aklına her geleni söylemek olacak.

edit: her aklına deyince birden fazla aklın varmış gibi inanılmaz bir mantık hatası oluyor.

anlatım bozukluğu var evet ama konuşma esnasında kulağa garip gelmeyebilir.

Bence yok bi sorun. "Her aklına gelen" isim tamlaması oluşturmuş.

"devlet eski bakanı" mı yoksa "eski devlet bakanı" tartışmasında olduğu gibi, bence ikisinde de bir problem yoktur. çünkü "her", burada "aklına geleni" olarak bütünleşmiş bir tek öğeyle ilgilidir.

insanın tek aklı vardır her aklına geleni değil aklına her geleni söyler,

bence çok saçma cevap ama kesin cevabı budur en azından ben lisedeyken 12 yıl önce cevabı buydu.

cuk oturur güzel olur, hatta adamlar sadece from 15 $ yazıp bırakıolar bile.

direk "from x" yazin birakin. yeterli.

ben de hep "from x" şeklinde gördüm

en son ben de öyle karar vermiştim evet. sağ olun.

1. 5 tane
2. 7 tane

mi, için, dahi anlamına gelen de hepsi birer kelimedir tabii ki. kafanızın karıştığı nokta bunların tek başlarına anlam ifade etmemesinin kelime sayılmalarına engel olacağı yönünde sanırım. böyle bir şey yok. verdiğim sayılar doğru.

mi bir soru edatı olduğu için kelimedir. dolayısıyla 1. için cevap 5.

ve için de durum aynı ( o bir bağlaç elbette ): cevap 7.

ille kaynak isterseniz: www.turkceogretmeniyim.com

Dilbilim derslerinde bile tartismali bir konu olarak kabul ediyoruz biz bunu. Ben kelime olarak kabul etmiyorum mesela.
Ama ilkogretim icinse eger kelimedir buyuk ihtimalle. O yastaki cocuklara farkli sekilde anlatamazsiniz saniyorum.

www.turkceogretmeniyim.com

www.turkcedersi.gen.tr

o zaman ek soru

okuyor musunuz.

2 kelime midir.

kedi daha önce çiftleşti mi?

maalesef hayir ama yapacak bir sey yok, her yere isiyor, canimiz cikiyor..

hayvanı bir başkalarıyla çiftleştir de öyle kısırlaştır. mevsimi geldi zaten. azcık sabret. bi tatsın onu hayvancağız. çocuğu falan olsun. yazık cidden.

elxa aynştaynmış. onu dinle.
benim mantığıma göre yanlış. karar senin tabi.
ayrıca burası herkesin fikrini söylediği bir ortam. hatırlatmakta fayda var. benim düşünceme göre kediyi çiftleştirmeden kısırlaştırmak çok yanlış. niye bu batıyor onu anlayamadım.

merhabalar,

erkek kedilerin kısırlaştırılma süreci daha kolay oluyor.
ortalama iki günde atlatıyorlar, bir endişeniz olmasın.
belediyeye gidip orada yaptırırsanız mutlaka ameliyathanenin temizliğine bakın ve ameliyat süresince orada bekleyin.
elxa zaten yeterince bilgi vermş bu konuda.

kendimi tutamayarak ben de bir şey söylemek istiyorum.
hayvanların istediği gibi çiftleşip üreyebildiği bir dünyada yaşayabilecek olmak çok güzel olurdu, ama kısırlaştırma işlemi uzun vadede genel olarak hayvanların iyiliği içindir. çünkü ev arayan ve zor durumda olan yüz binlerce kedi ve köpek var. bu maalesef ülkemizde var olan bir sorun. elbette çiftleştirebilecek olmak çok güzel olurdu, ama olan o yavrulara ya da başkalarına oluyor.
günde en az 40-50 tane muhtaç yavru kedi ilanı görüyorum.
şu durumda onlardan birine yardımcı olmak, yenilerinin dünyaya gelmesine aracı olmaktan hem toplumsal olarak, hem de hayvanları olabildiğinde koruyup kollamak adına daha mantıklı ve doğru olacaktır.

sevgiler.

ya bu kedi ve köpekler zaten sokakta yani doğada yaşayan hayvanlar değil mi? sen evine duygusal mastürbasyon için kedi, köpek vs. al. ondan sonra sıkıl sokağa bırak. hazıra alışan hayvan da sokaklarda yaşayamasın, yardıma muhtaç olsun.
fakat yeni doğan bir kedi sokakta yaşamayı öğrenir gibime geliyor. bunlar uyum sağlayabilen hayvanlar. sen eve al, süt ver büyüyünce de sokağa sal tabi ölür. ayrıca kediler ve köpekler sokakta da beslenebiliyor. bizim binada 30 küsür kedi ve bir o kadar da köpek besleyenler var sokakta. hiçbiri de ölmüyor hayvanların. he tabi kedi ve köpek sahipleri benim mantığımı yanlış bulurlar büyük ihtimal. onlar da haklı.
yine de ''amaan nasıl olsa yavrusu olsa ölecek. yardıma muhtaç da çok kedi var. biz bunu kısırlaştıralım'' diye düşünmek yanlış geliyor işte. doğanın kanununa aykırı.

lorenzen sen daha önce sokakta beslediğin kedinin araba altında kalışına şahit olmamışsın.

çok teşekkürler arkadaşlar cevaplarınız için. lorenzen, herkes burada her şeyi söyleyebilir, ama söylediği şeyin içeriğine ve söyleme şekline göre de muamele görür. benim sorduğum soruyla alakasız cevap verdiğiniz ve sen diye hitap ettiğiniz için size de teşekkürler.

elxa: maalesef o kediyi uyutmuşlar... size haber verecektim ama içim el vermedi.
fiyatları da öğrenince haberdar ederim sizi.

Weeds.
Çok klasiktir.

scrubs.

chuck o tarz değil zaten. himym ve tbbt 30 (reklam hariç 22) dakikalık sit-com. chuck full-hour comedy/drama. ukalalık yaptıktan sonra şunları önerebilirim:

(bkz: arrested development)
(bkz: mike and molly)
(bkz: two and a half men)
(bkz: the office)
(bkz: two guys and a girl) (adı önceden two guys, a girl and a pizza place'di)
(bkz: it's always sunny in philadelphia)

klasik derken dizi türünü değil, dizi önerisi duyurusunun klasikliğini kastettim :)

halen gösterimde olan diziler tercih sebebidir.

the it crowd derim. ilerde bana edecegin hayir dualar yere goge sigmayacak, demis olayim :)

blue mountain state kesinlikle

how not to live your life deneyebilirsin. big bang theory e benzemese de başarılı bir ingiliz komedisi.

black books ve friends derim ben. friends, himym'nin falan babasi olur zaten =)

ilk soruyu bilmiyorum.

ikinci ise, adam türkiyeye döndükten sonra kadın farkediyor hamile olduğunu. ama anlatmıyor adama. sürpriz diyip duruyor. daha sonra kadın hastalığı sonucu ölüyor. adam da terketti vs sanıyor. yıllar sonra dolaylı bir eski ortak tanıdıkla karşılaşıyor. tanıdığın yanında bir kız çocuğu. kadının kızı olduğunu anlatıyor tanıdık. babasını söylemedi bize ama bir türkle görüşüyormuş o aralar diyor. adam anlıyor tabi kendi kızı olduğunu ama bir şey yapamıyor. kız da kadın da öyle kalıyor mazide.

@wishes

banu güven vs maria puder?
bu huyumdan tiksiniyorum; ama roman ve film karakterlerini çok yüceltiyorum. bu kitabın olayı yoğunluk bence. o kadar insanın içine işleyen fikirleri o kadar ustalıkla ve sadelikle ve o kadar özlülükle anlatıyor ki. 180 değil de 580 sayfa olsa o kadar etki etmezdi sanırım.

6-7 sene önce okumuştum. 4 sene önce yine okudum. güzel kitaptır. fenomen var mıdır bilmiyorum benim haberim olmadı.

son zamanlarda degil de aslinda belli bir yas araligindaki genclerin karsi cinsi etkilemek, farkli oldugunu gostermek vs. icin senelerdir kullandigi guzide bir eserdir..

çünkü güzel bir kitap. iyi bir öykünün gayet iyi bir şekilde anlatılması sonucu değerini görüyor. bu da güzel bir şey. bir süre sonra popüler diye okumayanlar çıkacaktır. yazık onlara.

vazgeçirme yolları / ikna çabaları / yakınlarının tepkileri / laf kalabalığı zart zurt

sen intihar edersen kimse karışamaz ama birisi buna katılırsa ortaya bir haksızlık çıkar, kimsenin bir başkasının her ne nedenle olursa olsun hayatına son vermeye hakkı yoktur, buna imkanı yoktur. istisna olarak beyin ölümü gerçekleştiğinde hastanın yaşam destek ünitesine bağlantısını, kaba tabirle fişini çekip, ölmesine izin veriyorlar ama orada da beyin ölümünün gerçekleşmesi ve ciddi bir doktorlar kurulu kararı gerekiyor.

doğrusu bununla ilgili iki söz olayı bana tamamen anlatmaktadır. birincisi; türkiye'de geçen yıla kadar trafik kazası geçiren bir öğretmen vardı, ötanazi istiyordu, bu benim hakkım, diyordu, hatta en son isviçre'deydi galiba başvurusu kabul edilmişti, gidecekti, sonra ne oldu, bilmiyorum. o adamın bir sözünü duymuştum, diyordu ki; ben 40 küsur yaşımda trafik kazası geçirdim, boynumdan aşağısı tutmuyor, iyileşmem imkansız. şimdi ben kazada ölseydim, herkes arkamdan genç yaşta gitti, yazık oldu, diyip üzülüp, ağlayacaktı. oysa şimdi ölsem, herkes arkamdan aman gitti kurtuldu, diyecek, böyle yaşamak hak mı, gibi bir şey diyordu adam. bu söz bana göre ötanazi hakkını tamamen yasaklamamak için haklı bir nedendir.

bir diğeri de bu konu sınıfımıza bir defasında tartışılmıştı da bir kız arkadaş kalkıp şunu demişti; adam zaten kendini öldürebilecek durumda olsa öldürecektir, onu o durumda cezalandırmıyorsak, buna hakkı olduğuna inanıyorsak, kendisini öldüremeyecek durumda olmasına da bu şartlarla izin verilmesi gerekir, gibi bir laf etmişti. bu laf da benim için ötanaziyi tamamen haksız kılmamak için yeterli gözükmekte.

ancak bir husus daha vardır ki, kişi kendisine karşı dahi korunur. hukuk bir anlamda da budur. adamın çok kötü durumda olmasıyla ilgilenmez. sadece ayırt etmeden yaşam hakkını korur. oysa hukuk sistemi bu özel duruma bu kadar da müdahale etmemeli. adam ölmek istiyorsa bırak ölsün, zaten yaşamak mı ki bu?

umarım bir işinize yarar bu görüşler.

teşekkür ederim arkadaşlar.

mutlaka işime yarayacak pomolilik, sağ olun.

peki asıl sorumu biraz daha açmak gerekirse, neden ötanazi isteyen bir insan tutup da kendisi ne bileyim mesela bileklerini kesip ya da bir kutu ilaç içip intihar etmez de, başka birine devreder bu işi? (boyundan aşağısı felçli ya da eli kolu bir sebepten tutmayan insanlar için sormuyorum elbette)

ötenazi insan haklarından birisi midir değil midir?
tıp ne diyor?
dünya üzerinde kıtalar arasında yüzdelik dilimlerle ötenazi hakkını anlatabilirsin.
ülkelerin gelişmiş-gelişmekte olan ve gelişmemiş ülker arasında ötenazinin nasıl ilerlediği.

yani belki biraz işine yara

Teşekkürler Her Yer Kara: ben de isterdim o konuklar üzerinden gitmeyi ve zaten bir sürü kaynak da var elimde hali hazırda ama, hocanın odaklanmamı istediği soru bambaşka. Bir önceki cevabımda açıklamaya çalıştım. Bu soru hakkında fikri olan var mı acaba?

Bence hasta kişinin aklı yerindeyse, yani karar alabilecek düzeyde akıl sağlığı normalse ve acı çekiyorsa, kendi isteğiyle hayatını sonlandırma düşüncesine saygı duyulmalıdır. Ben şahsen etik buluyorum. Ama hastanın akıl sağlığının yerinde olmadığı durumlarda etik olmayabilir.

Şayet ötenazi bir hayvana uygulanacaksa, ona kesinlikle karşıyım ve etik olmadığını düşünüyorum. Çünkü hayvanın isteğini arzunu bilemeyiz, belki de hayvancağız çektiği tüm acılara rağmen yaşamak istiyordur ve fazladan 1 gün daha nefes alıp vermeyi yeğleyecektir. Biz onun yaşama hakkını kendi isteği dışında elinden almamalıyız, kendi isteğini soramayacağımıza göre de, asla bir hayvanı uyutmamalıyız diye düşünüyorum.

Hocanızın sorusunu şahsıma göre cevaplandırayım:

Neden kendimi öldürmem? Öncelikle ölmeyi kafaya koymuş her insan bir neden arar. Yani kimse "bok yoluna gitti Niyazi." denilsin istemez. Mesela ben trafik kazasında yaralansam. Her yerim tutmasa sadece bir kolum, elim çalışıyor olsa dahi yine de başkaları tarafından öldürülmek isterim. Bu bir nevi sistem sorgulaması gibi gözükebilir. Ben neden böyleyim? Benim suçum nedir? Neden beni iyileştiremiyorsunuz? Suçlu bile olsam bu konuda yine de hiçbir ceza bu kadar ağır olmamalı derim ve pirincin taşını siz ayıklayın derim. "Amma da yaptın haa! Bu çok bencilce!" diyebilirsiniz fakat zaten sakat olan ben olduğumdan kendimi haklı göreceğimdir. Muhtemelen diğer insanlar da böyle düşünüyor. İnsan doğası gereği bencildir zaten.

Aids'i düşünün mesela. Çaresi yok. Neden yok? Yani illa cinsel yolla bulaşmıyor bu. Duyuyoruz hastanelerde kan yoluyla bulaşıyor vs. Ya da cinsel yolla olsun o bile fark etmez. Hiçbir suçum yokken neden aids'le cezalandırıldım? tıp bunu çözemiyor, çözemediği gibi beni de hasta yapıyor. Dolayısıyla fişi de çeken tıp olsun derim ben.

Kendini öldüren insanlar bile bir şekilde not bırakır, mektup yazar, bir şeyler anlatmaya çalışır. Ötanazi de böyle bir şey. Bir ifade tarzı. Sonunda ölüm var ama olsun bir şeyleri fark ettirmeye yönelik bir eylem. Ve bu eylemi yasalarla sınırlandırmak mantıksız.

Kaldı ki ötanazi isteyen biri doktor olmayabilir. Ağrısız nasıl öleceğini kestiremeyebilir ya da hepten kötü olacağını düşünebilir. Kesin çözüm ister. Bunlar da söylendi zaten.

Şunu sık söylerim: Yasaları yapanlar da insandır. Onlar ötanazi isteyen birinden çok çok daha üstün değildir. Gerekirse, yasalar değiştirilebilir.

yapamıyordur. çok basit değil mi? insanın kendini öldürmesi çok zor, intihar daha çok psikolojiyle alakalı bir şey. onun kimyasal bilgilerini bilemiyorum. ama hergün öldüğünü düşünen, acılarına dayanamayan, korkunç bir hastalığın son evresinde olan insan her sabah ölmediği için hayalkırıklığıyla uyanır. sağlıklı bireylerin bunun empatisini yapması pek kolay değil, yaşanılan eziyeti anlamak imkansız neredeyse. ama olmuyor işte, öldüremiyor kendini. ya hali yok ya da yapamıyor. o kalan tırnak kadar canını alamıyor.

veya inançları izin vermiyor, fakat dayanacak gücü kalmadı. inandığı dinin tanrısı da yardım etmiyor. ama hayatı boyunca taşıdığı dini kimliği de bir yandan onu engelliyor.

şurada yaşadığım bir şeyi yazmıştım (bkz: #17159090)

dns değiştirme devri bitti artık, artık "makat" var: www.makat.org

aynı sorun bende de var. smile adsl ile ilgili olduğu söyleniyor divxplanet'ta. (super hide ip ile girdim.)

evet smile adsl var bende de. super hide ip'yi indiriyorum şu anda.

keşke yavruyu kaçırmasaydık...yolculuk yapabilir mi 7-8 saat kadar?

yapabilir herhalde bilemiyorum, eğer trenle ya da özel arabayla falan olursa. ama otobüsle telef olur sanki =/

duyurunun bayağı takipçisi varmış, az önce öğrendim. teşekkürler arkadaşlar ilginiz için =) eğer bir aksilik olmazsa, bu haftasonu htrd666 kullanıcı adlı arkadaş alacak kediyi. gelişmeleri bildiririm.

hanım kızımız sahibini buldu bugün itibariyle arkadaşlar. ilgilenen herkese çok teşekkürler.

kredi kartını eklemiş olduğun için
paypal aracılık edecek sadece.

yani x hesabına göndereceğin $10 için hesabında bulunan $1.95'i kullanıp kalanı daha önce yetkilendirmiş oldğun kredi kartından çekecek. yani sanal kartlarda olduğu gibi önce bir miktar para ekleyip sonra da o parayı kullanayım değil.

fakat yapmıyor öyle? az önce denedim de dealextreme'den bir alışveriş yapmayı da, onay vermedi.

hmm gerçi belki normal limitim yetersizdir, şimdi düşündüm de =) tamam o halde, bir de dönem borcumu ödeyip deneyeyim o zaman, çok teşekkürler =)

peki, kredi kartını sahiden eklediniz mi?
yani parayı çekti tamam ama siz bankanın web arayüzünden yapılan işlemi bulup sonrasında da oradaki 4 haneli sayıyı paypal'a girip onayladınız mı?

eğer bunu yapmadıysanız da olmayabilir. (hatta muhtemelen olmayacaktır)

evet o işlemi yaptım diye hatırlıyorum. şu an bakiyede o 1,95 dolar gözüktüğüne göre yapmamış mıyım ki? onu iade etmeleri ve bakiyenin 0 mı olması gerekiyor yoksa??

eger 1.95 varsa hesabinda ve onu paypal yatirmis olarak gorunuyorsa yapmissindir o islemi..

www.swatchsaat.com

bu pek hoştur kanımca. mağazalardan alırsanız 110 tl (nakit ödemede).

Aslında daha sade bişi lazım. Fiyat olarakta 300-400 e kadar yolu var.

buradaki saat hoştur. saat&saat mağzalarında bulabilirsiniz.

www.saatvesaat.com

bu durumu sözlük çıkarlarınız için kullanmazsanız (örneğin birbirinizi şükelaya boğmazsanız) bir şey olmaz.

ssg'nin konuyla ilgili açıklamaları:
(bkz: #15012016)
(bkz: #17162398)

çook eskiden vardı öyle şeyler diye biliyorum ben. artık yok yanılmıyorsam.

Merhaba,
Çoklu hesap kullanımı yasaktır www.eksisozluk.com . Bu yaptığınız ise çoklu hesap kullanımına girmez.
Selamlar.

Hayvanları Koruma Derneği
35. Sokak, No:10
Bahçelievler / Ankara
(312) 215 15 55
(312) 222 57 17

Burayı ararsanız belki yardım edecek birileri bulurlar :/
Yavrum ya :(

mor pati diye yakın bir klinikten geldi sağ olsunlar birileri. beli kırılmış. dışkapı'da bir hastanede tedavi görmesi (ameliyat olması) lazımmış. kapıcının bir akrabası aldı gitti sepetle kediyi, götürecek bakalım. teşekkürler ilginiz için.

arkadaşlar, ameliyat bayağı pahalı olacakmış da, şimdi kapıcının akrabası bilemiyoruz bunu karşılamayı göze alacak mı.. bizim durum da "öğrenci" ekonomisi maalesef. bu hayvanları koruma derneği böyle durumlar için maddi destek sağlar mı? ya da sağlayabilecek bir yerler biliyor musunuz? adam ilgilenmekten vazgeçecek diye korkuyorum da..

Çok geçmiş olsun, Facebook'taki hayvanseverler grubuna yazın durumu bence. Bir de Çayyolu'nun neresinde oldu olay?

İnşallah kurtulur pisicik :(

Arcadium taraflarına yakınız. Ben de inşallah deyip duruyorum da, yarın belli olur ne olup biteceği bakalım.. Buraya yazarım gelişmeleri. Teşekkürler ilginiz için ayrıca.

www.readontech.com

Programlı olan tivibu var.

Programsız da yıldız.tv var.

Yeterli olur sanırım.

www.bvtlivetv.com

yabancı radyoları da pek güzeldir.

www.canlitv.com bayaa iyi ama ie'den başka yerde açılmıyor. Firefox gibi diğer programlarda eklenti gerekiyor yazıp eklentiyi yüklediğin halde çalışmıyor. Ama yayınları bayaa iyi. cnbc-e bile var :)

hüngür hüngür ağlamıştım. halbuki hiç de adetim değildir öyle şeyler.

içim tıkandı vallahi, hele brenda'ya.

bosuna gelmis geçmis en iyi dizi ve en iyi final denmiyor :)

o ağırlık uzun süre duruyor maalesef insanın içinde.. çok kaptırmamak, araştırmaları bir noktada sonlandırmak lazım =) bu arada, içim çıkana kadar ağlamıştım ben de. üstelik baştan sona hiç aksatmadan falan izlemiş de değildim yani..

hukukçu değilim ama tecrübelerime dayanarak kadında kalacağını söyleyebilirim.

6 yalına kadar annede kalır.sonrası mahkemeye ya da velilerin ikna gücüne kalmış.

genelde annede kalır, hele ki yaşı küçükse. maddi durum çok önemli değil zira baba nafaka öder :)

ancak boşanma sebebi annenin yaptığı yüzkızartıcı birşeyse mahkeme bu durumda çocuğun gelişimi kötü etkilenebileceği için babaya verebilir. fakat dediğiniz kadarıyla genelde anne de kalır
avukat değilim ancak şahit olduğum bir kaç olaya ilişkin yazdım.

baba bi kere çocuğa nafaka vermek zorunda eğer onda kalmazsa. onda kalsa dahi vereceği nafaka miktarı kadar o çocuğun ihtiyacını karşılamak zorundadır. ama çocuk küçük olduğu için ve baba çalıştığı için çocuğa daha iyi bakması açısından anneye verilir büyük ihtimalle. baba da her ay nafakasını öder. annenin ailesinin durumu da iyiyse eğer kesinlikle anne de kalır. ama tekrar ediyorum çocuk anlatıldığı gibi 2 yaşında ise eğer tüm bu durumlar. her ne kadar anne-baba sevgisi ölçülemez olsa da o yaşlarda bir çocuk için anne sevgisi şevkati daha önemlidir. annede kalması uygun görülür.

kadının maddi durumu çok çok kötü değilse, yüzde 99 ihtimalle annede kalırlar. baba illa çocukları isterim diye tutturursa o zaman işler bir nebze değişir. ama aldatma olayı ıspatlanırsa yine de baba avucunu yalar diye biliyorum. eğer ıspatlanamazsa ve baba çocukları almakta ısrarcıysa, o zaman iki tarafın maddi durumları ve ahlaki durumları vs. incelenir. ben de hukukçu değilim bu arada, çevremde olan bitenlere dayanarak söylüyorum.

Annede kalır. Babada da muhtemelen haftasonları görebilme izni olur.

babanın durumu (aldatmak)ileri sürülerek ( ispat olursa kesinleşir) ve çocuğunda yaşı göz önüne alınarak annede kalması muhtemeldir.

akıllı ve de cimri kocalar eşlerini çok güzel kandırabiliyolar.
çocukların velayetini ben alıcam diyip ve velayeti alıp, ilgili mahkemeden nafaka ödemesine dair bir yükümlülük altına girmeden sıyrılabiliyolar.

sonrası malum.anne yüreği.baba da zaten bakamam deyip anneye veriyo çocuğu..
çocuk ve anne beş parasız..

ama normalde velayet anneye veriliyor.

Hukukçuyum. "6 yalına kadar annede kalır.sonrası mahkemeye ya da velilerin ikna gücüne kalmış." Bu tamamen şehir efsanesidir, çocuğun 6 yaşına kadar annede kalacağının her hangi bir yasal dayanağı bulunmamaktadır.
Kural olarak çocuk hangi yaşta olursa olsun anne sevgi ve şefkatine muhtaçsa, anne iffetsiz bir yaşam sürmedikten sonra velayet anneye verilir. Kendisine eşin maddi durumuna ( genelde aylık gelirine göre) yoksulluk ve iştirak nafakaları bağlanır. Burada önemli olan çocuğun menfaatidir. Hakim karar verirken kimin çocuğun ileride iyi bir vatandaş olmasını sağlayabileceğine kanaat getirirse küçüğün velayetini ona verir.

@akalmor

annene saygılar. ellerinden öpüver adıma.

1. Ayrım yok, isteyen erkek tarafı olduğu için bu görevi ordan birnin yapması daha makul, yani 2 tane amcanız vardır, büyük olan ister küçük olan yüzük takar mesela.
2.İstandikten, yüzük takıldıktan sonra öpülür
3.Öpme karşı taraftan başlanır, kendi anne-baba daha uzun süreli öpülür çünkü.

Öncelikle hayırlı olsun.

1- Nişan yüzüklerini kimin takacağı farketmez ama erkek tarafından birinin takması daha iyidir.

2- Öpmekte fayda vardır.

3-Karşı taraf ile başlanır.

bizim yüzükleri babam taktı. ben gelin olyuorum bu arada. ilk damadın babannesini sonra kendi babamın elini öptüm. o karışıklıkta kimse bakmaz ona.

hiçbir şey planlandığı gibi olmuyor, o nedenle yardırın gitsin.

hanyaa +1 =)

bizim yüzük merasimi öyle komik olmuştu ki, kırmızı kurdele kesildiğinde benim yüzük parmağımdaydı ama karşı tarafın yüzüğü, babasının avucunun içinde boşta duruyordu =D anneannem ve babası aynı anda kesmeye kalkınca (en büyükler olsun dediydik) öyle oldu tabii. bir yanda da "buraya bakın! fotoğraf çekiyorum" diyen bir kişi, ve "kameraya bakın" diyen de başka bir kişi olduğu için, hepten karambol olmuştu..

ne olursa olsun, sakin olmak en önemlisi =)

sahibinden de get için + %7 idi diye hatırlıyorum oranı.
yüzde 10-20 iste yine sen pazarlık pazarlıktır :)

www.sahibinden.com

site yüzde 7 komisyon alıyor, gerisini siz hesaplayın =)

bireysel üyelerden %7, kurumsal üyelerden %6 komisyon alınıyormuş.

hicbir sey aslinda.

en yakin olarak the wire var. gayet saglam dizidir.

prison break kesinlikle.

prison break +1

o tarzda ne izlesen doldurmayacak bence. hele ki prison break.

bence biraz tarz değiştir. seinfeld falan izle izlemediysen, kafa dağılsın:)

aynı tarz olmasa da six feet under izleyin, ancak o da bitince yeri nasıl doldurulur bilemiyorum

ayrica 2. ve 3. sezonuyla breaking bad'de o garip tatminsel manyakligi yasatabiliyor.

çok tavsiye ettiler, ben de sıkıntıdan breking bad e başlıyorum, ama herkes efsane diyor vallahi.

breaking bad harbiden çok iyi.

madmen de var. bu ikisi piyasadaki en iyi diziler açık ara.

oz u bilmiyorum. ama her türlü behzat ç. yerini doldurur.

perfume?

perfume the story of a murderer? filmi de bence kitaptan çevrimlerin içinde gayet iyi..ama keşke izlememiş olsaydım.

o zaman jeux de fants? click? the bucket list?

(bkz: zift) bulgar filmi, çok iyidir. 2 sene önce festivalde ödül aldıydı doğru hatırlıyosam. vurdulu kırdılı silahlı bişey.

çok teşekkür ediyorum peksefgili mattilda.. lakin hepsini izledim. ben böyle daha kenarda köşede kalmış, iyi film olduğunu düşündüğünüz ama değeri bilinmemiş, ya da pek bilinmeyen filmler arıyorum. evropa olur, güney amerika olur, asya olmaz ya da eskidiğini düşündüğünüz ha evet şöyle bişey vardı , ne acaipti dediğiniz filmler..

daha yeni çıktı izlememişsindir belki, 'the other guys'.

Mio fratello è Figlio Unico bunu da izledim dersen bilgisayarı kapatıp yatacağım :))

kesinlikle "in china they eat dogs" diyorum.

in china they eat dogs güzel film hagaden..iyi hatırllattın bi daha izlerim bunu. mattilda bak onu izlemedim . saldım torrente.

big nothing diye bir film var. aksiyon filmleri pek sarmıyor beni, sözlükteki başlığına bakın bi, istediğiniz gibi olduğunu anlayacaksınız. mrtksn gelip yazmadan ben yazayım dedim.

aksiyon filmi hastası olduğumdan değil.lakin bazen şöyle teneke gibi kafayla film izlemek istiyorum. tabi bu sizin kenarda köşede kalmış iyi film tavsiyelerinize engel değil. listeliyorum hepsini birer birer.

bazilari bilindik ama yazayim yine de:

kick-ass
the losers
deja vu
surrogates
the departed
equilibrium
the island
event horizon
c'est arrivé près de chez vous
kiss kiss bang bang
shun liu ni liu
the blood of heroes
hot fuzz
shoot 'em up

kenar köşe filmi değil, yenilerden: the town

bir de mutlaka: scott pilgrim vs. the world

(bkz: bank job)

(bkz: taken)

makale değil ama bir ihtimal işinize yarayan bir şeyler yazıyor olabilir türk ceza kanunları ile alakalı olarak: www.turkhukuksitesi.com

etik kısmına pek değinmemişler gerçi..

scholar.google.com.tr

refusal of treatment diye geçer literatürde, oradan başlayabilirsin..

www.cinairoman.com

tolkien deneseniz? hobbit güzel olabilir mesela.

Dan Brown'ın kitapları pek edebi değer içermese de hem okuma hızını geliştirebilir hem de okumaya daha çok ısınabilir.

ihsan oktay anar - puslu kıtalar atlası

Jean Christophe Grange'ın "Şeytan Yemini" isimli kitabını tavsiye ederim...

macera diyosan kelebeği al da okusun. henry cherry yazmış

not: yazarı yanlış yazmış olabilirim ama kitap kelebek, orjinal ismi papillon.

(bkz: otostopçunun galaksi rehberi )

kesinlikle Sherlock Holmes.

kar kurdu, aclik oyunlari serisi, grange'in bazi kitaplari (siyah kan ve koloni olabilir), ahmet umit'ten devam edip kavim ile sis ve gece olabilir. ninatta'nin bilezigi de olabilir.
wladamir bartol'dan alamut, ramses serisi. bunlarin hepsini sever muhtemelen. adam fawer'dan empati ve olasiliksiz, sevmemesi mumkun degil.
polisiyeye ozel ilgisi varsa alan savunmasi (petros markaris) (cok iyi degil ama polisiyedir)

tarihi seviyorsa Ahmet yılmaz Boyunaga dan Malazgirt in üc atlısı (kitap okumayı bu kitapla sevdim )veya Kan ve Gül kitabı. bulabilirseniz eski sadelestirilmemis baskıları olsun ama

ihsan oktay anar okutmayın yalnız

beğeneceğini ümit ediyorum.

alkislarlayasiyorum.com

not: bu arada hastasıyım.

@nemo problemo:
yalnız o şarkı fransızca. güzel ama o ayrı.

ben genel olarak diego torres'in şarkılarını çok beğenirim. torres'ten
1.Sueños
2.La Ultima Noche
başka latin sanatçılar gelirse aklıma yazarım. bir de Noir Desir'in şarkıları da çok iyidir arkadaş yazmış yukarda ama fransız grubudur, tüm şarkıları da fransızcadır.

naci en alamo

Estrella morente-volver, Penelope ablanın filmdeki playbackiylede ayrı bi güzel..

bizim niye hindi'ye hindi dediğimizi anlamakla başlayacak herşey.

sanırım türkiye'den gidiyormuş hindiler en başta amerika'ya, o yüzden hindi diyorlarmış, bize de hindistan'dan geldiği için hindi diyormuşuz gibi bir muhabbet vardı, doğruluğunu araştırmadım. tamamen şehir efsanesi de olabilir, tamamen duyduğumu yazdım, yüklenmeyin bana, gelmeyin üzerime, çocuğumu keserim.

çok karmaşık ve uzun bir hikayesi var. bir makale vardı bulabilirsem buraya eklerim.

mısır'dan da mısır geliyormuş mesela.

snake ile sinek arasındaki bağ kadardır muhtemelen.

mısır ismi, muasırdan geliyor

www.facebook.com

biz hindiyi zamanında o taraftan (hindistan taraflarından) ithal ettiğimiz için hindi demişiz. batılılar da aynı mantıkla, bizden aldıkları için turkey demişler.

kaynak: cahillikler kitabı

tamam alınganlık yapacak bi mevzu değil ama amerika'da, bana niye ülkenize hindi adını verdiniz diye soranlar olunca açıklama yapma ihtiyacı hissediyorum.

ben de artık arkadaş ortamında falan lafı oraya getirip, durumu anlatıyorum. türk "güç" demektir, ülkenin adı da oradan gelir, siz ilk bizden aldığınız için hindiye bizim adımızı vermişsiniz diye.

bi de bu hindi ve mısır olayı çok karışık ha. ingilizcesi olanlara güzel bi yazı:

www.luckynotes.com

aklimiseveyim'in verdiği linkte çok güzel anlatılmış: özetle, bu kuşumsu hayvana ne ad vereceğini bilemeyen ülkeler, ithal edildiği ülke x ise, önceleri "x kuşu" demeyi tercih edip, sonradan üşengeçlikten direkt "x" demeye başlamışlar. sadece bize ve ingilizlere özgü değilmiş yani durum..

www.istockphoto.com

bu site üzerinden gayet düzenli ve iyi para kazanan bir tanıdığım var. ilk başlarda pek kazanılmıyor ama satışlar ve popülerlik arttıkça bayağı kazanıyorsunuz. ama ilk başta üyelik için bayağı bir uğraştırıyorlar. eğer sabrederseniz ve gerekli kriterlere göre yükleme yaparsanız, ciddi paralar kazanabilirsiniz oturduğunuz yerden.

Düğün fotoğrafçılığı ve Doğum fotoğrafçılığı para kazandırıyormuş.

ha deyince dügün fotografcisi olmuyor insanlar. 450d ile o işler hic olmaz. en iyi secenek istock benzeri stok fotograf siteleri. biraz sabirli olur, bol fotograf cekmeye başlarsan düzenli para gelmeye baslar.

o kadar cok kisi fotograftan para kazanabilir miyim diye düsünüyor ki inanamazsin. senin onlardan ne farkin var belki onu düsünmelisin biraz.

baxter

taxi driver tek geçerim

Michael Douglas'ın oynadığı Game diye bir film vardı. Aklıma gelince tüylerim diken diken olur. Kesinlikle seyretmelisin.

www.imdb.com

(bkz: c.r.a.z.y.)
(bkz: neşeli günler)

game süperdir gerçekten ama ne tarz bir film. ben sana bir sürü ağlak film yazarım şimdi buraya.
million dollar baby
forrest gump
changeling
revolutionary road
schindler's list
life is beautiful
cold mountain
ağlak olmasa da:
kill bill'i çok severim. mona lisa smile çok iyiydi. tarz meselesi yani.

pulp fiction
the big lebowski
groundhog day

prince of persia

fall
clockwork orange
big lebowski
network

en iyi kısmını sallayalım da,

The Fall

mutlaka izlemelisin derim.

kibar feyzo
fight club

the fountain

the green mile

gladiator

the godfather
being there
one flew over the cuckoo's nest

Seyrettiğim en iyi film hangisi bilmiyorum. Sana katkısı olur mu bilmem ama şu ana kadar fikrini söyleyenlerin film bilgisi iyi değil.

black bir hint filmi,jeux d'enfants,patch adams ve time traveler's wife tavsiye ederim...

oldboy
shawshank redemption
I'm a cyborg but that's ok
Adams aebler
mr. nobody
okuribito
little miss sunshine
black
trois couleurs bleu
what dreams may come

(içlerinden birini seçemedim =))

esaretin bedeli
her şey çok güzel olacak
milyoner

game zaten yazilmis .onun disinda psikolojik gerilim sevenler icin 1408 .dun trt de wardi 4 yil oldu izleyeli sonunu blerek tekrar izledm .
dip not : bi kere izledgm flmi izleyemem.

yazdığın senaryo sadece filmlerde olacak türden zaten.

Break-up
www.imdb.com

hmm, mr. nobody uyar gibi buna.. gerçi işin "boyutu" başka ama olsun =) muhteşem bir filmdir ayrıca da.. birazdan "izlediğiniz en iyi film" sorusuna da bunu yazmayı düşünüyorum =)

siz casomai'yi arıyorsunuz dostum!.. beni uzun zaman etkisi altında bırakmış bir filmdir. acayip ters köşe yapar ama endişelenmeyin! canım çekti bak şimdi.. olsa da izlesek...

(git: www.imdb.com)

the notebook
www.imdb.com

shi-gan

definitely, maybe belki de.

ağız ve burun speryleri var ya da gargara var onlar bence çok net. kalsiyum sandoz falan gerek yok. ayrıca sıcağın da etkisi yok. ılık iç. ıhlamur iç bol bol. içinde tarçın, limon ve bal olsun. zencefil de olabilir.

şimdi grip olunca

38-39 C civarında ateş
Başağrısı
Vücutta ağrı(özellikle sırt, kol, bacaklarda olmak üzere)
Böyle bir yorgun hissetme
Genellikle kuru öksürük
Bazen burun tıkanıklığı , hapşırma ve boğaz ağrısı
Üşüme,titreme,terleme
İştah kaybı falan olur.sende henüz bunların çoğu yokken önlem alman şahane.

bol bol sıvı iç ki içiyorsun. meyve yemiyorsan bari suyunu iç ciddiyim.sıvı sinüslerindeki ve boğazdaki birikmelere iyi gelir.ya bir ilacç vardı bir eczaneye sor adını hatirlamıyorum suda eritilen anti-gribal bir ilaçtı. yani suda eritilmesi de iyi . karbonhidratça bol yiyecekler ye.
durduğun ortamın iyice havalandirilmış olmasına dikkat et, kuru olmasın olduğun ortamın havası.en önemlisi de zamanın oldukça istirahat et.
haydi geçmiş olsun.

calcium sandoz + Aspirin C plus karıştır aynı bardakta iç.

nane-limonu da ihmal etmeyin. meyve yemiyorsanız mutlaka sıcak sebze yemekleri yiyin.

4 gun boyunca her gun 4 saat araliklarla, 1500mg C vitamini alin. Toplam da gun basina 6000mg, 4gunde 24000mg.
su ana kadar denedigim en etkili yontem budur ve bilimsel olarak da kanitlanmisligi vardir.

Ben şöyle yapıyorum. Alka Seltzer ve Tylol Hot. 2 sene bunu yaptım gün aşırı neredeyse hiç hasta olmadım. Tylol hot uyku yapyıor ama dikkat, yatmadan alınırsa daha iyi oluyor. Hem deliksiz uyku.

virüsü kaptıysan yatmadan geçmeyecektir. kendini çok kötü hissettiğinde hastaneye git ve iğne ol. böylece ayakta devam edebilirsin yaşantına. ben geçtiğimiz haftalarda çok kötü hastalandım ilk gecesi hastaneye gittim iğneyi bir oldum ertesi günler hep ayakta olmama rağmen hasta değil gibi takılabildim işte.. burun akıntısı falan daha sonra geçiyor tabi ama önemli olan fiziksel ve zihinsel açıklık.

benim büyücü çayımdan yap, iç. 2 max 3 kupa. yırtarsın, geç kaldıysan da yarı sürede iyileşirsin. ilaçlarla 7 günde, ilaçsız 1 haftada iyileşirsin denir, ben de o tayfadanım biraz.
yolun başında nezle için first defence iyi defediyor, öneririm.
not: buraya yazdım büyücü çayın tarifini bi aratın lütfen. silinmişse de mesaj atarsınız.

ilk ben söyleyeyim.

soul kitchen

fatso..
cCc oslo ülkü ocakları cCc

yine bi ben söyleyeyim (ilk ikisi için diyorum =)):

I'm A Cyborg but That's OK
Adams Aebler
Zelig
Being There
Get Him to the Greek (tam geyik film)
Scott Pilgrim vs The world
Kick-Ass

(bkz: faq about time travel)

bence 2. sezonun ilk bölümünü de bir izleyin, sonra karar verin =) neyse, ciddi konuşmak gerekirse, İngiliz komedilerinde genel bir absürtlük söz konusu. bundan daha beteri mesela Black Books =) ama insan zamanla alışıyor bu özgün anlayışa..

ama dediğim gibi, 2. sezonun ilk bölümü ile yapın finali eğer daha izlemeyecekseniz bile.

ilk sezonda en ve tek komik yer google'da google'ı aratınca internetin çökmesiydi. başka da komik olaya denk gelemediğim için sezonun yarısında silmiştim.

ben ilk sezonun çoğunu izledim ama pek keyif alamadım, gerisini izleyeceğim umarım ama pek eğlenceli olmadığını söyleyebilirim.

yanlış ifade ettim sanırım ama vercingetorix ne demek istediğimi anlamış. iyi veya kötü olarak değil de diğer ingiliz sit-com'larına göre yerini sormuştum(diğerlerinden kötü müdür yoksa, genel olarak ingilz sit-comları böyle midir gibi).
@vercingetorix: bir kaç bölüm daha izlemeyi düşünüyorum.

ingiliz komedilerinden cok hoslanmiyorum ben de. lakin bunu ve coupling'i cok begendim.

hangisi daha komikti dersen coupling derim ama the it crowd'un da kendisine has bir yani var. geyik bile diyemiyorum daha da otesi. sayet icine girebilirsen acaip sariyor ama yok disinda kalirsan (ki denildigi gibi 2. sezona da bir sans verin) bosuna zorlama derim.

panpa bu diziyi sevmek için absürd komediyi sevmek ve biraz nerd olmak gerekli. ben en az coupling kadar seviyorum valla. sezonda 6 bölüm yayınlıyorlar. ingilizlerin tarzı o. bunu sevmediysen sana ingiliz komedisi pek gelmez diye tahmin ediyorum.

ingiliz komedilerine tapan biri olarak söylüyorum: sevmesi zor bir tarz. yani bir kere sevmezseniz asla sevmeyeceksinizdir. the it crowd'dan daha iyisini de kolay kolay bulamazsınız. black books'da filan küfür edersiniz ne bu lan diye.

iyi örneklerinden biri de as if, şayet izlemediyseniz.

rutin şeyler. çayımı demleyip laptobumun karşısına geçip takılcam. sen?

biz evdeyiz valla.. 2 ya da 3 kişi olacağız, film milm izleriz, oyun oynarız.. güzel bir şeyler yer içeriz. bu kadarcık kişiyiz ama çam ağacımız eksik değil, onun altına hediye mediye koyacağız işte =)

edit: size ve diğer herkese de mutlu yıllar.

5.30 kadar mesai var.sonra eve gelcem, muhtemelen yılbaşı olduğunu bile unutcağım bi gece geçircem. öyle tıka basa yemek yemek, tv, net falan. sen ?
mutlu yıllar...

tek başımayım, film izleyeceğim. :D bira ve cips de var oh. eğlenmek için illa dışarı çıkmak gerekmiyor. şahsen bu zevki dışarıda eğlenmeye tercih ederim.

büyük ihtimalle evde televizyon izleyerek geçecek. ama pazartesi işe gittiğimde herkese biryerlere gittim diye yalan söyleyeceğim. hatta abartarak bile anlatabilirim. durumum budur.

geçen sene tutulan filmin devamı evde tek başına 2011

sülale boyu toplanıp hindi yiycez. komiklikler şakalar, 10dan geriye doğru saymalar falan filan.

mutlu yıllar!

bütün kuzenler bir evde toparlanırız.
muhabbet şarkı türkü rakı viski bira şarap mezeler hobaaaaaaa

arkadaslarimla evde yemek, alkol ve geyik.

ben ne yapacağıma karar veremedim hâlâ. şu an beş farklı arkadaş grubuyla beş farklı şekilde eğlenebilme olasılığım var. niyeyse tek başıma olasım var. arayanlara da ağabeyim istanbul'a çağırdı, ben ankara'da değilim mi desem. ya geçen yılbaşım çok güzeldi. işten çıkıp sevdiğim adamın evine gitmiştim, oh yemekler, ortam, her şey hazırdı. sonra arkadaşlar geldi. güzel bir sofra, güzel dostlar, huzur işte ya. o yılbaşını aşacak bir yılbaşı geçirme derdindeyim. en azından huzuru duyumsamak açısından. o yüzden de yılbaşında dışarıda bir yerde eğlenmeyeceğimi biliyorum.

disarda arkadaslarla kutlayacagiz, muzik dans ve gece 24 te
bogazi seyredecegiz
sana da iyi seneler

biricik kuzenlerimle vuracağız alkolün,muhabbetin dibine.

bu arada mutlu yıllar duyuru !

Nintendo konsolları ile Ps ve xboxlar arasında önemli farklar var. Nintendo,donanım olarak güçsüz olur ancak kendine has oyunları vardır. Yani,fifa 11 siz mezun olunca 12 filan muazzam grafikleriyle xbox ve ps3 de olur,nintendo o oyunu o şekilde destekleyemez. Ancak zelda,mario kart gibi oyunlarla nintendo konsol yarışına katılır. konsolun rengi dışında bir farkı yok. kutu içeriğinde mario oyunu var hediye olarak. farklı kutu içeriği olan modeller bulabilirsin piyasada. kadınsan wii yi ps3 den daha çok seveceğini düşünüyorum.

şimdi bu aletin beğeneni de var beğenmeyeni de, ama ben şahsen beğenenlerdenim =) kırmızı olmasının renginden başka bir farkı yok sanıyorum ki. bir de işte mario olayı var ekstradan. aslında wii fit içeren bir paket alsanız hem evde egzersiz yaparsınız, hem de daha farklı oyun seçenekleriniz de olur, ama siz bilirsiniz yine de. oldukça eğlenceli oyunlar var bu wii'de, onun dışında internete de girebiliyorsunuz bir browser yükleyerek. wiidewii.com -> bu siteye üye olmanızı da tavsiye ederim, birçok konuda görüş ve yardım almanız mümkün.

Evet bayanım:)Benim için daha çok arcade oyunları önemli:)Fiyatı da çok uygun geldi.Özellikle fit bundle setini de almayı düşününce wii daha ağır basıyor.Bir de oyunları pahalımıdır?Piyasada rahatlıkla bulabilir miyim?Mesela tetris,worms filan gördüm tahmini fiyatları ne kadardır?

Bence Assassin'ler kurtaracak bizi, endişe etmeye gerek yok (bkz: assassin's creed)

anket açsaydınız ya!

olmaz kıyamet falan.

bence kesin kopar.

bence kıyamet kopmaz da dünyada yer yer afetler olur.

benim için, kıyamet geçen sene koptu. şu an yaşıyor muyuz sanıyorsun?

esasen maya takvimi 2012'de TEKRAR BAŞA DÖNMEK ÜZERE bitiyor.. tıpkı bizim 31 Aralık sonrası 1 Ocak'a dönmemiz gibi her 365 gün sonunda.. sadece onların kullandığı zaman aralığı oldukça geniş.

bunun dışında güneşsel durumlarla ilgili bir yamukluk olabilir diye ben de endişelenmiyor değilim, ama bu ilk kez olacak bir şey değilmiş.. gerçi canlılar üzerindeki etkileri nelerdir kesin olarak bilinmiyor, sadece tahminler yürütülüyor. kişisel olarak ben 2012'de "kıyamet" kopsa çok da üzülmem.. ha, her şeyi yaşadım, tüm hayallerime ulaştım artık tamamım diye değil ama herkes aynı zamanda ölecek, kimse kimsenin ardından ağlamayacak diye.. (ölümle ilgili sorunlarım var evet =))

napak inanak mı kanka

söz konusu tarihte kıyametin yok olmak değilde değişimle ilgili olduğu söyleniyor.

hacı o değil de, adamlar belki "tamam artık yeter gari yazmıyoz, 2012'ye gelince de onlar yazsın başka bi takvmi aq!" demiş olamazlar mı? yazmakla görevli grubun (tek kişiye vermezler o işi heralde) başına bişey geldi, belki grev yapıyolardı...

kopmasın lan.

tür?

american splendor(bu 2003 sundance'de ödül aldı. keyifli)
Sweetand lowdown(bu da woody allen'ın filmi başrolünde sean penn garip bir gitarcıyı oynuyor. burada da bir kadın en iyi yardımcı kadın oyuncu ödülünü aldı, film 99 yapımı)

Animasyonlar ile aranız nasıl bilmiyorum fakat yerinizde olsam kutup ekspresi'ni izlerdim :)

vercingetorix +1 oda çok güzeldir unutmuşum bile sıra ile izleyin derim :)

a christmas carol

her tür olabilir..

How the Grinch Stole Christmas (2000)
Love Actually (2003)

ankara'ya geldiğinde alma ihtimali pek yüksek bir arkadaşa sahibim. bir daha görüşeyim, haber veririm.

bende alabilirim yarın

ben bu gece alabilirim.

kecidik gitti arkadaşlar. zlatan1937 sahiplendi kendisini =) ilgilenen herkese çok teşekkürler.

tabii ki:
Queen- Bohemian Rhapsody

phoenix and the turtle - suicide club

Sözleri ve yaşattığı genel atmosferi itibariyle:
Radio Head - Knives Out

jay jay johanson- time will show

portishead şarkılarına bakmadan geçme derim bi de..

beethoven 7.senfoni 2.kısım - allegro

(bkz: frederic chopin ) chopin'in melankolisi ve kusursuzluğu, intihar sahnesine farklı bi tad verebilir. yahut lakme'den çiçek düetindeki o tanrısal huzur hissi -her ne kadar çekeceğin sahnenin altyapısını bilmesek de- intiharla ilginç bir ikili oluşturabilir.

www.youtube.com

(bkz: the hungarian suicide song)

www.youtube.com

ilacın bu senin.

www.youtube.com

bu akşam ölürüm beni kimse tutmaz yıldızlar bile tutamaz sen bile tutamazsın dksgkldfghdfhdrtthrdrtyg5ty7u68u689ıor5tyg6t7b vnj

illa yabancı olmayacaksa kendime sarılır donarım
müziğini bulabilirmisiniz bilmem

sibel tüzün - hayat buysa ben yokum bu yolda

böyle bir unforgiven havaları var.

bak unforgiven da olur metallica'dan.

Balmorhea - Steerage And The Lamp
ya da;
Balmorhea - Barefoot Pilgrims

sen balmorhea şarkılarına bak derim ben. yavaş başlayıp sonradan yükselen ve enstrümantal şarkılardır birçoğu.

radiohead dinle. milleti üze üze ev yaptırdılar kendilerine

ben de bir zamanlar kafamdaki kısa film senaryosundaki intihar sahnesinde şunu kullanmıştım: rob d - clubbed to death (çok klişe oldu şimdi ama yıllar evvel güzel gibiydi..

www.dailymotion.com

tabii ki orhan gecebay - batsın bu dünya

lacuna coil falling again

Opeth - To bid you farewell

pek ic karartici bir muzik olmamakla beraber. giderek yukselmesi acisindan:
ravel's bolero.

www.youtube.com

bach - air on a g string

portishead dummy

ee pc'de oynayın madem? piranha'nın var uyumlu gitarı pc ile..

bence wii al. bende ps3 var arkadaşımdan aldığım full seti. oyuna para vermek çok gıcık bişey. wii de oyunlar bedava. sete dünya para veriyosun birde oyun alıp içindeki sınırlı şarkıyı çalıp bayıyosun.

kim diyo ya wii de oyun bedava diye? onunda orjinal oyunları 120'den aşağı değil. xbox al.

wii derim ben de, oyun temini daha kolay ve oyun konsolu meraklısı olmayan insanlara daha çok hitap ediyor.

ben oyun konsolundan anlamam etmem. Pc de oynanabiliyormuş ya hani kaç para o gitarlar aşşağı yukarı. media markt teknosa darty gold ? nerde görüldü en son kendisi.

kimse nedense söylememiş ama xbox 360 diyeceğim.
guitar hero da var satılık istersen eahf

ilk olarak wii'de de oyunlar bedava, çipi soft-modu çıkalı çok uzun zaman oluyor.

wii alırsan ihtiyacın olanlar:

bir adet wii :)

setteki her bir eleman için bir tane wii remote, yani 2 gitar ve davul kullanıcaksan 3 tane wii remote'ın olmalı. 1 tane wii remote, konsolun içinden zaten çıkıyor. wii remote'ın orjinalleri pahalı, yan sanayileri 40 ila 70 lira arasında bulunuyor.

guitar hero 5 bundle set'i ben d&r'dan 360 liraya aldım. guitar hero 6'dan da aynı set çıkıyor ama o 500 lira, 5 için olanı almak daha makul. 6'yı sonradan internetten indirirsin.

ek gitar olarak piranha nın gitarını aldım, tüm oyunlarda sorunsuz çalışıyor, gayet yeterli. hepsiburada'da 80 liraya satıyorlar.

kopya oyunları çalıştırmak için çipte var, soft-mod denen nane de var. genellikle soft-mod yaygın şu an. internetteki rehberleri izleyerke kendiniz de yapabilirsini veya herhangi bir yerde 50-60 liraya yaptırırsınız. kendizin yapmanız için orjinal oyuna ihtiyacınız var. brick olma ihtimalini de göz önüne alırsak, bir yerde yapmak daha mantıklı.

şu an rock band 2, rock band 3, guitar hero world tour, guitar hero metallica, guitar hero 5, guitar hero warriors of rock oyunlarının tamamını sorunsuzca oynuyorum, internetten indirdim hepsini (5 hariç, o setle birlikte orjinal geldi haliyle).

yaptığım masrafta şu şekilde (wii nin kendisi hariç):
guitar hero 5 bundle set - 360 lira (d&r internet)
piranha legend gitar - 80 lira (hepsiburada)
2 adet tosca wii remote - 70x2 lira(khalkedon - bakırköy)
wii soft mod - 60 lira(khalkedon - bakırköy)

@okyanustaki depresif ruzgar:

piranha legend gitar, pc ile de uyumlu, 80 lira.

softmod için www.wiihacks.com
yan sanayi wii aksesuarları için www.dealextreme.com (uzun sürebiliyor kargo)

ne kadar yararı olur bilemeyeceğim ancak hukuki acıdan ötenazi ile ilgili ceza hukuku kaynaklarında bir şeyler çıkabilir. ötenazinin kişisel bir hak olmadığı cünkü insanın yaşama hakkın olması ve tıbbi müdahaleler ile ilgili. aktif ve pasif ötenazi , tıp hukuku gibi aramalar yaparsan belki gogıl amca sana kaynak gösterebilir.

(bkz: you don't know jack) diye bir film vardı. Gerçek bir hikayeden uyarlama. Akademik bir kaynak değil ama oradan araştırmak için bir kanal çıkabilir belki.

zaten çoğunlukla o filmin üzerinden gidecek olduğumu fark edince, hocanın laf etme ihtimaline karşı ciddi teorilere de değinmem gerektiğini düşündüm. ama yine de teşekkürler arkadaşlar. ceza hukukuyla ilgili bir şeyler de bulmuştum hali hazırda.

(bkz: contact) olabilir mi acaba?

evet! evet!

hatta iletisim diye cevrilmisti galiba adini duyar duymaz hatirladim.

tesekkurler :)

"mesaj" diye çevrilmişti sanıyorum..

türkçeye ''mesaj'' olarak çevrildi diye hatırlıyorum. jodie foster oynuyodu galiba

doğru hatırlıyosunuz. ama filmin sonunda başka bir boyuta geçilmiyodu sanırım.

evet oyleymis uydurmusum :D

şöyle bir şey buldum, belki işinize yarar 1. soru için: www.nedirbilelim.com

wikipedia'dan:

"In Aristotle's (384–322 BC) description of the universe, the Moon marked the boundary between the spheres of the mutable elements (earth, water, air and fire), and the imperishable stars of aether, an influential philosophy that would dominate for centuries.[111] However, in the 2nd century BC, Seleucus of Seleucia correctly theorized that tides were due to the attraction of the Moon, and that their height depends on the Moon's position relative to the Sun.[112] In the same century, Aristarchus computed the size and distance of the Moon from Earth, obtaining a value of about twenty times the Earth radius for the distance. These figures were greatly improved by Ptolemy (90–168 AD): his values of a mean distance of 59 times the Earth's radius and a diameter of 0.292 Earth diameters were close to the correct values of about 60 and 0.273 respectively.[113] Archimedes (287–212 BC) invented a planetarium calculating motions of the Moon and the known planets.[114]"

milattan önce 2. yüzyıl: Aristarchus aradaki mesafeyi Dünya'nın çapının 20 katı olarak bulmuş.
milattan sonra 2. yüzyıl: Ptolemy Dünya çapının 59 katı olarak bulmuş. gerçek değer yaklaşık 60 katmış.

wiki linki şu:
en.wikipedia.org (Türkçe sayfada pek değinilmemişti sanki)

Sisamlı Aristarchus başlığında nasıl hesapladığına değinilmiş:
en.wikipedia.org
tr.wikipedia.org

Fi sabiti(altın oran) 1.618 duymuştum.

softmode çok kolay bir işlem, kendin de yapabilirsin. para harcamaya gerek yok bence.

www.wiidewii.com

foruma üye olup rehberleri okuyarak uygulaman mümkün. sorunun olduğunda yazarsan işin ustaları hemen cevap da veriyorlar.

softmodla başlayın derim. bende hem çip hem soft mode var ama çip soft mode yokken ortada takılmıştı.
önce bedava olanı sonuna kadar sömürün. işinizi görüyorsa gerek yok.

softmod daha iyi tabii kolaylık ve garantiyi bozmaması açısından, ama siyahlar ve son parti ürünlerde kastırıyormuş diye duydum.

softmode derim ben de.. yalnız umarım yanlışlıkla versiyon güncellemesi yapmazsınız. 4.3 olursa, belli başlı orijinal oyunlardan birine sahip olmazsanız, softmode işlemini yapamazsınız. çip takma olayı garanti kapsamından çıkarıyor cihazı ama sizinki zaten çoktan çıktıysa da siz bilirsiniz artık.. ama softmode sonuçta kendi kendinize, bedava yapabileceğiniz bir işlem. macabrex'in verdiği site sayesinde yapabildim ben de kendi kendime..

4.2'ye kadar olanların nasıl yapıldığı şurada da var:
www.wiihacks.com
www.wiihacks.com

Hmm...teşekkürler. Bendeki aletin versiyonuna bir bakmam lazım evvela. Eğer 4.3 falansa çip olayına girerim, neresinde yazar wii'nin bu versiyon bilgisi? İşte biraz meşgulüm, eve pestil halinde geldiğim için aletle pek ilgilenemiyorum.

4.3 de kırılmış, o da var sitede. ben 3.2 versiyon çipli konsolu ilk linkteki şekilde softmodlayıp 4.1'e yükselttim dün sorunsuz bir şekilde, 1 saat filan alıyor ama.

versiyon sol attaki wii'ye basıp sonra da wii settings'e girince sağ üstte görünür.

Anket yeke yek gidiyor. Buraya çok softmod cevabı geldi. Her ne kadar aklımdaki soruların çözümü tam olmadıysa ve ben hala kendim softmoda girişecek teknik yeterlilikte hissetmesem de zahmet buyurup cevap verdiğiniz için çok teşekkür ederim. Softmod'u düşünürsem bilgilerinizden yararlanacağım. Tekrar teşekkürler.

kadın halimle 4.3'e softmode yaptım diyeceğim, aşağılamış gibi olacağım hemcinslerimi =) yav şaka bir yana, o kadar zor bir iş değilmiş, ben de korkmuştum en başta çok.. bir başlayınca devamı geliyor.

az evvel yarıldım vercingetorix, süper cevaptı! ben o sitelerde "kanal kurma" gibi tarifler görünce birden gözüm korktu ama bi bakalım, inşallah patlatmayız.

kardeşim, kendisi wii'yi yüklenip, çip taktırmak üzere götürdüğü zaman benim alete çip takılamadığını söylemişler. anlaşılan dike dike softmod yapacaz. kanal kurup internet bağlantısı kurmam gerekirse ve alet patlarsa artık kader ne diyek! cevap için teşekkürler. Mecburen softmod oldu.

dizi de iyi gelir bünyeye . dexter, house , rome , tudors ...

donnie brasco, jonny depp ve al pacino oynuyo film harika öneririm.
carlito'nun yolu, al pacino oynuyo bu da harikadır.
dog day afternoon(köpeklerin günü), al pacino yine bi da muhteşem bi filmdir.

Bu 3ü seni 3 ay götürür.

e dizi izle...
bunların hepsi sonlanmış diziler. her hangi birisiyle sıkılmadan 3 ay geçirebilirsin.
the shield
oz
six feet under
dexter
the wire
24

yolcu halimde film izlemem(sinemaya giderek) mümkün ama dizi izlemek mümkün olmayacak zaten. yarın çıkıcam ve şimdi bir tane izlemek istiyorum.

den brysomme mannen

@9687 izledim onu.
@gozyakansakiz hiçbiri elimde yok.

dram da olsa olur derseniz Ben X ve Dead Man's Shoes harika filmlerdir.. yok, gülerken düşüneyim ben derseniz The Great Dictator ve Modern Times, süper klasiklerdir..

bence de memento.

piranha marka var, wii ve ps2 ile falan da uyumlu. 80 tl civarında falan satılıyor. uzun zamandır kullanıyoruz biz, gayet memnunuz.

synecdoche, new york
philip seymour hoffman filmin başrölünde, aslında her yerinde.
www.imdb.com

müzikal verelim size

chicago
nine

amadeus
farinelli
august rush
once
walk the line

(bkz: i'm not there )
(bkz: la mome)

kasi az gorbehaye irani khabar nadareh
lust for life
klimt

inci küpeli kız

kırmızı keman

(bkz: tous les matins du monde)

camille claudel'in hayatı : camille
klimt'in hayatından: klimt
fridayı hiç söylemiyorum
picasso var bi de.anthony hopkinsli.
goya'nın hayaletleri.

le concert
ghetto

Russian Ark

supernatural olabilir belki...

4400

(bkz: leverage)

human target

prison break

fringe.. yani konu takibi belli hatlarıyla gerekir ama her bölüm kendi içinde ayrı bir konu üzerinden gidiyor..

supernatural, 4400, fringe,house, prison break izlendi ve sevildi. teşekkürler, yeni bişeyler bakıyorum sanırım

Superman ieotdeon sanai (2008)

www.imdb.com

Romantik sayılmaz ama fazlasıyla etkileyici ve dokunaklı. Şiddetle tavsiyemdir.

"In the Mood for Love"

başka başka başka varmı ?

Yeopgijeogin geunyeo

www.imdb.com

urga var duygusal sayılır mı bilmem ama çekik gözlü
bir de spring, summer, fall, winter and spring var felsefi

chunking express

ama öyle klasik duygusal filmlerden değildir.

kar vai long ustanın kulliyata bakabilirsin.

my sassy girl diye arat g.kore yapımı

okuribito
dolls
keulraesik

kim ki duk filmleri;
nefes
boş ev

sad movie, adı üstünde hakikaten sad yani.

forum.donanimhaber.com

ben kiraladım bir süre önce kendisinden, iyi ve anlayışlı bir arkadaş kendisi..

uyy pahalıymış

oyle cevaplanmayacak bir soru degil. demek ki kimsenin umurunda olmamis sorunuz. imbde ye sorsaydiniz keske bir de. the player ipucunu vereyim ben siz oradan gerisini getirirsiniz.

(bkz: the truman show)

ufak çaplı da olsa içersinde film, belgesel gibi şeylerin çekildiği aklıma gelen filmler

be kind rewind
elephant man (film gibi röportaj var)
truman show
the station agent (konunun film çekmekle alakası yok ama kamerayla bir şeylerin çekildiği bir sahne vardı)

o zaman da yazmıştım, gene yazayım: living in oblivion

Fellini'nin 8½ , Roma ve Intervista
David Lynch: Inland Empire ve hatta mulholland dr.

lars von trier-epidemic.

'sex is comedy' www.imdb.com

mulholland drive ı nasıl unutmuşuz

benim de aklıma ilk livinig in oblivion gelmişti. türk sinemasından söylenmemiş.

şerif gören'in gizli duygular filmini örnek verebilirim.

Be Kind Rewind nasıl unutulmuş...
Ups editi: ssyumusakg unutmamış.

Zack and Miri Make a Porno.

İnanılmaz keyifli Kevin Smith filmdir.

Bowfinger. Süper de bir film.

Ed Wood

(bkz: blair witch project)

aşk her yerde
Love Actually
porno film çekiliodu içinde. oluyo mu?

ayneh

(bkz: 2 süper film birden)

ortami havalandiririm ya da oradan uzaklasirim.

sırtımı dönerim...

siktir git wc osur lan der küfür ederim.

üstünü veriyim sıç derim.

gülenlere pis pis bakarak onlardan ne kadar farklı olduğumu bakışlarımla anlatırım.. =)

ah istanbul

en son çıkanlardan prensesin uykusu güzeldi.. av mevsimi de izlenebilir. pandora'nın kutusu iyidir.. gölgesizler, oldukça farklı bir film.. bunlar dışında ulak, bence muhteşem bir filmdir ama sevmeyeni de çok..

edit: beynelmilel de iyidir..

uzak ihtimal. gönül yarası. o... çocukları. muhsin bey. eve dönüş. duvara karşı. yaşamın kıyısında. susuz yaz. uçurtmayı vurmasınlar. üç maymun. bir ömür yetmez. yol. benim sinemalarım. güneş tutulması. hazal.

bazılarını aradım torrentte yoklar malesef ama yine de teşekkürler..çoğunu izlemiş olsamda listeme ekledim izlemediklerimi..

sayet kullaniyorsaniz burada sayilanlardan bazilarini ve daha fazlasini tivibu uzerinden bulabilirsiniz.

hatta tivibu uyeliginiz varsa girin orada yer alan bircok turk filmi izlenmeye deger.

Anlat İstanbul da konusu bakımından değişikm bir filmdi. Karkaterler görmeye alışık olmadığımız rollerdeydiler ve bu değişiklik bence harikaydı. Tavsiye ederim.

(bkz: ağır roman)
(bkz: pandora'nın kutusu)