Giriş
(6)

öss sistemi ile ilgili

nex
arkadaşlar halen bir üniversitemizde okumaktayım.bu sene olan sınavada girdim şayet kazanırsam direk kazandığım yere gidip başvursam kayıt yapılır mı yoksa ilk olarak şuanki üniversitemle ilişiğimi kesmemmi gerekir
arkadaşlar halen bir üniversitemizde okumaktayım.bu sene olan sınavada girdim şayet kazanırsam direk kazandığım yere gidip başvursam kayıt yapılır mı yoksa ilk olarak şuanki üniversitemle ilişiğimi kesmemmi gerekir
0
nex
(13.08.07)
lise diploması işini de son güne bırakma, vermiyor falan bazı okullar, süründürüyor.
0
kurukafa
(13.08.07)
ne yani ben iki üniversitede aynı anda okuyamaz mıyım?
0
colg fusion
(13.08.07)
sadece açık öğretim + örgün öğretim yapan bir yerde okuyabilirsiniz.

iki üniversite imkansız aynı anda. iki bölümde ancak çap yaparsanız olurç.
0
darknum
(13.08.07)
darknumun dediği gibi en fazla açık öğretimle birlikte olabilir. Onun dışında aynı anda iki lisans, iki yüksek lisans, iki doktora, bir yüksek lisans bir doktora vb. gibi durumlara YÖK tarafından izin verilmemektedir.
0
sui
(13.08.07)
benim bir tanidigim ayni anda iki fakülteyi okumustu ama kaçak oldu tabii uzun hikaye. bunun disinda kaydini sildirip varsa borcunu ödemeden diger okula kaydini yaptirman mümkün degil. islemler okuluna göre uzun sürdügü icin biraz kosturmak gerekebilir.
0
atmacaged
(14.08.07)
eski okuldan kaydını sildirirken transkriptin yanında bölümünden ders içeriklerini almayı unutma. yeni gittiğin okulda muhafiyet istediğinde ilk soracakları o olur.
0
rahan
(14.08.07)
(6)

Yakında uzakta loundry/çamaşırhane bilen eden

pascha d
mecidiyeköy civarında ya da ne bilim avrupa tarafında bi laundry-çamaşırhane lazım bana yıkayıp ütüleyecek cinsten ama..bi bulduruverin
mecidiyeköy civarında ya da ne bilim avrupa tarafında bi laundry-çamaşırhane lazım bana yıkayıp ütüleyecek cinsten ama..
bi bulduruverin
0
pascha d
(12.08.07)
10 sene önce Boğaziçi Kuzey Kampus civarında bi tane vardı, yurt oradaysa hala ordadır sanırım.
0
sui
(12.08.07)
mecidiyeköy'de washcenter var, güzel bi yer, ben de orayı kullanıyorum, 10 liraya yıkayıp kurutup veriyorlar.
kartları vardı, bulursam açık adresi de göndereyim.
0
yuxel
(12.08.07)
buldum;
adres: eski osmanlı sok, no:19, mecidiyeköy istanbul
tel : 0212 211 50 51

maps.google.com
şurada eski osmanlı sokak görünüyor

ütüleme için ek para alıyorlardı, gömlek 1.5 ytl, pantolon 2 ytl flandı.
0
yuxel
(12.08.07)
Besiktasta migrosun orada var. Bi tanede besiktas carsidaki hacioglunun tam karsisindaki aradan girince vardi en son hatirladigim.
0
badseed
(12.08.07)
teşekkürler tek tek
0
🌸pascha d
(12.08.07)
profilo alisveris merkezinin icinde var.
ali sami yen'in arka tarafinda, halkbank'in ek binasinin oralarda da var yine. dryman.
0
x daemon
(13.08.07)
(6)

Telefonum sürekli yönlendirildiğini iddia ediyor

kurukafa
Cep telefonum son 2 aydır(yurtdışına gittim, orda başka şebeke kullandım Türkiyeye döndüğüm günden beri) istisnasız her aramamda ekranda "Note: active diverts" diyor. Home şebekem seçili(turkcell) ve aradığım numaralarda herhangi bir aktarma sözkonusu değil.Neden diyor bunu?
Cep telefonum son 2 aydır(yurtdışına gittim, orda başka şebeke kullandım Türkiyeye döndüğüm günden beri) istisnasız her aramamda ekranda "Note: active diverts" diyor. Home şebekem seçili(turkcell) ve aradığım numaralarda herhangi bir aktarma sözkonusu değil.
Neden diyor bunu?
0
kurukafa
(12.08.07)
bi ara biri suna soyle cevap vermisti eksi duyuru'da.

turkcell in yeniz hizmeti var malum, tel kapaliyken bile sonradan arananlari gosteriyor. bununla alakasi var, telefon ayarlari ile duzeltilemiyor, turkcell in aranmasi gerekiyor.

gibi bisi denmisti. bu mu dogru bilmiyorum ama ben nokia'm ile bu uyariya alistim, beraber yuvarlanip gidiyoruz.
0
la traviata
(12.08.07)
mc r 9
(12.08.07)
bir zararı ziyanı yok yani. evet zaten telefon kapalı olunca arayanları falan raporlamaya başladı meret kendi kendine. neyse, çok teşekkürler, aydınlandım.
0
🌸kurukafa
(12.08.07)
Turkcell'in sitesinden süperşifre midir nedir o haltla login olup kendin iptal edebiliyorsun. Can sıkıcı gereksiz bir aparat işte Turkcell sağolsun.
0
sui
(12.08.07)
##002# yes
0
cizgilipijama
(12.08.07)
##002# normal elle yapilan aktarmalari iptal ediyor.
bu turkcell zimbirtisini etmiyor.
0
la traviata
(12.08.07)
(5)

tv reklamı finansmanı

eskimo
sanırım şöyle örnekleyebilirim sorumu:doritos'un reklamları televizyonlarda gösterilmeye başladı. ancak bu reklamlarda promosyondan dolayı garanti bankasının ve turkcell'in amblemleri de görünüyor. böyle bir durumda bu reklamın finansmanı sadece doritos tarafından mı karşılanır, yoksa diğer firmalar
sanırım şöyle örnekleyebilirim sorumu:
doritos'un reklamları televizyonlarda gösterilmeye başladı. ancak bu reklamlarda promosyondan dolayı garanti bankasının ve turkcell'in amblemleri de görünüyor. böyle bir durumda bu reklamın finansmanı sadece doritos tarafından mı karşılanır, yoksa diğer firmaların da katkısı olur mu?
0
eskimo
(12.08.07)
kendileri daha iyi bilir ama misal turkcell zaten kontör vererek katkıda bulunuyor, aynı şekilde garanti bankası da hem atm lerini kullandırıyor, hem de nakit veriyor yani ekstradan bir de reklam giderlerini karşıladıklarını düşünmüyorum.
0
kimlanbu
(12.08.07)
Aralarındaki anlaşmaya göre değişir.
0
sui
(12.08.07)
Doritos, Turkcell'e de Garanti Bankası'na da verdikleri için para ödüyordur. Reklamların finansmanı aralarındaki anlaşmaya göre değişir sanırım. Turkcell kontörleri ucuza verip reklamlara para ödemeyebilir ya da kontörleri normal fiyatından verip reklamlara da katkı sağlar. Sonuçta hiçbir şirket babasının hayrına iş yapmaz, hepsinin işine yarayacak ortak bir noktada buluşurlar.

Bir soru da ben sorayım. Bu tip çoklu reklamların özel bir adı var mı?
0
haymatlos
(12.08.07)
benim de aklım şuna yatmıyor.turkcell haricindekiler (vodafone,avea) niçin bu kampanyalarda yoklar.yani turkcell hattı olmayan telefonla katılamıyor.acaba turkcell:"onlar varsa ben yokum" mu diyor?bu durumda "o zaman sende reklam giderlerine ortak çıkarsın" gibi bir durum söz konusu oluyor mudur?

not: bir de zaten bu kampanyalara telefonla katılım bedeli 2 veya 4 kontör oluyor.her katılan da kontör kazanamıyor.bir de turkcellin para istemesi yüzsüzlük olmaz mı?
0
atmosphere
(12.08.07)
internetten de kontrol edebiliyorsunuz hediye kazanıp kazanamadığınızı, turkcell hatta sahip olmaya gerek yok. hem internetten bedava :)
0
kimlanbu
(12.08.07)
(3)

Font soruyorum

kurukafa
"Swis721 Cn BT Caps" isimli fontu aramaktayım. Nerde bulabileceğimi bilen var mıdır?Teşekkürler.
"Swis721 Cn BT Caps" isimli fontu aramaktayım. Nerde bulabileceğimi bilen var mıdır?
Teşekkürler.
0
kurukafa
(11.08.07)
fonts klasöründe swis 721 türünde 2 adet font buldum, bilmiyorum tam olarak bunlar mı istedikleriniz ama bi deneyin :)

(rapidshare sorunlu bende, o yüzden megaupload'a attım)

www.megaupload.com
0
reeper redeemer
(11.08.07)
Swis721 Cn BT var, sadece caps değil. İdare ederim diyorsanız maille atayım.
0
sui
(11.08.07)
Çok teşekkürler, sorunum çözülmüştür.
Ekşi duyurudan çok memnun kaldım. -yaz 2007
0
🌸kurukafa
(11.08.07)
(2)

amerikadan gelecek var

undarist
bir yakınım amerikadan yakında gelecek ve ben ondan dslr makine isteyeceğim, oralarda fiyatlar nasıldır buraya gore ne kadar ucuzdur. adama sen arastır bana fiyatlara soyle demeye cekiniyorum fiyatları bileyim ki ona göre siparis vereyim o da alıp getirsin bu arada adamım tennessee memphisten gelece
bir yakınım amerikadan yakında gelecek ve ben ondan dslr makine isteyeceğim, oralarda fiyatlar nasıldır buraya gore ne kadar ucuzdur. adama sen arastır bana fiyatlara soyle demeye cekiniyorum fiyatları bileyim ki ona göre siparis vereyim o da alıp getirsin
bu arada adamım tennessee memphisten gelecek oradan slr falan da bulabilir mi bulabilirse nereden bulabilir o da oraların yabancısı oldugu icin tarif etmem gerekecek surda slr bulursun burda dslr ucuzdur seklinde.
aradıgım makine: cok profesyonel bisey olmasın 6-8 mp aralığında simdi turkiyede piyasadan kalkmıs modellerden olsun istiyorum ama cok uygun fiyata 350d, d40 falan da olursa ii olur tabi.
not: arkadaslar sizin de ihtiyaclarınıza cevap vermek isterdim ama malesef adamcağız 3 tane notebook ve 3 tane fotoğraf makinesiyle geliyo ipodu falan saymıyorum bile bir dahaki sefere size de birseyler getirtebilirim umarım.
0
undarist
(09.08.07)
1 aydir amerikada olup da az once evine ayak basan arkadasim, kendisine laptop, arkadasima foto makinesi, bana da ps2 aldi.

bu aldigi seylerde yuzde nerdeyse 40a varan bir ucuzluk soz konusuydu.

eminim ki kar etceksiniz, ama yuzde ne kadar bilmiyorum, bestbuy'dan bes asaa bes yukari anlasilir sanirsam.

not : mall of america'dan alisveris yapti.
0
la traviata
(09.08.07)
Biz d50 getirtmiştik, bestbuy'dan alındı yanlış hatırlamıyorsam ve Türkiye'deki fiyatın yarısından bile aşağıya gelmişti.
0
sui
(09.08.07)
(11)

Dizüstü kompüteri TVye bağlamak

geldiler
Hp marka dizüstü aleti TVye bağlıyorum dizinin en heyecanlı bölümlerini büyük ekranda seyredebileyim diye ama maalesef TVdeki görüntü renksiz. Renk ayarı, çözünürlük, tv ekran ayarı pal-b ntsc vs. gibi bütün değişkenlerle oynayıp deniyorum ama sonuç aynı.Sürücüden desek sürücüsü yeni, güncel. Kaldı
Hp marka dizüstü aleti TVye bağlıyorum dizinin en heyecanlı bölümlerini büyük ekranda seyredebileyim diye ama maalesef TVdeki görüntü renksiz. Renk ayarı, çözünürlük, tv ekran ayarı pal-b ntsc vs. gibi bütün değişkenlerle oynayıp deniyorum ama sonuç aynı.

Sürücüden desek sürücüsü yeni, güncel. Kaldı ki bu aletten daha eski nx serisi bir hp notebook ile aynı tvye bağlayıp hiçbir ayar yapmadan rengarenk seyrediyorduk dizimizi.

Nedir ne yapılır başka bilen allah rızası için.
0
geldiler
(08.08.07)
baglanti turu nasil ?
0
sourlemonade
(08.08.07)
s video ise kabloyu değiştirip deneyin bir de.
0
kimlanbu
(08.08.07)
bağlantı türünün adını bilmiyorum ama işte eskiden beri var olan çıkış noktası. hani ps2 klavye mouse gibi bişey. tee eski voodoo3 ekran kartımda da aynısı vardı. üstte 3 altta 4 iğne en altta da - işareti şeklinde bi çubuk girecek şekilde işte. kablo zaten bambaşka şeylerle denendi farklı evlerde hatta şehirlerde. sorun benim donanım ya da yazılımımda ama...
0
🌸geldiler
(08.08.07)
kimlanbu nun dediği gibi s kabloyu değiştirin. Kablo uzunsa siyah beyaz olabiliyor, kısalınca düzeldiğine şahidim.
0
sui
(08.08.07)
hp den cikarken televizyon tipi secimlerinize de(eger izin veriyorsa) goz atmanizi oneririm.
0
murat mc
(08.08.07)
Ben de bu konu hakkında çok araştırma yaptım,yeni kablo aldığımda görüntü siyah beyaz oluyordu, sana en garantili yöntemi söylüyorum, composite kablo alacaksın, sonra s-video çıkışını comopsite çeviren aparat alacaksın, yani bilgisayarını s-video çıkışını composite çevirip, tv ye bağlayacaksın.

bonus:
(git: 5683)
0
sathaner
(08.08.07)
ayarlardan ntsc seçili olabilir. pal'e çevirirseniz düzelir gibi
0
her kuyuya tas atan deli
(08.08.07)
hii s-video o.
belki $ey deneyebilirsin, normal monitor kablosundan a/v donu$turucu varsa onu.
yani projeksiyon icin olan ciki$tan a/v'ye donu$turucu.
0
sourlemonade
(08.08.07)
Tam 12 kağıt vermiştim bu s-video kablosuna garantili olsun diye. Skart (nasıl yazıldığını hatırlamıyorum) mereti için de normalden kat kat fazla para vermiştim adam gibi olsun, anneme gidince "babam ve oğlum"u izleyebilelim diye. Piç oldu para, kablo da yatıyor evde. Evet, her nedense siyah-beyaz oluyor görüntü.
Ve çok kıl, tam bizim millete uyacak, saçma sapan bir çaresi var. Kabloyu yarım takmak, bu şekilde sanki damarı arar gibi. O zaman biraz gürültülü de olsa (renkler anlamında) çözüm oluyor, ama jakı sabitlemek zor oluyor ve tabii ki riskli.
Sanırım bu kablo bağlantılarında ya gerekenden fazla bir adet kablo işi bozuyor ya da bizdeki satıcılar da biz alıcılar da konunun özünü tam bilmiyoruz.
Mesela benim aldığım kablonun jakının ucunda görünen bağlantı dişleri ile grafik kartının çıkışında görünen girişler arasında sayıca fark vardı, yani kablonun sayısı grafik kartın çıkışından azdı. Buna rağmen bazı uçlar değmeyince renk geliyordu. Bilsem hangisi olduğunu (bilen varsa bir zahmet söylesin) sökecem karga burunla dişçi gibi.
Gene küfredecem, etmesem de öyle sayın: İ.neler meret satıyorsunuz, tv çıkışı var diyorsunuz, yanında bu özelliği için de fazladan para aldığınız su götürmez olduğu halde bir tane kablo vermiyorsunuz işi doğru dürüst görecek. Lan 5 milyon ekleyin, 10 milyon ekleyin, süründürtmeyin insanı, ama yok. İlle kasacaz, doğru yanlış deneye deneye, araştıra araştıra, en salağımız bile elektronikçi olacaz. Yazmıyorum ama gene ettiğim küfrün haddi hesabı yok. Sadece film izlemek isteyen birinin teknisyen mi olması gerekiyor bir bilgisayar alınca... mnnsskkskksnssnkss!
0
laugh
(08.08.07)
zamaninda ayni problemi yasamis idim. Nette ne yapsam ne etsem diye aranirken bir eleman fotograflari ile cozumu gostermis idi. Soyle ki skarttaki pinlerden ustteki 4uncu (atiyorum) ile alttaki 5inci (gene atiyorum) birlestirerek (basit bir kablo ile) birbirine baglayip skarti kapatmis idim. Sonuc mukemmel idi. GEl gor ki ne o skarti bulabiliyorum (ondan sonra tasindim) ne de o sayfayi. belki isten anlayan arkadaslarin kafasinda bir isik yanar da haa o is soyle olur diye sonuclandirabiirler diye de bunlari yaziyorum.
0
kadirsavun
(08.08.07)
benim s-video kablomun pini kirildiginda olmu$tu oyle, gittim yenisini aldim. pes oynadim sonra 1 ay boyunca.
0
jack o lantern
(09.08.07)
(1)

Excel'de fonksiyon satırında harf büyüklüğü

yoldaki isaretler
Excel'de tepede bi satır var ya, formulleri falan yazıyoruz, seçili hücrenin içeriğini gösteriyor, ordaki punto büyüklüğünü ayarlayabiliyor muyuz?
Excel'de tepede bi satır var ya, formulleri falan yazıyoruz, seçili hücrenin içeriğini gösteriyor, ordaki punto büyüklüğünü ayarlayabiliyor muyuz?
0
yoldaki isaretler
(07.08.07)
Tools > Options > General sekmesi > Altta standard font ve büyüklüğü bölümü var oradan hem font tipini hem de büyüklüğünü değiştirebilrsiniz. Bu değişiklik hem o gösterge alanındaki fontu, hem de excel hücrelerine girilen default fontu tanımlıyor.
0
sui
(07.08.07)
(3)

izmir denizcilik müzesi nerededir?

dirk pitt
geçen ay izmir civarında bir fırkateyn ve bir denizaltıdam oluşan denizcilik müzesi açıldığını okumuştum sözlükte. lakin adı ve yeri konusunda hiç birşey hatırlamıyorum, nerededir bu müze? izmir veya bergamadan nasıl gidilir birde(izmir ve çevresinin tamamen yabancısıyım). acele cevap lazım...edit:
geçen ay izmir civarında bir fırkateyn ve bir denizaltıdam oluşan denizcilik müzesi açıldığını okumuştum sözlükte. lakin adı ve yeri konusunda hiç birşey hatırlamıyorum, nerededir bu müze? izmir veya bergamadan nasıl gidilir birde(izmir ve çevresinin tamamen yabancısıyım). acele cevap lazım...

edit: artık aciliyeti kalmadı ama yardımlar için teşekkürler...
0
dirk pitt
(06.08.07)
inciralti iskelesinde diye biliyorum ben...
deniz muzesi diye biliyorum adını lakin gemilerin isimleri kullanılarak da anılıyor...
TCG EGE ve TCG PİRİ REİS gemilerin adlari..
bergamadan nasıl gidersin bilemem...
0
neuromanger
(06.08.07)
İnciraltı'nda. Konak'tan İnciraltı otobüsleri geçiyor. Bunun haricinde Bostanlı'dan Üçkuyular İskelesine feribot var, ona binip Üçkuyulara gelirsen, taksiyle 4-5 km. lik bir mesafe kalıyor. İnciraltı denen yer, Balçovaya da çok yakın.

Bunun yanı sıra bu İnciraltı iskele denen yerde Crowne Plaza Oteli ve altında da Özdilek mağazası var. Özdilek'e de çeşitli yerlerden servis kalkıyor. Böyle bir servise binip de gelebilrsin, biraz hizmeti kötüye kullanmak oluyor ama sen bilirsin artık.

Aha bu da servis saatleri: www.ozdilek.com.tr

Bu da feribot saatleri: www.izmir.bel.tr
0
sui
(06.08.07)
bergama'dan gelecekseniz tavsiyem çiğli kipa kavşağında indikten sonra oradaki duraktan geçen bostanlı iskele otobüslerine binerek iskeleye ulaşabilirsiniz. sonrasında sui'nin söylediği gibi arabalı vapurla karşıya geçersiniz. en pratik yol bu görünürde. otobüste bu sıcaklarda telef olmayın derim... hatta uygun olursa yol için mihmandarlık yapabilirim size, bende görmedim hiç, merak ediyorum:)
0
denize karsi icen keci
(06.08.07)
(6)

şınav çekerek göğüs kası geliştirme

green green curly fries
arkadaşlar nasıl yapmalı? spor salonuna gidicek zamanım yok dumle da almak istemiyorum. napmalı nasıl durmalı kaç set kaç tekrar yapmalı, elleri nasıl konumlandırmalı?
arkadaşlar nasıl yapmalı? spor salonuna gidicek zamanım yok dumle da almak istemiyorum. napmalı nasıl durmalı kaç set kaç tekrar yapmalı, elleri nasıl konumlandırmalı?
0
green green curly fries
(05.08.07)
kolları geniş açarsanız göğüsun dış tarafı çalışır , ellerinizi birbirine yakın tutarak yaparsanız göğüsün iç kısımları dolar.ayrıca elleriniz ;köprücük kemiğinin üstünde kalacak şekilde sınav çekerseniz üst göğüs çalışır.elleri ,köprücük kemiğinin altında tutarsanız , alt gögüs çalışır.
sadece şınav çekecekseniz , sabah 3*12(yavaş yavaş arttırın) ve aksam 3*12(bunu da yavaş yavaş arttırın) yeterli olur kanımca.
bir de şınavı yavaş çekmenizi öneririm.hızlı hızlı 25 tane yapacağınız , yavaş yavaş 12 tane yapın,daha iyi.kas ,zorlandıkça çalışır.1 şınavı 2 saniyede çekmek yerine , 5 saniyede çekin.
edit: şınavdan sonra 2 sandalyeyi birbirine bakacak şekilde yerleştirin.bir sandalyenin ucundan tutun , 2 ayağınızı diğerine doğru uzatın.2 sandalye arasında mesefaye ayarlayın.sadece kollarınızı bükerek vücudunuzu aşağıya doğru indirip kaldırın.bu hareket de gögüsün şekillenmesine yardımcı olur.bu da resmi :

vucutcu.com
0
marcelorios
(05.08.07)
Şınav bileşik bir hareket olduğu için ağırlık kullanmadan bir çok kası çalıştırmaya yarar. Basite alma.
Önce marcelorios'un açıkladığı teorik bilgileri gerçeğe nasıl dökeceğini anlatayım. Üst göğüs çalıştırmak için, ayaklarını divan olur, pencere altı olur bi yere dayayıp öyle çek şınavı. Bu normal şınavdan daha zordur ama göğüsün en göz önünde olan üst kısmını belirginleştirir.
Alt göğüs içinde bu sefer ellerin yüksekte ayağın yerde olsun. Bunda sayıyı daha yüksek tutmaya çalış. Çünkü hem daha kolay, hem de alt kısmı büyütmekten çok sıkılaştırmak isteyeceksin.
Şınavı tek başına göğüs hareketi olarak da görme. Kollarını birbirine yakın tutup dirseklerini yana değil geriye doğru kıracak şekilde yaptığın şınav tricesp yani kolun arkasındaki kasları da çok yoğun bir şekilde çalıştıracaktır.
Üst göğüs için tarif ettiğim hareket de ön omuzlar üzerinde oldukça etkili. İleriki zamanlarda amuda kalkıp şınav çekerek genel larak omuz bölgeni daha yoğun vurabilirsin.
Tekrarlar konusunda kendine sınır koyma. Heefin başarısızlık noktasına, yani tek bir tekrar daha çıkartacak duruma gelemeyene kadar her biri yaklaşık 4 saniye sürecek tekrarlar ile 3 set çıkarabilmek olsun. Bunda ilk sette 15 ikincide 12 çıkarabilirsin. Önemli olan kesilene kadar yapmak. Ve her sette bu başarısızlık noktasını yakala.
Zamanla tekrarlar çok artınca işin içine ekstra ağırlık katmak için bir sırt çantasının içine ansiklopedileri doldurup sırtına takar öyle şınav çekersin. İlerledikçe manitayı sırtına oturtursun gerekirse.
setlerde 20-25 tekrarı geçtikten sonra bu dediğim ağırlık arttırmaya başla.
Bütün vucudu tam çalıştırabilmek için şınav çalışmanın yanıa bir de barfiks ekleyebilirsen tam olur. Ona da başladığında gerekli açıklamaları eklerim.
0
arnold schwarzeneger
(06.08.07)
fitness pump diye bisi var.. bayagi ise yariyor diyolar. bulursan bana da haber ver :)
0
terp
(06.08.07)
Bir de 8*3 vardır. Olabildiğince hızlı 3 tekrar ve 8 set. Kendini olabildiğince hızlı ve şiddetli bir şekilde havaya itersin. Eğer yapabiliyorsan Raki misali ellerini de çırpabilrsin :) Bir haftada bu egzersizle bench presse beş kilo ekledim.
0
sui
(06.08.07)
hepiniz sağolunuz beyler, gerçekten güzel bilgiler var imiş burada;

bendeniz hepsini okuyup, istifade edip, (belki biraz daha net bir programı olduğu için) want2die'ınkini tercih ettim. Lakin bir kaç sorum olacak,

efendim, yirmili yaşlarının baharında, göbek vs. gibi ağırlıklara sahip olmayan, ancak her gün okula şuraya buraya yürümek dışında spor da yapmayan biri olarak,

1. topu topu ilk gün sabah beş set, akşam beş set; ikinci gün yalnızca sabah beş set şınav çekmeme rağmen ve aradan bir gün geçmesine rağmen omuz, kol ve göğüs nahiyesindeki kaslarımın ezilmişcesine ağrıdığını hissediyorum. Bu normal midir? Hayra mı alamet? :) Hayır, çok da umurum değil, pek adama koymayan bir ağrı, dokununca falan hissediliyor, lakin öyle sanıyorum ki şu anda şınav çekmeye kalksam beşi bulamam. Daha birinci şınav denemesinde "aah"ı basıyorum. Nasıl devam edeceğim ben bu şınav çekme şeysine? Yarın öbürsü gün geçer, bünye yavaş yavaş alışır mı? Ha, bir de istatistik de vereyim rezil olma pahasına. Şöyle ki,
1. sette 15,
2. de 5,
3. de 10,
4. de 10,
5. de 7 adet olarak çektim bu şınavları. Bu rakamların hayli düşük olduğunu sanıyorum. Buna rağmen durum böyle. Yoksa günde iki defa (sabah-akşam) çektiğim için mi böyle oldu? Daha aralıklı mı çekmeli?

2. Her bir set arasında ne kadar ara verilmeli? Birinci sette gücünüzü harcadınız mıydı, aradan on dakika geçse de ikinci sette pek işe yarar bir performans sergileyemiyorsunuz çünki. Üçten, dörtten, beşten bahsetmiyorum bile.

3. Yukarıda bahsettiğim yürüme hadisesi spordan sayılır mı? Yani günü bilgisayar başında değil de, dışarıda geçen, en azından totalde yarım saat, bir saat yürüyen adam ekstradan düzenli yürüyüşlere, koşmalara falan ihtiyaç duyar mı?
0
nafiz bey
(15.08.07)
Gerçi kimse iplememiş benim mesajı ama gerek de yokmuş zaten :)

Efenim, hamlıktanmış hepsi onların. Bir de "spora başlıyorum" gazıyla herşeyi fazla fazla, abartaraktan yapmaktanmış sanırsam. İki gün içinde sözkonusu ağrılar geçti ve ben günde beş set sınav çekmeye devam etmekteyim. Ağrı, sızı yok. Psikolojik midir bilemem, ama insan kendini daha bir formda, daha bir kaslanmış da hissediyor :)

Gelişmeleri aktarmaya devam etmeyi düşünmüyorum :)
0
nafiz bey
(22.08.07)
(14)

çok dangalak bir soru

kibritsuyu
burda sormak pek işe yaramaz aslında ama bir ümit sorayım. evimizin 2 metrekarelik küçük tuvaletine 500 litrelik bir su deposu koyduk. şimdi de endişe ediyorum. bu su deposu durduğu yeri göçertip aşağı katta oturan ev sahibimizin kafasına iner mi acaba? dolu depo darasıyla birlikte en fazla 520 kilo
burda sormak pek işe yaramaz aslında ama bir ümit sorayım. evimizin 2 metrekarelik küçük tuvaletine 500 litrelik bir su deposu koyduk. şimdi de endişe ediyorum. bu su deposu durduğu yeri göçertip aşağı katta oturan ev sahibimizin kafasına iner mi acaba? dolu depo darasıyla birlikte en fazla 520 kilogram çekiyordur. ev dördüncü ve en üst katta.
0
kibritsuyu
(02.08.07)
evin her yerinde zemin aynı dayanıklılıktaysa 7-8 arkadaş 2 metrelik alana doluşun, zıplayın bakalım alt komşuya çökecek mi taban?
0
sherinian
(02.08.07)
ya çökerse? ev sahibi sıçarken kafasına yukarıdan 7 tane adam düşse ne show haber kalır çıkmadığımız, ne star haber. o yüzden çökmeden önce cevap almalıyım buna.
0
🌸kibritsuyu
(02.08.07)
Valla bence çökmez. Şöyle diyeyim, 8 metrekarelik mutfağa fayans+seramik döşedik ki, 160 kg seramik, 175 kg kalekim ve 90 kg kadar da fayans kullanıldı. Hiçbişi olduğu yok. Tahmin ediyorum ki, bunlar bi ev için gayet sıradan rakamlar.
0
sui
(02.08.07)
evin strüktürel sistemi nedir? betonarmeyse tuvalet yakinlarindan gecen kolon(lar) var mi?

dosemenin cokecegini sanmiyorum ama binanin selameti acisindan pek de iyi degil bu durum. pek de az olmayan miktarda ve hesaplanmamis bir yuku binaya yukluyorsunuz sonucta...
0
alpinsamuray
(02.08.07)
fayans ve seramigin getirecegi yuk genis bir alana duvarlara ve yere dagitildigi icin pek bir sorun olmaz, ama burada 2m2ye dusen 500 kusurluk bir yuk soz konusu..
0
alpinsamuray
(02.08.07)
bence de çökmez, tabi ev çok eski değilse, 30-40 yıllık falan değilse yani.
0
sathaner
(02.08.07)
neler neler coktu turkiyede gencler.... simdi, eger deponun yerlestirildigi yer tasiyici sisteme uzaksa, yakinlarindan bir kolon sistemi gecmiyorsa 500 kgnin dosemenin bastigi kirisler uzerinde yaratacagi kuvvet hic de az olmayabilir. yani biraz kotumser bakiyorum ama insaatlarda belli bir standarda uyulan, duzgun kontrol edilen bir ulkede yasamiyoruz ne yazik ki.
0
alpinsamuray
(02.08.07)
bu soruya cevabı www.akvaryum.com 'a sorarak alabilirsin. adamlar 750 kg'lik akvaryumların apartman dairesinde nasıl kullanılacağını tartışıyorlar ve epeyce mesafe katetmişlerdi.

hatırladıklarım şunlar.
*ev inşaatı sırasında zeminin her bir metrekaresinin ne kadar yük taşıyacağı hesaplanırmış.
*bu akvaryumlar hesaplanan miktarın üzerindeymiş!!!
*kolon yakınına koymak daha doğruymuş

not: oraya bakacak olursan fake bir nick kullan herkesi sorgusuz uçuruyorlar. buradaki başlığı aynen koruyarak açmak yeterli sebebi verebilir onlara . kibar çocuklar.
0
can see
(02.08.07)
bina 10 senelik tahmin ediyorum. betonarme yapıda. sanırım tuvalet yakınlarında da taşıyıcılar mevcut. yani kolonlara (ya da kiriş mi deniyor her neyse tavana ve yere paralel olanlar) yakın. yere dik olanlar duvarın neresinde biemiyorum zira duvardan çıkıntı şeklinde bir şey gözükmüyor. duvarla aynı hizaya örüp üzerini sıvamışlar. orta kısımlarında herhangi bir taşıyıcı bulunmayan çok daha geniş olan salonumuzda 8 normal insan, yemek masası, vitrin, konsol, koltuk takımı aynı anda çökmeden durabildiğine göre çökmez diye tahmin ediyorum ama yine de içime kurt düştü.
0
🌸kibritsuyu
(02.08.07)
evet ama bu 8 kişi bir yıl boyunca salonun ortasındaki sabit bir metrekare içinde hareketsiz durmuyor.
0
can see
(02.08.07)
ayrıca salon alanı epey geniş, ve yük dağılıyor. neyse eğer dediğin gibi wc yanından geçen kolonlar varsa (dikey olan kolon,yatay olan kiris)ve muteahhit malzemeden calmadiysa pek bir sorun olmaz.

duvara vurarak kolonun nerede oldugunu anlayabilirsin, ici bos gibi bir ses varsa orme duvardir, tok bir ses gelirse kolondur. eger wc yakininda iki tane kolon bulabilirsen dert etmene gerek yok.
0
alpinsamuray
(03.08.07)
alttaki ev sahibi tuvaletini rahat yapması için bu kadar adamın tartıştığını görse gözleri yaşarırdı garanti.
neyse, bence de çökmez.
0
tiny axe
(03.08.07)
bu kadar tantanadan sonra ..tiğimin deposu, ..tiğimin bozuk çekvalfi yüzünden içindeki bütün suyu şebekeye geri vermiş (neyse ki boşa gitmemiş. ben susuz kaldım ama şehrin suyunu boşa harcamış değilim.) susuz kaldık ve en azından 1 hafta kadar evde olmayacağımızdan ve o depo dolmayacağından böyle bir derdimiz çökme derdimiz kalmadı şimdilik.
0
🌸kibritsuyu
(03.08.07)
yönetmelikler doğrultusunda projelendirilip,inşa edilmiş bir yapıda yaşıyorsanız -ki aksi bir durumda yapının ruhsat alamaması gerekirdi- bahsi geçen 520 kilonun yerle temas ettiği noktaların eşit aralıklı ve simetrik olduğu düşünüldüğünde, bu noktaların temas alanları toplamının "çok kabaca" 15cm2 olması yeterlidir. yani sizin deponuz küp şeklinde ise ve 2m2nin tamamını kaplayacak şekilde temas içindeyse dünyanın en huzurlu insanı olabilirsiniz deponuz konusunda.
Daha net olmak ve çok daha kabaca açıklamak gerekirse konutlarda bu bastığımız, gezdiğimiz, yaşadığımız alanların designı kabaca 1cm2 ye 1 insan gelebilecek şekilde yapılmakta, standartlar bunu gerektirmektedir. türk standartların ts500-2000 kodlu bölümlerinde ilgili standartları düzenlenmektedir. oldukça teknik olsa da, google vasıtasıyla ulaşabilirsiniz.

melih gökçek'in sanırım trt'te, aynı konu hakkında daha yeni kıraathaneden çıkartılıp stüdyoya sokulmuş bir adamın üslubuyla "millet çatısınına 200 litrelik depo yapıyor.. o çatı çöker başınıza allah muhafaza" gibi bir şey dediğini hatırlıyorum. endişenizin kaynağı bu olmalı.
kendisinin endişesi de insanların depo yaptırması sonucu su kesintilerinin hiçbir işe yaramaması. siz güvenle kullanın deponuzu. soğuk içiniz.
0
passenger
(03.08.07)
(19)

çok acil cevap, silicem: Ne istiyor bu kedi?

sakingitarist
daire kapımın önündeki paspasa, suratı kapıya gelecek şekilde oturmuş siyah bir kedi var. takribi 1 buçuk saattir falan miyavlayıp duruyor. yanına yaklaşmaya çalışınca çok pis tıslıyor, bin bir zahmet ve adrenalinle süt verdim içmemiş, kızarmış kanat attım yememiş. rüşvet de kabul etmiyo şerefsiz. k
daire kapımın önündeki paspasa, suratı kapıya gelecek şekilde oturmuş siyah bir kedi var. takribi 1 buçuk saattir falan miyavlayıp duruyor. yanına yaklaşmaya çalışınca çok pis tıslıyor, bin bir zahmet ve adrenalinle süt verdim içmemiş, kızarmış kanat attım yememiş. rüşvet de kabul etmiyo şerefsiz. korkuyorum canlar. ne istiyor bu? evden çıkamıyorum. acaip bi durum. camdan çıkıyım diyorum ama 3. kat, götüm yemiyo.
çok acil cevap bekliyorum:(
haala orda.

not: hayvan semirmeyi geçmiş, mutasyona uğramış. minyatür bir jaguar yatıyor kapımda. al eline sopa kovala gibisinden bişi diyecek olmayın, kalbinizi kırarım.
0
sakingitarist
(01.08.07)
bi koku felan almi$tir belki. ya da kafasi iyidir. kavga cikarmaya cali$iyodur.
abi su al boca et kafasindan a$agi. en guzeli o.
0
sourlemonade
(01.08.07)
doguracakti, doguracak yer ariyordur, belki sadece susamistir su istiyordur.

su dedim de bursa'da bi yagmur basladi gorulmeye deger.
0
notorious
(02.08.07)
haala gitmedi hayvanoğluhayvan...

benim evimden ne kokusu alabilir ki bu arıza hayvan yaa. tavuk kanadı kızarttım sölemesi ayıp, ona gelmiştir dedim, attım üç beş taane(ben bile yiyemedim o kadar, şerefsiz hayvan) onları da yememiş. sütü de dökmüş oralara ipnator.
0
🌸sakingitarist
(02.08.07)
hayvan işte adı üstünde! Al eline bi sopamtırak alet,kovala,bağır aşşağıya kadar indir.. yiyecek değil ya iblis.. ben de yapmıştım böle bişiyi.. hayvan görünce kaçacak delik arıyo şimdi..
hadi bakalım..
0
lavitaebella
(02.08.07)
büyük ihtimal koku almıştır. hamile olsa tıslamaması lazım diye biliyorum. en azından 4 senelik bir kedi jenerasyonu gayet mülayim bir şekilde bizim apartmanın içinde doğum ihtiyaçlarını gideriyor. Tabi her kedi aynıdır diye birşey yok, ama hamile olduğunu sanmam. kapının önüne değişik kokular sıkın. kediye de sıkın arada, belki o zaman çeker gider miskin şey...
0
deckard
(02.08.07)
Korkutmak gibi olmasın ama (bkz: ölümü hisseden kedi)
0
crown
(02.08.07)
helolohoooyy:)) doğurdu lan bu:) 4 (dört) taane hemde:)) götürüyo şimdi. bi taanesini aldı gitti. eheh vatana millete hayırlı olsun. hadi isim koyun şerefisciklere:)
bu arada crown, saol altıma zıçırttın akşam akşam...

ya o diilde battı buralar, nası yapıcaski şimdi :S
0
🌸sakingitarist
(02.08.07)
aman da aman , çiçeği burnunda dede sayılırsın, paspas olsun bi tanesi... mademki senin evin paspasında doğma şerefine nail oldu..
0
lavitaebella
(02.08.07)
aha bildim, yavrulardan birinin isim babasi olayim yada notorious falan deyin :)
0
notorious
(02.08.07)
bu arada eğer anne yavruları için güvenli biyerler bulamazsa,yer bebecikleri.. aklında bulunsun..
0
lavitaebella
(02.08.07)
çok pis rezil oldum, hamile olduğunu sanmıyorum demiştim tam da :D
0
deckard
(02.08.07)
bi tanesine "esört eyc" de ahah.
ilk cevap benim, konuya ilk ben el attim. haha
0
sourlemonade
(02.08.07)
ya yazık kızcağıza, o şimdi çocuklarının derdindedir, yemeyi içmeyi unutur. çocuklarını taşıdığı yeri biliyorsanız önüne hiç olmazsa bir kap su koyuverseniz de bu sıcakta halsiz kalmasın, çocuklarını besleyebilsin.
0
zen spider
(02.08.07)
doğacak yavruların bakımını üstlen ne biliyim giydir yedir okul öncesi eğitimini üstlen bence bu sana iyi bir hayır sevr olman için fırsat.bazen tanrı farklı elçiler seçebilir.
0
taylor durden
(02.08.07)
apartman girişinde bi kasanın içine koymuş. kasayı yukarı çıkarttım akşam. sabah işe gelirken baktım sokulmuşlar annelerine uyuyolar.
paspas, notorious ve esört eyc tamam. sonuncusuna güzel bi isim istiyorum. konuşturun yaratıcılığınızı. hade bakem
0
🌸sakingitarist
(02.08.07)
Ya çok emin değilim ama, yavruları ellemeyin derler, insan kokusu sinince anesi terkediyormuş falan filanmış.
0
sui
(02.08.07)
abi su meselesi onemli gercekten, hayvanlar su bulamiyor sicakalr sebebiyle, bu yavrulariyla hic bulamaz. mutlaka bi kap su, hatta süt birakin oldugu yerin yakinina. ha bu arada anne kedi yavrularina yaklastirmaz haberin olsun, sevmeye filan calisma bir sure...
0
alpinsamuray
(02.08.07)
sonuncusunun ismide sakin olsun en sakin olanina koyun, en atik canli kanli olanina esört eyc, en tuylusune paspas, en yalniz olanina notorious..
0
notorious
(02.08.07)
Patrick Süskind'den Güvercin'i oku derim..Kapı önü çöreklenme durumu benzeri için..
0
cedilla
(02.08.07)
(3)

Kalflarda Konuşlanmış Kramp Ağrısından Kurtulma Yöntemi Soruyorum.

pyro clustic flow
İki sabahtır, uyanmaya yakın hani kalfa saplanan bi kramp vardır ya, baldıra bıçak saplanmış tadında olan o iğrenş acıdan bahsediyorum, evet. İşte şimdi 2 sabah, aynı kasa kramp girdi ve ikincisinden sonra o bölgede kalıcı ağrı ve acı bırakıp gitti. Ceylan tadında sekerek yürüyebiliyorum sabahtan be
İki sabahtır, uyanmaya yakın hani kalfa saplanan bi kramp vardır ya, baldıra bıçak saplanmış tadında olan o iğrenş acıdan bahsediyorum, evet. İşte şimdi 2 sabah, aynı kasa kramp girdi ve ikincisinden sonra o bölgede kalıcı ağrı ve acı bırakıp gitti. Ceylan tadında sekerek yürüyebiliyorum sabahtan beri ve acı, ağrıda bir azalma mevzu bahis değil. Başa gelen çekilir diycem normalde ama işte 36 saat kadar sonra dağlara, bayırlara, kırlara gidicem ve normal yürüyebilmem gerekiyor. Kramp acısını, ağrısını kısa yoldan azaltmanın, gidermenin bi yolu var mıdır?
0
pyro clustic flow
(19.07.07)
Kas gevşetici kullanmayı deneyebilirsiniz, ama tam anlamıyla bir ilacı varsa zaman. Benim en son başıma geldiğinde, ağrısı yaklaşık 1 hafta sürdü. Bir de vucudun susuz kalmasından kaynaklandığı söylendi, o yüzden bol bol su.
0
sui
(19.07.07)
hani uzun süre spor yapmayınca vücut hamlar, sonra da ilk aktivitede kaslar ağrır ya, bu ağrı da o cins bir ağrı. kasların ham olduğu için iki gün üst üste ani kasılma yaşayınca ağrı yapmış. 2 güne kadar geçeceğini zannediyorum. ek olarak kas gevşetici merhemler kullanabilirsin.

kramplar çok oluyorsa suya katılıp içilen efervesan tablet veya toz halinde magnezyum tavsiye ederim. magnezyum eksikliğinden oluyor o gece krampları.
0
kibritsuyu
(19.07.07)
kramp giren kasi gerdirmek suretiyle giren krampi engelleyebilirsin, ama sendeki bence farkli bir sey, bir fizik tedaviciye gozukmen faydali olabilir. arkadaslarin dedigi gibi kas gevsetici kullanman da ise yarar.
0
alpinsamuray
(20.07.07)
(10)

Sigarayı Bıraktım..

kimyon
Evet "bundan bize ne?" diyebilirsiniz lakin sorularım var.. biraz uzun olacak affediniz; şimdi ben yaklaşık 12 yılık ciddi bir sigara içicisiy(d)im.. yani sallarsam bu 12 senenin ortalaması günde 1,5/2 paket civarıdır.. hatta dönem dönem 3 paket bitirdiğim oluyordu.. her neyse pazar gecesi (evet 3 g
Evet "bundan bize ne?" diyebilirsiniz lakin sorularım var.. biraz uzun olacak affediniz; şimdi ben yaklaşık 12 yılık ciddi bir sigara içicisiy(d)im.. yani sallarsam bu 12 senenin ortalaması günde 1,5/2 paket civarıdır.. hatta dönem dönem 3 paket bitirdiğim oluyordu.. her neyse pazar gecesi (evet 3 gün önce) nedense bir anda bırakıyorum dedim.. gerçi uzun dönemdir bırakmanın hayallerini kuruyordum ancak her tiryaki gibi çok zor geliyordu.. böyle bir karar verdim ve uyguluyorum.. günde kendime 4 sigara kotası koydum ve böyle devam ediyor.. hatta dün 3 tane bugün ise henüz 1 tane içtim.. hemen hemen hiç zorluk çekmiyorum.. evet arada sırada çok canım istiyor ancak irademi kontrol edebiliyorum.. neyse sorular:

1- orta vadede o çok bahsedilen sinir-stres yapar mı?
2- bir anda sayısı 25-35 ten 2-4 arası bir rakama düşürmek mantıklı mıdır? (bana mantıklı geliyor ama)
3- bunları konuşmak ve sormak için daha çok mu erkendir? (3 gün olmuş bırakalı ya ondan)

teşekkürler..
0
kimyon
(18.07.07)
Çevremdeki sigaraya bırakmaya çalışanların tecrübelerinden bahsedersem, 1-2 hafta sonra stres sahibi insan olmuşlardı :) bünyeden bünyeye göre değişir tabi bu durum. İrade ile ilgili sanırsam. İraden kuvvetliyse psikolojik bir sorun olmaz gibime geliyor.
0
deckard
(18.07.07)
benim de bu konuda birkac önerim olursa..

1. biraktim deme hic bir zaman, onun yerine icmiyorum u ya da simdi icmiycem i tercih et.. böylece hem kendini kandirmamis oluyorsun hem de sigarayi birakmanin sadece birakma kelimesinden kaynaklanan stresini azaltiyorsun..
2. eger gercekten birakmak istiyorsan kelimenin kullanilan anlamiyla, günde 3-4 tane bile icme..
3. tamamen kurtulamasan da azaltman nedeniyle kendini iyi hissetmeye hakkin var, cünkü ne olursa olsun günde 3-4 tane bile icmek 2-3 paket icmekten cok cok daha iyidir..
4. ileri de bir stres dönemi gecireceksin gercekten.. hazirlikli ol..:)
5. nikotin bandi veya sakizi mutlaka yardim eder demiyorum, cünkü kisiden kisiye etkisi degisebiliyor.. ama gene de bir dene..
6. son olarak da, sigara gercekten bir kere birakilmiyor.. canin her sigara cektiginde tekrar tekrar birakman, karsi koyman gerekli yani bir kerelik bir sürec degil..

bu yazdiklarimin hepsi benim kendi görüslerim ve deneyimlerim sayesindeki düsüncelerim.. o yüzden bir garantisi yok.. ama yardimci olabiliyorlarsa sevinirim..
0
raizti
(18.07.07)
sinir stress yapmaması mümkün değil. vücut kendini yenilemeye ciğerler açılmaya nefes almaya başlıyor. ama günde 25-35 adet icen bi insan evladı 3-4'e indiremez. yani ya kesin ve net bırakırsın kasıp, ''içmem abi bu illeti'' dersin. yada azaltma sonra bırakma diye bir durum söz konusu değil kanımca.
0
cannibalism
(18.07.07)
iki kere 1'er ay süreyle bırakmış ve yeniden başlamış biri olarak ;

1-)hem de hayvan gibi yapıyor. kişiye göre değişir ama az ya da çok mutlaka bir etkisi oluyor. ayrıca kafayı toplayamama, yersiz sıkıntı gibi etkiler de var.
2-)hevesinizi kırmış gibi olmayayım ama şunu anladım ki bıçak gibi kesilmedikçe bırakılmıyor. yani bu öyle 3 azaltayım 5 çoğaltayımla olacak iş değil. bırakıyorsanız tamamen bırakmanız zaruri. bantmış sakızmış bence hepsi hikaye, sonuçta sizde bitiyor olay. ben bırakırken hiçbir şey kullanmadım ama o lanet "bir tane içsem bir şey olmaz" hissi yüzünden yeniden başladım. yani yakın zamanda o 3-4 sigarayı da bırakmazsanız sayısı çoğalacaktır. 3-4, 5,6 derken eski halinize döneceksiniz ki bana öyle oldu. sadece ben değil etrafımdakilerde de aynı durum mevcut ama yine kişiden kişiye değişebilir.
3-konuşmak için hiçbir zaman erken değil. aslında bunu sormanız hala sigaranın etkisinden kurtulamadığınız bir belirtisi. yani kafadan tamamen atmadan bırakmış olmuyorsunuz. ben iki seferde de bunu tam anlamıyla yapamadığımdan başarısız oldum. belki biraz daha dayansam şimdiye içmiyor olurdum.

eklemek istediğim, bu meret bakarsın 3 gün 5 gün istenmez de öyle bir an gelir ki kafayı yer insan. kriz anı da budur. en fazla bir iki saat sürer ama vücut kıvranır sigara ver bana diye. o kriz anında iraden güçlüyse bırakırsınız. krize yenik düşersen yakarsınız bir tane daha. o kriz anı geçtikten sonra her şey daha kolay. ilk birkaç hafta gelir bu krizler, sonra git gide etkisi düşer. kolay gelsin.
0
colg fusion
(18.07.07)
"nedense bir anda bırakıyorum dedim". neden bıraktığınızı tam olarak belirleyin. sağlık sorunları mı, bir şeye bağımlı olmaktan rahatsızlık duymak mı, anlamsız bir şey olduğunu düşünmek mi vs.. tabi ki neden bunların hepsi veya farklı kombinasyonları olabilir. ama şu kesin ki canınız sigara isteyecek ve bu istek başgösterdiğinde dayanmanızı sağlayacak bir motivasyona ihtiyacınız var. örneğin canınız sigara istediğinde kendi kendinize "kendine zarar vermek zevkli de olsa aptallıktır" falan gibi şeyler söyleyin. sigaraya neden başladığınızı da hatırlayın. bir nedeni olmadığını düşünseniz de vardır. her şeyin nedeni vardır. umarım yardımcı olabilmişimdir. şimdi ben bir sigara daha yakayım :)
0
sf arjuna one
(18.07.07)
ben sürekli spor yapmanızı, terlemenizi, bir kaç gün içinde sigarayı tamamen bırakmanızı, dengeli beslenme ve uyumanızı tavsiye ederim. etkilerini minimuma indirebilirsiniz.
0
nihilanth
(19.07.07)
kendi tecrübem:
1.5 yıldır içmiyorum, son 15 aydır ise hiç içmemiş kadar rahatım. yani aklımın ucundan dahi geçmiyor.

bu bir buçuk yıl önceki bırakma eyleminden önce belki 50 kere denedim, olmadı.

kendimce bulduğum formül:
kabullenme formülü. yani bir daha sigara içmeyeceğini kabullenme formülü.
yani mesela çok sevdiğin sevgili seni en yakın arkadaşınla aldattı ve gittiler diyelim. o eski sevgiliye ve eski dosta geri dönme ihtimalin nasıl yoksa, buna da olmadığını kabullenmen gerekiyor.

sigarayı bırakmaya karar veren herkesin eninde sonunda bu kabullenme aşamasına geleceğini düşünüyorum. bu yüzden kabullenme kzor geliyorsa "arada içerim ya nolucak ki" düşünceleri düşüncene mani oluyorsa, az içerek devam et bence çok kasma kendini.

zira biliyorum ki azaltmanın bırakmak ile uzaktan yakından alakası yok, kendini iyi hissetme hakkın var ama yaptığın şey bırakmak değil. çünkü hala aklında, ve sen bağlarını kesene kadar aklından hiç çıkmayacak.

misal sevgilinle kavga ettiniz, böyle soğuk bir dönem geçiriyorsunuz, 1 ay sürdü 2 ay sürdü, görüşmüyorsunuz falan, arada bri iki iletişim. ama aklından çıkmıyor. halbuki en yakın arkadaşınla aldatıp gitseydi, aklından 2-3 ay sonra çıkacaktı. çünkü kabullenmek zorunda kalacaktın.

ama bağını kesmezsen kabullenme aşamasına da gelemezsin. bu yüzden azaltmak çözüm değil. sadece daha iyi.

sinir stres yapacağına kanalize olmazsan çok fazla olmaz bence ama kişiden kişiye değişir. ve fakat geçer yani her halükarda, kabullendikten sonra zaten hayatında hiç sigara içmemiş gibi oluyorsun bri süre sonra, böylece sonsuza kadar o acıyı çekmek zorunda kalmıyorsun.

ama kabullenmeden bırakırsan vay haline, sonsuz işkence, daha önce denedim ordan biliyorum. "ulan bir tane içsem mi?" sorusu beynimde yankılana yankılana 6 ay geçirdim, kabus gibiydi(bu başarısız eski denemelerden biriydi).

halbuki kabullen işte, ne soruyosun kendine?

sigara krizi "bir tane içsem mi?" sorusuna cevap vermeye kasan irade krizidir. soruyu sormazsan girmezsin.


falan filan. bol şans dilerim. : )
0
kurukafa
(19.07.07)
ben de yaklaşık 4 aydır içmiyorum. sigarayı bırakınca sormuş olduğun stress hali 3 gün sürdü. en zor olan bir daha sigara içememek düşüncesi. ben bıraktığımdan beri hiç sigara içmedim. her hangi bir zamanda içeceğim 1 adet sigara beni tekrar sigara içmeye başlatacak. bundan adım gibi eminim. şu günlerde sigara krizleri puro ile aşıyorum. evet sigarayı ağzıma koymadım ama puro içiyorum. öyle çok değil ayda 5 tane falan.
sigarayı bırakmanın en önemli aşaması inanmak. sigarayı kestiğin zaman nikotin bağımlısı vücut ne tepki vereceğini şaşırıyor. mesela ilk hafta bacaklarım kıpkırmızı oldu. sonra geçti. eğer bırakırsan geriye dönüp bakma sigara diye. çok bunalırsan puro iç.
saygılar...
0
steyro
(19.07.07)
şimdi ağırlık buradan olmak üzere çevremdeki tepkiler ve yaklaşımlar doğrultusunda bu sabah itibariyle tamamen kesmiş bulunuyorum.. dün gece gelen bazı cevaplardan dolayı o kendime koyduğum 3-4 tane günlük sigaraya da gerçekten ihtiyacım olmadığını farkettim.. burada en azından yol göstermek babında cevap verdiğiniz için teşekkür ediyorum.. nihayetinde teorisi kolay da pratiğini yapanlardan da dinlemek daha sağlıklı..
tekrar teşekkürler..
0
🌸kimyon
(19.07.07)
Benzer bir yöntemle bir sene kadar önce 1 paketten günde 4-5'e düştüm. Son iki haftadır ise günde 1 tane içiyorum, daha kırmadım bu kuralı. Direk kesme çabalarım sinir stres sahibi etti beni, o yüzden şimdilik günde bir ile idare ediyorum, inşallah "eeh bugün de içmeyevereyim" diyeceğim günler de gelecek. Söylenildiği gibi "bıraktım" kelimesi ile bir daha hiç içememe düşüncesi çok fena hırpalıyor adamı.

Özetle, direk kesme durumunda stres sahibi olabilirsiniz, ama inadınıza devam edin.
0
sui
(19.07.07)
(14)

öss de derece yapan öğrenciye burs

green green curly fries
arkadaşlar kardeşim bu sene öss 71 incisi oldu. bu başarı sayesinde aylık ücret olarak burs veren kurum kuruluş var mı? karşılıksız burstan bahsediyorum.. şartları vs. nelerdir. (özel okulların burslarını da hariç tutuyorum)
arkadaşlar kardeşim bu sene öss 71 incisi oldu. bu başarı sayesinde aylık ücret olarak burs veren kurum kuruluş var mı? karşılıksız burstan bahsediyorum.. şartları vs. nelerdir. (özel okulların burslarını da hariç tutuyorum)
0
green green curly fries
(18.07.07)
bazı okullar bile veriyor diğer olanakların yanında.. gazetede yazmıştı. başka türlü veren ya da verecek olan elbet çıkar.
0
ozdek
(18.07.07)
iş bankası mı ne veriyordu sallıyor da olabilirim, araştıralı uzun zaman oldu.

ayrıca temel bilimleri seçerse tübitak veriyor diye biliyorum.
bunlar başarı bursu (yani gelire göre verilmiyor)
0
jesters cap
(18.07.07)
www.atv.com.tr

bu da geçen yılki ilan, odtü'de ilk 100 sayısal için geçerli sanırım.
www.po.metu.edu.tr
0
lykos
(18.07.07)
alakasız bi soru olabilir belki ama, kardeşiniz kaç puan aldı?
0
flawless victory
(18.07.07)
hmm şu tübitak ın verdiği bursa benzer burslar varsa bildiğiniz onları öğrenmek isterim. yoksa koç ve sabancı da veriyor burs.. artı ücretsiz eğitim vs..

kardeşimin puanını bilmiyorum ama bütün sınavda boşu yok ve 8 yanlışı vardı, öss sonrası kontrol ettiğinde...
0
🌸green green curly fries
(18.07.07)
badseed
(18.07.07)
hmm, Turkiye ilk 100'une basbakanlik bursu var karsiliksiz, gecen sene bir oda arkadasim aliyordu. Aylik 300 idi sanirim. Yine Tubitak ilk 5000'deki ogrencilere Molekuler Biyoloji ve Genetik, Fizik, Matematik vs. gibi bolumlerdeysen karsiliksiz yine 300 civarinda karsiliksiz verebiliyor. Rakamlar degismis olabilir, coktandir burs muhabbetinde bulunmamisim....
0
armish
(19.07.07)
belediye ve kazanacağı okulun rektörlüğü verir garanti olarak.
0
nihilanth
(19.07.07)
tübitak tarafından bu sene verilecek olan burs; matematik, fizik, kimya, biyoloji ve moleküler biyoloji ve genetik dallarında tercih yapıp kazanan ve ilk 7500'de bulunan öğrenciler için aylık 400ytl olmakta.
0
spinapubica
(19.07.07)
haci omer sabanci vakfi da hatiri sayilir bir burs veriyordu zamaninda. ama karsiliksiz olup olmadigini hatirlamiyorum.
0
boshi
(19.07.07)
TEV yani türk eğitim vakfı veriyordu sanırım benim zamanımda ama karşılıklı mı ben de bilmiyorum, bir de tercih ettiği okul verir büyük ihtimalle, başarı bursları falan vardı bizim okulda.
0
light beam
(19.07.07)
odtü tercih ettiği bölümde ilk bilmem kaçta olan/girenlere burs veriyor. zaten tanitim brosurleri gelmistir coktan, yaziyor olmali orada.

bir de baskent'in vakiflarinin verdigi burslar var ama karsiliklidir muhtemelen onda. yine de bakmakta fayda var.

biraz da alakasız ama puana göre değil, seveceği konuya göre bölüm seçsin. yüksek uanlı diye elektroniğe makinaya vb. giren de bölümün azimsanmayacak bir kısmı "geleceğim böyle olsun istemiyorum" diye konuşuyorsa, farkli bir kariyere kaciyorsa, karar icin daha ince eleyip sik dokumak lazim gibi dusunuyorum.
0
s renovation
(19.07.07)
Sabancı burslarında sadece dereceye bakılmıyor, ailenin maddi durumu da kriter oluyor. Biz de başvurduk vaktiyle, benden daha düşük derecesi olan arkadaşa çıktı, çünkü sıfır gelir beyan etti kendisi. Bi de bizim zamanımızda THY ilk 100'e girenlere 10 tane bilet veriyordu, hala var mıdır bilemem.

Ha bi de, konuyla çok alakalı değil ama duydum ki böyle ilk 100e yurtdışında okuma bursu veriliyormuş devlet tarafından, ama döndüğünüzde bi kaç sene devlete çalışmak gerekiyormuş. Böyle de bir şey var, bilginiz olsun.
0
sui
(19.07.07)
ayhan sahenk vakfi

www.ayhansahenkvakfi.org.tr

masallah kardesimize,nazarlardan ırak
0
lavitaebella
(25.07.07)
(4)

ehliyet no

anneke
nasıl ogrenilir, nereden ogrenılır bılen var mı?
nasıl ogrenilir, nereden ogrenılır bılen var mı?
0
anneke
(17.07.07)
eee, ehliyetin üzerinde yazıyor ama herhalde aradığın cevap bu değildir?
0
sui
(17.07.07)
evet sanırım degıl :) kaybettım ehlıyetımı, tutanak ıcın lazım da.
0
🌸anneke
(17.07.07)
ehliyetin arkasında yazıyor ama sanırım kaybettin. yolda gbt yapan bir polis memuruna rica edersen seve seve bakar.
0
kimlanbu
(17.07.07)
yakin zamanda kaybolan ehlieytimi yeniden cikartmak istedigimde ben de sahip degildim o numeroya. isim, soyisim vs. ile database'den bulup islemi yapiyorlar.. onceden ceza yenilmisse o sayede de bulunabiliyormus (sanirim buna netten sen de erisebilirsin ama emin degilim..)
0
zakk
(18.07.07)
(4)

kestane şekeri izmir

nihilanth
kestane şekeri bağımlısı bi arkadaşım var. onu sürekli sevindirmek istiyorum işte. nerede bulabilirim? bi kaç dükkanda vardı bucada tükendi sıcak diye getirmiyolarmış.. bildiginiz bir yer varmıdır acaba?
kestane şekeri bağımlısı bi arkadaşım var. onu sürekli sevindirmek istiyorum işte. nerede bulabilirim? bi kaç dükkanda vardı bucada tükendi sıcak diye getirmiyolarmış.. bildiginiz bir yer varmıdır acaba?
0
nihilanth
(11.07.07)
Balçova Kipada Kafkas var. Bir kaç yerde daha var Kafkas İzmir'de. Tabii bütçeye zarar bişi kestane şekeri, hatta şöyle diyeyim: (bkz: yeni baslayanlar icin bursa/@sui)
0
sui
(11.07.07)
buca da bulman cok zor. karsiyaka carsida caminin orada bir kafkas var. benim bildigim en eski kafkas o. bir de kipalarin icinde kafkas dükkanlari var ama ufacik kestane sekeri icin cok para istiyorlar. mevsimi olsa al kendin yap derim, ben bayilana kadar yemistim zira.
0
atmacaged
(11.07.07)
üç yaklaşık sonuç: bornova meydan'da bir yerde vardı ama ismini hatırlayamıyorum şu an.. hükümet konağının karşısındaki yerlerden bir tanesi..
0
sharpenter
(11.07.07)
bir bursali olarak hemen yardima ko$uyorum.
Kafkas'in sati$ noklari:

ÖZDİLEK ALIŞVERİŞ MERKEZİ: İNCİRALTI MEVKİİ NO:67 BALÇOVA TEL: 0-232-278 12 00
CARREFOURSA ALIŞVERİŞ MERKEZİ: 6524 SOK. NO:6-2 P-1 KARŞIYAKA TEL: 0-232-324 51 60
KİPA TESCO ALIŞVERİŞ MERKEZİ: AKÇAY CAD. NO:253-3 GAZİEMİR TEL: 0-232-252 40 10
KİPA TESCO ALIŞVERİŞ MERKEZİ: ANKARA CAD. NO:180 BORNOVA TEL: 0-232-339 71 46
KİPA TESCO ALIŞVERİŞ MERKEZİ: YENİ HAVAALANI CAD.NO:40-035 Z.KAT ÇİĞLİ TEL: 0-232-385 51 17
KİPA TESCO ALIŞVERİŞ MERKEZİ: MİTHAT PAŞA CAD. NO:1462 ZEMİN 18 BALÇOVA TEL: 0-232-278 16 06
0
notorious
(11.07.07)
(6)

soğan doğramak

kibritsuyu
arkadaşlar soğan ince ince yemeklik nasıl doğranır? ben bir baş soğanı elime aldıktan sonra üstünden bıçakla seri darbeler geçiriyorum, sonra da yanından hırrt diye kesince ince ince doğranmış oluyor lakin hem ortalığa fazla saçılıyor, hem soğan çok yıpranıyor, suyu çıkıyor, hem de el kesme tehlikes
arkadaşlar soğan ince ince yemeklik nasıl doğranır? ben bir baş soğanı elime aldıktan sonra üstünden bıçakla seri darbeler geçiriyorum, sonra da yanından hırrt diye kesince ince ince doğranmış oluyor lakin hem ortalığa fazla saçılıyor, hem soğan çok yıpranıyor, suyu çıkıyor, hem de el kesme tehlikesi var. tahtada keseyim diyorum, bu sefer de ince ince olmuyor, kalın salata malzmesi gibi oluyor. nasıl yapılır bu iş?
0
kibritsuyu
(09.07.07)
"nicer dicer" ve muadili seyler satiliyo ucuza, onlar yapmaz mi bunu?
0
la traviata
(09.07.07)
Sinbo'nun falan çok ucuza rondoları var. 20TL civarı olması lazım...
0
crown
(09.07.07)
hayır hayır rondo da suyunu çıkarıyor. nicer dicer da değil sorduğum. bıçak kullanarak incecik soğan doğramak istiyorum. bildiğin anne usulü. yani soğanı önce diklemesine ikiye böl, sonra bilmemneresinden başlayarak kırt kırt diye kes. şöyle bıçak kullan falan gibi bir cevap bekliyorum.
0
🌸kibritsuyu
(09.07.07)
İnce tırtıklı bıçak, ekmek bıçağı gibi, ama o kadar uzun olmasına gerek yok. Hatta kısası daha iyi iş görür.

Soğanın kafasını kesip ortadan ikiye bölüyorsunuz ve kesik tarafını tahtaya yatırıyorsunuz. Sonra, elinizle iki tarafından sıkıca tutarak, arasını bu ince bıçakla ince ince dileceksiniz. Bu bahsettiğim bıçak tipi, soğanın dilimlenirken her bir diliminin bir birine yapışık kalmasına yardımcı olur, sağa sola saçılmasını engeller. Sonra soğanı çevirip, bu sefer küçük kareler oluşturacak şekilde (aynen kenarlardan bastırarak) dilimliyorsunuz. Bitirdiğinizde soğan küçücük küçücük oluyor, hiç bir yere saçılmıyor. Sonra ikinci yarısını da aynı şekilde doğruyorsunuz.
0
sui
(09.07.07)
demlikposet
(09.07.07)
önce soğanı dikey olarak 2ye bölünüz. sonra o yarımlardan birini tahtaya yatırıp yine dikine, soğanın olması istenen büyüklüğüne göre 2-3-4e bölünüz.(misal ben sulu yemeklerde 3e, tavada yapılanlarda, sotelerde 2ye bölerim) sonra aynı haldeyken enine ince ince kesiniz. elimizde 180 ila 45 derece arası yay biçiminde ince soğan doğranmışları hazır.
0
geldiler
(10.07.07)
(5)

divx player

chak 666
lost-dur heroes-dur death note-dur severek takip ediyoruz ama bilgisayar da izlemek hiç zevk vermiyor bea. dvd player-ım var ama divx-i dvd-ye çevirmek te uzun iş çevir sonra bide onu dvd-ye kopyala, "hoppalaa altyazı zik gibi oldu" sorunları. neyse divx player alayım diyorum. hangi markalar? modell
lost-dur heroes-dur death note-dur severek takip ediyoruz ama bilgisayar da izlemek hiç zevk vermiyor bea. dvd player-ım var ama divx-i dvd-ye çevirmek te uzun iş çevir sonra bide onu dvd-ye kopyala, "hoppalaa altyazı zik gibi oldu" sorunları. neyse divx player alayım diyorum. hangi markalar? modeller? nelere dikkat edilmeli ?

not:şu bilgisayarı televizyona bağlama olayını düşünüyorum. siz öyle bir ihtimal yokmuş gibi davranın.
0
chak 666
(06.07.07)
vestel divx player'ı alemin kralı olarak görüyorum hala.
5500, 5600 derken model sırasını kaybettim ama bildiğim kadarıyla zaten birden fazla model sunmuyorlar, yenisi çıkınca eskisinin üretimi duruyor, bir vestel mağazasına gidip katalogdan son çıkan modeli seçebilirsin.

altyazıda türkçe karakter desteği olsun, güzel arabirimi olsun, severek kullanmıştım bir dönem.

bir de bilgisayarı bağlama hadisesinde, bir xbox (xbox 360 değil) edinip, bilgisayardaki tüm divx'leri xbox'tan görebilmek ve tv'den izleyebilmek çok ilgimi çekiyor.
0
sangria
(06.07.07)
LG var bizde memnunuz ama türkçe karakter sıkıntısı var. İlla türkçe altyazı gerekirse, ıları i falan yapıyorum bilgisayarda öyle acayip acayip çıkmasın diye.

Bunun haricinde flash disk girişli divx playerlar var şimdi, çok faydalı bişi o. cd dvd derdinden kurtuluyosun, kaydet getir seyret, şahane valla.
0
sui
(06.07.07)
(bkz: voxline dvd 933 divx player)

uygun fiyat, altyazılar için çok faydalı özellikler, kullananların memnuniyeti, firmware update...

teknosa'larda...
0
forrestgump
(07.07.07)
ben de bi ara niyetlenmiştim almaya, araştırmıştım forumları filan...voxline933 cidden alınası bişi yazılanlara göre..ben almadım ama
0
ravioli
(07.07.07)
ben vestel 5500 kullanıyorum 3 sene oldu alalı. bilgisayarın tv outtunu kullanıp dvd playera ihtiyaç kalmamasına kadar (6 ay önce) hep kullandım. deli gibi film, dizi vs izledim.

açamadığı dosya sayısı ise 10dan azdır. yani 2 dizi 4 tanede film açamamışdır en fazla.

not: altyazıyı sadece film ingilizce değilse kullanıyorum o durumda da media subtitler programıyla içine gömüyorum filmin. o yüzden altyazı performansı hakkında yorum yapamayacam.
0
darknum
(07.07.07)
(2)

eczacibaşı nda staj

ozmania
daha önce bir eczacibaşı şirketinde staj yapmış biri vardır belki burda.. öğrenmek istediğim stajyerlere para verip vermedikleri, sadece karın tokluğununa mı çalıştırıyolar, yoksa yemek bile mi vermiyorlar? nedir yani olanakları
daha önce bir eczacibaşı şirketinde staj yapmış biri vardır belki burda..
öğrenmek istediğim stajyerlere para verip vermedikleri, sadece karın tokluğununa mı çalıştırıyolar, yoksa yemek bile mi vermiyorlar? nedir yani olanakları
0
ozmania
(06.07.07)
Ben yaptım, İpek Kağıt kısmında. Sene 1999. Yemek vardı sadece, servis de vardı ama benim oturduğum tarafa giden servisleri olmadğı için ben çift vesait gidiyodum hergün.

Divitin de dediği gibi stajda para veren şirket iki üç tanedir en fazla, standardı yemek-servistir. Bunun haricinde eczacıbaşı iyidir güzeldir, staj bittikten sonra evine teşekkür mektubu yolluyolar bi de :)
0
sui
(06.07.07)
2 tanidigim yapti, biri sadece yol+servis alirken, biri net750 civari gibi birsey almisti. evet, bizde sasirmistik...
0
murat mc
(07.07.07)
(8)

Türkiye'nin Değerini Bilmediği İnsanlar

actionary
Örneğin Yaşar Kemal... Veya Vecihi Hürkuş...Yani Türkiye için bir şeyler yapmaya çalışan, ama ödüllendirileceğine adeta cezalandırılan, önü kesilen insanlar kimlerdir?
Örneğin Yaşar Kemal... Veya Vecihi Hürkuş...

Yani Türkiye için bir şeyler yapmaya çalışan, ama ödüllendirileceğine adeta cezalandırılan, önü kesilen insanlar kimlerdir?
0
actionary
(23.06.07)
(bkz: Muzaffer Şerif Başoğlu). Adamcağızın Sherif soyadıyla makalelerini oku oku sonra öğren ki Türkmüş.
0
sui
(23.06.07)
Ugur Mumcu ve Aziz Nesin'i unutmamak lazim.
0
hlathguth
(23.06.07)
bilim ve tekniğin eski sayılarında bol bol önü kesilen bilim adamı bulabilirsin.
0
mindtraveler
(23.06.07)
Valla, kaç binlerle ifade edilir ki...

İlla teknoloji alanında düşünmüyorsak, bir iki patlatayım hemen...

Bülent Tanör
Nazım Hikmet Ran

çook çoook...
0
turcopolis
(23.06.07)
0
kriker
(23.06.07)
Cem Uzan
0
isott
(23.06.07)
0
kriker
(02.07.07)
necaseddin tokmak
0
fearfactor
(18.12.07)
(4)

kitap sırtı

kibritsuyu
bu kitapların sırt kısmında yazan yazıların yönü bir standarda bağlanamamış mıdır? hadi tamam bu kural olarak belirlenemez ama baskı-dizgi dünyasında gelenek haline getirilip standart halde basılsa olmuyor mu? yani bir kitap veya dergi ön kapağı yukarı bakacak şekilde masanın üstüne konduğu zaman sı
bu kitapların sırt kısmında yazan yazıların yönü bir standarda bağlanamamış mıdır? hadi tamam bu kural olarak belirlenemez ama baskı-dizgi dünyasında gelenek haline getirilip standart halde basılsa olmuyor mu? yani bir kitap veya dergi ön kapağı yukarı bakacak şekilde masanın üstüne konduğu zaman sırt kısmında yazan yazı da düz gözükse olmaz mı? niye kimileri düz kimileri ters gözükür? bu yüzden bu kitapları kütüphaneye dik vaziyet dizdiğimizde, kiminin sırt yazısı aşağıdan yukarıya, kimininki yukarıdan aşağıya kalıyor. çok çirkin oluyor. niye biri çıkıp da "ulan şunların hepsini aynı şekil basalım" demiyor? farklı olma çabası mıdır, denyoluk mudur nedir?
0
kibritsuyu
(12.06.07)
Standardı yukarıdan aşağıyadır, aşağıdan yukarı yazanın yaptığı denyoluktur, iş bilmezliktir.
0
sui
(12.06.07)
normalde yukarıdan aşağıya doğru yazılması gerekir. yatay bir şekilde üstüste dizdiğimizde de soldan sağa okunsun diye. ama bu tür denyoluklar sadece onlara mahsus değil. zira dvdlerde de aynı sorun oluyor.
0
henry gale
(12.06.07)
yukarıdan aşağı oluyorlar genellikle ama bazen sola bazen de sağa doğru oluyor. birazcık simetri takıntınız varsa iyice sıkıntı oluyor: aynı yayınevindeki bazı kitaplar sağa bazıları sola oluyor. hatta ve hatta aynı yayınevi aynı yazara ait kitaplara bile değişik şekilde muamelede bulunuyor. yani genel standart olmadığı gibi yayınevlerinin kendi içinde bile istikrar olmuyor.
0
kantelem
(12.06.07)
(havamı da atayım) şu ana kadar 70'in üzerinde kapak tasarımı yapmış biri olarak söyleyebilirim ki; maalesef böyle bir şey yok.. tamamen grafikerin, belki yayınevinin isteği doğrultusunda yapılır.. istekle de değil aslında keyfiyete göre.. ancak gerçekten yapılması gereken ise yukarıdan aşağıya yazmaktır.. ama genel olarak hemen herkes uymaktadır buna..
0
kimyon
(12.06.07)
(2)

tez çıktısı

denize karsi icen keci
yarın tez savunmam var son rötüşları yapıp hocalara teslim edeceğim, aklıma takılan birşey var, tezin word formatında çıktısını alırken önlü arkalı mı yoksa tek yüze alıp arkasını boş mu bırakmam gerekiyor? bir de önsöz olarak ne yazağım ben? bir format varmıdır?hocadan aldığım tez örneğini kaybetme
yarın tez savunmam var son rötüşları yapıp hocalara teslim edeceğim, aklıma takılan birşey var, tezin word formatında çıktısını alırken önlü arkalı mı yoksa tek yüze alıp arkasını boş mu bırakmam gerekiyor?
bir de önsöz olarak ne yazağım ben? bir format varmıdır?
hocadan aldığım tez örneğini kaybetmem de ayrı bi sorumsuzluk örneği olsa gerek...
örnek tezi buldum, ama fikri olanlar varsa açığım yine:)
0
denize karsi icen keci
(11.06.07)
tek yüzdür, iki yüzlü kabul edilmez (benim rastladıklarımın tümü böyleydi). İnternette her yer tez kaynıyor, önsöz için onlardan ilham alabilirsiniz. Genelde danışmana, size yardımcı olan kişilere, tez jürisine, anne-babaya sevgiliye falan teşekkür edilir. Nescafeye ya da winstona da teşekkür edilebilir ama onlar biraz laubali kaçıyor.

Bu arada, tez savunmadan 2-3 hafta önce teslim edilmiyor mu zaten enstitüye böyle 5 kopya olarak? Arada hocalar okuyup geliyorlar falan? Ne iş?
0
sui
(12.06.07)
ege ünv. fen bilimleri enstitüsünde arkalı önlü olarak b5 kağıda yazılıyor tezler.
0
bulanti
(12.06.07)
(7)

İspanyolca Öğrenmek

thorn pyros
Kendi kendime bu mümkün müdür? Mümkünse hangi kaynaklardan öğrenilir, neler edinilmelidir. Neler indirilmelidir. Tercihim almak yerine indirmek, tüm yaz paramı vermek istemiyorum pahalı kitaplara. Ucuz ise alırım ama. Eğer kendi kendime öğrenemiyorsam İzmir'de bunu adam gibi yapacak kurs bilen var m
Kendi kendime bu mümkün müdür? Mümkünse hangi kaynaklardan öğrenilir, neler edinilmelidir. Neler indirilmelidir. Tercihim almak yerine indirmek, tüm yaz paramı vermek istemiyorum pahalı kitaplara. Ucuz ise alırım ama.

Eğer kendi kendime öğrenemiyorsam İzmir'de bunu adam gibi yapacak kurs bilen var mı? Bilen var ise neler aramalıyım, illa İspanyol bir öğretmenden mi almalıyım. En hızlı ve en iyi şekilde öğrenmenin yolları nelerdir. Ayrıca biliyorsanız ne kadardır kurs masrafı filan. oeh yoruldum lan. şimdiden gracias.

not: bi duyuru başlığı daha var böyle biliyorum ama ben biraz daha farklı sorular sordum o yüzden yeni bi duyuru ekleyeyim dedim.
0
thorn pyros
(11.06.07)
bi arkadaş da bana (aynı soruyu sormuştum) fono nun güzel kitapları var onlarla baya ilerletebilirsin demişti. ama bence bu şekilde bi yere kadar geliştirebilirsin.

ayrıyetten tamamen kendi gözlemelerime dayanarak şunu söyleyebilirim; bir dili en iyi öğrenmenin yolu, o dili ana dili olarak kullanan bi sevgili bulmaktır.
0
quadropol
(11.06.07)
sevgili bulmak iyidir güzeldir, en şefkatli öğretmendir ama ispanyol görmedim ben izmirde + sevgili olmak biraz kastırabilir dili hiiç bilmeden. bi de görüştüğüm biri var. ben yine kitap ve öğretmen yanıtlarına bakayım derim:)

mesela o kitaplardan ilerletip kursa gitmek (daha ileri seviyeden başlamak için)daha mı iyi bir yol acaba? yoksa çok mu zaman kaybederim bi yere gelene kadar. onun yerine düşük seviyeden başlasam daha mı iyidir. zor bir dil gibi değil, ama bilemiyorum. bir de yukardaki sorularım aynen geçerli. başka hangi kaynaklar, hangi kurs, öğretmen illa ispanyol mu olsun filan.
0
🌸thorn pyros
(11.06.07)
yabancı dil öğrenirken belli başlı basit kurallar vardır...
ben kursun şart olduğunu düşünüyorum, kişisel olarak evde çalışmak kişisel dil eğitimine yatkınlıkla alakalıdır fakat kurs bence çok çok daha iyidir..

üstelik para da verince insan psikolojisinde daha üstüne düşülür..
tabiki dil öğrenimindeki 1. en önemli etken motivasyon olsa gerek, motivasyonuna göre her şey mümkün diyorum
ispanyolcu kursunun da izmirde kıbrıs şehitlerindeki tömerde olduğunu ekliyorum
(ekim ayınd aynı kursa ben de başlıyorum : )
0
demlikposet
(11.06.07)
Ben kendi kendime öğrendim, telaffuzumun doğru olup olmadığını bilmemekle birlikte 2-3 ay içinde çok ciddi aşama kaydederek baya baya derdimi anlatır hale gelmiştim.

İnci Kut'un "Yoğun Metodla İspanyolca" diye bir kitabını aldım, asıl hadise onunla devam etti. Daha üst düzey yerleri anlamak için yine aynı yazarın İspanyolca Grameri diye bi kitabını da aldım, ama onu fazla kullanmadım. Bir de ispanyolca fiil çekimleri sözlüğü / gramer el kitabı buldum eski kitapçıdan, o çok işime yaradı.

Şu an hiç bir şey hatırlamıyorum, çünkü devam etmedim. Ama üstüne gitsen baya gelişir, yani kolay bir dil, hele İngilizceye falan da hakimsen. Yaa işte beyleyken beyle.
0
sui
(12.06.07)
@sui
çok teşekkür ederim cevap için. ben dediğin kitapları alayım, yazın kurcalayayım diyorum. arkasından da iyice geliştirmek için kursa giderim.

@demlikpoşet
kitapları kurcaladıktan sonra aynı kursa gidebiliriz belki :).. fiyatları nedir bilgin var mı acaba?

cevap veren herkese teşekkür ederim ayrıca.
0
🌸thorn pyros
(12.06.07)
www.ispanyol.com var bir de.. çok incelemedim ama fena değil gibi kendi kendine takılmak bir şeyler kapmak için.. okunuşlar filan da var sesli olarak..
0
vercingetorix
(12.06.07)
mümkün değildir.
:)
0
prefect
(03.07.07)
(6)

Yağ değiştirme olayı

sui
2001 model bir Peugeot 206'nın yağını kaç kilometrede bir değiştirmek gerekir? 11,500 km olmuş son değiştiğinden beri de, yarın bir 150 km yol yapmam lazım onu beklese bir şey olur mu diye meraktayım.
2001 model bir Peugeot 206'nın yağını kaç kilometrede bir değiştirmek gerekir? 11,500 km olmuş son değiştiğinden beri de, yarın bir 150 km yol yapmam lazım onu beklese bir şey olur mu diye meraktayım.
0
sui
(08.06.07)
11,500 km cok fazla. Ilk firsatta degistirin. Benim tamirci 5000km'de bir degistirmeyi oneriyor. Bazi yag markalari 8000km kadar dayandiklarini iddia ediyorlar. Ama 11,500 kadar duymadim hic.
0
wpi
(08.06.07)
hayır, yolda fılan kalmazsınız... ama uzun omurlu parcalar ıcın artık yagınızı degıstırme vaktı, artık benzıncılerde bıle yapılıyor yag degısımı, 15 dak.
0
dodocan
(08.06.07)
hic bir sey olmaz.yag oranina bir bak azalma yoksa git gel.illa 5000 km giden yag koydum 5000 km gidecem diye bir sey yok.keyfine bak.
0
cizgilipijama
(08.06.07)
150km'lik yolda bir sey olmayabilr ama uzun donemde elbette bir sey olur. Motor yagi kullanildikca eskir ve islevini gorememeye baslar. Bir yerden sonra motor de zarar gormeye baslar. Arabasina deger veren akli basinda insanlar belli araliklarla motor yagini degistirirler.
0
wpi
(08.06.07)
Haklısınız da, arabasına değer veren insanlar tez telaşına falan düşünce böyle dünyayı unutabiliyorlar işte, naapalım kısmet.
0
🌸sui
(08.06.07)
aracın modelini bilmiyorum ama, 2000 model bir peugeot kullanıyorum, alırken - ki sıfır aldım- 20bin km ye kadar değiştirmeden gidebilirsiniz demişlerdi, ben her ihtimale karşı 10bin km'de bir değiştirdim. 2-3 bin km geçebilir, bir problem olmuyor, olacağını da sanmıyorum.
0
guybrush threepwood
(09.06.07)
(4)

noktanın yerini değiştirme??

sakingitarist
ya bu excelde sürekli küsüratlı rakamlar girmek durumunda kaldığımda, sol elimde evrakların olması münasebeti ile sağ elimin bi o tarafa bi bu tarafa gide gele bileemin m.na koyuyorum. şimdi istediğim şu ki ben bu noktayı ha bööle sayısal tuşlara yakın bi yere, bööle page up'un yeri misal vs. nasıl
ya bu excelde sürekli küsüratlı rakamlar girmek durumunda kaldığımda, sol elimde evrakların olması münasebeti ile sağ elimin bi o tarafa bi bu tarafa gide gele bileemin m.na koyuyorum. şimdi istediğim şu ki ben bu noktayı ha bööle sayısal tuşlara yakın bi yere, bööle page up'un yeri misal vs. nasıl atarım, nasıl ayarlarım? var mıdır bi çaresi. ha bi de penguenler kabız olur mu o var...
0
sakingitarist
(08.06.07)
key stroker diye bi proğram var. tuşların yerini değiştirebiliyorsun. önce bi tuşa basıyorsun, misal a tuşuna... sonra işlevi ne olsun diye soruyor. sonra b tuşuna basınca artık aya basınca b ye basılmış oluyor
0
efruz
(08.06.07)
numpad'deki virgülü de kullanmam lazım. yani misal 125.547,00 tarzı sayılar gerekiyor arka arkaya yüzlerce taane. şimdi ben virgülü onu yaparsam noktayıda ööle yaparsam bu seferde virgül için efor sarfetmem gerekmiyo mu? hay m.nakoim yaa ne emmeye geliom ne gömmeye. zürafalar da gıdıklanmıyomuş zaten.
0
🌸sakingitarist
(08.06.07)
excelde binler basamağını ayırmak için nokta kullanmak zorunda değilsin ki. Hatta kullanmamanan daha bile iyi olur. İlla görmek istiyorsan sayıyı 125487.45 diye girersin, Format Cells'den de "Use 100 seperator"'u (binler ayırgacını kullan) işaretlersin, sayıyı girdiğin anda 125,487.45 diye görürsün zaten.
0
sui
(08.06.07)
bin ayracını kullanmayıp üç bsamakta bir nokta girerseniz, excel hücreyi sayı olarak algılamaz. en sona gidip sütunu topla falan dediğinizde de toplamaz haliyle. aman dikkat.
0
kibritsuyu
(09.06.07)
(1)

karakolda ayna var

sleepy99
Hazırlık sınıfında iken okuduğumuz komik bir parça vardı. Uzuun bir metnin içindeki cümleleri (çoğunlukla deyimleri) direktmannn ingilizceye çevirmişlerdi.Hatta parçanın adı da “There is mirror in the police station” idi. Lakin bu veya buna benzer birşeyi çok aradım ama bulamadım. Bulana veya getire
Hazırlık sınıfında iken okuduğumuz komik bir parça vardı. Uzuun bir metnin içindeki cümleleri (çoğunlukla deyimleri) direktmannn ingilizceye çevirmişlerdi.

Hatta parçanın adı da “There is mirror in the police station” idi. Lakin bu veya buna benzer birşeyi çok aradım ama bulamadım. Bulana veya getirene yüz bin lira veriyorum.
0
sleepy99
(08.06.07)
Hesap numarası mı vereyim, elden mi teslim edeceksiniz?

This Job Finishes in the Black Arm

Hasan was a very heavy headed boy. His father was a middle situationed man. To make his son read in good schools he did everything coming from his hand. He took everything to eye. His mother was a house woman. Every job used to come from her hand. In making food there was no one on top of her. The taste of the observations she made you eat your fingers. This woman made her hair a brush for her son. When Hasan became sick, she cried her two eyes two fountains.

When Hasan finished lycee he wanted to be a tooth doctor, and he entered the university exams and won Tootherness School. In the school he meeted to each other with Jale. When he saw her he said, "Oh! Jale are you using ABC also?". She said, "I can't see any difference". Hasan said, "Why should you pay more?" Thus Hasan was hit to Jale in first look but Jale was not hit to him in the first look. However her blood boiled to him. A few weeks later they cooked the job.

Jale's father was a money-father. He turned the corner many years ago by making dreamy export. But Jale was not like her father. She was a very low hearted girl. Her father was wanting to make her marry to his soldierness friend's son Abdurrahim. Abdurrahim finished first school and didn't read later. He became a rough uncle. He started to turn dirty jobs when he was a crazy blooded man. He was his mother's eye. He said, "HIK" and he fell from his father's nose. So three under, five up he was like his father. When he saw Jale, he put eye to her. His inside went. His mouth got watered. His eyes opened like a fortune stone.

To be able to see Jale, Hasan's inside was eating his inside. Finally, together they went to a park. When they were wrinkling in the park, Abdurrahim saw them. First he pulled a deep inside. And then his eyes turned. He couldn't control himself. He wanted to send them to the village with wood, but he collected himself. He decided to leave them head to head. At that moment the devil poked him. He fit to the devil, pulled his gun and fired. However, a man passing stayed under lead rain and poor man went to who hit. He planted the horseshoes.

Then the mirrorless' came. They took all of them under eye. Jale's inside was blood crying. The man died eye seeing seeing.

And so, this job finished in the black arm.
0
sui
(08.06.07)
(2)

psikopat bi öykü

zbam
taa ilkokul yıllarında okuduğum bir öykü vardı. konu aşağı yukarı böyle bir şey:"adamın biri akıl hastanesine arkadaşını görmeye gidiyo. arkadaşı da ona zorla dama ya da satranç oynatıyo. oyundan çıkan taşları da yiyeceğiz diyo. yiyolar. daha sonra adam anlıyo ki akıl hastası olan bokundan yapmış ta
taa ilkokul yıllarında okuduğum bir öykü vardı. konu aşağı yukarı böyle bir şey:
"adamın biri akıl hastanesine arkadaşını görmeye gidiyo. arkadaşı da ona zorla dama ya da satranç oynatıyo. oyundan çıkan taşları da yiyeceğiz diyo. yiyolar. daha sonra adam anlıyo ki akıl hastası olan bokundan yapmış taşları."

şimdi hangi öyküdür bu? kimdir yazarı? galiba ömer seyfettin janrında birine aitti. yani son osmanlı dönemi gibi bir şeydi. bi buldurun.
0
zbam
(08.06.07)
Ömer Seyfettin'in bu ama adını hatırlamıyorum. Yanlış hatırlamıyorsam Gizli Mabed adlı bir kitabında vardı bu öykü.

Edit: Buldum adını, "Dama Taşları" imiş. Başrolde Ali Dana Efendi oynuyor.
0
sui
(08.06.07)
ja wohl! çok teşekkür ederim.
0
🌸zbam
(08.06.07)
(1)

kilt nerede satılır?

mortifera
evet efendim, nerede satılır acaba istanbul içinde?
evet efendim, nerede satılır acaba istanbul içinde?
0
mortifera
(04.06.07)
Duyuru giderek arkalara düştüğü için öneriyorum: Almaktansa diktirmek daha kolay olacak gibi göründü bana. Ekoseli bir kumaş alıp, şu örneğe göre bir terziye götürsen?

www.scottishdance.net
0
sui
(04.06.07)
(10)

Şaşı Bak Şaşır'lara Şaşı Bakıyorum Ama Şaşıramıyorum Zira Göremiyorum

actionary
Uzun bir başlık oldu ama, hakikaten, ben göremiyorum onları?Hiç mi yolu yok? Şansıma küsmeli miyim?
Uzun bir başlık oldu ama, hakikaten, ben göremiyorum onları?

Hiç mi yolu yok? Şansıma küsmeli miyim?
0
actionary
(01.06.07)
bende göremiyorum bi gözüm az mı görüyor ne ondan alakalı galiba,
iki gözünde süper iyi durumda olması gerekiyor sanırım..

olay algıda seçicilik fln değil başka bir şey var bu işin ardında
0
demlikposet
(01.06.07)
gözlerini kendin şaşı yapamıyorsan eğer -ki en kolay yol budur- ileriye bakarken işaret parmağına gözlerinin yakınında tut. iki tane görünecektir. işte aynı bu şekilde şaşı bak şaşır resmine odaklanamayacağın kadar yakından bir süre bak. şeklin oluşması için az önceki söz ettiğim işaret parmağın gibi çift görebilmen gerekiyor. şekli yakaladığın zaman gözlerini hafifçe kısarak yavaşça uzaklaş.
0
blackdog
(01.06.07)
işaret parmağını tut resimle gözlerinin arasında.
işaret parmağına odaklan.parmağın resim ile gözlerin arasında bi yerde iken arkadaki resimin netleştiğini göreceksin. orada odak noktanı değiştirmeden resme bak. yapabilirsin!!!
0
yersen
(01.06.07)
bilakis, çok da rahat şaşı bakabiliyorum. ama olayın şaşı bakmakta bitmediğini sanıyorum, çünkü dakikalarca şaşı baksam da göremiyorum onları.
0
🌸actionary
(01.06.07)
Olayın sırrı resme hem odaklanmakta, hem de odaklanmamakta. Yani resme çok yakın bakacaksın, ama böyle bir hülyalara dalıp gideceksin, böyle resim gözlerinin önünde buğulanacak. Öyle herhangi bir noktaya odaklanmayacaksın yani. Bunu başarınca, resim bir anda hareketlenmeye başlıyor, o noktadan sonra da yavaş yavaş çok az uzaklaşınca olayı görüyorsun. Bu esnada kesinlikle aynı buğulanma halinde kalacaksın, odaklanmayacaksın.
0
sui
(01.06.07)
Astigmat'ın vardır. Bende de var çocukluktan beri göremem o meretleri. Çok kasıp da göremiyorsan bir göz doktoruna git bak ne diyecek ;)
0
ozdek
(01.06.07)
ozdek, gerçekten de astigmatım var, belirtmeyi unutmuşum :)

şöyle diyelim o zaman: astigmatımı bir şekilde tedavi ettirsem şaşı bak şaşır'ları görebilir miyim? mesela gözlük taksam, veya lenslerimi değiştirip astigmat destekli lens alsam?
0
🌸actionary
(01.06.07)
busası bak sasırlar için gozluk vardı, ondan tak hic ugrasma ?
0
bryan fury
(01.06.07)
hem astigmat hem de miyopum var ama küçüklükten beri iki saniye içinde görebiliyorum bu saçma şeyleri. dolayısıyla bir kaç kişiye yardımcı olan açıklamayı burda da yapayım:

önünüze herhangi bir cisim alın. şimdi bunu nasıl anlatıcam bilmiyorum ama derinlik algısını falan bi kenara bırakıp gözlerinizi serbest bırakın. o önünüze aldığınız cisimden iki tane olması lazım, sarhoşken çift görme durumu gibi bişi heralde. sağ ve sol gözlerin görüşlerini ayırın. biraz daha kasarsanız ayrılan iki görünytü birbirinden uzaklaşmaya başlayacak. işte tüm iş bu. bunu yaptıktan sonra o şaşıbak şaşır'ı alıp sayfanın üstünde birbirinden atıyorum 5cm uzaklıkta iki nokta çizin. cisime uyguladığınız tekniği bu iki noktaya da uygulayın. iki tane nokta olduğu için ayrılan görüntülerden ikisi birbirine yaklaşıp ortada birleşecek. tam bu anda bakışınızı bozmadan gözlerinizi şaşı bak'a kaydırın. ta taaaa. bu kadar.
0
lepidodendron
(01.06.07)
www.focusillusion.com
www.lessons4living.com
fractalenlightenment.blogspot.com
buralarda değişik teknikler anlatılmış, bence başlangıç için en kolay ve ideali yakından başlayıp yavaşca uzaklaşma tekniğidir, bana da defalarca sordular nasıl görüyorsun diye çok anlatmayı denedim ama olmuyor. Bir kere bir şekilde göreceksin, ondan sonra hep göreceksin zaten.
0
jolietjake
(04.06.07)
(3)

Şaşı Bak Şaşır (Stereogram)

hopi
Yandaki resimde üç boyutlu "EMRULLAH" yazıyor mesela. Nasıl yapılır, tekniği nedir?(Bakmanın değil, yapmanın tekniği.)
Yandaki resimde üç boyutlu "EMRULLAH" yazıyor mesela. Nasıl yapılır, tekniği nedir?
(Bakmanın değil, yapmanın tekniği.)
0
hopi
(01.06.07)
Stereogram yapmak için freeware Stereogram diye google'a sorarsan bir sürü ücretsiz program bulabilirsin. DXF, 3ds gibi 3d model dosyalarından stereogram üretebilen programlar var.

SIRDS diye de aratman faydalı olabilir. Programlama ile ilgileniyorsan zibilyon tane kaynak kod bulabilirsin.
0
nop
(01.06.07)
Hm hakikaten de emrullah yazıyor, böyle gothicimtrak bir fontla. Kıvrım kıvrım R'nin, h'nin ucu falan. Hatta "Tolkien" diye bir font vardı, o sanırım.
0
sui
(01.06.07)
www.ffranceschi.com burda mevcut programlarla yapilmis bir tutorial i var sanirim
0
turkish tekila
(01.06.07)
(7)

duyurulardaki resimler

amiga 500
sirketteki bilgisayarda duyulardaki resimlere tikladigimda hic bisi olmuyo, goremiyorum. ne yuklemek lazim?aptalliktan gelen edit: ie 6 kullandiriliyorum. evdeki bilgisayarda ie ve firefox'ta da gorebiliyorum sorun yok. bu meret neden boyle onu anlamiyorum.
sirketteki bilgisayarda duyulardaki resimlere tikladigimda hic bisi olmuyo, goremiyorum. ne yuklemek lazim?

aptalliktan gelen edit: ie 6 kullandiriliyorum. evdeki bilgisayarda ie ve firefox'ta da gorebiliyorum sorun yok. bu meret neden boyle onu anlamiyorum.
0
amiga 500
(31.05.07)
Internet Explorer kullanıyorsun sanırım.
0
fredi
(31.05.07)
herhangi bir $ey yuklemeye gerek yok. browser ayarlarini, baglantiyi ve cache durumunu bir kontrol edin derim.
0
sourlemonade
(31.05.07)
Ben IE7 kullanıyorum böyle bir sorun yok. Browser'dan ziyade başka bir sorun var demek ki...
0
crown
(31.05.07)
Ben de şirketteki bilgisayardan resimleri görebiliyorum ki bizim şirketteki kadar paronayak sistemciler yoktur başka yerde.
0
sathaner
(31.05.07)
Resimler sayfanın en altında açılıyor, duyurunun olduğu yerde değil. En alta baktın mı?
0
sui
(31.05.07)
belli bir browserla mı oluyor?
explorer firefox gibi farklı browserlarda da bunu yapıyor mu
0
demlikposet
(31.05.07)
Bence Flash'tan kaynaklanıyor. Yani Lab'daki bilgisayarlarda da açılmıyor, bilgisayarlardaki tek kurulu olmayan şey Flash Player. Bir dene bakalım...
0
paranormal
(31.05.07)
(5)

grafik tablete alışma süreci

dirk pitt
1-2 ay önce grafik tablet (wacom intuos 3) aldım gerekiyor diye ama kağıda çizer gibi kullanamıyorum, saçma sapan çizgiler çıkıyor ortaya. kullanımına alışmak için nasıl bir yöntem izlemeli napmalı?
1-2 ay önce grafik tablet (wacom intuos 3) aldım gerekiyor diye ama kağıda çizer gibi kullanamıyorum, saçma sapan çizgiler çıkıyor ortaya. kullanımına alışmak için nasıl bir yöntem izlemeli napmalı?
0
dirk pitt
(31.05.07)
valla intuos 3 gibi piyasada bulabilecegin en yuksek kalite tablete alisman gerek. cunku daha iyi arastirilmisi ve kullanilabilir bir urun yok. kalemi daha cok kaldira kaldira kullanmaya gayret goster bir de kalemin hassasiyetini ayarlayabiliyorsun.
0
compumaster
(31.05.07)
Alışılmıyor ona. Ben de kağıt-kalem gibi olacak umuduyla aldım, olmadı, olamadı. Halen fare ile çok daha rahat çalışıyorum, wacom da evin bir köşesinde duruyor.
0
sui
(31.05.07)
olayda aslinda en zorlayan kisim kagida -dolayisiyla ele- bakip cizmeye alismis olman. sonucta tablet kullaniminda monitore bakip cizecegin icin bu duruma alismak zor gelecektir. bol bol pratikle kesinlikle alisacaksin. benden sana tavsiye mouse u iptal edip normal bilgisayarinin isletim sisteminde de tablet le takilman. bu sana el aliskanligi kazandiracaktir.
0
aksak kurbaa
(31.05.07)
monitörün radyasyonu tableti etkiliyor olabilir, sık sık görülüyor bu. o noktada sapıtıyor tablet. compumaster'ın dediği gibi, optimum ayarları da tablet programından ayarlaman lazım. Çok hafif bastırıyor olmana rağmen ağır basıyormuş gibi algılanıyor olabilir (tablet driver'ının devreye girdiğinden de emin ol, mouse ayarlarıyla kullanıyor olabilirsin). farkı anlamak istiyorsan bir resmin üzerinden önce mouse'la sonra da tabletle geç. haha ya da mouse'la saç çizmeyi dene, o an tablete aşık olmazsan gel yüzüme tükür :)
0
frank n furter
(31.05.07)
alışması gerçekten zor. çok idealist olursan belki. a4 olanı aldım ben de alışamadım. vazgeçtim. sonra tablet pc aldım. photoshop ve muadili programlarda değil ama art rage programında pen pressure özelliğini kullanabiliyordum. buna rağmen ona bile alışamadım. kağıt kalemin yerini tutmuyor. bence bütün bu cihazların problemi ağırlığı. hafif bişey lazım.
0
klustwu ukaga
(31.03.08)
(6)

Ammerika Ammerika!

hopi
ABD dışında yaşayan bir insanın (günümüzde tabi), hayatı boyunca duyacağı/okuyacağı Amerika, Amerikan, Amarika(n), USA, US, United States of America, United States, ABD, Birleşik Devletler, Amerika Birleşik Devletleri kelimelerinin/kalıplarının ortalama yaklaşık sayısı nedir? Bununla ilgili bir araş
ABD dışında yaşayan bir insanın (günümüzde tabi), hayatı boyunca duyacağı/okuyacağı Amerika, Amerikan, Amarika(n), USA, US, United States of America, United States, ABD, Birleşik Devletler, Amerika Birleşik Devletleri kelimelerinin/kalıplarının ortalama yaklaşık sayısı nedir? Bununla ilgili bir araştırma vardı?
0
hopi
(29.05.07)
İngilizcedeki kelime sayısı 800,000 olarak söyleniyor yani milyon değil :) buna prefix vb. gibi tek başlarına kullanıldığında bir anlam ifade etmeyen kelimeler de dahil. Bunlar çıkarıldığında yaklaşık kelime sayısı 350,000 civarında deniliyor ki, Türkçede 90,000 kelime olduğunu düşünürsek gayet fazla bir rakam tabii yine de.

Peki ya U.S. türevlerini duyma olayı? Çoktur valla o.
0
sui
(29.05.07)
sat words denen amerikalıların bile duymadığı bin tane kelime var. onları saymadan günlük konuşmada geçen kelime sayısını baz almak lazım.
0
darknum
(29.05.07)
ingilizce gibi, osmanlıca gibi imparatorluk dillerinde bünyelerindeki ulusların dilinden bir günde binlerce kelime alabildiklerinden sayının fazla olması normal
0
efruz
(29.05.07)
Hiç bir yanıtın soruyla ilgisi olmadığını görmekteyim. "Öyle soruya böyle yanıt!" derseniz susarım.
0
🌸hopi
(29.05.07)
4 yasindan sonra gunde ortalama 2-2.5 kere duysa, 70 yasinda olse, 66*365.25*2.5 derim ben.
edit: soruyu yanlis okumusum. abd disi diyormus. yasadigi ulkeye gore degisir tabi. ama 3-4 gunde bir duyar diyorum ortalama.
0
papado
(29.05.07)
Hmm, benim yazdığımdan önce birisi "abi o değil de ingilizcede 800 milyon kelime varmış biliyon mu" diye yazmıştı da, ordan açıldı mevzu. Sorusunu, cevabını da alıp yok olmuş eleman.
0
sui
(29.05.07)
(11)

güzin ablalık hayat tecrübesi sorusu

denize karsi icen keci
çoğu üniversite son sınıf olan (3 lerde var) çevremdeki uzun süreli ilişkisi olan herkes bi evlilik bi yüzük telaşı içerisinde. aileler de kabullenmiş görünüyor evlenmeyi. anormallik bende mi evlilik falan aklımdan geçmiyor daha, yoksa çevremdekilerin yaptıklarının çoğu geçici heves mi? kader kısmet
çoğu üniversite son sınıf olan (3 lerde var) çevremdeki uzun süreli ilişkisi olan herkes bi evlilik bi yüzük telaşı içerisinde. aileler de kabullenmiş görünüyor evlenmeyi. anormallik bende mi evlilik falan aklımdan geçmiyor daha, yoksa çevremdekilerin yaptıklarının çoğu geçici heves mi? kader kısmet durumlarını bir yana bırakıp verilere bakarsak ciddi anlamda bu ilişkiler evlilikle biter mi?
0
denize karsi icen keci
(29.05.07)
ilişkilerin mutlu bir evlilikle bitip bitmeyeceği hakkında yorum yapamamakla birlikte en azından senin yalnız olmadığını söyleyebilirim. Üniversiteyi bitireli yıllar oldu, hala aklımdan bile geçmiyor evlilik. Ama büyük konuşmamak da lazım. Hayat bu, ne göstereceği belli olmaz.
0
mosmor
(29.05.07)
simdi hocam soyle bisey var; coluk cocuk olacak bunla rbuyuyup top oynayacak halı sahaya gidecekler. hah iste o halı sahada kosup cocouklarla gol atabilmen için kondisyonun olması lazım. bunun için de cok yaslanmaman lazım o bakımdan iyi gibi bu yasta evlenmesi.
0
bryan fury
(29.05.07)
Ehem. Uzun süreli ilişkilerin evlilikle sonuçlanması ve ailelerin bunu kabul etmesi gayet doğal. Aidiyet duygusu, başkasına güvenme sorunu gibi bir çok sebep sıralayabilirim. Sizde de bir anormallik yok tabi. Herkesin yaptığının doğru olmadığını bir çok örnekle açıklayabilirim.
Son olarak; şu güne kadar gördüğüm kadarıyla, o evlilikler mutlu başlayabilir, ama bir süre sonra çoğunda durum değişecektir. Hatta %73,2'sinin boşanacağını söyleyebilirim.
(bkz: küsüratlı rakam vereyim de salladığım anlaşılmasın)
0
hopi
(29.05.07)
kisiden kisiye ve ailesine gore degisiyor. benim de 2 arkadasim (cift kendileri) var universitede evlenen , acikcasi sasirmadim evlendiklerine, oyle yakisiyorlar, sorunsuz kaprissiz mukemmel bir iliskileri var. bana sorarsan evlilik yanlis bir kavram zaten. kismet :)
0
turkish tekila
(29.05.07)
evlenecek tarafların iş hayatını yoluna koymadan (yani en azından bir işe girip orada biraz tutunmadan) evlenmelerini gayet sakıncalı bulan bir insanım. Demiyorum ki, 40 yaşına gel, paranın dibine vurana kadar bekle, ama iş hayatında tutunmak insanın hayata karşı hem güvenini yerine getirir hem de güvencesi olur. Bu iki taraf için de geçerli. Kaldı ki, evlilik öyle kolay bişi diil, aşkla meşkle de olmuyo her şey. Zaten iki insan birbrine alışmaya, aynı evde birbirine tahammül etmeye çalışıyor, bunu öğrenmeye uğraşıyor; bir de ekonomik bir sıkıntı yaşanırsa bu dönemde (ki yaklaşık 2 yıl alır bu alışma olayı), o zaman herşey patlar, benden söylemesi. İlk 3-4 yıl içindeki boşanmaların neredeyse tamamına yakınının nedeni budur.

Ev kadını olacaklara bi diyeceğim yok ama, iki taraf da çalışacaksa bi bekleyin kardeşim 25 yaşına kadar. Kaçmıyor bu meret.
0
sui
(29.05.07)
ben de 6 senelik profesyonel üniversite öğrencisiyim ama çevremde evleneyim diyen ve bunun telaşına düşen tek adam göremedim. hatta 1 hafta önce okulda beklemediğim bir şey oldu. bir kız arkadaş ortamda evlilikten laf açılınca "daha çok gencim ulen" anlamında döktürdü.

kanımca uzun süreli ilişkilerin sonucunda yapılan evlilikler daha kısa sürer, hele ki okul zamanında birlikte vakit geçirildiyse durum daha da vahim.

sebeplerine geleyim, şu zamanda sevgiliyle genelde "karı koca hayatı" yaşanıyor, en çılgın dönemlerde eğlencenin dibine vuruluyor. e ulen evliliğe bir şey kalmadı !!

eğer taraflardan birisi cesaret edebilirse evlenmeden önce "bu ilişkinin heyecanı kalmadı" diyor, cesaret edemezlerse formaliteden bir evlilik ve mutsuz günler/aylar/yıllar...

soruna cevap vermedim sanırım hemen vereyim, bu ilişkileri yakından görsek bile gelecekleri hakkında yorum yapmak çok yanlış, dışarı yansıtmadıkları sorunları olabir, taraflardan birisinin niyeti olmayabilir , aileler karşı çıkabilir vs vsbu yüzden çok sağlıksız sonuçlar elde edilebilir. kendi adıma bir örnek vereyim 3.5 - 4 senedir birlikte olduğum bir kız arkadaşım "alo kimlanbu ben evleniyorum" dedi gerisini sen düşün...
0
kimlanbu
(29.05.07)
ehe, geyik yazmsıtım ilkini de bu sekilde dusunup evlenenler de tanıdım ben.
0
bryan fury
(29.05.07)
bir de eskiden beridir "simdi mezun olur da tayinimiz cikarsa dagilmayalim buralarda kalalim uzaklara gitmeyelim" deyu egitim fakültesi ögrencileri son senede yüzük takma yarışına girerdi.herkesin kendisinin bilecegi iş ama tayin icin yapilan evlilikte tayin oluncaya kadar sürer kanimca.
0
atmacaged
(29.05.07)
profesyonel olarak uzun sureli iliski falan yasamis biri olarak okul bitince askerlik askerlik bitince is, is bulununca da daha iyi bir iş, bulma kaygısı var. tamami rayına girince "evlenmek? ne gerek var yahu" diye sallama evresine giriliyor. 8. yılın içinde de ayrılıyorsun. yok evlenmek falan.
dağılın.
0
mat couthon
(29.05.07)
evet, bu ilişkiler evlilikle biter.

kısa süre sonra da o evlilikler biter. peşlerinden atlı kovalıyormuş gibi okul biter bitmez evlenen insanları anlamıyorum. illa ki boşanıyorlar sonunda.
0
actionary
(29.05.07)
ben bu konuda bryan'in geyik dedigi mesaja katiliyorum. ben 33 yasindayim, iki oglumun da arkadaslarinin arasinda en iyi basketbol, yakantop, ebeturabirkiuc, yerden yuksek ve ebelemece oynayan anne benim mesela.
0
zkurmus
(30.05.07)
(4)

Oyun Teorisi "Murder by Numbers" yardım çağrısı

gandalfiye the purple
Oyun teorisi lisans dersi alıyorum ve Murder by Numbers filmini izleyip eş anlı, sıfır toplamlı , sıfır toplamlı olmayan,dinamik ve kooperatif oyunlara birer örnek vermem gerekiyor. Birkaç sahne yakaladım ama zorlanıyorum :( Bir de bunların sonuçlarını Gambit ile çözeceğim. Filmi izleyen herhangi b
Oyun teorisi lisans dersi alıyorum ve Murder by Numbers filmini izleyip eş anlı, sıfır toplamlı , sıfır toplamlı olmayan,dinamik ve kooperatif oyunlara birer örnek vermem gerekiyor. Birkaç sahne yakaladım ama zorlanıyorum :( Bir de bunların sonuçlarını Gambit ile çözeceğim.

Filmi izleyen herhangi bir fikri olan her fikre açığım.
İnternette araştırdım ama çok dişe dokunur birşey bulamadım.

Bu filmi izlemedim ama şu tarz oyunlar için örnek şöyle temalı bir sahne aramalısın... gibi tavsiyelere de açığım.

Yardım edin lütfeeen :(
0
gandalfiye the purple
(28.05.07)
selam uzayli biz dostuz.dediklerinden tek kelime anlamadim yeminle.anlamadiysan sanane diyebilirsin ama bi aydinlat su garibanin sahsinda toplumu.oyun teorisi nedir nerde alinir,ne oyunu bu.es anli sifir toplamli ne demektir,gambit kimdir,maasi kac paradir.merak ettim filmi oturup seyredeyim sole dikkatlice.
0
cizgilipijama
(29.05.07)
Hoca fantastik bi insanmış yalnız, hangi üniversite bu?

Filmi izlemiş olsam yardım etmeye çalışacam da, seyretmedim ki. Ama şöyle söyleyebilirim, sen temel olarak karakterlerin "şunu mu yapsam, bunu mu yapsam, şöyle mi etsem, böyle mi eylesem" temalı çelişkilerine odaklan. Oradan çıkar bu oyun teorisi örnekleri. Ya da normalde bir x eylemini yapması daha mantıklı iken, y eylemini yapma durumu falan filan.

@cizgilipijama kardeşim: boşver abi sen bu işleri, yalan bunlar.
0
sui
(29.05.07)
Harbiden hangi üniversite bu? Ben de oyun teorisi lisans dersi alıyorum varsa yoksa trişkadan soru çözüyoruz.
0
indeed
(31.05.07)
istanbul üniversitesi işletme fakültesi :)
0
🌸gandalfiye the purple
(31.05.07)
(1)

güzel sanatlar - görsel tasarım lisans programları hakkında

samanliktaki zuhtu
bir arkadaşım görsel tasarım ile ilgili bir lisans programına girmek istiyor. bahçeşehir üni - Görsel Sanatlar ve Görsel İletişim Tasarımıya dahaliç üni - Grafik Tasarımı bölümlerini düşünüyor. her iki bölümünde ücretleri yakın imiş. soru ise şu: paralı bölümlerde indirim nasıl oluyor? bir de bu üni
bir arkadaşım görsel tasarım ile ilgili bir lisans programına girmek istiyor.
bahçeşehir üni - Görsel Sanatlar ve Görsel İletişim Tasarımı
ya da
haliç üni - Grafik Tasarımı
bölümlerini düşünüyor.

her iki bölümünde ücretleri yakın imiş. soru ise şu: paralı bölümlerde indirim nasıl oluyor? bir de bu üniversitelerden birisini seçecek olsa hangisi tavsiye edilir?
0
samanliktaki zuhtu
(20.05.07)
Buna ek olarak İzmir Ekonomi Üniversitesi "Görsel İletişim Tasarımı" var bildiğim.

İndirim çeşitli şekillerde olabiliyor, ben İEÜ için konuşacağım: Birincisi başarı bursu oluyor, ilk sene paralı girip ertesi sene belli bir puanın üstünde GPA geitirince %50-75 civarı burs verilebilyor. Onun dışında ailesinden biri TOBB üyesi ise onun indirimi oluyor.

Tabii bunlar her okula göre değişir. İlgilendiği okulların öğrenci işlerini arayıp sorması lazım. Sitelerinde de yazar belki.
0
sui
(20.05.07)
(3)

kredi kartı

reeper redeemer
kredi kartları üzerindeki kabartma yazıların belli bir fontu var mıdır? varsa bulmam mümkün müdür?
kredi kartları üzerindeki kabartma yazıların belli bir fontu var mıdır? varsa bulmam mümkün müdür?
0
reeper redeemer
(19.05.07)
Farrington 7B font (www.barcode-soft.com )
ama bu font çoğu sitede paralı.
biraz kurcalandığında eminim beleş versiyonu da bulunur.
0
sitare durmus
(19.05.07)
Yakın ve free bir versiyonu burada var.

www.dafont.com
0
sui
(19.05.07)
çok teşekkürler, halter işimi gördü
0
🌸reeper redeemer
(20.05.07)
(8)

zararsız gazlı içecek var mı?

demlikposet
farklı kişilerden kola zararlı gazoz zararsız gibi şeyler duymuştum ki olur mu len ikiside gazlı diyip tınlamamıştım.1-geçen gün beyaz show da kalp doktorları varda orda bıyıklı gözlüklü olan doktur(isim hafızam niye yok benim) gazlı boyalı içecekler yasaklanmalı derken, gazoz için o başka dedi2- ka
farklı kişilerden kola zararlı gazoz zararsız gibi şeyler duymuştum ki olur mu len ikiside gazlı diyip tınlamamıştım.

1-geçen gün beyaz show da kalp doktorları varda orda bıyıklı gözlüklü olan doktur(isim hafızam niye yok benim) gazlı boyalı içecekler yasaklanmalı derken, gazoz için o başka dedi

2- kardeşim midesinden rahatsızlandığında doktoru kola içemezsin ama gazoz olur demiş galiba
(ya da kardeşim içmeye devam etmek için beni yiyor)

nedir bu işin aslı fikri olan var mı
0
demlikposet
(17.05.07)
bılmıyorum zararı ne olcude ancak maden suyu nun faydası fazla dıye bılıyorum..kaldıkı maden suyundan cılt bakım mamullerı bıle yapılıyo artık..yanılmıyosam sarıkız bu sektore el atmıstı..

ancak benım fıkrım gazlı ıcecekler arasında en zararsızı gazozdur..nigde gazozu dısında hersey yasaklansın kabulum..değişik bişi o :)
0
isott
(17.05.07)
soda da böbrek taşı yapıyormuş diye duydum ben. Su içelim ya, zaten her yer hastalık, nereye kadar bu işin sonu bilemiyorum.
0
sui
(17.05.07)
Coca Cola ve benzeri iceceklerin zararli oldugunu cogu doktor soyluyor. Ama bunlardan milyonlarca insan bayagi iciyor ve kimseden pek ses cikmiyor. Buradan zararin az ya da en azindan dogrudan farkedilmesi zor oldugunu cikarabiliriz. Cok iciyorsan (gunde bir iki bardaktan fazla) azaltsan iyi olur. Daha da azaltirsan ne ala.

Soda/maden suyu konusu duyuruda daha once soruldu. Aradin mi? Onu da onerenler var, fazla icilmesin diyenler var. Icinde suyun otesinde cok az madde oldugu icin bu ustteki iceceklere nazaran cok daha az zararli olsa gerek. Yine de abartmadan ic.
0
wpi
(17.05.07)
Gazoz olarak, "Belediye Gazozu" var. O zararsız diye biliyorum.
0
sheba and the albino girls
(18.05.07)
İçine gaz koyulursa ayran da zararsızdır misal. Gazozun az zararlı olarak görülmesi, çeşitli renklere sokmak için içine kimyasal maddeler konulmaması olabilir. Ne de olsa renksiz.
0
colonizer
(18.05.07)
bende zaten bunu anlayamıyorum ya bı turlu..ne içsen ne yesen zarar..gazlı ıcecekler zarar.alkollu ıcecekler zarar.meyve suları belırlı bı mıktardan sonra zarar..fazla su içmek motora zarar.süt de aynı sekılde belırlı bı mıktardan sonra zarar..ne olacak bu ınsanlıgı halı anlamıyorum.japonlar çinliler böcek yıyolar yılan yıyolar 100 yasına kadar yasıyolar bız ne yemesek ne yesek ne zarar falan dıye dusunuyoruz..ha nıye dusunuyoruz o da ayrı..bırılerı cıkıyo sıfatı prof yada doc olan bı kac kısı aman bu zarar aman bu soyle falanda fılanda derken bı bakıyoruz herseyden korkar olmusuz..adam zarar dınlemeden onune gelenı yıyo..yosun bıle yapıyo :) uzunmu oldu ne..
0
isott
(18.05.07)
"gazlı içecek zararlı" cümlesini "içeceğin içindeki gaz zararlı" gibi anlamamak gerekiyor. o gaz sadece karbondioksit gazı. zaten de vücutta kalmıyor. ya ağızdan ya anüsten gaz olarak doğaya karışıyor. asıl zararlı olan o gazlı içeceğe aha fazla lezzet verebilmek için katılan katkılar. kolada daha fazla, gazozda daha az olduğu için gazoz daha az zararlı deniyor.
0
kibritsuyu
(18.05.07)
Kolanin mideye olan zarari asidik olmasindan kaynaklaniyor. Bunu saglayan,
1. CO2
2. Fosforik asit

Gazozlarda bildigim kadariyla fosforik asit yok, sadece CO2 var. Bu nedenle mideye olan zarari daha az. Hic yok demek biraz saflik olur. Gastrit veya ulser var ise zaten yakinindan bile gecmemek lazim.

Kibritsuyu'nun CO2 nin anusten cikip gidiyor dedigi pek de dogru degil. CO2 nin hassas midelere pek de hos bir tavri yok. o anusten cikana kadar yaptiklari onemli
0
sankaranarayanan
(18.05.07)
(5)

sırt ağrısı

lepidodendron
şimdi efendim, sabah kalktığımda doğal olarak gerindim. bu esnada bir de haddinden fazla esnemiş olmalıyım ki kalbime bıçak batmışçasına bir acı ile yattığım yerden fırladım. (bu dün sabah oluyor.) sorun ise sırtımın sol tarafı, koltukaltına yakın bölgenin ise hala ara sıra da olsa ağrıması. nefes a
şimdi efendim, sabah kalktığımda doğal olarak gerindim. bu esnada bir de haddinden fazla esnemiş olmalıyım ki kalbime bıçak batmışçasına bir acı ile yattığım yerden fırladım. (bu dün sabah oluyor.) sorun ise sırtımın sol tarafı, koltukaltına yakın bölgenin ise hala ara sıra da olsa ağrıması. nefes alırken bazen batıyor sanki, bir de sağa veya sola döndüğümde nefes almasam bile acıyor kimi zaman. ne olur biri çıkıp "kasların gerilmiştir bir kaç güne geçer" vs. desin. bi arkadaş "başka bi arkadaşın akciğeri yırtılmıştı öyle, hatta röntgen çekilene kadar anlaşılmamıştı yırtık, acımıyormuş sadece katır kutur ses geliyormuş" dedi. bende ses falan yok ama hırıltı var, gerçi o önceden beri vardı, sigaradan olsa gerek. bilgisi olan, bi sadaka, üç beş kuruş..
0
lepidodendron
(17.05.07)
Bende yaklaşık 4-5 aydır var, komple sırt ve kol ağrısı (sağ). Zaman zaman koltuk altına doğru da sarkıyor, iki ay önce doktora gittim göğüs bölgesi incelendi, "bişi yok kas ağrısıdır" dendi ama bilmiyorum. Ciğerlere bakmadılar. Zaman zaman kanser olduğum konusunda paranoyalara falan da kapılıyorum. Ağrı bilgisayar kullanımı esnasında artıyor, gece uyuyunca ve sabah geçiyor.

Özetle doktora git sen. Yaşlanmak fena şey.
0
sui
(17.05.07)
kasların gerilmiştir bir kaç güne geçer. bende de oluyor ara sira, kas gevsetici icince geciyor.
edit: bak simdi icim rahat etmedi. ölürsün mölürsün, suçlu ben olurum. sen en iyisi bir doktora görün. onlar hemencecik anlar zaten.
0
papado
(17.05.07)
insanlar genelde buna soğuk algınlığı diyorlar. tabii ki doktora gitmek lazım :)
0
enola gay
(17.05.07)
buyuk ihtimal kas agrısıdır..
bi ihtimal kaburga kırıgıdır..
kötü olan bi ihtimal, ates ve hafif halsizlik varsa mikrobiktir, akciger zarı su topluyodur ya da iltihap olusuyordur..
0
vnoeb
(17.05.07)
aynısı bir hafta önce başıma geldi. feci tırstım. çünkü 2 gün boyunca doğru düzgün nefes alamıyordum. gerinirken çok dikkat etmek lazım. benimki geçti sonradan yata yata.sende 2 günde geçmez ise doktora görün derim.
0
nihilanth
(17.05.07)
(11)

uyku sorunu

hayatacaylakkaldim
şincik, işyerinde lay lay lom diye dolaşan bendeniz, ofisime geldiğim an uykulu gözlerle bakar oluyor, abartıp masanın üstüne kapaklanıp hafif kestirme pozisyonuna bile geçiyorum ara ara. bunun sebebi nedendir abicim/ablacım, kapısından içeri girdiğim an sanki uyku ilacı püskürtüyorlar suratıma. uyk
şincik, işyerinde lay lay lom diye dolaşan bendeniz, ofisime geldiğim an uykulu gözlerle bakar oluyor, abartıp masanın üstüne kapaklanıp hafif kestirme pozisyonuna bile geçiyorum ara ara.

bunun sebebi nedendir abicim/ablacım, kapısından içeri girdiğim an sanki uyku ilacı püskürtüyorlar suratıma. uykusuzluktan desem yok, uykumu almış bir şekilde geliyorum işe.

5 dakikalık - 1 saatlik his de değil bu, tüm gün uyur-uyanık şeklindeyim yahu. var mıdır bunun bir sebebi?
0
hayatacaylakkaldim
(15.05.07)
bana da oyle oluyor. okuldayken de oluyordu. $oyle ki uyumamak zorunda oldugun icin daha bir tatli geliyor. uyuyasin olmasa bile sirf yasak oldugu icin cekici geliyor. ozetle $oyle aciklayabiliriz: yasak olan $eyleri yapmanin dayanilmaz cekiciligi

mesela cocukken ablam "pijamani giy oyle yat" derdi, pijamami giydikten sonra uykum kacardi. eeyyle bir $ey i$te...

(bkz: bu da boyle bir animdir)
0
katafalk
(15.05.07)
büyü yapmislardir ofisinize :)

ofisteki oksijen azlidiga olabilir.

feng shui yaptiniz mi ? ofis esyalarinin yerini degistirin masa ustunu mumkun oldugunca bo$ tutun, bol pencere acip kaktus falan koyun cicek olarak, yaprakli ciceklerden uzak durun.
0
notorious
(15.05.07)
aşağılarda bir yerde ofiste devamlı çarpılmaktan şikayetçi bir ilan vardı. o çarpılmaları kendi ofisinize uygulayın emin olun uyku muyku kalmaz.
0
darknum
(15.05.07)
Yanlış anlama, ama bence işini ne kadar sevdiğin ve işin temposuna bağlı birşey. Ben de 1ay önceye kadar masa başındaydım. Yaptığım iş ve iş arkadaşım acayip sıkıcıydı. Uykumu alıp ofise geliyordum. Buna rağmen sanki ruhsuz bir insan gibi günü geçiriyordum.

Şimdi şantiyede çalışıyorum. 5 saatlik uyku ile 7:30'da şantiyede oluyorum. Sürekli ayaktayım, koşuşturuyorum. Akşam 19:00'dan önce yola çıkamıyorum. Fakat, iş zevkli. Yine de gözlerim kapanır oluyor bazen. Fakat tamamen tatlı bir yorgunluktan ötürü...
0
sheba and the albino girls
(15.05.07)
duvarları sarıya boyat.
0
can see
(15.05.07)
dönemlik bişi olabilr, yaklaşık 3 ay önce bana da oldu, bir ay kadar sürdü. sürekli bir uyuma hali, bir yorgunluk falan. sonra geçti.
0
sui
(15.05.07)
anemi olmasin ? cok cabuk yorulur anemi olanlar... hele bir de akdeniz anemisi ise cok feci. ceken bilir...
0
katafalk
(15.05.07)
ayni sorundan muzdaribim, hem de feci sekilde. can sikan bir is yapmaktan dolayi zannediyorum, ozellikle surekli tekrarlanan program kullanimi (benzer projeleri tekrar tekrar yapmak gibi) sebep oluyor galiba. cozum bilen varsa iyi olur vallayi
0
turkish tekila
(15.05.07)
bahar sendromudur olabilir..
0
hasnicktir
(16.05.07)
ya iş ortamının rutin olmasından değil, çünkü yaz sezonunda rutinlikten eser kalmıyor. üstelik işyerinin tamamı değil, sadece kendi ofisim uyku yaratıyor.

feng sui yi bir deneyeyim,
duvarı sarıya boyatamam duvar kağıdı var, kaktüsü söyleyeyim bahçe şefine getirsin bir tane.

al daha yeni geldim ofise gene uyku bastırdı, kafayı yiyeceğim ben burda.
0
🌸hayatacaylakkaldim
(16.05.07)
İşini sevmemekten oluyor. Bunun adını bu kadar net şekilde koyup hissedebiliyor musun bilmiiyorum ama psikolojik bir reaksiyon yaşadığın bence.

Uyku bir kaçıştır, hem o istenmeyen şey üzerine harcanan zamanı yani acıyı azaltır hem de daha çok uyunarak(dinlenmişilk, güçlenme) işe girişince daha güçlü olunup daha az yorulunulacağı hissi ile yaşanır.

Halbuki netice itibarı ile o kısa uykular insana dinlenme anlamında bir şey katmaz.
0
delikan76
(16.05.07)
(5)

Havacılık Filmleri

yersen
Gösterime giriş yılı önemli değildir.(Yazacak bşi bulamadım gereksiz bilgi verdim sdfjlk)Örnek olarak "`top gun`" diyeyim ki ilk ben atlamış olayım...
Gösterime giriş yılı önemli değildir.(Yazacak bşi bulamadım gereksiz bilgi verdim sdfjlk)

Örnek olarak "top gun" diyeyim ki ilk ben atlamış olayım...
0
yersen
(14.05.07)
the aviator?
pearl harbour da sayılır mı bilemiyorum.
0
sui
(14.05.07)
0
bordeaux
(14.05.07)
battle of britain...tek geçerim.
0
devourthedamned
(14.05.07)
kısaca bu filmler var. daha fazlası için aşağıdaki yazıyı bir forumdan direk aktarıyorum. istemediğiniz kadar havacılık filmi var.

şafak bekçileri:
beyazperde.mynet.com

flight of phoenix:
beyazperde.mynet.com (2004)
beyazperde.mynet.com (1965)

memphis belle:
imdb.com

-------------------------------------------------------------------------------

****dikkat çok uzun oldu galiba*****


sanırım hafızamı biraz zorlamam gerekecek. öncelikle sayısı az olmakla beraber Türkiyeden örneklere bir bakalım;
_______________________________________
SAFAK BEKÇİLERİ; bunu hepimiz biliyoruz. Göksel Arsoy'un başrolde oynadığı bir filmdi. Gerçek uçuşlar yapılmış F100'lerle hatta oradaki filmde oynayan pilotlardan biri Eski Hava Kuvvetleri komutanlarımızdan ( sanırım ya Celasin yada Çörekçi paşa) Zamanın şartlarına göre fena bir film değil aslında keşke biraz daha kaliteli malzeme kullanarak çekselerdi, şimdi iyi bir tarihi film olurdu.
______________________________________
Bunun dışında havayollarında geçen bir iki film var, sırası ile Ayhan Işık, İzzet Günay ve son olarakta Cüneyt Arkın cockpitte yer almışlar. ( hatta bende bir telefon şakası bile var heheheh izzet günay yada AYhan ışık hangisi bilmiyorum ama telefonda birisine sesleniyor..."-adım Hakan, Türk hava yollarında pilotum...-pilotum ben pilot ...." heheheh süper beni sevenelr nerden bulduysa bulup göndermişler :)
___________________________________
son zamanlarda ise tek örnek BARIŞTA SAVAŞANLAR..ASlında İtalyadaki bir dizinin neredeyse bire-bir kopyası olan bu dizinin çekim ekibinden arkadaşlarım vardı. Hesapta air-to- air çekimler TOP'GUN'ın görüntü yönetmeni tarafından yönetilmişti ama hikaye..gördüğüm en berbat çekimlerdi çünkü biz bir işi Türk usulü yapmada muhteşemiz. Oysa Hava Kuvvetleri sırf bu çekimler yapılabilsin diye defalarca C130 kaldırdı. baştan sona yanlış, hatalı çekimler ve hatalı bir mevsimde yapılan bir dizi idi. Hava Harp okulun'dan mezun olan bir grup öğrencinin yeni üslerine intikal etmelri ve orada yaşadıkları hayattan mesleki ve duygusal bir kesit idi.Çok yazık oldu benim gözümde.
Benim aklıma Türk usulü sadece bunlar geliyor.

Gelelim yabancılaraaaaa.. Bir çoğunun ne türkçe adını nede ingilizce orjinal adını hatırlıyorum ama yinede hatırladıklarımı aktarmaya çalışayım.
__________________________
En eski filmlerden biri ve en ünlüsü ANKA KUŞU'dur. Yeni jenerasyon hayatta hatırlamaz bu filmi biz enaz 3o'lu yaşlardakiler hatırlaycaktır. Arabistan Çölüne kum fırtınası yüzüden mecburi iniş yapan ve ciddi hasar' auğrayan bir uçak (muhtemelen sunderland gibi ama daha küçük bir uçak üstten kanatlı iki motorlu, en azından ben öyle hatırlıyorum) Uçak ekibinde her zamanki gibi ölümcül yaralılar var ve acil yardım felan bulmak gerkiyor. Herzamanki gibi gidip yardım bulmak veya oturup beklemek gibi standart karar verememe, yetersiz su ve yiyiecek stok'u felan var. Filmi güzel kılan şu, yaşama ve fikir üretme mücadelesinin zaman karşı savaşı. Uçakta bir uçak mühendisi vardır ama adam aslında mühendisden çok iyi bir model yapımcısıdır. Elelirnde sadece bir manuel çalışan jeneratör vardır. Rotadan oldukça çıktıklarını farkında oldukları için onları bulamaycaklarını bildikleri için , mühendis ortaya bir fikir atar. Sağlam motoru kullanarak (diğerini yedek parça yaparlar) kanatları kesip iptidai bir uçak yapmak. Yaparlarda kalan yakıt ile onları X bir yere ulaştırcak kadar uçan bir uçak yaparlar vs vs. (bununla ilgili en iyi bilgiyi Remiz vermiş)
_________________________________
İkinci dünya savaşı filmleri çok oynardı bir ara. Onlarda neler seyrettim; Pearl Harbour'dan sonra kittyhawk uçak gemiisnden havalanan B25'lerin orjinal macerası. çok iyi idi.ama ismini hatırlamıyorum, aynı dönemden bir ingiliz filmi vardı ama çok başarılı değil, mosquito'lar uçardı o filmde. Hayal meyal hatırladığım bir film daha var ama bumuydu emin değilim, Alman savaş kruvazörü Tripitz'in batırılması ile ilgili idi. Aynı dönemde midway savaşı hikayeleri hep uçak gemilerinde geçerdi. Arada yine ikinci Dünya savaşından gece alman bombardımanlarını konu alan bir iki film seyrettiğimi hatırlıyorum. Birde en önemli filmlerden biri Alman V1 ve V2 roketleri ile ilgili yarı casusu yarı askeri bir film vardı. Norveçdeki yer altı V2 depolarını gösterirdi. Kore savaşı ile ilgili sadece bir film hatırlıyorum onda da başrolde James STEWART vardı. Uçak gemisinden kalkış felan yaparlardı ama amcam bir gün mecburi iniş yaptı ve malesef orada öldü. Acıklı bir filmdi ama çekimler gayet iyi idi, pilotumuz bir F86 ile uçarken onu yerde skyriderlar koruyordu.
biraz daha yakın zamandan neler vaaarr.
_______________________________
RED ALERT yada SCRAMBLE, yeni bir üsse tayin olan binbaşımız (Rock Hudson) B52'lerin başına gelir. Filo konutanı olan binbaşımızın yardımcısıda Ben GAzzara'dır bu aradaç Soğuk savaş döneminde filonun uçakları yerden olabilecek en kısa zamanda kalkmalıdır. O zamanki devamlı diken üzeridne geçen stratejik Bombardıman filosunu tüm ayrıntıları ile ortaya koyan Çekimler gayet iyi, konusu başarılı bir filmdi. (hatta bende videoda bazı bölümleri var). Güzel sahnelerden biri B52 havadan yakıt ikmali yaparken içine yakıt dolar, herşeyi kapatırlar
______________________________________
Aynı dönemden PEACEMAKER dye bir film daha vardı ama çoğunuz hatırlamayacaksınız. Çünkü film defalarca gösterilmedi. B36 PEACEMAKER ile yapılan bir uçuşun hikayesi idi. B26 PEACEMAKER bugüne kadar yapılmış en heybetli uçakdır. B52 bile okadar değil diyince sanırım anlarsınız nasıl bişi olduğunu. Elimde bir resmi var vaktim olursa scan ederim size, yine çeki ve konu itibari ile vasatın üzerinde olan bir filmdi. O zamanlardan çok falz film hatırlamıyorum ama biraz daha düşürüm.
___________________________________
Biraz daha yakın zamandan TEST PILOT diye bir film vardı. Başrolde Dennis QUADE oynuyordu ve film Chuck Yeager'in hayatının bir parçasını işliyordu. Filmin konusun içinde F104'ün ilk ses hızını aşmasıda vardı.
________________________________
Sırası karışık olmakla beraberi diğerleri şunlr , ZAFERE UÇUŞ, TV dizisi , askeri pilot bir babanın ve ailenin hayatı , Babamız T38 pilotudur ve çok da hatta hayatımda seyrettiğim en güzel diziydi diyebilirim. Pazar sabahları TRT2'de oturup bunu beklerdim.
_______________________________
Beklenen an TOPGUN, gelmiş geçmiş içinde en fazla uçak olan film 9 kere sinemada olmak üzere toplam 48 kez seyrettim.diyecek bişi yok hepiniz biliyorsunuz.
______________________________________
MEMPHIS BELLE, muhteşem , fantastik muazzam bir film. İkinci Dünya savaşının en ünlü Bombardıman uçağı olan memphis belle (bir B17G) son görev uçuşuna çıkacaktır. Ama onları beklenmedik olaylar bekler. Oyuncu kadrosu zengin ve kaliteli omakla beraber gerçek yaşam hikayesidir. Raksoteklerde DVD veya VCD olarak bulunabilir. kesnlikle SÜPER bir filmdi ama kıymetini bilemediler.
Bir başka B17'li film aslında kısa filmdi ve muhtemelen Alaca karanlık kuşağı serilerinden biri idi. Alt tareti sıkışan uçağın iniş yakımları açılmaz, ama taretteki çocuğun insan üstü bir kabiliyeti vardır , karakalemle çizdiği şeyler gerçek olmaktadır. Bunu son anda farkettikleri için ,çocuk son adan uçağı iniş takıları açık resmeder, resim bittği anda tekerlek açılır ve piste değer. Fena değildi şahsen beğenmiştim.
____________________________________
ikinci dünya savaşı GÜNEŞ İMPARATORLUĞU (The Sun Imperiror) Steven Spielberg imzalı film Çin'de geçmektedir. Çindeki İngiliz elçiliğinden bir ufaklık olan kahramanımız uçaklara gönülden bağlıdır. Bir kargaşada kalabalık arasında kaybolur ve esir kampına düşer. Orada esir pilotlar ile muhabbete başlar , tek istediği bir pilot montu, uçaklara ve kampta artık saygın bir yer edinmiş esir savaş pilotlarının yakınında olmaktır. Kampın bitişiğindeki japon üssündeki ileride kamikaze olacak (aslında olamayacak herifin uçağının motoru çalışmadı çünkü) bir genç ile kazayla model uçağı dikenli telin arkasına düşünce kontak kurar. Çok önemli ve uzatılacak bir hadise değildir zaten film içinde bu ama yinede japon gencin uçağın bir türlü çalışmamsı ile kahrından harakiri yapmaya çalışması ilginç bir nokta. Bu arada filmin benim bile duygulandığım sahnesi, sinema tarihinin en güzel sahnesi diyebilirim. Kampa Amerikalılar baskın yaparlar (gerçi P51 mustangler ile gelilre ne işi varsa Çinde??) ve bizim velet koşarak gözetleme kulesine çıkar o esnada bir P51 karnını göstererek alçak geçer, bizimki "-gökyüzünün cadillac'ları" diye haykırır...iyi sahneydi ama :)
_____________________________________
Bir diğer B25'li film, FOREVER YOUNG..heheh başrolde kim var ?? Mel Gibson..Mel abi bir test pilotudur fecide sevdiği bi hatun vardır.Birde -manyak!- bir doktor arkadaşı. Filmin başı çok komiktir ama..Mel abi B25'in ilk modelini test eder hehehe aynı çizgi film gibi uçuş saatleri çıldırır pimleri atar vs. Neyse, abinin sevgilisi fena halde hastalanır ve ölmek üzeredir ve hatta öldü diye haber gelir. Doktor bir alet geliştirir ve uzun üzere yaşamayı sağlayan bir tür dondurucu yapar. Ulan kız madem öldü bende bi işe yarayayım diyip alete girer. 1990'lı yıllarda hasbel kader bu zımbırtı bulunur ve mel abi 1942'deki gibidir..felan felan ..sonra metabolizması aşırı hızlanır ve yaşlanmaya başlar, sonra öğrenirki sevgilisi ölmemiş yaşıyo.gidip onu bulmak için müzeden bir B25 çalar..heheh buda böyle eğlenceli bi filmdi..velet canavardı ama mel uçuşun son anında artık iyice elden ayaktan düşer ve nedense bizim başımıza hiç gelmeyecek olan şey busefer bir veletin başına gelr, 9 yaşındaki esas oğlan B25'i indiriiiiir.
_______________________________________
Gelelim konu içinde B25 ve B26 olan bir başka filmeee..ALWAYS. Başrollerde Richard Dreyyfus ve bir hatun var ama hatunun adını unuttum. Güzel bişi idi. Bu amcam eski bir savaş pilotu ve Amerikada bizim embesil bakanlık görevlilerinin S2 Trackerlar için " -eski onlar uçmaz böğğk" dedikleri halde savaş eskisi B25, B26'larla yangın söndürme uçuşu yapan orman koruyucularında görev yapmaktadır. DAha dakka bir gol bir.. bir yangın sortisinden dönerken motorları gider , Richard'da B25 ile planör uçuşu yaparak piste ulaşmaya çalışır. Bu esnada birden rüzgar kesilir, şirinmi şirin John Goodman'ın windsock'a üflemesi görülemeye değer bir enstantanedir. İniş hattındaki ağaçların arkasında kaybolan uçağa düştü diye bakarlarken bir anda rüzgar çıkar ve uçak ağaçların tepsini sıyırarak iner. film çok güzle yaaaa anlatmayayım seyredin. Abimiz malesef bir sortide ölüyor ama sonradan essa oğlan geliyo(heheh herifin uaçğı çok güzledi hertarfı hediyelik paketi gibi olan uçarken noel muziği çalan bir P3 piper super cub :)) sonra bu oğlan yangn söndürmeci oluyor ve bizim richard'ın sevgilsine aşık oluyor. Sevgilimizde gözü richards'dan başka bişi görmediği için bu oğlan'a önceleri hiç bakmıyor. Richard ise hayalet olarak hem pilota yardım ediyor hemde kzıı " kızım ben öldüm hayat devam ediyo bu herifde fena değil , gel birlikte ol şunla, ölenle ölünmüyor " şeklinde teskin etmeye çalışıyor...olay biraz GHOST filmine benziyor ama uçuş kaçış muhebbeti SÜPER...
_________________________________________
Gözünüzden kaçarmı bilmem, FINAL COUNTDOWN, SOn geri sayım diye bir film vardı. Fırtınanın ortasında kalan bir uçak gemisi zaman değiştirip ikinci dünsya savaşında Pearl Harbour baskınının 3 gün öncesine gelir. hehehe çok komik sahneler vardı ..iki zero pilotun yanında F14'Ler geçince bu salaklar korkup düşüyorlardı, sonra adamları alıp uçak gemisine getirdiklerine herifler ne olduğunu anlamıyorlardı bakıp bakıp jetlere :)) hatta geminin subayları 1940larda olduklarını şöyle anlıyorlar "-kaptan radyoda enterasn bişey var.,- neymiş?,- bilemiyorum şifreye benziyor ama çok aptalca,-aptalca olan şey ne peki?,- bu şifre e,ee nasıl desem çok ama çok eski bize okulda öğretmişlerdi 1940'larda kullanılan bir şifre, biz 1980'lerdeyiz kim kullanırki bu şifreyi, bunu bir çocuk bile çözebilir.."
Filmin kahramanları baskın oalcağını bile bile ve hatta uçakları radarda görmelerine rağmen tarihin akışını değiştirmemek için müdahele edemezler..
_________________________________________
PEARL HARBOUR; son zamanların filmi ..çekimler fena değildi.animasyonlar farkedilmiyordu ama saçmalıklarda yok değildi. Yinede çekim ve görsellik itibari ile işe yarar bir film oldu. Filmin başındaki çift kanatlı çekmeri görülmeye değer ama filmin ortasındaki binalar arasındaki kovalamaca sahnesi mümkün olan heryerinizle gülmenize birebir:)
__________________________________________
Birde IRON EAGLE'lar var eheuheuehue komik ötesi F16'larla çekilmiş filmlerden biridir. 2 serilik bir filmdir. Birinci seride bir üsdeki pilot çocukları kendi kurdukları klübün Cessna 152 ve 172 leri ile otoyolda dog fght yapmaktadırlar. Buna bakınca "off be filme bak" diyesiniz gelir ama F16'nın tekeri öle değildir. Bu veletlerden en cengaver olanı aynı zamanda babası ile F16'da uçurabilmekte ileride hava akademisne girmek içn antreman yapmaktadır!!!Günlerden bir gün babamız esir düşer ortadoğuda :) oğlanda "ulan babam bu benim gidip kurtamak bana düşer " diyip çete ile beraber bir plan yaparlar. sonra bu plana eski bir general olu p emre itaatsizlikten prığırları laınan bir subay lider olur ve plan yaparlar ( burada ben gülmekten kopuyorum tabii)tabii plan üsden f16 kaçırıp babayı kurtarmaktır , hatta havda çatışma bile olacaktır. Nitekim uçakları kaçırırılar !!!!! çatışmada olur ama anlayamdığım uçarken çıplak bir kız gibi olan uçakklardan abitmeyecek şekilde füzler çıkmakta ve gun(top) atışı ile sanki bir GBU bombası etkisi ile üs düşman üssü havaya uçmaktadır. Şimdi en komik kısmı..bzim velet uçağı düşman üssüne indirir, sonra gider babayı bulur, baba yaralıdır :) baba "oğul sen git kendini kurtar ben yaralıyım" der :) kahramanımız ise " yettim baba seni burada bırakırsam annem beni eşşek sudan gelinceye kadar döver hem onun sana ihtiyacı var " diyerek tek kişilik F16'nın cockpitine her nasılsa tek başına yükler ve o tek kişilik cockpitte ellerini kollarını sallayarak düşman üssünden kaçarlar. bunun birde ikinci serisi vardır. Aynı ekip madalya felan almış lider subaya görevi iade edilmiş , kahraman hava akademisine girmiştir ama bu sefer zorttedenek ilk uçuşta bu salak ölür. Sonra geleneksel Amerikan intikamı felen felan :))seyrederken neremle güleceğimi hep şaşırır sinir olurum.
______________________________________
Arada FIRE FOX vardır. Clint Eastwood sadece iki tane olan Rus yapımı sesle umadna edilen uçaklardan birini kaçırır, sonra buz'a iner orada denizlatıdan yakıt ikmali yapar felan..eh işte denilen bir filmdir.
___________________________________
Gelelim Aksiyonlaraaaaa
Eskilerlerden Concorde'lı AIRPORT serilerini bilirsiniz :) Hani Alain DElon oynar :)Bir kaç seridir bu filmler beznerlik yapan bir baka film Mickey Rooney'in biraz yaşlandığı ama steward rolünde oynadığı uçağında galiba COMET olduğu bir dönemden filmi vardır, Lübnan civarında geçer.
_____________________________________
DIE HARD3 , tamamı havaalanında geçiyordu..idare eder. Uluslar arası bir terorist grup liderlerinin bırakılması karşılığında Phoenix havaalanının tüm sistemlerini bloke ederler bir nevi bütün uçakları havada rehin alırlar. Gözdağı vermek için alanın iletişim antenini imha ederler, bir uçağıda yanlış yönlendirme ile düşürürüler. bu esnada Bruce Willis abinin pistte meşale sallaması takdir edilecek bişeyd. Bruce abiyi ilgilendiren uçakta eşinin olmasıdır.(öff bee). Neyse lider teslim edilirken Bruce durmaz askeri koruma gücünün üçkağıdını anlar (adamlar terörüstdir aslında)ama biraz geç kalmakla beraber mücadeleye başlar. Fİlmin sonunda kahramanımız tek başına bir orduyu yener ve terörist liderin uçağını düşürür.:) Muhteşem bir film değildi fenada sayılmazdı. Glide path'in yerinin değişmesi saçmaydı ama antenin yeri değişmeden bu iş olmaz.
_________________________________________
PASSANGER57, Wesley Snipes'ın oynadığı filmde psikopat bir katilin başka bir eyaletteki hapishaneye sevkedilirken arkadşları yardımı ile uçağı kaçırır. Wesley bir airmarshall'dır ve tesadüfen uçaktadır (aslında eski bir FBI ajanı olan Wesley , havayolu şirketinin güvenlik müdürüdürde). Güzel bir filmdi büyük kısmı doğru gibiydi. Hostesin uçağı indirmesi yine dayanılacak gibi değldi :)
________________________________________
TRUBULANCE..hostesin uçak indirdiği bir başka film :)) yahu bunlara simultorde eğitimmi veriyorlar..iniş berabttı bu arada ıyy ..bu tip filmler 3.sınıf amerkan saçmalığı
________________________________________
Buna benzer bir iki film daha var ama adını hatırlayamadım. Ondada da salak bi ajan koskoca pisti geçip "-ben buraların yabancısıyım abii , gidip kendi meydanıma ineyim bari" diyip uçuşeğitimi aldığı meydana indirir 747'yi.ohha yani demek gelir içimizden.(bunuda Remzi anlatmış..kritik karar olsa gerek)
__________________________________________
Diğer bir Ohhalık filmde AIR FORCE ONE'dır. President'imiz eskiden kalma becerisi ile yine bir 747'de cebelleşir. (yaa neden bir 737'de bu işler olmaz??)
________________________________________
GROUND CONTROL hep bashettiğim bir filmdir, konu itibari ile çok öğreticidir. Phoeinx havaalnında geçen bir noel gecesini anlatır. Kiefer Shutherland'ın oynadığı film benim favorilerim arasındadır. mümkünse iyi tercüme edilmiş versiyon yada orjinalini bulun. ATC-Uçak koordinasyonu ile kontrolörlerin strressli yaamının iyi bir örneği
_______________________________________
The RESCUE OPERATION, geçenlerde bahsetmiştim DigiTurk'de var diye. Başarılı bir film diyebilirim bir iki sahne hariç son derece öğretici bir film.Herkese tavsiye ederim. Olay gerçek yaşamadn alınmıştır. Auckland'a gitmek isteyen ilaçlama uçağının ADF'i bozlur ve Hawai'den sonra okyanusda kaybolur. Air New Zeland havayollarından bir pilot ise B767 ile okyanusda onu bulmaya çalışır.
__________________________________-
DROP ZONE, yine Wesley Snipes'ın oynadığı bir film. Wesley geleneksel oalrak bir FBI ajanıdır yine :)) Bir olay olur ve bir tanıkları ortadan kayıpmı oluyordu öldürlüyormuydu tam hatırlamıyorum ama sonuçta bu abimizi kimliğini gizleyerek bir paraşüt okuluna gider. Tanık büyük bir suç örgütü hakkında bilgi verecek kişidr ama artık bu bilgiye bizim ajan ulaşmalıdır. Örgüt'ünde paraşütçü olmaları nedeniyle wesley'de bir başka paraşüt grubunda çalışmalra başlar , Paraşlüt sahneleri PC6 turboPorter'ın paraşütçülerle dalışa geçmesi muhteşem sahnelerdir. Neyse uzun lafın kısası, Ajanın peşinde olduğu paraşütçü grubu 4 temmuz günü sadece bir tek gün ve açık olacak olan (sanırım newyork) şehir üzeride atlayış yaparak merkez bankası altın rezervi binasının çatısına paraşütleri ile ineceklerdir. Bizmkide onların peşinden iner felan ..filmin detayların tam hatırlamıyorum ama bunun üzerine devam ediyordu. En sonununda havada bir paraşüt ile dalaşma sahnesi var diye hatırlıyorum.
___________________________________
Bir paraşütlü film daha vardı ondada Patrick Scwayze oynuyordu ..konu yasa dışı bir grup ile ilgil idi yine onlarda paraşüt muhabbetine takılıyorlardı. vs vs..bunuda net hatırlamıyorum hatırlayan varsa yazsın lütfen.
0
enola gay
(14.05.07)
enola gay, döktürmüşsün abi :)
benim bile hiç duymadığım filmler var bunların arasında.

yersen, havacılık belgeseli vs. türü bir şeyler istersen discovery channel'da çevirmenlik yaptığım zamanlardan kalma vhs'ler olacaktı (flightline gibi).

bir de bruce dickinson'ın "flying heavy metal" serisi var :) gerçi onun dvd'si de var.
0
actionary
(15.05.07)
(4)

lens son kullanma tarihi

kibritsuyu
şimdi benim sol gözüme taktığım lensin kutusunda iki adet lens kalmış. kutunun son kullanma tarihi 2007 mayıs diyor. birini bugün açıp taktım ama hala bir adet lens var kutuda hiç açılmamış. şimdi ben bu son kalan lensi çöpe mi atayım, yoksa henüz hiç açılmamış olduğundan bir ay sonra da onu taksam
şimdi benim sol gözüme taktığım lensin kutusunda iki adet lens kalmış. kutunun son kullanma tarihi 2007 mayıs diyor. birini bugün açıp taktım ama hala bir adet lens var kutuda hiç açılmamış. şimdi ben bu son kalan lensi çöpe mi atayım, yoksa henüz hiç açılmamış olduğundan bir ay sonra da onu taksam ve haliyle bir ay da onu kullansam idare eder miyim? son kullanma tarihi bu kadar hassas mıdır? kıyamıyorum hiç açılmamış lensi çöpe atmaya.
0
kibritsuyu
(14.05.07)
Bir aylık lensleri 3-4 ay takabildiğime göre, süresi 2-3 ay geçen lensten de birşey olmayacağı kanaatindeyim. Yani şöyle söyleyeyim, ben olsam takarım, ama kimseyi de böyle yanlış yollara yöneltmeyeyim şimdi.
0
sui
(14.05.07)
kutusu acilmadiysa kullanabiliyorsunuz rahatca. ama taahhut edilen performansi gosterir mi bilemedim. belki normal suresinden once batmaya falan baslar gozunuze.

gerci 3 aylik lensi 2 yildir kullanan birini de taniyorum. cok acayip.
0
moralite
(14.05.07)
açılmadığı ve süresi aylar mertebesinde geçmediği sürece bir sakınca olmamakla beraber lens kullanım sürelerinin aşılmamasında fayda vardır. genelde lens kullanıcılarının pek bilmediği bir mevzu olan acanthomoeba enfeksiyonuna dikkat derim. adamı kornea nakline kadar götürür meret. Tedavisi son derece zordur. Özellikle su ve toprak yolu ile bulaşır. Lensleri çeşme suyu ile temizlemek gibi güzide metotlar bulaşmasını arttırır.

www.keratoconus.asn.au
0
justaddwater
(14.05.07)
"oha hayvan bir yıl olacak nerdeyse" diyebilirsinz fakat cevab yazmadan geçemeyeceğim bir soru bu :)

aylık lens kullanıcısıyım ve gözümdeki lensler altıncı ayında. hayır dolapta yeni paket var ama 5 aydır üşeniyorum açmaya. henüz bir batma falan da hissetmedim. ilk günkü gibi rahat kullanıyorum.
0
deckard
(20.03.08)
(4)

ales sonuçları???

coldmeil
arkadaşlar ales sonuçları açıklanmış..puanlarınızı bildirirseniz karşılaştırma yapabiliriz..puanlar yükselmiş mi düşmüş mü bir bilgisi olan var mı?
arkadaşlar ales sonuçları açıklanmış..puanlarınızı bildirirseniz karşılaştırma yapabiliriz..puanlar yükselmiş mi düşmüş mü bir bilgisi olan var mı?
0
coldmeil
(10.05.07)
Puan sistemi değiştiği için yükselme-düşme karşılaştırması yapmak zor. Ama duyduğum kadarıyla bundan önceki iki LES'e göre zor bir sınavmış, bu da puanların genel olarak yükselmesine neden olur.

Benim say 89.5, söz 94.9, ea 91.8.
0
sui
(10.05.07)
benim sayısal 79 sözel 81 ea 80 ama hangisi geçerli olacak bilmiyorum
0
🌸coldmeil
(10.05.07)
Girmek istediğiniz lisansüstü programa göre değişir, enstitüler hangi puan türünden istediklerini yazarlar websitelerinde.
0
sui
(10.05.07)
Görülen o ki herkesin puanları güzel seviyelerde. Bundan 70 bile isteseler sorun yaratmaz yarıştığınız kişileri düşünmek lazım. O da GPA durumunuza ve yapılan bilimsel sınav performansına bakar. Neden bu sene lesi bu kadar takıyor herkes anlamış değilim. 80 ile 100 arasında %50 bile etkiletseler 5 puan oynar. Bilimsel sınavda 100 çeken adam her yere birinci girebilir lesine bakılmaksızın.
0
ozdek
(11.05.07)
(21)

inanılmaz can sıkıntısı

redlinetheturk
selamlar,benim çok canım sıkılıyor sevkili gunlik. bir tavsiye lazım, ne yapabilirim?yap(a)mayacaklarım;-bilgisayar'la ilgili herhangi bir şey-müzik ile ilgili herhangi bir şey-istediğimden fazla kitap okumak-konsolda oturup oyun oynamak-seks (ben yaparım diyen bayanları davet ediyorum o ayrı)-spor-
selamlar,
benim çok canım sıkılıyor sevkili gunlik. bir tavsiye lazım, ne yapabilirim?
yap(a)mayacaklarım;
-bilgisayar'la ilgili herhangi bir şey
-müzik ile ilgili herhangi bir şey
-istediğimden fazla kitap okumak
-konsolda oturup oyun oynamak
-seks (ben yaparım diyen bayanları davet ediyorum o ayrı)
-spor
-uyuşturucu
-film izlemek
-dizi izlemek
-ders çalışmak
-uyumak
hatta hayatıma uygun bir amaç da tavsiye edebilirseniz daha da harikulade olabilir.
0
redlinetheturk
(06.05.07)
origami öğrenebilirsin. ya da maket yapabilirsin.
müzelere gidebilirsin.
erkek olduğunu tahmin ediyorum ama yine de incik/boncuk yapabilirsin.
0
ucankafa
(06.05.07)
evet ilk anda aklıma gelmemişti.
origami beceremedim, maket yaptım lakin sıkıcı geldi.
müzeler de keza sıkıcı. incik boncuk deneyeyim.
resim yapmakla da uğraştım bu arada o tavsiyeyi de atalım :)
0
🌸redlinetheturk
(06.05.07)
sizin anne/baba olma zamanınız gelmiş de geçiyor efendim, çocuk yapın bence, ne gam kalır ne kasvet.
0
sui
(06.05.07)
ogrenci misin tam anlayamadım ama şunları önereyim pek de aklıma gelmiyor dogrusu:

-roportaj yap. herhangi bir konuda. herhangi bir insanla. belki bir dergiye filan satarsın yeri gelir. sıkıcı görünebilir ama aslında yeni konular yeni meşgaleler demek.

-gez. kütahyaya git çini öğren çanakkaleye git grup filan gezdir.

-kendi kendine likör yap balkonda. valla bak. bir arkadaşım yapıyordu böyle şeyler. sonra çikolata filan yap. elma şekeri filan bunları ilerletirsen eğlencesine ilerde satarsın da ama çok zamanın olması lazım:)şimdilik aklıma bunlar geldi.
0
running water
(06.05.07)
çocuk yapma fikri her ne kadar çekici geliyorsa da en azından 20'yi geçsem fena olmaz :)
likör olayına bakayım aslında hoş geldi kulağıma
0
🌸redlinetheturk
(06.05.07)
Gerçek bir sevgili bul, basit biri olmasın seni zorlasın, elde etmek ve mutlu olmak için çabala,
tabi ha deyince olmuyor, dizi izle o da iyi can sıkıntını geçirir.
0
sathaner
(06.05.07)
hacker'lık (ya da lamer'lık) yap. orayı burayı keyif için kır dicem sen de "o bilgisayarla ilgili" diyeceksin o sebeple demiyorum.

peki ; "banka soy" desem ? yok o da kanunlara aykırı.

araç modifikasyonu ile ilgilensen ?
0
sorcerer
(06.05.07)
abi bi insanin bu yazdiklarini yapmadan da cani sikilmiyorsa o insanin elini operim ben. valla operim.
0
gxix
(06.05.07)
ben söyleyecektim, benzer bir şey söylenmiş. üzüm zamanında (ağustos-eylül-ekim-kasım) taze üzümle, değilse marketlerde satılan üzüm suyuyla şarap yapabilirsin. fermantasyon sürecini izlemek, uygun koşulları yaratmaya çalışmak gerçekten eğlenceli. sonracıma sebze tohumu alıp evde saksıda domates biber yetiştirebilirsin. hem can sıkıntısını gideriyor, hem de insanın kendi ürettiğini yemesi/içmesi ayrı bir zevk. yeteneğin varsa yağlı boya resim yapabilirsin. öncelikle amatör bir makine alıp fotoğraf çekebilirsin. işi ilerlettikçe profesyonelliye yönelip para bile kazanabilirsin.spor olarak değerlendirmezsen binicilik kursuna gidip at binmeyi öğrenebilirsin.
0
kibritsuyu
(06.05.07)
cam atolyesi vardı istanbulun bi yerinde oraya git, cam isciligi ogren. sıcak ama guzel keyifli bisey.
0
bryan fury
(06.05.07)
Yakın yerler programı gibi bir konsept oturtup, şirin sahil kasabası ve eski hoş kasabalar türünde yerlerde haftada, ayda bir keyfekeder zaman geçirmek ideal olabilir, en azından sıkıntı azaltır....Ağva'dır, Şile'dir, Kıyıköy'dür(Kırklareli'de), Safranbolu'da, Beypazarı vb.
0
turcopolis
(06.05.07)
part time iş. mcdonalds da bile çalışsan hayatına bir katkı yapacaktır.

dil biliyorsan çeviri işi olabilir mesela. zamanım olsa da yapsam.
0
kilroy
(06.05.07)
tiyatroya git. can sıkıntısına bunalıma falan çok iyi geliyor. hatta öyle sardı ki gidemediğim zamanlar sıkılıyorum. devlet tiyatroları ve özel tiyatrolar hakkında yavaş yavaş bilgi sahibi olursun, hatta oyunları izledikten sonra düşüncelerini ufak tefek çiziktirip bi yerde de yayınlatabilirsin. çok zevkli bir uğraş,bağımlılık yapıyor bir de utanmadan. (bkz: ben yaptım oradan biliyorum.)
0
poetaster
(06.05.07)
valla istanbuldaysan istanbulda hiç bilmediğin yerleri gez. hatta yanına samatyayı al o iyi bilir her tarafı.
0
darknum
(06.05.07)
aç bi ufak rakını, dalgana bak.. ne gam kalır ne sıkıntı.. oohh dünya senin.. (sarhoşun tavsiyesi bu kadar)
0
kimyon
(07.05.07)
uçurtma yap, yapamıyorsan satın al iyisinden. sonra ak ortamlara.. pardon kırlara bayırlara.
istanbul anadolu yakasında caddebosta dolayları sanırsam müsattir.

her nekadar yaş 24 olsada koca eşşek olsamda haftasonlarıu fırsat buldukça uçurtmamı alıp gökyüzüne salıyorum.
0
winsome
(07.05.07)
frp ye sar. kendin gibi 2-3 kişi daha bul ya da mevcut frp grubu olanlara yaman. git thief olmanin inceliklerini ogren... gece ruyanda paladinlerle 3lu cevir v.s. ama 20 yasin altindaysan ve universiteye gitmiyorsan universite de sahanedir... farkli hobilere yonelik atolye calismalari oluyor onları takip edebilirsin. tanimadigin insanlarin cenaze, dugun gibi torenlerine katilabilirsin. cenazeler ilk baslarda sikici geliyor fakat bir sure sonra torendeki kisilerin hikayelerini kurgulamaya basliyorsun. roller ve davranislar uzerine kendini gelistirebilirsin.
0
mat couthon
(07.05.07)
Model otomobil gazlayabilirsin, motosiklet olabilir, birde fotoğraf çekmek. Bunlar bana güzel geliyor belki sendede aynı tepkiyi verebilir.
0
magarna
(07.05.07)
spor olmasın demişsin gerçi ama ben bunu spor yapmak olarak algıladım. maç seyredebilirsin. özellikle de salonlarda. basket maçları bunun için idealdir. genelde salonlar hiçbir zaman tam dolmaz, gitmek gelmek girmek filan kolaydır. öncelikle kendine bir takım seçmeni tavsiye ederim. şehir/semt olarak nerdesin bilmem ama şahsen darüşaafaka dan çok memnunum. hentbol, voleybol da olabilir mesela, istanbulda bunların oynandığı bisürü salon var. ben şahsen fırsat buldukça daçka'nın maçlarına giderim. hatta bazen bir 2.lig takımı bulup onun peşinden sarsam mı diye düşündüğüm olmuştur.
0
ezeriko
(07.05.07)
fotoğrafçılığa başla. kursuna git, film banyosu olayına gir...
0
dirk pitt
(07.05.07)
(bkz: montla sıç) (kimse yazmamış, dayanamadım)
0
blackdog
(12.05.09)
(2)

İzmir Gaziemir'de araba bırakmak

sui
Şimdi bu havaalanı otoparkında maaşı bırakmamak için Gaziemir'de bir yerlere arabayı parkedip havaalanına taksiyle gitme olayı var ya. Araba oralarda nerelere bırakılır? Emlakbankası konutları uygun mudur, ya da Migros, Metro vb. otoparkı? Arabayı çektirirler mi? Otopark faresi olayı yaygın mıdır? Y
Şimdi bu havaalanı otoparkında maaşı bırakmamak için Gaziemir'de bir yerlere arabayı parkedip havaalanına taksiyle gitme olayı var ya. Araba oralarda nerelere bırakılır? Emlakbankası konutları uygun mudur, ya da Migros, Metro vb. otoparkı? Arabayı çektirirler mi? Otopark faresi olayı yaygın mıdır? Yapan var mı? Nedir ne değildir bi öğretin?
0
sui
(04.05.07)
kipaya arabanızı bırakıp gidebilirsiniz. denendi ve araba çekilmedi. (tam süresini hatırlayamayacağım ama 2 gündü galiba) çok uzun süreli bi seyahat değilse kipa derim ben...
0
denize karsi icen keci
(04.05.07)
Merak eden olur diye yazıyorum, Gaziemirdeki sitelerin herhangi birine (Yabancının parketmesi yasaktır yazanlara park etmeyin tabii ki) parkedince hiç bir şeycik olmuyor. Denedim, memnun kaldım.
0
🌸sui
(29.05.07)
(6)

döviz bürosu açma ve işletme hakkında bilgisi olan

demlikposet
düşünüyoruz bir döviz bürosu mu açsak bulunduğumuz bölgeye..ama belli bir başlangıç sermayesi ve başka bir iki çetrefilli kuralı varmış,var mı bilgisi veyahut deneyimio da olmadı abi şunu biliorum, şu bilir diyen
düşünüyoruz bir döviz bürosu mu açsak bulunduğumuz bölgeye..
ama belli bir başlangıç sermayesi ve başka bir iki çetrefilli kuralı varmış,
var mı bilgisi veyahut deneyimi
o da olmadı abi şunu biliorum,
şu bilir diyen
0
demlikposet
(02.05.07)
Konuyla alakam yok ama o işin sağlam bi mafyası var diye biliyorum ben. Öyle kalmış hatırımda.
0
sui
(02.05.07)
okkalı bi miktar teminat yatırılıyormuş diye duymuştum bi ara.
0
ravioli
(03.05.07)
tüm kambiyo işlemleri için hazine müsteşarlığından izin almak gerekiyor. türk parasının korunması hakkındaki kanunda bir madde ve ona ilişkin bir tebliğle düzenlenmiş diye hatırlıyorum.
bir dakka ya ben de tam bilmiş olayım. ayrıntılar birazdan geliyor (bkz: ekşi duyuruda habertürk ekolü)
0
agk
(03.05.07)
Kuruluş şartları
MADDE 5- (1) Kurulmasına izin verilecek yetkili müesseselerin;
a) Anonim şirket olması,
b) Münhasıran yetkili müesseselerin faaliyet konuları ile iştigal etmek üzere kurulması,
c) Ödenmiş sermayelerinin 250 bin Yeni Türk Lirasından az olmaması,
ç) T.C. Ziraat Bankasına 80 bin EURO yatırılması,
d) Kurucuların, müflis, konkordato ilan etmiş veya taksirli suçlar hariç olmak üzere affa uğramış olsalar dahi ağır hapis veya 5 yıldan fazla hapis yahut zimmet, nitelikli zimmet, irtikap, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, inancı kötüye kullanma, dolanlı iflas gibi yüz kızartıcı suçlar ile istimal ve istihlak kaçakçılığı dışında kalan kaçakçılık suçları, resmi ihale ve alım satımlara fesat karıştırma, Devlet sırlarını açığa vurma, vergi kaçakçılığı, suçtan kaynaklanan mal varlığı değerlerini aklama suçlarından dolayı hüküm giymiş bulunmaması,
e) Hisse senetlerinin nama yazılı olması ve nakit karşılığı çıkarılması,
f)Ana sözleşmelerinin Türk Parası Kıymetini Koruma Hakkında mevzuat hükümlerine uygun olması,
g)Türkiye’de yetkili müessese olarak faaliyette bulunmak isteyen yurt dışında yerleşik kişilerin bulundukları ülkede döviz alım satım işleri ile iştigal ettiklerinin belgelenmesi,
şarttır.




ve hatta;

www.hazine.gov.tr
0
agk
(03.05.07)
acilis islemleri burokrasisi biraz fazla olan bir islem bu.baslangicta hazineye 80000 euro depozito yatirman gerekiyor diye biliyorum.su an icin gecerli olan rakam ole olmali en azindan.bu isi bilmiyorsan yada birisinin yaninda calismadiysan yapman oldukca zor.birde sole bir durum var bu ara kimse doviz bufesi acmiyor kapamaya calisiyor.illa yapacam dersen yeni acmak yerine hazir calisan bir tanesini git devral daha mantikli.ayrintili bilgi istersen sanayi ticaret bakanligina basvurman gerekir.
0
cizgilipijama
(03.05.07)
çılgın miktarlarda vergi ödediklerini duymuştum.

ne o? dolarda geniş çaplı bir dalgalanma haberi aldık. ortam müsait falan.. :P
0
can see
(03.05.07)
(3)

müzik parçalarında telif hakkı nasıl oluyor?

gioberg
selamlar;şimdi kısa filmlerde falan kullandığımız tüm müzik parçalarının telif haklarının alınması gerekiyor ya, (ya da bir şekilde izin alınması)nasıl oluyor bu? yani deneyen falan var mıdır,böyle uluslararası şöhrete sahip bir gruba mail atsak,"ben filminde şu şarkınınızı kullanmak istiyorum." diy
selamlar;
şimdi kısa filmlerde falan kullandığımız tüm müzik parçalarının telif haklarının alınması gerekiyor ya, (ya da bir şekilde izin alınması)nasıl oluyor bu? yani deneyen falan var mıdır,böyle uluslararası şöhrete sahip bir gruba mail atsak,"ben filminde şu şarkınınızı kullanmak istiyorum." diye,"tamam izin veriyoruz" ya da "şu kadar ödemeniz gerek" derler mi?
ve bir soru daha,klasiklerde durum değişiyor mu? mesela bach veya beethoven'den bir şey kullanacak olsak,onların haklarını satın almak veya izin almak gerekiyor mu?
teşekkürler.
0
gioberg
(02.05.07)
klasikler royalty free music oldugu vakit (oyle mi degil mi diye arastirabilirsin) belese kullanabiliyorsun. izin falan yok. mesela ben bir kisa filmimde bach'in bi parcasini kullanmistim sorun yaratmadi.

diger olaylarda da tabi ki kullanacaginiz muzigin sahibine mail yahut faks atip (bunu ticari sekillerde kullanmayacaginiza dair bir metin yazip imzalamaniz gerek) diyorsunuz su kisa filmimde yarisma amacli kullanacagim, hayirsever biriyse izin veriyor. belgeyi imzalayip gondermesi lazim ama tabi ikna etmelisin.. bu sekilde izin alan tanidiklarim mevcut.

en iyisi royalty free music kullanmak yahut birisine benzer bir eser yaptirmak..
0
nihilanth
(02.05.07)
Klasik müzik besteleri 100 yılı geçtiği için bestecisine telif ödemen gerekmiyor ancak icracılara telif ödemek zorundasın. Notaları kullanıp, birilerine çaldırırsan eseri bu mesele ortadan kalkıyor. Amma velakin bir de şöyle bir durum var; özellikle kısa, öğrenci filmlerinde, ticari amaç yoksa besteciler,icracılar ya da festival komiteleri buna pek takmıyorlar, sorun değil.. Bir daha amma velakin profosyonel platformlarda takılan özellikle uluslararası festivaller filmlerde kullanılan müziklerin telif kağıtlarını da isteyebiliyor. Nihilanth'ın da belirttiği gibi filmi, durumu anlatan bir başvuruyla kimisi kolayca, sorun çıkarmadan izin verebiliyor kar amacı güdülmüyorsa özellikle. ( Çok emin değildim bazı mevzulardan, film müzikleri yapan bir arkadaşıma danışıp yazdım bilgileri)
Edit: Zeke de yazmış benimkine benzer şeyleri, düzeltmeye üşendim.. Mükerrer olcak biraz ama :s
0
pyro clustic flow
(02.05.07)
1923 öncesi yapılan tüm eserler public domain'de. Buna ek olarak eser sahibinin ölümünün üzerinden 70 sene geçtikten sonra eserler yine public domaine dahil oluyor. pyro'nun söylediği gibi bu anlamda notalar ve kompozisyon üzerinde bir hak yok. Ama londra filarmoninin 10 sene önce çalıp kaydettiği Mozart eseri için Londra Filarmoninin çalma telifi var.
0
sui
(02.05.07)
(2)

pazarlama-reklam terimleri sözlüğü

nihilanth
elinde böyle bir sözlük olan var mı acaba? internette var bazı kaynaklar fakat madde sayısı 200 ü geçmiyor. bana en az 1000 madde olan bir pazarlama sözlüğü lazımdır.
elinde böyle bir sözlük olan var mı acaba? internette var bazı kaynaklar fakat madde sayısı 200 ü geçmiyor. bana en az 1000 madde olan bir pazarlama sözlüğü lazımdır.
0
nihilanth
(30.04.07)
Ne amaçla lazım? Yok herhalde böyle bir şey ama elimden geldiğince cevaplayabilirim.
0
sui
(30.04.07)
tamamen ingilizce olmak kaydıyla:
www.marketingpower.com (4000 küsür madde)
yine de babylon'dan şaşma derim. eğer zaten bilgisayarında kuruluysa şu adresten bir kaç sözlük indirmek mümkün:
www.babylon.com (3000 madde)
şu da var:
www.babylon.com (3000 küsür)
bunun dışında tr-eng/eng-tr teknik terimler sözlükleri var babylon için ama ne kadar işine yarar bilmem.
kolaylıklar..
0
anadolu
(01.05.07)
(8)

Web sitesi düzenleme Hk.

sathaner
Abimler para karşılığı web site yaptırmışlar, pek harika bir şey de değil, bir de adam her güncelleme için ekstra ücret alıyormuş, diyorum ki;bu işi devir alsam, güncellemeleri yapmaya kalksam becerebilir miyim? site pek bi karışık gibi gelmedi, çok fazla anlamıyorum gerçi bu işten, ancak front page
Abimler para karşılığı web site yaptırmışlar, pek harika bir şey de değil, bir de adam her güncelleme için ekstra ücret alıyormuş, diyorum ki;bu işi devir alsam, güncellemeleri yapmaya kalksam becerebilir miyim? site pek bi karışık gibi gelmedi, çok fazla anlamıyorum gerçi bu işten, ancak front page te basit şeyler yapmıştım bir ara, sizde ricam, şu siteye bir göz atıp bana yol göstermeniz.

www.istanbulsiding.com

bu arada siding ihtiyacınız olursa her türlü kolaylığı sağlatırım.
0
sathaner
(30.04.07)
guncellenen kısımları nelerdir ?
0
bryan fury
(30.04.07)
az biraz uğraşla halledebilirsin kolayca.. yani site statik bir html sitesi.. hatta biraz word biliyor olmak bile bu tarz html sitelerini düzenlemek için yeterli bir bilgi sağlar, zaten frontpage ile de uğraşmışsın biraz.. yazı değiştir , resim ekle-çıkar işlemleri.. eğer hiç bilgin yoksa standart html dersleri vardır internette.. google da yaz bulursun.. hatta karmaşık gelmez ise dreamweaver ile çok kısa zamanda bu siteyi düzeltip, güncelleme yapabilirsin..

kolay gelsin..
0
kimyon
(30.04.07)
genelde referans bölümü güncellenir sanırım, bir de ek bilgiler eklenir.
bir el atalım bakalım, ne de olsa ekşi duyuru yardıma yetişir :)
0
🌸sathaner
(30.04.07)
Yaparsın. Yani bunu yapanlar bu işe para aldılarsa (üzgünüm söylemem gerekiyordu), sen 40 kat iyisini yaparsın. Dreamweaver kur bir tane, sayfaların bi yedeğini al, sonra kes biç, kopyala yapıştır. Bozsan bile yedektekilerden devam edersin nasıl olsa.
0
sui
(01.05.07)
adamların kendi sitesi de iğrenç. ne diye yaptırılıyor ki böyle kolpa yerlere. güncelleme dediğin basit. ilişkiyi kesin onlarla. profesyonel iş olsaydı güncellemeden alsınlar hadi para ama bunlar 90ların saykodelik tasarımından kurtulamamışlar resmen.
0
cha
(01.05.07)
abi bu siteyi yapip guncelleme basina para alan herifi cagirin ustune siding kaplayin reklam amaciyla kadikoy eminonu vapuruna koyun gidip gelsin oyle.duyurudan bi kac kisiden rica etsen bunun kralini yaparlar sana.nasil guncelleyeceginide anlatirlar kisaca.ee abinde bos durmasin sana indirsin o parayi.her gun guncelle abi.cilkini cikar.bi kac sefer zorlanirsin sonra ustunde uclu burgu ters takla bilumum enteresan hareketi yaparsin.
0
cizgilipijama
(01.05.07)
Ya bu arada aklıma geldi, sizin domain adını da bu herifler mi aldı? Şimdi güncellemeyi kendi üzerinize alınca "Vermiyoruz şifresini" diye kıllık yapmasınlar?
0
sui
(03.05.07)
Yapmazlar ya, zaten adamlar profesyonel değil, ki abim dedi alalım diye.
0
🌸sathaner
(03.05.07)
buraya yazılanların hakları Sir Anthony Hopkins'e aittir.
yazan eden compumaster, ilgilenen eden fader
modere edenler basond, compumaster, fraise, kibritsuyu, rakicandir
bu sitede yazılanların hiçbiri doğru değildir. site içeriği küçükler için sakıncalı olabilir. yazılardan yazarları sorumludur. kaynak göstermeden alıntılanamaz. devlet tarafından atanmış bir kurumun internet üzerinde kimin hangi bilgiye ulaşıp ulaşamayacağına karar vermesi insan haklarına aykırıdır. web siteleri kullanıcıların istekleri doğrultusunda bağlandıkları yerlerdir. kullanıcılar isterlerse bir web sitesine bağlanmayabilirler. bu güçleri ve imkanları mevcuttur. bir kullanıcı bir siteye bağlanmak istiyorsa bu onun tercihi ve hakkıdır. bağlanmak istemiyorsa bu yine onun tercihi ve hakkıdır. halkın kendisine hizmet etmesi için görevlendirdiği kurumlar hadlerini aşıp halka neye ulaşıp ulaşmayacağını bilmeyen cahil cühela muamelesi edemezler. ebeveynlerin çocuklarını sakıncalı içeriklerden koruması için çok sayıda bedava ve ücretli yazılım mevcuttur. bu yazılımlar bir web tarayıcısını kullanmaktan daha karmaşık teknik bilgi gerektirmemektedir. devletin milletini küçük düşürmesi ve ebleh yerine koyması yasaktır.