Ekşi Duyuru

ikinci bahar

çemberimde gül oya çekilmiş en iyi türk dizisidir bana göre. 1 sezon sadece. gayet güzel sonuca bağlanıyor pat diye bitme yok.

aşk-ı memnu
türk dizisi budur :)

Ezel

hiç tutulmayan, pek tanınmayan bir dizi önereyim: son ağa
tamer karadağlı, emel müftüğlu, durul bazar var. klişelerle dolu ama yine de çok güzel bir dizi.
25 bölüm filan olmalı, ürgüp'te geçiyor.

20 dakika

46 yok olan

son.
bir kaç bölüm tekrara girse de ben severek izlemiştim.

çemberimde gül oya +1

behzat ç.

annemim yengesi ve bi yakınımızın hanımı olmak üzere 2 kişinin alınalı 10 - 15 sene olmuştur, hiçbi sıkıntıları yok şükür.

kaçıncı evre olduğunu bilmemekle birlikte geçen yıl annemin başına geldi, göğsü alındı. 6 kür kemoterapi gördü. sonrasında 1 ay boyunca radyoterapi gördü. kanserli hücreler tamamen temizlendi sonuç olarak, şuan turp gibi.

Geçmiş olsun, moral olarak iyi olduğu sürece gelir geçer.
Saçı dökülecek, bulantı, kusma olacak bunlara hazırlıklı olursa daha rahat geçirir bu dönemi diye düşünüyorum.

hepinize tesekkurler, icimi biraz olsun rahatlatti. kemoterapide kur ne demek, her kur bir haftada mi veriliyor?

21 gün sanırım değişebilir ama kişiden kişiye geçmiş olsun

kansere gore degisiyor. babam akcigerdi 3 haftada bir 3 gun ust uste gidiyordu bu 3 gun toplami 1 kur ediyordu.

Pet cekildi mi metasdas var mi ?

pet cekilmedi henuz, pet'e gore mi kemoterapiye karar veriliyor? daha bugun biyopsi sonucunu aldik, doktora pzt gidilecek. sagolun tekrar cevaplar icin.

pet sonucunda vücudun hangi bölgelerinde yayılma var diye bakacaklar. Ancak pet sonucuna göre evreleme yapılıyor ? Size bitopsi sonucuna göre mi 3. evre dediler ?

ben biyopside gecen "grade 3/3" ifadesinin evre belirttigini zannetmistim. simdi google'a baktim, meger grade histolojik bir siniflandirmaymis... bu durumda sorumun basligi yanlis oluyor, bu konularin epey bir cahiliyim, kusura bakmayin.

Grade ile evre(veya stage diye de geçer) aynı şeyler değil. Grade dediğimiz şey tümörün köken aldığı dokuya benzetmesiyle ilgili mikroskopik bir özellik. Evre ise tümörün köken aldığı organda veya başka organlarda ne kadar yayıldığını gösterir ve tedavi asıl olarak buna göre planlanır. Bu nedenle henüz PET vs. yokken ortada boşuna sıkmayın canınızı. Geçmiş olsun.

Tesekkur ederim.

pet cekilmeden hicbisey belli degil, belki sirf meme de vardir ve alirlar koruyucu kemoterapo yaparlar ve biter icinizi rahat tutun, pet sonucunu da yazin buraya

Yazarim tabii, dediginiz gibi cikar insallah. Yardimci oldugunuz icin tekrar tesekkurler...

belli oldu mu pet sonucu ?

geçmiş olsun yaklasık 12-13 sene önce halam göğüs kanseri atlattı, evresini hatırlamıyorum ama lenflere sıçramıştı bir göğsünü aldılar.kemoterapi süreci biraz sancılı herkeste olduğu gibi. 6 ayda bir düzenli olarak kontrole gitmek dışında hiçbir problemi yok çok şükür.

Annemin son durumunu yazayim, pet taramasi yapildi, 2. evre oldugu belirlendi. Ameliyatla tumor temizlendi. Simdilik ameliyat sonrasi radyoterapi uzerine konusuluyor, ancak henuz ilk kontrolune gitmedigi icin o kisim net degil.

Cok korkmustum ve uzgundum bu soruyu sordugumda. 3 yasindaki oglumla yalnizdim, odaklanip internet arastirmasi yapamiyordum bile ve kanserle ilk tanismamiz oldugu icin epey cahildim. Burada verilen cevaplar beni o an icin o kadar rahatlatti ki, size cok basit gelmis olabilir yazdiginiz seyler, ama ben o birkac saat bunlari okuyup nefes aldim. Korktugumuzdan cok iyi cikti sonuclar da sukur. Bu hastalikla savasan herkese sifalar diliyorum, tesekkurler tekrar.

annene söyle kadın doğum doktoruna muayene olsun. geçmiş olsun. görüntüleme yöntemiyle tümörün iyi-kötü olduğu anlaşılır. iyi huylu da olsa alınır genelde.

muayenede lezyonun kenarları eline düzgün geldiyse o yüzden ''büyük ihtimalle iyi huylu'' demiştir. özellikle mamografide kötü huylu olup olmadığından şüphelenilebilir. onların sonucuna göre de biyopsi alınır. bence doktorun en azından sonuçları beklemesi lazım. hemen kesim dikim işine girişmiş. bildiği başka bir şey var mı kestiremedim açıkçası. açar, keser, oradaki kitleyi çıkartır, patolojiye gönderir yine ama ameliyata gerek olmayan bir sonuç çıkarsa annen boşu boşuna ameliyat olmuş olur. o yüzden görüntülemelerin sonucuna göre yapılacak biyopsiyi beklemek daha mantıklı.

memedekiler iyi huylu olsa da alınabiliyor; çünkü bazıları iyi huylu olsa da çevresindeki dokunun ilerde kanserleşmesine neden olabiliyorlar. kimisinin patolojik bulguları kanserle çok karışabiliyor; ayıramıyorsun. ayıramadığın için de riske girmeyip alıyorsun.

Iyi de olsa kotu de olsa alacak olabilir. Her halukarda alinacaksa brklemrye gerek yok. Ayrica tahliller de siz ameliyata girene kadar cikmis olur zaten oyle beklemeden masaya yatirma flan degil yani

Bir de gogus hastaliklari degil, cunku gogus hastaliklari akcigerle ilgileniyor. Direkt meme yazarsaniz daha uygun olur

Ultrasondan anliyorlar iyi kotu veya alinip alinmamasi gerektigini.

bazen iyi huylu lezyonlarında alınması gerekebilir. belli bir büyüklükte ise ileride sorun yaşamamanız için alınması tavsiye edilebilir. ancak benim verebileceğim tek tavsiye başka bir doktorada danışsın mutlaka. umarım üstesinden gelinebilecek durumdadır. dediğim gibi mutlaka başka doktorlara da danışın, korkmayın. acil şifalar diliyorum, geçmiş olsun.

önceden radyocular verirdi, şimdi sanatçılar veriyor
sadece şarkı çalmak değil, konuk olarak alma, viral reklam..

Sarkiciya,sarkiya,taninmaya gore degisir.bazisi para verir bazisi ustune para alir bazisi para alsada cikmaz.yeni cikmisindir,tanitman lazim parayi verirsin.sarkin netten patlamistir o zaman onlar seni cagirir.isimli sarkicisindir tanitim icin calin,geleyim dersin,cok isimli sarkicisindir yalvarirlar gel diye bedelini talep edersin,bayagi isimli sarkicisin para verirler yalvarirlar isin olmaz gitmezsin.

amma karisik ismis. menajerler bunu "manage etmek" icin varlar galiba. tesekkurler^^

"PR Çalışması" dahilinde olan bir şeydir bu. Şimdilerde hiç bir yasal radyo zaten telifini ödemediği şarkıyı çalamıyor. Yayıncının sanatçı sırtına bindiği devriler geride kaldı.

annem mercimek çorbasını blenderdan çekmez, kendimi bildim bileli o filizlerden var çorbada. hep aynı markadan da almıyor, hepsi mi kurtlu?

hizli cevabin icimi rahatlatti, sagol. yani ben daha once hic dikkat etmemistim, belki hep vardi, belki yoktu, son uc seferinde gozume ilisti. sonuncusunda uyandim, acaba kurt degil mi diye.

yediğim her mercimek çorbasında var onlar yahu. küçükken ben de kurt sanırdım ama sonra hep olduğunu görünce kurt olmadığını anladım. ilk ikisinin kurt olduğundan nasıl emindin bu arada?

emindim derken, hic aksi ihtimalini dusunmedim bile demek istedim. beyaz ve hafif kivrimli olunca kesin kurttur dedimdi. bosuna dokmusum demek. ya cok sagolun, icimi rahatlattiniz.

Sorulması ve cevaplanmış olması çok iyi oldu. Dediğiniz gibi türkçe tek kaynak bu mesaj. gecemi kurtardı diyebilirim. Fena triplenecektim. Aynı şey kuru fasulyede de oluyor. Şüphe eden biri olursa, not olarak ekliyorum.

nasıl ya ben hiç böyle bir şey görmedim çorbada. annem blenderdan çekmediği zamanda da görmüyorum? kabuk gibi böyle ayrılıyor sanki o mu acaba

yalnız @aklimiseveyim cidden kurt değilse ama boşa döktüysen çorbayı komik değil mi ehehe

underdressing ftw. herkesin kasım kasım kasıldığı yerlere paspal gitmeye bayılıyorum.

arkadaşım yan sokaktaki starbucks'a kahve almak için yarım saat hazırlanırken ben genelde şöyle gidiyorum mesela
blogs.ocweekly.com

kesinlikle dikkat çekmeyecek şekilde giyinmiş olmayı. hatta her zaman öyle olmayı. tabii bu demek değil ki uyumsuz saçma sapan çirkin şeyler giyerim.

@cigerdelen merak ettim nedir ağır anlam ?

dikkat çekmemek iyidir.

@cigerdelen, hangi yabanci kelimeden bahsediyorusnuz, mesela sort-tshirt mu, piknik mi, kokteyl mi, kupe mi, kolye mi, penye, ya da esofman mi? sanirim over/underdressed kismina takildiniz. turkce 3 kelimede anlattigim (fazla guzel giyinmek) bir durumu karsilayan tek bir kelime var ingilizcede, ve kendi kendime bu soruyu dusunurken de o kelime ile dusundum. oncesinde turkce iki paragraf anlatmaya calistigim bir seyi bir de ingilizce bilenler icin, ingilizce pratikliginde sormak istedim. bunda ne gibi sakincali manalar buldunuz ben de merak ettim.

her dil kulturel etkilesim sonucunda baska dillerden kelime alir. her birden fazla dil bilen insan (multilingual [bu arada cidden, turkce'de multi-over gibi on ekler olmayisi buyuk eksiklik]) arada bildigi iki dilden karisik cumleler kurar.

@cigerdelen canim duyuru ahalisi ile sonu bir yere varmayacak, anlamsiz bir konu uzerine sohbet etmek istedi. boskafa vs. gibi soylemlerle gerilmenin manasi yok. he mi.

insanlar bazen cok tuhaf olabiliyorlar.

Pratikleşmesi ve derinleşmesi için Arapça ve Farsça'dan çuval çuval kelime almış bir dilin İngilizceden alınca yozlaştığının sanılması komik (ya da Köktürkçe konuşuyoruz da ben mi kaçırdım). Nasıl ki eskiden coğrafi olarak yakınlaşan milletlerin dilleri benzeşmişse, aynı şey şimdi de kültürel olarak geçerli. Bence dili öldüren şey diğer dilden kelimelerin alınması değil, dilin kendi kelimelerinin sürekli yanlış yazım sonucu erozyona uğramasıdır, şarz gibi.

illa ki ikisinden birisi olmasina gerek yok. her ortamin kiyafeti var. rahat ve temiz giyindikten sonra bir sorun olmaz.

Tercihimi belirtmek istemiyorum; ama bunun hakkında bir kitap var. Siz de mutlaka okumalısınız. Sorunuzun cevabını veriyor. Ayrıca ben bu kitap sayesinde başkalarının giyinme tarzına karışabiliyorum. Buna hakkım var çünkü ben bu kitabı okudum.

Bir de alakasız konularda bile insanları yargılıyorum; çünkü boş bir insanım. Tek arkadaşım bu bahsettiğim kitabım. İnsanlara kendi değerlerimi zorla benimsemeleri için baskı yapıyorum. Burada bile yazım kurallarına dikkat ediyor olmamdan ve bu yazdıklarımın soruyla pek alakası olmamasından takıntılı biri olduğumu rahatlıkla anlayabilirsiniz. Acıyın bana. Teşekkürler.

köktürkçe ne whoosie?
arapça ve farsça'dan neden bu kadar kelimenin dilimizde yer aldığını sen de biliyorsun. overdressed ile aynı değil bu kelimelerin alınması. dilimize yabancı kelimelerin girmesi elbette büyük bir sorun. yeterince öztürkçe konuşuyoruz zaten her ne kadar böyle abuk subuk overdressed tarzı kelimeleri kullanmaktan imtina etmeyip, dili mahveden insanların sayısı azımsanmayacak derecede olsa da.

mesela şarz örneğini vermişsin de şarz zaten türkçe bir kelime değil, bu milletin dili dönmüyor işte bu kelimeyi doğru söylemeye, bunu bir türlü anlayamıyorsunuz, kabul edemiyorsunuz hatta alaya alıyorsunuz. bulun o zaman türkçesini, yaygınlaştırın? yok, o da yok. gerekirse şarz diye yazılmalı, madem böylesi daha yatkın dilimize, böyle kullanılmalı. kendi değerlerini bu kadar küçümseyen başka bir millet yoktur. hakan şükür'ün soyadı yıllarca suku diye telaffuz edildi yurtdışında, adamlar hiç şükür demek için kastı mı? hayır. çünkü kendilerine nasıl rahat geliyorsa öyle telaffuz ediyorlar ve bundan gocunmuyorlar. biz ise herkesi ana dilinde telaffuz etmezsek ölecek hastalığına yakalanmışız, bizde kompleks olmuş artık.

kendi dilimize özen iyidir.

bir diğer kompleksiniz de milli değerleri her bireyin benimsemek ve desteklemek zorunda olduğunu sanmanız. bu tıpkı doğduğu bölgede yaygın olan dinin mensubu olup kendini bu dinin değerlerini benimsek zorunda hissetmeye benziyor. insanlara yapmaları gerekeni söylemek yerine önce onlara saygı duymayı denemekle başlasınız daha iyi olabilirdi.

insanların kendilerini nasıl daha rahat ifade edebiliyorsa o şekilde konuşmaları ve yazmaları normaldir. gördüğüm kadarıyla dilin bir değer olduğuna inananlar var. dilin duygu ve düşünceleri anlatmak için kullanılan bir iletişim aracından başka bir şey olmadığını düşünen biri olarak, sizin değeriniz başkasının değeri olmak zorunda değildir diye düşünüyorum. bir de dili mahvetmek için önce ortada güzel bir dil olması gerekir. sanırım bu cümle size görecelilik hakkında fikir verecektir.

bence verdiğin örnek biraz yanlı olmuş. piknik halihazırda rahat giyinilmeye özenilmesi gereken bir oluşum zaten. bence ikisi de eşit ölçü de kötü. örneği şöyle yapalım:


bi iş toplantınız var, toplantıya pijamayla mı gitmeyi tercih edersiniz yoksa bir tuvaletle mi? kadın değilim lan bu arada. örnek kadınlar üzerine sadece. ikisi de fazlasıyla küçük düşürücü olur kanaatimce.

@syozkn, onu da piknik degil de barbeque partisi diyecektim de, son anda piknige cevirdim. ama barbeque partisi deyince verdigim ornek daha iyi oturuyor, ailece gidilen bir piknik degil de, isyerinden mudurunun evinin bahcesinde verdigi bir parti gibi. senin verdigin ornek de biraz fazla uc olmus sanki, pijama mesela, gercekustu. ikisinin de kucuk dusurucu olduguna katiliyorum, ama ben de az giyinmeyi tercih ederdim galiba.

gereksiz yere yabancı kelime kullanmak diye gelip burda türkçe mücahitliği yapan insan iddiasını şahsiyet ve hür kelimeleriyle savunuyor. gülünç duruma düşmemek için başkalarına türkçe öğretmenliği taslamadan önce kendi cevabınızda arapça kelimeler yerine türkçe kelimeler tercih edin lütfen.

soruya cevap olarak da, ben daha az giyinmeyi tercih ederdim çünkü aşırı süsülenip püslenmek her zaman daha dikkat çekiyor diye düşünüyorum. ben mezuniyetime tişörtle gitmiştim kimse de aldırış etmemişti. ama normal zamanda abartılı bir kıyafet giyseniz insanların hemen gözü üzerinizde oluyor.

ikisi de rahatsizlik verir ama overdressed i tercih ederim. durumu idare etmem daha kolay olur. sakaya falan vururum kendimle dalga gecer konuyu kapatirim. piknige kokteyl elbisesi biraz ekstrem bir ornek olsa da, ozellikle tanimadigim kisiler olacaksa etrafimda, kendimi pacoz hissetmem daha bir rahatsizlik verir bana.

@ciger
kendimi küçük düşürmem merak etme. takma bir adın arkasına saklanıyorum. aşırı türkçe sevginden fark etmemiş olabilirsin.

sen bu peşin yargılarınla sen ne kadar sığ bir insan olduğunu gösteriyorsun ama. özenmek? imrenmek? türk milleti ve değerleri hakkında ne düşünüyorsam aynısını geri kalanlar için de düşünüyorum. bu açıklamayı yapmamın tek nedeni, yersiz şişmiş egonun havasını almak için yanılıyor olabileceğini görmeni sağlamak istemem. en azından umuyorum.

benim hiçbir şey bilmiyor olduğumu iddia etmen, senin her bildiğinin doğru olduğunu göstermez.

her ortamın kıyafeti farklıdır. mesela pikniğe giderken şort-tshirt, önemli bir yerde güzel giyinirim.

Pii, donanımhaber forumlarına dönmüş burası.

nerede olduğu önemli. eğer bir davetteyse tabii ki en şık olmayı isterim. ama gideceğim yer böyle hani rahatsız edebilecek kapasitede insanlarsa mmümkün olduğunca az dikkat çeken şey giyerim. yani mekana bağlı.

aslında genel olarak jean + sade bir bluz kombini iyi. eğer kadınsan herhangi bir durumda biraz makyaj ile ya da tapuklu ayakkabı ile de bi anda şık olabilirsin. her şey mekana bağlı.

andadressin? rhuuulz!

Aslinda olay dikkat cekmemek bence. Yani mutlaka dikkat cekmeyecek kadar sade giyinmek en iyisi ama bazen bu smokinli bi ortama takimla gitmek bile olabilir.

Cigerdelen bence yaniliyorsun bir hocamiz var 3 4 tane dil biliyor. Bir insan bildigi dil kadar dusunebilir ve bu hocam sohbet ederken bir suru farkli dilden kelime kullaniyor tabii sadece sohbet sirasinda kendini zorlamadan rahat ifade edebilmek icin. Yani bence o kadar da buyutecek bir durum degil yabanci kelimeler kullanmam arada

geçen benim de aklıma geldi soracaktım ama, "soru başlıkta" demek sanırım

soru baslikta...

somebody diye okuyorum ben de ahaha yok mu lan cevaplicak biri anlaminda.

shadow blade

Saint Benoit

soru başlıkta

sabah sabah ne güldüm ya asdfasdfa Çok tatlısınız len asdfasdfa

Soru başlıkta anlamına gelirdi ama sizin söyledikleriniz daha iyi bence ^^

bazı yerlerde 'sikerim belanı' anlamına da gelir.

Sen Benimsin demek. Bir çeşit sevgi sözcüğü.

çocuğu özlem kaçırtmış. sebebi de kendi bebeğini başkasına verip öldü diyen kemal'den intikam almak. falko eski manitası, nasılsa onun da davası var diye ortak olmuşlar. parmak kesme olayını özlem istememiş.

özlem hapse girdi, falko'yu vurdular. dolunay soysert filan acayip sinirlendi özlem'e. (adını unuttum dizideki)

mehmet'in kardeşi inci ölmemiş. geliverdi sonunda.

komserle gülriz evlendi.

falan.

edit: dayının karısını öldürmek dışında olayla bi ilgisi yokmuş.
ha bir de apar topar bitirecekleri için ekstra büyük patron çıkardılar sonlara doğru. olmadı o.

mehmet özlem'in çocuğunun fotosunu bulup getirdi hapisaneye.

öyle.

bir oturuşta içiyorsanız ondandır. zamana yayın mümkin olduğunca

2 litre su içilecek diye bir şey yok. İnsan ihtiyacı kadar içmek durumunda suyu. Fazla su içmenin yarar değil, zarar getirdiği de gözlemlenmiş durumda. Makaleyi de buldum;

www.biltek.tubitak.gov.tr

Son paragrafı dikkatli okumakta yarar var.

nasıl bir araba tamircisi, arabanızın arızalanıp bir an evvel tekrar servise gelmesi için ellerini ovuşturuyorsa, doktorlarda biran önce hastalanalım mantığında olabilir, şüphe ile takip etmek lazım, özellikle televizyondakileri.
eğer hasta olmazsak hepsi açlıktan ölür, dünya devi ilaç firmalarını söylemiyorum bile.

hasta olsunlar da yine gelsinler diye düşünen o... çocuğu bir doktor varsa hipokrat miksin onu. arabayla insan bir mi yaw?
iki litre suyun tamamını içme suyu olarak düşünme. gün içinde içtiğin çay, kahve, soğuk içecekler hatta sulu yemekler bile su ihtiyacını karşılamakta pay sahibidir.

Gunde 2 litre su cok fayfali.
İlla iki litre olacak diye bir kaide de yok. Cisinin rengi su gibi geliyorsa yeteri kadar iciyorsun demektir. Cok terledigin efor sarfettigin gunlerde 2 litreden fazla icmelisin. Eger butun gun oturuyorsan ve sicak bir hava yoksa muhtemelen 1.5 lt yeter. Tabi gun icerisine esit olarak yaymak lazim. Yemeklerden hemen once ve hemen somra icme. Mide suyunu seyreltir.

yakasız olanlardan olmasın , hanı dergahlarda gıyılenlerden ? genelde yaslı ınsanlar gıyer ..

Belki bahsettiği şile bezi tarzı bir şeydir ona da bakabilirsin.

kumaşı ketenimsi olan "göynek" tarzı gömleklerdendir tahminim.
genelde yakasız oluyor ve hediyelikçilerde satılıyor.

kapatıldı.iletişimde form var mail adresi yok ama twitter ve facebook üzerinden dene birde.

twitter.com

www.facebook.com

mailde şuymuş:

info@dizimag.com

bir ara acilmisti tekrar kapattilar. Ben proxy degistirmeyi vs denedim fakat yine de giremedim.

hidemyass.com'dan türk proxy bulun.

U borusu gibi bir mekanizma olabilir mi acaba ?

en.wikipedia.org

bi benzeri topkapi sarayinda da var sanirim..

basınç

ilkini yapsaydınız daha mantıklı değilmiydi?=) aile&bebek fotolarının daha kaliteli olması için iphone 4s kamerası bile fazlasıyla işinizi görür açıkçası.

yorumdan sonra sorunuzun cevabına gelirsek.fiyat performans olarak canon eos 550D var. Onu bir araştırın isterseniz. Fotoğraf çekiminin yanı sıra, yüksek kalitede video çekimi yapabiliyor.

dogru diyorsunuz aslinda da, bu gibi makineler icin tavsiyede bulunanlar genellikle bu isin ustasi olduklari icin makineden beklentileri de cok yuksek oluyor. ben sadece zevk icin almak istedigimi vurgulamak istemistim :)

Dslr makine icin cok fazla masraf yapmaniz gerekebilir. Daha fazla yakinlastirma icin ornegin 500 liralik 55-250mm bir objektif almak isteyebilirsiniz daha sonra.

Canon G11, G12 modellerine bakabilirsiniz. Hem fotograf kalitesi cok iyi hem boyutlari ufak.

Fakat DSLR olsun diyorsaniz Canon 550D ve Nikon D3100 aradiginiz makinelerdir.

ikinci sorunuz icin www.bascek.com u incelemenizi tavsiye ediyorum.

pentax k-r veya k-x hangisinin fiyatı sizin için uygun ise alın, uygun fiyatlı, fiyatlarına göre üstün özellikli ve dayanıklı gövdelerdir. imaj kalitesi olarak ta aynı fiyatlı nikon ve canonlara göre oldukça yüksektir. titreşim motoru ve af motoru gövdede olduğundan hem lensleri ucuzdur, hem de daha dengeli bir duruşları vardır.
selamlar.

fotoğrafta hiç bir iddiam yok bunu baştan söyleyeyim.

benzer ihtiyaçlardan dolayı ben olympus e-pl1 aldım. hem ucuz hem taşıması çok rahat. bir bakın isterseniz.

Açıkcası, kursuna giderek veya kendi özel çabanızla, vakit ayırarak slr kullanmayı öğrenmeyecekseniz, kaliteli bir kompakt makina işinizi daha iyi görecektir. Bahsettiğiniz dslrler biraz fazla emek, zaman ve para isterler. Bu 3 şartı yerine getirmeden alacağınız bir dslr ile, ileri düzey kompakt makinalara göre oldukça kötü sonuçlar alabilir, hayal kırıklığına uğrayabilirsiniz.

nikon d3100 ya da para var diyorsanız d5100

semi-dslr olarak anılan, dijital makineden büyük dslr den küçük makineler var. bazısının lensi değişiyor bazısının değişmiyor. genelde dslr'den ucuz oluyor, lensti ayardı falan uğraştırmadan güzel aile fotoğrafları çekebilirsiniz. isterseniz dslr kadar detaylı olmasa da bir çok ayarı manuel olarak yapılabiliyor. gerçi artık dijital makineler bile oldukça kaliteli çekimler yapıyor.

tarkan. ayrıca ağır mı kaçar bilmiyorum ama yine tarkan'ın çok güzel yorumladığı türk sanat müziği eserleri de var.

edit: pardon parti kelimesini bir an için unuttum, o yüzden tsm olmaz heralde ama diğer şarkıları olur.

kazım koyuncu.

babazula

dede efendiden gülnihal çok zarifetr ve manidardırda

incesaz tam sizin aradığınız şey bence :)
enstrumantal:
www.youtube.com
sözlü :
www.youtube.com

www.youtube.com

alın bi kaç albümünü çalın :)

Cihat Aşkın'ın ki kendisi keman virtüözü, sadece kemanla olan enstürmantel albümü var. anadolu türkülerini kemanla modernize etmiş. yemek müziği olarak gidebilir. ama parti kop kop falan değil tabi. klasik müzik tarzında.

can atilla

gökhan kırdar

kardeş türküler, laço tayfa

dolapdere big gang

sırt çantası da, küçük çanta da kullanıyorum. mevsime göre değişiyor. son 3-4 aydır sırt çantası modundayım. Yaza doğru genelde küçük çantaya geçerim.
erkekte çanta iyi bir şey.
eğer cüzdan/cep telefonu, sigara, anahtar'dan oluşan sığ bir adamsanız ve bunu sürekli masada tutmayı seviyorsanız o başka tabi.
eşinizle beraber bakın bu çanta işine. eğer geniş bir adam değilse ve takımla uyumlu olması istenmiyorsa çok güzel çantalar var.
Ben istediğimi bulamayıp en sonunda ayakkabı dünyası gibi bir mağazadan deri olanını aldım. Gayet de iyi çıktı kullanıyorum.
Daha önce kullandığım ise çok iyiydi sanırım 5 sene kullandım en sonunda parçalandı o beni bıraktı :) Markası neydi yahu çok havalı bir şeydi.

iğrenç bir şey o çantalar kelimenin tam anlamıyla.

illa çanta diyorsanız da netbook çantası falan alın, istediğinizi de koyarsınız içine.

lcw'den almıştım ben siyah bir tane gayet kullanışlı.. kitap felan da sığıyor içine mis gibi..

ben yıllardır kullanırım, sadece ceket giydiğim günler takmam. onun haricinde bir günüm onsuz geçmez. ara sıra tepkiler geliyor tabi ama felaket kullanışlı bi durum. cüzdan, çakmak, sigara, kartvizitlik, flash bellek, anahtar, araba anahtarı ve daha zilyon tane şeyi nereme koycaktım.

ben ykmden aldım delsey diye bi marka. yaklaşık 2 yıldır sapasağlam. zaten 5 yıl garantili. pierre cardin ve us polo'nun da güzel çantalarını görüyorum etrafta.

ya ben de o küçük yanda zıplayıp duran çantalardan hoşlanmadığım için birazcık büyüğünü ve deri olanını tercih ettim.efemine diyemem ama pek erkeksi olmadığını derim.ama işte derinin de elbiselerle uyum problemi olabiliyor.ben bunu önemsemediğim için aldım.

not: ankaradaysan akşamları askeri bi tip geliyor karanfile.güzel çantalar olur bazı bazı.

bence hoş bir aksesuar değil. anahtar, cüzdan ve cep telefonu dışında benim gözümde gerekli hiçbir aksesuar yok. bu yüzden çarpraz küçük çanta taşımak anlamsız.

neden illa ki küçük çarpraz çanta? eğer çok şey illa ki taşınacaksa o günlüğüne, çarpraz normal şık bir çanta daha kullanışlı ve yakışır.

şahsi fikrim genç bir erkeğe kesinlikle yakışmayacağı yönünde. tabi 40+ değilse biri.

çapraz çanta ya da sırt çantası hiç fark etmez. kolayıma hangisi geliyorsa onu taşıyorum.

sözlükte yazılanlara da kulak asmayın. zaten son 3-4 yılda yazılanların çoğu içerisinde bir anlam taşımayan yazılardan ibaret.

özellikle 2 sene önceye kadar çantamda tonla not defteri, kalem, kitap, cart curt taşımam gerekiyordu. şimdilerde ise hemen hemen her şeyimi iPad'e aktardım. fakat iPad de öyle cepte taşınabilen bir şey değil. o yüzden mecburum bir yerde öyle çanta taşımaya. sözlükte yazılanlar da ilgilendirmiyor beni. toplum içinde tuhaf gözle bakılmıyorum da. dolayısıyla çapraz çanta/sırt çantası vazgeçilmez oldu benim için :)

hem pratik hem erkeksi görünen çanta arıyorsanız, case logic derim. spor da olsun derseniz the north face.

genç ve giyinmeyi seven biriyse eşiniz bence küçük çanta almayın. alacaksınız da postacı çantaları çok daha şık ve hoş duruyor. özellikle deri olanlar gayet şık durabiliyor.
www.google.com.tr

ayrıca eğer galatasaray taraftarı ise eşiniz nike postacı çantası yaptı galatasaray için. kesinlikle bakın derim. fiyat 55 tl. nike'larda ve gs store'da bulabilirsiniz.
www.cityshop.com.tr

kotonda şık postacı çantaları var onlara bir bak

isott'a katılıyorum. o ufak çantalar çok itici duruyo cidden

@isott'un gösterdiği çantalar gayet güzel. onları çapraz bir şekilde değil de tek omzuna takarsa her şeyle çok güzel olurlar.

gözünüzü seveyin küçük çanta almayın.

cevaplar icin tesekkurler, ama ben hala neden igrenc bulundugunu anlamadim, herhalde erkek giyim zevkim pek gelismemis. postaci cantalari iyiymis aslinda, yine de cuzdan+anahtar+telefon+tablet dortlusu icin cok hantallar. cinsiyetler arasi farkin eskisi kadar net olmadigi gunlerdeyiz, yakinda erkekte kol cantasini bile moda yaparlar ama du bakalim. simdilik dediginiz gibi yapayim.

tabii ki bira.fm :)

last.fm

powerfm
powertürk
virgin
mydonose aklıma gelenler

capital radio. 70, 80 ve 90 ların müziğini çalıyorlar. gayet güzel.
www.capitalradio.com.tr

radyo voyage

radio eksen

radyobabylon.com/

absolute radio

itunes uzerinden de radyo dinleyebilirsiniz

eskişehirde radyo a 101.7

istanbulda
pal station 106.2
radyo mydonose 106
power fm 100
number one 102.6 oldu galba

eskiden
metro fm 97.2
radio city (eski adı kiss fm) 90.3

arada eksen ve virgin falan da olur

sanırım hepsinin internet yeyını var
radyo a iyidir güzeldir candır reklamsız üniversite radyosudur
bu da adresidir : www.radyoa.anadolu.edu.tr

sky.fm

radyo fil.

@delphin ben yazdım ya :)

bütün laptopların klavye tuşları çıkmıyor. şahsen bende ki çıkmıyor. içinde bulunan beyaz plastik şeyi kırarsan bi halta yaramaz sonra o tuş. al kürdanı eline tuşların arasını temizle sonra bi güzel üfle temizle.

markası ne modeli ne ?

çok güçlü olmayan bir elektrik süpürgesini (tuşları sökmesin) klavyeye tutun, ne toz, ne kırıntı, hiçbir şey kalmıyor, klavyenizi çizmemek adına metal boruyu söküp plastik ucu tutun. netice cillop olacaktır.

casper, ama modelini unuttum. 2008'de almıştım galiba.

daha geçen hafta bi casper nirvana laptop söküp temizledim. klavyesi çıkıyor. önce fanını vs. temizle. alttaki vidaları sök komple. parçaları dikkatlice çıkar. ardından altta touchpadin olduğu yönde 2 tane diş göreceksin onları it. klavye düşüyor direk altında kablosu var onu dikkatlice çek temizle tak yerine

evet tembelsin.

Depresyondasın.

işini sevmiyorsun.

işini sevmiyorsun..

herkes gibisin.

sevmedikten sonra istediğin kadar çalışkan ol yine zevk almazsın. yanlış işi seçmişsin, geçmiş olsun.

tembelsin benim gibi.

değil. ben de öğrencilik yıllarımda çok tembeldim. gittim sonra ilgi alanımdan farklı bi konuda yüksek öğrenim gördüm. mezuniyet sonrası o alanda çalıştım 2 sene kadar.
yine anormal tembeldim. ayaklarım geri giderdi. aklımda hep, çocukluğumdan beri profesyonel hobim haline gelmiş bi alanda çalışmak vardı. (o da tasarımla ilgili)

baktım böyle olmayacak, bi gazla istifa edip ilgim olan alanda çalışmaya başladım.
başta zor oldu. çok çalışmam gerekti. ama sevdiğin iş olunca yerinmiyosun.
velhasıl başarılı oldum. 8 senedir sçtiğim alanda çalışıyorum. öküz gibi çalışıyorum zaman zaman. ama sevdğim iş olduğu için, çalışmak gibi gelmiyor bana o. zevkine yapıyor gibiyim.
bence biraz cesaretle yeni baştan başlamak zul değil.
ya da ben başardığım için bana öyle geliyor

işini sevmiyorsun.

özyeğinin öğrencisi var mı ki?

var, evet. hatta halihazirda bir ogrenci icin soruyorum bunu.

cevabladim ama ayar sorusu muydu acaba. bilemedim.

madenler'den ev tutun en mantıklısı, tonla otobüs var. yakında metro da gelecek. yakında dediysem anlandınız işte, ne zaman denk gelirse...

çocuk cevahirin. yani 3-4 haftadır izlemiyorum ama cevahirin çocuk

herhalde sezon finaline saklıyorlar o olayı
cevanın jiletinde kalan kıllardan dna testini yaptırdığını söylemişti berrak

bana da samimiyetsiz geliyor 0 beden furyası varken bir kadın neden kilo almak istesin ki

gerçekten almak istiyorlar. çünkü bir arkadaşım üzerine göre kot bulamıyordu. kot üzerinde sallanıyordu. içine pijama giyordu bacakları kalın görünsün diye. düşün artık. başka bir arkadaşımın vücudu erkek gibi dümdüzdü. ne kalça var ne kadınsı bir yan. şikayet ediyordu.

ayrıca aşırı zayıflık kısırlık nedeni. çocuk sahibi olmak için ideal kilo olmak zorunda.

sözün kısası; herşeyin aşırısı kötü. denge önemli burada. ne zayıf ne şişman. sağlıklı kiloda durmak gerek. sağlık açısından bu önemli!

duyuruda değil de gerçek hayatta var. sözlükte de kilo alma ile ilgili başlıklarda kilo alamadığını yazan kadınlar var.

valla benim böyle bi hatun arkadaşım vardı ne zaman muhabbet etsek kilo alamıyorum diye söylenir dururdu. bana hiç sempatik gelmezdi açıkçası hareketleri. mallık bence bu söylemler. bide şunu yapan bi arkadaşım vardı bildiğin 0 beden ama hala şişmanım diye söylenirdi. bu da en az aynı derecede maldı benim gözümde.

zayıflık da bir yere kadar. bir insan artık poposunun var olmadığını fark ettiğinde kilo almak ister bence, normaldir.

bir de orta yaşlar dediğimiz 40lı yaşlar filan. o yaşlarda doğum çok da tavsiye edilen bir şey değil.

aslında orta derken 20lerin sonu 30ların başını diyorum. benim yaşlarım yani. doğum yapan çok arkadaşım oldu, çok azı formunu koruyabildi.

BEN ÇOK SAMİMİYİM ARKADAŞIM. NASIL KİLO ALABİLECEĞİMİ BİLEN VARSA SÖYLESİN LAN.

annem bana hamileyken 9 kilo alıp, sonra 15 kilo vermiş, metabolizma problemi yüzünden. böyle şeyler var, sağlık sorunları, ameliyat, depresyon gibi nedenlerle çok zayıflayıp kilo almaya çalışan insanlar.
kendi adıma konuşursam 0 beden değilim ama zayıf sayılırım fakat belli bir kilonun altına düşersem yüzüm çökük ve hastalıklı görünüyor o yüzden bazen bilerek fazla fazla yiyorum:)

milky way samanyolu'nun latince isminden geliyor.
en.wikipedia.org

samanyoluna hiç baktıysanız gerçekten açık renk bir yol, kuşak gibi görünüyor zaten.

ben görebildiklerinden şüpheliyim, çünkü geçen gün cep telefonumdan giriş yaptım, aman yarabbim profilimde 7-8 tane alakasız sayfa, güya beğenmişim ben o sayfaları? eve gelip pc den baktım, yok öyle birşey? aynı korkuyu paylaşıyorum. yok altın maske, yok pembe çilek :@

play?

play galiba. ama mesela "I am gonna see a play this evening" derken o playin tiyatro oyunu olduğunu nasıl anlatacağız? direkt böyle deyince anlarlar mı yoksa?

i m going to theater desen daha mantikli olmaz mi?

filmlere de "on theater" falan diyor ya bunlar, anlamazlar mı acaba diye soruyorum. theater sadece salon anlamına geliyor gibi.

yani aslında geçenlerde kullandım bir kere, türkiye'de daha çok tiyatroya gidiyordum demeye çalıştım. sonra böyle bir anlaşılamadım gibi oldu da, ondan soruyorum.

"stage play" dersen herkes anlar onun tiyatro oldugunu.

"stage play in somewhere" demelisin bence.

"Show" da diyebilirsiniz. Amerikalılar anlar. "Play" kulağa çok "British" geliyor ;)

18+ filan yazan oluyor bazen de, alışkanlık konuda haklısın yani. spoiler butonu gibi bir şey koyulsa anca alışılır.

gerçi ters psikoloji diye de bir şey var sklfsdfklj nsfw yazsa hep açıyor bulabilirsin kendini. enteresan bi şi o da.

yok malesef. daha geçen hafta aynı gün içerisinde iki kere pornografik içerik diye şirket firewall uyarısı aldım. yani patron gelse sorsa olm bu ne diye dicek tek kelimem yok. o yüzden artık hiçbir linke tıklamıyorum. :)

usa. vizyon'da da yoktur galiba burada.

eğer nyc'de isen türk filmleri haftası hariç legal izleme yolun pek yok. ancak dvd'si çıkınca tulumba.com'dan falan alabilirsin.

www.sinemalar.com

'98 heralde.

www.imdb.com

imdb '97 diyor. '98 olması muhtemel türkiye'ye gelme tarihinin.

Bende 99 olarak hatırlıyorum. 99'da lise öğrencisiydim. Bana eşşek kadar adam olmuşsun hala çizgi film izliyorsun diyorlardı.

1998,5

www.facebook.com
burada var. tabi bunun sesli hali.

sağol. bunun sesli hali derken, bu videolar aslında sesli miydi? sanki esprisi sessiz olmasıymış gibi.

şarkıları söyleyenler kendi sesleri ile söylüyor. sallayanda var, güzel performans gösteren de. :)

Portland'lı bir ev arkadaşım oldu ve birde Tr'de 2 yıl yasamış çok yakın bir arkadaşım daha var. Bizim karadeniz gibi bir bölge, yeşillikli falan, insanlar sürekli doğaya çıkıyorlar kamp yapıyorlar vs. dolayısıyla büyük şehirlere göre daha relax bir hayat sürüyorlar. Giyimleri 90'lardaki gibi evet :) ev arkadaşım 18 yaşında olmasına rağmen bol paça pantalonlar giyiyordu ve kocaman gözlükler takıyordu. Hiç bu açıdan bakmamıştım ama evet 90'lardan fırlamış gibiler.. :))

pervane denilen bir kanatlı böcek var. tüm sinek böcek türü uçan canlılar gibi gece karanlıkta ışık kaynağına yani ateşe doğru uçuyor ve yanarak ölüyor.

pervane başlığında açıklanmış bazı entry'lerde, mesela şunlar:

(bkz: #11911416)
(bkz: #11912276)

ben de yıllarca pervane ile çalışan, ve pervanenin yanmasına yol açan bi soba gibi bişey var sanıyordum. yine de bir türlü oturmuyordu kafama. divan edebiyatı cahili olmak böyle bir şey herhalde.

işte o şiirlerde de
pervane ateşin onu yakıp öldürecegini bildigi halde, aşkından dolayı yine de ateşe gitmesi ile anılır.

Pervaneler ışık, ateş görünce, güneş zannedip ulaşmaya çalışırlar, eger gerçek ateşse ortamdaki şey, onları daha yaklaşır yaklaşmaz önce kanatlarını sonra bedenlerini yakarak öldürür.

aslında ne pervane ne de diğer hiçbir böcek güneşe doğru uçmaz. eğer öyle olsa idi sürekli yukarı doğru yükselmesi gerekirdi.

olayın aslı böcekler gündüz güneşi geceleri ise ayı uçuş için bir sabit referans noktası olarak alırlar. güneş veya ay çok uzakta olduğu için uçuş boyunca sabitmiş gibi görünür.

ancak çok yakındaki bir ışık kaynağında aynı durum gerçekleşmez. böcek ışık kaynağını sabit olarak tutmaya çalıştıkça etrafında daireler çizmeye başlar.

izmir kipa'da denk geliyorum çoklukla.. satan başka marketler vardır muhakkak..

istanbul, yok ya eskiden tek tük de olsa rastladigim oluyordu da simdilerde yok tursuculardakiler de guzel oluyor

hangi şehir bilmiyorum ama ankara 100. yıldaki tüm marketlerde -migros, çağdaş, kiler, peynirci- hepsinde fasulye turşusu var.

allah allah, ben hiç denk gelmedim demek ki. zaten şu anda yurt dışındayım da, türk marketlerinde de hiç bulamadımdı. çoh canım çekti la.

kendin yap, bulursan taze fasulye, tuz, kavanoz
bu kadar arkadas(umarim fazla laubali olmadi), tecrube ettt

yok laubali olmadı :) bi denerim belki bi ara.

ane brun - to let myself go
devics - alone with you
radiohead - let down

Tori Amos - Winter

pencereden kar geliyor

fifteen feet of pure white snow - nick cave
maybe - green carnation

Balmorhea - The winter

www.youtube.com

şahsen, barış manço - anlıyorsun değil mi :)

listen.grooveshark.com

jeff buckley lilac wine

yollar benim umudumdur yolları kapatmayın,yağmayın yollarıma durun kar taneleri. kayahan

www.idefix.com

bir de şu: www.altkitap.com

bu arada bir şey daha: abd'deki bulunduğunuz yerdeki kütüphanelere giderseniz ummadığınız kadar türkçe kitap bulabilirsiniz. bulunduğunuz şehirdeki kütüphanelerde yoksa, aradığınız kitabın bulunduğu en yakın kütüphaneden getirtiyorlar.

idefix yurtdisi dagitim yapiyor bildigim kadariyla.

öğrenebilir, ancak çok ilerleyemez yine de belli bir seviyeye kadar rahat gelebilir, daha önce bir enstruman çalmış mı ona bağlı bunun süresi, fakat iyi kaynaklar edinmeli,iyi metodlar bulmalı, metodlarda yazılanları anlamıyorsa anlayabilecek seviyeye gelmeli ondan sonra tekrar başlamalı, unutmayın ki yanlış öğrenmenin dönüşü daha zor olacaktır her şeyi tekniği ile öğrenmeye çalışmalısınız, artı olarak sabırlı ve azimli olmalısınız hangi enstruman olursa olsun çalışmak çalışmak çalışmak..

kendi kendine öğrenilir, ingilizcen varsa internette birsürü döküman youtube da birsürü video var, o kadar çoklar ki bazen hangisini çalışacağını şaşırıp motivasyonun düşüyor, bu durumlarda elden hemen bırakmamak gerek, azim, kararlılık, çalışma gerek, başlangıçtan belli bir yere gelene kadar çok sıkıcı fakat o basamağı atladıktan sonra hem öğrenme aşaması hem çalma aşaması daha keyifli oluyor.

ingilizcem var, bakarım artık videolara. çok çalışmak gerekiyormuş, biraz gözüm korktu ama çok büyük bir beklentim de yok aslında. sadece bazı akşamlar evde şarkı söylerken ufak tefek bir şeyler çalabilmek istiyorum.

youtube-selim ışık

(git: www.dlir.org)

sagol, hemen yolladim printera, simdi laba donucem :)

makalede figur hatasi mi var anlamadim, figur 9dan 12ye gecmis, cikartirken sayfa da atlamamisim hic. Evet, ciddi ciddi antik yunan mezar taslari ile ilgili bi makale okuyorum. Cocukluk hayalimdi arkeolog olmak ama sonradan mini sortun bana lara croft kadar yakismayacagini anlayinca vazgecmistim.

merak etme o sadece arkeolog fantazisi süper mini etekli hemşire misali sen git göztepe acilde çalış o etekle bakalım veya giy o şortu in araziye çamurun toprağın yılanın çiyanın içine :D

valla www.eksiduyuru.com şunu açtım sonra tnt kargoyla konuştum ancak kampanya sona ermiş :(

aslinda ben yurt disindayim, kitap gonderemem de, belki para gonderirim diye sey etmistim.

direk şamil şener e ulaşmayı deneyebilirsin.

www.milliyet.com.tr

+çoluğun çocuğun gözü önünde ve zevk alarak

Bence olayın kendisi, adı bile vahşi: Yahu sığındığınız, "sevgi dinidir" dediğiniz dinin tanrısı sizden, kendisine saygı göstergesi olarak, başka bir canlıyı doğrayıp öldürmenizi emrediyor? Doğru mu anlıyorum?

+etrafa kanlar fışkırtarak ve yeterince temizlemiyorlar bile..

bugün apartmanın girişinden otoparka kadar kan gördüm.. damlatmışlar heryere falan filan..

kesme demiyorum düzgün bir şekilde, uygun yerlerde kes, paketle, dağıt...

+gecen yıl hıyarın tekinin yaptığı gibi,koşamasın diye boğanın ayaklarını baltayla parçalayıp sonra da işkenceye devam ederek kesmek.yazarken bile bi tuhaf oluyorum.yoksa kimsenin dinin gerekliliklerine bi şey dediği yok ya da var ama her seyin bi usulü vardır yani.o hayvana işkence yaparak kesmek kime ne fayda sağlicak o tartışılır.

ayrıca lucy in the sky with diamonds +1 bunu anlayamıyorum.

Evet vejetaryenim ve ateistim...

Evet vahşet olarak görüyorum...

Kurban bayramında mı saygı gösteriliyor? Dalga mı geçiyorsunuz siz? Binbir türlü işkencelere maruz kalıyor zavallı hayvancıklar. Hatırlıyor musunuz geçen yıl kaçmasın diye ayakları kesilen zavallı hayvanı? Benim hiç aklımdan çıkmıyor o görüntü...

Birileri boğazlanıyor öldürülüyor, birileri de bundan zevk alıyor ve bunu bayram olarak kutluyor. Ne kadar canice, barbarca bir düşünce...

sevgili arkadaşım sen nerde yaşıyor ve yaşatılıyorsun? kurban kesimi ile ilgili böyle fantastik fikirlere nerden sahip oldun çok merak ettim. yeminle.

kurban bayramında kesilen kurbanlar nasıl ve hangi yollarla sakinleştiriliyormuş? 40 yaşına geldim. çok kurban kesilişini gördüm, çok okudum ama hiç böyle birşey görmedim.

ayrıca et kesim tesislerinde nasıl işkence çekiyormuş bu hayvanlar? o da başka bir muamma? hem de toplu olarak? ben hayvanlar teker teker kesiliyor zannediyordum?

şimdi şöyle bir şey var kurban kesenlerin çoğunluğu birkaç saatliğine usta kasap kesilirler ve profesyonel bir kasaba para vermemek veya saatlerce sıra beklememek veya erkekliğe toz kondurmamak için kendileri kesmek isterler. bunu yaparken de hem hayvana hem de kendilerine zarar verme olasılıkları çok fazladır. hastaneler kurban bayramlarında kendilerini yaralayan acemi kasaplarla dolup taşar.

bu acemi kasapların çoğu hijyen filan nedir bilmezler, umursamazlar da. hayvanların istenmeyen parçalarını çöpe bile atmazlar, kanlar içinde ortalğa atar giderler. halbuki kanların toprağa gömülmesi, mümkünse etrafın yıkanması gerekir. hayvanın derisine de epey zarar verirler. derisi de işe yaramaz.

ne yazık ki şehirlerimizin orta halli mahallelerinde ve varoşlarında yaşayan halkımızın çoğu böyle yapıyor.

kurban kesilmesine karşı değiliz, olamayız da. inançları ne gerektiriyorsa onu yapacaklar. ama bunu hijyene ve yasalara uygun olarak yapmaları gerekir.

naçizane kurban kesecek kadar varidatı olan insanlar zaten yeterince et yiyebilen insanlardır, ayrıca kurban bayramında kesip kargaşa yaratmalarına gerek yok. eğer et yemek istiyorlarsa kasaptan et alıp kavurma yapsınlar, kurban parasını da sosyal hizmetler, darülaceze gibi kurumlara bağışlasınlar diyorum. bu kurumlar yardıma ihtiyacı olanlar için kurbanı kesip onlara dağıtıyorlar.

bir de ne kadar çok inançlara saygısı olmayan var gençler arasında çok şaşıyorum. yumurtadan çıkmış da yumurtayı beğenmiyorlar. pardon da hergün yediğiniz etler için canlılar doğranmıyor mu? doğranıyor. burda önemli olan dayanışmadır. o kurbanın üçte biri akrabalara, üçte biri muhtaçlara gidiyor. bayramın amacı budur.

kurban ritüelleri pagan dönemden itibaren her dönemde ve her dinde vardır. en kötü dönemlerde insan kurban ediliyordu. bilmem bunu biliyor musunuz? işte artık hala insan kurban edilmemesi için o inanmadığınız tanrı insan değil koyun kurban edin demiştir.

dindar bir insan değilim. ama ülkemdeki insanların gerçeğini ve bu insanların yüzde 99 unun insandığı dinin gerçeklerini biliyorum ve bunları yadsıyamam, yok sayamam ve kendimi onlardan farklı görüp de onları yargılayamam. nerde yaşadığını ve nerden geldiğini birdenbire unutup şöyle yapan tanrı, böyle yapan tanrı gibi konuşma yapanlar beni fazlası ile rahatsız ediyor. yollarda kurban kesip artıklarını temizlemeyip her yeri kan içinde bırakanlar nasıl rahatsız ediyorsa, ay bu sizin tanrınız nasıl tanrı ayol diyenler de o kadar rahatsız ediyor.

mea maxima culpa: "işte artık hala insan kurban edilmemesi için o inanmadığınız tanrı insan değil koyun kurban edin demiştir."

vay be jest yapmış haa

@mea maxima culpa: hayvanlarin toplu olarak iskence gormesi= kapasitelerinin cok ustunde kilo aldirmak, oyle ki kesilmesine yakin hayvanin yuruyemez hale gelmesi, eti kart olmasin diye canli canli kaynar suya sokulmasi, tavuklar cok yeyip de sismesin diye canli canli gagalarinin kesilmesi, sabit dursun diye ayaklarinin kesilmesi.... efsane degil bunlar, cogu mezbahada tablo bu ve kim bilir daha neler... her seyden once dokunup temas edip kesilmesi bile hayvan icin rahatlamadir. yuruyen bir banda binip birden kafasinin kopmasina benzemez.

ve kasaptan alinca gormuyoruz, ondan icimiz rahat diyenlerin mantigini da anlamadim, gormeyince enfes, gorunce mi vahset?

galiba verdigim cevaplardan bastaki 'anlamak icin soruyorum' hissinin kactigini dusunuyorsunuz. hayir, oyle olmadi, sorun su: hepsini okudum, hala anlamiyorum.

sanirim bir cogunuz icin sorun su: her yerin kan olmasi ve acikta kesilmesi vahset, ama kurban degil. o zaman butun kurbanlar ozel kesim yerinde kesilecek olsa, vahset gibi gormeyeceksiniz mi? yani tek sorun bu mu

sırtına binip de sırat köprüsünden geçmek düşüncesi, bir zamanlarki dünya öküzün boynuzu üzerinde duruyor düşüncesinden pek bi farklı gelmiyor bana.

vejeteryan değilim, vahşet olarak görmesem de pek sıcak bakmıyorum açıkcası.

savunma şeklin yetersiz bir kere, tek sorun olarak bahsedilmedi burda dediklerin...

kendi dediklerimi ayrıntıladıracak olursam:

adam otoparkta kesiyor ve herkesin geçtiği yere kan akıtıyor bir de üstüne üstlük taşırken her yere kan damlatıyor.. etikten bahsediyoruz burda.. ordan geçen küçücük çocuk da görebilir bu yaptıklarını, doğru mu yani...

burda illa mezbahanın yaptığı yöntemleri savunmuyoruz, tabi ki kesimhanelerde de hayvanlar kötü muamele görüyor olabilir, burası da ayrı bir konu, ama sonuçta inek ve koyun gibi hayvanların etinden ve sütünden faydalanmak için oldukları aşikar..

belki vejeteryan bir insan için de bu hayvanların kesilmesi tamamen yanlış.. herkesin fikrine saygı duymak lazım...

sonuçta ben et yiyen biri olduğum için, benim savunduğum da işini doğru yapan ve hayvanı uygun yöntemlerle kesen bir kesimhanenin yapması, kurban bayramı'nda da bunu düzgün bir yerde yaptıramıyorsan gidip ihtiyacı olana parayla yardım et daha iyi...

@emanen ben ortalıkta kesilmesini savunmuyorum ve ben de kesimhanede kesilmesinden yanayım. benim sorum kurbanın neden vahşet olarak algılandığıydı. sadece uluorta kesim yüzünden mi, yoksa başka nedenlerden mi. Görünen o ki, çoğu insanın bunu vahşet olarak görmesinin nedeni uluorta kesilmesi.

İhtiyacı olana para ile de yardım etmek gerekir ki, zaten bunun dinen teşviki zekat iledir. Ancak yardım için gönderilen et de önemsiz değil. Kurban'da verilen etleri buzluğa stoklayıp aylarca tüketen insanlar tanıyorum.

@snowflake ben zaten amerika'da yaşıyorum ve anlattıklarım buradaki kesim tesislerindeki durumdu. türkiye'de helal kesim denetlemesi sayesinde umuyorum ki durum daha iyidir.

dikkat edersen sorum "neden kurbanın sokakta kesilmesini vahşet olarak görüyorsunuz" DEĞİL, "kurbanı neden vahşet olarak görüyorsunuz?" idi.

yani, ben de, artık kaçıncı tekrarım, kurbanın sokakta kesilmesine karşıyım, AMA kurbana karşı değilim. ve cevaplardan öğrendim ki, çoğunluk da böyle.

bir defa daha açıklamam gerekirse, kurban'dan vahşet olarak bahseden insanların nedenlerini merak ettim sadece.

kesim tesislerindeki işkenceden bahsetme nedenim bir argüman üretmek değildi. o kesim tesislerinden çıkan eti hiç vicdan yapmadan yiyen bir insanın, tutup da dikkatle ve iyi niyetle kesilmiş kurban etine tepki göstermesi çelişkisi bana bu soruyu sorduran nedendi. ki işin bu kısmına pek de açıklama gelmedi. geçen sene bi gerizekalının hayvanın bacaklarını kestiği istisnai durumdan bahseden olmuş bi, bi de kesim tesislerinde hayvanların pamuklara sarılarak neşe ile öldürüldüğünü savunan biri vardı. o kadar.

yapışkanlı rulo kullanabilirsiniz aslında. onun dışında toplamak, süpürmek, ıslak peçeteyle alıvermek klasik yöntemler olduğu için bu geldi aklıma. uzun saçlar hırkaların kazakların kol arkalarında, koltuk altlarında da birikir mesela, oradan da yere tabi. bunun olmamasına özen gösterebilirsiniz. saçınızı düzenli olarak vakit ayırarak tarayıp çıkanları toplarsanız saçların yere düşme oranını da azaltırsınız.

yaw bi tane alet vardı tekerlekli, ufak bişey, açıp bırakıyosun yere, sen bişey yapmıyosun artık, o sürekli evin içinde dolanıp duruyo, bi yere çarptığı zaman kendiliğinden yön değiştiriyodu.
neydi ki o aletin adı.

roomba robot mu?
www.eksisozluk.com

evet o işte,
www.irobot.com.tr

tabi ki boyarsınız. dikkat etmeniz gereken konu; bir odayı aynı kova ile boyayın. yani.. "aaa boya bitti biraz daha hazırlayalım" demeyin.

kesmelere dikkat edin.
önce tavanı boyayın. tavanı boyarken korkamyın yan duvarlara değebilir. ama değdirmemeye çalışın.
-1. katı atarken çok fazla özenmeyin duvarda boş yer kalmayacak şekilde boyayın.
-2. kat her şeyi kapatıyor zaten
-tavan--->duvarlar-->kesmeler sırasını izleyin.

kesme dediginiz duvarin koseleri, kenarlari mi? duvarlari silindir seklindeki fircalarla (adi ne ki onlarin) boyayalim, kenarlari firca ile boyayalim diyoruz. olur di mi oyle? firca izi falan mi yapar yoksa?

ben de iki kat nasil ugrasacagiz diyordum, ilkine ozenmeme gerek olmadigini ogrendigim iyi oldu. sagol.

kesme dediğim evet tavanla duvarın birleştiği noktalar. tavanı ve duvarları silindirle boyadıktan sonra yine iki kat şeklinde kesme fırçası ile köşeleri boyarsınız.

silindir seklindeki fircalar (rulo)

o silindir şeyin adı rulo. rulo yu boyaya hafiften daldırın kovanın içinde ruloyu sıyırın ki boya damlamasın( bu iş için ızgarakar var onlardan alın) soldan sağa doğru fazla bastırmadan ruloyu yukarı aşağı şeklinde sür. ruloya bir de sap ayarlaki merdivene in çık yapma

tesekkurler, umarim becerebiliriz.

bir hayli yorucu olacaktır tahminen.biz de giriştik kendimiz yapalım tadilat tamirat vs diye ama pişman olduk=)
bana sorarsanız uygun bir fiyata usta ayarlayın.bi de bunun temizliği vsi iyice dağıtma ihtimaliniz de var=)

boyacılarda naylonlar ve kağıt bantlar satılıyor. onlardan mutlaka edinin esyaları ve yeri kapatmak icin. şu anki duvar rengi beyazsa kolay, değilse kesinlikle astar boya alın ve 2 kat astar atın ve kurumasını bekleyin boyamadan önce. boya esnasında pencere açarsanız duvarlar arasında ton farkları olur. geniş bir leğen edinin. odayı yeşile boyamayın.

hakikaten temizlik falan kısmı korkutucu geliyor. artık herhalde bir odayı boyayacağız, baktık yapamıyoruz, usta getireceğiz. @kayranin kedisi, tamam, yeşile boyamayacağız :)

ilk tavan kestirmelerini yaparsanız, fırçanın izi fazla belli olmaz tavanda, sonra rulo ile tavanı boyarsınız. aradan bir kaç saat geçtikten sonra tavanın ikinci katını da boyarsınız.
sonra duvar kestirmelerini yapmanızı öneririm. Çünkü duvarlarda fırça izi çok belli olur kestirmeyi sonra yaparsanız. kestirmeden sonra rulo ile ilk kat. bir gün beklerseniz eğer, neresi boyanmış neresi boyanmamış daha iyi belli olur. Boya seçimi sırasında ev kendinize aitse eğer masraftan kaçınmayın kaliteli boya alın, ama kira ise alt-orta kalite plastik boya alın. suyla karıştırırken ayarını tutturmak için köpürmesine özen gösterin. çok koyu olursa duvarda hemen kuruyacaktır ve kötü görünüm olur. Boyayı inceltirken iyice karışmasına özen gösterin.
Tavan ve duvarları boyarken rulonun 'açılmasını' sağlayın, ilk başta anlamayacaksınız ama bir süre sonra ne demek istediğimi görürsünüz.
Kolay gelsin.

boyayı inceltmek için ne kadar su katmam gerektiği boya kutusunun ustunde yazıyordur değil mi?

evet yazıyor :)

Tesekkurler :)

yedikler yapmaz olur mu? sivilce olayi diyet ile cok alakalidir.