Ekşi Duyuru

apkmirror

www.apkmirror.com

airdroid uygulamasini yükleyip oradan web arayüzünden alabiliyorsun.

proteini bol olan kinoa var bi de mercimek benim bildiğim..

internette kinoalı salata tarifleri var.

veganturkiye.blogspot.com.tr

vegan beslenme tablosundan bakabilirsiniz.

bulgur super o konuda.

@pongiyen kinoa güzel bir kaynak fakat türkiyede pahalı. uzun vadede sıkıntılı bir durum bu.
@elxa o liste halihazırda önümde var, protein kısmı pek zengin değil o yüzden sordum.

Kinoayı geçin, bulgur size yeter.
+ peynirler, yoğurtlar, bilimum nohut ve fasulye, mercimek, kuruyemiş... Onlarca alternatif var. Tatmin edici bulmadığınız kısmı hangisi tam olarak?

Veganlığa doğru kayış yapmayacaksan yumurta peynir gibi hayvansal ürünler de idare eder seni. Eksik aminoasitli bitkisel proteinler bir işine yaramaz senin. Bir işine yaramadığı gibi hayvansal proteinin sentezini de bloke eder.

Vejetaryenlerde süt ürünleri ve yumurta serbest olmalı. Onlara yüklenirsin.

@386 dx süt ürünleri kullanmıyorum, yumurtayı da çok sevdiğim söylenemez. tatmin edici bulmadığım kısım, kendi açımdan en geniş aminoasit yelpazesini içeren besinin hangisi olduğu yani hangisini temel protein kaynağı olarak kullanacağıma karar veremedim.

@angelus aslında asıl amacım et ürünleri ile destekli bitkisel ağırlıklı beslenmek. belki vejeteryan kelimesi bunu karşılamıyordur, yanlış kullanmış olabilirim.

Sevmediğini söylemişsin ama en kaliteli protein kaynağı yumurta. Vücut %100'ünü sindirebiliyor. Sonrasında kırmızı et balık ve tavuk geliyor fakat kırmızı eti sürekli tüketmek vücutta toksik birikimi ve maddi külfeti yüzünden pek tercih edilmiyor. Deniz ürünleri de civa birikimi nedeniyle sürekli tüketim için çok uygun değil. Ağırlıklı olarak tavuk/hindi gibi et ürünleri tüketip belirli günlerde de kırmızı et ve balık koyabilirsin diyetine. Bunların altında da baklagiller ve tahıllar var ama genel insan sağlığı için tahılların tüketimini doğru bulmuyorum ben. Baklagiller de kontrollü olarak tüketilebilir bunların arasında, ki bunu da bitkisel protein de almak istiyorum dediğin için söylüyorum. Yoksa onu da tüketmek çok uygun değil.

@angelus aslında sevmediğim kısım yemesi, 6 yumurta beyazını 2 sarısıyla yemek bazen işkence gibi geliyor. bitkisele kayma sebebim de biraz bu yüzden. tavuktan da hindiden de baya sıkıldım. zamanım kısıtlı olduğu için öyle saatlerce uğraşıp güzel tarifler de ortaya çıkaramıyorum. kafamdaki düşünce, hindiye, tavuğa verdiğim parayı haftada 1-2 gün kırmızı ete verip geri kalan kısmı da bitkisel proteinle kapatmak.

süt ürünlerini seviyorum fakat vücudumu hormonal olarak etkiliyor, cilt kızarıklıkları, akne gibi dönüşlerle karşılığını alıyorum, bu yüzden protein tozu da kullanamıyorum. bcaa, glutamin ve kreatin ile destekliyorum beslenmemi.

yüksek proteine ihtiyacin olduguna emin misin? yeterince kaynak arastirmasi yaptin mi? yüksek protein agirlikli degil, yüksek karbonhidrat agirlikli beslenen bir sürü sporc, hatta body buildingci var.

bkz: rawtill4

Spor yapmıyorsan protein zaten yetiyor sıradan vegan hatta fruyeryan beslenmede.

Yeşil mercimekte 100 gramda 24 gram civarı var. Kırmızıda da yüksek. baklagillerde de 15 gram civarı. Leblebide de 20ye yakın.

Yeşil mercmeiği filan filizlendirip yiyince daha da yüksek etki yaptığı söyleniyor ama deneyemedim.

Ben bitkisel besleniyorum ve spor yapmaya çalışıyorum ve vücudumda kasların oluşumnda sıkıntı olmuyor.

Kenevir tohumu, kinoa gibi şeyler de var aktarlarda satılan. Onlar da fena değil.

Yulaf, buğday ruşeymi, falafel,kabak çekirdeği gibi çok şeyde yüksek var. Kinoanın yeri ayrı, tüm aminoasitleri jkapsıyor deniliyor. Öbür türlü bir kaç ürünü kombinlemek gerekiyor.

Sütün, hayvansal sütün ve ürünlerinin vücuda zararları konusunda araştırmalar da var. Sütün kanserle olan ilişkisi.

Soya sütünde filan da var. Soya kıyması ve soya faüslyesinde de yüklsek de ben uzak duruyorum. hem gdo hem pahalıdiye hem de endüstriyele fazla takılmamak için.

Facebookta vegan sayfalarda çok öneriler var. vegan bodybuilding sayfalarında da görebilirsin.

Ben 150 grama yakın alıyorum bitkilerden, doğal yolla. DOğal dediğim tozsuz, ambalaj paket ürün kullanmadan.

Bazı kaynaklarda bitkisel proteinin hepsinin sindirilip işlenemediği yazıyhor. 24 gram yani mermicemkte ama 20 gramı kullanılıyormuyş vücutta. Ben 24e göre hesap yapıyorum.

Bitkisel peynirler var tofu, tempe gibi. Onlrda da yüksek.

Genelde nohuttan yapılan humus var. Hazır da satılyıor. Onda da yüksek.

Şıurda da biraz bahsedildi: www.eksiduyuru.com

Bitkisel, vegan beslenmede hayvansallardan alınan hiçbir şey alınamıyor değil. Normal beslenilirse, daha hafif sağlıklı bir yaşam da sürülebiliyor ve kalp krizi riski gibi bir çok hastalık riskini azaltıyor.

ROM yükleme işleminiz başarıyla tamamlanmış. Telefonun pilini çıkarıp yeniden takın. Üst ses tuşu, güç tuşu ve menü tuşunu basılı tutarak kurtarma ekranında açın. Menüden önce Wipe Cache seçeneğini seçin, ardından Wipe Data seçeneğini seçin. Sonra Reboot seçeneğini seçin. Cihaz yeniden başlatılacak ve normal şekilde açılacaktır. Kolay gelsin..

malesef hiç tepki vermiyor, her şeyi denedim.

boş ekran bile gelmiyorsa teknik arıza var demektir. muhtemelen anakart sıkıntısı diyecekler.

Ayın sonu gelmiş zaten bas gitsin en yükseğini.

Oyun 58 gb 33 gb fake yasa rarlıdır.

@acukalı ekmek, 33 gb olanlar rarlı, açması 10 saat falan sürer galiba. sıkıntısız çalışması önemli benim için.

Oha lan danayı döverek öldürmüşler amk!

Cevap: yenir yenir bişey olmaz. Afiyet olsun.

sıkıntı olmaz, bozulmasa bile et bekledikçe rengi koyulaşır. kokmuyorsa devam.

www.youtube.com

Tekrar teşekkürler @mtkrt sayende gece rahat uyuyacağım :D

@demirkamil yandex dns var bende o şekilde giriyor, shazam ve soundhound 8-bit altyapısından dolayı sürekli farklı şarkıları buldu.

öncelikle, büyük sorun değil...
gündüz vakti, lensi gökyüzüne doğru tut. (manual fokusa alıp sonsuza netle)
daha sonra örneğin 22 diyaframa alıp gökyüzünün fotoğrafını çek, daha sonra fotoğrafı incele. fotoğrafa yansıyıp yansımadığını böyle anlarsın.
bu arada muhtemelen aynadaki tozlar da çıkacak fotoğrafa. onlar pek sorun değil.

"pırpırlanmanın" ne olduğunu anlamadım hocam. :)
1.8 diyafram olduğu için daha fazla ışık alıyor, eğer alışık olmadığın bir şeyse ondan pırpırlanıyor gibi gelmiş olabilir.

Cevap icin tesekkurler. sahistan almis olsam hic umursamazdim fakat dukkandan aldigim icin acaba ayipli mal mi sattilar diye icime bir suphe dustu. O zaman iade etmiyorum zaten fotografa da gozle gorulur bir etksi olmuyor. Tam ortada degiller cunku.

O pirpirlanma dedigim olay yogun isigin ekranda dalgalanmasi gibi bir sey muhtemelen dediginiz gibi 1.8 olmasindan dolayi cunku sadece fazla isikta oluyor.

aldigim ikinci lens oldugu icin sadece kit lensle karsilastirabildim bu yuzden bana bir sorun gibi gelmis olabilir.

alırken incelemeniz gerekiyor hocam iyice. yoksa şahıs da olsa dükkan da olsa, eğer alırken iyice bakıp bir kusur görseydiniz zaten almazdınız. kargoyla falan mı geldi ki?

lenste kıl tüy vs çok sorun olmuyor.
felaket tellalığı yapmayayım ama lensin içindeyse kıl-tüy, lens belki açılmıştır. vidalarını filan kontrol edin, eğer ezik-çizik varsa vidalarda o esnada kıl düşmüş olabilir.

gerçi hiç açılmamış lensimde de toz olmuştu benim.

çok büyük sorunlar değil gene de,
kafayı takmadan güle güle kullanın hocam 50mm'nizi. güzel lens. :)

Bir arkadas vasitasiyla aldim, makineyi de verdim, anlattim fokus moturuna bak, fotograf cek, etrafini kontrol et vs. O toz olayi gozunden kacmis zaten ben de ilk asamada farkedemedim. Dediginiz testi duz beyaz duvarda yaptim az once yarin gokyuzunde de deneyecegim. parcaciklarin etkisini fotografta goremedim makine yeni oldugu icin sensorde de bi sey yok.

Ek bir soru :) makineyi kapattigimda her seferinde sensor temizleme yapiyor, bu ayar kapatiliyorsa eger kapatip aralikli olarak benim yapmam mi iyi olur yoksa her seferinde sensoru temizlesin mi?

bir sorun yoktur dostum zaten, pek merak etme. :)

o işlem sanırım kapatılamıyor. çok sık lens değiştirmiyorsan, çok tozlu yerlerde lens değitşirmiyorsan bir değişiklik yapmana gerek yok o ayarda. ama atıyorum, 4 diyaframda bile toz gözüküyorsa ekranda bir fotoğrafçıya götürüp temizlik yaptırabilirsin. yahut kendin temizleyebilirsin. internette aratırsan nasıl temizleneceği vs yazıyor.

yoktur, alınacak

20TL bir şarj cihazı...gidin efendim hayyam üst katta alp digital de burak abi var ondan alabilirsin

1. ben de spor yapıyorum, akşam içiyorum, hem tok tutuyor, hem uyku getiriyor.
2. uht süt değil de mandıra sütüne ulaşabilirseniz tadının da daha iyi olduğunu göreceksiniz. marketlerdeki hazır yoğurtlar ile su ile karıştırarak elde ettiğimiz süzme koyun yoğurdu arasındaki fark gibi. bi mandıra veya güvenilir bir dağıtıcı ile anlaşırsanız size haftalık temin edeceklerdir.
3.ekşimsi bir tad oluyor, o tadı veren kefir mantarıdır. marka konusunu bilemiyorum.
4. kefiri süzdüğünüz süzgecin plastik olmasına dikkat edin.

Sokak sütünü artık bulamadığım için evde mayalamayı bırakanlardanım. Pastörize sütle yaptığımı içemedim. Kesinlikle çok farklı tadı.
Bir tane mayamı da bozdum bu yüzden.
Son zamanlarda o bozuk mayayla iyi marka günlük sütleri denedim sanırım o yüzden tutmadı. Şimdi hazır alıyorum.
Günlük sütlerden denemeye bak. Bir de mayaladıktan sonra içme suyuyla yıkıyordum ben musluk suyu kullanmamanı tavsiye ederim.

uht'den uzak dur. deneme olarak başlamak istiyorsan bim'de dost süt, şok'ta ise mis süt var günlük süt olarak. 1 litresi 2,25 tl. dost'tan özellikle çok memnunum.

pastörize günlük süt ile yap. sokak sütü de sağlıklı değil.

antrenman sonrası protein tozu kullanmıyorsan kefiri antrenman sonrası, protein tozu kullanıyorsan gece yatmadan yarım-bir saat önce tüketmeni öneririm. Ama genel olarak her daim içebilirsin, Ahmet Aydın gibi hocalar 1 litre falan içilse de bir sıkıntı olmaz diyor günlük, zaten kendisi kefir tüketiminin azılı savunucularındandır. İşin bir de whey-kazein tartışması var ki, google taramalarında rastgelmişsindir. ben de bir süre kendim kefir yapıyordum ama sürdüremedm uzun süre piyasada şimdilik takıldıüım üç markanın kefiri var, hangisi uygunsa ondan almaya çalışıyorum.

EK: bu işe gönül verdiysen süte uygulanan pastörizasyon ve homojenizasyon işlemlerini de araştır öyle karar ver derim, benim şimdilik ulaştığım nokta en temizinin alacağın çiğ sütü evinde kaynattıktan sonra yoğurt-kefir falan yapmak, ama büyükşehirde isen biraz uğraştırır elbet. Keşke olay sadece UHT ile kalsa:)

bu arada baya iyiydi...ama var ya baya iyiydi
bu arada neden böyle yaptın
gibi ama hakikaten açıklayamadım ya, kapasitem yetmedi

why did you do that though = hayır yani niye öyle yaptın ki

that was pretty great though = bu arada baya iyiydi

bu tarz genelde.

edit: "yine de" olarak da kullanılıyor.

Onceki cumle ile ters dustugunde de kullanilabilir.

I didn't like the meat. The salad was good, though.
'Eti begenmedim ama salata aradaki acigi kapadi. Sonuc olarak, o kadar da kotu degildi' anlami verir. Karsiligi 'Yine de' gibi.

why did you do that though = bunu niye yaptın ki?

oradaki ki'yi veriyor işte, biraz sitem gibi, katılmama durumu gibi.

that was pretty great though = ama bayağı iyiydi.

burada da ama'yı veriyor. bir önceki cümleye zıt, ya da anlamı pekiştirmek için. günlük dile açacak olursak "yalnız kabul edelim bayağı iyiydi" gibi bir anlamı var.

tamamen sezgilerimle cevap verdim.

informal bir kullanım. "ama", "yine de" gibi manalara geliyor. Kullanıldığı cümlenin başına "but" getirsen de aynı anlam çıkar. though sadece vurguyu değiştiriyor.

(bkz: though/@compadrito)

cümle sonlarında kullanıldığında; sorularda ki, normal cümlelerde ama

Arkadaşlar sonunda kullanılması "yine de" anlamını değiştirir mi? Bence pek değiştirmez.

tam anlami "gerci" dir.


i didnt complete it,though. gibi

ben de "gerçi" olarak çevirerek mantığa büründürmüştüm zamanında.

Olsa biz hatun milleti her seye mini servetler sacmazdik. Ilac gibi kar etmedi ise eski lekelerle barisik kal. Bi eczaneden gozenekler icin basit bi temizleyici ve nemlendirici al. En azindan daha kotu olmasin

Atıyorum yüzü hafif bozuk bi eleman reytingli bi dizide oyuncu olur, bi süre sonra süper magazinde görürüz suratı kaymak gibi olmuş. Bunlar ne yapıyor mesela veya ne yapıyor olabilirler? fikir yürütseniz?

dermabrazyon yaptırıyorlar.

Cilt bakimi ve lazer bazen de antibiyotik hap diye dusundumm dermabrazyon ne ola ki

Bim'de satılan Garnier ürününden al. Bunu düzenli bir şekilde kullan, ben sabah yüzümü yıkarken kullanıyorum gece de maske olarak yapıyorum. Bir de bu hafta a101'e neutrogena ürünleri geldi ordan da siyah notka temizleyici jelden al cillop gibi yüzün olur denendi onaylandı.

20/erkek/yağlı cild tipi.

@aydogank zaten halihazırda kullandığım nemlendirici ve temizleyici var. ben daha çok medikal bir çözüm arıyorum. ayrıca o tip ürünlerin biraz reklam ve şişirme olduğunu düşünüyorum ve çok fazla o tip ürün kullanmış birisi olarak pek gözle görülür sonuç alamadım.

şöyle bir şey var ama bilemedim

www.keskinoglu.com.tr

Linkte gösterilen üründen yola çıkarak düz mantık yürütürsek baya dayanıyor demek ki 5 litrelik yapmışlar kutuyu, katkısız diyor üstelik.

o kutudakiler pastörize yalnız, evde yapılanın o kadar gitmesi beklenemez. iki-üç güne mutlaka bayatlar evde.

ben makaron için 3 gün bekletiyorum, demek ki en az üç gün bekliyor tariflerde söylediklerine göre.

arkadaşım zorla odun mu kırdıracaklar? sevmediğin iş ne olabilir ki? gir bir yere çalış işte üstelik okumuş adam olacaksın. motivasyona gerek yok, işsiz kalınca anlarsın.

Yarin yazacagim buraya duyuruyu silmeyin.

şöyle ki, mesela benim hayalim bir vintage kafe açmak olsun. ama benim o kafeyi açacak param yok. ailem de kafe mafe boş işler, o kadar sene boşa mı okudun, gül gibi mesleğin var git okuduğun işi yap deyip para vermiyor. şu durumda ben o kafeyi açmam için gereken parayı kazanana kadar üniversitede eğitimini aldığım mesleği yaparım. ha zamanla işe alışırsam vintage kafe hayalim emekli olunca bodrum'da meyhane açmaya dönüşebilir. :) ama yok işi sevmez de sırf parası için çalışırsam ihtiyacım olan parayı denkleştirene kadar yemem içmem para biriktiririm.

@vesna yanlış anladınız, ne demek olduğunu biliyorum. bu iş nasıl oluyor, nasıl beceriyorlar onu soruyorum.

hocam sindi bu ikilemi senelerdir yasayan biri olarak diyorum ki yapmak istenilen seyden %100 emin misin? eminsen isin biraz daha kolay. istedigin seye ulasman kac seneni alacak?

benim yapmak istedigime ulasmam icin minimum 8 9 sene istemedigim seylerle ugrasmam gerekecekti ve hayatimin en canli en enerjik senelerini onlarla geciremeyecegimi farkettim. az mi la 9 sene. cok guzel herkesin gitmek icin ugrastigi bir ulkeyi birakip memlekete dondum sirf bu sebepten. hedefine gidecek en direk yolu bulmani tavsiye ederim, seneler oyle hizli geciyor ki. bir sure sonra bakmissin 10 sene gecmis hala hedefine yaklasmamis olursun. o cok aci olur iste. simdi cekecegin zorluklari cok kafana takma, insani olgunlastiran gelistiren zorluklardir, zorluklar karsisindaki tavirlarimiz butun kaderimizi belirler. sonunda hedefine ulastiginda bu zorluklar istedigini daha degerli hale getirecek emin ol. simdi sana direk versek lazim olan parayi istedigini yapsan bugun, mutlu olursun belki bir kac gun ama sonra degerini bilmezsin onun. insan dogasi... zorluklardan korkma.

simdi de istemedigim bir seyle ugrasiyorum ama 6 7 ay icinde sonuclanacak ve hafiften zevk bile almaya basladim bu sevmedigim seyden. sunun farkina iyi var: su anda istemeden yaptigin sey seni istedigin yere goturecek, bunu biliyorsun evet ama surekli surekli tekrarla kendine. bunun gercek anlamda farkina varmak cok onemli. sesli tekrarla, kagida yaz, uyumadan once uyandiktan sonra dusun yemek yerken dusun. yapman gereken belliyse onunla ugrastigin her saniye seni hedefine daha cok yaklastiracak bunu unutma.

ve bu arada elinde o para olana kadar kendini olabildigince cok gelistir yapmak istedigin is konusunda. altyapin saglam olsun, bilmen gereken seyleri bil donanimli bir insan ol tek eksik para olsun gerekirse. git kutuphanede konunla ilgili tum kitaplari oku mesela.

haydin kolay gelsin.

www.galerikristal.com.tr

plastik sosluk mutfak ekipmanları filan diye aradım

bunlardan tahtakalede mutfak gerecleri satan dukkanlar var, orada vardir.

eminönü nüans da var

ketçaplık diye aratınca buldum. www.besanmutfak.com

Lor peynir altı suyundan yapılır. Yani önce peynir mayası ile süt kestirilir ve bu süt kesikleri peynir olur. süzme işlemi sırasında çıkan suyu (whey) tekrar kestirerek lor elde edilir. yani burada yağın çoğunluğu asıl peynire gider. lor zaten epey kuru yağsız bir peynir olur.

emin olmak için ucuz lor alabilirsin, soykan'da kilosu 4 liraya lor var mesela. onda 1 gram bile süt yapı bırakmamışlardır, kupkuru o. :) ben hep ondan alıp yiyorum.

loru böreklere katılacak kadar kurutmak için nişasta ekliyorlar. piyasadaki kuru lorların proteini nişastayla seyreltilmiş hep.

Benim gördüğüm en kaliteli lor markası, Bim'de satılan Teksüt'ün loru idi. Muadillerine göre yüksek oranda protein değeri vardı lakin yağa takılmayın. Hayvansal yağ iyidir.

@angelus söylediğiniz markayı deneyeceğim. hayvansal yağ iyidir derken, bunun sınırı nedir? mesela yarım soğanla 1 porsiyon kuzu tandır götürsek?

Hayvansal yağlar hücre zarının yapımından tutun da birçok vitaminin ve esansiyel yağ asitlerinin vücutta işe yarar hale gelmesi/çözülmesi için gereklidir. Testosteron için gereklidir, hdl için gereklidir, bağışıklık sistemi için gereklidir. Lazım yani.

Öncelikle böyle kapsamlı bir cevap yazdığınız için teşekkür ediyorum.
İnanın tespitleri okurken bunları ben mi yazdım acaba dedim bir anlığına. Her tespitiniz tam üzerime oturuyor.

Anksiyete konusunda doğrusunuz fakat obsesif olacak kadar kaygılı değilim. genel anlamda sakin ve sessiz bir insanım, eskiden endişelendiğim bazı şeyleri zamanla yok ettim fakat topluluk karşısında sunum yapmak gibi -örnekler çoğaltılabilir- daha fazla endişelendiren konularda bu durum devam ediyor.

Özellikle çalışılması gereken şeyler olduğu zaman, "siz kendinizi içinde kaybettiğiniz, yani yoğunlaşabildiğiniz işlerde başarılısınız." bu durumu bazen ütopik bir şekilde düşünürüm. Örnek vermek gerekirse, bir dersin dönemlik tüm konularını, kafam rahatken ve motivasyonum yerindeyken iki üç gün durmaksızın çalışıp, bu parça parça çalışma gereksiniminden kurtulmak gibi.

İlk sorunuz için; derse başlayabildiğim zamanlar bir uyaranla dersi bırakmam, mesela kalkıp tv izlemem fakat o duruma gelince o ders gözümde dakika dakika büyür ve ben masa başında anksiyete deryasında sürüklenirim bi süre sonra bugünlük yeter diyerek kitabı kapatırım tabi o sırada dudaklarım ve yanaklarım farklı bir boyuta geçmiştir. İkinci soruyu da cevaplamış gibi olmuşum zaten.

Eklemek istediğim bir şey var. internet çok zamanımı alıyor, başına bi oturduğum zaman 3-4 saat kalkmıyorum. Bilgisayarı kaldırmayı denedim fakat çok sıkıcı bir şehirde çok sıkıcı bir hayatım var, pek dışarı çıkmıyorum, evde spor yapıyorum, genelde hayatım okul ve ev içinde geçiyor. şikayet etmiyorum. Evdeyken, dışarda olduğumdan huzurluyum zaten dışarda bir çok tanıdığım insan ilgimi çekmiyor, sıkılıyorum. Dediğim gibi internetin bu sıkıcılığı monotonluğu kıran, her gün yeni bir şeyle karşılaştığım ve yaşamımı sürdürmemi sağlayan bir kaynak(maddi değil). Bu yüzden kaldırdığım zaman hayata katlanamıyorum malesef.

(bkz: procrastination)
(bkz: pomodoro tekniği)

Hiç sorun değil sabaha kadar okuyabilirim, nedense kendi açtığım duyurunun cevaplarını okumaya karşı konsantrasyonum çok yüksek oluyor ayrıca ilgimi çeken 50 sayfalık bir sözlük başlığını rahat bir şekilde okuyabiliyorum. Arada bu tip bilgiler veriyorum, elinizde doneler olsun diye.

Söz ve sorumluluk almak istemememin sebebi, hayatımdaki gerekli gereksiz bu kadar stresin arasında, bir de o sözün yükünü üzerimde, belki de normal bir insanın hissebileceğinin 3-4 katı şeklinde hissedecek olmam. Ayrıca bir söz verdiysem tutarım bunun da yükte etkisi vardır.

aslında ankara kötü değil, ben ankara'da yaşadığım için belki de duygusal davranıyor olabilirim. ama şu da var, istanbul'da yaşayan bir insan ankara'da sıkılır. hobi amaçlı kurslara gidebilirsin.

Asosyal isen her yer aynı be hacı.

Şehrin batı ucu derken Çayyolu falan mı? Eğer öyleyse mesaj kutumu bir yeşillendir kardeşim, sana reddedemeyecegin bir teklifim olacak, eheh..

yatay geçiş.

Polonya'yı araştır. Euro bölgesindeki okullar bedava bile olsa(Almanyada var sanırım) yaşam masrafın bunun çok üzerinde olur.

vize almak için teminat gerekecek muhtemelen. banka hesabına en az 100 bin lira civarında para koymanız istenecek, okuduğunuz sürece bu paraya dokunamayacaksınız. adına ne deniyor bilmiyorum.

ayrıca yılda 12-13 bin tl avrupa'nın ucuz ülkelerinden polonya için bile az. arkadaşım 8-9 ay yeni zelanda'da kaldı ama onunki dil okuluydu ve homestay şeklindeydi, lisans eğitimi için masraf daha çok olur diye tahmin ediyorum.

şu an euro da yüksek oldukça. 1000 lira sadece 350 euro civarında ediyor ki bu paraya ancak yurt ve belki bir haftalık yemek parasını çıkarabilirsiniz, başka hiçbir şey olmaz.

Kirgizistan

Estonya da universiteler ucretsiz diye biliyorum. Ab diplomasi alirsin en azindan.

indirimli bir program ve çalışma iznine bak derim.

kanada veya avusturalya fena olmayabilir. avusturalyada haftada 30 saat mi ne çalışma izni vardı öğrencilere.

hangi ülkeye gidiceğine göre değişir.

Fransa'da benim yıllık giderim (strasbourg'ta) yaklaşık 9-10 bin Euro'ydu. o zaman kur 2.25'ti Euro'da (2010 2011 2012) yani 20 bin ve üstü oluyor. tabii strasbourg paris veya nice gibi şehirlerden bahsediyorum diğerlerini bilemicem.

Olmaz. 12 bin Tl dediğin neredeyse 4 bin euro.

Polonya, Macaristan, Makdenonya falan filan gibi orta ve doğu avrupa bölgelerinde yaşam masrafları çok olmaz. Ama okul fiyatları 2-5 bin euro arasında falan değişiyor. Yani sadece okula verirsin biter o para.

Fransa, Almanya, Avusturya gibi ülkelerde ise 50 euro-500 euro arasında gidip geliyor okul ücretleri. Ama onlarda da yaşam pahalı :) Hatta Almanya'da harç tamamen kalktı bildiğim kadarıyla.

Bizde de öyle bir ders vardı. İlk alışımda kalmıştım, ikincisinde güzel bir notla geçtim. Pratik meselesi, özgüven meselesi.

Kalabalığı yavaş yavaş büyütmeyi deneyebilirsin.

hayatta tavsiye etmem ama bir yudum viski inan iyi gelir, cesaret verir (6 ayda bir içen biri olarak söylüyorum) bunun dışında nette biraz pratik yapabilirsin chat ortamlarında ki bunun kameralı olanları var.

Bu sunumu senin zayıf yönünü güçlendirmen ve korkunu yenmen için karşına çıkmış bir fırsat olarak gör. Sonucu ne olursa olsun kazanacağını düşün ve üstüne git.

Karşındaki insanların %75'inin su olduğunu düşün :))

Şaka bir yana da @beetlejuice'e ek olarak, rahat edeceğin bi kıyafet ve ayakkabı seç. Nedense topluluk önünde konuşma deyince kasıntı kıyafet giyiyor bazı insanlar. Sonra konuşma esnasında daralıyorlar, bunalıyorlar. İster istemez sunum performansları olumsuz etkileniyor.

Ankara Metro grossmarket e bak,
Bir de, migrosun tandoğanda toptan satış yeri var, toptan dediğine bakma, girip alabilirsin, orada tam karşıda bir soğuk oda var, 3 kg lik karton kolilerde beypiliç markalı, dökme tabir edilen şekilde satıyorlar, gayet hesaplı alabilirsin.
hatta ne gidecen yaa, aç sor : 0312 444 10 44.
(uygun gelirse mesai saatlerine falan dikkat ederek git, erken kapanıyo falan orası) ( Bir de poşet paralı haberin olsun, tavuklar kolide de başka şeyler alacaksan hazırlıklı ol)

bu program ilk olarak eleştirmenler tarafından çok duygusal ve kötü bulundu, ama insanlar sevdi.

www.google.com.tr

şu soldaki peelingli olanı kullanıyorum şu an. diğerini de kullanmıştım. güzel kokuyorlar hem.

garnier yeşil çaylı temizleme jeli
mcdn01.gittigidiyor.net

ardından toniğini kullanıyorum
www.dermoeczanem.com

üstüne nemlendirici neutrogena
www.trendus.com

bioderma sebium serisi. www.dermoeczanem.com foaming gel bildiğimiz temizleme jeli, global krem de nemlendirici. kardeşlerim kullanıyor, ergen erkek kardeşimin dahi cildi düzeldi.

ben aynı markanın hassas ciltler için olan serisini kullanıyorum memnunum. biraz pahalı gibi ama markette satılanlar gibi cildine zarar vermez.

edit: şöyle bir deneme boyu varmış. (bu bile uzun süre idare eder) www.dermoeczanem.com

birebir ayni dertten muzdaribim garnieri almistim yuzumu kuruttu gerdi krem surunce de.yaglandirdi.
la roche posay effaclar jel tavsiye.ederim hem puruzsuz yapiyor hemde parlama yapmiyor ki ben sabah yikadigim yuzumu.saat 12 de bi silerdim parlio die.
dermoeczanemden falan bulabilirsin uyguna.ki guvenilirler. diger eczanelerde pahali
nemlendirici olarak babe in oil free gunes koruyucu kremini.kullaniyorum

www.euro-turkey.com

bundan alın, bana dua edin.

La roche possay +1 effaclar k serisi, dermatoloğum tavsiye etmişti.

Bir de farklı bir jel alacakken geçen sene kozmetikle alakadar blr hanım genç ve orta karar ciltler için şunu önermişti. Memnun kaldım. Kurutma yapmadı.
1.bp.blogspot.com/-nGPeI8chrgQ/UiZj48SfFWI/AAAAAAAADNA/nbYZRQRACjQ/s1600/P1010021+(2).JPG

la roche posay +1 de benden. bunu kullandım gayet iyi. bitince nedense nivea aldım hem jel hem tonik ama siyah nokta yaptı ki bende siyah nokta şikayeti hiç yoktu.

ayrıca la roche posay önerisini bana da dermatolog yapmıştı.

görüntü iyileştirici veya video çözme şekli yüzünden gibi duruyor. bsplayer ayarlarından anlamam ama.

klavyede tuşlatın biri düzetiyor bu problemi. ama hatırlamıyotum yön tuşları falan dene bi

banka görevlisi bana alışveriş yaptığımız siteye bağlı olableceğini söylemişti bununla ilgili olarak.

yemeksepetinde de çalışmıyor. lensmarkette de. siteye bağlı

aynı kartla ben de yapamıyorum ordan alışveriş, almak istediğim şeylerin hepsi d&r'da da oluyor, oranın internet şubesinden gençkartla alışveriş yapabilirsin, aklında bulunsun

şehir olarak bir şey söyleyemiyorum. net bir bilgim yok. fakat bir arkadaşım weider whey protein tozunu 150 lira civarına getirtmişti almanya'dan. burada 294 lira satış fiyatı.

daha bu hafta 6 yıllık işimden ayrıldım. hep şikayetçiydim ama o comfort zone'u terk edememe nedeniyle takılıp kalmış, körelmeye dahi başlamıştım. şu an geçişimi yaptım, belki daha rahat bir iş/hayat beklemiyor beni ama learning zone için bu göze alınmalı. geçişin tek bir sırrı var: farkındalık ve ardından cesaret.

- bu olayı bilmiyordum. ama dinleyince mantıklı geliyor.
- şu an comfort zone'dayım. 1 sene sonra bu zamanlar learning zone'da olacağım.
- karar vermek. karar almak.

bu olayı biliyordum, hatta "hayat, konfor alanının dışına çıktığında başlar" ya da ona benzer bir söz en sevdiklerim arasındadır. ama bu kadar net bir şey değil bu "zone"lar.

ben sürekli dota veya futbol izlerim, evde otururum. bu comfort zone'dur. tanımadığım insanlarla bir araya gelir, bir yere gidersem o zaman learning zone'a geçmiş olurum. eve döndüğümde tekrar comfort zone olur. yani birinden çıkıp diğerine yol alma durumu söz konusu değil bence. kısa süreli geçişler bunlar. vay efendim ben artık learning zone'da yaşıyorum ya da comfort zone'da tutuklu kaldım diye bir şey olduğuna inanmıyorum.

sürekli learn zone'da kalabilmek için her gün farklı yerlerde uyanmak, her gün bambaşka şeyler yapmak lazım. ki bir noktadan sonra o halin kendisi "comfort zone" oluverir zaten.

bana sorarsan sırrı mırrı yok bunun. learning zone'a geçmek demek, götü kaldırıp bi şeyler yapmak demek işte.

ben hep panik zone'dayım:)

yapmak istediğin bir şey olduğunda "aman şimdi akşam eve şu saatte geliyorum, yaparsam geç uyurum" veya "borca girerim rahatça yiyip içemem" demeyip düşünmeden başladığın ve inatla o şeyleri yaptığın zaman oluyor. yıllardır evde pinekleyen adam eve girmez oldum. ailem endişelenmeye başladı sanırım :)

Pesvador olayı tamamen yanlış anlamış ve yanlış yorumlamış durumdasın. Sen hiç bir zaman comfort zone dışına çıkmıyorsun, akşam gelip tekrardan aynı yere oturuyorsun çünkü azcık bahçede dolaşmış gibi oluyorsun :)

ayrıca olay o kadar basit değil, evdeyken comfort zone, kafeye gidince learning zone değil. Yaşadığın bütün hayat senin comfort zone unu oluşturuyor. Kendine bir sınır çizmişsin onun içinde dolanıyorsun

@mea maxima culpa, "yeni" ve "farklı" olan her şey comfort zone dışındadır benim için. senin için bahçede yürüyüş olan şey benim için learning zone aktivitesidir. kurallarla belirlenen bir şeyden bahsetmiyoruz burda. anlatmak istediğim de bu zaten. sana göre süt, bana göre çikolata. bir "ergen"le böyle sürekli uğraşmak seni çok antipatik gösteriyor bu arada, söyleyeyim. gerçi sadece benimle değil, neredeyse tüm duyurucularla uğraşıyor ve hepimizin manyak olduğunu düşünüyorsun. garip.

Hangi duyurulara ne cevap verdiğim ortada, bilimsel bir konuyu yanlış yorumladığını söylüyorum, sen ergenlikten bahsediyorsun, aferin çok güzel anlamışsın.

cigdemozdemirevren.net

benim adım hıdır, elimden gelen budur.

varsa daha iyi yapan bi sigarasını içerim. :)

elimden gelen her şeyi yaparım moruk.

aslında dediğini tekrar ediyor, başka bir şey yok.
"bütün yapabildiğim elimden geldiği kadar" diyor özet olarak.

Tek yapabildigim, elimden gelendir.

tek bildiğim hiçbir şey bilmediğimdir.

Yapabileceğimden fazlasını yapamam. Öyle cümleye böyle çeviri.

ben bunun neyi vurguladığını dahi çözemedim :)

- elimden geleni yapcam, sıkboğaz etme lan
- elimden geleni yapcam diyom ama laf olsun diye değil, harbiden yapabildiğim bişi bu
- elimden geleni yapcam diyom ama yapabileceğimden emin değilim
- benim kitabımda "elimden geleni yaparım" yok hacı, yapabilirim der ve yaparım
- yapabildiğimi yaparım, ötesini denemem

olaylar olaylar :)

Tüm yapabildiğim, yaptığım. Direk düz boyle olur en net

benim adım hıdır, elimden gelen budur.

www.youtube.com

bu mu acep

ali bicim uydurmus sozleri bence.

uydurma değil de michael jackson şarkısından parodi yapmış sanırım bi zenci çocuk, ali biçim de bu zenciden remake yapmış.

custom-style.css ile oynaman gerekiyor.

kısıtlayıcı değil de az özellik koymuşlar diyelim. o özelliklerin her birini oyması ayrı külfet.

css dosyasından kafana göre ayarlayabilirsin biraz öğrendikten sonra.

drum da bi gariplik var gibi ya da kalibrasyonda sıkıntı olabilir ya da kartuş bozuk olabilir. aklıma bu üçü geldi.

siyah kartuşun vadesi dolmuş hocam. zaten dolum kartuşlardan çok büyük bir performans bekleme yzıdığı bile mucize

yeşil pasaport ile ilgili kısmı bilmiyorum ama kursa yazılacaksanız kurs ücreti + kurs süresince ingilitere'de yapacağınız harcamaların toplam bedeli banka hesabınızda en az 1 ay önceden bulunması gerekiyor diye bir kural biliyorum. bundan da emin değilim ama arkadaşım inglitere'ye gitmişti 2 yıl falan önce, ondan böyle bir şey talep ettiler. 60 bin tl gibi bir para yapıyor 1 yıllık kurs için mesela.

davetiye olayını hiç duymamıştım ama turist vizesi için ;
teyzeninzden bir mektup (ingilizce) yazmasını isteyin. sizi karşılayacağını, orda ne için bulunduğunu, bağınızı belirten
ev - araba ruhsat olayı çok iyi. eklemenizde fayda var.
bankada para olması kesinlikle gerekiyor. nolur nolmaz 2000-3000 birşeyler atın dursun.
çalışıyorsanız - işten izinli olduğunuzu gösteren belge, maaş bordoları gösterin
öğrenci iseniz, öğrenci kartının bi kopyasını yada öğrenci belgesi ekleyin
sizin neden gitmek istediğinizi, ne yapacağınızı vs belirten bir mektup-dilekçe tarzı birşeyler yazın. ingilizce olsun ama
burs alıyorsanız, onu gösterin.

birçok şeyin karışımı, aktarlarda patates baharatı iye satılıyor.

sadece la vita e bella kendisi yapar, onunki de bambaşka bir baharat karışımıdır. gidip yemenizi öneriyorum<3 -artık üzeirne dökmüyorlar ama, yanında getiriyorlar, baharatlıktaki sarı şey patates baharatı. seviyoruz-

bir çok şeyin karışımı ama mekanlar kendileri hazırlamıyor. hazır karışım halinde bazı baharatcılarda satılıyor. istanbulda olsan mısır çarşısında bulabilirsin derdim, ben de sormuştum nedir bu diye adını söylediler ama unuttum. baharatcılar bilir. siz tarif edin onlar satıyorsa bilirler zaten neyi anlatmaya çalıştığınızı.

ismi kajun baharatı olarak geçmekte.

evet, kajun baharatı.

bunun "haricinde" Nane Kekik Kimyon Tuz Toz biber Cemen Poy Sumak Kisnis Pul biber karisimi da yakisiyor.

middle frame
back cover

ya da bunlara benzer bir şey

middle frame yazarak direk buldum.
tekrar teşekkürler.

Çünkü unutmasaydık, yaşamak çok zorlaşırdı. Unutmak bir hayat güdüsü. Her şeyi, her duyguyu ilk günkü gibi hatırlayınca mutlu olanlar kadar acıları da hatırlayabilir insan ve hayatının fonksiyonelliğini sürdüremez. Birinin ölümünü ilk günkü gibi hatırlamak ve hissetmek fena olurdu. İyi ki unutuyoruz.

Tabii arada sağlıkla ilgili olanları unutturmayaydı iyiydi. Bunlar da yan etki işte.

midemden rahatsızım, gastrit var. bazen çok şiddetli yanma oluyor midemde ağlatacak düzeyde. artık ekşi, acı yiyecekler yemeyeceğim diyorum. aksi gibi ekşi, acıya zaafım var. iyileşince tekrar başlıyorum yemeğe. o anda sıkıntı yok rahat hissediyorsun galiba ondan.

acı ve üzüntüyü unutmaya programlı beynimiz. başka türlü survive edemezdik hayatta: normal yoldan çocuk doğuran kadınlar eğer o acıyı unutmasalardı bir daha asla doğum yapmazlardı. ya da bir ölüm üzüntüsünü hiç hafiflemeden ömrümüz boyunca taşımak zorunda kalırdık.

beynimizin bunca veriyi sürekli olarak canlı tutmaya harcayacak enerjisi yok maalesef (kapasitesi olmasına rağmen kaynakları sınırlı). o yüzden tehlike anında vücutta sinirlerin uyarılmasına yetecek kadar bilgiyi depolayıp geri kalanını unutuyor (sobaya dokununca eli yanan bir çocuğun bir daha soba gördüğünde ona uzak durması gibi).

transporter

edit: 2

insanların tembelliğinden. yata yata geçmek isteyenler derslerden tökezlemeye başlayınca okul gereksiz zor oluyor.

her sene ilk 3 e giren bir okul bırak da zor olsun. adamlar tabela üniversitesi değil.

bilkentte hazirliği anadolu lisesindeki devlet inglizcesiyle geçmiş birisi olarak e yuhh ama derim. çankaya ile bilkent karşilaştirilir mi yavv?
daha hazırlığı 4 senede geçemeyecekseniz gelmeyin zaten yazık senelerinize...

hazırlığı senelerce geçemeyen kazma cok onda doğru demişler, ancak bu milletin hiç çalışmamasından ve aylak aylak gezme tozmasından kaynaklanıyor. ben şahsen hiç hazırlık okumadan direk cope sınavını verdim (150 üzerinden 124'le) hiç öyle büyütülecek bir sınav değil. zaten geçme eşiğide 83.5 150 üzerinden, bir zahmet geçersin, ilk sefer olmasada 6 ay veya 1 yıl okuyup geçersin.

Aslında bunun sebebi doğru düzgün eğitim vermesi.

Açalım biraz. Birçok üniversitede ödev yapmadan, proje getirmeden, sunum yapmadan; sadece sınavlarla ve fotokopi notlarla dersleri geçen öğrenciler görüyoruz. Bilkent ve muadili üniversitelerin farkı burada ortaya çıkıyor aslında. Genel olarak birçok ders sadece sınavdan ibaret değil. Ödevleri, projesi, yerine göre sunumu, demosu, araştırması, makalesi; birçok farklı şekilde o derse çaba harcaman sağlanıyor. Bu da tüm dönem boyunca o derse çalışman gerekliliği anlamına geliyor. Sadece sınav dönemi sabaha kadar fotokopi not ezberlemekle bu iş yürümüyor.

Cope meselesine gelince, aslında buna ülkedeki genel İngilizce problemi açısından bakmak lazım. Yabancı dilin öğrenimi belli bir yaştan sonra zor, bu iş ilköğretim seviyesinde halledilmeli. 17-18-19 yaşlarındaki adamın yabancı dili hızlı bir biçimde öğrenmesi hakkaten zor. Tabi canını sevdiğim eğitim sistemimiz İngilizce'yi her sene simple past tense öğretmekten ibaret gördüğü için üniversitede bu iş zorlaşıyor.

zor olunca kaliteli sanılsın diye.

bilkente paralılar girdiği kadar türkiye dereceleri de giriyor. daha bu sene türkiye birincisi geldi okula. ister istemez zor olmak zorunda dersler. össde ilk 100 yapmış adamlara mat-1 sorusu soracak halin yok.

cope en basit kismi ben soyleyim sana. 1 senede yada 1 donemde gecmemek icin hic bir sebep yok. calisinca geciliyor.
asil hardcore bolumde basliyor. hele muhendislikteysen sictin. diger bolumlerde agir yuke sahip kendilerince.

tam da onları keşfettim şimdi. altın torrent, 2x seed gibi seçenekler sunan torrentler var, teşekkürler.

hahaha :D bunun bilincli bir mesaj oldugunu pek sanmiyorum. ama zamanlamasi manidar.

m.youtube.com gozlerim yanlis gormemis.

ben genelde sokakta bi tur atıp(10-15 dk) geri dönüyorum

magazalara, tukkanlara, kutuphaneye ya da aksamustu buyuk bi park var oraya gidiyorum cafeler vs. var. yuruyus falan.

genellikle pencereyi açıyorum :)
en kötü ağacı bol ara sokaklara çıkıyorum. kulaklığı takıp kendimi bir film sahnesinde hayal ediyorum. koli koli melankoli.

Bisiklet sürmeye çıkıyorum

geceleri özellikle yağmur yağarken 15-20 dk gezmek çok zevkli.

8. bölüm haftaya. bu hafta yok

okula gitmişim de ders iptal olmuş gibi hissettim. niye böyle oldu ya yetiştiremediler herhalde, neyse. teşekkürler.

Dün oscar Töreni vardı. Ondan heralde...

10 mart'ta gelecek sanırım.

emmy rossum tatildeydi valla 2 haftadır falan, yeni döndü sanırım, pasifikte mi nerdeyse artık.

oscar degil 23.02 9.03 arasi midseason vermisler.

www.imdb.com

üzücü. surda duyuruca toplanip frankin transplantation parasini cikaralim. adam ölürse kadro zayiflayacak. su hasta hallerini sevemedim zaten.

koçtaşta strofor cam yünü filan satıyorlar. onlardan al tabaka olark. çok pahalı değil. yapıştır.

hotspot açık kalmış olmasın.. seni senii..

Veya turkiye'den birisi vpn kullanarak giris yapmaya calisiyor olmasin?

hiç vicdan yapma.

kardeşim düşünmen yeter yolun düşerse bırakırsında öyle sırf onun için gitme derim... adamın hatası öyle umursamaz takılırsa böyle şeyler başına gelir işte... kendinde hata arama, böyle şeyleri çok takma derim

edit: eklemeden duramadımda millet milyonları götürüyor burda insanlar 13 lira lık şeyi kafalarına takıyor bu insanlar insansa öbür milyonları götüren itler ne...

helal olsun sizin gibi insanlar varken güzel bu dünya

Götür be hocam. Adam "Eyvallah kardeş" diyecek ve dönüş yolunda çok iyi hissedeceksin kendini.

git ver, vicdanın rahatlasın.

yok 5 tl önemliyse verme, sıkışıksan.
çok sıkışık olduğun bir gün kullanırsın

olur da ihtiyacı olan biri görürsen onun için kullan

Abi gözümün önünde cüzdanlarını düşüren 3 kişiye koşarak geri ulaştırdım cüzdanlarını,adamlar bir teşekkür bile etmediler. Ha ben bunu takdir edilmek için yapmadım ama iyi hissedeceğim yerde moralim bozuldu azıcık. (bunu niye yazdım bilmiyom,içimde kalmış)

nickini vermek istemeyen uye +1, git ver gerçekten iyi gelecek sana.

combofix

5 dakika kaynar suda bekletirsen hemen açılıyor. ofisteki yazıcıma olmuştu siyah ve renkli olmak üzere iki kartuşu var siyahı böyle sıkıntı çıkartıyordu değiştirdim olmadı aldım ben de sıcak suya soktum. şöyle iki kibrit kutusu boyutunca bir şey. tamamını suya atmıcan mürekkebin dışa çıktığı yer var ya orası suya tutacaksın. senin kartuşun nasıldır bilmiyorum olur mu ki acaba.

kartuşlar çıkabiliyorsa koy torbaya buzdolabında sakla.

@rubiks cube evet bendekilerde aynı kartuş fakat dıştan borularla beslemeli bir sistemle kullanıyorum, borular tepesinden çıkabiliyor.

@illegalstar Buzdolabında saklamaktansa sıcak suda bekletmek daha mantıklı gibime geldi. Sen hiç denedin mi söylediğin gibi bir şeyi?

ben 4 ay kullanamdığım olduğundan tr. de bulunmadığım zamanlar yapıyorum onu. 1 kere bıraktım kurumuşlardı. sıcak su alkol aseton çözmedi mürekkebi. buzdolabında kurumuyor .

bizim dandik kılap dj'leri için konuşursak, evet dediğin gibi oluyor ama işini hakkıyla yapan dj'ler böyle değil tabi. öncelikle birbiriyle uyumlu set'ler hazırlıyorlar, ritim olsun, tarz olsun. o set'leri hazırlarken geçişler vs. var, tempoyu ayarlamak gibi olaylar. tabi bu dj'liği canlı-cansız diye de ayırabiliriz. canlı mix'ler yapıp mekanda insan eğlendirenler var, normal şarkı yapar gibi prodüksiyon çalışanlar var. david guetta, avicii gibi ünlü isimler mesela, daha komplike işler yaparlar, "şarkı" hazırlarlar.
bir de dj'lik teknoloji sayesinde daha farklı boyutlara erişti, mesela şu videodaki abi de dj'lik yapıyor ama ne kadar farklı: www.youtube.com

türkiye'deki dj'lerin çoğunluğunu göz önüne alırsak bi bok yapmadıkları doğru; yalnızca şarkı geçişlerini yapıyor veya şarkı mixliyorlar. ancak söz konusu producer dj'leri ele alırsak armin van buuren, tiesto, david guetta gibi; onlar sıfırdan şarkı yazan adamlar. onu öğrenmek istiyosan türkiye'de çok zor, bildiğim kadarıyla bu konuda derinlemesine eğitim veren bir kuruluş yok. ama normal şarkı mixleyim bi mekanda çalayım vs. diyosan internette arat basit şekilde bunu öğreten kurslar var.

Djlerin olayı parçaları birbirine başarılı bir şekilde bağlamak,parça geçişlerini sağlamak.90ların sonuna ve 2000'in başlarına kadar böyleydi ancak artık bu da yeterli değil,kendi parçalarını da üretmeleri gerekiyor tutunabilmeleri için. djlik küçümsenecek birşey değil aslında, ortamdaki havayı yaratan, eğlencenin düzenini sağlayan kişi aslında. prodüksiyon/parça yaratma olayında günümüzde cubase, logic, fl studio, ableton gibi programlar kullanılır.

türkiye'de çoğu dj'in olayı soundcloud'daki yeni popüler şarkıları alıp "winampta playlist yapmak" olduğu için, biraz ilgin varsa ortalama çaba ile iyi çoğundan iyi olup kısa sürede para kazanabilirsin.

olmak gibi bir niyetim yok fakat dinlerken müzikal anlamda çok büyük bir yetenek bulamadığım için acaba ben de mi bir sıkıntı var diye merak ettim ama genel olarak çoğunuz benimle aynı düşüncedesiniz.

aslında yaptıkları çok şey var, olması da gerek. Her parça için tizini, midini, basını, efektini ayrı ayarlamak lazım. Ancak nina kravitz ablamız taş gibi bir pazarlama ürünü olduğu, djlikle alakası olmadığı için videoda da normalde olduğu gibi takılıyo, bi şeyler yapıyo gibi gösteriyo kendini.

Gerçekten ''bi şeyler yapan'' bi dj görmek istiyosan dave clarke'ın canlı performanslarını izlemeni öneririm.

Ya da boşver dave clarke'ı. Gelmiş geçmiş en büyük technocunun şu performansını izlemen bile yeterli olucaktır:

www.youtube.com

bu konu hakkında pek bilgim yok ama BÜYÜK ABİLER için "bi bok yapmıyorlar" demek çook acımasızca. DJ sahneye çıktığında neyi ne kadar kendisi yapıyo bilemem evet.

ama mesela scott storch, ki çalıştığı müzisyenleri hiç sevmem, şurda bakın neler yabıyo: www.youtube.com

bu tarz müziği sevmezsiniz, saygı duyarım ama işini hakkıyla yapan adamlara da "çıkıp iki tuşa basıyo" demeyelim lütfen. yani bu adam DJ değil ama işte böyle şeyler yapıyor olması lazım dj'lerin de.

p0sixpwn

bu cevabı googledan bakarak mı verdiniz yoksa ilgilendiğiniz bir konu mu?

ios 7 icin evasi0n var 6.1.x icin bu var iste hocam. İsterseniz /r/jailbreak 'e de sorabilirsiniz. Yalniz denemedim ben, benim ipad ios 7.

anladım deniyorum şimdi, umarım çalışır. teşekkürler.

diline ciddi bir anlamda etkisi olsun istiyorsan londra tabi ki. ayrıca burda sıkılırsan nerde yasayacaksın?

diyorsan kı gezeyım yenı yerler goreyım interrail.

yerleşik bir hayat için tabi ki londra yaşanacak bir yer ama ne bileyim 2-3 ay için sanki bir süre sonra durağan bir hal alır diye düşünüyorum sonuçta pahalı bir yer ve alışmak gerekecek daha sonra alışıp orayı bırakmak gerekecek.

iletişim yeteneğine göre karar ver. hızlı aktif bir insansan çok gez. avrupada takıl. bol bol gez.
ama ağırkanlı ve uzun süreli iletişim yetenği olan derin bir insansan ve içine kapanıksan londra derim.

süreyi hiç söylememişsin?
ingiltere'de ne kadarı bedavaya gelecek? londra çok güzel bir şehir , gittiğine değer.
gezmeye yine gidersin avrupanın diğer şehirlerine. ayrıca londradayken de gidersin; rynair'le falan.

londra sıkıcı olmaz; dil okulu yap.

shengen'i de bir zahmet alıverir diye düşündüm : ) 6000'ni bana mı harcayacak

İngiltere'de çok güzel bir ulaşım ağı var. Her haftasonu İngiltere'nin bir kentini ziyaret edebilirsin. Bonus olarak Galler'i, İskoçya'yı falan da gezebilirsin. Öte yandan yaz demek İngiltere'de festival mevsimi demektir, Reading'e, Glastonbury'ye falan katılabilirsiniz. Eğer maddi olarak zorlanmazsan ve vize ayarlarsan Londra-Paris trenleri de var (Manş'ın altından). Londra'ya önyargılı yaklaşmayın derim.

@jimjim süreyi yazmıştım 2-3 ay, para suyunu çekene kadar.
kalacak uygun fiyatlı bir oda var ayrıca bir akraba var fakat çok samimi olmadığım için düşünmüyorum. konaklamadan bir miktar tasarruf ederim bu şekilde.

ayrıca öğrenci olduğum için şengen alamam galiba o yüzden böyle ikili bir ayrım oldu.

@bazilika festivalleri tamamen unutmuşum sırf ikisinden birisi için bile gidilebilir.

Bence de Londra'da dil okulu yap. Ayrıca tam aksi öğrenci olduğun için Schengen vizesini daha kolay alırsın önemli olan Türkiye'ye tekrar gideceğini garanti edebilmek vize alırken. Hali hazırda devam eden okulunun yanında bir miktar da bankada para gösterirsen sana ya da ailene ait, çok rahat alırsın Schengen vizesini.

pardon ben görmemişim :/
shengen'i öğrenci olduğun için daha kolay alırsın.
ayrıca yine söylüyorum her şekilde londra ;) istediğin yerleri yine gez ama hobi olarak gez.
pişman olmayacaksın.

*bir yerde turist olmakla öğrenci olmak arasında çok fark var. özellikle vize alman gereken bir yerde.
**ayrıca küçük de olsa bir detay var; cv'n bilmem ne okulunda şu kadar süre dil eğitimi aldım yazabilirsin. öte yandan interraille it gibi gezdim yazmak pek olmaz.

the bucket list

intouchables. bu filmi artık burada onermedigim kimse kalmadi. The bucket list de olur ama.

www.imdb.com

karpuz kabuğundan gemiler yapmak, mayıs sıkıntısı, little miss sunshine, solino, soul kitchen, o da beni seviyor, sinyora enrica ile italyan olmak

forrest gump
La vita è bella

La vita e bella biraz duygusal gibi ama.

Karpuz kabuğundan gemiler yapmak +1. O da cogzel.

secret life of walter mitty
searching for sugar man

about time

dictionary.cambridge.org en aşağıda browse diye bir kısım var dediğin o olabilir. işine yarar mı bilmem ama bi bak istersen