Kazanma şansınız = 1 - Rakibinizin kazanma şansı

Rakibinizin kazanma şansı = sizin her tahmininizde yanılmanız ihtimali.

Sizin her tahminde yanılma ihtimaliniz= (99/100)*(99/100)*(99/100)*.... (toplam 100 kere) yani 0,99^100=0,36603234127

Bu oyun sonunda en az bir defa doğru tahmin yaparak kazanma yüzdeniz = (1-0,36603234127)*100 = %63,396765873

@pispinti kesinlikle haklısın

ama yanılma ihtimaliyle değilde kazanma ihtimalinden giderek hesaplamak mümkün değil mi? yani har oyunda %1 kazanma şansı var. 0.01 leri kullanarak bir çözüm üretilemez mi?

veya kısaca şöyle sorayım. birinci denemede şansım %1. peki ikinci denemede şansım yine %1 değil mi?

Evet her bir deneme için şans %1 fakat kombine olarak direkt kazanma ihtimali nasıl hesaplanabilir bilemedim :/

Her bir denemede kazanma ihtimali %1 (evet ikinci denemede de %1 yani) ama 100 oyunun tamamı için bakınca %63,4.

100 denemede 1 defa doğru bilme olasılığından başlayıp 100'de 100 bilme olasılığına kadar her biri toplanırsa da aynı sonuca ulaşılır, ama istenmeyen durumun olasılığını 1'den çıkarmak varken işlem kalabalığı yapmış olursunuz.

Hostele girmeden önce bırakacaksan para vermeden de kabul ederler ama çıkışta bırakacaksan tamamen kendi insiyatifleri.

Yanlış yazmışım hocam. Herhangi bi hostele girip rica etsem demek istemiştim :D

Müşterisi olmadığın bir hostelin daha kabul ettiğini görmedim. Bazı hosteller sonrası için valiz odasına koymaya 5 euro gibi bir para alıyorlardı ama yine müşteri olmayanı kabul edeceklerini sanmam.

Almanca İngilizceden daha zor bir dil. Almancayı İngilizce öğrenen biri olarak tavsiye etmem. Zaten bir dili sadece okuma seviyesinde öğrenebilmek için uzun süre gerekiyor. Bugün başlasan 4 5 sene sonra Almanca okuduğumu iyi kötü anlayabiliyorum diyecek seviyeye gelirsin. Dil öğrenmek bir yatırım. Yurt dışı daha da zor. Duyduğunu anlaman, konuşabilmen gerekecek. Bu şansın İngilizcede daha fazla.

Sektöre göre değişir ama büyük şirketlerde genellikle avrupalı, hintli, çinli çalışan mozaiği olduğu için ingilizce bilmeden almanca bilmen bi halta yaramaz. İngilizceyle birlikte iyi avantaj sağlar ama.

Almanyadaki herkes oldukça iyi ingilizce biliyor ancak şirketler çok zorda kalmadıkça Almanca bilen kişiyi alır. Almanca öğrenmek kolay değil, ingceden bence 2.5-3 kat daha zor. İngilizce biliyorsan Almanca öğrenmek biraz daha kolay çünkü benzer sesler ve kelimeler var. Min 3-4 sene ciddi performansla Almanca C1 alırsın.

Dünyada sadece yüz milyon civari insanin konustugu bir dili ögrenmenin sana hiçbir faydasi olmaz Almanya'ya gitmeyecegin sürece. ingilizceden sasma.

ingilizce bilmeden almanca öğrenirseniz tek başınıza tatile yandaki ülkeye bile geçemezsiniz. böyle bir arkadaşım var. önce ingilizce sonra almanca yapın. ingilizce bilmemek okuma yazma bilmemek gibi bir şey bir insanın yurtdışı planı varsa.

www.hava.ist

Havabüs.. 70-80 tl civarlarinda gitmek.

trafik saati değilse havaist kullanmalısın. ama raylı sistem için metrobüsle mecidiyeköy, ordan metroyla kağıthane, ordan metroyla istanbul havalimanı.

Farklı milletlerden çok mezhep farkı demek daha açık ve net bir tanım olacaktır.
Türkiye'de bir gerçektir ki bir çok farklı fraksiyonları da olsa sol için (ateist, deistlikte dahil) aleviliğe ayrı bir yakınlık vardır.

Üniversitesi ile Yılmaz Büyükerşen faktörü etkendir.

Sayılan göçmenlerin hepsi Bursa'da da var.

Demiryolu ve sanayi. Eskisehir tam bir cumhuriyet sehri.

Eskişehir'de tiyatro ve opera biletleri satışa çıkar çıkmaz biter. halkı eğitimli, duyarlı ve sanata ilgili.

Eskişehir'de Alevi sayısının fazla olduğunu ilk defa sizden duydum. Bu bilgi sanırım doğru değil. Orta Anadolu'daki diğer şehirlerden farklı bir Alevi oranına sahip olduğunu sanmıyorum.

Aslında Eskişehir'de sol yönelimin olduğu bilgisi de doğru değil. Genel seçimlerde her zaman AKP birinci parti olarak çıkardı. Ekonomik krizi derinden hisseden büyükşehirlerden biri olması sebebiyle AKP'nin oylarında azalma meydana geliyor. Hatta tepki sadece AKP ile sınırlı kalmadı; Eskişehir halkı, MHP'ye verdiği milletvekilliğini de alıp son seçimlerde İYİ Parti'ye verdi.

eğitim kalitesi de diğer şehirlere göre oldukça yüksek benim gördüğüm kadarıyla.
Yani tabiki büyükşehir imkanları yok ama büyükerşenden de önce zamanın iyi ünv lerine çok öğrenci gönderirdi. fen lisesinin yanında anadolu liseleri de oldukça köklü ve iyi eğitim veren kurumlardı zamanında.
ek olarak da göçmen sayısı da fazla. yine gördüğüm kadarıyla diğer şehirlerde de göçmen var denmiş, evet doğru ama, burada herkes birbiriyle iç içe. annemler gün yaparlardı, bir gün arnavut böreği yerdin, bir gün tatar. kültürler çok iç içe birbiriyle.

Akıllı sınırsız tarife detayına baktınız mı? Saat 19-24 arası 25mbps veriliyor, kalan zaman diliminde 100mbps.

@orient blue haklısın hocam çok saol. öğlen bi daha deneyeceğim.

25 e düşünce 4k izlenmiyor, biraz farkla akşam hız düşmesin seçenekleri de mevcut. Sabah akşam 50 kullanıyorum ben kablonet.

kredi mantikli oldugu icin cekilmez, ihtiyaciniz oldugu ve geri odeyebileceginize inandiginiz (ve bankalari da inandirabildiginiz) icin cekilir.

Giderler haricinde 4.5k cepte kalıyorsa 1 ay yaşanır.Hatun, alkol, sigara varsa yetmez.

Zorunlu ihtiyacın varsa başka çaren yok zaten. Ama o kredi ilk geldiğinde tatlı oluyor, ödemesi hakkımda iyimser düşünüyorsun, para bitiyor, sonra 3 yıl boyunca üzerine öyle bir yük oluyor ki psikoloji darmaduman oluyor. Hem 3 yıl boyunca kendine kızarsın, hem de ileride acil bi durum olursa kredi limitin olmayacağı için zor durumda kalırsın. Kısadan hisse: Zorunlu değilse çekme.

36 ay 50k kredinin aylık ödemesi 2k şeklinde.
İhtiyaç yoksa bile enflasyonun bu seviyede olduğu bir ülkede %24 seviyesiyle borçlanmak hala mantıklı.

Mutlaka alacağınız ihtiyaçlarınızı öne çekip alabilirsiniz kredi ile. Yada alternatif enflasyon üzeri getiri olacağını düşündüğünüz yatırımları yapabilirsiniz.
Son 3 4 yıldır sürekli TL borçlanıp ihtiyaçlarımı hep öne çektim hiçte pişman değilim.

Şu popüler www.trendyol.com

ben komşu gürültüsü için zamanında bakmıştım da %100 kesen bir şey bulamadım. böyle sert oyun hamuru gibi bi şey bulmuştum, bi nebze daha iyiydi ama onu da iyice kulak içine ittirmiş ve white noise makinesi alıp onu açmıştım.

Ama benimki uykuydu. Bence sen tak silikonlu müzik kulaklığını aç youtubedan "library ambiance", "nature ambiance" gibi bir şey, çalış derim.

Bir iki hafta Kore'de bir fabrikada entegrasyon için sahada çalışmıştım. Adamlar (çok bilindik bir marka) iş güvenliğine çok önem veriyordu. Özel giysiler, ayakkabılar, muayeneler, bilgisayar başında bile kask filan, aşırı önlemler vardı.
Markasını hatırlamıyorum baya güzel bir kutuda kulak tıkaçları vermişlerdi.takınca top patlasa titreşiminden ancak duyulur iyi bir üründü. Amerikan üretimi olduğu kaldı aklımda.

Ama kullanamadım.
Ses izolasyonu çok iyi olan kulak tıkaçları, dış sesi o kadar iyi bastırıyor ki, kendi nefes sesiniz, yutkunma sesiniz, nabız vs bunlar bir süre sonra çok baskın hissedilir hale geliyor.

O yüzden orta karar bir çift kulak tıkacı ve müzikle çalışabiliyorsanız kulak üstü, active noise cancellation özellikli, pasif ses izolasyonu da iyi olan bir kulaklık, uzun süreli çalışmada daha konforlu olabilir

doğru şekilde uygulamayı biliyorsan eczanedekilerin hepsi işe yarar. sesi %100 kesmesine gerek yok. uyurken, uyandırmayacak frekansa düşürsün yeter. sonuçta her uyuduğumuzda %100 sessizlikle uyumuyoruz.

tamamen kesemezsin. o ses burun deliklerinden de giriyor. goz bosluklarindan bile giriyor. kafatasini bile delip geciyor deyim yerindeyse.

ben her cesidini denedim. flare audio isolate titanium kullaniyorum. motorun ustundeyken motorun sesini bile kesiyor. olayi zaten dusuk frekanslari daha iyi kesmesi.

baya -> bayagi

Olum kotu bir sey olur falan duymazsin nolur nolmaz o kadar da gurultu kesmesin sakat is:)

komşu gürültüsü sebebiyle yatarken 3m 1100 kullanıyorum. sesleri oldukça kesiyor ama bu sefer de kulaktan geçen kan sesi gelmeye başlıyor (yatma pozisyonu ile ilgili daha çok.) gündüz toplantınız vs. olmayacak ise kullanabilirsiniz ama bence gece için düşünün. gündüz gürültü önleyicili (anc) bir kulaklık ve sevdiğiniz müzikler ile idare edin.

İnşaat olayı gece de devam eder mi ya, o daha byük sıkıntıymış. Gündüz kafaüstü kulaklığım var o idare eder de gece için alırım o zaman bu tıkaçlardan.

Yerlesim yerinde gece gürültü yapamazlar. Yaparlarsa şikayet edebilirsiniz, izin verilmez boyle seylere. Orneklerini cok gordum. Belediyeye şikayette bulunursan izin vemriyorlar gece calismaya.

@stavro: yok oyle bisey.

ozel izin alinan projeler var. gecenin 4'unde bile calisabilirler.

orn:
www.egeligazete.com

bu arada cilgin bir daire, muhitte yasadigim icin. 2 yildir sadece bunlarla uyuyorum diyebilirim. ama bu 2 yilda 2 sey basima geldi.

1. yangin.
2. deprem.

ikisinde de cevreden gelen cigliklari, panik halini duymadigim icin biraz tirstim. ozellikle son depremden sonra tam takmadan hafifce sesi kissin azcik acik birakip yatiyorum. boyle buyuk bir dezavantaji var. cunku iyice kulak kanallarini kapatinca diger algilarini da kapatiyor gibi. uykun biraz agirsa dikkat et.

Gece inşaat durumu ne olacak bilmiyorum devam etmezse zaten bi sıkıntı yok benim için, gündüz de kulaklıkla çözmeyi düşünüyorum problemi dediğiniz gibi sesi tamamen kesmeye çalışmak da başka riskleri beraberinde getiriyor.

ev sahibinle konuş. kayıtsız biri değilse kendi evi olduğu için hemen müdahil olacaktır.

Yav öyle kolay bir şey değil bu kolon kesmek

Kalorifer icin kolon kesilmez ama belki boru gecirmek icin kolonu delmis olabilirler.

Belediyeye cimer üzerinden ihbar

hocam o duvar delmiştir sana öyle ses gelmiştir. kolon kesmek de delmek de kolay değil. demir var içinde bolca.ele bunun evin içinde yapacak bir sürü moloz çıkar. ayrıca konutta duvar komple yıkılmayacaksa kolon kesmek mantıksız. çünkü dükkanlardaki gibi ortada bi kolon durmaz öyle.

benim de bahsettiğim zaten delmek, kesmek değil. adam kepçe operatörü ve elinde her türlü ve her boy delici kırıcı alet var.
delince statiği bozulur mu bozulmaz mı bilmiyorum. ama amacım sadece açık bir şekilde öğrenmek.

Adama sor bence deprem gündemdeyken, ne olacak. Kendi canı da ortada değil mi?

öğrenemezsin ama kolon kesecek kadar düşük zekalı değildir bence.

bunu yapmaktaki amac ne? buradaki asil sorun odeyecek nakdinizin olmadigi kredi karti borcunu kapatmak icin baska karttan nakit avans cekeceksiniz, sonuc olarak o borc hicbir yere gitmeyecek ve faizle cig gibi buyuyecek. kredi notunun dusmesinden daha buyuk sorun bu. ve evet, nakit avans cektiginiz kartin da borcunu ekstre zamani tumden odeyemeyecekseniz kredi notu da duser haliyle.

o ilk kredi karti borcunu odeme kosullari daha kolay ve faizi daha dusuk bir yontemle kapatabiliyor musunuz, onu arastirin.

Şöyle:

Kredi kartı limitinin %60'ı kullanılınca not düşüyor.

Buna dikkat ederseniz sorun yok.

@hot potato ekstre son ödeme tarihi genelde ay sonu olurdu. Bu ay bi gun öncesi. Yani yapılma amacı maaş henüz yatmadığı için.

Kredi notu toplam borçla hesaplanır. teoride bir kartın borcunu diğeriyle kapatmak kredi notunu etkilemez. Fakat nakit çekim ücreti ve nakite farklı faiz uygulaması varsa pratikte borcunuz arttığından notunuz etkilenir

"Pasaportla çıksam pasaportun tekrar kullanımında sorun olur mu?" kısmına cevap vereyim; evet Yunanistan'a almazlar sizi.

www.mfa.gov.tr

kktc, türkiye dışında tanınmadığı için hepsinde sorun çıkabilir. yeni kimlik neden yetişmiyor ki

kıbrıs’a girilmiş pasaportla yunanistan’a kesin olarak giremezsiniz. yeni kimlik çıkarın mutlaka yanda seyahatinizi erteleyin. yeni pasaport almak zorunda kalırsınız.

Yani randevu kastırıyor biraz ama başvuru yaptıktan sonra 2 güne geldi benim kimlik. Randevunun en yakın tarihte olanına başvurun, şehre göre değişir ama İstanbul merkez semtleri genellikle dolu ve dolayısıyla ileri tarihte oluyor. Kenar semtler daha rahat. Ben Esenyurt'a gittim mesela bunun için. Önceden işaretleyince dolan randevu Maltepe'deydi. Hızlı başvurunca yetişiyor.

Riske atmayıp iptal ettim.
Pegasusu aradım, pasaportla olmaz çipli kimlik gerekli kesinlikle dediler. Ve çok net konuştular. Bu kadar net olunca kararımı buna göre verdim ben de.
Teşekkürler herkese

Hayırlısı olsun. Ama bu tür durumlar ileride de çıkacağından bir an önce yeni kimliğe geçin derim.

işin içine matematiği sokunca, olmaz öyle şey demeyince, bir de diğer takımların sonuçları ne olursa olsun deyince çok bir alternatif kalmıyor. çünkü kesin kümede kalma puanını bulmak için tepedekileri de aşağıya yaklaştırmak gerekiyor.

1. 17g 1b 16m
2. 17g 1b 16m
3. 17g 0b 17m
4. 17g 0b 17g
en sona kadar böyle gidecek. 52 puanlı iki takım, 51 puanlı 16 takım. küme düşmesin dedik şampiyon oldu mecburen :D fantastik oldu ama bundan daha kötü bir performansta küme düşme ihtimali var. o yüzden sorunun cevabı 52

bonus soruya cevap: son sırada olabilir. arsiv.ntv.com.tr

edik: ben son 2 takımı sıfırlamayı unutmuşum. düzeltme için teşekkürler.

Averaja bakılmayacaksa puan eşitliği durumunda ligden kimin düşeceği muallakta kalıyor. Mesela her maç berabere biterse 18 takım da 34 puana ulaşacak. Bu durumda ligden düşenler nasıl belirlenecek?

Ligde kalmayı garantileyebilmek için tüm takımların olabilecek en yüksek puanlarla (yani yakın puanlarla) bitireceğini düşünmemiz lazım. 18 takımlı bir lig için bu durum her takımın 17 galibiyet 17 mağlubiyet aldığı yani 51 puan topladığı bir senaryoda olur. Ki bu da ligden kimin düşeceği sorusunu sorduruyor.

Soruya "Ligden kesin düşenler olacak" koşulunu eklersek bu durumda 51 puanlık eşitliği bozmamız gerekir. son sıradaki 3 takımdan ikişer puan alıp 49 puanla düşeceklerini varsayıp, bir takım 51 puan toplarsa düşmemeyi garantiler diyebiliriz.

diye düşünüyorum.

49 puan alırsa her türlü ligde kalmayı garantilemiş olur.

son iki takım 0 puan alsa o 51 puan artmaz mı ki

lig de kalmayi garantilemek gerekiyorsa 16.dan en az 1 puan fazla almasi lazim. o zaman sorumuz "16. en fazla kac puan alabilir?" oluyor. bu durumda bruges'in yaklasimi dogru ama ufak bir duzeltme yapmak lazim. son iki takimin puani bizi ilgilendirmiyor. o yuzden onlar 0 puan alirsa 16. daha fazla puan alabilir. 16 takim 19g 15m, son iki takim 34m alirsa butun takimlar 57p almis olur. tabi bu durumda kim ligden dusecek belli degil. lig sampiyonu vs olmasi icin bu esitligin bozulmasi lazim. demek ki bir takim 15maglubiyetten birisinden en az beraberlik almis demek. bu durumda o maci kazanacak olan en az iki puan kaybetti ve 55puanla 16. oldu. demek ki 57 puan alanlar ligde kalmayi garantiledi

1. 19g 1b 14m 58
2. 19g 0b 15m 57
3. 19g 0b 15m 57
...
15. 19g 0b 15m 57
16. 18g 1b 15m 55
17. 0g 0b 34m 0
18. 0g 0b 34m 0


soruyu genellestirirsek son y-1 takim 0 puan almali. geri kalan (x-y+1) takim birbiri ile (x-y)*2 mac yapacak. butun takimlar bu maclardan x-y galibiyet, x-y maglubiyet almali ki puanlari esit olsun. sonra takimlardan birisi bir takima karsi icerde ve disarda yenilmeyerek bu esitligi bozacak ve sampiyon olacak, diger takim da ligden dusen son y.nci takim olacak. diger takimlar toplamda (x-y)+2*(y-1) galibiyet ve (x-y) maglubiyet alarak toplamda (x+y-2)*3 puanla ligi bitirmis olacaklar.

x=18 y=3 icin (18+3-2)*3 = 57 ilk buldugumuz sonuc ile ortusuyor

@crucio ben şöyle düşünüyorum;
3 grup halinde incelersek;
a) son 2'ye kalan 2 takım
b) son 3'e kalmak istemeyen 1 takım
c) geriye kalan 15 takım

Son 2'ye kalanlar diğer takımlara karşı kaybediyor.
15 takım kendi arasında oynadıkları 14*2 maç için alabilecekleri en yüksek, eşit paun 42 oluyor.(14g 14m; 14*3). Bu 15 takım, son 2 takımdan 2*2*3=12 puan daha alıyorlar ve 54 puana ulaşmış oluyorlar. (önceki cevabımda hatalı olarak 12'yi +6 hesapladım)

Bizim takımımız 55 puan aldığı noktada, 54 puan almış 15 takımdan birisinin önüne geçiyor.

Ek olarak şu tabloda galibiyet ve malubiyet sayıları birbirlerine eşit değil;
1. 19g 1b 14m 58
2. 19g 0b 15m 57
3. 19g 0b 15m 57
...
15. 19g 0b 15m 57
16. 18g 1b 15m 55
17. 0g 0b 34m 0
18. 0g 0b 34m 0

galibiyet sayısı 303 (15*19+18)
malubiyet sayısı 307 (14+15*15+34+34)

Bu arada yanlış yönlendirdim. son iki takımında puanı aynı anda 0 olamaz, birbirleriyle oynayacağı maçlar var

junkie muhabbeti resmen. benim bir hastalığım var ne yersem o çıkıyor diye başlıyor. sonra da poh yiyorum o çıkıyor diyor.
gerçekten seviyesiz saçma sapan. birisi de banlanmak mı istiyorsun falan diyor.

tam junkie muhabbeti. izlemeye anlamlandırmaya değmez.

kız mı "banlanmak mı istiyorsun" diyor?

twitch arayüzüne hiç hakim değilim ama sanırım kızdır onu diyen. kullanıcı adlarına bakmadım.

Cevap yazacağım
Duyuru kaybolmasın diye yazıyorum

üşenmedim yazdım hepsini:


1+1+1+1+1+1: 1 tane : a_b_c_d_e_f

1+1+1+1+2: 15 tane: ab_c_d_e_f, ac_b_d_e_f, ad_b_c_e_f, ae_b_c_d_f, af_b_c_d_e, bc_a_d_e_f, bd_a_c_e_f, be_a_c_d_f, bf_a_c_d_e, cd_a_b_e_f, ce_a_b_d_f, cf_a_b_d_e, de_a_b_c_f, df_a_b_c_e, ef_a_b_c_d

1+1+1+3: 20 tane: abc_d_e_f, abd_c_e_f, abe_c_d_f, abf_c_d_e, acd_b_e_f, ace_b_d_f, acf_b_d_e, ade_b_c_f, adf_b_c_e, aef_b_c_d, bcd_a_e_f, bce_a_d_f, bcf_a_d_e, bde_a_c_f, bdf_a_c_e, bef_a_c_d, cde_a_b_f, cdf_a_b_e, cef_a_b_d, def_a_b_c

1+1+2+2: 45 tane: ab_cd_e_f, ab_ce_d_f, ab_cf_d_e, ab_de_c_f, ab_df_c_e, ab_ef_c_d, ac_bd_e_f, ac_be_d_f, ac_bf_d_e, ac_de_b_f, ac_df_b_e, ac_ef_b_d, ad_bc_e_f, ad_be_c_f, ad_bf_c_e, ad_ce_b_f, ad_cf_b_e, ad_ef_b_c, ae_bc_d_f, ae_bd_c_f, ae_bf_c_d, ae_cd_b_f, ae_cf_b_d, ae_df_b_c, af_bc_d_e, af_bd_c_e, af_be_c_d, af_cd_b_e, af_ce_b_d, af_de_b_c, bc_de_a_f, bc_df_a_e, bc_ef_a_d, bd_ce_a_f, bd_cf_a_e, bd_ef_a_c, be_cd_a_f, be_cf_a_e, be_df_a_c, bf_cd_a_e, bf_ce_a_d, bf_de_a_c, cd_ef_a_b, ce_df_a_b, cf_de_a_b

1+1+4: 15 tane: abcd_e_f, abce_d_f, abcf_d_e, abde_c_f, abdf_c_e, abef_c_d, acde_b_f, acdf_b_e, acef_b_d, adef_b_c, bcde_a_f, bcdf_a_e, bcef_a_d, bdef_a_c, cdef_a_b

1+2+3: 60 tane: abc_de_f, abc_df_e, abc_ef_d, abd_ce_f, abd_cf_e, abd_ef_c, abe_cd_f, abe_cf_d, abe_df_c, abf_cd_e, abf_ce_d, abf_de_c, acd_be_f, acd_bf_e, acd_ef_b, ace_bd_f, ace_bf_d, ace_df_b, acf_bd_e, acf_be_d, acf_de_b, ade_bc_f, ade_bf_c, ade_cf_b, adf_bc_e, adf_be_c, adf_ce_b, aef_bc_d, aef_bd_c, aef_cd_b, bcd_ae_f, bcd_af_e, bcd_ef_a, bce_ad_f, bce_af_d, bce_df_a, bcf_ad_e, bcf_ae_d, bcf_de_a, bde_ac_f, bde_af_c, bde_cf_a, bdf_ac_e, bdf_ae_c, bdf_ce_a, bef_ac_d, bef_ad_c, bef_cd_a, cde_ab_f, cde_af_b, cde_bf_a, cdf_ab_e, cdf_ae_b, cdf_be_a, cef_ab_d, cef_ad_b, cef_bd_a, def_ab_c, def_ac_b, def_bc_a

2+2+2: 15 tane: ab_cd_ef, ab_ce_df, ab_cf_de, ac_bd_ef, ac_be_df, ac_bf_de, ad_bc_ef, ad_be_cd, ad_bf_ce, ae_bc_df, ae_bd_ce, ae_bf_cd, af_bc_de, af_bd_ce, af_be_cd

1+5: 6 tane: a_bcdef, b_acdef, c_abdef, d_abcef, e_abcdf, f_abcde

2+4: 15 tane: ab_cdef, ac_bdef, ad_bcef, ae_bcdf, af_bcde, bc_adef, bd_acef, be_acdf, bf_acde, cd_abef, ce_abdf, cf_abde, de_abcf, df_abce, ef_abcd

3+3: 10 tane: abc_def, abd_cef, abe_cdf, abf_cde, acd_bef, ace_bdf, acf_bde, ade_bcf, adf_bce, aef_bcd

6: 1 tane: abcdef

Toplam: 203

formülasyon olarak bazılarınınkini buldum ama bazılarını anlayamadım.

parlatıcı bitmiş olabilir mi?

parlatıcıdan olacağını sanmıyorum.

makinenin yıkamda son aşaması kurutmadır. kurutma bitiminde bu kadar nem ve su kalması normal değil.

ya kurutma işlevini tam olarak yerine getiremiyor ya da kapaktaki lastiklerde sorun var ve hava alıyor.

Parlatıcı haznesi dolu hocam

Yıkama işlemi biter bitmez bizimki de böyle oluyor. Kapağı yarım saat kadar açık bırakıyorum. Hem buhar çıksın hem de tam kurusun diye. Eğer açık bırakmanıza rağmen hala bu kadar su kalıyorsa kurutma programında arıza olabilir.

komik olabilir, ama işlemin bittiğinden emin misiniz?
kurutma sürecindeyken ya da kurutma sürecine girmeden önce çok uzun süre çalışmıyormuş gibi öylece duruyor bazı makineler.
ben benimkini yeni aldığımda bitti zannedip kapatmıştım, böyle ıslak bir makineyle karşılaşmıştım açınca.

edit: bitince de ağzını açık bırakıp biraz beklemek gerekiyor +1

Annemler orda yaşıyor bir sıkıntı yok şu an. Geçen gün bi interneti yavaşlattılar bir gün boyunca resim alıp gönderemediler o kadar.

Geçen hafta oradaydım, aklınızda olsun Hakkari ye bile gitseniz şehir merkezlerinde hiçbişey olmaz. Zaten hotelde kalacaksınız, toplantıya girip çıkacaksınız. Böyle yerlerde genelde hoteller bölgesi elit yerlerde olur tehlikeden uzak. Küşleme yemeden dönmeyin.

Kardeşim orada çalışıyor. Merkezde bir sıkıntı yok. Hatta bu akşam Haluk Levent konserine gittiler :D

Antepte hiç Bi sorun yok. Üstteki arkadaşım dediği gibi 1 gün sadece neti yavaşlattılar o kadar. Gönül rahatlığıyla gelebilirsin.

www.imdb.com

Bu yerler vize istemedigi icin bulgar vizesi almadan da bu yerlere gidebilirsiniz.

Yok, önce bulgaristan'a gideceğim. Oradan tren veya otobüsle geçsem, sınırda sıkıntı çıkar mı acep?

Bulgar vizesi schengen olur başka olmaz

geçersin sorun olmaz.(vizesiz t.c. vatandaşı girebiliyorsa)

bulgar vizesi şengen değildir.

Elbette. Bulgar vizeniz varsa bulgaristan uzerindne direkt gecebilirsiniz.

Bulgaristan için shengen vizesi gerekiyor. Vizeyi aldıktan sonra bulgaristandan sonra sırbistan, bosna gibi yerlere geçebilirsiniz tabi. Zaten vize istemiyorlar. Ama vizeniz tek girişse shengen bölgesinden çıkarsanız bir kez daha shengen bölgesine giremezsiniz.

kuş uçuşuyla aynı olmaz mı?

yok, en kısa mesafe tamamı yer altından geçen, başlangıç ve bitiş noktası istanbul ve şangay olan düz bir çizgi olmalı

dünyanın yarıçapı 6371 km.

şangay'dan istanbula kuş uçuş mesafesi 8000 km (google earth'ten ölçtüm ne kadar doğru bilmiyorum.)

bu 8000 km dünya'nın yüzeyinde istanbul'dan şangay'a çizilecek yayın uzunluğu.

dünyanın içerisinden geçerek gidecek olan bir tünel bu yayı takip etmek yerine dümdüz gidecektir. bu uzunluğu bulmak lazım.

8000 km'lik yayın açısı yaklaşık 72 derece oluyor.

eşit kenarları arasındaki açı 72 derece olan, eşit kenarları ise 6371 km olan üçgenin diğer kenarını (istanbul ile şangay'ı bağlayacak olan tünel) bulmak gerekiyor.

bu da yaklaşık 7490 km ediyor.

en derin noktada tünel yerin 1217 km altında olur.

istediğin her nokta için ölçebilirsin:

www.freemaptools.com

dünya bir küre ve dünyanın çeperi yüzeyi üzerindeki her noktanın izdüşümü merkezde. yani sıfır. uzaklık sıfır olur. ama bu sefer dünyanın merkezine doğru ilerlemen gerekir. sonuç olarak tünel'in derinlik ölçüsüne göre değişir uzaklık.

edit: cevapları okumadan yazmıştım şimdi okudum kimse yazmamış. çok enteresan. favorileyeyim ben bu soruyu.

Yok yahu, ne alaka! İlkokulda öyle öğretildi ama iklim, bitki örtüsü, insan profili vs. olarak bildiğin iç anadolu.

Biraz detaylandırsana?

bence değil. yol üstünde porselencilerine uğranacak bir yerden ibaret.

@zgrydn biraz açar mısın?

Kütahya ege olarak geçer. Afyon, Uşak da öyle. Ama bu iller izmir, muğla, denizli, aydın, manisa gibi değillerdir. 8 senem kütahya'da geçti. Egede yazlar çok sıcak olur, kışlar çok soğuk olmaz. Kütahya'da ise Eskişehir, Ankara gibi kışlar çok sert geçer. Yeşil alanları fazla değildir. Rakımı ege şehirlerinin aksine yüksektir. İnsanı muhafazakardır. Sanayi üretimi olarak pek bir şey yoktur.(porselen dışında)

Uşakın iklimi de serttir ama pek mygafazakar değildir insanı?

insan profili olarak da öyle büyük farklılıklar yok ayrıca, tipik ege insanı şive falan olarak da. yani ege insanı diyince aklınıza izmirli laik teyzeler falan geliyo anlıyorum ama manisanın ya da izmirin iç kesiminin köylülerini de normal anadolu köylüsü sonuçta.

Onca şey yazdım, muhafazakarlığa niye takılındı anlayamadım. Muhafazakar diyince hakaret mi oluyor? Kütahya, Denizli, İzmir, Manisa'da bulundum. Tavas-pınarlar köyündenim. Hepsinde her çeşit insan vardı, kütahya'da ise daha çok muhafazakar görüşte kişi vardı. "laik teyzeler" de (nasıl bir ifadeyse) Izmir'de fazla, kutahya'da azdır. Avrupa'da daha fazla hristiyan vardır mesela, bu tespit yersiz mi oluyor yani? Ben gözlemlediğim sıklığa göre konuşuyorum.

uşak ve kütahya'da insanları az çok tanıyabilecek sürelerde bulundum. kütahy'lıların ege insanı ile uzaktan yakından alakaları yok. tipik anadolu şehri ve insanı. ama uşak öyle değil, uşak şehrin havası olarak iç anadoluya benziyor ancak insanında egeli havasını hemen alabiliyorsunuz. bunun muhafazakarlıkla veya başka bir şeyle alakası yok. uşak biraz kıyıya uzak da olsa egedir.

kesinlikle egedir. zamanında orayı ege bölgesine dahil edenler geri zekalı değildi bazı araştırmalar sonucunda böyle yapıldı. iklimi konumu dolayısıyla aydın denizli yöresinden farklıdır ama insanı, adetleri, şiveleri iç anadoludan çok egedir. iç anadolu olamayacak kadar egedir.

maalesef ehil psikolog ya da terapist bulmak biraz şans işi. ya da para bayılıp en iyilerine gideceksin. bence yaklaşımı doğru değil. zaten alarm durumunda olmayan kimse zevk için hobi olsun diye o koltuğa oturmaz. muhtemelen zaman darlığı nedeniyle kendini ifade etmek için çaba gösteren ve paniklemiş bi hastayı da anlayabiliyor olması lazım doktorun. ben bu terapistlerden çok çektim. kimse de kusura bakmasın. komik bişi yok ortada ne bokuma gülüyor ki.

kendince espri yapmış, alınacak bir şey yok. gitmeye devam.

eğer size gerçekten o şekilde bir şey söyleyip üzerine de kahkaha patlattıysa hiç normal değil.
en yakın arkadaşım klinik psikolog. onda böyle bir şey görmedim. duymmadım da.

Görüştüğünüz kişinin psikolog olduğundan emin misiniz? Klinik psikoloji alanında doktorası bile olsa bir psikolog ilaç önermez-öneremez. Ayrıca psikoterapi için sembolik de olsa bir ücret alınır, ilişkinin profesyonelliğini korumak adına. Sanırım kendini psikolog olarak tanıtan, alan dışı bir insan bu. Kahkaha meselesine hiç girmiyorum. Vaktinizi harcamayın, sorunlarınız için gerçek bir uzmandan yardım alın.

Yani ne bileyim çok garipsedim.tamam benim saçmalamam normal olabilir. Zaten oraya gitmissem mantikli dusunmuyorumdur. Hafi diyelim gerçekten sorunlarimin çozulmesini istemiyorum. Ben ondan yapici bi yorum beklemistim. Onun sacma esprisini ben zaten kendi içimde soyluyodum. Gercekten ben niye gidiyorum diye? Ondan yonlendirici bi sey bekledim. Mesela diyorum ben ilaç istemiyorum. O zaman süreç uzun surer diyo. E surerse sursun. Yani sanki o hasta da ben onu ikna etmeye çalisiyomusum gibi hissettim. Gerçi ilaci sinavima az kaldigi icin onerdigini soyledi ama. Benim oraya gitmemin temel nedeni sinav kaygisi degil sonuçta.

Belediyenin verdigi ucretsiz hizmetlerden bu. Ilaç onerdi derken yani yonlendirme amaçli soyledi.kendisi ilac yazdi seklinde degil. Yani açikçasi ben daha gitsem de bana bi katkisi olacagini dusunmuyorum.

Gitme. Davranışı hiç etik değil.

çok saçma bence , ilaçla neyi düzeltebilecek ki doktor . bence kendi kendini şekillendirebilirsin. düşüncelerini değiştir. inandığın şeyleri değiştir. yapmadığın birşeyi her zaman yapıyormuşsun gibi davran sonra sonuçlarını gör kendin şaşırırsın. hayat bir tiyatro gibi . biz de oyuncularız böyle düşün. sıkıldıysan farklı oynamaya başla . hiç birşeyi ciddiye alma.
benim yerimde kim olsa akıl hastanesine düşerdi çok sıradışı şeyler yaşamıştım. ailem ve komşular benden ya delirme ya da intihar beklerken kendimi iyileştirdim ve üniversite okudum o dönemde ingilizce ve bilgisayar kurslarına yazıldım birincilikle bitirdim. ilaçlarla kendini düzelten birini görmedim ve duymadım . sadece uyuşukluk sağlıyor. ilaç istememekle en iyisini yapmışsın .

2-3 tane psikoloğa gittim şimdiye kadar hiç birisi gülmeyi geç yüzünde hiç bi ifade olmuyor çoğunun. psikolog diye güzin ablaya mı gittin..

Yani evet iste ben de bilmedigim için psikolog nasildir normalde, kendimce yanlis ya da dogru yaptigim yorumlardan emin olamadim. O yuzden buraya sormak istedim. Seansim baslamadan once 100 soruluk bi form verdiler. Onu doldurdum. Sonrasinda da yanlis hatirlamiyosam yarim saat surdu. Belki de normal bi suredir de bana cok kisa geldi.

Tıpkı Ben. Lafı çok beğendim. Yeraltı filminin kapanışındaki şu replik geldi aklıma eksisozluk.com bence gitme. Mahalle karısı gibi karşılık vermiş. İnsan kötü olunca karşındakinden işe yarayacak bir halt bekler. Sinirlerini bozmasını değil.

O notun ustune eminim artik gitmemeye :) tam duygularimin ifadesi gerçekten.

Alkol+uyumak+sezon sezon dizi izlemek.

24 saatin 20 saati uyumak.

Yapmak zorunda olduğum şeyleri yapıp(iş, okul, vs. ) onun dışında kendimi eve kapatırdım. Hiçbir şeyle meşgul olmadan saatlerce yatakta uzanıp uyuma saatimin gelmesini beklerdim. Olabildiğince az insanla konuşur/görüşür, buluşmaları bahaneyle geçiştirir, kendimi yapmak istemediğim hiçbir şey için zorlamazdım.

Bu uyuşuk süreç biraz ilerleyince vücudumda hantallık hissedip içinde hırs barındırmayan sporlarla uğraşırdm.
Not:Yürümek en iyi antidepresandır, yapabileceğin max. kilometreyi şu dönemde yapabilirsin.

-normalde günde bir kere alınması gereken antidepresanı iki kere içerek günde 15-16 saat uyumak
-duvarların bildiğin hareketlenmesi
-can sıkıntısından tv izlemeye çalışmak ama sadece bakmak izleyememek
-çareyi alkolde aramak
-eski dizilerden başka hiç bir şey izleyememek
-hiç ama hiç bir şeye konsantre olamamak
-başlayıp da bitirilebilen hiç bir işin olmaması
-durup dururken, kendi kendine otururken ağlamaya başlamak
-kendine zarar verme isteği, hiç çıkmayan intihar düşüncesi...

İlacın dozunu artırmıştım en son. O zamandan tepkilerim daha ölçülü.

boğaz köprüsü civarında takılırdım, ölümün soğukluğunu hisseder biraz akol alır eve dönerdim , aşağı atlama noktasına çok kez geldim ama atlamadım tabi :) git bi bara eğlen , eğlenen insanları gördükçe kendine kızıyorsun zaten

yataktan hiç çıkmamak, kendini yemeye vermek, sürekli nasıl intihar edebilirim düşüncesi

Ataktan kastim depresyonun kendini en yoğun hissettirdiği, dikkatini başka bir noktaya odaklayamadigin, depresyona yatıp depresyonla kalktığın, bunun dışında hemen hemen hiçbir şey hissetmedigin zamanlar. Süregelen bi depresyon halinde hayatına iyi kotu devam edebildigin ama modunun dusuk olduğu ya da ruh halinin surekli dalgalandığı evre değil. "Biri beni oldursun, nolur biri beni öldürsün" noktası

Hiçbir şey yapamıyorum. Bazen sigara içiyorum ama onun dışında elimden bir şey gelmiyormuş gibi oluyor

Eski sevgilim atak geçirdiğinde bayılıyordu. Sigarayı alkolü otu boku tamamen bıraktı biraz kendine geldi. Okulu bir yıl bıraktı sürekli atak geçirdiği için. Benimle de pek görüşmedi. Evde yemek falan yapıp rahatlıyordu.

Yeşil reçete dil altı hapım var. Onsuz geçmiyor

Spora vurmuştum kendimi deli gibi. Kick boks'a yazılmıştım, 300 Spartalı misali antrenman yapıyorduk.
Eve gelince de durmuyordum, polyanna yapmadı beni ama en azından bütün günü yatakta geçirmedim. Özgüvenim gelmişti.

Sporun depresyonu geçirici hormon salgılattığı da bilimsel olarak kanıtlanmıştı.

yazıyorum
yatağa yatıp, göz bandını takıp geçmesini bekliyorum (ışık beni sinirlendiriyor)
kesinlikle güneşin olmadığı yerlerde duruyorum
müzik dinliyorum
dışarı çıkıp kahve içiyorum, geri dönüyorum

Yapacak pek bir şey yok. Garip ama internetten depresyonu araştırmak ve depresyondaki diğer kişilerin tecrübelerini okumak beni biraz yatıştırıyor (sadece bende olmadığını anlamak biraz mutlu ediyor sanırım)

€2680 (net)

genelde brut soylenir almanya'da. 5000 euro brut yaklasik 2500 - 2800 euro arasi gibi net yapar (bekar ve cocugu olmayan birisi icin)

berlin'de hayat almanya'nin geri kalanina kiyasla daha ucuzdur.

almanyada maas pazarligi netten yapilmaz, brüt olarak pazarlik yapilir cünkü net maas evlilik durumuna, cocuk durumuna göre degisir ve sirketi ilgilendirmez. Ayrica yillik olarak hesaplanir. Su anda berlinde java ve front-ent developer olarak calisiyorum. Maaslar ispanya, yunanistan ve italyadan göc nedeniyle biraz düstü. maaslar genelde 40.000€ brüt/yil ile 100.000€ brüt/yil arasinda degisiyor. net maas ise yaklasik olarak evliler icin yaklasik 0.7 , bekarlar icin 0.55 ile carpilmasi ile bulunuyor. Pazarlik ise Javanin hangi library/framework bilinmesine, yan teknolojilerin bilinmesine, yabanci dile (bircok durumda ingilizce yeterli, almanca maas yükseltici faktör), ve maalesef milliyete göre degisiyir.(bir cok durumda almanlara, amerikalilara, ingilizlere, fransizlara, ispanyol italyanlara cok daha fazla maas teklif ediyorlar hintli, türk, cinlilere göre)

Berlin almanyanin geri kalanina göre ucuz ve daha yasanilir bir sehir. En büyük gider kira, sehir icinde 2 odali iyi durumdaki evler 1000 eurodan baslarken, biraz durumu kötü olanlar 800, sehir disinda ise bu rakam 500 euro dan basliyor. Sehir disi derken gözde büyütmeye gerek yok, ulasim cok iyi, en uzak mesafe 30-40dk sürer.

Gida giyim konusunda ise istanbuldan pek de farkli degil. Iki kisinin aylik mutfak masrafi beslenme aliskanliklarina göre 200 ile 500 euro arasi olur. Patates türkiyeden ucuz, karpuzun dilimle satilmasinin nedeni pahali olmasi degil ailelerin kücük olmasi nedeniyle o kadar büyük karpuzu kim nasil yiyecek demeleri.

benzin felan alim sartlarina göre ucuz 1.40 euro su anda, araba alim sartina göre ciddi ucuz 2 yasinda golf gibi arabalar 10.000 ile 15.000 euro arasi. sifir olanlari ise 17.000 - 25.000 euro

Süpersiniz baylar, teşekkürler.

Emrahday, özellikle sana çok dank shön de benim anlayamadığım bir şey var. Sadece Almanya'da değil her yerde yıllık ücret konuşuluyor. valla ciddi ciddi kıllanmaya başladım, bunlar yıldan yıla mı veriyorlar yoksa maaşları :)

tüm borçları mirasçılarına kalır. sen düşünmüyorsun değil mi?

sigorta intihar sonucu ölüm sonrası borçları karşılamaz bence.

mirası kabul edenler borçları da yüklenir.

Redd-i mirasla kurtulabilirler

mirasçılara kalıyor tüm borçlar ölümde de intaharda da aynı olması lazım. mirasçılar da kar zarar hesabı yapıp reddi miras yapar.

yok ya, başka bir mesele.

Redd-i miras kavramını anlayabilmiş değilim pek. Redd-i miras yapılınca borç kimsenin üzerine kalmadan yok mu sayılıyor yani?

ben onun mirasçısı değilim diyorsun. ama sadece borcu değil kalan malları da reddediyorsun.

reddi miras yapınca borç da alacak da yok sayılır. "mirasını kabul etmiyorum" anlamına gelir. o kadar borcun yanında evler arsalar falan varsa onlar da gider yani. onları alayım da borcu reddedeyim gibi bir dünya yok.

reddi miras yaparsa mirasçıları tüm borçlarını reddedebildikleri gibi varlığını da reddetmiş olurlar.
gönül rahatlığıyla intihar edebilirsin şimdi.

reddi miras talebi yaparlarsa kurtulurlar bunun yanında reddi miras talebinde bulunanlar ölen kişinin taşınır ve taşınmaz mallarının verasetinden de vazgeçmiş sayılır.

eh. 7.

bana itici geldi :/ videodan dolayı da olabilir tabi bilemem

Videoyu izlemedim 6

gayet güzel bence. (hareketleri ayrı tuttum)

saçlar, kaş ve yüz yapısı hoş.

belli bir boyna sahip.

göz de lens değilse 8.5 lens 8

edit: burnu yandan görünce 7

c. erkek

genelde bu tip kızları bizim millet pek beğenir ama o gözler varya o gözler bana acayip itici gelir. 3 der geçerim. renkli gözü sevmem hacı. şentansı gözler la.

güzelmiş

Fiziğini görmek lazım, ağzı hoşuma gitmedi. Fiziği kötü gözleri lensse anca 4 puan alır benden diğer türlü 8'e kadar yolu var. Cinsiyet: erkek

ben beğendim. 8 puan
kadın

kız kıbrıslıymış www.facebook.com

şarkıcı olmaya çalışan sıradan bir hatun işte.
soundcloud.com
ben de itici diyorum.

Güzel değil, yüz yapısı çirkin.

Bakımlı olmasına aldananlar güzel sayar. Genetiği iyi değil. 5/10

C: E

10 üzerinden 4-5 veririm

yalnız şunu anlamıyorum arkadaş, güzellik tamamen göreceli birşey, daha önce de gördüm benzer duyurular, yani senin beğendiğin birisini başkalarının beğenip beğenmiyor olması neden bu kadar önemli ki.. benim çok beğendiğim bi tip genel olarak hiç de beğenilmeyebilir filan, yani çok doğal.. sonuçta neyi değiştirir ki bu

erkeğim.

şarkıyı söylemiyor olsaydı 7 , şarkıyı söylediği haliyle 3

I r8 8 m8
Erkeğim

Feysini gezdim 8.5 veriyorum kendisine
Erkek

bi defa 1-2-3 1-2-3 drink olan bi sarkıyı 1-2-3 1-2-3 3 olarak söylediği için bence salak. hadi yanlış anladı diyelim aç bi bak sözlerine video çekmeden önce di mi? salak insanlar da hep çirkin benim gözümde.10/3

6/10

Guzel falan degil. Itici ve plastik manken gibi.

"iyy". benim için "korkunçlu gız" kategorisinde.

Çok hoş kız

güzel ama beyin yok gibi.
erkeğim sadece ilk 3 saniyeyi izledim

Videoyu izlemeden, sadece resmini görsem "Ağzının duruşu bir garip ama hiç yoksa 7 vardır" derdim ki bana tüm dünya güzel. Doğal plastik ayırt etmem, plastik olanı Adnan Hoca'nın kedicikleri kadar korkunç olmadığı sürece. Buna rağmen, videoyu görmemle "Eeeaaa" diyerek puanı 3-4'e düşürmem arasındaki saniyeleri sayamadım.
Gadınım ben. www.capsverlan.com

demren wonderland değil mi lan bu? "dikkatsiz sarışının sonu" klibinde oynuyordu.

Kızın göz rengi, ten rengi, saç rengi kombinasyonundan dolayı ilk bi an sanki güzel gibi geliyor. Aslında güzel olacakmış da gözlerinde, ağzında bir şeyler ters gitmiş de olamamış gibi. çirkin değil yine, facebook'una ben de baktım. ama bana itici ve ortalama geldi.

kadın

hiç konuşmasa güzel olacaktı ama sonlara doğru bez ihtiyacı doğurdu.

6 veririm. Bu kız makyajsız çok çirkindir gibime geliyor.

bir de bu var ama:

www.karikaturbul.com

yok böyle insanlar, oldu da biri yaparsa da "bana gösterme, kimse bana "böyle" şeyler yazmıyo gıcık oluyorum sinirleniyorum" diyorum (bu kısım doğru) tekrar denerse telefonu elinden alıp ... çalışıyorum bi daha yapmıyo. birde ne yazayım derse dövesim geliyo "banane lan ben ne biliyim, vercen mi yaz kısa temiz olur" diyorum tekrar sormuyolar zaten

seviştiği insanı anlatan derken abi böyle ziktüm boyle ettim diyorsa zaten iletişimi keserim. oylesine bir mevzudur, konusu geçmiştir bir şeyler oldu falan der o ayrı.

o seviştiğini anlatan(veya uyduran) tiplerden/kekolardan nefret ediyorum. milletle olan konuşmasını ilişkisini vs anlatmak iğrenç birşey lan.

biriyle bir şey yaşıyorsun. özel birşey. ve gelip bunu etrafındakilere anlatıyorsun. maalesefki tam bizim erkeklere göre bir davranış. bir erkek olarak tiksiniyorum. şunu şöyle becerdim, bunu böyle götürdüm vs vs.

bununla övünmek, bunu anlatırken o kadın/kızı güya küçük düşürmek, üstünlük taslamak. birşeyler ispatlamaya çalışmak.

karşıma bu tip biri çıkarsa anında tersliyorum. direk söylüyorum. birader neden üçüncü kişilere seviştiğin kızları anlatıyorsun. bu senin özelin değil mi? hadi sen yavşaksın. peki ya o kıza sordun mu? bunlar onun da özeli değil mi? diyorum.

www.youtube.com

korler ve sagirlar...

deep purple - when a blind man cries
deep purple - soldier of fortune

+ belki rains of castamere

www.youtube.com

when a blind man cries süpermiş.

onun gibi the moody blues - melancholy man var.

metallica - mama said

metallica - outlaw torn (belki tam olmaz bu :P)

tom waits - dead and lonely

tom waits - green grass

daha gelir de tek tek geliyor eheuhe

3 vakte kadar

Edit:sanki benim cevabim senin sorundan daha sacmaymiscasina.

Karsi tarafin duygularindan emin oldugunda atanlar var.

Karsi taraftan en ufak bir kivilcim gordugunde atlayanlar var.

Karsi taraf uzerine atlasa utangacligindan mal mal bakanlar (ben) var.

Kisacasi her erkege gore degisir ama genel tablo bu.

kadifedevrim: sen gelme ulan ayı.

halitkin: cevabın çok iyi, teşekkürler.

herkes nasıl/ne zaman adım attığını yazsa ben ortalama bi şey çıkarırım aslında.

benim gibi korkaksa hiç bir zaman. kızda sonra baskasına gider oda arkadan bakar.

mevzuyu tam bilmeden saldırmak da istemiyorum ama niye adım atmasını bekliyorsun? emin olmak için mi? yoksa eminsin de "o başlattı!" demek mi istiyorsun? öyleyse çok beklersin. korkmayın, ilk adını kız atınca erkekler yemiyor.

soruyu erkeklere yonelt madem, ne zaman adim atarsiniz diye bir ankete cevir. pek acik degil ne bekledigin.


ben birinden hoslandiysam adim atarim. bunun bir zamani yok daha cok hayatin akisiyla alakali. imkansiz birine de yonelmem.

ya ben atarım adım, kadınım madınım demem, hem de öyle ima bilmemne işlerinden de anlamam, gider direkt söyleyiveririm senden hoşlanıyorum diye ya da başka şekilde. (daha önce hiç yapmamış olsam da) bu konularda ilkel bir insan değilim. ama emin olamıyorum bana ilgisi olup olmadığından, acaba o da mı emin olamıyor da adım atmıyor yoksa benle alakası bile mi yok da ondan mı şey yapmıyor bilemiyorum.

hem yok korkmayın yok bilmem ne diyorsunuz ama adım atınca da gözünüzde bilmem ne kadın oluyormuşuz sözlükte orda burda okuduğuma göre. hem burda geçen bir erkek bana akıl veriyordu, sakın adım atma, ona bırak, yoksa ilgisi varsa da gözünde mal olursun diye. yani netice itibariyle birinizin dediği diğerini tutmuyor.

" erkek değil misiniz hepiniz aynısınız işte " genellemesi burda patlar o zaman.

kimisi iyice emin olmadan adım madım atmaz.

kimisi emin olsa bile atmaz. mutlu olamayacağını düşünür.

kimisi ota boka adım atar. adım manyağı olursunuz.

zaten onemli olan adimi atmak degil, beklentilerin bulusmasi. bu yuzden hayal kirikligi ihtimali var, fakat bir kisi uzerinden degil biraz daha genis bir cerceveden bakmalisin. yani bu olmazsa tonla adam var piyasada..

tanismadan anlasip anlasamayacagini bilemedigin gibi bu da deneyimleyip ogrenebilecegin bir durum. kendini beklentilerini kesfetmesine izin verip sen de onu kesfet.

senin de dediğin gibi birimizin dediğini öteki tutmuyor. çünkü dünyanın bir yerinde banttan seri üretimle erkek çıkaran bir fabrika yok. kaldı ki fabrikadan çıkan ürünler bile birbirini tutmazken, sen 3 milyar nüfuslu erkek topluluğu için nasıl böyle bir genelleme bekleyebiliyorsun ki? "erkekler tanıştıktan 17,6 saat sonra avına yaklaşır" falan gibi bir cevap mı bekliyorsun yani. isanları cinsiyet üzerinden genellemekten, genellenmelerini istemekten vazgeçin yahu. yıl 2014. bu tip şeylerin cinsiyete değil, kişiliğe ait özellikler olduğunu ne zaman anlayacaksınız çok merak ediyorum.

ha bu arada. sana, adım attın diye "bilmemne kadın" diyecek bir hanzonun fikirlerini niye umursayasın ki. git şansını dene işte.

ben bu kadın erkek işlerinde yeniyim zaten. kadın erkek ilişkileri konusunda ise tam bir odunum. evet odun. kafam basmıyor bu işlere. bu konular hakkında konuşup duran insanlardan tiksinirken, şu an kendim aynı konumdayım. erkeğe erkek olarak değil de insan olarak bakanlardanım, kadına da aynı şekilde. ama nedense bu adam benim nevrimi döndürdü. yapmadığım şeyleri yapar oldum. kadın erkek ilişkileri konuşup duran insanları tenzih ederim ama ben bu konularda konuşmayı vakit kaybı olarak gördüm hep.
@antrenmanda goz dolduran futbolcu, abi bu işler değişikmiş işte, öyle ben cinsiyetine değil karakterine bakarım falan diyorsun, ben de öyle diyordum ama, ne bileyim birtakım klişeleri, dünya genelinde geçerli bilmem ne vücut dili bi şeyleri falan barındıran biraz değişik işlermiş.

bir hareket görmeleri lazım. yoksa çoğu adım atmaz. eğer yıldırım çarpmışcasına bi sevdaya düşmedilerse tabi. ya da herkese iş atan bir deneyeyimci tipler değilse. görür görmez ben giderim çat çat söylerim diyen tiplerin çoğu barlarda falan yapıyolar herhalde. onun bile öncesinde kızı bi incelemişlerdir gerçi. duyuruyu baz alsana işte ne kadar badak var. her gün onlarca ne yapsam eklesem mi hoşlandığımı belli etsem mi sorusu geliyor :)

toparlamak gerekirse senin hareketlerin, konuşurken nereye baktığın bile mesajdır. ben gayet benden hoşlanan birini anlayabiliyorum mesela. eğer o da odun değilse sen de hoşlandığını belli ediyosan senin hoşlandığını anlayabiliyordur. eğer buna rağmen adım atmıyorsa ya ilgisi yok ya da yanlış zaman yanlış mekan falan.

mesela ben hiç atamam. sanırım en son görücü usülü bi kızıp bulup evlendiricekler beni asdfdsdfg :D

alkol iyi bir katalizördür..

kadının adım atması doğa kurallarına aykırı gibi geliyor bana. Neticede sen hiç spermin peşinde koşan yumurtalar gördün mü :) Bana yapılsa "noluyoz lan" derim. Sadece ortalama türk erkeğini biraz cesaretlendirmen lazım.

evet ha bu bir doğa kanunu. ama mesela şu da bir doğa kanunu; şimdi erkeklerde sperm sayısı çok fazla, kadınlarda ise yumurta sayısı sınırlı, yani erkek fizyolojisi mi, biyolojisi mi, anatomisi mi, artık her ne lanetse, içgüdüsel olarak yapabildiği kadar kadın dölleme peşinde. işte spermlerini (kendimden tiksindim lan) ne kadar çok kadına ulaştırabiliyorsa, o kadar iyi, o kadar erkek, bu bilimsel bir gerçek, bunu kabul ediyoruz.


bunu kabul etmekle erkeğin kadını aldatmasını da kabul etmiş, meşrulaştırmış oluyoruz o zaman, nasıl olsa doğa kanunu. e be kardeşim senin doğaya kafa tutacak, onu yontacak, şekillendirecek hiç mi kafan yok, sen bilmem kaç bin yıllık atalarından sonra insanlık adına hiç mi gelişim göstermedin, hiç mi değişme, düzelme, insanlaşma eğilimi göstermedin? bu bilmem kaç bin yıllık süreç içersinde ne yaptın be adam. ataların böyle adamlarmış diye aradan geçen binyıllara aldırmadan/hiçe sayarak böyle davranmaya devam mı edeceksin. doğa kanunu bilmem ne deyip de böyle şeyleri meşrulaştırmayın kardeşim. önceden ben de yok doğa kanunu, yok bilimsel gerçek diye bazı saçma sapan şeyleri (bilime inancım sonsuz bu arada, ama nasıl olsa bilimsel bir gerçek diye erkeğin kadını aldatmasına göz yumacak değiliz değil mi?) kabul etmeye kalkardım. ama artık 2000'li yıllardayız, naturalizm de bir yere kadar. sen içgüdülerine hiç mi mani olamıyorsun, hiç mi iraden yok?

aboww, nerelere saptırmışsın konuyu, bu laflar bana cevaben mi geldi? Eğer öyleyse; çok kişiyi dölleme, aldatma vs. bunların benim söylediklerimle hiç bir alakası yok. Ben genelde erkek kadına yakınlaşır fikrimi desteklesin diye doğadan bir örnek verdim ki bu metafor bana ait değil zati, genelde takipçi sayısını daha çok kızların oluşturduğu pucca’nın bir kitabında rastlantı eseri okumuştum. Bu mentalite’yi değiştirmek istersen, arkandayız.

kendim için konuşayım hatun kişiden ciddi bir sinyal almadığım sürece gidip konuşmam. çok istersem de giderim konuşmaya çalışırım ama bi süre sonra bana karşı diğer erkeklere nazaran daha farklı ufak davranışlarda falan bulunmazsa geri çekilirim.

bi kadın bi erkeğe adım atabilmesi için çok bariz olmasına gerek yok ama hatırı sayılır derecede güçlü bi sinyal vermelidir. en azından bende sistem böyle çalışıyor.

adamdan kaçarak adamı etkileyemezsin.

ben biraz konusur tartar sonra biyere davet eder orda söylerim.

pucca mı şu an şoktayım. pucca. bana pucca metaforuyla mı geldin? keşke bunu yapmasaydın. pucca'dan da anca bu kadar dandirik bi metafor çıkardı zaten.

kendi adıma hemen. sabırsızım, beklemeyi sevmiyorum, hoşlanmışsam direkt söylerim zaten.

ona cesaret ver.

hoşlandığından emin olduğumda.

İzlemelik değil de indirmelik altyazı için şurdakilerden biri olur heralde:

divxplanet.com

çare pasiflora

sabahlara kadar dizi belki birinden birinde içim geçer diye arada işe yaradığı oluyo

melisa çayı çok acayip. içip direkt yatıyorum, yarım saat içerisinde dalmış oluyorum. ama şu an onu bulup yapacak halin yok tabi. sıcak bir duş alabilirdin belki? onun dışında elinden bir şey gelmiyorsa, aklından geçenler geçsin, boşver ama uyku konusunu aklından çıkar. yani yatağa yattığında ne düşünmen gerekiyorsa düşün, problem değil, fakat uyuyamadığını, uyuyamayacağını ya da uyuman gerektiğini aklından geçirme. zamanla kendiliğinden uykuya dalmış olursun zaten.

ayrıca unutmuşum bak, aklıma geldi, sadece nefesine odaklanmayı dene.

kitap okumayı dene. gece yatıp kitap okurken max 15dklık canım var. sonrası tıss. belki sende de işe yarar.

uyumam gerek uyumam gerek uyumam gerek diye düşünmekten vazgeçiyorum, bende bu işe yarıyordu. kısık sesli televizyon ve mümkün olduğu kadar az ışıkla deneyin bir de.

Biraz egzersiz yap, yatarken süt iç. Geceleyin seni rahatsız eden bütün ses ve ışık kaynaklarından kurtul. Uyuyamıyorum diye kendini sıkmak yerine, "uyuyamasam da dinleniyorum" de. Yatağında rahat edemiyosan, yerde de yatmayı deneyebilirsin. Olmadı, Tarihin arka odasının bir kaç bölümünü indir, onu izlerken uyuyakalırsın.

Yine olmadıysa doktora git.

eğer multi vize vermişlerse -ki kesinlikle öyledir- aynen dediğiniz gibi. hayırlı olsun.

number of entries'e bakın, multi olmayabilir.

Mult yazıyor, sorun yok, sağolun arkadaşlar.

italyan işi

the tournament

izlemediysen shoot em up

adalarda rahat edebilir fakat kiralar 500 falandır. vişnelik var çok nezih bi muhit. orda belki daha bile fazladır. kampüs yakınları isterse 350den başlar.
suç oranı demişsin suç oranı da öyle çok değil gibi. yada biz duymuyoruz.

Her yeri eşit seviyede güvenlidir. Tekel savaşlarına aldanma :) O kadar büyük bir yer değil zaten, bir dolapderesi, tarlabaşı'sı yok yani.

Fiyatlar 400'den başlar.

adalar tarafı +1

ana caddelerin hepsi güvenli gerçi fakat örneğin bağlar tarafının arka sokaklarında kırk yılın başı da olsa gece saçma sapan tiplere denk gelme şansı var.

adalar tarafı biraz daha genç işi o yüzden kiraları hafif pahalı denebilir. iş yeri neredeyse ona uygun bişilerde söylenebilir

işyeri emko sanayi bölgesi taraflarında olacak.

Uzakmış. Emek Mahallesi civarından bakmanızı tavsiye ederim.

şirket araba vereceği için yani yol 50-60 dakikaya falan çıkmadığı sürece uzaklık pek önemli değil.

araba da olacaksa üniversite caddesi daha uygun gibi. bağlar mahallesi diye geçiyor. ordan çevre yoluna çıkış da var, direkt basar sanayiye.

üniversite caddesinde üniversiteli haricinde insan yok nerdeyse ondan adalar daha tercih edilesi. fakat o tarafta da 1+1 ev bulmak sıkıntılı olabilir.

şimdi bu ünv öğrencileri hep bağlar, adalr diyecekler ama o yaştaki bir bayan için en nezih ve uygun yer vişnelik mahallesi ve atatürk bulvarı civarıdır. atatürk bulvarının da odunpazarı tarafı değil, tramvaya yakın taraflarıdır. arabası da varsa oralarda çok rahat eder. diğer yerlerde park problemi olur, çarşı içi hareketlidir, komşusunun öğrenci olma ihtimali fazladır. sıkıntı yaşar. eskişehirliyim, ailem de hala orada yaşıyor.

Kirpi

soul kitchen
im juli

(bkz: black cat white cat) sözlükte şöyleymiş başlığı (bkz: tsrna maçka beli maçor)
tek geçerim.

due date.

eurotrip

due date +1

hangover. birincisi harika ikinci de idare eder

kirpi degil. muthis bayik bir film. komedi diye izlenmez, gaz versin diye hic izlenmez.
im juli yumusak hos bir film ama gazi yok.

gaza gelmek icin drama kaymak gerek. komedi olup gaza getirecek film zor. drama girince de canin sikilabilir. misal the pursuit of happyness gayet gaza getiricidir.

iyi hissettirici filmlerden: as good as it gets, amelie, little miss sunshine.

komedi agirlikli: be kind rewind, kung fu panda, fasulye, four lions ve tabii hangover.

superbad

kirpi, soul kitchen ve im juli dertsiz insanı depresiona sokar bence.
yazılanlardan hangoverlar ve eurotrip iyidir.
beslenmebulteni.com da ahmet aydın ın depresyon üzerine yazısını okuyun.
özet
omega 3
d vitamini
güneş
kalsiyum
magnezyum
çinko

REC

halka

"The Orphan" geldi aklıma ilk.

korku değil de götüm götüm gerilim. antichrist

garezde ıyıydı yanlız

el orfanato

the orphan değil bu bu arada başka bir şey.

the fourth kind

hangi üniversitede okuyacaksa ona yakın yerler uygundur. zaten 1+1 ler bu semtlerde olur. fiyatlar 400-500 tl arasındadır. hatta 550 bile olabilir.

hangi üniversite ve hangi bölümde olacak

osmangazi

sınıf öğretmenliği

bacınız için sıkılmanıza gerek yok :) Bağlar bile uygundur. Her sabah üç otobüs geçer BİM'in önünden. Tabi daha yakın olması için odunpazarı, vişnelik, göztepe filan daha uygundur. Fiyatlar 400-550 arası değişir. daha ucuza bulamazsın.

tamamdır kardeşim. çok sağ ol. sıkılmıyorum :)

şu anda biraz da mecburiyetten dolayı bir arkadaşımla 1+1 de kalıyoruz. kirası 325 tl. 1+1 de ve gayet düzgün bir dairede oturan arkadaşım 380 lira veriyor. kısaca şanslıysanız 350 lira civarı, o olmadı en az 400 liraya rahat 1+1 ler bulursunuz. ha hayvan gibi 3+1 ler de 500-550 lira civarı oluyor. tabi 'bağlar' için konuşuyorum. osmangazi'ye gidip burada oturan öğrenci çok.

osmangazi civarındakiler okula yakın, çarşıya bir tramvay kadar uzaktır. fakat gece 12'den sonra araç bulunmadığı için problem olabiliyor. bir de üşengeç biriyse gündüz bile çıkmaya üşenebilir.

bağlar tarafındakiler okula biraz uzak kaldığı için zamanın bir kısmı yolda geçiyor. onlar da çarşının dibinde denebilir.

bu iki yerleşke dışında değişik konumlarda ara sokaklarda başka 1+1'ler bulunabilir ama bunlar ogü'de okuyanlar için uygun olan ve yaygın yerlerdir.

çok sağ olun arkadaşlar, bu bilgilerinizi değerlendireceğiz.

bu arada gelip de taksiye falan binerseniz osmangazi tarafı demeyin, o başka bir mahalle. :) osmangazi üniversitesi ya da tıp fakültesi falan deyin. :)

Boğaziçi Üniversitesi'nin yazılım mühendisliği var diye biliyorum. Akşamları oluyordu sanki.

Haklısın da, dönemlik 10.000 TL'yi geçiyor o. Beni aşar.

at e4 kurtariyor mu

Ben tam anlamadım sanırım soruyu. Şah bile çekilmemiş. Tamam siyahın durumu şu anda biraz kötü görünüyor ama atı ile kaleyi alıp file basabilir.

f3 yaparsa at kovalanır, kaçmasa bile alır yine olmaz.

Atı alırsa vezirle atı alınır, mattan kurtulamaz.

at e4 - f3
at g3 - ?

yani beyazin f3'ten bir sonraki hamlesinde olasi ezici bir hamle goremiyorum. piyon vezirin yolunu kapadigi icin dogrudan mat tehlikesi geciyor.

gibi geliyor bana.

Doğru piyon oynamak yanlış olur orda. Fakat atı atla alırsa, yine mat olabilir. Araştırıyorum.

ati atla alirsa derken?
ben siyah atin gobekteki beyaz atin bir ustundeki bos olan kareye oynanmasindan bahsediyorum. filin yolunu kapatacak sekilde.

... Qa5+ desen sonunda mat yok.

... Qa5+
Kf1 Qb5+
Kg1 Qxb2
Rg5+ Kh8
dxc5 Bxc5
Rb1 Qxa2
Rxb7 ...vs vs

eskişehir zaten küçük bir yer iki gün'de her yerini gezersiniz merkezdeki.

çiğ börek yiyin, haller gençlik merkezinde bilardo oynayıp bir şeyler için.
porsuk üzerinde mini tura katılın. porsuk boyunca 20 kere filan gidin gelin.

duyuru da başka sorular da vardı onlara bakabilirsiniz.

merkez civarında pek ucuz otel yok, ama güzeldirler.(İbis, Verman, Albatros vs.) Ucuz oteller için yunus emre caddesine gitmen gerekecek.

Çok fazla olmamakla beraber gezilebilecek yerler:

- doktorlar caddesi
- barlar sokağı
- adalar (porsuk civarı)
- haller
- yunus emre kampüsü içi
- kentpark, sazlıova parkı, şelale
- mekan olarak yan yana dizilmiş olan: 222, hayal kahvesi, buda meşhurdur.
- vaktin olursa bağlar, kızılcıklı, hamamyolu

japon bahçesi varmış sanırım? o nasıl / nerede acaba? gitmeye değer mi ki acaba? bi de şu frig vadisi yazılıkaya midas anıtı falan merkezden çok mu uzakta / nasıl gidilir acaba?

Öğretmen evinde kalabilirsiniz, öğretmen olmayanlar için 2 kişilik odada kişi başı 45 tl www.eskisehirogretmenevi.com.t

Japon Bahçesi Anadolu Üniversitesi Yunus Emre Kampüsünün içerisinde, açıkcası ben çok sevmiyorum ama yolunuz o tarafa düşerse uğrayabilirsiniz.

Yazılıkaya Eskişehire 75-80 km, ama Eskişehirden direk oraya giden araç yok. Özel araçla gidebilirsiniz. Çifteler veya Han ilçelerinden belki minibüs vardır ama emin değilim.

Ayrıca :
(bkz: eskişehir'de görülmesi gereken yerler )
www.eksiduyuru.com
www.eksiduyuru.com

'id =' yerine 'id in' dersen olabülü.

diğerinde ise
a'da sadece detaylar'da ve firsat'da aynı id'li olanları alır.
b'de ise detaylar'ı her halükarda alır ve firsat'da o id'li kayıt bulunması gerekmez. (Bulursa eşleştirir, bulamazsa null lar)

update firsatlar set bitis='eski ' where id in(select firsatlar.id from firsatlar left join detaylar on firsatlar.id = detaylar.firsat where detaylar.satis>30)

çalışmadı aynı hata. şöyle çözdüm. hatayı 3 kez daha okuyunca harbiden mantıklı geldi hata verişi :P

update firsatlar set bitis='eski' where id in (select firsat from detaylar where detaylar.satis>30)


bu arada anladım o farklı. benim durumum için en mantıklısı a'yı kullanmak gibi görünmekte. : )

çok teşekkürler müdür, iyi geceler.

merhaba hanzo,

1- mysql ona izin vermiyor ya, ama update'te inner join kullanabilirsin.

şöyle bir şey işini görür, tabi bir denemek lazım.

UPDATE
firsatlar
SET
bitis = 'eski'
FROM
firsatlar
JOIN
detaylar ON detaylar.firsat=firsatlar.id
WHERE
detaylar.satis > 30

edit: bu ikinci firsatlar ortalığı karıştırabilir. alias vermek daha mantıklı olur gibi.

UPDATE
firsatlar
SET
bitis = 'eski'
FROM
firsatlar as f
JOIN
detaylar ON detaylar.firsat=f.id
WHERE
detaylar.satis > 30

edit 2: hayır çalışmayan şeye niye tick atıyorsun, o öyle değilmiş ms sql'de denemiştim ben onu mysql'de olay değişiyor.

mysql'de bunu dene,

UPDATE
firsatlar
JOIN
detaylar ON detaylar.firsat=firsatlar.id
SET
firsatlar.bitis = 'eski'
WHERE
detaylar.satis > 30

hacı tam sen yazdın ben bitirdim zaten. ama aceip sorularım olucak sql ile ilgili bu zamanlar. direk mesaj atabilirim. bu arada son sorgun biraz daha hızlı çalıştı benimkinden niye bilmiyorum.
öptüm. : )

1. favicon diye aratırsan bişeyler yapabilrsin sanırım.
2. öyle bir gif bulu resim koyuyormuş gibi yerleştirirsen o da olur.

1- favicon oluşturmalısın, favicon.ico olarak ana path'e index'in olduğu path'e koyarsan dosyayı otomatik bulur. yok ben elimle koyayım diyorsan,

<link href="favicon.ico" rel="shortcut icon"> bu kodu <head> tagları aarasına koyman gerekir.

2- o gif değil flash, hazır flash olanları da bulursun da uğraşmadan bir gif resim bularak da oraya koyabilirsin.

1. sorunun cevabını almışsın.
2. sorunun kodu için:

<object classid="clsid:D27CDB6E-AE6D-11cf-96B8-444553540000" codebase ="download.macromedia.com flash.cab#version=7,0,19,0" width="790" height="79">
<param name="movie" value="www.akparti.org.tr" />
<param name="quality" value="high" />
<embed src="www.akparti.org.tr" quality="high" pluginspage="www.macromedia.com" type="application/x-shockwave-flash" width="790" height="79"></embed>
</object>

linkleri burada düzgün çıkmıyor. Düzelt sayfana ekle.

harikasınız beyler. teşekkürler.

yeşil olanlar geçiyor galiba, hangisinin geçtiğini sor, biri mutlaka geçiyor,(iki tip minibüs var)

Minibüsle o trafik çekilmez. Özellikle sabah ve akşam saatlerinde. En temizi Taksim'den metroya binip İTÜ Ayazağa durağında inmek.

üzerinde maslak, istinye, sarıyer, ayazağa vs. yazan bütün otobüs ve minibüsler ordan geçer. Ama katılıyorum, bence de metroyla git. Kapısının önünde durak var.

trafige yakalanmazsan besiktas'tan minibusle 20-30 dk arasi, taksim'den metroyle 15-20dk arasi surer.