[]

ey bloggerlar, sözüm sizedir..

selam ağalar. nasipse blog olaylarına girmeyi düşünüyorum. mağaraya internet bağlatmış değilim ama söz konusu blog olduğu zaman neandertalden daha cahil olabilirim.

öncelikle site böyle çığır açacak buluşların irdelendiği, dünyayı kurtaracak projelerin masaya yatırıldığı, ciddiyetten kırılacak bi site olmayacak. küfür kıyametin havada uçuştuğu ultra özensiz bi ergen platformu da olmayacak. böyle bi tutam genel kültür, üç tutam geyik diyebiliriz. şimdi sorulara gelelim..

1) bu profil için hangi platformu kullanmam gerek? wordpress mi, milliyet blog mu, bi başkası mı ne?
2) adını bildiğim ve bilemediğim tüm bu platformların eksileri-artıları neler?
3) blog hakkında diğer tüm önerileriniz, şikayetlerinizi vs. de yazar mısınız?

teşekkürler ediirem.

edit: olayı googlelamış durumdayım. lütfen linklerin gücü adına gelmeyin. sizin fikirlerinizi soruyorum.

 
medium.com


  • streak  (16.07.15 17:13:20) 
[]

kpss lisans / öğretim türü

selam sevgili duyurucular.

kpss lisans tercihleri için açıköğretim-örgün öğretim fark ediyor mu?
yani "filanca progamı aöfliler tercih edemez, sadece örgünler için" gibi bir durum var mı?

teşekkürler.

 
benim bildiğim öyle bir fark yok. sonuçta lisans diploması.


  • seyduna6687  (23.06.15 09:27:20) 
[]

bi buldurun (ofis ortamı için web site)

selamlar. bir aralık kullandığım bir web site vardı. mesela bi ofis ortamı düşünün, ofisteki herkes icraatlarını bu site üzerinden paylaşıyor, gerekirse doküman yüklenebiliyor, çalışanlar kullanıcı adları ve şifreleriyle girip ekip arkadaşlarının eylemlerini ve dokümanlarını görebiliyor. binevi CRM gibi ama değil. ücretsiz. ingilizce bi siteydi, neydi bu?

teşekkürler.


 
  • loveinaflipbook  (23.06.15 08:55:29) 
asana,
trello
slack
  • eksi sozlukte eksiyen adam  (23.06.15 08:55:48) 
Google Drive üzerinden bunların tümünü yapabilirsiniz.


  • creepy  (23.06.15 09:03:12) 
zoho?


  • cirkinkizyokturazvotkavardir  (23.06.15 09:11:21) 
[]

bir smartphone markası vardı..

juicy miydi, joyce muydu, joy muydu..
böyle eciş bücüş sevimli bi isimdi.
neydi o?


 
  • cok sey hakkinda az sey bilen adam  (17.06.15 16:25:05) 
[]

ezel akay..

ne mühendisi?




 
google a göre makine


  • asbe  (17.06.15 16:13:10) 
boğaziçi makine mezunu.


  • siyahliadam  (17.06.15 16:16:49) 
[]

akaryakıt liman nakil standardı

böyle bi standart var mıdır? yani sözgelimi gemi yanaştı limana, bir seferde alabildiği kadar yakıtı sömürüp gidebilir mi yoksa gemiden-limana ya da limandan-gemiye bir seferde maksimum aktarım limiti gibi bir şey var mı? varsa bu nasıl ölçülüyor?

teşekkürler.


 
hiç duymadım öyle şey. istediği kadar yakıt alabilir.


  • kaptan memo  (29.05.15 14:30:30) 
[]

endüstriyel debimetre nedir, nerelerde kullanılır?

"debimetre nedir ne işe yarar?" kalıbı çok klişe oldu af buyurun, ama konu bu. mühendislik öğrencisiyim, konu üzerine ödev almış durumdayız. bize eskiden beri "debimetre işte suyun akış miktarını ölçer" diye anlatmışlardı ama iş o kadarla sınırlı değilmiş. internette konuyla ilgili pek türkçe kaynak bulamadım, olanların çoğu da arabalardaki versiyonla alakalı. bi el atsanız, en azından bi özet geçseniz?

teşekkürler.


 
evet debimetre öyle su sayacı gibi düz bi cihaz değildir. en küçük gıda fabrikasından tutun devasa alüminyum fabrikalarına kadar birçok şirket gerek üretim miktarını, gerekse de atık madde miktarını ölçmek için debimetre kullanır. nitekim bu akış ölçerler sadece suyun akışını ölçmekle kalmaz, özellikle manyetik debimetreler, iletkenlik özelliği gösteren sıvılarda (yani neredeyse her sıvıda) ölçüm yapabilir. bu sıvılara asitleri de dahil edebiliriz.

yine özellikle manyetik ve ultrasonik olanları su sayacına göre çok daha dayanıklıdır, çünkü su çarkı gibi kırılacak aksamları yoktur. dijital aygıtlarla sürekli kalibre edildikleri için yanılma payları çok düşüktür.

bu arada, debimetre alanında Türkiye’de yerli üretim yapan ilk ve tek firma gebze'de faaliyet gösteren enelsan'dır. bir kısım debimetre konusundaki teknik bilgilere www.enelsan.com adresinden ulaşabilirsin.
  • freeze  (13.05.15 00:00:46 ~ 01:30:53) 
[]

Amsterdam'da bir heykel varmış hani..

..yazarın anlatımıyla;
"Heykel taştandır, ancak bütün eklemleri birbirinden ayrılmıştır. Mesela boyun
azıcık yana eğri, dirseği kolunun yanına doğru, diz ve bilekleri de böyle! Öyle ki Meydan'ın ortasında duran bu heykele uzaktan baktığınızda, hafif bir yel eserse bu heykel yıkılıp-dökülür diye içiniz oynar. Oysa heykel taştan yontulmuştur. Heykeltraş, İkinci Dünya Savaşı'ndan sonraki insanı simgelemek istemiştir."

Bu heykelin görselini buldurur musunuz?

Teşekkürler.

 
amsterdam değil lakin rotterdam'da şöyle bir heykel buldum:
1.bp.blogspot.com
upload.wikimedia.org

adı "De verwoeste stad" pek ingilizce bir şey yok, kaynaklar hep Almanca ya da Flemenkçe ama bir yerde şöyle bahsetmiş:
Transitioning to the new architecture, we have to mention the WWII memorial, unlike any we have seen. A man stands in anguish with a hole through his midsection, symbolizing how Rotterdam was cut through the heart by the destruction. We found this statue several times over the weekend, taking time the last day to sit and reflect on the strong will of the citizens to rebuild their city. And rebuild they did!
  • Tulga  (27.04.15 23:23:20 ~ 23:24:40) 
kim böyle anlatmışsa söyleyin, kendisini okumayalım. heykel Tulga'nın bulduğu... ismi "yıkılmış şehir". yazılanlara bakılırsa ikinci dünya savaşı'ndan sonraki insanı değil, şehrin bombalanışını anlatıyor.


  • e haliyle  (28.04.15 00:23:29) 
ben yeni döndüm Amsterdam dan sokaklarında görmedim öyle bir heykel


  • mirty  (28.04.15 00:33:28) 
[]

anadolu üniversitesi açıköğretim - mazeretli kayıt

selam sevgili duyurucular. soru şu;
birtakım sebeplerden ötürü henüz kaydımı yenileyemedim. mazeretli kayıtların 3-4 mart'ta yapılacağı belirtilmiş. bu "mazeretli" ifadesi tam olarak neyi ifade ediyor? yani mazeretli kapsamında kayıt yaptırabilmek için mazeret göstermek, dilekçe yazmak vs. yöntemlere mi başvurmak gerekiyor yoksa normal kayıttaki gibi ders seçimini yapıp gidip direkt parayı yatırıp işlemi sonlandırıyor muyuz?

teşekkürler.

not: tikler sonra ;)

 
  • rygard  (03.03.15 06:40:07) 
herhangi bir mazeret sormuyorlar, evrak da istemiyorlar.
zaten büro ile işiniz yok ki,
bu sene kayıt yaptırmadıysanız ders ekle-sil yapın,
sonra da harcı yatırın bu kadar.

kitap alma süresi yok zaten, 1 ayı geçirmeyin yine de.
  • livaneli kadir  (03.03.15 06:56:45) 
[]

kimya mühendisliği-yüksek lisans

selam yeni kaledonya'nın necip halkı.

eskiden beri hep kimyaya ilgi duydum ama birtakım sebeplerden dolayı tercihim endüstri mühendisliği oldu. malumunuz üzere kimya sektörünün endüstriyel anlamda da ciddi bir hakimiyeti söz konusu. şu aralar mezuniyetten sonra kimya üzerine faaliyet gösteren şirketlerde çalışmak gibi bir hayalim var. sormak istediklerim ise şunlar;

1) kimya sektöründe çalışabilmek için -lisans bölümü farklı olsa bile- yüksek lisansı kimyadan yapmak belli bir yeterlilik, konuya hakimiyet sağlar mı?
2) kimya mühendisliği yüksek lisans programları endüstri mühendisliği mezunlarından öğrenci alıyor mu?

teşekkürler.

 
sorulardan bağımsız olarak eğerki çalışma tempon iyi değilse kimya mühendisliği yüksek lisansını yapmanı tavsiye etmem.tabi bu söylediğim itü odtü vs için.çünkü fazlasıyla ağır bir eğitim mevcut.

birde kimya mühendisliği aslında tam olarak kimyaya ilgi duyanlara hitap ettiğini düşünmüyorum.proses mühendisliği demek daha doğru olur.
  • lprytk  (24.12.14 18:03:17) 
1. kimya mühendisleri bile kendi sektörlerinde iş bulamazken bu amaçla yüksek lisans yapmak sadece komik. kesinlikle bir hakimiyet de sağlamaz temelsiz insana.

2. okuldan okula değişir bu ama ben olsam almam.

dipnot: kimya mühendisiyim.
  • devilred  (24.12.14 22:20:15) 
[]

şöyle bir şey var mı? (memuriyet)

farz edelim ki lise kpss'den atandım ve memur oldum. aynı zamanda bir üniversitede lisans okuyorum ve en azından cuma gün okula gitmem gerek. sadece cuma günleri izin alıp derse girerek maaşta kesinti olmaksızın işe devam edebiliyor muyum? devlet "eğitime teşvik" vb. yollarla böyle kolaylıklar sağlıyor mu?

teşekkürler.


 
çalıştığınız birimin insiyatifine bağlı tamamen. yüksek lisans için 2 güne kadar izin var. ama kimi verir kimi vermez. bazen haftasonu nöbet tutturuyolar falan öle şeyler yapanlar da var.

haftada 4 gün giden bile biliyorum arkası çokkkkkkk sağlam adamlar.

hiç vermeyen de oluyor.
  • emirkulu2  (23.12.14 15:00:36) 
evet. eğitime teşvik değil ama olay. eğitim hakkının elinden alınamaması.

senin dersin varken amirin 'izin vermiyorum' mu diyecek?
  • seksen9  (23.12.14 15:07:04) 
amire ve çalıştığın kuruma bağlı. yıllık izinden düşülerek de kullanılabilir.


  • jaaaccckkk  (23.12.14 15:10:00) 
edit: belirtmeyi unuttum, muhtemelen memur olarak çalıştığım kurum, öğrencisi olduğum üniversite olacak. pozitif bir etkisi olur mu izin için?


  • nohut  (23.12.14 15:11:12) 
"senin dersin varken amirin 'izin vermiyorum' mu diyecek?"

evet. en iyi bildiğim örnek tuzla belediyesi. banane diyor adam.

arkadaş en son başka belediyelere sorup müdürüne örnek gösteriyordu naaptı bilmem.
  • emirkulu2  (23.12.14 15:20:39 ~ 15:20:46) 
Kurumuna göre değişir. Ama kesin olarak mevzuatta eğitim izni yok. Yüksek lisans yapmak için kurumum derslere gitmem için izin vermedi. Öyle 2 gün falan hikaye yani


  • alibaba06  (23.12.14 20:15:08) 
[]

işe başladığım gün..

çok istediğim bir başka yerden, hem de neredeyse 2 katı maaşla teklif aldım. şu an çalıştığım yer ne kendi alanımda olan, ne de kendimi gösterebildiğim bir yer. gitmek istediğim yer ise tam isabet. şu an çalıştığım yerde varabileceğim en yüksek kademe baş eleman yaverliği, teklif aldığım yer ise her türlü gelişim imkanını sunan bir yer. ikinci gün gidip işi bırakacağımı söylemek çok nezaketsiz gibi geldi ama burası bir gün değil bir saat bile çalışmak istediğim bir yer değil. sadece beni işe alan yöneticiyi çok seviyor ve işine saygı duyuyorum, onu kırmak istemiyorum. ne demeliyim, işi nasıl bırakmalıyım?

teşekkürler.


 
ya bırak git düşünme bile. senin maaşın yarısına adam bulsa kıçına tekmeyi basarlar.


  • divit  (02.12.14 23:51:35) 
Yarın uygun dille işten ayrılacağını söyleyip hemen istediğin işe koş. Bazı fırsatlar kaçtı mı gelmiyor. Şimdiden hayırlı olsun


  • purplee  (02.12.14 23:54:49) 
Sakin gitmemezlik yapma. Uzgun oldugunu, reddedemeyecegin bir teklif aldigini soyle. Kendi iyiligini dusunmek zorundasin.


  • delifaruk  (02.12.14 23:59:01) 
git valla, gitmezsen ne kadar pişman olacaksın biliyorsun.


  • ilkot  (03.12.14 00:04:50) 
sen rasyonel bir bireysin, tabii ki 2 katı maaş veren yere gideceksin.


  • dead and broken  (03.12.14 00:06:14) 
iş hayatında nezaketmiş, bağlılıkmış düşünme bunları. onlara para kazandıramadığın gün senin gözünün yaşına bakmayacak "nohut bey üzgünüz" diyip postalayacaklar çünkü. hazırla dilekçeni bas istifayı :)


  • canercuxy  (03.12.14 00:07:08) 
gitmezsen en şerefsiz topsun olm! saygını nezaketini tiktirtme şindi bana!!!!


  • compadrito  (03.12.14 00:07:12 ~ 00:07:40) 
hayatının seyrini değiştirecek bir karar neden nezaketsizlik olsun.

çalışmanın felsefesi kazanmak değil midir. babanın hayrına çalışmıyorsun bunu unutma. hayır yapacaksan paranı kazan öyle yaparsın. yıkın atın artık şu mahçup olmak istemiyorum, ayıp olmasın şimdi, el-alem ne der tırıvırılarını..

hayat senin hayatın.

durum ne ise aynen onu söyleyeceksin tabii, yalana dolana, ezilip büzülmeye gerek yok.
  • emcekare olmadi einstein olsun bari  (03.12.14 00:07:17) 
Ben düşünecek bir şey göremedim. Tabi ki git.


  • Lim5  (03.12.14 00:27:16) 
abi hıyarlık etme gözünü seveyim. git ver istifanı. bizim şirkette de oldu aynısı kimse bozulmadı kırılmadı. iş hayatı bu olur. insanların ve genelde bayanların düştüğü en tehlikeli hata bu. hiç bir iş arkadaşınla gönül bağı kurmayacaksın. hiç bir müdürünün veya üstünün 'gel bi bira içelim' ya da 'halı saha var gel' lafına uymayacaksın içli dışlı olmayacaksın. git ver istifanı da ilk maaşını beraber ıslatalım :)


  • KidLazer  (03.12.14 00:48:45) 
daha iyi bir is buldum deyip, ceketini alip cikiyorsun. kasmaya gerek yok.


  • goo.gl  (03.12.14 07:10:51) 
Dümdüz söyle, kimse bir şey diyemez.


  • arnold schwarzeneger  (03.12.14 07:40:16) 
onlar da sana aynısını hatta daha beterini yapar unutma bunu. bas git.


  • bradshaw  (03.12.14 08:45:38) 
[]

algoritma ve programlamaya giriş için..

tavsiye edebileceğiniz kitap/kitaplar var mıdır? şöyle programlamanın p'sinden anlamayan bi gerizekalıya anlatır gibi anlatan.

teşekkürler.

edit: belirtmeyi unutmuşum, nihai amaç java.

 
Boşa kürek cekmeden direk olaya girersin
Adim adim visual c#
Heryonuyle c#
Aykut tasdelen asp.net
  • bluebey  (26.11.14 13:59:39) 
  • cdiyez  (26.11.14 14:05:05) 
edx.org a gir harvard cs50 al, 2 ay önce hiç bir şey bilmiyordum programlamayla ilgili şu anda spell checker programımı yazıp 6. ödevimi teslim etmeye çalışıyorum. c öğretiyorlar ama aldığın temel bilgilerle başka dilde geliştirirsin kendini.


  • murtilli  (26.11.14 14:18:30) 
yabanci diliniz var mi? coursera'dan bakin diyecegim ama


  • bir varmis bir yokmus  (26.11.14 14:22:09) 
eger ingilizcen varsa "@bir varmis bir yokmus" dedigi gibi coursera da bu derse bakabilirsin www.coursera.org

Genelde türkce kaynaklar programlama giris agirlikli anlatir, algoritma tarafina agirlik vermez ve birkac örnekle gecistirir. Tabi eger sen algoritmadan daha cok programlama giris konusuna yönelmek isterim dersen daha özgürsün.

Tabi programlama giris yaninda UML ve "Object Oriented" konularina da yönelmeni tavsiye ederim.
  • emrahday  (26.11.14 14:55:46) 
[]

CV için dekandan referans mektubu

öğrencisi olduğum üniversitenin mühendislik fakültesi dekanı, zamanında dersimize giren bir hocamız olduğu için kendisiyle aramız iyi. ben de buna istinaden kendisinden cv'me eklemek üzere referans mektubu istemeyi düşünüyorum. çok abartmadan, sade bir şey yazıp onayına sunmak gibi bi niyetim var. şimdi;

1) bu istek çok mu kerestece olur? kabalık etmeyeyim?
2) eğer kabalık olmazsa, aklınıza gelen bir referans metni var mı? mesela ben şöyle bir şey düşündüm;

"okulumuz endüstri mühendisliği öğrencisi xyz'nin istihdam süreci boyunca firmanıza katkı sağlayacağına dair inancım tamdır.

abc üniversitesi mühendislik fakültesi dekanı"

teşekkürler.

 
referans mektubu öyle olmaz. hocadan rica edersin o da yazar kapalı zarf içinde verir sana, içinde ne yazdığını bilmezsin, iyi de yazmış olabilir kötü de. Öyle hazır metni önüne koyarsan "notermiyim ben" der kovalar seni:)

Bir de cv ye o şekilde referans mektubu falan eklenmez. Referans mektubu amaca özel yazılır, yurtdışında kabul almak istediğin bir master/doktora vardır, ya da atıyorum iş bankası müfettiş kuruluna başvurursun onlar ister senden gibi gibi. İkametgah değil ki bu alayım bi tane lazım olursa kullanırım diyemezsin.
  • zikardo  (25.11.14 20:30:35 ~ 20:33:10) 
referans böyle bir şey değildir. bence onu öğrenmekle başlayabilirsin işe. oldu olacak dekanın yerine imzayı da sen at.


  • devilred  (25.11.14 20:35:35) 
@zikardo, evet referans mektubunun eğitim için istendiğini biliyorum, kast ettiğim format tam olarak "referans mektubu" da değil ama adını bulamadım işte. şu aşamada iş tecrübem olmadığı için hoca belki böyle ufak bi kıyak yapabilir diye düşünmüştüm. hazır metin sunmayıp ondan bir metin de isteyebilirim, o da mı saçma olur?


  • nohut  (25.11.14 20:37:21) 
işe alımda referans araştırması bölümü CV ve başvurudan ayrı bir bölümdür. CV'nin referans bölümüne "istendiğinde sunulacaktır" şeklinde bir ibare eklemen yeterli olacaktır. Kimileri CV'lerine referans bölümü ekleyip referanslarının irtibat bilgisini veriyor, o da bir yöntem; ancak ben pek tercih etmezdim.

Ayrıca, yeni mezun bir çok kişi tecrübesizdir ve hemen hepsi de senin gibi hocalarının bilgilerini referans verebilecekleri içino bilgiler genelde ihmal edilir.
  • gochebe  (25.11.14 20:45:30) 
-saçma olur.
-hoca sana kıyak yapmaz.
-tekrar ediyorum cv ye referans mektubu eklenmez.
-eklesen bile özel sektörde bu referans mektubunu kimse sallamaz.

İşveren senden referans isteyecekse zaten sana sorar "hakkında bilgi alabileceğimiz kimler var" şeklinde. O durumda bile daha önceden hocana sormuş olman gerekir gerektiğinde sizi referans versem olur mu hocam diye. haberi olmadan kimsenin ismini/telefonunu referans olarak verme.
  • zikardo  (25.11.14 20:46:33) 
hocana bir mail yazıyorsun.
bu mailde kısaca nereye, hangi pozisyon için başvuracağını anlatıyorsun.
sonra hocana ondan hangi dersleri aldığını ve sana verdiği notları hatırlatma amacıyla yazıyorsun.
ekte CV ve transkriptini yolladığını belirtiyorsun, böylece hocan açıp cv'ni okuyabilir, aldığın derslere, notlarına bakabilir ve seni hatırlayabilir veya hakkında daha iyi fikir sahibi olabilir.
gerisini hocana bırakıyorsun.
bazı hocalar gerçekten 'sen metni yaz ben imzalarım' diyebiliyor, kendin hakkında başkasının ağzından mektup yazmak zor bir iş olduğu için umarım bunu istemez.
çoğunlukla oturup kendisi bir şeyler yazacaktır.

.....ve bütün bunları yazdıktan sonra gördüm ki 'cv'me eklemek üzere referans mektubu' demişsin.
öyle olmaz.
hocana mail atıyorsun (başa döndük) ve yine üstte söylediğim şeyleri yazıyorsun, CV'ni transkriptini yolluyorsun.
ve diyorsun ki, ben sizi CV'me referans olarak eklemek istiyorum, uygun mudur?
uygundur derse CV'de referans diye ayrı bir bölüm ekliyorsun ve Prof. Dr. Bilmemkim adres email telefon şeklinde, tercihen en az 2 referansı belirtiyorsun. başvurduğun yer gerek görürse hocanı arayacaktır.
  • lily briscoe  (25.11.14 20:48:22 ~ 20:49:15) 
[]

özel ders buldurma sitesi

bu işi profesyonelce yapan bir site yok mu? şöyle kriterlerimize göre daraltma yapabileceğimiz, ders verenin niteliklerini, ders alacağımız şehri, mekanı seçebileceğimiz bir site? bi el atıverin.

teşekkürler.


 
özelders.com ?


  • mutlusismankedi2015  (21.11.14 18:17:51) 
tabi ki var. dersverilir.net . ben 6 yıl üye kaldım. hemen hemen hiç pişman olmadım. bak bu entryi taa 2009'da yazmışım.

eksisozluk.com
  • kuul  (21.11.14 18:18:56 ~ 18:22:34) 
[]

kpss atamaları, tayin, üniversite vs.

a şehrinde lisans öğrencisisiniz, daha önceki önlisans mezuniyetinden dolayı kpss ile b şehrine atandınız. öğrenim durumundan ötürü a şehrine tayininiz mümkün oluyor mu, kesin bilgi mi?

daha önce -pek de bilgili olmadığını sandığım- biri demişti ki;
eğer lisansı kpss atamasından sonra kazandıysan tayinin olur, yok eğer kpss ataması esnasında lisans öğrencisiysen atama olmuyor. doğru mu bu?

teşekkürler.

 
ve tabii hepsinden önce 1 yıllık aday memurluk sürecinden geçmen + sonrasında amirinin onayı gerekli.


  • akatreil  (18.11.14 17:51:58) 
[]

bir endüstri mühendisinin..

ek nitelik olması bakımından aşağıdaki açıköğretim önlisans bölümlerinden hangisini okuması mantıklı olur? neden?

sağlık kurumları işletmeciliği
iş sağlığı ve güvenliği
elektrik enerjisi üretim, iletim ve dağıtımı

teşekkürler.

 
Isg. Zaten sertifikalarını alırsan nuhendislikten çok para kazanırsın.


  • brawler  (15.10.14 19:36:26) 
Isg her firmada işe yarar. Diğer ikisi kendi alanlarında bir sektöre gireceksen işe yarar.


  • PoscheN  (15.10.14 19:44:47) 
isg işine bulaşma, ne yaparsan yap.


  • eksi sozluk e bir daha geldim  (15.10.14 22:48:49) 
Kesinlikle elektrik enerjisi üretim, iletim ve dağıtımı.

Bu konu ile ilgili çok fazla proje yapıyoruz, özellikle enerji kojenerasyonu konusunda. Gün öncesi piyasasında enerji fiyatı ve tüketimi tahmini peynir-ekmek gibi gidiyor.
  • aychovsky  (16.10.14 05:23:28) 
[]

kpss önlisans-lisans-olaylar olaylar..

kpss önlisans vasıtasıyla memurluğa atanan bir kişi, sonradan mühendislikten mezun olunca mühendis kadrosuna direkt olarak geçiş yapabiliyor mu? yoksa mühendislik için o lisans kpss'ye her türlü girmek mi gerek?

teşekkürler.


 
Gecisi kaldirdilar diye biliyorum.


  • herseyi birakip gitmek istiyorum  (02.10.14 18:05:50) 
eğer tekniker olarak atanırsa diplomasını verince mühendis maaşı alır.ama düz memur olarak atanırsa gih sınıfında olduğu için mühendisliğe geçebilmesi için kurum içi sınav açılması lazım.


  • yekzeq  (02.10.14 18:10:51) 
Teknik olarak sınava girmene gerek yok, aynı kurumda o kadroda yer de varsa kurum içi yükselme yapabilirsin. Farklı bir kuruma geçmek ise baya bi çetrefilli, hem geçeceğin yerde kadro olacak hem oradan oraya geçiş için 2 taraf da yazışacak vs.


  • calzoncillos  (02.10.14 18:12:02) 
[]

uluslararası ilişkiler mezunları..

öyp için ales'te hangi puan türlerinden soru çözüyor?

teşekkürler.


 
Türkçe 1 matematik1-2


  • orhan tv  (28.09.14 14:00:47 ~ 16:00:04) 
türkçe 1 matematik 1-2


  • ludovico  (28.09.14 15:39:03) 
[]

dvd yazma programı..

free, basit, sorunsuz çalışacak bir şeyler arıyorum. var mı bildiğiniz?

teşekkürler.


 
(bkz: burnaware)


  • hayal bilgisi  (16.09.14 15:51:32) 
deep burner


  • baldur2  (16.09.14 15:58:49) 
Ashampoo Burning Studio FREE
www.ashampoo.com

  • teknikekip  (16.09.14 16:07:27) 
Nero BurnLite ücretsiz.


  • arandur  (16.09.14 16:31:16) 
[]

sıfırdan excel öğrenmece..

selam duyurunun tim cook'ları. öncelikle (bkz: bir arkadaşım ekolü)

evet bu arkadaş bir fabrikada işe başladı ve yazılım alanında pek bi tecrübesi olmasa da excel'ı iyi bilmesi gerektiğini söylemişler. dolayısıyla;

1) internet üzerinden bildiğiniz, "şu hayli verimli" diyebileceğiniz kaynaklar, siteler var mıdır excel eğitimine yönelik? türkçe-ingilizce pek fark etmez ama türkçe olması tercih sebebi.

2) ben office 2007 versiyonuyla ilgili eğitimler de buldum ama o versiyon eski midir? ona göre öğrenen biri son versiyonlarda zorluk çeker mi?

teşekkürler.

 
2007 sorunlu bir versiyon, 2010 ve sonrasıyla çalışsın.


  • [silinmiş]  (11.09.14 21:07:02) 
www.cizgi-tagem.org şöyle bir şey var. site iyidir genel olarak, excel'ini bilmiyorum ama.


  • golan trevize  (11.09.14 22:17:48) 
[]

chp kurultayı'nda..

kılıçdaroğlu'na oy verenlerin argümanı neydi? ince'ye oy verenlerin sebepleri belliydi, işte kılıçdaroğlu'nun pasif olması, yanlış politikalar izlemesi, tek adamlığa doğru gitmesi vs. peki kılıçdaroğlu taraftarları ince'nin neyini eleştiriyordu, kılıçdaroğlu'nu neden istiyordu?




 
vakti zamanında onları kılıçdaroğlu seçtiği için. danışıklı dövüş bir nevi.


  • a darkness coming  (06.09.14 15:52:44) 
Kılıçdaroğlu'nun söylendiği gibi pasif, çapsız olmadığını ve sağın oylarına talip olmakta haklı olduğunu düşünüyorlardı.


  • canercuxy  (06.09.14 16:19:15) 
ulusalcılardı. eski kafaya dönmek istemediler. incenin baykalın gazıyla iş yaptığını düşünenler de var.


  • aşksız prens  (06.09.14 16:48:25) 
[]

ayranın uyku getirmesi şehir efsanesi mi?

s↑




 
yoo gerçek.


  • baldur2  (05.09.14 16:28:54) 
Gerçek, ben ne zaman uykusuzluk çeksem bir bardak ayran içerim, çok işe yarıyor gerçekten..


  • mutekebbir  (05.09.14 16:30:43) 
bayağı da getiriyo


  • bradshaw  (05.09.14 16:31:48) 
gerçek etkisi tamamen kişiye göre değişen, etki edenlerde sebebi laktik asit olan, bazen de plasebo olarak işe yarayan


  • ssyumusakg  (05.09.14 16:32:49) 
değil ama miktarı efsane. 200ml ile bir şey olmaz çok içmek lazım.


  • hkku  (05.09.14 16:40:57) 
@hkku; benimki psikolojik mi yani?


  • mutekebbir  (05.09.14 16:42:16) 
2 kocaman bardak ayran bile içsem bana en ufak bir şekilde uyku getirmiyor. hatta içtikten sonra daha dinçleşiyorum


  • sta  (05.09.14 16:50:13) 
geçen gün kendi yaptığım a yranı o kadar çok sevdim ki bir sürü bardak içtim ama hiçbir şey olmadı
bazen de geceleri bardak bardak çay içerim ama uykum kaçmaz
bilmiyorum cevap oldu mu:p
  • neira  (05.09.14 16:53:57) 
laktik asit fermantasyonu diye bir sey var.
misal kosarsin kosarsin bacaklarin agrimaya baslar. artik hucrelerin o2siz solunum yapar ve laktik asit birikir.
ayran da yine laktik asitin birikmesini saglar. yorgun hissedersin kendini.
  • kutsalbok  (05.09.14 16:56:48) 
Bana gore sehir efsanesi, millet getiriyor diyor.


  • delifaruk  (05.09.14 17:10:09) 
Psikolojik evet. Yarim litre icsen anca belki biraz sey olursun


  • hkku  (05.09.14 21:24:43) 
[]

unutulan şeyi rastgele bulunca delicesine sevinme..

yaşadınız mı bu tarz olaylar? yani ne bileyim, öğrencilik zamanıdır, 5 liraya muhtaçsınızdır da hiç hesapta yokken kıştan kalma ceketin iç cebinde 20 lira bulmuşsunuzdur falan. para olur, çocukluktan kalma oyuncak olur vs.




 
Tabi ki. Pek çok şeyi annemin attığını/başkasına verdiğini düşündüm, aslında dağınıklığımdanmış. Ryuk maketim veya sevdiğim bi kıyafet mesela.


  • innatedesire  (04.09.14 20:36:46) 
bugun oldu lan. 3 liram vardı. cantadan 5 tl buldum. kendimide baya zngin hissettim.


  • all girls dream  (04.09.14 20:52:24) 
ben simdiden kisliklarin cebine 10-20 lira atiyorum.
kisin buluyum da seviniyim diyem

  • kutsalbok  (04.09.14 20:59:11) 
nufüs cüzdanımı ararken arabanın torpido gözünde para bulmuştum bi kere çok zor bi durumdayken, sonra hatırladım bi gün lazım olur diye bırakmışım


  • mirty  (04.09.14 21:11:06) 
Anahtarligimi buldugumda olmustu gecenlerde.


  • delifaruk  (04.09.14 21:44:15) 
Bende bir tane küp var içinde altın var bi defa kaybolmuştu bulunca da çok sevinmiştim.


  • labanon  (04.09.14 21:51:49 ~ 21:52:35) 
yanımda para var ama birine vermem, 5 kuruşunu dahi harcamamam gerekiyor.
arkadaşımla buluşacağım ve benim de sadece yanımda pasom var. yolda su alacak param dahi yok. o paradan harcayacağım diye korkuyorum bir yandan. arkadaşımla buluştuk ama öyle para bile harcamadık. derken ben cüzdanıma bir baktım 5 TL gördüm. hemen arkadaşımla çay içtik, kalanına da (evet, kalanına da) yani 2TL'ye de pasomu doldurttum. eve geldim .


nasıl bir fakirlik, değil mi?
dostoyevski olsaydı bundan acınası bir olay çıkarırdı bence. :)
  • m e b  (04.09.14 22:00:19) 
[]

asit ve zehir kimyasal reaksiyon gösterir mi?

tabii hangi asit hangi zehir, soru çok muğlak oldu ama reaksiyona giren ya da girmeyen tiplerinden örnek verebilirsiniz. ayrıca vurmayın, kimyaya giriş 101'im.




 
Zehir baz ozellikte ise neden olmasin.
Zehir de asidik ozellikte ise ne olur tam bilmiyorum. Ama yine en azindan redoks gerceklesir diye tahmin ediyorum.

  • kutsalbok  (30.08.14 18:03:39) 
asit ve zehir içindeki elementlerin kimyasına bağlı bu sorunun cevabı.


  • devilred  (30.08.14 18:07:46) 
[]

ingilizce, sıkıntılı bi çeviri..

"hayatımda ilk defa, kendisine baktığım zaman arkasında gerçek birilerinin olduğunu hissettiğim gözler görüyorum."

yalnız çeviri ana cümleye mümkün olduğunca sadık kalınarak yapılmalı. "ilk defa sahibi olan gözler görüyorum" gibi yaklaşık da olsa farklı anlatım yolları tercih edilmemeli.

nedir ağalar?

 
for the first time in my life, i see eyes that i feel there are real people behind them.


  • bugunku antremanda goz dolduran futbolcu  (28.08.14 15:03:44) 
for the first time in my life, i feel that i'm looking into eyes with real people reflected in them.

ya da

i feel i m looking into eyes that reflect real people.
  • eye snap  (28.08.14 15:23:25) 
burada people yerine person desek daha uygun sanki?


  • givemesomesubstance  (28.08.14 15:35:28) 
For the fist time in my life, i see eyes behind which i feel there is a real person when i look at


  • zigi  (28.08.14 15:41:01) 
for the first time in my life, i see such eyes that make me feel there is a real person behind them when i look at.


  • camino real  (28.08.14 15:58:39) 
Arkasinda.... hissettigim ifadesini birebir karsilayan behind which i... dir. Mumkun oldugunca sadik kalmaya calisirsak..


  • zigi  (28.08.14 16:18:12) 
nop "behind which" ile kurulan cümle tam olarak karşılamıyor. camino'nunki daha uygun derim ben.


  • fengari  (28.08.14 18:33:35) 
@camino real en yakın olan sanki ama "such" ne anlamda kullanılmış, onu anlayamadım.


  • nohut  (29.08.14 00:44:04) 
[]

gızlar goşung (ilişkide kriz durumu)

normalde gönül işleri kategorisine pek uğrayan biri değilim ama bu seferki sorun çok absürd geldi. konu şu; bir non-sevgili kız arkadaşım var. ben her ne kadar öyle olmadığını düşünsem de sevgilim kendisinin kadın meriç -devilred'in tabiriyle "nihal"- olduğunu düşünüyor. neyse bi ara ben bu kızımızla konuşurken "canım" demişim, bizimki de bunu hafızaya kaydetmiş. dün bi ara aynı kelimeyi kendisine karşı kullandım, ejderhaya dönüştü kız yav. stresli bi döneminde, onun da etkisi vardır illaki de öyle böyle değil resmen ağzıma sıçtı. üç kuruşluk attention whorelara kullandığım kelimeyi ona karşı kullanamazmışım vs. ben de üstüne gitmedim ama düşündüm bayaa "çok mu yanlış yaptım acaba?" diye. ne diyorsunuz, tepki aşırı değil mi?




 
Kızla el ele görmek bile aynı hitabı işitmekten/ karşı tarafa sarf edilmesinden daha az çıldırtırdı herhalde beni.
Başka sözüm yok hakim bey.

  • oranjlaturanj  (27.08.14 20:12:14) 
Bir erkek olarak hem aşırı hem gereksiz bulduğum ve tahammül edemediğim bi tepki fakat kadınlar arasında yaygın maalesef.


  • nereye bu gidis  (27.08.14 20:33:17) 
özel olduğunu ve özel hissetmeye ihtiyacı olduğunu söylemeye çalışmış kızcağız, arada olur öyle.


bunu da eklemeden geçmeyeyim madem hehe (bkz: meriç/@devilred)
  • devilred  (27.08.14 20:37:11 ~ 20:37:25) 
Ya yürüsün gitsin, kendileri sevgilileri olmayan erkeklere canım, bebeğim hatta aşkım diyorlar, erkek söyleyince kötü mü oluyor? Sen yanlış falan yapmamışsın klasik kezo tribi. Bir dahakine sadece ismiyle hitap et iyice kudursun. Hatta devilred'in entry'i gösterip nihal de.


  • i was made for you  (27.08.14 20:48:38 ~ 20:49:23) 
bence yangına körükle gitme. belli ki o gün canı bir şeye sıkılmış, minik bir kıvılcımla da patlamış. minik dedim ama biz kadınlar bu tarz ince detaylar konusunda çok hassasız. olur öyle arada. zamanla nabza göre şerbet vermeyi, doğru yerde doğru hitap sözcükleri seçmeyi öğrenirsin.


  • köstebek kurabiye  (27.08.14 21:28:40) 
ben de nihal muhabbeti nerden geliyo diye sorcaktım cevap verilmiş teşekkürler. yalnız devilred, meriçler hiç bir zaman zarara uğramaz oysa nihal uğradı hatta hayatı mahvoldu. meriçlikteki ince zeka ve çaba nihalde yoktu, nihalin olayı tamamen tesadüf eseri gelişti.

i digress...

elalemin kızına ne diye canım diyosun lan? çok istiyosan git o kıza istediğin kadar canım de hayret bişi? canım ne lan? bi daha deme. ha ben bunu hakkaten anlamıyorum. biz karı kız tarafı daha oynak olmamıza rağmen el erkeğine kolay kolay canım cicim demeyiz ya, ama erkekler bu kelimeyi çok rahat kullanıyor ve hiç hoşlanmıyorum bundan.

nohut hacıt yukarda sana saydırdım ama saydırdığım aslında sen değilsin. kız arkadaşının alter egosu gibi düşünüp okuyabilirsin ama, faydası olur :)
  • shiranai  (28.08.14 10:54:59) 
[]

java öğrenme-yol haritası

"yazılımı çok seviyorum oley" demek yetmiyor tabii ama bu işi gerçekten seviyorum. az biraz buradaki duyuruları takip ederek 1 yıl önce falan kendi kendime öğrenmeye başlamıştım. işte videolar, kitaplar vs. ile. yalnız biliyorsunuz ki bir projede çalışıp pratik yapmadan olmuyor bu iş. bu sebeple bir çok yazılım şirketine müracaat ettim ama hiç birinden geri dönüş olmadı. canım sıkıldı, bıraktım. ama bu aralar yeniden başlamak istiyorum. nasıl yapabilirim, nereden iş bulabilirim? öyle maaş falan çok umrumda değil ama ekonomi göçük olduğu için beni en azından asgari şartlarda geçindirecek bi meblağa ihtiyacım var. ne yapabilirim?

biraz uzun oldu ama mümkün olduğunca özet geçtim. teşekkürler.

not 1: endüstri mühendisliği öğrencisiyim.
not 2: işbu soru duyurunun prime-time'ında tekrar edilebilir.

 
bence kendi kafandaki bir kaç projeyi yaparak başla. ne bileyim sözlüğün bir benzerini, ufak bir arkadaşlık sitesini ya da borsa bilgilerini çekip gösteren bir siteyi bir yandan java öğrenirken yapabilirsin. akıllı telefon yazılımı konusunda da aynı; beğendiğin programların benzerlerini yaparken kendini geliştirirsin. böylece hem iş görüşmelerinde göstereceğin projelerin olur, hem de programlama dili dışında veri tabanlarıyla ve diğer java teknolojileriyle ilgili de bilgi edinirsin.

bunlar tabi internet sitesi ya da mobil yazılım yapmayı düşünüyorsan geçerli. zaten alaylıların işe alımının çok olduğu mobil ve internet yazılımı sektörleri var diye biliyorum. diğer yazılım şirketlerinde diplomaya bakarlar gibi.
  • edy  (24.08.14 16:50:08) 
@edy'nin dedigi gibi kafandan projeler yap. ben mesela web tarafinda ilk is gorusmelerime gitmeden evvel facebook ve twitter'in aynisini yapmistim baka baka.


  • hjarteblod  (24.08.14 17:07:23) 
[]

duyurularda referans gösterilince..

işte ne biliim "@x +1" falan olunca bi ego yükselmesi yaşıyor musunuz? derdimi şeyapmayın, twitter, facebook vs. sosyal ortamlarda insan psikolojisiyle alakalı bi araştırma yapıyorum.

teşekkürler.


 
Evet, gerçek hayatta da bir insan fikrine katılırsa iyi hissedersin.


  • ac milan vs liverpool  (23.08.14 21:05:35) 
duruma göre "oh be yalnız değilim" ile "he anasını satayım sanki sen benim gibi araştırıp yazdın da yapıştırdın +1'i" arasında gidip geliyorum.


  • irbat  (23.08.14 21:11:57) 
Paylaştığın görüş, fikir takdir ediliyorsa neden memnun olmayasın ki? Bir ilgi çekmeye çalışma durumundan bahsetmiyorum elbette, kendiliğinden gelen bir geri dönüş kastettiğim. Facebook, Twitter vs. ise çok daha farklı mecralar, çoğunlukla insanlar gösteri toplumuna oynuyorlar buralarda.


  • yenideneyim  (23.08.14 21:13:57) 
iyi lan doğru söylemişim herhalde diye düşünüyorum.


  • baldur  (23.08.14 21:14:31) 
  • proletarier aller lander vereinigt euch  (23.08.14 21:19:35) 
zetahead +1 :p

hoşuma gidiyor ama onaylanmaktan dolayı memnuniyet duymak hoşuma gitmiyor. kendimi satılık kalem, iktidar yalakası falan gibi hissediyorum. "ooo yazdığımı beğendiler, demek ki süperim. ama beğenmezlerse de kötü hissedeceğim. olması gereken bu mu? hayır!" deyip sinirleniyorum. "cnm onu siler misin :))" diye mesaj atmak istiyorum.
  • pescador  (23.08.14 21:19:43) 
Ben de hiçbir duygu uyandırmiyor acikcasi.


  • rayde  (23.08.14 21:28:00) 
[]

eve haciz gelmesi..

selam üstadlar. arkadaşımdan aldığım habere göre babasının borçlarından dolayı evine haciz gelmiş ve çocuğa ait laptop'u da alıp götürmüşler. laptopun faturası babasının değil arkadaşımın adına. yalnız kendisi faturayı bulamadığı için bunu belgeleyemiyor. bu durumda;

1) yanlış bilmiyorsam laptop lüks değil temel tüketim ürünlerinden sayılıyordu ve haciz edilemiyordu. doğru mu?

2) laptopu geri alma şansı var mıdır? varsa nasıl bir yol izlenmeli?

teşekkürler.

 
Önce geçmiş olsun.Haciz yerinde istihkak iddiasını beyan edip tutanağa geçirmeniz gerekirdi.Bundan sonra yapacağınız hamlelerden sonuç almanız zor olacak.

Dosyayı inceleyip yediemine ulaşabilirse bilgilerini kopyalayabilir.

Satış isteyip satıldıktan sonra ya da satışta yeniden kavuşabilir.
  • labanon  (12.08.14 16:13:43) 
borçlu ile birlikte yaşayan kimselere ait eşyalar aksi ispat edilmedikçe borçluya ait sayılır. bu nedenle istihkak iddiası, fatura bulamıyorsa arkadaşınız geçerli sonuç doğurmaz. ancak kesin olmamakla birlikte lüzumlu ev eşyası kapsamında iletişim hakkının elinden alındığından bahisle icra hukuk mahkemesinde, haciz tarihinden itibaren 7 gün içerisinde haczedilmezlik şikayeti yapabilir.

İİK. 82. 3. (Değişik: 6352 - 2.7.2012 / m.16) Para, kıymetli evrak, altın, gümüş, değerli taş, antika veya süs eşyası gibi kıymetli şeyler hariç olmak üzere, borçlu ve aynı çatı altında yaşayan aile bireyleri için lüzumlu eşya; aynı amaçla kullanılan eşyanın birden fazla olması durumunda bunlardan biri, haczedilemez hükmü bulunmaktadır.

evdeki tek laptop ise veya birden fazla olsa da buna ilişkin haciz tutanağında bir şey yazmıyorsa, bunun tek laptop olduğunu belirterek dava açabilir. Son dönemde evdeki bilgisayarın da lüzumlu eşyadan olduğuna dair bir yargıtay kararı yayınlandı. kararı bulamadım şu an ama haber linkini veriyorum. dava açmayı düşünürse süreyi kaçırmamaya dikkat etsin. ayrıca yardımcı da olurum yine.

gundem.bugun.com.tr
  • pomolilik  (12.08.14 16:15:59) 
[]

oy hesabı..

şimdi her yerde bi "tatilciler oy kullansaydı tayyip seçilemezdi" geyiği var ama yerel seçimleri ele alınca durum çok farklı gözüküyor. bildiğiniz gibi o seçime katılım oranı yüzde doksandı. "yerel seçimlerde chp, mhp, bdp ve bbp'ye oy verenlerin tamamı bu seçimde tek bir partiye oy verse" mantığıyla bir toplama yaptığımızda yüzde 50 gibi bir rakama ulaşıyoruz. ancak cb seçiminde mhp'den önemli miktarda oyun akp'ye kaydığı ortada. dolayısıyla muhalefetin yüzde 50'si direkt olarak kırılıyor. ayrıca bu hesaptan bdp oylarını da düşersek yüzde 50'den çok geride kalmış bir muhalif blok görüyoruz. "tamam muhalefet yüzde 50'yi yakalayamazdı ama en azından seçim ikinci tura giderdi" desek oradaki handikap da bdp'nin ikinci turda akp'ye destek vermesi ya da en kötü ihtimalle boykot etmesi olurdu ki bu da yine tayyip'e yarardı. ayrıca akp'ye oy veren kesimin ekonomik durumu görece düşük kesim olduğunu ve bu yüzden çalışmak için oy bölgesinden ayrılıp geri dönemeyen önemli sayıda akp'li olduğunu iddia edenler var ki hiç de mantıksız gelmiyor. zira ege bölgesinde katılım yüzde 81'e varmışken akp'nin önemli oy depolarından görülen doğu anadolu ve güneydoğu anadolu gibi bölgelerde katılım yüzde 70'ler civarında gerçekleşmiş.

neyse daha fazla uzatmayayım. "sandığa gitmeyen 16 milyon seçmen" vb. mantıklarla hepimiz bi umutlandık ama yukarıdaki tabloyu görünce "tatilciler sandığa gitseydi tayyip kesin düşerdi" demek mantıksız olmuyor mu?


 
mantıksız tabi ki. benim bildiğim bi dünya akpli nasıl olsa kazanacak diye oy vermeye bile gitmedi. tatilde falan da değillerdi açıkcası. evden bile çıkmadılar oy vermek için.


  • sayha  (11.08.14 19:38:01) 
Ülkeyi iyi okumak lazım Tayyip'in neden her seçimden kendi tabiriyle "galibiyet" ile ayrıldığını anlayabilmek için. Allah aşkına her gün karşılaştığınız, aynı toplu taşıma aracına bindiğiniz vs. vs. tüm insanları gözünüzün önüne getirin. Tayyip zaten bu ülkenin malum çoğunluğu için biçilmiş kaftan. Bu haldeyken bir de insanların karşısına Ekmeleddin'i çıkartıp seçilmesi düşünmek hayalden başka bir şey değil.

Sadece ülkeyi, insanları bir okuyun.
  • Octavarium  (11.08.14 19:41:58) 
bunu ben de merak ettim ve biraz araştırdım, sizlerle de paylaşayım: öncelikle ben 30 mart seçimlerini baz aldım, orda da belediye meclis üyeliği seçimlerini baz aldım, niye böyle yaptım diye sorarsanız bunu rastgele seçtim, çünkü 30 mart'da hem meclis için hem büyükşehir için hem de ilçe için oy kullanıldı, ben vikipedi'den ilk buna denk geldim ve bunu aldım, bu tartışılabilir.. herneyse, ikinci bir detay da bu seçimde yurtdışı oyları da sayılmış, işin içine katılmış, 30 mart'da bunlar olmadığı için bu seçimin sadece yurtiçi oylarına baktım. bunlara göre 30 mart seçimlerinde kullanılan geçerli oy sayısı 41 milyon 527 bin, bu seçimde kullanılan yurtiçi geçerli oy sayısı 40 milyon 19 bin oluyor yani iki seçim arasındaki eşit şartlardaki geçerli oy farkı 1.5 milyon:

www.ysk.gov.tr

www.ysk.gov.tr
  • lllllllllllllllllll  (11.08.14 19:57:25 ~ 20:01:02) 
küçük bir ihtimal ikinci tura giderdi seçim ama ikinci turda kesin alırdı bence tayyip.


  • oymak beyi  (11.08.14 19:59:24) 
Tayyip gene kazanirdi, 2. Tura giderdim fakat asil o zaman Demirtas ve hdp asil kazanan olurdu.


  • efrasiyab87  (11.08.14 20:08:53) 
halamın bıyığı olsaydı muhabbeti bunlar hep.

oy vermeyenler niye ihsanoğlu'na verecekmiş ki? isteseler verirlerdi zaten? istemiyorlar işte. istemiyoruz kardeşim alla alaaaaaaaa...

akpliler ihsanoğlu'na verseydi tayyip seçilemezdi.
şunlar şöyle yapsaydı tayyip seçilemezdi.
vs.
boş muhabbet. herkes tercihini uyguladı işte.
  • neseranni  (11.08.14 20:13:37) 
bence o seçmenler kullansaydı rte nin oy oranı daha çok artardı. millet 16 milyon kişinin hepsinin ekmel ihsanoğluna atcağını sanıyor.


  • defansif orta saha  (11.08.14 23:04:49) 
[]

yoğunlaştırılmış kpss kursu..

bunlar bir işe yarıyor mu? diyorlar ki "kpss'ye 1 ay kala yoğunlaştırılmış kurs" vs.. yani bir önceki önlisans kpss'den 80 almış -ve o günden bugüne kitap yüzü açmamış- adam, bu kurslara katılıp 90'ı görebilir mi?

not: sınavın bu seneki kpss lisans kadar hayvani derecede zor olmadığını, geçen sınavla aynı sıklette takıldığını varsayalım.

teşekkürler.

 
50'den 70'e çıkar ama 80'den 90'a zor..


  • accorbite  (02.08.14 16:35:22) 
o kursa git gel bi sürü vakit harcayacaksın boşuna. 80 alacak potansiyelin varsa kurs olmadan 90 alırsın zaten.


  • elorelia  (02.08.14 16:42:29) 
bu seneki kpss sorularından sonra kpss işini unutun beyler. 9 ay çalışıyosun tüm konuları ezberliyosun ama o sorulardan çıkmıyo afedersin yarrak gibi kalıyosun sınavda. kpss bitmiş


  • iguanamvar  (02.08.14 17:36:39) 
[]

aztek-maya takı-aksesuar vs.

bi aralar internette görmüştüm, abiler maya takvimini kolye hâline getirmiş, hoş bi şey olmuştu. şimdi bulamıyorum. bildiğiniz böyle aztek-maya figürlerinin takı uyarlamalarını pazarlayan bi web site var mıdır?

teşekkürler.


 
www.ebay.com
böyle bir şeyler mi dediğiniz? ebay ya da etsy'de arayın, illa çıkar.

  • whoosie  (08.07.14 21:52:55) 
@whoosie, evet üstad tam olarak onlar. ebay, alibaba gibi sitelerde var ama türkiye'den bir site arıyorum ben. onu bulamadım.


  • nohut  (08.07.14 21:56:05) 
[]

KPSS tercih sorusu

selam antigua ve barbuda'lılar. umarım iyisiniz.

şimdi sorun şu; kpss tercih kılavuzundaki kadrolardan birinin "aranan nitelikler" başlığı altındaki sütunlardan birinde "3003", diğerinde "6225" yazıyor. 3003'ün açıklaması şu şekilde: "Adalet önlisans programından veya Adalet Meslek Yüksekokulundan mezun olmak." 6225'in açıklaması ise şu; "M.E.B.'Dan Onaylı Bilgisayar İşletmeni Sertifikası Sahibi Olmak". sonuç olarak bu pozisyonu tercih edebilmek için 3003 ve 6225 niteliklerinin ikisine birden sahip olmak mı gerekiyor, yoksa sadece 6225 sahibi olmak yeterli mi?

teşekkürler.

 
[]

almanca hakkında..

biliyorum çok muğlak olacak, sonuçta dil eğitimi göreceli bir iş ama yine de fikir vermesi açısından sorayım dedim. ingilizce'de upper-intermediate ve almanca'da bildiğimiz sıfır seviyesindeki, ortalama zekaya sahip 25 yaşındaki bir insan işi gücü bırakıp almanca'ya yüklense, birebir kurs dışındaki metotlarla (dvd, kitap, internet, rosetta stone, dw vb. eğitim materyalleri ile, olmadı finalde bir kaç ay almanya'da kalma durumuyla) bu dili öğrenebilir mi, öğrenebilirse ne kadar zamanda öğrenebilir?

teşekkürler.


 
arkadas almanca prim mi yapti nedir :)

En az 10-12 aylik bir calisma derim. Bundan sonra da bitmeyecek tabii. Kelime ögrenmeye devam.
  • Paratoner  (25.06.14 01:34:44) 
@Paratoner, evet üstad soruyu sorduktan sonra fark ettim de bugün bi almancadır gidiyor duyuruda :)

peki bu 12 aylık hunharca çalışma sonunda dili rahatlıkla konuşabilecek, gazete neyin okuyabilecek kıvama gelmek mümkün mü?
  • nohut  (25.06.14 01:38:56) 
Ben açıköğretimde dilimi almanca seçtim, ingilizce biliyorum ve gayet öğrenilebilir bir dil. Sadece sabırlı olmak gerek.


  • hohoya  (25.06.14 01:39:58) 
Gazete, dergi vs okuyacak, Artikel denilen makaleler yazacak kivama gelirsin. Tv'de anlatilanlari takip edebilir, söz gelimi almanca akademeik bir sunumu az cok anlayacak sekilde dinleyebilirsin. Iyi bir seviye de konusursun da ama cok akici olmaz. Gerci bu biraz sana bagli, cok yirtik bir insanim rahat rahat hata yapmaktan korkmadan konusurum diyorsan daha hizli konusmani düzeltirsin. Ama bunlarin hepsini yapmaya devam ederken zorlanmaya da devam edecegini unutma, yani 1 yil sonra almanca ögrenme isi bitti diye bir sey yok. Cünkü dil bu ucu bucagi yok.


  • Paratoner  (25.06.14 01:47:04) 
bu meretle ben de didiniyorum bu ara. almanca baslangic duzeyince cok kolay bir dil, yani avrupa siniflandirmasinda A1.1 A1.2 ve A2.1'i kendin calisarak (guzel kaynaklar varsa) cok kolay halledersin, buraya kadar ingilizce ile paralel gidiyor az çok (artikelleri saymazsak). A2.2'den itibaren isin rengi degismeye basliyor. Artik ingilizce ile paralellik azaliyor (dil yapısı, gramer olarak) ama yine avantajlısın türkçe ile benzerlikleri daha belirginleşiyor bu noktada. Hakkını vererek A1 ve A2 seviyelerini öğrenirsen çatpat iletişim kurmaya başlarsın, günlük hayatta yolunu, yönünü bulabilirsin. Sonra 3 aşamalı B1 geliyor. B1'i bitirdiğin zaman çoğunlukla sorunlu da olsa iletişim kurabilirsin.

Şimdi bunu zamana yayarsak 1 yılda yapılabilir gibi görünüyor ama kurssuz 1 yılda yapılabileceğini sanmıyorum. Çok azimli, disiplinli bir insansan yapabilirsin tabi ki. Almanca'nın ingilizce'den farkı gramer kurallarının aslında az ve basit olması ama dilin çok esnek yapılara izin vermesi, ve dolayısıyla cok istisnaya sahip olması. Bence Almanca'nın A2.2'ye kadar bireysel olarak öğrenilebileceğini düşünüyorum ama oradan sonra birebir yardım gerekiyor. İstisnalar olabilir ama averaj durum bu. İngilizce'de basta kurs daha mantıklı sonrasını bireysel halletmek daha kolaydır ama Almanca tam tersi bana göre.

umudunu kırma ama tabi ki, kimler ögreniyor sen niye ogrenemeyesin ancak 1 yıl hedefi koyarsan önüne hayal kırıklığı yaşama ihtimalin çok. En az 1,5 ya da 2 yıllık sıkı bir çalışmayla halledebileceğini düşünüyorum ama. Özellikle Almanya'ya gitme şansın da varsa daha da hızlanır.
  • curbed wings  (25.06.14 02:11:54) 
almancayi ögrenmekten kasit? derdini anlatmak 3 ay, gazete ve muhabbet etmek 1 yil, derslere girip anlamak 3 yil, kafkayi anadilinden okumak 2 yil, hukuk metinlerini anlamak (özel kasmayip o seviyeye yükselmeyi bekliyorsaniz eger) 5 yil.

tabi benim gibi bir dil özürlüsünün tahminleri. 6 yil olmus hala yasitim herifle geyik ceviremiyorum. artikel falan yalan, hele bayernde hepsi yalan.
  • portmanto  (25.06.14 04:18:05) 
"Dile maruz kalmak" diye bir şey var ve çok önemli. Almanya'da geçireceğiniz 6 ay, Türkiye'de bir kursta çabalayacağınız 3 yıla denk gelir aşağı yukarı. Tabii Almanya'ya gidip, Türklerle takılmayacağınızı varsayarak söylüyorum bunu.

Temel düzeyde Almanca öğrenin önce. Bunu aşağı yukarı 3 ayda halledersiniz. Eğer self-oriented bir insansanız kendiniz çalışabilirsiniz. Yapamam diyorsanız mümkünse, eğer bulunduğunuz şehirde varsa, Alman Kültür Merkezi'nin(Goethe Institut) kurslarına gidin. Hatta bulunduğunuz ilde yoksa bile, bulunduğu illerden size en yakın olana gidin, koşullarınızı anlatın, danışın nasıl bir yol izleyebileceğinizi.
  • istinyede bekle  (25.06.14 06:10:38) 
ingilizcede geldiginiz seviyeyek kac günde geldiyseniz ayni eforla almancada ayni seviyeye 2 kati sürede ulasirsiniz. yani kisaca ingilizceden iki kat fazla zaman aliyor.


  • emrahday  (25.06.14 13:28:06) 
[]

rusça dil okulu

uzun araştırmalar sonucu bu dilin en iyi rusça konuşulan bir ülkede öğrenilebileceğine kanaat getirmiş durumdayım. peki hangi ülkeyi seçmek gerekir? ukrayna'nın hâli içler acısı, orta asya'daki kardeşlerimiz buraya çok uzak. belarus ekonomik olması ve günlük yaşamdaki kolaylığı açısından rusya'ya göre bir adım öne çıkıyor ancak oradaki rusça rusya'da konuşulandan farklı mıdır, o konuda tatmin edici bir cevaba ulaşamadım. dolayısıyla şu anda ibreler belarus'u gösteriyor. ama "hacı dayı rusya'nın şu bölgeleri hem ucuz hem güvenlidir, x arkadaşım geçen yaz döndü çok memnun.." diyebileceğiniz yerler de varsa belirtin lütfen. konuyla ilgili neredeyse tüm duyuruları okudum, güncel bir şeyler varsa diye açıyorum bu duyuruyu da.

teşekkürler.

not: işbu duyuru prime time'da kendini tekrar edebilecek şekilde tasarlanmıştır.

 
Belarus'a git, Ukrayna'daki rusca dan daha temiz. gidince kari kiz pesinde kosma adam gibi ders calis iyice ogren. sonra hafta sonlari da bara mara gidersin kizlar zaten turklerden pek hoslanmiyor. bizim kekolar orada da iyi is cikarmislar imaj bok gibi.


  • dougsampson  (01.05.14 15:01:11) 
[]

bundan korkan başkaları da var mı?

şimdi hacı dayılar.. bildiğiniz gibi dünya güneşin etrafında döndüğü gibi güneş de sürekli bir hareket hâlinde. kimileri diyor ki güneş de devyarasa bir gökcisminin etrafında dönüyor, kimileri diyor ki uzay boşluğunda bir yerlere doğru hızla yol alıyor. sonuç olarak bi hareketlilik var. işte iç içe geçmiş bu sistemle ilgili ciddi kaygılarım var benim. okuduğuma göre güneşin hareketlerinde herhangi bir absürtlük olması durumunda dünyanın aşırı çekime kapılıp kavrulması veya çekim gücünden kurtulup savrulması ihtimali varmış. ayrıca dünyanın kendi içinde de nükleer denemeler, şiddetli depremler gibi eksen kaydırıcı faktörler söz konusu. bütün bunlar da yetmezmiş gibi sağlamından bi göktaşı yeme ihtimalimiz veya bir kara delikle karşılaşıp evrenin öbür ucundan moleküllere ayrılmış şekilde çıkmamız söz konusu (bkz: caps). üstüne üstlük bu kara delikler eskiden evrende sabit zannediliyordu ama yakın zamanda gezici kara delikler de olduğu tespit edildi. ve daha henüz haberdar olmadığımız kim bilir neler.

işte bunların hepsini alt alta toplayınca sistemin dengesinin hayli hassas olduğu sonucuna varıyorum ve dünya her an yörüngeden çıkıp uzay boşluğuna savrulacak gibi geliyor, tırsıyorum. evet tüm ihtimallerin arasında "yörüngeden savrulma korkusu"nun özel, ayrıcalıklı bir yeri var. uyku düzenim bozuldu lan. neyse, soru şuydu; siz hiç kaygılanmıyor musunuz bu durumdan? diken üstündeyiz resmen aga.

not: işbu duyuru prime time'da kendini tekrar edecektir.

 
kara delikler, başka sistemler ile aramızda çoook uzun mesafeler var. öyle "birden önüme çıktı göremedim çarptım memur bey" olayı yok. zaten bir karadeliğe sürükleniyor olsak çok uzun zaman öncesinden fark eder astronomlar.


  • r_u_h  (24.04.14 16:14:31) 
Bizim eve göktaşı düşse babam parçalara bölüp satar.


  • 1tam1ayran  (24.04.14 16:16:33) 
Hiç mi hiç kaygılanmıyorum. Aksine beni hep beraber yok olmak fikri mutlu ediyor. Öldükten sonra bilinç var mı bilmiyorum ama dünyanın aynı anda milyarlarca insanla birlikte yok olduğunu farkedersem ve bu insanların içindeysem acayip iyi hissederim. 2012 muhabbetinde de hiç tırsmamıştım, buyursun gelsin demiştim.


  • Lola90  (24.04.14 16:19:46) 
insanlık adına mı korkuyorsun yoka kıyameti göreceğin için mi?

insanlık adına korkuyorsan affedersin ama insanlığın a.k., "ya kıyameti görürsem" korkusuysa ortalama insan ömrünü dünyanın yaşın böl, hah işte kıyameti görme olasılığın o kadar düşük.

o değil de üniversite yıllarım geldi aklıma, böyle abuk subuk konulara çok takıktım. güzel günlerdi. geçen gün sular kesikti biz de musluğu açık bırakmışız, eve döndüğümde musluk şorul şorul akıyordu. şu anki en büyük korkum iski faturasının götüme girmesi.
  • sir gawain  (24.04.14 16:35:20) 
Korkmuyorum ben, olsun istiyorum. Çok merak ediyorum. Keşke bir gece kalksak bu gürültü ne lan diye, pencereden hayvani bir ışığın yaklaştığını ve ısının arttığını görsek. Panik halinde sokaklara çıksak. Sonra gezegencek bir kara deliğe girsek. Sonra ölebiliriz de fark etmez ama ölmesek, her şeyi hatırlayarak geri gelsek. Hayatlarımıza nasıl değer biçerdik acaba.

Aman bunlar yine allah uyardı kafasına girerdi. EN iyisi başka boyuta geçelim oradan işte süper. Ya da ölüp geçelim. Işık hızında seyahat edelim. Ah keşke!
  • maymuncuq  (24.04.14 16:37:04) 
aslında troll.avi'lere ya da "provokasyon yapıp selebriti olmaca"lara pek cevap yazmıyorum ama bu sefer yazayım ki ciddi cevap beklentim askıda kalmasın. öncelikle konu hakkında cevap verenlere teşekkürler. sonralıkla da işsiz değilim, bir taraftan okuyor diğer taraftan da götümden ter akarcasına çalışıyorum. ayrıca zengin de değilim, o geçim kaygısını da fazlasıyla yaşıyorum an itibariyle. burada kendini kutsama çabasına falan girmiycem, hiç sevmem öyle burjuva işlerini ama şunu söylemem gerek, böylesi kaygılar en büyük düşüncesi "hangi diziye başlasam lan :(" olan sivilcelilerde değil okuyup araştıranlarda oluyor zaten. götümü devirip yatsam, baba parasıyla sağladığım internet üzerinden duyuruya girip attention whoreculuk oynasam böyle sorular sormazdım. yaşamın sırrını çözmüş tibetli bilge gibi takılan "yav he he"ci ergenler sözüm size; daşşak geçmeyin demiyorum hobi olarak yine geçin ama arada üç beş ciddi şey de yazarsanız sevinirim. aksi hâlde, bi boktan anlamayan loserın işi geyiğe vurma çabasının ayaklı ispatı olarak görünüyorsunuz.

"tek derdin bu mu?"ya gelirsek.. bu değil elbette. ama yukarıda yazdığım senaryolardan herhangi biri gerçekleşirse dertlendiğimiz hiçbir şeyin anlamı kalmayacak zaten. ayrıca @r_u_h, mesıç baksını kontrol et emmoğlu. hadi selametleænn..
  • nohut  (24.04.14 16:48:35 ~ 17:10:08) 
yuh aynı korku bende de var ve dusundukce panikatak geciriyorum. etrafimdakilere soruyorum ya siz hic mi korkmuyorsunuz bundan diye yoo diyorlar onlara da ayrı bir şaşırıyorum. ilk defa benimle bu konuda aynı korkulara sahip birisini gördüm ve çok sevindim.


  • sta  (24.04.14 17:04:40) 
yok ben kaygılanmıyorum. insan eliyle olmayacak şeyler pek kaygılandırmıyor beni. ama derdini sikeyim gibi bi tavırla söylemiyorum bunu, benim de diğer insanlara garip gelen kaygılarım var çünkü.

@1tam1ayran, kahkaha attık resmen:D
  • mayaa  (24.04.14 19:40:54) 
  • air  (09.08.14 17:47:07) 
deli misin olm, kıyameti gördüm dersin havan olur


  • neseranni  (09.08.14 18:09:59) 
[]

farkı ne? (ingilizce)

iki kalıp da kullanılıyor sanırım. "what am i supposed to do" ve "what do i supposed to do". bunlardan biri yanlış da yaygın kullanım alanı bulduğu için mi kalıplaşmış? yoksa ikisi de doğru mu? doğruysa aralarındaki anlamsal fark nedir?

teşekkürler.


 
doğru olanı "What am I supposed to do?" olacak.

passive yapı çünkü. ve passive geniş zamanda am/is/are + V3 (-ed) gelir. bunu karşılayan ilki. diğerinde "do" işi bozuyor.
  • lesmiserables  (23.04.14 15:04:16 ~ 15:08:47) 
lesmiserables doğru söylemiş. ikincisinde "ne yapmamı beklerim?" gibi bir anlam çıkıyor sanki.


  • the kene  (23.04.14 15:13:08) 
gramer kurallarının katılığı içinde düşünürsek am i kalıbı doğru olan.
ama ötekisi de duruma göre anlatımı vurguyu kuvvetlendirmek için kullanılabilir, söylediğine dikkati daha fazla toplamak için özellikle anlatım bozukluğu yapmak gibi düşünebilirsin.

  • dafaiss  (23.04.14 15:15:46) 
eğer yazılı değil, duyduğunuz söylüyorsanız, "what do i supposed to do" değil de "what do i suppose to do" diyodur ama telaffuzları birbirine çok benziyor.


  • nereye bu gidis  (23.04.14 16:32:09) 
ilki cok kullaniliyor, ikincisi gramer acisindan yanlis zaten. "what do i suppose to do", o da anlamsiz oluyor zaten.


  • yonge and bloor  (23.04.14 17:17:46) 
[]

çalışırken rusça öğrenilir mi?

bildiğin memursunuz ama cumartesiniz de dolu, elinizde sadece pazar var. pazarları kursa giderek, hafta içi de sıkı bir çalışmayla (hiç yoksa günde en az 1 saat ayırarak, ama her gün) rusça'da bir yerlere gelmek mümkün mü?

not: mecburiyet de var ama ondan ziyade rusça sevgisi söz konusu.


 
ben de aynı şartlarda kursa gitmiştim ama haftaiçi. 6:30-10 kursta oluyordum, 6da mesaiden çıkıp yetişiyordum. öğrenilir hem de o yorgunluğun üzerine o kadar güzel geliyor ki. ben şimdi hepsini unuttum o ayrı.
en az bir kur gidin ona göre karar verin.

  • Sarix  (07.03.14 20:25:48) 
şimdi cesaretini kırmak için onlarca insan doluşcak buraya. sen kulak asma. disiplinli bir şekilde çalışırsan, hem de severek öğreniyorsan mutlaka bir yerlere gelirsin. ama 6 ay sürer ama 1 yıl. fakat mutlaka aşama katedersin. kolay gelsin.


  • bugunku antremanda goz dolduran futbolcu  (07.03.14 20:26:12) 
rusça konuşulan bir ülkede günde 2 saat çalışma ve özel ders ile 3 ayda orta seviyeye gelmiştim. bence mümkün ama rusça konuşulan bir yerde yaşama imkanın varsa o süre kısalır ya da uzmanlık artar.


  • ozdek  (11.03.14 19:50:55) 
günde 1 saati aksatmadan, usanmadan yapabilirsen çok rahat olur


  • buhebu  (11.03.14 20:09:37) 
online olarak görsel ve işitsel materyal kullanılan bir web sitesi hizmete giren dildir. web sitesi yeni açılmış olup her gün en az 1 ders görsel ve işitsel içerik sağlanarak güncellenmeye devam edecektir. kiril alfabesinden başlayarak kelime, dil bilgisi, testler, işitsel telafuz örnekleri, işitsel ve görsel diyaloglarla devam ederek rusçaya dair en geniş konu anlatımlı bir web site olmayı amaç edinerek tarafımca yapılmıştır :)

girin, kullanın, kullandırın :) eleştirilerinizi yeşillendirerek bana iletebilirsiniz. şimdiden teşekkürler :)
  • ironiden anlamayan dunyasiz  (02.10.14 14:09:06) 
[]

sorum erkeklere..

selam duyurunun don juanları.

bir kız düşünün.. bir kaç haftadır tanışıyorsunuz, karşınızda sürekli güleryüzlü, acayip nazik, çok meşakkatli olabilecek istekler de dahil neredeyse hiç bir konuda hiç bir isteğinize "hayır" cevabı vermiyor, bar-disko tarzı mekanlara beraber eğlenme amaçlı davetlerinizi kabul ediyor, iletişim esnasında size rahatlıkla dokunuyor, dokunmanıza izin veriyor. bu kız hakkında ne düşünürsünüz?

a) sadece nazik ve dostane bir kız.
b) size karşı duygusal (sevgili anlamında) ilgisi var.

ciddi cevaplarsanız sevinirim. teşekkürler.

edit: cevaplar ne kadar çok olursa o kadar iyi. katılın lütfen.
edit 2: sorunun gönül işleri tarafından ziyade psikososyal tarafının olduğunu düşündüğüm için "soru" formatını seçtim.

 
kadınım ancak cevabım b.


  • pokerface  (07.03.14 17:04:58) 
ilgisi var. en azından kontrol etmeye değer. :)


  • nereye bu gidis  (07.03.14 17:05:45) 
b


  • efrasiyab87  (07.03.14 17:09:01) 
neden erkeklere soruyorsun anlamadım.
cevap b.

  • innerbliss  (07.03.14 17:09:14) 
bence kadinlar daha iyi bilir amma, evet hoslaniyor b.


  • el desaparecido  (07.03.14 17:10:01) 
bence a.


  • japon askeri  (07.03.14 17:19:51) 
bu kadar bilgiyle anlaşılmaz, bu dediklerini yapıp da 2 seçeneğe de uyan bir sürü insan oldu


  • justinial  (07.03.14 17:21:36) 
a) canayakin kiz derim. ama baska erkeklerle boyle olmadigini gorursem b sikkina kayar kafam.


  • jangbogo  (07.03.14 17:26:44) 
samimiysek a
biraz mesafeliysek b.

  • nodrap  (07.03.14 17:31:38) 
A diyorum.

Aslında ikisi de olabilir, ama tek başına bu saydıklarınız anlamak için yeterli değil. Herkese mi öyle davranıyor, dokunuyor ama nasıl dokunuyor, konuşmalarında bir ilgi seziliyor mu vs.. şeytan biraz ayrıntılarda gizli. Arkadaşça ilgiyle diğer türlü ilginin farkını insan bir şekilde hisseder gibime geliyor.
  • 386 dx  (07.03.14 17:35:01 ~ 17:37:32) 
kıstır bakalım bi köşede ne yapacak. :)


  • anonymice  (07.03.14 17:36:31) 
başbaşa kalacağınız bir ortamda bu şıklardan hangisinin geçerli olduğunun yanıtına kavuşursun büyük ihtimal. ha böyle bir ortama iki teklif sonrası hala soğuk bakıyorsa -ikinci girişimi sakın unutma- a'dır.


  • candanag  (07.03.14 17:38:27 ~ 17:40:11) 
Sevgilisi varsa a, yoksa a da olabilir b de. Yakin davranan her kisiye ilgisi var denilemez bence.


  • gogu delen adam  (07.03.14 17:44:02) 
Duyuru, böyle hallerde b zannıyla atağa kalkıp sonra a acı gerçeğine toslayan beylerin hazin öyküleriyle dolu :)


  • saatgeceninonikisi  (07.03.14 17:56:46) 
b.
eğer a ise kız zaten sorunludur.

  • baldur  (07.03.14 18:00:05) 
bence b ama diğer insanlarla olan ilişkisini gözlemle bence. herkese karşı sıcak samimi bir insansa sana birazcık daha fazla sıcak, samimi ve yakın olması belki onu b kategorisine sokmaz ama başkalarıyla çok samimi yakın biri değilse b'dir. başkalarıyla yakından kastım her önüne gelen kişiyle süper sıcak samimi bir muhabbet kuruyor mesafe koymuyorsa.


  • proletarier aller lander vereinigt euch  (07.03.14 18:00:48) 
dokunanana kadar a idi, dokunmaya başladıysa(k) b


  • groovettyn  (07.03.14 18:45:56) 
yanıt c:

yekten sor aga, "ne ayaksın?" de... böyle odun gibi değil elbet ama baştan adını koymak önemli;) yoksa öyle mi, böyle mi, çözeyim diye zamanını harcarken bir de bakmışsın "friendzoned". sonra ne yapsan boş...
  • late viper  (07.03.14 18:46:10) 
dokunma varsa b


  • r_u_h  (07.03.14 19:08:35) 
bence b.

kadın-erkek ilişkilerinden bir bok anlamayan erkek.
  • ya ben lan neyse  (07.03.14 19:16:10) 
dokunurken okşuyo mu, şapşap mı yapıyo?

okşuyosa eğer b.

Şapşap yapıyosa : Heyt koca aslan ahmet abim benim be ne süper adamsın be koçum be.

Demek istiyor olabilir.



bide ağzıyla mı öpmüş?
  • anonymice  (07.03.14 20:11:10 ~ 20:14:10) 
ben b diyorum ama kızın diğer erkeklere karşı olan rahatlığını da göz önünde bulundur hani dokunmalarına izin verme falan?


  • andlee  (07.03.14 22:50:34) 
[]

29 yaşında, bekar, kariyer sahibi kadın..

sizce evde kalmış kadın mıdır? değilse "evde kalma yaş eşiği" nedir? işbu soruda kendisinden bahsedilen kadın, evlenmek isteyen bir kadın.

not: "evde kalma gibi bir kurumu tanımıyorum." diyenler, sizi de saygıyla selamlıyorum, o başka.

edit: erkeğim genşler. yeşillendirmelere son verelim ;)

 
hayır.


  • Lim5  (24.02.14 12:21:23) 
Değildir.


  • old possum  (24.02.14 12:21:57) 
hayır. ama bir iki seneye seçicilik başlar evlenme süreci zorlanabilir.


  • 1917  (24.02.14 12:22:18) 
alakası yok. evde kalmış nedir yahu. herkes evlenip, çoluk çocuğa karışacak diye bir kural yok. toplumun dandik normlarını boşverin. hayat sizin.


  • tuborg yesili  (24.02.14 12:22:46) 
belki de kendi seçimidir evlenmemek? aynen öyle, evde kalma gibi bir kurum yok.


  • rock n roll  (24.02.14 12:22:46 ~ 12:23:49) 
kendisi bilir onu. istediği halde evlenemiyorsa, bekar olduğu için kötü hissediyorsa falan evde kalmış deriz. evlilik konusunda bi sıkıntısı yoksa, istemediği için evlenmiyosa ya da evlenemiyor oluşunu dert etmiyosa bi şey demem ben.

kendini pazarlama meselesi işte bi yerde. nasıl gösteriyorsa, nasıl davranıyorsa ona göre düşünürüm. kimisi var "aaa garibim koca bulamamış yaa" dedirtiyo, kimi var "efendimisss" dedirtip diz çöktürüyo.

ayrıca bu duyuru da az sapık ortam değil ha. mesaj atmışlar hemen adama sjfskfls
  • der meister  (24.02.14 12:25:48 ~ 12:27:31) 
evet evde kalmıştır.inanmak istemesek ne olucak.adını bu koymasak da başka bişey koysak ne olacak.kimseyle anlaşamaz ki o saatten sonra.tut ki kariyer sahibi.bi hayatı paylaşmayı beceremez.yapamaz.çok çok ılımlı biriyse belki ya da baya baya aşık olucak.ki o da bi süre götürür sadece.

özet: bence evlenin artık.
  • aşksız prens  (24.02.14 12:29:25 ~ 12:32:39) 
kalmış evde
evde kalmış kriteri şuradan anlaşılır
bu arkadaş "çocuk" istiyorsa, çocuğun doğması için sağlıklı yaşların çoğunu geçirmiş, şimdi 35 e kadar doğurdu doğurdu sonrası çocuk için sıkıntılı.

E bugün birini bulsa, 1 2 sene nişan düğün şu bu, etti 31, sonra herifi tanıdı o bu, anca 1 çocuk yapar, hadi 2.

Ama ben özgürüm, çocuk falan istemem derse, tabiki evde kalmadı, daha gencecik kız.
  • cruseo  (24.02.14 12:30:23) 
oha evde kalmış değilse nedir pek. şu an evlense belki doğal yollardan çoçuğu bile olmaz bu kadının. malesef.


  • mrthany  (24.02.14 12:30:29) 
bulunduğu çevreye bakar o. yani biraz kalbur üstü zengin bir çevresi varsa ona göre de zengin bir damat bulursa 32 yaş falan normal sayılıyor evlenmek için. orta sınıf için gelmiş geçiyor bile yaşı.


  • yue  (24.02.14 12:33:42) 
31 yaş, bekar ve kariyer sahibi biri olarak ben evde kalmadıysam o neden kalsın aşmak lazım, köylerde yaşamıyoruz artık..


  • redeath  (24.02.14 12:37:38) 
evlenmek zorunda değil kimse. tercih etmiyordur evliliği ya da düşük görüyordur insanları, kendisine layık görmüyordur.


  • rock n roll  (24.02.14 12:38:09) 
beni anlattınız. evde kaldığımı düşünmüyorum. kendi tercihimdir, hiç evlenmeyedebilirim. belki gayet sağlıklı bir ilişkim vardır. neden evde kalayım ki? zaten evleneceksem de çocuk yapmak için evlenirim..


  • kaputt  (24.02.14 12:39:29) 
benim annem kariyer yapmış, gezmiş etmiş 28 yaşında evlenmiş. anne diyorum.

günümüzde hala bu insana "evde kalmış" diye bakan varsa öyle düşünene yazık.
  • patiska  (24.02.14 12:40:00) 
der meister+1

İlaveten; kendisini çekemeyen varsa "evde kalmış" der ama bu onu "kız kurusu" yapmaz.
  • SiyamkedisiZorro  (24.02.14 12:41:07) 
mesela ben evlenmeyeceğim, çocuk da yapmayacağım. şimdi bana evde kalmış denebilir mi, kendisi istememiş derler. kimsenin mecburiyeti yok evlenmeye çünkü.


  • rock n roll  (24.02.14 12:46:31) 
dikkatli okuyun soruyu arkadaşlar, "evlenmek isteyen" diye belirtiliyor soruda.
ne zamandır istiyor olduğu önemli tabii.

  • icemint  (24.02.14 12:53:26) 
Geçen hafta bir kız arkadaşla buluştuk, kahve, sohbet filan derken. Ortak bir arkadaşımız vardı uzun bir müddettir görüşemediğim, onu sordum.

Amaaan iyi işte, koca bulamadı duruyor öyle dedi. Ben de tuhaf tuhaf baktım öyle ama bir kıskançlık havası sezdim. Çünkü kız ikimizden de güzel, ikimizden de daha iyi bir kariyer yaptı. Aynı fakülteyi bitirdik ama kız üzerine gidip ABD de Bizans tarihi üzerine doktora yaptı.

Sonrada arkandan böyle konuşulsun. Tamamen çekememezlik. Biz evlendik te noooldu? Başımız göğe mi erdi? Tamam mutluyuz çok şükür de yani. Evlenince Légion d'honneur mı taktılar bize :)
  • old possum  (24.02.14 12:55:51 ~ 12:56:19) 
Çabuk olsun kapı kapanıyor :) 30-31 e kalmasın..


  • redeath  (24.02.14 12:59:50) 
illa birileri belli bi yaştan sonra evde kalacaksa 35+ olabilir heralde.

zaten üniversite 22 23 yaşında bitiyor. iş güç anca düzene koyar insan kendini.
  • elorelia  (24.02.14 13:59:19) 
Numarasını verirsen durumu kendisine bildirmek istiyorum. Burdan söyleyemem.


  • armagan  (24.02.14 14:01:44) 
35 artık evde kalma yaşı. ama çocuk falan kadın zorlanıyor o yaşa kalmıyor genelde. 40'dan sonra rafa kaldırıyoruz.


  • ozdek  (24.02.14 14:05:48) 
gerçekten aşın bunu artık. hiçbir yerde kalmış değil.

çoook eski tarihlerde, kızların okula gitmediği, kocasına iyi yemek yapmak, banyoda sırtını keselemek, eve geldiğinde ayaklarını yıkamak, özetle ona her türlü hizmet için eğitildiği dönemlerde konu komşu kızın ev işlerindeki başarısını , oğluna ve kendilerine edeceği hizmetin kalitesini baz alarak kızı oğullarına alırmış. yani kızlar alınırmış. kocaya gidermiş. kimse tarafından işi beğenilmeyen kız da evde kalırmış.

şimdiki zamanla, o dönemin farkını uzun uzun anlatmayacağım. hepiniz farkındasınız zaten. şimdi aileler kızlarının kimseye hizmet etmesini istemiyor. hayat müşterektir modundalar. "kızın alınması", "kocaya verilmesi" gibi durumlar da söz konusu değil. bu eski zaman saçmalığını aşın artık. hiçbir yönüyle zamanla uyumlu olmadığı gibi öte yandan damgalayıcı, taciz edici bir sıfat.
  • sumuklu asilzade  (24.02.14 14:09:17 ~ 14:39:56) 
çirkinse evde kalmıştır, güzelse kalmamıştır.


  • orpheus  (24.02.14 17:39:33) 
potansiyel hayat arkadaşıdır, ama evlenme olmayacak. (bi defa izdivaç ettim, ziyadesiyle berbattı)

bi beş yıl sonra kendisiyle aynı evi paylaşabilirim. şimdilik daha günübirlik yaşamayı tercih ediyorum. beş yıl sonra beni bulsun.
  • namus ninjası  (24.02.14 17:43:56) 
hayır değil. 29 yaş genç.

kiminle kıyasladığına bağlı. 15 yaşında evlenen ve 23'ünde 4 çocuk annesi olan kadınlarla kıyaslıyorsan geç kalmış olabilir. 35'inde evlenen ve doğal ya doğal olmayan yollarla (bir cevaba ithafen) 2-3 çocuk sahibi olan kadınlarla kıyaslanıyorsa genç.

yaşam enerjisi de önemli.
  • sayns  (24.02.14 17:48:58) 
[]

gerizekalıya anlatır gibi (kpss-uluslararası ilişkiler)

selam truvalılar. umarım hepiciiniz çok iyisiniz. direkt soruya ışınlanıyorum.

bu bölüme başlama sebebim tamamıyla siyaset-tarih merakındandı. ancak işimin de artık bu bölümle alakalı olmasını istiyorum. ama çok karışık meselelermiş bunlar, işin içinden çıkamadım. sorularım özetle şunlar;

1) 2014 lisans kpss'de hangi alandan giriyor uli mezunları? a grubu, b grubu, genel kültür-genel yetenek bir sürü zımbırtı var, bilemedim. bi özet geçseniz?

2) benim kpss sonrası tercih edebileceğim meslekler nelerdir? kılavuza da göz gezdiriyorum bir taraftan ama sizin de desteğiniz lazım.

çok teşekkürler.

 
1) İbff mezunu oluyorsun sen, her sene girebilirsin Kpss'ye, uzmanlık sınavları için yıl ayrımı yok. A grubu uzmanlık, müfettişlik ve benzeri üst düzey meslek grupları için geçerli. B grubu düz memurluk için geçerli. Genel kültür genel yetenek cumartesi sabah oturumunda yapılıyor, bu oturuma herkes giriyor. Türkçe, matematik ve güncel sorular soruluyor. Alan bilgisi var bir de A grubu için bu uzmanlık sınavlarına girmen lazım, maliye, iktisat, hukuk, işletme v.s. bir sürü ders var.

2) Dışişleri, Başbakanlık, TBMM Uzmanlığı, Avrupa Birliği Uzmanlığı...
  • elikası  (03.02.14 20:20:24) 
12   « Önceki Sonraki
buraya yazılanların hakları Sir Anthony Hopkins'e aittir.
yazan eden compumaster, ilgilenen eden fader
modere edenler angelus, Artibir, aychovsky, baba jo, basond, compumaster, deckard, duyulmasi gerektigi kadar, fader, fraise, groove salad, kahvegibi, kaymaktutmayansicaksut, kibritsuyu, monstro, pandispanya, robin, ron dennis
bu sitede yazılanların hiçbiri doğru değildir. site içeriği küçükler için sakıncalı olabilir. yazılardan yazarları sorumludur. kaynak göstermeden alıntılanamaz. devlet tarafından atanmış bir kurumun internet üzerinde kimin hangi bilgiye ulaşıp ulaşamayacağına karar vermesi insan haklarına aykırıdır. web siteleri kullanıcıların istekleri doğrultusunda bağlandıkları yerlerdir. kullanıcılar isterlerse bir web sitesine bağlanmayabilirler. bu güçleri ve imkanları mevcuttur. bir kullanıcı bir siteye bağlanmak istiyorsa bu onun tercihi ve hakkıdır. bağlanmak istemiyorsa bu yine onun tercihi ve hakkıdır. halkın kendisine hizmet etmesi için görevlendirdiği kurumlar hadlerini aşıp halka neye ulaşıp ulaşmayacağını bilmeyen cahil cühela muamelesi edemezler. ebeveynlerin çocuklarını sakıncalı içeriklerden koruması için çok sayıda bedava ve ücretli yazılım mevcuttur. bu yazılımlar bir web tarayıcısını kullanmaktan daha karmaşık teknik bilgi gerektirmemektedir. devletin milletini küçük düşürmesi ve ebleh yerine koyması yasaktır. Skimlinks ile linkler üzerinden yönlendirme payı alınmaktadır.