Yeni bir açıklama gelene kadar mevcut kısıtlamalar devam edecek dendi. O yüzden Aralık'ta neyse Ocak'ta da öyle devam edecek.

ya çık deseler çıkacak mısınız? hastalık, ölüm kol geziyor.
ayrıca her yer kapalı zaten.

yeni karara kadar demişlerdi. büyük bir şey olmazsa mart-nisana kadar böyle gider.

Mart Nisan kadar olmaz herhalde ya. Asilamadan sonra etki süresini gozlemleyip bence gevsetirler.

Aşılama zaten Nisan'dan önce %60'a ulaşmaz. Bence Mart-Nisan iyimser bir yaklaşım.

Bir kararın değişmesi için ya yeni kararlar alınır ya da ilk karar verilirken süre belirlenir ve belirtilir aksi durumlarda alınan karar geçerlidir.

Kediye göre değişiyor bence bu durum. Ama genelde yavru hallerindeki gibi kalmıyorlar. Büyüyünce tek başına, başka odada takılmaya vs başlayınca bu günleri ararsınız :((

Benimki 2.5 yaşında, kısır, dişi, tekir ve hala tam bi manyak :) Aynı tür bile olsa sanırım cidden kedi karakteri diye bir şey var ki farklılık gösterebiliyor :)

antidepresan o konuda ehil olmayan kişilerce öneri üzerine kullanılacak bir ilaç değil ki. gss'niz var ise devlet hastanesinden en azından bir hekim kontrolünde kullanmanızda fayda var.

onun haricinde böyle bir yönlendirme olmadan, insanların 'abi xxx isimli ilaç çok iyi geldi' demesiyle bence kullanmayın. herkesin farklı ilaç adı vermesi de bundan. herkesin rahatsızlığı bir değil.

yani teşhis olmadan tedavi yapmak hemde bir hekim yönlendirmesi olmadan biraz problem.

Herkesin rahatsızlığı farklı, o yüzden kafana göre ilaç kullanırsan bozuk olmayan yeri de bozma riskin var.

çoğu antidepresan reçetesiz alınıyor ama eczacılar vermiyor.kafana göre antidepresan alırsan olanı da bozarsın

Yukarıdaki yorumlara katılıyorum
Öğrenciyken antidepresanlarla, psikiyatri servisleriyle haşır neşir olmuş biri olarak kesinlikle hekim kontrolünde kullanmanızı öneririm. Durumunuza göre dozajı belirler, düzenli aralıklarla dozajı azaltır veya artırır. Yani en sağlıklısı hekim kontrolünde ilerlemek ve bunun için para bayılmanıza gerek yok.

Yazıldığı gibi gss'niz varsa en yakınındaki devlet psikiyatri servislerine veya üniversitenin bulunduğu şehirdeyseniz üniversite hastanenize gidebilirsiniz.

Evet biliyorum aradığınız cevap belki bu değildi ama inanın en sağlıklısı bu.

Devlet hastanelerinde psikiyatri muayenesine gidin o zaman. Kafaya göre ilaç kullanmayın.

Ortalama fiyati 25 lira antidepresanlarin. Doktora gidin, rapor cikartin. Hem doktor gozetiminde kullanin hem de ucretsiz alin. Kesinlikle devlet hastanesinde psikiyateiste gitmek zor birsey degil.

Başka bir maddeden kalan iz değilss.
Uykudan oluyor genelde. Diğer varlıklara bağlanıyor bu durum. Bir süre sonra geçer.

@erva diğer varlıklara bağlanıyor? anlamadım

Sadece tahmin..

Su toplamış da üstüne basarak patlatmış, o da tortu olarak kalmış gibi duruyor. Hafif bi su toplaması olmuştu da fark etmedi mi acaba? Değilse, bilmiyorum :)

ayakta çıkan lekeler bazen ciddi şeylerin belirtisi olabilir takip edin gerekirse de cildiyeciden bilgi alın derim.

Halk arasında Erva'nın dediği gibi. Ama bi mantarmış sebebi. Kendiliğinden geçer.

Olmaz,

Bu sorunu sadece ilgili yada yetkili arkadaşa bağırıp çağırarak aşabilirsiniz, çünkü memleketimde işler böyle işliyor maalesef.

maalesef iade kesilior hep, bahaneleri de hazır "çok sık fiyat değişimi oluyor, etiketleri takip edemiyoruz". birisi kasada birisi raf yerleştirmede birisi de etiket değiştirmede görevli olsa sorun çözülür. zorla iş yapıyolar, çıksınlar o zaman o işten, onların yerini doldurcak pek çok insan var. şaka gibi...

neyse mesela geçen 101de bi ürünü uygun diye etikete bakıp 5 tane almıştım, kasaya geldim farklı okudu. ben de etiket fiyatı neyse onun üzerinden satılmak zorunda dedim, yetkili geldi, sadece birini etiket fiyatına verebiliriz dedi, ben o da o birini alıp diğerlerini iade ettim. 5 krş pahalı olsa bile üşenmeden geri veriyorum. küçücük beyinleriyle insanları aptal yerine koymaktan bi bıkmadılar.

@kiyiya vuran dildolar, çalışmadım :) personel sayısı az olunca günlük dğeişen etiketler sorun yaratabilir ama düşününce insan yaptığı işin sorumluluğunu biraz almalı ya.. bu şirket politikasından da değil yani, tamamen tembel çalışanlarından kaynaklı... çünkü marketlerin bazı şubeleri anında etiket değişimi yaparken bazılarına bakıyorsun 2 ay önceki fiyat yazıyor.. Bi de çalışanlar utanmadan alıcıyı salak yerine koyup "yeni gelmiştir fiyat değişikliği biz aşağıda mal yerleştiriyorduk" falan diyor.

Ayrıca kasada "10krş um yok" diyen görevli, senin 10krşun olmayınca 'neyse sorun değil' demiyor haliyle. Ona ayrı bi fitil oluyorum zaten. Sırf bu sebeple hep kartla öder oldum.

Fiyatla ilgisi olabilir. Yarım yağlı süt ufak bir miktar da olsa daha ucuz oluyor.
En azından toptancılar böyle satıyor, marketler bunu nasıl yansıtıyor hiç bilmiyorum.

sütün para eden kısmı yağı zaten. kalan suyu bize satıyorlar işte.

tamamen fiyatla alakalı bir durum bence. yağlı süte para yetmez hale geldi.

Genelde stoktaki fazla ürünleri kakalıyorlar diğerlerini bi süre raftan alıp. Benim gözlemim bu oldu.

Sütün yağı değerli kısmı, üreticiler yağın mümkün olduğunca çoğunu çekip başka ürünlerde kullanmak istiyorlar, bu yüzden de tüketiciyi düşük yağlı süte alıştırmaya çalışıyorlar. Yarım yağlı süt aslında yağı "çalınmış" süt demek.

+1 mikro patlamaya ek,
tam yağlı süt de yağı çalınmış süt. yüz ml'de 3,5 gram yağ oranını tutturunca, "tam yağlı" damgasını vuruyorlar. e bu inek hiç mi bundan fazla yağ vermiyor.
gerçi vermez, sanayi üretimi olduğu için yağı tutturacak kadar yem koyarlar hayvanın önüne, yazık.
www.resmigazete.gov.tr

Çekilecek acı, ölüm biçimi, her şeyin kaybedileceği düşüncesi

Yaşanmamışlıklar, pişmanlıklar ve ölümden sonrasını bilmeme sanırım.

el finito

Herkes için farklıdır. Benim için hayatta kalma iç güdüsü açıkçası.

Çok ilginç. Aynı sebepten dolayı bir aydır anksiyete atakları yaşıyorum.

Bence yaşanmamışlıklar. Yoksa ölüm biçimi falan umurumda değil. Nasıl öleceğimdem hiç korkmuyorum. Ama öleceğim an aklımdan geçen düşüncelerin "İstediğim gibi yaşayamadım." olmasını istemiyorum.

Açıkçası ailem ve eşim olmasa iplemem galiba. Ölme korkusu olduğunda aklima annem ve esim geliyor hep, onların uzulmesi vs. Bu sebepten hayat sigortam var ikisinin de adi üstüne, bari o konuda biraz kafam rahat.

Bir tanidigim vardı, esini, cocuklarini vs kaybetmiş hep. Vallaha o adam olsam dünya zerre s.kimde olmazdı, öbür taraf gibi muhabbetler daha da umrumda olmazdi, benden ailemi alan öbür tarafi diyip gecerdim.

Olum sonrasini bilmedigim icin korkuyorum ben. Basima kotu seyler gelecegini dusunuyorum evet.
Yokluk oldugunu dusunmuyorum.
Boyle karanlik olacak hissi de var bende. Karanliktan cok korkarim zaten.
Yani yasanmamisliklar, pismaniklar, hayattaki zevklerimden ve yakinlarimdan ayri kalma hissi degil korkumun temeli.

Onunla muhatap oluyor, ona anlatıyor, onun ilgisini bekliyor. Diğeri ikinci planda, olmasa da olur. Kalkıp gitse "nereye gidiyorsun" denmez.

Yine çok az veri var. Konuşulacak konu o iki kişi arasında geçiyorsa, göz temasını diğer kişiyle kurarsan şaşı ya da otistik sanabilirler.

Tamamen muhabbet ortamıysa, diğer kişiden haz etmiyor olabilir, ilgisini çekmiyor olabilir. Sıkıcı bir insan olabilir. Yani minyon tane olasılık var.

göz teması kurduğum kişiyi daha iyi/yakından tanıyor olabilirim. konu daha çok göz teması kurduğum kişiyi ilgilendiriyor olabilir. konuyu bu kişiyle önceden de konuşmuş olabiliriz. dışlamak/yok saymak için de yapan oluyordur, istemsiz ya da istemli olarak.

top_secret +1

net budur.

Göz teması kurulan kişi daha etkindir, karar durumu varsa ikna edilmesi gereken kişidir, algıları, anlayışı daha açık olduğu düşünülür.

Bu bana göre şu anlama geliyor, 2 kişiden birinden daha çok çekim almıştır. Çekim derken kara kaşına gözüne düşme değil, mesela anlattığın şey ona akıyordur, onun daha iyi dinlediğini anladığını hissediyorsundur. İnsan ulaşıp iletişim kurabildiği kişiye yönelir. Bence en büyük sebep bu.

Kişi konuyu anlattığı zaman iki kişi eşit ilgi mi gösteriyor, yoksa biri daha fazla ilgi gösteriyor olabilir mi? İlgi gösteren kişiyle göz teması kurup ilerlemek daha normal bir akış gibi geldi bana. Eğer böyle bir ayrım yoksa top_secret+1

2 saat önce geldim koşudan, 1 dereceydi hava. Boğazı veya ciğerleri zora sokacak bir hava yoktu. Azıcık burnum aktı o kadar. Ama daha soğuklarda düşük tempo koşmak mantıklı olabilir.

eğer burun solunumu yapmıyorsan soğuk hava direkt ciğerlere gider ama önemli olan burun solunumu yapabilmek. ayrıca kat kat giyinmek doğru bir hamle değil.

maske veya buff tarzı bişey takarsanız hava içinizi üşütmez

Buff yazmaya gelmiştim ben de. Biraz kesiyor.

@kırmızı neden? hem üşümüyorum hem terliyorum iyi oluyor bence.

eğer formdaysanız ve yavaş koşuyorsanız burun solunumu yeterli olabilir ama diğer türlü zaten imkansız. Kırmızının dediğine paralel bir cevap verdim bende. Aşırı soğuklarda direkt ciğere çekmek bence de sağlıklı olmayabilir. Ama bu havalar değil eksi dereceler ve nemli havalar vb.

çoğu insanın üşümesinin sebebi terin vücutta kalıyor olması. teri dışarı atan teknolojik ürünler var. ayrıca üşüme koşu başlamadan önce olur, koşarken üşüyeceğinizi düşünmüyorum. benim koşu kitim, bir tane kaliteli dri fit üst içlik, bir tane tayt ve ince rüzgarlık. koşu sırasında ergonomik olarak hem rahat hem tempo düşürecek kadar ağırlık yapmıyor.
eğer koşu temponuz yüksek değilse son kısım sizi çok bozmayacaktır. koşu bittiği anda yürümeniz gereken bir mesafe varsa terliyken bu sizin için risk oluşturacaktır.

Koşu bittiği gibi üstünü değiştir. Koşarken ısındığın için kolay kolay bir şey olmuyor.

üni. sekreterinden çalıştığınıza dair bir belge almanız yeterli.

Biz öyle durumlarda labda yattık hep :) Hem deneye de devam etmiş olduk :D

Bence kurtarmaz yazı falan. Memurun insafına kalırsınız...

Home alone

Sweet november

Elf var ve bi kısmı Kanadada çekilmiş ama Noel var..

ingiltere yapımı ama love actually

The Holiday. Biraz ingiltere biraz Amerika. ama New York değil.

demolution

pek severim, new york ta çekilmiş

Serendipity
Çok severim bu filmi.

You've got mail

Kuzu pirzola

tortellini yap. A101 de bile satılıyor. tavuk da yaparsın belki yanına. kremalı filan.

Kalorili bişeyler ye. Sevdiğin meyveler olur. Muz, trabzon hurması, elma, ne bileyim bunlardan yanında yoğurt/kefir/peynir ile ye. Yanına sevdiğin bir hamur işi, belki bazlama belki galeta belki meyveli pasta koy. Süt ürünlerine şaşırma çünkü kan şekerini dengeleyecek onlar.

Kanına bi baktır, bu kadar iştahsızlık normal değil hocam noluyo de. Baksınlar.

İştahsızlıkla beraber aynı dönemde hayat kalitenizi azaltan başka sorunlar da yaşamaya başladıysanız (yorgunluk, uyku problemleri vb) post viral sendrom yaşıyor olabilirsiniz.

Migrosta satılan alaçatı markalı susamlı simit kurabiyeler! Kime bundan ikram etsem birkaç gün sonra söylenmeye ve bana kızmaya başlıyor. İçine ne koyuyorlar bilmiyorum ama bir kere yedikten sonra tüm kutuyu bitiriyorsun ister istemez.

Karbonhidrat ağırlıklı birşeyler yemeye yönel istersen, iştahını bir nebze açar :) Hemen değil ama yemeye başladıkça açılır :)

istahimin acilmasi icindi sanirim, diyetisyenim bana kuru uzum, badem ve ceviz yememi soylemisti. bol bol. cok zayiftim ben. istahim da vardi aslinda.

pekmez de ye bence.

beeo'nun probolisinden yiyip kendinize gelin önce. iştahsızlıktan veya aşırı zayıflıktan şikayet eden kim varsa önce iştahları açıldı sonra kilo almaya başladılar: www.beeo.com.tr

Yerfıstığı yağı hapı var ben çok faydasını gördüm.

Mallar ya baska aciklamasi yok.

Mal olmalarına katılmakla beraber “izlenimlerine” göre “iş çıkmayacağını” sezip ona göre sallamıyorlar bazen. Mal olmalarına çıkıyor bu kapı da zaten :)

tok saticilar, bu pandemi ortaminda bile ilgilenmiyorlar, yuzu sirke satan bakkal market sahipleri var cevremde, bir daha mekanlarina ugramiyorum

Daha fazla para alacağı başka bi müşteriyi öne alıyorlar şerefsizlik yapıp.

Numarayı alıp sormamak mı?
ucuzdan değil bedavadan yırtmışsın. Sevinmen lazım. Parayı iş öncesi peşin alıp bir daha hiç aramayan bile var.

Tok esnaf olabilirler ya da meşgul olabilirler ama tavsiyem evde tadilat düzenleme işleri, cam pvc işleriydi mutfak dolabı işleri gibi şeylerde parayı asla iş öncesi peşin vermeyin.

karınları toktur.

İşini düzgün yapan mikron boyuttaki azınlığı tenzih ederek söylüyorum, usta=sahtekar.
Cam balkoncusu, mobilyacısı, tadilatçı boya badanacısı, elektrikçisi hepsi aynı b**. Ellerinde iş yokken aramış olsan her türlü yakalalığı yaparlar işi almak için, ama biraz bitleri kanlanınca seni tanımazlar, telefonlarına çıkmazlar.

iş küçüktür belki.
taksicilerin kısa mesafeye yolcu almaması gibi.

sloganım "her insanın 3 usta pıçaklama hakkı olmalı" :-)

virus yuzunden insanlar zamaninin buyuk kismini evde geciriyor, haliyle hazir evdeyken sunun tamirini yaptirayim, sunu degistireyim, sunu yenileyeyim kafasina giriyor insanlar. Pandeminin ekmegini yiyen sansli kesim de ustalar bir nevi, pandemi donemi millette para yok, kimse usta cagirmiyor diye dusunmeyin ustalara is yagiyor asil bu donemde

Genelde şöyle oluyor: Esnafın görece basit, daha az zaman harcanan veya kar marjı yüksek fazla uğraştırmayan veya yakın mesafeli çok sayıda işi oluyor veya talebe cevap verilemiyor eleman sıkıntısı, araç sıkıntısı, tek çalışmak vs. bu yüzden rasyonel seçim yaparak arada telefonla arayıp soranları beklemeye alıyorlar veya geri dönüş yapmıyorlar.

Sezonluk iş yapan esnafların genel sorunu bu, şu ara cam balkon, klima ve kombicilerin tamamı için oldukça verimli ve yoğun bir dönem ve müşteri seçiyorlar. Bahar aylarında cam balkoncuya gidin evinize gelip ölçüyü alır üstüne de sizi ofislerinde ağırlar çay kahve ikram ederler ama şimdi giderseniz yüzünüze bile bakmazlar. İçinde bulunduğumuz dönemde bu 3 esnaf türü en yüksek ciroya ve iş yoğunluğuna sahip, geçenlerde yeni taşındığımız evimize cam balkon yaptıralım dedik pazarlık bile yapmadılar fiyatta, montajı ise ancak 2 ay sonraya yapabiliriz dediler.

Zorunlu eğitim ve üniv kontenjanlarının artmasıyla esnaf sayısı azaldı.

Kimse çırak olmuyor,usta çırak kültürü kesintiye uğradı.

Eskiden esnaflar böyle değildi.

Şimdi tutunamayan ve kolay yoldan para kazanmak isteyenler is bilmeden dukkan açıyor.

Is çok ama usta çok az. Rekabet yok. Is seçiyorlar.

kendi girişimimle ilgili uğraşırken çok az insanın çalışmak ve iş yapmak istediğine şahit oldum.
kimsenin işe falan ihtiyacı yok ve kimse iş beğenmiyor.

www.vinomarket.com.tr
İzmir'de mağazaları da var diye biliyorum.

Kemeraltı'nda Kızlarağası hanı etrafındaki şişe, kavanoz vs satan dükkanlarda var.

Kızlar agasının önündeki sokaktan konak yönüne dogru yürü dünya kadar şişe mantarı satan yer var

tam isim veremiycem çünkü hep bakmadan giriyorum ama :D kşk'dan alaybeye ara sokaklardan giderken bayağı bi spotçu var, oralara bi bak istersen. olabilceğini düşünüyorum. urladaki spotçularda vardı yani, o taraflarda da vardır kesin :)ama şekilli şüküllü bişiler bakıyorsan olmayabilir. ben standart tip görmüştüm.

mayalandden tam emin değilim, gerçi mantarlama makinesi bile satıyo adamlar tıpa mı yoktur :D yine de davranmadan kendilerini bi ara sor istersen.

Emin olmamakla beraber ksk'dan alaybey izban'a yürürken çocuk esirgemenin alt sokağında, 'şarap evi' var sadece şarap üzerine. Orada vardı sanki.

Edit: Pardon 'şarap kenti' aklımda evi diye kalmış.

2021 eylül diyorum. Umuyorum daha doğrusu. Mantıken böyle olması gerekir ama bu süreçte çok fazla da saçma karar alındığı için güvenemiyorum da.

bahar dönemi de online olur diye düşünüyorum.

tahminim 2021 güz dönemine kadar online

Başla sen işe bekleme boşuna böyle gider bu sene

bence bahar dönemi yüz yüzeye geçilebilir. en kötü hibrit olur ya da sadece sınavlar yüz yüze olur.

herkes sallamış, ben de sallayayım.

daha fazla aşı bulunursa aşı yaptıranları okula alırlar diyorum bahara. yaptırmamayı tercih edenlerin için hibrit ya da kayıt dondurma seçenekleri sunulabilir. ama kayıt dondurma eğitim hakkına karşı gelir mi bilemem..orası detay zaten gerek yok.

ha şu da var, 8 milyon üni + 5.6 milyon lise + 10 milyon ilk+orta + 1.5 anaokulu öğrencisi..

bu sene güz-bahar böyle geçer bence. bir sonraki sene de tartışılır yine

bana baharda açarlar, sonra geri kapatırlar gibi geliyor. bakınız meb.

Latin grande Guatemala güzel.

Brazil Mild kendilerinin de yapıp sattıkları olmalı. güzel aroması zengin. daha garanti bi lezzet.
feine milde denemek güzel ama içimi daha yumuşak gelmişti. bana uymuyor ama çok sevebilirsiniz de.

Guatemala da güzeldi+1

daha sert, sabah beni uyandırsın derseniz de african blue.

youtu.be

Ben hep Feine Milde aldım. Sürekli çay gibi içtiğim için içimi yumuşak olan tercihim oldu :)

Belediyeye şikayet edince belli olmuyor, onların insiyatifine kalmış oluyor. BAzen hayvan hakları bilmem ne dokunamayız deyip yolluyolar seni, bazen de alıp o köpeği yakın bi mahalleye bırakıyorlar, sonra köpek yine çıkıp geliyor ya da o bıraktıkları yerdekilere musallat oluyor. Ama hiçbi belediye sorunu çözmüyor tam olarak.

Istanbul'da belediye saldıran kopekleri topluyor. Nerede nasıl rehabilite ediyorlar bilmiyorum.

Tubitak proje bursu var. Ancak bunu önermiyorum. Şahsen benim başıma bela oldu. Proje bursunu kolay alıyorsunuz.

Dediğin puana göre olan bursta puanlar yüksek oluyor ama en temizi o.

Ben aldığımda (yıl 2013) yarı yarıya not ortalaması ve ALES puanı şeklinde hesaplanan puan için 92 üzerine verilmişti. 80-85 aralığına çıkacağına ihtimal vermiyorum açıkçası. Zira bu tür bursların taban puanı genelde her sene yükselir, düşmez. ALES puanınızı yükseltme ihtimaliniz var mı?

Bu bursun da geri ödemesi vardı bu arada. Yüksek lisans 3 senede bitmezse %50 faizle geri ödenmesi gerekiyordu. Öyle imzalayarak almıştım bursu.

90 bile zor be hocam, 85 nerede :(

evet zor :) ek olarak proje burslarına bakabilirsin ya da kadro kovalayabilrsin. yalnız şöyle bi şey var çok nadiren yök doktora bursu için yüksek lisanstakiler de başvuru yapıp alabiliyor. geçen sene bizde öyle olmuştu. normalde doktoralar içindi ama kimse başvurmayınca master öğrencilerine sormuşlardı.

Kediler yaz gelince az yer, kış gelince çok yer. Benimkiler öyle en azından. Eskiden koyduğum mama ertesi sabahı mutlaka görürdü. Şimdi akşamına bitmiş oluyor.

Şimdi sen böyle yazınca ben bayağı fazla veriyormuşum dedim :) Ben yaz kış çorba kasesine dolduruyorum kuru mamayı. İçinde elimin 1/4ü kadar kaldığında ekleme yapıyorum. Yaz/kış fark etmiyor, bazen çok yiyesi geliyo bazen azcık bişi yiyiyo bırakıyo. Bazen canı sıkılıyo gecenin bi yarısı tuvalete kalktığımda görüyorum bizimki kırt kırt bişiler atıyo ağzına. Sizinki de belki öyle bi dönemdedir ama obeziteye kayıyosa sizin camışın durumu sadece belirlediğiniz saatlerde verin, aralarda katiyen bişi vermeyin.

çok su içiyor mu?

bence az veriyormuşsunuz. mama kısır kedi mamasıysa verin biraz daha, bir şey olmaz.

Yarım çay bardagi ama kaç Gr? O mamanın kedinizin yaşina ve durumuna göre önerilen ölçüsü ne? Bunları bilmek lazım.

genelde 2. el kabul etmiyorlar. kızılaya bağışlayabilirsiniz. genelde ihtiyaçlar kişisel bakım bez vs.
www.bizizmir.com

ihtiyaç haritası instagram sayfasını takip edebilirsiniz.

bağışlayacaksan kızılaya değil, izmir büyük şehir belediyesine direkt bağışlayın. kızılayın ne olduğu malum..

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı açıklama yaptı 2. el eşya göndermeyin covid riski nedeniyle kabul edemiyoruz. Gönderecekseniz 0 eşya gönderin dedi.

Kızılay'a da bu saatten sonra kuruş hayır veresim yok. Ben evdeki kullanılmayan eşyaları yıkadım paketledim, kağıt toplayan suriyeliler vardı onlara verdim kışlık kıyafet. En azından ihtiyaç sahibi birine ulaşsın.

genel bir prensip olarak depremzedelere bağıs yaparken ikinci el pek makbul degil, daha önce iki büyük depremde de gönüllü olarak görev yaptigim icin yakindan biliyorum gelen ikinci el malzemeyi. özkanlar görece olarak iyi bir semtti, evleri yikilan insanlar ortasınıf memur esnaf insanlar. ikinci el yardımın yaratacagi psikolojik etkiyi bir düsünmeni isterim. bu sebeple mümkünse yeni olmasi daha iyi, siz evdeki kullanilmis giysilerinizi belediyelere bağislayin, mülteci derneklerine bagislayin, onlar temizleyip tamir edip ihtiyac sahiplerine ulastiriyor.

Devamı olup olmayacağını burdakiler nereden bilir bilmiyorum da :/

Ben asıl istanbuldan nasıl beşik gibi sallandık onu anlamaya çalışıyorum.

İzmir'de yıkım var mı 6.6 - 6.8 yüksek çünkü inşallah bişey olmamıştır.

İzmir'de olsam eve girmezdim.

nazilli böle sallandıysa izmir bangır bangır sallanmıştır.

Ev baya sallandı. Sağa sola gitti. Uzun sürdü bir de.

kuşadası kötü deniliyor. yıkılan birkaç ev fotoğrafı da geldi arkadaştan maalesef.

şu ana kadar büyük deprem olup devamı geldiği oldumu aynı gün? küçükartçıları kastetmiyorum. hatırlamıyorum.
sadece bina hasarlı olabilir ve kendiliğinden yıkılabilir deprem olmasa bile.ondan dolayı daha çok eve girmemek öneriliyor diye biliyorum?

şuan artçılar oluyor hala hissediliyor :/ (torbalı)

Yurtdışı sitelerde 7.0 derecesinde diyor. Dikkat etmek lazım

artçılar oluyormuş, daha devam eder. bugün binalardan uzak durun. bir de kıyılardan.

AFAD açıklama yaptı. Artçılar bekleniyor ve binalara girmeyin diye. Mümkün mertebe girmemekte fayda var. Büyük geçmiş olsun.

ege üniversitesi kan ihtiyacı için bağış istedi, bilginize....
twitter.com

Biz evdeydik çok kötü salladı kesin binalar yıkılmıştır dedim

salladı baya. evdeyim

izmir'de degilim, ailem kusadasinda, neyse ki bornovada yasayan ablam ve esi de dun kusadasina annemlere gittiler.

videolarda gorulen, ziraat bankasinin yanindaki yikilan 8 katli bina eski evime 2 dk yurume mesafesinde, onunde her gun servis bekledigim yer, ben burada bu kadar kotu olduysam depremi hissetmeden hissedenlerin halini dusunemiyorum bile.

su ana kadar ulasabildigim herkes "korktuk ama biz iyiyiz" dedi, evlerde catlaklar, patlayan fayanslar, kirilan esyalar varmis.

cok gecmis olsun.

asagiya ayrica duyuru actim ancak, depremzedelere maddi olarak yardim edebilecegimiz guvenilir kuruluslar varsa lutfen paylasin.

bornovadayım, deprem esnasında evdeydim. tv kitaplik vs bi sürü sey düştü ama ev simdilik iyi durumda. civarda ciddi hasar gören evler var. kimse giremiyor haliyle. artcilar devam ediyor ama tekrar büyük siddette olmaz umarim :(

Ben girmiycem. Arabada bile son bir saate 2 defa sağlam sallandım.

çok sallandık. şu an evdeyim, evde bir sıkıntı yok gibi ama eğer yine buna benzer bir depremi atlatırsam pılımı pırtımı toplar kaçarım.

hayatımda yaşadığım en şiddetli ve bitmeyen depremdi. bit artık dedim.

Ben 2. Kattaydım. Yukarda teras var. Asma çatı ve üzerinde saç var. Teras daha güvenilir midir?

Karşıyaka da eve girmiştim deprem sonrası. Şimdi Seferihisar da yine evdeyiz

Üçyol'da gece evde uyudum mecburen. Sabaha karşı artçılar devam etti.

28 saat için 500ü aşkın artçı olmuş. Bayağı sallandık da mecburen girip eve yattık. Her sallanmada uyandım, baktım devamı yok geri yattım. Ama hangi bölgedesin? Evinde çatlak var mı? Bunlar önemli. Ona göre gir ya da arabada/çadırda yat ya da başka semte geç.

Edit: bu arada artçılar bi 15 gün daha gidermiş Prof. Ercan öyle açıkladı ve 5.9a kadar çıkabilirmiş.

Bornova'da, iş yerinde, altıncı katta idik.
En üst kat.
Vademiz bu kadarmış diye düşündüm, duvarların üzerimize yıkılmasını bekledim. Çok korkunçtu.
Yarın o binaya çalışmaya gideceğim.

oluyor sürekli durum kötü

riskli bölgede değilseniz ve evinizde hasar yoksa bence girebilirsiniz.

Binalarda görünen veya görünmeye hasarlar olabilir.
Artçılar da bir süre daha devam eder ve şiddetleri farklılık gösterebilir.

Yetkilileri dinlemek, binadan şüphe ediliyorsa da acil hasar tespiti yaptırtmak gerek.

evimde hasar vardı, tüm binayı kontrol ettiler. şimdilik sıkıntı yok.

ofis maalesef yıkılan rıza bey apartmanına 4 bina mesafedeydi. o alandaki pek çok binaya yıkım kararı çıktı, ofisimizin olduğu 2 blokta dahil.

lütfen şüphelendiğiniz bir durum varsa binanızı kontrol ettirin.

Yeter. Ben de benzer durumda "sınırsız" almıştım. Sınırsız diye harca babam harca kestiler. 300 gb'mış meğer. Ama 300'ü geçtiğim ay oyunlar 4k filmler yüklemiştim. Sonraki 3-4 ayda normal youtube-spotify-standart surf-ara sıra dizi filmle 200 bandındaydım.

Yetmeyebilir

Benimki 60gb, haftada 8 saat dersim var, oyun falan oynamıyorum, sadece haberleri, bikaç dizi, bazen film falan izliyorum. Youtubeda da kaliteyi düşürüp video izliyorum bayağı. Ayın sonunda epey kalıyor bile.

Fazlasıyla yeter. Mobilde ayda 40-50gb falan kullanıyorum. Ben de turkcellin taşınabilirini düşündüm ama, şu an ek paketlerle bile o parayı ödemiyorum zaten. O sebeple gerek duymadım. Tabi youtube'da 720p kalitede video izlemiyorum. Neredeyse her gün netflix'ten de bir şeyler izliyorum.

Dersin geçme notu herkes için aynıdır diye düşünüyorum. Marmarada yl phd hepimiz bir alıyorduk dersleri aynı çana dahil oluyorduk. Ama siz enstitü ile görüşün her okul kendi kuralını uygular.

bu soruyu daha önce de sormamış mıydın sen? ısrarla enstitüyü aramaman çok tuhaf, gerçekten..

genelde katalog dersi ise farklı, curve bazlı ise aynı oluyor.

Daha önde sormuştun.
Yl ve doktora geçme norları farklı şeyler değil.
Bize tam ne sorduğunuz açık değil.

Örneğin 3/4 ile geçmek zorundadır bir çok okulda doktora ve yl öğrencileri. Bunun harf karşılığı da o okulda neye denkse o harfle geçtiğinde “başarılı” sayılır. Aynı sınıfta sen yl sin sen doktorasın ikiniz de 85 aldınız ama sana B öbürüne A düştü denemez.

Başarılı sayılma notu/puanı da dediğim gibi her iki grup için de aynı olmalı. Ama en güzeli enstitü bilir +1
Bir de enstitü bile şart değil yönetmelik de yazar. Açıp okuyun.

Ve tekrar söylüyorum puanlama, ders sistemi vs de iki temel grup vardır. Lisans ve lisansüstü.
Lisansüstünün şartları kendi içinde dr ve yl olarak ayrılmaz. Aynı potada yer alır.

Nası yani?? :) curugun ne kadar dibe yayildigini rontgenle anlar onlar zaten. Demek ki biri daha derine inmiş :)

Superfluid +1

Birisi normal diğeri de kanal tedavisi yapmış olmasın?

Herkesin aynı mı?
Benim Turkcell telefon son ödemesi 2 Ekim 2020.

Kesin söylemek imkansız.
Kabaca 9-11 gün sonrası

25inde kesiliyorsa 5i son odeme derim
Ayın kaç çektiği ile alakalı olarak 4üde olabilir 6sıda

25’inde kesilen faturamın son tarihi 8 ekim

Digital operator indirsene cebine. Orda tam tarihi bulursun.

Ürün değil emek ucuz. Avrupa’dan araba getirip burada parça ve işçilik dahil 5’te 1’i fiyatına tamir ediyorlar. Almanya’da 5000 Euro istedikleri arabayı sanayide 600 Euroya hallettiler.

Tüm Türk market ürünleri :)

Şu anda aklına gelebilecek nerdeyse her şeyn en ucuz olduğu ülke türkiye.senin bu soruyu daha öncede sorduğunu hatırlıyorum,senin gibi bir sürü kişide soruyor.bu günler bu işe başlamak için en uygun zamanlar.burada en önemli nokta türkiyeden tek tek ürün göndermeyi düşünüyorsanız o kısım zor,satmak istediğiniz ürünleri hedef ülkenizde tutmalısınız.

Hacmin ne boyutta olduğunu şu şekilde açıklayabilirim.istanbul frankfurt nakliyeyi normal koşullarda 2750-3000 euro arasında yaparız,son çıkan frankfurt 5 nokta boşaltmalı aracı 4400 eurodan aldım,bunun son müşteri maliyeti 5000 euronun üzerinde.

Pandemi öncesinde araçların yağ değişimlerini yurtdışında yapardık,kendi binek araçlarıma bile yağı filtreyi yırtdışından temin ederdim.şu anda yoğun bir şekilde madeni yağ götürüyor insanlar.benim en son gönderdiğim castrol 5w30 ll 5 litre yağ şu an almanyada 40 euro bandında,bulgaristanda toptan satışı 63 leva perakendesi 80-90 leva bandında.63 leva şu an 300 liraya yakın,aynı ürün türkiyede geçen hafta 195 liraydı,bu hafta 210 lira filan,bunlar internette perakende fiyatlar,toptanda bu rakamların altına iniyor.yüzde 50 lik bir fark sözkonusu.

Bildiğini!tanıdığınız hangi ürün varsa bunun üzerine yoğunlaşın ve hedef ülkede ürün tutun,böyle bir şansınız yoksa amazondan faydalanın.

Dolarin 5 kusur oldugu donemlerde dugun icin gelen yabanci arkadaslar AVMlerdeki yuksek kalite tekstil urunlerini somurmustu. Almanyada fabrika teknisyeni olan arkadas dugunde giymeye 3000 liralik takim elbise alip, "Olm ben bunu her dugune giyerim bundan sonra" olmustu.

su, kuruyemis

Kuaför ve diş tedavilerinin pahalı olduğunu söylemişti arkadaşlar.

who'nun yayınladığı vaka tanımı çok net. testin pozitif ise belirti göster ya da gösterme "case" olarak sayılıyor.

dünyada bu kadar saçma bir ayrım yok bakan sadece halkı kandırmak için kullanmış.

who'ya da verileri bu şekilde verdiler. o büyük sıkıntı.

Ben şu ana kadar bu saçmalığı bi tek Türkiyede gördüm ama başka üçüncü dünya ülkelerinde durum nasıl hepsini bilmiyorum.

@duyurukullanıcısı, büyük sıkıntı derken? who'ya verileri bu şekilde bildirmemiz herhangi bir yaptırıma sebep olabilir mi ileride?

Fransa'da ölen insanları bile test edip pozitif yazıyorlar.
Üstüne arkadasim ocak gibi hasta oldu ciddi ama o dönemler covid yok.
Sonrasında hastaneden aramislar siz o dönem covidmissiniz, önceden benzer semptomlari gösteren kisilerin örneklerini tekrar inceliyoruz dediler.

Su an fransa'nin websitesinde pozitif vaka, hastanede total, yeni hastaneye yatan, yogun bakim, iyilesen ayri ayri yaziyor.

belli bi sure katlanilir da yakin zamanda birlesilemeyecekse olmaz degil de cok yorucu olur. bittiginde degmedigi hissi de cok yipratir.

Bence çok beyhude bi çaba değil ya ama yoğunluğunuza bağlı. Mesela ikiniz de işinizde çok yoğun insanlarsiniz bu duruma çok takilmazsiniz hatta işinize bile yarayabilir :) ama işten arta kalan zaman çok fazla ise bu sorun yaratabilir.

tamamen beyhude. uzak mesafe ilişkisi yaşamak hayatını boşa harcamaktan fazlası değil. sağlam bir ilişki vardır, şartlar gereği belirlenmiş bir süre ayrı kalınır, bunlar tamam. hele ki ne zaman bir araya gelineceği belli değilse dünyanın en acınası şeyi. bunu yaşayanlar yapay zekalara da aşık olur mesela, görmüyor dokunmuyor ama sevgilim diyor.

20li yaşların başında, o heyecanla insanın gözü mesafe falan görmüyor ama yine de hep bi eksiklik oluyor. benden 1000 km uzakta, üstelik parasız dönemimde bi kız arkadaşım vardı. çok dertli iş. özellikle seviyorsan. şimdi çekemem valla, kediyle oturuyoruz işte bi başımıza. napalım.

* şarkı güzelmiş.

Şöyle oluyor bence, değer mi diye düşünmeye başlıyosun. Çünkü hayat akıyor, sen yalnız geçiriyorsun. Sonunda ne olacağı belli olmayan bir ilişki için belirsiz bir bekleyiş, kendini kısıtlama, hayatın tadını yeterince alamama...
Halbuki o gün kafan bozuktur, tek ihtiyacın biraz sarılmak ve sakince oturmaktır. Diziyi onun sıcaklığını hissederek izlemek istiyorsundur. Yeni açılan mekana hemen duyduğun an birlikte gitmek istiyosundur. Lüks mü bu isteklerin? Kesinlikle değil, normal bir ilişkide normal bir hayatta sahip olunması gereken şeyler bunlar. Yalnızken keyif aldığın şeylerde “‘keşke o da olsaydı” düşüncesi sıkmıştır artık.
Yani gerek var mı bilmiyorum... bence yok.

buradaki olumsuz yorumlara bakıp karar verme. bu durum herkes için farklı seyrediyor, herkesin farklı bir hikayesi var.

benim kız arkadaşım ingiltere'de yaşıyor. en son bir sene önce görüşebildik. ama gelecekte ben oraya gideceğim ve orada yaşamayı planlıyoruz, her şeyi bizim için planlı durumda.

uğruna değecek insan için uzun-yakın fark etmez.

herkesin yapısı, her ilişkinin dinamikleri farklı. bazı insanlar için altı ay uzaktan uzağa yürütmek imkansızken bazı insanlar altı sene uzak mesafe ilişkisi yürüttükten sonra evleniyor. ben sana "beyhude çaba" derim, altına dört sene uzaktan uzağa yaşamış birisi "biz şu an birlikteyiz, mutluyuz" diye cevap verir, senin kafan yine karışır.

bunu çözmenin tek yolu önce kendinle, sonra sevgilinle konuşmak. sen bu yola girdin mi? ne kadar fedakarlık etmeye, ne kadar beklemeye razısın? bunu yaptın diyelim, karşı taraf buna değecek mi? ondan bu sinyali alabiliyor musun? bu konularda biz ne söylesek boş maalesef. sen kendini ve sevgilini inandırmak/ikna etmek zorundasın. bunu yap(a)mıyorsan biz "yürür" desek de yürümez.

sevgilimle benim aramda ülkeler var. bir hafta sonra üç ay olacak görüşmeyeli. şu an yaşadığım yerin karantina koşulları dolayısıyla bahar aylarına kadar hiç görüşememe ihtimalimiz oldukça yüksek görünüyor. sonrasında da eğer kafayı yemeyip mezun olabilirsem planımız benim haziran 2022'de mezun olmam, işsiz güçsüz taze mezun olarak (alanım öyle mühendislik, maliye vb. spesifik, "bu bölümün mezunu genelde şu işi yapar" tarzı bir bölüm de değil haha) evlenmemiz ve böylelikle onun ülkesinde bir araya gelmemiz şeklinde... olur mu? doğrusunu istersen bana makul gelmiyor, kimsenin bu yaşta o kadar uzaktan uzağa kahrımı çekeceğini zannetmiyorum ama şu an için "seviyoruz ya nabalım durduk yere ayrılalım mı aq" dediğimiz için düşe kalka devam ediyoruz.

dediğim gibi biz ne desek boş. benim sevgilim beni terk eder, ben "değmiyor kanka boşver" derim. başkası üç sene yürütür, "çok zordu ama değdi" der... bu sizin ilişkiniz, hayat senin hayatın. o kadınla/adamla yaşayacak, yaşlanacak olan sensin. biz ne diyebiliriz ki?

11 bin km mesafe ile 6 sene dayandım. tek cevabım: azalarak bitmesindense yol yakınken bitmeli.

*Eğer 6 ay 1 sene içinde aynı şehre taşınıp yaşama şansınız yoksa illa ki biter, burda pozitif konuşanlarınki de biter, seninki de..

%3'le bu iş gitmez. Ayrılmadığın her gün için ilerde pişman olursun.

Çok verimsiz.

kişilere göre değişir. "Sonunda ne olacağı belli olmayan bir ilişki için belirsiz bir bekleyiş" falan denilmiş yorumlarda. sanki aynı şehirde sık görüşen çiftler için "sonu belirli olabilirmiş" gibi. ilişki sürecin ta kendisidir. sonu falan yoktur. gideceği bir yer yoktur. nedir mesela sonu? evlenmek mi? aynı evde yaşamak mı? çocuk yapmak mı? bunlara erişince ne olacak mesela? tatmin olmuşluk ile bu defter kapatılacak mı? bırakın uzak ilişkileri, yakın ilişkiler bile "sonuç odaklı" ise, o ilişkilerden bir cacık olmaz. süreçten alınan hislerin, tatminine bakın. gerisi teferruat. kimisi her hafta buluşur ama kankasıyla buluşmuş gibi sıradan bir gün geçirir, kimi de sizin gibi nadir buluşur ama "öz" bir buluşma yaşar.

öte yandan tüm ilişkiler abartılacak şeyler değildir. sadece biriyle ilişkin olmuş oluyor. o kadar. hayat yine senin hayatın. kimse birbiriyle göbekten bağlanmıyor ve bağlanmamalı da. ilişkiye hayatın içindeki ritüellerden biri gibi bakmak lazım. her şeyini adamak falan yanlış hallerdir.

Bence bölüm başkanı ile konuş. Hatta yarın sabah kalınca ilk işin bu olsun.

Aksi bir durum yoksa önce görüşün. Kişiyi siz daha iyi bilirsiniz. Görüşme çözüm sağlayacak gibiyse en mantıklısı.

kesinlikle once juriyi toplayan hocanizla gorusun.

gecmis olsun bu arada.

5 günü bulabiliyor en erken diyorlar

Aynı gün belirti veren hiç okumadım şu ana kadar. Yani sen yine kendini gözlemle de cok fazla toplu taşıma kullanıyorum çoğu kişi maske takmiyor, oksurup hapsuruyo fln ama neyseki şu ana kadar hep alerjiden, sigaradan vs kaynaklı sanırım :) yani dikkat et tabii ama çok evham yapma.

Sanırım en erken görüleni 2 gün sürmüş. Akşama belirti göstermesi imkansıza yakın.

vermez tabi ki. ama suphelendiysen biraz iyi bak kendine önumuzdeki 5 gun. bol c ve cinko al. hareketli ol, bol su ve gunde 2 bardak kekik cayı ic

excel ile bunların hepsini yapabilirsiniz. ayrı programa niye ihtiyaç duydunuz?

2 mantıklı şekilde yapılmıyor. 3ü de ekleyince hepten kullanılmaz oluyor. Çok sayıda kalem ve grup var.

tablonuzu düzgün oluşturmanız lazım. ondan sonra da pivot tablo ile verilere dalabilirsiniz.

tabloyu oluşturamıyorsunuz bence bu istediğinizi sizin istediğiniz şekilde yapacak program bulma ihtimaliniz %0.0001 falandır. bir program bulsanız bile o da excel gibi bir şey olacaktır.

bence excel ile bu tabloyu oluşturma ve verileri inceleme konusunda profesyonel yardım alın.

2 direk pivot table aslında. excel ile yapabilirsiniz +1.

Arkadaşlar teknik olarak yapılabilmesi farklı makul şekilde yapılabilmesi farklı. Bizde esas olay kalem gruplarında dönüyor. Excel bu konuda çok zayıf. Excel gibi olmayacak programlar mümkün ve bunları arıyorum. Madem bu kadar çok biliyorsunuz sizle daha teknik konuşayım: BOM gibi fakat servis için olan bir yazılım arıyoruz.

madem bu kadar çok biliyorsunuz soruyu neden bu şekilde sorumuyorsunuz?
garipleşti iyice buralar. ego tatmini yapanlarla dolmuş.

sizin sorduğunuz sorunun cevabı excel. yapamıyorsanız çok bilmiyorsunuz demek.

Origin.

Ama yazılım bedava değil.

Arkadaşım cevapların için teşekkürler fakat hiç yardımcı olmadı. 3 tane sütundan bahsediyorum tabloyu düzgün oluştur diyorsun. Şimdi bir de ego tatmini filan iyice saçmalamaya başladın.

Emin değilim ama yapacağınız şey iş ortamında nasıl adlandırılıyor ise bunu ingilizce olarak arayın ve yanına "apps" yazarak arama yapın derim .
Sadece belirli kaç işlem için Office ya da özelde Excel yüklemek gereksiz .

@superfluid, baktım şimdi bu iş için biraz fazla kompleks geldi bana.

Evet advanced bi yazılım zaten. Data analiz için kullanılıyor ama çok işlevli. Öğrenmesi zor değil ama sen bilirsin :)

@superfluid, origin pro'yu bu iş için kullanmak balyozla sinek öldürmeye benzer.

@osssy, evet 3 tane sütundan bahsediyorsun, sorunun cevabını da yazdık yukarıda, pivot table.

Arkadaşlar excel cevabını aramadığımı sorudan anlamadıysanız buna ek olarak cevaplarda 3 kere daha söyledim. Taşa anlatsam anlardı şimdiye kadar. Grup yönetimini sağlayan bu işleme adanmış program arıyorum.

Excelci tayfaya çok basit bir şey söyleyeceğim. 3 sütun 5 satır veri girsinler. Şimdi bu 5 veriden 3 lü 20 tane grup yapsınlar. Bu grupları pivot table ile yönetmeyi becerebilirlerse karşısına 10 tane rakip firma koysunlar. Sonra gelsinler bana yüzlerce satır veri ve grup vereyim. İlla hakaret istiyorsunuz.

Okudum ve cevap yine Excel olacak. Şu bahsettiğinin daha karmaşık halini biraz tablo bilgisi ve formül, özetleme yetkinligi ile yaparsın. Senaryolar, dinamik gruplandırmalar vb. Çok elzem bir şey ise bir günde hazırlanır sonsuza kullanılabilir.

Arkadaşlar özetlemeye, veri analizi yapmaya çalışmıyorum. Grupları yönetmeye çalışıyorum. Vallahi iflah olmazsınız.

Doktora danışarak, uygun ilaçları ezerek, rahat tüketebildiği gıdalara karıştırabilirsiniz. Mutlaka doktora danışın.

Küçüklere çorba kaşığında eriterek veriliyordu, olmadı öyle deneyin :)

Yabanci oldugunuzdan size hisliyor. Olmez de sag kalirsa ayrilmaz pencerenizden. Cok kucuk ciger parcasi atin, onu yer afiyetle.

bir yerden kaçmış olabilir. civarda kedi besleyenlere sorun. süt ishal yapar, düzgün kedi maması, yumurta, yağsz ton bajığı gibi besin değeri olan bir şeyler verir.

Aynen süt ishal yapar demeye gelmiştim. Ama mesela 3/4 u su, geri kalani süt şeklinde de verebilirsin ama yemeği biliyor mu? Ağzına çay kaşığı ile damlatabilirsin veya siringa varsa o daha kolay.

Foto koyarsan kaç haftalık olduğunu tahmin edebiliriz. Çok ufaksa mama vermeyin, süt tozu oluyor kediler için ondan almaniz gerekebilir

öncelikle annesi var mı ona bakmak lazım. yoksa yavru kediden anlayan birisini bulmalı yoksa veterinere götürürseniz onlar gerekli besinleri verirler.

Evet. Depremden dolayı olsa gerek 4 5 saattir böyle.

Patladi evet ama bende depremden önce de böyleydi. Bugün internet leş zaten.

Biraz once gocmustu, simdi girebiliyorum.

Ben giremedim bile

lens camdan yapılmışsa bile (ki bazı plastik maddeler katarak da yapılıyor) uzun vadede zarar verir.

99% safliktaki IPA yavaş yavaş zarar verir. Onun için IPA yi suyla seyreltmen lazım. Zaten o safkikta IPA kullanırsan çok hızlı buharlasir dezenfekteye etkisi olmaz.

ben venaturanun d3k2 sini kullanıyorum. bir de arada çinko-bakır ve b12 sini kullanıyorum. kendimi halsiz hissettiğimde bir tane sambucol efervesan tablet alıyorum. arada yine c vitamini tablet alıyorum. you plus diye bir marka hepsi içinde bişi çıkarmış ama içinde katkı maddesi de varmış. ben bıktım ya artık bu takviye olaylarından. doğru mu yapıyoruz yanlış mı bir fikrim yok. kafalar karışık.

ben sadece d alıyorum. damla o da

3. Hiç kullanmıyorum.
2. Bir doktorun "bunu her gün kullan" dediğine başka doktor "o şuna şuna zarar verebiliyor çok kullanma" diyor.
1. Gerek yok ki?

D vitamini eksikliğiniz yoksa dışarıdan almanıza gerek yok. C vitamininin fazlası zaten idrarla atılıyor, mandalina portakal yiyin, kivi yiyin. Diğer mineraller de vücut eksikliğini çekmiyorsa fazla biriktirmek gerekmeyen şeyler. Tahlil yapılıp eksikliği belirlenmemişse bunlardan hiçbirini almanıza gerek yok aslında. Bağışıklık destekleyici olarak önerilen şeylerden dönem dönem kullanırsanız zararı olmaz ama her gün kokteyl yapmanız daha zararlı bile olabilir.

Hiç kullanmıyorum.

Yiyeceklerden kolayca alabileceğin vitamin ve mineralleri neden ısrarla haptan almak istediğini anlamadım. Benim şahsen yiyip içtiklerimden aldıklarım fazlası ile yetiyor d vitamini ve demir hariç. Çünkü onlarda kronik eksikliğim var.

Sağlıklı besleniyorum böylece ek vitamine gerek kalmıyor. Bunların hepsini besinlerden alabilirsin.

kim alın diyor gerçekten? instagram prof.ları mı?

c vitaminini muhtemelen aldığınız gıdalardan içeceklerden temin ediyorsunuzdur emin olun. eviniz bodrum katta ve işsizseniz güneş görmüyorsanız d alın ama 2 sokak güneş görüyorsanız d'ye de ihtiyacınız yok.

bahsettiğiniz ilaçların toplumda çok ama çok azının ihtiyacı var. bu kadar reklama algıya kapılmaya gerek yok

besinlerden nasil d vitamini aldiginizi aciklayabilir misiniz? biz de alalim.

www.vitaminler.com

B12 eksikligim oldugu icin hergun b12 aliyorum ama ben de acikcasi bugun ek vitamin almayi dusunuyordum bagisiklik guclensin diye. Simdi burada yazilanlari okuyunca yediklerim karsiliyordur zaten deyip bir geri cekildim. Of kafam karisti. :(

ben f/p ürünü decavit kullanıyorum. normalde devletin hamileler için verdiği bir multivitamin. içeriği ve miktarları çok zengin. fiyatı da inanılmaz ucuz.

bunun yanına bir şey ekleme şansım olsa efa-dha değerleri yüksek bir balık yağı eklerdim sadece.

twitter.com

Diyanet yada Belediye olabilir, ama şahsi fikrim yeltenmemen yönünde olur.

Ben şikayet etmeye tirsiyorum açıkçası çok rahatsız etse de :D adım başı cami olduğu yetmiyormus gibi bizim evin önüne de bi tane kocaman dikmislerdi. Okuyan hoca bi de hiç makama şuna buna uymuyor yaydikca yayiyor, ne izledigimi, ne okuduğumu anlayabiliyorum.

Et sikayet. Dinsiz demesinler Korka Korka ulkeye seriat geldi neredeyse. Nedense ulkede sadece dincilere ozgurluk var. Baska hicbir kesimin ozgurluge hakki yok.

Saatlerce süren deliksiz uykuya göre çok uzun sürmüyor zaten ezan.
Şikayetler tersine tepkilere de sebep olabilir. Yaşanmış örnekleri var

ağız ve diş hastaneleri kapalı. randevu vermiyorlar, servislerde hizmet yok diye biliyorum ben.

açık olan polikliniklerde sadece ilk muayene yapıyorlar, işlem yapılmıyor diye biliyorum.

Acil için gittiğimde işlem yaptırmak için randevu alabilirsiniz demişti doktor da o sebeple sordum.

Bu sabah gittim. Ne gibi bir sıkıntı var anlamadım. Doktor siperlik falan takmış işte yaptı işini.

Not: özel

Özelde daha dikkatliler bu sebeple "devlete bağlı" olduğunu vurguladim.

özeller açık ben devletler için söyledim, benimde yirmilik dişlerimi aldırmam lazım mart ayından beri istanbulda herhangi bir diş hastanesinde açık randevu görmedim, o yüzden cevapladım.

acilden girip randevu alırsanız sonrasında bana bilgi verir misiniz? işe yararsa ben de sizin yönteminizi denerim :/

Normal mi bilmiyorum ama benim de hep o derecelerde çıkıyor. Ben normal sanıyordum :D Hatta 40C sıcakta 1 saat yürusem bile max 36C çıkıyor.

metabolizman yavaş çalışıyor demek ki. haşimato tiroiditin/ hipotiroid'in var mı?

Benim hep yaptığım eylem :) önemli olan mayasi.

hiçbir şey hissetmedim

Gecen letgodaki ilanda bisikletine bakan çocuk kadar değil :/

yumurtanın ayakta durmasını sağlayan şeylerin ip mi tel mi olduğunu anlamaya çalışmaktan, yumurtadaki civcivin o mektubu yumurtadan çıkmadan nasıl yazabildiğini düşünmekten vb. konuya konsantre olamadım.

Üzmedi çünkü yumurtayı hisleri olan canlı bir varlık olarak görmüyorum. Kuzu-koyun şeklinde olsa bir miktar uzebilirdi.

Çok saçma buldum. Bu yumurtadan eğer horoz çıkarsa "annesi" olan tavukla çiftleşecek. Hayvanlarda bu şekilde anne-baba algısı yok. Üstelik bazı hayvanlar güçsüz olan yavrularını öldürüyor ya da ölüme terk ediyorlar.

Yaş kaç? Zeka yaşı.

Yok.

Hayır.

Kötü bir espri gibi geldi bana.

Vegan alert

keşke piliç çevirme olsa da yesem diye düşündüm.

Ben gulumsedim Bile

ben güldüm :)

çok az üzdü.

Beni üzdü. Arada bu tarz kahreden şeyler görüyorum espri diye yapılmış......

@abuzer ne diye aratirsak cikar o resim?

yoo üzmedi

İçim kan agliyo şu an, o derece.

@one, epey aradım ama bulursam mesaz atarım sana

:(((( yasamayan anlamaz allağim sen koru

encrypted-tbn0.gstatic.com

Komik olmadığı kesin. Bu tarz esprilere sinirleniyorum. Kurban bayramı postları da aynı şekilde sinirimi bozuyor.

buna üzüldüysen regl olacaksındır. buna üzülen erkek bile muhtemelen yakında regl olacaktır.

Bence saçma. Buzluktaki soslu tavuğum aklıma geldi sadece.

Etsende netice alamazsın çünkü yaya geçidinin tam olarak ğzerindesin.kural olarak yaya geçidinden önceki beyaz çizgide durmak zorundasın.gözükmüyor dersen ,resmin bu halinde bile sol tarafında gayet net gözüküyor.

Bu kısmı kişisel fikir ben trafik cezasına itiraz etmek için gidip mahkemeyle falan uğraşmam hele ki bu pandemi koşullarında adliye binasına gitmek bile bile lades demek olur,ceza seni tahriş etmeyecek bir rakamsa öde kurtul.

2 ve 3 hakkında bilgim yok.

bir sonuç çıkacağını sanmam, kaldı ki şoför konumu itibari ile yaya geçidi olmasa bile kırmızı ışığın ilerisinde görünüyorsunuz, çok ince bir olay sizi anlıyorum, ama karşı tarafın elinde ceza yazmak için tüm veriler var.

Yaya geçidi silik olsa da kırmızı ışıkta durulur. ışığı son anda görmek mazaret olamaz çünkü sürücünün kendisiyle alakalı bir durum. Ne de olsa yoldayken dikkatli olma ,işaret ve işaretçilere uyma mecburiyeti var.
İtirazdan lehinize bir sonuç çıkması çok zor sanırım. Uğraşmayın.

Sonuç çıkmayabilir ya. Afedersin de ota şeye ceza yazıyorlar artık. Bize de ışıkta geçtiniz diye ceza geldi, ışığı "çalı kapatıyordu" halbuki. Kurallara göre ışıklar ve levhalar görünür olmalı ama yine de ikna edemedik. Çok saçma.

Vitamin mineral testleri aç karinla yapılıyor. En azından bi 6-8 saat açlık gerekli.

Sıralama istenmiyor, evet puanın yüzdesi lazım sadece.

Ama her şekilde okul ortalaman ve öncesi mülakat /bilim sınavı cart curt daha önemli zaten.

c vitamini ve çinko içeren gıdalar covid 19'da olup olmamasına göre mi önerilip önerilmiyormuş? neden?

bunun cevabını öğrenirsem tavsiye verebilirim.

Sambucol bağışıklık tetikleyici diye birşeyler yazmışlar da sözlüğe. Covid19 da istenmeyen durum galiba.

Böyle şeyleri internetten okuma yapmak yerine güvendiğiniz bir eczacıya ya da doktorunuza danışın derim. Çok fazla bilgi kirliliği dolaşıyor çünkü bu konularda. Bilen bilmeyen herkes 'dayımın oğlu böyle dedi' deyip yorum yapıyor.

Çinko neden almak istiyorsunuz? Kan tahlili yaptırdınız da eksiğiniz mi var? Eksiğiniz yok ise fazladan mı almayı düşünüyorsunuz?
Lütfen Google'dan bir araştırır mısınız 'fazla çinko alımının zararları'nı.

Ben çinko ve c vitamini gibi pek çok yiyecekte bulabileceğim şeyin siselenmis kimyasal formunu kullanmayı tercih etmiyorum şahsen.

Ek olarak covid 19 için bagisikligi düşürücü/baskilayici ilaçlar tavsiye edilmiyor. Sizin durumunuza bi tam tersi oluyor.

Güvendiğim eczacı bana Redoxon muadili olarak Suda C önerdi, c vitamini, çinko ve d vitamini içeriyor Redoxon gibi. Doktor tarafından özellikle önerilmediyse özellikle c vitaminini gıdalardan alabilirsiniz bence de.

ben Nature's Supreme Vitamin C + Zinc efervesan tablet kullanıyorum. Her gün olmasa da haftada 1-2 kullanıyorum fazlası böbreklerde taş yapabiliyormuş.

Youplus var suda çözünen, redoxonun alternatifi gibi.

Bu arada çinko fazlası zarar ama bunlarda 10mg var, günlük 10-15mg limit sıkıntı değil. Doktorun saç dökülmesi için verdiğinde 50mg vardı mesela o mide bulandırıyordu. C vitamini de günde alınması gerekenin çok çok katı vardı bunda ama atıldığı için koyuyorlar sanırım.

Bu arada nurofen tarzı ibuprofen içeren, bağışıklık baskılayıcı şeyler istenmiyor. Hastayken hasta olduğunu fark edemiyorsun hatta vücut da yeterince savaşamıyormuş sanırım.

1- hayır araçta teksek maske takmıyoruz.
2- evet zorunlu

Tek başına olduğu halde maske takmadığı için cevirmede durdurulduğunu söyleyenler var. Sözlükte de okumuştum.

genelge açık, mesken dışında maske takılması zorunlu. dolayısıyla evde değilseniz nerede ve kiminle olursanız (yada tek olsanız bile) maske takılması zorunlu diye biliyorum

Motosiklette maske takmadığı için ceza alan bir arkadaşım var. Malzeme vermemek lazım, araç içinde de takılmalı bence. Ben motosiklette kask içinde dahi takıyorum artık.

1. Yasal olarak vereceğim bir referans yok ama izmirde çoğu Polis 2 kişi olmasına rağmen arabada bile maske takmıyor, tek kişi olanların bazıları takiyor, bazıları takmıyor.

2. Site içi kuralların ne kadar esnek olduğuna bağlı. Bizim sitede tenis kortu var basket sahası da ve hiçbirinde maske takilmiyor.

Ben de yaşadım geçenlerde benzerini, klimaya bağladım

Gunes carpmasina benziyor. Bi de klimanin altina gecmissin.

klimadandır, lanet hastalığın belirtisi her şeye benzediğinden şüphelenmen normal.

Klima ve güneş çarpması.

Atlatılır.

Otobüs+güneş+klima yüzünden olmuştur kesin.
Klimaya çok maruz kalmamaya çalışın, güneşten sonra hele bi de vücut ıslakken kötü etkiliyor.
Geçmiş olsun.

Covid olmamışsın ki 1 günde atlatasın.

Sanırım Hodson-Odoi ismindeki futbolcunun testi iki güm içinde pozitiften negatife dönmüştü ama profesyonel sporcu olması ve genç olması etkili olmuştur. Bağışıklığınız kuvvetliyse belki virüsü taşısanız da kendinizi iyi hisseder hale gelme ihtimali vardır.Fakat covid olmayıp daha basit bir şey olma ihtimali daha olası görünüyor.

Klimadir o

"..sonra odaya geldim biraz da klima altında takıldım" dan sonrasıni okumadım :)

Klimadir, panik yok :)

1 litre su yarım saat önce , yarım litre su 15 dk önce , yarım litre tartıdan hemen önce.

Cirilciplak tartilmayacaksan cebine agirlik koy

Ne için ve nerede tartılacaksınız ? kıyafet olacak mı ?

Kıyafet olacaksa , hele de kot pantolon olabiliyorsa , balık malzemeleri satan yerlerden kurşun ağırlık alın. Hem ufak hem ağır.

Lor peyniri, bebe bisküvisini sütle karıştırıp yiyorsun karnın şişiyor rahat 1 kilo fazla çıkar

Şey gibi olmuş, anoreksiksin ve haftalık Kilo ölçümün var :D

Vaktin varsa bir gün önceden su tutan şeyler ya karbonhidrat ağırlıklı. Vaktin yoksa 2lt su iç.

Evet, hatta telefon ondayken başka bir yere giderim/tuvalete giderim, hiç umrumda olmaz

Kontrol amaçlı bakıyorsa o iş olmaz.
Al bak diye ya da ver bakayım diye olmaz yani.
Ama telefonunu versen fotoğraf çekicem vs. Olabilir

soru geniş olmuş ama

kisa +1

karşılıklı olarak birbirimizin sınırlarını bildiğimizden telefonlarımıza bakabiliyoruz, ama telefonda bakmayacağımız yerler olduğunu ikimiz de biliriz. bunu da özellikle konuşup üzerinde karar verdiğimizden değil, insanın özeli nedir, birbirimizn rahatsız olacağı şeyler nedir bildiğimizden.

birbirimizde şifrelerimiz var. bir acil durum bile olsa gerekebilir sonuçta. ortamda onun telefonu yoksa benimkini alır internetten bişi bakacaksa bakar, aynısı benim için de geçerli. bir oyun oynayacaksa oynar, x bir app'te bir şey bakacaksa bakar. ama ben "mailime girip şuna bakar mısın" ya da "mesajlardan şunu söyler misin" demeden bu tür şeyleri açmaz. ben de onunkileri açmam.

karşılıklı rıza ve güven meselesi. bişeyleri kontrol etmek için almak istese hayatta vermezdim, saklayacak bir şeyim olmadığı halde vermezdim yani.

Vermezdim. Genel olarak da telefonum herhangi bir baska kisinin elinde oldugunda, bir an once geri alma istegiyle doluyor icim, kisisel alanim ihlal edilmis gibi hissediyorum.

Veririm bakmaz
Verir bakmam.

istemeye utanmıyorsa veririm. ben hiçbir zaman birinin telefonunu isteyip kontrol ettiğimi hatırlamıyorum ama benim telefonumu isteyip mesajlarıma falan bakmak isteyenler oldu. bir şey demeyip verdim çoğunlukla. kendileri düşünsün. ben zaten aldatsam bile başkasının mesajını telefonda tutacak kadar denyo değilim. hele ki birlikte olduğum kişi telefonumu isteyip mesajlara bakacak kadar düşebilecek potansiyeldeyse.

telefonlar evde hep ortalikta duruyor bunca yildir birlikteyiz bi kere ben onun/o benim telefonlarimizi dur bakim sunu bi kurcaliyim diye elimize almamisizdir. benim eski telefonun hafizasi cok doldugu icin gittigimiz tatillerde onun telefonundan cekeriz mesela fotograflari. sonra alir fotograflarimiza bakarim ara ara ama bir kez olsun baska bir seyi kurcalamadim. arada benim telefonda oyun oynarken uyuyakaldigim zamanlarda da o telefonumu alip kaldigim yerden oyunu oynar bazen ya da alarmimi kurar filan ama o da bir kez olsun bir seyleri karistirmamistir. bu tarz sinirlari bilmeyen ya da bunlara saygi gostermeyen insanlarin iliskileri iki taraf icin de cok yorucu ve yipratici oluyor.

alsin baksin sorun degil, guvnemedigim kisiyle neden evlenim. kontrol amacli bakmasi hosum gitmez tabi.

Baksın, seffafim ben. Şifre bile koymam.

Yuzır +1
Telefon çok özel bir alan, ben de kimsenin kurcalamasını istemem.

Bunun sebebi sevgiliden bir şeyler saklamak değil ayrıca. Benim sevgilimden ayrı da bir hayatım var ve oraya ait bilgiler de telefonda. Mesela arkadaş grubunda birinin attığı, gruba özel fotolar olabiliyor. Empati yaptığımda, benim oraya attığım bir fotonun gruptan birinin kız arkadaşı tarafından görülmesini istemeyebilirim. Bu kadar basit aslında sevgiliye telefon paylaşmak istememe noktası.

Telefonumu bi işi için eline aldığında panik olmamı hissettirecek kadar özel hayata saygısız biriyle sevgili olacağımı sanmıyorum. Daha önceki ilişkilerimde bu yönde bir sıkıntı yaşamayacağımı bildiğim için telefonumu özellikle sakınmadım. Zaten telefonu eline alınca panik olma hali ilişkideki diğer kişi için kırıcı bir tavır bence, onu yapmam. Burnunu sokmaya meraklıysa genel tavır olarak da sürdüremem ben o ilişkiyi. Meraklı değilse en baştan sınırımı çizer, bu konudaki düşüncemi belirtirim, sonra da bunu anlayacağı için panik olmama gerek kalmaz.

Vermem.
Fotograflar, mesajlar, notlar, arama motorunda gecmisler vs benim icin cok ozel ve baskasini asla ilgilendirmeyen seylerle dolu.
Bunu sorun gormeyip paylasanlara da ayri sinir olurum ama kendi ozellerini acik ettikleri icin degil, benim saklayacak bir seyim yok diyerek arkadaslarinin ve aile uyelerinin ozelini de onlarin rizasi disinda ucuncu bir kisiyle paylastiklari icin.

Veririm tabi neden vermeyeyim.

İnsanın eşinin bakmasindan daha doğal ne var ki. Bakar tabi

eşim haricinde kimseye vermem çünkü gizlim, saklım, sırrım olmayan tek insan o.

eşimle birbirimiz arasında telefonlarımız hiç dert olmadı. Ergenliğini atlatan, kişiliği ve karakteri oturmuş, kendine ve karşısındakine güveni tam olan insanlar için telefon alma verme gibi bir durum olmuyor.

Bazen kısadan google'lamak gerekiyor ve o an kimin telefonu yakınsa o kullanılıyor. Ya da market alışverişi gibi uygulamalar karttan dolayı benim telefonumda yüklü, eşim alıp içerde kafasına göre takılır sonra getirir telefonumu. Tam tersi bazen ben de onun telefonundan oyun vs oynarım, ya da takıldığı bölümü geçmeye çalışırım.

Ama harici bir insana asla telefonumu vermem, çok acil bir arama yapacak olsa bile bir an önce alma moduna geçerim.

Ekleme: Bu arada eş veya sevgiliye karşı özel alan nasıl oluyor onu da anlamıyorum. Yani takılmalık ve yeteri kadar özel olmayan insanlar zaten sevgili kategorisine de girmez; fuckbuddy gibi bir durum olsa anlarım. neyimi bilmesine gerek var vs moduna girerim de.. Çok enteresan kafalar.

Bakan (ya da baktigini fark ettigim) biri olmadi simdiye kadar. Bakmak ya da bakmak icin istemek benim icin ayrilik nedeni. Ben de bakmadim kimsenin telefonuna simdiye kadar.
Tabi telefonu bozulmus da benimkini kullanmak icin isterse veririm. O da bi kere iki kere. Telefon ozel bi sey bence.

Veriyorum ben de. Bir şey yok zaten telefonumda kafa rahat. Ha ama telefonumu benden kontrol etmek amaçlı istese canımı sıkardı. Neyse ki böyle boş işlerle uğraşmıyoruz.

sevgiliye ve ilişkiye göre değişir, her ilişkinin dinamiği ayrı oluyor sonuçta.
10 yıllık insanla, iki aylık insan aynı olmaz tabii.

bir kere beraber "kimler var telefonunda?" diye tek tek bakıp, "o kim? bu kim?" diye soran, geyik yapıp gülüp eğlenen olmuştu ama zaten kaç yıllık ilişkiydi.

büyük bir ciddiyetle incelemek falan isterse, "n'oluyoruz?" diyebilirim.
ben rahat insanımdır, telefonum falan ortalıktadır zaten genelde.
o yüzden öyle özel ve ciddi incelemeler beni gerebilir.
bakmak istiyorsa alıp bakabilir, merak ettiğini de sorabilir tabii ki.
ama eski sevgilinin telefonunu görünce gerilen, her şeyden nem kapan insanla olmaz zaten.
çünkü eski sevgililerle aktif olarak görüşmeyi onaylamasam da, ayrıldığım insanın telefonunu silmek aklıma gelmez mesela.
ya da facebook'ta 20'li yaşlarımdayken çıktığım 2-3 kişi ekli duruyor.
ne bileyim, inbox'ımda gerilere gidilse kim bilir ne mailler vardır.
sonuçta benim de yaşanmışlıklarım var, o yüzden çok steril bir şey bekleyen hayal kırıklığına uğrar.
bunu normal karşılamayan zaten paranoyak olur.

ama bir şeyden şüphelenip de baktığını ya da yokladığını, kontrol ettiğini hissedersem olayımız büyük ihtimalle biter.
neyse ki bugüne kadar hiç teftiş edilmedim, başıma gelmedi.

ama yani gelen mesajı gördü ya da telefon çalınca arayana normal refleks olarak baktı diye olay çıkartılmasını da mantıklı bulmuyorum.
yani bunun bir dengesi olmalı.
evet, şifre paylaşmak falan saçma ama insanların arasında "özel alanım" diye gizledikleri bir şey de olmamalı.
yani ortak bir rahatlık düzeyinde olunmalı.

kontrol amaçlı telefon karıştırma meselesi insanın aklına normalde gelmez bence.
muhakkak huylandığı bir şey olmuştur da bakmak ister.
o yüzden ortada bir şey yokken bu şekilde kontrol etmek istemesi başka bir sorun var demektir zaten.
yani huylanmakta haklı değilse, paranoyak ve ayak uyduramayacağım kıskançlıkta biri demektir, o yüzden yürümez.
o tip insanlar da zaten aradıklarında muhakkak aslında önemi olmayan ama kendileri için kafaya takılacak ya da sorun olacak bir şey bulurlar.

veririm de alırım da sevgilim adı üstünde.

karşılıklı güven olmadıktan sonra ne yapsan boş. Arkadaşım yedek telefon kullanıyor ve onu başka yerde tutuyor. Elinden bir uçan bir kaçan kurtuluyor. Ben vermem

Kontrol amaçlı bakmak istiyorsa, o iş o dk biter.

Ama diyelim chrome a girecek, çekilmiş videolara fotoğraflara bakacak;
Eskiden umrumda olmazdı, tuvalet vs giderdim takılırdım.

Ama malesef insanlar beni çok yıprattı. Adam bir kavgada sinirli iken 6 ay öncesinin konuşmasına o sinirle atıfta bulununca böyle bir dank ediyorsun. İnsanlar düşündüğümüz kadar saf, iyi niyetli, kendimiz gibi hiç değiller. O sebeble hayatta eskisi gibi relax olmam. Mümkünse de başka seçenek sunmaya çalışırdım ama bunu sinsice yapmak yerine, sempatik ve dürüstçe ya ne yapacaksın telefonumu, seninkinin şarjı bitmiş diye böyle de olmaz ki, itira et kurcalamak için istiyorsun fln der gülerim. O da güler. Tatlıya bağlarız.

Bu sohbetin döndüğü bir ilişki bana ters.

Herkeste aynı dert... seneye ilkbaharda biter sanıyorum

2022 yılbaşı civarları. (en iyi ihtimalle)

Pfizer’ın ilaçları olumlu sonuçlanmış. Geçenlerde abd’de tüm eyaletlerle aşı dağıtımına hazır olun, ekipleri hazırlayın denmiş. Kasım ayında halka ilaç ve aşı dağıtımı yapılabilirmiş. Ruslar zaten başladı ama hiç kimse güvenmedi başlarda. Şimdi dsö sonuçları olumlu diyor ama bilmiyorum bakalım. Ben Ocak Şubatta aşı olacağımızı tahmin ediyorum en geç.

Sal gitsin. Düşünce olmuyor.

Abdde eczanelerde şu an kilitli dolapta aşı varmış
Kasımda abd aşılanmış olacak 2021e dek aşı anlaşması olan çoğu ülke aşılanmış olacak.
Trye ne gelir ne zaman gelir bilinmez

türk halkı polyannacılığı sever. millete söyleyince kuduruyor ama ben uzun yıllar biteceğini düşünmüyorum.

yurtdışına gidip de n'apacan

türkiye'de para mı var?

yurtdışına gidip adamın yaptığı işi daha ucuza yapıyoz diyorum 3-5 damlıyor.

damlıyordu.

aşı olayı yalan, tek umut tedavi yöntemlerinin geliştirilebilmesi.

türkiye'de para yok da türkiye'de yurdışında olduğu kadar yüksek hayat masrafları da yok. kendi habitatından uzak olmak da cabası. neyse ayrı konu. aklı olan tr'den ayrılmaz düzgün işi varsa.