adam değiştirse büyüğüyle değil de küçükle değiştirir. sonuçta büyüğün ağırlığı daha fazla olacak altın olarak.

siz denerken parmak şişkindir şimdi inmiştir ondan öyle bol gelmiştir.

Parmağınız şişmiş, ödem yapmış olabilir.Aklıma başka birşey gelmiyor.Yine de gidip sorun.Zaten küçültürler ya da değiştirler

Üç beş yüzük denediyseniz Denerken sisiyor sanirim. Esimde de oyle oldu, aksamina bol geldi ama herhalde boyle oluyor dedik veee tatilde deniz hoop yuttu yuzugu. Aynisindan aldi yine :) degistirirler mi bi sorun :/

Bursa da dama medya var. Bizim firmayla epey çalışmışlardı, referansları da güzel. Bi bakın isterseniz.

Burda bi arkadaş vardı rumuzunu unuttum
Kocaeliden ahmet sana sesleniyorum
Bi çok firmaya on basar çıkardığı iş.

Buldummmm


Feder-goodbye ama benim hatırladığım ofişıl vidyo değilmiş meğer.


www.youtube.com

Fotoğraf çektirirken kahve fincanının yanında güzel duruyor, ondan olabilir.

kısa bir kitap oldugu için sevdim. sonu arabesk bir sürprizle bittiği için sevdim. onun dışında tırt.

Yazar, okuyucu'yu güzel çekiyor içeri, belki bu sebepten. Ya da kendimden bir parça görmüştüm ana karakterde.

dili güzel olduğu için sevdim. hikayesine bayılmadım öyle.

Çünkü Sabahattin Ali'nin 100 yıl önceki Türkiye hakkındaki görüşleri benim bugünkü Türkiye hakkındaki görüşlerimle aynı. Avrupa'ya gittiğinde farklı bir yaşamı oluyor, hayvan değil insan olduğunu fark ediyor. Ben de Türkiye'den her çıkışımda aynı duyguları yaşıyorum. Sabahattin Ali de edebiyat yeteneğiyle bu çok güzel ifade edebiliyor.

Esas kadinla tanisana kadar olan yarisini sevdim. Tanistiktan sonraki diyaloglari fazla entelce buldum. Sevemedim.
Karakterimizin yalnizkenki hayati gozlemleme ve yorumlama sekli cok iyiydi. Sonra bozdu.

valla ben raif efendiyi kendime benzettiğim için sevdim heralde. hayat nereye sürüklerse oraya gitmiş ama. bi adımı, bi atağı olmamış ipleri eline alabilmek için.

Hikayeden ziyade anlatımı çok güzel. Betimlemeleri etkileyici..

Ha bir de Raif Efendi gibi biri değilimdir ama öyle anlatmış ki kendisiyle yine de empati kurabildim.

Ben sevmemiştim ya. Raif çok salak, imkansız bir karakter gibi gelmişti. Kurguyu da basit bulmuştum gibi hatırlıyorum. Ama o ara 19 yaşımdaydım. Bayağı vakit geçti. Belki şimdi okusam beğenecek bir şeyler bulurum.

Anlatımını sevdim. Karakterin aşık olduktan sonraki haline acımıştım :/ madonnadan da rahatsız olmuştum.

İlk kısmını çok sevdim ben. Berlin'e kadar olan kısmı.

mutlu sonla bitmeyen hikayeleri severim.
aynı mantıkla ''bir kadın düşmanını '' da sevmiştim.

Raif'in naifliği yüzünden.

Berlin'e kadarki kısmına ısındım, Berlin'den sonrasını sevemedim. Saçmasapan bir gurur yüzünden birkaç kişinin hayatını birden gereksizce mahveden bir insanın hikayesini okudum gibi geldi.

sabahattin alinin çoğu eserini sevdim. adam neyse onu anlatmış.

Güzel bi hikaye, öyle abartılacak bi tarafını göremedim. Sabahattin ali nin içinde küçük hikayelerin olduğu iki kitabını daha okudum, her birinden böyle roman çıkar. Acıklı hikayelerdi.

1- hiçbir şey silinmiyor, kaldığın yerden devam ediyor.

2- mobilden bir işlem yapmana gerek yok.

Twitter ı varsa ve fotoğrafı orada da paylaşmışsa ancak oradan o fotoğrafı görebilirsin.

düşünme, yaşa. akışına bırak. akıl kalbe galip gelmesin, sonra yürümezse de mutsuz olursan o zaman düşünürsün.

Ben yasadım. Bıraktım dert etmeyi keyfime baktım. Birlikte eğlenebildiğimiz şeyleri beraber, farklı etkinlikleri de arkadaşlarımızla yaptık. Zaman zaman birbirimize de katıldık tabii.
Ama Bi yerde tıkanıyor zaten ya da bizde böyle oldu diyeyim. Orada ayrılıyorsunuz işte.

güzellik/yakışıklılık faktörü ve kişinin bu faktörden ne oranda etkilendiği işi değiştiren en önemli nokta.

"Ben tipe bakmam akla bakarım" lafı baştan sona bir yalan değil ama olayı tam karşılayamıyor.

Huy/kültür/düşünce yapısı hatta aile olarak bana aşırı derecede benzeyen bi kızla ilişkim olmuştu. Mükemmel başladı sıkıcı devam etti sonunda bıktım.

Kişilik olarak benden tamamen farklı olan gerizekalı sürtük(tanıyan 10 kişiden 9unun yorumudur) ile yaşadığım ilişkiyi ise sanırım hiç unutamayacağım. Çünkü sürtük heyecanlıydı.

açıkçası ben, benim düşündüklerime çok yakın fikirleri olan, hatta bazı noktalarda benim uygulamada cesaret edemediğim ama dehşet takdir ettiğim radikallikleri olan insanlardan etkileniyorum ve onlarla birliktelik yaşadım/yaşıyorum. hayata herhangi bir noktada çok farklı bakış açım olan birinden etkilenmem mümkün değil gibi. mesela bir amish ya da radikal islamcıyla bir birliktelik kurmam çok absürd olurdu :)) bunun dışında çok keskin olmasa bile düşündüklerimin hafif tersini onaylayan ya da uygulayan birine de naif bakamıyorum. düşünce ve hayata bakış açılarında paralellik olması şart benim için.

Ailelerin farklı olup ciddi düşündüğüm oldu, ama kafa yapımızın çok farklı olduğu birine karşı o denli yakınlık hissetmedim asla zaten. Neyine aşık olacağım ki? Benzer insanlarsak ama şartlar uygunsuzsa (maddi fark, yaş farkı, farklı şehirler, birinin ailesinin muhafazakar olması vb) salt onunla anlaşıp güzel vakit geçirdiğim için birlikte olurum, belki işi ciddileştirmeye çalışmam. Ama zaten o koyu AKP'liyse, favori müzisyeni Serdar Ortaç'sa, ben evlilikten önce mutlaka birlikte yaşamayı denemeyi düşünürken o "evlenmeden olmaz" kafasındaysa ne ortak yanım olacak da bu denli vurulacağım? Herşey güzellik değil...

Bende çıksa alırdım ya da yapılıyorsa epilasyon yaptırırdım. Bu konuda kendinle barışık olman güzel ama biraz da gereksiz.

Bu kadınların kol kıllarını alıyor olması gibi bir durum. Şu anda zorunlu değil yada yapmayan öyle aman aman ayıplanmıyor. Fakat kol pürüzsüz olunca daha bir güzel görünüyor estetik görünüyor. Ve böyle giderse 100 sene sonra bütün kızlar kollarını almaya başlayacak.

Erkeklerin kaş ortasındada durum aynı. Yapsanda olur yapmasanda, Fakat Ayrık kaşların daha güzel göründüğü mesajı beyinlerimize yerleşti bir kere haberin olsun.

Ortasi varsa aldir 3 tel kilin dert olmasi icin hayat cok kisa.

Mc donalds gibi dolasmak istemiyorum ve aliyorum

Alma! Erkek adam kilini alir mi hic? Alirsan erkekligin elden gider. Cocugun falan da olmaz erkekligin gittigi icin. Seks hayatin da biter, kadinlar adam yerine koymaz. Kilini alip da ortalikta adamim diye dolasamazsin. Kasinin ortasini alacagina git kendini at. Kilini aldirana nonoş denir! Gay denir! Topitop denir! Sakin ha, adam yerine koymazlar bak. Millet ne der? Yakin cevreden baslayarak tek tek sormaya basla ne derler diye. Erkek adamin kili olur. Boyle kalin telli simsiyah elinde kolunda bacaginda gogsunde suratinda bogazinda ne kil varsa oyle kalmali erkek adamin. Oyle bebek yuzlu erkek mi olur? Vucudunda ne yamuklu varsa aynen kalcak erkek dedigin. Dis gorunusunu duzelten i*nedir! Dogustan az killi olanlarlar, kasinin ortasi olmayanlar da erkek merkek olmamasi lazim aslina ama neyse onlari bosver, sonradan alirsan erkekligin gider. Benden 2 yas kucuk kardesimin kasini almaya basladigini farkedince evden kovduk, aileden reddettik. Hollanda'ya kacti, hayatta mi degil mi bilmem ama gordugum yerde vururum onu da.

Kadinlarin ne dusunduguyle ne isiniz var? Ortada varsa alin, piril piril olsun. ORtasi olan kas hos gozukmuyor, secim sizin. Aynaya bakinca "boyle gayet de iyiyim yahu" diyorsaniz dokunmayin ama disaridan beni nasil goruyorlar derseniz ortasi olan kasla harika gorunmediginizden supheniz olmasin.

Bir de kadin arkadaslarin soylemezler her seyi. Kasini almani soylememis olmalari bakinca hic de alinmasi gerekiyormus gibi gozukmedigi anlamina gelmiyor. Kadinlar kirici olmaktan kacindigi icin de soylemiyor olabilirler, erkekler cekinmez o kadar cunku erkek soylediginde gucenme ihtimaliniz daha dusuk.

Yok biraderim.

alıyorum.

kadinim.

cok azsa alma ama goze takilyorsa al gitsin. iki dklik is zaten, acimiyor da. kalinligina dokunmamani oneririm ama.

birkac arkadasimdan biliyorum, daha hos gorunuyor bence.

@stravro ne bu öfken hocam? sakin ol. soru sorduk.

Ne eşcinsellerle ne heterolarla ne kadınlarla problemim var benim.

ehe, ben daha dün erkek arkadaşımın kaşlarının arasını aldım ağda ile. daha önce bir kaç kez yaptırmış ama son bir kaç haftadır gözüme çok batıyordu, martı olmaya doğru gidiyordu gel alalım dedik aldım, çok da güzel oldu. alındığı belli olmayacak şekilde alındığı sürece ben destekliyorum.

Evet. Beşiktaşlıyım.


Edit: Belli olmadıkça falan denmiş ama, kaşlarımın orta kısmı asimetrik o yüzden oraları da düzeltiyorum. Belli oluyo valla bende.

Alıyorum

Alma, alınmaz, gerek yok, ben de almıyorum.

Arz talep meselesi olarak bak meseleye bence üstat. Kız arkadaşı adayın, kız arkadaşın al diyorsa al. Alma böyle daha iyi diyorsa alma. Yorum yapmıyor ve gözleri ara ara takılıyorsun kuşlara al derim ben.

sen o saçları kestirdin mi?
önce saçlarını kestir sonra kaşa sıra gelir

elbette

ido benim kaşları görse diz çöküp tövbe ister, öyle bir sıfatım var. ben sadece ortasını değil, kendisinin de sanırım büyük bir kısmını alıyorum.

çıksa bile almazdım.

almıyorum. kaş aram alınmış gibi tertemiz.

tek kaş olsaydım, alırdım. hafif birleşik olsa, yine alırdım.

Mumkunse yakisikli erkekler tarafından gerçekleşmesini isterler, o zaman butun asilmalar cok "tatli"
")

ne yazarsa yazsın, çok sıkılıyorsam cevap veririm.
sözlüğü kastediyorsan, dişi olduğunu belli etmediği bir entry üzerinden soru sorabilirsin, rahatsız edici olmadığın sürece merak uyandırabilirsin.
öptüm kib by

Ortamı kurduk, şimdi sıra yürümekte diyorsun...

cevap: asıldığınızı belli etmeyin canım benim, sadece merak edin onun düşüncelerini, hayatını, hissettiklerini. Gerisi gelir.

Entry üzerinden mesaj atmak +1

Bi kere yazarsin belki muhabbet uzamaz. Bi kac gun sonra baska bi entrysinden yine mesaj atarsan "konusmustuk biz bunla ya" diye hatirlanirsin. Sonrasi sohbet muhabbetin taraflari acmasina kalmis.

Entri uzerinden mesaj atmak -1500.
En sevmedigim seydir. Madem niyetin belli neden kiviriyorsun? Nasilsin de, entrylerini okudum merak ettim, tanisalim mi de? Ya da bostayim zaten birileriyle tanismak istiyordum bir kahveye ne dersin de ama ayak yapma. Net ol, canimi ye

Benim zibilyontane fakbadim var alt metinli duyuru acmayanlarla konusuyorum genelde.

Ayrıca bana asılmayın evlenmek istiyom ben, yaşlandım.

Entry üzerinden ve bilimum yerlerden yürümek bende tam tersi etki yapıyor, sevgilim olmasa bile birisi yürüdüğünde itici gelir.

Buna rağmen, kimseye yürümemiş ve asılanları da tersleyen birisinin bu cool tavrı çok hoşuma gitt, hatta adam sözlük celebritysi çıktı yürüyen yürüyene, hiçbirine de yüz vermiyor. ben de bunları bilmeden bayağı bayağı yürüdüm, hatta beni tersler diye korkarak yürüdüm o derece, onun da bana hep ilgisi varmış, sevgili olduk :)
Üstelik eski yazdıklarına baktım da fii tarihinden beri biraz aksiymiş zaten :)

Tohumdan ağaç yetiştirmek haliyle imkansıza yakın. Fide alıp deneyin, internette fidanlıklarda falan bonsai için uygun fideler var. Bir de o tohumlar 15 milyon yıldır ekilmeyi bekleyen bayat ve kalitesiz tohumlar oluyor genelde. O tohumdan yetiştirebilen hiç görmedim daha.

@whooise komsum yetistirdi, ondan gaza geldik biz de ama beceremedik herhalde.
fide bakayim.

ben de merak sarmıştım bir ara ama olmamıştı. tohum olayı hikaye arkadaşın dediği gibi fide bulmak lazım.

maalesef o işe zamanında ben de bulaştım, aldık haftalarca dolapta beklettik sadece 1 tanesi çıktı, o da çok kısa sürede öldü. sonra internetten tohumlar aldım, aylarca buzdolabında tuttum çıkmadı, çinden aldım çıkmadı. kaktüs tohumları aldım çıkar gibi oldu çok az büyüdükten sonra eridi gitti. yani sıfırdan bonsai yapmak gerçekten zor iş. en güzel fidan alıp onun üzerinden gitmek.

babyliss iyidir fakat kalın maşa pişmanlıktır. saçın zor şekil alıyorsa kesinlikle kalın maşa tercih etme. Etkisi çok az kalıyor. Daha ince alıp daha kalın tutamlar sar daha güzel sonuç alırsın.

ben sacimi 180 dereceden fazlasina maruz birakmamaya calisiyorum.
babyliss bence de.
comeon hakli, sacin tutmuyorsa kalin masa hemen bozulacaktir. ince masa dogru kullanıldığında guzel sonuclar verir.

ilk linkteki maşa bende var. alet çok süper ama kullanım açısından comeon'a sonuna kadar katılıyorum. 32mm kalınlık benim kolay şekil alan uzun saçlarıma bile çok geldi. yarım şişe sprey sıkman gerekiyor. şimdi ölçüleri hatırlamıyorum ama bunun bi incesi vardı 28mm sanırım o daha iyi. benim sana önerim almadan önce yakınında birinin varsa ödünç al bir hafta kullan. ben maşa almayı düşünen arkadaşlarıma hep öyle yaptım. al götür kullan memnun kalırsan kendine de alırsın dedim. hepsi daha ince maşa aldı ya da vazgeçti maşa almaktan.

hımm, çok kıvırcık olmasın diye 32mm iyi olur düşüncesindeydim. ama şimdi kafam karıştı.

28mm bir tek bunu buldum ama hiç yorum yok hakkında tatmin olmadım.
www.fonexkozmetik.com

25mm nasıl olur dersiniz, maşa hiç kullanmadığım için bir tahminim yok benim. saçım zaten dalgalı ama inatçı. yataktan kalkmış gibi değilde az daha bakımlı gözükeyim diye doğal dalga gibi dursun istiyorum. onu da üşenip kesin yapmayacağım ama bakalım :)

babyliss 25 mm bu var. yine 180 derece.
www.mediamarkt.com.tr

remington 25mm 220 dereceye kadar çıkıyor.
www.morhipo.com

sanırım bunu tercih edeceğim, siz ne dersiniz? kullanan var mı? etrafımda kullanan var mı bilmiyorum, isteyip denesem iyi olurdu gerçekten ama aniden gaza geliyorum. bir an önce karar verip almak istiyorum şu an :)
yardımlarınız için teşekkürler.
bir de morhipodan alayım mı, aynısı teknosada 100 lira?

haklısın 25mm imiş ben yanlış hatırladım bir incesi de 19mm ama o düğün saçı gibi yapıyor. şu linktekinden aldı sanırım arkadaşım akşama sorarım istersen memnun mu değil mi diye sana mesaj atarım.
www.hepsiburada.com

babylissin 200 derece olanı da var eğer yüksek ısı istiyorsan ama yüksek ısı çok yıpratır saçlarını.
www.hepsiburada.com

@yue sorarsan sevinirim. Tutuyor mu saçı, kalınlığında memnun mu?

ben remington kalın maşa almıştım ama kuzu gibi yatıyor zira hiç şekillendirdiği yok. :(

benim gibi kararsız kalan olursa diye,

bunu aldım.
www.ereyon.com.tr

bir harika, 200çok geliyor 180 derecede kullandım. tek kelimeyle süper. hem dalgalar, hem kalıcılığı.

kız adına niye düşünüyorsunuz ki siz ben onu anlamadım? 24 yaşına gelmiş bir insan çevresinin tepkisini, üzülüp üzülmeyeceğini kendisi tartabilir. buna göre seviyorsa ve cesareti de varsa karşısına çıkacak zorlukları göğüsler ve başlar ya da başlamaz ilişkiye. ki zaten ben bu zamana kadar karşı tarafın çevresi tarafından hiçbir şeyine takılmamış kişi görmedim. arayana bahane çok. aşkınızı bile başkalarına göre yaşarsanız işiniz var yani. kıza uygun bir şekilde açılın, gerisini kız düşünsün. ihtimaller denizinde boğulmayın, yaşayacağınız güzel şeyleri heba etmeyin.

hkt+35742268

edit: yaş farkı çok ütopik ya da önemli değil bu haliyle bence. seviyorlarsa fark kaç olursa olsun önemli değil.

bu tür hikayeler hiç iyi bitmiyor.
kızın yaşıtı erkek mi yokmuş aşık olacak ?

Belki de erkek olgun oldugundan daha saglikli bir iliskileri olacak.

Erkek kizi karsisina alip adam akilli konusmali. Olusabilecek sorunlari ve tepkileri en ust seviyede kiza anlatip bunlara gogus gerebilecek misin diye sormali. Olur denirse olur.

hadi kız için 38 yaş cazip gelmiştir, baba figürü olmadığı için olgun ve anlayış görebeliceği için nispeten yaşlı birine ilgi duyabilir şeklinde bir izahı olabilir ve daha temkinli yaklaşılabilir belki ancak erkeğe sormak lazım ''olum ne ayaksın?'' etrafında kadın mı kalmadı, kimseye dikiş tutturamadın, o kadar mı güvensizsinde kimseye yanaşamadın, arkadaşlık kuramadın gidiyorsun ufacık kızlara salça oluyorsun. arada 14 yaş var.
sapık dolu memleket.

edit: aha başlığı açan erkek tarafıymış. kendinden utanmalısın.
ayrıca gelipte biz aşığız, kız çok olgun vs deme daha fazla kırmayayım kalbini.

edit2: karşı çıkanlar kıskanıyorlar demiş bir arkadaş. sapıklığı kısakanacak halimiz yok ayrıca destekleyende benim gözümde yapanla aynı.

hkt+1500

24 yas bu, kocaman insan olmus iste. aradaki yas farkini baz alip kizi kucuk -yetiskinlik anlaminda- gormek manasiz.

Kız kardeşim 24 yaşındayken 38 yaşında biriyle gelse bi çeker konuşurum herhalde çok garip gelir.

Fakat çevremdeki birkaç kız cinsiyetinden arkadaşımın da 20li yaşlarının başındayken 30lu adamlarla ilişkileri olmuş. Sanırım özenip deneyip bırakıyorlar. Böyle bakınca da deneyimleyin madem diyesim geliyor. Ha cidden siz 30 yaşında bir kadın bulsanız bile 8 yaş farkı olacak vay anasını, ama şu var o kadınlar hep evlilik düşünüyordur siz bunu istemediğinizden bu kıza yöneliyorsunuzdur belki...

Garip. Soran kız olsa "napıcan o adamı zevkler ilgiler bile problem olur bırak daha yaşıtlarına bak" derdim, ama erkek içgüdülerim de "adam yürüsün lan nolacak" diyor.

Bence de kızla konuşup ona göre karar verebilirsiniz. Kız zaten isteyecek gibi duruyor en azından net bir şekilde düşünülmüş olur.

olmaz oyle sey...

Yürü hatuna kardeşim itiraz edenler kıskançlıktan itiraz ediyor sallama onları.

@htk, adam kız nasıl olsa reşit. 24 yaşına gelmiş kendi kararlarını gayet de verebilir, diyemiyor işte. biraz bencilce değil mi? diğer yandan haklısınız da seven ne yapmaz ki.
@shotgunwoman, aşk matematiği sevmiyor değil mi?
@titiraprap, âşık olmayı, olacağımız kişiyi biz mi seçiyoruz sizce?
@Traveller, ikisi de olgun davransalar da hayat hepsine cennet olsa keşke...
@isott, evet, seviyorsak gidip konuşmalıyız +1 :)
@dude, kız çok narin, kızdan geriye bir kol kalmasın sonra.
@air, hangi yasaya veya norma göre sapıklık, elektradan söze başladığınıza ve sapıklıkla nihayetlendirdiğinize göre cinsi yaklaşımların doğasına dönük mühim gözlemleriniz olmalı.
@somethinginthewayshemoves, adam kızın küçük olmadığının farkında, ama dünyayı yöneten, bizi ve ilişkilerimizi daraltan algıların da farkında.
@krem peynir, bu da sevimsiz bir ihtimal, ama çözümün bir parçası sonuçta +1
@true blond, kalbin sesi :)
@rodriguez2, özenti ilişkilere hayır, özenli ilişkilere koşullar ne olursa olsun evet.
@e haliyle, çevrenin sesi, -ön- yargıların sesi. en bağıran, sesi çok çıktıkça da haklı olduğu düşünülen ses.
@turkuaz, :)

aşkmı :D yav he he..
hayır hadi herşeyi geçtim kızın anası babasıdamı yok aileside mi yok? arkadaş çevresidemi yok.38 yaşında adamsın utanma arlanma yokmu?
senin 15 yaşında kızın 30 yaşında adama aşık olursa aşk matematiği sevmiyor değil mi diyecekmisin o zamanda :)
biride kıskanıyor demiş? 38 yaşında çükü kalkmayan 40'ına merdiven dayamış adamın yerinde olmayı kim ister harbi gerizekalımısınız.10 sene sonra kalp krizinden ölme ihtimali %78.

@betfair, 15 yaşında aşk neymiş, eşek sudan gelinceye kadar kızarım :)

senin kendi yaşıtlarında karı bulamadınmı elalemin hayatını mahvetmeye çaba gösteriyorsun.

Benim dikkatimi yazılanlar arasında "24 yaşında ufacık kız" çekti. Oha. Ahahahaha.

İlişkiye beklentiler yüklemeyin, takılın, sadakati yitirmeyin, mutlu olmaya çalışın. Kolay değil, ama zor da değil. Denemeye değer gibi görünüyor.

ömrünün baharındayken 40 yaşındaki bir adamdan "evet seviyor bu" denilecek kadar hoşlanan bir kadın ciddi olarak ruh sağlığı bozuk bir kadındır bana kalırsa. daha bu yaşında aşkı, sevgiyi, sadakati, yeri geldiğinde evliliği yeni yeni ve kendi gibi genç bireylerle deneyimlemesi en sağlıklısı. aşık maşık olduğunu ve tamamen monogamik bir tip olduğunu varsayarsak ömrünün en kıymetli en dinç yıllarını 40 yaşındaki bir adamın 60 yaşına erişmesini izlemekle geçireceği sonucuna varıyoruz. aşkın matematiği olmayabilir, ancak insan ömrü de rakamlarla ifade edilebilen kısa bir süreç. üstelik tek bir çizgide, bir defalığına gelip geçiyor işte. 24 yaşındaki bir kadının sadakat ve süreklilik gösteren bir ilişki ihtimalinde hayatı boyunca genç bir aşığıyla birleşememesi kadar korkunç bir zulüm olabilir mi? bence olamaz. 3-5 yıllığına sugar daddy olacağım diye kasmaya da hiç değmez. yani benim tahayyülümde "güzel ihtimaller" pek de güzel görünmüyor.

Bahsi geçen kız halihazırda benden 4 yaş büyük ama ben ondan daha mantıklıyım. Ya da kız dalga geçiyor da olabilir. İhtimaller sıralanabilir. Ama o kadar genç bir yaşta 38 yaşında amcayı napayım yahu? İnsanı yaşlandırır öylesi. Bugün bütün dünya gençliğin peşine düşmüş, milyar dolarlar daha da genç olabilmek için harcanıyor, bir insan neden kendini yaşlandıracak bir ilişki ister pehhh! Bu ilişkiye 10 üzerinden 1 veriyorum.

@yirmisantim, hayırlısı bakalım...
@loch ness, itirazınızı anlıyorum da,şu ifadeniz, "en kıymetli en dinç yıllarını 40 yaşındaki bir adamın 60 yaşına erişmesini izlemekle geçireceği sonucu" ancak bir robot bu denli ruhsuz konuşabilir. biraz san'atla mı iştigal etseniz acaba:)
@alexandra anastasia lisowska, 24 yaşına gelince anlarsınız ;)

Ben "Kız içten içe seviyor" ifadenize takıldım. Kızın sevdiğinizden emin değilsiniz. Kendi kendinize gelin güvey oluyor olmayasınız?

Etkilenmeyi aşkla, sevgiyle karıştırıyor olmayasınız?

Hatta diyelim sevişiyorsunuz, o da sevgi değil ki. Büyük biriyle olmanın (ki ben olmadım) bir çekiciliği var, çünkü yaş büyüdükçe karşındaki kişi sana göre daha akıllıymış gibi geliyor, daha çok biliyormuş gibi geliyor. O yüzden karşındakini gözünde büyüttükçe büyütüp kafandaki hayale aşık olabiliyorsun. Halbuki yakınlaştıkça onun da sadece kendin gibi sıradan bir insan olduğunu, o yaştaki herhangi birinden daha özel olmadığını fark ediyorsun.

İş bu farkındalık aşamasına geldiği zaman "Ben gidiyorum, güle güle" derse ne yaparsınız, bir de bu açıdan düşünün. Kendinizi de düşünün yani.

@whimsical, işte tam olarak kafa sesim böyle.

@lazarus Bırak ya, görünen köy kılavuz istemez.

anayasanın 18.maddesi (2) numaralı fıkrası b bendi... nedir amacın yani benden böyle bir şey mi istiyorsun. hiç aşktan anlamıyorsunuz yok bu yorumu ancak ruhsuz biri yapar diye insanları karalayıp kendini şirinleştirmeye, yaptığını normalleştirmeye çalışma. bu net olarak sapıklıktır, sabi sübyana salça olan pedofiliden daha aşağı kalır yanı yok bu işin, sadece senin durumun yasal. ötesi yok.

ya abi 24e 38 nedir ya. sonra gidip abdullah gül'ü falan eleştirirsiniz. 14 yaş var arada. 14. sen bu ilişkiden ne anlıcaksın ki pardon?

imza: 24 yaşında bir kadın.

acele ettiginiz sey nedir? iliskiniz var mi yok mu?
guzel ihtimaller kaybolup gidecek endisenizi atin once. iliskiniz varsa evlenme teklifi mi edeceksiniz? imza atinca butun guzel ihtimalleri mi garantileyeceksiniz?

24-38 yas iliskisi de atla deve degil, yeter ki iki kisiden biri iliskiler konusunda cok iyi olsun.

@air, yani yasalara uyan bir sapığım, oldu:) buradaki bütün fikirlere saygılıyım aslında, bilhassa olumsuz fikirleri öncelikli değerlendiriyorum. keşke yanıtlarımı doğru okuyabilseydiniz.
@sayns, sabık cumhurbaşkanımızı niçün eleştireyim ki, iyi günde kötü günde bir olmuşlar, çoluğa çocuğa karışmışlar, bir yastıkta kocayıp gidiyorlar işte.
@bir varmış bir yokmuş, müsait olduğunuzda size birkaç ayrıntı sunmak isterim.

benim dikkatimi ciddi ciddi buraya gelip sormanız, yorumlara cevap yazmanız çekti. yani kendinizden ve duygularınızdan emin olsanız bence etrafı takmazdınız. bu kadar elalem ne der kaygısıyla yaşayan biriyseniz bence zaten bu iş yaş. her şey yolunda gitse bile sizin bu yersiz kaygılarınız yüzünden o ilişki zehir olur.

sözlük yönetimi artık diktatörlüğünü saklamıyor. açıktan yürüyor her şey. en ufak bi eleştiride uçuruyorlar. öyle delikanlıca da değil hem, yıllar önce yazılan entryleri didikleyip öyle uçurulanlar oluyor.

misal şunun imgur.com capsini almıştım aha bu da kesin uçacak diye, uçmuş. ama adamın 2014 yılında yazdığı şeyi bahane gösterip uçurmuşlar imgur.com
eksisozluk.com

özetle bu hale gelmiş bi yerden uçmak şereftir. hesabını tabi ki geri vermezler sana. tavsiyem yeni hesap alıp çaylak entrylerinde hdp güzellemesi yap, kolay gelir sıra.

geçmiş olsun boşver alma, son günlerde yaptıkları iş değil kendi kendilerine takılsınlar

4 gge var. uçman normal.

1- alamazsın.
2- sürdüremezsin.

4. yazdığımda tek gge yoktu. olay o zaten. sadece yanlış olduğunu yazdım, küfür hakaret vb yoktu. buna rağmen uçuruldum yazar yzmaz

@himmet dayi

4 gg ile uçmak normal mi? çok komiksin.

son 3 günde hiç gg'si olmadığı halde sırf moderasyon eleştirisi ve arpad, alles, ytyfa vb. yazarlara destek verdiği için uçurulan onlarca kişi var. abartmıyorum onlarca. neden şu an kimse sözlükte bu insanlar niye uçtu diye sormuyor sanıyorsunuz? soranlar en fazla 15 dakika içinde uçuruluyorlar da onun için. ben sırf alles'in bir tweetinin linkini paylaştığım için uçuruldum, duyurum var bununla ilgili bakabilirsin.

kimse gg yüzünden falan uçurulmuyor. yazdık işte, adamın 1 sene evvel yazdığı şeyi gerekçe gösterip uçuruyorlar. müthiş bir şey. birileri de gelmiş burada şu kadar gg'si var normal uçması diyor. oldu.

ayrıca şunu ekleyeyim arpad başlığına yazan adamı uçıruyorlar dedi bir arkadaş. bende her halde düzgün yazmadılar diye uşuruldular yoksa o kadar olmaz diye düşündüm. tamamen sakin uçurulmaması iyi olurdu minvalinde yzdım.

kürt sempatizanı olmadığın için uçurmuşlardır. sonra rte de rte.

bu ülkede popüler olup istikrarını sürdüren hiçbir şey varolamadı henüz.

özellikle siyasetin içine bulanıp bir taraf seçmişseniz isterseniz dünya kadar üyeniz olsun fark etmez; tarafsızlığını yitirmişseniz zalimlere daha da yaklaşırsınız. gün gelir zalim de olursunuz. bunlar olmaya başlamış bile.

şahsen ben sözlüğe duyuru için giriyorum. buradaki insanlar paylaşmayı seviyor, burada siktiğimin siyaseti yok, bu yüzden burası daha samimi.

keşke buraya ait hesabım olsa... o yeterdi bana.

sözlük bambaşka bir yer artık, umudunu kes hesabından.

@loser

hiç gg'si olmayanın uçması anormal demedim amk. 4 gge ile uçman normal dedim. sözlükte kayırılan bazı yazarlar dışında belli bir süre zarfı içinde 4 gge entry girerse uçması normal. lafı götünden anlama.

duyuruyu açan arkadaş. seninki biraz haksızlık olmuş, daha önce gge yoksa mal moderatörün birine denk gelmişsin diyebiliriz.

@himmet

tabi hacı yav, son günlerce uçan onlarca milliyetçi çizgideki yazarın hepsi heralde aynı mal moderatörlere denk geldi. nasıl boktan bi şans varsa artık adamlarda.

yoksa hiç sözlük yönetimi öyle planlı, organize bi şey yapar mı canım? nerede görülmüş öyle bir şey. hep münferit bunlar, bir takım mal moderatörlerin işi...

ya hocam dokunan şu, pis pkklı teröristler modunda olsam neyse gayet usturuplu yazdım ona rağmen uçtum.

arpd başlığı altında yüze yakın entry yazıldı, hem enteyler hemde yzanlar uçtu.

iyi olmuş hehe modunda yzanlar kaldı

bakınız mesela şu arkadaş kesin gg'leri sebebiyle uçmuş. 2 yılda tam 1 tane gg entry? ne yapmışsın sen hacı ya? o kadar gg'yi en meşhur troller bile görmedi!

www.eksiduyuru.com

ikinize de üzüldüm. konuyla ilgili bilgim yok, paylaşmak istedim :/

sözlük nickin ve şifrenle duyuruna girebiliyorsun. ilk nickimle uçurulduğumda ben öyle yapıyordum...

:( birinden rica etmeden olmaz

fıs fıslı yani püskürtmeli kremler ulasıyor cok rahat.

onemli olan omuzlar. en cok yanan ve hassas bolge omuzlar. omuzlari iyice yagladiktan sonra elinin uzandigi kadar arkalari yagla iste.

Manita yap.

www.tchibo.com.tr

it gibi çalışıyorum afedersin

geçen haftadan kalan 80 e-mail'i temizlemeye çalışıyorum. şu anda, tam 40 kaldı.

doğuz bin doğuz yüz doksan yedi doğuz bin doğuzyüz doğsan segiz

şu anda yan ekranda bir rapor çalışıyor, sonra onu alıcam, yaklaşık 30-45dk bir yoğurucam ve mail olarak göndericem. saat 15:00 olmuş zaten, raporu tamamlasam 15:30-16:00 gibi, sonrasında 1 saatim kalıyor. sonra da biraz doküman hazırlarım, ondan sonra eve...

çok yoğun ama beynim uyuştu sanırım. otomatiğe bağladım ama garip bi mutluluk var. tırsıyorum

bombok

sabah hastaneye gittim. az önce eve geldim kahvaltı yaptım şimdi de dizi izlicem.

Okulun sacma sapan otomasyon sistemiyle bogustum ders secimleri icin. Neyse ki hallettim. Simdi bi mayisiklik coktu. Değişik yemek tarifleri denemek var aklimda bugun. Gunlerdir gripten yemek yiyemeyince gozum dondu akdhhahd

günlük rutinim;
sabah toplantı.
müşteri ziyaretleri.
teklif hazırla.
finansa yanlış çıkan faturaları yolla.
iptal edilecek devreleri ilet.
yeni devrelerin tesisi için hazırlık yap.
bol bol telefon görüşmesi, şikayet dinle.
tüm maillere dönüş yap.

ve daha yazamadığım birçok saçma salak iş.

sıkıldım amk. baydı yeter artık.

tatilden döndüm monitöre tükürüyorum belli aralıklarla.

sabah gecen haftadan kalan 1-2 saatlik isi bitirdim gerisi cay, kahve, sigara, pes, makaratukara.

Gıda hareketi ambalajlı su raporu
docs.google.com
Fuska su istedim şimdi 7 lira. Birazdan gelir
Tadına,ağrlığına göre yeni bildirim yapa, cevabı editlerim
edit:nefis

Ben senelerdir damacana su kullanmıyorum. Hep 5 litrelik sulardan alıyorum. Dönem dönem değiştiriyorum markalarını böylece. İçeriğindeki oranların farklı olmasından dolayı arada bir değiştirmek gerek diye duymuştum öncesinde. O da bana 3 gün falan yetiyor genelde.

1- Nestle Pur life
2- 9.50 TL
3- 10-15 gün

ben de damacana kullanmıyorum. 5lt'lik erikli. 2-3 gün gidiyor. 2.75-3tl

kalabak
12 litresi 2 lira
eve çok uğramadığım zamanlarda 1 haftayı geçiyor evdeysem birkaç güne bitiyor.

Erikli, 10 lira, 5-6 gün.

erikli
10.50
10-15 gün

1) başlarda hayat suydu sonra ideal su
2) 7 lira
3) 2 bilmedin 3 gün

Hamidiye, A101'den 5lt'lik alıyoruz
1,5TL / 5lt
20lt / 1 hafta

nestle pire life 19 lt
5 tl (çalışanım)
haftada bir

erikli ya da pınar
6x1-1,5lt olanlardan
3 gun.

damacana kullanmıyorum. migros sanalmarket'te sular indirime giriyor arada. 100-150 tl'lik 1lt 1,5lt 5lt ve 8lt su siparişi veriyorum. bitmeye yakınken arada indirim yakalayınca tekrar sipariş veriyorum.

mesela 1lt hayat su 0.88 tl, 1,5 lt hayat su 0,92 tl 8 lt 2,45 tl iken aldım en son.

bazen de alışveriş sırasında denk geliyor, erikli 1,5 lt 0,80 tl, alıyorum biraz.

3'e cevabım var. toplu alışveriş 4-5 haftada bir oluyor.

kalabak +1
12 lt'si eve servis ile 3 lira.
yaklaşık 4 5 gün yetiyor.
bittiğinde yeni su söyleyene kadar marketten 5 litrelik alıyorum. genelde erikli ya da ismini önemsemediğim diğer markalar.

ben de tadı kötü olan damacanalardan sonra 5 lt'lik sulardan tüketmeye başladım.

1) aoç (atatürk orman çiftliği) veya sırma
2) 2.45 - 2.00 tl
3) 4 gün falan (+/- 1 gün)

lido (19 lt, tek kullanımlık şişe)
8,5 tl
1 haftayı geçebiliyor tek yaşadığım için

1- Abant Su
2- 14 TL (19lt'lik cam damacana)
3- 5 gün

1- Erikli 19 lt
2- 10.5 TL
3- 6-7 gün

sadece ağır kusura bakıyorlar.
bana lastiklerden kusur vermişlerdi. bir hafta sonra kış lastiklerini takıp gitmiştim.

Fren hortum hasarindan agir kusurlu olarak kalmistim. Teknisyen bana hafif kusurlarin devam ettigini agir kusurun giderildigini soylemisti. Ama kontrol kisa surmustu. Ben de bu durumdan sadece kusur olarak yazilanlari kontrol ettikleri sonucunu cikarmistim.

Ağır kusur olabilecek şeylere bakıyorlar. Yani tüm lambalar fren vs tekrar bakılacak

kardeşim tüv de çalışıyor. ağır kusuru yaptırsın gelsin, hafifler geçiriliyor, üstünkörü bakıyoruz yine de dedi.

şimdi yaptırıp geldim kazasız belasız. belirlenen bütün hafif ve ağır kusurlara bakılıyor. tekrar tamamı muayene edilmediği için de kısa sürüyor. ayrıca tekrar muayenesinde randevu almaya gerek yokmuş. merak edip bakan arkadaşlar olacak olursa bilgileri olsun.

2- rapor ödemesi sana yapıldıktan sonra işyerine elden verirsin

Kilitlediğini hatırlamıyor olabilir misin?

nasi yani kapida anahtar mi vardi? (yani iceride)

Hic korkmaniza gerek yok, biri girmis olsa ilk yapacagi sey cekmece dolap gibi seyleri hizla karistirip bosaltmak ve etrafta gorulen ufak tefek seyleri almak olurdu.

lh6.googleusercontent.com

Su sekilde içerden kilitliydi

çilingir ne dedi bu duruma?

cin falandir muhtemelen

İçerden kilitlenmiş, kendi kendine zor dedi ama çelik kapı satan bi arkadaşım da sert çekince olabilir diyor, aklıma oturtamadım.

kapıya bağlı olarak mümkün bence de hızlı çekince. ama sen mümkün mertebe tedbirli davran.

zaten ola ki yan daireden biri girmiş olsun. karıştırmadığına göre hırsız değil. özel bir şey arasa veya niyeti olsa da kapıyı kilitlemez çünkü geldiğini belli etmek istemez. o yüzden büyük ihtimal kendiliğinden oldu.

edit: tabi giren kişi ararken biri gelirse diye kitlemiş, işi bitince açmayı unutmuş olacak kadar salak değilse. :) niyetim korkutmak değil ama tedbirli ol belli de olmaz.

kapıyı sureklı ac kapa yaparak denıyebılırmısın otomobıl kapısını deneyen muhendıs gıbı sık sık kapatarak sert sekılde vurarak dene ama cok kez bı 50 veya 100 kere aynı sekılde kapı kıtlenırse kuram denemenle teorıye doner. Kapıdakı o guvenlık kılıdını degıstırırsın tekrar aynı sorunu yasaman muhtemel

ahahahahahahhaah yazmadan edemeyeceğim, @batuhanolabilir cevap nick uyumu bu olsa gerek :) yalnız hiç bu açıdan bakmamıştım.

soruya geçersem de, birinin girdiğini düşünmüyorum ben. tırsma bence, güzel güzel uyu

gereksiz paranoyalari hic sevmem ama dunyada cok tuhaf tipler de oldugu bir gercek. eve girip gezinmis olma ihtimali var. belki batuhanin dedigi gibi evde kamera falan filan olabilir, gerci bu nasil tesbit edilir emin degilim. belki bir sure sen de eve bir kamera koyup (belki bilgisayarinin kamerasini acik tutarak vs) gelen giden var mi diye gozleyebilirsin.

Bir de yerinde olsam iceri de biri varken, kapiyi hizli kapayip kilitleniyor mu bir kac kez denerdim..

Iceride biri olmasina gerek yok, iceriden kapiyi hizla iterek de deneyebilir ayni seyi:)
Bence de deneme yapin.

@stavro uyarin icin tesekkurler :)
ben iceride biri varken onun disaridan kapiyi cekmesi konusunda israr ediyorum.

Su an o kilit yok çilingir çıkardı, yarın takılacak, ne içerden ne dışardan deneyemiyorum yani:)

O seyler zaten zar zor kilitlenen seyler eger normalde gevsek oldugunu dusunmuyorsaniz kendiliginden kilitlenme ihtimali cok cok dusuk. Kaldi ki elime firsat gecse bi insanin sosyal alanini gormek isterim. Yan dairenizdeki kisi de boyle dusunmus olabilir. Tabi eve yapilacak ani bir baskini onlemek icin de o kilidi cevirmistir. Cikarken de hafif heyecandan acmayi unutmustur.

Dedigim gibi eve gizli bi kamera koyun ozellikle belli bir sure izleyin ve evde herhangi bi arkadasinizla kalin aksamlari. Olabilecek tum tedbirleri alin.

Arkadaslar biraz fazla rahat yaklasmis ama tutun ki yan komsunuz paranoid sizofren biri. Ilk cinayeti siz niye olmayasiniz?

Tabi tum bu paranoyak varsayimlari en basta dedigim gibi o ufak kilitler normal kilitlere iki uc kat daha zor dondugu icin soyluyorum.

evin her köşesine bak hala evde olabilir lan adam oha :D ya da yan apartmanın terasında saklanıyor eleman şimdi, gece olunca senin terasa gelecek pvc kapıyı açıp seni zikecek!!
her şey olabilir ben tırstım şahsen

korkutmak istemem de, bizde de senin kapıya benzer kapı var, siksen kitlenmez gibime geliyor.iyice döndürüyorsun da çıkıyor o dışarıya. ki öyle yağlı kaygan bir sistem de değil, hatır hutur girip çıkıyor o çengele giren aparat. polis çağırsan da parmak izi alsalar? farklı birinin parmak izi çıkarsa bişeyler olmuş olabilir belki.
@jam'in de dediği gibi, garip insan çok. hiç bir şey yapmamış da olabilir, yapmayacak da olabilir. gezinmiş çıkmıştır mesela. bilemedim. yani bizim evde olsa böyle bi durum, kapıdan şüphelenmezdim herhalde.

büyük ihtimalle kapı kilidi kendi kapanmıştır. yine de her ihtimali düşünmekte fayda var.
terastaki komşunun girdiğinden şüpheleniyorsan;
komşuyla tanış, kilit konusunu aç. insanlar genellikle bu durumlarda açık verirler. gözlerini kaçırma filan olur. konuşurken bir şeyler çıkarabilirsin belki.
Bir şey alınmamış diyorsun. bu durumda yandaki komşu girdiyse meraklı melahatlık vardır belki. Bu durumda tekrarını nasıl engellersin bilmiyorum ama girip girmediğinden emin olmak istiyorsan giriş yoluna boydan boya çok ince makara ipliği bağla. bir tarafını iyi tuttur diğer tarafını eğreti gibi tuttur. komşu geçerken ip yerinden oynar. (denenmiş bir yöntemdir)

eğer birisi girdiyse büyük ihtimalle hırsızdır ama evden birşey alınmadıysa veya karıştırılmadıysa hırsız ihtimali ortadan kalkıyor. ikinci ihtimal ise eve gelen hırsızlık değil de başka bir şey peşindedir. o durumda arkanı kolla bro.

komşunu bir yokla derim. en azından git anlat durumu bi tersik fark etmiş mi diye sor ?

mümkünse demir parmaklık yaptır balkon kapısına. nolur nolmaz bu devirde kimseye güven yok.

olay nereye varacak? Cok merak ediyorum. Umarim bir sis perdesi aralanir.

porno sitelerin "gizli çekim" kategorilerine fotoğraf ya da videoların düşmesin dikkat et. bi yerlere kamera filan koymuş olabilir. belki de o yüzden kitledi tam iş üstündeyken yakalanmasın diye. sonra da unuttu açmayı herhalde.

bence bu olayin zirvesini yapalim. hala belli olmamis ya :D

olum beni de korkuttunuz lan benim evde tamamen senin şartlarla aynı biliyor musun :S

zaten tırsıyordum iyice tırtstım.

Haha hortlamış soru. Şu ana kadar bi sorun olmadı. Ekşi duyuru sır perdesi zirvesi yapalım:)

bak bakalım, belki izlememişsindir www.imdb.com

Kingsman.

sinemalarda agent 47 var izledin mi :)

ajanlık değil ama dolandırıcılı

sevdim ben.
focus - will Smith oynuyor

tekrar teşekkürler, bunları izledim ama yine de dursun

predestination

m.imdb.com

vizyondaki u.n.c.l.e. çok iyi. bond serileri var. jack reacher olabilir. bourne serisi de var. mission impossible serisi de var.

body of lies, spy game var.

eskilerden true lies var.

daha da eskilerden north by northwest var.

spy var bir de, komedi, güzel ama o da.

ek:

the departed var, nasıl unutmuşum. tinker tailor soldier spy var. a most wanted man var. haywire var, dövüş çok iyi bunda.

www.imdb.com

(bkz: Shoot 'Em Up)

Çok bir beklentin yoksa izlenebilir. Absürd aksiyon.

hayir :)

ensesine üfleyip kulak memesine öpücük kondurmak istiyorum ben genelde.

Hayır, ama sırtında saç filan varsa gizlice alıyorum.(Şu an düşündüm de bu sayede evlilik bile kurtarmış olabilirim.)
Bir de iğrenç ama siyah nokta filan varsa ve kadınsa önümdeki, siyah noktayı sıkıp çıkartasım geliyor. :/

Tovbe estagfurullah

ahhaha :)

hayir

arkadan sarılıp boynundan öpüyorum ben.

hayır.
kuyruktakileri gözlemliyorum, can sıkıntım biracık olsa da hafifliyor.

sırtı değil de hani saçı toplar ya, üstten bi parça kalkık kalır da fark etmez ya da saç yine düzken bi kısmı kalkmıştır asfdg işte çılgınlar gbi onu düzeltme isteği duyuyorum. kıza göre bazı düzeltip gülümsüyorum da. çok fazla karşılaşıyorum hatta.
bi de yakası ya da askısı yamuksa onu düzeltmemeye çalışıyorum.
erkeklerde pek takıldığım düzensizliğe rastlamadım henüz

not: kadınım, ondan dayak yemedim herhalde

yok olmalarını sağlayacak şeylerin hayalini kuruyorum ne sırt ovması.

hayır, ama arkamdaki sırtımı ovsa ses etmem. ellerin dert görmesin derim, 50 lira verir gibi bir gururla 5 lira sıkıştırırım avucuna.

Duyanlar mesaj atsın beraber kuyruğa girelim.

kulağına yaklaşıp , nefesimi vere vere mutluluk yakınında olabilir demek istediğim anlar oluyor

verebilir büyük ihtimal. (cümle tarzı böyle olursa :)

tamamen hekime bağlı. benimki ilaç için bile gitsem rapor vereyim mi? diyor ama işten bi arkadaşım gittiğinde sesi çıkmıyormus - çağrı merkezi - adam rapor vermemiş. sen ishal oldum geceden beri tuvaletteyim, hiç halim kalmadı de. riske girme

sadece halsiz hissediyorum değil de. üzerimde kırıklık var, burun akıntısı ve gece burun tıkanması oldu, halsizim dersin. muayene olmak için geldiğimden dolayı, işe gidemedim, bugünlük istirahatim için rapor vermeniz mümkün mü dersin.
tamamen aile hekiminin insiyatifinde yalnız. ben ne zaman kırıklık halsizlikle gitsem, kendisi çalışıyordun di mi sen rapor vereyim diyor. mesela 31 aralıkta normalde çalışılıyor ya, o gün için halsizim kırıklık var diye gittiğimde, hı bir şeyin yok ama dinlen biraz diyip rapor vermişti sağolsun. halbuki bariz yılbaşı hazırlığı için işe gitmek istemediğimden gitmiştim :D

bizimki kapıdan girer girmez, rapor mapor vermiyorum bilginiz olsun diyor. kaç kişinin başına geldi. adamın keyfine göre işte.

başım dönüyor de, 2-3 gündür var, yatakta dönerken artıyor, bulantı kusma oldu de verir. doktorum

Benimki tavuktan zehirlenmeme rağmen vermemişti

Verir bence de, vermezse de çıkarken bir form alıp aile hekimini değiştirin. Muhattap bile olmaksızın 1 hafta içinde değiştirebiliyorsunuz hekimi.

Rapor vermedi diye laf dalaşına giren Arkadaşı ben olsam psikiyatri ye sevk eder ama önce polis çağırır beyaz kod çıkarır sonra da kamu Davası açardım. Hasta isen rapor alırsın. Önce şikayetini anlat muayene ol ilaçlarının yazılmasını bekle sonra da uygun görürseniz bir gün istirahat alabilir miyim de.

sık sık, az yemek.

Ikinci paragrafta yazdiklarina bakarsak, senin gibi birisnin kilo verebilmesi mumkun degil.

Kilo verme de alma da irade ve disiplin herektiren bir surec. Bunlar da sende yom,kendin yazmissin.

Durumumuz benzer. Bence Dukan'ın kitabını al Tek yapman gereken günde 20 dakika yürüyüş, her diyette olduğu gibi şeker ve yağ yok Protein ağırlıklı aç kalmadan besleneceksin. Dilediğin kadar çok yiyebilirsin. Kitabı alıp okumam öneririm.

Eğer bunları yapamam diyorsan, bir diyetisyene danış. Diyetisyen sana ölçüsünde olmak üzere pasta ya da börek bile verebilir. Ama Dukan elbette daha hızlı sonuç verir. Diyetisyen ise daha sağlıklı. Umarım yardımcı olabildim. Ben hem Dukan diyeti yaptım hem de diyetisyene gittim

günlük tükettiğin kaloriyi say belirlediğin kaloriyi geçmemeye çalış.
kilo ağırlığının 3'te 1i kadar su iç. 75 kilo isen 3 litre.
akşam yemeğinden sonra bişey yeme. özellikle abur cubur. hatta sen hiç bişey yeme.
bi de sabah yürüyüşü ekleyerek 1.5 ayda 83ten 75e düştüm. tartım bozulduğu için son durumumu bilmiyorum.
kendini engelleyebiliyosan şekerli hiç bişey tüketme.

hayır benim anlamadığım şey neden 3-4 ayda verilmesi gerekiyor? bi yere mi yetişilmesi lazım?

kilo verme konusundaki başlıkların tamamı hep bir "mühlet" içeriyor. sanki o süre dolduktan sonra 10 kilo verilemediyse yeniden delicesine yemeye başlanacakmış gibi bi durum var ortada.

cevap verilmeyecektir. her zamanki gibi.

tam olarak yeme alışkanlıklarını bilmiyoruz ama olaya düşük karbonhidrat olarak yaklaşma. (düşük karbonhidrat ye diye et dışında bir şey yeme diye çığıranlardan değilim, karbonhidratları tamamen diyetimizden çıkartmanın sağlıklı ve sürdürülebilir olduğuna inanmıyorum. zaten bir çok yerde bunun zararlı olduğunu anlatan yazılar var.)

"kötü karbonhidratlar", "şeker", gazlı içecekler, işlenmiş gıdalardan uzak dur. yoğurt, peynir, fındık-ceviz vs yemeye çalış ve az meyve ye. öğünlerde de günde en az bir kez protein (nedir bu? yumurta, et, tavuk, balık) bulundur.

spor olayına gelince insan spor yaptıkça endorfin ve serotonin salgılıyor. yaptıkça yapası geliyor. yürüyüşü 5-10 dakikada bırakmamaya çalış. en azından 30-40 dakika yürü. vücut spor yapmaya başladıktan 20-25 dakika filan sonra endorfin ve serotonin salgılamaya başlıyor çünkü. (küsüratlı yazdım, bilimsel konuşuyormuş gibi olsun diye ama işte buna yakın rakamlar.)

karnım doysun olayına gelince karbonhidratlar değil asıl proteinler insanı doyuruyor ve uzun süre tok tutuyor.

Aç kalmadan spor yapmadan 4ayda, 3kilo verilir.

On kilo ise hedefin vade bir yıl

Kusura bakma, biraz ac kalacaksin vermek istiyorsan.

Bonus: blogs.plos.org

beslenme konusunda bilinen ve yapılması gerekenler genel olarak verilmiş, ben de bahsettiğin ataleti kırma adına beslenme harici öğeleri de gözden geçirmeni öneririm. Gündelik hayatında rutine girmiş veya rutini bozan alışkanlıklarında yapacağın dönüşümler de bu ataleti kırmana yardımcı olabilir. Örneğin, günlük pc-tv karşısında geçirilen vakit, uyku saatleri, stres, kafaya takılan çeşitli prb. vs.

Dışarı çıkmaya üşeniyorsan Leslie Sansone diye Youtube'da ara, evde yürüyüş yapabiliyorsun. Haftada 3 gün yapınca fark ediyor.

www.youtube.com

boğazında acı bir tat varsa reflü olabilir. mide sıvısının boğazına kaçma durumu. kesin reflü demiyorum tabi. bi doktora görün.

uyku apnesi olabilir mi? bkz veremedim :(

acı tat ve acıma hissi reflüyü düşündürüyor.ve reflü uykudan uyandırabilir. Yatmadan önce bişeyler yediysen ondan olabilir.

çanta kullanan çok erkek var. yandan asmalı çanta kullanıyorlar genelde kötü de durmuyor

Erkeklere cok yakisan bir sey aslinda ama sordugumda tam tersi cevaplar almistim. Guzel durmayacagini dusunuyorlar heralde. Aslinda cogzel.

şahsen ben kullanıyorum, gezerken veya bir yere giderken ellerim serbest olsun istiyorum. kimisi var cüzdanını ve telefonunu elinde taşıyor resmen. eziyet. e pantolon da bir yere kadar, rahatsız ediyor. alıyorum sırt çantamı, ufak portatif bir şey, içine kulaklık, kitap vb. şeyleri koyup geziyorum. mis gibi oluyor vallahi.

messenger bag/postacı çantası diye tabir edilen modellerin bazıları fena durmuyor hatta çok güzel de duranları var.

aynen, messenger bag güzel oluyor.

hatta şunu kullanıyorum; 25.media.tumblr.com

her şeyin üstüne gidiyor resmen

ben bu ikisini kullanıyorum
www.cantauzmani.com

cdn4.n11.com.tr

ben cüzdan bile taşımıyorum. ehliyet, banka kartı alıp çıkıyorum dışarıya. bu ikili bana yetiyor. eğer dışarıda yakın bir kız arkadaşla buluşursam cüzdan, anahtar vs alıyorum ama taşıması için onun çantaya koyuyorum. kız yoksa almıyorum onları yanıma. sevgilim oldugu zaman neyim varsa onun çantaya atıyorum zaten. allahtan utanma duygum var yoksa hırkamı falan veririm ayıp olur diye vermiyorum.

çanta taşıyan çok erkek var. cemaatçi abiler küçük çantalar taşıyorlar. yazlıkçı dayılar belden takılan çanta kullanıyorlar. üniversiteli bebeler postacı çanta kullanıyorlar. resmi abiler evrak çantasına benzer çanta kullanıyorlar.

ahahaha

"çanta taşıyan çok erkek var. cemaatçi abiler küçük çantalar taşıyorlar. yazlıkçı dayılar belden takılan çanta kullanıyorlar. üniversiteli bebeler postacı çanta kullanıyorlar. resmi abiler evrak çantasına benzer çanta kullanıyorlar."

baya iyi tespitler var :D

Ben de anlamıyorum erkekler neden çanta kullanmıyorlar, ama bu aralar gündemde bu çanta olayı. Hazır erkek modası çantaya el atmışken tarzınıza uygun olanlardan edinin bence.

www.zara.com

"Match with" kısmına takılmayın da mesela ben sevgilime şundan hediye ettim çile çekiyor diye: www.zara.com

Hatta şunlar daha bir güzelmiş de ben aldıktan sonra gelmişler:
www.zara.com
www.zara.com
www.zara.com

taşıyan taşıyor: sırt çantası, bel çantası, el/evrak çantası, omuz askılı çanta her türden kullanan var.

sırt çantası ve postacı çantası kullanabilirsin.
özellikle postacı çanta gayet yakışıyor hem. ben beğeniyorum çantalı erkekleri <3

decathlon'dan 20 liraya kucuk bir sirt cantasi aldim. her sey icine sigiyor. 13" mbp bile...

Ben sırt çantamla geziyorum üstelik daha geniş

ben genelde kız arkadaşlarımın eski çantalarını kullanırım.

sokakta biraz değişik tepkiler alıyorum ama yapacak bi şey yok. alıştım.

Ben canta tasiyorum??
İnan ben de merak ediyor canta tasimadan hayati nasil devam ettirebiliyorlar.

cunku "ipne" soylentileriyle canimizi sikmak istemiyoruz.

bu arada aldım ben bi tane postacı çanta, baya tatlı bi şey çok kullanışlı. alın arkadaşlar, cephanelik gibi dolaşmayın.

%84

%70.3

Bakmadim

Edit: baktim, 74

%100

%77
tik atmayan cok fazla insan var :)

% 70.2
bi tık da senden rica edeceğim :)

78.1 %

79,6

edit: eleman tık atmadığı için hepinizin yazdığı şu ankinden yüksek kalıyor :)

%84.9

Edit:

%84.8

Toplam cevap sayısı 2042
'Cevap bu' olarak işaretlenmiş cevap sayısı 1733

Cevap bu'/Toplam cevap oranı %81.5
Toplam cevap sayısı 2811
Cevap bu' olarak işaretlenmiş cevap sayısı 2292

79,1

tik atarsan %82.6
atmazsan %82.5

du bakayim

%69.4 ama bu kadar dusuk olmasinin sebebi kuvvetle muhtemel kendi actigim duyurulara da cok cevap veriyor olmam ve onlara tik atmiyor olusum. Dur bakalim simdi onlari silip tekrar bakacagim.

Kendi tiksiz cevaplarimi kaldirdim %75.1 oldu. Lutfen siz de tikleyiniz efenim.

%70.8

%75

%96.2

Ben yazmayayim sen bak surpriz olsun.

70

ama kendime tik atmayanlardanim. ayrica diger hesabim da vardi onda da hayvan gibi cevap sayim vardi ama sonra ucuruldum :D

%78,2

takmıyor değilim, aksine çok fazla düşünüp kendini yiyen, "zayıf" insanlardan biriyim ama hayatımın önemsiz olduğunu biliyorum. tinercinin teki tarafından bıçaklanıp öldürülebileceğim ya da kafama düşen taşla felç olabileceğim skimsonik bir dünyada kendi yarattığım değer dışında hiçbir önemim yok. bu yüzden, üzülsem de, kim gelmiş kim gitmiş çok şeyapmıyorum. "her şey olabilir, oluyor" diye düşünmek, buna alışmak kafa olarak rahatlatıyor biraz insanı.

boyle kafamizin icinde konusup senaryo kuran surekli konusan bir ben var ya onu yok etmek isterdim sonsuza kadar

40 mg paxil geceleri bir tane,
sabah akşam bir tane muscoflex
sabah akşam bir tane maximus
sabahları aç karnına bir tane pantactive.

tam olarak @üğpoıu - nası bi nick bu allaam- +1

zaten ne kadarlık ömrümüz var, onu da derde dert katarak harcamanın manası var mı?
hiçbir şeyi didiklemem, çeşitli kötü olasılıkları aklıma getirmeye çalışmam. yormam kendimi.
müşteriyle mi kavga ettim? çıkar bi hava alırım beş dakika, birilerine anlatırım kafam dağılır unuturum.
sevgilimden mi ayrıldım? ah ne güzel günlerimiz vardı, ne harika adamdı diye kalbimde bütütmektense neden ayrıldığımızı, neden olmayacağını kendime hatırlatır, atlatana kadar canım anlık olarak ne istiyorsa onu yaparım. ne mutlu ediyorsa ona vururum kendimi.
ya da biriyle tartıştım mi? sinirim geçince oturur, düşünürüm benim için kıymetli biriyse vakit kaybetmeden gönlünü alırım. değilse de hayatımdan böylelikle çıkarmış, bir yükten kurtulmuş olurum.
bu böyle gider..
hiçbir şeyin fazla üstünde durmamakta, kafayı dağıtmakta çözüm.

Çocukluğumda her halta ağlardım ben. Hani şu her sınıfın sürekli ağlayan en az bir kızı olur ya, ondan işte. Ortaokulda ağlama krizleri geçti ama çok hassas bir insandım. Düşüne düşüne uyuyamamaların tavan yaptığı dönemse üniversitenin ilk yıllarında çok önerilen Daniel Goleman'ın duygusal zeka kitabı ile tavan yaptı. Adımlarıma dikkat etmekten, onu bunu düşünmekten rahatsızdım, muzdariptim. Sonra değiştim, komple değiştim ama bunu isteyerek yapmadım. "Ben artık düşünmek istemiyorum" deyip bırakmadım. İki şeyle oldu bu. İlki çok sıkıldım, inanılmaz canım sıkıldı ve annelerimiz yalancıymış, sıkı can iyi değilmiş. Kendimin o halinden bildiğin sıtkım sıyrıldı. Negatif insanlarla beraber olmak istemez insan, hele kronik mutsuzsa. E kendinden de kaçamıyorsun, kendini sürekli yanında taşıyorsun, hem de kendinle beraber olmak istemiyorsun. Hani bir kronik mutsuzu sürekli dinlersin de için şişer ya, kendi kendimin içini şişirdim, fenalık geldi. Sıkıldım kendimden bildiğin, aynada kendime bakıp öfleyip pöflemeye, "Ay bana bir şeyler oluyor, çıkıp iki hava alayım" demeye başladım. Şöyle düşün, sanki içinde iki değişik insan var gibi ama şizofreni gibi değil, aslında çatışan iki güç var ve onları beden sahibi gibi düşün. Burada can sıkıntısı dışında bir şey daha yardımcı oldu; yorgunluk. Karamsar olmak çok yoruyor be. Kim uğraşacak onunla, zaten üşenirim ben. Düşüngeç, bunalımlı, mutsuz olan güç tam da bu yorgunluk nedeniyle oldukça halsizdi. Diğeri daha enerjikti. Enerjik olan diğerini İrlandalı turist gibi dövdü. O da esnaf gibi tırım tırım bir tarafa gidip kayboldu. Hayatımın girdiğim ilk depresyonunu "Bu ne ya, canım sıkıldı benim" diyerek atlatmış oldum.

Herkesin reçetesi farklıdır elbet. "Ama artık hayatımın merkezinde ben olmasını istiyorum." demişsin yukarıda, bu benim reçetem değil. Benim için doğru cümle "Hayatımın merkezi falan olmasın istiyorum". Belki bir derece çok merkezli olmasını istemek olabilir. Beni ne yapayım ayol, dışarıda bir milyon tane ilginç insan var, o insanların hepsi bir dünya. Bir milyon ilginç konu var, öğrenilecek çok şey var. Kendimle kim uğraşsın, ne yapayım kendimi; zaman kaybı.

Belki de mutluluğun herkes için farklı bir motivasyon kaynağı vardır da, o motivasyonu henüz keşfedememişsin. Benim için birkaç şey birden oldu o kaynak. Öğrenmek bunlardan biri oldu örneğin. Milyon tane öğrenilecek şey varken, uğraşasım yok onunla bununla.

Bu da "Aman, dünya-minare ilişkisi işte" denecek bir durum değil benim için. İnsanlar arada üzülür, üzülmek sağlıklıdır da. İnsanların hayatlarında kötü şeyler olur ve bunun için üzülmemeleri gariptir. Demek istediğim ortada aç-açık olma durumu yokken vadesi çoktan dolmuş, artık üzülmeye değmez olaylar için kendilerini üzmeleri.

Yalnızsin sen galiba öyle sezdim, yalnız misin ?

palio ya da UNO.
parçası pahalı değil.
palio şeklen daha güzel, UNO daha hesaplı. sen bil :)

Palio +1 hem şekli nispeten daha güzel hem de bence sağlam araba. Çok sıkıntı çıkarmıyor.

şeklini boşver. uno çok canavar bi araba ve eğer temizini bulursan çokta sağlam performans alırsın. tam bi ufacık küçücük içi dolu turşucuk ya da öyle bişi

vectra 92-94

Corsa çok yakar ve traktör gibi; bence almayın. Diğerlerini bilmiyorum. Güle güle kullanın şimdiden.

bi kişi de yazmamış ki ford fiesta. ghia'sını bulursan bi de mis.

www.sahibinden.com

www.sahibinden.com

arabada genelde 1-2 kişi olacaksa renault twingo ve ford ka da bakın.
uno-palio vs ile karşılaştırılınca çok daha eğlenceli araçlar.

Satıcı güvenilir bence, süre de doğru aşağı yukarı. Kesin bilgi vermek zor çin kargolarında.

Bence güvenilir, 35 gün de posta ile normal bir süre.

aliekspresten çok alışveriş yaptık işyerinde kızlarla. hiç sorun yaşamadık, trendyolla daha çok sorun yaşamışızdır hatta. ortalama 25 günde geldi kargolar. bu satıcı da güvenilir geldi bana da.

Güvenilir, sipariş verebilirsin. Güvenilir olmasa dahi paranı geri alabiliyorsun zaten.

kötü.

renkli dövme seviyorsan olabilir. aksi halde pek estetik değiller. çok daha iyi çalışmalar var. bunlar sanki "biraz bilen" elinden çıkmış gibi. kanat figürü fena değil, kabaca bi google'larsan çok daha estetik figürler var, onları baz alarak yaptırsan daha iyi olur sanki.

dovme-meister degilim tabi ama ise yeni baslamis bi dovmecinin isleri gibi

gayet basit. bir numaraları yok

haksızlık etmek istemem ama hepsi çok başarısız görünüyor.
işçilik kötü, estetik yok, renk eh

cezaevi dövmesi direkt.

kim yapmışsa 4 - 5 yıl sonra güzel dövmeler yapmaya başlayabilir. şu an için vasat.

model olarak kötü
işçilik olarak renkliler bir nebze daha iyi ama ben renkli dövme tercih etmem. 4-5 sene sonra boka dönüyor o renkler.
son fotodaki yazılar çok kötü parkinsonlu biri yazmış gibi.

anlamam ama estetik olarak hoş değil.

insanlar bunları bedenlerine işletiyor... zevksiz. hepsi.

insanlar bunları bedenlerine işletiyor... zevksiz. hepsi.

basit

kötü

biz öğrenciyken 2 kız 1 erkek birkaç ay birlikte oturduk ve gayet yolundaydı. laçkalaşmadık, herkes temizliğe, oturup kalkmasına daha dikkat ediyordu. kız kıza ya da erkek erkeğe olunca bi pis rahatlık çöküyor insanlara. bu anlamda karşı cinsle ev arkadaşlığı daha güzel.

ateş barut

Herkesin tahmin edeceği bir niyetle isteniyor genelde de ondan.

bir arkadaşım kalıyor pangaltı'da, iki kişi paylaşıyorlar evi. sevgili değiller.

cevaptan ziyade soru sormanın daha önemli olduğunu düşünüyorum. sevgilinin karşı cinsle aynı evde kalmasına izin verir miydin? evet diyorsan sıkıntı yok.

Deniz deniz gezerdim ben olsam.
Yol üstü beni de yalovaya atarsan çok makbule geçer.

o köy senin bu koy benim yer gezer içer yüzerdim.

deniz deniz gezer, geçerken bursadan beni de alırdım :)

banka genel müdürlüğündeyim
hayır olmuyor

not: aynen dediğin şekilde sakal bıyık kombinasyonum

genel müdürlükteyim, 20 günlük sakallayım şu an. IT falan da değil bölüm, onlar zaten sürekli free friday modunda.

prosedürde yazana göre tam sakal ve sadece bıyık ya da çene altı sakal yasak olmalı. ama top sakal bırakılabiliyor. şubelerde hiçbir türlüsü hoş karşılanmaz ama genel müdürlük/bölge müdürlüğü birimlerinde sorun olmaz zira müşteri gördükleri yok.

@livefastdieold,

şu anda kot - tişört ve bir haftalık sakal ile duruyorum.

takım elbise giydirmeye çalışırsan IT ekibine o banka bir daha düze çıkamaz :)

şubeler parlak gezmek durumunda

girmiyorum o zaman işe ıdjasidjıiasd

duvarlara aluminyum folyo döşersen işe yarar. kalın keten perde ısıyı geçirmez.

annem taktı benim odama. bence işe yaradı.

anormal bir fark oluşturmasa da etkisi olacaktır. izolasyon olmadığı sürece duvar ısınacak fakat en azından odanın içine direk güneş ışığı gelmesini engelle.

hangi konuda?

-ankara'nın göbeği: gidersen eğer kalabalık yerlerde takılma, malum; bomba falan...

-yardım vakfı: yıllar önce kan veren birine aids bulaştıran bunlar değil miydi?

-maden suyu: tadı kötü, zaten kalitesiz olduğu söylenir genelde. beypazarı forever!!!

ak partisinin bulaştığı hiçbir kuruma güvenmem.
çalarlar, kanları işid'e gönderirler
herşeyi yapar bunlar

Yardım kuruluşu olan kızılay. Bayadır gerek kan gerek trombosit bağışı yapıyordum. Fakat işid duyumları aldıktan sonra elimi ayağımı çekmeye karar verdim. Siz ne düşünüyorsunuz?

güvenmiyorum, güvenmem için neden yokken güvenmemem için tonla neden var.

Ben düzenli olarak kan verenlerdenim. Güvenmiyorum. Başkanını günahım kadar sevmem. Ama el mahkum insanlar yararlanıyor bu hizmetten. O yüzden veriyorum.

kan bagisinda alternatifi yok, el mahkum.
ama giysi-para-malzeme yardimidir asla.

kesinlikle güvenmiyorum.
akp=ışid'in bulaştığı kuruma ben de uzak dururum.

ben sadece kızılay değil, dinamik, hareketli, kendini sürekli operasyonlara hazır tutması gereken yapıdaki devlet kurumlarına fazla güvenmem.

misal tapu kadastro müdürlüğüne daha çok güvenirim, ona da çok güvenmem de daha çok güvenirim niye adamların tek işleri mevzuat. ama kızılay öyle mi, mevzuattan ibaret değil,

kan depoluyorlar, onların lojistiği lazım, depolarının dolup, boşalıp yenilenmesi lazım. depremde filan çadırdır, battaniyedir carttır curttur bunları her an aktif olarak temiz, düzenli tutması lazım, ihtiyaç olduğunda ulaştırması lazım, bunlar hep sürekli hareket, denetim ister. alaman disiplini, iş ahlakı isteyen şeyler.

bu tip işlerle ilgili işler ister devlet kurumu ister özel kuruluş olsun güvenmem fazla.

bir de doğası gereği, yolsuzluk yapmaya, dolandırılmaya çok müsait bir kurum bence, diğer kurumlara nazaran.

güvenmiyorum. tıp fakültesine gidip kan veriyorum. sanırım kızılaydan bağımsız, oradaki ihtiyaçlara kullanılıyor.

Zerre guvenmem.

@want fsm öyle de, öküzde de rakı keyifli olmaz yahu. cumhuriyet'e böyle bi ihtiyaçla gitmedik hiç, tek6'da maç yok.

podyumdaki balıkçı sardus muydu onu deneyen oldu mu acaba?

benim amcamların evi vardı bursa'dayken toplanıp gündüzken mezeleri hazırlar akşam da hep beraber maç izlerdik. aklıma getirdin şimdi canım çekti. ne taraftasın? ona göre cevap vereyim.

@vapurlar fsm tarafları önceliğimiz. Mudanya olmasın. bademli eh

çağrışan et mangal ı bulduk. uzak ama napalım. teşekkürler

konuyla alakası yok ama 'adaletine patlatayım hayat' diyerek buraya not düşmek istiyorum.

bu durum bana ''top oynamasını bilmeyen ama zengin olduğu için ayağında nike'ın en kaliteli kramponu/halı saha ayakkabısı olan çocukla çok iyi top oynayıp aynı ayakkabının sahtesini bile alamayan çocuk'' sahnesini hatırlattı.

o aliskanlik durumunu atlattiktan sonra ayrildiginiza pisman olmazsiniz buyuk ihtimalle. 'Aslinda iyiydi be' durumu kisa sureli ve gecici olur cogunlukla.

Yani iliskinin arti ve eksi yonlerini dusunun. Kimse bulunmaz hint kumasi degil sonucta. Eksiler agir basiyorsa, zor olsa da bitirin.

Yani is bitiricilik vs onemli degil de, sizi sevgisini sorgulatacak kadar ilgisiz veyahut sevgisiz birakmasi hos degil. Demek ki yetmiyor ve bu degismesi cok zor bir durum.

Ama sonra aslında onu gerçekte çok da sevmediğinizi anlamaya başlarsınız. Yaşanan bir ilişkidir sadece. Kayıtsız şartsız ne pahasına olursa olsun bir sevgi değildir aslında yaşadığınız. Çünkü seven ve sevilen kişiler ilgiyi çok önemser, dokunmayı, sarılmayı, karşı tarafı mutlu edecek her türlü küçücük şeyi. Bunlardır tüme giden yollar.

İş bitiricilik çok da önemli değildir ailesi öyle alıştırmıştır armut piş ağzıma düş şeklinde yaşamıştır, anne alıştırmıştır büyük ihtimal ama çok dev bir problem değildir göz yumulur.

Ama ilgisizlik işte orda sevgiyi sorgularsınız. Gerçekten derinden büyük bir bağ ve sevgi var mıydı diye sorarsınız. Karşı cinsle uyumlu bir birliktelik içinde olmak sevmek demek değildir bunu anlarsınız. Yolunuza devam edersiniz, tek başınıza tatile çıkar her şeyi geride bırakır, arınır döner, yolunuza devam edersiniz.

Meriçlerin en sevdiği ilişki türüdür.

Kıza hep alttan alta gaz verir, ''elindekinin kıymetini bilmiyor, sen bunları hak etmiyorsun'' vs vs diye, kıza umut ve gelecek aşılar, mutlu günlere inandırır ve ömrünü o adamla çürüttüğüne dair inançlarını sağlamlaştırır.
Bunu kızcağız fark etmez tabi, friendzone takılır bir süre.
Sonrasında işler değişir ve kız ayrılacak gücü buluyor ve the end.

Bu aşamaya gelmesini istemiyorsan yapacağın iki şey var:

1- mutsuz olduğun konuları konuşup orta yol bulmak

2- orta yol bulamıyorsanız ayrılmak.

yoksa meriç yoluna doğru gideceksin bak.

yetmiyorsa mutsuzsan ayrılman lazım.
benim sevgililerimden biriyle normal hayatta ilişkimiz çok güzeldi ama seks yoktu. ayda 1 falan yapıyorduk inanılmaz isteksizdi. sonra patlamalar yasıyordum bu durum yüzünden dengesizleşmiştim. ayrılınca kendimi daha iyi hissettim

Açılın, o sevgili benim. Şu an itibariyle eski sevgili de olabilirim, bilemiyorum. Evet, sorudaki her bir paragraf için bir paragraf olarak yanıtlarım:

Evet genel ortalamanın altındayız, biliyorum. Bazen düzeltmeye çalışıyorum ama zor geliyor, biraz bireysel bir insanım. Ama nadir de olsa 6-7'ye çıktığım oluyordur. Zaman zaman görüştüğümüzde ilgime şaşırıp "Neden bu kadar ilgili ve iyisin?" diye sorduğu oluyor.

Evet seviyorum ben de. Evet kendimce.

Pazar gecesi bir kuzenimin, sonraki cumartesi de eski bir dostumun düğünü var. Tatile gidecek olsak bunların ikisini de kaçıracaktım. Onun yerine bu iki düğünden sonraki haftaya onun olduğu şehre uçak bileti aldım.

Canına tak ettiğinde özür diliyorum, tavırlarıma çekidüzen vermeye çalışıyorum, olabildiğince. Evet belki başkasıyla daha mutlu olurdu.

Belki de derdimiz sevgi ve alışkanlık. Defalarca ayrıldık ve tekrar bir araya geldik. Arada başka insanlar da oldu ama yine birbirimize döndük. Neden? Çünkü seviyoruz birbirimizi herşeye rağmen, bırakamıyoruz. Açıkçası bu yaştan sonra daha çok bağlanabileceğim biri bulabileceğimi de zannetmiyorum.

İş bitiricilik meselesi: Başarılı bir insanım, sosyopat/ezik de değilim. Ancak çok aktif olmadığım söylenebilir, evet.

Cevap vermeye başlarken ikna etmek amacım vardı ama şimdi yazdıklarımdan benim de aklım karıştı. Bunları duyuruya ekleme yapmış sayın ve ona göre cevap verin madem.

"baska bir adam olsa..." "Bukadar emeği başka bir ilişkiye verseydiniz neler olacağını düşünürsünuz."

bunları diyorsan ayrıl zaten..

emeklerinin, yaptıklarının ve duygularının karşılığını alamadığını düşünüyosun ve ayrılmayı bile kafana sokmuşsun zaten.
bugün biz sana ayrılma desek ayrılmazsın ama yarın dayanamayıp ayrılırsın.

ama ah o vicdann!!

bizler senin vicdanını ne yönde rahatlatırız bilemiyorum. umarım sonunda mutlu olacağın bir yere bağlarız meseleyi.

açıkçası sevgilin yalnız olmayı, durgun kalmayı her zaman coşkulu olmamayı seviyor. sana sevgisini göstermeye üşeniyor. ama seviyor da haliyle...

sen ise coşkulu hareketli birisin ve zirvede yaşamayı istiyosun az çok.

alışkanlık kötü bir şey, bundan kaçın. git başka bir şeye alış bence. çünkü ondan ayrılma gibi bir durum yok.

bence de onun artı ve eksi yönlerini kıyasla. eğer söylemediğin başka şeyler varsa bilemem ama seviyorsan da hemen harcama.

tabi bu "hemen" dediğim mevzunun altında ilgisizlik ve bitirici olamamasının yarattığı hissizlik var.

sırf bunlar için ayrılanlar da var ama onlar iyi örnekler değil.

elemanın bitirici olamaması senin gözünde hımbıl ve üşengeç birisi olduğunu gösteriyor. saygını yitirme ama bu yüzden. yani onu azımsama. hafif hafif nefret duyma ona. öyle olursa zaten biter o iş.

bence sorgula ilişkini. seviyorsan devam et ama pasifliği sevgine zarar veriyorsa düşün, iyi düşün...

senden iyi durumdayım ama yine de kurtarmıyordu ve 1.5 yıllık ilişki falan demedim, ayrıldım. bir ay kadar olmuştur, üzülüyorum elbette ama kendimi daha iyi hissediyorum. buna değer.
ne demiş bir diyen ; insan denen canavar yavas yavas her gerçeğe alışıyor.
onsuzluğa da alışırsın, alışıyoruz.

"Bazen canınıza tak ettiği zamanlar olur. Bukadar emeği başka bir ilişkiye verseydiniz neler olacağını düşünürsünuz."

İnan bana çok daha iyi oluyor. Tabii o iki ilişki arasındaki süreyi atlatmak asıl olay.

fakat, çok da ilgi manyağı olmamak lazım.

bence tarafların özel olarak kendisine vakit ayırması bulunmaz bir nimet.

zoru görünce kaçmamak lazım.

bence biraz da kendi yaşantına bakmalısın

bunlar hep boşluktan oluyor

işin gücün olsa düşünmezsin bile.

verilen emeği, zehir edercesine başkasına versem ne oludu diye düşünmezdim zaten öyle bir işe girişmem.

Hayattan beklentilerini düşürmelisin.

bende genelde ilk o "tak" etme durumunda bitiyor zaten.

Deniz Otel güzeldi, Cunda'da sahil yok iskelelerden denize giriliyor genelde otellerin önünden :) Deniz Otel'e giderseniz bana mesaj gönderebilir misiniz bir not iletmenizi rica edeceğim teşekkür ederim :)

Güzel denize girecekseniz kesinlikle sarımsaklı ve badavuta gidin ve tekne turu yapın. Biz çamlık berk otelde kaldık sarımsaklı ve ayvalığın ortasında ulaşım kolaydı. Sürekli minibüs geçiyodu zaten. Fiyat performans da iyiydi gayet.

Cunda adası girişinde, cunda ile ayvalık'ı birbirine bağlayan belediye plajı var. burda girebilirsiniz (tavsiye etmem)

cunda merkezin ilerisinde sahil yolunun bitiminde cunda oteli ve çevresinde küçük tesisler var. buralarda da girebilirsiniz.(tavsiye etmem)

cunda'nın kaz dağları kısmında Basel Otel gibi çeşitli tesisler var. denizi soğuk ve yosunludur (tavsiye etmem)

cunda eski yol dönüşünde bir ayrımla mezarlık tarafından değirmen istikametinden yolu olan biraz gidildikten sonra ulaşılan Çataltepe tarafnda denize girebilirsiniz. (Tavsiye ederim)

Cunda'nın arka kısmında çok güzel tesisler mevcut.Ortunç otel, ada camping gibi yerlerdetesis kullanım ücreti ödeyerek denize girebilirsiniz. (tavsiye ederim)

Cunda'nın en uç kısmında iki adet köy vardır. Pateriça'nın iki balıkçı köyü. Denizi sakindir. Yosunlu olsa da tesisler güzeldir. (Tavsiye ederim)

Arabanızın olduğunu varsayıyorum. Zira arabanız yoksa dediğim yerlere gitmeniz de pek kolay olmaz. Arabanız varsa da Cunda dışında Sarımsaklı ya da Badavut'a gitmeniz daha mantıklı olabilir.

Arabanız varsa patricia koyu güzeldir temizdir. Tek sorun git git su hep dizlerdedir

Patricia'nın denizi sığdır, aklınızda bulunsun.

ada camping i ben de öneririm.

cundada denize girilmez. yeni yol üzerindeki otellerden girilir ama güzel değil.
arabanız varsa maden yolu ya da ada kamping diyorum.
çataltepede olabilir ama kalabalık.
en güzeli ortunç da giriş oldu 150 tl falan

eksisozluk.com

Bileklik iyi bi' seçenek gibi. Sürekli hatırlatıcı olsun derseniz küçük bi' dövme de olabilir.

bileğine lastik takıp istemsiz olarak hatayı yaptığında lastiği çekip bırakabilirsin. böyleye kendi kendine öğrenirsin o hatayı yapmamayı

ben avucuma çizik atıyorum :)

amcamın kulağını fare ısırmıştı :(

sinek sıkıntısı yoksa güzel olur.

Doğu'da damda yatarlar geceleri. Damı olmayanlar da balkonda yatar. Eğer üst katlardaysan böcek möcek de olmaz misss gibi olur.

3.kattayim

Cadir alsam balkona kursam ; cibinlik niyetine hem de. Nasil olur ki?

Veya uyku tulumu? (çok sikar ama o)

veya sisme yatak arti cibinlik : bu da kurmasi vs zor olur.

Cibinlik kurtarır. Çadır, uyku tulumunda filan bayarsın hiç esmez :D

Bu sene sinekler çok koymuyor, denenebilir.

uyunur.

yazarı deniz erten olduğu için normaldir.

Bana sıradan geldi

daha güzel sözleri olan pop şarkıları var ama mesela ben sevgilimden yeni ayrıldım, kulüpte çalarken hastası olmuştum. şimdi okuyunca gayet sıradan geldi.
varsa bi aşk acısı hepsi manalı geliyor

elinin üstüne mi kapaklandın?

Ayak bileği burkulmaları ileride ciddi problemler yaratabiliyor. Annemin senelerdir "yer eden" ve ara sıra da tekrarlayan bir ağrısı var mesela. Sürekli o bölge burkulmaya açık, eğilimli. Yanılmıyorsam bağ liflerinin zayıflamasıyla ilgiliydi.

Geçer elbette, yumuşak doku zedelenmesidir büyük ihtimalle. Ama yine de risk almayıp, en kısa zamanda doktora gitmenizi tavsiye ederim. Niye gülsün doktor hem, işini yapıyor. Var mı yok mu söyleyecek, potasiyel riskleri anlatacak, ilaç verecek.

Edit: ayak burkuldu deyince direk ayak bileği anladım ama, else de söylediklerim geçerli.

Sakın ol ve bileğini olabildiğince hareket ettirme bencesi.

ayak bileği evet. belirtmemisim.

annem de söylemişti, gençken düşmüş sonra hamile kalınca epey zorlanmışmış. demek başkalarında da oluyor.
teşekkür ederim, gideyim ben.

ben el diye anladım nedense. gerçi iki türlü de doktora git diyorum.

Kırılsa çok sıkıntı çıkarmaz da tendonlara da hasar vermiş olabilirsin. Onun iyileşme süreci daha zor ve sancılı oluyor.

kas gevşetici merhemle sarıp yormadan bikaç gün geçirin.
sonrasında zorlamadan yukarı aşağı hareketlerle kasları güçlendirmeye gayret edin.

şimdi tam hatırlamıyorum ama aromatik yağların biri, kekik olabilir, çok iyi geliyordu. bir araştırın.

-ince çatlak oluşmuş ve sonrasında kırığa çevirmiş bile olabilir (tecrübeyle sabit)
bağların zedelenmiş ve üzerine dikkat etmemeniz nedenli kopma durumu bile oluşmuş olabilir.

kırık çatlak olsa duramazsın diyenlere bakmayın siz. bir doktora gidin ve mr falan da çektirin. bilekteki olaylar zor.

geçmiş olsun