Ekşi Duyuru

buzbağ - öküzgözü ve boğazkere. hele bir de şimdi 70. yıl özel serisi indirimli fiyatla satılıyor. bir kasa alıyordum da sevgilim bırakmadı :)

Migrosta değilde Metroda var Stone castle (17 lira) şiddetle tavsiye ederim..

vinkara doruk. Cabernet S. ya da Merlot. F/p manyağıdır.

Kavaklıdere lal roze şarap fiyat 20 tl civarı.

(fakat kendi tercihim roze değil- cabarnet veya syraz herhangi başka bir şarabı almanızı tavsiye ederim )

buzbağ +1 kırmızı
beyaz - angora
blush -kavaklıdere egeo

cabernet sauvignon'a da katılıyorum

öküzgözü seviyorsanız kavaklıdere ancyra'nın öküzgözü şarabı fiyatına göre baya iyidir.

tellibağ iyidir tellibağ. 8 lira

Buzbağ +2

Ya ben de Buzbağ yazacaktım!!! (=
Başarılı, yumuşak bir içimi var, acı da değil, tatlı da.
migros'ta pahalı, üçler markette ara ara kampanyası oluyor. en son 16 tl idi.

buzbağ +1
angora şaraplarını pek önermiyorum.

pamukkale şarapları güzel fiyatına göre kimse yazmamış ama.

doluca Antik 2012 Boğazkere Shiraz, 8 ay fransız meşe fıçısında bekletilerek üretiliyor, Metro'da indirimde 21TL.

rahatsız ettiği için çok sık kullanamıyorum parfüm. genelde her gün, bazen günde iki kere bazen de gün aşırı duş alıyorum. saç ürünleri(şampuan, krem, maske, sprey vs), vücut kremleri zaten güzel kokan şeyler hep. bahsettiğin gibi hemen uçup gitmiyorlar ya, ne kadar güzel kokuyorsun cümlesini duyarım ben sık sık. tabi parfüm kadar spesifik bir kokun olmuyor ama yine de seviyorum ben:)

parfümlerin ayrıca vücut kremleri oluyor. onları kullanabilirsin sanırım.

mayaa, ben çeşit çeşit vücut jelleri/losyonları kullandım,hala da kullanıyorum ama hiç kalıcısına denk gelemedim maalesef. parfümlerin setleri bile çabucak uçuyor.

Parfüm kullanmayı severim ama kullanmadığım günlerde de saçlarımın kokusu yetiyor. Çok çeşitli saç maskeleri, spreyleri, kokuları var. Parfüm kullanmadığım günlerde saçlarımı koklaya koklaya resmen huzur buluyorum. Çok kişiden de duymuşumdur ne güzel kokuyorsun/saçın ne güzel kokuyo diye. O yüzden bu dönemde yatırımı saça yap diyorum :)

+

Elbiselerini yıkarken kullandığın deterjan ve yumuşatıcılar da çok etki ediyor. Hiç olmazsa belki parfümlerini biraz kıyafetlerine sıkabilirsin.

Elbiselerimin arasına farklı koku poşetleri koyuyorum. Kokusu bir iki gün kadar kıyafette kalabiliyor. Cilt bakım ürünleri de genelde parfümlü zaten. Ben çok sık parfüm kullanmamayı tercih edenlerdenim ancak parfüm kullanmadığım zamanlar bile güzel koktuğumu söyler arkadaşlarım. Bir de kokulu pudralar var, onlar da güzel.

dessy+1 pudralar da çok hafif ve hoş kokuyorlar. ya açıkçası saçlarıma kullandığım ürünler çok daha kalıcı oluyorlar vücut ürünlerinden. pandispanya'nın dediği gibi saçlar önemli:) hem daha etkili oluyorlar, şööyle bir savurunca:p

osis'in düzleştirici elektriklenmeyi önleyici bir serum var ondan sürüyorum çok güzel kokuyor saçlarım. Peki bunların dışında parfümü saçlarına sıksan nasıl olur?

ekaterina, saclarımı yenı kısa kestırdım.sacıma sıkınca ne kadar etkılı olur,bılemıyorum ama ıyı fıkır gıbı. bır de oyle deneyeyım bakalım.

hayatim boyunca sadece 1 hafta parfum kullandim oda tuzlu bir hediyeydi ziyan olmasin diye 1 hafta kullanip dayanamadim baskasina sattim.

eger herhangi bir hormanal sorunun yoksa zaten kotu kokmazsin tabi duzenli duş alıskanligin varsa.

Eski kiz arkadasim da sıkmazdı. Ve sıkmami istemezdi. zaten teninin sen fark etmesende.bir kokusu var ve karsi cinsle yakinlasmani saglayan sey o diye dusunuyorum.

2 hafta önce www.dermobakim.com sitesinden alışveriş yaptım, memnun kaldım, 7 gün olmadan ürünler gelmişti, güzel hediyeler de eklemişler.

EK: benim siparişim yüz küsur bir şeydi totalde, kargo parası yoktu, kargo bedava olayının alt sınırını sitede dolanarak bulabilirsiniz diye düşünüyorum.

www.dermoeczanem.com burayı kullanıyorum. sipariş verdiğin gün kargolanıyor, ertesi gün elinde. ürün tarihleri de yeni oluyor.

sarmısaklı yoğurt üstüne de nane pul biberli mantı sosu. böylelikle karnabaharınız mantıbahar olmuş oluyor

bizimkiler soğanları yarımay şeklinde ince doğrayıp öldürüyor, maydanoz da doğrayıp limon döküp yiyorlar.

yumurtaya bulayıp kızartın (ya da fırınlayın).
sonra da yoğurtla yiyin.
karnabahar sevmeyen biri olarak severek yerim.

garip gelebilir ama zeytinyağı ile seyreltilmiş pesto çok güzel oluyor haşlanmış karnabahara.

sarımsaklı yoğurtla olunca çok seviyorum ya tok karnına bile canım çekti. afiyet olsun.

az önce yedim:

sarmısaklı yopurt, üstüne pul biber, nane

karnabahar ılınınca yoğurtla birleşmeli, yoksa kesilir/sulanır yoğurt

bu soruya bakacaklara tavsiye olsun:

1: sarımsaklı yoğurt üzerine domates sosu (mantı stayla)

2: zeytinyağı, limon, hardal ve baharat (kırmızı biber, karabiber vs) karışımı. mükemmel oluyor

Ara öğünü evden götürmek zorundasın gibi bir şey evet. Meyve bunun için en sağlıklısı.

is yerinde buzdolabi oldugu icin sorun olmuyor. yogurt, meyve alip dolaba koyuyorum. ya da cekmecemde grissini, kuru meyve turevi seyler bulunuyor.

elma, armut, muz. fındık, badem, ceviz.

Ara öğün yemek zorunda değilsin, başta onu söyleyeyim. İlla yiyeceğim diyorsan, kuruyemiş.

Zorunda değilim de acikiyorum aralarda.

Karbonhidrat alımını azaltırsan, hatta sıfıra yaklaştırırsan aralardaki açlık atakların ortadan kalkar bir süre sonra.

kuru erik, kuru incir, kuru kayısı, badem, fındık, leblebi gibi şeyler getiriyorum. mevsimine göre meyve de oluyor arada.

elma, muz.

şirketin anlaşmalı firması var fakat ben kendi yemeğimi kendim getiriyorum. genelde haşlanmış sebze ve tavuk. bazen sandviç. mutlaka az şekerli meyve ve kuruyemiş.

cafe nero'larda şu harika üründen satılıyor. sanırım bir de büyük migroslarda varmış . haftada 1-2 bundan yiyorum.

shop.unique.com.tr

muz yada ton balığı. ikisi de çok pratik bence. iş arkadaşlarım aç öküz olmasalardı kuruyemiş yerdim bi avuç. badem ceviz yada fındık.

Kartal oto sanayide 4 çeşit yemek 8 tl. Bir de limonata alıyorum oluyor 9 tl.

var, beyin hücrelerini öldürüyor deniyor fazla uykunun.

ne kadar doğru bilmiyorum ama.

Bunye uykuya alisiyor sonra. Sanki daha bi rehavet cokuyo ustune uyku, uykuyu getiriyo gibi oluyor.

Mesela gece 2.30 da yattim. Ders calisiyorum diye. Sabah 7-8 uyandim. Kahve ictim, nescafe cart curt ictim hala goz kapaklari acilmiyor. Calisirken motive olmakta zorlaniyorsun. Bunye alismis aksam saat 22.de, 23 de yatip sabah 8 de uyanmaya.

ideali kışın 6 yazın 5 saat bence. en azından ben öyle yapıyorum. 7 saati geçerse zaten fazlasıyla kötü hissediyorum ve de mutsuz kalkıyorum yataktan. 9 saat en fazla tembelliğe alıştırır vücudu, bilimsel yanını bilmem.

metabolizman yavaşlar, şişmanlar hantallaşır ve erken yaşlanırsın.

Şehriye çorbası, taze fasulye, bulgur pilavı, salata/cacık.

Tavuk olmasın demiştim ama teşekkür ederim.

ezme, mucver(ya da biber, patlican ve kabak kizartmasi) sarimsakli yogurt, pudding

Ispanak yemeği olabilir yanında yoğurt ya da brokoli çorbası..

mercimeklo bulgur pilavi, ayran, coban salata

mercimekli de olur. (typo queen)

watsons, gratis benzeri kozmetik marketlerde bolca var, gereken sürme kilitli çantasıyla birlikte.

whoosie+1
küçük ihtimal 1 milyoncularda da olur ama hava limanlarında kesin oluyor.

airbnb var. ben yurtdışına çıktığımda buradan oda/daire kiralıyorum. istanbul'dayken de kiraya veriyorum bir odayı bazen. bi sorun yaşamadım şimdiye kadar.

Selamlar günlük daire isine girdigimi birkac duyuru öncesinde buradan ilan etmistim ilgilenirsen 1+1 residance dairemi günlük olarak kiraliyorum detaylar icin msj atabilirsin

yapılabilir mi evet.. hayal mi evet.

www.google.com.tr

ABBYY FineReader işini görür, internetten nasıl kullanıldığını araştır. Çözüme kolayca ulaşırsın

windows one note gayet basarili bir sekilde yapiyor bu isi

en şahane çözüm bence evernote adlı program/sayfa... aplikasyonu da çok kullanışlı... ocr vb. yazı tanıma sistemi de var.

bu modda uzun süre takılmış biri olarak rahatlıkla gün geçtikçe üşengeçliğin artacağını söyleyebilirim. tabii eğer sağlam bir adım atmazsanız. güneşi görmeden, doğru dürüst evden çıkmadığım dönemler olmuştu benim de üniversitenin ikinci yılında falan.

benim bildiğim en kesin çözüm spor ve onun gerektirdiği beslenme düzenine adapte olmaya çalışmak. gerçekten çok fark ediyor.

Spor yapsak gerisi gelecek aslında ama bende üşeniyorum.

hep bunlar yoklamasızlıktan

erken gelen, gelmiş gibi yapıp kaçan baharın da etkisi var bunda.
ben de dediğiniz gibiyim. üstelik her gün evden çıkıyorum, çalışıyorum ve spor da yapıyorum, vitamin de içiyorum ama sürekli uykum geliyor. her an yatsam uyurum.

pasiflora

atarax.pasiflora pek de işe yaramıyor.

insidon

melisa, sarı kantaron

valerian root.

dersaneye giderken emin olmamak aptallik olurdu sanirim? farkindaysaniz sinavlari dedim, yos kaldirildi fakat her universite kendi yos'unu uyguluyor. tek sinava degil bircok sinava giriliyor kisaca.

önce konu sonra soru.

hiç sevmem kendilerini ama teknofem'den bir dinle, yaparsın ya pek bi şey yok.

gap, pull&bear, lacoste, tommy, dockers & levis,
bütçeye göre alternatif üretilebilir

Polo veya tommy geldi benim de hemen aklıma.

koton? daha dün aldım. ince kazak ama. mevsimlik dediğimiz cinsten

zara da olur.

30 yaşa kadar hitap ettiklerini söylüyorlar ama yine de bir bak derim; Jack & Jones

Karaca'ya bakmanizi kesinlikle öneririm. Modelleri internette görebilirsiniz.

30 yaş üstü dedim ama görünüş,giyim tarzı olarak 25-26 yaşında biri gibi. sadece renkli sweatshirt vs gibi öneriler gelmesin diye bu şekilde açıklama getirdim.

que ya göz at derim. çok başarılı modelleri var. adım başı mağzası olmadığı için milletin üzerinde görmezsin hem.

ama iste hangisini deneyeyim?

parfümsüz bioderma al

bioderma +1. notricina tavsiye etmiyorum.

bioderma sensibio serisinden ürünler kullanıyorum. gayet memnunum. neutrogena hiç denemedim.

yetki kapsamına bağlıdır. farklı levellarda yetkilendirmeler yapılabiliyor. görüntüleme, belli bir tutara kadar ödeme yapabilme, yeni hesap açma vb.

Banka hesabında imza yetkisi diye bir kavram yok. Noter onaylı vekaletname olmalı her işlem için.

cevabi ogrendik; her turlu islemi yapiyoruz imza yetkisiyle.

muhtemelen senin seviyende 30 günlük yabancı dil setleri işine yaramaz. film izle (altyazısız, illa olsun diyosan ing altyazılı) müzik dinle, daha faydalı olur kanaatimce.

bi de ing. kitap oku.

bankayla konuşup "gelip bankayı da dağıtsam vermeyin o parayı. ama yatırabileyim ben." diyebiliyorsun. ben öyle yapmıştım bir ara.

bu bin lirayı kaç kişi biriktirecek?

Biriktirirsiniz yahu.. O kenara koyduğunuz parayı yokmuş gibi hayal edin ki en ufak bir sıkışıklıkta ona koşmayın. Parayı 3-4 ay vadeli bir hesaba yatırırsanız çekmeniz de zorlaşır. Hesabı kapatmaktı vs. derken uğraşmazsınız hem. Ben para biriktirmem gerektiğinde elime geçen paradan bir kısmını kenara alıp o para yokmuş gibi davranıp, kalan para ile idare etme yoluna gidiyorum.

Finansbank'ta biriktiren fon hesabım var, her ay kredi kartından belirlediğim tutarı çekip hesaba aktarıyor, parayı b tipi fon alarak değerlendiriyor, belirlediğin vadeden önce çekersen faizi alamıyorsun, vade bitiminde hesabında para birikmiş ve değerlenmiş oluyor, tavsiye ederim.

@oinone pe, 2 kisi.

5000 lira kredi cek bankaya yatir. sonra taksit taksit onu ode. yani borclanirsan mecbur odersin. tabi bu sana 1500-2000 liraya mal olur.

biglord, o cok mantikli olmamis sanki :) ben daha pratik bir seyler istiyorum.

(bkz: sağlam irade)

Kredi kartini cuzdaninda arkalara sakla ve naktin kadar harca,birikmesini istedigin miktara dokunma.hedefini hayal et.

diyelim maaşınız 5000tl -ikinizin- bunu 3500 500 1000 olarak düşünün. yani siz aslında iki kişi 3500 kazanıyorsunuz olarak düşünün. 500tlyi evde bir kenara saklayın, zor günler için saklandığını bilin. 1000tlyi hiç almamış gibi bankada bırakın. yani aslında siz 4000tl kazanıyormuşsunuz gibi.

gibi gibi...

ağustosta gidip kredi cekersiniz, sonra ödersiniz

gereksiz harcamiyorum, bu kadar.

biriniz, diğerinin biriktirdiği parayı sadece kendi bileceği bir yere saklasın. paraların seri numaralarını da yazsın diğer kişi. o paralara dokunmayın, harcayıp yerine koyma faslı da olmaz bu şekilde. plana sadık kalmanız halinde, elinizde o para birikecek. parayı harcayamazsınız bu şekilde. çünkü o para sizin değil. parayı eksilten hesap verir yani. güveneceğiniz bir 3. kişiye de verebilirsiniz. size hayır diyebilecek biri olmalı.

parayi elinde tutamamandan daha mantikli bir yontem bence. borclanarak para biriktirmek cok da kötü bir fikir degil.

insanlar cayir cayir kredi cekiyor. bi sen mi akillisin?

abicim ihtiyaç olunca harcayacan yani napacan başka. işte ihtiyaçları azalt..

parayı böyle iyice kağıda falan sarıp kutuya koy üstünü bantla falan. açarken düşünmeye fırsatın olur.

Biriktiren fonda kredi kartından ödeme şart değil, hesaptan ödeme de yapılabiliyor, ara ödeme de mümkün, bence en mantıklı çözüm o, Para biriktireceğim diye kredi çekip para harcamak çok anlamsız.

koy bi kitabın arasına unut gitsin. öyle öyle ne paralar biriktirdim.

gün yap bir kaç arkadasını topla. gün dediysem sadece para alışverişi. herkes ihtiyacı olan ayı belirtir. geri kalanlarda kura. çok güzel oluyor valla.tabi kendin ve arkadaşın gibi en azından 2 kişi daha bulman gerekir yüksek meblağda para biriktirmek isteyen.

her zaman kullandigim bankam disinda farkli bir bankada hesap aciyorum ve duzenli olarak o hesaba para transfer ediyorum. en azindan acil durumlar disinda kullanmamis oluyorum.

prensiplerimi değiştirmeyi ve gözden geçirmeyi prensip haline getirdim. sadece bu prensibimi değiştirmeyi veya gözden geçirmeyi düşünmediğime göre kalıcı tek prensibim budur :)

Sattığı sebzeye meyveye fiyat yazmayan manavdan alışveriş yapmam. (Prensipler hep cool olmuyor haliyle)

benim de yok çiko :(

arkadaşlarımlayken bir mekana ilk giren ya da son çıkan olmam!

asla "asla şunu yapmam, bunu etmem" şeklinde konuşmam. konuşabilirim de. sanırım benim tek prensibim çok katı prensipler edinmemeye çalışmak. insanız neticede, hayatta her şey olur.

haksızlık karşısında sessiz kalmam. katılmadığım bir görüşe karşı fikrimi "ayıp olur diye" söylememezlik etmem. bir de bunlardan da anlaşılacağı üzere politik davranamam. insanlar nedense politik olmamayı olumsuz bir özellik olarak görüyorlar ama bence aksine olumlu.

prensip mi bilemem ama cinsliklerim var.

markette rafın en önündeki malı asla almam, bir veya iki arkadakini alırım. skt ve ambalajın bozulmamış olmasına dikkat ederim. süt ürünlerinde özellikle skt en ileride olan ürünü seçerim.

bana, aileme, dostuma yanlışı olan kişileri asla affetmem. yüzlerine bakmam, görmezden gelirim.

cimri insanlardan, topluca bir yere gidildiğinde kuruş hesabı yapanlardan hazzetmem. mümkünse aynı ortamda bulunmam.

karşımdakinin kapasitesine göre konuşurum, sığ biriyse muhabbetim de sığ olur. boşuna zihnimi ve nefesimi yormam.

Bir prensibim varsa o da prensibim olmamasıdır. (çok artizim)

Ama ciddiyim. Çünkü prensiplerin insanı sınırladığını düşünürüm. Koşullara göre, önceden yapmam denilen şeyleri yapmak gerekebilir. Prensip ise bunu engeller.

Mesajimi aldigi halde cevap atmayan ya da aradigim halde acmayip geri donmeyen insani, o arayana kadar aramam, mesaj atmam.

@renas +1. oha bazi konularda ayniyiz.

Self servis yerlere asla gitmem.

Ailemle ilgili bi sorunu sevgilim de dahil kimseye anlatmam.

bir konu hakkında karar verirken tamamen kendi kararım olmasına dikkat ederim. böyle bir prensibim var evet. genel bir şey. başkalarının fikirlerini de alırım ama son karar benim olmalı. yani ben öyle düşünmüyorum ama senin dediğini yapalım diyemiyorum.

kendimi mutfağa kapatır deneysel yemekler yapmaya çalışırım :)

ha bi de fransızca çalışmak bana huzur veriyor. bunları önerebilirim belki.

aklıma ne geldiyse yazdım.

- futbola ilgiliysen tabii ki premier lig.
- board oyunları.
- ev partisi.
- puzzle.
- evde spor.
- şu tip uğraşlar:
9gag.com
- zamanım bol dersen kendi stand-up gösterini hazırlamaya çalışabilirsin.

spor + film + ilham verici videolar + stumbleupon + ekşi + kitap

ama alternatif birşey istersen; galeri2.uludagsozluk.com

candy crush

ne kadar şanslısın 10 gün boş zaman.
Dahada kullanmışsın boş vakitlerini, model uçak yap derim.

ben de mutfakta kendimi geliştirmeye çalışırdım. pasta ve envai çeşit tatlı yapmayı denerdim.

ev içinde yapmanız gereken ama hep ertelediğinz işler vardır çekmecelerdeki ıvır zıvırı ayıklamak, mutfak dolaplarının içindeki kağıtları yenilemek, giymediklerinizi ayıklamak gibi ben olsam önce onları yapardım. bir de böyle şeyleri yapıp bitirince insan saçma bir şekilde kendisini iyi hissediyor. sonra spor, bol bol yemek yapıp biraz buzluğa stok yapardım, uzun zamandır görüşülmeyen arkadaşları eve yemeğe/içmeye/kahveye çağırırdım.

hava güzelse bi avucumda çekirdek motor sürerim sağdan yavaş yavaş. hava kötüyse evde yemek yaparım.

Eğer apple ya da android telefonun varsa ve ingilizce de biliyorsan, duolingo adlı ücretsiz dil öğrenme programını indirip dil öğrenmeye başlayabilirsin. Benim şu son 2-3 aydır en sevdiğim zaman geçirme aktivitelerimden bir tanesi. Almanca-Fransızca-İspanyolca-İtalyanca-Portekizce öğrenebiliyorsun.

kanka benim aynı durumda yapacaklarım;
p90x'i indirip, abanırım spora.
-10 derece demişssin hava fakat eksi derecelerde koşmak çok daha zevkli oluyor bence. geldikten sonra yıkanmak.. oh miss... vel hasıl koşarım.
the dog whisperer'i izlerim.
yönetmen seçip filmografisini aradan çıkartırım.
dergi okurum. ot, men's health ve cnbc-e tercihim.
araştırırım.
kitap araştırmak, kütüphanede-kitap evlerinde kitap koklamak, kitapları ellemek gibi fetişlerim var. bunları yaparım.


gibi gibi...

sadece hava soguk oldugu icin disari cikmayi secenekler arasindan cikarmak mantikli degil.. sogukta sokaklarda dolasin demiyorum tabi.. sinemaya gidin tiyatroya gidin bara pavyona gidin.. bulundugunuz sehirde normalde zaman ayirmadiginiz her seyi, havanin bu durumunu degerlendirerek yapabilirsiniz.

(bkz: puzzle)

4chan, ordan da sıkılırsam allah kerim.

biletin sinifina gore degisir. bazi siniflarda cezasiz degisim yaparsiniz. bazilarinda ceza odersiniz. bazilarinda ise hic bir turlu degisim olmaz. turk hava yollari cakallik yapmaz bu konuda. eger degistiremeyiz diyorlarsa degismiyordur

sinifini yazdim zaten, ekonomi promosyon sanirim 2 ay onceden alinmisti.

ceza karsiligi degistiriyorlarmis, az once arayip ogrendim.

göz altı için olan değil mi bu? watsons ve gratislerde var. hatta bazı marketlerde, migros mesela.

evet,evet gozalti icin. bir suru marka denedim, garnier oldugu icin bu urune pek yaklasmadim ama herkes cok oneriyor. bir deneyeyim dedim, nerede satildigini bilememistim. tesekkur ederim.

rica ederim. baya işe yarıyor bu arada. ben de kullandım.

kafana poşet geçir, içinde 1-2dk nefes al.

su ıc ama icerken kulaklarını ve burnunu tıka

suya limon damlattıktan sonra ağzına doldur ve öne doğru belini bük (namazda rüku pozisyonu) ve kafanı da baş aşağı şekle getirip öyle yut.

www.ahmedbaki.com
bu arkadaş gibi ama kafanı iyice eğ.

:):)

limon kafi.

Tesekkur ederim ama sınıfın ortasinda yazdiginiz atraksiyonlarin hicbirine giremem ki.

domalarak su iç

derin derin nefes al.

hatta en güzel yöntemi söylüyorum. yapabiliyorsan geğir.

Çok etkili bir yöntemim var. Bir arkadaşın biraz hazırlıksız olduğun bir anda aniden boğazına sarılıp nefes alamamanı sağlasın. Boğulma hissi ve korkudan doğan adrenalin birleşince hıçkırık falan kalmıyor. Her defasında başarıya ulaşıyorum.

suyu tersten içeceksin. Tik atmadığın akadaşın dediği pozisyonda daha eğilerek. Ağzını bardağın dış kısmına koyup eğilerek içeceksin.

boynunu eğerek havaya bak.

Bu yöntemi uygula kesin geçiyor :)

Nefesini tutarken 7 kere yutkun.

domalarak su içme en kesin yöntem %90 falan işe yarıyor discovery chanel da denemişlerdi hatta.Suyu üst damağınızdan geçirerek içiceksiniz

suyu tersten içmek +1
yani bardağın bize bakan tarafı değil de diğer tarafına koyacaksın ağzını zaten öyle içmeye çalışırsan sir gawain in dediği şekilde içmiş olursun.

hafif eğilerek dur öne doğru belinden öyle su iç

nefesini 15 saniye tut, 15. saniyeden sonra nefesi bırakmadan arka arkaya 2 kere yutkun.

8 kere arka arkaya hızlıca 'mor vampir' de.

kendin hıçkırmaya çalış peş peşe.. %100 çalışıyor!

www.manicpanicturkiye.com yarı kalıcı boyalarını ya da jölelerini öneririm koyu renk saçlar için daha etkili oluyor.

ama ben uzun sure kalici olsun istemiyorum, en fazla 1 2 gun. yari kalici boyalar daha uzun sureli kullanim icin uygun degil mi?

yarı kalıcı olan 4-5 hafta duruyor, jöle yıkayınca geçiyor.

toz pasteli saç teşebişi diye fahiş fiyatlarla kazıklıyorlar millete. herhangi bir kırtasiyede bulabilirsin, tek de satılıyor alıp deneyebilirsin yani.

bu arkadasimin tebesirle yaptigi saci (saci aslinda koyudur):
i.imgur.com

bu cevabi daha once baska bir tebesir sorusunda da vermistim, buraya da koyayim dedim.

cikarirlar ne yazik ki.

hayır sorun olmuyor.

hiç belli olmaz. anlayışlı birine denk gelirseniz sıkıntı yok ama normalde kabul etmiyolar

Aktarmalı mı geliyorsunuz bilmiyorum ama gideceğiniz havaalanlarında bagajları indiren/kaldıran abiler bir sendikaya bağlıysa 30 kg şartı oluyor genelde. Adamlar 30 kilodan ağır eşya kaldırmayı kabul etmiyorlar, o yüzden check-in sırasında bavullarınızı açtırıp ağır olanı boşalttırabilirler. Sorun çıkmaması için ucuzundan küçük bir çanta daha alıp eşyaları dengeli yerleştirirseniz daha garanti olur.

Aktarmali gelmiyoruz direkt istanbula iniyoruz ama garanti olsun diye iki ayri bavul yaptik, tesekkur ederim herkese.

Genelde sikmayi unuttugum icin bayagi gidiyor

75 ml'lik parfümümü temmuzun ortasında almıştım yeni bitti. kaç yapar? hesapladım 4.5 ay etmiş.

babamın 10 sene bir şişe parfüm kullandığı var.

bana 5 sene gidiyor en fazla. o da kıyamadığım için.

4 aydır kullanıyorum bitmedi hala fazla sıkmıyorum ama

1 sene once aldigim 200ml lik parfum vardi. az birsey kaldi dibinde. ozel bir programim yoksa parfumsuz dolarisim

30 ml 2 ayda bitti işte

Genelde yatakta kullanıyorum, ama film izleyeceksem ya da oyun oynayacaksam sert bir zemine koyuyorum.

bataryasını çıkarıp prizde kullanıyorum. arada sırada, ayda 1-2 defa bataryayı takıp kullanıyorum. Bataryayı full bitirip kapalı halde şarj ediyorum. %100 dolana kadar çekmiyorum. 2 ayda bir şarj dolduktan sonra hemen çekmiyorum, 2-3 saat daha kalıyor. kalibre ediyorum yani.

Benim fan delikleri arkada o yüzden sorun olmuyor yatakta. Ama eski laptopta kullaniyordum, ise yarıyor.

Uzun sure sabit kalacak ya da şarj aletinin kablosunun sorun yaratmayacak şekilde uzaklıklarda kulaniyorsam pilini "bosaldiktan" sonra cikariyorum. Li ion piller evet istediğinde şarj et bosalta uygunsa da sarja tak deyince takarim, dolmadan cikarmam.

sürekli şarjda kullanıyorum, bunu sormuştum yeni bilgisayarlardaki sistem şarjda iken prizden kullanıp bataryayı yormuyormuş o yüzden evde hiç çıkarmamak gerekiyormuş.

sadece prizde kullanmayın. evdeyken hem pil hem de prize takılı olsun. pil ömrü ne yaparsan yap azalacak zaten. ben 3 senedir devamlı pil + priz kullandığım halde hala 1.5-2 saat gidiyor. diğer türlü anakartı falan yakma ihtimalin var evet.

3 ay düzenli şekilde olduysanız artık hapla ilgisi yoktur. Basit bir şeydir, telaş etmeyin. Mevsim değişiyor şimdi havalar abuk subuk; stres mtres de yaşadıysanız o tarz bir durumdur muhtemelen. Hamilelik riski yoksa iki hafta dolana kadar filan bekleyin ve bu süre içinde "regl olamadığınızı" tamamen aklınızdan çıkarın bence. O düşünce regl olamamayı baya bir tetikliyor çünkü.

Geçmiş olsun.

Bilmiyorum baktın mı ama google'a yazınca ilk bu tarif çıkıyor.

www.hurriyetaile.com

Baktim ama daha farkli bir tarif istiyorum ben.aromasi farklı olsun yani.

www.youtube.com

ben böyle yapıyorum, sadece sütlüçikolata ile yaparsan j'adore'daki gibi oluyor, araya biraz bitter karıştırmakta yarar var. (j'adore da taksimde bi çikolatacı bilmiyorsan, ama ünlüdür epey)

bulutagaci.blogspot.com

blogun sahibi değilim bu arada.

1 bardak süt
yarım paket eti karam (%54 kakaolu olan en güzeli oluyor bence) (bardak büyükse 3/4 paket de olabilir.)
3 tatlı kaşığı krema.

sütün içine çikolataları atıp çırpıcıyla sürekli karıştırarak iyice eriyene kadar ısıtıyorsunuz. 3 kaşık krema ekleyip karıştırıp içilecek sıcaklığa gelince içiyorsunuz.
denediğim birsürü tarif arasında sonunda geldiğim ideal oranlar bunlar.

edit: içine muzlu süt yapar gibi blenderdan geçirilmiş muz da deneyebilirsin ama onu henüz denemedim, nasıl olur bilmiyorum.
bir de azıcık tarçı koyuyorum bazen. hatırlarsam.

80gr kadar bitter cikolatayi benmari usulu eritin. 30ml kadar yagli sutu isitip erimis cikolatayi ve bir tatlikasigi sekeri ekleyin. 10ml taze krema ve 1 tatli kasigi sekersiz kakaoyu ekleyin, surekli karistirarak istenilen sicakliga gelince afiyetle icin.

uygulamaları marıketten indirirseniz dediğiniz gibi garip çaluışıyor (tablet gibi. ona ben de alışmadım ve ben kullanmadığım için öğrenmedim) ana uygulamaları "desktop sürümü" diye indiririseniz o zaman eski tipte görünüm ile çalışıyor. skypte var mesela. çoğu zaman kendi sitelerinden indiririken de w9 sürümünü indirmeyin. desktop sürümlerini indirin.
diğerlerine cevap yok.

sanırım metro arayüzündeki chrome u açıyorsunuz. masa üstünü açıp oradaki chrome u kullanmanız son 2 sorunuzu cevaplayacak. ilk soru ise mouse ile ekranın tepesinden tutup aşağı doğru çekin. program küçülüyor. sonra en aşağıda bırakın.

@orhan, program sorunu dediginiz sekilde cozuluyor fakat chrome ve dizimag hala ayni. anlamadim ben neden boyle oldugunu.

ben klavyeli kılıf takıyorum ve okulda slaytları,essayleri,filmleri hep buradan hallediyorum. ayrıca dizileri gayet izliyorum dizimagden bro

ipad kullanıcısıyım bu arada

satıyorlar işte zaten genelde.. bana satabilirsiniz mesela..çok gereksiz çünkü..hafızası da az hem..

Tabletin asıl hedef kitlesi bence bilgisayarda oyun falan oynamayan (arada sıkılıp dandik platform oyunları oynayanlar da dahil olsun hadi), daha çok amacı facebook, twitter gibi sitelerde dolanmak, ekşi sözlükte orda burada takılmak olan insanlardır diye düşünüyorum. Ortalama bir laptol 2kg falan olduğunu düşünürsek, tableti olan biri zart diye kucağında tabletle kah orada kah burada takılabilirken laptopların taşınabilirlik özellikleri tabletin gerisindedir.

Yoksa insanların dur lan laptop almayayım her işimi tabletle yapayım diyerek tablet aldığını düşünmüyorum.

telefon işine gelince de telefon ekranı küçük bir şey sonuçta. daha yeni yeni 5 inç civarı ekranlar çıktı. büyük ekranlar facebookta falan gezerken bile (film video izlemediğinizi varsayıyorum) daha büyük konfor sunuyor.

pek verimli bir alet değil gerçekten de. keyifli mi keyifli ama.

house da ergen dizisidir.
kurtlar vadisi izle kardeş.

breaking bad izle derim.

homeland de fena değil onu izliyorum bu aralar ben de.

battlestar galactica

breaking bad ?

her boka friends önermek gibi olacak ama. friends'e baktın mı hiç?

onun dışında Utopia

utku, unutmusum friends'i de izledim evet.

Suits izle. House'un hukuk versiyonu gibi bir şey. House seven birinin seveceği kesin.

masters of sex (kesin tavsiye)
lie to me (house gibi bir nevi)
izlemediysen sherlock ve elementary

ve evet, six feet under'ı muhakkak izlemelisin :))

Under the Dome guzel dizi, farkli bir konusu var. (Ergen dizisi degil bence ama oyle diyen bi kac kisi gordum, sasirdim. Artik izleyip sen karar verirsin)

the mentalist

Orange is the new black derim.

Six Feet Under
Oz

Bunları izlemeden ölürsen sana acırım.

six feet under ağlatır.

IT Crowd, Black Mirror, Sherlock, Californication,

Is aramiyorum kpssye kendimi verdim ama arkadaslarim bulamiyor. Is basvurularinda genelde tanidik ile alindigini soyluyorlar.

Evet bu durum uzun bir süredir var, öyle gozlemliyorum

askerden geleli 2 ay oldu, 2 aydır işsizim yani. baya bi görüşmeye gittim bu sürede dönen çok az yer oldu. 10 dan fazla yere gittim galiba.

2 firmayla anlaşma aşamasına geldim ancak.

kariyer.netten arıyorum ben ya da arkadaşlara cv mi verditiyorum.

daha önceden 2 senelik tecrübem vardı. yazılımcıyım.

İş arıyorum ve bulamıyorum. Hatta çok kötü bunalımdayım. İnternetten arıyorum genelde. Ama ben o tecrübesi olan gruptan değilim gerçi.

alen +1

Bende aynı durumdayım.Tecrübe sıfır.

Son bir ayda üç büyük kurumsal şirketten manager seviyesinde teklif aldım. Ikisini geri çevirdim, birisi ile olabilir. Teklifler linkedin ve headhunter'lar aracılığı ile oldu.

İş aramıyorum, aramadığında buluyorsun zaten işi.

ben alanım dışı iş arayıp aynı zamanda yurtdışında bir şirketten haber beklediğim için 4 aya yakın işsiz kaldım. en son yetti artık diyip, dün istemediğim halde alanımla ilgili bir işe başladım. mutlu değilim.

edit: iş ararken hem kariyer sitelerini kullandım, hem de tanıdıklar etraflarına haber saldı ama ben 2 yabancı dille hiçbir şirkette dış ilişkiler vs tarzı bir iş bulamadım.

evet.

beynimizi tuşa basıp kapatırsak nasıl açacağız? Birinin her sabah bizden önce uyanıp bizim beynimizi açması lazım.Peki onun beynini kim açacak? Nöbet tutarak uyumamız lazım ama o nasıl olacak? Herkesin işi gücü var .

Ahahahah quaketrigger, hic boyle bir cevap beklemiyordum; bu kadar realist olma yahu.Ayarli olsun o zaman? 8 saat kapansın mesela sonra otomatik olarak açılsın?

ben de aynı şeyi kulak için düşünüyorum. hani böyle sessiz sessiz oturmak istediğimiz zaman kapatsak da tamamen duymaz olsak. sonra açınca eskiye dönse.

var aslında da sadece kullanmayı bilmiyoruz.

şimdi adını hatırlayamadığım bir bilimkurgu filminde, gelecekte insanlar yataklarına yattıklarında şakak hizalarına gelen bir makina sayesinde anında uykuya dalıyorlardı. rüyaları bile seçebiliyorlardı, ya da burası başka bir filmden, tam bilemedim, onu hatırlattı bana bu konu.

Geberene kadar spor yardımcı olabilir.

Bioderma kullanıyorum ben memnunum. Perricone md'de iyiymiş diye duydum ama kullanmadım daha.

bioderma hassas cilt serisi kırmızı ve hydra serisi <3

ben perricone md kullanıyorum mükemmel

çare pasiflora

sabahlara kadar dizi belki birinden birinde içim geçer diye arada işe yaradığı oluyo

melisa çayı çok acayip. içip direkt yatıyorum, yarım saat içerisinde dalmış oluyorum. ama şu an onu bulup yapacak halin yok tabi. sıcak bir duş alabilirdin belki? onun dışında elinden bir şey gelmiyorsa, aklından geçenler geçsin, boşver ama uyku konusunu aklından çıkar. yani yatağa yattığında ne düşünmen gerekiyorsa düşün, problem değil, fakat uyuyamadığını, uyuyamayacağını ya da uyuman gerektiğini aklından geçirme. zamanla kendiliğinden uykuya dalmış olursun zaten.

ayrıca unutmuşum bak, aklıma geldi, sadece nefesine odaklanmayı dene.

kitap okumayı dene. gece yatıp kitap okurken max 15dklık canım var. sonrası tıss. belki sende de işe yarar.

uyumam gerek uyumam gerek uyumam gerek diye düşünmekten vazgeçiyorum, bende bu işe yarıyordu. kısık sesli televizyon ve mümkün olduğu kadar az ışıkla deneyin bir de.

Biraz egzersiz yap, yatarken süt iç. Geceleyin seni rahatsız eden bütün ses ve ışık kaynaklarından kurtul. Uyuyamıyorum diye kendini sıkmak yerine, "uyuyamasam da dinleniyorum" de. Yatağında rahat edemiyosan, yerde de yatmayı deneyebilirsin. Olmadı, Tarihin arka odasının bir kaç bölümünü indir, onu izlerken uyuyakalırsın.

Yine olmadıysa doktora git.

ben kullanmadım ama her gittiğimde denerim, seviyorum kokusunu da. denediğim tek fıs bile kalıyor bende 1 gün kadar.

edt olduğu için fazla kalıcı değil.

eksisozluk.com

ben yutkunmakta zorlandığım zaman,yılın bu zamanları hastayken, boğazım çok kötü olduğu zaman zencefille balı bir çay bardağı içinde karıştırıp macun kıvamına getiriyorum.Miktarı çok değil yani. kaşıkla da emerek yiyorum. İyice bi yakıyo ama çok iyi geliyo.
Sıcak şeyler içMİyorum sıcak iyi gelmez.

bal (özellikle kestane balı) iyi gelir. kuşburnu iyi gelir.

git hastaneye igne migne yapsınlar. ben 3 gün boşuna salya sümük yatakta can çekişmişim. katarin forte kullanabilirsin bi de.

ılık bitki çayı + bol ılık su

diş fırçalamak da önemli bakterilerden kurtulma amacıyla etkili olduğunu duydum

Adaçayını gargara yaparak iç iyi gelir.

Geçenlerde araştırıp yaptığım ve işe yarayan üç şey var; biri ekinezya çayı - eskiden de yerliler ağız yaraları boğaz ağrıları için kullanırlarmış-
İkincisi; 1 parmak zencefil, 1 çubuk tarçın, 1 dilim portakal, 1 avuç ıhlamur, 0,5 litre su. Bunları kaynatıp bardağa aldıktan sonra bal katıp içiyosun, doktor önerisi bi tarif hakkaten iyi geldi.
Üçüncüsü de; 1er tatlı kaşığı zerdeçal, zencefil, tarçın, karabiberi balla karıştırıp yiyosun. Bu da azaltıyo boğaz ağrısını.

tylol hot ama dozunda.

karbonatlı su ile gargara yap. bogaz ağrısı için mucize diyebilirim.

zırt pırt serviş dışı kalan bir boğaza sahibim. eczaneye işe yarar bir şey sorduğumda, kloroben diye bir sprey vermişti. bilmiyorum placebo mu ne, ama işe yarıyor gibi. rahatlatıyor.

strepsils pastil alıyordum ama pek işe yaramıydordu en son eczacıya bana daha etkili bir pastil varsa ver dedim o da septisil verdi karadutlu bayağı işe yaradı. günde 5-6 tane emiyordum.

Çalışıyoruz valla. Sen konuyu değiştir polise merak ettiğin şeyleri sor.

Emin ol o poliste çok sıkılıyor. Soruları değiştir. Hafiften piçlik yapabilirsin. Poliste o yoldaysa sağlam makara olur, dersi bitirmek istemeziniz :) Değilse de konuşmaya devam eder. Millet adamdan soğur. Ders erken biter...

zerrin özer - her şey seninle güzel
funda - çaresizim
nükhet duru - melankoli

ajda pekkan - alışmak sevmekten zor
nilüfer - taa uzak yollardan
Ajda Pekkan - Tanrı Misafiri
sezen aksu - kaybolan yıllar

haramiler - mavi duvar

papatya gibisin beyaz ince. söyleyen arkadaşı hatırlayamadım.

erkin koray/sevince

@fayfim,Tanju Okan soyluyor o sarkiyi.

Ayten alpman sensiz olamam

@fraise tanju okan sanılıyor hep ama o adam tanju okan değil:) uzun bir adı vardı.

edit: şecaattin tanyerli imiş.
www.youtube.com

zeki müren - kahır mektubu

şu an aklıma gelenler
erkin koray - mesafeler www.youtube.com
erkin koray - geliyor www.youtube.com
erkin koray - gel bak ne söyliycem www.youtube.com
fikret kızılok - insan mıyım mahluk muyum ot muyum www.youtube.com
fikret kızılok - aybattı www.youtube.com
barış manço - trip (fairground) www.youtube.com
şenay yüzbaşıoğlu - dalkavuk www.youtube.com
edip akbayram - dağlar dağladı beni www.youtube.com
mustafa özkent - üsküdar www.youtube.com

hepsi de çok güzel şarkılardır bence.

4s ve mini zaten karşılaştırılmamalı.

ama telefon manyağı değilsen mini'yi 2 sene rahat kullanırsın tabi. çok şüpheli şekilde aldıysan eyvah çünkü her hatayı mesele edersin.:)

Telefon manyagi degilim.Tango,viber,Whatsapp kullaniyorum arada internete giriyorum bir de fotograf cekiyorum bazen o kadar.

4s yerine s3 mini bence yanlış tercih. hele ki iphone a alışan bir bünye için. he ama aralarında 600 e yakın fiyat farkı var. o yüzden seçiminiz maddi sanırım. yoksa hakkaten 4s ile s3 mini karşılaştırılmaz.

Turkiye'den almadim telefonu yurtdisindan aldim fiyat farki vardi tabii.Bir de dedigim gibi hazirliksiz bir sekilde yakalandigim icin bunu alayim 1 sene kullanirim diye dusundum.

neyse almışsınız madem, üzülmeye gerek yok. işinizi görür 1 senede. sonra iphone 6 çıkar onu alırsınız:)

1 sene için sorun yaratmaz, performansı acaip düşük bir telefon değil s3 mini. iphone 4 kadar işinizi görür, oyunlarda daha iyi performans verir. 1 sene sonra da iphone 6'yla kralın dönüşü yaparsınız.

Kurumadan açmasaydınız keşke.

Şimdi açılmadıysa, dediğiniz gibi, o bir daha açılmayacaktır muhtemelen. Ama iyice kuruduktan sonra tekrar deneyin.

funnypicturesplus.com

pirince koyarlar çyle bişey olunca bataryayı falan çıkartıp.

Telefon iphone aldigimdan beri hic icini acmadim.Simdi nasil acacagimi da bilmiyorum?Bu pirinc olayi gercekten ise yariyor mu?Bir de olay gercekleseli 1 saat oluyor neredeyse ve ben sac kurutma makinesiyle de kurutmadim;hem evdekiler uyanir hem de telefon patlar o kadar isidan diye.

kardeşim telefonu suya düşürdükten 2 gün sonra bana söyledi, bende hemen bataryayı çıkarıp pirinçte bekletmesini söyledim. 1-2 gün bekledikten sonra telefon çalıştı. tavsiyem sende aynısı yap hacı, hiç vakit kaybetmeden piriç dolu kavanoza telefonu göm ve kapağını sıkıca kapat. birkaç gün beklesin. umarım düzelir.

telefonu ıslakken açmaya çalışırsanız elektronik kartlarına kısa devre yaptırırsınız.

telefonu pirinç dolu kavanoza komple gömünüz. pirinç bulunduğu ortamda ki nemi ve rutubeti emer.

telefonun içini aç, bataryasını filan çıkarıp ayrı yere koy. benimkine tam 3 kere su girdi, üçünde de 2-3 gün bekledikten sonra çalıştı. birinde pirincin içine koymuştum, o zaman daha çabuk düzelmişti. biraz beklet öyle, muhtemelen düzelir.

saç kurutma makinesini kullanma ayrıca, o daha kötü yapıyordu hatırladığım kadarıyla.

Sorun su ki telefonun icini acamiyorum.Daha once hic acmadim simdi nasil acacagim?Iphone'un icini acan da hic gormedim ki simdiye kadar.

iphone'u açma,sıçarsın. herkesin dediği gibi telefonu pirinç dolu bi kaba koyup kapağını kapat. 1-2 gün sonra şansın varsa iyileşir

Youtube'da vardır. Tam ingilizce'sini bilmiyorum ama how to open iphone falan yazsan çıkar belki.

Pirincin olayı da nemi çekmesi

bana bi telefoncu demişti ki:
suya düşerse sakın sudan çıkarma, bana getir kavanoz içinde diye

Tesekkur ederim cevaplariniz icin.Gidip yeni bir telefon aldim bile ama aklim hala bu telefonumda.Pirincin icine koyduk bekliyoruz bakalim nolacak.

kardeş de olsa, aynı anne tarafından aynı şartlarda da yetiştirilse her insanın kişiliği farklıdır. senin kardeşinde karşılaştığın hissizlik, tepkisizlik durumunu ben de abimde görüyorum. her ne kadar sevsem de ve iyi anlaşsak da, bu tarz olaylar üzerindeki tepkisizliğinde ya da verdiği sıradan tepkilerinde ona tek bir şey diyorum; "insanlıktan birazcık nasip al, gelmişsin insan olarak kullan şu hakkı"

kardeşin 18 yaşındaysa aklı başka yerlere yoğunlaşmış olabilir. bazen insan hırçın oluyor o dönemlerde.

bence kardeşin normal. gezi parkı olaylarında ölenler için çok üzülenler birkaç hafta sonra bodrum fotoğrafları facebook'a yüklediler. böyle bu, sen de muhtemelen 1 hafta geçmeden normal hayatına geri dönersin.

ayrıca yası 18 demişsin. 35 yasındaki abim her gecen yıl biraz daha aşıyor bu konuda kendini, her gecen yıl beni biraz daha şaşırtmayı başarıyor. o nedenle pek sanmıyorum ama umarım ki yanılıyorumdur.

olması gereken bu. kardeşin en iyisini yapıyor.. ona üzül buna üzül nereye kadar? faydası olmuyor üzülmenin.

siz birisini seviyorsunuz diye o kişi de sizi o kadar sevmek durumunda olmadığı için ölüm olayı yüzünden pek sarsılmaması bu sebebe bağlanabilir.

duruma genel olarak bakarsak kilit nokta empati eksikliği. 22 yaşındayım ama ben de kardeşinizle aynı tutumları sergiliyorum çoğunlukla. (entry - nick) çok nadir üzülür/etkilenirim. 9 yaşında dedemi kaybettim ama eve dönüp atari oynamaya karar verdim. en son da 12 yaşımda ağlamıştım, okulda bana atılan bir iftira biraz ciddileşince dayanamamıştım.

bence bu bahsettiğiniz durumu ileri bir realistliğe bağlayabiliriz. çünkü siz de üzüldüğünüz halde bunun bir işe yaramayacağını biliyorsunuz ve klasik yas sürecine giriyorsunuz. çoğu insan doğası gereği bu sürece girer ama bu sürece girmemek ve yine bu sürece girmemeyi sağlayan etkenler bozukluk olarak nitelendirilemez.

ayrıca empati = duyarlılık diye bir denklem kuramayız. duyarlılık daha farklı bir kavram. ben gayet duyarlı olduğumu düşünürüm etrafımdaki/dünyadaki olaylara karşı. babaannem de suriye'de ölenlere üzüldü. peki duyarlı biri mi ? sanmıyorum.

ben de ailemle yaşarken aynı tepkilere maruz kaldım. "yahu sen kime çektin?" gibi. kişilik meselesi diye özet geçebiliriz.

ok by,sen cok yanlis anlamissin.Ben kotu oldugunu soylemedim farkindaysan zaten olmasi gereken sey bu mu?ben mi abartiyorum ?ama ben boyle dusunuyorum diye anlattim.Son satiri okumamissin sanirim.

dogal olani onun durumu. insanin oldugu icin uzulecegi insan sayisi 2-3 falan, hadi en fazla 10 bence. kuzenim olse "hmm" derdim, isime devam ederdim. sevdigim kuzenlerim de var halbuki. biri olunce uzulmem icin onun hayatimdaki yoklugunu hissetmem lazim. dolayisiyla sirf kan bagi var diye olumune uzulmem cok sacma olmaz mi? tanimadigi insanlarin olumunu tv'den, gazeteden vs. duyup uzulen insanlara gercekten ama gercekten anlam veremiyorum. sehit geyikleri, gezi olaylarinda olenler uzerinden romantizm falan. insanlar duygu girince kolay satiliyor diye mi boyle davraniyor, yoksa ciddi ciddi onlar icin uzuluyorlar mi anlamiyorum bazen.

olması gereken bu. ölen için hayat bitiyor sonuçta, senin üzülmen ya da üzülmemen ona birşey sağlamıyor, ancak kendine zarar veriyorsun...
yakın olduğu biri ölürse kendi hayatını da etkileyeceğinden üzülebilir ancak yıllarca görüşmediği, kendi yaşamına en ufak bir etkisi olmayan insanların ölümüne neden üzülsün ki? yarınının dününden farkı olmayacak o kişinin ölümüyle...

ben de umursamadan geçip gidiyorum, çünkü üzülmem birşey kazandırmıyor... bana da duygusuz diyen çok kişi var, belki ortalamaya göre oldukça duygusuzumdur gerçekten... ama memnunum bu halimden.
kardeşinin de kendisi için en iyisi budur. sakın durduk yere ağla üzül diyip onu da bozmayın...

dışa vurdukları ile kendi içinden geçenler çok farklı olabilir. insanları verdikleri tepkiye göre yargılamayın. bu yüzeysellik hassas ve kırılgan yapısını gizlemek için kurduğu bir savunma mekanizması olabilir. odasına gidip ağlamadığını bilemezsiniz en basitinden, böyle bir şeyin olabileceğine ihtimal bile vermezsiniz hatta ama bilemezsiniz. herkes duygularını aynı şekilde gösteremiyor olabilir.

Kardeşinin durumu normal falan değil. Normal diyenleri de anlamıyorum. Ölenlere ölünmüyor, hayat devam ediyor laflarınız çok güzel eyvallah da başlığı açan da kendini hırpalasın demiyor zaten. İnsani birkaç belirti göstersin yeter diyor.

Gezi'de ölenlere üzülüp sonra Bodrum'a gidenler var diyen arkadaş, sırf maskeli fotoğrafını Twitter'a koymak için gidenler de vardı oraya, böyle şeylerle kıyaslamak saçma.

Herkesin karakteri farklıdır, kardeşin de senden annenden farklı bir insan. Bunda kötü bir şey yok. Evet bazı insanların soğukkanlı, sakin olması her konuda insanın sinirine dokunabiliyor, ben de çok yaşadım bunu. Kardeşin tepki göstermiyorsa zorla bir şey yapamazsın evet. Ne istediğini de anlıyorum, en azından saygı duysun istiyorsun ölümlere, üzüntülere. Ona böyle söyleyebilirsin. Kimseye şuna ya da buna üzül diyemezsin, sadece insanların üzüntülerine saygı duymasını öğretebilirsin.

Bir de "normal ya ölenle ölünmez" diyen arkadaşlara aklıma gelen bir şeyi diyeceğim. Reyhanlı'daki patlamadan birkaç gün sonra GS-FB maçı vardı, ısrarla iptal edilmesi gerektiğini savundum. Ama bazı kanı bozuk insanlar bile bunun gerekli olmadığını, hatta sırf Fenerliyim diye yenileceğimizi düşündüğümden iptal edilmesini istediğimi dahi ima edecek kadar alçaldılar.

Şimdi diyeceğim şu, kimse size ölüm ya da felakat haberlerine ağlayın zırlayın demiyor, kimse bunu diyemez, bunu söylemek komikliktir başta. İnsanlar sadece duyarlı olmanızı bekliyor. Bu Twitter'da ya da orda burda üzgün surat koyup felaket haberleriyle ilgili şeyler yazmak değil. Duyarlı olmak başka bir şey. Ne bileyim lan, gülüp eğlenmenin bir anlığına içinizden gelmemesi gibi bir şey. Komşunun evinden bir ölü çıktıysa yüksek sesli müzik dinlememek gibi bir şey. Reyhanlı'da patlama olduğunun akşamı televizyonun istisnasız her kanalında eğlence programı olmasından rahatsız olabilmek, içinden gelmesi lan bunun. "Normal olan bu ya, orda öldü diye ben onları izlemiyim mi" demek değil. Değil işte.

Bu tip takıntılar yüzünden 6 ay antidepresan kullandım, ilaç kullanırken rahattı ama bıraktıgım gibi aynı halime geri döndüm. Yani demem o ki, bu işi psikolog yardımıyla ya da kendi kendine yapacagın yatıştırıcı seylerle cözüceksin. Meditasyon yap, spor yap, zihnini rahatlatıyor.

bazı diğer konularla ilgili birikmiş sinirini kimseye zarar vermemek adına böyle basit olaylardan çıkarttığın, böyle yönlendirdiğin hissine kapıldım ben. ne kadar doğrudur bilemem. ama çoğu zaman çeşitli nedenlerle veremediğimiz tepkileri başka şeyler üzerinden çıkarıyoruz, nasılsa günlük hayatta böyle ufak sinirler yaratacak malzeme de çok. çok anlamlı bir bağlantı olmayabilir mesela biri tarafından unutulduğunu düşündüğün için unutmaya bu kadar tepkilisindir, mantık ve duygu açısından bu dediğim pek tutarlı olmasa da beynin ve bilinçaltının böyle saçma işleyişleri olabiliyor.

İstanbul'da laduree var en ünlü sanırım ama ben en çok divan'ın dışı kakao kaplı çikolatalı olanını seviyorum. Laduree'nin çiçekli meyveli olanları başarılı. tarif için özelinden link yollayayım.

donut: krispy kreme.

makaron konusunda baylan (kadıköy rıhtımda) benim en çok beğendiğim oldu.

donut: cevahir avm'nin içinde krispy creme

ontheroad + 1500

laduree'nin hem paris'te hem de istanbul'daki şubeleri baylan'ın yanında 0 kalır.

baylan ve laduree dışında da başka bi yerden makaron alma. carte d'or un hazır makaronları var, tadı güzel oluyor ama biraz zahmetli ve görsel olarak gerçek makaronlara çok benzemiyor :D

işte geldim.

makaron için bilgi vereyim.

bebek'te baylan var. iyidir makaronları.

pelit pastanelerinde de makaron oluyor. klasik makaron gibi değillerse de güzeller, ben beğeniyorum.

laduree bebek'tekini kapattılar, istinye park'ta var diye biliyorum bir de şubeleri.

divan'ın makaron'larını çok beğenmiyorum.

makro marketlerde ve migros'larda divan'ın bir kuruluşu olan pastaneler var, onların makaronları da idare eder, güzel.

pera müzesi kafesinde de divan'da yapılan makaronlar satılıyor. onlar da güzel oluyor.

Ne kadar kasarsan o kadar ilikşi kısa olur bunu bilir bunu söylerim, eğlenmeye ve birbirini sevmeye çalışmak lazım. Ben kimseden kıskanmam ama ilgisiz de kalmam.

insan kıskanır genel olarak ama kardeşinden kıskanmak sorunlu bir kişinin davranışıdır.

çocukken, yani ergenliğin başlarında falan, "sevgilim kalabalık otobüse bindiğinde başkaları değecek/dokunacak" diye ağlamışlığım var.

artık hiç kıskanç değilim ama. güvenmiyorsam zaten birlikte olmam. hem kendime hem de ona güvenirim. aldatacaksa her türlü aldatır, bunun için kasmanın lüzumu yok.

twitter geyiği olarak kıskanmayan erkek gitsin tayt giysin derim. ama abartmadan,karşındakini boğmadan. tv'de beğenilen bir oyuncuyu bile kıskananlar var, o kadar da değil.

aileden kısmanmam aile konusunda sınırlarım engin

onun dışında akla gelebilecek herşeyden kıskanırım ama çoğunlukla susarım, trip yapmam. kendi kendime kıskanıyorum ben zararsızım.

Annesinden, kardeşinden, ailesinden vs asla hiçbir şekilde kıskanmam. Böyle bir saçmalık yok.

Bir kıza baktığına ya da o kızla benim hoşuma gitmeyecek herhangi basit bir şey yaptığına şahit olursam; burada da tepkim "kıskanmak" değil, "kızmak" olur. Bu yapılan şeyin dozuna göre kendisinden soğumama, gözümden düşmesine sebep olur hatta.

Şimdi şöyle bir düşündüm de, çok kıskanç değilim sanırım. Ben daha çok benden ayrı geçirdiği zamanı kıskanıyorum. Neden ben değil de bi başkası şahit oluyo o ana diye. :D Onun dışında yok bi kız bakmış, yok başka kız iltifat etmiş, diğeri beğenmiş cart curt, bunları kıskanmam; sorun çıkarmam.


Ek: Seven insan muhakkak bir yerde kıskanır. Tutku ve bazı kıskançlıklar da iyidir, ilişkiyi canlı tutar. Mühim olan, kıskançlığın kısıtlamaya dönüşmemesi.

Kendi arkadaslarimla kesinlikle tanistirmam mesela. Onun erkek arkadaslarindan kiskanmam fakat kiz arkadaslarindan her turlu kiskanirim isterse 8-10 yillik arkadasi olsun. Asiri kiskancim malesef yapimdan herhalde ama bunu karsi tarafa caktirmamaya calisirim. Kotu bir sey kiskanmak, yani bu kadari. Beni de 7/10 falan kiskanmasi hosuma gider maksimum. 1, 2, 3, 4/10 kiskancsa ciddi dusunmem bile dkjdha

kıskanmam, kıskandırtmam. fakat benimle geçireceği zamanı telefonla arayarak falan bok eden arkadaşları için sabrımın sınırlarını birkaç defa zorladıktan sonra esip gürlerim. bütün gün beraber olduğun iş arkadaşınla arayıp tam yemek yenecek, film izlenecek saatlerde 2 saat konuşmanın mantığı ne allah aşkına?

Kiskanirim. En yakin arkadasindan kardesinden kiskanmadim ama annesinden kiskanabilirim.kimle daha samimi ve fazla vakit geciriyorsa kiskanilabilir

beni kiskanmasi hosuma gider gittigi icinde kiskanmiyor .

bana gore kardesinden kiskanmasi normal baskalari anormal bulabilir sasirmam.benim icin olasi.

benimle ilgileniyor ve duygusal olarak tatmin ediyorsa kıskanmam, yoksa kıskanırım

ben 7.0.1 i bekliyorum. yükleyen arkadaşlarım sarj konusunda sıkıntı yasıyor(iphone 5 i olanlar), 4 ve 4s de aynı sorun olabilir.
4s'i olan bir arkadaşımda bir programı açarken telefon kilitlenmiş, bir sürede açamamış telefonu

5'te sikinti yasamadim, 4s'ine yukleyen arkadasim da ayni sekilde ama 4'te bariz yavaslamalar oluyor diyolla..

bahsettigin uygulamalari kullanmiyorum ama gerekli guncellemeleri yapmis olmalari gerekiyor.. app sayfalarina girip update haberlerine bakabilirsin ogrenmek icin..

Şarj dayandıramıyorum

4s ve 5 te problem yaşamadım. Bir tek 4s te şarj problemim var.
Tango, viber vs problem olursa face time var. Iphone un kendi görüntülü konuşma programı. Halihazırda yüklü.
Hatta bana göre tango dan çok daha iyi ve pratik.

@iorveth,ulaşmam gereken kişi iphone kullanmıyor maalesef.

hiç girişmeyin bence, ipad'i güncelledim ben, şarj pek sıkıntı değilde kasma yapıyor cihaz. bir de simgeler berbat, çocuk oyuncağı gibi.

iphone 4 e hiç deneme deli kasıyor alet aklı dönüyor valla. Alttan hiç bir uygulama açık değilken sadece battery doctor ile ölçtüğümde %90 a yakın hafıza kullanımı oluyor.

iphone 4 de 7.0 denemeyin bence kendinizi sıkmayın, bir üstü çıksın biraz daha gözlem güzelse yardırın...

edit: i4 6.X.X'den 7'ye süre farkları

Safari 1.13 seconds 2.05 seconds
Camera 1.9 seconds 2.63 seconds
Settings 1.31 seconds 1.88 seconds
Mail 1.0 seconds 1.50 seconds
Messages 1.57 seconds 2.80 seconds
Calendar 1.23 seconds 1.78 seconds
Phone 0.67 seconds 2.37 seconds
Boot süresi 31.14 seconds 45.13 seconds

www.youtube.com

meyve gerçekten geçirir tatlı isteğini.diyet yaptığım zamanlarda bazen aşırı tatlı istiyorum,elma yiyorum.bir süre sonra hiç tatlı isteğim olmuyor.

beze yapabilirsiniz yumurta ve şeker varsa.

yoğurda reçel/cornflakes karıştırılabilirsin.

puding varsa gereken süt miktarından 1 bardak filan az suyla onu pişirebilirsin.

yoğurt varsa süt yerine kullanabilirsin kek için. tabi aldığı kadar un ne kadar onu bilemiyorum.

labne, yoğurt, eritilmiş tereyağını karıştır. püskevit varsa un haline getirip, biraz eritilmiş yağ ile yoğur, kabın tabanına ser. az önce yoğurt ile yaptığın kremayı tabanın üzerine sıva. üzerine de reçel gezdir. cheesecake'in hazır

evdeki malzemeleri saysan daha çok yardımcı olacağız.

Evde tatli,kek icin bilimum malzeme var (un,seker,kabartma tozu,nisasta,vanilya,krem santi,irmik,yumurta,labne,tereyagi vs),birkac cesit meyve de var (muz,cilek,elma,armut,seftali) ayni sekilde birkac cesit recel de mevcut.

elmalı turta yap, benim için:)

"engel olacak "diye özellikle belirttiğin için diyorum ki yarım limonu sıkıp yarım çay kaşığı tarçınla karıştırıp içersen on dk sonra tatlı isteğinden eser kalmaz ;)

ceviz/peynir birlikte ye, bunlar seni tok tutmazsa kimse tutamaz.

doktorundan doktoruna değişir. kimisine ben soru soruyorum cildimle ilgili geçiştiriyor kimisi ayrıntılı cevap veriyor. doktorun sana gülmesi gibi bir durum yok ama dediğim gibi her dermatolog, cilt doktoru bu konuda yeterli değil. yani sorunlara göre ilaç yazmaya programlanmış bir çoğu.

o nedenle doktor araştırması yap bence.

güler, çok gereksiz. iyi bir cilt bakım merkezine gidin, oralarda cildinize bakıp size ürün satacak uzmanlar oluyor. o da illa birisine baktırmak istediğiniz için, yoksa kendiniz de iyi bir eczaneye gidip tavsiye alabilirsiniz.

gönül ergenekon
sibel alper
banu taşkın

bu kişiler dermatolog ama cilt bakımı yapan dermatologu olan bi yere de gidebilirsiniz yine de bence coğu para tuzağı,size ürün satmaya aklınızı çelmeye çalışacak bi cilt bakım merkezine gideceğinize dermatokozmetik alanında iyi bir doktoru tercih edin

Cilt bakım merkezine gitmeyi düşünmüyorum zaten zira tikican'in dediği gibi sadece ürün satmaya odaklanan insanlar cok fazla oyle yerlerde.

sana nacizane tavsiyem, cilt bakım konusunda takıntılı biri olarak. kendin araştır kendin öğren. doktora da gitsen cilt bakım uzmanına da gitsen kendi anlaştıkları marka vs üzerinden sana tavsiye yapacak. sen sadece cilt tipini öğren ürün seçimini kendin yap. artık birçok yerde ürünleri kullananların yorumları var, ürünlerin içeriklerinin ne derece sağlıklı olduğunu öğrenebileceğin siteler var. yani bu konuda kendin araştırsan çok daha fazla yol kat edersin. sen sadece cilt tipini öğren onu da artık birçok yerde öğrenebiliyorsun zaten

yerel belediyelerin kursları fena değil. örneğin beşiktaş /sarıyer belediyesi gibi. ayrıca aralarında pek çok özel kursu sollayacak, ekol olmuş bir yer var ki o da kadıköy bel.(kasdav)

onun dışında ismek diye bir oluşum da var ama genelde cemaatçi gün teyzelerinin toplandığı, buram buram gülsuyu kokan dersleri huşu ve hidayet içinde işlenen tipte bir yer. yıllar evvel (düşün bu kadar radikal bir tutum da yoktu o zamanlar) piyano kursuna gitme gafletinde bulundum ; piyano hocası hangi parmakla nereye basıyoruzu öğretirken -cinsiyetlerimiz farklı diye- elime dokunmak şöyle dursun 1 metre uzaktan kaşı gözüyle gösteriyordu..piii.