Giriş
(3)

marketlerde...

atmosphere
...kondomlar genelde kilitli bir yerde dururdu eskiden.görevliyi çağırırıp kilidi açtırırdık,olay olurdu yani.şimdi nereye gitsem kondomlar ortada,sakızların şekerlerin yanında duruyor hatta.acaba firmaların şikayeti üzerine mi böyle bir değişiklik oldu
...kondomlar genelde kilitli bir yerde dururdu eskiden.görevliyi çağırırıp kilidi açtırırdık,olay olurdu yani.şimdi nereye gitsem kondomlar ortada,sakızların şekerlerin yanında duruyor hatta.acaba firmaların şikayeti üzerine mi böyle bir değişiklik oldu
0
atmosphere
(08.08.08)
fiyatla ilgili bir durum olabilir diye tahmin ediyorum.
sanıyorum eskiden daha pahalı idi, artık daha fazla kullanıldığından fiyatı da düştü diye düşünüyorum.
hali hazırda pek çok markette, yükte hafif, pahada ağır şeyler, mesela kozmetik ürünleri, kremler vs şeffaf bir kutunun içinde oluyor. kasaya götürdüğünüz zaman açıp veriyorlar.
0
kahvegibi
(08.08.08)
bence teşviktir.
hani az insan kondom alacağım diye markete girer. ama girmişken gözüne çarparsa da alır belki olabilir mi?

bi de kasaya yakın rafların kirası felaket. yani oldukça yüksek. demek ki var bi bildikleri.
0
yedek ruh
(08.08.08)
yeni kanunla onu da görünmeyen bir yere kaldırırlar, merak etmeyin :) ....çocukların ruh ve sağlığını olumsuz yönde asdasdadasasd.
0
2day2die
(08.08.08)
(4)

evde şarap yapımı

goldenbrown
evde şarap yapsam da demlensem diyorum sabahlara kadar. bunu nerden öğrenebilsem?
evde şarap yapsam da demlensem diyorum sabahlara kadar. bunu nerden öğrenebilsem?
0
goldenbrown
(06.08.08)
Sarap uzerine olan Hayyam.com'da soyle bir sey var:
www.hayyam.com

Olmadi Google'da Ingilizce kaynak tonla:
www.google.com
0
wpi
(06.08.08)
aslında bu uzun bi konu ama risklerinden biri şarabın oksidasyon tehlikesi ile karşı karşıya olan bir içki olması. yani şarabın hava alması sonucu üzümden gelen özelliklerini kaybetmesi ve böyle sülfüre benzeyen bir tat oluşturması durumu... ki bunun dışında da mayasal durumlar var. kimi ekmek mayasıyla yapıyor, kimi hiç maya katmadan üzümün kabuklarından elde ediyor. bunların alkol oranlarını iyi dengelemek, fermantasyonu doğru zamanda kesmek filan önemli. kısacası meşakatli bi iş... yani ben derim ki nerde saklayacaksınız, ne uğraşacaksınız. alın şişe şişe şarap için :)
0
yedek ruh
(06.08.08)
Evde sarap yapmak cok zor degil uzum suyu ile baslayinca. Ama yine de belli bir zahmeti gerektirecek. Sarap bulamama (satilmamasi, fiyatin cok yuksek olmasi vs) gibi bir sorununuz yoksa yapmaya degmeyebilir. Ama hobi olarak keyif alacaksaniz o ayri.
0
wpi
(06.08.08)
ev nerde?
0
dursunkaptan
(06.08.08)
(7)

Değişik bir uyku sorunu

joehigashi
Aslında pek değişik değil ama daha önce duyurularda dile getirilmemiş bir sorun bendeki sanıyorsam.. Özellikle bundan 1-2 sene öncesine kadar böyle bir sorunum yoktu ancak ne zaman askere gittim geldim sabahları kaçta kalkarsam kalkayım uykuya doyamama gibi bir sorunla karşılaşıyorum.. Erken yatmak
Aslında pek değişik değil ama daha önce duyurularda dile getirilmemiş bir sorun bendeki sanıyorsam.. Özellikle bundan 1-2 sene öncesine kadar böyle bir sorunum yoktu ancak ne zaman askere gittim geldim sabahları kaçta kalkarsam kalkayım uykuya doyamama gibi bir sorunla karşılaşıyorum.. Erken yatmak falanda kar etmiyor.. sabahları enkaz gibi oluyorum tabi bu ruh halimede yansıyor acaip bir mutsuzluk, agresiflik sanki vucudumun negatif bir enerjiyle yüklenmesi gibi vs..Acaba şahsımda ne gibi bir sorun olabilir ? Ya da güne daha enerjik başlamak için neler yapılabilir ?
0
joehigashi
(04.08.08)
yatmadan önce aspirin, kalkınca buz gibi duş.
0
insanimsi
(04.08.08)
odanın iyice havalandığında da emin ol. ufak bir odada pencereler kapalı yatıyorsan rahatsız eder.
0
wampex
(04.08.08)
Psikiyatriye başvurursanız midazolam türevi hafif sedatif hipnotikler uykudaki verimi arttırdığından reçete edilebilir.
0
hlathguth
(04.08.08)
spor yapın bol bol. kimi kanallar sabah 7-8 gibi fitness programları yayınlıyor onlara eşlik edip alışkanlık haline getirebilirsiniz.
0
nihilanth
(04.08.08)
yorgun uyanmanın pek çok farklı gerekçesi olabilir, yani pek çok farklı uyku bozukluğu sorunu var, ve muhtemele ngeceleri bu bozukluklar yüzünden gerçekten de dinlenemiyorsun. bir uyku merkezine gitmende büyük fayda var.
0
kurukafa
(04.08.08)
vereceğim bilginin doğruluğundan şüpheliyim. ama gene de izin verin saçmalayayım :)

ben de uyuma ve buna bağlı olarak uyanma problemi var. daha sonra bunu insanlarla paylaştığımda akşamları neler yediğimi sordular. tabi şu entry'i yazarken bile yanımda nutella kavanozu olduğunu belirtmeme gerek var mı bilmiyorum. kısacası bu kadar şekerli gıdaları yiyine sabah yanılmıyorsam şekerim düşmüş olarak uyanıyorum. ayrıca annem bi ara uyandğımda tansiyonumu da ölçüyordu, bayağı düşük çıkıyordu. dolayısıyla genelde kendilerini bitkin hisseden insanlara bi şeyler yemeleri önerilir. he ben uydum mu bu kurala pek tabi ki hayır. ne kahvaltı ediyorum, ne aç yatıyorum. iyiyim ama böyle, zaten hayat cin edayla çekilemeyecek denli sağlam. biraz fluluk lazım. uyku güzel örtü...
0
yedek ruh
(04.08.08)
istanbulda uyku merkezi diye bir yer var. tamamen uykuyla ilgili sorunlara odaklanan bir merkez. bence orayı deneyebilirsiniz, çünkü normal bir doktorun böyle bir hastalığa teşhis koyması çok kolay değil.
0
kahvegibi
(04.08.08)
(6)

koku bağımlılığı

hobele
geçen akşam lavantalı sabunla elimi yıkarken sabunun kokusu çok hoşuma gitti, dakikalarca elimi sabunlayıp kokladım.. hatta sonra aynı sabunun kullanılmamışını bulup bir 5 dakika da onu kokladım. Sonrasında acayip bir mide bulantısı başladı, kusmadım ama fena oldum.Bir de metroya inince duyduğum rut
geçen akşam lavantalı sabunla elimi yıkarken sabunun kokusu çok hoşuma gitti, dakikalarca elimi sabunlayıp kokladım.. hatta sonra aynı sabunun kullanılmamışını bulup bir 5 dakika da onu kokladım. Sonrasında acayip bir mide bulantısı başladı, kusmadım ama fena oldum.
Bir de metroya inince duyduğum rutubet kokusu.. Acayip hoşuma gidiyor, millet kokudan kaçar, ben metroya inince derin nefes almaya başlıyorum.
Bunlar normal midir? Kokudan bu kadar haz almak bir hastalık mıdır? Deneyimli kişilerin yorumlarını merak etmekteyim..
0
hobele
(31.07.08)
Ben de kitap kokusuna bayılırım mesela. Bir yandan okur, bir yandan koklarım. =)
0
kruva san
(31.07.08)
benim de koklama saplantim var. elime aldigim seyi koklarim mesela. gazyagi, benzin, mazot kokusuna ise hic girmiyorum. yanimdan gecen kizlarin parfumlerini almaya calisirim. hatta kendi kendime konusurum, bence cicekli parfum kullaniyodur, bence su baharatli parfum surunuyordur diye. o da bi duyu iste, nasi bazi insanlar dokunma, gorme odakli oluyolar, biz de koklama odakliyiz. guclerimizi birlestirelim :)
0
osuruklu
(31.07.08)
bende de var o hastalik. üzerime siktigim parfümü baskalari degil, ben koklayayim da burnuma güzel koku gelsin diye sikarim mesela. yeni yikanmis camasirda kokan yumusatici kokusuna hastayim ayrica. cogu kisi sevmez ama naftalin satan bir dükkanin önünden gecerken o kokuyu alirsam, döner bir daha gecerim. bu gibi seyler yani. gayet normal geliyor bana.
0
trimpot
(31.07.08)
o zaman patrick suskind'in "koku" adlı eserini mutlaka okuyun.
yok üşenirim derseniz filmini izleyin.
0
yedek ruh
(31.07.08)
yıllarca aseton ve gazyağı koklamış biri olarak devam edin derim. misal bu yaşa geldim hala oje koklarım...
0
pain
(31.07.08)
bazıları dünyayı burunlarıyla görürler. insanlar misal benim hafızamda görüntüden çok kokuyla kalır. "eli kolu şöyledir" demektense, şöyle kokar demek bende daha canlı bir görüntü oluşturuyor.
benzincide çocukluğumdan beri babamla iner pompayı koklarım. yanık ten kokusunu yakından duyabilmek için zenci kadar oldum. ellerimi ve yüzümü günde rahat bi 30-40 kere sabunlarım. 14 yaşımdan beri parfümümü değiştiremiyorum. oje kokusunu sevenler vardır mesela ben sevmem. falan filan. bi sürü farklı zevk var yani bu konuda.
ayrıca o sabunu çok kokladıktan sonra oluşan mide bulantısı; muhtemelen fazlaca içinize çekmişsiniz, çok sigara içen birine olduğu gibi mideye hava dolmuş olabilir (tamamen sallıyorum)
kokudan haz almak normal değil, size bahşedilmiş bir güzelliktir. tadını çıkarın.
0
ahandanick
(31.07.08)
(6)

Sözlük niye böyle oldu?

karapolisnas
Dakkalardır ne entry girilebiliyor ne de silinebiliyor/editlenebiliyor. Resmen salt okunur moda girdi sözlük. Hayır ben de gerzek bi entry girdim onu silme telaşındayım, silinmeden ben siliim diye uğraşıyorum ama nafile.Bugünki entryler de kaç dakkadır aynı hep, değişiklik yok.
Dakkalardır ne entry girilebiliyor ne de silinebiliyor/editlenebiliyor. Resmen salt okunur moda girdi sözlük.

Hayır ben de gerzek bi entry girdim onu silme telaşındayım, silinmeden ben siliim diye uğraşıyorum ama nafile.

Bugünki entryler de kaç dakkadır aynı hep, değişiklik yok.
0
karapolisnas
(16.07.08)
herhalde bug fix falan ya da test vardir.
0
sourlemonade
(16.07.08)
evet bende giremiyorum , giriyorumda sayfann yarisi var yarisi yok hatta kontrol merkezine tikladim sayfanin yarisi cikti dedim aha caylakligim onaylandi yazar oldum bende taki sayfanin altindeki su yaziyi gorene kadar

Microsoft OLE DB Provider for SQL Server error '80040e31'

Timeout expired

/cc_caylak.asp, line 40
0
sanio
(16.07.08)
olan bitende görürüz ne olduğunu tam olarak. bekleyelim bakalım biraz daha.

ama belirtmeden geçemeyeceğim sözlük geri gel korkmaya başladım.
0
dambil
(16.07.08)
@tribal enfexion
yok ya yapmazlar öyle bir şey. yani inşallah.
0
dambil
(16.07.08)
yalnızca duyuruda da bişiler vardı. ben saatler önce bi cevabımı düzeltmek istedim ancak nafileydi. bakım onarım çalışmasıdır. yoksa metro ile bir mesaj mı vermek istiyorlar. bak şimdi ben de metroya binicem, tüh tüh!
0
yedek ruh
(16.07.08)
düzeldi şimdi galiba.
0
incesaz
(16.07.08)
(6)

vantilator ne kadar mantikli?

jay kay
ankara da teras katinda oturuyorum geceleri abarti sicak oluyo. bocek ve sineklerle de aram hic iyi degil, sineklikte yok cam mam acik uyuyamiyorum geceleri. alsam bi vantilator geceleri acik biraksam soyle bana dogru diorum. varmi kullanan? ufo iyonlu su zimbirtilar falan cikti bide yeni
ankara da teras katinda oturuyorum geceleri abarti sicak oluyo. bocek ve sineklerle de aram hic iyi degil, sineklikte yok cam mam acik uyuyamiyorum geceleri. alsam bi vantilator geceleri acik biraksam soyle bana dogru diorum. varmi kullanan? ufo iyonlu su zimbirtilar falan cikti bide yeni
0
jay kay
(16.07.08)
direkt kendine tutarsan sabaha bir yerlerin tutulmu$ olabilir :)
du$uk hizda, tavana dogru cevirip cali$tirirsan guzel olur ama. en azindan hava sirkulasyonu saglar, rahat edersin.
0
sourlemonade
(16.07.08)
klimanin ve vantilatorun onunde durmak akil kari degildir. ikiside vurur adami lakin klimanin onnde durmasanda faydasini gorursun ama vantilator icin ayni seyi soyleyemeyecgim. haa tavana asilan vantilator zannimca farkli kucuk vantilatorler gibi hizli ve dar bi hava akimi olusturmuyorlar genis ve yavas akim olusturuyorlar oda rahat ettirir tahminimce
0
sanio
(16.07.08)
Efem, yapı marketlerde scotch'un ürettiği hazır sineklikler oluyor. Ben olsam alır bir sineklik takarım. Camlardan birini açmak bile vantilatörden daha sağlıklıdır.
0
gercektenmi
(16.07.08)
vantilatoru kendine tutmazsan kesinlikle bir işe yaramaz, tutarsan da dedikleri gibi, hele bir de terle birleşirse, kışın olacağından daha beter hasta olursun.
onun yerine sana ev yapımı air condition kullanmanı tavsiye ederim. çok basit, tamamı olmamak kaydıyla su doldurduğun şişeleri 1 gün önceden buzluğa koyuyorsun (ufak su şişeleri), yatacağın zaman vantilatörün arkasına veya önüne koyuyorsun bunları (veya asıyorsun, eğer ayaklı vantilatörse bakır tel kullanabilirsin asmak için) . burada önemli olan soğuk yüzeyin yüzey alanını olabildiğince arttırmak.mesela ince buz kasetleri var, onları da paralel şekilde dizebilirsin, daha etkili olur hatta.
neyse, yatarken bu düzeneği diziyorsun, sonra vantilatörü kendine değil, birazcık yukarıya doğru ayarlıyorsun. aleti hızlı çalıştırmana gerek yok. dataa. eğer yeterince yüzey alanı yarattıysan işe yarıyor.
ha ben bunu abartayım, elim de yatkındır diyorsan aynı düzeneği geliştirip, vantilatöre bakır borular döşeyebilir, bunu en ufak akvaryum pompasına bağlayabilir, dönen suyu da (veya antifrizli suyu da) yine bu buzlu hedelerle soğutabilirsin.
0
lhun
(16.07.08)
geçen gün ufo'nun iyonize dikey serbileticilerinden almış biri olarak şunu söyleyebilirim.

vantilatör'den biraz daha püfür bi durumu var. bi de havayı temizlediği için sanki etrafı biraz da serinletiyor intibası yaratıyor. ama bir klima beklentisi olmamalı. fakat vantilatör mü bu mu diye sorarsanız aradaki fark minicik olsa da bu derim. bi de sağa ve sola dönebilir olduğu için de sürekli aynı yere esinti vermiyor.

ayrıca üzerindeki digital gösterge sayesinde timer'ı da ayarlayabiliyorsunuz. yani bu şu demek oluyor. kurup uyuyabilirsiniz.

bunun vantilatör şeklinde buhar çıkaran modelini de aldığım yer önermemişti. özellikle istanbul oldukça nemli bir havaya sahip olduğundan su buharının zaten ortamı iyice nemlendirerek amacına ulaşmayacağı iletilmişti.

mutlaka düşünürsünüz ama bu cihazları aldığınız yerde klima varsa bu da sizi yanıltmasın. serin bir havayı size verince sanmayın ki doğal bir ortamda aynı serinlikle karşılaşacaksınız. ben bu testi yapabilmek için cihazı dışarı/gün yüzüne çıkararak denedim. ve sonunda dikey modelinden aldım.
0
yedek ruh
(16.07.08)
migrosta 15ytl'ye sineklik satiyorlar, büyük kapilar için.
0
05
(20.07.08)
(6)

istanbulda kiralik oda, pansiyon yada hostel acil

illusionist
bu sene mezun oldum .daha once yurtta kaliyodum.simdi kalicak kiralik oda .pansiyon ya da hostele ihtiyacim var.aylik 500-600 arasi uygundur .konfor aramiyorum.ve mumkunse taksim ,besitas ,eminonu civarinda olursa sevinirim.herkese tesekkurler...
bu sene mezun oldum .daha once yurtta kaliyodum.simdi kalicak kiralik oda .pansiyon ya da hostele ihtiyacim var.aylik 500-600 arasi uygundur .konfor aramiyorum.ve mumkunse taksim ,besitas ,eminonu civarinda olursa sevinirim.herkese tesekkurler...
0
illusionist
(10.07.08)
bak ben senin için duyuru yaptıydım dün değil önceki gün, bir bak istersen, acelem var şimdi, ben bulamayacağım:)
0
kara kadife
(10.07.08)
taksim dendi mi tabi ki chill out cengo. uzun süreli kalacağınızdan söyleyin biraz indirim de yaparlar belki. her gittiğimde orada kalırım, artık arkadaş gibi olduk.
0
oceano
(10.07.08)
(git: 33080) bir bak istersen..
0
kara kadife
(11.07.08)
kara kadife !gosterdigin linkte hic bi sey goremedim .istersen su onerini bi yazsan da sen de ben de rahatlasak!!
0
🌸illusionist
(11.07.08)
hala ev arıyorsanız bi arkadaşım 2 aylığına evini kiraya veriyor.
yeri taksimde.
bana [email protected]'dan ulaşabilirsiniz.
0
yedek ruh
(21.07.08)
hala ev arıyorsan görüşebiliriz.
0
ganjoo
(27.12.08)
(3)

çeviri italyanca yine şaraplar

clones
1) CANTINE DAL 18902) DENOMINAZIONE DI ORIGINE CONTROLLATA3) IMBOTTIGLIATO DA SENSI VIGNE&VINI4) Viticoltori dal 1890bunlar ayrı ayrı şarapların üzerinde yazanlarevet bu şarapların markası "sensi" 1 ve 4 markanın altında yazıyor2 bir şarabın isminin altında ORVIETO CLASSICO3 ü hiç sormayın söyl
1) CANTINE DAL 1890

2) DENOMINAZIONE DI ORIGINE CONTROLLATA

3) IMBOTTIGLIATO DA SENSI VIGNE&VINI

4) Viticoltori dal 1890


bunlar ayrı ayrı şarapların üzerinde yazanlar

evet bu şarapların markası "sensi" 1 ve 4 markanın altında yazıyor

2 bir şarabın isminin altında ORVIETO CLASSICO

3 ü hiç sormayın söyleyemem
0
clones
(09.07.08)
1)bunu pek anlayamadım. sanırım şarabın ilk üretildiği tarih ile ilgili bilgi veriyor olabilir. veya üreticinin kuruluşu vs. hani mahzen şarabı olduğunu da beyan eden bişi olabilir. cantina kiler anlamında da kullanılıyor ve bi özel seri olduğu düşünülebilir. tabi fiyatı filan da göz önünde bulundurmak gerekiyor.

2) Bu bir apelasyon tabiri. Yani şarabın kökenine göre kontrollü olarak adlandırılması.Fransızların öncüsü olduğu klasifikasyonda üzümlerin yetiştirileceği bölgenin uygunluğu, üzümlerin verim oranı, hasat ve işlenme tarzları belirlenir.Bu şartlara uygun üreticilere bu ibareyi taşımaya hak kazandıklarına ilişkin sertifika verilir. Apelasyon bir kalite güvencesidir ve sizin yazdığınız İtalyan şaraplarında da buna benzer iki kontrol sisteminden biridir Hatta diğeri de DOCG'dir. Zaten bu ibareler üzerine yazılmadan bir şarap satışa sunulmaya hak kazanamaz. Bazı şaraplarda "Bordeaux controlle" filan gibi ibareler görürsünüz mesela. Eğer ön etikette bir bölgenin kontrol sisteminden geçtiğini ifade eden bir açıklama varsa daha vasat bir kontrol sistemidir. Kontrol sistemleri genellendikçe ve spesifikleştikçe daha genel isimlerle (AOC, DOC) anılırlar. Yani bu şarabın güvenilir bir kontrol sisteminden geçtiğini gösterir. Örneğin sofra şarapları genellikle bölge bazlı kontrol sistemleriyle durumu yırtarlar. Nedeni de bölgelerin kontrol sistemlerinin daha esnek olmasıdır.

3) Bu kavram şarabın bağda/üretildiği yerde şişelendiğini gösterir. Zaten orada her bağevi kendi içinde bir üretim yeri olduğu için bu durum normaldir.

4)Bu da çok açık gelmedi bana. Vitikültür bağcılık bilimine verilen ad. Hani bağcılık yöntemleriyle ilgili bir bilgi verecek olsa orada mikro filan gibi terimler vermesi lazım. Dolayısıyla bunu anlayamadım.

Bu arada clones Adco'da çalışıyor galiba :)
0
yedek ruh
(09.07.08)
çok güzel açıklama yapmışsınız ama italyanca bilmediğim için 2. yi nasıl çevirmem gerektiğini anlamadım bu arada Adco'yla bi ilgim yok...
0
🌸clones
(09.07.08)
sizin istediğiniz şeyin tam çevirisi; "menşei kontrollü adlandırma"
belki işinize yarar, aşağıdaki linkte bi etiket okumuşlar.

www.vinoturk.com
0
yedek ruh
(09.07.08)
(3)

çeviri ve şarap

clones
Toscana indicazione geografica tipicayukarıda gördüğünüz yazı bir şarabın üstünde yazıyorbabelde ki ingilizce karşılığı şu şekilde"typical geographic indication"nedir ne değildir?toscana'yı biliyorum mühim olan alttaki
Toscana
indicazione geografica tipica

yukarıda gördüğünüz yazı bir şarabın üstünde yazıyor
babelde ki ingilizce karşılığı şu şekilde
"typical geographic indication"

nedir ne değildir?
toscana'yı biliyorum mühim olan alttaki
0
clones
(08.07.08)
tipik coğrafi izler gibi bir anlam çıkarılabilir. şarabın tadı kastediliyor tabii.

edit: sui'den gelen yanıttan sonra benim nasıl salladığım ortaya çıkıyor. tüm kamuoyuna özürlerimi bildiriyorum.
0
bu nick kullanimda
(08.07.08)
(bkz: coğrafi işaretleme)
(bkz: geographical indication)

Yani bu ürün Toscana'dan başka yerde üretilemez / Toscana üzümünden başka üzümle üretilemez, üretildiğini iddia eden olursa ümüğünü sıkarız demek.
0
sui
(08.07.08)
şu konuda da bi paylaşımda bulunayım;

gerçek bir toscana şarabı üretip, toscana'yı etikete çıkarabilmek için bazı gereklilikler var. bunu apelasyın sistemleriyle biraz açıklamıştım. örnek vermek gerekirse bir şarabın toscana menşei'li olabilmesi için içinde mutlaka sangiovese, canaiolo gibi o bölgede iyi sonuçlar veren üzümler içermesi gerekir. tabi bu üzümler de toscana'nın belirlenen bağcılık bölgelerinde yetişmiş olacaklar da, bağın en az bilmem kaçlık kısmında ekili olacaklar da filan filan gibi alt kırılımları var. yani olay şu, arka bahçende üzüm yetiştirip şarap yapamıyorsun. devlet tüm bağ alanlarına, şaraplık üzüm bağcılığı yapabilmeye uygun olup olmadığına ilişkin kararlar vermekle birlikte sınıflandırıyor. bu da şarabın daha sonraki aşamalarda alacağı sertifikasyonları etkiliyor.
0
yedek ruh
(09.07.08)
(24)

dünya turu

guybrush threepwood
selamlar,yavaş yavaş delirmek üzereyim ve kimse farketmiyor. ben de bildiğin her şeyi bırakıp dünyayı gezmeye karar verdim. hemen yarın olabilecek bir şey değil elbette fakat 2 senelik kalkınma planımı bunun üzerine kurma düşüncem var. bildiğin karış karış dünyayı gezeceğim, ne kadar sürer bilmiyoru
selamlar,

yavaş yavaş delirmek üzereyim ve kimse farketmiyor. ben de bildiğin her şeyi bırakıp dünyayı gezmeye karar verdim. hemen yarın olabilecek bir şey değil elbette fakat 2 senelik kalkınma planımı bunun üzerine kurma düşüncem var. bildiğin karış karış dünyayı gezeceğim, ne kadar sürer bilmiyorum. hep hayalimdi.

şimdi soruma gelince; belirli bir route'um yok, route hakkında bir fikrim de yok; araca da karar vermiş değilim, motorsiklet mi olur, bastonla mı olur, bisikletle mi olur, araba ile mi olur bilemiyorum, baston, tren, otobüs daha mantıklı geliyor; ne kadar para gider kestiremiyorum, her gittiğim yerde beş yıldızlı otelde elbette konaklamayacağım, işin esprisi o zaten. aylık ne kadar sabit bir gelir bana dünyayı dolaştırır merak ediyorum; birden mi gezmeliyim -ki özlem dolayısı ile ufak geri dönüşler olacaktır- yoksa belli periyodlarda atıyorum 3'er ay, 3'er ay bölge bölge mi gezmeliyim.

velhasıl, bunu yapan eden var mı? internetten hangi sitelerden bilgi toplayabilirim. malum belli gezginlerin blogları var, bunlara nasıl ulaşabilirim. aramızda böyle bir şey yapıp da bana yol göstermek isteyen olabilir mi?

sözlük, duyuru harici; [email protected]
0
guybrush threepwood
(08.07.08)
türkiye'de sabit masrafın olacak mı ama? yani kiralık ev, beslenmesi gereken aile, yatırılması gereken stopajlar gibi?
0
gerrain
(08.07.08)
@gerrain: işim gereği, elbette yatırılması gereken stopajlarım, kiralarım -ev değil-, maaşlar, vergiler falan var, fakat bu iki senelik kalkınma planına bu sorunları çözmek, bunlardan bir şekilde kendimi sıyırmak da dahil. en kötü ihtimal bu tip masraflar ben yokken de karşılanabilir -en azından öyle umuyorum-. eşim ile beraber gerçekleştirmeyi planlıyorum zaten bu turu, beslenmesi gereken bir aile durumu mevcut değil.

@cosmicstring: planladığım dünya turunun içinde kaçınılmaz olarak, elbette türkiye de var.

çok mu hayal kurdum? götümü keserler mi benim uzak diyarlarda nedir?
0
🌸guybrush threepwood
(08.07.08)
bence götünü kestirmeden dolaşmayı başarabilirsin. ama şöyle tahmin ediyorum, ölçüp biçersin "şu kadara patlar bana" diye bir meblağ çıkarırsın aylık. hah işte, o meblağı çıkardığın zaman, ona bir yüzde elli ekle, ben de geliyorum sıkıldım burada. (cümlenin son kısmını tashihte çıkarın kızım!)
işte o meblağ çıktığı zaman, ona bir yüzde elli ekle diyorum, bunu dememin sebebi de hep böyle oluyor bu işler.
0
gerrain
(08.07.08)
ben de tam olarak öyle düşünüyorum. fakat işte, "ayda nerden baksan şu kadar harcarım" noktasında bu işe bir şekilde bulaşmış birinden akıl almam gerekiyor ki ayda o kadara göre kendimi ayarlayayım şu iki sene içerisinde. artık sayısala mı abanırım, malı mülkü kiraya mı veririm, banka mı soyarım hep şekillendirmek lazım bunu.

yüzde elli meselesi allahın emri zaten. evdeki hesabı hiçbir zaman çarşıya uydurmuşluğum yok bu güne kadar. machu picchu'nun tepesinde beş parasız kalma ihtimalim çok yüksek. işte o zaman en iyi ihtimalle göte yapacakları, kesmek olur.
0
🌸guybrush threepwood
(08.07.08)
80 günde devri alem tarzı bir iddiaya girmediyseniz öbek öbek bir geziş tavsiye ederim. hem parasal olarak hem de gezinin geri kalan kısmı olarak planlaması daha kolay olur.

bunun için de, sizin de bir gezgin olarak urban survival tecrübesi kazanacağınızı hesaba katarsak, nispeten daha kolay yerlerden başlamanız daha mantıklı. bakarsınız yapmak istediğinizin gerçekten bu olmadığına ikna olursunuz falan.
kolaylıktan kastım, navigasyon, ulaşım, normalde ne kadar turistik oılduğu gibi şeylerin yanında sağlık, rehberlik vs gibi worst case hizmetlere ulaşım kolaylığınız.

bu açıdan avrupanın herhangi bir fraksiyonu uygun bir başlangıç olabilir.
bu öneride karar kılarsanız ben dahil detaylı bilgi verebilecek pek çok kişi bulabilirsiniz.
0
lhun
(08.07.08)
en uzun sureli ne kadar yurtdisinda gezdin? paket tursuz, independant traveler denen cinsten ozellikle. kisiye gore degisir ama seyahat 4 haftadan sonra bayabilir, yorabilir, ozlem hasil olabilir vs. seyahat yorgunlugu (tropik kumsalda iki seksen yatsan da)kanimca en potansiyel sorun. yolda tanistigim ve aylardir gezen tiplerde fiks bi uygulama farkettim, su ki: adamlarin bir noktasi oluyor, biraz uzun kaldigi, benimsedigi bi yer ve seyahat yordugunda o sabit mekana donuyorlar. biraz kafa dinleyip, tekrar yollara koyuluyorlar. neyse karar ve plan icin onunde zaman var ya, ilk yurtdisi seyahatinde lonely planet onderligini bi yap bakalim, nasil gitcek?
bir de harcancak para senin harcamak istedginle de ilgilidir. bir seyahati ucuz, orta halli ve de pahalisindan seklinde yapabilirsin, butcene gore.
0
pyro clustic flow
(08.07.08)
bu iş için sponsor bulunma ihtimali nedir
0
demlikposet
(08.07.08)
nerden bulursun bilmiyorum ama mesela atlantiki bir yelkenli ile geçmek için fln yanına denizcilikten azcık anlayan insan alan gezginler oluyor
0
kokomichu
(08.07.08)
valla pyro, senin kadar tecrübeli değilim bu konuda, en fazla birer haftalık avrupa seyehatleri yaptım, onlar da paket turlardı zaten.

seyehat yorgunluğu benim de kafamı kurcalayan bir sorun, bu sebeptendir ki lhun'un dediği gibi parça parça bir seyehati seçeneklerim arasına aldım. fakat senin karşılaştığın o arkadaşların yöntemi de çok mantıksız değilmiş. ve elbette daha kolay routeları izleyeceğim öncelikle, avrupa kıtası, başlamayı düşündüğüm kıta.

işin maddiyatına gelince, elbette benim isteklerim bu konuda belirleyici etken fakat şöyle izah ediyim: yatacak yer seçeneklerim arasında düzgün bir yer varsa onu seçerim bunun sebebi eşim, sonuçta askerlik güzel bir tecrübe oldu yatacak yer seçmeme konusunda, çok da önemli değil, her yerde yatarım. bunun dışında eve hediyelik eşya alma gibi bir takıntım yok, temel harcalamalarım olacaktır, yemek-su gibi. ama işte otobüs-tren-uçak-vapur gibi giderlerin ynaında, olası sağlık giderleri gibi giderler -ki düşününce o kadar çok var ki- kafamı kurcalayan. bunlar benim isteklerim dışında gelişen şeyler.

ben istesem amipten farksız yaşayabilirim yoksa.
0
🌸guybrush threepwood
(08.07.08)
gidilen bolgelerin ne sekilde gezilecegi de onemli. gezmek derken gidilen ulkenin baskenti, muzesi, sergisi, meshur yerlerini mi gormek amac, yoksa bunlarla birlikte olayi dolu dolu yasamak mi? ornegin, rusya'yi ele alirsak, moskova ve st petersburg dolu dolu uc haftada gezilebilecekken, sibirya'yi da gormek istemek geziye kafadan bir 25 gun daha katmak oluyor. (sirf trenle gidis 5 6 gun) bununla alakali olarak da masraf ve harcanilan sure de artmis oluyor.

benim tavsiyem iki uc yil beklemektense, cok pahali olmayan bolgelere bu sure icinde birkac aylik deneme seyehatlari yaparak tecrube kazanmak. Ukrayna-Rusya(Sibirya)-Belarus-Polonya-Cek Cumhuriyeti deneme icin oldukca guzel bir rota. Hem hesapli hem de cok guzel tecrubeler kazandirabilir. Turkiye'den gemiyle Ukrayna'ya ordan trenle Rusya ve Sibirya'ya, ordan gene trenle Belarus'a, oradan da otobusle Polonya ve Cek Cumhuriyeti'ne gitmeyi deneyin. Bir bucuk ay falan surer. Zorludur ama sahane tecrube kazandirir, zaten cekilen acilar degil midir bizleri guclu kilan?
0
petekdoku
(08.07.08)
@demlikposet: ben sponsor bulabilme ihtimalini çok seviyorum, ama nasıl yaparım bir fikrim yok. kandaz3'ün bahsettiği şeyleri deneyebilirim.

@kokomichu: denizcilikten anlamıyorum. keşke anlasaydım.

@petekdoku: güzel fikir, sanırım bu parça parça gezme işi her açıdan daha akla yatkın. bakalım teşekkürler, yavaş yavaş şekilleniyor kafamda bir şeyler. verilen linkleri de okuyorum.
0
🌸guybrush threepwood
(08.07.08)
asya'nın tamamını günlük 8 dolara getiren bir arkadaşım var ama insanı olmayan koşullar bunlar.. baştan belirteyim..

bunun haricinde bir araç ile gezmeyi planlıyorsanız mümkünse mekanik aksamı ağırlıklı olan bir araç seçiniz.. misal bir bmw enduro yerine basit bir suziki yamaha africa twin v.b. şeyleri öneririm. hatta kondisyonunuz varsa bisiklet en iyisi... sonuçta yol tepmekten baydığınız bi anda bisikleti küt diye gemiye trene otobuse sokabilirsiniz..

inşallah başarırsınız..

sevgiler..
0
ayanux
(08.07.08)
Aslında "gezmek" olarak değil de yerleşik yaşamı bırakıp göçebeliğe geçmek şeklinde olan bir dünya seyahati planı hep aklımdadır.
Hiçbir yerde yerleşik bir düzenin olmayacak, misal gidip 3-5 ay Paris'te bir lokantada bulaşıkçılık yaparak geçimini sağlayacak ve orda yaşayacaksın. Ardından 6 aylığına Machu Picchu muydu neydi oraya gidip çobanlık yaparsın.
Ha diyeceksin ki pasaporttu vizeydi çalışma izniydi nasıl oluyor bu işler öyle kolay mı? Orasını da ben bilemem artık. Kaçak maçak yapacaksın bir şeyler. Tıhehe.
0
felina
(08.07.08)
bence çok iyi organize edilirse oldukça uygun bir fiyata yapabilirsiniz.
öncellikle ne şekilde seyahat edeceğinizi belirlemeniz lazım ama bence, mesela artık birçok bölgede ucuz uçak şirketleri var (misal avrupa içi-ryanair,easyjet,vb.)
mesela ben 1 aylık bir program için ryanair'dan 2-3gün arayla 4-5 bilet bulabilmiştim ve bunlar genelde 40 euro falan civarındaydı.
yani demek istediğim gitmek istediğiniz bölgeleri belirleyip, o bölgeler arasını uçakla geçerseniz ve de bunun biletlerini önceden alırsanız hem daha ucuza gelir, hem de planlı bir gezi olur.
öte yandan, kalmak için de hosteller uygun bir yol. ama couchsurfing ve hospitality'de uygun alternatifler. en kötü ihtimalle o sitelerden birşeyler içmek için birilerini bulsanız bile onlar size o bölgenin gezilesi,yenilesi,içilesi yerlerini tavsiye edebilir.
bunun dışında lonelyplanet tarzı sitelerin kitaplar da var. bu tarz bir kitap çok işinize yarar. elinizin altında böyle bir kaynak olması, gittiğiniz yerin tehlikeli yerleri, uygun ulaşım araçları, vs yazar. (benimkinde türkiye için, akbil'e kadar anlatmışlardı mesela.)
son olarak, umarım gerçekleştirirsiniz bu dileğinizi, iyi eğlenceler.
0
gioberg
(08.07.08)
tipik bir kıta avrupa harcama günüyle masrafların dağılımına dair fikir vermek mümkün.
ortalama 20 eur kişi başı kalış (hostel 3-4 kişilik oda, bed and breakfast)[bu oran gayrimenkul piyasasının bir fonksiyonu aynı zamanda]
ortalama 15 eur kişi başı yemek (süpermarket veya mcdonalds. içki, local restoran vs. ile 20-30 eur bulabilir)
ortalama 20-50 eur tren. bu en değişkeni. bir de interrail/eurorail gibi bir pass ile daha da farklı oluyor, bundan emin değilim dolayısıyla. konfor /hız ayrı bir parametre tabi.
turistik hadiselere item başı 10 eur kabaca. bedava da olabilir bazen.
eser miktarda toplu taşıma. yürürseniz bedava :). bisiklet (ki çok tavsiye edilir) değişiyor. kendi bisikletlerinizi götürürseniz, trenlerde çoklukla taşınabildiğini unutmayın. parisin içindeki çoğu landmarkını gezecek bir rota yaklaşık 15 km mesela. yürümek tüm gününüzü alıp dolayısıyla yemek, yatmak vs. masraflarınızı boşa harcarken, bisikletle bu mesafeyi çok daha hızlı katederek günden ve dolayısıyla günlük masraflardan tasarruf edebilirsiniz. toplu taşımaya bulaşmayışınızı katmıyorum bile.
bunun yanında sabit costlar da var elbet.
çıkış harcı, vize parası, pasaport(defter veya uzatma), sigorta, seyahat lojistiğiniz derken adam başı 1k ytl rahat buluyor. bu tabi schengen için. çoklu vizeler daha karın ağrısı. üstelik gideceğiniz yerlerin sırasını da ayarlamak gerekebiliyor. yeşil pass.ınız olsa bile.

son olarak ne yaparsanız yapın yola çıktığınızda bir blog ile bizleri haberdar etmeyi unutmayın :) yaptığınız şeye o kadar çok insan özeniyor ki, bir miktar da olsa gözlerimiz kulağımız olursanız şahane olur.
blogun şöyle birkaç avantajı da var. birincisi eğer high profile, güncel tutulan birşey olursa, sık sık takip edilen, sponsorship, reklam (örneğin seyahat malzemeleri) gelirleri gibi finansal kazançlara nail olmak mümkün. ama bunun olabilirliği biraz kumar, biraz da sizin dünyaya aktaracağınızın cezbediciliği.
yine gezinizi adım adım tasarlarken her adımı için insanlardan yorum toplayabilmeniz de mümkün.
kocaman bir kolay gelsin.
0
lhun
(08.07.08)
boyle dunya turu yapan insanlari 2 kategoriye ayiralim oncelikle,
1-) hippi tarzi, ne bulsam yerim, nerde olsa yatarim, otostopla giderim diyen salas tipler. boyle bir tarz secersen fazla giderin olmaz. ama esinden oturu secemiyorsun sanirim..
2-) round-the-world-ticket adiyla satilan belli basli 8-10 guzergaha ucak bileti aliniyor 1800-3000$ arasina. sahip oldugun parana uygun kalitede geziyorsun.

simdi de senin sorunlarina gelelim;
1-) vize. eger sadece tc vatandasligin ve laci.pass. varsa boyle bir gezi kabus olur
2-) esin maceraperest bir insan degilse, durmadan yakinan eden biri ise simdiden gecmis olsun, hatta hic kalkisma bile. kizlarla seyahat etmek iskence, bir kac istisna haric. umarim senin esin istisna olanlardandir. (hic maceraperest takilmayacagim desen bile senin ve onun fiziksel yapisi,kondusyonu bir olmayacak)
3-) dondugunde tekrardan burdaki hayatina donmek zor olacaktir. "pause" a basinca her sey kaldigi yerden devam etmeyecektir.

sefin tavsiyesi;
her yeri dolasacagina 8-10 ulke dolas, git gel devamli. 1 haftalik sureler icinde. 3 ay yeterli olacaktir.

sef kim ? kendisi dunya turu yapmamis olmasina ragmen gezi forumlarini hatmederek ve kimi şeyleri gozleyerek bir takim bilgiler elde etmiş, maceraci bir genc
0
no christ requiress
(08.07.08)
denizcilik olayına gir bence, al bi 8-9 metrelik yelkenli, denizden gez dünyayı. bu iki senede bol bol eğitimini al teorik ve pratik, sadun boro vardı zamanında gezmişti dünyayı, sen de yaparsın, kıyıdan kıyıdan gidip. çok şahane olur.
0
karapolisnas
(08.07.08)
öncesinde ufak gezi/seyahatlerde bulunmalısın. seyehat konusunda tecrübe edinilmeden bu iş olmaz.

misal, istanbulda cevizlibağ'dan 500T otobüsüne bin, tuzlada in!
kusmadıysan tamam testi geçtin, bünyen sağlam.

hazırlan, istanbuldan doğu ekspresi trenine bin, van'a gidiyorsun. van'da inip van gölü kıyısında bir kahvaltını yap soluklan yiğenim. gez dolaş. ancak bu tren yolculuğu esnasında bir ara günleri karıştırmaya başlayacaksın; "kaç gündür gidiyor ya bu tren? bugun çarşamba mıydı yoksa cuma mı?" gibi. yolculuk esnasında insan profillerini incele not al. van'da yeteri kadar gezdikten sonra şehirlerarası otobüse binip kurtalan'a geç. orada da biraz gezdikten sonra güney ekspresine bin ve istanbula dön.

yukarı çık karadenizde bölgesel trenlerle bir tur at, uçağa bin akdeniz inip oradaki bölgsel trenlerle gez şimdide.

bitmedi. interrail ile başvur bu deneyimleri ora da yap dicem ama bir ay fazla gelir bunca tren gürültüsünden sonra. bir haftalık flexy alıp gözünde bir ülke kestir(balkanlar olmasın) bi o tren, bir diğer tren. ardından yurda dön.

yine bitmedi, gemi seyahat acentelerine başvur şöyle bir mısır, kaihre, şarm el seyh, turlarına katıl bir haftalık filan bu keser seni. akabinde yine yurda dön.

buraya kadar ilerlediysen ve halen kusmadıysan eline bir kağıt kalem atlas alıp yaşadığın bunca tecrübelere dayanarak planını programını çizerek dünya turuna çıkabilirsin. çünkü artık yeteri kadar tecrübe edinmiş oldun. bitti.
0
winsome
(08.07.08)
Kıta kıta ayırmak?
0
ich
(08.07.08)
bu iki senelik hazırlık süreci kapsamında bir görevin daha olsun. başta macera kanalları olmak üzere birkaç kanalla konuş. yanına minik bir el kamerası al. gittiğin yerleri kendi gözünle anlat. sonra o görüntüler üzerinden alacağın telifi de bu gezi için harca, hatta kanalın olanaklarından yararlan.

yani illa ki bir firma bulamıyorsan bir kanala bu görüntüleri satmayı / böyle bir işbirliği içersinde bulunmayı teklif et. onlar bu görüntüleri bir araya getirip yayınlarlar isterlerde. sonuçta büyük kanalların hazırladıkları bu tip programlar var ancak bu iş hand made bişi olacağından özellikle bu alanda yayın yapan kanalların dikkatini çekecektir.

hele bi de tutarsa zaten çadırı, kamuflajı felan yağacaktır :)
0
yedek ruh
(08.07.08)
Arabaya atlayıp sadece elimizdeki yırtık Türkiye Karayolları Haritasına güvenerek 2000 km. yapmışlığımız (ne yapalım, olayımız bu kadar bizim) vardı ama bu rehavet, bu aymazlık tamamiyle anavatanımızda olmamızdan kaynaklanıyordu. İcabında "dayı Zortikkaya yolu ne tarafta kaldı" diye sorabiliyorduk gördüğümüz birine. Bu sebeptendir ki, yurtdışına yapacağın gezinde herşeyden önce ulaşım/araç sorununu halletmeye bak. Yaban ellerde iz bilmeden yol bilmeden dımdızlak kalmak her zaman keyifli gelmeyebilir (hele yanında bir de bayan varsa). Bayağı bir ulaşım önerisi verilmiş bu sayfada. Ayriyetten, bölge bölge gezmeni tavsiye ederim. Atıyorum bir seferde Doğu Avrupa'yı, başka seferde Ortadoğu'yu falan. Böyle yaparsan, hem ülke çorbası yapmamış olur, hem de o çorbadan çıkmış balık konumuna düşmezsin. Seyahatlerinden alacağın tadı maksimize edebileceğine de inanıyorum bu şekilde.

Bonus Track: Ayrıca biraz da paralıysan bırak kestirmeyi, öptürürsün bile.

(İç Ses: Biz Fethiye'ye gitme planları yapalım en fazla, siz dünyayı gezin anasını satayım.)

Kolay gelsin, iyi yolculuklar ve iyi eğlenceler şimdiden.
0
shangrilla
(08.07.08)
surekli zulada 1500 yuro ve 1500 amerikan dolari bulundurun. o para acil bi durum olduunda ulkeye donmek icin kullanirsiniz. her ulkede ayri ulasim araclari mevcuttur. mesela avrupada en cok tercih edileni demiryoludur. avrupada onu kullanirsiniz. ne biliim her havaalaninda, tren istasyonlarinin bazilarinda araba kiralama sansiniz war. bu arada hergun turkiyeden birine rapor verin suraya geldik die. su ulkedeyiz die. kaybolursaniz, gotunuzu keserlerse haberleri olur turkiyedekilerin. yaninizda kesinlikle gideceginiz ulkelerdeki turkiye konsolosluklarinin adreslerini, telefon numaralarini alin.
0
sanio
(08.07.08)
alın sırt cantalarınızı kuzey hındıstan'a gidin 3 haftalıgına ama turla degil. işte o geziden sonra hiç bir yer sizi zorlamaz, her bi şey kolaylaşır, bağışıklık kazanırsınız. garanti veririm, en güzel gezi dayanıklılık ölçme ve arttırma kursu ordadır :)
0
pyro clustic flow
(15.07.08)
bence 1 aylık balkan flexipass bileti alıp tcddden balkan ülkelerini hatmedin önce, yanınızda bisiklet de götürürseniz tren seyahati bedava zaten diğer yerleri de bisikletle halledersiniz ve avrupanın 3 te 1 ini gezmiş olursunuz 1 ayda. daha sonra diğerlerini düşünebilirsiniz. yunanistandan feribotla italyaya geçip oradan da takılabilirsiniz diğer yerlere.
0
nihilanth
(04.08.08)
(5)

kabiz kedi

neriman koksal
kedim kabiz oldu! iki gram kaka yapacak diye gunlerdir gozunun icine bakiyoruz. kabizlik disinda bir sorunu yok yani kusma, yuksek ates vs. kakasini uc gundur filan duzgun yapamiyor daha dogrusu bir gun ara vererek ilk kez dun tas kivaminda bir iki parca bisiy yapti. cok az da olsa yemek yiyor ve ak
kedim kabiz oldu! iki gram kaka yapacak diye gunlerdir gozunun icine bakiyoruz. kabizlik disinda bir sorunu yok yani kusma, yuksek ates vs. kakasini uc gundur filan duzgun yapamiyor daha dogrusu bir gun ara vererek ilk kez dun tas kivaminda bir iki parca bisiy yapti. cok az da olsa yemek yiyor ve aklina gelirse bol su iciyor ki aklina da iki - uc kez geldi. zeytinyagi icirdik, uc gundur activia yediriyoruz hatta poposuna zeytinyagi suruyoruz bebeklere yapildigi gibi. bu donguyu devam ettirebilirsek sorun cozulecek gibiydi ama bu sefer de bizden saklanmaya basladi. onu cikaramayacagimiz bir koseye kamp kurdu bu gece ve cikacagini sanmiyorum artik. veterinere goturmemiz mumkun gozukmuyor ki son seferinde veteriner eve gelmisti sirf bu saklanma, parcalama huyu yuzunden. ilk kez bunu yasiyoruz. bilen eden var midir etkili bir yontem. veterineri eve cagirmayi son care olarak dusunuyorum -bugunden itibaren iki gun daha kaka yapmazsa- cunku bu epey tuzlu oluyor. yardim ediniz, beni kedi forumlarina mahkum etmeyiniz, iki akil veriniz.
0
neriman koksal
(08.07.08)
sureklu kuru mama vermeyin islak mamada verin arada. bizimkiler ole yapiyodu havana kabiz olmasin die
0
sanio
(08.07.08)
yovita verin.
0
samanliktaki zuhtu
(08.07.08)
süt midesini daha kötü yapabilir belki ama az da olsa vermeyi deneyeceğim. kabiz olmadan önce bir hafta boyunca konserve mama yemişti belki de mama değişikliği yüzünden oldu bilmiyorum. saklandığı yerden elektrik süpürgesiyle korkutarak çıkaracağım sabah. hem belki korkudan bağırsakları da çalışır.
0
🌸neriman koksal
(08.07.08)
bizim kedinin de bi ara bööle bi dönemi olmuştu, hayvancağız tuvaletinde ağlıyordu. veterinere götürdük sonradan karaciğerinin büyüdüğünü filan öğrendik abuk sbuk ne bulsa yediği için. ama karaciğer büyümesinden önce veterinerimiz bir ilaç vermişti o rahatlatmıştı, maalesef ne olduğunu hatırlamıyorum. yalnız karperlerin en yağlıları da biraz kolaylaştırıyor sanırım ondan da yedirmişti hayvana.
0
red g
(08.07.08)
öncelikle şu anki durumuna en iyi gelecek şeyler;

1) sokol adlı bir ilaç. aynı zeytinyağı etkisi yapıyor ve içini yumuşatarak dışarı çıkartıyor.
2) daha ilerleyen vakalarda libalax adlı bir ilaç var. bu bir nevi el lağmanı gibi. hayvanın makatından girip içine sıkılıyor. bu o yolu açıcı özelliğe sahip. ama daha önce yapmadıysanız bu ilacı alıp direk veterinere götürüp orada lağman yapılmasına fayda var.

çok kısaca şöyle bir bilgi vereyim. arka kemiklerinin gelişmemesi nedeniyle raşitik bir kediye 16 sene baktık. hayatı boyunca hiç kaka yapamadı. her ay lağmana götürüyorduk. eğer anne sütünden erken kesilmiş bir kediyse bu tip bir durum sözkonusu olabilir. umarım olmaz ama olsa bile endişelenmeyin. tıp yaşamaz dedi, biz 16 sene yaşattık. bunu da şu yüzden anlatıyorum, basit bir kabız gibi gözükse de olay daha anatomik olabilir ve sizin yaptığınız o özenli tedavi yöntemleri, zeytinyağlar filan tam çözüm olmayabilir.

bizim bu olayı anlamamız 1. yaşı içindeyken, yani gelişmeye başladığında ortaya çıktı. aklınızda bulunsun. umarım bir an önce iyileşir.
0
yedek ruh
(08.07.08)
(7)

Biramı içip kitabımı okuyabileceğim bir yer?

colg fusion
Bakırköy/Taksim/Beşiktaş hatta her yere açığım ama ortam sakin olsun. Ben öyle usul usul takılıp kitabımı okuyabileyim. Öyle uuvv şarap ve peynir bebeğim ortamı da olmasın. Ucuz olursa tadından yenmez tabii. Not: entel değilim.
Bakırköy/Taksim/Beşiktaş hatta her yere açığım ama ortam sakin olsun. Ben öyle usul usul takılıp kitabımı okuyabileyim. Öyle uuvv şarap ve peynir bebeğim ortamı da olmasın. Ucuz olursa tadından yenmez tabii. Not: entel değilim.
0
colg fusion
(07.07.08)
galatasaray lisesinin hemen yan sokağındaki ara cafe ,
tünelde başlangıç durağının tam karşısındaki pasajda kv...
0
taylor durden
(07.07.08)
taksim'de kumbaracı yokuşunda mihrimah sultan var, işinizi görür orası da.
0
kurremkarmerruk
(07.07.08)
ara cafe'de içki yoktur.
en güzeli megavizyon'un karşısındaki sokakta pia vardır. genelde sakin bir yerdir ve insan okuduğunu anlar. ancak orta pahalılıkta bi yerdir.

benim önerim cihangir kahvesi olacaktır. hemen taksim ilk yardım hastanesinin geçince sağda. öncelikle sakindir, sonralıkla ucuzdur. püfür püfür eser, insanlar tatlıdır.
0
yedek ruh
(07.07.08)
kumbaracı yokusundaki south park. mihrimah sultan'a gelmeden
0
nomukasonduka
(07.07.08)
arnavutköy kuzgunbar
0
cedilla
(07.07.08)
"pia"nin ve "south park"in yemekleri bariz pahali, ickiler de orta derecede.
bunun bilincinde gidin derim.

yedek ruh'un son onerisini dikkate aliniz derim bir de.
0
la traviata
(07.07.08)
maçka parkı'nda fua cafe'yi önerebilirim. sessiz, sakin, fiyatlar da öyle çok uçuk değil.
0
cisimi yapiyom popom kuru kaliyo
(21.11.08)
(4)

Bir takım kıl-tüy soruları

babatema
1) sir ağda yanak bölgesindeki (sakal üstünden gözün başlangıcına kadar olan bölge) kılları zamanla zayıflatır mı? ya da ne zayıflatır?2) soğuk ağda diye bir şey var sanırım bu yüze uygulanır mı, sonuçları ne olur?3) bu kılları cımbızla almanın yararı, zararları nelerdir?4) aynı yerdeki kılları büyü
1) sir ağda yanak bölgesindeki (sakal üstünden gözün başlangıcına kadar olan bölge) kılları zamanla zayıflatır mı? ya da ne zayıflatır?
2) soğuk ağda diye bir şey var sanırım bu yüze uygulanır mı, sonuçları ne olur?
3) bu kılları cımbızla almanın yararı, zararları nelerdir?
4) aynı yerdeki kılları büyük bir azimle sürkli kopartsam bir zaman sonra biter mi?
5) kaş aldırmanın ne gibi zararları vardır? sürekli aldırmak zorunda mı kalırım mesela?
6) siz de kendi bu konudaki deneyimlerinizi yazar mısınız?

not: lazer epilasyon başka bir sorunun konusu
0
babatema
(06.07.08)
1) özellikle sir ağdanın zayıflatıcı ektisi var mı bilmem ama ağda zayıflatır. Yanak bölgesindeki tüylerini sir ağda bandı ile alabilirsin. lapiden markalı sir ağda bandı iyidir. yüz için olanları da var bildiğim kadarıyla. istabulda karaköy iskelesinin orda sebo börekin yanındaki parfümeri de var. veya kadıköy de bambinin orda buket parfümeri var.(bir de bebeyağı al, sir ağda artıkları bebeyağı ile çıkar ancak)
2)[1] no.da bahsettiğim soğuk ağda. dedğim gibi yüzüne kullanabilirsin.
3) cımbızzz aman diyeyim. sakın. sertleşirler. zaten küçük tüylerse cımbız kırabilir tüyleri. unut cımbızı.
4) bitmez. ama sürekli alırsan çıkış/uzama zamanları farklı olacağından yoğunluğunu kaybeder.rahatsız etmezsin.
5) kaş aldıran erkek = ıııyk. bence aşırı rahatsız olmuyorsan asla aldırma. eğer illa aldırmak istiyosan kendin al hafiften, alındığı belli olmasın. bir yerde bir başkasına aldırırsan alındığı çok belli olabilir. vj bülent gibi çıkma ihtimalin olabilir ortaya.
6) bizim ofiste bi arkadaş yanak bölgesindeki tüylerini berberinde aldırtmış, iple. adam nasıl abandıysa artık bilemiyorum, pazartesi ofise geldiğinde elmacık kemiklerinin üstü bordoydu, dayak yedi sandık. o yüzden kendin halledemeyeceksen, kendine iyi bir yer bul.
0
yumusakdiken
(06.07.08)
şu konuda neet bi cevap verebilirim ki, özellikle yüz bölgesine uygulanan ağdamsı eylemler o bölgenin hassas olması nedeniyle seri sivilcelere yol açıyor. bu şu demek, o bölgede sizin bazı çalışmalarda bulunduğunuz belli bir müddet belli oluyor. hatta ağdadan sonra kullanılan yağ da bu oluşumu hızlandırıyor. belki en iyisi sarartmak. amonyak + perhidrol. gerçi o da uzatıor. walla ne bileyim şimdi ben de kararsız kaldım sanki...
0
yedek ruh
(07.07.08)
tüm cevaplar için teşekkür ederim.
0
🌸babatema
(07.07.08)
killarini aldiktan sonra karinca yagi sur, zamanla azaltip bitiriyor. aktarlardan bulabilir ve nasil kullanildigini sorabilirsin
0
hayatacaylakkaldim
(07.07.08)
(2)

şarap ile ilgili çeviri- güncel- cevap için ayanux ve yedek ruh özellikle

clones
(git: 32514)gözden kaçmaması için yeni bir duyuru açtımönceki cevaplar için teşekkür ederim ama anlamadığım işin içine tat niye girdi onu anlamadım bir de renk var tabi kimisal ağızda tütün tadları bırakan, yakut rengiylesonra "elegant notes" ne anlama geliyor?
(git: 32514)
gözden kaçmaması için yeni bir duyuru açtım
önceki cevaplar için teşekkür ederim ama anlamadığım işin içine tat niye girdi onu anlamadım bir de renk var tabi ki
misal ağızda tütün tadları bırakan, yakut rengiyle
sonra "elegant notes" ne anlama geliyor?
0
clones
(02.07.08)
elegant notalar bildiğin. Parfümde de kullanılıyor aynı terminoloji, üst notalarda badem ve vanilya falan diye. Baskın kokuları kastediyor sanırım.
0
sui
(02.07.08)
selam,

öncelikle şarap tadımlarında değerlendirme 3 aşamada yapılır.
görsel inceleme + koku + tat.
dolayısıyla bu tanımalrın olması son derece normaldir.
bir şarabın değerlenırmesi de tanımlandığı özellikleri size gözde, kokuda ve damakta ne kadar iyi yaşattığı ile ölçülür.

mesela daha önce yazdığınız tanımlarla önerilen bir şarabı tattığınızda (tabi ki üzümü, üretim yılı, tekniğini de bilerek) onun vaat ettiği değerlerle sizin damağınızda keşfettiğiniz arasındaki yakınlık optimum olandır.

rengiyle, kokusuyla ve tadıyla benzer zevkleri vermelidir ki ona iyi bir şarap diyebilelim. yoksa bir şarabın ölçümü ne parasıyla, ne üzümüyle, ne şişesiyle, ne markasıyla yapılır. kısaca vaat (yani o tanımlar) ve size hissettirdiği. bu tanımalr doğrultusunda eksik olduğunu düşündüğünüz bir durum var ise, rengi açıksa, koku veya tadında olması gerekenler yoksa size başka şeyler düşündürmelidir.
a) ömrünü tamamladı
b) yanlış saklandı
c) pazarlama taktiği
d) ben şaraptan anlamıyorum :)

mesela geçtiğimiz senenin en iyi şarabı seçilen markanın fiyatı 20 usd idi.oysa pahalı bir şarabın her zaman iyi olduğu düşünülür. genelde çok yüsek rakamlı şaraplar çok iyi yılların, çok özel bağların, çok farklı üretim teknikleriyle elde edilen ürünlerdir.

eğer şarapların üzümü, yılı, markası, ülkesi ve üretim tekniği ile de bilgi verebilirseniz daha aydınlatıcı bilgi verebilirim.

konudan uzaklaştığımı bilerek bir örnekle daha açıklık getirmek isterim; türkiye'ye gelen ve eski rekolteli şarapların çok yüksek değerlerden satıldığı bir gerçektir. ancak burada gözden kaçan bir şey vardır ki fransa, almanya'nın çeşitli bölgelerinde olduğu gibi yıldan yıla major mevsim değişiklikleri olan ülkelerde hasadın çok kötü gittiği, doğrudürüst üzümün bile yetişmediği seneler vardır. genelde türkiye'ye gelen ürünler, bu ülkelerde çok rağbet görmeyen dönemlere aittir. bu yüzden oh 1997 cabernet lıkır lıkır diye bi durum gerçeği çok iyi yansıtmaz.buna da dikkat etmekte fayda vardır.
0
yedek ruh
(03.07.08)
(5)

çeviri, şarap ile ilgili

clones
fine and compex (complex te olabilir, yanlış yazılmış olabilir), with elegant notes of tobacco and harmonius balsamic shades of liquorice and violetfine and compex (complex te olabilir, yanlış yazılmış olabilir) with elegant notes of pum and harmonius balsamic shades of liquorice and violetyukarıdak
fine and compex (complex te olabilir, yanlış yazılmış olabilir), with elegant notes of tobacco and harmonius balsamic shades of liquorice and violet

fine and compex (complex te olabilir, yanlış yazılmış olabilir) with elegant notes of pum and harmonius balsamic shades of liquorice and violet

yukarıdaki iki kısım ayrı iki şarabın kokularını tanımlıyor. çevirisi tam olarak nedir?
0
clones
(01.07.08)
12 den vurdun.. eğer şanslıysan yarın bunu uzun yıllar amerika'da degustatorluk yapan bir uzmana çevirticem..

benden haber bekleyin..
0
ayanux
(02.07.08)
tam çevirecektim, adam degüstatör dedi. korktum resmen.
0
co2s2
(02.07.08)
yedek ruh çevirebilir bunu, ben bi mesaj salladım bakalım..
0
os
(02.07.08)
birincisi; ''compex'' değil ''complex'' miş
ikincisi : ikinci kısımda yazan ''pum'' değil ''plum'' muş

çeviriyi yazmadan önce şunu söylemek istiyorum. hani nasıl bir çeviri ya da ne hakkında bir çevirinin parçası olduğunu bilmediğimiz için 85 farklı çeviri versiyonu yapmak mümkünmüş bu tip yazılarda.. degustator bunun bir kırmızı şaraba ait özellikler olduğunu söylemekle birlikte şarabın markası, yılı, bağı gibi özellikleri bilmediği için bazı mecaz anlamları tam hakkıyla çevirmenin mümkün olmadığını söylemekte..

misal birinci kısımda ''tobacco'' denilmiş..bu, kimi kırmızı şaraplarda tütün kokusu'na denk gelirken kimilerinde ise tütünün lif halindeki, işlenmemiş öz su kokusuna denk geldiğini söylüyor.. işte eğer bu çok teknik bir çeviri olacaksa burada şarabın özelliklerini bilmek şartmış.. aynı durum ''balsamic'' içinde geçerli.. ''balsamic'' şarapçılıkta kullanıldığı zaman türkçeye tam çevrilemiyormuş.. yine ttün gibi bazı şaraplarda yoğun, marmelat gibi bir görünüm ve renk sunarken bazı kırmızı şaraplarda ise akışkan sirkemsi bir rengi tabir ediyormuş.. keza ''plum'' da da aynı sorun var. plum, bu tip şaraplarda artık suyunu çekmiş olgunlaşmış ve normal bir erikten alınamayacak bir tad olan mürdüm eriği gibi bir tad için kullanılırken bazı şarap tiplerinde bu durum yıl v.b. özelliklerde farklı bir anlatım gerektirebiliyormuş..

neyse efenm.. tüm bunlara rağmen şarap diliyle yapılabilecek en optimum çeviri şu şekilde.. (şarap dili çılgın bişiymiş bu arada)

1- güzel zarif ve çok içerikli, burunda menekşe, ağızda tütün tadları bırakan, yakut rengiyle.. (isteğe göre ''harika bir harmoni/karışım'' veya ''içime zevk katıyor'')

2- güzel zarif ve tam yapılı, burunda menekşe, ağızda olgun mürdüm eriği tadları bırakan yakut rengiyle.. (isteğe göre ''harika bir harmoni/karışım'' veya ''içime zevk katıyor'')

elimden geldiğince yardımcı olmaya çalıştım.. sevgiler..
0
ayanux
(02.07.08)
ben anca yetiştim ama zaten ayanux son derece detaylı açıklamış. sadece ekleyeceğim bir iki şey şu olabilir.

complex yapı, damağı dolduran yani ağzı komple saran "dolu dolu" bir şarap içimi sunuyor demek. eğer bu tanımlar bir menüye girecekse, bunu da bir sıfat olarak kullanabilirsiniz. violet de kokusunu ifade etmenin yanısıra rengi konusunda da bilgi verir. rengi de üzüm ve üretim aşamalarına bağlı bir değişkendir. özellikle taneleriyle bir arada bekletme işlemi (maserasyon) uzun tutulmuş şaraplarda viplet renk tanımlarına rastlanır. ama rekoltesi, yani üretim tarihi eski bir şarapsa renkte açılmalar sözkonusu olabilir. dolayısıyla violet denince renk opsiyonunu da göz önünde bulundurmakta fayda vardır. en nihayetinde u şarabın gene yukarıdaki complex yapıyla örtüşecek yoğunlukta ve dolulukta olduğunu söyleyebiliriz.
0
yedek ruh
(02.07.08)
(6)

evlenmek kaç para?

oddity
ya merak ettim, "bu zamanda evlenmek zor" derler de, "sadece evlenmek" hakkaten çok mu zor yahu? belediyeye kaç para veriyoruz ki evlenmek için? yani minimum bürokratik uygulamalar ile kanunen evli hale geçmek tam olarak ne kadara patlıyor?
ya merak ettim, "bu zamanda evlenmek zor" derler de, "sadece evlenmek" hakkaten çok mu zor yahu? belediyeye kaç para veriyoruz ki evlenmek için? yani minimum bürokratik uygulamalar ile kanunen evli hale geçmek tam olarak ne kadara patlıyor?
0
oddity
(30.06.08)
saglik muayenesi oluyorsun, ucretsizden 50 liraya kadar cikabilir saniyorum.
fotograf gerekiyor ve yaklasik 20 lira da nikah dairesine veriliyor olmasi lazim..
0
blu
(30.06.08)
evlenmek zor'la kastedilen düğün masrafları sanırım.
0
nihilanth
(30.06.08)
sağlık muayenesi neden oluyoruz ki? eğer birimizde bir sorun varsa diğerinin de haberi olsun diye mi? bu prosedür hangi amaçla yapılıyor?
0
rpmcmurphy
(30.06.08)
@blu: o kadarcık mı yahu? tüm hukuki işlemler bu kadar mı yani memur geliyor nikahı kıyıyor falan onlara para verilmiyor mu ekstra? nüfus cüzdanı yenileniyor falan?

@nihilanth: evlenmek çok zor tabi, düğün masrafından ziyade bence ev düzmek falan, bi de çocuk olunca iyice artıyor masraflar. ben sadece bekar halden evli hale geçmenin masrafını sordum :)

@rpmcmurphy: sorunun cevabı, "aynen öyle". bende cinsel yolla bulaşan ölümcül bir hastalık varsa eşim de kapmasın/çocuğum da bu hastalıklıkla doğmasın diye yapılıyordur.
0
🌸oddity
(30.06.08)
oda nikahi kiydirirsaniz o daha da ucuz. sadece iki sahit, haliyle bir gelin ve bir damat giriyo ufacik bi odaya, kiyiliyo nikah. hadi hayirli olsun.
0
osuruklu
(30.06.08)
hemen size sayayım;

6 fotoğraf gerekiyor evlilik başvurusu için.
nufus sureti de isteniyor fotoğraflı 2 de oraya.zaten ayrıca onun da parası var. eğer muhtara gitmeye üşenirseniz noterden tasdikli alıyorsunuz. tanesi 15 ytl civarında.
sağlık raporuna da 2 foto. etti mi 10. en az 12'lik foto lazım,bu da minimum 10 ytl demek.

evlilik masrafı h.sonu istiyorsanız daha tuzlu. hafta içi 30 ytl civarında, h.sonu ise 150 civarında. ayrıca evlendirme dairesinde dışarıdan foto çekmek yasak.hani anı olsun hatıra bırakalım diyenler 300 ytl civarında bir parayı devletin fotoğrafçısına bayılmak veya tanesine 7 ytl saymak durumunda.

istenen diğer belgelere gelelim, sağlık raporu zaten yazılmış onu geçelim.
ikametgah var, o da parayla.
nufus müdürlüğünden nüfus kaydı, neyse ki beleş.

kısaca iki kişi h.sonu evlenmek ister ve bir de fotoğraf çektirirse min.500 papeli cebine koymak zorunda. ama h. içi yapıp, tek kare fotoğraf almayıp 100 ytl'ye de kurtarabilirsiniz.
0
yedek ruh
(01.07.08)
(11)

20-25 ytl civarı içimi rahat kırmızı şarap önerisi

temizkopat
şaraptan da hiç anlamam. içerken acılıgıyla agzımı burnumu buruşturtmicak, tatlı-ekşi kırmızı sarap önerisi istiyorum. fiyatı da dediğim gibi 20-25 ytl olursa süper olur. bir de biz bu şarabı ıkı kişi içicez ve sarhoş olamazsak üstüne iki tane de bira çaksak bulantı falan yapar mı? yanı şarap üstüne
şaraptan da hiç anlamam. içerken acılıgıyla agzımı burnumu buruşturtmicak, tatlı-ekşi kırmızı sarap önerisi istiyorum. fiyatı da dediğim gibi 20-25 ytl olursa süper olur.

bir de biz bu şarabı ıkı kişi içicez ve sarhoş olamazsak üstüne iki tane de bira çaksak bulantı falan yapar mı? yanı şarap üstüne bira gider mi?
0
temizkopat
(21.06.08)
--yakut alabilirsin.içimi çok güzeldir bence.

--orası senin midenle alakalı, lakin ben çok karıştırdım bişey olmadı(en azından rakı bira karışımı kadar mide bulandırıcı olmaz).
0
antisilencee
(21.06.08)
sarhos olmak istiyosan, 20-25ytl vericeksen, sarap iciceksen
(bkz: calimocho)
0
jay kay
(21.06.08)
yumuşacık bir şarap önerisi; dlc öküzgözü. bahsi geçen rakamlardan da ucuzdur. yok illa yabancı üzüm derseniz ilacınız merlot. hatta içmeden önce havalandırırsanız içmeye doyum olmaz.

bira ciladır. şarap üstü bi şey önerilmez gerçi ama zevkten zevke değişir.
naçizane önerim bol su tüketin, yatmadan önce bi alcasetzer için. ikisi de fermante içki, havalar sıcak... aman :)
0
yedek ruh
(21.06.08)
söylemeyi unuttuğum bisey daha. heryerde dağda bayırda adada modada rahat bulabilcegim bi şarap olursa daha iyi olur. dlc öküzgözü yaygın bir şarap gibi gelıyo bana yoksa süphesi olan var mı?
0
🌸temizkopat
(21.06.08)
ben angora severim şahsen. hem daha bile ucuz söylediğinizden ama zevk meselesi tabii...
0
mermaid
(21.06.08)
kırmızı istemişsin ama içimi rahat istiyorsan meyve şaraplarını-özellikle vişne- denemeni tavsiye ederim.
0
evgg
(22.06.08)
buzbağ kırmızı candır.
0
teletabi
(22.06.08)
kırmızı şarapla vişne suyunu karıştırın..
ya da vişne şarabı ile vişne suyunu
hafif tatlı daha kolay içilen,
farkında olmadığımız ama bir çok şarap evinin kullandığı gizli sırrıda verdim size hadi iyisiniz gene
0
demlikposet
(22.06.08)
entelliğimide vurguluyayım,
özellikle son dönemde ithal merlot üzümünden yapılmış şaraplar var,
her yerde bulursun en azından tansaş migroslarda var bolbol..
16-17 liraya arjantin şilinin güzel merlot larını içebilirsin
Kişisel tavsiyem bu yöndedir, biraz sertçe hafif yağlı bir peynirle güzel gider
0
demlikposet
(22.06.08)
doluca'nın boğazkere-öküzgözü şarabını tavsiye ederim
0
mr big
(22.06.08)
angora derim.
0
insanimsi
(22.06.08)
(2)

bir film vardı..

balderdash
daha önce tanışmayan bir kadın ve erkeğin yolda, bir sokakta birbirlerini görüp sadece bakışarak birbirlerine yaklaşmaları ve sonra bir apartmana girerek öpüşmeleri şeklinde bir sahneyi barındıran bir film vardı zamanında.. yazdıklarım bir şeyi çağrıştırdı mı? neydi ki bu film ?
daha önce tanışmayan bir kadın ve erkeğin yolda, bir sokakta birbirlerini görüp sadece bakışarak birbirlerine yaklaşmaları ve sonra bir apartmana girerek öpüşmeleri şeklinde bir sahneyi barındıran bir film vardı zamanında.. yazdıklarım bir şeyi çağrıştırdı mı? neydi ki bu film ?
0
balderdash
(15.06.08)
ben sanki böyle bi film hatırladım. ancak isim yok hafızada. aynı film mi bilmemekle birlikte ilerleyen zamanlarda adam ve kadın arasında psikopat bir aşk başlıyordu. hatta sonu mezarlıkta filan bitiyordu. hafif erotik bir filmdi, doğru mudur?
0
yedek ruh
(16.06.08)
warm summer rain ?
0
lilidance
(16.06.08)
(3)

bir film ismi...

yedek ruh
11 haziran çarşamba gecesi geç vakitlerde (yani bu aslında 12 haziran sabahına tekabül ediyor) cnbc-e'de italyanca bi film vardı. adam sürekli kaşınıyordu, sonra da kanser olduğu ortaya çıktı. bu filmin ismini bilen var mıdır acep?
11 haziran çarşamba gecesi geç vakitlerde (yani bu aslında 12 haziran sabahına tekabül ediyor) cnbc-e'de italyanca bi film vardı. adam sürekli kaşınıyordu, sonra da kanser olduğu ortaya çıktı. bu filmin ismini bilen var mıdır acep?
0
yedek ruh
(14.06.08)
Caro diario?
www.imdb.com
0
trimpot
(14.06.08)
www.cnbce.com adresinden görüleceği üzere trimpot haklı. cnbce nin web sitesinde var bu arada bu bilgi.
0
ozdek
(14.06.08)
teşekkürler.
soruyu sorduğum sırada sitenin bazı sayfaları hata veriyordu, o yüzden belki izleyen vardır diye sordum.
0
🌸yedek ruh
(16.06.08)
(4)

tv reytingleri nasil hesaplaniyor.

jay kay
evet sozluge, google a yazmaya biraz usendim bilen birisi bi anlativersin nasil hesapliyolar? anket usulu belli evlerimi inceliyolar? yoksa işte digiturk kesin kayit tutuyodur ondanmi aliyolar? yada ne biliyim biz bi kanali izleyince o kanal izlendigini biliyormu (online user hesabi)?
evet sozluge, google a yazmaya biraz usendim bilen birisi bi anlativersin nasil hesapliyolar? anket usulu belli evlerimi inceliyolar? yoksa işte digiturk kesin kayit tutuyodur ondanmi aliyolar? yada ne biliyim biz bi kanali izleyince o kanal izlendigini biliyormu (online user hesabi)?
0
jay kay
(03.06.08)
ülke genelinde belli evlere reyting cihazı yerleştirilmiş, veriler öyle hesaplanıyor diye biliyorum ben.
0
ravioli
(03.06.08)
(bkz: peoplemeter)
ikinci entry oncelikle.
0
la traviata
(03.06.08)
yukarıdaki entry'de de anlatmışlar ancak nüfusu 20.000'i geçen yerleşim birimlerinde bulunan evlere takılan bir cihaz yardımıyla ölçümleme yapılır. dolayısıyla köyler, vs bugüne kadar hiç hesaplara dahil edilmemiştir.
0
yedek ruh
(03.06.08)
bir entry'mde rating ve share ile ilgili ayrıntılı bilgi vermiştim, ona da bakabilirsiniz.

(bkz: rating/@actionary)
0
actionary
(04.06.08)
(8)

siğil

vercingetorix
bu illet için yaklaşık 30 ytl civarında bir ilaç varmış diye duydum.. merhem gibi bir şeymiş, deli gibi yakıyormuş deriyi falan.. ismini bilen var mıdır? ya da iyi bir tedavi önerisi olan (hacı-hoca üfürmesi haricinde =))?
bu illet için yaklaşık 30 ytl civarında bir ilaç varmış diye duydum.. merhem gibi bir şeymiş, deli gibi yakıyormuş deriyi falan.. ismini bilen var mıdır? ya da iyi bir tedavi önerisi olan (hacı-hoca üfürmesi haricinde =))?
0
vercingetorix
(21.05.08)
bunu buldum: (bkz: #12949825)
şu da atlanmamalı: (bkz: #11050501)
0
schimsonique chaiselongue
(21.05.08)
valla benim sag elimde de cikmi$ti bir adet. 6 parmakla geziyordum ortalikta. direk eczaneden "sigil ilaci" diye istedim. $oyle 404 kivaminda bi$i verdi. 10 gun falan kullandim. eser kalmadi. kendiliginden sertle$ip dokuldu.
0
katafalk
(21.05.08)
incir sütü. incir ağıcının incecik bir kısmını koparcan sütü de sürcen, hacıya hocaya inan. walla.
0
thefirstfbli
(21.05.08)
@thefirstfbli: hocam, -tamolarakeminolmamaklaberaber- bu yöntemin tamamen tersi yönde etkilediğini, enfekte kesidi büyüttüğünü duymuştum. yapıp da başarıya ulaşan varsa bilemem. ama teyzemin başını baya ağrıtmıştı bahsi geçen ilaç.
0
schimsonique chaiselongue
(21.05.08)
oranızı buranızı yakmayın kendi başınıza, dermatoloğa gösterin o yaksın, aaaa...
0
kara kadife
(21.05.08)
sağlık güvenceniz varsa dermatoloğa gitmeniz daha etkin ve daha ucuz olacaktır
0
october swimmer
(21.05.08)
ayaklarımda 10 sene, ellerimde 2 sene taht kurmuştu bu siğil denen boklar.
ayaklardakileri pek önemsemiyordum, sadece parmak arası giyerken bazen acıyorlardı ama ellerimdekiler çok kötü görünüyordu, neyse ayaklara hiç ilişmedim eller için doktorlara gittim, duodermler, verrutollar kullandım ama derman bulamadım.
hacı-hocaya inanmamama rağmen 'ne kaybederim' dedim gittim. tedavi şeklini görünce işe yarayacağına dair son umudum da tükendi ama gel gör ki 1-1.5 ay içinde hem ellerdekiler hem de ayaktakiler kurudu gitti, yerleri tertemiz şimdi.
0
ravioli
(22.05.08)
her gün sabah ve akşam 10 dakika oturup geçeceğine inanacaksınız.
bin tane tedavinin sonunda bi tek bundan sonuç alabilmiştim. hatta bi duası filan var derler ama konsantre olup inanmak da yeterli :)

bi de eczaneler vazelin bazlı bi karışım + solüsyon veriyorlar. gene de inanmak derim :)
0
yedek ruh
(26.05.08)
(3)

deniz mahsülünü iade eden bi bünye

yedek ruh
son bi senedir, denizden çıkan - ki dün akşam itibariyle deniz börülcesinin de bu grupta olduğunu anlamış bulundum - herşeye karşı midem red cevabı veriyor. ben gayet mutlu mesut yiyorum, bünyem gayet büyük bi nefretle bana iade ediyor. bu neden olur yau? çocuk değilim ki 29 yaşına geldim. 28 sene
son bi senedir, denizden çıkan - ki dün akşam itibariyle deniz börülcesinin de bu grupta olduğunu anlamış bulundum - herşeye karşı midem red cevabı veriyor. ben gayet mutlu mesut yiyorum, bünyem gayet büyük bi nefretle bana iade ediyor. bu neden olur yau? çocuk değilim ki 29 yaşına geldim. 28 sene midye hariç her türlü mahlukat yedim de, şimdi otunu bile mi yiyemeyeceğim?
0
yedek ruh
(02.05.08)
Deniz börülcesinin denizden çıkmaması ve sizin denizden çıtığını düşünmenizin sonucu olarak midenizin kabul etmemesi psikolojik bir sebebi olduğunu düşündürttü bana.
0
montreal
(02.05.08)
Soruya tam yanıt değil ama,

İnsan bünyesi denizde varolan bakterilere karşı, karada yaşayanlara göre çok daha hassastır ayrıca bu tür deniz kökenli bakteri, virüs, ya da her türlü maddeye karşı bireyler arasındaki tolerans farkları karasal olanlara göre çok daha fazladır.
O yüzden ağır besin zehirlenmelerinin müsebbibi çoğunlukla deniz ürünleridir.

Kısacası, bazı bünye, bazı dönemlerde veya bazı bölgelerden avlanan deniz mahsullerinde rahatsız olur. Çünkü o mevsimde ya da o bölgede, doğanın bir oyunu olarak fazlaca bulunan x maddesi, y bünyesine dokunur. Başka kimseye bişey yapmayabilir.

Ben de bir aralar, ne zaman İstanbul'da Balık Ekmek yesem hiç sekmeden zehirleniyordum mesela. Yemiyorum artık. Evde tava, fırım vesaire yapınca bişey olmuyor.

Kısacası bence bir sorunun yok, sadece aynı şey seni 2 kere üst üste bozunca ısrar etme o kadar.
0
delikan76
(02.05.08)
verdiğiniz cevaplar için çok teşekkür ederim ama deniz börülcesi genelde suya yakın yerlerde yetişmekle birlikte sığ sularda da görülebilen bir bitki. bana da enteresan gelen zaten onun da bu grupta - ki anlatmaya çalıştığım midemin tepki gösterdiği mahsüller grubunda - olmasıydı. yoksa börülce direkt suda yetişmez ama bi deniz mahsülü olduğunu da yadsıyamayız çünkü bol iyot emiyor. bu vaka son 1 sene içinde 6 kere tekrarladı. ben midem bulanmaya başladığında ne yediğimi bile hatırlamadım son olayda, çünkü börülce düşüneceğim en son şeydi. zaten o yüzden sorduydum. belki de delikan76'nın dediği gibi toleransının az olduğu bir dönem olabilir.

hadi bakalım diyelim, teşekkür edelim.
0
🌸yedek ruh
(02.05.08)
(3)

Çevrimdışı (Offline) İleti

inatci kahraman aga
MSN Messenger'de çevrimdışı olan birine gönderdiğimiz iletiyi, kişi örneğin 5 ay sonra bile çevrimiçi olsa görebilir mi? Bunun bir süresi var mı, varsa ne kadar?
MSN Messenger'de çevrimdışı olan birine gönderdiğimiz iletiyi, kişi örneğin 5 ay sonra bile çevrimiçi olsa görebilir mi? Bunun bir süresi var mı, varsa ne kadar?
0
inatci kahraman aga
(30.04.08)
bir hafta önce gönderilen iletiyi almışlığım vardır. yalnız şöyle bir şey var. eğer msn'in çevirim dışı ileti göndermeyi desteklenemeyen bir sürümünüyle oturum açılırsa gönderilen mesaj puf oluyor.
0
insanimsi
(30.04.08)
pardus-kopete kullanırken çevrimdışı mesajlar gelmiyordu, işyerinde windows-live messenger'dan login olmak zorunda kalınca iki küsur ay önce gönderilen offline mesajları aldım.. bu süre beş aya kadar uzar mı bilmem..
0
sharpenter
(01.05.08)
bi de mac'te kullanılabilen msn sürümleri de desteklemiyor o hikayeleri. böyle tiril tiril online olmak zorunda kalıyor insan...
0
yedek ruh
(02.05.08)
(2)

Sosyoloji yüksek lisansı

short
şimdi acayip öznel bir soru olacak ama İstanbul'da en "kral" eğitimi hangi üniversite veriyor "sizce"? vakıf, devlet fark etmez.Tecrübe sahipleri varsa hangi okul öğrenci seçerken nelere dikkat etmekte bildiği kadarıyla paylaşırsa ne güzel olur.Liseden daha kötü 4 yıllık üniversite faciasından sonra
şimdi acayip öznel bir soru olacak ama İstanbul'da en "kral" eğitimi hangi üniversite veriyor "sizce"? vakıf, devlet fark etmez.Tecrübe sahipleri varsa hangi okul öğrenci seçerken nelere dikkat etmekte bildiği kadarıyla paylaşırsa ne güzel olur.Liseden daha kötü 4 yıllık üniversite faciasından sonra yine "ezberle gel" takılan bir yerde yüksek yapmak istemiyorum, saygılar.
0
short
(30.04.08)
özellikle sosyoloji için söyleyemem ancak şunu biliyorum ki bireysel istisnalar dışında (yaptıran hoca için diyorum) bütün devlet üniversiteleri ezberle gel yaklaşımı ile devam edegeliyor. Amerikan tarzı hakiki araştırmalar yapmak istiyorsanız biliyorum ki sabancı üniversitesi tam bu mantalitede çalışmaktadır. Okulun genel politikası bu yönde olduğu gibi ayrıca hocalarını da araştırıp bakabilirsiniz. Koç üniversitesi ve bilkent te de böyle olduğunu tahmin ediyorum.
Diğer özeller için yorum yapammayacağım.
Devletlere gelince, ODTU için olumsuz şeyler fazla duymadım. Ancak İTÜ için bile o sevmediğimiz mantalitenin hakim olduğunu duydum.

Tabi benimkiler tam kesin veriler değil. Hani bir hoca olur - nerde olduğu önemli olmadan sizi deli gibi tatmin eder o ayrı birşey
ama üniversiteler üzerinde ki tecrübelerim yaklaşık böyledir.
0
jkulakwalker
(30.04.08)
msü de olabilir.
zira ben de bu sene bi şansımı deneyeceğim. bi kafa kafaya verebiliriz isterseniz.
0
yedek ruh
(02.05.08)
(2)

skolyoz

szqnn
skolyoz ameliyatında takılan civatalar ömür boyu duruyor mu yoksa belli bir süre sonra çıkarılıyor mu?
skolyoz ameliyatında takılan civatalar ömür boyu duruyor mu yoksa belli bir süre sonra çıkarılıyor mu?
0
szqnn
(29.04.08)
omur boyu duruyor ...
bu konuda da en iyi doktor kesinlikle azmi hamzaoglu dur ..
gerci sormamissiniz ama yinede soyliim dedim..
0
lady laura
(29.04.08)
evet ama riskli bi ameliyat. kalp dışarı çıkarılıyor. 40 dereceyi geçen yamukluklarda tercih ediliyor. bi doktor ismi daha : ünsal domaniç.
ve mutlaka bi üniversite hastanesi. başka hastaneler röntgenini bile çekmeyi bilmiyorlar.
0
yedek ruh
(02.05.08)
(14)

et yemeklerinde etin sertleşmesi

burfak
sorum başlıkta özet olarak duruyor. mesela sote yaparken, veya tencerede bulduğum her şeyi karıştırıp et yemeği yaparken.eti ne kadar geç koyarsam koyayım pişti mi diye baktığımda tadına çoktan sertleşmiş oluyor.içi pembe değil, başta pişmemiş olduğundan sanıyordum.ama sonra biri fazla pişmiş olduğu
sorum başlıkta özet olarak duruyor. mesela sote yaparken, veya tencerede bulduğum her şeyi karıştırıp et yemeği yaparken.
eti ne kadar geç koyarsam koyayım pişti mi diye baktığımda tadına çoktan sertleşmiş oluyor.
içi pembe değil, başta pişmemiş olduğundan sanıyordum.
ama sonra biri fazla pişmiş olduğunu söyledi. Öyle mi gerçekten? bir de et (beyaz veya kırmızı ikisinde de oluyor) pişer pişmez sertleşiyor mu?
0
burfak
(25.04.08)
tuzdan da olaiblir.
0
bryan fury
(25.04.08)
tuzu erken koyuyor olmayasınız? yemek pişene kadar ete tuz konmaz çünkü osmozla içindeki bütün suyu çekip sertleştirir.
0
talemon
(25.04.08)
tuzu en sonlarda koyuyorum.
0
🌸burfak
(25.04.08)
tuzu serviste koyun bi de yagla birlikte cok az bi mıktar su iyi gelebilir.
0
bryan fury
(25.04.08)
O dediğin sorunun oluşmaması için pişiren kişinin yaşının 45'i geçmesi gerekiyor galiba. Ben öyle gözlemledim.

Tecrübe işi o iş sanki.
0
delikan76
(25.04.08)
Eti geç koymak mı? İyi de et yemeğin diğer malzemeleri konulmadan önce pişirilir zaten. Et iyice piştikten sonra sebzeydi şuydu buydu atılır içine.

Öyle gördük biz, bilmiyorum valla.
0
sui
(25.04.08)
ya ben de öyle görmüştüm de, sertleştiği, sertleşmenin de (bir garip oldu böyle) fazla pişmeden kaynaklandığını duyunca sonradan koymaya başladım.
0
🌸burfak
(25.04.08)
Yok öyle bir şey ya. Tuzdandır o en fazla. Et önceden pişmezse sonradan hiç pişmez, sebzeleri eritmeniz lazım onu pişirene kadar.
0
sui
(26.04.08)
etin taze olmasindan dolayi olamaz mi sertlesme? turkiye'de taze et? hmm. garip
0
trimpot
(26.04.08)
Sık sık kapağı açmayın, bırakın pi$sin. Buhar yumu$atır.
0
durum serserisi
(26.04.08)
inatci kahraman aga
(26.04.08)
kimse dememiş. etten olmasın o? marketlerdeki hazır sotelik etleri alıyorsanız onlar kayış gibi. kasaptan yemeklik yağsız kuşbaşı diye alın. lokum gibi olsun.
0
kibritsuyu
(26.04.08)
Okuldayken yemek dersi almış birisi olarak şunu anlatayım.

Yemeklerde degil de et pişirken (parça et biftek gibi)
et 1 kere çevrilir

eti atarsın tavaya orta ısıda. Üstünden su çıkıp üstü kahverengi olana kadar beklersin
sonra eti çevirir 1 dakika da o kısmı pişirip bu muazzam lezzetli eti afiyetle yersin.

sende eti fazla kavuruyor, fazla pişiriyor olabilirsin.
Yemegin sulu degilse et kendi suyunu salıyor da olabilir.
0
bissell
(26.04.08)
özellikle kırmızı eti yumuşatmak istiyorsanız biraz marine etmek, yani bir şeylerin içinde bekletmek gerekir. o pahalı restoranlarda tabağı 40 papel'e yediğimiz etlerin çoğu saatlerce marine ediliyor. bildiğim bir yöntem biraz sütün içine bir iki damla zeytinyağı damlatarak arzuta göre soğan da rendelenerek 1-2 saat bekletmebazen bu karışıma limon da sıkılabiliyor ama o eti daha sıkıştırabilir. dolayısıyla süt ve yağ zaten yeterince yumuşatıcı rol oynuyorlar.

afiyet bal şeker olsun.
0
yedek ruh
(28.04.08)
(8)

Aşk Meşk İşleri

bissell
Şimdi;Bir hatunla 6 aydır aramız muazzam denebilecek kadar iyi, saniyelerle aklımıza aynı şeylerin gelmesinden, haftanın 4 günü görüşmeye kadar herşey muazzam. Fakat sorun şu:Hatunun 10 - 15 günde bir görebildigi, (çok yogun) bir sevgilisi var.İlk başlarda arkadaş markadaş derken bendeniz afedersini
Şimdi;
Bir hatunla 6 aydır aramız muazzam denebilecek kadar iyi, saniyelerle aklımıza aynı şeylerin gelmesinden, haftanın 4 günü görüşmeye kadar herşey muazzam. Fakat sorun şu:
Hatunun 10 - 15 günde bir görebildigi, (çok yogun) bir sevgilisi var.
İlk başlarda arkadaş markadaş derken bendeniz afedersiniz bu kıza kapılmaktayım.
Haftaiçi, haftasonu her dakika beraberiz, birbirimizin evinde kalıyoruz, sevgilisi beni, ben sevgilisini biliyoruz(tanışmadık).

Çözüm nedir?
Bu kız gerçekten ÇOOOOk iyi bir arkadaşım kaybetmek hiç istemiyorum.
0
bissell
(24.04.08)
bence zamana bırak.
o çocuk da zaten bu zaman zarfında ya bırakacak ya da bırakılacak.
şu anda bir hamle yapmak karışıklığa ve istenmeyen durumlara yol açabilir.(şahsen bende açardı ve ikisinden de uzaklaşmak isterdim)

ama az çok anlıyorsam zaten pek umutlu görünmüyor vaka.
sabırla ve zamanla derim.
0
yedek ruh
(25.04.08)
kısa ve öz söylüyorum, ya da ben söylemiim, jeff baba söylesin.

(bkz: #896783)

aynı evde falan kalıyorsanız, 24 saat beraberseniz ve sevgilisi varsa, zaten "arkadaş olarak görülme" ihtimalin 1. yani %100.

sen kıza açıldıktan sonra sevgilisi olduğu halde "tamam" derse hissedeceklerini (ya da uçup gidecek şeyleri) düşün. üzülme boşuna.
0
lepidodendron
(25.04.08)
Valla bana kalırsa sizin durumunuz bir su yolunu bulur durumu. Bir şey olacaksa engel olmak çok zor olur, ama engel olmak istiyorsanız kızdan uzak durmanız gerekir -ki bu zor görünüyor.

O değil de kızın sevgilisi işkillenmiyor mu sizden kuzum?
0
sui
(25.04.08)
oeh ne biçim sevgilisi var be, sevgilim başka bir erkeğin evinde kalacak, üstelik bu adam samimi arkadaşım olmayacak yol veriririm gider. şekil 1-a minimum taraflardan birisi niyeti bozuyor.

ondan sonra "ama samimi arkadaşım, top 10 da ilk beşe girer, asla öyle bir şey düşünmem" diye savunmaya geçiyorlar. al işte canlı kanıt...

hatta lütfen bu sorunu silme okutayım ben ilgili kişilere.
0
kimlanbu
(25.04.08)
Bundan böyle artık kendi yolunu kendin çizeceksin evlat. Sözlük de bir yere kadar. Bunun yanıtını sadece sen bulabilirsin. Doğrular kafanın içinde.
Şaka bir yana nasıl soru lan bu?!:)
0
bandini
(25.04.08)
oh be millet hayat yerine romantik komedi - sitcom yaşıyor. bizimkide hayat mı ühühü :) sorunuza yanıt olarak tavsiyem açık açık konuşun ya en güzeli dürüstlük
0
merope
(25.04.08)
şimdi bir defa hem sevgisini kazanayım hem dostluğunu kaybetmiyim, ne yardan ne serden mantığı bu işlerde yürümez. kendinize sorun bi benim istediğim nedir, aşkı mı arkadaşlığı mı diye.. öyle hareket edin.. biraz zaman verip arkadaşınızın duygularını anlamaya çalışın, kanka olarak görüyorsa sizi çok umutlanmayın bence... ha eminseniz o da birşeyler hissetmeye başlamışsa açık konuşmakta fayda olabilir..
0
islakkedicorbasi
(25.04.08)
tonic'ten if you could only see'yi dinlemeye başlamanı tavsiye ederim.

(bkz: if you could only see)
0
kriker
(25.04.08)
(2)

çin den ipod touch getirtmek

thinkbeforedoing
var mı böyle birşey. bir tanıdığım gidiyorda, orada satılıyor mu ki? amerikadanda mı ucuzdur orada? wi-fi yı buradaki modemlerle uyumsuzluk yapar mı?
var mı böyle birşey. bir tanıdığım gidiyorda, orada satılıyor mu ki? amerikadanda mı ucuzdur orada? wi-fi yı buradaki modemlerle uyumsuzluk yapar mı?
0
thinkbeforedoing
(12.04.08)
arkasindaki yazani aktariyorum:
"designed by apple in california, assambled in china model no:A1213"
wi-fi'nin uyumsuzluk yapacagini sanmiyorum pek. model no'suna baksin alirken, B1213 modelleri de var, turkiye'de calisiyor.
tr dogubank fiyati 560-580 ytl falandi en son. 16gb.
0
only
(12.04.08)
herşeyin taklidini yapıyor keratalar. dikkat derim!
0
yedek ruh
(14.04.08)
(4)

kadınların ayda bir erkeklerin her gün yaptığı şey

entry ca
bi de böyle bi fenomen vardı ilkokul yahut ortaokulda mistiğimsi sinsimsi fatalimsi bir şekilde sorardı millet bunu birbirine. bilmece güya. ben de o zamanlar utandıydım 'ayıpçı' bişi sandıydım soramadıydım yanıtı (hoş sorunca söylemiyolardı kikirdiyolardı).ne bu allasen
bi de böyle bi fenomen vardı ilkokul yahut ortaokulda mistiğimsi sinsimsi fatalimsi bir şekilde sorardı millet bunu birbirine. bilmece güya. ben de o zamanlar utandıydım 'ayıpçı' bişi sandıydım soramadıydım yanıtı (hoş sorunca söylemiyolardı kikirdiyolardı).

ne bu allasen
0
entry ca
(05.04.08)
bu aslında "kadının her gün, erkeğin senede bir kere" yaptığı şey gibi bişi ki cevabı "imza"...

kadı : nikah kıyıyor
senede : senet

tamamen kelime oyunu...
0
yedek ruh
(05.04.08)
traş olmak mı?
hehe :)
0
erostrada
(05.04.08)
valla onu bilemedim ama "kadınların her gün yaptıgı erkeklerin bi kere yaptıgı sey"
"etek giymek" imiş.
kadınlar her gün,erkekler sünnet olduklarında diye de cevaplamıslar.
tsk pls
0
demoniclewinsky
(05.04.08)
Ureme hucresi uretmek. (doktordan ne yanit beklenir? :)
0
hlathguth
(06.04.08)
(2)

sezen aksudan

orange coffee
sezen aksunun coo..k eski bir sarkisi vardi sozlerini falan hic hatrlamiyorum ama boyle konusa konusa soyluyordu hatrladigim kadariyla arkadan ritm geliyodu sadece tabi bu bi bolumude olabilr sarkinin.. neydi bu
sezen aksunun coo..k eski bir sarkisi vardi sozlerini falan hic hatrlamiyorum ama boyle konusa konusa soyluyordu hatrladigim kadariyla arkadan ritm geliyodu sadece tabi bu bi bolumude olabilr sarkinin.. neydi bu
0
orange coffee
(30.03.08)
bir barış manço cover'ı olan sakız hanım ve mahur bey şarkısında denildiği gibi önden konuşur arkasından söyler. ama çok eski değildir. nitekim barış manço öldükten sonra çıkarılan bir albümde bulunur bu parça ki o da 2000'li yıllara tekabül eder. arzu edilirse gönderebilirim.
0
yedek ruh
(30.03.08)
tesekur ettim=))
0
🌸orange coffee
(30.03.08)
(5)

Fındıklı Vodka

kahvegibi
Merhabalar,Bildiğiniz üzere, fıkdıklı vodka adı altında satılan bir gerçek var. İçiyoruz ve kendimizden geçiyoruz. Ama evde denediğimizde bir türlü dışarıda içtiğimiz (örn: üçnokta) fındıklı vodka, nam-ı diğer sıvı nutella'nın tadını yakalayamıyoruz. yani, bu fındıklı vodka, fındık şurubu artı vodka
Merhabalar,
Bildiğiniz üzere, fıkdıklı vodka adı altında satılan bir gerçek var. İçiyoruz ve kendimizden geçiyoruz. Ama evde denediğimizde bir türlü dışarıda içtiğimiz (örn: üçnokta) fındıklı vodka, nam-ı diğer sıvı nutella'nın tadını yakalayamıyoruz. yani, bu fındıklı vodka, fındık şurubu artı vodka ile yapılmıyor. içinde başka bir şey var, ya da olmalı.
Bu esrarengiz maddenin ne olduğunu bilenlerin ya da duyanların, insanlık namına sorumuza cevap vermeleri rica olunur.
Namaste
0
kahvegibi
(17.03.08)
En yakın zamanda deneme amacında biri olarak çok soğuk olarak hazırlanması gerektiğini duymuştum belki alakası vardır :)
0
fredi
(17.03.08)
wpi'ye mesaj atmanızı öneriyorum.
0
inatci kahraman aga
(17.03.08)
bunu bir mekana sorduğumda extra (iki kez) kavrulmuş fındık şurubu ile yaptıklarını söylemişlerdi. bir diğer öneri de önceden hazırlanıp bekletilmesi yolunda.ama emin değilim, biliyorsanız hatta bana da söyleyin :)
0
yedek ruh
(17.03.08)
Gereğinden fazla barmenlik yapmış biri olarak söyleyebilirim;
Dışarıda içtiklerin saf fındıklı votka değildir.İçerisinde aromalar mevcut. aynı kahvelere kattığımız aromalar gibi. Kıvamları çok yoğun 5 cl koymak bile inanılmaz yoğun bir tad verebiliyor. Sade ve güzel bir votka ile örneğin absolut fındık aromasını karıştırarak bu tadı elde edebilirsin. ama aromalar bir hayli tuzludur.
0
alkolik imam
(18.03.08)
kahve çekirdekleri görüntü vermesi açısından konulur genelde. Eğer iyi marka bir kahve kullanıyorsanız hafif kahve tadı elde edersiniz.
0
alkolik imam
(18.03.08)
(3)

ellerinde pankart açmış insanlar...

yedek ruh
ben gene garip anlatımlı bi şey arıyorum. (olmasa şaşardım!)belki hatırlarsınız bi aralar mail olarak dönüyordu. ellerinde pankart tutan insanlar vardı. ve siz manuel olarak oraya istediğiniz mesajı yazabiliyordunuz. hani bu da olur ama varsa bunun alternatif zeminleri (kaldırım, duvar, bina, t-shir
ben gene garip anlatımlı bi şey arıyorum. (olmasa şaşardım!)

belki hatırlarsınız bi aralar mail olarak dönüyordu. ellerinde pankart tutan insanlar vardı. ve siz manuel olarak oraya istediğiniz mesajı yazabiliyordunuz. hani bu da olur ama varsa bunun alternatif zeminleri (kaldırım, duvar, bina, t-shirt) ayrıca bir harika olur. yardım, yataklık ne olur...
0
yedek ruh
(24.02.08)
sanırım istediğiniz link şu olmalı www.lintukoto.net

bonus:
www.writeonit.org
www.imagechef.com
0
murty
(24.02.08)
çok teşekkürler ilginize...
bende sörfü alem yaparken şu linke rastladım; ilgilenenler olursa diyerek ekleyeyim dedim.

www.customsigngenerator.com
0
🌸yedek ruh
(24.02.08)
Hazır yakalamışken; bu pankartın ne zaman nerede ve hangi nedenle açıldığını bilen var mı? Tabi ne yazdığını da...
0
metal revolution
(24.02.08)
(8)

Et Sote

inatci kahraman aga
Çeşitli baharatlarla, soslarla ve optimum oranlarla mükemmel bir tat yakalıyorum tamam; fakat bu etler daha yumuşak (pamuk gibin, lokum gibin) nasıl olacak? Kullandığınız özel bir teknik var mı?Teşekkürler.
Çeşitli baharatlarla, soslarla ve optimum oranlarla mükemmel bir tat yakalıyorum tamam; fakat bu etler daha yumuşak (pamuk gibin, lokum gibin) nasıl olacak? Kullandığınız özel bir teknik var mı?
Teşekkürler.
0
inatci kahraman aga
(11.02.08)
ilk önce düdüklü tencerede bir miktar pişirdikten sonra tavaya almak bir yöntem diğeri ise; etleri sıcak tavanın üzerine, altı tam ateşte açıkken direk koymak ve etlerin her tarafı renk değiştirdikten sonra kısık ateşte üstü kapalı şekilde pişirmek.
tuzu pişmemiş etlerin üzerine yerine etler pişmeye yakınken atmak da gayet yararlı oluyor.
et dandik ve inatla yumuşamıyorsa tuzunu attıktan sonra bir miktar mısır özü yağı katarak pişirmeye devam edilebilir.
et, ne kadar uzun sürede ve ne kadar kısık ateşte pişerse o kadar "lokum" olur.
0
s man chen
(11.02.08)
yemeğin tuzunu ocaktan almadan son iki üç dakika içinde atarsanız etler yumuşak olur. önceden atılan tuz eti sertleştirir.
0
patlamismisir
(11.02.08)
Yumusak et icin klasik iki yontem vardir: ya bonfile gibi bir etle baslayip cok az pisirirsin, ya da yahnilik et ile baslayip cok uzun sure pisirirsin.

Boyle diyorum cunku sotenin anlami biraz karisik. Benim bildigim tavada az yag ile yuksek ateste pisirmeye deniyor. Ama Sozluk'te et sote yahni turu bir yemek olarak tanimlanmis. Benim bildigim anlamdaki yemegi yapiyorsun bahsettigim ilk yontemi, Sozluk'teki oteki tanimi yapiyorsun ikinci yontemi kullanacaksin.
0
wpi
(11.02.08)
kırmızı şaraba yatır pişirirkende vok tavasında harlı ateşte pişir
0
omer460
(12.02.08)
www.yemekveben.com
burda tarifi var
0
crystalsoul
(12.02.08)
babam pişirmeden önce baharatlı bir sos yapıp içinde bekletir etleri, o bekleyişten sonra pişince normalden yumuşak oluyor.
0
merope
(12.02.08)
bir kere etin yumuşak olması için küçük küçük doğranması, daha kolay pişmesi açısından çok önemli.

etler piştikten sonra (sert de olsa yenecek duruma geldikten sonra) tavanın kapağını (ya da uygun bir kapağı) kapattıktan sonra uzun uzun pişirmek iyi olur. iyice suyunu çekiyor. tadı da daha güzel oluyor. kekik bol bol bol bol bol bol bol..

hatta öyle bir şey ki, eğer içinde yeterince su varsa (salçayı sıcak su ile karıştırarak yeterince su elde etmek mümkün) ne kadar pişerse pişsin dibi tutmaz, bir şey olmaz.. tabii yine kontrolü elden bırakmamak lazım.

yine burada söylenenler arasında: tuzu en son koymak, hatta hiç koymamak eti doğrudan yumuşatan bir şey. hatta eti önceden marine etmek daha da güzel bir şey..
0
co2s2
(12.02.08)
pişirmeden önce süt, rendelenmiş soğan ve bir miktar zeytinyağını karıştırıp onun içinde bekletebilirsiniz. baharatsal şeyler de eklerseniz, etin karakteristiği daha aromatik olur.
0
yedek ruh
(12.02.08)
(2)

isveç şurubu. içip fayda gören?

can see
"Maurers Krautergarten"'original schweden bitter'yazıyor aldığım şişenin üzerinde.60 ytl. bu fiyat normal mi?--not: bu sefer cidden bir arkadaş için.
"Maurers Krautergarten"
'original schweden bitter'

yazıyor aldığım şişenin üzerinde.
60 ytl. bu fiyat normal mi?
--
not: bu sefer cidden bir arkadaş için.
0
can see
(09.01.08)
fiyatını bilemem ama babam bi' ara kasmış kendi hazırlamıştı. oldukça zahmetli bi süreçte hazırlanıyo bu yüzden pahalı olması normal olabilir. "her derde deva" bi'şey. iğrenç bi tadı var. ama işe yarıyordu.
0
insensitive
(10.01.08)
fiyatı normal. daha seneler önce 40 ytl idi çünkü, belki az çok oynar aktar başına.
sanıyorum bunun içinde 40 tane ot vb şeyler var. ben her sabah kahvenin içine bir kaşık atıyordum, tatlı tenturdiyot(bu arada çok zormuş bunun yazımı) gibi bir tadı vardı. sanıyorum içeriğinde ispirtomsu maddeler de kullanılmış ama bana bir rus anlatmıştı. çünkü aynı içerikli iksirin çıkış noktası rusya'ymış. gördükleri faydaları anlata anlata bitiremiyorlardı. bağışıklığı filan kuvvetlendirdiği için muhtemelen rahatsız bünyelerde etkisini gösterecektir. ben zaten hiç hasta olmadığım için, bir faydası olup olmadığını da çok bariz anlamadım.
0
yedek ruh
(10.01.08)
(3)

eti reklamı

denize karsi icen keci
etinin mutluluk iki parmağının arasında temalı reklamında çalan müzik nedir?müziği bilmeyenler www.etietieti.com daki reklamı izle kısmından dinleyebilirler...
etinin mutluluk iki parmağının arasında temalı reklamında çalan müzik nedir?
müziği bilmeyenler www.etietieti.com daki reklamı izle kısmından dinleyebilirler...
0
denize karsi icen keci
(19.12.07)
goran bregoviç'in parmağı olduğunu dü$ündüğüm bir reklam müziği.
0
robinbook
(20.12.07)
bana emir kusturica'nın filmekimi'nde oynatılan filmi "bana söz ver"i anımsatmadı desem yalan olur. tabi ki goran bregoviç'e ait ancak bu müzik onunki olmasa bile bunu seven onu da sever :)
0
yedek ruh
(20.12.07)
Mahala Raï Banda vs Shantel - Mahalageasca imiş.. güle güle dinleyin.
0
🌸denize karsi icen keci
(28.12.07)
(10)

konservatuvarda master

sf arjuna one
şimdi ben bu sene bilgisayar müh. bitirmiş olucam. konservatuvarda master yapabilir miyim? sonradan müziğe kanalize olmuş, bil. okuduğuna pişman olmuş biri olarak. master için konservatuvar les ister mi? yetenek sınavını bağlama veya davul çalarak geçebilir miyim?
şimdi ben bu sene bilgisayar müh. bitirmiş olucam. konservatuvarda master yapabilir miyim? sonradan müziğe kanalize olmuş, bil. okuduğuna pişman olmuş biri olarak. master için konservatuvar les ister mi? yetenek sınavını bağlama veya davul çalarak geçebilir miyim?
0
sf arjuna one
(16.12.07)
konsevatuvarda master için bölüm dışından adam alırlar mı emin değilim.
şöyleki lisansa giriş için bile çok ciddi oranda uğraştırıyorlar insanları. özel derslerdir, kurslardır falan. işinin oldukça zor olduğunu düşünüyorum.
0
can see
(16.12.07)
itü'nün vardı galiba sesle alakalı yüksek lisans programları. işin tekniğine yoğunlaşan daha çok. itü'nün sitesinden bir araştır derim.
0
darknum
(16.12.07)
mimar sinan icin konusuyorum, imkansiz otesi.
0
la traviata
(16.12.07)
hatta ben de bilkent için konuşayım yine durum aynı.
0
can see
(16.12.07)
değil sadece master yapmak, "ben orta 2'ye yatay geçiş yapmak istiyorum" diyen bir insanın bile neredeyse dileğine nail olamayacağı bir durumdur. ben de msü için konuşuyorum ama her konservatuar için durum aşağı yukarı aynı.
0
yedek ruh
(16.12.07)
Lisans okusan? Misal Bilgi Muzik, burs istemezsen girmesi de kolay sayilir eskiye oranla. Bu yil 3 kez ek kontenjanla ogrenci alindi. Burslu zor ama imkansiz degil.
0
pyro clustic flow
(17.12.07)
peki konservatuvar mezunu birinin master için les e girmesi gerekiyor mu. yoksa les yerine geçen yetenek testi gibi bişey mi var.
0
🌸sf arjuna one
(17.12.07)
itü miam'a bak, farklı-değişik bölümlerden giren bir sürü kişi oluyor. teknoloji kompozisyon vs... ama bir enstruman çalıyor olmaktan öte bir altyapı gerekiyor muhakkak.
0
kurukafa
(17.12.07)
konservatuarda master yapmak için eskiden les'e girmek gerekiyordu. ancak şimdi gerekmiyor, bazı bölümler de çok düşük barajla alıyorlar. ama şunu söyleyebilirim; yetenek sınavı yapılyor ve o bölümün lisans seviyesinden mezun olmuş birinin birikimini istiyorlar. ki neredeyse o bölümden mezun olanın bile bazen şansı olmayabiliyor.
0
yedek ruh
(17.12.07)
miam'a baktım zaten. bir de mail attım fakat cevap gelmedi. gidip konuşurum heralde. neyse cevap veren herkese teşekkürler.
0
🌸sf arjuna one
(17.12.07)
(6)

Çay döktüm ben...

cryptic
Bilgisayar başında sabahladığım bir sabah Asus A3E laptopuma çay içiriverdim sağ yandan. şimdi keyboardun o tarafındaki tuşlar almıyor, işlemiyor birkaçı da saçmalıyor tabii. Cihazdaki bilgiler uçmadan kaçmadan ekonomik biçimde nasıl tamir ettirebileceğim hususunda yardımlarınızı istirham... ühü...
Bilgisayar başında sabahladığım bir sabah Asus A3E laptopuma çay içiriverdim sağ yandan. şimdi keyboardun o tarafındaki tuşlar almıyor, işlemiyor birkaçı da saçmalıyor tabii. Cihazdaki bilgiler uçmadan kaçmadan ekonomik biçimde nasıl tamir ettirebileceğim hususunda yardımlarınızı istirham... ühü... allaam...
0
cryptic
(13.12.07)
tavsiyem bilgisayarı kapatmadan yedek al.

edit: çay döküleli çok olmuş, bu durumda servise gidip fiyat çıkartmaktan başka çare yok eğer içinde kıymetlim, arım, balım, peteğim var derseniz orada da yedek alıyor servisler genelde. zaten yedek almasına bile gerek olmayabilir.
0
thefirstfbli
(13.12.07)
tamamen kuruduktan sonra yedek alin sonra gidip tus takimini yeniletin. garantisi devam etse bile garanti kapsamina girmiyor boyle seyler. oraya goturup yaptirtmak isteseniz analarinin nikahlarini da uzerinize almanizi istemeleri olasi. bu yuzden kendiniz veya bu isten anlayan birisine icini actirip duzgunce temizlettirip keyboardu degistirin sadece ki o bile dunya para...

gecmis olsun.
0
entrapmen
(14.12.07)
sadece temizlense çalışır bence. koskoca elektronik devreyi sabunla yıkıyorum bir şey olmuyor.
0
sourlemonade
(14.12.07)
İlle de o işlemeyen tuşları kullanmanız gerekiyor ise bunu sanal klavye ile yapabilirsiniz. Yani yedekleme ve bilumum acil kurtarma işlemi için bu bir çözüm olabilir. Gerisi makinayı götüreceğiniz bilgisayarcının insafına kalmış...
0
trawmatolog
(14.12.07)
dizüstünü hep dizüstü olarak kullanmıyosanız, bi de servis mervis uğraşmak istemiyosanız ucuza klavye alın bi tane usb bağlantılı. eğer bilgisayarı evde-işte kullanıyosanız iki tane alın birini orda bırakın birini evde. ha tabii bi de yedekleyin, o ayrı.
0
aysegulnazcan
(14.12.07)
gayet benim de gazoz döktüğüm sıralarda saçmalayan tuş takımını yaklaşık 90 ytl gibi bir paraya değiştirerek bilgilere hiçbir şey olmadan kurtarmıştım.2 sene geçtiği için garanti kapsamında değildi ama olsa bile kullanıcı hatası sayılabiliyor bu durum.
0
yedek ruh
(17.12.07)
(6)

Çin'de Türkiye'de para edecek ne var?

gossamer
bir hafta kadar sonra çin'e gidiyorum,yaklaşık bir hafta kalıp döneceğimdir.o yüzden bavulum boş gideceğim (dönüşte doldurmak için tabi).soracağım şudur ki güzel yurdumda pahalı olup da oralardan ucuza getirtebileceğmiz neler var?nasıl kısa yoldan köşeyi dönerim?
bir hafta kadar sonra çin'e gidiyorum,yaklaşık bir hafta kalıp döneceğimdir.o yüzden bavulum boş gideceğim (dönüşte doldurmak için tabi).soracağım şudur ki güzel yurdumda pahalı olup da oralardan ucuza getirtebileceğmiz neler var?nasıl kısa yoldan köşeyi dönerim?
0
gossamer
(12.12.07)
Metal grup tshirtleri orada çok ucuz diye duydum, getirebilirsen istanbuldaki rock marketlere satabilirsin, hatta bana söyle alıcı bulurum hepsine.
0
sathaner
(12.12.07)
getirelecek ne varsa getirdiler zaten.
0
thefirstfbli
(12.12.07)
bence bavula en fazla sigacak sey olan pc ler icn ram olabilir.
1 ya da 2 GB 633 mhz falan olanlardan.
tabi once kontrol edip calisip calimadigina bakman lazim. burda onceden konustugun pc firmalarina getirebilirsin. gumruk konusunu bilemem.
sadece fikir.
0
dragon bor
(12.12.07)
dealextreme.com a bakılabilir. Gerci kargo bedava:) gitmeye gerek yok yane
0
ned flanders
(12.12.07)
Cilginlar gibi ram al, her seyin icine ram doldur. yani kitaplarin icine falan koy, umarsizca bu ram degil kitap ayraci de gumrukte. Guzel para yaparsin.
0
rygard
(13.12.07)
converse'ler çok ucuz. yanılmıyorsam 7-10 usd civarında. bence eşin dostun numaralarını bilip gitmekte fayda var, herkese yılbaşı üzeri hediye olur walla.
0
yedek ruh
(17.12.07)
(6)

sol el serçe ve yüzük parmağında uyuşma

adivar
3 gündür özellikle serçe parmağımda yoğunlaşan, yüzük parmağımda da varolan bir uyuşma-karıncalanma hissi var sol elimde. o kısımda el ayasında da mevcut. karpal tünel sendromu mudur? webten araştırıyorum ancak bulamadım tam uygun bir yanıt. laptop kullanıyorum masanın üzerinde ve bilek ilr dirsek a
3 gündür özellikle serçe parmağımda yoğunlaşan, yüzük parmağımda da varolan bir uyuşma-karıncalanma hissi var sol elimde. o kısımda el ayasında da mevcut. karpal tünel sendromu mudur? webten araştırıyorum ancak bulamadım tam uygun bir yanıt. laptop kullanıyorum masanın üzerinde ve bilek ilr dirsek arasındaki kısmın sürekli masanın bitiş kısmına yaslandığını farkettim bu şikayetten sonra. ne yapmak gerekli? birkaç gün beklemeli mi, geçer mi, yoksa önemli bir şey midir? aynı sorunu yaşayan kimse var mıdır? yardımcı olacak arkadaşlara teşekkürler.
0
adivar
(09.12.07)
el ve ayaklada geçmeyen uyuşmalar özellikle uyuşmalarda yayılma oluyorsa zaman zaman nörolojik sorunların habercisi olabiliyor.karpal tünel sendromu olduğunu düşünmüyorum ancak hemen bir nörologa görünmeni tavsiye edebilirim. geçmiş olsun
0
stuart
(10.12.07)
Uzun süren ağrı ve/veya uyuşma bedenin sana verdiği "burada bir sorun var tamir etmeye çalışlıyorum" tepkisidir.3 gün uzun bir süre.Doktora gitmeni tavsiye ederim.Nöroloji, kalp damar bir çok konu ile alakalı olabilir.Acil şifalar.
0
betty puf puf
(10.12.07)
Annemde 2 aydır tam olarak aynı sorun var. Sol elinin serçe parmağı ve biraz da yüzük parmağı uyuşuyor, karıncalanıyor bazen üşüyor, his kaybı var biraz.
Bir nöroloğa gitmeni tavsiye ederim. Kendisi gitti, sinirlerin bir şekilde zedelenmiş, düzelir ama düzelmesi uzu nsürer. Bu süre zarfında yardımcı olmak için b vitamini takviyesi gerekli dedi ama seninki tamame nayrı bir şey de olabilir. Sadece tecrübe paylaşıyorum.

Geçmiş olsun.
0
kurukafa
(10.12.07)
bi ara bende de olmuştu. o zamanlar araştırmıştım, bilgisayar başı oturması ve klavye-mouse ikilisinden kaynaklanıyor. kısa bir süre bilgisayar başındayken oturuşuma dikkat etmiştim. sonra kendiliğinden geçti.

bende uzun sürmediği için doktora gitmemiştim, tabi ki çok can sıkıcı olursa doktora gitmek gerekir.
0
almagest
(10.12.07)
body'e gittiğim vakit bir kaç ay sonra dumbbell ağırlığını oldukça arttırmıştım. sol dirsekten başlayıp serçe ve yüzük parmağında biten bir uyuşma hissi başladı 7/24 geçmek bilmiyordu. doktora gittiğimde "sinirleri zedelemişsin" dedi, bir kaç krem verdi, ayrıca çalışmayı bırakacaksın dedi.

bir kaç hafta içinde geçti ama dumbbell kullanınca tekrar başlıyor uyuşma hissi. doktora giderseniz sonuçlarını mesaj atarsanız sevinirim.
0
kimlanbu
(10.12.07)
genelde boyun ile ilgili sorunlarda da böyle bir uyuşma görülebiliyor. nörolojik muayene sırasında doktorun istediği bir test var. el, bilek gibi birtakım bölgelere minik iğneler batırmak suretiyle yapılan, çok iç açıcı olmayan bir araştırma. ama sonuçları tatmin edebiliyor. bu da sonuç vermezse soluğu romatolojide alabiliyorsunuz. yani romatizmamsı bir sorundan da kaynaklanabiliyor.

tüm bunlar aynen sırasıyla annemin başına geldi, onu aktarmak istedim.
0
yedek ruh
(17.12.07)
(7)

internet sitesi maliyeti

surtunme kuvveti
her girdiğimde merak ediyorum. mesela yemeksepeti.com'un ne gibi giderleri vardır. hangi kalemler daha büyüktür yada böyle bi sitenin kodlanmasının piyasa değeri nedir;? şimdi ne kadar kazanıyorlardır? bu tür konularda ilgisi bilgisi olan bütün yardımsever sözlük yazarlarının tahminlerini bekliorm.
her girdiğimde merak ediyorum. mesela yemeksepeti.com'un ne gibi giderleri vardır. hangi kalemler daha büyüktür yada böyle bi sitenin kodlanmasının piyasa değeri nedir;? şimdi ne kadar kazanıyorlardır?

bu tür konularda ilgisi bilgisi olan bütün yardımsever sözlük yazarlarının tahminlerini bekliorm. pls ltf t$kl
0
surtunme kuvveti
(08.12.07)
detayını bilmem ama:
hiç bir bilgisayar, internet, donanım bilgisi olmayan bir girişimciye maliyeti ile 3 - 5 tane bilgisayar+internet olayını yemiş bitirmiş insanın karşılaşacağı maliyetin birbirlerine oranı %1.000.000 falan olabilir.
özetle ilgilenebilecek uzman bir kadro varsa çok çok ucuza mal edilebilir. masrafın büyük tarafıda veri güvenliği harcamaları falan olur.
0
can see
(08.12.07)
içerik yönetimli sitelerin kodlaması en az 5 bin dolardan başlar bu tarzda olursa. bunun metindi, reklamdı, çalışandı giderleri var. işletme masrafı denebilir bunlara genel olarak fikrim yok boyutları hakkında.
0
darknum
(08.12.07)
özellikle yemeksepeti.com'sa giriş aşamasında kodlamasını sahibi yapmıştır. hatta sitenin sepeti direkt olarak sitenin sahibi tarafından siteye oturtulmuş hazır sepettir.

Ben ilk zamanlardan bahsediyorum şimdi tabiki çalışanları vardır. Sanırım boğaziçi bilgisayar mühendisiydi sahibi.

Ayrıca en büyük parayı attığı reklam maillerinden kazanır yemeksepeti.com.

masraflara gelince 9-10 dolar domain parası, en fazla 300-400 dolar da host'a verdiği paradır. kendi serverını kurduğunu sanmıyorum. çalışanların parasını da bunun üstüne koyabiliriz.
0
thefirstfbli
(08.12.07)
evet dediğim thefirst'ün dediği gibi. ama eğer bilgisayardan anlamayan bir girişimci isen yemeksepeti gibi bir site astronomik rakamlara malolabilir.
0
can see
(09.12.07)
Yemeksepeti'nin sahibiyle bir ropörtajı okumuştum yıllar önce. Sanırım Boğaziçi Endüstri mezunu idi, Amerika'da master yaparken orada bu online yemek siparişi sistemini görüp Türkiye'ye dönünce sistem olarak aynısını yaptırıyordu.
0
crown
(09.12.07)
en büyük maliyeti çalışanlar olur büyük ihtimalle.
her 20 siparişten birinde sıkıntı olduğunu varsaysak günde 10000 yemek siparişi veriliyorsa bu da gelen 500 telefon demek. bu 500 telefonu karşılayacak personeli çalıştırıyor olması lazım ya da bu hizmeti bir yerlerden alıyor olması.

ikinci büyük masraf kalemi de pazarlama elemanları olmalı. sonuçta bir sürü restoranı karlı olan bir sektörde rakiplere karşı elde tutmak için çabalaması gerekiyor.

sitenin kodunun piyasa değeri çok büyük değil zira ufak bir ekiple dahi kısa sürede hayata geçirilebilecek bir proje. böyle bir sitenin esas değeri bağladığı restoranların sayısı ve dolayısıyla tüm restoranlar içindeki oranı. restorana "yemeksepeti'ne üye olan benden % bilmem ne kadar fazla sipariş alıyor, ben de üye olmalıyım" diye düşündürüyorsa işte bu değeri ortaya çıkıyor.

ama şahsi fikrim bu katma değeri sadece geçici bir şey. bu gibi kullanıcıya aracılık eden esas işi kendisi yapmayan işlerin kazançlarını aracılık ettiklerinden değil de kullanıcılarından çıkarmaları gerektiğini, er ya da geç bunun böyle olacağını düşünüyorum.
0
iron
(09.12.07)
yemeksepeti'nden gidecek olursak, onlar tarafından bildiğim birkaç reel veriyi paylaşmak isterim.

yaklaşık 1.000 küsur işletmeyle anlaşmalılar. günde ortalama 6.000 sipariş geliyor. her işletme 100 usd vererek kayıt oluyor. eğer ayrılırsa bu parasını geri alabiliyor. gelir kalemleri;

- her satışın % 10'u kendilerine kalıyor
- depozitoları çalıştırma durumu sözkonusu
- sitenin bir çok yerinde çeşitli reklam alanları mevcut ki fiyatları çok uygun. örneğin taksim, etiler, beşiktaş gibi lokal ilanlar veriyorsunuz ki özellikle lokal bazlı hedef kitlelere ulaşmak isteyenler için güzel bir fırsat.
0
yedek ruh
(17.12.07)
(10)

Bankamatik sahte para verir mi?

nihilanth
İşbankası bankamatiğinden çektiğim 20 ytl ile alış veriş yapmak istediğimde sahte olduğu dolayısıyla kabul edilmedi. Seri numarasıyla sorgulama yaptırdım böyle bir kayıt yok deniyor. Bankamatiğin bağlı bulunduğu şubeye söyledim Böyle bişey mümkün değil deniyor.Bankamatik sahte para vermezmiş kesinli
İşbankası bankamatiğinden çektiğim 20 ytl ile alış veriş yapmak istediğimde sahte olduğu dolayısıyla kabul edilmedi. Seri numarasıyla sorgulama yaptırdım böyle bir kayıt yok deniyor. Bankamatiğin bağlı bulunduğu şubeye söyledim Böyle bişey mümkün değil deniyor.Bankamatik sahte para vermezmiş kesinlikle. Ne yapmam lazım?
0
nihilanth
(23.11.07)
teorik olarak mümkün olmaması lazım tabi ki ama personelin başına kalmasından korkarak araya kakalamış olma ihtimali var.
0
eksi daglarinin aslani
(23.11.07)
böyle bir olay duymuştum bir arkadaşın başına gelmiş.
muhtemelen farketmemişlerdir ya da başımıza kalmasın diye aradan yollayıvermişlerdir.
bu da 20ytl (ya da 20 milyon ytl) idi.
0
can see
(23.11.07)
şikayet dilekçesi yazmam gerekiyormuş bankaya.bu dilekçenin tam olarak nasıl yazıldığını bilen var mı acaba.

durumumu anlatan bişeyi yazdım artık. fakslamam lazım onla uğraşıyorum şu an.
0
🌸nihilanth
(23.11.07)
Yine de şubeye şikâyette bulunun derim.
0
late viper
(23.11.07)
verir, ama bunu banka hayatta kabul etmez neyseki 100 ytl değilmiş. basımıza geldi aynı bankadan.
0
sourlemonade
(23.11.07)
sanal banka magdurlari vardi bir ara siteleri vardi ama kapanmis anladigim kadari ile. yahoo grouplari da var ve senin durumuna benzer bir dolu arkadasin ibret dolu hikayesi var. bana bir seferinde makine 600 milyon lira eksik verdi parayi. ispatlayamadik. elimizde patladi. o yüzden allah kolaylik versin derim ben.
0
atmacaged
(23.11.07)
mumkundur, hıc bı makıne %100 sahte grantisi vermıyor. iş tl ye gelince daha da dusuyor bu oran. cunki piyasadaki sahte para kontrol eden makıneler $ ve € konusunda optimize edilmisler. kalpazanın kalitesi o artık. durum budur.
0
bryan fury
(24.11.07)
direkt yazıyorum diğerlerini okumadan. hayatta vermez..sonuçta personelin eline sahte para geçince onu imha eder fekat gözden kaçırmışlardır, aa yanlışlık olmuş da diyemezler sonuçta.
0
nesfit
(24.11.07)
bundan 3 sene önce beşiktaş garanti bankası'nda bizzat karşılaştığım hadise. 40 ytl çekmiştim. 20'liklerden biri sahteydi. akabinde verdiğim büfe farketti. haftasonu geç bir saat olduğu için hemen müdahale edemeim. pazartesi bankaya götürdüğümde, banka şubesi kabul etmedi. fevrileştiğimle kaldım desem yeridir. keza beşiktaş garanti bankası başka genel olarak fena bir banka olduğu için, buna da çok fazla şaşırdığım söylenemez. kısacası nasıl olduysa benim o parayı banka şubesinden çekip çekmediğimi kanıtlayamadılar "seri numaraları kayıtlı tutmuyorlar" deyip kendimi kandırmayı seçtim.
0
yedek ruh
(25.11.07)
verir, banka çalışanları sahte para yedikleri zaman direk bankamatiğe koyar o parayı.. artık kime denk gelirse
0
thefirstfbli
(25.11.07)
(1)

Latin Perküsyon dersi (0 dan - üstad olana kadar) nerde ,nasıl,kaça ?

magoria
perküsyon çalmak istiyorum , ama latin ritimleri falan istiyom , misal cajon çalmak istiyom. Gırgırında değilim ,kulağım iidir çabuk öğrenirim, ayrıca işden ,arkadaş grubundan elemanlarıda gaza getirip toplu olarak da ders alabiliriz, ama ole buyuk butceler ayıramayız malum işci kesimindeniz.warmıdı
perküsyon çalmak istiyorum , ama latin ritimleri falan istiyom , misal cajon çalmak istiyom.

Gırgırında değilim ,kulağım iidir çabuk öğrenirim, ayrıca işden ,arkadaş grubundan elemanlarıda gaza getirip toplu olarak da ders alabiliriz, ama ole buyuk butceler ayıramayız malum işci kesimindeniz.

warmıdır bilen şu adamlar ders veriyo , iidirler , benim gönderdiğimi solersende bi güzellik yaparlar falan diyen ,
bi yardım şu istekli ademoğluna
0
magoria
(05.11.07)
brezilya perküsyonu konusunda üstad jozi levi'dir. aynı zamanda bu adamla hemen sahneye çıkma imkanı da tadarsınız. çünkü ışık sezdiği öğrencilerini kurduğu gruba (batebumbo'ya) kaydırır. bu da öğrenci adına süper zevkli bir olaydır.

ancak şu var; cajon, tumbo, bongo türevi enstrümanlar yoktur onda. büyük surdo davullar vardır, son derece teknik artıran bir enstrüman olan pandeiro ile başlar kurslar. sonra canavar gibi çalıyor hale gelirsiniz.

ayrıca şirketlere yönelik özel dersler de verir. derslerin nasıl geçtiğini bile anlamazsınız, öyle eğlencelidir. yedek ruh kontenjanından dahil olursanız da mutlaka finansal bir iyilik yapar. "bana özel" mesaja bakar :)

bu arada şu adresten de incelenebilir;

www.jozilevi.com
0
yedek ruh
(06.06.08)
(4)

Bademcik ameliyatı vs.

sirrikadem
Bugün doktora gittim. Bademciklerimin kötü durumda olduğunu ve ameliyat olmam gerektiğini söyledi.Aranızda bademcik ameliyatı olan var mı? Çok gerekli bir durum mu? Olduktan sonra avantajlarından ve dezavantajlarından bahsedebilir misiniz?Ben herhangi bir ameliyattan çok korkan biriyim. Rahmetli ded
Bugün doktora gittim. Bademciklerimin kötü durumda olduğunu ve ameliyat olmam gerektiğini söyledi.

Aranızda bademcik ameliyatı olan var mı? Çok gerekli bir durum mu? Olduktan sonra avantajlarından ve dezavantajlarından bahsedebilir misiniz?

Ben herhangi bir ameliyattan çok korkan biriyim. Rahmetli dedem bir ameliyat sonrası doktorların hatası yüzünden ölmüştü....
0
sirrikadem
(18.09.07)
La Traviata oldu geçenlerde. Çok araştırmıştı, şehre döner dönmez ilanını görür ve yardım cı olur bence :)
0
pyro clustic flow
(18.09.07)
selam;

öncelikle geçmiş olsun.
ben 10 yaşındayken bademcik ameliyatı oldum. onun da nedeni her gün hastaydım. sürekli ateşim vardı. evet ameliyat oldum ve çocuk aklımla hatırlıyorum 3-4 gün hiçbir şey yiyemedim. boğazımda müthiş bir ağrı vardı. ama yıl 1989. ben çocuğum. yani bu durumlar bugünkü teknolojide göz önünde bulundurulmamalı. peki sonra mı ne oldu? hayatım kurtuldu. bademcik ameliyatı genelde doktorların pek karar vermek istemedikleri bir olay. ve hatta ilerleyen yaşlarda bunu öneriyorlarsa demek ki mecbur kalıyorlar, çünkü aynı şey 22 yaşındaki kuzenimin başına geldi. yılda en az 5 kez çok ağır anjin geçirir, feleği şaşar. ameliyat olalı 1 sene oluyor. sadece bir gün hasta oldu, havai fişeklerle kutladık. yani demem o ki, eğer bademciğin bünye üzerinde ciddi hastalık etkisi yoksa çok kurcalanmamalı, ne de olsa vücudun sigortası. ama yok hasta ediyorsa, bir an önce yollanmalı. şahsen o zamanlar boyum uzadı, iştahım açıldı, böbreklerimde onun yüzünden nükseden nefrit belirtilerinden kurtuldum vs... bir de unutulmaması gereken şey şu; sürekli iltihaplanan bademcik kalp romatizmasından, kalıcı böbrek hastalıklarına kadar vücutta hasarlara yol açabiliyor. doktorların da çoğu bunu göz önüne alarak alınmasını öneriyorlar.

kısacası ağrı mutlaka olacaktır. ama özellikle dondurmayla etkisiz hale getirilerek halledilebilir ki maksimum 1 hafta. ve gerçekten vücudu naçar bırakan hallere sokuyorsa, sonrasında zil takıp oynarsınız sağlıklı günlerinizde. şimdiden geçmiş olsun.
0
yedek ruh
(18.09.07)
1 ay once ben aldirdim bademciklerimi. yilda 3-4 kez iltihap sorunu ya$iyorsaniz aldirmaniz yararli olur deniyor. avantaji her sene gecirdiginiz ate$li hastaliktan kurtuluyorsunuz; dezavantajini henuz bilemiyorum, $imdilik gormedim en azindan. bademciklerin alinmasi vucudu mikroplara kar$i daha az korumasiz birakir, faranjit olma riskini arttirir gibi soylentiler vardir ama kesin bir kani degil bildigim kadariyla. $ahsen kronikle$en bademcik sorununa tercih edebilirim bunu.

ameliyat son derece basit ama sonucta bir ameliyat. tavsiyem radyo frekansli bir sistem var, o $ekilde aldirmaniz. sonrasinda cogu ki$iden duydugum agrilari ya$amadim $ahsen. ilk gunler yemek yiyemiyorsunuz, 10 gun sonunda tamamen normale donuyor. bu donemde kati yiyeceklerden uzak durmaniz gerekiyor (zaten isteseniz de yiyemezsiniz) kilo fazlaniz varsa 1 haftalik donemde zayifliyorsunuz oyle de bir avantaji var:) bademcik ameliyati ba$liginda yazilmi$ cogu $ey, fakat ameliyat sonrasi agrilar, kanamalar gibi anlatilan durumlari ya$amadim $ahsen.
0
zakk
(19.09.07)
bademcik ameliyatı aslında ameliyat bile sayılmaz rahat ol. ameliyattan sonrası çok daha zorlu bişi ameliyata göre. genelde narkozla olurlar ameliyatı ama ben 8-9 yaşımda lokal anesteziyle olmuştum. yani ameliyatın her safhasını gördüm. sağ bademciği benim olağanüstü şansım eseri tek seferde çıkaramamıştı doktor ve 4 parçada almıştı. 10 dakikada bitmesi gereken şey 35 dakika sürmüştü. yine bile en ufak bir şey hissetmiyorsun ama. kısaca anlatayım. ilk önce bir iğne vurdu tükürük salgısını en aza indirmesi için ardından bademciklerime 15-20 yerden uzun bir şırıngayla uyuşturucu bir dalga verdi lokal anestezi için. bunun sonrasında konuşamıyorsun bile zaten. tamamen uyuşuyor tüm yutkunduğun kısım. sonra giriyorsun ameliyata dalıyor makasıylan kırt kırt kesip alıyor bitti gitti. sonra zıplayarak çıkıyorsun. ilk gün bir şey yiyip içmen yasak ikinci gün süt falan içebiliyosun. 1 hafta kadar sadece basit sıvı gıda alaraktan ve bade süzerekten sen de süzülüyorsun. benim dudağımda kocaman bir aft çıkmıştı bu süre sonunda ve ameliyattan çok daha zorlamıştı beni. şimdiki aklım olsa o aftın birkaç fotoğrafını çeker incelenmesi için tübitak'a falan gönderirim :)
ilerisi için türlü sorunlara (kalp ve böbrek hastalıklarına kadar) yol açabildiği için aldırılması bence gerekli. ben aldırdım kurtuldum yıllardır hiçbir sorun da yaşamadım. yıllar geçti şimdiki tıp teknolojisiyle çok daha kolay hallolur kanımca. geçmiş olsun.
0
oldtimer
(19.09.07)
(13)

Yeni otomobil alacağım. Honda Jazz?

actionary
Merhabalar,Arabamı değiştirmem gerekiyor ve ben 0km bir otomobil alacağım. 1) Fiat, Renault, Peugeot ve Hyundai olmayacak.2) 25000-35000ytl fiyat aralığında olacak.3) Otomatik şanzımanlı olacak.4) Hatchback olup beş kapılı olacak.5) Tabii ki az yakacak.6) Şeklen şemalen düzgün olacak. 7) Cüsseli dör
Merhabalar,
Arabamı değiştirmem gerekiyor ve ben 0km bir otomobil alacağım.

1) Fiat, Renault, Peugeot ve Hyundai olmayacak.
2) 25000-35000ytl fiyat aralığında olacak.
3) Otomatik şanzımanlı olacak.
4) Hatchback olup beş kapılı olacak.
5) Tabii ki az yakacak.
6) Şeklen şemalen düzgün olacak.
7) Cüsseli dört kişiyi rahat ettirebilecek.
8) Klimalı olacak.
9) Camlarının dördü de elektrikli olacak.

Aradım, taradım, böyle bir araç bulamadım. Tek seçeneğim Honda Jazz. Açıkçası şekli dışında süper bir araba o da. Ama başka bir seçeneğim var mı?

Veya alternatif bir ikinci el önerisi olan?
0
actionary
(07.09.07)
opel astra?
hatta yeni astra classic II serisi cikmi$. bir onceki kasa yani (ben cok seviyorum bunu)
hem kampanya da var. fiyatlar cok makul. bir bak derim.
ornegin:
Astra Classic 1.6i 16V Twinport (HB Comfort) //103hp bu
kampanyali fiyati: 28.125,00 YTL

edit: mesela spor paket var opsiyonel. onu da eklersen 30.000ytl gibi oluyor. bence cok cok uygun.
0
sourlemonade
(07.09.07)
$imdi aklima geldi.
nissan note onerebilirim bir de. yazdigim iki araci da kullandim ben (cok degil tabi, ehliyet almadim da daha)
istedigin her $ey olabiliyor bu aracta. yazdigin her madde mumkun.
cusseli 4ki$i degil 5ki$i bile rahat edebiliyor bu aracta. inanilmaz bir ic dizayni var. on koltukta dizlerim torpidoya carpmadan oturabildigim yegane araclardan biri. (1.83 civari boyum var ve koltugu arkaya cekmeden oturmu$tum sen du$un)
bunu da dikkate al derim.
0
sourlemonade
(07.09.07)
O bütçenin ve üstünü çizdiğin markalara bakınca baz model bir sedan ya da orta donanımlı bir kompak sınıf alabilirsin gibi. Hatchback demişsin zaten orta sınıf gibi. Yani cüsseli 4 kişi memnun olmaz çok fazla ama cüsseli 2 kişi + minik 2 kişi baya rahat eder. Otomatik demişsin haydaa dedik arttı fiyat 2-3 bin ytl belki daha fazla. Az yakacak demişsin güzel paradoks olmuş. Otomatik vitesli arabada 100 km de 10 litreyi gözden çıkar bakalım en baştan hele ki 4 cüsseli kişi kullanacaksa... Klima zaten standart bahsetmene gerek yok.Camların dördü de elektrikli olması masraf demek ön iki kesin elektrikli ama klimalı arabada yarım açılan cama elektrik ne gerek. Bence paran sana kalsın arkadakileri ipleme eğer makam arabası olmayacaksa ki o belli.
Şeklen şemalen düzgünlük kime göre neye göre diyorum.
Zaten gidip Honda Jazz ya da Nissan Note-Micra seçeceğin baştan belli. Bak sana uygun bir de Citroen C2 ya da C3 var. Ama bunlar bakımları olsun alımları olsun PAHALI araçlar. Ben kesinlikle almam.
Şahsi kanaatim üstünü çizdiğin Renault'nun Megane HB versiyonu sana uygundur. Ama gidip otomatik değil de dizelini alırsan sana yıllarca zevk verecek bir araban olmuş olur. Sıkı bir reno fanatiği ve Clio III kullanıcısı olarak önerim budur. Arka koltuk biraz dar olsun ama şehir içinde rahat edeyim oh misler gibi park edeyim dersen de Clio III öneririm. Dizel elbette. 65 BG versiyonu da alınabilir şehir içinde çok farketmiyor. Ama dizelin sürüş keyfi benzinli gibi olmuyor bunu da belirteyim.
Bir de gidip sakın donanım paketlerine milyarlar akıtma. Dışarıda kendin yaptırt daha ucuza gelir ve keyfine göre döşenmiş olur. Clionun bazıyla üstü arasında 4-5 milyar oynuyordu mesela. Gittim bazın bir üstünü aldım mecburen. Ortalamada Günde 2 saat kullandığım araca evden daha fazla dekorasyon masrafı mı yapçam. Sonra satıyosun zarar zaten hep.
0
ozdek
(07.09.07)
ben de yakın zamanda aşağı yukarı aynı özelliklerde bir araba alacağım,
Honda jazz konusundaki en önemli çekincem 2008 yılında kasa değiştirme ihtimalinin yüksek olması.
aşağıdaki seçenekleri de değerlendirmen yerinde olur...
yaris'in iç mekanına ben de henüz bakmadım ama büyük olduğu iddia ediliyor. en üst versiyonu 35.250
auris'in en ucuz otomatik versiyonu 38,350 bence çok güzel bir araba.
fiat ve peugeot konusunda seninle aynı fikirdeyim.
hyundai konusundaki olumsuz görüşlerim son zamanlarda değişti, yeni çıkan i30 bence incelenmeli. ayrıca era'da da değişiklik var sanırım. bunların çarpışma testlerini incelemek lazım...
0
hgn
(07.09.07)
toyota yaris'i bir incelemenizi öneririm. ayrıca auris'in fiyatı konusunda bir bilgim yok ama ona da bakın güzel bir araçtır.
0
atrin
(07.09.07)
bu bilgiler için çok teşekkür ederim, gerçekten çok işime yarayacak.

assert h: "classic" hadisesine temkinli yaklaşıyorum. neticede eski kasa, ve satarken "eski kasa" olarak satılıyor. daha önce yaşadım bunu. yine de classic ii hadisesini bilmiyordum, şimdi inceleyeceğim.

nissan note, evet, benim de üstünde durduğum bir model. ama daha ziyade bir aile otomobili olarak kullanacağımdan, iç hacmini araştırmam gerek.

ozdek: honda jazz'a sıcak bakıyorum, ama şekil şemal açısından şüphelerim var. nissan note'a gelince, yukarıda açıkladım zaten.

honda jazz ve benzerlerine (nasıl adlandırılıyor, bilmiyorum. kısa burunlu, küt arkalı... minivan diyeceğim, ama değil) ben sıcak bakıyorum, ama aracı birlikte kullanacağım aile fertlerim pek sıcak bakmıyor.

elektrikli arka camlar konusu biraz takıntı gibi, kabul ediyorum. ama her yerinden teknoloji akan yeni nesil bir otomobilde camı bir kol yardımıyla açmak nedense bana çok abes geliyor. uzun yıllar kullandığım 1991 model honda integra'da bile dört camın elektrikli olduğunu da göz önünde bulundurunca...

otomatik vites şart, çünkü bunca yıl manuel vites kullandım ve otomatik vitesin gerçekten çok rahat bir şey olduğunu düşünüyorum (merak, özenç...). yakıt ekonomisini de elbette benzer otomatik araçlara kıyasla dikkate alıyorum.

nissan micra fazla küçük ve tipim değil :)

citroen ise, fransız otomobili olduğundan kelli tercih sebebim değil zaten. hani ancak çok uygun bir araç çıksaydı alırdım. renault'a meselâ, laguna ve üstü dışında sıcak bakmıyorum, çünkü işçilik ve malzeme kalitesi konusunda derin şüphelerim var. takıntı de, cehalet de... engelleyemiyorum :)

megane hb, yine aile fertleri tarafından şiddetle karşı çıkılan bir model (arkası yüzünden). yoksa bence katlanılmayacak kadar kötü değil :) zaten renault.

clio, yine, küçük. ayrıca renault.


hgn: toyota olsa binerim meselâ. ama yaris de silüet olarak honda jazz'a olan benzerliği sebebiyle tercih sıralamasında gerilerde kalıyor (bana kalsa süper).

hyundai i30'u ben de beğendim açıkçası. ama hyundai neticede. ayrıca küçük olmasından şüpheleniyorum.

atrin: toyota auris'i inceleyeceğim şimdi.

hepinize çok teşekkür ederim. zamanınız olursa yukarıdaki şüphelerime de antitezler üretirseniz memnun olurum.
0
🌸actionary
(07.09.07)
corsa nasıl meselâ?
0
🌸actionary
(07.09.07)
Honda Jazz'ın arka koltuk tarafında bombe yok, geniş ve düz bir alan kalıyor o yüzden. Bagaj hacmi de oldukça geniş...
0
ermanen
(07.09.07)
yaris ? ya da a serisi mercedes[gerci bu fiyat kısmıdna faul olaiblir]
0
bryan fury
(07.09.07)
şimdi okudum da şartları, yaris geldi aklıma direkt, yalnız bazı serilerinde arkadaki iki cam otomatik değil, special modelinde olabilir emin değilim. ama yaris güzeldir.
0
mentirosa
(07.09.07)
fiyat miyat bilmem megane sedanımız müthiş bir kaza yaşadı. alet 26 milyarlık hasara uğradı gene de içindekilerin burnu bile kanamadı.

daha sağlam bu fiyatta araba yok piyasada idda ediyorum.
0
darknum
(07.09.07)
biraz farklılık ararsan suzuki swift bence şahane bir alternatif...
0
agk
(07.09.07)
citroen c4 derim. pek şahane!!
0
yedek ruh
(09.09.07)
(2)

tenor sax mı alto mu?

dorian greyfurt
saksofon almak üzreyim sanırsam. tenor alıcam. 2 ay falan çalmışlığım var arkadaştan emanet alıp."kesinlikle tenor alma alto al" diyecek olan ve sebepleriyle beni ikna edebilecek olan var mıdır. alto şöle şöle daha iyidir falan diyen.ayrıca mehehue sakso sakso diye espri yapanı içinden geçireni all
saksofon almak üzreyim sanırsam. tenor alıcam. 2 ay falan çalmışlığım var arkadaştan emanet alıp.
"kesinlikle tenor alma alto al" diyecek olan ve sebepleriyle beni ikna edebilecek olan var mıdır. alto şöle şöle daha iyidir falan diyen.

ayrıca mehehue sakso sakso diye espri yapanı içinden geçireni allah fagot yapsın.
0
dorian greyfurt
(05.09.07)
dorian'ı geçtim ben merak ediyorum yahu. yok mu bilen eden?
0
muranyum
(09.09.07)
tüm saksafonlar parmak tekniği olarak aynıdır ancak üflemesi farklıdır. genelde alto ile başlanır, bunun öncelikli sebebi taşıma kolaylığı, pratikliğidir. ayrıca tenora göre daha ekonomiktir. aynı zamanda teknikleri farklı olmakla birlikte tenora göre alto daha çığırtkan ve saldırgandır.ancak türkiye'ye bakıp her iki enstrumanı kıyaslayacak olursak ağırlıklı alto tercih edildiğini görmekteyiz. bu tamamen kişisel zevkle örtüşen bir durumdur. tavsiyem, senin dinlediğin ve hoşlandığın saksafoncuların hangisini daha ağırlıklı kullandıklarına yönelik bir tercihten yola çıkman...2. el satın almak her zaman daha karlı. yok hayır illa sıfır alacağım diye bir durum sözkonusu ise jupiter veya yamaha'nın düşük modellerini önerebilirim.
0
yedek ruh
(09.09.07)
(8)

açılmış şarap

mavikedi
şimdi şöyle; elimizde bir şişe şarap var ve diyelim ki nerdeyse yarısı içilmiş. mantarlı da olabilir, kapaklı da (1 litreliklerden) bu şarabı ilerleyen tarihlerde de içmek istiyoruz. nasıl yapalım da yapalım? yani buzdolabında mı saklayalım, oda sıcaklığında mı? ve elbette kaç gün/hafta/ay/yıl içind
şimdi şöyle; elimizde bir şişe şarap var ve diyelim ki nerdeyse yarısı içilmiş. mantarlı da olabilir, kapaklı da (1 litreliklerden) bu şarabı ilerleyen tarihlerde de içmek istiyoruz. nasıl yapalım da yapalım? yani buzdolabında mı saklayalım, oda sıcaklığında mı? ve elbette kaç gün/hafta/ay/yıl içinde tüketmemiz gerekir ki tadı ekşimesin, hastanelik olmayalım vs?

lavoboya döktüğüm şaraplar için içim gidiyor allah sizi inandırsın.
0
mavikedi
(07.01.07)
şarap oksidasyona uğradığı için tadı bozulur. bunu engellemek gerekir en başta.
1. daha küçük şişeye boşaltarak oksijenle etkileşen alanı azaltmak
2. bir şekilde vakumlayıp kapağı/mantarı kapatmak
3. buzdolabında saklamak
en iyi şartlarda max 3 gün saklanabiliyormuş. daha fantastik yöntemler de var ama laboratuvar kurmak lazım onlar için..
0
quaalude
(07.01.07)
yarım kalmış şaraplar tekrar mantarının ve kapağının kapatılması ve 4 derece altında saklanması durumunda bir beyaz ise 1-2 gün, bir kırmızı ise 3-4 gün saklanabilir. ama her halukarda ilk açıldığı tadı muhafaza olmayacaktır. bunun yanısıra vakumlu hava pompaları vardır, ağzına bi tıpa tıpanıp ortamdaki hava alınır. bu şekilde gene soğukta saklanırsa bu verdiğim tarihlere 1-2 gün daha eklenebilir. bu arada şişede ne kadar çok şarap kaldıysa o kadar daha iyi kendini tolare edebilir. başka bir ortama geçirmek ise oksidasyonu artıracaktır, aman!
0
yedek ruh
(07.01.07)
daha küçük bir şişeye koyma konusundaki 2 teoriyi de duymuş oldun böylece :) denemedim ama merak ediyorum aslında hangisi geçerli diye. test sonuçlarını bekliyoruz..
0
quaalude
(07.01.07)
cevaplar için teşekkürler.
test sonuçları bir dahaki şişeye kısfmet artık. zira ben dayanamayıp 7 günlük şişeyi kadehe boca ettim, içiyorum. tadı yamulmuş evet ama idare eder yine de.
şerefinize!
0
🌸mavikedi
(07.01.07)
hiç olmadı lavoboya dökmeyin efendim. etrafınızdaki bir öğrenci evinin önüne bırakın kaçın, 10 günlük de olsa. yazıktır günahtır. nimet sonuçta.
0
passenger
(08.01.07)
o da bir alternatif elbette. ama 10 günlük olanı içerim ben. daha uzun süre kalanları bıraksam, çocuklar zehirlenmesin sonra? yazıktır günahtır.
0
🌸mavikedi
(08.01.07)
öğrenci evi habitatında hayatta kalmayı başarabilen özel olarak evrilmiş farklı bir insan türü burada bahse konu öğrenciler. o nedenle gönlünüz ferah olsun. siz hangi günü eşik görüyorsanız kendinize, o günün ardından koyun kapılarının önüne. zile bile basmadan kaçın. kokuya geleceklerdir. evde besliyorum. çok şekerler..
0
passenger
(08.01.07)
yemekte kullan derim ben. en boktan yemekleri bile bir sofistike hale getiriyor ki göresin. hazırlanması yedibuçuk dakika alan "şarapta terbiye edilmiş mantarlı et" lafını duyan arkadaşların "wehüüüv" diye tepki veriyorlar.
0
kilroy
(08.01.07)
(13)

ters dönen japon balığı

ayheytmayselfenvanttuday
evet ters dönüp yavaş yavaş yüzeye vuran yeni aldığımız bir japon balığımız var.. nedendir? fazla yem vermişsiniz biraz vermeyin dediler, ama hayvan hala dengesini sağlayamıyor, bırakıyor kendini suyun kaldırma kuvvetine, bazen dibe çöküyor.. ölmesin, yardım edin..büyük fanusta 3 balıklar.. 1i hasta
evet ters dönüp yavaş yavaş yüzeye vuran yeni aldığımız bir japon balığımız var.. nedendir? fazla yem vermişsiniz biraz vermeyin dediler, ama hayvan hala dengesini sağlayamıyor, bırakıyor kendini suyun kaldırma kuvvetine, bazen dibe çöküyor.. ölmesin, yardım edin..

büyük fanusta 3 balıklar.. 1i hasta diğerleri normal..
0
ayheytmayselfenvanttuday
(28.12.06)
japon baliklari bildigim kadariyla fanusta pek yasayamazlar. suya oksijen takviyesi yapan bir akvaryumda yasasa belki boyle olmaz. bi de kucukken benimkilerden bazilari yeme yumulup digerlerini ac birakirdi. sonra cok yiyenler sisip olur, yemeyenler de acliktan olurlerdi.
0
amiga 500
(28.12.06)
walla simdi kotu haber vermek istemiorum ama sanirim senin balik yolcu. tecrubelerime dayanarak soyleyebilrim ki bu hareketlerde bulunan bir japon max 1 hafta yasar. bence son gunlerini iyi yasat, en guzel yemlerle besle, bir dedigini iki etme, gerekirse bi fotograf makinesi hediye et, mutlu göçsün hayvancagiz.hatta son son hatira fotograflari cek, eksibition'a koy ne bilim, iste oyle. yasarsa eger atv anahaber'e cikartalim
0
mandayuvasi
(28.12.06)
senin paluk hakkın rahmetine kavuşmuş, bundan sonra yapacağın işlem eğer müslümansa bir fatiha oku arkasından denize - nehire at ( yiyecek döngüsüne katkın olsun ). ama paluk japon, budist geleneğine göre gömmen gerekebilir, araştırmak lazım.
0
hayatacaylakkaldim
(28.12.06)
eger ortama bir adet "flower horn" birakirsan, hem japon baligin guzel bir amaca hizmet etmis olur , hem de kamerani alip bir "built for: the kill" belgeseli bile cekebilirsin.
0
mandayuvasi
(28.12.06)
Kardeşim, kaplumbağa olsun, balık olsun, köpek olsun alıp alıp bi zaman sonra sıkıldığından ve bunlara bakmamaya başladığından buna benzer şeyleri çok yaşadık ailecenek. Demem odur ki hemen ümitsizliğe kapılma. Birkaç örnek vereyim balıklarımızla ilgili;

Bir tanesi aynen sizinki gibi ters mers yüzmeye başlamıştı arkadaşın tavsiyesiyle suyunu değiştirip çok az tuz attık suyuna düzeldi.

Bir diğeri çok acayipti. Bir akşam deprem olmuştu bizim salak da korkup atlamış fanusundan ve saatlerce diye tahmin ettiğimiz bir zaman dilimi içinde yerde kalmış mal gibi. Bulduğumuzda gayet mordu üzülerek suya attık gayet balık gibi oldu daha sonra yine aynı balık ters yüzdü suyunu değiştirdik iyileşti. Gerçi sonuçta öldü ama en az 3-4 ay daha yaşamıştı, ölünce çok üzülmüştük.

Ama diğer bir tanesine heyecandan ve üzüntüden kalp masajı yapmama rağmen (valla yaptım) öldü.

En iyisi bi balık malık satan bi yere sormak; )
0
colonizer
(29.12.06)
internette üşenme araştır, aynı denge sorunu yaşayan balığına dengede durması için mantar takan birisi vardı. yalnız hatırladığım kadarıyla gene de ömrü pek uzun değil
0
kimlanbu
(29.12.06)
ayheyt'cim,
bu yazim belki sana fikir verir. her konuda destek verebilirim.

#6754030

hehe : )
0
la traviata
(29.12.06)
kabız olmuş olabilir. sıçamadığından dolayı karnı şişip suyun üstüne çıkıyor olabilir (dalga geçmiyorum ciddiyim). küçük bir cezvede ıspanak haşlayıp yutabileceği boyutlara getirdikten sonra yem gibi verin. yedikten sonra şerit gibi uzun uzun sıçıyorsa ve sorunu düzeliyorsa geçmiş olsun.
0
kibritsuyu
(29.12.06)
tamamıyla aynı şey benim bir balığımın başına da gelmişti. nefes alıyordu ama hiç kıpırdamıyordu kafası güzel gibi suda salınıyordu öyle. pet şoptaki teyze fanusun suyunun fazla değiştirilmesi sebebiyle balığın şaftının kaydığını söylemişti. ilacı varmış ama balığı kurtarmaya yetmezmiş. sonuçta balık sizlere ömür olmuştu.
0
colg fusion
(29.12.06)
kardeş burada okuduklarına güvenip tuz falan atma, bir veterinere balıkçıya sor bulabiliyorsan.

zamanında gonzales'im vardı hayvan kendini masadan aşağı atıyordu bunalımdaydı sanırım. Birgün hareketsiz kaldı, titrmeye başladı.

İnternette soruşturdum azıcık suya bir miktar tur bir miktar şeker karıştırıp 1-2 damla içirin iyi gelir dediler.

hayvanın agzına karışımın 1 damlasını koyar koymaz "kıhhh" diye bir ses çıkarttı ve aramızdan ayrıldı.

böhü
0
babam ve ben
(29.12.06)
yani kızma sakın bana ama, ben de bi günde iki adet japon balığını öldürebilecek beseleme gücüne sahip bi sahiptim...sonra ne oldu, ağırlaşa ağırlaşa dibe vurdular.

bunlar balık, yediklerini unuttukları için ne atarsan yiyorlar...sonra da şişiyorlar...

umarım kurtarırsın, bence hemen yemi kes...
0
yedek ruh
(29.12.06)
balığı kaybettik.. huzur içinde yatsın.. diğer balıklar sizin yardım çalışmalarınızı unutmayacaklarmış.. !
0
🌸ayheytmayselfenvanttuday
(03.01.07)
hava atmak gibi olmasın ama. 4 sene aynı balıgı beslemişligim var. Veya ben küçüktüm öldükçe babam yenisini getiriyordu.
0
cruseo
(13.01.07)
buraya yazılanların hakları Sir Anthony Hopkins'e aittir.
yazan eden compumaster, ilgilenen eden fader
modere edenler basond, compumaster, fraise, kibritsuyu, rakicandir
bu sitede yazılanların hiçbiri doğru değildir. site içeriği küçükler için sakıncalı olabilir. yazılardan yazarları sorumludur. kaynak göstermeden alıntılanamaz. devlet tarafından atanmış bir kurumun internet üzerinde kimin hangi bilgiye ulaşıp ulaşamayacağına karar vermesi insan haklarına aykırıdır. web siteleri kullanıcıların istekleri doğrultusunda bağlandıkları yerlerdir. kullanıcılar isterlerse bir web sitesine bağlanmayabilirler. bu güçleri ve imkanları mevcuttur. bir kullanıcı bir siteye bağlanmak istiyorsa bu onun tercihi ve hakkıdır. bağlanmak istemiyorsa bu yine onun tercihi ve hakkıdır. halkın kendisine hizmet etmesi için görevlendirdiği kurumlar hadlerini aşıp halka neye ulaşıp ulaşmayacağını bilmeyen cahil cühela muamelesi edemezler. ebeveynlerin çocuklarını sakıncalı içeriklerden koruması için çok sayıda bedava ve ücretli yazılım mevcuttur. bu yazılımlar bir web tarayıcısını kullanmaktan daha karmaşık teknik bilgi gerektirmemektedir. devletin milletini küçük düşürmesi ve ebleh yerine koyması yasaktır.