doğru değilmiş gibi düşünün.

(bkz: yatay geçiş)

bahsettiğin şey üniversite 1. sınıf gençliğinin en bilindik geyiklerindendir. ilk sene "ortalama yapıp yatay geçiş/yandal/çift anadal kasacam hacı" derler...

zamanında biz de dediydik..

var ama yapan makineci

dediğin şeyin belli bir kısıtlaması var. genelde aynı fakülte içindeki bölümlere geçiş yapılabilir. mesela inşaat fakültesindeki jeoloji jeodezi ve çevre muhendisliği bolumlerinden inşaata geçebilirsin.

evet genelde her üniversitede geçiş hakkı vardır ortalamanızın yüksek olması ve de öss puanınıza bakarlar. başvuranlar arasında sıralama yaparlar sonra da inşaat mesela ne kadar kontejan verdiyse yatay geçişe 3 mesela işte ilk 3 kişiyi alırlar. siz yine de buna güvenerek yapmayın tercihlerinizi zira herkes öyle der sonra değiştircem yaa 1.sınıf bitince der. ama genelde yapılmaz, ortalama yeterli olsa bile böyle iyi yaa denir yapılmaz falan...

haklısın x deamon, şevk kırmayalım, yapanlar var elbet... emin olmamakla beraber, her yıl alınan öğrenci sayısının %5 i kadarlık bir kontenjan yatay geçişe ayrılıyor diye biliyorum. geçmek istediğin bölümün taban puanına ve senin öss puanına bakarak bir sıralama yapıyorlar.

tutturman gereken not ortalaması ise bölümüne göre değişiyor. misal ben ilk senemde 3.4 ortalamayla elektroniğe yatay geçiş ve yan dal için başvurmuş, havamı almıştım. maden mühendisliğinde okuyan bir arkadaş, 3.1 ortalama ile metalurji mühendisliğine yatay geçiş yapabildi. bu rakamlar odtüye ait, itü de daha da yüksektir herhalde.

önceki senelerde hangi bölümden nereye, kaç ortalamayla geçildiğine dair efsaneler döner ve genelde hepsi yalandır. en doğru bilgiyi öğrenci işlerinden alırsın.

velhasıl, çok çalışmak lazım...

onu yapacam diye diye giren maden mühendisi tanıdıklarım bu sene mezun oluyor. öyle bişiy o.

itü'de ilk sınıfın sonunda eğer ortalaman yeterliyse istediğin bölüme geçiş yapabilirsin. 2. sınıfın sonunda ise fakülte içi bölümlere geçiş hakkın var. meteoroloji, jeodezi, çevre, imalat müh. gibi bölümler felaket bu tip adamlarla doludur. geçiş yapan en çok buralardan çıkar ancak en az 3.50 gibi ortalamalar konuşulur iyi bölümlere geçmek için ki hakikaten zor. imkan var ama ne kadar çalıştığına bakar yani.

çok iyi bi ortalama yaptığın sürece bölümün bi önemi yok. sen meteorolojiden 3.80 ortalama yapmışsın, başka biri genetikten 3.60 ortalama yapmış, aynı bölüme başvurursanız geçiş için, seni alırlar.

tabi asıl soru acaba 3.80 ortalama yapabilir misin? çünkü herkesle yarışıyosun okuldaki.

www.sis.itu.edu.tr

uzuun yıllardır giyip eskitemediğim scooter botlar hiç kaymıyor değilse de, epey sağlam basıyorlar yere. kendileri 4 yıl (ya da daha fazla, ne zaman aldığımı hatırlamıyorum) boyunca eskişehir kışında denenmiş onaylanmışlardır.

her tur bot/ayakkabi altina takilan civi gibi seyler var bi de, onlara da bakabilirsin.

Botlara takılan aparat var kaymaması için. Altı metal dişli. Botun tabanı boyutunda gayet güzel, kullanışlı. Tchibo'da görmüştüm en son kayak konsepti varken. Şimdi olmayabilir ama kayak malzameleri satan yerlerde bulabilirsiniz.

bende caterpillar bot var.
abartisiz 1-1,5kg arasi vardir agirligi. malzeme saglam yani. koca koca di$leri var tabanda. hic sorun ya$amadim $imdiye kadar karda ki$ta buzda camurda falan. damla su gecirmiyor da. opuyorum onu ben.

sadidas var bende. süper kayıyor. kaçınınız.

www.salomonsports.com
botları adidaslarda bulabilirsiniz.

valla ben kinetix kullanıyorum. paşalar gibi giyip çıkıyorum rahat rahat da yürüyorum.

scooter dıyorum hem cok saglam hem su gecırmıyor hemde yerlı malı

öyle bir alet duymadım ama eski laptop varsa onu kullanabilirsin. ben öyle yapıyorum. sessiz çalışıyor.

sessiz fan/powersupply takabilirsin en basitinden.

bittorent destekli "network attached storage" cihazlara bakabilirsin, tam olarak dedigini ve hatta fazlasini yapar.

www.eksiduyuru.com

(bkz: nas)

www.ducki.com.tr

msdn blog'da windows mobile yazarlarini takip etmekle baslayabilirsin. genelde screencast ve ornek kod (uygulama) koyarlar bol bol.

tuzluk muydu?

(bkz: tuzluk kürdanlık)

aslanağzı denir orta anadouda.

inek memesi derdik biz de ona

diyelim ağır bir kalkış olacak, araba devir almadığı için motorda soğuk olduğundan muhtemelen istop edecektir.

iyi de araba yürürken motora güç biniyor. motor soğukken o gücü karşılayamayacak vaziyette. e tabi bunlar genelde karbüratörlü arabalar için geçerli. enjeksiyonlu araçlar kendileri ayarlıyorlar. karbüratörlülere göre daha kolay daha doğrusu ısınması. otomatik jikleli çünkü çoğu.

Çok iyi bilmiyorum ama tecrübe ettiklerimi anlatayım,

Şu an yürüyen çoğu araba enjeksiyonlu. Bu enjeksiyonlu motorlarda jigle denilen aparat yok.

Şimdi motosikletten devam edeyim,

Soğuk havada beklemiş motoru, enjeksiyonlu bir motosikleti çalıştırmak için, çalışana kadar aralıksız marş basıyorsunuz ve eğer akünüz zayıf değilse ve ne bileyim yakıt varsa bir süre sonra mutlaka çalışıyor. Vitese takıp gidebiliyorsunuz...

Karbüratörlü motorlarda ise jigle çekiliyor ve marş basılıyor. Motor çalışmıyor. Biraz bekleyip tekrar deniyorsunuz. Çalışmıyor. Bir daha, Bir daha derken soğukta çişiniz geliyor. Çişe gidiyorsunuz geliyorsunuz ki, anahtarı üzerinde unutmuşsunuz biri motoru götürmüş. Sonra polisti, tutanaktı, sigortaydı uğraş dur.

İşte bu yüzden...

enjeksiyonlu motorlarda da jikle oluyor efenim. (bkz: kawasaki z750)

arabayi en iyi sekilde isitmak icin de rolantide bekletmek daha faydali derler bu arada.

soğuk havada motora rörö diye gaz vermek motora yapılacak en büyük kötülüktür. arabada antrifriz yoksa ÇOOOT diye motor bloğunu eline alır şahıs uyarmak gerek. yapılacak mantıklı hareket arabayı hareket etmeden 2 3 dakika çalıştırıp yavaş yavaş hareket ettirmektir. bunu yapmanın sebebi de zaten soğuk olan motora fazla yük bindirmemektir. motor ısındıkça kendine, kendine geldikçe gücü hızı yerine gelir.

önemli olan motorun ısınması değil,yağın ısınmasıdır.ısınan yağ incelir ve yağlama işini daha iyi yapar.yağ pompası ne kadar hızlı dönerse o kadar yağ pompalar.bu işlem de bildiğim kadarıyla en fazla 10 sn içinde gerçekleşir.maksat,kartele süzülen yağın hareketli parçaları yağlamasıdır.en sağlıklısı arabayı çalıştırıp 8-10 sn sonra birinci viteste 2000 devirde bi süre takılmak.öyle durduğu yerde röağğğ diye gaz vermenin çok bir manası yok.

eski nesil sabırtaşı araçlarda** arabayı çalıştırdıktan sonra motoru ısıtmazsanız yolda giderken araç stop ederdi . yeni nesil araçlarda otomatik jikle mevcut olduğu için ısıtmanıza gerek yok. hatta benim aracımın kullanma kılavuzunda çalıştırdıktan sonra direkt hareket edin yazıyor.

not: hareket edin derken hayvan gibi gaza abanmayı kastetmiyorum. abanırsanız ve aracınız dizelse mazot pompasını harcayabilirsiniz...

Arabaların kullanım kitapçıklarını okursanız motoru durur şekilde rolantide ısıtmanın motora zarar verdiği, bunun yerine 2500 deviri geçmeden hareket ederek yolda motorun ısıtılması gerektiği yazar. En azından Mercedes ve Hyundai bunu öneriyor, başka markaların kitapçıklarını okumadım ama muhtemelen onlarda da benzer şey yazıyordur...

bunun hicbir manasi ve motora da herhangi bir faydasi yok. ilk 5-10 saniye rolantide kalsin kartere inen yag motora dagilana kadar, sonra dusuk devirde hareket edip ilerlemek motor icin de benzin tuketimi icin de en iyisi. o ilk 5-10 saniye de zaten kemeri tak, gozlugu sil, garaj kapisinin acilmasini bekle gibi ivir zivir islerle gecip gidiyor.

Balık yağı olabilir mi?

besin takviyeleri..

(bkz: solgar)

konserve ton/somon/vb baliginin aslinda hicbir vitamin icermedigini biliyor muydunuz?

@snowflake


aslında sizde olan istisna bende de var. geçen aylara kadar hatta uzun bir müddet balık yemeyen şahsım eminönünden geçerken şu meşhur balık ekmekçilerin şöhretini denemek için bir yarım ekmek almak suretiyle bu güzide mamulu denedi ve çok beğendi. Hatta bi yarım bile kesmedi. Ama işte sonuçta sağlıklılığı tartışılacak bir şey yani o balık ne kadar omega 3 içerir ? İçerse bile zararı faydasından fazla mıdır tartışılır. Ama dediğiniz gibi somonu deneyebilirim.

keten tohumu ceviz diğer kuruyemişler ve canola yagı

Keymap tarzi seye bakabilirsin oncelikle. Yani kamera tusuna basildigi an senin programin calisacak, seklinde bir ayar yaptirman lazim kullaniciya. WM'in kamera api'si vardir illa ki, HTC cok abartmadiysa onu kullaniyor olabilir, uzerine image processing yaptiriyordur.

su forum de oldukca isine yarayabilir: xda-developers.com

sana kalmış o. mesela ben olsam 2. el 175 ytl civarına bir tane alır boşa yatırım yapmamış olurum. psp 1000 fiyatı oldu tabi bu. neyse senin sabrına falan kalmış ama aralarında öyle ps2-ps3 gibi bir fark olmadığını da bil. bir psp fat ya da slim seni acayip güzel idare edecektir. bir süre sonra mutlaka sıkılacaksın o yüzden az para vermek gibisi yoktur bence.

psp3000'in ekranının daha kaliteli olduğu biliniyor ama bi sitede sony'nin fark iyice ortaya çıksın diye standart bacground resimlerinde oynama yaptığını okumuştum. bu da aklında bulunsun.

psp2000 yeter bence.

psp2000 sizlerin ihtiyacını çok güzel karşılayacaktır. psp3000 de evet doğrudur ekran daha kaliteli bir kontrast değerine sahiptir ancak buna rağmen ekranda donanımsal bir hatadan dolayı çeşitli çizgiler oluşmaktadır. psp3000in bir diğer özelliği de üzerinde mikrofon barındırması ancak psp2000lere de headset takılarak mikrofon kullanılabilmekte. ayrıca psp2000 alırken de dikkat etmeniz gereken bir durum söz konusu eğer anakartı ta88v3 kodluysa bu anakart da yapısı nedeniyle kırılamamakta. bende pspfat bulunmakta bir eksiklik hissediyor muyum? hayır çünkü donanım olarak hepsi aynı özelliklerde (tamam fatin buffer ram i biraz daha düşük ancak slimlerde fazla olması sadece oyunun hızlı açılması yüklenmesine yaramakta) yani fatte oynadığınız oyun slimde de 3000 serisinde de çalışacaktır. ben gayet memnunum oyuncağımdan sizlere de önerim aa yeni modelmiş daha iyidir diye düşünmemek gözünüz kapalı psp slim /2000 serisi/ almak

2. el, zaten kirilmis bir psp2000 almak cok daha mantikli. 3000'lerin ekranlari problemli.

ta88v3 kırılmak üzere, dark-alex ile konuştum haberler iyi :)
şaka bir yana cidden tahminimce 1-2 aya kadar kırılacak. gripshift adlı bir oyun sayesinde bir açık keşfedildi. dark-alex ve bir ekip bunun üzerinde çalışıyor. bunları nerden mi biliyorum? gittim 2004-pb slim&lite aldım. 4.01 ofw yüklü ve tahmin edeceğiniz üzere ta88v3 board sahibi :) yarım saatte bir gelişmeleri takip ediyorum. tek gereken biraz sabır...

valla psp 3000 esas olarak 2000'den iyi değil performans olarak. hatta ekranda çizgiler çıkması gibide bir problemi var.

System.Web.Extensions.dll 'i, uygulamanin Bin klasorunde yer aliyor mu? Yoksa kopyalaman yeterli.

www.asp.net

projeyi 2.0 a çevirip şuradaki ekstraları web.config e uyarlayınca ve ajax kitindeki 3 dll i bin klasörüne kopyalayınca site çalıştı microsoft'u tebrik ediyorum biyerinden versiyon uydurduğu için.

hala da öyle :)
bkz: 16 saat süren izmir ankara tren yolculuğu sırasında yapılan tespitlerden sadece biri.
bu arada, eskişehir kütahya arası hızlı tren çalışması olduğundan kafadan 3 saat rötar yiyorsunuz, oralara bir yerlere ise yolculuk belirteyim istedim.

www.tcdd.gov.tr

Matarada konyak/kanyak gotur bence :)

Çok gereksiz. Kompartımanlı trene binilir.Yanına 3-4 tane bira alınır.En son vagonun en dibine oturulur.Akan tren rayları izlene izlene bira yudumlanır. Konduktor falan gelirse en dipde tuvalet olur.Kapıyı aralar birayı saklayı verirsin içeri.Adam işiyicem diye gelmişse bilmiyom salla bi yalan.

Biz öle yapardık.Teeey tey.

@siriquastrum, hayır arkadaşım, ben ucuza sarhoş olmak değil,yemekli vagonda rahat koltukta, doğru düzgün ışıkta müziğimi dinleyerek, kitabımı okuyarak çakırkeyif olmak istiyorum.
ha zamanında benzerini yapmadık mı, yaptık. doğu ekspresinde otuz kişi koridora dizilip ortaklaşa litrelerce muz likörü sütü bitirmedik mi, bitirdik. ama bu seferki maksat o değil.

ahahaha hadi canım doğu ekspresinde bir de? oturacak yer bulsam şükrederim...

@robin aah ah hatirlamaz miyim, eglenceeee eglenceeee'nin ve fire in the hole'un ciktigi gundur o gun. :))

3-ssg bir keresinde bill gates'in kendisine günahını bile vermediğini söylemişti.

1. Degil
2. Yapilabilir
3. W7 beta tester'i olmaniz lazim, ki olsaniz bile kesin degil, pasa gonullerine kalmis.

Annem de böyle hem de 55 senedir, kendini bildi bileli. Doktorlar problemli bir durum bulamadılar. Ama yine de bunun yaratabileceği sıkıntılardan ben genel olarak endişeliyim. Normal olmamalı yani, onca yenen şey nereye gidiyor kardeşim?

oley be, yalnız değil yani arkadaşım :)

belki de hergün tuvalete çıkmak abartılı bi durumdur, çoğunluk anormaldir, bilinmez ki..

normali günde bir defa diye biliyorum ama bir yerde okumuştum, kişi kendini rahatsız hissetmediği sürece 10 günde bir de kendisi için normaldir, günde 4 defa da. yapısal bir durum herhalde. çoktan problem yaşardı.

makbul olani gunde bir'dir. vucud anormal calisiyor demek ki.

haftada bir çıkarak büyük bir rahatsızlık geçirmediyse bile yine de normal değil. -ilk ba$ta- kendini zorlayarak da olsa daha sık çıkması gerekiyor. vücutta biriktirmemk lazım :)

lisede sağlık hocamız günde bir kere yapın dediğinde kendimden işkillenmiştim çünkü benim bir kaç günde birdi. ama artık neredeyse 1.5 günde bir. değişebiliyor yani zamanla. bence de günde bir olsa daha iyi olur. boş yere taşıyosun vücutta.

Çok garip, elektrik kesilince gitmemesi lazım o şifrenin.
Save settings falan gibi bir şey yok mu menülerde bir yerlerde?

Alternatif olarak iphone'un mac adresini listeye ekleyebilirsin. Settings>General>About'ta yazıyor.

modemin arayuzunden "normalde" wireless ekrani acildiginda o an bagli olanlar goruluyo. ordan olmazsa o anda modemden IP alan tum makineleri gosteren network ekranndan gorulebilmesi lazim. lakin boyle denyoca bir sorun varsa bu modemde direk bi airties rt-205 alin, hic kasmayin.

baglanabilir kullanici sayisini sifirlasan?
benim hic wireless modemim olmadi ama forumlarda max baglanaiblir kullanici sayisiyla alakali seyler gormustum. nedir ne degildir gbilmiyorum :)

şöyle bir çözüm önereyim, modemin verdiği IP aralığını abuk bir şekilde ayarlayın. 01-99 değil de 55-60 olsun mesela. Otomatik ip verme ayarını da kapatın. (sallıyorum DHTC gibi birşey. hatırlamıyorum). Bağlanacağınız cihazdan da elle ip girin. Iphone da manuel ip girmeyi destekler. Şifrelemek kadar güvenli olmasa da yine de bir çözümdür. önüne gelen bağlanamaz.

ssid'yi gizlemek de bir bakima hirsizlardan korunmayi saglayabilir. tabi air scanner falan kullaniyorlarsa bilemiyorum.

linux'da airodump ile yapabilirsin sanirim. Windows icin bilmiyorum. BackTrack live cd'sini indirirsen icinde her turlu network zimbirtisini bulabilirsin. airodump paketleri takip etmeye yarayan birsey daha cok ama hangi mac adresinin hangi router'a bagli oldugunu da gosteriyor. Birde birileri bagliysa senin router'a onlarin paketlerine bakip icinden email adresini falan bulman mumkun olur kullananalarin.

Modemin arayüzünden "kablosuz" menüsünde, kablosuz olarak bağlanan kullanıcı varsa gösteriyor.

Sniffer programları kullanarak bağlantınızı kullananların neler yaptığını görüp eğlenebilirsiniz. Bunu yapmak yasal olarak suçtur belirteyim.

macid sinirlamasi getirince iPhone'dan neden giremiyorsun ki? Her cihaz gibi onun da macid'si var, listene kaydedince sorun yasamaman lazim, ki yasamiyordum ben.

duymustum oyle bisey, dogrulugunu bilemiyorum ama. bkz: wiki

vitaminlerin bozulması diyelim ona. havaya kaçması değil tabi gazoz gibi.

evet doğruymuş, burada da sorulmuştu. tek sorun buradaki kaçışı gerçek anlamda düşünmeyelim, yan anlamda.

belki de hücresel yapı deforme olduğu için vitaminler su ile temas edebilir hale geliyorlardır o zaman? c vitamini suda çözülür evet.

askorbik asit (vitamin c) nin oksijen varliginda okside olarak dhaa (dehydroascorbic acid) formuna donusmesi ile ilgili olabilir, hatta oda sicakliginda bu reaksiyon daha hizli ilerler.

Evet doğru diyor. Sıkıldıktan hemen sonra içilmeli öule şeyler, yoksa boşuna.

pixelstuck denen olay olmus galiba, onlari giderici bazi programlar var. bi google'da pixelstuck diye arat hele

toshiba laptopların ekranlarında buna benzer sorunlar hep oluyor. ekran kartı değil de monitördür sorun bence (inşallah ekran kartıdır). 300ytl gibi acayip paralara ekranı değiştiriyorlar. o paraya üç beş ekleyip laptop da alınabilir ikinci elden. geçmiş olsun.

benzer bir sorun basima geldi.

bir daha oldugu zaman print screen alin, garip bir sekilde ekran karti bozuk oldugu zaman cikan hatali pixeller aynen print screende de beliriyor. bu sekilde anlayabilirsiniz belki.

toshiba tecra kullaniyorum bu arada. (quadro nvs 100)

Buna benzer bir sorun bende de olmuştu, ilk başta ölü pixel zannetmiştim. Fakat ekran kartının çok ısınmasından mütevellit ölü piksele çok benzeyen bazı arkadaşlar ekranda beliriyor. Bir süre sonra bunlar çoğalıp ekran kapanıyorsa bence ısınma sorunudur.

Laptopunuzu serin tutmaya çalışarak doğruluğunu test edebülüsünüz. Direk geçmez sanırım ama bilgisayarın açık kaldığı süre uzuyorsa gpu'da ısınma problemi var derim ben.

çalıştırır,birbirinden bağımsız şeyler bunlar.

performans bakımından falan bir düşüş olmaz değil mi?

bir de mesela boardum 2004'te alınmıştı makineyle birlikte. herhangi bir ekran kartıyla uyumsuzluk problemi gibi bir şey olabilir mi?

Boarda o ekran kartı için slotun varsa bir sorun yaşamazsın. Performans'a etki eder tabikide..

board'i ne zaman aldigindan ziyade, markasi ve modeli onemli. ona gore teknik ozelliklerini bi arastirirsan, maksimum ne kadara izin verdigini de ogrenebilirsin

2004'e aldığın ana kart muhtemelen agp ekran kartı destekliyordur, şu an piyasadaki kartlar ise genel olarak pci-express yani senin ana kart ile çalşımaz, ararken agp ekran kartı şeklinde ara onlar da pci-express'lere göre gayet tuzlu. 0'dan bilgisayar toplaman daha mantıklı olabilir. çünkü yaptıkların ölü yatırım olacak.

agp ekran kartları şunlar mı oluyorlar?

www.sanalmarketim.com

peki yeni bir toplama kasa bana yaklaşık kaç yüz ytl'ye patlar? mesela ne bileyim 1gb veya 2gb ram, 512 civarı ekran kartıydı, işlemcisiydi, boarduydu falan ne kadarlık bir paraya ihtiyacım var?

bi de kendi kasamı ne kadara satabilirim? 3.0 işlemci, 1gb ddr400 ram, 128mb geforce4 ekran kartı -gerçi bu 20ytl falan galiba :)- 80gb harddisk falan fişman bişiler var? bunu ne kadara satabilirim?

eğer aradaki rakamn çok yüksek yüz ytl'leri göstermezse belki bir süre daha bu makineyle idare edip kasa toplayabilirim.

uranyum pc diye google'dan aratırsan satabileceğin minimum fiyatı bulursun.listede yoksa zaten fenalık

evet agp ekran kartı o listede gösterdiklerinden.

asus ıNTEL 945GC ana kart
e 7300 core2 duo 2.66 ghz
geforce 8400 gs 512 mb
samsung 160 gb
4 gb 667 mhz ram
kasa 300 watt
klavye mouse
şöyle bir sistem 400 $ + kdv

www.dotnetcoders.com

realbasic vardi sanki bi aralar

ben de vista'da rewire özelliğini kullanamıyorum.. rebirth'ü bulduran bunu da buldurur belki diye yazdım

lanet olsun vista icin adam gibi driver yazamayanlara.. creative boku da beni delirtti yillardir.

geçiş ücreti muhakkak olacaktır diye tahmin ediyorum. Zira senin düşündüğün gibi pek çok insan bunu düşünüyor. Cin fikir tabi.

gecis ucreti var, ve fatura donemlerinde gecebiliyorsun sanirim. zirt pirt gecis olamiyor

Tophane'den, Karakoy'e dogru cadde uzerinde sira sira dizililer.

tarlabaşı kutup ayısı dükkanında da olması gerekiyordu.

gitmeden suraya bir göz atabilirsin: www.adrenalin.com.tr

Tophane-Karakoy arasindaki dukkanlar yikildi diye biliyorum ama..? Galiba orda bir tek, silah satan bir magaza kaldi. Otekiler yikilmis olmali. Tabi ayni yerlerden bahsediyorsak..

adrebalinda bişi bulamazsın. beşiktaştaki dükkan çok ufak. karakoye giderken tophane civarında olanlar iyidir. indirim de yaparlar...

karakoy'de soner deniz var...bir de onun az ilerisinde mares

butce

amerika nın her şeyi geniş, bol. tabi dizisi de öyle...

Sırf İngiliz dizilerine özgü bir durum değil bu.
Amerika'da da oluyor zaman zaman. Özellikle ilk sezonlar kısa sürüyor. Örneğin The Office, The Practice, vs.

Nedeni bütçe olsa gerek. Önce deneme amaçlı birkaç bölüm yapıyorlar, tutarsa sonraki sezonu daha geniş imkanlarla çekiyorlar.
Aynı mantıkla "pilot bölüm" denen bir uygulama da var. İlk bölümü çekip yayınlıyorlar, ratinglere bakıp devamını çekip çekmemeye karar veriyorlar.

böyle devrik cümle kuran biri salaktır afedersin, bi halt edemez kanımca.

bazı çakallarda şey var, senden bir mail gelirse, mail adresine girebiliyorlar mesela. saçma bi şey gibi, ama yapıyorlar bunu, gözümle gördüm. öyle bi mantıktır. bu arada bu maili yazan kesin bağyan cinsinden. eski kız arkadaşın yazmış kafanı karıştırmak için, derim ben.

"ciplak resimlerin icin tikla" gibi bisey bu. ama phishing olamaz onu soyleyeyim. zira phishing olaylari cok gelisti artik. sen o maili okudugun zaman karsi tarafa zaten okudugun o mailde görünmeyen bir script sayesinde iletiliyor zaten.

kaale alma o maili, yeni nesil sark kurnazligi

mess.be

bunun icin scripte gerek yok. kendi ayarlari icerisinde var. ayarlari kurcalamak gerekiyor biraz.

apatch

ben de doğrulayayım, a patch gerekiyor

apatch.org

şimdi şöyle. mess.be aslında doğru adres zaten görür görmez hatırladım ancak msn messenger live 8.5 ile uyumlusu yokmuş.
apatch'ı ilk defa duydum ancak hiç fena değil baya bir temizledi ortalığı, sadece kontak resimlerini büyütme işi bunda yok muhtemelen mess.be dekinde var. ama o da o kadar önemli değil.
teşekkür ederim cevaplar için.

Soldaki ve en aşağıdaki flash'lı reklam animasyonlarından kurtulmak için hiçbir program yüklemene gerek yok. Ufak 1-2 ayarlama ile kurtulabilirsin. Şöyle ki:

Soldaki reklam tablarından kurtulabilmek için:
Windows Live Messenger > Araçlar > Seçenekler > Sekmeler > Sekmeleri gizle

Aşağıdaki reklam animasyonlarından kurtulmak için:
Internet Explorer > Araçlar > İnternet Seçenekleri > Güvenlik > Yasak Siteler > Siteler. Buraya kadar geldikten sonra rad.msn.com adresini "Bu Web sitesini bölgeye ekle:" kısmına kopyalayıp "Ekle"ye basıyorsun.

Internet Explorer ve Windows Live Messenger'ı yeniden başlattığında reklamların deolup gittiğini görüp sviniyorsun...

(bkz: if it ain't broken don't fix it)

eger WPF, WCF gerektiren programlar kullanmayacaksan, su an icin gerek yok kurmana.

normalde yok, telefona kurulan ek programlarla ancak

tam olarak nasil birsey ariyorsun? icerik, altyapi saglayici?

mobile marketing kapsamında kullanılacak ingilizce metinler arıyorum.içerik ve altyapı her ikisi de yani.

jailbreak yapmadan mumkun degil.

vnc server varyantlari var, ucretsiz

Teamviewer candır kandır.

(bkz: logmein)

herkese danke schön. teamviewer işimi görecek gibi.

Özel bankalar en azından pazartesi sabahtan açıktır diye tahmin ediyorum.

sole bişi buldum.
www.tbb.org.tr

bayram gunleri kapali, ptesi yarim gun, cuma tum gun calisiyorlar

Tüm bankalar pazartesi açık fakat bayramda kapalılar. Hepsi için geçerli.

alışveriş merkezlerindeki( Tepe Nautilus acıbadem carrefour )bankalar haftasonları açık oluyor diye biliyorum belki bayramda da açık olabilir

"önce montla sıç" derdim ben olsam.

"Senin sikecek zürriyetin yok piçoğlu"

Ya da çocukluğumuzdan gelen esinti: "Aynaaa" :P

şimdi zürriyet, soy anlamına geldiği için ordan bir yerden vurabilirsiniz diyorum. soyunuzun etkisini kullanın bence.

türk dil kurumu, 2008.

"neyle?"

anan da oyle derken sen dogdun

bende senin hüviyetini sikiyim denilebilir..

"bi siktir git"

hahah! ek$i duyuru için çok yaratıcı bir başlık olmuş. küfredecek kişi ile daha fazla muhattap oluyorsun ki ya kavga edersin(tabi mizaç meselesi) ya da "bi sktr git" dersin,alay eder (soyumu sopumu öyle kısa sanma?) gidersin en fazla.



bu başlık hakkında bi'şey: ek$iduyuru'nun konsept sınırlarını öğretici olmuş eheh

anani duvara asarim, amina smac basarim derdim ben.

götüne yoğurt sürer, ayran oluncaya kadar sikerim:D

"gel benden başla" dedikten sonra kafa göz dalmak lazım.

Abi afedersin de ona küfürle cevap verilmez. Direk kafayı gömüceksin çotaaaaa diye akıcak pekmez, görecek zürriyeti.

nefes alış verişi çok iyi ayarlamak lazım.
vereceginiz cevap şu
"asssiktir lan ordan"

sss bölümünde gerçekten dışarı nefes vermeniz lazım.
ordan'ın akabinde de tıs tıs tıs kaale almıyor gibi gülmeniz lazım

tam betimlersem şöyle

as((öksürür gibi ah der gibi çıkacak) ssss (nefes veriyoruz) siktir la nordan(tıs tıs gülün)

Görselliği Vista'nın tek olumlu tarafıdır denilebilir(ki bu bile tartışılır, nafi).
Şu an hem Vista, Hem Xp kullanan biri olarak sorunu görünce düşündüm, düşündüm Vista'nın bir artısını bulamadım...

Kişisel görüşüm dışında; en önemli fark DirectX denilebilir. DirectX 10 isterim dersen Vista kullanman gerek.

upgrade derken, direk xp'nin ustune kurmak mi, yoksa xp kullanmayi birakip artik vista kullanmak mi?

ben 2. modeli yapiyorum, uac'u da kapattim, ram de 4gb olunca herhangi bir problem yasamadim. tek sikinti, creative denen boktan firmanin, seneler gecmis olmasina ragmen hala adam gibi bir vista driver'i yazamamasindan dolayi, pcmcia ses kartini kullanamiyor olusum.

valla ben çok memnunum vistadan. görsel olarakta iyi performans olarakta iyi.
ya da benim bilgisayarım iyi bilmiyorum :)

abi once neden vista yuklemek istiyorsun pc'ye onu de baga? herkes yaptigi icin mi yoksa gercekten ihtiyac oldugu icin mi? once ona karar ver bence. daha fazla ozellik, gorsellik vs. mi yoksa gercekten ihtiyactan mi? hic gerek yok..

@ katafalk

olay tabii ki herkes yapıyor ben de yapayım değil. allah için şimdi vista'nın çekici bir takım görsel yenilikler sunduğu bir gerçek. kaldı ki bu değişim kaçınılmaz. xp ilk çıktığında da silip 98 yükleyenler oldu ama servis pack'lerle şunlarla bunlarla xp efsanevi bir hal aldı. yeni donanımlar yazılımlar artık vista uyumlu olcak misal direct x 10 xp için mevcut değil. vista kullanımı artık yaygınlaşıyor daha çok insan kullanıyor bu tecrübeleri öğrenmek istedim. daha çok kurduğu gibi kaldıranlar değil de bir süre sabretmiş, vistanın sunduğu avantajları ya da dezavantajları yaşamış kişiselere danışarak bu bir elzem midir, lüks müdür yoksa bir işkence midir öğrenmek istedim. neticede 4gb ram sınırını aşmak için illa ki 64 bit işletim sistemine geçicez. ama vista için daha beklemeli mi yoksa beklemenin manası kalmamış mıdır bunu öğrenmeye çalışıyorum.

allah vistanın belasını versin.

download.freewarefiles.com

fakat; normal olarak sabir gerektirir.

edit: yukarida verdigim link yeni versiyonuymus. bi ise yaramaz yani, benim hosuma gitmedi. o yüzden kullandigim eski versiyonu indirmeniz icin link: software.emule.com

tşk ederim.

sabır gerektirir derken? programın yazma işlemini gerçekleştirmesi mi uzun sürüyor?

yapabilirsin hemde cok kolay ;

forum.divxplanet.org şu topic i incele.

evet mea maxima culpa. asagi yukari video uzunlugu ile ayni oluyor yapim süresi.

bu sorunumuzu çözelim de süresinin önemi yok :)

eger filmler mkv uzantili ise, mkv'nin icine altyazilari gomen bir program var, oldukca kisa surede yapiyor. digerlerini bilmiyorum, ama teorik olarak tekrar decode-encode islemi yapiyor olabilir.

bir tane avi dosyalı film var deneme için onun üzerinde çalışıyorum.

@trimpot'un programı hata mı verdi ben mi yanlış bişi yaptım anlamadım. olmadı. tekrar denicem bakalım beceremezsem tekrar sorucam

baktin yine olmadi, benim uyguladigim ikinci yöntemi deneyebilirsin o halde. (ama biraz zahmetlidir)

forum.divxplanet.com

tşk ederim. hepsini denicem. olmazsa tekrar sorucam. ben de yeni yeni birkaç aydır film indirmeyi filan beceriyorum. herşey sırayla : )) buna da şükür.

Gelecekten haber aldım diyen mü$riktir efenim. Yoktur -büyük olasılıkla- öyle bir$ey, lakin cinlerde zaman mekan kavramı diye bir$ey yok diye duymu$tum, onlarin bi' meziyeti olabilir durum.Zamanı ancak Allah ya$ar, insan oğlu ölmeye gelmiştir diyen bi orhun kitabemiz var.Sanırım zaman kavramı, insan aklının herhangi birşeyle mukayese edemeyeceği bi kavram.

kr4z33, vaaz verdikten sonra fatiha da okuyakacak miyiz? benim dinime gore de, zamanda yolculuk mumkun hatta zaman yolculugunu inkar edenler kesin cehenneme gidecektir. burada, saglam temellere dayanmayan seyleri sunarak yardimci olmak dogru mudur? sizi allah'a havale ediyorum.

@arwear, tubitak[yani bilim, asilsiz, elle tutulmayan ucubik iddialar degil]'in zaman yolculugu ile ilgili 2 tane makalesi var, umarim isinize yarar:

www.biltek.tubitak.gov.tr
www.biltek.tubitak.gov.tr

zaman ,iş oluş vs.lerde önemli faktör fizikte falan ama diğer yandan sadece dini boyutta anlam taşıyor gibi. yoksa niye zaman diye bişey olsun ki? bizim saat yapıp duvara asmamız, gün ay yıl belirlememiz, güneşin, dünyanın dönmesi niye soyut bişeye kanıt olsun ki? biz sadece bi sürecin başlaması ve bitmesi arasına bi ölçü koymuşuz. yani bence inançsız bi insan aynı "tanrıyı biz kendimiz yarattık yeaa" gibi "zamanı biz kendimiz uydurduk hacı" da demeli. ben olsam derdim en azından :-/

@egotm: ilk linktekinde bir hata var. resimler görünüyor ama yazılar okunmuyor.

veya bende bir sorun varmış. hmm..

Zamanin cesitleri var, olculemeyen bir kavram oldugunu dusunenler de var
Ama hergun kullandigimiz salise, saat, ay, yil gibi kavramlar olculebilen zaman ve zaman standardi olarak belirlenmis.

Surda cok genis aciklamara ulasbilirsin:
en.wikipedia.org

meraba ,
öncelikle iki linkteki pdf dosyası da bende sorunsuz gözüküyor.

zaman bizim bir "sürecin" başlaması bitmesi arasına koyduğumuz bir ölçüden ibaret değil bence ki bunu ifade etmek için bile kökü "süre" olan bir kelimeyi kullanıyoruz.
sonuçta bambaşka bir evrende mi diyim artık galakside mi diyim , zamanı daha farklı periyotlara bölmüş olabilirler. bu da zaman dediğimiz şeyin farklı şekilde algılanması sonucunu doğurur bana kalırsa. sabahın köründe işin felsefe boyutuna falan da girecek değilim ki zaten öyle bi boyuttan da haberdar değilim.

fiziksel olarak bir açıklaması var mıdır onu da tam bilmiyorum ama (bkz: dördüncü boyut) (bkz: #5680511)
bişey daha sallayayım son olarak, evrenin sürekli genişliyor olmasının zamanın sürekli akıyor olmasıyla kesin bi alakası vardır diyorum , lan yoksa !?!
:p

@arwear, kuzum calisiyor dosyalar. tekrar indirmeyi dene. ayrica sozlukten, zaman yolculugu ve zaman basliklarina da bakin derim.

@egotm
Çok agresifsin be insan.Ön yargılısın bi de, benim "gelecekten haber aldım diyen mü$riktir efenim" sözüm, varsa da öyle bi$i ben onaylayamam cinsinden bi' zimbirti.Tutupta oraya takıldıysan ben de seni havale ediyorum.
Sağlam temeller demi$ken;
"De ki: Göklerde ve yeryüzünde bulunanların hiçbiri, gaybı bilemez, ancak Allah bilir ve onlar da ne vakit tekrar diriltileceklerini bilemezler" (el-Mâide 5/3)
Ayrica özel isimler büyük harfle ba$lar.

@kr4z33: kuran sağlam bir kaynak veya bilimsel bir kitap değil ne yazık ki.

cevaplara bakmadan yazıyorum;

zaman bir boyuttur. tıpkı diğer üç koordinatsal boyutlar gibi (ki buna uzay deniyor) bu da boyuttur. zamanla uzay birbirine bağımlı, birbirinden ayrılmayan iki kavramdır. uzaysal koordinat sistemi en basit ifadeyle x-y-z'dir. uzayda sağa sola yukarı aşağa veya ileri geri gidilebilir fakat zaman boyutunda tek bir doğrultu, bu doğrultuda gidilebilecek tek bir yön vardır. bu da sadece ileridir. zaman boyutunda geri gidilemez, zaman boyutunda sağa ya da sola gidilemez (stephen hawking bunu araştırıyor, zaman boyutunda sağa ya da sola gidilebileceğine inanıyor).

zaman boyutunu dümdüz ilerleyen bir tren rayı, zamanı da tren gibi düşünün. bu tren sadece düz gider. fakat belki raylar bir yerden sonra öyle bir bükülmüştür ki önceden geçtiğimiz bir rayla birleşen/kesişen bir noktası vardır. işte o nokta (artık kurt deliği midir, kara delik/ak delik midir bilinmez) zamanda yolculuğun yapıldığı noktadır. bilinmez.

ayrıca şunu da belirteyim; zamanda ileri gitmek teoride mümkün, pratikte imkansızdır. imkansız olmasının sebebi kütlesi olan bir cismin ışık hızına çıkamaması. ışık hızına çıksa zamanda yolculuk yapacak çünkü.

sıkı durun, zamanda geri gitmek de mümkün! (teoride yine). bunun için de ışık hızından hızlı gitmemiz gerekiyor. yani gideceğimiz yere ışıktan önce gitmeliyiz ki zaman oraya henüz ulaşmamış olsun. zaman görelidir unutmayın. bizim zamanımız oraya ulaşmadan oraya gitmekten bahsediyorum. oradaki bir başkasının zamanı orada zaten mevcuttur.

diğer soruna geçelim; laplace'a göre geçmiş ve gelecek sabittir. biz de bu sabit çizgide ilerleyen parçacıklarız. feynman'a göre ise geçmiş birçok olasılık üzerine kurulmuştur. yani sabit değildir. yaşadığımız geçmişe rağmen ışık hızından hızlı giderek geçmişe dönsek başka bir geçmişle karşılaşırız. çünkü yaşadıığmız geçmişe gitmiş olsaydık o zaman olaylara müdahale ederek yaşadığımız geçmişi bozma olasılığımız var (bunlar bilimkurgu filmi gibi dursa da bilimsel teoriler, kaynak; stephen hawking - zamanın daha kısa tarihi).

eski bilim adamları deterministti. yani geleceğin de kesin olduğunu düşünürdü. heisenberg denilen fırlama bulduğu belirsizlik ilkesiyle zamanın kesinlikle belirsiz olduğunu, olasılıklar üzerine kurulu olduğunu gösterdi. diğer kuvantumcular bununla kalmadı, geçmişin de olasılıklar üzerine kurulu olduğunu iddia etti.

yeni uyandım yüzüme su çarptım yine de ayılamadım ve bana yazmayı planladığım tezin ana öğesini sormuşsunuz ya ne diyim :)

uzun lafın kısası; gelecekten haber aldığını iddia eden ya taocudur dombilidir ya da uzay-zaman'ı bükmüş hiro nakamura gibi bir zaman yolcusudur.

edit (illa bi edit yapacam yok arkadaş içim rahat etmiyor): teoride mümkün olan şeyler pratikte mümkün değil. ve tezimde de yazacağıma göre bu konuya farklı bir açıdan bakmaya çalışcam. tam olarak ne olduğunu buraya yazmayayım fakat kısaca ışığın bir çeşit engelleyici olduğu ile ilgili bişeyler olacak. yani ışık, insanoğlu için bir limit bunu herkes biliyor. ışıktan dolayı birçok şeyi öğrenme kapasitemiz sınırlandırılmış. biz bunu beyin gücüyle aşmaya çalışıyorsak da başarmamız zor bir ihtimal. bir başka evrende bir başka canlı için ışık diye bişey söz konusu olmayabilir, böyle bir limitleri yoktur (ışık hızına çıkamamak vs.) ve bir anlamda bizim yaşadığımız "ışığa bağlı hayat" ile uzaktan yakından alakaları yoktur. evet carl sagan'cıyım.

@kr4z33

kurandan örnek vermişsin fakat gene islam dininde değil miydi
geleceğin yazılı olduğu bir kitap olduğu oraya bakmanın yasak olduğu, bazı cinlerin ona bakıp gelip gelecekten haber verebildiği ama onların lanetlendiği

mekruh gibi, yasak ama yapılabiliniyor, yapanda lanetleniyor

@colonizer: demlikposet'in dediği şey için (bkz: levh-i mahfuz)

@sofistike maymun:
"sıkı durun, zamanda geri gitmek de mümkün! (teoride yine). bunun için de ışık hızından hızlı gitmemiz gerekiyor. yani gideceğimiz yere ışıktan önce gitmeliyiz ki zaman oraya henüz ulaşmamış olsun. zaman görelidir unutmayın. bizim zamanımız oraya ulaşmadan oraya gitmekten bahsediyorum. oradaki bir başkasının zamanı orada zaten mevcuttur."

bu kısmı daha açıklayıcı yazarsan sevinirim. benim gibi fizik cahilleri de anlayabilsin.

bast-i zaman, tayy-i mekan, konularina da bi bakin

konunun felsefe boyutunu incelerseniz daha güzel olur bence. dini olarak anlatıldığı zaman hiçbir konuda fikirbirliğine varılmadığını binlerce yıldır ya$adı bu insanlık.

Her semavi dinin bir kutsal kitabı olduğuna göre her kitap farlılık gösterecektir dolayısıyla.

evet zaman diye bir $ey var. Bu soruyu Einstein bile bu $ekilde pat diye sormamı$tır eminim ki. Önce biraz ara$tırıp kafalar karı$sın ondan sonra sorulsun bence bu tür sorular.

Insan bazen diyicek söz bulamıyor gerçekten, herneyse, ben sadece mevzu bahis kâfirin
"bunu sormamın nedeni gelecekten haber alabildiğini iddia edenler. olmayan bir gelecekten nasıl haber alınır ki?"
sorusuna cevap vermeye çalı$tım -ki Kur'anı kötüleyenlerde Kur'an'dan farklı bi' cevap verememişler bu soruya zaten (; $u "sen inanıyosun, öylese salaksın" tribleri harbi komik ya, ciddiym oyle.

@arwear, zaman görelidir öncelikle bunu hiç aklınızdan çıkarmayın. bu, herkesin zamanı kendine anlamına geliyor. günlük hayatta bu görelilik pek fazla karşımıza çıkmıyor ama mesela salisesine kadar aynı olan iki kol saatinden birini bir jet uçağına koyup dünya çevresinde bir tur attırdığımızda ve diğer saatin yanına getirdiğimizde uçaktaki saat yerdeki saatten çok az bir süre daha ileriyi gösterir. çünkü zaman onun için hızlı akmıştır (ses hızında gitmiş olsa bile). yerdeki saat için ise zaman farklı akmıştır (edit; diğer yandan bu olayda bir adet paradoks var; ki ismi ikizler paradoksu. fakat bu paradoks çözülmüştü diye yer etmiş aklımda).

bu günlük hayatta çok da önemli değilken, galaksiler sözkonusu olduğunda çok önemli bir hal oluyor. mesela en yakın galaksi andromeda bizden 2 milyon ışık yılı uzaklıkta (bir diğer anlamda biz o galaksinin 2 milyon yıl önceki halini görüyoruz). bir ışık yılı, ışığın bir yılda aldığı yol (ışık saniyede 300.000 km yol alır). ne kadar uzak olduğunu düşünün işte. bizim bu galaksiye hiçbir şekilde gitmemiz mümkün değil. ışık hızında gitsek bile 2 milyon yılda anca gideriz. fakat eğer ışıktan daha hızlı gidebilseydik bizim zamanımız o kadar hızlı akacaktır ki ışığın oraya varmasına gerek kalmayacaktır ve biz oraya 2 milyon yıldan daha az bir sürede gidebileceğiz. bu da demektir ki 2 milyon yıl önceki halinden daha önceki bir haline gideceğiz. bu da demektir ki zamanda geriye gitmiş olacağız.

birazdan bu konuyla ilgili güzel bir kaynak olan bir kitaptan alıntı yapacağım, önce bişeyler atıştırayım :)

Yazilanlar fizik kurali degil ki, varsayim hepsi..Ama bilimsel olmadigi anlamina gelmiyor bu.. Sadece fizik bilimlerinde kullanilan zaman olculebilir hale getirilmis, yine insan dusuncesinden uretilmis seyler bunlar ama dogal olarak varolan ve manevi olan birseyi aciklayabilmek icin turetilmis bir kavram da denilebilir.. Zaten sonucta hersey boyle olabilir, ama inancimizla cakistirmamak gerek illa...

@colonizer: çok memnun olurum.
@sofistike: anladım (sanırım). ancak bu yine de tam olarak zamanda geriye gitmek değil gibi? zamanda yolculuk denilince akla "80ler ne güzeldi hadi tekrar gidelim" gibi bir yolculuk geliyor. anlattığın şeyle bu mümkün değil sanırım. şimdilik, kurt delikleriyle ilgili teori tek yöntem o zaman?

1 saniye, sezyum-133 atomunun temel enerji durumunun hiperince düzeyleri arasındaki geçişe karşılık gelen ışınımın 9.162.631.770 periyotluk süresine eşit bir zaman birimidir (tanımı Wikipedia'dan aldım direkt).

Zaman bu işte. Ulvi anlamlar yüklemenin alemi yok :)

bilemeyiz. hepsi asılmaya girdiyse siz mi istemeden mesaj verdiniz acaba. ya da biraz ilgili (dostça) davrandınız da onlar mı yanlış anladı.

asılanı var asılmayanı var, cevreden.

oluyo oyle, ozellikle de bosanmis kadinlara

İki yüzlü insanların cirit attığı canım ülkeme geç de olsa hoşgeldin! Erkek nesli böyledir işte. Sen şuan için onların en basit ve en doğal hedefisin. Bir zamanlar en yakın gördüğün erkekler bile sanki genelevde basılmışsın da o yüzden boşanmışsın muamelesi yapacak. Hiç düşünme öyle mesaj filan vermediğinden ben bile eminim. Hem yurdum erkeğinin mesaj alma kapasitesi 3 medyum, 7 kahin gücündedir. Yani onlar bir şekilde mesaj aldıklarına inanırlar sen ne yapsan. Bence feminen takılma. Arkadaş çevreni yavaş yavaş değiştirmeye bak.

evet erkekler zaten böyledir.

asılan erkek: zaten boşanmış. aradığını bulamamaış. belki bişeyler arıyordur. öyle olmasa takılmaz bu kadar ortama. denemekten zarar çıkmaz.

Welcom tu Turkey! Bir eş/sevgili edinin ya da kilo alın.

sosyal konulardan pek anlamam ama aklıma şöyle bir şey geldi: milleti toplayıp konuşsan; ben kimseyle ilişki yaşamak istemiyorum. halimdem memnunum falan desen. hem o asılanlar da utanır.
milleti toplamak biraz ağır kaçarsa her fırsatta artık bir erkekle ilişki yaşamak istemediğini sokarsın muhabbete.
ayrıca o ortamdan çıkmakla kaybedeceğin değerli arkadaşın yoksa hiç kasma bence.

yok o herkesi topla konus aklına bile getirme, essegin aklına karpuz kabugu diyeyim.

dedigim gibi asılanı var asılmayanı var.

efendim evet erkeklerin bir kismi maalesef ki boyledir ve ben de bir erkegim , ne mutlu bana; bosaninca size sulanmalarinin sebebi, bekar bir turk kizinda bulunan tabularin/kizlik zari, namus vs. gibi / sizde var olmayacagini dusunmeleri ve ikincil olarak da single kadinlara toplumun daha bir farkli gozle bakmasi diyebiliriz. o arkadaslariniz sizin nabzinizi yokluyorlardir; onlara biraz kirici bir cevap verirseniz, yine sut dokmus kedi hallerine doneceklerdir. ornegin size kur yaptiklarini dusundugunuz bir anda " ne demeye calisiyorsun ahmet, yoksa sana bakacagimi, senden hoslanacagimi mi dusunmustun? ha haaayt" gibi. ve insanimsinin onerisi fevkalade yastir; denemeyiniz. kendinizi kucuk dusurmeden baska bir ise yaramaz. ayrica bu taktigi uygularsaniz, ise yarayip yaramadigini ogrenmek isterim :)

teşekkür ederim hepinize. erkeklerin (bir kısmının) boşanmış kadınlar hakkında fikirlerini kendi içimde doğrulamış oldum. arkadaşım olmayan birileri bu şekilde davrandığında anlayabiliyordum ama arkadaş kisvesi altında yapılınca çuvallıyordum.benden kaynaklandığını düşünüyordum.
dostça davrandım elbette, dediğim gibi grup arkadaşıydık.insanımsı; dediğin şeyi konu açıldıysa söylüyordum, sevgili istemediğimi falan. ama hiç işe yaramadı. istemem yan cebime koy gibi anladılar sanırım. eftalit, egotm söylediklerinizi deneyeceğim.

dogru durust arkadaslar bulmaya calismak en etkin cozum gibi duruyor, akil sahibi bir erkek kadin tarafindan tepki gelmediginde sansini cok zorlamaya calismaz zaten...

başka birşey daha farketmediniz mi?
evli kadın arkadaşlarınız, koca hırsızı muamelesi yapmadılar mı? eskiden ailecek görüştüğünüz insanlar, kocalarını bucak bucak kaçırmadı mı?
öyle olmadıysa çok şanslısınız.

bizim kültürümüzde maalesef bir "dul" kavramı var, "boşanmış" ile "dul"un aynı şey olmadığını, dul'un sadece kocası/karısı ölmüş insanları tanımladığını biz biliyoruz belki ama, aklı uçkurunda birtakım zevat için bu sıfatın son derece erotik çağrışımları var. o nedenle, kilo da alsanız, sakal bıyık da bıraksanız, birtakım (maalesef çoğunluk) için, bu sözkonusu dullar, "alışmış kudurmuştan beterdir" kategorisinde ve adam amme hizmeti verdiğini düşünüyor. Hani, "mahrum olduğun nimet bende mevcut" yaklaşımı, en eğitimlisinde dahi çıkıyor maalesef.
Tınmayın, oralı da olmayın, bence, hatta böyle bir mentalitesi varsa da, ne kadar erken ortaya çıkarsa o kadar iyi; o kadar çabuk uzaklaşabilirsiniz bu tür insanlardan.

muhtemelen oglene kadar aciktir.

devlet daireleri 9 gun resmi tatilde oldugu icin kapalidir.

kasmaz

kasabilir

bildiğim kadarı ile aletin yapılış amacı kasmaması yönünde. Kullanmadım, kullananların yorumunu dinle derim.

ben hala 4 yillik 1.5 powerbook'la takla attiriyorum lightroom'da cs3'te kaldi ki intel islemcisiyle cok daha uyumlu yeni programlar.

oha manyaklasmıs adamlar. neymıs ya 360 dolar.

www.metacafe.com ya da

www.metacafe.co.il

kısaca laptopun bataryasının ıcındekı bıreysel pıllerı aynı ozellıkte olanlarla degıstırdıgınızde (biraz lehim bilmeniz lazım) cillop gibi yeni bir bataryanız olur. hem de tas catlasın 50 liraya.

ebay'den bakin

Ben Delhi, Agra ve Jaipur'u gezdim. Agra ve Jaipur tarihi açıdan çok zengin, Delhi'de gezilip görülecek yerler çok fakat diğerleri kadar fantastik değil.

Nasıl gezeceksin bilmiyorum, biz nasıl gezdik anlatayım. Delhi'de konferans vardı. Oraya kendi imkanlarımızla (yüzerek) gittik. Daha sonra orada Agra ve Jaipur'u içeren bir tura kayıt olduk. Delhi'yi kendimiz gezdik.

Sana tavsiyem örneğin Delhi için, gezilecek yerleri şimdiden belirle. Daha sonra bir taksici ile pazarlık yap ve bütün gün seni istediğin yerlere götürsün. Oradaki taksiler bizdeki gibi değil. Çoğu şoför, eğer istersen, seni alıyor bütün gün -şehirler arası dahil olmak üzere- gezdiriyor. Gittiğin yerlerde seni bekliyor vs. Örneğin, sabah 9 akşam 10 bizi gezdiren bir taksiciye 30ytl vermiştik. Havalara uçmuştu. (Bizi sürekli gezdiren aynı taksiciydi, son günümüz olduğu için bahşiş de bırakalım demiştik.) Yani yaklaşık 20ytl'ye tüm gezebilmen mümkün. Agra ve Jaipur'da durum biraz farklı olabilir. Delhi gibi gelişmiş değil. Yine de rahat etmen açısından bir tura yazılmanı öneririm.

Otellerde kalacaksan eğer -ne kadar titizsin bilmiyorum ama- Delhi'de 5 yıldızlı oteller bile çok temiz değil. Hilton, Sheraton vs. ulusarası grupların otelleri yine bir nebze daha iyi. Fakat, Agra ve Jaipur'da oteller daha temiz ve güzeldi. 4 yıldızlı otellerde kaldık. Çok iyiydi.

Eğer çocukluktan beri el bebek gül bebek büyütülmüş veya başkalarının çiş yaptığı kum havuzlarında oynamamışsan; hasta olursun, aşı ol, antibiotik al vb. uyarıları dikkate alabilirsin. Yoksa problem yok...

Haa yine eğer titiz bir insansan yanında bir top galoş götür. Bazı tapınaklara çıplak ayak girmek gerekiyor. Çorap bile olmayacak, fakat turistlerin durumlarını bildiklerinden galoia izin veriyorlar.

Bunun dışında, yiyecek içecek Türkiye'ye ile aynı veya daha ucuz. Delhi'nin en iyi restoranlarından birinde, 4 kişilik yemek (Balık, abur cubur, bira) için 25ytl ödemiştik. Yine yemekle alakalı olarak, et yemekleri pek güzel değil. Fakat, sebze yemekleri mükemmel. İlla et yiyeceksen balık, balık yoksa tavuk ye derim.

Genel olarak, Hindistan çok güzel bir ülke. Ben yurtdışına çıkınca biraz tedirgin oluyorum. Garip antisosyal bir durum sanırım. İlk defa Hindistan'da kendimi evimde hissettim. Acayip bir huzur ve rahatlık vardı. Evet huzur...

İyi yolculuklar, aklıma gelen başka şeyler olursa yazarım...

Bombay'a inip ordan taksi kiralayip ordan da Goa'ya gecesimiz var, bu rota icin ne onerirsiniz? :)

Ben dediğim gibi Delhi, Agra, Jaipur üçgenini gezdim. Bombay'ı ve Goa'yı bilmiyorum. Orada neler vardır onları da bilmiyorum. Yardımcı olamayacağım.

ilk seferinde genelinde kuzey hindistan gezilir. nedeni de kuzeyin guneye oranla daha xxxx bir bolge olmasi sanirim. xxxx yerine uygun bir sifat bulamadim, hindistan'i anlatmak cok zordur benim icin. biz varanassi, agra, gwalior, pushkar, jaipur ve delhi'yi gezdik 15 gunde. eger kuzeye gitmeyi dusunurseniz, pushkar, agra, varanassi( mutlaka) ve jaipur'u gormenizi oneririm.( armitsar civarini da ekleyebiliriz listeye) gezi sitemize bakip, fikir edinmek isterseniz:
www.fotografligezirehberi.com
bu arada gecenlerde ntv'de hindistan isimli bir gezi kitabini tanitti yazarlari. piyasadaki ilk turkce kitapmis. onu almanizi oneririm. bir de dun aksam ilk bolumunu izledik, BBC'nin ' the story of india' adinda 6 bolumluk bir belgeseli var.
genel gezi hakkinda soyle de bir entry'm var: (bkz: 11228027)
gelecek sefer kuzeye tekrar gidip sonra ucakla guneye inmeyi dusunuyoruz.

benim kullandığım windows mobile (gsmart i300) stabilite özürlü. nokia'nın adam gibi çalışacağından eminim ama samsung yada htc ne kadar stabil çalışır bilemem..

Samsung ve smbian derim başka birşey demem. Tek eksiği çift sim kart. Ona da gerek yok diyorsan ne ala :)

nokia e71 de düşün derim.

htc touch diamond var satilik, kutusunda :) cillop. 800 ye ta le

windows mobile işletim sistemine sahip aletler en fazla 65k ekran rengini desteklerler. baştan söylimde sonradan "vıy ben duymadım, vıy ben işitmedim" demeyesin.

oral b'nin pille calisan bir modeli var, ben kullaniyorum gayet memnunum, dis doktoruna da sormustum, kullanirken dis etlerine cok bastirma demisti. boyle her disi tek tek, yukaridan asagiya dogru fircalamak gerekiyor. (normal dis fircasinda da boyle zaten sanirim.)

Ben de aynı dertten mustaribim. Saat oldu gecenin üçü, hala gidip dişlerimi fırçalamış değilim. Her gece aynı şey..

Dediğin fırçayı ben 2-3 sene evvel aldım. İlk aldığında büyük bir gazla fırçalamaya başlıyorsun. Sonra gittikçe bıkıyorsun.. Çünkü alet titriyor ve bu titreşimler yüzünden ağzının içinde ordan oraya su sıçrıyor, macun sıçrıyor. Normal diş fırçası özlemiyle yanıp tutuşuyor, sonra da 1,90 YTL'ye satılan o güzelim sade diş fırçalarından alıveriyorsun.

Yine de bir dönem sana iyi gaz verir. Öneririm, bunu da denemiş ol en azından.

ilk başta bi tuhaf geliyor da, son derece zevkli, 10-15 ytl civarına oral-b ler var denemeye değer.

$ahane, ayrica normal dis fircalarina gore cok daha iyi temizliyor. kesinlikle tavsiye

eğlenceli birşey gibi bunlar, alışasıya kadar sana yardımcı olur gibi ama alıştıktan sonra zaten her türlü fırçalarsın.mesela ben ağzımda diş macunu tadı olmadan uyuyamıyorum, yatmadan evvel kestirmiş bile olsam gözler kapalı gidip fırçalayabiliyorum dişleri.bnm sorunumda evden çıkmadığım tatil sabahları lakin, o zamanlar dişlerimi fırçalamayı unutuyorum sabahları :) .

bende aynen senin gibi düşünerek o pilli diş fırçalarından aldım, insanı teşvik ediyor bence. oral b nin yada colgate marka olanlar ve fiyatları uygun , denemeye değer.

izleme bence. 13 bölüm tam tadında bitiyo bence.

o bölümün ismi cismi nedir, nasıl ediniriz?

izlenmese de olur bir bölüm.ama izleyecekseniz 10. bölümden sonra izleyin.akışı bozmasın...

@frant1c

Bölümün adı "In the Passing Rain - Regenschauer" diye geçiyor.

neden almanca bolum adlari bi de, di mi :)
ilginc japonlar iste

elmakurdu.org listesinde bi aratsana, orda cozumu vardi

gerizekali bilkom'un kurdugu biseyler yuzunden oluyor olabilir. 4 mac'imde de problem yok ff3'de cunku. firefoxmac.furbism.com adresinden optimized ff3 build'i cekmeyi de deneyebilirsiniz ama normal ff3'de sorun varsa buradakinde de olacaktir.

iste boyle diye diye zaten o kriz gelmiyor mu.. kimse para harcamazsa nasil donecek bu cark, nasil odenecek maaslar.. teeey tey

ayrıca bence şöyle bir durum var.
eğer şu anda kirada oturuyorsanız ve aylık 1000 ytl kira veriyorsanız, ev alıp oturduğunuzda aylık 1000 ytl tasarruf etmiş olacaksınız.
farz edelim beklemeye karar verdiniz
4 ay beklediniz 4000 ytl
4. ayda kriz çıktı
ev alma işini ertelediniz
bu arada kriz çıkıp döviz iki katı olunca fiyatlar (ev fiyatı değilse de kıyafet, yiyecek, yakacak vs) üç katına çıkar her zaman :(
bu arada kiranız da artar
mesela 1200 ytl olsun
bi 4 ay da krizden sonra beklediniz
4800 ytl daha kira ödersiniz

4800 artı 4000 = 8800 neredeyse 9 bin lira para

bu da insanların size krizde kaybedeceksin dediği paraya yakın.

yani eğer kirada oturuyorsan bu parayı her halukarda kaybediyorsun.

aynı seyi gecen sene ben dusunuyordum apaynı..kriz mriz olmadı o ayrı. hala bekleniyo anasını satıyım.[soruya yanıt olamadım ama söyle diyim krizde ytl degeri duser ve ytl ile kred i cektiyseniz zarar gormezsiniz diye dusunmekteyim. ama ev fiyatları da düşerse, onu bilemem]

Kirada oturmuyorum, onu söylemeyi unutmuşum.

Eh kirada oturmuyorsan şu an yatırım amaçlı ev almanın pek zamanı değil. Şöyle bir durum da var tabi ev fiyatları daha düşçek diyorlar. pek düşmedi gerçi ama 2 sene önceki fiyatlardan ev alabilmen de düştü denebilir. muhitine de bağlı. 275 bin ytl ye cadde tarafında içinde tadilatsız oturulamayacak evler satıyorlar. oha bu ne diyorsun bön bön bakıyorlar falan. öte yandan istediğin evi bulduysan alman lazım. emlak piyasası garip biraz yakın zamanda ben de içindeydim. beğendiğin evi alamadıysan sonra ağlıyorsun başkası alınca :)

ben de düşünüyordum ama krediler şuan çok yuksek biraz düşmesini bekleyin bir süre daha para biriktirin bence.alacağınız kredi en azından %30 dan fazla olmamalı. %70 elinizde nakit olsun derim benim fikrim beklemeniz yonunde.krediler düşmezse zzaten bir muddet sonra bu sefer mecbur ellerindekini satamayan emlak sahipleri fiyatları düşürecektir.ayrıca alacağınız konut verilen parayı kaç yılda amorti eder bi hesabını yapın. mesela 18 yıl da * 12 *500 ytl kira olsa =100,000 ytl yaklaşık eder.

"kriz beklentisi" lafı kadar saçma bir terim yoktur. krizi kriz yapan zaten tahmin edilebilirliğinin olmamasıdır. ha "kötü gidişat" gibi daralmaları yorumlayıp ona göre sağlam bir pozisyon almayın demiyorum.

ama, kocaman bir ama, mesela kriz "beklemekte" ısrar ettiniz, ve de herhangi bir ekonomik hareket kararı aldınız, kredi almak olsun, şu bu olsun farketmez. şunu kendinize sormanız gerekir "madem kriz çıkacağından eminim, ve kriz çıktığında bunun kuru yükselteceğinden de bir o kadar eminim, neden bu birikimimi dolara yatırmıyorum?"

demem o ki, krizler dengeleri ekstremlerde değiştirebilir evet, ama herşey aynı yöne değişiyor olsaydı zaten krizlerin önünü almak da bir o kadar kolay olurdu, kimse de krizden etkilenmezdi, o yüzden zaten kriz çok büyük ihtimalle başta var olmazdı.

neticede, kriz çıkmayacak, ama gözlemlediğiniz trend her ne ise, örn ekonomik daralma, aşağı yukarı bu şekilde seyredecek varsayımıyla hareket etmenizi öneririm. zira çıkarsa kimsenin yapacak birşeyi yok zaten. birikimini kilerine kuru besin depolayarak kullananlar hariç.

kvk'yi aramak yapilacak ilk sey olsa gerek

yapacak tek şey kvk'ya başvurmak ama onlar da işi yokuşa sürmekte rakip tanımıyorlar. kuzenimin başına gelmişti böyle bir olay, kızcağız 1 aydan fazla sürünmüştü.

çoğu yerde var.

alınan ürüne göre değişiyor.. Mesela playstation 3'e yapmıyorlar diye biliyorum. Ama fotoğraf makinesi ve cep telefonuna oluyor sanırım.

PSP Slim alacam ben. Sanırım ona da olar?

Daha cuma günü playstation 3 için taksit olanağını sordum 3-4 yere hepsi peşin çalıştığını söyledi. Taksit için gittigidiyor.com daki dükkanlarından alışveriş yapmak gerektiğini söylediler. umarım psp için taksit yapıyorlardır. Bu arada donanimhaber'i araştırırsan orda bi satıcı gerek psp'leri gerekse ps3'leri hakikaten enteresan derecede düşük fiyatlara satıyor ama peşin.

vade farkini da koyaraktan, var

@x deamon: çok fyat fark eder mi bu vade farkında?

vade sayısına göre değişen %5 - 20 arası fiyat farkı koyuyorlar.

linksys, karşı mahalleden bile çeker!

linksys.

ama airties'de çekiyor.

airties'a yaklasma bile. linksys fena degil. tomato firmware yuklenebileni alirsan gucunu daha da artirabilirsin aletin

bina kalitesine göre değişir bu. denemeden olmaz. çok sağlam duvarlarsa geçmeyebilir. robotics olan bir arkadaşım odasındaki modemi hol'e getirmek zorunda kalıyor ki salondan çeksin. çok zorlarsa bir adet access point de alınabilir ikinci el bile olur. ama sanırım bir tek modem/router olacaksa linksys bu piyasadaki en iyisi. ben denemedim yine ama duyumlar öyle. (802.11n olanları tercih edebilirsin).

cihangir'de selenin parçalandığı vakalar biliyorum. bence o paraya değer.

cihangir'de otopark en mantıklı ve tek mantıklı çözüm.

dürüstçe söylüyorum açılamayan kilit yok
en pahalı kilitleri bile 3-5 saniyede açtıkları bir video izlemiştim..
motorunada bağlı olay tabiki aslında motorun yılda 1milyarlık bir yatırıma değicek bişeyse
rr varsa misal tabiki otoparka bırak, ama tırtır giden bi scooter sa yılda 1milyar otopark ücreti çok gelebbilir.

kilit yapıcaksan da en püf noktası kilit yere değmemeli!! bu çok önemli
eğer kilit yere değerse demir makası ile kesimi 10 saniye,
ha yere değmezse birkaç dakka o ayrı

ucundan cikan kirmizi kabloyu gidona -kisaca gorebileceginiz bir yere- falan bagliyorsunuz hocam. kilitlediginizi hatirlatmak icin, ve dolayisiyla fren kaliperini elinize almamaniz icin.

alarmli olanlarin arasinda en iyisi saniyorum XENA olanlar. xena disk lock keyword'leriyle bulabilirsiniz. ha bir de www.feyizoglu.com burada neredeyse herseyi bulabilirsiniz, hem de piyasadan daha ucuza.

sonucta hirsiza kilit dayanmaz; ama biraz oyalar tabi.

açılamayan kilit olmadığı çok doğru.

örtü alın bir tane motosiklete, meraklı gözlerden uzak tutar. mümkünse çok janti bişey olmasın, dikkat çekmesin.

zinciri direk, ağaç vs. bir yere bağlayabilirsiniz. giderken de motosikletin üstüne dolarsınız bir şekilde.

alarmlar pek pratik değil, aküyü bitiriyor dikkat etmezseniz.

yurt dışında uzaktan kumandalı alarmlar satılıyor aslında, bayağı güzel. bir parçası evde duruyor, motorun alarmı çaldı mı sizin evdeki de çalıyor. bunun dışında gps'ten konum takibi yapıp sms gönderen sistemler, moleküler düzeyde motosiklete dair bilgi içeren özel boyalar gibi fantastik çözümler de var dünyamızda. çok takıntılıysanız yurt dışından bu tip şeyler getirtebilirsiniz.

xena fena degil, ama en iyisi garaja koymak, yoksa otopark iyi olur. uzerini brandayla ortmek de gorunurlugunu azaltir. diger taraftan 386 dx'in dedigi o alarmlar cok iyi.

kilitlerken zinciri govdeden ve arka tekerden gecirmek de yine iyi olur. bazi zincirler aleve ve kesmeye karsi dayanikli, onlardan almak iyi olur

driver update çözüm olabilir. bir de room değil direk rom. :)

( kusura bakma ingilizce aciklicam ) device manager'dan ( aygit yoneticisi ) uninstall reinstall edin sonra bilgisayarinizi acip kapatin. hala devam ediyorsa firmware update yapin derim ben. fiziksel bir sorun olduguna karar vermeden en son format derim. ama bu opsiyonlar ise yarayabilir.
firmware'leri bilgisayarinizin uretici sitesinden bulabilirsiniz, ( misal toshibalarin cogu modelinde bulunurdu ) olmadi dvd rom'un markasina bakip dvd'nin ureticinin sitesinde bulebilirsiniz.

Yradımlarınız için çok sağolun
Bide okurken hani böyle ruuuumm diye okuruzya ingilizce kıtlığından bende room diye yazdım :)

Ben direk hödük gib

-Bi açayım temizleyeyim şunu beeee kristal tozlandı heral

Çok biliozya :)
update i bi deneyeyim

garantisi devam ediyordur, sen hic ugrasma, direk tamire gonder. degistirirler muhtemelen

Garantisi devam etse bile ben en azından yirmi kere bağırsaklarını döküp topladım o dvd rom un :)

Gönderdiğim gibi direk postalarlar

Yeni bi tane alırız artık bayılıcaz 45 lira

1080i 1080p farkını tam bilmiyorum ama 1080p olması gerek. full hd olunca 1080p(1920x1080) oluyor hd ready(1280x1024) 720p.

1080i interlaced, 1080p progressive tarama oluyor. FullHD'ler 1080p oluyor.

diyelim ki pal formatında yayın alıyorsunuz. bu 640x480 çözünürlük ve saniyede 25 kare demektir. data yoğunluğunu azaltmak için görüntü interlace edilir. bu durumda ilk karede satırlardan 2-4-6-8-........480 numaralı olanlar ikincide 1-3-5-7-9-............-479 olanlar iletilir (lower fileld first interlace, tek rakamlı satırlarla başlarsa upper field first oluyor) ve bu tekrar eder. yani her karede aslında resmin yarısını görürsünüz ama saniyede 25 kare izlediğiniz için aradaki boş satırları göremezsiniz. SD formatında bu çözünürlük 720x576 HD de ise 1920x1080 dir ama mantık aynıdır. Progressive taramada field olayı yoktur, tüm satırlar doludur.

urun 1080p yani 1920X1080 destekliyor.
1x yanda, 2x arkada hdmi giri$i var. guzel urun.

1080p

kaç "i" ya da kaç "p" olur ise olsun, "vestel" almadan önce bir düşünün derim ben. az biraz daha dişinizi sıkıp para biriktirip samsung hatta lg gibi bir markaya yönelmeniz, sizin açınızdan çok daha iyi olabilir kanısındayım.