de oluyor. İki-üç günde bir de tüm evin yerlerini siliyorum, balkonu yıkıyorum. Vileda kullanmıyorum, bildiğin eğile eğile eski türk filmlerinde temizlik yaparken bacaklarına bakılan temizlikçiler gibi. Haftada bir tuvaleti, duşu falan cifle siliyorum.

Cam silmiyorum ama, camlarım bok gibi.

"bir süre sonra daha fazla kirlenmiyor" mottosunu benimsiyorum.

Aynen pencerelerin sürekli açık olmasından ve bir de her yanımızın inşaat kaynamasından dolayı, temizlikten 2 gün sonra toz toprak oluyor yine ev. Öyle olunca da pek motivasyon kalmıyor tabi sürekli temizlemek için. Bir de ben rahatım; huylu, titiz bi insan da değilim. Evde 2 kedim var, tüyleri fazla dökülmüyor ama dökülse bile beni rahatsız etmiyor. Şu sıralar da aşırı yoğunluktan dolayı iyice hiçbir şey yapamaz durumdayım. Bir tek tuvalet, banyo ve mutfak düzenli temizlediklerim hijyen meselelerinden ötürü. Komple ev temizliğiyse baya aksıyor. Ama kafama estikçe süpürüyorum falan. Cam silmeyiyse anlamsız buluyorum. 2 sene falan olmuştur cam silmeyeli. Bu şekilde pasaklı bir yaşamla bağışıklık sistemimin güçlendiğine de inanıyorum ayrıca.

@acemi su 40 civarı elektrik 60.

yerlerde saçlar ya da kırıntılar görmediğim sürece temizlik yapmıyorum.
toza alerjim yok. ne kadar temizlersen temizle gene varlar zaten.

arada bi gaza gelip süpürüyorum. sonra da siliyorum. ama o bile derinlemesine sayılmaz.

Haftada 1 derin temizlik, mutfak her gun banyo 2 günde bir, 2 günde 1 de supurge+vileda+ toz alma islerini yapıyorum. Evde kedi olmasa bu kadar yapmam herhalde bir de trt belgeselde "obsessive compulsive cleaners" izleyip izleyip gaza geliyorum iyice temizlige sardiriyorum. Camlar en geç ayda 1 siliniyor zira camlar pis oldu mu cam acilinca olan toz içeri düşüyor. Bir de yaz kış yagmur kar demeden günde en az 1 saat ev havalandırma huyum var ki esim bi gün kapının önüne koyup havalandıracak beni, onu bekliyorum zira kışın gelen dogalgaz faturasini ne sen sor ne ben söyleyeyim ama yine de nefes kokulu evde durmaktan cazip geliyor.
İşsizlik kötü bişey.

Ben nefret ediyordum. Sonra podcast dinlemeye başladım. Eve gelince podcast bitmediyse girişiyorum. Eller boş, sıkılmıyorum. Daha ne olsun? Tekrar tozlansa da silsem haline geldim.

Annemin yıllardır alıştıramadığını podcast başardı. Kadın şaşkın.

Bugün işten gece yarısı geldim. Bu saate kadar akvaryumun suyunu değiştirdim, toz aldım, süpürge yaptım, bulaşıkları yıkadım. Yapacak bir şey kalmadı diye yattım şimdi. Eskiden başkası dese siktir lan derdim.

Podcaste sar kısacası.

Bizde balkonlar her gün siliniyor. Onun dışında haftada bir halıları silkeleyip evi süpürüp siliyoruz. Toz alıyoruz ve esyaların tozunu almak dışında kapı pencere önünü de silmek gerekiyor. Ben cumartesileri bu bahsettiğim büyük temizliği yapıyorum. Balkon ve merdiven (bkz: müstakil ev) silme, biraz da bahçeyi düzenleme derken 5 saatim gidiyor.

Onun dışında aldığımızı hemen yerine koyuyoruz, bulaşık vs.yi bekletmeden yıkıyoruz bir de kirlenen yeri anında siliyoruz ki işler birikmesin.

Vakit alıyor ama yaşadığın yerin temiz-düzenli olması şart.

yerler silinecek. klozete çamaşır suyu döküp fırçayla temizle.
küvet için temizlik maddesi var onunla sileceksin. lavabo için de cif döküp sileceksin. bunların hepsini büyük marketlerde bulursun.

çamaşır suyunu tepeden klozete dök ya da fısfısla. snra fırçayla fırçala. üstüne de sifonu çektin mi mis gibi olur

duvarları da silmen lazım banyoda

- gideri kontrol et, tıkanmış mı tıkanmamış mı. ona göre su dök, fırçala bilemedim.

- yani aslında bir şey olmaz ama bu kalın eldivenlerden giy rahatsız oluyorsan. çamaşır suyunu döküp fırçalıyorsun sağını solunu işte. sonra su döke döke duruluyorsun.

- küvetin içide fırçalanıyor. yine çamaşır suyu fırça durulama olayıyla girişiyorsun.

- fırçalar marketlerde satılır. farklı farklı fırça kullanmanı tavsiye ederim.

ben böyle yapıyorum yani. bilmiyorum doğru mu yanlış mı.

banyo temizliği için özel temizlik mendilleri satılıyor, dezenfektan içeren.

çamaşır suyu ile rutin temizlik yapıldıktan sonra plastik eldivenleri giyerek bu mendilleri kullanıp en ince detaylara kadar siliyorum. mendil yüzey aktif bileşenler içeriyor ve marketlerde satılıyor.

sonra eldiveni de çöpe atıyorum, mendiller de çöpe zaten. ben bu yöntem ile temizliyorum.

images1.sanalmarket.com.tr

edit: yer temizliğini normal silip arkasından da kurulayarak yapıyorum. Onun için de özel bir mendil aldım :D

bunlar da tek kullanımlık

images.hepsiburada.net

bu ikinci linktekiler cidden mükemmel toz filan varsa anında alıyor, 3M'in de var ve mikrofiber yapıda. 3 tl bir şeydi o da.

ben yerleri silmiyorum. yıkıyorum suyla, gider var nasılsa oradan gidiyor su kendiliğinden. sonra hızlıca kuruyor zaten, ekstra bir şey yapmıyorum yerlere.

klozete dokunamıyorsan eldiven tak ama bulaşık eldiveni değil laboratuar eldiveni. daha kolay yaparsın temizlik işini. klozete çok dokunman da şart değil zaten, süngerle (ve tabi çamaşır suyuyla) oturak kısmını ve altını ovala sonra da durula. klozetin içi için klozet fırçası kullanacaksın zaten oraya da dokunmana gerek yok.

küvetin içi de fırçalanıyor tabi, normal bulaşık fırçası gibi bir fırça işini görür orada da. yine çamaşır suyu ve cifle ovuyorum ben.

sonra ne var ne yoksa durulayacaksın. yerleri de akan deterjanlı su gidene kadar yıkayacaksın.

bu kadar.

@neferkitty abooo

Klozet içi için: azıcık cif ve çamaşır suyu dök, klozet fırçaları var onlardan alıcaksın, onunla iyice fırçala.
Dışı için: bulaşık sungerleri var onlardan al azıcık cif azıcık çamaşır suyu dök iyice sil dışını, eline eldiven giy.
Kuvet ya da duşakabin için: yine bulaşık süngerlerinden al (klozeti temizlediğinle aynı olmasın lütfen :D) kuvete cif dök ve bulaşık sungeriyle temizle duvarları ve musluğu da aynı şekilde.
Lavabo için: bulaşık süngeri+cif combosunu kullan.
Yerler için: azıcık su dök ve çekçekle temizle. (Bu işlemle kabasını aldın.
Aynısını yine yap su+çekçek ama bu sefer yer beziyle kurula.
En sonda banyoya minderlerden koy ki ıslanmasın.
İşte bu kadar...

Banyo temizligi icin kullanılan bezleri süngerleri evin diger bezlerinden bi ayırman lazım öncelikle.
Varsa banyoya serdigin seyleri önce bi silkele/süpür, at banyonun dışına. Banyoyu komple elektrik supurgesiyle bi çektir ki sonra ıslaklıkla yapışan kıl/saç vs. yapışıp kalmasın.

Klozete camasir suyunu dök, kapagi kapat bekleyedursun.

Duvarları yıkayacaksan bu aşamada araba fırçası benzeri bi fırçayla yıkayıp durulayabilirsin veya camasir sulu bezle silebilirsin. Bu aşamada yap ki daha aynayı filan sileceksin, sıçrarsa sildiklerin lekelenmesin.

Banyo lavabosunu cifle ov, iyice durula. Diş fırçalık, sabunluk vs onları da mümkünse. Banyo dolapları ayna vs camsille. Bataryayı ciflemek cok iyi bir fikir degil zira soyulabiliyor, benim gibi hafiften de obsesyon sahibiysen o bataryanin rengi bakıra dönebiliyor uyarmadi deme. Kalorifer petegi varsa onun da tozunu al.

Küvet/duş teknesi yine cifle. Sünger de kullanabilirsin ama fırça daha pratik. Duşakabindeki kirec lekelerini mr muscle kir ve kirec çözücü dısında birseyle cikarmak zor oluyor yalnız sildikten sonra durulamayı unutma.

Geldik klozete. Ayri bir sünger gerektigini zaten biliyorsun. Klozetin icini klozet fırçasıyla, klozetin kendisini kapagini vs süngerle cifle iyice ovala. Bırak biraz da öyle beklesin. (Cifin çamaşır suyu katkılı olan çoggüsel bişey)

Son aşama yerler. Bas yere cifi. Duvarları fırcaladigin fircayla bu sefer yerleri iyice ovala. Al eline duş başlığını, bir güzel önce klozeti sonra da yerleri yıka.
Son aşama, klozeti ve yerleri kurula. Yerleri çekpasla gidere dogru ittirebilirsin. En son da gideri bi temizle saç maç kalmasın.

kimse iç kısmına ellemiyor zaten. tuvalet fırçasıyla çamaşır suyu döküp foşurdatıyosun.

toilet duck ya da domestos gibi yamuk boyunlu şişedeki şeylerle klozetin içindeki o görünmeyen anlamsız boşluğa ateş ediyosun. ilk sifona kadar kalıyor.

bizim tuvalet ıslak zemin yani zeminde gider var bu yüzden önce süngerle köpürtüp maşrapayı alıp su boca ettiğim de oluyor.


tabi bunlar 3 ayda bi filan :P

küvetimiz hiç olmadı.

kolzete akşamdan çamaşır suyunu döküyorum. sabah baştan fırçalıyorum. küvete de aynısını yapıyordum.

aldık. 3 5 kere geldi hatta iki hafta arayla.

Güvenilir miydi? İyi iş yaptı mı? Bir sıkıntı yaşadınız mı?

Ben de birkaç hafta önce sordum bu soruyu; cevap verenlerin çoğu memnun değildi. Vazgeçtim o yüzden. Tanıdık bir abla buldum, ona yaptırdım.

boyle bisi yazdim zamaninda, burayi kullaniyoruz biz aylardir eksisozluk.com

eczanesi olmayan bir yerdeki doktor onerisi: sırta vicks sürüp kağıt havlu ile kapatıp yatmak

sinecod öksürük şurubu. kesin çözüm

Kesin cozum.

eksisozluk.com

Bal+karabiber

Bir bardak sicak sute bir cay kasigi karabiber. Mucize.

ikisi de ama, huylar bile genetik oldugundan kalitim daha agir basiyor.

ben de kalıtımın kabaca %70-75 olduğunu düşünüyorum.

ben kalıtımın etkisinin olduğuna inanmıyorum şahsen.

kalıtım olamaz ya, kardeşimle alakamız yok. yani üvey değilse(m) olamaz diyorum.

hayat tecrübesi şekillendirir.

Genetik etkiler kisiligimiz uzerinde olabildigince az etkili. Cevap elbette deneyimlerimiz. Imza: Genetikci

psikoloğum bazı özelliklerimin babamdan geldiğini düşünüyor.

(bkz: nature vs nurture) deniliyor buna, ilgililer okusun.

Kalıtım.
Ne yaparsan yap sonuçta hamur belli.

ben senin tersine hayat tecrübesinin %70-75 olduğunu düşünüyorum.

Mizaç, karakter ve kişilik arasındaki farklılık burada ortaya çıkıyor. Mizaç kalıtımsaldır, karakter sosyaldir, kişilik ise ikisini de içinde barındırır. Yani hem kalıtım hem hayat tecrübesi şekillendirir. Hangisinin ağır bastığına dair bir çalışma okumadığımdan ne desem uydurmuş olurum. Bilmiyorum deme opsiyonumuz yok sanırım? :)

kalıtım çok azdır, hayat tecrübesi her şeydir.

ikiside ama kalıtımında öğrenme sekmesi açık değilse hayat tecrübesi pek işe yaramaz

Şans kavramnına metafiziksel bir kavram olarak bakarsak inanmıyorum.

Ama bazen bende ağız alışkanlığı ile ya da muhabbet olsun diye "ne kadar şanssızım", "bol şanslar" gibi ifadeleri kullanıyorum.

Ben inaniyorum. Sans mi adi baska sey mi bilemem ama bazi insanlarin bir sekilde hayatlari yolunda gidiyor, bir yerlerden bir seyler elde ediyorlar, dort ayak ustune dusuyorlar.

inanmiyorum. qazaqwsx arti 1.

şanstan kastın bazılarına kıyak geçip bazılarına kötü davranan doğaüstü bir güç ya da olguysa öyle bir şey yok.

eğer şanstan kastın, evrenin rastgeleliği içerisinde sana denk gelen olayların, senin mutluluğuna yönelik çabalarına yardımcı olacak ya da zorluk çıkaracak şekilde denk gelmesi ise böyle bir şey var tabii ki. dediğim gibi evrendeki olaylar rastlantısal olduğu için bazı kişilere olumlu olaylar ve şartlar daha sık denk gelirken bazılarına olumsuzlar daha çok denk gelir. dolayısıyla bazı insanlar tesadüfen daha şanslıdırlar. şansını arttırmak için matematiksel olarak konuşursak daha fazla kez şansını denemelisin. 100 tane sayısal loto bileti alan kişinin kazanma olasılığı 1 bilet alandan daha yüksektir.

uç durum örnek vereyim. çok çalışkan bir çocuktun. bomba patladı. artık çalışmanın bir önemi yok.

şans elbette var ve çok önemli. optimal şartlardan ne kadar uzaktaysan ve bunlar kontrolün altında değilse, yanındakinin o kadar avantajı var. hayat ortalamanın sıralamaya sokmak için alındığı kümülatif bir sınav, katalog değil; her enerji seviyesine gelecek elektron sayısı belli yani "ne kadar çok aday varsa sistem o kadarını kaldırır" diye bir şey yok çünkü aksi şekilde tasarlanmış. çünkü özünde kapitalist bir sistemdeyiz.

american dream ne sattı onca okumuş doğu blokluya? gel, gel, burada hayat var, ferrari var. bir de sanki ferrari çok lazım. gittiler ne oldu? kendilerinden daha az vasıflı ama vatandaşlığı yüzünden avantajlı olan bir amerikalı'nın süpermarketine kasiyer falan oldular. istihdam azalsa bir abd vatandaşının yapacağı belli çünkü. dışarıdaki sömürüye sessiz kalmalarının yolu içeride rahat tutulmalarından geçiyor. bugün seslerinin daha da yükselmesi de o rahat bozulunca eskiden umursamadıkları bilgileri artık umursamalarından. (abd yerine onun şartlarındaki x ülke de olabilir, insan doğasından bahsediyorum)

şans yoktur, kişinin başına gelen her şey kendisi kaynaklıdır, isteyen refaha kavuşur, anlayışı bir hikaye. neden? sen zengin olursan, ben zengin olursam "zenginlik" diye birşey kalır mı ortada? yani birilerinin kaynaklara erişiminin illa ki daha az olması gerekiyor. ve bu konuda ortalamaya bakıyoruz. yani kalkıp birinin "bak bu çocuk çok yoksulmuş, çıkmış başarmış" demesi, matematiksel olarak, gerizekalıca.

peki zenginlik şans durumunda neden önemli, denirse soranı samimi bulamam. onlarca paragraf döşenecek bir soru. ya da bertrand russel, aylaklığa övgü'ye bak derim; söylemek isteyeceğim şeylerin çoğu orada var.

edit: şansı kişinin kontrol edemediği faktör olarak görüyorum(mesela: suriye'de savaş olması bir rastlantı/tesadüf değil ama senin orada olman senin orada olmayan bir başkasına göre bahtsızlığın), yani rastlantısallık olarak almıyorum. hiçbir şey nedensellikten bağışık değil.

@why

öyle insanların başarıları ya da genel olarak işlerinin yolunda gitmesi genellikle o insanın kişiliğinin bir özelliği ile açıklanabilir. atıyorum çok güler yüzlüdür, sosyaldir, neşelidir kısaca şeytan tüyü dediğimiz şey vardır adam da ve böyle insanların sırtı yere gelmez genelde, illa biri, bir şey çıkar kurtarır o adamı.

he hepsi de böyle açıklanmaz tabi ama yine doğa üstü bir şeye başvurmamıza gerek yok. mesela hayatın boyunca 1000 kişiyi yakından tanıma fırsatına erişiyorsan, bunlardan birkaçının hiçbir ekstra özelliğe ihtiyaç kalmadan istatistiksel olarak "şanslı" ve birkaçının da "şanssız" olması gayet normal.

daha dünyada gözünü açar açmaz, sahip olduğun ailede şans faktörü devreye giriyor. öyle de devam ediyor ömrün boyunca.

"şans diye bir şey yok, sen de uğraşırsan o şanslıların sahip olduklarına sahip olursun" tamamen safsata, ben o kadar uğraşmak zorundaysam eğer, şans diye bir şey var demektir zaten işte.

inanmıyorum. ama var. :) paradoks bir cevap oldu biliyorum. bu yüzden gerçek zaten. daha doğrusu şöyle. hayatı, hatta komple evreni tek bir hareketmiş gibi, tek bir okyanus gibi düşünüyorum. herşey birbiri ile bağlı ve iç içe. bize ego'muz "ayrıkmış" illüzyonu yaratıyor. haliyle kendimizi dışarda sanıyoruz. bu bakış açısını aşınca o nehrin akışını farkediyorsunuz. kendinizi nehrin akışına bırakıyorsunuz ve herşey bir şekilde gelişiyor. bu da şans oluyor aslında. farkındalığın kendisi bizzat şans yani. o nehirde çırpınırsan su yutuyorsun, sağa sola çarpıyorsun yani kendini şanssız sayıyorsun. yoksa hayatın tek anlamı var zaten; "ölümle sonuçlanmak."

şansa inanıyorum ama kaynağı hakkında hiçbir fikrim yok.

Şanssızlığa inanıyorum.

Şans oyunu diye bir gerçek var.

Sansa degil, olasiliga ve olasiliksizliga inaniyorum. Seffaf cama baktigimizda camın arkasini gorebilmemize neden olan sey bile olasiliksizlik. Fotonların oladiliksizligi. Cama dogru giden fotonlar sansli falan degil. Adina sans diyebiliriz ama olasiliksizlik bazi fotonlari kayirmiyor. Hicbiri babasinin oglu degil camin icinden gecebilen o "sansli" fotonlar.

genelde daha az kullandığın el tarafına takılır ki devamlı oraya buraya çarpma diye. o yüzden solaklar sağa takar diğerleri sola takar deniliyor.

ben de saat taktığım zamanlarda bi sağa, bi sola takarım ama sağ elini kullananlar için yazı yazmak gibi eylemlerde tam bir işkenceye dönüyor saati sağ bileğe takmak; kullanılmayan elin bileğine saat takma kuralı da oradan gelmiştir muhtemelen, rahatlık sebepli yani.

Ben sağlağım ama kendimi bildim bileli hep sağa takarım.

saatin kurma kolunun yönü açısından bi sıkıntı olabilir.yani sağlak saatinde kurma kolu dirsek tarafında değil, el tarafında olur ki rahat kurabilsin saati.gerçi pil icat oldu, mertlik bozuldu.pek bi önemi yok bencede.ama dikkatli bakan birisi için farklı renkli çorap giymişsin etkisi de yapabilir sankim...

sağ el sürekli kullanıldığından sol bileğe

sağa takarım ben de. sağ elimi kullanıyorum ama sıkıntı olmuyor, alışkanlık.

sol tabiki sağa kırolar takar.

öyle bir kural yok. canın nasıl istiyorsa öyle tak. yarı cahil mıknatısı gibi duyuru mübarek. mesela örnek verecek olursak panerai, saatini sağ kola takmak isteyen kullanıcılarını düşünüp kurma kolu ters gelecek şekilde saat üretiyor...

ben sola takıyorum

Hep sağa takarım

Ben solağım ama sağ bileğime takıyor olmamın sebebi solak olmam değil. Bambaşka bir sebebi var.

fotoğraf eklesen yorum yapardık. ama madem o kadar sevdin al gitsin niye almayasın?

aşık olduysan al. bu tip 'çılgın' renkli ayakkabılar üstte karmaşa yaratmadan her şeyle olabilir bence. düz beyaz tshirt, kot, turuncu ayakkabı. düz herhangi bi renk elbise, turuncu ayakkabı. gibi.

çok beğendiysen al tabi.

Al tabi. Ustune sade bi seyler giyersin. Begendiysen cekinme renginden falan :)

Ayakkabiyi gormeden al diyemiyorum. Al diyecegim turuncu ayakkabi var, alma diyecegim var. Bilemiyorum :(

turuncu araba aldım. al gitsin bi ayakkabı için bu kadar düşünme :)

birinde colour yaziyordur, digerinde color.
birinde realize yaziyordur, digerinde realise.
birinde centre yaziyordur, digerinde center
birinde licence yaziyordur, digerinde license.

baska da truck-lorry, lift-elevator, restroom-toilet ayrimi falan vardir.

kendime cevap: www.goodreads.com

soğanı kavur, domatesli olsun istiyorsan domatesini koy kavur,(sulandırabilir ama onu söyleyeyim) baharatlarını koy tuz acı biber kara biber olarak. sonra ıspanakları koy, biraz öldür. bu kadar.

peynir ya da taze lor ile karıştırın.

benim annem pişiriyor o yüzden bence klasik anne tarifinde pişmeli :))

ilk soğan sonra kıyma en son hafif ıspanak ölmeli sonra puff

soğanla biraz kavurursan lezzeti daha güzel olur yufkanın içinde çiğsi çiğsi kalmaz. biraz kaşar loru katarsan da daha daha güzel olur.

soğan kavrulur, üstüne ıspanaklar eklenip biraz öldürülür. tam pişmemeli zaten fırında pişecek. üzerine karabiber ve pul biber eklenir. biraz soğuyunca isteğe göre peynir eklenir.

Pişirmeyin bence. Zaten fırına giriyor o, sebzeyi öldürüyorsunuz.

Ispanak güzelce yıkanıp doğranır. Karabiber, kırmızıbiber ve tuz konularak ayrı bir yerde tutulur. Başka bir kap içerisinde de 4 yumurta, 1 su bardağı zeytinyağı, 2 su bardağı süt karıştırılıp hazırlanır. Yufkaları dizip önce sütlü karışımdan kaşıkla alıp üzerinde gezdirip hamuru ıslatıyor sonra ıspanaklı harcı koyuyoruz biz. Peynir olarak da lor peyniri güzel bir tercih. En son katın üstünü de bu sütlü karışımla ıslatıyoruz. Yumuşacık oluyor. Annemin efsane tarifidir bu. Ben de yaptım birçok defa, inanılmaz beğenildi. Tavsiye ederim.

soğan kavrulur, çok az kırmızı toz biber ve üzerine ıspanaklar, çok pişirilmez yemeklik gibi, üzerine beyaz peynir (isteğe bağlı). anne yapımı gibi istersen her kat yufkayı süt&sıvı yağ karışımıyla ıslatman, en üste de süt&sıvı yağ&yumurta üçlemesinden dökmen de lazım ek olarak. afiyet olsun, susam ya da çörek otunu unutma en üste ;)

@chitosan bu tarifi yaptım bugün, börek üzeri karışımdan dolayı omlet gibi oldu. o kadar yumurta fazla geliyor, not düşeyim.

herhalde duyuru tarihinin en ilginç duyurularından birisi bu olabilir. su nasıl mide bulandırabilir?

miden bulandığı için, su içince bu daha da tetikleniyor olabilir.

içtiğin su dandik olabilir

bazen olabiliyor. bir sürahiyi buz dolabına koy, iyice soğut. (buz ile yapma hasta olma)
soğuduktan sonra içine 5-6 yaprak taze nane ve 2 dilim limon at. 5 dakika bekle ve iç.

Sabah uyandığında iç karnın açken.

su içmeye alışkın olmadığınız içindir.

ben de uzun süre su içemedim, midemi bulandırıyordu. farklı sıvılara alışmaktan kaynaklanıyor. özellikle şekerli içecekler (kola, ice tea, meyveli soda, vs.) tüketmeye alıştıysanız, bunları azaltın.

çay, kahve gibi içecekleri de azaltın. canınız bu içeceklerden herhangi birini istediğinde sadece su için. bir süre sonra susadığınızı hissetmeye başlarsınız.

Bende açken mide bulantısı yapabiliyor. Hele kalkar kalkmaz biraz da fazlaca içersem fena...

Erkek arkadaşımın ablasında da var bu durum. O kadar zamandır tanıyorum, yaz sıcağında bile su içtiğini görmedim. Sürekli 'midem bulanıyor' diyor. Su yerine meyve suyu, ice tea filan içiyor; e doğal olarak da böbrek sorunu yaşıyor.

O'na da önermiştim; bir dönem yapıp sonra usenip bıraktı. Suyu saf icemiyorsaniz aromalı su içmeyi deneyebilirsiniz. İnternette bir sürü tarif var ama genelde salatalık, çilek, limon, tarçın vs kullanılıyor. Suyun içinde bunlar bir süre bekletilip, içiliyor. Çok çeşitleri var tabii, bakmak gerek.

Bende de var o, özellikle aç karnınayken oluyor. Bir bardağı birden yuvarlamamayı dene. Azar azar iç. O şekilde pek problem olmuyor bende.

suyun içine birkaç limon dilimi at. güzel oluyor öyle

kafa göz dalın bence.

Buna psikolojide ''yansıtma'' deniliyor. Kişi kendi yetersizliklerini başkasına yansıtıyor ve onda varmış gibi suçluyor. Ne yapılır bilmiyorum ama.

Yol ver

ipleri kopar. ugraşmaya değmez böyle insanlarla.

arkadaşa bence güle güle deme zamanı gelmiş

Çok dengesiz tanıdım ama bu biraz değişikmiş. Bence mümkün olmadıkça kendisiyle muhatap olmamaya çalışın. Aramayın, sormayın. O arayıp sorarsa geçiştirin vs. Arkadaşlığınızı yavaş yavaş bitirin.

çekilmez yol ver gitsin.

Gecimsizler diye bir kitap vardi yazarini hatirlamiyorum ama boyle mallarla ve buna benzer digerleriyle basetmenin yollarini anlatiyordu.

gönder gitsin. hayat böyle insanlara tahammül etmek için gerçekten çok kısa.

eğer arkadaşını seviyor ve bundan onu kurtarmak istiyorsan yüzüne yüzüne söylemeli biraz canını acıtmalısın zannımca...

Sıkı sıkı sarıl.

Aynı bu anlattığın gibi bir arkadaşım vardı. "Ya öyle demek istememiştir, boşver arkadaş kolay bulunmuyor vs." dedikçe tepeme çıktı. En sonunda facebook, messenger, telefon vs. heryerden silip engellemiştim hiçbir açıklama yapmadan. Böyle insanlara maruz kalmanın sonu iyi değil. Çıkarın gitsin hayatınızdan. Laf anlatmaya falan da çalışmayın, anlamaz büyük ihtimalle.

Acımayın :D

iş bank

iletisim.

iş bankası +1

iş bankası +1

Hasan Ali Yücel serisi iş bankası

yayınevinden çok çevirmen önemli. türkçe'deki rus klasiklerinin çoğu ingilizce'den çevrilmiştir ve tavşanın suyunun suyudur maalesef. rusça'dan çevirenlarn sayısı azdır görece. ergin altay veya nihal yalaza çevirisi tercih edilir. bu iki çevirmen rusça'dan çeviren ender çevirmenlerden.

İş Bankası

Sezar'ın kendi de aziz değil sonuçta.

Çok abartılan bir olay. Sezar kim amk? Kimler ölüyor bu dünyada her gün.

siyasette onur aranmaz.

ben öldürülüş şekline değil sebebine bakarım. bırakın bu romantik tavırları, sırtından vurduları.

roma senatosu çok kutsaldı. o senatoya silah sokmak yasak olduğu halde kamaları togalarının altlarına saklayıp senatoya sezar'ı çağırdılar.

üstelik 4 sene önceki iç savaş da sezar'a isyan eden sezar'a karşı savaşmış brutus ve cato'yu affeden sezar'dı. ilk değilse bile son darbeyi vurdular. ve 1 kişiye karşı 15 kişi bunu yaptılar.

kim demiş sezar'ın öldürülmesinde onur olduğunu? adiliktir bu.

lucky strike +111111

lucky strike+1

rome'da o sahneyi izlerken aglamıstım:/

rome dizisini izleyene kadar kendisinin öldürülüşü hakkında bir fikrim yoktu ancak diziyi izledikten sonra çok sinir oldum bunu yapanlara. gerçekten de adice.

beni asıl üzen pompei'nin öldürülüşü oldu gerçi. karısı ve çocuğu önünde kafasını kesmişler.

güvenilir gözüküyor.

www.trustpilot.com

şeytanla fazla haşır neşir olmuşsun.

çünkü öyle bir şey yok. uydurma olduğu için mantıksız.

he illa ki var diyorsanız da cevap:

insanlar bunu idrak edebilecek kapasitede değil. kuran'da falan da zaten "düşün, sorgula ama bir yere kadar sorgula, bu raddeye gelince dur" diyor. ölünce bilinecek yani cevabı.

şirktiret düşün, bir şey olmaz. bu gibi şeyler bin türlü soruyu peşinden getirir. mesela, aklına gelen şeyden çok daha basit bir mantık hatası var: senin yaptığın yapacağın tüm seçimleri önceden bildiği halde neden bunlardan sorumlu tutuyor?

ben bunu sorduğumda kimse bi cevap veremedi bana. eğer benim seçimlerimi bilmiyorsa eyvallah, bilmiyor demiyorlar, her şey belliyse beni bu dünyaya gönderip türlü saçmalık yaşatmasın direkt cennete veya cehenneme atsın işte <3

Bunları düşünmek şirk değil, zaten şirk demek Allah'a ortak koşmak demek. Bu videodan www.youtube.com başlayabilirsin. Caner TASLAMAN Emre DORMAN Erdem UYGAN Sinan CANAN'ı takip edebilirsin

Ooo putperestler toplanmış yine ne güzel!

Evet şirk koşmaktır bu, ALLAH (S.A.V)'a isyan etmektir. Böyle şeyler düşünmek hak yolundan çıkarır insanı. Kuran-ı Kerim'i okumanı tavsiye ediyorum, aradığın cevaplar onda.

dinde mantık aranmaz.

Cehenneme gidecek işler yapmak yada yapmamak tamamen senin iradende. Allah ezelden biliyor sadece ne yapıp yapmayacağını. Belki şunu bunu isteyeceğim durumu yok o sebeple. Zeten sen ne istersen onu yapıyorsun sonucuna da katlanacaksın. Allah sana irade veriyor kullan istediğin gibi diyor müdahale etmiyor sen onun sonucunu çekiyorsun. Hani şuraya da bir cennetlik yaratayım bu şerefsiz de cehennemlik olsun şeklinde yaratılmıyoruz. Çok güzel bir video vardı eve gideyim güncellerim cevabımı.

www.youtube.com

gözlerinin hastasıyım
şirk koşmanın ustasıyım.

sami dinler, birer insan ürünüdür.

sami dinlerin tanrısı da "kızan, öfkelenen, cezalandıran, ödüllendiren" antropomorfik (insan biçimli) bir yaratıcıdır.

biraz mürekkep yalamış, dünya ve insanlık tarihinden bi'haber olmayan herkes sami dinlerin birer insan ürünü olduğunu rahatlıkla görebilir.

şunu da şuraya ekleyelim:

eksisozluk.com

Gecen kiliseyi ziyaret ettim turist olarak. Bahcesinde sigara iciyorlardi Hristiyan olmasam da izmaritini yere atmalari saygisizlik olarak geldi bana, ancak ben bunu dusunurken beni beremle binanin icine almadilar. Gunahmis! Saygisizlikmis!

Sonra aklima geldi dinde ne mantik ariyorsam!

Biraz tarih okuyanların dinlerin insan ürünü olduğunu fark etmemesi imkansız. Bütün bu muhabbetler manasız kalıyor, çünkü adamlar oturmuş yazmış. Nereden etkilendikleri, neyi kaynak aldıkları bile besbelli, ortada.

Caner Taslaman demiş biri ya :D

Bu arkadaş geçen gün Zahide mi ne o programa çıkmış "Dedikodu yapmak günah mıdır?" bunu yorumluyor. İnanmayın böyle tiplerin söylediklerine.

Dinin kendisi de dini tartışmak da saçmalık. Çünkü cevap verilemeyecek bir soru sorarsanız "Allah'ın taktiri" cevabını alırsınız.

Dünyada bu kadar acı, savaş, açlık, felaket vs. varken tanrıdan bahsetmek cidden komik. "İlahi adalet" neden Suriye'nin masum çocuklarına kendini göstermiyor?

Allah'ın taktiri işte...

edit: i ve been mistreated +1

bunları düşünmek şirk ise (varsa) yaratan niye düşünme yetisi vermiş?

Bu Dünya'daki sınavlar neden var? Neden herkes dilediği mesleklere sahip olamıyor? Onca puanlama, yerleştirme vb. ne için? Tembel ve başarısız olacağı çok açık olan bir öğrencinin bu sebeple okuma hakkını elinden alabilir misin? Yaratılmayı istememek ne demek? Var olmayan bir şeyin, bir şeyi istemesi ya da istemememi mümkün değil ki. Zorunda değilsin, isyan edebilirsin ama sonuçlarına katlanırsın. Yoktun, var oldun. 2 ihtimal var;

1-Bir anlamı ve amacı var ve buna uygun yaşamalı
2-Hiçbir anlamı ve amacı yok, dilediğimiz gibi yaşayabiliriz

Hangisi daha mantıklı?

Hicbir anlami yok ve diledigim gibi yasamak istiyorum @harvey

Cocuklari zorla cok kotu bir okula alip. Onlari ac birakip, anne babalarini savasta oldurup, kimilerine tecavuz edilen, kimilerini ise asiri zengin yaptigin bir okulda okutup simdi hepiniz iyi bir insan olun deyince adaletli bir sinav isletmis olmazsin. Yiyecek icin insan oldurmek zorunda olanlar var. Tecavuz edilmemek icin insan oldurmek zorunda kalanlar var. Bunun yaninda senin benim gibi yasamlari cok daha kolay kisiler var. Bu nedenle okul ornegi cok basit kaliyor. Ama bu konularda hep boyle basit ornekler geliyor. Yok dolma kalemle Allah'in varligini aciklamaya calismak, yok dua okununca boyu uzayan ayse kadin fasulyesi yetistirmek... kendinizi gelistirin lan azicik

Wow, completely haram.

Allah, ahiret inancından bağımsız olarak bu dünyayı ve yaşamayı neden surekli olarak olumlama telasindayiz i ben de çok merak ediyorum. "Pardon" filminde bi replik vardı: Belki de adalet, o kadar da adaletli bi şey değildir, diye. Yani, belki de sırf milyonlarca spermin içinden en hizlisi olup doğduk, savas, yokluk görmedik, elimiz ayagimiz tutuyor diye minnettar olmak ve bu dünyayı sevmek zorunda degilizdir. Allah'in vadettigi cennette de gözümüz yoktur belki. Hayat bizim için hiç de güzel, parlak bi şey değildir.

Cubuk kraker tarikatı neymiş ya, baya güldüm :)

allah adem ve havva yi yaratti, sonrasinda olanlardan insanlar sorumludur.

3 Müslüman leşim var beni buraya getirtmeyin !!!
( öldürmedim lan atayız yaptım )

Biraz daha tarihi araştırsanız, eski insanların inandıkları şeylerin nasıl bugünkü inanç sistemlerini oluşturduğunu görürsünüz.
Yok christmas, yok 12 havari, yok kurban kesmek, oruç tutmak..
Hepsinin bir öncekinden gelen hikayesi var.. Sevilen bir filmin farklı yönetmenle tekrar çekilmesi gibi..
Neyse, ateşte taze pişmiş ateist durumuna düşmiyim..
"Hag pesah sameah" falan..

tanimadiginiz kisilere piskin piskin biraz tarih arastirsaniz, murekkep yalasaniz deist veya ateist olursunuz diyecek ozguveni nerden buluyorsunuz. bunlari yapip teist olan milyar insan var bunu bile goremeyip iddiali iddiali konusuyorsunuz.

cevap: allah diye bişe yok.

insanlar götlerinden uydurmuşlar uydurmuşlar bugüne kadar getirmişler.

of bu muhabbetler hiç bitmeyecek. dolma kalem örneğiymiş, my ass. herkes ne sik yiyosa yesin de ateistsin diye kendini aydınlanmış, bilge görme kibri nedir ya. evet ak paranoid şizonun teki mağarada uydurmuş bişeyler biz de o mit kökenli şeylere inanıyoruz çünkü biz salağız. ama sadece salağız. senin egondan iq'na biri düşse ölür, arada o kadar irtifa var. bu bol taşaklı muhabbetleri ölmeden önceki son nefesiniz de de tekrar edin ama duruşunuz olsun. vanity definitely my favorite sin. düşen uçak, siper, son nefes. bak bunlar da klişe. ulan bir tuvalet kağıdı rulosu alsam karşına geçsem bu kendi kendine oluştu desem bsg demiyen mi? insandan bahsediyoruz, evrenden bahsediyoruz. özgür irade, kader, yaratılış mucizesi bunları google'dan farklı kaynaklardan oku (soruyu soran arkadaşım) bir zahmet. anketimsi cevaplarla tatmin olabiliten yok. tabii ki sorgulayabilirsin kuran'ın ilk cümlesi ikra (oku)

Düşünmeye devam et, doğru yoldasın.

islamiyet için soruyorsan kalu belada söz verdi tüm insanlar "sen bizim rabbimizsin." diye. sanırım onla alakalıydı.

yani ben de uzman değilim, bildiğim kadar.

edit: www.fikih.info

caner taslaman +1 ben de severim, dinlerim arada.

bu müsloların efsanevi argümanları yıllardır şahit olmama rağmen hala şoke ediyor beni ya.

moruk bence de kuran'ı oku, bi mümin kardeşimiz öyle demiş bak. kuran'ı oku ama türkçesini oku. kuran'da ne yazdığını gör, anla. ondan sonra zaten böyle sorular sormayacaksın, mantık aramayacaksın çünkü mantıksız olduğunu göreceksin.

"din toplumların afyonudur" dememişsin kırdım puanını. "varoluş şu ana kadar açıklanamadı ama açıklanmayacak diye bir şey yok" allah'a inanmıyorum ama bir güç var deseydin bi de. çok eski klişe, olmadı. bizimla deyılsın. bunun bi tık ötesi allah varsa göstersin kendini. cevabı henüz bilmiyoruz dediğin yıl ms 2016. allah'ın varlığı ispat edilebilecek bir şey olsa zaten "inanmak" diye bir şey olmazdı.

Enerji, yoktan var edilemez; var olan enerji de yok edilemez.
termodinamik kanun I

entropi diye bir şey var; her sistem bozulma yönünde eğilim gösterir. kaostan, patlamadan ratsgele oluşmuş düzenli yapılar meydana gelmez. düzensizlik ya değişmez ya artar.
termodinamik kanun II bak kanun diyorum. this is science.

e yani insan beyninin sırları hala muamma. bir nöron ağı kompleksliğine bakan mecnun oluyor. bunun ardında bi mühendis var.

islam, en kötü takipçilere sahip en iyi dindir. inan, inanma bu konular özel mevzular. ben sadece şu kibir ve öfkeye gıcık oluyorum. müslümanların çoğu maalesef okumuyor ve çok cahil. cehaletin yanında çoğu dinin gerektirdiği yardımseverlik, cömertlik, adalet gibi vasıflardan da yoksun. ama insan kendinden sorumlu, diğerleri mal diye mallaşmak mallık olur. kavramlar onları yorumlayan üzerinden değerlendirilmez herkesin kendi aklı, fikri var.

batının yarattığı kapitalist tezgahlar isis, el kaide gibi terörist topluluklara dayanıp onların istediği gibi islamafobik olduysan ya da islam'ı akp ve takipçilerini baz alarak irdelemek nonsense.

bana göre varoluş, insan biyolojisi ve onun işleyişi her şey mucize ki insan mikro bir alem. bir gün biz istediğimiz için atmayan kalbimiz biz istesek de istemesek de duracak. o gün zaten "aydınlatılacağız" hepimiz. ışıklar içinde uyuyalım.

numara nasıl yapılıyor bilmiyorum ama numaralandırılarak verilmiş kaynaklarda numara sırasına göre yazılır kaynaklar.

başvurular > dipnot ekle.
dipnot eklenecek kısmı kendisi otomatik numaralandırıyor. alfabetik olmamalı zaten.

sanki fotoğrafçılarda bulabilirsin. hani lüks olanlarında. ama onlarda bulsan bile amazonda bulduklarından pahalıya gelir. amazondan getirt bence.

koleksiyon ürünleri satan dükkanlarda buna benzer dosyalar mevcut fakat fotoğraf boyutunda var mıydı hiç hatırlamıyorum. istanbul'da iseniz taksim tünelden karaköy'e inen yolun sol kısmında birkaç dükkan mevcut. yoksa bile en azından bildikleri muhtemel yerlerin yolunu gösterirler.