Giriş
(3)

ingilizce mükemmeliyetçi olduğumu nasıl söylerim

gokyuzu gibi
Amaç; bir motivasyon mektubunda mükemmeliyetçi olduğumu biraz iyi biraz da kötü bir şeymiş gibi göstermek. Şöyle bir şeyler yazdım ama tuhaf oldu, pek emin olamadım.I like to define myself as a hardworking and reliable person, although being so perfectionist and meticulous causes me to be a bit slow
Amaç; bir motivasyon mektubunda mükemmeliyetçi olduğumu biraz iyi biraz da kötü bir şeymiş gibi göstermek. Şöyle bir şeyler yazdım ama tuhaf oldu, pek emin olamadım.

I like to define myself as a hardworking and reliable person, although being so perfectionist and meticulous causes me to be a bit slow at work.

Nasıl yazayım bir yardım edin hele.
0
gokyuzu gibi
(03.04.15)
I define myself as a hardworking and reliable person, although being perfectionist and a meticulous person makes me a bit slow at work.

dersen daha iyi olur.
0
lesmiserables
(03.04.15)
slow kelimesini tercih etme bence. yerine başka bir şey bulamıyorsan, mükemmeliyetçiliğini olumlu veya olumsuz olarak değil bir fact olarak sun geç.
0
freya
(03.04.15)
"although being perfectionist and a meticulous person makes me a bit slow at work." kısmı olmasa daha iyi olur sanki.
0
tedirginlik hucresi
(03.04.15)
(8)

through / thought / though

goddar
şu 3 kelimeyi hep karıştırıyorum. bir türlü olmadı. siz nasıl yaptınız?
şu 3 kelimeyi hep karıştırıyorum. bir türlü olmadı. siz nasıl yaptınız?
0
goddar
(03.04.15)
sana yardımcı olayım, bir de thorough var. :)

bunları bir araya getirip ezberlemeye kalkarsanız işin içinden çıkamazsınız. anlamları ve kullanım yerleri farklı. cümle içinde kullana kullana pekişir sanırım.
0
lazpalle
(03.04.15)
hiç karıştırmadım. ilk defa karıştıranı görüyorum.

birinde r var, diğerinde yok, öbüründe sonda t var. nesini karıştırıyorsun?
0
[silinmiş]
(03.04.15)
@lazpalle teşekkür ederim, çok incesiniz. (:
@douchebag birinin anlamı diğerinin anlamıymış gibi karıştırıyorum.
0
🌸goddar
(03.04.15)
yazılış olarak değil okunuş olarak düşünün. telafuzları çok farklı oldukları için ayırt etmeniz daha kolay olur.

her üçü için de anlamlı, kısa bir cümle bulun. şarkı sözü falan gibi mesela. anlamı neydi diye takıldığınızda o cümleyi getirin aklınıza, ordan bulursunuz.
0
halanne
(03.04.15)
öncelikle think thought thought olarak ezberleyip akla yerleştirmek diğerlerinden ayıracaktır. zaten think fiil olduğundan cümle içindeki kullanım yeri çok farklı, cümlede nerede olduğuna bakarak ayırt edilebilir.

through ve though un okunuşları çok farklı bir sözlükten okunuşlarını dinleyerek kelimeyi kafaya yerleştirmek daha kolay olabilir. bir de anlam olarak üçü de gerçekten çok farklı gelimeler. bikaç örnek cümleyle pekişir bence.
0
freya
(03.04.15)
araya girmiş gibi olmak istemem ama ben de ascend ve descend'i karıştırırım hep, bana da tavsiye versenize :D
0
kivanc1
(03.04.15)
sürekli yazmıştım zamanıda; şu, şudur; bu, budur diye.
öyle, öyle oturdu.
0
pangea
(03.04.15)
bunları örnek cümlelerle çalışmaktan başka yolu yok, zamanla oturacak. bir de bunların cümledeki yerleri farklıdır, mesela through preposition olduğu için genelde through + isim olur. mesela through the tunnel, through the night gibi. başka kullanım şekilleri de var ama bu en sık kullanılanı.

thought'u sonuna t gelmesiyle ayırt edip bu karmaşıklığın dışında bırakabilirsin.

though ise cümlenin (veya cümle parçacığının) başında veya sonunda oluyor. bir 'although' tarzı kullanımı var, bir de cümlenin en sonuna geldiği kullanım var. bolca örnek oku.

bir de thorough ve trough var :))

@kivanc1, bu tarz karmaşıklıklar biraz etimoloji bilgisiyle aşılabilir. mesela ingilizcedeki de- ön ekinin anlamını öğrendiğin zaman, de- ile başlayan pek çok sözcüğü daha iyi anlarsın:
dictionary.reference.com
www.oxfordlearnersdictionaries.com
0
lily briscoe
(03.04.15)
(2)

ingilizce'de afiyet olsun nasıl denir?

error522
?
?
0
error522
(02.04.15)
enjoy your meal
0
ben de
(02.04.15)
Ozunde Fransizca ama Ingilizce'de de cok sik kullanilan "bon appetit" var bir de.
0
crown
(02.04.15)
(3)

iki kelimelik bir çeviri...

kisa bisey olsun istemistim
Üniversite yolu/caddesiHukuk fakültesi karşısınasıl deriz?University RoadAcross the Law Schoololabilir mi mesela ya da daha kulağa daha doğru gelebilecek neler olabilir?
Üniversite yolu/caddesi
Hukuk fakültesi karşısı

nasıl deriz?

University Road
Across the Law School

olabilir mi mesela ya da daha kulağa daha doğru gelebilecek neler olabilir?
0
kisa bisey olsun istemistim
(02.04.15)
adresler çevrilmez ki?
0
in search we trust
(02.04.15)
ya aslında bu bir çevirme değil.

şöyle sorayım; ingilizce yazdığım kısım düzgün bir adres midir?

eğer adresler çevrilmiyorsa hem arapların hem de ingilizlerin kullanacağı bir adres tarifini ingilizlerin anlayabileceği şekilde nasıl yazarız? yani arapça'dan türkçeye benim yazdığım şekilde ''çevrilebilen'' adres ingilizce nasıl yazılır? bunu istiyorum sadece. hukuk fakültesi karşısı niye çevrilemiyor ayrıca? universite yolu neden university road olamıyor? bu adres türkiye'de bulunan bir yeri tarif etmiyor. hem ingilizce hem arapça kullanılan bir coğrafyada ingilizce konuşanlara hitap edecek bir adres.
0
🌸kisa bisey olsun istemistim
(02.04.15)
dostum ingilizler böyle adres vermez. sözlükte alakalı başlıklar vardır. dünyada en saçma adres sistemine biz sahibiz. adresler çevrilmez zira postacı orayı kendi dilinde bilmeli diye biliyorum ama yanılabilirim. bu adres tarifini ingilizlerin anlayacağı biçimde imkanı yok yazamazsın, birileri gelip yazabilirsin dese bile inanma yazamazsın. sen adresi bağlı olduğu ülkenin kendi dilinde yaz sadece ülke ismini çevir yeterli. yardımcı olabildim mi inan bilmiyorum.
0
in search we trust
(02.04.15)
(1)

ingilizce kısa bir çeviri

sidd79
Please submit a new mail giving details of what you would like the league name changed to and we shall be happy to change it for you.Please be aware that your URL can NOT be changed.
Please submit a new mail giving details of what you would like the league name changed to and we shall be happy to change it for you.

Please be aware that your URL can NOT be changed.
0
sidd79
(02.04.15)
Lig ismini ne olarak değiştirmek istediğinizin detaylarını içeren yeni bir mail göndermeniz/eklemeniz durumunda sizin için değiştirmekten mutluluk duyarız.
Lütfen URL'nizin(site adres uzantısı) değiştirilemeyeceğini göz önünde bulundurun.
0
ay nov kung fu
(02.04.15)
(4)

YDS

ozdoganci
millet kpds'nin şifresini çözdüğü için yds mi oldu artık ne olduysa oldu. neyse, kitap arıyorum 90 aldıracak, ne almalıyım bilemedim, forum siteleri her kafadan bi ses çıkıyor derya deniz. hah tam şudur, işin anahtarı budur diyebileceğiniz kaynak lazım
millet kpds'nin şifresini çözdüğü için yds mi oldu artık ne olduysa oldu. neyse, kitap arıyorum 90 aldıracak, ne almalıyım bilemedim, forum siteleri her kafadan bi ses çıkıyor derya deniz. hah tam şudur, işin anahtarı budur diyebileceğiniz kaynak lazım
0
ozdoganci
(02.04.15)
Yok öyle bir sey. Strateji kitapları var ama.her stratejiyi aklında tutamazsin ki. Oturup adam akilli gramer halinde çalışmak gerek bence. Hatta kursa gitmek gerek.
0
kablelvuku
(02.04.15)
sınava 3 gün kalmış 90 aldıracak öyle bir kitap yok ama otur güzelce grammar çalış bari.
0
neferkitty
(02.04.15)
eyvallah, kasım için benimkisi. işin kolayını arıyorum resmen
0
🌸ozdoganci
(02.04.15)
Sırf o tuyolari engellemek için artik osym sınavda noktalama işareti kullanilmiyor. Kısaca o tuyolarin en az %80-90'i işe yaramıyor artik.
0
yemrem
(02.04.15)
(1)

Arapça çeviri

Carlito Brigante
Fotoğrafta ne yazıyor. çevirebilen olursa çok memnun olurum.
Fotoğrafta ne yazıyor. çevirebilen olursa çok memnun olurum.
0
Carlito Brigante
(01.04.15)
Gözlerine baktığımda güneşin doğuşunu görür gibi oluyorum. Birde eski güzel hatıralar aklıma geliyor ,
dedi suriyeli arkadaş :)
0
1adam
(02.04.15)
(3)

Şu sözün düzgün Türkçe çevirisi?

cbe
“I know of no more encouraging fact than the unquestionable ability of man to elevate his life by conscious endeavor.”Henry David Thoreau
“I know of no more encouraging fact than the unquestionable ability of man to elevate his life by conscious endeavor.”

Henry David Thoreau
0
cbe
(01.04.15)
"Ben bilinçli çaba ile hayatını yükseltmesine insanın tartışılmaz yeteneği fazla cesaret gerçeği biliyorum."

Henry David Thoreau
0
mrvengeance
(01.04.15)
insanın hayatını geliştirmek için tartışmasız sahip olduğu bilinçli çabalama kabiliyetinden daha cesaretlendirici bir gerçek bilmiyorum.
0
tepedeki psychedelic adam
(01.04.15)
İnsanoğlunun çaba harcayarak hayatını iyileştirmedeki olağanüstü/tartışılmaz/şüphe götürmez yetisinden daha yüreklendirici bir olgu daha yok.
0
ay nov kung fu
(01.04.15)
(1)

burda ne diyor? - almanca

kimse
is kontratinda yazili;Mit der Vergütung sind monatlich Überstunden im Umfang von 10 Stunden der vereinbarten monatlichen Arbeitszeit abgegolten. Überstunden, die darüber hinausgehen, laufen auf einem Arbeitszeitkonto auf und werden in Freizeit abgegolten. Darüber hinaus sind mit dieser Vergütung etw
is kontratinda yazili;

Mit der Vergütung sind monatlich Überstunden im Umfang von 10 Stunden der vereinbarten monatlichen Arbeitszeit abgegolten. Überstunden, die darüber hinausgehen, laufen auf einem Arbeitszeitkonto auf und werden in Freizeit abgegolten. Darüber hinaus sind mit dieser Vergütung etwaige Sonn-, Feiertags- oder Nachtzuschläge abgegolten.

simdiden tesekkürler
0
kimse
(01.04.15)
10 saat üzerinde ekstra mesai yaparsan aylik olarak bu ekstra mesai ödenir, eger mesai 10 saatin altinda ise isyeri calisma saati hesabinda serbest zaman olarak kullanmak icin biriktirilir. bu ekstra mesai birikimi pazar günleri, tatil günleri, gece calismalari icin de hesaplanir.

birebir ceviri degil, cok kaba taslak cevirdim.
0
emrahday
(01.04.15)
(3)

"Lütfen şu tarihe kadar katılımınızı bildiriniz" - İng.

deadline
Bu cümlenin kurulabileceği en kibar, en uyumlu İngilizce kalıbı nasıl olur?Lütfen 10 Nisan'a kadar katılım bildiriniz diyeceğim ama benim kurduğum cümleler hep kaba geliyor gözüme. Yaygın bi kalıbı var mı?
Bu cümlenin kurulabileceği en kibar, en uyumlu İngilizce kalıbı nasıl olur?
Lütfen 10 Nisan'a kadar katılım bildiriniz diyeceğim ama benim kurduğum cümleler hep kaba geliyor gözüme. Yaygın bi kalıbı var mı?
0
deadline
(01.04.15)
rsvp
0
la noix
(01.04.15)
RSVP: 10th April mi diycem nasıl olucak
0
🌸deadline
(01.04.15)
rsvp by 10 april

byhandinvites.files.wordpress.com
bu da iyiymiş
0
la noix
(01.04.15)
(3)

bir cümle ingilizce çeviri

sidd79
I will see about amending your sentence tomorrow.
I will see about amending your sentence tomorrow.
0
sidd79
(01.04.15)
Yarın kararı(yargı) tashih etme işini halledeceğim.
0
iki ekmek bir sigara
(01.04.15)
cümleni yarın değiştireceğim/düzelteceğim.
0
check minus
(01.04.15)
hukmunu degistirip degistiremeyecegime yarin bakacagim.
0
baldur2
(01.04.15)
(2)

Teknik çeviri yardım

ezilenamagururlubaşgan
generic interfaces support covariance for type parameters marked withthe out modifier. This modifier ensures that, unlike with arrays, covariance withinterfaces is fully type-safe. To illustrate, suppose that our Stack class implements the following interface:Bu paragrafta ne demek istiyor çevirebil
generic interfaces support covariance for type parameters marked with
the out modifier. This modifier ensures that, unlike with arrays, covariance with
interfaces is fully type-safe. To illustrate, suppose that our Stack class implements the following interface:

Bu paragrafta ne demek istiyor çevirebilecek olan var mı rica etsem.
0
ezilenamagururlubaşgan
(31.03.15)
kovaryans
tr.wikipedia.org
0
primusinterpares
(31.03.15)
www.youtube.com
burada bahsediliyor sanırım bu konudan...
0
primusinterpares
(31.03.15)
(3)

çeviri yardımı

raavann
aşağıdaki yazıyı azar azar çevirmeye çalışacağım, bana yardım etmek isteyen kimseler anlayabildikleri kısmı çevirebilirse çok mesud olurum.uzun olduğunu biliyorum, o yüzden başka şansım kalmadı. herkes bir ucundan tutsa diyorum ben çevirdiklerimi ekleyeceğim.However, the cyborg is different in that
aşağıdaki yazıyı azar azar çevirmeye çalışacağım, bana yardım etmek isteyen kimseler anlayabildikleri kısmı çevirebilirse çok mesud olurum.

uzun olduğunu biliyorum, o yüzden başka şansım kalmadı. herkes bir ucundan tutsa diyorum ben çevirdiklerimi ekleyeceğim.


However, the cyborg is different in that it is a hybrid of the "only
machine" and human since it is modeled on human abilities and intelligences.
It is the machine that replicates us, causing what Katherine Hayles
(1999) describes as, "terror and exciting pleasures" (p. 285).
This reverberation between pleasure and terror can be easily established
if we consider, once again, the seemingly benign medical devices mentioned
above. Within a medicalized discourse these prosthetics are seen as
necessary, and even kind, in the face of illness. Using them seeks to
restore human potential. We have a much different reaction if we consider
implanting or attaching such devices to a "healthy" physical body.
In the healthy body such prosthetics become the marker of abjection, the
non-human. This difference in the value that we assign to such devices is
of critical importance for it renders the cyborg body as harmless when its
purpose is to restore the semblance of lost humanity, but as monstrous
when the body is healthy. This construction of the normal/natural body
locates the cyborg as terror and establishes for us the fear we have of the
non-human, when the non-human is not delimited by the restrictions
that the rest of us operate under. Performance artists such as those that we
discuss here use technology to create a cyber body/identity that challenges
the stereotypes associated with abjection.
This oscillation between terror and pleasure can also be seen in
Haraway's work. She writes that the, "cyborg world is about the final
imposition of a grid of control on the planet, about the final abstraction
embodied in a Star Wars apocalypse waged in the name of defense...
From another perspective, a cyborg world might be about lived social and
bodily realities in which people are not afraid of the joint kinship with
animals and machines, not afraid of permanently partial identities and
contradictory standpoints"(1991, p. 154). As Haraway indicates, the
myth of the cyborg blurs several of the intermediary boundaries between
the human and the non-human. The first of these leakages occurs as we
make indistinct the boundaries between human and animal. The second
shift takes place when the differentiations between human/animal and
machine are considered. The third, which Haraway positions as an outgrowth
of the second, consists of the imprecise nature of the boundary
between the physical and the non-physical. The blurring of these boundaries
allows for Haraway's declaration, "so my cyborg myth is about transgressed
boundaries, potent fusions, and dangerous possibilities which
progressive people might explore as one part of needed political work"
(Haraway, 1991, p. 154).
Hayles has noted that Haraway's identification of the figure of the
cyborg locates a space in which traditional boundaries between human
and machine are blurred and leakages occur in both directions. Haraway's
336 Studies in Art Education
Cyborg Pedagogy
argument is even more compelling in that she recognizes that, "cyborgs
are simultaneously entities and metaphors, living being and narrative constructions"
(Hayles, 114). In other words, there is both a materiality, an
embodied presence to the myth of the cyborg, and a metaphorical space
that is created by the narratives that produce the myth. In this sense, the
metaphor of the cyborg creates a conceptual space for performing embodied
subjectivity (Haraway, 1991; Hayles, 1999). Performance art enables
us to use the cyborg metaphor to create personal narratives of identity as
both a strategy of resistance and as a means through which to construct
new ideas, images, and myths about ourselves living in a technological
world. In doing so, the performance of the self as cyborg represents an
overt political act of resistance in the digital age.
Unlike Haraway and Hayles, who struggle to define a posthuman
politics of resistance, other apocalyptic prophets of the digital age are
foretelling the future possibility of downloading human consciousness
into a computer. The idea that the mind and therefore identity represent
disembodied forms of information discounts the corporeal presence of the
body and renders it obsolete. The cyborg myth represents a new paradigm
in the history of embodiment. Whereas prevailing Western European
ontology defines the body's presence as the awareness of its own corporeal
existence, its absence is conceived as the receding of the body, a process of
abandonment while being absorbed in the world outside of itself.
Merleau-Ponty argues against this mind/body split when he claims that
presence and absence are intertwined through enfleshment, a process
where the world is perceived in the body as flesh.
Allucquere Rosanne Stone (1996) writes that, "the physical/virtual distinction
is not a mind/body distinction. The concept of the mind is not
part of virtual systems theory, and the virtual component of the socially
apprehensible citizen is not a disembodied thinking thing, but rather a
different way of conceptualizing a relationship to the human body"(p. 40).
For Stone, the body is mediated through discourse from a variety of texts,
producing a legible body that is separate from the physical body to which
it is attached. However, as she goes on to explain, the legible body is
connected to a specific physical body, and this fusion forms the socially
apprehensible citizen. This separates the mind and body in very different
ways than that typically presented through the Cartesian dualism. Instead
of presenting the mind at the expense of the body, we are confronted with
the differing legibilities of the mind and the body, but we do not attempt
to escape their coexistence in order to produce a comprehensible being.
This inversion of the Cartesian dichotomy presents the possibility that
inscription and embodiment are also interconnected. If we consider
inscription as the world's imposition on the body, then embodiment
represents the assimilation of inscription. In defending the functionality
of the body under the circumstances of information technology, Hayles
Studies in Art Education 337
Charles R. Garoian and Yvonne M. Gaudelius
(1999) distinguishes between inscription and embodiment: "Incorporating
practices [embodiment] perform the bodily content; inscribing practices
correct and modulate the performance" (p. 200). She clearly differentiates
between, yet interconnects the body's performance of cultural incorporation
and the culture's performance of inscription. She states, "culture not
only flows from the [cultural] environment into the body but also
emanates from the body into the [cultural] environment. The body produces
culture at the same time that culture produces the body" (p. 200).
With the body and the culture interconnected in this reflexive loop, the
cyborg no longer signifies a disembodied ontology, but embodiment that
is in a continual state of liminality, contingency, and ephemerality, what
critical theorist Peter Lunenfeld (1999) refers to as an "unfinished"
aesthetic (p. 7). Hayles distinction between the performativity of the body
and that of the culture enables us to theorize a pedagogy of resistance. As
she exposes and examines these differences, she opens a space of possibility
where embodiment, although tied to inscription, can determine its own
fate, to produce its own cultural identity.
Hayles's concept of cybernetic signification serves as a compelling
metaphor for a critical pedagogy. Compared with Lacan's concept of a
"floating signifier," where identity is contingent upon the presence and
absence of the actual body, Hayles characterizes the body's absorption in
virtual culture as a "flickering signifier." She argues that, "information
technologies... fundamentally alter the relation of signified to signifier.
Carrying the instabilities implicit in Lacanian floating signifiers one step
further, information technologies create... flickering signifiers, characterized
by their tendency toward unexpected metamorphosis, attenuations,
and dispersions" (p. 30). The actual body's presence and absence transformed
as "pattern and randomness" signify Hayles's concept of the "virtual
body." Flickering between the randomness of digital information and its
patterning, the body's identity is continually negotiated and re-negotiated,
a play of resistance between the disjunctive attributes of cyberspace
and the conjunctions that occur as the subject coalesces meaning and
interpretation.
Hayles's flickering signifier corresponds to Deleuze and Guattari's
(1987) random ontological system of the rhizome and its patterning as
nomadology. A rhizome consists of a reticulated system in which an infinite
number of connections are possible. Unlike binary systems that are
limited to dualistic configurations, those of the rhizome are multicentric.
Like an assemblage, it provides multiple lines of flight from one conceptual
plateau to another to the point that, "a rhizome or multiplicity never
allows itself to be overcoded" (p. 9). Another characteristic of the rhizome
is "asignifying rupture," its ability to disconnect in one location within
the system, yet reconvene through the other of its multiple routes of connectivity.
Thus, the rhizome functions as a mapping system that provides
multiple trajectories that are continually drawn and redrawn as its terrain
338 Studies in Art Education
Cyborg Pedagogy
is being negotiated. Movement through these trajectories constitutes
nomadology, a process whereby the multicentric system of the rhizome
yields an ephemeral pattern, one that must be continually renegotiated.
"With the nomad... it is deterritorialization that constitutes the relation
to the earth, to such a degree that the nomad reterritorializes on deterritorialization
itself' (Deleuze & Guattari, p. 381). Like the nomad, the
cyborg travels through multiple metaphorical spaces as it negotiates
meaning between embodied and inscribed subjectivities. As noted earlier,
these metaphorical spaces encourage movements of transgression across
fluid boundaries within which performance artists can find the potential
to enact the cyborg as an art of political resistance.
0
raavann
(31.03.15)
bunun yerine bölüm bölüm yazarsan buraya illa ki yardım eden çıkacaktır. ben tamamını çevrecek bir kara murat tanımıyorum.
0
himmet dayi
(31.03.15)
himmet dayi

merhabalar, ya kağıda çevirdiğim için çevirdiklerimi buraya yazmadım.
ben aslında okuyucular bir göz geçirse anladıkları yeri alıntılayıp çevirse kardır diye düşündüm. hepsini çevirmelerini istemiyorum tabi mümkün mü öyle bir şey :)
0
🌸raavann
(31.03.15)
However, the cyborg is different in that it is a hybrid of the "only
machine" and human since it is modeled on human abilities and intelligences.
It is the machine that replicates us, causing what Katherine Hayles
(1999) describes as, "terror and exciting pleasures" (p. 285).
This reverberation between pleasure and terror can be easily established
if we consider, once again, the seemingly benign medical devices mentioned
above. Within a medicalized discourse these prosthetics are seen as
necessary, and even kind, in the face of illness. Using them seeks to
restore human potential. We have a much different reaction if we consider
implanting or attaching such devices to a "healthy" physical body.


Bununla birlikte cyborg, insan yetenekleri ve zekasını örnek alan bir makine - insan karışımı olması yönüyle farklılık gösterir. Bizi replika eden (kopyalayan, tekrar eden) bu makine Katherine Hayles'in tanımıyla "dehşet ve heyecan verici zevklere" sebep olur. Zevk ve dehşet arasındaki bu yansıma, aşağıda bahsedilen, görünürde tehlikesiz tıbbi cihazları tekrar göz önünde bulundurursak, rahatlıkla kurulabilir. tıbbi bir söylem ile bu protezler, hastalık karşısında gerekli, hatta faydalı görülmektedir. Onları kullankak insan potansiyelini kurtarmayı amaçlar. Bu gibi cihazları sağlıklı bir vücuda nakletmeyi ya da bağlamayı düşündüğümüzde bilerin çok daha farklı tepkileri var.
0
himmet dayi
(31.03.15)
(2)

bir ufak çeviri

raavann
David Cronenberg's film eXistenZ bears the title of the film's centralfocus: a virtual-reality game played through "prototype meta-flesh gamepods." These pods-an amalgam of amphibian neural webbing andsynthetic DNA-are connected directly to the players' bodies throughwhat are called "bioports," whic
David Cronenberg's film eXistenZ bears the title of the film's central
focus: a virtual-reality game played through "prototype meta-flesh game
pods." These pods-an amalgam of amphibian neural webbing and
synthetic DNA-are connected directly to the players' bodies through
what are called "bioports," which arejacks installed at the base of players'
spines.

şu cümleyi bir çevirsek be kardeşlikler tam karşılığını bulamadığınız kelimeyi aynen yazıp bırakın ben cümleyi toparlayamıyorum sadece.
0
raavann
(30.03.15)
kimsecikler yardım eyleyemez mi?
0
🌸raavann
(30.03.15)
Bir DC filmi olan Existenz adını ana odağından alır: Prototip "meta-flesh" oyun pedalıyla(?) oynanan bir sanal gerçeklik oyunu. Amfibi sinir sistemi şeridi ve sentetik DNA birleşimi olan bu pedallar oyuncunun omurgasına yerleştirilen bir priz olan biyoport vasıtasıyla doğrudan oyuncunun bedenine bağlanır.
0
auroraaurora
(30.03.15)
(3)

inglizce şu cümleyi çevirir misiniz

caner555
ok I do see that is on the account as a European keydigital keys can sometimes take up to 72 horus to porcess thoughso you may technically still be on a trial until that clearsso that\s why people arent joining your games, because only other trial players are allowed tountil the upgrade completescor
ok I do see that is on the account as a European key

digital keys can sometimes take up to 72 horus to porcess though

so you may technically still be on a trial until that clears

so that\s why people arent joining your games, because only other trial players are allowed to

until the upgrade completes

correct

fro, the tiem you claimed the key


saolun
0
caner555
(30.03.15)
muhtemelen karşıdaki kişiden key alıp "benim oyunuma kimse katılamıyor" demişsiniz, o da "aktive olması 3 gün sürüyor, hala demo sürümünüz devam ediyor olabilir" demiş.

bu arada adamın ingilizcesi de berbatmış.
0
pozzecco
(30.03.15)
dijital anahtarların işlenmesi 72 saaati bulabiliyormuş. işlem tamamlanana kadar deneme sürümünde kalacaksın. bu yüzden senin oyunlarına da sadece deneme sürümüne sahip kişiler katılabilecek demek istiyor sanırım. sonuç sürecin tamamlanmasını bekleyeceksin.

pozzecco +1
0
sporty
(30.03.15)
teşekkür ederim bu arada adam amerikalı olması lazım cünkü oyun diablo 3 ve oyun amerikanın oyunu olduguna göre çalışanıda amerikalı :DDD düz mantık :DD
0
🌸caner555
(30.03.15)
(2)

80'lerin bebeği,,90ların çocoğu ingilizce nasıl derim?

gadlemler
TAm ve doğru olması lazım. The lar var mı acaba?The baby of 80s, the child of 90s olabilir. Tırnak işaretiyle ayırmam gerekiyor mu? Alternatifler nasıl yazılabilir, hafif eğlenceli bir şey için lazım.
TAm ve doğru olması lazım. The lar var mı acaba?
The baby of 80s, the child of 90s olabilir. Tırnak işaretiyle ayırmam gerekiyor mu? Alternatifler nasıl yazılabilir, hafif eğlenceli bir şey için lazım.
0
gadlemler
(30.03.15)
The olup olmaması yazının bütününe bağlı.

A baby of 80's, a child of 90's.
0
desdinova
(30.03.15)
A baby in the 80's, a kid in the 90's.
0
eindaclub
(30.03.15)
(3)

İsveççe çeviri

quagliarella
"MAN KAN TA EN KILLE FRAN ROSENGARDMEN MAN KAN INTE TA ROSENGARD FRAN EN KILLE"Ne demek?Teşekkürler
"MAN KAN TA EN KILLE FRAN ROSENGARD
MEN MAN KAN INTE TA ROSENGARD FRAN EN KILLE"

Ne demek?

Teşekkürler
0
quagliarella
(29.03.15)
ron dennis
(29.03.15)
isveççe'den ingilizce'ye çeviri konusunda google translate neredeyse hatasiz çeviriyor.
ustteki ceviri dogru. Rosengård, Malmö sehrinin siddet olaylari ile meshur bir semti bu arada. en.wikipedia.org
0
sAINT
(30.03.15)
"Rosengård'dan bir cocuk/genc [iste bildigimiz boy, garcon, junge] alabailirsiniz, ama Rosengård'i bir cocuktan alamazsiniz" gibi bir anlami oluyor, Türkce'ye tam cevirmesi biraz imkansiz gibi.
0
scandiacus
(30.03.15)
(3)

İngilezce

neil manke
http://9gag.com/gag/ae0Q8zq#_=_3. şeyde, draw'lı olanda ne demek istenmiş?
9gag.com

3. şeyde, draw'lı olanda ne demek istenmiş?
0
neil manke
(29.03.15)
mistreated
(29.03.15)
tr.wikipedia.org

çok fazla çizim yapıp da bu hastalığa yakalanmaktan, diğer eliyle çizim yapmaya başlamak zorunda kalmaktan ve o eliyle de benzer bi sorun yaşamaktan korkuyormuş anladığım kadarıyla
0
neseranni
(29.03.15)
-Çok fazla çizer de karpal tünel olursam ne olur?
-Diğer elimle çizmeyi öğrenmek zorunda kalırım.
-Belki onda da iyi olurum.
-Peki ya diğer elim de giderse?

Karpal tünel sendromu, basitçe bilekte sinir sıkışmasıyla oluşan bir durum. Bileğin yanlış lokasyonu ile olabiliyor.

edit: ben yazana kadar yazılmış
0
truncus brachiocephalicus
(29.03.15)
(4)

İngilizce çeviri

Prestige
Eğer erkek/kız arkadaşınla ilk buluşmanı gerçekleştireceksen kesinlikle doğal ve kendin gibi davranmalısın çünkü seni seven kendin olduğun için sevsin. Cümlesini çevirebilir misiniz? Teşekkürler şimdiden.
Eğer erkek/kız arkadaşınla ilk buluşmanı gerçekleştireceksen kesinlikle doğal ve kendin gibi davranmalısın çünkü seni seven kendin olduğun için sevsin. Cümlesini çevirebilir misiniz? Teşekkürler şimdiden.
0
Prestige
(29.03.15)
"If you're gonna meet with your girl/boyfriend for the first time, you definitely should act all natural and simply be yourself. You should be loved for who you are."

Edit: whimsical hakli ya, mantiksiz oluyor. O zaman degistirelim: "On your first date with someone, you definitely should act all natural and simply be yourself. You should be loved for who you are." Ha gercekte boyle olmadigini biliyoruz tabii o ayri. :/
0
common of demons
(29.03.15)
to be loved as you are, you need to be as you are even on a first date.

olabilir mi acep..
0
manuel mandalina
(29.03.15)
You should absolutely be your natural self on a first date, because your date should love you for who you are.

İlave: Daha hiç buluşmadan erkek/kız arkadaş olunamayacağı için "date" kullanmak daha doğru olur kavramsal olarak. Bizde "date" kelimesine karşılık gelen bir kelime olmadığı için kız/erkek arkadaş diyoruz tabi, ama İngilizce'de böyle bir kavram varken onu kullanmak lazım diye düşünüyorum. Cümlemdeki ilk "date" buluşma, "ikinci "date" buluşulan kişi anlamında.
0
whimsical
(29.03.15)
if you will date with your girlfriend/ boyfriend first time,you definitely should act natural and as you.because, the person who love you must love you because of you are.

lan son cümle çok bi garip oldu ama anlar karşıdaki de kesin hatalı
0
high hopes of the sozluk
(29.03.15)
(17)

İngilizce'de ''Ben mi?'' sorusu nasıl sorulur?

error522
bakındım bulamadım
bakındım bulamadım
0
error522
(29.03.15)
"Me?!!"
0
common of demons
(29.03.15)
ben şimdiye kadar ''me'' kullandım da garip geldi biraz?!

?!: satrançta şüpheli hamle ifadesidir.
0
🌸error522
(29.03.15)
I?
0
anonymice
(29.03.15)
"I" olmaz.

Nasil bir diyalogda kullanilacak mesela? Kisaca yaz.
0
common of demons
(29.03.15)
0
ron dennis
(29.03.15)
"I" bal gibi olur. Kullanabilirsin.
0
danica maupoissant
(29.03.15)
me daha uygun
0
cokponcik
(29.03.15)
ya atıyorum bi sıra var. gişe görevlisi ''beyefendi siz buyrun'' dedi. siz de kendinize söylendiğinden emin olmak için ''ben mi?'' diye sordunuz. kemal sunal'ın hababam sınıfında çok kullandığı bi kalıptı mesela.
0
🌸error522
(29.03.15)
tamam, me? kullanılır. I kullanana rastlamadım
0
cokponcik
(29.03.15)
"Am I?" = ben miyim/oyle miyim? demek.

"Am I wrong or have I run too far to get home?" = "Yanlislarda miyim yoksa..."

"Am I" yazan kisi silmis ben yazana kadar. "I" olur diyen arkadaslarin da ornekle gelmelerini isteriz, ogrenmis oluruz.
0
common of demons
(29.03.15)
me?

who, me?

do you mean me?

edit: sıra örneğinde "do you mean me" kullanılması uygun olmaz. "me?", "is it me?" denebilir (edit içinde edit: "denebilir" yerine "denilebilir" mi kullanmak lazımdı acaba burada? varsa bir cevabınız, sizi şöyle alalım: (git: 923604)).

"who, me?", "do you mean me?" kendinden bahsedildiğine inanamama durumları için daha uygun.
0
whimsical
(29.03.15)
It is your turn diyorsa

Me ?

Olur ya da am i? da olur

Is it de olur soru sorma sekline gore fakat "oyle mi" anlamina gelse de yine de ayni pratik cevaba ulasabilirsin.
0
neferkitty
(29.03.15)
soruya göre am i,i olur, me de olur mine da olur.
genel kullanılanı me dir.
0
gotic
(29.03.15)
"It is your turn" diyorsa, "Am I?" olmaz, net. Bakin dilimize cevirelim:
- Sira sende.
- Oyle miyim?

"Oh is it?" olur. gotic ise kalan pronounlari yazmayi unutmus. ^__^
0
common of demons
(29.03.15)
+ It's up to you!
- Me? Well, pick the green one then.

+ We have failed because of you, retard.
- Me? Screw you, I'm going home.

+ You're so cute
- Am I? Thanks that's so sweet.

Hepsi doğru bunların. Duruma göre kullan. O değil de "I?"'ı ilk defa duyuyorum.
0
nawar
(29.03.15)
Duruma gore. Ama genel olarak "me?" diye sorarsin.
0
delifaruk
(29.03.15)
i da kullanirsin me de. me daha dogru ve yaygin.
0
baldur2
(30.03.15)
(8)

Hangi ikinci dil

ruh i tibbiye
fen ve kimya alanında kariyer yapacak biri ikinci olarak hangi dili almalı? Tavsiye istiyorum
fen ve kimya alanında kariyer yapacak biri ikinci olarak hangi dili almalı? Tavsiye istiyorum
0
ruh i tibbiye
(29.03.15)
Latince:D
0
sweeney
(29.03.15)
çince olabilir, kimyasal ürün ithalatı/ihracatı konusunda çin oldukça revaşta.
0
emfuzi
(29.03.15)
Amma soru! Tabi ki İspanyolca. Me gusta Estudio Espanyól
0
pangea
(29.03.15)
almanca ama ''life is too short to learn german'' demişler.
0
neferkitty
(29.03.15)
İspanyolca almanca ikilemindeyim. Almanca ağır basıyor ama ispanyolcayı daha rahat öğrenirim diye ona da meyilliyim bilemedim
0
🌸ruh i tibbiye
(29.03.15)
fen kimya diyosun tabi ki almanca












ama ogrenemezsin.
0
groove
(29.03.15)
no pain no gain! once ingilizce sonra kafana gore..latin amerika dusunmuyorsan, ispanyolcayi unut. ticaret isine gireceksen, cince iyidir. almanya'da kariyer bir secenekse almanca, lakin planlarin kesin degilse ona girme..

"man muss den teufel an die wand malen, den arsch auf die berge zeigen"..bu cumleyi anladigin vakit, diller arasinda en ust mertebeye eriseceksin, fenafillah olacaksin! hadi kolay gelsin.
0
ubi dubium ibi libertas
(29.03.15)
fizik için rusça, kimya için çince.
0
eksi sozluk e bir daha geldim
(29.03.15)
(1)

uçurumun kenarından dönmek

iron nick
ingilizcede uçurumun kenarından dönme'nin karşılığı var mıdır?
ingilizcede uçurumun kenarından dönme'nin karşılığı var mıdır?
0
iron nick
(28.03.15)
I was just a step away from the edge denilebilir.
0
crown
(28.03.15)
(6)

çevirdim ama olmadı gibi

iron nick
Merhabalar,Şimdi ben "eğer ABD AIG(bir şirket)'yi finansal olarak desteklemeseydi ve batmasına izin verseydi aynı Lehman Brothers'ın batmasına izin verdiği zamandaki gibi daha kötü durumda olacaktı" demeye çalıştım ve şu şekilde çevirdim.If US government does not support AIG and let it collapse, USA
Merhabalar,

Şimdi ben "eğer ABD AIG(bir şirket)'yi finansal olarak desteklemeseydi ve batmasına izin verseydi aynı Lehman Brothers'ın batmasına izin verdiği zamandaki gibi daha kötü durumda olacaktı" demeye çalıştım ve şu şekilde çevirdim.

If US government does not support AIG and let it collapse, USA would be worse off as the time when it let Lehman Brothers collapse.

ama hiç hoşuma gitmedi. Daha düzgün bir şekilde çevirebilecek olan var mıdır?
0
iron nick
(28.03.15)
If US government HAD not supported AIG and ALLOWED IT TO collapse, USA would HAVE beEN worse LIKE as the time when it let Lehman Brothers TO collapse.

bence böyle gibi
0
nucleon
(28.03.15)
@nucleon
bence ilk allow da let olacak, allow daha cok permission olan izin vermek gibi kullaniliyor. sondaki to da fazla olmus.
0
no frost
(28.03.15)
Eğer ki direkt bu cümleyi çevirmeniz gerekmiyorsa, yani kendi cümlelerinizi ingilizce yazıyorsanız size tavsiyem bu kadar çok bağlaçla düşünmemeniz. Türkçede çok rahat uç uca ekleyerek cümleyi yapıyoruz ama ingilizcede genellikle saçma oluyor.
Eğer ki illa bunu çevirmeniz gerekiyorsa da farklı bir bakış açısı olması için, grameri hatalı olabilir gelişine sallıyorum, nacizane:
US would be in a worse condition than it was when Lehman Brothers' fail neglected, if AIG wasn't supported by US and was left to go bankrupt.
0
ay nov kung fu
(28.03.15)
Ben şöyle derdim:

USA would have been in a hard period just like the time neglecting Lehman Brothers' fail , unless it had supported the AIG and had let it collapse.
0
neferkitty
(28.03.15)
sanırım yazdığım biraz yanlış anlaşılmış.

AIGA'nin batmasına izin verilseydi Lehman brothers'ın battığı zamankinden daha kötü bir durumda olurdu demek istemedim.

Aslında söylemek istediğim şu,
Lehamn Brothers battığı zaman ABD ekonomisi ciddi bir zarar gördü ve AIG'nin de batmasına izin verilseydi bu durum ABD ekonomisi için kötü olacaktı.

Yani karşılaştırma AIG'nin batmasına izin verildiği ve verilmediği durum arasında. Lehman brothersin batışı ile bir karşılaştırma yok. o sadece bir örnek, aynı o zamandaki gibi kötü olacaktı anlamında.
0
🌸iron nick
(28.03.15)
Bir de ben deneyeyim.

If the US (government) did not financially support AIG and let it collapse it would be in a worse condition than today as in the period following the collapse of LH.
0
auroraaurora
(28.03.15)
(2)

Tezsiz yüksek lisans'ın ingilizcesi nedir?

merak ediyorum
nedir?
nedir?
0
merak ediyorum
(28.03.15)
coursework
0
baldur2
(28.03.15)
Non-thesis M.Sc. denilebilir.
0
Lethe
(28.03.15)
(1)

ingilizce bir cümle çeviri

karamgri
Take no notice of them thay need to grow up
Take no notice of them thay need to grow up
0
karamgri
(28.03.15)
Them'den sonra virgül varsa eğer: Onların dediklerini dikkate alma, büyümeleri lazım.
0
reinder
(28.03.15)
(11)

ingilizce öğrenmek istiyorum

netice
çok hevesliyim ve elimden geldiğince vakit ayırıyorum ama saçma eğitim sistemimiz tarzındaki eğitimlerle ingilizcemde gelişim sağlayamadım.tensle mensle uğraştırmadan, ingilizce (sözlü olarak) derdimi anlatabilmeyi nasıl öğrenebilirim arkadaşlar?
çok hevesliyim ve elimden geldiğince vakit ayırıyorum ama saçma eğitim sistemimiz tarzındaki eğitimlerle ingilizcemde gelişim sağlayamadım.

tensle mensle uğraştırmadan, ingilizce (sözlü olarak) derdimi anlatabilmeyi nasıl öğrenebilirim arkadaşlar?
0
netice
(28.03.15)
dizi
0
EXXE01
(28.03.15)
Herkesin ingilizce konuştuğu bir ülkeye girmedikçe çok zor. Çok geç kalmışsın.
0
yirmisantim
(28.03.15)
hiç değilse grammar in use elementary kitabını bitirin.
bir de ingilizce konuşturan kimi web siteleri,uygulamalar ve programlar var.
birazdan yazarlar elbet.(duolingo olabilir?)
0
rakicandir
(28.03.15)
belli çok hevesli olup vakit ayırdığın. "tensle mensle" uğraşmadan ingilizce öğrenemezsin. eğitim sistemimiz genelde boktan ama bu eğitim sistemiyle ingilizce öğrenmiş, bir kez olsun özel ders almamış ya da yurtdışına çıkmamış biri olarak ben çatır çatır konuşuyorum valla. dersleri dinlediğim ve tensle mensle uğraştığım için olabilir herhalde.

ingilizce öğrenmek zor bir şey değil, faydalanabileceğin bin tane kaynak var. "tens mens" dediğin şey dilin temeli. onları öğrenmeden derdimi anlatacağım diyorsan zaten are you sex, are you kola diyerek anlatabilirsin. el kol da işini görür, kasmana gerek yok ingilizce için.

tipe bak ya, tensle mensle uğraşmadan diyor bir de eğitime falan bok atıyor. istersen çip takalım biz sana hiç uğraşma, olur mu?
0
der meister
(28.03.15)
tens mens dediğin şeyler zor şeyler değil
0
mistreated
(28.03.15)
antalyada animator ol. tam istedigin sekilde ogrenirsin.
0
baldur2
(28.03.15)
verilen cevaplara baktım "dizi izle" diyen hariç hepsi türk kafasıyla cevap vermiş.

bahsettiğin şey doğrudur. tens mensle uğraşarak dil öğrenemezsin ancak ingilizce öğretmeni olursun.

dili çok iyi öğrenene kadar kesinlikle ama kesinlikle grammar çalışma. çalıştığın sürece gelişmeni sekteye uğratacak ve öğrenemeyeceksin. dil sana melodik, içgüdüsel, refleksif, duyguların verbal eyleme dönüştüğü bir yapıdan ziyade karmakarışık matematiksel olgu olarak gelecek.

grammar da çalışacaksın ama onu en son çalışmalısın. yani dilin ritmini ve temposunu yakaladıktan sonra spesifik olarak eksik kalan yerleri düzeltmek için grammer çalışmalısın.

şakır şakır konuşuyorum diyen türk eğitim sisteminin yetiştirdiği agresif ergen zihniyetli bireylerinin lafıyla iş yapma. dil tensle öğrenilmez.
0
bigl0rd
(28.03.15)
bigl0rd denen troll, cevap verebilmeyi çok isterdim ama yazdığından öyle bir zekasızlık fışkırıyor ki neresinden tutacağımı bilemedim kusura bakma. öznenin, yüklemin ne olduğunu bilmeyen adam ingilizce öğrenecek ve bunları en son öğrenecek, öyle mi? olm siz nerde yetişiyosunuz, özel bi yerde falan mı büyütüyolar sizi? ne bileyim ya da duyuruda böyle milleti yanlış yönlendirin, trollük yapın diye para mı veriyorlar?
0
der meister
(28.03.15)
eksiduyu.ru

imgur.com

@netice,

grammarım çok iyi, şakır şakır konuşuyorum diyen sivilceli, agresif ergenlerin durumu bu.

o yüzden dil öğrenirken mümkün mertebe podcast, film ile zamanınızı geçiriniz. asla grammara bulaşmayın. grammar en son öğrenilecek şeydir. grammara kafayı taktığın sürece dilin bilinç altına girmesini ve refleks haline gelmesini engellersin.
0
bigl0rd
(28.03.15)
ne var ki onda. turkiyede yasadiginiz muddetce reading, listening ve writinginizi hayvan gibi gelistirebilirsiniz ama yurtdisinda yasamadiktan sonra speaking zor. hatta gelismez yani.
0
baldur2
(28.03.15)
vaktinizi ayırıp cevapladığınız için hepinize ayrı ayrı teşekkür ederim. bir arkadaşımın tavsiyesiyle duolingo denilen bir uygulamayla epeyce pratik yapmış sayıldım ama speakingde hâla yolun başındayım.

duolingo yazışma ve okuma konusunda çok faydalı, ilgilenenlere öneririm.

yakın çevremde ingilizce konuşabilen biri olmadığı için internet üzerinden online olarak ingilizce konuşacak bir arkadaş arıyorum. epey sabırlı bir arkadaş olmalı tabii. sonuçta yolun başındayım.
0
🌸netice
(24.05.15)
(1)

iki cümlelik ingilizce

beholderrulez
sunu demek istiyorumGecmiste B2B ve B2C sistemleri yaptim ve bunlari yönettim. IT bilgilerimi Marketing alaniyla birlestirebilir ve bu bilgilerle cok iyi tanidigim Türkiye pazarinda sizlere rehberlik edebilirimI have created and managed B2C and B2B Sites in the past. I would like to integrate my IT
sunu demek istiyorum

Gecmiste B2B ve B2C sistemleri yaptim ve bunlari yönettim. IT bilgilerimi Marketing alaniyla birlestirebilir ve bu bilgilerle cok iyi tanidigim Türkiye pazarinda sizlere rehberlik edebilirim


I have created and managed B2C and B2B Sites in the past. I would like to integrate my IT skills into Marketing area and I can convert and integrate Marketing trends to Turkey market with a big passion (pek olmadi biliyorum ama elimden bu kadari geliyor)

Simdiden tesekkur ediyorum
0
beholderrulez
(27.03.15)
yok mu yardımcı olacak bir super/manwoman?
0
🌸beholderrulez
(28.03.15)
(1)

Minicik ötesi ingilizce bi çeviri

darkknight
dostum seni çok özledim bu şarkı o güzel anılarımız için gelsin Ritim roof ve eskici (bar)'dan defalarca atıldığımız o taksim geceleri harikaydı :D bir gün dünyanın her hangi bi ülkesinde gene yollarımız kesişecek buna inanıyorum ;D
dostum seni çok özledim bu şarkı o güzel anılarımız için gelsin Ritim roof ve eskici (bar)'dan defalarca atıldığımız o taksim geceleri harikaydı :D bir gün dünyanın her hangi bi ülkesinde gene yollarımız kesişecek buna inanıyorum ;D
0
darkknight
(27.03.15)
ı missed you so much my friend, this song goes out to you in memory of good time we spent together, especially the nights that we went out many times to Taksim, riddim roof and eskici bar. I know that, somewhere in world, our paths will cross again in the future.

edit: hacı niye degistirdin cumleyi :)
0
t joe
(27.03.15)
(2)

Michel Thomas Torrentleri

kay adams
Gençler selamlar size,Benim fransızca, italyanca, ispanyolca ve rusça için michel thomas'ın setine ihtiyacım var. kickass'te falan aradım virüs indirdim o_o .demem o ki, yardımcı olacaklara şimdiden müteşekkirim.yeşillendirmelerinizi bekliyorum :)edit:gençler hala ingilizce üzerinden fransızca, ital
Gençler selamlar size,

Benim fransızca, italyanca, ispanyolca ve rusça için michel thomas'ın setine ihtiyacım var. kickass'te falan aradım virüs indirdim o_o .

demem o ki, yardımcı olacaklara şimdiden müteşekkirim.

yeşillendirmelerinizi bekliyorum :)

edit:gençler hala ingilizce üzerinden fransızca, italyanca, ispanyolca ve rusça'ya ihtiyacım var lütfen :)
0
kay adams
(27.03.15)
bi torrentini buldum ama fransızca üzerinden 11 ders diyor. göndereyim mi?
0
lesmiserables
(27.03.15)
yollarsan sevinirim :)
0
🌸kay adams
(27.03.15)
(7)

tanrım kelimesinin ingilizcesi nedir?

cioz
my god olanını sormuyorum, izlediğim yabancı dizilerde "ciizıs" gibi bir şey söylüyorlar ve alt yazısı "tanrım" diye geçiyor. nette araştırdım "cheeses, chezys" gibi sallama kelimeler ama çıkmadı. dedim bizim ekşiciler bilir. inanılmaz kafama takıldı bu. bir şekilde öğrenemezsem çatlayacağım.
my god olanını sormuyorum, izlediğim yabancı dizilerde "ciizıs" gibi bir şey söylüyorlar ve alt yazısı "tanrım" diye geçiyor. nette araştırdım "cheeses, chezys" gibi sallama kelimeler ama çıkmadı. dedim bizim ekşiciler bilir. inanılmaz kafama takıldı bu. bir şekilde öğrenemezsem çatlayacağım.
0
cioz
(27.03.15)
jesus

yüce isa filan diyorlar bize tanrım diye çevriliyor.
0
neferkitty
(27.03.15)
aaaa çok doğru. çok teşekkürler :)
0
🌸cioz
(27.03.15)
jesus christ diyorlar. (bkz: jesus christ )
0
the silent enigma
(27.03.15)
lord jesus.
0
Tears of Devil
(27.03.15)
holy tits of jupiter
0
in search we trust
(27.03.15)
Ayrica cevirisinin tanrim diye yapilmasi hristiyanlikta Isa nin ayni zamanda tanri olmasindan mutevellitdir.
0
dantealighieri
(27.03.15)
asdasdasd "cheeses" diye araman çok iyiymiş.

yüce peynirler aşkına!

isa tanrı değil tanrının oğlu bu arada. çevirinin tanrım diye yapılmasının tek sebebi "ulan şimdi isa yazsak garip mi olur, tanrı deyince çok bi sıkıntı olmaz daha global bi kelime" diye düşünmeleri.
0
matchgrip
(27.03.15)
(7)

italyanca bilenler

aga bu nedir diyen kimse
merhabalar. şu aşağıgaki haber (sanırım) italyanca. özeti nedir acaba bu haberin, ne anlatıyor haber? 1-2 cümleyle bile açıklarsanız çok sevinirim. müslümanlara karşı bir tavır mı var yoksa malum olaydan müslümanların sorumlu tutulmaması gibi bir tavır mı var?http://www.huffingtonpost.it/2015/01/09/
merhabalar. şu aşağıgaki haber (sanırım) italyanca. özeti nedir acaba bu haberin, ne anlatıyor haber? 1-2 cümleyle bile açıklarsanız çok sevinirim. müslümanlara karşı bir tavır mı var yoksa malum olaydan müslümanların sorumlu tutulmaması gibi bir tavır mı var?

www.huffingtonpost.it
0
aga bu nedir diyen kimse
(27.03.15)
Başlık şu "Fransa saldırısı, bölgedeki müdürlere genelge 'Müslüman öğrencilerin aileleri katliamı kınasın'"

Elena Donazzan diye bi kadın (eğitim bakanı değil de Veneto bölgesinde eğitimle ilgili kamu yöneticisi, ne anlama gelir o kelime bizde bilemiyorum) bir genelge imzalamış. 8 Ocak tarihli. Bu genelge Veneto'daki bütün okul müdürlerine yollanmış. "Bizim kültürümüze karşı nefret aşılayan kültür" diye bahsedilmiş İslam'dan genelgede yanlış anlamadıysam. Tırnak içinde olan genelgeden alıntılar diye düşünüyorum. Örnek vermiş: İtalyan bi aile babası 14 yaşında bi Tunuslu çocuk tarafından bıçaklanmış. Bu konuda amalar eğerler olmadan konuşmamız lazım denmiş, bunu da özellikle okullarda yapmamız lazım denmiş. Özellikle müdürler, öğretmenler konuşmalı demiş. Müslüman öğrencilerin aileleri de eğer kendilerini teröristlerden farklı görüyorlarsa, açık bir şekilde bu saldırıları (Fransa'daki) kınamalıdır demiş. Eğer Avrupa'da, İtalya'da, Veneto'da yaşamaya karar verip geldilerse, prensiplerin ve değerlerin olduğu bi medeniyete geldiklerini bilmeliler diyor.

(kendi yorumum: eksisozluk.com)
0
gayda
(27.03.15)
eyvallah hocam çok teşekkürler. google translate'den az çok tahmin etmiştim böyle bir şey olduğunu ama güvenilir değil malumunuz. peki bu fotoğrafı çekilen genelgeyle ilgili hiçbir yorum var mı acaba haberde? yani kadının teki böyle bir şey yapmış ama skandal vs. gibi bir yorum yapılmış mı yoksa sadece olduğu gibi mi aktarmışlar olanı biteni? ya da destekleyici yorumlar?
0
🌸aga bu nedir diyen kimse
(27.03.15)
Ben de genelgeyi okuyodum şimdi, haberdeki her şey genelgeden alınmış bu arada doğru tahmin. "Allahu ekber" diye bağıran teröristlerden ayrı görüyolarsa kendilerini, kınamalılar demiş. Başında da Paris, Avrupa'nın kalbi vs gibi şeyler var. Saldırıdan bir gün sonra yazılmış zaten. Bakayım yorumlara şimdi.
0
gayda
(27.03.15)
İlk yorum şöyle:
"Durumun vehametine rağmen, ırkçılar lağımları(ağızlarını demek istiyor anladığım kadarıyla deyim veya alegori olabilir) açabiliyorlar hemen. İlk çıkan Borghezio'ydu, şimdi de Elena Donnazzan. Ben de, bakana, okullara bu şekilde müdahale etmesi, öğrenciler arasında (fazla cehaletin bir sonucu olarak) mobbing ve nefret konuşmalarının ortaya çıkmasına (espella yerine bunu koyabildim ancak) sebep olmaz mı diye soruyorum. (Son cümleyi toparlayamadım ama anlam bu)
0
gayda
(27.03.15)
İkinci yorumu da girerim birazdan ama o da birinci gibi. Elena Donazzan'ı eleştirir nitelikte, islamofobiden bahsetmiş. Ama normal böyle yorumlar. Huffington Post'un US versiyonu da sosyalist diye biliyorum, çoğulcu genelde okurları da, yazarları da. Öyle Avrupa'nın kalbine saldırdı müslümanlar diye gaza gelip de böyle bir söylemi destekleyecek okurları olmaz.
0
gayda
(27.03.15)
İkinci yorum şöyle (kırık bi çeviri oldu ama ne dediği anlaşılıyor):

Ama, neden Katholik-Faşist-Hristiyan (catto-fascio-christiano) Breivick, Norveç'te, Utoya adasında, çoğu çocuk 70 kişiyi öldürdüğü zaman bu kendini aklama (kınama yoluyla teröristlerden farklı olduklarını göstersinler meselesi, kelime bulamadım başka buraya da) ve bizim de öyle yapmamızı isteyen söylemlerin hiçbirini duymadım?
Aslında, kendini aklama yerine, halka açık şekilde mükafatlandırma, takdir etme vardı, tipo(bunu anlamadım) Signor Borghezio (önceki yorumda da vardı bu adamın ismi, o da bi şeyler demiş demek ki) bu hareketin (Norveç katliamı) gerisindeki motivasyonların çoğunluk tarafından paylaşıldığını iddia etmişti. Kimse de bu kadar kızmamıştı.

Neden A.B.D. Adalet Bakanlığı'ndan, Guantanamo'daki işkence olaylarından ötürü kendini aklaması istenmedi?

Neden İtalya'daki sağcılardan, terroristi neri'nin ( neri siyah demek, ama İtalya'da neofaşist, silahlı bir terör hareketiymiş, sağ kesimle özdeşleştiriliyor haliyle) sebep olduğu katliamlar ya da İtalya'da son zamanlarda yükselen ırkçı hareketler yüzünden kendilerini aklamaları istenmiyor?

Nasıl oluyor da, Müslüman toplulukların ne yapmaları gerektiğine karar vermede bu kadar müşkülpesent ve hassas olurken, işlenen, gerçekleşen pekçok rezil şeyde bu kadar unutkan oluyoruz?

Söylediğimiz her şeyde az biraz da olsa İslamofobi olduğu için olabilir mi?
0
gayda
(27.03.15)
Rica ederim. Yorum deyince ben alttaki okuyucu yorumlarını çevirdim. Haber sadece genelgeden bahsediyor, olumlu veya olumsuz bir şey söylemiyor. Sadece paylaşmışsa pek anlaşılır değil tavrı. Haberde yorum yok çünki. Ama başka bi kanalla da paylaşabilirdi, Huffington Post'tan paylaşmışsa belki İslamofobi'ye dikkat çekmek için paylaşmıştır.
0
gayda
(27.03.15)
(1)

Japonca bilen var mı?

thor odinsson
Şu görseldeki alttan üçüncü karakteri (eğer o ayrı bir şeyse tabii) bir türlü yazamadım. Google Translate'te çize çize よのなかに ながわません! yapabildim ama o olmadı bir türlü, metnin anlamını buldum da nasıl okunduğunu öğrenmek istiyorum. Birisi translate'e falan yazıp linkini verebilirse çok sevinirim.Görs
Şu görseldeki alttan üçüncü karakteri (eğer o ayrı bir şeyse tabii) bir türlü yazamadım. Google Translate'te çize çize よのなかに ながわません! yapabildim ama o olmadı bir türlü, metnin anlamını buldum da nasıl okunduğunu öğrenmek istiyorum. Birisi translate'e falan yazıp linkini verebilirse çok sevinirim.

Görsel bozuk geliyorsa: fbcdn-dragon-a.akamaihd.net (Facebook'taki yarukizero stickerlarından)
0
thor odinsson
(26.03.15)
よのなかに(yo no naka ni)

ながされません(nagasaremasen)
0
neseranni
(26.03.15)
(3)

Bi cümle ingilizce çeviri

celeron 300a
Has Anyone Really Been Far Even as Decided to Use Even Go Want to do Look More Like?
Has Anyone Really Been Far Even as Decided to Use Even Go Want to do Look More Like?
0
celeron 300a
(26.03.15)
iyi deneme OP, ama bir oldfag olarak yemedim tabi.
0
cinsi kisi
(26.03.15)
ingilizce'ye mi çevrilmesini istiyorsun bunun? hangi dilde çözemedim ama.

eğer türkçe'ye çevrilmesini istiyorsan önce ingilizce'ye çevrilmeli sonra türkçe'ye çevrilmeli bence.
0
emfuzi
(26.03.15)
işten çıkarken ingilizce adama am günü yağ

olması lazım
0
mistreated
(26.03.15)
(2)

each other/another/one another kullanımı

o my god they killed kenny
Yahu one another diyorum, each other çıkıyor; another diyorum, one another çıkıyor. Bunların bi' esprisi var demek [bkz: geç düşen jeton] ama kitapta filan bulamadım da. Nedir?Bir takım örnekler:1- In the play, the two players can not see or hear ---, but they are seated at interconnected computers.
Yahu one another diyorum, each other çıkıyor; another diyorum, one another çıkıyor. Bunların bi' esprisi var demek [bkz: geç düşen jeton] ama kitapta filan bulamadım da. Nedir?

Bir takım örnekler:

1- In the play, the two players can not see or hear ---, but they are seated at interconnected computers.

-bu, each other'mış mesela.

2- The infection can spread easily in a school, where many young live in close proximity to ---

-bu, one another.

3- In neighborhoods where residents are willing to help ---, children are less likely to be overweight.

-bu da, one another. [neden each other değil?]

4- There were Rangers fans throwing bottles and cans at --- because the games was not on.

-bu da, one another. ?



Bunları nasıl ayırt edebilirim, şıkka bakar bakmaz nasıl ''şerrefsizim bu!'' diyebilirim?
0
o my god they killed kenny
(26.03.15)
1- iki kişinin birbiri ile etkişleşiminden bahsediyorsak each other , o yüzden.

2-one another 2'den fazla kişi/grup ya da olaydaki etkileşimi ve genelde ''olayları'' anlatmada kullanılır. Burada birbirine yakın olan öğrencilerden bahsediyor ki okuda 2'den fazla öğrenci vardır kesin o yüzden one another. zaten ''many young'' demiş.

3-burada da 2'den fazla şey olduğu için. neighborhoods = birden fazla komşuluk

4-yine 2 den fazla grup/kişi.
0
neferkitty
(26.03.15)
Bulduğum açıklamalarda eğer iki kişiden bahsediliyorsa each other, daha fazla kişi ise one another kullanılır yazıyor. Örneklerin de bunu destekliyor. Yine de daha farklı bir olayı arsa bilen yazar zaten.
0
kaffle
(26.03.15)
(3)

anneye anlatır gibi çeviri

AWD
şuradaki quote u bana bi izah ediverin, özellikle, "two-thirds" dediği nedir?http://www.goodreads.com/quotes/15171-today-as-always-men-fall-into-two-groups-slaves-and
şuradaki quote u bana bi izah ediverin, özellikle,
"two-thirds" dediği nedir?
www.goodreads.com
0
AWD
(26.03.15)
Günümüzde insanlar, her zaman olduğu gibi ikiye ayrılıyor: özgürler ve köleler "Günün üçte ikisini kendine ayıramayan insan ne olursa olsun köledir" demiş Nietsche. Devlet adamı, iş adamı, memur, bilim adamı olsa bile.
0
aychovsky
(26.03.15)
2/3
0
argent dawn
(26.03.15)
üçün ikisi. üçte iki.
0
der meister
(26.03.15)
(2)

kısa bir çeviri yardımı

semender
cevap alındı çok teşekkürler.ps4 e oyun yükledim, dragon age. hata veriyor. şöyle bir cevap buldum, kısaltmalar ve hatalar var çeviri sitelerinden bir şey anlamadım yardımcı olur musunuz?"Delete DA:I and re-install it, but when you re-install it you have to pause the downloading of the DLCs and the
cevap alındı çok teşekkürler.

ps4 e oyun yükledim, dragon age. hata veriyor. şöyle bir cevap buldum, kısaltmalar ve hatalar var çeviri sitelerinden bir şey anlamadım yardımcı olur musunuz?


"Delete DA:I and re-install it, but when you re-install it you have to pause the downloading of the DLCs and the downloading of the update. Then let the pre-installation finish (about 5.9Gb I think). Now you have to wait until the FULL download is finished (about 45Gb). After that you can download the DLCs and the update, it will work fine."
0
semender
(25.03.15)
oyunu sil. yeniden kur. ama yeniden kurarken ek görev paketlerinin ve güncellemenin indirmesini durdur. sonra da bekle, ön yüklemeyi bitirsin (sanıyormuş 5.96Gb imiş). artık tam indirme bitene kadar (yaklaşık 45gb) bekleyeceksin. bundan sonra da ek görev paketlerini ve güncellemeyi indirebilirsin, sıkıntı olmaz.
0
sanat guresi
(25.03.15)
dragon age i sil ve tekrar yükle. Tekrar yüklenirken sıra dlc'lerin ve update'in indirildiği sırada duraklat. Sonra, ön-yüklemenin bitmesini bekle. Bundan sonra tam yüklenene kadar bekle (45 gb). Bu işlemden sonra dlc'leri ve update'leri indirebilirsin. Çalışacaktır.

ekleme: geç kaldım :(
0
oğlum çok zor lan
(25.03.15)
(2)

kısa bir çeviri

sidd79
I know that you perceive yourself to have been wronged. I get that and support your right to plead your case. However, some of the nasty and abusive personal comments made while pleading the case DO NOT impress me and serve to weaken the redress you are requesting. I make every attempt to treat ever
I know that you perceive yourself to have been wronged. I get that and support your right to plead your case. However, some of the nasty and abusive personal comments made while pleading the case DO NOT impress me and serve to weaken the redress you are requesting. I make every attempt to treat everyone with respect and honesty. I am just being honest about what I feel in this matter.
0
sidd79
(25.03.15)
Kendini haksızlığa uğramış gibi hissettiğini biliyorum. Bunu anlıyorum ve davanı savunma hakkını destekliyorum. Ancak davayı savunma esnasında yapılan çirkin ve argo kişisel yorumlar pek hoşuma gitmedi ve talep ettiğin çözümü/çareyi güçsüzleştirdi. Herkesi saygı ve dürüstlük çerçevesinde tedavi etmek için tüm girişimleri yaptım. Ben sadece bu hususta ne hisettiğim ile ilgili dürüstçe davranıyorum.

not: tedavi etmek doğru değil büyük ihtimalle ama treat kelimesinin çevirisi metnin ne ile ilgili olduğuna bağlı. burda bahsedilen dava mevzusu nedir bilemediğim için öyle yazdım. treat'ın anlamına sözlükten bakılıp konu akışına göre o kısım değiştirilebilir.
0
himmet dayi
(25.03.15)
Himmet dayi'ya ek:

Herkese saygı ve dürüstlük çerçevesinde davranmak/yaklaşmak için elimden geleni yaparım.

treat: davranmak/yaklaşmak

Örnek cümle: treat people the way you wanted to be treated
çevirisi: insanlara sana davranılmasını istediğin gibi davran.
0
fanniversary
(26.03.15)
(1)

kısacık bir çeviri. türkçeden ingilizceye

mhmtt
ekteki belgeler sırasıyla; yunanistanda oturduğuma dair ikametgah belgesi,yunanistanda kaldığımız evin üzerine olan su faturası, su faturasının babamın üstüne olduğuna ve borcu olmadığına dair belge, ailemizin yunanistanda ikame ettiğine dair belge... babamın son 3 yıldır yunanistanda vergi ödediğin
ekteki belgeler sırasıyla; yunanistanda oturduğuma dair ikametgah belgesi,yunanistanda kaldığımız evin üzerine olan su faturası, su faturasının babamın üstüne olduğuna ve borcu olmadığına dair belge, ailemizin yunanistanda ikame ettiğine dair belge... babamın son 3 yıldır yunanistanda vergi ödediğine dair belge ve doğum belgem.
0
mhmtt
(25.03.15)
here u will find documents, in order of; certificate of residince regarding we live in greece, water bill of the apartment that we stay, document which indicates the water bill belongs to my father and he has no debt, document states that my family resides in Greece, document states that my father has been paying taxes for 3 years and my birth certificate.
0
t joe
(25.03.15)
(3)

İroni, istihza, sarkazm, trollük, kinaye, tariz kavramları

istambul
bu kavramları açıklayacak, aralarındaki farklara kısaca değinecek, birer örnek verecek olan arkadaşlara şimdiden teşekkür ediyorum.
bu kavramları açıklayacak, aralarındaki farklara kısaca değinecek, birer örnek verecek olan arkadaşlara şimdiden teşekkür ediyorum.
0
istambul
(25.03.15)
Troll'lüğü açıklayayım arasından, belki millete faydam dokunur. Şimdi bugün internet kültürü Facebook, Ekşi ve Twitter ve 9gag'den oluşan mainstreamci (Popüler, ana akım seven) kitlenin haricinde kalan, internetin karanlık sokaklarında dolaşmış olanların yarattığı bir kavram bu.

Troll'lük nedir?

Bilgisayar başındayken, kendi fikri, inancı, düşüncesi ya da fiilinden bağımsız olarak -doğrudan doğruya- diğer kullanıcıları rahatsız etmeye yönelik içerik üreten kimsedir Troll. Ürettiği içeriğe tepkiler geldikçe olayı ilerletebilir, troll'lüğün boyutunu arttırabilir. Bugün sözlükte "Kutsala küfretmekle troll olunmaz, başarısızsın saygın olsun biraz" diyenler bir numaralı sazanlar. Eğer bir adamın yazısı seni bilgisayar başında sinirlendiriyorsa, öfkeler kusarak CAPS BÜYÜTEREK ya da wall of textlerle ona cevap veriyorsan, anla ki oltaya geldin.

Troll'lük niçin eğlenceli?

Troll, senin ona verdiğin cevaba harcadığın emeği, kendi ürününe harcamaz. Yani ortaya savını atar ve arkasındaki mantık hatasını, ahlak yanılgısını ya da fikri uyuşmazlığı görmezden gelir. Ortalama ahlak anlayışına sahip insan troll'ün ortaya attığı problemi çözmeye çalıştıkça troll aynı vurdumduymazlıkla devam eder. Cehaletin ve bağnazlığın tadını çıkartır.

Bir şey ne kadar kutsalsa/el değmemişse/önemliyse, troll'lerin hedefi olma ihtimali o kadar yüksektir. Bu yüzden kimse internete "Bu benim biricik kızım onu çok seviyorum" diye fotoğraf koymak istemez. Çünkü birkaç dakika sonra kızının tecavüze uğradığı fotoğrafı önüne servis edilecektir. (Örnek vurucu ve iğrenç oldu farkındayım; ama işin tabiatı bu.)

Ha, bu arada en başarılı Troll'lükler de genelde az ama öz olanlardır. Subredditlerde, 4chan'da ve daha karanlık yerlerde -ki Proxy'siz giremezsiniz tahminen- muazzam örnekleri var. Tabii onları gerçekdışı olduğunu kabul ederek (umut ederek?) troll'lük olarak görmek lazım.

Sözlük tarihinde en başarılı bulduğum Troll entry ise şudur. Şimdi bulamadım; fakat tam olarak metnini veriyorum:

Başlık: Hz. Muhammed
Entry: Çocukları çok severdi rahmetli.

Evet, bu entry'nin kötü niyetli biri yazıldığını bilince rahatsız edicilik boyutunu hayal edin. Eğer sinirlendiyseniz, o adamı mutlu ettiniz.

Troll 101'den şimdilik bu kadar. Eğer istenirse Troll'lüğün tarihsel gelişimini, cyber bullying'i ve ünlü internet troll'lerini anlatabilirim böyle kısa kısa.
0
g man
(25.03.15)
Teşekkürler hocam. Trollüğü ben de şöyle açıklıyorum: Aslında benimsemediği bir düşünceyi benimsiyormuş gibi gözükerek, bu yolla insanlara onları rahatsız eden ve öfkelendiren mesajlar vererek eğlenme eylemi.

Bu arada örnek gerçekten iğrenç:)
0
🌸istambul
(25.03.15)
ironi, yapılan bir işin o işin aslıyla çelişmesi.

örneğin etik dersinde kopya çekmek ironidir. gerçi türkçedeki kullanımı artık "tam tersini söylerek söylediği şeyle dalga geçme" mahiyetine bürünmüş durumda.

istihza, küçümseyerek alaya almak.

sarkazm'da da alay vardır, ama küçümseme şart değildir hatta çoğu zaman olsa bile inkar edilir.

kinayede gerçeği mecazla anlatırsın, ama ben benzetme olarak kullanıyorum mesela parodiler kinayedir bence.
0
mesgul ve huzursuz
(25.03.15)
(2)

ana dili gibi ing konusanlar, burada ne demek istemis

halanne
From the perspectiveof IR theory, it may be tempting to discountmany of the arguments and analyses putforward by IL scholars on the grounds that they areinsufficiently rigorous or methodologically flawed.Lawyers similarly often dismiss much of the IR literatureon the grounds that it is impenetrable
From the perspective
of IR theory, it may be tempting to discount
many of the arguments and analyses put
forward by IL scholars on the grounds that they are
insufficiently rigorous or methodologically flawed.
Lawyers similarly often dismiss much of the IR literature
on the grounds that it is impenetrable and
largely irrelevant to the pressing practical problems
lawyers observe.

birebir ceviriye gerek yok. ana fikiri bilsem yeter. beynim su kaynatti.
0
halanne
(24.03.15)
lr teorisinin perspektifinden baktığımızda IL alimlerinin öne sürdüğü ve yetersiz ve metodik olarak eksik olduğu şeklindeki çoğu analizeri ve tartışmaları kesip atmak cezbedici durabilir.

avukatlar da aynı şekilde, avukatların gözlemlediği acil pratik problemlere yoruma kapalı ve yüksek oranda alakasız olarak dayandırılan ir edebiyatını genellikle gözardı ederler.
0
thracian
(24.03.15)
IR teorisi bakımından, IL scholars tarafından öne sürülen argümanları ve analizleri, yetersiz derecede katı veya metodolojik olarak hatalı olduğundan fazla önemsememek çekici olabilir.

avukatlar da aynı şekilde çoğu IR literatürünü, anlaşılması olanaksız ve ekseriyatla avukatların gözlemlediği geçerli problemlerle alakasız olduğundan sık sık gözardı ederler.

peşin not: bakalım benden önce davranan olmuş mu.
edit: olmuş.
0
she was my baby
(24.03.15)
(1)

İngilizce hikaye

yns
Penguin Readers level 2-3-4-5 hikaye kitapları olan varsa bir zahmet pdf olarak atabilirler mi ?Şimdiden teşekkür ederim.
Penguin Readers level 2-3-4-5 hikaye kitapları olan varsa bir zahmet pdf olarak atabilirler mi ?
Şimdiden teşekkür ederim.
0
yns
(24.03.15)
cokponcik
(24.03.15)
(1)

Etimolog arkadaşlar Zenci - Zencefil

Ezequiel
bu iki kelimenin etimolojik açıdan bir bağı var mıdır? sanırım ikisi de arapçadan geliyor ama başka bir şey bulamadım.negroyla ginger gibi iki ırkçı kelimenin karşılıklarını düşünürken kafama takıldı.not: negro zencinin tam karşılığı değil. ginger kızıl olarak da kullanılıyor zencefilin yanında, far
bu iki kelimenin etimolojik açıdan bir bağı var mıdır? sanırım ikisi de arapçadan geliyor ama başka bir şey bulamadım.
negroyla ginger gibi iki ırkçı kelimenin karşılıklarını düşünürken kafama takıldı.
not: negro zencinin tam karşılığı değil. ginger kızıl olarak da kullanılıyor zencefilin yanında, farkındayım.
0
Ezequiel
(24.03.15)
zengī "Afrikalı" [ anon., Tezkiret-ül Evliya, 1341]
bir zengī gördüm elinde yalın kılıc
zengī "kara benizli" [ Mesud b. Ahmed, Süheyl ü Nevbahar, 1354]
Ki çün géce urına zengī yüzin
~ Ar zancī زنجى kara derili, Afrikalı ~ Fa zangī زنگى "paslı", a.a. < Fa zang/jang زنگ/ژنگ pas +ī

cincibil [ Codex Cumanicus, 1300]
Gingibil: gingiber
z(i)nc(i)bīl [ Aşık Paşa, Garib-name, 1330]
~ Ar zancabīl زنجبيل kökü baharat olarak kullanılan bir bitki, zingiber oficinale ~ Aram zangəbīl זנגביל a.a. ~ Sans śrŋgavēra शृङ्गवेर "boynuz gövde?", a.a. § Sans śrŋga boynuz (<< HAvr *krən-go- a.a. < HAvr *ker-1 kafatası, boynuz ) + Sans vēra gövde, beden, safran bitkisi
→ ser
Not: Karş. İng ginger / Fr gingembre < Lat zingiber < EYun zingíbēris < Aram zangəbīl (a.a.). Türkçe halk ağızlarında cincibir biçimine de rastlanır.

www.nisanyansozluk.com
(Not:nişanyan hapiste osmanlıca sözlükle uğraşıyor, her ne kadar hapisteki üretkenliği sayesinde şu an bu bilgilere ulaşabiliyor olsak da fikir/ifade özgürlüğüne haksızlık zoruma gidiyor.)
0
biraz huzur
(24.03.15)
(2)

Azıcık bakar mısınız? Küçük bir çeviri...

biz siz onlar bensiz daha mutlular
Çeviri bile değil aslında. Ben şimdi bir şampuan siparişi vereceğim de hangisini vermem konusunda bana yardımcı olursanız sevinirim. Saçlarım ilk yıkamadan 15-16 saat sonra yağlanmaya başlar, ben de saçıma uygun bir seçim yapmak istiyorum. O yüzden, sanıyorum ki yağlı saçlar için uygun olanını seçme
Çeviri bile değil aslında. Ben şimdi bir şampuan siparişi vereceğim de hangisini vermem konusunda bana yardımcı olursanız sevinirim. Saçlarım ilk yıkamadan 15-16 saat sonra yağlanmaya başlar, ben de saçıma uygun bir seçim yapmak istiyorum. O yüzden, sanıyorum ki yağlı saçlar için uygun olanını seçmem gerekiyor. 3 darklı şampuanın özellikleri yazıyorum, hangisini almam gerekiyor? Teşekkürler:

Normal to Oily
Itchy Dry Scalp
Sensitive Scalp

ilk yazdığım özelliğe sahip olanı mı almam gerekiyor? bunların dışında bir de klasik olan ürün var, yoksa onu mu seçmeliyim?
0
biz siz onlar bensiz daha mutlular
(24.03.15)
ilkini almalısınız :) diğerleri saç derisi için.
0
sansar
(24.03.15)
normal - yağlı
kaşıntılı kuru saç derisi
hassas saç derisi

ilkini almalısınız bu durumda.
0
whimsical
(24.03.15)
(1)

Grammar kitaplari niye olcusuz oluyor ?

comptrol
Intermediate ve native arasinda duzgun grammar kitabina denk gelemiyorum.Mesela su cok bilinen seylere deginiyor:http://www.grammaring.com/Su ise fazlasiyla detaya, neredeyse arkaik formlari anlatiyor:http://www.amazon.com/The-Cambridge-Grammar-English-Language/dp/0521431468Bu ikisi arasinda tavsiye
Intermediate ve native arasinda duzgun grammar kitabina denk gelemiyorum.

Mesela su cok bilinen seylere deginiyor:

www.grammaring.com

Su ise fazlasiyla detaya, neredeyse arkaik formlari anlatiyor:

www.amazon.com


Bu ikisi arasinda tavsiye edeceginiz grammar kitabi var midir?

Grammar in use disinda olursa memnun olurum.

Tesekkurler.
0
comptrol
(24.03.15)
@neferkitty, iyi demissin de. Birden cok kaynaga ulasinca da, gereksiz kullanimlari ogreniyorsun. Guncel ve arkaik formlardan kurtulduktan sonra, istedigi kadar detaya girebilir ( eger bunlar hala kullaniliyorsa ) .

Cesur ozturk'un kitabi da aslinda guzeldir ama yetersiz ve bu yukarida bahsettigim hataya o da dusuyor. scarcely had ... when ... kalibini kullaniyor mesela. grammar kitaplari disinda bu kullanimlari gormedim, duymadim.
0
🌸comptrol
(24.03.15)
(2)

Almanca Çeviri

dereotu
Merhaba,Aşağıdaki yazının Almancasına ihtiyacım var. Yardımcı olabilir misiniz? " Tamam ödemeyi o sekilde yapabilirim.Gumruk formunda bu urunu 2.el degil yeni olarak isaretleyebilir misin. Turkiyeye 2. el urun girisi yasak "
Merhaba,
Aşağıdaki yazının Almancasına ihtiyacım var. Yardımcı olabilir misiniz?

" Tamam ödemeyi o sekilde yapabilirim.Gumruk formunda bu urunu 2.el degil yeni olarak isaretleyebilir misin. Turkiyeye 2. el urun girisi yasak "
0
dereotu
(23.03.15)
Ich kann so zu bezahlen. Können Sie implizieren, dass Produkt ist nicht verwendeten Produkt auf Zollformular.Es ist verboten, verwendeten Produkte in unserem Zoll importieren.
0
masa penisi
(23.03.15)
Ich kann die Zahlung in dieser Form machen. Können Sie bitte dieses Produkt auf dem Zollformular als 'neu' markieren/ankreuzen, denn gebrauchte Produkte dürfen nicht in die Türkei gesendet werden.

resmi bir yazi degilse, yukaridaki idare eder sanirim.
0
question the answers
(23.03.15)
(5)

Almanca "İngiltere"

jesterdvine
Amazon.de'ye kayıt olacağım da. Fakat İngiltereden bir adres girmem gerekiyor. gelgörki Almancada İngiltereyi bulamıyorum. Aklıma gelen tüm versiyonları denedim. UK, Britain, England, Großbritannien..Ne ola ki?
Amazon.de'ye kayıt olacağım da. Fakat İngiltereden bir adres girmem gerekiyor. gelgörki Almancada İngiltereyi bulamıyorum. Aklıma gelen tüm versiyonları denedim. UK, Britain, England, Großbritannien..

Ne ola ki?
0
jesterdvine
(22.03.15)
England. Büyük Britanya'dan bahsediyorsak Großbritannien; UK'den bahsediyorsak Vereinigtes Königreich
0
protector
(22.03.15)
neferkitty
(22.03.15)
vereignigtes königreich
olsa gerek, birleşik krallık demek
0
primusinterpares
(22.03.15)
Bir de şu var Vereinigtes Königreich ama öeh yani.
0
inevitable loser
(22.03.15)
neferkittynin dediğinden Vereinigtes Königreich uk oluyor. .de yi silip com yazarsan da aynı site yani logout yapmıyor istersen öyle seç
0
neira
(22.03.15)
(2)

İngilizce bir basit çeviri.

helal olsun ustasi
Çünkü, kendine saygın olmalıcuz, must be respect to selfdoğru mudur? Teşekkürler...
Çünkü, kendine saygın olmalı

cuz, must be respect to self



doğru mudur?

Teşekkürler...
0
helal olsun ustasi
(21.03.15)
because you should respect yourself
0
baldur2
(21.03.15)
because you should have some self-respect
0
joelskellington
(21.03.15)
(3)

Almanca Çeviri

dereotu
Aşağıdaki yazıyı almancaya çevirebilir misiniz? Teşekkürler.." Bu parcanin gumruge takilmamasi icin 40 euro olarak beyan edebilir misin? Eger mumkunse odemeyi yapayim "
Aşağıdaki yazıyı almancaya çevirebilir misiniz? Teşekkürler..

" Bu parcanin gumruge takilmamasi icin 40 euro olarak beyan edebilir misin? Eger mumkunse odemeyi yapayim "
0
dereotu
(21.03.15)
"Können Sie den Preis als 40 Euro angeben, damit die Ware vom Zoll nicht festgehalten wird. Wenn es möglich ist, werde ich die Zahlung leisten."
0
shi aila
(21.03.15)
Könnten Sie bitte den Preis als 40 Euro angeben, die Zollprobleme zu vermeiden. Wenn es möglich ist, dann kann ich die Zahlung sofort leisten.

direkt çeviri değil ancak şu anlama geliyor: Gümrük problemlerinden kaçınmak için rica etsem fiyatı 40 Euro olarak beyan edebilirmisiniz? Eğer mümkünse ödemeyi hemen yapabilirim.
0
KidLazer
(21.03.15)
Shi aila ve KidLazer doru cevirdiler. Ben almanyada yasiyorum. Bunlarin ikisi hatasiz
0
samiabi19
(21.03.15)
(1)

Yönetim organları

dessy
Şimcik, body için oxford şöyle diyor => group of people [countable + singular or plural verb] a group of people who work or act together, often for an official purpose, or who are connected in some other waytureng de yönetim organları için şöyle demiş => managing bodiesmanaging bodies olarak google'
Şimcik,

body için oxford şöyle diyor => group of people
[countable + singular or plural verb] a group of people who work or act together, often for an official purpose, or who are connected in some other way

tureng de yönetim organları için şöyle demiş => managing bodies

managing bodies olarak google'da ne var, ne yok aratmaya çalıştım ama pek bir şey de bulamadım. öte yandan, oxford da diyor ki, body bu iş için de kullanılır.

peki yönetim organları için tureng'in cevabı doğru mu sizce?
0
dessy
(20.03.15)
managing bodies diye aratınca çıkıyor bir şeyler.

www.internationallawoffice.com
www.dmk.de
www.degroof.com

managing bodies doğru bence.
0
inheritance
(20.03.15)
(1)

which/that farkı

o my god they killed kenny
sıfat tamlamalarında, belli ki birbirinin yerine kullanamadığımız which ile that'in ayrımına nasıl varabilirim?Mesela şurada:-James published his book entitled Principles of Psychology, --- established a number of practicalities for the sort of questions --- psychologists would focus on for years to
sıfat tamlamalarında, belli ki birbirinin yerine kullanamadığımız which ile that'in ayrımına nasıl varabilirim?

Mesela şurada:

-James published his book entitled Principles of Psychology, --- established a number of practicalities for the sort of questions --- psychologists would focus on for years to come.

İlk boşluk which, ikincisi that iken,

burada da:

-Hamlet reveals his personal perceptions of the events --- take place in his homeland and --- are either indirectly or directly tied to his father's murder.

ilkine that, ikinciye which gelmiş.


Bunun olayı nedir?
0
o my god they killed kenny
(20.03.15)
which'in kullanılabildiği yerlerde that de kullanılabiliyor ama her that'in yerine which kullanılamıyor, öncelikle bunu bilelim.

bunun dışında:
that, genel ve birbirinden farklı iki durumu bağlarken kullanılır.
which ise ana cümlede birşeyden bahsedilir ve yan cümlecikte ekstra bilgi verilirse kullanılır.
ayrıca which kullanırken virgül gelebilir ama that kullanırken gelmez.

birinci cümlede belirli bir kitaptan bahsediliyor ve devamında kitaptan ayrıntılı olarak bahsedilen cümlecik geliyor, bu yüzden which gelmiş (kitap unique bir şey olduğu için which öncesi virgül gelmiş. bahsedilen nesne biliniyorsa virgül gelir) yan cümlecik ile bağlı olduğu son cümlecik birbirinden farklı konular olduğu için that ile bağlanmış.

ikinci cümlede ilk kısma that gelmiş ki bu that farklı olayları bağlıyor (yani hamletin kişisel algıları ile anavatanı). ikinci kısım ise which olmuş çünkü directly veya indirectly ilgili olan şeyler kişisel algısı zaten. kişisel algının devamı o son cümlecik.
0
lesmiserables
(20.03.15)
buraya yazılanların hakları Sir Anthony Hopkins'e aittir.
yazan eden compumaster, ilgilenen eden fader
modere edenler basond, compumaster, fraise, kibritsuyu, rakicandir
bu sitede yazılanların hiçbiri doğru değildir. site içeriği küçükler için sakıncalı olabilir. yazılardan yazarları sorumludur. kaynak göstermeden alıntılanamaz. devlet tarafından atanmış bir kurumun internet üzerinde kimin hangi bilgiye ulaşıp ulaşamayacağına karar vermesi insan haklarına aykırıdır. web siteleri kullanıcıların istekleri doğrultusunda bağlandıkları yerlerdir. kullanıcılar isterlerse bir web sitesine bağlanmayabilirler. bu güçleri ve imkanları mevcuttur. bir kullanıcı bir siteye bağlanmak istiyorsa bu onun tercihi ve hakkıdır. bağlanmak istemiyorsa bu yine onun tercihi ve hakkıdır. halkın kendisine hizmet etmesi için görevlendirdiği kurumlar hadlerini aşıp halka neye ulaşıp ulaşmayacağını bilmeyen cahil cühela muamelesi edemezler. ebeveynlerin çocuklarını sakıncalı içeriklerden koruması için çok sayıda bedava ve ücretli yazılım mevcuttur. bu yazılımlar bir web tarayıcısını kullanmaktan daha karmaşık teknik bilgi gerektirmemektedir. devletin milletini küçük düşürmesi ve ebleh yerine koyması yasaktır.