google botlarının siteye girmesini engellemek tek sonuç gibi duruyor.

emin değilim ama gimp ile kesip biçin birkaç afif filtre eklersen google tanımayabilir

hmm.. aslında resim elinizdeyken birçok şey deneyebilirsiniz. arama yanlış sonuç verene kadar deneme yanılma gitmenizi öneririm. google image search'un çalışma mekaniklerini bilmediğim için ilk aklıma gelen resmin varolan exif bilgilerini silip sahte exif verileri yüklemek oldu. benzer renk dağılımına sahip bi resim bulun, onun exif bilgilerini kendi resminizinkiyle değiştirin.

www.google.com.tr

olduysa güzel oldu, olmadıysa iyi salladım.

exif ile ne alaka yahu. en saçma cevabı tiklemişsin. exif'e falan bakmıyo google. bildiğin resmin kendisini karşılaştırıyor işte. ne kadar oynarsan oyna resmi komple değiştirmedikten sonra en azından "benzer resimler" kısmında çıkacaktır.

yapılabilecek en mantıklı şey botların o resme ulaşmasını engellemek. hamsinin verdiği linkte gerekli bilgiler var.

www.eksisozluk.com

geyik diyorsan, unutulmayan kezban sözleridir herhalde.

çok var abi onlardan.
(bkz: kezban tipi türk kızı)
(bkz: kezbanat bahçesi)
(bkz: unutulmayan kezban sözleri)

saw 1

(bkz: oldboy) tam sonunda değil gerçi ama, daha da ne oha dedirtebilir ki bu filmden başka?

nicole kidman'ın this house is ours, diye kafayı yediği film (the others'mış adı). çok orjinal değil ama şaşırtıcı.

the prestige

(bkz: sonunda şok eden filmler)
(bkz: şok etkisi yaratan filmler)

farklı bir şey izle.

(bkz: spoorloos)

pek kimsenin bilmediği the awakening'i öneririm.

klasiktir ama olağan şüpheliler.

(bkz: buried)
(bkz: ben x)

shawshank redemption

l.a. confidental

hem sonunda hem başında hem ortasında:

(bkz: memento)

shutter island

en başından anlatıyorum mevzuyu (iphone için tabi): sağ üstteki check-in yap'a bas, yapmak istediğin yeri seç (sizin siteyi yani), açılan yerde "ne yapıyorsun?" ve fotoğraf şeysi olacaktır, yukarıda yine sizin sitenin adına bas, orada detayları çıkacak mekanın, adresi filan, aşağıya in "x kişi burada" yazıyor, ona bastın mıydı oldu işte.

Son güncellemeden sonra mekanlarda check in yapmış kişileri göremiyoruz artık.

foursquare bozdu

mevzu öyle de türkiye'de öyle olmaz.

ataköyde ki kapalı atletizm salonunda yapılacak göt kadar alanda ne kadar ortam olusa işte...

hollanda daki amsterdam arena da yapılıyo, burda ki ataköy de kapalı salonda olucakmıs gerisini sen hesap et. yoksa hastasıyız.

patlıcanda nikotin var diye biliyorum

patlıcanda nikotin var derler. ne kadar doğru bilmiyorum.

edit: 9 kilo patlıcanda 1 sigara kadar nikotin olurmuş.

patlıcan diye duyduydum.

edit: ohooo

patlıcan yiyerek nikotin ihtiyacı giderilir mi hiç yahu, akıl var mantık var. eğer bir şeyin içinde nikotin varsa zaten sağlığına zararlıdır, onun için sigaraya elternatif araman pek mantıklı değil. ama şöyle bir şey var;

(bkz: maraş otu)

9 kilo patlıcanda, bir çöp sigaradaki nikotin var. Dolayısıyla nikotin ihtiyacını patlıcandan karşılamak mümkün değil. Sigarayı önce beyinde bırakmak gerekir

not: profesörüm. :)

su iç dostum.

(bkz: elektronik sigara)

not: elektrik pokemonuyum

boğazını sürekli ıslak tutmak.
Not: eczacı kalfasıyım

nikotin bantları var

patlicanı farklı şekillerde kullanarak değişik alışkanlıklar edinilebilir .

@ground sandalyeden düşürdün

bişeyin içinde nikotin varsa zaten sağlığa zararlıdır ve sigaraya alternatif yapmak doğru değildir lafı tamamen yanlış. sigaranın içindeki zehirli maddelerden dolayı bırakıyoruz, nikotinden dolayı değil. zira sigara bırakmaya yardımcı tüm takviye maddelerinde nikotin vardır.
nikotin sakızı, nikotin bandı vs. sadece nikotin içerdikleri, zehirli madde içermedikleri için doktorlar tavsiye ediyor bunları.

@cereal killer güzel kardeşim çok yanlış düşünüyorsun. Burdaki mesele sigara bağımlılığı değil, nikotin bağımlılığı. Nikotin bağımlılığını nikotin alarak aşamazsın.
Sigarayı bırakmak konusunda en yetkin dalga için şöyle buyrun (bkz: zyban)

Ben bağımlılığı yenmekten filan bahsetmiyorum. Sigaranın içindeki zararlı ana maddenin nikotin olduğu mantığından bahsediyorum.

digarayı bırakığımda ilk günler sürekli uykum geliyordu esniyordum, elma iyi geliyor o kafa mallaşmasına. koca bir kase kabak çekirdeği filan iyi oluyor emekli stayla, elin boş durmuyor. çık dolaş hava al bir de. oturdukça canın sıkılıyor, canın sıkıldıkça bi tane yakasın geliyor.

Fotoğraf makinası olabilir. Hani karıya kıza bile bakmazsınız, manzarayı o kadar iyi fotoğraflarsınız kii falan.

"uzakları ayağınıza getirir" temalı bir kamera ya da fotoğraf makinesi reklamı bence.

fotoğraf makinesinin geniş açısı falan vurgulanmaya çalışılıyor olmasın?
yani adam denize bakıyormuş gibi yaparken, kızlar da görüş alanına giriyor, ama kızın haberi yok, rahat rahat takılıyor falan gibi.

geniş açı lens reklamı. (yahut çok geniş açıysa sahip bir makinenin reklamı, vs, geniş açılı bir muhabbet var yani.)

geniş açı lens kullanırken, (örn FF cihazda 14mm, 17mm gibi bir açıda) fotoğraftaki gibi bir pozisyonda sol taraftaki kadınları da kadraja alırsınız. sanki karşıda bir yeri çekiyormuş gibi gözükürken, oysa ufak da bir geyikle, asıl peşinde olduğu görüntü kadınlar. çaktırmadan kadınları çekiyorum ben, muhabbeti. falan filan.

not: teknik olarak kadınların gözükmesi için fish-eye olması gerekmiyor. örneğin Canon 14mm 2.8'le kadınları geç, ebelerinin nikahı dahi gözükür bu, hanımcağızların. yerim onları.

Omax wide-angle lens

arayınca bulunuyor hemen.

ama teknik olarak o kadınların gözükebilmesi için fish-eye lens olması gerekiyormuş.

"sürekli değişiyoruz, ilerliyoruz kanka biz" demek istemişler.

bizim botları giyen motorculuğa merak salıyor gibi bişey algıladım ben

o kadar kıskanacaksınız ki bizden olamazsanız bile bizdenmişsiniz gibi görünmek isteyeceksiniz.

hypathia +1

orada eleman gördüğün gibi çakma dövme tarzı bir şey yapıyor bunlara özendiği için :)
anneye anlatır gibi anlattım şerefsizim :)

harley davidson rentals için yapılmış bu reklam. kiralık motorları var. kiralamak da geçici olduğu için, reklam olarak bu geçici dövmeyi uygun görmüşler. dövme yapmak aynı zamanda harley davidson sürücülerinin yaşam biçiminde var.

bunun gibi birçok konu için reklam yapmışlar. harley davidson yaşam tarzı ve kadın sürücülerle ilgili vs. reklamlar da var.

www.coloribus.com
thisisnotadvertising.wordpress.com

tampon? kanın kokusunu bile alamazlar? çok mu uçtum:)

Tampax tamponlari o kadar sizdirmazmis ki kopek baliklari kan kokusunu alamiyormus kadini es geciyormus imaji olustu bende.

tampon, kanı sızdırmıyor demek istiyor.

var ya senin bu duyurları gördükten sonra tyürkiyedeki dandik reklamları yapan reklamcıları anlamaya ve kızmamaya başladım. sonra iç geçiriyoruz yabancı reklamlara. braun'un travestilerin oynadığı bir epilasyon cihazı reklamı vardı. şimdi düşünüyorum da... neyse düşünmeyeyim.

kıtaları birbirine çog yaklaştırıyoruz demek istemiş bence. hani çabuk ulaştırıyoruz ayağına falan filan.

edit: ben tabi kıta olmamış şimdi. gidişatım doğru ama :)

beyaz olan kisim italya.. italya'yi afrika'ya tasimislar iste..

www.mycix.com
görüldüğü gibi italyayla afrika zaten birbirine yakın.
ilk başta hızlı dağıtımı kastediyo sandım ama neden italya seçilmiş hala çözemiyorum.

bu arada devam et lütfen sormaya öncekilerde çok gözeldi :D

italya'yı afrika'nın bir ülkesi gibi göstermişler. yani demek istedikleri "her ülke ve her kıta bizim için aynı uzaklıkta ve bütün dünyaya hizmetimizi hızlı olarak sunarız" gibi...

bir de amerika-polonya versiyonu var:
adsoftheworld.com

pangea versiyonu da yapmışlar ama orjinal mi tam bilemedim (sadece peru'da sanırım):
www.coloribus.com

mesele yakinlik degil, afrika kitasina belirli bir oranda (abd'yi koysan olmaz, şili koysan olmaz) sigabilecek ama bakinca da herkesin "haa bu afrikada degil yahu" diye dusunup "haa o ulkeyi buraya getirmisler" sonucuna varabilecegi taninirliktaki bir ulke olarak italya'yi secmisler. en belirgin sekle sahip ulke de italya zaten, iyi olmus.

ama posteri basarili bulmadim, gercekten sacmasapan/bir bakista algilamasi guc bir mesaj olmus bence.

polonya versiyonunda da, tamam polonyaya sen ben baksan tanimayiz ama reklami polonyada bir ajans yapmis, muhtemelen polonya icin yapmis. burada bir reklamda bir ulke icine turkiye'yi koysalar taniriz sonucta (kiyamet kopar, ayri) reklami goren polonyalilar da kendi ulkelerini taniyorlardir.

DHL'in İtalya pazarına yönelik hazırlanmış bir çalışma. DHL'in İtalya-Afrika arasındaki dağıtım olayı, aslında kıtalar arası taşıma muhabbeti olmadığı, İtalya-Afrika arasındaki taşıma süresinin çok kısa olduğu ve bu kadar yakın olduğu için taşıma ücretinin de düşük olduğunu filan vurguluyor. Aslında birden çok mesaj var bu afişte. İtalya örneği güzel çünkü İtalya'nın karakteristik bir şekli var. İnsanlar görür görmez bunun hemen İtalya olduğunu anlayabiliyorlar.

şekersizmiş bu lolipop.

şekersiz olsa gerek.

''Ağzınıza girmesini istemediğiniz şeyleri kovar.'' mesajı veriyor. Yersen.

kalori yok, insülin derdi yok demiş.

ahahah büyüklüğünden adam pantolon giyemiyor?

tüh, yine bilemedik :(

abinin babafingo öyle uzun ki etek bile bileklere gelmiş. bu adam için bile ürünümüz var diyorlar yani, büyük boy prezo reklamı bu...

Bu eteklerin boyu diz hizası gibidir. Abimizin dalga o kadar büyük ki ayak bileği hizasında giymiş..

Durex Extra Large olayı...

Bence böyle :/

kelt etegi dizde biter.. XL degilse elbet..

www.lindaclifford.com

normalde iskoçların giydiği o şey bu boyda olur :D

En sağdakinin tabağı uzak mesafeye koyulmuş, göğüsleri büyük manasında.

tabaktakiler meme gibi duruyor. dik de hem. ondan olabilir.

buzbebek haklı, ben o ayrıntıyı kaçırmışım gözden.

push-up bra'ymış. bizim sütyenlerden takın tabağınız 2 metre önde olsun diyo.

birinde göğüs boşluğu var resmen masada, push up olduğu yazıyo asagıda, dikleştiriyormuş işte, masada tabağı ileri koymuşlar, göğüs boşluğu vermişler. sanırım :)

Hehe :) güzel olmuş aslında^^

Mirim, olay tabakların masadaki yerlerinde. sağdaki tabak ortaya biraz daha yaklaşmış. Yani orada oturan bayan reklamı yapılan "push-up" sütyen kullanıyor ki bu ürünün marifeti çevirisinden anlışılacağı üzere kaldırıp toplu göstermesi. Yani bu yolla memeler masanın üzerine tabağın olması gereken yere gelmiş oluyor. tabak da ortaya kayıyor.

Bakıp bakıp beğeniyorum :) çok hoş^^

sagdakinin memesi sutyen destegi ile avantaj yakalamis..

meme ve masada corba kasesi varken aklima geldi;
evli cift, evliliklerinin 60. yilini kutlamak icin balayina gittikleri otele giderler.. ayni odayi kiralar ve balayinda yaptiklari gidip aksam yemegini balkonda cirilciplak yemeye karar verirler..

masa kurulur, cift masaya ciplak oturur.. hersye cok romantiktir ilk gunku gibi..

kadin kocasina seslenir;
- canım o ilk gunku gibi heyecandan kalbim sicacik oldu..
- heyecandan degil, memen corbaya giriyor..

daksil?

ahah daksil gibi bi şeyin sanırım. hayvanın üzerine şeritleri bizim ürünümüzle çektik demek istemişler.

Araba kaza yapmış devrilmiş. Sanırım bir sigorta şirketinin reklam afişi.Dikkat ettiyseniz arabanın içindeki kilit ters duruyo yukarıda sağda.

ock +1

araba kaza geçirmiş ve ters dönmüş. böyle olmadan bizi arayın diyor.

sigorta acentesi reklamıdır. işleriniz ters gitmeden sigortanızı yapalım gibi

Finansbank Auto insurance - Call us before things go wrong.
faruqen.wordpress.com

www.istanbularabesk.com
ilave: ali tekintüre şarkılarını yorumlayan bir grup varmış. adını bilmiyorum.
dinleyicisi değilim, hafızam süper.

Metropolis - Hatasız Kul Olmaz. Tek arabesk yorumları bu gerçi, ama benim dinlediğim en güzel örnek:
www.youtube.com
Dorian'ın Gel Gör Beni yorumu da güzeldir:
www.youtube.com

Ali Tekintüre şarkılarını coverlayan grup Fairuz Derin Bulut efenim. Şahanedir kendileri.

www.youtube.com mezarkabul - gündüz gece

goo.gl
goo.gl
goo.gl
goo.gl

Genel olarak asosyal bi toplum olduğumuz için.Sevgilim olsa ben internetimi bile kapatırım.ama nerdeeee,,,saydığın sitelerin hepsinde ben de takılıyorum,nedeni:yalnızlık george kardeş. :(

bence konuşmayı ve iletişim kurmayı, anlatmayı çok seviyoruz. hepsinden çok company olayını seviyoruz. yani yanında birilerinin olması hissini. bu yalnızlığın karşı anlamında değil. herkes yalnız kalmamayı başarabilir sonuçta. ama yol arkadaşlığı ayrı bir şey.

çünkü (bkz: türk genci tanışmak ister)

bence konuşarak yeterince anlatamıyoruz, ondan. anlatabilecek durumda olsak bile o anlatılacak kişiyi yakınımızda bulamıyoruz her zaman.

hayat bizim ülkede pahalı. sosyalleşme biraz da para diyelim.

Yalniziz.

(bkz: why do turkish people add me on facebook)

bar gibi sosyal ortamlarda türk kızlarının iletişim kurmadan uff snne be slq modunda takılmasının türk erkeklerini daha güzel ve insancıl yabancı hatunlara yöneltmesi

Diğerlerini bilmem ama connected2.me sitesini kuranlar zaten Türk.

dışarı çıkıp yaşamayı bilmememizden. insanlarla tanışmaktan korkmaktan. mesela bir zirveye ile kimseyi tanımıyorum diye gelmiyor insanlar. ama o insan oraya gelmediği zaman ne yapayım diyip conneted da takılıyor. olay bu yani.

Sevişecek partner bulmak için iyi bir yol olduğunu düşünüyor insanlar bunun. Cinselliği ve sevgililiği doğal olarak yaşayamayan bir toplumun yan etkisi.

yüzyüzeyken, çoğunluğun duygularını ifade etmekte sorunları olduğuna inanıyorum.
buna kendim de dahilim.
klavye başında daha dingin, derli toplu oluyor sanki insan.
buna kendim dahil değilim.

müslüm baba'nın coverları hoşuma gidiyor mesela. arabesk değil de türkü, türk halk müziği gayet söylerim.

sevmek değil de...dur anlatayım.

otobüste giderken mecburen dinlediğim bir arabesk şarkı vardı.arabesk gerçekten hiç sevmem ama öyle bir şarkı ki hala sözleri,ritmi aklımda ve bundan nefret ediyorum.bu tarz bir işkence varsa bu zirvesi olmalı;sözleri de yazayım:

gözlerim yollarda bekletme ne olur
bana sensizliği öğretme ne olur
yokluğun cehennem cennetim sensin (x2)

www.youtube.com

Arabesk tabirinin kisitli kullanilmasidan suregeliyor. Arabesk sevilmez mi? Kim demis sevilmiyor diye. Nerden uyduruyorsun bunlari. O saydigin muzik turlerinin hepsinde arabesk mevcuttur.

ümit besen'e ayrı bir saygı duyarım. saygılar abi.

diridinidiridiridiiinidiririrididiniiin
sevmek zormuş dindiridiriidiin
sevmememek çok zor diridindiriridirdir
sevilmemek çok zor dirindiridindiridirin
sevdim ama sevildim mi bilemiyorum diriii dirriii diiiiii.

arabeskin de kalitelisini mi sevmek zorundayız? yalnızken içli içli şunu söylemeye doyamam mesela.


yar yar yar yar
vurma beni derinden
zor zor zor zor
vazgeçip kopmam senden
bir sor, haber ver gittiğin o yerlerden
yanar yanar tutuşurum
habersiz kalsam senden

geçen bir yerde ferdi tayfur'un bana sor şarkısını duydum, çok hoşuma gitti mesela, ama tam damar o. ferdi özbeğen'in dilek taşı da güzeldir. bi de ibo'nun var 3-4 tane, içkiyle filan iyi giden...

ben hiç çekinmem şahsen, arada fbook ve diğer yerlerde de paylaşırım: Selami Şahin candır. bence çok tatlı bir insan. suratı aydedeye benziyor. oye. ahahah

Hamam tası gümüşten
Yeni geldim o işten
Beni beni pavyona alıştıran da
Senin adi enişten
Yalellim yar yar

Arebesk rock guzel bence. Erkin koray rules.

ben yıllar önce uzunca bir dönem her sabah "hepimiz kardeşiz bu kavga ne diye" diye uyandım. hala da arada takılır dilime.

sevdiğim arabesk parçalar da var tabi, ustalara saygımız sonsuz.

rock müziği gerçekten çok çok seviyorum arabesk şarkılarda da sevdiğim bir şeyler nadiren de olsa çıkıyor:
ibrahim tatlıses'in mutlu ol yeter'i,
müslüm gürses'in nilüfer'i,
mahsun kırmızıgül'ün benim meskenim dağlardır yorumu,
ismail yk'nin bas gaza şarkısı ilk aklıma gelenler.

bir de bazı alevi türkülerini çok seviyorum, mesela dağlara küstüm ali, haydar haydar gibi.

eskiden söylemeye utanırdım ama yaş ilerledikçe utanmıyorum, aksine beğenileri ayıplayan insanları çiğ buluyorum.

çok alakalı mı bilmiyorum ama son 10 yılda türkçeden çok ingilizce konuşmuşumdur. Yabancı müziği neredeyse hiç dinlemedim yurtdışında da bas bas türkü dinliyordum gecenin 2sinde Ahmet kaya ile inliyordu laboratuvar :)
daha arabeske çalan şeylerden:
Fatih Kısaparmağın bazı şarkılarını severim, Cengiz Kurtoğlu dinlerim, Tatlıses'in sanırım bütün albümlerini dinlemişimdir ama kendisini sevmediğimden şarkılarına ısınamam.
Arada pek kimsenin bilmediği şarkıcı/türkücüleri de dinlerim.

asla gizlenmiyoruz ;) bu elemanları takipteyim her daim..
www.istanbularabesk.com

şevval sam'ın has arabesk albümüne bitiyorum.
zaten kendisine hayrandım, bu albümle kendisine olan saygım daha da arttı.

resmi olarak evet o. ancak cezası onanınca başkanlığı düşecek.
uefa fb'yi değil türkiye'yi öpecek, diye düşünüyorum.

mahkeme TFF'ye düzinelerce klasör belge gönderdi. TFF bunları inceledi ve sonucunda şike olmadığına hükmetti. Aynı belgeleri inceleyen mahkeme oyuncusundan başkanına herkese ceza yağdırdı. Böyle bir durumda Uefa, muhattabı olan TFF'yi öper sen nasıl iş yapıyorsun diye.

şu anda resmi olarak Aziz Yıldırım hala başkan. yargıtay kararı onayınca başkanlığı düşecek.

fenerbahçe'nin şampiyonlar ligi'nden bir dönem daha yasaklanacağını düşünmüyorum şahsen. fener cezasını çekmiş görünüyor. şu anda cezalandırılacak kurum tff bence. onu da uefa türkiye'yi bütün uluslararası müsabaka ve turnuvalardan men ederek yapacak bence. ya da bir başka cezalandırma yolu olan türkiye'nin tek aday olduğu ve kural gereği düzenlemekle görevlendirileceği euro 2020 başvurusunu reddedecek. Bir şekilde tff'nin, dolayısıyla da türk futbolunun cezalandırılması gerekiyor.

liechtenstein'ı tek geçerim. onlar da isveç'ten geçiniyor. prensleri var sayılı zenginlerden. kişi başı gelir tavan. tek eksik, kendisinin ve komşularının suya(deniz/okyanus) kıyısı yok.

göt kadar yüzölçümü. hatta 25 vekilli mi ne bi meclisleri var, adamlar komple minimal, komple sempatik.

www.eksisozluk.com

bunu görünce aklıma the dictator filmi geldi.

çok yaşa admiral general aladeen :)

@want

yok yahu ingiliz sömürgesindelermiş 80'lere kadar, şimdi bağımsızlar.

liechtenstein hakkında gereksiz bilgi vereyim.. liechtenstein'ın ordusu yok.. nufusu 30 bin civarinda.. en dusuk menzilli top bile, ordusu olsa ve tatbikat yapsa komsu ulkeye dusuyor.. :))

yani kahveden yeterli sayida babayigit toplasan yarım saate işgal edersin memleketi..

malezyadan çıkıyor hep bunlar singapuru bruneisi :D

"Niue" duydun mu sen hiç. geçen yaptığım ankette en az bilinen ülke olarak seçildi. cennet gibi bir yer.

dünyanın ilk wifi ülkesi olmuş. ülke genelinde wifi kablosuz internet erişimi ilk olan ülke imiş. anlamı da "bak, hindistan cevizi" demekmiş.

paralarında star wars imgeleri ve pokemonlar var :)
www.inquisitr.com
www.sfx.co.uk
www.pobjoy.com

limitless

çok kalabalık, denizi kötü.

edilmemeli.zira apaçi merkez üssü bir adadır

ara sokakları falan gezmelik güzeldir her ada gibi. adanın arka tarafında minibüsle gidilebilen altınkum, çınar, karadut gibi plajlarda denize girilebilir. ama adanın ön tarafı çok kalabalıktır ve denizi pistir. hem yosunlu hem vıcık vıcık yağlıdır böyle orda denize girilmez. 1-2 günde sıkılınabilir ama vapurla erdek'e gidip gelinebilir. Aslında erdek'te kalıp avşaya gezmeye gitmek daha mantıklı. Ayrıca kusura bakmasınlar ama Erdek'in gece hayatı Tanz'a bin basar. Zira ben 6 yaşımdan beri...

grup maçları bitince birkaç hakemi gönderdiler.bunların içinde cüneyt çakır yok.çeyrek finalde bir maçta 4. hakem olarak gorev yapacak.sonrasında da başka maç yönetmesi olası.

emin olmamakla birlikte, kesin değil diyebilirim ama performansıyla çok muhtemel.

finale atanmaz.

yarı final diyollaa. otoriteler.

www.sporbucks.com

(bkz: sen gelme ulan ayı)

orgy'lere piknik denir burda. sen yenisin sanırım.

Gecenin bir yarısı ilgi görmek için troll'lemeye çalışıp onu bile beceremeyen insanların olmadığı bir dünyada yaşıyorlar sayende.

@check minus süpersin.

ben mathilda için geliyorum tüm zirvelere sizi bilmem :)

edit: bu arada ekşiden biri harbi bu arkadaşı terslemiş sanırım, yapamazsın falan mı dediler arkadaşım?

Asosyallik kafana vurmuş senin bi psikiyatriste falan görün sen. Okuldaki arkadaşlarınla nasıl tanıştın ? Ulan aynı sınıftasınız diye gidip tanışılır mı olum? ahahaha :) ya onu bırak, mahalledeki arkadaşların falan ? Ulan mahalle ya,başka bir şey değil yani, nasıl tanışırkin insan...? E mk kimle nerede ne zaman tanışacaz ? Belli bir kitaba mı uyduracaz bu işi ? Millet istediğiyle istediği vakit tanışır, seni ne ilgilendirir ki ? yoksa zirvede birisi falan mı tersledi?

@harrp

Yahu en azından bir ortak noktan var. Aynı sınıfta okumak gibi, aynı mahallede/apartmanda oturmak gibi, aynı ofiste çalışmak gibi vs. vs. Yani iletişim yüzyüze ve ortak bir alan var. En azından tahmin edilebilir ön bir güven oluşmuş durumda değil mi?


Pekiii akşamdan sarma hazırlayıp bu sarmayı kimin yiyeceğini dahi bilmeden hazırlanıp piknik zirvesine gitmekle bu anlattıkların eş değer şeyler mi?

Ben hatun düşer diye gidiyorum ama hep sarma yiyiyorum, beyler :(

bırak ya. bunlar bi kere de rakı maç zirvesi yaptılardı. buradan görmüştüm ben de. ahlaksızlık diz boyu. kadınlar çok anlarmış gibi alkol alıyorlar, erkekler "şunun kafası güzel olsa da hmpfs!" modunda falan. sokaktan masayı gördüğüm gibi lanet ederek uzaklaşmıştım ben de. oradan da bara gitmişler leş gibi içmeye yine. bi de piknik falan yapmışlar, nasıl bir eziklikse artık.. teallam. ben şahsen şöyle düşünüyorum; "hiç tanımadığım birinin yanında niye içeyim ki? ya evime kadar takip ederse?"

alksjdlaksjdalksjd

Burada da iletişim halindeyiz, sürekli bir iletişim var ve istenirse ortak bir alan yaratılır. Şahsen bende buluşmalara falan gidecek değilim, gitmem de, ancak gün gelir, acayip sıkılırım, eş dost ortalıkta yoktur gelir buraya yazarım içecek birileri aranıyor diye. Çekinmeden de giderim. Tabi buluşmada dolma börek işi biraz bokunu çıkarmak oluyor. Ama türklerin adetidir böyle konularda abartmak napalım.

yeni insanlarla tanışmayı asosyallik olarak gören insanları da görüyoruz. fazla bilgisayardan beyin sulanmış zaar

şimdi sana desem ki gel sevişelim gelmez misin ?

@stayout, ben gelsem ? sütyen ölçünü pm ile bekliyorum.

tanışmak için gidiyolar panpa. çoğu hatun/adam indirmek için gidiyor ama, hadi sözlükçüler, kabul edelim. ben gitmiyorum mesela çünkü hepsi "ayyy ne tatlı/salak çocukkk ergennn" deyip sevicek falan.

ben gitmiştim bir keresinde güzel geçmişti. ortam güzeldi.

su mesajlardan sonra katilimci profiline bakinca arkadasa kismen hak verir oldum.

tamam hadi üzülme sen de gel. ama bu seferlik...

yaşıyor yaşıyor ben sıklıkla görüyorum.

var, sevdiğim insanlardan hem de, çok tatlı olmuyorlar mı :)

en azından 1 tane kalmış olması için dua ediyorum
hiç tereddüt etmeden evlenebilirim bir bulsam

utanma yok artık utanma.

yaşıyo, iphone'u olmadığı nokia kullandığı için yüzü kızaranı gördüm ben geçen gün.

@yarey +1

utananı bul önce yüzü kızarmasa da olur.

ar edep poşete girmiş.

kızarsa da makyajdan belli olmaz çoğunun.

Yokuş aşağı falan giderken boşa almak tehlikeli , çünkü vites de bir nevi fren vazifesi görüyor , araba savrulabilir dik bir yokuş inerken . Ama trafik lambasında beklerken , köşeyi dönmeden hemen önce ana yola çıkmak için beklerken boşa atmak iyidir , mesela yol boşsa 2. vitese atarsın , değilse boşa atıp 1. vitesle çıkarsın yola yol boşaldığında . Genel görüş boşa atmanın tehlikeli olduğudur , bunu da belirteyim .

Araba hareket ederken vites hiç bir zaman boşa alınmamalı. Sadece durmaya yakın boşa alır, frene basar ve durursun. Ya da durduktan sonra boşa alırsın. Tekerleklerdeki gücü kesersen araba üzerindeki kontrolünü de yitirmiş olursun.

yokuş aşağı giderken yapmayınız bunu ivmesi artarak hız kazanır araç zira
tam duruş yapmadan önce debriyaja önce basıp sonra frene basma ile aynı anda basma arasında gözle görülebilen farklar oluşabilmektedir yüksek hızlardan bahsediyorsak
arabanın az yakarak size kazandıracağı 1-2 lira emin olun hayatınızı ve başkalarının hayatını riske atmaya değmez

ışıklara yaklaşıyorken, ana yoldan tali yola döneceğim sapağa yaklaşıyorken,sokaktan aşağı tatlı bir eğimde park etmeye gidiyorken boşa alırım genelde o sana kalmış bir iş keyfin bilir ben vites küçültmem gereken yerlerde kullanıyorum dikkat ettiysen yani yavaşlamak zorunda olduğum yerlerde debriyaj ve frene basmamak sadece frenle işimi halletmek için pratik bir çözüm ama alışmadıysan viteste kalsın araban
edit: fren balatası yeniyor ama debriyaj balatasının yenmesinden iyidir ama dediğim gibi pratik için yavaşlaman gereken yerlerde kullanabilirsin onun dışında boş araba kontrolden çok çabuk çıkar .. emniyet kemeri de hayat kurtarır.. kamu spotu :p

yokuş aşağı boşa attığınızda araba rölantideki kadar yakar, aşağı yukarı 0.8 lt gibi bir şey. viteste tutarsanız yakıt akışını keser ve tüketim 0 olur. kısaca boşa atınca daha az yaktığı yalan.

yokuş aşağı boşa atılmaz.

araba rahatlasın motor freni yapmasın istiyorsanız yüksek bir vitese atın öyle inin.

1- uzun süre yokuş aşağı boşta frenle inerseniz frenlerini şişebilir ve fren tutmayabilir.

2- yokuş aşağı inerken motor stop ederse. frenler tutmaz ve direksiyon kilitlenir ( çok sertleşir ) vitesteki arabada motor stop etse bile hidrolik pompaları çalışacağından frenlerde veya direksiyonda sorun olmaz.

elbette. isminden belli zaten:

(bkz: peygamber vitesi)

otomatik Fitesli arabalar için söylüyorum

eski sistem araçlarda N ye aldığında fren kilidi yoktur ama yokuşta motor devrine göre hız ters oranda hareket edeceğinden D ye aldığında vitesi yada motoru eline alabiliten kuvvetle muhtemel.

yeni sistem araçlarda N ye aldıktan sonra saniyeler içerisinde Fren kilidi devreye girer, sen yokuş aşşağı Nye alsan daha sonra Dye geri almak için önce frene basıp sonra d ye alıp devam etmen gerekir ki bunun türkçesi ya kaza yaparsın ya da arabayı eline alırsın oluyor.

ayrıca araç boşta giderken hızlanması kontrolsüz olacağı için vereceği tepkilerde buna bağlı olarak kontrolsüzleşecektir.

kısacası otomatik viteslerde D ileri gider düz viteslerde de 1,2,3,4,5 ileri gider her ikisinde de R geri gider. bundan gayrisi fantaĞzidir.

1 Dağdan aşağı inmiyorsan, frenaj üstüne frenaj üstüne frenaj yapmıyorsan tehlikeli değil. Frenlerin tutmaması anca uzun süreler fren yaparsan, diskler/balatalar ısınırsa olacak birşey, o da progressive olarak geliyor, çat diye bir anda tutmamaya başlamıyor. Savrulma işi ise sallanabilecek en güzel yalan.
2 Anlık olarak daha fazla yaksa da, yokuş aşağı boşta inerek kazandığın ivmeyi kullanabileceğin bir yol vara önünde, totalde daha ekonomik. Ama yokuş aşağı hızlanıp sonrasında hemen fren yapacaksan viteste in. Rölanti için arabanın harcayacağı benzin çok az, zaten volan'da biriken enerji sayesinde de dönüyor motor.

kızın ve erkeğin tipine bağlı. detay ver :)

bir kız olarak diyebilirim ki hayatımda bu kadar saçma bi psikoloji görmedim. tamam bazı kızlar çok burnu havada oluyo, ıyy senle mi çıkcam be diye tersliyo ama çevremden oranlarsam %90 kadar kişi, zaten o erkeği beğenmiş oluyo. gidin ve konuşun gençler, bizde yalnızız!

kişiye göre değişir. benim için 1.durum geçerli.

EDIT: henrychinaski cevap yazmış, neden tik atmadın?

bakmaz bakmaz. fazla gaz hazımsızlık yapıyor. yaşadım da biliyorum

@cometome

bizde yanlızız! vurguna güldüm. Gençler cometome yanlız alımlı bir kadın ve bu psikolojiyi çok anlamsız buluyor. Eğer sizde denemek istiyorsanız, cometome bir mesaj kadar uzağınızda...! :)

kadınlar güce taparlar, insan ilişkileri kendini pazarlayabilme gücüne bakar. özgüveni yüksek olanlar da bundan kazanırlar tıpkı ay layk hamburger'i öğrenip ben oxford ingilizcesi biliyorum yeaaa özgüveniyle dolananlar gibi.

çok değişkeni olan bi' olay bu, dostum. ama ben de "gerçeği görüp kabullenme realistliği" yancısıyım. ama bu da bir nevi özgüven yetersizliği zaten bence. son sevgilimin benimle neden çıktığını iki ay anlamamıştım. internet ortamında açılmıştım da, öyle oldu heralde. ama şimdi öyle bi kız olsa yüzyüze açılabilirim sanırım.


beyler @cometome ile @secretcode ev arkadaşları. aynı odadan duyuruya yazıyorlar. mesaj atanla taşak geçicekler. hem o kız size bakmaz zaten .)

hani arkadaşlarla yürürken bir çift görürüz,kız güzeldir ama erkeğe "ne işi var lan bu ayının bu kızın yanında" deriz. işte o ayı sen bir kızı görüp bakıyo mu acaba diye düşünürken gidip randevuyu kopartmıştır.

(bkz: hitch)

bu arada 2. cevabın bitişi ve yazarın nikinin uyumu mükemmel.

doğru bir psikoloji kardeşim. türk kızı gerçeği var ortada. @cometome gel ne olursan ol yine gel şeklinde olaya yaklaşmış. fakat atladığı durum o konuya öyle yaklaşırken ona açılmasını istediği, hoşlandığı kişiyi düşünerek bu şekilde fikir beyan etmiş.
@cometome kendisinden hiç hazetmediğin varlığından rahatsız olduğun birinin sana gelip kibarca da olsa böyle bir teklifte bulunduğunda onun hakkında ne düşüneceğini itiraf et.
gerçekçi olun şımartmayın şunları amk!!.)

Panpa ikisi de olabilir. Öncelikle biz nasıl ki açıkta got meme bacak görünce 1 sn icinde karar verip sikilir bu dıyorsak kızlar da sen farketmeden kararını vermiş oluyor. Yani biz sapigiz güya ama kızlar daha sapık. Ayrım yapmadan herkesle anında sevgili olunur mü diye düşünüp karar veriyor. Bunu içgüdüden dolayı yapıyor. Bu aşamadan sonra hoşlandıysa bir sekilde seninle göz göze geliyor is atıyor vs. İstersen dunyanın en çirkini ol bu aşamadan sonra özgüven gerekiyor. Ha tam tersi olur da senden hoşlanmamaya karar verdiyse istersen en yakisiklisi ol bu dunyanın yine de reddedilirsin.

Son olarak da güzel kızlarla takılan ayı olarak hiçbir zaman kızlardan randevu koparmadım yani özgüvenimle halletmedim bir şeyi. Kızlar hoşlandı geldiler konuştuk devam ettik. Bilmeden sehir efsaneleriyle yorum yapmayın. Ağzın laf yapacak falan hikaye bunlar. Kız seni seciyor panpa sen bosu bosuna gaza gelme.

yalnızız dedik ama birden fazla kişiye yetemem yavaş olun ;)
@henrychinaski secretcode şu an bana su getiriyor, mevye tabağı hazırladı birazdan da masaj yapacak. kadın gücü...

reddedileceğini düşünen insan %99 reddedilir zaten.

evet büyük oranda özgüvensizliktir. zaten ben şu teklif işini hiç anlamıyorum. büyük ihtimal ile hiç hazırlıksız ve hiç düşünmediği bir anda bir kıza gidip olumlu yanıt almayı nasıl bekliyorsunuz ? insanlar karar veremediklerinde o an yeterli bilgiye sahip olmadıklarında çoğu zaman olumszu yanıt verirler güvenli olanı seçerler.

kıza ilgin varsa bir şekilde aynı ortamda olursun bi yol bulursun arkadaş olursun kendini tanıtırsın. karşındakine ne istediğin hissettirirsin ve olacaksa olur. olmuyorsa da çoğu zaman bu kızın güzel olmasından değil başka birşeydendir.

önyargı iyi değildir. yani gidip konuşmak tabi günümüzde en iyi çözüm değil ama aynı ortama bir girilir çıkılır, muhabbet edilir falan sonrası hikayedeki gençlerimizin hayal gücüne kalmış :)

beyler cometome'la ev arkadaşıyız. dağılabilirsiniz. cometome yüzünden adamın sorusu da piç oldu. kadının gücü...

tv'de izlemiştim zamanında, normalde suyun kahveden önce içilmesi gerekiyormuş ki dilin üzerindeki her şey temizlensin ve kahvenin tadı daha iyi alınsın, buymuş amacı.

Bu konuda çeşitli görüşler vardır. İlki misafir yoksa kahveyi içer, açsa suyu alır gibisinden:) Diğeri yemekten sonra ağzı su ile temizleyip kahve tadını tam almak içindir. Bir başkası ise kahvenin su isteği oluşturması gibi. Bu uzar gider:)

hala bazı cafelerde lokumla getirilir Türk kahvesi
kahveden sonra su içilmesi mideyi şişirmemek açısından daha mantıklı geliyor bana

www.uludagsozluk.com

ama en mantıklısı, ağır bir içecek olduğu için su, boğazdan geçmesine ve atılmasına yardımcı oluyor.

bir arkadaşımın söylediğine göre içine zehir konursa anlaşılması için kahveden biraz alınır suya damlatılırmış. şimdi hatırlamıyorum ama suda bir değişim olurmuş.onun içinmiş.

@e2a

evet bugün tamda buna benzer bir şey dinledim o yüzden sordum.

kahvenin yanında su veya soda tuketilmesi tibbi acidan da gereklidir. kahvenin icindeki gravullerin prostati cizdigi soylenir.

1) bu resmi bir bağlayıcılığık ve kesinlik içermiyor.
2) her zaman doğru tahmin edemeyebilir.
3) yerini tespit ederken önce sana sormak zorunda, bu bilgilerin gönderilmesine izin veriyor musun diye. ki soruyor da.
4) ip takibi kullanıcı tarafından zorlaştırılabilen bişey.

gps aktif olmadığı sürece %100 yer tespiti yapamaz.

Türkiye sınırları içerisinde sadece bağlı bulunduğun isp'nin merkezini gösterir. Örneğin Antalyadayım, izmirde gösteriyor.

telefon gibi bi cihazdan giriyosan, gps i kullanıyor, yoksa konumu zaten bilinen bir wireless'tan giriyosan onun yeri kullanıyor o da yoksa ip den şehir bazında falan buluyor bende ankarayı gösterdi misal

support.google.com
özetle, kullandığınız tarayıcının Geolocation özelliğini kullanarak bağlı olduğunuz wifi yada kablolu ağın IP adresini kontrol edip yerinizi buluyor...

ip'den buluyor.

uk.answers.yahoo.com

iyi de onlar farklı şeyler. adamlar maps hizmeti sunuyor, ve zorla birşey yaptırmıyor. bu butona tıklarsan yerini bulabilir ve rahatlıkla hedef seçip mesafeyi görebilirsin diyor. gps den farkı yok.

iss lerden geliyor o bilgi sanırım ama kablonet sağolsun bazen 2 mahalle ötede görünebiliyor :)

posh insanlar olduğundan dolayı.

bir noktada kendilerini gösterme çabası gibi geliyor bana yoksa şüphen mi var?

kötü bir şirket olduğu için.

çoğu çalışan üniversite eğitimlerini ingilizce aldığı için, dolayısı ile en az 4 senelerini ingilizce yaşadıkları için bazı söz grupları dile yapışır kalır.

işe fokuslanmak veya incart almak'ı fazla duymadım ama feedback alma veya manager'ı çok duyuyorum kullanıyorum üniversite hayatımda.

bir raddeden sonra insan feedback bekliyorum filan diyor :)

@fakyoras

Anladım ama neden internet sitesini tamamiyle ingilizce yapar bir insan? Sunumları ingilizce hazırlayıp türkçe sunar?

:)

kendini iş arayan biri olarak düşün. bir şirkette iş görüşmesine girdin, sitesi ingilizce, sunum örnekleri ingilizce.

bu şirketin uluslararası bir şirket olduğunu düşünmez misin ? (genelde uluslararası şirketler daha ciddi olduğu için) daha ciddi - daha kurumsal bir şirket olduğunu düşünmez misin ?

veya bu şirketle iş yapacak birisi olsan, yine yukarıdakileri düşünmez misin ?

hem ilerde şirket uluslararası olmaya karar verirse kolaylık olur.

ha eğer dediğin gibi bir şirketim olsa ben türkçe yapardım her şeyi orası ayrı.

@fakyoras

Sanırım şurada yanlış düşünüyorsun. Uluslararası ve kurumsal kimliğe sahip bir şirket faaliyet gösterdiği ülkede sitesini ingilizce yapmaz. senin mantığınla gidecek olursak vodafone, algida, ing bank, citibank, unilever de o zaman sitelerini full ingilizce yaparlardı? Benim bahsettiğim 15-20 kişilik küçük özenti reklam ve web sitesi ajansları

ingilizce bilmeyi matah bir şey zanneden insanlar oldukları için. muhtemelen o kelimeleri kullanan tipler %70 ihtimalle 2 cümleden sonra tıkanırlar.

türkçe'nin ruhunu kavrayacak zekaya sahip olmamalarının üstüne iyi ingilizce de bilmemelerinden kaynaklanan bir husustur. (tecrübeyle sabit)

liverpool-milan

2008 yılındkai eskişehirspor-denizlispor maçı

www.eksisozluk.com

21 nisan 2001 fenerbahçe gaziantepspor maçı

zamanında fenerbahçe yenmiş ya bizi(galatasaray) öyle türkiye kupası'nda. pii.

2 nisan 2004 monaco - nice maçı.

ula o liverpool-milan maçı ne maçtı lan..vay amk herkese nasip olmaz böyle maçlar.antep-fenerbahçe maçı da dehşetti.

(bkz: 4 şubat 2004 tottenham manchester city maçı)
(bkz: 5 şubat 2011 newcastle united arsenal maçı) 4-0 dan 4-4
(bkz: 29 eylül 2001 tottenham manchester united maçı)



2003 17 yaş altı d.kupasında 5-0 dan 5-5 portekiz kamerun maçı.
1976 bayern bochum maçı, 4-0 dan 6-5 bayern alıyor.
1957 Charlton- Huddersfield maçı, son 30 dakikaya 5-1 geride giren charlton maçı 7-6 alır...

vesaire vesaire...

1989 (tam gününü hatırlamıyorum) galatasaray-fenerbahçe maçı. ilk yarı 3-0 galatasaray önde bitiyor. fenerbahçe ikinci yarı maçı 3-4 alıyor. gollerin üçünü hasan vezir atıyor aynı akşam galatasaray hasanı kaçırıp transfer işlemini bitiriyor. 2-3 ay boyunca da fenerbahçe başkanı ile galatasaray başkanı gırtlaklaşıyorlar.

Kompleks var biraz. Selam ben ingilizce de biliyorum havası. Halbuki herkes biliyor artık ingilizce, gelip enteresan ve ingilizce / türkçe karşılığı tam olarak olmayan farklı bi dilden kelime kullan, hayran kalalım. Saçma sapan şeyler.

Başlıktaki "deadline" dışındakilere dair eleştirinize katılıyorum, ancak biraz pratik yaklaşmak lazım; en azından benim bildiğim yaygın ve kısa bir karşılığı yok, son x tarihi demek pek pratik gelmeyebilir.

Fokuslanmak saçma evet hatta odaklanmak daha güçlü hale getiriyor bence anlamı ama 'mailing' yerine ne kullanılabilir? Zaten E-Mail olarak yerleşmiş durumda dilimize e-posta diyen neredeyse yok gibi. Deadline da yine kabul edilebilir.

Ama Business developer falan bunlar kartvizitte hem türkçe hem ingilizce yazmıyorsa sadece ingilizce yazıyorsa çok güldürüyor beni.

bu subject üzerine brain storming yapsak bile resultlar bizi satisfy etmez. comes böyle goes this way

"off day" var bir de. sonradan ortaya çıkmış mail atmak, türkçe de tam karşılığı duruma göre değişebilen deadline ı filan zor olsa da anlıyorum ama, izin günü demek bu kadar mı zor arkadaş?

çoğu kullanım abes kaçabiliyor tabii. ama bazı terimleri ingilizce kullanmak daha anlamlı ve terim olarak mecbur kalabiliyorsun. türkçe'nin karşılamadığı yerler olabiliyor. ama bu bahane olmamalı, en az şekilde ve en uygun şekilde kullanılmalı.

Deadline: son gün veya teslim tarihi işte. Çok mu zor yani bunu söylemek de dedlayn diyoruz?

meselenin özentilikle alakası yok bence.
bahsettiğin şeyler genel olarak teknik veya mesleki terimler. bazlarının tam türkçe karşılıkları yok. bazılarının da var ama çok itici. (türkçeleştirilmiş hiç bi program kullanamıyorum ben mesela)

zaten ne kadar türkçeleştirmeye çalışsan da tamamiyle türkçe olmuyor neticede. mesela futboldaki faul, ofsayt terimlerini düşün. ya da mobil, program, kredi, orjinal, marka, şampiyon, disk, market, televizyon gibi sözcükleri. yazılışı türkçeleştirilmiş o kadar. öyle olacağına orjinal haliyle kalsın daha iyi. mailing/mail'leşmek yerine e-posta'laşmak karşılığını kullanalım falan demişler. e-posta'nın neresi türkçe? elektronik kısmı mı, posta kısmı mı? olmayınca olmuyor işte.

ayrıca günlük konuşma dilimizde arapça, farsça, fransızca vb. kökenli çok fazla sözcük kullanıyoruz ve kimsenin gözüne batmıyor. günlük hayatta yalnızca yerine sadece, örneğin yerine mesela, yanıt yerine cevap, belirgin yerine bariz, özgün yerine orjinal, işlev yerine fonksiyon kullanıyoruz ki bu verdiğim örneklerin türkçeleri hem yaygın olarak biliniyor hem de sırıtmıyor. yani buna rağmen bu sözcükler bu şekilde kullanılıyorsa, senin söylediğin sözcüklerin hiç kafaya takılmaması gerek.

dediğin kısmen doğru ve fransada canlı yayın gibi programlarda "bize twitter /xxx den mesaj atın" denmesi de yasaklandı bi kaç sene önce.

medya ? bu fotoğrafın altına "hep bu oç gsliler yüzünden biz kardeştik yoksa" yazanlar varken de taraftarın tekrar bilinçlenmesini bekleyemeyiz gerçi.

onlar gurbetciler ve hala aynilar

medya ve insanları bölme çabaları
ortalığı hep medya karıştırır televizyon asla bizim iyiliğimizi istemez
milleti bölmek için karıştırılan fikirler falan
aynı ırktan aynı tarihten insanlar kendisine hiçbir faydası olmayan bir takım için birbirine düşman oluyor
ne kadar kolay yozlaştırıyorlar bizi
neyseki takım tutmuyorum

babamlar derbileri tribünde karışık oturarak izlermiş, küfür eden uyarılınca özür dilermiş falan. türkiye'de insanları her yönden ayırma çabasının sonuçları işte. insanlar fanatik olsun, birbirine düşsün, bu sırada birileri çaktırmadan hortumlasın.

"Herhangi bir filmden alınma görüntünün hangi filme ait olduğu"

bunu internetten bulabilirsin, ilgili resimle google images araması yapman yeterli.

"Herhangi bir müziğin kime ait olduğu" bununla ilgili de bişeyler var. tam adını hatırlamıyorum ama sound... diye bişey.

yalnız bu yazdıklarınız da artık bulunabiliyor teknoloji çok gelişti.

www.wolframalpha.com
images.google.com
www.midomi.com

edit: bu arada soruya cevap olmadı bu, başka ne olabilir, düşünüyorum bulduğumda yazarım buraya

-evde c4 patlayıcı hazırlamak?
-düz kontak nasıl yapılır?
-evde metanfetamin nasıl yapılır?
-tanıdık mitçi var mı ya? küçük bir işim düştü valla ifşa etmicem.

Sevgili dostlar zaten yazdığım şeylere "hariç" dedim. Dolayısıyla "bunu yazmışsın ama bu bulunuyor " demenize anlam veremedim.

galatasaray'ın vestel manisaspor'u 6-3 yendiği maçta selçuk inan'ın attığı frikik golü.

hangi dilde söylendigini bile bilmedigim bi sarki

yillarimi verdim bulamadim

gazeteleri arayın.

gazete dağıtım bayilerini arayın. yaysat gibi

gazete dağıtım şirketlerini arayın. olmadı gazeteler.

BENDE VAR ISTERSEN YARIN GONDEREYIM NUMARAM ARA ISTERSEN GORUSELIM 0541 542 42 89

nefes al bi. sonra ver.

ölcü bu hocam

nefes al. sonra birkac gun vermeden bekle. olcu budur.

ciddi bir soru. cıvıtmasanız da bir şeyler öğrensek.

düzenli almaktan kasıt ne bilmiyorum bu arada.

nefes alış ve veriş süresinin eşit olması. ciğerlerin her yerine doğru nefes almak ve nefesi tutmamak. bunun dışında ujai denen gırtlağı hafif daraltalarak alınan bir nefes türü var, kanı ve bu sayede bedeni ısıtmak için kullanılıyor. bunlar dışında çeşitli amaçlar için başka başka teknikler var ama kimini yapmak biraz tehlikeli, daha doğrusu bir kere yaptın mı sürekli devam etmek gerekiyor, çünkü vücut alışıyor. bırakınca çöküyor filan. o yüzden sen benim yazdığım ilk iki cümleyle ilgilensen bile yeterli.
bi de mesela ney üfleyenlerin mum söndürmeden üfleme tekniği var, çok nazikçe nefes vermek.

Burundan derin nefes alıyorsun yavaşça ağızdan veriyorsun. Lise zamanımda ki rehberlik hocam bu taktiği yapmıştı sınavlardan önce heyecanımı bloke edebileyim diye.

diyaframı kullanıcaksın. burnunla nefes alıp ağzınla nefes vericeksin. ana hatları bunlar. detayler için merkeze bağlanıyoruz.

diyaframı kullanmayı öğrenmek de basit. elini göbek deliğinin üst tarafına karnına koy. nefes alırken oranın kalkmasını sağla. bir de nefes alırken koltukaltları ve kürek kemiklerine doğru üst tarafları da iyice kullanmak gerekirmiş. ciğer normalde içinde hava olmadan sönük duran ve havayla şişen birşey olduğu için her bölümünün iyi çalışması önemliymiş, tek yönlü kullanımı kötüymüş. bu ek cevabıma tik istemez :)

bi de yogis of tibet belgeselini izle, dilini anlamasan bile görüntülere bak biraz. orada (lotus) bağdaşta otururken 1 metreye zıplayıp havada tekrar bağdaş kurup düşen bi abi var. işte bu abiler nefes tekniğinin ustası (onlar prana diyor), üzerilerinde bilimsel araştırma yapılıyor. (bi kere yaparsan bırakaman diyen abi de bu)
belki bu konuda çok gevezelik ettim ama şunu da belirtmeden edemiycem. bu abilerin bu konuda bu kadar ustalaşmasının nedeni herkesin ömrünün nefes sayısıyla belli olduğunu ve bu sayının herkeste değişse bile doğumdan belli olduğunu düşünmeleri. çekirgelerin ölmesini henüz istemediği bazı guruların nefesini yukarıdaki cevapta söylendiği gibi uzun süreler tutarak ömrünü uzattığı anlatılıyor.

breath4health.com
nefes ile haraketi birleştirirseniz coşkuyu yakalarsınız, bu siteden basit haraketlere bakıp öğrenebilisiniz.

şu an bugünün 5 mayıs olduğunu öğrendim, gerçi dün oldu artık o.

ilk defa bir arkadaşımın nişanına gittim hüzünlendim tabi biraz.

bugün, national geographic vesilesiyle titanic'te bir tane türk hamamı bulunduğunu öğrendim ve zenginler için ayrılmış suitlerden birindeki altın kaplı bir saatin hala parlayan fotoğrafını görerek şaşırdım.

bazı orospu çocukları kalıbını günde 20+ kez kullanıyormuşum. bir yakınım saymış.

camları açmadığım zaman daha az burnumun aktığını öğrendim.
dizimag'ın artık baya baya yarra yediğini öğrendim.
pancar turşusunu ve aoç dondurmasını ne kadar özlediğimi fark ettim.
ha bi de dün gece saat 12-1 gibi şıkır şıkır mor saten gömlek, ağır makyaj falan şeklinde sakaryanın oralarda dolanan kadının, evin yanındaki süpermarkette kasiyer olduğunu öğrendim

bütün günün katkısı bundan ibaret lan. ne kadar kötü.

hıdırellezin(ahırkapı)bittiğini anladım.geriye üç beş güzel kızın etrafında takılan sapıklar kalmış.bi toplu eğlencemiz o vardı oda bitmiş.

bugün çok sevildiğimi anladım. güzel bir gündü.
bi de en sevilen, giyilmeye kıyılamayan tişörtleri anneler mutlaka toz bezi yapıyormuş :/

yeni aldığım printer-scanner'ın tarayıcı özelliğini kullanmayı öğrendim. dergilerden taradığım birkaç sayfa ile pdf dosyaları oluşturup arkadaşlarıma gönderdim. çok çabuk yapılıyormuş ve çok pratikmiş. çok hoşuma gitti.

insanlık için küçük ancak benim için büyük bir adım oldu :)

Moshe Feldenkrais'in Curie çiftine judo öğretmiş olduğunu öğrendim.
en.wikipedia.org

korkutma var cozum onerisi yok.

bence oldukça başarısız bir reklam olmuş. senaryo başlı başına facia. "güvenli internet" olayından böyle bir senaryo çıkarmak için reklamcılığın yüz karası olmaz lazım herhalde.

ingiltere ve ingiliz sömürgelrindeki at yarışlarından haberdar mısınız? o yıllarda en popüler sporlardı. futbol yoktu.

Şimdi şöyle düşün. Kanarya Sevenler derneğine konuşmacı olarak gittin ve konuşuyorsun. Orada "Arkadaşlar kanarya iyi güzel de çok da sevilesi bir hayvan değil" demezsin heralde, aksine kanaryayı öven bir konuşma yaparsın, e bu da böyle bişe, atatürk gitmiş konuşma yaparken at yarışları zaman kaybıdır diyecek hali yok, böyle söylemiş doğal olarak.

Peygamber efendimizin de at (ve yanlış bilmiyorsam) deve yarıştırdığı da bilinir.

At yarışları kumar değil spordur. Hem atın hem jokeyin performansına dayanır. Üzerine bahis oynanabiliyor olması, at yarışlarının sportif alanda değil de para kazanma şansı olarak dikkat çekmesinden, "at yarışı = kumar" algısı yaratmıştır. Bugün futbol üzerine bahis oynanan iddaa, spor toto falan var ama bunlar futbolu spor olmaktan çıkarıp (ki futbolun da bugün geldiği rezil yer belli olsa da onu ayrı tutuyorum şimdi) kumar haline getirmiyor.
Zira futbol ülkemizde çok sevilerek izlenen bir spor. At yarışlarını ise at meraklıları dışındaki pek kimse, üzerine para yatırmamışsa izlemiyor..

Hal böyle olduğu için bu söz kumarı öven çağrışımlar yapmış olduğundan tuhaf gelmiş olabilir "amma lakin ki öyle değildir". Bir de;
(bkz: gazi koşusu)

at yarışları o zamanlar merakı olan insanların takip ettiği bir spor, hipodromlar insanların güzel giyinip gittiği bir yermiş. halen ingiltere'de insanlar süslü püslü gidiyor. biz her şey gibi bunu da boş zamanı bol olanların kahvelerde kolay para kazanma amacına dönüştürmüşüz.

yeni bir insanın doğmasına sebebiyet verebilecek bir davranış. şayet zina serbest olsa, ailesi olmayan çocuk sayısı çok daha fazla olacak. ayrıca cinsel yolla bulaşan hastalıklar da azımsanmayacak şekilde. günümüz şeklinde değil de o döneme bakınca bana gayet mantıklı geliyor hastalıkların yayılması ve ebeveynsiz çocukların doğması.

evlilikte ise bir sözleşme var. eşlerin birbirini terketmemesi, ortada bırakıp kaçmaması için yapılmış bir sigorta var. islam bu sbeple izin vermiyor zinaya.

İslam tek eşliliği özendirir bunun ön koşulu olarak da ilişkinin resmi otorite tarafından onaylanmasını şart koşar ki taraflardan biri kuvvetle muhtemel kadın maddi zarar görmesin.

Aklıma şu geliyor: İslam(ve diğer dinler) toplumun nasıl yaşaması gerektiğini de anlatan bir din olduğu için, herkesin önüne gelenle yatıp hamile kalması ve ailesiz(anne+baba) büyüyecek çocukların olmaması için böyle bir düzenleme olabilir. 600'lü yıllarda zaten prezervatif vs. yok, şimdiyi düşünürsek de prezervatif olsa bile kullanmayan-unutan-o anda almaya üşenenler var. İstenmeyen hamilelikler-çocuklar, bulaşıcı hastalıklar vs. bir yerden kötü bir durum çıkabilir. Bu nedenle iki insan evlensin, sonra tek eşli şekilde hastalık-hamilelik derdi olmadan sevişsinler denmiş olabilir.(çocuk olursa da ona bakacak-büyütecek bir aile var)

Yorum yaptım, böyle "olabilir" gibisinden.

İnsanın fıtratına ters bir durum değil mi bu zaten? Bence zina insandaki bazı duyguları köreltiyor, sevgi olsun utanma olsun, zaten haya dediğimiz şey islam'da çok önemlidir.

Ne kadar tatmin edici bilmiyorum ama kendimce cevaplamaya çalıştım.

@evronos gazi

Şimdi islam dışındaki ülkelerde kim kimin çocuğu belli değil mi? Oralarda zina dinen ve yasal olarak yasak değil?

gayrimeşru çocukları, hastalıkların yayılmasını ve aile kavramının yitirilmesini önlemek için.
not: alkol, zina vb günahlar sadece islamda değil semavi dinlerin hepsinde günahtır. bir çok diğer dinde de günahtır.

korunma yöntemi olsa mesela ne çocuk var ne hastalık. o zaman sorun ne oluyor?

iki ayrı pencereden bakmak gerekir. tabi öncelikle inanacaksın, inanmayanlar için ne söylesen boş.

birincisi ilahi yön. öteki dünya için imtihan meselesi. haram olan şeyleri yapmayacaksın ki, bunları yapanlardan bi farkın olacak, ve böylelikle öteki dünyada kazanacaksın. ve zina serbest olsa çocuk aldırmalar çoğalacaktı ki, bu pek bilinmese bile çok günah bir şey. zira sen allahın verdiği cana engel oluyorsun, yani allah'ın işlevini boşa sayıyorsun.o nedenle aldırılan her çocuk diğer tarafta anne ve babasının yakasına yapışacakmış diye okumuştum.

ikincisi sağlık ve gelenekler. öncelikle zina haram olmasaydı ortada aile ve sülale kavramı kalmazdı. ayrıca ortalık hastalıklı(aids) insanlarla dolup taşardı. zira inanmayıpta bu şekilde yaşayanların hali ortada. islam dini zinayı yasak ederek aslında seni sağlığın açısından koruyor ve dediğim gibi kimliğini kaybetmiyorsun.

edit: yanlış anlaşılmasın cemaatçi falan değilim.

@yetkili birine benzeyen abi

sorun sadece bu dünyada çare bulmak değil, öteki dünyayı da düşüneceksin. nefsine sahip çıkıp, çıkamama meselesi bu. yukarıdaki yazdığımı okursan cevabı orada var.

juusto +1

bi de evlilik acisindan bakmak gerek olaya diye dusunuyorum. diyelim ki onlarca kadinla beraber olmus bi insan, biriyle evlendigi zaman belki cinsel manada onceden beraber oldugu kisilerin tatminine ulasamayacak ayni uyum olmayacak vs. bu da kari-koca arasina ister istemez bi sogukluk sokabilir. zamanla kisinin akli disariya kayip aldatabilir. sonra ara iyice sogur. cocugun uzerindeki etkisine girmiyorum bile.

gecenin koru usengeclik vs derken kendi acimdan cok kisa keserek yazmaya calistim kafamdakini tam aktaramamis olabilirm kusura bakmayin :)

Tabii ki bunun lehine veya aleyhine mantıklı çıkarımlar yapılabilir fakat bu, dinin haram kılmasının "nedeni" olmaz.

(Haram konusunda)Din, yasaklar koyar. Bunun yanında koyduğu yasaklara ek olarak "bilgi" verir. "içki içmeyin sapıtırsınız", "başkasının parasını çalmayın çünkü o, o parayı hak etmiştir" gibi basitçe örneklemiş olayım. Bunun yanında "haramdır çünkü şundan ötürü" diye bir açıklama olmaz. İslamiyet, biraz da "teslimiyet" meselesidir ya..

"İslam mantık dinidir" anlayışını temele oturtup da "bak şundan şundan ötürü harammış" gibi açıklamalar yapılabilir. Bunlar iyi niyetli olsalar da hatalıdır. Haramın "çünkü"sü belirtilmez.

Saçmalama derecesinde örnek;
Yarın bir gün belirli bir miktarda (aşırı sallıyorum, 6,8392476 RCT) alkol tüketenlerin, daha bir aşkla şevkle namaz kıldıkları, oruç tuttukları, öksüz yetim besledikleri, hayır kurumları kurdukları falan ispatlansa
yahut, bir ilaç olsa ve alkolün bahsedildiği etkilerini ortadan kaldırsa, "mantık dini" anlayışıyla alkolün "haram olmaktan çıkması" gerekir. Ama ne olursa olsun, Kuran'ın tamamlanmasından sonra dinin kuralları değişmeyecek ve (en ufak miktarda bile olsa) alkol içmek her daim haram olacaktır.
(Kuran'ın indiği ilk dönemlerde alkol haram değildir sonradan haram kılınmıştır. Tutarlı gerekçelere dayatılması gibi bir durum olsa idi, ilk olarak o zamanlardan yasaklanması gerekirdi. Yani "mantık" dininde böyle olurdu)

Dolayısı ile; "şu haramdır, çünkü.." diye açıklama yapanlar (iyi niyetli bile olaiblirler ama) kendilerince ilahçılık oynamaktadırlar. Yasaksa, bitmiştir.

Ha söylediklerim halihazırda Müslüman olanlar için geçerlidir. Yoksa İslamiyet'i araştıran veya Müslüman olup dinini sorgulayanlar, böyle detayları inceleyip kendilerince mantıklı olup olmadığını kavramak için bu sorulara cevap da arayabilirler, ona sözüm yok. "Bak bu dinde bu bu yasakmış. Aslında doğru. Çünkü şöyle şöyle sonuçları var bu işin." gibi çalışmalar mesela..

Ama bunu bir (alim geçinen) Müslüman çıkıp "dinimiz şöyle iyidir böyle iyidir" çabası içinde söylerse, o zavallıdır.

Bir de bu dindeki akıl mantık olaylarına karşı verilen bilindik bir örnek vardır. Sorar ki;
"İdrar mı daha pistir, sperm mi?" Buna hemen hemen herkes "idrar" cevabını verir ki doğrusu da budur. İdrar bir atıktır. Zararlı maddeleri de barındırabilir içersinde. Vücuttan atılması, uzaklaştırılması gerekir. Sperm ise yeni bir hayatın başlangıcıdır. İçerisinde hepimizin oluşumunda bulunan hücreler, bu hücrelerin hareketini kolaylaştırması için gereken sıvılar vs. vardır..

Fakat, vücuttan, daha pis olan "idrar" atıldığında namaz abdesti bozulup, sadece namaz abdestinin tazelenmesi gerekirken; meni atıldığında boy abdesti bozulur ve tazelenmesi gerekir. "Mantık dini" bunu bugün BELKİ "orgazm olunduğunda salgılanan falanca hormonların zararlı etkilerinden, tenin suyla teması, burnun temizlenmesi" vs. ile açıklayabiliyordur ama bunu birkaç asır önceki Müslüman'a nasıl açıklayabilir?

Yahut orgazmdan sonra vücudun komple ıslatılmasının vücuda bir zararı olduğuna dair tıbbi çalışmalar ortaya koyulursa?

Kendimi tekrar gibi olacak ama özet geçeyim; haramın "neden"i olmaz. İman etmeyenin/imanından emin olamayanın, İslamiyet'i mantığı ile değerlendirerek kabul/inkar etmesi gibi bir şey olabilir.

Söylediklerimi yanlış anlamanı istemem. Sorunun biçiminde dini temellere uymayan bir üslup var. "Neden haramdır? Neden sakıncalı görülmüştür?" şeklinde değil de "dine göre zararları nelerdir" şeklinde olursa soru, ayet ve hadislerle o kısım açıklanabilir (ki orası beni aşar). Pek çok haram(belki de hepsi, bilemiyorum orasını), AYRICA kötülenmiş, zararlarıyla anlatılmıştır. Fakat dediğim gibi, bunlar "haram" olmasının nedenini açıklamaz.

(Not: İslamiyet'in, Allah tarafından gönderilmediğine; Peygamber Efendimiz tarafından toplum düzenini sağlamak adına getirildiğine inanıyorsan, sorun bu temelde ise başka tabii. Söylediklerim geçersizdir. Onun nedeni nasılı sorgulanabilir. İlahi buyrukların sorgulanması "mantık"lı olmaz.)

Umarım anlatabilmişimdir söylemek istediğimi.

"bu tarz bir cevap istiyorum" demek ile belki de sordugun sorunun cevabini duymak istemiyorsun. :)

zinanin haram olmasinin (bkz: nesep) gibi pragmatik sebeplerinin disinda daha derin sebepleri de vardir. bulmasi cok zor degil elbet. hayvan degiliz ki sadece "uremek" icin cinsel iliskiye girelim.

cinsel iliskinin sosyal ve psikolojik yonunu de dusunursen cevabini kendin de bulabilirsin. Aidiyet ve iktidar gibi cetrefilli konulara cikan yolun baslangiclarindan biri de bu cinsellik meselesi.

Bunun olcusu insana birakilamayacak kadar zor bir konu. O yuzden insani en iyi taniyan "yaraticisi" koymus olcuyu. Sinirlar belli. Bircok sey gibi azi zarar, cogu zarar. Olcusuyle yapmak lazim. Fitrat sinirini cignemeden.

Nefsi yaratan da Allah, nefsi uyandıran da Allah, nefsi haram kılan da Allah. Bu yüzden " Zina neden haram? " sorusu için ne dense boş zira cevap hakkı Allah' ın. Mantık, Alah' ın mantığı olduğundan, anlamak ve mantığını kurmak mümkün değil. Boşuna kafa yormanın lüzumu yok.

nesebin belli olması - yani çocuk olursa annesi babası kimdir bilinecek. Bir de o zamanlarda kayıt-kuyut zaten yok. Diyor ki kim kiminle evleniyor ilan etsin, bilelim. Onun için şahitler var vs.

bu sadece müslümanlıkta değil tüm dinlerde var. zinanın yasak olmasının ve nikah yapmanın mantık değil daha derin sebepleri var: miras hukuku ya da feraiz ile ilişkili. gayrı meşru çocuk mülk paylaşımından yararlanamaz.

azaltır.
azaltıyor.

ilik basla son 5 dk soguk dus al. ustune de bir aksiyon filmi izle, yatarken de 15 dk kadar kitap oku.

sabah uyandiginda bi sey kalmaz.

evet, su sesi bile sakinleştiriyor beni.

bende hiç bir olumlu etkisi olmuyor üzülerek belirtmeliyim ki.

sakinleşmem gerekirse girerim duşa. rahatlatır beni. ama genelde sıcak suyla duş alırım.

böyle genellemeleri baştan doğru kabul edersek çabalamamızın bir anlamı kalmaz değil mi? insanı pasifizme, tembelliğe iten laflar bunlar.

insan 7 sinde neyse 70 inde de odur gibi bir mesaj vermeye calısıyor.değişim zordur.

büyük çaba-eğitim mesela.

küçük zaaf-arzular, tutkular. insan kendi özüne döner.

netice-dönüşürsünüz ama değişemezsiniz.

Telefonunuza kurdugunuz bir uygulamaya Facebook'a erisim yetkisi verdiyseniz o sekilde de olmus olabilir. Ama gene gozukurdu Facebook'ta uygulamalar bolumunde.

"like" ettiğiniz/beğdiğiniz sayfalardan da olabiliyor.

bence alamazsınız.

sizin yüzünden kulüp bu cezayı aldı, böyle bir şey istemeye hakkınız yok bence.

@junlnho

Ne demek bu? Ben mi atladım sahaya?

sahaya atlayan kişinin konuyu açan kişi olduğunu sanmıyorum, saçma sapan suçlamayalım lütfen insanları. yararlanamadığınız bir hizmet var, iade edilmesi bu işin hakkı olur. tüketici mahkemesinin de böyle düşünmesi muhtemel.

siz derken beşiktaş tribünlerini kastediyorum. bütün biletliler o tribünlerin bir parçası sonuçta. ceza da sırf adam sahaya atladı diye verilmedi zaten.

Atmayın. Seneye ilk 2 maçta kullanılabilecek diye bir söylenti var.

seneye ilk 2 maçta kullanılacaksa olay çıkar. ben fenerbahçe ve trabzon maçları yerine, hele hele süper final maçları yerine niye antalyaspor, orduspor maçını izleyeyim arkadaş. ona göre para vermişim sonuçta. ya komple parayı iade etmeleri lazım, ya da gelecek sezon 5 maça falan çevirmeleri lazım. bi tane dingil sahaya atladı diye niye milletin parası güme gitsin.

2 maç izlediğine dua etmen lazım. 2 maçı 5 maça çevirirler diyorsun. O zaman tüm sezon boyu kombine alan adam ne yapsın? En azından 6-7 maç izlememiştir. Ona da en az 20 maç bedava versinler?
Olaylara öyle bakmamak gerek

ben süper bir cevap vereyim.

Biletix'i ara sor, kesin ve legal cevabı onlar verir

üstüne soğuk bir su iç bence abi. o değil de ben beşiktaş-galatasaray maçına bilet almaya gittiğim zaman böyle kombine alayım dedim. satış'ı durdurmuşlardı. ben de sadece beşiktaş-galatasaray maçına bilet aldım.

www.bat.com.tr

İlaç sirketleri oldugunu rahatca söyleyebilirim.

yuksek dediginiz ne kadar yahu, merak ettim shell ve turkcell ne kadar veriyor giriş seviye calisanlara?

Philip Morris- satış temsilcileri
Sigara şirketleri satış temsilcilerine maaşları yüksek tutuyor.
Ama Coca Cola tarzı şirketlerde satın alma,planlama,kalite ön planda
Şirkette de departmanlara göre değişir. Atıyorum

bende de az çok var böyle bir durum

ben de bi ben deniyorum zannederdim:)

Bahsettiğin şeyi denedim şimdi. Tersi olsaydı çok güzel bir meziyet olurdu ama bulanıklaştırmanın bir fayda getireceğini sanmıyorum. Aksine normalde bulanık görürken gözü parmakla kısmadan kendi kendine kısa bir süre de olsa netleştirebilseydik çok güzel olurdu ama o sanırım imkansız.

Gözleri hafif şaşı gibi yapınca oluyor. Yani şaşı taklidi yapacakmış gibi yapıyorsunuz ama şaşı yapmıyorsunuz. Bende böyle oldu en azından.

ben de yapabiliyorum heralde aynı şeyden bahsediyorumdur. :S

heralde bi insanın yapabileceği en basit şey. gözlerin açıkken odağın değiştirirsin, bu sayede baktığın yer bulanık gelir.

yıllardır aradığım soru bu işte! rahatlamak için yapıyorum arada ben bunu. böyle ışıklara bakınca da aynen şöyle oluyor files.all-free-download.com güzel bir duygu.

göz muayenesinde böyle yapınca numara kaç çıktı peki?
bir arkadaşım askerden kaçmak için çabaliyor da. bir de bunu denesin.

bu arada, dünyanın en tırt yeteneğine sahibiz. şaşı bakarak uzaklaşalım.

valla süpermarketteki kasa fişi gibi bir kağıtta bazı değerler yazıyordu. Ama hiç dikkat etmedim.

ben herkes yapabiliyor sanıyordum onu :s ben de yapabiliyorum.

sweet child+1 denedik, yapabiliyoruz, ekstrem bir durum değil rahat ol.

ahahaha:) basbayağı gözünüzün odağını değiştiriyorsunuz. Doktor efendi de şaşırdı demişsin bir daha gitme bence o doktora.

Görüşü bulanıklaştırınca yakına doğru odaklanıyorsunuz. Gözün normal davranışı her zaman uzağa odaklanmak. Bunu test etmek için bir gözlük takın, görüşünüzü bulanıklaştırın ve gözlük çerçevelerinin müthiş bir şekilde netleştiğini göreceksiniz.

en iyi ev arkadasi görgülü,kültürlü ama tanimadigin adamdan olur.

adam salliyorum xxx ünisinde okuyo yada xxx sirketinde calisiyorsa o referans olur zaten,ayrica bi insani örünce 15 saniye icinde bi not verirsin o not %90 dogru olur.

arkadaslik mevzuuna gelirsek genelde isin icine para girince olaylarin rengi degisir ayrica arkadasa insan cok atar yapmaz,yapamaz ama az tanidigin adama karsi daha dürüst olabilirsin.

kisaca bi problem olmaz.

Tam sorunun cevabı değil. Benim evimde burada kalacak yer arayan ögrenci bir arkadas gecici bir sure kaldı gecen yıl 2-3 ay kadar, ögrenci olduğu icin hic guven problemi duymadım hatta genelinde ben evde bile yoktum. Eve gayet iyi baktı. Gecen gun bir vesileyle de gorustuk. Cok dert etmemek lazım bazı seyleri.

tanıdık olanları eve çıkınca aslında tanımadığını anlıyor insan.

hepsine güven olmuyor ama 15 dakikalık görüşme sonrası sonucun ne olacağı belli oluyor.

"insanlar güvenilmezdir" diyerek yola çıkarsan hayatın çok zorlaşır.
en kötü ne olabilir ki,
insanlara ve evrene güven. bir şey olmuyor. olacağı varsa o zaten seni buluyor.

şunlardan biri: www.dizisponsorlari.com *

ama ramsey, mavi, tommy, polo'dan biridir muhtemelen.