Erkek göğsü fazla kaslı.

kadın göğsü. omuz yapısı itibariyle erkeğe ait olmasının imkanı yok. boyun yapısı da aynı şekilde. kesinlikle kadın göğsü bu. belirgin eden kısmı gölgede kaldığı için fotoğrafta şüpheye düşülüyor.

kıllı ulan bu. kesinlikle erkek göğsü. şeklinden de belli.

ayrıca ojeli elde "benim bedenim benim kararım" yazıyor, göğüste "sizin bedeniniz, sizin kararınız" yazıyor. kadın olsa orada da "benim, bizim" falan yazardı.

ahah, erkek göğsü ofkors. cro.magnon'un şaka yaptığını umuyorum. ayrıca 'ihr', almanca onun demek.

ciddiyim de abi bilemedim şimdi :) kadın gibi ama ya :/ almanca'm da yok.

erkek o, zaten "ihr" diyor "onun" yani.

sadece omuzu gösterseler yine erkek derdim. cok belli bir erkek bedeni oldugu. kılları saymıyorum bile

Diğer hiçbir belirtiyi saymasam bile meme ucu poziyonu itibarıyla kesinlikle erkek memesi.

windows movie maker

videonun o bolümünü movie maker yada premiere ile kesebilir yada karartabilirsin

gönder filmi ben düzelteyim

birazdan kendi gelip cevaplar zaten ama görmez belki, sözlükten veya buradan la traviata nickli yazara mesaj atın.

bu kişiden kişiye değişir ama türkiye'de sanatla uğraşınların geleceğinin pek parlak olmadığı malum. zaten fazıl say'ı da kaçırttılar ülkeden. tabi piyano çalmasın diyemeyiz hobi olarak yine çalsın ama bir memuriyete girse fena mı olur.

ülkem gerçeğinden çıkarsak eğer yurtdışına gitme, gönderme durumunuz var ise değeri bilinir, yeteneği var ise mutlu mesut yaşar. türkiye'de kalırsa ne olacağını kimse bilemez ama pek bir şey olmayacağı büyük ihtimal.

geçim düşünmeyin. herkes geçiniyor bir şekilde. mutlu olacağı şeyi yapsın. mutsuz bir bankacı. geçim düşünmeyin. herkes geçiniyor bir şekilde. mutlu olacağı şeyi yapsın. mutsuz bir bankacı. geçim düşünmeyin. herkes geçiniyor bir şekilde. mutlu olacağı şeyi yapsın. mutsuz bir bankacı. geçim düşünmeyin. herkes geçiniyor bir şekilde. mutlu olacağı şeyi yapsın. mutsuz bir bankacı. geçim düşünmeyin. herkes geçiniyor bir şekilde. mutlu olacağı şeyi yapsın. mutsuz bir bankacı. geçim düşünmeyin. herkes geçiniyor bir şekilde. mutlu olacağı şeyi yapsın. mutsuz bir bankacı. geçim düşünmeyin. herkes geçiniyor bir şekilde. mutlu olacağı şeyi yapsın. mutsuz bir bankacı. geçim düşünmeyin. herkes geçiniyor bir şekilde. mutlu olacağı şeyi yapsın. mutsuz bir bankacı. geçim düşünmeyin. herkes geçiniyor bir şekilde. mutlu olacağı şeyi yapsın. mutsuz bir bankacı. geçim düşünmeyin. herkes geçiniyor bir şekilde. mutlu olacağı şeyi yapsın. mutsuz bir bankacı. geçim düşünmeyin. herkes geçiniyor bir şekilde. mutlu olacağı şeyi yapsın. mutsuz bir bankacı. geçim düşünmeyin. herkes geçiniyor bir şekilde. mutlu olacağı şeyi yapsın. mutsuz bir bankacı. geçim düşünmeyin. herkes geçiniyor bir şekilde. mutlu olacağı şeyi yapsın. mutsuz bir bankacı. geçim düşünmeyin. herkes geçiniyor bir şekilde. mutlu olacağı şeyi yapsın. mutsuz bir bankacı. geçim düşünmeyin. herkes geçiniyor bir şekilde. mutlu olacağı şeyi yapsın. mutsuz bir bankacı. geçim düşünmeyin. herkes geçiniyor bir şekilde. mutlu olacağı şeyi yapsın. mutsuz bir bankacı. geçim düşünmeyin. herkes geçiniyor bir şekilde. mutlu olacağı şeyi yapsın. mutsuz bir bankacı.

bence özel ders alıp normal öğretimine devam etsin, daha meslek seçimi için çok erken. belki ileride bilgisayar mühendisi olmak isteyecek, belki çok alakasız bir dal seçecek. bunları yaparken yanında müzik yapabilir, ama konservatuardan sonra mühendislik seçmesi çok çok zor olacaktır. ayrıca çocuğun klasik müzik çalmak isteyeceğini de bilmiyoruz. belki jazz belki rock yapmak isteyecek. hele ki rock müzisyenlerinin klasikçilere göre daha çok kazandığı ve daha çok eğlendiği ortada(tabi tutturabilirse) veya gider sezen aksu gibi sanatçılarla çalışır bok gibi para kazanır. illaki de ben klasik müzik piyanisti olacağım derse lise de veya üniversite de konservatuara girebilir. o zamana kadar özel dersler ve kişisel ilgiyle çok da geri kalacağını sanmıyorum.

20 yaşından sonra programcı olabilir ama müzik eğitimi zor :)

kendim konservatuarın direğinden dönmüşken evde 2 konservatuar mezunu olan bir aileye sahip olduğumu düşünürsek size vereceğim cevap eğer gerçekten seviyorsa ve bağlıysa, gelecek diye tanımladığınız şeyin niteliğine göre paraysa para, şöhretse şöhret en önemlisi de %100 hayat tatmini ve mutluluk getireceğini söyleyebilirim. eğer konservatuarda yeteneğinin iyice serpildiğine şahit olursanız ki -analitik bir kafası olduğu da anlaşılıyor oğlunuzun- yürü ya kulum durumu oluyor. aygaz müziğinde hislenip ağlayan şu an dünyanın en iyi üç konservatuarından birine devlet bursuyla giden 2 piyanist tanıyorum mesela.

özel olarak başka alana ilgisi yoksa normal eğitim sadece zaman kaybettirir. programcı olmak için bilgisayar mühendisliği diplomasına gerek yok. matematiğe bayılıyorum diye gidip mühendis oldum, elimden enstruman düşmüyor, müziksiz bir iki saat bile geçmiyor..ben ettim başkası etmesin.

cok guzel ve ornek bir soru bu.

aksama konservatuvar oncesi, sirasi ve sonrasi hakkinda uzun bir yazi yazmak isterim. hatta direk sozluge yazip burdan da link verebilirim. geçiştirmek istemiyorum bunu, cunku cok onemli.

konservatuvarlilarin gozunden gormeniz cok onemli. gece lütfen tekrar kontrol edin editleyecegim cevabi.

goo.gl

mini makinalar acaip pahalı ya. yerin varsa normalinden al derim.

yer olmadığı için bunları tercih etmek zorundayım. ya minik, ya da hiç yani. günde bir makinadan çok bulaşık yıkıyorum yahu. yok mu bilen gören?

Benim bir tanıdığım, mutfağında yer olmadığı için mini bulaşık makinesi aldı ama böyle tezgahüstü değil. Bildiğin normal makine gibi yere konuyor, yüksekliği de aynı gibi ama dar. Öyle bişey de var, kurtarıyorsa.

@cereal killer e o daha da pahalı olmasın? daha evvel hiç görmedim çünkü. marka, fiyat falan birşey hatırlıyor musun?

after effects'teki tracker yardımı ile yapabilirsin.

video'yu izledim ama burda teknik olan ne?

yani teknik olan şey, görüntü el kamerası ile çekilmiş, görüntü titremesi gerekirken titremiyor, yazılımla titreşim kaldırılmış

moderatörlerin var öyle yetkileri. fakat sunucuyu ele geçiremedikleri sürece istedikleri kadar uçursunlar ssg'yi, adam veritabanına bağlanıp bi "oğlum bak git" çekti mi her şey normale döner.

hayırdır darbe mi yapacan panpa, genç moderatörler rahatsız mı yoksa?

işin şakası bi yana, iki sql koduna bakar bu iş, olmadı bi if koyar kendi uçurulmasına da engel olur..

böyle bişeyin kafana takılması da apayrı bi durum ya neyse..

(bkz: orayı yıkarlar)

denedim, "elini kırarım" yazısı çıkıyor. Dağılalım

adam sitenin sahibi la, manyakmısınız?

@ thewishcaster olabilir, o da birşey mi hanedan ailesi de sınırdışı edilene kadar koskoca ülkenin sahibi konumundaydılar. bir de "mısınız" ayrı yazılıyor.

@hosein "sözlükteki kargaşa ve kaos ortamından dolayı ve kardeşin kardeşi kırmaya başlaması sonucu, sözlüğe, bu sabah itibariyle süresiz olarak el koyuyoruz"

@arden v2 kesin ssg'ye onu uçurmaya çalıştığın şeklinde bir ileti gitmiştir, yani her an darbe teşebbüsünde bulunan ihtilalci moderatör muamelesi görebilirsin.

@adramelekh pek birşey anlamadım.

@deckard bir kısmını anlayabildim.

böyle bir şey olsa bile sonrasında yeni moderatörler alınırsa "sabah en erken kalkan moderatörün yönetimi ele geçirme" gibi bir gücü olabilir. tuhaf bir ortam olur.

bi fark var arada hanedan ailesi ülkenin tapusunu elinde bulundurmuyor :)
adam en basitinden domain'in sahibi işte.

ssg istese siteyi islami evilik sitesine çevirir, kimin bişey demeye hakkı varki.

sen zaten yazar olurken sözleşmeyi okumuşsun haklarını yayınlanmadığı suretle devretmişsin.

moderatörlerin yetkilerine bakmak lazım.

moderatörlerin yetkisi sanırsam "yazar"larla ilgilidir. ssg "yazar" değil. hayvan olarak geçiyor.

bir mod başka bir mod veya hayvan ile ilgili işlem yapamaz.

ilginç.

benim hoşuma gitti de şu "in detail" resmindeki gibi parça parça olsaymış süper olurmuş ama :)

alemde bitersin bu saatle. bir idari hakim'in bir avukat'ın kolunda gördüğü an gözümün önüne falan geldi ne bileyim...

nördlük bir olayı yok ya.
çocuk saati gibi
bir de okuması zor ya cok kullanışsız

ledli bileklir sanması muhtemel herkezin

güzel saat al. varsın birileri ciddiye almasın.

gay işi.

Bunun malzemesi çok kötü. Leğen plastiği bile daha kaliteli görünür. Tasarım tercih meselesidir ama malzeme kalitesizse iyi izlenim uyandırmaz.
Şurdan farklı tasarımlara bakabilirsiniz: www.designboom.com
Benim favorim Ziiro.

Bir insanı kolundaki saate göre yargılayan engelli vatandaşların fikirlerini boşver, farklı bir saat beğendiysen al, ben beğendim.

bence riskli bir saat, yerine göre beğenilir, yerine göre "mala bak dikkat çekmek için yapmayacağı yok" denebilir.

bence kendi genel tarzına ve çevrene göre karar ver buna, bunu takınca sırıtmayacak bir adam mısın? insanların tepkilerini önemsiyorsun, o zaman çevren nasıl insanlardan oluşuyor? bunlara göre karar ver.

bana da emo işi geldi.

fena değilmiş de, bu saate uygun giyinmen gerekir. ne biliim bisikletçi veya motosikletçilerin (kawasaki, suzuki)kolunda fana durmaz. ama işe bununla gitme tenhada kıstırıp, -kimsin lan sen. falan diyebilirler.

yanlış hatırlamıyosam bunlar japonya'da pezevenk saati diye geçiyodu.

Kisai uzumaki güzel ama digerleri tirt. m.tokyoflash.com

artık satılan çarşafların %90'ı sahte. Özellikle ocb'lerin yapışkanlarından çok rahatlıkla anlayabilirsiniz.

Alışveriş merkezlerindeki tekel bayiilerinden alıyorum ben

aldıklarınız normal mi peki

eğer arabı eminönünden alıyorsanız, ya da aldığınız yere oradan gelmişse doğrudur. geçen ay bir paket almıştım. eve gelip açtım, bildiğin defter kağıdı. ertesi gün adama geri götürdüm. 'ya abi, adamın biri geldi, hepimize bunları sattı, bizi kazıkladı' dedi. onlar da bize 'yersen' diye satıyor. neyse, paramı geri aldım ve defter kağıtlarını iade ettim.
nişantaşında oricinal arap kağıdı bulabiliyorsunuz.

arabın iki çeşidi var bahsettiğin yani sahte olanı aynen defter kağıdı gibi daha ucuz oldugundan ondan alıyor satıcılar istanbul için spesifik bir yer veremicem (bulursam yazarım) ben güney illerinden koli ile alıyorum sorun çıkmıyor.

olmuyor:(

olsa ztn wow oynayan arkadaşlarımız bize bedava vermişlerdi oyunu

Aynı ben,
Bende aynı soruyu soruyorum yazık vakite, emeğe...

sosyal çevrede yalnızlaşıyor bazen insanlar. oyunda ego tatmin ediyor. leveller kasılıyor item toplanıyor fln. bi insana bağlanmaktansa, oyuna bağlanmayı tercih ediyorlar.

hobim lan hobim!

kombine bilete 3 milyar verene
her gece mekanlarda bi şişe viski içene
fatmagülün suçu ne izleyene
facebookta arkadaşlarının profil fotosuna bakarak saatler geçirene
haber sitelerine yorum yazmaktan başka aktivitesi olmayana

laf etmiyorsunda

ben oyun oynayıncamı suç.

seviglimle oynuyorum hatta tüm sosyal çevremde oynuyor. hafa sonları çıkıyoruz geziyoruz eğleniyoruz hafta içleri oyun oynuyoruz.

nası bi saçmalık bu oyun oynayan insanları asosyal diye nitelendirmek anlamıyorum gerçekten. Şu Diablo dediğin oyunu ben 12 senedir bekliyorum. Sen hayatında tutkuyla 12 sene bişeyi bekledinmi hiç peki öyle sorayım?

edit: öhm.. biraz sinrilenmişim ağır tepki vermişim, olabilir. düşüncesizce yazılan şeylere bu aralar biraz fazla hassasım.

eklemek istediğim şöyle bir husus varki bence bilgisayar oyunları yeni yüzyılın sanat akımıdır. İnteraktivitenin kaliteli görsel ile birleştirilip bunun binlerce insanın aynı anda kullanabildiği bir sanal ortama koyulması bence herkesin bir oturup düşünmesi gereken bir husustur.

ayrıca burda asosyallik diye nitelendirdiğiniz "odasından çıkmama" durunumunun 10 senedir kalmadığını, insanların online olarakta çok rahat bir şekilde sosyalleşebileceğini. Bu şekilde evlenen vs. bir sürü insan olduğunu hatırlatmak isterim. Ben şahsen tercih etmesemde bütün gün evinde oturup hayal bile edemeyeceğiniz paralar kazanıp boş zamanlarında da sadece oyun oynayan bir süür insan var.

özet geçmiş yukarda mr rosebud, "sanane" demiş ama tekrarlamakta yarar var diye düşünüyorum.

sizin gecirdiginiz zamanin daha kaliteli ve dogru oldugunu kim soyledi. Oyun oynayarak vakit gecirmenin, eglenmenin heba oldugunu dusunuyorsunuz da, arkadaslarla bardan bara kosup muhabbet edince cok mu ufkunuz aciliyor? veya kari kiz pesinde kosup, aptal saptal protokolleri uyup sonunda yataga bir kiz atip yarim saat eglenceli bir aktivite(seks) yapinca kendinizi dunyanin en kaliteli adami mi saniyorsunuz?

bunun yasla ilgisi yok. her insan birbirinden farkli, ve birbirinden farkli seylerden keyif aliyor. Bu geek dediginiz adamlar da emin olun gecirdigi vakitten cok keyif aliyorlar, cok egleniyorlar. Ayni zamanda cok iyi arkadasliklar da doguyor online oyunlardan. Onemli olan da eglenmek, guzel vakit gecirmek degil mi?

Not: Cok bagimlilik yaratici oldugundan online oyunlara kendim de dalmiyorum. Sosyal hayat ile vidyo oyunlarini ayarinda tutmaya calisan biriyim. Ama oynayanlari da bu sekilde asagilarcasina yargilamiyorum. Zaman zaman kiskaniyorum da, keske bu kadar bos zamanim olsa da eve kapansam diye.

zamanında sözlüğe karalamışım bir şeyler, cevabım burada:

(bkz: #27300563)

şu bekleme muhabbeti için söyleyeyim, normalde haberler olur ya "yeni ipad için bir haftadır sıra bekliyor!!" falan diye. işte türkiye'de de böyle bir gaz verilmek istenmiş bir yığın boş beleş adam da yığılmış oraya iyi hoş haber olmuş oldu.

dünyanın en zeki adamı da olsa bu tip işlerle uğraşan boş insandır benim gözümde. başkaları için böyle olmayabilir. burada şeyi de demiyorum eğer iş hayatındaysa "aylık 7000 lira mmaşı var" ya da üniversitedeyse "ama not ortalaması 4.00" gibi açıklamalar beni çok ilgilendirmiyor, kendini adadığı tek alan bu olup dünyadan zerre haberi olmayan, zerre kültürel birikimi olmayan bir yığın insan biliyorum, bunlar da böyle yapacak bir şey yok. ama boş geliyor bana bu insanlar, şimdiye kadar oturup konuştuklarımın hiçbiri vasat bir sohbeti sürdürmeye yetecek doğru düzgün bir birikime bile sahip değildi. ya oyunda geçen gün nasıl adam kestiğinden bahsediyorlar genelde, ya da facebook'taki komikli videolardan, 9gag'den falan.

bir de yalan atmayayım ama internet kafelerle ilgili başlıkta mı ne birinin bir yazısı vardı adam anlatıyor işte hayatının tam 3 yılını oraya harcamış, yani bunu oyun saatinden hesaplayarak anlatıyor. kimse o 3 yılda oku da bizi fezaya gönder diye beklemiyor tabii de, işte ondan sonra da anlatıyor ben boğaziçini kazandım bizim gruptan harvard'a giden vardı vesaire diye. aga vallahi şu şekilde durumu kanıtlamayı anlamıyorum zaten, bir yeri kazanabilme bir yere gidebilme yetisinin yaptığın boş işe nasıl bir katkısı olduğunu açıklayabildiğine inanma durumunu. benim hayatımda tanıdığım en düz adamlardan biri hem columbia hem yale'den kabul almıştı bunda çok şaşırılacak bir şey yok, sonuçta ikisinin gereklilikleri çok ayır şeyler. bu senin eğitim hayatına etki etmemiş aferin iyi olmuş. ama benim için sen her zaman bomboş bir insan kalırsın arkadaşım.

edit: burada lafım gecede 2-3 saatini oyuna verenlere değil, mal gibi oynayanlara bu arada. yoksa adamın hobisidir oynar banane. ama ben hayatımda 16 saat kalkmamacasına yapılan hobi bilmiyorum. savanada fotoğrafçılık falan yapılmıyorsa. ayrıca zaten yazmışım o 3 yılda bizi fezaya gönder demiyorum diye, klasik şeyden bahsedilmiş "sen kaç tane makale yazdın" diye. oğlum sadece bu mu ölçütü bilimsel dergide makale yazmak mı yani oyun oynamanın boş beleş adamlığını kompanse eden olay? kaldı ki gidin kitap okuyun :( bile denmemiş, o boş zamanda bilimsel makale yazmak yerine okuyan adam, gidip sikik bir müzik dergisinden yeni çıkan albümleri sonra dinlemek için not eden adamla 2-3 saat oyun oynayan adamın benim nazarımda farkı yok sonuçta. ama 10 saat boyunca bilgisayar başında kalıyorsan, boş zaman geyiğiyle, bilimsel makale mevzusuyla karşı gelemeyeceğin kadar bir sorun var sende.

siz nasıl giyimle, modayla ilgilenmeyi, onun hakkında bloglar okuyup yazmayı seviyorsanız başkaları da oyun oynamayı seviyor. siz bugün ne giysem diye düşünürken onlar da eline ilk geçen kot ve tişörtü giyip çoktan dışarı çıkmış oluyorlar mesela. herkes ne kadar da meraklı başkasının yaşam tarzını eleştirmeye.

karşılıklı atışmaya dönmüş olay. biri bara gitmeyi saçma buluyor biri oyun için 40 saat sıra beklemeyi.

açıkcası sabah 10 da gittim istinye park d&r den hiç sıra beklemeden collector editionı hemen satın aldım. şimdi işteyim. akşam oyunumu oynayacağım. zamanın da ultima online starcraft wow vs.. çokca oyun oynadım. yaş 25 son 5 senedir neredeyse doğru düzgün oyun oynamadım. en son wow oynadım her ay para mı vericem enayimiyim diye bıraktım.

ama diablo farklıdır. 12 sene boru değil hakkaten. patronumla beraber aldık oyunu. hepimiz işinde gücünde evinde barkında insanlarız. elbet de işyerinde şunu nasıl kestik diye geyik yapmayacağız. oyunun oyun olduğunu fark edince çok daha zevk aldığımı düşünüyorum. daha genç arkadaşların daha yoğun yaşadıklarını biliyorum o yüzden anlayışla karşılamak lazım. çünkü ben de böyleydim.

edit: ayrıca eğitimli kültürlü iyi bir işe sahip politikadan sanattan edebiyattan anlıyorum.

oyun oynamıyorsun da vaktini değerli geçirecek ne yapıyorsun çok merak ettim. boş zamanlarında everest'e tırmanıyorsun, antartika'ya gidip geliyorsan tamam bir sözüm yok haklısın :)

oh oyun oynayanlar boş insan ve zamanını boşa harcıyor. bana önemli bilimsel dergilerde yayınlanmış binlerce kez citation almış makalelerinden bahset.

yaşla alakası yok. tv izlemek, internetten dizi izlemek, sinemayı takip etmek, roman okumak, müzik dinlemekten farkı yok oyun oynamanın. hele multiplayer oyun oynamanın hiç bir farkı yok, başkasının hikayesini izleyeceğine kendin oluşturuyorsun multi oyunlarda genelde.

boş vaktin yok ve oynayamıyorsan anlarım, ki bi insanın hiç boş vakti olmaması da sağlık değil, ama oyun oynamak yerine ne yapmalıyız onu da yazsaydın daha iyi olurdu.

*
kaç makale yazdın demiycez de ne diyecez abi? oyun oynayanlara boş insan deniliyorsa, diyen kişi nasıl kendini dolu olarak tanımlıyor bilmek hakkımız. ekmek parasını bir şekilde kazanıyoruz o bizi dolu yapmaz. sonra nasıl doldurucaz kendimizi? ya da kafamızı nasıl boşaltıcaz? ya müzik dinleyecez, ya dizi izleyecez, ya kitap okuyacaz, ya oyun oynayacaz, ya da bunların hepsinden azar azar yapıcaz. multiplayer oyun oynayan kişiler genelde oyun oynamayı merkeze alıyor, geri kalanı bununla birlikte ya da daha az yapıyor. o kadar. haftasonu param yoktu, cumartesi çıktım 2 saat yürüdüm güneş gördüm sonra da evde oturdum oyun oynadım. şimdi boş muyum?

bu tarz oyunlar kötü düşünmemi engelliyor benim. işten eve yorgun - stresli bir şekilde gelmişim. ne aileyle yenilen bir yemek ne de televizyon başında geçirilen saatler gün içinde yaşadıklarımı unutturmuyor. ancak diablo türü oyunlar 1-2 saat oynarsam hafızam siliniyor adeta. yaş olmuş 30 ama yapacak birşey yok ancak böye mutlu olabiliyorum.

"Büyüdün ve köreldi Dünyan." diye ödünçalayım bir yerlerden.

"geek tipli, desperate ruhlu adam" demeseydin tüm yazına katılacaktım.

fedakarlığa değiyor mu ? evet değiyor aga , deli gibi keyif alıyorum oyunlardan , oynamaktan.. yaş 28 benim için oyunun ne olduğu farketmez , rekabet ve gelişim olduğu sürece herşeyi hırs ve istekle yaparım. paylaşımcı biriyim. poker de de böyle , gercek hayatta oynadığım king , ihale , risk , hepsinde böyleydi , isim şehir hayvan , saklambaç , birdirbirde bile böyleydi lan küçükken.. birisi koşalım dese ben yardırırım , yenilsem bile keyif alırım. 40 km dağ bayır yürünecek densin en önde giderim. gebersem de bunu yaparım zira ben bunu yapmaktan ve bu rekabetin içinde olmaktan keyif alıyorum. bunun oyunla ilgisi yok ki. oyun sadece bunu ortaya koyabildiğin bir platform. kurgusu çok güzel ve keyif veriyorsa daha ne olsun.. oyun dünyası bi nebze olsun zeka ister iyi değilsen ilerleyemezsin.. bi kere bu genelleyip yargılama kafasından çıkın , senin izlediğin tv yada neyle zaman geçiriyorsan artık çok mu efektif , çok mu faydalı ? oyun oynayan kişilere bi bak muhtemelen onlardan sosyal hayatta geridesin. birçokları öyle , bu yüzden de bir antipati var. e diyorsunya adam 30 yasına gelmiş oyun oynuyor. ee bunun nesi yanlış adam 30 yaşında hala bir şeylerden deli keyif alıyorsa bunu yargılamak sana mı düştü ? günler aylar heba oluyor da sanki heba olmasa atomu mu parçalayacaz , sen yaptın mı ? neyi kimi hangi hakla yargılıyorsun ? futbol muhabbeti mi yapalım ? geçin bu ayakları , dönüp bi aynaya bak , ilk taşı en günahsız olanınız atsın ki onunda bir günahı oluşssun ve herkesle aynı duruma gelsin ..

bu arada dünkü sırada değildim , ertesi gün işe gitmem gerekiyor haliyle çalışma hayatı.. ama işim olmasa gider girerdim sıraya alırdım saat 12 de oyunumu eve gider oynardım. muhtemelen bir hafta sonra alıp oynarım boş zamanlarımda. en azından 10 yıllık bi hevesi dindirmiş olurum.

@gotu patlak circir bocegi
bara gitmeyi sacma bulmuyorum. O da keyifli bir aktivite, ama oyun oynamaktan daha ustun ne yani var? Ulan keyif aldigin aktiviteleri nasil objektif olarak karsilastirabilirsin ki zaten?

Bu arada orada saatlerce sirada bekleyenlerin oraya muhabbete gittiklerini soyluyorlardi. He yok, hakikaten sirf kutulu dvd almaya gittiyse, adam önceliklerini böyle belirlemistir. Bu karari tum "oyun oynayan mal"lar vermemis, sadece belli bir kesim vermistir.

Oncelikle fikriniz her ne olursa olsun hepinize cevaplarınız için tik atıyorum.

Şundan bahsediyorum: ben online hayatın offline hayata baskın geldiği, kişiye daha keyifli geldiği bütün durumları üzücü buluyorum... dışarıda bir hayat akarken ve siz onu kaçırıyorken, bunun farkına varamayıp hala oyun oynuyor olmak -eğer benim fikrimi soracak olursanız- eroinden farksız; belki zevk veriyor ama hayatını alıyor. "bir sürü insan online da sosyalleşebiliyor" demeniz de, şırıngaları keyifle birbirinize takmanızdan başka bir şey değil bence.

tutup bara gitmek, kız tavlamak ile kıyaslayanlar olmuş... hatta benim giyim blog'umla kıyaslayan bile olmuş...

bence 'kız peşinde koşmak' dediğiniz aktivite insanın en değerli içgüdüsünü (çoğalma) korumasıdır. yine bara gitmek, hatta para yoksa bile parkta oturup bira içmek bile bence diablo'da, wow'da "aga party pls? lvl?" muhabbeti yapmaktan iyidir. tabii bu benim görüşüm...

buna cevap verdikten sonra konuyu yeniden soruma getireyim: ben, "nasıl keyif alıyorsunuz? gerçekten alabiliyor musunuz?" diye sordum, cevabı olan buna cevap versin de ben de aydınlanayım sevgili barbarian'lar... (sizin oyunda bir karakterdi bu, değil mi?)

niye online/offline diye ayırıyorsun hala anlamadım. film izliyorsun, bi baba film 3 saat sürüyor. götünü kıpırdatamıyon. evde film izleyerek ne daha sosyal olursun ne de hayatı yakalarsın. aynı şeyler hemen hemen bütün hobilerde var. hobilerin amacı kendi kendine eğlenebildiğin bir şeyleri yapabilmek, zamanını değerlendirmek ve geçirmek ve dışarda aynı hobiyle uğraşan insanlarla sosyalleşebilmek. online oyunlar bu sosyalleşme ihtiyacını eve kadar getiriyor hatta.

niye keyif almayalım? 10 kişi giriyoruz, 10'umuzun da görevi var ve o görevi yerine getirerek gerekirse 25 kişiyle başa çıkıyoruz. mücadele ediyoruz, küfrediyoruz, gülüyoruz, bazen oyunu bırakıp geyik çeviriyoruz. okuldan/işten geldikten sonra 2-3 saat kafayı boşaltıyoruz.

bira içmekse, açar birayı oyun oynarken de içersin, muhabbetse kendi kafanda bir sürü insanla muhabbet edebiliyorsun, müzikse en kralını açıyorsun dinliyorsun, cebinden 5 kuruş para gitmiyor ya da gidiyorsa da az bir şey gidiyor. niye sevmeyelim? wow'da, diablo'da aga party pls, lvl ? muhabbeti dönmüyor zaten, onlar 12 yaşında çocukların oyunlarında, knight'ta dönüyor. wow'da genelde 10-25 belirli kişi, bi amaç için toplanıyor. 10-12 senelik ultima online guildleri var, bu guildlerde uo oynayanlar lisedeyken, ilkokuldayken tanıştı şimdi hemen hepsi çalışıyor. beraber oyun oynadığım insanlar iyi kötü güzel işlere sahip, güzel gelirlere sahip ya da güzel bölümlerde okuyorlar. ne diyeyim daha.

Keyif almak icin guzel de... Filme basliyorsun, izliyorsun, bitiyor. Bu oyle degil ki... Dur Lvl 60 olayim, dur su item'i da cikartayim derken gunlerini buna adiyorsun. Bir nevi eglenmek icin degil de karakteri gelistirmek icin oynuyorsun. Kendinden cok karaktere emek harcar duruma geliyorsun ki bence bu sakat bir davranis.

öyle diyosun da, bi friends'i izlemek yaklaşık 80 saat yapıyor. imdb'nin top 10 listesindeki filmleri izlemek 28 saat yapıyor.

wow'da son levele gelmek, yaklaşık 20 saat sürüyor. ondan sonra haftada 10 saat girerek ortalama bir oyuncu olarak rahatça oynanabilir. bu tür oyunlar en fazla haftada 1 sigara parasına, ki çoğu oyun aylık ücret politikalarını terk etmekte ya da zaten öyle bir şey yoktu , 10 saatlik eğlenceli vakit sunuyor.

bir türk dizisi reklamıyla meklamıyla yaklaşık 2.30 saat sürüyor. her gece televizyon karşısında oturacağıma oyun oynarım daha iyi bu hesaba göre.

5-6 saatte biten oyun da var.

ille alacaksan en azından oku eski oyunların hikayesini falan: diablo3-turkiye.com

"knight online'ın kamera açısının değiştirilmiş şekline benziyor"

la hiç alakası yok yaw oyunun :)

linkini koyduğun video diablo 2nin. 10 sene falan önce çıktı o oyun.

ya peki nedir bu oyunun olayı ? çözemedim gitti.

"blizzard entertainment’in piyasaya surdugu leziz bir bilgisayar oyunudur. rouge (bir cesit amazon), warrior (savasci) ve sorcerer (buyucu) olmak uzere uc farkli karakteri vardir. oyunun amaci tristam kasabasinin basina musallat olan yaratiklari yok edip, kasabayi “lord of terror” denen diablo musibetinden kurtarmaktir. bunun icin de kahramanimiz kilisenin altindaki labirentlerde, “olumun kokusu” esliginde dolasir ve onune geleni oldurur, ganimet toplar, deneyim kazanir. oyuna baslandiginda birakmak cok zor olur. (ilk gozagrimdir, pc oyun aleminde)"

(bkz: little red riding hood) yazmış sözlükte.

oyungezer.com.tr

burdan nası anlatalımki şimdi tek tek nereye tıklayacağını.

zibilyon tane tutorial var.

www.youtube.com

not: türkçe olup olmasının pek bi önemi yok videoya bak nereye nasıl tıklamış aynısını yapsan olur.

Eski pasaportu götürmek gibi bir zorunluluk olacağını sanmıyorum.
Zira yenisini verirken sen istemezsen emniyette teslim alıp geri vermiyorlar.

Bence götürmene gerek yok. Kaybettim falan deme.

Eski pasaportunu goturmeni istemeleri mumkun degil, bir sikintin olmasin o konuda.

benim bildiğim eski pasaportun içindeki vizelerini istiyorlar yeni vize çıkartırken kolaylık olsun diye

onlar görebiliyor zaten eski giriş çıkışlarını

hamsi +1

bence satılmış iş kanıt olarak görülebilir.

ama resmi prosedürünü bilemedim

öye bir bir şey yok. bir çok meslekte duayenlik müessesi de var ama bunun belgesi yok. sergi açmak, ödül almak, bir dergide gazetede fotosu basılmak kıstas olabilir belki.

sanatçı tabiri bence zenaatçı olarak algılanmalı. neden derseniz örneğin okul kantini kiralamk için bir çeşişt hizmet sektörü eğitimi vs almak gerekiyor çıraklık eğitim merkezlerinden vs. ama ben turizm mezunu olduğumdan sadece diploma fotookopisi ile bu ihaleye girebiliyorum (para kısmı hariç)
fotoğrafta da eğer bu tür bir ihale var ise söz konusu, bir "ustalık belgesi almanız gerek. muhtemelen "usta" tabirine laf edilmesin diye fotoğraf sanatçısı denmiş. sizden istene bu. herhangi bir berbere gidin orada bile en az bir kişinin ustalık belgesi vardır. tamamen bu nedenle. ha tabi gsf mezunu birisini bulursanız diplomasını kiralarsınız. sorun kalmaz.
www.tesk.org.tr

O kadar uğraştım yazdım ettim hala bir arkadaş bulamadım ek$iden! :(

(bkz: eksi minecraft server)

ben de ilişeyim alta müsaade ederseniz, diablo 2 çıktığında beri merakla bekliyorum bu oyunu, alacağım da kısmetse. sorum ise ps3 için çıkacak deniyordu, kesinleşti mi?

internetten alınca oyunu indirebiliyorsun
setup dosyası iniyor bilgisayarına yüklemeye çalıştığında
"höst koçum 15 mayısı bekle" minvalinde bir uyarı alıyorsun

BF3 için; amazon fiyatı 60$, türkiye fiyatı 120TL. çok bir fark yok arada.

yazmışlar yukarıda ama tekrar etmekte fayda var.
"çünkü paramız çok değersiz"

birde şöyle bir durum varki satışlar artsa fiyatlar düşer aslında ama bizde orjinal oyun ve film alma kültürü pek yok (arşivciler dışında)

film kiralama dükkanları bile kopya dvd veriyor

virtualbox içinde sanal klavye kullanılabilir. vardır mutlaka ubuntu için öyle bir program.

fn + f12

emin değilim ama infamous öyle olabilir.

skyrim 3rd person da oynanabiliyor

batman, prototype, gta, red dead redemption

Mafia 2 , ayrıca kendisi bitirdiğim tek oyundur

red dead redemption +1 bu arada
oynamadıysan koşa koşa al

red dead redemption'ın methini çok duydum ama western tarzı diye biliyorum, pek sarmaz gibime geliyor. biraz daha araştırayım, belki kanım ısınır :)

gta san andreas

Flux yükle ordan kısıp açabilirsin.
yada başka 3. parti yazılımlar

bide laptop sanırım fn + ok tuşları gibi bi kombinasyonlada oluyor olabilir

ilk akla gelen 3-4 secenegi denedigim icin direk kisamiyorum hic bisekilde yazmistim. anlasilmamis demek ki. (denetim masasi, nvidia arayuzu, fn tuslari vs..)

@thewishcaster
Flux yukledim ama o isigi kismak yerine bi sepia havasi mi desem ne desem oyle bi olaya giriyor. ama kalsin bakayim gun isigi oldugu icin pek sorun olmuyor, aksam bi deneyelim.

ekran florhasan'ı bitiyordur onun.yeniliyecen.

monitör parlaklığını alnınla karşılaştırıyo isen o seviyeye gelmesi zor.

sözleşme yoksa ödenmez. (sözleşme varsada ödenmez genelde freelance çalışanlar fatura kestikleri yer üzerinden kendileri öderler)

Eğer freelance çalışan için sigorta primi öderseniz, artık sizin personelinizden farkı kalmaz. SGK, geçim indirimi vb işleri kendi nam ve hesabına kendisi çözecek .

sözleşme olup olmaması mühim değil. sgk işlemi yapmayacaksınız. karşı taraf mükellefse size fatura kesecek, değilse siz gider pusulası düzenleyip stopaj kesintisi yaparak muhtasar beyanname ile ödeyeceksiniz.

metro ile şişhane ordanda tünel ile karaköye inebilirsin. yada taksimden füniküler ile kabataşa inip ordan tramvay ile

metro ile taksim. fünikiler. tramvay. tramvaydan tophane durağında in. geriye doğru beşiktaş yönüne doğru yani 150 metre yürü.
sergi bok gibi bu arada.

sergi icin cesaretlendirmene tesekkurler lorenzen :) niye begenmedin?

bu arada funikilere kadar ok biliyorum ama oradan sonra tramvay yakin midir?

cok tesekkurler..

büyük ihtimal gittin ama yine de yazayım. evet füniklerden tramvay çıkışı var zaten. iç içeler diyebiliriz. sergiye de git ondan sonra yazarım :)

e kendin yanıtlamışsın işte.

birşey olmadı derken? bir sürü insanın evi uçtu?

hiç duymuyorsun galiba amerika'daki fırtınada x kişi öldü temalı haberleri.

evet orada görece (hortumun gücüne göre) daha az hasar oluyor. ama türkiye hortum ülkesi değil. bu nedenle bu tür bir şeye hazırlıksız olması normal (tabi evler üflesen deverilecek kalitede o başka) ama oradaki hortumlar türkiyede olsa inan 1999 depreminden kötü olur ortalık.
zaten buradakinin teknik anlamda hortum olduğunu sanmıyorum (görmedim ama dedim ya teknik anlamda hortum olmamalı çok şiddetli olsa bile) çünkü hortumu üreten rüzgar okyanusun üzerinde oluşan hava akımı ve ısı değişimleri kaynaklı. bizde de okyanus yok :)

nüfus yoğunluğu da önemli bir etken. oralarda kilometrede bir ev var, kasabalar arası da epey uzak. ki buna rağmen bir sürü hasar oluştu. ayrıca köprü sallanabilen bir nesne, dünyanın her yerinde de bu böyle, en azından o köprünün yapıldığı teknolojiden kalmaları.

Bu soruyu sormak mantıksız çünkü türkiye hortum bölgesi değil, insanlar bunu düşünerek ev yapmazlar, düşünülmesi gereken sey heyelan,sel,deprem ama bunları bile düşünmeyen insanlardan hortum icin daha önceden önlem alınması beklenemez zaten.

telif alırsın.

@nedendir bilinmez, nasıl nerden alacağım onu peki?

www.tpe.gov.tr

Bahsettiğin şeye patent alınmaz. Olsa olsa endüstriyel tasarım belgesi alabilirsin, eğer endüstriyel bir ürünse. Onun dışında resim vs. böyle şeylerin patenti olmaz.

Patent, endüstriyel tasarım vs. ile ilgili daha fazla bilgiye Türk Patent Enstitüsünün web sitesinden erişebilirsin. Yetkili mercii de orasıdır.

kiarostami + 1

tasarimlara degil icatlara patent aliniyor.

daha istiyorsun öyleyse önce çalışmanı yap bitir sonra hakettiğin konuda araştırma yap

www.fkmd.org

ilgili yasa

@sunset0771, çalışmalarım mevcut zaten ve bunları korumak istiyorum. sonuç itibariyle bunlar tasarım ve el emeği.
ben tüm haklarının bana ait olmasını istiyorum.

nec marka ürünlere bak

ses çıkarmaması çok önemli ufak alanda kullanıcaksın dikkat et ona çok

bide yansıtacağın yer düz duvarsa beyaza boya bişey yap perde'de bir çözüm
ilerde paran olunca onuda alabilirsin açılır kapanır vs.

eh, değişecek tabiki sözlük. Yani, her şeyin gelişmesini normal karşılarken, sözlüğü 5 yıl önceki haliyle korumak nasıl mümkün olsun

gelişme mi sayıyoruz bunu?

gelişmek demedim, her şey gelişiyor, değişiyor. 5 yıl önce internete giren kişi sayısı ile bugünkü sayı arasında uçurumlar var. Profiller arttı, istenen şeyler değişti. Sözlük nasıl aynı kalsın diyorum

aslında o yazdığınız örnek formata uygun. bugün doğum günü diyerek tanım yapmış filan ama elbette sıkıntılı bence de. olmasa çok daha güzel olur, gereksiz.

çoklarının dediği gibi, eski kutsal bilgi kaynağı yok artık. şimdilerde daha yavan sözlük.

bana aşırı kalabalıktan dolayı güzel entryleri göremiyoruz gibide geliyor.

e bide tabi yazar alımları ve çoklu kullanıcıda işin içine gelince çok büyük bilgi çöplüğü oluşuyor içinden ayıklaması zorlaşıyor

yıllardır nörolojilerde gezen bir migren hastası olarak diyebilirim ki tedavisi yok diye doktora gitmemek olmaz. Ne durumda olduğunu ne kadar daha ilerleyeceğini kaçıncı evrede krizler geldiğini belirleyince doktorların ona uygun bir ilaç tedavisi yapabiliyorlar.

bir kaç basit ilaçla kriz ağrılarını yok edemeselerde düzenli ağrıları geçirebiliyorlar gerçekten.

muhakkak doktora gidin. her ne kadar verdikleri ilaçları çok ağır bulsam ve yan etkilerinden dolayı kullanmasamda, bu kişisel tercihim ama siz en azından migren dışında ki ihtimalleri elemiş olursunuz.

şayet migren olduğundan eminseniz veya emin olursanız, ataklarınız yeni yeni başladıysa aşağıdakilere dikkat edebilirsiniz.
*öğün atlamayın.
*uyku düzenininizi bozmayın.
*günlük tutun ve migreninizi tetikleyen gıdaları tespit edin. kaldı ki artık migren aynı zamanda bir besin intolrensı da kabul ediliyor.
*bulantınız çoksa naneli şeker, yeşil elma, soda limon, etimek faydalı olabiliyor.
*ben şakaklarıma ve burun kenarlarıma vicks sürüyorum, oldukça rahatlatıyor. buna benzer jeller ve migren bantları var nette.
*çok fazla yatakta kalmayın, hareket edin, evin içinde yava yavaş yürüyün. migren aynı zamanda sindirim ve boşaltım sistemini de kilitliyor. yürümek bu anlamda iyi geliyor. hatta bir makalede okumuştum, geğirmek veya gaz çıkarmak bile kısmi rahatlama sağlıyor ağrıda.
*temiz hava, kısa bir yürüyüş.
*ılık bir duş.
*güleceksiniz ama mastürbasyon, valla ciddiyim, bunu da nette keşfetmiştim. özellikle ağrıdan dolayı uykuya dalamıyorsanız.
*özellikle mevsim geçişlerinde magnezyum desteği. ( doktor tavsiyesi idi )
*kış aylarında melatonin desteği. (doktor tavsiyesi idi )

bunlar 12 yıllık bir migren hastası olarak kendi araştırmalarım sonucu edindiğim bilgiler, tecrübeler. herkeste aynı sonucu vermeme hakkını gizli tutmakla beraber, tavsiye ettiğim herkesten olumlu dönüşler aldım.

bir ay içinde 3-4 kez migren atağı geçiren bir insandım. doktrumun önerisi ile ilaç tedavisi gördüm 1 sene boyunca ve tedavi bitti. migren atakları 3-4 ayda bir geliyor artık. yani tedavisi yok diye düşünme

gereksiz olur mu hiç? en iyisini yapmışsınız. hem gerekli tetkikleri yaptırmış olursunuz hem dikkat etmeniz gerekenler konusunda doktorunuzdan tavsiyeler almış olursunuz. çok geçmiş olsun.

carmageddon değil di mi?

yok canim o degil. onu da oynamistim. az yaya ezmedik orada da :D

ignition belki.

yok abi bu da degil ya, çöl gibi bi şeyin ortasında gibiydi sanki. diğer araçlarla çarpışınca yamuluyodu sağı solu. sonra da pöff diye kara kuru bi şey oluyodu araba :)

kafayi yicem, bunlar da degil :)

arabalarin modelleri bile yoktu, kutu gibilerdi :)

gta'nın ilk versiyonu olabilir mi? kuş bakışıysa tabi.

abi yok naptin, gta degil.

micro machines olmasın?

hayir hocam, maalesef bu da degilmis. :(

Death Rally?

maalesef abi, en son umut eve gittigimde eski cd'leri karistiracagim. herkese cabalarindan oturu tesekkur ederim :)

edit: 4.5 ay sonra gelen edit. big red racing imiş oyunun adı. cd magazine temmuz 1996 cd'sinden buldum elimle koymuş gibi.

limbo oynamadıysan belki?

balon patlatma.

mikengreg.com

başka?

(bkz: super meat boy)

re-volt ?

(bkz: micro machines)

bana kalırsa facebook üzerinden ya da telefondan / tablet pc'lerden oynanan oyunlar oyun için değil de daha çok zaman öldürmek için oynanıyor. misal ben angry birds başına oturup 6-7 saat oynamam fakat diablo olsun, wow olsun, fallout falan olsun yani "oyun" diyebileceğimiz oyunlarda saatlerini harcayabiliyorsun. amaç, araç olayı gibi. o yüzden zynga vb. firmalar oyun firmalarıyla boy ölçüşemezler.

ben de devirebileceğini düşünüyorum. 'salonda oyun' konseptinde oyun konsollarının yerini tablet görüntüsünü direkt televizyona aktaran apple tv gibi cihazlar alabilir, açıkçası gayet güzel de oluyor. oyunda son trend mobilite hakkaten.

astaroth'un dediği kitle gün geçtikçe tükeniyor zaten sorun da burada. insanların geneli artık onlarca saat oturup kastırmak yerine atıştırmalık bir şeyler ile, fast food oyunlar ile idare ediyor.

okumak, anlamak ve karistirmak isteyen bir kitle devamli olacaktir ama pazar buyuklugunu mobile aktarmaya basladi.
ornegin artik mobilde gta 3 oynanabiliyor. birkac seneye muhtemelen gta 4'u de oynariz. bunlar oynanabildiginde digerleri de gelir bunun yanina. her turden zevke gore oyunu mobile aktariyorlar. web oyunculugu basit oyunculara yonelik.
hard core oyuncular her daim olacaktir ama orantisal olarak azinlikta kalacaklari kesin.

controller olmadan büyük bir dokunmatik ekranda 1 saat oyun oynayamazsınız.
işin içine fiziksel yorgunluk girince bilgisayar ve konsollar daha çok uzun süre gider diye düşünüyorum.

Birde işlemci gücü ve görüntü kalitesi olarak mesela witcher 2 oyununu tablep pc'de oynayabildiğimiz gün masaüstünde neler olabiliyor olacak hayal bile edemiyorum.

donanimsal yetersizlik de ayri bir konu gercekten de --- battlefield 3'u en iyi ozelliklerle oynamak icin bir kasaya nerdeyse 5-6 milyar civarinda para harciyorsunuz. Oyundan olan tum beklentileri karsilayan mobil ya da tablet versiyonu cok cok uzakta.

mobilde gta 3 oynamadim dogrusu. Third person oynadigim son oyun Red Dead Redemption'du ve konsolda oynamaktan inanilmaz zevk aldim. Benzer bir duyguyu mobilde hisseder miyim bilmiyorum.

Ayrica bu bir savassa bile bu sadece oyun firmalari arasinda degil, hardware ve konsol ureticileri arasinda da olacaktir diye umuyorum. telefon ya da tablet fiyatindan daha pahali ekran kartlari mevcut sonucta.

Benim fikrim @astaroth'un dedigiyle benzesiyor - pratik zaman oldurme araclari genel olarak browser, mobil uzerine yogunlasiyor. @entrapmen'in dedigi gibi hem hardcore hem de duzenli olarak senede 5 6 oyun oynayanlarin tercihleri konsol ve pc olacaktir diye dusunuyorum.

3 ün çıkmasına daha var. 2 yi indir o arada bitir derim.
gayette gideri var oyunun eski olmasına rağmen

15 mayısta çıkıcak.

suriye ye giden tanıdıklarım halkın esadın gitmesi ile daha kötü olacağının farkında olduğunu, rusyanın uçak gemisinin körfezde beklediğini ve bir kaç kent dışında her yerin hala güllük gülistanlık olduğunu söylüyor.

samanyolu tv"de esada hergün bindiriyolar...diğer kanallarda bu kadar suriye ve esad haberi yok ndense..esad mı esed mi bi de o var..

heroooeeessss

solitaire. memurlar arasında ünlüdür.

ben transformice oynuyorum çok eğlenceli

(bkz: risk 2)

iş hayatını bitirme riski olsada (bkz: minecraft)

gerçi turn based değil ama ofiste zaman öldürmek için ideal

(bkz: settlers 2)

Donemi gecti ama travian hala oynanabilir

civilization 2

4 hdmi olması şart mı?
3 hdmi 1 dvi olsa falan?

çoooook araştırdım piyasada bu şekilde profesyonel ürün adı altında satılan kartlar dışında bir kart yok. Prof. ürünlerde lcd wall gibi ürünlerde kullanılan kartlar ve çoğunlukla dvi çıkışları var üstlerinde.

hdmi çoklayıcı ile çözmüştüm ben arayışımı.

aynı şekilde bende lcd wall ürürününde kullanacağım fakat illede 4 hdmi çıkışı istiyorlar böyle bir ekran kartı bulamadım ben o yüzden sordum gerçekten varmı acaba diye?

o şekilde kesinlikle kabul etmiyolar.4 hdmi diye tutturdular :)

işte güzel iş kaçırmak istemiyorum ama böyle giderse yapamıyacağım galiba.

ses çıkışı da 4 ayrı yerden alınmayacaksa 3 hdmi 1 dvi da aynı şey, dijital sonuçta. veya belki sli ya da crossfire ile halledilebilir ama bilemedim 2 hdmi çıkışlı ati veya nvidia kartlar var mı.

google aramasında şöyle bir splitter geliyor:
www.nextag.com

www.multi-monitors.com

burdan bakabilirsin ürünlere.

ama dediğim gibi profesyonel ürünler olduğu için biraz fiyatlı:)

photoshop'un automate diye bir seçeneği var internetten "resize automate" diye aratırsan ordan çözebilirsin bu sorununu

faststone fotoğraf görüntüleme yazılımı ile yapabilirsin. Ücretsiz ve kullanışlı.

Photoshop

file → scripts → image processor

gösterdiğin bir klasördeki bütün dosyaları istediğin boyuta getirip yine senin gösterdiğin başka bir klasöre kaydedebilirsin. Hemde tek hamlede :))))

ne kadar süreliğine kaç kişi ariyorsunuz?

turkcell-fiber

fayda/maliyet = ttnet 8 mbit 55 liralık olan.

turkcell superonline fiber 20mbit 49tl

turkcell superonline fiber 10 mbit kotasız,sınırsız,adil kullanım şartsız ayda 49 TL

sitede oturuyor olsam 20mbit fiber bağlatırım superonline

superonline fiber, ama bizim orda yok daha.

superonline fiber > uydunet > ttnet

@skywalkeremre suponline 10mbit bağlantı göremedim ben.

herkes sup online demiş de adil kullanım olduğunu ve paşa paşa uygulandığını unutmayın derim ben. sınırsızı da 160 lira mı ne zaten. o yüzden direk son sıralara düşer bu.

turkcell superonline fiber

turkcell superonline fiber

adil kullanım kotası 100 Gb, 50 gb olanları var. telefon sabit ücreti yok. telefonu da taşırsan her yöne 300 dk.+20 mbit+100 gb kota=59 tl

superonline.net

olmaz. benım gordugum 4:3 daha yaygın.

widescreen monitorlerde bile (genellikle 17" oluyor sanirim alinanlar) 1024x768 cozunurlugu bulanik sekilde kullanan insanlar varken 4:3 formatini es gecmeniz yanlis olur.

4:3 şart.

olurmu yaw öyle şey!

16:10 'u da unutmamanız lazım hatta

4:3 çok yaygın

belki belgeler üzerinde çalışan bilgisayarlarda genişekran olur.

17", 1024x768, 4:3

Devlet dairelerinin standardı bu.

eğer ticari bir amacınız yoksa kullanılabilir.Ammavelakin bazı kıl ve paragöz şarkıcılar-plak şirketleri yine de engelleyebilir kullanmanızı.

telif ödemek zorundasın. senin oyununun ücretsiz olması hiç bir şeyi değiştirmez bu noktada.

"şarkıları nasıl kullanabiliyorlar" demişsin biraz daha açarsan iyi olur sanırım anlamadım ben soruyu

youtube'a bişey yükleyince de aynı durum söz konusu, telif ödemek zorundasın.

şunu yap, oyunu bir şekilde açık yap. böylece senin 1-2 parça dışında isteyen istediği parçayı kullanabilsin. böylece sorun yaşamazsın. o 1-2 parça için de uygun bir şeyler bulur, gerekirse 3-5 kuruş telif ödersin :)

benim kullanmak istediğim parçalar ne bileyim lady gaga'nın, rammstein'ın ya da bunun gibi işte süper ünlü ve arkalarında çok güçlü plak şirketleri olan kimselerinkiler. çok fazla parça kullanmak istediğimi de düşününce telif hakkı ödemek pek parlak gözükmüyor.

frets on fire'da oyuncular şarkıları kendileri ekliyorlar oyunun sistemine. bu sayede aradığınız hemen hemen tüm şarkıcıları bulabiliyorsunuz. bildiğim kadarıyla frets on fire bunun için hiçbir telif hakkı ücreti ödemiyor. bunu nasıl sağlıyorlar onu merak ettim.

ekleme: süper ünlü nedir yahu, gaza gelmişim :)

tamam işte oyunu bilmiyorum ama frets on the fire gibi yap sen de..onu diyorum :)

şarkı ekleme özelliğini herkese açık yaparsam telif hakkı ödemek zorunda kalmıyor muyum? peki bu şarkıları ekleyen oyuncuların başı yanmasın sonra, küfür yemeyelim :)

hikayenin oncesini elder scrolls serilerinin hikayelerine bakarak ogrenebilirsin. wikileri var kolayca bulabilirsin googlelayarak.

eski elder scrolls 200 yıl önce geçiyor. onu sormadım zaten.

main quest olarak bakıyorsan serinin en kötü oyunu skyrim zaten.
ama olay ana görevlerden çok oyundaki ayrıntılı yan görev bolluğu aslında

evet bol bol yan görev bitirdim zaten. biraz da ana görevi takip ediyim dedim. hemen bitiverdi. thief questline'ı daha uzun gibi =)

fatura soyle hizmeti sirketten alıyorsa verebilir. yok sahıs ıse elle yazılan bısı var ondan veriliyor. bina yonetıcısınde vardır.

Yonetici makbuz veriyor bizde

Makbuz veriyorlar da işe yaramaz ki makbuz. O sadece parayı tahsil ettiklerine dair resmi kanıt.

bina yöneticiliği dışardan yapılıyorsa alabilir.

ama genelde bu işi bina sakinleri kendi aralarında hallediyor. bina bir ticari işletme değil nihayetinde vergi kaydı bulunmaz.. sadece ssk'ya sigortalı işçi çalıştırmak için bir ssk sicil numarası vardır. ki sizin dediğiniz gibi olsa bile. artı kdv ödemek durumunda kalabilirsiniz.

bina tabikide kdv öder. her vatandaş sakız bile alsa kdv ödemek zorundadır. size fatura fiş düzenlemeyen vergi mükellefi kadar, fatura fiş almayan sıradan bir vatandaşta sorumludur. ÖUC kesilir. 170 lira gibi bişey.

makbuz vermek zorundalar, ısrarla isteyiniz (heleki meblağ yüksekse)

Sonuçta bir site özel bir firmadan hizmet alıyorsa bütün site sakinlerine fatura vermek zorundadır değil mi? Ama verilmiyor.

makbuz kesilir

bina sakinlerine ayrı ayrı değil sadece binaya (yada siteye) fatura kesmek zorundadır. alo maliyey3 şikayet edebilirsiniz 444 0 189 galiba numarası.

ama bir bakın evraklara belkide fatura kesiyordur.

ama eğer sıkıntınız sadece fatura ise faturayı fazla bile kesebilir. bir şekilde kdv girişi sağlar vs.vs.vs.

eğer kandırıldığınızı hissediyorsanız evrakları inceleyin.

@dokuzonbeş teşekkür ederim. Neden site sakinlerine kesmek zorunda değiller?

hizmetten sadece bir kişi yararlanmıyor. burada muhattap tüzel kişilik sayılabilecek bina'nın kendisidir. Binadaki kiracılardan birisi aidatları ödemedi diyelim kaçtı gitti (artık nereye kaçtıysa) ee bu adama fatura kesecek olsa nasil tahsil edecek? eğer binaya keserse hepinizden toplar.

iktisattan anlarmısın bilmiyorum ama " tam kamusal mal ve hizmetler" var. bu buna örnektir. burada hizmeti alan binanın kendisidir.

hocam sen sadece wireless kullanmayacaan icin wifi+3g olandan alacaksin. geriye hafiza kaliyor o da 16 32 veya 64 gb olacak. sirasiyla usa fiyatlarida 630,730 ve 830 usd. bide max %8 vergi koyacaksin bu rakamlara.

hocam iki şeyi karıştırıyorsun ipad normal notebook gibi mobil modeme ihtiyaç duymaz. ya sadece wifi olan modeli alırsın yada wifi+3g farkı şı 1. modelde sadece wifi olan yerlerede internet kullanırsın diğerinde her yerde bunun için sadece bir data sim kartı alman yeterli ki bu sadece 15-20 tl civarında (yanlış olabilir) çok pahalı değil. bu yüzden sen rehbersin mobilsin. wifi+3g li modeli aldır. fiyat farkı ordan getirmeye deger durumda şu anda.

Gostak kardeşim allah razı olsun, doğru mu anlıyorum mobil modeme gerek yok mu? Bu data sim kartı nereden alınır, yani benim turkcelle filan işim olmicak mı?

hocam turkcell avea yada vodafone un herhangi bir bayisinden alabilirsin. Telefonun içindeki sim kartın aynından alacaksın ya faturalı yada faturasız olabilir. değişik şirketlerin değişik fiyatları var turkcell 4gb 39 ave 5 gb 19 vs vs ama sen sürekli yolda olacaksan. turkcell i düşün derim. yok sadece şehir içi olacak diyorsan o zaman diğer alternatiflerde olabilir.

ipad3'ün çıkmasına çok az kaldı, muhtemelen fiyatı 2 ile aynı olacak biraz daha bekle derim

3 haftaya ipad 3 cikabilir. 7 mart tarihinde duyurulacak, muhtemelen (bu konuda bir bilgi yok, tahmin) duyurulduktan 1 hafta sonra da satista olacak.

dayin ipad 3'u apple store'dan bizzat alirsa satis fiyatinin uzerine max %8.5 (bulundugu eyalete gore degisir) satis vergisi konulacak. internetten (ornegin amazon.com) siparis verir de alirsa vergi mergi odemeyecek. (amazon'dan sen de turkiye kredi kartinla siparis verebilir dayinin bulundugu adrese gondertebilirsin)


1- ipad 3'un resmi yollardan turkiyeye gelmesi zaten 6 ayi bulur. ipad 3'u oradan alirsan onde baslarsin, yani elden cikartirken de kolay olur.

2- 3g'li ipad ve bir mobil operatorden (turkcell, vodafone, vb) ipad icin data hatti alacaksin, aylik internet pakedi alacaksin.

4- 3g ipad'in imei numarasini son 1 ay icerisinde yurtdisina cikmis geri gelmis birisinin pasaportuna kaydettirmen gerekecek. dayinin pasaportu olabilir. disaridan bu hakki satin almak istersen 80-100tl arasina satanlar var, eksi duyuru'da duyurular oluyor bu konuda. data hatti aldigin operatorden bunu yapabilirsin. (iyimser bir ihtimalle, sadece data hatti olacagi icin gerekmiyor olabilir.. sanmiyorum ama)

bastan sona izlemediysen normal. yoksa cok komik bi dizi

espiri anlayışımızın aynı olduğu 15 yıllık bir dostum var. o izlememiş baştan geçen birlikte izledik ben gözlerimdeki yaşı silerken o neye gülüyorsun diyordu. baştan izlemek gerek yoksa sarmıyor.

herkes senden önce izleyip anlattığı, şöyle komik böyle komik dediğinden gülmemek için şartlanmış olabilirsin, leyla ile mecnun için geçerli değil, ama bazen bende de oluyor bu, gülmek zorunda değilsin zaten gülen gülüyor, izleme bence.

ben seviyorum diziyi ama bazen ben de gülmüyorum. her bölüm güzel olmuyor, hatta sıkıcı oluyor bazen.

tam bugün sözlükteki başlığa bununla ilgili bir şey yazılmıştı.(dün oluyor tabi saat olarak) oku onu

değilsindir tabi ki. istisnasız herkese hitap eden ne olmuş ki şimdiye kadar.

birinci bölümü baştan sona izledim ve izlememeye karar verdim.
sevmedim,sevemiyorum...
yani yalnız değilsin

ben de gülemiyorum. her sahneye bi gönderme koyma çabaları falan çok kasıntı geliyor. anlamadığın bi espride "acaba burda gönderme vardı da ben mi anlamadım" diye kasılıyosun.

ilk iki sezonu çok daha komik yenilerine göre

Olay karaktrlerin tepkilerinde ve mimiklerinde bitiyor aslında. Erdal bakkalın bir şaşırması yada İsmail Abinin bir mimiği dakkalarca gülmeme sebep oluyor. Karakterleri tanıdıkça güzelleşiyor dizi.

1- o layera gelip layerı kopyalayıp daha önce enini boyunu belirlediğin kanvasa yapıştırıp öyle export etmek bir çözüm. eminim daha basit yolu da vardır.

2- image>image size&canvas size gibi bir şey olmalı (şu an ps açık olmadığı için tam yerini söyleyemiyorum)

1) ctrl + enter ile layeri seçin. sonra ctrl-c ile kopyalayın. yeni psd belgesi açın. zaten photoshop kopyaladığınız şeyin ölçülerine göre bir belge açıkcaktır. oraya yapıştırın.

edit: 2. yol

layera sağ tuş ile tıklayın. ordan duplicate layer seçeneğine tıklayın. alttaki document kısmından new seçeneğini seçin.

2) layer seçili olsun, windows sekmesinde info penceresini açın orada yazar...

Maalesef kopyala-yapıştır çalışmadı. Mac'te çalışıyorum bu arada.

mac'te bir farkı yok ki. cmd c ile yapın aynı şeyi. kayranın kedisi'ninki mantıklı.

2- seçili olan layerda free transform öğelerinden herhangi birini seçersen, (scale mesela) sağ üstte eni boyu çıkar

1- diğer layerların görünürlüğünü kapatıp crop ta edebilirsin save as yada export demeden önce

sag tus tikla kopyaliyacagin layer a, duplicate layer i sec, gelen dialog kutusunda destination var, onu new olarak sec.

Uzerinde sag tus tiklama ama sagda layer menusu var layerleri gosterir oradan sag tus tikla

travian mı?

ogame, thardferr, orkfia ?

veb tabanlı değil oyunun ismi c ile başlıyor. amiga zamanında olan bir oyun.

assassin's creed olabilir mi acaba ezio italyanca konuşuyor suriye ile bile muhabbete girilebiliniyor falan filan.

e civilization

bugün açılmış başlıkları alfabetik sıralayarak bulabilirsin gibi sanki

ama yok bugün görmüşsün pardon :) bugün açıldı sandım.
sözlüğe ilk giriş entrysi değilse geçmişten bulabilirsin belki
connan father biliyorum bi amigada ama alakasız kendisi :P

yok bu oyunlarda değil arama yaptım da bulamadım. amiganın c ile başlayanbütün oyunlarına bakacam sanırım zaten işim gücüm yok :) sözlüğe girdiğimde gördüm.

nasıl civilization değil ya :)
eğer amiga oyunlarına bakacaksan, planetemu.net seni paklar :D

okuduğum entrinin ilk kelimesi hem pc de hem animaga çıkmış oyyun yazıyordu malesef civilizationda bunu bulamadım. wiki falan bakıyordum ama az oyun olduğunu düşünüyordüm. planet emuda oyunları sıralayamadım heh :)

planetemu'daki amiga oyunları:
planetemu.net

Galata'dan Karaköy'e inerken Yüksekkaldırım'da bu tip tabelalar yapan dükkanlar var..

bir tanemi yaptıracaksın yoksa toplu mu istiyorsun?

tek bir tane

o zaman karaköy eminönü tek seçeneğin :)

(bkz: logic) derim başkada bişey demem :)

portal 1-2

skyrim ve prototype (ikisinide oynamadım ama bak bakalım)

(bkz: tower defense) başlığın içinde bir çok örneği mevcut.

stealth action seversen splinter cell serisi derim..

portalı ve prototayp'ı oynadım. sıkayrim'i geç. ya böyle 123234 gb yer kaplamayan basit ve eğlenceli oyun arıyorum. sıkıyor artık beni uzun uzun oyunlar oynamak. cod warfare'i bile sıkılıp yarıda bıraktım.

Çok enteresan bişey arar isen Limbo www.youtube.com var. Aklını başından alır...

Yada Portal ve Portal 2 var once 1 sonra 2 oyna www.youtube.com ...

limbo'yu da oynadım. açıkçası o da ilginç gelmemişti.

Portal
Bioshock
Half life 2

Öneririm

@sinematematikci

onları da oynadım :S

şöyle limbo gibi, plants vs zombies gibi ufak tefek ama değişik oyun arıyorum yahu. fps falan istemiyorum.

her tavsiye duyurusuna yapıştırdığım cevabı vereyim: The Tiny Bang Story. 3-4 saatte bitirirsin ama bence gerçekten iyidir.

Online zombie oyunu www.deadfrontier.com
yada alien shooters imageshack.us

(bkz: braid)

crimsonland

(bkz: world of goo)

klasik olacak ama angry birds. küçük ve eğlenceli.

ya da emülatör kullanıp final fantasy serisini inceleyebilirsiniz. eskiden grafikler kötüydü ama hikayeler sağlamdı.

(bkz: q.u.b.e.)

trine ve trine 2.

aradığın oyun (bkz: minecraft)

bana sanki işlemcin yetersizmiş gibi geldi.
ama yazılımsal gözüküyor sorun bir yandanda

bilemedim

abi işlemci, zor be, vallahi yani.

oof çok saçma ya ama, yani crash verdiği aynı yerlerden geçtiğimde sıkıntı yok; bazen 2-3 saat sorunsuz oynadığım da oluyor bazen 10 dakikada attığı da.

ekran kartı olabilir mi o zaman problem ?

işlemci iyi de, oyunlar da iyi şurda yani.

ön bellek 2mb

driver genius ile ati'yi güncellemiştim. kendi sitesinde ayrıca ek bir güncelleme var mı bilemedim şimdi.

driver genuis'u siktir et hiç kullanılacak iş değil.

direk kendi driverini arat sitesinden.

@borçlar kanunu
sorun reset değil oyunun kapanması.

eski sürücüye dönüp kendi sitesinden yükledim sürücüsünü. iki saat falan oynadım güzel güzel gene gitti sonra. neyse böyle böyle oynucam sanırım. teşekkürler cevaplar için.