(bkz: sonsuz çözünürlüklü video kamera)

pikselt artırma palavra. Ama yuz tanıma insanın tanıgın gıbı olmuyor, bilgisayarda yuzdeki bazı olcumlerı yapıyor ıkı goz arası mesafe gıbı. Bu olçumler bizim için düşük kalite bir resimde bile kimlik tespiti ahanda bu adamdır şeklinde olmamakla birlikte ihtimalleri büyük oranda azaltmaktadır.

yüz tanımaya lafım yok. neyse başlığı varmış hehe, teşekkür ettim.

(bkz: filmlerdeki kameraların sonsuz zoom yeteneği)

a moment to remember

(bkz: rocky)
(bkz: the last of the mohicans)
(bkz: jerry maguire)
(bkz: rain man)
(bkz: the house of the spirits)

jeux d'enfants

(bkz: betty blue) 3 kere izledim 3ünde de salya sümük ağladım.

www.imdb.com ?

(bkz: the notebook)

the notebook
everybody's fine

nikon'u.

nikon havada karada

oha hayır sakın.

kompakt makinede nikon'u asla tavsiye etmem. ötekini tanımıyorum ama nikon rezalet.

nikon sadece dslr makinelerde iyi.

kodak kompaktta iyidir.

torrent, rapidshare, forumlarda paylaşılan tek linkler... gibi 25 kadar yolu var. tavsiyem torrenttır.

noter?

notere giderek halledebiliyor muyum işimi? bu video'ların bir yerde yayımlanmış olması falan gerekiyor mu? (internet gibi?=)

bilmem de bir forumda hikayesini yayınlayan bir kullanıcı önce notere gidip onaylatmıştı. izinsiz alıntılayanlara karşı elinde koz olarak tutuyordu. yayınlatmana gerek yok. tabii videonun senin olduğunu ispatlaman gerekebilir.

hiçkimse bilmese bile bu durumun vicdanımda vereceği rahatsızlık yakamı bırakmayacağından istemem.

insan öldürmek hoşuma gidiyor.

isterim elbet.

isterdim, istiyorum.

sonu gelmez ki bunun. çözüm değil yani, vicdani boyutunu geçtim.

burda öldürürdüm diyenlerin %92.63'ünün de kimseyi öldürebileceğini düşünmüyorum.
birini öldürebilmek için ya gerçek anlamda hasta olmak lazım (öyle çılgınım, çok acayibim gibi değil de gerçek anlamda psikolojik bozukluklar) ya da çok muhtaç, çaresiz durumda kalmak lazım. öldürebileceğinizi düşündüğünüz kişi size çok kötülükler yapmış olsa da birini öldürmek çok zor bişey olsa gerek.
ha öyle bi istek oluşabilir tabi ama sonuç olarak çok büyük oranda gerçekleştirilemezdi, her ne kadar kimsenin haberi olmayacak vs. olsa bile.

karıncayı bile incitemem :)

kim istemez ki?

%7.37'deyim.

öbür taraftada da cezalandırılmayacağımı bilsem hitler 2 olabilirdim.

öldürmek kolay, öldürmekten sonra yaşamak zor. cCcRaskolnikov ReyizcCc

Hayatımda 2 kişiden gerçekten nefret ettim. birisi müdürüm.
evire çevire dövmek isterdim kendisini. ama öldüremem. bence ölse dünya bir şey kaybetmez ama çocuğu var neticede. tabii yaşama hakkının dokunulmazlığına inancım bu kararımın temel sebebi.

asla, acırım

ailemden birine zarar vermiş veya verebilecek potansiyele sahip tehdit unsuru birine acımam.
kimseyi öldürmek istemem.

öldürmeyi deliler gibi isterim fakat son anda cayarım sanırım.

Ölmek için yalvarana kadar işkence yaparım.

aklimin ucundan bile gecmez

çok afedersiniz ama .mına bile korum. kıtır kıtır keserim valla.

kesinlikle öldürmezdim, ama beni çok kızdırdıysa, çok gıcık biriyse, kimsenin sevmediği çok kötü biriyse döverim. hepinizi döverim nihaha

Trabzon'dan Giresun'a çok sık araç bulabilirsiniz, hangisi olduğu çok da fark etmez, hepsi yaklaşık 2 saatte alıyorlar o yolu. Giresun'dan Şebinkarahisar'a ise Keşap durağından kalkan ford transitler gidiyor, ama bu mevsimde biraz riskli. Eğribel geçidi kardan kapanmış olabilir.

Trabzon'dan Giresun'a ulusoy derya. Şebin nerde bilmiyorum da zor olmaz onu bilirim.

eger sari nokta hastaligindan bahsediliyorsa; makula dejeneransı

Bu bana uymuyor, bakmıştım. Yaşım da genç. :(

Gece Körlüğüymüş bu. Retinitis Pigmentosa.

7
başta sevmezdim şimdi memnunum
hayır
yükselmek istemiyorum
evet
evet
idare eder
mutluyum

- 16 yıl
- mesleğime bayılıyorum. normalde durgun bir meslek ama ben ingilizce öğretiyorum. konu aynı olsa da, farkli kitaplar, farklı yaklaşımlar ve her sınıfın kendine has iç dinamiği nedeniyle bizim branşta durgunluk sorunu olmuyor. bazen yoruluyorsun ama o zaman da kendi kendine bir şekilde gereken enerjiyi topluyorsun. işini sevince bunu yapması daha kolay oluyor.
- mesleğimde yükselme olanağının olmamasını ben seviyorum. iş konusunda kariyer manyağı olmayı sevmem, tarzım değil. bu tip amacım hayatta hiç olmadı, bu nedenle de bizim meslekte olmaması işimi sevmeme neden olan faktörlerden birisi.
- türkiye'nin en iyi vakıf üniversitelerinden birinde çalışıyorum 12 yıldır. iş ortamım, arkadaşlarım vs. diğer başka bir okulda yok! öğrenci profilinin zorluğunu ya da yarattığı sıkıntıları iş arkadaşlarımızla paylaşarak azaltıyoruz ya da birbirimize yardım ediyoruz.
- okulumda kendini geliştirmeye dair ciddi çalışmalar var, bununla ilgilenen ayrı bir birimimiz de var. dünyada olan biteni yakından takip edip, fizibilitesi mümkün olanları uyguluyoruz ya da kendimize adapte ediyoruz.
- derse gitmeliyim. kalanını dönüşte yazcam.
- dönüşte devam yazısı: konu dil olunca, çok farklı konularda konular işliyorsun, işin içine insanı ilgilendiren her şey giriyor. bu da öğretme tarzını renklendiren bir şey. bir de öğretirken sen de öğrenmeye devam ediyorsun. mesela bir text'te bir bilgi geçiyor, ve yeni bir şey öğreniyorsun.
- sonra sınıfın hakimi sensin ama bunu sınıfın ihtiyaçlarına, eğilimlerine göre değiştirmek zorundasın. bu da algılarını açık tutmak demek. hangi öğrencin ne tip bir sorunu var, ya da neyi nasıl yapması gerekiyor konusundaki farklılıklarını algılayıp, ona göre öğrenciye yaklaşıyorsun ve her öğrenci için farklı bir tutum, yaklaşım geliştirmek zorundasın. bireysel farklılıkları gözetirken, bir yandan da sınıfın ortak durumunu aynı potada buluşturmalısın. sen öğretmen olarak durduğun yerde sabit kalamazsın, onlara da adım atarak ortada buluşmalısın. son olarak temel prensiplerin, sadık kaldığın değişmezlerini sabit tutarak, kalanları için esnek bir alan bırakırsın. bu da seni, her sınıfta farklı bir öğretmene dönüştürür, çünkü onlar değişken dinamikler sergilerken, sen sabit kalamazsın.
daha yazarım da, çok işim var.

tam bir senedir öğretmenim :)
çok seviyorum öğretmenliği. bulunduğum şartlarda (t.c., köy okulu, egomanyak memur zihniyetli bir müdürün yönetimi vs) azap olabilse de ideal/e yakın ortamda yapılacak en güzel işlerden biri.
Pozisyon yükselmesi cidden umurumda değil. öğrencilerin kalplerinde ve zihinlerinde yükseldiğim müddetçe başka bir şey isteyemem.
kesinlikle geliştiriyorum. ben de dille uğraşıyorum. türkçe öğretmeniyim. özellikle dilbilgisi eğitiminde bazen çok yaratıcı olmam gerekiyor (öğrencilerim anlamadığı zaman) ve bu doğaçlama gelişiyor. neler bildiğimi fark etmek ve anlatırken anlamak güzel deneyim. buna bayılıyorum.
şu an için tatminkar mıyım? hayır. benim bir 6. sınıfım var. kara kara onu düşünüyorum şu anda :p ama gayretli, ciddi bir davranış bozukluğu olmayan öğrencilerle her hal ve şartta tatminkar çalışabilirim.

due date

hmm ben de onu bulduydum da sanki başka bişi gbi kalmış aklımda. ama sanırım budur.

hangover 2 veya due date olabilir.

Türkçesi "Git Başımdan"

the story of us vardı, bruce wills ile michelle pheiffer'ın oynadığı. www.imdb.com

sonra oscar alan the american beauty var.

ama dizi olarak six feet under ı izleyin derim, vaktiniz varsa.

aile draması derken yanlış adlandırdım sanırım. ailecek izlenecek drama diim o zaman.
american beauty'yi ben kardeşimle nasıl izleyim :)

(bkz: kramer vs. kramer)

burda bir kez daha yazmıştım, kesinlikle " abim evin tek çocuğu "...iyi seyirler

the fall..kesinlikle izlenmeli bu film.

black...dramanın kralı, kesin izleyin derim. slumdog millionere de bir sorunun cevabı olan amitab bachnan oynuo :)

www.imdb.com

aradığın şey kesınlıkle bu. The house of fog and sand

everybody's fine

ferzan özpetek, mukemmel bir gun..
bu aksam ben de izlicem gel izleyelim:)

(bkz: the pursuit of happyness)

tortilla soup

Hacım nerde oturuyosun? Şöyle pek sevmediğin, ama yaşamakta da sıkıntı çekmiyeceğin bir yere git (Benim için ankara mesela), kafan açılıyor, hem yalnız olmanın, hem de orda bulunmakta gönülsüz olduğun bir yerde olmanın birleşik tecrübesi seni yeni bir seviyeye eriştirip bütün sıkıntılarını geride bırakıyor. Hani çok da sıkılacağın bir yere gitme. Burda mesela benim ankara örneği vermemin sebebi, böyle hem içinde bulunduğum çevreyle hiç bir bağlantısı yok, hem hiç arkadaşım/tanıdığım yok, 2 gün boyunca ne yaptıysam yalnız ve bilmeden yaptım. İşe yarıyor gibi.

çakraz yapmıştım ben istanbuldan araba ile. küçücük bir sahil. Oradan çıkıp sahilden dolaşa dolaşa rahatlamış geri dönmüştüm :)

ben daha güzel ruhu dinlendirici bir o kadar da can sıkmayacak türde bir yer arıyorum arkadaşlar.
bu arada tavsiyelerinizi etkiler mi bilmiyorum ama bayanım ve arabaya atlıyım da şurayı gezeyim gibi bir şey olsun istemiyorum. otobüs, uçak gibi araçları kullanacağım :)

bu yurt dışı tur olaylarına tek başına girişsem nasıl olur acaba?

(bkz: amsterdam)

hocam ege'ye kaçabilirsin bikaç gün. örneğin ayvalık bu zamanlarda sessiz sakindir. denize yakın biyerlerde ev kiralarsın yada otelde kalırsın. istediğin zaman çıkıp dolaşırsın. rahatlarsın. istediğin zaman da yatıp keyfine bakarsın.
ayvalık'ı örnek olsun dşye verdim. ege'mizin herbir tarafı cennettir.

zevklerini bilmiyorum ama tavsiyem;
www.sunnetgolu.com

kabak veya olimpos'a git, kâfi.

ha ben üç hafta toroslarda bir mağarada kalmıştım mesela, kafana uyuyorsa detayları, nasıl yapacağını, neye ihtiyacın olacağını yazabilirim.

Git Uzungöle'e bi motel kirala, 3 gün kafa dinle. epey üşüyeceksin ama.

edirne
valla bak, orda 1 gün kal, atla otobüse
çanakale
burda da bir gün kal, sonra istersen
ayvalık
burdan da geri dönüş..

kesinlikle amsterdam. bul u8cuza uçak bileti, ayarla hostelini, git kafanı dinle. bütün gün coffee shopta pinekle tavsiye ederim.

anonimyususer +1

edirne mukemmel.
bozcaadada kus ucmuyordur, yalnızlgıı seviyorsan git.
ayvalık.
kaz dagı.
safranbolu
amasra
beypazarı (mukemmel hale gelmiş, baskana alkış)

sec begen al. yurtdısına gitmeye degmez, hele bu sogukta. su anda almanyanın en sıcak yerlerinden birisi karlsruhe eksilerde.

go oyna, gayet keyifli.

Warhammer oynayın, hem minyatür/modelcilikle uğraşmış olursunuz, ki birleştirmek boyamak zevkli bir iş gerçekten, hem de strateji oyunu oynamak zihninizi açar.

Magic the Gathering oynayın, koleksiyonculuk/kart oyunları da zevklidir.

en kötü bir kaç arkadaşınızı da alın masaüstü rol yapma oyunları oynayın.

Bir de yaş/yer/maddi durum gibi şeyleri belirtirseniz daha kolay yardımcı olunabilir sanırım, hobi konusunda bunlar çok etkili.

world of warcraft.

paran varsa ucus dersi al o da keyifli hem de sariyor paradan kastim 15 bin dolar yeter ppl almak icin

250-300 tl'ni ayırabileceksen git şöyle orta halli bir skate al...
hem açık havada zaman geçirirsin hem de spor yapmış olursun...

kıyafet tasarımcılığına başlayın. her yerde hep ayı şeyler var artık moda ayağına. üretime de geçin sonra. ama her şeyden bir kaç beden üretin ki bütün insanlık fabrikasyonluktan sıyrılsın.. bu işi ben yapıcaktım da sermaye yok:)

Kaligrafi.

birinci sayı a ikinci sayı b olsun

a+b=87
a-b=45

bunları toplarsak 2a=132 a=66

zaten soruyu, çocuklar toplayıp ikiye bölsün diye sormuşlar sen de öyle anlat.

şöyle anlat:
bunların aralarında 45 varsa toplamdaki 45'i atarsak elimizde 2 tane eşit sayı olur. 87-45/2 küçük sayıyı verir. küçüğe 45 ekleyip büyüğü buluruz. denklemlere girmeden somutlaştırarak anlatmayı dene.

hele denklem sistemlerine hiç girme :)

burda güzelliğini tartışabileceğimiz bir konudan bahsediyorsak hatrı sayılır bir çizginin altında mı üstünde mi diye düşünelim. ne kadar göreceli olursa olsun kadın leş.

soylediklerine katiliyorum ve evet ben de begenmiyorum.

boyu kısa olan kadın güzel olamıyor mu? ben anlamıyorum neden kadında illa 1,80 boy sarı saç mavi göz isteniyor. güzel bir kadın işte. abartılıyor olabilir tabi ama sonuçta güzel, sokağa çıktığımızda ortalık banu güven gibi olan kadınlarla dolu değil.

güzel değil; farklı.

Kim ne derse desin, ben çok beğeniyorum.

abartıyı bence hakediyor. hemcinsim olarak kendisiyle gurur duyuyorum, ekranda az bulunan cinsten. kafasının çalışması ve entellektüel birikiminin yanıında tipine ghelirsek; denişik bir kadın, yani değişiyor. bazı zaman çok güzel oluyor, bazen eh işte, bazen de çirkince. makyaj, saç ve kaşın şekli hatta bazen kişinin halet-i ruhiyesi bile yüzüne yansıyor ve değiştiriyor görünümü.
abartılmasına dair de, şöyle de bakmak lazım. hadi banu güven'ciğimi beğenmedik diyelim, ekranda o ayarlarda kimi beğenelim? seda tümer'i mi? ( adını yanlış yazdım gibime geldi :s)
beğenirken kompile bütünü açısından değerlendirirsek, bütün olarak tv'deki kadın sunucu, yapımcı, spiker vs. ortalamasının üstünde. aslında kendisi normal ama bizdeki ekranlarda kadınların yaptığı programların ağırlığı belli.
şimdi siz nuray mert'i de beğenmezsiniz ama ben onu da çekici buluyorum :s

Yüzü çok güzel. Bakın siz bile orasına itiraz etmemişsiniz.

@yarmasimo: yuzu guzel derken, lutfen anlatir misiniz? acar misiniz?
@baldur: ben de tam sokakta ondan cok var, abartiliyor diyecektim
burdan su cikti o zaman: vay ya guzellik genel gecer degilmis, kisiye gore degisirmis - ki ben buna da inanamam. bence begenenler bir farklilik buluyor, bir seytan tuyu, iste o nedir onu cozemedim, guzellik vs, estetik bakis acisi degil bu bence

açamam :)
tek tek yüz uzuvlarına bakınca gözlerinin güzel olduğu hemen fark ediliyor zaten. bunun dıışnda itici, eğreti, yüze uymayan uzvu da yok. zaten yüz güzelliği de tek tek uzuvlarla alakalı olmuyor çoğunlukla. uyum, yüzdeki yerleşim, oran vs. daha önemli. onu matematiksel olarak ifade etmeye gerek yok, bakınca beğeniyorsan güzeldir.

çirkin

yaşı biraz aldı 1-2 yıldır yaşlılık izleri görmeye başladım ben. yoksa çok güzel bi kadın. ayrıca kızlarımız şunu anlamıyor, birinin fiziği-yüzü ne kadar güzel olursa olsun içi boşsa, benim konuştuğum dilden konuşmuyorsa (mecaz) güzel olamaz benim için.

Yakından gördüm, standart bir tip. Çok kötü butonunu aramayın boşuna asdsdsa.

bence de baya güzel

güzel ve çekici. gizemli bi havası var çekiciliği ordan geliyor sanırım

güzel lan işte güzel!

güzellik veya çekicilik liste yapılarak açıklanacak bi kavram değil. saniyelik bi sürede karar veriyor beyin buna. elektrik alırsın ya bi insandan. onun gibi bişey.

neresi farklı anlamadım.güzelden ziyade sevimli geliyor bana.
bir de yanakları yüzünün önüne geçiyor.

@grandmasterc bana gore de fazla sisik ve genis bir yuzu var, orantisiz, cizgi film karakterlerine benziyor, kibar gelmiyor bana. sizin gibi dusunuyorum, yanaklar. tonton, sevimli bir kiz ve iste o seksi gizemli gorunumlere burunme cabasi dogasina aykiri gozuktugunden olsa gerek, bana itici geliyor. hem de cok

çok beğeniyorum. çok güzel (:

douglas coupland'ın jpod unu okuyorum su sira ve kabaca diyor ki ingiliz aksanli buyurgan tavirli kadinlar işyerinde cabuk yükseliyor cünkü erkekler diş geciremedikleri, kendilerinden korkmayan ve meydan okuyan kadinlarla ugrasmak istemiyorlar ve onlarin glass ceiling in üstüne cikmasina izin veriyorlar. banu güven deki durum da biraz bu thatcher kadinligidir, erkeklerin hosuna gider buyurgan kadinlar.

efektlerle yapılıyor sanırsam. önce birine animasyon efekti veriyorsun, sonra diğerine falan filan

custom animation gibi bir sekme olacakti...

onların her biri farklı birer nesne, her nesneye farklı animasyonlar verilebiliyor. Custom animation olması lazım.

Önce ilkine, sonra diğerine... O şekilde tek tek vereceksin animasyoları. Eğer sekmeyi yanlış hatırlıyorsam belirt, tekrar bakayım...

ne resmi bu? yani seviye ne? güzel sanatlar falan için mi? daha farklı bir konsept ise ne için istendiğine bağlı olarak şekillenebilir kompozisyonlar.

güzel sanatlar evet. gelişkin bir resim öğrencisiyim. suluboya, guaj boya, yağlı boya, karakalem hepsi mümkün. afiş olmayacak ama direkt resim.

somut/salt uzay istenmiyorsa, biraz sürreal bir şeyler olabilir mesela.. ben zamanında karakalem olarak denemiştim, fena da olmamıştı(hatta eğer çıkarsa bir yerlerden örnek oluşturması için paylaşırım). dali tabloları gibi düşün; bir köşesinden bükülen/akan gezegenler, birbirlerinin üzerine saplanmış, formlarını kaybetmiş yıldızlar vs... bol renk geçişli (nebulalar gibi) bir arka plan dahilinde yağlı boya ile çok daha güzel olabilir.

Rastgele çiz kafana göre ben böyle yorumladım hoca de, pek yardımcı olmadım ama sıkıştığımda öyle yaparım sanatlarda

simsiyah içinde çok uzaklardan görünen iki üç yıldızcık yap işte yalnızlık falan çağrıştırsın al sana sanat :)

teşekkürler ettim. xenderoth deneyeceğim böyle bişeyler sende de bir şeyler çıakrsa yardımcı olur musun? :))

şöyle bir şey yapabilirsin; diyelim ki ayda da yaşam olsun.

dünyadan bakan birisi ve aydan bakan (uzaylı misal) iki kişi olsun, bunu nasıl yansıtmak ve hangi temada kullanmak istersen sen bilirsin

sanırım okul içi para ödülü gibi bir şey var sonunda. o yüzden 3 yıldız kondurup çizip atamıyorum. :)

illustration tadında birşeyler de olabilir;
fikir vermesi açısından,

fineartamerica.com (ki suluboyayla pek güzel olur bunlar)
ya da belki kasılırsa;
img3.visualizeus.com


bahsettiğim nebula gibi fon için ise;
t0.gstatic.com

şu güzel olabilir. bunun üzerine ne yapsan güzel duracaktır zaten... :)

örnekler çok güzelmiş ama sanırım bu kadar illüstratif şeylerin olabileceğini sanmıyorum. bir kaç örnek denerim yine de bir sorarım, olursa güzel olur.

hani uzay fotoğraflarında perspektif gereği görüntü vakumlanıyor gibi görünür ya, renk anaforu oluşur. iyiysen resimde bir dene bence

sorunu gördüğümde ve hala da bir yandan orion dinliyor olmamın etkisiyle ufkunu açması açısından şu güzide orion nebulasını da paylaşayım :)

apod.nasa.gov

illustratife çok girmeyeceksen, yine orion dinlerken gelen bi "master of puppets" fikrini de söyleyeyim madem, bilmiyorum nasıl durur ama,

bi önceki yolladığım, ya da işte şurda yolladığım nebula şeklinde siyah/kırmızı/mor ağırlıklı bir fon (üzerlerinde zilyon tane yıldız ile tabi) üzerine birkaç gezegen olur... master of puppets kısmı da orda devreye girer. tualin en üstünde çok belli belirsiz iki adet büyük el(ki klasik el formatında olmak zorunda değil, daha tanrısal bi şeyler hayal edebilirsin) o gezegenleri kuklalarıymışçasına kontrol edebilir yine belli belirsiz ipler ile falan filan belki...

hemen master of puppets albüm kapağımızı da görelim;

rockman.vgb.no

uu beybi bu fikre bayıldım, bunu bir kompozisyon haline getireyim bakalım neler çıkarabileceğim ortaya. illüstratif de yapacağım zaten bunun yanına hangisi olursa artık fazla da abartmasınlar yahu. lise talebeleriyiz zaten çok bir şey beklemiyorlardır herhalde? :)

tamamdır. eklerim :)

efes pilsen

Koton, bi kaç ülkede mağazalarına rastlamıştım.

beko, vestel

Sektör olarak çimento ve araba camı var ama firma olarak bilemiyorum.

yerli malı haftası için öğrencilerimize türk malları şahanedir fikrini aşılayan bir yazı hazırlıyorum. ihracında lider olduğumuz tarım ürünleri de söyleseniz süper olurdu hani...

fındık.

yani markja bazlı değil de mesela bor en çok türkiyede yetişen bir mineraldir.

@cedric
böyle kendiliğinden "yetişen" şeyler olmasın :P

şimdi baktım kuru incir'de de birinci sıradayız.

-Colins, Turkish Airlines, Efes,Beko, Vestel,Ülker,Mavi,Şişecam, Tariş,Aselsan,ipekyol,Zeki Triko,Damat-Tween,LCW, Koton,Paşabahçe, Yeni Rakı, Kavaklidere, Vitra,Güllüoğlu,Turkcell,Enka,TAV,Sarar,Garanti Bank,Mado,,Kuru Kahveci Mehmet Efendi,Muhittin Hacı Bekir,Vakko,RodiMood, Durukan lolipop,Pınar,Güral porselen,Çanakkale seramik,Hillside, Jumbo, Gilan, Eti, Şölen,GAMA,TEKFEN,Öztiryakiler,Kent,Fabrika,Karsan,BMC,Seyidoğlu

-Nargile,Hamam,döner,Kebab, Nazar Boncuk,Tarkan,Bodrum,Antalya,Lokum,Türk Kahvesi,Istanbul,Galatasaray,Besiktas,Fenerbahce,Bosphorus,Baklava,Ayran,Yogurt

Sağolun, varolun :)

miss poem

stres uykusuzluk. benim de geçen sene bir dönem çok olmuştu. Geçiyor sonra. Uykunuzu alın, yorucu bir işle ilgileniyorsanız muhakkak alın.

heye sinüzit var. sabah da erken kalkıyorum ve uykusuzluk oluyor da stres yok yani. teşekkür ederim.

uykusuzluk yorgunluk. bende de var.

bende de bi ara vardı. sinir stres yüzünden. bu etkenler ortadan kalkınca 2 ay içinde iyileşti.

ben de sinirlenince oluyor sizinki de sinirden olabilir belki

stres+ uykusuzluk+ bir de gözü kısmak (bunu güneşten ya da miyoptan yapabiliyorsun, farkında olmadan)
aynısı kaynımda var, aynı.

Sen bunu fizikçilere sor bence.

mavi tonları gözükmesi lazım, vazonun üzerindeki desen ve renklere göre tonlar değişebilir sanırsam. bunu el fenerinin önüne mavi renkli jelatin yapıştırarak yapabilirsin sonucuda yazarsan sevinirim doğru mu hatırlıyorum bilemedim şimdi.

mavi gözükür. çünkü diyelim bir vazoya normal ışıkta mavi diyorsak, bu vazo sadece mavi rengini yansıttığını ve diğer renkleri soğurduğunu söyleyebiliriz.

mavi ışıkta da hayli hayli mavi gözükür. eğer vazo beyaz olsaydı, mavi ışıkta yine mavi gözükür. çünkü mavi ışıkta sadece mavi rengini yansıtacaktır.

vazo yeşil ise, mavi yeşile komşu renk olduğundan yeşili çok az yansıtıp siyah sörünmesi gerekiyormuş.

Beyaz görürsün. Çünkü dalga boyları aynı uzunluktaysa renk algılanmaz. Nasıl açıklayacağımı bilmiyorum ama internetten Sabit Kalfagil'in ışık ve renk ile ilgili yazılarını okuyarak daha detaylı bilgi edinebilirsin.

Bir de şöyle bir şey var gelen mavi ışığın senin görebileceğin dalga boyları arasında olması lazım. Mesela karanlık odada kullanılan kırmızı ışık (safelight) 480 ile 780 nanometre arasında olduğundan biz kırmızı küvetleri beyaz görüyoruz. O yüzden mavi ışıkta mavi vazoyu beyaz görürüz.

bkz;
www.forumfizik.com
stu.inonu.edu.tr

--spoiler--

Kirmizi isik altinda kirmizi görünen bir cisim ya kirmizi renktedir yada beyazdir.Bu nedenle bu cisme örn mavi isik altinda bakilirsa cisim ya siyah algilanir(asil olarak görülmez) yada mavi görünür.Cisim gerçekte kirmizi ise mavi isik altinda siyah,cisim gerçekte beyaz ise mavi isik altinda mavi görünecektir.

--spoiler--

mavi olması gerekmez mi yav. beyaz ışıkta (florasan lamba diyelim mesela) beyazı bir vazoyu beyaz görmüyor muyuz?

beyaz ışık + mavi obje = mavi görünür

mavi ışık + mavi obje = mavi görünür
(bunu biraz açmak lazım mesela mavi ışık kaynağınızın spektrumu mavi rengin ne kadarını kapsıyor gibi. ben tümünü göre yazdım)

mavi ışık + kırmızı obje = siyah görünür.

kırmızı ışık + mavi obje = siyah görünür.

lens takıyoruz, ailemdeki herkesin gozu bozuk. hepimiz de lens kullanıyoruz.

sırf lens satarak para kazanan epey türk sitesi olduğuna göre divit doğru söylüyor. gözlük takan sayısı da çok olduğuna göre genetik olma ihtimali daha çok. saç dökülmesi gibi bir şey. bilgisayarın da arttıran etkisi var bence, çünkü artık küçüklerde de gözlük takma oranı artmış.

Esas soru; eskiden de böyle miydi, yoksa yakın yıllarda mı arttı? Buna bağlı olarak da fikir yürütülebilir. Cevabı bilmiyorum.

Konuda uzman değilim ama doktorumun söylediklerinden hatırladığım kadarıyla, genetik faktörlerin dışında göz şu şekilde bozulur:

Göz de kaslar yardımıyla hareketini sağlar, hatta içindeki mercek de gözün içindeki kasların yardımıyla kısılıp gevşer.

Uzun süre bir noktaya bakmak, bu baktığınız yer kitap olabilir, defter olabilir, bilgisayar, tv... ne olursa olsun, göz kaslarınızın yapısını yavaş yavaş bozar. bir gün otobüs durağında herkes gelen otobüsü görüp hareketlenmeye başlarken siz şaşırırsınız diğer insanlar otobüsün numarasını nasıl görüyorlar diye. iş işten geçmiştir artık.

sürekli sizden yarım metre uzakta duran bilgisayar monitörüne baktığınızda göz kaslarınız bir müddet sonra yorulur, siz ekrana bakmaya ve gözünüzü zorlamaya devam ettikçe, kaslarınız kendini o yarım metrelik mesafeye odaklanmaya devam etmek amacıyla şeklini değiştirir. (burayı kendim sıktım)


neticede insan, doğasına aykırı şeyler yapmaya başladıkça kendine zarar veriyor. nasıl bacaklarımız yürümek içinken onları kullanmadıkça böyle kalınlaşıp eğri büğrü odunlar halini alıp yürüyüşümüz mallaşıyorsa. gözümüz de yakın ve uzak etrafımızda bulunan herşeyi görebilmek içindir. uzun süre sırf yakın mesafeye, tek birşeye bakarsanız, uzaktaki diğer şeyleri görememeye başlarsınız.

kısaca: genetik faktörler dışında, gözünüz için yapabileceğiniz en iyi şey, onlara iyi bakmak, onları sık sık dinlendirmektir. bilgisayar başında, ya da kitap okurken 20-30 dakikada bir 30 saniye boyunca uzaklara doğru bakmak göz sağlığı için yapılması şart bir önlemdir.

rivate göre, al pachino scent of a woman filminden sonra gözlük takmaya başlamıştır. kör bir karakteri canlandıran aktör film boyunca gözlerini hep aynı noktaya odakladığı için gözlerine zarar vermiştir.

Cevaplarınız için teşekkür ederim. 17 panda gücü ayrıca teşekkür.

Peki öyleyse bir bilgisayar ve kitap kurdu olduğum, muhtemelen hayatım boyunca da olacağımı göz önünde bulundurursak numaramın sürekli büyüyeceğini çıkarsayabilir miyiz?

Ve benim gibi olan, buna rağmen gözleri sağlam olanları düşünürsek öncelikli sebebin genetik faktörler olduğunu düşünüyorum. yiyip yiyip şişmanlamamak, her türlü bedensel hazzı fazlasıyla tadıp yıpranmamak, genç kalmak gibi?

Hobaa. Süper olmuş bu. Ellerine sağlık. Gerçekten çok güzel oldu.

peki neden sadece sözlük yazarları için yapıldı? sözlük yazarları çok sorumlu kişiler de internet kullanıcıları istismarcı vs. mi?

mükemmel olmuş.

lemmiwinks neler cektigimizi bilemezsin.

@compumaster: evet bilemem. benim için yeterli cevap.

ben sadece bende var sanmıştım bi an için. şit!

peki kendi duyurularımızda cevap silme özelliği de olacak mı doktor?

@hia, ispiyonlarsın işte hatalı bir cevap geldiğinde. kendi duyurularda cevap silme özelliğinin suistimal edilme olasılığı çok yüksek. ben yapılmaması taraftarıyım.

Çok yerinde olmuş. Hep hayal ettiğim gibi. Eline sağlık.

Bariz yanlış cevap tiklenmiş, soruyu açanın kendi alakasız cevabını tiklediği veya hiç tiklenmemiş soruları da uyarabilir miyiz?

Yoksa aşırıya mı kaçmış oluruz? Moderasyonun tiklerle oynaması abes kaçacaksa belki kişiyi de uyarabilir.

@ermanen bence abartmamak gerek. belki adamın gerçekten işine yaramadı? onu biz bilemeyebiliriz.

küfür-argo derken? mesela duyuruya cevap verdik ama günlük ağızla "amına koyayim" dedik mesela? o da ispiyonlanıyor mu?
aynı duyuru sürekli girilmiş derken? kaç mesela sayı sınırı? var mı?

@baldur

bariz durumlardan bahsediyorum tabi. her duyuruya bu gözle bakılmayacak. Moderasyonu uyaracağız sadece, muhakemesini kendi yapacak sonuçta.

İlla yapılsın demiyorum tabi, bu haliyle bile çok iyi.

@baldur, yok günlük ağızla söylenenler değil de "siktir git başka yerde sor" tarzında filan şeyler daha çok. yazılı bir kuralı yok çok girilmenin, anasayfada 2 tane varsa çok mesela bence:D

tick'lere dokunmuyoruz pek:\

@tamamtamambuldum
yukarıdaki karşılıklı konuşmalar daha çok duyurudaki içerik ile ilgili olduğundan(cevapların devamı, ek soru falan gibi) sorun olmaz. baba naber, nasıl gidiyor tarzı konuyla alakasız ikili diyaloglar ispiyonlanabiliyordur.

duyurunun gammazlandigindan haberimiz olacak mi peki? senin duyuruyu su su sebepten gammazlamislar gibi bir moderasyon tarihcesi olacak mi? kimin yaptigi önemli degil ama en azindan yamuk yaparsak haberimiz olsun.

atmacaged, simdilik hayir.

daha önce yazılmış zaten bu da olsun. atıyorum eleman cevap olarak "sözlük" yazmış, alttaki gelip "sözlük +1" yazmış. hiç hoş değil bence, adam vermiş işte cevabı zorlamanın ne manası var?

Elinize sağlık. Yazım kurallarını hiçe sayanları sileceksek buradak pek yazı kalmaz. Bence bu işi "Choq swyorooom" tarzı yazılarla sınırlı tutalım.

@rodeocu kişisel fikir sorulan duyurularda ne kadar kötü dursada faydalı bu tarz bence.

Benim şimdiden canım sıkılmaya başladı, baksanıza herkeste bir despotluk eğilimi. şunu da ispiyonlayalım, bunu da ispiyonlayalım halleri.
ekşi duyuru'da özgür hissediyorum kendimi, bir duyuru yazıcaz diye kılı kırk yarmaya lüzum yok. hiç gerek yok diyorum.

kural, ispiyon, moderasyon kelimeleri korkutucu olsa ve herhangi bir iktidar gibi buradaki iktidarın da cürümesi ihtimali olsa da, eksiduyuru benim ve eminim bircok baska insanin yardim aldigi, birbirine yardim ettigi bir ortam oldu. ve ne yazik ki her kalabaliklasan ortam gibi bir süre sonra burada da "yardim edinsenize lan" diye bagiran, işi bilerek sulandiran, terbiyesizlik yapan insanlar türemeye başladi. keske, herkes edep, adap bilse de böyle moderasyona gerek kalmasa. ama anarşi teoride gönül oksayan ama pratikte cok uzaktan el sallayan bir ruh birligi halidir.

daha önce yazılmış bu nedeniyle silinmesi isteği çok saçma. adam diyelim bir ayakkabı modeli nasıl diye sordu, 1 kişinin "kullandım kaliteli" demesiyle 10 kişinin "kullandım kaliteli" demesi arasında dağlar kadar fark var soruyu soran kişi açısından.

@baldur, öncelikle anket tarzı sorulara kimsenin bişey diyeceği yok. benim bahsettiğim cevabı sırf bilgi ya da net olan sorular.

örneğin adam resimdeki kim diye sordu.
cevaplar:
1.stoya
2.stoya bu yaa
3.stoya +1

şimdi 1 kişiyle 3 kişinin yazması arasında bir fark var mı yok mu?,

soruyu soran, sadece birinci kişinin cevabını kontrol ettiğinde doğruysa tickleyecek, yanlışsa "yok o değilmiş" diyecek.

hatta geçenlerde bununla ilgili bir vatandaş, "ne oluyor abi, sözlükte, duyuruda herkes birbirinin aynı şeyleri yazıyor, nedendir, birbirlerinin yazdıklarını görmüyorlar filan demişti.

baldur +1

@rodeocu misal bilgi istenen bir başka soruyu ele alalım.

- zuhuratbaba caddesi nerede?
+ obsesion mahallesi'nde.
+ obsesion mahallesi +1

ikinci cevap benim işime yarar, daha emin olurum. Bilgi içerikli bir soruya gelen cevabı anında kontrol edebilirim ama sorusuna göre edemeyebilirim de. Bu İnternete ne kadar hakim olduğuma göre değişir. Kamu yararını gözeterek soruyu soranın 89 yaşında bir nine olduğunu ve torununun ekşi duyuruyu açıp onu evde bıraktığını düşünmeliyiz.(öyle yapmalıyız evet) Yani bilgiyi teyit eden yeni cevaplar da iyidir, bazen saçma gözükseler bile...

@hewit, tamam haklısın, kontrol edilebilecekler, edilemeyecekler var ama ikinci kişinin aynı şeyi yazıp yazmaması bazen sana bişey kazandırmaz, bahsettiğim olay o, mesela senin sorunun cevapları şöyle de olabilirdi.

- zuhuratbaba caddesi nerede?
1.obsesion mahallesinde
2.obsesion mahallesi +1
3.manic mahallesinde abi ben gittim.
4.manic mahallesi +1

burada 2. cevapla 4. cevabın faydasını görebiliyor musun?

neyse, hepsi için değil, sadece bazen döyzb cevapların kötü göründüğünü, bunların ispiyonlanabilmesinin gerektiğini düşünüyorum özetle. tabii bu sefer de "eh madem böyle bi seçenek var önümüze geleni ispiyonlayalım" olayına girecek bir sürü kullancı da vardır -ki bunu sözlüğün modlogunda görüyoruz-. e bu da moderasyonu gereksiz meşgul edebilir, aslında uygulanayabileceğine karşıt görüş bu olurdu diye düşünmüştüm. ama göründüğü kadarıyla aynı cevabı bir çok kez duymak(ki bunun olayı gerçeklemeye yetmeyebileceği halde) daha tatmin edici görünüyor. saygı duyuyorum. söylemek istediğimi anlatamamış olabilirim.


ahan da sana taptaze bir örnek; az önce vuku bulmuş. (git: 196378)

en son verdigin örnekte ilk 4 cevap ayni dakika icinde yazilmis, yani birbirinden habersiz sekilde yazilmis. gönder deyince senden önce davrananlar oldugunu görüyorsun. yapacak birsey de olmuyor silmekten başka.

Burada hiç bir şeyi kurallara göre yapmak konusunda eli bıçaklı bekçiler gibi davranmıyoruz. Amacımız burada yazılanları 1 ay sonra okuduğunuzda anlamlı ve sizi bilgilendiren bir içerik bulmanız. İyi zaman geçirmeniz de önemli ama 1 ay sonra okuduğunuzda amma geyik muhabbeti çevirmişler be dedirmemeniz lazım. Bu sınılarda ben bir soruya 4 cevap verildiğinde bunlardan 2sinin aynı olmasında bir sorun görmüyorum (denildiği gibi 2 kişinin evet bu iyi demesi 1 kişinin demesinden daha değerli, ama belki +1 yerine evet bende kullanıyorum hatta şöyle bir özelliği var şükela demek daha iyi).

Mesela duyuruya çok yararı dokunan birisinin ara sıra saçmalamasına hiç bir şey demiyoruz, ama sürekli geyik muhabbetine girenleri uçuruyoruz. Gammazlamak da böyle olmalı. Sözlükle Duyurunun farkı var. Relaaaax maaaaaaaan....

bence çok isabetli bir karar.moderasyon çalışıyor arkadaş.

internet kullanicilarinin bu ozellikten ve bu ozelligin sozluk yazarlarina has olmasindan haberleri var mi?

yok, boyle bir seyin farkinda olduklarini bile zannetmiyordum, mesela acmadan once 2 hafta boyunca bu ozellik sadece moderatorlere acikti (test amacli) siz farkinda oldunuz mu? :)

Bence haberleri olmasa iyi olur, niye bize yok diye taleplerle ugrasmamiz acisindan, ama haberleri olursa da cok onemli degil (sadece gormezden geliriz).

bence bundan da haberleri olmali, moderasyon ya da site sahibi tarafindan pek umursanmadiklarindan da.

ama sadece 'bence', o yuzden bu oneri ile de ugrasmayabilirsiniz ya da sadece gormezden gelebilirsiniz bu oneriyi.

hah iyi oldu bitane reklamcı var ayar etti beni..

duyuru bölümünde arama var mı? ben bulamadım da?

@erol, www.webpagescreenshot.info

okumadım ama istatistiklere de bununla ilgili bölüm eklenebilir.

full metal jacket olabilir mi? cinnet sahnesini alabilirsiniz.
travma= asker ortamı, silahlar, disiplin, adam öldürme.
sonrası= silahıyla konuşmaya başlaması, komutanı öldürmesi, intihar etmesi.

(bkz: the jacket)
(bkz: pandorum)
(bkz: downloading nancy)
(bkz: the machinist)
(bkz: shutter island)

cinnet anı o, sonrasını arıyor :)
başka dilde aşk

full metal jacket ı izlemedim ama daha kapsamlı bir film olması gerekiyor tssb belirtilerini daha belirgin olarak gösteren bir film arıyorum

www.imdb.com

kesinlikle uğur yücel'in "yazı tura"sı belirtilerin büyük bölümü mevcuttur karakterlerde ve "büyük adam küçük aşk"

buna benzer ve ayni zamanda memnuniyetsiz bir disi true blood izleyip memnun kalmisti sasirtici bir sekilde.

(bkz: himym)

tabi ki gilmore girls

izlemedim ama çevremdeki kızlar bayılıyor: glee

Ally McBeal

How I Met Your Mother +1

Anime severse:
Desu Noto (Death Note)
Herusingu (Hellsing)

Ve hatta:
Avatar: The Last Airbender

8 kişinin yazdığı dizileri siktir et

the office US versiyon . çalışma ortamı yani işinden memnun değilsen bu diziyi izle.

wessago ya katılıyorum.

the office US 2005 versiyonu

coupling izlesin.

hiçbirimizin dediğini izlemiceksin di mi?
kafana göre takıl.

dexter the big bang theory

şu kadar saattir konuşuyosunuz bi kişi de <3 house <3 dememiş cık cık. her dizi sorusuna aynı cevabı vermeye başladım ama hakediyor valla..

dizi izleyecegine isini ve ortamini degistirmeye cabalasin.
tick istemez. :)

gilmore girls+1

durduk yere garip bir mutluluk hissi veriyor insana

sağolun arkadaşlar. kedili medili nicki olduğu için dayanamayıp kayranın kedisinin bahsettiği glee isimli dizide karar kıldık, sonuçları alınca bir entry konusu yaparım bu survey çalışmamı...

How I Met Your Mother +1
Avatar: The Last Airbender
Bing Bang Teory
24

hangilerini?

ilk dördünü okudum ama diğer kitaplarda ilk kitaplarda olduğu gibi özetle başlamamışsa sevgili j.k.rowling, hepsini :)

özetle başlamıyor ama pek çok gönderme var, aradan o kadar sene geçmişse hepsini al. mesaj at bana duyurudan.

Kavramları alıntıla. dediğin diğer bölümde yazılanları da örnekleri almadan anlat kısaca. özet böyle çıkarılır yani :)

şu an elindeki kompaktla yaklaşık kaç shutter cektin mesela? baştan söyleyim "bendeki dandik bir makine,güzel bir makine alayım daha çok foto çekerim kendi başıma yada arkadaşlarla dışarı atarım kendimi" diyemiyosan hiç o kadar para verme. ama elindeki en kötü makineyle bile birşeyler çekme uğraşındaysan al derim. Yoksa K10d alıp doğumgününde fotoğraf çekmene gerek yok bunun için:
urun.gittigidiyor.com

ilgin de varmış. asıl makinayı aldıktan sonra hevesin artar bence. almalısın.

hocam hani şunu söyliyim öyle iyi makine iyi çeker ayaklarında değilim. hani kendimin çekeceğini biliyorum. o yüzden şimdi ki düşüncem makinayı alıp internetten okuyarak yavaş yavaş pratik yapmak. sorum ise sıkılır mıyım bu hobiden ?

dostum sorun sadece "bu hobiden sıkılabilirmiyim?" ise cevap evet.

hocam iyide ben parayı anca denkleştir mişim tekrar tekrar alıp vermek istemiyorum. evde ki kompakt la uğraştım tabi. ama hani biraz daha profesyonelce uğraşmak istiyorum. daha sonraları baymaması için neler yapabilirim?

ucuz ikinci el slr düşünebilirsin. hem 36 poz olduğundan daha az çekersin.

aldığın makineyi satma gibi bi ihtimalin her zaman var. aradaki zararı da çektiğin fotolara kar sayarsın.

valla bana aynı soruyu soranlara, sıkılırsın hiç başlama diyorum. çok para.

Dslr-like la başlayın. Eğer yetenekli ve ilgiliyseniz ilave ekipmana ihtiyaç duymadan çekersiniz, ilerde profesyonel makineye geçersiniz. Yok değilseniz elinizde iyi bir makine kalır. Fotoğraf aşkı kolay kolay da sönmez. Olmadı çekeceğiniz anı footoğraflarını güzelleştirirsiniz.
Fujinin makinelerine bir bakın.

nokia 5230 ucuzdur güzeldir.dokunmatiktir.kamerası canavardır.

samsung corby serisi. fena halde tavsiye ederim.

www.sahibinden.com?

bu telefonu ben satıyorum. Birazcık araştır istersen kendi sitesinden. başka telefon düşünürsen de general mobile ı öneririm. güzel modelleri var. kurtulun artık nokia'dan:)

(git: samsung star)

Esnemek gibi refleksler genellikle bünye kendini rahat hissettiği anda ortaya çıkar. Milyonlarca kişinin izlediği, en ufak bir hatada kariyerin biteceği bir işi icra ederken bünye istim üstünde olacaktır haliyle. Bu şartlar altında esnemesi zaten beklenemez. Ha, uzun soluklu sohbet programlarında esneyeni değil uyuyanı bile gördü bu bünye :)

(bkz: pelin batu)

sürekli konuşmuyorlar nihayetinde. arada esnemeleri gerekirse 2 saniye mikrofonu kapatıp devam ediyorlardır.

not: tamamen fikir yürütüyorum.

video vs girdiginde esniyorlardır.

ben stres altındayken habire esnerim. esnemek insan kendini rahat hissettiğinde olur diyemem ama insan kendini rahat hissettiğinde uykusu gelir diyebilirim. herkesin ben olmadığını düşünürsek yukardaki cevap yanlış olmuyor.
ben böyle bir paragraf süresince yazarak fikir değiştiriyorum. biraz aceleciyim ondan herhalde :)

tabiki breaking bad, tüm zamanların en iyisidir..

(bkz: true blood)

kesinlikle terminator: the sarah conner chronicles, kesti diye fox a ne kadar küfür etsem azdır.

tabi ki 24

battlestar galactica derim ben.. bir de Carnivàle..

weeds, suan 6. sezon bitmek uzere. her bolum ortalama 20-25dk suruyor. oturup 3-4 bolum izlemeden kalkmadim. gayet basarili, tavsiye ederim.

breaking bad dizisi de oldukca basarili bi dizi. en son 3. sezon bitti. izledigim en iyi dizilerden biridir.

breaking bad olarak sanırım devam edeceğim.

supernatural tabiki.. true blood da iş görür..

ben seyretmedim ama gönlümde breaking bad var.

aç the mentalist'i izle. ana hikaye, farklı olay, vurdusuz kırdısız polisiye, muhteşem karakter Patrick Jane, yine birbirinden şükela yan karakterler.
Ben indirip izlemeye bile üşenirim dizileri öyle tembelim. Ama kendisi için işlerimi bitirip vakit yaratıyorum o derece.

rome u da izle.

(bkz: true crime)

www.imdb.com

(bkz: the green mile)

edit bonus: zorlarsak biraz (bkz: the passion of the christ)

dancer in the dark

oh ne güzel filmlerdeki kahramanların sonunu da öğrendik.

law abiding citizen
filmin kahramanı değil ama yanlış kişi iğne ile idam ediliyor. Hem de ne idam

david gale's life mı ne ?

tam aradığınız film: the life of david gale

aslında bu sorunun cevabı da spoiler oluyor ama neyse :)

Zaten sonlarını bilerek izlemem gerekiyor. Çok sevdiğim ama klipsiz bir şarkıya klip hazırlayacağım da. Kafamda kurgusu hazır işte, sıkıntı o kurguya uyan görüntüler bulmak :)

gerizekalı, adam ondan bahsetmiyor. biz ögrendik bunların sonunu belki izlemek istesek bütün sinema keyfinin içine ettin diyor.

benim özgüvenim sivicim doğuştan on gelmiş ama ailem sonradan kapattılar onu. sonra tekrar kazanmak zorunda kaldım.

insanların benden süper olmadığını düşünüyorum, genelde umursamıyorum zaten.

öyle şeyler filmlerde olur, bir anda olmasını bekleme, yavaş-yavaş gerçekleşir böyle şeyler.

ben ara sıra açıp yıllığımı okurum :)

kendine şunu sor: kaybedecek neyim var? kendi açımdan hayatta olduğum sürece benim için sorun yok. mal, para, pul gitse de geri gelir peki ya kaçan fırsatlar?
bir konuda geri misin, eksik misin? peki yapan nasıl yapıyor? o da senin gibi insan. istedikten sonra yapamayacağın şey yok.
zamanla böyle şeylerin farkına vardıkça özgüven offtan on durumuna geliyor.
hatta sana bon jovi den it's my life gelsin...

nedir sizi böyle düşündüren?

ben belli aşamalarla özgüvenimi tavan yaptırdım. önce şapka taktım. şapka sayesinde kafamı öne eğmekten kurtuldum. eskiden önüme baka baka dolaşırdım. şimdi başım dik dolaşıyorum. sonra dans kursuna gittim. pek dans öğrenemedim ama hoca sağolsun nasıl düzgün durmam gerektiğini öğretti. eskiden pısırık pısırık duruyormuşum. şimdi duruşum iyileşti. bir de artık insanların gözlerinin içine içine bakıyorum. onlar kaçırmadan çekmiyorum gözlerimi. çok eğlenceli oluyor.

@radikalherif ne bileyim merak ettim, ben bir turlu gelistiremedim su ozguven seyini, dusundum de bugun hayatima ciddi zarar vermis. ama pisirik da degilim, garip bi' ozguvensizlik-umursamazlik arasi hal. yapan nasil yapmis diye sorayim dedim iste.

sporu tek geçerim.

1. Kendinizi hiç kimseyle kıyaslamayın, hiç kimseyi küçük görmeyin, kendinizi hiç kimseden büyük görmeyin. Bu "hiç kimse"ye her yaştan ve her türden canlının girdiğini unutmayın.
2. Yaptığınız bir işin doğru olduğuna inanıyorsanız sonuna kadar arkasında durun, doğru olmadığını biliyorsanız yapmayın, emin değilseniz ve yanlış olduğunu yaparken görürseniz yapmaya devam etmeyin.
3. 2, 1'i doğurur. 1 sizde varsa özgüveniniz de vardır.

markasını numarasını tam olarak söylersen internette satılan sitelerden fiyat verilebilir. ama lens satıcıları adamı ayakta şey yapar genelde (anladın sen). lensmarketde 55e satılan lensi bana "100 ama sana 80 olur yea" diyerek çakmaya çalıştı biri mesela.

nesi özel üretimmiş lenslerinin? markası ne lenslerin bir sor bakalim? lenste özel üretim diye bir şeyi ilk kez duydum 10 seneden fazladır lens kullanıyorum.

aşağıdan fiyat karşılaştırması yapabilirsin, , Acuvue Toric 74 lira mesela kutusu, Zeiss 100 lira ki onlar gunluk oldugu icin o kadar pahali, senin gözlükçü seni kazıklamaya çalışıyor sanki. göz doktorundan bc, çap vs değerlerini aldıysan gözlükçüden almana bile gerek yok buradan alabilirsin, ben ilk seferde kendi göz doktorumdan aldım lensi, sonrasında hep internetten aldım aynı doktora muayene olmama rağmen.
www.lensal.com

bausch & lomb lensin 1 kutusunu (6 adet) 40 tl'ye aldım 3 gün önce. Torik değil ama fikir açısından söyledim.

Neyle alakalı olduğuun tam bilmiyorum ama internette de gördüm "özel imalat" ibaresini. (kendi lensim için değil) Ya gözlükçü kazıklamasa bile internette daha ucuz olduğunu biliyorum, anlamlı bir fark var mı merak ediyorum. İlk defa aldığım için internete bulaşmayım dedim, yüzüme gözüme bulaştırabilirim.

Benim gözlerimin numaraları farklı, torik ve özel üretim. Bu üçü de fiyatı şişiriyor; bunu biliyorum. Yoksa ben de 1 kutu torik lensi 100'e alacaktım.

1 kutu FOCUS (6'lık) Normal 40-50 TL
1 kutu FOCUS (6'lık) Torik 80-90 TL

2 sini 120 liraya aldım.

oha demek istiyorum. ortaköy'de harbi optik'e gidin, iki paket acuvue torik istediğinizi ve numaralarınızı söyleyin. internette bulduğunuz en ucuz lensin üzerine yüzde yirmi indirim yapıyorlar, ödeyeceğiniz para da 150'yi imkanı yok aşmaz.

ekleme: diğer cevapları da okudum da, janavarorion'un 120 liraya aldığı kombinasyonun aynısını ben 108'e harbi optik'ten aldım.

@yarmasimo: çoğumuzun gözlerinin numaraları farklı o sorun değil. hala özel üretimin ne olduğunu anlamış değilim, gözlerinin BC değerleri vs standartların dışında falan mı?? Arkadaşın dediği gibi başka optikçilerden de fiyat al bence, 360 lira çok fazla 2 kutu lens için 300 lira falan olsa hadi bir derece.

Ben taşradayım :) Özel üretim olduğunu yine vurgulamak istiyorum arkadaşlar. ne menem bir şey bilen yok mu? Avrupa'dan bekliyorum şu anda lensleri

allanz numaralar farklı olunca iki kutu almak gerekiyor ya o yüzden fiyat 2'ye katlanıyor. 1 kutu alıp 3 ay kullanacağına, 2 kutuyu 6 ay kullanıyorsun.

Arkadaşlar şimdi bir siteye baktım özel üretim lensler göz sorunlarına göre üretiliyormuş. Ben gece körüyüm, ondan olsa gerek

yaw madem öyle bir durumun var kazıklanacaksın artık yapacak bir şey yok sorman bile hata:)) sonuçta gözlükçüler her zaman pahalıya satar bu bir gerçek onu demek istedi arkadaşlar. gece körlüğü için lens var mı bilmiyorum gerçi ama lensler gelince resimleri yollarsan anlarız özel mi yoksa internetten alınma mı :D

Gece körlüğü için lens olduğunu da hiç sanmıyorum ama. Tedavisi yok kesin olarak. Neyse gözükçüme sordum, cevap verme lütfunda bulunursa sizle paylaşırım.

valla renk körlüğü için lens var fakat gece körlüğü için olanı hayatımda ilk defa duydum.

böyle bir şey varsa bütün dünya gece körlüğünden kurtulur.

renk körü lensi 600 tl civarı

İki gözde de 8.5 üstü miyop ve 3 üstü astigmatım var..
Bausch& Lomb Softlens 66 Toric kullanıyorum..
Lensler Türkiyede yok, Amerikadan geliyor..
6 aylık iki kutuyu 150 liraya aldım www.lensmarketi.com üzeriden..
Aman diyorum böyle bir kazık sakın yemeyin, 360 lira neymiş ayıp, günah resmen..

@quaker: ben de 200'e alacaktım 2 kutuyu. (240'tan indirmiştim, daha doğrusu kadın indirdi) artık her ne sebeptense özel üretim olması 400'e çekti fiyatı, 360 yaparız dedi. yani normal şartlarda 50 lira fazla ödeyecektim sizden.
gece körlüğünden olduğunu sanmıyorum evet, ama fiyatı 2 katına çıkmışsa elzem bir gerekçesi vardır özel olarak üretilmesinin herhalde. artık hangi karın ağrısı problemimdense.

arkadaşlar reçetemin fotoğrafını göndereceğim. standart dışı bir değer varsa tanıyacak olan var mı? :)

yolla sen reçeteyi.

400 liradan 3 kere alsan (1,5 sene) 1200 TL para yapar...

bu paraya gidip KARTAL GÖZÜ ameliyatı olursun.

sürekli kullandığım www.lensmarket.com isimli sitede de uygun fiyata lens bulunabilir. deneme lenslerini ücretsiz yolluyorlardı bir aralar..

Gözlükçüme sordum "neden özel üretim?" diye. "çapı yüzünden, 8,3 özel" diye cevap verdi. Sözü sizlere bırakıyorum :)

Bu arada ben 6 ayda bir almayacağım. Dikkatli kullanımla süresi zaten uzayacak. Sorunum yazıları okuyamamak olduğu için de yazın almayacağım. Senede 1 kez yeter bana.

İnternetten BC değerlerimi araştırdım 8,3'ler pahalı ve yıllık oluyor. En yaklaşık değer 8,5 (aylık)

yıllık alma bence..aylık her zaman daha iyidir, özellikle de ilk kez lens takacaksan bakımı vs daha kolay aylık olunca. eğer takma çıkarmaya alışamazsan yıllık lensi heba etmiş olursun ama bir aylık lensi heba etsen bir problem olmaz mesela. sonuçta 6 aylık olacak bir kutuda.

BC değeri farkli olsa bile belirli lensler belli bir aralık için uygundur, mesela aşağıdaki lensle ilgili açıklamaları oku

"8.4 BC değeri hangi B.C değerlerini kapsar? -Acuvue Oasys özel yapısı sayesinde 8.3 ile 8.8 aralğındaki tüm B.C değerlerine uygundur."
www.lensal.com

Tabi astigmat lenslerde de böyle bir şey var mı bilmiyorum açıkcası, aynı lensin toric lensi de var ama..

teşekkürler. de madem o aralığı kapsıyor 8,3 niye bu kadar pahalı ve az üretiliyor. o zaman herkes 8,4 almaz mıydı? bir de ben toriklerde 8,5 aşağısını görmedim sanırım.
her neyse su asamada sipariş iptal edilemiyor, bu seferlik böyle olacak. sonra doktoruma soracağım kullanabiir miyim diye?
sağolun

diyemeyiz insan ırkının erkek olanları için kullanılır denmiş olablr..

o ingilizceye kaçmış sanki?
(bkz: man)

kullanılır ama deyimler dışında kullanımını duymadım. deyimlerde geçen adam kelimeleri de hep insan anlamında. tahminim başlangıçta erkekler için kullanılmış. daha sonra zamana ayak uydurmak adına ve deyimlerin tamamen değiştirilemeyeceğini de hesaba katarak "adam"ın kelime anlamına kadını da kapsaması için insan eklenmiş olabilir. bu tamamen benim varsayımım. yetkili birisi çıkar açıklar heralde.

Deyim anlamlı yani istisna olarak kullanılır. Ayrıca toplu kullanımda ve hakaret anlamında kullanılır; ...Bu işte18 adamla çalıştık. Cinsiyet bağımsız karma eleman kastediliyor ki her şekilde hatalı kullanımdır. Doğru sözcük eleman, personel, işçi olacaktı. "Adam iyi boksör." Burada memelimizin ayılığının ayyuka çıkmış olduğu ve düşük dişilik hormonlarının nahoşluğu vurgulanıyor. Erkek karakterli feministler için de kullanılır. Dalgınlıkla kullanıldığı ve durumu olabilecek en doğal haliyle ortaya koyduğu da olur.

Ben adam yerine madam sözcüğünü kullanıyorum; Birkaç adam bir de madam.

www.nisanyansozluk.com

kullanımı pek doğru olmadığı için yeni tanımlamalar üretiyorlar. son dönemlerde bilimadamı yerine biliminsanı kelimesi kullanılıyor örneğin.

gönül rahatlığıyla kullanın. "insan" insan formundaki herkese kullanılır, "adam olmak" "insan olmak"tan doğal olarak bir adım ileride.

ha "adama bak" dediğinde kadını işaret ediyor olma ihtimali yoktur zira buradaki "adam" argodur. "adam olmak" ise deyim.

"biliminsanı" nedir ya. "bilimci" deseler katmer katmer daha iyi.. "scientist" hesabı.

buradaki tek açmazım "iş kadını".

ispanyolca'da da kullaniliyor pekala kadinlar icin..hatta kadinlar kendi aralarinda daha fazla kullaniyorlar:)
(bkz: hombre)

evet kullanabiliriz.adam sözcüğü unisex bir kelimedir.erkek anlamına gelmez.türk toplumu erkek ağırlıklı bir toplum olduğu için erkek sözcüğü ile bağdaştırılmış.erkeklere adam denmiş.oysa her iki cinsiyeti de karşılar.adam olmak,ne adamsın,adam gibi ... vb. örnekler aslında iki cinsiyet için de kullanılır.bilimadamı demek,bilimle uğraşan insan demektir.bilimkadını gibi saçma bir kavrama veya biliminsanı demeye gerek yoktur.

ayrıca diğer dillerde de öyle.ingilizceki man sözcüğü ve almancadaki man sözcüğünü örnek verebiliriz.almanyadaki insanlar şöyle şöyle yapar demek için cümleye in deutschland, man ... diye başlanabilir.

Bilimci sözcüğü bilimadamlarına yeterli sosyal sınıf farkını sağlamıyor anlaşılan. Zurnacı, davulcu, bilimci... Asıl dertleri olan bu farkı sağlamadığından biliminsanı şeklinde estetikten yoksun bir alternatif ürettiler.

Ayrıca lisan kültüre özeldir. Bu nedenle başka ülkelerin aynı yada farklı dilleriyle karşılaştırılmaları mümkün değildir.

adam, "adem" den gelir. bildiğin adem peygamber yani. insan anlamında kullanıldığı da olur ama kökeni eril.

canon a590is de var tv çıkışı 350 lira civarı fiyatı da

lensini samsung üretiyorsa tavsiye etmem. kodak, canon, nikon, sony'yi tercih edebilirsin. mp de çok önemli değil (büyük baskılara ihtiyac duymayacaksan) sensör büyüklüğüne bak